Osmanlılarda 19. Yüzyıldaki Para Vakıflarının İşleyiş Tarzı ve İktisadî Sonuçları Üzerine Bir Çalışma
|
|
- Duygu Sancak
- 2 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı1(2001) Osmanlılarda 19. Yüzyıldaki Para Vakıflarının İşleyiş Tarzı ve İktisadî Sonuçları Üzerine Bir Çalışma -Karacabey (Mihaliç) Kazası Örneği- A Study on The Processing Manner and The Economic Results of Charters of Money Waqf in The XIXth. Century in The Ottomans. Hamza KELEŞ G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı. ÖZET Bu çalışma, para vakıflarının kuruluş ve işleyiş tarzını, tahsisat alanlarını ve iktisadî sonuçlarını, seçilen örnekler çerçevesinde açıklama amacını taşımaktadır. ABSTRACT The aim of this study is to explain the processing manner, the appropriation field and the economic results of the money waqfs in the frame of given examples. Giriş NAKİT PARA VAKIFLARININ HUKUKÎ MAHİYETİNE BAKIŞ A. Vakıf Sınıflandırmalarında Para Vakıflarının Yeri Vakıfları, amaçlarına göre çok değişik açılardan sınıflandırmak mümkündür. Vakıf kelimesi, yukarıda belirtilen ilk mânâsı dışında mevkuf yani, vakıf akdinin mevzuunu teşkil eden menkûl veya gayr-i menkûl malları ifade etmek için kullanıla gelmiştir; hatta onun yerini almıştır. Bu mânâda, vakıfları iki kısma ayırmak mümkündür. Birincisi; aynıyla intifâ olunan yani bizzat kendisinden yararlanılan vakıflardır ki bunlara Müessesât-ı Hayriye adı verilmekte olup, mâbedler, medreseler,
2 190 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) mektepler, imâretler, zaviyeler, kütüphaneler, misafirhaneler, çeşmeler, sebiller ve makbereler bu cümledendir. 1 İkinci kısım vakıflar doğrudan doğruya değil de geliri ile intifâ olunan vakıflardır. Hastane, cami, ve mektep gibi hayır müesseselerinin masraflarını karşılamak üzere vâkıflar tarafından bunlar için gelir kaynağı teşkil edecek menkûl ve gayr-i menkûl mallar tahsis edilir. Bu mallar işletilir ve elde edilen gelirler hayır müesseselerine veya doğrudan doğruya fakirlere verilir. Bunları, işletilerek elde edilecek hayır müesseselerine veya cihetine şart edilen vakıf mallar diye târif etmek daha yerinde olacaktır. Aslında bunlara, müstegıllât-ı vakfiyye yani vakıf işletmeleri demek gerekir. Zira müstegıllât gelir getiren vakıf işletmeleri anlamındadır. Bunun bağ, bahçe ve han gibi akar veya nakit para ve gedik gibi menkûl mal olması önemli değildir. Ancak Osmanlı uygulamasında bu tâbir yerine musakkafat ve müstegıllât-ı vakfiye tabiri kullanılmakta ve vakıf işletmeleri iki ayrı grupta mütalaa edilmektedir. 2 Burada sözü edilen müstegıllât kelimesini biraz daha açmak istiyoruz. Kendi ayniyle değil kiralama veya diğer suretle hasıl olacak gelirinden, yani hâsılat zevâidinden intifâ olunmak üzere tesis olunan vakıflardır. Meselâ bir mektebe, bir dükkân veya nukûd vakfetmek gibi. Bu durumda inşa edilen dükkân icar edilerek nukûd ise istirbâh olunarak hasıl olacak kira, gelir veya nukûddan sağlanacak rıbh, o mektebin levazımına sarf edilmek üzere vakf edilmiş demektir. Bu gibi vakıflara akar olsun, menkûl olsun Müstegalle denilir. Bu kelimenin çoğulu müstegallât dır. 3 Burada sunduğumuz bilgilerden de anlaşılacağı üzere tedkik ettiğimiz para vakıfları, geliriyle intifâ olunan yani müstegallât adı verilen vakıflar grubuna girmektedir. 1 Bahaeddin Yediyıldız, Vakıf, İ.A. C. XIII, İstanbul 1982, s Bunlardan bazıları icareteynli vakıflar, mukâtaalı vakflar, tahsisat kabilinden (irsâdî) vakıflardır. Başka bir ayrımda da âmme vakıfları, evlatlık vakıflar olarak sınıflandırılmıştır. Kendilerinden yararlanma açısından da aynıyla intifa olunan vakıflar, geliri ile intifa olunan vakıflar ve avârız vakıfları gibi ayrımlar görülmektedir. Ö.Lütfi Barkan ve Enver Meriçli, Hüdavendigar Livası Tahrir Defteri nde şöyle bir sıralamaya gitmişlerdir: Sultan ve vezir vakıfları, evlatlık vakıflar, zaviye vakıflar ve faizle işletilmek üzere vakfedilmiş olan paralar. 2 Ahmet Akgündüz. İ slam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatı nda Vakı f Müessesesi. İ stanbul 1996, s Nafiz Öztürk, Elmalı l ı M. Hamdi Yazı r Gözüyle Vakı flar (Ahkâmu l-evkâf) Ankara 1995, s. 158.
3 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) B. Nakit Para Vakıflarının Hukukî Mahiyeti Fıkıh kitaplarında küçük bir fıkhî mesele olarak ele alınan nakit para vakfı meselesi, Osmanlı Devleti nde tatbikatta önem kazanması, nakit para vakfının cevazı konusunda Osmanlı hukukçuları ve şeyhülislamlarının uzun süre münâkaşa etmeleri, vakıf paraların işletilmesi yollarından biri olan muâmele-i şer iyye usulünün İslam ın yasak ettiği faiz konusuyla yakından ilgili olsası vb. sebeplerden, vakıf hukukunun en önemli mevzularından biri olmuştur. 4 Gerçekten de fıkıh kitaplarında kendisini yok etmeyince menfaati hâsıl olmayan altın, gümüş ve yiyecek-içecek maddelerinin âmme-i ulemâya göre vakfı caiz değildir. Burada altın gümüşten murâd dinarlardır. Ziynet eşyası değildir. Dirhemleri, ölçülen şeyleri vakfetmek caiz olmaz gibi kaideler bulunmaktadır. 5 Bunun yanında bir kimsenin nakit veya mekilât gibi bir malını bilâhare mislini almak üzere bir şahsa vermesine karz veya ikrâz denir. Bir ödünç mukabilinde alınan nemâya rıbh (faiz) denilir. Faizsiz olarak verilen borça da karz-ı hasen denilmektedir. 6 Taşınır malların vakfedilmesine cevaz veren kişi İmam Muhammed b. Hasan Al Şeybani dir. 7 Ebu Hanefi nin öğrencileri olan İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed e göre menkûl malların vakfı kayıtsız şartsız gayr-i menkule tâbî olarak caizdir. Osmanlı tatbikatında nakit para vakfedenlerin çoğunluğu, paralarını bir akara tâbî olarak vakfederler ve vakıfnameyi birlikte düzenlerlerdi. 8 Ebû Yusuf un vakıf mevzuunda müsbet ve çok esnek davranmasının sebebini onun sadece bir hukukçu değil, aynı zamanda ilk defa kadiü l-kudât unvanı ile resmi kadı oluşunda aramak gerekir. Ebû Yusuf günlük hayatın içinde olması sebebiyle vazifesi icabı, daha çok ictimâî gerçekleri görme ve sezme imkanını bulmuş, diğer taraftan 4 Akgündüz, 1996, s Ansiklopedik İ slam Fı khı, Fetevâ-yı Hindiyye. C. IV, Terc. Mustafa Efe, Yay. Haz. İ smail Karakaya, Ankara, s Fetava-yı Hindiyye, s Neş et Çağ atay, Osmanlı İ mparatorluğ u nda Riba-Faiz Konusu Para Vakfları ve Bankacı l ı k, VD. C IX, Ankara 1971, s Akgündüz, 1996, s. 218.
4 192 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) kanun yaparken hem hükümet politikası ile devrin iktisâdî ve içtimâî şartlarını, hem de dini prensipleri göz önüne almak mecburiyetinde kalmıştır. 9 Ebu Hanife nin eski ögrencisi olan İmam-ı Züfer in nakit paraların vakfının kayıtsız şartsız caiz olduğuna dair fetvası öğrencisi Muhammed b. Abdullah el-ensâri tarafından nakledilmektedir. Hatta bu fetvada vakfedilen paraların nasıl işletileceğine dair usûller de belirtmektedir. 10 Muteber hukuk kitaplarının hepsi teamül haline gelen menkul vakfının caiz olduğunu İmam Muhammed den nakletmektedirler. İmam Muhammed bunu ifade ederken insanların örf ve âdet haline getirdiği şey demektedir. 11 Şey tabiri belli menkullere münhasır değildir. Sonradan Hanefî hukukçular hayvan ve elbise vakfını, İmam Muhammed zikretmemesine rağmen şey tabirinin içine sokmuşlar ve caiz görmüşlerdir. Nakit para konusunda ise, teamül olursa caiz olur demişlerdir. Nakit paranın da menkul kelimesinin içine girdiğinden şüphe yoktur. Ancak vakfı teamül edilen menkuller, intifa ile aynı bâkî kalan menkullerdir denirse, nakit para da mislinin bekası aynın bekası hükmündedir şeklindeki meşhur kaide işletilecektir. 12 C. Osmanlılar Devrinde Para Vakıflarının Meşruiyeti ve Yaygınlığı Osmanlılar döneminde ulema, kazaskerler ve şeyhülislamlardan bir kısmı nakit para vakıflarının caiz olmadığını savunurken, yine bu tabakalardan bazıları yukarıda sıralanan hukukî durumların bazılarına istinaden nakit para vakıflarının caiz olduğunu söylemişler ve bu konuda da görüşlerini açıklayan eserler meydana getirmişlerdir. Bu cümleden olarak Kanuni devrinin ünlü şahıslarından Ebussuud Efendi ve sûfî, fakih ve 9 Yediyı ldı z, 1982, s Akgündüz, 1996, s Nasi Aslan, Osmanlı Toplumunda Para Vakı fları n ı n Kurumsallaş ması nda Rol Oynayan Faktörler, Dinî Araş t ı rmalar, C. I, S. 2, Ankara 1998, s Akgündüz, 1996, s Ebu Muhammed in bu görüş üne dayanı larak sonradan da bu konuda bazı fetvalar verilmiş tir. Bunlar ş öyle örneklenebilir: Dirhemleri, ölçülen ş eyleri vakfetmek caiz değ ildir. Ancak, örf olan yerlerde bunları da vakfetmek caizdir, diyenler de vardı r. Bu kiş iler tarafı ndan bu gibi ş eylerin vakfedilmesinin caiz olduğ u hususunda fetva verilmiş tir. Bkz. Fetava-yı Hindiyye, s. 515, Meş ru suretle istirbah olunarak gallesi bir cihete sarf edilmek üzere tahsis edilmiş nukudun vakf edilmesi sahihtir. Bkz. Ö.Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İ slamiyye ve Istı lahat-ı Fı khiyye Kamusu, C. IV, İ stanbul, s.322, Bir kimse diğ er bir kimseye istirbah kasdı ile onu onbir buçuktan (%15) borç verip yı l sonunda r ı bhı borçludan almaya kaadir olur mu? El-cevap olur. Bkz. Çağ atay, 1971, s. 46, Bir kimse mütevellisi olduğ u vakı f paradan muamele-i ş er iyye ile bir kadı na onu onbir buçuktan (%15) borç verse, müddeti sonunda rı bhı kadı ndan almaya muktedir olur mu? El-cevap olur. Bkz. Çağ atay, 1971, s. 50.
5 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) alim olan Sofyalı Bali Efendi, nakit para vakfının caiz olduğu üzerinde ısrarla durmuşlardır, fakat 1528 de şeyhülislam olan Çivicizade ve kendisiyle aynı görüşü savunan İmam Birgivî ise nakit para vakfının caiz olmadığını ve vakıf edilmesinin şer -i şerife uymadığını ileri sürmüşlerdir. 13 Nakit paraların vakfedilmesi tartışmalarına son noktayı koyan kişi Ebussuud Efendi olmuştur. Ebussuud un kanaati ise nakit para vakfının örfen caiz olan menkuller arasına sokulması ve İmam Muhammed in prensibinden hareket edilerek meselenin halledilmesidir. 14 Nakit paranın vakfedilmesi konusunda Ebussuud un görüşü ağır basmış ve Kanuni devrinde daha önce yasaklanmış olan para vakıfları kanunlaşarak toplumda yayılmıştır. 15 İlk imamlar, menkul vakfını yasakladıkları halde, -hepsi de Hanefî mezhebi mensubu olan- İmam Züfer ve Muhammed Şeybani nin fikirlerine istinad eden Osmanlı hukukçularına göre, menkuller ve... istirbah olunarak rıbhı vücuh-ı birre sarfedilmek üzere emval-i nakdiyye yani elde edilecek geliri kamu yararına ve hayır cihetine harcanacak olan nakit paralar, bu âdetin mevcut olduğu şehirlerde, vakıf edilebiliyordu. Osmanlı Devleti nde tarım âletleri ve gedikler gibi gayr-i menkullere bağlı menkuller kadar altın ve gümüş de geniş bir biçimde ve tartışmasız olarak vakıf akdine konu yapılabiliyordu. Zira bunların Osmanlı ülkesinde vakıf haline dönüştürülmesi âdet idi. 16 Öte yandan, Almenah ta diyar-ı Rum da (Anadolu da) dirhem ve dinarın yani akçanın vakfı âdetinin halk arasında alış-veriş işlerinde kullanıldığı, bütün taşınır mallar vakfının sahih ve mûteber olduğuna dair mevcut fetvâya yani fakihlerin genel oylarına dayanmış bulunan ve Ebû Muhammed tarafından konan kâide dahilinde olduğu zikr ve beyan edilmiştir. Binaenaleyh dirhem ve dinar vakfının sıhhat ve meşruiyyeti için Ensârî nin rivayeti vechile yalnız İmam Züfer in hükmüne dayanmağa lüzum yoktur 17 kaydına nazaran Osmanlılarda uygulanan para vakıflarının önceden beri diğer İslâm ülkelerinde bilindiği anlaşılmaktadır. 13 Aslan, 1998, s Akgündüz, 1996, s Aslan, 1998, s Bahaeddin Yediyı ldı z, XVIII. Ası r Türk Vakı fları n ı n İ ktisadi Boyutu, VD. C. XVIII. Ankara 1984, s Çağ atay, 1971, s.50.
6 194 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Görülüyor ki para vakfı konusunda aleyhdeki görüşlere rağmen uygulamada, fetvalarda, şer iyye mahkemesi karalarında ve Osmanlı hukukçularının eserlerinde lehdeki görüşler tercih edilegelmiştir. Para vakfı konusunda önceleri daha çok Rumeli bölgelerine münhasır uygulamaların başta Anadolu olmak üzere devleti şamil köklü bir kanunlaştırmaya gidilmesi Kanuni döneminde olmuştur. Bilindiği üzere müftü tarafından verilen fetva kadıyı bağlamaz. Ancak, fetvaya emr-i âlî (ferman-ı hümayun) ittiran etmişse, o artık uyulması zorunlu bir kanun haline gelmiştir. Para vakfıyla ilgili kanunda da bu yol izlenmiş, Ebusuud Efendinin bu konudaki irâde-i seniyye iktirân eden fetvası ile iş kanunlaşmıştır. 18 Osmanlı Devleti vakıf paralara ilk müdâhalesini para vakfını câiz gören ferman ile yapmıştır. Daha sonra vakıf paralarla ilgili kâr hadlerini belirleyen ferman ve hükümler çıkartılmıştır. Kurulan vakıf idarî teşkilatları ise her çeşit vakıflar gibi para vakıflarına da sıkı bir şekilde nezaret etmişlerdir. 19 Muhtelif narh kanunları incelendiğinde -savaş ve darlık zamanları müstesna eski yıllardan bu tarafa gelindikçe faiz hadlerinin düşürüldüğü görülmektedir. Meselâ 1609 tarihli narh kanununda kâr haddi yüzde onbeş olarak belirlenmiştir tarihli narh kanunun da bu oran yüzde ona, 1303/1887 tarihli murâbaha nizamnâmesiyle de yüzde dokuza indirilmiştir. 20 OSMANLILAR DEVRİNDE PARA VAKIFLARININ İŞLEYİŞ TARZI Vakıfların nev i itibari ile mâlî bünyelerinin de farklı olduğu görülmektedir ki bunların başında para vakıfları gelmektedir. Vakfedilen paranın aslına dokunulmaksızın işletilmesi neticesi elde edilecek gelir, vakfın gayesi için harcanmaktadır. Vakfedilen gayr-i menkûl ve para hiçbir suretle azalmamak şartı ile gelirlerinden vakfın gayesinin gerçekleştirilmesinin şartı, vakfın mâlî durumunun azalmasını önleyici bir tedbir olarak görülmektedir. 21 Bu durumda vakfedilen paranın aslına dokunulmaksızın işletilmesi ve gelir getirmesi nasıl olacaktır. 18 Aslan, 1998, s Akgündüz, 1996, s Çağ atay, 1971, s Bayram Ş ibil, Vakfı n Mâlî Bünyesi ve Kaynakları, II. Vakı f Haftası (Konuş malar- Tebliğ ler, 1984), Ankara 1985, s
7 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Kaynaklardan vakıf paraların vakfedildiği yere üç şekilde tahsis edilebildiği anlaşılmaktadır. Bunlar: müdârebe şirketi kurarak elde edilen kârın tasadduk edilmesi; ikincisi, fakirlere ve tahsis edilen kimselere ticaret sermayesi olarak verilmesi yani kredi olarak kullandırılması, üçüncüsü ise, Osmanlı tatbikatında muâmele-i şer iyye denilen usûlle gelir sağlanarak (istirbah edilerek elde edilen kâr)elde edilen kâr ve gelirin fakirlere dağıtılmasıdır. 22 Osmanlı para vakıflarında en fazla uygulama alanı bulun nakit paranın işletiliş tarzı, üçüncü olarak saydığımız muâmele-i şer iyye usûlüdür. A.Muâmele-i Şer iyye ve Hukûkî Uygulanış Şekilleri Muâmele-i şer iyye denilen vakıf paraları işletme usûlünün hukûkî dayanağı İslâm hukukunda Bey ul-îne diye bilinen bir satım akdi çeşididir. 23 Vakıf paraların muâmele-i şer iyye ile işletilebilmesi daha doğrusu borca verilerek belli miktarda kâr sağlanması için belirtilen bey ül-îne denilen hukûkî şekil şöyledir. 1) Bey ül-îne Bir kimse bir şahsa meselâ bir sene müddetle bin kuruş ikrâz ve rıbh ilzâmı maksadıyla, yüz kuruşluk bir kitabını da o şahsa bir sene veresiye olmak üzere iki yüz kuruşa satsa bey i sahih olur. Bâ dehu o şahıs bu zeyde hibe ve teslim, zeyd de mukriz olan kimseye hibe ve teslim etse bu hibe de sahih olur. Artık müstakriz bu hibeden dolayı kendisine evvelce ilzâm edilen ikiyüz kuruşu vermekten imtinâ edemez. Mamafih bu muamelede âmmeye göre kerahatten hâli görülemez. Bir kimse bir şahsa meselâ; bin kuruş nakden ikrâz edüp yüz kuruşluk bir malını da ona üçyüz kuruşa satsa o da bu malı yüz kuruşa Zeyd e satsa Zeyd de yine yüz kuruşa o kimseye satsa bu satışlar sahih olur. Çünkü bunlar bir bey ve şira mahiyetindedir. Bu maksatta olan bey e Bey i-îne denir. Bu suretle müstakrize ikiyüz kuruş rıbh ilzâm edilmiş olur. Mamafih bu muamelede kerahatten hâli değildir. Hatta bazı zevâta göre haramdır. Bir riba meselesidir. 24 Fakat bu muammeleler İmam Ebû Yusuf a göre câizdir ve bunlar emr-ii hayra hizmet için yapıldığı ve ayrıca bir bey ve şira mahiyetinde bulunduğu cihetle memduhtur. 22 Akgündüz, 1996, s Akgündüz, 1996, s Bilmen, C. 6 s. 100.
8 196 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Ribâdan kurtulmak için bir mahlas-i şer îdir. Bunlar nef î câlib bir ikrâz muamelesi değil, belki menfaatı celbeden birer bey meselesidir. Akitler başka başka mahiyetleri haiz olduğundan bir akdin meşrû olmamasından diğerinin de meşrû olamaması iktiza etmez. Vakıa karz-ı hasen, yani mukrize ait menfaatten ârî rızâ-yı ilâhiye müstenid bir karz muamelesi pek müstahsendir. 25 İşte iktisâdî zaruretler ve halk arasında örf ve adetlerinde baskısı ile ve hayır yollarını kapamamak gayesi ile bey ül-ine diye bilinen bu mu amele, Osmanlı hukukçuları tarafından yukarıda zikredilen şekilde vakıf paraların işletilmesi için bir usûl olarak ittihaz edinilmiş ve Ebussuud dan önce de diğer hukukçular tarafından şer -i şerîfe uygun hale getirilen şekli kabul ve tatbik edildiği için adına da muâmele-i şer iyye denilmiştir. 26 Bu vakıf paralarının nemâlandırılması, vakfın diğer gelir kaynaklarının işletilmesinde olduğu gibi bizzat vakıf kurucuları tarafından tanzim edilmiş hükümlere bağlıydı. Bu hususta her vakıf kurucusu vakfiyesinde aşağı yukarı aynı formülü tekrarlamakta idiler. Bu formül şöyle idi: Rehn-i kâvi ve kefil-i melî yahut ikisinden biriyle onu onbir buçuk hesabı ile mu âmele-i şer iye ile bâ yed-i mütevellî ve her sene alâ vechi l halâl istirbâh ve istiğlâl oluna. Bu cümle basit olarak vakıf haline getirilmiş nakit paraların yüzde onbeşlik bir oranla faize verilerek vakıf için gelir temin edileceği anlamına gelmektedir. Fakat riba ya da faiz terimleri kullanılmak istenilmediğinden başka bir ifade tarzı tercih edilmiştir. Zira İslâm ın ribâyı yasaklamış olduğu bilinmektedir. 27 Bahaeddin Yediyıldız. nakit para vakıflarının muamele-i şer iyye yoluyla işletilmesini faiz olarak varsaymakta ya da adlandırmakta, fakat bunun yanında bu tür muamelelerin Osmanlı Devleti nde çok yaygın olarak kullanıldığın da şöyle belirtmektedir. Her ne olursa olusun, bur şer î hileler sayesinde Osmanlı Devleti, yüzde onbeşi geçmeyen bir faiz haddini kânûnî telâkkî etmişti ve mahkemelerin bu türlü mu amelelerle meşgûl olmasını kabul ediyordu. Netice itibarı ile, vesikalarımızın da isbat ettiği gibi, yüzlerce kişi oldukça kabarık meblağları vakıf haline getirmişlerdir. Böylece binlerce kişi de düşük faizle bu vakıf nakitlerinden istifade etmek imkânına kavuşmuşlardı. Nakit para olarak daha başlangıçta vakıf edilmiş bu sermeye diğer vakıf 25 Bilmen, C.6. s Akgündüz, 1996, s Yediyı ldı z, 1984, s. 23.
9 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) gayr-i menkûllerinin kiralanmasından hâsıl olan meblâğların mu amele-i şer iyye yoluyla gelir getirecek şekilde kullanılmalarını hükme bağlamışlardır. 28 Barkan da nakit paralardan muamele-i şeri iyye yoluyla elde edilen %10-15 lik bir geliri, her ne kadar çeşitli yollarla İslâm hukukuna uydurulsa da faiz olarak nitelendirmiş, ama o da bu uygulamanın geçerliliğini ve yaygınlığını belirtmiştir. İslâm hukukçularını faiz hakkındaki kanaatleri, türlü tefsirlere müsait ihtilaflar arzetmekle beraber; Türkiye de devlet %10-15 i geçmeyen bir faiz hakkını meşrû telâkki ederek mahkemelerin bu nevî borçlanma mukavelelerini resmen tescil ve ona göre muamele yapmalarını kabul etmiş bulunuyordu. Bu hususta dikkate şayan diğer bir cihette bir çok vakıflarda hayır işine tahsisi edilen gelir kaynağının bazen münhasıran faiz ile işletilecek paralardan teşekkül etmiş olmasıdır. Bu suretle ekserisi kendi nâmlarının hayırla yâd edilmesi ve ruhlarının selameti için devamlı olarak yapılmasını arzu ettikleri dînî âyinlerin masraflarının bıraktıkları paraların faiziyle ödenmesinde hiçbir mahzur görmemişlerdir. 29 Neşet Çağatay ise, vakıf paraların işletilmesiyle elde edilen %15 lik gelirin Kuran da belirtilen faiz kavramının içine girmediğini bunun meşrû bir gelir olduğunu belirtirmiş, yılda %20 yi geçmeyen faizin, Arapçada, menfaa faide nemâ faiz rıbh Orducada ve Farsçada sud Türkçede ise gelir kazanç kelimeleri ile ifade edildiğini söylemiş ancak kendisi de bu fazlalık gelir için faiz tâbirini kullanmış bunu başka bir kelimeyle ifâde etmemiştir. 30 Diğer taraftan sultan ve büyük vezirlere ait vakıflardan ayrı olarak kaydedilmekte olan ve halk arasında yetişmiş kimseler tarafından kurulmuş olan âmme vakıflarında bilhassa 16. asrın ikinci yarısından itibaren eski tip han, hamam, ev, bağ ve bahçe gibi gayr-i menkûllerin tahsisi yerine daha ziyade nakit para bırakılmış olması dikkat çekmektedir Yediyı ldı z, 1984, s Ö.Lütfi Barkan, Faizle İşletilen Paralara Ait Kayı tlar Edirne Askeri Kassamı na Ait Tereke Defterleri ( ) BELGELER, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, C.III. S. 5, Ankara 1996, s Çağ atay, 1971, s Barkan, 1996, s. 34.
10 198 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) XVIII. asır Türk vakıflarının toplam gelirlerinin yaklaşık %32 sinin vakfedilmiş nakit paralardan geldiği belirtilmiştir. Vakfiyeleri incelenen 330 vakıftan 94 ünün yani %28 inin gelir kaynaklarının ya sadece nakit paralardan veya nakit parayla birlikte diğer bazı gayr-i menkûllerden ibaret olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu nakit paraların ,220 akçe gibi dönemine göre önemli bir yekün tuttuğunu belirtmek gerekir. Zaman durmamıştır, dolayısıyla diğer vakıf akarlarının olduğu gibi, nakit para vakfı da Osmanlı Devleti tarihi boyunca gitgide yayılmaktan geri kalmamıştır. 32 Vakıf paraların muamele-i şer iyye veya hile-i şer iyye yoluyla istirbaha verilmesi, İslam tarihi boyunca zaman zaman hukukçular arasında sert münakaşalara sebep olmasına rağmen, ekonomik, sosyal ve siyasi zaruretler yüzünden, yaygın bir şekilde uygulanmasına ve yukarıda bahsedilen usulle işletilmesine devam edilmiştir. Para vakıflarının ihtiyacı olanları, daha yüksek faiz hadleriyle tefecilik yapanların elinden kurtarma ve onlara uygun şartlarla kredi sağlama gayesine yönelik olduğu söylenebilir. 33 Barkan; nakit para vakfının ve belirli bir karla işletilmesinin yaygın bir usul oluşunu, incelediği Bursa bölgesine ait şer iyye sicillerinde şöyle görmüş ve açıklamıştır: Kanaatimizce bu hal bize Bursa şehriyle civarı köylerinde bir kısım zenginlerin elinde mühim miktarda nakit paranın toplanmış olduğunu gösterdiği gibi, işlettirildiği takdirde, bu paraların %10-15 gibi zamanına göre çok ucuz bir faizle her zaman sağlam garantili müşteriler bulunmasının mümkün olacağını da isbat etmektedir. Zamanın anlayışına göre böyle düşük bir faiz haddiyle halka kredi temini işinin her türlü gayr-i meşruluk şaibesinden uzak ve umumiyetle vakıf tesislerinin hayır gayeleri ile telifi tamamı ile mümkün bir davranış olduğunu gösteren bu misaller, bize aynı zamanda faizle borç para alma itiyat ve ihtiyaçlarının bu devir için yaygın bir şekil almış olduğunu da isbat etmektedir. 34 VAKFİYELERDE İNCELENEN PARA VAKIFLARI VE ÖZELLİKLERİ 19. yüzyıla ait para vakıflarının, hukukî ve nazarî yönlerinden ziyade, uygulamadaki şekillerini görebilmek amacıyla vakfiyelerden de faydalanılması gerekli görülmüştür. Bu amaçla para vakıflarının çokluğu ile dikkati çeken, çoğunluğu 19. yüzyıla ait olan 32 Yediyı ldı z, 1984, s Yediyı ldı z, 1982, s Barkan, 1996, s. 36.
11 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Karacabey (Mihaliç) kazası ve köylerine ait vakfiyeler, önceki bölümlerde anlatılan yönleriyle değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu değerlendirme yukarıda belirtilen kaza dahilindeki 37 adet vakfiyeyi kapsamaktadır. İncelenen bu 37 adet vakfiyenin konu ile ilgili en önemli özelliği, iki vakıf haricindeki tüm vakıfların sadece nakit para vakfı olmasıdır. Bu özellik de para vakıflarının işleyiş tarzının, tahsisat alanlarının açıklanmasında büyük kolaylık sağlamıştır. Tetkik edilen vakfiyelerin ekonomik ve sosyal sonuçlarının daha iyi çözümlenebilmesi için bu vakfiyeler hakkında çeşitli bilgiler verilmesi uygun görülmüştür. İncelenen vakfiyelerin hemen hepsinin uzunluğu bir-iki nüshayı geçmemektedir. Bu vakfiyelerden beşi Karacabey (Mihaliç) kazasına, geriye kalan otuz tanesi ise kazanın köylerine aittir. Vakıf kurucuları açısından bu vakfiyeleri değerlendirdiğimizde vâkıflarla ilgili şu bilgiler ortaya çıkmıştır. Vakfiyelerde, vâkıfın tanınmasını sağlayan isimler, unvanlar ve özellikle de baba adları ile birlikte verilmiştir. Örnek olarak şu isimleri zikretmek mümkündür: Mollaoğlu Hacı Halil Ağa b. Ahmed, Hacı Mehmed Efendi bin Süleyman, Sipahioğlu Hacı Ahmed Ağa bin Halil, Elhac Osman bin Üzeyir, Hoca Hacı Hafız Mehmed Ali bin Hişam, Çerkez Hacı Ahmed Ağa, Rusçuk kazası muhacirlerinden Hüseyin oğlu Ali Ağa, Mihaliç kazası Kaymakamı İzzetli Ahmed Vacid Bey bin İbrahim. Bu verilere göre vakfiyelerde vâkıfın tanınmasını sağlayan, toplumsal statüsünü, mesleğini belirten bir hayli kabarık unvan litarütürüne sahibiz. Bu bilgiler ışığında, vâkıflarımızdan ikisi hanım, biri kaza kaymakamı, biri bir paşanın ser-katibidir. Bunların dışındaki vâkıfların ise reaya oldukları düşünülmektedir. Vakfiyelerde vakfedildiği belirtilen paraların nicelik, nitelik ve vasıfları şöyledir. Vakfedilen paraların bir çoğu kuruş üzerinden vakfedilmiştir. Fakat kuruştan farklı olarak tedâvülde olan diğer para çeşitleri ile de vakıf yapıldığına rastlanmıştır. Bunlar 330 adet tam yüzlük mecîdî altın, yüz aded 100 lük mecîdî altın ve 10 adet lîrâ-yı
12 200 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Osmani 35 dir. Burada da karşımıza çıktığı üzere nakit para vakıflarında aynı tarihlerde ya da farklı tarihlerde birbirlerinden değişik tür ve kıymette paralarla vakıf yapıldığı görülmektedir. Bu paraların alım satım güçlerinin tam olarak belirlenmesi yani değerlerinin tesbit edilmesi bize vakıfların iktisâdî-ictimâî ilişkilerini çözmemizde önem arz etmektedir. Araştırdığımız bu dönem ve bölgede kurulan para vakıflarında toplam olarak ne kadar para vakfedilmiştir ve bu paraların ortalama vakfedilme miktarları ne kadardır? Bu yöndeki araştırmamızda şöyle bir tablo çıkmaktadır. Tablo 1: Para Vakıflarında Vakfedilen Paralar ve Miktarları Kuruş Kuruş 1000 Kuruş Kuruş 2000 Kuruş Toplam Yekün: Lira-yı Osmani: 10;Mecidi Altın: 100; Mecidi Altın: Osmânî; II. Sultan Osman zamanında basılan gümüş paranın adıdır. Bkz. M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, İstanbul 1993, s. 736.
13 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Tabloda da görüldüğü üzere sayıca az olmakla birlikte meblağ olarak kuruş üzerinde kuruş 430 mecîdî altın ve 10 lirâ-yı Osmânî gibi yüksek bir miktarda para vakfedilmiştir. Vâkfedilmiştir. Vâkıfların çoğunluğu, onbeş kişisi 1000 er kuruş vakfedilmişler onu ise 1500 kuruş nakit vakfetmişlerdir. Hayırseverlerin bu nakit para vakıflarını nerelere vakfettiği konusu bizim için önemli bir konudur. Çünkü arsa, ev, dükkan, vakıflarında vakıflar yarı-ailevi veya ailevi vakıf halinde kurulabilmekte bu kızları hatta onların çocukları faydalanabilmektedir. Para vakıflarında ise böyle bir durum söz konusu olmamakta vakıf kendisi ailesi, ahfadı için vakfettiği paraların gelirinden günlük, aylık veya yıllık bir meblağ tahsis etmiş veya vakfın bir görevini (tevliyet-nazır-ı vakıf gibi) kendisine veya ehlinden birine şart koşup bu göreve de vakfiyesinde tahsisat ayırmış ise bu durumda vâkıf ve ehli vakıftan yararlanabilmektedirler. Bu meseleyi vakfiyelerden vereceğimiz örneklerle açıklayalım: Çelebi Mehmed in kızı olan Sultan Selçuk Hatun hicri 888 de düzenlettiği vakfiyesinde vakıflarını belirtikten sonra kendi ehline bazı tahsisatlar meşrut kılmıştır. Mezbûre Vâkife, kendisinden doğan kadri yüce seyyide Hadice Hatun bint-i İbrahim Bey İbn-i İsfendiyar Bey e kayd-ı hayatla mezkûr galleden her gün onbeş dirhem verilmesini Hatice nin vefatından sonra Kızı Hundî Hatun bint-i Mahmud Çelebi ye her sene edilen 500 dirhem verilmesini ve mezkûre galleden Ayşe Hanım namındaki kızına her gün iki dirhem, vefatından sonra bu paranın üredikçe neslen ba de neslin ve batnen ba de batnin oğullarına ve oğulları oğullarına verilmesini ve Gülşirin bint-i Abdullah a hergün birbuçuk dirhem verilmesine ve ölünceye kadar bu paranın ondan kesilmemesini şart kıldı yüzyıla ait incelenen vakfiyelerde vakıf sahiplerinin vakıflarının tevliyet görevlerine bazı tahsisatlar ayırdıklarına ve genelde vakfın tevliyet görevine de önce kendilerini, kendilerinden sonra da oğullarının en uygun ve en reşit olanını, onlardan sonra akrabalarının en uygun olanını bunlarında vefatından sonra köy ahalisinin tevliyete uygun gördüğü bir kişinin seçilmesini şart koşmuşlardır Sultan Selçuk Hatun Vakfiyesi VGMA. Defter No. 608 s Vakf-ı mezburumun sandı ğ ı n ı idare eden katip efendiye senevi yüzenli kuruş verile ve senevi üçyüz kuruş dahi tevliyet vazifesi ola.... Vakfı mezburunun tevliyeti vazife-i mersumesi ile hayatta oldukça nefsime ve vefatı mdan sonra oğ lum Hazı r-ı Müş arun İ leyh Muhyittin Paş aya ve badehu anı n evladı n ı n ve evladı evladı evladı n ı n batnen bade batnin zükûr ve inası n ı n ekber ve erş edine ve badel inkiraz benim ebnaı m ve ebna-ı ebnaı m batnen bade batnin ekber ve aslah ve erş edine meş ruta ola.. Fatma ş erife hanı m Binti Mehmed Ağ a Vakfı.VGMA. Defter No. 593, s. 182, sı ra 176.
14 202 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Yukarıda da görüldüğü üzere para vakıflarından da vâkıf, aile efradı çocukları ve akrabaları çeşitli uygulama ve yöntemlerle kendilerine gelir temin etmekte kurulan vakıftan faydalanmaktadırlar. Bizim değerlendirdiğimiz vakfiyelerden çok azı böyle aileye bir gelir getirir tarzdadır. Bu uygulamanın 19. yüzyıl için geçerlilik durumu ve oranını elimizdeki bilgilerle tesbit etmek imkansızdır. Bu konuyu ileride yapılacak daha kapsamlı araştırmalar ortaya koyacaktır. Biz burada sadece 19. yüzyılda böyle bir vakıf uygulamasının da görüldüğünü belirtiyoruz. Tevliyet konusunda ise; vakfiyelerde şöyle kayıtlar karşımıza çıkmaktadır. İncelenen vakıflardan 18 inin tevliyet görevi hayatta oldukça vâkıfların kendilerine, sonra da oğullarının ve akrabalarının en uygun olanına verilmiştir. Geriye kalan 19 vakfın tevliyet görevi ise ya mütevelliye ya da yörede bulunan başka bir şahsa verilmiştir. Bu noktadan hareketle 19. Yüzyıldaki para vakıflarının tevliyet görevinin her iki gruba da tevcih edilmesinin yaygın bir uygulama olduğunu düşünürüz. Şimdi konunun asıl meselesi olan, vakfedilen bu paraların nasıl işletildiğini, gelir elde edildiğini, vakfiyelerdeki uygulamalardan açıklamaya çalışılmıştır. Daha önce, Osmanlılarda vakıf paraların en yaygın işletilme usulünün muamele-i şer iyye denilen usul olduğunu belirtilmişti. 19. yüzyılda vakfiyelerde muamele-i şer iyye usulü kastedilerek onun yerine şu tabirler kullanılmıştır. Şer -î kaide usulüne göre, ala vechi l-halal ve usul-i mer iyye üzere, kaide-i şer iyye ve usul-i mer iyye, onu onbir buçuk üzerinden istirbaha verilerek, nehc-i şer î üzere ahere edane ve irbah olunarak. İncelenen tüm bu para vakıflarında, paranın onu onbir buçuk denilen ve %15 e tekabül eden bir gelirle başkasına borç olarak verildiği görülmüştür. Demek ki, önceki dönemlerin çoğunda olduğu gibi, bu dönemde de paraların, yüksek bir oranda değil de %15 lik bir karla başkalarına borç verilmesi yaygındı. Kâr hadlerinin kanun ve nizamnamelerle düşürülerek belirlenmesinin yanında 19. yüzyılda incelenen yöredeki vakıfların tamamında kâr haddinin %15 olarak belirlenmesi dikkat çekicidir. Zira 1680 de kâr haddi olarak %10 belirlenmişti.
15 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Birçok vakfiyede, vakıf paraları bir başkasına para getirmek üzere borca verilirken rehn-i kavî ve kefil-i melî şartı aranmış, yani kuvvetli bir rehin veya bir kefilin malı alındıktan sonra o şahsa borç olarak verilmiştir. Bu uygulamadaki temel maksat ise vakıf paralarına bir halel gelmemesi, bunlardan elde edilen gelirin sürekli bir halde devam ederek vâkıfın şartlarının yerine getirilmesi olmuştur. İncelenen belgelerde, vâkıflar paralarını çeşitli müessese ve bunların görevlileri için vakfetmişlerdir. Aşağıda vâkıfların paralarını vakfettikleri hizmet cihetleri belirtilmiştir. Tablo 2: Vâkıfların Paralarını Vakfettiği Cihetler Cami-i Şerif Vakfı 24 Mescid-i Şerif Vakfı 13 Tilavet-i Aşr-ı Şerif Vakfı 4 Tilavet-i Hatm-i Şerif Vakfı 3 Dua Vakfı 2 Tilavet-i Mevlid-i Şerif Vakfı 1 Toplam 47 Yukarıdaki tablodan da anlaşıldığı gibi, incelenen dönemde yaygın olarak cami ve mescid vakıfları görülmüştür. Vâkıflar, bu müesseselerdeki bazı hizmetlerin yürütülmesi için vakfettikleri paraların gelirlerini buralarda çalışan görevlilere tahsis etmişlerdir. Bazı büyük camilerin çeşitli hizmetlerini yürütebilmesi için çok sayıda kişinin buralarda istihdam edildiği bilinmektedir. Bu görevliler arasında bevvab, ferraş, imam, hafız, hatib, aşırhan, müezzin ve kayyım bulunmaktadır. Vâkıflar kendi vakıflarının büyüklüğüne ve müesseselerinin genişliğine göre sayılan bu görevlilerin her birine ya da bir kısmına çeşitli gelirler ayırmışlardır. Bu uygulamayı Osmanlı Devleti nin daha önceki dönemlerinde geniş olarak gördüğümüz gibi 19. Yüzyılda yapılan cami ve mescid vakıflarında da görmek mümkündür mezkur Kirmikir karyesi ahalisinin bil-umum bina ve inş a eylediğ i mescid-i ş erife minber vaz ı yla cami-i ş erif kı l ı nması, ba ilam ve ba-mazbata iltica ve niyaz kı l ı nan cami-i ş erifin hatibi efendiye yevmiye 30 akçe yevmiye verilip mutasarrı f ola ve fazlası n ı cami-i ş erifin tamiri ve termimine sarf ve vazife verile. Yine Fatma Ş erife Hanı m ı n müceddeden bina ve inş a ettirdiğ i cami-i ş erif için yaptı ğ ı vakfı ndan imam ve imamet cihetine mutasarrı f olanlara, senevî 750 ş er kuruş, müezzin ve kayyı ma senevî 600 er kuruş, camide mukabele usulü ile mukabele okuyan hafı z efendiye 100 kuruş, yine camide mevlid-i ş erif okuyana 30
16 204 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Vakfiyelerden, Osmanlı köylerinde yaşayan birçok ahalinin samimi duygularla İslami inanç motiflerini yaşatmaya çalışarak iki cihanda mesrur olma gayesini taşıdıkları, bu amaçla hatm-i şerif, mevlid-i şerif, aşr-ı şerif ve dua okutma şartlarını ön planda tuttukları gözlenmektedir. Zaten vakfın asıl gayesinin Allah a yakınlık (kurbiyyet) ve amel defterlerinin öldükten sonra kapanmasını istememek olduğu düşünülürse, 19. yüzyıl vakıflarında da bu durumun canlı olarak yaşadığı söylenebilir. Hatta vâkıfların, camilerde nasıl dua edilmesi gerektiğini bile vakfiyelerinde belirtmeleri dikkat çekici bir husustur. Bunu da bize Mustafa Nuri Paşanın vakfiyesinden aldığımız dua örneği güzel bir şekilde açıklamaktadır. yine gelirin senevî yüz elli kuruşu da hoca efendilerden ramazanda vaaz ve nasihat için köye gelipte ahaliye vaaz ve nasihat akabinde padişahının şevketinin artması için ve müminlerin ve inananların saadeti için ve vâkıfın hayat nimeti ile nimetlendiği müddetçe iki cihanda saadet ve selameti ve öldükten sonra Allah ın af ve merhametine mazhar olabilmek için dua edecek hoca efendiye verilecektir. 39 Bu çalışmadan genel olarak şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Osmanlılarda vakıf kültürü ve anlayışı ile birlikte nakit para vakıfları da büyük şehirlerden başlayarak, devletin en ücra köşelerine dek yayılmıştır. İncelediğimiz vakıfların bir çoğunun köylere ait olması, şehirlerde idareci sınıf ve devlet erkânı tarafından kurulan büyük vakıfların yanında buralarda da önemli sayıda hayır müesseselerinin meydana getirilmiş olduğunu göstermiştir. Ahâlinin kurduğu vakıflardan bir çoğu köylerde ve kasabalarda elzem olan cami ve mescidler inşa etme, mescid olan yerleri camiye çevirme ve imkanlarının elverdiği ölçüde bu gayeler için nakit para vakfetmek şeklinde kurulmuştur. Bu vakıflar sayesinde küçük yerleşim bölgelerinde dahi sosyal dayanışma ve kaynaşma son derece artmış yeni kurulan köyler kısa zamanda Türk kültür sisteminin içerisinde yerini alabilmiş ve ortak ihtiyaçlarını giderebilmişlerdir. Bu dönemde vakfedilen paralar onu onbir buçuk hesabı üzere veya usül-i şer iyye diye tabir edilen ve% 15 gibi yıllık düşük bira farka tekâbül eden şer i kanunlara göre düzenlenmiş bir çeşit gelir getirme sistemiyle başkalarına borç verilerek kuruş, aş ı rhanlara da 25 kuruş gibi tevcihatları görüyoruz. Bkz. Fatma Ş erife Hatun Vakfiyesi, VGMA, 593/182/ Devletli Hasan Hüsnü Paş a nı n Ser-katibi Mustafa Nuri Paş a Vakfı, VGMA. Defter no: 591, s. 261, sı ra, 198.
17 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) değerlendirilmiştir. Elde edilen gelirler, cami ve mescidlerin bakım ve onarımlarının sağlanması için ve bu yapılarda hizmet görenlerin maaşlarının verilmesi gibi yerlere sarf olunmuştur. Tetkik edilen vakfiyelerde vakfedilen yaklaşık yüz bin kuruştan yıllık kuruş gelir elde edilmiş ve bu gelirlerle de mescid ve camilerde, ayrıca vakıf görevlerinde 35 i hatip, 3 ü imam, 1 müezzin, 1 kayyım, 2 hafız ve 4 tevliyet görevine haiz olmak üzere toplam 46 kişi istihdâm edilerek, geçimleri sağlanmıştır. Görüldüğü üzere kurulan vakıflar, bölgelerde sosyal ve hayrî işleri sağlarken topluma da aynı zamanda bir iş ve istihdâm sahası açmıştır. KAYNAKLAR ARŞİV VESİKALARI Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi inde (VGMA) Bulunan Vakfiyeler Abdullah Efendizâde Ali Vakfiyesi. VGMA: Defter no:588, s.175. Salih Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 589, s Hancı Ali Ağa bin Haşim Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 589, s Hüseyin Ağa bin Hasan Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 592, s Mehmed bin Koca Hüseyin Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 586, s. 9. Ömer bin Mustafa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 589, s Mustafa Ağa bin Süleyman Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 589, s Kurd Ahmed Ağa bin İbrahim Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 588, s. 85. Çerkes Hacı Salih bin İsmail Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 590, s. 29. Mehmed Ağa bin Ahmed Vakfiyesi. VGMA: Defter no:586, s Hüseyin bin Ali Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 588, s Mihaliç Kazası Kaymakamı İzzetlü Ahmed Vacid Bey bin İbrahim Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 590, s. 8. Şerif Ağa bin Hüseyin Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 590, s Hacı Emine Hanım Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 590, s. 129, İsmail Efendi bin Mehmed Emin Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 591, s. 78. Mustafa Nuri Paşa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 591, s Musa bin Abdullah Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 591, s Kara Mehmed bin Ahmed Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 600, s Ramazan Ağa bin Kerim Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 595, s. 134.
18 206 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) Hacı Mehmed Efendi bin Celil bin İbrahim Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 596, s. 64. Mustafa Kethüda Damadı Mehmed Ağa bin İsmail Vakfiyesi. VGMA: Defter no:600, s. 3. Çerkes Hacı Ahmed Ağa bin Tavzi Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 603, s. 86. Fatma Şerife Hanım bint-i Mehmed Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 593, s Mehmed Ağa bin Halil bin Mustafa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 990, s Çerkes Paşmak Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 595, s Şerif Ağa bin Mehmed Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 595, s Hacı Çakır bin Ali Ağa bin Mehmed bin Abdullah Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 606,.s 30. Sipahioğlu Hacı Ahmed bin Halil Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 600, s. 53. Hacı Mehmed Efendi bin Süleyman ve Küçük Mehmed Ağa bin Hacı Hasan Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 605, s. 45. Mollaoğlu Hacı Halil Ağa bin Ahmed ve Nasuh Ağa bin Şakir Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 607, s. 21. Çerkes Aslan Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 604, s. 97. Tahir Ağa bin Süleyman Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 607, s.111. Hacı Rıza Ağa bin Hacı Hasan Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 604, s. 56. Hoca Hacı Hafız Mehmed Ali bin Hişam Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 606, s Yunusoğlu Mehmed Ağa Vakfiyesi. VGMA: Defter no: 606, s Sultan Selçuk Hatun Vakfiyesi. VGMA: Defter no:608, s Sultan II. Bayezid Han Vakfı. VGMA: Defter no: 458. s AKGÜNDÜZ, Ahmed, İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, İstanbul ANSİKLOPEDİK İSLAM FIKHI, Fetava-yı Hindiyye, C. IV, Terc. Mustafa Efe, Yay Haz. İsmail Karakaya, Ankara. ASLAN, Nasi, Osmanlı Toplumunda Para Vakıflarının Kurumsallaşmasında Rol Oynayan Faktörler, Dinî Araştırmalar, C. I, S. 2, Ankara BARKAN, Ö. Lütfi-MERİÇLİ, Enver, Sosyal ve Ekonomik Yönleriyle Vakıflar, Hüdâvendigâr Livası Tahrir Defteri I. Ankara: TTK. Basımevi, BARKAN, Ö. Lütfi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 953/1546 Tarihli Tahrir Defteri, İstanbul Faizle İşletilen Paralara Ait Kayıtlar, Edirne Askeri Kassamı na Ait Tereke Defterleri ( )). Belgeler, Türk Tarihi Belgeleri Dergisi, C. III, S. 5, Ankara BERKİ, A. Himmet, Vakfa Dair Yazılan Eserlerle Vakfiye ve Benzeri Eserler, Ankara BİLMEN, Ö. Nasuhi, Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, C. IV-VI, İstanbul. ÇAĞATAY, Neşet, Osmanlı İmparatorluğu nda Riba-Faiz Konusu Para Vakıfları ve Bankacılık, VD. C. IX, Ankara DEMİRCAN, Yasemin, Tahrir ve Evkaf Defterlerine Göre Kayseri Vakıfları, Kayseri 1992.
19 G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) DEMİREL, Ömer, Tarihlerinde Sivas Şer iyye Sicillerinde Geçen Vakfiyeler, VD, XX, s , Ankara KELEŞ, Hamza, H. 1334/M.1915 Tarihli Şeriyye Sicillerine Göre Yozgat Vakıfları, GÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Vakfiyelerine Göre Yozgat Vakıfları ( ), GÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara KÖPRÜLÜ, Fuad, Vakıf Müessesesi ve Vakıf Vesikalarının Tarihi Ehemmiyeti, VD. I, Ankara ÖZTÜRK, Nazif, Elmalılı M. Hamdi Yazır Gözüyle Vakıflar (Ahkâmü l-evkâf), Ankara PAKALIN, M.Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, Ankara ŞİBİL, Bayram, Vakfın Mâlî Bünyesi ve Kaynakları, II. Vakıf Haftası (Konuşmalar- Tebliğler 1984), Ankara YEDİYILDIZ, Bahaeddin, Vakıf, İA. C. XIII, İstanbul XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadî Boyutu, VD. C. XVIII. Ankara 1984.
Osmanlı Devleti nde Para Vakıfları 1
Osmanlı Devleti nde Para Vakıfları 1 Money Foundations in Ottoman Empire Yaşar SEMİZ * ÖZ Vakıflar yoksulluğu ortadan kaldırmayı, zenginden fakire gönüllü servet transferini ve dikey sosyal ekonomik hareketliliği
Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek
Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca
İçindekiler GENEL PRENSİPLER. Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI :
İçindekiler B Î R İ N C İ K İ T A P GENEL PRENSİPLER Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI : 1. Hukuk ne demektir? Sah. 1 2. Hukuk bir ilim midir?» 1 3. Hukuk nizamı ve hukuk mekanizması» 3 4. Beşerî cemiyetler»
Türkiye de İslami Finansın Tarihsel Kökenleri. Süleyman Kaya
Türkiye de İslami Finansın Tarihsel Kökenleri Süleyman Kaya İslam faizi kesin olarak yasaklamıştır. Osmanlı ulemasının da faizin meşru olmadığına dair açık ve kesin ifadeleri vardır. Ancak ulema muamele-i
19. YÜZYILIN ORTALARINDA SAMSUN VAKIFLARI VE GELİRLERİ
19. YÜZYILIN ORTALARINDA SAMSUN VAKIFLARI VE GELİRLERİ Giriş Mehmet BEŞİRLİ * 19. yüzyılın ortalarına kadar, Samsun kazası, idarî taksimat bakımından Sivas eyaletine bağlı Canik sancağının merkez kazası
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ ORTADOĞU ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ ORTADOĞU EKONOMİ POLİTİĞİ ANABİLİM DALI MİHRİŞAH VALİDE SULTAN VAKFI (Kurumları, Hayır Hizmetleri ve Akarları) Yüksek Lisans Tezi İDRİS AKARÇEŞME
Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi
Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 305 Mevlüt ESER Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ NEÜ A. Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Mevlevilik, Mevlâna
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı : 11395140-019.
Özelge: SMS yolu ile banka hesabına yatan üyelik bedelleri karşılığında aylık fatura düzenleyip düzenleyemeyeceği ile yabancı ülke internet sitelerinin üyelere kullandırılması durumunda elde edilecek gelirin
KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN
3287 KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 7478 Kabul Tarihi : 9/5/1960 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 16/5/1960 Sayı : 10506 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 41 Sayfa : 1019 Kanunun
BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB
İ Ç İ N D E K İ L E R Lügatler 5 Ön söz, 7 BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime Feraiz lstıhları.... - 9 Velânın mânası, kısımları, hukukî mahiyyeti 11-13 Hesap Istıhlaları 15 BİRİNCİ BAB İrsin Rüknü 17 Terike
OSMANLI KÜLLİYELERİNDE YÖNETİM (BURSA İVAZ PAŞA KÜLLİYESİ ÖRNEĞİ)
T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ Sayı: 9, Cilt: 9, 2000 OSMANLI KÜLLİYELERİNDE YÖNETİM (BURSA İVAZ PAŞA KÜLLİYESİ ÖRNEĞİ) Salih PAY * ÖZET Bu çalışmada, Bursa İvaz Paşa Külliyesi örnek alınarak,
AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş.1256-28EYLÜL 1840)NüfusSayımı
1 AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş.1256-28EYLÜL 1840)NüfusSayımı Karye-i Şeyhler ( 175) 1 1 1 Eş-şeyh Mehmed Arif ibn-i El-Hac Şeyh İbrahim Uzun boylu, Kır sakallı 60 2 Oğlu Şeyh İsmail
İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]
K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç
TEKNİK EĞİTİM VAKFI SENEDİ. Vakıf senedinin altında isim ve adresleri belirtilen şahıslar tarafından kurulan vakfın adı " TEKNİK EĞİTİM VAKFI" dır.
Tüzük VAKFIN ADI Madde:1 TEKNİK EĞİTİM VAKFI SENEDİ Vakıf senedinin altında isim ve adresleri belirtilen şahıslar tarafından kurulan vakfın adı " TEKNİK EĞİTİM VAKFI" dır. VAKFIN MERKEZİ Madde:2 Vakfın
Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi
78 ağaçları bulunan yer, Ermenek'e bağlı Görme! Köyü'nde 32 Paşaçukuru olarak bilinen yer, Ermenek'te Emir Ahmed mülkü civarındaki yer, Ermenek'e bağlı Gargara Köyü'nde 33 yer, Mut Medresesi yakınındaki
Özelge: Üyelerinize verilen kredi ve emekli ikramiyelerinin KDV Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hk.
Özelge: Üyelerinize verilen kredi ve emekli ikramiyelerinin KDV Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hk. Sayı: Tarih: 14/09/2011 B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-4-14001-28/-726
Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.
Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk. Sayı: Tarih: 03/02/2012 B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-436 T.C. GELİR İDARESİ
Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin
Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin veya Tescili Yönetmelik 8.1.2005 25694 SAYILI GAZETE BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Amaç Madde 1 Bu hangi maddelerin ticaret ve zorunlu en az tespitine ve borsaya
O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.
İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.
Almanya da ve Türkiye de Yafll l k ve Yafll lara Bak fl Güncel Durum, Sosyal ve Felsefi Tan mlar
Almanya da ve Türkiye de Yafll l k ve Yafll lara Bak fl Güncel Durum, Sosyal ve Felsefi Tan mlar Burhan Ersoy Bana verilen süreyi ekonomik kullanmak suretiyle Osmanlı ve Selçuklu Vakıflarında İnsan Olgusu
Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı
Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......
Gücü yeten kimsenin, sahibinden kaçan bir köleyi yakalaması, evlâ ve efdâldır. Siraciyye'de de böyledir.
KİTÂBÜ'L-İBÂK (SAHİBİNDEN KAÇAN KÖLELER) Sahibinden Kaçan Köle. Kölenin Sahibi Ortaya Çıkarsa. KİTÂBÜ'L-İBÂK (SAHİBİNDEN KAÇAN KÖLELER) Sahibinden Kaçan Köle Gücü yeten kimsenin, sahibinden kaçan bir köleyi
- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun
- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun (Resmî Gazele ile neşir ve ilâm : 24/V/9S3 - Sayı : 2409) No. Kabul tarihi 23 - V -933 BÎRİNCİ MADDE İstatistik umum müdürlüğü; umum müdürlük, müşavirlik,
OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik
OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu
MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN
VAİZİN TARİHİ VAKTİ ADI VE SOYADI UNVANI İLÇESİ YERİ KONUSU İbrahim KADIOĞLU İl Müftü Yard. Akdeniz Ulu Camii 17 Haziran 2015 Çarşamba 18 Haziran 2015 Perşembe 19 Haziran 2015 Cuma Yunus GÜRER İl Vaizi
Yoksullukları, yoklukları aşarak bir okulu bitirip meslek sahibi olanları ilk defa burada bir araya getiriyoruz.
OKUMUŞLAR Ahmetler, öteden beri eğitime ve okumaya meraklı insanların yaşadığı bir köy. Buradan okumaya giden çocuklar gittikleri okullarda her yönden ba ş ar ı göstererek okullarında örnek olmu ş lard
RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME
RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME 1- Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğünce lisansüstü öğrenim görmek üzere.üniversitesi Rektörlüğüne gönderileceğimden, aşağıdaki şartların aynen kabulüne ve iş bu
GİDER VERGİLERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI
Sirküler Rapor 25.10.2010 / 121-1 GİDER VERGİLERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI ÖZET : 87 seri No lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde 6009 sayılı Yasa ile Gider Vergileri Kanununda
İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLMAYAN GEMİLERİN REHNİ İKİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLAN GEMİLERİN REHNİ BİRİNCİ KISIM
İÇİNDEKİLER BEŞİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ DÖRDÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ VII IX XI İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ '. XIII ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER LİTERATÜR LİSTESİ XV XVII XXVII GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI
Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl
Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Y. Lisans Doktora Tarih Öğretmenliği /Buca Eğitim Fakültesi
ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİNİN İDARECİ VE HİZMETLİ KADROSU İbrahim BALIK *
ÖZET ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİNİN İDARECİ VE HİZMETLİ KADROSU İbrahim BALIK * Dönemin önemli eğitim kurumlarından biri olan medreseler, eğitim öğretim faaliyetlerinin yanında sosyal aktivitelere de
XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ALAÜDDEVLE VE ŞAHRUH BEY EVKAFI MUHASEBESİ
XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ALAÜDDEVLE VE ŞAHRUH BEY EVKAFI MUHASEBESİ Özet Hümeyra KARABIYIK 1 Bozok bölgesi, eski çağlardan bu yana insanların iskân yeri olmuştur. Bölge, Moğollar, Danişmendliler ve Selçuklular
ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖZGEÇMİŞ ADI SOYADI: ÖMER FARUK HABERGETİREN DOĞUM YERİ VE TARİHİ: ŞANLIURFA/03.04.1968 ÖĞRENİM DURUMU: DOKTORA DERECE ANABİLİM DALI/BİLİM DALI 1 LİSANS SELÇUK İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2 YÜKSEK LİSANS 3 DOKTORA
MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya
ÖTÜKEN MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya Üniversitesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu. 2008 yılında
2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,
A- 01/10/2011 yürürlük tarihli 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu ndan önce yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu nun 43. maddesinde düzenlenen İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLIĞI müessesesi
dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com
KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,
Muharrem İLDİR 08.10.2014 Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş Vergi Bölüm Başkanı E.Vergi Dairesi Müdürü muharremildir@bbdas.com.
Muharrem İLDİR 08.10.2014 Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş Vergi Bölüm Başkanı E.Vergi Dairesi Müdürü muharremildir@bbdas.com.tr GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNDE TAHAKKUK VE TAHSİLAT ESASININ GEÇERLİ OLDUĞU
14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI
(1) En Nisa Sûresi: 11. (2) El Meydani-El Lübab fi Şerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 4, Sh: 186. Ayrıca El Mavsili-El İhtiyar fi Ta'lili'l Muhtar-İst: 1980 Çağrı Yay. C: 5, Sh: 84. (3) El Mavsili-A.g.e. C:
Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü
Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2014-1436 حكم جوائز املسابقات يف املناسبات ابلدعية «باللغة
Arş. Gör. Cemal ÇETİN Selçuk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü c_cetinl
Selçuk Üniversilesi/Se/juk University Fen-Edebiyat Faküllesi/Fawlty of Arts and Sciences Edebiyat DergisiMmmıal of Social Sciences Yıl/ Year: 2007, Sayı/Number: 18, 235-239 ŞER'İYE SİCİLLERİNDE BULUNAN
1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.
İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler
MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ
MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ Madde 11- Bu vergiye mevzu olacak malların değerleme günü, miras yoliyle vukubulan intikallerde mirasın açıldığı, diğer suretle vâki intikallerde malların hukuken
KORUNMASI GEREKLİ TAŞINIR KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ TASNİFİ, TESCİLİ VE MÜZELERE ALINMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK
KORUNMASI GEREKLİ TAŞINIR KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ TASNİFİ, TESCİLİ VE MÜZELERE ALINMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK Resmi Gazete i : 20/04/2009 Resmi Gazete Sayısı : 27206 BİRİNCİ BÖLÜM : Amaç, Kapsam,
KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ
KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya
Amme Alacaklarının Takibinde Yeni Sorumluluk Esaslarının Geriye Yürümesine Anayasa Mahkemesi Engeli
Amme Alacaklarının Takibinde Yeni Sorumluluk Esaslarının Geriye Yürümesine Anayasa Mahkemesi Engeli Tahir ERDEM Gelirler Başkontrolörü Giriş 04.06.2008 tarihinde TBMM'de kabul edilen 5766 sayılı Kanun'la
Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?
Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen
T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARINDA YÖNTEM VE TEKNİKLER SEMİNERİ
T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARINDA YÖNTEM VE TEKNİKLER SEMİNERİ KONU: ESKİ TÜRKLERDE KALIN VE KALININ HUKUKİ DURUMU HAZIRLAYAN
ELMALILI M. HAMDİ YAZIR SEMPOZYUMU
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ELMALILI M. HAMDİ YAZIR SEMPOZYUMU 02 04 Kasım 2012, Antalya P r o g r a m 1. Gün (2 Kasım 2012 Cuma): Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs
TEKEL ÇALIŞANLARI DAYANIŞMA VAKFI KREDİLER YÖNETMELİĞİ
TEKEL ÇALIŞANLARI DAYANIŞMA VAKFI KREDİLER YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLER YETKİ : MADDE 1 : Bu yönetmelik, Tekel Çalışanları Dayanışma Vakfı " Vakıf Senedi " nin 3,25 ve 26 ıncı maddeleri hükmüne göre
Hüsn-i Hat yazı çeşitleri - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
Hüsn-i Hat yazı çeşitleri başlıca altı kısımda toplanmış olup, buna Aklâm-ı sitte (altı kalem) denir. Aklam-ı sitte peyderpey icat olunarak, Bağdat da Yakut-ı Musta sami tarafından kesin şekli verilen
GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ
GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ Prof. Dr. Mustafa KESKİN - Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ İÇİNDEKİLER Sunuş Önsöz Giriş I. Tarihi Seyri İçerisinde Kayseri II. Şehrin Kronolojisi III. Kültürel Miras A. Köşkler
2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN
2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 1.01.2016 Cuma Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Mermerler Camii SORUMLU
ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU
ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU Ortaklığın Ünvanı/Ortakların Adı : Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş. Adresi : Ömerbey Mah. Bursa Asfaltı Cad. No:51, Mudanya / Bursa Telefon / Faks : (0224) 270 30 00 / (0224)
İZOCAM TİCARET VE SANAYİ A.Ş. / IZOCM [] 19.04.2012 10:55:33 Özel Durum Açıklaması (Güncelleme) Telefon ve Faks No. : 0216 3641010-02163644531
. / IZOCM [] 19.04.2012 10:55:33 Özel Durum Açıklaması (Güncelleme) Ortaklığın Adresi : Organize San. Bölg. 3. Cad. No:4 Y.Dudullu- Ümraniye/İstanbul Telefon ve Faks No. : 0216 3641010-02163644531 Ortaklığın
VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] 27.05.2010 16:10:22 Genel Kurul Toplantısı Yapılmasına İlişkin Yönetim Kurulu Kararı
VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] 27.05.2010 16:10:22 Genel Kurul Toplantısı Yapılmasına İlişkin Yönetim Kurulu Kararı Ortaklığın Adresi : Halaskargazi Caddesi Yasan İş Merkezi No:243
YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? BAKİ SARISAKAL
YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? BAKİ SARISAKAL YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? Yanya Yanya daki mescit, makber ve evkafı İslamiyeye vuku bulan tecavüzden dolayı mebuslarımıza
SİRKÜLER. Çeklerde reeskont uygulamasına dair açıklamalar işbu Sirkülerin konusunu teşkil etmektedir.
1 MASTER VERGİ DANIŞMANLIĞI VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ. SAYI : 2013/38 KONU: Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması hk. Ankara,30/04/2013 SİRKÜLER 1. Giriş Çeklerde reeskont uygulamasına dair açıklamalar
ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. DUYURU 2014/10
05.07.2014 ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. DUYURU 2014/10 İŞVERENLERİN ŞAHSINA AİT OLUP ÇALIŞANLARA KULLANDIRILAN MESKENLER İÇİN GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI KAPSAMINDA BEYAN GEREKİR
Sirküler Rapor Mevzuat 25.12.2015/169-1 459 SIRA NO LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI
Sirküler Rapor Mevzuat 25.12.2015/169-1 459 SIRA NO LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI ÖZET : Tebliğde tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna ilişkin limitin 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren
ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ)
KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 811 ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ) Yaşar Baş Cami, halen Elbistan'ın Güneşli Mahallesi'nin ortasında bulunmaktadır. Bir sokak aracılığı ile şehrin merkezini
T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU
T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU ARALIK 2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr
Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1
İ Ç İ N D E K İ L E R Sakile Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1 A UMUMÎ MÜLÂHAZALAR 1 B - İŞLETME FAALİYETLERİNDE TEDARİK SAFHASI 2 I Uumumî mülâhazalar 2 II Tedarik faaliyetlerinin
KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞMESİ
Müşteri Adı Soyadı Müşteri Numarası Vadesiz Hesap No 1. AMAÇ KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞMESİ Tarih :././.. İşbu Kredili Mevduat Hesabı Sözleşmesi ( Sözleşme ) ile Türkiye Garanti Bankası A.Ş. ( Banka
REKABET KURULU KARARI
Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-4-21 (Muafiyet) Karar Sayısı : 15-29/425-121 Karar Tarihi : 09.07.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer
EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1
Fırat Üniversitesi Harput Uygulama ve Araştırma Merkezi Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, Elazığ 23-25 Mayıs 2013 93 EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1 1831 yılına
İÇİNDEKİLER GİRİŞ. BirinciBölüm YABANCILARIN TÜRKİYE'YE GİRİŞ, İKAMET VE SEYAHATLERİ
İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ ÖNSÖZ KISALTMALAR III V XV GİRİŞ I. Yabancılar Hukukunun Konusu 1 II. Yabancı Kavramı 1 III. Yabancılara İlişkin Mevzuat 5 A. Türk Yabancılar Yasasının Yokluğu 5 B. İltica
SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 ÖZET: Gelir Vergisi Kanunu Tasarısındaki taşınmaz ve iştirak (ortaklık) payları satış kazancı ile ilgili hükümler. GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ
SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5
SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen
VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] 07.04.2010 18:05:34 Özel Durum Açıklaması (Genel)
VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] 07.04.2010 18:05:34 Özel Durum Açıklaması (Genel) Ortaklığın Adresi : Halaskargazi cad. No:243 Yasan İş Merkezi Kat:6 Osmanbey ŞİŞLİ İSTANBUL Telefon
Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]
Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir
Konuyla İlgili Maliye Bakanlığı Sirküleri Ekte Tarafınıza Sunulmuştur.
ANKARAS-Sirküler/2013-07 06.05.2013, ANKARA KONU: VADELİ ÇEKLERDE RESSKONT UYGULAMASI HK. Bilindiği üzere 5941 sayılı Kanunun geçici hükümlerine göre; çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden evvel ödenmek
Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.
HEY GİDİ KOCA SİNAN.. MEKANIN CENNET OLSUN!.. Kanuni Sultan Süleyman devri.. O vakitler İstanbul da su sıkıntısı var.. Problemi çözmek için Sultan Süleyman, Mimar Sinan ı makama çağırır ve Mimarbaşı, milletin
TÜRK-İSLAM DEVRİ YAPILARINDA ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI TAHRİBATI, NEDENLERİ VE ÇARELER
TÜRK-İSLAM DEVRİ YAPILARINDA ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI TAHRİBATI, NEDENLERİ VE ÇARELER Prof. Dr. Yılmaz ÖNGE Memleketimizdeki eski eser kaçakçılığı, tahribi ve bunlarla ilgili nedenler ve alınması gerekli
TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)
TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV (Panel Tanıtımı) Mehmet DEMİRTAŞ * Bir şehri kendisi yapan, ona şehir bilinci katan unsurların başında o şehrin tarihî ve kültürel
Osmanlı nın ilk hastanesi:
mekan Osmanlı nın ilk hastanesi: Yıldırım Darüşşifası YAPIMI 1394 TE TAMAMLANAN VE OSMANLI DEVLETİ NİN İLK HASTANESİ OLARAK KABUL EDİLEN BURSA DAKİ YILDIRIM DARÜŞŞİFASI, OSMANLI NIN YAPI ALANINDA DEVLET
İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma
Question İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma (s.a)'nın mushafı hakkındaki sözleri idi. Allah-u Teâlâ tarafından Hz. Fatıma Zehra (s.a)'ya ilham edilen
ALUCRA DELLÜ KÖYÜ CAMİSİ VE KOYUN BABA HAZRETLERİ ZİYARETİ
ALUCRA DELLÜ KÖYÜ CAMİSİ VE KOYUN BABA HAZRETLERİ ZİYARETİ Koyun Baba Zaviyesi nin bulunduğu Dellü köyüne 2 yıl önce ziyarete gittiğimde adeta terk edilmiş vaziyette bulmuştum. Yaz ayı olmasına rağmen
Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP
Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKI (TIPKI BASIM) İÇİN ÖNSÖZ...
AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)
AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan
Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.
Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında
ORDU İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) ÜÇ AYLIK VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI
1 01.01.2016 CUMA MUSTAFA KOLUKISAOĞLU İL MÜFTÜSÜ ATİKİBRAHİM PAŞA C. Ö.ÖNCE SORUMLU BİR VARLIK OLAN İNSAN 01.01.2016 CUMA SEYFULLAH ÇAKIR MÜFTÜ YARD. KÖPRÜBAŞI C. Ö.ÖNCE SORUMLU BİR VARLIK OLAN İNSAN
www.tunagokdemir.com
www.tunagokdemir.com MEVZUATTA YAPILAN SON DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE TÜRK HUKUKUNDA SUKUK Klasik piyasalarda yatırımcıların, ihtiyaç sahiplerine fon aktarımı, genellikle bu aktarımdan bir maddi menfaat
Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun
Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun Tarihi:18.06.1992 Sayısı:3816 R.G. Tarihi:03.07.1992 R.G. Sayısı:21273 Kanun Numarası
TİCARİ İŞLETME REHNİ
TİCARİ İŞLETME REHNİ İşletmeler faaliyetlerini yürütmek ve geliştirmek için ihtiyaç duydukları finansmanı çoğu zaman sınırlı iç kaynaklarından sağlayamazlar. Bu yüzden dış kaynaklara yönelen işletmenin,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (TRANSİT REJİMİ) (SERİ NO: 2) (05.06.2012 T. 28314 R.G.)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (TRANSİT REJİMİ) (SERİ NO: 2) (05.06.2012 T. 28314 R.G.) Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, ülke menfaati açısından gerekli olan hallerde,
PARA VAKIFLARI ve MUHASEBE KAYITLARI. Dr. İsmail KURT
PARA VAKIFLARI ve MUHASEBE KAYITLARI Dr. İsmail KURT Giriş Vakıf insanlık tarihinin en önemli bir yardımlaşma kurumudur. İnsanların hayatta iken yapabilecekleri en büyük hayır işi, öldükten sonra da hayrı
Financial Stability and Cash Waqfs: Samples of Rumelia Cash Waqfs
MPRA Munich Personal RePEc Archive Financial Stability and Cash Waqfs: Samples of Rumelia Cash Waqfs Mehmet Bulut and Cem Korkut Istanbul Sabahattin Zaim University, Ankara Yildirim Beyazit University,
T.C. Resmî Gazete. 24 Eylül 1982 CUMA. Kanun Hükmünde Kararname
T.C. Resmî Gazete Kuruluş Tarihi: (7 Teşrinievvel 1336) - 7 Ekim 1920 Yönetim ve Yazı İşleri İçin Başbakanlık Neşriyat Daire Başkanlığına başvurulur 24 Eylül 1982 CUMA Sayı: 17822 2. MÜKERRER YÜRÜTME VE
Vakfiyelere Göre XV. Yüzyılda Bursa da İmar Faaliyetleri
G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1 (2001) 177-188 Vakfiyelere Göre XV. Yüzyılda Bursa da İmar Faaliyetleri The Activities of Public İmprovements in Bursa in The XV. th. Century in Accodance
KONU : ANONİM ŞİRKETLERDE PAY SENEDİ BASTIRILMASI
Sirküler Tarihi: 13.01.2014 www.saymmas.com.tr Sirküler No: 1502 KONU : ANONİM ŞİRKETLERDE PAY SENEDİ BASTIRILMASI Türk Ticaret Kanunu na göre; BEDELİ TAMAMEN ÖDENEN HAMİLİNE YAZILI PAY SENETLERİ İÇİN
Soru 1719: Borcu ödemek için haram mal vermenin hükmü nedir? Cevap: Başkasının malını vermekle borç ödenmez ve bununla borçlunun sorumluluğu kalkmaz.
Sorular ve Fetvalar / BORÇ BORÇ Soru 1716: Bir fabrika sahibi ham madde satın almak için benden borç olarak bir miktar para aldı. Bir süre sonra bu parayı bir miktar fazlasıyla bana geri ödedi. O bu fazlalığı
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2016; (20): THE MONEY FOUNDATIONS IN TRABZON ( )
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2016; (20): 55-76 55 TRABZON DA PARA VAKIFLARI (1550-1650) Sebahittin USTA * ÖZ Fıkıh kitaplarında daha çok hukuki bir mesele olarak değerlendirilen para vakıfları, Osmanlı
SINAİ MÜLKİYET HAKLARINDA İSTİSNANIN UYGULANMASI
SINAİ MÜLKİYET HAKLARINDA İSTİSNANIN UYGULANMASI Hüseyin ÖZTÜRK 40 * 1-GİRİŞ Dünyada bilişim, iletişim ve ulaşımda meydana gelen yenilikler ile birlikte ülke ekonomilerinin birbirlerini daha yakından takip
Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.
Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu. Sayı: Tarih: 28/05/2014 39044742-KDV.29-1496 T.C. GELİR
FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal
FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal dayanışma ve İslamî değerlerin mali olarak desteklenmesi
İÇİNDEKİLER. F. Unvan. III. Sermaye ve şirket mameleki A. Esas sermaye. B. Sermayenin paylara bölünmüş olması ;... 32
İÇİNDEKİLER 1. GtRÎŞ 1-20 I. Ticaret şirketleri 1 II. Anonim şirketlerin yarar ve sakıncaları 2 A. Yararları 2 B. Sakıncaları 3 III. Tarihçe 4 A. Avrupada durum 4 B. Türkiyede durum 6 IV. Türk Ticaret
AKÇANSA ÇİMENTO SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞME TADİL METİNLERİ
AKÇANSA ÇİMENTO SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞME TADİL METİNLERİ ESKİ ŞEKLİ Madde 6 Sermaye ve Hisse Senetleri 1- Şirket 3794 sayılı Kanun ile değişik 2499 sayılı Kanun hükümlerine göre kayıtlı sermaye
Hüseyin Odabaş. (2007). "İstanbul Kütüphanelerindeki Kitapların Sayımı ve Toplu Kataloğunun Hazırlanmasına Dair". Osmanlıca Metinler: Matbaacılık,
İstanbul Kütüphanelerindeki Kitapların Sayımı ve Toplu Kataloğunun Hazırlanmasına Dair * Eslâf-ı salâtin-i izam hazeratıyla sâ ir ashâb-ı hayrat taraflarından inşâlarına himmet buyrulan dersa âdet ve bilâd-ı
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Sayı : 62030549-125[2-2015/339]-56816 12.05.2016 Konu : Vakıf üyelerine ait birikimlerin