DİYABETİK KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONU, GECE ATELİ VE FİZİK TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DİYABETİK KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONU, GECE ATELİ VE FİZİK TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON KLİNİĞİ Klinik Şefi: Doç. Dr. Banu Kuran DİYABETİK KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONU, GECE ATELİ VE FİZİK TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI (Uzmanlõk Tezi) Dr. Şule Taşpõnar İstanbul

2 TEŞEKKÜR Şişli Etfal Eğitim ve Araştõrma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği nde uzmanlõk eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yararlandõğõm, her konuda bilimsel ve manevi desteğini gördüğüm değerli hocam Doç. Dr. Banu Kuran a, Tez çalõşmamõn bir kolu olan elektrofizyolojik değerlendirme kõsmõnõ üstlenen Doç. Dr. Münevver Çelik ve Dr. Kemal Barkut a, Uzmanlõk eğitimim boyunca bilgi ve tecrübelerinden faydalandõğõm şef yardõmcõmõz Dr. Nurdan Kotevoğlu, başasistanlarõmõz Dr. Gülgün Durlanõk, Dr. Füsun Şahin ve Dr. Figen Yõlmaz a, Çalõşmaya uygun hasta popülasyonu oluşturma konusundaki yardõmlarõndan dolayõ Doç. Dr. Yüksel Altuntaş, Dr. Okcan Basat, Dr. Sema Uçak ve tüm Diyabet Polikliniği çalõşanlarõna, Hastalarõn randomizasyonu ve enjeksiyon grubundakilerin tedavilerinin uygulanmasõ konusundaki yardõmlarõndan dolayõ Dr. Cem Erçalõk a, Rotasyonlarõm sõrasõnda bilgi ve deneyimlerinden yararlandõğõm hocalarõm Prof. Dr. Ünal Kuzgun, Doç. Dr. Münevver Çelik ve Dr. Fatih Borlu ya, Klinikte beraber çalõştõğõm asistan ve fizyoterapist arkadaşlarõma, kliniğimiz hemşire ve personeline TEŞEKKÜR EDERİM. Dr. Şule Taşpõnar. 2

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ.. 2 GENEL BİLGİLER... 5 Karpal Tünel Anatomisi.. 5 Median Sinir.. 7 Tanõm. 10 Sõklõk...10 Tarihçe Etioloji 12 Patogenez Tanõ 23 Ayõrõcõ Tanõ 33 Tedavi. 34 Prognostik Faktörler. 41 GEREÇ VE YÖNTEM.. 42 BULGULAR 60 TARTIŞMA.92 ÖZET KAYNAKLAR 108 3

4 GİRİŞ VE AMAÇ Karpal tünel sendromu ( KTS ) ve diyabetes mellitus ( DM ) ; her ikisi de toplumda sõk karşõlaşõlan sağlõk problemleridir. Genel popülasyonda KTS prevalansõ %3.8 olarak hesaplanmõştõr (64,4). Türk popülasyonunda DM prevalansõ % 7.2, bozulmuş glukoz tolerans testi prevalansõ % 6.7 dir ve her ikisi de kadõnlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir (70). KTS en sõk görülen tuzak nöropatisidir (83,10,75,54). İdiopatik olarak görülebileceği gibi KTS e neden olabilen pek çok durum da bulunmaktadõr. Bunlardan biri de DM tur. Diyabetik hastalarda KTS oranõ %15-33 olarak bildirilmiştir (64,14,61). KTS nin tedavisinde ağõr derecede tutulumu olan olgular dõşõnda başlangõçta genellikle konservatif tedaviler uygulanmakta, eğer bu tedavilere rağmen semptomlarda iyileşme olmuyor veya KTS derecesi ilerliyorsa cerrahi uygulanmaktadõr. Hafif ve orta dereceli KTS nin tedavisinde konservatif ve cerrahi tedavi yöntemlerinin kõsa ve uzun süreli etkinliğine dair çalõşmalarõn sonuçlarõ çelişkilidir. Etiyolojik faktörlerin tedaviye verilen yanõta olan etkisine ilişkin pek fazla çalõşma bulunmamaktadõr. Cerrahi olarak tedavi edilen diyabetik ve non-diyabetik hasta gruplarõnda yapõlan bir çalõşmada, her iki grupta da semptomlarda ve elektrofizyolojik bulgularda düzelme olduğu; ancak diyabetik grupta bu düzelmenin daha az olduğu belirtilmiş; bu da diyabetik KTS nin sadece eksternal anatomik faktörlerden kaynaklanmamasõ, metabolik ve vasküler nedenler gibi internal faktörlere bağlõ olmasõna bağlanmõş ve tedavinin bu faktörleri düzeltmeye yönelik olmasõ gerektiği belirtilmiştir (64). KTS nin konservatif tedavisinde kullanõlan yöntemler ve bunlarõn etkinliğine ilişkin çok sayõda yayõn olmakla birlikte yapõlan çalõşmalarõn büyük bir çoğunluğunda hasta popülasyonu idiopatik KTS lilerden oluşmaktadõr. Biz ise çalõşmamõzda konservatif tedavi yöntemlerinden steroid enjeksiyonu, fizik tedavi ve atel kullanõmõnõn, sõk karşõlaşõlan bir problem olan diyabetik KTS deki etkinliğini değerlendirmeyi amaçladõk. 4

5 KARPAL TÜNEL ANATOMİSİ Karpal kanal bilekte yer alan dar bir osseofibröz tüneldir. İçinden 9 tane fleksör tendon; ki bunlarõn 4 tanesi fleksör digitorum superficialis (FDS), 4 tanesi fleksör digitorum profundus (FDP) ve 1 tanesi de fleksör pollicis longus (FPL) dir ve median sinir geçmektedir. FDS ve FDP ler medial olarak, FPL lateral olarak yerleşmiştir. (39) Arka duvarõ (tabanõ) karpal kemiklerin palmar yüzleri tarafõndan oluşturulan konkav bir arktõr. Bu kemiklerin hem dorsal hem de palmar yüzleri el ve bileğin ekstrinsik ve intrinsik ligamanlarõ tarafõndan sarõlmõştõr. (39) Şekil-1: Karpal tünel içindeki ve çevresindeki anatomik yapõlar Karpal tünelin palmar duvarõ ya da çatõsõ fleksör retinakulum veya transvers karpal ligaman (TKL) ve tenar ve hipotenar kaslarõn distal aponörozu ile oluşturulur. Bu ligaman radyal tarafta skafoid tüberositazõna ve trapezium tepesine, ulnar tarafta pisiforma ve hamatõn 5

6 çengeline tutunur. TKL proksimalde distal bilek fleksiyon çizgisine doğru uzanõr ve ön kolun antebrakiyal fasyasõnõn bir devamõdõr. Distalde metakarpal kemiklerin başlarõna kadar uzanõr ve midpalmar fasyanõn liflerine karõşõr. TKL kalõnlõğõ mm arasõndadõr. (69,39) TKL nõn önemli bir fonksiyonu elin kavrama aktivitelerinde fleksör tendonlar için retinakuler pulley (makara) olarak rol almasõdõr. TKL karpal kemiklerin transvers arkõnõn üzerini örter ancak bu kemiklere fikse halde değildir. Bilek hareketi sõrasõnda distal sõradaki karpal kemikler arasõnda hareket vardõr. Bazõ çalõşmalarda bilek fleksiyonu ile radyal ve ulnar uçlar arasõndaki mesafenin azaldõğõ, buna karşõn bilek ekstansiyonu ile bu mesafenin arttõğõ; bu nedenle de kavrama aktivitesi ile bilek fleksiyonunda fleksör retinakulumun pulley etkisinin arttõğõ gösterilmiştir.(39) Transvers karpal arkta değişiklik yaratan bir diğer neden TKL õn cerrahi olarak gevşetilmesidir. Bazõ araştõrmacõlar TKL gevşetilmesinin trapeziumun palmar tarafõ ve hamat kemiğin çengeli arasõndaki mesafeyi arttõrdõğõnõ saptamõşlardõr. Karpal arktaki mesafenin artmasõ karpal tünel hacminin artmasõna katkõda bulunabilir. Bunun ise yararlõ ve zararlõ etkileri olabilir. Yararõ; kanal volümündeki artmanõn median sinirdeki kompresyon etkisini azaltmasõdõr. Buna karşõn genişlemiş yüzey kanaldaki fleksör tendonlarõn kemikten yay gibi uzaklaşmasõ nedeniyle kavrama gücünü azaltabilir. (39) Karpal tünel içinde radyal bursa ve ulnar bursa olmak üzere iki tane bursa bulunmaktadõr. FPL tendon kõlõfõ radyal bursa olarak bilinmektedir. Bursalar fibröz septum ile ayrõlmõşlardõr. Median sinir yumuşak doku tabakasõ içinde asõlõ bir şekilde bu iki bursa arasõnda septum aksõnõ izleyerek engellenmemiş bir şekilde ilerler (39). Median sinir karpal tünel içinde yüzeyel olarak ve parmaklarõn longitudinal aksõna uygun olarak ilerler. Özellikle bilek fleksiyonda iken fleksör tendonlardan gelen basõncõn direkt etkisi ile kolayca sõkõşabilir (69). 6

7 MEDİAN SİNİR (C6-T1) C6-T1 spinal sinir köklerinden dal alarak brakiyal pleksusun üst-orta-alt turunkuslarõndan oluşur. (8,63) Kolda brakiyal arterin yanõnda dal vermeksizin dirseğe kadar ilerler. Dirsekte pronator teres kasõnõn derin ve yüzeyel başlarõ arasõndan geçerken pronator teres, fleksör karpi radiyalis (FKR), palmaris longus (PL) ve fleksör digitorum süperfisiyalis (FDS) kaslarõna giden dallar verir. Pronator teres kasõnõ geçtikten sonra anterior interosseöz dalõnõ verir. Saf motor bir sinir olan bu sinir de fleksör pollisis longus (FPL), 2. ve 3. parmağõn fleksör digitorum profundus (FDP) ve pronator kuadratus kaslarõna giden dallar verir. Median sinirin ana gövdesi ise fleksör digitorum süperficialis ve profundus arasõnda ilerleyerek bileğe kadar gelir. Bilekte karpal tünel içinde FDS tendonlarõnõn radyal tarafõnda yüzeyel olarak ilerler. Karpal tünel içinde en yüzeyel olarak yerleşmiş yapõ median sinirdir. Median sinirin palmar kutanöz dalõ median sinirden ön kolun 1/3 distal bölümünde transvers karpal ligamanõ delerek ayrõlõr, tenar bölgenin derisini inerve eder (50). Karpal tüneli geçtikten sonra iki tane duyusal dal ve bir tane de tenar kaslara giden rekürren motor dalõ verir. Rekürren motor dalõn ayrõlma düzeyi çeşitlilik gösterebilir. Örneğin karpal tünel içindeyken median sinirden ayrõlabilir ve volar karpal ligamanõ penetre ederek tenar kaslara doğru ilerleyebilir. Rekürren motor daldaki varyasyonlar cerrahi girişim açõsõndan önem taşõmaktadõr. 7

8 Şekil-2: Rekürren motor dal varyasyonlarõ Duyusal sinirler başparmağa giden digital sinir (ki bu da medial ve lateral dallara ayrõlõr), işaret parmağõnõn radyal tarafõna giden digital sinir ve ortak digital sinirden oluşur. Ortak digital sinir de işaret parmağõ, orta parmak ve yüzük parmağõna dallar verir. İlk iki lumbrikal kasa giden motor dallar işaret parmağõnõn radyal tarafõna giden digital sinirden ve işaret parmağõ ve orta parmağa giden ortak digital sinirden köken alõr (15). Şekil-3: Elin median sinir inervasyonlu intrensek kaslarõ ve duyu alanõ 8

9 Şekil-4: Median sinirin inerve ettiği kaslar 9

10 KARPAL TÜNEL SENDROMU TANIM: Median sinirin el bileğinde karpal tünel içinde kompresyonu sonucu meydana gelen klinik tabloya karpal tünel sendromu (KTS) denmektedir (10). KTS li hastalardaki klasik belirti elde median sinirin dağõlõm alanõnda ( ilk üç parmak ve dördüncü parmağõn radial yarõsõnda), özellikle geceleri ya da tekrarlayan zorlayõcõ el hareketleri ile ortaya çõkan ve elin sallanmasõ veya pozisyonunun değiştirilmesi ile hafifleyen parestezi (uyuşma, yanma, karõncalanma) ve ağrõdõr. Parestezi ve ağrõ lezyonun proksimaline; ön kola, omuza ve boyna da yayõlõm gösterebilir. Sõk görülen diğer bir belirti elde beceriksizlik olmasõ veya küçük objelerin sõk sõk düşürülmesidir (75,10,35,59,39). SIKLIK: KTS en sõk görülen kompresyon nöropatisidir (83,10,75,54). Genel popülasyonda KTS prevalansõ %3.8 olarak hesaplanmõştõr (64,4). Hastalarõn yarõsõndan fazlasõnda KTS bilateraldir. Bilateral olgularda dominant el genellikle daha önce ve daha şiddetli olarak tutulur. Tek taraflõ tutulum olan olgularda da sõklõkla dominant el tutulur (75,10,54,26). Kadõnlarda erkeklere göre daha sõk görülür; kadõn-erkek oranõ 2/1-6/1 (19). Prevalansõ kadõnlarda %9.2, erkeklerde %0.6 dõr (18). Genellikle yaşlarõnda oluşur. Prevalans yaşla artar (10,54). Diyabetik hastalarda KTS oranõ %15-33 olarak bildirilmiştir (64,14,61). 10

11 TARİHÇE: İlk kez 1854 te Paget tarafõndan bilek travmasõna bağlõ olarak gelişen bir median sinir kompresyon olgusu bildirilmiştir. Bu olguda fleksör retinakulum komşuluğunda median sinirin motor dalõnõn izole kompresyonuna bağlõ olarak tenar atrofi mevcuttu. Fakat 1938 de Moersch tarafõndan belirtilene dek bilekte median sinirin kompresyonuna bağlõ olarak duyusal semptomlar ve motor bulgularõn korelasyonuna bakõlmamõştõr. Bundan önce ise semptomlarõn servikal kot veya brakial pleksustaki basõ kaynaklõ olduğu düşünülmüştür ve tedavi servikal kota yönelik olarak uygulanmõştõr te Marie ve Foix otopsi çalõşmalarõnda median sinirin karpal tünelde hem makroskobik olarak hem de histolojik olarak kompresyona uğradõğõnõ tanõmlamõşlardõr. Ancak yine de 1940 lõ yõllara kadar servikal kot kompresyon teorisi devam etmiştir de Learmonth, transvers karpal ligaman gevşetme operasyonu uygulamõş ve hastada duyusal ve motor semptomlarda iyileşme olduğunu bildirmiştir da George Phalen bu klinik tabloyu bir sendrom olarak tanõmlamõş, KTS li 654 olgudaki tanõ çalõşmalarõnõ ve cerrahi sonuçlarõnõ bildirmiştir (10,35,31,50). 11

12 ETİYOLOJİ: KTS e neden olan çok sayõda hastalõk gösterilmiş olmakla birlikte KTS, olgularõn çoğunda idiopatik olarak ortaya çõkmaktadõr (10). KTS etiolojisinde yer alan durumlar: (10) Kas ve tendon anomalileri Gut tenosiniviti Romatoid artrit Diyabetes mellitus Amiloidoz Sarkoidoz Gebelik Obesite Kemik ve yumuşak doku tümörleri Akromegali Miksödem Kanamalar Osteoartrit Kemik kõrõklarõ (radius distal uç kõrõğõ) Yaralanma sonucu nedbe dokusu oluşumu Median arter trombozu Polimiyaljiya romatika Multipl miyelom Mukopolisakkaridoz Mukolipidoz Oral kontraseptif kullanõmõ Hemodiyaliz Enfeksiyonlar (tüberküloz, gonore, Lyme, Rubella) Mesleki nedenler 12

13 Kollajen hastalõklar, multipl miyelom, amiloidoz, miksödem, diyebetes mellitus, sarkoidozda artmõş sõvõ, sinovyal proliferasyon ve aşõrõ protein birikimi nedeniyle KTS oluşabilir. RA, gut, amiloidoz, tüberkülozda tenosinovyumda kalõnlaşma olur. Ancak KTS olgularõnõn çoğunda sinovyumda nonspesifik kalõnlaşma vardõr. Akromegalide olduğu gibi transvers karpal ligamanda kendiliğinden bir kalõnlaşma olabilir. Ancak çoğu olguda kalõnlaşmanõn nedeni sinovyum hipertrofisi ya da ödemidir. Hamilelikte hormonal değişiklikler sõvõ retansiyonuna neden olur. Bu da karpal tünel içinde ödem ile sonuçlanõr. Hipotiroidili hastalarda da benzer şekilde sõvõ birikimi ve sinovyal kalõnlaşma olur. Diyaliz hastalarõnda (özellikle de hemodiyaliz) intravasküler akõmda artma olur. Bu da sinovyal ödeme neden olur. Diyaliz hastalarõnda TKL da amiloid birikimi de olabilmektedir (50). 13

14 PATOGENEZ: KTS nin patofizyolojisi tam olarak anlaşõlmamõştõr. Fakat karpal tünel içinde mekanik olarak hasarlanma en yaygõn görüştür. Genel olarak üzerinde durulan düşünce, median sinirin karpal tünelde mekanik kompresyon ve iskemi sonucunda hasarlandõğõdõr. İskemik değişiklikler ve uzun süren mekanik basõnç kombinasyonu miyelin kõlõfta değişikliklere neden olur (83). Mononöropatinin pek çok nedeni vardõr. Sinir hasarõ sinirin kesilmesi, ezilmesi veya akut travma, ödem, iskemi gibi bir durumu takiben akut olarak oluşabilir (75). Akut kompresyon nöropatilerinde lokal iskemi ile sonuçlanan ani basõnç artõşõ vardõr, vasa nervorum kapillerlerinde kollaps olur, sinir oksijenden yoksun kalõr ve fizyolojik yanõt iletim bloğu şeklinde olur. Eğer basõnç ortadan kalkarsa bu durum hõzla geri dönebilir; sinir ileti hõzõ hõzla normale döner (83). Ancak sinir hasarõnõn nedenleri genellikle uzun süreli iç veya dõş kompresyon ya da iskemi gibi kronik nedenlerdir. Hastalõğõn patofizyolojisinde fasyal kompartmanlardaki basõnç ve sõvõ volümünün etkileri yer almaktadõr ve segmental demiyelinizasyon ve remiyelinizasyonun olduğu nöropraksi ile karakterizedir. İntranöral mikrosirkülasyonda değişiklikler, aksonal transportta bozulma ve vasküler geçirgenlikte değişiklikler vardõr. Tüm bunlar ödem oluşumuna ve sinyal iletiminde bozulmaya neden olurlar (75). Karpal tünel rölatif olarak sert bir yapõdõr ve tünel alanõndaki ya da tünelin içinde yer alan yapõlarõn hacimlerindeki değişikliklere olan uyumu yetersizdir (69). Karpal tünel içindeki doku basõncõnõ arttõran nedenler şu şekilde kategorize edilebilir: 1. Anatomik Kompresyon: Kõrõk, karpal kemiklerin dislokasyonu, osteofitler, tümör, kist, sinovyum hipertrofisi gibi nedenlerle karpal tünel alanõnõn işgal edilmesi 2. Nöropatik veya İnflamatuar Durumlar: Diyabet, alkolizm, gebelik, tiroid hastalõklarõ nedeniyle doku sõvõ dengesinde değişiklik olmasõ 3. Mekanik Yükler: Eklem pozisyonundan, tendon hareketlerinden, dõşardan uygulanan yüklerden, vibrasyondaki değişikliklerden kaynaklanabilir 4. Obesite (69). 14

15 Vasküler geçirgenlik ve doku beslenmesindeki bozulmalar ödem oluşturarak sinir fonksiyonunda bozulmaya ve dokunun hareketliliğinde azalmaya neden olur (69). KTS semptomlarõ tünel alanõ ve tünel içinde yer alan yapõlarõn hacmindeki değişiklik ile ilişkilidir. Normal doku basõncõ kritik bir düzeye çõktõğõnda median sinir beslenmesi bozulur. Karpal tünelde doku sõvõ basõncõ normal kişilerde bilek nötral pozisyonda iken 2.5 mmhg olarak ölçülmüştür. KTS li hastalarda ise bu basõnç 32 mmhg dõr. 30 mmhg eşik basõnç değerinden daha büyük olan hidrostatik basõnçlar kronik olarak uygulandõğõnda, intranöral kan akõmõnda yavaşlama olmakta ve sinir hasarõ indüklenmektedir.deneysel olarak tünel içi basõnç mmhg a çõkarõldõğõnda median sinirde tam bir duyusal ve motor ileti bloğu oluştuğu ve duyusal fonksiyon bozukluğunun motor fonksiyon bozukluğundan dakika önce oluştuğu gösterilmiştir (69,59). Karpal tünel içindeki yapõlarõn oranlarõndaki bir değişiklik de tünel içindeki doku basõncõnõ kritik düzeylere yükseltebilir. Bu da dokuya olan kan akõmõnõ bozabilir veya dokuda yer alan yüzeyler arasõndaki potansiyel hareketliliği azaltabilir (69). KTS de semptomlar klasik olarak gece artar ki bu da artmõş ödeme bağlõ olarak gece doku basõncõndaki artmayla ilişkili olabilir (59). Venöz staz ve vazodilatasyon KTS semptomlarõ oluşumunda önemli faktörlerdir. Uykuda ve inaktivite durumunda periferik vazodilatasyon ve venöz staz nedeniyle fleksör sinovyada ödem oluşur. Bu da median sinir üzerindeki basõncõ arttõrõr. Parmaklarõn aktif olarak hareket ettirilmesi venöz dolgunluğu azaltarak ağrõyõ azaltõr. Bu mekanizma KTS nin karakteristik bulgularõndan olan gece ağrõsõnõ açõklayabilir (31). Lundborg ve arkadaşlarõ karpal tünel üzerine sabit eksternal kompresyon uygulamanõn tünel içi basõnçta düzenli bir artmaya neden olabileceğini göstermişlerdir (83). Gelberman ve arkadaşlarõ avuç içine dõşardan basõnç uygulanmasõnõn tünel içi basõncõ etkileyebileceğini belirtmişlerdir. Cobb ve arkadaşlarõ fleksör retinakulum üzerine 1 kg eksternal bir yük uygulandõğõnda karpal tüneldeki basõncõn 103 mmhg a yükseldiğini göstermişlerdir. Sõkõ yumruk yapmak ile parmaklarõn avuç içine olan baskõsõ karpal tünel basõncõnõ arttõrabilir. Kullanõlan pek çok aletler, egzersiz lastikleri, dinamik ateller bu alanlar üzerinde aşõrõ yüklenme yapabilirler (35). 15

16 Karpal tünel basõnçlarõ bileğin, parmaklarõn, başparmağõn, ön kolun postüründeki değişikliklerden, palmaris longus, fleksör digitorum süperfisiyalis ve profundus, fleksör pollisis longus ve lumbrikal kaslara uygulanan yüklerden, bilek ve avuç içine dõşardan uygulanan yüklerden ve vibrasyona maruz kalmaktan etkilenir (69). Karpal tünelin şekli bileğin postürü ile değişir. Bilek fleksiyondayken pisiform ve hamat bölgesindeki alan daralõr. Bilek ekstansiyondayken psiform düzeyindeki alan azalõr. Palmaris longus, palmar aponöroza katõldõğõ için bilek ekstansiyona geldiğinde retinakulumda gerilme oluşturur ve karpal tünelin şekli değişebilir (69). Bilek ekstansiyonu karpal kemiklerin proksimal uçlarõnõn radial başõn konkav yüzeyinin karşõ tarafõna doğru kaymasõna neden olur ve eklem kapsülünün volar yüzünde bir taşma oluşturur. Bu nedenle bilek ekstansiyonu karpal yapõlarõn volar karpal ligaman ile karpal kemiklerin volar yüzleri arasõnda sõkõşmasõna neden olabilir. Ayrõca bilek ekstansiyonu, parmak fleksör tendonlarõnõn proksimal kõsõmlarõnõn (ki bunlar distal bölümden daha kalõndõr) volar karpal ligaman ve karpal tünel alanõnõn içine doğru ilerlemesine neden olur. Bu, karpal kanal içeriğini arttõrõr ve kanal alanõnõ daraltõr. Aynõ basõnç etkileri ulnar ve radial deviasyonlarda da oluşur. Ancak bunlarda ekstansiyonda olduğu kadar büyük olmaz. Eklem hareket açõklõğõ radyal ve ulnar deviasyonda fleksiyon ve ekstansiyondakinden azdõr. Bilek fleksiyonunda artmõş sõvõ basõncõ, fleksör tendonlar ve bursanõn fleksör retinakulumun proksimal ucundan radius başõna doğru sõkõştõrõlmasõ nedeniyle olabilir. Bu etki ekstansiyondakinden daha lokalizedir (83,69). Normal kişilerde bilek nötral pozisyondayken tünel içi basõnç 2.5 mm Hg, bilek fleksiyondayken 31 mmhg ve bilek maksimum ekstansiyondayken 30 mmhg dõr. KTS li olgularda bilek nötral pozisyondayken ortalama kanal içi basõncõ 32 mmhg, bilek 90 derece fleksiyondayken 94 mmhg ve bilek 90 derece ekstansiyondayken 110 mmhg dõr (28). Burke ve arkadaşlarõ bilek pozisyonunun karpal tünel basõncõ üzerine belirgin bir etkisinin olduğunu saptamõşlar ve tünel içi basõncõn nötrale yakõn pozisyon (2 derece bilek fleksiyonu ve 3 derece ulnar deviasyon ) ile en düşük olduğunu göstermişlerdir ve bileği atellerken bu pozisyonu önermişlerdir. Weiss ve arkadaşlarõ en düşük basõnç yaratan bilek pozisyonunun 2-+9 derece ekstansiyon ve derece ulnar deviasyon olduğunu saptamõşlar ve Burke ninkine benzer bir atel pozisyonu önermişlerdir (69). Parmaklarõn fleksiyonu sõrasõnda FDP tendonlarõ lumbrikal kaslarõn proksimal parçasõnõ karpal tünel içine doğru çekerler. Bu da karpal kanalõn içeriğinin ve tünel içi basõncõn 16

17 artmasõna neden olur. Yazõ yazma, kitap tutma ya da objeleri taşõrken intermittant olarak uyuşukluk şikayetinin ortaya çõktõğõ durumlarda bu mekanizmadan şüphelenilebilir (69). İnsanlarda tuzak nöropatisine yönelik olarak yapõlan cerrahi girişimler sõrasõndaki gözlemlerde, tuzaklanan bölgenin proksimalinde sinirde şişme ile birlikte tuzaklanma bölgesinde sinirde incelme olduğu görülmektedir. Bu da kronik inflamatuar değişiklikleri takiben sinirde oluşan ödem veya fibrozisin aksoplazm birikimi ile ilişkili olduğunu düşündürmektedir (83). Gelberman ve arkadaşlarõ karpal tünel gevşetme cerrahisinden sonra klinik olarak KTS semptomlarõnda hõzlõ bir iyileşme olduğunu, bu nedenle de iskemik bir komponentin kronik kompresyon nöropatisinde göz önünde bulundurulmasõ gerektiğini belirtmişlerdir. Dahlin ve arkadaşlarõ erken fokal iskemide sinirlerde fizyolojik bir bozulma olduğunu, fakat histolojik muayenede bozukluk görülmediğini belirtmişlerdir. Uzamõş ekstremite iskemisi sinirde infarkt ile sonuçlanabilir. Erken kompresyonda blok nedeniyle venöz taşma olur ve sinir giderek hiperemikleşir ve ödematöz bir hal alõr. Bu faktör KTS patogenezinde kõsmen önemli olabilir (83). Sunderland hipotezinde, eksternal basõnca bağlõ olarak venöz dönüşün obstrüksiyonunun, tuzaklanma bölgesinde kan birikimine neden olarak basõncõ arttõrdõğõnõ ve bunun da vazo nervorumda akõm obstrüksiyonuna neden olarak iskemiye yol açtõğõnõ belirtmiştir. Kompresyon nöropatisinde iskemik hasarõn evreleri vardõr. Bunlar: 1) İntrafunikuler basõnçta artma, 2) Sõzma ve ödemle birlikte kapiller hasar oluşmasõ, 3) Arteriyel akõm obstrüksiyonu (83). Karpal tünel içindeki basõnç artõşõnõn median sinir üzerindeki etkisinin direkt olarak fiziksel hasar oluşturmaktan ziyade iskemi yoluyla olduğuna inanõlmaktadõr. Artmõş basõnç intranöral damarlarda oklüzyona neden olur. Bu da sinir iletiminde bozulma ile sonuçlanõr. Eğer kronik bir kompresyon varsa stazõ takiben intrafasiküler ödem ve bunu takiben de fibroblast infiltrasyonu ve skar oluşumu izlenir. Bu da bazõ hastalarda cerrahiden sonra tam iyileşme olmamasõnõ açõklayabilir (50). Hayvan deneylerinde sinir üzerine mmhg basõnç uygulandõğõnda, bunun venüllerde intranöral kan akõmõnda azalmaya yol açtõğõ, basõncõn kaldõrõlmasõyla azalmõş olan kan akõmõnõn hõzla normale döndüğü gözlenmiştir. Eğer basõnç uzun süreli olarak devam ederse fasiküllerin besleyici mikrovasküler akõmõnda azalma olur ve bu da sinir iletiminde bozulmayla sonuçlanõr. Başlangõçta epinöral venüllerin duvarõndan proteinlerin sõzmasõ epinöral ödeme yol açar. Ödem, eğer basõnç ortadan kalkarsa epinöral lenfatikler ve kapillerler aracõlõğõyla 17

18 hõzla çözülür. Eğer kompresyon devam ederse ödem de devam eder ve dokuya fibroblastlar invaze olarak epinöral fibrozise yol açarlar (28). Karpal tünelde basõnç artõşõnõn kesin patofizyolojisi ve bilek pozisyonlarõna karşõ basõnç değişikliği yanõtõnõn nasõl olduğu tam olarak bilinmemektedir. İki tip basõnç etkili olabilmektedir; karpal tünel içindeki interstisyel sõvõ basõncõ ve median sinire komşu olan dokularõn sinire direkt temasõnõn yarattõğõ basõnç. Werner ve Armstrong uzun süreli artmõş sõvõ basõncõnõn sinovyal kalõnlaşmaya yol açarak tünel alanõnõ daralttõğõnõ belirtmişlerdir (83). Diyabetik Nöropati Patogenezi: Diyabetik nöropatinin nedeni yapõlan çok sayõdaki araştõrmalara rağmen henüz tam olarak açõklanamamõştõr. Temel faktörlerin metabolik ve vasküler olabileceği düşünülmektedir. Metabolik hipotez, hipergliseminin çeşitli etkilerinin (dokuda sorbitol ve fruktoz düzeylerinde artma, sinir miyoinositol konsantrasyonunda azalma, Na + /K + adenozin trifosfataz aktivitesinde azalma, proteinlerin nonenzimatik glikozilasyonu, aksonal akõm bozukluklarõ) bazõlarõnõn ya da tamamõnõn sinir liflerindeki patolojik değişikliklerin nedeni olabileceği üzerine kuruludur. Buna alternatif olarak vasküler hipotez, hiperglisemi ile ilişkili metabolik değişikliklerin dokuda ve mikrovasküler yapõda bir değişiklik oluşturduğunu ve sinir liflerinde iskemik patolojik değişikliklerin olduğunu savunmaktadõr (20). Hiperglisemi ile ilişkili olarak; Makrovasküler hastalõk (ateroskleroz riskinde artma, orta ve geniş arterlerin medial kalsifikasyonu) Mikrovasküler hastalõk (kapiller bazal membran kalõnlaşmasõ) Nöropati (periferik duyu ve motor defektler, otonomik sinir sistemi disfonksiyonu, aksonal kayõp, segmental demiyelinizasyon, Schwann hücre fonksiyon bozukluğu) gelişebilir (87). Diyabetik mikroanjiopatiyi başlatan en önemli sebep hiperglisemidir. İyi ve erken metabolik kontrolün uzun sürede gelişebilecek komplikasyonlarõ önleyebileceği ya da geciktirebileceği düşünülmektedir. Ancak mikrovasküler hastalõk belli bir eşiğe vardõktan sonra hiperglisemiden bağõmsõz olarak ilerlemektedir. Bu noktadan sonra kan şekeri düzeyinin kontrolü gelişecek komplikasyonlarõ önleyememektedir (88). 18

19 Hiperglisemik ortamda genetik uygunluk varsa normal olmayan metabolik olaylar başlar. Bu olaylarõn ana temasõ hipergliseminin azaltõlmasõ için yapõlan patolojik işlemler ve bizzat hipergliseminin neden olduğu, hücresel seviyedeki patolojik metabolik yollarõn çalõştõrõlmaya başlamasõdõr. Bu yollarõn en önemlileri; 1. Sorbitol yolu 2. Dokular arasõ redoks potansiyelinde değişmeler 3. Protein kinaz C ve diasetil gliserol yolunun çalõşmasõ 4. Dokularõn glikozillenmesi (88). 1. Sorbitol Yolu: Hiperglisemik ortamda sorbitol metabolizmasõ aktiflenir, hücre içinde sorbitol ve fruktoz birikir. Sonuçta hücre içi osmolarite artar ve hücre içine su girer. Schwann hücrelerinde şişme, anoksi ve demiyelinizasyon meydana gelir. Sorbitol yolu ya da poliol yolu olarak adlandõrõlan metabolik olayda, önce aldoz redüktaz enziminin katalizlediği bir reaksiyonla glukozdan sorbitol, daha sonra sorbitolden de sorbitol dehidrogenaz enziminin katalizlediği bir reaksiyonla fruktoz meydana gelir. Periferik sinirlerde aldoz redüktaz, Schwann hücreleri tarafõndan oluşturulur ve sorbitol yolunun hõz sõnõrlayõcõ enzimidir (87,72). D-Glukoz + NADPH + H + L-Sorbitol + NADP + L-Sorbitol + NAD + D-Fruktoz + NADH + H + Şekil-5: Sorbitol yolu 19

20 Sorbitol yolu lens, beyin, sinirler, eritrosit, böbrek, karaciğer, pankreas adacõklarõ, aorta ve kapiller damarlarda etkindir. Bu dokular hücreye glukoz girişi yönünden ortak özelliğe sahiptirler; glukoz bu dokulardaki hücrelere insülinden bağõmsõz olarak girebilmekte, hücre içi glukoz konsantrasyonu doğrudan doğruya kan glukoz konsantrasyonuna bağlõ olarak değişmektedir. Kan glukoz konsantrasyonu fizyolojik düzeylerde kaldõğõ sürece, aldoz redüktaz, glukoz için değeri yüksek olduğundan etkin olamamaktadõr. Hiperglisemide hücre içi glukoz konsantrasyonu arttõğõnda, aldoz redüktaz etkinleşmekte ve sorbitol yolu işlerlik kazanmaktadõr. Sorbitol yolu etkinliğinin fizyolojik öneminin henüz bilinmediği bu dokular, diyabetes mellitusun uzun sürede gelişen retinopati, katarakt, nöropati, nefropati ve ateroskleroz gibi komplikasyonlarõnõn görüldüğü dokulardõr (88). Hiperglisemi hücre seviyesinde Na-K pompasõnõn çalõşmasõnõ ve Na-K ATPaz enziminin etkisini azaltõr. Diyabetin deney hayvanlarõnda periferik sinirlerin miyoinozitol içeriğinin ve Na-K ATPaz aktivitesinin azalmasõna yol açtõğõ ve sinir ileti hõzõnõn yavaşlamasõna miyoinozitol eksikliğinin neden olduğu saptanmõştõr. Diyabette hem periferik sinir hücresine giren hem de bu hücrede sentezlenen miyoinozitol miktarõnda azalma olur. Miyoinozitolün hücreye girişi Na + a bağõmlõ ve glukoz ile yarõşmalõ olduğundan ve diyabette Na-K ATPaz aktivitesinde azalma ve kan glukoz konsantrasyonunda artma olduğundan, hücreye giren miyoinozitol miktarõ azalõr. Bu azalma hücre içindeki insülin etki azlõğõ ile paralel seyreder. Miyoinizitolün eksikliği glukozun sorbitole dönüşümüne zarar vermezken sorbitolün fruktoza dönüşümünü yavaşlatarak hücrede sorbitol artõşõna yol açar. Sorbitol güçlü su çekici etkisi ile su alarak hücre içinde hidropik dejenerasyona neden olur. Her ne kadar koruyucu bir mekanizma olan nikotinamid adenin dinükleotid (NADH) yolu çalõşarak sorbitol, sorbitol dehidrogenaz etkisi ile fruktoza dönüştürülse de bu yol hiperglisemi nedenli miyoinozitol eksikliği sebebiyle yavaş çalõşõr; endotel ve nöron hücresinde sorbitol birikmeye devam eder (88). Ayrõca miyoinozitol eksikliğinin kendisi de Na-K ATPaz aktivitesinde azalmaya yol açar. Sinir Na-K ATPaz õn membran fosfoinositidleri; muhtemelen protein kinaz C aracõlõğõyla kontrol edildiği düşünülmektedir. Azalmõş sinir miyoinositol konsantrasyonlarõ anormal fosfoinositidler ile sonuçlanõr. Bu da azalmõş Na-K ATPaz aktivitesine yol açar. Miyoinositol transportu bu enzim üzerinden olduğundan, azalmõş miyoinositol geri alõmõ ve azalmõş Na-K ATPaz aktivitesi, artmõş intraaksonal Na birikimine neden olur. Bu durum sinir impuls yayõlõmõnõ, sodyuma bağlõ aminoasit geri alõnõmõnõ ve diğer fenomenleri etkiler. 20

21 Sodyumun paranodal bölgede birikimi, aksonal şişmeye neden olur. Esas olarak miyelin lamel terminallerinin aksondan ayrõlmasõna ve daha ileri yapõsal değişikliklere yol açar (87). Hipergliseminin sorbitol birikimine yol açmasõ hücreden hücreye farklõlõk gösterir. En büyük etki sinir vazo nervorumlarõnda ve böbrek bazal membranlarõnda görülür (88). Diyabetik sorbitol birikimi erken dönemde aldoz redüktaz inhibitörleri kullanõlarak önlenilebilir. Hiperglisemiye engel olacak glukoz regülasyonu sağlanamazsa olay geri dönüşsüz olduğundan nöropati, retinopati, nefropati gelişmesi önlenemez (88). Aldoz redüktaz NADPH kullandõğõndan, sorbitol yolunun etkinleşmesi ile hücrenin NADPH tüketimi artar. Hücrenin oksitleyici etkenlere karşõ korunmasõnda görevi olan indirgenmiş glutatyonun oluşumunu sağlayan glutatyon redüktaz da NADPH õ kullandõğõndan, hiperglisemide mevcut NADPH için aldoz redüktaz ile glutatyon redüktaz rekabet ederler. Dolayõsõyla, hiperglisemide etkinliği artan sorbitol yolunun artan NADPH tüketimi, hücrenin oksitleyici etkenlere karşõ korunma gücünü azaltõr. Diyabetin kronik komplikasyonlarõnõn patogenezinde sorbitol yolunun önemini bu yolla açõklayan araştõrmacõlar, hücrede sorbitol birikiminin değil, NADPH tüketimine neden olan sorbitol oluşumunun önemli olduğunu savunmaktadõrlar (88). 2. Hiperglisemide Redoks Potansiyeli Değişimleri İle Diyabetik Mikroanjiopati Gelişimi: Hipergliseminin oluşturduğu önemli patolojik olaylardan biri de redoks potansiyelindeki değişmelerdir. Bilindiği gibi poliol yolunun en önemli aşamalarõndan biri NADH õn hidrojen vererek NAD a dönüşmesidir. Bu olayda açõğa çõkan hidrojen +1 yük olup koruyucu bir mekanizma olan sorbitolün miyoinozitol yolu ile hücreden uzaklaştõrõlmasõ işleminde kullanõlõr. Hiperglisemi bu olayõ durdurarak hücrede sorbitol birikimini arttõrõr (88). 3. Protein Kinaz C ve Diaçilgliserol Yolunun Hiperglisemi İle Etkilenmesi: Protein kinaz C dokularõn çok önemli bazõ fonksiyonlarõndan sorumlu bir enzimdir. Vasküler dokunun geçirgenlik, kontraktilite, koagülasyon, büyüme faktörlerinden etkilenme 21

22 gibi hayati işlemlerinde bu enzimin yüksek derecede etkisi vardõr. Hücrede enzim düzeyi hiperglisemi ve asidoz varlõğõnda artar. Bu artõş da diaçilgliserol (DAG) düzeyini yükseltir. Protein kinaz C ve DAG düzeylerindeki artõş beyin, böbrek ve eritrosit dõşõndaki hücrelerde ve dokularda anormal fonksiyonlara yol açar. Dokularda kontraktilite bozukluğu, koagülasyona eğilim, büyüme faktörlerine aşõrõ hassasiyetle dokuda şişme ve hücresel vakuolizasyon görülür. Bu etkiler geriye dönüşlü olup, hiperglisemi ortadan kalktõğõnda fonksiyonlar normale döner. Ancak hiperglisemi kronikleştiğinde oluşan bu hücresel patolojik değişiklikler dokuda yetmezlik tablosunun oluşmasõna neden olur (böbrek yetmezliği gibi) (88). 4. Nonenzimatik Glikolizasyon: Hipergliseminin yol açtõğõ hücresel fonksiyonlarõ bozan önemli olaylardan biri de nonenzimatik glikolizasyondur. Hiperglisemi, sinir dokusu gibi insülinden bağõmsõz olan dokularda hücre içi proteinlerin glikolizasyonunu arttõrõr. Hayvan deneylerinde aksonal proteinlerin anormal glikolizasyonu gösterilmiştir. Vazonervorum bazal membranõnõn ve endonöral konnektif doku matriksinin nonenzimatik glikolizasyonu önemlidir. Sonuçta vasküler direnç artar, doku kanlanmasõ azalõr ve sinir hipoksisi oluşur (87,88). 22

23 TANI: Karpal tünel sendromu tanõsõnda ilk adõm öykü ve fizik muayenedir. Klasik KTS tanõsõ klinik uygulamada genellikle bir ya da daha fazla semptom varlõğõ ve tanõsal provakatif testlerin sonuçlarõna göre konur. Elektrodiagnostik çalõşmalar klinik olarak KTS tanõsõnõ doğrulamada ve diğer nöropatilerin varlõğõnõ tespit etmede değerlidir (10,35). Öykü: KTS li hastalarda genellikle elde median sinir inervasyonlu parmaklarda, daha çok geceleri ve tekrarlayan el hareketleri sonrasõnda ortaya çõkan ve eli sallamakla veya pozisyonunu değiştirmekle azalan parestezi ya da ağrõ şikayeti bulunmaktadõr. Hastalarda median sinir inervasyonlu tenar kaslarda motor güçsüzlük ve/veya duyusal bozukluğa bağlõ olarak küçük objeleri tutmada güçsüzlük ya da beceriksizlik şikayetleri de olabilmektedir (69,39). Gece şikayetlerin artmasõ KTS tanõsõ için prediktif değer taşõr (69,74,42). KTS nin başlangõç aşamasõnda semptomlar genellikle geceleri ortaya çõkar. Geceleri kas pompasõ aktivitesi olmadõğõ için kollardaki doku sõvõ dağõlõmõnda değişiklik olur; hem intranöral kan basõncõ hem de sistemik kan basõncõ uyku sõrasõnda azalõr. Uyku sõrasõnda bileğin fleksiyon pozisyonunda olmasõ median sinir iskemisine katkõda bulunabilir (69). Bu pozisyon, eğer karpal kanal içeriği sinovyal kõlõfõn kalõnlaşmasõ veya fibroblast proliferasyonu nedeniyle doldurulmuşsa median sinirin fleksör retinakulum altõnda sõkõşmasõna yol açabilir (39). Şikayetlerin gece artmasõ artmõş ödeme sekonder olarak doku basõncõndaki artmayla ilişkilendirilmiştir (59). Phalen, inaktivite nedeniyle fleksör sinovyumdaki vasküler staza bağlõ olarak gece şikayetlerinin oluştuğu teorisini öne sürmüştür. Damarlar kanla dolduğundan kanal alanõnda azalma oluşur ve median sinir daha fazla komprese olur. Semptomlar genellikle elin sallanmasõ ile hafifler (39). 23

24 Fizik Muayene: KTS nin tanõsõnda fizik muayenede provakasyon testleri, median sinir duyu ve motor değerlendirmesi yapõlmaktadõr. Duyu değerlendirmesi için Semmes-Weinstein monofilaman (SWM) testi, vibrasyon testi ve iki nokta ayrõmõ testleri yapõlmaktadõr. Motor değerlendirmede abduktor pollicis brevis (APB) ve opponens pollicis (OP) kas güçlerine, inspeksiyonla tenar atrofi olup olmadõğõna bakõlmaktadõr. Ayrõca kavrama gücüne, üçlü tutma gücüne de bakõlabilmektedir (39,10). A. Provokasyon Testleri:.(39,75,35,5) KTS tanõsõnda kullanõlan ve en iyi olarak bilinen iki provokatif test Phalen ve Tinel testleridir. Klasik KTS olgularõnda Tinel testinin %60-70, Phalen testinin %80 oranõnda pozitif olduğu gösterilmiştir. Heller, Tinel ve Phalen testinin sensitivitesini sõrayla %60 ve %67, spesifitesini %59 ve %77 olarak bulmuştur. Buna karşõn az sayõdaki birkaç çalõşmada Phalen testi ve Tinel bulgusunun klinik kullanõmõnõn sõnõrlõ olduğu gösterilmiştir. (59). Tinel bulgusu tanõda yardõmcõdõr. Fakat klinik çalõşmalarda sensitivitesinin yeterli olmadõğõ gösterilmiştir. Gellman ve arkadaşlarõ Phalen, Tinel ve turnike provakasyon testlerinin KTS tanõsõndaki yerini inceledikleri çalõşmalarõnda Phalen testinin en sensitif olduğunu ( %71 ), Tinel testinin sensitivitesinin en düşük olmakla birlikte en spesifik test olduğunu ( yanlõş negatif oranõ % 6) saptamõşlardõr (35,30). 1. Phalen Testi: Bilek fleksiyon testi olarak da bilinir. Hasta, 60 saniye boyunca ön koluna dikey olacak şekilde el bileğini 90 derece fleksiyonda, başparmak ve parmaklarõnõ ekstansiyonda tutar. Bu süre içinde elde median sinir dağõlõm alanõnda parestezi olmasõ pozitif olarak kabul edilir. Bu pozisyonda iken median sinir transvers karpal ligaman ve hemen yakõnõndaki fleksör tendonlar arasõnda kompresyona uğrar (5). 2. Tinel Testi: Bilekte karpal tünel üzerine vurularak uygulanõr. Bu sõrada distalde, median sinir dağõlõm alanõnda parestezi olmasõ pozitif olarak yorumlanõr. Tinel bulgusu sinirin 24

25 kompresyon nöropatisinde olur. Fakat kõsmi veya tam sinir kesileri ve nöroma alanlarõnda da oluşabilir. Phalen ve Tinel testlerinden başka provakasyon testi olarak Berger testi ve Durkan testi de kullanõlabilmektedir. Berger testinde hasta bileği nötral pozisyondayken elini saniye boyunca tam yumruk yapar. Parestezi oluşmasõ pozitif olarak kabul edilir.bu pozisyon lumbrikallerin karpal tünel içine doğru yaklaşõk olarak 3 cm ilerlemesine neden olur. Bu da karpal tünelin içeriğini arttõrabilir ve median sinir kompresyonuna katkõda bulunabilir. Durkan testinde kalibre edilmiş bir piston kullanõlarak veya muayeneyi yapan kişinin her iki başparmağõnõ bastõrmasõ ile transvers karpal ligaman üzerine dõşardan basõnç uygulanõr. Parestezi oluşmasõ pozitif olarak kabul edilir. Kalibre edilmiş aletle yapõlan testin KTS tanõsõ koymada sensitivitesi %87, spesifitesi %90 olarak bulunmuştur (35,69). B. Median Sinirin Duyu Değerlendirmesi: Eğer duyusal liflerde etkilenme varsa median sinirle inerve olan parmaklarda azalmõş dokunma duyusu klinik tabloda etkili olabilir. Semmes-Weinstein monofilaman testi, vibrasyon testi, iki nokta ayrõmõ (sabit ve hareketli) testi ve Moberg toplama testi duyusal fonksiyonu değerlendirmede yardõmcõdõr (39,59). 1. Semmes-Weinstein Monofilaman (SWM) Testi: Hafif dokunma-derin basõnç duyusu, duyu değerlendirmesinde kullanõlan eşik testlerden biridir. Hafif dokunma ve derin basõnç duyularõ kutanöz duyu spektrumunun zõt iki ucunda yer alõrlar.hafif dokunma derinin yüzeyel tabakalarõndaki reseptörlerce algõlanõrken basõnç ise subkutanöz ve daha derin dokularda yer alan reseptörlerce algõlanõr. Basõnç duyusu koruyucu duyunun bir şeklidir ve deriye zarar verebilecek düşük dereceli tekrarlayan basõnca karşõ uyarõ niteliği taşõr. Hafif dokunma ise hassas ayrõm için gerekli bir komponenttir (13). Dokunma eşiği ile ilgili ilk çalõşmalar 1895 te Von Frey tarafõndan başlatõlmõştõr yõlõnda ise Semmes ve Weinstein beyin yaralanmalõ yetişkinlerdeki somatosensoryal değişiklikleri inceledikleri bir çalõşmada kullanmak üzere hafif dokunmayõ dereceli olarak değerlendiren bir alet geliştirmişlerdir. Semmes-Weinstein Pressure Aesthesiometer adõyla 25

26 bilinen bu alet 20 probluk bir kitten oluşur. Her prob polimetilmetakrilat bir sopaya tutturulmuş bir naylon flamandan oluşmaktadõr. Her prob 1.65 ile 6.65 arasõnda sayõlarla işaretlenmiştir. Bu sayõ deriye dik açõ ile uygulandõğõnda monoflamanõn eğilmesi için gereken miligramõn onda biri değerindeki kuvvetin on katõnõn logaritmasõdõr (log 10 force 0.1 mg). Doğru olarak uygulandõğõnda 1.65 olarak işaretlenmiş olan en ince flaman 1.5 g/mm2 lik bir basõnç oluştururken 6.65 olarak işaretlenmiş en kalõn flaman 439 g/mm2 lik bir basõnç oluşturur. Bu alette yapõlan bir yenilik ise beş özel seçilmiş flamandan oluşan minikitin kullanõma girmesidir (13). Monoflaman testi ile yapõlan haritalama nöral iyileşme ya da bozulmanõn belirleyicisi olabilir (13). Monofilaman Skalasõnõn Yorumu: (yeşil) = Normal (mavi) = Hafif dokunma duyusunda azalma (mor) = Koruyucu duyuda azalma (kõrmõzõ) = Koruyucu duyuda kayõp > 6.65 (çizgili kõrmõzõ) = Test edilemiyor / anestezik (41,79). SWM testi dokunma duyu eşiğinin objektif olarak ölçümünü sağlar ve duyusal bozukluklarõn tespitinde kullanõlabilir. Bu test, kompresif sendromlar, periferik nöropati, termal yaralanmalar ve operasyon sonrasõ sinir onarõmõ gibi durumlarda hastalõğõn ve iyileşmenin kantitifiye edilmesinde kullanõlmaktadõr (66). Dokunmaya hassas olan miyelinli kalõn yavaş adapte olan A-beta lifleri nöral iskemiye de kõsmen duyarlõdõrlar. Bu nedenle KTS de erken dönemde dokunma duyu eşiğinde azalma olur. Teorik olarak dokunma eşiğinin test edilmesi KTS varlõğõ ve derecesine ilişkin olarak erken sensitif kantitatif bilgi verir (66). Semmes-Weinstein testi hafif dokunma ayrõmõnõ değerlendirir, sensitivitesi oldukça yüksektir, fakat spesifitesi yüksek değildir (Gellman õn araştõrmasõnda sensitivitesi %91, spesifitesi %80 olarak bulunmuştur.) (35,30). 26

27 Koris bilek fleksiyon testi (Phalen) ile birlikte yapõlan SWM testinin sensitivitesini %82, spesifitesini %86 olarak bulmuş ve kombine testin tek başõna Tinel testinden daha sensitif ve tek başõna SWM testinden daha spesifik olduğunu belirtmiştir (46). 2. Vibrasyon Testi: Duyu değerlendirmesinde yer alan eşik testlerden biridir. Vibrasyon duyusunun azalmasõ kompresyon nöropatisinin erken bir bulgusudur (13). Vibrasyon eşik testinin KTS li hastada en erken olarak saptanabilen objektif bulgu olduğu düşünülmektedir. Bu kanõ karpal tünel üzerine eksternal basõnç uygulanarak yapõlan kontrollü deneysel insan çalõşmalarõndan doğmuştur. Bu çalõşmalarda vibrasyon eşiği, duyusal sinir yanõtlarõndaki azalma kadar hastalarõn duyusundaki subjektif değişikliklerle yakõndan ilişkili olarak bulunmuştur. Vibrasyon eşikleri diyabet, üremi, ilaca bağlõ nöropati gibi yaygõn periferik nöropatisi olan kişileri değerlendirmede ve takip etmede kullanõşlõdõr (83). Öte yandan KTS taramasõnda vibrasyon duyu değerlendirmesinin kullanõşlõ olmadõğõnõ düşündüren çalõşmalar da bulunmaktadõr. Hem sinir ileti çalõşmasõ hem de vibrometre ile median sinirde geniş miyelinli lifler değerlendirilir. Ancak vibrasyon eşikleri ve elektrofizyolojik ölçümler arasõndaki korelasyonlar rölatif olarak düşük bulunmuştur ve sadece sinir ileti çalõşmalarõ sinirdeki yavaşlamayõ saptayabilmektedir. KTS deki temel olay bilekteki median sinir segmentinde ağõr olgular dõşõnda hafif miktarda aksonal kayõpla birlikte miyelin kõlõfõn kaybõna bağlõ olarak sinirde yavaşlama olmasõ gibi durmaktadõr. Hafif KTS olgularõnda iletide yavaşlama vardõr fakat akson kaybõ yoktur. Akson kitlesindeki kayõp kritik bir düzeye ulaşana dek vibrasyon duyusu bozulmaz. Bu nedenle hafif KTS olgularõnda vibrasyon normal olarak kalõr. Bu klinik veri ise KTS taramasõnda vibrometrenin yardõmcõ olmadõğõnõ düşündürmektedir (83,21). KTS nin değerlendirmesinde vibrometrenin rolü yeteri kadar tanõmlanmamõştõr. Tanõya yardõmcõ olmasõ açõsõndan kriterler oldukça yetersiz olarak tanõmlanmõştõr. Araştõrmacõlarõn bir kõsmõ tanõ için mutlak bir eşik kriteri kullanõrken bir kõsmõ da ikinci parmakla beşinci parmağõ ya da diğer elin ikinci parmağõnõ karşõlaştõrmaktadõrlar (83). Dellon metoduna göre sinir kompresyon sendromlarõnda 256-cps diapazon ile vibrasyon duyu değerlendirmesi 27

28 yapõlmalõdõr. Bununla hõzlõ adapte olan A beta lifleri değerlendirilir (13,22,55,79,29,24,23,25). Azalmõş vibrasyon duyusu ile azalmõş taktil fonksiyon (dokunma-basõnç, koruyucu duyu ya da ayõrõcõ duyu) arasõnda bir korelasyon olduğu da bildirilmiştir (13,7). 3. İki Nokta Ayrõmõ: Elin duyusal değerlendirmelerinde yer alan fonksiyonel testlerden biri statik iki nokta ayrõmõdõr. İki nokta ayrõmõ elin ince iş yeteneği ile ilişkilidir. Bu nedenle işlevsel hassasiyetin klasik testidir. Moberg in gözlemlerine göre; saat kurmak için 6 mm lik iki nokta ayrõmõ dikiş dikmek için 6-8 mm lik iki nokta ayrõmõ ince iş aleti kullanmak için 12 mm lik iki nokta ayrõmõ kaba alet kullanõmõ için 15 mm lik veya üstü iki nokta ayrõmõ gereklidir. Amerikan El Cerrahi Derneği nin iki nokta ayrõmõ normlarõ; < 6 mm = normal 6-10 mm = azalmõş / orta mm = bozulmuş / zayõf Bir nokta algõlanõyor = koruyucu Hiç algõlanmõyor = anestezik Statik iki nokta ayrõmõ testi ile yavaş adapte olan A beta lifleri değerlendirilir. Hareketli iki nokta ayrõmõ testi ile hõzlõ adapte olan A beta lifleri değerlendirilir. İki nokta ayrõmõ, KTS i erken aşamada yakalamak açõsõndan kantitatif duyusal testler içinde olasõlõkla en güçsüz olanõdõr. Yalnõzca ağõr olgularda bozulmuş olarak bulunur. Erken KTS de nadiren bozulur (83). Szalbo ve arkadaşlarõ vibrasyon ve iki nokta ayrõmõ duyusunu karşõlaştõrmõşlar; KTS li hastalarõn %87 inde vibrasyon duyusunda bozulma olduğunu tespit etmişler, buna karşõn hastalarõn sadece %22 inde iki nokta ayrõmõnda bozulma olduğunu saptamõşlardõr (59). İki nokta ayrõmõnõn sensitivitesi yaklaşõk olarak %33 olarak hesaplanmõştõr ve bu bozulmanõn da 28

29 hastalõğõn geç dönemlerinde olduğu belirtilmiştir (44,30). KTS tanõsõnda kullanõlan klinik tanõsal testleri değerlendiren sistematik bir review de iki nokta ayrõmõnõn KTS tanõsõnda sensitivitesinin düşük olduğu, buna karşõn bilek fleksiyon (Phalen) testi ve karpal kompresyon testlerinin daha kullanõşlõ olduğu belirtilmiştir (55). Gelberman periferik sinir kompresyon sendromlarõnda sensibilite testlerini değerlendirdiği çalõşmasõnda eşik testlerin ( vibrasyon ve SWM testi ) hem subjektif duyu hem de elektrofizyolojik testteki sinir fonksiyonundaki kademeli azalmayõ yansõttõğõnõ, buna karşõn inervasyon dansite testlerinin ( sabit ve hareketli iki nokta ayrõmõ ) duyusal iletim neredeyse tama yakõn bozulana kadar normal kaldõğõnõ, yine kas gücündeki azalmanõn da duyusal testlerin neredeyse her birinde bozulma olana kadar olmadõğõnõ saptamõştõr (29). C. Median Sinirin Motor Değerlendirmesi: Motor değerlendirmede median sinir inervasyonlu olan tenar kaslarõn (abduktor pollicis brevis, fleksör pollicis brevis ve opponens pollicis) kas güçlerine, inspeksiyonla tenar atrofi olup olmadõğõna bakõlmaktadõr. Ayrõca dinamometre ile kavrama gücüne, pinchmeter ile üçlü tutma gücüne de bakõlabilmektedir (39,10). Tenar kaslarda zayõflõk ve tenar atrofi daha çok uzun süreli KTS li olgularda görülen geç dönem bulgularõdõr. Daha erken olarak tenar atrofi olmadan abduktor pollicis brevis kas gücünde azalma görülebilmektedir (39,10). Kavrama gücünün, semptomatik hastalarõn verileri normallerin verileri ile karşõlaştõrõldõğõnda tarama testi olarak kullanõlabileceği belirtilmiştir (59). Jones un yaptõğõ bir meta-analizde kavrama gücü değerlendirildiğinde her iki el arasõndaki ortalama kuvvet farkõ oldukça az olarak saptanmõştõr. Hem sağlak hem de solak kişilerde tercih edilen el ile tercih edilmeyen el arasõndaki kuvvet farkõ 30 N (3 kg) dõr. Dominant el ile dominant olmayan el arasõnda kavrama gücü %5-10 arasõnda farklõlõk gösterebilir. Yapõlan bazõ çalõşmalarda her iki el arasõndaki kuvvet %25 normal kişide birbirine eşit olarak tespit edilmiştir (40,54). 29

30 Elektrodiagnostik Çalõşmalar: Median sinir kompresyonunu objektif olarak göstermede elektrodiagnostik test hala en sõk kullanõlan ve bilinen en iyi testtir (35). EMG ve sinir ileti hõzõ çalõşmalarõ gibi elektrodiagnostik testlerin kullanõmõ KTS tanõsõnõ doğrulamaya ve daha üst düzeydeki diğer tuzaklanmalarõn varlõğõnõ tespit etmeye yardõmcõ olur (39). Median sinir EMG ve sinir ileti çalõşmalarõ geçerli, güvenilir, yüksek oranda sensitif ve spesifiktir. Bununla birlikte normal elektrofizyolojik sonuçlarõ olan hastalarõn %10-15 inde klinik olarak KTS bulgularõnõn olduğu ve median sinir kompresyonunun cerrahi olarak düzeltildiği gösterilmiştir. EMG ve sinir ileti çalõşmalarõ tanõda değerlidir, fakat negatif test sonucu KTS tanõsõnõ kesin olarak dõşlamaz (35). Median sinir ileti çalõşmalarõ distal latans ve amplitüd ölçümünü içermelidir. Karpal tünelin 7-8 cm lik kõsa bir segmentinde çalõşma yapõlarak sensitivite arttõrõlabilir. Diğer bir sensitif teknik, median sinir duyusal iletisini ulnar veya yüzeyel radiyal ileti ile karşõlaştõrmaktõr. Median motor ileti, sinir kompresyonunu göstermede median duyusal iletilere göre daha az sensitiftir. Sensitivite, median distal motor latansõn ulnar distal motor latans ile karşõlaştõrõlmasõ ile de arttõrõlabilir. İleti değerleri gibi amplitüdler de kaydedilmelidir. Sensitiviteyi arttõrmak ve polinöropatiyi ekarte etmek için yeterli sayõda diğer sinirlerde de sinir ileti çalõşmasõ yapõlmalõdõr (75). Yeterli sayõda kasõn elektromiyografik incelemesi, median sinir inervasyonlu intrinsik kaslarõn ve ön kol kaslarõnõn tutulup tutulmadõğõnõ gösterir. Kas tutulumunun şiddeti median inervasyonlu tenar kaslardaki denervasyon bulgusu ile belirlenir. Eğer median inervasyonlu el kaslarõnda anormal bulgular tespit edildiyse kök düzeyindeki tutulumu ya da pleksus lezyonlarõnõ ekarte etmek için diğer kaslar da çalõşõlmalõdõr (75). Elektrodiagnostik çalõşmalarda sinirler için normal değerler çeşitlidir. Fakat anormal değerler için genel standartlar; distal motor latans (DML) için >4.5 milisaniye, distal duyusal 30

31 latans (DDL) için >3.5 milisaniyedir. EMG de tenar kaslarda pozitif dalgalarõn veya fibrilasyonlarõn ortaya çõkmasõ, sinir hasarõnõn ağõr veya kronik olduğunu gösterir (35). Kompresyon nöropatileri akut veya kronik olarak ortaya çõkabilir. Akut kompresyon nöropatisinde temel olarak hafif fokal demiyelinizasyon olur. Ağõr olgularda Wallerian dejenerasyon da olabilir. Fokal demiyelinizasyonun karakteristik elektrofizyolojik bulgusu iletim bloğudur. Anormal temporal dispersiyon ve iletim hõzõnda yavaşlama da olabilmektedir. Wallerian dejenerasyon varsa fibrilasyon ve pozitif keskin dalgalar izlenir. Kronik kompresyon nöropatilerinde patolojik olarak erken dönemde paranodal demiyelinizasyon, ilerlemiş olgularda segmental demiyelinizasyon ve daha ileri evrelerde ise sinir lifinde komplet dejenerasyon meydana gelir. Geç evrenin sonunda tuzak bölgesinin distalinde Wallerian dejenerasyon oluşur (2). Akut veya kronik basõ olan bir sinirde ilk gözlenen değişiklik miyelin kõlõfõnda olur. Miyelin kõlõftaki incelmeye bağlõ olarak aksiyon potansiyelinin aksonal yayõlõmõ yavaşlar. Elektrodiagnostik olarak yalnõzca sinir iletim bozukluklarõ (iletim yavaşlamasõ, temporal dispersiyon, iletim bloğu) görülür. Komşu veya karşõ taraf sinirle karşõlaştõrõldõğõnda hafif iletim yavaşlamasõ görülür. Temporal dispersiyon, birleşik kas aksiyon potansiyeli (BKAP) veya duyusal aksiyon potansiyeli (DAP) eğrisi altõndaki alanõ koruyacak şekilde (volt x zaman) cevabõn süresinde uzama ve bununla uyumlu olarak amplitüdde azalmadõr (2). İlerleyen evrelerde kompresyonun şiddetine bağlõ olarak akson destek dokularõ etkilenir ve lezyon bölgesinin distalinde Wallerian dejenerasyon gelişir. Akson kaybõ, kas lifi denervasyonuna bağlõ olarak distal uyarõmda amplitüd düşüklüğüne neden olur. Akson kaybõ, cevaplarõn amplitüdü karşõ taraf ile karşõlaştõrõlarak ortaya konabilir (2). Basõya uğrayan segmentin lokalizasyonu çok sayõda yapõlan uyarõmlarla belirlenir. İnsanlarda iletimdeki temel problem kõsa bir segmente (5-10 mm) olmasõdõr. Lezyonun bu sõnõrlõ doğasõ nedeniyle, sinir iletim çalõşmalarõ daha uzun segmentlerde ölçüldüğünde sinir iletim hõzlarõ normale yakõn, hatta normal bulunabilir. Çünkü, hesaplamaya giren sinir segmentinin uzun bir kõsmõ normal veya normale yakõn olabilir. Bu nedenle bir çok otorite segmental sinir iletiminde kabul edilebilir en kõsa mesafeyi 10 cm olarak bildirmiştir. Bu mesafe fokal nöropatili hastalarda lezyon yerini saptamaya yetmeyebilir. Bu nedenle kõsa segment tekniği kullanõlmalõdõr (2). 31

MESLEKİ TUZAK NÖROPATİLER DR. AYŞEGÜL ÇUBUK NÖROLOJİ UZMANI TC. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ

MESLEKİ TUZAK NÖROPATİLER DR. AYŞEGÜL ÇUBUK NÖROLOJİ UZMANI TC. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ MESLEKİ TUZAK NÖROPATİLER DR. AYŞEGÜL ÇUBUK NÖROLOJİ UZMANI TC. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ Periferik Sinir Tuzak Nöropatileri Periferik sinirin, çevre anatomik yapıların kompresyonu

Detaylı

FTR 208 Kinezyoloji II. El bileği III. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 208 Kinezyoloji II. El bileği III. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 208 Kinezyoloji II El bileği III yrd. doç. dr. emin ulaş erdem EL BİLEĞİ EKSTANSÖR KASLARI El Bileği Ekstansör Kasları Primer M.Ekstansör karpi radialis longus M.Ekstansör karpi radialis brevis M.Ekstansör

Detaylı

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem KOMPARTMAN SENDROMU 10.08.2010 Dr.Günay YILDIZ Kompartman Sendromu (KS),damar ve sinir içeren kapalı boşluklarda doku basıncının, perfüzyonu engelleyecek kadar artması sonucu ortaya çıkan hipoksiyle birlikte

Detaylı

Metakarp Kırıkları ve Tedavileri

Metakarp Kırıkları ve Tedavileri Metakarp Kırıkları ve Tedavileri Dr. Zekeriya TOSUN Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rek. ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı & El Cerrahisi Bilim Dalı PROF. DR. RIDVAN EGE TEMEL EL CERRAHİSİ KURSLARI-9

Detaylı

Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi. Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas

Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi. Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas 1 Diyabetik ayak 2 Diyabetik ayak 3 Diyabetik Ayak DİYABETİK

Detaylı

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu)

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) Akif Turna!! Cerrahpaşa Tıp Fakültesi! Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı!! Bölüm 47 ANATOMİ ANATOMİ Sinir Basısı Hastaların %95 i: Ağrı ve parestezi.! Genelde segmental, n. ulnaris:

Detaylı

FTR 208 Kinezyoloji II. El bileği II. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 208 Kinezyoloji II. El bileği II. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 208 Kinezyoloji II El bileği II yrd. doç. dr. emin ulaş erdem EL BİLEGİ LİGAMENTLERİ El bileği ligamentlerinin çoğu küçüktür ve izole etmesi zordur. Bununla birlikte göze çarpmayan doğaları kinezyolojik

Detaylı

Tuzak Nöropatilerinde Tanı ve Tedavi

Tuzak Nöropatilerinde Tanı ve Tedavi Tuzak Nöropatilerinde Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Gülseren Akyüz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.D. Tuzak Nöropati Nedir? Periferik sinirin izlediği yol boyunca belirli

Detaylı

FTR 208 Kinezyoloji II. El Bileği. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 208 Kinezyoloji II. El Bileği. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 208 Kinezyoloji II El Bileği yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ El bileği eklemi, ön kolun distal ucu ve elin proksimal ucu arasında yer alan eşsiz bir eklemdir. Üst ekstremitenin mekanik etkinliğini

Detaylı

Giriş. Anatomi. Anterior kompartman BACAK YARALANMALARI. Tibia. Fibula

Giriş. Anatomi. Anterior kompartman BACAK YARALANMALARI. Tibia. Fibula BACAK YARALANMALARI Gülçin BACAKOĞLU Giriş Alt bacak yaralanmaları daha sık görülür Tibia en sık kırılan kemiktir Beraberinde önemli yumuşak doku yaralanmaları oluşabilir Değerlendirmede hikaye ve FM önemlidir

Detaylı

OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI

OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI Doç. Dr. Nuri Aydın İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı nuri.aydin@istanbul.edu.tr YARALANMA TravmaRk Ani fiziksel

Detaylı

DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARININ KLİNİK SINIFLANDIRMASI

DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARININ KLİNİK SINIFLANDIRMASI DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARININ KLİNİK SINIFLANDIRMASI DR. GÜLİZ UYAR GÜLEÇ ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ TıP FAKÜLTESİ ENFEKSİYON H. VE KLİNİK MİK. AD- AYDIN UDAİS 2014 Giriş Diyabetin en sık ve ciddi

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

TUZAK NÖROPATİLER. Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa

TUZAK NÖROPATİLER. Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa TUZAK NÖROPATİLER Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa dryukselozkan@yahoo.com Prof.Dr.Rıdvan EGE IV.Temel El Cerrahisi Kursu Ortopedia

Detaylı

Distal Radio Ulnar Eklem Yaralanmaları. Doç. Dr Halil İbrahim Bekler

Distal Radio Ulnar Eklem Yaralanmaları. Doç. Dr Halil İbrahim Bekler Distal Radio Ulnar Eklem Yaralanmaları Doç. Dr Halil İbrahim Bekler DRUJ sorunları sık görülür. Ön kol, bilek fonksiyonlarını bozar. Yaralanma Mekanizması Hiperpronasyonda, ekstansiyonda bilek üzerine

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Üst Ekstremite Biyomekaniği. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

Üst Ekstremite Biyomekaniği. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Üst Ekstremite Biyomekaniği Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OMUZ Omuz kuşağı; göğüs kafesi, skapula, humerus, klavikula kemikleri ile bunlar arasındaki glenohumeral, akromioklaviküler, sternoklaviküler ve skapulotorasik

Detaylı

Dr. Mehmet BAYDAR Baltalimanı Kemik Hastalıkları EAH El Cerrahisi Kliniği

Dr. Mehmet BAYDAR Baltalimanı Kemik Hastalıkları EAH El Cerrahisi Kliniği Dr. Mehmet BAYDAR Baltalimanı Kemik Hastalıkları EAH El Cerrahisi Kliniği 2015-2016 TOTDER-SET Toplantısı İSTANBUL 05.12.2015 Diğer Karpal Kemik Kırıkları Tüm kırıkların % 1,1 i - skafoid %68,2 - kapitatum

Detaylı

TOTBİD Dergisi Sürekli Tıp Eğitimi TTB-STE Değerlendirme Soruları

TOTBİD Dergisi Sürekli Tıp Eğitimi TTB-STE Değerlendirme Soruları TOTBİD Dergisi Sürekli Tıp Eğitimi TTB-STE Değerlendirme Soruları TOTBİD Yeniden Belgelendirme Kuralları gereğince yanıtları dergimizin bu sayısındaki makaleler içinde yer alan aşağıdaki soruların yanıtlanıp

Detaylı

KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA AKUPUNKTUR TEDAVİSİNİN KLİNİK VE ELEKTROFİZYOLOJİK BULGULAR ÜZERİNE OLAN ETKİSİ

KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA AKUPUNKTUR TEDAVİSİNİN KLİNİK VE ELEKTROFİZYOLOJİK BULGULAR ÜZERİNE OLAN ETKİSİ T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ ANABİLİM DALI KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA AKUPUNKTUR TEDAVİSİNİN KLİNİK VE ELEKTROFİZYOLOJİK BULGULAR ÜZERİNE OLAN ETKİSİ Dr. Nuray BİLGE Tez Yöneticisi Yrd.

Detaylı

KOL VE BACAK YARALANMALARI

KOL VE BACAK YARALANMALARI GİRİŞ KOL VE BACAK Her yıl ABD de acil servislere 12 milyon laserasyon müracaat etmektedir Extremiteler çevreyle etkileşimleri fazla olduğu için özellikle yaralanmaya eğilimlidirler Dr. Soner IŞIK AÜTF

Detaylı

Başarısız Bel Cerrahisi Sendromunda Nörofizyolojik Değerlendirme

Başarısız Bel Cerrahisi Sendromunda Nörofizyolojik Değerlendirme Başarısız Bel Cerrahisi Sendromunda Nörofizyolojik Değerlendirme Prof. Dr. Işın ÜNAL ÇEVİK Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Duyu Muayenesinde Lezyonun lokalizasyonu Serebrospinal

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

Skafoid Kırık Perilunat Çıkık

Skafoid Kırık Perilunat Çıkık Prof. Dr. Ridvan Ege Temel El Cerrahi Kuursu - IX 3-4 Nisan2013 Skafoid Kırık Perilunat Çıkık Doç. Dr. Mustafa KÜRKLÜ GATA Ortopedi ve Travmatoloji AD El Cerrahi BD. Ankara Anlatım Planı Giriş Anatomi

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

TİTREŞİM. Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir.

TİTREŞİM. Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir. TİTREŞİM Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir. TİTREŞİMİN ÖZELLİĞİNİ 1 Frekansı ve 2 Şiddeti belirler. Titreşimin Frekansı: Birim zamandaki titreşim sayısına titreşimin

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

AORT KAPAK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

AORT KAPAK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. AORT KAPAK HASTALIKLARI Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. AORT STENOZU Valvular Subvalvular Supravalvular VALVULAR STENOZ Romatizmal AS Akut romatizmal

Detaylı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu Prof. Dr.Hidayet Sarı Tanım Özellikle omurgayı tutan ve ankiloza götüren kronik iltihabi sistemik romatizmal hastalıktır. Sakroiliak eklem iltihabı oluşturmak ana bulgusudur.

Detaylı

Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme

Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme Olgu Sunumu Dr. Mustafa Akgün*, Dr. Zehra Akgün**, Dr. Christoph Garner**** Bursa Devlet Hastanesi,

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA DÜŞÜK YOĞUNLUKLU LASER TEDAVİSİ ETKİNLİĞİNİN ULTRASONOGRAFİK VE ELEKTROFİZYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

ÜST EKSTREMİTEDE CERRAHİ YAKLAŞIMLAR TEORİK KURSU 30 EKİM 2015. Titanic Belek Kongre Merkezi Antalya

ÜST EKSTREMİTEDE CERRAHİ YAKLAŞIMLAR TEORİK KURSU 30 EKİM 2015. Titanic Belek Kongre Merkezi Antalya CERRAHİ YAKLAŞIMLAR TEORİK KURSU 30 EKİM 2015 Titanic Belek Kongre Merkezi Antalya EĞİTİM TOPLANTISI BAŞKANLARI: PROF. DR. SAİT ADA PROF. DR. METİN ESKANDARİ EĞİTİM TOPLANTISI SEKRETERİ: OP. DR. KEMAL

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

Diabetik Nöropatide Kök Hücre Tedavisi Doç.Dr.Mehmet Bozkurt Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi; Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik

Diabetik Nöropatide Kök Hücre Tedavisi Doç.Dr.Mehmet Bozkurt Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi; Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Diabetik Nöropatide Kök Hücre Tedavisi Doç.Dr.Mehmet Bozkurt Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi; Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği,Yara Bakım Merkezi İstanbul Tanım Diabetik

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

Karpal tünel sendromu ve tanısında kullanılan elektrodiagnostik yöntemler Electrodiagnostic methods using for carpal tunnel syndrome and its diagnosis

Karpal tünel sendromu ve tanısında kullanılan elektrodiagnostik yöntemler Electrodiagnostic methods using for carpal tunnel syndrome and its diagnosis Derleme Karpal tünel sendromu ve tanısında kullanılan elektrodiagnostik yöntemler Electrodiagnostic methods using for carpal tunnel syndrome and its diagnosis Selma Eroğlu Mardin Devlet Hastanesi Fiziksel

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi

Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi Büşra Yürümez 1, Müjde Aktürk 2, Murat Uçar 3, Mehmet Ali Can 3, Alev Eroğlu Altınova 2, Emre Arslan 2, Nil Tokgöz 3, Füsun Baloş

Detaylı

Primer ve sekonder Tendon onarımları

Primer ve sekonder Tendon onarımları GATA Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi AD. Primer ve sekonder Tendon onarımları Doç. Dr. Fatih ZOR SUNU PLANI Preoperatif değerlendirme Onarım ilkeleri Temel prensipler Zonlara göre onarımlar Sekonder

Detaylı

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Ödem, hiperemi, konjesyon Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 1 Hemodinamik bozukluklar Ödem Hiperemi / konjesyon Kanama (hemoraji) Trombüs / emboli İnfarktüs Şok 2 Hemodinamik bozukluklar Ödem 3 Ödem Tanım: İnterstisyel

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ Gonartroz, diz ekleminde progresif olarak ortaya çıkan kıkırdak yıkımı, osteofit oluşumu ve subkondral skleroz ile karakterize noninflamatuvar, kronik, dejeneretif bir hastalıktır.

Detaylı

Tuzak Nöropatiler. I. Üst Ekstremite Tuzak Nöropatileri. Aysun GENÇ - Birkan SONEL TUR

Tuzak Nöropatiler. I. Üst Ekstremite Tuzak Nöropatileri. Aysun GENÇ - Birkan SONEL TUR Tuzak Nöropatiler Aysun GENÇ - Birkan SONEL TUR 77 Tuzak nöropatileri, duysal, motor ve otonom sinir liflerini içeren periferik sinirlerin anatomik gidiş yolları boyunca bir fibröz veya fibro-osseöz tünel

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı. Prof.Dr. Mustafa KARAHAN

Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı. Prof.Dr. Mustafa KARAHAN Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı Prof.Dr. Mustafa KARAHAN Kinesiyoloji Kinesiyoloji insan hareketiyle ilgili mekanik ve anatomik ilkelerin incelenmesidir. Kinesiyoloji anatomi, fizyoloji ve biyomekanik

Detaylı

Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları. Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni

Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları. Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni 44 yaş Erkek (İşçi) Şikayeti: Sağ Bacağında Şiddetli

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

DİYABETİK HASTALARDA ELDE OLUŞAN NÖROVASKÜLER KOMPLİKASYONLARIN ULTRASON VE RENKLİ DOPPLER İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

DİYABETİK HASTALARDA ELDE OLUŞAN NÖROVASKÜLER KOMPLİKASYONLARIN ULTRASON VE RENKLİ DOPPLER İLE DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI DİYABETİK HASTALARDA ELDE OLUŞAN NÖROVASKÜLER KOMPLİKASYONLARIN ULTRASON VE RENKLİ DOPPLER İLE DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ DR.

Detaylı

TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI

TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI TEŞHİSTEN TEDAVİYE > ALT EKSTREMİTE ATARDAMARI HASTALIĞI Genç Kardiyologlar Grup Sorumlusu - Prof.Dr.Oktay Ergene Bilimsel İçeriğin Değerlendirilmesi, Son Düzenleme - Prof.Dr. Mahmut Şahin Düzenleme, Gözden

Detaylı

TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU

TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU Tanım: Süt ineklerinde çoğunlukla arka bacakların lateral, seyrek olarak ön bacakların medial tırnaklarında lokalize olan, boynuz tabakasının erozyonu ile

Detaylı

KARPAL TÜNEL AMELİYATI SONRASI TETİK PARMAK GELİŞİMİ; KOİNSİDANS MI? SONUÇ MU?

KARPAL TÜNEL AMELİYATI SONRASI TETİK PARMAK GELİŞİMİ; KOİNSİDANS MI? SONUÇ MU? T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ AD KARPAL TÜNEL AMELİYATI SONRASI TETİK PARMAK GELİŞİMİ; KOİNSİDANS MI? SONUÇ MU? Dr. Mehmet Ali ACAR (UZMANLIK TEZİ) Tez Danışmanı

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus komplikasyonlar Mikrovasküler Makrovasküler Diyabetik retinopati Diyabetik

Detaylı

OFİS ERGONOMİSİ. Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı

OFİS ERGONOMİSİ. Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı OFİS ERGONOMİSİ Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı SUNUM PLANI Ofiste kas iskelet sistemi problemleri gelişiminin sebepleri Sık karşılaşılan problemler Korunma

Detaylı

EK-4 B GRUBU FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON TANI LİSTESİ A GRUBU

EK-4 B GRUBU FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON TANI LİSTESİ A GRUBU A GRUBU C71 Beyin malign neoplazmı D33 Beynin ve merkezi sinir sistemi diğer kısımlarının benign neoplazmı G11 Herediter ataksi G12.2 Motor nöron hastalığı G20 Parkinson hastalığı G24.8 Distoni, diğer

Detaylı

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede

Detaylı

Diyabetik Ayakta Fizyolojik ve Anatomik Hasar

Diyabetik Ayakta Fizyolojik ve Anatomik Hasar Diyabetik Ayakta Fizyolojik ve Anatomik Hasar Dr. Önder Kalenderer İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği 8 Mayıs 2014/İstanbul 1 Konu akışı Diyabetik ayak sebepleri

Detaylı

Diyabetik Ayakta Sınıflama Önerileri

Diyabetik Ayakta Sınıflama Önerileri Diyabetik Ayakta Sınıflama Önerileri Dr. Nur YAPAR DEÜ Tıp Fak. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. 23 Ocak 2013, İZMİR Sunum Planı Giriş Sınıflama sistemleri Eski sınıflama sistemleri

Detaylı

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi Spontan Foot Drop (Düşük k Ayak) Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi Dr. Mustafa Akgün, Dr. Zehra Akgün, Dr. Christoph Garner Mentamove Merkezi Bursa Türkiye Keywords: Lumbar Disc Disease, Foot Drop,

Detaylı

ÜST EKSTREMİTE TUZAK NÖROPATİLERİ

ÜST EKSTREMİTE TUZAK NÖROPATİLERİ ÜST EKSTREMİTE TUZAK NÖROPATİLERİ Tuzak nöropatiler tek sinirin özellikle fibro-osseöz bir tünelden geçerken uğradığı mekanik dinamik kompresyona sekonder gelişmektedir. Üst ekstremitede ulnar ve radyal

Detaylı

KARPAL TÜNEL SENDROMUNUN NÖRALTERAPİ İLE TEDAVİSİ

KARPAL TÜNEL SENDROMUNUN NÖRALTERAPİ İLE TEDAVİSİ DERLEME / REVIEW KARPAL TÜNEL SENDROMUNUN NÖRALTERAPİ İLE TEDAVİSİ TREATMENT OF CARPAL TUNNEL SYNDROME WITH NEURAL THERAPY Neslihan ÖZKAN, MD 1, 2, * 1 Bilimsel Nöralterapi ve Regülasyon Derneği, İstanbul

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım. Anatomi. Anatomi. Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Omuz kompleksi:

Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım. Anatomi. Anatomi. Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Omuz kompleksi: Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Anatomi Omuz kompleksi: Humerus Klavikula Skapula tarafından oluşturulmuştur. Omuz eklemini oluşturan kemik yapı Anatomi Dört eklem Akromioklavikular

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI KARPAL TÜNEL CERRAHİSİ YAPILAN HASTALARIN MİZAÇ ÖZELLİKLERİNİN CERRAHİ SONRASI MEMNUNİYET ÜZERİNE OLAN ETKİSİNİN

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Yumuşak doku injurisi Kas, tendon ve bağ yaralanmalarını kapsar. Strain: Kas ve tendonların aşırı yüklenmesi veya

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Boyun Anatomisi Boyun Anatomisi Omurganın en hareketli parçasıdır. Karotis, vertebral arter, omurilik ve spinal sinirleri

Detaylı

TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (YDUS) FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON 9 KASIM 2013

TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (YDUS) FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON 9 KASIM 2013 T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (YDUS) FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON 9 KASIM 2013 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin

Detaylı

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyb. Hemş. Dr. Selda ÇELİK İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları Anabilim

Detaylı

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA Vücut Kompozisyonu Çocukluk ve gençlik dönemi boyunca beden kompozisyonu sürekli değişkenlik göstermektedir. Bu değişimler; kemik

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

Ön Kol Kaslarının Klinik Anatomisi. Dr. İlknur UYSAL Dr. Nurullah YÜCEL Yard. Doç. Dr. Ahmet Kağan KARABULUT

Ön Kol Kaslarının Klinik Anatomisi. Dr. İlknur UYSAL Dr. Nurullah YÜCEL Yard. Doç. Dr. Ahmet Kağan KARABULUT Ön Kol Kaslarının Klinik Anatomisi Dr. İlknur UYSAL Dr. Nurullah YÜCEL Yard. Doç. Dr. Ahmet Kağan KARABULUT ÖN KOLUN ÖN YÜZÜNDEKİ KASLAR YÜZEYEL TABAKA M. palmaris longus M. pronotor teres M. flexor carpi

Detaylı

DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI. ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi

DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI. ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi BU EĞİTİMDE NELER PAYLAŞACAĞIZ? DİYABET(ŞEKER HASTALIĞI) NEDİR? Diyabet vücutta yeterince insülin üretilememesi veya etkili

Detaylı

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Dr. Sıtkı Sarper SAĞLAM DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU 04.10.2011 1 Netter in Yeri: DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU

Detaylı

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu.

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu. Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu. Özlem Serenli,

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

FTR 207 Kinezyoloji I. Dirsek ve Önkol Kompleksi. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 207 Kinezyoloji I. Dirsek ve Önkol Kompleksi. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 207 Kinezyoloji I Dirsek ve Önkol Kompleksi yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ 3 KEMİK 4 EKLEM Humeroulnar Humeroradial Prox. Radioulnar Distal radioulnar MID-DISTAL HUMERUS ULNA - RADIUS VALGUS

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI DEDBT01944 Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg Mümkün olduğunca normal bir yaşam www.lilly-pharma.de www.lilly-diabetes.de

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTiTÜSÜ

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTiTÜSÜ T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTiTÜSÜ KARPAL TÜNEL SENDROMU HASTALARINDA RETİNACULUM MUSCULORUM FLEKSORUMUN MYOFASCİAL OLARAK GEVŞETİLMESİ, MEDİAN SİNİR MOBİLİZASYONU VE TENDON GLİDİNG EGZERSİZLERİNİN

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 BRAKİAL PLEKSUS ONARIM AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat..... Tanı: Omurilikten çıkan sinirler boyun bölgesinde oldukça karmaşık bir ağ sistemi oluşturduktan

Detaylı