ANADOLU DA KALKOLİTİK ÇAĞ KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANADOLU DA KALKOLİTİK ÇAĞ KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI PROTOHİSTORYA VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ BİLİM DALI ANADOLU DA KALKOLİTİK ÇAĞ KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Prof. Dr. Ahmet ÜNAL Hazırlayan Kemal ATAK Konya 2012

2

3

4 i ÖZET ANADOLU DA KALKOLİTİK ÇAĞ KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ Kemal ATAK Yüksek Lisans Tezi, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Danışman: Prof. Dr. Ahmet ÜNAL Bu çalışma Anadolu da Kalkolitik Çağ da kabartma bezemeli seramik geleneğinin ayrıntılı bir biçimde ele alınması ve geleneğin görüldüğü merkezlerden yola çıkılarak bölgeler arasındaki kültürel etkileşim ile benzer örnek yayılımların karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu geleneğin Anadolu da Neolitik Dönem ve Tunç Çağı gibi Kalkolitik ten önce ve sonraki dönemler ile benzerliklerinin kısmi olarak gösterilmesi ve Kalkolitik Dönem de geleneğin görüldüğü merkezlerle karşılaştırılması ile bunlar arasındaki ilişki yine bu amaç kapsamında yer almıştır. Konu kapsamında Anadolu da 19 Kalkolitik merkez ele alınmıştır. Sonuç olarak kabartma bezemeli kaplar, mekânlarda, kutsal mekânlarda/tapınak, işlik alanları ile ölü hediyesi olarak bırakılmış mezarlarda görülmüştür. Kabartmalı kaplar genelde tek renkte (siyah ya da kırmızı) açkılanmıştır, bazıları da birden çok renkte (siyahkırmızı) açkılanmış şekilde görülmüştür. Kabartmalar; çanak, çömlek, vazo, kâse, küp gibi tüm ve parça kaplar üzerine bezenmiştir. Kabartmalarda insan ve çeşitli hayvan figürleri ile şekil ve sembollere rastlanmıştır. Anadolu da Kalkolitik Çağ kabartma bezeme geleneğinin kökeni Neolitik Dönem den itibaren bilindiği ve Tunç Çağı nda da bu geleneğin sürdürüldüğü görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Anadolu, Kalkolitik, kabartma, bezeme, seramik, kap, figür.

5 ii ABSTRACT THE TRADITION OF POTTERY DECORATED WITH RELIEF IN CHALCOLITHIC IN ANATOLIA Kemal ATAK Master Thesis, Department of Protohistoria and Near Asia Archaeology Supervisor: Prof. Dr. Ahmet ÜNAL This study has been done with the purpose of taking up comprehensively the tradition of pottery decorated with relief in Chalcolithic in Anatolia, and of comparing the cultural interraction between the regions with the similar spreadings by taking into consideration the centers which the tradition is observed. Partial expression the similarities of this tradition with Neolithic Age in Anatolia and the periods before and after Chalcolithic like the Bronze Age, and the comparing it with the centers which the tradititon is observed, and the relationship between them have taken place within the scope of this purpose. Nineteen centers (19) within the scope of this subject in Anatolia have been examined. Consequantly, pots decorated with relief have been observed in spaces sacred spaces/temples, workroom place and in the tombs as the gift of dead people. These pots have mostly been explained in single color (black or red), some of them has been explained in multiple color (black-red). The relieves have been decoreted on broken and clean pots like pottery, vase, bowl and cube. There has been human and a variety of animal figures as well has shapes and symbols on the relieves. It has been observed that the derivation of the tradition of relief, decoration has been known from Neolithic Age and this tradition has been continueo on Bronze Age. Key Words: Anatolia, Chalcolithic, relief, decoration, ceramic, pot, figure.

6 iii ÖNSÖZ Geçmişin değerlendirilmesinde ve yorumlanıp anlaşılmasındaki temel öğe, kuşkusuz kültürel birikim ve bunun somut ifadesi durumundaki insan elinden çıkan sanat yapıtlarıdır. İnsanlar, kendi becerilerini doğanın gerçekliğinde ve bununla birlikte mitsel duygularla süsleyip bu sentez ışığında üretici rol üstlenmişler ve düşüncelerini yarattıkları bu maddi objeler yoluyla yansıtmaya çalışmışlardır. İnsan elinden çıkan eserler arasında seramiklerin, tarih öncesi çağlarda insan yaşamı, kültürü, teknolojik gelişimi ve tarihlendirme gibi bilgilerden yararlanılması açısından arkeoloji dünyası için önemli bir işlevi olmuştur. Bu çalışmamda Anadolu da Kalkolitik Çağ içinde ele alınmış kabartma bezemeli seramikler, dönemin kültürel yapısı ile sanat anlayışını kısmen de olsa anlamamıza ve Anadolu daki merkezlerin birbiriyle olan ilişkileri ile benzerliklerinin incelenmesinde önemli bir işlev görür. Çalışmam sürecinde bana ilgi ve samimiyetini esirgemeyen ve bu konuyu seçmemde önemli ölçüde etken olan, dünyada sayılı Hititologlar dan birkaçı içinde saygın bir yeri olan çok değerli danışman hocam Sayın Prof. Dr. Ahmet ÜNAL a yürekten teşekkürümü sunmaktan kıvanç duyarım. Sıcak kişiliğiyle çalışmamda bana sürekli yol gösteren ve beni yönlendiren DTCF nin çok değerli hocalarından Sayın Prof. Dr. Tayfun YILDIRIM hocama da içten teşekkürlerimi sunarım. Literatür çalışmam sırasında bana sıcak ve yardımsever davranışlarını esirgemeyen A. M. Mansel Kütüphanesi ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. Yine çalışmam sırasında bana desteklerini esirgemeyen çok sevdiğim arkadaşım ve meslektaşım Hasan MENTEŞE ye desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim. Son olarak bana her zaman güvenen ve desteklerini esirgemeyen sevgili Ailem e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Kemal ATAK Konya, 2012

7 iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... i ABSTRACT... ii ÖNSÖZ... iii KISALTMALAR... ix KAYNAKÇA... xi I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1.Amaç Kapsam Yöntem... 1 II. BÖLÜM KALKOLİTİK 2.1.Kalkolitik Nedir? Kalkolitik Çağ Erken Kalkolitik Çağ Orta Kalkolitik Çağ Geç Kalkolitik Çağ Kalkolitik Çağ da Anadolu Mimari Madencilik Tarım ve Hayvancılık Ticaret Seramik III. BÖLÜM ANADOLU DA KABARTMA SERAMİKLERİN FAZLA GÖRÜLDÜĞÜ KALKOLİTİK MERKEZLER 3.1.Alacahöyük Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma... 20

8 v Mimarisi Seramiği Buluntuları Büyük Güllücek Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları Hassek Höyük Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları İkiztepe Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları Kırklareli-Aşağı Pınar Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi... 37

9 vi Seramiği Buluntuları Kuruçay Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları Tepecik Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları Tepecik-Çiftlik Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği Buluntuları Tülintepe Konumu ve Yeri Araştırma ve Kazı Tarihçesi Tabakalanma Mimarisi Seramiği... 55

10 vii Buluntuları IV. BÖLÜM KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ 4.1.Alacahöyük Alişar Büyük Güllücek Erzurum Karaz Hacılar Hassek Höyük Höyücek İkiztepe Karain Mağarası Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Korucutepe Kuruçay Kül Höyük Norşuntepe Pılır Tepecik Tepecik-Çiftlik Toptepe Tülintepe V. BÖLÜM KABARTMALARDA GÖRÜLEN FİGÜR SEMBOL VE ŞEKİLLER 5.1.Kabartmalarda Görülen Figürler İnsan Figürü Hayvan Figürü Sembol ve Şekiller... 91

11 viii VI. BÖLÜM SONUÇ VE DEĞERLENDİRME 6.1. SONUÇ TERİMLER TABLOLAR LEVHALAR LİSTESİ ÇİZİMLER LİSTESİ HARİTALAR LİSTESİ LEVHALAR ÇİZİMLER

12 ix KISALTMALAR Abb. AST Cm. Çev. Çiz. Ed. Fig. İKÇ İTÇ Km. Krş. KST Kz. Lev. : Abbildung : Araştırma Sonuçları Toplantısı. : Santimetre. : Çeviren. : Çizim. : Editör. : Figür. : İlk Kalkolitik Çağ. : İlk Tunç Çağı. : Kilometre. : Karşılaştırınız. : Kazı Sonuçları Toplantısı. : Karaz. : Levha. M. : Metre. M.Ö. Mm. M.S. ODTÜ OIP : Milattan Önce. : Milimetre. : Milattan Sonra. : Orta Doğu Teknik Üniversitesi. : Oriental Institute Publications.

13 x Pl. Res. SKÇ Taf. TTK : Plate. : Resim. : Son Kalkolitik Çağ. : Tafel. : Türk Tarih Kurumu. TT Kong. : Türk Tarih Kongresi. TÜBA-AR : Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi. Vd. Yay. : Ve devamı. : Yayımlayan(lar).

14 xi KAYNAKÇA Akok, M. (1979). Alaca Höyük'te Son Dönem Arkeolojik Çalışmalarla Açıklığa Kavuşturulan Yapı Tekniği ve Mimari Gerçekler, VIII. TT Kong, Alkım, U. B. (1981) Dönemi İkiztepe Kazısı, III. KST, Ankara, 25-29, Lev. X-XI. Alkım, U. B., Alkım, H., Bilgi, Ö. (1988). İkiztepe I: Birinci ve İkinci Dönem Kazıları, , TTK Yayınları, Ankara. Alkım, U. B., Alkım, H., Bilgi, Ö. (2003). İkiztepe II: Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci Dönem Kazıları ( ), TTK Yayınları, Ankara. Alp, S. (1968). Zylinder und Stempelsiegel aus Karahöyük bei Konya, TTK, Ankara. Alp, S. (1992). Konya Karahöyük 1990 Kazısı, XIII. KST/I, Ankara, Balossi, F., Siracusano, G. (2003). Hayvancılık Son Kalkolitik Çağ İlk Tunç Çağı, Arkeoatlas: 2, Baltacıoğlu, H. (1997). Alacahöyük 1995 Yılı Kazıları, XVIII. KST/I, Ankara, Behm-Blancke, M. R. (2003). Hassek Höyük, Arkeoatlas: 2, Bıçakçı, E., Faydalı, E. (2002). Tepecik-Çiftlik 2000 Yılı Çalışmaları, 23. KST/2, Ankara, Bıçakçı, E., Altınbilek, Ç., Faydalı, E. (2003). Tepecik-Çiftlik 2001 Yılı Çalışmaları, 24. KST/1, Ankara, Bıçakçı, E., Altınbilek, Ç., Faydalı, E. (2006). Tepecik-Çiftlik 2004 Yılı Çalışmaları, 27. KST/1, Ankara, Bıçakçı, E., Altınbilek Algül, Ç., Balcı, S., Godon, M. (2007). Tepecik-Çiftlik, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M. Özdağan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Bıçakçı, E., Açıkgöz, F., Yıldırım Balcı, S., Altunbilek Algül, Ç. (2008). Tepecik-Çiftlik 2006 Yılı Çalışmaları, 29. KST/1, Ankara,

15 xii Bıçakçı, E., Balcı, S., Altunbilek Algül, Ç. (2009). Tepecik-Çiftlik 2007 Yılı Çalışmaları, 30. KST/4, Ankara, Bilgi, Ö. (1982) Dönemi İkiztepe Kazıları, IV. KST, Ankara, Bilgi, Ö. (1991). İkiztepe Kazılarının 1989 Dönemi Sonuçları ve Restorasyon Çalışmaları, XII. KST/I, Ankara, Bilgi, Ö. (1993). İkiztepe Kazılarının 1991 Dönemi Sonuçları ve Restorasyon Çalışmaları, XIV. KST/I, Ankara, Bilgi, Ö. (1995). İkiztepe Kazılarının 1993 Dönemi Sonuçları, XVI. KST/I, Ankara, Bilgi, Ö. (1998). İkiztepe Kazısı 1996 Dönemi Sonuçları, XIX. KST/I, Ankara, s Bilgi, Ö. (1999). İkiztepe Kazısı 1997 Dönemi Sonuçları, XX. KST/I, Ankara, Bilgi, Ö. (2000). İkiztepe Kazısı 1998 Sonuçları, 21. KST/1, Ankara, Bilgi, Ö. (2001). Protohistorik Çağ da Orta Karadeniz Bölgesi Madencileri, Task Vakfı Yayınları. İstanbul. Bilgi, Ö. (2007). İkiztepe Pişmiş Toprak Aplike Boğabaşı Betimlemeleri, Refik Duru ya Armağan, Studies in Honour of Refik Duru, Gülsüm Umurtak, Şevket Dönmez, Aslıhan Yurtsever (yay.), Ege Yayınları, İstanbul, Braidwood, R., Braidwood, L. (1960). Excavations in The Plain of Antioch, Vol. I, University of Chicago Press, Chicago. Brandt, R. W. (1978). The Chalcolithic pottery. Studies in Ancient Civilization, Korucutepe II, Ed. Maurits N. van in Loon, Ph. D., Oxford, Collon, D. (1987). First İmpressions: Cylinder Seals in the Ancient Near East, British Museum Publications, London. Çınaroğlu, A., Genç, E. (2000). Alaca Höyük 1998 Yılı Kazı Çalışmaları, 21. KST/I, Ankara,

16 xiii Çınaroğlu, A., Çelik, D. (2007) Yılı Alaca Höyük Kazısı, 28. KST/2, Ankara, Çiğdem, S., Can, B. (2005). Erzurum Müzesi nde Bulunan Tarım Aletleri Işığında Geç Kalkolitik ve Tunç Çağlarında Bölgedeki Tarımsal Aktiviteler, Anadolu / Anatolia 29, Işın Yalçınkaya (ed.), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, Çilingiroğlu, A., Çilingiroğlu, Ç. (2007). Ulucak, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M. Özdağan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Di Nocera, G. M., Palmieri, A. (2003). Doğu Anadolu Madenciliği, Arkeoatlas: 2, Di Nocera, G. M., Hauptmann, A., Palmieri, A. M. (2004). I metalli della Tomba Reale e la metallurgia agli albori del III millennio. Arslantepe, la collina dei leoni, Ed. Marcella Frangipane, Electa, Milano, Dinçol, A. M. (1982). Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi, Anadolu Uygarlıkları, Görsel Yayınlar, İstanbul, Duru, R. (1979). Keban Projesi Değirmentepe Kazısı, 1973, TTK Basımevi, Ankara. Duru, R. (1980). Kuruçay Höyüğü 1979 Çalışma raporu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul. Duru, R. (1986). Kuruçay Höyüğü Kazıları 1985, VIII. KST/I, Ankara, Duru, R. (1990). Kuruçay Höyüğü Kazıları, 1988 Çalışma Raporu, XI. KST/I, Ankara, Duru, R. (1994). Kuruçay Höyük I: Kazılarının Sonuçları, Neolitik ve Erken Kalkolitik Çağ Yerleşmeleri, TTK Basımevi, Ankara. Duru, R. (1996). Kuruçay Höyük II: Kazılarının Sonuçları, Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı Yerleşmeleri, TTK Basımevi, Ankara. Duru, R. (2001). Bademağacı Kazıları 1999, 22. KST/1, Ankara,

17 xiv Duru, R. Umurtak, G. (2005). Höyücek Yılları Arasında Yapılan Kazıların Sonuçları, TTK, Ankara. Duru, R. (2007). Göller Bölgesi Neolitiği: Hacılar-Kuruçay Höyüğü, Höyücek- Bademağacı Höyüğü, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M.Özdoğan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Efe, T., Ay, D. M. (2000). Early Age I Pottery from Küllüoba Near Seyitgazi, Eskişehir, Anatolia antiqua (Eski Anadolu) VIII, Institut Français D etudes Anatoliennes-Georges Dumezil, De Baccard, İstanbul, Engin, A. (2006). M.Ö. 3. Binde Orta Fırat Bölgesi nde Çizi/Kazıma, Baskı, Kabartma Bezekli Seramik Geleneği, Hayat Erkanal a Armağan; Kültürlerin Yansıması/Studies in Honor of Hayat Erkanal; Cultural Reflections, Esin, U. (1974). Tepecik Kazısı, Keban Projesi 1971 Yılı Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Esin, U. (1976a). Tepecik Kazısı, Keban Projesi 1972 Yılı Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Esin, U. (1976b). Tülintepe Kazısı, Keban Projesi 1972 Yılı Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Esin, U. (1979). Tepecik Kazısı, Keban Projesi 1973 Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Esin, U. (1982). Tepecik Kazısı, Keban Projesi Yılı Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Esin, U., Harmankaya, S. (1991). İkizhöyük (Kuluşağı, Malatya) Kurtarma Kazısı, XII. KST/I, Frangipane, M. (1993). Arslantepe-Melid-Malatya, Arslantepe, Hierapolis, Iasos, Kyme, Türkiye deki İtalyan Kazıları, çev. Erendiz Özbayoğlu, Ankara,

18 xv Frangipane, M. (2002). Yakındoğu da Devletin Doğuşu, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. Frangipane, M. (2003a). Doğu Anadolu: Son kalkolitik Çağ, Arkeoatlas: 2, Frangipane, M. (2003b). Çanak Çömleğin Seri Üretimi: Son Kalkolitik Çağ, Arkeoatlas: 2, Garstang, J. (1953). Prehistoric Mersin Yumuktepe in Southern Turkey, Oxford. Ghirshman, MM. R., Salles, G. (1966). Tchoga Zanbil (Dur-Untash) La Ziggurat, Vol. I MDP 39, Paris. Ghirshman, MM. R. (1968). Tchoga Zanbil (Dur-Untash) Temenos, Temples, Palais, Tombes, Vol. II MDP 40, Paris. Harmankaya, S., Tanındı, O., Özbaşaran, M. (1998). TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-3: Kalkolitik, Ege Yayınları, İstanbul. Harmankaya, S. (1998). Türkiye Kalkolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme, Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-3, Ege Yayınları, İstanbul. Hauptmann, H. (1976). Norşun Tepe Kazıları, 1972, Keban Projesi 1972 Yılı Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Hauptmann, H. (1982). Norşuntepe Kazıları, 1974, Keban Projesi Çalışmaları, Keban Projesi ODTÜ Yayınları, Ankara, Hauptmann, H. (2003). Norşuntepe, Arkeoatlas: 2, Hauptmann, H. (2007). Nevali Çöri ve Urfa Bölgesinde Neolitik Dönem, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M.Özdoğan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Helwing, B. (2002). Hassek Höyük II: Die Spatchalkolithische Keramik, Tubingen: Ernst Wasmuth.

19 xvi Kelly-Buccellatı, M. (1978). The Early Bronze Age pottery, Studies in Ancient Civilization, Korucutepe II, Ed. Maurits N. van in Loon, Ph. D., Oxford, Korfmann, M. (1999) Troia Kazıları, XX. KST/I, Ankara, Korfmann, M. (2001). Tarih Öncesi Yerleşim Yeri, Hisarlık Tepesi, Düş ve Gerçek: Troia, Homer Kitabevi, İstanbul, Koşay, H. Z., Akok, M. (1948). Büyük Güllücek Araştırmaları Üzerine İlk Rapor, Belleten XII/46, Ankara, Koşay, H. Z. (1951). TTK Tarafından Yapılan Alaca Höyük Kazısı, daki Çalışmalara ve Keşiflere ait İlk Rapor, TTK Basımevi. Ankara. Koşay, H. Z., Akok, M. (1957). TTK Tarafından Yapılan Büyük Güllücek Kazısı, daki Çalışmalar Hakkında İlk Rapor, TTK Yayınları, Ankara. Koşay, H. Z., Turfan, K. (1959). Erzurum-Karaz Kazısı Raporu, Belleten XXIII/91, Ankara, Koşay, H. Z., Akok, M. (1966). Alacahöyük Kazısı deki Çalışmalara ve Keşiflere Ait İlk Rapor, TTK Basımevi. Ankara. Koşay, H. Z. (1971). Pulur (Sakyol) Kazısı, 1969, 1969 Keban Projesi Çalışmaları, ODTÜ Keban Projesi Yayınları, Ankara, Koşay, H. Z. (1976). Keban Projesi Pulur Kazısı , ODTÜ Keban Projesi Yayınları, Ankara. Mellaart, J. (1962). Excavations at Çatal Höyük-First Preliminary Report, 1961, Anatolian Studies 12, Mellaart, J. (1967). Çatalhöyük, A Neolithic Town in Anatolia, Thames and Hudson, London. Mellaart, J. (1970). Exavations at Hacılar I, II, The British İnstitute of Archaeology at Ankara, Edinburgh. Mellaart, J. (1975). The Neolithic of the Near East, Thames and Hudson, London.

20 xvii Mellink, M. J. (1987). Work At Elmalı And Semayük-Karataş, 1986, IX. KST/II, Ankara, Moscati, S. (1985). Mezopotamya Sanatını Tanıyalım,. Ceyhun Çalıklar (çev.), İnkılâp Kitabevi, İstanbul. Ökse, A. T. (2003). Kalkolitik Çağda Sivas Bölgesi, Ufuk Esin e Armağan, Köyden Kente Yakındoğu da İlk Yerleşimler, M. Özdoğan-H. Hauptmann-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Özdoğan, E., Schwarzberg, H., Özdoğan, M., Parzinger, H., Güldoğan, E. (2008) Kırklareli Höyüğü Çalışmaları, 29. KST/I, Özdoğan, E., Schwarzberg, H., Özdoğan, M. (2010). Kırklareli Höyüğü 2008 Yılı Çalışmaları, 31. KST/2, Ankara, Özdoğan. M., Özbaşaran, Özbaşaran-Dede, N. (1990) Yılı Toptepe Kurtarma Kazısı, Arkeoloji ve Sanat 46/49, Özdoğan, M. (1991) Yılı Marmara Bölgesi Araştırmaları ve Toptepe Kazısı, XII. KST /I, Ankara, Özdoğan, M., Parzinger, H. (1995). Kırklareli Höyüğü 1993 Yılı Kazısı, XVI. KST/I, Ankara, Özdoğan, M., Parzınger, H., Karul, N. (1997). Kırklareli Höyüğü 1995 Yılı Kazısı, XVIII. KST/I, Ankara, Özdoğan, M., Parzınger, H., Karul, N. (1999). Kırklareli Höyüğü 1997 Yılı Kazısı, XX. KST/I, Ankara, Özdoğan, M., Karul, N., Ayhan, A. (2002a). Kırklareli Höyüğü 2000 Yılı Kazısı, 23. KST/2, Özdoğan, M. (2002b). Köyden Kente Kalkolitik Çağ, Arkeoatlas: 1, Özdoğan M., Karul, N., Özdoğan, E. (2005). Kırklareli Höyüğü 2003 Yılı Kazıları, 26. KST/1, Ankara,

21 xviii Özdoğan, M., Parzinger, H., Özdoğan, E., Schwarzberg, H. (2009). Kırklareli Höyüğü Aşağı Pınar Kazısı 2007 Yılı Çalışmaları, 30. KST/2, Özgüç, T. (1979). Asur Ticaret Kolonileri Çağı na Ait İnsan Biçimli Kap, Belleten XLIII/170, Ankara, Özgüç, T. (1986). Kültepe-Kaniş II, Eski Yakındoğunun Ticaret Merkezi nde Yeni Araştırmalar, TTK Basımevi, Ankara. Özgüç, T. (1988). İnandıktepe, Eski Hitit Çağı nda Önemli Bir Kült Merkezi, TTK Basımevi, Ankara. Özkaya, V., San, O. (2007). Körtik Tepe: Bulgular Işığında Kültürel Doku Üzerine İlk Gözlemler, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni kazılar, Yeni Bulgular, M. Özdaoğan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Öztan, A. (2002). Köşk Höyük: Anadolu Arkeolojisine Yeni Katkılar, TÜBA-AR 5: Öztan, A., Özkan, S. (2003). Çizi ve Nokta Bezekli Köşk Höyük Seramikleri, Ufuk Esin e Armağan, Köyden Kente Yakındoğu da İlk Yerleşimler II, M. Özdoğan-H. Hauptmann-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Öztan, A., Özkan, S., Erek, C. M., Faydalı, E. (2006) Yılı Köşk Höyük Kazıları, 27. KST/1, Ankara, Öztan, A. (2007a). Köşk Höyük: Niğde-Bor Ovası nda Bir Neolitik Yerleşim, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M.Özdoğan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Öztan, A. (2007b). Yeni Bir Tanrı Kabartması Işığında Köşk Höyük Kabartmalı Vazolarında Sembolizm, Refik Duru ya Armağan, Studies in Honour of Refik Duru, Gülsüm Umurtak, Şevket Dönmez, Aslıhan Yurtsever (yay.), Ege Yayınları, İstanbul, Parrot, A. (1960). Sumer, Gallimaud, Paris.

22 xix Parzinger H., Schwarzberg H. (2005). Aşağı Pınar II Die mittel-und Spätneolithische Keramik, Mainz, Rosenberg, M. (2007). Hallan Çemi, Türkiye de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, M.Özdoğan-N. Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, Saltuk, S. (1993). Arkeoloji Sözlüğü, (4. Baskı), İnkılâp Kitabevi, İstanbul. Savaş, Ö. (2006). Çivi Yazılı Belgeler Işığında Anadolu da M.Ö. 2. Bin Yılında Madencilik ve Maden Kullanımı, TTK Yayınları, Ankara. Schmidt, H. (1943). Tell Halaf, Band I: Die Prähistorischen Funde, Berlin. Schmidt, K. (2007). Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı: Göbekli Tepe. En Eski Tapınağı Yapanlar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. Schmidt, K. (2008). Göbekli Tepe 2006 Yılı Kazısı, 29. KST/2, Ankara, Schwarzberg, H. (2006). Figurale Ständer-Sozialkeramik Des Frühen Neolithikums Aus Kırklareli-Aşağı Pınar, Turkisch-Thrakien, TÜBA-AR 9: Seeher, J. (1987). Antalya Yakınlarında Karain Mağarasındaki Kalkolitik Çağ Buluntuları, V. Araştırma Sonuçları Toplantısı (AST) II, Ankara, Seeher, J. (2000). Die Bronzezeituche Nekropole Von Demircihüyük-Sarıket, Ernst Waswuth Verlag Tubingen. Sevin, V. (2003). Anadolu arkeolojisi, Der Yayınları. İstanbul. Silistreli, U. (1989a). Köşkhöyük te Bulunan Kabartmalı İnsan ve Hayvan Figürleriyle Bezeli Vazolar, Belleten LIII/206, Ankara, Silistreli, U. (1989b). Köşk Höyük Figürin ve Heykelcikleri, Belleten LIII/ , Ankara, Silistreli, U. (1990) Köşk Höyük Kazısı, XI. KST/I, Ankara, Sipahi, T. (2006) Yılı Fatmaören Kazısı, 27. KST/1, Ankara,

23 xx Strommenger, E. (1962). Fünf Jahrtausende Mesopotamien, Hirmer Verlag, Munchen. Ünal, A. (2003). Hititler Devrinde Anadolu II, Nezih Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. Ünal, A. (2005). Hititler Devrinde Anadolu III, Nezih Başgelen (yay.), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. von der Osten, H. H. (1937a). The Alishar Hüyük Seasons Of , Part I, OIP XXVIII, The University of Chicago Press, Chicago. von der Osten, H. H. (1937b). The Alishar Hüyük Seasons Of , Part II, OIP XXIX, The University of Chicago Press, Chicago. Yener, K. A. (2006). Aççana Höyüğü 2004 Yılı Kazı Sonuçları, 27. KST/1, Ankara, Yıldırım, R. (2004). Uygarlık Tarihine Giriş/İlkçağ Tarih ve Uygarlıkları, Asil Yayıncılık, Ankara. gtas-madencagi/yerlesimlervemimari.aspx Erişim Tarihi: ayout=web Erişim Tarihi: &layout=web Erişim Tarihi: ayout=web Erişim Tarihi: ayout=web Erişim Tarihi: &layout=web Erişim Tarihi:

24 xxi &layout=web Erişim Tarihi: &layout=web Erişim Tarihi:

25 1 I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Amaç Bu tez araştırmasının amacı Anadolu da Kalkolitik Çağ da kabartma bezemeli seramik geleneğinin ayrıntılı bir biçimde ele alınması ve bu geleneğin görüldüğü merkezlerden yola çıkılarak bölgeler arasındaki kültürel etkileşim ile benzer örnek yayılımların karşılaştırılmasıdır. Bu bilgiler ışığında kabartmalı seramik geleneğinin Anadolu da Neolitik Dönem ve Tunç Çağı gibi Kalkolitik ten önce ve sonraki dönemler ile benzerliklerinin kısmi olarak ele alınması ve Kalkolitik Dönem de bu geleneğin görüldüğü merkezler arasında karşılaştırma yapılarak bunlar arasındaki ilişkiler yine bu amaç kapsamında yer almıştır. Ayrıca az da olsa kabartmalarda işlenen konular üzerinden dönemin dinsel, gündelik yaşam, fauna ve modası hakkında bilgi sağlanması amaçlanmıştır Kapsam Konu kapsamında Anadolu da yer alan Kalkolitik Çağ yerleşimlerinde ele geçen kabartma bezemeli seramikler incelenmistir. Kabartma bezemeli seramik geleneğinin daha iyi anlaşılabilmesı için Kalkolitik Çağ daki kabartmalı seramik geleneğinin kapsamı dışında kalan Anadolu daki Neolitik ve Tunç çağlarında görülen kabartmalı seramikler de yüzeysel olarak bu kapsamın içinde değerlendirilmiştir. Ayrıca farklı sanat alanlarındaki arkeolojik objeler ile bu dönemin kabartmalı seramikleri üzerindeki figür, şekil ve semboller karşılaştırılmıştır Yöntem Araştırma kapsamına giren başlıklar altı ana bölüme ayrırılıp değerlendirilmiştir. Birinci bölümü giriş bölümü oluşturmuştur. İkinci bölümde, konu kapsamında yer alan Kalkolitik Çağ ile Anadolu nun bu çağdaki mimarisi, madenciliği, tarım ve hayvancılığı, ticaret ve seramiği hakkında genel bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde, Anadolu da Kalkolitik Çağ da kabartma bezemeli seramiklerin fazla görüldüğü merkezler tanıtılıp bunlar hakkında genel bilgiler verilmiştir.

26 2 Tezin temel konusu, dördüncü bölümde ele alınmıştır. Bu bölümde Kalkolitik Çağ da yaratılan kabartma bezemeli seramik geleneği ile bu kapların Anadolu da görülen merkezler ışığında değerlendirilmesi yer almıştır. Beşinci bölümde ise seramikler üzerinde görülen kabartma bezemeli figürler ile sembol ve şekiller ele alınmıştır. Bu bölümde kabartmalı seramiklerde görülen figür, sembol ve şekiller; resim, heykel, mühür gibi farklı sanat dallarındaki figür, sembol ve şekilerle, karşılaştırma yöntemiyle ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Daha sonra tez çalışmasına altıncı ve son bölümde, değerlendirme ve sonuç kısmıyla devam edilmiştir. Levhalar, çizimler ve haritalar listesi yapılmış, levha ve çizim listesinde; levha/çizim numarası, bulunduğu yer ve kaynakça verilmiştir. Tablo çalışmasıyla devam edilmiştir. Tabloda seramikler üzerinde görülen sembol, şekil ve figürlerin merkezlere dağılımı gösterilmiştir. Son aşamada ise levha ve çizim çalışması ile tez görsel yönden desteklenmeye çalışılmıştır. Bu tez çalışması sürecinde Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Arif Müfit Mansel Kütüphanesi, Ankara Milli Kütüphane ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi ndeki kaynaklardan yararlanılmıştır.

27 3 II. BÖLÜM KALKOLİTİK 2.1. Kalkolitik Nedir? Kalkolitiğin kelime anlamı Yunanca dan khalkos (Bakır) ve lithos (Taş) sözcüklerinden türetilmiştir. Dönemin adına da Kalkolitik Çağ denilmiştir. Bakır Taş Çağı adı verilen bu sürece İleri Üretici Dönem ya da Gelişkin Köy Dönemi gibi adlar da verilmesi uygun düşebilir Kalkolitik Çağ Kalkolitik Çağ; genel olarak Erken, Orta ve Geç olmak üzere 3 ana bölümde incelenmektedir. M.Ö tarihini kapsamaktadır. Erken Kalkolitik Dönem (M.Ö ), Orta Kalkolitik Dönem (M.Ö ), Geç Kalkolitik Dönem (M.Ö ) olarak ele alınır Erken Kalkolitik Çağ Erken Kalkolitik Çağ da nüfusun ve buna koşut olarak yerleşim yerlerinin sayısında bir artış görülmektedir. Anadolu nun topografik yapısıyla ilişkili olarak yine farklı kültür bölgeleri şu şekilde sıralanmaktadır: Trakya ve Kuzeybetı Anadolu, Göller Bölgesi, Konya Ovası, Çukurova, Doğu ve Güneydoğu Anadolu. Bu dönemin mimarisi dörtgen planlı ağaç dikme, dal örgü ve çamur sıvalı olup ayrı evlerde oturulmaktaydı. Giderek bir köy ya da kasaba görünümünü kazanmış ve taşlarla desteklenmiş ahşap bir savunma duvarı ve hendekle kuşatılmıştı. Bu alanın içinde düzenli sıralar halinde tek ya da iki odalı bağımsız ahşap yapılar bulunmaktaydı 3. Ana Tanrıça yontucukları Geç Neolitik Çağ daki benzerlerine göre tek düze ve daha az yaratıcı görünümdedir. Ana Tanrıça nın bir çocuk ya da hayvanlarla birlikte gösterildiği figürinler tümüyle son bulmuştur. Hayvan biçimli kapların yapımı sürmektedir, çanak çömlekler çok ve tek renkli olmak üzere iki büyük kümeye ayrılır. Biçimleri açısından birbirlerinden farklı olmayan bu iki türden ilk 1 Sevin 2003: Saltuk 1997: Sevin 2003: 79.

28 4 gruptakiler, iyi açkılı açık renk zemine koyu kırmızı ya da kahverengi bezemeleriyle yalnızca Anadolu nun değil tüm Yakın Doğu ve Ege dünyasının en özgün çanak çömlekleri arasındadır 4. Dönemin ilerleyen aşamalarında bölgenin güney kesimleri giderek Çukurova ve Güneydoğu Anadolu ile birlikte, Kuzey Suriye ve Mezopotamya dan kimi etkiler almaya başlar. Bu yeni süreç Halaf ve Obeid olmak üzere birbirini izleyen iki ana evreye ayrılmaktadır. VI. bin yılın ortalarıyla V. bin yılın başlarına ( ) tarihlenen Halaf Kültürü Yakın Doğu nun en gelişmiş boyalı çömlekçilik geleneğine sahip kültürlerinden biridir. Adını Suriye-Türkiye sınırındaki Resül-Ayn yakınında bulunan Halaf Höyüğü nden (Tell Halaf) alan bu Kalkolitik kültürün ana vatanının batıda Fırat ın kollarından Belih ve Habur vadileriyle doğuda Musul un kuzeyindeki Dicle Havzası arasındaki sahada olduğu anlaşılmaktadır 5. Cezire nin tümünde ve çevresindeki topraklarda kültürel bakımdan birbirleriyle sıkı bağlantılı gruplar vardır. Halaf Kültürü denilen şeyi oluşturan bu gruplardır. Bu kültür, kendinden önceki daha dağınık ve daha az bütünlük gösteren görünümlerin üzerine biner ve geniş bir yörede onların yerini alır. Söz konusu yöre, Akdeniz kıyısına çok yakın bir yerde bulunan Kuveyk Vadisi nden Dicle Vadisi ve Zagros Dağları nın batı yamacına, Doğu Anadolu dağlarından Suriye-Irak bozkırının güney sınırına kadar uzanır 6. Halaf Kültürü nün mimarisi, çembersel yapı tipi şeklindedir, bu döneme özgüdür. Bu yapı biçiminin basit ve karmaşık olanı da görülür. Genellikle dikdörtgen biçiminde bir antişambr yani ön oda bulunur, bu yapıya anahtar görünümü verir. Planı bir giriş dromosuna sahip tholoi planına benzeyen bu ön oda, o dönemin çembersel yapılarına genellikle tholoi denilmesine yol açmıştır. Bu dönemin bu yapı tipinden başka bir de dikdörtgen (megaron) yapılar da vardır 7. Son yapılan araştırmalarda, kubbeli yapıların gerçekten de Halaf ın tek bir mimari öğesi olmadığı, dörtgen yapıların da kültürün son evresinde, yuvarlaklara nazaran daha fazla tercih edildiği anlaşılmıştır 8. Bu dönemde Anadolu da ön plana çıkan başlıca merkezler: Kırklareli-Aşağıpınar Höyüğü, Ilıpınar, Hacılar, Kuruçay, Canhasan I, Batı Çatalhöyük, Çavi Tarlası, Nevali Çori nin geç tabakaları, Turluhöyük, Korucutepe, Tülintepe, Samsat, Yumuktepe, Değirmentepe dir. 4 Sevin 2003: Sevin 2003: Frangipane 2002: Frangipane 2002: Harmankaya 1998: 10.

29 Orta Kalkolitik Çağ Bu dönemde, Obeid Kültürü nün ortaya çıktığı görülmektedir. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, Halaf kültür öğeleri ile Obeid kültür öğelerinin beraber görüldüğü dönem Halaf-Obeid geçiş dönemi olarak adlandırılmaktadır. Obeid çanak çömleği Anadolu ya, Güney Mezopotamya da yaşayan topluluklar tarafından getirilmiştir. Bu topluluklar Doğu Akdeniz den Doğu Anadolu ya kadar olan çok geniş bir alanda M.Ö. 5. bin yılın ilk yarısından, M.Ö. 4. bin yılın başına kadar uzanan bir sürede yerleşmişler, kendi kültür kimliklerini burada oturanlara kabul ettirmişlerdir. Obeid kültürünün Anadolu dışında, kuzeyde Azerbaycan, doğuda İran, batıda Doğu Akdeniz hatta İç Anadolu, güneyde Umman Körfezi ne kadar çok geniş bir alana yayıldığı saptanmıştır. Obeid kültürü kendi içinde 4 evreye ayrılmaktadır. Ama bu evrelerin Anadolu ya uygulanması araştırmaların yetersizliğinden dolayı çok erken ise de Obeid 3. ve 4. evrelerinin Anadolu ve yakın çevresinde olduğu şimdilik ileri sürülmektedir. Obeid topluluklarının yerleşme düzenleri ile ilgili bilgiler çok azdır. Özellikle Toros Dağları nın güneyindeki kuşakta, Doğu Anadolu da çok sayıda Obeid Dönemi yerleşmesi bulunmaktadır. Güneyde yapılan kazılarda Yumuktepe haricinde, Obeid Dönemi tabakalarına çok küçük alanlarda inilmesinden dolayı gerek yerleşim düzenleri gerek mimarileri konusunda bir bilgi edinmek mümkün olamamıştır. Buna karşılık Doğu Anadolu bu konuda Güneydoğu Anadolu ya nazaran daha fazla bilgi kazandırmıştır. Tülintepe, büyük bir tahribat sonucunda üstündeki daha geç dönem tabakalarının yok olması ile Halaf-Obeid geçişi dönemi mimarisini en mükemmel sunan bir yerleşme olma hüviyetini taşımaktadır. Malatya Değirmentepe ve Elazığ Norşuntepe höyüklerinde Obeid Dönemi yerleşiklerinin kerpiç mimaride ne kadar usta olduklarını gösteren dörtgen planlı evler ortaya çıkmıştır. Norşuntepe ye nazaran daha geniş alanda açılabilen Değirmentepe de merkezi bir oda çevresinde yer alan çok odalı kanatlardan oluşan, birbirine bitişik yapı birimleri bulunmaktadır. Değirmentepe mimarisi ile Anadolu daki tüm Obeid mimarisinin aynı planda yapıldığını söylemek olanaksızdır. Anadolu da bu yerleşmeler dışında büyük bir Obeid merkezinin henüz kazılmamış olması büyük bir eksikliktir. Son yıllarda, Obeid Dönemi anıtsal mimarisini bünyesinde bulunduran Yumuktepe deki kazıların tekrar başlayışı sevindirici olmuştur. Özellikle Toroslar ın güneyi, olasılıkla ticari zenginlikten dolayı kuzeye nazaran daha mükemmel mimari verecek durumdadır. Yeni tip çanak çömlekte açık renkli bir kilden, bitki, kum, kireç ve mineral katkılı bir hamur görülmektedir. Hamur, çoğunlukla yeşilimsi, daha az olarak kırmızımsı ve devetüyü renklerdedir. Genellikle elde şekillendirilmiş olan bu

30 6 mallarda, dönemin sonuna doğru bazı biçimlerin yavaş dönen çark ya da hızlı dönen çarkta yapıldıkları, çanakların içindeki muntazam izlerden anlaşılmaktadır 9. Teknik olarak gelişmiş olsa bile Obeid çanak çömlekleri artistik etki açısından Halaf takilerden oldukça geriydi Geç Kalkolitik Çağ M.Ö. 4. bin yılın başında yine Mezopotamya kökenli yeni göçerler, beraberlerinde yeni kültür öğeleriyle Anadolu ya girmişlerdir. Yaklaşık yıl süre ile bu toplulukların getirdiği yeni öğeler, yerel kültürlerle karışarak Anadolu nun Son Kalkolitik Çağ kültürlerini oluşturmuştur 11. Anadolu da Geç Dönemin önemli yerleşimleri: Kuruçay, Beycesultan, İkiztepe, Aşağı Pınar Höyüğü, Toptepe, Kumtepe, Ilıpınar, Hassekhöyük olarak gösterilebilir. Güney Anadolu daki Hacılar, Canhasan, Köşkhöyük ve Kuruçay yerleşmeleri 5000 yıllarına doğru yakılıp yıkılmış, Çatalhöyük ise bir daha oturulmamak üzere ıssızlaşmıştır. Canhasan I, Köşkhöyük ve Kuruçay belirli bir aradan sonra yeniden iskân olunmakla birlikte bunlarda öncekilerden çok farklı yeni bir Kalkolitik Kültür çıkar ki böylelikle Kalkolitik Çağ ın son evresine gelinir. Geç Kalkolitik Çağ da Anadolu olasılıkla kuzeybatıdan, Balkanlar ve boğazlar üzerinden gelen birtakım göçmenlerin yerleşmelerine sahne olmuş, nüfus giderek artmıştı. Anadolu nun batı kesiminde kimi karışıklıklar ve bununla ilgili görülen kültür farklılaşmalarının söz konusu olduğu bu çağda yine homojen bir kültürden söz etmeye olanak yoktur. Nüfusun arttığı ve yerleşme yerlerinin sayıca fazlalaştığı bu dönemde, İzmir Cumaovası ndaki Baklatepe ile Urla daki Limantepe höyükleri iki önemli yerleşme yeri durumundadır. Bunlardan ilki 250 m. Kadar çapındaki yerleşme alanı ve küp mezarlığıyla dikkat çekicidir. Mimaride çit-çamur tekniğinin kullanıldığı bu yerleşme yerinde tahıl depoları, taştan ızgaralar üzerine inşa olunmuştur. Maden kullanmasını bilen bu halkın kültürü Batı Anadolu kıyı yöresine özgü özellikler taşımaktadır. Geç kalkolitik Çağ Batı Anadolu sunda, kesintisiz yapı katları içermesi nedeniyle, en dikkat çekici yerleşme yeri, Denizli nin Çivril ilçesi yakınındaki Beycesultan dır. Buraya bu dönemin sonlarında gelen ilk göçmenler yerleşmelerini ana 9 Harmankaya 1998: Sevin 2003: Harmankaya 1998: 13.

31 7 toprağın üzerine kurdular 20 (XL-XX) yapı katı boyunca sürecek ( ) kesintisiz bir iskânı başlattılar. Bu yöredeki bir başka yerleşme de Aphrodisias (VIIIA) dır. Batı Anadolu ya yerleşmeye başlayan bu yeni halk göçebe değildi. Tarımı, hayvancılığı ve dokumacılığı biliyorlardı. Taş temelsiz kerpiç bloklardan ince-uzun dikdörtgen planlı, tek odalı ve düz damlı evlerde yaşıyorlardı. Bazen sundurmalı olan kapılar kısa taraflardaydı ve avlulara açılıyordu. Evlerde ocaklara, depolama çukurlarına, bazen de sekilere yer verilmişti. Bebekler kaplar içinde oda tabanlarının altına; yetişkinler ise kentleşme alanı dışındaki mezarlıklara gömülmüştü. Dinsel inanışları hakkında fazla bilgi yoktur, konutlar arasında herhangi bir kutsal yapıya rastlanılmamıştır. Figürinler çok az sayıdadır. Dönemin sonlarında ortaya çıkan stilize gövdeli mermerden bir idol türü, bir sonraki Eski Tunç Çağı nın soyut figürinlerine geçişi belirlemesi açısından dikkat çekicidir. Çömlekçilikte önceki dönemin özenli ve ince boyalı kaplarına kıyasla belirgin bir farklılaşma ortaya çıkmıştır. Gayet ağır ve hantal biçimler içeren bu çanak çömlek türü siyah açkılı zemin üzerine mat beyaz boya ile yapılmış koşut çizgilerden oluşan bezemeleriyle dikkat çekicidir. Göller Bölgesi ndeki Kuruçay (6A-5) V. bin yılın başlarına doğru meydana gelen istilayı izleyen uzunca bir boşluktan sonra kurulan ve tümüyle farklı bir yaşam biçiminin ortaya çıkışını yansıtan Geç Kalkolitik Dönem yerleşmeleri arasındadır. Bir kasaba görünümündeki bu yerleşme yeri, kısmen yapıların yan yana ve ilerili gerili dizilmesi, kısmen de taş ve kerpiçten duvarlarla koruma altına alınmıştır. Dikdirtgen planlı (megaron) ve tek odalı evler genellikle ayrık düzendedir. Bu evlerin orta kesimindeki bir mekân ise kutsal yapı tapınak olarak nitelenmektedir. Bu kutsal mekân tek odalıdır, tabanı hasır serilidir, odanın ortasında kerpiç stelli bir ocak/sunak, bunun gerisinde de bir fırın ve ocak ile dörtgen planlı bir masa bulunmaktadır. Çocuklar evlerin tabanları tabanları altına çömlekler içinde gömülmüştür. Ölü armağanı bırakılmamıştır. Bu dönemde ilk kez arıtılmış bakırdan mızrak ucu, bıçak, balta-keski ve iğne gibi dökme aletler görülmüştür 12. M.Ö. 5. binyılda, Obeid kültürünün erken dönemlerinden (3. ve 4. evreler) itibaren Doğu Anadolu Bölgesi, Fırat ve Dicle nehirleri tarafından sulanan ve Basra Körfezi nden Toros Dağları na kadar uzanan bölgeler arasında oluşmuş geniş ilişkiler ağının bir parçası haline gelmişti. Çeşitli ortak kültürel öğelerin paylaşımı yoluyla desteklenen bu iletişim ağı bu bölgede yaşayan insan topluluklarının maddesel kültürlerinde gözlemlenen karakteristik Obeid boyalı çanak çömleği gibi benzerliklere yol açar. Bunun yanı sıra özellikle kuzeyde, toplumların genel düzeninde hiyerarşik ve istikrarlı bir yapılaşma eğilimi kendisini belli 12 Sevin 2003:

32 8 etmektedir. Halaf kültürünün sona ermesiyle birlikte avcılık ve toplayıcılık ile geçinen küçük insan topluluklarının kısa süreli mevsimsel göçebeliğine dayalı yaşam tarzı ve buna bağlı olarak gelişmiş toplumsal-ekonomik düzen son bulur. Böylelikle, devamlı yeni yerler bulma çabası içerisindeki toplulukların hareketliliği ve nüfus artışına dayalı ayrışmalar da söz konusu değildir. Büyük Mezopotamya olarak adlandırılan oluşumu meydana getiren, farklı zamanlarda da olsa her yerde beliren maddesel kültürdeki türdeşlikler ve güneye ait Obeid kökenli yapısal düzen, 4. binyıl boyunca Doğu Anadolu da gerçekleşecek geniş ölçülü değişikliklerin de temellerini oluşturur 13. Geç Kalkolitik Dönem e tarihlenen Malatya-Arslantepe yerleşmesi dönemin aydınlatılmasında önemli veriler sağlamıştır. Bu yerleşimde açığa çıkarılan, tapınak ya da idari bir niteliğe sahip olduğu düşünülen devasa boyutlardaki bir yapı, güneyinde bulunan diğer yapılardaki gibi taş ve tuğlalardan oluşan bir platform üzerine oturtulmuştur. Fakat bu tapınak farklı mimari öğeleri ile dikkat çekmektedir. Doğrusal bir mimari plana sahip yapıda öteki tapınaklarda görülen duvar oyukları, nişler yoktur. İlginç olan yapının merkezinde yer alan büyük bir odanın duvarlarına resmedilmiş duvar resimleridir. Burada bulunan toplu üretilmiş yüzlerce kâse uzmanlaşmış bir etkinliğin, çok sayıda insanın katılımını gerektiren bir çeşit törensel dağıtım sisteminin gerçekleştirildiğini göstermektedir 14. Suriye ve Mezopotamya dan alınan çömlekçi çarkının kullanıma girmesi çömlekçilikte önemli gelişmelere neden olmuştur; ancak Batı daki gibi burada da eskinin canlı ve çok renkli bezeme anlayışı son bulmuş, yerine tek renkli kaplar ortaya çıkmıştır 15. IV. binyılın sonu ile IV. binyıl başları arasında, güneyin alüvyonlu düzlüklerinden Doğu Anadolu dağlarına kadar tüm Mezopotamya topraklarında boyalı seramik hemen tümüyle kaybolur. Daha önceki dönemlerin dikkati çeken bir öğesi olan ince gösteriş amaçlı seramik genellikle azalır; ancak bunlara karşın her yerde kaba hamurdan yapılma yemek kapları üretimi görülür. Özensiz bir işçilikle ortaya çıkan bu kaplar yalnızca yemek yapmak, yiyecek saklamak ve içinden yemek yemek için kullanılır. Seramiğin toplumdaki işlevinin ve buna bağlı olarak üretim düzeninin değişmesi, daha Obeid döneminde başlamıştı. Bu değişme, göze güzel görünme ve süslenme tasasının geriye çekilerek yerini hızla yapıma, biçimlerin işlevselliğine, kullanıma uygun biçimlerin aranmasına 13 Frangipane 2003a: Frangipane 2003a: Sevin 2003: 113.

33 9 bırakmasıyla kendini göstermektedir 16. Çağın en ayırt edici çanak çömlekleri, yüksek, ayağı kafesli meyvelikler, saklı astar bezemeli çömlekler, önceleri dik, sonraları ise sarkık emzikli kulpsuz testiler, son olarak da ekmek pişirmede kullanılmış çok kaba el yapımı, devrik ağızlı çanaklardır Kalkolitik Çağ da Anadolu Mimari Kalkolitik Çağ yerleşimlerinde, yapı malzemeleri ve farklı işleve sahip yapılar görülür. Geç Neolitik dönemin kimi yerleşimlerinde yaşam bir süre daha devam ederken bunlar dışındaki bazı alanlar ilk kez yerleşime açılır. Yeni katılımlarla Türkiye topraklarında büyüklü küçüklü yerleşimlerin sayısı artar. Bu çağın konut, işlik, askeri nitelikli yapılarına geç dönemde resmi ve ekonomik işlevli olanlar katılır. Coğrafi şartlara göre değişiklik gösteren yapı malzemesi taş, kerpiç, ahşap, dal-örgüdür. Aynı yapıda birden fazla malzeme de kullanılabilir. Karadeniz (Samsun- İkiztepe), Marmara (Bursa- Ilıpınar, Kırklareli- Aşağı Pınar) bölgelerinde yöreye özgü ahşap mimari görülür. Savunmaya yönelik mimariye Güneydoğu dan Trakya ya kadar geniş bir alanda rastlanır. Yerleşimin durumuna göre oval (Urfa- Hassek), kulelerle desteklenmiş dörtgen (Burdur- Hacılar, Kuruçay) planlı surlar yapılır. Kimi yerleşimlerde sur sadece Yukarı Kent i çevreler. Bu durumda sur dışında bazı konutlar, işlikler ve ahırlar yer alır. Avlu ve meydanlar, bazen sokaklar taş veya çakıllarla döşenir. Bunların çevresinde konut, yönetici binası, işlik, depo gibi farklı işlevlere sahip yapılar yer alır. Konutlar bir çekirdek yapı veya avlu/meydan çevresinde eklemelerle geliştirilmiş yapı kümeleri halindedir. Kimi yerleşimlerde ise sokaklar kıyısında bitişik olarak sıralanmış ya da bağımsız düzenlenmiştir. Dörtgen, kare veya yamuk planlı, çoğunlukla tek, bazen 2-3 odalıdır. Tek odalı konutlara Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde önlerine sundurmalar, Orta Anadolu da içlerine depo bölmeleri eklenir. Kimi yapılar iki katlıdır, duvarlar bazen payandalarla desteklenmiştir. Bütün yapılarda içte seki, silo, kil kutu, niş, ocak, fırın, tandır gibi donanımlar bulunur. Bunların bir ikisi, bazen yapı dışına, hemen kapının kıyısına da yapılır. Kalkolitik Dönem de Ege 16 Frangipane 2002: Sevin 2003: 113.

34 10 (İzmir-Bakla Tepe), İç Batı (Eskişehir-Orman Fidanlığı) ve Doğu Anadolu (Elazığ- Norşuntepe) bölgelerinde tek odalı, dörtgen planlı, dar kenarlarından biri apsisli yapılar görülür. Güneydoğu Anadolu da yerel özellikler yanında komşusu Mezopotamya nın bu dönemdeki çağdaşı olan, Halaf (Suriye) ve Obeid (Irak) kültürleri ile yoğun ilişkiler görülür. Karakteristik özelliği boyalı bir seramik türü ve yuvarlak planlı (tholos) yapıları olan Halaf Kültürü nün bu elemanları kuzeyde Doğu Anadolu, batıda Akdeniz Bölgesi ne kadar yayılır. Geç Kalkolitik te gelişen ekonomi ve ticarete bağlı olarak Fırat kıyısında birçok yeni yerleşim ortaya çıkar. Elazığ (Norşuntepe, Korucutepe), Malatya (Arslantepe, Değirmentepe), Urfa (Hassek, Hacı Nebi), Adıyaman (Samsat) illerindeki bu kasaba/ kentlerdeki planlamalar bir avlu veya meydan çevresinde geliştirilmiş ya da eğimli alanlara farklı teraslar üstüne inşa edilmiş yapılar şeklindedir. Bu yerleşimlerin hepsinde Anadolu geleneğinde bitişik düzende, ancak anıtsal ölçülerdeki yapılar yer alır. Kimi yapıların duvarları resimler veya Obeid Kültürü nden tanınan kilden yapılmış, ortaları çukur koni biçimli mozaik çivilerle bezenir. Bu çağın sonlarına ait Arslantepe de açığa çıkarılmış iki yapı Kamu Yapıları hakkında bilgiler sunar. Bunlardan ilki, içinde sunu sekileri olan, bir merkezi oda ve onun iki yanındaki odalardan oluşan bir tapınaktır. Bundan sonraki dönemde inşa edilmiş diğeri ise birbirleri ile bağlantılı kamu yapılarından oluşur. Bu karmaşık yapının idari, dini, ekonomik işlevleri buluntularına göre belirlenir. Geç Kalkolitik Çağ da toplumsal tabakalaşmanın var olduğu savına Arslantepe nin bu anıtsal, karmaşık yapısı ve Korucutepe yönetici? mezarı kanıt olarak gösterilir. Bu gelişmeler hemen arkasından gelen Eski Tunç Çağ ında Anadolu da yaşayan insanların birçok bölgede ilk şehir devletlerini kurmasına altyapı oluşturur Madencilik Kalkolitik Çağ ın en önde gelen özelliklerinden birisi bakır aletlerin giderek taşın yerine geçmeye başlamasıdır. Geç Neolitik ten Erken Kalkolitik Çağ a geçişte Anadolu da teknik gelenekler açısından kültürel bir kesintiden söz edilemez; aksine bir gelişim, devamlılık söz konusudur. Buna karşılık her iki dönem arasındaki en belirgin özellikler madencilikte karşımıza çıkar. Örneğin döküm tekniği ile iki ayrı maden filizinin birlikte eritilerek kullanılışı Kalkolitik Çağ ın ortaya koyduğu yenilikler arasındadır 19. Anadolu nun 18 MadenCagi/YerlesimlerveMimari.aspx 19 Sevin 2003:

35 11 yüksek kesimleri mineral tortuları açısından oldukça zengindir. En az 415 bölgede zengin bakır minerallerine rastlanmış, sayısı 136 yı aşan yerde bakır, çinko ve kurşundan oluşan çoklu maden tortuları tespit edilmiştir. Ayrıca 200 e yakın yerde gümüş, kurşun minerallerinin olduğu bilinmekte; özellikle altın, antimoni, arsenik ve demir yatakları iyi tanınmaktadır. En eski madencilik faaliyetlerinin göstergesi ısıtarak tavlanmış ve dövülmüş doğal bakırdır 20. Başlangıçta doğal halde ele geçirilen altın ve bakıra tıpkı taş aletlerde olduğu gibi çekiç darbeleriyle şekil verilirdi. Bu teknikle, ince plakalar haline getirilen madenden takı ve süs eşyası yapılmaya başlandı. Madenin gerçek yapısı sonra anlaşıldı ve yüksek ısıda eridiği öğrenildi. İnsanlar, dağlarda taş ve toprakla karışık bulunan maden filizlerini yüksek bir ateşle eritmişlerdir, elde edilen kızgın madeni, istediği aleti elde etmek amacıyla taştan kalıba dökmüşlerdir. Kalkolitik Dönem için bu büyük bir başarı sayılmıştır 21. Çukurova nın Obeid Kültürü nün etkisinde kaldığı 4900 yıllarına doğru Yumuktepe (XVI) güçlü bir kale durumuna getirilmiştir. Bu kale kalıntısında, ağız kısmı değişik metalden yapılmış, saf bakırdan bir keski bulunmuştur. Bu, Anadolu daki döküm teknolojisiyle üretilmiş en eski metal alettir 22. Doğu Anadolu da Fırat ın kıyısında yer alan Değirmentepe Höyüğü nde (11-6) yoğun bir bakır üretiminin yapıldığı anlaşılmıştır 23. Değirmentepe deki Geç Obaid safhasından bir bakır atölyesi, Fırat ın üzerinde Norşuntepe de bakır atölyesi sadece kısa ön raporlardan bilinir 24. Doğu Anadolu da Elazığ yöresindeki Altınova da dönemin küçük ticari merkezleri konumundaki Tepecik ve Norşuntepe de ele geçirilen bakırcılıkla ilgili işler ile maden köpüğü, izabe fırınları, bakır kümeleri ve döküm kalıpları metalürji etkinliklerinin en açık belgeleridir 25. Yine Doğu Anadolu daki Uruk etkili Malatya-Arslantepe de, bakırı arsenikle belirli oranlarda birleştirerek tunç yani yeni bir alaşım yapma teknolojisi de ortaya çıkmıştır 26. Arslantepe de 3. binyılın başlarına tarihlenen orta yaşlı bir erkeğe ait sıradışı bir mezara rastlanmıştır. Bu mezarda hediye olarak bırakılmış; bakır, bakır-arsenik, bakırgümüş, gümüş ve altından yapılma bezemeli bir kemer, mızrak uçları, kılıçlar, baltalar, hançerler, aletler, iki metal vazo, gümüş ve altın kolyeler gibi buluntular görülmüştür Di Nocera, Palmieri 2003: Yıldırım 2004: Sevin 2003: Sevin 2003: Savaş 2006: Sevin 2003: Sevin 2003: Frangipane 2003a: 21.

36 12 Geç Kalkolitik Çağ ın sonlarında Keban yöresindeki Korucutepe olasılıkla yabancı göçebe bir grup tarafından tahrip edilmişti. Önceleri iyi bir biçimde iskân olunan yerleşme yerini yakıp yıkan bu insanlar tepeyi de bir mezarlık alanı haline getirmişlerdi. Bu mezarlarda; gümüş, bakır ve demirden zengin mezar armağanları belki de göçebe kabile reislerinin güçlerini simgelemekteydi 28. Beycesultan da erken devirlere ait katlardan birinde çıkan madeni eşya topluluğu ayrı bir belgedir. Bir çömlek içine konmuş bu eşyalar, bir hançer parçası, bir orak, iki bız, üç iğne, birkaç parça dövülmüş bakır ile bir gümüş yüzükten meydana gelen bir koleksiyon oluşturmaktadır. O zamanın değerli bir madeni olan bakırın, böyle gündelik yaşamda kullanılabilen eşyaların yapımına harcanabilmiş olması, bu madenin eskiye oranla daha bol bulunabildiğini kanıtlamaktadır. Hacılar da çakmaktaşı aletlerin yapımı olasılıkla gittikçe daha çok kullanılan bakırın karşısında gerilemiştir 29. Geç Kalkolitik Çağ yerleşmelerinden Samsun daki İkiztepe de bulunan eserlerin hepsi saf denilecek bakırdan yapılmıştır 30. İkiztepe bu dönemde Anadolu ya yayılmaya başlayan Kuzey Ege ve Balkan etkili merkezler arasındadır. İkiztepe de ilk kez madenciliğin başladığına ilişkin kanıtlar da bulunmuştur. Bakırdan süs, dikiş ve balık iğneleri bızlar, bilezikler, boncuklar ve spiralli bir askı, bu yörede İlk Tunç Çağ ının sonlarına değin sürüp gidecek bir madencilik geleneğinin en erken temsilcisidir Tarım ve Hayvancılık Anadolu da Neolitik Çağ dan beri insanlar birçok bitki ve hayvanı kendi kültürüne alıp evcilleştirmeyi başarmışlardı. Tarımsal ve hayvancılık faaliyetleri ile Neolitik Dönem den itibaren geliştirdiği maddi alışkanlıkları sürdüren Neolitik insanı, Kalkolitik Dönem e girdiğinde de bu üretim geleneğini devam ettirmişlerdir. Tarımsal faaliyetlerinde; buğday, arpa, burçak ve mercimek gibi temel yiyeceklerin ekildiği görülür. Hayvancılıkta ise, keçi, koyun, domuz, sığır tercih edilmekteydi, evcilleştirilen hayvanların yanı sıra etinden ve kürkünden yararlanmak amacıyla avcılık faaliyetlerine de aynı zamanda devam ediliyordu. Mezopotamya toplumlarının geçim ekonomisinde koyun ve keçi beslemenin artan önemi Kalkolitik Çağ ın belirleyici özelliklerindendir. Bu hayvanların tercih edilme nedeni 28 Sevin 2003: Dinçol 1982: Bilgi 2001: Sevin 2003: 107.

37 13 diğerlerine göre marjinal ve kurak araziye daha uyum sağlamalarıdır. Ekilen alanların bu dönemde artması hayvancılıkla uğraşanların nemli ve yeşil otlakların bulunduğu nehir kıyılarından uzaklaşmasına neden oluyordu. Ayrıca koyun ve keçi, topluluk temelli bir ekonomi için yönetmesi daha kolay hayvanlardır. Bu hayvanlar mevsimden mevsime daha iyi çayırlar bulmak amacıyla gezen çobanlara rahatça ayak uydurabiliyordu. Güneybatı İran daki Deh Luran Bölgesi gibi yerler Neolitik Çağ dan itibaren koyun ve keçide uzmanlaşmış bir ekonomiyi yansıtır. Bu durum olasılıkla bölgenin step ve yarı kurak ikliminden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, Aşağı Mezopotamya gibi bölgelerin karma bir ekonomiye sahip olduğu görülür. Bu bölgede koyun ve keçi ile birlikte yüksek miktarda domuz ve büyükbaş hayvan bulunmaktadır. Bu durum uygun çevre koşullarına işaret etmekle birlikte, domuz ve büyükbaş hayvanların varlığı da eve dayalı ekonomiyi yansıtır. Benzer kurallar Yukarı Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu için de geçerlidir. Bu bölgelerdeki yaylalar, kuzeyde tepelikler ve çıplak dağlarla, güneyde nehir boyunca uzanan dar verimli arazilerle çevrilidir. Toros dağ sıraları bölgeyi coğrafi ve kültürel olarak ayırır. Ancak nehir vadileri ve kolları iletişimi sağlamada önemli rol oynar. Halaf Dönemi nden beri koyun ve keçinin önemi dağ sırasının kuzey ve güneyindeki bölgelerin belirgin özelliğini oluşturur. Uzun bir evcilleştirme ve kullanım tarihi olan domuz ve büyükbaş hayvanlar Yukarı Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu topluluklarının ekonomileri için önemli diğer hayvanı oluşturur. Büyükbaş hayvanların ekonomide fazla yer tutamayacağı yerlerde domuz önem kazanır. Bunun nedeni olarak domuzların otlağa ihtiyacı olmamaları ve köy kenarındaki küçük çöplük alanlarında yaşayabilmeleri gösterilebilir. Bu yüzden Kalkolitik Çağ da Toroslar ın kuzey ve güneyinde yaşayan topluluklar arasında önemli bir ayırım ortaya çıkar. Son Kalkolitik Çağ da M.Ö yıllarında kolaylıkla gözlemlenebilen bu durum keçi ve koyunun sürekli varlığının yanında, kuzeyde büyükbaş hayvanların, güneyde ise domuzların varlığıyla somutlaşır 32. Anadolu da Erken Kalkolitik Çağ da Trakya daki Kırklareli-Aşağı Pınar ı iskân eden halk temel geçim kaynaklarını, iki tür buğday, arpa, burçak ve mercimek ekerek sağlıyorlardı. Ayrıca beslenmede koyun, keçi, sığır ve domuz etinden yararlanıyorlardı. Bunun yanında geyik, karaca ve yaban sığırı avlıyorlardı. Balkan kültürlerinin özelliklerini taşıyan Aşağı Pınar yerleşmesi, Trakya ya Anadolu dan gelmiş olan ilk çiftçilerin giderek yerel koşullara uyum sağladığını gösterir 33. Doğu Anadolu da Altınova da bulunan 32 Balossi, Siracusano 2003: Sevin 2003: 80.

38 14 Norşuntepe yerleşmesinde, ekonomide yoğun tarımcılık söz konusudur. Avcılık ise evcil hayvan üretiminden daha önemli bir rol oynamıştır. Alageyik, yabani koyun, yabani keçi ve yabani sığırın avlanıldığı çanak çömlek analizleri sonucunda anlaşılmıştır 34. Geç Kalkolitik Çağ dan itibaren yerleşik hayata sahne olan Erzurum ve çevresi; kazıları yapılan Karaz, Pulur, Güzelova, Sos ve Bulamaç höyüklerinin yanı sıra, henüz kazısı yapılmayan birçok yerleşim alanını da barındırmaktadır. Tunç Çağı boyunca devam eden bu yerleşim yerlerinin başlıca geçim kaynaklarını, günümüzde de olduğu gibi öncelikle hayvancılık ve ikinci planda tarım oluşturur. Gerek bölgenin ekolojik yapısından, gerekse arkeolojik bulgulardan anlaşıldığı kadarıyla, kuru tarımla gerçekleştirilen tahıl üretimi, ticareti yapılacak kadar yoğun olmamakla beraber, ancak küçük çaplı bu yerleşimlerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydedir. Tarımsal aktivitelerde, ağırlıklı olarak taş (bazalt) aletlerin yanı sıra, örneklerin azlığına rağmen metal aletlerin de kullanıldığı görülmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi nde kazıları yapılan Karaz, Pulur ve Güzelova höyüklerinden ele geçen malzeme ağırlıklı olarak değerlendirilmiştir. Materyalin büyük bir kısmını öğütme taşları, havanlar, havanelleri ve obsidiyen dilgiler oluşturur. Oraklar ise, ele geçen tek metal tarım aletidir Ticaret Kalkolitik Çağ da Anadolu da sosyal örgütlenme ve üretim teknolojisinde önemli atılımlar yapılmasına karşın bu süreç içinde de doğal çevrenin belirleyici özellikleri bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Mezopotamya, sulu tarım ve artı ürünün elde edilen bir ortama sahip olmasına karşın, bu sistemin gerektirdiği hammaddelerden yoksundur. Yeni ekonomik modelle tarımsal nüfusun artışı, yerleşim birimlerinde yeni yönetim biçiminin tetiklediği ruhban, yönetici, bürokrat, zanaatkâr, tüccar nüfusun çoğalması ve kurak bölgelerde giderek sorun haline gelen bir nüfus artışını da beraberinde getirir. Ayrıca bu sistemin gereği yeni hammadde kaynakları da önemli bir sorun olarak ortaya çıkar. Mezopotamya kültürleri, başta bakır ve yarı değerli taşlar olmak üzere teknoloji için gerek duyduğu hammaddeleri, dokuma için gereken hayvansal yünleri, yemiş ve tarımsal ürünleri özellikle de o dönemin endüstriyel bitkileri olarak tanımlayabileceğimiz yağ elde edilen bitkigiller gibi tüm gereksinimlerini, başka bölgelerden karşılamak durumundaydılar. 34 Hauptmann 2003: Çiğdem, Can 2005:

39 15 İhtiyac duyulan hammadde ve besin kaynakları, ya karayolundan yürünerek ya da rejime uygun akarsu ve açık deniz ticareti ile elde edilebilmekteydi. Bu nedenle her türlü maden ve doğal kaynak bakımından çok zengin Güneydoğu Toroslar, Mezopotamya kültürleri için bir ilgi odağı oluşturuyordu. Obeid Dönemi nden itibaren Güney Mezopotamya-Suriye kültürlerinin çeşitli şekillerde Anadolu nun hammadde kaynaklarına yöneldiği anlaşılır. Güney Mezopotamyalı tüccarların Anadolu da ticaret kolonileri kurmaları, bazen de kendi sistemlerini o bölgeye yerleştirme çabaları ya da o bölgedeki toplulukların Mezopotamya sistemine dönüşmeleri olarak karşımıza çıkar 36. Erken Kalkolitik Çağ Halaf yerleşmelerinde bulunan tüm obsidyenin Doğu Anadolu kökenli olduğunu iddia etmek yanlış olmayacaktır. Bu açıdan Doğu Anadolu yöresinde, Van ve Muş il sınırları içinde ele geçirilen Halaf kap parçaları obsidyen ticareti ile ilgili sosyal bir örgütlenmenin varlığını belirlemektedir. Yumuşak taş cinslerinden oyulan mühürler, toplumda ticaretin belirli bir kesimin elinde olduğunun göstergesidir. Halaf Dönemi nde, sosyo-ekonomik yaşamın bir şefin başkanlığında, birkaç köyün katılımıyla oluşan topluluklar biçiminde olduğu ve merkezi otoritenin olası bir ticareti idare ettiği, ekonominin ticaret dışında tarım ve hayvancılığa dayandığı tahmin edilmektedir 37. İyi düzenlenmiş bir ticari sistemleri olan Halaf Kültürü halkı geniş bir coğrafi alan üzerinde ticaret yapabilecek durumdaydılar. Sözgelimi Doğu Anadolu da Van Gölü nün doğu kıyısı üzerindeki, bir tür ticaret kolonisi olarak nitelenen Tilkitepe olasılıkla Mezopotamya ya yapılan doğal cam ticareti açısından, Nemrut ve Süphan gibi kaynaklara yakınlığı nedeniyle önem taşımış olmalıydı 38. Orta Kalkolitik Çağ da Obeidliler in yoğun ticaret yaptıkları, hatta Anadolu yaylalarına yayılmalarında bu ekonomik olayın rol oynadığı kabul edilmektedir. Çok sayıda mühür ve kil topanlar (bulla) üzerindeki mühür baskıları bu ticaretin en canlı belgeleridir 39. Değirmentepe deki büyük fırınlar ve Norşuntepe nin antimon, arsenik ve bakır filizleri, maden ergitme fırını ve cüruf parçaları, bu dönemde, Doğu Anadolu da da artık tunç yapımının denendiğinin göstergesidir. Bazı araştırmacılar Obeid göçerlerinin özellikle Doğu Anadolu ya bu hammadde ticareti üzerinden girdiklerine işaret etmektedir 40. Bu dönemde Güney Mezopotamya ile Kuzey Suriye ve Doğu Anadolu arasında geniş çaplı ticaret ilişkileri kurulmaya başlanmıştı. Doğu Anadolu dan güneye taşınan maddelerin başında obsidyen ön sırayı almaktaydı. Bu geniş kapsamlı ticaretin 36 Özdoğan 2002b: Harmankaya 1998: Sevin 2003: Harmankaya 1998: Harmankaya 1998: 13.

40 16 kanıtları Obeid çanak çömleğinin çok yaygın bir coğrafi alanda bulunmasıyla da doğrulanır 41. Orta Kalkolitiğin sonlarına doğru İç Anadolu nun güneybatı kesiminde az da olsa Mezopotamya Suriye etkileri görülmeye başlar. Uruk dönemi olarak bilinen Son Kalkolitik Çağ ın çok daha iyi organize olan, ticaret sisteminin yavaş yavaş Batı ya yönlendiği anlaşılır. Gelişen ticaret ağının Anadolu kültür tarihinde yeni bir tetikleme yaptığı, yerel yöneticileri güney modelinde olduğu gibi bürokratik bir yönetim sistemine yönlendirdiği anlaşılır. Bu da ileriki dönemlerin Anadolu kent oluşumunun temelini hazırlayacaktır 42. Orta Kalkolitik Çağ da Trakya Bölgesi nde genel olarak kırsal bir ekonominin hâkim olmasına rağmen uzak mesafe ticaretinin de izleri görülür. Ticareti yapılan en ilginç maddelerin arasında spondylos olarak bilinen ve kum midyesine benzeyen Akdeniz kökenli bir deniz kabuğu gelir. Yalnızca Akdeniz de ve özellikle Adriyatik Bölgesi nde yoğun olarak bulunan bu kabuğun, ticaret yoluyla Avrupa nın kuzeyine kadar gittiği anlaşılır. Orta Kalkolitik Çağ da Trakya daki Aşağı Pınar yerleşmesinde ortaya çıkan işlik yeri, kabuğun ham olarak geldiğini ve burada işlendiğini gösterir 43. Doğu Anadolu daki Arslantepe, tarihi boyunca gerek toplumsal ekonomik ve örgütsel yapısında gerekse kültürünün biçimsel görünüşlerinde köklü dönüşümler göstermiştir. Bu dönüşümler, bazen Anadolu nun doğusu, bazen de Orta Anadolu yaylası ile olan ilişkilerindeki değişikliklerle bağlantılı görülmektedir. Böyle farklı bağlar, Yakındoğu dünyasının karmaşık tarihsel durumu, güç merkezleri ve onların etki alanlarının değişip gelişmesiyle ilişkili olarak mal değiştokuşunda değişik yön belirleyicilerinin yerini alıyor gözükürler. Bu bağlar, aynı zamanda güneybatı Asya nın bölgelerarası ticaretinde hammadde bakımından zengin olan bu bölgenin sahip olduğu önemli rolü ve bölgenin olaylar zincirinde etkin olarak yer almış olduğunu aydınlığa kavuşturmaktadır Seramik Teknik ve bezemenin gelişimi açısından Halaf çanak çömlekçiliği ilk, orta ve son diye üç ana döneme ayrılmaktadır. Günümüzdeki Halaf yerleşmelerin evre 41 Sevin 2003: Özdoğan 2002b: Özdoğan 2002b: Frangipane 1993: 35.

41 17 tarihlendirilmeleri bu temel ayrıma göre yapılmaktadır. Yine bu çalışmalarda yakalanan özelliklerden biri, Halaf boyalılarının aynı tipte oluşu ve bazı merkezlerde üretilen boyalıların başka yerlere bu merkezlerden ihraç edilmesidir. Bu da özenerek yapılmış kapların ticari bir meta olarak değiş tokuşta kullanılmış olduğunun bir göstergesidir. Kâse ve çömlekler en çok kullanılan kap biçimleridir. Boya olarak demir oksitli toprak boyaların çeşitli tonlarda sulandırılarak veya başka mineraller karıştırılarak farklı renkler meydana getirildiği ve fırça ile hem geometrik hem de stilize bezemelerin kapların yüzeyine büyük bir özenle sürüldüğü gözlenmektedir. Son Halaf Dönemi nde beyaz boyanın yanısıra kazıma/çizgi bezemeli ürünler de ortaya çıkmıştır. Boya bezemeli malların yanısıra yalın maldan, koyu yüzlü açkılı maldan kaplar da kültürü tamamlayan diğer unsurları teşkil etmektedir 45. Yeni tip çanak çömlekte açık renkli bir kilden, bitki, kum, kireç ve mineral katkılı bir hamur görülmektedir. Hamur, çoğunlukla yeşilimsi, daha az olarak kırmızımsı ve devetüyü renklerdedir. Genellikle elde şekillendirilmiş olan bu mallarda, dönemin sonuna doğru bazı biçimlerin yavaş dönen çark ya da hızlı dönen çarkta yapıldıkları, çanakların içindeki muntazam izlerden anlaşılmaktadır. Kapların yüzeyleri ıslak sıvazlama ile düzeltilmiş, ya da kendi hamurundan yapılmış astarla kaplanmıştır. Farklı renkli kil astar ise çok azdır. Obeid çanak çömlekleri arasındaki boya bezemeli çanak çömlekler ise tıpkı Halaf boyalıları gibi araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bir yerde Obeid Kültürü nün ağırlık noktası olmuştur. Koyu kahveden siyaha, kahverenginden morumsu kırmızıya kadar değişken renkli mat boya ile bezenen kaplarda şematize bitki, insan ve hayvan figürleri de görülmektedir. Genelde geometrik motifler hâkim bezeme türüdür. Üçgen, dalgalı bantlar, eşkenar dörtgenler, düşey bantlar ve çizgiler, merdiven motifleri bunlar arasında en çok tercih edilenlerdir. Biçimler Halaf Kültürü nden farklı olarak daha basittir. Sığ tabaklar, derin kâseler, hafif dışa dönük gövdeli kâseler, kısa boyunlu iri çömlekler bulunmaktadır. Emzikli kaplar ise çok azdır. Obeidliler in yoğun ticaret yaptıkları, hatta Anadolu yaylalarına yayılmalarında bu ekonomik olayın rol oynadığı kabul edilmektedir 46. Geç Kalkolitik Çağ da, saman yüzlü mallar hâkim mal olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Doğu Anadolu da bu mal örneklerinin bulunduğu tüm buluntu yerleri, Son Kalkolitik Alişar ın meyvelik olarak isimlendirilen açkılı mallarına ait parçalar, Kızılırmak kavsi içindeki yeni belgelenen yerleşme yerlerinde de saptanmıştır. Buna karşılık 45 Harmankaya 1998: Harmankaya 1998: 12.

42 18 Kızılırmak Nehri nin güneyinde bu mal örnekleri daha az sayıda ele geçmektedir. Yörede, yiv bezemeli çanak çömlek ise, Yüksek Kilise/Gelveri, Kabakulak, Büyük Güllücek, Alacahöyük ve Alişar, Karakuyu II gibi merkezlere dağılmıştır. Göller Bölgesi nde Kuruçay kazılana dek Hacılar, bölgenin bu dönemi için anahtar bilgiler sunmuştur. Bu dönemde krem astar üzerine kırmızı boya bezemeli, iyi pişirilmiş, açkılı, çok kaliteli kapların var olduğu görülmektedir. Kuruçay-Beycesultan ile Geç Kalkolitik Çağ Kültürü nün Göller Bölgesi ve çevresine yayıldığı saptanmıştır. Batı Anadolu nun kuzey kesiminde ise Kumtepe Kültürü nün etkileri görülmektedir. Özellikle Manisa Ovası nda birçok yerleşmede bu kültürün açkı bezemeli çanak çömlek bulgularını bulmak mümkün olmaktadır 47. Bu dönemin en ayırt edici çanak çömlekleri; yüksek ayağı kafesli meyvelikler, saklı astar bezemeli çömlekler, önceleri dik, sonraları ise sarkık emzikli kulpsuz testiler ile ekmek pişirmede kullanılmış olabilecek çok kaba el yapımı, devrik ağızlı çanaklardır 48. Son Kalkolitik Çağ çanak çömlek üretiminde meydana gelen genel değişimlere bağlı olarak gelişen bu kapların kaliteleri oldukça düşüktür. Kaba, taneli bir yüzeye ve samanlı bir hamura sahip bu kaplar aceleyle pişirildikleri için hamurları içinde bulunan organik maddeler tam anlamıyla okside olmadıklarından karbonlaşarak çanak kırığında siyahımsı bir öz tabakası bırakırlar. 4. binyılın ikinci yarısında hızlı dönen çömlekçi çarkının bulunması, standart üretimin yanı sıra, çanak çömlek hamurunun daha da incelmesini ve fırınlama yöntemlerinde belirli bir kesinliğe ulaşılmasını sağlar. Bununla birlikte çömlekçi işaretleri kaybolur. Yeni gelişen merkezi ekonomi, daha da uzmanlaşmış ve merkezileşmiş bir işgücü organizasyonunu cesaretlendirerek çanak çömlek üretimi üzerindeki etkisini artırır. Bu dönemde, kâse üretimi de diğer çömlek türleri ile aynı yöntem ve teknikleri içerir. Fakat bu kâseler özellikle yeni gelenlerle sayıları gittikçe artan işçilere emeklerinin karşılığında belirli zamanlarda standart bir ölçü içinde yemek ya da tahıl dağıtmak için kullanılıyordu 49. Son Kalkolitik Çağ da seramik üretimindeki büyük değişiklik, bir yandan toplumda kap kacak isteminin artmasından, öte yandan seramiğin kendisinin simgesel işlevinin yitip gitmesinden ileri gelmiştir. Bu dönemde toplumda kap kacak istemi artarken ev içi kullanımına ait ya da gösteriş amaçlı seramiğin sınırlı isteminin gerilediği de kaydetmemiz gerekir Harmankaya 1998: Sevin 2003: Frangipane 2003b: Frangipane 2002: 175.

43 19 III. BÖLÜM ANADOLU DA KABARTMA BEZEMELİ SERAMİKLERİN FAZLA GÖRÜLDÜĞÜ KALKOLİTİK MERKEZLER 3.1. Alacahöyük Konumu ve Yeri Alacahöyük Çorum il merkezinin güneyinde; Alaca ilçesinin kuzeybatısında yer alır. Günümüzde Höyük köyü; ören yerinin rahat gezilebilmesi için taşınmıştır. Yerleşim yeri yaklaşık m. yüksekliğinde; 310 x 275 m. boyutlarında oval biçimli tepedir. Tepenin güney ve kuzeydoğusundaki yükseltiler ve bu tepeler arasındaki boyun kısmı ile çift höyük görünümündedir. Güneydeki tümsek üzerinde bir yatır yer almaktadır. Höyüğün yakınında Höyük köyünün su ihtiyacını karşılayan Çiğdemlik adında bir pınar vardır. Karakaya Özü ne karışan Horam Özü nün suladığı vadide; sulak bir alanda yer alan höyüğün çevresinde verimli topraklar bulunmaktadır. Horam Özü Deresi de; Sungurlu yakınlarında; Boğazköy den gelen Budaközü ile birleşerek Kızılırmak Nehri ne ulaşmaktadır. Alaca kasabası ile herhangi bir ilişkisi olmadığı halde; li yıllarda Höyük köyüne giden tek karayolu Alaca kasabasından geçtiği için höyüğe Alacahöyük ismi verilmiştir. Günümüzde de bu isim değiştirilmeden geçerliliğini korumaktadır 51. Harita-1: Alacahöyük konumu. 51

44 Araştırma ve Kazı Tarihçesi 1835 yılında W.G. Hamilton tarafından sfenksleri ile ünlenen Alacahöyük; bu tarihten sonra birçok araştırmacı ve gezgin tarafından ziyaret edilmiştir. G. Perrot; 1861 yılında Sfenksli Kapı nın planını çıkarmış; 1894 yılında Chantré; 1907 yılında Winckler ve Makridi Bey özellikle bu kapının çevresinde küçük bir sondaj yapmıştır yıllarında ise H.H. von der Osten; harita ve planlarla höyüğe bir kez daha dikkat çekmiştir. Atatürk ün teşvikleriyle; Türk Tarih Kurumu adına; 1935 yılında R.O. Arık yönetiminde başlayan kazı; 1936 yılından itibaren H.Z. Koşay tarafından yürütülmüştür 52. Höyükte 22 Ağustos Kasım 1935 tarihleri arasında yürütülen ilk kazı mevsiminde, R.O. Arık ve H.Z. Koşay Sfenksli Kapı nın güneyindeki tarlalarda boğa ve arslan taslakları ile ilgili bazı araştırmalar yapmışlardır, tarlada dağınık olarak yer alan bu heykeltıraşlık eserleri, daha önce G. Perrot, E. Chantre, Th. Macridy, H.H. von der Osten ve E. Schmidt gibi araştırmacılar tarafından da görülmüş, haklarında bazı genel bilgiler verilmiştir. 1940lı yıllarda arslan ve boğa tasvirlerinin bir kısmı, sergilenmek üzere, bugünkü eski müzenin bahçesine taşınmıştır. Arslan taslakları ise, yerlerinde bırakılmıştır 53. Bu kazılar özellikle 1970li yıllara kadar yoğun bir şekilde yapılmış; bu tarihten sonra ise daha küçük boyutlarda devam etmiştir 54. Ancak 1983 yılından itibaren höyükte herhangi bir çalışmanın yapılmadığı gözlenmektedir 55. Özellikle Frig ve Hitit Dönemi tabakalarına ait mimariler M. Akok yönetiminde restore edilmiştir. Bilimsel kazılar 1994 yılında tekrar başladıysa da henüz Kalkolitik Çağ tabakaları hakkında yeni bir bilgi yayınlanmamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır Tabakalanma Birinci kültür çağı; Frig mimari tabakalarını içine alan bir kültür katıdır. Son yılların kazılarında da dört tabaka halinde görülmüş ve buna nazaran I. mimari tabaka ismi bu kata verilmiştir. İkinci kültür çağı; Hitit mimari tabakalarını içine alan bir kültür katıdır. Son yılların kazılarında da son yılların kazılarında da dört tabaka halinde görülmüştür. II, IIIa, Baltacıoğlu 1997: Çınaroğlu, Genç 2000:

45 21 IIIb, ve IV mimarlık tabakaları ismi bu katlara verilmiştir. Üçüncü kültür çağı; Eski Tunç Çağı denilen mimarlık tabakalarını temsil eden bir kültür katıdır. Bu da dört mimari tabakadan ibaret olup V, VI, VII, ve VIII mimari tabaka rümuzları ile işaretlenmiştir. Dördüncü kültür çağı; Kalkolitik mimari tabakalarını ihtiva eder. Bu da son yıllarda dört mimari tabaka olarak görülmüş ve IX, X, XI ve XII mimari tabakaları bulunmaktadır 57. Bu esas evrelerden; III. evre İlk Tunç Çağı na tarihlenmektedir. Höyüğün en ünlü tabakası yerleşme içinde; olağanüstü gömüt armağanlarına sahip kral mezarlarının; olduğu bu III. tabakadır. Bu tabakaya ait 4 yapı evresi (5-8) bulunmuştur. Alacahöyük raporlarında bu tabaka çok kez Bakır Çağı olarak tanımlanmaktadır. Bu çağın son yapı katının büyük bir yangınla sona erdiği anlaşılmaktadır li yıllardaki kazı teknolojisinden dolayı mezarların tam tabakalanması kesinlik kazanmasa da ortaya çıkan 13 adet mezarın hangi yapı katlarına ait olabileceği bulunduğu kotlara göre yorumlanmaktadır. Bilim adamları bu konuda farklı görüşler ileri sürmektedir. Hout, F; K; L; A; C mezarları 7 ve 6. yapı katlarına; A ve E mezarları ise 6 ile 5. yapı katlar arasına; B; D; H; R; T2 ve S mezarları da 5. yapı katına koymaktadır. T. Özgüç ise daha çok bulgularına dayanarak F; K; L; E mezarlarını 7. yapı katına; R.M; B.M; H ve D mezarlarını 6. yapı katına; T.M; M.A; M.C; M.A mezarlarını da 5. yapı katına tarihleme eğilimindedir. A. Özyar tarafından yapılan bir başka değerlendirmede mezarların İlk Tunç Çağı höyüğünün yamacında meyilli bir araziye gömüldüklerine ve mezarların yükseklik kotlarına göre tarihlemelerinin yanlış sonuçlar verebileceğine dikkat çekmektedir Mimarisi Alacahöyük kazılarının ilk dönemlerinde derin sondajda kral mezarlarına rastlanması; İTÇ tabakasına ait kazıların bu mezarlara odaklanmasına yol açmıştır. Bu açıdan İlk Tunç Çağı kasabasına fazla bir önem verilmemiş olduğu için konutlar hakkında bilgilerimiz kısıtlıdır. Buna rağmen eldeki verilere bakarak temelleri en az üç sıra taş; duvarları kerpiçten yapılmış yapıların genelde günümüz Anadolu kerpiç mimarisinden pek farklı bir görünüm çizmediği söylenebilir 60. Kerpiç duvarlar içten ve dıştan sıvalıdır. Damlarının da ahşap kirişlerle destekli düz damlı olduğu sanılır. Ayrık bir şekilde yerleştirilmiş; aralarında 57 Koşay, Akok 1966: Akok 1979: Akok 1979: 108.

46 22 belki avlu; işlik yeri veya geçit görevini gören boşlukların olduğu bir yapı düzeni ile karşılaşılmıştır. Yapı planları muntazam değildir. Çarpık odaların yanyana inşa edilmesi ile oluşturulan birimler vardır. Yerleşmenin yine de Kalkolitik Çağ köyünden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönem yerleşmelerini bir sur duvarının koruyup korumadığı da bilinmemektedir. Yine kazılan alanın çok dar oluşundan dolayı; yerleşmede saray veya başkanın yapısı tipinde bir yapının var olup olmadığı da anlaşılamamıştır yılı çalışmalarında Hitit metal atölyesinin aşağısında bir sondaj yapılmış ve İTÇ duvarları ortaya çıkarılmıştır. İyi yapılmış bu duvarların yanı sıra kapı girişinde bir de miltaşı bulunmuştur yılında yapılan çalışmalarda; Hitit mücevher atölyesinin kuzey kısmında sürdürülen kazıda İTÇ çanak çömlekleriyle beraber mimari kalıntılara da rastlanmıştır. Bu İTÇ mimari kalıntılarının önceki dönemin mimari tekniğinden farklı olarak; daha küçük taşlar ve küçük odalardan oluştuğu anlaşılmıştır. Höyük üzerindeki Hitit yapılarının kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda olduğu ancak parçalar halinde açığa çıkarılan ve aynı yapıya ait olan İTÇ odalarının ise doğu-batı yönünde uzandığı anlaşılmıştır. Bunlar; duvar tekniği açısından; bir sonraki dönemin duvar tekniği ile benzerlik gösterir. Birer depo görünümünde olan bu odalardan üç tanesine ait kapı girişleri de bulunmuştur. Bunlardan bir tanesinin kapı mil taşı da in situ ele geçmiştir yılında yapılan çalışmalarda Alacahöyük İTÇ kültür katlarında 3 seviyeli yapı kalıntıları saptanmıştır. Açığa çıkartılan İTÇ yapı katlarında bir maden ergitme fırını bulunmuştur. 1. yapı katında, yapının duvar kalıntılarının çok küçük bir kısmı korunabilmiş ve herhangi bir mimari bütünlük sağlanamamıştır. 2. yapı katında ele geçirilen mimari buluntular 2 odadan oluşan bir yapı grubuna işaret eder. 3. yapı katında açığa çıkarılan fırının çapı 120 cm. olup taş döşeli tabanın üzeri ise kalın bir sıvayla kaplıdır. Fırının hemen yanında yanmamış iri kalas kalıntıları bulunmuştur. Fırının tabanı kuzeyden güneye eğimlidir Seramiği Kalkolitik Çağ yapı katlarında; birbirine yakın mal gruplarından çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. Yapı katlarına göre bir ayrımın olmadığı ya da yayınlarda bu şekilde bir analizin yapılmadığı belirlenmektedir. Hamuru iri kum katkılı; boya astarlı; açkılı siyah mal ile orta kaba hamurlu; içi dışı kahverengi mal; dışı grimsi siyah içi siyah mal; ince 61

47 23 hamurlu dışı siyah açkılı içi sarımtırak esmer maldan parçalar bulunduğu bildirilmektedir. Dışı gri içi siyah açkılı malın Kalkolitik Çağ ın en alt yapı katlarında ele geçtiği söylenmektedir. Biçimlerde çok çeşitlilik yoktur. Düz dipli; ağzı yayvan silindir biçimli kâseler; yüksek ayaklı meyvelikler; çömlekler; tek ve çift kulplu testicik gibi İç Anadolu Bölgesi nin kendine özgü özelliklerini de veren biçimler görülmektedir. İçi kırmızı alacalı; dışı siyah içi ve dışı açkılı; üzerinde kırmızı bant olan tek tük parçalar da ele geçmiştir. Alaca nın bu yapı katlarında ele geçen çömlek parçalarının kulpları dikkat çekicidir. Bazı kulplar şematik hayvan biçiminde yapılmıştır. Kabarcık düğme kulp; çengel kulp gibi çeşitleri görülmektedir. Bazı mal gruplarında çizi; oyuk ve kabartma tekniği ile yapılmış bezeme bulunmaktadır. Şevronlar; birbirine paralel çizgiler; dalgalı hatlar; sokma nokta bezemeler en çok görülen bezeme türüdür yılında yapılan çalışmalarda; Hitit mücevher atölyesi denen kuzey kısmında sürdürülen kazıda; II. binyıl tabakasından yaklaşık 50 cm. aşağıda M.Ö. III. binyılın son çeyreğine ait çanak çömlekler bulunmaya başlanmıştır. Bunlar; çoğunluğu siyah; kahverengi ve kızıl kahve renkli parlak perdahlı İTÇ çanak çömlekleridir yılında yapılan çalışmalarda açığa çıkartılan İTÇ yapı katlarında bir adet sepet kulplu çaydanlık; bir adet gaga ağızlı testicik; bir adet çanak; bir adet minyatür çanak; üç adet tek kulplu maşrapa; bir adet tek kuplu minik çanak; iki adet çömlek; iki adet tek kulplu çanak; bir adet pedestal kaideli çanak; bir adet küp; bir adet küçük fincan; bir adet emzikli tek kulplu testi; bir adet oyuncak idol; iki adet idol; bir adet idol mühür; iki adet boğa fıgürini; bir adet kase bulunmuştur. Gaga ağızlı tek kulplu testicik ve küçük fincan siyah hamurlu ve cam gibi parlak perdahlıdır Buluntuları Alacahöyük te bulunan krali mezarlarda çok sayıda değişik türde değerli buluntulara rastlandı. Bu buluntular arasında; bakırdan boğa heykeli ve güneş kursu, çengeller, madeni baltalar, madeni ok ucu, altından diyademler, süs taneleri, bilezikler, kaplar, topuzlar, kama, düğme ve iğneler, gümüşten kaplar, idoller ve pişmiş topraktan kaplar ile ağırşaklar Çınaroğlu, Çelik 2007:

48 24 sayılabilir 65. Yontma taş endüstrisinde çakmaktaşının obsidyene nazaran daha fazla kullanılmış olduğu görülür. Dilgi endüstrisi hâkimdir. Yarı şeffaf obsidyenin hammadde olarak kullanılmış olduğu örnekler vardır. Üçgen biçimli çakmaktaşı, ok uçları topluluğun yaşam tarzı konusunda fikir vermektedir. Sürtme Taş: Alacahöyük Kalkolitik Çağ toplulukları günlük işlerinde yassı baltanın yanı sıra sap delikli taş baltalar da kullanmışlardır. Ezgi taşları; öğütme taşları diğer kaba alet grubunu oluşturmaktadır. Kemik/Boynuz: Çok sayıda bızın yanısıra kemik çekiçler; saplar; boynuz oraklar bulunmuştur. İTÇ de kullanılan kemik çekiçlerin işlevleri bilinmemektedir. İnsan Kalıntıları: Alacahöyük Kalkolitik Çağ tabakasının ölü gömme gelenekleri de ancak çizimlerle gösterilmiştir. Bu çizimlerden ölülerin hocker biçiminde yanlarına mezar hediyesi konularak gömüldükleri anlaşılmaktadır. Mezarlarda; kapların yanısıra bulunan bakırdan bilezikler bu çağdaki takılara örnektir. Mezar tipi olarak taş sanduka mezarların yanısıra toprak mezarlar da vardır. Tekil gömütlerin yanında ikililer de ortaya çıkarılmıştır Büyük Güllücek Konumu ve Yeri Büyük Güllücek Alacahöyüğün takriben 15 km. kuzeyinde meşe ormanlarıyla kaplı bölgede 60 haneli 350 nüfuslu Çorum merkezine bağlı bir köydür. Büyük Güllücek ten geçen Ağceviran Deresi batıya doğru uzandıktan sonra Koparan Deresi ne ve oradan da Yılgın a karışmaktadır Koşay 1951: Koşay, Akok 1948:

49 25 Harita-2: Büyük Güllücek konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi İlk araştırma Hamit Koşay ve Mahmut Akok tarafından, 1947 de yapıldı. İkinci araştırma 1949 da Hamit Koşay, Mahmut Akok ve Raci Temizer ile Antropolog Muzaffer Şenyürek tarafından yapılmıştır Tabakalanma Büyük Güllücek ile buranın Kaletepe denilen alanında Frig ve Klasik yerleşimleri ile 2 tabakadan oluşan Kalkolitik Çağ yerleşmesi görülmektedir Mimarisi Kalkolitik Dönem e ait mimari yapılar tepenin güney ve doğusunda görülmüştür. İlk yerleşme kalker kayalar üzerine kurulmuş ve burada çok basit temel dizilerine rastlanmıştır. Evler kare ve ona yakın planlı iki veya üç odalıdır. Yapıların cepheleri güneşe bakmaktadır. Üst kat yapı duvarları alttaki duvar kalıntılarına bastırılmış veya toprak üzerine konulmuş iki üç sıra taş temellere oturtulmuştur. Sağlam olarak ele geçen tabanlarda dairevi ya da söbe ocak, tandır kaidelerine rastlanır. Bu tabanlar muntazam sıvalı ve kenarları kısmen 68 Koşay, Akok 1957: Koşay, Akok 1957: 2-3.

50 26 taşla örülüdür. Bunların ekmek veya yemek pişirmeye ve aynı zamanda sert iklimli yerde ısınmaya yaradıkları şüphesizdir. Kalkolitik Çağ yapılarının taş temelleri üzerinde kerpiç sıraları vardır. Buradaki yapılar tepenin biçimine uygun şekilde alçaklı ve yüksekli kademeler halindedir. Yapılar teknik bakımdan zayıf taş temellere istinat eden kerpiç duvarlardır. Üstlerinin kara dam şeklinde uzunca ağaçlar, dallar ve damlarla örtüldüğü düşünülmektedir Seramiği Büyük Güllücek çanak-çömlekleri (Frig Çağı buluntuları hariç) umumiyetle elde yapılmıştır. Hamurunda saman ve kum vardır. Süslü parçalar %6 oranındadır. Büyük Güllücek Kalkolitik eserleri Alacahöyük Kalkolitik eserleri ile aynı niteliği göstermektedir. Kaplarda şekil bakımından karınlar keskin bir dirsek ve kenarlarda incelerek bitmektedir. Çok basit düğme şeklinde kulplular, iki yanı parmakla sıkıştırılmış deliksiz kulplar, yapıştırılmış gibi duran bir düğme veya hayvan başı çıkıntı ile biten kulplar, yuvarlak veya hafif içe doğru göbekli dipler bu devrin karakterini gösterir. Kenarından çıkık maşrapa biçimli kaplar da mevcuttur. Akıtacaklar, dudak şeklinde çıkıntılı olup kabın karnı dirseğine yerleştirilmiştir. Çok basit fincan biçiminde ve ayaklı kadeh biçiminde kaplar bulunmuştur. Kapların önemli bir kısmı perdahlı olup üstüne ince bir aşı toprağı sürülmüştür Buluntuları Keman ve topaç biçimli pişmiş topraktan şematize edilmiş idoller görülmektedir. Kemik eserler arasında iğne, bız, sap, amulet olarak kullanılanlar görülür. Bunların dışında Obsidyen ve çakmaktaşından yapılan aletler, taş çekiç, bakır balta, kavkaa, ağırşak buluntular arasında sayılabilir Koşay, Akok 1957: Koşay, Akok 1948: Koşay, Akok 1957: 7, 15,

51 Hassek Höyük Konumu ve Yeri Hassek Höyük Şanlıurfa sınırları içinde Fırat Nehri nin eski kollarının birinin üzerinde, sol kıyı terasında yer alan yassı bir tepedir 73. Harita-3: Hassek Höyük konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi İlk kez İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı ndan M. Özdoğan ın başkanlığındaki Aşağı Fırat Havzası 1977 Yüzey Araştırmaları sırasında saptanmıştır yılında İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü ile Münih Üniversitesi nin ortak projesi olarak başlayan kazılar B. Hrouda ile M.R. Behm-Blancke başkanlığında 1986 yılı kazı sezonu sonuna kadar sürdürülmüştür Tabakalanma 73 Behm-Blancke 2003: 27.

52 28 Hassek Höyük te Son Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı olmak üzere iki ana dönem yer almaktadır. Ana toprak üzerine kurulmuş en eski yapı katı (5. yapı katı 5A-C) Son Kalkolitik; bunun üzerindekiler ise (4-1. yapı katları) İlk Tunç Çağı I/II ye aittir. Yerleşmenin ortalarında, kazılan alanın güneyine rastlayan bölgede ise M.S. 1. yüzyıl Roma Dönemi ne tarihlenen tahribat izlerine rastlanmıştır Mimarisi Hassek Höyük Son Uruk yerleşmesi; doğuda ve batıda ortaya çıkarıldığı kadarıyla 40 m. den fazla uzunluğa ve 2 m. genişliğe sahip büyük bir savunma/sur duvarıyla çevrilidir. Ana yerleşme sur duvarının içinde yer almakla birlikte; sur duvarı dışında da yapı izlerine rastlanması; akropol dışında bir aşağı şehrin varlığını göstermiştir. Aşağı şehir yapıları; akropoldekilere oranla daha özensiz bir plan ve yapı işçiliği göstermektedir. Yerleşmeyi batıdan çeviren sur duvarında bir kapı saptanmıştır; aynı yerde duvara bitişik olarak küçük bir avlu; ikinci bir kapı ve çakıl döşemeli dar bir koridor yer almaktadır. Sur duvarının içinde yer alan Son Kalkolitik yapıları; idari işlerin yürütüldüğü mekânlar; toplantı ve misafir kabul mekânları; erzak depolarını barındırma gibi işlevlere yönelik tipik Uruk yapılarıyla temsil edilmektedir. Ortada yer alan ve yine Uruk mimarisi özellikleri taşıyan üç-kanatlı yapı (Ev 1), taş temel üzerine kerpiç duvarlıdır; yapının ortası İTÇ de söz konusu yapıyı keserek zemine kadar inen büyük bir taş yapıyla tahrip olmuştur. Yapının kuzey kanadında ağızları batıya bakan yuvarlak iki ocak ortaya çıkarılmıştır. Bu mekânın kuzeyindeki bölümün en doğudaki küçük kare planlı mekânının tabanı çakıl taşı döşelidir, köşesinde çaprazlama bir su kanalı bulunur, buranın yağmur sularının biriktirildiği yer işlevinde olduğu düşünülmektedir. Yapının güney kanadındaki 2.70 m. yi bulan duvarlar savunma duvarı tarzındadır, güneydoğu köşede giriş yer alır. Yapının hemen doğusunda ise ızgara planlı, birbirine paralel altı sıra duvardan oluşan bir yapı yer almaktadır. Ev 1 in kuzeyindeki 2 ve 3 no lu taş temelsiz kerpiç duvarlı yapılarda da Uruk mimarisinin tipik özellikleri görülür. 3 no lu ev 15x7.5 m. boyutlarında bir toplantı yapısıdır. Nişli, ocaklı, nişlerin tam karşısında yer alan kapıların, işliklerin, mutfak bölümlerinin, depoların yer aldığı yapılar yangın ile tahrip olmuştur. Bu ise mimari öğelerin, yapıların içinde 74

53 29 kullanılmakta olan çanak çömleklerin ve küçük buluntuların günümüze kadar korunagelmiş olmasına neden olmuştur Seramiği Hassek Höyük Son Kalkolitik çanak çömlek envanterinin büyük bir bölümünü Güney Mezopotamya nın tipik Uruk çanak çömlekleri oluşturur. Devrik ağızlılar (Glockentöpfe); konik kâseler (Blumentöpfe); emzikli çömlekler, Uruk şişeleri ve kırmızı ve gri astarlı malların yanısıra mutfak mallarından kâse ve bardaklar, saklı astarlı, çizi bezemeli büyük çömlekler ve pitosların çoğu yangın geçirmiş yerleşmede ev içlerinde, bırakıldıkları yerlerde ele geçmiştir. Kap formları büyük küçük kâse ve çanaklardan; emzikli emziksiz çömlek ve pitoslardan, meyvalık olarak bilinen ayaklı kâselerden ve üstüne kap oturtmak için kullanıldığı düşünülen yuvarlak, halka biçimli ayaklardan oluşur Buluntuları Uruk mimarisinde mozaik bezeme öğesi olarak kullanılan kil çiviler, bu çivilerin baskı kopyalarının yer aldığı kil levhalar, kabartma bezemeli kil levhalardan oluşan duvar süsleri gibi çeşitli kil buluntular ele geçmiştir. Önemli bir başka buluntu topluluğu ise alışverişte sayma amacıyla kullanıldığı düşünülen çeşitli biçimlerdeki kil nesnelerdir. Hassek Höyük yontma taş aletlerinin hammaddesi çakmaktaşıdır. Çok az sayıda olmakla birlikte obsidyen dilgi, çekirdek ve artık parçaları da bulunmuştur. Çakmaktaşı aletler dilgi, kratzer, delici, stichel ve dişliler gibi çeşitlilik gösterir. Çekirdekler ve çok sayıda artık da ele geçmiştir. Kullanım izli dilgiler, düzeltili dilgilerden sayıca daha fazladır. 3 no lu ev buluntuları arasında, 18 cm. uzunluğunda çakmaktaşı dilgiler ile 30 adet çakmaktaşı çekirdekten oluşan toplu depo buluntusu ilginçtir. Yapı içlerinde, çanak çömleklerle birlikte çok sayıda öğütme taşı, fritten yapılmış geometrik bezeli silindir mühür, siyah taştan yaprak motifleriyle bezenmiş damga mühür, taş ağırşaklar, amulet özelliği gösteren uçluklar Hassek Höyük ün zengin taş buluntularını oluşturur

54 İkiztepe Konumu ve Yeri Günümüzde Kızılırmak Nehri nin Karadeniz e döküldüğü yere yakın bir konumda olan Höyük; nehrin batı yakasındadır. Uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülen ve bu yüzden İkiztepe olarak adlandırılan höyük; gerçekte ikisi büyük ikisi küçük dört tepeden oluşmaktadır. Kazı başkanları tarafından bu tepeler Romen rakamları ile adlandırılmışlardır. Tepelerden güneyde yer alan en büyüğü Tepe I olarak isimlendirilmiştir. Tepe I; bugünkü ova seviyesinden 29 m. yüksektedir. Bu tepenin kuzeyinde yer alan yuvarlak biçimli ikinci tepe (Tepe II) ise yine ova seviyesinden 22.5 m. yüksektedir. Dört tepenin en kuzeyindeki III. tepe hem boyutları hem de yüksekliği açısından ilk iki tepeye nazaran daha küçüktür. Bu tepenin yüksekliği 12.3 metreyi bulmaktadır. II. tepenin hemen batısında bulunan IV. tepe ise 16 m. yüksekliğe kadar ulaşmaktadır. Bu dört tepenin ve aralarındaki yüksek boyunların oluşturduğu yerleşme yerinin kapladığı alanın tüm boyutu 175 x 375 m. kadardır. Yapılan jeolojik araştırmalarda; bugün denizden 7 km. içeride kalan yerleşme yerinin M.Ö bin yıllarda deniz kenarına çok yakın olduğu ve o çağda Kızılırmak ın denize; yerleşmenin yanında kavuştuğu anlaşılmıştır. Burada yaşayan toplulukların denizle ilgili oldukları sonucu çıkartılabilir 78. Harita-4: İkiztepe konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi 78

55 yılında; K. Kökten; T. ve N. Özgüç ten oluşan ekip tarafından saptanan İkiztepe; C.A. Burney tarafından da ziyaret edilmiştir. Daha sonraları W. Orthmann ve J. A. Dengate tarafından değerlendirilmiştir. Bu tarihlerden çok sonra; Anadolu nun kuzey kesiminin kültür tarihini belirlemek amacıyla; U. Bahadır Alkım yönetimindeki bir ekip; Türk Tarih Kurumu; Kültür Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi adına; Samsun yöresinde; yılları arasında bir yüzey araştırması gerçekleştirmiştir. Bu araştırmada Türkiye arkeolojisi envanterine birçok yeni yerleşme yeri katılmış ve yörenin Kalkolitik Çağ dan itibaren yoğun bir yerleşmeye sahne olduğu saptanmıştır. Bu buluntu yerleri arasında yer alan ve bölgenin hemen hemen en büyük yerleşme yeri olan İkiztepe de; özellikle Hitit metinlerinde geçen Kaşka ülkesindeki ünlü Zalpa Kenti ni tespit etmek amacıyla 79 Türk Tarih Kurumu, İstanbul Universitesi ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına Prof. Dr. U. Bahadır Alkım ın başkanlığında 1974 yılında kazılara başlanmıştır 80. İlk yıllarda; zengin gömü armağanlı; yerleşme içi İTÇ mezarlığına rastlanması; kazıların günümüze kadar süregelmesine yol açmıştır. Gerek coğrafi durumu; gerek büyüklüğü açısından Kuzey Anadolu arkeolojisi için çok önemli bulgular veren bu yerleşme yerindeki kazılar; 1980 yılına kadar U.B. Alkım; Alkım'ın 1981 yılındaki ölümünden sonra; Önder Bilgi tarafından yönetilmektedir. Son yıllardaki kazılar daha çok İTÇ mezarlığının ortaya çıkarılmasına yöneliktir. İkiztepe, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır Tabakalanma İkiztepe kazılarından elde edilen kültür kalıntıları arkeolojik açıdan tarihlendirilirken; tipolojik kronolojiden de faydalanılmakta; başka merkezlerdeki buluntular ile İkiztepe arasında ilişkiler kurularak değerlendirilmeye gidilmektedir. İkiztepe de yazılı bir belgenin henüz bulunamayışı; üst tabakalar için kesin bir tarihlendirmenin yapılmasını şimdilik olanaksız kılmaktadır. Höyüğün Son Kalkolitik Çağ kalıntıları II. tepede III. tabakada gün ışığına çıkmıştır. Kazıda; ancak derin sondajda bu tabakaya ulaşılmış; daha altta ana toprağa ulaşılmıştır Bilgi 1982:

56 32 İkiztepe deki 1996 dönemindeki kazı çalışmalarında, birbirini takip eden ve kesintisiz olarak birbiri üstünde ortaya çıkartılan 6 mimari tabakadan ilk üçünün (I, II ve III) İlk Tunç Çağı nın sonlarına, yani III. döneme, geri kalan 3 tabakanın (IV, V, VI) ise İlk Tunç Çağı II sonlarına ait olduğu ele geçen çanak-çömlek örnekleri ile küçük buluntulardan açıkça görülürken 83, 1997 döneminde gerçekleştirilen bu kazı çalışmaları sonucunda 5 yeni mimari tabakanın daha Tepe III te yer aldığı ve ortaya çıkartılan çanak-çömlek ve küçük buluntulardan yeni 5 mimari tabakanın İlk Tunç çağı II e ait olduğu anlaşıldı döneminde gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda ise 8 yeni mimari tabakanın daha Tepe III te yer aldığı anlaşılmış, ortaya çıkarılan mimari kalıntılarla çanak çömlek ve küçük buluntulardan bu 8 mimarı tabakanın da İlk Tunç Çağı II e ait olduğu görülmüştür 85. Hafirlerin gösterdiği yapı evreleri; mimari kalıntılardan çok, açma kesitinden saptanmıştır. İkiztepe nin dört tepesinde ve tepeler arasındaki boyun kısımlarında Kalkolitik Çağ dışında; İTÇ 1-3; Erken Hitit ve Hellenistik Döneme ait yerleşmelerin varlığı kesinleşmiştir Mimarisi İkiztepe de Kalkolitik Çağ dan başlayarak bütün devirler boyunca ahşap mimari uygulanmıştır 87. İkiztepe'nin bu yapıların ahşaptan inşa edilmiş olduğu gerek karbonlaşmış hatıl parçalarından, gerekse işlenmemiş ahşap mimari elemanlarının şeklini içeren yangın geçirmiş sıva parçalarından anlaşıldı Birbirine geçme olarak, kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinde tutturulmuş hatıllar, büyük olasılıkla bir ahşap evin taban konstrüksiyonunu oluşturuyordu. Bir kesiminde rastlanılan sıva parçalarından, bu ahşap tabanın da kullanıldığı deönemde sıvayla kaplı olduğu anlaşılmıştır. Bu sonuçtan da, İkiztepe deki ahşap evlerin tabanlarının da ahşaptan yapılmış olduğu daha açıklıkla kanıtlanmış oldu de ise, İkiztepe I de Er-Hitit (Geçiş Çağı) ile Eski Tunç Devri nin ahşap mimarlık tekniğinde farklılıklar saptanmıştır: Eski Tunç Çağı yapıları, düzleştirilmiş bir zemine temelsiz olarak çatılan bir ahşap kasnak üzerinde yükselir, duvarlar yatay vaziyette üst üste konarak bağlanan tomruklardan oluşmaktadır, tomrukların arasında hasıl olan boşluklar çamurla doldurulmakta ve bu ahşap konstrüksiyon içte ve dışta kalın bir çamur sıva ile 83 Bilgi 1998: Bilgi 1999: Bilgi 2000: Alkım 1981: Bilgi 1982: 50.

57 33 (pise) kaplanmaktadır. Çatının eğik dam türünde olduğu ve sazla örtüldüğü anlaşılmaktadır. Eski Tunç Çağı evlerine ait yatay ahşap hatılların kömürleşmiş kalın izleri kazı alanının dikey kesitlerinde kolayca fark edilir. Geçiş Çağı yapılarına gelince: Söz konusu devirde özellikle maden teknolojisi geliştiği için, dilinmiş tahtalar ya da ince latalar ev yapımında kullanılmıştır, birbirine sıkıca geçirilerek yükseltilen ahşap duvarlarda artık kalın sıvaya gereksinme duyulmamıştır. Bu tür evler yanıp yıkıldığı vakit sadece bastırılmış toprak sıvalı tabanları kalabilmektedir. İkiztepe nin Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı ahşap mimarlığı Anadolu da bu güne kadar açığa çıkarılan ahşap mimarlıktan farklılık gösterir. Bazı farkları olmasına rağmen en yakın benzerine Karataş-Semayük ün Eski Tunç Devri yapı kalıntılarında rastlanır. Buna karşın İkiztepe nin ahşap mimarlık tekniği Balkanlar da ve Doğu Avrupa da aynı çağlarda uygulanmakta olan ahşap mimarlık tekniğine dolaylı olarak ilişki gösterir 89. İkiztepe I de Eski Tunç çağı III kültür katının bir mezarlıkla temsil edilmiş olduğu saptanmıştı. İlk defa 1974 yılındaki başlangıç kazılarında bulunmuş olan bu extramural mezarlığın sınırlarının belirlenmesiyle, ile m. arasındaki değişik seviyelerde yer alan basit toprak tipinde 103 mezar ortaya çıkartıldı kazı çalışmalarında, İlk Tunç Çağı II kültür katına ait saptanan 2 yeni mimari tabakada, alttaki mimari tabakayı temsil eden kısmen yangın izleri gösteren bastırılmış toprak tabanda ahşap yapı kalıntılarının izleri ile anıtsal boyutta yapılmış ve bir mekân içine alınmış bir fırının kalıntılarına rastlandı. Gerek konumu ve yapısı, gerekse buluntuları anıtsal fırınlı atölyenin İlk Tunç Çağı II nin 8. evre yerleşmesinin ortak yapısı olduğunu gösterdi dönemi çalışmalarında, fırının batıya bakan ağzının önündeki iyi sıvanmış tabandan sonra, dikdörtgen plan (megaron) veren ve şimdi çürümüş bulunan ahşap duvarlı bir mekânın izleri bulundu. Fırının güney kesiminde ise iyi sıvanmış tabanın devam ettiği saptandı. Bu tabanın ise ahşap bir duvar ile sınırlandığı ve bu duvarın doğuya bakan fırınının arka kısmına kadar devam ederek, burada kuzey-güney yönünde uzanan biri büyük, biri küçük 2 göze sahip, dikdörtgen plan (megaron) veren ahşaptan yapılmış bir mekânla birleştiği görüldü dönemi, 4. mimari tabaka kazısında, mimari kalıntı olarak bir fırının işlik bölümü ve aynı tabana bağlanmış ikişer adet işliğe sahip iki fırın kalıntısı ortaya çıkarıldı. 5. mimari tabakada mimari kalıntı olarak, sınırları belirlenmiş bir mekân içine alınmış ve bir fırın ile işliği bulunan atölye nitelikli bir yapı ortaya çıkarıldı Alkım 1981: Bilgi 1982: Bilgi 1991: Bilgi 1993: 200.

58 34 mimari tabakada ise mimari kalıntı olarak sundurmalı ahşap bir yapı kalıntısı ve bir mekân içine alınmış bir fırın ortaya çıkarıldı Seramiği İkiztepe kapları hamur özellikleri bakımından 8 grupta toplanmaktadır. Bu hamur gruplarından ilk üçü (h1, h2 ve h3) Er-Hitit veya Geçiş Çağı olarak adlandırılan döneme ait olup bunlar kırmızı veya devetüyü renkli astarları, iyi perdahları ve çarkta formlandırılmış olmaları bakımından sonra gelen 5 hamur grubundan ayrılırlar. h1, h2 ve h3 hamur gruplarında çanak ve çömlek formlarının yanı sıra testi, ibrik, çaydanlık, düz dipli veya saplı bardaklar da görülür. Bu kapların en büyük özelliği herhangi türde bir bezeğe sahip olmamalarıdır. h1, h2 ve h3 ile yapılmış çanak ve çömlek formundaki kapların önceki örneklerinin İTÇ de (h4, h5, h6) ve Geç Kalkolitik Çağ da (h7, h8) da bulunmaktadır. Geçiş Çağı öncesi kapları elde biçimlendirilmiştir ve Geç Kalkolitik Çağ da oyuk çizgi, inskrüstasyon yiv veya oluklarla, beyaz boya, silinti astar ve memeciklerle bezenmişlerdir. İTÇ nin üçüncü evresinde bir önceki dönemin bezek türleri aynen devam etmiş; ancak çanaklarda yeni türde tutamaklar ortaya çıkmıştır. Bütün İkiztepe kaplarında başlangıcından itibaren kulp ve tutamaklar görülebilir. Ancak, h1, h2 ve h3 ile yapılmış Geçiş Çağı kaplarında üçgen kesitli kulplar çanak ve çömleklere yatay olarak da tutturulmuştur. h1, h2 ve h3 kapları dışındakilerde dudak görülmez, h1, h2 ve h3, çanak ve çömleklerinde beadrim olarak tanımlanan yuvarlatılmış dudaklara da yer verilmiştir. Çanak çömlekler genelde değerlendirildiğinde h1, h2 ve h3 ile yapılmış olanların Orta Anadolu da Kültepe Karum IV döneminde ortaya çıkanlarla benzerlik göstermesi bakımından İkiztepe nin Orta Anadolu ile kültür bağı içinde olduğu anlaşılmaktadır. Geçiş Öncesi çanak-çömleği İTÇ II. evresinden itibaren genel görüntünün yine Orta Anadolulu olduğu kapların metal görüntülü, siyah astarlı ve parlak perdahlı veya içi dışı değişik renk astarlanmış oldukları ve dolayısıyla bu bölge ile kültür birliği içinde bulunduğu görülür. Ancak, İTÇ I ve Geç Kalkolitik Çağ kaplarının genel özellikleri ile Batı dünyası ile kültür birliği içinde olduğu açıkça görülebilir. Kaplarda kullanılmış olan hayvan biçimli kulplar, insan yüzü kabartmalı kaplar, sepet baskı izi taşıyan kap ve kapaklar, tab-handlelar ve karından çift kulplu, gittikçe açılan dik kenarlı derin çömlekler bu ilişkinin açık kanıtları olarak kabul edilir Bilgi 1998: Alkım vd. 2003: 147.

59 Buluntuları İkiztepe de küçük buluntuların çoğunlukla kil, kemik boynuz, taş, çakmaktaşı ve madenden nadiren de diş, kuvartz, obsidyen gibi maddelerden yapılmıştır. Geç Kalkolitik Çağ da taş, çakmaktaşı, kuvartz, boynuz ve çok miktarda kemik ve bakır kullanılmıştır. İlk Tunç Çağı nın ikinci evresinden (İTÇ II) itibaren kil ve arsenikli bakır gittikçe artan oranlarda, kemik, boynuz ile taş, çakmaktaşı belli oranlarda kullanılmıştır. Kilden en çok alet üretilmiştir. Kil aletler işlevlerine göre sıralandığında dokumacılıkla ilgili olan tezgâh ağırlığı ve tarakları ile ağırşaklar ön sırayı alır. Diğer kil grubunu sapan taneleri oluşturur. Kil eserler arasında sayıca yüksek diğer bir grubu figürinler oluşturur. Hayvan ve insan biçimliler arasında kum saati biçiminde olan kadın figürinleri de vardır. Metal eserler içinde en dikkat çekenler, mızrak uçları ve hançerlerdir. Takılar içinde ise en dikkat çeken buluntular değişik baş formu sergileyen iğnelerdir. Kemik ve boynuz İkiztepe de hammadde olarak bolca kullanılmıştır. Deliciler hem kemik hem boynuzdan; sap delikli balta, çekiç gibi aletler de boynuzdan şekillendirilmiştir. Bu eserlere bütün kültür katlarında rastlanır. Çakmaktaşı ve dere taşları özellikle kesici ve kazıyıcı yapmak amacıyla biçimlendirilmişlerdir Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Konumu ve Yeri Kırklareli kenti içinde, kent merkezinin 500 m. kadar güneyinde bulunan Aşağı Pınar Höyüğü, Ergene sisteminin bir parçası olan Şeytandere nin, günümüzde kurumuş olan, Haydardere adındaki küçük kolunun hemen güneyinde yer almaktadır. M.Ö. 7. binyılın sonunda Haydardere nin yaklaşık olarak m. Kadar güneyine kurulan ilk yerleşim 95 Alkım vd. 2003: 148.

60 36 Harita-5: Aşağı Pınar konumu. zaman içinde güneye doğru kayarak bu yönde bir gelişim göstermiştir. Bu nedenle höyükte uzun bir zaman dilimini yansıtan; ancak Anadolu daki çağdaşlarından farklı olarak yayvan ve sığ bir dolgu oluşmuştur Araştırma ve Kazı Tarihçesi 1980li yıllardan bu yana sürdürülmekte olan Trakya Araştırmaları Projesi 97, 1993 yılında Mehmet Özdoğan ve Hermann Parzinger tarafından kazı çalışmalarına başlanmıştır 98. Çalışmalar, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı ve Alman Arkeoloji Enstitüleri işbirliğiyle yapılmaktadır Tabakalanma Aşağı Pınar Höyüğü Orta-Son Neolitik ile İlk-Orta Kalkolitik dönemlere tarihlenen ve hemen hemen kesintisiz bir süreci yansıtan dokuz tabakadan oluşmaktadır 100. Aşağı Pınar da Neolitik Dönem (8-6 tabakalar M.Ö ), Geçiş Dönemi (Neolitik- Kalkolitik Geçişi) ve Kalkolitik Döneme (5-1 tabakalar M.Ö ) tarihlenen dokuz 96 Özdoğan (E) vd. 2010: Özdoğan (E) vd. 2010: Özdoğan vd. 1995: Özdoğan (E) vd. 2010: Özdoğan (E) vd. 2010: 358.

61 37 tabaka bulunmaktadır. Tabakalanmış bu dolguların yanı sıra höyüğün güneybatısının Demir Çağı nda kutsal alan olarak kullanılan tümülüsün etrafını çevreleyen hendekler ve kazı alanının tümüne yayılan çok sayıda çukur, Demir Çağı na tarihlendirilmiştir 101. Höyükteki en eski yerleşimle ilgili veriler oldukça sınırlıdır. Ancak buradaki çanak çömlek topluluğu, M.Ö. 7. binyılın sonlarına ait olan ilk yerleşimin Anadolu ile ilişkili olduğunu göstermektedir. M.Ö. 6. binyılın başlarına tarihlenen 7. ve 6. tabakalar ise hem mimari hem de buluntu topluluğu bakımından iyi tanımlanmış ve geniş bir alana açılmıştır. Eldeki bulgular söz konusu dönemde yerleşimdeki Anadolu etkisinin yerini Balkanlar a özgü bir yaşam biçimine bıraktığını ve Bulgaristan dan bilinen Karanovo grubunun yayılım sahası içinde kaldığına işaret eder. Bu tabakalarda bulunan dal örgü mimari ve kırmızı renkli beyaz boyalı çanak çömlek topluluğu, Karanovo I ve II evreleriyle paraleldir. Yerleşmedeki Karanovo etkisi yaklaşık bin yıl boyunca, Karanovo II-III, III ve IV evrelerine paralel olarak devem etmekte ve neredeyse kesintisiz bir tabakalanma göstermektedir Mimarisi Demir Çağı çukurları tarafından tahrip edilen 1. tabakada mimari saptanamamıştır. 2. tabakada iki mekândan ibaret olan yapılar; bitişik olmayan nizamda köy içine yerleştirilmiştir. Dal-örgü tipinde olan bu yapılar ahşap direklerle desteklenmiştir. Tabanları ahşap olan mekânlar içinde ocak ve fırınlar bulunmaktadır. Mekân içlerinde kil levhalarla yapılmış depolama ambarları izlenmektedir. 3. yapı tabakasında da aynı teknikte yapılmış yapılar ile karşılaşılmıştır. 4. tabakada ise ev tabanlarının ahşap yerine kilden yapıldığı görülmektedir. Gene ahşap direklerle taşıyıcılığı kuvvetlendirilmiş büyük mekânlar vardır. 5. tabakadaki yapıların duvarları ise incedir. Taşıyıcı olan duvarlarda sıra halinde ahşap direklerin duvarın dış kısmına konduğu görülmekte; taşıyıcı olmayan duvar ise her iki tarafından sıvalı çit şeklindedir. 6. yapı katı ise yangın geçirdiği için yapı kalıntıları günümüze iyi korunmuş bir durumda gelmiştir. Ahşap lento ve dikme ile destekli kalın duvarlı yapılar ile karşılaşılmaktadır. Depo çukurları ile arka odalarda ocak kalıntıları ortaya çıkmıştır. Aşağı Pınar ın Kalkolitik Çağ yapılarının inşa teknikleri Güneydoğu Avrupa daki tekniklere çok benzemektedir Özdoğan vd. 2009: Özdoğan (E) vd. 2010:

62 38 Aşağı Pınar da 1997 de 5. tabaka içinde yapılan çalışmada bir önceki yıl bulunan fırınları olan yapıların, arka odaları da olduğu anlaşılmıştır. Birbirinin hemen hemen eşi olan yapılar düzgün bir dizi oluşturacak şekilde, eş aralıklı olarak sıralanmıştır. Evlerin arasında, küçük çakıltaşlarından oluşan yollar vardır. Bütün yapıların plan ve boyutları gibi, yapım teknikleri de birbirinin aynıdır. Duvarları taşıyan ahşap direk ya da iğmeler, 4. tabaka yapılarına göre daha ince ve seyrek olarak yerleştirilmiştir. Duvarlar ince olduğundan bazen direkler duvarın dış yüzü boyunca sıralanmıştır. Bu da duvarların, taşıyıcı sistemin bir parçası olmadığını gösterir. Duvar yüzleri ise çok kalın beyaz kil ile sıvanmıştır. Bilindiği gibi Aşağı Pınar da hiçbir yapıda taş kullanılmamıştır. Aşağı Pınar ın 6. tabakasında diğer katmanlarında gördüğümüz gibi bağımsız tek bir yapıyı değil, bitişik düzende sıralanmış oda ya da yapılar dizisine ait olduğu anlaşılmıştır. Yapılar batı ve doğuda kazı alanı dışında da devam etmektedir. Dış duvarların kalın ahşap direklerden oluştuğu, duvar yüzeylerinin kalın sıvalı olduğu görülmüştür. Odaların içinde çok sayıda dörtgen ve yuvarlak ambar, işlik ve sepet kalıntıları bulunmuş ayrıca yükseltilmiş tabanlı kubbeli büyük bir fırının da olduğu görülmüştür 104. Aşağı Pınar 2000 yılı kazı çalışmalarında boncuk işlik yapısı ile bu yapıyı çevreleyen açık alanlar bulunmuştur. Bu kesimde hammaddeden bitmiş parçalara kadar takı yapımının tüm sürecini gösteren ve dolayısıyla da teknolojiyi izleme olanağı veren buluntulara rastlanmış olması büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca yapının içi ve çevresinde, takıların biçimlendirilmesinde kullanılan her türlü aletin de bulunmuş olması, bu yapı topluluğunun önemini daha da artırmıştır 105. Neolitik Çağ tabakasında bulunan ve varlığı önceki yıllarda tespit edilen; ancak büyük bir iş gücü gerektirdiği için bütünüyle açılamamış yapı kalıntıları, geçici bir çatı ile örtülerek koruma altına alınmıştı yılında bu yapı kalıntıları açılıp temizlenerek büyük bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu bu çalışmayla gerek bölge, gerekse yerleşmenin daha üstteki tabakalarından farklı bir geleneğe sahip yapı kalıntıları ve buluntular ile karşılaşılmıştır. Şiddetli bir yangın sonucu tahribata uğrayan yapı kalıntıları esas itibari ile ortak bölme duvarlarına sahip, kuzey-kuzeydoğu, güney-güneybatı yönünde uzanan ve dört mekândan oluşan bir yapı kompleksine aittir. Doğrusal bir hat üzerinde yer alan mekân dizisinin, doğu ve batı yönünde kazı alanının dışında da devam etmesi bu yapı kompleksinin gerçek boyutlarının anlaşılmasında engel olmuştur. Ayrıca yapının doğu 104 Özdoğan vd. 1999: Özdoğan vd. 2002a: 311.

63 39 kesimi, oluşturan büyük mekân, üst tabakalara ait, büyük çaplı direk yuvaları, duvar hendekleri ile çok sayıda çukur tarafından tahrip edilmiştir. Tüm tahribata rağmen, ele geçirilen yapı kalıntılarının, bölgedeki çağdaşlarına oranla çok daha iyi korunagelmiştir. Bu yapı kompleksi Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dört mekândan oluşmaktadır yılı kazılarında kuzey kesimde Kalkolitik Dönem mimarisine ilişkin yeni bulgularla karşılaşılmış, 4 ve 5. tabakanın bazı açılardan güneydekinden farklı olduğu görülmüştür. M.Ö lere tarihlenen 5. tabakada güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda 1 m. aralıklarla düzgün olarak sıralanan tek odalı evler bulunmaktadır. Yapı içinde kuzey duvarına bitişik birer ocak ve dışarıda ateş yakma yerleri ile olası küçük ambarların olduğu görülmüştür. Konut alanının kuzeybatısında birkaç yenileme evresi bulunan çok sayıda ocak tabanına rastlanmış ve buranın işlik alanı olarak kullanıldığı düşünülmüştür. Ancak bu yapılar düzen ve açık alanların kullanımı bakımından güneydekinden daha farklı olarak dağınık bir görünüm sergilemektedirler. 5. tabakadakiler kadar olmasa da düzenli bir görünüm sunan 4. tabaka yapıları kuzey alanda daha dağınık yerleştirilmiştir Seramiği Aşağı Pınar Neolitik ve Kalkolitik Çağ a tarihlenen 8 tabakanın bulunduğu bir höyüktür. İlk ve Orta Kalkolitik Dönemi temsil eden en üsteki 1-5. tabakalar organize bir köy yaşantısının izlerini taşır. Dörtgen planlı, düzenli sıralar oluşturan dal örgü yapıların bulunduğu bu tabakalarda Bulgaristan dan bilinen Karanovo III, IV kültür grubu ile aynı özellikleri çanak çömlekler görülmektedir 108. Höyükte Kalkolitik Dönemi temsil eden tabakalardaki çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır, bu tabakalardaki çanak çömlekler; siyah, gri siyah ve kahverengi, iyi açkılanmış ya da yüzeyi kabalaştırılmış omurgalı çömlek, kâse ve yine omurgalı kaplardan oluşmaktadır. Balkanlar dan Anadolu nun batısına kadar oldukça geniş bir bölgede görülen bu çanak çömleklere uygulanan oluk, kazı-çizi, baskı ve aplike bant bezeme de dönem açısından oldukça tipiktir 109. Birkaç evreli bir geçiş tabakasının ardından en altta Neolitik Çağ tabakaları bulunur. Bu dönemi iyi bir şekilde yansıtan 6. tabakada yine dal örgü; ancak bitişik bir düzende, birbirine eklenerek uzayan yapı komplekslerinden oluşan bir mimarî düzen görülür. Burada kırmızı ve açık 106 Özdoğan vd. 2005: Özdoğan vd. 2009: Özdoğan (E) vd. 2008: Özdoğan vd. 2009: 239.

64 40 kahverenginin tonlarında, S profilli, zaman zaman beyaz boyalı bir çanak çömlek türü bulunmuştur çalışmalarında 8. tabakada (Neolitik) görülen koyu yüzlü çanak çömlekler, Balkan İlk Neolitik Dönem kültürleri için tipik olan kırmızı astarlı, boya bezemeli mal grubundan oldukça farklılık göstermiş olup daha eski bir evreyi temsil etmektedir. Yaklaşık M.Ö yıllarına tarihlenen 7. ve 6. tabakalar Balkanlar da geniş bir bölgeden bilinen ve Karanovo I-II olarak adlandırılan kültür grubunu temsil etmektedir. Bu tabakalarda kırmızı ve kahverenginin açık tonlarında astarlı ve ince özenli yapılmış, zaman zaman beyaz boyalı beyaz boyalı bir çanak çömlek grubu bulunmaktadır. Kaplar küresel ya da basit formlu ve çoğu zaman S profillidir. Küresel ya da konik biçimli kâse, küresel formlu kısa boyunlu çömlek ve silindirik biçimli çan ya da düz dipli kaplar sıklıkla görülmektedir. Çan dip, tutamak ve kulp az olmakla birlikte çanak çömlek için ayırt edici bir unsur olarak öne çıkmakta, daha az olarak kapaklara rastlanmaktadır. Beyaz boya bezeme hem dönem hem de yerleşim için oldukça tipik bir uygulamadır. Daha çok çizgi motiflerinin yapıldığı beyaz boyayla birlikte kimi zaman beyaz renk de kullanılmıştır. Boyanın yanı sıra çizi ve nokta baskı bezemeye özellikle S profilli kısa boyunlu kaplarda rastlanmaktadır. Bir arada kullanılan bu iki bezeme genellikle kabın tüm yüzeyini kaplayacak biçimde uygulanmıştır. Daha nadir olarak üzeri parmak baskılı aplike bant bezeklere de rastlanmaktadır binyılın ortalarında görülen değişimle birlikte çanak çömlekte de kendini göstermektedir. Çanak çömlek topluluğunda görülen ve kırmızı renkli beyaz boyalı bir mal grubunun yerini, koyu renkli ve açkılı bir çanak çömlek topluluğuna bırakmasıyla tanımlanan değişim Aşağı Pınar da 5-6 Geçiş Evresi olarak adlandırılan bir tabaka ile başlamakta ve 5-1 tabakalarıyla birlikte tümüyle hâkim olmaktadır Buluntuları Buluntu olarak pişmiş topraktan; elleri göğsüne çekilmiş olarak tasvir edilen; başı kopuk bir kadın figürini; kalçaları abartılmış biçimde çıkık olarak gösterilen kırık bir 110 Özdoğan (E) vd. 2008: Özdoğan vd. 2009: Özdoğan (E) vd. 2010: 359.

65 41 figürin, üstü minik deliklerle kaplı kemikten bir figürin ile ayakları bezemeli kült masası gibi nesneler ele geçmiştir yılındaki çalışmalarda, 4. tabakada 75 x 60 cm. boyutlarında dörtgen biçimli bir kil kutu bulunmuştur. Taban içine oyularak yapılan kutunun kenarları 10 cm. kadar yükseltilmiştir. 6. tabakada 7 altar ve çok sayıda altar parçası ile buradaki yapı içinde günlük hayatı yansıtan çok sayıda küçük buluntuya rastlanılmıştır; özellikle doğu kanatta çok sayıda kapama ve sapan tanesi ile daha az olarak çeşitli boyutlarda yassı balta, öğütme taşı, kil tezgâh ağırlığı, kil bilezik ve boncuk ile bir adet kulak tıkacı biçimindeki kil nesneye rastlanmıştır 114. Yontmataş aletler üzerinde çalışmalarını sürdürmekte olan Dr. Ivan Gatsov un elde ettiği ilk sonuçlar, Aşağı Pınar 5. ve 4. tabakaların Neolitik Çağ dan bu yana süren geleneği temsil ettiğini, daha çok büyük dilgi ağırlıklı bir envanterin bulunduğunu göstermiştir. Ancak 3. tabakada yontmataş endüstrisinde önemli bir değişim olmakta, büyük dilgi aletler ortadan kalkarak yerini, Mezolitik Dönem aletlerini andıran mikrolitik bir endüstri almaktadır. Bu tabakada ayrıca çakmaktaşı aletlerin sayı ve niteliğinde de önemli bir gelişme vardır. Minik aletlerin arasında özellikle mikro deliciler, minik ön ve yuvarlak kazıyıcılara çok sayıda rastlanmıştır Kuruçay Konumu ve Yeri Kuruçay Burdur Gölü nün güneyinde, göl sahilinden kuş uçuşu 3-4 km. uzaklıkta ve Burdur dan Hacılar a giden karayolunun 15. km. sinde, ana yolun 2 km. kadar doğusunda yer alır 116. Kuruçay Höyüğü; Burdur Gölü ne basamaklar halinde inen tepelerden birinin üzerindedir. 90 m. çapında yuvarlak tabanlı tepenin doğal bir yükselti üzerindeki birikinti konisi, yaklaşık 8 m. yüksekliğindedir. Höyük tepesinin denizden yüksekliği 960 m. Burdur Gölü yüzeyinden 110 m. gölün güney sahilinden uzaklığı kuş uçuşu 4 km. ve karayolundan 113 Özdoğan vd. 1997: res Özdoğan (E) vd. 2008: Özdoğan vd. 1997: Duru 2007: 335.

66 42 uzaklığı 600 m. kadardır. Höyüğün iki yanında sel suları tarafından açılmış iki kuru dere yatağı, Bağderesi ve Kapuzluderesi bulunmaktadır 117. Harita-6: Kuruçay konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi İlk araştırma; 1964 yılında Hacılar kazı ekibinden J. Birmingham ın yüzey toplamasıdır. Daha sonra Burdur Müzesi ve ve 75 yıllarında ise İstanbul Üniversitesi İlkçağ Tarihi nden M. Özsait bölgedeki araştırmaları sırasında Kuruçay ı da ziyaret ederek; malzeme toplamaştır yılları arasında ise R. Duru başkanlığında İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı nca kazılmıştır Tabakalanma Kuruçay da 1. ve 2. yapı katları İlk Tunç Çağı (İTÇ) yerleşmeleri, 3, 3A, 4-6, 6A yapı katları Geç Kalkolitik yerleşmeleri, yapı katları Erken Kalkolitik yerleşmeleri, 11. yapı katı Erken Neolitik/Geç Neolitik yerleşmesi, 12. yapı katı Erken Neolitik yerleşmesi, 13. yapı katı Erken Neolitik birikimi ile temsil edilmektedir Duru 1994: Duru 1994: Duru 2007: 335.

67 Mimarisi Kuruçay da mimarlık durumu anlaşılan en eski yerleşme 12. yapı katıdır. Bu kata ait, büyük kısmı kazılmış olan bir ev, 1.10 m. kalınlıkta taş temellere sahiptir x 5.30 m. olan tek odalı evin doğu kenarına, daha geç bir aşamada ikinci bir oda bitiştirilmiştir. Bu oda yarım daire görünümündedir. Bu yapının duvarlarının büyük kısmı yıkılmasına rağmen, planının dikdörtgen (megaron) olduğu anlaşılmaktadır. Kuruçay 11 yerleşmesi 12. kat yapılarının dışına, biraz daha batıya kurulmuştur. Yerleşmedeki en önemli mimari kalıntı, 26 m. uzunluğunda ve 1.10 m. kalınlığındaki duvardır. En alt taş duvar günümüze kadar gelebilmiş olan bu uzun duvar, yerleşimin etrafını çeviren bağımsız bir sur sisteminin parçasını oluşturmaktadır. Savunma duvarının güneyine bakan dış kenarına, yarım daire planlı kuleler eklenmiştir. Surun çevirdiği alan içinde bulunması gereken konutlara ve diğer yapılara ait pek az kalıntı vardır Seramiği 13. katta (Erken Neolitik birikimi) 150 kadar çanak çömlek parçası bulunmuştur. Çanak çömleğin büyük bir kısmı koyu gri hamurlu, astarsız, geri kalanı da bej hamurlu, kırmızımsı boya astarlıdır. Biçim olarak genelde çömlekten oluşmaktadır. Birkaç parçada koyu kırmızı veya kahverengi boya ile bant bezeme yapılmıştır. Kuruçay 13 çanak çömleği bazıları dışında genel olarak basit bir çömlekçilik pratiğiyle yapılmıştır. 12. katta (Erken Neolitik yerleşmesi) çömlekçilikte değişime ve gelişmeler görülmektedir, kalite iyice yükselmiştir. Kapların çoğunluğu, bej hamurlu, üzerine kırmızımsı astar sürülmüş bir mal türündedir. Bunlarda açkılama, fırınlama hemem hemen her zaman iyidir. Formlarda zengin sayılabilecek bir çeşitlenme olmuştur. Boya bezemeli parçaların sayısı artmıştır. Bezeme öğelerin bazıları basit bantlar şeklinde olmakla birlikte, bazı parçalar üzerindeki süsleme, daha sonraki yerleşmelerde sayıları artacak olan, anlamı belirsiz, soyut bezekler şeklindedir. 11. katta (Erken Neolitik/Geç Neolitik yerleşmesi), bir önceki yerleşmeden tanınan malların çok zengin çeşitlemesi ile karşılaşılmıştır. Geleneksel A türü mal yine çoğunluktadır. Kırmızı boya ile yapılmış basit veya karışık geometrik bant süslemenin yanı sıra, stilize figüratif ve soyut bezeklerde büyük artış olmuştur. Kabartma ve çizi bezemeliler de göreceli olarak çoğalmıştır. Bir önceki katta başlayan değişik türlerin sayısı artmıştır. Bu 120 Duru 2007:

68 44 gruplarda egemen biçim derince tabaklardır. Kapların bazen sadece dışına, bazen de her iki yüzüne kırmızı boya ile bant bezeme yapılmıştır 121. Erken Kalkolitik yerleşmelerinin seramiğinde, birbirinden farklı bir kaç grup vardır. Bunlardan en geç olanları, 7. yapı katından gelmektedir ve Hacılar I boyalıları olarak tanınan, barid boya bezemelilerin eşidir. İkinci grup bir önceki yapı katından gelmektedir ve bu türler yine boyalı oluşlarıyla ayrılmaktadır ve Hacılar'da V - II katlarında ele geçen fantastik boyalıların paralelleridir. Bu iki grup seramik ilk kazı yılından beri görülmektedir tüm ve parça olarak pek çoğu toplanmıştır. 3. grup seramik 1984 ten beri ele geçmeye başlayan ve diğer gruplardan bir hayli farklı nitelikte olanı boyasız ve boyalı türdedir. Bu sonuncular Erken Kalkolitik Çağ ın en erken yapı kalıntıları ile yuvarlak kuleli Geç Neolitik surun arasındaki 1 m. kalınlıktaki yıkıntı molozu içinden gelmektedir. Son grubun boyalı olanları 7. yapı katının, yani Hacılar I boyalılarının akrabası gibidirler. Çoğu kez kaba yapılışlarıyla ve boya bezemenin düzenlenmesiyle onlardan ayrılmaktadırlar. Formlar çokluk, omurgalı tabaklardır. İç yüzlerde, bazen de hem iç, hem dış yüzde kahverengi boya bantlarla basit bezeme yapılmıştır. Konsantrik frizler içine, dik ya da eğik çizgi demetleri, demet aralarındaki boş metoplarda kelebek motifi, eğik dama tahtası motifi, rastlanan başlıca bezek öğeleridir. Küçük buluntular açısından Geç Kalkolitik tabakalar fazla zengin değildir. Seramik repertuarı ise ele geçen ve çoğu tümlenebilen kaplarla biraz daha zenginleşmiştir. Geç Kalkolitik in egemen seramik türü olan A Grubu seramiğe, bu sene yüksek boyunlu, keskin karınlı tek kulplu testiler, iki kulplu bakraç (?), sığ tepsi formları katılmıştır. Bir diğer seramik eser de iki boyunlu, tek gövdeli kaptır. Magazin içinde bulunan kabın ortak karından çıkan iki kulpu, birbiri üzerinden çapraz geçerek, iki ağızla birleşmektedir. Kap özensiz yapılmış, açkılanmamış ve çok da kötü pişirilmiştir. Günlük işlerde kullanılmadığı kesindir Buluntuları Kuruçay Erken Neolitik ve Geç Neolitik katlarının küçük buluntuları arasında, pişmiş topraktan ana tanrıça figürinleri, hayvan figür ve ritonları, pişmiş toprak kepçeler, kemik kepçeler ve kaşıklar, iğneler, taştan boncuklar, askı taneleri, keskiler ile disk biçimli 121 Duru 2007: Duru 1986:

69 45 kazıyıcılar sayılabilir 123. Neoliltik Çağ ın son yapı katı ile Erken Kalkolitik Çağ yerleşmelerinde yine, çok sayıda pişmiş topraktan insan figürini bulunmuştur. Bunlar arasında en eskisi 11. katın altından gelen başı ve bacakları kırık, kadın figürinidir. Ayakta duran ve kolları kalçaların yanına sarkıtılmış olarak tasvir edilen kadının göğüsleri ve karın kıvrımları abartısız şekilde gösterilmiştir. EKÇ yerleşmelerinde bulunan figürinler, genellikle çok küçük parçalar halinde bulunmuştur. Bunlarda da kadın vücutlarının steatopijisi, fazla vurgulanmamıştır ve ayakta tasvir edilen kadınların kolları, göğüs altında kavuşturulmuştur. 7. katın bir figürininde kalçalar aşırı biçimde iridir. EKÇ nin son katında bulunan bir figürin başı, çok ayrıntılı işlenmiştir. Gözler derin çizgilerle badem şeklinde yapılmıştır, burun kabartmadır. Saçlar başın üst kısmında çizgilerle belirtilmiş ve saçların bir kısmı da başın arkasında topuz yapılmıştır 124. Kuruçay da yontmataş endüstrisi Neolitiğin hiçbir evresinde önemli olmamıştır. Basit dilgi şeklindeki sileks ve obsidyen aletler arsında, çıkış yeri belli olmayan yüksek kaliteli bir Obsidyen ok ucu, tek örnek halindedir. 12. yerleşme katından başlayarak, yapıların tabanları üzerinde in situ olarak bulunmuş öğütme taşları vardır; ancak tarımın varlığına ilişkin bulgu yoktur Tepecik Konumu ve Yeri Elazığ il merkezinin yaklaşık 31 km. doğusunda; günümüzde Keban Barajı göl suları altında kalmış, Altınova nın kuzeydoğu kısmında yer alan Tepecik Höyüğü nün esas ismi Makaraz Tepe dir. En yakın köyden adını alan höyük; arkeolojik metinlerde daha çok Tepecik olarak anılmaktadır m. yüksekliğinde 200 m. çapında düz tepeli teraslı; geniş dipli; orta boy bir höyüktür. Eski adı Ulu Ova olan Altınova yı sulayan Heringet 123 Duru 2007: Duru 1994: Duru 2007: 337.

70 46 Çayı nın eski menderesinin höyüğün yakınından geçtiği tahmin edilmektedir. Güneydoğusundaki su kaynağı burayı iskân edenlerin su ihtiyacını karşılamıştır 126. Harita-7: Tepecik konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi 1967 yılında R. Whallon ve S. Kantman yönetiminde; Keban Projesi çerçevesi içinde gerçekleştirilen yüzey araştırmasında kod numarası verilerek bir kez daha belgelenen höyükte yapılan sistematik toplamada Kalkolitik Çağ; İTÇ; M.Ö. 2. bin yıl; Demir Çağ ve Ortaçağ malzemesi bulunmuştur yılları arasında İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Ufuk Esin'in yönetiminde, baraj göl suyu gelene kadar 7 mevsim kazılmıştır Tabakalanma Kazılar sonucunda; Son Neolitik Çağ dan Ortaçağ a kadar; hemen hemen kesintisiz yerleşildiği anlaşılmıştır. Son zamanlarda mezarlık alanı olarak da kullanılmıştır. Tepenin üstünden m. derinde ana toprağa ulaşılmıştır. İlk yerleşmelerin; Altınova daki bir Pleistosen Dönem Gölü nün kıyısında kurulduğu olarak yorumlanmaktadır. Yine kazılar Tepecik te; kısmen birbiri üstüne oturmuş; farklı çekirdeklere sahip, değişik dönem

71 47 höyüklerinin var olduğunu göstermiştir. Kalkolitik Çağ tabakalarına; merkez höyükte; ancak 8 O ve 15 K açmalarındaki iki derin sondajda inilebilmiştir. Son Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı geçisi ise höyüğün güneybatısındaki alanda saptanmıştır. Aşağıda ise yalnızca Kalkolitik Çağ tabakalanması gösterilmiştir: Kalkolitik Çağ tabakalanması: 8 0 açması; 15 K açması; 14-17/AB-A-B açmaları İlk Kalkolitik Çağ: (?) Son Kalkolitik Çağ: Son Kalkolitik/İlk Tunç Çağı: Mimarisi İlk Kalkolitik Çağ: Doğudaki büyük kesitin altında; 8 O açmasındaki derin sondajda; taban suyu içinde belgelenen; tabakalar kazı başkanı tarafından; bulgularına göre Son Kalkolitik Çağ a tarihlenmektedir. Bu tabakalarda mimari açıdan sadece bozuk ocak kalıntıları ve taban parçaları saptanmıştır. Kalkolitik Çağ yerleşmesinin olasılıkla höyüğün daha batı kısmında uzandığı ve 8 O karesine akıntıların geldiği anlaşılmaktadır. Son Kalkolitik Çağ: Aynı açmanın tabakalarında da hemen hemen aynı bulgularla karşılaşılmıştır. Çok küçük bir alanda gerçekleştirilen kazıda plan verebilecek herhangi bir mimari kalıntıya rastlanmamıştır. Buna karşın; höyüğün batı terasındaki açma grubu; bu çağı aydınlatabilecek bilgiler sunmuştur. Batıda; höyük konisi dışındaki açmalarda; 3. tabakada; Doğu Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ilişkileri ortaya koyabilecek çok önemli bir kompleks ortaya çıkartılmıştır. Burada hem zamanlı olarak da kullanılmış yanyana iki yapı bulunmuştur. Önce Eski Bina adı verilen yapı inşa edilmiş; bu yapının yanına; daha sonra Yeni Bina yapılmıştır. Yaklaşık 10.5 x 9.5 m. boyutlarında olan yeni yapının iki kanadında bulunan odalar simetrik değildir. Yapının tek paralel bölümü; geniş giriş bölümüdür. Bu giriş; höyükteki yerel Son Kalkolitik Çağ halkının oturduğu kısma bakmaktadır 129. Toprağı kırmızımsı kahve renklidir, yapının yangın geçirdiği anlaşılmaktadır. Büyük kuru taşlardan yapılmış temel duvarlarının yer yer kerpiç duvarlar ele geçmiştir. Duvar örgüsü şimdiye kadar Tepecik te bulunan örgüden ayrılmaktadır. Yapı üç yenileme evresi geçirmiştir. Bu yenilemelerde zaman zaman temel taşları kerpiç toprağı ile birlikte konulmuş, taşların araları ve üstü bu kerpiç toprağı ile sıkıştırılmıştır 130. Tabanı; yer yer toprak; yer yer taş döşemelidir. Dam örgüsünün yapısı kesin bilinmemekle birlikte; günümüz Doğu Anadolu mimarisine uygun olarak; düz damlı olduğu kabul Esin 1976a: 105.

72 48 edilmektedir. Ortadaki ince uzun merkez oda aynı zamanda bir geçit vazifesi görmektedir. Bu kısımdan; işlik yeri olan avluya geçilmektedir. Kuzeyde bir başka yapıya ait kalın bir duvar bulunmuştur Seramiği İKÇ: Tepecik te; Son Neolitik Çağ da ortaya çıkan koyu yüzlü açkılı mal ile basit kaba mala; mika astarlı mal da eklenmiştir. Çok az sayıda da olsa Halaf ve Obeid tipinde boya bezekli ve bezeksiz örnekler de bulunmaktadır. Halaf boyalıları; açık renk zemin üstüne; kahve; kırmızı; siyah renkte parlak boya ile boyanmıştır. Obeid boyalıları ise; morumsu kahverengi mat boya ile bezenmişlerdir. Coba tipi adı verilen üstü çakmaktaşı izli kâseler ortaya çıkmıştır. SKÇ: Yukarıda sayılan mallara ait örnekler bu döneme tarihlenen tabakalarda azalmaktadır. Koyu yüzlü açkılı mal ile mika astarlı mal; Karaz adı verilen mal türüne; basit kaba mal ise saman yüzlü mala dönüşmüştür. Az sayıda Coba kâsesi parçası vardır. Saman yüzlü mal örneklerinin bazılarında; morumsu kırmızı çizgi süsler görülmektedir. Höyük konisinin batı düzlüğündeki yayvan yükseltide; yukarıda anlatılan anıtsal giriş yapısının içinde; Mezopotamya Uruk Kültürü mal örneklerinin bulunuşu; Orta Anadolu Kalkolitik Çağ buluntularının ortaya çıkışı ve Karaz malının bu mallarla hem zamanlı olduğunun anlaşılması açısından önemlidir. Bunlar içinde Uruk tipi açık renkli mal; saklı astar bezemeli çömlekler; devrik ağızlı kâseler; kırmızı-gri renk astarlı mal gibi tipik Uruk çanak çömlekleri görülmektedir. Ayrıca aynı alanda Karaz malı; Orta Anadolu tipi mallar; mutfak malları; ayrışık mallar grubuna giren örnekler de bulunmuştur 132. İTÇ I Karaz türü çanaklar, kâseler, çömlekler bolca görülmektedir. Çömlekler içinde daha uzun boyunlu olanları dikkat çeker. Bunlar arasında 2. tabakadan siyah Karaz malı bir çömlek parçası üzerinde mühür baskısı olması açısından ilginçtir. Açık kahve, kahverengimsi-gri renkli Karaz malları arasında üstü kazı bezekli çanak veya kâseler aynı zamanda Koyu yüzlü açkılı mallardan geliştiği anlaşılan kurşuni mallardan da yapılmıştır Esin 1976a: 106.

73 Buluntuları Yerleşmede, insan ve hayvan figürinlerinin yanısıra; ağırşak ve tezgâh ağırlıkları görülmektedir. Tepecik Höyüğü nün Kalkolitik Çağ yontmataş endüstrisi; genel yapısı bakımından; Neolitik Çağ özelliklerinden pek farklı değildir. Bu endüstride %73lük bir oranla obsidyen; çakmaktaşına nazaran daha fazla kullanılmıştır. Çoğunluk dilgidir. Az sayıda kazıyıcı; ok uçları; orak-bıçaklar; mikrolitler vardır. Sürtme taş endüstrisi olarak, bazalt, mermer; ofiloit gibi çeşitli cinsteki taşlardan havaneli, ezgi taşı, perdah taşı, öğütme taşı; biley taşı ve yassı baltalar ele geçmiştir 134. Kemik iğne, bız 135, ağırşak, boynuz çekiç gibi bulgular görülmektedir. İlk Kalkolitik Çağ dan başlayarak bakır ergitilmesinin bilindiğini; bu çağın sonuna doğru kurşun üretiminin de başladığını gösteren filiz ve cüruf kalıntıları ele geçmiştir. Höyüğün batı kısmındaki Uruk Dönemi kompleksinin içinde ele geçen çok sayıda bakır cürufundan; buradaki bazı ocakların bu işlem için kullanılmış olduğu yorumu getirilmektedir Tepecik-Çiftlik Konumu ve Yeri Tepecik-Çiftlik Höyüğü, Kapadokya bölgesinin güneybatısında, Niğde ili, Çiftlik ilçesi sınırları içerisinde, Çiftlik Ovası nda yer almaktadır. Yöre halkının kısaca Melendiz olarak adlandırdığı Çiftlik veya Melendiz Ovası, Kapadokya Volkanik Bölgesi olarak adlandırılan volkanik yükseltilerin ortasındaki Melendiz Dağı kütlesinde, denizden 1500 m. yükseklikte, eski bir volkan konisi içerisinde oluşmuş bir iç ovadır. Ova, civardaki volkanik dağlardan püskürmüş ponza ve kül karışımı bir alüvyon formasyonudur. Bölgede yapılan jeomorfolojik araştırmalara göre, Holosen döneme tarihlenen bu formasyon öncesinde, Pleistosen dönemde burada bir göl bulunduğu anlaşılmıştır. Melendiz Ovası, Melendiz Dağı nda bulunan kaynaklardan çıkıp ovanın ortasına ulaştığında birleşerek Melendiz Suyu nu oluşturan birçok dere tarafından sulanır. Çevre bölgelere çeşitli doğal yollarla bağlanan ova, doğuda Misliova ya, kuzeyde Mamasun Havzası na, batıda Konya Ovası na, Esin 1976a:

74 50 güneyde de Bor Ovası na bağlanmaktadır. 300 x 170 m. boyutlarında; oval biçimli bir höyük konisi ve bu koninin güneydoğusunda yer alan yaklaşık 100 m. uzunluğunda bir terastan oluşan Tepecik-Çiftlik Höyüğü yaklaşık 35 bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Denizden yaklaşık 1580 m. yüksekte bulunan höyüğün en yüksek noktası çevre ovadan yaklaşık 9.00 m. yüksekliktedir 137. Harita-8: Tepecik-Çiftlik ve yakın çevresi Araştırma ve Kazı Tarihçesi İlk kez, Ian Todd tarafından Orta Anadolu Yüzey Araştırması projesi kapsamında yürütülen çalışmalarda, 1966 senesinde tespit edilen höyük sonraki yıllarda birçok bilim adamı tarafından ziyaret edilmiştir yılından itibaren İstanbul üniversitesi nden Erhan Bıçakçı ve ekibi tarafından kazı çalışmaları sürdürülmektedir Tabakalanma Bu güne kadar yapılan çalışmalarda höyükte dört dönem tespit edilmiştir. En üstte Geç Roma-Bizans (1. tabaka) dönemlerine ait birkaç mezar açılmıştır. Kazı alanının kuzeydoğu kesiminde Orta Kalkolitik (2. tabaka), açılan alanın hemen tümünde İlk Kalkolitik (3. tabaka) ve hemen altında da Neolitik Dönem tabakaları (4 ve 5. tabakalar) ortaya çıkarılmıştır Bıçakçı vd. 2003: Bıçakçı, Faydalı. 2002: Bıçakçı vd. 2007: Bıçakçı vd. 2007:

75 Mimarisi 2. tabakada (Orta Kalkolitik Dönem) geniş bir çukur görünümündeki dolgu içinde çok sayıda büyük boyda taşlar bulunmuştur. Bu taşlar düzenli bir yapı planı oluşturmamaktadır, çok sayıda büyük, uzun taşın dik durumda bulunmuş olması burada farklı bir yapılanma olduğunu akla getirmiştir. İlk Kalkolitik taş duvarlarında kullanılan nispeten düzgün, yassı taşlardan farklılık gösteren bu taşlar dal, çalı çırpı gibi hafif organik malzeme ile inşa edilmiş yapılarda kullanılmış oldukları, gri küllü dolgunun da bu organik malzemeye ait olduğu düşünülmüştür. 3. tabaka (İlk Kalkolitik Dönem) mimarisi, tek yapılardan ve bir yapı çekirdeği etrafında inşa edilen eklemelerle gelişen yapı kümelerinden oluşmaktadır. Zaman zaman tek yapıların arasında uzanan sokak/geçit benzeri aralıkların, açık alanların bloke edilerek kapatılmıştır. İlk Kalkolitik Dönem sonunda, bir yandan açık alan işgalinin devam ettiği, bir yandan da açık alanın kuzey bitiminin kapatılarak tüm alanın üç tarafı kapalı bir avluya dönüştürülmüştür. Ortaya çıkarılmış olan yapılar farklı plan özellikleri gösterir ve iki gruba ayrılmaktadır: tek geniş odalı yapılar ve çok odalı yapılar. Tek geniş odalı yapıların bazılarının iç alanlarının birbirinden ayrıldığı görülür. Çok odalı yapı için tek örnek kazı alanının batı bitiminde kısmen ortaya çıkartılmış olan P- Q-R yapısıdır. İç alanın yapı, inşa edilirken bölümlendirilmiştir 141. Neolitik Dönem tabakalarından 4. tabakada 16J açmasında 16 adet gömüt ortaya çıkarılmıştır. Yine bu tabakanın 17J ve 17K açmalarında bozuk durumdaki kalıntılar arasında subasman duvarlarının en alt sıraları korunmuştur. 3. tabadan duvarlarından farklı olarak dış dizisi uzunlamasına yerleştirilmiş yassı büyük boy, iç dizisi nispeten daha ufak ve enlemesine yerleştirilmiş taşlarla yapılmıştır. Mekânın içerisinde birçok kez yenilenmiş olan altı çakıl taşı, üstü ise kalın kerpiç çamur döşeli, en üstü ince sıvanmış ateş yerine ait taban kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Ateş yerinin platform benzeri bir yükselti üzerinde yer aldığı, sıvalı tabanın bu yükseltinin kenarından alçalarak mekân içerisinde devam ettiği saptanmıştır. 5. tabakada, kırmızımsı kahverengi, yumuşak, bol yanıklı dolgusu ile diğer dönem tabakalarından belirgin bir biçimde ayrılmaktadır. Dolgu içerisinde çok sayıda odun kömürü parçacıkları ve kül gibi yanık artıklarının bulunduğu damarlar tespit edilmiştir. Çok bozulmuş durumda birkaç ocak veya fırın tabanı dışında herhangi bir yapı kalıntısına rastlanmamıştır Bıçakçı vd. 2007: Bıçakçı vd. 2007:

76 Seramiği Höyükte ortaya çıkarılmış tüm tabakalarda, ithal mallar hariç, gerek teknolojik gerekse tipolojik olarak farklı tüm çanak çömlek gruplarında, bitkisel katkı kullanılmıştır. 5. ve 4. tabakalarda dar ağızlı kaplar ve geniş ağızlı büyük çanaklar yaygındır. Tutamak kulp kullanılmamıştır, omurgalı formlar yoktur. Ana mal grubunu açık havada fırınlanmış, yüzeyi alacalı mal grubu oluşturur. Koyu renkli ve siyah açkılı mal gruplarında özlü pişirme tekniği uygulanmıştır. Az miktarda ithal mallar arasında bitkisel katkılı olmayan siyah açkılı mallar görülmektedir. Bu ithal mallar yerel çanak çömlek üretimi üzerinde herhangi bir etkisi görülmemektedir. 3. tabakada değişimlerle birlikte, formlar çeşitlenmiştir, keskin profilli çanaklar, omurgalı dar ağızlı çömlekler ve ilk kez ortaya çıkan omurgalı, boyunlu çömlekler dikkati çekmektedir. Bunların yanında basit kap formu üretimine devam edilmiştir. Bu tabakada görülmeye başlanan kırmızı astarlı mallarda kaba barbotin ve bordoya yakın ince astar kullanılmıştır. Açık havada kontrollü fırınlama önceki evrelere göre azalmış ve buna paralel olarak fırınlama süreçleri çeşitlilik göstermiştir. Koyu renk çanaklarda ve koyu yüzlü açkılı mallarda özlü pişirme devam eder ve kaplarda kabartmalar da görülür. 2. tabaka da bezeme teknikleri ve motifleri ile dikkati çeken yeni bir çanak çömlek tipi ortaya çıkar. Bezemeler genellikle bazen içleri noktalarla doldurulmuş, bazen boş bırakılmış geometrik üçgenler veya dalgalı desenlerdir; bazı örneklerde her iki desen birlikte kullanılmıştır. Bu bezemeler çoğunlukla özlü pişirilmiş, açkılı basit çanaklar veya omurgalı çömlekler üzerine yapılmıştır Buluntuları 2000 yılı kazı çalışmalarında küçük buluntular arasında çok miktarda çeşitli boy ve tiplerdeki kemik bız, kemik alet endüstrisine ait açkı aletleri, taş aletlerden baskı tekniği ile yonga çıkarmakta kullanılan aletler görülmüştür. En önemli grubu kemikten yapılmış idoller teşkil etmektedir. Yabani atın (Equus) phalanx kemiklerinden yapıldıkları anlaşılan bu idollerin bir kısmı, doğal biçimleri değiştirilmeyecek biçimde işlenmiştir; bir kısmında ise özellikle kemiklerin çıkıntılı kısımları düzleştirilmiştir ve daha yoğun düzelti izleri bulunmaktadır. Kemik buluntular dışında silindir biçimli iki boncuk ve bir taş obje ele geçirilmiştir. İnce plaka şeklinde işlenmiş ve bir kısa kenarı boyunca, eşit aralıklarla üç 143 Bıçakçı vd. 2007:

77 53 delik açılmış olan bu obje mükemmel işçiliği ile dikkati çekmektedir yılındaki kazı çalışmalarında, yine çok sayıda çeşitli kemik aletler bulunmuştur. Bunlar arasında en dikkat çekeni büyük baş bir hayvanın baş kısmının heykelcik olarak betimlendiği bir ucu delinmiş uzun kemik objedir. 4. tabakada iki tanesi oldukça büyük olmak üzere çeşitli yontmataş işlikleri bulunmuştur. Bu tabakada iki vurma düzlemli çift ve tek yüzeyli, baskı tekniğiyle yapılmış ok ve mızrak uçları yaygın olarak bulunmuştur 145. Sürtme taş endüstrisi olarak 2000 yılındaki çalışmalarda çok sayıda öğütme taşı bulunmuştur, yerleşmede zengin bir sürtme taş endüstrisi bulunduğunu gösterir. Özellikle aletlerdeki çeşitlilik ve yoğun kullanım izleri dikkati çekmektedir; ele geçirilen aletler arasında, çok miktarda ve çeşitli boylarda celt, biley ve vurgu taşları, yongalama diskleri, bazalt diskler, taş halkalar, havanelleri, ezgi taşları, öğütme taşları ve tekneleri yer alır Tülintepe Konumu ve Yeri Keban Baraj Gölü suları altından kalmadan önce; Elazığ ilinin yaklaşık 21 km. doğusunda; eski Elazığ-Bingöl demir ve karayollarının arasında yer almaktaydı. Tülintepe; Altınova da Keban Baraj Gölü suları altında kalmış olan beş büyük höyükten biridir. Elazığ-Bingöl demir ve karayollarının su altında kalacak olması nedeniyle, güzergâhının değiştirilmesi gerektiğinde, yeni döşenecek demiryolunun ovadan yükseltilmesi için tren hattının hemen yakınında yer alan Tülintepe nin toprağı kullanılmış, bu nedenle höyüğün üst katları buldozerlerle kaldırılarak tahrip edilmiştir. Böylelikle üst tabakaları tamamen ortadan kaldırılan höyük 200 x 250 metreye ulaşan boyutlarıyla ve tahrip olmadan önceki m. lik yüksekliğiyle büyükçe bir höyüktür. Höyük toprağının yüzeyden 5/6 m. derinde kısmen su altında devam ettiği jeofizik araştırmalarıyla saptanmıştır Bıçakçı, Faydalı 2002: Bıçakçı vd. 2008: Bıçakçı, Faydalı 2002:

78 54 Harita-9: Tülintepe yerleşiminin konumu Araştırma ve Kazı Tarihçesi Höyüğün hemen kuzeyinden trenyolu; güneyinden karayolunun geçişinden dolayı höyüğe kolayca ulaşılabilmesi; Doğu Anadolu Bölgesi nde yüzey araştırması yapan pek çok bilim adamının höyüğe ilgisini artırmıştır. Tülintepe nin de yer aldığı Altınova/Uluova araştırma tarihçesi; Kılıç Kökten in Türk Tarih Kurumu adına Doğu Anadolu da yürüttüğü 1945 yılı araştırmaları ile başlar. P. Meriggi yayınında; Tülintepe den adıyla söz eder, Doğu Anadolu yüzey araştırmaları yapan C. Burney ise; höyük üstünden toplanan çanak çömleklerin yayınını yapar. Bunlar arasında tepenin yok edilmeden önceki durumunu gösteren fotoğrafı, Meriggi tarafından yayınlanmıştır. Tepenin üst tabakalarının yok edilişi; alt tabakaların çok geniş bir alanda açılması şansını da beraberinde getirmiştir yılında Keban Barajı su birikim alanı içinde kalacak eski eserleri, anıtları, yerleşmeleri saptamak ve kurtarmak amacıyla; Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarihi Anıtlar ın Restorasyonu ve Korunması Bölümü Başkanlığı nca; 1967 yılında ise İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü ile Michigan Üniversitesi Antropoloji Müzesi nin ortaklığında gerçekleştirilen yüzey araştırmalarının ardından; Tülintepe de 1971 de başlayan kazılar; İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü nden U. Esin ile G. Arsebük başkanlığındaki Tepecik kazı ekibi tarafından; 1974 yılı sonuna kadar sürdürülmüştür

79 Tabakalanma Höyüğün geç dönem tabakalarının tümüyle ortadan kalkmasına neden olan tahribattan kurtulabilen buluntular ve yapılan yüzey araştırmaları; Tülintepe deki en geç yerleşmenin Osmanlı Dönemi nde olduğunu göstermiştir. Bunu yeniden eskiye; M.S. 1. bin; M.Ö. 1. bin; Son Tunç Çağı; Orta Tunç Çağı; İlk Tunç Çağı ve Kalkolitik Çağ yerleşmeleri izlemektedir 149. İlk Kalkolitik Çağ yerleşmelerindeki 1. ve 2. tabakalar büyük bir ihtimalle Obeid-Halaf geçiş evresiyle çağdaştır 150. Höyükte; mimari kalıntılara rastlanılan en geç dönem İlk Tunç Çağı dır. Son Kalkolitik ise; höyük güneyinde açılan sınırlı bir alanda saptanmıştır; geniş olarak kazılan İlk Kalkolitik yerleşme ile arasında; birkaç tabakalık bir boşluk mevcuttur. Kazı çalışmaları; İlk Kalkolitik tabakaların altında başlayan taban suyu içinde çalışmak mümkün olmadığı için; ana toprağa varılamadan durdurulmuştur Mimarisi İlk Kalkolitik yerleşme mimarisinde 2. tabakaya ait 4 yapı katı saptanmıştır. Bu yapı katları birbirine çok yakın tamir veya yenileme evreleri olarak kabul edilebilir. Yapılar dörtgen veya dörtgene yakın planlıdır. İki odalı veya çok odalı birimlerinden oluşurlar. Duvarlar kerpiçten olup temellerde taş kullanılmamıştır. Yapı birimleri bazı kesimlerde yoğunlaşarak mahalleler meydana getirirler. Aralarında sokaklar, avlular ve açık alanlar bırakılmıştır. Bu açık alanlarda çoğunlukla büyük fırınlar ve ocaklar yapılmıştır. Ayrıca evlerin içindeki fırın ve ocakların da bolca görülmektedir. İşlik alanları da vardır. Mekân duvarları sıvalıdır; tabanlar ise sıkıştırılmış toprak tabanlardır. Kimi fırınlar birçok kez tamir edildikten sonra tekrar kullanılmıştır. Taş sıralarıyla sınırlanmış, kerpiçten yüksek dörtgen kaideler ve bunların altında da sazlı tabanlar da görülür Seramiği Esin 1976b: Esin 1976b:

80 56 İlk Kalkolitik dönem çanak çömleği genellikle koyu yüzlü açkılı mallardır. Koyu yüzlü açkılılar arasında Halaf malları da görülmektedir. Boya bezeklilerde; açık renk zemin üzerine yapılmış koyu renkli mat Obeid kap parçaları görülmektedir. Son Kalkolitiğin belirgin çanak çömlek gruplarını bol saman katkılı veya saman yüzlüler oluşturur. Bazı kâse örneklerinde ağız kenarının içinde koyu kırmızımsı kahverengi şerit boyalı; ya da dış yüzünde boya şeritleriyle yapılmış eşkenar dörtgen bezekler yer alır 153. Bazı kâse örneklerinde ağız kenarının içinde koyu kırmızımsı kahverengi şerit boyalı; ya da dış yüzünde boya şeritleriyle yapılmış eşkenar dörtgen bezekler yer alır. Kimi küp ve boyunlu çömleklerde ise mat kahverengi boyalı şeridin üzerine sokma-nokta bezekler yapılmıştır. Mezopotamya nın Uruk Devri kırmızı astarlı mallarının benzeri; konik gövdeli ufak çömlek ilginçtir Buluntuları İlk Kalkolitik yerleşmenin en kuzeydeki mekânlarının birinin içinde bulunan pişmiş topraktan bir kadın heykelciği ayakları öne uzatılmış küt bir biçimde sona ermiştir ve oturur pozisyonda tasvir edilmiştir. Kalçalar geniş; göğüsler konik ve belirgindir. Çok iyi şekillendirilmediğinden gövde biraz ekseninden, başa kıyasla kaymıştır. Gövde yukarı doğru incelerek devam etmektedir 155. Sokak tabanında bulunan bir başka kadın heykelciği parçalanmış halde bulunmuştur. Figürinin konik başının üst kısmı eksiktir. Konik başlık yüzden bir kabartma şeritle ayrılır. Gözler çekik, çene ve ağız belirtilmemiştir. Pişmiş topraktan hayvan heykelcikleri; ağırşaklar diğer kil buluntuları oluşturur 156. İlk Kalkolitik Çağ da yontmataş endüstrisini obsidyen ve çakmaktaşından aletler oluşturmaktadır. Ancak obsidyene nazaran çakmaktaşı aletler çok azdır. Obsidyen aletler içinde dilgiler, deliciler dikkat çeker. Sürtme taş endüstrisinde; öğütme, ezgi taşları, havanelleri, yassı baltalar ve baltacıklar yer alır 157. İlk Kalkolitik yapılarında kemikten yapılmış bızlar; iğneler ve ağırşaklar bulunmuş; bir hayvan dişinin de işlendiği saptanmıştır Esin 1976b: Esin 1976b: Esin 1976b: Esin 1976b: 124, Esin 1976b: 132.

81 57 IV. BÖLÜM KABARTMA BEZEMELİ SERAMİK GELENEĞİ 4.1. Alacahöyük Alacahöyük te görülen kabartmalı bezemeler arasında hayvan başı protomu biçiminde çıkıntı ile biten kulplar görülür (lev. I/1-2) 159. Anadolu da bu tür kulpların benzerleri; Neolitik Çağ da Höyücek te 160, Neolitik ve Kalkolitik te Kuruçay da (krş. çiz.145) 161, Kalkolitik te Büyük Güllücek (krş. lev. V/2.), Karain Mağarası (krş. çiz. 58), Erzurum-Karaz (lev. XIII/1), Tunç Çağı nda Kültepe 162 ve İkiztepe de 163 görülmektedir. Birkaç seramik parçası üzerinde de helezoni kabartmalı motifler görülmektedir, helezoni kabartmalar Karaz Geç Kalkolitik eserleri ile benzerlik göstermektedir. Kaplar üzerinde helezoni kabartmalar, Neolitik Çağ Köşk Höyük te 164, Kalkolitik Çağ da Hassek Höyük (krş. lev. XIX/1; çiz. 9), Tunç ve Kalkolitik te Erzurum Karaz da 165 (krş. lev. VII/2, VIII/1, IX/1-2, X/2, XI/1, XII/1-2) Tunç Çağı nda da Pulur 166, Değirmentepe 167, Norşuntepe 168, Küllüoba 169, Demircihöyük-Sarıket 170 ve Troia da 171 görülmektedir. Bir helezoni kabartmalı çanak parçasında, kirli devetüyü renkte dalgalar ile üzerinde helezoni kabartma süsler görülmektedir. Bir başka çanak parçasında ise, kırmızı ve boz renklerle dalgalıdır, elle yapılmış, yüz tarafında kabartmalı helezon süsler görülür (lev. II/1). Bu iki helezoni kabartmalı çanak parçası Erzurum Karaz tipi helezoni kabartma süslü seramiğin çok nadir örnekleridir. Kalkolitik Çağ ın orta tabakasında 6.50 m. derininde bulunmuştur. Bunların ithal eşya olması mümkündür. Üzüm salkımı şeklinde kabartma süslü çanak parçası nadir olarak görülen bir tiptir, benzerlerine İTÇ de rastlanmaktadır. 159 Koşay, Akok 1966: Duru, Umurtak 2005: lev. 60/2, 3; 61/ Duru 1994: lev. 42/4, 5, 8; 197/5; 177/11, 17; 81/3; 163/7; 164/ Özgüç 1986: lev. 111/1a-b. 163 Alkım vd. 2003: lev. XII/ Silistreli 1989a: 370; lev. XI/4; Silistreli 1990: 92; res Koşay, Turfan 1959: kz./a 38, Koşay 1971: 77/ 1-2; Koşay 1976: 48/ 1-3; 49/ 1, 3, Duru 1979: lev. 27/ Hauptmann 1982: lev. 47/3; 49/ Efe, Ay 2000: pl. 23/ Seeher 2000: abb. 17/G25a; 27/G161c-e. 171 Korfmann 2001: res. 375.

82 58 Hitit Dönemi nde Alişar Höyük te 172 Alacahöyük tekine benzer biçimde üzüm salkımı şeklinde kabartmalar olan kaplar görülür. Bu çanak parçası, elde yapılmış olup içi koyu devetüyü renginde, dışı esmer boz renktedir, üzerinde sık sıralı meme veya düğme şeklinde kabartma sıraları yer almaktadır (lev. II/2). Anadolu da nokta ve kabarcıkların kaplar üzerinde görüldüğü yerler arasında, Kuruçay (krş. çiz. 150), Yumuktepe 173, Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Alişar Höyük (krş. lev. IV/2) 174, Amuk C-H-I evreleri 175, Aşağı Pınar (krş. çiz ), Hassek Höyük (çiz. 12), Karain Mağarası (çiz ), Kül Höyük (çiz. 178), Tepecik (lev. XXV/1; çiz. 182), Tunç Çağı nda İkiztepe 176, Küllüoba 177, Demircihöyük-Sarıket 178, Konya Karahöyük 179 ve Değirmentepe 180 sayılabilir. Geometrik motifli ve boyalı olan bir kap parçası Kalkolitik Çağ ın nadir örneğini teşkil etmektedir. Bu kap parçasının içi açık kahverengi, dışı perdahlı, parlak siyah zemin üzerine açık kahverengi geometrik süslüdür (lev. III/1) 181. Üzerinde kabartma olan seramikler genellikle monokromdur. Burada görülen geometrik kabartma kendi zemininden farklı renkte olduğu görülür. Buna benzer uygulama, Köşk Höyük te görülmektedir. Bir kabın boyun kısmına dik biçimde yapılmış bir kabartma bandın üstüne; geyik boynuzu ve inek başı kabartması birbirinin üstüne gelecek şekilde yapılmıştır. Geyik boynuzu zemin ve inek başından farklı bir renkle beyaz ile boyanmıştır (lev. XXXIII/2). Köşk Höyük te Kabartmalı insan ve hayvan figürlerinde de bu uygulamayı görmekteyiz 182. Diğer benzer bir uygulama, Hitit Çağı yerleşimleri olan Eskiyapar 183 ve İnandıktepe deki, İnandık Kabartmalı Vazosu nda 184 görülmektedir. Vazonun gövdesi birbirine paralel kırmızı astarlı kalın kabartma şeritlerle 6 frize ayrılmıştır. Burada insan figürlü kabartmalar görülür. Müzik eşliğinde yapılan bir tören konu edinmiştir. Vazonun gövdesinde kırmızı boya 172 von der Osten 1937b: fig. 174, Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 174 von der Osten 1937b: fig. 174, 176, 182, Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 179 Alp 1992: 314. res Duru 1979: lev. 27/10, Koşay, Akok 1966: 92, Öztan 2007a: 229. fig. 15, 18; Öztan vd. 2006: res. 10; Silistreli 1989a: 371; lev. XII/ Özgüç 1988: lev. 70/1-4; 71/1-4; 72/ Özgüç 1988: lev /1; 42-59/1-2.

83 59 uygulanmıştır. Bütün kabartmalı figürlerin yüzleri, elleri, bacakları kırmızı, enselerini örten ve sırtlarında aşağı inen saçları siyah renktedir. Bir kısmının ayakkabıları kırmızı, bir kısmının ise krem renklidir. Polikrom bir özellik göstermektedir Alişar Höyük Alişar Orta Anadolu da Yozgat ın Sorgun ilçesinin Alişar köyünde yer alır. Burada Kalkolitik Çağ a ait kabartmalı çanak çömlekler içerisinde; bir kâse parçası kenarında kabartma bant üzerine kazı yöntemiyle yapılmış zikzak bezeme görülür (lev. III/2). Küp parçası ve birkaç çanak parçası üzerinde yine süs olarak yapılmış nokta ve topak kabarcıklara rastlanmaktadır (lev. IV/1-2). Bir kulp parçasının alt kesiminde ise düzensiz biçimde yapılmış kabarcık çıkıntılar görülür (lev. V/1) 185. Kaplarda üzeri süsleme amaçlı işlenmiş kabartma bantların Anadolu daki benzerleri, Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (krş. lev. XXXI/1), Hassek Höyük (krş. lev. XVI/2; XVII/1), Tülintepe (çiz. 213), Büyük Güllücek (lev. VI/2), Korucutepe (çiz ), Aşağı Pınar (çiz.63-97), Toptepe (çiz.209), Tunç Çağı nda İkiztepe 186, Demircihöyük-Sarıket 187, Değirmentepe 188 ve Gre Virike de 189 rastlanmaktadır. Bunların dışında Anadolu daki nokta ve kabarcıkların benzerlerine; Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Hassek Höyük (krş. çiz. 12) Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Yumuktepe 190, Amuk C-H-I evreleri 191, Kuruçay (krş. çiz. 150,156, , ), İkiztepe 192, Alacahöyük (krş. lev. II/2), Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Kül Höyük (krş. çiz. 178), Karain Mağarası (krş. çiz ); Tunç Çağı nda Değirmentepe 193, Küllüoba 194, 185 von der Osten 1937a: 57, 78, Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Seeher 2000: abb. 60/G216, Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Engin 2006: 319; lev. 3/ Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 191 Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Duru 1979: lev.27/10, Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/6.

84 60 Demircihöyük-Sarıket 195, Konya Karahöyük te 196 ve Alişar Höyüğün 197 Hitit katlarında görülmektedir Büyük Güllücek Burada görülen kabartmalar arasında kaplarda düğme veya hayvan başı (lev. V/2; çiz. 1) 198 şeklinde çıkıntı ile biten kulplar, ağız kenarlarına yatay sıralı biçimde yapılmış nokta kabartma süsleri (lev. VI/1; çiz. 2) ile yine ağız kenarına yapılmış bant kabartma üzerine burma şeklinde işlenmiş (lev. VI/2; çiz. 3) kabartmalı çanak çömlek parçaları yer almaktadır. Bunların dışında kapların üzerinde yatay ve dikey olarak yapılmış bant kabartmalara da rastlanmaktadır (lev. VII/1; çiz. 3). Anadolu da buradaki gibi hayvan başı şeklinde çıkıntı ile biten kulpların benzerleri; Neolitik te Höyücek te 199, Neolitik ve Kalkolitik te Kuruçay da (krş. çiz. 145) 200, Kalkolitik te Alacahöyük (krş. lev. I/1-2), Erzurum Karaz (lev. XIII/1), Karain Mağarası (çiz. 58) ve Tunç Çağı nda da İkiztepe 201 ile Kültepe de 202 görülmektedir. Nokta kabartma ya da kabarcık biçimi kabartmaların benzerlerine; Kalkolitik Çağ da Alacahöyük (lev. II/2), Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Hassek Höyük (krş. çiz. 12), Karain Mağarası (krş. çiz ), Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Kuruçay (krş. çiz. 150, 156, , ), Alişar Höyük (krş. lev. IV/1-2), Kül Höyük (çiz. 178), Yumuktepe 203, Tunç Çağı nda İkiztepe 204, Amuk C-H-I evreleri 205, Değirmentepe 206, 195 Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 196 Alp 1992: 314. res von der Osten 1937 b: fig.174, 176, 182, Koşay, Akok 1948: 475; res , Duru, Umurtak 2005: lev. 60/2, 3; 61/ Duru 1994: lev. 42/4, 5, 8; 197/5; 177/11, 17; 81/3; 163/7; 164/2, Alkım vd. 2003: lev. XII/ Özgüç 1986: lev. 111/1a-b. 203 Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 204 Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Duru 1979: lev.27/10,

85 61 Küllüoba 207, Demircihöyük-Sarıket 208, Alişar Höyüğün 209 Karahöyük te 210 rastlanmaktadır. Hitit katlarında ve Konya Kaplar üzerinde dikey olarak belli aralıklarla sıralanmış bant kabartmalara; Tigani, Troya, Beycesultan 211, Aşağı Pınar (krş. çiz ), Hassek Höyük (krş. lev. XV/1; XVI/1; çiz. 4), İkiztepe (krş. çiz. 27), İkiz Höyük 212, Tunç Çağı nda Höyücek 213, Küllüoba 214, Demircihöyük-Sarıket 215 ve Arslantepe nin 216 bazı kaplarında rastlanır. Kaplarda kabartma bantlar üzerine desen/baskı uygulaması Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXXI/1), Hassek Höyük (lev. XV/2, XVI/1-2, XVII/1-2, XVIII/1-2; çiz. 4), Korucutepe (çiz ), Tülintepe (çiz. 213), Alişar Höyük (lev. III/2), Toptepe (çiz. 209), Aşağı Pınar (çiz ), Tunç Çağı nda İkiztepe 217, Demircihöyük-Sarıket 218, Gre Virike 219 ve Değirmentepe de 220 görülür Erzurum Karaz Erzurum un 16 km. kuzeybatısında, Ilıca İstasyonu nun 5 km. kuzeyinde Karaz Höyüğü yer alır. Burada yapılan kazılarda hafiri tarafından Kalkolitik olarak gruplandırılan geniş şerit kabartmalı monokrom siyah ve kırmızı renkli kabartmalı çanak çömlekler bulunmuştur 221. Kabartmalı kaplar arasında en çok görülen insan sureti gösteren helezoni desenlerdir. Bir çömlek üzerinde, kenarı hafifçe açık ve keskin, boynu silindirik, boğazla karın arasında 207 Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 209 von der Osten 1937 b: fig.174, 176, 182, Alp 1992: 314. res Alkım vd. 2003: Esin, Harmankaya 1991: res Duru, Umurtak 2005: lev. 81/6; 104/ Efe, Ay 2000: pl. 18/ Seeher 2000: res. 29/G203a. 216 Di Nocera vd. 2004: 128; fig Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Seeher 2000: abb. G216, Engin 2006: 319. lev. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Koşay, Turfan 1959: 349, 359.

86 62 içeri ve karın üzerinde dışa doğru iki dirsek yapıldıktan sonra kaideye doğru kabartma desen daralmaktadır, boynu üzerinde bulunan çukurlaştırılarak çizilmiş dik ve kısa bir hattın iki yanında simetrik olarak geniş bir nokta ve yanlarda iki nokta etrafında iki daire bir insan yüzü ifadesi vermektedir (lev. VII/2, VIII/1-2, IX/1-2). Karın üzerinde, birbirine bitişik ve simetrik iki helezon kabartmalı desen ile kabın öbür yüzünde de çukurlaştırılarak çizilmiş geniş hatlardan mürekkep süsler bulunmaktadır. Çömleğin boynundan yarısından sonraki kısım kırmızı-devetüyü, alt kısmı siyah astarlı, cilalı, perdahlı olup içi devetüyü renginde astarsızdır (lev. VIII/1). Bu çömleğin benzeri olan bir başka kap, kabartma ve oyma süslüdür. Boyun ile karın arasındaki içe doğru olan dirsek üzerinde deliksiz, kabarcık biçimde iki kulpçuk bulunur. Boyun ve karın üzerinde çukur ve geniş hatlarla, daire ve noktalardan oluşan karışık süsler bulunur (lev. VIII/2) 222. Bir küp parçasında üzerine sonradan ince bir şeridin yapıştırılması ile ortaya çıkan çok kıvrımlı iki kabartma helezoni desen görülmektedir (lev. IX/1). Geniş helezoni kabartmalı kap parçaları arasında; karnı üzerinde çift, köşeli geniş helezoni kabartmalı ve birçok kareyi içerenler (lev. IX/2, X/1-2, XI/1-2, XII/1-2) görülür 223. Birçok karenin, baklava dilimi gibi yan yana gelerek oluşturduğu kabartma motifin benzeri Tunç Çağı nda Korucutepe 224 ve Tepecik teki 225 kaplar üzerinde görülür. Burada görülen zoomorfik kulplu bir kapakta, dört ayaklı, köpek cinsinden hayvanın kuyruğu ve ayakları kapağın yüzüne yapışmış biçimdedir, gövdesi ise keskin bir sırt halindedir. Baş ve boyun kulp yerini tutmaktadır. Kenarda eşit aralıklarla, 20 mm. çapında, ortasında kabarıntılı beş çukur daire bulunmaktadır (lev. XIII/1) 226. Kaplar üzerinde kabartmalı bezeme tekniğinde yapılan köpek figürü, Kalkolitik Çağ da Tepecik Çiftlik (lev. XXVI/1; çiz. 184) ve İTÇ de Norşuntepe -köpek türü- 227 sayılabilir. Norşuntepe deki köpek türü figürleri Erzurum-Karaz ve Tepecik Çiftlik in aksine tek ayaklı ve şematize edilerek verilmiştir. Helezoni kabartmalı motiflerin benzerleri Erzurum Karaz da aynı şekilde Tunç Çağı katlarında da rastlanmaktadır 228. Bu katlarda ince kabartmalı motifler şeklindeki kaplar 222 Koşay, Turfan 1959: Koşay, Turfan 1959: 370, , Kelly-Buccellatı 1978: 72; fig.123g, 124A-B. 225 Esin1974: lev. 103/ Koşay, Turfan 1959: Hauptmann 1982: 26. lev. 45/6; 47/ Koşay, Turfan 1959: kz./a. 38, 145.

87 63 üzerinde görülmektedir. Benzer helezoni kabartmalara; Doğu Anadolu da Pulur da 229 Tunç Çağı na ait VIII. tabakanın X. katı tapınak mimarisinde, kült kapları olarak değerlendirilen ve üzerinde Bereket Tanrıçası simgesi olarak düşünülen yırtıcı kuş kabartmalı Karaz tipi küpleri üzerinde rastlanmaktadır (lev. XIII/2, krş. lev. VII/2, VIII/1, IX/2). Amuk H-I evresinde 230 kırmızı-siyah açkılı mallarda helezoni bezemeler ile helezoni göz kabartmaları görülür. Seramik kaplar üzerinde yapılmış diğer benzer helezoni kabartmalar Neolitik Çağ da Köşk Höyük 231, Kalkolitik Çağ da Hassek Höyük (krş. lev. XIX/1; çiz. 9), Alacahöyük (krş. lev. II/1) ve Tunç Çağı nda ise Değirmentepe 232, Norşuntepe 233, Küllüoba 234, Demircihöyük-Sarıket 235 ve Troia da 236 görülmektedir Hacılar Hacılar Burdur un 25 km. batısında, Burdur Gölü nün güneybatı ucuna 3-4 km. uzaklıkta yer alır 237. Burada Kalkolitik Dönem, I-V tabakalar arasında görülmektedir. IV ve V. tabakalarda monokrom kap parçaları üzerinde hayvan betimli kabartmalı bezemeler bulunmuştur. Bunlar arasında üç kap parçası üzerinde hayvan başları 238 vardır (lev. XIV/1). Bu hayvan kabartmalı başlar olasılıkla boğayı simgelemektedir. Kalkolitik Dönem Hacılar dışında Anadolu da kaplar üzerinde kabartma olarak yapılmış boğa figürlerine, Neolitik Dönem de Ulucak 239, Köşk Höyük (çiz ) 240, Hacılar (VI) 241, Neolitik ve Kalkolitik Çağ da Kuruçay (çiz.147) 242 ve Höyücek te 243 (çiz.15, 19-21), Kalkolitik te Tepecik- Çiftlik (lev. XXVII/2, XXVIII/1-2, XXIX/1, XXX/2; çiz ), Tunç Çağı nda ise 229 Koşay 1971: 100. lev. 77:1-2; 1976: lev. 48: 1-3; 49: Braidwood, Braidwood 1960: fig. 282/9; 285/39, 41; 304/29; 307/5-6; pl. 36/7, Silistreli 1989a: 370; lev. XI/4; Silistreli 1990: 92; res Duru 1979: lev. 27/ Hauptmann 1982: lev. 47/3; 49/ Efe, Ay 2000: pl. 23/ Seeher 2000: abb. 17/G25a; 27/G161c-e. 236 Korfmann 2001: res. 375; Korfmann 1999: res Duru 2007: Mellaart 1970: Çilingiroğlu (A) vd. 2007: fig Silistreli 1989a: ; lev. VI/1-2; VII/1a-b, 3; VIII/ Mellaart 1970: pl. LXII/1-5; 112/ Duru 1994: lev. 81/5; 196/8; 197/2; 198/ Duru, Umurtak 2005: lev. 63/3, 6; 110/2.

88 64 İkiztepe 244, İnandıktepe 245, Kültepe 246, Fatmaören 247 ve Aççana Höyüğü nde 248 rastlanmaktadır. Başka bir kap parçası üzerinde şematize olarak yapılmış hayvan kabartması görülür. Adı geçen hayvan kabartması kuş ya da karışık bir hayvan (?) figürüne benzemektedir (lev. XIV/2). Hayvanın ayakları beden yapısına göre uzun ve orantısız yapılmış, kanatları ve gagası belirtilmemiştir, başı üstünde boynuza benzeyen uzun iki parçalı şekil hafif arkaya doğru eğilmiş ve keskin hatlara sahiptir. Boynuza benzeyen şekil, kabın ağzına kadar devam etmektedir, sınırları belirtilmemiştir. Kaplar üzerinde kabartma figürlü olarak yapılmış kuş figürü, Neolitik Çağ da Kuruçay 249 ve Köşk Höyük te 250, Kalkolitik Çağ da Höyücek te (çiz. 17) kuş gagası olarak değerlendirilen bezemede karşımıza çıkmaktadır Hassek Höyük Hassek Höyük te Son Kalkolitik Çağ a ait yapıdaki 2 numaralı odada, siyah perdahlı Proto-Karaz tipi kabartmalı bir kap bulunmuştur (lev. XV/1) 251. Kap üzerinde gövde ve omuzlarda üçer sıra halinde karşılıklı olarak yatay ve dikey yapılmış kabartma bezeme ve ters V şeklinde kabartmalar görülmektedir. Buradaki gibi farklı şekillerde yapılmış bu tip kabartmaların tam benzerine Anadolu da başka bir merkezde görülmemektedir. Ancak ters V şeklindeki kabartmalı bezemenin benzerlerine Kalkolitik Çağ da Kuruçay da (krş. çiz. 158), Tunç Çağı nda Demircihöyük-Sarıket teki 252 kaplar üzerinde karşımıza çıkmaktadır. Uruk tipi dar ağızlı kaplardan omuz ile boyunun bitiştiği yeri çevreleyen üzeri yiv/çentik motifi işlenmiş iki kabartma bant görülür (lev. XV/2). Diğeri ise yüksek kaideli bir kabın uzun ayaklık gövdesinde belli aralıklarla üzeri yiv/çentik bezemeli yatay kabartma bant ile bunların arasında dikine olarak yapılmış (lev. XVI/1; çiz. 4) kabartma bantlardan oluşur. Ayrıca birkaç çanak parçasının ağız kenarında kabartma bant üzerine kazı yöntemiyle 244 Alkım vd. 2003: lev. XII/7; XX/3; LXII/ Özgüç 1988: lev. 41; H/ Özgüç 1986: lev. 112/ Sipahi 2006: 448; res. 10/C Yener 2006: 39; res Duru 1990: 84; res. 4/ Silistreli 1989a: 369; lev. X/ Helwing 2002: 80; abb. 47; taf. 33, 80, Seeher 2000: abb. 18/G31, G35; 19/a.

89 65 karşılıklı olarak yapılmış ve baklava dilimine benzeyen zikzak motifler görülür (lev. XVI/2, XVII/1). Üzeri parmak baskı ile süslenmiş bant kabartmalı seramik parçaları da görülmektedir (lev. XVII/2, XVIII/1-2; çiz. 5-8). Bir kap parçası üzerinde kabartma bezemeli helezoni süsleme de vardır (lev. XIX/1; çiz. 9). Bu bezemeler dışında bir kap parçasında oldukça şematize edilmiş ve hangi tür hayvana ait olduğu anlaşılamayan kabartmalı hayvan figürü (lev. XX/1; çiz. 11) ile ince şerit kabartmayla yapılmış ve oldukça stilize bir insan figürü (lev. XIX/2; çiz. 10) ile nokta kabartmalı bezeme görülür (çiz. 12). Anadolu da kaplarda benzer şekilde kabartmalı bantlar üzerine baskı, bezek ve çiziklerin yapıldığı yerleşimler içinde Kalkolitik Çağ da Büyük Güllücek (krş. lev. VI/2), Toptepe (krş. çiz. 209), Tepecik-Çiftlik (krş. lev. XXXI/1), Korucutepe (çiz ), Alişar Höyük (krş. III/2), Aşağı Pınar (krş. çiz ), Tülintepe (çiz. 213); Tunç Çağı nda İkiztepe 253, Demircihöyük-Sarıket 254, Gre Virike 255 ve Değirmentepe 256 sayılabilir. Kaplar üzerinde dikey olarak yerleştirilmiş kabartma bantlara Tigani, Troya, Beycesultan 257, Höyücek 258, İkiz Höyük 259, İkiztepe (krş. çiz. 27), Aşağı Pınar (krş. çiz ), Büyük Güllücek (krş. VII/1), Küllüoba 260, Demircihöyük-Sarıket 261 ve Arslantepe nin 262 bazı kaplarında rastlanır. Helezoni kabartma süslerinin benzerlerine Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı nda Erzurum Karaz da 263 (krş. lev. VII/2, VIII/1, IX/1-2, X/2, XI/1, XII/1-2), Alacahöyük te (krş. II/1), Neolitik Çağ da Köşk Höyük te 264, Tunç Çağı nda Pulur da 265, Amuk H-I evresinde 266, Değirmentepe 267, Norşuntepe 268, Küllüoba 269, Demircihöyük-Sarıket 270 ve Troia da 271 rastlanmaktadır. 253 Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Seeher 2000: abb. 60/G216, Engin 2006: 319. lev. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Alkım vd. 2003: Duru, Umurtak 2005: lev. 81/6; 104/ Esin, Harmankaya 1991: res Efe, Ay 2000: pl. 18/ Seeher 2000: abb. 29/G203a. 262 Di Nocera vd. 2004: 128; fig Koşay, Turfan 1959: 370, 374, 375; fig. kz./a. 35, 38,145, Silistreli 1989a: 370; lev. XI/4; Silistreli 1990: 92; res Koşay 1971: 100. lev. 77:1-2; Koşay 1976: lev. 48: 1-3; 49: Braidwood, Braidwood 1960: fig. 282/9; 285/39, 41; 304/29; 307/5-6; pl. 36/7, Duru 1979: lev. 27/ Hauptmann 1982: lev. 47/3; 49/ Efe, Ay 2000: pl. 23/ Seeher 2000: abb. 17/G25a; 27/G161c-e.

90 66 Hassek Höyük teki gibi Anadolu da nokta ve kabarcıkların kaplar üzerinde görüldüğü yerler arasında, Kalkolitik Çağ da Alacahöyük (lev. II/2), Kuruçay (krş. çiz.150,156, , ), Yumuktepe 272, Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Alişar Höyük (krş. lev. IV/1), Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Karain Mağarası (krş. çiz ), Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Kül Höyük (krş. çiz. 178), Tunç Çağı nda Amuk C-H-I evreleri 273, İkiztepe 274, Aşağı Küllüoba 275, Demircihöyük-Sarıket 276, Konya Karahöyük 277 ve Değirmentepe 278 sayılabilir Höyücek Höyücek, Burdur un 35 km. kadar güneyinde Bucak ilçesi sapağının 100 m. batısında yer alır 279. Höyücek te hafiri tarafından M.Ö lere kadar tarihlenen ve Neolitik Çağ sonrası-erken Kalkolitik Çağ olarak değerlendirilen Karışık Birikim (KB) tabakasındaki 280 çanak çömlekler, yüksek kaliteli, hemen hepsi kabartma bezekli; ancak pek az örnekle görülmektedir 281. Bunlardan hafifçe dışa açık ağızlı, boynu belirtilen, karnı keskin biçimde kırılan çanak parçalarından birinde, karın kısmında yarımay şeklinde bir kabartma görülmektedir (çiz. 13). Başka bir çanağın ağız düzeyinin altında, kenarları dik kavisli ve dibe bakan yarımay şeklinde bir kabartmaya daha rastlanmaktadır (çiz. 14). Kaplar üzerinde kabartma bezemeli yarımay sembolü Kalkolitik Çağ da Aşağı Pınar da 282 (krş. çiz. 123) Karain Mağarası nda (krş. çiz. 61), Tunç Çağı nda da Küllüoba da 283 görülür. Boyunlu, şişkin karınlı, ufak boy çömlek parçasında, karın kısmında hayvan başını betimleyen 271 Korfmann 2001: res. 375; Korfmann 1999: res Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 273 Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; lev. 35/11; lev. 37/10-11; lev. 86/ Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 277 Alp 1992: 314. res Duru 1979: lev. 27/10, Duru 2007: Duru, Umurtak 2005: Duru, Umurtak 2005: Parzinger, Schwarzberg 2005: 28; abb Efe, Ay 2000: pl. 22/1.

91 67 boynuzlardan bir tanesi sağlam durumda olan kabartma, bir hayvan başını betimlediği düşünülmektedir (çiz. 15). Çömlek parçalarından birinde boyun kısmında hayvan betimine ait kavisli kabartmalı bir boynuza (çiz. 16), başka bir parçadaki kabartmanın ise kuş gagasına benzediği düşünülmektedir (çiz. 17). Neolitik Çağ da Kuruçay da 284 bir kap parçası üzerinde kabartma figürlü kuş tasviri ile yine Neolitik Çağ da Köşk Höyük te 285 kabartmalı çanak parçasında, uzun boynu ile ön tarafı korunmuş stilize kuş tasviri görülmektedir. Pulur da 286 da Tunç Çağı nda Karaz tipi kaplarda helezoni kabartma olarak yapılmış yırtıcı kuş tasvirlerine rastlanır. Bazı çömlek parçaları üzerine yapılmış kabartma bezemeli hayvan başları görülür. Bunlar olasılıkla bir boğayı temsil etmektedir (çiz. 15, 19-21). Kaplarda kabartma olarak boğa ve boğa başlarının görüldüğü yerler arasında Hacılar ın (lev. XIV/1) 287 ve Kuruçay ın (çiz. 147) 288 Neolitik ve Kalkoltik tabakaları, Kalkoltik te Tepecik-Çiftlik (lev. XXVII/2, XXVIII/1-2, XXIX/1; XXX/2; çiz ), Köşk Höyük (çiz ) 289, Ulucak 290 ve Höyücek in Neolitik tabakaları 291 ile Tunç Çağı nda İkiztepe 292, Aççana Höyüğü 293, İnandıktepe 294, Kültepe 295 ve Fatmaören 296 sayılabilir. Başka bir çanak parçasının ağzı dışında V şeklinde bir kabartma görülür (çiz. 18). Bu kabartmanın şematik bir dağ keçisi başı olduğu düşünülmektedir 297. Dağ keçisi olduğu düşünülen başka boynuz kabartmasına da rastlanır (çiz. 22). Kaplar üzerinde dağ keçisi kabartmaları, Neolitik te Köşk Höyük (çiz ) 298, Kuruçay 299 ; Kalkolitik te Tepecik- Çiftlik (lev. XXVII/2, XXIX/2; çiz ) 300, Karain Mağarası (çizim. 58); Tunç Çağı nda ise Karahöyük 301 ve Semayük-Karataş tan 302 bilinmektedir. 284 Duru 1990: 84; res. 4/ Silistreli 1989a: 369; lev. X/ Koşay 1971: 100; lev. 77:1-2; Koşay 1976: lev. 48: 1-3; 49: Mellaart 1970: pl. LXII/1-5; LXIV/ Duru 1994: lev. 81/5; 196/8; 197/2; 198/ Silistreli 1989a: ; lev. VI/1-2; VII/1a-b, 3; VIII/ Çilingiroğlu (A) vd. 2007: fig Duru, Umurtak 2005: lev. 63/3, 6; 110/ Alkım vd. 2003: lev. XX/3; LXII/ Yener 2006: 39; res Özgüç 1988: lev. 41; H/ Özgüç 1986: lev. 112/ Sipahi 2006: 448; res. 10/C. 297 Duru, Umurtak 2005: Silistreli 1989a: lev. IX/2-4; X/1-3, 5; XI/ Duru 1994: lev. 197/2, Bıçakçı vd. 2007: fig. 35a, Alp 1968: lev. 10/ Mellink 1987: 22; fig. 3.

92 68 Kabartmalar arasında bir tane de insan figürü bulunmuştur (lev. XX/2; çiz. 23). Kabartmalı insan figürü olasılıkla bir kadına aittir. Figürün sadece bacakları sağlam durumdadır. Ayakların uçları zıt yönlerde, bacaklar yukarıdan aşağıya doğru incelmiştir, bir kısmı görülebilen kalça basenlidir. Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik te bir kap parçasının üzerine kabartma olarak yapılmış bir insan tasviri, Höyücek teki kadın figürü kabartmasıyla yakın benzerlik gösterir (krş. lev. XXVII/1). Şematik yapılmış hayvan betimleri arasında, bir hayvan gövdesine ait kabartma (çiz. 24) anatomik açıdan bakıldığında deveyi anımsatmaktadır. Bunların yanı sıra kabartma halka (çiz. 25) ve merdiven/basamak biçiminde (çiz. 26) kabartmalı motifler de görülmektedir 303. Halka biçimindeki kabartmalara Aşağı Pınar da (krş. çiz. 78, 90, ) rastlanmaktadır. Kalkolitik Çağ da Kuruçay da da halka (lev. XXII/1; çiz ) ve basamak (lev. XXIV/1; çiz. 146) bezemeli kabartmalar görülür. Neolitik Dönem de Köşk Höyük te (çiz ) 304 ; Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik te (çiz. 203); Tunç Çağı nda da Tepecik te 305 sembolik ifadeler şeklinde halkalar görülür İkiztepe İkiztepe dördüncü dönem kazılarında ortaya çıkarılan ve h7 hamurundan yapılmış olan Kalkolitik Çağ çanak-çömleğinde; kapların yapımında bol miktarda parıldayan, seyrek olarak da beyaz tanecikli olarak hazırlanmış, gri-siyah, gri-kahverengi, siyah ve kahverenginin değişik tonları görülür. Bu hamur özenle hazırlanmış, dokusu çok iyi pekişmiş, kırılma düzlemi düzgün, oksitleşmesi yetersiz olanlarda koyu gri renkte bir öz vardır. Kapların hamurun renginde astarlı oldukları, ancak pişirilmedeki bazı etkenler nedeni ile renk farklılıkları göstermiştir. Kabartmalı olanların yanında az sayıda olmakla beraber yalın olanlar da vardır döneminde kendine özgü formları olan Kalkolitik Çağ kâseleri bulunmuştur. Bunların bazıları normal kâse büyüklüğünde bazıları ise daha ince çanak görünümünde kaplara ait parçalardır. Bunlardan tip 55 olarak adlandırılan kâse sadece ağız ve karnının bir 303 Duru, Umurtak 2005: Silistreli 1989a: 371; lev. XIII/ Esin 1974: lev. 103/2.

93 69 kısmını içeren parçası bulunmuştur. Kabın omuz kesiminde yuvarlak bir omurga vardır. Ağza doğru daralarak, oldukça dik ve dudaksız bir ağızla biter. Kâsenin ağzı dışına birbirine paralel ve eşit aralıklarla dikey olarak 3 kabartma bant (2 cm. uzunlukta) birleştirilmiştir (çiz. 27). Bu tür kabartma bezeklere Kalkolitik Çağ da Hassek Höyük (krş. lev. XV/1, XVI/1; çiz. 4), İkiz Höyük 306, Aşağı Pınar (krş. çiz ), Büyük Güllücek (krş. lev. VII/1), Tunç Çağı nda Tigani, Troya, Beycesultan 307, Höyücek 308, Küllüoba 309, Demircihöyük-Sarıket 310 ve Arslantepe nin 311 bazı kaplarında rastlanır. Çömlek tip 50 de bulunan parçalardan bazılarının dik oval bedenli, hafifçe dışa dönük ağızlı oldukları görünmektedir. Bu çömleklerden boynuna yakın bir yerde kabartma kavisi olan bir ağız (çiz. 28) ile karnı üzerinde dalgalı kabartma bezeği bulunanlar da görülmektedir (çiz. 29). Bu tip çömleklerin bezeksiz örneği de bulunmuştur. Çömlek tip 51 de 3 küçük çömlek parçası bulunmuştur. Ağza doğru daralarak yükselen küresel bedenli ve boyunsuz olan bu kaplar dışta hafif kabaran ve dudaklıdır. Parçalardan biri üzerinde kabartma olarak yapılmış ağız kenarından eğri olarak inen bir bant ve onun alt kısmına yerleştirilmiş iri bir yuvarlak kaş ile göz izlenimi veren bezeklerdir (çiz. 30). İkinci parçada, kaş bir yarım halka şeklinde belirtilmiştir (çiz. 31) Üçüncü çömlekte ağza paralel bir kabartma bant yuvarlak bir dönüş yaparak dikey olarak aşağı doğru inmektedir ve parça kırık olduğundan devamı izlenememektedir. Parçanın sol alt kesiminde, hafif yukarı kıvrılan başka bir kabartma bant ucu bulunmaktadır (çiz. 32) 312. H7 ile hazırlanmış kâse ve çömleklerin bazılarında kabartma motifler ile bezendiği gibi profil vermeyen beden parçaları üzerinde de bezeklere rastlanılmıştır. Kabartma bezeklerin çoğunluğunu yuvarlak veya kavisli bantlar oluşturur (çiz ). İki parça üzerinde (çiz ) kavisli bant altında kabartma bir yuvarlağın bulunması bunların kaş ve göz betimlemeleri olduğunu göstermektedir. Kabartma bezeklerin, paralele yakın iki bant (çiz. 36) ve köşeleri yuvarlak dönen dik açı şeklinde düz bantlardan oluşan örnekleri de vardır (çiz. 33, 37). Başka bir parça üzerinde ise dik açı yapan bir bant görülür (çiz. 38 ) 313. Beşinci dönem kazılarında ortaya çıkarılan Geç Kalkolitik Çağ çanak-çömleği, diğer 306 Esin, Harmankaya 1991: res Alkım vd. 2003: Duru, Umurtak 2005: lev. 81/6; 104/ Efe, Ay 2000: pl. 18/ Seeher 2000: abb. 29/G203a. 311 Di Nocera vd. 2004: 128; fig Alkım vd. 2003: Alkım vd. 2003: 49.

94 70 çağlardan oldukça farklılık göstermektedir. Kapların yapımında kullanılan hamurun yanı sıra hem formlarda hem de bezemeler açısından farklılık gösterir. Kalkolitik Çağ kapların yapımında mineral katkılı ve özenle hazırlanmış bir hamur (h7) kullanılmıştır. Kalkolitik Çağ kâselerden düz dipli, yuvarlakça karınlı ve hafif bir boyun yaparak dışa açılan, içten dudağa sahip ağızlı olanlarının kabartma bezekli olanları üzerinde, kavisli kabartmalı şekiller görülür (çiz ). Kalkolitik Çağ çanak-çömleği arasında en çok çömlekler kullanılmıştır. Büyük boyda olanların yanında küçük olanları da yapılmıştır. Bu dönem kazılarında ortaya çıkarılan çömleğin ağzına benzeyen ve çömlek tip 51 e giren bir parçanın üzerinde, kabartma olarak yapılmış göz ve kaş görülmektedir (çiz. 42). Yine bu dönem kazılarında tip 52 olarak gruplandırılan bir tüm çömleğin kabartma bezemeli parçaları görülmüştür (çiz ) 314. Bu kabartma bezemeye sahip parçalar üzerinde; yatay, dikey ve kavisli bantlar görülür. Bir tanesinde (çiz. 43) kavisli bandın altında muhtemelen gözü simgeleyen bir kabartma da yer almaktadır. İkiztepe Kalkolitik Çağ kabartma bezemeleri özel bir kap formuna bağlı kalmadan kapların ağız kenarları altlarına, omuzlarına veya karınları üzerlerine aplike tekniğinde yapılmışlardır. Elde edilen örnekler parça halinde ve çok az sayıda da bu tür bezeme ile sadece kaş ve gözler belirtilerek bir insan yüzü yansıtılmıştır (çiz ). İnsan yüz betimlemeleri arasında en ilginci (çiz. 47), bir kulbun her iki yanına göz ve kaş kabartmaları yapılarak insan şeklinin verilmesidir. Çanak çömlek üzerinde yüz betimlemeleri yapmak veya kapları insan formunda şekillendirmek eski çağlarda yaygın ve oldukça sık rastlanan bir durumdur. Anadolu da bu tür kapların prototipi Neolitik Çağ dan beri bilinmektedir. Örneğin, Hacılar VI. tabakasındaki antropomorfik kap, kabartma ve oyuk çizgilerle şekillendirilmiş kadın başı suretini yansıtan maske biçiminde karşımıza çıkmaktadır 315. Yine Neolitik Dönem de Köşk Höyük te (lev. XXXIV/2) 316 insan betimlemeli kapların örnekleri görülmektedir. Asur Ticaret Kolonileri Çağı nda Kültepe de 317 de bu tür kaplara rastlanılmaktadır. Kalkolitik ve Tunç Çağı nda Erzurum Karaz daki 318 Karaz tipi helezoni kabartmalı kaplarda insan yüzlerine rastlanır (lev. VII/2, VIII-IX/1-2, X/2, XII/1). Toptepe (lev. 314 Alkım vd. 2003: Mellaart 1970: 107; fig. 57/3; pl. LXIII/ Silistreli 1989a: 372; lev. XIII/ Özgüç 1979: ; lev. IX-XI; şek Koşay, Turfan 1959: kz./a. 38, 145.

95 71 XXXIV/1; çiz. 208) ve Aşağı Pınar da (lev. XXI/1; çiz. 62) insan betimli kabartmalı kap ile özellikle Tülintepe de (krş. çiz ) kap parçaları üzerinde buradakine benzer yöntemle yapılmış insan yüzü betimlemeleri görülür. Yumuktepe de Geç Kalkolitik Çağ a ait tabakalarda (Tabaka XVI-XII) bazı kap parçaları üzerinde yer alan kabartma kaş ve göz betimlemeleri İkiztepe de bulunanlarla benzerlik göstermektedir. Orta Anadolu da Karahöyük te 1965 dönemi kazılarında insan yüzü betimlemeli kaplar bulunmuştur. Güneybatı ve Batı Anadolu da; Semayük, Aphrodisias, Kusura ve Troya da insan yüzlü kaplar görülmektedir. Bu tür kapların en çok örnek verdiği merkez Troya dır. Burada I. yerleşmeden V. yerleşmenin sonuna kadar çömlekler ve geçme kapaklar üzerine insan yüzü betimlemeleri yapılmıştır 319. İkiztepe de İTÇ II de de göz ve kaş betimlemeli insan yüzlü kabartmalı kap yapma geleneğinin devam edildiği seramikler üzerindeki kabartmalardan anlaşılmaktadır 320. İnsan yüzü betimlemeli kaplar, Mezopotamya da Samarra 321 Kültürü nden de bilinmektedir. İran da Tchoga Zanbil deki 322 tapınakta ele geçmiş kabartma kadın başı formunda minyatür kaplar görülmüştür. Balkanlar da da Neolitik Devir den başlayarak örnekler vermiştir. Örneğin, Nea Nikomedia da, Bulgaristan da Tell Azmak kat I de ve Anza kat IV ile biraz daha geç döneme ait yerleşimlerden Romanya da Ruginoasa ve Vidra da insan yüzlü kabartmalar ele geçmiştir. Bunlardan en ilginci Yugoslavya daki Anza yerleşiminin IV. katında ortaya çıkarılmış olan insan gözü ve kaşı betimlemeli bir kap parçası İkiztepe nin Kalkolitik Çağ örnekleriyle dikkat çekici bir benzerlik göstermektedir 323. Geç Kalkolitik Çağ kaplarının üzerlerindeki insan yüzlü kabartmalı bezemeler ile kaplarda görülen sepet baskı izleri 324 gibi genel özelliklerden kaynaklı Batı dünyası ile kültür birliği içinde olduğu açıkça görülmektedir. Ancak her ne kadar bazı kap formlarında ve bezeklerde Batı etkisi görülmüş olsa bile yerel öğelerin egemen olduğu açıkça görülmektedir Alkım vd. 2003: Alkım vd. 2003: 22. lev. XII/ Strommenger 1962: 16; abb Ghirshman, Salles 1966: pl. LXIII/1-3; XCIV/G.T-Z.286; Ghirshman 1968: pl. XLL/G.T-Z Alkım vd. 2003: Bilgi 1995: 144, res Alkım vd. 2003: 97, 147.

96 Karain Mağarası Antalya yakınlarında bulunan Karain Mağarası yerleşiminde, Erken Kalkolitik Çağ buluntuları arasında az miktarda kabartmalı çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır. Bu kabartmalar arasında gövde üzerinde yapılmış kabartmalı nokta (çiz ) ile kulplar üzerinde çıkıntı (çiz ) yapmış biçimde görülen nokta bezemelere rastlanır. S profilli bir çanağın kenarındaki yaban keçisi başlı ip delikli tutamak, ilginç bir özellik göstermektedir (çiz. 58). Bunların dışında bant kabartmalara (çiz ) ve yarımay biçiminde (çiz. 61) kabartmalı bezemeye de rastlanmaktadır 326. Anadolu da nokta kabartmalarının benzerlerine Tepecik (lev. XXV/1; çiz. 182), İkiztepe 327, Kuruçay (krş. çiz. 150, 156, , ), Alacahöyük (lev. II/II), Büyük Güllücek (lev. VI/1), Aşağı Pınar (krş. çiz. 98, , ), Hassek Höyük (krş. çiz. 12), Alişar Höyük (krş. lev. IV/2), Yumuktepe 328, Amuk C-H-I 329, evreleri, Kül Höyük (çiz. 178), Küllüoba 330, Değirmentepe 331, Demircihöyük-Sarıket 332 ve Konya Karahöyük te 333 rastlanmaktadır. Karain de görülen hayvan başı protomlu kulplar Anadolu da, Neolitik Çağ da Höyücek 334, Neolitik ve Kalkolitik Çağ da Kuruçay (çiz ) 335, Kalkolitik te Alacahöyük (lev. I/1-2), Büyük Güllücek (lev. V/2), Tepecik-Çiftlik (lev. XXX/2), Erzurum Karaz (lev. XIII/1) ile Tunç Çağı nda Kültepe 336 ve İkiztepe de 337 görülmektedir. Kaplar üzerinde kabartma bezemeli olarak yapılmış yarım ay sembolleri; Kalkolitik Çağ da Höyücek (krş. çiz ) ve Aşağı Pınar da 338 (krş. çiz. 123), Tunç Çağı nda Küllüoba da 339 görülür. 326 Seeher 1987: Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 329 Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Duru 1979: lev.27/10, Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 333 Alp 1992: 314. res Duru, Umurtak 2005: lev. 60/2, 3; 61/ Duru 1994: lev. 42/4, 5, 8; 197/5; 177/11, 17; 81/3; 163/7; 164/2, Özgüç 1986: lev. 111/1a-b. 337 Alkım vd. 2003: lev. XII/ Parzinger, Schwarzberg 2005: 28; abb Efe, Ay 2000: pl. 22/1.

97 Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Aşağı Pınar 1997 yılı kazı çalışmalarında Kalkolitik Dönem e tarihlenen 2. kültür tabakasındaki yapıda, ocağın hemen arkasında kadın biçimli, çift karınlı büyükçe kabartmalı bir kap bulunmuştur. Kadının üçgen biçimli yüzü ile göğüsleri ve karında birleşen kolları kabartma olarak betimlenmiş, gene kabartma olarak üzerine insan figürleri yerleştirilmiştir. Bunlardan üst gövdede tek, altta ise biri erkek diğeri kadın olmak üzere el ele tutuşmuş iki figür vardır (lev. XXI/1; çiz. 62) 340. Antropomorfik kadın formu üzerinde konu edinmiş kadın ve erkek figürleri, kadının doğurganlığını göstermek amacıyla yapıldığı söylenilebilir. Kabartma olarak göğüs ve kolların olduğu antropomorfik kaplar Orta Anadolu da Neolitik Dönem de Köşk Höyük (krş. lev. XXXIV/2) 341 ve Hacılar I 342 ile Kalkolitik Dönem de Marmara-Trakya Bölgesi nde Toptepe de (krş. lev. XXXIV/1; çiz. 208) görülür. Toptepe deki insan biçimli kapta eller göğsün altında bulunmakta ve biri üste diğeri altta kalacak şekildedir. Kaplar üzerinde kabartma olarak yapılmış el ele tutuşan figür betimlemelerinin benzerleri Neolitik Dönem de Köşk Höyük te görülür. Burada el ele tutuşarak dans eden kadınlar olarak karşımıza çıkmaktadır (lev. XXXII/1; XXXIII/1) 343. Köşk Höyük te ayrıca tek figür halinde bir elini havaya kaldırmış ritüel/dans eden kadınlar veya ana tanrıça figürleri görülmektedir (çiz ). Yine Orta Anadolu da elleri havada ya da dans eder pozisyonda hareketli figürler; Tepecik-Çiftlik te (lev. XXVI/1-2; çiz. 184), Kuruçay da 344, Tülintepe de (çiz. 210), Norşuntepe de (lev. XXIV/2), Korucutepe de (çiz. 144) ve Boğazköy de 345 her iki kolunu açmış biçimde tek ve birden çok figürlü olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşağı Pınar da çentik (çiz ) ve parmak baskılı kabartma bantlar (çiz ), nokta (çiz. 93, ) ve halka biçiminde kabartmalı bezemeler (çiz. 78, 90, ), dikey ve eğik şekilde yapılmış kısa kabartma bantlar (çiz ) ile yarım ay (çiz. 123), düğme (çiz ), Z motifi (çiz. 126) ve olta ucuna (çiz. 127) benzeyen kabartmalı bezemelere rastlanmaktadır. Bu kabartma çeşitleri arasında sayısal olarak en çok parmak baskılı kabartma bantlar bulunmaktadır. Parmak baskılar genellikle gövdede ve ağız kenarında yatay olarak yapılmış 340 Özdoğan vd. 1999: 144; Parzinger, Schwarzberg 2005: Silistreli 1989a: 372. lev.xiii/ Mellaart 1975: fig Öztan 2007a: 229; fig. 17, 23; Silistreli 1989a: 363; lev. III/ Duru 1994: lev. 196/2-4; Duru 1990: res. 3/1-2; 4/ Ünal 2003: res. 78.

98 74 bantlar üzerinde görülür. Parmak baskılı kabartma bantlardan bir tanesi X şeklindedir (çiz. 80). Diğeri ise kabın ağız kenarında yatay olarak yapılmış parmak baskılı bir banttan aşağıya doğru eğik bir biçimde sarkan ve yine parmak baskılı kabartma bantlardan oluşmaktadır (çiz. 90). Kabın dibine doğru sarkan bantların arasında yine kabartma olarak alt alta yapılmış halka bezemeler görülmektedir. Bu iki örnek şekil bakımından diğer parmak baskılı bezemelerden farklılık göstermektedir 346. Anadolu da nokta ve kabarcıkların kaplar üzerinde görüldüğü yerler arasında, Kalkolitik Çağ da Kuruçay (krş. çiz. 150, 156, , ), Yumuktepe 347, Alacahöyük (krş. lev. II/2) Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Alişar Höyük (krş. lev. IV/2) 348, Hassek Höyük (krş. çiz. 12), Karain Mağarası (krş. çiz ), Kül Höyük (krş. çiz. 178), Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Tunç Çağı nda İkiztepe 349, Amuk C-H-I evreleri 350, Küllüoba 351, Demircihöyük-Sarıket 352, Konya Karahöyük 353 ve Değirmentepe 354 sayılabilir. Kaplarda kabartma bantlar üzerine çentik, parmak, kazı gibi baskıların görüldüğü yerler arasında Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXXI/1), Hassek Höyük (krş. lev. XV/2, XVI/1, XVII/2, XVIII/1-2; çiz. 4-8), Tülintepe (çiz. 213), Alişar Höyük (lev. III/2), Toptepe (krş. çiz. 209), Büyük Güllücek (krş. lev. VI/2) ve Korucutepe (çiz ), Tunç Çağı nda İkiztepe 355, Demircihöyük-Sarıket 356, Gre Virike 357 ve Değirmentepe de 358 görülür. Kaplar üzerinde yarımay sembolü şeklindeki kabartmalara ise Kalkolitik Çağ da Höyücek (krş. çiz ), Karain Mağarası (krş. çiz. 61) ve Tunç Çağı nda Küllüoba da 359 rastlanmaktadır. 346 Parzinger, Schwarzberg 2005: 28, Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 348 von der Osten 1937b: fig. 174, 176, 182, Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 353 Alp 1992: 314. res Duru 1979: lev. 27/10, Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Seeher 2000: abb. G216, Engin 2006: 319. lev. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Efe, Ay 2000: pl. 22/1.

99 Korucutepe Korucutepe yerleşimi Elazığ ın 30 km. kadar doğusunda, eski Elazığ-Bingöl yolu üzerinde Aşağı İçme Köyü yakınında yer almaktadır. Keban Baraj Gölü suları altında kalmadan önce Altınova höyüklerinin en büyüklerinden biriydi. Korucutepe de Kalkolitik Dönem de kâseler ve geniş vazolar üzerinde kabartmalar görülmektedir. Bu kabartmaların çoğunluğunu düz ve kalın bantlar (çiz ) ile bantlar üzerine süsleme olarak işlenmiş parmak ve çentik baskılar (çiz ) oluşturmaktadır 360. Bunların dışında bir çömlek kırığı üzerine plastik olarak yapılmış bir insan figürü (çiz. 144) diğerlerinden ayrılır 361. İnsan figürü her iki kolunu ve ayaklarını yana açmış adeta tapınma görevini yaparken gösterilmiş ve şematize edilerek verilmiştir. Kabartmalı insan figürünün kaplar üzerindeki benzerlerine Kalkolitik te Tepecik- Çiftlik te (lev. XXVI/-2; çiz. 184), Tülintepe de (krş. çiz. 210), Norşuntepe de (krş. lev. XXIV/2) ve Aşağı Pınar da (lev. XXI/1; çiz. 62) rastlanmaktadır. Neolitik te Köşk Höyük te (lev. XXXII/2; çiz ) ve Kuruçay da 362 tek figür halinde bir elini havaya kaldırmış ritüel içinde dans eden kadınlar veya ana tanrıça figürleri biçiminde gmrülmektedir. Tunç Çağı nda ise İkiztepe de 363 bu figürün benzerine rastlanmaktadır. Kabartma şerit üzerine süsleme amaçlı yapılmış baskı bezeklere, Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXXI/1), Büyük Güllücek (lev. VI/2), Hassek Höyük (krş. lev. XV/2, XVI/1-2, XVIII/1-2, çiz. 4-8), Tülintepe (çiz. 213), Aşağı Pınar (krş. çiz ), Alişar Höyük (lev. III/2) ve Toptepe de (krş. çiz. 209); Tunç Çağı nda İkiztepe 364, Demircihöyük- Sarıket 365, Gre Virike 366, ve Değirmentepe de 367 görülmektedir Kuruçay 360 Brandt 1978: Brandt 1978: Duru 1994: lev. 196/2-4; Duru 1990: res. 3/1-2; 4/ Alkım vd. 2003: lev. LXXXIII/2; LXXIV/ Duru 1996: lev. XVI/1; XIX/3; XX/8-9; LXXIII/2, Seeher 2000: abb. 60/G216, Engin 2006: 319. pl. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/12-13.

100 76 Kuruçay da Erken Kalkolitik yapı katlarında (10-9.) A türü malları 368 denilen mallar arasında, bir çömlek parçasının yatay ip delikli kulbunun üzerinde hayvan başı kabartma (çiz. 145) görülmektedir yapı katında simetrik olarak yapılmış basamak/merdiven kabartmalar (lev. XXIV/1, çiz. 146), boğa başı kabartma (çiz. 147) ile kabartma hayvan başı tutamaklar (çiz ) görülmektedir yapı katında memecik kabartmalar (çiz. 150), arpa biçimli kabartmalar (çiz ) ve hayvan başı kabartmalı tutamaklar (çiz ) vardır. Kabartma memecik dizileri ile arpa tanesi şeklindeki kabartmalar 7. katın özelliği gibi görünmektedir 371. Geç kalkolitik Çağ 6A yapı katında kaba-mutfak kapları olarak gruplandırılanlar arasında, kulpta ve karında kabarık nokta/memecikler görülmektedir (çiz ). 6A ayrışık kaplar arasında, tapınak magazininde bulunan açık gri hamurlu, kalın kenarlı çok kaba görünümlü küresel formlu üç fincanda, birbirine yakınlaştırılan ikişer memecik kabarcığı karın kısmında yer almaktadır (çiz. 157). Bir diğeri ise, koyu gri hamurlu ve iyi açkılanmış, küçük boy testinin karnı üzerinde kabartma tekniğiyle yapılmış şevron bezemesi görülür (çiz. 158). Şevron bezemenin benzerine Kalkolitik Çağ da Hassek Höyük te rastlanmaktadır (krş. XV/1). Bu ayrışık yapımlı kaplar tapınak yanındaki magazin içinde bulunduklarından, bunların özel amaçlar için yapıldıkları ve kutsal törenler sırasında kullanıldıkları tahmin edilmektedir yapı katında G türü mallar içinde, kulplar üzerinde kabartma şeritler görülmektedir (çiz ). Kulbu üzerinde kabartma şerit görülenlerden biri, açık kahverengi tüm bir maşrapaya aittir (lev. XXI/2; çiz. 159). Tek renkli maşrapada ise, süsleme olarak yapılmış memecik kabarcıklara rastlanmaktadır (çiz ) 373. H türü malların bazılarında dudak üstü veya ağızda süsleme olarak yapılmış memecikler görülür (çiz ). Kaba-mutfak malları (çiz ) 374 ile iri bir çömlek üzerinde ağız kenarına yakın yerlerde küpeyi andıran kabartma halkalar görülür (lev. XXII/1). Yine 6. yapı katında ayrışık yapımlı kaplarda, açık devetüyü renkli hamurlu, iyi açkılanmış ve sert pişirilmiş irice bir çömleğe ait parçanın ağız kısmında, içinde delikler 368 Duru 1994: Duru 1994: Duru 1994: Duru 1994: Duru 1996: Duru 1996: Duru 1996: 35.

101 77 açılmış kısa silindirik kabartmalar görülür (çiz. 171). 5. yapı katında G türü mallarda süsleme olarak yapılmış memecik kabarcıkları görülür (çiz ). Memecik kabarcıklarının olduğu kaplardan biri, kahverenginde bir maşrapaya aittir yapı katında G türü mala ait olan, biri siyahımsı (lev. XXII/2; çiz. 175); diğeri kırmızı renkte (lev. XXIII/1; çiz. 176) iki maşrapanın kulbunda üstü memecik çıkıntılı kabarcık yer alır yapı katında ayrışık yapımlılar arasında çok özensiz ve kaba bir biçimde yapılmış iki bakraçtan; ikinci kabın dudak dışında, görece küçük olan kulbun karşısına, birbirine yakınlaştırılmış süs amaçlı memecik ve iki yana ayrıca yine süs amaçlı düşünülmüş memecik konulmuştur (lev. XXIII/2; çiz. 177) 377. Kuruçay da Kalkolitik Çağ kabartma bezemeli geleneği kendisinden bir önceki dönemde Neolitik Kuruçay dan itibaren görülmektedir. Benzer bezemeler içinde; tutamak hayvan başı ve boynuzu 378, boğa başı 379 kabartması gibi bezemeler görülür. Hayvan başı tutamakların benzerleri Anadolu da Neolitik Çağ da Höyücek te 380, Kalkolitik Çağ da Alacahöyük (lev. I/1-2), Büyük Güllücek (lev. V/2.), Karain Mağarası (krş. çiz. 58), Erzurum Karaz (lev. XIII/1), Tepecik-Çiftlik (lev. XXX/2), Tunç Çağı nda da Kültepe 381 ve İkiztepe de 382 görülmektedir. Kaplar üzerine yapılmış boğa ve boğa başı kabartmaları; Neolitik Çağ da Köşk Höyük (çiz ) ve Ulucak ta 383, Neolitik ve Kalkolitik Çağ da Hacılar (lev. XIV/1) 384 ve Höyücek te (çiz. 15, 19-21) 385, Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXVII/2, XXVIII/1-2, XXIX/1), Tunç Çağı nda İkiztepe 386, İnandıktepe 387, Kültepe 388, Fatmaören 389 ve Aççana Höyüğü nde 390 görülmektedir. Burada görülen küpe biçiminde kabartma halka ile merdiven/basamak kabartmaların benzerleri Neolitik ve 375 Duru 1996: 36, Duru 1996: Duru 1996: Duru 1994: lev. 42/4, 5, 8; 197/5; 77/11, 17; 81/ Duru 1994: lev. 81/ Duru, Umurtak 2005: lev. 60/2, 3; 61/ Özgüç 1986: lev. 111/1a-b. 382 Alkım vd. 2003: lev. XII/ Çilingiroğlu vd. (A) 2007: fig Mellaart 1970: pl. LXII/1-5; LXIV/ Duru, Umurtak 2005: lev. 84/5, 10-12; 48/4; 60/2, 3; 101/ Alkım vd. 2003: lev. XX/3; LXII/ Özgüç 1988: lev. 41; H/ Özgüç 1986: lev. 112/ Sipahi 2006: 448; res. 10/C. 390 Yener 2006: 39; res. 6.

102 78 Kalkolitik Dönem de Höyücek te (krş. çiz ) 391. Halka şeklindeki kabartmalı bezemelerin benzelerine Aşağı Pınar da (krş. çiz. 78, 90, ) 392 da rastlanmaktadır. Kuruçay daki memecik kabartıların benzerlerine Anadolu da, Yumuktepe 393, Alacahöyük (lev. II/2) Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Alişar Höyük 394 (krş. lev. IV/2), Amuk C-H-I evreleri 395, Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Hassek Höyük (krş. çiz. 12), Karain Mağarası (krş. çiz ), Kül Höyük (krş. çiz. 178), Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Tunç Çağı nda İkiztepe 396, Küllüoba 397, Demircihöyük-Sarıket 398, Konya Karahöyük 399 ve Değirmentepe de 400 raslanmaktadır Kül Höyük Sivas Bölgesi nde yer alan Kalkolitik Çağ merkezlerinden Kül Höyük te yüzeyde bulunmuş, tek renkli, el yapımı seramiğin ağız kenarı üzerinde, kabartma bezeme olarak yapılmış bir yumrucuk yer almaktadır (çiz. 178). Yine Kül Höyük te silindirik boyunlu bir küpün boynunu çevreleyen kabartma şerit görülmektedir (çiz. 179). Bu küpün ağzının olasılıkla bir deri ve benzeri madde ile kapatılıp bağlanmasına yaramış olmalıdır 401. Yumrucuk/memecik/nokta şeklindeki kabartmaların benzerlerine Kalkolitik Dönem Anadolu da, Kuruçay (krş. çiz. 150, 156, , ), Yumuktepe 402, Alacahöyük (lev. II/2) Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Alişar Höyük 403 (krş. lev. IV/2), Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Hassek Höyük (krş. çiz. 12), Karain Mağarası (krş. çiz ), Kül Höyük (krş. çiz. 178), Tepecik (krş. lev. XXV/1; çiz. 182), Tunç Çağı nda İkiztepe 404, 391 Duru, Umurtak 2005: lev. 60/3-4; 101/ Parzinger, Schwarzberg 2005: 28, Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 394 von der Osten 1937b: fig. 174, 176, 182, Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 399 Alp 1992: 314. res Duru 1979: lev. 27/10, Ökse 2003: Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 403 von der Osten 1937b: fig. 174, 176, 182, Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/7.

103 79 Amuk C-H-I evreleri 405, Küllüoba 406, Demircihöyük-Sarıket 407, Konya Karahöyük 408 ve Değirmentepe de 409 görülmektedir Norşuntepe Elazığ ilinin 27 km. güneydoğusunda, Alişam ile yukarı Ağınsı ve aşağı Ağınsı köylerinin arasında yer alır yılında Keban Barajı nın bitirilip su tutulmaya başlanmasıyla kısmen baraj altında kalarak bir ada görünümünü almıştır yılı kazılarında Kalkolitik Dönem e ait nişli bir mekânın duvarında kahverenginde cilalı ve insan figürüyle bezenmiş kabartmalı bir kap parçası (lev. XXIV/2) bulunmuştur. Kabartmalı insan figürü, kollarını dik açı oluşturacak biçimde kaldırmış, bir kalçası mevcut olan bir kadın figürüdür. Figür önden tasvir edilmiş olup kolların alt kısmına çekik iki göz yarığı kazınmıştır. Tapınma durumunda önden tasvir edilmiş benzer insan figürünün kaplara kabartma olarak uygulanması Neolitik ten beri yalnız Yakındoğu da değil, Ege de ve Balkanlar da da görülmektedir 411. Anadolu da Neolitik-Kalkolitik ve Tunç Çağı nda benzerlerine; Neolitik Çağ da Köşk Höyük (lev. XXXII/1-2, XXXIII/1; çiz , 195) ve Kuruçay 412 Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXVI/1-2; çiz. 184), Tülintepe (krş. çiz. 210) ile Korucutepe de (krş. çiz. 144), Tunç Çağı nda ise İkiztepe de 413 bazen her iki ya da tek bir kolunu havaya kaldırmış şekilde ritüel/tapınım veya dans pozisyonunda gösterilmiştir Pılır 405 Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 408 Alp 1992: 314. res Duru 1979: lev. 27/10, Hauptmann 2003: Hauptmann 1976: 56, Duru 1994: lev. 196/2-4; Duru 1990: res. 3/1-2; 4/1-2; Duru 1980: 57; lev Alkım vd. 2003: lev. LXXXIII/2; LXXIV/1.

104 80 Sivas Bölgesi nde başka bir merkez olan Pılır da boyun üzerinde yatay tutamaklı, tutamak ile ağız kenarı arasında kabartma yılan bezemeli küp parçaları bulunmuştur. Küp parçası üzerindeki yılanın kabın ağız kenarına gelen başı üzerine gözleri ile ağzını simgeleyen birer delik açılmıştır (çiz. 180) 414. Anadolu da pişmiş toprak kaplar üzerinde kabartmalı yılan bezemelerin görüldüğü yerler arasında, Neolitik Dönem de Kuruçay 415 ve Köşk Höyük (11. tabaka) 416, Tunç Çağı nda Norşuntepe 417 sayılır. Alacahöyük te 418 ise gümüşten yapılmış bir kabın üzerinde kabartma olarak işlenmiş yılanlar görülmektedir Tepecik Tepecik te Son Kalkolitik Dönem e tarihlenen Karaz malı olarak değerlendirilen çanak çömlek parçaları üzerinde şematize olarak yapılmış hayvan ya da insan figürü kabartmaları görülmektedir (çiz. 181) 419. Bu kabartmaların parçalı bir şekilde bulunmasından net olarak hangi figürlerin tasvir edildiği anlaşılamamaktadır. Ancak burada yine SKÇ a tarihlenen bazı kapların omuzları hizasında görülen çizi bezekler 420, kabartmalı bezemelerdeki hayvan kabartmalarıyla benzerlik göstermektedir. Bunlardan 4. tabakada bulunmuş olan bir küpün üstünde şematize edilmiş çizi bezekli insan ve hayvan figürleri 421 arasında bir tanesi boynuzlarından kaynaklı geyiği ifade etmektedir. Diğer kap üzerinde ise şematik olarak yapılmış kazı bezekli iki hayvan görülmektedir, boynuzlarının geride gösterilmesinden yaban keçisini sembolize etmektedir. Bu parçalı kabartmalar şematize edilmiş benzer hayvanları ifade ettiği kabul edilirse Tepecik hayvan kalıntılarına 422 da dayanarak, yaban keçisi ya da geyik olma olasılığını taşıdığı söylenebilir. Bu karşılaştırmalar bize olası hayvan kabartmalı parçalar hakkında son derece iyi ipucular vermektedir. Kabartmalı parçalar şematize insan ya da hayvanları göstermekle birlikte yine de kesin olarak bir yargıya varmak mümkün değildir. 414 Ökse 2003: Duru 1994: lev. 57/ Silistreli 1989a: ; lev. XII/3; XI/4; Silistreli 1990: 92; res Hauptmann 1982: lev. 36/ Koşay 1951: 70,72; lev. CLXXVIII. 419 Esin 1982: Esin 1982: Esin 1982: Esin 1976a: 108.

105 yılı çalışmalarında SKÇ a tarihlenen kısa boyunlu, omuzdan ip deliği tutamaklı ve dar ağızlı bir küçük çömlek bulunmuştur 423. Çömleğin gövdesi üzerinde, 5 adet yan yana kulp hizasında sıralanmış şekilde nokta kabartma (lev. XXV/1; çiz. 182) bulunmuştur. Bu tür kabartma bezeklerin benzerlerine, Alacahöyük (lev. II/2), Büyük Güllücek (krş. lev. VI/1), Hassek Höyük (çiz. 12), Alişar Höyük (krş. lev. IV/1), Karain Mağarası (krş. çiz ) Kül Höyük (çiz. 178), Yumuktepe 424, Aşağı Pınar (krş. çiz. 93, ), Kuruçay (krş. çiz. 150, 156, , ), Amuk C-H-I evreleri 425, Değirmentepe 426, İkiztepe 427, Küllüoba 428, Demircihöyük-Sarıket 429 ve Konya Karahöyük te 430 rastlanmaktadır kazı çalışmalarında ise, Karaz malı olarak değerlendirilen bir tüm kapta tarak biçiminde dişleri olan iki kabartma bezemeli şekil ters V oluşturacak biçimde kap üzerine dizayn edilmiştir (lev. XXV/2; çiz. 183) 431. Bu tür kabartmalı bezemenin kaplar üzerindeki benzerine, İTÇ de Norşuntepe de 432 büyük bir kap üzerinde kabartma olarak yapılmış geometrik bezemede görülmektedir Tepecik-Çiftlik Tepecik-Çiftlik te İlk Kalkolitik tabakada (3. tabaka), mezarlarda ölü hediyesi olarak bırakılmış farklı çanak-çömleklere ait kırılmış kabartma bezemeli parçalar görülmektedir tabakanın sonlarında, çoğunluğu kırmızı astarlı, omurgalı kaplarda olmak üzere, kabartma antropomorfik ve zoomorfik bezemeler ortaya çıkar. Tek figürlerin 423 Esin 1976a: Garstang 1953: 106; fig. 64; pl. X/a. 425 Braidwood, Braidwood 1960: fig. 281/19, 23, 27, 30; 282/13; 285/40; 304/12; pl. 17/16-17; 35/11; 37/10-11; 86/ Duru 1979: lev. 27/10, Alkım vd. 1988: lev. XX/5-6; L/1-2, 4; LI/ 4-5; Alkım 2003: lev. LXXII/3, 5; LXXIII/7; LXXXII/1-6; LXXXIII/ Efe, Ay 2000: pl. 2/3; 8/1; 18/ Seeher 2000: abb. 20/G70b, G72; 21/G85; 22/G95a-b; 23/G103c; 24/G110a; 25/G119a; 28/G167, G181a; 31/G227: 33/G250c. 430 Alp 1992: 314. res Esin 1979: Hauptmann 1982: 26. lev. 47/ Bıçakçı vd. 2007: 239.

106 82 yanında sığır yetiştiriciliği, avcılık (lev. XXVI/1; çiz.184; krş. lev. XXXI/2) ve günlük hayatla ilgili sahnelerin de betimlendiği kabartma bezemeli çanak parçaları bulunmuştur yılı çalışmalarında ele geçirilen çanak çömlek içerisinde büyükbaş boynuzlu çeşitli hayvan ve insan kabartmalı figürler görülmüştür. Figürlerin çoğunun hareket halinde betimlenmiş oldukları dikkati çekmektedir 435. Kabartmalı hayvan figürleri arasında sığır (lev. XXVII/2, XXVIII/1-2, XXIX/1; çiz ; krş. çiz ), yaban keçisi (lev. XXVII/2, XXIX/2; çiz ; krş. çiz ), eşek ya da at (lev. XXX/1; krş. lev. XXXI/2), köpek (lev. XXVI/1; çiz. 184), geyik (çiz. 191; krş. lev. XXXIII/2) ile (lev. XXX/2) aplike edilmiş boğa başı tutamak görülür. İnsan kabartma figürleri, hareket halinde kolları açık biçimde dans eder pozisyonda ellerinde yay tutan, bazen hayvanlarla birlikte (lev. XXVI/1; çiz. 184; krş. lev. XXXI/2) bazen de tek figürlü olarak (lev. XXVI/2, XXVII/1; krş. lev. XXXII/1-2, XXXIII/1; çiz ) gösterilmişlerdir. Kaplar üzerine kabartmalı hayvan figürlerinin benzerleri; Neolitik Çağ da Köşk Höyük (lev. XXXI/2, XXXIII/2; çiz ), Neolitik ve Kalkolitik Çağ da Hacılar (lev. XIV/1) 436, Kuruçay (çiz. 145, ) 437 ve Höyücek te (çiz. 15, 19-21) 438, Kalkolitik Çağ da Erzurum Karaz (lev. XIII/1), Karain Mağarası (çiz. 58), Tunç Çağı nda Aççana Höyüğü 439, Norşuntepe 440, Konya Karahöyük 441, Semayük-Karataş 442, İnandıktepe 443, Kültepe 444, Eskiyapar 445 ve Selimli 446 kaplarında görülür. Vazolar üzerinde ellerini yana açmış ya da havaya kaldırmış dans/ritüel eder biçimde hareket halinde gösterilmiş insan figürü kabartmalarının benzerleri Neolitik te Köşk Höyük (lev. XXXII/1-2, XXXIII/1; çiz ) ve Kuruçay da 447, Kalkolitik te Aşağı Pınar (lev. 434 Bıçakçı vd. 2007: Bıçakçı vd. 2003: Mellaart 1970: pl. LXII/1-5; LXIV/ Duru 1994: lev. 81/5; 144/18; 196/8; 197/2-4; 198/ Duru, Umurtak 2005: lev. 63/3; 74/2; 104/ Yener 2006: 39; res Hauptmann 1982: 26. lev. 45/6; 47/ Alp 1968: lev. 10/ Mellink 1987: 22; fig Özgüç 1988: lev. 41; H/1, Özgüç 1986: lev. 111/1a-b; 112/ Özgüç 1988: 53. lev. L/ Ünal 2005: res Duru 1994: lev. 196/2-4; Duru 1990: res. 3/1-2; 4/1-2; Duru 1980: 57; lev

107 83 XXI/1; çiz. 62), Tülintepe (çiz. 210), Norşuntepe (lev. XXIV/2) ile Korucutepe de (çiz. 144), Tunç Çağı nda da İkiztepe de 448 görülmektedir. Bir kap parçası üzerinde arka cepheden verilmiş kabartmalı olası kadın figürü (lev. XXVII/1), Kalkolitik Çağ da Höyücek te (krş. lev. XX/2; çiz. 23) aynı biçimde arka cepheden gösterilmiş kabartma insan figürüyle yakın benzerlik göstermektedir. Figürlü kabartmalı bezemelilerin yanı sıra, bir çömlek parçası üzerinde kabartma olarak yapılmış dikdörtgenimsi sembolik şekil oldukça ilginçtir. Dikdörtgenimsi yassı gövdenin sağ ve soluna birer halka/göz yerleştirilerek simgesel bir ifade vermeye çalışılmıştır (çiz. 203). Bu sembolün aynısı Köşk Höyük (krş. çiz ) kabartmalı vazolarının üzerinde ve vazolar üzerindeki insan figürlerinin boynunda asılı olarak görülmektedir 449. Kaplar üzerinde halka sembolleri Kalkolitik te Anadolu da Höyücek (çiz. 25), Aşağı Pınar (çiz. 78, 90, ) ve Kuruçay da (çiz ) görülür. Tunç Çağı nda ise Tepecik te 450 halka/göz biçimli kabartma semboller görülür. Kalkolitik Dönem tabakalarında 2004 yılında yapılan kazılarda özellikle 17J-K açmaları arasındaki, D yapısının üzerinde yer alan kırmızı yanıklı dolgu içerisinde bulunmuş olan in situ durumda tümlenebilir kaplar arasında önceki yıllardan bilinmeyen kabartma bezemeli olanları dikkati çekmektedir 451. Diğer kabartma bezemelerden farklı olarak yapılan kabartma bezeme, kalın bir kabartma bant üzerine kazıma yöntemiyle karşılıklı ters yönde birleştirilmiş zikzaklardan oluşmakatadır (lev. XXXI/1). Zikzakların oluşturduğu karelerin her birinde birer oyuk görülmektedir. Tepecik-Çiftlik in Neolitik tabakasında da (5. tabaka) kabartmalı zikzak motiflerine rastlanır. Tepecik-Çiftlik te Sıvazlanarak kabartılmış zikzak bezemeler 4. tabaka (Neolitik Çağ) boyunca ve 3. tabakanın ilk evrelerine kadar devam eder. 3. tabaka başlarında kabartma bezemeler yerlerini kazıma tekniğiyle yapılmış olanlara bırakır 452. Kaplarda kabartma bantlar üzerine desen, baskı geleneği Tepecik-Çiftlik e özgü bir durum olmamakla birlikte Anadolu da Kalkolitik Çağ da Tülintepe (çiz. 213), Hassek Höyük (krş. lev. XVI/2; XVII/1), Büyük Güllücek (lev. VI/2), Aşağı Pınar (çiz ), 448 Alkım vd. 2003: lev. LXXXIII/2; LXXIV/ Öztan 2007b: Esin 1974: lev. 103/ Bıçakçı vd. 2006: Bıçakçı vd. 2007: 242.

108 84 Toptepe (çiz. 209), Alişar Höyük 453 (krş. lev. III/2) ve Korucutepe de (çiz ), Tunç Çağı nda İkiztepe 454, Değirmentepe 455, Demircihöyük-Sarıket 456 ve Gre Virike de 457 görülmektedir yılı kazı çalışmalarında J-K açmaları arasında kalan kısım kaldırılırken üst tabakalarda ele geçirilen kabartma bezemeli, insan ve hayvan figürleriyle betimlenmiş çanak çömlek parçalarının görülmesi Tepecik-Çiftlik in İlk Kalkolitik Dönem sonlarında bu tür çanak çömleklerin yaygınlaştığını göstermiştir. 3. tabakanın ilk evrelerinde ve daha fazla olmak üzere 4. tabakada kabartma bant bezemeli morumsu kırmızı astarlı çanak artmıştır 458. Tepecik-Çiftlik te, esas olarak Neolitik Dönem içerisinde yerleşilmiş olduğu söylenebilir. Tepecik-Çiftlik ile karşılaştırılabilecek en yakın yerleşme güneyde, Niğde-Bor yakınlarındaki Köşk Höyük tür. Her iki yerleşmede bulunmuş olan hayvan ve insan kabartma betimli kaplar yakın benzerlikler göstermektedir. Köşk Höyük çanak çömleği ile olan benzerliği nedeniyle yerleşmenin İlk Kalkolitik Dönem de de devam etmiş olabileceği düşünülebilir Toptepe Marmara Ereğlisi nin 4 km. kadar batısında, Tekirdağ asfaltının 300 m. kadar güneyinde yer alan Toptepe de 460 Orta Kalkolitik Dönem e tarihlenen 3. evrenin 5. tabakasındaki bir oda içinde ilginç ve önemli bir kap bulunmuştur. Mekânın orta yerinde, kuzey duvarının yakınında ve işliğin bitişiğinde, yana devrilmiş olarak bulunan büyük kap, insan biçimli olup bol bitkisel katkı barındır. Pişmemiş kerpiç toprağından yapılmış olan bu kabın gövdesini dört konik ayak taşımaktadır. Yaklaşık 85 cm. yüksekliğindeki kabın gövdesi, üstte yataylaşarak boyun kısmını oluşturmakta, bunun da üzerinde silindirik biçimli ve hafif söbemsi baş bulunmaktadır. 453 von der Osten 1937a: 78; fig. 67/ Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Seeher 2000: abb. 60/G216, Engin 2006: 319. pl. 3/ Bıçakçı vd. 2009: Bıçakçı vd. 2003: Özdoğan 1991: 351.

109 85 Kabın ön yüzünde iki küçük göğüs ve göğüsün altına bükülmüş durumdaki kol ve eller kabartma olarak belirtilmiştir. Baş kısmında da gözler, burun ve delikli kulaklar gene kabartma olarak işlenmiştir (lev. XXXIV/1; çiz. 208). Kabın arka kısmı dışında tüm yüzeyi kalın kırmızı boya ile bezenmiştir. Bezekler omuzdan çapraz iki bant askı ile tutturulmuş, alt kısım saçaklı, geniş, etekli bir giysiyi belirtmektedir. Ele kadar kol kısmını da kavrayan bu giysi, yatay bantlar arasına yerleştirilmiş üçgen ve sarmal bezekler ile bezenmiştir. Kabın omuz kısımlarında, gene kırmızı boya ile dalgalı saçlar betimlenmiştir. Yapının tahribine neden olan yangın sırasında bu büyük kap yana doğru devrilmiştir. Kabın altında çok özenle yapılmış, yüksek boyunlu ve gene insan yüzü bezekli bir başka kaba ait parçalar ile ayaklarının arasında kemikten yapılmış büyük bir bız ve küçük bir çömlek bulunmuştur. Toptepe insan biçimli kabı, her bakımdan Balkanlar daki Orta Tuna heykellerle, özellikle Vesztô-Magor ile Kökônydomb da bulunmuş olan, Klasik Tisza evresine tarihlenen heykeller arasında bir ilişkisi olduğu kuşkusuzdur. Aradaki benzerlik heykel olarak tanımlanan bu kapların genel niteliklerinde olduğu kadar kol, el ve göğüslerin işlenişinde de izlenmektedir. Buna karşılık Toptepe örneği, Tuna bölgesi heykellerinden başta yüz ve ayakların işlenişi, giysi ve gövde ayrıntılarının girift kazıma yerine boya ile belirtilmiş olması gibi farklı özelliklerde göstermektedir. Genel olarak daha arkaik özellikler taşıyan Toptepe örneği Balkanlar daki bu tür kapların öncü tipi olarak kabul edilebilir 461. Yine Neolitik Dönem de Makedonya da bulunan insan figürlü ev modelleri 462 buradaki insan biçimli kap ile benzerlik göstermektedir. Anadolu da kabartma olarak göğüs ve kolların olduğu antropomorfik kaplar Neolitik Dönem de Köşk Höyük (lev. XXXIV/2) 463 ve Hacılar I 464 ile Kalkolitik Dönem de Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar da (lev. XXI/1; çiz. 62) görülür. 2 ve 3. tabakalar ile 2. evrenin 4. tabakasında, Toptepe çanak çömleğinin ilginç örneklerini oluşturan kaba yüzeyli mallar arasında, kapların ağız kenarlarında üzeri parmak baskılı kabartma bantlar nadir olarak görülmektedir (çiz. 209) 465. Toptepe dışında Anadolu da kaplarda kabartmalı bantlar üzerine baskı, bezek ve çiziklerin görüldüğü yerler arasında Kalkolitik Çağ da Büyük Güllücek (lev. VI/2), Tepecik-Çiftlik (lev. XXXI/1), Alişar Höyük (lev. III/2), Aşağı Pınar (krş. çiz ), Korucutepe (çiz ), Hassek 461 Özdoğan, Özbaşaran-Dede 1990: 13, 19; Özdoğan 1991: Schwarzberg 2006: ; abb. 14/ Silistreli 1989a: 372; lev. XIII/ Mellaart 1975: fig Özdoğan, Özbaşaran-Dede 1990: 18; Özdoğan 1991: 355. res.16b,17.

110 86 Höyük (krş. lev. XVII/2, XVIII/1-2 çiz. 5-8) ve Tülintepe (çiz. 213), Tunç Çağı nda İkiztepe 466, Demircihöyük-Sarıket 467, Gre Virike 468 ve Değirmentepe 469 sayılabilir Tülintepe 1972 yılı kazı çalışmalarında İlk Kalkolitik Çağ tabakasında koyu yüzlü açkılı mallar içinde insan figürlü kabartmalı bezemeler ele geçmiştir. Kap parçaları üzerindeki kabartmalarda ellerini havaya kaldırmış (çiz. 210), oturur durumdaki figürler, göz ve burunları belirtilmiş insan yüzleri (çiz ) ile çeşitli kabartma şeritlerin üstü nokta, damla gibi bezeklerle süslenmiş kabartmalara rastlanmıştır (çiz ) 470. Kalkolitik Çağ da İkiztepe de 471 (krş. çiz ) bu tür nokta ve kavisli kabartma bantlarla yüz ifadesinin verildiği birçok kabartma bezeme örneğine rastlanır. Kaplar üzerinde insan yüzü betimlemelerinin benzerlerine Anadolu da Neolitik Dönem de Hacılar 472 VI. tabakada kadın başı sureti yansıtan maske biçimli antropomorfik kaplarda görülür. Neolitik Dönem de Köşk Höyük te 473 de insan betimlemeli kaplara rastlanılmıştır (lev. XXXIV/2). Kalkolitik Dönem de Toptepe (lev. XXXIV/1; çiz. 208) ve Aşağı Pınar da (lev. XXI/1; çiz. 62) Kalkolitik ve Tunç Çağı nda Erzurum Karaz da 474 Karaz tipi helezoni kabartmalı kaplarda (lev. VII/2, VIII-IX/1-2, X/2, XII/1), Tunç Çağı nda da Troya 475 ile Asur Ticaret Kolonileri Çağı nda Kültepe de 476 insan yüzlerine rastlanılmaktadır. Kabartma bantlar üzerinde görülen ilginç nokta kabartmalar, aynı olmamakla birlikte, bunların bir yandan Çatalhöyük duvar kabartmalarını, Hacılar çanak çömleğini hatırlatırken, diğer yandan Kuzey Yunanistan da Nea Nikomedia ve Balkan Neolitiği nin kabartmalı kaplarıyla benzerlik gösterir. Kuzey Mezopotamya da Hassuna evresinden 466 Alkım 1988: lev. XVI/1, 10-12; XIX/3; XX/8-9; XX/6; Alkım 2003: LXXIII/2, Seeher 2000: abb. 60/G216, Engin 2006: 319. pl. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/ Esin 1976b: Alkım vd. 2003: lev. XXIX/2-3, 4; XXX/1, 4; XXXI/4, 5, 8, 9, 12-14; XLV/3, 5, 7; XLVII/1, 5; LXXXIII/1, res Mellaart 1970: 107; fig. 57/3; pl. LXIII/ Slistreli 1989a: 372; lev. XIII/ Koşay, Turfan 1959: kz./a. 38, Korfmann 2001: res Özgüç 1979: ; lev. IX-XI; şek. 5-7.

111 87 itibaren ortaya çıkan, boya ve kabartma bezemeli kaplar üzerinde insan yüzü ve insan tasvirleri yapma geleneği, Halaf Kültürü ne de yabancı değildir 477. Norşuntepe de Kalkoltik Dönem de nişli bir mekânda bulunan kabartmalı bir kap parçası üzerinde, her iki kolunu dik açı oluşturacak şekilde yukarı kaldırmış ve tapınma durumunda önden tasvir edilmiş kadın figürü (lev. XXIV/2; krş. çiz. 210) 478, Tülintepe deki kabartma sahnesiyle çok yakın benzerlik gösterir. Tülintepe ve Norşuntepe dışında ellerini kaldırmış şekilde gösterilen insan figürlerine Kalkolitik te, Korucutepe (krş. çiz. 144) ve Tepecik-Çiftlik (krş. lev. XXVI/1-2; çiz. 184) 479, Neolitik Çağ da Köşk Höyük (lev. XXXII/1-2,XXXIII/1; çiz , 195), Kuruçay 480, Tunç Çağı nda ise İkiztepe 481 kabartma bezemeli kaplarında rastlanmaktadır. Amuk A evresinden itibaren koyu yüzlü açkılı mallarda rastlanan kabartma şerit üzerinde yapılmış çeşitli bezekler, Tülintepe de koyu yüzlü açkılı mallardaki bezeklerle benzerlik gösterir. Aynı bezek örnekleri Tülintepe Kalkolitiği nde belirgin bir mal türü olarak karşılaşılan mika astarlı mallarda da görülmektedir 482. Amuk A nın yanı sıra kabartma şerit üzerine yapılmış bezekler, Kalkolitik Çağ da Tepecik-Çiftlik (lev. XXXI/1), Büyük Güllücek (lev. VI/2), Hassek Höyük (lev. XV/2, XVI/1-2, XVIII/1-2, çiz. 4-8), Aşağı Pınar (çiz ), Korucutepe (çiz ), Alişar Höyük (lev. III/2) ve Toptepe de (çiz. 209), Tunç Çağı nda İkiztepe 483, Demircihöyük-Sarıket 484, Gre Virike 485, ve Değirmentepe de 486 görülmektedir. 477 Esin 1976b: Hauptmann 1976: 56, Bıçakçı vd. 2007: Duru 1994: lev. 196/4; Duru 1990: res. 3/1-2; 4/1-2; Duru 1980: 57; lev Alkım vd. 1988: lev. LXXXIII/2; LXXIV/ Esin 1976b: Duru 1996: lev. XVI/1; XIX/3; XX/8-9; LXXIII/2, Seeher 2000: abb. 60/G216, Engin 2006: 319. pl. 3/ Duru 1979: lev. 27/25, 33; 30/12-13.

112 88 V. BÖLÜM KABARTMALARDA GÖRÜLEN FİGÜR SEMBOL VE ŞEKİLLER 5.1. Kabartmalarda Görülen Figürler İnsan Figürü İnsan figürleri tek ya da çoklu biçimde sahnelenmiş ve cepheden tasvir edilmiş; ancak arkadan tasvir edilen birkaç örnek de görülür, genelde stilize edilerek verilmişlerdir. Figürlerin içinde kadın ve erkek olarak tasvir edilenler de vardır. Stilize olarak kaplar üzerinde kavisli bant, nokta ve helezoni desenlerle insan sureti verilmeye çalışılmıştır. Vücudunun üst kısmı korunmuş, ellerini yukarı kaldırmış, stilize insan figürleri ile ele ele tutuşmuş dans/ritüel yapan figürlere de rastlanır. Birkaç figürün üzerinde dönemin modasını yansıtan uzun ve kısa elbiseler de görülür. Bunların dışında kapların boyun kısmında kabartma olarak yapılmış göz, burun ve kulaklar ile kabın gövdelerinde nokta kabartmayla yapılmış göğüs, göğüsün altına bükülmüş şekilde birleşmeye yakın kol ya da birleştirilmiş kol ve elleri bulunan insan biçimli kaplar da vardır. Kalkolitik Çağ kabartma bezemeli seramik geleneğinde çanak çömlekler üzerinde kabartma olarak yapılan insan figürleri dışında, resim ve heykel/heykelcik sanatında da kaplar üzerinde kabartmalı insan figürlerinin benzerleri görülmektedir. Kabartmalı kaplarda görülen ellerini açmış şekilde dans eden ya da ritüel/tapınım yapan figürlerin benzerleri Anadolu da Neolitik Dönem de Çatal Höyük te 487 tapınakların duvarlarındaki kolları yukarıda, bacakları açık biçimde kabartma olarak tasvir edilmiş ana tanrıça figürlerinde görülür. Yine aynı biçimde kollarını yukarıya kaldırmış ana tanrıça figürü 488 ile Tepecik- Çiftlik te bir köpek etrafında dans eden ve elinde yay tutan figürlerin benzerlerine Çatal Höyük te 489 duvar resimlerinde karşımıza çıkar, burada boğa ve geyik figürlerinin etrafında dans eden ok ve yay tutan erkek figürleri görülür. 487 Mellaart 1967: fig. 27, 28, Mellaart 1962: lev. XIII/a-b. 489 Mellaart 1967: fig ; pl. XIII.

113 89 Bir başka dans sahnesi Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem de Nevali Çori de 490 kireçtaşı bir teknedeki üç figürlü kabartmada görülür, ikisi insan olan figürler dazlak kafalı, şişman olarak betimlenmişlerdir. Ortada yine dazlak ve diğerlerine göre daha şişman olan kaplumbağa olarak tanımlanan figür yer alır. Her üç figürün elleri yukarıya kalkık, bacakları ise her iki yana açılmış dans eder durumda gösterilmişler. Göbekli Tepe de 491 kabartmalı bir dikilitaş üzerinde kollarını havaya kaldırmış biçimde başsız bir insan figürü görülür. Mezopoptamya da Ur Dönemi nde ve 2. binyıldaki silindir mühürler üzerinde ellerini yukarıya kaldırmış figürlere rastlanmaktadır 492. Arslantepe de 493 mühürler arasında fauna içinde ellerini yukarı kaldırmış dans eden figürler görülür. de damga Aşağı Pınar daki gibi elele tutuşmuş dans eden figürlerin benzerlerine, Mezopotamya ve İran da seramikler üzerine boyama tekniğinde yapılmış insan figürlerinde görülür. M.Ö. V. bine ait Samarra seramiğinde 494 elele tutuşmuş stilize kadın figürleri dans eder pozisyonda görülürler, figürler açık zemin üzerine koyu renkle yapılmışlardır. M.Ö. V. binde İran da Tepe-Sialk III. evresindeki seramikte elele tutuşmuş figürler görülmektedir 495. Suriye de Er Hanedanlar Dönemi nde 496 de silindir mühür üzerinde hayvanların arasında ellerini havaya kaldırmış elele tutuşmuş şekilde dans eden stilize insan figürleri görülmektedir. Antropomorfik kaplarda görülen ellerin göğse yakın yerde birleştirilmesi ya da birleştirmeye yakın durumdaki uygulamaların benzerleri, bazı heykelciklerde de gözlemlenmektedir. Anadolu da Köşk Höyük 497, Çatal Höyük 498, Hacılar 499 ve Kuruçay da 500 oturur durumda ellerini göğsün altında ya da göğüste birleştiren pişmiş kilden ana tanrıça heykelciklerinde rastlanılmaktadır. Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleşimlerinden Göbekli Tepe 501 ve Nevali Çori de 502 kutsal alanda bulunmuş ve insanı simgeleyen T biçimli devasa dikilitaşların geniş yüzünde kabartma olarak yapılmış kollar görülmektedir, T başın hemen altından inen kabartma kollar daha sonra dikilitaşların dar 490 Hauptmann 2007: 146; fig Schmidt 2008: res Collon 1987: fig. 153, , , , 461, 500, , 535, Frangipane 2002: res Parrot 1960: fig Parrot 1960: fig Collon 1987: fig Silistreli 1989b: ; lev. II/4; IV/1-3; V/1-2; Öztan 2007a: fig Mellaart 1967: 184; fig , 53; pl. 85, Mellaart 1970: pl. CXLI; CXLII; CXLIII. 500 Mellaart 1967: ; fig ; Mellaart 1970: pl. CXLIII; CXLIV; CXLV; Duru 1986: 77; res Schmidt 2007: res. 75, 80, Hauptmann 2007: 142; fig. 8-9.

114 90 yüzünde birleşmektedir. Mezopotamya heykeltraşlık sanatında 503 oturan ya da ayakta duran heykellerin; elleri, göğüste kavuşturulmuş ya da kavuşmaya yakın vaziyette yapıldığı görülmektedir Hayvan Figürü Kabartmalı hayvan figürleri arasında boğa, yaban keçisi, kuş, köpek, geyik, yılan, deve ve eşek/at görülür. Kabartmalar arasında en çok görülen figür boğa ve yaban keçisidir. Boğa ve yaban keçilerinin başı aplike tekniğinde yapılanlar da vardır. Hayvan figürleri genelde cepheden verilmiştir. Baş ve gözler cepheden, gövde ise profilden verilmiştir. Başı protom şeklinde yapılanların hepsi cepheden gösterilmiştir. Hayvan figürlerinin başları genellikle yüksek kabartmalı; gövdeleri ise alçak kabartma tekniğiyle yapılmıştır. Figürler vazonun ve bazı kulpların üzerine bezenmiştir, ayrıca kulp görevi gören hayvan başlarına da rastlanmaktadır. Figürler tek ve çoklu sahnelerde gösterilmiş olup stilize olarak ifade edilenler de vardır. Kabartmalarda çokça konu edinmiş olan boğa, Anadolu da Neolitik ten beri bilinen önemli bir hayvandır. İnsanlar arasında gücü ve tanrısallığı simgeleyen kutsal hayvan konumunda değerlendirilmiştir. Boğa, Çanak Çömleksiz Neolitik ten itibaren yapıların içinde kült amaçlı kullanılan bir figürdür. Göbekli Tepe de 504 kutsal yapılarda T başlı dikilitaşların üzerine kabartma olarak yapılmış boğa figürleri ile Neolitik Çağ da Çatal Höyük te 505 duvarlara aplike edilmiş boğa başları ve platformların üzerinde boğa boynuzları görülür. İkiztepe de de Çatal Höyük tekine benzer kutsal mekânı süslemek amacıyla yapıldığı düşünülen stilize aplike boğa başları görülür 506. Ayrıca Çatal Höyük te 507, kutsal mekânların duvarlarını süsleyen resimlerde boğa avı sahnesine rastlanır. Çok iri boğa etrafında bellerinde leopar derisi olan, ellerinde ok ve yay taşıyan dans eden avcılar görülmektedir. Anadolu da Hititler de de boğa kültü görülür. Hava tanrısı Teşup un 503 Moscati 1985: 16, 18-19, 22, 24, 25, 27; Strommenger 1962: abb. 12,32-33, 36, 44, 47, 49-61, 504 Schmidt 2007: res. 46, Mellaart 1967: fig. 17,19-23; pl. III-IV. 506 Bilgi 2007: 127; res. 1, 2a-b. 507 Mellaart 1967: fig. 64.

115 91 kutsal hayvanı boğadır 508. Mezopotamya da Erken Tell Halaf boyalı seramiklerinde açık fonda koyu renkli boyalarla boğa başları tasvir edilmiştir 509. Boğa figüründen sonra en çok yaban keçisi figürleri gelir. Anadolu da mühür baskılarında ve silindirik mühürlerde yaban keçisi figürlerine rastlanmaktadır 510. Mezopotamya boyalı seramikleri üzerinde dağ keçisi figürleri görülür. Samarra 511 ve daha geç evredeki El-Ubeyd renkli seramiklerinde stilize olarak yapılmış dağ keçisi figürlerine rastlanılır. Son Uruk Dönemi yerleşimlerinden Cebel Aruda ve Habuba Kabira mühürleri arasında yaban keçisi figürleri görülür 512. Diğer hayvan figürlerinden geyik, Anadolu da Çatal Höyük duvar resimlerinde 513, Norşuntepe de Son Kalkolitiğe ait nişli mekânda bulunan duvar resminde 514, yine Anadolu da mühür baskılarında 515 karşımıza çıkmaktadır. Yılan, köpek ve eşek tasvirlerine ise Anadolu da Göbekli Tepe 516, Hallan Çemi 517 ve Körtik Tepe de 518 dikilitaşlar ile taş kaplar üzerinde rastlanır Sembol ve Şekiller Kaplar üzerinde; yatay, kavisli, dikey, eğik bantlar ile bu bantlar üzerine yapılmış çeşitli baskılar ve X biçimdeki bant, geometrik ve helezoni şekiller, memecik-kabarcıknokta şekilleri, merdiven/basamak, halka şekilleri, ters V biçimindeki şekiller ile olta ucu biçimindeki kabartmalar karşımıza çıkmaktadır. Geometrik ve helezoni desenlere Anadolu da Neolitik ve Kalkolitik Dönem de Çatalhöyük 519 ve Bademağacı 520 damga mühürleri üzerinde rastlanmaktadır. Köşk Höyük 521 ve Tepecik-Çiftlikte 522 kaplar üzerinde de çizi olarak helezoni ve geometrik motifler görülmektedir. 508 Özgüç 1988: lev. E/ Parrot 1960: fig. 67 B. 510 Alp 1968: taf. 11/21-23; Frangipane 2002: res. 75; Hauptmann 1976: lev. 48/ Parrot 1960: fig , Frangipane 2002: res Mellaart 1967: fig Hauptmann 1976: 54. lev. 42, Alp 1968: lev. 11/ Schmidt 2007: res , 47, 54, 83-84, 86, Rosenberg 2007: fig. 5a. 518 Özkaya, San 2007: fig. 15, Mellaart 1967: fig Duru 2001: res. 3; Duru 2007: fig Öztan, Özkan 2003: ; fig. 2/1-10; 3/1-2, 4-6; 4/1-5, Bıçakçı vd. 2007: fig. 31.

116 92 Kabartmalar arasında dikdörtgenimsi gövdenin sağında ve solunda halka/göz şekli yerleştirilmiş olan simgesel bir ifade ile yarımay sembolleri görülür. Ayrıca boynuz sembolleri de simgesel bir biçimde kaplar üzerine işlenmiştir. Göz şeklini ifade eden sembolik ifadenin benzerlerine, Anadolu da Köşk Höyük te taştan yapılmış bir idolde 523 ve İTÇ ye tarihlenen Amik G evresinde bulunmuş bir idolde rastlanmaktadır 524. Mezopotamya da Orta Uruk Dönemi nde Tepe Gawra 525, Şeyh Hasan ve Brak Höyüğü nde de pişmiş topraktan ve kaymaktaşından (alabaster) yapılmış gözlü idoller görülür 526. Geç Uruk Çağı nda da silindir mühürlerde figürler arasında benzer şekilde semboller görülmektedir 527. Sembolün verildiği örneklerin tamamında cinsiyet ve kimlik belirtilmemiştir. Bu yüzden gözlü sembolün ne anlama geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak tanrısal bir varlığı simgelediği Köşk Höyük idolü ve diğer yerleşimlerdeki idollerin varlığıyla anlaşılmaktadır 528. Yarımay/yay şeklindeki benzer sembolik öğeler, Tepecik-Çiftlik te dans eden insan figürlerinin ellerinde ve Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem de Göbekli Tepe dikilitaşları üzerinde görülür 529. Ayrıca yarımay sembolü Mezopotamya da Ur Dönemi ile II. binyılda silindir mühürler üzerinde de tasvir edilmiştir Öztan 2007b: 70; çiz. 6b. 524 Öztan 2007b: 70; çiz. 7a. 525 Öztan 2007b: 70; çiz. 7b-f. 526 Frangipane 2002: res Öztan 2007b: 70; res. 3a-c. 528 Öztan 2007b: Schmidt 2007: res. 59, 61, 75, Collon 1987: fig. 156, 375, 377, 379, 418,

117 93 VI. BÖLÜM DEĞERLENDİRME VE SONUÇ 6.1. SONUÇ Anadolu da kabartmalı kaplar, mekânlarda, tapınak/kutsal alanlarda, işlik alanlarında ve ölü hediyesi olarak bırakılmış mezar yapılarında ortaya çıkarılmıştır. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Bu kaplar bir moda olarak değil, derin halk tabakaları arasında hüküm süren dinî inançlar gereği kullanılmak üzere üretilmişlerdir, özellikle ritüel sahneleri, dinsel gücün sembollerinden biri olan boğa figürünün sıkça kullanılması ve bazı mezarlarda kırık olarak bırakılmış kabartmalı vazoların varlığı gibi argümanların olması bunu desteklemektedir. Kabartmaların, tüm ya da parça olarak görülen değişik formlar (Çanak, çömlek, kâse, küp vb.) üzerinde bezendiği görülmüştür. Kabartmalar kapların gövdesine, ağız kenar ve altlarına ile kulplarına bezenmiştir. Kabartmaların görüldüğü kaplar genelde tek renkte (siyah ya da kırmızı) açkılanmış olup bunların içinde çoklu renkte (siyah-kırmızı) açkılananlara da rastlanmıştır. Bazı kabartmaların, kap zemininden farklı bir renkte boyandığı görülmüştür. Kaplar üzerinde insan ve hayvan figürleri, çeşitli şekil ve sembollere rastlanmıştır. İnsan yüzü ve figürleri genelde stilize edilerek verilmiş, geneli cepheden gösterilmiş, tekli ya da çoklu bir biçimde sahnede yer alırlar ve bu figürler, elleri yukarıda ya da yanlarda ritüel/dans pozisyonuda hareket halinde tasvir edilmeye çalışılmıştır. Bazı figürler, ellerinde yay tutarken tasvir edilmişlerdir. Bunlar arasında bazılarının cinsiyetleri bilinmektedir. Bu insan figürleri, özellikle dinsel tapınım/ritüel biçimini az da olsa bizlere yansıtmışlardır, ayrıca birkaç figürün üzerinde görülen elbise, dönemin modasını yansıtmakta yararlı olmuştur. İnsan yüzlerini yansıtan kaş, göz, kol ve gögüs kabartmalı antropomorfik kaplara rastlanmıştır. Ayrıca kavisli bant ve noktalarla kaş ve göz betimlemeleri oluşturularak insan yüz ifadeleri verilmeye çalışılmıştır. Hayvan figürleri arasında boğa, yaban keçisi, yılan, geyik, köpek, kuş, deve ve eşek/at görülmüştür. Boğa/boğa başı ile yaban keçisi kabartmalarının fazla olması en çok sevilen hayvanlar arasında olduğunu göstermiştir. Bu durumun oluşmasında, sevilme dışında bu hayvanların kutsal sayılması ve insanların bu hayvanları kendi kültürüne dâhil

118 94 etmesi de etkin rol oynamıştır. Hayvan figürleri, gündelik ve dinsel yaşamı gösterdiği gibi dönemin yabani ve evcil faunası da bu kabartmalı figürlerin varlığından öğrenilmiştir. Kabartma bezemeli kaplarda farklı şekillerde, birçok şekil ve sembolik ifade görülmüştür. Bunlar arasında memecik-kabarcık-nokta-düğme şekilleri, yatay, kavisli, dikey ve eğik bantlar ile X biçiminde bant, geometrik ve helezoni şekiller, merdiven/basamak, halka şekilleri, ters V biçimindeki şekiller ile olta ucu biçimindeki şekle rastlanmıştır. Sembolik ifadeler içinde boğa, yaban keçisi gibi hayvanları sembolize eden ifadelere de rastlanmıştır. Ayrıca anlamı bilinmeyen birkaç sembol de görülmüştür. Kabartmalı bantlar arasında üzeri parmak, çentik, çizi ve damla gibi baskılar görülmüştür. Bunlar arasında en çok parmak ve çentik baskılar kullanılmıştır. Kabartma bezeme geleneği Kalkolitik Dönem de Anadolu da geniş bir yayılım alanı bulmuştur. Birçok merkezde kaplar üzerinde benzer ve farklı şekilde yapılmış kabartma figür, sembol ve şekillere rastlanmıştır. Kabartma bezemeli kapların görüldüğü merkezlerin bazıları kendi aralarında çok yakın benzerlik göstermişlerdir. Anadolu da kabartma bezemeli seramik geleneği farklı bölgelerde toplam 19 merkezde toplandığı görülmüştür: Marmara-Trakya Bölgesi nde Toptepe ve Kırklareli Höyüğü Aşağı Pınar, Orta-Kuzey Anadolu Bölgesi nde İkiztepe, Orta Anadolu da Alacahöyük, Alişar Höyük, Büyük Güllücek, Tepecik-Çiftlik, Kül Höyük ve Pılır, Göller Bölgesi nde Hacılar, Höyücek, Kuruçay ve Karain Mağarası, Doğu Anadolu Bölgesi nde Erzurum Karaz, Norşuntepe, Tepecik, Korucutepe ve Tülintepe ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Hassek Höyük. Marmara-Trakya Bölgesi ndeki Toptepe ve Aşağı Pınar da Antropomorfik kaplar ile Aşağı Pınar da kabartmalar arasında çok sayıda çentik ve parmak baskı bant (Toptepe de çok nadir görülür) ile nokta ve halka bezemeler görülmüştür. Bu bölgede hayvan figürlü kaplara rastlanmamıştır. Burada görülen insan figürlü kaplar, bu bölgenin sınırında yer alan Balkan yerleşimlerinde görülen heykel olarak adlandırılan kaplar ile benzerlik gösterir. Ancak buradaki antropomorfik kap genel olarak daha arkaik özelliklere sahip olduğundan bu heykellerin prototipi sayılmaktadır. Anadolu da Neolilik Dönem de Göller Bölgesi ndeki Hacılar I yerleşimi ile Orta Anadolu Bölgesi nde Köşk Höyük teki kabartmalı kaplarla yakın benzerlik göstermiştir. Ayrıca kabartma bant üzerine yapılan çentik-parmak baskı geleneği, burada çokça rastlanan bir teknik olarak karşımıza çıkmıştır.

119 95 Buna benzer bir uygulama Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde de görülmüştür. Nokta, halka ve yarımay kabartmalarının benzerlerine Orta Anadolu ve Göller Bölgesi nde rastlanmıştır. Balkan etkisinde kalmış olan Trakya Bölgesinin, burada görülen benzer kabartmalardan yola çıkılarak Anadolu yla da ilişki içinde olduğu düşünülebilir. Orta Anadolu Bölgesi nde özellikle insan ve hayvan figürleri, nokta ve kazı bant bezemeler, kulplarda çıkıntı ile biten hayvan protomları görülmüştür. Hayvan figürleri arasında boğa, keçi, köpek, geyik, eşek ve yılana rastlanmıştır. Hayvan figürü en çok bu bölgede görülmüştür. İnsan ve hayvan figürleri şematize edilmeden net bir şekilde gösterilmiştir. İnsan ve hayvan figürlerinin bazıları hareketli gösterilmişlerdir. Orta Anadolu Bölgesi nin kabartma bezeme geleneği benzer kabartmaların varlığından, Göller Bölgesi ile kültür birliği içinde olduğu saptanmıştır. Göller Bölgesi, Orta Anadolu dan sonra hayvan figürlerinin en çok görüldüğü bölge olduğu saptanmıştır. Hayvan başı ve sembolik ifadeliler çoğunlukta olduğu görülmüştür. Hayvan figürleri içinde en çok boğa ve keçi konu edinmiştir. Kuş gagası ve bir tane de kuş sayılabilecek kabartmaya rastlanmıştır. Hayvan kabartmalarının çoğu şematize edilerek gösterilmişlerdir. Ayrıca bunlar dışında bir tane insan figürü ile halka, merdiven/basamak, memecik-nokta bezemelere ve bir adet ters V biçiminde yapılmış kabartmalı bezemeye de rastlanmıştır. Göller Bölgesi, gelenek itibariyle yukarıda daha önce sözü edildiği gibi Orta Anadolu Bölgesi ile kültür birliği içinde olduğunu göstermiştir. Orta-Kuzey Anadolu daki İkiztepe merkezinde kaplar üzerinde kaş ve göz biçiminde yapılmış insan yüz ifadelerini yansıtan çok sayıda kabartma görülmüştür. Bunun dışında sadece bir kap üzerinde görülen dikey kabartma bantlara rastlanmıştır. Bu bölgede herhangi bir hayvan figürüne rastlanmamıştır. Kaş ve göz betimlemeli insan yüzlü kabartmalı bezemeler, bir taraftan Balkan Neolitik yerleşimlerinde görülen kabartmalı kaplarla yakın benzerlikler gösterirken; diğer taraftan ise Doğu Anadolu Bölgesi nde yer alan Tülintepe merkezinde bu şekilde betimlenen insan yüzlerine (kaş, göz) çok yakın benzerlikler göstermiştir. Bu açıdan bakıldığında aralarındaki olası ilişkiyi de akla getirmiştir. Ancak Balkanlar daki bazı yerleşimlerde benzer uygulamaların olması Balkanların etkisinde kaldığını göstermez, kabartmalarda daha çok Anadolu nun yerli kültürü hâkimdir. Burada herhangi bir hayvan figürü ya da sembolüne rastlanmamıştır.

120 96 Doğu Anadolu Bölgesi nde özellikle Karaz tipi denilen kaplar üzerinde helezoni ve geometrik kabartmalar görülmüştür. İnsan sureti gösteren helezoni motifler, Anadolu daki diğer bölgelerden şekil açısından ayrı bir özellik taşıdığı görülmüştür. Helezoni kabartma Anadolu da Orta ve Güneydoğu Anadolu da birkaç seramik parçası üzerinde bulunmuş olsa da burada görülenlerle tam bir benzerlik gösterememiştir. Doğu Anadolu Bölgesi nde elleri yukarıda tasvir edilen şematize edilmiş birkaç insan figürü ile insan yüzü ifadeli kaş ve göz betimi görülmüştür. Elleri yukarıda tasvir edilmiş figürlerin benzerleri, Orta Anadolu da görülmüş olup ve tam benzerine rastlanmamıştır. Buradaki insan yüzü ifadeli kaş ve göz betimi kabartmalarının çok yakın benzerlerine, Kuzey Anadolu daki merkezde rastlanmıştır. Hayvan figürlerine ise sadece birkaç parça üzerinde rastlanmıştır. Bunlardan bir tanesi köpek, diğerleri ise olası geyik ve keçi figürleridir. Yine bu bölgede, bantlar üzerine süsleme olarak işlenmiş parmak ve çentik baskılar ile kabartma bantlara rastlanmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki Hassek Höyük merkezinde Son Kalkolitik Çağ ın sonlarında Uruk Kültürü etkisi görülmüştür. Burada Proto-Karaz tipi bir kapta; yatay, dikey ve eğik (ters V) şekilde bir arada dizayn edilmiş kabartmalı bantlar görülmüştür. Anadolu da bu şekilde bir arada dizayn edilmiş bant kabartmalara başka bir merkezde rastlanmamıştır. Ancak buradaki gibi ters V biçimindeki kabartmaya sadece Göller Bölgesi ndeki Kuruçay da rastlanmıştır. Orta ve Kuzey Anadolu ile Marmara-Trakya bölgesi nde de bazı kaplar üzerinde yatay, dikey ve eğik şekilde olan benzer kabartmalı bantlar görülmüştür. Ayrıca burada Uruk kapları denilen kaplarda yatay ve dikey şekilde yapılmış kabartmalı bezemeler de görülmüştür. Bunlar dışında Marmara-Trakya Bölgesi ve Doğu Anadolu daki merkezlerle yakın benzerlik gösteren parmak, çentik baskılı bantlara rastlanmıştır. Ayrıca burada görülen kabartma bant üzerine yapılmış çizi-kazıma baskı geleneğinin yakın benzeri, Orta Anadolu da görülmüştür. İnsan ve hayvan figürüne birer kap parçası üzerinde rastlanmıştır. Ancak bu figürler çok şematize edilerek verilmişlerdir. Kabartmalar içinde nokta ve helezoni bezemeler de görülmüştür. Sonuç olarak bakarsak Anadolu da bazı Kalkolitik merkezlerde bu geleneğin benzer uygulamaları kaplar üzerindeki kabartmalardan anlaşılmıştır. Ayrıca Anadolu da Kalkolitik Çağ dışında, kabartma bezemeli seramik geleneğinin ilk örnekleri Neolitik Dönem den beri süregeldiği ve Kalkolitik Dönem de de benzer kabartma bezeme geleneğinin sürdürüldüğü saptanmıştır. Bundan anlaşılacağı gibi Anadolu daki bu geleneğin kökenini Neolitik Dönem içerisinde aramak daha doğru olacaktır. Kalkolitik Dönem den hemen sonraki Tunç

121 97 Çağı nda da kabartma bezeme sanatının devam ettiği ve benzer bir çizgide gelişimini sürdürdüğü, kaplar üzerinde görülen benzer biçimdeki kabartmalardan anlaşılmıştır. Bu nedenle Kalkolitik Çağ daki geleneğin Neolitik ve Tunç çağlarındaki kabartmalı gelenekle ilişkisi ve etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Anadolu dışında kalan bölgelerden Mezopotamya Kültürü nde kabartma seramik geleneği Hassuna dan beri bilinmektedir. Halaf Kültürü nde 531 görülen nokta-kabarcık, insan figürü, çentik baskı bant gibi kabartmalar ile Anadolu daki Kalkolitik Dönem kabartmaları arasında benzerlikler görülür. Her ne kadar Mezopotamya Kültürleri nden etkilenmiş olduğunu kabul etsek bile Anadolu Kültürü içinde bu geleneğin geliştiğini söyleyebiliriz. 531 Schmidt 1943: 101; abb. 1; taf. XLI/4, CVI/6.

122 98 TERİMLER Antropomorfik: Aplike: Astar: Bezeme: Fauna: Figür: Flora: Helezoni: İdol: İn situ: Kabartma: Yunancadan gelen bir kelime öbeğidir. Antropos insan demektir. İnsan şeklinde benzeyen her obejeye tanım açısından verilen genel isimdir. Son derece stilize olabilirler. Antropomorfik objelerin temel özellikleri (insan öykünmesinden kaynaklandığı için) göz, ağız, dudak, kulak gibi son derece insansı uzuvları dekoratif amaçla üstünde barındırmasıdır. Seramik bezeme türü. Pişirme öncesinde kabın üzerine kendi hamurundan motiflerin yapıştırılmasıyla elde edilir. Sulandırılmış bir çeşit seramik hamuru türevidir. Astarlama, sulun kilin kap üzerine sürülmesi, kap üzerine akıtılması ya da kabın sulu kile daldırılması yöntemiyle kap yüzeyinin güzelleştirilmesi ve gözeneklerin kapatılması işlemlerine verilen genel ad. Mimarlık ürünü ve her tür kullanım eşyası üzerinde süsleme amacıyla yapılan çalışmaların tümü. Bir bölgede yaşayan hayvan topluluğuna verilen ad. Resim, heykel ve seramikte insan ve hayvan şekillerine verilen ad. Bir bölgenin bitki örtüsü topluluğuna denir. İç içe girmiş motifler. Sarmal. Tarih öncesi ve tarihi çağlarda yanrılara adak olarak sunulan taş, pişmiş toprak bazen de kemikten yapılmış stilize tanrı ve tanrıça heykelcikleri. Yerinde sabit olan anlamındadır. Eski konumunda ele geçen buluntular için kullanılır. Taş, alçı, kil, ahşap gibi işlenebilir yüzeylerde kabarık betiler oluşturmak suretiyle meydana getirilen yapıt. Alçak ve yüksek kabartma olmak üzere iki çeşidi vardır. Rölyef de denir.

123 99 Kült: Monokrom: Perdah: Polikrom: Protom: Ritüel: Seramik: Stilize: Zoomorfik: Kendi kuralları ve törenleri olan belli bir dinsel tapınım biçimi. Tek renk anlamına gelir. Her tür (sıvalı, taş, metal, seramik) pürüzlü yüzeyi düzgünleştirme, parlatma. Seramik kapların dış yüzünde fırınlanmadan önce uygulanır. Açkı da denir. Çok renkli anlamına gelmektedir. İnsan ya da hayvan figürünün üst bölümüne mimari ve seramikte dekoratif olarak kullanılmasına denir. İçinde dinsel öğeler barındıran tören, kutlama. Yunanca keramos: Çömlekçi toprağından gelir. Arkeolojide sadece pişmiş toprak çanak çömleği belirtmek için kullanılır. Genellikle kayaların dış etkiler altında parçalanması ile oluşan kil, kaolen ve benzeri maddelerin yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ile meydana gelir. Seramik malzeme üretiminde, kil hamuruna belirli maddeler katarak, değişik şekillendirme yöntemleriyle, kullanılan hamurun bünyesine uygun bir pişirme ile seramik malzemeye istenilen niteliği kazandırma imkânı vardır. İnsan ve hayvan figürlerinin doğal biçimlerinin sadeleştirilerek şematik bir halde betimlenme. Üsluplaştırma. Zoo hayvan demektir. Zoomorfik hayvan şeklinde olan objelere verilen isimdir. Zoomorfik bezeme genellikle stilize edilmiş hayvan biçiminde motiflerle yapılanlara denir.

124 TABLOLAR Tablo-1 Kabartmaların Görüldüğü Yer İnsan Figürü İnsan Yüzü Hayvan Figürü Nokta Halka Yarımay Helezoni Desen Geometrik Desen Alacahöyük X X X X Alişar Höyük X Büyük Güllücek X X Erzurum Karaz X X X X Hacılar X Hassek Höyük X X X X Höyücek X X X X İkiztepe X Karain Mağarası Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar X X X X X X X X Korucutepe X Kuruçay X X X Kül Höyük X

125 Norşuntepe X Pılır X Tepecik X (?) X (?) X Tepecik-Çiftlik X X X Toptepe X Tülintepe X X

126 Tablo-2 Kabartmaların Görüldüğü Yer Yatay Bant Dikey Bant Eğik Kavisli Bant Parmak Baskı Bant Çentik Baskı Bant Kazıma Baskı Bant Damla Baskı Bant Basamak/ Merdiven Alacahöyük Alişar Höyük X Büyük Güllücek X X X Erzurum Karaz Hacılar Hassek Höyük X X X X X X Höyücek X İkiztepe X X Karain Mağarası Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar X X X X X X X Korucutepe X X X Kuruçay X Kül Höyük X

127 Norşuntepe Pılır Tepecik Tepecik-Çiftlik X Toptepe X Tülintepe X

128 Tablo-3 Kabartmaların Görüldüğü Yer Boğa Keçi Geyik Köpek Kuş Deve Eşek Yılan Alacahöyük X (?) Alişar Höyük Büyük Güllücek Erzurum Karaz X Hacılar X X (?) Hassek Höyük Höyücek X X X (?) X (?) İkiztepe Karain Mağarası X Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Kuruçay X Kül Höyük Norşuntepe Pılır X

129 Tepecik X (?) X (?) Tepecik-Çiftlik X X X X X Toptepe Tülintepe

130 LEVHALAR LİSTESİ Levha No. Buluntu yeri Kaynakça I/1-2; II/1-2; III/1 Alaca Höyük Koşay, Akok 1966: 92; Lev. 61/g. 283, ; I ; j.197. III/2 Alişar Höyük von der Osten 1937a: 78; fig. 67/10. IV/1 IV/2; V/1 Alişar Höyük Alişar Höyük von der Osten 1937a: 171; fig von der Osten 1937a: 57; fig. 68/14; 83/10. V/2 Büyük Güllücek Koşay, Akok 1948: 475; res , 47. VI/1; VI/2 Büyük Güllücek Koşay, Akok 1948: 475; res. 29, 47. VII/1 Büyük Güllücek Koşay, Akok 1957: 12; lev. XX/2. VII/2 Erzurum Karaz Koşay, Turfan 1959: 376; kz./a VIII/1-2 Erzurum Karaz Koşay, Turfan 1959: 365; kz./a IX/1-2; X/1 Erzurum Karaz Koşay, Turfan 1959: 370, ; kz./a. 98, X/2; XI/1-2; XII/1 Erzurum Karaz Koşay, Turfan 1959: 373; kz./a , 139.

131 XII/2; XIII/1 Erzurum Karaz Koşay, Turfan 1959: 376; kz./a XIII/2 Pulur Koşay 1971: 100; lev. 77:1-2. XIV/1-2 Hacılar Mellaart 1970: 112; pl. LXVIII/4-7. XV/1 Hassek Höyük Helwing 2002: 80; abb. 47. XV/2; XVI/1 Hassek Höyük Helwing 2002: taf. 88/297; 89/554. XVI/2; XVII; XVIII; XIX/1, 2; XX/1 XX/2 Hassek Höyük Höyücek Helwing 2002: taf. 87/359, 433, 693; 89/528, 563, 685, 687; 94/277b. Duru, Umurtak 2005: 81; lev. 110/3. XXI/1 Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Parzinger, Schwarzberg 2005: 36; taf. 121/2. XXI/2; XXII/1-2; XXIII/1-2; XXIV/1 Kuruçay Duru 1996: 35; lev. 106/1, 3-4; 109/1; 117/1; Duru 1994: lev. 158/19. XXIV/2 Norşuntepe Hauptmann 1976: 56; lev. 48/5. XXV/1 Tepecik Esin 1976a: 107; lev. 73/3. XXV/2 Tepecik Esin 1979: 92; lev. 57/6. XXVI/1-2; XXVII/1-2; XXVIII/1-2; XXIX/1-2; Tepecik-Çiftlik Bıçakçı vd. 2007: 243; fig. 33,

132 XXX/1-2 XXXI/1 Tepecik-Çiftlik Bıçakçı vd. 2006: 224; res. 8. XXXI/ 2; XXXII/1-2; XXXIII/1-2 XXXIV/1 Köşk Höyük Toptepe Öztan 2007a: ; fig. 15, 17-18, 23. Özdoğan, Özbaşaran-Dede 1990: 13, 19; res. (Ön kapak). XXXIV/2 Köşk Höyük Öztan 2007a: 228; fig. 13.

133 ÇİZİMLER LİSTESİ Çizim No. Buluntu Yeri Kaynakça Büyük Güllücek Hassek Höyük Koşay, Akok 1948: 475; res. 47. Helwing 2002: taf. 28/277a; 34/342; 35/359; 50/554; 61/673, 681, 685; 62/687, Höyücek Duru, Umurtak 2005: 80-81; lev. 84/ İkiztepe İkiztepe Alkım vd. 2003: 48-49; lev. XXVIII/1; XXIX/2-4; XXX/1, 4; XXXI/2, 4-6, Alkım vd. 2003: 91-93; XLIV/6; XLV/3, 5, 7; XLVII/1, 4-5; XLVIII/1; LVI/1-13; LVII/ Karain Mağarası Kırklareli Höyüğü-Aşağı Pınar Seeher 1987: 222; res.1/28; 2/5-6, 18, 22; 5/5-6, 17; 8/4-6, 13-14, 22. Parzinger, Schwarzberg 2005: 28, 36-40; taf. 2/2; 6/7-8, 10; 7/3, 6, 8; 9/3; 10/1; 12/2, 7; 13/1-2; 23/2; 29/9-10; 30/4; 31/5, 7, 10; 36/2; 39/3-4, 7-8; 41/1; 44/4, 6, 9; 45/2; 54/6; 55/1; 56/3; 57/7; 59/7; 69/8; 70/4; 72/4; 78/9-11; 81/8; 87/7-

134 9, 13-14; 88/9-10; 90/1; 94/17 97/4, 6, 8; 98/2, 4; 99/6; 100/4; 102/10; 104/2, 4; 110/1; 111/4; 118/1, 6; abb Korucutepe Kuruçay Brandt 1978: 57-59; lev. 103/30, 33-35; 104/1-9, 11; 105/12, 15-16, 18-20; 108/B. Duru 1994: lev. 108/10; 144/7, 13, 17-18; 164/2-3, 12-14, 18-19; 163/ Kuruçay Duru 1996: lev. 57/5, 7-8; 58/3-5, 8; 63/3-4; 65/8, 10; 66/4-6; 69/1, 7; 70/1-5; 72/6-7; 81/6; 83/4, 10; 86/4, 6; 88/7-8; 99/ Kül Höyük Pılır Tepecik Tepecik Ökse 2003: 177; fig. 10/5; 11/3. Ökse 2003: ; fig. 11/1. Esin 1982: 92; lev. 76/2-5. Esin 1976a: 107; lev. 73/ Tepecik Esin 1979: 92; lev. 61/ Tepecik-Çiftlik Bıçakçı vd. 2007: 243; fig Köşk Höyük Silistreli 1989a: ; lev. I/2; II/1-2; III/4; V/1-2; VI/2; IX/2, 4; X/1-2.

135 203 Tepecik Çiftlik Bıçakçı vd. 2007: 243; fig. 30/I Köşk Höyük Öztan 2007b: 69-70; çiz Toptepe Özdoğan 1991: 356; res Toptepe Özdoğan, Başaran-Dede 1990: 18; res. 19/ Tülintepe Esin 1976b: 131; lev.84/1.

136 HARİTALAR LİSTESİ Harita No. Kaynakça 1-2, 4 3 Harmankaya, S., Tanındı, O., Özbaşaran, M. (1998). TAY- Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-3: Kalkolitik, Ege Yayınları, İstanbul, ek-3 Türkiye Haritası &html=ages_maps_t.html&layout=web 5 Özdoğan, M., Parzinger, H., Karul, N. (1997). Kırklareli Höyüğü 1995 Yılı Kazısı, 18. KST/1, 53-80, Res &html=ages_maps_t.html&layout=web 7, 9 Erarslan, A., (2006). Progress Towrds First Cities in Eastern and Southeastern Anatolia ( BC): The Local Dynamics of Urbanistic Development, TÜBA-AR 9, 81-96, fig.1. 8 Bıçakçı, E., Faydalı, E. (2002). Tepecik-Çiftlik 2000 Yılı Çalışmaları, 23. KST/2, 29-38, harita 1.

137 I LEVHALAR 1 2

138 II 1 2

139 III 1 2

140 IV 1 2

141 V 1 2

142 VI 1 3

143 VII 4 2

144 VIII 5 2

145 IX 6 2

146 X 7 8

147 XI 9 10

148 XII 1 11

149 XIII 1 12

150 XIV 1 2

151 XV 1 2

152 XVI 1 2

153 XVII 1 2

154 XVIII 1 2

155 XIX 1 2

156 XX 1 2

157 XXI 1 2

158 XXII 1 2

159 XXIII 1 2

160 XXIV 1 2

161 XXV 1 2

162 XXVI 1 2

163 XXVII 1 2

164 XXVIII 1 2

165 XXIX 1 2

166 XXX 1 2

167 XXXI 1 2

168 XXXII 1 2

169 XXXIII 1 2

170 XXXIV 1 2

171 ÇİZİMLER Çiz. 1 Çiz. 2

172 Çiz. 3 Çiz. 4

173 Çiz. 5 Çiz. 6

174 Çiz. 7 Çiz. 8

175 Çiz. 9 Çiz. 10

176 Çiz. 11 Çiz. 12

177 Çiz. 13 Çiz. 14 Çiz. 15

178 Çiz. 16 Çiz. 17 Çiz. 18

179 Çiz. 19 Çiz. 20 Çiz. 21

180 Çiz. 22 Çiz. 23 Çiz. 24

181 Çiz. 25 Çiz. 26 Çiz. 27

182 Çiz. 28 Çiz. 29 Çiz. 30

183 Çiz. 31 Çiz. 32 Çiz. 33

184 Çiz. 34 Çiz. 35 Çiz. 36

185 Çiz. 37 Çiz. 38 Çiz. 39

186 Çiz. 40 Çiz. 41 Çiz. 42

187 Çiz. 43 Çiz. 44 Çiz. 45

188 Çiz. 46 Çiz. 47

189 Çiz. 48 Çiz. 49 Çiz. 50

190 Çiz. 51 Çiz. 52 Çiz. 53

191 Çiz. 54 Çiz. 55 Çiz. 56

192 Çiz. 57 Çiz. 58

193 Çiz. 59 Çiz. 60 Çiz. 61

194 Çiz. 62 Çiz. 63 Çiz. 64

195 Çiz. 65 Çiz. 66 Çiz. 67

196 Çiz. 68 Çiz. 69 Çiz. 70

197 Çiz. 71 Çiz. 72 Çiz. 73

198 Çiz. 74 Çiz. 75

199 Çiz. 76 Çiz. 77 Çiz. 78

200 Çiz. 79 Çiz. 80 Çiz. 81

201 Çiz. 82 Çiz. 83 Çiz. 84

202 Çiz. 85 Çiz. 86 Çiz. 87

203 Çiz. 88 Çiz. 89

204 Çiz. 90 Çiz. 91 Çiz. 92

205 Çiz. 93 Çiz. 94 Çiz. 95

206 Çiz. 96 Çiz. 97 Çiz. 98

207 Çiz. 99 Çiz. 100 Çiz. 101

208 Çiz. 102 Çiz. 103 Çiz. 104

209 Çiz. 105 Çiz. 106 Çiz. 107

210 Çiz. 108 Çiz. 109

211 Çiz. 110 Çiz. 111 Çiz. 112

212 Çiz. 113 Çiz. 114 Çiz. 115

213 Çiz. 116 Çiz. 117 Çiz. 118

214 Çiz. 119 Çiz. 120 Çiz. 121

215 Çiz. 122 Çiz. 123 Çiz. 124

216 Çiz. 125 Çiz. 126 Çiz. 127

217 Çiz.128 Çiz.129 Çiz.130

218 Çiz.131 Çiz.132 Çiz.133

219 Çiz.134 Çiz.135 Çiz.136

220 Çiz.137 Çiz.138 Çiz.139

221 Çiz.140 Çiz.141 Çiz.142

222 Çiz.143 Çiz.144 Çiz.145

223 Çiz.146 Çiz.147 Çiz.148

224 Çiz. 149 Çiz.150 Çiz.151

225 Çiz.152 Çiz.153 Çiz.154

226 Çiz.155 Çiz.156 Çiz.157

227 Çiz.158 Çiz.159 Çiz.160

228 Çiz.161 Çiz.162 Çiz.163

229 Çiz.164 Çiz.165 Çiz.166

230 Çiz.167 Çiz.168

231 Çiz.169 Çiz.170 Çiz.171

232 Çiz.172 Çiz.173 Çiz.174

233 Çiz.175 Çiz.176

234 Çiz.177 Çiz. 178

235 Çiz. 179 Çiz.180

236 Çiz. 181

237 Çiz. 182 Çiz. 183

238 Çiz. 184 Çiz. 185

239 Çiz. 186 Çiz. 187

240 Çiz. 188 Çiz. 189

241 Çiz. 190 Çiz. 191

242 Çiz. 192 Çiz. 193

243 Çiz. 194 Çiz. 195

244 Çiz. 196 Çiz. 197

245 Çiz. 198 Çiz. 199

246 Çiz. 200 Çiz. 201

247 Çiz. 202 Çiz. 203

248 Çiz. 204 Çiz. 205

249 Çiz. 206 Çiz. 207

250 Çiz. 208 Çiz. 209

251 Çiz. 210 Çiz. 211

252 Çiz. 212 Çiz. 213 Çiz. 214

253 Çiz. 215

Türkiye Kalkolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme

Türkiye Kalkolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme Türkiye Kalkolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme Dr. Savaş Harmankaya Sevgili Hocam Halet Çambel e Giriş Türkiye de yayınlanan orta öğretim kitaplarında, ansiklopedilerde ve bilimsel yayınlarda

Detaylı

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi ALLIANOI ANTİK ILICASI NDA ÜRETİLEN ERKEN BİZANS DÖNEMİ GÜNLÜK KULLANIM KAPLARI* **Hande YEŞİLOVA Öz Allianoi antik ılıcası içersinde, Geç Roma Erken Bizans Dönemi yerleşiminde bulunan, seramik fırınlarında

Detaylı

30. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

30. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 30. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT 26-30 MAYIS 2008 ANKARA T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3171-2 Kültür Varlıkları

Detaylı

Urla / Klazomenai Kazıları

Urla / Klazomenai Kazıları Urla / Klazomenai Kazıları Oniki İon kenti arasında anılan Klazomenai, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, İzmir Körfezi'nin ortalarında yer almaktadır. Klazomenai arazisinin (khora) doğuda Smyrna

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI Yeşilova Höyüğü İzmir in Prehistorik Yerleşim Alanı içinde 2005 yılından beri kazısı süren bir yerleşim merkezidir. Kazı çalışmaları, Ege Üniversitesi,

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

yeşilova höyüğü Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin

yeşilova höyüğü Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin yeşilova höyüğü Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin Yeşilova Höyüğü; İzmir ili merkezinde, Bornova ilçesi sınırları içindeki Karacaoğlan mahallesinde, Manda çayı ile Gökdere arasında yer almaktadır. Yerleşim alanı

Detaylı

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler Teslim Edilen: Hazırlayan: IC-Astaldi JV AECOM Ankara, Türkiye Turkey AECOM-TR-R599-01-00 2 Ağustos 2013 Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi

Detaylı

TARĠH TÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU

TARĠH TÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU T.C. KÜLTÜR VE TURĠZM BAKANLIĞI TÜRKĠYE KÜLTÜR PORTALI PROJESĠ TARĠH TÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU 2009 ANKARA 2.1. Anadolu da Ġlk Yerleşmeler 2.1.1.Çatalhöyük Anahtar Kelimeler: Çatalhöyük Daha çok Anadolu

Detaylı

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ. Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ. Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu 00052812/25 PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Ders 10: Geç Kalkolitik Dönem Kissonerga Mosphilia & Lamba Lakkous Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ MERKEZDEKİ MÜZELER ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ Şanlıurfa'da müze kurma girişimleri 1948 yılında, müzelik eserlerin toplanması ve Atatürk İlkokulu'nda depolanmasıyla başlar ve daha sonra bu eserler Şehit

Detaylı

nzeyrek@uludag.edu.tr Tel: (224) 294 02 47-294 02 48 Tel iç hat: 402 47 Faks: (224) 294 09 29 Faks iç hat: 409 29 temel terim, kavramlar.

nzeyrek@uludag.edu.tr Tel: (224) 294 02 47-294 02 48 Tel iç hat: 402 47 Faks: (224) 294 09 29 Faks iç hat: 409 29 temel terim, kavramlar. ARKEOLOJİ 1 Ders Adi: ARKEOLOJİ 2 Ders Kodu: MRES215 3 Ders Türü: Seçmeli 4 Ders Seviyesi Önlisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 2 6 Dersin Verildiği Yarıyıl 3 7 Dersin AKTS Kredisi: 3.00 8 Teorik Ders Saati

Detaylı

ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU

ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU Şanlıurfa İli, Merkez İlçesi, Neolitik Çağ ve Öncesi adlı yüzey araştırması projesi, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve

Detaylı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı Birecik ilçesi Şanlıurfa Merkez ilçesine 80 km uzaklıkta olup, yüzölçümü 852 km2 dir. İlçe merkez belediye ile birlikte 3 belediye ve bunlara bağlı 70 köy ve 75 mezradan

Detaylı

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu Ders 11: Philia Kültürü ve Anadolu Bağlantıları Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi

Detaylı

Prof.Dr. ENGİN AKDENİZ

Prof.Dr. ENGİN AKDENİZ Prof.Dr. ENGİN AKDENİZ Fen-edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya Ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1987-1991 Lisans Ege Üniversitesi 1991-1993 Yüksek Lisans Ege Üniversitesi

Detaylı

DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI

DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI Daskyleion da 2011 sezonu kazıları Hisartepe Höyüğü nün doğu yamacında, yerleşimin ana girişinin aşağısında, Hellenistik Dönem yolunun iki yakasında; Akropolis te

Detaylı

22. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

22. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT T. C. K Ü L T Ü R V E T U R İ Z M B A K A N L I Ğ I Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 22. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT 24-28 MAYIS 2004 KONYA T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

KALKOLİTİK VE TUNÇ ÇAĞI NDA NORŞUNTEPE NİN SURİYE VE MEZOPOTAMYA İLE İLİŞKİLERİ. Yüksel ARSLANTAŞ

KALKOLİTİK VE TUNÇ ÇAĞI NDA NORŞUNTEPE NİN SURİYE VE MEZOPOTAMYA İLE İLİŞKİLERİ. Yüksel ARSLANTAŞ Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2007 1 KALKOLİTİK VE TUNÇ ÇAĞI NDA NORŞUNTEPE NİN SURİYE VE MEZOPOTAMYA İLE İLİŞKİLERİ 1. Giriş Yüksel ARSLANTAŞ İnsan toplulukları

Detaylı

UŞAK İLİ NDE BULUNAN NEOLİTİK VE KALKOLİTİK BİR YERLEŞİM: ALTINTAŞ HÖYÜK

UŞAK İLİ NDE BULUNAN NEOLİTİK VE KALKOLİTİK BİR YERLEŞİM: ALTINTAŞ HÖYÜK Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2017/3, Sayı:28, s. 337-358 Journal of Süleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2017/3, Number:28, p.337-358 UŞAK

Detaylı

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü Arkeoloji insanların kültürlerini ortaya çıkarıp, belgelemek ve analizlerini yapmak suretiyle maddi kültür ve çevresel

Detaylı

Bu dönem hakkında en önemli bilgileri Uruk kentinden alıyoruz. Bu kentin bugünkü adı Warka'dır. Bağdat-Basra demiryolu üzerinde Hıdır istasyonu

Bu dönem hakkında en önemli bilgileri Uruk kentinden alıyoruz. Bu kentin bugünkü adı Warka'dır. Bağdat-Basra demiryolu üzerinde Hıdır istasyonu XI. BÖLÜM URUK ÇAĞI Uruk döneminin önemli bir karakteristiği de yerleşim miktarında görülen artış ve gelişimdir. İlk kez yerleşimler kent olarak adlandırılabilecek ölçüde büyümüştür. Dönemde daha karmaşık

Detaylı

TARİH 1.

TARİH 1. TARİH 1 16.02.2017 ARİF ÖZBEYLİ ERBAA ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ... VE,TARİH YAZIYLA BAŞLAR TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER Taş Devri (MÖ.600.000-5500) Kalkolitik Dönem (MÖ.5500-2500) Maden Devri

Detaylı

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT Bozkırlının nazarında sabit olan şeyin faydası yoktur. O, her an harekete hazır olmalı, kolayca yer değiş-tirebilmelidir. Bu yüzden eski Türkler

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ DOKTOR Gizem KARTAL ARKEOLOJİ TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ.

ÖZGEÇMİŞ. ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ DOKTOR Gizem KARTAL ARKEOLOJİ TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ. ÖZGEÇMİŞ AKADEMİK UNVAN AD/SOYAD BÖLÜM ANABİLİM DALI İLETİŞİM BİLGİLERİ ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ DOKTOR Gizem KARTAL ARKEOLOJİ TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ Cep Tel. 0 535 818 47 08 İş Tel. 0312 310 32 80/1700 Fax

Detaylı

Dünya Miras Listesinde Bir Neolitik Kent. Çatalhöyük

Dünya Miras Listesinde Bir Neolitik Kent. Çatalhöyük Dünya Miras Listesinde Bir Neolitik Kent Çatalhöyük 1 2 Dünya miras listesinde bir Neolitik Kent Çatalhöyük Çatalhöyük; tarımı, sosyal hukuku, mimariyi ve sanatı özgün bir biçimde uygulayan ilk yerleşik

Detaylı

ERZURUM OVASI NDA ÖNEMLİ BİR MERKEZ: CİNİS HÖYÜK

ERZURUM OVASI NDA ÖNEMLİ BİR MERKEZ: CİNİS HÖYÜK ERZURUM OVASI NDA ÖNEMLİ BİR MERKEZ: CİNİS HÖYÜK Dr. Alpaslan CEYLAN * (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bilimleri Araştırma Dergisi-26, Erzurum, 2001, s.29-41) Cinis Höyük Erzurum

Detaylı

BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ

BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ Malzeme Çalışması : Çanak Çömlek Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Murat Türkteki Ders Planı ve Okuma Listesi I.Ders Bu dersin amacı arkeolojide prehistorik dönemler süresince karşılaştırmalı tarihlemenin oluşturulmasında

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 12. Babil Arkeolojisine giriş. Nabupolazar ve Nabukadnezar Dönemi Babil, İştar Kapısı Babil Kenti Kentin Geç Babil Dönemi plan şeması, 1.8 km. uzunluğunda şehrin

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Prehistorik Dönem Yapı Kültürü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Prehistorik Dönem Yapı Kültürü ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Prehistorik Dönem Yapı Kültürü PREHİSTORİK DÖNEM NEDİR? Yazının bulunmasından önceki çağlara prehistorik (tarih öncesi çağlar) dönem denir.

Detaylı

2015-2016 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT

2015-2016 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT CUMA PERŞEMBE ÇARŞAMBA SALI PAZARTESİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT 1.SINIF 2.SINIF 3.SINIF 4.SINIF 08.00-09.00 ARK437 Arkeoloji Uygulamaları

Detaylı

TARİH BOYUNCA EKMEK. Dr. Ahmet UHRİ Ege Üniversitesi Arkeolog, Gıda Mühendisi, Öğretim Üyesi

TARİH BOYUNCA EKMEK. Dr. Ahmet UHRİ Ege Üniversitesi Arkeolog, Gıda Mühendisi, Öğretim Üyesi TARİH BOYUNCA EKMEK Dr. Ahmet UHRİ Ege Üniversitesi Arkeolog, Gıda Mühendisi, Öğretim Üyesi DIŞARIDA BİR DİLİM EKMEK GİBİYDİ GÖK İlhan Berk (Bir kıyı kahvesinde) LEŞ YİYİCİLİKTEN TAHIL DEVRİMİNE GİDEN

Detaylı

ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö

ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö.2500-2000 Anadolu uzun bir duraklama sürecinden sonra Olgun Bronz Çağ da yeniden parlak bir dönem yaşar. Yazı henüz kullanılmamakla birlikte uygarlık üstün bir düzeye ulaşmıştır.

Detaylı

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER 1. TaĢ Çağı a) Eski Taş / Kaba Taş (Paleolitik Çağ) = (M.Ö. 2.000.000-10.000) b) Orta Taş / Yontma Taş (Mezolitik Çağ) = (M.Ö. 10.000-8.000) c) Yeni Taş / Cilalı

Detaylı

AĞILKAYA (PAĞAÇ) HÖYÜĞÜ

AĞILKAYA (PAĞAÇ) HÖYÜĞÜ AĞILKAYA (PAĞAÇ) HÖYÜĞÜ TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.00.3.02 ADI AĞILKAYA (PAĞAÇ) HÖYÜĞÜ HARİTA İL SİVAS İLÇE MERKEZ MAH.-KÖY VE MEVKİİ Ağılkaya Köyü, Çövenlik Mevkii GENEL

Detaylı

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU Resuloğlu yerleşimi ve mezarlık alanı Çorum / Uğurludağ sınırları içinde, Resuloğlu (Kaleboynu) Köyü nün kuş uçumu 900 m kuzeybatısındadır. Yerleşim

Detaylı

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 BAYRAM MERAL 1 Genel Yetenek - Cihan URAL Yazar Bayram MERAL ISBN 978-605-9459-31-0 Yayın ve Dağıtım Dizgi Tasarım Kapak Tasarımı Yayın Sertifika No. Baskı

Detaylı

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI Numan Tuna, Nadire Atıcı, İlham Sakarya Burgaz örenyerindeki 2008 yılı kazı, belgeleme ve restorasyon-konservasyon çalışmaları Prof.Dr. Numan Tuna başkanlığındaki

Detaylı

Türkiye Neolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme

Türkiye Neolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme Türkiye Neolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme Dr. Savaş Harmankaya Sevgili Müjgan a Giriş Tarihöncesi uygarlığında, Epipaleolitik/Mezolitik Çağ dan sonra gelen, Pleistosen den Holosen Dönemi

Detaylı

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ESKİ ANADOLU UYGARLIKLARI TUNÇ ÇAĞLARI

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ESKİ ANADOLU UYGARLIKLARI TUNÇ ÇAĞLARI T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ESKİ ANADOLU UYGARLIKLARI TUNÇ ÇAĞLARI Prof. Dr. Tayfun YILDIRIM 2009 ANKARA 1. 5. Tunç Çağları Anahtar Kelime:

Detaylı

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları 2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları Menderes İlçesi: Menderes ilçesine bağlı Oğlananası Köyü ne yakın, köyün 3-4 km kuzeydoğusunda, Kısık mobilyacılar sitesinin arkasında yer alan büyük

Detaylı

Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi Journal of the Fine Arts Institute (GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015, 116-132

Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi Journal of the Fine Arts Institute (GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015, 116-132 Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi Journal of the Fine Arts Institute (GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015, 116-132 ALTINTEPE URARTU KALESİ (2012) KAZI ve ONARIM ÇALIŞMALARI Mehmet KARAOSMANOĞLU

Detaylı

Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: I, Sayı:2, Elazığ, 2014 87

Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: I, Sayı:2, Elazığ, 2014 87 Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: I, Sayı:2, Elazığ, 2014 87 KALKOLİTİK ÇAĞ DA HARPUT VE ÇEVRESİNİN GENEL VAZİYETİ The General Position of Harput and Its Frame in Chalcolithic Age Özet

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir. Frig tarihini Frigler in yeterli sayıda yazılı belge bırakmamış

Detaylı

HASSUNA YERLEŞİMİNİN KONUMU

HASSUNA YERLEŞİMİNİN KONUMU VI. BÖLÜM HASSUNA YERLEŞİMİNİN KONUMU HASSUNA KENTİNİN STRATİGRAFİSİ Hassuna, Halaf ve Ubeyd Kültürüne geçiş için de önemli Bir merkezdir VI. Seviyeden İtibaren Halaf ve Ubeyd Seramikleri de mevcut. (VI-XV)

Detaylı

HADRIANOUPOLIS SURLARI KURTARMA KAZISINDA BULUNAN ROMA VE BİZANS DÖNEMİ KANDİLLERİ

HADRIANOUPOLIS SURLARI KURTARMA KAZISINDA BULUNAN ROMA VE BİZANS DÖNEMİ KANDİLLERİ T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KLASİK ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI ARKEOLOJİ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ HADRIANOUPOLIS SURLARI KURTARMA KAZISINDA BULUNAN ROMA VE BİZANS DÖNEMİ KANDİLLERİ

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayı Number 1, Bahar Spring 2008, 57-71 ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research

Detaylı

2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA 08-30 09-00 ARK131

2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA 08-30 09-00 ARK131 I.SINIF 2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI 08-30 09-00 ARK131 Minos ve Myken Çağı Mimarlığı 09 15 ARK131 10 15 Minos ve Myken Çağı Mimarlığı 10 30 11 00 ARK101 Arkeolojiye

Detaylı

-Anadolu nun Tarihi Coğrafyası, W.M. Ramsay, MEB, İstanbul, 1960. -Tarihöncesi İnsan, R.J.Braidwood, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul,1990.

-Anadolu nun Tarihi Coğrafyası, W.M. Ramsay, MEB, İstanbul, 1960. -Tarihöncesi İnsan, R.J.Braidwood, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul,1990. Ders İçerikleri 1. SINIF DERSLERİ Arkeoloji ye Giriş Arkeoloji Programının zamansal ve coğrafi sınırlarının belli bir perspektif içerisinde incelenmesi; Protohistorik Çağ da (MÖ 7000-500) Anadolu ve Irak

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

ESKİ ANADOLU TARİHİ TAR101U

ESKİ ANADOLU TARİHİ TAR101U ESKİ ANADOLU TARİHİ TAR101U KISA ÖZET DİKKAT Buarada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1. Ünite - Anadolu nun Tarih (Yazı) Öncesi Dönemleri Anadolu nun

Detaylı

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları 2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları Prof.Dr.Engin Akdeniz Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tepe Mezarlığı Hastane Höyüğü Akhisar

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ II. TASLAK HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT

ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ II. TASLAK HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT CUMA PERŞEMBE ÇARŞAMBA SALI PAZARTESİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ II. TASLAK HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT 1.SINIF 2.SINIF 3.SINIF 4.SINIF -ABCDEFGHIJK 10.00-11.00 MÜZ151 Müziğin

Detaylı

Konu 6: Çanak Çömlekli Neolitik

Konu 6: Çanak Çömlekli Neolitik Konu 6: Çanak Çömlekli Neolitik Çanak Çömlekli Neolitik Çağ, sadece çanak çömlek yapımının başlamasından daha fazla şey ifade eder. Çanak Çömlek Öncesi Neolitik, besin üretici yaşam tarzına doğru bir geçiş

Detaylı

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI 1- Aziz Philippus Kilisesi ait mermerlerin üzerindeki restorasyon uygulamaları. Aziz Philippus Kilisesi nin mermer levhalarının

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017

ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017 ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017 KİŞİSEL BİLGİLER Adı: Güzel Soyadı: ÖZTÜRK Doğum Yeri ve Tarihi: Aralık, 05.01.1985 Mesleği: Araştırma Görevlisi/Arkeolog. Adres: Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi,

Detaylı

Söyleşi DERNEĞİMİZ GENEL SEKRETERİ SONER ATEŞOĞULLARI DOMUZTEPE KAZI BAŞKANI PROF. DR. ELİZABETH CARTER İLE SÖYLEŞTİ

Söyleşi DERNEĞİMİZ GENEL SEKRETERİ SONER ATEŞOĞULLARI DOMUZTEPE KAZI BAŞKANI PROF. DR. ELİZABETH CARTER İLE SÖYLEŞTİ DERNEĞİMİZ GENEL SEKRETERİ SONER ATEŞOĞULLARI DOMUZTEPE KAZI BAŞKANI PROF. DR. ELİZABETH CARTER İLE SÖYLEŞTİ Soner ATEŞOĞULLARI* Kaç yıldır Türkiye de çalışıyorsunuz? Türkiye deki çalışmalarım ilk olarak

Detaylı

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) TARİH Miras ilişkileri T O P L U M MİRAS K Ü L T Ü R DOĞA ÇEVRE MİRASIN KAPSAMI MİRAS ÇEKİCİLİKLERİ ÇEVRE MEKAN YER İNSAN PEYZAJLAR YAPISAL UNSURLAR ÇALIŞMA ALANLARI

Detaylı

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce İNGİLTERE DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: 244.110 km2 NÜFUSU: 57.411.000 RESMİ DİLİ: İngilizce DİNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Sterlin 1.

Detaylı

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ J. Mellaart, M.Ö. 7000 e uzanan Çatalhöyük ü 1958 de keşfetti. Çatalhöyük, tarım yapılan ilk köylerden biri olduğu için dünya tarihi yeniden yazıldı. James

Detaylı

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI ORTAÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ ÖĞRETĠM PROGRAMLARINDA ÖĞRENCĠ KAZANIMLARININ GERÇEKLEġME DÜZEYLERĠ

Detaylı

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU. 2015 yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1).

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU. 2015 yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1). ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU Çanakkale ili Ayvacık ilçesine bağlı Behram Köy'de bulunan Assos antik kentindeki 2015 yılı kazı çalışmaları 6 Temmuz'da başlamış ve 31 Ekim'de tamamlanmıştır. Kazı

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Doğum Yeri ve Yılı: Ankara 1959. İlköğretim: Ankara Sarar İlkokulu Orta Öğretim: Ankara Özel Yükseliş Koleji Lisans: Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya

Detaylı

KALKOLİTİK ÇAĞDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİ MADENCİLİĞİNİN BAŞLANGIÇ EVRELERİ

KALKOLİTİK ÇAĞDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİ MADENCİLİĞİNİN BAŞLANGIÇ EVRELERİ KALKOLİTİK ÇAĞDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİ MADENCİLİĞİNİN BAŞLANGIÇ EVRELERİ The Initial Phase of Mining in Eastern Anatolia Region at Chalcolithic Age Sırrı TİRYAKİ 1 -------------------------- Geliş Tarihi:

Detaylı

Dr. Eren Akçiçek e Armağan

Dr. Eren Akçiçek e Armağan Dr. Eren Akçiçek e Armağan Hazırlayan: Gökser Gökçay Mart 2010, İzmir Sunuş Fehmi Akçiçek Önsöz Engin Berber İçindekiler Dr. Eren Akçiçek in Hayatı 1 Dr. Eren Akçiçek in Eserleri 2 Mübadelede Son Perde:

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

SİVRİCE-MADEN YÖRESİNİN MEVZİİ COĞRAFYASI

SİVRİCE-MADEN YÖRESİNİN MEVZİİ COĞRAFYASI I T. C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ COĞRAFYA ANABİLİM DALI SİVRİCE-MADEN YÖRESİNİN MEVZİİ COĞRAFYASI (DOKTORA TEZİ) Tez Yöneticisi: Prof.Dr. H. Hilmi KARABORAN Hazırlayan: Ali YİĞİT ELAZIĞ

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU 23.9.2017 Arkeoloji Bölümü Düzey Teori Uyg. Lab. AKTS ARK101 - Arkeolojiye Giriş I L 2 0 0 4 Arkeoloji bilimine alt yapı

Detaylı

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Bölge yurdumuzun güneyinde, Akdeniz boyunca bir şerit halinde uzanır. Komşuları Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri, Suriye, Kıbrıs

Detaylı

İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos ta yapılacak çok şey vardır:

İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos ta yapılacak çok şey vardır: Assos u neden görmeliyim, oraya neden gitmeliyim? diye içinizden soruyorsanız eğer, verilecek cevapların birden fazla olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz: mesela turkuvaz rengi bir deniz, zeytin ağaçları,

Detaylı

Ekonomiyi Etkileyen Etmenler (Faktörler): 1- Coğrafi Etmenler. 2- Doğal Kaynaklar. 3- Teknolojik Gelişmeler. 4- İhtiyaç ve İstekler

Ekonomiyi Etkileyen Etmenler (Faktörler): 1- Coğrafi Etmenler. 2- Doğal Kaynaklar. 3- Teknolojik Gelişmeler. 4- İhtiyaç ve İstekler Ekonomiyi Etkileyen Etmenler (Faktörler): 1- Coğrafi Etmenler 2- Doğal Kaynaklar 3- Teknolojik Gelişmeler 4- İhtiyaç ve İstekler 5- Devletin Katkısı ve Desteği Tarımı Destekleyen Kurum ve Kuruluşlar: 1-Tarım

Detaylı

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. 1. Hafta İktisat Tarihi II 1. Hafta İktisat tarihinin görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen değişiklikleri açıklamaktır. Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır

Detaylı

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU Kutsal alanlardaki Onur Anıtları, kente ya da kentin kutsal alanlarına maddi ve

Detaylı

2006 YILI ALACA HÖYÜK KAZISI

2006 YILI ALACA HÖYÜK KAZISI 2006 YILI ALACA HÖYÜK KAZISI Aykut ÇINAROĞLU 1 Duygu ÇELİK Alaca Höyük te 2006 yılı kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü nün olurları ile 26 Haziran

Detaylı

2011 YILI RESULOĞLU KAZISI

2011 YILI RESULOĞLU KAZISI 2011 YILI RESULOĞLU KAZISI Çorum ili, Uğurludağ ilçesi, Resuloğlu köyü sınırları içerisinde alan Resuloğlu mezarlığı ve yerleşim alanında 2011 yılında gerçekleştirilen kazılar 18.07.2011-23.09.2011 tarihleri

Detaylı

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin ne zaman ve kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu kesin bilinmemekle beraber, bölgedeki yerleşimin Van Bölgesinde olduğu gibi tarih öncesi dönemlere uzandığı

Detaylı

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YUNAN ANADOLU MEZAPOTAMYA İRAN MISIR HİNT ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI GENEL ÖZELLİKLERİ: 1- Genellikle iklim

Detaylı

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI Özel Bölüm MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI İsmail Ergüder*, Ezel Babayiğit*, Doç. Dr. Sema Atik Korkmaz** * TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü 06330, Ankara. ** Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm 1.1. ANADOLU ÇAĞLARI... 1 1.1.1. Tarih Öncesi Çağ... 1 1.1.1.1. Yontma Taş Devri (Paleolitik)... 1 1.1.1.2. Orta Taş Devri (Mezolitik)... 2 1.1.1.3. Cilalı Taş Devri (Neolitik)...

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ Girit te M.Ö. 3. binde kurulmuş olan Minos uygarlığı Akdeniz de Yunan kültürüne temel olan en gelişmiş uygarlıktır. Girit adası konumu ve korunaklı

Detaylı

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ). MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: 850-500). Ö n e m l i M e d merkezleri: Nush-i Jan, Godin II Safha, ve Baba Jan

Detaylı

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. SICAK SU KAYNAĞI İL SİVAS İLÇE ŞARKIŞLA MAH.-KÖY VE MEVKİİ Alaman Köyü GENEL TANIM: Alaman Köyü ile Kale Köyü arasında, Alaman Köyü ne 300 m. uzaklıktadır.

Detaylı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI ALET SAPI : Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı değildir. Bıçak, kazıyıcı vb. keskin kenarlara sahip aletlerin elde kullanımının

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU 27.2.2017 Arkeoloji Bölümü Düzey Teori Uyg. Lab. AKTS ARK101 - Arkeolojiye Giriş I L 2 0 0 4 Arkeoloji bilimine alt yapı

Detaylı

ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT

ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT CUMA PERŞEMBE ÇARŞAMBA SALI PAZARTESİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT 1.SINIF 2.SINIF 3.SINIF 4.SINIF 08.00-09.00 ARK437 Arkeoloji Uygulamaları

Detaylı

ELETRONİK SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Electronic Journal of Social Sciences. ISSN:

ELETRONİK SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Electronic Journal of Social Sciences.   ISSN: ELETRONİK SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Electronic Journal of Social Sciences www.esosder.org info@esosder.org ISSN:1304 0278 Bahar-2008 C.7 S.24 (383-393) Spring-2008 V.7 N.24 TARİHÖNCESİ DÖNEMLERDE ELAZIĞ

Detaylı

CAM ESKİÇAĞ DA CEREN BAYKAN DANİŞ BAYKAN TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI

CAM ESKİÇAĞ DA CEREN BAYKAN DANİŞ BAYKAN TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Bu çalışma, camın ortaya çıkışından Antik Çağ sonuna dek kullanımına ilişkin üretim ve bezeme tekniklerinin derlendiği bir el kitabıdır. İçeriğinin başlıca amaçlarından

Detaylı