Sh:»4044 SAFFÂT. Saffat sûresi mekkîdir. Âyetleri-Basrıyyonda yüz seksen bir, di erlerinde ikidir. Kelimeleri - Sekiz yüz altmı tır.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sh:»4044 SAFFÂT. Saffat sûresi mekkîdir. Âyetleri-Basrıyyonda yüz seksen bir, di erlerinde ikidir. Kelimeleri - Sekiz yüz altmı tır."

Transkript

1 Sh:»4044 SAFFÂT pb Ï b Ûa ñ ì SW Saffat sûresi mekkîdir. Âyetleri-Basrıyyonda yüz seksen bir, di erlerinde ikidir. Kelimeleri - Sekiz yüz altmı tır. Harfleri - Üç bin sekiz yüz yirmi altıdır. Fasılası - âpæplpöp Pa harfleridir.

2 ággggggggggggî y ŠÛa å ày ŠÛa é ÜÛa ágggggggggggg 2 S a = Š u pa Š ua ŒÛb Ï R =b 1 pb Ï b Ûa ë Q l U 6 ya ì Û á Ø è Û a æ a T a = Š pb î Ûb nûb Ï b ä í b ã a V 6 Ö b à Ûa l ë b à è ä î 2 b ß ë üa ë Ûa pa ìà æb À î, 3 å ß b Ä1 y ë W = k a ì Ø Ûa? ò äí Œ 2 b î ã Ûa õ b à Ûa 3 å ß æì Ï ˆ Ô í ë ó Ü Ç üa 5 à Ûa ó Û a æì È à í ü X 7 b ß å ß ü a QP = k a ë la ˆ Ç á è Û ë a ì y Y > k ãb u a á ç a á è n 1 n b Ï QQ k Ób q lb è é È j m b Ï ò 1 À Ûa Ñ À l ü åî Ÿ å ß á çb ä Ô Ü b ã a b 6 ä Ô Ü å ß â a b Ô Ü Sh:»4045 : æë Š ˆ í ü aë Š a a ë QS : æë Š í ë o j v Ç 3 2 QR ü a a ˆ ç æ a a ì Ûb Ó ë QU : æë Š n í ò í a a ë a a a ë QT b ã a õ b ßb Ä Ç ë b 2a Š m b ä ë b ä n ß a a õ QV 7 å îj ß Š z á n ã a ë á È ã 3 Ó QX 6 æì Û ë üa b ã ª ë b 2 a ë a QW = æì qì È j à Û

3 æë Š Ä ä í á ç a b Ï ñ ya ë ñ Š u ó ç b à ã b Ï QY 7 æëš a â ì í a ˆ ç RQ åí Ûa â ì í a ˆ ç b ä Ü í ë b í aì Ûb Ó ë RP ; æì 2 ˆ Ø m é 2 á n ä ô ˆ Ûa 3 1 Ûa Meali erifi Kasem olsun ol kuvvetlere: o saf dizip de duranlara 1 O haykırıp da sürenlere 2 Ve o yolda zikr okuyanlara 3 Ki ilâhınız birdir sizin 4 Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı vebütünme rıkların rabbı 5 Bakınız biz o Dünya Semayı (oyakın Gö ü) bir ziynetle donattık: kevakib 6 Hem mütemerrid ve her eytandan koruduk 7 Onlar melei a'lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıyatutulurlar 8 Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır 9 Ancak bir çalıp çarpan, onun da pe ine bir ihabı sâkıb takılır 10 imdi sor onlara yaradılı ca kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık 11 Fakat sen taaccüb ettin onlar e leniyorlar 12 Ihtar edildiklerinde de dü ünmüyorlar 13 Bir mu'cize gördükleri vakıt da e lence yerine tutuyorlar 14 Ve, bu, diyorlar ba kabir ey de il, ap açık bir sihir 15 öldü ümüz ve bir toprakla bir yı ın kemik oldu umuz

4 Sh:»4046 vakıt mı? biz mi ba'solunacakmı ız? 16 Evvelki atalarımız da mı? 17 De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak 18 Çünkü o bir zorlu kumandadan ıbarettir derhal gözleri açılıverir 19 Eyvah bizlere derler bu o din günü 20 Bu i te o sizin yalan dedi iniz fasıl günü 21 1 pb Ï b Ûa ë - «ë aë» Kasem içindir, «pb Ï b Ûb 2 á Ó a 1. b=» ma'nâsını gösterir. SAFFAT, saf yapanlar demektir ki Ebüssüudun beyanına göre hem dizilip saff olanlar, hem saf dizenler 7 ma'nâsına gelir. leride gelecek olan da bu iki ma'nâ üzerine æì Ïb Ûa å z ä Û b ã a ë deveran eder. Saff, müteaddid eyleri düz bir hat nizamı üzerinde sıraile dizmek ma'nâsına masdar olup dizilen sıraya da ism olarak saff denilir. Namaz saffı, saffı harb nizamı gibi. Melekûtı ilâhîde meratibi muhtelifede kemali intizam ile dizilip iyfayı vazıfe eden Melâikeye kasem intizam ile dizilipiyfayı vazıfeeden Melâikeye kasem buyuruluyor ki bunda islâmiçin matlûp olan cemaat, cihad, ılim kuvvetleri gibi te kilâtın esaslarına da i aret vardır.busuretlema'nâ u oluyor: yemin ederim o Meleklere, o kuvvetlere ki saflar

5 yapıp dizilmi ler, bu sıfat,ar ıilâhî etrafını donatmı olan Meleklerden ta Semai Dünyayı tezyin eden ecramda ahzı makam ederek iyfayı vazıfeiçinemriilâhiye âmade bulunan Melâikeye kadar hepsine amil ve esası be vakıt namazlarda ba lanan saflarla temsil olunan millet ve cemaate i areti de havidir. 2. a = Š u pa Š ua ŒÛb Ï Derken zecrederek sürerler. - ZECR, aslında bir tasallûtla ba ırıp azarlıyarak bir eyden defi' etmektir. Haylâyıp sevketmekve ba ırmaksızın men-ü nehiy eylemek ma'nâlarına da kullanılır. Binaenaleyh gerek bulutları sevk eden sürücü Melekler gibi sâik ve gerek alel'umum men-ü defeden daf'i kuvvetler Sh:»4047 bu zâcirattandırlar: bu suretle bütün mücahid ordular buna dahil oldu u gibi bilhassa kumanda götürenler ve va'z edip yürüdenler de bunda dahildir. 3. a = Š pb î Ûb nûb Ï Sonra bir zikir tilâvet ederler - hakdan vahiy, kitab, Kur'an indirir, ılm-ü ma'rifet telkıyn ederler. Bütün bunlara kasem ile 6 ya ì Û ehemmiyyetlerini ıhtar ederek söylerim ki 4. á Ø è Û a hakikatte sizin ıbadet æ a edece iniz Tanrınız birdir.- sbatı: 5. b à è ä î 2 b ß ë üa ë Ûa pa ìà l

6 l ë o bütün Göklerin ve Yerin ve aralarındakilerin rabbı 6 Ö b à Ûa hem bütün me rıkların rabbı - me arık,kevakibinme rıkları ve yâhud sene zarfında her gün ba ka bir noktada do ması i'tibariyle Güne in me rıkları demek olabilirse de bunlardan ba ka «a = Š pb î Ûb nûb Ï» karînesiyle bilcümle envarı ma'neviyyenin dahi i rakatına i aret olunmak için «6» Ö b à Ûa l buyurulmu olması daha do rudur. Çünkü zâhir ile batın, haric ile zihin, afak ile enfüs birle meden hakkın vahdeti bilinemez. Envarı zahirenin Semai Dünya ziynetinden gösterilmesi de bunu anlatır. öyle ki: 6. ò äí Œ 2 b î ã Ûa õ b à Ûa b ä í b ã a biz Dünya Semayı: en yakın Gö ü bir ziynet ile donattık: = k a ì Ø Ûa kevkebler - yıldızlarla. Semâi Dünya terkibinde de Dünya ednanın müennesidir ki en yakın demektir. Bu ifâdenin zahiri bütün kevakibin Semâi Dünyada olmasıdır. u halde burada Semai Dünya, Arzın etrafında yalnız feleki kamer sahasından ıbaret de il, yalnız hey'eti emsiyye âlemi de de il, alel'umum kevakibin bulundu u cismanî sâha ya'ni eb'adı selâse sahasıdır.gerçitezyin cirimleriyle de il de zıyalariyle oldu una göre bunların Arzdan görünebildikleri irtisamvein'ıkâs sahasına sırf görünü (optigue) haysiyyetiyle bu isim verilmi olmak dahi muhtemil ise Sh:»4048

7 de zâhir olan evvelkisidir. Her ikitakdirde de bu suretle Dünya Semânın tezyini ıhtar edilmekle i bu zahirî envar ve tezyinin herkes tarafından bile hiss-ü takdir olunabilece i vefakat daha yukarısının böyle olmadı ı anlatılmı oluyor. Onun için buyuruluyor ki 7. 7 b ß æb À î, 3 å ß b Ä1 y ë hem de mârid; taate yana maz her bir eytandan hıfzeyledik. öyle ki 8. ó Ü Ç üa 5 à Ûa ó Û a æìè à í ü onlar melei a'lâyı dinleyemezler - o cismanî tezyinleri zahirî nurları geriden görürler, fakat daha yüksek hey'etleri, en âlî cem'ıyyetleri ya'ni Melâikeyi dinleyip i idemezler, Peygamberler gibi vahiy alamazlar, mı'racaçıkamazlar, o hududda duramazlar. 9. a ì y P > k ãb u 3 å ß æì Ï ˆ Ô í ë ko ulmak için her taraftan atı edilir, mermiye tutulurlar. Semâi Dünyanın dahi hududunda böyle defı' edici tard edici kuvvetler vardır. Ki bunlar zikrolunan zacirattandırlar. Dinsiz eytanların melei a'lâyı dinlemeyip de Peygamberlik taslıyamamaları için karagol bekler, onları tard ederler = k a ë la ˆ Ç á è Û ë bir de o eytanlara daimî bir azab vardır.-kiodaâhırettedir10. ò 1 À Ûa Ñ À å ß ü a ancak bir çalıp kapmaca yapan olur. - Bir kulak hırsızlı ıile melei a'lâ haberlerinden, vahy-ü ilham varidatından çalıp kaçan bulunur. k Ób q lb è é È j m b Ï onu da bir ihabı sâkıb, Semadan Arza do ru delip geçen bir alev ta'kıb eder - Sûre «Hıcr» de ihab hakkında söz geçmi tibak.

8 SÂKIB, esasen delen veya delici demektir. Zıyasiyle Semayı delivermi gibi parlak görünen yıldıza necmi sâkıb denildi i gibi ihabı sâkıb denildi i gibi ihabı sâkıb da böyledir. Bununla beraber ihabı hakıkaten hevai nesimîye haricinden bir mermi Sh:»4049 gibi gelerek delip geçiyor da demektir. ihabların ebhırei mütesâıdeden i tialetmi olması nazariyyesi bugün kabul edilmiyor. ihablar Semaî Dünyanın sâbit ziyneti olan ma'ruf kevakib gibi büyük olmamakla beraber yine yıldızlar cümlesinden sayılabilecek küçük ve küme küme dola an ecramdandırlar.hevayi nesimîye temassı ile i tial etti i sırada bir fi enk gibi kaymasiyle ziynet hizmetinden de hâli kalmaz. Maamafih eytanlara atılan ihabdan murad ruhanî bir ihab olması da pek muhtemildir. Asıl mes'ele a a ıdan Semaya kar ıtecavüz etmek istiyenlerin vaz'ıyyetlerini göstererek ilâhî olan ilhamattan bir kulak hırsızlı ına raci' olan eytanlıklarla Peygambere kar ı rekabete kalkı an dinler uydurma a çalı an dinsizlerin maddî ve ma'nevî hezimet ve peri anlıklarını anlatmaktır.

9 11. á imdi sor onlara - bunları gösterdikten ve hepsini yaradanın birli ini è n 1 n b Ï anlattıktan sonra sor o seninkilere, o münkirlere ki b Ô Ü a á ç a hılkatçe kendileri mi daha çetîn, daha kaviy b 6 ä Ô Ü å ß â a yoksabizimyarattı ımız o mahlûklarımız mı? o saffat zacirat, taliyat, o Semâlar mı? Hangisini yaratmak daha zor. Bunları yaradan Allah hiç kendilerini bir ne 'et ile daha yaratamaz mı? Görülüyor ki burada «í» nin âhirindeki «Õ Ü í æ a ó Ü Ç b Ô 2 üa ë pa ì à Ûa Õ Ü ô ˆ Ûa î Û ë a á è Ü r ß 6» âyetinin bir tafsıl ile takriri vardır.busüalincevabı da unun içindedir: l ü åî Ÿ å ß á çb ä Ô Ü b ã a çünkü biz kendilerini bir cıvık yapı kan çamurdan yarattık - onlar yaradıldıktan sonra bir cıvık çamurun ne çetinli i olur? Bir cıvık çamur ki en mütekâmil ekli nuftedir. 12. o j v Ç 3 2 fakatsenteaccüb ettin - Allahın Sh:»4050 kudretine ve onların inkârına : æë Š í ë onlar ise e leniyorlar, gçappp O fasıl o ayırı öyle ki:

10 = æë j È í aì ãb b ß ë á è ua ë a ë aì à Ü Ã åí ˆ Ûa aë Š y a RR RT = áî z v Ûa Âa Š ó Û a á çë çb Ï é ÜÛa æë å ß RS 3 2 RV æë Š b ä m ü á Ø Ûb ß RU = æì Û@ ªì ß ã a áè á çì1 Ó ë œ È 2 ó Ü Ç á è š È 2 3 j Ó a ë RW æì à Ü n ß â ì î Ûa áç åî à î Ûa å Ç b ä ãì m b m á n ä á Ø ã a a ì Ûb Ó RX æì Û õ b n í b ä Û æb b ß ë SP 7 åî ä ß ªì ß aì ãì Ø m á Û 3 2 aì Ûb Ó RY b ä î Ü Ç Õ z Ï SQ åî Ëb Ÿ b ß ì Ó á n ä æb À Ü å ß á Ø î Ü Ç åí ëb Ë b ä b ã a á b ä í ì Ë b Ï SR æìô ö a ˆ Û b ã a >b ä 2 4 ì Ó Ù Û ˆ b ã a ST æì Š n ß la ˆ È Ûa ó Ï ˆ ß ì í á è ã b Ï SS ü a é Û a ü á è Û 3î Ó a a a ì ãb á è ã a SU åî ß Š v à Ûb 2 3 È 1 ã Š Çb Û b ä n è Û a a ì b n Û b ä ö a æì Ûì Ô í ë SV = æë Š j Ø n í é ÜÛa áø ã a SX åî Ü Š à Ûa Ö ë Õ z Ûb 2 õ b u 3 2 SW 6 æì ä v ß 7 áî Û üa la ˆ È Ûa aì Ô ö a ˆ Û Sh:»4051

11 é ÜÛa b j Ç ü a TP = æì Ü à È m á n ä b ß ü a æ ë Œ v m b ß ë SY á ç ë 7 é a ì Ï TR = âì Ü È ß Ö á è Û Ù Û ë a TQ åî Ü à Ûa åî Ü 2b Ô n ß Š ó Ü Ç TT = áî È äûa pb ä u ó Ï TS = æì ß Š Øß ñ ˆ Û õ b š î 2 TV = åî È ß å ß b Ø 2 á è î Ü Ç Òb À í TU TX æì Ï Œ ä í b è ä Ç á ç ü ë 4 ì Ë b èî Ï ü TW 7 åî 2 b Ü Û æì ä Ø ß œ î 2 å è ã b TY = åî Ç Ò Š ÀÛa pa Š b Ó á ç ä Ç ë 3 ö b Ó 4b Ó UQ æì Û õ b n í œ È 2 ó Ü Ç á è š È 2 3 j Ó b Ï UP åî Ó à Ûa å à Û Ù ä ö a 4ì Ô í UR = åí Š Ó ó Û æb ó ã a á è ä ß UT æì äí à Û b ã a õ b ßb Ä Ç ë b 2a Š m b ä ë b ä n ß a a õ US áî z v Ûa õ a ì ó Ï ê a Š Ï É Ü Ÿb Ï UU æì È Ü À ß á n ã a 3 ç 4b Ó ó 2 ò à È ã ü ì Û ë UW = åí Š n Û p æ a é ÜÛb m 4b Ó UV UY = åî n î à 2 å z ã b à Ï a UX åí Š š z à Ûa å ß o ä Ø Û ì è Û a ˆ ç æ a VP åî 2 ˆ Èà 2 å z ã b ß ë ó Û@ë üa b ä n m ì ß ü a æì Ü ßb È Ûa 3 à È î Ü Ï a ˆç 3r à Û VQ áî Ä È Ûa ì 1 Ûa

12 Sh:»4052 b çb ä Ü È u b ã a VS âì Ó ŒÛa ñ Š v â a ü Œ ã Š î Ù Û a VR = áî z v Ûa 3 a ó Ï x Š m ñ Š v b è ã a VT åî à Ûb ÄÜ Û ò ä n Ï æìü ü á è ã b Ï VV åî Ÿb î, ªë ã b é b è È Ü Ÿ VU å ß b 2 ì Û b è î Ü Ç á è Û æ a á q VW 6 æì À j Ûab è ä ß æ ª@ì Ûb à Ï b è ä ß ã a áè VY áî z v Ûa ó Û ü á è È u Š ß æ a á q VX 7 áî à y WQ æì Ç Š è í á ç b q a ó Ü Ç á è Ï WP = åî Û b á ç õ b 2 a a ì 1 Û a á èî Ï b ä Ü a Ô Û ë WR = åî Û ë üa Š r a á è Ü j Ó 3 Ô Û ë ü a WT = åí ˆ ä à Ûa ò j Ób Ç æb Ñ î Š Ä ãb Ï WS åí ˆ ä ß ; åî Ü à Ûa é ÜÛa b j Ç Meali erifi Toplayın mah ere o zulmedenleri ve e lerini ve Allahdan ba kataptıkları eyleri 22 Toplayın da götürün

13 onları sırata; Cehennem köprüsüne do ru 23 Ve tevkıyf edin onları, çünkü sor guya çekilecekler 24 Ne oldu sizlere yardımla mıyorsunuz? 25 Hayır bu gün onlara teslim olmu lardır 26 Ve ba'zısına dönmü soruyorlardır: 27 Siz diyorlardır:bizesa dan gelir dururdunuz 28 Yok, diyorlardır:sizinanmamı tınız 29 Ve bizim size kar ı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu,fakat siz azmı bir kavm idiniz 30 Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadaca ız 31 Evet biz sizi Sh:»4053 kı kırttık, çünkü biz azgındık 32 O halde hepsi o gün azâbda mü terektirler 33 te biz mücrimlere böyle yaparız 34 Çünkü onlar «é ÜÛa ü a é Û a ü» denildi i zaman kafa tutuyorlardı 35 Ve "hiç biz mecnun âır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı 36 Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdık eyledi 37 Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız 38 Maamafih ba ka de il, hep yaptı ınız amellerinizle cezalanacaksınız 39 Müstesnâ ancak Allahın ıhlâs verilmi kulları 40 Onlar için bir "ma'lûm rızık" var 41 Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar 42 Naîm Cennetlerinde 43 Kar ılıklı tahtlar üzerinde 44 Maînden bir ke's ile üzerlerine pırlanılır 45 Bembeyaz, içenlere lezzet 46 Onda ne bir gaile vardır, ne de ba larına vurur 47 Yanlarında iri gözlü nazarlarını kasretmi nazenînler 48 Sanki saklı yumurtalar 49 Derken ba'zısı

14 ba'zısına dönmü soruyorlardır:50 çlerinden bir söyliyen "benim der: bir karînim vardı 51 Derdi: sen cidden inananlardan mısın? 52 Öldü ümüz de bir toprakla bir yı ın kemik oldu umuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?"53nasıl der bir bakı tırır mısınız: Derken bakmı onu tâ Cehennemin ortasında görmü tür 54 Tallahi, der: do rusu sen az daha beni helâk edecektin 55 Rabbımın ni'meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım 56 Nasılmı bak? Biz ölecek de iliz ilk ölümümüzden ba ka 57 Ve biz muazzeb de iliz 58 Bu i te hiç übhesiz o büyük murad, büyük kurtulu 59 Böyle bir murad içinçalı sın çalı an erler 60 Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum a acı mı? 61 Ki biz onu zalimler için bir fitnekılmı ızdır 62 O bir a açtır ki Cehennemin kökünde çıkar63tomurcukları eytanların ba ları gibidir 64 Her halde onlar ondan yiyeceklerdir 65 Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır 66 Sonra üzerine onların hamîmden bir ha lamaları vardır 67 Sonra da dönümleri übhesiz ki Cehennemedir 68 Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular 69 imdi de onların izlerince ko turuyorlar 70 Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi 71 Celâlim hakkı için içlerinde Sh:»4054 inzar edici Peygamberler de gönderdik 72 Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu? 73 Ancak

15 Allahın ıhlâs ile seçilen kulları ba ka á è ua ë a ë E leriyle - ya'ni emsâl emsâle: puta tapanı puta tapanla, yıldıza tapanı yıldızatapanla, yâhud zulmedenlerin erke ini di isini yâhud eytanlardan olan arkada larını. 28. åî à î Ûa å Ç b ä ãì m b m bize sa dan gelirdiniz - sa dan gelmek, sa lam taraftan, iyi ve hayırhah bir surette gelmek 41. = âì Ü È ß Ö devamı, lezzeti gibi hasaisı ma'lûm ve mukarrer, ya'ni 42. 7é a ì Ï fakiheler, meyveler - bu ta'birde, iki nükte vardır. Birisi, Ehli Cennetin yemeleri içmelerimahzâzevk-ulezzet için oldu unu ihtardır. Çünkü meyve sâde lezzet içinyenir.di eri de Dünyadaki mesaînin semaratı olmasına i arettir. 43. = áî È äûa pb ä u ó Ï Naîm Cennetleri - ni'metten ba kabir ey olmıyan Cennetler 45. b Ø 2 keis - dolu kadah, bo una keis denmez, = åî È ß å ß MAÎN-aslında menbaından çıkan, yâhud göz önünde akan su demek olup Cennet içkisi bununla tavsıf olunmu tur ki ì Ë b èî Ï ü onda hiç bir gaile yok - Dünya arabları gibi humarı, mazarreti, günahı yok æì Ï Œ ä í b è ä Ç á ç ü ë ve ondan sarho da edilmezler. 48. Ò Š ÀÛa pa Š b Ó gamzelerini zevcelerine kasretmi ba kasına bakmaz dilberler. 51. = åí Š Ó benim bir karînim vardı - ya'ni Dünyada beraberimde duran bir ó Û æb ó ã a

16 arkada. Buharîde bu karîn, eytan Sh:»4055 diye tefsir edilmi tir.62. ü Œ ã Š î Ù Û bu mu konukluk için - NÜZÜL, müsafir gelir gelmez ikramiçin sunulan konukluk - burada bu ta'bir gösteriyor ki yukarıda ehli Cennet için söylenen henüz yeni gelene konulan ikramiyye kabîlinden olup onlara onun ilersinde öyle ni'metler vardır ki imdi zihinler onu anlamaktan âcizdir. te Ehli Cehennem için de âì Ó ŒÛa ñ Š v zakkuma acı - öyledir. ZAKKUM, Tihamede biten küçük yapraklı acı vefena kokar bir a acın ismi olup bervechiâti ta'rif olunan ve meyvesi Ehli cehennemin konuklu u olan a aç bununla tesmiye olunmu tur. Buyuruluyor ki 63. åî à Ûb ÄÜ Û ò ä n Ï b çb ä Ü È u b ã a zira biz onu zalimler için bir fitne kılmı ızdır.ona Dünyada zalimler meftun ve mübtelâ olur. Âhırette de mihnet ve azâbını çekerler. Allahü a'lem, halkı zulm ile yemek için kurulan zaleme te kilâtı o zalimler kurumu. 64. = áî z v Ûa 3 a ó Ï x Š m ñ Š v b è ã a O Cehennemin kökünde, dibinde

17 çıkar - da dalları derekâtına da ılır. 65. åî Ÿb î, ªë é ã b b è È Ü Ÿ Tal'ı, meyvesinin do um noktaları sanki eytanların ba ları gibidir. - Buna üç ma'nâ verilmi tir: 1 - Son derece çirkinlikten kinaye olmak üzere muhayyel bir te bih. 2 - eyatîn, çirkin suratlı korkunç yılanlar demektir. 3 - Ruusü eyatîn, çirkin manzaralı ma'ruf bir otun meyvesi imi ki Yemende (esten) denilirmi. Bizde dördüncü bir ma'nâ anlâmak istiyoruz ki zalimleri en çok aldatan, meftun eden nokta onun çiçek açıp meyvesini verecek olan noktalarıdır. Varidat menba'ları gibi Sh:»4056 görünen o noktalar öyle i falkârdır ki sanki eytanların ba ları yâhud rüesası gibi áî à y å ß b 2 ì Û b è î Ü Ç á è Û æ a á q sonra onların bunun üzerine

18 hamîmden bir ha lamaları da vardır.- EVB,içkiyekarı tırılan katgı, a lama veya ha lama. HAMÎM,esasen kaynar su demek olup Cehennemin em'ayı parçalıyan suyuna denir. Bununla ha lanan o içki de gassak, akan cerahat, irindir. Çünkü zalimler halkı bu hale getirirler. Âhırettedeöyle ha lanırlar. b ä Ü È u ë WW 9 áî Ä È Ûa l Š Ø Ûa å ß é Ü ç a ë êb ä î v ã ë WV WY 9 åí Š üa ó Ï é î Ü Ç b ä Š m ë WX 9 åî Ób j Ûa á ç é n í ô Œ v ã Ù Û ˆ b ã a XP åî à Ûb È Ûa ó Ï ì ã ó Ü Ç â 5 b ä Ó Š Ë a á q XR åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß é ã a XQ åî ä z à Ûa 2 é õ b u a XT < áî ç Š 2 ü é n Èî, å ß æ a ë XS åí Š üa XV 7 æë j È m a b ß é ß ì Ó ë éî 2 ü 4b Ó a XU áî Ü k Ü Ô 2 l Š 2 á Ø ä à b à Ï XW 6 æë í Šm é ÜÛa æë ò è Û a b Ø1 ö a ó ã a 4b Ô Ï XY äûa = âìv ó Ï ñ Š Ä ã Š Ä ä Ï XX åî à Ûb È Ûa

19 á è n è Û a ó Û a Îa Š Ï YQ åí Š 2 ß é ä Ç a ì Û ì n Ï YP áî Ô 7 æì Ü b m ü a 4b Ô Ï Sh:»4057 åî à î Ûb 2 b 2 Š á è î Ü Ç Îa Š Ï YS æì Ô À ä m ü á Ø Û b ß YR = æì n z ä m b ß æë j È m a 4b Ó YU æì Ï Œ í é î Û a a ì Ü j Ó b Ï YT é Û aì ä 2a aì Ûb Ó YW æì Ü à È m b ß ë á Ø Ô Ü ÜÛa ë é YV á çb ä Ü È v Ï a î é 2 aë a b Ï YX áî z v Ûa ó Ï êì Ô Û b Ï b ãb î ä 2 QPP åí è î, ó 2 ó Û a k ça ó ã a 4b Ó ë YY åî Ü 1 üa áî Ü y â 5Ì 2 j Ï êb ãš QPQ åî z Ûb Ûa å ß ó Û k ç l ó Ï ô a ó ã a ó ä 2 b í 4b Ó ó È Ûa é È ß Í Ü 2 b à Ü Ï QPR b ß 3 È Ïa o 2 a b í 4b Ó 6ô Š m a b ß Š Ä ãb Ï Ù z 2 a ó ã a âb ä à Ûa b à Ü Ï QPS åí Š 2b Ûa å ß é ÜÛa õ b æ a ó ã v n 9 Š ß ªì m = áî ç Š 2 a b í æ a êb ä í b ã ë QPT 7 åî j v Ü Û Ü m ë é b à Ü a åî ä z à Ûa ô Œ v ã Ù Û ˆ b ã a ŠÛa b 7 íõ o Ó Ó QPU 2 ˆ 2 êb ä í Ï ë QPW åî j à Ûa a ªì Ü j Ûa ì è Û a ˆç æ a QPV

20 ó Ü Ç â 5 QPY åí Š üa ó Ï é î Ü Ç b ä Š m ë QPX áî Ä Ç åî ä z à Ûa ô Œ v ã Ù Û ˆ QQP áî ç Š 2 a Sh:»4058 Õ z b 2 êb ã Š 2 ë QQR åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß é ã a QQQ å ß ë 6 Õ z a ó Ü Ç ë é î Ü Ç b ä b 2 ë QQS åî z Ûb Ûa å ß b î j ã ; åî j ß é 1 ä Û á Ûb à ë å z ß b à è n í Meali erifi Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmi ti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz 75 Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık 76 Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık 77 Hem de namına bıraktık sonrakiler içinde 78 Selâm Nuha bütün âlemler içinde 79 Biz böyle mükâfat ederiz i te muhsinlere 80 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan 81 Sonra da di erlerini suya bo duk 82 übhesiz brahim de onun kolondan 83 Çünkü rabbına selîm bir kalb ile geldi 84 Çünkü babasına ve kavmine öyle dedi: siz nelere tapıyorsunuz? 85

21 Yalancılık etmek için mi Allahdan ba kailâhlar istiyorsunuz? 86 Siz rabbül'âlemîni ne zannediyorsunuz? 87 Derken bir bakım baktı da nücume 88 Ben dedi: hastayım 89 O vakıt arkalarını dönerek ba ından kaçı ıverdiler 90 Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz? 91 Neyiniz var söylemiyorsunuz 92 Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi 93 Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler 94 A, dedi siz kendi yonttu unuz eylere mi tapıyorsunuz? 95 Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı 96 Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ate e atın 97 Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak dü ürdük 98 Bir de dedi ki: ben rabbıma gidiyorum, o bana yolunu gösterir 99 Rabbım! bana salihînden ihsan buyur 100 Biz de ona uslu bir o ul müjdeledik 101 Vakta ki yanında ko makça ına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda Sh:»4059 görüyorum ki ben seni bo azlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacı ım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni in aallah sabirînden bulacaksın 102 Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu aka ına yıktı 103 Ve öyle ona nida ettik: ya brahim! 104 Ru'yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz

22 i te muhsinlere 105 übhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat'î bir imtihan 106 Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik 107 Namına da bıraktık sonrakiler içinde 108 Selâm brahime 109 Böyle mükâfat ederiz i te muhsinlere 110 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan 111 Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere shak ile müjdeledik 112 Hem ona hem shaka bereketler verdik * kisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden áî Ä È Ûa tufanfelâketi. 77. l Š Ø Ûa 9 åî Ób j Ûa á ç é n í b ä Ü È u ë hem zürriyyetini, bâkıy kalanlar onlar kıldık - «onun üç o lu: Sam, Ham, Yasif ve bunların zevcelerinden ba ka sair gemide bulunanların hepsi zürriyyet bırakmayarak vefat etti» demi lerse de biz bunu Sûrei «Hûd» da geçen «å à ß á ß a ó Ü Ç ë Ù î Ü Ç pb Š 2 ë b ä ß â 5 2 Á j ça ì ã b í 3î Ó Ù È ß 6» âyetine muvafık bulmayız. Çünkü «Ù È ß å ß P 3î Ü Ó ü a é È ß å ß a b ß ë» buyurulan kalîl oldu u zâhirdir. O halde buradaki kasır, gemidekilere de il, gark olanlara nazaran izafî olmak daha muvafıktır. Bununla beraber denebilir ki bütün gemidekilerin zürriyyetleri ta liben onun zürriyyeti hukmünde tutulmu vebu suretle bâkıylerin hepsi onun zürriyyeti olarak sayılmı, ona Âdemi sani denmi tir. Taberî der ki: Arab Sam

23 evlâdından, Sudan Ham evlâdından, Türk ve sairleri Yâsif evlâdındandır. Ebû Hayyan da Bahrde bunu naklettikten sonra öyle kaydediyor;bir fırkada öyle söylemi tir: Allah tealâ Hazreti Nuhun zürriyyetini ibka edip neslini uzatmı tır. Bununla beraber bütün insanlar onun neslini munhasır de ildir. Ümmetler içinde ona Sh:»4060 râci' olmıyan da vardır.»âlûsîde u mütaleada bulunmu tur: sanki bu fırka,garkın umumî oldu una kail olmıyor. Nuh aleyhisselâi küffar aleyhinde duâ etmi, fakat ehli Arzın hepsine gönderilmemi tir.çünkü bı'setin umumî olması ilk evvel Hatemülmürselîn sallâllahü aleyhivesellem Hazretlerinin hassasındandır. Umuma kail olup da hasrı, gark edilenlere nisbetle yapmı olması da câizdir g ça åí Š üa ó Ï é î Ü Ç b ä Š m ë hem de âhirîn içinde, ya'ni sonrakiler geriden gelen bâkıyleriçinde de kendine bıraktık - burada iki vecih vardır: birisi mef'ul, mahzuftur. Namına zikri cemîl, hüsni senâ bıraktık demektir. Bu surette 79. åî à Ûb È Ûa ó Ï ì ã ó Ü Ç â 5 selâm Nuha bütün âlemîn içinde - Allah tealâ tarafından bir selâm olur. Di eri de hikâye tarikıylebu selâmın mef'ul olmasıdır ki bu vecih daha zâhirdir. 83. < áî ç Š2 ü é n Èî, å ß æ a ë ve

24 übhesiz onun îasındandır elbet te brahim. - ÎA, bir kimsenin arkasında izince giden tarafdarları, peyrevleri demektir. brahim aleyhisselâm da iyman ve ıhlâs esnasında ve Allah yolunda mü riklerekar ı mücahede hususunda ve eriatinin teferruatında de ilse de usulünde onun izince gitmi tir. 84. selîm kalb - ter temiz,herlekeden áî Ü k Ü Ó sâlim, Allah sevgisinde hâlis, temamen ona teslim olmu kalb æë í Š m é ÜÛa æë ò è Û a b Ø 1 ö a ifk için mi Allahdan ba kailâhlara irâde veriyorsunuz - FK, yalan dolan iftirâ demek ki Allahdan ba ka ilâh var demek yalancılıktır,iftirâdır, bühtandır. 88. = âì v äûa ó Ï ñ Š Ä ã Š Ä ä Ï derken nücumda bir nazar yürüttü, yâhud bir Sh:»4061 bakımabaktı - bundan bizce mütebadir olan ma'nâ Sûrei «En'am» da «P PPƒÛa b 7 j ì a Ûa 3î é î Ü Ç å u b à Ü Ï» geçen fikir ve nazardır.bu

25 surette 89. áî Ô ó ã a 4b Ô Ï baktı da ben hastayım dedi - kavil «åî Û b šûa â ì Ô Ûa å ß å ãì ü ó 2 ó ã è í á Û å Û» mealinde olur. - Fakat müfessirîn buna öyle ma'nâ vermi lerdir: kendileriyle beraber ıbadet teklif ettikleri için nücumda bir bakımabaktı da ahkamı nücuma bakıyormu gibi mevkı'leriniittisallerini gözden geçirdi, onlar müneccim oldukları için o da onlarla istidlâl ediyormu gibi görünerek ben keyifsizim dedi, onların tekliflerinden rahatsız oldu unu kasdediyordu. Hastayım deyince: 90. åí Š 2 ß é ä Ç a ì Û ì n Ï arkalarını dönerek ba ından kaçı ıverdiler - hastalıktan, tâundan korkmu lar. Bu ifâde ne kadar nüktelidir, hastayım deyince idbar, sonra darbeyi vurunca da: 94. æì Ï Œ í é î Û a a ì Ü j Ó b Ï zifaf eder gibi birbirine girerek ona ikbal eylediler - hücum ettiler ıkbal göstermeleri âdî insanların ve umumî cem'ıyyetlerin haleti ruhiyyelerini anlatır áî Ü y â 5Ì 2 êb ãš j Ï bunun üzerine onu bir gulâmı halîm ile müjdeledik - bu uslu o ul smail aleyhisselâmdır. shakı teb ir bundan sonra ayrıca söylenecektir. Ûa 102. óè é È ß Í Ü 2 b à Ü Ï derken vaktâki beraberinde ko mak,ya'niçalı mak ça ına irdi, ona Allah için yapılacak bir i, bir taat göstermek üzere âb ä à Ûa ó Ï ô a ó ã a ó ä 2 b í 4b Ó ey yavrum! Dedi: ben dü ümde görüyordum ki Ù z 2 a ó ã a ben seni bo azlıyorum 6ô Š m a b ß Š Ä ãb Ï artık bak ne görürsün - ne dersin, ne reyde bulunursun. Deniliyor ki Hazreti brahim, bunu Zilhiccenin

26 sekizinci, dokuzuncu, onuncu ya'ni Sh:»4062 Terviye Arefe, Nahir geceleri sıraile üç gece görmü idi g ça. Peygamberin rü'yası vahiy, ta'birleri vahiy oldu undan Hazreti brahim böyle görmü ve böyle ta'bir eylemi ve binaenaleyh böyle vahiy almı olmakla bu, icrası vacibbiremrihakkolmu oluyordu. Bunun üzerine onu cebren icraya kalkı mayıp evvelâ sureti icrasını mü avere etmek üzere böyle re'yini sorarak tebli eyledi, ki bununla ilk önce onun itaat ve inkıyad ile ecr-ü sevaba nailiyyetini te'min etmek istedi. Dü ünmeli bunu söylerken ey yavrucu um, diye hıtab eden bir babanın kalbinde ne yüksek bir efekat hissi çarpıyor ve ona ne kadar büyük bir vazıfe a kı, Allah muhabbeti hâkim bulunuyordu. Dü ünmeli de duymalı ki bu ne büyük bir belâ, ne deh etli bir imtihanı ilâhî idi. te bunun böyle bir emri ilâhî oldu unu anlıyan ve Allahın sabredenlerle beraber oldu unu bilen o halîm o ul o 2 a b í 4b Ó ey babacı ım! dedi 9 Š ß ªì m ne emrolunuyorsan yap b ß 3 È Ïa åí Š 2b Ûa å ß é ÜÛa õ b æ a ó ã v n beni in aallah sabredenlerden bulacaksın 103. b à Ü a b à Ü Ï vaktâkiböyleikisideteslim oldular - Allahın emrine teslimi

27 Ü m ë nefs eylediler. é Ve brahim, onu tuttu aka ına yıktı - 7 åî j vü Û CEBÎN, akak, ya'ni alnın yanlarıdır.bu,minadasahranın yanında veya mescidine nâzır mevzı'de yâhud bu gün kurbanların kesildi i mevkı'de olmu tu diye naklediliyor. Bıça ını çekip çekmedi i hakkında iki kavil vardır. Burada yalnız buyuruluyor ki aka ına yatırdı 104. æ a êb ä í b ã ë biz de ona öyle nida ettik: 105. b 7 í õ ŠÛa o Ó Ó P = áî ç Š2 a b í ya brahim rü'yayı gerçekten tasdık eyledin - sıdk Sh:»4063 ile yerine getirdin, gördü ün gibi inandın ve azm-ü sadakatle icra eyledin, çünkü «2 a» diye görmü «o z2» dememi ti. Azm ve ciddiyyetle zebha te ebbüs etmekle de kalmayıp o tehakkuk etmi ti. Taberî gibi ba'zı müfessirîn i bu «ƒ Ûa êb ä í b ã ë» «àû b» nın cevabı ve «vav»ın «b è 2a ì 2 a o z n Ï ë» kabilinden oldu una kail olmu larsa da muhakkıklerin muhtarına göre vavi atf olup burada cevab, tefhıymiçin mahfuzdur, öyle demektir: ve biz böyle nida edince: ne büyük bayram, ne ta'rife sı maz ne 'e ve sürr hasıl oldu unu söyleme e hacet yok!... u da cevabın ta'lilidir. çünkü biz böyle mükâfat ederiz muhsinlere 106. åî ä z à Ûa ô Œ v ã Ù Û ˆ b ã a

28 imtihandır ki gerek brahimin ve gerek o lunun «êa Š m Ù ã ªb é ÜÛa j È m æ a æb y üa» mantukunca en yüksek mertebei ihsanda bulunan muhsinlerden olduklarında hiç übheye mahal bırakmaz. Onun için onların o ihsanlarını mükâfat ile kar ılayarak öyle nida ettik 107. áî Ä Ç 2 ˆ 2 êb ä í Ï ë ve ona azîm bir kurbanlık ile fidye de verdik - ya'ni brahime o lunun yerine kesilmek için büyük bir kurbanlık fidyei necat da verdik. Zebha müba eretle rü'ya tehakkuk ettirilmi olup da «b 7 í õ ŠÛa o Ó Ó» diye nida olunduktan sonra fidyenin ma'nâsı ne olabilir? Bunu en güzel iyzahedenvecih, udur: deniliyor ki brahim aleyhisselâm bir o lu olursa Allah yolunda kurban edece ini nezreylemi ti, sonra unutmu, ru'ya bunu ıhtar eylemi ti, onun için nida olundu u zaman ru'ya tehakkuk ettirilmi olmakla beraber nezir yerini bulmamı oldu undan bu fidye onu böyle nesıh suretiyle ikmal etmi veayrıca bir ni'met olmu tur. Bundan dolayı mamı a'zam demi tir ki: çocu unu kurban etme i nezr Sh:»4064 edene bir koyun kesmek vacib olur. Acaba o azîm kurbanlık ne idi ve azameti neresinde idi? Çokları Cennetten gelme, beyaz ve iri rivayette emlah, ya'ni alaca ve a'yen; iri gözlü bir koç idi demi ler ki Yehûdun

29 kavli de buna muvafıktır.ba'zıları da Sebîr da ından inme bir va'l, ya'ni da keçisi demi lerdir. Büyüklü ünü de ba'zıları maddî olarak iri cüsseli diye ba'zıları da ma'nevî azamet ve ehemmiyyetle tefsir eylemi lerdir. Yalnız bir Peygamber de il, belki baba ve o ul iki Peygamberin ibtilâsını ref' eyliyen ve bahusus neslinden hatemülenbiya gelecek bir Peygamberin fidyesi olan ve Cennetten gelen bir kurbanlık elbette azîm olur. Ba'zıları da demi lerdir ki azameti ondan sonra sünnet ve din olması i'tibariyledir. Ebû Bekri verrak birnesilden de il, do rudan do rutekvinden olması haysiyyetiyledir demi. Fakat ıhtara hacet yoktur ki Kur'anın «áî Ä Ç 2 ˆ 2» ifâdesi bütün bunlardan daha ümullü ve daha azametlidir Allahü a'lem 108. åí Š üa ó Ï é î Ü Ç b ä Š m ë sonrakilerde de namına bıraktık - onu zikri cemîl ile yad eder ve sünnetini icraile bayram yaparlar áî ç Š2 ó Ü Ç â 5 selâm a brahime 110. åî ä z à Ûa ô Œ v ã Ù Û ˆ i te muhsinlere böyle mükâfat ederiz.- Burada «b ãa» denilmemesi biraz evvel geçmi oldu u için burada bir nevi' te'kid kasdedildi ine i aret olmalıdır.evet, brahim muhsinlerdendir åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß é çünkü o ã a bizim mü'min kullarımızdan - yehûd bu zebîhın Hazreti shak oldu una kail imi ler. Muhammed ibni shak, Taberî gibi ba'zıları da buna zâhib olmu lar, Muhiddini Arabî de fususunda buna gitmi tir. Lâkin burada u atıf onları reddetmekte zâhirdir. Zira «áî Ü y â 5Ì 2 êb ã Š j Ï» üzerine atf ile buyuruluyor ki 112. Õ z b 2 êb ã Š 2 ë bir de onu shak ile müjdeledik - belli ki bu öyle demek oluyor: «åî z Ûb Ûa å ß ó Û k ç l» diyen brahimi

30 Sh:»4065 o zebh kıssası zikredilen halîm o ulla müjdeledikten ba kabirde shak ile müjdeledik åî z Ûb Ûa å ß b î j ã ki salihînden bir Peygamber olmak üzere - u âyet de bu ikisine sarf edilmek daha mülâyimdir é î Ü Ç b ä b 2 ë hem ona - o halîm o ula 6 Õ z a ó Ü Ç ë ve hem shaka bereketler de verdik - ya'ni ikisinin de zürriyyetlerini bereketlendirdik ço alttık.burada «é îüç» zamirini brahime göndermek zürriyyet cihetiyle shaka tekabülünü ıktiza edece inden yakı maz. shakvezürriyyeti brahimin zürriyyetinden oldu u için brahimin shaka mukabil zürriyyet ve bereketi ancak di er o lu i'tibariyle olabilir. Onun için «é îüç» zamiri bu ı'tibarile brahime gönderilse bile u tesniye zamiri her halde ikio ula gönderilmek lâzım gelir b à è n í å ß ë ikisinin zürriyyetinden de - brahimin iki o lunun ikisinin zürriyyetinden de, gulâmı halîm olan smailin zürriyyetinden de shakın zürriyyetinden de ; åî jß é 1 ä Û hem muhsin hem de nefsine açık zalim olan var - i bu á Ûb à ë å z ß «b à è n í å ß ë» dan murad evlâdı smail ile evlâdı shak oldu unda hiç tereddüd edilmemek ıktiza eder. Zira zamir brahim ile shaka gönderildi i takdirde bile shak zürriyyetinin mukabilinde brahim

31 zürriyyeti shak zürriyyetinden maâda bir zürriyyet olmak lâzım gelir. Bu da ma'lûm olan evlâdı smaildir. Ve hattâ bu takdirde brahim zürriyyeti unvanının shak evlâdından ziyade smail evlâdına evlâ ve ahrâ oldu una bir i aret yapılmı olur. Hasılı: ben rabbıma gidiyorum deyip de «åî z Ûb Ûa å ß ó Û k ç l» diye yalvaran ve o belâi mübîn ile imtihanı muvaffakıyyetle geçen brahime rabbı öyle selâm ve selâmetle zikri cemîl ihsan etti. Ve iki o ul müjdeliyerek onlardan zürriyyetine öyle bereket verdi ki Sh:»4066 hâlâ ikisinin de zürriyyeti o feyz-u bereketle ya amakta ve fakat sâlih ve muhsin de il, kimisi iymanile mertebei ihsanda, kimisi de küfr-ü ma'sıyetle nefsine zulm etmekte. Bu suretle brahime verilen bu zürriyyet bereketi, Nuha verilen zürriyyet bakasına ebihtir. Ancak unu unutmamalı ki ataların salâhı evlâdın salâhını istilzam etmez, onun için Nuhun zürriyyetinden putperestler, brahimin zürriyyetinden zâlimler çıkmı tır. v ã ë b à çb äî QQU 7 æë Š ç ë ó ì ß ó Ü Ç b ä ä ß Ô Û ë QQT

32 á ç aì ãb Ø Ï á çb ã Š ã ë QQV 7 áî Ä È Ûa l Š Ø Ûa å ß b à è ß ì Ó ë QQX 7 åî j n à Ûa lb n Ø Ûa b à çb ä î m a ë QQW 7 åî j Ûb Ì Ûa ó Ï b à è î Ü Ç b ä Š m ë QQY 7 áî Ô n à Ûa Âa Š Ûa b à çb ä í ç ë b ã a QRQ æë Š ç ë ó ì ß ó Ü Ç â 5 QRP åí Š üa åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß b àè ã a QRR åî ä z à Ûa ô Œ v ã Ù Û ˆ é ß ì Ô Û 4b Ó a QRT 6 åî Ü Š à Ûa å à Û b î Û a æ a ë QRS = åî Ô Ûb Ûa å y a æë ˆ m ë 5 È 2 æì Ç m a QRU n m æìô ü a êì 2 ˆ Ø Ï QRW åî Û ë üa á Ø ö b 2 a l ë á Ø 2 é ÜÛ a QRV QRY åî Ü à Ûa é ÜÛa b j Ç ü a QRX = æë Š š z à Û á è ã b Ï åí Š üa ó Ï é î Ü Ç b ä Š m ë Sh:»4067 ô Œ v ã Ù Û ˆ b ã a QSQ åî, b í 4 a ó Ü Ç â 5 QSP æ a ë QSS åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß é ã a QSR åî ä z à Ûa

33 = åî È à u a é Ü ç a ë v ã êb äî a QST 6 åî Ü Š à Ûa å à Û b Ÿì Û b ã Š ß á q QSV åí Š 2b Ì Ûa ó Ï a ì v Ç ü a QSU QSX = åî z j ß á è î Ü Ç æë Š à n Û á Ø ã a ë QSW åí Š üa ; æìü Ô È m 5 Ï a 6 3 î Ûb 2 ë Meali erifi Celâlim hakkı içinmusâile Harûnu da minnetdâr eyledik 114 Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık 115 Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular 116 Hem kendilerine o belli kitabı verdik 117 Ve kendilerini do ruyolaçıkardık 118 Sonrakiler içinde de namlarına unu bıraktık 119 Selâm Musâ ile Haruna 120 Biz böyle mükâfat ederiz i te muhsinîne 121 Çünkü ikisi de bizim mü'min kullarımızdan 122 übhesiz lyas da mürselînden 123 Zira kavmine demi ti: siz Allahdan korkmaz mısınız? 124 Bir ba'le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni 125 O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı? 126 O vakıt onu tekzib ettiler, übhesiz ki onlar da ıhzâr edildiler 127 Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları 128 Ona da sonrakilerde unu bıraktık 129 Selâm, ilyasîne 130 Biz böyle mükâfat ederiz i te muhsinîne 131 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan 132 übhesiz Lût da mürselînden 133 Zira kurtardık

34 onu ve bütün ehlini 134 kalan bir karıdan ba ka batanlar içinde 135 Sonra di erlerini tedmir eyledik 136 Vesiz Sh:»4068 elbette onlara u rar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin 137 Ve geceleyin, ya akıl edip de dü ünmez misiniz åî j n à Ûa 117. lb n Ø Ûa Belli kitab, yâhud beyanı, ifadesi güzel kitab, ya'ni Tevrat. 6 åî Ü Š à Ûa æ a ë 123. å à Û b î Û a lyas da o mürselînden - ya'ni yukarıda «åí ˆ ä ß á èî Ï b ä Ü a Ô Û ë» buyuruldu u üzere inzar için gönderildiklerine kasem edilen Peygamberlerden, o da Benî israîl Peygamberlerinden ( lyas ibni yasîn) ki Harun aleyhisselâmın ahfadından denilmi. (Sûrei «En'am» a bak) È 2 BA'L - bir putun ismikiyirmiar ın boyunda altından ve dört yüzlü bir put oldu u söyleniyor. Kim bilir kondu u kaıdesi ne kadardı, hâlâ amda Ba'lebek kasabası bu nam iledir åî, b í 4 a ó Ü Ç â 5 Selâm, lyasîne -

35 LYASÎN, lyas demektir. Ba'zı kıraetlerde «åc b í 4 a» okundu undan her ikikıraete de mutabık olmak içinimlâsı «åc b í a» suretinde yazılır. 4 YASÎN, lyas aleyhisselâmın babası olmakla âli yasîn yine lyas demek olur. Yasîn bir de Resuli Ekremin isimlerinden oldu una göre bazıları âli Yasînden murad ümmeti Muhammed oldu unu söylemi lerdir. Her halde «b îû a ó Ü Ç â 5» denilmeyip «åc b îû a» buyurulması bir tevriyeden halî de ildir. Âli yasîn kıraeti de bu tevriyede sarihtir. mlâda «â ü» vasledilmeyip de ikikıraete müsaid ekilde yazılması da bu tevriyenin bilvücuh mültezem oldu unu i 'ar eder. u halde demek olur ki burada «selâm lyasa» denirken «selâm âli Muhammede» ma'nâsına bir de tevriye kasd olunarak «åc b í 4 a» buyurulmu ve bundan dolayı olmalıdır kiselâmfıkraları da burada bitirilmi, Lût ve Yunüskıssalarında daha ziyade Sh:»4069 «åí ˆ ä à Ûa = ò j Ób Ç æb Ñ î Š Ä ãb Ï» mazmununa tenbih buyurulmu tur.bu

36 tevriyeye nazaran 132. åî ä ß ªì à Ûa b ã b j Ç å ß é ã - lyasa ve yasîne raci' olabilir a demektir = åî z j ß á è î Ü Ç æë Š à n Û á Ø ã a ë - Kurey ama ticaretle giderlerken yolları kavmi Lûtun yerlerine u rar. ó Û a Õ 2 a a QTP 6 åî Ü Š à Ûa å à Û ãìí æ a ë QSY 7 åî š y à Ûa å ß æb Ø Ï á çb Ï QTQ = æì z à Ûa Ù Ü 1 Ûa æb ã a é ü ì Ü Ï QTS áî Ü ß ì ç ë pì z Ûa é à Ô n Ûb Ï QTR æì r È jí â ì í óû a é ä À 2 ó Ï s j Ü Û QTT = åî z j à Ûa å ß é î Ü Ç b ä n j ã a ë QTV 7 áî Ô ì ç ë õ a Š È Ûb 2 êb ã ˆ j ä Ï QTU ë a Ñ Û a ò öb ß ó Û a êb ä Ü a ë QTW 7 åî À Ô í å ß ñ Š v QTY 6 åî y ó Û a n à Ï á çb äè aì ä ß b Ï QTX 7 æë í Œ í b ä Ô Ü â a QUP = æì ä j Ûa á è Û ë pb ä j Ûa Ù 2 Š Û a á è n 1 n b Ï á è Ø Ï a å ß á è ã a ü a QUQ æë çb á ç ë b qb ã a ò Ø Ü à Ûa ó 1 À a QUS æì2 b Ø Û á è ã a ë = é ÜÛa Û ë QUR = æì Ûì Ô î Û æì à Ø z m Ñ î á Ø Û b ß QUT 6 åî ä j Ûa ó Ü Ç pb ä j Ûa = åî j ß æb À Ü á Ø Û â a QUV 7 æë Š ˆ m 5 Ï a QUU

37 Sh:»4070 aì Ü È u ë QUX åî Ó b á n ä æ a á Ø 2b n Ø 2 aì m b Ï QUW = æë Š š z à Û á è ã a ò ä v Ûa o à Ü Ç Ô Û ë b 6 j ã ò ä v Ûa å î 2 ë é ä î 2 é ÜÛa b j Ç ü a QVP = æì 1 í b à Ç é ÜÛa æb z j QUY á n ã a b ß QVR = æë j È m b ß ë á Ø ã b Ï QVQ åî Ü à Ûa b ß ë QVT áî z v Ûa 4b ì ç å ß ü a QVS = åî ä mb 1 2 é î Ü Ç QVV 7 æì Ï b Ûa å z ä Û b ã a ë QVU âì Ü È ß âb Ô ß é Û ü a b ä ß QVX = æì Ûì Ô î Û aì ãb æ a ë QVW æì z j à Ûa å z ä Û b ã a ë é ÜÛa b j Ç b ä Ø Û QVY = åî Û ë üa å ß a Š b ã ä Ç æ a ì Û Ô Û ë QWQ æì à Ü È í Ò ì Ï 7 é 2 aë Š 1 Ø Ï QWP åî Ü à Ûa á è Û á è ã a QWR 7 åî Ü Š à Ûa b ã b j È Û b ä n à Ü o Ô j QWT æì j Ûb Ì Ûa á è Û b ã ä u æ a ë QWS : æë ì ä à Ûa æëš j í Ò ì Ï á ç Š 2 a ë QWU = åî y ó n y á è ä Ç 4 ì n Ï

38 á è n yb 2 4 Œ ã a b Ï QWW æì Ü v È n í b ä 2a ˆ È j Ï a QWV = åî y ó n y á è ä Ç 4 ì m ë QWX åí ˆ ä à Ûa b j õ b Ï æë Š j í Ò ì Ï Š 2 a ë QWY Sh:»4071 â 5 ë QXQ 7 æì 1 í b à Ç ñ Œ È Ûa l Ù 2 æb z j QXP åî à Ûb È Ûa l é Ü Û à z Ûa ë QXR 7 åî Ü Š à Ûa ó Ü Ç Meali erifi übhesiz Yunüs de o mürselînden 139 Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmı tı, kur'a çekmi tide kaydırılanlardan olmu tu 140 Derken kendisi balık yuttu melâmette idi 141 E er çok tesbih edenlerden olmasa idi 142 Her halde ba'solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı 143 Hemen biz onu alana attık hasta idi 144 Ve üzerine kabak cinsinden bir a aç bitirdik 145 Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı 146 O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik 147 imdi sor o

39 seninkilere: rabbına kızlar, onlara o ullar öyle mi? 148 Yoksa biz Melâikeyi di i yaratmı ız da onlar âhid mi bulunuyorlarmı? 149 Ha!.. onlar übhesiz ki yalancıdırlar 150 "Allah do urdu" derler ve elbette bunlar yalancıdırlar151kızları o ullara tercih mi etmi? * Nah sizlere! nasıl hukmediyorsunuz? 153 Hiç demi dü ünmezsiniz? 154 Yoksa sizin için açık bir ferman mı var? 155 O halde getirin kitabınızı sadıksanız 156 Bir de onunla Cinler beyninde bir neseb uydururlar 157 Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır 158 Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan 159 Lâkin Allahın ıhlâs ile secilen kulları ba ka 160 Çünkü siz ve taptıklarınız 161 Ona kar ı kimseyi meftun edemezsiniz 162 Me er ki Cahîme saldıran olsun 163 Bizden ise her birimiz için bir makamı ma'lûm vardır 164 Ve biz elbette biz o saf dizenleriz 165 Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz 166 Ve gerçek avvel öyle diyorlardır: "e er yanımızda evvelkilerinkinden bir zikrolsa idi 167 Her halde Allahın ıhlâs ile seçilmi kullarından Sh:»4072 olurduk 168 Fakat imdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler 169 Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında u kelimemiz sebkat etmi tir: 170 "Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır

40 171 Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir" 172 Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar 173 Gör onları: yakında görecekler 174 Ya imdi bizim azâbımızı mı iviyorlar? 175 Amma onların sahasına indi i vakıt ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı! Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar 177 Gör, yakında görecekler 178 Tesbiyh o ızzetin sahibi rabbına onların vasıflarından 179 Ve selâm mürselîne 180 Ve hamd âlemlerin rabbı Allaha åî Ü Š à Ûa æ a ë 139. å à Û ãì í übhesiz ki Yunüs de o mürselînden - Yunüs aleyhisselâmın kıssasında Allah tealânın bir Peygamberini habsedi inin bir ifâdesi vardır. Bunun burada zikri daha ziyâde Peygambere bir tezkir olmak haysiyyetiyledir = æì z à Ûa Ù Ü 1 Ûa ó Û a Õ 2 a a hani dü ün o vaktı ki Yunüs ibak suretiyle dolu gemiye kaçmı tı - BAK, bir kölenin Efendisinden firar etmesidir. Sûrei «Enbiya» da «b j b Ì ß k ç a æì äûa a ë» buyuruldu u üzere Yunüs aleyhisselâm öfkelenip tarafı ilâhîden izin gözlemeksizin çıkmı oldu undan ibak ta'bir buyurulmu tur.alûsîtefsirinde der ki: Yunüs aleyhisselâm hakkında ehli kitabın kitablarında mezkûr olan udur: Allah tealâ onu Ninüva ehalisine gidip

41 da'vet etme e me'mur eylemi tiveovakıt Ninüva cidden büyük idi, üç gün kadar bir müddette kat'olunabilirdi, erleri büyümü, fesadları ço almı idi, i i isti'zam etti ve Tersise kaçtı, onun için Yafaya geldi, bir gemi buldu, sahibleri Tersise gitmek istiyorlardı isticar etti, ücretini verdi ve gemiye bindi, derken büyük bir fırtına koptu, dalgalar ço aldı gemi gark olacak Sh:»4073 hale geldi, gemiciler telâ ettiler, gemi hafiflemek için ba'zı e yaları denize attılar, o sırada Yunüs geminin karnına inmi uyumu, hattâ nefesi yukarı çıkarmı, kaptan ona vardı ne uyuyorsun kalk rabbına duâ et ola ki bizi bu halden halâs eder de helâk etmez dedi ve birbirlerine gelin bu er bize kimin sebebiyle geldi bilmek içinkur'aatalım dediler, kur'a attılar Yunüse dü tü, bunun üzerine: anlat bize sen ne yaptın, nereden gelip nereye gidiyorsun, hangi köyden hangi soydansın? dediler, o vakıt onlara «ha ben karayı ve denizi yaratan ilâhüssema rabbın kuluyum» dedi ve haberi anlattı, onun üzerine çok korktular ve neye öyle yaptın diye levmettiler, sonra ona «bu deniz durmak için biz sana ne yapalım» dediler, «beni denize atın durur, çünkü bu büyük fırtına benim için» dedi, adamlar gemiyi geri karaya atma a çalı tılar, yapamadılar, nihayet Yunüsütuttular, gemide bulunanların necatı için denize attılar, derhal deniz durdu ve Allah tealâ büyük bir

42 balı a da emretti onu yuttu, onun karnında üç gün üç gece kaldı,vekarnında rabbına duâ ediyor ve ona yalvarıyordu, derken Allah sübhaneh balı a emretti onu karaya bıraktı, sonra Allah azze vecell ona «kalk Ninüva var bundan evvel sana emretti im vechile ehalisine nida et» buyurdu, Yunüs aleyhisselâm da vardı, nida etti ve «Ninüva üç gün zarfında batacak» dedi, bunun üzerine Ninüva ricali Allah tealâya iyman ettiler, ve oruç nidâ ettiler ve hepsi eskiler giydiler, kıral haber aldı, o da tahtından indi, hullesini çıkardı, ve bir çul giydi ve kül üzerine oturdu, gerek insan ve gerek hayvan hiç biri ne yiyecek ne içecek tatmasın diye münadi ça ırdıldı ve hepsi Allah tealâya sı ındılar ve er ve zulümden geçtiler. Allah tealâ da kendilerine merhamet buyurdu, azâb etmedi, etmeyince Yunüs aleyhisselâm merak etti, ilâhî i te ben bundan kaçmı tım, çünkü bilirdim sen rahîm, raûf, sabûr, tevvabsındır. Ya rab benim canımı al artık Sh:»4074 ölüm bana hayattan hayırlıdır dedi, ya Yunüs cidden mahzûn oldun? buyurdu, evet ya rab dedi, ve Yunüs çıktı, ehrin mukabilinde beride bir gölgelik yaptı, altına oturdu, ehirde ne olaca ını gözetiyordu, Allah tealâ emretti kendisine sıkıntısından gölge olmak içinba ı ucunda bir kabak çıktı, o kabakla ferahlandı

43 büyük bir ferah duydu, yine Allah tealâ bir kurda emreyledi kaba ı vurdu kuruttu, sonra sıcak bir semum rüzgârı esdi, Güne de Yunüs aleyhisselâmın ba ına aksetti, i a ırla tı. Ölüm ho lanılacak hale geldi, o vakıt rab: ya Yunüs kaba a cidden acıdınmı? buyurdu, cidden acıdım ya rab dedi, Allah sübhanehü de «ya sen o hiç üzerine yorulmadı ın bakıb büyütmedi in, belki bir gecede bitip bir gecede helâk olan kaba a acırsın da ben o içinden on iki tepeden fazla insan sakin olan ve sa ını solunu bilmez bir kavim ve bir çok hayvanat bulunan o büyük Ninüva ehrine merhamet etmezmiyim? buyurdu g ça. Âlûsî bunu naklettikten sonra bunda hakka muhalif noktalar bulunmakla beraber ıttıla' hasıl olmak için nakleyledim diyor. Onun için bu kıssaları okurken Kur'anın ifâdesindeki nezahete ve inceliklere dikkat ederek okumalıdır.oradayunüs aleyhisselâmı kavmininiymanından sonra azâb etmedi diye balı ın karnındakinden ziyade vicdan azâbına dü mü veba ında kabak da ondan sonra bitmi gösteriyor, halbuki Kur'an sûrei Enbiyada: «åî ä ß ªì à Ûa ó v ä ã Ù Û ˆ ë 6 á Ì Ûa å ß v ã ë êb äî = é Û b ä j v n b Ï» diye onun gamdan kurtarıldı ını anlattı ı gibi burada da alana atılı ını ve kaba ının bitirilmesini balı ın karnında hasta olarak çıkarılması akıbinde olarak anlatmı vekıssanın sonunu da kavminin iymaniyleistifâdeleri gibi bir husni akıbetle ba lamı tır.sûreiyunüste «b à Û 6 ãì í â ì Ó ü a b è ãb àí a b è È 1 ä Ï o ä ß a ò í Š Ó o ãb ü ì Ü Ï n ß ë á çb äè b î ã Ûa ñì î z Ûa ó Ï ôœ Ûa la ˆ Ç á è ä Ç b ä 1 aì ä ß a

44 åî y óû a» buyuruldu u üzere böyle iymanı yeis halinde halâs yalnız kavmi Yunüse nasîb olmu tur. Azâbiyman etmediklerinden dolayı mev'ud oldu u için kavmi iyman ettikten sonra azâb Sh:»4075 etmedi diye bir Peygamberin gûya yalancı çıkmı olup da ölsem bundan iyi idi diye mahzûn olmasında ma'nâ yoktur. Bu huzün belki bidayetinde kızıp kaçtı ı zaman olmu olabilir. Hulâsa buyuruluyor ki: hani o dolu kemiye kaçmı tı 141. á çb Ï da sehim, kur'a atı mı tı 7 åî š y à Ûa å ß æb Ø Ï kaydırılanlardan olmu tu - ya'ni kur'ada ma lûb olmu, gemiden atılmı tı, burada kendi kendini attı diye bir söz varsa da «åî š y ß» ta'birinin zâhirine muvafık de ildir. Kendini atmı de il de kendi rızasiyle atılmı olabilir pì z Ûa é à Ô n Ûb Ï Derhal balık onu lokma etti, ya'ni yuttu áî Ü ß ì ç ë melâmetteidi, kendini levm ediyordu, pe iman oluyordu 143. = åî z j à Ûa å ß æb é ã a ü ì Ü Ï e er o çok tesbih edenlerden olmasa idi - öteden beri Allahı tesbih ile çok zikr ederdi, bu zulûmatta da «7 åî à Ûb ÄÛa å ß o ä ó ã a > Ù ãb z j o ã a ü a éû a ü» diye nida

45 ediyordu. Fakat sâde imdi de il, öteden beri çok tesbih edenlerden olmasa idi 144. æì r È jí â ì í ó Û a é ä À 2 ó Ï s j Ü Û ba's olunacakları güne kadar elbette onun karnında kalırdı - lâkin kalmadı 145. õ a Š È Ûb 2 êb ã ˆ j ä Ï hemen biz onu alana, açık, bo bir sâhaya fırlattık 7 áî Ô ì ç ë o halde ki hasta idi, fırlattık åî À Ô í å ß ñ Š v é î Ü Ç b ä n j ã a ë ve üzerine yaktîn, ya'ni bal kaba ı cinsinden bir a aç bitirdik - gövdesiz, çabuk biter, çok çatallanır uzar ve yaprakları büyük oldu undan gölgeli e kabiliyyetli bir a aç, sâkı olmadı ı halde buna a aç denilmesi çatallanıp yükselebilmesi ı'tibariyledir. Demek ki ba ında bu kaba ın bitmesi çıktı ıs ırada hasta halinde bir siper olmak için idi. Bunun basît bir te kilâta i aret olması da melhuzdur Ñ Û a ò öb ß ó Û a êb ä Ü a ë ve Sh:»4076 onu, ya'ni Yunüsü yüz bine gönderdik - ya'ni kaçtı ı yere tekrar gönderildi ki yüz bin nüfusa bali oluyordu 7 æë í Œ í ë a hattâ artıyorlardı - ya'ni pek çok de illerse de az da de illerdi, artma a da müsteıd idiler, bu ta'bir iki irsal arasında tezayüd bile vakı' oldu una i arettir bunun üzerine iyman ettiler de biz de onları bir 6 åî y ó Û a á çb ä È n à Ï aì ä ß b Ï

46 zamana kadar ya attık - iymanı yeis faide vermezken bu suretle kavmi Yunüse verdi á è n 1 n b Ï - Bu «b Ï» bir fezlekedir, ya'ni yukarıdaki «; åî Ü à Ûa é ÜÛa b j Ç ü a = åí ˆ ä à Ûa ò j Ób Ç æb Ñ î Š Ä ãb Ï» emrinden buraya kadar tafsıl olunan kıssaları bir telhıs ederek demek olur ki imdi bunlara atfı nazar ve nihayet Yunüs kıssasını da teemmül eyledikten sonra Peygamberli in mü kilâtından kaçınmıyarak ya Muhammed! sen yine mü riklere sor: susturmak için de: = æì ä j Ûa á è Û ë pb ä j Ûa Ù 2 Š Û a rabbına kızlar. Onlara o ullar öyle mi? - Bu ne biçim taksim? Cüheyne Benî seleme, Huzâa Benî melîh gibi Arab mü rikleri Melekler Allahın kızlarıdır diyorlardı, halbuki kendilerinin kız evlâdları olsa istemiyorlardı, bir de meleklere kız demekle onlarda iddet tasavvur etmiyorlardı, Sûrenin ba ında onların tasvir olunan iddetlerini duyurmak için «b Ô Ü a á ç a á è n 1 n b Ï» buyuruldu u gibi burada da akıdelerini ibtal içinzecir buyuruluyor. Buna kar ı ı'tizar makamında murad di i mahlûkları demektir diyecek olurlarsa buyuruluyor ki 150. æë çb á ç ë b qb ã a ò Ø Ü à Ûa b ä Ô Ü â a yoksa biz Melâikeyi di i olarak yaratmı ız da onlar âhidler mi imi? PPPƒÛa ü a ha bak - bu yukarıki «sor» emrinde dahil olmıyarak do rudan do rutarafı ilâhîden yalancılıklarını i'lan ile mezheblerini ibtal ve

47 Sh:»4077 tenakuz gibi açık yalan oldu u ma'lûm olan eylere ehadet etme e kalkı ınların ehadetleri mesmu' olamıyaca ını ıhtar eder b 6 j ã ò ä v Ûa å î 2 ë é ä î 2 aì Ü È u ë bir de Allah ile = Cinler beyninde bir neseb uydurdular.- Bu cümle kavli üzerine ma'tuftur. é ÜÛa Û ë = æì Ûì Ô î Û Hıtabdan yine bu suretle gıyaba geçilmesi sözlerinin enaatinden dolayı hıtaba kabiliyyetleri olmadı ını bir ıhtardır. Ya'ni iftiralarından bütün Cinlerle Allah arasında bir neseb, ülûhiyyette i tirakiifâde edecek vechile bir münasebet, bir ortaklık uydurma a kadar gittiler. Burada Cin, Meleklere dahi amil olan eamm ma'nâya alel'umum gizli mahlûklar, maba'dettabiî kuvvetler, bütün ruhanîler demektir. Mecûsî mezheblerinde oldu u üzere eytan, Allahın karde idir, Melekler Allahın kızlarıdır dedikleri gibi bir takımları da ruhanîlerin, Cinlerin, Meleklerin Allaha münasebeti yakınlı ıvardır. Biz onların vesatati olmaksızın Allaha yakla amayız, Allah yanında efi'lerimiz olmak için biz onlara ıbadet etmekteyiz diyor, irk ko uyor, biri er yapar, biri hayır diyorlardı. Sûrei «En'am» da «ó j ã 3 Ø Û b ä Ü È u Ù Û ˆ ë P å v Ûa õ b Š é Ü Û aì Ü È u ë å v Ûa ë ã üa åî Ÿb î, a ë Ç» âyetlerinin tefsirinde buraya dair tafsılât geçmi ti

48 bak. Ô Û ë halbuki o neseb isnad ettikleri ruhanîler alel'husus Melâike ò ä v Ûa o à Ü Ç bilir, ehadet ederler ki áè ã a her halde onlar: o iftirayı uyduran yalancılar = æë Š š z à Û muhakkak ıhzar olunacaklar - yakalanıp Cehenneme tıkılacaklardır = æì1 í b à Ç é ÜÛa æb z j Allah, onların isnad ettikleri vasıflardan münezzeh sübhandır.-bilirler,böyletesbih ile tenzih ederler. Meleklerin tesbihinde übhe olmadı ı gibi «b ã å ß ó ä n Ô Ü» diye mahlûkıyyetini ı'tiraf eden blîs bile Sh:»4078 mü riklerinisnad eyledikleri irk vasıflarından Allahı tenzih eder, «á Ø ä ß õô Š 2 ó ã a» der 160. åî Ü à Ûa é ÜÛa b j Ç ü a lâkin Allahın ıhlâs ile seçilen kolları ba ka - onlar öyle isnadda bulunmazlar ve onun için azâba da ıhzar olunmazlar = æë j È m b ß ë á Ø ã b Ï Çünkü siz ve o taptıklarınız - putlarınız ve eytanlarınız 162. = åî ä mb 1 2 é î Ü Ç á n ã a b ß Allaha kar ı meftun edemezsiniz 163. áî z v Ûa 4b ì ç å ß ü a ancak Cehenneme yaslanacak olanı aldatırsınız - onun için Allahın ıhlâs ile seçilen kullarını bozamazsınız. u da o bilen Cinlerin, ya'ni Melâikenin sözlerindendir b ä ß b ß ë Bizden ise ba ka de il âì Ü È ß âb Ô ß é Û ü a ancak ona ma'lûm bir makam vardır. - Ya'ni her birimizin Allah