Nasreddin Hoca yı Anma ( )

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Nasreddin Hoca yı Anma (1208-1284)"

Transkript

1 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 16 Atatürkçü Düşünce Derneği Datça Şubesi Başkanı İsmail - Akbal ın kaleminden Atatürk ün en büyük özlemi; Türkçe İbadet Mustafa Kemal, Cumhuriyeti kurarken herşeyden önce dil birliğini sağlamak için tüm çabalarını göstererek bunu Cumhuriyetin ilk yıllarında, kısa zamanda başarmıştır. Dil birliğini, din birliğini, kültür birliğini ancak tek dil birliğinde bulmuştur. Bir ulusun varlığının temel yapısının ilk harcı dildir. Dil ulusun, ulus bilincini, varlığını gösteren en önemli gösterge ve değerler birliğidir. İnsan olarak dil ile düşünce arasında çok sıkı bir yakınlık ve bağlantı vardır. Her insan topluluklarında, insanı insan yapan, insanca niteliklerin ilk başında dil ve düşünce geldiği inkar edilemez bir gerçektir. Diline hakim olmayan bir ulus; vatanın bütünlüğüne zor hakim olur. Dil, ulusun yaşaması için en etkili silâhtan da daha etkilidir. Ulusların tarihinde bir sözle savaş başlar, bir sözle savaş durdurulur. Sözün en güçlü us lu bir silah olduğu tarihte bilinmektedir. Dilin anlaşılması tüm bireyler arasında en güçlü birlik bağını kurar. Dil anlaşmanın en büyük aracıdır. Bir insan topluluğu sade dili ile bütünlük sağlar. Çeşitli dillerle eğitim yapan toplumlarda ulusal birliğin sağlanması çok güçtür. Konfuçyus un kanıtı da böyledir: Dil düzgün olmayınca, söylenen, söylenmek istenen değildir. Söylenen, söylenmek istenen olmayınca, yapılması gereken yapılmadan kalır; Yapılması gereken yapılmadan kalınca, töreler, sanat, geriler; Töreler, sanat gerileyince de, adalet yoldan çıkar; Adalet yoldan çıkınca, halk çaresizlikler içinde kalır. İşte bundan söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir der. Bu düşünce, bize dinimizi de öz dilimizle öğrenmezsek ulus bütünlüğünde çatlamalar olur. Mustafa Kemal in temel hedefi inancımızı öz dilimizle öğrenme hedefidir. Eğitim birliği yasası bunun temel kanıtıdır den sonra tavizlerle eğitim birliğinin bozulması bu günkü istenilmeyen çağ dışı özlemleri doğurmuştur. Çağ dışı özlemler dilimizle Kur anı öğrenmemizden doğma bir olaydır. Bu da, softalık ve gericilik gibi çağı geriye götürme eylemleri ile toplumun bütünlüğüne darbe indirmektedir. Softalık; gerçekten kaçıştır. Gerçek İslamiyeti bilmemezliktir. Başka bir deyişle, düşünce ve bilgi kanseridir. Akıl değil, duyguyu ön planda tutarak toplumu sömürme tuzağıdır. Ak, ruh ve beden üstüne çöken kara bir buluttur. Zaman içinde beden ruhta kara bulutla bir uyum içinde değişmez kurallarla bütünleşir. Gerçeği düşünmek istemez. Artık onu, çağın gereklerine, gerçeğin kanalına, yönlendirmek çok zor inanılmaz duygularla, kendini ve toplumu aldatmaktan vazgeçemez. Aybazlık, aklın, başkasının emrine amade etme olayıdır. İnsanlara gerçeği öğrenmeden ve öğrenmeye gayret göstermeden boyun eğme eğitimini veren şansız bir olaydır. Eskiyi silmek değil, eskiden kopmak; yenileşme, uygarlaşma olanağı, bireyin özgür düºüncesiyle mümkündür. Bu günkü iktidar, inanç özgürlüğünden bahsediyor... Ülkemizdeki 85 bin camimizde dinimizin gereği kulluk hakkımızı, Türkçe ile yapamıyoruz. Bilmediğimiz bir dille, Allah a tapınmayı yapmak zorunda bırakılmamız akla sığmayan bir olaydır. Kimse bu akla sığmayan olayı ortadan kaldırmaya yanaşmıyor. DIRECTOR OSMAN FEDBI Redactor-şef ERVIN IBRAIM Secretar de redacþie: Asan Murat Secretar tehnic: Omer Minever Colectiv redacþional: Vildan Bormambet, Serin Gafar, Firdes Veli, Iomer Subihan Atatürk ün temel hedefi tapınmayı öz dilimizle yerine getirmeyi isterken ve bu hususta bir çok hazırlıklar yaparken; her fani gibi O nunda ömrü yetmemiºtir. Aslında aşağıda sunmak istediğim İstiklal Marşı şairi M. Akif Ersoy dan dinleyelim: Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felâh, Hangi bir millete baksan uyanık.. çünkü sabah, Hele biçare şeriatla nasıl oynanıyor, Müslümanlık bu mu yahu? diye insan yanıyor, Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek, Otuzüç yıldır bizi korkuttu ŞERİAT diyerek, Vahdeti muhlisini, elde asa çıktı herif, Bir alay zabit kestirdi, Sebep ªeri ªerif! Karı dövmüş, boşamış, emri ilahi ne denir, Bunların emin ol ki hepsi cehalettendir. Not: Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek, Otuzüç yıldır bizi korkuttu ŞERİAT diyerek, mısralarında hedef aldığı kişi, İkinci Sultan Abdülhamid dir. Akif, inançla nasıl oynandığını felâh kurtuluşu aydınlamada görüyor. Dinin istismar edilmesinde son derece rahatsızdır. Dünya tarihinin en uzun süreli teokratik monarşisinin reddedilmiş yaşama hakkının inkarı içinden bu yüce Cumhuriyeti Mustafa Kemal yaratmıştır. Mustafa Kemal, hiç bir şeyi tamamladığını, hiç bir zaman iddia etmemiştir. Ardında hiç bir doğmatik miras bırakmamıştır. O, Türk Gençliği ne inanarak, geleceğin ve devrimlerinin tamamlanmasını onlardan beklemektedir. Onların; yürekleri vardır, ama anlamazlar. Gözleri vardır ama göremezler. Kulakları vardır ama işitemezler. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha sapıktırlar (Araf suresi Ayet 179) Aymazlık, aslında bir kafa ve ruh hastalığıdır. Bir adam, bir konuya başka bir şeyi hiçe sayacak kadar aşırı bir önem verirse, o adama softa demek yerinde olur (Bertrand Russel) Yunus un bir mısrasıyla yazıma son veriyorum: Şeriat oğlanları niçin yol keserler bana, Hakikat deryasında bahr oldum yüzerim... Adresa de corespondenţă: B-dul Tomis nr. 99, bloc S0, ap. 3 Constanţa Tel./Fax: udtr2004@yahoo.com Tehnoredactare computerizată în sediul U.D.T.R. Tehnoredactor: Fârtat Cicero Derleyen: Serin Gafar Tiparul executat de: s.c. Selam Printing s.r.l. Constanþa I.S.S.N Anul VII 2005, Nr. 7 (121) VOCEA AUTENTICĂ IULIE / TEMMUZ ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE Nasreddin Hoca yı Anma ( ) Türk halk bilgesi. Halk dilinde, duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur. Sivrihisar ın Hortu yöresinde doğdu, Akşehir de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun dur. Önce Sivrihisar da medrese öğrenimi gördü. Babasının ölümü üzerine Hortu ya dönerek köy imamı oldu de Akşehir e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim in derslerini dinledi. İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır. N a s r e d d i n H o c a n ı n değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma, gülünç duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Şeriat ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca nın diliyle kendi sesini duyurur. Nasreddin Hoca, bütün gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanık olduğu olaylar genellikle halk arasında geçer. Hoca, soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur la ilgili hamam, Timur ve peştemal gülmecesi de, Timur dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretilmiştir. Halk beğenisi Hoca yı Timur gibi çevresine korku salan bir imparatorun karşısına hamamda çıkarak, kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit türünden bir yergi yaratmıştır. Burada yerilen, dolaylı olarak kendini toplumun, halkın üstünde gören saray insanlarıdır. N a s r e d d i n H o c a gülmecelerinde dile gelen, o n u n k i ş i l i ğ i n d e, h a l k ı n duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez. Onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda başka bir çelişki sergilenir. Gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, eşek evde yok deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün işte eşek ahırda diye diretmesi karşısında, Hocanın eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi demesidir. devamı 8. sayfada

2 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 2 pagina / sayfa 3 DOĞUMLA İLGİLİ ADETLER Doğum öncesi adet ve gelenekleri: Dobrucalı Türklerin doğumla ilgili tören ve adetleri diğer Türk halklarının adetleriyle aynı veya çok az farklıdır. Bir kadın evlendikten sonra anne olacağını duyunca büyük bir merak ve telaş içinde yaşar. Doğacak bebek için o anne ve yakın akrabalarıyla birlikte elbiseler hazırlamaya başlar. Her türlü iç giyim eşyası, elbise, libas, hafif ve türlü biçimlerde terlik, çeşitli ipliklerden örülü çorap, başı korumak için ince kumaştan ve çoğunlukla yarı yuvarlak biçimde hazırlanan takke ve yeni doğan bebekler için gerekli olan tüm eşya hazırlanır. Elbiseler genellikle, beyaz ve kırmızı olur. Kızlar için kırmızı, erkek çocuklar için mavi renk seçilir. Günümüzde en önemlisi çocuk için ad bulmaktır. Anne, baba, akrabalar birkaç ad teklif ederler, ancak beğenileni seçilir. Bazen çok yakın akrabaların adlarının taşınması da uygun görülür. Eskiden, kadın evde doğum yapardı. Ona ebe veya ebenay yardım ederdi. Günümüzde annler yavrularını hastanede doğuruyor. Eve gelince çocuk hemen bir komşuya veya akrabaya götürülür. Sanki onu satın almış gibi bu akrabaya çocuğun annesi para verir. Sonra kendi evine gelir. Bu çok eski bir gelenektir. Hamile kadın doğuma yakın bir zamana kadar çalışır, ancak ağır işler yapmaz. Doğum sancıları başlar başlamaz aile üyeleri sevinir ve heyecanla çocuğun doğmasını bekler. Doğum sonrası adetler: Bir kadın doğum yaptıktan sonra 40 gün evden çıkmaz. Loğusa olarak evde kaldığı zaman o kırk gün, her akşam, bebeğini yıkar. Bu yıkamada sabun, şampuan gibi malzemeler kullanılmaz. Sadece yumurta, zut ve ılık su ile yıkanır. Ömrü uzun, zengin ve şanslı olması için ilk yıkanma suyuna altın, para, yün ve yumurta kabuğu konur. Bunların anlamları şunlardır: Yumurta kabuğu gibi mikroplara karşı dayanıklı olma dileği; altın ve para ise zenginlik ve şanslı olma anlamına gelir; yün ise uzun ömür, yaşama dileğini arzeder. Kırk gün sona erdiği zaman, anne kırk günlük çocuğu ve iki yaşlı kadınla (kaynana, anne veya akraba) kırklama denen işleme başlarlar. Dreptul musulman Dreptul musulman, ce mai poate fi interpretat ca un sistem comunitar totalizant drept revelat pentru că este bazat pe şaria, include datoriile musulmanului în toate aspectele vieţii sale publice, politice, sociale şi private (drept comercial, public, fiscal şi administrativ), care nu sunt diferenţiate de domeniul religios global. De aici dificultatea de a dezvolta ideea despre calitatea de cetăţean sau conceptul de reprezentativitate laică în epoca clasică. Dreptul musulman modelează în acelaşi timp conceptul de stat ideal, Califatul abbasid teocratic, de care indivizii sunt ataşaţi doar printr-o legătură religioasă (în mod paradoxal, oamenii Cărţii - creştini, evrei sau alte religii monoteiste - beneficiază de o recunoaştere juridică mai mare). Califul - sau imamul pentru şiiti -, care este depozitarul şariei, veghează la aplicarea sa. Puterea judiciară este asigurată în epoca clasică de un cadiu (judecator musulman), funcţie creată de către omeyyazi, peste care există autoritatea unui mare cadiu sub abbasizi. Funcţionarul numit muhtasib care este la origine controlor al pieţelor este învestit cu o însărcinare canonică, pentru că el trebuie să aducă binele să apere de rău comunitatea, controlând moralitatea publică şi respectarea preceptelor religioase aceasta reprezentând o altă arma favorită în mâinile elitei pentru controlul asupra societaţii în care trăiesc şi pe care o domină într-o formă sau alta. Elaborarea şi cristalizarea dreptului musulman este deosebită, ea făcându-se într-un timp foarte scurt şi sub presiuni deosebite. Necesitatea elitei de a controla noile cuceriri duce la apariţia şi explică imboldul dat,precum şi capacitatea de absorbţie a noului sistem de drept. Naşterea unui vast imperiu cuprinzând popoare cu tradiţii variate obligă mai întâi pe conducătorii musulmani să arabizeze şi să islamizeze, începând de la sfârţitul secolului al VII-lea, diferitele sisteme administrative şi juridice, de origine mai ales romanobizantină şi persană sasanidă. S-a impus apoi necesitatea de a stabili un drept adaptat unui stat islamic, întrucât nici stipulaţiile cu caracter juridic din Coran, nici sunna ( traditie a Profetului şi practică a unei comunităţi patriarhale reduse) nu puteau fi suficiente. Tradiţiile (hadith), elaborate pe baza unui lanţ de transmisii verificat şi credibil, în vederea completării sunnei, sunt încorporate începând din secolul al IX-lea fundamentelor dreptului (usulal-fiqh), adăugându-se astfel Coranu-lui şi unora dintre comentariile sale. Apoi, consensul (ijma) ulemalelor care prevalează în curând asupra opiniei personale (ra y) precum şi judecata prin analogie (qiyas) pun bazele unei gândiri juridice pragmatice foarte favorabile pentru elita care căuta să îţi creeze o bază pe care să poată să se spijine din punct de vedere legal.în această epocă de formare şi de impregnare a dreptului cu idei religioase şi etice, irakianul Abu Hanifa (m. 767) şi Malik Ibn Anas din Medina (m. 795), precum şi Al-Şafi (rn. 820) şi Ibn Hanbal (m. 855), sunt autorităţile în materie religioasa. Şcolile lor de jurisprudenţă (numite madhahib, în araba) se impun începând din timpul abbasizilor. Ibadiţii heterodocşi au şi ei şcoala lor, la fel şi şiiţii, cu şcolile lor zahirite literaliste (dispărute către secolul al XIII-lea), şcolile jaafarite (duodecimane) şi zaydite. Paralel cu sunna, cutuma, tradiţia locală (urf, adat) se păstreaza până astăzi în anumite regiuni ale islamului: Indonezia, lumea berberă, Africa subsahariană, India, Afganistan, Somalia. Codificând dreptul, şcolile juridice sunnite, admiţând diferenta de opinii dintre continuare în pagina 4 Yani anneyi yıkarlar. Yıkayanlara hediye olarak çember, başörtüsü veya marama verilir. Kırklama tamam olduğunda anne ilk kez çocuğunu gezmeye çıkarır. En uzak mesafede bulunan bir akrabanın evine gider. Akrabalar en küçük konuklarını hediyelerle bekler. Dobruca Türk ve Tatarlarında doğumla ilgili ad takma, loksa cıyın/loğusa şenliği ve t-ş müs-r/diş misir gelenekleri mevcuttur. Doğum sonrası adetler: Doğum yapan kadın ve bebeği kötü ruhlardan korumak maksadıyla halk tarafından bazı inanç ve ırımlar yaratılmıştır. Bunların şeytan, peri, albastı, al karısı gibi ruhlarla ilişikileri vardır. Albastı: Halk inançlarına göre, bu varlık yeni doğan bebeği ve anneyi öldürürmüş. Bu nedenle onlar evde tek başlarına bırakılmamalıdır. Albastılar yalnız Kur an dan korkarlarmış. Peri: Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan ve dişi bir varlık olan periler, Türk folklorunda iyiliği temsil eder. Dobruca Türklerinde ise kötülük yapan varlık olarak geçer. Bu inanca göre, periler loğusanın yanına sadece gece gelir ve evde tek başına kalan ane ve bebeğe musallat olur. Yine, başka bir inanca göre periler loğusa kadınların omuzlarına konar ve bunlara sonsuz ve çeşitli işkenceler yaparmış. Anneyi istediği yerlere götürür. Anne ise onlara karşı hiçbir şey yapamaz veya karşı koymaya gücü yetmez. Bu işkence ancak odaya veya annenin yanına elinde Kur an olan biri girerse, o zaman bitermiş. Eğer de hiçbir kimse gelmezse, işkence sabaha kadar devam eder ve kadın sağ bırakılırmış. Periler sadece yeni doğan çocuğu kaçırır ve sonradan ciğerlerini söküp öldürürmüş. Al karısı da loğusalara musallat olan ve onları boğduğu sanılan bir yaratıktır. Ancak kötülük saçan bu ruhlara karşı halk çeşit çeşit önlemler almıştır. Bunların etrafında şu inançlar söylenir: Nogay Türkleri perileri aldatmak için çocuklara gizli bir ad koyarlarmış. Sahte adı yüksek sesle söyler ve periler aldanırmış. Diğer bir inanca göre erkek çocuklarının saçları uzun bırakılır ve kız elbisesi giydirilirmiş. Kızlara ise erkek muamelesi yapılır ve böylece bebekler kötü ruhlardan korunurmuş. Nedret Mahmut, Enver Mahmut, Ali Leman, İbraim Ervin Vom face parte din viitoarea guvernare Mişcarea pentru drepturi şi libertăţi (MDL), partid al minorităţii turce din Bulgaria, care este membru al actualei coaliţii guvernamentale de centru-dreapta, este gata să se alieze cu opoziţia socialistă, creditată cu cele mai multe intenţii de vot înaintea alegerilor legislative din 25 iunie, arată liderii acestui partid. Vom face parte din viitoarea guvernare, când ne vom alătura, cel mai probabil, unei alianţe de stânga, a afirmat preşedintele MDL, Ahmed Doğan. Sperăm să obţinem 10 la sută dintre voturile exprimate şi să ocupăm între 25 şi 30 dintre cele 240 de locuri din Parlament, deoarece la alegerile din 2001 am obţinut 8 la sută din voturi şi 21 de fotolii de deputat, a adaugat Doğan, lider, din 1989, al unei formaţiuni care reprezintă circa de etnici turci şi alţi musulmani din ţară. Partidul Socialist (PSB), aflat în momentul de faţă în opoziţie, a apreciat, deja, drept posibilă o asemenea coaliţie. Chiar dacă obţinem majoritatea absolută, vom forma o coaliţie largă, care să răspundă mai bine proiectului de aderare la Uniunea Europeană prevazută pentru 2007, a declarat vicepreşedintele PSB, Rumen Ovcharov. Analiştii politici consideră această viitoare alianţă drept una foarte probabilă. Partidului Socialist nu îi place să vorbească prea mult despre o viitoare coaliţie cu MDL, pentru a nu-şi pierde alegătorii naţionalişti, în special bulgarii din regiunile sudice, cu o puternică minoritate turcă musulmană, care se plâng de dictatura Mişcării pentru drepturi şi libertăţi. Fondată ca răspuns la politica de asimilare şi persecuţiile regimului comunist, Mişcarea pentru drepturi şi libertăţi a câştigat o largă popularitate în regiunile Kârdjali, din sudul Bulgariei, şi Razgrad, din nord-est. După ce a contribuit, în trecut, la asigurarea unei coexistenţe paşnice cu majoritatea slavă a ţării, ea este acuzată, astăzi, de o parte a dreptei, că este o formaţiune etnică si antidemocratică. Argumentele în acest sens nu lipsesc. In februarie, MDL a stopat (în mod justificat) privatizarea dorită de Guvernul bulgar şi de UE a Bulgartabak, compania naţională de tutun, unde lucrau în special membri ai minorităţii turce, afectată de o rată înalta a şomajului. Criza care a urmat a provocat demisia vicepremierului Lidia Suleva. Daca MDL se va alătura socialiştilor va trebui să susţină o politica diferită de cea a actualei coaliţii de guvernare. Socialiştii bulgari succesori ai Partidului Comunist care a condus Bulgaria mai bine de 45 de ani promit că vor retrage imediat trupele din Irak şi vor renunţa la abordarea liberală impusă de coaliţia de centru-dreapta aflată în prezent la guvernare. Chiar dacă va menţine drept obiectiv prioritar aderarea Bulgariei la Uniunea Europeana, PSB a promis şi numeroase obiective populiste: o creştere cu 20 la sută a salariilor, începând de la 1 ianuarie, pentru a compensa creşterea preţurilor provocată de aderarea la UE, menţinerea impozitelor şi finanţarea deficitului comercial din fonduri guvernamentale, reducerea TVA pentru medicamente, pâine şi lapte şi scăderea şomajului. Mişcarea pentru drepturi şi libertăţi (MDL), formaşiune politică a minorităţii turce din Bulgaria a mai făcut parte în 1991 dintro coaliţie cu Forţele Democratice Unite, pe atunci principalul partid de dreapta. Din 2001, MDL face parte din guvernul de centru-dreapta condus de premierul şi fostul suveran Simeon de Saxa-Coburg- Gotha. Alianţa este reprezentată în Guvern de doi miniştri (ministrul Agriculturii şi un ministru fără portofoliu), de şapte miniştri adjuncţis şi are reprezentanţi la conducerea a trei administraţii regionale. Proiectul de lege al minoritãþilor naþionale aprobat de Guvern Proiectul de lege reglementează cadrul juridic pentru înfiinţarea şi funcţionarea organizaţiilor cetăţenilor aparţinând minorităţilor naţionale. Prin minoritate naţională proiectul înţelege orice comunitate de cetăţeni români, care trăieşte pe teritoriul României din momentul constituirii statului modern, numeric inferioară populaţiei majoritare, având propria identitate etnică, exprimată prin cultură, limbă sau religie, pe care doreşte să o păstreze, să o exprime, şi să o dezvolte. Minorităţile naţionale din România sunt comunităţile: albaneză, armeană, bulgară, cehă, croată, elenă, evreiască, germană, italiană, macedoneană, maghiară, poloneză, rusă-lipoveană, rromă, ruteană, sârbă, slovacă, tatară, turcă, ucraineană. Una dintre cele mai controversate prevederi ale proiectului se referă la constituirea unor organisme care să participe, pe lână Ministerul Culturii şi al Educaţiei, la administrarea fondurilor bugetare. În acest scop, comunităţile etnice din România, vor participa la alegerea unui consiliu naţional al minoritatilor care va avea dreptul sa decida asupra institutiilor specifice ale culturii şi educaţiei, precum şcolile, revistele şi institutele culturale, inclusiv asupra personalului de conducere al acestora. Proiectul încearcă să creeze mecanisme pentru administrarea culturală autonomă, fiind un compomis dintre dorinţele UDMR şi poziţia partenerilor liberali aflaţi la guvernare. Ministrul Culturii şi Cultelor Mona Muscă a formulat foarte multe obiecţii, reuşind până la urmă să limiteze autonomia şi să instituie un control mai precis al statului asupra acestui consiliu al minorităţilor. De exemplu, Consiliul Naţional al Minorităţilor, deşi iniţial conceput ca un organism ales direct de membrii comunităţilor etnice, şi ca atare autonom faţă de guvernul de la Bucureşti şi faţă de Parlament, asa cum sunt şi consiliile locale, va fi nevoit, potrivit amendamentului adus de ministrul Mona Muscă, să depună rapoarte periodice în Parlamentul de la Bucureşti. Specialiştii sunt de părere că acest aspect nu are nici o logică juridică. În cele din urmă, Ministerul Culturii a dat toate avizele, la fel ca şi Ministerul de Justiţie, care a fost în schimb mult mai receptiv la propunerile UDMR. Rămâne însă de văzut dacă proiectul va trece în această formă prin dezbaterile din Parlament care se anunţă aprinse. Totuşi, UDMR se mulţumeşte deocamdată cu faptul că legea aceasta este un pas înainte, de vreme ce maghiarii vor putea să participe la deciziile referitoare la bugetele culturii şi educaţiei. Aflat într-o vizită la Budapesta, preşedintele UDMR, Marko Bela, a apreciat marţi 24 mai că textul legii consideră minorităţile etnice parte integrantă a statului român şi în acelaşi timp este conform cu Constituţia României, potrivit căreia România este stat naţional. El a mai adăugat că proiectul de lege vizează să garanteze drepturile minorităţilor etnice la autonomie culturală şi va stipula, în cazul în care va fi adoptat, ca posturile publice de radio şi televiziune să transmită programe consacrate minorităţilor etnice. La Budapesta a fost într-adevăr urmărită cu mare atenţie soarta acestui proiect de lege, fiindcă, în mod firesc, Ungaria este interesată în ceea ce priveşte situaţia comunităţii maghiare din România, a apreciat Marko Bela într-un interviu acordat postului Radio România. Această lege ar oferi şanse noi pentru maghiarii din România de a-şi construi o relaţie egală şi echitabilă cu reprezentanţii majorităţii. Dar eu aş afirma că, în acelaşi timp, adoptarea acestei legi este şi în interesul românilor din România, deci în interesul marii majorităţi, fiindcă avem cu toţii interesul unei convieţuiri cât mai bune, a mai adăugat preşedintele UDMR. Referindu-se la viitoarele dezbateri parlamentare, vicepremierul Marko Bela a subliniat că această lege face parte din programul comun de guvernare. Eu cred că problemele apărute în legătură cu interpretarea textului au fost rezolvate în cursul dezbaterilor din guvern, fiindcă la aceste dezbateri, la urma urmei, au participat reprezentanţii tuturor formaţiunilor politice din coaliţia guvernamentală. Marko Bela şi-a exprimat speranţa că noua lege a minorităţilor etnice din România ar putea fi adoptată înainte de luna iulie a acestui an.

3 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 4 pagina / sayfa 5 Dreptul musulman urmare din pagina 2 ele, gratie notiunii de efort de interpretare personală (ijtihad), ce acomoda interesele elitelor din diferite regiuni geografice aflate acum ferm in mana musulmanilor asociază un sistem juridic coerent ţi unificator al comunităţii musulrnane, eficace din momentul în care instituţiile politice se prăbuşesc sau vechea elita este inlocuita de una noua care trebuie sa foloseasca aceleasi mijloace pentru a se mentine la conducere. De asemenea când un stat musulman era cucerit de un alt stat tot musulman,tranziţia era foarte uşoară prin faptul că bazele sistemului de guvernare erau apropiate. Cu toate acestea, ijtihad-ul, controversat datorită raţionalitaţii sale profane in randul elitei religioase shia ce a văzut in influenţa lui un impediment puternic in dorinţa de a asimila minoritatea sunna in propriul teritoriu şi pentru a se putea extinde în zona de influenţa otomană sau rusească din Asia Centrală,chiar dacă el a fost încheiat în mod oficial la sunniti din secolele XI-XII. Această încheiere dovedeţte, la specialiţtii legiţti, dorinţa de a proteja gandirea ortodoxă musulmană împotriva doctrinelor divergente care se impun în această epocă, doctine propavaduite de propriile lor elite, cu reprezentanţi de marcă ce au adus multe schimbari in doctrina fatimizii ţiiţi fondează, într-adevâr, un califat rival la Cairo,una dintre multele încercari de a muta centrul de putere al religiei musulmane pentru a putea fi mai usor controlabil. Dreptul musulman se găseşte astfel îngheţat în secolele ulterioare şi se limitează mai ales la glosarea textelor fondatorilor săi. Trebuie notat însă câ la şiiţi plecând de la texte şi de la tradiţii ale imamilor lor yafaad-ul rămâne activ în chip special pentru mujtahid şi, din secolul al XIX-lea, în ierarhia ayatollahilor. Dreptul musulman a trecut prin mai multe perioade de restructurare, cea mai importanta în secolele XIX-XX când împrumuturile directe din sistemele occidentale se suprapun peste dreptul musulman tradiţional, reabilitând într-o anumită măsură efortul depus pentru înnoirea sa în faţa unei opoziţii hotarâte din partea conservatorilor. 0 reformă a dreptului apare în Imperiul otoman,între 1869 ţi 1878, bazată pe şcoala hanefită ce participă la crearea codului Majallah, adoptat în imperiu. Amploarea pe care o ia, la sfârşitul secolului al XIX-lea şi la începutul secolului al XX-lea, punerea sub protectorat european sau chiar colonizarea unor teritorii musulmane faciliteazâ răspândirea concepţiilor juridice europene, fie că sunt impuse, fie că sunt acceptate de bunăvoie. Cele mai multe dintre statele musulmane au adoptat astăzi texte de inspiraţie occidentală pentru a codifica raporturile juridice între particulari, ca şi cele dintre aceştia şi stat. Acest fenomen priveţte în egală măsură şi dreptul criminal, dreptul comercial chiar dacâ băncile islamice supravieţuiesc şi dreptul internaţional, dar punerea în aplicare a acestor texte nu trebuie niciodată să fie orientată împotriva principiilor de bază ale dreptului musulman. Dreptul familiei este de asemenea îndatorat dreptului musulman tradiţional. Cu toate acestea, codul familiei otoman din 1917 deschide o poartă în acest domeniu înaintea adoptârii unor legi moderniste, direct inspirate de codurile europene, de către Mustafa Kemal.De menţionat că de atunci Turcia s-a afirmat de atunci ca singurul stat laic din lumea musulmană. Coduri de statut personal sunt astâzi în vigoare în Tunisia, în Maroc şi în Egipt. în India, stat laic, dreptul britanic s-a impus în numeroase sectoare ale vieţii cetătenilor, fie ei musulmani sau hinduşi. Statele teocratice wahhabit în Arabia Sauditâ, islamist în Iran sau în Pakistan au rămas, sau au revenit, la dreptul musulman tradiţional modernizat. Juxtapunerea celor două forme de drept (drept musulman, drept occidental) se loveţte de opoziţia crescândă a integriţtilor nostalgici ai vârstei de aur a Medinei ţi ai epocii califilor bine ghidaţi. Astfel la formarea imperiului lor, musulmanii au moştenit tradiţii politice variate iar singurul stat ideal pe-care ei îl cunosc este cel al lui Mahomed la Medina o comunitate(umma) cimentată de câtre islam şi al succesorilor săi, califii drept-credincioşi koreişiţi aleşi după merit şi guvernând prin democraţia directă. Islamul, care este în acelaşi timp religie şi stat (din wa duniya), este o teocraţie laică (pentru că nu are cler) şi egalitară, căci toţi credincioşii sunt egali în mod teoretic. Puterile politică şi religioasă se confundă şi răspunsurile la întrebări sunt căutate întâi în Coran şi în Traditii, înainte ca primii jurişti să elaboreze teorii ale puterii. Coranul consideră că toţi credincioşii sunt fraţi. Acceptarea ordinii stabilite este regula, dacă ea respectă şi face să fie respectată şaria, unii jurişti sunniţi predicând datoria de a nu se supune în caz contrar. Pentru şiiţii duodecimani, orice putere politică este în esenţă uzurpatoare înainte de reîntoarcerea imamului ascuns în istoria musulmană, ca şi peste tot, nepotrivirea dintre ideal şi realitate este foarte devreme la originea unui mare număr de revolte socio-politice cu caracter religios şiiţi, kharijiţi, karmaţi sau ismaeliţi. Aceste revolte iau prin forţa împrejurărilor o coloratura heterodoxă pentru că unei funcţiuni guvernamentale teocratice nu-i poate răspunde decât o contestare politică pusă în termeni religioşi. Instituţia centrală a statului musulman este califatul, locotenenţa Profetului pe pământ. Califul, primul imam al comunităţii (umma), are ca principală datorie să asigure coeziunea şi expansiunea sa. Ridicarea sa la putere este aprobată de către ulemale Rolul său, spiritual şi temporal, este de a face să fie respectată şaria, fără nici o latitudine de a o modifica, şi de a comanda armatele în beneficiul islamului, o concepţie repede asumată de toţi musulmanii, inclusiv heterodocşii şi şiiţii. Califii omeyyazi pun bazele statului musulman înainte de a fi măturaţi de către revolte având multiple cauze, dar acest exemplu serveşte mult timp ca model primilor abbasizi omeyyazilor din Spania şi, la început, fatimizilor Instituţia, teoretizată mai târziu de către juristul Mawardi (m în lupte dintre sectele atât de comune in cadrul Islamului din aceea vreme), se afirmă în toată măreţia sa o dată cu venirea abbasizilor, partizani la început ai unei puteri teocratice. Pentru a controla şi centraliza imperiul său multinaţional suveranul trebuie să delege curând puterile sale, sprijinindu-se pe modelele imperiale iraniene preislamice, musulmanii având aproape totul de inventat în acest domeniu. Vizirul simplu secretar la început, capătă o putere crescândă începând din secolul al IX-lea. El supervizează o întinsă admnistraţie civilă: A wai-uri ale cancelariei, armatei, tezaurului. Aparatul de stat este deservit de câtre o birocraţie de scribi (katib), adesea persani, care are reprezentanţi în fiecare provincie, moştenind funcţiile ori cumparându-le,devenind ereditari,parte integrantă a elitei musulmane. Administraţia religioasă este alcătuită din jurişti: cadii şi ulemale numiţi de către suveran. Armata, destinată Războiului sfânt se află sub ordinele unui emir (amir, prinţ ), înainte ca acest titlu să desemneze şi pe guvernatorii de provincii, secondaţi de către colectorii de impozite (amil). Poliţia statului (hisba) urmăreşte subversiunea politico-religioasă, iar muhtasib (controlor al preţurilor şi al mărfurilor din pieţe) ia o parte din ce în ce mai importantă la supravegherea moralitaţi publice şi a îndeplinirii obligaţiilor religioase. Suveranul bate monedă în numele său, statul controlează importurile, exporturile şi fabricarea anumitor produse în manufacturile sale. La Bagdad la apogeul califatului, califul se îndepărtează din ce în ce de supuşii săi, consacrânduse unei vieţi de curte somptuoase, copiate după aceea a vechilor împăraţi iranieni sasanizi. Din secolul al IX-lea, decadenţa politică a califatului se accentuează ( ), în timp ce suveranii sunt prizonieri ai gărzii lor pre-toriene turceşti. Dezintegrarea imperiului, împărţit în califate rivale (fatimid, omeyyad, din Spania) şi sultanate in-dependente se accelerează când turcii selgiukizi intră în Bagdad şi-1 determină pe calif să le acorde, în 1055, titlul de sultan. Separaţia oficială între puterea spirituală, lăsată califului, şi cea temporală, asumată de sultan, s-a produs, practica respectivă fiind apoi justificată de juristul Ibn Taymiyya (m. 1328). Dar legea religioasă rămâne fundamentul oricărei puteri politice, cu atât mai mult cu cât turcii devin campionii islamului sunnit ortodox. Ei introduc propriile lor practici de guvernare,concentrarea puterilor civile şi militare în mâinile familiei domnitoare, modelându-şi în acelaşi timp organizarea statului după exemplul persan, cum fac continuare în pagina 12 Kur an Mucizeleri Kuran ayetlerinde haber verilen bir diğer önemli bilgi ise, insanın anne rahmindeki oluşum aşamalarıdır. Ayetlerde, anne karnında önce kemiklerin oluştuğu, daha sonra ise kasların ortaya çıkarak bu kemikleri sardığı haber verilmektedir: Sonra o su damlasını bir alak (hücre topluluğu) olarak yarattık ardından o alak i bir çiğnem et parçası olarak yarattık daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 14). Anne karnındaki gelişimi inceleyen bilim dalı embriyolojidir. Ve embriyoloji alanında, yakın zamana kadar kemiklerle kasların birlikte ortaya çıkarak geliştikleri sanılmıştır. Bu yüzden bazı kimseler uzun bir süre bu ayetlerin bilime ters düştüğünü iddia etmiştir. Ancak gelişen teknoloji sayesinde yapılan daha ileri mikroskobik incelemeler, Kuran da bildirilenlerin eksiksiz bir şekilde doğru olduğunu ortaya koymuştur. Bu mikroskobik incelemeler göstermektedir ki, anne karnında, tam ayetlerde tarif edildiği gibi bir gelişme gerçekleşir. Önce embriyodaki kıkırdak doku kemikleşir. Daha sonra ise kas hücreleri kemiklerin etrafındaki dokudan seçilerek bir araya gelir ve bu kemikleri sarar. Bu durum, Developing Human yani Gelişen Insan adlı bilimsel bir yayında şöyle tarif edilmektedir: 6. haftada kıkırdaklaşmanın devamı olarak ilk kemikleşme köprücük kemiğinde ortaya çıkar. 7. hafta sonunda uzun kemiklerde de kemikleşme başlamıştır. Kemikler oluşmaya devam ederken kas hücreleri kemiği çevreleyen dokudan seçilerek kas kitlesini meydana getirirler. Kas dokusu bu şekilde kemiğin etrafında ön ve arka kas gruplarına ayrışır. Insanın anne karnındaki gelişiminin pek çok aşaması Kuran da haber verilmiştir. Müminun Suresi nin 14. ayetinde bildirildiği gibi anne karnındaki embriyonun ilk aşama olarak kıkırdak dokusu kemikleşir. Ve daha sonra bu kemikler kas hücreleri tarafından sarılmaya başlanır. Allah bu gelişimi,...daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik... ifadesiyle en açık şekilde tarif etmiştir. Bizans ın Galibiyeti Kemiklerin Kasla Sarılması Kuran ın gelecek hakkında verdiği haberlerden biri de Rum Suresi nin hemen başındaki ayetlerde yer alir. Bu ayetlerde Bizans Imparatorluğu nun bir yenilgiye uğradığı, ama çok kısa bir zaman sonra tekrar galip geleceği bildirilmiştir: Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4) Bu ayetler, Hıristiyan olan Bizanslılar ın, putperest bir toplum olan Persler karşısında çok ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra, M.S. 620 cıvarında indirilmişti. Ve ayetlerde Bizans ın çok yakında galip geleceği haber veriliyordu. Oysa o sırada Bizans o kadar büyük kayıplara uğramıştı ki, değil tekrar galip gelmesi, ayakta kalması bile imkansız görülüyordu. Yalnız Persler değil Avarlar, Slavlar ve Lombardlar da Bizans devletine karşı büyük tehdit oluşturmaktaydı. Avarlar Istanbul önlerine kadar gelmişlerdi. Bizans Kralı Heraklius, ordunun masraflarını karşılayabilmek için kiliselerdeki altın ve gümüş süs eşyalarının eritilip paraya çevrilmesini emretmişti. Hatta bunlar da yetmeyince bronzdan heykeller bile para yapımı için eritilmeye başlanmıştı. Pek çok vali Kral Heraklius a isyan etmiş, Imparatorluk parçalanma noktasına gelmişti. Önceden Bizans toprağı olan Mezopotamya, Kilikya, Suriye, Filistin, Mısır ve Ermenistan, putperest Persler in işgali altına girmişti.20 Kısacası, herkes Bizans ın yok olmasını bekliyordu. Ama tam bu dönemde, Rum Suresi nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bizans ın dokuz yıl geçmeden yeniden galip geleceği haber verildi. Bu galibiyet öylesine imkansız gözüküyordu ki, Arap müşrikleri bu ayetleri alay konusu yapacak kadar ileri gittiler. Kuran da haber verilen bu zaferin, asla gerçekleşmeyeceğini düşünüyorlardı. Fakat Kuran ın tüm haberleri gibi bu da hiç kuşkusuz gerçekti. Rum Suresi nin ilk ayetlerinin indirilmesinden yaklaşık 7 yıl sonra, M.S. 627 yılının Aralık ayında, Bizans ve Pers Imparatorlukları arasında Ninova harabeleri yakınında büyük bir savaş daha oldu. Ve bu kez Bizans ordusu, Persler i yenilgiye uğrattı. Birkaç ay sonra da Persler işgal ettikleri yerleri Bizans a geri veren bir anlaşma imzalamak zorunda kaldılar. Böylece Allah ın Kuran da bildirdiği Rum un zaferi, mucizevi bir şekilde gerçek oldu. Bu ayetlerde yer alan bir başka mucize de, o dönemde kimsenin tespit etmesinin mümkün olmadığı cografi bir gerçeğin haber verilmesidir. Rum Suresi nin 3. ayetinde, Rumlar ın Dünyanın en alçak yerinde yenildikleri belirtilir. Arapçası Edna el ard olan bu ifade, bazı meallerde yakın bir yer olarak da tercüme edilir. Ancak bu tercüme, orijinal ifadenin tam karşılığı değil, mecazi bir yorumudur. Edna kelimesi Arapça da alçak demek olan deni kelimesinden türemiştir ve en alçak anlamına gelir. Ard ise yeryüzü demektir. Dolayısıyla Edna el ard ifadesi de Yeryüzünün en alçak yeri manasına gelmektedir. Ne ilginçtir ki, Bizans Imparatorluğu ile Persler arasındaki savaş, yeryüzünün gerçekten en alçak noktasında gerçekleşmiştir. Söz konusu savaşın yeri, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut Gölü havzasıdır. Ve bilindiği gibi deniz seviyesinden 395 metre aşağıda olan Lut Gölü çevresi, yeryüzünün en alçak bölgesidir. Yani Rumlar, tam ayette belirtildiği gibi, yeryüzünün en alçak yerinde yenilmişlerdir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Lut Gölü nün rakiminin, yalnızca modern çağdaki ölçümlerle tespit edilmiş olmasıdır. Daha önce hiç kimsenin Lut Gölü nün Dünya nın en alçak bölgesi olduğunu bilmesi mümkün değildir. Ama bu bölge Kuran da Yeryüzünün en alçak yeri olarak tanımlanmıştır. Bu, Kuran ın Ilahi bir söz olduğunun bir başka delilini oluşturmaktadır. Hazırlayan: Veli Firdevs

4 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 6 pagina / sayfa 7 Kur an-i Kerim Sizin en hayırlınız, Kur an-ı öğrenen ve onu başkalarına öğretendir. Hz.Muhammed (s.a.v.) Kur an-ı Kerim i okumayı öğrenmemiz şart mı? Kur an-ı Kerim i okumayı öğrenmemiz şart mı? deniyor. Bu soruyu daha rahat anlayabilmek için şöyle de sormak mumkün: Askerdesiniz ve ailenizden mektup gelmiş. Okumanız şart mı? Öğrencisiniz, bir devlet başkanından sizin adınıza, size hitap eden bir mektup gelmiş. Canım başkası okusun! der misiniz? Alemlerin Rabbi olan Cenab-ı Hak, bir lutuf eseri olarak kullarıyla konuşmuş ve onlara kitap göndermiş. O da yetmemiş izah etmesi ve yaşantısıyla bize bir örnek olması için peygamberler göndermiş. Bazı vaatlerde ve uyarılarda bulunmuş, taki insanoğlu imtihanını başarıyla verebilsin. Kur an, sonuçta bizi Cennete ulaştırıp, Cehennem den koruyan merhamet ve şefkat dolu bir kitaptır. Öğrenmek çok mu zor? Anne babanız çocukluğunuzda sizin Kur an öğrenmeniz için gerekli ilgiyi göstermemiş olabilir. Artık kanı kaynayan bir delikanlı, genç bir kızsınız. Genç bir baba ya da annesiniz. Veya çocukları buyumuş olgun bir insansınız.birçoğunuz Elifba dan yukarı çıkamadınız. Kendinizi Öğrenemiyorum, aklım almıyor, zor geliyor. Benim oğrenme zamanım geçti gibi mazeretlerle kandırıyorsunuz. Oncelikle insanın başaramayacağı bir iş yoktur. Kur an kelamı da zor değil, bilakis öğrenilmesi kolaydır Kur an okumasını neden öğrenemedim? diyorsanız oncelikle kalbinizi kontrol edin. Kur an-ı Kerim i ne kadar aşkla ve şevkle öğrenmek istediğinizi bir sınayın. Eğer o öğrenme aşkını yakalarsanız günde Kur an-ı okuduğunuzu göreceksiniz. Kur an okumanın zevkini daha iyi alabilmek için size bir önerimiz olacak: Fatiha dan okumaya başladığınızda okuduğunuz yerlerin meallerini de okuyun. Göreceksiniz, Kur an okumanın zevkine doyamayacaksınız. Kur an okumanın guzelliği Kur an okumaya yeni başlayanlar, onu hafızlar gibi güzel okuyamıyorum diye üzülmemelidir. Onemli olan Allah ın kitabını okuyup öğrenmeye çalışmaktır. Eğer bir mu min, yüce kitabını kekeleyerek de olsa okumaya gayret ediyorsa, ona iki kat sevap verileceğini Peygamber Efendimiz şöyle mujdelemiştir: Kur an-ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkar meleklerle beraberdir. Kur an-ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır. Kur an-ı Kerim i okuyorum ama manasını anlamıyorum! Okuduğumuzun tum manasını anlamak herkese farz değildir. Farzları ve haramları (yani ilmihal bilgisini) bilmek yeter. Ancak Kur an okurken onu anlamaya çalışmak da öok onemlidir. Şuphesiz en guzeli, Kur an-ı okurken onu anlayacak kadar Kur an dili bilmektir. Ama bu imkana herkesin sahip olması mümkün değildir. Allah a hamdolsun, bugün Yuce Kitabımızın Türkçe ve Romence meal ve tefsirleri vardır. Bunlardan bazıları, küçük açıklamalarla Kur an-ı Kerim i anlamayı oldukça kolaylaştırmışlardır. Bir ayeti veya bir sayfayı okuyunca, o kısmın anlamını öğrenmeye çalışmak son derece luzumlu ve faydalıdır. Çunkü Yuce Rabbimiz Ilahi kitabını bizim anlamamız ve anladıklarımızı uygulamamız için göndermiştir. Insan sadece cesetten ibaret değildir, ruh, akıl, nefs, kalple birlikte latife denilen çok çeşitli duyguları vardır. Siz Kur an okuduğunuz zaman hepsi sizin samimiyet, bilgi duzeyi ve ihtiyacınıza orantılı olarak bu ziyafetten yararlanır. Kur an, kendisini okuyanlara şefaat edecek Ebu Hureyre hazretlerinin Kur an okuyanların kazanacağı manevi derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz den rivayet ettiği şu hadisi şerif, mü min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir: Kıyamet gününde Kur an-ı Kerim gelecek ve Allah Teala ya: Ya Rabbi! Kur an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle! diyecek bunun uzerine Kur an okuyan kimse şerefle süslenecek. Yine Kur an-ı Kerim: Allah ım! Ona şeref elbisesi giydir! diyecek hemen o zata elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur an: Rabb im! Ona şeref tacı giydir! diye niyaz edecek o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kur an-ı Kerim: Ya Rabbi! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur. Diyerek Kur an okuyan kimseyi manevi mertebelerin en yukseğine ulaştıracak. Yüce kitabımızın, kendisini okuyanlara kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yoktur. Mahşerde, güneşin tepeye dikildiği, herkesin kan ter içinde cırpındığı o dehşetli saatlerde, Kur an-ın, kendisini okuyan ve buyruklarına göre yaşayan kimselere sağlayacağı büyük imkandan söz eden Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: Kıyamet gününde, Kur an-ı Kerim ile onun buyruklarını tutup yasaklarından kaçan mu minler ortaya getirilecekler. Kur an-ın önünde en uzun iki süresi, Bakara ile Al-i Imran bulunacak. O sırada bu iki süre, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar, yahut bu iki süre, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler. Herkesin bir kurtarıcı beklediği mahşerin o dayanılmaz vakitlerinde Kur an-ı Kerim ın bir şefaatcı olarak ortaya cıkması ve kendisini okuyup ona göre yasayanların elinden tutması, Allah ım ne güzel bir imkandır. Ersoi Enan- Palazu Mare caminin imamı ROMANYA DA CAMİ ONARIMI VE CAMİ İNŞAATLARI T.C.Bükreş Büyükelçisi Sayın Ahmet Rıfat Ökçün Bey in nezaretlerinde ve Türk İş adamlarının desteği ile başlatılmış olan tarihi camilerin onarımı ve ihtiyacı olan camilere yardım kampanyası devam etmektedir. Hasança Köyü Camii inşaatı Mahalli Belediye, Türk ve soydaş iş adamlarının katkıları ile tamamlanmış olup, yer döşemesi yapılmaktadır. Tulça Aziziye Camii onarımı daha önce tamamlanmış olup, yakında kaloriferler yapılacaktır. İsakça Mahmut Yazıcı Camii çatısı onarılacaktır. Tarihi eser olduğu için Tulça Kültür Müdürlüğü kontrolünde proje çalışması devam etmektedir. Maçın Mestan Ağa Cami dış cephe ahşap boyası yapılacaktır. Babadağ Sarı Saltuk Dede Türbesinin onarımı devam etmektedir. Köstence Merkez Kumluk Camii inşaatı devam etmekte olup, kubbe tamamlandıktan sonra bir minare yapılacaktır. Brayla Vilayetinde yeni cami için Belediye Başkanı tarafından bir arsa tahsis edilmiştir. Eforye Sud Camii inşaatı tamamlanmak üzere olup bir minare yapılacak ve yıl sonunda ibadete açılması bekleniyor. Mangalya Esmahan Sultan Camii minaresi cami çatısına doğru eğilmiş olup minare onarılacaktır. Şu anda proje çalışması devam ediyor. Köstence Ovidiu Kasabasında da tarihinde yeni bir cami temeli atılmıştır. Doymay Köyü Camii inşaatı da devam etmektedir. Sayfayı hazırlayan Subihan İomer KÖSTENCE KUMLUK MAH. EFORYE SUD HASANÇA İSAKÇA TULÇA MAÇİN

5 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 8 pagina / sayfa 9 Nasreddin Hoca yı Anma ( ) Onun gülmecelerinde, kaba sofuların ahret le ilgili inançları da önemli bir yer tutar. Fincancı Katırları, Ben Sağlığımda Hep Burdan Geçerdim başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan Ye Kürküm Ye gülmecesi, Hoca nın dilinde, halkın tepkisini gösterir. Nasreddin Hoca nın etkisi bütün toplum kesimlerine yayılmış, İncili Çavuş, Bekri Mustafa, Bektaşi gibi çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır. Bunlardan ilk ikisi saray çevresinin oldukça kaba beğenisini, üçüncüsü de gene halkın, Şeriat ın katılığına karşı duyduğu tepkiyi dile getirir. Bizim Tekir Nerede? Hoca nın canı bir gün etlice bir yahni ister... Kasaba gidip bir okka et alır, eve gönderir. Hoca nın karısı yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Gözü gönlü tok, eli açık olan kadıncağız komşularına yahni ikram eder. Komşular, yemeğin tamamını yiyip bitirir ve dönerler evlerine. 1. sayfadan devam Bütün gün yahni özlemiyle akşamı zor eden Hoca evine döner. İştahla oturur sofraya. Biraz sonra karısı önüne bir tabak bulgur aşıyla bir kaşık koymaz mı? Hoca hiddetlenerek sorar ne olup bittiğini. Efendi, der karısı, Eti bizim Tekir yedi. Bu sözü duyan Hoca sinirlenerek eline bir sopa alır ve Tekir kediyi aramaya koyulur. Bir süre sonra Tekir görünür, bir deri bir kemik... Yürüyecek gücü yok, iskelet gibi... Hoca şaşkın: Hatun, yahnilik eti şu bizim Tekir mi yedi? diye sorar. Karısı da Evet Efendim, o hınzır yedi. diye cevap verir. Bunun üzerine Hoca alır eline el terazisini ve tartar Tekir kediyi... Tam bir okka çeker Tekir. Bunun üzerine karısına şöyle çıkışır. Hoca: Hatun! Şu gördüğün bizim Tekir tam bir okka geldi. Öyleyse, yahnilik et nerede? ªayet et bu ise bizim Tekir nerede? Derleyen: Vildan Bormambet ALLAH İSTEYENLERE VERİR Allahü Teala nın güzel isimlerinden biri de El Mucib dir. O, kendisine yönelip yalvaranların isteklerini verendir. Ne kadar ve neler bağışlarsa bağışlasın hiçbir şeyi eksilmeyen, sonsuz zenginlik sahibidir. Allah kuluna kulundan daha yakındır. Allah ın her zerreye, her noktaya yakınlığı birdir. Onun için ne kadar içten olursa olsun kendisine yalvaranları bilir ve yalvarmalarını işitir. Sözünüzü ister içinizde tutun, ister açıklayın, hepsi birdir. Kalplerindekini O bilir. Hiç bilmez mi onu yaratan? O latif olarak haberdardır her şeyden. ( Mulk. 13,14) Allah isteyeni, istediği şeyi bilir, dilerse lâhza içinde verir, dilerse bir zaman sonar verir, dilerse hiç vermez. Bazen ihtiyaçlarının giderilmesi için şuna buna müracaat etmek niyetinde bulunan bir kulunun ihtiyaçlarını, onun müracaat etmek istediği yerlerin dışından gönderir. Bu suretle o kulunu isteme zilletinden saklar. Bazen de bir insanın dostları, akrabaları, sevdikleri birleşir, onun pürüzlü işlerini düzeltmek, yoluna koymak için elbirliğiyle çalışırlar da hiçbir şeye muvaffak olamazlar. Sonra Allah o işleri başka yollarla halleder, kulunu minnet yükü altında kalmaktan kurtarır. Velhasıl Allah ın her kuluna ayrı bir muamelesi vardır. Bize yaraşan istemektir. Ondan sonra da hakkımızda Hak tan ne muamele zuhur ederse ona memnunlukla râzı ve teslim olmaktır. Vermiyorsa bir hikmeti vardır. Iyiden, kötüden birçok isteklerimiz vardır ki, biri bitmeden diğeri belirir. Yaşadığımız muddetçe bunlar ne biter, ne tükenir. Bizde bu isteklerimizi gerçekleştirmek için çalışır dururuz (ki bu da fiilî duadır). Her arzumuz birtakım sebeplere, sebepler de Mânî ve Mu tî olan Allahu Teala nın iradesine bağlıdır. Allah isteyenlerin isteklerini dilerse verir, o zaman isteyenin tuttuğu sebepler çabucak birbirinr eklenir, kenetlenir, maksat da meydana geliverir. Allahu Teala bazen de isteklerin gerçekleşmesine izin vermez, o zaman isteyenin tuttuğu sebepler kısır kalır, mahsul vermez. Allahu Teala kendisinden bir şey isteyenlerin en zengini, en merhametlisi, en cömerdi, en kuvvetlisi olduğu gibi en hakimidir de. Her işinde birçok hikmetleri vardır. Bu hikmetlerin bazısı anlaşılsa bile, birçokları karşısında insan anlayışı acizdir. Öyleyse vermediği zaman mutlaka bir hikmeti vardır. Zira dünya, hikmet yurdudur, imtihan yurdudur. Örneğin, dua ettiğimiz, istediğimiz husus gerçekleşmiyorsa, belki de onun verilmemesi bizim yararımızadır. Zira Kur an-ı Kerim de belirtildiği gibi: Hoşunuza gitmeyen nice şeyler vardır ki onlar sizing için hayırlıdır. Size hoş gelen nice şeyler vardır ki sizing için şerdir. Allah bilir, siz bilemezsiniz. (Bakara: 216) Veyahut dua ederken adaba riayet etmede kusur etmiş olabiliriz. Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyuruyor ki: Şüpheli şeyleri yiyenin dini örtülü, kalbi kara olur. Haram yiyenin kalbi ölür, dini köhne olur, duası perdelenmiş olur. Demek ki haram lokma duanın kabul olmasına engel teşkil etmektedir. Benim duam kabul olmuyor, neden? Dualarımızın kabul olmasında en önemli faktörlerden biri de batınî dünyamızın temizliğidir. Bunlar hepimizin de bildiği, lâkin hayatımıza geçirmede kusur ettiğimiz hususlardır: günahlara tövbe etmek, tövbede azimli olmak, kalbimizde hiçbir müslüman a karşı kin, hased, kibir, gurur, öfke, hile beslememek, dilimizi yalandan, gıybetten, kalp kırmaktan, koğuculuktan (laf taşımadan) korumak, ahde vefa göstermek, üzerimizde kul hakkı bulundurmamak, tüm insanlara karşı affedici, kusurları örtücü, merhametli davranmak Kullarım, sana Benden sordukları zaman bilsinler ki şüphesiz Ben onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da Benim davetime icabet etsinler. (Bakara, 186) Ve Rabbiniz, Bana dua edin, Ben de sizin davetinize icabet edeyim buyurdu. (Mu min, 60) Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın. (A raf,55) Ister Allah diye dua et, ister Rahman diye dua et. Ikiside Allahu Teala nın esma-i hüsnasıdır. (Isra, 110) O kullarının tövbesini Kabul edip, onların kusurlarını affeden ve ne yaptıklarını bilendir Iman edip yararlı işler yapanların dualarını Kabul eder Onlara kendi fazlından fazlasını da bağışlar. ( Şurâ 25,26) Ersoi Enan Palazu Mare caminin imamı Evvel zaman içinde, Kalbur zaman içinde. Develer tellal iken, Pireler berber iken, Ben banamın beşiğini, Tıngırmıngır sallar iken Bir varmış, bir yokmuş Okulda öğrenci çokmuş, Öğrencilerin arasında, Afacan aklı başında, Altı yaşını bitirmiş Yedi yaşına girmiş, Akıllı bi çocuk varmış Onun adı SERHAN Sakın sözüme şaşmayın, Bana gülerek bakmayın. Masaldaki çocuk benim. Çok gülünçlüdür serüvenim. Çok çalıştım çok yotruldum. Ben canlı bir masal oldum. Girince yedi yaşıma, Neler geldi başıma. İzin verin anlatayım. KÖPRÜ Sevgiye köprü kurduk yavrum., Sevda ile karışık gibi Karanlık geceler içinde Köprüler alışık gibi. Teksin Bilirim teksin Teksin yeºil gözlüm Gözümde, gönlümde, Bırak gitsin, Seven sevsin Ten tene değecekmiş Varsın değsin Dudaklar birleşecekmiş Varsın birleşsin Arasında başında Dudaklarını sıcaklığı duyulacakmış Varsın duyulsun Bedenler kenetlenecekmiş Varsın kenetlensin... Serhan ın Masalı Birer birer tanıtayım. Bir şey bilmiyordum önce, Okula yeni gelince, İki yanıma bakmıştım, Gördüklerime şaşmıştım. Atatürk ümü görünce, Kavuştum büyük sevince. Hemen önünde eğildim. Saygıyla bir selam verdim. Sonra bir kalem aldım, Beyaz tahtaya yaklaştım, Çubuk, simit resmi yaptım. Simite bir sap taktım, Simit elma oluverdi. Öğretmenim aferin, dedi. Elma altına bir yazdım. Aritmetiğe başladım. Daha pek çok çigi çizdim, Çizgi çize çize bezdim. Artık başladım fişlere, Şaştım kaldım bu işlere. Durmadan hep yazıyorum. Durmadan hep okuyorum. Sırt sırta aşarız yavrum, Sırt sırta kahpelik içinde Sevgiye köprü kurduk yavrum, Dirliğin düzenin göçünde. Bir güzel türkü söyle yavrum, Ezgisi karanlığı delsin Unutamaz yavrum kimseler Sen ki tarih kadar güzelsin. Hasretle Canım Vuslat Ne Zaman? Gözlerini gördüm, Ceviz yaprağında, Taş yosununda... Tenin kayısı pembesi, Dudaklar korda, Ölüm hak inanırım da, Ne zaman erecek Gönül vuslata... Havalara yaza yaza, Tahtalara yaza yaza, Defterlere yaza yaza, Canımı çok üze üze, Ödevlere boza boza, Bu işlere kıza kıza, Ezberledim fişlerimi. Bitirdim hep işlerimi. İsterseniz bir deneyin, Okurum ne isterseniz. Yazarım ne söylerseniz. İşte sayın büyüklerim, Pek çok benim emeklerim. Şudur sizlere son sözüm, Çalıştım ak çıktı yüzüm. İğne ile kuyu kazdım. Ama okudum ve yazdım. Ne güzelmiş yazı yazmak. Masal hikaye okumak. Okuyor eğleniyorum. Okuyor öğreniyorum Artık ben okullu oldum. Başarı yolunu buldum. Çok kahpeliğe, bulut gibi Karanlıkları akla yavrum Ben bu ara azalmadayım Al yureğine sakla yavrum! En umarız, zamanlarımda Uzat elini, elimi tut! Dönüºü olmaz yolumuzun Yavrum gayrı dönmeyi unut! Ali Saçıkara (Mecidiye Kemal Atatürk Koleji, Türkçe öğretmeni Mum Işığı Çok geç bu sevdadan dönebilmek için Şimdi seninle dopdolu aynalar Bu özlemli halinde daha da güzelsin... Benim de saçımdan tırnağıma kadar Tutuşan, yanan birşey var her yerimde... Sen, sen, sen... Namık Kemal Yıldız

6 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 10 pagina / sayfa 11 Ortaöğretim Yeniden Yapılandırılıyor Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, ortaöğretimde eğitim-öğretim süresinin 4 yıla çıkarılmasıyla ilgili olarak bakanlık Başöğretmen Salonu nda basın toplantısı düzenledi. Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, ortaöğretimde eğitimöğretim süresinin 4 yıla çıkarılmasıyla ilgili olarak bakanlık Başöğretmen Salonu nda basın toplantısı düzenledi. Tüm genel ve mesleki teknik orta eğitim kurumlarına eğitim ve öğretim yılından itibaren yeni kayıt olacak öğrencilerin, bu okulları dört yılda tamamlayacaklarını açıklayan Bakan Çelik, bu uygulamanın mevcut öğrencileri kapsamayacağını, yeni kayıt olacak öğrencilerden başlamak üzere kademeli olarak hayata geçirileceğini bildirdi. Bakan Çelik, öğrenim süresi hazırlık artı 3 yıl olan genel ve mesleki öğretim kurumlarının öğrenim süresini de sürdürdü: Halihazırda lise birinci sınıfta veya hazırlıkta olan öğrenciler eski statüye tabi olarak eğitim öğretime devam edecekler. Yabancı dil öğretimi ağırlıklı olarak ilköğretimde başlatılacak, 4, 5, 6 ve 7. sınıflarda ağırlıklı olarak verilecektir. AB ve OECD ülkelerinde olduğu gibi, yabancı dili günlük hayatta kullanılabilir kılmak amacıyla interaktif, yani karşılıklı etkileşime dayalı bir yaklaşım esas alınarak öğretim programları ve haftalık ders sayıları belirlenecektir öğretim yılından itibaren 105 okulda (40 ı genel lise) pilot olarak uygulamaya konulan mesleki ve teknik eğitim sisteminin güçlendirilmesi projesi kapsamında uygulanan, 9. sınıf haftalık ders çizelgesinde yer alan ortak öğretim yılından itibaren hazırlık sınıfı olmaksızın 4 yıl olacağını kaydetti. Bakan Çelik, sözlerini şöyle beceriler, bilgisayar ile tanıtım ve yönlendirme dersleri, öğretim yılından itibaren tüm genel liseler ile mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarının 9. sınıfında okutulacaktır. Bakan Çelik, öğrenci alımı, öğretim programları ve yabancı dil öğretimi konusunda birbirinin benzeri olan Anadolu liseleri ile yabancı dil ağırlıklı program uygulayan ve kamuoyunda süper lise olarak bilinen liselerin öğretim yılından itibaren Anadolu Lisesi adıyla tek program adı altında birleştirileceğini söyledi. Halen bu okullara devam eden öğrencilerin statülerinin korunacağını ve mezun oluncaya kadar öğrenimlerini kayıtlı bulundukları okullarda sürdüreceklerini açıklayan Çelik, Birleştirme yalnızca öğretim yılında bu okullara kayıt hakkı kazanan öğrenciler bazında uygulanacaktır dedi. Çelik, fen, Anadolu, Anadolu güzel sanatlar, spor, Anadolu öğretmen ve Anadolu mesleki ve teknik orta öğretim programlarının uygulandığı liseler ile imam hatip liseleri ve Anadolu imam hatip liselerinin yeniden yapılandırılmasında kendi statülerinin göz önünde bulundurulacağını kaydetti. Bu okulların öğrenci alımı ve öğretim programları itibariyle mevcut statülerinin korunacağını belirten Bakan Çelik, bu okullarda da öğretim süresinin hazırlık süresi olmaksızın 4 yıl olacağını bildirdi. Bakan Çelik, mevcut sistemde öğretim süresi hazırlık artı 4 yıl olan bazı liseler ve orta öğretim kurumlarının istemeleri halinde mevcut statülerini uygulamaya devam edebileceklerini de kaydetti. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, liseden sonra bitirme sınavı getirilmesine yönelik bir kararlarının henüz bulunmadığını, bunun düşünce aşamasında olduğunu belirterek, ÖSS müfredatı sonsuza dek bugünkü gibi kalmayacaktır. Görüştüğümüz YÖK yetkilileri, önümüzdeki yıldan itibaren bu muhtevayı ve sınavın bu şeklini değiştirmek üzerinde çalıştıklarını ifade ediyorlar dedi. Bakan Çelik, Liselerin 4 yıla çıkarılmasının, 57. Hükümet döneminde, Talim Terbiye Kurulu nca kararlaştırıldığını, yılında bunun uygulanmasının söz konusu olduğunu anımsatan Bakan Çelik, ancak hükümeti devraldıklarında, fiziki mekan, donanım, dokümantasyon, öğretmen potansiyelleri itibariyle gerekli altyapı çalışmalarının yapılmadığını tespit ettiklerini anlattı.bakan Çelik, bu hazırlıkların yapılmasından sonra, 4 yıllık lise uygulamasının hayata geçirilmesinin daha doğru ve anlamlı olacağını düşündüklerini, bunun üzerine 4 yıla çıkarılması kararını 2 yıl ertelediklerini ifade etti. 4 yıl uygulaması, öğrencilerin ortaöğretime daha az devam etmesi, kız öğrencilerin daha az devam ettirilmesi için yapılmıştır şeklinde bazı yorumlar yapıldığını anımsatan Çelik, bu yorumların kendisini hayrete düşürdüğünü ve üzüldüğünü kaydetti. Çelik, liselerin 4 yıla çıkarılması kararını alma amaçlarını şöyle açıkladı: AB perspektifi bunu gerektiriyor. 3 Ekim de müzakere süreci başlayacak ve bu tarihten önceki en öncelikli konu başlıkları eğitim, bilim, araştırma istatistik gibi konulardır. Biz, bu sürece hazır olmak zorundayız. AB ülkelerindeki uygulamaya baktığımızda, Almanya da 9 yıllık temel eğitimin üzerine 4 yıllık tahsilden sonra üniversiteye gidebiliyorlar. İtalya da bu 9 artı 5, Finlandiya ve Macaristan da 9 artı 3 şeklindedir. Bizim 3 yıllık liselerden mezun olan gençlerimiz, diplomalarının denkliği itibariyle çok ciddi sıkıntılar çekiyorlar. AB ülkelerine gittiklerinde, bir problemleri olmasa bile asgari 1 yıllık telafi programından geçmeleri gerekiyor. Diplomaları kabul edilmiyor. Biz bu denkliği, bu uyumu sağlamak zorundayız. Modüler bir eğitim sistemi getiriyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü kademe sertifikasyon programlarının uygulanması için, mutlak suretle bu 4 yılın olması gerekiyor. Çelik, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü nce, veli, öğrenci ve öğretmenler üzerinde, hazırlık sınıflarının fonksiyonel olup olmadığı, bu sınıflardan gerekli yarar sağlanıp sağlanmadığı yönünde geçen yıl, 25 ilde bir araştırma yapıldığına işaret ederek, araştırmada, ezici bir çoğunluğun, hazırlık sınıfının fonksiyonel, yararlı ve dil öğreniminde faydalı olmadığı sonucunun çıktığını söyledi. Hazırlık sınıflarında yoğunlaştırılmış bir dil programı uygulandığına işaret eden Çelik, öğrencilerin birinci sınıfa başladığında ise dil dersinin neredeyse ortadan kalktığını belirtti. Bakan Çelik, diğer sınıflarda ise üniversiteye hazırlanma telaşı başladığını, bu nedenlerle hazırlık sınıfında görülen dil derslerinin unutulduğunu, edindikleri bilgilerin adeta havaya uçtuğunu kaydetti. Çelik, matematik, fizik, biyoloji ve kimyanın da yabancı dilde okutulmasının esas olduğunu, ancak bu uygulamanın yürümediğini, faydalı da olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: Bu yılın başında aldığımız bir karar var: Bunu, okulların imkan ve tercihlerine bıraktık. Yabancı dil eğitimine çok önem verelim ama yabancı dilde eğitim yapmanın aslında çok da doğru olmadığını, üniversitelerdeki yabancı dilde eğitimin bile çok faydalı olup olmadığının tartışıldığı bir ortamda, bilimsel araştırmalar sonucu biz böyle bir sonuca vardık, bu kararı aldık. Hazırlık sınıfı, bu anlamda bir sıkıntı yaratıyordu. Fen ve matematik dersleri, ilköğretim 8. sınıfa kadar yoğun olarak görülüyordu, 1 yıllık hazırlıkla birlikte öğrenci, bu derslerde bütün bağlarını koparıyor, daha sonraki sınıflarda intibak problemi çekiyordu. Hüseyin Çelik, AB ülkelerinin, hazırlıkta geçen süreyi, lise eğitim süresine dahil etmediğini, bunun da öğrencilerin mağduriyetine yol açtığını vurguladı.liselerde saate varan ders görüldüğünü, bunun da öğrencilerin araştırma yapmasına, kültürel faaliyetlere katılmasına, sosyal aktiviteler içinde olmasına, öğrenmeye dayalı etkinlikler içinde bulunmasına engel olduğunu belirten Bakan Çelik, Yeni müfredatımız, sosyal hayata açık, hayata, mesleğe, yüksek öğretime hazırlamayı devamı 11. sayfada MUTLULUĞUNUZ SONSUZ OLSUN... Insanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş... Hep şikayetçi hep bıkkınmış... Birgün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler... Saklayalım, zor bulsunlar... Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar tartışmaya... Sorun büyükmüº... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü... Kimisi: Everest in tepesine saklayalım demiş, kimisi: Atlas Okyanusu nun dibine demiº. Tac Mahal in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin yenidoğan odası, dondurma kılahı, şarap şişesi.. Sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düºünmüºler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiº... Derken meleklerden biri: İÇLERİNE SAKLAYALIM demiş... Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!!! İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış... Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor.kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk... Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde... Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun... Siz dışını boşverin, içine bakın... Ortaöğretim Yeniden Yapılandırılıyor 10. sayfadan devam esas alıyor. Bunu yapabilmemiz için haftalık ders programlarını seyreltmemiz gerekiyor. Haftada, saat yerine, belki saat ders olması lazım. Onun dışında kalan boş saatlerde, elbette öğrencileri başı boş bırakmak, kendi haline terk etmek söz konusu değildir diye konuştu. Çelik, öğrencileri, sosyal sorumluluk, sportif, kültürel aktiviteler anlamına gelebilen, onları sosyal hayata hazırlayan diğer etkinliklerle bu sürecin doldurulacağını söyledi. Çelik, liseden sonra bitirme sınavı getirilmesine yönelik bir kararlarının henüz bulunmadığını, bunun, düşünce aşamasında olduğunu bildirerek, şunları kaydetti: Bu, lise diploması vermeye yönelik bir sınav olmayacaktır. Birçok gelişmiş batı ülkesinde üniversite sınavının önünde, bir anlamda olgunlaşma sınavı anlamına gelebilecek sınavlar var. Bunlar, öğrencilerin lise tahsili boyunca bilgilerini ölçmeye yöneliktir. Böylelikle öğrencinin, okula bağlanmasını, okulu terk ederek, dershanelere gitmesini de bir çapta önlemiş olabileceğini düşünüyoruz. Tabii ki ÖSS müfredatı da sonsuza dek bugünkü gibi kalmayacaktır. Görüştüğümüz YÖK yetkilileri de önümüzdeki yıldan itibaren bu muhtevayı ve sınavın bu şeklini değiştirmek üzerinde çalıştıklarını ifade ediyorlar. Eğer değiştirilmezse, ÖSS nin ortaöğretim kurumlarını olumsuz etkileme süreci devam edecektir. Bu da Türkiye nin çok büyük zararına olacaktır. Biz buna yasal olarak da müdahale ederiz. Çelik, 3 yıllık eğitim yapan okulların oranının yüzde 74 olduğuna dikkati çekerek, bu okulların üniversiteye girme oranının ise yüzde 1-7 arasında değiştiğini ifade etti. Bakan Çelik, Bu uygulamamızla birlikte, yüzde 74 lük okullarımızın kalitesini yukarı çekmeyi hedefliyoruz. Bu kesimi, çok daha iyi bir konuma getirme çabasındayız.bu değişikliğin en büyük faydası bu olacaktır dedi. Derleyen: Vildan Bormambet Yaşanmış Bir Öykü Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor. Çok eğleniyor, birkaç biraz içiyor. Partide tanıştığı bir kız ondan çok etkilenmiş görünüyor ve onu başka bir partiye davet ediyor. Hemen kabul ediyor ve diğer partinin gerçekleştiği yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlaşıldığı üzere birileri buna uyuşturucu veriyor (hangi uyusturucu olduğu blinmiyor). Daha sonra bu genç uyandığında içi buzla doldurulmuş bir küvette çırılçıplak olduğunu anlıyor. Hala içkinin ve uyuşturucunun etkisinde olduğunu hissediyor ve etrafına baktığında yalnız olduğunu anlıyor. Etrafına bakıyor göğsünde rujla yazılmış bir kağıt olduğunu fark ediyor. Kağıtta söyle yazıyor: 112 yi ara yoksa öleceksin!. Küvetin yakınında bir telefon görüyor ve hemen 112 yi arıyor ama nerede olduğunu, ne içtiğini, kimlerle olduğunu bilmediğini söylüyor. Öperatör hemen ona küvetten çıkmasını ve bir aynanın karşısına geçmesini söylüyor. Genç, göğsünde hiçbir anormallik görmüyor ama operatör sırtına bakmasını söyleyince sırtında 2 tane büyük yarık olduğunu fark ediyor. Bunun üzerine operatör, onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansı beklemesini söylüyor.hastanede yapılan incelemeden sonra, onun 2 böbreğinin çalınmış oduğu anlaşılıyor. Her bir böbrek karaborsada dolar ediyor (gencin bundan haberi yok tabii). Daha sonra anlaşıldığına göre: 2. Parti tamamen sahte, bu işe karışan insanların çok iyi tibbi bilgileri var ve verilen uyuşturucu eğlence amacını içermiyor. Şu anda bu genç hastanede, onu yaşamda tutan bir alete bağlanmış durumda ve hala dokularına uygun bir böbrek bekliyor. Profesyonellerle çalışıyor. Büyük şehirlerde aktif durumda çok böyle grup olduğu biliniyor New Orleans, New York ve bir söylentiye göre Istanbul ve Ankara da da faaliyet gösteriyor. Bu mafya çok iyi örgütlenmis ve finanse edilmiş 112 bu suçu artık tanıdığından dolayı, kişileri hemen aynaya yönlendirerek, olayın boyutunu anlamaya çalışıyor. Lütfen bu hikayeyi tanıdığınız herkese anlatınız, bu herkesin başına gelebilir. Hukuk fakültesinde okuyan bir arkadasimdan dün bir çay muhabbeti esnasında bunu dinledim: Sultanahmet civarında bir çay bahçesinde oturuyormuş. Bir çay söylemiş.yan masaya iki adam oturmuş ve onlar da çay söylemişler. Çaylar gelmiş, çayı 2 adama uzatan garsona, adamlar yok demişler, delikanlıya ver, daha önce geldi kendisi. Delikanlıyla yok, siz için vs. Gibisinden ufak şakalaşmalar olmuş. Çaylar yudumlanırken 2 adam yemekte oldukları bisküvilerden delikanlıya uzatıp buyurun,alın demişler.delikanlı da kıramamış ve bir kaç tane alip yemiş. Daha sonra otobüsüne binmek için oradan kalkmış.otobüse bineceği sırada uykusu gelmeye başlamış, etrafina baktığında çay bahçesindeki adamların kendisini izlediğini farketmiş ve telaşa kapılmış. Çoğu kimsenin bildiği, hukuk fakültesi ögretim üyelerinden birinin de anlattığı bir 911 vakası aklına gelmiş:böbrekleri çalınan birisi. Her neyse... Hemen kendisini alması için arkadaşına telefon etmiş. Arkadaşı gelmiş ve hastaneye gitmişler.doktorun sözleri: eğer eve gitmiş olsaydın bir daha uyanamazdın. Çünkü sana verilen uyku ilacı dozaji oldurucu düzeyde! bence mümkün olduğu kadar forward edelim!!!!!!!!!!!!!!!!!

7 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 12 pagina / sayfa 13 Dreptul musulman urmare din pagina 4 alţi conducători turci în restul Orientului (în Afganistan în sultanatul din Delhi), precum şi dinastiile mongole începând din secolul al XIII-lea. Dihotomia între guvernarea ideală şi legea neiertătoare a exercitării sale nu împiedică instituţiile politice şi administrative ale lumii musulmane să ajungă, în anumite epoci şi aproape în toate regiunile islamului, la un grad de sofisticare şi de eficacitate cu totul remarcabil. După ce mongolii au răsturnat Califatul din Bagdad (1258), mamelucii instalează la Cairo pe ultimul abbasid, pentru a le legitima puterea, însă nu şi pentru a le revigora instituţia califatului. Stăpâni ai Egiptului din 1517, sultanii otomani aduc pe descendentul dinastiei abbaside la Istanbul pentru a i-şi asigura stapânirea ultimului vestigiu din moştenirea Profetului şi stfel ei se feresc să revendice în mod oficial califatul pentru a evita răscoalele in rândul popoarelor musulmane supuse sau tributare dar care socoteau propriile lor familii domnitoare, deci partea cea mai reprezentativă din elita autohtonă drept urmaţe ale moţtenirii Profetului, dublate de cele mai multe ori de susţinerea unei legaturi dinastice pe linie de sânge (familia regală din Maroc,din teritoriile din Algeria Sahariană ţi nu numai). Către 1750, se răspândeşte zvonul că, în secolul al XVI-lea, ultimul abbasid ar fi lăsat moştenire otomanilor funcţia de calif. Acest titlu le este de altfel recunoscut de majoritatea musulmanilor sunniţi, pentru că otomanii reprezen-tau cea mai formidabilă putere musulmană şi s-au dovedit apărători sinceri şi propagatori ai islamului ortodox,dar puternic contestat de către ramura shia, chiar ţi in momentul în care armatele otomane erau în razboi direct cu Iranul, iar tratatatele de pace stipulau direct succesiunea otomană la rangul de calif al comunităţii musulmane. Acesta a fost abolit abia in 1924 de catre marele om politic Mustafa Kemal Ataturk, fondatorul statului modern turc si chiar a unui intreg curent politic diferit de orientarea islamistă a fostei elite otomane si anume Kemalismul, coloana vertebrală a stabilităţii Republicii Turcia şi a intregii zone lumii turcomane.3.formarea primelor elite De-a lungul istoriei politice musulmane, spre deosebire de evoluţiile în curs în Europa medievală şi apoi a Renaşterii, când apare o burghezie precum şi categorii sociale recunoscute ca atare, statul musulman nu recunoaşte nici o reprezentativitate instituţională nici indivizilor, nici grupurilor constituite, în aşa fel încât unii istorici occidentali au putut să afirme că, în islam, puterea politică n-a fost aproape niciodată emanaţia sau expresia societăţii musulmane. De fapt, nici organizaţiile profesionale, grupate în corporaţii strâns supravegheate de stat, nici colegiile teologico-religioase (madrasa), care au aproape monopolul învăţământului, nu se bucură de un statut propriu. Chiar clasele superioare sunt la dispoziţia capriciilor puterii absolute şi nu au nici o reprezentativitate proprie. Până m epoca modernă, această situaţie a constituit o frână pentru iniţiativă şi spiritul întreprinzător. Oraşele n-au câştigat niciodată statutul comunal sau privilegiile unor oraşe libere din Europa medievală. Într-un sistem în care conducătorul este păstorul iar supuşii turma (rayya), a cărui politică încearcă să păstreze şi să consolideze mai degrabă decât să evolueze, nici o contrapondere a puterii absolute nu se schiţează, iar ideea de cetăţenie nu există. Critica, întotdeauna din perspectiva legitimităţii religioase a suveranului în calitatea sa de imam al comunităţii, este făcută de ulemale, de jurişti şi de intelectuali ai epocii clasice (secolele XI-XIV) precum Al-Ghazali şi Ibn Khaldun dar ale caror întrebările lor ajung rareori să pună în cauză despotismul politic, lucru care le-ar fi adus cu siguranţa execuţia in condiţii uşor de imaginat. Modelul statului clasic musulman durează de douăsprezece secole, cu mici modificări, susţinut de consensul comunitar, noţiune fundamentală a dreptului musulman. Imperiul otoman duce sistemul imperial la apogeul său (secolele XV-XVII). La sfârşitul secolului al XVII-lea şi în secolul al XVIII-lea, în faţa decadenţei evidente a imperiului, cei mai eminenţi istorici, precum Kociu Bey sau Katib Celebi, încearcă să propună soluţii pentru a trece la restaurarea unui trecut glorios. Trebuie aşteptate reformele otomane (tanzimat), la mijlocul secolului al XIX-lea, inspirate în mare parte de puterile europene şi fondate pe concepte şi o practică politică noi, apoi pe reflexia adesea fecundă a reformiştilor musulman din aceeaşi epocă, pentru a se deschide o adevărată dezbatere asupra problemelor guvernării. Tot de la început găsim în islam şi o anumită formă de parlament,numit diwan sau divan, organizare ce a fost preluata de la imperiul sasanid,având totodată şi o origine lexicala araba dawwana - a consemna - cuvânt ce este şi la baza cuvântului întâlnit des în limbile latine şi anume douane sau vamă. În statul musulman clasic administraţia era divizată în departamente specializate numite diwanuri, cu o importanţa mai mare sau mai mică, după cum sunt diwan al-rasa il (al cancelariei), diwan al-jayş (adevărat minister al apărării ce se ocupa cu înarmarea, recrutarea, pregătirea trupelor statului musulman ), şi diwan al-mal (echivalent cu ministerul finanţelor din zilele noastre,ocupat mai ales cu străngerea impozitelor ce asigurau veniturile imperiului sau organizării statale respective). Totodata pe langă aceste departamente de o importanta capitala, mai existau si departamente care se ocupau de sanatatea populatiei, sau cel care se ocupa de cadastru ţi impozitele funciare (diwan al-kharaj), domeniu dus aproape de perfecţiune in Imperiul Otoman sau in Imperiul Mogul,putand rivaliza de la egal la egal cu cele europene. Rolul sau de consiliu a fost cel mai bine oglindit incepand cu domnia sultanului otoman Soliman Magnificul ( ), cunoscut de istorici otomani mai mult sub numele de Soliman Kaninu (Legiuitorul) de cand divanul având sediul in palatul Topkapâ preia conducerea treburilor de zi cu zi ale imperiului sub presiuna noi elite de origine greco-armene, trecută la Islam pentru a avea mai multe avantaje economico-politice. De asemenea in acest moment incepe declinul fostei elite de origine militară turcomană, apărand aceasta nouă elită cu rădăcini creţtinoiudaice, proces simţit din plin prin inceprea decăderii imperiului in fata atacurilor concentrate ale Rusiei si al altor puteri europene ce vroiau rezolvarea in folos propriu a aţa zisei probleme orientale. Înfrângerile succesive conving o parte a elitelor musulmane din secolul 19 că lipsa unor reforme, sub orice formă va duce la distrugerea statelor musulmane, în special al Imperiului Otoman. Ţocul cuceririi definitive ţi mai ales al desfinţării statului mogul a dus la o adevărată criză a elitelor în lumea musulmană, iar nevoia de schimbare a impulsionat miţcarea reformistă musulmană în secolul al XIX-lea, atunci când lumea musulmanâ cade pradă expansionismului - colonial şi economic - al puterilor europene, şi când viaţa intelectuală se afla de multă vreme în stare de stagnare, se ridică voci care preconizează reforme în Imperiul otoman şi în Egipt. Aici mişcarea are un oarecare succes refoemele sunt introduse oarecum brutal de către Mehmet Ali şi continuate de către succesorii săi prin adoptarea unor metode europene în conducerea treburilor statului. Reformele promovate de către sultanul otoman Abdul-Medjid 1 merg în acelaşi sens, în-cepând cu anul 1839, înainte ca primul-ministru tunisian (otoman) Khair Eddin să promulge, în 1861, primul cod de guvernare modern în lumea musulmană. Voinţa de reforma a vizirului turc Midha- Paşa,reprezentant de frunte a unei noi elite naţionaliste turce,elită ce va da naţtere la guvernul Junilor Turci ţi după primul rzboi mondial la un stat turc modern, întâlneşte o sălbatică opoziţie. Absolutis-mul puterii face, totuşi, să eşueze aplicarea Constituţiei prevăzută de reorganizările otomane (în turcă, tanzimat) ( ). Acest vânt de modernizare legat de renaţterea (nahâ a) culturală arabă atinge şi religia, o dată cu apariţia mişcării reformiste care ia numele de salafiyya, de la termenul arab care desemnează antecesorii, însemnând primele generaţii de musulmani, către care moderniştii îşi întorc privirea. 0 tendinţă reformistă ultrarigoristă şi arhaizantă, wahhabismul, sa impus prin forta armelor în Arabia din secolul al XVIII-lea,răspândirea ei putând la un moment dat fiind oprită doar de armatele unite otomano-egiptene la începutul secolului XIX. Prof. Ervin Ibraim TARİHİ SÜREÇ İÇERSİNDE ROMANYA DAKI MÜSLÜMANLAR Romanya nın Fiziki Yapısı Romanya, Avrupa nın Güney - Doğusunda bulunmaktadır. Yüzölçümü km (2). Komşuları Güney de Bulgaristan; Tuna Nehri; Eski Yugoslavya; Batı da Macaristan; Kuzey de Ukrayna; Doğu da Moldovya; Karadeniz dir. Iklimi bölgelere göre değişmektedir. Nüfusu dir. Nüfusun çoğu romen halkı tarafından oluşmaktadır. Romenler, latin ırkından olmalarına rağmen hristiyan ortodoks mezhebine mensupturlar. Konuştukları dil romence dir. Romanya da yaşayan ve romen vatandaşı olan tatar türkleri ve türkler civarındadırlar. Genel nüfusun %0,3 teşkil etmektedirler. Ayrıca ülkemize ticaret amacıyla gelen Türkiye den ve değişik arap ülkelerinden gelen müslümanlar da mevcuttur. Islam ın Romanaya daki Tarihi Süreci Romanya da müslümanlar genel olarak Dobruca bölgesinde yaşamaktadırlar. Dobruca, Karadeniz kenarından başlayıp Tuna nehrinin Karadeniz e döküldüğü Sulina (Sünne) kasabasına kadar uzanan geniş bir alanın adıdır. Dobruca da iklim olarak karasal iklim hakimdir. Güney kesiminde kışları oldukça yumuşak geçmektedir. Dobruca nın osmanlı hakimiyetine girdiği tarih kesin olarak verilmemektedir. Yapılan araştırmalara göre, 1241 yılında pek çok bölge olduğu gibi Dobruca da Moğol istilasına uğramıştır. Işte bu yıllarda Selçuklu türklerinin Balkanlara ve Dobruca ya geçtilerini görüyoruz.selçuklu Sultanı II. Izzedin Keykavus Moğollara yenilmiş, yenilgiden sonra adamları ile birlikte 1263 lı yıllarda Bizans imparatorluğuna sığınmıştı. Bizans imparatoru VIII. Mihai Paleologus Sarı Saltuk un da aralarında bulunduğu bir grup türkü Kuzey Dobruca bölgesine yerleştirmiştir. Anlaşılacağı üzere Romanya ya Islam ın yayılmasına vesile olan Sarı Saltuk tur. O tarihten günümüze kadar Romanya ve özellikle Dobruca bölgesinde Islam var ola gelmiştir. Dobruca bölgesi Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra, bölgedeki şehir, köy, kasaba gibi isimler tükçeleştirilmiştir yılından sonra, Osmanlı buradaki hakimiyetini kaybedince, bölgedeki şehir, köy, kasaba gibi isimler romenceleştirilmiştir. Ama yinede günümüze kadar Babadağ, Mecidiye, Sarıköy, gibi bazı isimler korunmuştur. Dobruca nın müslüman türk hakimiyetine girmesiyle, bölgede islam eserlerinin meydana getirilmesi ve islam ın yayılması hız kazanmıştır. Osmanlının çekilmesinden sonraki ideolojik siyasi tahribe ve bölgede yaşanan savaşlara rağmen bugün hala bütün Balkan ülkelerinde özellikle Dobruca bölgesinde de Türk islam kültür mirasının eserleri ve izleri görülmektedir. O dönemde yapılan camii, türbe gibi eserler varlığını koruyabilmişler, orijinal sanat ve mimari eseri olarak Romanya daki Türk kültür mirasını günümüzde de yaşatmaktadırlar. Dobruca bölgesi 500 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Osmanlı dan günümüze, Babadağ ilçesinde bulunan Sarı Saltuk Baba Türbesi, Gazi Ali Paşa türbesi ve Isakça da bulunan Ishak baba türbeleri bulunmaktadır. Ayrica Bükreş ve Ibrailde 2 şehitlik bulunmaktadır. Osmanlı dan günümüze tarihi eser olarak daha çok camiler miras kalmıştır. Camilerin bazıları Köstence Hünkar, Kral, Mangalya Esmahan Hatun camiyi, Mecidiye,Harşva, Babadağ Gazi Ali Paşa camiyi, Tulça, Isakça gibi camiler romen hükümeti tarafından tarihi eser olarak kabul edilmektedir lü yıllarda Dobruca nın tamamında 238 kadar cami bulunuyordu. Günümüzde ise Romanya da 75 camii bulumaktadır. Bunlardan 52 camimiz faaliyettedir. Bu camilerimizde 60 imamımız görev yapmaktadır.ayrıca T.C. Diyanet Işleri Başkanlığı tarafından gönderilmiş 5 din görevlisi, müftülüğümüz tarafından atanan imamlarımız ile birlikte tarihi camilerde görev yapmaktadırlar. Müftülüğe bağlı din görevlilerinin maaşları Romanya devletince asgari ücret olarak karşılanmaktadır. Görevlilerimizden 17 si eski Mecidiye Medresesi, 35 I Mecidiye Kemal Atatürk Lisesi mezunu, 3 ü Türkiye IHL mezunu, 5 de Suudi Arabistan mezunudur. Dobruca türklerinin en eski teşkilatlarından biri müftülüklerdir. Osmanlı döneminden itibaren varlığını sürdüren müftülükler, Dobruca nın romen hükümetine geçmesiyle de devam etmiştir. Günümüzde Romanya da musulmanları temsilen Köstence de Romanya Müslümanları Müftülüğü bulunmaktadır. Müftü imamları, din dersi öğretmenleri müslüman mezarlıkları ve müftülüğe ait taşınmaz maların bakımı ve korumasını sağlamak; imamlara hizmet içi eğitim kursları düzenlemek gibi görevleri vardır. Müftüler 23 kişiden oluşan Islam Şurası tarafından seçilmektedir. Ayrıca T.C. Köstence Başkonsolosluğu bünyesinde T.C. Diyanet Isleri Baskanligi tarafindan görevlendirilen Din Hizmetleri Ataşeligi ve ataşeliğe bağlı 5 din görevlisi bulunmaktadır. Müftü devlet kanunlarına ve islam kurallarına uymakla mükelleftir. Dobruca da müslüman topluluğun eğitim kurumu olan Babadağ Medresesi 1610 yılanda kurulmuştur. O dönemde Gazi Ali Paşa tarafından karışılanan medresenin masraflari 267 yıl kesintisiz eğitim ve öğretime devam edilmiştir yılları arasında 12 yıl kesintiğe uğramıştır. Babadağ medresesi romen eğitim kurumu olarak kabul edilmesi üzerine 1889 tarihinde medresede eğitim tekrar başlamıştır. 9 kasım 1891 tarihinde çıkarılan bir kararnameyle, Babadağ daki eski medresenin yerini Müslüman Semineri almıştır. Böylece Seminer Romen Dinler Bakanlığı kontrölü altına girmiştir. Babadağ daki mederese 1901 yılına kadar devam etmiştir.bu bölgede türk islam nüfusunun azalması dolayısıyla, 1901 yılında medrese Mecidiye ye nakledilmiştir. 17 Ağustos 1904 tarihinde Mecidiye medresesi ile ilgili olarak yeni bir Nizamname kabul edilmiş olup, bu yeni düzenlenmeye göre okulun eğitim süresi 8 yıl olarak tespit edilmiştir. Eğitim sonunda öğrenciler, özel bir komisiyon huzurunda, mezuniyet sınavına tabi tutulmaya başlamıştır. Mezuniyet diploması alanlar, gerek imam Hatiplik ve gerekse türkçe öğretmeniliği yapma hakkını kazanmış oluyorlardı. Diğer taraftan, önemli husulardan biri de medreseden mezun olanların, romen öğretmen liseleri mezunları ile aynı haklara sahip olamaları idi yılından sonra Mustafa Kemal Atatürk ün T.C. gerçekleştirmekte olduğu seri inkılaplar, Mecidiye medresesinin de moderneleşme sürecini büyük çapta etkilemiştir. Nitekim burada da yeni türk alfabesi kabul edilmiş, öğrenciler Avrupa tarzında uniforma kullanılmaya başlanmış ve ihtisasla ilgili derslerin yanısıra yabancı diller eğitimine de yer verilmiştir.böylece, Mecidiye medresesi uzun müddet takdire şayan bir Türk - Islam merkezi devamı 14. sayfada

8 - Iulie / Temmuz 2005 pagina / sayfa 14 pagina / sayfa 15 TARİHİ SÜREÇ İÇERSİNDE ROMANYA DAKİ MÜSLÜMANLAR olarak tanınmıştır. Lakin 1948 yılından sonra yeni bir eğitim inkilabının uygulanmaya başlanmasıyla Mecidiye Medresesi tavsiye edilme sürecine sokulmuş ve 1967 yılında kendiliğinden kapanmıştır. Ancak, 1989 yılında sonra 1992 yılında ilahiyat eğitimi yeniden başlatılmış olup yine Mecidiye kasabasında olan romen bir lise dahilinde iki yıl kadar devam etmiştttir. 13 temmuz 1995 e kadar imzalanan Romen Türk protokolü gereğince, o güne kadar yalnızca ilahiyat eğitimi veren okul artık yeni bir isimle ve pedagoji bölümünün de ilavesiyle Kemal Atatürk Ilahiyat ve Pedagoji Lisesi olarak açılmış, 2000 yılında da bir değişiklik yapılarak ismi Mecidiye K. Atatürk Ulusal Koleji olmuştur. Mevcud bina, daha önce yatılı öğrencilerin barındığı öğrenci yurdu iken, lisenin Mecidiye de açılması üzerine müsait bir bina olamadığı için söz konusu yurt binasının onarımı 28/07/1995 tarihli sözleşme ile T.C. Diyanet Vakfı tarafından $ ödenerek yaptırılmıştır. Ayrıca, okulun demirbaş eşiyası ve tefrişi için de $ harcama yaılmıştır. 18 Nisan 1996 tarihinde o dönemin T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ile Romanya Cumhurbaşkanı Sayın Ion Iliescu tarafından açılışı gerçekleştirilmiştir. Okulumuzda, protokol gereği Türkiye den 3 türkçe, 3 din kültürü olmak üzere 6 öğretmen görev yapmakta ve din kültürü öğretmenlerinden biri aynı zamanda müdür yardımcılığı görevini yürütmektedir.okulumuz 13 yıllık olup ilk, orta ve lise bölümlerinden oluşmaktadır öğretim yılı itibari ile 259 öğrenci eğitim ve ögretim görmekte ve bunların 83 yatılıdır. Bu öğrencilerin yeme ve içme gibi hertürlü ihtiyaçları T.C. Diyanet vakfı tarafından karşılanmaktadır. Okulumuz, Romanya da yaşayan müslüman azınlıkların din ve dil eğitimi ile imamlık ihtiyacının karşılanması amaçlandığı için diğer romen okullarından farklı olarak pedagoji ve teoloji bölümleri bulunmaktadır. Böylece din dersleri ve anadil türkçe dersleri de okutulmaktadır. Türkçe ve din dersleri türkçe olarak Türkiye tarafından gönderilen öğretmenler tarafından okutulmakta, diğer bütün dersler ise romence olarak romen tarafınca görevlendirilen öğretmenlerce okutulmaktadır. Okulumuzdan mezun olan öğrencilerimiz romen liselerinden mezun olan bütün öğrencilerin haklarına sahiptirler. Ayrıca, ilk ve orta okul bölümlerinde türkçe ve din dersi öğretmeni olabilmekte, ilahiyat bölümünü bitiren öğrencilerimiz de imamlık yapabilmektedir yılı itibari ile okulumuzdan toplam 210 öğrenci mezun olmuştur. Bu öğrencilerden 35 i Dobruca camilerinde imam - hatip olarak görev yapmaktadırlar. Bir kısmı çeşitli okullarda anadil türkçe ve din dersi öğretmenliği yapmaktadırlar. Ayrıca mezunlarımızın bir kısmı da Ovidius Universitesi Kemal Atatürk kolejine devam etmektedirler. Diğer bir kısmı ise, Romanya da, Türkiye ve diğer bazı ülkelerde çeşitli fakültelerde okumakta bir kısmı da iyi türkçe konuştukları için ve güven telkin ettikleri için Türk Iş adamlarının yanında çalışmaktadırlar. Ovidius Universitesi ne bağlı Kemal Atatürk kolejine 60 öğrenci devam etmektedir. Romanya da Din ve Dil Eğitimi Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Dobruca bölgesinde eğitimin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Tarihi açıdan Dobruca bölgesinde eğitim, iki önemli döneme ayırabiliriz. Bunlardan birincisi osmanlı dönemi, diğeri ise Romen idaresi altında geçen dönemdir. Romen idaresi altında geçen eğitim dönemini Komunizm dönemi öncesi eğitim; Komunizm döneminden sonra günümüze kadar eğitim dönemleri olmak üzere iki ayrı dönemde inceleyebiliriz. Dobruca bölgesinde Türk hakimiyetinin kurulduğu XIV. ve XV. asırlarda başlamakta ve 1878 yılına kadar devam etmektedir. Ikinci dönem yani Romen dönemi ise 1878 yılından başlayıp 1945 yılına kadar komunizm dönemi öncesi eğitim yılları arasında komunizm dönemi eğitimi 1990 dan günümüze kadar komunizm döneminden sonraki eğitim Yukarıda bahsetiğimiz dönemlerde eğitim sisteminde meydana gelen değişiklikleri aşağıdaki şekilde irdeleyebiliriz. Eğitimin dini yönü ağır bastığı dönem: Bu dönemde konuşma dili türkçe olmasına rağmen yazı dili Arapça / Osmanlıca dır. Bu durum, Osmanlı devletinin Dobruca bölgesinde hakimiyeti elinde bulundurmasından 1512 yılına kadar devam etmiştir. Laik modern eğitim ve öğretimin eski eğitim üsüllerine oranla arttığı ve hakim konuma geldiği dönem: bu dönem yılları arasında yavaş yavaş medrese eğitimine son verilmeye başlandıği dönemdir. Din derslerinin tamamen yasaklanıp sadece pozitif derslerde eğitimin yapıldığı dönem: bu süreç, 1948 yılında başlayıp 1959 yılına kadar devam etmiştir. Eğitim reformundan (1948) hemen sonra Romanya da Türkçe okul ve öğrenci sayısı artmıştır. Yine bu dönemde çok sayıda okul kitapları basılmıştır. Türkçe ve din eğitimi ve öğretimi veren okulların tamamen kapatıldığı dönem: 1967 yılından 1989 yılına kadar devam eden söz konusu dönemde türkçe ve din eğitmi veren okullar tamamen kapatılmıştır. Komunizm dönemi öncesi eğitim ve öğretim sıkıntılı ve zor günler geçirmiştir. Ancak buna rağmen bilinçli insanların sayesinde söz konusu sıkıntıların dile getirilmesi, çözüm için mücadele verilmesi takdir edilecek bir durumdur. Gerçekten sonraları eğitimin düzeyinde oldukça gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır. Ancak bu sefer de komunizm yönetimin iktidara gelmesiyle söz konusu gelişme duraklamış, hatta gerilemiştir. Romanya da komunist rejimi iktidara geçtikten sonra o ana kadar bölgede yaşayan Türklere uygulanan ve onlar için çıkarılan kanunları feshetmişlerdir. Aslında komunist yönetimin tek amacı, anadilde eğitm veren okulları kapatmak ve anadilde konuşmayı engellemekti. Çok geçmeden yavaş yavaş planlı bir şekilde takip ettiği uygulamalar ile bu amacına da ulaşmıştır. Yani Türk okullarına son verilmiştir. Türkçe artık okullarda ve resmi dairelerde değil, aile içerisinde konuşulur hale gelmiştir.hatta zamanla toplu ulaşım araçlarında, sokakta, iş yerinde, kutlama ve törenlerde bile Türkçe ve Tatar lehçesi konuşulmaz, duyulamaz olmuştur. Türkler, komunist rejiminin baskısından korktukları için anadilleri türkçeyi konuşmaktan çekinir, korkar hatta utanır duruma düşmüşlerdir. Romanya, komunist rejimden önce krallık döneminde türklere gerçekten dostça davranmıştır. Bu dönemde (kırallık) diğer azınlıklarda olduğu gibi türklerde ana dillerinde serbestçe eğitim görmüşlerdir. Tıpkı Romanya nın devamı 15. sayfada TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE ROMANYA DAKİ MÜSLÜMANLAR demokrasiye geçtiği yıldan şu ana kadar olduğu gibi. Komunist yönetim döneminde yapılan bu haksız uygulama, bugün söz konusu değildir. Gerçekten ülkemiz 1989 yılında demokrasiye geçtikten sonra her alanda önemli atılımlarda bulunarak azınlıkların hak ve hukukuna riyayet etmektedir. Ancak komunist dönemde yapılan bu uygulama, okulda türkçe okumayan, evinde, sokakta romence konuşmak zorunda kalan, türkçe gazete, dergi, kitap görup okumayan türklerin ve çocuklarının dillerini unutmasını bereberinde getirmiştir. Bugün Türkçe konuşmakta zorlanan Kırım ve anadolu Türkleri, bunu sebebini komunist yönetimin uygulamarına bağlamaktadır. Bu dönemde din eğitimi ve dini hayat en kötü dönemini geçirmiştir. Bu da komunizmin dine bakışından kaynaklanmaktadır. Bu dönemde Müftülüğün dışında, Mecidiye semineri gibi diğer dini kurumlar kapatılmıştır. Romanya nın demokrasiye geçmesiyle birlikte 1991 yılında Romanya anayasası doğrultusunda Romanyada ki Türk-Tatar azınlığı tekrar ana dilde eğitim hakkını elde etmiştir.bundan sonra Türkçe ve din eğitimi çalışmaları başlamıştır.romanyada din ve dil eğitimi şu an üç yerde verilmektedir.birincisi Mecidiye Seminarı nın devamı olarak açılan Mecidiye Kemal Atatürk Lisesi,diğeri ise Ovidius Üniversitesine bağlı Kemal Atatürk Koleji ve romen okullarıdır. Yukarıda Mecidiye Kemal Atatürk Lisesi ve üniversiteye bağlı kolej hakkında gerekli bilgiler verilmiştir. Romen yasalarına göre din derslerinin organizesi ve yürütülmesi Türk Müfettişliği ile müftülüğe verilmiştir. Müftülük Mecidiye Kemal Atatürk Ulusal Koleji nde Türkiye den görevli din dersleri öğretmenleriyle birlikte Romanya sosyal ve kültürel hayat içindeki dini ihtiyaçlar göz önüne alınarak bir program hazırlamıştır. Türkiye den getirilen temel dini bilgiler kitabı ile yine Türkiye de okullarda okutulan din dersleri kitapları yardımcı kitaplar olarak kullanılmaktadır.bununla birlikte öğretmenler başka yerlerden edindikleri kitaplardan da istifade etmektedirler. Öğrenciler yeterli derecede türkçe bilemediklerinden dersleri anlamakta zorluk çekmektedirler ve dersler daha çok romence anlatılmaktadır. Din ve dil dersi öğretmenlerinin, öğrencilerin özellikleriyle ilgili problemlerin yanında müslüman çocukların bulunduğu okullarda sayı yetersiz olduğundan sınıf oluşturma gibi problemlerlede karşılaşmaktadırlar. Dolayısıyle bazı öğretmenler haftada en az iki veya daha fazla okulda görev yapmak mecburiyetindedirler. Romen devleti imamların maaşlarını ödediği gibi din ve türkçe dersi öğretmenlerininde maaşlarını karşılamaktadır. Romanya da Kültürel Faaliyetler ve Birlikler Demokrasiye geçmesiyle birlikte Romanya daki müslümanlar kültürlerini korumak için birlikler kurmuşlardır. Başlıca birlikler şunlardır: Romanya Türkleri Demokrat Birliği Birlik 1 Şubat 1990 yılında Köstence de kurulmuştur. Merkezi Köstencededir. Birlik, Romanya vatandaşı Türk azınlığını temsil etmek üzere kurulmuştur. Amacı anayasaya göre insan temel hak ve hürriyetlerini göz önünde tutmak, etnik kimliği, özellikle dil, kültür ve dini varlıkları korumak, Romen-Türk dostluk ilişkisini korumak ve geliştirmek, birliğe ait veya birliği temsil eden vakıf mallarını korumak, azınlığın geçmişini yansıtan tarihi yapıları muhafaza etmek, dini inançların yerine getirilmesini sağlamak ve azınlığa sosyal açıdan destek olmaktır. Bunların dışında Türk toplumu için konferanslar, sempozyumlar, film, müzik, şiir geceleri düzenlemek, sanat sergileri açmak, tiyatro, türkü ve dans gösterileri sahnelemek, spor ve turizm gibi etkinlikler düzenlemek,nevruz ve hıdrellez şenlikleri düzenlemek, T.C Köstence Baş Konsolosu ile birlikte Türkiye de kutlanan 23 Nisan, 19 Mayıs gibi bayramları kutlamak, il ve ilçelerde Türk Dili Eğitimi ni kontrol etmek başlıca görevlerindendir. bu nedenle her yıl Nisan- Mayıs aylarında Türk Dili ve din olimpiyatları yapılmaktadır. Türk Dili nde birinci gelen öğrencinin Romen üniversitelerindeki dil bilimlerine sınavsız girme hakkı bulunduğu gibi devlete ödenen harçtan da muaf tutulmaktadır. Ayrıca onların ödülleri Romen Devleti, T.C Köstence Baş Konsolosluğu ve birlikler tarafından karşılanmaktadır. Din olimpiyatı dini bilgilerin geliştirilmesine ve öğrencilerin bu bilgileri öğrenmelerini teşvik etmek amacıyla düzenlenmektedir. Türk Dili nde olduğu gibi hakları yoktur. Din olimpiyatında dereceye giren öğrencilerin ödülleri Müftülük, T.C Köstence Baş Konsolosluğu Din Hizmetleri Ateşeliği, birlikler ve iş adamları tarafından karşılanmaktadır. Birlik il, ilçe, kasaba ve köy şubelerinden oluşmaktadır. Parlementoda birliğin haklarını gözeten ve birliği temsil eden bir milletvekili bulunmaktadır.birliğin aylık olarak çıkan Hakses ve Genç Nesil olmak üzere iki yazılı yayın organı vardır. Ayrıca haftada bir kez yerel radyoda bir saatlik türkçe yayın yapılmaktadır. Romanya Müslüman-Tatar Türkleri Demokrat Birliği 29 Aralık 1989 yılında kurulmuştur.birliğin amacı romanya da yaşayan bütün Türk ve Tatar vatandaşlarını bir araya getirmek ve onların haklarını korumaktır. Birliğin merkezi Köstence dedir. Birliğin amaçları arasında devlet yada özel okullarda Türk Dili eğitim ve öğretimine destek vererek tatar Türkleri nin kültür seviyesini yükseltmek, azınlık tarihinin okullarda öğretilmesi için çalışmak, Romanya daki diğer siyasi amaçlı olmayan birliklerle iş birliği yapmak, okullarda din dersinin verilmesini desteklemek, müftülükle işbirliği kurarak hastane,hapishane ve askeri kurumları ziyaret etmek oralarda bulunan müslümanların problemlerine çözüm aramak için yardımcı olmak, Tatar Türk gençlerine her alanda sağlıklı bir kültür sahibi olabilmeleri için yurt içi ve yurt dışı bursları sağlamak, Türkiye de ve Kırım da bulunan ve türkçe konuşan müslüman topluluklar ile kültürel ilişkiler kurmak ve geliştirmektir. Birliği temsilen Romen Parlementosunda bir milletvekili bulunmaktadır. Görevi, Tatar Türk azınlığın problemlerini parlementoya taşımak ve çözüm yolları bulmaya yardımcı olmaktır. Birliğin Karadeniz ve Caşlar olmak üzere aylık iki yazılı yayın organı vardır. Ayrıca birliğin hafta da birgün bir saat Köstence yerel radyosunda yayın hakkı vardır. Sonuç Tebliğimden, müslüman gençlere kültürlerinin, dillerinin ve dinlerinin nasıl sevdirileceği üzerinde önemli çalışmalar yapmamız gerektiği anlaşılmıştır. bunun için Romanya da yaşayan müslümanları temsil eden Müftülük ve diğer kurumlar sizinle her türlü işbirliğine hazırdır. Özellikle Balkanlar daki müslümanların kültür, dil ve dinleri aynı olduğundan ve karşılaşılan sorunlar birbirine benzediğinden karşılıklı fikir alış verişiyle bu sorunların aşılacağı kanaatindeyim. Sizlere bir kaç teklifte bulunmak istiyorum: - İki ülkedeki dil ve din eğitimi görülen okulların kardeş okul ilan edilmesi - Gençleri tatil dönemlerinde kaynaştıracak etkinliklerin yapılması - İki ülkedeki dil ve din eğitimi görülen okullar arasında rekabeti arttıracak yarışmalar düzenlenmesi - Her ülkeye ait örf ve adetlerin tanıtılması Yukarıda teklifte bulunduğum maddeler faaliyete geçirildiği taktirde gençlerin yalnız olmadıklarını anlayacakları ve böylece kültürlerini, dillerini ve dinlerini korumaya gayret edecekleri kanaatindeyim. Ismail Gaspıralı nın sözlerini hatırlatarak tebliğime son vermek istiyorum: Dilde, fikirde işte birlik. Evet değerli büyüklerim; dilimiz bir, görevimiz bir. Gelin, hep birlikte görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirerek, en üst seviyelere ulaşalım. Murat Yusuf - Müftü muşaviri

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr. Anul XIII 2011, Nr. 8 (193) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. İSTİKLÂL MARŞI'MIZ Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) Manevi ve maddi rızkın artması, lütuf ve ikramlara mazhar olmak için elimizdeki imkanlara göre en güzel bir şekilde çalışmalı ve en güzel bir şekilde

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

EVO-JET brülör, kolay kurulum ve bakım için modüler yapıda imal edilmiştir.

EVO-JET brülör, kolay kurulum ve bakım için modüler yapıda imal edilmiştir. Arzătorul EVO-JET este construit în sistem modular astfel încât accesul şi mentananţa sunt uşor de efectuat. Acesta este amplasat pe şine şi poate fi mutat uşor în funcţie şi de spaţiul necesar pentru

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ROMANYA'DA KURBAN BAYRAM FAALİYETLERİ

ROMANYA'DA KURBAN BAYRAM FAALİYETLERİ - Ianuarie / Ocak 2006 pagina / sayfa 16 În timpul ultimului unui drum la Mekka, din cadrul filialei UDTR - Bucuresti, a plecat dintre noi şi a rămas definitiv la Mormântul Sfânt, d-na Ulfet ABLAY. Figură

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr. Anul XIII 2011, Nr. 2 (187) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

PROIECT DE ACÞIUNI PE ANUL 2003 1. Serata literar-muzicală Poezia eminesciană în lumea turcă Constanţa, ianuarie; 2. Zilele culturii turcoislamice

PROIECT DE ACÞIUNI PE ANUL 2003 1. Serata literar-muzicală Poezia eminesciană în lumea turcă Constanţa, ianuarie; 2. Zilele culturii turcoislamice - Februarie / Şubat 2003 pagina / sayfa 16 PROIECT DE ACÞIUNI PE ANUL 2003 1. Serata literar-muzicală Poezia eminesciană în lumea turcă Constanţa, ianuarie; 2. Zilele culturii turcoislamice Kurban Bayram

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. s.c. Adco Star s.r.l. Constanþa

VOCEA AUTENTICĂ. s.c. Adco Star s.r.l. Constanþa - Octombrie / Ekim 2002 pagina / sayfa 16 Anul IV 2002, Nr. 10 (88) VOCEA AUTENTICĂ OCTOMBRIE / EKİM ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL?

MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL? MUSTAFA ISLAMOĞLU CE ÎNSEAMNĂ ISLAMUL? Traducere de Cherim Enghin Islamul Azi 2015 Cuprins Prefața traducere în limba româna 11 CE ÎNSEAMNA ISLAMUL? 14 Introducere 14 BAZELE ISLAMULUI ȘI ALE CREZULUI 22

Detaylı

UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ

UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ SEPTEMBRIE / EYLÜL Anul IX 2007, Nr. 9 (147) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan. 23 nisan şiirleri, 23 nisan ile ilgili şiirler, çocuk bayramı şiirleri, ulusal egemenlik şiirleri, 23 nisan, şiirler, 23 nisan şiirleri, ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, en güzel 23 nisan şiirleri, 23

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Ziua minoritãþilor naþionale

Ziua minoritãþilor naþionale - Decembrie / Aralık 2005 pagina / sayfa 16 Ziua minoritãþilor naþionale participat d-nul Platon Valentin subsecretar de stat, confirmând că este o realitate că în ţara urmare din pagina 15 nostră minorităţile

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - 900613. tel./fax: 0241/550.903 str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - 900613. tel./fax: 0241/550.903 str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr. VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR Anul XII 2010, Nr. 1 (174) PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins HAKSES ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE adresa: Constanţa - România str.

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME ETKİNLİK Ders: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ Sınıf: 9.Sınıf Ünite: İslam da İman Esasları Konu: Kitaplara İman Etkinliğin adı: İlahi Mesaj Süre: 40 dak + 40 dak Yine onlar, sana indirilene

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak - Olmazsa olmazlar Mă puteți ajuta, vă rog? Yardım isteme Vorbiți în engleză? Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak Vorbiți _(limba)_? Birinin belli bir dili konuşup konuşmadığını sormak Nu vorbesc

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ Varlıklar Âlemi Evrende bulunan varlıklar yalnızca duyularımızla algılayabildiklerimizden ibaret değildir. Âlemde görünen ve görünmeyen sayısız varlık bulunmaktadır.

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

Ondalık ve Oruç Adakları

Ondalık ve Oruç Adakları Ondalık ve Oruç Adakları 01135_186_Tithing.indd 1 Bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın diyor Her Şeye Egemen Rab. Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup

Detaylı

Vizita ambasadorului Turciei la Constanþa

Vizita ambasadorului Turciei la Constanþa - Martie / Mart 2005 pagina / sayfa 16 İLKBAHAR Artık geldi ilkbahar, Neişelendiriyor bizi bu bahar, Doğa birden yeşillendi Ve çocuklar neşelendi. Kuşlar geliyorlar sıcak memleketlerden Çiçekler açıyor

Detaylı

ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa 900613. str. Bogdan Vodă, nr.

ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa 900613. str. Bogdan Vodă, nr. UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ APRILIE / NİSAN Anul X 2008, Nr. 4 (154) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE

Detaylı

NEVRUZ GELENEĞİ VOCEA AUTENTICĂ. Nevruz Yine geldi ilkbahar kavuştu sultan Nevruy Yeni gün doğuş, sevgi ve barışa bir rumuz

NEVRUZ GELENEĞİ VOCEA AUTENTICĂ. Nevruz Yine geldi ilkbahar kavuştu sultan Nevruy Yeni gün doğuş, sevgi ve barışa bir rumuz - Martie / Mart 2003 pagina / sayfa 16 MARTIE / MART ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL CONSILIULUI MINORITĂŢILOR

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ HÜKMÜ ŞARTI ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins HAKSES ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE adresa: Constanţa - România str.

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK YENİ YIL VE RAMAZAN BAYRAM MESAJI. Ramazan Bayramı Kutlu Olsun! Nice Yıllara!

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK YENİ YIL VE RAMAZAN BAYRAM MESAJI. Ramazan Bayramı Kutlu Olsun! Nice Yıllara! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK Anul VII, 2000 Nr. 12 (66) DECEMBRIE / ARALIK VOCEA AUTENTICÃ ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri 4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri Habib-i Neccar Hz. Çeşit li Et kinliklerle Anıldı Hatay Valiliği, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Üniversitemiz tarafından 26-28 Mayıs tarihleri arasında

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 3-6 yaş arasını kapsayan ve okul öncesi dönem adını verdiğimiz süreç çocukların gelişimi açısından oldukça önemlidir. Okul öncesi dönem çocukta büyümenin ve gelişimin en hızlı

Detaylı

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr. Anul XIII 2011, Nr. 1 (186) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA SADECE SIKINTIDA DEĞİL HER ZAMAN DUA (Resulüm!) De ki: Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar!) Siz ise, (Allah ve Resulü nün bildirdiklerini) yalanladınız, bu yüzden

Detaylı

LA MOMENT ANIVERSAR SEVGİLİ ÇOCUKLARIMIZA. Selam Printing VOCEA AUTENTICĂ. Konuşmayanlar. Ev ödevi. Hepsi bu kadar mı?

LA MOMENT ANIVERSAR SEVGİLİ ÇOCUKLARIMIZA. Selam Printing VOCEA AUTENTICĂ. Konuşmayanlar. Ev ödevi. Hepsi bu kadar mı? - Iunie / Haziran 2005 pagina / sayfa 16 SEVGİLİ ÇOCUKLARIMIZA Konuşmayanlar Hayat bilgisi dersinde öğretmen sordu: Balıklar neden konuşmaz? Funda parmak kaldırdı: Öğretmenim, siz de başınızı suya soksanız

Detaylı

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım. Bayramınız Mübarek Olsun Görülür sevgi seli, kokar bahçenin gülü, Bayram günü gelince öpülür büyüklerin eli. Sevgili arkadaşlar kurban bayramı yaklaştı hepimizi tatlı bir heyecan sardı. Şimdiden bayramlıklarımız

Detaylı

ÖNEMLİ DUYURU ANUNŢ IMPORTANT TAZİYE TAZİYE TAZİYE. Xpress Promotion VOCEA AUTENTICĂ

ÖNEMLİ DUYURU ANUNŢ IMPORTANT TAZİYE TAZİYE TAZİYE. Xpress Promotion VOCEA AUTENTICĂ - Februarie / Şubat 2005 pagina / sayfa 16 TAZİYE SAYIN AMET AMET I (LAZU KÖYÜNDEN) KAYBETMİŞ BULUNUYORUZ. MERHUMA ALLAH TAN RAHMET, KEDERLİ AİLESİNE, YAKINLARINA VE TÜM DOSTLARINA BAŞ SAĞLIĞI DİLERİZ.

Detaylı

Pr i mul mi nar et cu tr e i ba lcoa ne di n

Pr i mul mi nar et cu tr e i ba lcoa ne di n VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR Anul XIII 2011, Nr. 10 (195) PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE

Detaylı

Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu)

Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu) Tekirdağ Seyirlik Köy Oyunları ( Gelin Verme Oyunu- Kimde Kabahat Oyunu) Prof. Dr. Erman Artun GELİN VERME OYUNU Gelinlerin anasının üç kızıyla oyun alanına gelmesiyle başlar. "Haydee gelin satıyorum,

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Kader ve

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9723-51-0 1. Baskı:

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

Mesajul de Anul Nou al domnului Ion Iliescu, Preºedintele României

Mesajul de Anul Nou al domnului Ion Iliescu, Preºedintele României - Ianuarie / Ocak 2004 pagina / sayfa 16 Anul VI 2004, Nr. 1 (103) VOCEA AUTENTICĂ IANUARIE / OCAK ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK Anul VIII, 2001 Nr. 3 (69) MARTIE / MART VOCEA AUTENTICÃ ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU

Detaylı

2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI. 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii

2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI. 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii VAAZIN 2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii PEYGAMBERİMİZİN

Detaylı

LED-uri integrate pentru indicarea starii sistemului Tümleşik Durum LED i. Carcasa turnata Muhafaza birimi. Grad de protectie IP67 Hava ısıtıcı / P67

LED-uri integrate pentru indicarea starii sistemului Tümleşik Durum LED i. Carcasa turnata Muhafaza birimi. Grad de protectie IP67 Hava ısıtıcı / P67 Avantaje: Vedere de ansamblu asupra sistemului Afisaj in timp real Pachet software stabil PC industrial Constructie modulara Transfer de date la viteza mare Autodiagnoza a defectelor Raport privind parametri

Detaylı

Osmanlı nın ilk hastanesi:

Osmanlı nın ilk hastanesi: mekan Osmanlı nın ilk hastanesi: Yıldırım Darüşşifası YAPIMI 1394 TE TAMAMLANAN VE OSMANLI DEVLETİ NİN İLK HASTANESİ OLARAK KABUL EDİLEN BURSA DAKİ YILDIRIM DARÜŞŞİFASI, OSMANLI NIN YAPI ALANINDA DEVLET

Detaylı

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 1.01.2016 Cuma Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Mermerler Camii SORUMLU

Detaylı

Arapça c-m-a cem kökünden

Arapça c-m-a cem kökünden - Aprilie / Nisan 2003 pagina / sayfa 16 Anul V 2003, Nr. 4 (94) VOCEA AUTENTICĂ APRILIE / NİSAN ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Onlar bize ellerini uzattılar

Onlar bize ellerini uzattılar - Noiembrie / Kasım 2002 pagina / sayfa 16 Onlar bize ellerini uzattılar Anul IV 2002, Nr. 11 (89) VOCEA AUTENTICĂ NOIEMBRIE / KASIM ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK

VOCEA AUTENTICÃ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRK Anul IX, 2002 Nr. 4 (82) APRILIE / NİSAN VOCEA AUTENTICÃ ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

HAKSES. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.org e-mail: office@udtr.org. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573

HAKSES. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.org e-mail: office@udtr.org. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod 900573 HAKSES ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE Constanţa - România str. Crişana,

Detaylı

IBRAM IUSEIN ESTE CANDIDATUL U.D.T.R. LA PARLAMENTUL ROMÂNIEI

IBRAM IUSEIN ESTE CANDIDATUL U.D.T.R. LA PARLAMENTUL ROMÂNIEI - Septembrie / Eylül 2004 pagina / sayfa 16 DIRECTOR OSMAN FEDBI Redactor-şef ERVIN IBRAIM ÇOCUKLARIMIZA... TAMAMLA ATASÖZÜ Sevgili çocuklar, sizlere eğlenmek için aşağıdaki tamamlanmamış atasözleri veriyoruz:

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı