PIERRE BOURDIEU NÜN ALAN KAVRAMI ÜZERİNE

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PIERRE BOURDIEU NÜN ALAN KAVRAMI ÜZERİNE"

Transkript

1 PIERRE BOURDIEU NÜN ALAN KAVRAMI ÜZERİNE Cihad Özsöz 1. Bourdieu nün Metodu: Düşünümsellik Bourdieu nün düşünümsel (reflexive) sosyolojisinin önemli özelliklerinden birisi yapı ve eyleyici arasındaki diyalektik sürece odaklanması ve bu odaklanma sürecinde araştırmacının kendisine de incelenen nesnenin/olgunun bir parçasıymış gibi bakmasını öğütlemesidir. Araştırmacı bu sayede incelediği nesnenin/olgunun hangi tarihsel şartlar altında ve hangi karşılıklı etkilerle içinde bulunduğu duruma ulaştığını görebilecek ve kendisinin de hangi noktadan olaya yaklaştığını kendi tarihsel, kültürel ve toplumsal arka planını hesaba katarak rahatlıkla görebilecektir. Yapılan araştırmanın sonuçlarının sıhhati açısından bu geri dönüşlü süreç önemli bir metodolojik açılım sağlamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu düşünümselliğin temellerini Bourdieu nün yaşam öyküsünde görmek çok da zor değildir. Aldığı felsefe eğitiminin üzerine yaşadığı Cezayir deneyimi ve bu deneyim sırasında yaptığı görüşmeler, aldığı notlar ve çektiği fotoğraflar kendi metodolojik çerçevesinin de oluşmasını sağlamıştır. Bu çerçeve o kadar iç içe geçmiş bir haldedir ki tek tek tanımlanmaya başlandığında düşünümsel sosyolojinin kavramlarından hiçbiri bir diğerinden bağımsız ele alınamaz. İçlerinden birisi tek başına ele alınmaya çalışıldığında, diğer kavramlar olmadan çok da işlevsel olmadığı rahatlıkla görülebilecektir. Bu yüzden Bourdieu her zaman alan, habitus, doxa, illusio, sermaye gibi kavramları hep bir arada zikrederek tanımlama yoluna gitmektedir. Bourdieu nün çoğu eserinde aynı örneklerle tekrar tekrar tanımladığı bu kavramlar önceden oluşturulup sonradan içeriği doldurulmaya çalışılan kavramlar değil, Bourdieu nün saha deneyimleri sırasında şahit olduğu durumlar karşısında oluşturulan, kendi deyişiyle Bourdieu ya kendilerini dayatan kavramlardır. Kavramların aynı örneklerle tekrar tekrar tanımlanmasını ise Bourdieu basit bir totoloji olarak değil, olası bir eksiklik riskine karşı hatırlatma çabası olarak düşünür. Çünkü okuyucu ya da dinleyicinin sözü edilen her şeyi bildiğini veya o konuya dair bir önbilgisi olduğunu varsaymak da düşünümsel sosyolojinin mesafeli durduğu yaklaşımlardandır. Bu çalışmada alan kavramı tüm bu bağlamdan koparılmadan tanımlanmaya çalışılacaktır. Üzerine odaklandığımız kavram olan alana dair betimlemeler sırasında bu kavramın diğer kavramlarla olan ilişkilerine de mümkün olduğunca değinilecektir. 1

2 Alanın tanımına dair temel alınan metin ise Bourdieu nün kendi öğrencisi olan Loic Wacquant la yaptığı görüşmelerin derlendiği ve Bourdieu sosyolojisine gidiş yollarını daha belirgin hale getirmeye çalışan Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar isimli kitabın ilgili bölümüdür. Alanların Mantığı başlıklı bu bölümde Bourdieu ve Wacquant soru cevap şeklinde alanın tanımına, işlevlerine, sınırlarına, dinamiklerine, nasıl incelenmesi gerektiğine ve farklı kuramlardaki karşılıklarına dair belirlemeler yapmaktadırlar. Bu belirlemelerden yola çıkarak Bourdieu nün kuramına dair kaleme alınmış farklı çalışmalara ve Bourdieu nün diğer bazı çalışmalarına da başvurularak alan kavramının tanımlanmasına çalışılacaktır. 2. Temel Kavramlar ve Oyun Metaforu Bourdieu nün alanın tanımlanmasını kolaylaştırmak için verdiği en bilindik örneklerden birisi oyun örneğidir. Bourdieu ye göre alan her ne kadar oyundan farklı olarak bilinçli bir yaratımın ürünü veya bazı kurallı düzenlilikler bütünü olmasa da kavramların anlaşılabilmesi için iyi bir örnektir. Bu örnek üzerinden alanla ilişkilendirilen diğer kavramlara da değinilmektedir. Buna göre oyunun oynandığı yer alandır ve oyuncular oyuna dahil olmak için bazı çıkarlara sahiptirler. Bu çıkarları illusio kavramı karşılar ve oyunun oynanmaya değer bulunması ve kuralların (yani doxanın) sorgulanmaması olarak tanımlanır. Oyuna dahil olmak demek onu oynanmaya değer bulmak demektir ve oyuna dahil olarak bu değer sorgulanmadan alanın yerleşik düzeni tanınmış ve benimsenmiş olur (Bourdieu, 2006b: 405). Her oyuncu oyunda kullanılmak üzere elinde bazı kozlar bulundurur ve bu kozları da Bourdieu nün sermaye kavramı karşılar. Ekonomik (maddi kaynaklar), kültürel (özellikle eğitim yoluyla edinilmiş olan kültürel kodlar), toplumsal (ilişkiler ağı) olmak üzere üç temel sermaye tipi vardır ve bu sermayeler içinde bulundukları şartlara göre farklı önemlere sahip olabilirler. Bu önem durumuna göre sermaye tiplerinin pratikteki yansıması ve/veya toplamı olarak adlandırabileceğimiz simgesel sermaye oluşur ve nihayetinde dört farklı tür (3+1) olarak düşünebileceğimiz bu sermayeler bütünü oyuncuların ellerindeki kozlar olarak işlev görürler. Her koz farklı oyunlarda farklı işlevlere sahiptir, yani her sermaye tipi farklı alanlarda farklı işlevler görebilir. Bu noktada tekrar etmek gerekirse; alan kavramı oyunun (ya da sosyolojik anlamda mücadelenin) sürdüğü yerdir. Bireyler ellerinde bulundurdukları sermaye, sorgulamadan kabul ettikleri kurallar (doxa) ve oyunun sonunda elde edeceklerine inandıkları çıkarlar (illusio) doğrultusunda kendilerini sonuca götürecek bazı yollara zaman içerisinde aşina olmaya başlarlar. Nasıl sonuca gidileceğine dair sahip olunan bu davranış kalıpları karşılaşılan durumlar karşısında bireylerin ortak bir yatkınlıklar bütünü oluşturmasına yol 2

3 açar. Bourdieu bu yatkınlıklar bütününe habitus adını verir (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 82-83). Bourdieu habitus ve alan arasındaki ilişkiyi ontolojik bir suç ortaklığı olarak tanımlar çünkü aralarında iki yönlü bir ilişki olduğunu varsayar. Alan habitusu yapılandırma eğilimindeyken, habitus da alana dair algıyı yapılandırma eğilimindedir. Kendi ifadeleriyle habitus; bilinçlilik gerektirmeyen bir bilme biçiminin, planlı olmayan bir niyetliliğin/yönelmişliğin, kişinin açıkça ifade etmeden de geleceğe yönelmesini mümkün kılan dünyadaki düzenliliklere pratik hakimiyetin bir ilkesidir 1 (Bourdieu, 2007: 48). 3. Alan Kavramının Tanımlanması ve İncelenmesi Alan kavramı sosyolojik çözümleme anlamında ele alınırsa alanın toplumsal konumlar arasındaki bağıntıların bir bileşkesi olduğu görülür. Buradaki bağıntı nesnel olarak bireylerden bağımsız varolan gerçekliktir ve alandan alana farklılık gösterir. Ekonomik alanda duygusallıktan uzak, iş ve işe dair nitelikler önemliyken sanat alanında ekonomik çıkarın sorgulandığı bir yapı mevcuttur ve bu durum bağıntıların bütününe bakıldığında alanlar arasında farklılıklar olduğunu gözler önüne serer (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 81). Peki alanın sınırları nasıl çizilir? Bu soruya Bourdieu net bir cevap veremeyeceğini belirtir. Çünkü ona göre her alanda sınırın niteliği kendi mantığı içerisinde tanımlanır. Bu sınırlar genelde başkalarını dışlama üzerine kurulur ve formel olmayan bir aidiyet tanımı dayatırlar: Örneğin X ya da Y nin, algıladığımız şekliyle alanın temel yasasında yazılı gereklere uygun bir sosyolog olmadığını ya da gerçek bir sosyolog olmadığını söylediğimizde yaptığımız budur. Şu ya da bu uzmanlık ve aidiyet ölçütleri dayatma ve kabul ettirme çabaları, konjonktüre göre başarılı ya da başarısız olabilir. Şu halde, alanın sınırları, ancak ampirik bir araştırmayla belirlenebilir. Alanlar her zaman, söylenmemiş ya da kurumlaşmamış giriş engelleri içerseler de, bunlar çok nadiren hukuksal sınırlar (örneğin numerus clausus 2 ) biçimini alır (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 85 ve Bourdieu, 2006b: ). Alanı işleten ve zamanla dönüştüren dinamikler de yine alanın özgül mantığı çerçevesinde anlaşılabilmektedir. Bu dinamik, karşı karşıya gelen farklı kuvvetler arasındaki 1 Alternatif bir tanım verecek olursak, habitus; bir konumun içkin ve bağıntısal özelliklerini bütünleşik bir hayat tarzında, yani insanlar, mekanlar ve pratiklerle ilgili bütünleşik bir tercih dizisini dile getiren can verici ve birleştirici kökendir (Bourdieu, 2006a: 21). 2 Bir grup insanın bir görevde ya da bir meslekte yer almalarının belli bir sayıyla sınırlanması. Eski kullanımıyla Yahudi öğrencilerin sayısının sınırlı tutulması anlamına gelirdi (ilgili eserin çevirmen notu). 3

4 mesafeye göre oluşur ve eyleyiciler stratejilerini alandaki konumlarına ve kendi alan algılarına göre düzenlerler. Bu stratejilerin oluşturulduğu, korunduğu veya dönüştüğü yer bizzat alandır (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 86-87). Dönüşüm gerektiğinde ve farklı davranışlar gereklilik halini aldığında, başka alanlar veya alanın içinde bulunduğu farklı durumlar için sıra dışı görülen davranışlar sıradan davranışlar olarak kabul görmeye başlar (Bourdieu, 2006b: 341). Dönüşümün farklı bir örneği de alana yeni giren eyleyicilerin alanda daha önceden bulunanları arkaplana iterek tutum ve algıları zamanla dönüşüme uğratması örneğidir (Bourdieu, 2006b: ). Burada Bourdieu nün düşünümsel sosyolojisinin bir yansıması görülmektedir. Alan hem içerdikleri hem de onu oluşturan dinamikler bağlamında ele alınmakta, aynı şekilde dinamikler de hem onları kapsayan alan hem de oluşturdukları alan bağlamında değerlendirilmektedirler. Çünkü alan hem simgesel mekanizmalar tarafından dışarıdan sınırlandırılan hem de eyleyiciler tarafından üzerinde mücadele edilen iki boyutlu bir yapıdır (Göker, 2007: 545). Sözünü ettiğimiz sınırlar ve dinamik kuvvetler anlamında şu tanımı vermek yerinde olacaktır; her alan, nihai sınırları alanın içindeki mücadelelerin konusu olan dinamik sınırlardan oluşan potansiyel açık bir oyun mekanı oluşturur (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 89). Yeni alternatifler doğması yoluyla yeni bir alanın oluşumu ise 3 evrede gerçekleşir. Sanatın Kuralları (2006b) eserinde Bourdieu nün yazınsal alan üzerinden örneğini verdiği bu 3 evre sırasıyla içinde bulunulan alana direniş göstermekle açıklanan özerkliğin kazanılması, iki cepheli bir çatışmanın doğmasıyla açıklanan ikici yapının ortaya çıkması ve son olarak kendine has bir sermayeyle yeni alanın oluşması şeklinde açıklanan simgesel sermayenin oluşması evreleridir. Bourdieu alan kavramıyla ilgili tanımlamaları yaparken sistem ya da aygıt kuramcılarına da bazı eleştiriler getirir. Althusserci anlamda aygıt ya da Luhmanncı anlamda sistem algısı bazı amaçlara ulaşmaya programlanmış bir cehennem makinası tahayyül eder. Bourdieu ya göre bu düşünce eleştirelliği engelleyen bir yapı arzeder. Çünkü aygıt ya da sistem olarak adlandırılan tüm gerçeklikler, farklı konumlar için sürekli mücadele halinde bulunan eyleyicileri ve kurumları içlerinde barındırırlar. Bu mücadeleleri es geçen bir anlayış o alanın tarihini de göz ardı etmiş olur (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 87-88). Alanın incelenmesinde tarihinin göz ardı edilmesi düşünümsel sosyoloji açısından sorunlu bir durum teşkil eder. Bourdieu alanı incelerken nelere dikkat edilebileceğine dair üç temel uğrak belirlemektedir. Bunlardan ilki alanın konumunun iktidar alanına göre çözümlenmesi 4

5 gerektiğidir. Yani ilgili alanın iktidar alanıyla olan ilişkisi ve onun karşısındaki konumu mutlaka hesaba katılmalıdır. İkinci uğrak alandaki eyleyicilerin ya da kurumların konumları arasındaki bağıntıların nesnel yapısının kurulması gerekliliğidir. Üçüncü olarak da eyleyicilerin habituslarının çözümlenmesi gerekmektedir (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 90). Bu inceleme sürecinde görülecektir ki her alanda homolojik bir benzerlik vardır. Nitelikleri ve içerikleri değişse de tüm alanlarda konum almalar benzerdir. Yani ezen ve ezilen, koruma ya da yıkma mücadelesi, yeniden üretim mekanizmaları vb. durumlar her alanda görülen (içerik açısından farklı) benzerliklerdir (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 92). Buradan da anlaşılacağı üzere alanla ilgili evrensel olan şey tanım değil mücadeledir. Çünkü alanların evrensel bir tanımı olsaydı mücadeleye gerek kalmazdı (Corcuff, 2007: 409). Bourdieu bu noktada bireyin konumuna dair kısa bir tanımlama yapar. Buna göre birey başlı başına sosyal bilimin nesnesi değildir. Kuşkusuz birey edilgen ve varolmayan bir yanılsama da değildir, çünkü alanda eyleyici konumundadır. Ancak bireylerin bakış açılarının ve konum almalarının daha iyi anlaşılabilmesi için alanın bilgisinden yola çıkmak önemli bir gerekliliktir. Yani alan ilk bakışta kendi şartlarını katılımcılara dayatan bir yapı arzeder. Alanda söz sahibi olmak için eyleyicinin o alana ait asgari sermayeyi edinme mecburiyeti vardır (Wacquant, 2007: 63). Eyleyiciler bu süreçte sermaye taşıyıcıları olarak tanımlanırlar ve sermayeleri oranında alanda bir yer edinirler. Böylece sermaye dağılımının yeniden üretilmesine veya bozulmasına direk etki ederler. Bu süreci inceleyecek bir araştırmacı alanı oluşturan sermaye biçimlerini ve sermaye biçimlerinin konum aldığı alanı gidiş-gelişli bir metotla ele almak durumundadır (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 93-94). Alanın incelenmesi ya da betimlenmesinde öne çıkan bir diğer nokta da bir alanın diğer alanlarla olan ilişkileridir. Bourdieu bu noktada özellikle ekonomik alanı başat konuma yerleştiren Marksist kuramcıları eleştirir ve alan kavramının en önemli üstünlüğünün alanın sınırının ne olduğu ve diğer alanlarla nasıl eklemlendiği gibi soruları sormaya zorlaması olduğunu belirtir (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 96). Bourdieu Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar söyleşisinin burada ele alınan ilgili bölümünün sonunda bir alan olarak devlet kavramına da değinir. Devlet kavramının hep iyice tanımlanmış ve herkesçe kabul edilmiş bir gerçeklik olarak, tanımlamaya ihtiyaç duymaksızın ele alınmasını sorunlu bulan Bourdieu, Weber e atıfta bulunarak 3 devleti meşru 3 Weber e göre hukuk kurallarına uygun bir meşru iktidar uygulama pratiği modern devletin temel özelliklerinden birisidir (San, 1971: 123). 5

6 simgesel şiddetin 4 tekelini ele geçirmeyi amaçlayan mücadelelerin cereyan ettiği iktidar alanları bütünü olarak tanımlar (Bourdieu ve Wacquant, 2003: 98 ve 101). Bourdieu nün alan kavramı bu çalışmanın başında sözü edilen düşünümsel metodun sayısız önemli örneklerinden birisidir ve hem tanımlanması hem de incelenip tespit edilmesinin yegane yolu yine bu düşünümsel metottan geçer. Bu anlamda Bourdieu nün kuramı bütünlüklü bir yapı arzetmektedir. Bu kavramsal çerçeveyle Bourdieu salt yapıyı ve salt bireyi (ya da eyleyiciyi) ele alan ve bu yolla her iki etkenden birisini edilgen konuma yerleştiren makro ve mikro kuramlardan önemli bir kopuş sergiler. Bireyin özgürleşimi ve adaletin temini için sosyologlara önemli bir misyon yükleyen Bourdieu onlara kullanışlı bir metot sunma çabasındadır. Çünkü ona göre sosyologlar görülmesi istenmeyen gerçeklere dikkat çeken aktivistlerdir ve bunu yapabilmenin yolu da incelenen olgu veya nesnenin içinde bulunduğu tarihsel, kültürel, ekonomik ve toplumsal tüm düzeylerde ele alınmasından geçmektedir. Özelde alan kavramı, genelde ise düşünümsel sosyoloji bu olgu veya nesnelerin konumlarıyla ilgili olarak elverişli bir inceleme imkanı temin etmektedir. Kaynakça BOURDIEU, Pierre (2006a) Pratik Nedenler, Çev. Hülya Uğur Tanrıöver, Hil Yayın, İstanbul BOURDIEU, Pierre (2006b) Sanatın Kuralları: Yazınsal Alanın Oluşumu ve Yapısı, Çev. N. Kamil Sevil, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul BOURDIEU, Pierre (2007) Viva La Crise!: Sosyal Bilimde Heterodoksi İçin, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul BOURDIEU, Pierre & WACQUANT, Loic J. D. (2003) Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, Çev. N. Ökten, İletişim Yayınları, İstanbul CALHOUN, Craig (2007) Bourdieu Sosyolojisinin Ana Hatları, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul CORCUFF, Philippe (2007) Habitustan Hareketle: Kolektife Meydan Okuyan Tekil, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Çev. A. Zeki Ünal, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul GÖKER, Emrah (2007) Ekonomik İndirgemeci mi Dediniz?, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul 4 Bourdieu nün önemli kavramlarından olan simgesel şiddet kısaca insanların silah gücünden değil, aksine (yanlış-)anlamanın gücünden zarar görmeleri veya engellenmeleri (Calhoun, 2007: 119) yani şiddetin görünmez ve kibar bir formu olarak tanımlanabilir (Türk, 2007: 613). 6

7 SAN, Coşkun (1971) Max Weber de Hukukun ve Meşru Otoritenin Sosyolojik Analizi, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları No: 47, Ankara TÜRK, Bahadır (2007) Bourdieu ve Söylem Tartışmaları, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul WACQUANT, Loic J. D. (2007) Pierre Bourdieu: Hayatı, Eserleri ve Entelektüel Gelişimi, Ocak ve Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi, Çev. Ümit Tatlıcan, Der. Güney Çeğin vd., İletişim Yayınları, İstanbul 7