Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner den Gazeteci Yavuz Atalay a gündeme oturacak açıklamalar YÖNLERİMİ ÇALIŞTIM

Transkript

1 SAYFA 1 Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner den Gazeteci Yavuz Atalay a gündeme oturacak açıklamalar 7 YIL BOYUNCA ZAYIF YÖNLERİMİ ÇALIŞTIM Türk Sporunun gururu Semih Saygıner; bilardoya neden ara verdiğinden, bilardoya dönüşüne kadar ki tüm süreci Sondakika Gazetesi nden Gazeteci Yavuz Atalay a anlattı. İşte o gündeme oturacak röportajın ilk bölümü; röportaj röportaj röportaj röportaj röportaj DANIŞTAY KARAR VERECEK Urla nın Ovacık Köyü nde rüzgar enerjisi santrali kurulması için bin ağacın kesilmek üzere işaretlenmesi ve Danıştay dan gelecek cevabın beklenmeden ağaçların kesilmeye başlanması üzerine Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve Meclis Üyeleri, olay yerinde inceleme yaptı. Danıştay a dava açtıklarını belirten Başkan Uyar, Eylül ayında ÇED gerekli değildir kararına dava açtık. Ancak yürütmenin durdurulması gelmedi, ret olundu. Ekim ayında Danıştay a tekrar başvurduk. Danıştay dan gelecek cevabı bekliyoruz" dedi. YERLEŞİM YERİNDE OLMAZ Başkan Sibel Uyar, Aslında burada kurulması planlanan RES in kararı 2008 yılında alınıyor ve bize itiraz süremizin geçtiği söylenerek reddediliyor. Fakat 2008 yılında böyle bir haber gelmemiş. Kararı öğrendikten sonra gerekli çalışmaları yaptık fakat şimdilik bir sonuç elde edemedik. Yasal tüm belgeler alınmış. Bununla ilgili ruhsatın iptali istemi ile firmaya da bir dava açtık. Kanuni o- larak yapılması gerekenleri yaptık. Asla RES lere karşı değiliz. RES lerin yerleşim yerlerinde ve ormanlık alanlarda olmasına karşıyız." dedi. 8-9 da ERDOĞAN'I İKNA EDEMEDİK Bazı illerin büyükşehir olmasına karşı çıkılmasına rağmen, şehirlerin güzelleştirilmesi, imkanlarının arttırılması amacıyla konunun o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından ısrarla savunulduğunu bildiren Arınç, "Oralarda belki kaybettik seçimleri ama halkın kazandığını düşünüyorum. Çünkü merkezi bir planlama ile imkanların daha akıllıca kullanılması açından köylere, mahallerle çok daha iyi hizmet verilebilecekti" diye konuştu. 6 da Ebru Nida BİLİCİ yazdı BUGÜNKÜ İDARECİLER GEÇMİŞTE YAŞASAYDI-2>> 9 da Sabit Sabit İNCE İNCE yazdı yazdı GÜNÜMÜZDE ESKİŞEHİR DE RASİM KÖROĞLU NU AŞK>> 8 de ANDIK>>8 de 10 Aralık 2014 Çarşamba 15 te 2008'de alınan karar Urla Belediyesi'ne bildirilmemiş RESmen kandırmışlar Urla nın Ovacık Köyü nde rüzgar enerjisi santrali kurulması konusunda bilgi sahibi olmadıklarını söyleyen Başkan Uyar, "Bizden bilgi sakladıkları yetmiyormuş gibi Danıştay kararı beklenmeden ağaç kıyımına başlandı. Urla'yı ikinci Yırcalı yaptırmayacağız" dedi Kaybedeceğimizi bile bile evet dedik Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün ü makamında ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Arınç, büyükşehir sayısının 2019 seçimlerinde en az 40 olacağını söyledi Ovacık, ikinci Yırcalı olmasın İzmir'in Urla ilçesine bağlı Ovacık köyünde Sancak Group a ait rüzgar enerjisi santrali için başlatılan ağaç katliamı, hava şartlarından dolayı şimdilik durdu. Köylünün nöbet tuttuğunu söyleyen Ovacık Muhtarı Veysel Erköse, ağaç katliamının durması için yargının acil karar vermesi çağrısında bulundu. Erköse, Manisa-Yırcalı Köyü gibi olmak istemiyoruz. " dedi. Böyle giderse turizmi geçecek Balıkçı barınakları sil baştan Kentin merkezi noktalarına modern ve estetik bir görünüm kazandırmak isteyen Karşıyaka Belediyesi, Mavişehir Balıkçı Barınağı bölgesinde geniş kapsamlı temizlik ve yenileme seferberliği başlattı. 14 te Muğla Mermerciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Koçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mermerciliğin Muğla'da turizmden sonra en önemli sektör olduğunu söyledi. Türkiye üretiminin yüzde 20'sinin gerçekleştirildiği Muğla'dan 2 yıl önce 22 ülkeye ihracat yapılırken, bugün ülke sayısı 37'ye çıktı. Muğla Mermerciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Koçar, "2023 hedeflerimiz var. Bugün 2 milyar dolar olan ihracatımızı Cumhuriyetimizin 100. yılında, 2023'te 8 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. 16 da Münafıkların Hali Her dönemde vaziyet alışları hemen hemen aynı olmuştur. Uhud günü bunun bir misali olmuştur. Allah ın münafikları açığa çıkarması en güzel biçimiyle gerçekleşti. Müslümanlar, Uhud sayesinde, iman edenlerle i- man ediyor görünenlerin kimler olduklarını, zorluk anlarında nasıl davanacaklarını bizzat yaşayarak öğrendiler. Ayrıca, daha da önemlisi, hicretten önce kral olmaya gün sayan, hatta krallık tacını dahi sipariş etmiş olan, ancak Resüllullah ın Medine ye gelmesiyle bütün hayalleri yıkılan ve politik şartlar gereği Müslüman görünme ihtiyacı duyan Abdullah b. Ubeyy i yakından tanıma imkanı elde ettiler. Onun, Müslümanlar üzerindeki muhtemel bozucu, değiştirici etkileri peşinen önlendi. Müslümanlar, Abdullah B. Ubeyy e karşı, İslam öncesi dönemlerden gelen ve Müslüman görünmesi nedeniyle devam ettirdikleri sevgi ve saygılarını tamamen kaybettiler. Uhud un ertesinde yaşanan olaylarla onu, kendisi gibi bir avuç münafıkla yapayalnız bıraktılar. Resulullah, Mekke ordusu takip edileceği zaman Abdullah b. Ubeyy ve adamlarını orduya katmayarak onların kimliklerini iyice belirginleştirdi, safları görünür biçimde birbirinden ayırdı. Müslümanlar, kendi saflarında olanlarla, kendilerinden gibi görünen ama aslında karşı tarafta olanları görerek öğrendiler. Bu açık ve net belirleme nedeniyledir ki Ömer öfkelenerek tüm o münafıkları öldürmek istedi, ama Resulullah ın iznini alamadı. Onların görünüşteki Müslümanlıkları öldürülmelerine engel oldu. Mescitte yaşanan bir olay ise ayrılığı daha da pekiştirdi. Olay şöyle gerçekleşti; Abdullah b. Ubeyy Müslüman görünmenin gereği olarak mescide gelir ve namaz kılardı. Bu arada Müslümanlar üzerindeki etkisini sürdürebilmenin Müslüman görünmesiyle, Resulullah a bağlı görünmesiyle ilgili olduğunu bildiği için de bazı konularda kendisini ön plana çıkaracak, Müslümanların kendisine bağlı kalmalarını sağlayacak girişimlerde bulunmayı ihmal etmezdi. Hatta bazılarını düzenli davranışlara dönüştürmüştü. Cuma günleri ayağa kalkarak Ey insanlar! Allah ın aranızda bulundurup, sizleri onunla galip ve üstün kıldığı, şeref sahibi yaptığı Resül e yardım edin ve saygı gösterin. Onun sözlerini dinleyip, ona itaat etmekte ihmalkar olmayın demesi alışılagelmiş davranışlarındandı. Uhud dan sonraki ilk Cuma günü de aynı şeyleri söylemek için ayağa kalktığı zaman hiç ummadığı bir şekilde Müslümanların tepkisiyle karşılaştı. Hiç kimse onu dinlemedi. Hatta Ebü Eyyüb el-ensari onu sakalından, Ubade b. Samit ise boynundan tutarak Sen buraya layık değilsin diyerek mescitten dışarı çıkardılar. Ona tepki gösterenlerin bir zamanlar adamları olması ise son derece anlamlı ve önemliydi; herkese açık bir mesajdı. Bu gün de insanlar aynı mesajı benzerleri üzerinde görebilirler. Kalın sağlıcakla Eflatun Saygılı Artık erkekler de otomatik istiyor Geçmişte çoğunlukla kadınların ve ''acemi'' sürücülerin tercih ettiği otomatik şanzımanlı araçlara olan ilgi, sağladığı sürüş konforu nedeniyle son yıllarda giderek artıyor. O- cak-kasım 2014 döneminde satılan 477 bin 277 otomobilden 219 bin 868'ini otomatik şanzımanlı otomobiller oluşturdu. 16 da

2 SAYFA 2 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 10 Aralık 2014 Çarşamba Kültürel devamlılık için Osmanlıca şart! İstanbul'da 40 yıldır Osmanlı Türkçesi kursu hizmeti veren Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nın yazı işleri müdürü Mehmet Nuri Yardım, Türkiye'de kültürel devamlılığın sağlanması için Osmanlı Türkçesi eğitiminin şart olduğu belirterek, İtalya'da Latince, Yunanistan'da Grekçe öğretildiğine işaret etti. Mehmet Nuri Yardım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vakıfta en çok Osmanlı Türkçesi kursunun ilgi gördüğünü söyledi. Önceleri tek sınıfta ders verildiğini anlatan Yardım, "O kadar Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Yazı İşleri Müdürü Yardım, "Kullanılmamasına rağmen atalarının alfabesi diye İtalya'da Latince, Yunanistan'da Grekçe öğretiliyor. Dünyanın birçok ülkesinde bu durum, böyle" diye konuştu çok ilgi gördü ki bir sınıf daha açtık. Birinci sınıf yeni başlayanlar, ikinci sınıfa kendini daha çok geliştirip yazma eser okumak isteyenler devam ediyor. Yakında üçüncü sınıfı da açacağız. Burada da tamamen akademik çalışmalar yapmak isteyenler için olacak" diye konuştu. Yardım, kursta ortalama 30 kişinin eğitim aldığını belirterek, şunları kaydetti: "Toplumda Osmanlı Türkçesi'ne karşı bir ilgi ve ihtiyaç, sürekli bir ilgi var. Bu ilgi, sadece belirli bir kesimden değil, toplumun her kesiminden, gençlerden, hanımlardan, mühendislerden, tarihçilerden, doktorlardan ilgi var. Vatandaşlar, 'Ben atalarımın kullandığı alfabeyi öğrenmek istiyorum' diyor. 'Tarihi bir caminin, çeşmenin kitabesini, dedemin mezar taşını, edebi eserleri aslından okumak isterim' gibi gerekçelerle Osmanlı Türkçesi'ne merak salıyor ve gelip öğreniyor." - "En fazla 3 ayda Osmanlıca öğreniliyor" Osmanlı Türkçesi'nin çok kolay öğrenildiğini dile getiren Yardım, şöyle devam etti: "Basılmış kitapları okuyabilmek için en fazla 3 aylık eğitim yetiyor. Dışarıdan zor zannediliyor ama öyle değil. Artık yayınevleri de bazı önemli eserleri Osmanlı Türkçesi ile de yayınlamaya başladı. Böylece merak edenler, kendileri de öğrenebiliyor. Mehmet Kaplan, Attila İlhan, Kemal Tahir, Cemil Meriç gibi önemli şair ve yazarlar da Osmanlı Türkçesi'nin mutlaka lise ve ortaokullara koyulması gerektiğini söylemiştir. Kullanılmamasına rağmen atalarının alfabesi diye İtalya'da Latince, Yunanistan'da Grekçe öğretiliyor. Dünyanın birçok ülkesinde bu durum, böyle. Kültürel devamlılığın sağlanması için Türkiye'de de Osmanlı Türkçesi eğitimi şart." - "İddialara ancak arşiv gerçekleriyle cevap verebiliriz" Yardım, 2015'in bazı Ermeniler'in sözde iddialarının 100. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Onlar, dünya çapında iddialarda bulunup toplantılar yaparak Türkiye'yi, Osmanlı Devleti'ni suçlayacak. Bu iddialara ancak arşiv gerçekleriyle cevap verebiliriz. Bu gerçeklerden habersiz olursak, onları okuyamazsak susarız ve bir bakıma bu suçlamaları kabul etmiş sayılırız" ifadelerini kullandı. (AA) Bu kilise ve köprü, Islahat Fermanı'nın izlerini taşıyor Fermandaki "Gayrimüslimler okul, kilise, hastane yaptırabilecek ve onartabilecek" maddesi üzerine bölgede yaptırılan 4 kilise arasında yer alan "ikinci kilise", zorlu doğa koşullarının etkisiyle tahrip olmuş durumda Urartuların izini, kemerlerde sürüyor Y üzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Urartu kemerlerindeki motiflerin, dönemin sosyal ve kültürel yaşamına ilişkin önemli bilgiler verdiğini belirtti. Milattan önce 8. yüzyılda Doğu Anadolu Bölgesi'nde hüküm süren Urartu Krallığı, tarım, hayvancılık ve mimarinin yanı sıra elde ettikleri metalleri işleyerek yaptıkları savaş aletleri ve takılarıyla da dikkati çekiyor. Urartulara "Tuşba" adıyla başkentlik yapan Van ve bölgedeki diğer yerleşimlerde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan küpe, kolye, boyunluk, yüzük, broş ve kemerler, dönemin sosyal ve kültürel yapısıyla ilgili bilim adamlarına önemli bilgiler sunuyor. Bölgede 21 yıldan bu yana Urartu medeniyetini araştıran Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Türkiye'nin çeşitli müzelerinde sergilenen Urartu kemerlerini ve üzerindeki motifleri tüm detaylarıyla inceledi. Elde ettiği bilgileri "Urartu" isimli kitabında toplayan Çavuşoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 yıllık araştırması süresince incelediği kemerlerin, yaklaşık 3 bin yıl önceki sosyal ve kültürel yaşama dair bilgiler aktardığını söyledi. -"Erkek ve kadın kemerlerindeki süslemeler farklı" Çavuşoğlu, Urartularda hem kadınlar hem de erkekler için önemli bir takı olan kemerlerin, uzun-kısa, ince-kalın ayrıntılarının yanı sıra üzerindeki süslemelerle de ait olduğu sosyal sınıfı yansıttığını ifade etti. Kemerler üzerindeki motiflerin de cinsiyete göre farklılık gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, "Erkeklerin kullandığı kemerlerin üzerinde av ve savaş sahneleri yer alıyor. Kadın kemerlerinde ise genellikle ziyafet, hediyeleşme, eğlence sahneleri ile harem motifleri bulunuyor" dedi. Kemerlere işlenen motiflerin, sosyal yaşantı ve sınıfsal farklılık açısından da değiştiğini vurgulayan Çavuşoğlu, üzerinde savaş sahnesi bulunan kemerlerin Urartu askerleri tarafından kullanıldığını bildirdi. Kemer üzerindeki "sakallı" kişilerin düşman askeri olarak tasvir edildiğini belirten Çavuşoğlu, kemerdeki av sahnelerinin de dönemin hayvan varlığı ve bölgede yaşayan türlerle ilgili bilgi edinmelerini sağladığını kaydetti. (AA) Alucra ilçesinde Rumlar tarafından inşa edilen ve "ikinci kilise" olarak adlandırılan kilise ile buraya ulaşım için yapılan kemer köprü, Islahat Fermanı'nın bölgedeki etkilerini bugüne aktarıyor. Islahat Fermanı'nın ilanından sonra Çakrak köyünde yaptırılan dört kiliseden biri olan "ikinci kilise", yöredeki Rum eserlerinden biri. Giresun'u iç bölgelere bağlayan Yağlıdere-Alucra yolu güzergahında olması dolayısıyla yolu kullanan vatandaşların dikkatini çeken kilise ve kemer köprü, Rumların geçmişte bölgedeki yaşantıları hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlıyor. Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gazanfer İltar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı mahiyetindeki Islahat Fermanı'nın Osmanlı padişahı Abdülmecit tarafından 1856 yılında ilan edildiğini anımsatarak, fermanın ikinci maddesinde, "Gayrimüslimler okul, kilise, hastane yaptırabilecek ve onartabilecek" hükmünün yer aldığını söyledi. Fermanın ardından Giresun daki Rum tebaanın yoğun yaşadığı köylerde yeni kiliselerin inşasına hız verildiğine değinen İltar, "O zamanların en önemli ulaşım ağlarından Yağlıdere Vadisi, Karadeniz ile iç bölgeler arasındaki bağlantıyı sağlayan önemli bir güzergahtı. Çakrak köyü ise bu güzergahın en önemli derbendi konumundaydı. Bu nedenle bu çevrede üç köprü ve dört kilise inşa edilmişti" dedi. İltar, bölgedeki Rum tebaanın mübadele sonrası göç ettiğini anlatarak, "Buradaki Rum tebaa Yunanistan'a göç etmiş. Selanik'teki Türkmen muhacirler de mübadeleyle bölgeye yerleştirilmiş. Kilise kullanılmadığı için zamanla doğa şartları nedeniyle tahrip olmuş. Yapı terk edildikten sonra fazla dayanamamış" dedi. - Kilisenin bazı bölümleri yıkılmış durumda Kilisenin, batı cephesi ortasındaki dikdörtgen formlu giriş açıklığı yıkılmış durumda olduğunu belirten İltar, unları kaydetti: "Girişin üzerindeki yuvarlak kemerli alınlığın bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Bu cephenin üst bölümlerinde yer alan üç adet küçük boyutlu kareye yakın dikdörtgen pencere diğer cephelerdeki pencerelerle aynı form ve büyüklüktedir. Pencere söveleri sağlam olarak günümüze ulaşabilmiştir. Doğu cephesinde, yarım yuvarlak çıkıntılı üçlü apsis yer alır. Öğrencilerin düzenli kitap okuma alışkanlığı on binde 1 Bursa İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Bilici, "Gelişmiş ülkelerde düzenli bir şekilde kitap okuma alışkanlığı oranı oldukça yüksek iken, ülkemizde bu oran on binde birdir." dedi. Bilici, Yenişehir de başlatılan Bir okul bir konuk projesi ile öğrencilere kitap okuma alışkanlığı kazandırılmasının amaçlandığını belirtti. Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulan Bir okul bir konuk projesi Süleymanpaşa İlk ve Ortaokulu'nda başladı. Projenin konuğu ise Yenişehir Kaymakamı Süleyman Yılmaz oldu. Etkinliğin açılışına İlçe Milli Eğitim Müdürü Musa Ayaz ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Bilici de katıldı. Öğrencilerle bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getiren Kaymakam Süleyman Yılmaz, eğitime yapılan yatırımın geleceğe yapılmış olduğunu söyledi. Eğitimin sadece bilgi öğrenmek anlamına gelmediğini vurgulayan Yılmaz, "Bu tür faaliyetlerin ve sosyal etkinliklerin öğrencilerimizin gelişimine önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Konuklarıyla yapacakları sohbetler ve onlardan alacakları bilgiler öğrencilerimizin eğitimleri açısından tamamlayıcı faaliyetler olacak. Projede emeği geçenleri kutluyorum." şeklinde konuştu. (CİHAN) Kilisenin örtüsü çökmüş olduğundan iç mekan kısmen hafriyatla dolmuş durumdadır. Narteks ve mahfil bölümü bulunmayan kilisenin bahçe duvarları kısmen ayaktadır." - Kemer köprü kiliseye ulaşımı sağlıyor Tarihi kemer köprünün, yolun batısındaki kiliseye ulaşımı sağladığını ifade eden İltar, "Köprünün yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren bir kitabesi veya dönem kaynağı mevcut değilse de biçimi, malzeme kullanımı benzeri özellikleri ile 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği anlaşılmakta" diye konuştu. (AA) Yıl: 4. Sayı: Aralık 2014 Çarşamba Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilciliği Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Şubat Aralık Perşembe Çarşamba Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, evinden hırsızlık yapıldığını söyleyen bir vatandaşın sadece şüpheye dayalı olarak 'Hırsızlık yaptı' diyerek davacı olduğu kişinin açtığı manevi tazminat talebini geri çeviren yerel mahkeme kararını bozdu İL MÜDÜRLÜĞÜ VE BAĞLI KURULUŞLARIMIZA LT EURO DİZEL,2000 LT KURŞUNSUZ BENZİN 95 OKTANYAKIT ALIMI AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR İL MÜDÜRLÜĞÜ AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI MÜSTEŞARLIK İl Müdürlüğü ve bağlı Kuruluşlarımıza Lt Euro Dizel,2000 Lt Kurşunsuz Benzin 95 OktanYakıt Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : GAZI BULVARI K: ÇANKAYA KONAK/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : izmir@shcek.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi (varsa) 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : İl Müdürlüğüne bağlı Kuruluşlara Litre Motorin (Euro Dizel), 2000 Litre Kurşunsuz Benzin (95 Oktan)Alımı İşi Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yerleri : Ayşe Sevinç Solmaz Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü İsmet Vural Kadın Konukevi Müdürlüğü Foça Reha Midilli Necla Ana Huzurevi Müdürlüğü Mehlika Ribnikar Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Karabağlar Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü Adem Dertsiz Huzurevi Müdürlüğü Buca Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü Bayraklı Cahide Ahmet Dalyanoğlu Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü Karşıyaka Çocuk Yuvası Müdürlüğü Erkek Konukevi Müdürlüğü İzmir Kadın Konukevi Müdürlüğü Buca Huzurevi Müdürlüğü Alsancak Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürlüğü Buca Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü Çocukevleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü c) Teslim tarihi : Sözleşme imzalandıktan sonra ihtiyaca binaen sipariş tarihinden itibaren 5 (Beş ) iş günü içerisinde ve Taşıt Tanıma Sistemi ile peyder pey tarihine kadar alım yapılacaktır tarihleri arasında Taşıt Tanıma Sistemi (TTS) ile akaryakıt ürünleri; Türkiye sınırları dahilinde yüklenicinin ticaret unvanı altında işlettiği taşıt tanıma sistemine sahip akaryakıt istasyonları ile bayilik verdiği taşıt tanıma sistemine sahip akaryakıt istasyonlarında teknik şartnamede belirtilen araçlara akaryakıt ürünleri, 3-İhalenin a) Yapılacağı yer : Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Gazi Bulvarı No:97 K:6 (konferans salonu) Çankaya/İzmir b) Tarihi ve saati : :00 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, İhale konusu malın satış faaliyetinin yerine getirilebilmesi için ilgili mevzuat gereğince alınması zorunlu izin, ruhsat veya faaliyet belgesi veya belgeler: 1)İstekli bir Akaryakıt ve Dağıtım Pazarlama Kuruluşu ise; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından verilmiş ve iş bitim tarihine kadar geçerliliği olan Teklif sahibinin Akaryakıt ve Dağıtım Pazarlama Kuruluşu olduğunu gösteren belge, 2)İstekli bir Akaryakıt ve Dağıtım Pazarlama Kuruluşunun Bayisi ise; Teklif sahibinin Bayisi olduğu kuruluş dan verilmiş ve iş bitim tarihine kadar geçerliliği olan Akaryakıt ve Dağıtım Pazarlama Kuruluşu nun Bayisi olduğuna dair Bayilik Yazısı ve Bayilik Sözleşmesi, 3)İstekliye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan Bayilik yapmak üzere verilmiş ve iş bitim tarihine kadar geçerliliği olan İstasyonlu Bayilik Belgesi, 4)5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuatı uyarınca isteklinin akaryakıt dağıtım kuruluşu olması durumunda; EPDK'dan alınmış ve vize süresi geçmemiş Dağıtıcı Lisansı, 5)İsteklinin bağlı bulunduğu İlgili Belediye Başkanlığından alınmış olan İş Yeri Açma ve İzin Belgesi, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2.Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Gazi Bulvarı No:97 K:7 (satmalma servisi) Çankaya/İzmir adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Gazi Bulvarı No:97 K:7 (satınalma servisi) Çankaya/İzmir adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (yüzyirmi) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13.Diğer hususlar: İhale, aşağıdaki idarelerin ortak ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla yapılmaktadır. Bakım Ve Rehabilitasyon Merkezi-Karşıyaka Ayşe Sevinç Solmaz Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Kadın Konukevi-İzmir İsmet Vural Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Huzurevi Müdürlüğü-Reha Midilli Necla Ana Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Koruma Bakım Ve Rehabilitasyon Merkezi-Mehlika Ribnikar Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Sosyal Hizmet Merkezi-Karabağlar Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Huzurevi Müdürlüğü- Şehit Teğmen Adem Dertsiz Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Sosyal Hizmet Merkezi-Buca Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Sosyal Hizmet Merkezi-Bayraklı Cahide-Ahmet Dalyanoğlu Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Çocuk Yuvası-Karşıyaka Sevgi Evleri Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Erkek Konukevi Müdürlüğü-İzmir Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Kadın Konuk Evi Müdürlüğü-İzmir Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Huzurevi Müdürlüğü-Buca Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Çocuk Ve Gençlik Merkezi-Alsancak Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Bakım Ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi-İzmir Buca-Kız Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi-İzmir Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlık Sondakika: 10/12 Basın: Resmi İlanlar: de Yargıtay: Sadece şüpheye dayalı ihbar manevi tazminat gerektirir Yargıtay kararında, "Bir konuda şikayet hakkının kullanılmasından önce, yeterince ve ciddi olguların varlığının belirlenmesi; acele davranılmaması ve kayıtsızlık da gösterilmemesi gerekir. Davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekir." denildi yılında Kuşadası'nda evinde hırsızlık meydana gelen bir vatandaş, olayla ilgili polisi arayarak hırsızlığı yaptığını düşündüğü kişiyi ihbar etti. 'Hırsızlık'la itham edilen vatandaş, haksız olarak hırsızlık suçlaması yapıldığı ve soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirterek yargıya müracaat etti. Zan altında kalan şüpheli, haksız eylem sebebiyle Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne müracaat ederek ihbarcı ev sahibinden manevi tazminat talep etti. Mahkeme, tazminat talebini geri çevirdi. Kararı davacı temyiz etti. Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, dosya kapsamından, davalının evinden hırsızlık yapıldığı ve davacıdan şüphelendiğini belirttiği; oluş konusunda, davalının öznel değerlendirmeleri dışında hiç bir emarenin mevcut olmadığının anlaşıldığına dikkat çekildi. Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Hırsızlık gibi ağır sonuçlar doğurabilecek bir konuda şikayet hakkının kullanılmasından önce, yeterince ve ciddi olguların varlığının belirlenmesi; acele davranılmaması ve kayıtsızlık da gösterilmemesi gerekir. Somut o- layda, salt şüpheye dayalı o- larak şikayette bulunulmuştur. Davacıların kişilik hakları ile davalının şikayet hakkı arasındaki çatışan yararlar dengesi, davacı aleyhine bozulmuş ve davalı bakımından hukuka uygunluk nedeni de gerçekleşmemiştir. Şu durumda, davacılar yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bozulmasına oybirliği ile karar verilmiştir." (CİHAN) Trafik cezasını bozan mahkeme: Farklı görüşlere de tahammül edilmeli Eskişehir de bir mahkemenin, farklı eylemlere katılarak yolu kapattıkları gerekçesiyle haklarında trafik cezası uygulanan iki eylemciyle ilgili kararı dikkat çekti Geçen Mayıs ayında iki farklı eyleme katılarak, yolu trafiğe kapattıkları iddiasıyla haklarında, polis tarafından kesilen 356 TL trafik idari cezası mahkeme tarafından iptal edildi. İptal kararında birlik, beraberlik ve hoşgörü çağrısında bulunan mahkeme, devletin olgunluk içerisinde farklı düşüncelere saygı göstermesi gerektiğini vurgu yaparak, "Ülkemizde son 30 yılda yaşanan terör sonrası terörü destekleyen bir gruba dahi olgunlukla ile el uzatan devletimizin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de göstermesi gerekir. Farklılığı zenginlik o- larak görüp kabul etmek gerekir. ifadesini kullandı. Mahkeme, "Bir toplumda görüşlerinden dolayı kişiler baskıya maruz kalıyor, cezalandırılıyorsa bunlar ilerde duyarsız kalabalıklara dönüşecektir." sözlerine yer verdi. Eskişehir de Emre Güneş 23 Mayıs, Tolga Rahmi Solak ise 31 Mayıs 2014'te kentteki çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından organize edilen farklı eylemlere katıldı. Her kişiye, eylem sırasında bulundukları yerdeki caddeyi trafiğe kapattığı gerekçesiyle polis tarafından 356 şar TL trafik idari para cezası kesildi. Güneş ve Solak, eylem sırasında 'trafik kanunu ihlal etmediğini, bu cezanın doğrudan kendisinin yurttaşlık haklarına yöneldiğini, hukukun kendisine tanıdığı düşünce ve i- fade özgürlüğü ile eleştiri hakkını kullandığını, bu esnada her hangi bir kusurlu bir davranışı bulunmadığını' belirterek, hakkında düzenlenen cezanın iptalini istedi. "ŞİDDET YOKSA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE ÜSTÜN- LÜK VERİLMELİ, YOKSA DEMOKRASİ OLMAZ" Dosyayı inceleyen mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni örnek gösterdi, söz konusu eyleminde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdi. İfade özgürlüğü sırasında yolun kısa süreliğine kapatılmış olduğunu, hemen yakın yerlerde alternatif yolların oluşu dikkate alındığından başkalarının hak ve özgürlüklerini sınırlandıracak derecede bir yol kapatmadan bahsedilemeyeceğini dikkat çeken mahkeme, ifade özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiğini, aksi taktirde demokrasiden söz edilemeyeceğini belirterek, kesilen her iki cezanın belirtilen kriterlere aykırı olarak düzenlendiğinden her iki kişinin itirazının kabulüne karar verdi. "TERÖRÜ DESTEKLEYEN- LERE OLGUNLUK GÖSTE-REN DEVLET, AYNI OLGUNLUĞU FARKLI DÜŞÜNCELERE GÖSTER- MELİ" Mahkeme, kararında sevgi, hoşgörü ve devletin her türlü barışçıl eylem ve gösteriye olgunlukla bakması gerektiğini dikkat çekti. Kararda, şöyle denildi: "Ülkemizde son 30 yıldır yaşanan terör olayları sonrası terörü destekleyen bir gruba dahi olgunlukla el uzatan, kucak açan devletimizin, aynı olgunluğu ve hoşgörüyü farklı düşüncelere de göstermesi gerekir. Bu cennet vatan hepimizin. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni, tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni, tehdit ve tehlike olarak görmek, sesini kesmek için mücadele etmek, bırakın ilerisini demokrasi ile bağdaşmaz. Hangi inanç, mezhep, görüş olursa olsun, doğusuyla, batısıyla insanlarımızın farklılıklarını zenginlik olarak görmemiz lazım. (CİHAN) İzmir'de dolandırıcılık iddiası Bayraklı ilçesinde banka şubelerinin ATM cihazlarına y- erleştirdikleri düzenekle vatandaşların kart bilgilerini kopyaladığı iddiasıyla gözaltına alınan 3 kişiden biri tutuklandı.edinilen bilgiye göre, Bayraklı ilçesinde devriye görevi yapan asayiş ekipleri, bir kişinin banka şubesinin ATM cihazı etrafındanki şüpheli hareketleri nedeniyle şahsı takibe aldı. H.Ö olduğu belirlenen şüphelinin sorgusunda iki ayrı suçtan arandığını tespit edildi. Ekiplerin, otomobilde yaptığı aramada ise 1 dizüstü bilgisayar ve kart kopyalama düzeneği ele geçirildi. İzmir Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri soruşturmayı derinleştirerek H.Ö. nün birlikte hareket ettiği H.A. yı ve üzerinden başkası adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesi çıkan O.M. yi de gözaltına aldı. O.M. nin cezaevi firarisi olduğu ve çeşitli suçlardan 28 kaydı bulunduğu ve 7 ayrı suçtan da arandığı, H.A.'nın ise 1 suçtan arandığı 2 de suç kaydı bulunduğu tespit edildi. İkamet ve araç aramalarında ise, 1 kart kopyalama cihazı, 2 kart kopyalayıcı sahte pos cihazı, içinde kart kopyalarının bulunduğu 1 dizüstü bilgisayar, 2 tablet, 4 cep telefonu, çok sayıda manyetik şeritli kart ve iki içimlik bonzai ele geçirildi. Şahısların kiralık lüks araçlarla İstanbul dan İzmir e kart kopyalamak için geldikleri ve deşifre olmamak için birbirlerini cep telefonlarına takma isimlerle kaydettikleri belirlendi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen H.A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, O.M. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. (AA)

4 10 Aralık 2014 Çarşamba Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Yıldıray Gençer, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin sektör adına bir milat olduğunu, kanun gereği kurulan Türkiye Tohumcular Birliği ve bağlı alt birliklerle sektörün tek çatı altında yapılanmasını tamamladığını söyledi Dumankaya İnşaat ın D Planı seçenekleri ile mali olarak dara girenlerin kredileri 6 ay ödeniyor, 3 ay içinde evini kiraya veremeyenlerin aidatları karşılanıyor.seçenekler içinde peşinat olarak sayılan eski evde yeni ev tamamlanana dek oturulması da var Ortadoğu da esen savaş rüzgarları ve kaos Hataylı üreticileri zorda bıraktı. Kapanan kapılar nedeniyle ürettikleri sebze ve meyveyi çevre ülkelere ihraç edemeyen üreticiler, iç piyasada da tüketemiyor. Üreticiler dalında kalan narenciyeyi, tarlalarda ekili bulunan maydanozu yok pahasına satacak yer arıyor Suudi Arabistan, Suriye, Irak ve Ortadoğu ülkelerine yaş sebze ve meyve ihracatı yapan Hataylı üreticiler bu bölgelerde yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle ürünlerini satamıyor. Hükümetin kendilerine destek vermemesi halinde girdi maliyetleri nedeniyle zor bir yıl geçireceklerini söyleyen üreticiler, iç pazarın kısırlığından şikâyetçi. Türkiye de maydanoz üretiminin yüzde 40 ını elinde bulunduran Hatay da üreticiler hasadına başlayacakları maydanozları tüketecek alan arıyor. Romanya dan Singapur'a ve hatta Ortadoğu ülkelerine önceki yıllarda maydanoz gönderen Samandağlı üreticiler bu bölgelerde yaşanan kaos nedeniyle dara düştü. Kapanan gümrük kapıları ve artan maliyetler nedeniyle bu yıl herhangi bir kazanç elde etmek bir yana satışlarla sadece maliyetlerini karşılamak isteyen üreticiler destek bekliyor.75 dönümlük araziye maydanoz ekimi gerçekleştiren Ahmet Çelik (45), içerisinde 14 demet bulunan bir bağ maydanozun bu yıl tarladan çıkış fiyatının 0,75 kuruş olduğunu söyledi. Çelik, organik olarak yetişen maydanozları önceki yıllarda özellikle Irak, Suudi Arabistan ve Suriye ye gönderdiklerini ancak yaşanan savaş ortamı nedeniyle bu yıl bu satışı gerçekleştiremediklerini söyledi.yılda sadece 4 hasat gerçekleştirdiklerini anlatan maydanoz üreticisi Çelik, kapanan sınır kapıları nedeniyle ürünlerin iç piyasada kalmasından şikayet etti. Maydanoz, narenciye, patlıcan, domates gibi ürünlerin iç piyasanın tüketebileceğinin üzerinde ekimin gerçekleştiğini anlatan Çelik şöyle konuştu: "Türkiye bu kadar ekilen sebze ve meyveyi tüketemez ki. Geçen yıl Irak a olan ihracatımız süperdi. Ama bu yıl daha olmadı. Narenciye, patlıcan ve domates içinde geçerli. İlacımız pahalı, yevmiyeler yüksek."çeşitli ülkelere narenciye ihracatı yapan üreticilerin de durumu farklı değil. Türkiye'nin narenciye üretimine önemli bir kapasiteye sahip Hatay da da narenciye dalında kaldı ton arası narenciyenin satılamamasından kaynaklı dalında telef olacağını söyleyen üreticiler, yetkililerden destek bekliyor. Hatay ın Samandağ ilçesinde neredeyse tüm narenciye bahçelerinde manzara aynı. Kapanan sınır kapıları ve Ortadoğu'da yaşanan savaşlar nedeniyle iç piyasaya mahkum kalan mandalina üreticilerinin çoğu hasada bile başlamamış durumda. Binbir emek ve masraf yaparak yetiştirdikleri ürünlerin dalında telef olacağını anlatan narenciye üreticisi Salim Fırıncıoğulları (60) 25 kuruşa dahi müşteri bulamamaktan şikayetçi.yetiştirdikleri ürünlerin 200 tonunun dalında kalarak telef olacağını söyleyen Fırıncıoğulları, "Hükumetimiz bizlere yardım etsin, bizim yapacak bir şeyimiz kalmadı, malımız dalında kalarak çürüyecek. Kapılarımız kapandığı için ihracat yapamıyoruz. Ürünlerimizi yurt içine gönderirsek hiçbir şey satılmıyor, dalından yirmi kuruşa alınan ürün tezgahta 1 liraya satılıyor. Olan biz çiftçilere oluyor. Kapılarımız kapanmadan önce Suriye, Irak, Arabistan gibi ülkelere ürünlerimizi ihraç ediyorduk, şimdi bir kilo bile gönderemiyoruz. (CİHAN)

5 1Şubat 10 Aralık Çarşamba Perşembe Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız,"Bu projeler, Türkiye'nin yalnızca idaresiyle sosyal yapısıyla değil, beyniyle zihniyle kalbiyle büyüdüğünün göstergesidir.biz çevreye rağmen değil, çevreyle beraber bu projeleri gerçekleştireceğiz. TANAP projesinde çilek tarlasından geçiyor diye güzergah değişikliği yaptık"şeklinde konuştu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji alanında gerçekleştirilen projelerin özellikle beyin gücünü artıran projeler olduğunu belirterek, "Bu projeler, Türkiye'nin yalnızca idaresiyle sosyal yapısıyla değil, beyniyle zihniyle kalbiyle büyüdüğünün göstergesidir" dedi.bakan Yıldız, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ARI Teknokent tarafından Maslak Ayazağa Kampüsü nde oluşturulan Türkiye nin ilk tematik enerji teknokenti "İTÜ ARI Enerji Temalı Teknokenti"nin resmi açılışına katıldı. Törende konuşan Yıldız, yapılan çalışmanın, teknolojinin, sanayinin lig atlamasıyla ilgili bir husus olduğunu belirtti.yıldız, özel-kamu-üniversite iş birliğiyle kurulan bu yapıların, geliştirmek istedikleri teknolojiye çok büyük katkıları olduğunun altını çizerek, "O yüzden bizler Ar-Ge projelerine şu anda yaklaşık 1 milyar lira civarında para ayırabiliyoruz. Hala ortalama bir Avrupa ülkesinin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzdesine baktığımızda, en fazla yarısı kadar. Mutlaka daha fazlasını yapmamız lazım" diye konuştu.yıldız, Türkiye'de ilk enerji santralinin 1902 yılında kurulduğunu ve mütevazi bir rakamda elektrik üretildiğini hatırlatarak, 2002 yılında 31 bin 500 megavat elektrik üretimine gelindiğini anımsattı. Son 12 yıl içinde ise yaklaşık 36 bin megavat kurulu güce ÇÜ Enerji Komisyonu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Karakılçık,"Özellikle enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olduğumuzu düşünürsek, dış ticaret açığımızın önemli kısmını, yenilenebilir enerji konusunda yapılacak yatırım ve teşvikle ortadan kaldırmamız mümkün"dedi ulaşıldığına dikkati çeken Yıldız, şöyle devam etti:"bunun pek çok konuyla bir arada olduğunu çok iyi biliyoruz. Buradaki araştırmaların, sağ olsun Fikri Işık Bakanımızın da oluşturduğu zemini çok iyi kullanarak, tarafımızca sonuna kadar destekleneceğini söylemek isterim. Bu projeler özellikle beyin gücümüzü artıran projelerdir. Türkiye'nin yalnızca idaresiyle sosyal yapısıyla siyasetiyle değil, beyniyle zihniyle kalbiyle vicdanıyla sağduyu ve basiretiyle büyüdüğünün göstergesidir. Burada tamamen bilimsellik vardır. Burada bilimsel bir anlatım tarzı vardır. Ben bu yüzden çok heyecanlıyım. Geleceğimize, insanların dünyada peşin aldıkları, belki de hak etmedikleri refah seviyesini gelecek kuşaklara vadeli olarak sattığı çevre kirliliğidir. Biz çevreye rağmen değil, çevreyle beraber bu projeleri gerçekleştireceğiz. Biz TANAP projesinde çilek tarlasından geçiyor diye güzergah değişikliği yaptık. Her ne kadar algının gerçekle çok farklı bir noktaya getirildiği bir ortamda olsak da biz doğru bildiklerimizi yapacağız."yıldız, yalnızca şu anda Türkiye Kömür İşletmeleri'nin (TKİ) kömürle alakalı 7,5 milyon liralık zeytin ağacı diktiğini ve elde ettiği zeytinleri de zeytinyağını da dağıttığını söyledi. Enerji verimliliği ve tasarrufu üzerine çalışmalar yapıldığını vurgulayan Yıldız, "Tarafımızca tespit edilmiş 15 milyar liralık sayılı, rakamlara dayalı tasarruf edilebilecek bir kapasitemiz var. Keşke tasarruf edilebilecek kısım daha az olsaydı. Bizim, 2023 yılına kadar her yıl bu rakamı tasarruf edebileceğimiz rakamları tüketmemiz lazım. Buna inanıyorum" diye konuştu.yıldız, buradaki nükleer araştırma reaktörünün yenilenmesinde katkılarının bulunacağı bilgisini verdi. Türkiye'nin, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla büyümesine devam ettiğinin altını çizen Yıldız, 2 ay önce rüzgardan elde edilen enerjinin, ilk defa Türkiye tüketiminin yüzde 10'unu geçtiğini dile getirdi.yıldız, ekonomilerin globalleştiğini, politikaların ulusallaştığını aktararak, şunları kaydetti:"ben kamunun aslında eksilen bir kısım kabiliyetlerini, bu tür teknoparklarda ve enerjiyle alakalı ihtisas bölgelerinde çok rahatlıkla telafi edebileceğini görüyorum. Artık enerji politika ve stratejileri kendini kanıtlamış, uluslararası projelerle beraber, güçlendiği kadar doğru yapma kabiliyetine ulaşmış bir ülkede yaşıyoruz. Bizim doğalgazla alakalı yalnızca nükleer santraller hizmete girdiğinde yıllık 7,2 milyar dolar daha az doğalgaz ithal edeceğiz. Bunlar insanı heyecanlandıran, geleceğimize, çocuklarımıza, bulunduğumuz ülkeden daha iyi bir yer bırakmak adına güzel şeyler..."yıldız, dünyada 7,5 milyar ton yıllık kömür tüketildiğini, bunun yarısının ise Çin'in tüketiminden kaynaklandığını söyledi. Her hafta sonu bir kömür santralinin devreye alındığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:"türkiye'nin toplam tüketimi 106 milyon ton. Dünyayı kirleten bizler değiliz, temizleyenler de ancak kirletenler olacaktır. Biz kirletmeyeceğiz. Pek çok teknoloji gelişti, akışkan yataklı kömür santralleriyle birlikte çevreye uygun üretim yapma imkanı çıktı. Bizde, Almanya'nın elektrik üretimindeki kömürün payının yüzde 3-4 civarında olduğu şeklinde bir algı vardır, oysa ki yüzde 43 civarında ve 2022'ye kadar yüzde 51'e çıkarma kararı aldılar. ABD'nin yine aynı şekilde yüzde civarındadır. Önemli olan bunu çevreye uygun yapabilmek. Kömür, doğru kontrol ederseniz bir fırsattır, yanlış kontrol ederseniz bir tehdittir. Biz bunu yapabilecek durumdayız. Ülke çıkarlarının aleyhindeki bazı yapılanmalar ülkemizin geleceğinden alınan önemli bir bölümdür, geleceğe katkı değildir."açılış konuşmalarının ardından İTÜ ARI Enerji Temalı Teknokenti'nin açılışı, kurdele kesimiyle gerçekleştirildi.toplantının ardından Bakan Yıldız, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Altuğ Şişman ve beraberindekiler, burada bulunan firmaları gezerek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.bu arada Yıldız, bazı proje sahiplerinin birebir görüşme isteğini de kabul etti.istanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, enerji alanında yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi vererek, "Ülkemiz özellikle enerji alanında her türlü enerjiye sahip olmalı ama tercihini istediği yönde kullanmalı" dedi.itü ARI Teknokent tarafından Maslak Ayağazağa Kampüsü nde oluşturulan Türkiye nin ilk tematik enerji teknokenti "İTÜ ARI Enerji Temalı Teknokenti"nin resmi açılışı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın katılımıyla gerçekleştirildi.prof. Dr. Karaca, açılışta yaptığı konuşmada, 160 firmanın kurumlarında yer aldığını, 550'ye yakın Ar-Ge personeli istihdam ettiklerini ve özel sektör projeleri açısından da Türkiye'nin en iyisi olduklarını söyledi. Yönetim olarak kendilerine bazı alanlar hedeflediklerini, bunlardan birinin malzeme alanı olduğunu dile getiren Karaca, şunları kaydetti:"bir diğeri de bilgi teknolojileri. Ciddi bir teknoloji üreten firmalarımız var. Üçüncüsü de çevre ve çevreyi korumaya yönelik projeler. Yenilenebilir enerjiden klasik konvansiyonel teknolojilere kadar uzanan bir yelpazede hiç birini dışlamadan... Hedefimiz şuydu; ülkemiz her türlü teknolojiye, özellikle enerji alanında her türlü enerjiye sahip olmalı ama tercihini istediği yönde kullanmalı diye düşündük."itü Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Altuğ Şişman ise Enerji Teknokenti'nin birkaç özelliği bulunduğunu belirterek, bunları "enerji alanındaki ilk tematik teknokent olması" ve "enerji enstitüsü sınırları içinde konumlandırılmış bir teknokent" şeklinde tanımladı.prof. Dr. Şişman, başta İTÜ Enerji Enstitüsü'ndeki lisans üstü öğrenim gören 350'ye yakın öğrenci ve öğretim üyelerinin endüstriyle iş birliğinin ve bilginin teknolojiye, onun üzerinden de ekonomiye dönüşümünü sağlayan mekanizmanın yönetimlerden bağımsız olarak burada kalıcı forma kavuşmasının temel hedefleri olduğunu vurguladı.şişman, Enerji Enstitüsü'nün silahlı güvenlikle korunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:"nükleer araştırma reaktörünü de barındıran bir enerji enstitümüz var. Buna rağmen sınırlar içinde bir enerji teknokenti yapılandırarak üniversite-sanayi iş birliğini yönetimlerden bağımsız olarak kalıcı kılmak hedeflenmiştir. Aynı ekosistemi paylaşarak, enerji enstitüsü ve enerji teknokenti tek bir yapı olarak davranmak üzere tasarlanmıştır. O nedenle enerji teknokentimiz diğer teknokent binalarımız gibi yüksek firma kapasitesinde değil ama Enerji Enstitüsü, öğrenci ve öğretim üyelerinin taleplerini karşılayabilecek kapasitede boyutlandırılmıştır. Enerji teknokentimiz, diğer fakülteleriyle de iş birliği içinde olacaktır."şişman, Enerji Enstitüsü'ne ilişkin de bilgi verdi. Nükleer enerji aynı yapısıyla korunurken yanına yeni branşlar açıldığını, "yenilenebilir enerji", "enerji planlaması ve yönetimi", "konvansiyonel enerji"nin bunlardan bir kaçı olduğunu dile getiren Şişman, şu anda 110 kişi olduklarını, burada 14 devlet araştırma görelisi ile endüstri ve proje destekli araştırma görevlileri bulunduğunu anlattı.şişman, araştırma reaktörü için teknolojide yurt dışı bağımlılığını ortadan kaldırdıklarının altını çizdi. Enerji, Bilim ve Teknoloji, Radyasyon Bilim ve Teknoloji olmak üzere 350 adet lisans üstü öğrencileri bulunduğunu aktaran Şişman, 15 araştırma grubuna, 15 laboratuvara ve şimdi de Enerji Teknokenti'ne sahip olduklarını da sözlerine ekledi.bu arada verilen bilgiye göre, İTÜ Enerji Enstitüsü yanında inşa edilen ARI 6 Binası nda faaliyete geçen İTÜ ARI Enerji Temalı Teknokenti, Türkiye de bünyesinde Enerji Enstitüsü bulunan tek üniversite İTÜ ile beraber enerji odaklı projelerin geliştirileceği sinerjik bir ekosistem olarak kurgulandı. Yeni teknolojiler üzerine çalışan 12 enerji şirketinin faaliyet gösterdiği teknokent, öğrenciler için Nükleer Bilgilendirme ve Eğitim Merkezi ne de (Rosatom) ev sahipliği yapıyor.enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile Rusya arasında kalmayacağını belirterek, "Rusya Federasyonu bizim için herhangi bir ülke ya da komşu değil.(aa)

6 1Şubat 10 Aralık Perşembe Çarşamba Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir kez daha, burada Varşova'da teyiden söylüyorum ki: Polonya'nın bağımsızlığı, kendi bağımsızlığımız gibi kıymetlidir ve Türk- Polonya ilişkileri ebediyete kadar dostluk ve vefa ilişkisi olarak devam edecektir" dedi Davutoğlu, Ulusal Opera Binası'ndaki Türkiye-Polonya İlişkilerinin 600. Yılı Kapanış Etkinliği'nde, iki ülkenin çok zor dönemlerde hep omuz omuza verdiğini belirtti. Türkiye ve Polonya'nın kendi geleceklerini tayin konusunda tam bir dayanışma içinde olduğunu vurgulayan Davutoğlu: "Bu tarihi dostluk ilişkisi Avrupa'nın en eski diplomatik ilişkilerinden biridir" dedi. Türkiye ve Polonya arasındaki 600 yıl içinde hep dostluk, barış ve işbirliği ruhunun egemen olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu, öylesine köklü bir dostluk ilişkisidir ki 1795'te Polonya işgal edildiği ve parçalandığı, üçe ayrıldığı zaman Osmanlı Devleti bu parçalanmayı hiçbir zaman kabul etmedi. Polonya bağımsızlığını kazanıncaya kadar da diplomatik olarak da Polonya'yı tanımaya devam etti. Bu atasözlerine ve tarihi tavırlara da yansıdı. Polonya'da Vistul Irmağı'ndan Türk atları su içtiğinde 'Polonya kurtulacak' sözü bir atasözü olarak nesilden nesle aktarıldı. Bu, 127 yıl içinde Osmanlı başkenti İstanbul'da yapılan bütün törenlerde Lehistan Büyükelçisi soruldu ve 'yolda' diye cevap verildi ki Polonya'nın, Lehistan'ın bağımsızlığının yakın olduğu İstanbul'dan bütün işgal süresince hep vurgulandı. Vefakar Polonya, buna tam bir dostlukla cevap verdi. Lozan Antlaşması'ndan bir gün önce 23 Temmuz 1923'te, 90. yılını geçen sene kutladığımız bir yıl dönümünde, Ankara hükümetini resmen tanıyan ilk Avrupalı devletlerden biri oldu ve öncülük etti." Türkiye'nin ise Polonya'ya 2. Dünya Savaşı'nda vefa gösterdiğini belirten Davutoğlu, "Polonya'nın bağımsızlığına saygısını bir kez daha teyit etti ve Ankara'daki Polonya büyükelçiliğinden Alman işgali sırasında Polonya Bayrağı hiç inmedi, indirilmesine izin verilmedi" diye konuştu. "Bütün Türk milleti adına değerli dostum E- wa Kopacz'a bir kez daha, burada Varşova'da teyiden söylüyorum ki: Polonya'nın bağımsızlığı kendi bağımsızlığımız gibi kıymetlidir ve Türk-Polonya ilişkileri ebediyete kadar dostluk ve vefa ilişkisi olarak devam edecektir" diyen Davutoğlu, iki ülke arasındaki dostluğun sanat ve kültür hayatına da yansıdığını, 17. yüzyılın büyük müzisyeni Santuri Ali Ufki Bey'in, Lehçe ismiyle Bobowski'nin Türk kültür ve müzik tarihine büyük katkılarda bulunduğunu söyledi. -"Tarihe işlenen bir dostluk destanı" Polonya vatan şairi Adam Mickiewicz'i saygıyla andığını belirten Davutoğlu, gerçek bir kahraman olan Mickiewicz'in 26 Kasım 1855'de İstanbul'da hayatını kaybettiği binanın, Polonya'nın onurunun timsali olduğunu söyledi. O yıllarda, Polonya'nın onuru için mücadele eden bütün Polonyalı vatanperverlerin İstanbul'da buluştuğunu, burada hem mücadelelerine özgürce devam ettiklerini hem de Polonezköy'ü, Adampol'ü kurduklarını anımsatan Davutoğlu, çağdaş Türk şiirinin büyük öncüsü Nazım Hikmet'in büyük dedesi Mustafa Celalettin Paşa'nın da Polonya kökenli olduğunu kaydetti. Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin, Mickiewicz'in hatırasına hürmeten büyük vatan şairi Yahya Kemal Beyatlı'yı Varşova'ya büyükelçi olarak gönderildiğini hatırlatan Davutoğlu, daha birçok ismin, Türk-Polonya, Osmanlı-Lehistan ilişkilerinde ilmik ilmik tarihe işlenen bir dostluk destanı yazdığını, hepsini saygıyla, hürmetle andığını ifade etti. Geçen yıl diplomatik ilişkilerin 90'ıncı yılının, bu sene de 600'ncü yılını kutlama onurunun her iki milletin hafızasında derin izler bıraktığını ifade eden Davutoğlu, "Bugün 600'ncü yılın son güzel merasiminde birlikte olmaktan büyük onur duyduğum Ewa Kopacz'a, birkez daha misafirperverlik dolayısıyla teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Şunu Türk ve Polonya halklarına buradan ilan etmek isterim ki; 600'ncü yıl kutlamaları bitmiş olabilir ama Türk-Polonya dostluğu hiçbir zaman bitmeyecek, kıyamete kadar bir vefa dostu olarak insanlık tarihindeki yerini alacak" diye konuştu. - Lehçe teşekkür etti Polonya Başbakanının konuşmasının ardından, "iki ülke arasındaki ilişkilerin 600 üncü yıl vesilesiyle bir hediyeyi zikretmek istiyorum" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti: "Biraz önce yaptığımız görüşmelerde bu kadar 600 yıl süren dostluktan sonra dostluktan özellikle Polonyalı dostlarımızın, büyük Polonya milliyetçileri, vatanperverleri gibi Adam Mickiewicz gibi ülkemizde rahatlıkla gelmelerini teminen Polonya vizeleri tümden kaldırma kararı aldık. Bundan sonra her Lehistanlı hiçbir prosedüre tabi olmadan atalarının geldiği gibi özgürce İstanbul a, kendi şehirlerine gelebilecekler. Değerli dostum, Sayın Başbakan Ewa Kopacz da buna bir cevaben hava ulaşımında frekans sayısını artırma ve Avrupa Birliği'nde Türkiye'ye Şengen vize serbestiyeti konusunda Türkiye'ye tam destek verme konusunda bize söz verdi. Ümit ederiz inşallah hem hava ulaşımı artar hem de Türkiye, Türk vatandaşları da bütün Avrupa - da yine özgürce dolaşma hakkını en kısa zamanda Polonya'nın desteğiyle elde ederler. Biz Polonya yı Türkiye nin her yerde sözcüsü olarak destekleri için teşekkür ediyoruz Avrupa Birliği'nde sözcüsü olarak görüyoruz bizi temsil etme anlamında, biz de her yerde Polonya nın çıkarlarını kendi çıkarlarımız gibi temsil edeceğiz. Davutoğlu, daha sonra Lehçe, "Dziekuje" diyerek mevkidaşına teşekkürlerini ifade etti. Davutoğlu, Polonya Başbakanı Ewa Kopacz ile Polonya Başbakanlık Binası'ndaki görüşmesinin ardından Ulusal Opera Binası'na geçti. Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Türkiye'nin Varşova Büyükelçisi Yusuf Ziya Özcan da katıldı. (CİHAN)

7 10 Aralık ubat Perşembe Çarşamba C HP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un KPSS'ye girmeden AK Parti'li bakan, vekil yakınlarının memur olduğu iddiası milletvekilleri tarafından eleştirildi. CHP Milletvekili Ali Serindağ sayılan isimlerin sadece buz dağının görünen yüzü olduğunu belirterek bu şekilde yaklaşık 10 bin kişinin kadroya alındığını açıkladı. Hak etmeyen kişilerin sınavsız kadrolara getirildiğini, vatandaşın çocuğunun ise dirsek çürüttüğünü dile getiren CHP Milletvekili Mehmet Şeker, "Kuldan, muhalefetten belki saklarsınız ama Allah'tan nasıl saklayacaksınız? Böyle bir vicdansızlık olur mu? Devlet tamamen çürümüş." dedi. MHP Milletvekili Edip Semih Yalçın ise ortaya atılan iddiaları, KPSS'ye giren bütün vatandaşlara karşı yapılmış büyük bir haksızlık olarak nitelendirdi. KPSS sınavına girmeden memur olduğu iddia edilen bakan ve vekil yakınları için sert tepkiler geldi. CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, sayılan isimlerin buz dağının görünen yüzü olduğunu dile getirerek bu sayının 10 binleri bulduğunu ileri sürdü. "Sözün bittiği y- erdeyiz" diyen Serindağ, "Söylenecek bir şey yok, her şey ortada. Adalet duygusu zedelendi. İnsanlar o kadrolara atanmak için kurslara gidiyor, emek sarf ediyor. Ama onlar her hangi bir gayret sarf etmeden, sınavsız memuriyete giriyor." diye konuştu. "BUNLAR DEVLET ADAMI DEĞİL, BUNLAR AKRABA ADAMI" CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bir adam ben Müslüman'ın diyorsa, namaz kılıp, oruç tutuyorsa, hacca gidiyorsa eğer bunları da yapıyorsa diyebilecek çok fazla bir şey yok." ifadelerine yer verdi. Bütün bakanların, partinin ileri gelenlerinin bu işi yıllardır yaptığını bildiklerini belirten Şeker, hak etmeyen kişilerin bir yerlere getirildiğini, dirsek çürüten vatandaşların ise yıllardır bekletildiğini söyledi. Şeker, "Kuldan belki saklarsınız, belki muhalefetten saklarsınız, belki insanlardan saklarsınız ama Allah'tan nasıl saklayacaksınız? Böyle bir vicdansızlık olur mu? Devlet tamamen çürümüş, bunlar devlet adamı değil, bunlar akraba adamı, çıkar adamı. Devlet adamı böyle bir iş yapmaz Aralık'ta bunların ne olduğunu gördük. Hukuk devleti değiliz. İtiraz etseniz bir işe yaramıyor. Kendilerine yakın mahkeme ve hakim oluşturdular." şeklinde konuştu. Er ya da geç adaletin tecelli edeceğine inandıklarını ifade eden Şeker, "Vatandaş neler olduğunu görsün. Kendi çocuğu askeri ücretle iş bulamazken, başkalarının çocuğunun neler yaptığını görsün. Hala bunlar Müslüman, inançlı adam diyorlarsa o vatandaşın da Müslümanlığından şüphe ederim. Kim birinin hakkına tecavüz ediyorsa, kim başkasının hakkını gasp ederek onun yerine yakınına imkan sağlıyorsa Allah onu bildiği gibi yapsın." sözleri ile hükümeti eleştirdi. MHP Gaziantep Milletvekili Edip Semih Yalçın ise ortaya atılan iddiaların doğru olması halinde, "KPSS'ye giren bütün vatandaşlarımıza karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu iş iktidar tarafından yol haline getirilmiş. Listeyi gördüğümüzde maalesef bu iş yol edinmiş, milletin hakları gasp edilmiştir." diye konuştu. (CİHAN)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL Aralık Şubat Çarşamba Perşembe 10 Aralık 2014 Çarşamba SONDAKiKA GAZETESİ >> 9 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com ESKİŞEHİR DE RASİM KÖROĞLU'NU ANDIK 6-7 Aralık günlerinde iki gün Eskişehirdeydim. Hem değerli can dostum merhum şair Rasim Köroğlu'nun vefatının 40. gününde Eskişehir Şairler Derneğince düzenlenen anma programına katıldım, hem de uzun zamandır gidemediğim Eskişehirdeki dostlarla hasret gidereceğim. Merhum dostum Şair Rasim Köroğlu'nun vefatında rahatsızlığımdan dolayı cenazesine katılıp son görevimi yapamamıştım. Bu içimde bir ukde olarak kaldı. Çok çok üzülmüştüm. Teselli olarak da yine kadim ve değerli dostum Mustafa Ceylan'ın cenaze törenine katılmasından teselli bularak haberleri ondan alarak teselli olmuştum. Şimdi ise çok mutluyum. Değerli dostumu anmak ve anılarımızı tazelemek için onun yurdu Eskişehir de olmak gerçekten güzel ve hem hüzünlü hem de mutluyum. Çünkü her gittiğimde orada diğer dostlarım gibi bir de Rasim Köroğlu vardı bizi karşılayan. Yerine göre arabası ile bizi otogara getirerek el sallayıp yolcu eden. Yerine göre hemen bankoya koşarak biletimizi alıp, ödemesini bize yaptırmayan ve bu yüzden de Beydağı turizm olayını yaşadığımız nice anılarımız vardı. Bunların hepsi birer birer gözümün önünde canlandı ve hem hüzünlendik hem de anıları tazeleyerek mutluluklar yaşadık. Çok muhteşem bir anma toplantısı oldu. Türkiye'nin her yerinden dostları koşmuş gelmişti. Antalya'dan Mustafa Ceylan ve Harun Yiğit, Ankara'dan Sami Hamamcıoğlu, Nusret Turan, Ahmet Canbaba ve hatice canbaba ile Nusret Turan'ın eşi, İstanbul'dan Bekir Salim ve aşık Nuri Şahinoğlu ile Eskişehirdeki tüm dostları ama Eşyoder derneği üyelerinin hiç birinin olmaması beni çok üzdü. Çünkü Merhum Rasim'in Eskişehirdeki herkes gibi Eşyoder üyeleri üzerinde de çok emeği vardı. Ama hizip ve ayrılık maalesef Eskişehir'i de ikiye bölmüştü. Lanet olsun hırsı uğruna insanları parçalara ayıran çıkarçı ve ahlaksız insanlara... Onlar şair ve yazar değil insan bile olamazlar. Proğram 4 saatten fazla ve hiç kimsenin sıkılmadığı bir proğram olarak keyifle sürdü. Fakat tabii her yerde gördüğüm bir sıkıntı orada da yaşandı ve üzüldüm. Dışarıdan gelen misafirler yerine Eskişehir de bulunan kişilerin anılar ve O'nun şiirlerini okumaları başka şehirden gelen dostlarına imkan verilmemsi veya birkaçına verilmesi beni olduğu gibi dışarıdan gelen herkesi de üzmedi değil. Mesela ahmet canbaba ile Nusret Turan'ın hem birlikte hem de benim olmadğım çok beraberlikleri olmuştu. İki kelime onların konuşmalarına fırsat verilmemesi onları da bizleri de üzdü. Ama Eskişehirli o organizasyonu yapanları üzdü mü bilemiyorum ama aklı selim olanlarını üzdüğünü ve bu serzenişlerini bana bildirdiklerini gördüm. Tabii Bu arada anma toplantısını düzenleyen Eskişehir Şairler Derneğinde de çok değerli arkadaşlarım ve dostlarım da yok değil. Ama tabii Rasim köroğlu ve emekli öğretmen dostum Muharrem Kubat beyin yeri apayrı.. Muharrem Kubat aslen Afyon Emirdağ Karacalar köyünden. Karacalar köyünü bileniniz var mı bilmiyorum ama edebiyatımızda ve aşıklık geleneğimizde apayrı bir yeri var. Aşık Kul derviş Şemsettin Kubat, Türk halk müziği sanatçısı Kubat'ın babasının ve amcalarının doğduğu kasaba galiba. Sizlere bu yazıyı henüz Eskişehir'den yeni döndüğüm ayağımın tozu ile yazıyorum. Ama öyle inanıyorum ki birkaç senedir gitmediğim Eskişehir de büyük değişiklikler ve gelişmeler olmuş. Bunları size zaman zaman aktarmaya çalışacağım. oradan şair ve yazar Sami Hamamcıoğlu ağabeyim ile birlikte hızlı tren ile döndük Ankara'ya. Bir gün kaldığım Ankara'da uzun yıllar görmediğim dostlarımla buluşma imkanım oldu. Bunu başka bir yazımda sizlere aktarmaya çalışacağım. Şimdilik sizlere selam ve sevgiler göndererek bu günkü yazıyı noktalamak istiyorum. Güzel günler ve yarınlar hepimizin olsun... Bornova Belediyesi nin enerjisi Güneş ten Bornova Belediyesi, güneş ışınlarıyla yıllık 150 bin liralık elektrik enerjisi üretecek 300 kilowattlık Fotovoltaik Güç Sistemi kurdu. Erzene Mahallesi nde 1250 güneş panelinin yerleştirildiği 7 dönümlük arazide çalışmaya başlayan sistem, ürettiği elektiriği dağıtım şebekesine vermeye başladı. Bornova Belediyesi, güneş enerjisini paneller aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştüren Fotovoltaik Güç Sistemi kurdu. Erzene Mahallesi ndeki 7 dönüm alana kurulan Sistem, elektrik üretmeye başladı. Proje sayesinde Bornova Belediyesi hizmet binalarının tamamında kullanılan elektrik enerjisi faturasının dörtte biri karşılanacak güneş paneliyle kurulan sistem, her yıl çevre kirliliğine neden olan 250 ton karbon salımını engellemiş olacak. Yargı acil karar versin ağaç katliamı hemen dursun İzmir'in Urla ilçesine bağlı Ovacık köyünde Sancak Group a ait rüzgar enerjisi santrali için başlatılan ağaç katliamı, hava şartlarından dolayı şimdilik durdu. Sağanaktan dolayı ağaç kesimine ara verildi ancak köylüler, ormanda nöbet tutmaya devam ederken diğer taraftan da hukuk mücadelesi başlattı. Ovacık Muhtarı Veysel Erköse, ağaç katliamının durması için yargının acil karar vermesi çağrısında bulundu. Acilen mahkemeden yürütmenin durdurulmasını beklediklerini ifade eden Erköse, Yargı süreci devam ediyor. Bu ağaç katliamının durması için acil yürütmenin durdurulması kararının verilmesini bekliyoruz. Yapacak başka bir şeyimiz yok. Orman devlete ait. Kesim için izin verilmiş. Yasal olarak müdahale edemiyoruz. Yargı kararını beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Kararın ne zaman çıkacağı da belli değil. Katliamın durması için acil bir şekilde yürütmenin mahkeme tarafından durdurulmasını istiyoruz. diye konuştu. Her ağaç kesildiğinde içlerinin acıdığını, kesilen ağaçların fotoğrafını çektiklerini anlatan Muhtar Erköse, şöyle devam etti: Şu anda hava şartlarından dolayı ağaç kesimi durdu ancak biz ormanda nöbet beklemeye devam ediyoruz. Biz doğayı korumaya çalışınca o da bize yardımcı oluyor. Yağmur yağıyor. Yağmur yağdığı sürece kesemeyecekler ama kesimciler yatakhanelerini, konteynerlerini getirdiler. Buraya yerleşmeye başladılar. (CİHAN) Bornova Belediyesi nin, İzmir Kalkınma Ajansı Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Mali Destek Programı kapsamında 1 milyon liralık hibe desteğinin de kullanıldığı Fotovoltaik Güç Sistemi, yaklaşık 1 milyon 400 bin liraya mal oldu. Güvenlik kameraları ve alarm sistemleriyle korunan Tesis te son teknolojiler kullanıldı. Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, güneş enerjisinden elektrik elde edilmesini sağlayan sistemin bir yandan tasarruf sağlarken, bir yandan da çevrenin kirlenmesine neden olan karbon salımının önüne geçtiğini söyledi. Elektriği temiz ve yenilenebilir kaynaklardan elde etmenin önemine değinen Başkan Atila, Yenilenebilir kaynaklarla elektrik üreterek, fosil kaynaklı ya da dışa bağımlı hammaddelerle elektrik üretmeye alternatif bir Başkan Uyar: OLMAYACAK yere santral kurdurmayız! RES nedeniyle ağaç kesimlerine tepki gösteren Urla Belediye Başkanı Uyar,"RES ile ilgili karar 2008'de alınmış diyerek itiraz süremizin geçtiği söyleniyor. Bize böyle bir yazı gelmedi" dedi yöntemi hayata geçirmiş olduk. Ülkemizde bu tesislerin her geçen gün artması en büyük dileğimiz dedi. Türkiye de her yıl yüzlerce kişi, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybediyor. Soğuk hava birlikte lodos mevsiminin geldiğine işaret eden uzmanlar, "sessiz ölüm" olarak adlandırılan karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uyardı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar, "Ülkemizde yine lodos dönemi geldi. Lodos nedeniyle tüm bölgelerimizde soba ve şofben zehirlenmeleri yeniden görülmeye başladı. Ne yazık ki ülkemizde soba zehirlenmelerinden dolayı kaybedilen hayat sayısı, trafik kazalarından sonra ikinci sırada. Üstelik son yıllarda doğalgaza yapılan ağır zamlar ve her seçimde dağıtılan bedava ve ucuz kömür nedeniyle halkımız, mecburen kömürle ısınma yolunu seçmektedir. dedi. Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Uzm. Dr. Ülkümen Rodoplu da, Karbonmonoksit gazı, vücudumuzda her yere kolayca geçebilir. Bu gaz, kanımızda bulunan ve oksijen taşıyan, Urla nın Ovacık Köyü nde rüzgar enerjisi santrali (RES) kurulması için bin ağacın kesilmek üzere işaretlenmesi ve Danıştay dan gelecek cevabın beklenmeden ağaçların kesilmeye başlanması üzerine Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve Meclis Üyeleri, durumu yerinde tespit etmek ve mücadele eden köylü halkına destek olmak adına olay yerine giderek basın açıklamasında bulundu. Urla Belediyesi olarak Danıştay a dava açtıklarını belirten Başkan Uyar süreci şöyle anlattı: Eylül ayında ÇED gerekli değildir kararına dava açtık. Fakat ÇED gereklidir. Ancak yürütmenin durdurulması gelmedi, ret olundu. Ekim ayında Danıştay a tekrar başvurduk. Danıştay - dan gelecek cevabı bekliyoruz. RES İN KARARI 2008 YILINDA ALIN- MIŞ Başkan Sibel Uyar, Aslında burada kurulması planlanan RES in kararı 2008 yılında alınıyor ve bize itiraz süremizin geçtiği söylenerek reddediliyor. Fakat 2008 yılında böyle bir haber gelmemiş. Dolayısıyla öğrendikten sonra gerekli çalışmaları yaptık fakat şimdilik bir sonuç elde edemedik. Yasal tüm belgeler alınmış. Bununla ilgili ruhsatın iptali istemi ile firmaya da bir dava açtık. Kanuni olarak yapılması gerekenleri yaptık. Karar gelmeden kesilmesini engellemek istiyoruz. Danıştay kararı beklensin. sözleriyle, ağaçların kesilmesine tepki gösterdi. URLA NIN AKCİĞERLERİ YOK EDİLİYOR Asla RES lere karşı değiliz diyen Sibel Uyar RES lerin yerleşim yerlerinde olmasına karşıyız. Kurulacak RES Ovacık Köyü ne 1162 m. uzaklıkta. Yerleşim yerine yakın olmasının yanında, ormanlık arazi. Bizim duyduğumuz kadarıyla 1800 civarında ağaç kesilmesi planlanıyor. Biz doğamız ve havamız ile ünlüyüz. Doğamızı kaybedeceğiz. Sahip olduğumuz doğal değerleri kaybedeceğiz. Urla doğal florası ve faunası ile çok özel bir yer. Urla nın akciğerleri yok ediliyor. Doğanın katledilmesine karşıyız. Doğal düzene zarar veriyor. Doğada yaşayan canlıları da olumsuz etkiliyor. Urla nın, Yarım Ada nın en önemli değerlerinden biri olan hurma zeytini, doğal yapı bozduğundan dolayı belki de kaybedeceğiz diye konuştu. BİZ BU KONUYA HAZIRLIKLIYIZ Doğayı katletmeden yapılabilecek alanın gösterilmesi konusunda yardımcı olabileceklerini söylen Başkan Uyar, İzmir Büyük Şehir Belediyesi nin 2 yıldır yürüttüğü Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Projesi var. Bu projenin ile nereye enerji santrali yapılmalı, nereye balık çiftliği kurulmalı bütün bunların çalışması zaten bizde var. Biz bu konuya hazırlıklıyız dedi. OVACIK KÖYÜ NÖBETTE Santralin kurulacağı yerde kesilecek işaretlenmiş ağaçları gösteren Ovacık Köyü Muhtarı Veysel Erköse ise Burada beklemeyi düşünüyoruz. Cuma günü haber aldık, o günden beri buradayız. Neden bu güzelim orman yok ediliyor. Ormanımıza sahip çıkıp, mücadele edeceğiz diye konuştu. RESLER ORMAN OLMAYAN YERLERE TAŞINSIN Ayrıca ağaçların kesilmemesi için destek veren Urla Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ali Yanar; Karara kadar ağaçları kestirmeyeceğiz ama süreçten sonra da ağaçlara kıymasınlar. Yetkililere sesleniyoruz. Hazır ağaçları kesmesinler, RES leri de orman olmayan yerlere taşısınlar dedi. Hükümetin 2015 bütçesi faiz bütçesidir Lodos mevsimi geldi zehirlenmelere dikkat hemoglobin adını verdiğimiz maddeye bağlanması her yıl yapılmalıdır. Hava sirkülasyonuna uygun olmalıdır. Bacaya takılan borular, bacadan yukarı çok kolay olan bir gazdır. Dolayısıyla bu gazla zehirlenmek çok kolaydır. Karbonmonoksit renksiz, duman çıkışını tıkamamalıdır. Bağlantı yerleri iyi kokusuz, tatsız bir gazdır. Bu yüzden de farkedilmesi izole edilmeli ve geri sızmalar önlenmelidir. Sobalar zordur." dedi. kesinlikle üstten tutuşturulmalıdır. Böylece yakıttan Prof. Dr. Körpınar, baca seçimine dikkat çekti. çıkan zehirli gazların da yanması sağlanır. Soba aşırı Türkiye'de bacaların muhakkak bir başlıkla örtülü olması ve rüzgar sebebiyle duman çıkışının engellen- yanacağı ortam ve duman yolu daralır. Sönmekte olan şekilde doldurulmamalıdır, aksi halde zehirli gazların memesinin önerildiğini aktaran Körpınar, "Kuvvetle sobaya, tutuşması güç olan yakıt koyulmamalıdır. esen rüzgarın bacadan duman çıkışını engellememesi Hele de yatmadan önce kesinlikle sobaya yakıt koyulmamalıdır. Soba yakıtla beslenirken de yeni yakıtın için de esen rüzgara göre yön belirleyen döner baca tipleri yapılmıştır. Bacaların geriye tütmesini engelleyen, rüzgar gülü olarak da bilinen döner tip gal- dışı soba ve soba boruları kullanılmamalıdır. üstüne kor halinde tutuşturucu koyulmalıdır. Standart vaniz baca başlığı birçok yerde satılmaktadır. İLK YARDIMDA NELER YAPILMALI? Yaklaşık 10 lira değerinde olan bu başlıkların kullanılması, geri tepmeleri önlemiş olacaktır. diye Karbonmonoksit zehirlenmesinde yapılacak ilk konuştu. yardım konusunda bilgi veren Uzm. Dr. Rodoplu ise şunları söyledi: "Önce kendi alanınızı, sizi tehlikeye KÖMÜR, SOBA VE BACA İLE sokacak durumdan kurtarın. Ortamı havalandırın, etkilenmiş ya da zehirlenmiş olanları hareket ettirebiliy- İLGİLİ DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Mehmet Ali Körpınar soba, kömür ve baca seçiminde ve kullanımında dikkat edilmesi gerekenlerle 112 Ambulans ı arayın. Bol oksijen almasını sağlayın. orsanız temiz havaya çıkarın. Hiç vakit yitirmeden ilgili şu bilgileri verdi: Kömür mümkün olduğunca Hastanın uyanıklığını sağlamak için yüzüne su serpilebilir. Bilinci yerindeyse sık ve derin nefes almasını kuru olmalı ve sudan korunmalıdır. Depolanmış kömürün yüksekliği 1,5-2 metre ve eni de 5 metreyi önerin. Gerekiyorsa, kalbi ve solunumu durmuşsa geçmemelidir. Kömürüm uzun süre depolanmasından temel yaşam desteği uygulayın. Bunun için mutlaka kaçınılmalıdır, iki aylık rezerv yeterlidir. Deponun eğitim almış olmalısınız. Kazazedenin yüzde 100 oksijene ihtiyacı olacağından, mutlaka bu imkanların havalandırması olmalıdır ve depoya önce giren kömür, yine önce çıkmalıdır. Kükürt ve kül oranı sağlanacağı bir hastaneye naklini sağlayın." düşük olan, kaliteli kömür seçilmelidir. Baca temizliği (CİHAN) SP Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tongüç, 54 milyar lirası faize, 41 milyar lirası yatırım ve istihdama ayrılan 2015 bütçesinin faiz bütçesi olduğunun açıkça görüldüğünü söyledi. Bir dizi çalışmada bulunmak üzere İzmir e gelen Tongüç, partisinin il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu nun açıkladığı dokuz maddelik ekonomik pakette bir maddenin bile faizle mücadeleye ayrılmadığını aktaran Tongüç, hükümete faiz politikalarını gözden geçirmesi çağrısında bulundu. Faiz-borç-faiz sarmalından kurtulmadan temel problemlerin çözülemeyeceğinin altını çizen Tongüç, 2015 bütçesinde faize ayrılan 54 milyar liranın, altın değerinden hesaplandığında 530 ton saf altın ettiğini vurgulayarak, Bu da demektir ki her hafta 10 ton altın faizcilerin cebine aktarılmaktadır. Buna son verilmeden yatırım ve üretim yapılması, işçi, memur ve emeklinin yüzünün gülmesi mümkün değildir. dedi. Ekonomi ve kalkınma konusunda partisinin çözüm önerilerini anlatan Genel Başkan Yardımcısı Tongüç, Yüzde 100 yerli yazılımcı yetiştirmek zorundayız. Yerli, milli yazılım için atılım yapılmasına ihtiyaç vardır. Türkiye de teşvik sistemi kötüdür. Teşvik sistem ve mekân odaklı olmamalı, bölgesel kalkınmaya temel oluşturacak proje bazlı teşvikler oluşturulmalıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları hızla desteklenmelidir. Deniz ticaret filosu ve deniz taşımacılığı konusunda ciddi atılımlar yapılmalıdır. Teknoloji yolunda ar-ge ve inovasyon projeleri desteklenmelidir. İleri elektronik alanında, üretimin desteklendiği çalışmalar yapılmalıdır. Fonksiyonel gıdalarla ilgili araştırmalar yapılmalıdır. Orman endüstrisinin geliştirilmesi hususunda atılım oluşturulmalıdır. şeklinde konuştu. 'İZMİR PEK ÇOK ALANDA MERKEZ OLABİLİR' İzmir için hazırladıkları kalkınma projeleri hakkında da bilgi veren İlyas Tongüç, şehrin var olan potansiyeli değerlendirilerek pek çok alanda merkez olabileceğini kaydetti. Termal su ve coğrafi konum avantajının yatırıma dönüştürüleceğini belirten Tongüç, zeytin ve zeytinyağı işletme ve satış, otomotiv ve yan Torbalı Ticaret Odası (TTO) nın meslek gruplarına yönelik toplantıları devam ediyor. Her hafta bir grubu toplayan ve üyelerin sıkıntılarını dinleyen oda yetkilileri, bu hafta sonu dayanıklı tüketim malları ve perakende tekstil satışı yapan işletme sahipleriyle görüştü. TTO Meclis Başkanı Erkan Aksoy un açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, ilçe esnafının durumu ele alındı. Herkesin markalaşmak zorunda olduğu ve ortaklıkların artması gerektiğine değinen TTO Başkanı Abdulvahap Olgun, Esnafımız, kaliteli hizmetle vatandaşın ilçe dışına gitmesini engelleyebilir. Çok yakında İZBAN seferleri başlayacak, İzmir daha da yakınlaşacak; 12 dakikada Gaziemir e, 28 dakikada ise Basmane ye varılabilecek. Tepeköy İstasyonu ndan trene binen vatandaş, Aliağa ya kadar gidebilecek. İZBAN, aslında bir nimetken esnaf için dezavantaja dönüşebilir. Eğer işletmelerimiz kendini geliştirir, ürün kalitesini ve çeşitliliğini arttırırsa hiçbir sorun yaşanmaz. Aksi halde vatandaş, alışveriş sanayi, tarıma dayalı süs bitkileri ve seracılık, yazılım sektörü gibi alanlarda İzmir i merkez yapacaklarını savundu. Tongüç, konuşmasını şöyle sürdürdü: Müteşebbisler, sağlıklı bir şekilde yönlendirilecektir. Marka geliştirmeye yönelik destekler arttırılacaktır. Sektörel bazlı yurtdışı tanıtım yapılacaktır. İzmir için yerel yatırım haritaları hazırlanacaktır. Şehrin, bölgesel menkul kıymetler borsasına ihtiyacı vardır. Kente endüstri bölgesi kazandırılması çalışmalarına başlanacaktır. Girişimciyi ileri teknolojiye ve yeniliğe yönlendirecek teknopark ve iş yenilik merkezleri ivedilikle kurulacaktır. Sanayicimizin, teknolojik içeriği güçlü ve katma değeri yüksek ürünlere doğru yapısal bir değişim geçirmesini sağlamak temel hedef olacaktır. Böylece ciddi bir İzmir misyonu oluşturularak, İzmir in tüm kaynaklarının üretim ve yatırıma dönüştürülmesi sağlanacaktır. (CİHAN) için İzmir i tercih eder. dedi. Oda üyelerinin en büyüğünden en küçüğüne kadar hepsinin meselelerine vâkıf olduklarını sözleyen Olgun, esnafla her fabrikaya hizmet temini için görüşmeye gidebileceğini söyledi. İnsanların aradığı her şeyi ilçede bulması gerektiğine değinen Olgun, kalite noktasında istenen seviyeye ulaşılamadığını belirtti. Artık ülkelerin değil, marka şehirlerin birbiriyle yarıştığını ifade ederek, Bu yüzden hem işletmemizi markalaştıracağız hem de Torbalı yı. 150 bin kişinin yaşadığı bir kentte esnafımız, bu vatandaşı dışarı kaçırmamalı. Alışveriş, hizmet alımı, yemek yeme gibi konularda Torbalı nın parası, Torbalı da kalmalı. Bu prensibe elbirliğiyle sarılıp işimizi geliştirecek çalışmalara imza atmalıyız. Yenilik, inovasyon, teşebbüs ruhu başucu kelimelerimiz olmalı. dedi. Konuşmaların ardından üyeler, sıkıntılarını dile getirdi. Genellikle personel sıkıntısı yaşadıklarını ifade eden üyeler, kurs açılarak perakende satış elemanı yetiştirilmesini istedi. (CİHAN) Ebru Nida BİLİCİ enbilici@yahoo.com.tr BUGÜNKÜ İDARECİLER GEÇMİŞTE YAŞASAYDI-2 Raşit halifelerin ikincisi olan; Allah Rasulünün(s.a.v) Benden sonra bir peygamber gelseydi o, Ömer olurdu. buyurduğu ve adı adalet kavramıyla bir anılan, adil denince akıllara gelen tek isimdir Hz. Ömer. İslam tarihi kayıtları yukarıda anlattığımız bu ve benzeri onlarca menkıbe ile doludur. Hakkında anlatılanlar bugün bile bizi bu kadar etkilerken biz ona ne kadar da hasretiz. Adil- i Mutlak olan Allah a kul olmanın gereğini zirvelerde yaşayarak gösteren Hz. Ömer ne kadar da önemli bir örnek bizim için. Oysa bugün aynı dinin temsilcileri olarak yaşadıklarımız ne kadar da uzak o hayatlardan. Öyle şeyler yaşıyoruz ki adalet kavramı anlamını neredeyse yitirmiş durumda. Düşünüyorum da bugünkü idareciler geçmişte yaşasalardı. Örneğin biri Nuş-i Revan ın yerinde olsaydı biz Hz. Ömer i hiç tanıyamayacaktık. Şehrin kapılarında idam edilen kişiler hırsız evlat ve hırsızı koruyan yalaka vezir değil, Hz. Ömer ve Amr bin As olacaktı. Çünkü bugün çarklar ters yöne doğru dönüyor. Hırsız değil hırsızı yakalayanlar cezalandırılıyor. Aylardır suçsuz oldukları bilindiği halde, haklarında bir iddianame hazırlayamadıkları ama hapsedilmesi de birilerinin özel emri olduğu için içerde tutulan polislerimiz var bizim. Üstelik adaletsizlik bununla da kalmıyor. Belki yüzlerce polis görevinden alındı, tenzil-i rütbeye uğradı, işinden atıldı, defalarca tayin edilerek bezdirilmeye çalışıldı. Yaşadığı sıkıntılar sonucu hayatını kaybedenler, yakınlarını yitirenler oldu. Camia ile doğrudan ya da dolaylı ilgisi olan herkes çok ciddi zulme maruz bırakılıyor. Özel dershane ve okullar sürekli denetimlerle taciz ediliyor. Okulların inşaatı gerekçe gösterilmeden durduruluyor, bahçelerinden yol geçiriliyor. Başarılarının duyurulması engelleniyor. Parası verilerek asılan ilan panoları kaldırılıyor ya da üstü kapatılıyor. Camianın diye tıkır tıkır işleyen bir banka batırılmaya çalışılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi yurt dışında hizmet veren Türk okullarının kapatılması için devlet başkanlarına ricada bulunuluyor. Yardım dernekleri defalarca denetime uğruyor, tertemiz oldukları görülünce de hiç gerekçe gösterilmeden hesaplarına el konulup yardım kampanyaları durduruluyor. Zulmün örnekleri saymakla bitmez. Ama biz biliyoruz ki bu bir imtihan ve her zulüm gibi bu da sonsuz değil. Bu zulme dur diyen yok belki, hatta içten içe sevinenler var. Ama bilinmeli ki zulmü sessizce seyredenler de bu zulmün ortağıdır; Allah a hesap verecekler. Zulmü bizzat uygulayanların kimin maşası ya da kuklası olduğu, bunu ne amaçla yaptıkları az çok tahmin edilse de gün yüzüne çıkacağı günü sabırla bekliyoruz. Müslümanların bu hale nasıl geldiklerini anlamakta zorlanıyoruz açıkçası. Ama çizginin öbür tarafında olmadığımız ve zalim değil mazlum olduğumuz için de her gün bin defa şükrediyoruz. Bakın bugün o idam edilen iki suçlunun isimlerini dahi bilmiyoruz. Bilinenler ise adalet timsali iki isim; Hz. Ömer ve Nuş-i Revan. Torunlarımız da bugünün hırsızları, milletin malına göz diken yolsuzlarını, rüşvetçilerini ve masum insanlara zulmeden zalimleri belki hiç tanımayacak ya da tanımak istemeyecek. Sıfatları ya da makamlarıyla bilecekler onları. Tarihe altın harflerle kazınacak isimler ise bugünün hakperest, doğruluk timsali kahramanları olacak. Ne mutlu tarihe adını temizliği, doğruluğu ve dürüstlüğüyle yazdıracak olanlara Ege Bölgesi'nin parlayan yıldızı Aliağa İzmir'de Alsancak Limanı'nın sadece yolcu limanı olarak mı kalacağı yoksa revize edilerek kapasitesinin mi büyütüleceği tartışılırken Aliağa limanlarındaki yükseliş devam ediyor Ulaştırma Denizcilik ve Habercilik Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nın son açıkladığı rakamlar, ilçedeki limanlarının potansiyelini gözler önüne serdi. Türkiye nin en önemli sanayi, ticaret ve liman şehirleri arasında yer alan Aliağa nın 2014 ilk 10 aylık ihracatı, yüzde 6,15 lik artışla 8 milyar 625 milyon dolar, elleçlenen yük hacmi ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,76 lık artışla 422,435 TEU oldu. Aliağa Ticaret Odası (ALTO) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka, Aliağa limanlarındaki ihracat rakamları ve elleçlenen yük hacminin, henüz Petkim in limanı devreye girmeden Alsancak Limanı'na yaklaştığını söyledi. İhracat rakamlarını değerlendiren Saka, Aliağa da 2014 yılının ilk 10 ayında ihracat rakamı yüzde 6,15 lik artışla 8 milyar 625 milyon dolara ulaştı. Böylelikle Türkiye nin, yılın ilk 10 ayındaki toplam Torbalı esnafına İZBAN uyarısı ihracatının yüzde 6.56 sı Aliağa limanları tarafından gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde yaklaşık 500 milyon dolar üstünde gerçekleşen ihracatımız, 2013 yılının ilk 10 ayına göre yüzde 6,15 artış gösterdi. dedi. Yılın ilk 10 ayında Aliağa limanlarındaki konteyner yük rakamlarını da değerlendiren ALTO Başkanı, geçen yılın ekim ayı sonunda 377,951 bin TEU olan hacmin, bu yılın aynı döneminde yüzde 11,76 artarak 422,435 TEU ya ulaştığını söyledi. Yaklaşık 30 yıllık liman bölgesi olan Nemrut limanlarında, yıllık 40 milyon ton yük elleçlendiğini ve bu bölgenin çok büyük gelecek vaat ettiğini belirten Adnan Saka, Bölgede bulunan 13 iskeleye ek olarak çok önemli yatırımlar da gerçekleştirilmektedir. Bölgede Petkim, limancılık sektöründe önemli adımlar atmakta olup yılları arası dönemi içinde projelendirilmiş bulunan Star Rafinerisi ve Petkim Konteyner Limanı yatırımlarıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Rafineride işlenecek ham petrol ve üretilecek petrol ürünleri bazındaki sıvı yükler için dört adet parmak iskele yapılmasının plan dahilinde olduğunu bilmekteyiz. Bununla birlikte ilk fazı 2015, ikinci fazı 2016 yılı sonunda devreye girecek Petkim Konteyner Limanı, planlandığı üzere başlangıçta yıllık 1,5 milyon TEU konteyner elleçlеme kapasitesine sahip olacak, daha sonra bu kapasite 4 milyon TEU ya kadar çıkabilecektir. Bu nedenle geleceği parlak olan bölgemizin çok iyi planlanması gerekiyor. dedi. Yılda 10 milyar dolar ihracatın yapıldığı ve 5 bin geminin geldiği bölgede altyapı ve üstyapı eksikliklerinin artık konuşulmaması gerektiğini dile getiren ALTO Başkanı Saka, mevcut yolların Aliağa limanlarının ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğunu ifade etti. Bölgenin uygulama imar planları olmaması sebebiyle liman gerisindeki yaklaşık 150 dönümlük araziye herhangi bir inşaat yapılamamasının da bir başka sıkıntı olduğuna değinerek, Bölgeye hizmet vermesi düşünülen demiryolları bir türlü faaliyete geçmedi. Bölgeye imar gelmesi durumunda bile demiryolu hattı yüzünden imara açılamayacak alanlar bulunuyor. Bunun yanında bölgenin arkeolojik sit sınırları içinde olması, durumu daha da zorlaştırıyor. Sit sınırları içinde olması ve imar planlarının olmaması, limanlar sahasının iyileştirilmesine ve genişletilmesine izin vermiyor. diye konuştu. Adnan Saka, Aliağa nın daha verimli hale gelmesi için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: "Nemrut limanlar bölgesindeki bağlantı yollarının satıh bozukluğunun düzeltilmesi. Limanlara giden ana ve bağlantı yollarının yeterli hale getirilmesi. Geri hizmet ve depolama alanlarının yeterli miktarda olması. Trafik yoğunluğunun giderilmesi. Aliağa çevre yolunun tamamlanması ve raylı sistemlerin limanlara bağlanması. TSE ve Tarım İl Müdürlüğü temsilcilikleri açılması. İhtisas gümrükleri açılması." (CİHAN)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DENİZLİ HABERLERİ 971Şubat 10 Aralık Çarşamba Perşembe "Kentli DAVRANIŞ Kentliye Davranış" Denizli Büyükşehir Belediyesi 2015 yılında hayata geçireceği, "Kentli Davranış Kentliye Davranış Projesi ile şehirde farkındalık oluşturmak için 7 den 70 e tüm vatandaşlarla bir araya gelmeyi hedefliyor. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, projenin ilk etabında yine çocukların olacağını söyledi. Denizli Büyükşehir Belediyesi nin 2015 yılında hayata geçireceği "Kentli Davranış Kentliye Davranış Projesi nin tanıtım semineri yapıldı. North Point Otel'de düzenlenen seminere, Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili ve Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci, Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Ünal, DES- Kİ Genel Müdürü Mahmud Güngör, Genel Sekreter Yardımcıları Mustafa Gökoğlan, İbrahim Özsoy ve Aytaç Turgut, Kent Konseyi Kadın, Engelliler ve Gençlik Meclisi başkanları ile Genel Sekreteri ve Büyükşehir Belediyesi birim amirleri katıldı. Kentlilik bilincine ilişkin hususların ortaya konduğu tanıtım seminerine katılan Genel Sekreter Mustafa Ünal, 2015 yılında hayata geçirilecek, "Kentli Davranış Kentliye Davranış Projesi ile şehirde farkındalık oluşturmak istediklerini belirterek, bunun için 7 den 70 e tüm vatandaşlarla bir araya gelmeyi hedeflediklerini söyledi. Genel Sekreter Ünal, Kentlilik bilinciyle ilgili başlattığımız sürece Kent Konseyi ni de dahil ettik, sizlerin görüşleri de bizim için önemli. Hep birlikte bu süreci planlayacağız. İlk etapta bilgi evlerinden, okullardan başlayacağız ve daha çok 7-12 yaş aralığında olan çocuklarımıza hitap edeceğiz şeklinde konuştu. "Bu kentte neler yapabiliriz?" Genel Sekreter Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: Daha sonra mahallelerimizde vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Hepimizi rahatsız eden konular var. Kaldırıma araç park etmek, arabadan sigara izmariti atmak, yediği yiyeceğin ambalajını arabadan dışarı atmak, trafik ihlalleri bunlar kentli olmak ile kentlilik bilinci ile ilgili hususlar. Bu konularda bir farkındalık oluşturmak için üzerimize düşen görevi yerine layıkıyla getirmek istiyor, bunun için çaba sarf ediyoruz. Bu kentte neler yapabiliriz amacımız bu. Konuşmanın ardından İzgören Akademi eğitmenlerinden Gökhan Okçu tarafından seminer verildi. Başkan Zolan: "Hükmetmeye değil hizmet etmeye geldik" Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ise proje hakkında yaptığı açıklamada, Denizli'nin geleceğini her zaman vatandaşlarla birlikte belirlediklerini vurgulayarak, "Biz hükmetmeye değil hizmet etmeye geldik. Bunun için de her zaman vatandaşlarımızı dinleyip her projemize vatandaşlarımızla birlikte imza attık. Bunun sonucunda da bütün çalışmalarımızdan başarıyla, alnımızın akıyla çıktık" dedi. Başkan Zolan, şöyle konuştu: "Kentli Davranış Kentliye Davranış Projesi ile her zaman olduğu gibi yine halkımızla bir araya geleceğiz. Vatandaşlarımızın daha rahat, huzurlu ve mutlu olması için halkımızla birlikte karar alıp, birlikte uygulayıcısı olacağız. Projemizin ilk etabında yine çocuklarımız olacak, 7'den 70'e tüm vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Kentlilik bilincinin daha sağlam temeller üzerine oturması için bir çok çalışmamız olacak." GENÇ LİDERLER KÜLTÜR MİRASINA SAHİP ÇIKIYOR Adnan Menderes Üniversitesi Genç Liderler Topluluğu geleceğin liderleri ile Aydın Kültür Mirası olan Tralleis ziyaretinde bulundu. 50 yakın gencin katılımıyla gerçekleştirilen gezi sonrası konuşan Genç Lider Topluluk Başkanı Cihan Ünal; Biz Genç Liderler Topluluğu olarak yaptığımız her faaliyette üyelerimizden gönüllü liderler seçiyoruz. Bugün yaptığımız Tralleis ziyaretinin liderleri Burhan Babacan ve Gizem Karacaoğlan bu gezinin sorumluluklarını üstlendiler. Önceden bilgiler toplayarak hazırlanan arkadaşlarımız gezi öncesi gezi sırası ve sonrasında üstün bir gayret gösterip gezinin en verimli şekilde geçmesini sağladı. Gezimize katılan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederim dedi. Genç Liderler Topluluğunun en yakın zamanda 9 Aralık Salı günü 2 etkinliği birden var. Birinci etkinliği Aydındaki yoksul ailelere yardım SEN ÜŞÜR- SEN,BEN UYUYAMAM Sloganlı kışlık kıyafet toplama kampanyası, diğeri ise gene 9 Aralık Salı günü saat 19:00 ADÜ AKM de Efkar-ı Gençlik adlı komedi tiyatro oyunu gösterimidir. Bugün de yeni ekskavatörümüz geldi ve teslim aldık. Devlet Malzeme Ofisinden aralıklar halinde teslim alınan araçlar ile belediyemizin çalışmaları daha rahat ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilecektir. Böylece sıkıntı çekmeden ve yatırımlarımızı aksatmadan belediye olarak asli görevlerimizi yerine getirmenin mutluluğu içinde olacağız. İnşallah Merkezefendi Belediyemiz makine parkını daha da geliştirecek. Yeni makinalarla birlikte ilçemizin her tarafına güzel hizmetler yapmak üzere yola çıkıyoruz. Allah kazasız belasız Merkezefendi İlçemize hizmet etmeyi nasip etsin. Önümüzdeki dönemde de Merkezefendi nin sorunlarını çözme konusunda gerekli araç alımlarına devam edeceğiz. Yeni aracımızın Merkezefendili hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Kent Konseyi 19 ilçeyi de kapsayacak Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Yürütme Kurulu toplantısı yapıldı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci, konseye bağlı meclis çalışmalarının Denizli'nin 19 ilçesini kapsayacak şekilde devam edeceğini ifade etti. Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi'nin gerçekleştirdiği aylık yürütme kurulu toplantısı yapıldı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili ve Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci'nin başkanlık ettiği toplantıya, Denizli Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Hüseyin Başgün, Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları temsilcisi Saim Sücüllü, Kent Konseyi Genel Sekreteri Baran Akın, Kadın Meclisi Başkanı Bilsen Özen, Engelliler Meclisi Başkanı Ayten Bahtiyar ve Gençlik Meclisi Başkanı Zeynep Karakoç katıldı. Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci, Denizli'nin büyükşehir olmasının ardından Kent Konseyi ve bağlı meclislerin sorumluluklarının daha da arttığına dikkat çekerek, "Kent Konseyi nin sorumluluk ve hizmet alanı 19 ilçemizin tamamını kapsayacak şekilde artmıştır. Kent Konseyi'ne bağlı bulunan meclislerin plan ve projeleri Denizli'de yaşayan her kesimden insanı ilgilendirmektedir. Kentimiz için aktif planlar hazırlamak, problem tespitlerini gerçekleştirmek ve çözüm yaratmak yeni projeler tasarlamak için çalışmalarımıza hızla devam edeceğiz" diye konuştu. Çivril'de alt yapı atağı Denizli Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanal İdaresi (DESKİ) Genel Müdürlüğü tarafından Çivril ilçesinde alt yapı atağı başlattı. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, son 10 yıldır Denizli merkezde hizmet destanları yazdıklarını vurgulayarak, büyükşehir ile birlikte bu hizmet destanlarının artık kentin en ücra köşesine kadar ulaşacağını söyledi. 30 Mart yerel seçimlerin ardından Denizli genelindeki tüm alt yapı hizmetlerini devralan Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürlüğü, Çivril ilçesinde yağmur ve içmesuyu hattı çalışması başlattı. DESKİ Genel Müdürlüğü Planlama Yatırım ve İnşaat Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan proje kapsamında, Çivril merkezde yağışlardan dolayı oluşan su baskınları ve caddelerdeki su birikintilerinin önüne geçilmesi planlandı. Ayrıca söz konusu çalışma, Çivril merkeze bağılı mahallelerin yağmursularını toplayacak şekilde projelendirildi. Çivril yağmursuyu hattı yapım işinin 3500 metre uzunluğunda olduğu kaydedilirken, hattın merkezden başlayarak,kızılcasöğüt'ü kapsayıp Somak yolu üzerindeki DSİ kanalına deşarj olacak şekilde planlandığı ifade edildi. Bunun yanında Çivril merkez içmesuyu deposunu besleyen derinkuyu ve terfi hattının yetersiz olmasından dolayı da çalışma başlatıldığı kaydedildi. Bu kapsamda ise Karakaya mevkisinde bulunan derin kuyudan Çivril içme suyu deposuna terfi hattı ile elektrik iletim hattının projelendirilerek yapım işine başlandığı belirtildi. Çivril'de yapılan bu çalışmaların toplamında ise, 3500 metre 400'lük içmesuyu terfi hattı, 900 metre elektrik iletim hattı ile 1 derin kuyu binası yapılacağı ifade edildi. "Hizmet destanları yazdık" Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, son 10 yıldır Denizli merkezde hizmet destanları yazdıklarını vurgulayarak, büyükşehir ile birlikte bu hizmet destanlarının artık kentin en ücra köşesine kadar ulaşacağını söyledi. Büyükşehirin tüm hizmetlerinin Denizli'nin 19 ilçe ve bağlı mahallesine de ulaşacağını kaydeden Başkan Zolan, şöyle konuştu: "Vatandaşlarımızın rahat ve mutluluğu için bundan önce olduğu gibi bundan sonra da aynı hassasiyet ve azimle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yağmurda su baskınlarının adresi olan bölgelerimiz artık bu kötü talihini geride bırakacak. Ayrıca içmesuyu konusundaki sıkıntılarda son bulacağına inanıyorum. İlçemizdeki yağmursuyu ve içme suyu hattı yatırımlarımız hayırlı ve uğurlu olsun."

10 17 Şubat 2013 Perşembe 10 Aralık 2014 Çarşamba Fotoğraf: Zeynel Abidin Dağtekin

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 Dünya AKS Acil Yardım 112 Bankas Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 Dünya Bankas Çok Tarafl Yat r m YANGIN TELEFONLARI Garanti Ajans MIGA n n cra Kurulu Ba kan İzmir 110 (CEO) Karşıyaka Keiko Honda, zmir Büyük ehir Kadifekale Belediye Ba kan Kocao lu nu Bornova ziyaret etti. 388 Honda, Sizinle Bostanlı birlikte çal t k 386 ve gelecekte Buca de çal aca z Bize 61 i birli i Karabağlar f rsat verdi iniz için te ekkür Çamdibi ederiz. dedi. Ziyarette MIGA Çiğli Risk Yönetimi Üst 376 Düzey Balçova Yetkilisi Franciscus Linden, K demli Evka Sigorta Uzman Christopher Evka Millword, Gaziemir Dünya Bankas Uluslararas Finans Hatay Kurulu u (IFC) Avrupa, Narlıdere Ortado u ve Kuzey 238 Afrika Yat r mlar Sorumlusu Güzelbahçe 234 Elif 25 Çevik 34 ile Büyük ehir Belediyesi bürokratlar da HASTANE TELEFONLARI haz r bulundu. -Devlet Hastaneleri- Büyük ehir Belediyesi nin çe itli projeleri Aliağa için IFC den kredi N.S. İşgören Alsancak ald n hat rlatan Honda, Alsancak Acil Servis Size nas l daha iyi hizmet veririz, Ağız ve Diş Sağlığı onun Alsancak için buraday z. Diş Hast. diye 464 konu tu Dünya Atatürk Bankas n n Devlet misyonu hakk nda Behçet Uz bilgi veren Honda, zmir e Bornava Dev. daha Hast. önce kredi 375 verdi imiz gemi, Bozyaka tramvay Eği. Hast. ve trafik sistemi gibi 50 projeler Buca S.D. var. Hastanesi Gelecekte de çal aca z. Çeşme A. Çizgenakat Bize i birli i f rsat verdi iniz Foça için 812 te ekkür ederiz. Göğüs dedi. Hastanesi Dünyada sadece üç33 Konak Diş Hastanesi belediyeyle çal t klar n Karşıyaka belirten CEO Honda, bunlar n Sao Çiğli Dev. Hastanesi Paulo, Menemen stanbul Dev. Hast. Büyük ehir ve59 zmir Nejat Hepkon Büyük ehir oldu unu aç. Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Aralık 2014 Çarşamba SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Başkan Tüfenkçi: Birgün hesap soracağız Manisa Demircide Büyük Birlik Partisi ilçe Başkanı İrfan Tüfenkçi ve Alperen Ocakları Başkanı Ercan Şanlı gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu Başkan Tüfenkçi "Son günlerde muhalefet partileri kongreler ve yönetim belirsizliği ile kaynıyorken Demirci Büyük birlik partisi çelik yapısı ve partisine sadakatlı tabanı ile yoluna devam ediyor. 4 aralıktaki maraşta yapılan ebedi liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu nun mahkemesi 120 sanıkla 17 şubata ertelenirken bizim yüce Türk adaletinin ve ilahi adaletin bir gün tecelli edeceğine inanıyoruz. Aynı zamanda somadaki maden şehitlerimizi saygı ile anarken hali hazırda Cinemaximum (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center madende çalışan işçi kardeşlerimizin çalışma koşullarınında iyileştirilmesi ve yaşam odalarının tekrar meclis gündemine gelip işçi kardeşlerimizin can güvenliği ile rahat çalışma ortamının sağlanmasını istiyoruz" dedi. Tüfenkçi, "Türkiyede yoksulluk sınırı , açlıksınırı iken devletimiz vatandaşa 891,04 lira askeri ücret verirken millet sefalet içindeyken iktidar saraylar yapıyor" dedi.tüfenkçi, "Şu an içinde yaşadığımız memleketimiz Manisa Demircide de Manisa Büyükşehir belediyesi ile Demirci belediyesinin görev uyuşmazlığı sebebi ilede vatandaşlarımız mağdur olmaktadır bu sorunların halledilip bir an evvel vatandaşa hizmetlerin gelmesini temenni ediyoruz" dedi. BBP'den ayrılmayız Hükümetin açılım süreci dediği sürecin bölünme sürecine girdiğini söyleyen Tüfenkçi, "Hükümetin bölücü başı ile yapılan temaslarındanda rahatsızlık duymaktayız her gün gelen şehit haberlerinden bıktık ülkemizin doğusu ülkemizden koparılmak isteniyor buna asla müsaade etmeyeceğiz" dedi. Demirci Alperen ocakları ilçe başkanı Ercan Şanlı ise havuz medyasında konu olan Büyük birlik partisi ile Alperen ocaklarının ipleri kopardı başlıklı haberin tamamen düzmece ve asılsız olduğunu hali hazırdada Alperen ocakları genel başkanı Ahmet Tarık Sarı ile çalışmaların devam ettiğini söyledi. Şanlı, "Büyük birlik partisi ile gönül bağımızın asla kopmayacağını misyonumuzun Alperenlik ve Türk milletinin bekası siyasi hareketimizinde Büyük Birlik Partisi olduğunu belirtmek isterim" dedi. Devletin memurunu ayaklar altına aldılar -Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Ba kan Urla Dev. Kocao lu Hastanesi ise, 752 Finans yap s n belirli Tepecik Dev. Hast. bir noktaya getirmeden, kendi özkaynaklar n zla -Belediye Hastaneleriyat r m yapmadan Eşrefpaşa zaten Bel. Hast. dünya 293 kredi sahnesine Manisa bölge müdürlerinin AK Partili vekillerin bu kişilerin devletin değil hükümetin varlığındaki bu toplantıda Selçuk Özdağ düzenlediği toplantıya katılmasını memuru olduğunu göstermiş ve kamu tarafından Soma ile ilgili ilgisiz pek çok ç ans n z yok. Bizim de bir -Özel Hastaneler- eleştiren CHP Manisa Milletvekili Özel, vicdanını yaralamıştır" dedi. konuda siyasi rakiplerine iftira ve hakaretler de bulunulması, Özdağ ın daha ön- haz rl k evremiz oldu, bugünlere Anadolu Tıp Merkezi "Parti devleti istemiyoruz" şeklinde konuştu. CHP Manisa Milletvekili Özgür nın arkasında el pençe divan ceden belgelerle ispatlanıp yüzüne vurul- Devletin memuru AKP İl ve İlçe Başkanı- kolay gelmedik. Finans ve borç -Doğum Evleri- Agora Tıp Merkezi yap m za özen gösterdik. Kararl Özel, TBMM Soma Maden Kazalarını AK Partili milletvekilllerinin devletinin muş her türlü acziyetini iktidar gücü ile Ege Üni. Tıp Fak Atakalp Kalp Hastanesi Araştırma Komisyonu'nun Manisa'da düzenlediği ve üst düzey memurların katıl- Özel, "Bir devlet memuru, siyasi partilelığında ortadan kaldırmaya çalışması, as- Tepecik Doğum Hast memurunu ayaklar aldığını söyleyen arkasına dizdiği devlet memurlarının var- Konak Doğum Evi ve Atakent istikrarl çal malar m z Tıp Merkezi sonras nda Atagöz Göz art k Hastalıkları Hazine ye 435 vadesi dığı toplantıya tepki gösterdi. Toplantıya, rin toplantısına ya da etkinliğine katılamaz. Kaldı ki, Manisa İl Müdürlüğü dü- kişiliksiz bir siyaset anlayışının ve ne kalında ne kadar basit hesapların, ne kadar bölge müdürlerinin katılmaması gerektiğini ifade eden Özel,"Ankara da Geçtiğizeyinde görevi olan bu kişilerin o toplandar özgüvenden yoksun bir siyasi figüras- -Kan Merkezleri- geçmi borcumuz Atafizik, Fizik Ted. Mer. kalmad. 231 Bugün çok Batıgöz farkl bir Hastanesi noktaday z. 489 diye miz hafta içerisinde TBMM Soma Maden tıya katılmaları bir yana, o toplantıdaki yonun ta kendisi olduğunu açıkça ispatlamıştır. Kızılay konu tu. Bornova Tıp Kocao lu, Merkezi tüketim 388 için Kazalarını Araştırma Komisyonunun Ankara da açıkladığı raporu ile ilgili AKP cüdür. Basın toplantısının yapıldığı masa- Bu toplantıyı düzenleyen devletin me- görüntüleri de son derece küçük düşürü- Çocuk Hastanesi Bornova Özel Tıp Mer kredi almad klar n, sadece Manisa Milletvekilleri Selçuk Özdağ ile da AKP il, ilçe başkanları otururken, murunu iktidar partisi il ve ilçe başkanının arkasında elleri önde bağlı ayakta tu- Tepecik Kan Merkezi Ege Üni Bornova Özel finansal geri dönü Muzaffer Yurttaş bir basın toplantısı düzenlemiş ve bu toplantıya Manisa da İl van duruşlarına ilişkin görüntü devlet metanlar, onların varlığında siyaset yapanlar devletin memurları ayakta, el-pençe di- Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Müdürlüğü düzeyinde görevli kamu görevlileri de katılmıştır. Ancak gerek o ki- onurlarını zedelemiyorsa, bilmelidirler ki öğrendikleri parti devleti oluşturma faşizmurluğu görevi yürüten bu kişilerin kendi şunu bilsinler ki; usta-çırak ilişkisi içinde ULAŞIM TELEFONLARI klar n ve daha dü Buca Sağlık Merkezi şilerin çağrılması, gerekse o kişilerin katılması hiçbir şekilde devlet ahlakı ile zündeki devlete duyulan sevgiyi ve saygı- Günü gelince, 70 yıl önceki tek parti THY Rezervasyon vatandaşın vicdanını rahatsız etmekte, gömine geçit vermeyeceğiz. Denizyolları nda Central Hospital kredi almaya çal t klar n kaydetti. Can Tıp Merkezi bağdaşmıyorken, ayrıca o görevlilerin içine düştüğü görüntü de akıl alır gibi değil- tertipleyen milletvekilleri ilgili kamu perriyet Halk Partisi en büyük eseri önce yı ortadan kaldırmaktadır. Bu toplantıyı dönemini eleştirenler şunu bilsin, Cumhu- Basm. Rezervasyon Kocao lu, Caner Göz Dünya Merkezi Bankas heyetine dir. İktidar partisinin iki Manisa milletvekilinin Soma Komisyonu raporu ve ayrıca nezaketsizliğini ve düşüncesizliğini gösteni demokrasi ile övünmektedir. Santral Garaj sonelini böyle bir toplantıya davet etme Cumhuriyet, sonra da çok partili rejim ya- Alsancak Gar Büyük ehir Çağdaş Tıp Merkezi Belediyesi nin 285 önemli projeleri Çankaya hakk nda Tıp Merkezi bilgi de 425 sundu Manisa daki diğer çalışmaları ile ilgili rirken, Soma ile ilgili bir toplantı yapıyoruz, sizin Bakanlığınızın yaptığı işleri partiye, demokrasiden tek adamlığa ve Bundan 70 yıl sonra, çok partiden tek Çesav Tıp Merkezi yaptığı bir toplantıya AKP il ilçe yöneticilerinin yanı sıra SGK Manisa İl Müdürü de anlatacağız diyerek, kamu personelini parti devletine geçişin hayalini kuranlar, -Körfez Ulaşım İskeleler- Dünyaca Çeşme Sissus ünlü uluslararas kredi Has Nesrin Aras, AFAD İl Müdürü Bekir Şen, de yanıltmış ve zor durumda bırakmışlardır" dedi. bugün yaptıkları ile demokrasi tarihinin Karşıyaka bunu hiçbir zaman başaramayacak. Ama Konak Çınarlı Hastanesi derecelendirme kurulu u Moody s, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Çiğli Özel Sağ Murat Türkyılmaz, İl Sağlık Müdürü Metin Kaplan ile Gençlik Hizmetleri ve Spor alacaklardır"dedi. utanç sayfalarında yerlerini temmuz ay sonunda Parti devleti istemiyoruz Alsancak Diyabet Hastanesi Bostanlı yay mlad son raporunda İl Müdürü Savaş Duman ın da katılması, Özel,"Ayrıca, devlet memurlarının Diamed Dah. Dal Mer Bayraklı İskele zmir Doğa Tıp Büyük ehir Mer. Belediyesi nin Pasaport İskele ulusal Dr. Sıhhat ölçek Tıp kredi Merkezi notunu Aa3, küresel 47 ölçekte kredi notunu Baa3 olarak aç t. zmir, Moody s taraf ndan verilen söz konusu notlar iki Göztepe y ld r İskele korumay -Türk Telekom- Avşar Palmiye Sema Sineması ba ar yor. Efes K.B.B. Merkezi Raporda zmir 446 Büyük ehir in güçlü faaliyet marjlar, dengeli nakit ak n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini Üçkuyular finanse İskele etme kapasitesi Arıza 121 Cinemaximum Konak Sineması sa lad ve Ege Sağlık Hastanesi bu durumun, geçen 00 be y l Bilinmeyen içinde Numara toplam gelirlerinin 11811yakla k Cinemaximum yüzde 4 üne denk 446 gelen finansman Desem fazlal ndan Sineması 422 da anla ld ifade edilmi ti. Moody s, belediyenin Ege Tüp Bebek bugüne Merkezi kadar bütün borçlar n n 45 Danışma anapara ve faiz geri 444 ödemelerini fazlas yla kar lamaya yeterli miktarda Karşıyaka nakit Sineması rezervi bulundurdu unu, bunun da -Elektrik istikrarl bir Arıza- nakit yönetimi Egeria Çocuk stratejisi Sağlık izlemesinden kaynakland n vurgulam t. İzmir Sİneması Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Aralık Şubat Çarşamba Perşembe Gıda kaynaklı tehlikeleri önlemenin 5 altın KURALI! Prof. Dr. Zerrin Erginkaya, gıda kaynaklı tehlikeleri önlemek amacıyla 'Temiz ol', 'Çiğ ve işlem görmüş materyali ayır','isıl işlemi doğru uygula', 'Doğru sıcaklıklarda muhafaza et', 'Güvenli su ve ham madde kullan' şeklinde kurallara uyulması gerektiğine dikkat çekti. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zerrin Erginkaya, evde yapılan bazı ürünlerin sanayiden daha fazla riskli olduğunu, sokak sütü satışının da yasal olmadığını söyledi. Gıda güvenliği ve evde yapılan gıda maddeleri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Erginkaya, kamuoyunda doğru bilinen bazı yanlışlara dikkat çekti. Prof. Dr. Erginkaya, gıda güvenliği sistemlerinin, gıda kaynaklı tehlikelerin azaltılması için etkin bir yöntem olan 'çiftlikten sofraya gıda güvenliği' yaklaşımının daha fazla öne çıkartılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Erginkaya, gıda kaynaklı tehlikelerin önlenmesi için temel yaklaşımın ham maddeden başlayarak gıda tüketimine kadar gıda zincirindeki her bir aşamanın dikkatle incelenmesi ve kontrol tedbirlerinin uygulanması olduğunu belirtti. GIDA KAYNAKLI TEHLİKELERİ ÖN- LEMENİN 5 ALTIN KURALI Son on yılda bilimsel olarak gıda kaynaklı hastalıklar ve nedenlerine dayanan risk analizlerine doğru bir eğilim göze çarptığını saptadıklarını söyleyen Prof. Dr. Erginkaya açıklamasına şöyle devam etti: "Bu eğilim ulusal ve global düzeyde gıda güvenliğine yönelik uygulanması gereken tedbirler için 'önleyici/koruyucu' yaklaşım temelini oluşturmaktadır. Risk analizleri temeline dayalı bu yaklaşım, gıda kaynaklı tehlikelerin kontrol altına alınması için en uygun ve en etkin yöntem olup gıda üretim zincirinde uygun kontrol sistemlerinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Özellikle gıda kaynaklı tehlikeleri önlemek a- macıyla 5 altın anahtar kuralına dikkat edilmelidir. Bunlar şu şekildedir: Temiz ol, çiğ ve işlem görmüş materyali ayır, ısıl işlemi doğru uygula, doğru sıcaklıklarda muhafaza et, güvenli su ve ham madde kullan." Evde yapılan bazı ürünlerin sanayiden daha riskli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Zerrin Erginkaya tüketicilere önemli tavsiyelerde bulundu. Bazı tüketicilerin birçok ürünü evde yapma çılgınlığına tutulduğunu söyleyen Prof. Dr. Erginkaya tüketicilerin bilgi kirliliği ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Erginkaya, şunları kaydetti: "Tüketici uzman diye tanıtılan ve gıda ile ilgili bilgi veren konuşmacının, eğitimi nedir diye sorgulaması gerekmektedir. Artık teknoloji çağındayız ve üniversitelerin eğitim programlarına ve kişilerin bilimsel alt yapısına yönelik bilgilere rahatlıkla ulaşılmaktadır. Gıda güvenliği konusundaki bu bilgi kirliliği, tüketiciyi ciddi biçimde yanıltmaktadır. En yanıltıcı ve sıklıkla gündeme gelen gıdaların başında süt gelmektedir. Uzun ömürlü sütler (sterilize veya UHT olarak da bilinirler) bu teknolojiyi hiç bilmeyen bir kısım konuşmacıların iddia ettiği gibi koruyucu kimyasal içermezler, yine bu k- işilerin iddia ettiği gibi protein yapılarında insan sağlığı için risk oluşturacak ya da besin öğelerini kaybettirecek teknolojiler değildir." Tüketilen sütün büyük bir bölümünün hijyenik açıdan yetersiz altyapıya sahip işletmeler tarafından üretildiğine vurgu yapan Prof. Dr. Erginkaya denetimden uzak, her türlü mikrobun bulaşmasına açık bir şekilde hayvandan sağılıp steril olmayan kaplar içerisinde yine açık bir şekilde sütün sokakta satıldığını hatırlattı. (CİHAN) Travmanın izi sürüldü, çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı Bir yakının şiddeti ölümden de beter! Gediz Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ervin Gül, doktora tezinde travmaya ve izlerine mercek tuttu. Yrd. Doç. Dr. Gül, İzmir in 11 ilçesinde (Balçova, Bayraklı, Bornova, Buca, Çiğli, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Karşıyaka, Konak ve Narlıdere) 740 k- işiyle birebir görüştü. Fiziksel ve cinsel şiddet, taciz, doğal afetler, kazalar, ağır hastalıklar, ölüm, boşanma, işsizlik gibi travmaların insanlarda nasıl etki bıraktığı ve bunlarla nasıl başa çıkıldığı tüm detaylarıyla araştırıldı. Buna göre her 100 k- işiden 67 si hayatı boyunca en az bir olumsuz olaya maruz kalıyor. Her 100 k- Kardiyolog Dr. Çetin Aydın, özellikle yaşlı kişilerin, kalp ve hipertansiyon hastalığı bulunanların, aşırı kilolu kişilerin soğuk havalarda kesinlikle ağır iş ve egzersiz yapmamaları gerektiğini söyledi. Aydın, "Terliyken rüzgara maruz kalmaları, ağır iş ve egzersiz yapmaları kalp krizine davetiye çıkarır." dedi. Kış aylarında artan hava soğukluğu ve beraberinde oluşan kirliliğin, özellikle kalp ve tansiyon hastalarında ciddi tehlikeler doğurduğuna dikkat çeken Özel İzmir Kardiyoloji Dal Merkezi nden Dr. Aydın, kalp hastalarını giyinme tarzı, egzersiz ve beslenme konularında uyardı. Aydın, "Yapılan bilimsel çalışmalar ışığında hava sıcaklığındaki her 1 derecelik düşüş, kalp krizi görülme oranında göreceli olarak yüzde 2 lik bir artış meydana getirmektedir. Bu nedenle özellikle kış aylarında yaşanan kalp krizi görülme sıklığı Gediz Üniversitesi Psikoloji Bölümü nden Yrd. Doç. Dr. Ervin Gül, hangi o- layların travmaya ve psikolojik sorunlara yol açtığını araştırdı. Aile bireylerinin ya da bir tanıdığın uyguladığı fiziksel şiddetin, bir yakının beklenmedik ölümüne, boşanmaya, iflasa ve işsizliğe göre daha çok ruhsal çöküntüye neden olduğu ortaya çıktı en üst seviyelere çıkmaktadır. Özellikle yaşlı kişilerle birlikte kalp ve hipertansiyon hastalığı bulunanların ve bununla birlikte aşırı kilolu kişilerin soğuk havalarda kesinlikle ağır iş ve egzersiz yapmamalarında, terliyken rüzgâra maruz kalmamalarında fayda vardır. Bunun tam tersi davranmak, ağır iş ve egzersize yönelmek kalp krizine davetiye çıkarmaktadır." dedi. Kalp ve solunum yolları hastalıkları bulunan kişilerin, özellikle de yaşlı hastaların, havanın soğuk ve kirli olduğu saatlerde dışarıya çıkmaması gerektiğine işaret eden Aydın, "Soğukta cilt damarlarımız büzüşür, damarlardaki büzüşme kan dolaşımını ve kalbin işini zorlaştırır. Kan basıncı yükselir, kanın yoğunluğu artarak pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerde artış meydana gelir. Tüm bunların sonucunda eğer bir de işiden 47 si karşılaştığı travmalar nedeniyle dehşete düşüyor, y- oğun çaresizlik hissediyor ve büyük korku yaşıyor. En çok etkilenilen travma, bir yakının beklenmedik ölümü, daha sonrasında ise iflas-boşanma gibi olaylar, hayatı tehdit eden ağır hastalıklar ve kazalar geliyor. Ancak aile üyelerinden biri ya da tanınan bir kişi tarafından fiziksel saldırıya maruz kalmak, beklenmedik ölüme, boşanmaya ve iflasa göre kişiyi daha fazla olumsuz etkiliyor, ruhsal iz bırakıyor. Aynı şekilde ciddi bir kaza ve hayatı tehdit eden bir hastalık da benzer etkilere yol açıyor. Bu yüzden her 100 kişiden 11 inde psikolojik sıkıntılardan biri olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)belirtileri görülüyor. Yaşamdan soğutuyor Kişiler TSSB yüzünden, maruz kaldığı olayı yeniden yaşıyormuş gibi hissedip korku ve öfke nöbetleri geçiriyor. Toplumdan ve yaşadığı travmatik olayı hatırlatanlardan uzaklaşıp içine kapanıyor, umutsuzluğa kapılıyor, uyku ve dikkat sorunları yaşıyor, damarlarımızda darlık mevcutsa damar tıkanıklığı ve kalp krizi oluşur. Hava çok soğuk olmasa bile özellikle rüzgârlı havalarda derinin nemli ve ıslak olması da aynı sonuçlara yol açar. Bu nedenle kalp ve solunum rahatsızlığı bulunan kişilerin ayrı bir özen göstermesi gerekmektedir. Kişilerin ağır iş ve egzersiz faaliyetlerini, havanın nispeten daha sıcak olduğu öğle vakitlerine saklamaları, egzersizlerini ise evlerinde veya kapalı mekânlarda yapmaları daha uygun olacaktır." diye konuştu. Soğuk havalarda dikkat edilmesi gerekenlere işaret eden Dr. Çetin Aydın, şu önerilerde bulundu: "Soğuk havalarda rüzgarı arkanıza alarak yürüyünüz. Aşırı kalın giysiler yerine, vücudu ısıtacak giysiler tercih edilmelidir. Dışarıda uzun süre kalacak olan kişilerin, baş ve ellerdeki ısı kaybını kendisini yabancılaşmış ve bulunduğu ortamdan uzaklaşmış hissediyor. Genç olmak, kadın olmak, düşük eğitim düzeyi, düşük gelir durumu, geçmişte yaşanan ruhsal bir hastalık, içe dönük ve duygusal tutarsızlık k- işilik yapısı, TSSB ye bağlı şikayetlerin dozunda belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor. Yrd. Doç. Dr. Ervin Gül, ruhsal travmalara ve etkilerine karşı yeterli çalışma olmadığını, bu nedenle doktora tezinde bu konuyu ele aldığını ifade ediyor. Yrd. Doç. Dr. Gül, şunları söylüyor: Çeşitli travmatik olayların yaygınlığını, bunların yarattığı p- sikolojik sıkıntıları ve baş etme yollarını incelemenin yanı sıra yaşanan olumsuz olaylar sonucunda deneyimlenen olumlu p- sikolojik değişiklikleri de araştırdım. Özellikle problem ve çözüme odaklı başa çıkmanın ve sosyal çevreden gelen desteğin travma sonrası gelişim e yol açtığı görüldü. Bir travmatik o- layın, yaşamın değerini, ilişkilerin ve maneviyatın önemini anlamak ve kendini sandığından güçlü hissetmek gibi olumlu dönüşümler de sağladığı tespit edildi. Elde edilen bu verilerin, ülkemizde ruh sağlığı hizmetlerinin planlanmasında ve travma konusunda verilecek eğitim programlarında yol gösterip destek olacağını düşünüyorum. Kalp hastalarına soğuk hava uyarısı önlemek için şapka, bere, eldiven giymeye özen göstermeleri gereklidir. Isınmak için kesinlikle alkol alınmamalı, çünkü alkol damarlarda genişlemeye neden olacak, kan akışını yavaşlatacaktır." (CİHAN) Kalın bağırsak kanserine karşı sağlık kontrolü ihmal edilmemeli Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye de kalın bağırsak kanserinin kadınlar arasında görülme sıklığının üçüncü, erkeklerde dördüncü sırada yer aldığı belirlendi. Kalın bağırsak kanserlerinin sebebinin tam olarak bilinmediği ancak gelişiminde çevre ve aile faktörlerinin etkili olduğu belirtilerek, 50 yaş ve üzerindeki kişilerin sağlık kontrolünü düzenli yaptırması gerektiği vurgulandı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Görevlisi D- eniz Harputlu, kalın bağırsak kanserlerinin çoğunlukla polip ya da adenoma olarak adlandırılan bağırsak duvarındaki küçük oluşumlarla başladığını, zamanla büyüyerek çevreye yayılım gösterebilen kanser dokusuna dönüşebildiğini kaydetti. Gelişimin 5 ile 10 yıl sürdüğünü aktaran Harputlu, Genel olarak karında dolgunluk hissi, ağrı, kilo kaybı, makattan kanama, açıklanamayan kansızlık ve solukluk, kabızlık veya ishal gibi normal bağırsak alışkanlıklarında değişme ve bağırsak tıkanması görülebilir. Yaş ve aile öyküs,ü en önemli risk faktörüdür. Aynı zamanda meme, yumurtalık ve rahim kanseri olan kişiler de kalın bağırsak kanserine yakalanma konusunda riskli kişilerdir. dedi. ERKEN TEŞHİS, TEDAVİDE BAŞARIYI ARTTIRIYOR Kanser öncüsü oluşumların erken evrede yakalanmasının tedavi için başarı oranını arttırdığını ifade eden Deniz Harputlu, özellikle riskli gruptakilerin, şikâyeti olmasa da belirli aralıklarla sağlık taramasından geçmesinin önemli olduğunu kaydetti. Harputlu, şunları kaydetti: Kolon kanseri riski açısından 50 yaşından başlanarak yılda bir dışkıda gizli kan testi, beş yılda bir kolonun alt kısmının, 10 yılda bir de tüm muayene edilmesi gerekir. Düzenli egzersiz yapılmasının, kalın bağırsak kanseri dahil birçok kanserin gelişme riskini azalttığını gösterilmiştir. Fazla kilolar atılmalı, sigara kullanımına son verilmelidir. Aşırı alkol tüketimi yapılmamalı, sağlıklı gıda tüketimine özen gösterilmelidir. (CİHAN)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 10 1ubat Aralık Perşembe Çarşamba Neye niyet, neye kısmet! Çocukluğunda ünlü bir futbolcu olma hayalleri kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcusu Beyaztoprak, arkadaş tavsiyesiyle başladığı judoda 6 defa zirveye oturdu Çocukluğunda ünlü bir futbolcu olma hayalleri kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi s- porcusu Ahmet Beyaztoprak, hiç ummadığı bir alanda zirveye ulaştı. Yıllar önce bir arkadaşının ısrarıyla judo salonuna uğrayan Beyaztoprak, O gün, 6 Türkiye şampiyonluğu ve birçok u- luslararası madalyayla süslenen bir kariyerin ilk adımını atacağımı bilmiyordum diye konuştu. Türk judosunun yükselen yıldızı Ahmet Beyaztoprak ın spor yaşamı ilginç bir tesadüfle başladı. Birçok yaşıtı gibi onun da hayallerini futbol topu ve yeşil sahalar süslüyordu. Ancak bir gün yolu arkadaşının ısrarıyla judo salonuna düşen Ahmet in yaşamı o andan itibaren bambaşka bir yöne girdi. Salondaki eğitmenler, sahip olduğu büyük yeteneği daha ilk günden keşfetti. Futbolla ilgili planlar yerini bir anda judoya terk etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve S- por Kulübü çatısı altında yeteneğini kısa sürede geliştirdi; ardından madalyalar, şampiyonluklar birbirini kovaladı yılından bu yana judo yapan 21 yaşındaki Ahmet Beyaztoprak, 6 Türkiye şampiyonluğu, 2 Türkiye ikinciliğinin yanı sıra iki kez de uluslararası arenada kürsüye çıktı. Genç s- porcu 7 yıldır İzmir Büyükşehir Belediyespor ailesinin bir ferdiyim. Bu kulübün bir üyesi olmaktan her zaman büyük gurur duyuyorum diye konuştu. Futbolla ilgili düşüncelerini çok gerilerde bırakan Ahmet Beyaztoprak ın hayallerini bugünlerde ise olimpiyat madalyası süslüyor Brezilya Olimpiyatları için çok zorlu rakiplerinin bulunduğunu ve önünde yeterli bir hazırlık dönemi olmadığını söyleyen genç judocu, Ancak 2020 Tokyo Olimpiyatları na katılacağıma inanıyor ve bunun için çalışıyorum dedi. Daha önce Antalya da düzenlenen Yıldızlar Dünya Kupası nda ikincilik kürsüsüne çıktığını, Bosna Hersek teki Büyükler Judo Şampiyonası nda ise 60 kg da gümüş madalya kazandığını kaydeden Ahmet Beyaztoprak, gelecekten umutlu: Tüm gücümle çalışıp, hazırlanıyorum. Her gün ekstra antrenmanlar yapıyorum. Hedefim, Tokyo da bayrağımızı göndere çektirmek. Gerekirse kurtuluşu YİNE BAŞLATIRIZ Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Balıkesirliler Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Derneği'nin (BALDER)dayanışma gecesine eşi Bahriye Karabağ ile birlikte katıldı. Burada bir konuşma yapan Başkan Karabağ, Bu ülkeyi sevenlerle, bu ülkeyi bölmek isteyenlerin kavgası var. O- nun için biz Egeliler Hasan Tahsin in ilk kurşunu sıktığı İzmir den başlayarak zeybeklerle bu ülkenin kurtuluşunu başlattık. Gerekirse yine başlatırız. Gerekirse bir daha yola çıkarız, bir daha kurtuluşa gideriz. dedi. Bayraklı Belediyesi Havuz Düğün Salonu nda gerçekleşen gecede, Başkan Karabağ Balıkesir in yöresel türkülerine eşlik edip, oyunlarını izledi. BALDER Başkanı Erkan Uzun, Başkan Karabağ ın her zaman kendilerine destek olduğunu belirterek, Bu sayede burada dernek başkanlığı yapmak kolaylaşıyor. Balıkesir Balya Koyuneri Köyü nün okul inşaatı vardı. Hasan Başkanımız, eğitime destek dedi 100 torba çimento gönderdi. Balıkesir Balya köyüne hibe olarak iki tane araç verdi. Hepimizin cenazeleri oluyor, yüreğe dokunmak budur. Başkanımız iyi günde, kötü günde her zaman bizimle beraber. Biz de onunla beraber yürümeye devam edeceğiz. diye konuştu. Balıkçı Barınağı na modern görünüm Kentin merkezi noktalarına modern ve estetik bir görünüm kazandırmak isteyen Karşıyaka Belediyesi, Mavişehir Balıkçı Barınağı bölgesinde geniş kapsamlı temizlik ve yenileme seferberliği başlattı Çalışmalarda, batmış ve kıyıya vurmuş tekneler, kaçak baraka, yapı ve iskeleler kaldırıldı, sorumlulara da cezai işlem uygulandı. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar Kent düzenini sağlamak ve ilçemizin merkezi noktalarını daha modern bir görünüme kazandırmak için çalışmaya devam edeceğiz dedi. ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÖNLENECEK Karşıyaka da çeşitli kurumların katkılarıyla hayata geçirilen temizlik seferberliği kapsamında, Mavişehir Balıkçı Barınağı bölgesi kaçak yapılardan arındırıldı, çevre ve görüntü kirliliğinin önüne geçildi. Karşıyaka Belediyesi Zabıta Müdürlüğü koordinasyonunda gerçekleştirilen çalışmalar, Liman Başkanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ve Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin işbirliğiyle gerçekleştirildi. Çalışmalara Karşıyaka Belediyesi Temizlik İşleri ve Fen İşleri Müdürlüklerine bağlı ekipler de katıldı. Temizlik seferberliği kapsamında bugüne kadar, denize batmış 15 ve kıyıya terk edilmiş 20 tekne kaldırıldı. Bölgeden 30 kamyon çöp temizlendi. Yürüyüş yolunu kesintiye uğratan yasa dışı yapı, baraka ile iskele ve dubalar kaldırılmaya başlandı. Muğla'da akademisyenler MANTAR TOPLADI Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, mantar toplama etkinliği düzenlendi. Ula ilçesine bağlı Çiçekli mahallesinde düzenlenen etkinliğe akademisyen, idari personel ve diğer vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Katılımcılara mantar hakkında bilgiler verildi. Toplanan mantarlar biraraya getirilerek zehirli türler ayrıldı, zehirli olmayanlar yendi. MSKÜ Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, katılımcılara toplanan mantarlar hakkında bilgi verdi. Bu yıl düzenlenen etkinliğe, akademik ve idari personelin yanısıra vatandaşların da yoğun ilgi gösterdiğini kaydeden Işıloğlu, "Etkinlik boyunca, yenen ve zehirli tüm mantarları topladık. Daha sonra zehirli olanları ayırarak, bu türlerin tüketilmemesi konusunda vatandaşları bilgilendirdik. Bir taraftan eğitim çalışması yürütürken diğer yandan yeni türlerin tespiti için çalışmalarımız sürüyor." dedi. Gezide yaklaşık 25 mantar türü toplandıklarını anlatan Prof. Dr. Işıloğlu, bunları ayrıca laboratuvar ortamında inceleyerek floralarını genişleteceklerini sözlerine ekledi. (CİHAN) bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Hindistan da oldukça yaygın olan Sih dininin kurucusu. İcar. 2. Seyrek olarak dokunmuş delikli bir tür kumaş. Bir yağış türü. 3. Kars yöresinde oynanan bir halk oyunu. 4. Asya da bir göl. Çocuk sahibi olmuş erkek. 5. Bir nota. İri yapılı. 6. Fazla bön, avanak. Kendisine inanılan kimse. 7. Efelek. Fayda, yarar. 8. Tayin. Parola. 9. Bir renk. Olumsuzluk anlatan önek. Verme, ödeme. 10. Aynı ahır adına koşan yarış atlarına verilen ad. Pişirilerek hazırlanmış yemek. 11. Birinin ölümünden sonra yapılmasını istediği şeyler. 12. Yabani hayvan barınağı. Herhangi bir hizmet alanında veya sanatta uzun süre deneyimleri olan kişileri temsil eden sözcük. 13. Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç. Bir sınav türü. 14. Kerestesi beyaz ve değerli bir orman ağacı. Dibine ışık vermez. 15. Üzerine şilte serilerek yatmaya veya oturmaya yarayan tahtadan sedir. 16. Yurdumuzun güneyinde Akdeniz e dökülen bir çay. Saha, meydan. 17. Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek. Baş, kumandan, amir. Şaşma anlatan ünlem. 18. Eski dilde albay. 19. Bir yetkinin, bir yasanın, bir kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma. Takım. 20. Yabancı. Kendini beğenmiş, sevimsiz. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. Türk müziğinde bir makam. Yer kırığı, çatlak. Bir bağlaç. 2. Gümüş balığı. Irmak ya da dere suyunun hızlı aktığı yer. Mikroskop camı. 3. Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. Sayı boncuğu. Formaldehit ile bir fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilen yapay reçine. 4. Operasyon. Söylenti. Satrançta özel bir hareket. 5. Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. Yavuz Sultan Selim in yaptığı savaşlardan biri. Uzaklaşma. 6. Kitap getirmemiş peygamber. Gözleri görmeyen. Meşime, son, plasenta. Yaban incirinin döllenmesinde etkili olan sinek. 7. Sıvı. Kırık kemikleri bir arada tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesnelere verilen ad. Yazılı kâğıt. 8. Japon çiçek düzenleme sanatı. Meslek. Aruz ölçülerinden biri. Bir yüzeyin üzerindeki ince çizgi. 9. Radyumun simgesi. Yer fıstığı. Eski dilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel kurulu. Panama nın plaka işareti. 10. Mesafe. Sıcaklığı çok yüksek veya çok düşük olmayan yer, mutedil. Rutubet. Kimileri uğur sayar.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR 10 17Aralık Şubat Çarşamba Perşembe Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner den Gazeteci Yavuz Atalay a gündeme oturacak açıklamalar BENDE SİHİR FİLAN YOK, SADECE, DÜŞÜNMEDİKLERİ ŞEYLERİ DÜŞÜNÜYORUM Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner, Bilardoya Geri Döndü. 7 Yıl önceki halimden daha iyi oynuyorum. Türk Sporunun gururu Semih Saygıner; bilardoya neden ara verdiğinden, bilardoya dönüşüne kadar ki tüm süreci Sondakika Gazetesinden Gazeteci Yavuz Atalay a anlattı. İşte o gündeme oturacak röportajın ilk bölümü; Deklarasyonu var Bilardo Federasyonu eski Yönetiminin; Semih Saygıner Federasyonun önüne geçiyor diye Halla halla Federasyonun önüne geçmek ne? Barcelona Başkanı ne yapsın şimdi, Messi yi takımdan mı kovsun? Ona gıcık mı olsun? Naim Süleymanoğlu var bu ülkede Halter Federasyonu Başkanı onun önüne mi geçecek? Bölüm: 1 Ropörtajın devamı yarın... Yavuz, ben sana gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki, sportif anlamda, farkı anlatayım birkaç cümleyle. Sporun gelişmiş olduğu ülkelerde, sporcular el üstünde tutulur Hele hele yıldız sporcular Bizde, sporcular; kurallarla yöneticileri el üstünde tutmaya mecbur bırakılmış insanlardır. T abi, sohbet ettiğiniz kişi, Dünya sınırları içerisinde işinin en iyisi olunca; sohbet, daha hoş oluyor. Dünya sınırları içerisinde, şeklinde bir ifade kullandım ve zannediyorum bu ifadeyi biraz garipsediniz. Sanki sen Dünya sınırları diye belirtmesen, biz, Mars anlayacağız diyenleriniz de var. Haklı olabilirsiniz. Ben, ileride şöyle bir haber okursanız şaşırmayın diye bu ifadeyi kullandım: Flaş flaş flaş Semih Saygıner, 3 Bant Bilardo da enteresan bir deneme yapmaya hazırlanıyor. Beyaz topa Dünya dan vuracak olan Saygıner, beyaz topu; önce Mars a, sonra Venüs e, daha sonra ise Jüpiter e çarptırıp Dünya da sarı ve kırmızı topa vurdurmayı deneyecek. Böyle bir habere rastlar mıyız? Rastlarız. Bu haber, ya bizim medyanın ya da Semih Saygıner in enteresanlığından çıkar. Ama mutlaka çıkar. larsın ve para verirsin. Bilardodan para kazanan insanlar, ya üreticiler ya da bilardo salonu çalıştıran insanlardı. O günkü günde, kahvehane Onun için böyle bir düşünceyle başlamadım. İlerde bir gün profesyonel olurum, para kazanırım gibi bir şey düşünmedim. Ki zaten biz, bilardo oynayarak para kazanıldığını bilmiyorduk. Yıllar sonra öğrendik. Çocuklar sizi Belçika ya, bir turnuvaya götüreceğim. Avni Köksal ile beni götürdü. Gittik Belçika ya şampiyona oynamaya. Çok heyecanlıydık. Kendimizi göstereceğiz, işte yaparız burada Ben, ilk turnuvamın ilk turunda yenildim. Hani, daha turnuva başlamadı desem yeridir. Öyle Sonra 3-4 sene, gittim geldim, gittim geldim Para biriktirdim. Bu arada gidip geliyorum ama oradaki insanlar farkıma bile varmadılar. Biri gidip geliyor F I Y A Z A C N U Y O B L I Y 7 M I T Ş I L A Ç İ M İ R E L N YÖ İzninizle ses kaydını açıyorum. Kayıt altına mı alınıyoruz? Şu an çok heyecanlıyım. Ses geliyor. Tamam. Evet. Başlıyoruz. -BİLARDO BİR KAHVE OYUNUYDU Siz bir şeyler başarana kadar, bilardo; kahve oyunu diye biliniyordu. Ancak siz, hem bu algıyı değiştirdiniz hem de bilardonun nezih bir spor olduğunu önce Türkiye ye sonra da Dünya ya gösterdiniz. Şunu sorarak başlamak istiyorum: Siz bilardoya kahve oyunu mantığı ile mi başladınız? Tabi ki Ben bilardoya başladığımda bilardo sadece bir kahve oyunuydu. O kadar. Türkiye de bilardoyu oynayanlar, bilardonun bir spor dalı olarak oynandığını biliyordu fakat yurt dışında, gelişmiş ülkelerde bu spor dalına ilişkin ne olup bittiğiyle ilgili olarak o kadar da bilgi sahibi değildik. Onun için biz kahve oyunu olarak başladık. Kahvelerde oynanıyordu. Çünkü bir tesis veya bir salon kiralayıp şampiyonalar düzenlemek söz konusu bile değildi. Ben kahve oyunundan ziyade bir oyun olduğu için başladım. Sonrasında öğrendikçe, kendimi geliştirdikçe, Dünya da şampiyonalar yapıldığını ve büyük kitlelerce sevildiğini, oynandığını, takip edildiğini gördükçe aşama aşama ileri gittim. Başlarken, bugün geldiğiniz noktayı hedeflemediniz sanırım. Oyun diye başladınız. Oynadınız, eğlendiniz. Sonra bir gün bir şey başardınız ve profesyonel olmalıyım dediniz. Mi? Profesyonellik, Türkiye de söz konusu bile değildi. Bilardo oynayarak para kazanmak söz konusu bile değildi. Bilardo oynarken para verirdiniz. Gidersin, masayı kira- Nasıl öğrendiniz? Bir arkadaşım söyledi bana. Yurt dışından bir dergi getirdi. Dergide, şampiyonaların sonuçları var. Bakıyorsun, şampiyonada dereceye giren sporcular para ödülü kazanmış. Aaa, dedim. Bu işten para kazanılıyor. Orada anladım. Türkiye de, insanlar alkışlıyor, ne güzel oynuyorsun, diyor. O kadar. Dergide gördükten sonra, bilardonun şampiyonaları olduğunu öğrendikten sonra ilk hamleniz ne oldu? İlk hamlem, yurt dışına gitmeyi istemek oldu (Gülüyor). Ve sonra yurt dışına gidip başarılı olmak için çalışmaya başladım. dum. Gelen müşterilere saat açıp kapatıyordum. Sonra? Sonra, yavaş yavaş, yavaş yavaş yurt dışına gitme isteğimizi gerçekleştirmeye çalıştık. Yine paramız yoktu. Gidemedik. 87 Yılında, rahmetli Osman Gökdemir abimiz, bize önayak oldu. Dedi ki: -YURT DIŞINDAKİ İLK MAÇTA YENİLDİM O dönemde, ilden ile gitmek bile büyük bir külfet gerektirirken, siz bir bilardonun peşine yurt dışına mı gittiniz? E tabi. Çünkü o anda yaptığım tek şey, bilardo oynamak. Bir geliriniz var mıydı? Yoktu işte Gidip salonlarda çalışıyordum. İstanbul da Çay getirip-götürüyordum. Salonun müdürlüğünü yapıyor- işte, diye düşündüler Yenildiğiniz ilk maç ne düşündünüz? Türkiye de yaparım, ederim, diyordum. Yurt dışına gitmek de istiyordum. İşte şimdi yurt dışına da getirdiler beni, turnuvaya da katıldım. Maç da yaptım. Ama yenildim dediniz mi? Orada bir hayal dünyasındasın. Çünkü oynadığın isim yabancı. İşveçli Crispine isminde birine yenildim. Adam yabancı. İletişim kuramıyorsun. İletişim kuramayınca, gözünde büyütüyorsun. Kesin iyi oynuyordur filan zannediyorsun. Hâlbuki o zaman bile belki o adamdan iyiyim ama o heyecanla, o tecrübesizlikle maçı kaybettim. Türkiye den Belçika ya gittiniz ve 1 maç yapıp geri döndünüz. Evet. O kadar -YENİLDİĞİM ADAM İSVEÇ TE HAVA ATIYOR(MUŞ) Yenildiğiniz rakibinizle daha sonra hiç maç yaptınız mı? Hayır, hiç yapmadık. Bir kere oynadık. Hala hava atıyormuş İsveç te, bana galibiyeti yok, diye (kahkaha) Yapmak ister misiniz? Bence, o yapmak ister mi, ondan emin değilim (kahkaha) ÖZEL ÖZEL röportaj röportaj BİLARDOYA DÖNÜŞÜM, DÜNYA DA YANKI UYANDIRDI

15 SAYFA 16 Sezaryen doğumdaki ARTIŞ SüRüYOR Sağlık Bakanlığınca her yıl hazırlanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı'ndan derlenen verilere göre, tıbbi zorunluluk olmadığı sürece anne adaylarının normal doğuma özendirilmelerine yönelik çalışmalara karşın sezaryen doğum tercihi artarak devam ediyor. Türkiye'de 2002 yılında yapılan tüm doğumlar içinde yüzde 21'lik paya sahip sezaryen doğum o- ranının, 10 yıl içinde katlanarak yüzde 48'e ulaştığının görüldüğü istatistiklerde, son yapılan ölçümlemeyle 2013 yılında artmaya devam ederek yüzde 50,4'e çıktığı tespit edildi. En çok Akdeniz, en az Kuzeydoğu Anadolu'- da yapılıyor Bölgelere göre sezaryen doğum sıklığına ilişkin verilerde, tüm doğumlar içinde en fazla sezaryen operasyonuna başvurulan bölge yüzde 60 ile Akdeniz Bölgesi olarak öne çıktı. Sezaryen doğum sıklığında Akdeniz'i, yine Türkiye ortalamasının üzerinde oranlara sahip yüzde 59 ile Ege, yüzde 58 ile Batı Marmara bölgeleri ile yüzde 57 ortalamayla nüfus yoğunluğu bakımından tek başına değerlendirilen İstanbul izledi. İstatistiklerde yüzde 55 ortalamayla Doğu Karadeniz, yüzde 54 ortalamayla Doğu Marmara Bölgesi, yüzde 52 ortalamayla Türkiye'de, anne sağlığı açısından tıbbi gereklilik olmadığı sürece başvurulmamasına yönelik çalışmalar yürütülen sezaryen doğumdaki hızlı artış sürerek, 2002 yılında tüm doğumlar içinde yüzde 21'lik paya sahip olan sezaryen doğum oranı, 11 yılda yüzde 50,4'e çıktı Batı Karadeniz ve yüzde 51 ortalamayla da Batı Anadolu illeri sezaryen doğuma başvurma sıklığında Türkiye ortalamasının üzerinde y- er alan bölgeler oldu. Orta Anadolu'da yüzde 49, Güneydoğu Anadolu'da yüzde 38 ölçülen sezaryen doğum oranı, Türkiye'de en düşük seviyede çıkan bölge ise yüzde 30'luk ortalamayla Kuzeydoğu Anadolu illeri oldu. Dünya ortalamasının 3 katını aştı Türkiye, sezaryen doğumda u- laştığı yüzde 50,4'lük oranla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verileriyle kıyaslandığında dünya ortalaması olan yüzde 16'ının 3 katını aşmış oldu. Avrupa bölgesi ortalaması olan yüzde 24'ü de 2 kattan daha fazla aştığı tespit edilen Türkiye'nin, sezaryen doğumda yüzde 28 ortalamaya sahip "üst gelir grubu" ile yüzde 32 oranında sezaryen doğuma başvurulduğu ölçülen "orta-üst gelir grubu" ülkelerinin üzerinde yer aldığı görüldü. Özel hastanelerde 100 doğumdan 68'i sezaryenle Sezaryen doğumda, sağılık kuruluşları sınıflandırmasında özel hastaneler, bu operasyona en fazla başvurulan yerler oldu. Türkiye'de gerçekleşen her 100 doğumdan 50,4'ü sezaryen doğumla yapılırken, özel hastanelerde bu oran yüzde 67,9 o- larak ölçüldü. Sezaryen doğuma başvurma oranı üniversite hastanelerinde yüzde 63, devlet hastanelerinde ise yüzde 36 olarak belirlendi. İlk kez sezaryen yapılma sıklığı ise düşüyor Sezaryen doğuma ilişkin istatistiklerde, göreceli olarak tek olumlu gelişme ise gereksiz şekilde sezaryen doğumun önüne geçilmesi açısından önemli bir veri konumundaki "primer sezaryen" yüzdesinde ortaya çıktı. Anne adayının kaçıncı doğumu olduğuna bakılmaksızın, geçirdiği ilk sezaryen operasyon olduğunu gösterir "pirimer sezaryen" oranı, bu istatistiğin tutulmaya başlandığı 2009 yılından 2013 yılına kadar geçen 4 yıllık süreçte yüzde 27,2'den yüzde 25,9'a geriledi. (AA) ''Otomatik vites''i sevdik Geçmişte çoğunlukla kadınların ve ''acemi'' sürücülerin tercih ettiği otomatik şanzımanlı araçlara olan ilgi, sağladığı sürüş konforu nedeniyle son yıllarda giderek artıyor. Ocak-Kasım 2014 döneminde satılan 477 bin 277 otomobilden 219 bin 868'ini otomatik vitesli otomobiller oluşturdu ve satıştaki payı yüzde 46'ya yükseldi. Lüks sınıf otomobillerde otomatik vites tercihi ise yüzde 98 oldu. AA muhabirinin Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerinden derlediği bilgilere göre, sürücülerin otomatik vitesli otomobillere olan ilgisi her geçen yıl artıyor. Yılın 11 aylık bölümünde satılan 477 bin 277 otomobilden 219 bin 868'ini otomatik vitesli otomobiller oluşturdu. Ocak-Kasım 2014 döneminde otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri 2013'ün aynı dönemine göre yüzde 1,32 arttı. Geçen yılın 11 ayında 217 bin 10 olan otomatik vitesli otomobil satış adeti bu yıl 219 bin 868'e çıktı. Her 10 otomobilden 5'i otomatik vites Otomatik şanzımanlı otomobil satışlarının payı ise yüzde 38,51'den yüzde 46,07'ye yükseldi. Satılan her 10 otomobilden yaklaşık 5'ini o- tomatik vitesli araç oluşturdu. Otomatik vites en çok lüks otomobil sınıfında tercih edildi. Bu sınıfta satılan 2 bin 907 aracın yüzde 98,01'inde otomatik şanzıman tercih edildi. En küçük şehir otomobili olarak bilinen A segmentinde 2 bin 516, bu segmentten biraz daha büyük olan ve küçük otomobil sınıfında yer alan B segmentinde 40 bin 869, küçük aile otomobili olarak nitelendirilen C segmentinde 113 bin 208, büyük aile otomobili olarak bilinen D segmentinde 48 bin 23, üst sınıf kategorisindeki E segmentinde ise 12 bin 345 otomatik vitesli otomobil satıldı. Otomatik şanzımanın payı, D segmentinde yüzde 82, E segmentinde yüzde 76, A segmentinde yüzde 69, C segmentinde yüzde 45, B segmentinde yüzde 27 oldu. (AA) İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, çok geniş bir kitleye yayılan ambalajlı sulara ilişkin Akdeniz'in tarihi, kültürü ve siyaseti, İzmir'de düzenlenecek sempozyumda tartışılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Akdeniz Akademisi'nin Kasım tarihlerinde sektörün düzenleyeceği sıkıntılarını "Uluslararası Akdeniz yakından Tarihi, Kültürü takip ve ettiklerini Siyaseti Sempozyumu" belirterek, alanında uzman kişileri bir araya gelecek. Kültürpark İzmir Sanat Konferans Salonu nda gerçekleşecek "Uluslararası üyelerimizin Akdeniz Tarihi, sorunlarını Kültürü ve çözmek Siyaseti Sempozyumu", hem de halkımızın konusunda uzman Hem tarihçiler, yazarlar, kültür yöneticileri ve diplomatlar ile akademisyenleri buluşturacak. sağlıklı Sempozyumda su temin "Akdeniz de etmesini Kent, Birey, sağlamak Toplum", "Akdeniz de için çalışıyoruz. İktisadi ve Toplumsal dedi 10 Aralık 2014 Çarşamba Muğla'nın mermer ihraç ettiği ülke Demirtaş: Ambalajlı su sektörünün sorunlarını yakından takip ediyoruz Demirtaş ve İZTO 13. İçecek Meslek Komitesi üyeleriyle İzmir Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mehmet Nil Hıdır, Müdür Yardımcısı Dr. Mehmet Gündüz ve Çevre Sağlığı Şube Müdürü Uzm. Dr. Canan Kaynak, sektörün sorunları hakkında görüş alışverişinde bulunmak üzere biraraya geldi. Toplantıda özellikle geçen ağustos ayında yayımlanan Ambalajlı Su Satış Yerleri ile Ambalajlı Su Nakil Araçlarının Tâbi Olacağı Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ kapsamında sektörde yaşanan sıkıntılar ve talepler görüşüldü. Sektör temsilcileri taleplerini aktarırken Halk Sağlığı Müdürü Hıdır da yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. İZTO Başkanı Demirtaş, söz konusu tebliğle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini, sektör üyelerini devamlı bilgilendirdiklerini söyledi. Demirtaş, Tebliğle birlikte su satış yerlerinin ruhsatlandırılması, elemanların hijyen eğitimi gibi konularda bazı sıkıntılar var. Bazı üyelerimizin belediyeden kaynaklanan ruhsat sorunları var. Diğer yandan sektörde çok hızlı bir eleman sirkülasyonu var. Günlük eleman değişimi bile oluyor a- ma üç gün içinde elemanların değişiminin bildirilmesi gerekiyor. Tüm bu sorunları görüştük. İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğümüz ile verimli bir işbirliğimiz var. Sorunlarımızı ve taleplerimizi yazılı olarak da göndereceğiz. dedi. Ambalajlı suların artık her eve girdiğine, devamlı gelişen geniş bir sektör olmasının yanısıra halk sağlığını da çok yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Demirtaş, Üyelerimizin sorunlarının çözümü kadar, İzmirlilerin sağlığını da yakından ilgilendiren ambalajlı su sektöründe standartların en yüksek düzeyde sağlanması ve korunması, halkımızın sağlıklı suya ulaşabilmesi için çalışıyoruz. Çalışmalarımız bundan sonra da bu hedefler doğrultusunda devam edecek. diye konuştu. (CİHAN) sayısı 37'ye ulaştı Dünyanın en zengin doğal taş oluşumlarının bulunduğu Alp kuşağında yer alan Türkiye, çok çeşitli ve büyük miktarda mermer rezervine sahip. Muğla Mermerciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Koçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mermerciliğin Muğla'da turizmden sonra en önemli sektör olduğunu söyledi. Mermer ve doğaltaşın ülke ekonomisine en fazla katkı sağlayan sektörler arasında yer aldığını vurgulayan Koçar, 2013 yılında Muğla'dan 280 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini belirtti. Türkiye mermer üretiminin yüzde 20'sinin Muğla'dan gerçekleştirildiğine işaret eden Koçar, "Muğla genelindeki mermer ocakları ve 100 e yakın fabrikada yaklaşık 10 bin kişi istihdam ediliyor. Taşıma, bakım, sanayi, malzeme ve işçilik alanlarıyla yaklaşık 60 bin kişi sektörden geçimini sağlıyor. Bunların büyük bölümü Kavaklıdere ve Y- Türkiye üretiminin yüzde 20'sinin gerçekleştirildiği Muğla'dan 37 ülkeye mermer ihraç ediliyor atağan ilçelerinde bulunuyor" dedi. Koçar, Türkiye'de mermercilik sektörünün Muğla, Afyon, Denizli ve Antalya ile Marmara bölgesinde y- oğunlaştığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Sektörün geçen yılki ihracatı 2 milyar dolar civarında. Bunun 1 milyar doları Çin'e yapılıyor. Yani doğaltaş ihracatının yüzde 50'si Çin'e gidiyor. Çin bizim için büyük bir pazar. Çin'den getirdiğimiz taşlar var ama aynı zamanda biz de mermer satıyoruz. Bizim 2023 hedeflerimiz var. 2 milyar dolar olan ihracatımızı Cumhuriyetimizin 100. yılında, 2023'te 8 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz." 37 ülkeye ihracat "Muğla Beyazı" başta olmak üzere "Milas Leylak", "Milas Sedef", "Milas Limon" taşlarının kentin mermercilik anlamında marka taşları olduğuna dikkati çeken Koçar, bunların dünya çapında marka haline geldiğini söyledi. Muğla'dan 37 ülkeye mermer ihraç ettiklerini bildiren Koçar, şöyle konuştu: "2 yıl önce 22 ülkeye ihracat yapıyorduk. Bugün ihracat yaptığımız ülke sayısını 37'ye çıkarttık. Mermer ihraç edilen ülkelerin başında 2008 yılından önce Avrupa ülkeleri geliyordu. Avrupa'daki ekonomik kriz nedeniyle son yıllarda Ortadoğu ve Afrika ülkelerine ihracatta artış yaşanıyor. Çin başta olmak üzere Ortadoğu'dan ABD ye, Avrupa'nın değişik kentlerinden Uzakdoğu ya, Irak, Suriye, Cezayir, Fas, Tunus, Dubai, Katar ve Suudi Arabistan'a kadar çok sayıda ülkeye mermer gönderiyoruz." "Muğla'nın iki yüzü var" Koçar, Muğla'da iç kesimlerde turizmin önemli olduğunu, kırsal kesimlerde ise mermerciliğin öne çıktığını, istihdama önemli katkı sağladığını kaydetti. Mermerin çıkarılan yerde işlendiğini, böylece kırsal kesimlere ekmek kapısı açıldığının altını çizen Koçar, "Yatırımlarımız o kadar arttı ki son yıllarda işçi bulmakta zorlanıyoruz. Fabrika ve ocaklarımızda çalıştıracak eleman bulamıyoruz" dedi. (AA)