BİPOLAR BOZUKLUKTA KORUYUCU SAĞALTIM

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BİPOLAR BOZUKLUKTA KORUYUCU SAĞALTIM"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI BİPOLAR BOZUKLUKTA KORUYUCU SAĞALTIM Dr. Meliha ZENGİN EROĞLU UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Nurgül ÖZPOYRAZ ADANA- 2010

2 TEŞEKKÜR Tezimin hazırlanmasında ve uzmanlık eğitimim süresince bana yardımcı olan; Prof. Dr. Nurgül ÖZPOYRAZ a, uzmanlık eğitimime katkıda bulunan Prof. Dr. Bekir Aydın LEVENT e, Prof. Dr. Mehmet ÜNAL a, Prof. Dr. Yunus Emre EVLİCE ye, Prof. Dr. Ayşe AVCI ya, Doç. Dr. Şükrü UĞUZ a, tezimin hazırlanma aşamasındaki ve istatiksel konulardaki yardımlarından dolayı Doç. Dr. Lut TAMAM a, tüm çalışma arkadaşlarıma, desteğiyle hep yanımda olan aileme ve eşime teşekkür ederim. I

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR I İÇİNDEKİLER II TABLO LİSTESİ IV ŞEKİL LİSTESİ V KISALTMA LİSTESİ VI ÖZET VII ABSTRACT VIII 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Bipolar Bozukluk Tanımı Bipolar Bozukluğun Doğası ve Seyri Klinik Gidişle İlgili Kavramlar Koruyucu Sağaltımın Önemi Koruyucu Sağaltım Uygulama Ölçütleri Koruyucu Sağaltıma Yanıtın Değerlendirlmesi İdeal Yanıt Var mı? Sağaltıma Yanıtı Değerlendirmenin Önemi Sağaltıma Yanıtı Değerlendirmedeki Güçlükler Koruyucu Sağaltımda Duygudurum Dengeleyiciler Lityum Lityumun Koruyucu Sağaltımda Etkinliği Sodyum Valproat Karbamazepin Karbamazepinin Koruyucu Sağaltımda Etkinliği Lamotrijin Antipsikotikler Olanzapin Aripiprazol Ketiyapin Diğer Antipsikotikler GEREÇ ve YÖNTEM Verilerin Toplanması Veri Toplama Araçları Duygudurum Bozuklukları Hasta Kayıt Formu Young Mani Değerlendirme Ölçeği(YMD) Hamilton Depresyon Ölçeği(HAM-D) DSM-IV Eksen I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik 35 Görüşme Ölçeği(SCID-I) DSM-IV Eksen I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik 35 Görüşme Ölçeği(SCID-II) İşlevselliğin Genel Değerlendirme Ölçeği(IGD) Yaşamboyu İzlem Çizelgesi(YİÇ) Koruyucu Sağaltım Değerlendirme Ölçeği İstatiksel İşlemler BULGULAR TARTIŞMA 58 II

4 6. SONUÇ KAYNAKLAR EKLER ÖZGEÇMİŞ 95 III

5 TABLO LİSTESİ Sayfa No Tablo-1 : BPB tanılı hastaların sosyodemografik özellikleri 38 Tablo-2 : BPB tanılı hastaların özgeçmiş özellikleri 39 Tablo-3 : BPB tanılı hastaların aile özellikleri 40 Tablo-4 : BPB tanılı hastaların genel klinik özellikleri 41 Tablo-5 : BPB tanılı hastaların dönem ve gidiş özellikleri 42 Tablo-6 : Koruyucu sağaltımda en uzun süre kullanılan ilaçların dağılımı 43 Tablo-7 : Koruma dönemlerinde kullanılan ilaçların dağılımı 44 Tablo-8 : Koruyucu sağaltımın klinik ve gidiş özellikleri üzerine etkisi 45 Tablo-9 : Koruyucu sağaltımın GROF Ölçeği ile Değerlendirilmesi 46 Tablo-10 : Koruyucu sağaltımda kullanılan ilaçların ayrı ayrı klinik ve gidiş özellikleri üzerine etkisi 47 Tablo-11 : Yalnız Duygudurum dengeleyici kullanımıyla antipsikotik kombinasyonu arasındaki farklar 48 Tablo-12 : Yalnız Lityum ve Lityum + Antipsikotik kullanan hastaların karşılaştırılması 49 Tablo-13 : Yalnız Valproik Asit ve Valproik Asit+Antipsikotik kullanan hastaların değerlendirilmesi 50 Tablo-14 : Yalnız Karbamazepin ve Karbamazepin+Antipsikotik kullanan hastaların karşılaştırılması 51 Tablo-15 : Kombine duygudurum dengeleyici ve ek antipsikotik kullanan hastaların Değerlendirilmesi 52 Tablo-16 : Duygudurumdengeleyici ilaçların monoterapi kullanımının gidiş üzerine etkisi 53 Tablo-17 : Duygudurum dengeleyicilerin monoterapi kullanımının birbiriyle karşılaştırılması 54 Tablo-18 : Klinik özelliklerin koruyucu sağaltım yanıtıyla ilişkisi 56 Tablo-19 : Gidiş özelliklerinin koruyucu sağaltım yanıtına etkisi 57 IV

6 ŞEKİL LİSTESİ Sayfa No Şekil-1 : BPB dönemleri 5 Şekil-2 : Klinik gidiş sırasında ortaya çıkan dönemler 9 Şekil-3 : Klinik gidiş sırasında yineleme ve depreşmenin ortaya çıkışı 9 V

7 KISALTMALAR APA : Amerikan Psikiyatri Birliği BOS : Beyin Omurilik Sıvısı BPB : Bipolar Bozukluk BPB I : Bipolar I Bozukluk BPB II : Bipolar II Bozukluk BTA BPB : Başka Türlü Adlandırılamayan Bipolar Bozukluk DSM : Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı FDA : Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi GABA : Gama aminobutirik Asit HAM-D : Hamilton Depresyon Ölçeği ICD : Sağlık Problemlerinin Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması IGD : İşlevselliğin Genel Değerlendirmesi NICE : İngiliz Ulusal Sağlık ve Klinik Uygulama Enstitüsü NIMH : Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü OKB : Obsesif Kompulsif Bozukluk SCID-I : DSM-IV Eksen I bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme Ölçeği SCID-II : DSM-IV Eksen II bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme Ölçeği UP : Unipolar Depresyon WHO : Dünya Sağlık Örgütü YİÇ : Yaşamboyu İzlem Çizelgesi YMD : Young Mani Değerlendirme Ölçeği VI

8 ÖZET Bipolar Bozuklukta Koruyucu Sağaltım Amaç: Bu çalışmada, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bipolar Bozukluk Biriminde düzenli olarak Bipolar Bozukluk tanısıyla izlenen hastaların koruyucu sağaltıma yanıtları ve sağaltıma yanıtın klinik değişkenlerle ilişkisi araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, 2009 yılında Bipolar Bozukluk Biriminde Bipolar Bozukluk tanısıyla izlenen rastgele yöntemle seçilmiş 100 hasta alınmıştır. Çalışma verileri tarafımızca geliştirilen Duygudurum Bozuklukları Hasta Kayıt Formu, SCID- I-II, Young Mani Değerlendirme Ölçeği, Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği, Koruyucu Sağaltıma Yanıt Ölçeği, İşlevselliğin Genel Değerlendirme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Formlar hasta ve hasta yakınları ile görüşülerek ve poliklinik kayıtları incelenerek doldurulmuştur. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 50 si kadın, 50 si erkek ti. Çalışmamızda 100 bipolar bozukluk hastasının toplam 156 koruma dönemi incelendi. Bu koruma dönemlerinin % 30,75 inde tek duygudurum dengeleyici ilaç, % 60,24 ünde ise duygudurum dengeleyiciye ek olarak antipsikotik kullanılıyordu. Duygudurum dengeleyici olarak en sık seçilen ilaç lityumdu (% 43,58). Koruyucu sağaltım sonrasında dönem sayısı, sıklığı, hastalıkla geçirilen sürelerde anlamlı bir azalma belirlenmiştir. Koruyucu sağaltıma yanıt Grof ölçeği ile değerlendirildiğinde % 43,8 oranında tam yanıt saptanmıştır. Hastalıkla geçen süre uzadıkça ve yılda geçirilen dönem sayısı arttıkça ek olarak antipsikotik kullanma gereksinimi artmıştır. Sonuç: Bipolar Bozukluk yaşam boyu süren ve işlevselliği büyük oranda bozan bir hastalıktır. Bu nedenle koruyucu sağaltımın önemi yüksektir. Koruyucu sağaltım düzenli ve özenli bir şekilde sürdürüldüğünde hastalıkla geçen süre önemli oranda azalmaktadır. Ayrıca koruyucu sağaltımda hastaya ve hastalığa özgü ilacın belirlenmesi de önem taşımaktadır. Anahtar Sözcükler: Bipolar bozukluk, duygudurum dengeleyici, koruyucu sağaltım VII

9 SUMMARY Longterm Treatment In Bipolar Disorder Aim: The aim of this study was to determine the long treatment response and its relationship between clinical variables at follow-up bipolar disorder patient group in Bipolar Disorder Unit of the Department of Psychiatry, Faculty of Medicine, Çukurova University. Material and Methods: One hundred consecutive patients, from the 2009 Bipolar Disorder Mood Unit, are included in this study. Affective Disorders Patient Registry Form developed by Bipolar Disorder Mood Unit, SCID-II, Young Mani Rating Scale, Hamilton Depression Rating Scale, Prophylactic Treatment Response Scale were used in this study to collect the data. These forms are completed through interviews with patients and their relatives, and evaluation of inpatient files. Results: In this study, 50 of subjects were female, 50 were male. 156 maintenance periods of 100 bipolar patients were examined in our study. In 60,24 % of longterm treatment periods mood stabilizers and antipsychotics were used together but only one type of mood stabilizer was used in 30,75 % of longterm treatment periods. Frequently lithium was prefered as a mood stabilizer (43,58 %). By longterm treatment, a significant decrease was determined in total number of epizods, epizod frequency and time-ill periods. When the response to longterm treatment was evaluated by Grof scale we determined 97 % as partial response rate and 43,8 % as full response rate. The necessity of antipsychotics incrases when the time-ill periods are prolonged and the number of epizod/year gets higher. Conclusion: Bipolar disorder goes on all life along and disturbs functionality on a large scale. Because of that the consequence of longterm treatment is very important. If the longterm treatment is continued particularly and carefully, time-ill periods decrease prominently. Also selecting unique drugs to patients and illness is very significant. Keywords: Bipolar disorder, mood stabilizer, longterm treatment VIII

10 1. GİRİŞ Bipolar bozukluk (BPB) yineleyen mani, depresyon ve karma dönemlerle karakterize, ciddi sağaltım gerektiren ve yaşam boyu süren bir hastalıktır. Eskiden toplumun % 1 ni etkilediği düşünülen bu bozukluğun zamanla daha iyi tanınması, tanı ölçütlerinin genişletilmesi, alt gruplarının tanımlanması gibi nedenlerle yaygınlığının yaklaşık % 6,5 lara ulaştığı saptanmıştı. 1 Sık duygudurum dönemi yaşayan hastalar zamanla mesleki işevsellikte kayıplar ve aile ve sosyal ilişkilerinde sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Uzun dönemde işlevsellikte kayıpların görüldüğü ve özellikle özkıyım riski nedeniyle ölüm riskinin yüksek olduğu bir durumdur. 2 Karmaşık ve süregen seyirli bu bozukluğun sağaltımında öncelikli amaç, varolan belirtilerin kontrol altına alınması ya da baskılanmasıdır. Akut dönemin sağaltımı gerçekleştirildikten sonra uygun hasta grubunda koruyucu sağaltıma geçilmesi önerilmektedir. Koruyucu sağaltımın temel hedefleri; depreşme (relaps) ve yinelemelerin (rekürrens) önlenmesi, eşikaltı belirtilerin ortadan kaldırılması ve hastaların hastalık öncesi işlevsellik düzeylerine dönebilmelerinin sağlanmasıdır. Bu duygudurum dönemlerinin önlenmesi için yaklaşık 60 yıldır duygudurum dengeleyici olarak kullanılan lityum ve ardından kullanıma giren antikonvulsan ilaçlarla ilgili olumlu sonuçlar elde edilmiş olsa bile, günümüzde BPB halen neden olduğu sosyal ve maddi kayıplar nedeniyle önemini korumaktadır. Son yıllarda kullanıma giren atipik antipsikotiklerin koruyucu etkinliğiyle ilgili çalışmalar giderek artmaktadır. Ancak hastalığın değişken doğası sağaltımı güçleştirmekte, kullanılan ilaçların etkinliğini düşürmektedir. Her iki uca kaymayı engelleme güçlüğü klinisyenleri kombine ilaç kullanımına itmiştir. Ancak bu durum sağaltıma uyum güçlüklerini, yan etki artışını ve sağaltım maliyetinin artışı gibi sorunları da beraberinde getirmiştir. Sağaltımdaki önemli zorluklardan biri de sağaltım yanıtlarının değerlendirilmesi ve ölçülebilmesidir. Son yıllarda bu alandaki güçlükler fark edilmiş ve yapılan çalışmalarda sağaltıma yanıtı etkileyen pek çok değişken (dönem tipleri, sayısı, sıklığı, dönemler arası süre, dönemlerin süresi, hastanede yatış süresi, başlama yaşı gibi) araştırılmıştır. Ayrıca sağaltıma yanıtın iyi-kötü gibi soyut kavramlar yerine geçebilecek 1

11 nesnel ölçütler oluşturma çabaları da giderek artmıştır. Bu alanda bazı araştırmacılar bazı ölçekler ya da kavramlar geliştirerek koruyucu sağaltımın etkinliğini somut ve nesnel olarak değerlendirmek için adımlar atmışlardır. 3 Koruyucu sağaltıma yanıtın değerlendirilmesi hastaların klinik özelliklerine en uygun ilaç ya da ilaç kombinasyonlarının belirlenmesine katkıda bulunacak, döngüselliğin önlenmesine dolayısıyla işlevselliğin düzelmesine yardımcı olacaktır. Bu çalışmada; Çukurova Üniveristesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bipolar Bozukluk Birimi nde BPB tanısıyla izlenen hastaların duygudurum dengeleyici sağaltıma verdikleri yanıtı belirleyebilmek ve sağaltıma yanıtın klinik değişkenlerle olan ilişkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. 2

12 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Bipolar Bozukluk (BPB) Tanımı Bipolar bozukluk ciddi, yineleyici dönemlerle seyreden ve sıklıkla süregenleşen bir hastalıktır. Sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma, özkıyım riski, sık yineleme gibi nedenlerle kişi ve çevresindekilerin yaşamını olumsuz yönde etkiler ve yeti yitimine neden olur. 2 Hastalık, zaman zaman yükselmiş (mani, hipomani) ve çökkün (depresyon) duygudurum dalgalanmaları, dürtüsellik ve riskli davranışlar (madde kötüye kullanımı, aşırı para harcama, cinsel istekte artış ve yasal sorunlar) ile karakterizedir. BPB çok farklı klinik görünümlerle ortaya çıkabilir. Bu heterojenitenin sebebi patofizyolojik, genetik, biyolojik ve klinik bulguların geniş bir yelpazede yer almasıdır. En kolay ayırt edilen tipi BPB tip I (BPB I) dir. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı ( Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition; DSM IV) tanı ölçütlerine göre; BPB I arada normal duygudurum periyodlarının yaşandığı depresyon ve mani dönemlerinin yinelemeleriyle seyreden bir hastalıktır. 4 BPB tip II ise depresyon ve duygudurumda yükselmenin daha az yaşandığı hipomani dönemleriyle seyreder. DSM-IV te BPB un bir türü olarak hızlı döngülü BPB da yer alır. Hızlı döngülü BPB ta hastalar bir yıl içerisinde dört ya da daha çok duygudurum dönemi yaşar. Duygudurum dalgalanmalarının daha ılımlı yaşandığı tabloya ise siklotimi adı verilmektedir BPB un Doğası ve Seyri BPB 20 li yaşlarda başlar, BPB I ve BPB II nin başlangıç yaşları birbirine yakındır ancak BPB II nin biraz daha geç başladığı bildirilmektedir. 5 İlk belirtiler hastaların % unda 21 yaşından önce, % 10 unda 50 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. 6 Olguların yaklaşık üçte birinde erken başlangıç (18 yaştan önce) görülmektedir. 7 Yapılan pek çok çalışmada erken başlangıç yaşı kötü prognoz ile ilişkilendirilmiştir. 8, 9 Erken başlangıçlı BPB ta psikotik belirtiler, eksen I ek tanıları, özkıyım girişimleri, hızlı döngülülük, sağaltıma başlama süresinde gecikme, işlevsel iyileşmenin tam olmaması ve kalıntı belirtilerin varlığı daha sık görülmektedir. 7, 8, 10 İlk belirtilerin 60 yaşından sonra gözlenmesi hastalığın nörolojik (travma, neoplazmlar, 3

13 multiple skleroz, epilepsi), infeksiyoz, inflamatuar nedenler gibi diğer tıbbi durumlara bağlı ortaya çıkma olasılığını artırır. Yapılan çalışmalarda, mani için başlangıç yaşı erkeklerde ortalama 24,4, kadınlarda 24,8 bulunmuştur. 11 Kadınlarda ve erkeklerde BPB un yaşamboyu yaygınlığı benzerlik gösterse de, cinsiyetin hastalığın fenomenolojisi ve seyri üzerinde etkili olduğu bildirilmiştir İlk yakınmalarla psikiyatriste başvurdukları dönemde bu hastaların % 69 una tanı konamamaktadır. 11 Ek tanılı durumların fazla olması tanı koymayı güçleştiren en önemli etkenlerden biridir ve belirtilerin başlangıcından tanı konana kadar ortalama yaklaşık 10 yıllık bir süre geçmektedir. 16, 17 Hastalık büyük oranda (kadınların % 75 i erkeklerin % 67 sinde) depresyonla başlar. İlk tanısı majör depresif bozukluk (MDB) olan hastaların % 5-10 kadarı 6-10 yıl sonra manik bir dönem yaşarlar. Bu nedenle klinisyenler karşılaştıkları her depresif atağı bipolarite açısından dikkatle irdelemelidir. BPB yineleme riski yüksek bir bozukluktur. Hastaların % si ilk manik dönemden sonraki 2 yıl içinde ikinci manik dönemi yaşar. Birçok hasta hem depresif hem manik dönem yaşarken, hastaların % si sadece manik dönem yaşar. 5 Manik dönem; yükselmiş, öforik ya da taşkın duygudurum, benlik değerinde yükselme, motor eksitasyon ve riskli davranışlarla karakterizedir. Hastada patolojik bir şekilde kendini iyi hissetme, neşe, keyif, mutluluk ve coşku hali vardır. Kendine güvendeki artış bazen psikotik düzeydedir. Sanrı ve varsanılar duyguduruma uygun olabileceği gibi uygunsuz da olabilir. 18 Psikomotor aktivitede hızlanma nedeniyle hızlı konuşma, düşünce uçuşması, hareketlerde hızlanma, cinsel istekte artış ve uykusuzluk görülür. Bu dönemde dürtüsellik ve risk alma davranışı arttığından sıklıkla tabloya alkol ve madde kötüye kullanımı eşlik eder. 19 Sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma ve genel 20, 21 popülasyona göre özkıyım nedeniyle ölüm oranı 3 kat daha yüksektir. Hipomani; kısa süren, hastanın yaşamında temel sarsıntılara yol açmayan, psikotik belirtilerin görülmediği, daha ılımlı ya da eşikaltı mani durumudur. Kadınlarda daha fazladır. Hastalar neşeli, canlı, yaratıcı, fazlasıyla iyimser, özgüvenli, dışadönük, konuşkan ve sosyaldirler. 22 BPB II de en az bir ya da yineleyen hipomanik ve major depresif dönemler yaşanır. Karma dönem, en az bir hafta süren hem manik hem de depresif belirtilerin bir arada olduğu durumlardır. 18 Karma mani diğer tüm manik nöbetlerin % sini 4

14 oluşturmaktadır. 23 BPB I hastalarının % 40 ı hastalık seyri sırasında karma durum geliştirir. Kadınlarda daha sıktır. Karma dönemler sağaltımı en zor klinik tablolardan biridir ve özkıyım riskinde artış tipiktir. 24, 25 Karma mani tanısı konabilmesi için mani sırasında depresif belirti olması gereken depresif belirti sayısıyla ilgili farklı görüşler vardır. Akiskal ve arkadaşları nın yaptığı (French National Multisite Collaborative Study On The Clinical Epidemiology Of Mania; EPIMAN) Fransız ulusal mani klinik epidemiyolojisi çok merkezli ortak çalışmasına göre; manik tablo ile birlikte en az iki depresif belirtinin bulunması karma mani tanısı için yeterlidir ve manik atağın yaygın bir formunu temsil etmektedir. Yine bu çalışmada erkeklerde hipertimik kişilik özellikleri daha yaygın olduğundan saf mani tablosunun daha sık görüldüğü, kadınlarda ise depresif yapı daha yaygın olduğundan karma mani tablosunun daha sık görüldüğü bildirilmiştir. 26 Karma dönemlerin süresi daha uzundur ve sağaltımı daha güçtür. 27, 28 Bu hastalarda psikotik belirtiler, alkol ve madde kötüye kullanımı sık olduğu 29, 30 bildirilmiştir. Yapılan bir çalışmada, yatarak sağaltım gören 108 BPB hastası kadınların % 24,5 nin ilk dönemlerinin karma, % 65,3 nün depresif ve % 8,2 sinin ilk dönemlerinin manik olduğu bulunmuştur. 31 İlk dönemi karma mani olan olgularda özkıyım girişimi ve süregen seyir daha sık görülmektedir. 32 Bipolar bozukluk sırasında ortaya çıkan dönemler Şekil 1 de gösterilmiştir. Şekil 1: BPB dönemleri, Stephen M. Stahl Essential Pharmacology (2000) 33 5

15 BPB un uzun dönemde seyri önlem alınmadığı takdirde son derece ciddi ve 34, 35 yıkıcıdır. Geçirilen her duygudurum dönemi yineleme riskini ve seyiri kötüleştirir. İlk dönemden sonra hastaların % i ilk 5 yıl içinde en az bir yeni dönem geçirirler. Hastaneye yatırılan hastaların yarısı 5 yıl içinde yeniden hastaneye yatırılır. 36 Ortalama manik dönem sayısı dokuz olmasına karşın hastalar 2-30 manik dönem yaşayabilir. Hastaların yaklaşık % 40 ı 10 dan fazla dönem geçirir. BPB I hastalarının % 7 si tam iyileşir, % 45 i birden fazla dönem geçirir ve % 40 ı süregenleşir. 5 Bilinen bu depreşme ve yineleme oranları olmasına karşın yine de hastalığın seyriyle ilgili resmin tüm ayrıntıları ortaya konamamıştır. Hastalık belirtilerinin devam ettiği eşik altı durumlar ya da hastalığın çok şiddetli geçtiği dönemlerle ilgili net veriler halen mevcut değildir. Hastalığın seyrinin kötü olacağıyla ilgili bazı öngürüler ortaya atılmıştır. Hastalığın geç yaşta başlaması, erkek cinsiyet, ırk, kötü mesleki işlevsellik, düşük sosyoekonomik düzey, geçirilmiş dönem sayısının fazla olması, hastaneye yatış sayısının fazla olması, karma dönemler, manik dönemde varolan depresyon belirtileri, dönemler arası belirtiler, duygudurumla uygunsuz psikotik belirtiler ve eşlik eden madde kullanım bozuklukları varlığının, kötü gidişin klinik karakteristik özellikleri olduğu belirtilmiştir. 37 BPB önemli ölçüde ölüm riski taşır, hastaların yaklaşık % 25 i yaşamları boyunca en az bir kez özkıyım girişiminde bulunur ve % 11 i bu nedenle ölür Klinik Gidişle İlgili Kavramlar BPB dönemlerle seyreder ve sağaltımın seyri sırasında ortaya çıkan evreler farklı yazarlar tarafından farklı biçimde tanımlanmış olsa da üzerinde görüş birliğine varılan bazı tanımlar mevcuttur. Bunları şu şekilde tanımlayabiliriz: Dönem (Evre, epizod, atak): DSM ve Hastalıklar ve Sağlık Problemlerinin Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması (International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems;ICD) gibi sınıflandırma sistemlerinde hastalığın tanı koyduracak klinik belirtilerinin ortaya çıkması için gereken en kısa zaman süresi olarak tanımlanmaktadır. Tam düzelme (remisyon): Bir zaman dilimi içinde kişinin belirtilerinin ortadan kalkmış olduğuna karar verilebilecek ölçüde düzelmiş olmasıdır. Bozukluğun ölçütlerini karşılayacak belirtiler yoktur ancak hastalığın tam olarak iyileşip iyileşmediği 6

16 bilinmiyordur. Sağaltım ile elde edilen bir durumu anlatır ancak sağaltım zorunlu koşul değildir, kendiliğinden de (spontan düzelme) oluşabilir Kısmi düzelme: Bir zaman diliminde kişinin belli bir düzelme içine girmiş olmasıdır. Bu düzelme sırasında kişi minimal belirtilerden daha fazla şiddette belirti göstermekle birlikte bozukluk ölçütlerini dolduracak denli hasta değildir. Sağaltımla ya da kendiliğinden oluşabilir. Döngü: Bir dönemin sonundan diğer dönemin başlangıcına kadar geçen süre olarak tanımlanır. Yanıt (response): Kısmi düzelmenin başladığı noktada ilaç ya da sağaltımdan sonuç alınmış olması demektir. Sağaltımın devamını gerektirir. Depresyon için Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HDÖ) gibi, standart bir psikiyatrik değerlendirme ölçeğiyle değerlendirilen, belirtilerde en az % 50 oranında bir azalmayı ifade eder. İyileşme (recovery): Hastalık belirtilerinin sağaltımla ya da kendiliğinden tamamen ortadan kalkması demektir. BPP ya da Unipolar Bozukluk (UP) ta son dönemin iyileşmesinden başlayarak hiçbir belirtinin görülmediği en az 8 haftanın geçmesi ölçüt olarak alınmaktadır. Burada zamanın üst sınırı yoktur, iyilik hali bir ömür de sürebilir. İyileşme terimi hastalığın değil, o dönemin iyileştiğinin bir göstergesidir. Bu aşamadan sonra yapılacak olan sağaltım yeni bir dönemin gelmesini önlemek amacıyla yapılan koruyucu sağaltımdır. Sendromal iyileşme: Manik, karma ya da depresif bozukluk tanı ölçütlerinin tümünün tam olarak karşılanmadığı ardışık 8 haftalık süreçtir. Semptomatik iyileşme: Hastalık tanı ölçütlerinin karşılanmadığı ve belirti şiddetinde azalmanın olduğu süreçtir. İşlevsel iyileşme: Daha önceki iş ve psikososyal işlevselliğe ulaşılan iyileşme sürecidir. Depreşme (relapse): Tam ya da kısmi düzelme halindeki kişinin, henüz iyileşme dönemine girmeden yeniden bozukluk ölçütlerini karşılayacak kadar hastalık belirtisi göstermesidir. Belirtiler tam ya da kısmen bastırılmış olsa bile, henüz dönem sona ermeden hastalık belirtileri depreşmektedir. Görülen belirtiler içinde bulunulan evrenin belirtileridir, bazen bunlara tamamen yeni belirtiler eklenebilir ve bunlar da çoğunlukla daha şiddetli seyir gösterir. 7

17 Yineleme (recurrence): İyileşme dönemindeki (en son dönemin üzerinden belirtisiz 8 hafta geçtikten sonra) kişinin yeni bir dönem içine girmesidir. Bu dönem eskisinin devamı değildir ve tamamen yeni bazı belirtilerle seyredebilir. Akut sağaltım: Akut evre sırasında başlanıp, düzelme döneminin başlangıcına kadar devam ettirilen sağaltımdır. Sürdürüm (continuation) sağaltımı: Düzelme başlangıcından iyileşmeye kadar süren sağaltımdır. Baskılanan belirtilerin tamamen kaybolmasına hizmet eder, iyileşmeyi sağlar. Depreşmeler genelde bu dönemde olur. Bu nedenle akut sağaltımın özellikleri korunmalıdır. İdame sağaltımı (maintenance): İyileşme ortaya çıktıktan sonra sağaltımın bir süre daha aynı dozda sürdürüldüğü dönemdir. Akut belirtiler ortadan kalktıktan sonraki ilk 2-6 ayı kapsar. Bu dönemin sonuna doğru duygudurum dengeleyicilere devam edilirken, diğer ilaçlar kontrollü olarak azaltılıp kesilmeye çalışılır, depreşmeler ve hızlı döngülülük önlenmeye çalışılır. Koruyucu sağaltım: İyileşmeye ulaşıldıktan sonra yeni dönemlerin ortaya çıkmasını engellemek için sürdürülen sağaltımı tanımlar. Depresyonun ilaç sağaltımı basamakları sırasında ortaya çıkan dönemler Şekil 2 de, yinelemenin ve depreşmenin ortaya çıkışı Şekil 3 te gösterilmiştir. 8

18 Şekil 2. Klinik gidiş sırasında ortaya çıkan dönemler Şekil 3. Klinik gidiş sırasında yineleme ve depreşmenin ortaya çıkışı 9

19 2.3. Koruyucu Sağaltımın Önemi BPB yaşamboyu süren bir hastalıktır. Yaşamboyu sürdürülmesi gereken bu sağaltım sürecinde pek çok güçlüklerle karşılaşılmaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu hastalığın tanımlanması sonrası sağaltım yöntemleri de zaman içerisinde değişiklik göstermiştir. BPB un akut döneminin baskılanması sonrasında hastalığın kısa ya da uzun vadede seyrini en azından kötüleştirmeyen sağaltım yolları izlenmelidir. Dönemlerin yinelemesi, özkıyım riski, dönemlerin doğuracağı psikososyal ve işlevsel bozulmalar ve eşlik eden bozukluklar (alkol ve madde kullanım bozuklukları) nedeniyle 38, 39 koruyucu sağaltımın gerekliliği tartışılmaz bir durumdur. Hastalık yineleyici özellikte olduğu için geçirilen her dönem yeni bir dönem geçirme riskini artırır. Hastalığın neden olduğu yeti yitimi ve kayıplar her dönemle birlikte ağırlaşır. Bu durum özellikle koruyucu hekimlik açısından da hastaların yıkıcı dönemlerden korunmasını gündeme getirir. Koruyucu sağaltımın temel hedefi, yinelemenin ve özkıyım girişimlerinin önlenmesi, dönemler arası dönemde işlevselliğin artırılması, eşikaltı belirtilerin azaltılması, dönemler arası sürenin uzatılması ve duygudurum dalgalanmalarının önlenmesidir. BPB sağaltımında önemli bir basamak sayılan koruyucu sağaltımın önemi ancak 1970 sonrası yapılan çalışmalarla anlaşılmıştır. 40, 41 Angst tarafından yapılan bir çalışmada; hastaneye yatırıldıktan sonra 18 yıl süreyle izlenen BPB hastalarının % 95 inin hastalıklarının yinelediği ve ortalama 4 dönem geçirdikleri saptanmıştır. 42 Hastalığın yol açtığı maddi kayıplar da son derece yüksektir. BPB hastalarının sağlık harcamaları, genel tıbbi hastalığa sahip hastaların, diabet hastalarının ve depresyon hastalarının harcamalarının iki katıdır yılında Amerika Birleşik Devletleri nde yapılan kesitsel bir çalışmada, BPB hastaları için toplam 45 milyon dolar harcandığı saptanmıştır ,8 yıllık bir doğal izlem çalışmasında, BPB I hastaların yaşamlarının % 47,3 ünde semptomatik olarak bulunmuşlardır. 45 Yaşamboyu kayıplar göz önüne alındığında; 25 yaşında hasta olan bir kadının yaşam beklentisinden 9, üretkenliğinden 14 yıl kayıp saptanmış, sağaltımla bu süreler 6,5 ve 10 yıla gerilemiştir. 44 Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) 2000 yılında yayınladığı bir raporda, yaş arası genç erişkinler arasında işlevsellikte bozulma yaratan nedenler arasında 5. sırada BPB yer almaktadır. 46 Bu nedenlerle BPB ta koruyucu sağaltımın en önemli amacı depreşmelerin ve yinelemelerin önlenmesidir. 10

20 Koruyucu Sağaltım Uygulama Ölçütleri Aslında hastaların büyük bir kısmı BPB tanısı almadan önce birkaç dönem geçirdikleri için koruyucu sağaltıma ihtiyaç duyarlar. Bu noktada klinisyenler koruyucu sağaltıma kimlerin alınacağı, hasta uyumu, koruyucu sağaltıma başlama zamanı, süresi, ilaç seçimi, ilaç yan etkileri gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalır. Koruyucu sağaltıma kimlerin alınacağıyla ilgili kesin ölçütler ortaya konmamıştır ve konuyla ilgili pek çok farklı görüş söz konusudur. Bu görüşlerden bazıları aşağıda sıralanmıştır: 1) Montgomery ve Cassano ya göre; BPB I hastalar için: a) Ara dönemler göz önüne alınmaksızın 3 mani ya da depresyon döneminin bulunması b) 5 yıl içinde 2 mani ya da depresyon dönemi c) Ailede BPB I ya da ciddi hastalık öyküsünün olması ve 2 dönemin bulunması BPB II hastalar için: a) Ara dönemler göz önüne alınmaksızın 3 hipomanik ya da depresif dönemin bulunması b) 5 yıl içinde 2 hipomani ya da depresyon dönemi ölçütlerini karşılayan tüm hastalar için koruyucu sağaltım planlanmalıdır. 47 2) Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (National Instute of Mental Health; NIMH) uzlaşma konferansında ise aşağıdaki ölçütleri taşıyan hastalara koruyucu sağaltım önerilmiştir. 48 Üç ya da daha fazla mani-depresyon-ötimi dönemlerinin birbirini izlediği bipolar hastalar, iki kez mani-depresyon-ötimi dönemi ve, a) Bir ya da daha fazla birinci derece akrabada bipolar bozukluk öyküsü olanlar b) Sürdürüm sağaltımının kesilmesinin ardından bir yıl içinde yinelemesi olanlar c) Aile öyküsünde yineleyen mani-depresyon-ötimisi olanlar d) Hastalığı 20 yaşından önce başlayanlar e) Son 3 yıl içinde ani başlayan, ağır ve yaşamı tehdit eden depresyon ve mani dönemleri olanlar. 3) Dünya Sağlık Örgütü ne (World Health Organisation (WHO) göre ikinci dönemden sonra sürdürüm sağaltımına geçilmelidir. 49 4) Goodwin ve Jamison a göre; 11

21 a) ilk dönemi mani olanlara, b) erkeklere, c) ani başlangıçlı dönemi olanlara, d) otuz yaş üzerinde başlayanlara, e) şiddetli ve psikotik özellikli dönemleri olanlara, f) özkıyım riski olanlara, g) dış etkenlerden bağımsız dönem geçirenlere, h) aile desteği yetersizse, ı) ergenlikte başlamışsa, i) genetik yüklülük varsa hemen sürdürüm sağaltımı önerilmelidir. 13 5) Amerikan Psikiyatri Birliği nin (American Psychiatric Association; APA) uygulama klavuzuna göre; ilk manik dönem sonrası bir duygudurum dengeleyici başlanmalıdır. 50 6) Türk Psikiyatri Derneği nin İki Uçlu Duygudurum Bozuklukları Sağaltım Klavuzu nda; a) dönem şiddetinin ağır ya da psikotik olması b) dönem sırasında hastanın sergilemiş olduğu davranışların, yaşamsal ya da psikososyal alanlarda ağır sonuçlar yaratabilecek potansiyelde olması c) hastanın sosyal açıdan kritik bir yaşam döneminde bulunuyor olması (örn.okul ya da iş yaşamındaki koşulların, bir yineleme durumunda onarılamaz kayıplar riskini içermesi) d) ailede iki uçlu duyugudurum bozukluğu öyküsü bulunması e) ilk dönemden sonra yaşam kalitesi bozulmuş ya da hastalık öncesi döneme geri dönmemiş olması f) hastanın kendisinin korumayı talep ediyor olması gibi faktörlerin ilk dönemden sonra koruyucu sağaltım başlanmasında önemli etkenler olabileceği belirtilmiştir. 51 7) İngiliz Psikofarmakoloji Birliği (British Association Psychopharmacology) Bipolar Bozukluk Sağaltım Klavuzu; ilk manik dönem sonrasında koruyucu sağaltım önerilmektedir. 52 8) Kanada Duygudurum Bozuklukları ve Anksiyete Bozuklukları Sağaltım klavuzu ilk manik atak sonrası koruyucu sağaltım önermektedir

22 9) İngiliz Ulusal Sağlık ve Klinik Uygulama Enstitüsü (National Institute for Health and Clinical Excellence; NICE) 54 a göre; a) Ciddi sonuçlar doğuran bir manik dönem sonrası b) 2 ya da daha fazla dönem geçirmiş BPB I hastaları c) Sık dönem geçiren ya da özkıyım riski olan BPB II hastaları Koruyucu sağaltımın kimler için gerekli olduğu kadar kimler için gerekli olmadığı da tartışılan diğer bir konudur. Özellikle; tek dönem geçirenlere, hafif dönem geçirenlere, dönem araları uzun olanlara koruyucu sağaltım başlanmaması gerektiği düşünülmektedir. 55 Tüm bu bilgiler ışığında, genel olarak, koruyucu sağaltım kararı verilirken; hastalığın süresi, geçirilmiş dönemlerin sayısı ve niteliği, döngü sıklığı, ani başlangıçlı olup olmadığı, mevsimselliği, eşlik eden bedensel hastalıklar ve bunlar için kullanılan ilaçlar, tıbbi kontrendikasyonlar, daha önce koruyucu sağaltım uygulanıp uygulanmadığı, koruyucu sağaltıma verdiği yanıtlar, yineleme özellikleri, ailede BPB öyküsü ve sağaltım yanıtları, hastanın ve ailenin işbirliği potansiyeli, hastanın yaşam koşulları saptanmalıdır. Koruyucu sağaltıma genellikle hasta ikinci duygudurum dönemini geçirdikten sonra başlanır. Çünkü hastalığın doğal seyri bireyler arasında farklılıklar gösterebilir. Bu yolla klinisyen iki dönem arasındaki sağlıklı kalınan süreyi doğal olarak gözler ve koruyucu ilacın başarısıyla ilgili fikir sahibi olur. Ancak hasta özellikleri göz önüne alınarak ilk dönemden sonra da koruyucu sağaltım önerilebilir. Koruyucu sağaltımda ilk basamak hastanın ve yakın çevresinin bilgilendirilmesidir. Bilgilendirmenin, dönemlerin öncü belirtilerinin tanınması ve dönemler şiddetlenmeden önlem alınmasını sağlayıcı katkısı vardır. Düzelme döneminde hastalığın doğası ve yüksek yenileme riskinin olduğu anlatıldığında hastanın koruyucu sağaltımı kabullenmesi daha kolay olacaktır. Koruyucu sağaltım sırasında karşılaşılan en büyük sorunlardan biri ilaç uyumudur. Colom ve arkadaşları, ilaç uyumsuzluğunun BPB hastaları arasında % 64 lere vardığını ve sağaltım sırasında en sık yineleme nedeni olduğunu bildirmiştir. 56 İlaç uyumsuzluğunun pek çok farklı nedeni olabilir. Bunlardan bazıları; kişinin süregen seyirli bir hastalığı olduğunu reddetmesi, duygularını kontrol eden bir ilacı kullanmak istememe ve ilaç yan etkileridir. 57 Ağır dönemler yaşayan, sık hastaneye yatan ve kişilik bozukluğu ek tanısı olmayan hastalar 13

23 koruyucu sağaltıma daha sıcak bakarken, genç erişkinler, mani/hipomani dönemini daha iyi olarak algılayan ve yan etkilere hassas olan hastaların koruyucu sağaltım fikri konusunda daha direçlidir. İlaçla korumanın haricinde kişinin stres faktörlerini azaltma, düzenli bir yaşam tarzını benimseme, uyku düzenini sağlama, alkol ve madde kullanımından kaçınma gibi dönemleri engelleyici koruyucu önlemler alabileceği hastayla konuşulmalıdır. Koruyucu sağaltıma karar verirken dönem sayısı ve şiddeti yanında bir önceki dönemin doğurduğu sonuçlar gözden geçirilmeli ve hastanın koruyucu sağaltım için istekli olup olmadığı değerlendirilmelidir. 58 Sürdürüm sağaltımındaki ilaçla koruyucu sağaltıma başlanılmalı, koruyucu sağaltım olabildiğince yalınlaştırılmalıdır. Koruyucu sağaltım belirli bir süre için değil, hastanın çok kararlı kesim talep ya da gerekçesi olmadıkça, yaşam boyu uygulanacak gibi planlanmalıdır. Hastayı ne olursa olsun koruyucu sağaltıma zorlamak yerine, hastalıkla ilgili tüm riskler ortaya konmalı ve son karar hastaya bırakılmalıdır Koruyucu Sağaltıma Yanıtın Değerlendirilmesi İdeal Yanıt Var mı? Koruyucu sağaltımda her zaman hedeflenen ideal yanıttır. İdeal yanıt denince, duygudurum dengeleyici bir ilacın kullanımından sonra hiçbir dönem ya da belirtinin yaşanmaması beklenmekte, depreşme ve yinelemelerin önlenmesidir. Ancak şu an koruyucu sağaltımda kullanılan duygudurum dengeleyicilerin hiç biri bu koşulların hepsini karşılamamaktadır. Altın standart kabul edilen lityuma yanıtın azalması ve uzun dönemde yanetkiler nedeniyle ilaca uyum sorunlarının çıkması bu konuyu daha da tartışılır hale getirmiştir. 59 Lityuma yanıtın azalmasında, tanı sınırlarının değişmesi, bipolar spektrum kavramı, psikotik özellikler, karma tip, hızlı döngülülük, madde bağımlılığı, kişilik bozukluğu gibi ektanılar, kontrollu çalışmalarda lityumun birden kesilmesi gibi nedenlerin olduğu düşünülmektedir. 60 BPB un doğası, ve seyri kadar sağaltıma yanıtın değerlendirilmesi de karmaşık bir süreçtir. Major depresif bozukluk için tanımlanan tam düzelme (remisyon) kavramı gibi 14

24 bir iyileşme kavramı BPB için henüz tam olarak tanımlanamamıştır. BPB ta depresyon, mani ve hipomani dönemleri, irritablite ve anksiyöz belirtiler, işlevsellikte genel bir kayıp gözlenmektedir. İyileşmeden söz edebilmek için tüm bu klinik durumların düzelmesi gereklidir. Dolayısıyla iyileşmenin olup olmadığına ancak bu durumların sistematik bir ölçümle değerlendirilebilmesiyle karar verilebilir Sağaltıma Yanıtı Değerlendirmenin Önemi Psikiyatrik ilaç sağaltımlarının etkinliğinin araştırılmasında ve kanıt oluşturulmasında randomize kontrollu çalışmalar giderek artmaktadır. Bu çalışmalarda, tanı konulabilmesi ve tanı konulan hastların klinik izlemlerinin değerlendirilmesinde sabit ve tutarlı yöntemler kullanılması gerekli olmuştur. Bu gereklilikle hastaların kendilerini ve hekimlerin hastayı değerlendirdiği ölçekler kullanıma girmiştir. Değerlendirme ölçekleri, klinik çalışmalar sırasında yaygın olarak kullanılmasına karşın pek çok klinisyen tanı ve hastalık gidiş değerlendirmesini hastadan aldığı öykü ve klinik gözlemleri çerçevesinde yapmaktadır. 61 Hastaları değerlendirme ölçeklerini kullanmak, değerlendirmeye standardizasyon getiren bir yöntemdir. Belirtileri ölçmek, klinik yaklaşıma hassasiyet, uzun seyirli gidişi değerlendirme, kayıtları kolay anlama, hasta ve bakımverenlerle yeterli iletişimi sağlama olanağı sunmaktadır. Ölçek kullanımı verileri kesitsel ve boylamsal tam olarak elde edebilme, klinisyenin sistematik olmasını kolaylaştırma ve ihmalden kaynaklanan hataları engelleme, belleğe bağlılığı azaltma, yineleyen durumlarda hastayla hekimin ortak karar vermesini kolaylaştırma, hastayı bilgilendirmede kolaylık gibi yararları vardır. Ancak standart ölçüm yöntemleri kullanmanın da bazı sakıncaları söz konusudur. Hastaların kendilerini değerlendirdikleri ölçeklerde alınan puanlar özneldir, yanıltıcı olabilir. Ayrıca değerlendirme ölçekleri rutin kullanıldığında görüşmedeki uyumu bozabilir ve ek zaman gerektirir Sağaltıma Yanıtı Değerlendirmedeki Güçlükler Koruyucu sağaltıma yanıtın belirlenmesinde kullanılan ilacın sadece yeni dönemleri önlemesi ve diğer döneme kaymayı engellemesi yetersizdir. Bazı belirtiler hasta iyileşme dönemindeyken bile subsendromal düzeyde sürer, kişinin sosyal yaşamını olumsuz yönde etkiler. Bu durum da hastanın sağaltıma verdiği yanıtın 15

25 değerlendirilmesinde güçlükler yaratmaktadır. 61 Literatürde koruyucu sağaltımın etkinliği çok farklı yötemlerle (örneğin parelel grup çalışmaları, ayna imgelemli çalışmalar, doğal izlem çalışmaları ve kesitsel araştırmalar ile) incelenmiştir. En sık ayna imgelemli çalışma yöntemi kullanılmış, aynı hastaların koruyucu ilaç öncesi ve sonrası dönemleri çeşitli özellikleri açısından karşılaştırılmıştır. 62 Sağaltım yanıtını ölçen ve farklı yöntemler kullanan çalışmaların her birinin kendine has kısıtlılıkları mevcuttur. Doğal izlem çalışmalarının çoğu, özgül bir ilacı incelediği için diğer ilaçlarla ilgili bilgi sağlamamaktadır. İlaç uyumsuzluğunun etkisinin bilinmemesi ve çalışmalarda tanısal ölçütlerin, yapılandırılmış görüşmelerin kullanılmaması da yanıtların değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Çalışılan hasta gruplarının sadece hastanede yatan ya da sadece ayaktan takip edilen hastalar şeklinde daraltılması ya da sadece belirli tanılara sahip seçilmiş hasta gruplarıyla çalışılması, bu çalışmaların 61, 62 sonuçlarının genellenmesine engel olmaktadır. Koruyucu sağaltım amacıyla kullanılan bir ilacın etkinliğini kusursuz bir şekilde değerlendiren ölçekler mevcut değildir. Sağaltım başarısını değerlendirmede en büyük güçlük ilaç koruması olmadığı zaman hastalığın nasıl bir seyir göstereceğinin bilinmemesidir. Özellikle toplam dönem sayısı düşük olan, dönemler arası dönemi uzun olan, düzensiz dönemler yaşayan ve dönemleri psikososyal streslerle tetiklenen hasta gruplarında ilaçla müdahale edilmediğinde seyrin nasıl olacağı belirsizdir. Bu durumda koruyucu sağaltımın ne denli başarılı olduğu da tartışmaya açıktır lı yıllarda yapılan çalışmalarda koruyucu sağaltımı değerlendirmede koruma öncesi ve sonrası dönemlere ait aşağıdaki bazı belirteçlerin karşılaştırılması yöntemi kullanılmıştır. Bu belirteçleri şu şekilde sıralayabiliriz; 1. İlaç kullanımına rağmen yeni dönemlerin yaşanması 2. Duyguduurm dengeleyici dışında ek ilaca gereksinim duyulması 3.Belirli bir sürede yaşanan dönem sayısı 4. Dönem şiddeti 5. Dönem süresi 6. Hastalıkla geçirilen süre oranları 7. Belirti örüntüsünde değişiklik 16

26 Bunlara ek olarak dönemler arasındaki iyilik sürelerinin ortalamaları, döngü uzunluğu, dönem sayısı, yaş ve dönem süresinin de koruyucu sağaltımın başarısını etkileyebileceği kanısına varılmıştır. 62 Son yıllarda yapılan çalışmalarda ise daha farklı yanıt ölçütleri olup olmadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Bowden ve arkadaşları lityum ve valproik asitin etkinliğiyle ilgili yaptıkları randomize, kontrollü çift kör bir çalışmada; koruma altındayken ilk döneme kadar geçen süreyi, koruyucu sağaltımda kalma süresini, erken ilaç kesme oranını ve depreşme nedeniyle ilaç kesme oranını sağaltıma yanıt ölçütü olarak kullanmıştır. 63 BPB un manik ve depresyon alevlenme dönemlerine klinik müdahale erken dönemde yapılır. Ancak koruyucu sağaltım dönemi için genellikle aynı özen gösterilmemektedir. Koruyucu sağaltımın ertelenmesi ise hastayı hastalığın yıkıcı yinelemelerine karşı savunmasız bırakır. Özkıyım girişimlerinin hastalığın başlangıç yıllarında ve koruyucu sağaltım öncesinde gerçekleşme olasılığı artmaktadır. Hastalık süresinin uzun olması, geçirilmiş dönem sayısının fazla olması, döngüselliği ve dönem sürelerinin uzamasını artırarak hastalık seyrini olumsuz etkiler. Sağaltımın gecikmesinin sonraki dönemde koruyucu sağaltımın etkisini sınırlayıp sınırlamadığı da yanıtlanması gereken diğer bir sorudur. Sağaltımsız kalınan sürenin uzun olması veya geçirilmiş dönem sayısının fazla olması lityuma yanıtın iyi olmayacağıyla ilgili bir kanı 64, 65 uyandırabilir. Ancak arada böyle bir ilişkinin olup olmadığı belirsizdir. Hastalığın ilk belirtilerinin başladığı dönemden duygudurum düzenleyici ilaçların kullanılmaya başlandığı döneme kadar geçen süreye latans denmektedir. Latans süresinin ve sağaltım öncesi dönem sayısının koruyucu sağaltıma yanıtı etkileyip etkilemediğiyle ilgili yapılan bir çalışmada; bu iki faktörün koruma altındayken ilk döneme kadar geçen süre, sağaltım sırasındaki yıllık dönem oranı ve yıllık hastalık yüzdesi ile ilişkili olup olmadığı araştırılmıştır. Sonuçta sağaltım latansının ve koruyucu sağaltım öncesindeki dönem sayısının hastalık morbiditesiyle ilişkisiz olduğu saptanmıştır. 66 Aynı araştırmacılar cinsiyetin koruyucu sağaltım üzerine etkisini sorguladıkları bir çalışmada koruyucu sağaltımı değerlendirme ölçütü olarak; yılda toplam dönem oranı, yılda mani oranı, yılda depresyon oranı, hastane yatış sayısını ve ilk döneme kadar geçen süreyi kullanmıştır. Yanıt ölçütü olarak daha çok hastaların hastalığın aktif olduğu dönemler baz alınmış, bir yıl boyunca hastane yatışı (% hastane 17

27 yatışı), hastalık süresi (% hastalık süresi), mani süresi (% mani süresi) ve depresyon süresini (% depresyon süresi) yüzde olarak değerlendirilerek sağaltım yanıtları değerlendirilmeye çalışılmıştır. 67 Günümüzde koruyucu sağaltıma yanıtı somut olarak ölçen ölçeklerden biri Grof ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. 3 Ölçek A ve B ölçütlerinden oluşmaktadır. Toplam puan, A ölçütünden alınan puanın B ölçütünden çıkarılmasıyla saptanmaktadır. A ölçütünde sağaltıma verilen yanıt düzeyi belirlenmektedir. B ölçütü koruyucu ilaç öncesi dönem sayısı, dönem sıklığı, koruma sağaltımının süresi, ilaç uyumu ve ek ilaç kullanımı gibi diğer faktörlerin iyileşmeye olan etkisini belirlemektedir. (Ek-3) 2.5. Koruyucu Sağaltımda Duygudurum Dengeleyiciler Koruyucu sağaltım temelde duygudurum dengeleyiciler ile yapılmaktadır. Duygudurum dengeleyici kavramı ilk kez 1980 lerde gündeme gelmiş ve genel olarak kabul görmüştür. İlk tanımlaması; BPB un en azından bir yönüne etki eden (mani, depresyon, döngü sıklığı, dönem sayısı, eşikaltı belirtiler) ve hastalığın diğer yönlerini daha kötü hale getirmeyen ilaçlar şeklindedir. 68 Aslında ideal bir duygudurum düzenleyici ilaç, hastalığın her iki ucuna kaymayı engelleyen, yan etkisi az, güven aralığı geniş, ilaç-ilaç etkileşimi olmayan, her yaş grubunda kullanılabilen, etkin ve ucuz olmalıdır. Ancak tüm bu beklenen özellikleri karşılayabilen bir ideal ilaç bulunamamıştır. Ancak tüm duygudurum dengeleyiciler içinde lityum istenen özelliklere en yakın ilaç olduğu için yaklaşık 60 yıldır altın standart olarak kabul edilmektedir. Günümüzde, duygudurum dengeleyici tanımı biraz daha esnetilerek, hastalığın en az bir dönemine karşı etkin olan ve diğer döneme kaymayı da engelleyebilen ilaçlar için kullanılmaktadır. 69 Lityumun bir grup hastada beklenen etkiyi göstermemesi ve yan etkileri nedeniyle kullanılamaması yeni ilaçların duygudurum dengeleyici olup olamayacağı tartışmasını gündeme getirmiştir. Karbamazepin, valproat, lamotrijin, gabapentin, topiramat gibi antikonvulsanlar ve atipik antipsikotikler hızla klinisyenlerin kullanımına sunulmuştur. Yeni ilaçların kullanıma girmesinde özellikle manik atakların önlenmesi fikri etkili olmuştur. Mani, BPB un seyri sırasında görülen en dramatik tablolardan biridir. Sıklıkla hastane yatışlarıyla sonuçlanan ve acil önlem alınması gereken bir durumdur. Ancak BPB un depresyon dönemi görmezlikten gelinmemelidir. Hastalar mani/hipomani 18

28 belirtilerini yaşadıkları sürenin üç katı süre depresif dönemde kalırlar. 45 hastalığın bu karmaşık seyri sağaltım yöntemlerini de karmaşık bir hale getirmiştir. Sonuçta Lityum Lityum, 1800 lü yılların başında İsveçli Arfvedson tarafından keşfedilmiş ve ardından bazı böbrek hastalıklarının sağaltımında kullanılmıştır. Psikiyatrik hastalıklarda özellikle depresyonun akut ve koruyucu tedavisinde etkin olduğu ilk kez 1886 yılında fark edilmiş ancak bu alanda çalışma yapılmamıştır. Psikiyatri alanında ilk kullanımı 1950 larda başlamış olsa da gerçek anlamda kullanımı 1970 li yıllara kadar uzanır da Cade deney hayvanlarında lityum üratın yüksek dozlarda letarji oluşturduğunu fark etmiş ve sonrasında lityum karbonatın etkin bir antimanik ajan olduğunu saptamıştır. 70 Lityum en yaygın olarak karbonat tuzu şeklinde kullanılır. Ağız yoluyla alındığında gastrointestinal sistemden tama yakın oranda emilir. 2-4 saatte plazmada en yüksek düzeye ulaşır. Serumda proteinlere bağlanmaz, aktif metaboliti yoktur. Yarılanma süresi saattir, kararlı-durum düzeyine 4-6 günde ulaşılır. Vücut sıvılarında ve dokularda heterojen olarak dağılır. Beyinde özellikle hipofizer dokuda birikir. Büyük bölümü böbrekler yoluyla, çok azı da feçes, tükrük, sperm, anne sütü ve terle atılır. Böbrekten atılan lityumun büyük bir kısmi proksimal tübüllerden geri emilir. Alınan lityum ilk 12 saatte böbreklerden hızlı, sonraki 12 saatte yavaş olarak atılır. Yaklaşık % 90 ından fazlası 48 saatte atılmaktadır. Böbrek yetersizliği, yaşlılık ve lohusalıkta lityumun renal klerensi azalır, gebelikte artar. Tremor, bulantı, iştahsızlık, diyare, poliüri, polidipsi, nefrojenik diabetes insipidus, guatr, hipotiroidi ve kilo artışı en sık görülen yan etkilerdendir. Lityum hücre zarı, ikincil haberciler, nörotransmitter sistem ve hücre çekirdeği üzerinde çeşitli mekanizmalarla değişikliklere yol açar, ancak, depresif ve manik 71, 72 dönemler üzerindeki olumlu etkisinin düzeneği henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Antimanik etkinliği antidepresan etkinliğinden daha fazladır. Antimanik etkinlik yaklaşık 1-3 haftada ortaya çıkar. Akut dönemde yüksek doz lityum (kan düzeyinin ortalama 1,5 olduğu) sağaltımı ile daha kısa sürede daha iyi yanıtlar alınabileceğini gösteren çalışmalar vardır. 71 Akut mani sağaltımında lityum monoterapisi uygulanan hastaların % i iyi yanıt verirken karma atak, hızlı döngülü seyir, psikotik mani, 19

29 madde kötüye kullanımı ile birliktelik ve serebral patolojilerin varlığında lityuma yanıt oranı düşer. 73 Yüksek doz ilaç kullanımıyla ortaya çıkan yan etkiler ve antimanik etkinliğin uzun sürede ortaya çıkması lityumun mani sağaltımında tek başına kullanımını engellemektedir. Bu dönemde lityum benzodiyazepinler ve antipsikotik ilaçlarla birlikte kullanılabilir, ancak, antipsikotik ilaçların tardiv diskinezi riski unutulmamalıdır. Lityumun antidepresan etkisi antimanik etkisinden daha geç (3-6 hafta) ortaya çıkmaktadır. Antidepresan etkinliğinin gözlenmesi için yüksek dozlarda kullanımı önerilmektedir Lityumun Koruyucu Sağaltımda Etkinliği Lityum, koruyucu sağaltım söz konusu olduğunda halen ilk akla gelen ilaçtır. Duygudurum dengeleyici olarak ilk piyasaya çıkan ilaç olması, çok uzun yıllardır kullanılıyor olması, hakkında pek çok çalışma yapılmış olması, yan etki profilinin az çok biliniyor olması nedeniyle sağaltım klavuzlarında koruyucu sağaltım için ilk basamak ilaç olarak önerilmektedir. Lityum BPB I olan hastalarda duygudurum dönemlerinin önlenmesinde en iyi şekilde çalışılmış ilaç olmayı sürdürmektedir. İlk kullanıma girdiği 1960 larda yapılan gözlemlerde lityumun dönemlerin yinelemesini önlemede çok etkin olduğu düşünülmüştür. 75 Lityumun koruyucu etkinliğini gösteren ilk sistematik çalışma Schou ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. En az 2 dönem geçirmiş 88 hastanın 6 yıl süren izlem çalışmasında, lityum kullanan hastaların yıllık ortalama dönem sayısının % 87 oranında azaldığı gösterilmiştir li yıllarda yapılan çalışmalardan elde edilen veriler aynı güçte olmasa da lityumun koruyucu etkinliğinin devam ettiğini desteklemiştir ve 1970 lerde yapılan kontrollü çalışmalarda yanıt oranları % arasında değişmektedir. Bu çalışmaların büyük bir çoğunluğunda ilaç kesme yöntemi kullanılmıştır. Hastalar sabit doz lityum kullanırken rastgele seçilenlerin ilaçları kesilip plaseboya geçilmiştir. Bu şekilde ilaç kesmenin mani ve depresyonun erken depreşmesine neden olduğu daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarla da gösterilmiştir lı ve 1970 li yıllarda yürütülmüş olan randomize, plasebo kontrollü çalışmalardan alınan birleşik veriler lityumun 6. ayda ve 1. yılda plaseboya kıyasla alevlenme riskini 4 kat azalttığını göstermiştir

30 1980 lere gelindiğinde lityumun koruyucu değeriyle ilgili iyimserlik azalmıştır. O dönemde genellikle küçük hasta gruplarıyla yapılmış çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalardan birinde, 22 BPB II hastası 6 aylık düzelme döneminde izlenmiştir. Hastalar lityum, imipramin, lityum+imipramin ve plasebo gruplarına rastgele ayrılmışlardı. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; lityumun depreşmeyi relapsı önlediği ve imipraminin herhangi bir grup üzerine belirgin etkisinin olmadığı saptanmıştır. 83 Kontrollü klinik çalışmalarda doğal izlem çalışmalarına göre daha düşük düzeyde koruyucu etkinlik saptanması, aralıksız lityum kullanımına rağmen bir grup hastada koruyucu etkinliğin zamanla azalması, tüm lityum kullanan olguların ancak 1/3 ünde tam koruma sağlanması lityuma olan inancı sarsmıştır Markar ve Mander, 2 yıllık takip çalışmaları sonucunda lityum alan ve almayan hastaların hastaneye yatış oranları arasında fark olmadığını bildirmiştir. 84 Büyük, açık doğal izlem çalışmalarından birinde bir yıllık gidişlerinin benzer olduğu, lityum kullanan hastalarda manik dönem riskinin % 40 olduğu, diğer çalışmada ise lityum kullananların ilk 32 haftada yeni bir dönem geçirme oranlarının düşük olduğu, sonraki ( hafta) dönemde ise aralarında 87, 88 belirgin bir fark olmadığı gösterilmiştir lı yıllara gelindiğinde BPB kavramının sınırları genişletilmiş ve lityum çok yaygın kullanılan bir ajan haline gelmişti. Bu geniş hasta popülasyonu içinde doğal olarak azımsanmayacak oranda lityuma yanıtsız bir grup bulunmaktaydı li yıllarda lityumun etkinliğiyle ilgili yapılan randomize kontrollü çalışmalar yeniden gözden geçirilmiş, lityumun herhangi bir duygudurum bozukluğu dönemini ve manik dönemleri önlemede plasebodan üstün olduğu gösterilmiştir. 89 On plasebo kontrollü çalışmada kapsanan 514 hastanın verileri incelendiğinde, yineleme oranı plasebo kullanan hastalarda % 81 iken lityum kullanan hastalarda % 34 olarak saptanmıştır. 90 Ardından lityumun hastalığın her iki dönemine karşı koruyucu etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Literatürde erken dönemde yapılan plasebo kontrollü çalışmalar lityumun hem maniye hem de depresyona karşı koruyucu etkisinin olduğu yönündedir Son dönemde yapılan çalışmalarda, lityumun maniyi önlemede depresyonu önlemeye göre daha etkili olduğu şeklindedir. 63, Meta-analiz sonuçlarına göre, lityumun maniye karşı seçici koruyucu sanılmasının sebebi ilaç kesme yönteminin sonuçları yanıltmasıdır

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk Doç. Dr. Sibel Çakır İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları Birimi Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: ELAN Danışman:

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

Bipolar Bozukluk: Psikoeğitim Doç. Dr. Fisun Akdeniz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Affektif Hastalıklar Birimi Nerede Ne zaman Ne sıklıkta Bipolar bozukluklarda psikolojik Psikoanaliz Grup

Detaylı

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Askerî Harekâtlar Sonrası Ortaya Çıkan Olguların Tedavisi Bir asker, tüfeğini

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

Bipolar Bozuklukta Koruyucu Tedavi Long-term Treatment in Bipolar Disorder

Bipolar Bozuklukta Koruyucu Tedavi Long-term Treatment in Bipolar Disorder PSİKİYATRİDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR CURRENT APPROACHES IN PSYCHIATRY 2010;2(2):206 236 2010, eissn:1309 0674 pissn:1309 0658 Bipolar Bozuklukta Koruyucu Tedavi Long-term Treatment in Bipolar Disorder Meliha

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ 6 Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com Doç. Dr. Cem GÖKÇEN in katkılarıyla BPB Manik ve depresif durumlar arasında

Detaylı

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı? Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı? Ömer AYDEMİR Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Manisa Bipolar Depresyon Ayırt etmek çok kolay Mani/Hipomani Bipolar Depresyon

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

Karma belirtili depresyon sağaltımı. Dr. Sibel Çakır İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi

Karma belirtili depresyon sağaltımı. Dr. Sibel Çakır İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi Karma belirtili depresyon sağaltımı Dr. Sibel Çakır İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi Akış 1. Karma belirtili depresyon (KBD) 2. Temel hedefler

Detaylı

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 AÇIKLAMA 2012-2017 Araştırmacı: yok Danışman: yok Konuşmacı: yok Olgu 60 yaşında kadın, evli, 2 çocuğu var,

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir?? Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem Sıklığı?? Klinik seyir?? Çocuğun ilk travmatik yaşam olayı emzirme bağlanma olumsuz sağlık koşulları yetersiz bakım Doğum Değişim İyi anne olabilecek

Detaylı

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Psikoloji Lisans www.gunescocuk.com Tanım Kişinin genel duygu durumundaki bir bozulma, dış şartlara ve durumlara göre uygunsuz bir

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

Bipolar bozukluk idame tedavisi: duygudurum düzenleyiciler mi atipik antipsikotikler mi? Prof. Dr. Cengiz AKKAYA

Bipolar bozukluk idame tedavisi: duygudurum düzenleyiciler mi atipik antipsikotikler mi? Prof. Dr. Cengiz AKKAYA Bipolar bozukluk idame tedavisi: duygudurum düzenleyiciler mi atipik antipsikotikler mi? Prof. Dr. Cengiz AKKAYA Bipolar Bozukluk Ömür Boyu Süren Bir Hastalıktır 1. Ömür boyu idame tedavisi 2. Atak tedavisi

Detaylı

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri

Detaylı

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi, (TPD, 2017) 3-7 Ekim 2017 Bursa, Türkiye SS: 0167 5 Ekim, 2017 18.00 Özkıyım girişimi öyküsü olan ve olmayan bipolar bozukluk olgularının mizaç ve klinik özelliklerinin

Detaylı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Detaylı

Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: Astra Zeneca, Bristol Myers Squibb,

Detaylı

Açıklama 2012-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2012-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK Duygudurum Bozukluklarında Gelecek Sınıflandırma ve Tedaviler Kürşat Altınbaş Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANTİEPİLEPTİKLER Karbamezepin Okskarbazepin Lamotrijin Riluzol Valproik

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Kurum ve kuruluşla ilişki bildirimi Bulunmamaktadır. Şiddet ve Suç Saldırganlık Şiddet Bireyin

Detaylı

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo OKB DE KOMORBİDİTE Komorbiditenin değerlendirilmesi klinisyen için çok önemli. Komorbid durumların varlığı hastalığın klinik seyrini,

Detaylı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan: PSİKİYATRİ Anabilim Dalı 1 PSİKİYATRİ STAJI TANITIM REHBERİ Ders Kodu Dersin

Detaylı

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYONDA PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYON TANISI Depresif ruh hali İlgi ve isteklerde azalma Enerji azlığı Konsantrasyon bozukluğu ğ İştah bozukluğu Uk Uyku bozukluğu ğ Kendine güven kaybı, suçluluk ve

Detaylı

Karmakarışık Gebelik ve Lohusalık. Doç Dr Esra Yazıcı Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Zirvesi

Karmakarışık Gebelik ve Lohusalık. Doç Dr Esra Yazıcı Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Zirvesi Karmakarışık Gebelik ve Lohusalık Doç Dr Esra Yazıcı Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi 2017- Psikiyatri Zirvesi 1 Karmakarışık olan Gebe - lohusa olmak mı? Kadın olmak mı? 2 Kadın olmak ve DDB Bipolar

Detaylı

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır Ruhsal Travma Değerlendirme Formu APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır A. SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER 1. Adı Soyadı:... 2. Protokol No:... 3. Başvuru Tarihi:...

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Ömer Aydemir Celal Bayar Üni. Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Depresyonda sonlanım Depresyonda Tam İyileşmeyi Sağlamak Belirtili dönem sonrası tam düzelme sağlama Kalıntı

Detaylı

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme Doç. Dr. Levent KÜEY* Özet Depresyon psikiyatrik bozukluklar arasýnda en sýk karþýlaþýlan hastalýklardan biridir. Depresif hastalarýn önemli bir

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse Perinatal Depresyon gebelik süresince veya gebeliği takip eden ilk 12 ay boyunca

Detaylı

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler Araştırmacı: İpek SÖNMEZ Konuşmacı: İpek SÖNMEZ Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN Bu sunum için herhangi bir kurumdan destek alınmamıştır.

Detaylı

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması Deniz Ceylan, Berna Binnur Akdede, Emre Bora, Ceren Hıdıroğlu,

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK SİLAHLI ÇATIŞMA İLE İLİŞKİLİ TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNDA DİĞER BİYOLOJİK TEDAVİ SEÇENEKLERİ Dr. Cemil ÇELİK Sunumun hedefleri Silahlı

Detaylı

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Yavuz Ayhan, Ayşe Elif Anıl Yağcıoğlu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Araştırmacı Danışman Konuşmacı

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Dr. Berker Duman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi BD Ankara Üniversitesi Beyin Araştırmaları

Detaylı

Sınıflandırma ve Tanı Koyma. Osman Sezgin M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü PDR Anabilim Dalı

Sınıflandırma ve Tanı Koyma. Osman Sezgin M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü PDR Anabilim Dalı Sınıflandırma ve Tanı Koyma Osman Sezgin M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü PDR Anabilim Dalı Tanı ve sınıflandırma neden önemlidir? Sistemli, düzenli araştırma yapılabilmesi için Farklı

Detaylı

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI STAJIN TANITIMI EĞİTİM DÖNEMİ STAJ SÜRESİ YERLEŞKE EĞİTİM BİRİMLERİ DERSHANE : Dönem V : 5 iş günü : Cebeci Hastanesi : Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Detaylı

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN Depresyonda Güncel Tedaviler Doç. Dr. Murat ERKIRAN Akış Major depresif bozuklukta yeni antidepresanlar Major depresif bozukluk tedavisi Psikotik özellikli depresyon tedavisi Geliştirme aşamasında olan

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Madde kullanımı 56% Alkol Kullanımı 49% Newcomer 2006, Krishnan 2005 Başlangıçta %33, 2 yıl sonra %39 olan

Detaylı

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. Dr Ali Bozkurt Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. The bereavement of the widowed. Dis Nerv Syst 1971;32:597

Detaylı

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI STAJIN TANITIMI EĞİTİM DÖNEMİ STAJ SÜRESİ YERLEŞKE EĞİTİM BİRİMLERİ DERSHANE : Dönem V : 5 iş günü : Cebeci Hastanesi : Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Detaylı

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI Yrd. Doç. Dr. Faruk KILIÇ Süleyman Demirel Üniversitesi Psikiyatri AD Sağaltımdaki Temel Hedefler Ağır seviye depresyon: Depresyon tanı ölçütlerinde belirtilen semptomlardan

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINA EŞLİK EDEN BİPOLAR BOZUKLUK VE FARMAKOTERAPİSİ. Uzm Dr Özlem Kuman Tunçel Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINA EŞLİK EDEN BİPOLAR BOZUKLUK VE FARMAKOTERAPİSİ. Uzm Dr Özlem Kuman Tunçel Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD ANKSİYETE BOZUKLUKLARINA EŞLİK EDEN BİPOLAR BOZUKLUK VE FARMAKOTERAPİSİ Uzm Dr Özlem Kuman Tunçel Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD YAYGINLIK Çok yaygın BPB olanların yaklaşık yarısında yaşam

Detaylı

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şizofreniye bağlı davranım bozuklukları bireyi ve toplumları olumsuz etkilemekte Emosyonları Tanıma Zorluğu Artmış İrritabilite Bakımverenlerin

Detaylı

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 Lösemiye bağlı Psikososyal Geç Etkiler Fiziksel Görünüm (Saç

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 DSÖ tahminlerine

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004)

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004) Sizofrenide Yasam Kalitesi Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004) Sizofreni: Temel Belirti Kümeleri Pozitif Sanri Varsani Dezorganize konusma Katatoni Sosyal/Mesleksel

Detaylı

SÜRÜCÜ BELGESİ İLE İLGİLİ İŞLEMLERDE PSİKİYATRİK MUAYENE REHBERİ

SÜRÜCÜ BELGESİ İLE İLGİLİ İŞLEMLERDE PSİKİYATRİK MUAYENE REHBERİ SÜRÜCÜ BELGESİ İLE İLGİLİ İŞLEMLERDE PSİKİYATRİK MUAYENE REHBERİ TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ Hazırlayanlar Sürücü Ehliyeti ve Psikiyatrik Muayene Görev Grubu Mehmet Yumru (Görev grubu koordinatörü) Burcu

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU. Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU. Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD 58. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 25 Ekim 2014 TANIM Otizm Spektrum

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

DEPRESYON SAĞALTIM KILAVUZU KAYNAK KİTABI. Editörler. Olcay Yazıcı E. Timuçin Oral Simavi Vahip. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları

DEPRESYON SAĞALTIM KILAVUZU KAYNAK KİTABI. Editörler. Olcay Yazıcı E. Timuçin Oral Simavi Vahip. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları DEPRESYON SAĞALTIM KILAVUZU KAYNAK KİTABI Editörler Olcay Yazıcı E. Timuçin Oral Simavi Vahip Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Olcay Yazıcı E. Timuçin Oral Simavi Vahip Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Seçmeli) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette Siklotimik Bozukluk Yrd. Doç. Dr. Adnan CANSEVER*, Prof. Dr. Aytekin ÖZÞAHÝN* Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette depresyon dönemlerinin sýk aralýklarla yer deðiþtirdiði, kronik bir duygudurum

Detaylı

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT Dr. Sibel Çakır İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi Geriatrik depresyon 65 yaş ve üzerinde yaşlı popülasyonda

Detaylı

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Ayşe Devrim Başterzi Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Epidemiyoloji ve eğitim mi? Eğitim ve epidemiyoloji mi?

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 1 AÇIKLAMA 2014-2017 Araştırmacı: ---- Konuşmacı: ----- Danışman:

Detaylı

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Ass. Dr. Toygun Tok İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği

Detaylı

EK-2 CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DERS BĠLGĠLERĠ FORMU

EK-2 CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DERS BĠLGĠLERĠ FORMU EK-2 CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DERS BĠLGĠLERĠ FORMU Bölüm Dahili Tıp Yıl/yarıyıl 2010-2011 Dersin adı Ders düzeyi (önlisans, lisans,vb) Dersin türü (Z/S) Dersin dili

Detaylı

Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Görüşme Saatleri: Salı:14:00-15:00

Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Görüşme Saatleri: Salı:14:00-15:00 Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Dersin Kodu: TIP 517 AKTS Kredisi: 3 Dönem V Lisans Seçmeli 60 saat / 2 hafta Teorik: 20 saat / 2 hafta, lı: 40 saat / 2 hafta Dersin dili: Türkçe Dersin Koordinatörü,

Detaylı

TRSM de Rehabilitasyonun

TRSM de Rehabilitasyonun TRSM de Rehabilitasyonun Yeri Dr. Ayla Yazıcı BRSHH Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü 7.10.2010 Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım

Detaylı

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Uzm. Dr. Gökhan Öz Prof. Dr. Cengiz Kılıç Giriş Mizofoni: Çeşitli hafif seslerden belirgin

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Zorunlu) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya Þizofrenide Prodromal Belirtiler Prof. Dr. Ýsmet KIRPINAR* Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya da yazýlarýn çoðu; þizofreninin heterojen bir sendrom olduðunu, bu hastalýk için hiçbir patognomonik

Detaylı

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. DEPRESYON-ANKSİYETE BOZUKLUKLARI İLE ALKOL BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. ÖZET Alkol bağımlılığı ve diğer psikiyatrik

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

Antipsikotik tedaviler ve şizofrenide tedaviye uyum

Antipsikotik tedaviler ve şizofrenide tedaviye uyum Antipsikotik tedaviler ve şizofrenide tedaviye uyum Dr. Meram Can Saka AÜTF Psikiyatri 10.Mart.2017 Cuma 2. Psikiyatri Zirvesi ve 9. Ulusal Anksiyete Kongresi Şizofrenide tedaviye uyum 1. Nedir? 2. Neden

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

Bipolar Bozuklukta Psikoeğitimin Relapslara Etkisi: Sistematik Bir Derleme

Bipolar Bozuklukta Psikoeğitimin Relapslara Etkisi: Sistematik Bir Derleme Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2014; 6(4):310-329 doi: 10.5455/cap.20131215112300 Bipolar Bozuklukta Psikoeğitimin Relapslara Etkisi: Sistematik Bir Derleme Effect of

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 20082010 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE UYKU Hypnos (Uyku Tanrısı) Nyks (Gece Tanrısı) Hypnos (uyku tanrısı) ve Thanatos (ölüm tanrısı) Morpheus

Detaylı

SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs

SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs KISSADAN HİSSE SUNUM PLANI Genel değerlendirme EKT TMU tdcs ŞİZOFRENİ TEDAVİSİNDE PSIKOFARMAKOLOJİ DIŞI YAKLAŞIMLAR Biyopsikososyal Yaklaşım Etyoloji ve Patofizyoloji Psikolojik Faktörler B i r e y s e

Detaylı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz) ÇOCUKLARDA BİPOLAR DUYGULANIM BOZUKLUĞ ( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz) Bipolar duygulanım bozukluğu ; iki uçlu duygulanım bozukluğu, manik depresif psikoz

Detaylı

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ Prof Dr Behcet Coşar Gazi Üni. Tıp Fak. Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatri Ünitesi İNSAN Biyo Psiko Sosyal 11/6/2009 2 KOAH

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD İÇERİK ALT TİPLENDİRMEDEKİ SORUNLAR KLİNİĞE YANSIMASI ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN ETKİSİ Tanısal bakı Sosyal fobi DSM-I de "Fobik

Detaylı

Duygudurum Değişimi. Fiziksel Durumda Değişim (Uyku Aktivite Değişikliği) Düşünce ve Duygularda Değişim

Duygudurum Değişimi. Fiziksel Durumda Değişim (Uyku Aktivite Değişikliği) Düşünce ve Duygularda Değişim Bipolar Bozuklukta BDT Yrd.Doç.Dr. Yusuf Sivrioğlu Uludağ Üniversitesi Psikiyatri AD Açıklama 2009 2010 Araştırmacı: Novartis Danışman: Konuşmacı: Santa Farma, Novartis Konuşma Planı Bipolar bozuklukta

Detaylı