Sunu. Görmek!!!???? Ruhun sufice yorumu. Her derde deva şarkılar- Burçlar ve MüzikTerapi. 25.Mektup. Gönülsüz Mesih. Mozart Karakteri??!!

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sunu. Görmek!!!???? Ruhun sufice yorumu. Her derde deva şarkılar- Burçlar ve MüzikTerapi. 25.Mektup. Gönülsüz Mesih. Mozart Karakteri??!!"

Transkript

1 İçindekiler Sunu Görmek!!!???? Ruhun sufice yorumu Her derde deva şarkılar- Burçlar ve MüzikTerapi 25.Mektup Gönülsüz Mesih Mozart Karakteri??!! Zen Yolu / Tasavvuf Yolu Modern bir mistik, ölüm sonrası yaşamı tasvir ediyor Kendinle Yüzleşmeler Sevgi ve Bilgi Hakkında Kısa Bir Hikaye Sorunlarınızı Uyurken Çözebilir misiniz? Benlik!!!??? Akaşalar Yayın Listemiz Sunu Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar 3 kendi düşümüzü yaşamamız, hayatı kucaklamamız ve yazgımızla yüz yüze gelmemiz için bir çağrı. Okuyacağınız yazılar, herkesin kendi içindeki ışığı keşfetmesine yardımcı oluyor; hepimizi hayat savaşını oku mamıza davet ediyor: Hayatta olmanın mucizesinin değerini bilenin, yenilgisini kabullenenin ve kişisel arayışının sonunda olmak istediği insan olabilen kişinin yoluna davet ediyor... Yorumsuz.netteyim.net de yayınlanan yazıları zamanı geldikçe e-kitapçık haline getiriyoruz; internette gereksiz geçireceğiniz zamanı bertaraf etmek için...

2 Değerli OKU R, Dileğimiz size yararlı olabilmek... Evreni (algılayamadıklarımız dahil) yöneten ve farklı adlarla işaret edilen Yüce Gücün bu arzumuzu yerine getirmemiz için, önümüzü açık etmesini diliyoruz; Eğer bu duanın gerçekleşmesi, bizler ve tüm yaşam adına en iyisi olacaksa... Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar 3 yayınlanan yazılardan derlenmiş ve size e-kitapçık olarak sunulmuştur. Eylül-2004 Yorumsuz Bildiri İnsanlığa gerçekleri anlattığına inandığımız düşünürlerin, yazarların, aydınlanmışların ilimsel üretimlerini sizlerle paylaşmaktan başka bir arzumuz yoktur. Biz bir başka insanı değişim-dönüşüme uğratamayız. Bizim yapabileceğimiz tek şey değişim-dönüşümün meydana gelebileceği, hoşgörü ve sevginin girebileceği bir alan, bir boşluk yaratmaktır.

3 Görmek!!!???? Yaşamımızda en önemli fonksiyonlarımızdan biridir görmek. Nedir görmek?... Ne görüyoruz?... Nasıl görüyoruz? Neyi görüyor, neyi görmüyoruz? İnsanların hepsi aynı şeyleri mi görüyor? Bir kısmının gördüğünü bir kısmı niçin göremiyor? Rüyada gördüklerimiz nedir?... Cinleri görenler nasıl görüyor? Melekler görülür mü, görülürse nasıl görülür? Vechullah (allahın vechi) görülür mü? Görülürse nasıl görülür? Halusinasyon nedir? Kâbus nedir? Nasıl oluşur? Kâbir âlemindeki görüş nedir, nasıldır? Mahşer görüşü nasıldır? Cehennem boyutunda görüş nasıldır? Cennet boyutunda görüş nasıldır? Evet sualler böylece uzayıp gider düşünen beyinler için... Ancak bunlardan bir çoğunun cevabı tam bir açıklıkla duyulmamıştır pek!.

4 İsterseniz beraberce düşünmeye başlıyalım bu konuda... Önce görmek nedir; görüyorum, dediğimiz nedir bunu hatırlıyalım. Karşımızdaki bir objeden bizim gözümüze yansıyan dalgalar, eğer santimetrenin onbinde dört ile yedisi arasında ise, gözbebeğimiz bunu bioelektrik dalgalara dönüştürerek göz siniri dediğimiz hat üzerinden beyne ulaştırır.. Beyinde bu dalgalar, daha önceden yüklenmiş veri tabanına GÖRE, onlarla birleştirilerek bir sentez oluşturmak suretiyle değerlendirilir; sonra da hayâli oluşturan görme grubu içinde, bir hayâli imaj oluşur. İşte bu hayâli imaja, biz, görüyoruz lafzını kullanırız. Beyin, esas olarak ana rahminden itibaren sürekli dış verileri alır, tasnif eder ve depolar... Her yeni gelen dış veri,, yani bizim algıladığımız veya algılayamadığımız her dalga, beyinde, kendi frekansına uygun veya yakın dalga boylarına programlanmış hücre grupları içine depolanır. Beyinde depolanmış veri dalgaları, genellikle, hayâl oluşturan bölüme girmeden, kendi içinde sentezler oluşturarak sürekli yeni tasnifler oluştururken... Bu fikir ihtiva eden dalgalar, bazen de kişinin isteğine bağlı olarak, beynin hayâl oluşturan merkezine yönlendirilerek, orada kendi anlamlarına uygun veri dalgalarıyla birleşmek suretiyle, hayâli görüntüleri meydana getirir. Bu bazen de istek dışı olarak meydana gelir, kişinin genel beyin çalışma programına bağlı olarak. İşte o zaman biz hayâl görmeye başlarız... Bunun bazı türlerinehalusinasyon da denilir... Halusinasyon ile Velilerin, Rasûllerin, Nebilerin görüşleri arasında çok önemli bir fark vardır... Çeşitli uyuşturucu kullananlar ile Cinni etki altında olanların halusinasyonlarının arkasında, gerçekte sistemde var olmayan veya sistemin işleme düzeninde yer almayan; temeli olmayan fikirlerin, vehim tesiriyle oluşturduğu temelsiz, asılsız görüntüler vardır... Halüsinasyon denen bu görüntülerin dayandığı fikirlerin içinde yaşadığımız sistemin işleyiş ve düzeniyle hiç bir ilgisi yoktur. Buna karşınvelilerin, Rasullerin, Nebilerin hayâl yollu değerlendirdikleri müşahede ve keşifler ise, sistemin işleyişine temel oluşturan boyuttaki prensiplere, realitelere ve bunları ihtiva eden dalgalara dayanır... Şimdi burada bir kere daha vurgulayalım... Şunu çok iyi anlıyalım... Yukarıdan, tanrının ruhundan, belli özelliklere sahip bir rûh kopup geldi, bizim bedenimize girdi; o kendisindeki tanrısal güçle görüp biliyor; bedende terbiye oluyor; sonra çıkıp onun huzûruna gidecek; o da onu yargılayıp Cehennemine atacak, ya da Cennetine sokacak; işte bu yüzden biz o rûhla görüp işitiyoruz görüşü sembolik anlatımların yanlış deşifresinden doğan bir ham hayâlden başka bir şey değildir!. Aklımızı başımıza alıp, OKU mayı öğrenip; fark edelim ki... Rasûl ve Nebiler OKU muş olarak, bizeallah ismiyle işaret olunanın yaratmış olduğu, içinde yaşamakta olduğumuz sistem ve düzeni İslâm Dini adı altında açıklamışlardır. Zorlandıkları yerlerde de bunu sembol ve benzetmelerle açıklamaya çalışmışlardır.kur ân, içinde yaşadığımız sistem ve düzeni bize anlatan bir kitaptır. Öyle ise, her şeyi, ötelerde ve asılsız hayâllerde değil; içinde yaşadığımız boyut ve sistemde bulmaya çalışırsak isabet etmiş oluruz...

5 İşte bu anlayışla Beynimizi değerlendirirsek... Beyin gerek göz görme sınırları içinde kalarak kendisine ulaşan dalgaları ve gerekse de bunun dışında, direkt olarak aldığı dalgaları değerlendirerek düşünür, hisseder, ve gerekirse hayâl merkezini devreye sokarak görür!. Bu arada, her an, üretmekte olduğu rûh adı verilen dalga bedene de bu verilerini anında yükler!... Bu arada hemen şu soruya cevap verelim... Rûh, dalgalardan oluşuyor ise, bu dalgalar nasıl havada dağılıp gitmiyor da, bir arada kalıp, bir beden hâlini koruyor? Rûh adı verilmiş bulunan beyin dalgaları hatırlıyalım ki beynin ürettiği dalgalardan meydana gelmiştir. Beyindeki tüm özellikler, rûh adı verilen dalga bedene yüklenmektedir. Vücutta hücrelerin bir arada tutulmasını sağlayan çekme elektriği ve özelliği aynıyla beyinde de vardır; ve beyin bu özelliği, gücü aynıyla ürettiği dalgalara yükleyerek, ürettiği dalgaların otomatik olarak bir arada bulunmasını temin etmektedir, dalgalarda oluşan o özellikle!. Bu yüzdendir ki, insanın ölümötesi boyut bedeni olandalga bedeni=rûhu, bir tekil yapı olarak, Cennet boyutuna kadar devam edecektir. Evet, konuyu fazla dağıtmadan gene gelelim görmenin göze dayanmayan bölümüne; hayâller kısmına... Rüyalar buna girer... Halusinasyonlar buna girer... Keşifler buna girer... Vahiyler buna girer... Yani, göz aracılığı olmadan görme türüne... Rüyâlar...Beynin veri tabanının, gecenin içinde bulunulan saatlerindekimelekî=astrolojik tesirler altında, o tesirlerle ilgili konularına göre irrite edilmesi... Bunun sonucunda belli bir sentezin oluşması... Bu sentez sonuçlarının peyderpey, belli bir siklusla hayâl merkezine ulaştırılması.. Bu dalgaların, konuyla ilgili veri suretleriyle birleşmesiyle de rüya yani görüntünün beyinde oluşması... Rüyâlar daima beyin sentezlerinin sonuçları ve rüyet merkezinde açığa çıkan beynin veri tabanına GÖRE görüntü sembolleri olduğu için, konunun ehli kişiler tarafından yorumlanmasını yani sembollerin deşifre edilmesini gerektirir. Halusinasyonlar... Uyuşturucu kökenli veya cin kökenli olabilir... Kişinin beynindeki vehmi oluşturan devrenin, küçüklükten itibaren o kişinin beynine yerleşmiş yerel kültürle alâkalı verileri, uygun sûretlerle sembolleştirmesi sonucu olarak, o kişinin hayâl merkezinde oluşan görüntülerdir. Beyindekivehim (varı yok sayma, yoku var sanma) devresinin, bir uyuşturucuyla kimyasal yoldan, ya da dışardan gelen cin kökenli dalgalarla irrite olması sonucu, kişinin gerçek sandığı asılsız görüntülerle başbaşa kalması halusinasyon dur. Keşifler... İki türlüdür... Görüntülü veya görüntüsüz... Genetik istidâdın oluşturduğu veri tabanının, sistemi okumaya yönelik bir şekilde çalıştırılması sonucu olarak; kişinin, yaşamında edindiği veri tabanıyla da birleştirilmek suretiyle, sistemi OKU yabildiği oranda değerlendirebilmesi keşiftir. Eğer bu değerlendirmeler, kişinin beyninde, veri tabanına, kültürünegöre ve dayalı olarak, hayâl

6 merkezine transfer edilirse, bu tesbitler sembollerle, hayâl sûretleri şeklinde görülür; ki bu, yorumlanması gerekli olankeşif türüdür... Hayâl merkezine girmeden değerlendirme olursa, o zaman yoruma gerek kalmayan değerlendirmeler olarak, direk,keşif diye algılanır... Buna, hissi müşâhede de denilir. Bukeşfin sonucunda, kişide, Allah adıyla işâret edilenin yaratmış olduğu, sistem ve düzenin işleyişine dâir bilgiler elde edilir ve yaşanır. Vahiyler... Ana olarak, görüntülü ve görüntüsüz diye ikiye ayrılır; görüntüsüz olanın da bir kaç yan kolu vardır... Vahiy, melek aracılığıyla oluşur... Bilinir ki, Melekler aslında şekil ve sûretten beri varlıklardır. Ama buna karşınvahiy alan Nebiler kimi zaman melekleri, örneğin Cebrail i bir insan suretinde görmüşlerdir... Bunun sebebi bize açıldığı kadarıyla şudur... OKU ma sırasında, sisteme dair gerçekler, bazen, kişinin beyninde açığa çıkarken, o kişinin beyin gücüne veveri tabanına GÖRE, hayâl merkezine yansıyıp; orada onun veri tabanına göre sembollerle oluşmakta; böylece o kişi, bir sûret aracılığıyla o veriyi aldığını düşünmekte ya da işin gerçeğini bilmesine karşın, insanların anlayışına ters düşmemek için böyle açıklama yapmaktadır... Ve yine bu beyin, bazen,aldığı veriyi ve beyninde oluşan bu sûreti o kadar güçlü olarak dışa yaymaktadır ki, çevresinde bulunanlar dahi, o dalgaları alarak aynı şeyi görür olmaktadırlar... Nitekim günümüzde, bunu değişik bir türü ufo görenlerde açığa çıkmakta; birinin beyninde oluşan görüntü, onun beyninden yayılan dalgalarla, aynı anda çevresindekileri etkilemekte; böylece hepsi de, dışarıda aynı şeyi gördüklerini sanmaktadırlar... Kezâ, OKU yan Nebi ve Rasûller, bunu yaşadıkları o anlar içinde, genellikle, veri tabanlarına uygun bir sûretle sembolleştirerek melekleri görmüşlerdir... Oysa biliriz ki, ne Cebrâil in, ne Azrâil in ne de diğer meleklerin somut bir varlığı ve sûreti yoktur, mücerred varlıklardır; yalnızcagörenin veri tabanına GÖRE sûretlenmiş olarak görülürler... İşte bütün bu kısa bilgilerden sonra, farkedebiliyorsak eğer, önemli olan, görmek değil; ilmin beynimizde değerlendirilmesi; onun sonuçlarının hazmedilmesi; sonuçta, gereklerinin yaşanmasıdır. Esasen bu konuda yazılacak çok daha incelikler, cevaplanabilecek çok daha sorular var; fakat bizim önce bu kadarını farketmemiz gerekir... Ki bu da inşaallah daha yeni ufuklara ulaştırır bizleri. Ahmed HULÛSİ/ /Antalya/SİSTEMİN SESLENİŞİ-Ahmed Hulûsi-Kitsan Yayınları Ruhun sufice yorumu Bu röportaj 04 Ocak 2004tarihliAKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır. SitemizdeDr.Mustafa Merter 'inrüya Yorumu vegönül Uyandırma adlı ikie-kitabı yayınlanmaktadır.(yorumsuz) Mustafa Merter, insanların bakışlarında gördüğü "varamamışlığa", modern psikoterapiye uyarladığı Doğu bilgeliğiyle çözüm arıyor. Türk halkının maddi ve manevi iki dünya arasında sıkıştığını anlatıyor. Anne babaların tutumlarını derhal değiştirmeleri gerektiğini söylüyor. Psikolojinin "insanın aklı kaostur" mantığından uzak yaklaşımlar sergileyen Dr.Merter, ruh bilimine "kozmik lunapark", "Barbie bebek sendromu" gibi yeni terimler de kazandırıyor.

7 Bodrum'da mandalina bahçeleri içindeki 17 senelik muayenehanesini bırakıp İstanbul'a geldi. Amacı, kendi çalışmalarını tartışabileceği doktorlar bulmaktı. Dr.Mustafa Merter,Zürih Üniversitesi 'nde tamamladığı Psikiyatri ihtisasından sonra çalışmalarınıabraham Maslow* 'un "Transpersonal Psychology" alanına yöneltmiş. "Benötesi psikoloji" ismiyle Türkçe'ye uyarladığı yaklaşımı kendisinden dinledik. Nedir bu Benötesi psikoloji? - Bu psikoloji bireyler arası ilişkilerden çok,birey içi sistemidüzenler.benötesi psikoloji, öncelikle her insanın derinliklerinde genelde bilinen, güncel hayata yansıyan yönünden daha yüce bir yönün olduğuna inanır. Bu yüce yönümüzden kaynaklanan ilham, bizleri hep daha kusursuza doğru yönlendirir. Anlatılmak istenen bireysel insanın gelişme sürecinin ötesinde, bireysel insandan daha fazla muhteviyatı olan bir süreçtir.mükemmel hale doğru, başladığı yolculukta her birey kendi seçtiği bir yolda olabilir ve yol değiştirmekte özgürdür. Hacı hocaya gidenler:yönteminizde maneviyatçı bir tavır var. -Transpersonal Psychology üzerineisviçre 'de enstitü kuranrobert Frager birsufidir. Ama orada hinduizm vebudizm daha önde. Bu yaklaşıma ilgi duymaya başlamamla alan yeni bir boyut kazandı. Mevlana 'ya verdim kendimi. Kendi sentezimi yarattım. Bu alanın en önemli tavrı, hastayla doktorun empati kurabilmesi.eşduyum çok önemli, hastayı anlayabilmek çok önemli.abd 'de bir araştırma yapılıyor. Halkın yüzde 95'i tanrıya inanırken psikologların yüzde 20'si inanıyor. Bizim meslekte çoğu psikolog inançlara karşıdır. Hastalar içinde evlilik dışı ilişkiye girip bunun "günah" yönü yüzünden ruh sağlığı bozulanlar oluyor.bu insanların düşünce yapılarını anlamazsak nasıl yardımcı olacağız?işte bu yüzden hacıya hocaya giden çok insan var bu memlekette. Siz bu alana nasıl yöneldiniz? -Zürih 'tevaroluşçu psikoterapi üzerine çalışıyordum. Grup terapilerime katılanlar için bir şeyler yerine oturuyordu amaruhtaki dengeler sağlanamıyordu. Eksikliği giderebilmek adınabenötesi alana yöneldim. Çalıştığım hastanede doğu bilgeliğiyle tanışmış Thomas isimli bir bilim adamı vardı. Düşüncelerimi dinleyince bana meditasyon zamanımın geldiğini söyledi. Dozajı sürekli arttırdığımzen meditasyonu insanların gözlerinde gördüğümvaramamışlık hissini anlamamı sağladı. Sonra maneviyatçı anlayışın bizdeki versiyonlarını incelemeye başladım. Kafayı kazıtan insanlardan biri olmaktan kıl payı kurtulmuştum. Tasavvuf ruhtaki varamamışlığı nasıl çözüyor? - Tasavvufta "hal" vardır. Bu sözcükgeçici durumlar için kullanılır. Bir de "makam" vardır.hali sürekli yaşamak anlamına gelir. İnsanlar dünyadaalternatif spiritüel arayışlara giriyorlar.ben bunakozmik lunapark diyorum.türlü türlü felsefelere girip çıkıyorlar. Sonundazihinler iki alem arasında sıkışıp kalıyor. Bu tür kozmik arayışlara takılanların geleceklerinde tehlike var. Yaklaşımımtasavvuf u da esas alarak insanın psiko hijyeninin kirlenmesini engellemeye çalışıyor. Türkler'in derdi: Modern psikoloji bunun için yeterli değil mi? Yüzyıl bilimselliğin getirdiği sarhoşluklamaddeyi nasıl algılıyorsa ruhu da öyle anlayabileceğini düşünmüş. Psikolojinin babası Freud,insan ruhuna çok mekanik yaklaşır ve insan aklının kaos olduğunu düşünür. Kendisine peygamberlik atfeder. YahudiFreud'a tepki Hıristiyan dünyadan Jung'tan gelmiş.freud'un göremediği benlikten bahsetmiş. Ama kendisinin tanrı üstü konumlandırdığı söylemlerine rastlıyoruz.mesnevi 'de körlerin filleri tanımlaması istenir. Bacağına

8 dokunan kör, sütun gibi, kulağına dokunan yelken gibi tanımlamalarda bulunur.batı psikanalizi bütüne bakamadığı için kendini sorgulamaya çoktan başladı.transpersonal Psychoteraphy bunun bir sonucu. Her birey için onu anlayarak hastaya göre bir yöntem geliştirilir.ateiste bir ateist gibi işkolik bir insana onun anlayacağı tarzda,budist bir insana ise o felsefeyle yaklaşır. Türkler sizce ne tip buhranlar yaşıyor? - 18 senedir Türkiye'deyim.Avrupa ve Türkiye toplumlarında son 50 yılda patolojik bir kayma yaşandı.gelecek kaygısı yaşanıyor. Ama bunun herkesin iddia ettiği gibi ekonomik sıkıntılarla bir alakası yok.insan beyni uyaran bombardımanına tutuluyor. İstek ve arzular tamamen maddeye yönelik bir hale getirildi.sirinagar kentinde sandallarla evlerine giden insanlarla konuştum. Derdin ne demek olduğunu bilmiyorlar.istekler dizginlenmeli.an bilincinin farkına varmamız gerekiyor. Geniş çerçeveden bir çözüm öneriniz var mı? -Batıdaki metafizik gerilim Türkiye'ye de girecek. Şu anda vahşikapitalizm dönemini yaşıyoruz. Gençlik anne babaların ideallerini paylaşıyor. Reaktif tepkileri henüz başlamadı ama başlamak üzere. Genç ya o nefret ettiği dünyayı paylaşacak ya dakendini yok etmeye yönelecek. Batıda bu süreçuyuşturu cuya bağlanma olarak gözlendi.anne babalar tutumlarını değiştirmeli. Çocuklarına kendi dünyalarını yaratma fırsatı vermeli. Kişiliksiz cinsellik Yurtdışında bir hastam vardı. Kız, yaşlı bir kadın gördü mü uyarılıyor.acıma duygusu kızda cinsel uyarılmalara sebep oluyor. Kızın geçmişini sorguladık. 12 yaşında katıldığı sokak çetesinde arkadaşları tarafındanseksüel açıdan kullanılmış. Henüz daha kişilik gelişmeden cinsellik gelişmiş.küçük yaşta başlayan cinsellik birey ve toplum için çok sakıncalı. Almanya'da ergen üç kızdan biri kusuyor. Blumia hastalığı. Ben bunabarbie bebek sendromu diyorum.ince vücut ve çıplaklık gençliğe erdem gibi sunuldu. Bu bilinçler de gerilimi getiriyor. *Abraham Maslow'un Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar II adlı e-kitabızda bulunan yazıları aşağıdadır (YoRuMsuz): 1- İLAHİ [Dini] DENEYİMLER YA DA AŞKIN BİLİNÇ DENEYİMLERİ 2-DORUK DENEYİMLERİN DİNSEL YÖNLERİ I.Bölüm 3-DORUK DENEYİMLERİN DİNSEL YÖNLERİ II.Bölüm Her derde deva şarkılar- Burçlar ve MüzikTerapi Türk müziği, hem ruhu dinlendiriyor hem de şifa dağıtıyor. Yüzyıllardır çok hastalığın tedavisinde kullanılan 'müzikle tedavi yöntemi' günümüz şarkılarına uyarlandı.abd 'de yaşayan bestekaryalçın Mıhçı, 'Şarkılar Böyle Söylenir' adlı kitabındaosmanlı 'nın 15'inci yüzyıldan bu yana çeşitli hastalıklar için müzikten nasıl faydalandığını anlattı. Ayrıca eserinde Türk müziğininruh sağlığı üzerindeki etkisinin makamlara,günün saatlerine, din ve ırklara göre değişim gösterdiğini bildirdi. Şimdiye kadar 500'ün üzerinde besteye imza atanmıhçı'ya göre, aynı metot yeni şarkılarla metropol insanının yaşadığı stresi de huzura dönüştürebilir.

9 Söylenenlere göre,bach vemozart müziğiev bitkilerine iyi geliyormuş. Pop ve disko ritminde olanlar ise olumsuz etkiler bırakıyormuş çiçekler üstünde. Peki,Türk musikisi nin etkileri denendi mi? Acaba denense sonuç ne olurdu? II.Beyazıd başlattı Müziğin tıp alanında kullanılması yeni değil, "notaların mucizevi özellikleri"osmanlı dönemine kadar dayanıyor. Bu konuda en ciddi adım, 1488 yılındaii.beyazıd döneminde atıldı. SultanII. Bayazıt 1484'de Edirne'de bir "DARÜŞ-ŞIFA" yapılmasını emretti. Mimarbaşı Hayrettin Ağa dört yılda külliyeyi tamamladı. Bu külliyenindarüş-şifa bolümü birtıp fakültesi veakıl hastalarının tedavi gördüğühastane bölümünden oluşuyordu. Kurum, bilimsel metotların yanı sıra, en etkili araç olaraktürk müziği makamları kullandı. Henüz Avrupa'nın ruhsal sorunları hastalık olarak görmediğı ve bu türden hastalara cinli, "ruhunu şeytana satmış" gibi horlayıcı yaklaştığı bir dönemde,edirne Darüş-şifa'sında akıl hastalıkları için çok yönlü ve ileri sayılacak iyileştirme yöntemleri uygulanıyordu. Bu yöntemler,ilaçla, meşkuliyetle,telkinle,su sesi vemüzikle tedaviydi. Kubbeli, büyükçe ve ortasında fıskiyeli havuzlarından akan su şırıltısının hiç eksik olmadığı odalarda " toplu tedavi yöntemi" uygulanır,evliya Çelebi 'nin anlattıklarına göre "haftada 3 gün, 10 kişilik musiki grubu hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda" amacıylafasıl geçerlerdi. Gerçekten detürk musikisi makam ve ritm özellikleri açısından dinleyenler üzerinde rahatlatıcı bir etki bırakır. Rast, segah, nihavend gibi pek çok makamı,ney,tambur,kemençe gibi çalgılar, kudüm ün hoş tınısı apaçık birdinlendirici etki sağlar. Peşrevler,saz s eri, karlar, besteler, şarkılar hepdingin bir ruhhalinin, hülya dolu biriç huzuruna varışın hazırlayıcılarıdır. Makamlar ve örnekleri o Ruh ve beden sağlığı konusuna girmeden önce makamlarla ilgili örnekleri kısaca sıralarsak; o Buselikvenihavend makamı(örnek:gel Gönlümü Yerden Yere Vurma Güzel Ne Olursun-Bir Akşam Son Defa Seni Görmeden-İçimde Özleyiş Gönlümde Sızı) o Uşşakmakamı(Örnek: Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine- Gözlerin Doğuyor Gecelerime- Yalnız Bırakıp Gitme Bu Akşam) o İsfahanmakamı(Örnek:Yarab Kime Feryad Edeyim-Sende mi Hala Esiri Zülfü) o Rastmakamı(Örnek:Eski dostlar, eski dostlar- Zeki Müren'den 'Yasemen' - Yemin Ettim Bir Kere Dönmem Bir Daha) Ruh ve beden sağlığı için...burçlarvemüzikterapi Astroloji, Organ Tesiri, Zaman bağlantısı, Tedavi Etkileri 1) RAST MAKAMI: Koç Burcu;Ateş tabiatlı, kuru-sıcak tabiatlı makam.gece yarısı ve seher zamanları etkilidir. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkilidir.fazla uyumayı engeller. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı olur. Özellikle çocuk bünyesinde nem hakim olduğu için; bu nedenle oluşan dengesizlikleri düzeltir.akıl hastalıklarına iyidir. Sarı safra bağlantılıdır. Erkek karakter gösterir. Gündüz, Salı günleri etkisi fazladır.oğlak burcu vesu ile ilişkilidir.tedavi değeri yüksek olan dört esas makamdan birisidir. Sefa, neşe, iç huzuru ve rahatlık verir. Felç illetine devadır. Başa ve göze

10 etkilidir. Kaslara tesiri vardır. En eski makamlardandır. Farsça doğru dosdoğru sağ ve gerçek demektir. Spazmı çözücü özelliği nedeniyle spastik ve otistik hastaların tedavisinde yararlıdır.mars gezegeni ile bağlantılıdır. 2) IRAK MAKAMI: Boğa Burcu;Venüsbağlantılıdır.Toprak tabiatlıdır.kuşluk ve ikindi vakti etkilidir. Kuru-soğuk karakterdedir. Kara safra ile ilişkilidir. Karakteri dişi olup, etkisicuma günü ve gecelerifazladır. Menenjit, beyin ve akıl hastalıklarına faydalıdır. Omuz, kol, sol kol ve ellere etkilidir. Başın üst tarafına etkisi belirtilmektedir. Lezzet verir, düşünme ve kavrama konusunda etkilidir. Korku gidericidir.saldırganlığı önleyici ve nevrotik hastaları tedavi edici etkisi vardır. Tarih olarak en az 7 asırlıktır.spiritüel tesiri görülür. Irak-ı Acem den gelmektedir. 3) ISFAHAN MAKAMI: İkizler Burcu (Yengeç Burcu); Havatabiatlı,ikindi ile yatsı arası etkilidir.su bağlantısı vardır. Soğuk ve nemlidir. Beyaz balgam ile ilgilidir. Dişi, gece karakterli,pazartesi bağlantılıdır. Soğuk tabiatlı olduğu gibi,ateşli hastalıklardan vücudu koruyucu özelliği vardır. Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkilidir. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme,zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır. En az yedi asırlık bir makamdır. 4) ZİREFKEND MAKAMI: Yengeç Burcu. Merkür; sutabiatlıdır.uyku vakti etkilidir. Sıcak- nemli özelliğe sahiptir. Kan, erkek ve gündüz bağlantıları vardır; günüçarşamba dır. Sırt, mafsal ağrılarına ve kulunca faydalıdır. Beyinle ilgili ağız çarpılmasına, kalp, ciğer, göğüs, kalça ve sağ omuza etkilidir. Meclisin neşesini arttırır, derin duygu hissi verir. Farsça döşek ( yatak) demektir.xiii. asırdan önceye aittir. 5) BÜZÜRK MAKAMI: Aslan Burcu. Ateş, Güneş.Soğuk ve sıcak-kuru tabiatlıdır. Fecirden kuşluk vaktine kadar etkili olmaktadır. Kara safra, dişi ve gecebağlantılı olup, Merkürgezegeni ve Çarşamba günü ile ilgilidir. Zihni temizler, vesvese ve korkuyu def eder. Fikre yön verir. Kulunç ve beyin hasarı ile ortaya çıkan şiddetli hastalıklara yararlıdır. Güç kazandırır. Boyun, boğaz, göğüs, ciğer ve kalp ve yan böğür (basen) için etkilidir. Farsça büyük demektir. Yedi-sekiz asırlık bir makamdır. 6) ZENGULE MAKAMI: Başak Burcu ( Terazi Burcu). Venüsetkisi.Toprak tabiatlı, sıcak ve nemli. Günbatımından sonra etkilidir.hava bağlantılıdır. Kan, erkek, gündüz vecuma günü ilişkisi vardır. Kalça eklemleri ve bacak içleri ile ilgisi bulunur. Kalp hastalıklarına, menenjit ve beyin hastalıklarına etkilidir. Beyin hastalıkları ve ruh hastalıklarının tedavisi için mide ve karaciğer ateşini yok eder. XIII. asırdan önce Hicaz makamından ayrılarak oluşmuştur.hayal ve sırlar telkin eder, uyku verir masal duygusu verir. Farsça çıngırak, def pulu, zil demektir. İran mitolojisinde bir Türk kahramanın adıdır. 7) REHAVİ MAKAMI: Terazi Burcu. Rüzgartabiatlı. Sıcak ve kuru.seher zamanı ve ikindiyle yatsı arası etkilidir.aslan Burcu,Güneş vepazar günüyle ilgilidir. Nemli ve kuru, sarı safra, erkek, sağ omuz, baş ağrıları, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara, akıl hastalarına faydalıdır. Doğuma yardımcı olur. Göğüs, mide ve yan böğür (basen) için faydalıdır.sonsuzluk ve yer çekiminden kurtulma duygusu verir. Urfalı; Urfaya ait demektir. X.Yüzyıldan önceye giden bir geçmişi vardır. İbn-i Sina ve Evliya Çelebi de bahsi çok geçer. SonralarıRast makamı, Rehavi makamının yerini almıştır. Diğer adıruh avi dir. 8) HÜSEYNİ MAKAMI: Akrep Burcu ( Kova Burcu). Sutabiatlıdır.Satürn etkilidir. Nemli ve sıcak. Sabah ve gün ağarırken etkilidir.sabah- öğlen arası etkisi fazladır.cumartesi özel gündür. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği vardır. Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürür ve yok eder. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Büyük erkeklerde görülen gizli ateşli nöbeti ve günde bir

11 kere gelen ateşli nöbetin giderilmesinde faydalıdır. Sol omuza etkilidir. Sıtma hastalığına iyidir.barış duygusu verir. İç organlara etkilidir. Tabiat ile birleştirir. İçindeki,gizli pentatonik yapı sebebiyle, kendine güven ve kararlılık duygusu verir; bundan dolayıotistik ve spastik hastalara faydalıdır. En eski makamlardan biridir. En az altı asırlıktır. Mert bir ifadesi vardır. Kalp, karaciğer ve mide için faydalıdır. Küçük sevgili ve Hüseyin ile ilgili demektir. 9) HİCAZ MAKAMI: Yay Burcu. Ateştabiatlı. Sıcak özellik gösterir.jüpiter bağlantılıdır.yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi fazladır. Kuru- soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi vardır. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazladır. Alçakgönüllülük duygusu verir. Düşük nabız atımını yükseltir ve göğüs bölgesi diğer önemli etki alanıdır. En eski makamlardandır. Zengüle ve Zirgüle makamları ile yakınlık gösterir. Adını Arabistan daki Hicaz bölgesinden almıştır. 10) BUSELİK MAKAMI(bkz:Nihavent makamı) 11) NIHAVEND MAKAMI: Oğlak Burcu (Yay Burcu). Satürn, Jüpiter. Toprak- Ateştabiatlı. Sıcak-kuru yapıdadır. Öğleden sonra (ikindi ) zamanı etkisi fazladır. Sarı safra, gündüz ve erkek bağlantılıdır. Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkilidir. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalıdır. Kuvvet ve barış duygusu verir.akıl hastalıklarına etkili olduğu konusunda önemli bilgiler vardır. En eski makamlardandır.ebu-selik kelimesinden geldiği söylenmektedir (Güzel yazma ve söyleme yeteneği). 12) NEVA MAKAMI: Kova Burcu (Oğlak Burcu); Satürn. Havatabiatlı, kuru-soğuk özellik gösterir. Kara safra bağlantılıdır. Dişi özellik gösterir.gece ve kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkisi fazladır. Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi vardır.üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Gönül okşayan makam adıyla bilinir.kötü fikirleri kovduğu, cesaret ve yiğitlik verdiği, gönül sevinci oluşturduğu ileri sürülür. Kuvvet ve kahramanlık duyguları meydana getirir. Akıl hastalıklarının tedavisinde faydalıdır. En eski makamlardandır. Buluğ çağındaki kız çocuklarının kadın hastalıklarına tedavi etkisi vardır. Ses, seda, makam ve ahenk demektir. 13) UŞŞAK MAKAMI: Balık Burcu. Sutabiatlı. Soğuk-nemli.Jüpiter.Fecirden kuşluk vaktine kadar vegünbatımında etkisi fazladır. Beyaz balgam, gece ve dişi bağlantılı olup;perşembe günü özellik gösterir. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalıdır. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalıdır. Derin aşk ve mistik duyguların ifade vasıtasıdır. En eski makamlardandır. Aşıklar demektir.uyku ve istirahat için faydalıdır, gevşeme hissi verir. 14) ACEMAŞİRAN MAKAMI: Ateştabiatlıdır. Kuru-sıcak makamdır.fecirden kuşluk vaktine kadar etkilidir. Kemiklere ve beyne etkilidir. Vücutta yağ dengesine yardım eder.yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Durgun düşünce ve duyguları canlandırır. Hanımlarda doğumu kolaylaştırır. Anne karnındaki çocuğun yanlış duruşlarının düzelmesine yardım eder. Ağrı giderici ve spazm çözücü özelliği vardır. Lezzet verir, gevşemeye yardımcı olur. En eski şed makamlardandır. 15) SEGAH MAKAMI:Su vetoprak tabiatlıdır. Soğuk makamdır.kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır.beyin nöronlarına etkisi vardır.mistik duygular oluşturur.xiv. Yüzyıldan eskidir. 16) PENTATONİK MELODİLER:Pentatonik müzik, Asya kökenli Türk musikisinin en önemli ve karakteristik özelliğidir. Bir gam içindeki 7 sesten ikisinin azalması ile, 3 adet tam ve 2 adet 1,5 sesten

12 olmak üzere 5 sesten oluşmuştur. Kendine güven ve kararlılık verir,rahatlık sağlar. Çocuklara, 9-10 yaşına kadar sadece pentatonik müzik dinletilmesi tavsiye edilmektedir. Bir büyük sürecin ve birikimin ürünü olan musikimize bir de bu yönüyle bakmalı ve bir kez de bu yönüyle dinlemeliyiz. Derleyen:Ferid Hakkı Kaynakça:gulizk.com/aksam.com.tr/kalan.com 25.Mektup Soran: Aynıboyut içinde ve aynı zaman/mekan şartları içinde görme, duyma kapasitesi fazla ve gelişmiş olan, diğerinegöre farklı bilgilere sahip olacak ve onun hayata bakışı, olayları değerlendirmesi de farklı olacaktır. Verdiğiniz örnekteki gibi bilim bazı olayları önceden çeşitli yollarla tahmin etmede, ya da olayların gelişme mantığından hareketle KANUNLAR tesbit etmede, böylelikle içinde yaşadığımız sistemi kısmi de olsa çözerek, olmadan olacakları görebilmekte. Daha geniş alanı görenin diğerlerine tesbitlerini ulaştırması, bilimsel yollardan hareketle doğal olayların kanunlarını tesbit ederek uyarmaları, ya da telepati ile aynı zaman mekan içindekilerin iletişime geçmeleri gibi yollarla kendi zamanımız içinde bir nevi yolculuk yapılmada. ANiçinde bunlar olurken, bazıları tarafından izah edilemeyen yollarlageçmişten haber verme olayı var Araştırmacılar geçmişte yaşamış insanların yaydıklarıbeyin dalgalarınısesli görüntülü olarak deşifre çalışmaları bilimsel anlamda yapılmakta...an içindeki tesbitlerin bir anlam ifade etmesi için duyanların İNANMALARI gerekir... Bilime inanmak, haberi verene inanmak İnanılmayan bilgi, bilim, o kişiler için bir şey ifade etmeyeceği için sonuç vermeyecektir. İçinde bulunduğumuztitreşim alanından hareketle farklı alanlara gidilebilir mi? İletişime geçilebilir mi...? Bize görealt ya da üst boyut ta neler var? Bizle ilgisi ne...?" Güneş Davenport:Selam... Alt/üst... her boyutta aslında sadece biz varız. Kişi neye inanıyorsa onu projekte ediyor.her boyutta yaşadığı sadecekendi düşünce/ duygu kalıplarının yarattığı bir realite...atheist olan, bu inancını sorgulamadığı sürece, bunu besleyen deneyimleri kendine çekiyor - gitgide daha ve daha çok inanıyor, inançsızlığına.inanan ise, inancını güçlendiren olayların içinde buluyor kendini.kişi inancının tezahürünü mutlaka yaşıyor ve her yaşanan bir ispat niteliğinde mevcut inanç kalıbını destekliyor... İşte bu yüzdendir ki, herkes kendi inandığının TEK doğru olduğuna emin... Ve haklı, çünkü onun bulunduğu noktada gerçekten de TEK doğru onun inandığı...

13 Kişi enerjisini neye yöneltirse, o besleniyor, büyüyor ve tezahür ediyor...bu konulara belli bir bilinçle yöneldiğim ilk günlerde, ben de yoğun bir şekildenormal-ötesi denen türdendeneyimler yaşamayı istedim. Bir kitaptatelekinezi yi okuduktan sonra günlerce objelere odaklanıp bakışlarımla hareket ettirmeye çalıştım!astral seyahat konusunu okuyunca, denemediğim yöntem kalmadı!! :-) Çeşit çeşitmeditasyon teknikleriyle tanıştım... Evet, farklı algılarım oldu... İnancımın öznel ispatlarını yaşadım...ama amaç bu mu olmalı...? Bu tür deneyimlerin çekimini yadsımıyorum Bir çeşit ruhsal erk özkemi Ama tüm bunlar, bir konferansa katılması gereken birinin, konferans salonuna giden koridorun iki yanına dizilmiş alışveriş veya kültür merkezlerine girip çıkmasına benziyor. Kişi uğradığı her yerde gelişimi adına ilginç, faydalı bir şeyler bulabilir, faklı edinimlerle yük ünü arttırır. Ama mutlaka gitmesi gereken yer koridorun sonundaki salon ise,zaman kaybetmeden oraya yönelmesi daha doğru bir seçim bence.ben hakikat yolcusunun marifet le, hatta keramet le fazla oyalanmaması gerektiğini düşünüyorum. Gönülden inanıyorum ki, hakikat e eren kişi her marifete/keramete muktedirdir, ama onlarla ilgilenmez artık. Onların yolcuyu şevke getirmek adına açığa çıkan yetiler, bir anlamda ruhsal oyuncaklar olduğunun bilincindedir çünkü Mucize ye duyulan özlem, ruhsallığın temel tuzaklarından biri bence.otuz yıla yakın süredir ruhsallık alanında çalışmalar yapan bir dost Bilkent te konferans veriyordu. Bilgi yi en doğal, ama aynı zamanda en çarpıcı haliyle anlatıyordu gençlere... Ama bu yeter mi!??onlar mucize görmek istiyorlardı!! O dost ki, babam beyin kanaması geçirip solunum aletine bağlandığında, biz günler ve gecelerce başucunda beklerken, babamla ruhsal boyutta temasa geçmiş ve onun ne zaman göçeceğini günü gününe söylemişti bize... Bazı ruhsal yetileri olduğunu pek çok kişi biliyordu, ama bunları gösteri malzemesi olarak değerlendirmek ona göre değildi... Ama tamam dedi dost ve bir öğrencinin kürsüye gelmesini istedi. Herkes heyecanla ne yapacağını beklerken, o öğrenciyi yanaklarından öptü... İşteen büyük mucize bu, dedi, SEVGİ... Bunu değerlendirecek bilinç seviyesinde kaç kişi vardı orada bilmiyorum, ama söylediği benim için gerçeğin ta kendisiydi... Herşey inancın gücüne bağlı evet,yeterince İNANDIĞIN HERŞEY TEZAHÜR EDER, SENİN İÇİN GERÇEK, YANİ, SENİN GERÇEĞİN OLUR... Soran: Sevginin gücüne en katı kalpli bile inanır ama yapamaz Niye? İnananlar dahi bunu sürekli yapamaz... Bazı kişisel eksiklikler desek de, içinde bulunduğumuz şartların, izah edemediğimiz iç duyuşların bunda etkisi büyük... Güneş Davenport: SEVGİ tek ve gerçek mucize...bunu hissediyoruz, biliyoruz aslında, ama bunu yaşam biçimi haline getirmede çok isteksiziz... Ama bu mümkün ve kolay... Olumsuz duygular içinde devinmekten bin kere daha kolay!... Ayrılıktan doğan acıları sonlayacak sevgi halini kişisel yaşamımızda kuşanmamız için gerekli olan sadece ama sadece şüphesiz bir inanç ve saf ve sarsılmaz bir niyet... yani, yeterince istemek ve inanmak... Soran: Güzel duygular nasıl sürekli hale gelir...? Tüm zamanlarda, mekanlarda geçerli olan, olacak EVRENSEL değerler nelerdir? Sistemle nasıl bütünleşebiliriz? Sisteme ters düşmek ne? Güneş Davenport:Tüm zamanlarda, mekanlarda geçerli olan/olacak olan asalevrensel değer bence YARADILIŞ MUCİZESİNE DUYULAN AŞK Tavırlar, farklı realitelerin göreceliği içinde

14 doğru-yanlış kılıcıyla onurlandırılsa veya biçilse de, buaşkla yaşayan BÜTÜNle uyumludur Benim düşünceme göre,sisteme ters düşmek, ikiliği besleyen tavırlanmanın bir ürünü, amacımız ne olursa olsun Şu doğru, şu yanlış sınıflaması düalitenin yöntemi ve ne yazık ki, tüm çatışmaların, acıların kökeninde bu yatıyor.bu değerlendirmeyi yapmak en büyük şirktir bence Ben kim oluyorum ki, başka bir realiteyi yargılayabiliyorum?! Güzelliği doğuracak olan, ince incedoğru-yanlış kavramını dokuyarak düaliteye hizmet etmekyerine, bu yargısızlık halini edinmek ve sürekli kılmak olmalı Yaradan ın yarattığı çeşitliliği ben nasıl olur da iyi veya kötü diye sınıflayabilirim??? Tek yapabileceğim kendi realitemde inandığım güzelliği korumak ve yansıtmak olabilir.sistemle bütünleşmek iseher NE OLURSA OLSUN, OLAN IN GÜZELLİĞİNE İNANMAK VE OLAN LA PARALEL OLARAK KENDİ GÜZELLİK ANLAYIŞINI GELİŞTİRMEYE ÇALIŞMAK olmalı Örneğin,INTERNET olayı Hatası, sevabı üzerinde günlerce, yıllarca konuşabilirim Ama bu neyi değiştirir?! İnternet VAR ve BÜYÜYOR, tıpkı canlı bir organizma gibi. Ben sadece bunu kabul edip, olaya uyumlanabilirim. Ama İNTERNET in sınırsız ve çeşitli farklılıktaki tesir alanına bilinçsizce dahil olmak yerine, kendi tesir alanımın farkında olarak, değişmeden demiyeceğim, ama kendi güzellik anlayışımı koruyarak Ve benim için güzellik en sıradanda olağanüstü yü görmek, toprakta büyüyen, suda devinen, rüzgarda esen, havada nefeslenen mucizeyi hissetmek... Gündüzde görülmeyeni, gecede örtülmeyeni... bildiğimi bilmediğimi... herşeyi sevmek... Ve sevgiyle... Güneş DAVENPORT Gönülsüz Mesih 1.Yeryüzü'nün üzerine, Indiana'nın kutsal topraklarında doğup, Fort Wayne'in doğusundaki gizemli tepelerde yetişmiş bir Usta gelmişti. 2.Usta bu dünyayı, Indiana'nın devlet okullarında ve büyüdükten sonra meslek edindiği otomobil tamirciliğinde öğrendi. 3.Ancak Usta, yaşadığı diğer yaşamlarındaki, diğer yerlerin diğer okullarından da birşeyler öğrenmişti. O bunları anımsadı ve anımsadığı için de bilge ve güçlü oldu. 4.Usta, kendisine ve tüm insanlığa yardım edecek güce sahip olduğuna inanıyordu ve böyle inandığı için de onun için öyleydi. Onun bu gücünü gören diğerleri, dertlerinden ve bir çok hastalıklarından kurtulmak için ona geldiler. 5.Usta, her insanın kendini Tanrı'nın çocuğu gibi görmeye hakkı olduğuna inanıyordu; inandığı için de öyleydi. Çalıştığı dükkan ve tamirhaneler onun öğrettiklerini ve dokunuşunu ayayanlarla dolup taştı; dışarıda sokakta kalanlar da, geçerken gölgesi üzerlerine düşüp yaşamlarını değiştirir umuduyla bekliyorlardı. 6.Kalabalık nedeniyle bazı ustabaşları ve dükkan sahipleri karara vardılar ve Usta'ya aletlerini bıraktırıp

15 yol verdiler; çünkü o denli kalabalık olmuştu ki, ne kendisi, ne de diğer tamirciler ve otomobiller için yer kalmamıştı. 7.Böylece kırlara çıktı ve kendisini izleyenler ona Mesih, "mucizeler yaratan", demeye başladılar ve öyle inandıkları için de öyleydi. 8.O konuşurken bir fırtına çıktığında dinleyenlerin başına tek bir yağmur damlası düşmezdi; kalabalığın en sonuncu kişisi de, ilki kadar rahat işitirdi sözlerini, ister şimşek çaksın tepelerinde, ister yıldırım düşsün. Her zaman mesellerle konuşurdu onlara. 9.Ve onlara şöyle dedi, "Her birimizin içinde bizi hem sağlığa hem hastalığa, hem zenginliğe hem yoksulluğa, hem özgürlüğe hem köleliğe yöneltecek güç eşit olarak vardır. Bunları denetleyen biziz, başka hiçbir şey değil." 10.Bir değirmenci şöyle konuştu: "Böyle söylemek senin için kolay Usta, seni yönlendirenler var, bizi ise yok ve senin bizim kadar zahmet çekmen gerekmiyor. Bir adam bu dünyada yaşamak için çalışmak zorunda." 11.Usta şöyle yanıtladı: "Bir zamanlar billur gibi bir ırmağın dibinde bir köy dolusu yaratık yaşardı." 12."Irmağın akıntısı hepsinin üzerinden sessizce geçerdi; gencinin, yaşlısının, zengininin, yoksulununun, iyisinin, kötüsünün üzerinden kendi yoluna giderdi, yanlızca kendi billur saflığını bilirdi." 13."Her yaratık kendisine göre bir yöntemle ırmak dibindeki dallara ve kayalara sıkıca tutunmuştu; çünkü yaşama biçimleriydi tutunmak ve doğduklarından beri bildikleri tek şey akıntıya karşı durmaktı." 14."Fakat bir yaratık sonunda şöyle dedi:'tutunmaktan yoruldum. Gözlerimle göremememe rağmen, akıntıya güveniyorum, bence o nereye gittiğinin farkında. Şimdi kendimi bırakacağım ve beni gittiği yere götürmesine izin vereceğim. Tutunmaya devam edersem, sıkıntıdan öleceğim.'" 15."Diğer yaratıklar gülerek şöyle dediler: 'Ahmak! Kendini bıraktığın anda, o taptığın akıntı seni kayalara vurup parçalar. Böylece sıkıntıdan daha çabuk ölürsün!'" 16."Ama o diğerlerini dinlemedi ve derin bir soluk alarak kendini bıraktı. Anında akıntı onu sürükleyip kayalara fırlattı." 17."Ancak yaratık yeniden tutunmayı reddedince, zaman içinde akıntı onu dipten havalandırdı, bu kez yara bere almamıştı." 18."Irmağın daha aşağılarında yaşayan yabancı yaratıklar bağrıştılar: 'Mucizeye bakın! Bu yaratık bize benzemesine rağmen uçuyor! Bizi kurtarmaya gelen Mesih'e bakın!'" 19."Akıntıyla sürüklenen yaratık şöyle dedi: 'Ben sizden daha fazla Mesih değilim. Irmak bizi özgürce havalandırmaya dünden razı, yeter ki biz bunu göze alalım. Gerçek görevimiz bu yolculuk, bu serüven.'" 20."Ama onlar kayalara sıkıca tutunmaya devam ederek daha da güçlü bir sesle 'Kurtarıcı!' diye bağırmayı sürdürdüler. Sonra bir baktılar, 'tutunmayan varlık' akıp gitmiş! Bu sefer de bu Kurtarıcı üzerine efsaneler kurgulayarak, kendi başlarına kaldılar."

16 21.Usta kalabalığın kendisini gün be gün daha çok boğduğunu, öncesinden daha çok sıkıştırdığını, ezdiğini ve vahşileştiğini gördüğünde, kendilerini hiç ara vermeden iyileştirmesini, sürekli mucizeleriyle kendilerini beslemesini, onlar için yeni şeyler öğrenmesini ve onların yaşamlarını yaşamasını istediklerini anlayınca, bir gün tek başına bir tepenin üstüne çıkıp dua etti. 22.Ve yüreğinde şöyle seslendi: "Sonsuz Kapsayıcı Olan, eğer bu senin isteğinse, çek bu kadehi önümden ve bırak da bu imkansız görevi bir kenara iteyim. Bir ruhun yaşamını daha yaşayamam, halihazırda onbini bana yaşam için haykırırken. Bütün bunların meydana gelmesine izin verdiğim için özür dilerim. Eğer bu senin isteğinse, bırak beni motorlarıma, aletlerime döneyim ve izin ver, diğer insanlar gibi yaşayayım." 23.Ve bir ses yanıt verdi ona tepenin üstünde, bir ses ki ne erkek ne dişi, ne sert ne yumuşak --sonsuz şefkatli bir ses. Ve ses ona şöyle dedi: "Benim isteğim değil, senin isteğin olmalı. Senin isteğin, benim senin için istediğimdir. Kendi yoluna git, diğer insanlar gibi ve mutlu ol yeryüzünde." 24.Usta bunları duyduğuna çok memnun olmuştu. Teşekkür edip, basit bir tamirci şarkısı mırıldanarak tepeden aşağı indi. Kalabalık dertleriyle üzerine yüklenip, kendilerini iyileştirmesini, kendileri için öğrenmesini, bilgeliğiyle hiç durmadan kendilerini beslemesini ve yaptığı harikalarla kendilerini eğlendirmesini talep ettiğinde, topluluğa gülümsedi ve tatlı bir ifadeyle şöyle dedi: "İstifa ediyorum." 25.Kalabalık bir an için şaşkınlıktan donakaldı. 26.Onlara şöyle dedi: "Eğer bir adam Tanrı'ya en çok, acı çeken dünyaya yardım etmek istediğini ve bunun kendisine neye malolacağına hiç aldırmadığını söylerse ve Tanrı da ona yanıt verip ne yapması gerektiğini söylerse, adam kendisine söyleneni yapmalı mıdır?" 27."Tabii, ey Ustamız!" diye bağırdı çoğu. "Eğer Tanrı istemişse, cehennemin tüm işkenceleriyle karşı karşıya kalmak bile onun için bir zevk olmalıdır!" 28."O işkenceler ne olsa da, görev ne kadar güç olsa da mı? 29."Tanrı'nın isteği buysa, asılmak onur, bir ağaca çivilenip yakılmak da zaferdir!" dediler. 30."Pekala siz olsaydınız ne yapardınız?" diye sordu Usta kalabalığa, "eğer Tanrı doğrudan yüzünüze konuşup, 'YAŞADIĞINIZ SÜRECE BU DÜNYADA MUTLU OLMANIZI BUYURUYORUM' deseydi, o zaman ne yapardınız?" 31.Kalabalık susmuştu. Durdukları tepelerin, vadilerin hiçbir köşe bucağında tek bir ses, tek bir çıt duyulmuyordu. 32.Ve Usta sessizliğe şöyle seslendi: "Mutluluk yolumuzda, bu yaşam sürecinde seçtiğimiz şeyleri öğreniriz. Bugün ben de yeni bir şey öğrendim ve sizi kendi yolunuzda istediğiniz gibi yürümeniz için yalnız bırakmayı seçiyorum." 33.Ve Usta kalabalığın arasından geçip gitti ve onları kendi başlarına bıraktı. İnsanların ve makinaların gündelik yaşantısına geri döndü. [ Okuduğunuz bölüm aşağıdaki kitaptan bir alıntıdır] Mavi Tüy -Richard Bach

17 Mozart Karakteri??!! Giriş: Otuzaltı yaşını doldurmadan yeryüzünden ayrılan bu yüce müzik dehasıiçin ağlayanların sayısı, ölümünü izleyen yıllarda pek fazla değildi. Zamanla, verimindeki şaşırtıcı zenginlik, melodilerindeki olağanüstü güzellik, tekniğindeki akılalmaz ustalık ve eserlerindeki derin anlam anlaşıldıkça bu vakitsiz kayıp önem kazanmakta, müzik sanatıyla en ufak ilişki kurabilenleri bile düşündürmektedir. Mozartiçin şöyle bir yorum yaparlar;"nereden geldiğine akıl erdirmek güçtür. Elde ölümsüz eserleri ve istihza ile örülü mektupları var. Mezarı bilinmez, resimleri birbirine hiç benzemez. Düşüp kırılan alçı maskı bile bulunamadı. Bir başka gezegene gidiyordu, yolu dünyamıza düştü, insanları mutlu etmek için besteledi; umut, neş'e ve iyimserlik dağıttı, otuzaltı yıl süren konukluğu sona erince yine geldiği gibi gitti." Hayatı ile ilgili araştırmalar hala sürüyor. Yaşam Öyküsü: Çarpıcı olaylarla dolu,acı ve hüznün herzaman neş'eye dönüştürülerek yaşandığı kısa bir hayatın hikayesi ise şöyledir: 27 Ocak 1756'da Avusturya'da Salzburg şehrinde doğdu. 5Aralık 1791'de Viyana'da öldü. Babası Leopold Mozart, Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası'nda keman çalan, bir çok besteler ve keman için bir metod yazan bir müzikçiydi. Oğlu Wolfgangüç yaşına geldiği zaman kendisinden beş yaş büyük olan kızkardeşi Maria Anna (Nannerl)'ın çaldığı klavsen parçalarını belleğine yerleştirip kendi kendine çalmaya başlayınca ondaki mucizevi özelliği farketti, hele bir gün minik Wolfgang'ın eline geçirdiği birnota kağıdına daha kullanmayı bile beceremediği kocaman tüy kalemlekonçerto çiziktirdiğini görünce, ona ciddi olarak klavsen dersleri vermeye başladı. Gerçekten de Wolfgang'ın iyi bir müzikçi olmak içindoğuştan olağanüstü özellikleri vardı; kulağı bir kemanda bir notanın sekizde bir kadar akort düşüklüğünü farkedecek derecede hassastı veçirkin seslere,gürültülere karşı tepkisi ise baygınlık geçirecek ölçüde şiddetlenebiliyordu. Zaman geçtikçe Mozart'ın müzik yanındaaritmetik ve resime de yeteneği olduğu ortaya çıkıyordu. Çevrede bu harika çocuğa karşı ilginin artması üzerine, babası bu erken doğan güneşten faydalanmak, çocuklarının sayesinde para ve şöhret sağlayabilmek için, oğlunu ve kızını yanına alarak Avrupa kentlerini dolaşmaya, konserler vermeye başladı. Wolfgang klavsen, keman ve org çalmadaki ustalığıyla, her şeyden fazla doğaçtan çalışlarıyla dinleyicilerini hayrette bırakıyordu. Müzik aletlerini çalmakta gösterdiği kolaylığa denk bir kolaylıkla beste de yapmaya başladı.beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto ve sekiz yaşında senfoni meydana getirdi. Yaşamının ilk oniki yılında babası ve kızkardeşi ile birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa'da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi topladı, saraylarda krallar ve kraliçeler önünde çaldı. Soylular, her defasında yeni bir eserle ortaya çıkan harika çocuk Wolfgang'ı dinlemek için yarıştılar, çağın ünlü ressamları Mozart'ların portre ve resimlerini yaptılar. O günlerdewolfgang 'ı dinleyen ünlü düşünürlervoltaire ve Goethe, bu küçük çocuğun bir gün

18 sanatının en büyük ustaları arasına katılacağından emin olduklarını söylediler. Ondört yaşındaiken, ilkopera eseri "Lucia Silla" Milano'da çalındığı zamanmozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı İtalya'da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edilerek ona, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen "Altın Mahmuz" nişanı ve şövalyelik beratı verildi. Mozart, bilinci salt şarkı ve müzikten oluştuğu içinkendisini o günlerdeki bu ihtişamlı olayların cazibesine kaptırmadı; sadece besteleri ile uğraştı, bu uğraşını durmadan inatla, ısrarla yürüttü. Yirmibeş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden o kentten bu kente dolaştı, han köşelerinde barındı, bazen yiyeceksiz kaldı, kar ve yağmur yağarken atlı yolcu arabalarında titreyip durdu. Bu meşakkatli yolculuklar esasen sağlıksız ve zayıf olan bünyesini oldukçayıprattı. Mozart'ın hayret uyandırıcı; bir başka yönü debirbiri ardına geçirdiği tifo, çiçek ve mafsal romatizması gibi o zamana göre ölümcül olan hastalıkları atlatması, ama buna rağmen ürün vermeye devam etmesi ve keyfini hiç bozmamasıdır. Ablası Nannerl onun bu yolculuklarında"ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım" diyerek kendince bir eğlence yarattğını, geçtikleri kasaba ve köylere bir takım uydurma adlar taktığını anlatır anılarında. Sanat tarihinin bu eşsiz insanı çocukluk nedir bilmedi,ölünceye dek kendi çocuk ruhuna bağlanıp kaldı. Bu nedenlemozartyaşamı boyunca iyi ve saf karakteri yanındaçocuksu neşe ve espri (mizah) anlayışını hep muhafaza etti. Hayatın küçük zevklerinden tat almaya bayılırdı,ümitsizliğe düşmek harcı değildi.insanlarla beraber olmaktan ve onlarla neşeli konuşmalar yapmaktan hoşlanırdı. Bilardo oynamak, Türk kahvesi içmek ve dans etmek ona büyük keyifler verirdi. Kariyeri, onur ve şan yönünden parlak biçimde sürmesine rağmen maddi durumunu düzeltmedi. Yaşamı boyunca sonu gelmeyen para sıkıntısı çekti. Ona övgüler yağdıran krallar bile hasis davrandılar. Sadece dersler vererek ve halk konserleriyle yetinerek hayatını kazanmaya çalıştı. Mozart'ınotuzaltı yaşını doldurmadan vakitsiz ölümünde çocukluğunda geçirdiği ağır hastalıkların ve yapılan yıpratıcı yolculukların etkisinin büyük olduğu kabul edilmektedir. Cenazesi fakir cenazeler için uygulanan biçimde kaldırıldı.mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre,mozart 'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü. En fenası,bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı. Müziğin bu eşsiz çocuğuna reva görülen bu davranışın utancını duyan Viyana şehri onun 32. ölüm yıldönümünde, mezarının bulunduğu varsayılan yere bir heykelini dikti. İyimserliği ve Toleransı Engin İnsan: Mozart yaşamı boyunca, bencil saray entrikacılarının ve kendini beğenmiş soyluların, nihayet parlak kariyerini kıskanan rakiplerinin zalimane, aşağılayıcı davranışlarıyla çok sık olarak karşılaştı. Çağının müzik eliştirmenleri de onlardan geri kalmadı.

19 Gösterişe ve bohem hayatın gündeminde bir numara olmaya düşkün aristokratlarmozart gibi eşsiz bir hazineye sahip olmak ve bu sayede muhitlerinde üstünlük sağlayabilmek için ondan sadece kendilerine hizmet etmesini istediler. Ne var ki, özgür bir ruha sahip alan Mozart'ın direnişleri karşısında olmadık zalimliklere başvurdular. Opera evlerinin perde arkasındaki siyasetini belirleyen saray entrikacılarının uşağı olan müzik eleştirmenleri ise onun müziğini melodi ve armoni süsleri bakımından gereğinden fazla zengin buluyorlar ve bunun soyluların salon gevezeliklerine iyi bir fon müziği olamadığını söyleyerek onu sanatının yolunda yıldırmaya çalışıyorlardı. Gerçekten de Mozart'ın müziği, o çağın müzik dinleyicilerinin, hele aristokratların, anlayış düzeyini aşan özel anlatımlar taşıyordu. Ancak, Mozart uğradığı zalimce saldırılar karşısında hiç bir zaman yılgınlığa düşmedi.acısını her zamanki alçak gönüllü davranışlar ve daima gülen yüzü ile maskeledi. Ayrıca, babasının sanat yolundaki yönlendirmelerine karşı masum ayaklanmaları,hüsranla neticelenen ilk aşkı ve evliliği de sorunlar çıkardığı halde ümitsizliğe kapılmadı. Çoğu zaman dostluktan uzak, soğuk bulduğu çevrelerde uğradığı hayal kırıklıklarına ve çektiği yalnızlık acısına rağmen,iyimserliğini yitirmedi ve insanlara olan sevgisini eksiltmedi. Kısaca,Mozart kısa süren ömründe mutluluğu, şöhreti, acıyı, sevilmeyi ve nefret edilmeyi olabildiğince yaşadı. Fakat o, bütün bu olayların kendi iç dünyasında yarattığı sevinci, acıyı, öfke ve isyanı, bilinci salt müzikten ibaret olduğu için, sürekli besteler üretmeye yönelterek bu şekilde kişiliğini olgunlaştırmak ve insanlığa güzel sesler sunmak yolunda bir imkan olarak kullandı.başka bir deyişle,tanrı ve doğa ona sadece şan ve müzikten ibaret olan bir bilinç armağan etmiş, o da yaşadığı olaylar içinde bir fani için mukadder olan zaafiyetlere düşerek bu bilinci kirletmemiş, onu tüm insanlığın yararınaen güzel şekilde kullanabilmeyi başarmıştır. Özgür Ruhlu Mozart: Bir saray müzisyeninin oğlu olarak aristokrat ve saraylılar çevresi içinde dünyaya gelen Mozart, içinde feodal düzene karşı gerçekte nefret besliyordu. Feodal düzene karşı içinde duyduğu ayaklanmalar müziğine de yansımış, bu nedenle ona"müziğin Voltaire'i" denmiş, 18. yüzyılın zarif eleştirici zekası olarak kabul edilmiştir. 18. yüzyılda, kelimenin en doğru anlamıylabüyük ve derin düşünürler olan müzisyenler uşakgiysisi içinde soyluların bir hizmetkarı olarak çalışırlardı ve hizmetinde olduklarıfeodal aristokrasiden, statüsü bir ahçınınkinden pek de yüksek olmayan bir zenaatkar vehizmetkar muamelesi görürlerdi. Böyle bir dönemde Mozart'ın yirmibeş yaşında Salzburg Başpiskoposu Kont Colleredo'nun hizmetinden çekilmesi, "sanat tarihinin başarısızlık bildirisi" olarak yorumlanır. Kutsal Roma İmparatorluğu'nun güçlü prenslerinden biri olan Başpiskoposa göre müzik hala feodal idi, müzisyen ise üniformalı bir uşak ya da masa hizmetçisi düzeyinde birisiydi. Buna karşılık Mozart, kendini bir sanatçı, bir düşünür. insan haklarına sahip bir beşeri varlık olarak görmekteydi. Özgürlüğüne düşkün Mozart, hizmetinden ayrılmak kararını bildirmek için Kont Colleredo'nun yanına gittiğinde ondan beklemediği bir hakaretle karşılaşmış, babasına yazdığı mektupta çok üzüldüğü bu olayla ilgili olarak şöyle demiştir:'artık Salzburg Sarayının hizmetinde değilim ve hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum.insanları onurlu ve soylu yapan kalbidir. Kont değilsem de içimde bir sürü

20 konttan daha çok soyluluk var. " Ünlü"Figaronun Düğünü" adlı oyunu bestelemesi için kapısını çaldıkları zaman sıcak bir ilgi göstermesinde ve büyük opera anıtını bestelerken coşkun bir ilhama kapılmasında eserin konusunun etkisi vardır. Çünkü"Figaronun Düğünü"o çağ için devrimci bir eserdir ; Louis XVI'esoyluluğun çöküşünü haber vermiştir. Baş kahramanı Figaro bir soylu değil, bir soylunun hizmetçisidir. Daha önce oyunu Fransa kralı XVI.Louis gibi yasaklayan II.Joseph operasına ses çıkarmamıştır; kuşkusuz, eserin bestecisi Mozart olduğu için. Ölüm ve Mozart: Ölümü daima"yaşamın son amacı", "insanın en yakın arkadaşı" olarak yorumluyordu.sanatçı olarakmozart,bu dünyanın insanı değilmiş gibi görünür. Ailesine yazdığı kimi mektuplarda kendisini yeryüzünde hep bir konuk gibi duyduğunu belirtmiştir. Ölümünden önceki son beş yıl içinde Mozart'ın hummalı bir biçimde birbirinden ünlü şaheserlerini peşpeşe yarattığı görülür. Sanki ömrünün uzun olmayacağını farketmişcesine yoğun bir çalışmadır bu. "Figaronun Düğünü", "Don Giovanni"; "Cosi Fom Tutte" v e "Sihirli Flüt"operalarını,"Prag" v e "Jupiter" gibi büyük senfonilerini, son piyano konçertolarını ve nihayet yaşamının en dokunaklı ve en anlamlı eseri olan"requiem "i bu dönemde bestelemiştir. Requiem'in ilginç bir öyküsü vardır.öykü şöyledir: 1791 yılı, Mozart"Sihirli Flüt" operası üzerinde çalışmaktadır. Temmuz ayında bir gün, koyu gri elbiseli genç bir adam Mozart'ın evine gelir ve ona imzasız bir mektup verir.mektupta bir Requiem (Ölüler Duasi veya Ölüm İlahisi) bestelemesi istenmektedir. Karşılığında dolgun bir ücret teklif edilmiş, fakat bir şart öne sürülmüştür; Mozart Requiem'i ısmarlayanın kim olduğunu araştırmayacaktır. Requiem'i ısmarlayan esrarengiz kişi, ileride kendisinin olduğunu iddia edeceği eserleri besteletmek adetinde olan bir konttu. Fakat bu esrarlı sipariş o sırada hastalık ve ölüm düşünceleri içinde bulunan Mozart'ı derinden etkilemiş siparişi veren esrarengiz adamın, kendi ölüm duasını yazarak ölüme hazırlanmasını bildirmek için ahretten gelen bir haberci olduğu inancına saplanmıştı. Bir gün eşine"yakında öleceğim, bundan eminim" demiştir. Bir yıl önce de dostu J. Haydn'ı Londra yolculuğuna uğurlarken gözyaşı dökmüş vebir daha göremeyecegini soylemiştir. Sihirli Flüt'ü tamamladıktan sonra, kendi ölümüyle günden güne daha fazla yakınlık duyduğu Requiem üzerinde ölümle randevusuna yetişme aceleciliği içinde ölesiye çalıştı.fakat gücünün de günden güne eksildiğini farkediyordu. Mozart o çağda Avrupa'nın sanat çevrelerinde yaygın"sifilis" hastalığına tutulmuş, yaşamı boyunca türlü hastalıklar geçirmiş olması ve son yıllarda ölüm duygusuna kapılması nedeniyle direnci zayıflamıştı.requiem üzerinde daha fazla çalışamayacağını anladığı gün, öğrencisi Süssmayer'e eseri nasıl tamamlamayı tasarladığını açıklar ve artık onunla birlikte çalışmaya başlar. Ömrünün son üç haftası içinde giderek şiddetlenen ateşi onu nihayet ölümle buluşturdu.1791 yılının 4-5 Aralık günü geceyarısından sonra son nefesini verdiğinde Requiem'in"Lacrimosa" bölümüinün dokuzuncu mezüründe kalmıştı. Mozart, ölüm ve ölümsüzlüğün yaşamın ta kendisi olduğuna inandı. Hep ölüm anını düşündü ve ömrünü boşa harcamadı.ölümü alın yazısı idi fakat, ölümsüzlüğünü kendisi yazdı;kendisini en büyük tabiat kanunu olan çalışmaya adadı. Doğanın kendisine armağan ettigi üstün yeteneği, üretici gücü insanlığın hizmetinde kullandı.kalbi insan sevgisi ve hakikat ışığı ile doluydu ve onu insanlara sundu.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor.

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor. 2015'e çok az kaldı. Peki 2015'te başımıza neler gelecek? Astrolog Neşe Erden'in yeni kitabından sizin için kısa kısa her burç için 2015 yılının özetini çıkardık. Koç Burcu Ön yargılar, eski yanlış bilgiler

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

Mutluluk nedir? Kenan Kolday

Mutluluk nedir? Kenan Kolday Mutluluk nedir? Kenan Kolday İzmir 2017 1 2 KENAN KOLDAY Holistik gelişim, ruhsal yolculuk, yaşam koçluğu, hakikati arayış, üst düzey yöneticilik 1975 yılında İzmir de Dünya ya geldi. Özel İzmir Amerikan

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ Ron D. BURTON U.R. Başkanı 2013 14 Gürkan OLGUNTÜRK U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2013 14 H.Ediz PARLAR 3. Grup Guvernör Yardımcısı Perihan SEFEROĞLU (Başkan) Serkan SOLAK (Asbaşkan) Hüseyin MURSAL (Kulüp

Detaylı

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler. Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.de www.wahreliebewartet.de Avrupa ülkelerindeki gençlik denilince

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Streslere karşı 7 etkin uygulama

Streslere karşı 7 etkin uygulama Streslere karşı 7 etkin uygulama Stres ve huzursuzluklarda, mide kazınmalarında korku ve kaygı durumlarında aşağıdaki uygulamalar size her zaman yardımcı olabilir: 1. Dikkati başka yere yönlendirmek Şarkı

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Seher AHRAZ (505)

Seher AHRAZ (505) Seher AHRAZ seherahraz@gmail.com (505) 231 90 49 5 Mayıs 2016 Sizlere palyatif bakım nedir, neleri kapsar, palyatif bakım ekibi kimlerden oluşur ya da palyatif bakımın ilkelerinden bahsetmeyeceğim. Onkoloji

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri 1 Aşağıda zaman zaman herkeste olabilecek yakınmaların ve sorunların bir listesi vardır. Lütfen her birini dikkatle okuyunuz. Sonra bu durumun bu gün de dâhil olmak üzere son üç ay içerisinde sizi ne ölçüde

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul 115 Yardımsever Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI Yerel ICI Bürosu Adresi: ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul 116 ÖĞRENCİ RAPORU HAKKINDA TALİMATLAR Her üniteyi çalıştıktan sonra o ünitenin

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır:

Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır: Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır: 1- Rast makamı: İnsana sefa (neşe, huzur) verir. 2- Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir. 3- Küçek makamı:

Detaylı

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir? Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik,

Detaylı

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız? sağlık (/saglik) Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız? 04.10.2016 Salı 13:11 3 0 Uzman Psikolog Özge Genlik aşık olduğumuz kişiyi neden unutamadığımızı anlattı Aşık olduğumuz kişiyi unutmak yerine anlamlandırmamız

Detaylı

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 İçindekiler Giriş Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 Kafamızın içindeki bariyer Hiçbir şeyi hak etmediğini sanan kadın Yanlış bir hayata çakılıp kalan adam

Detaylı

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR BİRLİK BULAMACI YERİNE GERÇEK BİRLİK A. GİRİŞ Başlangıçta,eşler arasındaki farklar bazen heyecanlı olabilir. Kendinde olmayan özellikleri eşinde bulunca yaşama renk katacağı olur

Detaylı

www.astromedya.com Örnek Tarot Okuması

www.astromedya.com Örnek Tarot Okuması Örnek Tarot Okuması Bir tarot okuması, bilinçaltına atılmış bir oltadır. Bizler yani tarot okuyucuları, sizin zihninize, bilinçaltınıza olta atarak, sebeplerini ve sonuçlarını zaten sizin biliyor olduğunuz

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

" Elimizde bulunan Kadim Bilgelik sırlarına ve ezoterik bilgilere göre; özellikle son 3500 yıldan beri dünya insanına, kapasitelerine

 Elimizde bulunan Kadim Bilgelik sırlarına ve ezoterik bilgilere göre; özellikle son 3500 yıldan beri dünya insanına, kapasitelerine " Elimizde bulunan Kadim Bilgelik sırlarına ve ezoterik bilgilere göre; özellikle son 3500 yıldan beri dünya insanına, kapasitelerine göre bilgi veren ve mitolojilerde İLAHLAR olarak ifade bulan yüce varlıkların

Detaylı

Onceki izlenimdeki sevgi titresimleri sevgili Ugurcan'in izleniminde devam ediyor...

Onceki izlenimdeki sevgi titresimleri sevgili Ugurcan'in izleniminde devam ediyor... 23 Nisan gecti hala kendimizi toparlayamadik; bir sure daha ruyalarimizi susleyecekler... Ama her zaman onlarin en guzel basarilarla buraya gelmelerini heyecanla bekleyecegiz... Onceki izlenimdeki sevgi

Detaylı

PHOSPHORUS. ( Phos. ) Ana fikir ; çabuk parlar, çabuk yanar ama çabuk söner.

PHOSPHORUS. ( Phos. ) Ana fikir ; çabuk parlar, çabuk yanar ama çabuk söner. PHOSPHORUS ( Phos. ) Remedinin ruhu isminde gizli. Işık taşıyıcı demektir. Kibrit ucunda kullanılan maddedir. Ana fikir ; çabuk parlar, çabuk yanar ama çabuk söner. Kibrit ucu gibi çabuk tükenir. Çabuk

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Nisan 23, 2012-10:12:04 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ülkesinin çocuklarına, gençlerine gerekli yatırımı yapmayan, gereken sorumluluğu ve özeni yerine

Detaylı

Vedic Çocuk Analizi 1

Vedic Çocuk Analizi 1 Vedic Çocuk Analizi 1 VEDİC VE BATI SİSTEMİ İLE ÇOCUK ANALİZİ Adı ve Soyadı : Bir Kadın Kişi (Yapılan analizlerden seçilmiştir) Doğum Bilgileri : 04 Ağustos 1981 / Türkiye* / 11.30 Özel İşaretler : Doğum

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Ekşi, 1 Buse Ekşi 21502152 TURK 101-74 Ali Turan Görgü Final Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Yaşadıkları çevrenin sorunları ile ne kadar ilgili hiç düşündünüz

Detaylı

Suriyeli Mülteci Çocuklar ile Dışavurumcu Sanat

Suriyeli Mülteci Çocuklar ile Dışavurumcu Sanat Suriyeli Mülteci Çocuklar ile Dışavurumcu Sanat Ezgi İçöz, MA 24 Haziran 14 Salı Tammam Azam Inside Outside Project: Gazeteci ve fotoğrafçılar ile çalışmak Motivasyon farklılıkları ve etik Çalışma süresi

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden 2 Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden mezun oldu. Farklı kurumlarda çalıştıktan sonra 2 arkadaşı

Detaylı

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! İstanbul, bu yıl ikinci kez Mevlana Celaleddin-i Rumi nin ölüm yıldönümü olan Şeb-i Arus törenlerine ev sahipliği yapıyor.

Detaylı

Obsidyen ile sağlıklı kalın. OBSİDYEN TAŞI NEDİR?

Obsidyen ile sağlıklı kalın. OBSİDYEN TAŞI NEDİR? HAKKIMIZDA Makro Grup A.Ş. bünyesinde yer alan Obsidyen Maden ve Mermercilik LTD. ŞTİ., 2002 yılında madencilik, değerli ve yarı değerli taş işleme alanlarında faaliyet göstermek üzere İstanbul da kurulmuştur.

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür.

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür. Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür. Kullanılmayan beyinde kısmi ve genel büzülme meydana gelir. Bilim adamlarının araştırmaları,

Detaylı

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR? Beynin Temelleri Kitabın geri kalanının bir anlam ifade etmesi için beyinle ve beynin nasıl işlediğiyle ilgili bazı temel bilgilere ihtiyacınız var. Böylece, ileriki sayfalarda nöron gibi bir sözcük kullandığımda

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

MAVİ TÜY. Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri

MAVİ TÜY. Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri MAVİ TÜY Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri 1 MAVİ TÜY Orijinal Adı: Illusions Yazar: Richard Bach Çeviri: Mehmet Harmancı Düzenleme: Nurhan Seyrekbasan Yayına Hazırlayan: Meltem Erkmen Kapak Uygulama: Berna

Detaylı

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır. Zikir, hareket (ritm), ses ve nefes unsurlarını içeren komplike bir yöntemdir. Bu değişik unsurlar bir ahenk içinde birlikte çalışarak İlâhî bir orkestrasyon oluştururlar. Zikir hareketleri, 1 li, 2 li,

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Sevgili hırsız dostum! Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Bildiğim, kesin ve kat i bir şey var ki, oda senin insan

Detaylı

Yeşaya Geleceği Görüyor

Yeşaya Geleceği Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yeşaya Geleceği Görüyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı!

Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı! Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı! Çocukluğun orjinalliği nasıl değişime uğruyor? İnsanın doğasında var. Yaşam değişim dönüşüm sirkülasyon içerisinde. Bu duruma açık

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu Bilgin 1 Latife Sena Bilgin 21301075 TURK 102-021 Serbest1 Gönenç Tuzcu 26.09.2014 Tanrı Bin birinci gece şairi yarattı, Bin ikinci gece cemal'i, Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı, Başa döndü sonra, Kadını

Detaylı

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR En Kıymetlim, Sonsuz AĢkım Gözlerinde sevdayı bulduğum, ellerinde

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım. 1. Soru Kitap okumak insanı özgürleştirir. Okuyan insan yeni düşünceler edinir, zihnine yeni pencereler açar. Okumak olaylara bakış açımızı bile etkiler. Kalıplaşmış salt düşünceler, yerini farklı ve özgür

Detaylı

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın 4. sınıf öğretmenlerinin karne görüşleri şu şekildedir: Sevgili Nehir Nur, Bal arısı gibi çalışkan ve üretken bir öğrencisin güzel kızım. Aldığın her görevi başarıyla ve ciddiyetle yerine getirdin. Her

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor Hasatlıklarımızın kaynağının sadece beden olmadığı, duygusal çatışmaların bedenimizi hasta ettiği artık bilinen bir

Detaylı

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM ÜNİTE 1 VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ - 1 Ad :... Soyad :... Vücudumuzu ayakta tutan, hareket etmemizi sağlayan ve bazı önemli organları koruyan sert yapıya iskelet denir. İskelet

Detaylı

9. Sigarayı bırakma zamanı

9. Sigarayı bırakma zamanı 9. Sigarayı bırakma zamanı 1 9. Sigarayı bırakma zamanı Dünyada 8 saniyede 1 can alan, yılda 4 milyon kişinin ölümüne neden olan, dünyada her 10 erişkinden birinin ölüm nedeni sayılan sigarayı bırakmak

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN Kayıp Kayıp, yaşam döngüsünün her evresinde yaşanır. bağımsızlık kaybı ilişki kaybı, sağlık kaybı, iş kaybı, ekonomik kayıp, evcil hayvan kaybı, organ

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

"Nereden başlasam, nasıl anlatsam..."

Nereden başlasam, nasıl anlatsam... Bu yaz Bodrum'suz geçmez! Turgutreis Lagina Bodrum Boutique Hotel'de bir gece çift kişilik konaklama, açık büfe kahvaltı ve akşam yemeği 240 TL yerine 119 TL! (15 Haziran - 27 Ağustos arasında geçerlidir.)

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 13.5.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

Bodrum da Can Arif Semineri

Bodrum da Can Arif Semineri Bodrum da Can Arif Semineri Can Arif semineri 3 Mayıs Pazar günü saat 19.00 / 22.00 de Bodrum Maya Otel salonunda düzenleniyor. Etkinlik rezervasyonlarının, organizasyon sorumlusu Dilek Ayanoğlu tarafından

Detaylı