Aldatıcı Vefâsız Dünya Vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı davranmadı.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Aldatıcı Vefâsız Dünya Vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı davranmadı."

Transkript

1 Dergisi Hediyesi... AYLIK İLİM KÜLTÜR VE EDEBİYAT DERGİSİ YIL: 20 SAYI: 159 OCAK 2014 Fiyatı: 8 TL Antep Şahinleşen Kaderdir! Bir zeytin bereketiyle kendini bulan şehirdir Gaziantep... Aldatıcı Vefâsız Dünya Vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı davranmadı

2

3 başyazı Sebahaddin ATEŞ Gazi Şehir: Antep Gaziantep; Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük, Türkiye nin ise 6. büyük kentidir. Nüfusu, ekonomik potansiyeli ve büyükşehir statüsü ile bir metropol görünümündedir. Anadolu nun ilk yerleşim alanlarından birisi olan ilimiz değişik dönemlere ait eserleri günümüze kadar taşımıştır. İlk uygarlıkların doğduğu Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu, güneyden ve Akdeniz den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, tarihî İpek Yolu nun buradan geçmesi uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiş olup, ayrıca her dönemde kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur. Selçuklular, Memluklular ve Osmanlılar dönemlerinde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapılmış olan kent aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de ilerlemiştir. Günümüzde dahi bu han ve hamamlar işlevliğini korumakta, ticaretin ve özellikle de eşine rastlanmayan zengin el sanatlarının yaşatıldığı yerler olarak faaliyetini sürdürmektedir. Birinci Dünya Savaşı ndan sonra İngilizler ve Fransızlar tarafından işgal edilen Gaziantep ve yöresi, akıllara durgunluk veren savunması ve eşsiz kahramanlığı ile bütün dünyada hayranlık uyandırmıştır. T.B.M.M. Antep e bu başarısından dolayı 8 Şubat 1921 tarihinde Gazi lik unvanı vermiştir. Coğrafî yönden GAP ın giriş kapısı, sanayisi ve ticarî hacmi ile GAP ın merkezi olan Gaziantep, ekonomik yönden çevresindeki birçok ili etkisi altında tutmaktadır. Dörtte biri tarıma elverişli ovalardan oluşan ve bir bölümü Fırat Nehrinin sularıyla sulanan Gaziantep; Antepfıstığı, zeytin, pamuk, üzüm, kırmızıbiber keten gibi ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri ve mercimek, buğday ve arpa gibi hububat ürünleriyle zengin bir tarım yöresidir. Ayrıca; Gaziantep Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin tüm ürünlerinin işlendiği, iç ve dış pazara sunulduğu bir sanayi ve ticaret merkezidir. Tüm dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan, seneler boyunca geleneklerinin ve yöresel özel damak lezzetinin zenginliğini koruyan Gaziantep Mutfağı, Gaziantep Turizmi nde önemli bir yere sahiptir. Tarihî Gaziantep camileri, Antep kentinin siluetine sağladıkları görsel katkı ve fonksiyonlarına bağlı olarak yerine getirdikleri sosyal katkının yanı sıra kent içindeki konumları ve yapım tarihleri ile bağlantılı olarak kentin gelişiminin izlenmesine olanak sağlayan belgesel nitelikleriyle de kentin vazgeçilmez mimarî değerleridirler. Hemen hemen hepsinin yapımında kesme taş kullanılan tarihî Gaziantep camileri, plan ve süsleme bakımından birbirinden farklıdır. Gaziantep Kalesi, Belkıs (Zeugma); Rumkale, Tilbaşar Kalesi, Karkamış Harabeleri; Sakçagözü Antik Kenti; İslahiye ilçesi civarındaki Tilmen Höyüğü; Zincirli Höyük ve Esenbek Harabeleri, tarihî hanları, camileri ile Debbağhane Köprüsü, Gaziantep te gezilip görülecek tarihî yerlerin başında gelir. Gaziantepli okurlarımız başta olmak üzere bütün gönül dostlarımıza selam ile A Ghazi (Veteran) Province: Antep Gaziantep is the largest city of the Southestern Anatolian Region and the sixth largest city of Turkey. With its population, financial potential and the status of being a metropolitan, it is like a metropolis. There built lots of mosques, madrasahs, inns (hostelry), public baths (hammam) in the era of the Seljukians, Mamelukes and Ottomans. The city has also improved in production, trade and handicrafts. These buildings still exist today and they also maintain their function as the places where tha trade and the unique and rich handicrafts are seen. Gaziantep cuisine, which has protected its traditions and special local taste for years and has a privileged place among all the cuisines in the world, also has a special place in Gaziantep Tourism. Our best regards for our readers from Gaziantep and to the all. somuncubaba 1

4 künye içindekiler Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı nın Yayın Organıdır. TASAVVUFTA RİYAZET UYGULAMASI Kadir ÖZKÖSE Kurucusu A. Şemsettin ATEŞ Yapım 22 Tasavvuf tecrübî, uygulamaya dayalı ve denetimi gerektiren bir disiplindir. Riyâzetten gâye kuru kuruya birtakım katı ve sert uygulamaların gerçekleşmesi değildir... Yaygın Süreli - ISSN: Yıl: 20 Sayı: 159 Ocak 2014 Basım Tarihi: 01 Ocak 2014 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sebahaddin ATEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü M. Hulusi ERDEMİR Yayın Editörleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet TAŞTEMİR Musa TEKTAŞ Yönetim Yeri-Basım-Yayım-Pazarlama VİSAN İktisadi İşletmesi Zaviye Mahallesi Hacı Hulûsi Efendi Caddesi No: , Darende / MALATYA Tel: (0422) Faks: (0422) bilgi@somuncubaba.net /SomuncuBabaDergisi Genel Sanat Yönetmeni Serkan ÖZTÜRK Sanat Yönetmeni Cihat ÖZÖNAL Dağıtım Kültür Dergi Dağıtım Baskı ve Üretim Ege Basım Matbaa ve Reklam Sanatları Ltd. Şti. Esatpaşa Mahallesi Ziyapaşa Caddesi No: 4 Ataşehir/iSTANBUL Tel: Somuncu Baba Dergisi nin içeriğinde bulunan yazılar ile ilgili çıkabilecek olan hatalı bilgilerden dolayı dergi herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına ilanların sorumluluğu ise reklam verenlere aittir. Dergimizde bulunan yazıların, fotoğrafların ve görsellerin kullanılması ve kopyalanması yasaktır. Somuncu Baba Dergisi nin bütün telif hakları VİSAN İktisadi İşletmesi ne aittir. İLMİHALİN HİKMET BOYUTU 10 Ali AKPINAR Biz bu yazı serimizde, ilmihâl kitaplarımızda işlenen ve Müslümanlar olarak hepimizi ilgilendiren temel konuları hikmet boyutuyla ele... ALDATICI VEFÂSIZ DÜNYA 26 Musa TEKTAŞ Bu fânî âlem kimseye vefa göstermemiştir, sen de vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı Resul KESENCELİ SULTAN III. OSMAN VE İSTANBUL DA TABİİ AFETLER Sultan III. Osman, fakirlere, düşkünlere çok acıyıp, onlara karşı daima cömert ve şefkatli davranırdı. Tebdil-i kıyafetle İstanbul da... Yayın Kurulu Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Prof. Dr. Ali YILMAZ Prof. Dr. Sebahat DENİZ Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN Prof. Dr. Ali AKPINAR Danışma Kurulu Prof. Dr. Mehmet AKKUŞ Prof. Dr. Sinan YALÇIN Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE Prof. Dr. Mahmut YEŞİL ÇOCUK YETİŞTİRMEDE DÖRT BOYUTLU YAKLAŞIM SİSTEMİ Mehmet KÖROĞLU Anne babalar, çocuklarını fedakârca geleceğe hazırlama gayreti içindedirler. Ancak bu SOSYAL BAKIM HİZMETLERİNDE HOŞGÖRÜ Ali SEYYAR Ortaçağda özellikle kimsesiz bakıma muhtaç hasta, yaşlı ve engelliler İslâm coğrafyasında bimaristanlarda Kurum Abone : 140 Yurtdışı 1 Yıllık Abone : 72 EURO Posta Çeki (Darende Postanesi) : Ziraat Bankası : TR Vakıf Bank: TR Bankasya: TR Akbank: TR Teb : TR Gönderilerin abone adına yatırılmasından sonra lütfen arayınız. ABONE İLETİŞİM HATTI (0422) Hasret ve Ayrılık Acısı 6 Dost Dost unu Anar Böyle!... 9 Antep Şahinleşen Kaderdir! 14 El-Mütekebbir 18 Agâh Ol! 21 Kamu Malı ve Vakıf Malından Yararlanma 32 Pirin Huzurunda 40 En Güzel Kıssadan İbretlik Dersler 46 Gül Diyarının Siyah İncisi Bilâl e 51 Antep Savunmasından Olağanüstü Sahneler 52 Adı Aşk 57 Kendi Hayatını Yaşayamamak 58 Çocuk Yetiştirmede Dört Boyutlu Yaklaşım Sistemi 62 Kadim Bir Hüznü Yudumlamak 66 Şiir ve Şehir 68 Değerler Eğitimi ve Karakterli Gençlik 70 Hayatın Akışı 73 Gururlanma İnsanoğlu 74 Gaziantep Velîleri 76 Sahabenin Varlıkla İmtihanı 78 Çocuğum Üniversite Bitirdi Ama Neden Konuşamıyor? 80 Tuna Güzellemesi 83 Siyatik 84 Şifalı Bitkiler Biberiye 86 Gönülden İkramlar Sebzeli Etli Fırın Pilavı 87

5 Âsârına dil bağlamadan etmedi zâhir Ol dürr-i yetîmin demini der yem-i sohbet Her varı fedâ eylemeden kılmadı bâhir Feyz-i nazarın tâlibine her dem-i sohbet Her bir edebin mektebidir gir taleb eyle Ger âkıl isen âdem eder âdemi sohbet Ashâb-ı Nebî işlediler bu işi akdem Bilsen ne şerefdir şeref-i akdem-i sohbet Ma nâda ne var cânı fedâ etme denir mi Bir demdeki cân bahş ede câm-ı Cem-i sohbet Mâliş-geh-i esrârına tut gûş-ı yakîni Bin türlü ayıkdan yeğ olur sersem-i sohbet Peymânesi Kevser yeridir ravza-i Cennet Ol niyyet ile girsen olup mahrem-i sohbet Bîgânelik etme oturup bezm-i safâda Allâh dan utan sen de olup hem-dem-i sohbet Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) Bir dem ne olur gayrıyı terk et de ana uy Cân mülk-i Süleymân a ola hâtem-i sohbet Bir yokluk ile girsen erer varlığı Hakk ın Her şey yok olup zâhir olur a zam-ı sohbet Cân zevkine yet nefsi bırak tâlib-i Hakk ol Her derdine dermânın ola merhem-i sohbet Yâ Rabb n ola Hulûsî-i bî-çâre vü âvâre zelîli Hâk-i der-i dergâhın ede ekrem-i sohbet

6 HULÛSİ KALB DEN / Hüseyin ALPSOY Hasret ve Ayrılık Acısı Âşık asıl vatanından ayrı gurbete düştüğü günden beri sevgiliye kavuşamamanın ızdırabını çekmektedir. Ancak bu mümkün değildir. Bir önceki beyitte ifade edildiği gibi âşıkların kaderine belâ çekmek düşmüştür. Âşıklar ayrılık derdinden dolayı kanlı göz yaşı dökmektedir. Tasavvufun gâyelerinden biride, insanın Elest bezmi nde Rabbiyle beraber olduğu vuslat iklîmine dönme husûsundaki arzu, arayış, temâyül ve istîdâdını zikirle tekâmül ettirerek şuuraltından şuur üstüne çıkarmaktır. Mutasavvıflar dünyaya gelişi asıl olan bütünden kopuş olarak ele almışlar ve asıl ait olmak istedikleri yere gitmek istemişlerdir. Bu nedenle meselenin özünü kavrayanlar için ölüm perde arkasından bir müjdeli haber olmuştur. Onlar için ölüm insanın vatan-ı aslîsine dönüştür. Mevlânâ Hazretlerinin vefat yıl dönümünün Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) ismiyle anılması bize büyük zatların ölümü nasıl anlamlandırdıkları hakkında fikir vermektedir. Hulûsi Efendi (k.s.) gazelin ilk beytinden son beytine kadar aslî vatanından ayrı düşen aşığın durumunu anlatmaktadır. Ele alacağımız gazelin hikâyesi, tıpkı Mesnevî nin girişinde Mevlânâ nın anlattığı ney in hikâyesi gibidir. Ve bütün beyitlerin özünde vatan-ı aslîsinden ayrı düşmüş aşığın inlemeleri duyulmaktadır. Ey yârânlar kılın duâ düşdüm ben yârımdan cüdâ Kavuşdursun bizi Hudâ vâ hasretâ vâ firkatâ (Eyvah hasrete, eyvah ayrılığa ki, ey yârânlar dua edin yârimden ayrı düştüm; Hüdâ bizi kavuştursun.) Âşık sevgilisinden ayrı düştüğü için bütün ömrünü âh ile feryād ile geçirmektedir. Allah, elest meclisinde verdikleri sözün sadâkatini ölçmek için, onları cennetten çıkartıp imtihan yeri olan dünyaya göndermiştir. Böylece âşıklar ayrılık belâsına tutulmuşlar ve tâ ezelden ayrılığın derdine dûçâr olmuşlardır. Bütün ahlar ve feryatlar işte bu ayrılık elemindendir. Girişte de ifade ettiğimiz gibi gerçek aşkı Allah aşkı olarak bilen kişi ise bütün ömrünü bu ayrılık ateşinde yanarak geçimektedir. Kavuşma ise ancak mahşere kalmıştır. Hulûsi Efendi (k.s.) dostlarından bu kavuşma için dua beklemektedir. Çıkdım vatandan gurbete düşdüm belâ-yı mihnete Dayanılmaz bu hasrete vâ hasretâ vâ firkatâ (Eyvah hasrete, eyvah ayrılığa ki, vatanımdan çıkıp mihnet belâsıyla dolu gurbete düştüm. Bu hasrete dayanılmaz.) Gurbette Çile Çekmek Dünya dert ve mihnet yeridir. Ücret ve rahat ise âhirette ve cennettedir. Âşıklar ise gerçek vatanlarından çıkarılmış gurbette çile çekmektedirler. Ve belâ cevabıyla sırtlarına kulluk gibi ağır bir yük almışlardır. Belâ yükünü çekmeye Allah ın kendilerine, Elestü bi Rabbiküm diye sormasıyla başlanmıştır. Ve âşıklar Belâ diyerek aşkın belâsına düşmüşler ve bu belâ onların alın yazısı olmuştur. Görüldüğü gibi şâirler bu ifâdeye, tevriye sanatıyla bambaşka bir anlam kazandırmışlardır. Belâ kelimesini hem evet, hem de belâ, sıkıntı anlamında kullanmışlardır. Vasl ile gülmedi yüzüm hasretle kan ağlar gözüm Derd ile mahvoldu özüm vâ hasretâ vâ firkatâ (Yazık hasrete, yazık ayrılaığa ki, kavuşma ile yüzüm gülmedi, hasretten gözlerim kan ağlar, özüm dert çekmekten mahvoldu.) Âşık asıl vatanından ayrı gurbete düştüğü günden beri sevgiliye kavuşamamanın ızdırabını çekmektedir. Ancak bu mümkün değildir. Bir önceki beyitte ifade edildiği gibi âşıkların kaderine belâ çekmek düşmüştür. Âşıklar ayrılık derdinden dolayı kanlı göz yaşı dökmektedir. Bu ifade ağlamanın sürekliliğini ve fazlalığını ifade etmektedir. Düşdüm sivânın dâmına eremedim encâmına Dostun visâl-i kâmına vâ hasretâ vâ firkatâ (Yazık hasrete, yazık ayrılığa ki, gayrın tuzağına düştüm, dosta kavuşma arzusunun nihayetine eremedim.) Nefsin Tezkiyesi İçin Sivâ kelimesi sözlüklerde, ayrı-gayrı anlamına gelmektedir. Ancak burada söylenmek istenen anlam mâsivâdır. Mâsiva ise en öz manasıyla, Allah dan gayrı herşey dir. Ehlullâh mâsivâyı, kul ile Allah ın arasına giren herşey olarak kabul etmişlerdir. Hulusi Efendi Hazretleri bu beyitte böyle bir tuzağa düşüldüğünü 6 OCAK 2014 somuncubaba 7

7 Dost Dost unu Anar Böyle!... Gönül hoş bak ikbâlime; İçim, dışım yanar böyle!.. Yer, gök ağlar ahvâlime; Gün eğilmiş, kanar böyle!.. Cehlim artar öz doldukça; Dil incelir hâl oldukça!.. Bu garip kul, yol aldıkça, Eyyûb gibi yunar böyle!.. ifade etmiştir. Ancak büyük zâtların tevâzu ve mahviyet eksenli bu ifadelerini yanlış anlamamakla birlikte, nihâyetinde herkesin insan olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. Ancak büyük zatların bu türlü ifâdeleri nefsin tezkiyesi şeklinde yorumlanmaktadır. Bir hadiste, Nefsini tanıyan Rabbini tanır. buyrulmuştur. Eğer nefsin fenâlığı ve kötülüğü baştan bilinip kabul edilirse insan yanlışa düşmekten kendini kurtarabilir. Özle Hulûsî yârını terk eyleyip ağyârını Bulmaz isen dil-dârını vâ hasretâ vâ fırkatâ (Hulûsi! Yârini özleyip ağyârı terkederek, o gönlü hükmü altında tutan sevgiliyi bulamaz ise, hasrete de ayrılığa da yazıklar olsun.) Son beyitin yazık ifadesi şarta bağlanmıştır. Hulûsi Efendi (k.s.) yukarıdaki özlem ve hasretini ifade ettikten ve sevgiliye kavuşma arzusunu dile getirdikten sonra, Eğer bunlara rağmen sevgiliye kavuşamazsan hasret ve ayrılığa yazıklar olsun. demektedir. Şiirin tamamında girişte de ifade ettiğimiz gibi yoğun bir vatan hasreti ve özlemi hissedilmetedir. İsterseniz yazımızı Hulûsi Efendi den asırlar önce yaşamış ve bu ayrılığı kamışlıktan koparılmış ney in hikâyesine benzetmiş olan Mevlânâ Celâlettin Rûmî nin sözleriyle bitirelim. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned (Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.) Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merdü zennâlîdeend (Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.) Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk (İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.) Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş (Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.) Her nefese sensin tanık; Seni bildim ahde sâdık!.. Yüzüm var mı Dost a layık? Nefsim nefsi kınar böyle!.. Rabbimdendir her irşâdım; Bir aşk dokur istidâdım!.. Arş ı yakar bu feryâdım; Hasret nasıl diner böyle?. Gel secdeye koy başını; Bir ömre dök gözyaşını!.. At bu hicret telaşını; Mevlâ m kulu sınar böyle!.. Garip canım O nsuz değil; Tut vademiz sonsuz değil!.. Her nefesim olsun kefil; Dost Dost unu anar böyle!.. Rıfat ARAZ 8 OCAK 2014 somuncubaba 9

8 İLİM VE HAYAT / Ali AKPINAR* İlmihalin Hikmet Boyutu Biz bu yazı serimizde, ilmihâl kitaplarımızda işlenen ve Müslümanlar olarak hepimizi ilgilendiren temel konuları hikmet boyutuyla ele alıp sunmaya gayret edeceğiz. Amacımız daha şuurlu, daha bilinçli ibadetlerin adamı olmaktır. İlmihâl, kişinin içerisinde bulunduğu halin ilmi demektir. Kişinin içerisinde bulunduğu hâlin ilmini bilmek farz-ı ayındır. Yani her Müslüman hangi konumda bulunuyorsa, içerisinde bulunduğu konumla ilgili dinî bilgileri bilmelidir. Sözgelimi ticarî hayatla meşgul olan bir kimse, ticaretle ilgili dinin hükümlerini, alış verişte neyin helal, neyin haram olduğunu bilmek zorundadır. Tıpkı ticaretin yapıldığı yer yahut yerlerde yasalara uygun olarak nasıl yapılacağını bilmesi, yasal bir zaruretse; konu ile ilgili dinî hükümlerini de aynı şekilde bilmesi dinî bir zorunluluktur. Bunun için İslâm ın ilk emri Oku olarak gelmiştir. Buna göre mü min, önce neye nasıl inanacağını okuyup öğrenmeli, sonra inanmalıdır. Önce hangi ibadeti, ne şekilde ve niçin yapacağını bilmeli ve ona göre ibadetini yapmalıdır. Diğer konularda da durum böyledir. Her Müslüman, iman ve ibadet konusunda müşterek bir takım sorumlulukları yerine getirmekle yükümlü olduğu için bu konularla ilgili bilgileri de bilmesi her Müslümana farzdır. Nitekim bir hadiste, İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır. buyurularak bu konuya işaret edilmiştir. Buna göre zekât, hac, kurban gibi maddî alanlarla ilgili dinin hükümlerini öncelikle zengin Müslümanların bilmesi farzdır. Ancak, bu ibadetlerden faydalanma söz konusu olduğunda fakir Müslümanların da bu konularla ilgili kendilerini ilgilendiren hükümleri bilmeleri farzdır. İlk dönemlerde İslâmî ilimler birbirinin içerisinde idi. Ayrışma sonraları olmuştur. Şöyle ki, hadis, fıkıh, tefsir, zühd gibi ilimler birbirleriyle iç içe idi. Zira bu ilimlerin her Müslümanı ilgilendiren tarafları vardı. Daha sonra insanların seviyeleri, dine ilgileri, meşgale alanları farklılaşınca, bu ilimlerin sınırları genişleyince ilimler arasında ayrışma oldu. Ancak sonuç böyle de olsa bu dinî ilimlerin birini merkeze alıp diğerlerini dışlama, diğerlerinden bütünüyle kopma anlamına gelmemelidir. Ne var ki çoğu zaman ilimler ayrışmış, onlarla ilgilenen ilim adamları da kendi alanlarının dışındaki ilimlerden uzak kalmaya başlamışlardır. Sözgelimi ilmihâl kitaplarımızın çoğu, ele aldıkları konuların fıkhî hükümlerini tüm ayrıntılarıyla açıklarken, o hükümlerin hikmetini, ruhunu mesela tasavvuf ilmine bırakmışlardır. Yine açıkladıkları hükümlerin temel dayanakları olan ayet ve hadisleri genellikle tefsir ve hadis kitaplarına bırakmışlardır. Tabi ki bunları kısmen de olsa birlikte zikreden ilmihâl kitaplarımız da vardır. Hikmet Hâl İle Yaşanır Bir yaklaşıma göre de hükümlerin hikmetleri, ruhu sözle anlatılmaz, hal ile yaşanır yaklaşımıyla bunlar zikredilmemiştir. Oysa sözle anlatılmayan bu yönler, zamanla yaşanılmaz hale gelmiş; artık insanlar ilmihâl kitaplarından öğrendikleri bilgilerle ibadetlerin şeklî yönlerini yerine getirirken, onların ruhî yönlerini ihmal eder olmuşlardır. Hâlbuki ruh ve beden, mana ve madde gibi, ruh ve şekil de bir bütünün birbirini tamamlayan parçalarıdır. Biri olmazsa diğeri eksik kalacaktır. Bu yüzden ibadetler işlenirken, onların manevî yönleri, hikmet boyutu üzerinde de durulmalı, bu konuda İslâm büyüklerinin hayatından yaşanmış/yaşanabilen canlı örnekler anlatılmalıdır. İşte bu tespitlerden yola çıkarak biz bu yazı serimizde, ilmihâl kitaplarımızda işlenen ve Müslümanlar olarak hepimizi ilgilendiren temel konuları hikmet boyutuyla ele alıp sunmaya gayret edeceğiz. Amacımız daha şuurlu, daha bilinçli ibadetlerin adamı olmaktır. Hikmet Boyutuyla Taharet/Abdest-Gusül-Teyemmüm Fıkıh kitaplarımız hikmeti, Bir mesele hakkında şerî hükmün dünya ve ahirette amaçlanan hedefi, hikmeti, maddî ve manevî, ferdî ve ictimaî kazanımı. 1 diye tanımlarlar. Dinî ilimlere ait çoğu kitabımız, iman konusuyla söze başlar. Elbette iman önemlidir ve her şeyden öncedir. Çünkü imandır, amellere değer kazandıran ve onları ibadet boyutuna çıkaran. İmansız yapılan sözgelimi namaz, münafıkça 10 OCAK 2014 somuncubaba 11

9 hareketten öteye geçmez. İmansız tutulan oruç, açlık grevinden başka bir şey değildir. İmansız yapılan yardım, insancıl bir verişten ibarettir. İmansız yapılan savaş, sonucunda şehidlik ve gazilik kazanımı olmayan bir mücadeledir. Onun için iman önemli ve öncedir. Şunu da belirtmeliyiz ki, İslâm ın bizden istediği bilinçli bir imandır. Zira mü minlerin bilinç seviyesi arttıkça iman gücü de artacaktır. Bilinç seviyesi düşük olan iman, her zaman yok olmaya mahkûm cılız bir imandır. Bu yüzden pek çok ayet, Kâinat kitabının ve Kur ân ın ayetlerine dikkat çeker, bu ayetleri okuyup üzerinde düşünmenin imanı artıracağına, kuvvetlendireceğine vurgu yapar. İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, O nun ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler. 2 De ki; Kur an a ister inanın, işten inanmayın, O ndan önceki bilginlere o okunduğu zaman, yüzleri üzerine secdeye varırlar ve Rabbimiz münezzehtir. Rabbimizin sözü şüphesiz yerine gelecektir, derler. Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar; bu, onların gönüllerindeki sammiyeti/huşu u artırır. 3 Gönül Huzuru İçin Manevî Temizlik Gönül dünyasının şirk-küfür-nifak kirlerinden arındırılması demek olan iman yani kalp temizliğinden hemen sonra ilmihâl kitaplarımız, taharet konusuyla söze başlar. İslâm ın temeli olan namaz ibadetinin öncelikli ilk iki şartı hadesten taharet ve necasetten taharettir. Bunlardan ilki, büyük küçük abdestsizlik halinden temizlenmek; ikincisi ise beden, elbise ve namaz kılınacak yerdeki fizikî kirlerden temizlenmek demektir. Aslında abdestsiz olan bir kimsenin üzerinde görünür herhangi bir pislik yoktur, ancak o kimse hükmen temiz sayılmadığından gusül yahut abdest ile mükelleftir. Zaten biz dünyaya geldiğimizde yunup yıkandık, dünyadan giderken de benzer şekilde yıkanıp defnedileceğiz. Temiz geldik, temiz gidelim diye. Ama asıl olan maddî ve zahirî temizlikleri yerine getirdiğimiz gibi manevî temizlikleri de gerçekleştirebilmektir. Çok daha önemlisi hiç kirlenmemektir, ne var ki insan olmanın gereği insan hem maddî kirler, hem manevî kirlerle kirlenebilir. Hükmî kirleri abdest ve gusülde su, su bulunamadığı zamanlarda toprakla gidermek mümkündür. Manevî günah kirleri ise dua, istiğfar, iman tazeleme ile giderilecektir. Onun için abdest organları yıkanırken bu organlara zahiren abdest aldırıldığı gibi, sözgelimi tevhid sözüyle kalbe abdest aldırılacak, eûzü besmele ve diğer dualarla ile beyne abdest aldırılacaktır. Bunun için Huzur a çıkacağımızın bilincinde abdest almalıyız. Abdestin herhangi bir temizlik ameliyesi olmadığını düşünmeliyiz. Huzur a kabul edilmeden önce abdest almanın, mescide gitmek için yürümenin, ezana icabet etmenin, kâmet etmenin manen Huzur a hazırlık aşamaları olduğunu unutmamalıyız. Abdest yahut gusül abdesti alırken insan bedenini tümüyle yahut abdest organlarını temizlediği gibi, bu organlarıyla yaptığı manevî kirlerden de tevbe-istiğfar ile arınmaya niyet edecek, zihnen bu arınmayı yapacaktır. Onun için İslâm büyüklerinden biri abdestini şöyle tanımlar: Benim abdestimin bir görünen tarafı vardır, bir de görünmeyen tarafı. Zahiren ben, abdest organlarımı, dinin emrettiği ve belirlediği şekilde, suyla iyice yıkar ve temizlerim. Ama onları yıkarken, onlarla işlediğim günah ve hatalarımı düşünür onlardan da arınmaya çalışırım. Mümkün mertebe abdestimi bozmamaya çalıştığım, abdestimi bozduktan sonra hemen abdest almaya çalıştığım gibi; günah işlememeye ve günah işledikten hemen sonra tevbe istiğfara sığınırım. Şöyle ki, ellerimi yıkarken ellerimle işlediğim günahlarımı hatırlar ve onlardan tevbe ederim. Yüzümü yıkarken gözüm, ağzım ve yüzümle işlediğim günahlarımı hatırlar, onlardan arınmaya, tekrar günahlarla o organlarımı kirletmemeye gayret ederim. Başımı mesh ederken yakışıksız düşüncelerim için Yüce Rabbimden af dilerim. Kulaklarımı mesh ederken, işittiğim uygunsuz söz ve seslerden dolayı, ayaklarımı yıkarken yanlış yerlere attığım adımlardan dolayı Rabbimden bağışlanmamı dilerim. Organlarımı bu bilinçle yıkar, dualarımı bu bilinçle okurum. Manen ve maddeten tertemiz eylediğimi düşündüğün organlarımı tekrar kirletmemeye gayret ederim. Büyüklerimizin abdest ortamlarını seçerken, kıbleye yönelme, abdest alırken konuşmama, abdest alana selam vermeme gibi âdaba riayet etmeleri de bu anlatılanları sağlamak için değil midir? Nitekim abdestten sonra okunan şu Peygamber duası ne kadar kapsamlı ve anlamlıdır: Allahümmecalnî mine t-tevvabîn vecalnî mine l-mütetahhirîn/ Allah ım beni manevî ve maddî kirlerden arınanlardan eyle! Öyleyse abdest alırken, ne yaptığımızın bilincinde olalım, abdestle manen ve madden arınalım. Hep temiz olalım ve hep temiz kalalım. Abdestli iken yeniden abdest almak, nûr üzerine nûr ise, abdest bilinci bizim maddî ve manevî pırıltılarımızı artırsın. Zira biz, kıyamet günü abdest organları nurlular olarak çağrılacağız ve Peygamberimizle o halde buluşacağız inşallah! Dipnot * Prof. Dr. Ali AKPINAR 1. Bilmen, Hukukı İslâmiyye, I, /Enfâl, /İsrâ, OCAK 2014 somuncubaba 13

10 ŞEHİR GÜZELLEMESİ / Meryem Aybike SİNAN Antep Şahinleşen Kaderdir! Gaziantep tarihtir dikkatlice okunası. Geçmişte dericilik, bakırcılık, yemenicilik, kilimcilik, el işlemeciliği ve kuyumculuk zanaatları şehrin ekonomisine büyük katkı sağlamış ve hala bunlardan bazıları teknolojik alt yapıya kavuşarak bugün de şehre katkı sağlayan değerler olarak öne çıkmaktadır. Bir zeytin bereketiyle kendini bulan şehirdir Gaziantep... Anadolu nun güney beyi olan bu kadim kentte zaman hem geçmiş hem gelecektir aslında. Uçsuz bucaksız engin ve sarışın düzlüklerin arasından uzanıp gelen bir yeşil türküdür Antep. Bereket bereket çoğalan fıstık lezzetidir baklava baklava açılan. Ayntab adını aldığı günden beri tarihini hep güzelliklerle ve başarılarla ören nadide bir şehirdir Antep. Ömer Bin Hattab ın İslâmiyet i bir dantel güzelliğinde iliştirdiği şehir o günden beridir bir Türk-i İslâm şehridir her dem gidilesi. Alparslan ın Selçuklusu, Selahaddin in Eyyubi si ve Memluk un Ayntab ı, Osmanlı nın Anteb i ve Cumhuriyet Türkiye sinin Gaziantep i olmuştur. Tarihte Antep savunmasıyla cümle âleme başını dik tutan şehir Antep. Şahin Bey ve silah arkadaşları Fransızlara karşı bayrak açmış ve şehrin kaderini tayin eden bir mücadelenin kahramanı olmuşlardır. Antep alınmaz denmiş ve gazilik yemini etmişlerdir. Gaziantep o gün bugündür hep başı dik durmaktadır. Şehrin Sanat Değerleri Gaziantep tarihtir dikkatlice okunası. Geçmişte dericilik, bakırcılık, yemenicilik, kilimcilik, el işlemeciliği ve kuyumculuk zanaatları şehrin ekonomisine büyük katkı sağlamış ve hala bunlardan bazıları teknolojik alt yapıya kavuşarak bugün de şehre katkı sağlayan değerler olarak öne çıkmaktadır. Şehre özgü kilimlerin her birinin deseni gâh baklava deseni, habbap ayağı, kuş kanadı, zincir göbek, dirsek göbek, pençe göbek, çarkı felek, parmak göbek ve gâh atom göbek isimleriyle insanı hayret iklimlerinde seyr-ü sefere çıkarmaktadır. 14 OCAK 2014 somuncubaba 15

11 Antep işi örtüler, danteller şehrin sosyal ha- Gaziantep bir evliyalar ve enbiyalar toprağı- yatında önemli bir gelir kaynağıdır. dır. Adım başı kaşınıza çıkan bu evliya ve en- Antep mutfağı ülkenin başta gelen mutfaklarından birisidir. Üç yüze yakın yemek çeşidiyle bir mutfak zenginidir Antep. Kebap ve et yemekleriyle, ülke sınırlarını aşan bir şöhreti vardır. Antep baklavası uluslararası bir üne sahip olan farklı bir lezzettir. Antepli kadın evinin bütün ihtiyaçlarını hazırlayıp kışa öyle girer. Böylece evde, kuruluklar, salçalar, reçeller, nişasta, bulgurlar, turşular ve şire hazırlama çabaları tamamlandığında evin erkeği de çarşıdan ve pazardan alınacak peynir, yağ, odun, kömür, lambalık gaz, zeytinyağı, pekmez, bal, tahin, tahin pekmezi, nohut, kuru fasulye, mercimek, maş, lolaz, bakla, patates, şeker, tuz, baharat, çay, kahve, ıhlamur, ceviz, Antep fıstığı, badem, çam fıstığı, üzüm, incir gibi diğer malzemeleri kilerine yığar. Gaziantep kültürün ve sanatın harman olduğu bir bolluklar ülkesidir bereket durağında. Gaziantep bin yıllık tarihi ve kültürel geçmişi ilmek ilmek dokuyan bin bir desenli bir barak halısıdır renkleri bizden olan. Bir yol türküsüdür gelene geçene Şarkıların konuşan ezgisi, türkülerin çalan sazı, âşıkların bitmeyen nazı, mevsimlerin eski- Antep Bir Eski Eserler Müzesidir Görülesi Hemen hemen hepsinin yapımında kesme taş kullanılan tarihî Gaziantep camileri, plan ve süsleme bakımından birbirinden farklıdır. Ancak camilerin plan oluşumlarında ve minarelerinde Arap mimarisinin etkisi görülmektedir. Genellikle dikdörtgen planlı olan ve son cemaat yeri bulunan iki nefli yapılar grubunda, duvarlarda kademeler yapan nişler kullanılmış ve bu nişlerin içine pencereler yerleştirilmiş, üstleri çapraz tonozlarla örtülmüş bu camiler Antep e tarihin eski günlerini hatırlatan bir nefes verir gibidir. Antep bir uzanırken her dem geçmişi yâd etmektedir. Bu tip yapıların en eski örneği Ahmet Çelebi Camii dir. Hacı Nasır Camii nin burmalı minaresi, Handaniye, Eyüpoğlu ve Esenbek camilerinin portal süslemeleri önemlidir. Ömeriye Camii, Ali Nacar Camii, Şeyh Fethullah Camii ve Külliyesi, İhsan Bey Camii minarelerinde Antep dua dua semaya uzanmaktadır. Handaniye Camii minaresinin şerefesi altında XVI. yy. İznik çinileri bulunmaktadır. Boyacı Camii ise minberindeki ahşap işçiliğinin, Gaziantep in en eski örneği olması bakımından biya türbelerinde maneviyat fısıltı fısıltı sizleri kendine çekmektedir. Yuşa Peygamber Türbesi, Pirsefa Hazretleri ve Türbesi, Dülükbaba Türbesi, Hacı Baba Türbesi, Nesimi Hazretleri Türbesi, Şeyh Fethullah Türbesi gibi erenler bağında hala o günlerin ezgisisini duyar gibi olursunuz. Gaziantep doğal güzellikleriyle de kendini ispatlamış bir şehirdir. Özellikle yaylalar rengârenk çiçekleriyle, doğal bitki örtüsüyle görülmeye değer güzellikler arasındadır. Sofdağı Yaylası ve Hızır Tepesi bin bir çeşit gözeliği koynunda saklayan ve her daim geleni geçeni buyur eden bir huzur diyarıdır ziyaretçilerini bekleyen. Antep bedesten kültürünün bilinip tanındığı, alışveriş kültürünün en üst seviyede yaşandığı bir kenttir. Kemikli Bedesten şehirde hala esnafın ve müşterinin sıcak sohbetlerinin eksilmediği bir alış veriş merkezi olarak varlığını sürdürmektedir. Gaziantep barak türkülerinin yanık havasıdır. Antep sesini söze katmış, ruhunu güzelliklere karmış, mana terkisine gönül doldurmuş bir güzellikler abidesidir. Gaziantep güney sınırlarımızın Şahin Beyidir. Antep halaydır, ezgidir, şarkıdır, davul ve zurnanın güzelliklere susamış sarhoşluğudur. meyen yazıdır. güvercin güzelliğinde göklere bu camilerden önemlidir. Antep Şahinleşen kaderdir! 16 OCAK 2014 somuncubaba 17

12 GÜZEL İSİMLER / Ramazan ALTINTAŞ* Büyüklüğün kemalinde olan yegâne melik, zatının ve sıfatlarının mahiyeti bilinemeyecek kadar yüce olan: El-Mütekebbir El-Mütekebbir Allah ın güzel isimlerinden biridir. İnsanlar hakkında kınanan tekebbür, O nun için teferrüt ve tahsis ifade eder. Bu mânâda ululuk, Kibriyâ, büyüklük ve yücelik sadece Cenâb-ı Hakk a mahsustur. Büyüklük ve yücelikte yegânelik O na aittir. Allahu Teâlâ nın Mütekebbir ismi, büyük ve cüsseli, ulu ve yüce olmak mânâsına gelen kiber kökünden türemiş bir sıfat olup büyüklüğün kemâlinde olan yegâne melik, zatının ve sıfatlarının mahiyeti bilinemeyecek kadar yüce olan demektir. 1 Kur an-ı Kerim de bu anlamda şöyle geçer: Yeryüzünün büyükleri olasınız diye mi? 2 Şu âyette de Kibriya sözcüğü, büyük mânâsına gelir: Hepsi onu görür görmez çok büyüttüler. 3 Yüce Allah, büyüklüğü tek ve nihâyetsiz olandır. Nitekim Kur an-ı Kerim de bir âyette de el-azîz ve el-cebbâr gibi azamet mânâsı ifade eden isimleri arasında O nun el-mütekebbir ismi geçmektedir: Güçlü, buyruğunu her şeye geçiren ulu (mütekebbir) olan Allah tır. 4 Dolayısıyla bu güzel isim, her şeyde ve her işte Allah ın üstünlük ve yüceliğini gösterir. Dengi Olmayan El-Mütekebbir, yaratılmışların sıfatlarından yüce olan, benzeri ve ortağı olmayandır. Yüce Allah, zatında bir olduğu gibi sıfatlarında da birdir. O, zâtına uygun bir şekilde kemâl sıfatlara sahiptir. O nun zâtı hakkında vacip olan yetkin sıfatlarını bilip öylece inanmak ve yüce zâtını noksan sıfatlardan soyutlamak tevhîd inancının bir gereğidir. Bunu Kelâm âlimleri özlü bir beyit şeklinde şöyle ifade etmişlerdir: Küllü mâ hatara bibâlik Fallahü sivâ zâlik Hatırına gelen her şey Allah ondan başka bir şey İslâm da ulûhiyet düşüncesi, bir çeşit sıfat düşüncesidir. Allah ın isim ve sıfatlarında tevhîd, bu sıfatların yaratıkların sıfatlarına mâhiyet bakımından hiçbir zaman benzemediğini kabul etmektir. Allah ın bazı sıfatlarıyla insanların sıfatları arasında isim benzerlikleri bulunabilir. Mesela, Allah da işitir, insan da; Allah da görür, insan da; Allah da konuşur, insanda; Allah ın da ilmi vardır insanların da Ancak arada çok temel farklılıklar bulunur. Allah ın sıfatları zâtîdir, ezelîdir, yani sonradan kazanılmış değildir; ebedîdir, eksilme ya da yok olmaya mâruz kalmaz. O nun sıfatları mutlak anlamda hiçbir yaratığın sıfatlarına benzemez. Oysa insanın sıfatları da kendisi gibi zorunlu değildir. İnsan âlet ve vâsıtalara muhtaçtır, ama Allah bilmek, işitmek, görmek gibi sıfatları için herhangi bir âlete ve vâsıtaya ihtiyaç duymaz. İşte bu temel farklılıkları bilerek Allah ın sıfatlarını tasdîk etmek, her türlü yüceliği O na nispet edip, her türlü noksanlıktan O nu tenzîh etmek Allah ı sıfatlarında birlemenin gereğidir. Allah ın denginin olmaması, zâtı için söz konusu olduğu gibi sıfatları için de söz konusudur. El-Mütekebbir, her türlü ayıp ve noksanlıklardan münezzeh ve kemâl sıfatlarıyla muttasıf olandır. Allah ın ne olmadığını anlatan selbî sıfatlar, Allah ın kendisinden soyutladığı ölüm, uyku, cehâlet, unutmak, acz, gaflet ve yorgunluk gibi tüm noksan sıfatlardır. İnsana düşen görev, Allah ın kendisinden nefyettiği bu sıfatları, O ndan nefyetmektir. Bu sebeple şanı ulu olan Allah ı tüm zıtlardan, ortaklıklardan, eş ve çocuğu olmaktan ve her türlü yaratılmışlık özelliklerinden soyutlamak, tevhîdin özüdür. El-Mütekebbir, kullarına zulmetmekten yüce olandır. O, hiçbir kimseye zulmetmez. İnsanlar, kendi kendilerine zulmederler. Kur an-ı Kerim de zulmün öznesi olarak insan zikredilir: Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. 5 Ortaklık Kabul Etmeyen Ulu Varlık El-Mütekebbir, rubûbiyyetinde ortaklık kabul etmeyen ulu varlık demektir. Bu bağlamda rubûbiyyette tevhîd; Allah ı yaratan, eğiten, sahip olan, öldüren, dirilten, yaşatan, rızık veren, duaları kabul eden, helâl ve haram koyan, evreni sevk ve idare eden, fayda ve zarar verme gücüne sahip olan yegâne varlık olarak kabul etmeyi gerektirir. Şu âyetlerde rubûbiyyette tevhîd açıkça vurgulanır: Mûsâ: O göklerin, yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir. 6 Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah a karşı yalan uydurmak için, şu helaldir, şu haramdır demeyin. Şüphesiz Allah a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler OCAK 2014 somuncubaba 19

13 Yahudiler, Üzeyir Allah ın oğludur. dediler. Hıristiyanlar ise, İsa Mesih Allah ın oğludur. dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar? 8 (Yahudiler) Allah ı bırakıp, hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih i rab edindiler. Oysa bunlar da, ancak bir olan Allah a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır. 9 Başkasına Kulluk Yapılmasını Asla Kabul Etmeyen El-Mütekebbir, ulûhiyyetinde bir olan, kendisiyle birlikte bir başkasına kulluk yapılmasını asla kabul etmeyendir. Gerçek anlamda ilâh; gönüllerin sevgi, ümit, korku, güven, tevekkül, yardım, dua, kurban, adak gibi inanç ve ibadet türlerinde kendisine bağlandığı, yöneldiği ve derin saygı duyduğu her şeyden daha çok sevilen ve kulluğun sadece kendisine özgü kılındığı bir varlıktır. Bütün bu özellikleri taşıyan sadece ve sadece tek olan Allah tır. Buna ulûhiyyette tevhîd denilir. İslâm da tevhîd inancı, Allah tan başka bütün ilâhların izâfî olduğunu vurgular. Şu âyette bu husus gâyet açık bir şekilde anlatılır: De ki, Ey insanlar! Size Rabbinizden gerçek (Kur an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim. 10 Görüldüğü gibi bu anlamda tevhîd, ulûhiyyeti sadece Allah a tahsis etmeyi öngörür. Tabiatın akıllara hayranlık veren olağanüstü nitelikte yaratılışı ve işleyişi onun ve yaratıcısının bir ve tek olduğunun objektif kanıtını teşkil eder. Yaratıcı ile rûhî-mânevî irtibat içinde bulunan mü minin gönlü de ulûhiyyetten herhangi bir ortaklığı benimseyip imanının kıblesi olarak tanıması mümkün değildir. Netice olarak el-mütekebbir Allah ın güzel isimlerinden biridir. İnsanlar hakkında kınanan tekebbür, O nun için teferrüt ve tahsis ifade eder. Bu mânâda ululuk, Kibriyâ, büyüklük ve yücelik sadece Cenâb-ı Hakk a mahsustur. Büyüklük ve yücelikte yegânelik O na aittir. Yaratıklardan hiçbiri mütekebbirliğe layık değildir. Allah tan başka kim mütekebbir olmayı şahsına nispet ederse, O na ortak koşmuş olur. Dipnot * Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ 1. Bkz. İsfehânî, El-Müfreâat, s /Yûnus, /Yûsuf, /Haşr, /Nahl, /Şuarâ, /Nahl, /Tevbe, /Tevbe, /Yûnus, 18. Agâh Ol! Bu dünyaya aldanma, bil ki o gizli düşman Sahibini dağlayan, zekâtsız mala benzer. Önü zevkli olsa da, sonu bin pişmanlıktır Meşru olamayan zevkler, zehirli bala benzer. Âdetâ topa tutar, aldatır birçok kanal Ona göre fark etmez, istersen her gün bunal Gerçek değil bu âlem, sanaldan daha sanal Ne aslı, astarı var, asılsız fala benzer. Öyle ki ehli fâsık, küfür kabın taşırmış Haram, helâl demeden, her şeyleri aşırmış Rehbersiz, pusulasız, o yönünü şaşırmış İmansızlık öyle ki, çıkmaz bir yola benzer. Dalga vurdu mu bir gün, o başından atacak? Her canlıyı elbette, kara toprak yutacak Ehli küfrün hayatı, ha battı ha batacak Alabora hâlinde, binilen sala benzer. Kötülük yapanları, sakın hayırla anma Ferâsetli, ağâh ol, n olur ağyâre kanma! Makam/mal, şöhret/mevki, beni kurtarır sanma Denize düşenlerin, tuttuğu dala benzer Hanifi KARA 20 OCAK 2014 somuncubaba 21

14 SÛFİ PERSPEKTİF / Kadir ÖZKÖSE* Tasavvufta Riyazet Uygulaması Tasavvuf tecrübî, uygulamaya dayalı ve denetimi gerektiren bir disiplindir. Riyâzetten gâye kuru kuruya birtakım katı ve sert uygulamaların gerçekleşmesi değildir. Gâye dönüşüm, gelişim ve değişimdir. Mâneviyat yolculuğunda önemli mesâfelerin katedilmesidir. Riyazet, Sene İçinde Belli Bir Zaman Diliminde mi Yapılır? Süresi Belli midir? Öncelikle riyâzetin tanımını vermemiz daha yerinde olur. Riyâzet, antrenman, yoğun gayret, çaba, sıkı denetim ve perhiz gibi anlamlara gelmektedir. Tasavvufî eğitime talip olan kişinin nefsini terbiye sürecinde hevâ ve heveslerini kontrol altında tutma, kötülüklerden ve günahlardan uzaklaşma, iyi hasletleri ve mânevî nitelikleri edinebilme uğruna nefsini zorlaması, iradesini kontrol altında tutması, kararlılık bilinci oluşturması, doğru ve hak bildiği yoldan ödün vermemesidir. Biz tarîkatları nefsânî ve rûhânî tarîkatlar diye ikiye ayırmaktayız. Ruhânî tarîkatlarda riyâzet yönteminden çok ilim, irfan, ahlak ve edep donanımı ön plana çıkmaktadır. Riyâzetin tarîkat usulü tarzında benimsendiği tasavvuf ekolleri nefsânî tarîkatlardır. Bu tanım çerçevesi içerisinde tarîkata yeni giren mürîdin mânevî hastalıklardan, bayağı duygulardan, nefsânî tutkulardan, kişisel zaaflarından kurtulabilmesi için bir hazırlık eğitimine tabi tutulur. Tabi olunan bu hazırlık eğitiminde halvet, çile, erbaîn, riyâzet ve mücâhede gibi temel nefis eğitimini öngören usullere başvurulur. Bu tür usuller hizmet içi eğitim tarzındadır. Kişinin nefsini kontrol etmesi hayatı boyunca devam edecek bir uygulamadır. Ancak riyâzet gibi belli usullerle gerçekleştirilecek daha özel uygulamalar tasavvufî terbiyenin özellikle başlangıcında yerine getirilmesi gereken uygulamalardır. Riyazette Mürşid Gerekli midir? Mürşitsiz de Riyazet Yapılabilir mi? Tasavvuf tecrübî, uygulamaya dayalı ve denetimi gerektiren bir disiplindir. Riyâzetten gâye kuru kuruya birtakım katı ve sert uygulamaların gerçekleşmesi değildir. Gâye dönüşüm, gelişim ve değişimdir. Mâneviyat yolculuğunda önemli mesâfelerin katedilmesidir. Yûnus Emre nin diliyle söyleyecek olursak yollar yamandır, delilsiz çıkılmaz. İçe yolculuğun adı olan tasavvufta mürîdin mutlaka bir mürşid-i kâmil kontrolünde eğitim alması, derslerini mürşid-i kâmilin gözetiminde gerçekleştirmesi, zikir ve virdlerini mürşid-i kâmilin öngördüğü usul ve miktarda yapması gerekmektedir. Tasavvuf yolunun inceliklerini henüz kavrayamamış kişinin kendi kaderine bırakılması ya da Hüdâyı nâbit gibi kontrolsüz ve bakımsız yapıda kendi haline terk edilmesi düşünülemez. Mürşid-i kâmil riyâzete soktuğu mürîdini sürekli takip eder, gelişmeleri gözlemler, eksiklikleri giderir, yeni aşamalardan haberdâr eder, mürîdin ilgi dağılmasına, yanlış tutum sergilemesine, ayağının kaymasına ve yerinde saymamasına dikkat eder. O nedenle mürşidsiz riyâzet olmaz. Kadınlar ve Çocuklar da Riyazet Yapabilirler mi? Erkeklerin nefsi var da kadınların yok mu? Erkeklerin maneviyat yolculuğuna çıkması hakkı da kadınların sırlar dünyasından istifadesi söz konusu olamaz mı? Her şeyden önce dinin mükellefleri ergen ve aklî dengesi yerinde olan 22 OCAK 2014 somuncubaba 23

15 haberdâr olmaya, sonsuzluk muştusunu edinmeye ve Allah ile yârenlik kurmaya dâvet eden vuslat merkezleridir. Günümüzde Riyazet Yapmak Mümkün Müdür? Uygun Ortam Oluşturmak İçin Neler Tavsiye Edilmektedir Ruhun kıvamı ve kalbin uyanışı geçmişte yaşayanların derdi değildi sadece. Riyâzet, mücâhede, nefis terbiyesi, nefsin tezkiyesi, ahlâkî erdemlerin kazanılması ve değerler eğitimi bilhassa bugünün insanı için olmazsa olmaz niteliğinde bir önem arz etmektedir. Tekkelerin kapatılması ve dergâh atmosferinin yasaklanması ile tedirgin olan zamanın dervişleri Abdülhakîm Arvasî ye nereden bütün mü minlerdir. Tasavvufta cinsiyet ayrımı gözetilmez. Tasavvufî terbiyenin olmazsa olmazı olarak görülen riyâzet uygulamalarında kadınların da halvet ve çile gibi sıkı denetime tabi tutuldukları görülmektedir. Ancak mahremiyet duygusunun yaralanmaması, kadınlara yönelik İslâmî ilkelere riâyet edilmesi şarttır. Riyâzet uygulamaları şeyh ve mürîd arasında gerçekleşirken kadının riyâzet eğitimi kadın halîfelere tevdî edilmektedir. Çocukların mükellefiyeti söz konusu olmadığına göre tasavvufî uygulamalarda çocuklara yönelik herhangi bir riyâzetten bahsetmemiz mümkün değildir. Ancak çocukların o havayı teneffüs etmeleri, tekke kültürünü edinmeleri, mânevî neşvelere koyulmaları arzusuyla tasavvufî ruhla yetiştirilmesi teşvik edilmektedir. Riyazetin Nefis Terbiyesinde Fonksiyonu Nedir? Riyâzetin gâyesi nefsin tezkiye edilmesidir. Riyâzetle nefsin bitmek bilmeyen arzuları, bir türlü sonu gelmeyen tûl-i emelleri, sahibini acılardan acılara dûçâr kılan ihtirasları kontrol altına alınır. Tasavvufta nefsin öldürülmesi değil ıslah edilmesi öngörüldüğü için uygulanan riyâzetler kişinin hayatına, bedenine, organına veya ömrüne halel getirecek cinsten olmamalıdır. Hint fakirlerinin ve Hıristiyan mistiklerin manastır hayatına benzer bir uygulama tasavvufta yoktur. Riyâzet toplumdan kaçış değil topluma daha faydalı birey olmak için kısa süreli gerçekleştirilen yoğunlaştırılmış bir ahlak eğitimidir. Nefis Terbiyesinde Riyazetin Alternatifi Var mıdır? Ya da Riyazetin Fonksiyonunu Eda Edecek Başka Bir Yol Var mıdır? Bütün tarîkatlarda riyâzet başvurulan bir yöntemdir ama tek usul değildir. Meselâ rûhânî tarîkatlarda benimsenen rabıta, zikir, vird, sohbet, hizmet, seyâhat, tefekkür, tezekkür, muhabbet, fenâ ve tesbîhât gibi usuller tasavvufî eğitimin temel öğeleridir. Aslında ne riyâzet ne de sıraladığımız diğer yöntemler tasavvufta gâyedir. Tasavvufta gâye vuslattır, rızâyı Bârî dir ve dîn-i mübînin içselleştirilmesi, tevhîdin yaşanmasıdır. Allah bes bâkî heves diyebilmektir. Allah a kulluğumuzu içten ve dâimî kılabilmektir. Benimsenen riyâzet yöntemleri bu gâyeye mâtuf olursa anlam ifade etmektedir. Az yemek, az konuşmak ve az uyumak gibi usuller kalbin dinamizmi, ruhun iştiyâkı ve nefsin terbiyesi içindir. Halvethâneler, çilehâneler, kalenderhâneler, dergâhlar, semahâneler bu neşvenin buram buram tüttüğü mânevî atmosferlerdir. O atmosfere dâhil olanları ötelerden demleneceklerine, nasıl yetişeceklerine, riyâzet ve mücâhede eğitimlerini bundan sonra nasıl gerçekleştireceklerine dair sorular yöneltirler. Arvâsî, gök kubbenin dergâh, yeryüzünün post olduğunu belirterek tasavvufî eğitimin mekânlara hasredilemeyeceğini beyân kılar. Muhatap insan, gâye kulluk, yöntem sünnet-i seniyye ve yol Hz. Muhammed (s.a.v.) in yolu ise tasavvufî eğitimde zaman ve mekân mefhûmu işlemez. Dolayısıyla günümüzde seçkin mâneviyat önderlerinin tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleştirilen sohbetler, muhabbetler, sıkı tasavvufî uygulamalar, mücâhede gayretleri ve riyâzet usulleri ile dilimizi zikirden, zihnimizi tefekkürden, kalbimizi haşyetten, bedenimizi kulluktan vâbeste kılmamak üzere sünnet-i seniyye çizgisinde tasavvufî eğitim alınabilir. Zira bulanlar arayanlardır. İşin taliplilerine kapılar kapatılamaz. Riyazet Aslında Bize Nefis Terbiyesinin Bedenden Geçtiğini Gösteriyor. Ruh Beden Münasebeti Açısından Riyazetin Delil Fonksiyonu da Var Diyebilir miyiz? İnsan olarak ruh ve bedenden müteşekkil bir varlığız. Ne ruh uğruna bedenden ne de bedenî hazlar uğruna ruh donanımından mahrum kalabiliriz. Ancak bedende motor güç, aslî unsur ve yönlendirici merkez ruh olmalıdır. Eğer ruhumuzu güçlendirmezsek, ruhumuzun sesine kulak vermezsek ve ruhânî yetilerle donanmazsak bu kez bedenin idâresini nefsin tekeline bırakmış oluruz. Kişinin bedenine yönelik görevleri emânet olarak verilen bedenin korunmasıdır. Bedeni korumanın ötesinde bedensel tutkulara kurban olmak bizleri süflî duygulara maruz bırakacaktır. O nedenle oruca devam, uykuyu azaltmak, lisânımızı kontrol etmek, dilimize sahip çıkmak suretiyle bedensel arzular sınırlanırsa ruhsal dünyamız enginleşecek, ruh kuşumuz kanatlanacak ve ruh dünyamız aydınlanacaktır. Beden ruhun binitidir. Ruh süvârîsinin beden atını beslemesi sadece yolculuğunun selâmeti içindir. Fakat aşırı besi de beden atının çatlamasına sebebiyet verebilir. Beden atı ne kadar güçlü, sağlıklı ve tımar edilmiş olursa ruh süvârîsinin seyr u seferi de o kadar sağlıklı ve uzun soluklu olabilir. Dolayısıyla ruh ile beden birbirinin alternatifi değil birbirine zemin hazırlayan güçlerdir. O nedenle riyâzet eğitimi toplumdan kopmayı değil topluma faydalı bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Dipnot * Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE 24 OCAK 2014 somuncubaba 25

16 EDEBİYAT / Musa TEKTAŞ Aldatıcı Vefâsız Dünya Bu fânî âlem kimseye vefa göstermemiştir, sen de vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı davranmadı. Zamâne insanlarında sadâkat kalmadı, herkes dünyevî hesaplar yapıyor. Doğru olan dünyevî hesap yapmak değil, imtihan dünyasının görünen yüzüne aldanmamaktır. Dünya ve içindeki her şey gelip geçicidir, her şeyin bir sonu vardır, dünyalık olan hiçbir şey mükemmel değildir. Bir yönüyle eksiktir. Her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzeh tek mükemmel varlık, Baki olan Yüce Allah tır. Dünya hayatının geçiciliği ve aldatıcılığı Kur an-ı Kerim de şöyle bir benzetmeyle ifade edilir: Gökten yağmur iner ve onun sayesinde yeryüzündeki bitkiler boy verip birbirine karışır. Nihayet yeryüzü ziynetini takınıp rengârenk süslenir. Sahipleri tam da onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları zaman ansızın bir afet/rüzgâr geliverir ve onları sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi kökünden yolunmuş bir hâle getirir. 1 Rabbimizin tayin ettiği gün gelince Aldatıcı metadan başka bir şey olmayan. 2 dünya da kuruyup kaybolan bu bitkiler misali yok olup gidecektir. İnsan bu hakikatin farkında olduğu sürece üstünlük, şan, şöhret, asalet, mal mülk, güzellik, makam mevki, zenginlik vb. geçici dünya menfaatlerine aldanmayacaktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. 3 buyuran Allahu Teâlâ nın da kullarından beklentisi, geçici bir eğlenceden ibaret olan dünya hayatına aldanmadan ebedî kalınacak gerçek yurt olan âhirete hazırlanmalarıdır. Hulûsi Efendi Hazretleri nin şahsî arşivinde bulunan, yukarıdaki ayeti kerime mealleriyle örtüşen şu beyitler bu hakikati çok güzel açıklamaktadır: Ey Hulûsî bî-vefâdır bu dünyâ aldanma sen Şimdi mahbûb-i zamândır hiç sadâkat kalmadı (Ey Hulûsi, bu fânî âlem kimseye vefa göstermemiştir, sen de vefâsız dünyaya aldanma sakın. Şimdiye kadar hiç kimseye vefâlı davranmadı. Zamâne insanlarında sadâkat kalmadı, herkes dünyevî hesaplar yapıyor. Doğru olan dünyevî hesap yapmak değil, imtihan dünyasının görünen yüzüne aldanmamaktır.) 26 OCAK 2014 somuncubaba 27

17 Nefsim İçin Taşı Taş Üstüne Koymamaya Söz Verdim Konuyla ilgili iki hatırayı şöyle nakledebiliriz: 1970 li yıllarda eski toprak evdeyken bir gün ev tıklım tıklım ziyaretçilerle doludur. Hulûsi Efendi Hazretleri bir odada misafirlerle sohbet etmektedir. Çocuklarından birisi de uyuyacak yer olmadığından sohbet edilen odanın kapısında uyuya kalır. Efendi Hazretleri odadan çıkmak için kapıyı açınca çocuk içeriye düşer. Hulûsi Efendi Hazretleri olayı Hacı Valide ye anlatır ve çok üzüldüğünü söyler. Bu olayın üzerine Hacı Valide evi büyütmeye karar verir ve Hazret e söyler. Hulûsi Efendi Hazretleri: Ben Allah a nefsim için taşı taş üstüne koymamaya söz verdim. der. Hacı Valide yine de kararından vazgeçmez. Birikmiş paralarından oğlu Kemal Efendi ye para vererek malzeme aldırır ve ustaları çağırtır. Sabah erkenden ustalar gelir ve eski evi sökmeye başlarlar. Efendi Hazretleri Bu ses ne diye sorduğunda Hacı Valide ustaların geldiğini söyler. Hulûsi Efendi pek bir şey söylemez. Temel kazılır Efendi Hazretleri gelir ve kurban kesilerek eve başlanır. Yine konuyla alakalı olarak Ahmet Şemsettin Ateş Ağabey anlatıyor: Bir gün evde ailece oturduğumuz bir zamanda Efendi Hazretleri ağabeyim Kemal Efendi yi (o zaman Kemal Ağabey hayattaydı), beni ve Hamideddin Efendi yi yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: Evlatlarım derviş insanın dünyalık bir şeyi olmaz. Kitaplarımdan başka sizlere bırakacak bir mirasım yok. Kütüphanemin anahtarından üç tane yaptırdım. İşte sizlere irfan hazinelerinin anahtarlarını bırakıyorum. Kitapları okuyup sahip çıkın. Ölüm her an için hazırdır. dedi o anda bizler çok duygulandık, gözyaşlarımızı tutamadık. Dünyevî meşguliyetin insanın kalbinde yer tutmaması gerektiğini, bu tür boş şeylerden kalbini temizlemesi, gönlünü ilâhî aşk ile yakması gerektiğini öğütleyen Hulûsi Efendi Hazretleri Dîvân ında şöyle buyurur: Şugl-ı dünyâdan arıt içini hîç çekme elem Nâr-ı aşk ile tutuşup sînesi çâk olagör 4 Hz. Ebû Bekir Efendimiz de dünyalıkla oyalanmayı kerih görmekte ve tavsiyelerine şu şekilde yer vermektedir: İnsan, fânî ile meşgul olduğu zaman bâkîden mahcup ve perdelenmiş olur. Nefs ve dünya, Hak ile tâlip olan arasında bir perde olduğu için Hak dostları bunların ikisinden de yüz çevirmişlerdir. Dünyanın âriyet olduğunu, âriyet olan bir şeyin, başkasının mülkü olduğunu bildikleri için, başkalarının mülkünde tasarrufta bulunmaya kalkışmaktan geri durmuşlardır. 5 Hulûsi Efendi Hazretleri bazı kimselerin Allah sevgisini, bazı kimselerin de dünya sevgisini tercih ettiğine işareten şöyle buyurur: Kimi Allâh sevgisi dolmuş derûnundan taşar Kimine en sevgili âlemde bir dünyâsı var 6 İmam Rabbânî ye göre dünya gerçeği şöyledir: Ey oğul! Bu dünya bir imtihan ve sıkıntı yeridir. Zahiri her tür süslerle tezyin edilmiş ve bezenmiştir. Dünya yüzü renk renk beneklerle ve çizgilerle makyajlanmış, saç örgüleriyle ve sahte yanaklarla zoraki güzelleştirilmiş çirkin bir kadına benzer. İlk bakışta hoş gözükür, güzel, taze, körpe ve parıltılı bir şekilde olduğu sanılır. Gerçekte ise üzerine güzel koku silinmiş bir lâşe, kurtların ve sineklerin üşüştüğü bir çöplüğe benzer. Susuz insanın su zannettiği bir serap ve şeker görüntüsünde bir zehirdir. 7 Dünyayı Terkedebilmek Gerçekten de günümüzde pek çok insan dünyanın fânî zevklerine aldanmakta ve hiç ölmeyecek gibi dünya için çalışmaktadır. Âhireti unutarak sadece bu dünya için yaşamakta ve onun için kaygılanmaktadırlar. Bu tür kaygılardan insan olma hasebi ile kurtulmak çok zor bir durumdur. Bu durumda İmam Rabbânî dünyayı en azından hükmen terk etmeyi tavsiye eder: Öyleyse âhireti isteyen kişiye düşen dünyayı terk etmektir. Günümüzde dünyayı hakiki manada terk etmek zor olduğundan onu hükmen terk etmek bir zorunluluktur. Dünyayı hükmen terk etmek dinî işlerde şeriat-ı garranın hükmünün gereğine bağlanmak, yeme içme ve barınma işlerinde şer î sınırlara riayet etmek, bu konularda haddi aşmamak ve zekâta tabi olan malların ve hayvanların farz kılınan zekâtlarını vermekten ibarettir. Şer î hükümlerle donanmak mümkün olursa dünyanın zararlarından kurtulmak da mümkün olur. İşte o zaman dünya-âhiret birlikteliği sağlanmış olur. 8 İmam Rabbânî ye göre dünya hayatına aldanan Müslümanlar elde ettikleri dünyalık hususunda dinin emirlerini yerine getirmeyenlerdir. Bu sınıfı İmam Rabbânî şöyle tarif eder: Bir insan hükmen de olsa dünyayı (şer i ölçülerle kullanarak) terk edemiyorsa, bu tür insanlar konumuzun dışındadır. Onun bu şeklî imanı âhirette kendisine fayda sağlamayacaktır. 9 İmam Rabbânî hazretleri dünyadan kaçınmanın çok zor olduğunu, onun şerrinden kurtulan Müslümanların ise son derece az olduğunu şöyle anlatır: Dünyanın bunca gösterişi debdebesi hizmetçileri, avanesi lezzetli yemekleri ve süslü elbiselerine rağmen bu doğru söze kulak verip dinleyen ne bahtiyar insandır. Kulağını feryadıma kapatmış duymuyor! Anlatıyorum ağlıyorum ama kabul etmiyor! 10 Dünya Hokkabaz Misâli Hulûsi Efendi Hazretleri bir beytinde türlü türlü aldatıcı yüzünü gösteren dünyaya dört elle sarılanların onu elde edemeyeceğini sonunda kaybeden olacağını şöyle beyan ediyor: Dört elinle sarılsan yine sardıramazsın Dünyâ dedikleri bu aceb hokka-bâz ile OCAK 2014 somuncubaba 29

18 İmam Rabbânî Hazretleri Kur an da ve hadislerde yerilen dünyayı şöyle tarif eder: Ey Oğul! Dünya nedir bilir misin? Kadınlar, oğullar, mallar, şan, şöhret, liderlik, eğlence ve oyun gibi seni Hak Sübhanehû dan uzaklaştıran ve O na ulaşmanı engelleyen her şey dünyadır. 12 Aslında bu nimetler zaten insan için yaratılmıştır. Mesele bunları kullanmak değil, onları kullanırken esas hedefi kaybetmemek, dünya nimetlerinin Allahu Teâlâ ya vuslata engel olmasına izin vermemektir. 13 Dünyaya razı olarak Allah tan yüz çevirenler aslında mânevî olarak aklî dengelerini kaybetmiş kimselerdir. Onlar ebedî olanı fânîye, güzel olanı çirkine değişmiş, ellerindeki ebediyet sermayesini israf etmiş kimselerdir: Ona âşık olan sefih ve çarpılmış addedilir. Ona tutulan deli ve aldatılmıştır. Her kim onun zahirine meftun olursa onun yüzüne ebedi hüsrân damgası vurulur. 14 İmam Rabbânî ye göre dini ve dünyayı bir arada götürebilmek için kişinin dünyanın aldatıcılığını baştan bilmesi gerekir. Yoksa dünya insanı hemen aldatacak ve ona âhireti unutturacaktır. Akıllı kimse odur ki, böyle kuru bir metaa aldanmaz ve bunun gibi bozuk bir şeye ilgi duymaz. Bu nedenle fakihler demişlerdir ki, Bir kimse malını akıllı kimselere vasiyet etse malı zahit kimselere verilir. Zira onlar dünyadan yüz çevirmektedirler. Bu da onların akıllarının ve zekâlarının üstünlüğüne işaret eder. 15 İmam Rabbânî Hazretlerinin dünya karşısındaki bu sözleri dünyanın fânî güzelliklerine kanan kimseler içindir. Yoksa Hazret mektuplarında pek çok kişinin dünyevî sıkıntısının giderilmesi için aracı olmuş, dünyevî imkânların dine hizmette kullanılmasına vesile olmuştur. Şeriatı ayağa kaldırmak için harcanan dünyalığın Allah katında sonsuz bir ecri olacağını bizzat şöyle ifade eder: Şu var ki eğer binlerce altın şeriatı ve dini yüceltmek maksadıyla harcanırsa onun da fazîleti çok yüksektir. Hatta bu niyetle bir kuruş bile harcamak başka niyetlerle harcanan binlerce altına denktir. 16 Dünyanın Yükünü Çekmek Hulûsi Efendi Hazretleri Dîvân daki bir beytinde dünya yükünü çekenleri şöyle tarif eder: Olur hârdan da ebter yârın anda Çeken bu dûn dünyânın vebâlin 17 (Bugün dünya hayatında dünyanın yükünü çeken, yarın âhiret âleminde yük çekmekten yorulmuş, merkepten daha kötü olur.) Atâullah İskenderî de Hikem-i Atâiyye sinde mâneviyat sırlarına vâkıf olanların, durumunu ifade ederek, şöyle der: Hak yolunda yürüyenin himmet ve gayreti, kendisine gösterilen manevî nurlar yanında duraksadığında, hemen hakîkatin gizli sesi onu: Asıl aradığın, ilerdedir! diye uyarır. Dünyanın zâhiri ona güzellik yüzünü gösterse, gerçek yüzü ona şöyle haykırır: Biz bir fitne (imtihan vesilesi)yiz, sakın küfre sapma! Bir makâmda sâlikin etse tevakkuf himmeti Hâtif-i hak: Durma, git. Matlûbun önde! der ona Zâhirî dünyânın eylerse eğer arz-ı cemâl Bâtını: Biz fitneyiz, aldanma aslâ! der sana Fânî dünyanın tatlı, büyüleyici ve baştan çıkarıcı dış görünüşü bizi kendine çekmeye, cazibesine kaptırmaya başlayacağı anda, herkesin kolayca fark edemediği gerçek yüzü bizi uyararak sessiz çığlıklar halinde şöyle haykırır: Ne kadar gönül çelici fanî dünyalık varsa hepsi olarak biz zorlu bir imtihan vesilesiyiz. Gelin elbisesi giydirilmiş makyajlı birer cadıyız. Sakın, çekiciliğimize kapılıp da, âhiret yolundan geri kalma. Dünyayı bir sergi bil, ibretle gez, dersini al geç. Bir pazar yeridir, alışverişini yap git. Bir tarladır, âhiret hesabına ek, biç, ürününü kaldır çık. Sakın sınavı kaybetme. Tantanalı dış yüzümüze değil, kof olan iç yüzümüze dikkat et! Kalpte din cephesi galip olanların niyetleri hayra yönelmeye hazırken, gönlü dünyaya meyledip dünyalığı galip olanlar Allah a hulûs-i kalble teslim olamazlar. İmtihan mahalli olan dünya hayatında fırsatları değerlendirmeyi, ömrü bereketli kılmayı, basit arzulara, bitmek bilmeyen tûl-i emellere kapılmamaya özen gösterirler. Yaptıkları halvet, riyâzet, mücâhede, seyr u sülûk, ibâdet, tâat, zikir, tefekkür ve Kur an ile iştigâl sonucu ilâhî tecellîlere mazhar olacaklarının bilincindedirler. Mânevî hâllerle giriftâr olup sonsuzluğa kanat çırpmak isterler. Yaşadığı mânevî heyecanın tatlığına da kapılmayıp vakte hâkim olmaya, zamana yön vermeye ve zamanın eskitemediği bir değer olmaya özen gösterirler. 18 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin hususi arşivinden çıkan şu anlamlı rubaiyle sözü bağlayalım: Kimseye bâkî değil mülk-i devlet sîm ü zer Bir harâb gönlü ta mîr etmektir hüner Çarh-ı âlem bir değirmen durmayıp dâim döner Cism-i âdem bir fenerdir âkibet bir gün söner 19 (Bu dünyadaki makam, zenginlik, altın ve gümüş hiç kimseye baki kalıcı değildir. Elbette bir gün yok olacaktır. İnsan olmanın, hünerli bir er olmanın en mühim özelliği bir yıkık gönlü tamir edip, onarmak, yüzünün tebessüm etmesini sağlamaktır. Hoş eylemektir. Bu dünya değirmen misali durmadan daima döner. Yaratılmış olan insan bir fener misali vâdesi tamam olunca, yağı bitince mutlaka söner.) Dipnot 1. 10/Yûnus, 24; ayrıca bkz. 18/Kehf, 45; 57/Hadîd, /Âl-i İmrân, /Fâtır, 5 4. Osman Hulûsi Ateş, Divan-ı Hulûsi-i Darendevi, s Hucvîrî, Keşfu l-mahcûb, s Ateş, Divan, s İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 73. Mektup 8. İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 72. mektup 9. İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 72. Mektup 10. İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 72. Mektup 11. Ateş, Divan, s İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 73. Mektup 13. Süleyman Derin, Din ve Dünya Dengesi, Altınoluk Dergisi, Sayı: 266, Nisan 2008, s İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 73. Mektup 15. İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 50. Mektup 16. İmam-ı Rabbani, Mekûbat, 48. Mektup 17. Ateş, Divan, s Kadir Özköse, Dervişin Günlüğü, Ensar Yayınları, Konya, 2009, s H. Hulusi Ateş Efendi Özel Arşivi, 845. Belge 30 OCAK 2014 somuncubaba 31

19 FIKIH / Abdullah KAHRAMAN* Kamu Malı ve Vakıf Malından Yararlanma İslâm hukukçuları sahiplerine göre malları ve mal üzerinde kurulan mülkiyeti özel mülkiyet ve kamu mülkiyeti olmak üzere iki kısma ayırmışlardır. Vakıf ve devlet mülkiyetini de bunlar arasında değerlendirmişlerdir. Özel mülkiyet özel mallar üzerinde, kamu mülkiyeti ise kamu malları üzerinde geçerlidir. Kâinâtı yaratıp nimetlerle donatan Yüce Allah, insanı da orada yaşayacak rûhî ve fiziksel özelliklerde yaratmıştır. İnsanoğlu dünya hayatını devam ettirebilmesi için bir takım şeylere ihtiyaç duymaktadır. İhtiyaç duyduğu bu şeyleri de çoğu kere kazanıp elde etmek mecbûriyetindedir. Onun hayat yolculuğunda en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri maldır. Bu sebeple insan doğuştan mala eğilimlidir. Mal sahibi olmak, mal biriktirmek ve onun üzerinde tasarrufta bulunmak insana ait bir özelliktir. Onu bu duyguya sahip olarak yaratan Yüce Allah, mala normal ve ihtiyaç oranında meyilli olmasını yasaklamaz. Aksine malı helal yoldan kazanması için teşvikte bulunur. Yüce Allah ın Kur an da Sevgili Peygamberimizin de hadislerinde yaptığı ikazlar, mala aşırı düşkünlük, onu hedef haline getirme, haram yoldan kazanma, ihtiyaç anında harcamaktan kaçınma, ihtiyacı olandan esirgeme noktasındadır. Bunun dışında helal yollardan mal kazanmanın dine aykırı bir tarafı yoktur. İslâm hukukçuları sahiplerine göre malları ve mal üzerinde kurulan mülkiyeti özel mülkiyet ve kamu mülkiyeti olmak üzere iki kısma ayırmışlardır. Vakıf ve devlet mülkiyetini de bunlar arasında değerlendirmişlerdir. Özel mülkiyet özel mallar üzerinde, kamu mülkiyeti ise kamu malları üzerinde geçerlidir. Özel Mülkiyet Malın kendisinde veya menfaatinde toplumun (kamunun) ortaklığı yoksa bu mal özel mülktür. Çünkü bu mal kişilerin tek başına veya ortaklaşa yetki ve sorumluluğundadır. Kur an ın indiği Arap toplumu özel mülkiyeti biliyordu. Kur an da özel mülkiyeti tanıdı. Özel ve kamu mülkiyeti alanında denge kurdu. Mülk edinme yolları meşru olanlarla sınırlandırıldı. Kur an, özel mülkiyete atıfta bulunmuş 1, kazanmayı meşru görmüş 2, haksız tecâvüzü cezalandırmış 3, mîrâs, ticaret ve borçlanma üzerinde durmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) de özel mülkiyete dair çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Malın korunması, İslâm ın korumayı hedeflediği beş genel esastan biri kabul edilmiştir. İslâm hukuku da geliştirdiği temel prensiplerle bu konunun hukukî zemînini oluşturmuştur. Meselâ Başkasının mülkünde izinsiz tasarrufta bulunulamaz., Hukukî bir sebep olmadan kimsenin malı alınamaz. 4 denilmiştir. İslâm hukukçularına göre özel mülkiyetin bazı özellikleri şöyledir: Sahibine, kullanma, yararlanma ve tasarruf gibi en geniş yetkiyi verir ve sahibine özgüdür. Özel mülkiyet mutlak olmayıp dinin ve hukukun bazı sınırlamalarıyla karşı karşıyadır. Zamanla sınırlı değildir. Kişi hukukî yollarla elden çıkarmadıkça onun üzerindeki mülkiyet hakkı sona ermez. Vakıf Mülkiyeti Vakıf, bir mülkün bazen kendisinin bazen de mülk ve menfaatinin hayır cihetine tahsis edilmesidir. Vakfedilen mal Allah ın (kamunun) mülkü hükmünde olur. Dolayısıyla o mala ihânet etmek kamu hakkına ihânet anlamına gelir. Müslümanlar değişik amaçlarla vakıflar kurmuşlardır. Herkesin yararına vakfedilen mescit, kütüphane, köprü gibi vakıf mallarından herkes yararlanabilir. Fakat sadece fakirler, öğrenciler, kadınlar yararına yapılan vakıflardan, başkası yararlanamaz. Bunları vakfı yapanın şartnamesi belirler. Kira getirmek üzere vakfedilmiş olan gayrimenkuller de usulüne uygun olarak kiraya verilebilir ve kirası vakıf senedinde belirlenen yerlere harcanır. Vakıfta devamlılık esas olduğu için vakıf malının satılması prensip olarak câiz değildir. Ancak âdil ve müttekî bir hâkimin kararı ve konuyla ilgili yeterli bilgisi bulunan bir 32 OCAK 2014 somuncubaba 33

20 elde etme konusunda devlet gerekli düzenlemelerde bulunabilir. İslâm fıkhının kendine özgü ve orijinal sayılabilecek bir mülkiyet anlayışı vardır. İslâm hukukunda hem özel hem de kamu mülkiyeti benimsenmiş, birinin diğerini ilga etmesi düşünülmemiştir. Ancak mülkiyet düzeninin esasını özel mülkiyet oluşturmuştur. Mülkiyetle Allah arasında ilgi kurulup bir bütün olarak mülkün Allah a nisbet edilmesi, bir taraftan mülkiyetin kaynağını belirlerken, öte yandan tasarruf yetkisinin sınırını tayin açısından önem arzetmektedir. Bunun ahlâkî/vicdânî boyutu yanında fıkıh literatüründe geniş yansımaları da vardır. devlet malı)ndan alırsa mutlaka onu boynunda taşır olduğu hâlde kıyamet günü gelecektir. Eğer bu haksızlıkla aldığı şey deve ise böğürecek, sığırsa möleyecek, koyunsa meleyecek! buyurdu. Sonra Rasûlallah ellerini kaldırdı, o kadar ki, koltuk altındaki beyazlık gözüktü. Allah ım tebliğ ettim mi? dedi ve bu sözünü üç kere tekrar etti. 8 Hz. Peygamber (s.a.v.) in, kamu malı çalmış ve zimmetine geçirmiş kimselerin cenaze namazlarına bile katılmadığını görüyoruz. Üstelik çaldıkları da o kadar kıymetli şeyler değildi. 9 Buna göre şehitlik ve gâzîlik çok büyük makam olmakla birlikte kamu malını çalmanın günahına keffâret olamamaktadır. Kamu malına ait bazı hukukî özellikler şunlardır: Kamu malını ihlal etmenin bazı yolları: müftünün fetvasıyla vakfa daha yararlı olacağı düşünülen bir iş için vakıf malı satılabilir. Devlet Mülkiyeti Buna beytü l-mâl denir. Beytülmâlin sahip olduğu mallar dört gruba ayrılır: Mâlî mâmelek: Para, kıymetli evrak ve diğer menkul mallar. Arâziler: Özellikle büyük fetihlerden sonra alınan arâzilerin gâzîler arasında pay edilmeyenleri devlet hazinesine kalmaktadır. Bunlara, beytü l-mal arâzisi ve Osmanlı döneminde mîrî arâzi denilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminden itibaren devlete ait arâziler olagelmiştir. Devlete ait sanayi tesisleri ve ticari işletmeler: Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) denilen bu işletmeler devletin mülküdür. Devlet bunlar üzerinden zaman zaman özelleştirmeler yapmaktadır. Hizmet malları: Kamu hizmetlerinin gerektiği gibi yürütülebilmesi için devlet zaman zaman bazı hizmet araç ve mekânlarına ihtiyaç duymaktadır. Hapishâneler, hükûmet konakları, devlete ait otel ve misafirhâneler, karakol, hastahâne, postahâne gibi kamu malları bu türdendir. Kamu Mülkiyeti Aslı devletin, ancak yararlanması kamu yararına tahsis edilmiş mallar üzerinde kurulan mülkiyettir. Bu mülkiyet hakkına işaret eden bazı âyetler vardır. 5 Hz. Peygamber (s.a.v.) in: İnsanlar su, ot ve ateşte ortaktır. 6 meâlindeki hadisi de kamu malının ve kamu mülkiyetinin meşruiyetine delildir. Mâhiyeti ve kendine özgü hukûkî rejimi ile diğer mülkiyet çeşitlerinden ayrılan bu mülkiyet grubuna, yollar, akarsular, meydanlar, çarşı-pazar, hanlar, kervansaraylar, baltalık ormanlar girmektedir. Bu gibi malların mülkiyeti devlete, yararlanma hakkı kamuya/ halka aittir. Bu şekildeki kamu mülkiyetinden başkalarına zarar vermemek kaydıyla herkesin eşit derecede yararlanma hakkı vardır. 7 Kamu malından herkes, özel izne tabi olmadan, tahrip, israf ve zarar vermeden eşit ve ücretsiz olarak yararlanabilir. Ancak ormandan odun, kırlardan mantar ve denizlerden balık Kamu malları başkasına devredilemez, bu mallar haczedilemez, bunlarda zaman aşımı geçerli olmaz, bu mallara ait davalarda sulh ve ibrâ câiz olmaz, bu mallarda teberru (karşılıksız bağışlama) hükümleri geçerli olmaz. Kamu Mallarından Yararlanma ve Kamu Malına İhânet İslâm a göre insanın hem özel malı hem de kamu malı kendisine bir emânettir. Mü minin kendi malına karşı emânet düşüncesi kamu malı söz konusu olunca zirve yapmalıdır. Yani kendi malına ihânet etmesi ile kamu malına ihânet etmesi arasında günah ve sorumluluk bakımından çok büyük fark vardır. İslâm kişinin kendi malını israf etmesini, saçıp savurmasını yasakladığı gibi kamu malını çalmayı, zimmete geçirmeyi, israf etmeyi de yasaklamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) sahâbeden birisini zekât toplamakla görevlendirmişti. O zekâtı getirip şöyle dedi: Şunlar size ait, bunlar da bana hediye olarak verildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) minbere çıkmış bir hutbe îrâd etmiş ve şöyle demişti: Benim -zekât toplamak için- gönderdiğim bir memura ne oluyor ki, Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edildi diyebiliyor. Dikkat edin, bu kişi evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi? Muhammed i kudret elinde tutan Allah a yemin ederim ki, sizden her kim bu (bu Kamu arâzilerini işgal etmek, üzerine bina yapmak: Hz. Peygamber (s.a.v.) in bu konuda şöyle bir ikaz ve irşadı vardır: Kim bir karış miktarı bir yere (başkasının arâzisine) haksız olarak sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir. 10 Kaçak elektrik ve su kullanmak. Vergi kaçırmak ve vergi vermemek. Bir ülkenin vatandaşı olmak bir takım haklardan yararlanma imkânı verir. Aynı zamanda bu kimseye yerine getirmekle yükümlü olduğu bir takım görevler de yükler. Haklardan yararlanıp görevlerden kaçınmak her şeyden önce mü minin şahsiyetine, imanına ve insafına uymaz. Kamu malını çalanların günahı sadece kendilerine değil onlara göz yumanlara da sirâyet etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kim aşıranı gizlerse, o da ondandır. 11 Dipnot * Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN 1. 24/Nûr, 61; 36/Yâsîn, /Bakara, 267; 4/Nisâ, /Bakara, 188; 4/Nisâ, 10, 29; 5/Mâide, Mecelle, md /Şuarâ, 155; 55/Kamer, Ebû Dâvûdd, Büyû, Mecelle, md Buhârî, Hiyel, 15; Cuma, Muvatta, Cihâd, Buhârî, Mezâlim, Ebu Dâvûd, Cihâd, OCAK 2014 somuncubaba 35

İlmihâlin Hikmet Boyutu Salı, 07 Nisan :04

İlmihâlin Hikmet Boyutu Salı, 07 Nisan :04 İlmihâl kişinin içerisinde bulunduğu halin ilmi demektir. Kişinin içerisinde bulunduğu hâlin ilmini bilmek farz-ı ayındır. Yani her Müslüman hangi konumda bulunuyorsa içerisinde bulunduğu konumla ilgili

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI 5.10.2015 Pazartesi 06.10 2015 Salı Y.ÇİFTÇİ S.AL Y.ÇİFTÇİ 7.10.2015 Çarşamba Y.ÇİFTÇİ 15:00 8.10.2015 Perşembe S.AL S.AL 9.10.2015 Cuma E.ÜZÜM S.AL Y.ÇİFTÇİ 15:00 E.ÜZÜM (Siyer ) Mirac ve Hediyesi Namaz

Detaylı

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran 2012 14:59

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran 2012 14:59 İnsan hep bir şeylerin özlemi ile yaşar. İçinde hep bir şeylerin özlemi vardır. Hasret insanoğlunun adeta içine işlemiştir. Biz bezm-i âlemden geldik ve hep oraların hasreti ile yanarız. Biz dünyaya gönderildik

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran 2015 19:17

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran 2015 19:17 Ramazan ayı İslam inancının kendisine yüklediği önem sebebiyle halk arasında On bir ayın sultanı ve Şehr-i Mübârek (Mübârek Ay) olarak kabul edilmiştir. Ramazan ayı Müslümanların değerlendirmek için adeta

Detaylı

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI Sıra No ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN ADI SOYADI ÜNVANI YERİ TARİHİ GÜNÜ VAKTİ KONUSU Dr. İbrahim ÖZLER İlçe Müftüsü

Detaylı

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN VAİZİN TARİHİ VAKTİ ADI VE SOYADI UNVANI İLÇESİ YERİ KONUSU İbrahim KADIOĞLU İl Müftü Yard. Akdeniz Ulu Camii 17 Haziran 2015 Çarşamba 18 Haziran 2015 Perşembe 19 Haziran 2015 Cuma Yunus GÜRER İl Vaizi

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11 İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11 İslâm Dini nin Bazı Özellikleri... IGMG Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığı İÇİNDEKİLER Ders Kitapları Serisi Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

Ondalık ve Oruç Adakları

Ondalık ve Oruç Adakları Ondalık ve Oruç Adakları 01135_186_Tithing.indd 1 Bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın diyor Her Şeye Egemen Rab. Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup

Detaylı

En hayırlı söz faydalı olandır. Faydasız bilgide hayır yoktur. Lüzumlu olmayan bilgiden de bir fayda temin edilemez.

En hayırlı söz faydalı olandır. Faydasız bilgide hayır yoktur. Lüzumlu olmayan bilgiden de bir fayda temin edilemez. Hz. Ali den Nasihatler Ey oğul! İyi karar verebilmek için güvenilir kimselerle istişare et. En hayırlı söz faydalı olandır. Faydasız bilgide hayır yoktur. Lüzumlu olmayan bilgiden de bir fayda temin edilemez.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

NAMAZ. 2 Namaz kimlere farzdır? Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır.

NAMAZ. 2 Namaz kimlere farzdır? Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır. NAMAZ 1 Namazın önemi ve faydaları nelerdir? 1. İslam ın şartlarından biridir. 2. Kulu, Allah a yaklaştırır. 3. Cemaatle kılınması, birlik ve beraberliği pekiştirir. 4. Sorumluluk bilincini geliştirir.

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 2. DÖNEM )

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 2. DÖNEM ) İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 2. DÖNEM ) TARİH GÜN SAAT İLÇE YER VAİZE ADI/SOYADI D 1.4.2014 Salı 14:00 Bornova Yeşilova Camii Fatma Özmen ERGEN Sağlık ve Önemi 1.4.2014 Salı 14:00

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI EYLÜL EKİM KASIM İBADET VE MÜKELLEF T E M İ Z L İ K 1.İbadetin (Salih Amel) Tanımı 2.Amacı ve Önemi: İbadet Bize Ne Kazandırır? 4.Temizlik-İbadet İlişkisi 9 2 NAMAZ 1.DÖNEM 1. DÜZEY (KUR 1) 3. Temel İbadetler

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI 29 Şevval Mehmet YAMAN İl Müftüsü Hoca Ahmet Yesevi Camii 15.5.2018 Salı Yatsıdan Önce RAMAZAN AYI VE ORUCUN FAZİLETİ 1 Ramazan Halil YILMAZ Vaiz Cacabey Camii 16.5.2018 Çarşamba Öğleden Önce ORUCA AİT

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN )

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN ) İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN ) TARİH GÜN SAAT İLÇE YER VAİZE ADI/SOYADI KONULAR 01.04.2014 Salı 14:00 Bornova Yeşilova Camii Fatma Özmen ERGEN Sağlık

Detaylı

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I Ş U B A T 25.02.203 / 0.03.203 8.02.203 / 22.02.203 Tel : 0 26 39 59 38 Faks : 0 26 334 96 96 http://pamem.meb.k2.tr ÖĞRETİM YILI : 202 / 203 İN ADI : DİN KÜLTÜRÜ VE MESLEK AHLAKI ÖĞRETMENLERİ : YAVUZ

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ HÜKMÜ ŞARTI ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Detaylı

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz) BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz) V A İ Z İ N ADI - SOYADI ÜNVANI VAAZIN YERİ VAAZIN GÜNÜ VE SAATİ VAAZIN KONUSU Cahit ÇETİN Müftü Haydarçavuş Camii

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 1.01.2016 Cuma Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Mermerler Camii SORUMLU

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR BİRLİK BULAMACI YERİNE GERÇEK BİRLİK A. GİRİŞ Başlangıçta,eşler arasındaki farklar bazen heyecanlı olabilir. Kendinde olmayan özellikleri eşinde bulunca yaşama renk katacağı olur

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak «Rabbim beni terbiye etti, terbiyemi de güzel kıldı.» (Hadis-i Şerif, Kenz ül- Ummal) Allah, edebin her çeşidini Hz. Muhammed (sav) de bir araya getirmiş ve bizlere örnek

Detaylı

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. AHMAK DOST Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir. İbrahim Peygamberden yana olduğunu

Detaylı

İçindekiler. Günlük namazlar. Cemaatle namaz. Cuma namazı. Bayram namazı. Cenaze namazı. Teravih namazı. Namazın insana kazandırdıkları

İçindekiler. Günlük namazlar. Cemaatle namaz. Cuma namazı. Bayram namazı. Cenaze namazı. Teravih namazı. Namazın insana kazandırdıkları Ön Söz Bu dergide namaz ibadetinden bahsedilmektedir. Namaz ibadetinin bize kazandırdıklarını, nasıl namaz kılacağımızı, namazın içindeki ve dışındaki şartları vb. gibi konuları özetlemektedir. Dergi kolay

Detaylı

Abdest nedir? Abdest, dini bir temizliktir. Belli organları usulüne göre yıkamaktır. Abdest namazın hazırlık şartlarındandır.

Abdest nedir? Abdest, dini bir temizliktir. Belli organları usulüne göre yıkamaktır. Abdest namazın hazırlık şartlarındandır. ABDEST Neler Öğreneceğiz? Abdest nedir? Abdestin farzları nelerdir? Abdest nasıl alınır? Abdestin sünnetleri nelerdir? Abdestin mekruhları nelerdir? Abdesti bozan şeyler nelerdir? Abdest nedir? Abdest,

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 2.4.2015 PerşembeÖğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Huzurevi Mescidi

Detaylı

Şeytan Der ki Ey İnsan!..

Şeytan Der ki Ey İnsan!.. Şeytan Der ki Ey İnsan!.. Dengenin engelidir, şeytanların çengeli, Eûzu besmeledir, çengellerin engeli. KUR ÂN DİYOR Kİ! (Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: Şüphesiz Allah size gerçek

Detaylı

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI TARİH GÜN VAKİT ADI-SOYADI UNVANI VAAZIN VERİLECEĞİ YER VAAZIN KONUSU AHMET ERDEM İL MÜFTÜSÜ ALİPAŞA CAMİİ Oruçlunun Dikkat Etmesi Gereken Hususlar ÜNAL TAN İL MÜF. YARD. ŞEHİTLER CAMİİ Oruçlunun Dikkat

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI S.NO TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN TARİH ADI SOYADI UNVANI YERİ VAKTİ KONUSU Tepebaşı Camii 1 05.06.2016 29 Şaban Nalbant Camii Rahman Camii Ramazan'a

Detaylı

Abdest Gusül Teyemmüm

Abdest Gusül Teyemmüm Abdest Gusül Teyemmüm Memduh ÇELMELİ ABDEST Farz ve Sünnetleriyle Abdestin Alınışı 1- Niyet edilir. Euzü-Besmele çekilir. 2- Eller bileklere kadar yıkanır. Abdestin Farzları 1) Yüzü yıkamak 2) Elleri dirseklerle

Detaylı

AYDIN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

AYDIN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI HULUSİ KÖMÜRCÜOĞLU İL MÜFTÜ YARD. RAMAZAN PAŞA CAMİİ UĞUR KOCABAŞ İL MÜFTÜ YARD. YAVUZ SULTAN SELİM C. MEHMET ASLAN İL MÜFTÜ YARD. EVLİYA ÇELEBİ CAMİİ ZEKERİYA ÇALLI İL MÜFTÜ YARD. EMİR SULTAN CAMİİ MUHAMMET

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2010-1431 1 ما حكم الصيام وحكمته» باللغة ال ية «عبد

Detaylı

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna MÜSİAD Cidde Temsilcisi Tanıtımı ve Türk Suud İş Forumu 23.05.2015 TC Cidde Başkonsolosu Fikret Özel, Cidde Tic Odası Başkan Yardımcısı, Mazeen Baterjee Türk-Suud İş Konseyi Başkanı, Mazan Ragap, Cidde

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9723-51-0 1. Baskı:

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Teravih Namazı Namazı Bozan Durumlar Namazın İnsana Kazandırdıkları Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 o Teravih namazı ramazan ayında kılınır. o Yatsı namazının son

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI TARİH GÜN VAKİT ADI SOYADI UNVANI VAAZIN KONUSU VAAZIN YAPILDIĞI YER 3.10.2014 CUMA ÖĞLEDEN ÖNCE HASAN İZMİRLİ İlçe Müftüsü

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 3. DÖNEM TEMMUZ- AĞUSTOS - EYLÜL AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI

ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 3. DÖNEM TEMMUZ- AĞUSTOS - EYLÜL AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 3. DÖNEM TEMMUZ- AĞUSTOS - EYLÜL AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI ADI SOYADI ÜNVANI Haftalar GÖREV TARİHİ VAKTİ VA'Z-IN YERİ VA'Z-IN KONUSU Aydın ÖÇALAN İl Vaizi 5 Temmuz

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Camiye Girerken Allah ın adıyla, Allah ın Resulüne salat ve selam olsun. Allah ım, hatalarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç. Camiden Çıkarken Allah ın adıyla, Allah

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

YAŞLILAR YURDUNDA ÇALIŞAN, DOMUZ ETİ PİŞİREN VE İÇKİ SUNAN KADININ HÜKMÜ

YAŞLILAR YURDUNDA ÇALIŞAN, DOMUZ ETİ PİŞİREN VE İÇKİ SUNAN KADININ HÜKMÜ YAŞLILAR YURDUNDA ÇALIŞAN, DOMUZ ETİ PİŞİREN VE İÇKİ SUNAN KADININ HÜKMÜ تعمل يف دار للعجزة وتطبخ اخلزنير وتقدم اخلمر ] تريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular İÇİNDEKİLER Takdim. 9 İTİKAD ÜNİTESİ Din Din Ne Demektir?... Dinin Çeşitleri... İslâm Dininin Bazı Özellikleri... I. BÖLÜM 11 11 11 II. BÖLÜM İman İmanın Tanımı... İmanın Şartları... Allah'a İman... Allah

Detaylı