HEMİPLEJİK OMUZ AĞRISINDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONUNUN OMUZ FONKSİYONLARINA ETKİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HEMİPLEJİK OMUZ AĞRISINDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONUNUN OMUZ FONKSİYONLARINA ETKİSİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL 70. YIL FİZİK TEDAVİ ve REHABİLİTASYON 1. KLİNİK HEMİPLEJİK OMUZ AĞRISINDA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONUNUN OMUZ FONKSİYONLARINA ETKİSİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Emre Lakşe Tez Danışmanı Uz. Dr. Berrin Gündüz 1. Klinik Şef Muavini İstanbul

2 Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım değerli şef muavinlerim, Dr. Berrin Gündüz ve Dr. Belgin Erhan a, kliniğimiz uzman ve asistan doktorlarına, hastanemiz klinik şefleri Dr. Nurdan Paker ve Dr. Nil Çağlar a ve ekiplerindeki tüm uzman ve asistan doktorlara, çalışmam sırasındaki katkıları için Dr. Mustafa Yelkovan a, tezimin hazırlanmasında yardımcı olan eşim Mine Lakşe ye ve sağladığı olanaklar için hastanemiz Başhekimi Op. Dr. Sırrı Aksu ya ve tüm hastane personeline teşekkür ederim. Dr. Emre Lakşe 2

3 İÇİNDEKİLER Sayfa BÖLÜM 1- GİRİŞ VE AMAÇ 1 BÖLÜM 2- İNME 2 A- İNME 2 B- HEMİPLEJİK ÜST EKSTREMİTENİN REHABİLİTASYONU 6 C- OMUZ ANATOMİSİ 9 D- HEMİPLEJİK OMUZ AĞRISI NEDENLERİ VE TEDAVİ 16 YÖNTEMLERİ E- LOKAL KORTİKOSTEROİD TEDAVİSİ 25 BÖLÜM 3- GEREÇ VE YÖNTEM 30 BÖLÜM 4- BULGULAR VE SONUÇLAR 35 BÖLÜM 5- TARTIŞMA 49 BÖLÜM 6- ÖZET 57 BÖLÜM 7- KAYNAKLAR 58 EK-1 3

4 BÖLÜM 1- GİRİŞ VE AMAÇ Hemipleji etyolojisinde önemli yer tutan inme dünya toplumlarında sık karşılaşılan nörolojik problem olup en sık üçüncü ölüm nedenidir. Hemiplejik hastalar toplumların sağlık harcamalarında önemli bir yer tutar. Hemipleji geçirip yaşayanların çoğunluğunda üst ekstremite fonksiyon bozukluğu görülür. Üst ekstremite fonksiyon bozukluklarının sonucu olarak hemiplejik omuz ağrısı hemiplejik hastaların %16-84 nde görülür. Omuz ağrısına hemiplejide sıkça rastlanıldığı halde, etyolojisi ve tedavisi hakkında hala tartışmalar vardır. İyi bir omuz fonksiyonu transferlerin yapılabilmesi, ambulasyonda dengenin sağlanabilmesi için önemlidir. Omuz ağrısı motor fonksiyondaki iyileşmeyi gizleyebildiği gibi fonksiyonel iyileşmeyi de geciktirebilir. Ayrıca rehabilitasyon süresinin uzamasına sebep olur ve hastanın yaşam kalitesini düşürür. Hemiplejik omuz ağrısında esas tedavi yöntemi korumadır. Hasta ve hastaya bakan kişi doğru pozisyonlama hakkında bilgilendirilmelidir. Hemiplejik omuz ağrısında tedavi yöntemleri analjezikler, lokal steroid enjeksiyonu, fizik tedavi modaliteleri ve egzersizdir. Bu çalışmada hemiplejik omuz ağrısında kortikosteroid enjeksiyonunun omuz fonksiyonuna olan etkisinin araştırılması amaçlandı. 4

5 BÖLÜM 2- GENEL BİLGİLER A- İNME İnme serebral kan damarlarının tıkanması veya rüptürü sonucu ani nörolojik bulgu oluşturan travmatik olmayan beyin hasarıdır(1). İnme veya serebrovasküler olay eş anlamlı kelimelerdir. İnme ölüm nedenleri arasında üçüncü, özürlülük nedenleri arasında ikinci sıradadır(2). Ülkemizde inme prevelansı ve insidansına ait sağlıklı bilgiler yoktur fakat Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nde yılda ortalama 500,000 inme geliştiği ve bunlardan 170,000 inin yaşamını yitirdiği hesaplanmıştır(2). İnme ayrıca sağlık harcamalarında önemli bir yer tutan hastalık grubudur. ABD nde yıllık ortalama otuz milyar dolar maliyet kaybına yol açmaktadır(3). Hemipleji inme sonucu vücudun karşı yarısında istemli hareket kaybı, duyu bozukluğu ve nörolojik bulgularla seyreden klinik tablodur. Hemipleji inmenin en göze çarpan bulgusudur ayrıca inmeyi tanımlamak için de yaygın olarak kullanılır(4). Risk Faktörleri İnmeye neden olabilecek risk faktörlerinin belirlenmesi prognoz tayini ve yeni bir ataktan korunmak için önemlidir. Yaş, erkek cinsiyeti, ırk, aile hikayesi ve daha önceki inme değiştirilemeyen risk faktörleridir. Kontrol altına alınabilen risk faktörleri ise hipertansiyon, kalp hastalığı, diabetes mellitus (DM), sigara içme alışkanlığı, hiperlipidemi, eritrositoz ve yüksek fibrinojen düzeyleridir(1,5). Hipertansiyon relatif inme riskini 6 kat arttırır. İnmeden sağ kalanlar arasında, % 67 oranında kronik hipertansiyon saptanmıştır. DM bağımsız ve önemli bir risk faktörüdür. DM hem büyük hem de küçük arterlerde aterosklerotik süreci hızlandırır. Tüm risk etmenleri içinde yaş inme için temel risk etmenidir(1,4). 5

6 Etyoloji İnmenin etyolojisinin %15 i hemoraji, %85 i iskemidir. İskemik inmelerin % 40 ını büyük, %20 sini küçük damar trombozları, %20 sini serebral emboli ve geri kalanını laküner infarktlar oluşturur. Hemorajik inmede intraserebral (%10) ve subaraknoidal (%5) kanama olarak ikiye ayrılır(6). Geçici iskemik atak (GİA) kısa süreli inmedir ve serebral infarkt meydana getirmez. Ani başlar, birkaç saniye veya dakika sürüp genellikle yirmidört saat içinde tüm belirtiler hiçbir nörolojik kayba yol açmadan kaybolur. GİA lar genellikle aterosklerotik plaklardan kopan embolilerle oluşur(5). İskemik inmede serebral tromboz etyolojisinde sıklıkla aterosklerotik serebrovasküler hastalık söz konusudur ve vertebrobaziler ile genel karotid arter tutulur. Embolik inme ise genelde kardiyak kaynaklıdır. Belirgin risk faktörleri atriyal fibrilasyon, kan stazı, atriyal trombüs oluşumu ile zayıf atriyal atım ve motilitedir. Paradoksal emboli ise daha nadirdir; derin ven trombozu beraberinde atriyal veya ventriküler septal defekt varsa oluşur(6). İntraserebral kanamaların yarısı putamen ve serebral ak maddede olur. Ani hipertansif atak, kronik hipertansiyon başlıca nedenleridir(1). İntraserebral kanamada akut durumda ciddi nörolojik bozulma ve yüksek mortalite oranı varken rehabilitasyon süresince fonksiyonel iyileşme iskemik inmelere göre daha iyidir(7). Subaraknoid kanama sıklıkla sakküler anevrizma veya arteriyovenöz malformasyon nedeni ile oluşur. Sakküler anevrizmalar sıklıkla Willis halkasının ön bölgesinde bulunur, anevrizma kanamalı hastaların yaklaşık üçte biri hemen ölür; erken cerrahi müdahale ile tekrar kanama riski azaltılır(1). Klinik Bulgular ve Tedavi İnme klinik bulguları büyük ölçüde tutulan damarın suladığı alana bağlıdır. İnmede en sık orta serebral arter (OSA) etkilenir ve tipik hemipleji tablosu ortaya çıkar. 6

7 OSA ana çıkışında görülen inmede hemipleji üst ve alt ekstremiteleri ve yüzün alt kısımlarını eşit etkiler. Bu sonuçlar, esas olarak internal kapsülün posterior bölümünde lentikulositriat dolaşımının iskemisindendir. Komplet hemianopsi, disfaji, inhibe edilemeyen işeme yaygın olarak bulunur. Duyusal kayıp çok şiddetli değildir. Dominant taraf infarktında global afazi ve apraksi de görülür. OSA üst dağılımındaki inmelerde hemipleji ve lisan anlama yetersizlikleri ana çıkıştaki infarktlar kadar şiddetli değildir. İskemi esas motor korteksin inferolateral bölümünde sınırlıdır. Bu nedenle motor güç ve kontrol, alt ekstremitede el ve yüze göre daha iyidir. Yine hemianopsi, disfaji, hemianestezi ve inhibe edilemeyen işeme görülür. Klasik Broca tipi afazi ve apraksi dominant hemisfer inmesinde tipiktir. Aprosodi, görsel-uzaysal algılama kayıpları ve inkar sendromları baskın olmayan hemisfer inmesinde bulunur. OSA alt dağılımındaki inmede dominant hemisferde Wernicke afazisi, baskın olmayan hemisferde affektif agnozi görülür. Hastalarda lisan problemleri, görme sorunları ve yetersizliklerinin farkında olmamaları yüzünden anlamlı fonksiyonel özürlülük vardır. Ön serebral arter inmesine bağlı hemiplejide el, bacak ve kola göre daha iyi korunmuştur ayrıca hemianestezi, göz ve başın lezyon tarafına dönmesi, ayırma apraksisi (korpus kallozum ön kısmı infarktında), akinetik mutizm vardır. Arka serebral arter infarktında hipoestezi, dizestezi, hiperestezi veya ağrıyı içeren duyusal bozukluklara neden olabilir. Görme sorunları lateral genikulat, temporal, oksipital vizüel radyasyon ve oksipital lob kalkarin korteksinde yaralanmadan olabilir. Sağ görme alanı yetersizliği ile ilişkili yazma bozukluğu olmadan okumada bozukluk sol oksipital korteks ve arka korpus kallosum infaktı sonucu olabilir. Hafıza bozukluğu temporal lob ve hipokampal girus infarktı sonucu da olabilir. Vertebrobaziler sistemde klinik bulgular vertigo, nistagmus, kuadripleji dahil herhangi bir şekilde ekstremitelerde motor fonksiyon anomalileri, tek veya çift taraflı kranial sinir felçleri görülür. En sık görülen beyin sapı sendromu posterolateral medullar 7

8 infarkt Wallenberg sendromu dur. Vertebral arter oklüzyonuna veya daha az sıklıkla posterior inferior serebellar arter tıkanıklığına bağlıdır. Semptomlar ani başlayan vertigo, disfaji ve disfoniden oluşur. Aynı yerde Horner sendromu, ipsilateral serebellar disfonksiyon, yüzde ipsilateral hipoaljezi, gövde ve ekstremitelerde kontralateral hipoaljezi görülür. Laküner inmeler orta serebral arter, arka serebral arter, vertebral ve baziler arterlerin perforan dallarının tıkanması sonucu serebral ak madde, bazal gangliada, talamus ve ponsta yerleşirler. Başlıca laküner sendromlar saf motor inme, saf duyusal inme, duyusal motor inme, dizartri-sarsak el, ataksik hemiparezi ve hemikorehemiballismusdur(1,6,8). İskemik inmede ikincil önleyici tedavide öncelikle risk faktörleri düzeltilmelidir. Uygun diyet, kan basıncının regülasyonu, sigaranın yasaklanması, alkol kullanımının günde iki kadeh şarapla sınırlandırılması, düzenli fiziksel aktivite ve eğer uykuda solunum bozukluğu varsa bunun tedavisi sağlanmalıdır. Tedavide antiagreganlar ve oral antikoagülanların seçimi iskemik inmenin etyolojisine bağlıdır. Aterosklerotik risk faktörlerinin bulunduğu hastalarda endotel fonksiyonunu düzenleyen ilaçlar olan anjiotensin konverting enzim (ACE) inhibitörleri ve statinler de ikincil önleyici tedavide kullanılırlar. Karotis endarterektomisi ise semptomatik %70 ve üzeri darlıklarda özellikle yetmiş beş yaş üzeri erkek hastalarda daha çok tercih edilmektedir(9). Komplikasyonlar Akut inmede en sık rastlanan komplikasyonlar düşme ve kırıklar, bası yarası, üriner sistem enfeksiyonları, akciğer enfeksiyonları, nöbetler, derin ven trombozu ve pulmoner embolidir. Akut komplikasyonlar sıklıkla yaş, önceki inme hikayesi, total ön serebral arter inmesi ve üriner inkontinasla artar(10). Hastaneden taburcu olduktan sonra görülen komplikasyonlar ise devam eden mesane ve bağırsak inkontinansı, kardiyak anomaliler (koroner kalp hastalığı, aritmiler, konjestif kalp yetmezliği), depresyon, uyku bozuklukları (hipersomnia, insomnia, uyku apne), seksüel disfonksiyon, santral ağrı, nöbetler ve üst ekstremite komplikasyonlarıdır(1,5). Bu komplikasyonların bir çoğu rehabilitasyon programının gidişini ve sonuçlarını etkiler. 8

9 İnmede başlıca üst ekstremite komplikasyonları glenohumeral subluksasyon, sıkışma sendromu, donuk omuz, santral ağrı, kompleks rejyonel ağrı sendromu, brakiyal pleksus hasarı, heterotopik ossifikasyon, spastisite ve kontraktür nedeniyle omuz, dirsek, parmak eklemlerinde hareket kaybıdır(5). Rehabilitasyonu Etkileyen Etmenler Rehabilitasyon potansiyelini olumlu etkileyen etmenler hastanın genç oluşu, önceden inme geçirmemesi, idrar ve gayta inkontinansının olmaması, vizüospatial defisitin bulunmayışı, ailesel destek, iyi mali durum, yüksek sosyo-ekonomik düzey ve eğitim düzeyinin yüksek oluşu, rehabilitasyona erken başvuru ve kapsamlı rehabilitasyon merkezidir. Rehabilitasyon potansiyelini olumsuz etkileyen etmenler ise ileri yaş, inmeden sonra bilinçsiz sürenin uzaması, idrar ve gayta inkontinansı, görsel alan defekti, vertikalite duyusunun bozulması, oturma dengesinin bozulması, bilişsel-algısal disfonksiyon, nistagmus, total paralizinin üç haftadan uzun sürmesi, hipertansiyon ve diyabettir(4). B-HEMİPLEJİK ÜST EKSTREMİTENİN REHABİLİTASYONU İnme sonrası üst ekstremite belli basamakları izleyerek iyileşir. Brunnstrom a göre hemiplejik hastanın motor iyileşmesi altı evreye ayrılmıştır. Bu evreler kas tonusu ve ekstremite sinerjilerine göre tanımlanmıştır. Brunnstorm evrelerini tanımlayacak olursak(11): Evre 1: Tutulan taraf flask, hiçbir aktif hareket yoktur. Evre 2: Spastisite gelişmeye başlamıştır, zayıf sinerji paternleri ortaya çıkar. Evre 3: Spastisite maksimumdur. İstemli hareket ile hasta elini ağzına, başına götürmeye çalışır. Zorunlu sinerji paternleri ortaya çıkar. 9

10 Evre 4: Spastisite azalmaya başlar. Bu evrede dirsek ekstansiyonda iken omuz 90 derece fleksiyona getirilir veya dirsek 90 derece fleksiyonda iken ön kola supinasyon ve pronasyon yapılır. Evre 5: Spastisite oldukça azalmıştır. Hasta tek tek eklem hareketlerini kontrol edebilir. Dirsek ekstansiyonda iken omuza abduksiyon yapılır veya dirsek ekstansiyonda iken omuza 90 dereceden fazla fleksiyon yapılır ya da dirsek ekstansiyonda ve omuz 90 derece fleksiyonda iken ön kola supinasyon yapılır. Evre 6: İzole eklem hareketi serbestçe yapılabilir. Ancak hızlı hareketlerde spastisite ortaya çıkar. Üst ekstremitedeki sinerji paternleri fleksör ve ekstansör sinerjilerdir. Genellikle fleksör sinerji görülür ve bu paternde omuz retraksiyon, dış rotasyon ve 90 derece abduksiyonda; dirsek fleksiyonda ve ön kol tam supinasyondadır. Ekstansör sinerjide omuz protraksiyon, iç rotasyon ve adduksiyonda; dirsek tam ekstansiyon ve ön kol tam pronasyondadır(11). Hemiplejik üst ekstremite rehabilitasyonun amacı komplikasyonları önleme ve kaybolmuş motor-duyu denetimi iyileştirmektir(5). Üst ekstremite rehabilitasyonu alt ekstremite rehabilitasyonuna göre daha az başarılıdır çünkü üst ekstremite daha işlevsel ve daha kompleksdir(4). Rehabilitasyonda konvansiyonel yöntemler, nörofizyolojik tedavi yöntemleri, fonksiyonel elektrik stimülasyonu, biofeedback ve ortezlerden faydalanılır. Erken dönemde omuz travmalara açık olacağından öncelikle pozisyonlama yapılmalıdır. Hasta yatarken omuz göğüs ile kol arasına yastık konarak abduksiyon ve dış rotasyonda tutulmalı, önkol pronasyonda ve elde ödem meydana gelmemesi için el elevasyonda olmalıdır(12). Erken dönemde yine hemiplejik üst ekstremiteye pasif eklem hareket açıklığı (EHA) egzersizleri, sağlam ekstremitelere aktif yardımlı ya da aktif EHA egzersizleri uygulanır. Motor fonksiyon geliştikçe hemiplejik ekstremiteye aktif egzersizler, koordinasyon, güçlendirme ve beceri egzersizleri eklenir(4). Rehabilitasyonda kullanılan başlıca nörofizyolojik egzersizler Brunnstrom, Bobath, proprioseptif nöromuskuler fasilitasyon (PNF) ve Rood dur. Brunnstrom yönteminde temel prosedür kombine hareket kalıplarını içeren pasif hareketlerle, izotonik ve izometrik egzersizler kullanmaktır; esas olarak sinerjiler hastada normal 10

11 istemli hareket oluşması için gerekli aşamalardır. Brunnstrom yönteminde ayrıca sinerjileri ortaya çıkarmak için resiprokal inhibisyon, Strümpel işareti, hemilateral ekstremite sinkinezisi, Reimste fenomeni, Babinski refleksi, Von Bechterev manevrası, Sogues fenomeni, derin tendon refleksleri, tonik boyun refleksleri ve labirent refleksi kullanılır(11). Bobath yönteminde önce refleks inhibitör paternler ile vücut kısmı bulunduğu pozisyonun tam aksi pozisyonuna getirilerek anormal refleksler inhibe edilir; tonus azaltılır ve normal postür ve refleksler fasilite edilmeye çalışılır. Bobath yöntemi ayrıca omuz pozisyonlamasına uygun bir nörofizyolojik egzersizdir(11,12). PNF yönteminde ise duyusal uyarılarla kas ve eklem reseptörleri uyarılarak hareket açığa çıkarılmaya çalışılır. PNF yönteminde kas gruplarının kullanımı yerine hareketin fonksiyonel paternleri kullanılır. Bu paternlerin hepsi spiral (rotatuar) ve diagonal (lineer) paternleri içerir. Üst ekstremite için üç diagonel hareket kalıbı, her bir diagonel hareketinde birbirinin antagonisti olan iki komponenti vardır; fleksiyonekstansiyon, abduksiyon-adduksiyon, iç rotasyon-dış rotasyon. Üst ekstremitede dört temel hareket paterni vardır; fleksiyon-abduksiyon-dış rotasyon, fleksiyon-adduksiyondış rotasyon, ekstansiyon-abduksiyon-iç rotasyon ve ekstansiyon-adduksiyon-iç rotasyondur. Amaç paternlerin tüm EHA boyunca ve koordineli olarak yapılması, diagonelin komponentlerinde bir kuvvet dengesi elde edilmesidir(11). Rood yöntemi dermatomal uyarı ile korteksteki duyu-motor bağlantıların uyarılması esasına dayanır. Fırçalama ve buz ile deri reseptörlerinin uyarılması agonistleri fasilite, antagonistleri inhibe eder(4). Zorunlu kullanım tedavisi (Constraint Induced Movement Therapy) ise sağlam taraf omuz hareketleri bir askıyla, el hareketleri de bir eldiven ile engellenir. Etkilenen üst ekstremitenin kullanılması amaçlanır. Bu yöntem insanlarda serebral plastisiteyi ve kortikal reorganizasyonu sağladığı gösterilmiş tek tedavi şeklidir(13). Hemiplejik üst ekstremitede fonksiyonel elektrik stimülasyonunun esas amacı omuz subluksasyonunu önlemek ve tedavi etmektir. Flask dönemde supraspinatus ve 11

12 deltoid kaslarının stimülasyonu ile omuz subluksasyonu önlenir ve kol kas tonusu artar (14). Biofeedback (BF) elektronik bir aletten gelen görsel ya da işitsel sinyallerle hastayı istenmeyen olayları manipüle etme imkanı verir. BF hemiplejik üst ekstremitede omuz subluksasyonu ve yetersiz el fonksiyonlarında kullanılır(15). Hemiplejik üst ekstremitede el bilek-el ortezleri anormal postüre bağlı eklem kontraktürlerini önlemek ve spastik fleksör eldeki artmış tonusu azaltmak için sık kullanılır(12). C-OMUZ ANATOMİSİ OMUZ KEMİK VE EKLEM YAPISI Omuzdaki kemik yapılar humerus, skapula, klavikula ve sternumdur. Humerus üst ekstremitenin en uzun ve en kalın kemiğidir; skapula, radius ve ulna ile eklem yapar. Skapula üst bağlantı kemiklerinden dorsal tarafta olanıdır ve kaburgalar hizasındadır. Skapula klavikula ve humerus ile eklem yapar. Klavikula yayvan bir S harfi şeklindedir, 1. kaburganın hemen üzerinde ve horizontale yakın pozisyondadır. Sternum göğüs kafesinin ön duvarının orta bölümünde bulunur, klavikula ile eklem yapar. Omuzdaki eklemler bu dört kemiğin birbirleriyle birleşmesi ile oluşurlar. Omuz kuşağında biri fonksiyonel olmak üzere dört eklem vardır. Bu eklemler (Şekil 1): 1- Glenohumeral eklem 2- Akromioklavikuler eklem 3- Sternoklavikuler eklem 4- Skapulotorasik eklem Omuz eklemi vücuttaki en fazla harekete sahip eklem olup bu yüzden daha az stabildir(16,17.18). 12

13 Şekil 1: Omuz kuşağı eklemleri Glenohumeral Eklem Glenohumeral ekleme skapulohumeral eklemde denir. Top-yuva eklemdir, kenarı fibrokartilajinöz bir çıkıntı (labrum) ile çevrili sığ glenoid fossa ve humerus başının eklemleşmesinden meydana gelir. Eklem yüzleri birbiriyle uyumlu değildir; bu özellik mobiliteyi arttırırken stabiliteyi azaltır. Labrum glenoid fossanın derinliğini arttırır, stabiliteye katkıda bulunur. Glenohumeral eklemin kapsülü incedir, kapsül skapulada labrumuda içine alacak şekilde konkav eklem yüzü kenarına tutunur. Kapsülün ön yüzünde glenohumeral ligaman bulunur ve üst, orta, alt olmak üzere üç bölümden oluşur. Alt glenohumeal ligamanda ön-arka bant ve aksiller poştan oluşur. Kapsülün ön kısmının alt parçasında ligaman olmadığından en zayıf nokta burasıdır. Korakohumeral ligaman, korakoid çıkıntıdan büyük tuberositasa uzanır ve omuz dış rotasyonunu sınırlar. Ayrıca glenohumeral ligaman gibi eklem stabilitesine katkıda bulunur. Uzun bisipital tendon kapsül içinden geçerek glenoid fossanın üst kenarına tutunur ve humerus başının stabilizasyonunu sağlar. Korakoakromial ligaman akromion ve korakoid çıkıntı arasında uzanır, rotator kaf kaslarının tendonlarının geçtiği subakromiyal boşluğun çatısını yapar (Şekil 2). Subakromiyal boşluğun kapasitesi 5-10 ml dir ve normalde glenohumeral 13

14 eklemle ilişkisi yoktur. Korakoakromial ligaman humerusun yukarı dislokasyonunu önler. Glenohumeral eklemle ilişkili tek boşluk subskapuler boşluktur. Kollar yanda iken glenohumeral eklemin üst kapsülü gergindir ve humerus başının aşağı dislokasyonunu önler. Kol abduksiyon yaparken kapsülün altı gergindir, bu özellik humerus başına eklem içinde yer değiştirme olanağı tanır. Kapsül katılaşırsa eklem hareketlerinde kısıtlılık oluşur(16,17,19,20,21,22). Akromioklavikular Eklem Spina skapulanın uzantısı olan akromionun ön-iç kenarı ile klaviulanın dış ucunun yaptığı düz eklemdir. İçinde fibrokartilajinöz disk bulunur. Zayıf bir kapsüle sahip olup güçlü superior ve inferior akromioklavikuler ligamanlarla kuvvetlendirilmiştir. Bu da klavikulanın arkaya kaymasını önler. Korakoklavikular ligamanlar (lateral parçasına trapezoid, medial parçasına konoid bağ denir) eklem stabilitesinde önemli yere sahiptir(16,19) (Şekil 2). Şekil 2: Korakoakromiyal ark ve korakoklavikuler ligaman Sternoklavikuler Eklem 14

15 Klavikulanın sternal ucu ile manibrium sterninin üst lateral parçası ve birinci kıkırdak kaburganın eklemleşmesinden oluşur. Eklem içindeki disk ile eklem boşluğu ikiye ayrılır. Gevşek fibröz kapsül ön ve arka sternoklavikuler ligamanlarla güçlendirilir. Bu ligaman eklemin stabilitesinde rol oynar. Klavikula ile birinci kaburga arasındaki kostoklavikuler ligaman da stabiliteye yardım eder(16,17,19). Skapulatorasik Eklem Skapulanın toraks üzerindeki hareketi eklem hareketine benzer. Bu yüzden anatomik değil fonksiyonel bir eklemdir(20). OMUZ KASLARI Omuzda glenohumeral eklemin dinamik stabilizatörü olan rotator manşet kasları supraspinatus, infraspinatus, teres minör ve subskapularis kaslarından oluşmaktadır (Şekil 3). Bu dört kas eklem kapsülü boyunca ilerleyip tuberkulum majus ve minusa yapışma yerlerinde kapsül yerinde kapsül lifleri ile karışır(16,21). Supraspinatus Kası: Fossa supraspinatusun medial yarısının 2/3 ünden ve bu kası örten fasyanın kalın olan medial bölümünden başlar ve lateral yarısına uzanıp tuberkulum majusun en üst kısmında sonlanır. Siniri supraskapuler sinirdir (C4-5-6). Primer omuz abduksiyonundan sorumludur. İlk derece ve son derecedeki abduksiyon üzerindeki sorumluluk fazladır. Üstte subakromiyal bursa ve akromion, altta humerus başı ile çevrelendiği için tendon kompresyon ve zedelenmelerine açıktır(16,17, 21). İnfraspinatus Kası: Üçgen şeklindeki bu kas fossa infraspinatusun medial yarısının 2/3 ünden ve üzerini örten fasyadan başlar, laterale doğru daralarak tuberkulum majus orta kısmında sonlanır. Siniri supraskapuler sinirdir (C4-5-6). Primer olarak kola dış rotasyon yaptırır ayrıca üst hüzmeleri abduksiyon, alt hüzmeleri ise adduksiyon yaptırır(16,17). 15

16 Teres Minör Kası: İnce silindirik bir kas olup, skapulanın dış kenarının 2/3 yukarı kısmından, fossa infraspinatusun buraya yakın bölümünden, ayrıca komşu fasyalardan başlayarak yukarı ve dış tarafa doğru uzanır. Tuberkulum majus alt kısmına yapışarak sonlanır. Siniri aksiller sinirdir (C5-6). Primer olarak kola dış rotasyon ve zayıf olarak adduksiyon yaptırır(16). Subskapuler Kas: Skapulanın ön yüzünde bulunan fossa subskapularisi dolduran geniş üçgen bir kastır. Lifleri tuberkulum minusa yapışır. Siniri subskapuler sinirdir (C5-6-7). Primer olarak kola iç rotasyon yaptırır. Kolun abduksiyon, fleksiyon ve ekstansiyon hareketlerinde de yardımcı olur(16,17,21). Şekil 3: Rotator Kaf Kasları Deltoid Kas: Önde klavikulanın 1/3 dış yarısından, ortada akromiondan ve arkada spina skapuladan başlar; humerusun tuberositas deltoideasında sonlanır. Siniri 16

17 aksiller sinirdir(c5-6). Klasik yaklaşımla ön lifler fleksiyon, orta lifler abduksiyon ve arka lifler glenohumeral ekleme ekstansiyon yaptırır. Ek olarak ön lifler kolun iç rotasyonuna, arka lifler dış rotasyonuna yardımcıdır(16,17). Trapez Kası: Sırttaki en yüzeyel kastır. Üst bölüm lifleri protuberansia occipitalis eksternadan başlayıp klavikula dış parçasına yapışır. Orta bölüm lifleri torakal vertebraların spinal çıkıntılarından akromiona ve alt bölüm lifleride torakal vertebra spinal çıkıntısından spina skapulaya uzanır. Sinirleri 11. kafa çifti olan aksesuar sinir ile C3-4 dallarıdır. Skapulanın toraks üzerinde yukarı rotasyonundan sorumludur. Üst bölüm lifleri skapulaya elevasyon (yukarı doğru hareketi) retraksiyon (arkaya doğru hareketi), orta bölüm lifleri retraksiyon ve alt bölüm lifleri de depresyon (aşağı doru hareketi) - retraksiyon yaparlar(16,17,18). Latissimus Dorsi Kası: Yedi ila onikinci torakal ve bütün lomber vertebraların spinal çıkıntılarından, krista sakralis medianın üst, krista iliakanın arka parçasından ve kaburgalardan başlar. Krista tuberkuli minorise yapışır. Siniri torakodorsal sinirdir(c6-7-8). Omuzun adduksiyon, ekstansiyon ve iç rotasyonunda primer görev alır. Tırmanma ya da barfiks çekmede önemli bir kastır(16,17,21). Romboid Kaslar: Romboid major torakal vertebra spinal çıkıntılarından başlar ve skapulanın iç kenarına yapışır. Romboid minör ise majorun üst kısmında olup bu kasın devamı şeklindedir. Siniri dorsal skapular sinirdir(c4-5). Skapulaya elevasyon ve retraksiyon yaptırır. Omuz adduksiyonuna katılır. Serratus anterior kası ile skapulayı tespit eder ve ellerimiz üzerinde gövdenin yukarı kaldırılması esnasında bu kaslar önem kazanır(16,21). Serratus Anterior Kası: İlk 8 kostanın ön yüzünden başlar ve skapulanın kostal yüzüne yapışır. Siniri uzun torasik sinirdir(c5-6-7). Skapulaya protraksiyon (öne doğru hareketi) yapar. Trapez kasa yardım ederek skapula rotasyonuna yardımcı olur (16,17,18). Pektoralis Major Kası: Klavikula iç yarısı, sternum ön yüzü ve karın kasları ön duvarından başlar. Kendi etrafında dönüp tuberkulum majusa yapışır. Siniri lateral ve 17

18 medial pektoral sinirdir(c5-t1). Kolun en kuvvetli adduktorlerinden biridir. Klavikuler kısım kola fleksiyon, sternal kısımda kola iç rotasyon yaptırır(16, 21). Pektoralis Minor Kası: Pektoralis major kasının arkasında kostalardan skapulanın korakoid çıkıntısına yapışır. Siniri medial pektoral sinirdir. Skapulaya protraksiyon-depresyon yapar(16). Levator Skapula Kası: İlk dört servikal vertebra transvers çıkıntılarından başlayıp skapula üst köşesinde sonlanır. Siniri dorsal skapular sinirdir(c3-4-5). Skapulayı eleve eder ve romboid kaslara yardımcıdır(16). Korakobrakialis Kası: Korakoid çıkıntıdan başlar, tuberkulum minus altında humerusa yapışır. Siniri kasın içinden delip geçen muskulokutanöz sinirdir(c6-7). Kol fleksiyonuna yardımcı olur(16). Biceps Kası: Esas dirsek ekleminde fonksiyon gösterir fakat kasın uzun başının tendonu omuz kapsülünün içinden geçer. Siniri muskulokutanöz sinirdir. Omuz fleksiyonunda yardımcıdır(16,17). OMUZ EKLEMİ HAREKETLERİ VE BİYOMEKANİĞİ Omuz ekleminin hareket açıklığı; fleksiyon (180 ), ekstansiyon (45 ), abduksiyon (180 ), adduksiyon (45 ), dış rotasyon (90 ), iç rotasyon (90 ) hareketlerinden oluşur(19,22). İç ve dış rotasyon değerleri dirsek 90 fleksiyon ve kol 90 abduksiyonda iken olan değerlerdir. Skapula hareketi olmadan kol aktif olarak 90 ye, pasif olarak 120 ye kadar abduksiyona gelir. Skapulanın yukarı rotasyonu ve humerus başının dış rotasyonu ile 180 lik abduksiyon tamamlanır. Skapulanın 60 lik abduksiyon katkısı skapulatorasik eklemle olur. Abduksiyonda glenohumeral eklemin skapulatorasik ekleme oranı ikiye birdir ve buna skapulahumeral ritm denir(19,20). Kol yana sarkıtılmış, el ayası vücuda yapışmış ve baş parmak önde olacak şekilde dururken omuz abduksiyonu 180 olduğu halde, el ayası dışa, baş parmak arkaya 18

19 bakacak şekilde yani kol iç rotasyonda iken abduksiyon yapılırsa hareket 90 den fazla yapılamaz. Buna Codman paradoksu denir(19). Normal omuz biyomekaniğinde humerus başını glenoid kavitede tutmak için humerus başı rotasyon (yuvarlanma) ve translasyon (kayma) hareketi yapar(22). Omuzun dış rotasyonunu 0 de üst glenohumeral ligaman, korakohumeral ligaman ve subskapularis kası; 45 de üst ve orta glenohumeral ligaman; 90 de alt glenohumeral ligamanın ön bandı sınırlar(20,22). Omuzun iç rotasyonunu 0 de alt glenohumeral ligamanın arka bandı; 45 ve 90 de alt glenohumeral ligamanın ön ve arka bantları sınırlar(20,22). Glenohumeral eklemdeki güç çiftleri transvers planda ön rotator kaf (subskapular kas) ile arka rotator kaf (infraspinatus ile teres minor kası) dır. Koronal düzlemde ise deltoid kası ile alt rotator kaf (infraspinatus ve teres minör kası) kuvvet çiftidir. Bu kuvvet çiftleri birbirine eşit ve zıt yönlere hareket uygulayarak glenohumeral eklemde dengeli bir hareket oluştururlar(22). Skapulotorasik eklemdeki güç çiftleri ise serratus anterior kası ile trapez kasının üst lifleridir. Bu kaslardaki zayıflık skapulahumeral ritmi bozarak sıkışmaya neden olabilir(22). Skapulanın rotasyonuna trapez kası üst lifleri ve serratus anterior kası yardım eder. Akromioklavikuler eklemdeki rotasyon korakoklavikuler ligamanla olur. Sternoklavikuler eklemde klavikulanın yükselmesi ve kostoklavikuler ligamanın hareketi ile skapula rotasyonuna yardımcı olur(20,22). D-HEMİPLEJİK OMUZ AĞRISI NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Hemiplejik omuz ağrısı (HOA) sıklığı literatürde %16-84 arasında değişmektedir(23). HOA hastaların hastanede kalış sürelerini uzatmakta ve 19

20 rehabilitasyonunu zorlaştırmaktadır. Omuzun kompleks yapısı nedeniyle HOA nedenleri multifaktöryeldir ve her zaman tek başına bir neden izole etmek zordur(24). HOA inmeyi takiben sıklıkla ilk hafta belirse de, ilk yıl içinde herhangi bir zamanda gelişebilir(25). Hemiplejik taraf ile omuz ağrısı arasındaki ilişki bazı çalışmalarda saptanmazken, Joynt e göre sol hemiplejide HOA nın daha sık olduğu gösterilmiştir(26). Nörolojik hasara bağlı olarak oluşan immobilizasyon ve kas tonusu değişiklikleri ve uygun olmayan egzersiz, pozisyonlama, hasta taşınması sırasında eklem ve eklem çevresindeki yumuşak dokuların hasar görmesi HOA na neden olan faktörlerdir(12,27). HOA etyolojisinde glenohumeral eklem subluksasyonu, donuk omuz, sıkışma sendromu, rotator kaf yırtıkları, kompleks rejyonel ağrı sendromu (KRAS), brakiyal pleksus yaralanmaları, talamik ağrı ve heterotopik ossifikasyon yer alır(5). Glenohumeral Subluksasyon Glenohumeral subluksasyon hemiplejik hastalarda en sık karşılaşılan komplikasyondur ve hastaların %17-66 sında görülür(4,28). Glenohumeral eklem stabilitesini sağlayan biyomekanik faktörlerden birindeki bozukluk subluksasyona neden olur. Bu faktörler şunlardır(4): 1- Glenoid fossa açısı. 2- Skapulanın kostalar üzerindeki desteği. 3- Humerus başına yapışan supraspinatus kasının durumu. 4- Eklem kapsülünün üst bölümünün desteği. 5- Humerusun hafif olarak abduksiyonu. 6- Deltoid ve rotator kaslarının kontraksiyonu. Flask dönemde kas stabilitesinin kaybı nedeni ile skapula aşağı rotasyona uğrar ve glenoid fossa oblik yönden vertikal yöne geçerek humerusun aşağı subluksasyonuna neden olur. Spastik dönemde latissimus dorsi ve romboid kasların güçlü aşağı çekmesi skapulanın aşağı rotasyonuna ve depresyonuna neden olur. Bu da glenoid fossanın eğimini değiştirerek subluksasyona yol açabilir(28,29). Hemiplejik hastalarda en sık 20

21 inferior subluksasyon görülür. İnferior subluksasyonda humerus başında inferior desteğin kaybolması ile humerus glenoid fossanın labrumundan kayar(3,29). Hemiplejide omuz ağrısı ile subluksasyon arasındaki ilişki de tartışmalıdır. Bazı klinik araştırmalar subluksasyon ile ağrı arasında korelasyon saptarken bazı araştırmalarda korelasyon saptanmamıştır(12). Glenohumeral subluksasyon tanısında klinik ve radyolojik yöntemler yer alır. Klinik olarak tutulan tarafta humerus başı ile akromion arasındaki boşluk palpasyonla sağlam tarafınkinden daha belirgindir. Radyolojik olarak grafiler 45 oblik pozisyonda ve kol desteklenmemiş iken çekilir ve değerlendirilir(4). Glenohumeral subluksasyonu gelişimini önlemede flask dönemde pozisyonlama önemlidir. Omuz abduksiyon, dış rotasyonda ve elevasyonda tutulmalıdır. Omuz askıları flask dönemde humerus başını glenoid fossaya oturmasını sağlar. Omuz askılarının kullanımı tartışmalıdır. Birçok askı türü geliştirilmiştir fakat kullanımda ortak bir görüş birliği yoktur(4,12). Harris askısı dirseği kaplayan bir ped, el bilek ve el altındaki ikinci bir ped ve bu pedlerden sırttaki birleştirici parçaya uzanan ayarlanabilir kayışlardan oluşur. Bu askı ile omuz adduksiyon ve iç rotasyonda tutulur. Bobath askısı 8 şeklinde bir askıdır ve 8 şeklini oluşturan kuşaklardan biri etkilenmeyen omuzun çevresini dolaşır ve iki kuşak omuz sırtlarının arasında arkada birleşirler. Etkilenen tarafta humerus altında bir ped vardır. Tek bantlı yarı askı da bir kolluk dirseğe, diğer kolluk ise ön kol, el bilek ve el distaline yerleştirilmiştir. Bir bant etkilenen omuz boyunca dolanır ve sırtta karşı tarafa geçer. Rolyan humeral kolluğu 8 şeklindeki kayış sistemi ile etkinen üst ekstremitede humerus distaline uygulanan bir kolluktan oluşur. Varney desteği omuzun en üst noktasından aşağı doğru, dirsekten yukarı doğru baskı oluşturan dinamik bir güç sağlar (29). Ağrı kesin olarak subluksasyona bağlı ise askı uygulamak gerekir. Hasta yatakta iken askı kullanılmaz ve yeterince kas gücü geliştikten sonra askı çıkarılır. Harris ve Bobath omuz askılarının karşılaştırıldığı bir çalışmada omuzu adduksiyon ve internal pozisyonda tutan Haris askısı daha etkili bulunmuştur. Omuz askılarının fleksor tonus 21

22 artışı ve kontraktür meydana getirebileceği, duysal ve motor yoksunluk oluşturabileceği, günlük yaşam etkinliklerini engelliyebileceği, vücut imajının olumsuz yönde etkileyebileceği akılda tutulmalıdır(4,12). Subluksasyonda ayrıca supraspinatus ve deltoid kasının arka liflerine elektrik stimülasyonu da uygulanabilir. David Yu ve arkadaşları bir çalışmada nöromuskuler elektrik stimülasyonunun kronik hemiplejideki subluksasyon ağrısında etkili olduğunu göstermiştir(30). Ayrıca Chantraine ve arkadaşları FES uygulayarak yapmış oldukları bir çalışmada günlük en az 130 dk. stimülasyonla 5 haftalık tedavide özellikle 6 ay sonunda omuz ağrısı ve subluksasyonda kontrol grubuna göre anlamlı azalma saptamıştır(31). EMG BF ile trapez üst deltoid ön lifleri kuvvetlendirilerek omuz subluksasyonu azaltılır ve omuz EHA arttırılır(15). Donuk Omuz Adhezif kapsülit de denir. Hemiplejik hastalarda etkilenen tarafta yaklaşık %30 oranında görülür(32). Omuzda aktif ve pasif hareketlerde kısıtlılık ve ağrı ile karakterizedir. Rizk e göre donuk omuz şu özellikleri taşımalıdır(33): 1- Pasif kombine abduksiyon hareketinin 100 den daha az olması. 2- Dış rotasyonun 50 den az olması. 3- İç rotasyonun 70 den az olması. 4- Fleksiyonun 140 den az olması. Hemiplejide donuk omuz gelişimine katkıda bulunan faktörler; immobilizasyon, kullanmama atrofisi, kontraktür gelişimi ve omuzda gelişen inflamasyondur(12,32). Ayrıca omuza iç rotasyon yaptıran kaslardaki özellikle subskapular ve pektoral kaslardaki spastisitede donuk omuza neden olur(34). Hemiplejik omuzda donuk omuz tanısı en iyi artrografi ile ortaya konmaktadır fakat geniş bir uygulama alanı yoktur. Omuz radyografileri genellikle normaldir(35). Donuk omuzun doğal seyri 3 evreden oluşmaktadır(36): Evre 1- Ağrılı faz: Ağrının şiddetli olduğu ve omuz hareketlerinde kısıtlılığın yavaş yavaş başladığı evredir. Yaklaşık 3-8 ay sürer. 22

23 Evre 2- Adeziv faz: Ağrı bu fazda azalır, fakat eklem hareket kısıtlılığı giderek artar. 4-6 ay sürer. Evre 3- Rezolusyon fazı: Ağrı azalır, eklem hareketlerinde yavaş ve dereceli bir şekilde düzelmeye başlar. Bütün hastalık dönemi 1-3 yıl sürebilir fakat bu hemiplejik hastalarda her zaman doğru değildir. Hemiplejik hastada erken dönemde omuzu koruma ve pozisyonlama önemlidir. Pasif EHA egzersizlerine bir an önce başlanmalıdır. Tonus artışı; masaj, buz, cihazlama, elektrik stimülasyonu, antispastik ilaçlar ve lokal tonus artışı varsa Botulinum toksin-a ile kontrol edilebilir. Donuk omuz gelişmiş ise germe egzersizleri, EHA egzersizleri, steroid olmayan anti-enflamatuar ilaçlar (SOAEİ) kombine olarak kullanılabilir. Bununla birlikte, lokal anestezik ve kortizon enjeksiyonları, sistemik kortikosteroidler, antidepresanlar ve ultrason, alçak frekanslı akımlardan oluşan fizik tedavi programları uygulanabilir. Tedaviye dirençli olgularda, yaklaşık cc lik lokal anestezik, kortizon ve serum fizyolojik karışımının maksimum basınçla kapsül içine verilmesinin ardından özelikle abduksiyon ve dışa rotasyon egzersizleri tam açıklığında yapılmaya çalışılmalıdır(19,32). Lokal enjeksiyonlar özellikle glenohumeral enflamasyon düşünülen durumlarda tercih edilmelidir(37). Sıkışma Sendromu Subakromiyal impingment sendromuda denir. Humerus başı ile korakoakromial ark arasındaki yumuşak dokuların (subakromiyal bursa, supraspinatus tendonu, bisipital tendon) sıkışması sonucu oluşan klinik tablodur(36). Hemiplejide romboid kas spastisitesi abduksiyon sırasında skapulanın yukarı rotasyonunu engeller; iç rotatorların spastisitesi ise abduksiyon sırasında yeterli dış rotasyon yapılmasını önler sonuçta sıkışma sendromu gelişir. Ayrıca subluksasyon gelişimi ve motor kontrol disfonksiyonu normal skapulahumeral hareketin yapılmasını önler ve sıkışma sendrom riskini artırır(38). Kontrolsüz EHA egzersizleri ve baş üstü makara egzersizleri de sıkışma sendromu oluşturabilir(27). Sıkışma sendromunda en yaygın semptom ağrıdır ve sıklıkla omuzun ön yüzüne lokalizedir, gece istirahatle artar. Fizik muayenede Neer testi (sıkışma testi) ve Hawkins 23

24 testi pozitiftir. Kesin teşhis için subakromiyal boşluğa 10 ml lik %1 lidokain enjeksiyonu yapılır. Birkaç dakika beklendikten sonra sıkıştırma manevraları tekrarlanır. Ağrının en az %50 azalması teşhis için değerlidir. Tanıda ayrıca radyografi, ultrasonografi, artrografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yardımcıdır(36,43). Neer e göre sıkışma sendromunun 3 evresi vardır; evre 1 de supraspinatus tendonu ve subakromiyal bursada ödem ve hemoraji vardır. Evre 2 de tendinit ve supraspinatus tendonunda kalınlaşma ve kısmi yırtık gelişir. Evre 3 de kemik ve tendon lezyonları oluşur, supraspinatus ve bisipital tendonda tam rüptür meydana gelebilir(36). Sıkışma sendromu tedavisinde SOAEİ, subakromiyal bursaya steroid enjeksiyonu, akut dönemde soğuk uygulama, akut dönem geçtikten sonra özellikle egzersizlerden önce kas gevşemesi ve analjezik etki için yüzeyel sıcak uygulama, ağrı kontrolü için transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS) ve interferansiyel akımlar, termal etki sağlayan fizik tedavi modalitelerinden ultrason kullanılabilir. Lokal steroid enjeksiyonları yaşlı hastalarda rotator kaf yırtığı olduğunda bile enflamasyonu azaltabilir. Enjeksiyon sırasında aseptik tekniklere uyulmalı, enjeksiyon subakromiyal aralığa yapılmalı, tendon içine enjeksiyondan kaçınmak için dirence karşı mayiyi enjekte etmeye çalışılmamalıdır. Enjeksiyonlar bir yıl içinde üçten fazla yapılmamalı ve iki enjeksiyon arası en az 6 hafta süre bırakılmalıdır(39). Aktif EHA egzersizleri yapılırken kolun öne fleksiyonu skapulanın öne doğru hareketi ile kombine edilmemelidir. Çünkü bu durum uygun olmayan skapulahumeral ritm ile sonuçlanır. Skapulanın geriye ve yukarı rotasyonu ile yapılan hareketler seçilmelidir. Özellikle pasif abduksiyon sıkışmayı arttıracağından fonksiyonel ağrısız abduksiyon korunmalıdır(29). Hemiplejik hastalarda fonksiyonel olarak omuzda fleksiyon 100 ye, abduksiyon 90 ye, dış rotasyon 30 ve iç rotasyon 70 ye ulaşmalıdır. İnmede spontan iyileşme 6 aya kadar sürdüğü için, operasyon 6 aydan önce yapılmamalıdır(40). 24

25 Rotator Kaf Yırtıkları Hemipljik tarafta %40, karşı tarafta %16 oranındadır. Rotator kafın üst bölümü süregen sıkışma, iskemi ya da travmayla karşı karşıya kalır. Bu durumlar rotator kaf yırtıklarına yol açabilir. İhmal sendromu ve yaşlanmanın getirdiği dejeneratif değişiklikler de riski artırır. Klinik olarak geceleri artan omuz ağrısı, kas gücü yeterli olmasına karşın kolun abduksiyon yapamaması ve tendon yapışma yerinde palpasyonla ağrı vardır. Yırtıklar tam veya kısmi olabilir. Kısmi yırtıkların tanısı daha güçtür. Kesin tanı artrografi, ultrasonografi ve MRG ile konur. Pozisyonlama korunmada önemlidir. Tedavide amaç ağrıyı azaltmak ve EHA nı korumaktır. SOAEİ, TENS, ultrason uygulanabilir. Aktif, pasif EHA egzersizleri yapılabilir. Konservatif tedavi yetersiz kalırsa cerrahi girişim yararlı olabilir fakat inmeden sonraki 6 ay önerilmez(4,32,40). Kompleks Rejyonel Ağrı Sendromu (KRAS) Eski adıyla refleks sempatik distrofi sendromu (RSDS) dur, omuz-el sendromu olarak da tanımlanır. Hemiplejik hastalarda görülme oranı % arasında değişir (41). İnme sonrası aylarda gelişir. İstirahat sırasında ağrı, ödem, metakarpofalengeal (MKF) eklemlerde hassasiyet, uyuşukluk, vazomotor ve sudomotor değişimler klinik bulgular arasındadır. İnme sonrası sempatik efferent postganglion aksonlarla duyu liflerinin iletişiminin bozulması KRAS oluşumunda ana etkendir. Sempatik hiperaktivite vardır ve mekanoreseptörler sempatik lifler aracılığıyla sürekli uyarılır. Bir başka teoride omuz el pompası teorisidir. Buna göre omuz ve el hareketlerinin yapılmaması omuz ve elde venöz ve lenfatik staza, ödeme, metabolik artıkların atılamamasına ve sonuçta ağrıya neden olur. Ayrıca travma, rotator kaf yırtıkları, spastisite ve omuz subluksasyonu KRAS na zemin hazırlayan sebeplerdir (19,41,42,43). Akut dönemde etkilenen üst tarafta sürekli-yanıcı tarzda ağrı (emosyonel ve fiziksel uyarılarla artar), ödem, elde ısı değişiklikleri, palpasyonla MKF eklemlerde hassasiyet, kıl ve tırnaklarda büyüme hızlanması vardır. Omuzdaki ağrı daha çok abduksiyon, fleksiyon ve dış rotasyonda; eldeki ağrı daha çok ekstansiyondadır. Akut dönem 3 haftadan 6 aya kadar sürer. Distrofik dönemde el ağrısına kas atrofisi ve 25

26 kontraktür eklenir. Ödem belirginleşir, distrofik tırnak değişiklikleri olabilir, radyografide belirgin osteoporoz vardır; bu dönemde 3-6 ay kadar sürer. Atrofik dönemde ağrıda azalma vardır fakat deri ve yumuşak dokularda ilerleyici atrofi sonucu kontraktürler gelişir; geri dönüşü olmayan dönemdir(4,32,42). KRAS tanısı klinik olarak konur; KRAS Tip I in dört kriteri vardır. Bunlar (44): 1- Başlatıcı zarar veren bir olayı takip eder. 2- Tek periferik sinir alanının ötesine yayılan, başlangıçtaki olayla orantısız spontan ağrı veya allodini/hiperaljezi görülür. 3- Ağrı bölgesinde ödem, deri kan akımında bozukluk ve anormal sudomotor aktivite görülür. 4- Ağrının ve disfonksiyonun derecesini açıklayacak başka durumların varlığı tanıyı geçersiz kılar. KRAS nun radyolojik olarak tanısında direkt grafide yumuşak doku şişliği ile benekli osteoporoz bulunur. Üç fazlı sintigrafide etkilenen taraftaki kan akımının artmasına bağlı kemik fazı artmıştır. Sintigrafi erken tanıda değerlidir. Ayrıca deri ısısındaki değişimleri gösteren termografi de tanıda değerli bir yöntemdir. Tedavide uygulanan sempatik blokaj testleri tanı için de kullanılır. Sempatik blokaj ile ağrıda ve otonomik disfonksiyonda düzelme görülmesi tanıya yardımcıdır(43,44,45). KRAS korunma ve erken tanı ile tedavi önemlidir. Ekstremiteler erken hareket ettirilmeli, ağrı sınırları zorlanmadan gün içinde kısa aralıklarla sık yapılmalıdır. Erken dönemde tutulan ekstremitede kalp seviyesi üzerinde sürekli elevasyonda tutulmalıdır. Hafif masaj, kontrast banyolar ve girdap banyosu uygulamaları da etkilidir. Kontraktür oluşumunu önlemede splintleme önerilir. Ağrının hareketi inhibe edici etkisinin önlenip kısır döngünün kırılmasında TENS tutulan ekstremite üzerinde etkili ve güvenli olarak uygulanmıştır. Ultrason ekstremite üzerine su içi uygulamayla ya da stellar ganglion üzerine sempatik blokaj yapmak amacıyla uygulanır. Diğer tedavilerle uygulanabilecek alternatif bir yöntemde termal biofeedbacktir(4,43,44). Sempatik blok uygulamaları lokal, intravenöz bölgesel veya cerrahi olabilir. Lokal uygulamalarda stellar ganglion için lokal anestezikler (%1 lidokain, %

27 bupivakain) kullanılır. İntravenöz bölgesel uygulamalar ekstremiteye venöz kanül yerleştirilerek ve turnike uygulaması ile guanetidin veya rezerpinin infüzyonu ile olur. Ağır olgularda cerrahi sempatektomi yapılabilir. Medikal tedavide SOAEİ, ilk dönemde 4-6 hafta süreyle oral kortikosteroidler (30-60 mg prednizolon), alfa-blokerler, betablokerler, trisiklik antidepresanlar (amitriptilin 25 mg/gün), antikonvülzanlar (karbamazepin ve gabapentin), analjezik ve kemik rezorbsiyonunu baskılayıcı etkisi nedeni ile kalsitonin (100 İU/gün İM 4-6 hafta) kullanılır(44,45). Brakiyal Pleksus Yaralanmaları Genellikle hemiplejik kol üzerine hatalı yatış, hatalı pozisyonlama, transferlerde kullanılan yardımcı cihazların yaratabileceği traksiyon etkisine bağlı olarak gelişebilir (5). Omuz subluksasyonu da üst pleksus için ayrıca supraskapular, radiyal, muskulokutanöz ve aksiller sinirler için traksiyon etkisi yaratabilir. Hemiplejik hastalarda brakiyal pleksus yaralanması tanısı için klinik bulgular elektodiagnostik çalışmalardan daha önemlidir çünkü kortikal lezyonlara bağlı yaygın motor aksonal dejerasyon pleksus yaralanma bulgularıyla karışabilir. Üst trunkus lezyonları daha sık görülür ve daha iyi prognozu vardır(46). Klinik bulgular üst ekstremitede fonksiyonel düzelmenin distalden başlaması, spastisitenin gecikmesi, derin tendon refleks kaybının akut dönemden sonra da devam etmesi, ilgili sinir alanında duyu kaybı ile atrofi olması olarak sıralanabilir(32,46). Elektromyografi (EMG) bulgusu olarak ilgili sinir alanında spontan aktivite saptanır. Fakat Kingery ve arkadaşlarının çalışmasına göre üst ekstremitesinde spontan aktivite belirlenen hastaların yaklaşık %70 nde alt ekstremitede de benzeri bulgular saptanmıştır. Bu yüzden EMG ile hemiplejik hastalarda pleksus yaralanması tanısı koymak zordur(46). Brakiyal pleksus yaralanmaları rehabilitasyon programını uzatır. Tedavi uygun pozisyonlama ve EHA egzersizlerinden oluşur. Omuz 45 abduksiyonda splintleme önerilir. Motor fonksiyonlar geri dönünce aktif egzersizler yapılır(25,32). 27

28 Talamik Ağrı Hemiplejik hastalarda talamik infarkt ve serebral pedikül infarktına bağlı ortaya çıkar. Yaklaşık insidansı bir çalışmaya göre %8 olarak bulunmuştur. Hemiplejik ekstremitede tek taraflı yanıcı tipte sürekli ağrı vardır. Bazen yüzüde içine alabilir. Allodini, hiperaljezi, hipoestezi, dizestezi eşlik edebilir. Emosyonel değişikler, ısı ve TENS ağrıyı arttırabilir. Belirgin proprioseptif duyu kaybı genellikle vardır. Bu sendroma anksiyete ve depresyon eşlik eder. Medikal tedavide amitriptilin gibi trisiklik antidepresanlar ve fenotiyazinler kullanılır ayrıca karbamazepin veya difenilhidantoin de faydalı olabilir(47,48). Heterotopik Ossifikasyon HOA nedenlerinden biridir fakat sık karşılaşılan bir komplikasyon değildir. Patogenezi net değildir; lokal metabolik, vasküler ve biyokimyasal faktörlerin mezenşimal hücrelerde yarattıkları metaplastik değişimlerden kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Klinik bulgu olarak ağrı, orta derecede şişlik, yerel ısı artışı, duyarlılık ve pasif hareket kısıtlanması vardır. Başlangıç döneminde radyolojik inceleme normaldir fakat birkaç ay sonra kalsifikasyon ortaya çıkar. Tedavisinde EHA egzersizleri, SOAEİ ve disodyum etidronat kullanımı önerilir(4,5). E- LOKAL KORTİKOSTEROİD TEDAVİSİ Modern anlamda artrosentez ve intrasinovyal terapi 1951 de Hollander ve arkadaşlarının hidrokortizonun intraartiküler tedavide kullanımı ile ilgili yayınlarından sonra popüler olmuştur(49). Kortikosteroidler vücutta 2 şekilde etki gösterir; inflamatuar cevabı baskılar (glukokortikoidler) ve su-tuz dengesini düzenler (mineralokortikoidler). Kas-eklem hastalıklarında daha çok glukokortikoidler tercih edilir. Glukokortikoidlerin ekleme enjeksiyonu ile objektif olarak eklemdeki kızarıklık, şişlik ve ısı artışı geriler(49,50). Kortikosteroidler etki mekanizmalarındaki farklara göre ikiye ayrılır (Tablo1). 28

29 Tablo 1: Kortikosteroidlerin etki mekanizması Glukokortikoid Etki Mineralokortikoid Etki Fludrokortizon Kortizon Hidrokortizon Prednisolon Metil Prednisolon Triamsinolon Beklometazon Ülkemizde başlıca kullanılan lokal enjeksiyon preparatları (49,51): - Betametazon disodyum fosfat ve asetat, 3 mg/ml - Deksametazon sodyum fosfat, 4mg/ml - Metilprednisolon asetat 40mg/ml - Prednisolon 25mg/ml - Triamsinolon asetonid 40mg/ml Asetat, asetonid içeren preparatlar da etki saat sonra başlar, haftalar-aylar sürer. Fosfat deriveleri, daha hızlı etki gösterir ve terapotik etki saat sürer. Bazı preparatlar kısa ve uzun etkili bir kombinasyon içerir; betametazon disodyum fosfat ve asetat gibi(49). Eklem büyüklüğü değiştikçe uygulanacak kortikosteroid dozu da değişir. Diz ve omuz gibi büyük eklemlere 1-2 ml; el bileği ve dirsek gibi orta büyüklükte eklemlere 0,5-1 ml; interfalangial ve metakarpofalangeal gibi küçük eklemlere de 0,1-0,5 ml uygulanır. Bursa gibi yumuşak dokulara 0,5-1,5 ml, tendonlara 0,25-1 ml arasında uygulanır(51). Lokal anestezikler sinir liflerindeki iletimi geri dönüşümlü bloke ederler. Böylece ağrı ve deri hassasiyeti enjeksiyon yapılırken önlenmiş olur. Ayrıca lokal anestezikler konsantre bir solüsyonu dilue ederek yumuşak doku atrofilerini önler. Lokal anestezik olarak lidokain veya prilokain sıklıkla kullanılır. Bu iki preparat yaklaşık 1-2 dakika içinde etkisini gösterir ve etkisi 1 saat kadar sürer. Bupivakain ise 30 dakika da etki gösterir fakat etki süresi 8 saate yakındır(49,50). 29

30 İki enjeksiyonun arası en az 4-6 hafta olmalı, aynı ekleme eğer ilk enjeksiyondan fayda görmemişse tekrarlamamalıdır(49,51). Lokal kortikosteroid enjeksiyon endikasyonları (49): - Enflamasyonlu eklem sayısı çok az ise (veya bir tane ise) - Bir veya daha az eklem diğerlerinden daha fazla enflamasyonlu ise - Herhangi bir nedenle sistemik tedavi kontrendike ise - Sistemik tedavi genel olarak başarılı olmasına karşın bazı eklemlerde inatçı enflamasyon var ise - Mobilizasyonu korumak ve deformiteyi önlemek, böylece planlanmış bir rehabilitasyon programını sürdürebilmek amacı ön planda ise - Bursit, tenosinovit, tetik noktalar, tuzak nöropatileri gibi nonartiküler hadiseler söz konusu ise - Hızla analjezi sağlamak gerekiyorsa lokal enjeksiyon endikasyonu var demektir. Lokal kortikosteroid enjeksiyon kontrendikasyonları (49,50): - Lokal enfeksiyon (eklem içi ve çevresi, yumuşak doku çevresi) - Enjekte edilen maddeye karşı hipersensivite - Kanama diatezi ve pıhtılaşma bozuklukları - İntraartiküler kırık - Stabilizasyonu kaybetmiş eklemler - Belirgin periartiküler osteoporoz ve atrofi - Önceki enjeksiyonlara yanıtta yetersizlik - Psikolojik faktörler Kortikosteroidlerin lokal uygulanmasında görülebilecek sistemik etkiler en sık yüzde ve gövdede kızarma ile menstruasyon bozukluğudur ayrıca glukoz toleransı bozulabilir, osteoporoz, psikozların alevlenmesi, immunosupresyon ve myopatide nadir görülür(49). Lokal yan etkiler ise enfeksiyon (iyatrojenik, var olanın alevlenmesi), kıkırdak zedelenmesi, yabancı cisim reaksiyonu (kristal sinoviti), aseptik kemik nekrozu, tendon rüptürü, doku atrofisi, yağ nekrozu, kalsifikasyon, depigmentasyon ve sinir hasarı yapabilmesidir(50). 30

OMUZ VE ÜST KOL BÖLGESİNE YÖNELİK KİNEZYOLOJİK BANTLAMA UYGULAMALARI

OMUZ VE ÜST KOL BÖLGESİNE YÖNELİK KİNEZYOLOJİK BANTLAMA UYGULAMALARI OMUZ VE ÜST KOL BÖLGESİNE YÖNELİK KİNEZYOLOJİK BANTLAMA UYGULAMALARI Supraspinatus kası Origo: Skapulanın supraspinöz fossası İnsersiyo: Humerus tuberkulum majus superior bölümü İnervasyon: Supraskapuler

Detaylı

Üst Ekstremite Biyomekaniği. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

Üst Ekstremite Biyomekaniği. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Üst Ekstremite Biyomekaniği Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OMUZ Omuz kuşağı; göğüs kafesi, skapula, humerus, klavikula kemikleri ile bunlar arasındaki glenohumeral, akromioklaviküler, sternoklaviküler ve skapulotorasik

Detaylı

Sunum planı. Omuz ve humerus yaralanmaları. Omuz anatomisi. Omuz anatomisi. Sternoklavikular eklem çıkıkları. Omuz anatomisi

Sunum planı. Omuz ve humerus yaralanmaları. Omuz anatomisi. Omuz anatomisi. Sternoklavikular eklem çıkıkları. Omuz anatomisi Sunum planı Omuz ve humerus yaralanmaları 01.06.2010 Dr. Mehmet Demirbağ Omuz anatomisi Omuz kompleksi ve humerus yaralanmaları Sternoklavikular dislokasyonlar Klavikula Skapula Akromioklavikular eklem

Detaylı

ÜST ÜYELER VE HAREKETLERİ. OMUZ KEMERİ: Kemikler ve Eklemler. OMUZ KEMERİ: Kemikler ve Eklemler. OMUZ KEMERİ: Hareketleri

ÜST ÜYELER VE HAREKETLERİ. OMUZ KEMERİ: Kemikler ve Eklemler. OMUZ KEMERİ: Kemikler ve Eklemler. OMUZ KEMERİ: Hareketleri ÜST ÜYELER VE HAREKETLERİ Üst Üyeler 4 bölümde incelenir 1. Omuz kemeri REK132&SBR178 ANATOMİ VE KİNEZİYOLOJİ 2. Kol KONU ÜST ÜYELER VE HAREKETLERİ Klavikula Skapula Sternum Humerus Ön görünüm Kemikleri

Detaylı

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ DONUK OMUZ - FROZEN SHOULDERADEZİV KAPSÜLİT Adeziv kapsulit omuz ekleminde, eklem kapsülünün kronik iltihabi bir durumu olup eklem kapsülünde kalınlaşma, sertleşme ve

Detaylı

Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım. Anatomi. Anatomi. Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Omuz kompleksi:

Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım. Anatomi. Anatomi. Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Omuz kompleksi: Omuz Ağrısı olan Hastaya Yaklaşım Dr.Erkan Göksu Acil Tıp A.D. Anatomi Omuz kompleksi: Humerus Klavikula Skapula tarafından oluşturulmuştur. Omuz eklemini oluşturan kemik yapı Anatomi Dört eklem Akromioklavikular

Detaylı

OMUZ AĞRISI OMUZ AĞRISI. Omuz ağrısının diğer nedenleri. Omuz ağrısının diğer nedenleri. Omuz ağrısının diğer nedenleri.

OMUZ AĞRISI OMUZ AĞRISI. Omuz ağrısının diğer nedenleri. Omuz ağrısının diğer nedenleri. Omuz ağrısının diğer nedenleri. OMUZ AĞRISI Dr. DERYA YILMAZ 12.06.12 OMUZ AĞRISI Lokal nedenler? Omuz ağrısının diğer nedenleri 70 yaş bayan hasta 2 3 gündür sağ omuzda sızı şeklinde ağrı + Nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı yok

Detaylı

OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI

OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI OMUZ VE DİRSEK BÖLGESİ YARALANMALARI Doç. Dr. Nuri Aydın İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı nuri.aydin@istanbul.edu.tr YARALANMA TravmaRk Ani fiziksel

Detaylı

Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Yumuşak doku injurisi Kas, tendon ve bağ yaralanmalarını kapsar. Strain: Kas ve tendonların aşırı yüklenmesi veya

Detaylı

Omuz Anatomisi Dr. Ulunay Kanatlı

Omuz Anatomisi Dr. Ulunay Kanatlı 1 Omuz Anatomisi Dr. Ulunay Kanatlı Omuz eklemi vücudun hareket genişliği en fazla olan eklemidir. Günlük işlerimiz için örneğin saç tarama için 148 0 fleksiyon, yemek yeme için 52 0 fleksiyon yeterli

Detaylı

Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018

Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018 Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018 Glenohumeral eklem çıkıkları Omuz eklemi (glenohumeral eklem) en sık çıkan eklem Tüm acil servis başvurularının %1,7 İki yaş grubunda

Detaylı

Omuz Anatomisi. Dr. Ulunay Kanatlı

Omuz Anatomisi. Dr. Ulunay Kanatlı 1 Omuz Anatomisi Dr. Ulunay Kanatlı Omuz eklemi vücudun hareket genişliği en fazla olan eklemidir. Günlük işlerimiz için örneğin saç tarama için 148 0 fleksiyon, yemek yeme için 52 0 fleksiyon yeterli

Detaylı

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Özet: Göğüs duvarı anatomisi Kesitsel anatomi Varyasyonel görünümler Toraks

Detaylı

ANATOMİ ÜST TARAF KASLARI. Öğr. Gör. Şeyda CANDENİZ

ANATOMİ ÜST TARAF KASLARI. Öğr. Gör. Şeyda CANDENİZ ANATOMİ ÜST TARAF KASLARI Öğr. Gör. Şeyda CANDENİZ ÜST TARAF KASLARI Üst taraf kasları çeşitli alt gruplara ayrılarak incelenir. Omuz kasları: Omuzda; m. deltoideus, m. subscapularis, m. supraspinatus,

Detaylı

Bu çizgi 4 referans noktadan geçer: Bu çizgi 4 referans noktadan geçer: Skapula Çizgisi

Bu çizgi 4 referans noktadan geçer: Bu çizgi 4 referans noktadan geçer: Skapula Çizgisi KÜREK lines of KEMİĞİ the SHOULDER VE KOL BLADES DIŞ YÜZ AND çizgileri POSTERIOR ARM Skapula Çizgisi Bu çizgi referans noktadan geçer: 1. Spina skapulanın orta noktasının üstü. Spina skapulanın üstü, medial

Detaylı

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMUNDA ULTRASON VE MOBİLİZASYON TEDAVİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMUNDA ULTRASON VE MOBİLİZASYON TEDAVİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ FİZİK TEDAVİ ve REHABİLİTASYON KLİNİĞİ Klinik Şefi:Doç.Dr.Afitap İÇAĞASIOĞLU SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMUNDA ULTRASON VE MOBİLİZASYON

Detaylı

Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı. Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD

Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı. Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD SKY- Sıklık 1 275 000 Kişi 259 000 Kişi Ağrı % 48-94 Yaşamı sınırlayan şiddetli ağrı % 11-34 Yaşam kalitesini en fazla düşüren

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı. Prof.Dr. Mustafa KARAHAN

Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı. Prof.Dr. Mustafa KARAHAN Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı Prof.Dr. Mustafa KARAHAN Kinesiyoloji Kinesiyoloji insan hareketiyle ilgili mekanik ve anatomik ilkelerin incelenmesidir. Kinesiyoloji anatomi, fizyoloji ve biyomekanik

Detaylı

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU KONSERVATİF TEDAVİSİNDE LAZERİN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI. (Uzmanlık Tezi) Dr.Muhammet Karabulut

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU KONSERVATİF TEDAVİSİNDE LAZERİN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI. (Uzmanlık Tezi) Dr.Muhammet Karabulut T.C SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL 70.YIL FİZİK TEDAVİ ve REHABİLİTASYON EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU KONSERVATİF TEDAVİSİNDE LAZERİN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI (Uzmanlık Tezi)

Detaylı

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ Gonartroz, diz ekleminde progresif olarak ortaya çıkan kıkırdak yıkımı, osteofit oluşumu ve subkondral skleroz ile karakterize noninflamatuvar, kronik, dejeneretif bir hastalıktır.

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU OLAN HASTALARDA TRANSKUTAN ELEKTRİK SİNİR STİMULASYONU(TENS) TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİNİN

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Complex Regional Pain Syndromme yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ Genellikle travmalardan sonra ortaya çıkar Belirgin bir sinir hasarı

Detaylı

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede

Detaylı

İNSAN ANATOMİSİ ve KİNESYOLOJİ

İNSAN ANATOMİSİ ve KİNESYOLOJİ İNSAN ANATOMİSİ ve KİNESYOLOJİ Gövde Kasları Antrenörlük Eğitimi Bölümü -2013 Eğitim-Öğretim Yılı Güz Dönemi 7. hafta Gövde iskeletini arka tarafta omurga, önde ise göğüs ve kaburga kemikleri oluştururlar.

Detaylı

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU OLAN KİŞİLERDE PROPRİOSEPTİF EGZERSİZLERİN ETKİNLİĞİ ÜZERİNE YAPILAN RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA

SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU OLAN KİŞİLERDE PROPRİOSEPTİF EGZERSİZLERİN ETKİNLİĞİ ÜZERİNE YAPILAN RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI SUBAKROMİAL SIKIŞMA SENDROMU OLAN KİŞİLERDE PROPRİOSEPTİF EGZERSİZLERİN ETKİNLİĞİ ÜZERİNE YAPILAN RANDOMİZE KONTROLLÜ

Detaylı

İNMELİ HASTANIN POZİSYONLANMASI VE MOBİLİZASYONU. Dr. Fzt.Özden Erkan Oğul MSG İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Ünitesi

İNMELİ HASTANIN POZİSYONLANMASI VE MOBİLİZASYONU. Dr. Fzt.Özden Erkan Oğul MSG İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Ünitesi İNMELİ HASTANIN POZİSYONLANMASI VE MOBİLİZASYONU Dr. Fzt.Özden Erkan Oğul MSG İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Ünitesi İÇERİK 1- Hastanın doğru pozisyonlanması 2- Transfer teknikleri 3- Pozisyonlama ve

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI Safiye Tuncer Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı TAHUD Sürekli Mesleki Gelişim ve Eğitim Sempozyumu 2 Nisan 2012 - Mardin Yumuşak

Detaylı

TÜRKİYE VOLEYBOL FEDERASYONU 4. KADEME ANTRENÖR KURSU SPOR ANATOMİSİ VE KİNEZİYOLOJİSİ

TÜRKİYE VOLEYBOL FEDERASYONU 4. KADEME ANTRENÖR KURSU SPOR ANATOMİSİ VE KİNEZİYOLOJİSİ TÜRKİYE VOLEYBOL FEDERASYONU 4. KADEME ANTRENÖR KURSU SPOR ANATOMİSİ VE KİNEZİYOLOJİSİ Ş. NAZAN KOŞAR Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi 1 SUNUM AKIŞI Kassal Analiz Gövde hareketlerinin kassal

Detaylı

PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF)

PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF) PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF) TEMEL PRENSİPLER Proprioseptörlerin uyarılması ile nöromüsküler mekanizmanın cevaplarını kolaylaştırmak Amaç: el temasları, görsel ve sözel uyarılar yoluyla

Detaylı

T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SKAPULAR RETRAKSİYON EGZERSİZLERİNİN ASEMPTOMATİK VE SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMU OLAN BİREYLERDE TRAPEZİUS KAS AKTİVASYONU ÜZERİNE ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Detaylı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu Prof. Dr.Hidayet Sarı Tanım Özellikle omurgayı tutan ve ankiloza götüren kronik iltihabi sistemik romatizmal hastalıktır. Sakroiliak eklem iltihabı oluşturmak ana bulgusudur.

Detaylı

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem KOMPARTMAN SENDROMU 10.08.2010 Dr.Günay YILDIZ Kompartman Sendromu (KS),damar ve sinir içeren kapalı boşluklarda doku basıncının, perfüzyonu engelleyecek kadar artması sonucu ortaya çıkan hipoksiyle birlikte

Detaylı

OMUZ AĞRISI. Klaviküla (Köprücük Kemiği)

OMUZ AĞRISI. Klaviküla (Köprücük Kemiği) OMUZ AĞRISI OMUZ AĞRISI Çoğu kişinin omuz olarak tanımladığı organımız, sırtımızı kaşımaktan smaç vurmaya kadar birçok kol hareketini yapmamızı sağlayan, tendon ve kaslara bağlanan bir dizi eklemden oluşur.

Detaylı

Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları. Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni

Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları. Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni Enjeksiyona Bağlı Siyatik Sinir Hasarında Mentamove Uygulaması Sonuçları Olgu Sunumu Op. Dr. Mustafa AKGÜN Nöroşirürji Uzmanı ve Mentamove Eğitmeni 44 yaş Erkek (İşçi) Şikayeti: Sağ Bacağında Şiddetli

Detaylı

Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Boyun Anatomisi Boyun Anatomisi Omurganın en hareketli parçasıdır. Karotis, vertebral arter, omurilik ve spinal sinirleri

Detaylı

Normal Omuz Normal omuz üç eklemden oluşmuştur. Bunlar glenohumeral eklem (asıl omuzumuzu hareket ettiren eklem budur ve top ve yuva şeklindedir),

Normal Omuz Normal omuz üç eklemden oluşmuştur. Bunlar glenohumeral eklem (asıl omuzumuzu hareket ettiren eklem budur ve top ve yuva şeklindedir), Normal Omuz Normal omuz üç eklemden oluşmuştur. Bunlar glenohumeral eklem (asıl omuzumuzu hareket ettiren eklem budur ve top ve yuva şeklindedir), akromioklavikular eklem, sternoklavikular eklem ve göğüs

Detaylı

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu)

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) Akif Turna!! Cerrahpaşa Tıp Fakültesi! Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı!! Bölüm 47 ANATOMİ ANATOMİ Sinir Basısı Hastaların %95 i: Ağrı ve parestezi.! Genelde segmental, n. ulnaris:

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Bir hastalık değil açığa çıkan residüel bozukluklar tablosudur

Bir hastalık değil açığa çıkan residüel bozukluklar tablosudur İnme rehabilitasyonu Tanım Dünya sağlık örgütünün tanımlamasına göre; vasküler nedenlere bağlı olarak beyin kan akımının bozulma fokal ve/veya global serebral fonksiyon kaybı belirti ve bulguların hızla

Detaylı

OMUZ INSTABILITESINDE AMELIYAT SONRASı REHABILITASYON. Dr. MERT KESKINBORA

OMUZ INSTABILITESINDE AMELIYAT SONRASı REHABILITASYON. Dr. MERT KESKINBORA OMUZ INSTABILITESINDE AMELIYAT SONRASı REHABILITASYON Dr. MERT KESKINBORA Omuz dislokasyonları; Anterior 90-95% Posterior 2-5% Posterior instabilite tedavisi Anterior instabilite tedavisi (Labral Tamir)

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

Giriş. Anatomi. Anterior kompartman BACAK YARALANMALARI. Tibia. Fibula

Giriş. Anatomi. Anterior kompartman BACAK YARALANMALARI. Tibia. Fibula BACAK YARALANMALARI Gülçin BACAKOĞLU Giriş Alt bacak yaralanmaları daha sık görülür Tibia en sık kırılan kemiktir Beraberinde önemli yumuşak doku yaralanmaları oluşabilir Değerlendirmede hikaye ve FM önemlidir

Detaylı

İNME SONRASI NORMAL HAREKET VE FONKSİYONU ETKİLEYEN PROBLEMLER

İNME SONRASI NORMAL HAREKET VE FONKSİYONU ETKİLEYEN PROBLEMLER İNME SONRASI NORMAL HAREKET VE FONKSİYONU ETKİLEYEN PROBLEMLER Erken Dönem Öncelikle bilgilendirme Akut dönemde hastanın nörolojik durumunun stabilleşmesi, kan basıncının normale döndürülmesi, glukoz seviyesinin

Detaylı

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Yumuşak doku romatizmaları Ekstraartiküler ve kemik dışı periartiküler yapılardaki patolojilere

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ SERVİKAL MYELOPATİLİ HASTALARIN YAKINMALARI Servikal kanal darlığı, genellikle

Detaylı

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener Motor Nöron ve Kas Hastalıkları Uzm Dr Pınar Gelener Genel Bilgiler Vücudun herhangi bir bölümünde kas kuvveti azalması: parezi Tam kaybı (felç) : paralizi / pleji Vücudun yarısını tutarsa (kol+bacak)

Detaylı

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİ VE FEMORAL BLOK YÖNTEMİ A.DOSTBİL*, H.BAŞEL**, Ö.TEKİN***, M.ÇELİK*, A.AHISKALIOĞLU*, AF.ERDEM* *ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

VÜCUDUN TEMEL PARÇALARI. 1) Baş-boyun 2)Gövde 3)Ekstremiteler (Kollar ve bacaklar)

VÜCUDUN TEMEL PARÇALARI. 1) Baş-boyun 2)Gövde 3)Ekstremiteler (Kollar ve bacaklar) VÜCUDUN TEMEL PARÇALARI 1) Baş-boyun 2)Gövde 3)Ekstremiteler (Kollar ve bacaklar) 1)BAŞ a)yüz b)kranium (Kafatası) 2) GÖVDE a)toraks (Göğüs kafesi) b)karın 3) EKSTREMİTELER a)üst ekstremiteler b)alt ekstremiteler

Detaylı

Portaller. Dr. Ulunay Kanatlı

Portaller. Dr. Ulunay Kanatlı 9 Portaller Dr. Ulunay Kanatlı Giriş: Ekleme giriş açısı oldukça kritiktir. Bu özellikle ilk başlangıç portalimiz olan posterior portal için önemlidir. Bu nedenle anatomik noktalar doğru belirlenmelidir.

Detaylı

İNME. Beyin kan damarlarının oklüzyonu, Beyin kan damarlarının rüptürü

İNME. Beyin kan damarlarının oklüzyonu, Beyin kan damarlarının rüptürü İNME İNME NEDİR? Vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın fokal serebral fonksiyon kaybına ait belirti ve bulguların hızla yerleşmesi ile karakterize bir klinik sendromdur WHO İNME Beyin

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ TANIM:İnsanda yüksek serebral fonksiyonların anatomik ve fonksiyonel özellikleri ile bu fonksiyonların

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı

(Obstetrik Brakial Pleksus Yaralanması)

(Obstetrik Brakial Pleksus Yaralanması) (Obstetrik Brakial Pleksus Yaralanması) İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI PEDİATRİK REHABİLİTASYON BİRİMİ Hazırlayanlar: Dr. Sara ASGHARI Uzm. Dr.

Detaylı

Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme

Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme Foot Drop Gelişen Olguda EMG Tetiklemeli Elektrostimulasyon (Mentamove Metodu) ile Fonksiyonel İyileşme Olgu Sunumu Dr. Mustafa Akgün*, Dr. Zehra Akgün**, Dr. Christoph Garner**** Bursa Devlet Hastanesi,

Detaylı

GENÇ VOLEYBOLCULARDA OMUZUN PROPRİYOSEPTİF DEĞERLENDİRMESİ

GENÇ VOLEYBOLCULARDA OMUZUN PROPRİYOSEPTİF DEĞERLENDİRMESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GENÇ VOLEYBOLCULARDA OMUZUN PROPRİYOSEPTİF DEĞERLENDİRMESİ Şirvan Tülin YURDAGÜL BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ

Detaylı

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi Spontan Foot Drop (Düşük k Ayak) Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi Dr. Mustafa Akgün, Dr. Zehra Akgün, Dr. Christoph Garner Mentamove Merkezi Bursa Türkiye Keywords: Lumbar Disc Disease, Foot Drop,

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ MENİSKÜS ZEDELENMELERİ Diz eklemi uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri arasında kusursuz bir uyum içinde çalışır. Bu uyumun sağlanmasında, diz içerisinde yer alan menisküs denilen yarım ay şeklindeki

Detaylı

ROTATOR CUFF (DÖNDÜRÜCÜ MANŞET) YIRTIKLARI ve ARTROPATİSİ

ROTATOR CUFF (DÖNDÜRÜCÜ MANŞET) YIRTIKLARI ve ARTROPATİSİ ROTATOR CUFF (DÖNDÜRÜCÜ MANŞET) YIRTIKLARI ve ARTROPATİSİ Doç. Dr. Tahsin BEYZADEOĞLU Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Ortopedi & Travmatoloji AD. tbeyzade@superonline.com M. Subskapularis Fossa subscapularis

Detaylı

AMBULASYONA YARDIMCI CİHAZLAR

AMBULASYONA YARDIMCI CİHAZLAR AMBULASYONA YARDIMCI CİHAZLAR DOÇ. DR. MEHMET KARAKOÇ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR AD. Diyarbakır 30.10.2013 1 YARDIMCI CİHAZLAR Mobilitenin sağlanması rehabilitasyonun en önemli hedeflerinden

Detaylı

OMUZ KUġAĞI VE ÜST EKSTREMĠTE KASLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ

OMUZ KUġAĞI VE ÜST EKSTREMĠTE KASLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ OMUZ KUġAĞI VE ÜST EKSTREMĠTE KASLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ Omuz Kuşağının Kas Sistemi Bu kasların işlevi, Omuz kuşağını gövdeye sabitlemek ve Üst ekstremitenin çeşitli hareketleri için omuz kuşağını uygun

Detaylı

SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNDA EKSTRAKORPOREAL ŞOK DALGA TERAPİNİN ETKİSİ

SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNDA EKSTRAKORPOREAL ŞOK DALGA TERAPİNİN ETKİSİ T.C DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNDA EKSTRAKORPOREAL ŞOK DALGA TERAPİNİN ETKİSİ NUR SELİN ÖZTÜRK MUSKULOSKELETAL FİZYOTERAPİ YÜKSEK LİSANS TEZİ İZMİR-2011

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ TANIM:İnsanda yüksek serebral fonksiyonların anatomik ve fonksiyonel özellikleri ile bu fonksiyonların çeşitli beyin hastalıkları sonucu

Detaylı

RAYNAUD HASTALIĞI. Yrd.Doç. Dr. Celal YAVUZ

RAYNAUD HASTALIĞI. Yrd.Doç. Dr. Celal YAVUZ RAYNAUD HASTALIĞI Yrd.Doç. Dr. Celal YAVUZ RAYNAUD HASTALIĞI Ekstremite arterinin lümeninde tıkanma yapmadan, değişik etkenlerin başlattığı fonksiyonel tipte fasılalı ve simetrik olarak parmaklarda görülen

Detaylı

İnme rehabilitasyonu

İnme rehabilitasyonu İnme rehabilitasyonu Tanım Dünya sağlık örgütünün tanımlamasına göre; vasküler nedenlere bağlı olarak beyin kan akımının bozulma fokal ve/veya global serebral fonksiyon kaybı belirti ve bulguların hızla

Detaylı

SPOR BiYOMEKANiĞiNiN BiYOLOJiK TEMELLERi

SPOR BiYOMEKANiĞiNiN BiYOLOJiK TEMELLERi SPOR BiYOMEKANiĞiNiN BiYOLOJiK TEMELLERi Anatomik referans duruşu; * ayaklar birbirinden biraz uzak, * kollar vücudun yanında serbestçe uzanmış, * avuç içlerinin öne baktığı,duruştur. Bu duruş, doğal dik

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

Osteoporoz Rehabilitasyonu

Osteoporoz Rehabilitasyonu Osteoporoz Rehabilitasyonu OSTEOPOROZ Kemik kitlesinde azalma, kemik mikroyapısında bozulma sonucu kemik kırılganlığının artması olarak tanımlanır. Kemik yaşayan, dengeli bir şekilde oluşan yıkım ve yapım

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

Omuz kemeri kemikleri Clavicula (köprücük kemiği)

Omuz kemeri kemikleri Clavicula (köprücük kemiği) Üst ekstremite kemikleri omuz hizasında kürek kemiği ve köprücük kemiğinden oluşan omuz kemeri kemikleri ile başlar. Diğer üst ekstremite kemikleri, humerus (pazu kemiği, kol kemiği), antebrachium (radius

Detaylı

DİZ MUAYENESİ. Prof. Dr. Bülent Ülkar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı

DİZ MUAYENESİ. Prof. Dr. Bülent Ülkar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı DİZ MUAYENESİ Prof. Dr. Bülent Ülkar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Spor yaralanması nasıl değerlendirilmelidir? Hedefe odaklanmış ayrıntılı bir yaralanma öyküsü Hedefe

Detaylı

SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMU NDA LASER İN ETKİNLİĞİ ve LOKAL STEROİD ENJEKSİYONU İLE KARŞILAŞTIRILMASI

SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMU NDA LASER İN ETKİNLİĞİ ve LOKAL STEROİD ENJEKSİYONU İLE KARŞILAŞTIRILMASI T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMU NDA LASER İN ETKİNLİĞİ ve LOKAL STEROİD ENJEKSİYONU İLE KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Bayram

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Üst Ekstremite Bantlama Teknikleri

Üst Ekstremite Bantlama Teknikleri Üst Ekstremite Bantlama Teknikleri K A N ı T A D A Y A L ı U Y G U L A M A L A R Marie G. Sayers, OTR/L, CHT Mary Loughlin, OTR/L, CHT Kristin A. Valdes, OTD, OT, CHT Ann K. Porretto-Loehrke, PT, DPT,

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

OFİS ERGONOMİSİ. Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı

OFİS ERGONOMİSİ. Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı OFİS ERGONOMİSİ Prof.Dr.Elif Akalın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilim Dalı SUNUM PLANI Ofiste kas iskelet sistemi problemleri gelişiminin sebepleri Sık karşılaşılan problemler Korunma

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

EK-4 B GRUBU FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON TANI LİSTESİ A GRUBU

EK-4 B GRUBU FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON TANI LİSTESİ A GRUBU A GRUBU C71 Beyin malign neoplazmı D33 Beynin ve merkezi sinir sistemi diğer kısımlarının benign neoplazmı G11 Herediter ataksi G12.2 Motor nöron hastalığı G20 Parkinson hastalığı G24.8 Distoni, diğer

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı Doğal seyir & Prognoz Tedavi edilmezse uzun dönemde ekstremite

Detaylı

FTR 207 Kinezyoloji I. Dirsek ve Önkol Kompleksi. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 207 Kinezyoloji I. Dirsek ve Önkol Kompleksi. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 207 Kinezyoloji I Dirsek ve Önkol Kompleksi yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ 3 KEMİK 4 EKLEM Humeroulnar Humeroradial Prox. Radioulnar Distal radioulnar MID-DISTAL HUMERUS ULNA - RADIUS VALGUS

Detaylı

Postür Analizi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker. Acıbadem Maslak Hastanesi

Postür Analizi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker. Acıbadem Maslak Hastanesi Postür Analizi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Postür nedir? Postür l Vücut kısımlarının pozisyonu veya dizilimidir. l STATİK: Oturma, ayakta durma ve yatma sırasındaki postür l DİNAMİK:

Detaylı

TUZAK NÖROPATİLER. Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa

TUZAK NÖROPATİLER. Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa TUZAK NÖROPATİLER Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Bursa dryukselozkan@yahoo.com Prof.Dr.Rıdvan EGE IV.Temel El Cerrahisi Kursu Ortopedia

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

SUBAKROMĠAL SIKIġMA SENDROMU OLAN HASTALARDA TERAPOTĠK ULTRASON TEDAVĠSĠNĠN ETKĠNLĠĞĠ ÜZERĠNE YAPILAN RANDOMĠZE KONTROLLÜ BĠR ÇALIġMA

SUBAKROMĠAL SIKIġMA SENDROMU OLAN HASTALARDA TERAPOTĠK ULTRASON TEDAVĠSĠNĠN ETKĠNLĠĞĠ ÜZERĠNE YAPILAN RANDOMĠZE KONTROLLÜ BĠR ÇALIġMA T.C DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI SUBAKROMĠAL SIKIġMA SENDROMU OLAN HASTALARDA TERAPOTĠK ULTRASON TEDAVĠSĠNĠN ETKĠNLĠĞĠ ÜZERĠNE YAPILAN RANDOMĠZE KONTROLLÜ

Detaylı

İliotibial Bant Sendromu

İliotibial Bant Sendromu İliotibial Bant Sendromu Doç. Dr.Tahsin Beyzadeoğlu Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Snapping Hip Kalça hareketlerinde ağrılı veya ağrısız atlama hissi, ses duyma

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı