İKİNCİ YENİ ŞİİR AKIMINDA KARŞITLIKLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İKİNCİ YENİ ŞİİR AKIMINDA KARŞITLIKLAR"

Transkript

1 T.C. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İKİNCİ YENİ ŞİİR AKIMINDA KARŞITLIKLAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Gültekin LÜLECİ Enstitü Anabilim Dalı : Türk Dili Ve Edebiyatı Enstitü Bilim Dalı : Yeni Türk Edebiyatı Tez Danışmanı : Doç. Dr. Yılmaz DAŞÇIOĞLU Eylül 2009

2 T.C. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İKİNCİ YENİ ŞİİR AKIMINDA KARŞITLIKLAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Gültekin LÜLECİ Enstitü Anabilim Dalı : Türk Dili ve Edebiyatı Enstitü Bilim Dalı : Yeni Türk Edebiyatı Bu tez 17/ 09 /2009 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Oybirliği ile kabul edilmiştir. Prof. Dr. Hasan AKAY Doç. Dr. Yılmaz DAŞÇIOĞLU Yard. Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR Jüri Başkanı Jüri Üyesi Jüri Üyesi Kabul Kabul Kabul Red Red Red Düzeltme Düzeltme Düzeltme

3 İÇİNDEKİLER TABLO LİSTESİ. ÖZET... SUMMARY... ii iii iv GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1:TÜRK ŞİİRİNİN GELİŞİMİ VE İNCELENMESİ Türk Şiirinde Yenileşme Hareketlerine Genel Bir Bakış İkili Karşıtlık Düşüncesi ve Edebiyat İncelemesine Uygulanması. 10 BÖLÜM 2: İKİNCİ YENİ ŞİİRİNİN OLUŞUMU VE BELLİ BAŞLI EDEBÎ ÖZELLİKLERİ İkinci Yeni Akımının Ortaya Çıkışı ve Belli Başlı Temsilcileri Şiirde Anlam Sorunu Dil Kullanımı BÖLÜM 3: İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE KARŞITLIKLAR İlhan Berk in Şiirlerinde İkili Karşıtlıklar Turgut Uyar ın Şiirlerinde İkili Karşıtlıklar Edip Cansever in Şiirlerinde İkili Karşıtlıklar Cemal Süreya nın Şiirlerinde İkilil Karşıtlıklar Ece Ayhan ın Şiirlerinde İkili Karşıtlıklar SONUÇLAR VE ÖNERİLER 159 KAYNAKLAR. 161 EKLER. 164 ÖZGEÇMİŞ i

4 TABLO LİSTESİ Tablo 1: İlhan Berk in Şiirlerindeki Karşıtlıklar 92 Tablo 2: Turgut Uyar ın Şiirlerindeki Karşıtlıklar Tablo 3: Edip Cansever in Şiirlerindeki Karşıtlıklar 124 Tablo 4: Cemal Süreya nın Şiirlerindeki Karşılıklar Tablo 5: Ece Ayhan ın Şiirlerindeki Karşıtlıklar..155 ii

5 SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tez Özeti Tez Başlığı: İkinci Yeni Şiir Akımında Karşıtlıklar Tezin Yazarı: Gültekin Lüleci Danışman: Doç. Dr. Yılmaz DAŞÇIOĞLU Kabul Tarihi: 17 Eylül 2009 Sayfa Sayısı: IV (ön kısım) (tez)+ 155 (ekler) Anabilim dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Bilim dalı: Yeni Türk Edebiyatı İkinci Yeni akımı modern Türk edebiyatının çıkış noktası olarak önemli bir yere sahiptir. Geleneksel şiir anlayışının sarsıldığı hatta yıkıldığı bu döneme ait şiirler ilk anda anlaşılamamış ve bu nedenle de yadsınmıştır. Şiir dilinde alışılmamış bağdaştırmaların ve kullanımların yer alması, şiirlerin anlam yapısına da etki etmiş ve okurlar ve eleştirmenlerce anlamsız olarak görülmesine neden olmuştur. İkinci Yeni akımı çerçevesinde yayımlanan şiirlerin anlamsız olup olmadığı, eğer anlam var ise bunun hangi kavram alanına dâhil olan karşıtlıklardan kurulduğu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda yılları arasında İkinci Yeni akının önde gelen şairleri olarak gösterilen İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya ve Ece Ayhan ın şiirleri incelenmiştir. A. Julien Greimas ın ikili karşıtlık düşüncesinden yola çıkılarak ölüm/yaşam, doğa/kültür, ben/öteki karşıtlıkları kapsamında irdelenen şiirlerin derin yapıda anlamları bulunduğu saptanmıştır. Bu yönüyle bakıldığında İkinci Yeni akımına dâhil olan şiirlerin anlamsız olmadığı, imge ve metafor gibi söz sanatlarıyla gizlenen anlamın belirli karşıtlıklarla dayandığı da söylenebilir. Anahtar Kelimeler: İkinci Yeni şiiri, İkili Karşıtlık Düşüncesi, Şiirde Anlam Yapısı iii

6 Sakarya Universtiy Insitute of Social Sciences Abstract of Master s Title of the Thesis: The poetry of İkinci Yeni Thought of Binary Contrariety Author: Gültekin Lüleci Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Yılmaz DAŞÇIOĞLU Date: 17 Eylül 2009 Nu. Of Pages: IV (pre text) (main body)+ 155(appendices) Department: Turkish Language and Literatur Subfield: Modern Turkish Literatur Echolé of İkinci Yeni has great importance as commencing point of contemporary Turkish literature.the poems belong to this period within the understanding of tridational poetry that was shaken and even broken down, couldn t have been understood at the first glance,so they re denied. Comprising unusual context and usages affected the meaning form of poetry and were perceived as meaningless by readers and critics The possibility of meaningless or meaningfulness of the poems that were pressed in the context of echolé of İkinci Yeni and the question that if they re meaningful,they belong to which field of concept including binary contrariety, are the base of this study.therefore,between the years of 1954 and 1964, prominent poets of echolé of İkinci Yeni, who re İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya and Ece Ayhan, and their poems re examined. By using A.Julien Greimas thought of binary contrariety, in the light of the concepts of death/life, nature/culture, me/the other contrarierties, the poems re investigated and understood that all poems which re examined have deep meaning. According to this, it can be said that the poems belong to echolé of İkinci Yeni re not meaningless, contraversely, the meaning,which is hidden by the art of literature such as symbol and metaphor, depend on well-known contrarieties. Key Words: The poetry of İkinci Yeni, The thought of binary contrariety, Meaning construction in the poetry iv

7 GİRİŞ Türk şiiri, İkinci Yeni Akımı ile birlikte geleneksel şiir anlayışından tamamıyla uzaklaşmıştır li yılların ortalarına doğru İlhan BERK ( ), Turgut UYAR ( ), Edip CANSEVER ( ), Cemal SÜREYA ( ), Ece AYHAN ( ) gibi İkinci Yeni şiirinin önde gelen şairleri tarafından çeşitli dergilerde alışılagelmiş anlam ve dil yapısından tamamıyla farklı şiirler yayımlamışlardır. İkinci Yeni Akımı nın hemen öncesinde Orhan VELİ ( ) ve arkadaşlarının günlük konuşma diliyle yazdıkları ve kolay anlaşılabilen şiirlerine alışık olan okuyucu ve eleştirmenler için bu şiirler kapalı ve anlaşılamaz bulunmuş, bu nedenle de saçmalıkla suçlanmıştır. Oysaki modern şiirin en önemli atılımı olarak gösterilen İkinci Yeni Akım ında, şiirde anlamdan yola çıkmak ya da şiirin bir şey anlatmasını beklemek asıl saçmalık olarak görülüyordu. Çünkü modern şiirin dilden ve kendin başka bir amacı bulunmamaktadır. Anlamsız bir şiirin olamayacağı görüşünü de dile getiren İkinci Yeni şairlerine göre şiirde anlam vardır ancak bu anlam şiirin yüzey yapısından ziyade derin yapısında yer almaktadır. Nitekim şiir artık anlatmaktan ziyade duyurmak görevini üstlenmiştir. Böylelikle şiirde anlam, gösteren düzeyinden derin yapıya taşınarak örtük olarak verilmiştir diyebiliriz. Tezin konusu: İkinci Yeni Akımı nın öncüleri olarak gösterilen İlhan BERK, Turgut UYAR, Edip CANSEVER, Cemal SÜREYA ve Ece AYHAN ın yılları arasında yayımlanan şiirlerinin incelenmesi. Tezin Önemi: Türk şiirinin modernleşme sürecindeki en büyük adımı olan İkinci Yeni Akımı nın önde gelen şairlerinin ilk dönemde yayımladıkları şiirlerinin incelenmesi modern Türk şiirini anlama yolunda önemli olduğu düşünülmüştür. Tezin Yöntemi: A. Julien Greimas ın ikili karşıtlık düşüncesi. Tezin Amacı: Genellikle anlamsız ve saçma olarak görülen İkinci Yeni şairlerin ilk dönemde yayımlanan şiirlerinin farklı yaklaşım ve yöntemlerle çözümlenebileceğini göstererek, şiirlerindeki anlam yapılarını A. Julien Greimas ın ikili karşıtlık düşüncesine göre incelemek ve modern şiir incelemelerine bir örnek olmak. 1

8 BÖLÜM 1: TÜRK ŞİİRİNİN GELİŞİMİ VE İNCELENMESİ 1.1. Türk Şiirinde Yenileşme Hareketlerine Genel Bir Bakış Bir göstergeler düzeni olan anlam, şairin nazım formu içinde şiirin konusu, kelimeleri, imgeleri, mısra düzeni, imlâ anlayışı, ses yapısı gibi gerekli unsurları kanalıyla okuyucuya iletmek, duyurmak istediği iletidir. Şairin şiirinde ifade ettiği olay, olgu, varlık, zaman, hayat, mekân, insan, toplum ile ilgili kanaatlerine, düşünce, duygu, hayal ve heyecanlarına genel olarak şiirin içeriği ya da anlamı diyoruz (Çetin, 2001:247). Türk şiirinde anlam ve buna bağlı olarak dil ve biçim konusu her dönemde çeşitli tarifler ve poetikalar ekseninde ele alınmış, bazen şiirin olmazsa olmaz unsuru olarak görülmüş, bazen de şiirden tamamıyla uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bugünden baktığımızda elde mevcut İslâm öncesi bazı Türk şiiri metinlerinin anlaşılmama gibi bir sorunu yoktur. Bu damardan beslenerek günümüze kadar gelen genellikle köylü kasabalı halk şairlerinin yalın Türkçe ile kaleme aldıkları halk şiiri verimlerinin de anlaşılmazlık sorunu bulunmamaktadır (Çetin, 2001:251). Yalın bir dille yazılan, içinde halk söylemlerinin yer aldığı şiirin, o dönem için doğaldır ki açık ve anlaşılır nitelikte olması en önemli özelliğidir. Şiirin, halk için diğer bir deyişle okur için yazılması da bu bağlamda göz önünde bulundurulması gereken bir niteliktir. Mercimek Ahmed in Farsçadan dilimize çevirdiği Kâbusname deki şu sözler şiirimizin o dönemki anlam-dil özelliğini yansıtmaktadır: Ey oğul, eğer şair olup da şiir söylemeğe niyetlenirsen, şiirde sözün Rûşen olmasına yani açık olmasına çalış, sakın gâmız söylemeyesin, yani örtülü söylemeyesin. Meselâ bir şiirde bir sözün anlamını yalnız sen biliyorsan başkası bilmiyorsa böyle sözü söyleme, çünkü şiiri halk için söylerler, kendi kendileri için söylemezler. Öyleyse şiirin anlamı açık gerektir ki açıklığından ötürü herkes beğensin. (İlyasoğlu: 73) Divan şiirimizde ise şair, duygu ve hayallerini doğrudan değil, bilakis dolaylı olarak belirli bir kalıp çerçevesinde beytin içinde gizleyerek aktarmaktaydı. Böyle bir şiir anlayışında kalıbın (veznin) şiiri üzerindeki hâkimiyeti tartışmasızdır. Neticede şair şiirinde kullanacağı kelimeleri ya da terkipleri vezne uygun olarak titizlikle seçmekteydi. Veznin, şairin duygu ve hayallerini aktarmada getirdiği bu titizlik diğer bir ifadeyle kısıtlayıcılık ayrı bir tartışma konusudur. Duygu ve hayallerini aktarmada 2

9 mükemmeliyeti yakalamaya çalışan şairin, anlatmak istediklerini doğrudan değil de belirli kelime ve kelime gruplarıyla dolaylı olarak anlatma girişimi divan şiirimizdeki mazmunlar sistemini ortaya çıkarmıştır. İnce bir zekânın ürünü olan mazmunlar, şaire şiirdeki anlamı gizleme olanağı vermiş, ancak divan şiirinin de kapalı ve zor anlaşılır bir şiir olarak görülmesine neden olmuştur. Bu bağlamda divan şiirimizin ilk etapta kapalı ve zor anlaşılır oluşunun temelini mazmunlar oluşturmaktadır diyebiliriz. Zamanla mazmunların fazla değişkenlik göstermeden kullanılması, diğer bir ifadeyle kalıplaşması, buna bağlı olarak da mazmunların şifrelerinin çözülmeye başlanması, divan şiirimizdeki anlam perdesinin aralamıştır. Klasik Türk şiirinin anlaşılmasıyla ilgili başka bir unsur da sebk-i Hindî denilen üslûptur. Bu dönemde yazılan şiirlerde biçimsel niteliklerden ziyade anlamsal düzen dikkati çekmektedir. Şairlerin hayal güçlerini derinleştirerek, girift bir temsil sistemine dayalı olarak, uzun karmaşık tamlamalarla daha önce kimsenin kullanmadığı yepyeni, ince, derin anlam ve mazmunlar bularak, ya da var olan mazmunları bambaşka açılardan ele alarak şiirler yazması, şiirin zaman içerisinde anlaşılması zor, kompleks bir muamma olması sonucunu doğurmuştur (Çetin, 2001:253). Türk edebiyatının modernleşme sürecinin başladığı Tanzimat döneminde şairler bir yandan Divan şiirinin anlayışını devam ettirirken diğer yandan da Batı nın etkisi altında modern edebiyat anlayışına uygun şiirler ortaya koymuşlardır. Tanzimat şairleri, Divan şiirinin toplumsal yaşamdan uzak, söz sanatları ve oyunları nedeniyle de anlaşılmaz oluşunu sürekli eleştirmişleridir. Nitekim bu dönemde yenilik genellikle içerikte görülmüş; biçimsel olarak az çok değiştirilmiş olmakla beraber Divan şiirinin kalıpları kullanılmaya devam edilmiştir. Kendilerini halkın sözcüsü olarak gören şairler şiirlerinde sosyal ve politik düşüncelere yer vermişler, bu düşünceleri aktarmada da herkesin anlayacağı, söz sanatlarından ve oyunlarından uzak, dolaysız, sade bir dil kullanmışlardır. Yeni Türk şiirinin fikir babası Şinasi, divan şiirinin aksine şiirde konuşma dilinin doğallığını yakalama adına yalın bir dille eserler vermiştir. Namık Kemal, o dönem için yeni sayılabilecek demokrasi, hürriyet, eşitlik, vatan gibi toplumsal kavramları şiirlerinde konu ederken Edebiyatın manaya müteallik ne kadar sanatı isim 3

10 bulabildiyse onların haricinde olup da ismi muayyen olmayan fikirlere itikadımca sade denilmek lâzım gelir (Yetiş, 1996: 328) diyerek şiirde mananın ve açık anlamın önemini vurgular. 19. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde ise Recaizade Mahmut Ekrem, şiirin toplumsal ve fikrî muhtevasına his ve hayal dünyasını da ekleyerek güzel olan her şeyin şiire konu olabileceğini savunmuş, buna bağlı olarak da şiir lisansının günlük konuşma dilinden ayrı ve şaire özgü olması gerektiğine inanmıştır. Bu dönemde Abdülhak Hâmid divan şiirinden gelen biçim (kalıp) anlayışını yıkmaya çalışmış, şiiri de tamamıyla ferdî duyguların dışa vurumu olarak görmüştür. Makber mukaddemsinde şiiri tarif eden şair, onun anlamının belirgin olmadığına, tanımlanıp, açıklanamayacağına işaret ederek, kapalılığın sinyallerini de vermektedir: En güzel, en büyük, en doğru şiir, bir hakikat-ı müdhişenin tazyiki altında hiçbir şey söyleyememektir. İnsan, bazı kere hatırına gelen bir hayali tanıyamaz, o kadar güzeldir. Zihninde uçan bir fikre yetişemez, o kadar yüksektir. Kalbinden doğan hissi bulamaz, o kadar derindir. Bu acz ile bir feryat koparır yahut pek karanlık bir şey söyler, yahut hiçbir şey söyleyemez de kalemini ayağının altına alıp ezer. Bunlar şiirdir. (Tarhan, 1982: 38) Servet-i Fünûn şiiri, hem biçim hem de anlam bakımından değişimi bünyesinden barından bir dönemin ürünü olarak karşımıza çıkar. İlk dönemlerinde eski nazım biçimlerini kullanan şairler, bir edebi ekol olarak ortak hareket etmeye başladıkları andan itibaren Türk şiirine sone, terzarima, serbest müstezat gibi biçimler de kazandırmışlardır. Ayrıca vezin ve konu arasındaki uyumu dikkate alan Cenab Şahabettin ve Tevfik Fikret in veznin müzikal değerinden de yararlanarak şiirler yazması, bu dönemin en önemli yeniliklerinden biri olarak görülebilir. Bu dönemde Türk şiiri ve şairleri modernleşme sürecindeki acemilik dönemini geride bırakmışlar, sanat için edebiyat ilkesinden yola çıkan şairler ferdi his, aşk, yalnızlık ve tabiat gibi konuları ihtiva eden şiirler ortaya koymuşlardır. Şiirde bireyselliğin öne çıkması, şiiri günlük konuşma dilinin dışına çıkarmış, buna yeni terkip ve imaj denemeleri de eklenince şiir, kapalı ve zor anlaşılabilen bir nitelik kazandırmıştır. Servet-i Fünûn şairlerinin şiiri tablolaştırmaya çalışarak doğayı/tabiatı olduğu gibi şiire aktarmaya çalışmalarına karşın Ahmet Haşim Sanat, şahsî ve muhteremdir fikriyle şiire şiirdeki gerçekliği yeni boyutlar kazandırmıştır. Şairin algısını doğadaki nesnelerin ve eşyanın sert gerçekliğinden kurtararak özgürleştiren ve bu gerçekliği çeşitli semboller yoluyla yumuşatarak şiire aktarılmasını öngören sembolizmin etkisiyle şiir, 4

11 nesnelerin/doğanın ve eşyanın olduğu gibi dizelere döküldüğü bir sanat olmaktan çıkmış; şairin muhayyilesinde o nesnelerin uyandırdığı çağrışımların ve izlenimlerin aktarıldığı semboller dünyası olmuştur. Böyle bir düşünce ekseninde ortaya çıkan Ahmet Haşim in şiirleri müphem, anlaşılmaz ve manasız olarak görülmüş ve çok eleştirilmiştir. Ahmet Haşim in ilk önce Dergâh dergisinde Şiirde Mana ve Vuzuh başlığıyla daha sonra da Piyale kitabının önsözü olarak Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar başlığıyla yayımlanan yazısı hem bir cevap niteliği taşımaktadır hem de yeni şiirin özelliklerini yansıtmaktadır. Ahmet Haşim yazıda özetle şu görüşlere yer verir: Şair, bir hakikat habercisi, belagatli bir insan ve kanun koyucu değildir. Şairin dili nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere oluşturulmuş musiki ile söz arasında sözden ziyade musikiye yakın ara yerde orta bir dildir. Nesirde üslubun oluşması için gerekli olan unsurların hiçbiri şiir için söz konusu değildir. Bu bakımdan şiir ile nesir ayrıdır. Dolayısıyla da nesre ait olan akıl ve mantığın şiirde yeri yoktur. Bu bağlamda mana araştırmak için şiir deşmeyi, bir kuşu eti için öldürmekten farksız olarak gören şair, şiirde kelimenin manasının değil, onun cümledeki söyleniş değerinin önemli olduğunu savunmaktadır. Neticede de mana, ahengin telkini olarak değer kazanır. Büyük şairlerin kapıları tunç kanatlı müstahkem şehir kapıları gibi sımsıkı kapalıdır diyen Ahmet Haşim, herkesin anlayabileceği şiiri de, aşağı seviyede şairlerin işi olarak görmektedir. Nitekim şiirde anlam ikinci plana itilmiş, ilk anda anlaşılması zor ve kapalı bir özelliğe sahip olmuştur. Yahya Kemal de aynı doğrultuda, şiirde mananın değil söz(cük) ün önemli olduğunu ve şiirin de bu sözcüklerin ahenkli bir şekilde terkibinden ibaret olduğunu savunmuştur. Böylelikle şiirde parça güzelliğinden ziyade bütün(birleşim) güzelliğiyle birlikte deruni ahenk ön plana çıkmıştır. Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati şiiriyle paralellik gösteren bu anlayışın en büyük farkı Türk şiirinin herkesin konuştuğu dille yazılması gerektiğiydi. Ok şiiri dışında bütün şiirlerini Aruz vezniyle yazan şair şiirde veznin ister Hece olsun ister Aruz- çok da önemli olmadığını, neticede veznin şiiri kurmada sadece bir vasıta olduğunu, asıl önemli olanın şiiri oluşturan sözcüklerin kendi aralarında ahenk oluşturarak bir musiki intibaı uyandırması olduğunu savunmuştur. Şiirde hece aruz, kapalılık - açıklık, mana ses gibi tartışmalar devam ederken belki de dönemin en sert çıkışı İstiklal Marşı şairimiz M. Akif Ersoy dan gelmiştir. Sözüm 5

12 odun gibi olsun hakikat olsun tek biliciyle şiirler yazan şair, şiirde estetikten ziyade düşünceye önem vermiştir. Şiir Akif in elinde sanat, sanat içindir fikrinden uzaklaşarak sanat, hayat içindir düşüncesine sahip olmuştur. Bu dönemde paralel olarak hece ile yazan şairlerin şiirlerinde hem vezinden hem de milliyetçililik akınından kaynaklanan bir duyuş tarzı ortaya çıkmıştır. Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp gibi şairlerin ardından Cumhuriyet in ilanından sonra ortaya çıkan Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon gibi şairler milli edebiyat akımının etkisiyle şiirlerinde folkloru temel kaynak olarak benimsemişler, şiirlerinde memleket manzaralarına ve tasvirlerine yer vermeye başlamışlardır. Asıl kaynak folklor olunca halk edebiyatı şiir şekilleri, hece vezni ve buna bağlı olarak sade dil, şiiri oluşturan temel faktörler olmuştur. Bu anlayış çerçevesindeki şairlerin anlaşılmamazlık ya da anlamı ikinci plana itme gibi bir girişimleri yoktur. Şairler anlatmak istediklerini açık ve net bir şekilde dile getirmiş, şiirlerinde kapalı ve müphem bir üslubu benimsememişlerdir. Veznin her geçen gün tekrara düşmesi ve ilk çıktığı andaki zevki ve heyecanı okuyanda uyandırmaması, hece şiirinin etkisinin yavaş yavaş toplumda azalmasına neden olmuştur. İlkelerini, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik olarak belirleyen Yedi Meşaleciler de hececilerin devamı niteliğinde bir yol izlemişler ve Türk şiir tarihinde istedikleri etkiyi bırakamamışlardır lu yıllara gelindiğinde özellikle hece vezninin kısırlığı ve şiirde aranan ahengi sağlayamamış olması, bu şiirin monoton ve basmakalıp bir hale gelmesine neden olmuştur. Biçim elbette ki sadece şiirin vezni değildir. Şiiri bir yapı olarak ele aldığımızda bu yapıyı oluşturan harf, kelime, sözce, mısra ve bunların şiirde kullanımları biçimi oluşturan öğelerdir lu yıllarda hece ölçüsü kullanılsa da asıl ölçü sözcüklerin üstün nizamında aranmıştır. Şiirinde iç-ben in med cezirlerini üstün nizam ile dile getiren Necip Fazıl ın şiirin yapısı için öngördüğü şu sözler aslına bize o dönemin poetikasını vermektedir: Şiirde dış şekle bağlı bir de iç şekil mevcut.( ) Serbest şiirin gayesi, dış şekli yıkıp bu iç şekli billurlaştırmaksa da, mekânsız zaman gibi dış perde gergefini kurmadan iç manaya nakışlandırmak muhal. ( Kabaklı, 2004:608) Böylelikle şiirde en önemli unsur iç şekil i yakalayabilmektir. Tabiî ki bu da 6

13 iç şekli kuracak dış şekil in yani kalıbın/veznin kullanımını mecbur kılıyor. Necip Fazıl hece vezninin basmakalıplılıkla suçlanmasına da şiddetle karşı çıkarak Üstün sanatkâr, sabit kalıp ve şekil bağlılığı içinde her an, her mısra ve kelimede eski şekli ve kalıbı yenileyebilir. (Kabaklı, 2004:608) düşüncesiyle şiirde kalıbın mutlak olduğunu ancak üstün sanatkârı diğerlerinden ayıran en büyük özelliğin iç ahengi yakalamasında olduğunu savunur. Aruz vezninin ahengini hecede yakalamaya çalışan Tanpınar da; Y.Kemal ve Valery nin etkisi ile bütün duygu ve düşüncelerini ses e dönüştürmeyi amaçlamıştır. Sembolizm ve empresyonizmin tesiri altında kalan şairler dış dünyanın, nesnelerin tasvirini yapmak yerine iç-ben in kapılarını dış dünyaya açarlar. Şiirde vezin kadar önemli olan iç ahengi yakalanmaya çalışılması ve hecenin tekdüzeliğine böylelikle bir renk katma fikri şairler arasında rağbet görmeye başlamıştır. Bu anlayışla şiirlerinde varlıkları masallaştıran A. Muhip Dıranas; Neredesin şiirinde de dile getirdiği gibi artık uykularını bölen ve yıllarca aradığı ses in peşinden koşan A. Kutsi Tecer gibi şairler şiirin anlamsal düzeyde seyrini değiştirmişler ve Hece şiirini zirveye taşıyan şairler olarak edebiyat tarihindeki yerlerini almışlardır lu yılların sonlarına doğru Fazıl Hüsnü Dağlarca gerçeküstücülüğe bağlı olarak serbest çağrışım metodunu şiirlerinde uygulamaya çalışmıştır. Bilhassa şuuraltının müdahalesiyle şiir dili yer yer kapalılığa düşmüş, zaman geçtikçe de biçim kuralları kırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu kırılma dış şekil dediğimiz hece vezninde görülmüş, iç ahenk şiirin en önemli unsuru olarak yerini korumuştur. Asaf Halet Çelebi de şiirlerinde soyutluğa yönelmiştir diyebiliriz. Semboller ve anlamı bilinmeyen kelimeler kullanarak esrarlı bir şiir kurma çabasına giren şair, kapalılığa önem vererek şiirde ahengi/sesi öncelemesiyle A. Haşim in paralelinde bir yol takip etmiştir. Yılmaz Taşçıoğlu konuyu özetle şöyle yorumlamıştır: Çelebi, Türk edebiyatının en orijinal mistik şairi olarak tanınmıştır. Uzak yakın birçok kültürden, İslam tasavvufundan, dinler tarihinden, doğu medeniyet ve masallarından ilham alan ve bilinçaltına bağlı, soyut şiirler yazan şair hem kitapları ilk yayımlandığı dönemde dikkatleri çekmiş, hem de daha sonraki kuşaklara etki etmiştir. ( Taşçıoğlu, 2006a: 23) 7

14 Şiirde vezne karşı çıkış ilk olarak 1921 yılında karşımıza çıkmaktadır. Bu yılda Nazım Hikmet ilk vezinsiz şiirini yayımlamıştır. 835 Satır daki bu şiirler hem teknik hem de öz açısından egemen şiir anlayışından çok farklı özelliktedir. Kitaptaki bu şiirler A. Hamit ten sonra şiirde kalıbın ya da veznin bertaraf edilmesi adına en önemli atılım olmuştur. Bu girişim ile şiirde vezinsizlik dönemi yeni bir merhale almış ve Nazım Hikmet in şiirleri kendinden sonra gelen İlhami Bekir Tez, İsmail Suphi, Suphi Taşan, Hasan İzzettin Dinamo gibi şairleri etkisi altına almıştır. Nazım Hikmet biçimsel yeniliğin yanında içerik kapsamında şiirlerinde soyut düşünceyi ve duygusallığı bir kenara bırakmış yerine aklın, maddenin ve somutun hâkimiyetini kurmaya çalışmıştır. Y. Kemal ve A. Haşim in şiirde öncelediği iç-ses, Nazım Hikmet ile birlikte dışsallaşmış ve makinenin ses ine dönüşmüştür. Buna bağlı olarak da şiir ideolojinin aracı olmuş, toplumsal konular ve sorunlar şiirde kendine yer bulmuştur de yayımlanan Garip önsözü Türk şiirindeki en önemli değişimlerden birinin habercisidir. Üç arkadaş; Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu şiir geleneğini köklü bir şekilde değiştirmek için geleneği ve eskiye dair her şeyi reddederek işe başladırlar. Alaattin Karaca nın saptamasıyla: Bu poetika, esas itibariyle dile, biçime ve söyleme ilişkin içerdiği görüşlerle geleneksek şiir anlayışına ve Cumhuriyet ten önceki kültüre kökten bir tepkidir. (Karaca, 2005: 75) Şiirde aruzhece tartışmaları süregelirken Orhan Veli şiirde ne hece ne de aruzu kabul ediyor, şiirde vezni geleneğe ait olarak gösterdikten sonra, veznin şiiri sınırladığı gerekçesiyle vezni topyekûn ortadan kaldırma girişiminde bulunuyor. Orhan Veli nin şiirde vezin ve kafiyenin vasıtasıyla ahenk i amaçlayan A. Haşim ve Y.Kemal in bu fikrine de itirazı vardır. Vezinle kafiyenin ahenk i sağladığına karşı çıkarak, şiirde bir ahenk aranacaksa bunun zaten şiirin eda sında var olduğunu belirtir. Bu bağlamda Servet-i Fünuncuların şiiri tablolaştırma çabalarına, Haşim in şiiri musiki ile söz arasında hatta musikiye daha yakın olarak tarif etmesine ve Yahya Kemal in şiirde musikiyi yakalama arzusuna itiraz ederek sanatta iç içeliği kabul etmez. Çünkü Orhan Veli için şiir şiirdir, müzik müziktir, resim de resimdir. Garip şairleri için söz sanatları artık bir yenilik taşımamaktadır, bir de buna vezin ve kafiye eklenince şiir dilinin kısıtlandığı görüşündedirler. Bu yüzden şairanelik en çok 8

15 hücum ettikleri konu olur. Artık şiirin belli bir zümre zevkinden çıkarılarak, alelade ve günlük olayların şiire konu edilmesi ve bunun da konuşma dili ile okuyucuya sunulması gerekmektedir. Şiiri geleneksel yapının, diğer bir deyişe çemberin içinden çıkarılmasında gerçeküstücülüğün etkisi inkâr edilemez. Bu noktada Garip şiiri birçok yönüyle Gerçeküstücülüğe bağlanmaktadır. Ruhi otomatizmin gerçekleştirilebilmesi için ilk önce aklın/bilicin devreden çıkarılması gerekmektedir. Vezin, kafiye ve söz sanatları; bunların her biri birer akıl ve bilinç işidir. Şairaneliğin göstergesi olan bu unsurların şiirden kaldırılması için ilk önce bilinç çemberinin yok edilmesi gerekiyordu. Orhan Veli şuurlu olarak şuuraltını harekete geçirmeye çalışmış ve sonucunda da sürrealizmin bir nevi taklidini uygulamıştır diyebiliriz şiir kuşağının diğer kanadında ise Nazım Hikmet in poetik arkında Toplumcu Gerçekçi Şiir anlayışı belirir. Şiirin güzellikten çok düşünceyi iletilmesine ve toplumsal sorunların konu edinmesini benimsemişlerdir. Hasan İzzettin Dinamo, Rifat Ilgaz, Cahit Saffet Irgat, Ömer Faruk Toprak, Arif Damar, Enver Gökçe, Şükran Kurdakul, Atilla İlhan gibi şairlerden oluşan Toplumsal Gerçekçi Kuşak ın şiirlerinde hâkim olan ideoloji ise sosyalizmdir. Şiirde güzelliğin ve estetiğin yavaş yavaş ortadan kalkmasına ve şiirin bir hitabet sanatı olarak sadece ideolojik mesaj taşımasına karşı çıkan Attila İlhan, Toplumsal Gerçekçi Şairleri Aktif Realist şairler olarak eleştirmiş ve kendi fikir anlayışında bir grup gençle Mavi Hareketini başlatmıştır. Şiirlerinde toplumsal sorunlara, ideolojik anlayışına - Marksizm- yer veren A. İlhan ı dönemin şairlerinden ayıran özelliği ise fikirlerini estetik bir ifade ile örerek okuyucularına sunmasıdır. Geleneği yadsımayan ve fikirlerinin kaynağını tarih e dayandıran şair, dönemi içinde bu özgün yapısıyla kendine yer edinmiştir dönemi ve sonrası- şairleri arasında Türk şiirine getirdiği yenilikler bakımından en ayrıcalıklı yere sahip olan şairlerden biri de B. Necatigil dir. Şiirlerinin ilk evrelerinde halk edebiyatı geleneği çerçevesinde olması, divan edebiyatının da çeşitli özelliklerinden yararlanarak bunları dönemin modern şiir yapısının ve tekniğinin potasında eritmesi, Necatigil in isminin günümüze kadar gelmesinde büyük rol 9

16 oynamıştır. Klasik söz dizimi ile oynaması, şiir dilinde sapmalara yönelmesi ve böylelikle şiirlerini bol çağrışıma dayalı soyut bir ifade ile kaleme alması şair kimliğini oluşturan asıl öğelerdir. Şiirlerinde dış dünyanın gerçekliğini, kendi benliğine ve iç dünyasına yansıyan şekliyle ele almıştır. Şiiri içselleştirmesi ve dış dünyayı iç-beninden yansıtması şairi şiirlerinde kapalılığa da götürmüştür. Denilebilir ki; O nun şiirlerinde manayı bulmak isteyen okuyucunun ilk önce şiirlerin içindeki ipuçlarını yakalaması ve çözümlemesi gerekir. Necatigil şiire getirdiği bu yeniliklerle hem modern şiirin hem de 1950 li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiirinin öncüsü konumundadır. Necatigil in Türk şiirinin modernizme ulaşma aşamasındaki yerini Yılmaz Taşçıoğlu şöyle belirlemektedir: Yeni şiir tarihimiz çerçevesinde baktığımızda ise 1930 ların ortalarından itibaren yaygınlaşmaya başlayan serbest şiir anlayışının, soyut ve kapalı şiir yapısına yöneldiği ve 1950 lerin ortalarından itibaren edebiyat ortamına egemen olduğu göz önünde tutulursa onun bu geçiş süreci içerisinde bir öncü rolü de oynadığı söylenebilir. Kısacası Garip şiir anlayışından İkinci Yeni ye geçişte Behçet Necatigil şiirinin doğrudan ve dolaylı olarak bir geçiş görevi gördüğü söylenebilir. O kapalı, soyut şiire İkince Yeni şairlerinden daha önce verdiği örneklerle yönelmiş bulunmaktaydı. Bu bakımdan Behçet Necatigil i yeni Türk şiirinin öncü şairlerinden birisi saymamak için hiçbir sebep yoktur. (Taşçıoğlu, 2006: 378) Bu dönemde Garip şiirinin bütün şairanelik anlayışlarına karşı çıkarak, şiirde alelade konuşma diline yer vermesiyle somut ve herkes tarafından anlaşılabilen bir şiir ortaya koymalarına karşılık Behçet Necatigil in soyut şiire yönelerek, dil ve anlam bağlamında Türk şiirine getirdiği yenilikler 1950 liyıllarda ortaya çıkacak olan İkinci Yeni şiirinin ipuçlarını taşımaktadır diyebiliriz İkili Karşıtlık Düşüncesi ve Edebiyat İncelemesine Uygulanması Her sözcüğün ya da şey in bir zıddıyla anıldığı dünyamızda ilk önceleri, özellikle klasik edebiyatta karşıtlık (tezad) fikri bir söz/anlam sanatı olarak kullanılırken, günümüzde modern edebiyat incelemelerinde ve çözümlemelerinde bir yöntem olarak kullanılmaya başlanmıştır. A. Julien Greimas ( ) bir metnin anlambilimsel yapısından söz edebilmemiz için aralarında karşıtlık ilişkisi bulunan anlam birimsel öğelerden hareket etmemiz gerektiğini söyler. Yapısalcılık ve sonrası metin çözümleme yöntemleri de özellikle örtük metinlere ikili karşıtlıklar yoluyla yaklaşmayı ön plana çıkarmışlardır (Taşçıoğlu, 2008: 123). Böylelikle şiirin yapı alanına dâhil olan kelime 10

17 ve imgelerin aralarındaki karşıtlık ilişkileri, bize anlamsız gibi görünen metinlerin derin yapısındaki anlamı aydınlığa çıkarmada yardımcı olacaktır. Tabiî ki böyle bir incelemede karşıtlık fikrinin felsefi kökeninden, söz sanatı olarak edebî metinlerde yer alışını ve daha sonra da şiir çözümlemelerindeki yöntemini burada göstermenin faydalı olacağı düşüncesindeyiz. İkili karşıtlık fikrinin kökeni Herakleitos a kadar uzanmaktadır: Herakleitos felsefesi dış-nesnel-gerçeklik e baktığında, bu dış-nesnel- gerçeklik i çözümlerken, onun yapısındaki karşıt olguları ve bu nedenle çelişkileri genel anlatım biçimiyle ve hiçbir çözümlemeye gitmeksizin ortaya koymaktadır. Böylece, bu anlatım biçimi sonucu, dış nesnel- gerçeklik in, yani içinde bulunduğumuz bu dünyanın, doğanın, evrenin ya da birey ve toplumun gerçek yapısını ve onların oluşturmuş oldukları gerçekliğin özelliklerini çözümlemeksizin, oldukça basit bir biçimde dile getirmektedir. Bu özellikler ve nitelikler birer karşıt olgular olarak kendilerini ele vermektedir. Örneğin, sıcak-soğuk, savaş-barış, kurunemli vb. gibi. Bununla birlikte, bu karşıt olguların, birbirlerinden kesinlikle salt bir ayrımla ayrılmadıklarını saptayabiliyoruz. Bu yeni durumun sonucunda da Birlik içinde karşıt olguların var olmalarını ve bunların birbirlerinden ayrı, ayrımlı ve karşıt olarak bulunmalarına karşın, yine de birbirleriyle doğal ilişkilerde bulunduklarını ve bu ilişkiler sonucu birbirlerine dönüşerek, karşıt olgulardan birbirlerine geçişleri görüyoruz. Örneğin, bir insan varlığındaki açlık ve tokluk durumuyla, bir toplumun savaş ve barışı aynı yapıda ve aynı koşulda barındırması gibi.bu olguların birbirlerine dönüşümü sonucu, varlıkta da evrensel nitelikte ve güçte bir değişim ve devinim ortaya çıkmaktadır. ( 10/08/2008) Burada karşıtlıkların iki özelliği vurgulanmıştır. Birincisi karşıt durumların ve sözcüklerin temelinde birlik anlayışının yatmakta olduğu, diğeri ise bu birlik e ulaşma adına zıt kavramların birbirlerine dönüşümü sırasında bir değişim ve devinim içinde bulunarak dinamizm taşıdıkları olgusudur. İçinde bulunduğumuz evrende var olan her nesnenin, kullanılan her sözcüğün bir zıddıyla zihnimizde yer aldığını, her kullanımda aslında karşıtını da içinde barındırdığı yadsınamaz bir gerçektir. Güzel denildiği zaman çirkinin, iyi denildiği zaman kötünün, yaşam denildiği zaman ölümün anlağımızda belirmektedir. Karşılıkların zihinde yarattığı bu anlam dinamizmi şairlerin de zamanla dikkatini çekmiş ve tezad, karşıtlama, zıtlık gibi isimlerle söz sanatını olarak şiirdeki yerini almıştır. Cem Dilçin söz ve anlam sanatı olarak tezad ı şöyle tarif etmiştir: 11

18 İki düşünce, duygu ve hayal arasında birbirine karşıt olan nitelikleri ve benzerlikleri bir arada söylemektir. Bir şeyin birbirine karşıt görünen özelliklerini bulup çıkarmak da tezad sanatına girer. Yoksa soğuk-sıcak, kuru-yaş, uzun-kısa, büyük-küçük, gece-gündüz gibi dilbilgisi bakımından karşıt olan sözcükleri arka arkaya sıralamak tezad değildir. Örneğin aşağıdaki beyitte âb ve ateş karşıt sözcüklerdir. Fakat bu iki şeyin âşıkın gözünde birleşmiş gibi gösterilmesi tezaddır. Çeşm-i âşkta imtizâc etmiş Âb u âteş olup beraber dost Tezad sanatı, divan edebiyatında tıbak, mutâbakat, tatbik, tekâfu adlarıyla da anılır. (Dilçin, 2006: 449) Ali Püsküllüoğlu ise aynı bağlamda karşıtlama sanatını şöyle açıklar: Birbirine karşıt olan iki düşünce ya da iki imgeyi, aralarında bir ilgi kurarak, aynı dize ya da cümle içinde kullanmaya dayanan bir anlam sanatı. (Püsküllüoğlu, 1996: 80) Doğan Aksan ise Türkçedeki tersanlamlılık ilişkilerini 5 başlık altında toplayarak onları sınıflandırma yoluna gitmiştir. Bu sınıflandırmaları şöyle özetleyebiliriz: 1. İkili Karşıtlıklar (Kutupsal Tersanlamlılık) : erkek/dişi, somut/soyut, gündüz/gece, canlı/ölü, alçalmak/ yükselmek, gitmek/ gelmek 2. Biçimsel İlişkili Karşıtlıklar: Türkçede aynı ya da aynı kökten türemiş sözcüklerin değişik ekler alarak oluşturdukları tersanlamlılardır. Sorumlu/sorumsuz, gerekli/gereksiz, eşitlik/eşitsizlik 3. İlişkisel Karşıtlıklar: Bu öbekte yer alan örnekler birbirleriyle ilgili kavramlar arasındaki karşıtlığı göstermekte, aynı konuyla ilgili, ancak ters anlamlı olan sözcüklerden oluşmaktadır. Satılık/kiralık, oyuncu/seyirci, almak/satmak 4. Dereceli Karşıtlıklar: Bu türe daha çok ikili ters anlamlıların arasına giren kimi ögelerle oluşturulan tersanlamlılar girmektedir. Sıcak/soğuk ilişkisinin derecelenmesi sıcak/ılık/soğuk ya da kapalı/aralık/açık örneği verilebilir. 5. Yön Gösteren Karşıtlıklar: sağ/sol, ön/arka, ileri/geri, yukarı/aşağı (Aksan,1999: ) Bir sözcüğün tek başına karşıt anlamı bulunabileceği gibi cümle içindeki görevine bağlı olarak yeni karşıt anlamlar kazanması da mümkündür. Örneğin bozuk sözcüğünün tek başına kullanımında karşıtı sağlam iken; bozuk para söyleminde bozuk sözcüğünün karşıtı bütün ya da kâğıt olarak yeni zıt anlamları karşılamaktadır. 12

19 Şiir dilinde de durum bundan farklı değildir. Şiirin malzemesi dil olduğuna göre; dil de bulunan sözcükler yan yana getirilerek dizeleri, dizeler de şiiri oluşturmaktadır. Modern şiir incelemelerinde örtük gibi görünen anlam ı belirgin kılan en önemli öğe ise bağlam dır. Tek başına sözcükler ya da nesneler bize anlamı vermez ve buna bağlı olarak da şiirde anlam dediğimiz mefhum mutlaka bir bağıntıyı gerekli kılar. Bu noktadan yola çıkarak sözcüklerin anlamlarından ziyade kullanımlarının önem kazandığı, bu kullanımlar neticesinde sözcüklerin bir bağıntı içersinde değer taşıdığı ve bu değerin de günümüzde kuram kadar etkili olan kavramlar aracılığıyla ortaya çıkarılabileceğini söyleyebiliriz. Doğan Aksan ın şu açıklamaları bu bağlamda dikkate değerdir: Dilbilimdeki kavram alanı ya da dil alanı (Alm. Sprachfeld) kuramına göre, kavramlar insan zihninde tek tek değil, ilişkili, bağıntılı oldukları öteki kavramlarla bir arada bulunmaktadır. Göstergelerin gerçek değerleri de ancak böyle belirlenir. Örneğin darılmak, küsmek, kırılmak, incinmek, alınmak, bozulmak gibi Türkçede aynı kavram alanındaki öğelerin gerçek değerleri de bunlar bir araya getirildikleri, bir arada düşünüldükleri zaman kendilerini belli eder.. (Aksan, 1999: 114) Karşıtlık ya da tezad sanatının kullanılmasının Türk şiirindeki/dilindeki önemini ve etkisini yine Doğan Aksan şu şekilde açıklamaktadır: Gerek günlük dilde, gerekse şiir dilinde karşıt kavramların ve anlamca birbirine karşıt olan önermelerin bir arada kullanılmasının ve okuyan/dinleyenin zihninde bir metin çözümlenirken bu kavram ve önermelerin ortaya çıkan karşıtlıkla, daha belirgin bir biçimde canlanmalarına olanak sağladığı görülmekte, böylece, zihinde bir hareketlilik doğurduğuna tanık olunmaktadır. Bir başka deyişle, bir önermenin yanına, ona zıt olan, beklenmeyen bir başkasının getirilmesi, metin çözücü için şaşırtıcı olmakta, metnin etkisi artmaktadır. (Aksan, 1999: 114) Aksan burada karşıtlık ların şiiri okurken ya da çözümlerken okuyucunun zihninde yaptığı ektiye değinmiş ve buna bağlı olarak şiir dilinin çözümlenmesinde zıtlıkların yardımı ve etkisi üzerinde durmuştur. Zıtlıkların okuyucu ve çözümleyici üzerindeki etkisini ve şiirin anlam düzeyindeki rolünü Doğan Aksan ın açıklamalarına paralel olarak Ünsal Özünlü şöyle değinir: İkilem ya da zıtlık (paradoks) zıt iki düşünce ya da olayın birbiriyle çelişkili olarak kullanılmasıyla yapılır. Herhangi bir öge öncelenmiş gibi görünürken, ortaya tam anlamıyla zıt ikinci bir öge çıkar ve dinleyici ya da okuyucuyu şoka uğratır, ilk ögeyi geride bırakarak kendisi öncelenir. Sonuçta ilk öge ile getirilen anlam, zıt ikinci öge tarafından silinir gider. (Özünlü, 2001: 53) 13

20 Bu bağlamda Şiirde anlamsızlık ı savunan ve bunu şiirlerinde uygulamaya çalışan İkinci Yeni şairleri için zıt kavramların bir arada kullanılması, bu zıtlıkların yardımıyla bir önceki anlamın silinmesi, şiirde anlamın örtülmesi adına yapılan bir hamle olarak görülebilir. Özünlü ve Aksan bu işlemi özellikle karşıtlıkların şok edici özelliğini vurgulayarak paradoksa dayandırırlar..ikinci Yeni şiirindeki ikili karşıtlıkları incelerken ve buna bağlı olarak şiirleri çözümlerken başvuracağımız kuramlar ise Yapısalcılık ve Yapısalcılıktan kaynağını alan Göstergebilim olacaktır. Genel Dilbilim Dersleri nin yazarı İsviçreli Ferdinand de Saussure un ( ) temelini oluşturduğu Yapısalcılık ın bir eseri oluşturan öğeleri/sözcükleri kendi arasındaki bağıntılarından oluşan bir dizge içinde görerek tutarlı bir çözümleme yöntemi olması bizim incelememiz için de temel kaynak oluşturmaktadır. Öncelikle şiirin ve şiir dilinin kavranabilmesi için biçimi oluşturan öğeler arasındaki özdeşliklerin ya da karşıtlıkların bulunarak dökümlenmesi gerekmektedir. Tabiî ki bu karşıtlıkların tespiti yeterli değildir. Bu karşıtlıkların dökümlenmesinden sonra özellikle Göstergebilim in anlama ve anlamlama ilkesine bağlı olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Böylelikle anlamsız olarak nitelendirilen metinlerin derin yüzeyindeki anlamın gün yüzüne çıkarılması da mümkün olacaktır. Anlama ya da anlamlandırma örtük ya da kapalı olarak görülen metinlerde sözcükler ya da nesneler arasındaki ilişkilerle gerçekleştirilebilir. Edebi dil, çoğu zaman günlük konuşma dilinde olduğu gibi kendini açık seçik ve anlaşılabilir şekilde ele vermez. İletişim dili olarak da adlandırılan konuşma dilinde, dil bir araç iken edebi metinlerde dil amaç olarak görülür. Hal böyleyken anlamsız olarak eleştirilen edebi metinlerde anlamsızlık sadece anlatım düzeyindedir diyebiliriz. Bu tür metinlerin incelenmesinde esas alınan yöntem anlatım düzeyinden yola çıkarak içerik düzeyine yani anlamsızlığın, kapalılığın ardındaki anlama ve açıklığa ulaşmaktır. Yapısalcılığın şiiri ya da dizgeyi oluşturan öğeler arasındaki ilişkilere ve bağıntılara bağlı olarak ele alan bir çözümleme yöntemi olduğunu söylemiştik. Bu bağıntılar özdeşlik ya da karşıtlık ilkesi içinde kendini açığa çıkarmaktadır. Bu yönüyle yapısalcılık ikili karşıtlığa ayrı bir önem verir. Şiir, temelde bir biçim/içerik karşıtlığından başlayarak özne/nesne düalizmine (ikiliğine) kadar birçok bağıntıyı 14

21 içermektedir. Çünkü ister anlatım düzeyinde olsun ister içerik düzeyinde olsun ikili karşıtlık ilkesi her zaman öteki ni gerekli kılar. Yapısalcılık, klasik anlamda yansıtmacı ve temsilci edebi metin/dil anlayışını bir kenara bırakarak hatta bunu reddederek bunun yerine dizgesel diğer bir deyişle biçimsel dil anlayışını benimsemiştir. Çünkü şair için şiir, dünyayı yansıtan bir metin olmak yerine dünyanın ve nesnelerin tekrar yapılandırıldığı/adlandırıldığı sonsuz bir metin ya da yapıdır. Bu anlayışta bir yapının çözümlenmesi için Tahsin Yücel in Greimas tan alıntı yaptığı ve yorumladığı şu açıklamaları dikkate değerdir: Greimas a göre, evrenin bize göre bir biçim, bir anlam kazanabilmesi için onda birtakım farklılıklar algılamamız gerekir. Farklılıkları algılamaksa, 1) en azından iki nesne-terimi bir arada ve var olan nesneler olarak kavramak, 2) terimler (ya da nesneler) arasındaki bağıntıyı kavramaksa, bunları şu yada bu biçimde birbirine bağlamak demektir. Yapı kavramının ilk tanımı böylece çıkar ortaya: iki terimin ve bu iki terim arasında bir bağıntının varlığı. Bunun dolaysız sonucu olarak, 1) bir nesne-terimin tek başına bir anlam taşımadığını, 2) anlamın her zaman bir bağıntıyı varsaydığını, dolayısıyla anlamın zorunlu koşulunun terimler arasında bir bağıntı bulunması olduğunu kesinleyebiliriz. Bu saptamalar bizi şu gözlemlere getirir: 1) iki nesne-terimin birlikte kavranabilmesi için bir ortak yanları, yani bir benzerlikleri ya da özdeşlikleri bulunması, 2) iki nesne-terimin birbirinden ayrılabilmesi için de şu ya da bu biçimde, şu ya da bu yönden birbirinden farklı olmaları gerekir. Kısacası, ayırıp seçebilmenin temel koşulu nesneler arasında bir karşıtlık ya da özdeşlik bağıntısı bulunmasıdır. Bu bağıntılar iki düzlemde eklemlenir: gösteren ve gösterilen düzlemlerinde. Göstereni, anlamın algılama düzeyinde belirmesini sağlayan öğeler ya da öğe toplulukları oluşturur; gösterileniyse, gösterenin kapsadığı ve ortaya çıkmalarını sağladığı anlam ya da anlamlar. (Yücel, 2005: ) 15

22 Gösteren ve gösterilen düzeyini ikiye ayırdığımızda bu alanlardaki karşıtlık modeli de iki farklı biçimde karşımıza çıkar. Bu düşünceyi Pierre Guiraud şöyle açıklar: Gerçekten, bir gösterilen bütünü, karşıtlaştırılabilir bir (ayırıcı) yanlar dizgesi oluşturan kavramsal öğelere ayrışabilir. Örneğin at erillik / dişilik yanıyla kısrakla karşıtlaşır. Buradaki karşıtlık, gösterenlere yansımış değildir. Ama şu örneklerde yansıyabilir: chien/chienne (erkek/dişi köpek), lioen/lionne (erkek/dişi aslan), caht/chatte (erkek/dişi kedi), vb. ( Guiraud, 1994: 50) Gösteren düzeyinde ikili karşıtlıkların ortaya çıkarılması bir metnin sadece anlatım düzemlinin saptanmasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle gösteren düzeyinde ikili karşıtlıkların belirlenmesi yapı olarak düşünülen bir metnin tam anlamıyla çözümlenmesine yeterli olmaz. Bu sebepten dolayı gösterilenlerin de incelenerek gösterge lerin kavram ve anlam alanlarında bulunan ikili karşıtlıkların tespit edilerek yorumlanması gerekmektedir. Yukarıda anlamı oluşturan öğe olarak sözcük yerine nesne kelimesi kullanılmış ve anlamın nesnelerin bağıntısıyla bulunacağı öne sürülmüştür. Nesneyi biz burada gösterge sözcüğüyle karşılayabiliriz. Nesneler sözcükler aracılığıyla dil alanına girer, herhangi bir şey in göstergeleridir ve diğer bir deyişle sözcük nesneden ziyade nesnenin imgesini bizim zihnimize ulaştırır. Şiirde alışılmamış bağlamda bulunan nesnelerin yan yana dizilmesi o metnin anlam dışı olduğunu göstermez. Burada sadece okuyucunun ya da araştırıcının anlam araştırmasına zorlanması görülür. Nesneler/sözcükler arasındaki bağıntıyı kurmanın en temel yöntemi ise sınıflandırma işlemidir. En basit düzeyde biz çevremizde var olan hemen her şeyi benzerlikleri ya da farklılıklarına göre sınıflandırmaya çalışırız. Bunun kökeninde ise dünyayı ve nesneleri anlamlandırmaya çalışma eylemi yer almaktadır. Göstergebilimde sözcüklerin anlamlandırılmasında 3 farklı düzlemde eklemlenmesi gerekir: Derin düzey: sesbirimcikler Anlatım düzlemi Yüzeysel düzey: sesbirimler 16

23 Belirim düzlemi sözlükbirimler Yüzeysel düzey: göstergebirimler İçerik düzlemi Derin düzey: göstergebirimcikler Göstergebirimcik en küçük anlam öğesi olarak tanımlanır ve işlevini başka öğelerden farklı olmasıyla gerçekleştirir; bir başka deyişle, özerk bir öğe değildir, varlığını ancak başka öğelerle kurduğu bağıntılardan alır. Bu nedenle, başka öğelere göre, en azından bir ortak, bir de ayrı özelliği bulunması gerekir. Örneğin, kız ve oğlan Sözlükbirimlerini karşılaştıracak olursak, insanlık ve küçüklük gibi iki ortak gösterge birimcikle dişilik ve erkeklik gibi birbirine karşıt iki göstergebirimcik içerdiklerini görürüz. (Yücel, 2005: ) Doğaldır ki şair, şiiri bir iletişim aracı olarak kullanmaz. Şairin tek amacı şiirdir, şiirini de bir şey i iletmekten ziyade okuyucu etkilemek, estetik bir haz oluşturmak ve deyim yerindeyse okuyucuyu beklenmedik şaşırtma ve şoklarla şaşkına çevirmektir. Okuyucu üzerine etki ya da tepki uyandırmanın en büyük silahı okuyucuyu anlamı aramayabulamaya- zorlayacak şiir dili inşa etmektir. Bu noktandan hareketle anlatım düzleminde anlam ın kendisini ortaya çıkarması ya da ortaya çıkaran şiir metinlerinin estetik değer taşıyarak kalıcılığını koruması biraz zor gözükmektedir. Şair, şiirine son noktayı koyduğu andan itibaren şiir artık okuyucusunun ekseninde değer(ler) kazanır ve her okuyanın/yorumlayanın kültürel ve düşünsel genişliği boyutunda yeni yeni anlamlara bürünür. Şiirsel metinlerin anlatım düzlemi ve belirim düzlemi bize tek başlarına örtük metinleri anlamlandırma ya da yorumlama imkânı vermez. Hiçbir modern şiir anlayışı sözcükleri oluşturan seslerin ya da sözcüklerin sözlük anlamlarının şiiri tek başına inceleme ve onu değerlendirme olanağı sunduğunu kabul etmez. Böyle bir inceleme yapılacaksa da bu anlambilimsel değil dilbilimsel bir araştırma olarak kabul edilebilir. Bu doğrultuda R. Barthes in Çağrışımsal bir alan ya da dizideki öğelerin iç düzeni genellikle hiç değilse dilbilimde, özellikle de sesbilimde bir karşıtlık olarak adlandırılır. (Barthes, 17

24 2005:73) tanımı iki karşıtlık ilkesinin dilbilim ya da sesbilim düzlemini işaret eder. Bu düzlem yukarıda gösterdiğimiz anlatım düzlemine karşılık gelmektedir ve bizim araştırmamızın dışında kalır. Bu noktada Mehmet Rifat ın aşağıdaki açıklaması son derece önemlidir: herhangi bir metni, bir söylemi, bir dizgeyi göstergeler bütünü olarak kabul edecek olursak, bir yapısal çözümleme (buna bağlı olarak da yazınsal çözümleme) önce anlatım düzlemi ( sözcükler, tümceler, dilbilgisel ya da biçimsel özellikler) ile içerik düzlemi (metindeki anlamlar) arasındaki ilişkiyle (göstergenin oluşumu: semiosis) ilgilenir ve içerik düzlemini kavramanın yolunun anlatım düzleminden geçtiğini söyler. Ama bizim burada sözünü ettiğimiz ve edeceğimiz anlamlama göstergebilimi öncelikle gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkiyle, bağıntıyla ilgilenmez. Anlamlama göstergebilimi, anlatım düzlemi (gösterenler) ile içerik düzleminden (gösterilenler) her birinin kendine özgü eklemlenmiş biçimi olduğunu ileri sürer: Bu nedenle, göstergebilim, anlatımın tözü ile anlatımın biçimi ve içeriğin tözü ile içeriğin biçimi ayrımını yapar; kendine ilgi alanı, inceleme konusu olarak da içeriğin biçimi ni alır. Bu nedenle, burada ele aldığımız göstergebilim sözgelimi bir yazınsal metinde anlamın düzenlenişiyle, eklemlenişiyle ilgilenir, bu anlamın, salt anlatım düzlemindeki dilbilgisel ve biçemsel düzeniyle değil. (Rifat, 1996: 21) Anlamlama içerik düzleminin yüzeysel yapısından başlar ve çeşitli yorumlarla ile derin yapıda sonsuzluğa yol alır. Bir edebi metin ya da şiir sonludur ancak onu oluşturan öğeler/dizgilerin birbirleriyle olan ilişkileri ve bunların tekrar tekrar yorumlanması, sonlu bir metnin sonsuz yorumlar/ilişkiler toplamı olduğunu gösterir. İkili karşıtlık ilkesi doğrultusunda bir metni incelerken, metinde yer alan sözcüklerin belirim düzlemindeki sözlükbirimlerini yani sözlükteki anlamlarını belirleyerek onları sınıflandırmak yapılacak ilk iştir. Bu işlemden sonra içerik düzleminde bu sözcüklerden yeni anlamlar üretilerek göstergebirimlerde ve hatta göstergebirimciklerde - metnin içindeki bağıntıları ve bağlamı da hesaba katılarak - neye, nelere, hangi anlamlara tekabül ettiğini tespit ederek yorumlamak, böyle bir inceleme neticesinde o metne yeni anlamlar yüklemek gerekmektedir. Böyle bir incelemede, sözcüklerin mecazi anlam taşıyıp taşımadıkları ya da eğretileme olarak kullanılıp kullanılmadıkları da göz ardı edilmemelidir. A. J. Greimas özellikle ikili karşıtlıkların incelenmesinde ve çözümlenmesinde oluşturulacak bir göstergebilimsel dörtgenden bahseder. Tahsin Yücel den alıntılayacağımız bu çözümleme modeli bizim tezimizin de kaynak noktasıdır. 18

25 Anlamlamanın temel yapısı olarak da niteleyebileceğimiz temel örgenlenim mantıksal-anlambilimsel kökenli üç tür bağıntıyla temellendirilen bir örnekçe oluşturur: göstergebilimsel dörtgen. Göstergebilimcilerin sık sık tartışma konusu ettikleri bu örnekçenin eklemlenimini Greimas a dayanarak şöyle açıklayabiliriz: herhangi bir göstergebilimsel dizge olarak niteleyeceğimiz A anlamı bir anlambilimsel eksen (yani iki terim arasında kurulan, ama mantıksal özelliği belirsiz kalan bir bağıntı) olarak ele alınırsa, bu terim kesin bir biçimde anlam yokluğu olarak nitelenen A teriminin karşıtı olarak belirir; öte yandan, içeriğin tözü de diyebileceğimiz bu A anlam ekseninin içeriğin biçimi düzeyinde, a1 < > a2 biçiminde iki karşıt göstergebirimcik olarak eklemlendiği benimsenirse, bu iki göstergebirimcik de kendileriyle çelişkin durumda olan iki terimin varlığını belirler: a1 <.> a2 Bu durumda A teriminin ayrışım ve bağdaşım bağıntıları olarak niteleyebileceğimiz çiftil bir bağıntıya a1 ve a2 terimlerini bir araya getiren karmaşık bir göstergebirimcik olduğu göz önüne alınırsa, Anlamlamanın temel yapısı şöyle bir çizgeyle gösterilebilir: a1 < > a2 A Burada, a2 < > a1 A < > : karşıtlık < > : çelişkinlik 19

26 < > : içerim ya da bütünleyim bağıntısını göstermektedir. Bu bağıntılar konusunda kısaca bilgi vermek gerekirse, karşıtlık bağıntısı yaşam/ölüm, erkek/dişi, bulmak/yitirmek, vb. gibi aynı anlambilimsel eksen üzerinde yer alan ve zorunlu olarak birbirini varsayan iki karşıt terim arasında; çelişkinlik bağıntısı yaşama/yaşamama, yitirme/yitirmeme, vb. gibi uzlaşmaz terimler arasında; içerim ya da bütünleyicilik bağıntısı da olasılık/belirsizlik, av/savaş, vb. gibi aynı düzlem üzerinde yer alan terimler arasında kurulur. Böylece, örneğin yaşam ölüm a a2 a a1 gençlik yaşlılık biçiminde bir göstergebilimsel dörtgen oluşturulacak olursak, burada a1 a2 karşıtlıklar ekseni a2 a1 altkarşıtlıklar ekseni a1 a1 ile a2 a2 ile çelişkinler ekseni a1 a2 ile a2 a1 ile bütünleyiciler ekseni olarak tanımlanabilir. (Yücel, 2005: ) Yukarıdaki tanımlama ve sınıflamalardan da anlaşılacağı gibi sözcüklerin karşıtlıklarının belirlenmesi sadece şablon çıkarılmasına yarar. Karşıtlıkların, altkarşıtlıklarının da belirlenmesi ve hata göstergebilimsel dörtgenin önerdiği gibi çelişenlerin ve bütünleyici olarak adlandırılan bağdaşanların da bulunup çıkarılması gerekir. Bu düşünceye ek olarak Tahsin Yücel in şu fikirlerini de alabilirz: bir anlam evreni tek bir göstergebilimsel dörtgenle değil, birbirinden türeyen ve birbirini bütünleyen bir dizi göstergebilimsel dörtgenle çözümlenir genellikle, 20

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/2012 23:14 1.Aşağıdaki sanatçılarımızdan hangileri Beş Hececiler grubunda yer alır? A) Orhan Veli Kanık Ahmet Kutsi Tecer B) Yusuf Ziya Ortaç Faruk Nafiz Çamlıbel

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Genç Kalemler, şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları bakımından ikiliğe düşürdü; edebiyatı cedide ve fecriati

Detaylı

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ Ahmet AKDAĞ 1. Dr. Özer ŞENÖDEYİCİ : Şenödeyici, 1981 yılında Kocaeli de doğdu. İlk ve ortaöğrenimi bu şehirde tamamladıktan sonra 1999 yılında

Detaylı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına 23 Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 1. Edebi Türler Batı Etkisinde Gelişen Türk - Batı nın Türk Öğrenci: na - Türkçe yayınlanan ilk 2. Edebi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II İÇİNDEKİLER BÖLÜM I EDEBİYAT NEDİR? TÜRK EDEBİYATI NIN GEÇİRDİĞİ EVRELER NELERDİR?... 1 1. İslamiyet Öncesi Dönem... 2 2. İslamiyet in Etkisi Altındaki Dönem... 2 3. Batı Etkisindeki Dönem... 3 a. Tanzimat

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý Ö m e r A y h a n Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý Tanzimat edebiyatýnýn düzyazý yazarlarý, öyküden çok romana eðilmiþ, öykü türündeki verimleri, neredeyse romana yaklaþan oylumlarýyla

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar Eda Yeşilpınar Hemen her bölümün kuşkusuz zorlayıcı bir dersi vardır. Öğrencilerin genellikle bu derse karşı tepkileri olumlu olmaz. Bu olumsuz tepkilerin nedeni;

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 ŞİİR VE GÖRSELLİK Şiir, Fotoğraf ve Gerçeklik...15 Şiir, Fotoğraf ve Görme...25 Şiirin ve Fotoğrafın İşlevleri...29 Şiir, Fotoğraf ve İmge...32 Çoklu Okuma...38 Çözümleme Kılavuzu...50

Detaylı

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM ÖZELLİKLERİ İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval ile başlar. Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Halkı aydınlatma amacıyla eser verildiği için

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : MEHMET ERKAN Eğitsel Performans Olay Çevresinde Oluşan

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 33 1. Edebi Türler 2. Edebi Akımlar 3. Edebi Metinler Batı Etkisinde Gelişen Türk Tanzimat Dönemi Türk

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI (1860 1896) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI 1860'da Tercüman-ı Ahval Gazetesinin çıkmasıyla başlayan, Divan edebiyatı geleneklerini bir yana bırakarak Batı kültürüne

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş Çoğuldizge Kuramı Ünal Yoldaş* Giriş Kuram, çeviribilimin en temel unsurlarındandır. Dünyada çeviribilim üzerine çalışan birçok insan mutlak suretle ortaya konulan temel çeviribilim kuramlarından faydalanmakta,

Detaylı

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: 11.10.1979. 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: 11.10.1979. 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER 2. Doğum Tarihi: 11.10.1979 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili Ve Edebiyatı Marmara 2000 Y. Lisans Yeni Türk Edebiyatı Marmara

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A. BENT SAYISI TEK OLANLAR (TEK DÖRTLÜKTEN OLUŞANLAR) RUBAİ Edebiyatımıza İran edebiyatından gelmiştir. Dört

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1.

ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1. ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1.YAZILI SORULARI Öğrencinin Adı Soyadı: 1 ) Bütün hüzünleri denemişim kendimde

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı:

Detaylı

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ BİLDİRİŞİM Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ 1 Hazırlayan: Rıza FİLİZOK Dil, bir bildirişim (COMMUNIQUER) aracıdır, düşüncemizin içeriğini karşımızdakine iletir. Bildirişim, araçsız gerçekleşmez. (Sezgilerimiz

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel

Detaylı

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan ROMANLARıN ÖZELLIKLERI Yazarlar toplum gerçekleri yansıtmaya, sorunlarına çözüm getirmeye

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE AŞK, YALNIZLIK VE ÖLÜM KAVRAMLARININ GÖRÜNÜMLERİ

İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE AŞK, YALNIZLIK VE ÖLÜM KAVRAMLARININ GÖRÜNÜMLERİ T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE AŞK, YALNIZLIK VE ÖLÜM KAVRAMLARININ GÖRÜNÜMLERİ İSA KARAARSLAN

Detaylı

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ Aylin YAZICIOĞLU Afyon Kocatepe Üniversitesi,Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı ÖZET: Eğitim,bireylerde istendik davranışları

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 I. BÖLÜM EDEBİYAT NEDİR? 1.1. Edeb den Edebiyata...11 1.2. Edebî Eser...13 1.3. Edebî Metin...14 1.4. Edebiyat Bilimi...33 1.5. Edebiyat Sosyolojisi...33 1.6. Edebiyat Tarihi...35

Detaylı

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri Cevap Anahtarý 1. BÖLÜM Güzel Sanatlar ve debiyat Þiirin Biçimsel Özellikleri Þiirin Anlamsal Özellikleri Söz Sanatlarý 3 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Düz Yazý Türleri

Detaylı

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince desteklenmiştir. Proje Numarası: 458 Kitabın Adı: Büyük Doğu Kapaklarında Portreler, Toplum ve Gençlik Yazarlar: Ahmet

Detaylı

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Yazı Menu - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Şiire 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZ GEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Erciyes Üniversitesi 1998 Y. Lisans Yeni

Detaylı

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ A B KAZANIM NO KAZANIMLAR 1 11 30027 1 / 31 Kelimelerin anlam oluşturmada birbirleriyle ilişkilerini belirler. 2 12 30027 Kelimelerin

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I ÖMER SEYFETTİN ( 1884 1920 ) Milli Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir. Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir hale getirmiştir. Türk edebiyatında

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Öğretim Teknolojisinin Kavramsal Çerçevesi Dr. Erinç Erçağ Kaynak: Editör: Prof. Dr. Hüseyin Uzunboylu - Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Eğitim Doğumdan

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

yaratırdı), sayma dizisi içinde, bir bit geçişini tetiklemek için kullanılabilecek, bazı diğer biçim düzenleri bulmak zorundayız:

yaratırdı), sayma dizisi içinde, bir bit geçişini tetiklemek için kullanılabilecek, bazı diğer biçim düzenleri bulmak zorundayız: Eşzamanlı Sayaçlar Bir eşzamanlı sayacın çıktı bit'leri, eşzamansız sayacın aksine, dalgacıklanma olmadan anlık durum değiştirirler. J-K ikidurumluluardan böyle bir sayaç devresi yapmanın tek yolu bütün

Detaylı

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu 11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK Redaksiyon Pınar Seyfittinoğlu Başak Kutucu Burcu Yılmaz Esra Acar Ankara 2015 Nitelik Yayınları 9 11. Sınıf Türk Edebiyatı Konu Anlatımlı / Mustafa

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No. ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI 1.KURUMUN ADI 2.KURUMUN ADRESİ 3.KURUCU TEMSİLCİSİ ADI :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA :ARTI ÖZEL

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI Öğretim Programı, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu nun 2. maddesinde ifade edilen Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları ile Türk Millî Eğitiminin

Detaylı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı YÖNETİM Sistem Yaklaşımı Prof.Dr.A.Barış BARAZ 1 Modern Yönetim Yaklaşımı Yönetim biliminin geçirdiği aşamalar: v İlk dönem (bilimsel yönetim öncesi dönem). v Klasik Yönetim dönemi (bilimsel yönetim, yönetim

Detaylı

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER Rıza FİLİZOK Kastım odur şehre varam Feryad ü figan koparam Yunus Emre Büyük dilbilimci Saussure ün dilin bir sistem olduğunu ve anlamın karşıtlıklardan (mukabil/opposition)

Detaylı

DOKTORA DERSLERİ VE İÇERİKLERİ

DOKTORA DERSLERİ VE İÇERİKLERİ DOKTORA DERSLERİ VE İÇERİKLERİ TDE 601 Tarihi Türk Lehçelerinin Karşılaştırmalı Ses Bilgisi Türk lehçelerinin tasnifi, ana Türkçenin ses özellikleri ve tarihi süreç içinde geçirdiği değişiklikler. Ana

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul

Detaylı

DİPNOTLAR. [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924.

DİPNOTLAR. [1] İlmi Heyet, Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924. DİPNOTLAR [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924. [2] Rapor hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: John Dewey, Türkiye Maarifi Hakkında Rapor, Maarif Vekaleti Yayını, İstanbul, 1939. [3] Şükrü Saraçoğlu,

Detaylı

2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester)

2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester) 1. Yıl / I. Dönem (First Year First Semester) TDE101 Osmanlı Türkçesi I (Ottoman Turkish I) 4 1 7 Tr AZ TDE103 Türkiye Türkçesi I: Ses Bilgisi (Turkish Language: Phonology) 3 0 5 Tr AZ TDE157 Türk Edebiyatı:

Detaylı

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ TDE729 1 3 + 0 6 Sosyal bilimlerle ilişkili

Detaylı

2015 2016 ÖĞRETİM YILI 1. SINIF TÜRKÇE ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

2015 2016 ÖĞRETİM YILI 1. SINIF TÜRKÇE ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI 2015 2016 ÖĞRETİM YILI 1. SINIF TÜRKÇE ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI 1 BİREY VE TOPLUM Okulumuzda Çalışanlar e l 2- Dinlediğini Anlama: 1, 2, 3, 4,, 12, 13, 15, 16, 17 3- Tür, Yöntem ve Tekniklere

Detaylı

TG 1. 11 12 Mayıs 2013 DİKKAT! ÇÖZÜMLERLE İLGİLİ AŞAĞIDA VERİLEN UYARILARI MUTLAKA OKUYUNUZ.

TG 1. 11 12 Mayıs 2013 DİKKAT! ÇÖZÜMLERLE İLGİLİ AŞAĞIDA VERİLEN UYARILARI MUTLAKA OKUYUNUZ. KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI LİSANS ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ ÇÖZÜM KİTAPÇIĞI T.C. KİMLİK NUMARASI : ADI : SOYADI : TG 1 11 12 Mayıs 2013 DİKKAT! ÇÖZÜMLERLE İLGİLİ AŞAĞIDA VERİLEN

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12 Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri

Detaylı

TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914) Eski edebiyata karşı yeni edebiyatı savunan genç şair ve yazarlara destek olmuş, onlar Edebiyatımızın Batılılaşmasında önemli

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Sunum Teknikleri Eğitimine HOŞ GELDİNİZ. Program. Neler bilmem gerekir?

Sunum Teknikleri Eğitimine HOŞ GELDİNİZ. Program. Neler bilmem gerekir? Sunum Teknikleri Eğitimine HOŞ GELDİNİZ 19 Aralık 2015 İdil Şeytanoğlu Program Giriş Dinleyici Analizi Sunum Sunumu Tasarım Görsel Materyal Soru Cevap Hazırlık Bireysel Sunumlar 2 Neler bilmem gerekir?

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR HAZIRLAYAN KEMAL ÖZDEMİR 201291321308 KÜTAHYA@2012 Konu: Türkçe

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi nin

Detaylı

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I TEVFİK FİKRET (1867 1915) Servetifünun edebiyatının öncüsü ve üstadı sayılmaktadır. Şiirlerinde aşk, doğa, aile, çocuk, acıma gibi bireysel duyarlılıkları karamsar bir bakış

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : Poetika (Kavram ve Tarihçe) Ders No : 8107010010 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 0 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 Türk edebiyatında Mehmet Akif kadar hayatı, edebiyat anlayışı ile şiirleri arasında büyük bir uygunluk bulunan pek az şair vardır. 2 Akif II. Meşrutiyet in ilan edildiği

Detaylı

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ 2016-2017 OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR YARIŞMALARIMIZ Güzel Şiir Okuma Yarışması Şehitler Ölmez Konulu Resim Yarışması Kainatın Efendisi Peygamber Efendimiz (SAS) Konulu Kompozisyon

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI. 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI. 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI 1. KURUMUN ADI :Tercih Özel Öğretim Kursu 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA 3. KURUCUNUN ADI :ARTI ÖZEL EĞİTİM

Detaylı

Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri

Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri Osmanlı Devleti nin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan Avrupa nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya zorlamış, bu alanlarda Avrupa nın nasıl geliştiğinin

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Secaattin Tural 2. Doğum Tarihi : 15.07.1966 3. Unvanı : Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5. Çalıştığı Kurum : Kırklareli Üniversitesi Derece Alan Üniversite Lisans Türk Dili

Detaylı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI SEMİNER ÇALIŞMASI Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri Konuşmacı Emre ERDOĞAN Beylerbeyi nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde yıl 1895 babam,

Detaylı

TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010)

TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010) TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010) KISA ÖZET http://kolayaof.com/ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN

Detaylı

e-imza Prof. Dr. Şükrü ŞENTÜRK Rektör a. Rektör Yardımcısı

e-imza Prof. Dr. Şükrü ŞENTÜRK Rektör a. Rektör Yardımcısı Evrak Ana. Üni. Tarih Evrak ve Sayısı: Tarih 14/06/2016-E.5655 ve Sayısı: 15/06/2016-E.37386 T. C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı *BD8107914312* Sayı :76144028-821.99-

Detaylı

gösteren gösterilen biçim anlam

gösteren gösterilen biçim anlam Anlam ve Kavram Her kelime bir göstergedir. Bir gösterge gösteren ve gösterilen olmak üzere iki ögeden oluşur. Gösteren, kelimenin kulakla işitilen sesi, yani kelimenin dış yapısıdır. Gösterilen ise kelimenin

Detaylı

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : YENİ TÜRK EDEBİYATI III Ders No : 0020110023 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP Türk halk şiirinde kullanılan dilin, yalın veya sadece olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır. Divan Şiiri'nde kaleme alınmış şiirler göz önüne alındığında bu

Detaylı

Hayal, Sayı: 16, Ocak-Şubat-Mart 2006 ECE AYHAN IN ŞİİRİNDE SİNEMA VE MÜZİK SANATININ ETKİSİ

Hayal, Sayı: 16, Ocak-Şubat-Mart 2006 ECE AYHAN IN ŞİİRİNDE SİNEMA VE MÜZİK SANATININ ETKİSİ Hayal, Sayı: 16, Ocak-Şubat-Mart 2006 ECE AYHAN IN ŞİİRİNDE SİNEMA VE MÜZİK SANATININ ETKİSİ Yard. Doç. Dr. Hulusi Geçgel İkinci Yeni şairleri, şiir diline bir açılım getirebilmek amacıyla, diğer sanat

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi İLETİŞİMLETİŞİİŞİM İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi amaçlarla iletişim kurmaya devam

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI V BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI V BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI V BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI 1 1. KURUMUN ADI: Özel Çorum Ada Özel Öğretim Kursu 2. KURUMUN ADRESİ: Yavruturna mah.

Detaylı

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ C E N T R U L NAŢIONAL DE EVALUARE ŞI E X A M I N A R E PROGRAMA DE EXAMEN PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ BACALAUREAT 2011 TIP PROGRAMĂ: PROFIL TEOLOGIC ŞI PEDAGOGIC Pagina 1 din 5

Detaylı

3. KURUCUNUN ADI : Sinerji Eğitimcilik San. Tic. Ltd. Şti./Celal DEMİR

3. KURUCUNUN ADI : Sinerji Eğitimcilik San. Tic. Ltd. Şti./Celal DEMİR 1. KURUMUN ADI : Özel Osmaniye Artı Bilim Temel Lisesi 2. KURUMUN ADRESİ : Cumhuriyet Mah. Akyar Cad. No:87/B 3. KURUCUNUN ADI : Sinerji Eğitimcilik San. Tic. Ltd. Şti./Celal DEMİR 4. PROGRAMIN ADI : Türk

Detaylı

BİRİNCİ DERECEDEN BİR BİLİNMEYENLİ DENKLEMLER

BİRİNCİ DERECEDEN BİR BİLİNMEYENLİ DENKLEMLER YILLAR 00 00 00 00 00 00 007 008 009 00 ÖSS-YGS - - - - - - - - BİRİNCİ DERECEDEN BİR BİLİNMEYENLİ DENKLEMLER a,b R ve a 0 olmak üzere ab=0 şeklindeki denklemlere Birinci dereceden bir bilinmeyenli denklemler

Detaylı

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYIN KURULU Hazırlayanlar Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYINA HAZIRLAYANLAR KURULU Kurumsal Yayınlar Yönetmeni Saime YILDIRIM Kurumsal Yayınlar Birimi Dizgi & Grafik Mustafa

Detaylı

TURKCEDERSĠMĠZ.COM 2014-215EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI TÜRKÇE DERSĠ 5. SINIF ÜNĠTELENDĠRĠLMĠġ YILLIK PLANI KAZANIMLAR METİNLER ÖLÇME DEĞ.

TURKCEDERSĠMĠZ.COM 2014-215EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI TÜRKÇE DERSĠ 5. SINIF ÜNĠTELENDĠRĠLMĠġ YILLIK PLANI KAZANIMLAR METİNLER ÖLÇME DEĞ. BİREY VE TOPLUM 15 26 EYLÜL (12 SAAT) PARA CÜZDANI (ÖYKÜLEYİCİ METİN) OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ 11. Kurallarını Uygulama 1. k için hazırlık 2. amacını belirler. 3. amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

SOMUT VE SOYUT NEDİR?

SOMUT VE SOYUT NEDİR? SOMUT VE SOYUT NEDİR? Prof. DR. Rıza FİLİZOK Okul kitaplarımızda isim olan kelimelerin somut ve soyut diye ikiye ayrıldığı bilgisi verilir ve şöyle tanımlanır: Somut : Beş duyu ile kavranan varlıkları

Detaylı