Pamukkale Üniversitesi

Transkript

1 Hizmet anlayışında güven ve güleryüz SAĞLIK SEKTÖRÜNDE GÜVEN VE GÜLERYÜZ; HEM HASTALAR, HEM DE BİZLER AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ. BU KONUDA HASTALARIMIZIN HASTANEMİZDEN MEMNUNİYETİ BİZLERİ ÇOK MUTLU EDİYOR. Prof. Dr. M. Zafer Sınık Başhekim Başhekim den Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri olarak, Önce Sağlık Dergisi nin dördüncü sayısı ile siz değerli okuyucularımızın karşısında olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Umarım beğeneceğiniz ve keyifle okuyacağınız bir sayıya daha imza atmışızdır. Hiç kuşkusuz günümüz dünyasında çağın gerektirdiği bilgi ve tecrübeyi kullanarak en üst düzeyde kaliteli teşhis ve tedavi hizmetini sunmak son derece önemli bir konu. İşte biz de tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte hastalarımıza en iyi ve en güzel hizmeti vermek adına gece gündüz çalışıyoruz. PROF. DR. M. ZAFER SINIK Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Merhaba Ege Bölgesi nin en iyisi olma hedefi ile attığımız bu adımların profesyonel ekibimizle birlikte her geçen gün daha da perçinlendiğini ise söylemeden geçemeyeceğim. Uzmanlarımızdan, pratisyen hekimlerimize; hemşirelerimizden hasta bakıcılarımıza kadar hastanemizin tüm birimlerinde çalışan arkadaşlarıma bu yolda bizlerle el ele gönül gönüle yürüdükleri için teşekkür ediyorum. Çünkü yaptığımız iş, bir ekip ve hizmet işi. Biz de bu yolda oldukça başarılı adımlar atıyoruz. Bugünkü gelinen noktada, her alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de ciddi bir rekabet söz konusu. Biz de her geçen gün yükselen bu çıtanın altında kalmamak, hastalarımıza dünya standartlarında bir sağlık hizmeti sunabilmek amacıyla bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve birçok yeniliği hastanemiz bünyesine taşıyoruz. Özellikle sağlık sektöründe; güven ve güleryüzün hastalarımız ve yakınları açısından ne kadar önemli olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu konuda hastalarımızın hastanemize duydukları güven ise bizleri fazlası ile mutlu ediyor. Bu sayımızda da yine birbirinden değerli isimler bizimle birlikte oldu. Kendilerinin önemli katkıları sonucunda dergimiz gerek içerik ve gerekse tasarım yönünden her sayısı merakla beklenen bir dergi haline geldi. Bu vesile ile dergimizin çıkmasında bizleri yalnız bırakmayan tüm yazarlarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür etmek istiyorum... 1

2 İçindekiler Yaz 2008 Siz değerli hastalarımızdan Hastanemizle ilgili eleştiri, yorum ve katkılarının yer aldığı bir bölüm Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turgut ile Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı üzerine bir sohbet Doç. Dr. Göksel Kıter ın kaleminden tren biletini cebine koyan bir insanın uzun zamandır düşlediği yolculuğa hazırlanışı ve bu sırada geçmişe olan yolculuğu Diş Hekimi Çağrı Öncel in kaleminden yakın çevremizde yer alan tarihi ve kültürel yerler ile bu yerlerin sahip olduğu birbirinden renkli özellikler Söz Sizde Haberler Röportaj Bir Bölüm Makale Röportaj Gezi Yapmış olduğu başarılı çalışmalar ile gündemde sıkça yer alan Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri nin son dönemdeki önemli etkinlikleri Hastanemizin en önemli bölümlerinden biri olan Pataloji Anabilim Dalı ve bu Bölüm tarafından yapılan başarılı çalışmalar Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Sumru Yavrucuk ile televizyon dizileri, oyunculuğu ve ödülleri üzerine keyifli bir sohbet

3 Sahibi Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Adına Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Çalış Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Çağrı Sebzeci Yayın Koordinatörü Hatice Aykar Yıldırım Yayın Danışmanı Nuray Karayel 22 Röportaj Sumru Yavrucuk ile keyifli bir sohbet Yayın Kurulu Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç Prof. Dr. M. Zafer Sınık Doç. Dr. Berna Şanlı Erdoğan Doç. Dr. Esat Kıter Doç. Dr. Aysun Özşahin Yrd. Doç. Dr. Çağatay Öncel Editörler Oya Şeftalicioğlu Mehtap Koç Eren Çizmecioğlu 30 Diyet Sağlıklı bir beslenme ve zayıflama için doğru olarak kabul edilen ancak yanlış olan bilgiler ve bu hususta dikkat edilmesi gerekenler Neşeli Tarifler Yrd. Doç. Dr. Neşe Dursunoğlu nun mutfağından birbirinden leziz yemek tarifleri Sanat Yrd. Doç. Dr. Çağatay Öncel in kaleminden Paolo Uccello ve eserleri üzerine Cam Çiçekler Yrd. Doç. Dr. Melike Şahiner in kaleminden cam çiçekler Sinema Vizyondaki en son filmler hakkındaki eleştiriler ve Doç. Dr. Esat Kıter in kaleminden Kayıp Çocuklar Şehri üzerine keyifli bir değerlendirme yazısı Bob Dylan Doç. Dr. Çağatay Aydın ın bu yazısını okuduktan sonra Bob Dylan hakkında daha fazla bilgiye sahip olacaksınız Bulmaca Prof. Dr. Attila Oğuzhanoğlu tarafından hazırlanan zor ama keyifli bulmacımızı çözmeye ne dersiniz Kreatif Direktör Mustafa Odabaşı Yapım Moccnoz Design Studio Fotoğraflar Hatice Aykar Yıldırım Baskı Ege Basım Reklam Sanatları Üst Göztepe İstanbul Yayın Amacı: Hastanemizde gerçekleştirilen faaliyetleri, personel haberlerini, bilimsel, sosyal, kültürel etkinlikleri tüm çalışanlarımıza duyurarak etkili bir iletişim sağlamak ve hastanemiz çalışanlarının eğitimine ve verilen hizmetin kalitesine katkıda bulunmak. PAÜ Hastaneleri Önce Sağlık Dergisi İLKBAHAR 2008 KINIKLI KAMPÜSÜ DENİZLİ Tel oncesaglik@pau.edu.tr

4 Söz Sizde... SİZDEN GELEN OLUMLU YA DA OLUMSUZ ELEŞTİRİLER, KENDİMİZİ GELİŞTİRMEMİZ VE EKSİKLERİMİZİ GİDERMEMİZ AÇISINDAN SON DERECE ÖNEMLİ Haziran 2008 Salı günü KBB Bölümü nde başarılı bir sinüzit ameliyatı geçirdim. Gerek ameliyat öncesindeki tedavi sürecinde ve gerekse ameliyat sonrasında ilgi ve alakalarını esirgemeyen Prof. Dr. Cüneyt Orhan Kara Hocam ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla, iyi çalışmalar. Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü nde safra kesesinden ameliyat olan eşim Huri Kömür ün tedavisi sırasında hastane çalışanlarının gösterdiği ilgiden çok memnun kaldık. Özellikle eşimin ameliyatında bulunan Doç. Dr. Koray Tekin, tedavi sırasında da bizimle yakından ilgilendi ve eşimin iyileşmesine büyük katkıda bulundu. Ayrıca eşimin hastaneye yatışından çıkışına kadar ilgi ve alakasını esirgemeyen başta Gastroentoloji Uzmanı Dr. Ufuk Kutluan olmak üzere, Genel Cerrahi Bölümü asistanlarından Dr. Emin Bey ile Özgür Bey e ve diğer asistan, hemşire ve çalışanlarına minnettarım. Umarım her hastane sizin gibi hastaları ile yakından ilgilenen doktor ve hemşirelere sahip olur. Her şey için teşekkürler. Fatih TOK Denizli Merkez Denizli Murat KÖMÜR Denizli Merkez Denizli Babam Ahmet Parlar ın tedavisinde göstermiş oldukları ilgi ve alakadan dolayı başta Göğüs Cerrahisi nden Yrd. Doç. Gökhan Yüncü ve Göğüs Hastalıkları ndan Doç. Dr. Göksel Kıter Hocalarımız olmak üzere, Dr. Atilla Bey ve Dr. Şamil Bey ile tüm hastane çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Emine PARLAR Denizli Merkez Denizli Bir iş kazası sonucu elimde oluşan kesiklerin tedavisi ve dikilmesinde emeği geçen ve elimi yeniden kullanmamı sağlayan Hastanenizin Plastik Cerrahi Bölümü nde bulunan asistanından doktoruna, hemşiresinden tüm çalışanlarına minnettarım. Sağolsunlar... Ramazan GÖREL Denizli Merkez Denizli Hastanenizde tedavisine devam edilen eşim Hümeyra Kaptan dan yardımlarını ve güleryüzlerini esirgemeyen, İç Hastalıkları ndan Dr. Dinçer Tekekoğlu, Dr. S. Gürbulak ve bilgisiyle bizleri aydınlatan Doç. Dr. Arzu Yaren Hanım a sonsuz teşekkürler... Murat KAPTAN Denizli Merkez Denizli 4

5 Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi nde hastamıza gösterilen ilgiden çok memnun kaldık. Uzun süre beklemek zorunda kalmadığımız Acil Servis te tarafımıza gösterilen ilgi nedeni ile herkese çok teşekkür ediyoruz. Aralık ayında Hastanenizde böbrek taşı nedeni ile kapalı ameliyat oldum. Van da çalışıyordum ve izin alıp Hastanenizin Üroloji Bölümü ne geldim. Ameliyatım gerçekten de çok başarılı geçti. Hastanenizi, işleyişini ve özellikle doktorların anlayışlı olmasına hayran kaldım. Her şey için çok teşekkür ederim. Huriye OKTAY Denizli Merkez Denizli Öncelikle Pamukkale Üniversitesi Hastanesi nde görev yapan değerli hocalarımızdan biri olan Prof. Dr. Tuncer Süzer Bey e şükranlarımı ve sevgilerimi sunmak istiyorum. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında annemin boyun ve bel şikayetlerinden dolayı Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri ne geldik ve Prof. Dr. Tuncer Bey e tedavi olduk. Bu kadar değerli bir hocaya annemi muayene ettirdiğimiz için gerçekten de çok şanslıydık. Annem açısından çok başarılı bir ameliyat geçti ve kendisi şu anda çok rahat. Sayın Hocamız ameliyat sonrasında da annemle yakından ilgilendi. Hocamızdan o kadar memnun kaldık ki, halen hastanenize her gelişimizde kendisini ziyaret etmeden gitmiyoruz. Kendisine bu vesile ile tekrar teşekkür ediyorum. Fehime ASLAN Denizli Merkez Denizli Hastanenizin Anestezi Yoğun Bakım Ünitesinde yatmakta olan babam Hasan Hüseyin Görel in tedavisi sırasında bize gösterdiği yakın davranışları için Prof. Dr. Simay Serin Hocama ve bu ünitede çalışan hemşirelere sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Kendisine yönlendirdiğim hastayı özel muayene ücreti yatırmasına rağmen, kalp sorunu olması nedeni ile hastanenizin Kalp Damar Servisi ne sevk eden ve yatırılan ücreti de iade eden Doç. Dr. Mustafa Yılmaz Hocamıza bu duyarlılığı için teşekkür ederiz. Hastanenizin Acil Servisi ndeki acil sağlık hizmetinden çok memnun kaldık. Bu arada Acil Servis içinde bulunan Triaj Bölümü nü çok beğendim. Uzun süre beklemek zorunda kalmadık ve tüm Acil Servis personeli elinden geleni yaptılar. Yapılan her şey için teşekkürler. Fatma Bakmallı GÖREL Denizli Merkez Denizli Yakup MOLLAOĞLU Denizli Merkez Denizli Mehmet YILDIRIM Denizli Merkez Denizli 5

6 Bizden Haberler... Yaz 08 PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ NDEN EN SON HABERLER YAPMIŞ OLDUĞU BAŞARILI ÇALIŞMALAR İLE GÜNDEMDE SIKÇA YER ALAN PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ NİN SON DÖNEMDEKİ ÖNEMLİ ETKİNLİKLERİ Pamukkale Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Hizmete Girdi Dişlerdeki çürükler ve diş eti problemleri vücudumuzun genel sağlığı ile yakından ilgilidir. Çoğu zaman ağız dokuları bireyin genel sağlık durumunun hassas göstergesi durumundadır. Özellikle kan hastalıkları, hormonal hastalıklar, mide bağırsak hastalıkları ve beslenme bozuklukları açısından ağız ve diş sağlığının önemi büyüktür. Toplumumuzda diş çürükleri ve diş eti hastalıkları oldukça yaygın bir şekilde görülmektedir. Ülkemizde yapılan araştırmalar sonucunda, öğrenci başına 4 ila 5 çürük 6 düştüğü, %90 civarında öğrencinin de tedaviye ihtiyaç duyduğu; buna karşılık ancak %1 ile 2 sinin tedavi gördüğü saptanmıştır. Okul çağında görülen diş çürüklerine diğer yaş gruplarında diş eti hastalıkları ve protez ihtiyaçları da eklendiğinde diş hastalıkları ile ilgili sorunların oldukça büyüdüğü görülmektedir. İşte bu nedenle ağız ve diş sağlığının korunmasında bireylerin göstereceği çabanın çok önemli olduğu ve bunların öğretmen, aile ve hekim iş birliği ile çözüm bulunacağı unutulmamalıdır. Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Kınıklı Kampüsü nde hizmete giren yeni binada, Bağkur, Emekli Sandığı, SSK ve mediko kartı olan veya herhangi bir sosyal güvencesi olmayanlar ile tüm öğrenciler sağlık hizmeti alabilmektedirler. Yine üniversite personeli ve birinci derece yakınları da medikodan yararlanabilmektedirler. Yeni binada PAÜ Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi; konservatif (diş dolgusu) tedavi, cerrahi (diş çekimi minör cerrahi), periodontoloji (diş eti hastalıkları ) ve koruyucu hekimlik uygulamaları ile (süt dişlerinin korunması ile ilgili tedaviler) konusunda hizmet verilecektir.

7 Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 12 ile 18 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Hemşirelik Haftası, Pamukklale Üniversitesi Hastaneleri Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü tarafından organize edilen çeşitli etkinliklerle kutlandı. Hemşirelik Haftası Çeşitli Etkinliklerle Kutlandı 18 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Hemşirelik Haftası, Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Hemşirelik Hizmet- 12ile leri Müdürlüğü tarafından organize edilen çeşitli etkinliklerle kutlandı. İlk olarak Yeşilyayla Köyü Göveçlik Beldesi ne giden hemşireler burada ağaç dikerek haftaya anlamlı bir başlangıç yaptılar. Daha sonra da Denizli 80. Yıl Öğretmenevinde düzenlenen bir eğlence ile yorgunlukluklarını atmaya çalıştılar. 13 Mayıs Salı günü de Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Konferans Salonunda bir konferans düzenlendi. Törende bir konuşma yapan Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Serap Erkan, modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen Florance Nightingale in doğum günü olan 12 Mayıs ın hemşirelerin toplum sağlığına verdiği ve verebileceği önemli katkıları herkese anımsatmak için kutlandığını belirtti. Açılış konuşmasının ardından Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Eğitim Hemşiresi Uzman Hemşire Züleyha Öztürk; ICN (Uluslararası Hemşirelik Konseyi) nin 2008 Temasını sundu. Züleyha Öztürk, sunumunda; I. Basamak sağlık hizmetlerinin liderlerinden olan hemşirelerin topluma hizmet ulaştırması ve nitelikli hizmet sunması konusuna değindi. Daha sonra; İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Paksoy tarafından katılımcılara Güvenli Davranış konulu bir sunum yapıldı. Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Hemşirelerinin Hemşirelik Haftası Etkinlikleri; düzenlenen bowling turnuvası ve ardından gerçekleştirilen Çanakkale Gezisi Programı ile son buldu. 7

8 HPV ve Tüberkülozun Tanı ve Tedavisi Masaya Yatırıldı Kronik Hepatit C Konulu Sempozyum Pamukkale Üniversitesi nde Yapıldı Kronik Hepatit C konulu sempozyum Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu nda yapıldı. Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ile Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği nin ortaklaşa düzenlediği aylık bilimsel toplantıların üçüncüsü Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans salonunda yapıldı. Sempozyum öncesinde oturum başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turgut bir açılış konuşması yaptı. Bu konuşmanın ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Çağrı Büke, Kronik Hepatit C nin tanısı ve 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Necla Tülek, Kronik Hepatit C nin tedavisi konusunda katılımcılara güncel bilgiler sundular. Toplantı bitiminde Kronik Hepatit C nin önemi, tanısı, tedavisi özellikle kan yoluyla bulaştığı için sağlık çalışanları arasında alınması gereken önlemler konusunda yaşanabilecek problemler tartışıldı. Sempozyuma hastanemizde görev yapan öğretim görevlileri ve asistanların yanı sıra, merkez ve ilçelerdeki devlet hastanelerinde görev alan uzman hekimler, hemşireler ve sağlık çalışanları katıldı. Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ile Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti nin ortaklaşa düzenlediği Laboratuardan Kliniğe konulu toplantının ikincisi Denizli de gerçekleştirildi. Ev sahipliğini Pamukkale Üniversitesi nin yaptığı toplantıya konusunda uzman birçok bilim adamı katıldı. Bu yılki toplantıda son yıllarda serviks kanserindeki rolü nedeniyle gittikçe önemi artan Human Papilloma Virüsleri (HPV) ele alındı. Toplantının diğer bir konusu ise önemli bir sağlık sorunu olan tüberkülozdu. Oturumlarda HPV ve tüberkülozun güncel durumu tanı ve tedavisindeki yenilikler tartışıldı. İkinci gün öğleden sonra ise PAÜ Arkeoloji Bölümü nden bir öğretim elemanı rehberliğinde katılımcılarla Laodikya Antik Kenti gezildi ve daha sonra yöresel dokumaları ile ünlü Buldan ilçesi ziyaret edildi. 8

9 Bizden Haberler... Pamukkale Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Çalışmalarına Devam Ediyor P amukkale Üniversitesi bünyesinde faaliyet göstermekte olan Sürekli Eğitim Merkezi (PAÜSEM) 26 Ocak 2002 tarihinde hizmete girmiş bir kurum. Nitelikli işgücü yaratma amacıyla kurulan merkez, yabancı diller (İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça. İtalyanca), Bilgisayar İşletmenliği, Web Tasarımı, Web Programlama, Autocad, 3D Max, Photoshop ve Corel Draw, Cisco Network, Visual Basic, Delphi, Sap 2000,CAD-CAM, ALES, ÜDS, İnsan Kaynakları, Hızlı Okuma, İngilizce Akademik Konuşma ve Yazma, Temel Fotoğrafçılık, Drama, Karate, ve Tenis alanlarında hizmet veriyor. Ayrıca ERASMUS konusunda bilgi sahibi olmak isteyen öğrencilerine her konuda yol gösteriyor. Yılda ortalama 1000 öğrenciye eğitim veren Pamukkale Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi, şimdiye kadar 7500 öğrenciye hizmet verip,1200 öğrenciyi de sertifika sahibi yapmış durumda. PAÜSEM bünyesinde verilen kurslara 100 civarında kursiyer katılmakta ve katılımcılara alacakları eğitim kapsamında teorik ve pratik bilgiler verilmekte. Böylece kursiyerlerin mesleki becerileri kazanarak iş hayatına ve teknolojiye uyumları daha kolay bir şekilde sağlanmakta. PAÜSEM bünyesinde Pamukkale Üniversitesi öğretim üyelerinin hazırladıkları yayın ve projelerin en doğru şekile getirebilmesi amacı ile bir de EDİT OFİS kurulmuş durumda. PAÜSEM bünyesinde bu ofisin kurulmasının amacı; öğretim üyelerinin zaman ve emek harcayarak ürettikleri bilgileri edit ederek uzun bir zaman dilimi içerisinde kendileri tarafından hazırlanan yayınları ve projeleri sorunsuz bir hale getirmek. PAÜSEM de ayrıca akademik personele yardımcı olabilmek amacıyla İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça dillerinde makale ve diğer çeviriler de yapılıyor. Yeni Kurslar Kapıda PAÜSEM ile İŞKUR arasında imzalanan protokol ile Bilgisayarlı Ön Muhasebe, Bilgisayar İşletmenliği, Bilgisayarlı Desen Hazırlama, Web Tasarım, Autocad ve Bilgisayar Destekli Grafik Tasarım alanlarında yeni kurslar düzenlenecek. Pamukkale Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Fahir Demirkan, kurulduğu yıldan bu yana PAÜ öğrencilerine ve Denizli halkına değişik branşlarda hizmet veren PAÜSEM in hem yeni kurslarla hizmetlerini sürdüreceğini hem de deneyimini kursiyerlere aktaracağını belirtirken, PAÜSEM Koordinatörü Okutman Tamer Sarı da üniversite bünyesinde görev yapan öğretim üyelerinin eğitim projelerini hayata geçirebilmeleri için üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını ifade ediyor. Doç. Dr. Fahir Demirkan şunları dedi: Kurulduğu ilk yıldan itibaren Pamukkale Üniversitesi öğrencilerine ve Denizli halkına değişik branşlarda hizmet veren Pamukkale Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi, yeni kurslar da açacak 9

10 Bizden Haberler... Çocuk Diyabet Hastalarına Eğitim Programları Sürüyor Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Anabilim Dalı, Doç. Dr. Serap Semiz başkanlığında 2001 yılından beri hizmet veriyor. Çocukluk çağı şeker hastalığı, (Tip I Diyabetes Mellitus) insülin yetersizliği nedeniyle oluşan bir hastalık. İşte bu bölümde de 150 ye yakın Tip I Diyabet tanılı çocuğun takibi yapılıyor. Bu hastalıkta, çocukların ömür boyu insülin kullanmaları gerekiyor. Ayrıca günlük kalori alımları, yaş, cins ve aktivite durumuna göre ayarlanıp, düzenli egzersiz uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde kan şekeri yüksekliğine (hiperglisemi) veya kan şekeri düşüklüğüne (hipoglisemi) bağlı koma görülebiliyor. Bu akut komplikasyonların yanı sıra kan şekeri yüksekliğine bağlı olarak uzun dönemde göz, böbrek, sinir sistemi ve damarlar etkilenebiliyor. Hastalığın ideal kontrolünü sağlamak ve komplikasyonlardan korunmak için çocuk ve ailelerinin eğitimi şart. İşte bu amaçla diyabet hemşiresi Mürşide Uzunay tarafından hafta içi hergün mesai saatleri içerisinde Çocuk Hastalıkları Servisi Pediyatrik Endokrin Eğitim ve Test Odası nda (beşinci kat) eğitim verilmekte. Eğitimler sırasında diyabet hakkında bilgilendirici broşürler verilerek, çocukların bu kronik hastalıktan en az düzeyde etkilenmelerine çalışılıyor. Aynı zamanda Doç. Dr. Serap Semiz tarafından da çocukların ve ailelerin katılımı ile geniş çaplı diyabet hakkında bilgilendirme toplantıları düzenleniyor. Tıp Fakültesi Dergimiz Elektronik Yayında Tıp Fakültesi dergimiz, Pamukkale Tıp Dergisi ismiyle Ocak 2008 tarihinden itibaren elektronik ortamda yayınlanmaya devam ediyor. Dergiye tıbbın her dalı ile ilgili deneysel, temel ve klinik bilimlere ait orijinal araştırma, olgu sunumları, editöre mektuplar vb. niteliklerde olabilecek çalışmalar kabul ediliyor. Aynı zamanda konusunda deneyimli yazarların da derlemelerine bu dergide yer veriliyor. Yazım dili Türkçe veya İngilizce olan derginin; Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında olmak üzere yılda üç sayı halinde yayınlanması planlanıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda online kayıt sistemi ile artık makaleler dergiye internet üzerinden ulaşabilmektedir. Biyoistatistik ve yabancı dil danışmanları tarafından da değerlendirilen yazılarda bilimsel kalite birinci koşul olarak aranmaktadır. Dergimizin hedefi; etik ve yayımcılık ilkelerine uygun, ulusal ve uluslararası tıp dizinlerine girebilecek nitelikte bir dergi olmaktır. Bunun için; yayın sürekliliğini korumak, geliştirmek ve geniş okuyucu kitlesine sahip hale gelmek gerekmektedir. Katkılarınızla dergimizin hedefine ulaşacağına inanıyoruz. Dergimize ulaşmak isteyen akademik personelin adresine üye olması yeterlidir. 10

11 11

12 Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı üzerine KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ, HAYVANLARDAN İNSANLARA KENELER İLE BULAŞAN VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR ENFEKSİYONDUR. Prof. Dr. Hüseyin Turgut Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı özellikle son günlerde ülke gündeminde sıkça yer alan bir hastalık. Hayvanlardan insanlara keneler vasıtası ile bulaşan bu hastalık nedeni ile yaşanan can kayıpları ve bu kayıpların her geçen artması, toplumda endişelerin meydana gelmesine yol açtı. Bu sayımızda Yayın Koordinatörümüz Hatice Aykar Yıldrım, Hastanemiz Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turgut ile bu hastalığı, tedavi yöntemlerini ve korunma yollarını konuştu. ENFEKSİYON HASTALIKLARI ANABİLİM DALI BAŞKANI Prof. Dr. Hüseyin Turgut ile Söyleşi Özellikle son günlerde ülke gündeminde sıkça yer alan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) nedir? KKKA, Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. İnsanlarda kenelerin vektörlük yaptığı ve sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. Peki KKKA nda etken nedir? Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan virüslerin meydana getirdiği bir hastalıktır. KKKA hastalığına ilk kez nerede rastlanılmıştır? KKKA, ilk kez 1944 ve 1945 yılı yaz aylarında Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım Kanamalı Ateşi adı verilmiştir yılında Zaire de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir ise Kongo virüsü ile Kırım Kanamalı Ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve KKKA olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır. KKKA bugüne kadar hangi ülkelerde sıklıkla görüldü? Hastalık sıklıkla Afrika, Batı Asya ile Ortadoğu ve Doğu Avrupa da görülmekte. Kırım-Kongo Kanamalı Ateş virüsünün Bulgaristan, Makedonya, Pakistan, Irak, Afganistan, İran, Kosova, Kazakistan, Sahra altı Afrika ülkeleri, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya, 12

13 Keneler vasıtası ile bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Virüsü nün sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlarda sıkça yer aldığı görülmektedir. Hastalık Belirtileri Kırım Kongo Kanamalı Ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir? Bu hastalığa yakalanmış insanlarda; ateş, üşüme-titreme, yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık ve kanama ile kendini gösterir. Bu hastalık özellikle ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda, mide bölgesinde, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal eklenmektedir. Gövde, kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları da bulunabilir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Virüsü insana bulaştıktan ne kadar süre kendini gösterir? Kuluçka süresi kene ısırmasından sonra 2-14 gün arasında değişmekle birlikte genellikle 1-3 gündür. Virüsü içeren kan ve diğer doku ya da atıklar ile temastan sonra genel olarak bu süre 5-6 gündür ve 14 güne kadar uzayabilmektedir. Kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pensle doğrudan bir şekilde alınmalıdır. Yunanistan, Arap Yarımadası, Dubai, Kuveyt, Çin ve Moritanya da salgınlar yaptığı bildirilmiştir. Bu hastalık 2002 yılının bahar ve yaz aylarında bazı illerimizde görülmüş ve Sağlık Bakanlığı nın yapmış olduğu çalışmalar neticesinde hastalığın KKKA olduğu doğrulanmıştır. Peki bu virüsün kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı gösterdiği duyarlılık nedir? Nairovirüsler dayanıksızdır, konakçı dışında yaşayamazlar. Bu virüsler 56ºC de 30 dakikada ölür, kanda 40 ºC de 10 gün yaşayabilir, %1 hipoklorit ve %2 gluteraldehite duyarlıdır ve ültraviyole ışınları ile hızla inaktive olurlar. Bu virüslerin bulaşmasında aracı olan bir etken var mıdır? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Güney Doğu Avrupa ve Güney Afrika arasında göç eden göçmen kuşlar üzerinde bulunabildiği gösterilmiştir. Hyalomma soyuna ait keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 kene türünün KKKA virüsünü bulaştırabileceği bildirilmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü insanlara hangi yollarla bulaşmaktadır? İnsanlar virüsü; kenelerin yapışması/kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile, kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla, hayvanların kan ve dokuları ile temasla, hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları) temas ile olmaktadır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Virüsü hangi hayvanlarda görülür ve bu hastalığın başlıca belirtileri nelerdir? Yapılan araştırmalar sonucunda bu virüsün, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlarda daha sıkça yer aldığı görülmüştür. Ancak bu virüs, hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda o da bazenleri hafif ateş çıkartabilir, bunun dışında hastalık belirtisi hayvanlarda görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol oynamaktadır. 13

14 Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı genellikle Mayıs ve Ekim ayları arasında görülmektedir Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hangi mevsimde daha sıklıkla görülmektedir? Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı mevsimsel özellik göstermektedir. Bu hastalık genel olarak hava sıcaklığının daha yüksek olduğu Mayıs ve Ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir. Yani belirli bir mevsimde görüldüğünü söylememiz güçtür. Kene Isırmalarına Karşı Önlemler Kırım Kongo Kanamalı Ateşi için kimler risk altındadır? Bu hastalık genellikle hayvan sayısının fazla olduğu yerlerde görüldüğü için özellikle çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, hayvancılık ile uğraşanlar, veteriner hekimler, salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler ve kamp yapanlar bu hastalık açısından risk altındadır. KENE TARAFINDAN ISIRILAN YER BOL SABUNLU SUYLA TEMİZLENDİKTEN SONRA BURAYA İYOTLU ANTİSEPTİK (TENTÜRDİYOT) SÜRÜLMELİDİR Çıplak elle keneye temas edilmemeli, eğer elle tutulacaksa mutlaka eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır. İnsan vücuduna yapışan keneler kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden, döndürülmeden ve ağız kısmı koparılmadan yavaşça çekilip alınmalıdır. Bu hastalık genellikle hayvan sayısının fazla olduğu yerlerde görüldüğü için özellikle çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, hayvancılıkla uğraşanlar, veteriner hekimler, salgın bölgelerinde görev yapan sağlık personeli, askerler ve kamp yerlerinde bulunan insanlar bu hastalık açısından ciddi bir risk altındadır. Bu yerlerde kıyafetlere ve özellikle çalı ve uzun bitkilerin olduğu yerlerde gezilmemelidir. Kene ısırığında ne yapılmalıdır? İnsan vücuduna yapışan keneler kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve ağız kısmı koparılmadan, döndürmeden ve yavaşça çekilip alınmalıdır. Kene tarafından ısırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra buraya iyotlu antiseptik (tentürdiyot) sürülmelidir. Şayet bulunulan ortamda sabunlu su bulunmaz ise alkol içeren mendiller de kullanılabilinir. Ancak sabunla yıkanıp ardından tentürdiyot sürülmesi çok daha faydalıdır. Genellikle insanlar keneleri çıkartmaya çalışırken çıplak elle bunu yapmaya çalışıyorlar. Bu konu ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? Bu son derece yanlış bir şey. Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa mutlaka eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır. 14

15 Vücuda yapmış olan bir kene üzerine kimyasal bir madde dökülmesi ne kadar etkilidir? Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, kolonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır. Isırılma durumunda hastanın takip süresi ne kadar olmalıdır? Kene tarafından ısırılan kişinin iki hafta süreyle ateş, yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Isırılmanın ardından ateşin 38,3 C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü bir hastaneye başvurulmalıdır. Hastaneye kısa süre içerisinde gitme ısırılan kişinin sağlığı açısından son derece önemlidir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nasıl kontrol edilir? Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka koruyucu önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temas eden kişinin iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Ateşin 38,3 C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastaneye başvurulmalıdır. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır. KENE TARAFINDAN ISIRILAN BİR KİŞİNİN EN AZ İKİ HAFTA SÜRE İLE ATEŞ, YOĞUN HALSİZLİK, BAŞ AĞRISI, BULANTI VE KUSMA GİBİ GÖRÜLEBİLECEK BELİRTİLER YÖNÜNDEN TAKİP EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR. Peki bu hastalıktan nasıl korunulur? Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pensle doğrudan alınmalıdır. Isırılan yer; bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra, iyotlu antiseptik sürülmelidir. Geniş çevre ilaçlamaları pek faydalı değil Kene ısırması üzerine vücuda dökülen kimyasal maddeler son derece zararlıdır. Kenelere karşı gerek insanları gerekse hayvanları korumak amacı ile repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Repellentler; sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir). Özellikle kenelerin Havaların ısınması ile birlikte insanlar piknik yapmak amacı ile yeşil alan ve ormanlara gidiyorlar. Bu yerlerden evlerine geri döndükleri zaman nelere dikkat etmeleri gerekiyor? çevrede çok olması halinde; mera, çayır, çalı, çırpı ve gür otların bulunduğu yerler gibi kenelerin yaşamasına müsait alanlarda, diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, genel olarak geniş çevre ilaçlamaları faydalı görülmemektedir. Gerek ormanlık gerekse sulak yerlerde piknik yapan insanların evlerine dönerken dikkat etmeleri gereken en önemli husus, üzerlerini kene bakımından kontrol etmeleri ve kene varsa usulüne uygun olarak bu keneyi vücutlarından uzaklaştırmalarıdır. Özellikle böyle bölgelerde çalı, çırpı ve gür otun bulunduğu yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. Özelikle kırsal alanlarda dolaşılırken açık renkli vücudu örten elbise ve çizme giyilmeli veya ayakkabı giyilecekse pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır. Saymış olduğumuz bu basit örnekler kene ısırmalarını önlemek açısından son derece faydalıdır. Bunun yanında hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. 15

16 Bir Bölüm Patoloji Anabilim Dalı PATOLOJİ ANABİLİM DALI, TEDAVİ HİZMETLERİNİN YANI SIRA, AKADEMİK ÇALIŞMALARI İLE DE PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ Nİ EN GÜZEL ŞEKİLDE TEMSİL EDİYOR. Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, 1995 yılında kurulmuş ve 1 Nisan 1996 da laboratuar hizmeti vermeye başlamıştır yılından itibaren Pamukkale Üniversitesi Kınıklı Kampüsü nde yer alan Morfoloji Binası nın birinci katında hizmet veren Pamukkale Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı, eğitim ve araştırma etkinliklerinin yanı sıra, labaratuarlarında yoğun rutin hizmet akışı sürdürmektedir. Patoloji, Eski Yunanca da hastalık anlamında kullanılan pathos teriminden türetilmiş bir kelimedir. Daha geniş anlamıyla patoloji, hastalıklara yol açan nedenleri, bunların doku ve organları etkileme biçimlerini, hastalıklı doku ve organların özellikle morfolojik (biçimsel ve görüntüsel) özelliklerini inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Patoloji; hastalıklı organların çıplak gözle veya mikroskop altındaki anormal görünüşlerini değerlendirerek hastalıkların daha kolay anlaşılmasını sağlar. Görünüşlerin karar vermeye çok yardımcı olduğu alanlarda, patolojik incelemenin tanıya ve uygun tedavi yönteminin belirlenmesine katkısı çok büyüktür. Günümüzde, tümörlerin tanısı başta olmak üzere, pek çok hastalığın kesin tanısı için patolojik inceleme gerekli ve çoğu zaman zorunludur. Patoloji uzmanı, hastalıklı olduğu düşünülen doku ve organlardan çeşitli biçimlerde alınan örnekleri inceleyerek hastalıklara tanı koymaya çalışır. Bunun için rutin olarak kullanılan yöntemi mikroskopik incelemedir. 16

17 Patoloji, hastalıklara yol açan nedenleri, bunların doku ve organları etkileme biçimlerini, hastalıklı doku ve organların özellikle morfolojik (biçimsel ve görüntüsel) özelliklerini inceleyen bir bilim dalıdır. Patoloji uzmanının büyük bir zamanı dokuları çıplak gözle ve mikroskopla inceleyip rapor hazırlamakla geçer. Çağdaş teknolojinin sağladığı pek çok olanak da patologlar tarafından kullanılabilmektedir. patoloji uzmanı, hastalıklı olduğu düşünülen doku ve organlardan alınan örnekleri inceleyerek hastalıklara tanı koymaya çalışır. Morfolojik değerlendirme, patoloji uzmanının tanıya ulaşmada kullandığı yollardan yalnızca birisidir. Patolog yeri geldiğinde biyokimyasal, farmakolojik, mikrobiyolojik ve moleküler biyolojik verileri kullanabilir; özel yöntem ve düzeneklerin yardımıyla dokular üzerinde nitel (kalitatif ) veya nicel (kantitatif) incelemeler yapabilir. Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmakla birlikte1 Nisan 1996 da laboratuar hizmeti vermeye başlamıştır. İlk olarak Köseoğlu İş Merkezindeki Pamukkale Üniversitesi Tanı ve Tedavi Merkezi nde çalışmaya başlayan Patoloji Anabilim Dalı, 2000 yılından itibaren ise Pamukkale Üniversitesi Kınıklı Kampüsü nde yer alan Morfoloji Binası birinci katında hizmet vermeye başlamıştır. Patoloji Anabilim Dalı buradaki çalışmalarına devam etmektedir. 17

18 Hastanenin bir bölümü Patoloji Anabilim Dalı Patoloji Anabilim Dalı Kadromuz AKADEMİK KADRO Prof. Dr. S. Ender DÜZCAN Prof. Dr. Neşe Çallı DEMİRKAN Doç. Dr. Nagihan YALÇIN Yrd. Doç. Metin AKBULUT Yrd. Doç. Dr. Ferda BİR Yrd. Doç. Dr. Nilay Şen TÜRK Uzm. Dr. Esra Canan KELTEN Uzm. Dr. Şermin ÇOBAN Arş. Gör. Dr. Ayşegül A. ALTINBOĞA Arş. Gör. Dr. Çiğdem Berna EGE Arş. Gör. Dr. Nihal ÖZDEMİR Arş. Gör.Dr. Hülya TOSUN Arş. Gör. Dr. Mehmet GÜNDOĞAN YILLAR HİSTOLOJİ SİTOLOJİ KONSULTASYON TOPLAM TOPLAM PAÜ HASTANESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI, EĞİTİM VE ARAŞTIRMA ETKİNLİKLERİNİN YANI SIRA, ANABİLİM DALI LABORATUARLARINDA YOĞUN RUTİN HİZMET AKIŞINI SÜRDÜRMEKTEDİR. Tablo 1: Patoloji Anabilim Dalı rutin hizmet laboratuarında yapılan incelemelerin yıllara göre dağılımı Bugüne kadar başta Tıp Fakültesi olmak üzere üniversitemize bağlı çeşitli fakülte ve yüksekokulların eğitim etkinliklerine katkı sağlayan Patoloji Anabilim Dalı, geçen 12 yıllık süre içinde 7 patoloji uzmanı yetiştirmiş ve öğretim üyelerinin yaptıkları çok sayıda bilimsel araştırma ve yayın ile üniversitemizin akademik çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Eğitim ve araştırma etkinlikleri yanı sıra Anabilim Dalı laboratuarlarında yoğun rutin hizmet akışı sürdürülmektedir. Rapor edilen olgu sayıları her yıl belirgin bir şekilde artış göstererek 2007 yılında 10 bin rakamına yaklaşmıştır. Hasta sayısındaki artışa paralel olaral laboratuarımızın teknik alt yapısı da gelişmekte, yeni tanı olanakları hizmete sokulmaya çalışılmaktadır. Halen rutin ışık mikroskopik inceleme yanı sıra histokimya, immunhistokimya, direkt immunfloresan mikroskopi, in situ hibridizasyon teknikleri tanı amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca, ameliyat sırasında hızlı tanı vermek amacıyla kullanılan donmuş kesit (frozen section) hizmeti sunulmaktadır. Anabilim Dalı laboratuvarlarında her biri yeterli çalışma alanına ve modern teknik donanıma 18

19 Patoloji Anabilim Dalı Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Patoloji Anabilim Dalı; çalışmalarını 2 profesör, 1 doçent, 3 yardımcı doçent, 2 uzman doktor ve 5 araştırma görevlisinden oluşan akademik kadrosunun yanı sıra 10 kişilik teknisyen ve idari personel desteğiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Kurulduğu ilk günden itibaren Denizli ve bölge halkına önemli hizmetlerde bulunan Pamukkala Üniversitesi Hastanesi Patoloji Bölümü çalışmalarına devam ediyor. Tablo 2: Patoloji Anabilim Dalı rutin hizmet laboratuarında yapılan incelemelerin yıllara göre dağılımı sahip doku takip laboratuvarı ve makroskopi salonu vardır. Rutin tanı amacıyla dokuların incelemeye hazır hale getirildiği bu laboratuvarlarda bir tam otomatik doku takip ve immunhistokimyasal boyama cihazı, bir doku gömme cihazı ve üç mikrotom bulunmakta; ayrıca kendi alanlarında deneyimli altı teknisyen bu laboratuarlar bünyesinde görev yapmaktadır. Patoloji Anabilim Dalımızda Pamukale Üniversitesi Hastaneleri dışında tanı almış hastaların doku ve preparatları da incelenmekte, uzman görüşleri konsültasyon raporu ile bildirilmektedir. Bu amaçla başvuracak hastaların tercihan parafin bloklarını veya boyasız hazır kesitlerini mutlaka dış merkezde verilen raporu ekleyerek bölümümüze ulaştırmaları gerekmektedir. Patolojİ Anabİlİm Dalımızda Pamukkale Ünİversİtesİ Hastanelerİ dışında tanı almış hastaların doku ve preparatları da İncelenmekte, uzman görüşleri konsültasyon raporu İle bildirilmektedir. 19

20 Raylar Boyu Anılar Öbür çocuklar arasında benim ve kardeşimin bir ayrıcalığımız vardı. Tamir atölyesine kaçak da olgöğüs hastalıkları anabilim dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Göksel Kıter Tren biletini cebime koyduğumdan beri aklım başımda değil. Uzun zaman düşlediğim bir yolculuk gerçekleşecek; bu bilet de onun somut kanıtı ama aklımı başımdan alan bundan çok fazlası. Bir bilet lütfen... Gişedeki adamla trenin kalkış saati dışında hiçbir şey konuşmadık. O, gün boyu türlü türlü soruya, hiç de işi olmadığını içinden yineleyerek yanıt verdiği için bu suskunluğa minnet duydu. Ben ise içimden kendimle konuşmaya iyice kaptırmıştım. Sormadan fazlaca bir miktar parayı gişe camındaki küçük pencereden uzattım ve paramın üstünü saymadan aldım. Bileti cüzdanımın içine özenle yerleştirirken tutkulu bir okşama, parmak uçlarımdan kurtularak bilete ulaştı. Cüzdanı çantama koydum. Sonraki birkaç saatte, aklım çantada, bilette, yine kontrolü ayaklarıma bırakmış olarak dolaştım. Sonunda aldığıma inanamıyordum. Bu süre boyunca yüreğim hep aynı korkuyla sıkıştı. Birden çantayı nerede bıraktım düşüncesiyle sarsılıyor, elimle yoklayıp da bulduğumda kısa süre için rahatlıyordum. Baktım böyle olmayacak, bileti cüzdanımdan çıkararak gömleğimin sol göğüs cebine koydum. Kalp atışlarımın her biri, bilet yerinde mi diye yokluyordu sanki. Bunu düşünmek bir rahatlamamı sağladı içimde. Bu durumum, saplantısal korku nedir bilmeyenler için tuhaf görünecekse de beni anlayanların çıkacağından hiç kuşkum yok... Bilete bu denli kilitlenmiştim ama onunla çıkacağım yolculuğu hiç düşünmüyordum. Daha çok, geçmişimden tren yolculukları ve istasyonlardı düşündüklerim. Yaşamıma bir yerinden girmiş ve yön vermiş olanlardı. Bunu yaparken de içimde baskın duygu huzurdu. Belleğimdeki ayrıntıların böylesi bir çağrışımı vardı. Yakalamışken huzuru, bırakmıyordum. Bilinenin sakin kıyılarına sığınmak daha çok işime geliyordu. En azından hareket zamanı gelene dek. Çocukluğumun büyük bir bölümünde trenlerin ve istasyonların, hatta tren tamir atölyelerinin önemli bir yeri var. İlkokul yıllarımın tamamı bir istasyon kasabasında geçti. O yıllar, trenin ulaşımda yoğun kullanıldığı zamanlardı. Raylar boyunca her akış, içimi coşkuyla doldururdu. Şimdi bile belleğimde ne zaman bir istasyon canlandırsam, ana binaya bitişik lojmanı çitlerle çevrili bahçesi ve bu bahçede iki ağaç arasına gerilmiş ipe dizili çamaşırlar gözümün önüne gelir. Çocuk resimlerini psikolojik açıdan inceleyenler, evi bacasıyla ve bu bacadan duman çıkarken çizmenin çocukta olumlu bakışa işaret ettiğini söylerler. Bu durumda, benim istasyon resmimi de iyiye yormalı. Sevdiğim, buharlı trenlerdi. O zamanlar başka türlüsü var mıydı anımsamıyorum. Bizim kasabadaki istasyonda da bulunan o büyük, devasa su tankını hiç unutmuyorum. Koca lokomotifin uygun yerini, nasıl o dev çeşmeye denk getirdiğini düşündükçe makiniste duyduğum hayranlık artardı. Trenler de içleri yanmış, susuzluktan kavrulmuş olarak bu çeşmeye ağızlarını dayarlardı. Hepimiz bütün tren saatlerini üç aşağı beş yukarı bilirdik. Henüz gelmeden rayların üzerine gazoz kapakları yerleştirir ve uzağa dizilirdik. Tren, büyük bir gümbürtüyle geçerken, gazoz kapakları sırayla etrafa fırlardı, dümdüz olmuş biçimde. Erkek çocuklar, bu metal yuvarlakları ince sopaların ucuna sararak ok yapardı. Önemli oyun araçlarıydı bu oklar, yayın yanında. Kızılderilicilik pek sevilirdi aramızda. Ne felsefelerini bilirdik ne de yerlerinden yurtlarından nasıl olduklarını; ama bir yakınlık duyardık nedenini bilmeden. Kovboy filmlerini daha pek fazla izlememiştik, televizyon dünyamıza yeni yeni giriyordu. 20