DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNDE PENOLOJİK YAKLAŞIMLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNDE PENOLOJİK YAKLAŞIMLAR"

Transkript

1 DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNDE PENOLOJİK YAKLAŞIMLAR ÖZET Durmuşali SAĞLIK (*) Emine Büşra KURT (*) Penoloji kelime olarak Yunanca ponie ve logos kelimelerinden türetilmiştir. Poine cezalandırmak anlamına gelmekte iken, Logos ise bilim olarak tanımlanmakta olup, penoloji cezalandırma bilimi olarak tanımlanmaktadır. Ceza infaz sistemimizde önemli bir yeri olan denetimli serbestlik sistemi içerisinde yükümlünün tekrar suçlu davranışta bulunmaması için sosyal, kültürel, ekonomik, psiko-sosyal, eğitim, sağlık ve ailevi durumlarının değerlendirilerek en uygun eğitim programlarına katılmasına ve yine kişiye uygun bireyselleştirilmiş infaz yaptırımlarının neler olacağını, hangi programlara katılacağını Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF) ile belirleyen Değerlendirme ve Planlama Bürolarının bu şekilde kullanmış olduğu yöntemin esasında bireyin mevcut koşullarını göz önünde bulundurduğu ve bu haliyle penolojik bir bakış açısı içerisinde olduğu görülmektedir. Suç teşkil eden fiillerin ne tür cezalarla karşılanması ve bu cezaların nasıl infaz edilmesi gerektiği ile ilgili hususların tamamı penolojinin sahasına dahildir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere penoloji suçun sebepleri, fail üzerindeki etkileri ve failin kendisi ile yüzleşmesi ve toplumla bütünleşmesine yönelik çabaların bilimsel bir temel üzerinde yürütülmesi amacını yürüten bilim dalıdır. İnfaz sürecinin suçlunun ıslahına netice verecek şekilde tasarlanması, bu süreçte görev alacak tüm personelin amaca hizmet edecek şekilde oluşturulması gerekmektedir. Penolojik bakış açısı "cezaların nasıl infaz edileceği yönündeki" soruyu "cezalandırma süreci nasıl ıslahla sonuçlandırılabilir?" olarak görmektedir. Çalışmamızda bilimsel bir çalışma alanı olan penolojinin ceza yargılaması ve infaz sistemimizde özellikle Denetimli Serbestlik Sisteminin felsefi temellerinden kabul edilerek ön plana çıkarılması gerektiği; gerek uygulama alanlarında (Değerlendirme ve Planlama Bürosunun uygulama çalışmalarında ve Sosyal Araştırma Raporunun hazırlanması sürecinde) gerek ise de personel eğitimlerinde penolojik bakış açısının yerleştirilmesi, eğitim, iyileştirme ve infaz çalışmalarının bu bakış açısıyla yaklaşılarak kişinin tekrar suça yönelmemesi için cezanın veya yükümlülüklerin penolojik anlamda bireyselleştirilmesiyle ilgili çözüm önerileri üzerinde durulacaktır.

2 Anahtar Kelimeler: Penoloji, ıslah, kişiye uygun ceza, denetimli serbestlik Durmuşali SAĞLIK (*)Sosyolog, KonyaDenetimliSerbestliMüdürlüğü, Emine Büşra KURT (*) 4.Sınıföğrencisi,SelçukÜniversitesiSosyolojiBölümü,

3 PENOLOGICAL APPROACHES IN SUPERVISED RELEASE SYSTEM DURMUŞALİ SAĞLIK* EMİNE BÜŞRA KURT* ABSTRACT The word penology were coined from the words ponie and logos in Greek. While ponie means to penalize, logos is defined as science In supervised release system having an important place our penal system, for dependent not to make a behavior to commit crime again, assessing his/her social, cultural, psychosocial, educational, health, and familial conditions, it is seen that the method used by Assessment and Planning Office determining his/her participating in the most proper educational programs; what individualized penal sanctions, again compatible with that person, will be; and which programs he/she will participate in by means of Research and Assessment Form (RAF) basically considers the existing conditions of individual and, with this state of it, it is in a penological viewpoint. All of the points related to what kind of penalties will be imposed on criminal acts and how to execute these penalties are included in the field of penology. As will also be understood from this definition, penology is a scientific branch carrying out the aim to carry out on a scientific basis the efforts toward the causes of crime, its effect on offender and offender s facing himself/herself, and his/her integration to society. It is necessary to design execution process in such a way that it will result in correction of offender and form all staff, who will take charge in this process in such a way that they will serve the aim. Psychological viewpoint views the question in the direction of how will the penalties be executed as How can penalizing process be ended with correction? In our study, it will be dealt with the solution suggestions related to that penology, a scientific study area, accepting it as one of philosophical bases of especially supervised release in criminal justice and execution system, should be stood out; and in both application areas (in application studies of Assessment and Planning Office and in the preparation process of Social Study Report ) and staff training for the penological view point to be established and,

4 by approaching to the studies of education, improvement, and execution with this viewpoint, for the person not to be directed to crime again, to that penalty and liabilities are individualized in the penological meaning Keywords Penology, correction, penalty compatible with person, supervised release Durmuşali SAĞLIK (1) in Konya Supervised Release Office Emine Büşra KURT (2) Fourth Grade Student in Sociology Department, Seljuk University

5 GİRİŞ Bu çalışmada amacımız ülkemizde 10 yılını dolduran ve ceza infaz sistemimizin önemli bir parçası haline gelen denetimli serbestlik sisteminin amaçlarına daha emin adımlarla ulaşabilmesi ve toplumsal huzur ve güvenliğin devamlılığı noktasında suçla mücadele süreçlerine farklı yaklaşımların tartışılması suretiyle katkı sağlamaktır. Denetimli Serbestlik sistemiyle değişim gösteren ve evrimleşerek modern bir hal alan ceza infaz sistemimiz bu yönüyle değişime ve bilimsel yaklaşımlara açık bir sistem haline gelmiştir. Elbette bu durum gelecek için umut vericidir. Halen gelişme döneminde olan denetimli serbestlik sisteminin başarısında sistemin kendisini her an yenilemesi olumlu olarak değerlendirilmekle birlikte sistemin ilişkili olduğu koğuşturma ve soruşturma sürecindeki savcılıkların ve mahkemelerin, koğuşturma ve soruşturma sonrası infaz ve iyileştirme süreçlerinde diğer kamu kurumları ile sivil toplum kurumlarının da denetimli serbestlik sisteminin hedeflerini paylaşmasına bağlıdır. Çalışma konumuz olan Penoloji (ceza bilimi) ülkemizde bilimsel bir terim olarak malesef istenilen düzeyde araştırılmış bir bilim değildir. Denetimli serbestlik sisteminin son yıllarda infaz yasalarında yapılan değişikliklerle penoloji biliminin ilkeleri doğrultusunda daha somut bir şekilde yerine getirmeye çalıştığı görülmektedir. Ancak yapılan çalışmaların penolojik manada sistemli bir şekilde değerlendirilebilmesi için birtakım konularda bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Çalışmamızda denetimli serbestlik sisteminin kuruluşundan itibaren sahada çalışan bir meslek elemanı olarak yaklaşım gösterilmiş ve ele alınmıştır.

6 1) CEZA VE CEZALANDIRMANIN AMACI 1.a) Suç kavramının tanımlanması Cezanın varlığından bahsedebilmemiz için suçun tanımını yapmamız gerekir. Suça yönelik bir çok tanımlamalar yapılsa da tek bir tanım yapılamamaktadır. Suça yönelik tanımlara baktığımızda; Giddens suçu; politik bir otorite tarafından konulan yasalara karşı gelen herhangi bir eylem olarak tanımlar. 1 Demirtaş suç tanımında; suç'un dinamik ve sosyal bir olgu olması nedeni ile zamana, mekâna ve topluma göre farklı anlamlar taşıyabildiği ve bu anlamda suçun genel geçer bir tanımını yapmanın oldukça güç olduğunu belirtir. Ceza hukuku anlamında suç kavramına göre ise, kanun tarafından ceza yaptırımı ile tehdit edilen bütün hareketler anlaşılır 2. Başka bir tanıma göre suç, formel yasaların ihlal edilmesidir. Suça bağlı olarak meşru cezalandırma uygulanmaktadır. Bu yaptırımlar kamusal otorite aracılığıyla gerçekleştirilir. Suçla mücadele etmek amacıyla oluşan formel sistem bir kamu kuruluşu olma özelliğini taşımaktadır. 3 Durkheim'ın, suçun normal ve sosyal davranış için gerekli olduğunu ileri sürmektedir ve onun için suç mevcut normların bir ürünüdür. Durkheim'a göre ceza tepkisiyle karşılaşan her eylem bir suçtur. Ona göre suç evrensel bir olgudur, toplum kültürünün parçasıdır ve her toplumda her zaman suç vardır. 4 Merton'a göre suç, ani sosyal değişme ile ortaya çıkan bir olgu değil, daha çok toplumsal yapı fenomenidir. 5 Determinist görüşe göre suç ve suçlu bir üründür. Bazı koşullar suç ürettiğine göre, suç üretmeyecek koşullarda yaratılmalıdır. Ceza hiçbir zaman bir hesaplaşma süreci olarak görülmemelidir. 6 Çağdaş sosyologlar, suçun kaynağının incelenmesine iki temel perpektiften yaklaşırlar: Yapı ve süreç. Yapısalcılar, suçun sosyal yapı veya toplumun organizasyonu ile ilişkisini incelerler ve suçun sosyal sisteme nasıl 1 Antony Giddens, Sosyoloji, Ayraç Yayınları, Ankara 2000,s:621 2 Timur Demirtaş, Krimonoloji,Seçkin Yayıncılık,Ankara 2001,1.bs., s Halil İbrahim Bahar, Sosyoloji,Uzsak Yayınları, Ankara 2009,3.bs., s Tülin İçli, Krimonoloji, Seçkin Yayıncılık, İstanbul 2012, 6.bs,s.91 5 Zahir Kızmaz, Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç olgusu Açıklama Potansiyeli Üzerine Bir Değerlendirme, Cumhurişyet Üniversitesi, Sosyal BilimlerDergisi,Aralık 2005,Cilt29,No:2, s Fusün Sokullu, Krimonoloji, Beta Yayıncılık,İstanbul 2009,6. Bs., s.62.

7 bağlı olduğunu? Suçu cereyan ettiği durum veya yapının özelliklerinin neler olduğu, daha önemlisi bu yapı ve durumlar değiştikçe suç oranlarının da değişip değişmediğini sorarlar. İkinci yaklaşım, yasalara uyan bireyler yerine suçlu bireyleri ortaya çıkaran süreçle ilgilenirler. Bu sosyologlar ilişki kalıpları ararlar. Tipik birey, yasalara uyan vatandaştan suçluya nasıl değiştiği sorusuna cevap ararlar. 7 Genel olarak baktığımızda ise; suça ilişkin olarak geliştirilen tüm tanımlamalarda suç olgusu bir toplumda belirli bir dönemde var olan idealler, gelenekler ve değerler sistemi çerçevesinde geliştirilen normlara dayalı hukuk düzenine uygun olmayan, bu düzenden sapan davranışlar olarak ele alınmaktadır 8. Öte yandan, suçun tanımlarının değişmesi ve birçok alanda suça yönelik tanım yapılması suçun tek ve basit tanımlama yapılamayacağını göstermektedir. Bir görüşe göre suç, her toplumda heterojenlik ve sosyal değişmenin karakterize ettiği normal bir fenomendir 9. 1.b) Ceza ve Cezanın Tarihsel Gelişimi İnsanlar doğuştan topluluk halinde yaşar. Bu toplu yaşayışın kendine özgü yararları olmakla beraber, sakıncalarıda vardır; çünkü maddi manevi nitelikleri açısından bireylerarasında belirgin ayrımlar doğar ve bir toplulukta kuvvetli olan bireylerin başıboş hareket etmeleri diğer bireylerin ve sonuç olarak toplum düzeninin aleyhine olur. İşte bu nedenle insanlar ilk çağlardan beri topluluk içinde bazı kurallara uyma gereğinin, toplu yaşama için zorunlu olduğunu hissetmiş ve sonuçta bazı kurallar oluşturmuşlardır. Başlangıçta netlik açısından birbirinden ayırt edilmeyen bu kuralların bazı köklü farklar taşıdıkları sonradan görülmüş ve böylece bugün birbirinden ayrı tutulan toplum kuralları oluşturulmuştur. Bu kuralların amacı, toplum içindeki bireylerin birbirlerine ve topluma; toplumun da bireylere karşı davranışlarını ve bu ikisi arasındaki ilişkilerini düzenlemektir. Kısaca, toplum düzenini sağlamaktır 10. Toplumsal düzen kuralları içerisinde hukuk kuralları diğer toplumsal düzen kurallarına göre maddi yaptırımı olandır. Bu noktadan hareketle ceza hukuku toplumsal düzenin devamını, sahip olduğu yaptırım tehditleri aracılığı ile sağlanmaktadır. Ancak cezanın kişiyi yoksunluklara tabi tutmanın yanında, suçluyu 7 İçli,a.g.e., s Abdullah Korkmaz, Bekir Kocabaş, Toplumsal Sapma, Doğu Kütüphanesi, İstanbul 2006, 1.bs., s:79 9 İçli,a.g.e.,s:24 10 Erdal Adal, Hukukun Temel İlkeleri, Legal Yayınevi, İstanbul 2012, 12.bs., s.1

8 ıslah etme, topluma yeniden kazandırma ve korkutuculuk özelliğinden dolayı suç işlemeyi önleme işlevine ve yapıcı yönlerine vurgu yapmaktadır. Suç ve ceza insanlık tarihinde daima var olmuştur. Bununla birlikte, topluma ve kişilere zarar veren kötülüklere gösterilen tepki olarak ceza; zamana, yere, toplumun gelişmişlik düzeyine göre tarihi seyir içinde sürekli değişmiştir. Nihayetinde ceza hukukunun, toplumsal değişimlerden, ekonomik ve siyasal gereklerden etkilendiğini görmekteyiz. İlk hukuk biliminin suç içeren özellikler gösterdiği, verilen cezaların mekanik, katı, neredeyse bilinçsizce, istemeden verilen cezalar olduğu ve bunların dinsel temelden kaynaklandığı, hatta bütün yasal tepkilerinin temelinin, bireyin değil de grubun ruhsal durumundan kaynaklandığını Durkheim ve Mauss tarafından dile getirir 11. Ceza ve ıslah tarihine bakıldığında, cezalandırma kavramının/olgusunun birçok kayda değer değişikliğe uğradığı görülür. Bu değişiklikler temelde adetlerle, ekonomik durumla, cinsel ve siyasal eğilimlerle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Antik çağda, devlet tarafından verilen en yaygın ceza sürgün olduğu görülmektedir. İşlenen suçlar çerçevesinde fiziksel olarak ağır bir biçimde cezalandırılan, büyük çoğunlukla kölelerdi. Örneğin Roma da en ağır ceza olan idama konu olan tek suç, suçüstü yakalanan hırsızlık vakasıydı. Kundaklama, haneye tecavüz, saldırı gibi suçlar için daha yaygın bir biçimde uygulanan cezalarsa, ekonomik yaptırımlar içermekteydi. İlkel ceza hukukunda sanıldığı gibi, yalnızca Yunan ve Roma hukukunda değil, eski Çin, Mısır, Hint ve İbrani ceza hukukların da yer almaktadır. Tarihsel gelişme süreci içerisinde bu hukukların hepsi birer aşama niteliği taşır. Devlet ceza hukukuna ulaşılmadan önce, kabile, aşiret halinde yaşayan toplumlarda bir ceza hukukuna sahiptir Ceza hukuku, suç tanımları ve kurallarının mantıksal bir yapıtı olarak, suçlara karşı bireysel ve kolletif koruma amacıyla devlet güçleri eline verilmiş sosyal bir vasıtadır. Ancak suç olgusu ceza hukuku ötesinde psikiyatri, psikoloji, ve sosyal bilim ile irtibatlı olarak multi disiplener çerçevede incelemelidir 12. 2) PENOLOJİ (CEZA BİLİMİ) Penoloji bilimiyle ilgili ülkemizde sınırlı sayıda akademik çalışma yapılmış olması malesef bu konuyla ilgili yapılacak çalışmaları da sınırlandırmaktadır. Penoloji kelime olarak Yunanca ponie ve logos kelimelerinden türetilmiştir. 11 Bronislaw Malinowski, Yabanıl Toplumlardaz Suç ve Gelenek, Epsilon Yayınları, İstanbul 2003,1.bs., s: Mustafa T. Yücel, Türk Ceza Siyaseti ve Krimonoloji, Türkiye Barolar Birliği, Ankara 2007,4.bs., s. 2

9 Poine cezalandırmak anlamına gelmekte iken, Logos ise bilim olarak tanımlanmakta olup, penoloji cezalandırma bilimi olarak tanımlanmaktadır 13. Penoloji: Cezaların ve güvenlik tedbirlerinin menşe ve gelişmelerini izah eder; bunların ne derece etkili olduklarının araştırır 14. Penoloji; herkese ayrı ayrı ceza verilmesini ister. Kısacası penoloji suçu işleme nedenlerini göz önünde bulundurarak rehabiliteyi amaçlar. Penolojide amaç suçu önlemektir. Suçu önlemek için mutlaka ceza gerekiyorsa elbette ceza yaptırımı uygulanabilir. Fakat penoloji de asıl amaç cezadan çok ceza nın etkilerini, etkinlik derecesini belirleyebilmektir. Yapıcı ve önleyici bir çalışma hedeflenmektedir. Amerika'da penoloji alanında çalışan meslek elemanlarına penolog olarak anılmaktadır. Görevleri ise; Amerikan sisteminde penologların görev tanımlarını şu şekilde özetleyebiliriz. İnfaz sisteminin mahkum üzerindeki etkilerini inceler. Mahkum davranışlarını analiz eder. Mahkumların birbirleri ile etkileşimini ve diğerlerine yaklaşımlarını incelerler. Mahkumların, denetimli serbestlik görevlileri ve kriminologlarla etkileşimleri üzerinde çalışır ve elde ettikleri verileri analiz ederler. Mahkumların, toplumla yeniden bütünleşmesine yönelik ıslah programlar geliştirirler. Islah ve rehabilitasyon programlarının etkilerini gözlemlerler. Mahkumları tahliye sonrasında izlerler. Faaliyetleri daha çok ölçme, değerlendirme ve raporlama üzerinedir 15. Penolojik bakış açısında cezanın amacı suçlunun iyileştirilmesini sağlamaktadır ve bu görev devletçe yerine getirilmelidir 16. Adaletin amacı; suç işleyen kişiye en uygun cezanın verilmesi veya en uygun tedbirinin uygulanmasıdır. O halde, Beccaria nın belirttiği gibi cezaların amacı, suçlunun kendi yurttaşlarına karşı zarar vermelerini engellemekten ve başkalarının benzer eylemlerde bulunmalarını önlemekten başka bir şey değildir. Bu nedenlerle söz konusu cezaların oranları ve oranların uygulanma yöntemleri öyle seçilmelidir ki, bunlar insanların ruhları, zihinleri üzerinde pek çok kalıcı, ama suçlunun bedeni üzerinde en az üzücü iz bırakacak biçimde olsunlar 17. Tanımlardan da anlaşıldığı üzere cezanın ve ceza biliminin amacı suç Fatma Karakaş Doğan, Cezanın Amacı ve Hapis Cezası, Legal Yayıncılık, İstanbul 2010, s:55 17 Cesare Beccaria, Suçlar ve Cezalar Hakkında, Sami Selçuk (Çev.), İmge Kitapevi, Ankara 2004, 1.bs. s:69-70

10 işleyen kişinin suçlu davranışa tekrar yönelmesine engel olmaya çalışmaktır. Modern ceza anlayışına göre suça karşı verilecek cezanın amacı sadece hapsetme, tecrit etme, bedel ödetme değil suç teşkil eden davranışın içine girmiş olan kişinin, yaptığı eylemin sorumluluğunu üstlenmesi ve verdiği zararları gidermesi için imkan sağlayıcı, kişinin topluma yeniden kazandırılması, yeteneklerinin geliştirilmesi, sosyal çevresine, ailesine, kendisine verimli olabilmesi için imkanlar sunularak yeniden suç işlememesidir. Beccaria'nın Suçlar ve Cezalar (1764) adlı eseri ile penoloji, yasalardaki yaptırımlara keyfi olarak hükmedilmesinde rasyonel bir enstrümana dönüşmüştür. Beccaria' ya göre cezanın ağırlığı değil; kesinliği yaptırımlar için uygun bir işletim ilkesidir. Devletin cezalandırma hakkı da sosyal sözleşme varsayımına dayalıdır. Anahtar nitelikte başlıca kavramlar ise, kişisel sorumluluk ilkesi, ceza yargılanmasının anayasal nitelikte ilkelere kavuşturulması, suç işlemenin akli mülahazalar ve özgür irade sonucu ortaya çıkması şeklinde gözlemlenilmiştir 18. Modern ceza kavramına bakıldığında, fiziksel cezanın yerine kişinin suça yönelik davranışının iyileştirilmesi esas alınmış ve onarıcı adalet kavramı ön planda tutulmaya çalışılmıştır. Örneğin ülkemizde yürürlükte olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 3. maddesinde "Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazıyla ulaşılmak istenen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak ve hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır. 19 " Bütün bunların gerçekleştirilebilmesi için de öncelikle hükümlünün insan olduğunun kabulü gerekir. Günümüzde cezaevinde suçluların rehabilite edilmeleri ve toplumla bütünlesmelerinin saglanması, cezaevi infaz sisteminin önemli bir görevi olarak kabul edilmektedir. Öyle ki, son dönemlerde cezaevi sisteminin, ceza ve kontrol amacından çok, rehabilitasyon amacının öncelik kazandığı bir sisteme dönüşmeye başladığı görülmektedir. Bir anlamda ceza adalet sistemi, misillemeci (retributive) bir perspektiften, 20 rehabilitasyon yanı ağır basan bir nitelik sergilemeye başladığı dikkat çekmektedir. 3) DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİ 18 Yücel, ag.e., s (Cezaevinin ve Hapsetmenin Suçu Engellemedeki Etkisi, Zahir Kızmaz; )

11 Ülkemizde 2005 yılından önce ceza infaz kurumundan salıverilen hükümlülerin bugünkü anlamda denetim altına alınmaması, nerede yaşadıkları, ne iş yaptıkları, tekrar suç işleme riskinin bulunup bulunmadığının bilinmemesi; hakimlere, karar verme sürecinde, sanığı tanıması amacıyla Sosyal Araştırma Raporu sunulmaması; tutuklama tedbiri yerine verilebilecek başka bir tedbirin bulunmaması; uyuşturucu madde kullanan veya bulunduran sanıklar bugünkü anlamda uzmanların rehberliğinde rehabilitasyona tabi tutulması; suç mağdurlarına, ekonomik ve psiko-sosyal yardım yapacak kurumun bulunmaması; suça sürüklenen çocuklar, bugünkü anlamda denetim altına alınmaması, eski hükümlülerin sosyal bağlar kurması ve sosyal uyum sürecinde herhangi bir katkı sağlayacak kurumun bulunmaması gibi uygulamaların eksikliği nedeni ile denetimli serbestlik müessesinin kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenlerle modern ceza infaz anlayışı doğrultusunda denetimli serbestlik sistemi ülkemizde yürürlüğe girmiştir. Denetimli Serbestlik sistemi hem bir infaz sistemi olmasının yanı sıra esas ve daha da önemli misyonu toplumsal düzenin devamlılığı noktasında suçlu davranışlarda bulunanlara yönelik iyileştirme, önleme, kazanma gibi bir çok olumlu yanlarıyla topyekün rehabilitasyon sistemidir. 10 yıl öncesine kadar hapis cezası dışında farklı bir ceza infaz anlayışı bulunmazken 10 yıl içerisinde yapılan köklü yasal değişikliklerle çağdaş infaz anlayışına geçilmiştir. Bu anlayışla birlikte suçlu davranışta bulunan kişilerin intikam duygusuyla bedel ödetmek değil aksine bu kişinin tekrar topluma kazandırılması ve işlediği eylemi tekrar etmemesi için rehabilite edilmesi, eğitilmesi ve desteklenmesiyle ilgili çalışmalar yapılması kabul edilmiştir. Gün geçtikçe kendini yenileyen, eksik yönleri tamamlanmaya çalışan denetimli serbestlik sisteminde de penoloji bilimi anlamında uygulamalar uygulanmaya başlanmıştır. 4) DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNDE PENOLOJİ Penolojik bakış açısı ile Denetimli Serbestlik sistemini iki safhada incelemek mümkündür. İlki şüpheli veya sanığın yargılama öncesi süreçte; ikincisi ise yargılanma sonrası infaz sürecinde; 4.1) Yargılanma öncesinde penolojik yaklaşım; Cumhuriyet savcılıkları ya da mahkemeler tarafından talep edilen ve Denetimli Serbestlik Uzmanı tarafından düzenlenen Sosyal Araştırma Raporları ile gerçekleşmektedir.

12 Tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinde Sosyal Araştırma Raporu madde 38'de açıklanmıştır. MADDE 38 (1) Sosyal araştırma raporu; şüpheli veya sanığın geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik, ruhsal ve psikolojik durumu ile çevresinin sistemli bir bakış açısıyla değerlendirildiği, topluma ve mağdura karşı taşıdığı risk ile ihtiyaçlarının belirlendiği ve bu ihtiyaçlara yönelik hizmet, program ve kaynaklarla ilgili önerileri içeren hüküm öncesi rapordur. (2) Rapor; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talep etmesi veya kovuşturma evresinde hâkim ya da mahkemenin isteği üzerine denetimli serbestlik uzmanı tarafından hazırlanır. (3) Rapor; şüpheli veya sanık ile bunların aile ve sosyal çevreleriyle görüşülerek hazırlanır. Gerekli görülmesi halinde mağdur ile de görüşülebilir. (4) Raporda; şüpheli veya sanığın kimlik bilgileri, varsa önceki suç bilgileri, sağlık bilgileri, ailesi, yaşadığı yer, arkadaş çevresi, eğitimi, kişisel özellikleri, sosyal ve ekonomik durumu, bilişsel ve psikolojik durumu, topluma ve mağdura karşı taşıdığı risk ile tutum ve davranışları belirtilir. Raporun sonuç bölümünde, suç işlenmesinde risk oluşturabilecek unsurlar ve kişinin topluma ve kendisine zarar verme riski değerlendirilir. (5) Denetimli serbestlik uzmanı, kişinin hapis dışı ceza veya tedbir kararı ile toplum içinde iyileştirilmesinin mümkün olduğu kanaatinde ise hapis cezası verilmesinin kişi üzerinde oluşturabileceği olumsuz etki ve sonuçları değerlendirerek, hapis dışı ceza veya tedbir kararı verilmesi durumunda şüpheli veya sanığın iyileştirilmesi ve yeniden topluma kazandırılması için ihtiyaç duyacağı hizmet, program veya kaynakları belirtir. Raporun sonunda takdirin mahkemeye ait olduğu açıkça yazılır. Sosyal Araştırma Raporunun içeriği ve hazırlanma gerekçesi incelendiğinde penoloji bilimi çerçevesinde yapılan bir çalışma olduğu görülmektedir. Suçlu eylemde bulunduğu iddia edilen şüpheli veya sanığın tüm yönleriyle uzman tarafından incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda şüpheli veya sanığın suçlu davranışlarda bulunma sebeplerinin yordanıp tespit edilmesi, hangi çalışmalar yapılır ise bu sebeplerin ortadan kalkacağı konularında yapılan bilimsel çalışmaları ifade eder. Sosyal Araştırma Raporu talep eden mahkeme tarafından şüpheli veya sanığa herhangi bir yükümlülük yüklenilmesi durumunda kendisine en uygun olan ıslah edici çalışmaların neler olabileceği ile ilgili uzmanın görüş ve değerlendirmeleri raporu talep eden mahkeme veya savcılıkların verilecekleri kararlarda etkili olabilmektedir. Sosyal Araştırma Raporunun düzenlenme amacı teorik olarak penolojik anlamda bilimsel bir çalışma olmuş olsa da, uygulamada henüz istenilen düzeyde olmadığı görülmektedir. Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinden şüpheli ve sanıklar hakkında Sosyal Araştırma Raporu düzenlenmesini talep eden cumhuriyet savcılıkları veya mahkemeler çok az sayıda kişi hakkında sosyal araştırma raporları talep etmekte ve Sosyal Araştırma Raporlarından istenilen düzeyde faydalanmamaktadırlar.

13 Modern ceza infaz sisteminde önemli bir yer işgal eden denetimli serbestlik sisteminin yargılama öncesi çalışmalarından Sosyal Araştırma Raporlarının Penoloji biliminin en önemli ilkelerinden cezanın veya yükümlülüğün bireyselleştirilmesi, kişiye en uygun ve ıslah edici yaptırımların neler olması gerektiğiyle ilgili sonuç alınabilecek bir çalışma olan Sosyal Araştırma Raporlarından yeterli düzeyde faydalanılamamasının farklı sebepleri olabileceği değerlendirilmektedir. Bunların en başında Sosyal Araştırma Raporlarını düzenleyen uzmanın aldığı eğitim, raporu hazırlama sürecinde kullandığı yöntem ve teknikler, rapor sonucunda yaptığı gözlem ve değerlendirmelerin tartışmaya açık oluşu ve güvenilirliği gibi konularda Sosyal Araştırma Raporlarının dikkate alınmasında tereddütler yaşanmaktadır. Bazı suç türlerinde özellikle uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak suçlarından yakalanan ve yargılanan sanıklar hakkında Sosyal Araştırma Raporlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Şöyleki esrar kullanmaktan dolayı ilk defa yakalanan bir kişi ile eroin kullanmaktan dolayı birden çok kez yakalanan kişilerin aynı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine hükmedilmeleri ve aynı eğitim ve iyileştirme programlarına dahil olmalarından başarılı sonuçlar çıkacağı tartışmalıdır. Cumhuriyet savcısının veya hakimin yargılama öncesi şüpheli veya sanık hakkında sağlıklı bilgilere ihtiyacı vardır. Elde edeceği sağlıklı bilgiler dahilinde şüpheli veya sanığın bağımlılık durumunu göz önünde bulundurarak en uygun programlara yönlendirebilecektir. Kişiyle ilgili düzenlenecek Sosyal Araştırma Raporlarıyla şüpheli ve sanık hakkında daha net ve sağlıklı bilgiler elde edilebileceğinden verilecek kararların şüpheli veya sanığın ıslah edilmesinde fayda sağlayacaktır. İlgili cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerin tereddütlerini ortadan kaldırmak amacıyla Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde Sosyal Araştırma Raporlarını hazırlayacak olan denetimli serbestlik uzmanlarının bilimsel anlamda rapor hazırlama eğitimlerinin yanı sıra özellikle penoloji, kriminoloji, suç profilaksisi konularında eğitim alması gerektiği değerlendirilmektedir. 4.2) Yargılama sonrası infaz sürecinde penolojik yaklaşım Penoloji bilimi; Suçlunun işlediği suçlu davranışı tekrarlamaması, suçlu davranışta bulunan kişinin ıslahı için hangi suçluya ne tür ceza veya yükümlülükler verilmesi gerektiğini inceleyerek uygun ıslah çalışmalarının neler olabileceği konusunda öngörülerde bulunur. Denetimli serbestlik sistemi tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulanmaya başlamasıyla somut ve sistemli bir şekilde penolojinin ilgi alanına girdiğini görmekteyiz. İlgili Yönetmeliğin 15. Maddesinde belirttiği gibi: Yükümlülerin risk ve ihtiyaçlarının belirlenmesi, risk ve ihtiyaçlarına uygun olarak toplum içinde denetim ve takibi ile iyileştirilmesine yönelik yapılacak çalışmaların planlanması, değerlendirme ve planlama bürosunca yapılır. ibaresine istinaden her yükümlü için risk ve ihtiyaç belirlenmesinde ilk olarak Prof. Dr. Kültegin ÖGEL tarafından

14 geliştirilerek uygulanan Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF) düzenlenir. Bu noktadan hareketle rehabilitasyon ya da iyileştirme süreçlerinin temelini, Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF) oluşturur. Bu form, yükümlünün risk durumunu ortaya çıkarmayı amaçlayan ve suç tekrarının, zarar verme risklerinin en aza indirilerek topluma kazandırılması amacıyla kişinin ihtiyaç duyduğu hizmet ve rehabilitasyon çalışmalarının yönünü her yükümlü için ayrı ayrı belirler. Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF), yükümlünün psiko-sosyal, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik açılardan değerlendirilerek yükümlünün rehabilitasyonu konusunda çalışacak denetimli serbestlik uzmanına yol haritası çıkarmaktadır. Denetimli serbestlik sistemi hem infaz hem de rehabilitasyon (iyileştirme) çalışmalarının birlikte yürütüldüğü bir sistemdir. Yükümlünün değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan risk durumu 3 ayrı kategoride değerlendirilmektedir. Düşük, orta ve yüksek risk olarak kategorileştirilen yükümlüler risk durumlarına göre kendisine, topluma zarar verebilme ve tekrar suçlu davranışta bulunabilme ihtimalleri noktasında; yüksek riskli olduğu değerlendirilen yükümlüler elektronik kelepçe uygulamasıyla konutta infaz adı verilen yükümlülüğe tabi tutulmaktadır. Ayrıca kendisine en yakın yerde bulunan bir kolluk birimine belirlenen saatlerde her gün başvurma yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Risk durumu düşük ve orta risk olarak değerlendirilen yükümlülerin kendisine en yakın kolluk birimine başvurma yükümlülüğü her gün değil haftanın iki günü veya dört günü olarak belirlenmektedir. Yükümlülerin risk durumlarının değerlendirilmesi sonucunda rehabilitasyon (iyileştirme) çalışmalarında hangi eğitim programlarına katılacağı belirlenerek yükümlülük olarak verilmektedir. Aynı şekilde kavga, yaralama, cinayet gibi suçlu davranışta bulunmuş yükümlülere bireysel rehberlik görüşmeleri ve öfke kontol programlarına katılma yükümlülüğü verilmektedir. Hırsızlık, yağma, kamu malına zarar verme gibi suçlu davranışlarda bulunan yükümlülere hayat için değişim adı verilen yapılandırılmış eğitim programlarına katılma yükümlülüğü verilmektedir. Yüksek riskli olduğu değerlendirlen bir yükümlüye infaz olarak, belirlenen saatlerde konuttan dışarı çıkma yasağı getirilirken rehabilitasyon (iyileştirme) çalışmalarında risk durumlarından ziyade suç odaklı programların yükümlülük olarak belirlenmesi penolojik açıdan değerlendirildiğinde tartışılacak bir konu olarak değerlendirilmektedir. Şöyle ki ilk defa hırsızlık suçundan yargılanmış kişi ile hayatının farklı dönemlerinde birçok hırsızlık suçundan yargılanarak ceza almış kişiye aynı eğitim programlarının uygulanmasıyla aynı etkiyi göstermesi konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Yine penolojik bakış açısıyla iyileştirme programları ele alındığında ülkenin farklı kültürel bölgelerinde hatta aynı bölgenin farklı yerleşim yerlerinde özellikle göçle oluşmuş bölgelerinde suçlu davranışlarda bulunanların suç profilleri farklılık gösterebilmektedir. Kültürel ve inançsal değerler sisteminin insanların algı ve beklentilerini belirlemesi ve etkilemesi sosyolojik bir gerçekliktir. Bu gerçeklik suç ve suçlulukla mücadelede de göz önünde bulundurulmalı, iyileştirme

15 programları insanların değerler sistemiyle örtüşmelidir. 5) SONUÇ: Ülkemizde 10. yılını tamamlayan Denetimli Serbestlik sistemi çalışanlarının özverili gayretleriyle her an ileriye taşınarak gelişme gösteren sistemli bir ceza infaz modeli olma yolundadır. Ancak; CTE'nin internet sitesinden de göreceğiniz üzere 10 yıllık bir zaman diliminde takip edilen yükümlü sayısının çok ciddi oranda arttığı ve tıpkı cezaevleri gibi kapasitesinin üzerinde işlem yürütmektedir. Artan suçluluk karşısında ceza infaz politikasının da gözden geçirilmesi gerekmekte olduğu ve bu konuyla ilgili olan bilimlerin daha aktif olarak sistem içerisine dahil edilmesi gerekmektedir. Örneğin denetimli serbestlik sistemi içerisinde doğrudan yükümlüyle çalışan uzmanların penoloji bilimi çerçevesinde çalışmalar yürüttüğü göz önünde alındığında penoloji bilimiyle ilgili eğitimi ön planda tutularak penolog unvanı verilmelidir. Yapılan infaz ve iyileştirme çalışmalarının bilimsel temellere dayanması sistemin başarısını ve kalıcılığını doğrudan etkileyecek faktörlerin başında gelmektedir. Üniversitelerin ilgili bölümlerinden denetimli serbestlik sisteminin infaz ve iyileştirme çalışmaları konularında çalışmaların daha fazla yapılması gerekir. Özellikle denetimli serbestlik sisteminde kullanılan yapılandırılmış eğitim programları suça, bölgelere, kültürel yapılara göre farklılaştırılması için işbirliği yapılmalıdır. Toplumsal düzenliliğin devamı noktasında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme gayretinde olan denetimli serbestlik sistemi halen gelişme ve kendini her an yenileme sürecindedir. Bu anlamda değerlendirildiğinde sistem yeniliklere açık ve bilimsel kuramların belirlenecek pilot bölgelerde denenebileceği bir yapıya sahiptir. Penoloji bilimi denetimli serbestlik sisteminde görev yapan idareci, uzman ve memurlara hizmet içi eğitim yoluyla okutulmalıdır. Denetimli serbestliğin tek başına kendisini her an yenilemesi geliştirmesi sistemin başarısı için yeterli değildir. Bu nedenle doğrudan veya dolaylı etkileşim halinde olduğu diğer kurum ve makamlarında aynı düşünceyi paylaşması gerekir. Adalet Bakanlığı ile Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) arasında protokoller

16 yapılarak, kriminoloji, penoloji, suç profilasisi konularında yüksek lisans, doktora veya araştırma merkezlerinin kurulması sağlanmalıdır. KAYNAKÇA ADAL, Erdal 2012 Hukukun Temel İlkeleri, İstanbul: Legal Yayınevi, 12.bs. BAHAR, Halil İbrahim 2009 Sosyoloji, Ankara: Uzsak Yayınları, 3.bs. BECCARİA, Cesare 2004 Suçlar ve Cezalar Hakkında, Sami Selçuk (Çev.), Ankara: İmge Kitapevi Yayınları, 1. Baskı. DEMİRTAŞ, Timur 2001 Krimonoloji, Ankara: Seçkin Yayıncılık, Ankara, 1.bs. GİDDENS, Antony 2000 Sosyoloji, Ankara: Ayraç Yayınları. İÇLİ, Tülin 2012 Krimonoloji, İstanbul: Seçkin Yayıncılık, 6.bs. KARAKAŞ DOĞAN, Fatma 2010 Cezanın Amacı ve Hapis Cezası, İstanbul: Legal Yayıncılık. KIZMAZ, Zahir 2005 Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç olgusu Açıklama Potansiyeli Üzerine Bir Değerlendirme, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt29, No:2, s.154, ss KORKMAZ, Abdullah, KOCABAŞ, Bekir 2006 Toplumsal Sapma, İstanbul: Doğu Kütüphanesi, 1.bs. MALİNOWSKİ, Bronislaw 2003 Yabanıl Toplumlarda Suç ve Gelenek, İstanbul: Epsilon Yayınları, 1.bs. SOKULLU, Fusün 2009 Krimonoloji, İstanbul: Beta Yayıncılık, 6. bs. YÜCEL, Mustafa Tören 2007 Türk Ceza Siyaseti ve Krimonoloji, Ankara: Türkiye Barolar Birliği, 4.bs (Cezaevinin ve Hapsetmenin Suçu Engellemedeki Etkisi, Zahir Kızmaz; )

17