PSÖRİATİK ARTRİTTE T HELPER-17 SİTOKİN PROFİLİ VE KLİNİK BULGULARLA İLİŞKİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PSÖRİATİK ARTRİTTE T HELPER-17 SİTOKİN PROFİLİ VE KLİNİK BULGULARLA İLİŞKİSİ"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ömer Nuri PAMUK PSÖRİATİK ARTRİTTE T HELPER-17 SİTOKİN PROFİLİ VE KLİNİK BULGULARLA İLİŞKİSİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Ömür KAYIKÇI EDİRNE-2010

2 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ömer Nuri PAMUK PSÖRİATİK ARTRİTTE T HELPER-17 SİTOKİN PROFİLİ VE KLİNİK BULGULARLA İLİŞKİSİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Ömür KAYIKÇI EDİRNE-2010

3 TEŞEKKÜR Tez konusu seçimimde ve oluşturulmasında emeği geçen sevgili hocam Sayın Doç.Dr. Ömer Nuri PAMUK a, tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Sayın Prof.Dr. Muzaffer DEMİR e, asistan arkadaşlarım Elif ÜMİT ve Beril KARAHAN a, uzmanlık eğitimime katkılarından dolayı İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanımız Sayın Prof. Dr. Gülbin DÖKMECİ ye ve bu süre içerisinde tecrübe ve bilgileri ile yetişmemde emeği geçen tüm değerli hocalarıma saygılarımla teşekkürlerimi sunarım.

4 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 PSÖRİATİK ARTRİT... 3 EKLEM VE KEMİĞİN ŞEKİLLENMESİNDE RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR KAPPA BETA LİGAND/RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR KAPPA BETA/OSTEOPROTEGERİN AKSI VE WİNGLESS YOLAĞI T HELPER 17 SİTOKİN PROFİLİ GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER

5 SİMGE VE KISALTMALAR AS CD CIA CRP : Ankilozan spondilit : Cluster designation : Collagen-induced arthritis : C-reaktif protein DKK-1 : Dickkopf-1 EAE : Experimental autoimmune encephalomyelitis ELISA : Enzyme-linked immuno sorbent analysis ESR : Erythrocyte sedimentation rate FoxP3 : Forkhead box P3 HLA İFN-γ İNFR İL : Human lökosit antijen : İnterferon gama : İnterferon reseptörü : İnterlökin M-CSF : Macrophage colony stimulating factor MHC MMP : Major histocompatibility complex : Matriks metalloproteinazı NFATc : Nuclear factor of activated T-cells

6 NF-κB : Nuclear factor- kappa B OCP OPG PASİ PsA : Osteoclast precursor : Osteoprotegerin : Psoriazis area severity index : Psöriatik artrit PUVA : Psoralen Ultraviyole-A RA : Romatoid artrit RANK : Receptor activator of NF-κB RANKL: Receptor activator of NF-κB ligand RF : Romatoid faktör ROR-γt : Retinoic acid receptor-related orphan receptor-γt RORC : Retinoic acid receptor-related orphan receptor C SpA : Spondilartropati STAT : Signal transducer and activator of transcription T-bet TGF Th : T box expressed in T cells : Transforming growth factor : T helper TNF-α : Tümör nekrozis faktör alfa TRAF : Tumour necrosis factor receptor-associated factor TRAIL : Tumour necrosis factor-related apoptosis-inducing ligand Treg Wnt : T regulatory : Wingless

7 GİRİŞ VE AMAÇ Psöriatik artrit (PsA), eklem destrüksiyonu ve hem lokal hem de sistemik kemik kaybı ile karakterize kronik inflamatuar bir hastalıktır (1). PsA, romatoid faktörün (RF) negatif olması ve karakteristik radyografik bulguların varlığı ile romatoid artritten (RA) ayırt edilebilir. RA ten farklı olarak, PsA te periartiküler kemik mineralizasyonunda, eşzamanlı periostit ve belirgin ankiloz şeklindeki yeni kemik oluşumu sonucunda belirgin kayıp olmaz. PsA te aynı parmakta, eklemde hem belirgin kemik rezorpsiyonu hem de yeni kemik oluşumu gözlenir ve bu durum, hastalıkta kemik döngüsünde meydana gelen bozukluktan kaynaklanır (2) ların ortalarında, kemik rezorpsiyonunun düzenlenmesinde reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta ligand (RANKL)/reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta (RANK)/Osteoprotegerin (OPG) sisteminin keşfi, kemik şekillenmesinin ve yeniden şekillenmesinin nasıl düzenlendiğini anlamamıza büyük katkılar sağlamıştır (3,4). RANKL/RANK sinyalizasyonu osteoklast oluşumunu, normal kemik şekillenmesinin ve yeniden şekillenmesinin aktivasyonunu, osteoklastların sağ kalımını ve de artmış kemik turnoveri ile karakterize bir dizi patolojik durumu düzenler. OPG, kemiğin aşırı rezorbe olmasını RANKL a bağlanarak ve de RANK a bağlanmadan da koruyarak sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı, RANKL ın ve OPG nin kemik içerisindeki rölatif konsantrasyonları kemik kütlesinin ve gücünün ana belirleyicisi olmaktadır (3). Eklem remodelinginin anlaşılmasında yakın dönemdeki bir ilerleme de kemik formasyonunda wingless (Wnt) yolağının rolünün keşfi olmuştur (5). Glikoproteinlerin Wnt 1

8 ailesi, kemik formasyonunu ve de remodelingini de içeren birçok hücresel aktivitenin düzenlenmesinde yer almaktadırlar (6-8). Wnt yolağını düzenleyen bir inhibitör molekül olan Dickkopf-1 (DKK-1), son dönemlerde artrit ve eklem hasarı hayvan modellerinde kilit bir oyuncu olarak bilinmektedir. Artmış DKK-1 seviyeleri kemik rezorpsiyonu ile ilişkiliyken azalmış seviyeler yeni kemik formasyonu ile ilişkilidir (9). Wingless sistemi, RANKL/OPG sistemi ile de karşılıklı etkileşim içerisindedir ve Wnt sinyali OPG yi aktive eder, RANKL ın indüklediği osteoklast aktivasyonunu inhibe eder. DKK-1 gibi Wnt inhibitörleri, tümör nekrozis faktör (TNF) genlerinin temel hedefidirler. Bu durum TNF ve diğer proinflamatuvar sitokinlerin kemik oluşumundaki negatif etkisini açıklar (10). Konuyla ilgili çalışmalarda DKK-1 in ankilozan spondilit te (AS) düşük, RA te ise yüksek olduğu ve RA te hastalık aktivasyonu ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. TNF blokeri verilmesi ile de RA te DKK-1 düzeylerinin normale döndüğü gösterilmiştir (11). AS te de RA e benzer şekilde TNF, inflamasyonu sürdüren ana sitokindir. AS te DKK-1 düzeyi düşüktür ve Wnt aktivasyonu artmış OPG yoluyla RANKL üzerinden osteoklast farklılaşmasını bloke eder ve osteoblastik yeni kemik oluşumunu sağlar. Sindesmofit oluşumundaki temel mekanizmanın bu olduğu önerilmektedir (10). PsA te DKK-1 i değerlendiren bir çalışma olmamakla birlikte benzer bir mekanizma ile yeni kemik oluşumunun olabileceği öngörülebilir. Son dönemde interlökin-17 (İL-17) üreten, T helper-1 (Th1) ve T helper-2 (Th2) den farklı bir T helper subgrubu olduğu (Th17) ve İL-17 nin kemik döngüsünde osteoklast aktivasyonunun güçlü bir uyaranı olduğu ve RA li hastalarda sinovyum ve serumda artmış olduğu gösterilmiştir (12). İL-17, T hücre kaynaklı bir sitokindir ve eklemde inflamasyon ve osteoklastogenezde önemli rol oynamaktadır (13). İL-12, İL-22 ve İL-23 de İL-17 üreten T hücrelerin oluşturduğu diğer önemli sitokinlerdir ve Th17 sitokin profilinde önemli yer tutmaktadırlar (14). Ayrıca, İL-17 nin TNF-alfa ve İL-1 ile sinerjistik etkileri olduğu, osteoklastogenezde de rol oynadığı, matriks metalloproteinazları (MMP) indüklemesinin yanında T hücreden RANKL ekspresyonu ve mezenkimal hücreleri ve sinovyositleri uyarması sonucunda osteoklastogenezin artışına katkıda bulunduğu gösterilmiştir (3). Çalışmamızda PsA li olgularda Th17 sitokin profili değerlendirilecek ve bu grup sitokinin klinik bulgularla ilişkisi değerlendirilecektir. Ayrıca Th17 grubu sitokinlerin PsA te osteoklastogenez, RANKL yanında Wnt inhibitörü DKK-1 ile de ilişkisinin bilinmesi bu hastalıktaki yeni kemik oluşumunu açıklama bakımından değer taşıyacaktır. 2

9 GENEL BİLGİLER PSÖRİATİK ARTRİT Giriş ve Tarihçe Psöriatik artrit, psöriazis ile ilişkili, genellikle romatoid faktörün (RF) negatif olduğu inflamatuar bir artrit şeklinde tanımlanabilir. Psöriazis arthritique terimi ilk kez 1860 da Bazin tarafından kullanıldığı halde, ilk kez 1818 de Alibert psöriazis ile artrit arasındaki ilişkiyi tanımladı (15). Fakat uzunca bir süre pek çok yazar psöriazis ve RA in (RA) rastlantısal olarak bir arada bulunduğunu düşünmüş, PsA'in ayrı bir antite olduğunu kabul etmemiştir. 1948'de serumda RF'ün tesbi, RF ve RA arasındaki ilişkinin tanımlanması ve RA tanı kriterlerinin belirlenmesi ile PsA kavramı üzerinde yeniden durulmaya başlanmıştır (16) te, Amerikan Romatizma Birliği PsA i farklı bir kavram olarak onayladı (15). Daha sonraları ise (1976) Moll ve Wright seronegatif spondiloartropatiler kavramı üzerinde durmuş ve PsA'in bu grup hastalıklar içersinde incelenmesi gerektiğini vurgulamışlardır(16). Bu araştırıcılar, bazı ortak klinik, radyolojik ve serolojik özellikleri taşıyan ve çarpıcı ailesel ve genetik ilişkiler gösteren bir grup romatizmal hastalığı tanımlamak için seronegatif spondiloartrit (SpA) adını ortaya atmıştır (17,18). RA ten farklı bir hastalık grubu olduğuna işaret etmek için, RF negatifliğine vurgu yapmak amacıyla seronegatiflik kavramına vurgu yapılmıştır. Bugün için biliyoruz ki, RF negatifliği dışında pek çok ortak özelliğe sahitirler (17). 3

10 Spondiloartropatilerin ortak klinik özellikleri şunlardır: a) hastaların büyük kısmının erkek olması, b) cilt altı romatoid nodüllerin bulunmayışı, c) tendon ve ligamanların yapıştığı entezis bölgelerinde inflamasyon (entesitis) olması, d) sakroiliak eklem tutuluşunu gösteren radyolojik ve klinik kanıtların varlığı, e) alt ekstremite ağırlıklı oligoartritin bulunması f) deri, mukoza, göz, ürogenital sistem ve bağırsak gibi eklem dışı sistemlerin tutuluşu, g) RF ün negatif olması ve h) HLA-B27 ile güçlü beraberlik bu ortak özelliklerin belli başlılarıdır (17,19-21). Epidemiyoloji Psöriazis, beyaz ırkta prevalansı %1-2 olan yaygın bir hastalıktır. Toplumda artrit prevalansı %2-3 iken, psöriazisli olguların %6-42 sinde (ortalama %5-8) PsA gelişebilir (19). Şiddetli deri tutulumlu vakalarda özellikle püstüler psöriaziste bu oran %30-40'a kadar yükselmektedir. PsA prevalansı ise, %0,02-0,1 dir (16). PsA genellikle (%70) psöriazisden sonra ortaya çıkar. Ancak eş zamanlı olarak saptanması (%10-15) veya artropatinin psöriazise ait cilt bulgularından önce başlaması da mümkündür (%15-20) (22). PsA'te erkek/kadın (E/K) oranı farklı çalışmalarda büyük değişiklikler gösterse de ortalama olarak 1:1 olarak tesbit edilir. Bu oran hastalığın farklı paternlerinde değişiklik göstermektedir. Örneğin simetrik poliartrit gösteren grupta kadın, spinal tutulum gösteren grupta erkek baskınlığı söz konusudur (16). Patogenez Psöriatik artritin nedeni tam olarak bilinmese de genetik, immünolojik ve çevresel faktörlerin patogenezde rol oynadığı düşünülmektedir (22). a) Genetik faktörler: PsA li hastaların birinci derecede akrabalarında psöriazis, PsA nın kendisi ve diğer SpA formları riski artmıştır. Monozigot ikizlerde, psöriazis konkordansı %65 vepsa konkordansı %30 dur (23). Ancak genetik geçiş kompleks bir olay olup, tek bir gen ile açıklanması mümkün değildir. Bazı human lökosit antijen (HLA) grupları ile hastalığın ilişkisi üzerinde durulmaktadır. HLA-B13, -B16, -B17, -B38, -B39 ve -Cw6 artrit eşlik etsin veya etmesin psöriazis ile ilişkili bulunmuştur. HLA-B27 spinal tutulum ve sakroiliit ile, HLA-B38 ise daha çok poliartrit şeklinde seyreden PsA formu ile ilişkilidir (22). Ayrıca sınıf II ana doku uyuşum antijenlerinden HLA-DR4 RA i taklit eden 4

11 poliartrit şeklinde seyreden PsA formu ile ilişkili bulunmuştur (24). Yakın zamanda gerçekleştirilmiş olan bir çalışmanın sonuçları, Cw*0602 geni taşıyan psörazis hastalarında, major histokompatibilite (MHC) class I zincir ilişkili A (MICA)-A9 polimorfizminin, poliartiküler hastalık gelişimine ek risk oluşturduğuna işaret etmiştir (25). Psöriatik artrit görülen bireylerde, HLA-Cw6 ilişkisi bir miktar daha düşük olmakla birlikte, özellikle predominant spinal hastalığı bulunan olgularda HLA-B27 ilişkileri, ayrıca HLA-B38 ve HLA-B39 ilişkilerinin tespit edilmesi; psöriazis ile olan MHC ilişkisinin, HLA-C bölgesine yakın olduğu, bununla birlikte artiküler belirtilerin daha çok HLA-B bölgesine yakınlık gösterdiği şeklinde yorumlanmıştır (26). Elimizdeki bulgular, HLA-C nin kendisinin, psöriazis yatkınlık geni olmadığını fakat, bu bölgeye 100 kb telomerik uzaklıkla, 170 kb uzunluğunda bir kritik yatkınlık bölgesi bulunduğunu düşündürmektedir (27). b) İmmünolojik faktörler: Psöriatik plaklarda, epidermal hiperplazi, inflamatuar hücre birikimi ve papiller dermal damar anomalileri gözlenmektedir. PsA lı olgularda gözlenen, inflamasyonlu sinovyal dokuya ait temel patolojik özellikler, eklemi saran tabakada hiperplazi, inflamatuar hücre birikimi ve belirgin vaskülarite artışıdır. İnflamatuar hücre infiltratları, enteseal tutulum bölgelerinde, özellikle komşu kemik iliğinde gözlenmektedir (27). 1-Sellüler immünopatoloji: Hem psöriazis, hem de PsA de inflamatuar infiltratların yapısında dair kapsamlı araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Cilt, sinovyal doku ve entesial bölgelerde, yoğun lenfositik infiltrasyonlar gözlenmiştir. Her üç alanda, B hücreleri varlığı net olarak görülmektedir, bununla birlikte, genellikle otoantikor üretimi ile ilişkili olmayan durumlarda, genellikle büyük ve fokal olan B-hücre infiltratlarının rolü belirsizdir. CD4+ T hücreleri, inflamasyonlu psöriatik deri ve sinovyal dokuda, en sık görülen hücre türü olup, CD8+ T hücrelerin iki katı kadardır. Bu durumun tersine entezis ve sinovyal sıvıda, CD8+ T hücreleri en sık görülen hücreler olup, CD4:CD8 oranı 1:2 ye dönmüştür(27). Psöriatik olguların sinovyal sıvısında, CD8+ T hücrelerin daha baskın oluşu, PsA sırasında immün yanıtı oluşturan hücrelerin CD8+T hücreler olabileceği varsayımına yol açmıştır. Bu durum, Psöriazis, HLA class I ile olduğu bilinen ilişkisine uyum göstermektedir. Ayrıca, selektif olarak CD 4+ T hücrelerin sayısında azalmaya yol açan insan immün yetmezlik virüsü (HIV) enfeksiyonun, hem psöriazis hem de PsA için hastalık 5

12 prevalansı ve hastalık şiddetinde artışa yol açtığına dair klinik gözlemlerde bu varsayımı desteklemektedir (22,27). 2-Sitokinler: Psöriazis ve PsA olgularında, sitokin dengesine dair çalışmalar da Th1 sitokinlere doğru eğilimle benzer sonuçlar göstermektedir. Deride, CD+8 T ve CD4+ T hücrelerinin büyük bir kısmında, IFN-γ, TNF-α ve İL-2 üretimi yeteneği bulunmakla birlikte, İL-4 veya İL-10 ekspresyonu yoktur veya çok azdır (27). PsA sinovyumunda, Ritchlin ve ark. (28) IFN-γ, İL-2 ve İL-10 seviyelerini çok yüksek olduğunu, fakat bu durumun İL-4 için geçerli olmadığını bildirmiştir. Yukarıda tanımlanan T hücre infiltrasyonu ve takip eden sitokin artış paterni, psöriazis ve PsA te inflamasyon bölgelerinde, benzer patofizyolojik süreçlerin rol oynadığına işaret etmektedir. Bu patolojik süreçler benzer olmakla birlikte, ayrıca net bir şekilde farklıdır. Kutanöz lenfosit ilişkili (CLA) antijen, lenfositlerde bulunan ve deriyi tanıyıp, birikim sağlayan bir adhezyon molekülüdür (27). Psöriazis teki cilt lezyonlarındaki lenfositlerde CLA ekspresyonunun arttığı bildirilmiştir fakat PsA lı olguların sinovyumunda CLA ekspresyonu yoktur ya da çok azdır (19,27). Sinovyal sıvıda interferon (IFN)-γ, TNF-α, İL-1, İL-2, İL-6, İL-8 ve İL-10 seviyeleri artmaktadır. Bu sitokinler cilt ve sinovyumdaki enflamasyonu tetikler; intracellular adhesion molecule (ICAM)-1, vascular cell adhesion molcule (VCAM)-1 ve endothelial adhesion molecule (ELAM)-1 gibi bazı hücresel adezyon moleküllerinin salınımını uyarır. Salınan adezyon molekülleri aktive T hücrelerinin vasküler endotelden sinovyuma göçünü hızlandırır, lökositten zengin sinovyum oluşur. Aktive T hücrelerden ve mezenkimal hücrelerden salınan TNF-α ve İL-1 sinovyal hücre proliferasyonunu ve eklem yıkımında rol oynayan MMP larının salınımını da uyarır. Proinflamatuvar sitokinlerden TNF-α nın psöriyazis ve PsA te önemli rol oynaması anti-tnf tedavinin önemini de ortaya koymaktadır (22). 3-Vasküler immünoloji: Artrit sırasında sinoval membran da dahil olmak üzere çok çeşitli inflamatuar lezyonlarda, endotelyal hücre (EC) aktivasyonu gerçekleştiğine şüphe yoktur ve bu durum hücresel infiltrasyonların görülmesi için temel süreçlerden biridir. Kronik inflamasyonun önemli öğelerinden biri olan endotelyal hücre büyümesi veanjiyogenezin uyarılmasının, hem psöriazisli deride hem de PsA sinovial membranında 6

13 önem taşıyan temel bir süreç olduğu düşünülmektedir. Uzayıp kıvrılmış olduğu görülen, kendine özgü vasküler kalıplara sahip kan damarları, yeni fakat immatür damar gelişimi ile sonuçlanan anjiyogenezin hem patolojik hem de düzensiz olduğunu düşündürmektedir (27). Psöriazisli hastalarda, TNF-α, transforming growth faktör beta (TGF-β), plateletkaynaklı growth faktör (PDGF) ve vasküler endotelyal growth faktörün (VEGF) içinde bulunduğu çok sayıda molekülün ekspresyonu belirgin olarak yüksek bulunmuş olup, bu durum endotelial hücrelerde fonksiyon ve anjiyogenez için gerekli olan büyüklüğün de içinde bulunduğu çok sayıda değişimden sorumlu tutulmaktadır. Bu büyüme faktörlerinin varlığı lezyonal psöriazis derisinde de bildirilmektedir. Psöriazis deri bulguları ve PsA eklem bulgularında, anjiyogenezi düzenleyen büyüme faktörlerinin, vasküler morfolojiye dair bulguların, ayrıca ekspresyon gösteren nöropeptidlerin benzer oluşu ortak bir nörovasküler yolağı yansıtıyor olabilir (27). 4-Anormal kemiğin yeniden yapılanması: Eklem aralığında daralma, büyük periferik erozyonlar, artritis mutilans durumunda distal falanks rezorpsiyonu ve hokka içinde kalem deformitesi kemik ankilozuyla beraber psöriatik eklemlerde disregüle kemiğin yeniden yapılanmasının varlığını göstermektedir. Psöriatik eklemlerde pannus kemik birleşiminde osteoklast sayısının arttığı gösterilmiştir. Osteoklastogenezi ilerleten molekül olan RANKL psöriatik sinovyal membranın subintimal tabakasında upregüle iken, osteoklastogenezi inhibe eden osteoprotegerin perivasküler bölgede düşük düzeyde bulunmuştur (2). Yapılan paralel çalışmalarda, PsA hastalarında sağlıklı kontrollere göre periferik kandaki osteoklast prekürsör (OCP) sayısının artmış olduğu gösterilmiştir (29). OCP leri psöriatik ekleme göç ederler ve RANKL maruziyeti sonrası osteoklastlara diferensiye olurlar. TNF-α ve İL-1, osteoklast aktivasyonunu ve osteolizisini tetiklemektedir (30). c) Çevresel faktörler: Enfeksiyonlar: Psöriatik artritin patogenezinde infeksiyonun potansiyel rolü, ilk olarak seronegatif artropatilerin diğer formlarının sıklıkla infeksiyonlar ile ilişkili olmasından ve ikinci olarak guttat psöriazisin streptokokkal üst solunum yolu infeksiyonu ile bağlantılı olmasından ileri gelmektedir (31). Virüs enfeksiyonlarının, psöriazis ve PsA için ortak bir etiyolojik temel oluşturabileceği görüşü ilk kez insan immün yetmezlik virüsünün (HIV) tanımlanmasının 7

14 ardından ortaya atılmıştır. HIV enfeksiyonlu hastalarda, Psöriazis ve PsA prevalansının yükseldiği bildirilmiş ve inefektif patojenik bir ilişki varlığı öne sürülmüştür (27). Travma: Koebner, travma veya kutanöz hasar, papiller tabakaya ulaştığı takdirde, hasar, yara veya farklı bir cilt hastalığı bölgesinde, psöriazis lezyonlarının gelişebileceğini belirtmiştir (27). Fizik travma sonrası akro-osteoliz veya artrit başlaması derin Koebner fenomenini yansıtır (19,27). Bu olayda muhtemelen travma ile aktive olan inflamasyon hücrelerinin, hasarlanmış eklem ve tendonlara gitmesi ve substans P nin katkısı rol oynamaktadır (19). Klinik Psöriatik artrit klinik ve laboratuvar özellikleri itibariyle SpA ler arasında sayılmaktadır (22). Psöriatik artritte eklem tutulumu, izole monoartritten geniş yıkıcı artrite kadar oldukça farklıdır. Değişik sıklıklarla periferal eklemleri ve aksiyal omurgayı tutabilir (15). Moll ve Wright (32) tarafından 1973 de 5 değişik klinik tutulum şekli tanımlanmıştır ve Tablo 1 de gösterilmektedir. Bu sınıflandırma içerisinde kategoriler arasında yüksek derecede kesişme mevcuttur ve dolayısıyla uygulamada sınırlamaları vardır. Tablo 1. Psöriatik artritte eklem tutulum şekilleri (32) Eklem tutulum tipi Sıklığı (%) Simetrik poliartrit 25 Asimetrik oligoartrit veya monoartrit 70 Distal interfalangeal eklem tutulumu Spondiloartropati (Aksiyel tutulum) Artrit mutilans < (sakroiliak), 40 (spondilit) Psöriatik artritte eklem tutulum şekilleri: 1-Distal interfalangeal eklem predominant artriti: PsA te distal interfalangeal (DİF) eklemlerin tutulumu, bu durumun ayırt edici özelliği olarak düşünülür. Böylece bu eklemler, psöriatik artritli hastalarda psöriazis dışında inflamatuar artriti olan hastalardakinden daha sık tutulur (15). Simetrik veya asimetrik olabilir, bir veya daha fazla DİF eklemi tutulabilir, 8

15 diğer eklem tutulum şekilleriyle birlikte olabilir (22). DİF eklem tutulumu aynı zamanda genellikle PsA in diğer iki önemli özelliği daktilit ve tırnak distrofisi ile de ilişkilidir (15). 2-Artritis Mutilans: Sıklıkla kullanılan bu terim için net bir tanımlama yoktur. Genelde, subluksasyona, hasarlanmış eklemlere ve teleskopik parmaklara yol açan ve bu nedenle doigt en lorgnette (opera dürbünü parmak) olarak adlandırılan eklemlerin bozukluğu olduğu destrüktif eroziv artritin son dönemi olarak tanımlanır (2). Artritis mutilans, uzun süren hastalık ve kadın hakimiyeti ile ilişkilidir (15). 3-Simetrik poliartiküler form: RA e benzer. RA ile mukayese edildiğinde DİF eklemlerin daha sık tutulduğu, DİF ve proksimal interfalangial (PİF) eklemlerde kemik ankilozuna eğilim olduğu gözlenir (16). Kadın hakimiyetine sahiptir. Poliartiküler hastalığı olan hastalar, diğer daha farklı paternlerden daha uzun hastalık süresine sahiptir (15). 4-Asimetrik oligoartiküler artrit veya monoartrit: Eklem tutulumunun genellikle simetrik ve poliartiküler olduğu RA in aksine, asimetrik, oligoartiküler veya monoartiküler tutulum görülmesi PsA i çağrıştırmaktadır (26). Psöriaziste eklem tutulumunun en karakteristik şeklidir. Diz gibi büyük eklemler yanısıra DİF, PİF, metakarpofalangial (MKF) ve metatarsofalangial (MTF) eklemleri asimetrik olarak tutar. Daktilite yol açabilir (16). Aynı zamanda, bu patern erkek hakimiyetine sahiptir (15). 5-Spondiloartropati (aksiyel tutulum): PsA in spondiloartropatisi, predominant özellik olarak nadirdir. Bununla beraber, dikkatli klinik ve radyolojik değerlendirme, olguların %20-40 ında aksiyal omurga tutulumunu ortaya çıkarır; uzun süreli izlemde bu oran %51 e kadar artar (15). Psöriatik artrit her iki cinste eşit görülmesine rağmen psöriatik spondilartropati erkeklerde ve daha yaşlı hastalarda daha sık görülme eğilimindedir (E/K: 6/1). Psöriatik spondilartropati, AS'ten daha az şiddetlidir. Psöriatik spondilartropatinin en önemli özelliği pek çok vakada olaya periferik artritinde katılmış olmasıdır. Bu özellik AS ile ayırıcı tanıda önemli bir faktördür (16). Psöriatik artritin heterojen özellikleri nedeniyle tanı ve sınıflamasında güçlükler vardır. Tarihsel olarak ilk sınıflama daha önce değinildiği gibi 1973 de Moll ve Wright (32) 9

16 tarafından yapılmıştır. Bu kriterlere göre hastada psöriazis tanısı bulunmalıdır. Oysa bazı olgularda artrit cilt tutulumundan önce ortaya çıkmaktadır (33). En sık görülen senaryo PsA başlamasından ortalama 10 yıl önce psöriazis başlamasıdır (34). CASPAR (Classfication of Psoriatic Arthritis) grubu 2006 yılında 588 PsA ve 536 diğer inflamatuvar artritlilerde (kontrol grubu) yaptığı çalışma sonrası yeni bir sınıflama geliştirmiştir. CASPAR kriterlerine göre PsA tanısı için psöriazis varlığı zorunlu değildir. Tablo 2 de CASPAR kriterleri görülmektedir (35). Tablo 2. Psöriatik artritte Classfication of Psoriatic Arthritis kriterleri (35) İnflamatuvar artiküler hastalığa (eklem, omurga veya entezis) ilaveten aşağıdakiler; Psöriazis; varlığı (2), öyküsü (1), aile öyküsü (2)* Tırnak değişikliği (1) Romatoid faktör negatifliği (1) Daktilit; varlığı (1), öyküsü (1)** Radyografide (el veye ayak) jukstaartiküler yeni kemik formasyonu (1)* Psöriatik artrit 2006 Classfication of Psoriatic Arthritis kriterlerini taşımak için hasta inflamatuvar artiküler hastalığa ilaveten kalan kriterlerden parantez içinde belirtilen puanlamaya göre 3 puan almalıdır. Kriterlerin özgüllüğü% 98,7 duyarlılığı %91,4 tür. *Hastanın birinci veya ikinci derece yakınlarında öykü bulunmalıdır ;**Romatolog tarafından saptanmalıdır; ***Osteofit formasyonu dışlanmalıdır. Diğer muskuloskeletal özellikler 1-Daktilit: Genelde daktilit ya da sosis parmak, SpA lerin bir özelliğidir. Elde ya da ayakta tek bir parmağın tamamının şişliğini anlatır. Daktilit, hastalıklarının seyri sırasında hastaların %30-40 ında ortaya çıkan, PsA in sık bir özelliğidir. DİF eklemlerin tutulumu ile arasında bir ilişki vardır (15). 2-Entezit: Tendonun kemiğe tutunduğu yerlerdeki inflamatuar lezyonlar, SpA lerin ayırıcı bir klinik özelliğidir ve gerçekten tüm SpA lerde bu inflamatuar lezyonun anahtar patogenik proçes olduğu varsayılmaktadır (15). Entesopati, hastalığın oligoartiküler formunda daha sık ve genellikle simetrik olarak gözlenir (16). 10

17 3-Tırnak tutulumu: Artrit komplikasyonu olmayan psöriazis hastalarındaki %41 lik orana kıyasla, PsA gelişen hastalarda tırnak tutulumu %67-90 arası oranlarda görülmektedir (27). En yaygın bulgular el parmağı tırnaklarında çukurlaşmalar (nail pitting), ayak tırnaklarında subungual hiperkeratozdur. Pitting normal bireylerde de bulunabilir fakat bunlar daha yüzeyel ve düzensizdir. Sayıları 20'nin üzerinde ise PsA için destekleyici, 60'ın üzerinde ise diagnostik anlam taşır. Diğer tırnak lezyonları onikolizis, tırnakta transvers kabarıklaşma, diskolarasyon, ufalanma ve tırnak kaybıdır (16). Tırnaklar ve eklemler arasındaki ilişki özellikle DİF eklem artritinin varlığında görülür ve böyle hastaların % ünde sıklıkla bitişik tırnakta ortaya çıkan tırnak tutulumu vardır (15). Laboratuvar Bulguları Psöriatik artrit için tanısal bir laboratuvar testi yoktur. Çeşitli çalışmalar, akut faz reaktanlarının hastalık aktive olduğunda tipik inflamatuar değişiklikleri ortaya çıkardığını göstermektedir. Özellikle, kronik hastalık anemisi, hipoalbuminemi, artmış eritrosit sedimentasyon hızı (ESR), C-reaktif protein ve fibrinojen düzeyleri hastalık aktivitesi ile ilişkilidir (15). Deri lezyonunun şiddeti ile orantılı olarak %10-20 vakada hiperürisemi tesbit edilir. Bu durum muhtemelen hızlı hücre döngüsüne bağlı artmış nükleoprotein katabolizması sonucudur (16). RF pozitifliği hastaların %5-10 unda rapor edilmektedir. Antinükleer antikor pozitifliği de PsA li hastaların %10-14 ünde saptanır (16). Radyografik Değişiklikler Diğer SpA lerden daha sık ufak eklem tutulumu vardır. Sık görülen DİF tutulumu RA ten ayrımında önemlidir. Radyolojik bulgular RA te sinovit ile oluşurken, PsA te hem sinovit, hem de entezis ile meydana gelir. PsA için tipik kabul edilen kalem hokka görünümü pencil in cup (distal falanksın genişlemesi, proksimal falansın incelmesi) entezis sonucunda ortaya çıkar. Entezis ile ilgili fleksör tenosinovit gibi değişiklikler Manyetik rezonans (MRI) incelemesi ile erken dönemde saptanabilir. Böylece erken dönemde PsA RA ten ayırt edilebilir. Spinal tutulum hastaların %40 kadarında görülür (22). Omurgadaki ek bir özellik, paravertebral ossifikasyon ya da tıknaz sindesmofittir. Bunlar, AS te görülen klasik marjinal sindesmofitten farklı ortaya çıkar. Tıknaz sindesmofit yine aksiyal omurga boyunca yamalı ve asimetrik bir biçimde ortaya çıkar (15,22). 11

18 Tanı ve Ayırıcı Tanı Deri ve tırnak hastalığının klinik bulguları olmayan hastalarda, PsA in diğer artropatilerden ayırımı özellikle zordur (15). Cilt bulgusu olmadan artrit saptanan hastalarda DİF eklem tutulumu olması, sosis parmak, asimetrik eklem tutulumu, aksiyal tutulum ile enfeksiyon hikayesi olmadan periferik ufak eklem tutulumu olması ve tırnak değişiklikleri PsA i düşündürür (22). Reiter sendromu ile birçok ortak bulgusu vardır. Her iki hastalıkta da asimetrik oligoartrit, entezis, sosis parmak ve bel-sırt ağrısı olabilir. Reiter sendromunun genitoüriner ve gastrointestinal enfeksiyonlarla ilişkisi ve psöriazisin cilt bulguları, ayırımda yardım eder. Ayrıca HLA-B27 Reiter sendromunda daha sık saptanır (22). Psöriatik artriti RA ten ayıran özelliklerin belli başlıları; genellikle RF ün negatif olması, eklem tutulumunun asimetrik olması, DİF eklemlerini tutabilmesi, sakroiliak eklemi ve omurgayı tutması (RA te hastalığın geç döneminde servikal omurga tutulumu olabilir) deri ve tınak değişikliklerinin olması, entezit ve daktilit varlığı sayılabilir (15). Primer osteoartrit (OA), PsA'daki DİF eklem tutulumuna yüzeyel benzerlik gösterir. Böyle durumlarda Heberden ve Bouchard nodülü mevcudiyeti ve 1. karpometakarpal eklem tutulumu OA teşhisinin sağlanmasına yardım eder (16). Hiperürisemi sıklığı göz önünde tutulursa, kristal artropatilerinin de dışlanması gerekmektedir (15). Psöriyazis 1. meta-tarsofalengeal eklemi tuttuğunda gut hastalığı ile karışabilir. Gut hastalığı daha akut gelişir ve lokal hassasiyet daha belirgindir. Gut hastalığı genellikle günler içinde yatışır (22). Ayrıca akut gut artriti tedavi edilmezse bile 1-2 hafta içinde tümüyle gerileyecektir. PsA in eklem travmasını takiben gelişebileceği ve alevlenebileceği bilinmektedir. Bu nedenle bir hastada travmatik artritin kalıcı olması hastanın erken bir PsA vakası olduğunu gösterebilir (16). Tedavi Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar ve glukokortikoidler: Nonsteroid anti inflamatuar ilaçlar (NSAİİ) en çok muskuloskeletal ağrı semptomları olan PsA hastalarında kullanılmaktadır. NSAİİ lerin PsA teki etkinliğine ilişkin bildirilmiş klinik tecrübe az olduğundan kullanımları RA ve OA e ait çalışmalar ile desteklenmektedir (36). Psöriatik artrit tedavisinde kortikosteroidlerin sistemik kullanımından kaçınılmalıdır. 12

19 Kortikositeroidlerin doz azaltılmasında cilt lezyonları aktive olabilmekte, ufak dozda verildiklerinde bile uzun etkili ilaçların cilt üzerine olumlu etkilerini önleyebilmektedir (22). Geleneksel oral hastalık düzenleyici antiromatik ilaçlar : Metotreksat (MTX) PsA tedavisinde en sık kullanılan sistemik ilaç olup kontrollü çalışmalarda etkinliğine ilişkin kanıt sayısı çok azdır (36). Diğer geleneksel oral hastalık düzenleyici antiromatik ilaçlar (DMARD) ile kombine kullanılabilir. MTX 7,5-15 mg/hafta olarak önerilmektedir. Daha yüksek dozlarda yan etkileri de artmaktadır. Böbrek fonksiyon bozukluğu doz azaltılmasını gerektirir (22). Sülfasalazin (2-3gr/gün) ile yapılan çalışmaların sonuçları farklı olmakla birlikte, kısmen etkili bir ilaç olarak kabul edilmektedir. Bu konuda Clegg ve ark. (37) yaptığı retrospektif, plasebo kontrollü 221 hastanın alındığı bir çalışmada, hastalık aktivite indekslerindeki düzelme çok az anlamlı bulunmuştur; ancak ağrı bir kriter olarak alınmamıştır. Ayrıca, cilt bulgularına yanıt görülmemesi ve gastrointestinal intolerans diğer bir sorundur (36). Psöriatik artritte kullanılabilecek diğer bir uzun etkili ilaç siklosporindir (Cys). Hem cilt, hem de eklem bulguları üzerine etkilidir (22). Cys nin yan etkileri RA ve diğer romatolotojik hastalıklarda olduğu gibi; gingival hiperpalzi, hipertrikoz, nefrotoksisite, hipertansiyon olabilir ve ilaç kesildiğinde, tümü geri dönüşlüdür (19). Psöriatik artrit için sık kullanılan bir diğer ilaç grubu sıtma ilaçlarıdır. Bu amaçla klorokin <3,5 mg/kg/gün, hidroksiklorokin ise <6,5 mg/kg/gün dozunda kullanılmaktadır. Ciddi yan etki olarak çok nadiren retinada birikim yaparlar. Bu açıdan 9-12 ayda bir göz hekimi muayenesi önerilmektedir (22). Biyolojik yanıt düzenleyiciler: Antitümör nekroz faktör alfa (TNF-alfa) bileşenleri etanercept (Enbrel), infliksimab (Remicade) ve adalimumab (Humira) gibi biyolojik ajanlar PsA tedavisinde yapılan faz 2 ve faz 3 çalışmalar ile RA ve PsA üzerinde yapılmış çalışmalardaki güven profiline dayanılarak yeni onay almışlardır. T hücre düzenleyici ajanlar alefasept ve efalizumab üzerinde kontrollü faz 2 çalışmaları devam etmektedir (36). Antitümör nekroz faktör alfa ilaçlarının PsA in çeşitli klinik tablolarında etkinliği en yüksek tedavi olduğu gösterilmiştir. Eklem hastalık aktivitesi, yapısal hasarın inhibisyonu, fonksiyon ve hayat kalitesinde etkinlikleri benzerdir. Bu ajanlar belirgin etkinin yaşanması 13

20 ile hastalar tarafından daha iyi tolere edilmekte ve hastalar parenteral uygulamalarına kolay adapte olmaktadır. İnfeksiyon riski gibi endişeler söz konusudur ancak RA tecrübesinden farklı ve yeni bir endişe söz konusu değildir (36). EKLEM VE KEMİĞİN ŞEKİLLENMESİNDE RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR KAPPA BETA LİGAND/RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR KAPPA BETA/OSTEOPROTEGERİN AKSI VE WİNGLESS YOLAĞI Kemiğin Şekillenme Sürecinde Reseptör Aktivatör Nükleer Faktör Kappa Beta Ligand/Reseptör Aktivatör Nükleer Faktör Kappa Beta/Osteoprotegerin Sistemi Kemiğin dört temel fonksiyonu vardır. Ekstremiteler ve hayati organların bulunduğu vücut boşluları için katı bir destek sağlarlar, hareket sırasında etkili destek noktaları olarak görev yaparlar ve kaslar için bağlanma bölgeleri sağlarlar, kemik hayatın devam ettirilmesi için kritik önemde olan, kalsiyum, fosfor, mağnezyum ve sodyum gibi iyonların, dış çevreden yeterince elde edilemedikleri durumda kullanılmak üzere saklandıkları büyük bir depo görevi görürler ve son olarakta hemopoietik elemanlara ev sahipliği yaparlar (38,39). Diş, tendon, kartilaj gibi diğer kalıcı yapılardan farklı olarak trabeküler ve kortikal kemik yüzeylerinden osteoklastlar aracılığıyla kemik rezorbsiyonu ve osteoblastların tekrar yeni kemik oluşturması şeklinde tanımlanabilecek remodelling süreci ile sürekli yenilenmektedir (4). Bölgeye spesifik bir biçimde kemik oluşumunu takiben rezorpsiyonu içeren sıkıca düzenlenmiş bir süreçtir ve de erişkin iskeletinde herhangi bir anda bir 1 milyondan fazla bu mikroskopik remodelling odaklarından mevcuttur (3). Osteoprotegerin, RANK ve RANKL ın keşfi ve osteoklastogenezdeki rollerinin belirlenmesi kemik biyolojisinin anlaşılmasına çok önemli katkılar sağlamıştır (40). Rodan ve Martin (41) 1981 yılında, kemikte osteoklastların aktivasyonu ve düzenlenmesinin osteoblast veya stromal hücreler tarafından üretilen bölgesel etkili faktörler aracılığıyla düzenlendiğini öne sürdü. Bundan 10 yıl sonra osteoklast uyarılmasının osteoblast hücre yüzeyi ile ilişkili olduğu gösterildi (42). Daha sonra da osteoklastogenezin uyarılması için osteoklastlarla, osteoblast ve kemik iliği hücreleri arasında bağlantı olması gerektiği savunuldu (43). Daha sonra yapılan incelemelerde bu hücreler arası bağlantının, dolayısı ile 14

21 osteoklastogenezin düzenlenmesininn OPG/RANK/RANKLL sistemi ile sağlandığı bulunduu (44). RANKL preosteoklastların üzerindeki reseptörü RANK a R bağlanarak, hücrelerin osteoklastlara dönüşmesini sağlar vee böylece kemik yıkımı gerçekleşir. Osteoprotegerin ise RANKL için tuzak reseptör görevi görür, kemik yıkımını baskılar (5). OPG, RANKL ve RANK ın osteoklastogenezdeki rolleri ve hücre içi sinyal iletimm yolları Şekil 1 de gösterilmektedir. Kemik biyolojisinin n anlaşılmasına sağladıkları bu temel bakış açısı dışında osteoprotegerin, RANK ve RANKL ın immün sistem, arteryel kalsifikasyon ve pek çok metabolik kemik hastalığı ile de ilgili olabilecekleri bildirilmektb tedir (40). koşullarda osteoblastlar tarafından üretilen RANKL ın öncül osteoklastlar Fizyolojik yüzeyindee bulunan RANKL a bağlanması TRAF6 yı uyararak Nükleer faktörr kappa beta (NF-κB) aktivasyonunaa sebep olur. NF-κB aktivasyonu aracılığı ile artan c-fos sentezi aktive T hücrelerinin nükleer faktörü (NFATc1) ile etkileşerek osteoklastogenikk genlerinn transkripsiyonunu tetikler ve böylece uyarı çekirdeğe iletilmiş olur (Şekil 1). OPG, RANKL a bağlanarak onun RANK aa bağlanmasını engeller (40). OPG: Osteoprotegerin; RANKL: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta ligand; RANK: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta; TRAF: Tümör nekrozis faktör reseptör-ilişkili beta ligand ve reseptör aktivatör nükleerr faktör kappa betanın osteoklastogenezdeki rolleri ve hücre içi sinyal iletimi (40) faktör; c-fos: Cellular protooncogene; NF-κB: Nükleer faktör kappa beta. Şekill 1. Osteoprotegerin, reseptörr aktivatör nükleer faktör kappa 15

22 Osteoklast Formasyonunun Regülasyonu ve Reseptör Aktivatör Nükleer Faktör Kappa Beta Ligand/Reseptör Aktivatör Nükleer Faktör Kappa Beta/ Osteoprotegerin Tarafından Aktivasyonu Osteoklastlar hematopoietik sistemde ayrıca makrofajlarada öncülük eden miyeloid seri öncüllerinin stoplazmik füzyonları ile oluşan multinüklear kemik rezorbe edici hücreleridir. Kemiği etkili bir şekilde rezorbe edebilmek için osteoklastlar kemik matriksine stoplazmalarının kabaca yuvarlak olan uzantılarındaki özelleşmiş aktinden zengin podozomlar aracılığıyla sıkıca bağlanırlar. Bu süreçte osteoklastlar, RANKL ve de bizzat kemik matriksindeki integrin aracılı sinyaller ile aktive olurlar.osteoblastik-stromal hücreler tarafından makrofaj koloni uyarıcı faktör (M-CSF) ekspresyonu, progenitör hücrelerin osteoklastlara farklılaşmaları için gerekmektedir, ancak tek başına M-CSF bu süreci tamamlamak için yeterli değildir. OCP farklılaşmasının tamamlanması, osteoblastik stromal hücrelerce RANKL ekspresyonuna ve OCP lerce RANK ekspresyonuna ihtiyaç duyar (3,4). Osteoklast prökürsörlerinin farklılaşması RANKL/RANK karşılıklı etkileşimi ile aktive olan bir dizi transkripsiyon faktörü ve sinyalizasyon yolu tarafından düzenlenmektedir. RANKL tarafından OCP farklılaşmasının tamamlanması, NF-κB, c-fos ve NFATc1 in ardışık ekspresyonuna ihtiyaç duyar. İlginç bir biçimde RANKL a benzer bir biçimde TNF, OCP lerden direkt olarak osteoklast diferansiyasyonunu indükleyebilir ve de aynı zamanda NF-κB, c-fos ve NFATc1 ardışık ekspresyonunu indükleyebilir. Böylece TNF, RANKL ın osteoblastik hücre ekspresyonunun indüksiyonu ile olan diğer faktörler ile ve de indirekt olarak kendisi tarafından osteoklast oluşumunu arttırabilir. NFATc1 veya c- Fos, RANKL ve TNF tarafından yapılan bu sekansal aktivasyon programında OCP lerdeki NF-κB yerine geçebilir ve bu transkripsiyon faktörlerinin her ikisi de OCP lerde aşırı eksprese edildikleri zaman, İL-1 aynı zamanda onlardan direkt olarak osteoklast formasyonunu indükleyebilmektedirler. Bunun, kemikteki İL-1 konsantrasyonlarında artışın gözlendiği inflamasyon bölgelerindeki sitokinler için önemli bir rolü olabilir çünkü bu, İL-1 ile oluşan osteoklast oluşumunun direkt indüksiyonunu kolaylaştırabilir ve böylece sitokinlerin osteogenez üzerindeki etkilerini arttırabilir (3). NFATc1 aktivasyonuna yol açan hastalık durumlarında osteoklastogenezi içeren sinyalizasyon yolakları Şekil 2 de gösterilmektedir. Romatoid artrit gibi inflamatuar durumlarda, etkilenmiş eklemlerde immün ve yardımcı hücrelerin sayıları artar (Şekil 2). Bu hücrelerden bazıları proinflamatuar sitokinler 16

23 ve diğer inflamatuar mediyatörlerin lokal artmışş seviyelerine cevap olarak RANKL üretirler. RANKL, osteoklast prekürsörleri yüzeyinde RANK a bağlanır ve inhibitör kappaa kinazlarınn (IKK lar) ve de NF-κB inhibitör kinazın fosforilasyonu ve inaktivasyonu yoluyla NF- κb nın aktivasyonuna yol açarak adaptör protein olan TRAF6 yı devreye sokar. Bu c-fos aktivasyonunaa yol açar. NF-κB ve c-fos, farklılaşma sürecinin tamamlanmasınaa aracı olan NFATc1 ve transkripsiyon genlerinin otoamplifikasyonunu tetikleme amacıyla NFATc1 promotoru ile etkileşime girer (3). Aksesuar hücreler Aktive T hücreleri, sinoviyal hücreler, endotel hücreleri, kanser hücreleri Otoamplifikasyon Osteoklast öncülleri Osteoklast öncüllerinin farklılaşması RANKL: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta ligand; TNF: tümör nekrozee edici faktör; TNFR: Tümör nekrozis faktör reseptörü; RANK: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta; TRAF: Tümör nekrozis faktörr reseptör-ilişkili faktör; IL: I İnterlökin; NF-κB: Nükleer faktör kappa beta; İKK: İnhibitör kappa kinaz; JNK: c-junn N-terminal kinaz; MyD88: Myeloid differentiation primary response gene (88); Erk: Extracellular signal-regulated T-cells. kinases c-fos: Cellular proto-oncogene NFATc1: Nuclear factor of activated Şekil 2. Aktive T hücreleri nükleer faktörünün aktivasyonuna yol açan hastalık durumlarında osteoklastogenezi içeren sinyalizasyon yolakları (3) Bu hücreler RANKL ekspresyonuna ek olarak, makrofaj/monositler ve osteoklastlardaki olduğu gibi kendileri büyük oranlarda TNF T üretimi sağlarlar. TNF TNF reseptörüne bağlanır ve bu aynı zamanda osteoklast öncülerinde c-fos u hem NF-κB gösterilmiştir). TNF aynı zamanda kendi ekspresyonunuu ve OCP ler tarafından İL-1 ile ekspresyonunu uyarırr (Şekil 2 de noktalı çizgiler). İL-1 cfos u aktive etmez, fakat c-fos unn mesela RANKL veya hem de c-jun N-terminal kinaz (JNK) yolakları yoluyla aktive eder (Şekil 2 de 17

24 TNF ile aktive edildiği OCP lerde, İL-1 osteoklastogenezi direkt olarak indükleyebilir. Bu RANKL a benzer biçimde aynı NFATc1 aktive mekanizmayı kullanarak daha fazla osteoklast oluşumuna yol açar. Bu modelde, TNF sinyalizasyonu inflamatuar kemik hastalıklarında majör bir rol oynuyor gözükürken, OCP farklılaşması için hem fizyolojik (osteoblastik hücreler yoluyla), hem de patolojik koşullar altında (aksesuar hücreler yoluyla ve OCP kendi kendilerine) RANKL/RANK sinyalizasyonu esansiyeldir. Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta inflame eklemlerde, sinovyal hücreler tarafından eksprese edilir ve aktive T hücreler tarafından sekrete edilir. Bu nedenle, RANKL en azından kısmen RA li hastalarda eklem destrüksiyonuna sebep olur. TNF ayrıca, RA da eklem destrüksiyonunu sistemik olarak dolaşan osteoklast öncüllerinin sayısını artırarak, kemik iliğinden periferik kana çıkışlarına ve daha sonra da inflame eklemlere gidişine ve bu hücrelerin osteoklastlara füzyonuna RANKL ve İL-1 ile birlikte yardımcı olur (3,4). Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta ya RANKL ligasyonu sonrasında aşağı doğru sinyalizasyonda hazırlayıcı bir anahtar adım, TNF reseptörü-ilişkili faktörlerin (TRAF lar) RANK ın stoplazmik domainları içindeki spesifik bölgelerine bağlanmasıdır (3). TRAF2, TRAF5 ve TRAF6 hepsi RANK a bağlanmasına rağmen bunlardan sadece TRAF6 nın osteoklastlar için önemli olduğu anlaşılmıştır. Çünkü, sadece TRAF6 delesyonun, diğer TRAF lar hariç osteopetrozis ile sonuçlanmamasından ötürü, sadece TRAF6 nın OCP lerinde ve osteoklastlarda esansiyel fonksiyonu mevcut gözükmektedir (3,4,40). Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta ligandı: Normal ve patolojik durumlarda kemik yıkımının anahtar mediyatörü olan RANKL, TNF ligand ailesinin bir üyesidir (40). RANKL nin protein ve mrna sı kemik, beyin, kalp, böbrek, karaciğer, akciğer, bağırsak, iskelet kası, meme, plasenta, dalak, timus ve testis gibi çok sayıda dokuda ve aktif T-lenfositlerinde gösterilmiştir. Bu da RANKL nin çok sayıda fonksiyonu olduğuna işaret etmektedir, ancak en önemli işlevi osteoklastogenez indüksiyonudur (45). Osteoklast formasyonunu ve aktivitesini stimüle ettiği bilinen faktörlerin çoğu, osteoblastik stromal hücreler tarafından yapılan RANKL ekspresyonunu indüklemektedir (3). RANKL; öncül ve olgun osteoklastlar, uyarılmış T ve dendritik hücrelerin yüzeyinde bulunan kendine ait reseptörü RANK a bağlanarak bu hücreleri uyarır (40). 18

25 Osteoblastlar yanında T hücrelerinden de artmış miktarda RANKL salgılanması artrit ve diğer inflamatuar hastalıklara bağlı kemik kaybında RANKL ın rol oynayabileceğini düşündürmektedir (40). OPG/RANKL oranının kemik kütlesini belirleyen esas faktör olduğu belirtilmiştir (3,4,40). Genellikle RANKL seviyesindeki artma OPG seviyesindeki azalma ile birliktedir (3,4). RANKL ın osteoporotik etkisi yanında,bazı malign tümör hücrelerinin RANKL yanında RANK da sentezlemesi tümör hücre proliferasyonunun uyarılmasında rol oynayabileceklerini düşündürmektedir (3,40). Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa beta: RANK TNF reseptörü süper ailesinin bir transmembran proteini üyesidir. Protein seviyesinde RANKL a nazaran daha az dokuda eksprese ediliyor gözükmektedir ancak OCP lere, matür osteoklastlara ve dendritik hücrelere ek olarak meme bezlerinde ve her ikisinin de yüksek kemik metastazı potansiyelinin olduğu meme ve prostat kanserlerini içeren bazı kanser hücrelerinde de eksprese edilmektedir (3,4). RANK, preosteoklastlara RANKL ın bağlanmasını sağlayan tek reseptördür (40). RANKL, RANK a bağlandıktan sonra oluşacak sinyallerden ilki TRAF ların RANK ın sitoplazmik kısmındaki kendine özgü bölüme bağlanmasıdır. TRAF lar aracılığıyla uyarının iletimi için pek çok adaptör molekül RANK a bağlanır (3,4,40). Osteoprotegerin: OPG, TNF reseptörleri süper ailesinin bir üyesi olup TNF süper ailesinin diğer reseptörlerinden farklı olarak transmembran ve sitoplazmik kısımlar içermez (45). OPG yedi yapısal bölgeden oluşur. OPG nin 1. ve 4. bölgeleri osteoklastogenezi inhibe edici aktiviteye sahiptir. Proteinin 5. ve 6. bölgelerinin bulunduğu C-terminalinde ölüm bölgeleri bulunmaktadır. Bu tip ölüm bölgeleri TNF ilişkili apoptozisi indükleyen ligand (TRAIL) gibi apoptozis mediyatörlerinin sitoplazmik bölgesinde bulunur. OPG nin 4., 5. ve 6. bölgelerinin apoptotik sinyalin iletimi ile ilişkili olduğu ve OPG nin TRAIL e bağlanarak TRAIL le indüklenen apoptozisi inhibe edebileceği belirtilmiştir. TRAIL de OPG nin osteoklastogenez üzerine olan inhibitor etkisini engelleyebilir. Proteinin 7. bölgesinde heparin bağlayan bir kısım bulunur (40). Osteoprotegerin, RANKL a bağlanarak bir tuzak reseptör gibi fonksiyon görür ve RANK a bağlanmasını engeller (Şekil 1). Sonuç olarak osteoklast farklılaşması ve aktivasyonu inhibe olur ve RANKL kemik rezorpsiyonu oluşturamaz (3,4,46). 19

26 Salgılanması pek çok sitokin, peptid, hormon ve ilaç tarafından düzenlenir. TGF-α, TGF-β, İL-1α, İL-18, kemik morfogenetik proteinleri ve OPG mrna seviyelerini artıran 17β-östradiol bunlardan birkaçıdır (40). Osteoprotogerin ekspresyonu sadece bir dizi sitokin, hormon ve büyüme faktörü tarafından değil, aynı zamanda Wnt/β-catenin yolağı tarafından da düzenlenmektedir (3,40). Wnt/β-catenin yolağı aynı zamanda osteoblastik kemik formasyonunu ve mezenkimal hücrelerin osteoblastik seriye bağlanmasını da düzenler (3). Sonuç olarak; kemik kütlesi osteoblast ve osteoklastların birlikte çalışması ile belirlenir ve bunu etkileyen RANKL/RANK ve Wnt/β-katenin yolağıdır (40). Wingless/βeta Catenin Yolağı Wingless glikoprotein ailesi, büyüme, gelişme, farklılaşma, ölüm gibi hücresel fonksiyonların kilit yönlerini düzenleyen ve postnatal durumda, kemik oluşumu ve remodellingi dahil pek çok hücresel aktivitede rol oynayan pratikte her organizmada da saptanmış bir sekrete büyüme faktörleri ailesidirler (5,9). Bugüne kadar bir düzineden fazla Wnt ailesi üyesi ve de en azından 4 ayrı sinyalizasyon yolağı tanımlanmıştır. Bunlar şu şekilde listelenmiştirler: (i) en iyi çalışılan ve de muhtemelen biyolojik olarak da en önemli olanını temsil eden Wnt/β-catenin yolağı; (ii) planar hücre polaritesi; (iii) Wnt/Ca +2 ; ve de (iv) protein kinaz A yolağı (47,48). Wingless/βeta catenin yolağının anlaşılması: Bu yolak, düşük-dansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 (LRP5) ya da LRP6 ve de bir kıvrımlı (frizzled-fz) protein ailesinin bir üyesini kapsayan bir koreseptör kompleksine Wnt proteinlerinin bağlanmasından oluşmaktadır. Bu karşılıklı etkileşim sonuç olarak β-catenin degradasyon kompleksinin inhibe edilmesi yoluyla hücre içi β-catenin seviyelerinde bir artışa yol açmaktadır (5). Wnt nin reseptörlerine bağlanması ile doğal yolağın aktivasyonu B- catenin in defosforilasyonu ve nükleer translokasyonu ile sonuçlanırki bu da β-cateinin hedef genlerin ekspresyonunu kontrol etmek için T-hücre faktör (Tcf)/ lenfoid artırıcı faktör (lef) transkripsiyon faktörleri ile etkileşimini sağlar (9). Son dönemlerde kemik biyolojisine ait olan kemik kütlesinin düzenlenmesinin ve de osteoklastogenezin yanında RA ve OA gibi bazı romatik hastalıkları da içeren bazı birçok kritik yön açısından Wnt/β-catenin yolağının rol oynadığına dair gittikçe artan miktarlarda 20

27 kanıtlar elde edilmektedirr (5). Wnt/β-catenin yolağında merkezde rol alanlarla bu rollerininn anaa hatları Tablo 3 de özetlenmekte ve de Wnt/β-catenin yolağının kısa bir gözden geçirmesi de Şekil 3 te gösterilmektedir (5). Tüm yolak sitoplazmik β-catenin seviyelerinin etrafında oluşmuştur. Şekil 3 te A ve B sırasıyla inaktif ve aktif durumlardaki yolağı göstermektedir. Normalde β-cateninn degradasyon kompleksi stabil ve aktiftir. Bu kompleksin kilit üyesi β-catenini fosforile eden, böylece de düşük sitoplazmik β-catenin seviyeleri ile sonuçlanacak birr biçimde proteozomal degradasyon için bunu işaretleyen glukojensentazkinaz 3β (GSK3β) dır. LRP/Fz reseptörr kompleksi ile birleşme sonrasında β-catenin degradasyon kompleksi k destabilize olmakta ve de GSK3β inaktif hale gelmektedir. Bu durum sonuç olarak, nükleus içine transloke olan ve de birçok transkripsiyon faktörüne bağlanan ve ardındann da birçok genin ekspresyonunuu modifiye eden β-catenin in sitoplazmada birikimine yol açmaktadır (5). Proteozomal yıkım Gen ekspresyonunun düzenlenmesi DKK-1: Dickkopf-1; sfrp: Secreted frizzled related proteins; p Wnt: Wingless; Fz: Frizzled; LRP5/6: Low-density lipoprotein receptor-related proteinn 5/6; APC: Adenomatöz polipozis koli proteini; PP2A: Protein fosfataz 2A; GSK3β: Glukojensentazkinaz 3β; Dsh: Disheveled; TCF: T-hücre faktör; Lef: Lenfoid artırıcı faktör. Şekil 3. Sitoplazmik βeta-catenin seviyelerinin wingless yolağı ile ilişkisi: A-İnaktif durumda, B-Aktif durumda (5) 21

28 Tablo 3. Wingless yolağının kilit oyuncuları (5) Reseptörler: Low-density lipoprotein receptor-related protein 5/6: Reseptör aracılı endositoz ile ligandları bağlayabilme ve içeri alabilme yeteneğine sahip wingless sinyalizasyonuna aracı asıl reseptörler bunlardır. Frizzled protein ailesi: Bu hücre yüzeyi protein ailesi düşük-dansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 ya da 6 nın koreseptörü rolündedir. Kremen: Dickkopf-1 için bir reseptördür. Dickkopf-1 hem Kremen e hem de düşükdansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 ve de 6 ya bağlanmakta ve de kompleksler içeri alınmakta böylece düşük-dansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 ve de 6 reseptörlerini hücre yüzeyinden eksilterek Wingless sinyalizasyonunu inhibe etmektedir. Wingless sinyalizasyonuna aracı olan hücre içi proteinler: Disheveled: Wingless sinyalizasyonunun hücre içi transdüksiyonunda kilit bir proteindir. Aktive olduğunda β-catenin kompleksinin bir kilit üyesi olan Glukojensentazkinaz 3β nın inhibisyonuna yol açmaktadır. Net sonuç β-catenin aktivasyonudur. β-catenin degradasyon kompleksi: Bu kompleks glukojensentazkinaz 3β yı da içeren birçok proteinden oluşmaktadır. Lipoprotein reseptör-ilişkili protein/ Frizzled koreseptör aktivasyonu sonrasında iskelet proteini axin düşük-dansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 in sitoplazmik kuyruğu ile birleşmekte ve de degradasyon kompleksinin birçok komponentine bağlanarak bunu destabilize etmektedir. β-catenin degradasyon kompleksinin inhibisyonu sonuçta β-catenin sitoplazmik seviyelerinde bir artışa yol açmaktadır. İnhibitörler: Dickkopf proteinler : Bu ailenin bilinen 4 ailesi mevcuttur. Dickkopf-1,-2, -3 ve -4. Secreted frizzled-related protein: Bir wingless bağlayıcı bölge taşıyan sekrete proteinlerdir. Wingless proteinlerini bağlayabilme, böylece de Wingless/β-catenin yolağının aktivasyonunu kompetitif biçimde inhibe edebilme kapasitesine sahiptirler. Sclerostin: Düşük-dansiteli lipoprotein reseptör-ilişkili protein 5 bağlarlar ve böylece Wingless bağlanmasını engellerler. 22

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Prof.Dr. M.Pamir ATAGÜNDÜZ Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı 11 Nisan 2014 Ana Başlıklar

Detaylı

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu ANKİLOZAN SPONDİLİT TANIM Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu Nedeni belli olmayan, kronik gidişli, ilerleyici karakterde inflamatuvar bir hastalıktır.

Detaylı

Spondiloartropatiler. Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Spondiloartropatiler. Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Spondiloartropatiler Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Spondiloartropatiler Ankilozan Spondilit Reaktif Artrit (Reiter sendromu) Psoriatik Artrit Enteropatik Artrit Juvenil SpA Belirlenemeyen

Detaylı

JÜVENİL SPONDİLOARTROPATİLER. Özgür KASAPÇOPUR İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

JÜVENİL SPONDİLOARTROPATİLER. Özgür KASAPÇOPUR İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı JÜVENİL SPONDİLOARTROPATİLER Özgür KASAPÇOPUR İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Jüvenil spondiloartropatiler 16 yaş altındaki çocuklarda, özellikle

Detaylı

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER H. Direskeneli Marmara Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı İnflamasyon Doku Yanıtı (McInnes, Nature Clin Prac Rheumatol 2005; 31) RA da Sitokin Ağı (Firestein,

Detaylı

SİNOVİTLER. Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015

SİNOVİTLER. Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015 SİNOVİTLER Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015 Sinovyal Dokunun Non-tümöral ve Tümör-benzeri Lezyonları Non-tümöral Lezyonlar Reaktif Tümör-benzeri Lezyonlar

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Prof. Dr. Ahmet Gül İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Romatoid Artrit Kronik simetrik poliartrit q Eklemde İnflammasyon

Detaylı

Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011

Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011 Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011 Cell growth differentiation Inflamation Cytokine production Extracellular-regulated

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

PSORİASİSLİ HASTALARDA LOKOMOTOR SİSTEM TUTULUMU

PSORİASİSLİ HASTALARDA LOKOMOTOR SİSTEM TUTULUMU T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI PSORİASİSLİ HASTALARDA LOKOMOTOR SİSTEM TUTULUMU TEZ YÖNETİCİSİ Doç. Dr. Kemal NAS UZMANLIK TEZİ Dr. İbrahim YARDIMEDEN

Detaylı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Biyobelirteç Nedir? Normal biyolojik süreçler, patolojik süreçler

Detaylı

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Dr. Fatih Sarıtaş Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Romatoid Artrit Primer olarak eklemleri etkileyen,

Detaylı

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır?

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Çağlar Ruhi 1, Nilgün Sallakçı 2, Fevzi Ersoy 1, Olcay Yeğin 2, Gültekin

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

İNFLAMASYON ve KEMİK METABOLİZMASI

İNFLAMASYON ve KEMİK METABOLİZMASI İNFLAMASYON ve KEMİK METABOLİZMASI AR. GÖR. FUNDA TAMER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ BESLENME ve DİYETETİK BÖLÜMÜ Beslenme İlintili Hastalıklarda Metabolik ve Biyokimyasal Değişiklikler SUNUM PLANI Kemik-immün

Detaylı

YENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ

YENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ ROMATOLOJİDE KULLANILAN YENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR ESEN KASAPOĞLU GÜNAL İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ROMATOLOJİDE YENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ SENTETİK İLAÇLAR LEFLUNOMİD

Detaylı

www.pediatric-rheumathology.printo.it ÇOCUKLUK ÇAĞI SPONDİLOARTROPATİLERİ

www.pediatric-rheumathology.printo.it ÇOCUKLUK ÇAĞI SPONDİLOARTROPATİLERİ www.pediatric-rheumathology.printo.it ÇOCUKLUK ÇAĞI SPONDİLOARTROPATİLERİ Nedir? Çocukluk çağı spondiloartropatileri, özellikle alt taraf eklemlerin (artrit) ve tendon yapışma yerlerinin (entezit) iltihaplanması

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması RA AS FTR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Saha Araştırması Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon saha araştırması n=250

Detaylı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu Prof. Dr.Hidayet Sarı Tanım Özellikle omurgayı tutan ve ankiloza götüren kronik iltihabi sistemik romatizmal hastalıktır. Sakroiliak eklem iltihabı oluşturmak ana bulgusudur.

Detaylı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı SİTOKİNLER Sitokinler, hücreler arası iletişimi sağlayan ve hemen hemen tüm biyolojik proseslerde

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro CANDLE 2016 un türevi 1. CANDLE NEDİR 1.1 Nedir? Kronik Atipik Nötrofilik Dermatosiz, Lipodistrofi ve Yüksek ateş (CANDLE) sendromu nadir görülen genetik bir

Detaylı

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ)

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ) T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TIBBİ BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) MOLEKÜLER

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

ANKİLOZAN SPONDİLİT. Prof. Dr. Selim NALBANT

ANKİLOZAN SPONDİLİT. Prof. Dr. Selim NALBANT ANKİLOZAN SPONDİLİT Prof. Dr. Selim NALBANT SPONDİLİTLER: Ankilozan Spondilit (AS), Reaktif Artrit (Rea; Reiter Sendromu [RS]), Psöriatik Artrit (Psa), İnflammatuar Barsak Hastalığı (IBD), İdiopatik Sakroileit;

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ Çok hücreli organizmaların kompleks omurgalılara evrimi, hücreler birbirleriyle iletişim kuramasalardı mümkün olmazdı. Hücre-hücre Hücre-matriks etkileşimini

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Regülatör T hücreleri ve İnsan Hastalıkları

Regülatör T hücreleri ve İnsan Hastalıkları Regülatör T hücreleri ve İnsan Hastalıkları Haner Direskeneli Marmara Tıp Fakültesi İmmün-tolerans Adaptif immün yanıt etkili anti-bakteryal immünite ile antiself yanıtın dengede tutulmasına bağlıdır.

Detaylı

Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler

Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler 1 Prof. Dr. Pamir Atagündüz Marmara Üniversitesi Romatoloji Bilim Dalı 21 Nisan 2017 Genel Bilgiler Kronik, progressif, inflamatuar hastalık grubu Prevalans

Detaylı

Wnt/β-katenin Yolağı

Wnt/β-katenin Yolağı Wnt/β-katenin Yolağı Wnt/β-katenin Yolağı Memeli canlılarda oldukça korunmuş ve gelişim için oldukça önemli olan bir yolak7r. Drosophila da yapılan gene>k çalışmalar sırasında keşfedilmiş>r. Özellikle

Detaylı

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi Hücre içi mikropları yok etmekle görevli özelleşmiş immün mekanizmalar hücre aracılı immüniteyi oluştururlar. Hücresel immünitenin

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

H 1 FTR ve Romatoloji alanında temel konularda ve güncel gelişmeleri içeren bir seminer programı tıpta uzmanlık öğrencileri tarafından sunulur

H 1 FTR ve Romatoloji alanında temel konularda ve güncel gelişmeleri içeren bir seminer programı tıpta uzmanlık öğrencileri tarafından sunulur FTR 28 FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON Dr. Sevim ORKUN / 1 Dr. Işık KELEŞ /2 Dr. Gülümser AYDIN /3 Dr. Elem İNAL /4 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS FTR 7001 MAKALE SAATİ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ve

Detaylı

Artropatiler (M00-M25) Esas olarak periferik (ekstremiteler) eklemleri tutan bozukluklar

Artropatiler (M00-M25) Esas olarak periferik (ekstremiteler) eklemleri tutan bozukluklar Artropatiler (M00-M25) Esas olarak periferik (ekstremiteler) eklemleri tutan bozukluklar Enfeksiyöz artropatiler (M00-M03) Not: Bu bölüm mikrobiyolojik ajanlara bağlı artropatileri kapsar. Ayırım etiyolojide

Detaylı

Ders Yılı Dönem-V Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Staj Programı

Ders Yılı Dönem-V Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Staj Programı 2018 2019 Ders Yılı Dönem-V Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Staj Programı DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM 5 FİZİKSEL TIP ve REHABİLİTASYON STAJI EĞİTİM PROGRAMI Stajın adı Stajın süresi Öğretim yeri

Detaylı

Artritli Hastalara Yaklaşım

Artritli Hastalara Yaklaşım Artritli Hastalara Yaklaşım Murat TURGAY 53 Kas iskelet sistemi yakınmaları ile gelen bir hastada, anemnez ve fizik muayene bulguları tanıya yaklaşımda en önemli yapı taşlarını oluşturur. Bazen laboratuvar

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Aslı ÇAKIR 1, Özgür EKİNCİ 2, İpek IŞIK GÖNÜL 2, Bülent ÇETİN 3, Mustafa BENEKLİ 3, Ömer ULUOĞLU 2 1 Çorlu Devlet Hastanesi

Detaylı

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU Abdullah Özkök¹, Esin Aktaş², Akar Yılmaz 3, Ayşegül Telci 4, Hüseyin Oflaz 3, Günnur Deniz², Alaattin

Detaylı

Erken Dönem Kalça Osteoartritinde Tanım ve Etiyoloji. Dr. Çağatay Uluçay Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

Erken Dönem Kalça Osteoartritinde Tanım ve Etiyoloji. Dr. Çağatay Uluçay Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Erken Dönem Kalça Osteoartritinde Tanım ve Etiyoloji Dr. Çağatay Uluçay Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalça Osteoartriti Tanım OA hastalığı hem mekanik hem de biyolojik olayların sonucu gelişen eklem

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri ANTİNÜKLEER ANTİKOR Kısaltmalar: ANA, FANA. Kullanım amacı: Sistemik romatizmal hastalık yani otoimmun kollajen doku hastalığı olasılığının değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir tarama testidir. Genel

Detaylı

RANK-RANKL KEMİK YIKIMI VE ÖNLENMESİ

RANK-RANKL KEMİK YIKIMI VE ÖNLENMESİ RANK-RANKL KEMİK YIKIMI VE ÖNLENMESİ Dr. Aşkın ATEŞ Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Reseptör Aktivatör Nükleer Faktör Kappa B (RANK) TNF reseptör r süper s ailesinin bir üyesidir. İntrasellülerler

Detaylı

İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE YENİ MOLEKÜLLER. Dr.Hülya Över Hamzaoğlu Acıbadem Fulya Hastanesi Crohn ve Kolit Merkezi

İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE YENİ MOLEKÜLLER. Dr.Hülya Över Hamzaoğlu Acıbadem Fulya Hastanesi Crohn ve Kolit Merkezi İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE YENİ MOLEKÜLLER Dr.Hülya Över Hamzaoğlu Acıbadem Fulya Hastanesi Crohn ve Kolit Merkezi İBH da temel immunopatogenez İBH da temel immunopatogenez Mucosa

Detaylı

JAK STAT Sinyal Yolağı

JAK STAT Sinyal Yolağı The Janus kinase/signal transducers and ac4vators of transcrip4on (JAK/STAT) JAK/STAT sinyal yolu sitokinler tara>ndan ak4fleş4rilir. ü Hücre farklılaşması ü Hücre çoğalması ü Hücre göçü ü Apoptoz gibi

Detaylı

Prolidaz; Önemi ve güncel yaklaşımlar

Prolidaz; Önemi ve güncel yaklaşımlar Prolidaz; Önemi ve güncel yaklaşımlar Dr. Ahmet Çelik Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı 1. Kahramanmaraş Biyokimya Günleri 7-9 Kasım 2013 Kahramanmaraş Başlıklar Tarihçe,Tanım

Detaylı

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler Prof.Dr. Adnan Aydıner İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü İstanbul William, WN et al. Nature Reviews, 2009 a Güncel Hedef Tedaviler EGFR İnhibitörleri EGFR: transmembran

Detaylı

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar

Detaylı

HORMONLAR VE ETKİ MEKANİZMALARI

HORMONLAR VE ETKİ MEKANİZMALARI HORMONLAR VE ETKİ MEKANİZMALARI Receptörler İntrasellüler hidrofobik(llipofilik)ligandlara baglananlar Nükleer hormon reseptörleri Guanylate siklaz(nitrikoksid receptor) Hücre yüzey hidrofilik ligandlara

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI Üveit nedir? Üveit atağı nedir? Gözün iris (gözün renkli kısmı), siliyer

Detaylı

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Doç. Dr. Meral Yüksel Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı meralyuksel@gmail.com

Detaylı

Kanser Tedavisi: Günümüz

Kanser Tedavisi: Günümüz KANSER TEDAVİSİNDE MOLEKÜLER HEDEFLER Doç. Dr. Işık G. YULUĞ Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü yulug@fen.bilkent.edu.tr Kanser Tedavisi: Günümüz Geleneksel sitotoksik ilaçlar ve

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

Savunma Sistemi: İmmün Yanıt

Savunma Sistemi: İmmün Yanıt Savunma Sistemi: İmmün Yanıt Etkeni ilk karşılayan: Doğal Bağışıklık İkinci aşamada : Özgül bağışıklık Nature Rev Immunol 2004;4:841 ANTİMİKROBİK PEPTİDLER - Defensinler - Katelisidinler - Eozinofil kökenli

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Ankilozan Spondilit ve Diğer Seronegatif Spondilartropatiler

Ankilozan Spondilit ve Diğer Seronegatif Spondilartropatiler Spondilartropatiler Ankilozan Spondilit ve Diğer Seronegatif Spondilartropatiler Doç.Dr. Ümit Dündar Kocatepe Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD Spondilartropatiler (SpA) ortak genetik, epidemiolojik,

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında

Detaylı

Birey ve Toplum Gözüyle Romatoid

Birey ve Toplum Gözüyle Romatoid Birey ve Toplum Gözüyle Romatoid Artrit ve Ankilozan Spondilit Prof Dr Salih PAY GATA Romatoloji BD Tüm Dünyada Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları En Sık Görülen Hastalıklardan Biridir Avrupa da 100 milyon

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

BEL AĞRISINA YAKLAŞIM. Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı

BEL AĞRISINA YAKLAŞIM. Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı BEL AĞRISINA YAKLAŞIM Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı BEL AĞRISI Semptom Herhangi bir hastalığa özgü değildir Her zaman hastalık belirtisi değildir Acil servise

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar

Detaylı

Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Fatih Mehmet Azık Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Yara iyileşmesi Üst düzey organize edilmiş bir kaskad Hemostaz, inflamasyon, proliferasyon ve remodeling Hasarlı dokunun normal mimarisini

Detaylı

SPONDİLARTROPATİLER. Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı

SPONDİLARTROPATİLER. Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı SPONDİLARTROPATİLER Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı SERONEGATİF SPONDİLARTROPATİLER Reaktif Artrit IBD İlişkili Artrit Ankilozan Spondilit Psöriatik Artrit Undifferansiye

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

PODOSİT HÜCRE MODELİNDE PROTEİNÜRİDE, SLİT DİYAFRAM PROTEİNLERİ GENLERİNİN EKSPRESYONU VE FARMAKOLOJİK MODÜLASYONU

PODOSİT HÜCRE MODELİNDE PROTEİNÜRİDE, SLİT DİYAFRAM PROTEİNLERİ GENLERİNİN EKSPRESYONU VE FARMAKOLOJİK MODÜLASYONU PODOSİT HÜCRE MODELİNDE PROTEİNÜRİDE, SLİT DİYAFRAM PROTEİNLERİ GENLERİNİN EKSPRESYONU VE FARMAKOLOJİK MODÜLASYONU Mesude Angın 1, Ender Hür 1, Çiğdem Dinçkal 1, Cenk Gökalp 1, Afig Berdeli 1, Soner Duman

Detaylı

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI Dr. Dilek TORUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13-17 Kasım 2013 30. Ulusal Nefroloji Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon

Detaylı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Total Kalça Protezi Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Koksartroz Primer Önceden geçirildiği bilinen bir hastalık yok Genelde yaşlanmaya bağlı Eklemde

Detaylı

Henoch-Schöenlein Purpurası

Henoch-Schöenlein Purpurası www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Henoch-Schöenlein Purpurası 2016 un türevi 1. HENOCH-SCHÖENLEİN PURPURASI NEDİR? 1.1 Nedir? Henoch-Shöenlein purpurası (HSP), küçük kan damarlarının (kapilerlerin)

Detaylı

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ Seçici gen ifadesi embriyonun gelişmesini sağlayan 4 temel işlevi denetler: 1. Hücre çoğalması 2. Hücre farklılaşması 3. Hücre etkileşimleri 4. Hücre hareketi HÜCRE

Detaylı

Oxford Çocuk ve Ergen Romatoloji Merkezi

Oxford Çocuk ve Ergen Romatoloji Merkezi Oxford Çocuk ve Ergen Romatoloji Merkezi Enbrel ve Diğer Anti- TNF Tedaviler Artrit veya diğer enflamatif hastalıkların tedavisinde Methotrexate benzeri ilaç kullanılmasına karar vermek oldukça zordur.

Detaylı

Ankilozan Spondilit. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Ankilozan Spondilit. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Ankilozan Spondilit Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. 1 Spondiloartropatiler Ankilozan Spondilit Reaktif Artrit (Reiter sendromu) Psoriatik Artrit.. Ankilozan Spondilit Ankiloz (füzyon)

Detaylı

GLOBİN GEN REGÜLASYONU

GLOBİN GEN REGÜLASYONU GLOBİN GEN REGÜLASYONU GLOBİN GENLERİN REGÜLASYONU Her bir globin genin dokuya ve gelişime spesifik ekspressiyonu regülatör dizilimdeki transkripsiyon faktörlerinin etkisi ile sağlanmaktadır. Globin

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Nefroloji Bilim Dalı

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Neslihan Çiçek, Harika Alpay, İbrahim Gökce, Serçin Güven, Ali Yaman Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Nefroloji Bilim Dalı 9. Ulusal Çocuk Nefroloji Kongresi, 24-27 Kasım 2016, Antalya Giriş Çocuklarda

Detaylı

TÜMÖR ANJiYOGENEZİ TUMOR ANGIOGENESIS. Reha Aydın. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

TÜMÖR ANJiYOGENEZİ TUMOR ANGIOGENESIS. Reha Aydın. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi TÜMÖR ANJiYOGENEZİ TUMOR ANGIOGENESIS Reha Aydın İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi TÜMÖR ANJiYOGENEZİ TUMOR ANGIOGENESIS Reha Aydın, İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Türkçe

Detaylı