Soyer'den bir atak daha

Transkript

1 SAYFA 01 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Egepol'de oynaya Herkes yapamaz oynaya iyileşiyorlar Şifa'dan AB'ye eğitim köprüsü Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu Başkanı Atasoy, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Önel, Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Keskin ile Almanya daki Türk dernekler, Şifa Üniversitesi'nin Avrupa'ya da el atmasını istedi Modern tıp ile birlikte unutulmaya yüz tutan müzikle tedavi yöntemi Özel İzmir Egepol Hastanesi'nde hayata geçirildi. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Dr. Şerafettin Özdoğan, müzik sayesinde yoğun bakım ve psikiyatri hastalarını iyileştirdiklerini söyledi Vücudun kendi kendini tedavi edici özelliği olduğunu ve belli makamlardaki Türk musikisinin bu etkiyi arttırdığını belirten Dr. Özdoğan, Vücudumuz, kendi kendini tedavi ederken bütün duyu organlarını kullanır. İşitme duyusu da bunlardan biridir. Vücut komada olsa bile belli düzeylerdeki sesleri duymaya devam eder. Müzik, belli ses dalgaboylarıyla beyni uyarır ve bu uyarılar beyni aktif tutar. Müzik sesi, beyinde bulunan limbik sistemi, merkezi sinir sistemini ve hormanları da etkiliyor. Böylelikle hastaların bilince kavuşması daha süratli gerçekleşiyor" dedi. İzmir'de bu yöntemin kullanılmadığını ifade eden Özdoğan, Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu kurucusu etnomüzik terapisti Rahmi Oruç Güvenç'in büyük desteğini gördüğünü söyledi. Türk müziğindeki hicaz ve rast gibi makamlarla semah gibi usûllerin vücuda direnç, rahatlama ve toksin giderme gibi çeşitli fiziki etkileri olduğunu vurgulayan Özdoğan, Türk Sanat Müziği yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da tedavi edici etkiye sahip. Müzikle tedavi, hem fiziksel hem de ruhsal olarak iki yönlü çalışıyor. Duygu yenileyici hisler kazandırıyor. dedi. devamı 4 te Almanya başta olmak üzere Avrupa nın diğer ülkelerinde liseyi bitirmiş Türk ve yabancı çocukların üniversite eğitimlerini İzmir de yapmasını hedeflediklerini anlatan Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu Başkanı Nezaket Emine Atasoy, "Biz süreç ile ilgili çalışma başlattık. Şifa Üniversitesi'nin bu işe öncülük yapmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanımız bu projeyi destekliyor. İzmir üniversiteleri, böyle bir fırsatı kaçırmamalı" diye konuştu. devamı 4 te ÖNCE İŞ-KUR sonra sadaka Kütahya Ticaret Meslek Lisesi Tarih Öğretmeni Cuma, öğrencileri Koçak ve Kodman ile birlikte yüzyılın buluşuna imza attı. Hayırseverlerle ihtiyaç sahiplerini sadakamatik ismini verdikleri bir cihaz ile buluşturan 3 mucit, veren el alan eli görmesin sözünü hayata geçirdi ZORLU görev başarılı bitti! Zorlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, üretimini üstlendikleri insansız hava araçlarının yazılım ve donanımlarının tamamen yerli olduğunu, bu yılın sonunda Milli Savunma Bakanlığı'na teslim edeceklerini söyledi. Zorlu, "Teklojide dünya ile kafa kafaya gidiyoruz. i- Phone'dan daha ince bir telefonu yakında piyasaya süreceğiz" diye konuştu. 5 te Sadakamatik'in ihtiyaç sahibi olup kimseden yardım talep etmeyen kişilere yönelik bir proje olduğunu belirten Cuma, sistemi sadece İş-Kur'a kayıt yaptıranların kullanabileceğini söyledi. Cuma, "Sistemden yararlanmak isteyen ihtiyaç sahibi kişi önce İş-Kur'a kayıt yaptıracak. Buraya kaydı bulunmayan kişi, sistemden yararlanamayacak. Para çekmek için kullanılan kimliklere kişinin mal varlığı ile ilgili tüm bilgiler daha önceden ilgili birimler tarafından girilmiş olacak. Şahıs, İş-Kur'un verdiği işi beğenmez ise sadakamatikten aldığı aylığın yüzde 75'i kesilecek. Bu durum tekrar ederse şahıs tamamen sistem dışı kalacak" diye konuştu. Sadakamatik sayesinde toplumdaki tembelliğin ve kayıt dışı ekonominin de önüne geçmeyi hedeflediklerini anlatan Cuma, "Sadakamatik cihazında, sadaka, zekat, madeni para, kağıt para ve kredi kartıyla ödeme yapılabilecek bölümler var. Sadakamatik'e ödeme yapan kişi hayrın kime gittiğini bilmeyecek. Sadakayı alan da kimin verdiğini bilmeyecek. Yani, veren al alan eli görmeyecek. Sistem sayesinde, aile sahibine aylık bin, bekara 500, üniversite öğrencisine ise 350 lira ödenebilir diye düşünüyoruz" dedi. Projede görev alan öğrenci Koçak, sadakamatiğin anlaşmalı bir bankanın on-line sistemine bağlanacağını dile getirdi. 4 te Soyer'den bir atak daha Sakin şehir ünvanıyla adını uluslararası arenaya yazdıran Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, doğa ile insanı barıştırmak amacıyla yeni bir projeye daha imza attı. Soyer,"Doğa Okulumuz yakında hizmete girecek. İnsan ile doğanın kavgasını bitirmek istiyoruz" dedi Başkan Soyer, okulun dört duvardan oluşan bir yapı olmadığına dikkati çekerek, dereler, zeytinlikler, makiler gibi alanların derslik olacağını aktardı. Okulda her yaştan kişiye yer olduğunu söyleyen Soyer, "Herkes öğrenebilir ve öğretebilir. Temel mantık, doğayla uyum içerisinde, doğayla barışık yaşamayı öğrenmek ve öğretmek. Ne yazık ki küreselleşmenin dayattığı hızı, hayatımızda egemen kılarak geçmişin zenginliklerini unutuyoruz" diye konuştu. Doğa Derneği Başkanı Güven Eken de okulun Türkiye'de bir örneğinin bulunmadığını, dünyada da çok yaygın olmadığını ifade ederek, "Köye kurulan okullar köye, köylüye bir şey öğretmek için kurulur. Bu okul köyden ve köylüden bir şey öğrenmek için kuruluyor. Günlük hayatımızda ne ihtiyacımız varsa onlarla ilgili bilgiler üretilecek" dedi. Doğa Okulu mezunu olabilmek için yaklaşık 2 yıllık bir süreç gerekeceğinin altını çizen Başkan Eken, "Sertifika vereceğiz" dedi. devamı 8 de SÜT KUZUSU rekor peşinde Büyükşehir Belediyesi, Süt Kuzusu Projesi kapsamında İzmirli çocuklara geçtiğimiz Eylül ayından bu yana tam 4 milyon 242 bin litre süt dağıttı. Kapılarına haftada 2 litre süt bırakılan çocuk sayısı 98 bini aştı. Süt Kuzusu projesi sayesinde sağlıklı nesiller yetişmesine hizmet veren Büyükşehir Belediyesi, aynı zamanda Tire'den yaptığı alımlar ile bölge esnafına da nefes oldu. devamı 5 te Yorgancılar'dan 10 NUMARA uyarı 1 Temmuz dan itibaren akaryakıt ürünleri haricinde kalan petrol ürünlerine getirilen uygunluk yazısı yükümlülüğü, sanayiciyi tedirgin etti. Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, "İzin süreci neredeyse akaryakıt harici petrol ürünlerinin karneye bağlanması anlamına geliyor. Sanayici bu kadar ağır yürüyen bir sistem içinde işini yapamaz. Bu tebliğ ya iptal edilmeli veya sanayicinin özel korumaya alındığı yeni bir formül bulunmalı" dedi. devamı 5 te

2 SAYFA 02 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Bu festival kaçmaz Bu festival kaçmaz Bornova Belediyesi nin hazırladığı dopdolu bir programa sahip olan Homeros Festivali yarın açılıyor. Troya dans gösterisi ile start verilecek festivalde ünlü ses sanatçıları konser verecek AŞK DOLABI hala dönüyor "Hileyle iş yapmak" anlamına gelen "dolap çevirmek" deyiminin, yaklaşık 150 yıl önce İzmir'de yaşanan bir aşktan doğduğu ortaya çıktı. Urla Karantina Adası Müdürü Koçoğlu, "Dönen dolapla ulaştırılan mektupları bulan idareci ne dolaplar çeviriyorsunuz diyerek tepki göstermiş" dedi "Hileyle iş yapmak" anlamına gelen "dolap çevirmek" deyiminin, yaklaşık 150 yıl önce İzmir'de yaşanan ve engel tanımayan bir aşktan doğduğu belirtildi. Urla Karantina Adası Müdürü Şaban Koçoğlu, adada yaşanan gizli bir aşkın, uzun yıllardır dilden dile dolanan bir deyimin kaynağı olduğunu aktardı. Karantina Adası'nın, uzun yıllar deniz yoluyla gelenlerden veba, tifo, tifüs gibi ölümcül hastalıkların Anadolu topraklarına girişini önlemek amacıyla hizmet verdiğini kaydeden Koçoğlu, gemiden inen yolcuların adadaki tahaffuzhanede banyo yaptığını ve elbiselerinin dezenfekte edildiğini anlattı. Koçoğlu, dönemin en modern tahaffuzhanesinde olası hastalıklara karşı çok titiz davranıldığını ifade ederek, "Yolcuların banyo yapmak için çıkardığı elbiseler, dezenfekte edilecekleri buhar sisteminin olduğu yere filelerle gönderildi. Fileler de duşların bulunduğu bölümden sterilizasyon bölümüne çalışanlarca değil, mikropların yayılmaması için dönen dolaplarla gönderilirdi" diye konuştu. Dönen dolap sisteminin Osmanlı saray mutfaklarında ve Amasya'nın tarihi evlerinde kokunun diğer odalara dağılmasını önlemek için kullanıldığını aktaran Şaban Koçoğlu, dolap sisteminin adada yaşanan bir aşka da hizmet ettiğini belirtti. Koçoğlu, karantina adasının ilk yıllarında kadınlar bölümünde çalışan görevliyle, erkekler bölümünde çalışan görevlinin birbirlerine aşık olduğunu ancak iş yerinde gönül işlerine sıcak bakılmadığı için bir süre aşklarını gizlemek zorunda kaldıklarına değindi. Aşkın engel tanımadığını dile getiren Koçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "O zaman iş yerinde gönül ilişkisine izin verilmiyor ama aşk da engel tanımıyor. Aşıklar o dönemki toplumsal yapı nedeniyle dışarıda da iş yerinde de görüşemiyorlar. 'Görüşemiyoruz, bari mektuplaşalım' diyorlar. Mektuplaşırken de elbiselerin sterilizasyona gönderildiği bu dolapları kullanıyorlar. (AA) Nihal Özken Bornova Homeros Festivali, 24 Mayıs ta Mustafa Erdoğan ın yönetmenliğindeki Anadolu Ateşi nin muhteşem Troya Dans Gösterisi ile başlıyor. Bornova Belediyesi nin hazırladığı dopdolu bir programa sahip olan Homeros Festivali nde, bisiklet yarışında teleskopla gökyüzü gözlemine, panellerden konserlere, sergilerden tiyatro gösterilerine, çocuk yarışmalarından halk oyunları gösterilerine, çevre şenliğinden sağlık yürüyüşlerine, spor gösterilerine kadar onlarca etkinlik yer alıyor. Festival de Troya Dans Gösterisi nin yanında Joan Miro resim sergisi, Aynur Doğan, Aydilge, Mirza Soljanin, Nalan Altınörs, Ümit Tokcan ve Havva Karakaş konserleri de dikkat çekiyor. Bornova Belediyesi nin bu yıl ilk kez gerçekleştireceği Bornova Homeros Festivali renkli gösterilere sahne olacak. Programı, Bornovalıların ve pek çok sivil toplum örgütünün katıklarıyla hazırlanan Bornova Homeros Festivali, 24 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında onlarca etkinlikle ilçeyi şenlendirecek. 24 Mayıs Cuma günü Aşık Veysel Rekreasyon Alanı nda, yönetmenliğini Mustafa Erdoğan ın yaptığı Anadolu Ateşi nin Troya Dans Gösterisi ile başlayacak Festival de sevilen sanatçıların konserlerinin yanında sosyal, kültürel, sanatsal, bilimsel ve sportif alanlarda da pek çok etkinlik ve organizasyon düzenlenecek. Festival kapsamında Joan Miro nun eserleri İzmir de ilk kez Bornova Kent Arşivi ve Müzesi Dramalılar Köşkü nde sanatseverlerle buluşacak. Bornova da yaşadığı bilinen dünyaca ünlü Ozan Homeros un adını taşıyan Festival e Bornova nın yurtiçindeki ve yurtdışındaki kardeş kentlerinden heyetler de davet edildi. Kardeş kentlerden gelecek konukların Bornovalılarla kaynaşmasının da hedeflendiği Festival kapsamındaki etkinlikler ilçenin pek çok semtinde eş zamanlı olarak devam edecek. İlk gün sahnelenecek Troya Dans Gösterisi nin ardından 25 Mayıs ta Bornova Stadı ndan Cumhuriyet Meydanı na kadar yapılacak Kortej Yürüyüşü yle Festival havası tüm ilçeye yansıyacak. Aynı gün saat te Bornova Belediyesi nin düzenlediği Amatör Müzik Grupları Yarışması Finali ve Aydilge Konseri Bornova Cumhuriyet Meydanı nda yapılacak. 26 Mayıs Pazar günü ise Benzin değil, kalori tüket sloganıyla Bornova Metro Durağı ndan Aşık Veysel Rekreasyon Alanı na kadar bisiklet yarışı yapılacak. Aynı gün Bornova Belediyesi nin en prestijli bilim projelerinden biri olan Fosillere Yolculuk Sergisi de ilk kez Mevlana Toplum ve Bilim Merkezi nde bilim meraklılarının beğenisine sunulacak. Pazar günü ayrıca Nazım Hikmet Rekreasyon Alanı nda, saat ile arasında halat çekmeden, çuval ve yumurta yarışlarına kadar pek çok etkinliğin yeraldığı çocuk yarışmaları organize edilecek. 27 Mayıs Pazar günü ise, Bornova Kent Arşivi ve Müzesi Dramalılar Köşkü nde saat de Juan Miro Düşlerimin Rengi sergisinin açılışı gerçekleştirilcek. 31 Mayıs Cuma günü saat te Bornova Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Sanat Merkezi nde yapılacak Homeros Paneli ne de yoğun bir katılımın olması bekleniyor. Bornova Homeros Festivali nin oldukça renkli ve dolu dolu bir programa sahip olduğunu ve herkese hitap ettiğini söyleyen Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Hemşehrilerimiz arasındaki dostluğu pekiştirmek yaşadıkları kente olan bağlılıklarını artırmak amacıyla düzenlediğimiz Festivalimize tüm İzmirlileri bekliyoruz. İki hafta boyunca Bornova nın her yerinde festival coşkusu yaşanacak. Bu coşkuyu tüm İzmirlilerle birlikte büyütmek istiyoruz dedi. Harem- Selamlık yeniden doğuyor! İzmir Büyükşehir Belediyesi, metruk durumdaki tarihi Ahmet Ağa Konağı nı restorasyon çalışmalarıyla ayağa kaldırıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, yıllardır atıl durumda olan ve yıkılmaya yüz tutmuş Kemeraltı ndaki Ahmet Ağa Konağı (Harem-Selamlık) binasındaki restorasyon çalışmalarını yaz aylarında tamamlayarak tarihi binayı kente kazandıracak. Kemeraltı nda mülkiyeti Salepçi Hacı Ahmet Efendi Vakfı adına Vakıflar Genel Müdürlüğü ne ait olan bina, Konak İlçesi Hacı Mahmut Mahallesi 848 Sokak ta bulunuyor. Tarihi bina, restore edildikten sonra Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmet vermeye başlayacak. Binanın restore edilmek üzere hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri, İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından da onaylanmıştı. Tarihi bina için Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile 30 yıllığına restorasyon karşılığı kiralama sözleşmesi imzalanmıştı. Tarihçesi 19. yüzyılın ilk yarısında yapılarak kente kazandırılan Harem-Selamlık binası, iki ana bölümden oluşuyor. Birinci yapı Selamlık, ikinci bina ise Harem olarak tespit edilirken, Selamlık binası iki kat, Harem binası da bodrum kat ve üzerindeki iki kattan oluşuyor. Harem binasının arka bölümünde ayrı bir bahçe bulunuyor. Zaman içinde oldukça yıpranmış ve zarar görmüş durumda olan bina, restorasyon projelerine uygun olarak kente kazandırılacak. Yıl: 2 Dağıtım: Yayın türü:. Sayı: 570. İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Hakkı SARIÖZ Yerel - Süreli (Pazar günleri yayımlanmaz) Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 03 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Esra Erol'un eşine 1 yıl hapis cezası! İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, örgüte yardım etmek suçlamasıyla tutuksuz yargılanan televizyon programcısı Esra Erol'un eşi Ali Özbir, temyiz yoluna başvuracağını açıkladı İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, örgüte yardım etmek suçlamasıyla tutuksuz yargılanan televizyon programcısı Esra Erol'un eşi Ali Özbir, 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İzmirli iş kadını Sıdıka Dişe, 2005 yılında polise başvurarak, kendisinden haksız maddi menfaat temin etmeye çalışan kişilerin kendisini ve ailesini tehdit etiğini, evinin kapısını kurşunladığını belirtip şikayetçi oldu. Polis ekiplerinin düzenlediği İstanbul merkezli operasyonda, çetenin Türkiye genelinde faaliyetleri olduğunu, ekonomik kazanç ve güç elde etme a- macı güttüğü, kumarhane işletip çe - senet tahsilatı yaptıkları, para, menkul ve gayrimenkul gibi uyuşmazlıkları olan şahıslar üzerinde cebir, şiddet ve tehdit unsurlarını kullandıkları saptandı. Dönemin özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Fatih Genç, 13 sanık hakkında suç işlemek a- macıyla örgüt kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, örgüte yardım etmek, nitelikli yağmaya teşebbüs ve tehdit suçlarından dava açtı. Davanın karar duruşmasına, tutuklu sanık Meral Özacar ve tutuksuz 12 sanığın avukatları katıldı. Sanık Özacar, hakkındaki suçlamaları reddederek hiç kimseden para ya da maddi çıkar sağlayacak bir şey almadığını, kendisinin mağdur olduğunu söyledi. Müşteki Dişe'ye karşı yağma ve şiddet suçu işlemediğini belirterek çete suçlamalarını kabul etmeyen Özacar, "Elime bugüne kadar silah almadım, kullanmadım. Ben sadece alacağımın takibini yaptım, bunu da avukatlar aracılığıyla yaptım. dedi. 300 bin TELEFONA kaçakçılık takibi! Geçen yıl 63 kaçak göçmenin hayatını kaybettiği tekne kazasından sonra operasyon başlatan jandarmanın 300 bin görüşme ile belirlenen kişilerin banka hesaplarını incelediği öğrenildi ŞEBEKE lideri de yakalandı İzmir'in Menderes ilçesinde geçtiğimiz yılın eylül ayında kaçak göçmenlerin bulunduğu teknenin batması sonucu 36 sı çocuk 63 kişinin ölümüne neden oldukları iddia edilen insan tacirlerine yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda 8 kişi daha gözaltına alındı. İzmir in Menderes ilçesi Ahmetbeyli beldesi açıklarında, yurda yasa dışı yollardan girdikleri belirlenen kaçak göçmenleri taşıyan tekne aşırı yükten dolayı batmıştı. Olayda 63 kişi hayatını kaybetmişti. Tekne faciası sonrasında insan tacirlerine yönelik operasyon düzenleyen İl Jandarma Komutanlığı ve Menderes İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, ilk etapta tekne kaptanı B.Y. ile birlikte 6 kişiyi tutuklanmıştı. İzmir'in Menderes ilçesinde 2012 Eylül ayında bir teknenin batması sonucu 63 kaçak hayatını kaybetmişti. Bu o- layın ardından kurulan özel ekip, soruşturmayı derinleştirerek insan tacirlerine yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı. Art arda operasyonlar düzenleyen özel ekip, son operasyonda şebeke elebaşının da aralarında bulunduğu 9 k- işiyi daha gözaltına aldı. Ahmetbeyli beldesi açıklarında, yurda yasadışı yollardan girdikleri belirlenen kaçakları taşıyan tekne, aşırı yükten dolayı batmış, 36'sı çocuk 63 kişi hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine insan tacirlerine yönelik operasyonlar düzenleyen İl Jandarma ve Menderes İlçe Jandarma ekipleri, tekne kaptanı B.Y. başta olmak üzere 13 kişiyi yakalamıştı. İzmir İl Jandarma Komutanlığı tarafından oluşturulan özel ekip soruşturmayı derinleştirdi. Yasadışı geçiş organizasyonunu yürüten suç örgütünün uluslararası çalıştığını tespit etti. Bağlantılarını bulmak için ilk etepta o- layın meydana geldiği bölgede bütün telefon hafıza kartı, fotoğraf makinesi ve diğer dijital hafızalar toplanarak incelendi. Ardından teknede hayatını kaybeden ve sağ kurtulan kaçaklarla tutuklanan 6 zanlıya ait 85 GSM hattından yapılan yaklaşık 300 bin görüşmenin ve belirlenen kişilerin banka h- esap hareketlerinin incelediği öğrenildi. Suç örgütüne yönelik takip sırasında, zanlıların aralarındaki görüşmelerinde kaçak göçmenler için "nefer", kontrol yapan emniyet güçleri için "jaleler" ya da "yol üzerinde düğün alayı var" gibi şifreler kullandığı belirlendi. Araştırmaların ardından özel ekip, operasyon için düğmeye bastı. İnsan tacirlerine yönelik yaklaşık 8 ay takibini sürdüren özel ekip İzmir, Mersin, Sakarya ve Balıkesir'de belirlenen adreslere eşzamanlı operasyon düzenledi. Elebaşı M.S.G.'nin de aralarında bulunduğu 9 kişi daha gözaltına alındı. Böylece insan tacirlerine yönelik son bir yıl içinde düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan kişi sayısı 24'e yükseldi. Menderes Jandarma Komutanlığı'nda sorguları yapılan zanlılardan "Ağa" lakaplı M.S.G.'nin, susma hakkını kullanarak ifade vermediği öğrenildi. Gözaltına alınan 9 k- işi, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Aranan 5 kişinin ise yakalanması için çalışmalar devam ediyor. Öte yandan 2012 yılında meydana gelen 40 olayda,595 kaçak ve 37 organizatör yakalandı. Bu organizatörlerden 19'u tutuklandı Mayıs ayına kadar ise 49 olayda 499 kaçak ve 28 organizatör yakalandı, 9 organizatör tutuklandı. Öldürdü yanlışlık OLDU DEDi İzmir in Bornova ilçesinde, alkollü olduğu iddia edilen Mustafa D. (55), polisi arayarak tartıştığı eşi Emine D. yi (41) pompalı tüfekle yanlışlıkla kafasından vurduğunu söyledi. Eve gelen polis ekipleri Emine D. nin cansız bedeniyle karşılaştı. Mustafa D., polislere elindeki tüfekle bir süre direndi. Çiftin olay sırasında uyuyan 7 yaşındaki oğulları ise polis tarafından evden çıkarıldı. Olay, Bornova ilçesi Evka-4 semti 1031 sokak numara 11 de bulunan apartmanda saat sıralarında meydana geldi. İddialara göre Mustafa D. ile eşi Emine D. evde bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Alkollü olduğu ileri sürülen Mustafa D., tartışma sırasında eşini pompalı tüfekle başından vurdu. Emine D. olay yerinde hayatını kaybetti. Polisi arayan Mustafa D., eşini yanlışlıkla vurduğunu söyleri. Bunun üzerine olay yerine resmi polis ekipleri sevk edildi. Bölgeye ulaşan polis ekibinin kapıyı aç, silahını bırak yönündeki telkinine önce direnen Mustafa D., pompalı tüfekle kendisini vurarak intihar edeceği tehdidinde bulundu. Mustafa D., bir süre sonra tüfeği bırakıp polise teslim oldu. Polis ekipleriyle birlikte olay yerine gelen ambulanstaki sağlık görevlileri, evin içinde yerde kanlar içinde yatan Emine D. nin öldüğünü tespit etti. Polis ekipleri, olay sırasında evde uyuyan çiftin 7 yaşındaki oğullarını uyandırmadan evden çıkardı. Küçük çocuk daha sonra Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. 10 yıllık evli oldukları öğrenilen Mustafa ve Emine D. çiftinin daha önce de sık sık tartıştıkları iddia edildi. Emine D. nin yaklaşık 20 gün önce evde sinir krizi geçirdiği ve ambulansla Ege Üniversitesi Hastanesi ne kaldırıldığı ileri sürüldü. Gözaltına alınan Mustafa D., sağlık raporunun alınmasının ardından sorgulanmak üzere Cinayet Büro Amirliği ne götürüldü. Olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı. Konak'ta korkunç cinayet İzmir in Konak ilçesinde Onur Kenar (29), otomobilinden indiği sırada kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından 14 kurşunla vurularak öldürüldü. Olay, saat sıralarında Çimentepe Mahallesi, 628/1 Sokak, 44 numara önünde meydana geldi. İddiaya göre Kenar, 35 HZK 36 plakalı otomobille sokak başına geldiği sırada önü, kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından kesildi. Ne olduğunu anlamak için arabadan indiği sırada tabancayla vurularak yere yığıldı. Kenar a defalarca ateş eden kişi veya kişiler, ardından olay yerinden kaçtı. Silah seslerini duyarak sokağa çıkan vatandaşlar, Onur Kenar ı yerde kanlar içinde gördü. Durumu bildirmeleri üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, Kenar ın vücudunun çeşitli yerlerine aldığı 14 kurşunla hayatını kaybettiğini belirledi.

4 SAYFA 04 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SAYFA 05 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI gündem 4 gündem 5 Masumiyetinizi hiçbir zaman kaybetmeyin Şükran KAHRAMAN sukrank196074@hotmail.com Masumiyet yalan barındırmaz, saflıktır, doğruluktur, ön yargıdan uzak sevginin yansımasıdır.duygulu olmak,duygusal olmak, ağlayabilmek yanarcasına gözlerin,bir çocuk gibi ağlayabilmek için parçalanırcasına.ölürcesine sevebilmek masumiyette gizlidir.bence bütün duygular ona saklamıştır yüceliklerini, güzelliklerini, ona akıtmışlardır gözyaşlarını.duygusal olabilmek, duygulu olabilmek için masum olunmalıdır bence.rol yapmak değil bu, bir çocuğun masumiyeti gibi olmalı, taklit değil içten gelmeli. Neden severiz bebekleri, çocukları? Çünkü onların herkese açıktır kalpleri ve gözlerinden okunan masumiyetleri vardır.hesapları kitapları yoktur onların, kendilerini sevenede sevmiyenede içten gülümsemeyle iyi niyetli teslimiyetleri vardır onların.yalnızca kalpten doğan sıcacık gülümsemeleri vardır.her insan sever çocukları, çünkü onda k aybettiği çocukluğu ve masumiyeti vardır.henüz taşlaşmamış bir kalp vardır onların çocuk bedeninde.insanın kaybettiği tüm güzellikler bir çocukda mevcuttur.bir çocuğu her sevişinde özlem giderir insan kaybettikleriyle.belkide sorgular kendine, masumiyetini ne uğruna harcadığını. Hayalleri ;içindeki uçurtmalarıdır insanın, onlarla ulaşır gökyüzün maviliklerine,içindeki çocuğu unutursa eğer birgün uçurtması sahipsiz kalır işte.hayallerini unutup sahipsiz bırakmamalı,çocuk gibi hesapsız,kitapsız olmalı bazen.içten gülümsemeli, ne kadar yorgun olursa olsun başı yastığa huzurla düşmeli. Güneş battı,yavaş yavaş esir alıyor gecenin karanlığı, korkmaya başlayan duygularımı.birtek masumiyet var onların yanında yetmezmi?.saflık var, içtenlik var, bir çocuğun elinden alınan şekeri için ağlamasındaki gibi. İnsan kendini özlüyor kocaman olduğu zamanlarda, çocukca masumiyetini.aslında henüz hayalleri kırılmamış, kalbinde kocaman oyuklar açılmamış, halâ çuvallar dolusu umutları olan körpecik,gencecik kendini özlüyor. Masumiyet'de elbet yıpranır herşey gibi, yıpransa dahi onu kaybetmemeli insan.iş işten geçtikten sonra,masumiyet sıcaktı, masumiyet sıcacık bir kucaktı, biz büyüdük ve galiba masumiyet çocuklukta kaldı dememeli. MASUMİYETİNİZİ KAYBETMEMENİZ DİLEĞİ İLE. İzmir de gerçekleştirilen Uluslararası Marka Kent : İzmir çalıştayının ardından Şifa Üniversitesi ni ziyaret eden Almanya taki Türk derneklerinin temsilcileri, İzmir ile Avrupa arasında eğitim ve sağlık alanında köprü kurulması için biran önce harekete geçilmesini istedi Şermin Sezginer Uluslararası Marka Kent : İzmir çalıştayının ardından Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu Başkanı Nezaket Emine Atasoy, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Hayati Önel, Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Recep Keskin ile Almanya daki Türk derneklerinin yöneticileri İzmir deki 9 üniversiteye ziyaretler gerçekleştirdi. Bu kapsamda konuk heyeti Şifa Üniversitesi Bornova Eğitim Araştırma Hastanesi nde kabul eden Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan, üniversitenin eğitim sistemi ile ilgili olarak bilgi verdi. Şifa Üniversitesi nin Türkiye de sağlık alanındaki ilk tematik üniversite olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdoğan, üniversitenin Şifa Sağlık Grubu nun 33 yıllık deneyimi üzerine inşa edildiğini ve sağlık eğitiminde öncü rolü VEREN EL, ALAN eli görmeyecek Kütahya Ticaret Meslek Lisesi Tarih Öğretmeni Nuh Cuma, Osmanlı'nın "sadaka taşı" uygulamasının güncellenmiş hali olan ve bankamatikten tasarlanan sadakamatik projesi hazırlandı. Cuma, "Sistem, İş-Kur bağlantılı çalışacak. Sahtekarlık yapan devre dışı kalacak" diye konuştu Kütahya'da, bir öğretmen ve iki lise öğrencisinden oluşan proje grubu, Osmanlı dönemindeki "sadaka taşı" uygulamasından esinlenerek, otomatik para yatırma cihazı benzeri bir yöntemle sadaka ve zekat verilip alınacak sistem geliştirdi. Kütahya Ticaret Meslek Lisesi Tarih Öğretmeni Nuh Cuma, 12'inci sınıf öğrencileri Emre Koçak ve Sema Kodman, bankamatiğe benzeyen bir prototip yaparak, üzerine zekat, sadaka, kağıt, madeni ve kredi kartı ödeme bölümleri koydu. üstlendiğini anlattı. Türkiye de anatomi laboratuvarında ilk plastinasyon kadavranın kullanılması gibi birçok ilke de imza attığını kaydeden Prof. Dr. Erdoğan, Şifa Üniversitesi, bu tecrübesi ve alanında dünyanın en gelişmiş teknolojisi ile gerek Almanya daki gerekse diğer Avrupa ülkelerindeki Türk çocuklarını kabul etmeye hazır. Bu konuda üzerimize düşen her atımı atmaya hazırız dedi. BİR MİLYON HASTA BAKIYORUZ Ziyaret sırasında Şifa Üniversitesi Hastaneleri ile ilgili bir sunum gerçekleştiren Şifa Üniversitesi Kurumsal Gelişim ve İletişim Daire Başkanı Ercan Ayyıldız da şöyle konuştu: Şifa Üniversitesi Hastaneleri yılda bir milyondan fazla poliklinik yapıyor, 20 binin üzerinde de ameliyat gerçekleştiriyor. Sadece Türkiye de değil, tüm dünyada tıp eğitiminde en büyük sorun öğrencilerin pratik yapmasıdır. Birçok üniversitede bırakın öğrencileri, doktor adayı asistanlar dahi ameliyathanelere girmek, gerçek bir vaka görmek için uzun zaman sıra beklemek zorunda kalıyor. Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi ise her yıl ortalama tane öğrenci kabul ediyor. Dolayısıyla İzmir de 10 hastane ve polikliniği ile yılda 20 binin üzerinde ameliyat gerçekleştiren bir sağlık üniversitesinde öğrencilere pratik yapmaları için de geniş imkanlar sunabiliyoruz. Yabancı öğrencilerin Türkiye de eğitim alması ile ilgili mevzuat hakkında bilgi veren Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Projeye göre, kentin işlek noktalarına monte edilecek sadakamatiklerle hayır yapmak isteyenlerin gönül rahatlığıyla sadaka ve zekatlarını verebilmesi öngörülüyor. Cuma, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı döneminde kullanılan sadaka taşını günümüze uyarlanarak modernize etmeyi düşüncesiyle projeyi oluşturduklarını söyledi. Bunun, ihtiyaç sahibi olup kimseden yardım talep etmeyen kişilere yönelik bir çalışma olduğunu belirten Cuma, "Sadakamatik diye bir makine tasarladık. Bunda sadaka, zekat, madeni para, kağıt para ve kredi kartıyla ödeme yapılabilecek bölümler var" dedi. Toplumdaki tembelliğin ve kayıt dışı ekonominin de önüne geçmeyi hedeflediklerini anlatan Cuma, bunun sosyal bir proje olduğunu anlattı. Cuma, uygulamanın İzmir'den Avrupa'ya EĞİTİM köprüsü Hüseyin Yılmaz da atılması gereken adımlar hakkında görüşlerini paylaştı. Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu Başkanı Nezaket Emine Atasoy da İzmir de gerçekleştirdikleri çalıştayla birlikte Türkiye ile Avrupa arasında eğitim köprüsü kurulması için ilk adımın atılmış olduğunu söyledi. Bu konuda öncelikle Almanya ve Avrupa nın diğer ülkelerindeki liseyi bitirmiş Türk çocuklarının daha sonra da yabancı çocukların da üniversite eğitimlerini İzmir de yapmasını hedeflediklerini anlatan Atasoy, Bu süreç içerisinde çocuklarımızın Türkiye de okumasının önünde ne tür engeller ya da zorluklar var bunları tespit edip, çözüm yolu arayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın YÖK Başkanımız zaten bu konuda istekliler. Dolayısıyla sorunları tespit edip YÖK e götürdüğümüzde rahatlıkla bunların aşılacağına inanıyorum dedi. işleyişi hakkında bilgi vererek, şöyle konuştu: "Projemizin hayata geçirildiğini düşünürsek bundan yararlanmak isteyen ihtiyaç sahibi kişi önce Çalışma ve İş Kurumuna (İş-Kur) kayıt yaptıracak. Buraya kaydı bulunmayan kişi, sistemden yararlanamayacak. Kimliklere takılması planlanan çipler sayesinde TC kimlik numarasıyla vatandaşın üzerinde ne varsa o kayıt görüleceği için herhangi bir kuruma beyan vermesi de gerekmeyecek. Sadece sakatlığı varsa hastaneden heyet raporuyla bunu belgelemesi gerekecek. Örneğin ayda aile sahibine bin, bekara 500, üniversite öğrencisine 350 lira ödenebilir. Bunun finansmanını, bu sadakamatikten sağlamayı hedefliyoruz." İnsanların, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştığını bildiği takdirde daha fazla yardım yapabileceğini kaydeden Cuma, sadakamatikten yararlanan kişi, işe girerse e- devlet sisteminde sigortasının devreye gireceğini ve bu bilgi sadakamatiğe aktarılacağını belirtti. Cuma, bu durumda o kişinin sadakamatikle ilişiğinin kesileceğini ifade ederek, "Şahıs işi beğenmez ise sadakamatikten dolayı aldığı aylığın yüzde 75'i kesilecek. Bu durumun tekrarında ise yüzde 100'ü kesilecek" ifadesini kullandı. İhtiyaç sahibi bankadan çekecek Koçak da e-devlet sistemiyle sadakamatiğin, anlaşmalı bir bankanın on-line sistemine bağlanacağı bilgisini verdi. Sadaka veya zekatını veren kişilerin sadakamatiğe parasını yatırabileceğini ancak bundan yararlanan kişilerin, parasını bağlı bulunduğu bankadan çekeceğini ifade eden Koçak, bu şekilde kimin sadakamatikten yararlandığının bilinmeyeceğini söyledi. Kodman ise projeyi, tarihte insana verilen değerlerin en büyük örneklerinden olan sadaka taşlarının modernize edilmiş hali diye niteledi. Her insanın, sadaka vermeye ihtiyaç duyduğunu kaydeden Kodman, "Günümüzde ihtiyacı olmayan insanlar da sadaka toplayarak yardımsever duyguları sömürüyor. Biz de tarihimizde yer alan sadaka taşlarını düşünerek sadakamatiği geliştirdik" değerlendirmesinde bulundu. (AA) Egepol'de müzikle TEDAVİ Özel İzmir Egepol Hastanesi'nde, binlerce yıldır dünyada uygulanan müzikle tedavi yöntemiyle hastalara şifa dağıtılıyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Dr. Şerafettin Özdoğan, müzikli yöntemin özellikle yoğun bakım ve komada bulunanlarla psikiyatrik tedavi gören hastaların tedavisinde kullanıldığını söyledi. Vücudun kendi kendini tedavi edici özelliği olduğunu ve belli makamlardaki Türk musikisinin bu etkiyi arttırdığını belirten Dr. Özdoğan, Vücudumuz, kendi kendini tedavi ederken bütün duyu organlarını kullanır. İşitme duyusu da bunlardan biridir. Vücut komada olsa bile belli düzeylerdeki sesleri duymaya devam eder. Müzik, belli ses dalgaboylarıyla beyni uyarır ve bu uyarılar beyni aktif tutar. Müzik sesi, beyinde bulunan limbik sistemi, merkezi sinir sistemini ve hormanları da etkiliyor. dedi. '10 numara yağ' tebliği sanayiciyi tedirgin etti 1 Temmuz dan itibaren akaryakıt ürünleri haricinde kalan petrol ürünlerine getirilen uygunluk yazısı yükümlülüğü, sanayiciyi tedirgin etti. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, tebliğin ticari hayatın normal akışına uygun olmadığını savundu: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) nun kötü niyetlilere ve kötüye kullanımlara önlem alma düşüncesiyle hazırladığı anlaşılan tebliğle getirilen uygunluk yazısı alınması, yenilenmesi ve kapatılması işlemleriyle bu işlemler için öngörülen ağırlaştırılmış bürokrasi, bizlerin mevcut yüklerine yeni, zahmetli, maliyetli ve üstelik ticari hayatın normal akışına hiç uygun olmayan gereksiz bir yükümlülük eklenmesi anlamına geliyor. EPDK nin 24 Nisan 2013 tarihli Resmî Gazete de yayımlanan "Akaryakıt Haricinde Kalan Petrol Ürünlerinin Yurt İçi ve Yurt Dışı Kaynaklardan Teminine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ile sanayicilere "uygunluk yazısı" yükümlülüğü getirildi. Tebliğin uygulanmasına ilişkin tarih ise 1 Temmuz 2013 olarak belirlendi. Kamuoyunda "10 numara yağ problemi" olarak bilinen ve akaryakıt dışı petrol ürünlerinin kötüye kullanılmasını engellemeye yönelik tebliğin kapsamına 67 petrol ürününün girdiğini belirten Yorgancılar, Bu ürünlerin sevkiyat başına 150 kg.'ı aşması halinde uygunluk yazısı alınması zorunluluğu getiriliyor. Her bir varilin yaklaşık 200 kg. olduğu varsayıldığında bu yeni uygulama, sanayicinin tamamını ilgilendirmektedir. dedi. Yorgancılar ın verdiği bilgiye göre EPDK tarafından verilecek uygunluk yazısı, her yılın 31 Süt kuzusu 100 bine dayandı Milli Eğitim bakanlığı'nın ilköğretim okullarına süt dağıtma kararı üzerine süt kuzusu projesine start veren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Eylül den bu yana 4 milyon 242 bin litrelik süt dağıttı Salih Aslan Büyükşehir Belediyesi, Süt Kuzusu Projesi kapsamında İzmirli çocuklara geçtiğimiz Eylül ayından bu yana tam 4 milyon 242 bin litre süt dağıttı. Kapılarına haftada 2 litre süt bırakılan çocuk sayısı 98 bini aştı. Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan üreticilerin desteklenmesi amacıyla Türkiye de sözleşmeli üretim modelini uygulayan ilk yerel yönetim olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Süt Kuzusu Projesi ile 11 ilçede 0-5 yaş arasındaki 98 bin 570 çocuğun sütünü kapısına kadar bırakıyor yılında ilköğretim okullarındaki öğrencilere süt dağıtımı ile başlayan proje ile hem yerli üreticiye destek sağlanıyor hem de gelişme çağındaki çocuklar düzenli süt içiyor. Tire Süt Kooperatifi işbirliğiyle gerçekleştirilen Süt Kuzu Projesi çerçevesinde haftada 2 litre süt dağıtılması, en çok bu çocukların aileleri ile süt üreticilerini mutlu ediyor. 51 farklı ekiple 350 mahallede kapı kapı dolaşılarak dağıtılan sağlıklı sütler, Tire ilçesi ve çevre köylerdeki yaklaşık 2 bin üreticinin ineklerinden sağılıyor. 4.2 milyon litre süt dağıtıldı İzmir Büyükşehir Belediyesi nin ilk kez süt dağıtmaya başladığı Okul sütü projesi, Tire ve civarındaki süt üreticilerine önemli katkı sağladı yılında büyük bir kriz yaşayan üreticiler, İzmir Büyükşehir Belediyesi nin Okul Sütü Projesi ni Tire Süt Kooperatifi ile uygulamaya başlamasıyla rahatladılar. Tire Süt Kooperatifi ile uygulanan bu proje, sadece kooperatif üyelerine değil bütün bölge üreticisine yarar sağladı ve piyasayı ekonomik açıdan rahatlattı. Okul sütü projesinin başladığı ilk günlerde sütünü bile satamayan üreticinin gelirinde gözle görülür bir gelişme oldu. Proje başladıktan sonra bir hafta içinde süt fiyatları değişti. Tire deki süt üretimi ciddi biçimde artarak bölgede yeniden önemli bir sektör haline geldi. Tire Süt yetkilileri, proje sayesinde köyden kente göçün de önüne geçildiğini söyledi yılının Eylül ayında ise proje şekil değiştirerek Süt Kuzusu na döndü. Aralık tarihine kadar geçerli olacak. Bu sürenin bitiminden itibaren 30 gün içinde, o yıl için verilmiş uygunluk yazılarının aslının EPDK ye iade edilmesi gerekiyor. İzin sürecinin neredeyse akaryakıt harici petrol ürünlerinin karneye bağlanması anlamına geldiğini ileri süren EBSO Başkanı Yorgancılar, şunları kaydetti: İzin için her yıl veya yıl içinde her talepte yeniden uygulanacak bir süreç öngörülmüştür. Tıpkı yatırım teşvik belgelerindeki uygulamaya benzer olarak, alınan her uygunluk yazısının kapatma işlemi yapılacaktır. Üstelik Maliye Bakanlığı, Resmî Gazetede yayımlanan 421 No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile söz konusu ürünlerin satışını ve ithalatını yapan yaklaşık 300 firmaya 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren elektronik fatura, 2014 takvim yılı için de elektronik defter tutma zorunluluğu getirmiştir. Bu ürünlerin kimlere ve hangi miktarda satıldığı gibi detaylar, ilgili idarelerin denetim birimlerince kolayca ve anında izlenebilecektir. (Cİ- HAN) HAVA uçaklarının yazılımı da yerli! Zorlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, üretimini üstlendikleri insansız hava araçlarının yazılım ve donanımlarının tamamen yerli olduğunu, bu yılın sonunda Milli Savunma Bakanlığı'na teslim edeceklerini söyledi. Zorlu, Türkiye Finans Katılım Bankası sponsorluğunda Anomen Otel'de 7'ncisi düzenlenen 'Anadolu Markaları 2013 Yarışması'nda konuşma yaptı. Türkiye'nin eski günlere bakıldığından çok daha iyi yerlere geldiğini, fakat çok daha fazla yapılacak işler olduğunu ifade eden Zorlu, Grubu'nun bu yıl 60. yılını kutladığını, kendisinin ise 15 yaşında ticarete başladığını hatırlattı. Zorlu Grubu nun 5 sektörde faaliyet gösterdiğini, 1994'te Vestel'i satın aldığını, o zaman kendilerine tekstilde para kazanmaya başladı, burada batacak denildiğini söyledi. Zorlu, şöyle devam etti: Bugün geldiğimiz noktada Manisa'da 1 milyon metre kapalı alanda üretim yapıyoruz, 35 milyon cihaz üretecek kapasiteye sahibiz. Geçen yıl 22 milyon ürettik. En önemlisi de elektronik sanayisinde çok iyi yerlere geldiğimizi görüyorum. Bizim yaptıklarımızla dünyadaki yapılanlara bakıyoruz. Bakanı çağırdığımız için bize küfretti Bakan Eroğlu'nun katılıdığı skandal şenlik konusunda açıklama yapan Yörükler Eğitim Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Gülcan, "Buca Belediye Başkanı Tatı hem elektrikleri kestirdi hem de ağza alınmayacak sözlerle üzerimize yürüdü" diye konuştu Yörükler Eğitim Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Gülcan, Bakan Veysel Eroğlu'nun yörük şenliğine katılmasının ardından alandaki elektriğin Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı tarafından kestirdiğini öne sürdü. Gülcan, "Biz kendisini 'hoş geldiniz' diyerek karşılamamıza rağmen bize tepkili bir şekilde ağza alınmayacak küfür dolu hakaret ederek alanını terk etmemizi istedi." dedi. Yörükler Eğitim Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Gülcan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun İzmir'deki Yörük Şenliği'ni ziyareti sırasında yaşananlarla ilgili basın toplantısı düzenledi. Olayın sorumlusunun Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı olduğunu söyleyen Gülcan, şenliğin siyasi bir yönünün bulunmadığını ifade etti. EGE-KOOP gibisi yok Salih Beşir Ülkemizde negatif örneklerle anılan konut kooperatifçiliğinde 30 yılı geride bırakan ve ortaya koyduğu 11 kentsel dönüşüm projesi ile bu alanın yüzakı haline gelen Ege-Koop, kalitesini birkez daha ortaya koydu. Ege-Koop, Karşıyaka Körfez Evleri projesindeki iki kooperatifin ortaklarına birkez daha para iadesi yaptı. Ege- Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Lüks konutları piyasa fiyatlarının altında tek bir ortağımızla sıkıntı yaşamadan, bir tekiyle bile mahkemelik olmadan bitirmekle kalmadık, ortaklarımıza da para iadesi yaptık. Ege-Koop bir inşaat şirketi olsaydı bunu yapamazdı. Biz halkın kuruluşuyuz dedi. Suriye de yaşananlar bir yandan komünist Baas zihniyetinin vahşetini gözler önüne sererken bir yandan da İslam aleminin önemli bir konusunu gündeme getirmiş oldu: Şii-Sünni ayrımı. Öncelikle şunları ifade etmekte fayda var: Şii de Sünni de Vahabi de aynı Allah a iman eden, aynı Peygambere biat etmiş, aynı Kitab a inanan, aynı kıbleye dönen yani bir olan Müslümanlar. Farklı meşrepler, farklı yollar, farklı uygulamalar olabilir, ama bu farklılıkların hiçbiri birinin diğerine düşman olması için bir mazaret değildir. Bu farklılıkların hiçbiri dost olmaya engel değildir. Bu farklılıkların hiçbiri, özellikle de İslam aleminin başında bu kadar çok sıkıntı varken, birlikte hareket etmeye engel değildir. Hepsinden önemlisi, bu farklılıklar asla Kuran ın Müslümanların kardeş olduğu hükmünü unutturmamalıdır. Yanlışları eleştirirken de doğruya davet ederken de bu bilinçle hareket etmek gerekir. Bu sebeple, gerek Irak ta uzun yıllardır devam eden çatışmaları gerekse Suriye de yaşanan garip işbirliklerini değerlendirirken bunu körü körüne bir Şii düşmanlığı veya İran karşıtlığı üzerinden yapmak çok çirkin olur. Akılcı ve makul olan, ve elbette Kuran a uyan, olayları kör bir kavgaya dönüştürecek öfke dolu bir dil kullanmak değil, kardeşliği tesis edecek itidalli ve sevgi dolu bir dil kullanmaktır. Hizbullah ismi çok güzel olan bir yapılanma, Allah ın Hizbi, Allah ın taraftarları ne kadar güzel, ne kadar anlamlı bir isim. Allah ın hizbi olanın Allah ın emri olan Kuran a tam uymasını bekliyor insan. Allah ın hizbi olan, dünyayı sadece bir mücadele alanı olarak algılamayan, sevgiyle, irfanla, ilimle yanlışları düzeltmeye gayret eden, sevecenliği esas alan, affedici, nezaketli, güzel sözlü, tüm Müslümanları kardeşi olarak kucaklayan, mazlumu koruyup savunan, halkın değil Hakkın rızasını arayan, alışılmışı değil doğru olanı yapandır. Hizbullah bunları yapmıyor demiyorum, ama Suriye de Baas rejiminin yanında yer alması ortada ciddi bir mantık bozukluğu olduğunu ortaya koyuyor. Lübnan Suriye sınırındaki bazı köylerin kontrolünü ele geçirmek için bir müddettir Hizbullah ve Suriyeli muhalifler arasında çatışmalar yaşandığı biliniyor, hatta Hizbullah ın Baas rejimini desteklemek üzere yaklaşık 1000 kişiyi Suriye ye gönderdiği ifade ediliyordu bir süredir. Özellikle son günlerde El Kuseyr de yaşanan şiddetli çatışmalar Baas-Hizbullah ittifakını netleştirmiş oldu. Aslında Hizbullah Baas rejiminin yanında yer aldığını ve alacağını daha önceki açıklamalarında da ifade etmişti. Hasan Nasrallah Mayıs ayının başında El Menar televizyonuna verdiği demeçte, Suriye nin, Abd nin, İsrail in ve radikal İslamcıların eline düşmesine izin vermeyeceklerini söylemişti. İran ise daha en başından itibaren Baas rejiminin yanında yer alacağını hiç saklamadı. Geçtiğimiz haftalarda, Hamaney in sözcüsü Hüseyni IRNA (İran resmi haber ajansı) na yaptığı açıklamada ise, Suriye de Baas rejimine sonuna kadar Bugüne kadar gerçekleştirdiği hiçbir projede ortaklarından ek ödeme talep etmeyen, modern yaşam alanlarını zamanından önce sahiplerine teslim eden İzmir in gururu Ege-Koop, sözleşmede yer almamasına rağmen ortaklarına para iadesi yapmaya da devam ediyor. Ege-Koop un, alt ve üst yapı maliyeti 80 milyon lirayı bulan Karşıyaka Körfez Evleri projesindeki iki kooperatiften toplam 199 ortağa para iadesi yaparak, yine ender görülen bir işe imza attıklarını belirten Genel Başkan Hüseyin Aslan, Tek bir ortağımızla mahkemelik olmadan, hiçbir sorun ve sıkıntı yaşamadan ortak akıl ilkesi ile projeyi tamamladık. Biz hayata geçirdiğimiz her projemizde olduğu gibi Suriye deki olaylar mezhep çatışmasının ÇOK ÖTESiNDE Meltem ARIKAN marikandaban@gmail.com destek vereceklerini müjdeliyor (!) ve Düşmanlar, Müslümanlar arasında siyasi ve mezhebi ayrılıklar yaratmak için birçok yatırım yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bu şekilde, İran'ı zor durumda bırakmaya çalışıyorlar" diyordu. Bu iki açıklama da, söz konusu mantık bozukluğunu göstermesi açısından önemli. Biri diğer Müslümanların iktidarda olmasından rahatsızlık duyuyor, diğeri ayrım yapmamaktan bahsederken acımasızca ezilen Sünnilere sahip çıkması gerektiğini fark edemiyor. Elbette kimse radikal, şiddet yanlısı unsurların Suriye de iktidar sahibi olmasını veya diğer mezhepten ve inançtan olan insanlara yaşam hakkı tanımayacak bir sistemin Suriye ye hakim olmasını istemez. Ama bunun yolu, kadınların çocukların yaşlıların acımasızca katledilmesini izlemek hatta daha da ileri gidip bu acımasızlığın güç kazanması için destek vermek değildir. Arap Sosyalizmi Müslümanların Başının Belası Suriye de Hizbullah ve İran ın Baas rejimin yanında yer alması, sadece bir mezhep çekişmesini değil, İslam dünyasında 1950 lerden bu yana bir belaya dönüşmüş olan Arap Sosyalizminin çirkin ittifakının bir tecellisi. Arap sosyalizmi, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Müslüman Arap dünyasını etkilemeye başladı. Bir kısım ülkeler sosyalist diktaların yönetimine girerken Filistin gibi bazı topraklarda da komünist direniş güç kazandı. İran da yaşanan ihtilal dahi her ne kadar neticesinde, İslam Cumhuriyeti adını alsa da Fransız komünistleri arasında inşa edilen, kurulmasından itibaren de komünist blokta yerini alan bir devlet ortaya çıkardı. Irak ve Suriye de Baas rejimi komünist siyasi yapıyı oluşturmuştu. Akademik, siyasi, askeri ve bürokratik kadrolar, koyu Stalinist parti kadrolarından yetiştiriliyor, Baas Partisi en küçük organından en yüksek organına kadar Leninist bir stil olan hücre yapılanmasıyla idare ediliyordu. Bu hücre yapılanması sayesinde Baas Partisi uzun yıllar boyunca hem Suriye de hem de Irak ta halkın ve bürokrasinin üstünde ağır bir baskı yapılanması kurmuştu. Amerikan müdahelesiyle Irak Baası dağılırken, Suriye de ise Baas çözülmemek için hala direniyor. Ve tüm klasik baskıcı komünist rejimlerin yaptığı gibi kendi insanını katlederek ayakta kalmaya çalışıyor. Arap sosyalizminin en büyük tahribatlarından biri, şiddeti hak arama yolu olarak gören ve Kuran ın ruhundan çok uzak nesillerin yetişmesioldu. Birbiriyle sürekli kavga halinde olan, kardeşlik ruhunu unutmuş, bilimden ve sanattan da uzaklaşmış katı bir yapı inşa etti. Şimdi de hala bu tahribatın izleri acı çektiriyor Müslümanlara. Çözüm ne olacak derseniz, madde madde neler yapılabileceğini sıralayabiliriz ama en baştaki madde şüphesiz şu olacak; Müslüman ülkeler ve gruplar unutmamalı ki, Allah bize reel politiğe göre hareket edip etmediğimizi değil Kuran a uyup uymadığımızı soracak. Karşıyaka Körfez Evleri nde de sadece konut üretmedik. Modern bir kent yaptık. Bizim bu projemizden sonra o bölge canlandı, projemizin kalitesi ve tasarımı örnek alınarak yeni inşaatlar başladı.

5 SAYFA 06 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI İnatçı kilo hastalık habercisi olabilir Su içsem yarıyor, Sürekli diyet yapıyorum, gram kilo veremiyorum, Hem sağlıklı besleniyorum hem de spor yapıyorum ama kilomda hiçbir değişiklik yok gibi cümleler aslında bir hastalığın habercisi olabilir Sağlıklı beslenme ve spor yapmaya rağmen kilo verememenin başlıca nedeni olarak insülin direnci gösteriliyor. İnsülin direnci kilo vermeyi engellediği gibi, diyabet riskini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle diyet ve spor yapmasına rağmen kilo vermekte zorlananların mutlaka insülin direncini kontrol ettirmesi gerektiğini aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Nurdan Yücel, İnsülin direnci şeker hastalığı öncesinde yaşanan bir süreçtir. Insülin direncinde pankreasımız gereğinden fazla insülin salgılamaya başlamıştır. Gereğinden fazla insülinin kanımızda bulunması ise dokularda insüline karşı duyarsızlık oluşturur. Bu duruma da insülin direnci denilir. Bu süreçte vücudumuz tüketilen besinleri yağ olarak depolamaya hazır hale gelir diyor. Ailesinde diyabet hastası olanların risk taşıdığını belirten Yücel, risk grubundaki diğer kişiler hakkında şunları söylüyor: Yemek sonrasında kendini aç hisseden, sürekli atıştırma isteği duyan, şekeli besinleri yeme eğilimi fazla olan, özellikle karın bölgesinde yağlanması bulunan, uzun süre aç kalabilen, fiziksel aktivitesi az olan, aniden ve hızlı kilo alan kişiler de risk altındadır. Bu kişilerin mutlaka bir diyetisyenden yardım alması gerekir. Hem sağlıklı şekilde kilo verebilmek hem de diyabet hastası olmamak için uzmanlar tarafından verilen beslenme önerilerini yaşam tarzı şekline getirmeleri çok önemli. İNSÜLİN DİRENCİNE KARŞI NASIL BESLENMELİ? Herkesin farklı bir vücut yapısı olduğundan, beslenme ve diyet uzmanından kendisine uygun beslenme önerilerini alması gerektiğini vurgulayan Yücel, Bu şekilde kişilerin kilo vermeleri mümkün olacağı gibi, ileride diyabet hastalığına yakalanma riski de en aza indirilmiş olur diye konuşuyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nurdan Yücel, insülin direnci bulunanlar için beslenme önerilerini ise şu şekilde özetliyor: Öğün sayısı 3 ana öğün ve bir ara öğünden fazla olmamalı. Bir besin kan şekerini ne kadar hızlı yükseltirse o kadar hızlı düşürür. O yüzden kan şekerini yavaş yükseltecek posalı ve lifli besinler tercih edilmeli. Tam tahıllı ürünler tercih edilmeli. Meyve suyu içmek yerine meyvenin kendisini tüketilmeli ve meyvenin yanında mutlaka süt, yoğurt gibi protein kaynağı bulunmalı. Bir öğünde sebze tüketildiyse diğer öğünde et türü tüketilmeli. Sık sık atıştırmalardan kaçınılmalı. Her öğünde mutlaka salata olmalı. Salatayı sirkeyle tatlandırmak doğru seçim olur. (HABER MERKEZİ) Burun estetiğinde çareler tükenmiyor VATANDAŞ "devlet" diyor Sosyal Güvenlik Kurumu (S- GK) verilerine göre vatandaşlar, özel ya da üniversite hastanelerini değil, devlet ile eğitim ve araştırma hastanelerini tercih ediyor. SGK verilerine göre vatandaşlar, 2011'de 318 milyon 247 bin, geçen yıl ise 392 milyon 247 bin kez hastaneye müracaat etti. Müracaat sayısı, bir önceki yıla göre, 2011'de yüzde 15,19, geçen yıl ise yüzde 23,11 oranında arttı. Geçen yıl, hastaneye müracaatların yüzde 53'ü devlet hastanelerine, yüzde 23'ü özel hastanelere, yüzde 16'sı eğitim ve araştırma hastanelerine ve yüzde 8'i de üniversite hastanelerine oldu. Buna göre, 2012'de devlet hastanelerine 210 milyon 244 bin, özel hastanelere 87 milyon 883 bin, eğitim ve araştırma hastanelerine 63 milyon 332 bin ve üniversite hastanelerine de 30 bin 788 başvuru yapıldı. 2011'e göre, geçen yıl, devlet hastanelerine gidenlerin sayısı yüzde 31,50, eğitim ve araştırma hastanelerine gidenlerin sayısı yüzde 33,44 artarken, özel hastaneye başvuru sayısı yüzde 2,29, üniversite hastanesine başvuru sayısı ise yüzde 21,48 o- ranında arttı. SGK verilerine göre, 2011 yılında 68,86 lira olan hastaneye müracaat başına ortalama maliyet ise geçen yıl yüzde 6,08 o- ranında artarak 73,05 liraya yükseldi. (AA) Kişinin kendi kıkırdak dokusunun burnun ihtiyaç duyulan bölgesine nakledilmesiyle yapılan aşılama yöntemiyle burun yeniden şekillendiriliyor İnsan vücudu gibi, canlı bir organizmanın, kendini bulaşıcı haftalıklara karşı savunmak ve onlara baskın gelmek için yararlandığı bir kuvvet vardır. Bu direnme kuvveti bağışıklık diye isimlendirilir. Bulaşıcı hastalıklara karşı korunmada esas, vücudun bu tür bir bağışıklık kazanmasını sağlamak, buna yardım etmektir. Virüslerin sebep olduğu hastalıklarda, bağışıklık hastalığı bir kez geçirmekle kazanılır. Başka türlü söylemek gerekirse hastalığı geçiren bir kimse o hastalığa karşı artık bağışıklık kazanmış durumdadır. Kızamık, suçiçeği, vs. gibi hastalıklar bu tür hastalıklar arasında sayılabilir. Bunlardan birini geçiren,bir daha aynı hastalığa tutulmayacaktır. Ancak,bazı hastalıkların mikropları vücuda tekrar tekrar saldırıda bulunabilir. Bu hastalıklara karşı suni (yapay) olarak bağışıklık sağlamak için, vücuda sözkonusu hastalığın zayıflatılmış, etkisiz hale getirilmiş virüsü verilir. İşte bazı hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için o hastalığın zayıflatılmış mikrobuyla hazırlanan ve vücuda uygulanan tıbbi madde aşı diye isimlendirilir. Belirli bir hastalığın virüsüyle hazırlanmış aşı yapılan kimse,hissedilmeyecek kadar hafif ölçüde o hastalığın etkisinde kalır. Bunu kolaylıkla yener. Artık aşıya göre belirli bir süre için o hastalığa karşı bağışıklık kazanmıştır. Tıpta bilimsel yöntemlerle aşıyı ilk uygulayan kimse Edward Jenner ( ) adında bir İngiliz doktorudur. Fakat Edward Jenner den çok önce, Türkler in çiçek hastalığına karşı korunmak için bazı yöntemler uyguladığı bilinmektedir. Bu yöntemler de rastlantı sonucu bulunmuştur. Bir zamanlar çiçek hastalığından yüzlerce kişinin ölmesine rağmen, Kısa zamanda uzun vadeli sonuçlar alınabilen estetik operasyonlar psikolojiyi olumlu etkiliyor.kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Bahadır Baykal konu ile ilgili bilgiler veriyor. Burun estetiği, en popüler kozmetik uygulamalardan birisidir. Sadece görüntü açısından değil,psikolojik açıdan da burun estetiği önemlidir. Ülkemizde en sık yapılan estetik müdahale olan burun estetiğinin,özgüveni arttırdığı ve kişilerin kendilerini daha mutlu hissetmeye başladıkları yadsınamayacak bir gerçektir.hayata daha pozitif bakmaya başlayan kişinin günlük enerjisi de olumlu etkilenmektedir. İyi yapılmış bir burun estetiği ile özgüveniniz artar, aynı zamanda bu durum daha genç görünmenize de yardımcı olacaktır. Burnunun dış görünüşünden aşırı derecede rahatsız olan kişiler bozulmuş psikolojilerini düzeltmek için alışverişe, kuaföre, tatile ya da farklı aktivitelere katılarak mutluluklar ararlarken, geçirdikleri operasyon sonucu artan moral motivasyonları ile özgüvenleri yüksek bireylere dönüşmektedir.diğer yandan yapmaktan çekindikleri pek çok şeyi yapar hale gelen pek çok hastam var. Fotoğraf çekiminde daha rahat davrandıkları gibi, dışa dönük, sosyal ilişkilerinde daha aktif hale geliyorlar. İşte aşının faydaları Edirne çevresindeki köylülere hemen hemen hiç bir şey olmadığı dikkati çekmişti. Bunun nedeni, ineklerin de çiçek hastalığına benzer bir hastalığa tutulmalarıydı. Hasta ineklerin memelerinin çevresi cerahatli sivilcelerle kaplanıyor ve süt sağanlar,ellerindeki çatlaklardan bu hastalığın ölmüş mikroplarını alarak bağışıklık kazanıyorlardı. Daha yukarda da değinmiş olduğumuz gibi, zayıflatılmış, etkisiz hale getirilmiş virüsle hazırlanan madde aşı diye isimlendirilir. Aşının yapısında, zararsız kılınmış hasta organizmalar vardır. Bunlar, vücutta antikor denilen maddeyi meydana getirmek suretiyle bağışıklık yaratır. Antikorlar, virüsleri nötr (etkisiz) hale getirirler. Aşının görevi, vücudu bunları meydana getirmek için uyarmaktır. İMPLANTA GEREK KALMIYOR Uygunluk durumuna göre kulak ya da kaburgadan kıkırdak aldığımızda bu bölgelerde bir şekil bozukluğu kesinlikle yaşanmıyor. Kıkırdak dokusu aşılandığı bölgeye tam bir uyum sağlıyor. Reaksiyona neden olmuyor, erimiyor. Ameliyattan sonraki 3 ila 6 ayda tam olarak oturuyor ve iyileşiyor. Doğal olmayan implantlar kullanıldığında vücut bazen bunları kabul etmeyebiliyor. Kıkırdak aşısı bu yöntemlere göre çok daha kesin, doğal ve uzun vadeli sonuçlar veriyor. Burun estetiği, gelişim çağının sona ermesiyle burun şeklinin son halini almasından itibaren yapılabilir. Bu ortalama yaşlarına denk gelmektedir. Bu yaştan itibaren burun şeklinde bozukluğu olan kişilerde burun estetiği ameliyatı uygulanabilir. Burun estetiği adayının fiziksel gelişimini tamamlamasının yanında kişilik gelişimini de tamamlamış olması gerekir. Henüz kişiliği tam oturmamış veya kişilik problemleri olan kişiler burun ameliyatı için uygun değildir. Burun ameliyatı olacak kişinin gerçekleri doğru olarak algılayabilecek kapasiteye sahip olması, gerçek üstü beklentiler içinde olmaması gerekir. Burun estetiği, hayalperest kişilerde, örneğin, kendi burnunun hayranı olduğu bir k- işiye benzetilmesini isteyen kişilerde hayal kırıklığı oluşturabilir. Hem koruyor hem de çabuk tedavi ediyor Aşı ile hedeflenen; bağışıklık sisteminin vücudun diğer hücrelerine zarar vermeden kanserli hücreleri yok etmesini kolaylaştırmak. Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Duygu Derin, tümör aşılarının bağışıklık sistemini uyarma temeline dayandığını söyledi. Aşıların koruyucu ve tedavi edici olarak iki gruba ayrıldığını belirten Derin, Tümör aşıları bağışıklık sisteminin uyarılması esasına dayanıyor. Kanser hücrelerinin yüzeylerindeki yapılar bağışıklık sistemine tanıtılıyor. Bu yapılar bağışıklık sisteminin yanıt vermesini sağlayacak veya artıracak başka bir proteine eklenebiliyor veya hastanın kendisinden veya başka hastalardan elde edilen hücrelerden tam hücre aşıları hazırlanıp hastaya verilebiliyor. Aşılamada, kanser hücrelerini tanır hale gelen vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin, sağlıklı hücrelere zarar vermeksizin doğrudan kanser hücrelerine karşı bir saldırıda bulunacağı varsayımı ile ilerleniyor dedi. Günümüzde uygulanan aşıların rollerini anlatan Doç. Derin, karaciğer kanserine karşı Hepatit B ve rahim ağzı kanserine karşı HPV aşısı olduğunu söyledi. Derin, Toplumda yaygın görülen Hepatit B' de kronikleşen vakaların yüzde 10 u karaciğer kanserine dönüşüyor.

6 SAYFA 07 S?YAH MAVR KIRMIZI SARI Beşiktaş Başkanı Fikret Orman düzenlediği basın toplantısında futbol direktörlüğüne Önder Özen'in getirildiğini açıkladı Patron artık ORMAN: Aybaba'ya kırıldım Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, İnönü Stadı'nın yerine başka projelerin yapılacağı iddialarını reddetti. Orman, Samet Aybaba'nın "Avukatlarımla görüşsünler" söylemine kırıldığını da dile getirdi. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, yeniden yapılacak İnönü Stadı ile ilgili yapılan spekülasyonlara tepki gösterdi. Orman, "Stadımızı kimse elimizden alamaz" diyerek söylentilere nokta koydu. 2 Haziran'da yıkımına başlanması planlanan İnönü Stadı'nın yerine başka projelerin olduğunun konuşulmasına oldukça sinirlendiğini belirten Orman, "Stadın olduğu yere başka hiç bir şey yapılamaz. Bu söylentileri çıkaranların ne amaçla bu konuşmaları yaptığını bilmiyorum. Fakat biz stadı bitirdiğimizde söylediklerinden utanacaklar" dedi. Orman, başkanlık döneminin ilk gününden bu yana gerçek dışı ve çarpıtılan haberler nedeniyle "yaşlandığını" hissettiğini söyledi. Bir çok zorluğun üstesinden yönetim kurulu arkadaşları ile birlikte geldiklerini belirten Beşiktaş Başkanı "Geçen süreye baktığım zaman çok güzel işler yapmanın mutluluğunu yaşıyorum. Fakat bu süreçte çok yaşlandım. Ama daha çok yapacak işimiz var" diyerek camiaya mesaj verdi. Orman, "Samet Aybaba'nın avukatlarının kulübe gelip tazminat konusunu görüşmesini nasıl karşıladınız?" sorusuna, "Samet hoca keşke gelip kendi görüşüp ayrılsaydı. Kendisine bu tavrından dolayı kırıldım" karşılığını verdi. (HABER MERKEZİ) Önder Özen! Önder Özen ile birlikte basının karşısına geçen Orman, "Yönetimimizin üstün çalışmaları sayesinde takımımız başarılı bir sezon geçirdi. Futbol, transfer, altyapı ve izleme komiteleri profesyonelce yürütülecek. Önümüzdeki sezondan itibaren futbol bütçemiz 100 milyon doların üstüne çıkacak" diye konuştu. "TRANSFERLER BİR KOMİTE VASITASIYLA YAPILACAKTIR" Orman, "Profesyonelleşme bugün ortaya atılmış bir fikir değildir. Futbol direktörümüz bundan sonra Önder Özen olacaktır. Önder Özen ile 3 yıllık bir konrtat yaptık. Transferler Önder Özen'in insiyatifi ile değil bir komite vasıtasıyla yapılacaktır" dedi. ÖNDER ÖZEN: KONTRATIM 3 SENE AMA BENİM KENDİME VERDİĞİM SÜRE 18 AY Fikret Orman'ın ardından söz alan Önder Özen ise, "İlk görüşmelere başladığımızda Beşiktaş'ın vizyonunu Tamer Kıran anlatmıştı. Futbol direktörlüğü kavramı Türkiye'de altı çok iyi doldurulan bir kavram değil. Futbol genel direktörü sadece A takımı ile değil, altyapı ile de ilgilenecektir. Beşiktaş yaş grubu takımları biri haricinde hepsinde Türkiye finali oynadı. Transfer bütünlük gerektiren, işbirliği gerektiren bir iştir" şeklinde konuştu. Özen, "Scout departmanımız Türkiye'nin insan kaynaklarını en iyi gözleyen bir ekip olacak. Futbol şubemizin bir kulüp disiplinine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş camiası gıpta ile baktığımız bir camia, burada olmak gurur verici. Kontratımız 3 sene ama benim kendime verdiğim süre 18 ay" ifadelerini kullandı. "BEŞİKTAŞ'TA TEKNİK DİREKTÖR- LÜK YAPMAK BEN- İM HADDİME DEĞİL" Önder Özen, "Beşiktaş'ta teknik direktörlük koltuğu kolay ele geçirilecek bir şey değil. Benim haddime değil. Teknik direktör; ya başarıya aç ve başarıya giden bir potansiyale sahip olmalı ya da yaşında başarılar yaşamk birisi olmalı. F.Bahçe'de 7,5 sene görev yaptım. Beşiktaş'ta görev alacağım için ailem çok mutlu. Babam yaşasaydı o da çok gururlu olurdu. Kulüpçü bir insanım yılından bu yana amiyane tabirle vatansızım. Gençken transferim yattı ve o günden bu yana küsüm" diye konuştu. Yeni yönetimde kimler olacak? Galatasaray yönetiminin aldığı olağanüstü genel kurul kararı kamuoyu ile paylaşılırken, yönetimde yorulan ve görevi bırakmak isteyen yöneticiler olduğuna vurgu yapıldı. Şimdiki yönetimden 6 kişinin Aysal'ın listesinde olmamaları kesin gibi. Galatasaray yönetiminin aldığı olağanüstü genel kurul kararı kamuoyu ile paylaşırken, yönetimde yorulan ve görevi bırakmak isteyen yöneticiler olduğuna vurgu yapıldı. Süper Lig'de sezonun bitmesinin ardından yapılan yönetim kurulu toplantısında üyelerinden Adnan Nas, Ahmet Ocaklı, Aka Gündüz Özdemir, kişisel sorunları ve yorgunlukları dile getirip, ayrıca yönetim o- larak birlikteliği sağlanamadığından yakındı. Adnan Öztürk ise Galatasaray'ın 2 yıl öncesine göre çok daha iyi bir duruma geldiğini ve iyi gidişatın aksatılmaması gerektiğini savundu. 2. Başkan Ali Dürüst de başarılı giden ortamın bozulmamasına dikkat çekti. Ancak yönetimde yorgun olduğunu söyleyenlerin ağır basması üzerine Ali Dürüst, "madem öyle, başkanın önünü açalım" çıkışını yaptı. Bu konuşmaların ardından uzun süredir seçimi düşünen ve yeni yönetim için camia içindeki bazı isimlerle görüşen Aysal, olağanüstü kongre kararı aldıklarını ve bunun duyurulmasını ifade etti. Kulüp başkanı Ünal Aysal, golcü Umut Bulut'un düğününe giderken bazı yöneticilerin yorulduğu görüşünü tekrarladı. Ancak Aysal'ın, kulüp yapısı içindeki kurumsallaşmayı tamamlamak ve kendi kafasındaki yönetim kurulunu oluşturmak adına seçim kararı aldığı belirtiliyor. Olağanüstü seçim kararı sonrasında şimdiki yönetimden Ali Dürüst, Adnan Öztürk, Celal Gürcan, Refik Arkan, Abdürrahim Albayrak ve Ali Gürsoy'un başkan Aysal'ın listesinde olmamaları kesin gibi. Aysal'ın yeni ekibinde Haldun Üstünel, Mehmet Helvacı, Oğuz Altay ve Saffet Ulusoy'un gibi isimlerin yer alması bekleniyor. Bu arada son iki sezonda futbol takımı ile yakından ilgilenen Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak gibi isimlerin yeni yönetimde yer almamasının, sahaya nasıl yansıyacağı camiada merak uyandırıyor. Galatasaray kulübünün tüzüğü gereği, haziran'da yapılacak olağan kongre ile seçilecek yönetim 11 ay görevde kalacak. Sarı-kırmızılılar'da Mayıs 2014'te o- lağanüstü genel kurul yapılacak. (HABER MERKEZİ)

7 SAYFA 08 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Dereler, zeytinlikler ve makileri derslik yaparak, öğrencilerine doğayla uyumlu yaşamayı öğretmek amacıyla Doğa Okulu açacaklarını söyleyen Seferihisar Belediye Başkanı Soyer, "Ana fikir, doğayla bir arada yaşama kültürünün bugünün hayatıyla buluşturulması"diye konuştu BARIŞ isteyen bu okula gelsin İzmir'de, okul tanımının sınırlarını zorlayan bir okul kuruluyor. Şehir merkezine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki bir köyde kurulan ve derslik olarak kendisine doğayı seçen okul, öğrencilerine doğayla uyumlu yaşamayı öğretecek. Seferihisar Belediyesi ve Doğa Derneği, doğa kültürünün yeniden yaygınlaşması amacıyla Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Köyünde "Doğa Okulu" kuruyor. Orhanlı halkı, Atlas Dergisi, Alakır Nehri Kardeşliği ve araştırmacıların yanı sıra Tarkan gibi sanatçılarından da desteklediği okul, yaşamın ve öğrenmenin iç içe geçtiği, öğreten ve öğrencinin bulunmadığı, geleneksel ve akademik bilginin birlikte düşünüldüğü, merkezsiz bir öğrenim anlayışla hizmet edecek. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anadolu'nun insan-doğa ilişkisinde zengin bir kültüre sahip olduğunu belirterek, ancak bugün doğayla uyumunu kaybetmiş bireyler olarak yaşanıldığını, doğadan uzaklaşılması nedeniyle kültürel anlamda fakirleşme olduğunu söyledi. Bu bilinçle Doğa Okulu'nu kurma çalışmalarını yürüttüklerini kaydeden Soyer, okulda doğa kültürünün farklı alanlarında çalışmalar yürütüleceğini, okulun araştırma konuları arasında geleceksel tarım, doğa hukuku, ekoloji, sözlü kültür, masallar, doğa takvimi, geleneksel sanatlar, doğa felsefesi ve geleneksel mimarinin bulunduğunu ifade etti. Soyer, okulun dört duvardan oluşan bir yapı olmadığına dikkati çekerek, dereler, zeytinlikler, makiler gibi alanların derslik olacağını aktardı. Okulda her yaştan kişiye yer olduğunu söyleyen Soyer, şöyle konuştu: "Herkes öğrenebilir ve öğretebilir. Temel mantık, doğayla uyum içerisinde, doğayla barışık yaşamayı öğrenmek ve öğretmek. Ne yazık ki küreselleşmenin dayattığı hızı, hayatımızda egemen kılarak geçmişin zenginliklerini unutuyoruz. Bu nedenle hem geleceğe dair umutsuz ve karamsarız, hem de bugünü gergin, mutsuz, karamsar yaşıyoruz. Halbuki geçmişin zenginlikleri hem geleceğimizi aydınlatabilir hem de bugünü daha keyifli yaşamamızı sağlayabilir. Okulun ana fikri, milyonlarca yıllık doğayla bir arada yaşama kültürünün bugünün hayatıyla buluşturulması." Soyer, yaklaşık 100 yıllık tarihi binanın restore edilerek okul binası yapıldığına işaret etti, binanın çatısına güneş panelleri kurulacağını, okulun elektrik ihtiyacının bu panellerden sağlanacağını kaydetti. Restorasyon çalışmalarında binanın yöresel mimari özelliklerinin korunmasına özen gösterildiğini vurgulayan Soyer, "Seferihisar, Türkiye'nin ilk yavaş, sakin şehri. Bu okulun ortaya çıkmasında yavaş olma felsefesinin de önemli bir yeri var. Yavaşladıkça daha derin düşünebiliyoruz" dedi. Adımlar doğayı incitmeden atılacak Doğa Derneği Başkanı Güven Eken de okulun Türkiye'de bir örneğinin bulunmadığını, dünyada da çok yaygın olmadığını ifade ederek, "Köye kurulan okullar köye, köylüye bir şey öğretmek için kurulur. Bu okul köyden ve köylüden bir şey öğrenmek için kuruluyor. Günlük hayatımızda ne ihtiyacımız varsa onlarla ilgili bilgiler üretilecek. Ama bir fark var, bilgi üretilirken her yaptığımız harekette, her adımı doğayı incitmeden, tam tersine doğayla birlikte çoğalarak atacağız" diye konuştu. Okulda bilinen öğrenci-öğretmen ilişkisi olmayacağını, her öğrencinin aynı zamanda bir öğretmen olacağını söyleyen Soyer, "Çünkü farklı yerlerden gelecek insanlar kendi deneyimleriyle ailelerinden, köylerinden, şehirlerden öğrendikleriyle buraya gelecek. Öğrencinin de katkısıyla öğrenme zenginleşecek. Ağaç aşılamayı bilen bildiğini öğretecek, ertesi gün geleneksel mimariyi başkasından dinleyerek öğrenci olacak" dedi. Eken, "Ben doğayla uyumlu yaşamayı öğrendim" diyenlere sertifika verileceğini belirtti. (AA) 300 kiloluk kadına yaşam operasyonu Bornova ilçesindeki evinden 10 yıldır sağlık sorunları nedeniyle çıkamayan 63 yaşındaki ve 300 kilogram ağırlığındaki Saadet Okutulmuş, İzmir'de ilk kez hizmete giren obez ambulansıyla hastaneye kaldırıldı Aşırı kilosu nedeniyle İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü'nün evde bakım hizmeti sunduğu 63 yaşındaki Okutulmuş, taşiaritmi, yüksek tansiyon ve nefes alamama şikayetleri ile fenalaştı. Ailesinin 112 Acil Servis'i araması üzerine Okutulmuş'un Altındağ semti Kıvanç Caddesi'ndeki evine gelen sağlık ekipleri, İl Sağlık Müdürlüğü'nün obez ambulansı için çağrıda bulundu. Bölgeye gelen ikinci ekip, 300 kilogram kaldırma kapasitesine sahip sedye ve özel donanımlı ambulans ile Saadet Okutulmuş'u EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'ne ulaştırdı. 9 çocuk annesi Okutulmuş, trioid bezi çalışmadığı için yıldır kilo aldığını, son 10 yıldır ise evden çıkamayacak, hatta oturduğu divandan kalkamayacak hale geldiğini belirtti. Son yıllarda sadece 2 kez evden AKS ekiplerinin yardımıyla çıkarıldığını anlatan Okutulmuş, bir kez EÜ de, bir kez de İstanbul'daki bir hastanede yattığını ama iyileşemediğini vurguladı. Her geçen gün solunum sıkıntısının ve genel vücut ağrılarının arttığını ifade eden Okutulmuş, "Nefes almak, yürümek ve sağlığıma kavuşmak istiyorum" dedi. Saadet Okutulmuş'un kızı Fatma Seviyurt, 3 kız kardeş olduklarını, annelerine 24 saat dönüşümlü baktıklarını açıkladı. Fatma Seviyurt, 2 ağabeyini kavga sırasında kaybettiklerini, acı olaylardan sonra annesinin daha da çok hastalandığını kaydetti. Yüksek tansiyon ve taşiaritmi nedeniyle sık sık fenalaşan annesinin artık uyuyamadığını, yemek yiyemediğini ve nefes alamadığını aktaran Seviyurt, son olarak 112 Acil Servis ekiplerine haber verdiklerini ve sağlık ekiplerinin de obez ambulansı ve özel sedyeyle eve gelerek müdahalede bulunduğunu dile getirdi. (AA)