I. SAVAġ, TÜRKĠYE'YĠ DÜNYADAN KOPARIYOR 20 SavaĢ Tehlikesinin YaklaĢması 22

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "I. SAVAġ, TÜRKĠYE'YĠ DÜNYADAN KOPARIYOR 20 SavaĢ Tehlikesinin YaklaĢması 22"

Transkript

1 A. BaĢer Kafaoğlu VARLIK VERGĠSĠ GERÇEĞĠ ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ YERĠNE 10 BĠRĠNCĠ BÖLÜM 18 I. SAVAġ, TÜRKĠYE'YĠ DÜNYADAN KOPARIYOR 20 SavaĢ Tehlikesinin YaklaĢması 22 Ġki Deniz Subayının Romanya Serüveni 24 II. SAVAġ VE EKONOMĠMĠZ 25 A. SavaĢ ve Ekonomi 26 B. Terk Edilen Ġsabetli PolitikalarEnflasyon 27 C. Çöken Yerel Yönetim Maliyesi 30 D. Vergi Sistemi de Çöküyor 31 E. Giderlerin Hızla ArtıĢı 32 F. Ekonominin Genel Durumu 34 Sonuç 36 ĠKĠNCĠ BÖLÜM 37 I. GELĠR POLĠTĠKALARI 37 SavaĢ Nasıl Finanse Edildi? 38 A. Dönemin Vergileri 39 B. Cari Vergi Uygulamalarının Sonuçları 45 C. Ne Yapılabilirdi? 47 II. HARCAMA VE KIT POLĠTĠKALARI 52 Ne Yapılabilirdi?. 54 III. BÜYÜK KENTLERĠN BESLENMESĠ 55 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 56 VARLIK VERGĠSĠ 56 Yasa ve Vergi Tekniği 56 Basın. Vergiyi Genellikle Beğendi 57 Niçin En Çok Gayrimüslimden? 59 Vergi Nasıl YasalaĢtı, Nasıl Uygulandı? 61 Güdülen Hedeflere Ne Kadar YaklaĢıldı? 63 ĠĢ Sahiplerinin Türkiye'den Kaçtığı Ġddiası 64 Ülkenin ve Köylünün Acıklı Durumu 66 Köylü Enflasyonu 68 I. KÖYLÜYE VERGĠ ĠLE BĠNEN YÜK 69 Hayvanlar Vergisi 69

2 Toprak Mahsulleri Vergisi 69 II. FĠYAT MEKANĠZMASIYLA KÖYLÜYE EK YÜK 72 MaaĢsız Askerlik 74 III. KĠM, NE ÖDEDĠ? 75 Acaba Bunları Hangi Gruplar Yüklendi? 75 Dolaylı Vergiler 77 Varlık Vergisi ve Toprak Mahsulleri Vergisi'nin Tahakkuk Usullerinin TartıĢılması 80 EKLER 83 EK 1 : VARLIK VERGĠSĠ VE DEVLET ADAMLIĞI 85 EK 2: SALKIM HANIM: TERSĠNE TARĠH! 88 EK 3: SALKIM... SALKIM... TRT'LEME EK 4: VARLIK VERGĠSĠ HAKKINDA KANUN 100 EK 5: VARLIK VERGĠSĠ KANUNU'NA EK KANUN 107 EK 6: BAKAYANIN TERKĠNĠ HAKKINDA KANUN 108 EK 7: 1. MÜKELLEFLERĠN TESPĠTĠ VE Ġġ MAHALLERĠNE GÖNDERĠLMESĠ MÜKELLEFLERĠN ÇALIġTIRILMASI 112 ÖZ-YAġAM ÖYKÜSÜ 115 Bu kitabı Ġkinci Dünya SavaĢı'nın en ağır yükünü taģıyan köylü kadınlarımıza, bugüne kadar kimsenin farkına varmadığı özverilerine, bu ulusun sade bir bireyi olarak duyduğum Ģükran ve minnet duygularımı ifade edebilmek için yazdım. 9 ÖNSÖZ YERĠNE 1949 yılında Siyasal Bilgiler okulunu bitirdim. Memurluk yaģamımın ilk yılları sönük geçti. Sonra 1951 yılında giriģ sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı Hesap Uzman Yardımcısı oldum. Ġstanbul'da görev verdiğim ilk yılda iģ dünyası Varlık Vergisi'nin taze anıları içindeydi. Varlık Vergisi uygulamasında en çetin görevi Maliye Bakanlığı TeftiĢ Heyeti yüklenmiģti, bizim grubumuzdaki kıdemliler de bazı görevler almıģlardı. Aslında ne Maliye MüfettiĢleri, ne de bizim kıdemlilerimiz bu anılarından konuģmak istemezlerdi. Bir kötülüğe zorunlu olarak karıģtırılmıģ olmakla, aslında öfkeliydiler bu konuda. Uzmanların bugün de çalıģtığı Karaköy'deki binasında üçüncü katta bir Büyük Salon vardı. ĠĢten artan zamanlarda burada buluģur, sağdan solda konuģurduk. Aslında benim yaģımdaki arkadaģların bu salondan epeyce anıları vardır. Salonun bizim dönemlerdeki bülbülleri rahmetli Tuğrul Bora, yine rahmetli Ġsmail Ertan, bir de Ramazan Göçmen idi. Vergicilik dıģında günlük olaylarda konuģulurdu. En çok konuģulan da, o yılların genç iktidarı Demokrat Parti ile CHP arasındaki çekiģmelerin yorumları, lig maçları olurdu. Lig maçları konuģulurken BeĢiktaĢ'ın eski yıldızlarından Faruk ağabey de (Bilginoğlu) gelir ve zengin futbol anılarıyla bizi büyülerdi. Ayrıca bir de Küçük Salon vardı. Genellikle Hayrullah Korgan, Cemil Uzunoğlu, Necati Karsel, Halûk Uğurlu gibi daha kıdemli üstadlarımız orada sohbet ederlerdi. Her iki salonda da yukarıda an- 10 latılanlar dıģında birçok mali, siyasi konu üzerinde söz açılırdı da. yakın anıları hâlâ sıcak Varlık Vergisi'nden söz açıldığını bir tek istisna dıģında anımsamıyorum.

3 KarĢı binanın alt katında Maliye MüfettiĢleri Grubu vardı. Ağabeyim Maliye MüfettiĢi olduğu için ziyaretine giderdim. Orada Varlık Vergisi uygulamasına katılmıģ Nezih Sirel, Necmi TanĢu, Münir Mostar, Barık Uluğ gibi kıdemli müfettiģlerle konuģurduk çeģitli konuları. Her iki kurulda, Varlık Vergisi konusunun, olayın çok yakın zamanda olmasına rağmen, konuģulduğunu anımsamıyorum. Her iki örgüt. Varlık Vergisi uygulamasında parlak bir sınav verip, basında ve kamuoyunda övgü ve itibar görmüģlerdi. Böylesine her Ģeyin, uygulayıcılarının takdirine bırakılmıģ konularda, dürüst bir uygulayıcı notunu almak kolay değildi. Özellikle uygulamanın en sorumlu görevlerinin verildiği müfettiģler, doğrusu Türk Bürokrasisi için yıllarca övünülecek bir sınav baģarısı vermiģlerdi (Hesap Uzmanları Kurulu, Merkez'e bağlı bir birim olarak Varlık Vergisi'nden daha sonra kuruldu). Ben Hesap Uzman Yardımcısı olduğumda, gerek TeftiĢ ve gerekse Hesap Uzmanları Kurulu, Kazanç Vergisi yerine getirilen Gelir Vergisi Reform yasalarının baģarıya ulaģtırılması çalıģmaları içindeydi. Reform yasaları 1950 yılında yürürlüğe girmiģti ve henüz ben kurula girdiğimde (ġubat 1951) ilk gelir ve kurumlar vergileri yıllık bildirimleri yapılmamıģtı. Ve heyecanla bekleniyordu. Bu yeni yasalardan her iki kurul çok umutluydu. Ama Mart ve Nisan'da ilk beyanlar verildi. Sonuç büyük bir hayal kırıklığı getiriyordu. Özellikle, Hesap Uzmanları Kurulu'nda hayal kırıklığı ve üzüntü derindi. Gelir Vergisi Reform yasalarının hazırlığında görevde bulunan Maliye Bakanları ġevket Adalan olsun, Ġsmail RüĢtü Aksal olsun, eski bir maliye müfettiģi idiler. Ancak bu kurulun çalıģma kapasitesini düģürmemek için olacak hazırlıklarda daha çok Hesap Uzmanlarından yararlanmıģlardı. Reformun stratejisi, o yıllar Türkiye'de ders okutan büyük Alman iktisatçısı Prof. Neumark ile Hesap Uzmanları Kurulu'nun, bu kurul durdukça anılar- 11 dan düģmeyecek üyesi, büyük insan Ali Alaybek tarafından çizilmiģti. Hatta büyük kısmıyla Reformun ana çizgilerini rahmetli Alaybek çizmiģti denilebilir. Rahmetli Rasim Saydar Reform Komisyonu'nun 1943'ten beri üyesiydi. Kanunlar Ģekillendikçe, hatta TBMM geçmeden Vergi Daireleri'nin eğitimine baģlanmıģ ve burada da iģi kurul yüklenmiģti. Yasalar çıktıkça nasıl uygulanacağını anlatan izahnameler, yine kurul üyeleri Ġhsan Gürsan, Ġlyas Seçkin, Muzaffer Egesoy gibi uzmanlarca kaleme alınmıģtı. Eğitim konularında Mehmet Ali Adalan, Adil Yücefer ve Muhtar Güredin rehberliğinde çalıģılmaya baģlanmıģtı. O günlerde TV yoktu; fakat radyolar çok etkiliydi. Devlet radyolarında, Vergi Reformu'nun anlatılması için oldukça geniģ saatler ayrılmıģtı. Bu saatlerde Sabri Kayralcı, Sezai Kurdoğlu, Ġlyas Seçkin ve Tarık Hatusil son derece duru açıklamalarla aydınlık saçıyorlardı. Ayrıca her defterdarlıkta danıģma büroları açılmıģtı. Bir gün, bu kursa devam eden bir memurun konuģmasına rastlantıyla tanık oldum: "Birader orada bize ders veren uzmanı görsen ĢaĢırır kalırsın. Adam sadece muhasebe ve maliye bilmekle kalmamıģ. Ayakkabıcı geliyor onun nasıl çalıģtığını biliyor. ġekerciyle Ģekerci, kumaģçıyla adeta kumaģçı, kuyumcuyla kuyumcu gibi konuģuyor. Nerede öğrenmiģ, nasıl öğrenmiģ bütün bunları? Bir de böylesi bilgi sahibiyken öylesine alçak gönüllü, sorma..." Kısaca içine girdiğim ve hâlâ oradaki çalıģmalarımla övündüğüm, kurul kendi çocuğu öldürülmüģ ya da sakat bırakılmıģ bir annenin kızgınlığına benzer duygular içine girmiģti. Uzmanlar arasında sakin olanlar pek azdı. Bunlar arasında Ali Alaybek anılmaya değer. Üstadımız Gelir Vergisi'nin zamanla oturacağına inanıyordu. Kısa sürede aksaklıklar olabilirdi, hatta mutlaka olacaktı. Sabırla, akılla, bilimle düzeltmeler yapılarak, ama hiç öfkeye ve benzer duygulara kapılmadan, o düģük tarifelerle (en düģük oran yüzde beģ, en yüksek oran yüzde 35) yola devam edilmeliydi. Ama o bilge ada

4 12 mın bu öğütleri bile hiddet uyandırıyordu. Kolay değildi; o yıl ilk kez bütçe milyar liraya sığmamıģ, bir milyar eģiği aģılmıģtı. Beyannameli mükellefler beyanlarına bakılırsa, sadece l55 milyon ödeyeceklerdi. Doğrusu kızmamak elde değildi. Bu kızgınlığın, hem TBMM'de ve hem de Maliye Bürokrasisi'ndeki sonuçları, çalıģmasına baģladığım 20. Yüzyılda Türkiye iktisat Tarihi kitabında anlatılacaktır. Buraya, Varlık Vergisi'nin ilk kez bu günlerde Maliye Bürokrasisi'nde konuģulmaya baģlandığını anlatmak için geldim. Ġnsanlar ve insan toplulukları, umutlarını kıran olaylarda, çok üzüldükleri dönemlerde, geçmiģe bakıp oralarda iģlenen hatalara yanarlar. Hele o hataları kendileri değil de baģkaları iģlemiģse, herģeyi o hata ile açıklamayı yeğ tutarlar. Bu nedenle, grubumuzda, Varlık Vergisi ile yapılan hatalar ve Varlık Vergisi anıları konuģulmaya baģlandı. Hiç unutmam bir gün, Küçük Salon'da bizden oldukça kıdemli bir hesap uzmanı yüksek sesle anlatıyordu, bir gelir vergisi yükümlüsünün kendisine söylediklerini aktarıyordu: "Varlık Vergisi'nde altın yumurtlayan tavuğu kestiler. ġimdi akıllanan tavuklar yumurtalarını kolay kolay vermeyecekler. R... Bey, vermem yumurtamı öyle kolayca..." KonuĢma hemen hemen salonu dolduran herkesçe onaylanıyordu. Gelir ve Kurumlar Vergisi'ndeki düģük performansın suçunu, eski iktidarların, kuģkusuz büyük teknik hatalarıyla da dolu Varlık Vergisi'ne yüklemek... Bu iyi fikirdi ve hükümetle onu destekleyen basınca hemen sahip çıkıldı. ĠĢte o sıralarda piyasayı ayağa kaldıran bir kitap yayımlandı. Varlık Vergisi Faciası. Kitabın yazarı, verginin uygulanmasında en çok payı olan eski Ġstanbul Defterdarı Faik Ökte'ydi. Ökte daha sonra Maliye Bakanlığı TeftiĢ Heyeti BaĢkanlığı'na atanmıģ ve oradan emekli olmuģtu. Ġstanbul'da bir mali müģavirlik bürosu açmıģtı ve memurken söyleyip yazamadıklarını bu kitaba dökmüģtü. Kitap ilgi görerek bu konudaki tartıģmaları alevlendirdi. 13 Kitabın Önsöz'ünde Faik Ökte Ģöyle yazıyordu: "Varlık Vergisi Cumhuriyet mali tarihinin yüz kızartan bir sahifesidir. Bu verginin tatbikinde benimle beraber çalıģan arkadaģlarımın çoğu ondan nefret ederler ve ceninin gömülmesini isterler. Ben bu fikirde değilim. Bu faciada siyaset adamlarının, memurların, mükelleflerin karģılıklı rolleri, hataları, ıstırapları vardır: onları olduğu gibi belirtmek, bu faciayı bütün çıplaklığıyla meydana çıkarmak ve bu suretle benzeri yeni yeni faciaların tekrarlanmasına mani olmaya çalıģmak hepimize düģen vazifedir. "Ben bu kitabı, iģte bunun için yazıyorum. Kitabın tetkikinden anlaģılacağı veçhile, bu vergi bir siyaset adamının dimağından doğmuģtur; teknik servislerin bunda hiçbir dahli yoktur. Memleketimizin bünyesi bu çeģit siyaset adamlarının doğmasına, daha doğrusu, siyaset adamlarının bu gibi ucubeler doğurmasına müsaittir. Bu sebeple, bu faciayı gömmektense, bilakis açmak ve meydana çıkarmak daha faydalı olur. Kitapta CHP, sadece Varlık Vergisi nedeniyle değil, bütün ekonomi siyasetiyle ağır biçimde eleģtiriliyordu. Adeta iktidardaki Demokrat Parti'ye malzeme verecek yöndeydi. Ne var ki, DP, bu malzemeye pek yüz vermedi. Çünkü onun liderlerinin silmek istedikleri kiģi, yani Ġnönü, bu olayla hiç bağlanmıģ değildi. Suç varsa yoksa zamanın BaĢbakanı ġükrü Saraçoğlu'na yükleniyordu. Bu nedenle kitabın yazdıklarıyla çok ilgilenmediler. Ama bir umutları vardı; belki Saraçoğlu bu ağır suçlamalara karģı Ģöyle bir savunmaya geçebilirdi: "O devrin mutlak egemeni Ġnönü'ydü. Böyle büyük bir olaya onun haberi ve talimatı olmadan baģvurulabilir miydi?"

5 Aslında böyle bir savunma, inandırıcı da olabilirdi. Gerçekten devletin savaģ yıllarındaki egemeni Ġsmet Ġnönü'ydü. DP iktidarı, Saraçoğlu'ndan böyle bir beyan yapılmasının umudu içinde, onun dıģarda tedavi gördüğü yerden dönmesini bekledi. 14 Saraçoğlu daha yurda döndüğü vapurun merdivenlerinde gazetelerin soru yağmuruyla karģılandı. Ona Varlık Vergisi'nin kimler tarafından telkin edildiği soruldu; yanıt, son derece yalındı: "Eser benimdir. O kadar benimdir ki. bugün aynı mevkide, aynı mali Ģartlarla karģılaģırsam, bu kanunun tecrübelerinden aldığımız dersleri de göz önünde tutarak, bir yenisini yapmakla tereddüt etmem."* DP liderleri ve medya için iģin "zevki!" kaçmıģtı. DP hükümeti ve o günlerde çoğunluğu DP'yi tutan basın, bu nedenle iģe boģ verdi. Faik Ökte kamuoyu ilgisinden uzak kaldı, üstelik bir bilirkiģilik skandalına karıģtı. Varlık Vergisi tartıģmaları da gündemden düģtü. Ta 2000 yıllarına kadar. 2000'li yıllara girerken ülke çeģitli haksız saldırılara uğrama durumuyla karģı karģıya geldi. En büyük eleģtiri ve yerme Türk ve Müslüman olmayanlara yapılan zulüm ve ayrımdı. Kürtlere ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelere Türk devletince oldukça ayrım ve hukuk dıģı baskılar yapıldığı iddiaları ile yetinilmeyip, 85 yıl önce uygulanan Ermeni Tehciri gündeme getiriliyordu. Bazı ulusal ve yerel parlamentolar Türkiye devletinin Ermeni Tehcirini kabul (itiraf) etmesi yolunda kararları alırken, siyasette ağırlığı olan bir yazar, 60 yıl önce kabul edilip uygulanan Varlık Vergisinde gayrimüslümlere zulüm yapıldığını, kuģkusuz edebi bakımdan nefisi iği yadsınamayacak bir kitapla anlatıyordu: Salkım Hanımın Taneleri. Yılmaz Karakoyunlu cidden hünerli bir yazar. Kitap kısa sürede birçok baskı yaptı. Aslında bu iddia, ülkemizi zayıf düģürme gayretleri içinde olanların ekmeğine yağ sürmekten baģka bir Ģey değildi. Durup durup hep Müslüman olmayan yuttaģlarımızın haksızlığa uğradığı belirtiliyordu. Ama haksızlığa uğrayan sadece onlar mıydı? * Bkz. bu kitapta. Hasan Pulur'un yazısı. Ek 1, s yılında üniversite ve lise mezunları 38 ay askerlik yaparken; memur, iģçi ve emekçiler ağır bir enflasyonla gelirlerinin üçte ikisini yitirirken; bazı genç ve orta yaģlılarımız dört yıl askerlik yaparken; bunlar, ne o zaman ne de daha sonra dile getirilmedi, yazıya dökülmedi. Hele o köylülerin çektikleri!.. Ülkemiz aydınları ve bilim adamları, köylülerimizin ve hele elleri öpülecek köylü kadınlarımızın uğradığı ve çektiği haddini aģmıģ haksızlıkları fark etmediler bile. Eğer bugün bağımsız bir devlet olarak yaģıyorsak; bunu en çok, çocuğunun kundağını sırtına sarmıģ tarladan biçtiği ekinleri (askerdeki kocasının hasreti yüreğini kanatırken, kör olası sıtma nöbetleriyle tüm vücudu titrerken) kağnılarla köyün harman yerine taģıyan, döğenle daneyi samandan ayıran, uygun rüzgâr gelince savuran köylü kadınlarına borçluyuz. Varlık Vergisi'nde yapılan haksızlıklar üzerinde bu kadar kâğıt, mürekkep harcarken her birinin destansı özverilerine tanık olduğum elleri öpülesi bu bacılarımızın özverilerine ve acılı yaģamlarına dair, gereği kadar demiyorum, çünkü gereği kadarına ne kâğıt, ne insanların ömrü yeter hiçbir anlatıma rastlamayıģımı ben büyük bir kadirbilmezlik sayarım hep. Bu nedenle Faik Ökte'nin kitabının alevlendirdiği tartıģmalara, köylü bacılarımızın katlandığı onca azabı dile getiren yazılarla katılmayı, o günlerde çok istedim. Ama buna cüret edemedim. Bunun bir nedeni de, edebi yapıt verme konusundaki yeti eksikliğim oldu. Ancak Yılmaz Karakoyunlu'nun kitabı, Salkım Hanımın Taneleri esas alınarak, hem de kamu olanakları harcanarak çevrilen ve ödüllerle donatılan aynı isimli bir filmle sinemalarda on binlerce insana Varlık Vergisi konusunda, azınlıklara hükümetimizin Hitlerimsi gaddarlıklar yaptığı anlatılmaya çalıģılması hız

6 kazanınca dayanamadım. Hamide, ġehriban, Hikmet, ġaziye, Elbis, Yeter ablaların çektiklerini anlatmaya niyet ettim. 16 Aslında Ġkinci Dünya SavaĢı'nın sürdüğü yıllarda her sınıf ve gruptan yurttaģlar (istifçi ve o zamanın ünlü deyimiyle muhtekirler, karaborsacılar, bir de toprak ağaları dıģında) büyük sıkıntı çekmiģtir. Kent emekçileri, altı yıla kadar varan sürelerle çadırlı, barınma olanakları sınırlı ordugâhlarda askerlik yaptılar. Varlık Vergisi'ni ödemeyen yükümlülerinin gönderildiği AĢkale'nin berbat yaģam koģullarından çok söz edilmiģtir. Ama yüz binlerce ana evladı. AĢkale'den çok beter sınır kasabalarında askerlik yapıyordu. 1910, 1911 ve 1912 doğumlular üç kez askere alındılar ve çoğu da bu yerlerdeki bazısı çadırlı ordugâhlarda vatan borcunu ödediler. Çoluk çocuğunun geçimi için çalıģan esnaf, topraksız ya da az topraklı köylüler askere gidince geride kalanlar büyük sıkıntılar çektiler. Büyük kentlerde, özellikle Ġstanbul'da karneyle verilen ekmek o kadar azaltıldı ki, sofradan aç kalkma, her günkü yaģam biçimi oldu. Sıkıntı çeken sadece Varlık Vergisi mükellefleri değildi; Karadeniz Bölgesi'nde halk süpürge tohumu yemeye baģladı. Köylerde sıtma, Karadeniz kasabalarında ve Ġstanbul'da eksik beslenme ve ilaçsızlıktan akciğer hastalıkları yaygınlaģtı. Ġstanbul ve Ankara'da Birinci Dünya SavaĢı'ndan beri unutulan tifüs hastalığından ölenler oldu. Salgın zorlukla önlenebildi. Sadece bir savaģ olgusuyla izah edilemezdi bütün bu sıkıntılar. Üç baskı yapan Enflasyon kitabımda buna değindim, bu kitapta daha geniģçe ele alacağım. Umarım bu konular ilginizi çekecek, Varlık Vergisi'nde azınlıklara zulüm edebiyatı hiç olmazsa bu gerçeklerin deģilmesine yol açarsa mutlu olurum. 17 BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1 Eylül 1939 günü Hitler Almanyası'nın güçlü ve o zamana kadar görülmemiģ oranda motor gücüyle donatılmıģ orduları, Polonya Cumhuriyeti sınırlarını aģarak ülkeyi iģgale baģladılar. Ġngiliz ve Fransız hükümetleri, Romanya ve Yunanistan'ın yanında Polonya'ya da, Almanya saldırısı halinde onun yanında Almanya ile savaģa girme yolunda anlaģma imzalamıģlardı. Bu anlaģmalar gereği, bu iki devlet, Nazi Almanyası'na savaģ ilan ettiler. Üç gün içinde Ġngiltere ve Fransa'ya bağlı yarıbağımsız hükümetlerde (Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Çin Hindi vb.) beraber düģünülünce Hitlerin Polonya'ya saldırısıyla dünyanın kıtalararası bir savaģa tutuģma süreci tetiklenmiģti. Uzakdoğu'da Çin ve Japonya'nın zaten yıllar öncesi baģladığı savaģı sürdürdükleri de hesaba katılınca, dünya nüfusunun dörtte üçü, 4 Eylül 1939 günü savaģ yangının içine girmiģlerdi. Aslında baģlayacağı çok önceden koklanan savaģa karģı her ülkenin hazırlığı vardı. Türkiye'nin savaģın patlamasından kısa bir süre önce kaybettiği lideri Atatürk, bu gürüldeyerek gelen savaģın, "dünyada her Ģeyi büyük ölçüde değiģtireceğini" birkaç kez ifade etmiģti. Gerek Atatürk ve gerekse savaģ yıllarında hemen tek baģına milli iradeyi temsil ve yürütme sorumluluğunu üstlenen Ġsmet Ġnönü, bu savaģta güdülmesi gerekli iki amacı saptamıģlardı: 1 Toprak ve ulusal bağımsızlığımızdan hiç kayıp vermemek, 2 Ülkeyi savaģ ateģinin dıģında tutmak 'dan 1945'e uzanan, her biri halkımıza bir on yıl gibi uzun gelen o çetin altı yıldaki geliģmelerin ortaya koyduğu gibi, bu hiç de kolay olmadı. Türkiye'nin savaģtan iģgale uğramadan ve en az zararla çıkmasını sağlamak için dönemin Türk karar vericileri (özellikle Ġnönü), büyük devletlerin güç ve çıkar

7 mücadelesi arasında küçük devletlerin kendi politikalarını nasıl yürüteceğine iliģkin tarihteki belki de en baģarılı örneği, el yordamıyla oluģturmak zorunda kaldılar. Biz bu üstadane yürütülen dıģ politikaya burada girmeyeceğiz. Merak edenler, Baskın Oran ve arkadaģlarının Türk DıĢ Politikası adlı muhteģem yapıtına baģvurabilirler. 19 I. SAVAġ. TÜRKĠYE'YĠ DÜNYADAN KOPARIYOR Ġkinci Dünya SavaĢı. Alman silahlı güçlerinin göz kamaģtıran baģarılarıyla baģladı. Polonya'ya garanti veren Ġngiltere ve Fransa'nın bu garantileri, ancak Polonya bir süre dayanabilseydi bir anlam ifade edebilirdi. Çünkü her iki ülkenin silahlı güçleri savaģ sahnesinden bir hayli uzaktı. Sanılıyordu ki, güçlü sanılan Polonya orduları Alman silahlı güçlerine hatırı sayılır bir süre dayanır. Bu süre içinde Fransa ve Ġngiltere savaģ hazırlıklarını tamamlayıp Batı Cephesi'nden Almanya'yı sıkıģtırıp savaģta dengeyi kurar. Oysa Alman Ge nelkurmayı'nın hazırlayıp yönettiği Yıldırım SavaĢı (Blitzkrieg) Polonya ordusunu üç gün içinde ciddi bir savaģ gücü olmaktan çıkarttı. On günde ülkenin yarısına yakın bölümünü zapt etti. Rus sınırına dayanacak hale gelmiģti ki, Rusya bu savaģ ganimetinden pay kapmak için daha önceleri Hitler ile imzaladığı gizli bir anlaģma gereği ülkenin doğu sınırından Polonya'ya girdi. 17 Eylül'de, yani savaģın baģlayıģından sadece 17 gün sonra bütün Polonya toprakları iki ülkenin paylaģımıyla bitmiģti. Skorsky baģkanlığında Polonya hükümeti, Londra'ya sığınan ilk sığıntı hükümet oldu. Alman silahlı kuvvetlerinin Polonya harekâtı, Hitler için tam bir güç gösterisi oldu, onun baskı yaptığı her hükümetin gözü korkmaya baģladı. O kıģ, Almanlar Danimarka ve Norveç'i istila ettiler ve bununla yetindiler. Danimarka'nın iģgali Alman ordusunca bir günde tamamlanmıģtı. Alman orduları bu iģi görürken Rusya Finlandiya'ya ve Ġtalya da Yunanistan'a savaģ ilan ettiler. 20 Her iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin baģarımı (performansı) göz doldurmadı. Alman ordularının parlak ve güç gösterileriyse, ülkenin dıģ ülkelerdeki güç ve prestijini artırdı Ġlkbaharı yine Alman Silahlı Kuvvetleri'nin parlak zaferleriyle geçti. Norveç'in iģgalini tamamlayıp 10 Mayıs günü de Belçika, Hollanda ve Fransa'da atağa geçtiler. Bu saldırıya Hollanda dört, Belçika on gün direndikten sonra teslim oldular. Fransız ve Fransa'daki Ġngiliz Silahlı Kuvvetleri bozguna uğradılar. Ġngiliz seferi gücü Fransa'nın Dünherk Limanı'nda Ġngiltere'ye zar zor kaçırılabildi. 14 Haziran'da yani Batı Cephesi operasyonunun 34. gününde Almanlar Fransa'nın baģkenti Paris'e girdiler, bundan birkaç gün önce Fransa bozgunundan pay kapmak için Ġtalya; Ġngiltere ve Fransa'ya savaģ açtı (10 Haziran) ve 20 Haziran'da Paul Reynaud baģkanlığındaki Fransız Hükümeti CumhurbaĢkanı Lebrun'e istifasını verdi. BaĢbakan olan Birinci Dünya SavaĢı kahramanlarından MareĢal Petain, iki gün sonra Fransız halkına ateģkes anlaģmasını bildirdi: "Kalbim parçalanarak diyorum ki. savaģa son vermek gerekiyor." 1940 geliģmeleri Türkiye için son derece önemliydi. Ġtalya'nın savaģa girmesiyle ülkenin Ġngiltere lehine savaģa girme zorlamaları baģladı. Gerçekten 1939 yılında Fransa, Ġngiltere ve Türkiye arasında yapılan anlaģmada açıkça belirtildiği üzere Ġtalya; Ġngiltere ve Fransa'ya savaģ ilan edince Türkiye baģka bir nedene gerek kalmadan savaģa girme zorunluluğuyla karģı karģıya kalıyordu. Türkiye'nin Almanya ile savaģa girmesi kolay değildi. Ülkenin ekonomisi, dıģ ticareti Almanya'ya sıkı sıkıya bağlıydı. Ġnönü ve Saracoğlu Menemencioğlu ikilisi bu baskılara karģı Fransa'nın savaģtan çekilmesiyle, söz konusu anlaģmanın geçerliliğinin kalmadığını ileri sürerek bu baskılara karģı koydular.1 Ancak savaģ tırmanıp yayıldıkça elveriģsiz durumlar da ilerliyordu. Bonapart zamanından beri (1800'lerin baģı) Ġngiltere'yle sa

8 1 Baskın Oran, Türk DıĢ Politikası, ĠletiĢim Yayınları, 1. basım, vaģan bir kara kuvveti güçlü kıta devletinin savaģında özel taktikler meydana çıkmıģtı. Bu taktiklere göre Ġngiltere. Almanya'ya deniz ablukası (blocus maritim) uygularken, Almanya da bu ülkenin Avrupa'yla ticaretini kesiyor (tıpkı Bonapart gibi), kıta ablukası (blocus continental) denen bu yöntemin yanında Hitler Ġngiltere'ye tıpkı Birinci Dünya SavaĢı'nda olduğu gibi denizaltı silahını kullanıyordu. Ġngiltere bir adalar devletiydi. Ticari yaģam, dıģarıdan gelen besin ve endüstri hammaddelerine büyük ölçüde bağımlıydı. Ayrıca ürettiği mamul ürünlerini de dıģarıya satmalı, denizyoluyla bir yerlere göndermeliydi. Hitler, daha savaģtan önce düģünmüģ: denizaltı üretimine hız vererek güçlü bir denizaltı filosu kurmuģtu. Amiral Donitz, bu denizaltılarla Ġngiltere'ye gelen ve buradan giden gemilere büyük kayıplar verdiriyordu. Denizaltılar ve Alman sanayiinin ürettiği mıknatıslı mayınlar Ġngiliz ticaret ve savaģ filolarına büyük zararlar veriyor, Ġngiltere'yi bunaltıyordu. Ġkinci Dünya SavaĢı'nın en önemli yöneticilerinden Winston Churchill gece gündüz denizlerde süren bu savaģa "Atlantik Meydan SavaĢı" adını vermiģti. Fransa'nın savaģta düģmesi ve Ġtalya'nın savaģa girmesiyle yeni üsler elde eden Alman Denizaltıları, Akdeniz'de de ulaģımı tehdide baģladılar. Öyle ki, hele Kuzey Afrika SavaĢı ilerledikçe Akdeniz yolu Türkiye için kapanınca, ülkenin Orta ve Doğu Avrupa dıģında dünyayla ilgisi büyük ölçüde kesildi. Hele 1941 yılında Almanlar, Yunanistan ve on iki adaya yerleģip Ege Denizi'ni mayınlayınca, Ġstanbul ve Ġzmir limanları dıģ ticarete fiilen kapandı. SavaĢ Tehlikesinin YaklaĢması Fransa savaģtan düģünce Ġngiltere, Almanya ile savaģta yalnız kalmıģtı. Ünlü Alman ġansölyesi Bismarck'ın deyimiyle bu "atın balina ile savaģıydı". Birbirini savaģ dıģı etmeleri zordu. 1800'lü yıllarda Ġngiltere'yle savaģan Bonapart "Büyük Ordu" dediği o gün 22 lerin en güçlü savaģ gücünü. Fransa'dan Ġngiltere'ye en yakın olduğu kıyılarda aylarca bekletmiģ, Ġngiltere'ye bu orduyu atlatacak bir Ģansı aramıģ, bulamamıģtı. Ancak Hitler'in elinde Bonapart'ın elinde bulunmayan bir güç vardı: Lutwaffe... Alman Hava Kuvvetleri... Bu güç kara savaģlarında, Fransa ve Polonya'da çok etkili olmuģtu. Hitler, Ġngiltere'nin savaģ gücünü son derece ağır bombardımanlarla tahrip etme teģebbüsüne girdi. Ayrıca geceli gündüzlü bombardımanlarla Ġngiliz halkının savaģ azmini ve sinir gücünü yıkmak istedi. Askeri hedeflerle beraber sivillerin yoğun yerleģme yerlerini acımasızca bombalayan Almanlar, Churchıll'in "Büyük Britanya Meydan SavaĢı" dediği bu savaģta baģarıya ulaģamadı. O zaman 1941 Ġlkbaharı'nda doğuya döndü. Macaristan üzerinden barıģçıl biçimde geçti, kendisi için akaryakıt ikmalinde yaģamsal önem taģıyan Romanya ile Bulgaristan'ı dost siyasetçilerin gayreti ile geçip, Türkiyemiz'in sınırlarına dayandı. Seyirci olduğumuz savaģın ateģleyici gücü kapımıza gelince hem hükümet, hem de halkın heyacanı arttı. Bir bahar sabahı okula geldiğimizde (sanırım 4 Mart'tı) Müdür Yardımcısı Nurettin Akdağ sürpriz geliģmeyi bize tebliğ etti. Öğretmenlerimizin büyük kısmı yedek askerlik görevine çağrılmıģlardı. Kıtalarına katılmak için hemen yarın Yozgat'tan ayrılacaklardı. Ve bütün okullar 17 Nisan günü ders yılını kapatacaklardı. Müdürümüz hemen o gece bize öğretmen aramıģ ve epeyce de baģarılı olmuģtu. Lisemizi bir ya da iki yıl önce bitirip de çeģitli nedenlerle üniversiteye gitmeyen veya gidemeyen ağabeylerimiz, giden öğretmenlerimizin yerine derslere girip boģluğu dolduracaklardı. Nusret Karcı (1970'li senelerin baģında Milli Eğitim MüsteĢarı oldu) Zeki Yalçın, Osman Nuri Orhun, Nuriye Altan'ı iyice anımsıyorum, aradan geçen 60 yıla karģın. Ayrıca babamı da okutmuģ Yozgat'ın ünlü Sarı Lütfi'si, resim öğretmeni olarak Milli Eğitimimiz'in emrine girdi. 70 yaģını aģkındı ama 25'lik delikanlı morali ve çabası içindeydi.

9 Öğretmenlerimizi hemen ertesi gün 97. Piyade Alayı'nın arkasında en yakın istasyon Yerköy'e uğurladık. 23 Bereket çabuk döneceklerdi. Çünkü korkulanlar olmayacak, ülkemiz savaģ ateģinin uzağında kalacaktı. Evet, Almanlar sınırımıza dayanmakla kalmayıp Yunanistan ve Yugoslavya'yı da almıģtı. Acaba yeni hedef neresiydi? Ġki Deniz Subayının Romanya Serüveni Halk kadar Genelkurmay da bunu merak ediyordu. Bunu anlamak için iki deniz subayı (Vahdettin Aytan ve Hakkı Burak) ateģçi süsü verilerek Köstence'ye gönderildi. Alman kıtalarının kuzey tarafına mı, yoksa güney yönünde mi yığınak yaptıklarını araģtıracaklardı. Gittiler ve raporlarını verdiler: Yığınaklar, tren trafiği kuzeye doğruydu. Genelkurmay rahat bir nefes aldı. Demek ki, yakın hedef Rusya'ydı (bana bunu Nadir Nadi Bey'in hala çocuğu, emekli Deniz Albayı Vahddetin Aytan anlattı). Öyle de oldu, 22 Haziran 1941'de Hitlerin orduları 400 kilometrelik bir cepheden Rusya sınırlarını geçti. Tarihin karadaki en büyük boğuģması baģlıyordu. Yunanistan'ın istilasıyla, 22 Haziran 1941 arası, Türkiye'de halk olsun, yasama ve yürütme organları olsun büyük gerilim içindeydi. 22 Haziran'da sinirler gevģedi. Silah altına alınan bazı ihtiyatlar da tekrar sivil hizmetlere gönderildi. Ertesi ders yılında hocalarımıza kavuģtuk. Ne var ki, yıllardır askerde olan genç köylülerin askerliği süregitti. Aslında silah altındaki asker sayısı yine bir milyondan aģağı düģmedi. Ve 1945 Ġlkbaharı'na kadar Akdeniz yolu açılmadı, ülkenin dünyadan kopukluğu da... Ekonomide sıkıģıklığın biraz gevģemesi için 1945 Yazı'nın gelmesi gerekti. 24 II. SAVAġ VE EKONOMĠMĠZ SavaĢ döneminde izlenecek ekonomi politikaları, bazı özellikler taģır. Ekonomipolitik alanında yapıtlarıyla ünlü John Maynard Keynes, bunalımlarda izlenecek politikaları, klasik ekonominin alıģılmıģ yollarından çok farklı biçimde saptamıģtır. ABD'de BaĢkan Roosevelt ve Almanya'da Hitler'in Ġktisat Bakanı Doktor Schaht, bu politikaları uygulayarak teste tabi tutulmasını sağlamıģlardır. Keynes'in yazı ve kitaplarıyla ortaya koyduğu esaslara en çok ABD'de itibar olunurken, kendi ülkesinde pek önem verilmemiģ, gerek savaģtan önce ve gerek savaģ içinde ekonominin güdümünde bazı hatalara düģülmüģtür. Ġngiltere, Ġkinci Dünya SavaĢı'ndan sonra bunun olumsuz sonuçlarını ağır bedelle ödemiģtir. Ġnönü ve partisi, iktidarı yitirdikten sonra Ege illerini dolaģırken oranın DP'lileri, çocukları yola çıkarıp "Ne Yüzle Geliyorsun?", "Bizi ġekersiz Bıraktın", "Bizi Ekmeksiz Bıraktın" gibi pankartlarla karģılatırlar. Ġnönü çocukları okģar ve Ģunları söyler: "Ama babasız bırakmadım." Yanıt çok yerindeydi. Onun usta diplomatik yönetimiyle ülke cidden savaģ ateģinin dıģında kalmıģ, çocuklar babasız kalmamıģlardı. Ancak ne var ki, ekonomi politikalarının son derece eksik ve yanlıģ oluģuyla ülke çok Ģeyler yitirmiģti. Benim Enflasyon kitabım dıģında savaģ finansmanının temel yanlıģları üzerinde bilimsel olarak durulmamıģ, bu politikalar yerine neler yapılabileceği de irdelenmemiģtir. Enflasyon adlı kitabımda, 1978'de Ģöyle yazmıģtım: 25

10 "Bizce Türkiye'de en önemli ekonomi hatalarından bazıları, bu savaģ yıllarında izlenmiģtir. Batılı ülkeler, yani BirleĢik Devletler. Ġngiltere ve Almanya toplam talebin artacağını düģünüp ona göre vergi ve zorunlu borçlanma politikalarıyla fı. yat kararlılığını sağlamıģlardır. Üstelik bu ülkelerde üretim düģmemiģtir... Hele BirleĢik Amerika silah üretimi ile tüketim malı üretimini aynı düzeyde artırarak sürdürdü. Türkiye böyle bir gelir politikasına girmedi."1 Burada güdülen ekonomi politikalarının eleģtirisini daha geniģ biçimde ele alacağız. A. SavaĢ ve Ekonomi SavaĢta sanayi bir ölçüde silah ve cephane üretimine girer. Bunun sonucu iģsizler iģ bulur, üretim artar. Ancak üretimle birlikte geniģ ücretli yığınların gelirleri de artar. Artan bu gelirlere karģılık, tüketim malları ya hiç artmaz, ya da ücretler toplantıyla aynı oranda artmaz. Artan toplam üretim, yani sivil tüketimle savaģ malzemesi ve askerlerin kullanıp tükettiği mallar toplamıdır. Sivil tüketim malları, toplam ücretler (gelir) kadar artmayınca enflasyonist baskı doğar. Ġktisat ve maliye teorisini en uygun biçimde uygulayan, Ġkinci Dünya SavaĢı'nda ABD oldu. Amerikan yönetimi, gelirlerle tüketim toplamı arasındaki oransızlıktan doğan enflasyonist açığı kapatmak için maliye politikası önlemlerine ağırlık verdi. Talebi kısarken iki yol izlendi. Bir yandan Gelir Vergisi oranları yükseltilirken, öte yandan yurttaģtan "zorunlu borç" aldı. Bu "zorunlu borç" maliye uygulamasında yeni bir yoldu. YurttaĢtan alınan bu zorunlu borçlar daha sonra savaģ bitince, yani tüketim malları (dayanıklı ev eģyası, otomobil, kent dıģı ev) almak üzere yükümlülere iade olununca piyasa alabildiğine canlanacaktı. Yani bu yeni araçla hem savaģ enflasyonu önlenecekti, hem de savaģ sonu eko 1 Arslan BaĢer Kafaoğlu, Enflasyon, Tekin Yayınevi, 1. basım, s.166. nomisi dengeli biçimde geliģmeye baģlayacaktı. Plan aynen amacına vardı. Amerikan ekonomisi savaģ ve sonrası yıllarda büyük bir üretim patlaması yaptı, iģsiz hemen hemen kalmadı. SavaĢ sonunda ABD ekonomisinin bütün ülkelere sağladığı büyük üstünlük, çok kez ülkesinin savaģ yıkımı görmeyiģiyle açıklanır. Bu uygulanan büyük ekonomi politikası gözden kaçırılır. Ġsabetli ekonomi politikası olmasaydı ABD, enflasyonla öyle bir göze görünmeyen, ama son derece büyük bir yıkıma uğrardı ki, bu üstünlüğü asla eline geçiremezdi. ĠĢte Türkiye ekonomisi savaģ dıģında kaldığı halde böyle bir "görünmez yıkım" geçirmiģti. Bu yıkımın bıraktığı sonuç kolay kolay giderilemedi. SavaĢ sonunda birçok ülkenin sahip olmadığı büyük altın ve döviz rezervleri kısa sürede eridi, TC Merkez Bankası 1952'de normal ithalat transferlerini yapamaz hale geldi. Oysa savaģ içinde iyi bir vergi ve zorunlu tasarruf politikası uygulanabilir, hem enflasyon önlenebilir ve hem de "Varlık Vergisi", "Yol Vergisi", "Toprak Mahsûlleri Vergisi" gibi ucubelere yer ve neden kalmazdı. B. Terk Edilen Ġsabetli PolitikalarEnflasyon Atatürk döneminde ülkemizde çok isabetli ve disiplinli maliye politikaları uygulanmıģtır. Osmanlı devletinin ünlü maliyecisi Cavit Bey'in alıģtırdığı "borçla finansman" politikasının ülkeyi nerelere götüreceğini görgü ve deneyimleriyle isabetle tanılayan Mustafa Kemal ve arkadaģları, demiryolu ve fabrika inģası gibi ülke ekonomisine bir Ģeyler katan harcamalar dıģında, iç ve dıģ borçlanmayı adeta yasaklamıģlardı. Fransız yasası esas alınarak düzenlenen 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ile devlet maliyesi disiplin altına alınırken, eski Divanı Muhasebat adı SayıĢtay'a çevrilerek bütçe uygulamaları sıkı kontrol altına alınmıģtı. Gitgide kamu yaģamında önemleri artan Ġktisadi Devlet TeĢekkülleri'ni denetleme yolunda da bir BaĢbakanlık Mu rakabe Heyeti kurulup çalıģtırılmaya baģlanmıģtı. Personel harcamala-

11 27 rı: Barem yasaları, devlet ihaleleri sayılı ArtırmaEksiltme yasasıyla norm ve esaslara bağlanılmıģlardı. Maliye'de Meclis'in izni olmadan borçlanılmazdı. "Denk bütçe, düzgün ödeme" BaĢbakan Ġnönü'nün en çok sevdiği sözdü yılına kadar ülke bu disiplinli maliye ve bütçe politikaları ile yönetildi. Bunun yanında genç Cumhuriyet yönetimi Türk parasının değerini korumaya çok önem vermiģ, ilk adımda 1567 sayılı Türk Parasını Koruma yasasını getirmiģ, sonra ciddi fonksiyonlarla donatılmıģ Merkez Bankası kurmuģtu. Bu uygulamalardan ilk itibardan düģürülen, Denk Bütçe ilkesi olacaktı. "Efendim normal bütçe giderleri elbette normal bütçe gelirleri ile dengelenecektir. Ne var ki, savaģ çıkalı beklenmeyen, olağanüstü giderler ortaya çıktı. Bunları yine olağanüstü gelirlerle karģılamaktan doğal ne olabilir ki?" deniyordu. Böylece bütçe iki kısma ayrılıyordu: Bütçe ve Olağanüstü Bütçe. Zamanla Olağanüstü Bütçe asıl bütçeyi, boynuzun kulağı geçmesi gibi geride bıraktı. Olağanüstü Bütçe çoğunca para basılarak (emisyon yoluyla) finanse ediliyor ve savunmayla ilgili giderler buradan karģılanıyordu. AĢağıdaki tabloda 1938 ile 1945 yılları arasındaki devlet gelirleri görülüyor. Yıllar Toplam Gelirler Vergiler Diğer Emisyon Tablo 1: Döneminde Devlet Gelirleri (Milyon Lira).* * Veriler. Enflasyon adlı kitabımın 18. tablosundan, oraya da Bütçe Gelirleri Yıllıeı'ndan alınmıģtır. 28 Tablodan anlaģılacağı üzere bazı yıllar, para basımıyla elde olunan gelirler bütçe vergi gelirlerini aģmasa da çok büyük toplamlara ulaģmıģtır. (Burada, sonradan yine ele alınacak bir noktaya erken de olsa önemi dolayısıyla parmak basmak isteriz. Varlık Vergisi'ne her yandan itiraz edilirken, "Efendim esasen bir yararı da olmadı" denir oybirliğiyle. Oysa Tablo 1 bu görüģü yanlıģ çıkartıyor. Çünkü. Varlık Vergisi tahsilatının ağır bastığı 1943 yılında para basımı yok denecek bir düzeye düģmüģtür.) Bu hızda bir para basımının getirdiği enflasyon oranları da oldukça yüksek oldu elbette. Burada da Erhan Bener'in Türkiye'de Para ve Kambiyo Denetimi adlı kitabından aldığım bir tabloyu aktaracağım. Yıllar TEFE ReĢat Altını TL ,30 100

12 ,3 14, ,6 21, ,3 25, ,6 33, ,1 33, ,9 38, Tablo 2: Yıllarında Türk Parasında Değer DüĢmeleri Titiz bir inceleyici olan Hikmet Uluğbay tarafından düzenlenmiģ bir tabloda belirtilen enflasyon oranları da Tablo 2'yi desteklemektedir.2 Böylece savaģ yıllarında Türkiye ilk kez enflasyon denen belalı iktisat olayını tanımıģ oluyordu. BeĢ yılda fiyatları 4,5 kat yükselten böylesi bir geliģme, ilk ağızda yığınları ĢaĢırttı. Çünkü ülke 1930'larda fiyat istikrarına alıģmıģtı. Ülkede yaģayıp, 1950 ve hele 1970'te 2 Hikmet Uluğbay'ın düzenlediği tablo, Baskın Oran, Türk DıĢ Politikası. ĠletiĢim Yayınları. 1. basım. 2002, s.389'dan alınmıģtır. 29 doğmuģ olanlar, Turgut Özal iktidarı ve sonrasını görenler; "Ohoo Ġlahi Hoca!.. Yahu sen buna enflasyon mu diyorsun?" diye konuyu hafife alabilirler. Ancak kendi yaģamında en az 20 yıldır istikrar içinde yaģamıģ insanların tedirginliğini anlamak için o yılları yaģamak gerekir. Enflasyon bizim koģullarımız ve savaģ koģullan içinde devlet ve maliye yapısında normalden çok beter yıkım yaptı. C. Çöken Yerel Yönetim Maliyesi Ġlk olarak yerel yönetim maliyesi çöktü. Bugün sanılır ki, Atatürk döneminde devlet bugünkünden daha çok merkeze bağlı durumdaydı. Oysa durum bugün ortalama bilgili insanların zanlarının tam tersineydi. Bütün ilköğretim ve kurumlarının strateji kararlan, merkezde Milli Eğitim Bakanlığı'nca alınmakla beraber, yönetim Ġl Özel Ġdareleri'ne aitti. Bu idareler, ayrıca, açtıkları hastane ve dispanserlerle il sağlığındaki yükü merkezi yönetimle paylaģırlar, il içindeki yol ve bayındırlık iģlerini de "kendi olanaklarıyla" yaparlardı. Evet, bütün bunları yapabilmeleri için yasal gelir ve kadroları vardı. En önemli gelirleri, il içindeki taģınmazlardan her yıl aldıkları bina ve arazi vergileriydi. Bu vergi, zaman aralıklarıyla yapılan ve "tahrir" denilen her ilde yasaya göre kurulmuģ komisyonlar eliyle, bina ve arazinin değerleri ve gayri safi iratlarının saptanıp bir deftere yazıl masıyla baģlayan bir süreçle alınırdı. Bilindiği gibi Türkiye gibi genç nüfuslu ülkelerde fiyatları en hızla artan değerler, taģınmaz mal değerleridir. Bu değerler savaģın ilk yıllarında artınca derhal taģınmazlardan alınan vergi kalemi çöktü. Çünkü son tahrir çoğu illerde 1936 yılında yapılmıģtı. Değerler o yılın rayiçlerine* göre yapılmıģtı. Doğal ki, o değerlere göre alınan vergiler yerel yönetimlerin ilköğretim giderleri ağırlıklı bütçe giderlerini karģılayamaz hale geldi. Cumhuriyet en çok, haklı olarak ilköğretim devrimi ile övünürdü. Onu, çö * Rayiç: Bir para veya biriminin malın satıģ ve sürüm değeri (Kaynak Yayınları'nın notu). 30 ken Ġl Özel Ġdareleri'ne bırakamazdı. Giderleriyle ilköğretimi Merkezî Bütçeye alınma zorunluluğu yerine getirildi. Böylece bir mali reform ve idari reformda çok gerekli bir olanak da elden çıkıyordu. Giderlerin

13 devlet bütçesinin artmasında, savunma giderleri yanında, bir azımsanamayacak etken daha ortaya çıkmıģtı. D. Vergi Sistemi de Çöküyor TaĢınmaz malların değer ve gayri safi değerlerinin ortalama enflasyon oranları üstünde artıģı. Bina ve Arazi vergilerine ek olarak Kazanç Vergisinde de olumsuz etkiler yaptı. Çünkü ileride göreceğimiz gibi Merkezî Devlet Bütçe sistemi içinde Kazanç Vergisinin büyük payı vardı. Bu vergide ise vergilenen yükümlülerin vergilendirilmesinde gayri safi irat ölçüsü esas alınıyordu. Gerek vergi tutarını ve gerekse yükümlülerin bir sınıftan diğerine geçiģini belirlemede gayri safi irat önemli rol oynuyordu. Enflasyonun taģınmazlarda yüksek olması, burada da vergi gelirlerini azalttı yılında gayri safi irada göre vergi alınan 450 bini aģkın mükellef, sadece lira vergi ödemiģlerdi, yani yükümlü baģına yılda 30 lira gibi.3 Bunlardan vergi alınamayınca beyannamelilerden, ücretlilerden alınan verginin oranı yükseltilmiģti. Bütün Türkiye'de sadece beyannameli mükellef vardı.4 Örneğin 1946'da gözde vergi dairelerinden Galata'da sadece 34 beyannameli mükellef vardı.5 Bütün ülkedeki bu yükümlü için vergi oranı yüzde 78'e kadar yükseltilince iktisat yasalarının haber verdiği olay kökleģti: Vergi kaçakçılığı. Doğal ki, genel olarak vergi kaçakçılığının artıģında baģka etkenler de vardı. ġöyle ki: 1 Tüketimden alınan vergilerin en önemlisi olan, Muamele Vergisi yapısı itibariyle hem bu verginin ve hem de Kazanç Vergi 3 Faik Ökte, Varlık Vergisi Faciası, s Age. 5 Maliye Bakanlığı MüfettiĢ Raporları. 31 si'nin kaçakçılığını kıģkırtıyordu. Muamele Vergisi, on iģçi ve beģ beygir gücü çalıģtıranlardan alınıyordu. Bu hadlerin üzerinde iģçi ve muharrik5 gücü çalıģtıranlar imalat yerlerini bölüp muvazaa** yoluyla yakınlarının üzerinde gösterip vergiden kaçınabiliyorlardı. Ayrıca mazbut*** bir fatura düzeni de yoktu. Muamele Vergi si'nden kaçma hedefleriyle yapılan kaçakçılıkla bazen, hatta mecburen, Kazanç Vergisi de kaçırılıyordu. 2 AĢağıda anlatılacak Milli Korunma Kanunu ile dıģ ticaret uygulamaları da, vergi kaçakçılığını birçok durumda özendirir nitelikteydi. E. Giderlerin Hızla ArtıĢı Devletin gelirlerini artırma yolları gitgide azalırken, giderler de hızla artıyordu. Bu artıģlar Ģu nedenlerle oluyordu: 1 Asker sayısı attırılıyordu. Almanların Trakya sınırlarına dayandığı 1941 yılı Ġlkbaharı'nda bu sayı bir milyonu bulmuģtu. Ankara'da Polonya sendromu adını verebileceğimiz bir kaygı vardı Eylülü'nde Polonya'da olduğu gibi Rusların doğudan ve Almanların batıdan ülkeye saldırmaları olasılığı, yöneticileri ciddi biçimde düģündürüyordu. Bu boģ bir kuruntu da değildi. Almanya 1939 Eylülü'nde Polonya'da saldırıya geçmeden önce Rusya ve Almanya adına, 20 Ağustos'ta bir Saldırmazlık Paktı imzalamıģlardı. Bu anlaģmanın dıģında iki ülke yöneticilerinin bazı gizli bölüģüm anlaģmaları imzaladıkları söyleniyordu. Gerçekten de böyle anlaģmalar yapılmıģtı. Baltık Cumhuriyetleri'nin (Estonya, Letonya ve Litvanya) Rusya tarafından iģgali, Polonya'nın iki ülke arasında paylaģılması, bu gibi anlaģmalara dayanıyordu. 22 Haziran 1941'de AlmanRus SavaĢı baģlayınca Ankara'nın aldığı

14 nefeste bu kuģkunun dağılmasının payı da vardı. Bu nedenle neredeyse eli silah tutan hemen herkes, sivil yaģamdaki görevi ne olursa olsun, silah altına çağırılmıģtı. * Muharrik: Harekete getiren (Kaynak Yayınları'nın notu). ** Muvazaa: DanıĢıklık, danıģıklı dövüģ (Kaynak Yayınları'nın notu). *** Mazbut: Bir yere yazılmıģ, deftere geçirilmiģ (Kaynak Yayınlarının notu). 32 Ülkenin o günlerdeki nüfusu bugünkünün hemen hemen dörtte biri, yani 18 milyondu. Bunun içinden bir milyonu devlet bütçesinden barınma, yiyip içme ve giyinmesi, bütçe giderlerinin büyük ölçüde kabarmasının en büyük nedeni oldu. 1938'de 260 milyon olan devlet bütçe giderleri 1944'te 952 milyon lirayı bulmuģtu. Milli savunma giderleri 1938 yılında 163 milyon lirayken bu rakam 1944'te 710 milyona ulaģmıģtı. 2 Açık ve kabarmıģ bütçe, hızlı enflasyonun altına ateģ atarken; artan enflasyon da, "sonuç" olmaktan çıkıp "bütçelerin daha fazla kabarmasına neden" oluyordu. 3 Enflasyon Ġl Özel Ġdareleri maliyesini yukarıda anlatılan Ģekilde çökertince, onların yaptığı kamu hizmetleri merkez tarafından üstlenilmiģtir. Önce ilköğretim giderleri, sonra Özel Ġdarelerce yerine getirilen yol ve su hizmetleri genel bütçeyi daha da çok ĢiĢirmiĢtir. KĠT'ler ve Gördükleri Kamu Hizmetleri KuĢkusuz kamu yönetiminin en çok baģını ağrıtan ikinci sorun (savunma giderlerinden sonra) büyük kentler halkına yiyecek ekmek bulmak sorunuydu. Eğer devlet iģi üstlenmese, büyük kentlerin insanları, özellikle Ġstanbul halkının aç kalması iģten de değildi. Ġstanbul'a Anadolu'dan un ve buğday gelmiyordu. Aslında ilk dünya savaģında da varlıksız Ġstanbul halkının doyurulması ağır bir sorun olmuģtu. Türkiye'de o yıllarda büyük kent denilebilecek sadece Ġstanbul vardı. Nüfusu yarım milyon dolayındaydı. Onu izleyen Ġzmir ve Ankara'nın nüfusları henüz 100 bine bile ulaģamamıģtı. Ġzmir hinterlandının iyi tarımcı olması ve halkın aile baģına gelirlerinin daha yüksekçe olması nedeniyle ekmekle beslenmekte bir sorun yaratma olasılığını yaģamadı. Ankara ise tamamen bir "memurlar kentiydi". Yakınında Polatlı gibi bir buğday yetiģtirici bölgesinin varlığı sorunu çözmüyordu. Buğday, un bulunsa bile, o günkü koģulların yaratacağı yüksek fiyat düzeyiyle, enflasyondan keseleri büzülmüģ olan memur ve iģçilerin beslenmesi yine güçtü. ĠĢte Ankara'daki yönetim, bu iki kentin beslenmesini baģ sorunların ikinci sırasında önemle ele alacaktı. 33 Ama yapılacak Ģey de pek azdı. SavaĢ baģladığında bir buğday stoku yoktu. Hükümet vaktiyle (1939'dan önce) ihtiyaçtan fazla buğday (Karadeniz halkı için mısır) almayı akıl etseydi bile, onları içine koyup koruyacağı silo kapasitesi yoktu. Eldeki en büyük silo HaydarpaĢa'daydı ve alım kapasitesi sadece 4 bin tondu. Çaresizlikler, o zamanki iktidarı sonradan büyük zararı dokunacak önlemleri uygulamada zor durumda bıraktı. Ġmdada Toprak Mahsulleri Ofisi, tren ve camiler yetiģti. Ofis ile tahıl fiyatları düģük fiyatlarla köylüden alındı, Kara tren bunları gerekli yerlere taģıdı, Camiler de silo yerine geçti. (BaĢka nereye konabilirdi ki? Ama bu doğru seçim, bu kutsal yerlerin kötü kullanıldığı gerekçesiyle Ġnönü ve CHP'ye karģı çok etkili bir silah olarak kullanıldı.) Bu üç araçtan camileri kullanmanın pek bir maliyeti yoktu. Toprak Mahsulleri Ofisi ve trenleri iģleten Devlet Demir Yolları ise o zamanki deyimle iktisadi devlet teģekkülüydüler. Kentlerin ekmeğini finanse

15 etme görevinden zararlara uğradılar. Hazineden bu açık için aldıkları hazine bonoları kırdırılıp piyasaya para sürüldü. Emisyonda bu basılan paralar bütçe açıklan için basılan para hacmine eklendi. F. Ekonominin Genel Durumu DıĢ Ticaret Ġkinci Dünya SavaĢı öncesinde Almanya'nın dıģ ticaretimizde büyük payı vardı. Dr. Schact'ın Ģeytani zekâsıyla Türkiye dıģ ticaretinin ihracatta yüzde 51'i ve ithalatta ise yüzde 50'si takas, yani malların aynen değiģimi Ģeklinde Almanya'ya bağlanmıģtı. Ekonomide bütün göstergeler olumsuza giderken ticaret olumlu sayısal verilerle iki bakımdan olumlu bir görüntü çiziyordu. Ġlk ba- 34 kıģta gerek ihracat ve gerekse ithalat sayısal ifadeyle artmıģtı. Ancak bu artıģ sadece görünüģteydi. DıĢ ticaret büyük kısmıyla takas, yani malın malla değiģmesi yöntemiyle gerçekleģmiģti. Takaslarda baģka hiçbir etken olmasa da fiyatlar, serbest dövizli dıģ ticarete göre artmıģ görünür. Nitekim, değiģime uğrayan mallara bir de ağırlık cinsinden bakılınca değiģim gören malların hem ihracat ve hem de ithalatta esaslı ölçüde azaldığı görülür. Yıllar Ġhracat/ton ithalat/ton Ġhracat ithalat Tablo 3; DıĢ Ticaret Sayıları (Milyon Dolar).* Görüldüğü gibi dıģ ticareti yapılan malların değerleri artarken, ülkeye giren mal miktarı 1939'dan baģlayıp düģmüģtür yılındaki malların ağırlığı 1944'tekinin üç katından fazladır. Bundan iki sonuç doğmuģtur: Birincisi Türkiye eskisi kadar mal ithal edememiģtir. Çünkü yukarıda anlatıldığı gibi deniz ticaretinin yolları kapanmıģtı. Ġkinci olarak, hızlı enflasyonun nedenlerinden biri de budur. DıĢ ticaretteki artı kalıntılar sonucu, harcayamadığımız önemli bir döviz ve altın stoku birikmiģtir. Üretim Bu konuda çeģitli kaynaklarda yayımlanan vergiler birbirlerini tutmamaktadır. 1978'de yayımlanan Enflasyon, GeliĢmiĢ ve AzgeliĢmiĢ Ülkelerde adlı kitabımda 131 nolu dipnot düģülmüģtür: * Ton itibariyle veriler, Enflasyon, GeliĢmiĢ ve AzgeliĢmiĢ Ülkelerde, s. 167, Tablo 17; dolar itibariyle veriler, Hikmet Uluğbay'ın düzenlediği tablo, Baskın Oran, Türk DıĢ Politikası, s.389'dan alınmıģtır. 35 "Bu yıllara ait ayrıntılı, bilimsel olarak düzenlenmiģ gayri safi milli hasıla rakam ve istatistikleri bulmak kolay değildir... "Sadece 1947'de yapılan ve 'Kemal Süleyman Vaner Raporu' denen belge ile 'Bütçe Gelirleri Bülteni'nde alınan rakamlarla okuyucularımıza bazı fikirler verebiliriz."

16 Ancak bu dipnotun devamını burada vermeyeceğim. Çünkü hele 1940 öncesinde Türkiye milli geliri söz konusu olunca, ben ileri sürülen her düģünceyi kaydı ihtiyatla karģılarım; hele bugünkü GSMH hesaplama tekniğinin 1940'tan sonra ortaya atıldığını anımsadıktan sonra... Sonuç Ġkinci Bölüm'de ortaya koyduğumuz veriler, savaģ içinde genel teoriye tam karģıt biçimde izlenen politikalarla ekonominin enflasyon eğilimlerinin artırıldığını ortaya koymuģtur. Eğer genel kabul görmüģ bir savaģ ekonomisi yönetimi uygulansaydı, yığınların on yıllar boyu unutmayıp yakındığı çileler çekilmeyecekti. ĠĢlenen hatalar özellikle Gelir, Maliye ve Tarım politikalarında odaklanmaktadır. SavaĢın son yıllarında Ġnönü ve Saraçoğlu'nun ataleti bırakıp, enerjik yeni politikalara giriģtikleri görüldü. Köy Enstitüleri hamlesinin hızlandırılması, çiftçiyi topraklandırma yasa tasarısının Meclis'te kabulü, önce Varlık Vergisi sonra Toprak Mahsulleri Vergisi uygulamalarına geçilmesi, bu enerjik hareket arzusunun sonuçlarıdır. Ancak bunlardan ilk ikisi, daha önce filizlenmeye baģlayan hoģnutsuzluklar sonucu doğan organize muhalefet sonucu geri alındı. Bu iki hamleye (özellikle çiftçiyi topraklandırma hamlesine) geç geçilmiģ, son iki vergi hamlesinde de isabetsiz ve ölçüsüz davranılmıģtır. Bana kalırsa bu yanlıģ politikaların en büyük ağırlığını, küçük ve orta çiftçiler çekmiģtir. Ġlerki bölümlerde "bu hataları iģlememek mümkün müydü?" ve "doğru politikalar neydi?" sorularına yanıt arayacağız. 36 ĠKĠNCĠ BÖLÜM I. GELĠR POLĠTĠKALARI SavaĢ döneminde ekonomiyi yönetirken dikkat edilecek en önemli nokta, ekonominin güdümünü elinde bulundurmaktır. ABD gibi özel ekonomik kuruluģların çok büyük oranda bulunduğu bir ülke bile, bu güdümü, demokratik yollarla kamu güdümüne sokmak istemiģ ve bunda büyük baģarı sağlamıģtır. Bu ilke büyük ekonomi kuruluģlarının tamamının devlet elinde olduğu bir yerde, özellikle sanayide oldukça kolaydı. Bunun için iktisadi devlet ve belediye kuruluģlarını kurulacak bir sanayi bakanlığının düzenleyici ve buyurucu liderliğinde toplamak, zaten yapılmıģ bulunan Ġkinci Sanayi Planını savaģ ekonomisinin gerekleri yönünde tadil edip ciddiyetle uygulamak olmalıydı. Bu yapılacağına, Ġkinci Plan yürürlükten kaldırılarak büyük bir hata iģlenmiģtir. Bazı bakanların aklına hiç gereği yokken liberal politikalar uygulama gelmiģtir. AnlaĢılabilir bir nedenle* Ticaret Bakanlığı sandalyesine oturtulan Doktor Behçet Uz fiyatlar ve ticaretin serbestliğini ilan edince fiyatlar 1941'de ilk büyük sıçramasını yapmıģtır. Bir hayır sahibi çıkıp, liberalizmin bazı ülkelerde baģarı sağlaması mümkünse de savaģ yıllarında zinhar ağıza alınmaması gerektiğini anlatmamıģ, bir süre bakanlığını sürdüren doktor, bir süre sonra görevden alınmıģ olsa bile yıkım bir kez gereğini yapmıģtır. Burada Ģu ortaya çıkıyor: Atatürk Devletçilik ile varılan baģarılara karģın bu uygulanan yöntemin Türkiye için tek ulusal kalkınma * Mesleği hekimlik olan Behçet Uz, Ġzmir Belediye BaĢkanlığı'nda büyük baģarılar elde edince, ödüllendirilmek istenmiģti. 37 ve hatta kurtuluģ yolu olduğunu ülke okumuģlarına anlatamamıģtır. Bu okumuģlardan birisi olan, ilerideki sayfalarda değineceğimiz Varlık Vergisi Faciası kitabının yazarı eski Ġstanbul Defterdarı Faik Ökte bile Devletçiliği Türkiye hükümetlerinin en büyük hatası olarak görmüģtür. Oysa savaģ içindeki birçok güçlük iki devlet kuruluģu Ofis ve DDY'nin özverili çalıģmalarıyla atlatılmıģtır. Bir de bu kuruluģlar özel kesimin elinde olsaydı, ülkenin ve halkın, daha neler çekeceği aydınlarca hiç düģünülmemiģtir. Birinci önemli hata, savaģın finansmanının planlı bir biçimde devlet kuruluģları esas alınarak ve önceden belirlenmiģ üretim, dağıtım, kamu gelirleri hedefleri gözetilerek yapılacağı yerde (ki Amerika

17 BirleĢik Devletleri ve Almanya'da bu yöntem uygulanmıģtır) dağınık, hedefsiz, hatta liberal ekonomiye imrenilerek yapılan sarsak politikalara gidilmesi; ikinci büyük hata, savaģın finansmanında bu dönemlerde katiyyen uygulanmaması gereken açık finansman (para basılması) yönteminin itibar görmesidir. AteĢin üzerine benzin sıkılmıģtır. SavaĢ Nasıl Finanse Edildi? dönemi bütçelerinin nasıl finanse edildiği yukarıda sunduğumuz Tablo l'de görülmektedir. Ancak eski çalıģmalarımda kullandığım bu tablonun, iki bakımdan yeterli olmadığını, savaģ finansmanındaki büyük hataları gereğince yansıtmadığını, Ġkinci Dünya SavaĢı maliye ve ekonomisini daha derinden incelediğimde anlamıģ bulunuyorum. Ġki önemli eksiği var tablonun. Ġlk eksik, bugüne kadar yapılan anlatımlarda da ihmal edilmiģtir. Oysa büyük kentlerin ve özellikle nüfusu yarım milyonu aģmıģ Ġstanbul halkının doyurulmasında Toprak Mahsulleri Ofisi ve Devlet Demir Yolları'nın bu çalıģmaları tam bir kamu hizmeti niteliğindedir. Ne yazık ki, bu hizmetin büyük bir kısmı ileride anlatacağımız Ģekilde köylünün üzerine yıkılırken, bir önemli kısmı da bu iki KĠT'in çıkardığı bonolara dayanan açık finansmana dayanmıģtır. 38 Ġkinci eksik ise, Ġl Özel Ġdareleri'nce salınıp toplanan Arazi vergileriyle Yol Vergisı'nin bu gibi incelemelerde göz önünde tutulmamıģ olmasıdır. Ġleride konuyu tekrar ele alıp gerçek ve tam tabloyu çıkaracağız. ġimdilik tahlillerimizi bu eksik, ama alıģılmıģ Tablo 1 üzerinden yapacağız. Bu tablodan anlaģıldığı üzere savaģtan bir önce ve bir sonraki yılları içine alan sekiz yılda, Bütçelerin toplam gelirleri yuvarlak hesap milyon lira olmuģtur, Bunun milyon lirası vergilerden gelmiģtir, 817 milyon lirası vergi dıģı normal gelirlerden, 969 milyon lirası da para basılarak sağlanmıģtır. Vergi gelirleri 1939'dan 1944'e, yani savaģ yıllarında bazılarının söyleyip yazdığı gibi "hiç artmamıģ" değildir. ArtıĢ yüzde 300'ü geçmiģtir. Yani 1944'teki vergi gelirleri toplamı 1939 yılındaki vergi gelirleri toplamının dört katından fazla bir düzeye yükselmiģtir. A. Dönemin Vergileri Burada Türkiye'de savaģ süresince uygulanan olağan vergileri inceleyeceğiz. Yani geçici olarak uygulanan Varlık Vergisi ile Toprak Mahsulleri Vergisi, burada ayrı bir bölümde ve ayrıntılara da girilerek anlatılacaktır. Kazanç Vergileri 2395 sayılı yasaya göre alınan Kazanç Vergisi farklı yöntemlerle tahakkuk ve tahsil edilirdi. 1 Beyannameli Mükellefler Bu usule giren yükümlüler, Ģimdiki Gelir Vergisi mükellefleri gibi, genel muhasebe yöntemlerine göre defter tutmak, defter ka- 39 yıtlarına dayanak olan belgeleri beģ yıl saklamak ve bilançolarına göre meydana çıkan kârlarını beyan zorundaydılar. ġu yükümlüler bu gruba girerler. Bankalar, Sigorta Ģirketleri,

18 Ġktisadi Devlet TeĢekkülleri (yani KĠT'ler), Ġhracat ve ithalatçılar, Gemicilik acenteleri, Ticarete ayırdıkları mahallerin kira ya da gayri safi iratları yılılık olarak liradan daha yüksek olan tacirler, olanlar. ĠĢletmeye tahsis edilmiģ açık ya da kapalı iģyerlerinin kira yada iratları liradan yüksek 2 Ġratlı Mükellefler ĠĢyeri, kira veya gayri safi iratları liradan düģük olanlar. 3 Gündeliktiler Elde, suda, baģta taģıdıkları malları satanlarla pazar yerlerinde, taģınabilir tezgâh ve tablalardan satıģ yapanlar. 4 Ücret Erbabı Gündelik, haftalık, aylık ücretlerle çalıģanlara ücret ödeyen kiģilerce stopaj yoluyla alınıp, maliyeye yatırılırdı. 5 Ücretliler Gezici olarak iģyeri açmadan ve yüksek öğrenimi gerektirmeyen Ģekilde elde, sırtta, baģta taģıdığı Ģeyleri satanlar: Ġstidacılar, ebeler, sünnetçiler, iğneciler, kalfalar, ustalar. Faik Ökte kitabında baģka bir tasnifle her grubun yükümlü sayısı ve ödediği vergileri Ģöyle sıralıyor: 40 Mükellef Yüzde Vergi sayısı vergi TL Oran Karneliler Mütahitler Beyannamelıler Hizmet Erbabı Toplam Tablo 4. 0,8 62,6 27,65 53, , , ,7 31,4 13,87 4 8,4 3,70 Yukarıdaki rakamlara göre ücretliler dıģında ödenen bütün Kazanç Vergisi'nin yüzde 82'sini bordro ile vergileri kesilen ücretliler ile beyannameliler tarafından ödenmiģtir. Bizde resmi istatistiklerle edinilen sayısal verilerin pek altına inilmez. Hâlâ da bilim insanı geçinenler olsun, bürokratlarımız olsun, bu olumsuzluğu sürdürürler. ġu tabloya bakınca "bütün yükü ücretliler ile beyannameliler çekmiģler" deyip geçerler. Faik Ökte de sözünü ettiğimiz kitabında aynı eksik tanıda

19 bulunup geçmiģtir.1 Oysa derin gerçek bu yargıdan daha önemlidir. Bu gerçek, "Pekiyi kimlerdir bu ücretliler ve beyannameliler?" sorusunun yanıtı aranınca ortaya çıkar. Aslında ücretlilerden stopajla alınan vergilerin çoğu, yüzde 90'ı devlet ve KĠT çalıģanlarından alınmıģtır. Bunlardan alınan vergiler de devletin bir eliyle verip, öteki eliyle aldığı paralardır. KĠT çalıģanlarını devlet bürokrasisinden ayırmıyoruz bu incelemede. Çünkü bunlarda da finansman, büyük kısmıyla aģağıda anlatılacağı gibi hazineden finanse edilen emisyonla sağlanıyordu. Gerek stopajla ve gerekse "beyannameli" olarak aldığı vergileri Hazine, KĠT'lere bu yolla geri veriyordu. Gerek devlette çalıģanlar ve gerekse KĠT'lerde çalıģanların ücretleri 3656 ve 3659 sayılı yasalara göre merkezî kararlarla belirleniyordu, yani piyasa ve fiyatlara göre yükseltilmiyordu; uğradıkları asıl haksızlık buradaydı. Yoksa, ölçüsüz Kazanç Vergisi ödemelerinde değil. 1 Faik Ökte, Varlık Vergisi Faciası, s Beyannameliler denen grubun vergilerinin yüzde 90'ı da yine KĠT'lerden geliyordu. KĠT'ler dıģında vergi ödeyenlerin ödediği vergilerin toplamının 10 milyon lirayı aģtığını sanmıyorum. Demek oluyor ki, gelirden alınan bu verginin savaģ yıllarında var olduğu bile su götürür. Oysa gelir veya kazançlardan alınan vergiler, savaģ yıllarında, "devlete gelir sağlama"nın ötesinde yaģamsal bir iģlev daha taģırlar. SavaĢ ekonomisinin kendi öz niteliği gereği meydana çıkan "ek talep" bu vergilerle, oranlar artırılarak piyasadan çekilir. SavaĢın tarafları arasında yer alan ABD ve Ġngiliz hazineleri, bu kolaylığı iyi kullanmıģlardır. Bu ülkeler çok yüksek oranda Gelir vergileri yanında, zorunlu borçlandırmaya da baģvurmuģlardır. Bu uygulamada kime ne kadar devlet tahvili verileceğinin ölçüsü de Gelir Vergisi'nde belirlenen ana yöntemlerle tayin edilirdi. Ülkemizde Kazanç Vergisi'nin ya da herhangi bir gelirden alınan vergilerin adeta yok oluģu, bu noktadan önemlidir. Çünkü devletin enflasyonla savaģması için elinde bulunması gerekli silaha sahip olmaması demekti. Kazanç Vergisi ile ona bağlı vergilerin (Buhran, Muvazene, Hava Kuvvetlerine Yardım vergileri ve Munzan vergiler) ekonomik iģlevsizliğidir asıl sorun. Muamele Vergisi Yukarıdaki analizden çıkan sonuç, gelir veya kazançlardan alınacak bir verginin savaģ içinde adeta var olmadığıdır. Bireylerin bazı veya tüm malları alırken fiyatın bir parçası gibi ödediği Vasıtalı vergiler de önemlidir. Tüketim ya da Vasıtalı Vergi olarak savaģ yıllarında alınan vergi ve resimler Ģunlardı: Ülkeye ithal edilen mallardan Gümrük Resmi ve Ġthalat Muamele Vergisi; Bazı mallardan (Ģeker ve petrol ürünleri ve tekele tabi ürünlerden) Dahili Ġstihlak Vergisi; Tekel maddelerinden alınan Ġstihlak vergileri Tekel Genel Müdürlüğü hasılatına ek olarak genel bütçeye aktarılırdı; 42 Bazı evrak ve kâğıtlardan Damga Vergisi; Muamele Vergisi. Bunlardan en önemlisi Muamele Vergisi'ydi. Genel bir gider vergisi yerine geçmek üzere alınan Muamele Vergisi üzerinde durmakta yarar var. Bu vergi on iģçiden fazla çalıģtıran ve beģ beygirden fazla motor kullanan sınai kuruluģların mal teslimi (satıģ, trampa ya da kuruluģ içinde kullanım) halinde alınırdı. Ama bazı iģlemler kolay vergilendirileceği düģünülerek bu kapsamda olmayan bazı imalatlar da

20 vergiye tabi tutulmuģtu. Örneğin; Polonya, imali önemli hammadesi ispirto tekelden alındığı, yani kolay denetlenebileceği için olacak, Muamele Vergisi'ne tabi tutulmuģtu. Bu vergi aslında ekonomiye ve vergiciliğe önemli zararlar veren bir vergiydi. Çünkü bu vergiye tabi olmanın ilk Ģartı on iģçi ve beģ beygir gücü üstünde motor çalıģtırarak üretim yapmaktı. Oran olarak ağır bir vergi olduğundan, bu sayının üstünde iģçi ve motor gücü kullananlar bile çeģitli muvazaalarla iģletmelerini bölerek vergiden kaçabiliyordu yılı bütçesinde vergiden sadece 52 milyon lira gelir elde edilmiģti. Ġmalat dıģında banka ve kambiyo iģlemlerinde de alınırdı. Bu kadar geniģ bir alanda alınmasına karģılık 1942 yılında 395 milyon liralık genel vergi hasılası içinde payı sadece 51 milyon liraydı, çok büyük bir kısmını yine KĠT'ler ödemiģti. Ancak iyi kullanılsaydı yine enflasyonu frenlemede yararlı olabilirdi. Vergi, mal üzerine Muamele Vergisi eklenerek son tüketiciye ödetildiği için global talebi kısma yolunda, örneğin, Kazanç Vergisi'nden daha etkiliydi. Ancak Ģu sakıncalarıyla ekonomide hasar verici role sahipti: a) Bilindiği gibi sanayiin en büyük avantajı yığınla üretimdir. Bizim Muamele Vergimiz vergiden kaçınma için iģletmelerin parçalanması ya da küçük kapasite ile açılmasına neden oluyordu. b) Aynı zamanda Kazanç Vergisi mükellefi olan yükümlüler Kazanç Vergisi'ni ödemeye niyet etse bile satıģ bedeli üzerinden alınan vergiyi ödememek için bu vergiyi kaçırıyordu. Bu onlara aynı zamanda Kazanç Vergisi'nden de kaçmayı sağlıyordu. Gelir Vergisi reformumuzun babası sayılabilecek merhum Ali Alaybek, böylece yerleģen kaçakçılık davranıģını sezip Gelir Vergi 43 si reformunun da bundan zarar görmemesini sağlamak için Gelir ve Kurumlar Vergisi oranlarını düģük tutmuģtu. Gelir Vergisi'nde en düģük oran yüzde beģten baģlayıp yüzde 35'te sona eriyordu. Kurumlar Vergisi'nde oran yüzde 10'du. Bundan dolayı çok eleģtirildi. ġimdi haklı olduğu anlaģılıyor. Diğer önemli bir vergi geliri Dahili Ġstihlak Vergisi'nden elde edilmiģtir bütçesinde bu vergiden elde edilen hasılat milyon ile, hem muamele ve hem de Kazanç Vergisi gelirlerinin üstündedir. Bu vergi Ģeker ile petrol ürünleri ve tekele tabi maddelerden alınmaktaydı. Burada hasılatın yüksek oluģunun nedeni, verginin resmi kuruluģlarca toplanmasıydı. Yani vergi kaçakçılığı yoktu. Buradan bir sonuç daha ortaya çıkıyor. Ne vergi toplandıysa, resmi kuruluģlar ve KĠT'ler sayesinde olmuģtur. Özel teģebbüsün beyanname ile ödediği vergiler de aslında önemsenmeyecek kadar düģüktür. Çünkü bu kalemde tahsil edilen vergilerin yüzde 90'ı KĠT'ler tarafından ödenmiģtir yılında Kazanç Vergisi olarak ücretliler ve KĠT'ler dıģında beyannameli ve diğer grubun ödediği vergiler 15 milyonu bile bulmaz. Kazanç Vergisi dıģında toplanan vergiler ise (gümrükte alınanlar dahil) zaten düģük ve orta gelirlilere yansıtılmıģ vergilerdir. Aslında piyasada Muamele Vergisi ödeyen ve kaçıranlar, mallarını aynı fiyatla sattıklarından (piyasada bir malın tek fiyatı olacağı nedeniyle) Muamele Vergisi çok kez alıcıdan tahsil edilmekte; ama böylece bazı firmalara ayrıca bir ek gelir kaynağı oluģturmaktaydı. ġu 15 milyon lirayı iyi akılda tutalım. Bu rakam, savaģ yıllarının vurguna uygun koģulları içinde büyük kazanç elde eden o koskoca fabrika ve ticarethane sahiplerinin, özel yabancı bankalarının, sigorta Ģirketlerinin, gemi sahiplerinin, bunların acentelerinin, faizle borç verenlerin bir yılda devlete ödediği vergiler toplamıdır. Hesabı biraz cömertçe yaptık. Bunun iki katına yakın bir meblağı, köylü sadece Hayvanlar Vergisi denilen bir vergiyle ödemiģtir. Buraya kadar anlattıklarımızdan anlaģılacağı üzere, vergi sistemimizde; 44

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç 2007 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU TASARILARININ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU GÖRÜŞME TUTANAKLARI BAġKAN: Sait AÇBA BAġKANVEKĠLĠ:

Detaylı

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL KARARIN ÖZÜ : Sivil Savunma Uzmanlığı nın Görev ve ÇalıĢma Yönetmeliği. TEKLİF : Sivil Savunma Uzmanlığı nın 31.03.2010 tarih, 2010/1043 sayılı teklifi. BAġKANLIK MAKAMI NA; Ġlgi: 18.03.2010 tarih ve 129

Detaylı

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI KONU : 2019 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüģülmesi. İNCELEME : Belediye Meclisimizin 01.10.2018 günlü birinci BirleĢiminde Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilen Mali Hizmetler Müdürlüğünün 24.09.2018

Detaylı

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI Nevzat Ġhsan SARI / Tapu ve Kadastro MüfettiĢi TaĢınmazların arsa vasfını kazanması ancak imar planlarının uygulanmasıyla mümkündür. Ülkemizde imar planlarının uygulanması

Detaylı

BASINDA KONDA seçimler

BASINDA KONDA seçimler BASINDA KONDA Haziran 2011 Bu dosya 15 yıla aģkın bir süredir gerçekleģen öncesinde, KONDA AraĢtırma ġirketi tarafından açıklanan anket sonuçları, bu sonuçlar üzerine yazılan yorumlar ve sonucunda bu çalıģmaların

Detaylı

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ.

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ. S Ġ R K Ü L E R R A P O R TARĠH 04.01.2016 SAYI 2016/003 KONU 2016 YILINDA DĠKKATE ALINACAK BAZI RAKAMSAL HADLER HAKKINDA SĠRKÜLER 25 Aralık 2015 tarih ve 29573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 290 Sayılı

Detaylı

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Ulusal ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin kuruluģ amacını,

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BAġARILI YÖNETĠMDE ĠLETĠġĠM Hastane İletişim Platformu Hastane ĠletiĢim Platformu Nedir? Bu

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

milyon ton Dünya LPG Arz ve Talep Dengesi

milyon ton Dünya LPG Arz ve Talep Dengesi LPG SEKTÖRÜ 1 milyon ton Dünya LPG Arz ve Talep Dengesi 350 300 250 200 150 100 50 0 1990 1995 1998 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2010 2020 Arz Talep 2 Dünya LPG Tüketiminin Dağılımı 2001 Asya 28% Avustralya

Detaylı

ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ DERNEĞĠ GENEL KURULU NĠSAN 2009 DAN BU GÜNE ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ FAALĠYETLERĠ 2 EYLÜL 2010 ĠSTANBUL

ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ DERNEĞĠ GENEL KURULU NĠSAN 2009 DAN BU GÜNE ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ FAALĠYETLERĠ 2 EYLÜL 2010 ĠSTANBUL NĠSAN 2009 DAN BU GÜNE ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ FAALĠYETLERĠ 2 EYLÜL 2010 ĠSTANBUL Üniversite Hastaneleri Birliği Platformu; 2009 Nisan, Ġstanbul Üniversitesi Toplantısı, 2009 Mayıs, Hacettepe Üniversitesi

Detaylı

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış Değişmeyen yapısal sorunlar ışığında 2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış GİRİŞ Bütçe, öncelikle yürütme organının kamunun ihtiyaçlarını belirlemesi ve bunların karşılanması için halktan toplanacak

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R - TARIM VE KÖYĠġLERĠ BAKANLIĞ - TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - KÖY HĠZMETLERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İ Ç İ N D E K İ L E R - TARIM VE KÖYĠġLERĠ BAKANLIĞ - TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - KÖY HĠZMETLERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2007 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU TASARILARININ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU GÖRÜŞME TUTANAKLARI BAġKAN: Sait AÇBA(Afyonkarahisar)

Detaylı

ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN

ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN Almanya; Orta Avrupa da bir ülkedir. Kuzeyinde Kuzey denizi, Danimarka, ve Baltık denizi; doğusunda Polonya ve Çek cumhuriyeti; güneyinde Avusturya ve İsviçre;

Detaylı

T.C. SOSYAL GÜVENLĠK KURUMU BAġKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik ĠĢlemleri Daire BaĢkanlığı

T.C. SOSYAL GÜVENLĠK KURUMU BAġKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik ĠĢlemleri Daire BaĢkanlığı T.C. SOSYAL GÜVENLĠK KURUMU BAġKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik ĠĢlemleri Daire BaĢkanlığı Tarih: 16/05/2008 Sayı : B.13.2.BKG.0.11.00.02/364114 Konu : 2022 sayılı Kanunun

Detaylı

24 Aralık 2006 Pazar

24 Aralık 2006 Pazar 24 Aralık 2006 Pazar.- KANUN TASARI VE TEKLĠFLERĠYLE KOMĠSYONLARDAN GELEN DĠĞER ĠġLER (Devam) l.- 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2005 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler

Detaylı

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ 3 Temmuz 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28342 YÖNETMELİK Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç,

Detaylı

2009 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ

2009 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ YÜZDE 29 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ M. Kaya YAZGAN SaSaD Genel Sekreteri Giriş Bilindiği gibi Savunma Sanayii Ġmalatçılar Derneği SASAD her yıl yaptığı bir anketle yurdumuzun savunma sanayiinde

Detaylı

Mali İzleme Raporu Mart 2006 Bütçe Sonuçları Öndeğerlendirme. Yönetişim Etütleri Programı

Mali İzleme Raporu Mart 2006 Bütçe Sonuçları Öndeğerlendirme. Yönetişim Etütleri Programı economicpolicyresearchinstitute ekonomipolitikalarıaraştırmaenstitüsü Mali İzleme Raporu Mart 2006 Bütçe Sonuçları Öndeğerlendirme Yönetişim Etütleri Programı uğur mumcu caddesi 80/3 g.o.p ankara türkiye

Detaylı

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU Ağustos 2015 İÇİNDEKİLER 1. KAMU İDARESİNİN MALİ YAPISI VE MALİ TABLOLARI HAKKINDA BİLGİ... 1 2. DENETLENEN KAMU İDARESİ YÖNETİMİNİN SORUMLULUĞU...

Detaylı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığına Genel Ġdari Hizmetleri sınıfından münhal

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığına Genel Ġdari Hizmetleri sınıfından münhal Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından: MÜFETTĠġ YARDIMCILIĞI GĠRĠġ SINAVI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığına Genel Ġdari Hizmetleri sınıfından münhal 7 ve 8. dereceli

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ Erdem ALPTEKĠN Türk finans sistemi incelendiğinde en büyük payı bankaların, daha sonra ise sırasıyla menkul kıymet yatırım fonları, sigorta

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- MART 2016 (SAYI: 85) GENEL DEĞERLENDİRME 31.03.2016 Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu

Detaylı

BİLGİ NOTU 17.03.2011/2011-05. Bu bilgi notumuzda anılan kanunun vergi alacakları ile ilgili düzenlemelerine yer verilecektir.

BİLGİ NOTU 17.03.2011/2011-05. Bu bilgi notumuzda anılan kanunun vergi alacakları ile ilgili düzenlemelerine yer verilecektir. BİLGİ NOTU 17.03.2011/2011-05 6111 SAYILI KANUN STOK BEYANI Kamuoyunda Af Kanunu olarak bilinen 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Ġle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

Detaylı

Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik

Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik 2008 KASIM -SEKTÖREL Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik Dünya, 2030 yılında Ģimdi olduğundan yüzde 60 daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacaktır. Bu enerji

Detaylı

A- KOOPERATĠFLERĠN KURUMLAR VERGĠSĠNDEN MUAF OLABĠLMELERĠ ĠÇĠN GEREKLĠ ġartlar. 1- Kurumlar Vergisi Kanununa ve Kooperatifler Kanununa göre

A- KOOPERATĠFLERĠN KURUMLAR VERGĠSĠNDEN MUAF OLABĠLMELERĠ ĠÇĠN GEREKLĠ ġartlar. 1- Kurumlar Vergisi Kanununa ve Kooperatifler Kanununa göre I- KOOPERATİFLERDE VERGİ MUAFİYETİ A- KOOPERATĠFLERĠN KURUMLAR VERGĠSĠNDEN MUAF OLABĠLMELERĠ ĠÇĠN GEREKLĠ ġartlar 1- Kurumlar Vergisi Kanununa ve Kooperatifler Kanununa göre 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi

Detaylı

GALATASARAY ÜNĠVERSĠTESĠ 2018 YILI KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

GALATASARAY ÜNĠVERSĠTESĠ 2018 YILI KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU GALATASARAY ÜNĠVERSĠTESĠ 2018 YILI KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU 7066 sayılı 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu 31.12.2017 tarihli ve 30287 Mükerrer sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETĠN ĠLK ÜNĠTESĠ SĠZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERĠLMĠġTĠR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNĠTELERĠ ĠÇĠNDEKĠLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBĠLĠRSĠNĠZ. ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET WWW.KOLAYAOF.COM

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var Türkiye 2012 yılına kadar sıcak paranın da etkisi ile düşük kur yaşadı. Düşük kur nedeniyle iç üretimden suni olarak daha ucuza gelen tüketim malını,

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

TÜRKĠYE FUBOL FEDERASYONU GENEL KURUL ĠÇ TÜZÜĞÜ

TÜRKĠYE FUBOL FEDERASYONU GENEL KURUL ĠÇ TÜZÜĞÜ TÜRKĠYE FUBOL FEDERASYONU GENEL KURUL ĠÇ TÜZÜĞÜ I-BAġLANGIÇ HÜKÜMLERĠ MADDE 1 Amaç ĠĢbu iç tüzüğün amacı, Türkiye Futbol Federasyonu ( TFF ) genel kurul toplantılarında izlenecek tüm usul ve esasları belirlemektir.

Detaylı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı - Ekonomik krizin şiddeti devam ederken, krize borçlu yakalanan aileler, bu dönemde artan işsizliğin de etkisi ile

Detaylı

2010 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM BÜTÇE KANUNU TASARISI ĠLE 2008 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM KESĠN HESAP KANUNU TASARISI PLAN VE BÜTÇE KOMĠSYONU GÖRÜġME TUTANAKLARI

2010 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM BÜTÇE KANUNU TASARISI ĠLE 2008 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM KESĠN HESAP KANUNU TASARISI PLAN VE BÜTÇE KOMĠSYONU GÖRÜġME TUTANAKLARI 2010 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM BÜTÇE KANUNU TASARISI ĠLE 2008 YILI MERKEZĠ YÖNETĠM KESĠN HESAP KANUNU TASARISI PLAN VE BÜTÇE KOMĠSYONU GÖRÜġME TUTANAKLARI BAġKAN: Mehmet Mustafa AÇIKALIN (Sivas) BAġKANVEKĠLĠ:

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA)

ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA) ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA) 1) Adı, Soyadı Ġsmail Kapan 2) Doğum Tarihi 01.04.1956 3) Unvanı Yardımcı Doç. Dr. 4) Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Hukuk Ġstanbul Üniversitesi 1982 Yüksek

Detaylı

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları,

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Basın toplantımıza hoş geldiniz. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Bu toplantıda sizleri ana hatları itibarıyla Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Detaylı

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: YAŞAM ÖYKÜSÜ ADI: TARĠH: Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: Mesleği: Sağlığı: Eğer vefat etmiģse ölüm yaģı: O zaman siz kaç yaģındaydınız: Ölüm Nedeni: Anne: Adı: YaĢı: Mesleği:

Detaylı

İstanbul da Kurulan Cumhuriyetin İlk Milli Hemşirelik Okulu Kızılay Hemşirelik Lisesi

İstanbul da Kurulan Cumhuriyetin İlk Milli Hemşirelik Okulu Kızılay Hemşirelik Lisesi İstanbul da Kurulan Cumhuriyetin İlk Milli Hemşirelik Okulu Kızılay Hemşirelik Lisesi Hale TOSUN* Balkan SavaĢları sırasında profesyonel anlamda yetiģmiģ hemģirelere olan ihtiyaç kaçınılmaz olarak kendini

Detaylı

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR En Kıymetlim, Sonsuz AĢkım Gözlerinde sevdayı bulduğum, ellerinde

Detaylı

Devlet Bütçesi 1927 yı nda yürürlüğe giren Muhasebe-i Umumiye Kanununda yer alan bütçe tanı

Devlet Bütçesi 1927 yı nda yürürlüğe giren Muhasebe-i Umumiye Kanununda yer alan bütçe tanı Devlet Bütçesi 1927 yılında yürürlüğe giren Muhasebe-i Umumiye Kanununda yer alan bütçe tanımının özellikleri: Devlet müesseselerince hazırlanmasıgelir gider tahmini olmasıuygulanmasına önceden izin verilmesi

Detaylı

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II)

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) 2- Tekstil ve Hazır Giyim Ticaretinde Kotalar ve Çin in Sektöre Etkisi Hande UZUNOĞLU Dünyada tekstil ve hazır giyim ticaretinde kota

Detaylı

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/02/2012-29/02/2012)

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/02/2012-29/02/2012) T.C. ADALET BAKANLIĞI KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 14/03/2012 AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/02/2012-29/02/2012) İÇİNDEKİLER 1- DĠĞER FAALĠYETLER... 3 1.1- TÜRKĠYE BÜYÜK MĠLLET MECLĠSĠNDE YAPILAN TOPLANTILAR...

Detaylı

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266)

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266) SİRKÜLER RAPOR Sirküler Tarihi: 02.01.2008 Sirküler No: 2008/2 GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266) 28.12.2007 tarih ve 26740 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 266 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği

Detaylı

Ġspanya da üniversite Sistemi

Ġspanya da üniversite Sistemi Ġspanya da üniversite Sistemi NEDEN ĠSPANYA DA YURT DIġI EĞĠTĠM? Avrupa ile Afrika arasında önemli bir geçiģ yolu olan Ġspanya, günümüzde geleneksel ve modern yaģam tarzlarını bir arada bulunduran önemli

Detaylı

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır. T..C.. SSAYIIġġTAY BAġġKANLIIĞII EDĠĠRNE ĠĠL ÖZEL ĠĠDARESSĠĠ 22001122 YIILII DENETĠĠM RAPPORU HAZİRAN 2013 T.C. SAYIġTAY BAġKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta:

Detaylı

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ. Özü: Ġlçemiz, BeĢköprü Mahallesi, no lu

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ. Özü: Ġlçemiz, BeĢköprü Mahallesi, no lu Karar No : 01 Karar Trh : Özü: Ġlçemiz, BeĢköprü Mahallesi, 17421 no lu parsel. Belediye Meclisi, ın BaĢkanlığında, seçilmiģ Zeynep ÖZ, Haluk Uğur DAĞISTANLI, Hüseyin BAYRAKTAR,, gündemdeki konuları karara

Detaylı

OECD Gelir ve Kazançlar Üzerinden Alınan Vergiler/GSYH (2011) (Mahalli İdare Vergi Gelirleri Dahil)

OECD Gelir ve Kazançlar Üzerinden Alınan Vergiler/GSYH (2011) (Mahalli İdare Vergi Gelirleri Dahil) Danimarka Norveç Yeni Zelanda İzlanda İsveç Finlandiya Belçika Avustralya Kanada İtalya Lüksemburg İsviçre İngiltere Avusturya ABD OECD İrlanda Almanya Hollanda AB 27 Fransa İsrail İspanya Şili Japonya

Detaylı

T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI Ġzmir Vergi Dairesi BaĢkanlığı BASIN BÜLTENĠ (2011 / )

T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI Ġzmir Vergi Dairesi BaĢkanlığı BASIN BÜLTENĠ (2011 / ) T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI Ġzmir Vergi Dairesi BaĢkanlığı./05 /011 BASIN BÜLTENĠ (011 / ) Konu: 010 Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyanları ve Rekortmenler 010 DÖNEMĠNE AĠT VERGĠSĠ BEYANLARI ĠLE TAHAKKUK

Detaylı

2015 yılında geçerli olacak bazı parasal büyüklükler aşağıdaki gibidir. 4. Basit usule tabi olmanın genel şartları sırasıyla: TL ve 4.

2015 yılında geçerli olacak bazı parasal büyüklükler aşağıdaki gibidir. 4. Basit usule tabi olmanın genel şartları sırasıyla: TL ve 4. Tarih: 01.01.2015 S İ R K Ü L E R R A P O R Sayı: 2014/55 Konu: 287 No lu Gelir Vergisi Kanunu Tebliği 30.12.2014 Tarihinde Resmi Gazetede Yayımlandı. Özet: 30 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 i Bu sayıda; Ağustos Ayı Dış Ticaret Verileri, 2013 2. Çeyrek dış borç verileri değerlendirilmiştir. i 1 İhracatta Olağanüstü Yavaşlama

Detaylı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE Başkan, Nebojša Vučinić, Yargıçlar, Paul Lemmens, Egidijus Kūris, ve Bölüm Yazı

Detaylı

BU PAZAR SEÇĠM OLSA! Faruk Acar ANDY-AR BĢk.

BU PAZAR SEÇĠM OLSA! Faruk Acar ANDY-AR BĢk. TÜRKĠYE SĠYASĠ GÜNDEM ARAġTIRMASI-NĠSAN 2013 AraĢtırma; Kantitatif AraĢtırma tekniklerinden ( Yüzyüze görüģme ) yöntemi uygulanarak 04-10 Nisan 2013 tarihleri arasında 21 il'de toplam 3.473 denek ile görüģme

Detaylı

SİRKÜLER RAPOR. Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5

SİRKÜLER RAPOR. Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5 SİRKÜLER RAPOR Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5 270 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ Resmi Gazete No 27089 Resmi Gazete Tarihi 23/12/2008 Kapsam 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun

Detaylı

Çok tatil yapan ülke imajı yanlış!

Çok tatil yapan ülke imajı yanlış! Tarih: 19.05.2013 Sayı: 2013/09 İSMMMO nun Türkiye de Tatil ve Çalışma İstatistikleri raporuna göre Türkiye tatil günü sayısında gerilerde Çok tatil yapan ülke imajı yanlış! Türkiye, 34 OECD ülkesi arasında

Detaylı

10.11.2004. İ Ç İ N D E K İ L E R ENERJĠ VE TABĠÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI - Petrol ĠĢleri Genel Müdürlüğü - Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü

10.11.2004. İ Ç İ N D E K İ L E R ENERJĠ VE TABĠÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI - Petrol ĠĢleri Genel Müdürlüğü - Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2003 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU TASARILARININ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU GÖRÜŞME TUTANAKLARI 1 10.11.2004 İ Ç İ N D E K İ L E

Detaylı

Endi eli yimserlik Kamuoyu Beklentilerinde Pozitif Trend Devam Ediyor Genel Seçim Sürecine AKP Önde Giriyor, CHP Takipte de Bahar Havasý Türkiye nin LoveMarklarý Arçelik-Adidas-Nokia-LCWaikiki-Beko Türkiye

Detaylı

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı 2012/042 15.06.2012 Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin 6322 no.lu Kanun

Detaylı

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak.

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. MĠSYON Jean e meydan okumaktalar.günlük giyimin en Ģık ve rahat tasarımlarını 365 gün en uygun fiyatlarla

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015 SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015 ÖZET: 2015 yılında geçerli olacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan bazı maktu had ve tutarlar ile bazı iratların beyanında uygulanacak indirim oranı belirlendi.

Detaylı

Sözkonusu Maddede; yurtdışındaki kıymetlerin beyanına imkan sağlanmış, yurtiçindeki varlıklarla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Sözkonusu Maddede; yurtdışındaki kıymetlerin beyanına imkan sağlanmış, yurtiçindeki varlıklarla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. SĠRKÜLER SAYI : 2013 / 38 İstanbul, 29.05.2013 KONU : Yurtdışındaki bazı varlıklarla ve yurtdışında elde edilen bazı kazançlarla ilgili vergi avantajları sağlayan Kanun yayımlandı 29 Mayıs 2013 tarihli

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar

AR&GE BÜLTEN. Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar Hande UZUNOĞLU Vergi, yüzyıllar boyunca devletlerin en önemli ve sağlam gelir kaynakları olmuştur. Geçmiş zamanda kimi hükümdarlıklarda halkın üzerine koyduğu

Detaylı

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ Eğitimin Ekonomik Temelleri Ekonomi kökeni Yunanca da ki oikia (ev) ve nomos (kural) kelimelerine dayanır. Ev yönetimi anlamına gelir. Ekonomi yerine, Arapça dan gelen iktisat

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2018/7. Konu : 2018 Yılı İçin Uygulanacak Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2018/7. Konu : 2018 Yılı İçin Uygulanacak Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar TARİH : 02.01.2018 NUMARA : 2018/7 VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2018/7 Konu : 2018 Yılı İçin Uygulanacak Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar 29/12/2017 tarihli ve

Detaylı

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ Karar No :105 Özü: 1/1000 ölçekli Uygulama Ġmar Planı Tadilatı. Karar Trh : (Ġlçemiz, Arabacıalanı Mahallesi, 1895 ada, 2 no lu Parsel) (PĠN: 6010,38) Belediye Meclisi, ın BaĢkanlığında, seçilmiģ Zeynep

Detaylı

ġġrketler MUHASEBESĠ

ġġrketler MUHASEBESĠ ġġrketler MUHASEBESĠ ANONĠM ġġrket KURULUġU Can Anonim ġirketi 1 Kurucu Ortak Tarafından KurulmuĢtur. Ana SözleĢmeye Göre ġirket Sermayesi 500.000 TL'dir. KuruluĢ Kaydı ġöyledir. 501 ÖDENMEMĠġ SERMAYE

Detaylı

Bu hüküm, sadece bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.

Bu hüküm, sadece bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır. Sirküler No : 2016 / 19 Sirküler Tarihi : 02.09.2016 Konusu : 6736 Sayılı Kanun Kapsamında Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Mevcut Olmayan Kasa Mevcudu ve Ortaklardan Alacakların Beyanı Hakkında Bazı

Detaylı

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ GAZİ ERÇEL BAŞKAN TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI 6. Uluslararası Finans ve Ekonomi Forumu VİYANA, 9 KASIM 2000 Euro ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere, bu

Detaylı

278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ 278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ Resmi Gazete Sayısı 27800 (6. Mükerrer) Resmi Gazete Tarihi 29/12/2010 Kapsam 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86 ve

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Ankara Milletvekili Aygün: Borçla lale devri yaşanıyor Tarih : 05.12.2011 Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)

Detaylı

T.C. SĠLĠVRĠ BELEDĠYE BAġKANLIĞI ĠNSAN KAYNAKLARI VE EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Ġlke ve Tanımlar

T.C. SĠLĠVRĠ BELEDĠYE BAġKANLIĞI ĠNSAN KAYNAKLARI VE EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Ġlke ve Tanımlar T.C. SĠLĠVRĠ BELEDĠYE BAġKANLIĞI ĠNSAN KAYNAKLARI VE EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Ġlke ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu yönetmeliğin amacı Silivri Belediye BaĢkanlığı

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Recep Kapar Muğla Üniversitesi recepkapar@sosyalkoruma.net www.sosyalkoruma.net Sosyal Güvenlik Harcamaları Yüksek Değildir Ülke İsveç Fransa Danimarka Belçika

Detaylı

TÜRK PATENT ENSTĠTÜSÜ. 2013 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

TÜRK PATENT ENSTĠTÜSÜ. 2013 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU TÜRK PATENT ENSTĠTÜSÜ 2013 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU Ağustos 2014 İÇİNDEKİLER KAMU ĠDARESĠNĠN MALĠ YAPISI VE MALĠ TABLOLARI HAKKINDA BĠLGĠ... 1 DENETLENEN KAMU ĠDARESĠ YÖNETĠMĠNĠN SORUMLULUĞU... 2

Detaylı

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU TURKISH BANK A.ġ. 1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU A-BANKAMIZDAKĠ GELĠġMELER 1-ÖZET FĠNANSAL BĠLGĠLER Bankamızın 2008 yıl sonunda 823.201 bin TL. olan aktif büyüklüğü

Detaylı

Gelir Vergisi Genel Tebliği. Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK. 28 Aralık 2007 CUMA. Resmi Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından:

Gelir Vergisi Genel Tebliği. Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK. 28 Aralık 2007 CUMA. Resmi Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından: Gelir Vergisi Genel Tebliği Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK 28 Aralık 2007 CUMA Resmi Gazete Sayı : 26740 TEBLİĞ Maliye Bakanlığından: GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 266) 1 / 14 193 sayılı

Detaylı

Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR!

Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR! Umut Oran Basın Açıklaması 04.8.2013 Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR! AKP hükümeti, ihracat şampiyonu TÜPRAŞ a baskı, Gezi protestocularını ve sosyal medyada hükümeti

Detaylı

Serbest ticaret satrancı

Serbest ticaret satrancı Serbest ticaret satrancı Türkiye nin sadece AB nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzaladığı ülkelerle anlaşma yapabilmesi Türk dış ticaretini olumsuz etkiliyor. AB ile STA yapan bazı ülkeler Türkiye

Detaylı

Karar Tarihi : 02.05.2014 Karar Numarası :60

Karar Tarihi : 02.05.2014 Karar Numarası :60 Sinop Belediye Meclisini Teşkil edenlerin Adı ve Soyadı BAŞKAN : Baki ERGÜL-Belediye ve Melis Başkanı. ÜYELER : Rahmi BALFİDAN - Ziya BİLGİLİ - Necati CANEL- Kamil GÜRBÜZ - Ayten KESKİN - Hüseyin MİNOĞLU-

Detaylı

17.11.2008 Ġ Ç Ġ N D E K Ġ L E R

17.11.2008 Ġ Ç Ġ N D E K Ġ L E R 2009 MALĠ YILI MERKEZĠ YÖNETĠM BÜTÇE KANUNU TASARISI ĠLE 2007 MALĠ YILI MERKEZĠ YÖNETĠM KESĠNHESAP KANUNU TASARISI NIN PLAN VE BÜTÇE KOMĠSYONU GÖRÜġME TUTANAKLARI BAġKAN: Sait AÇBA (Afyonkarahisar) BAġKANVEKĠLĠ:

Detaylı

SEPETÇĠ REHABĠLĠTASYON-KIZILĠNLER VE ERENKÖY AĞAÇLANDIRMA PROJE SAHALARINDA ĠġÇĠ GÜCÜ ĠLE FĠDAN BAKIMI

SEPETÇĠ REHABĠLĠTASYON-KIZILĠNLER VE ERENKÖY AĞAÇLANDIRMA PROJE SAHALARINDA ĠġÇĠ GÜCÜ ĠLE FĠDAN BAKIMI İhale Şehri Eskişehir İş Şehri Eskişehir Kurum Çevre Ve Orman Bakanlığı Eskişehir İl Çevre Ve Orman Müdürlüğü İşin Adı/Konusu/Cinsi Ağaçlandırma Proje Sahalarında İşçi Gücü İle Fidan Bakımı Hizmeti Alınacaktır

Detaylı

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: 0212 349 48 50 E mail:nurgul.usta@dorinsight.

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: 0212 349 48 50 E mail:nurgul.usta@dorinsight. BASIN BÜLTENİ Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: 0212 349 48 50 E mail:nurgul.usta@dorinsight.com Hitay Yatırım Holding firmalarından Türkiye nin en büyük

Detaylı

SÖKE TĠCARET BORSASI COMMODĠTY EXCHANGE 2016 OCAK-MART E-DERGĠ

SÖKE TĠCARET BORSASI COMMODĠTY EXCHANGE 2016 OCAK-MART E-DERGĠ SÖKE TĠCARET BORSASI COMMODĠTY EXCHANGE 2016 OCAK-MART E-DERGĠ ĠÇĠNDEKĠLER SAYFA NO KATILIM GÖSTERDİĞİMİZ AKTİVİTELER 3-10 ISO VE AKREDİTASYON 11-12 SOSYAL SORUMLULUK 13 İSTATİSTİKİ VERİLER 14-18 BASINDA

Detaylı

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı. Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı. Şayet bir grup şirketi iseniz, diğer bir deyişle ilişkili şirketlerden mal ve veya hizmet alıp satıyorsanız,

Detaylı

AVCILAR BELEDĠYE MECLĠSĠNĠN 6. SEÇĠM DÖNEMĠ 2. TOPLANTI YILI 2016 SENESĠ ġubat AYI MECLĠS TOPLANTISINA AĠT KARAR ÖZETĠ

AVCILAR BELEDĠYE MECLĠSĠNĠN 6. SEÇĠM DÖNEMĠ 2. TOPLANTI YILI 2016 SENESĠ ġubat AYI MECLĠS TOPLANTISINA AĠT KARAR ÖZETĠ AVCILAR BELEDĠYE MECLĠSĠNĠN 6. SEÇĠM DÖNEMĠ 2. TOPLANTI YILI 2016 SENESĠ ġubat AYI MECLĠS TOPLANTISINA AĠT KARAR ÖZETĠ Avcılar Belediye Meclisinin 6. Seçim Dönemi 2. Toplantı yılı 2016 Senesi ġubat ayı

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

MİLLETLERARASI ANDLAŞMA

MİLLETLERARASI ANDLAŞMA 29 Nisan 2010 PERġEMBE Resmî Gazete Sayı : 27566 HĠBE ANLAġMASI MİLLETLERARASI ANDLAŞMA Hazine MüsteĢarlığı tarafından temsil edilen Devlet Bakanı ve BaĢbakan Yardımcısı vasıtasıyla hareket eden Türkiye

Detaylı

ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ. Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır.

ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ. Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır. ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır. Kapsam Madde 2 Bu protokol, Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Sayı: / Aralık 2014 Konu: Aile Hekimliği Nöbet ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE

Sayı: / Aralık 2014 Konu: Aile Hekimliği Nöbet ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE Sayı: 300-2014/1847 29 Aralık 2014 Konu: Aile Hekimliği Nöbet ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE İlgi: a- 300-2014/862 sayı ve 14.05.2014 tarihli yazımız. b- 300-2014/930 sayı ve 02.06.2014 tarihli yazımız. Ġlgi yazılarımızda

Detaylı

SMMM FİNANSAL MUHASEBE MADDİ DURAN VARLIKLAR

SMMM FİNANSAL MUHASEBE MADDİ DURAN VARLIKLAR 1. ve 2. SORULARI AġAĞIDAKĠ BĠLGĠLERE GÖRE CEVAPLAYINIZ. ĠĢletme, satıģ mağazasında daha çok mal sergileyebilmek için yeni bir vitrin ile asma kat yaptırmıģtır. 1. Mağazanın iģletmenin aktifine kayıtlı

Detaylı

RAKAMLARLA KARAMAN'IN TÜRKĠYE'DEKĠ YERĠ

RAKAMLARLA KARAMAN'IN TÜRKĠYE'DEKĠ YERĠ RAKAMLARLA KARAMAN'IN TÜRKĠYE'DEKĠ YERĠ KARAMAN BaĢlık Değer Sıra Türkiye'de 1. Sıradaki Ġl Değer TÜRKĠYE COĞRAFĠ YAPI Alan Büyüklüğü (göl dahil - km²) 9.427,43 34. Konya 40.813,52 783.562,38 %1,20 2011

Detaylı

VERGĠ AFFI/MATRAH ARTIRIMI

VERGĠ AFFI/MATRAH ARTIRIMI SİRKÜLER NO: YORDAM 2018/S 32 ĠST. 31.05.2018 VERGĠ AFFI/MATRAH ARTIRIMI Kamuoyunda vergi ve sigorta affı, vergi barışı olarak bilinilen 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması

Detaylı

MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ PLAN VE BÜTÇE MALİ KOMİSYONU RAPORU (2015 Yılı Bütçesi)

MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ PLAN VE BÜTÇE MALİ KOMİSYONU RAPORU (2015 Yılı Bütçesi) MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ PLAN VE BÜTÇE MALİ KOMİSYONU RAPORU (2015 Yılı Bütçesi) Belediye Meclisinin 11/11/2014 Tarihli toplantısında Komisyonumuza havale edilen Muğla BüyükĢehir Belediyesinin 2015

Detaylı

T.C. ULAŞTIRMA DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN

T.C. ULAŞTIRMA DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN T.C. ULAŞTIRMA DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN SĠVĠL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE YARIġMA SINAVI ĠLE 5431 SAYILI SĠVĠL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEġKĠLAT VE GÖREVLERĠ

Detaylı

DENETİM KURULU RAPORU

DENETİM KURULU RAPORU DENETİM KURULU RAPORU 1- GİRİŞ 1-1 KONU Denetleme Kurulu olarak Türkiye Okul Sporları Federasyonunun 01.03. 31.01. döneminde, Federasyon Ġdari iģlemler, sportif faaliyetler ile ilgili iģlem ve harcamalara

Detaylı

Revizyon No. Revizyon Tarihi. Yayın Tarihi. Sayfa No 1/1 MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ BELİRLEME KLAVUZU

Revizyon No. Revizyon Tarihi. Yayın Tarihi. Sayfa No 1/1 MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ BELİRLEME KLAVUZU . MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ BELİRLEME KLAVUZU Doküman No EK-1.a Revizyon No. Revizyon Tarihi. Yayın Tarihi. Sayfa No 1/1 Okullarda/Kurumlarda Çalışan Temsilcisi belirleme iş ve İşlemleri İş Sağlığı

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı