Bir kitap okudum, okumasaydım da olurmuş. Z. Abidin Kızılyaprak. Şiir uzmanı değilim; arada bir okurum, o kadar. Ama bu halimle Türkiye şiirine ve

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bir kitap okudum, okumasaydım da olurmuş. Z. Abidin Kızılyaprak. Şiir uzmanı değilim; arada bir okurum, o kadar. Ama bu halimle Türkiye şiirine ve"

Transkript

1 Bir kitap okudum, okumasaydım da olurmuş Z. Abidin Kızılyaprak Şiir uzmanı değilim; arada bir okurum, o kadar. Ama bu halimle Türkiye şiirine ve dolayısıyla Türkiye edebiyatına mütevazı katkılarım olmuştur. Nasıl mı? Kötü şiirler yazımını birazcık da olsa engelleyerek Şöyle ki: 12 Eylül sonrasıydı, cezaevindeydik ve birçok tutuklu yoldaşımızda şiir yazma hevesi nüksediyordu; zamanla, okur-yazar sayısından fazla şair sayısı çıkma ihtimali belirmişti. Bu, tek başına o kadar da kötü sayılmazdı, ve fakat yazdıkları şiirler o kadar kötüydü ki, anlatamam. Annesiniyavuklusunu özleyenler (ki, çoğunun yavuklusu da yoktu) ağıdımsı şeyler yazıyordu ve adına şiir diyorlardı. Koğuş arkadaşlarımdan aynı hevese kapılanların talihsizliği ve tersinden Türkiye şiirinin talihi, biraz edebiyattan anlıyor diye bildikleri bana, yazdıkları şiirlerini vermeleri/okumalarıydı; değerlendirmem için İnanılır gibi değil ama, o kötü şiirleri baştan sona okuyordum (demek ki insan gençken de tahammüllü olabiliyormuş) ve şair adayımıza şöyle diyordum: Yazma kardeşim Bırak şiiri, şiir yazmak zorunda mısın?.. Çok kötü şiirler bunlar, dahası şiir filan da değiller Üzülme, herkes şiir yazmak zorunda değil, yeminle söylüyorum sana, şiir yazmadan da mutlu ve üretken yaşayan milyonlarca insan var dünyada Böylece, sayemde birçoğunun hevesi kırıldı (birkaç ay bana asık suratla hatta nefretle bakarak dolaşsalar da), bıraktılar şiir yazmayı

2 ve Türkiye şiir tarihindeki kötü şiir oranı sayısal olarak düşmüş oldu: Eh, az-buz katkı sayılmasa gerek Eğer Müslüm Yücel in (bundan sonra ön adıyla hitap etmem olumsuz yorumlanmasın; tersine, tanış-biliş olduğumuzdan) son biyografi kitabını yayımlanmadan evvel okumuş olsaydım, kim bilir, Türkiye biyografi tarihine de mütevazı bir katkım olabilirdi; Müslüm e, bu kitabını yayımlamamasını söylerdim, bir güzelleme tekrarı olduğunu söylerdim, önceki güzel araştırma kitaplarındaki konulara ve edebiyat/şiir çalışmalarına devam etmesini tavsiye ederdim, vs. Aslında Müslüm ün kitabı çıkmadan evvel de onunla arada bir İstiklal Caddesi nde karşılaşıyordum, fakat böyle bir kitap yazdığından haberim yoktu, bahsetmemişti. Herneyse, olan olmuş Evet; Müslüm ün kitabını (Amara dan İmralı ya Abdullah Öcalan, Alfa Yayınları, İstanbul, Bundan sonra, yalnızca sayfa numarası verildiğinde Müslüm Yücel in bu kitabına atıf yapılacaktır) okumayı bitirdiğimde bende bu duygular vardı: Üstünkörü bir biyografi; yeni hiçbir bilginin ve/veya sorgulamanın olmadığı bir biyografi; resmi PKK tarihi nin süslü cümlelerle tekrarından ibaret bir biyografi Sonra, bir kez daha okudum; hayır, maalesef bu kitap yalnızca saydıklarımdan ibaret kötü bir biyografi değildi, aslında bir dilekçeydi bu kitap Evet, bir tür kabul -ya da yeniden kabul- talebi mündemiç arzuhal. Gerçi Müslüm bir yerde kendi adıma hayatımın üçte ikisi Öcalan ın yazdıklarıyla geçti, okudum onu hep ve Kürt meselesini kavramamda bana ve benim kuşağıma hocalık etti; bir abi, amca, dayı gibi. Bir zamanlar insanlar başkan derken bile sıkılırdım, içimden abi geçerdi, günahıyla sevabıyla ailemden biri; ben ona kızardım, ama biri ona ağır bir söz söyleyince da canım yanardı. İnsan, bir de kırkını geçince duygusallaşır. Borçlarını

3 düşünür. Bu kitap biraz da borcu ödemek içindir. Karşılar mı? (s ) diyor ve kitabı dilekçe değil bir tür -aynî ya da nakdî değilse de- fikrî borç ödeme külliyatından sayıyor. (Ama kitabında hep 'sevap' anlatılmış, bir tek 'günah' yok Öcalan namına ve biyografisini yazdığı insanın nelerine kızmış olduğunu da öğrenmekten mahrumuz.) Bu tür alacak/verecek işlerine aklım ermez ve ne neyi karşılar/karşılamaz; bilemem. Fakat bir 'tediye' evrakından çok, aslında çok sayfalı (584 sayfa) bir dilekçe bu kitap, hem de pullu Dilekçelere damga pulu yapıştırma zorunluluğu çoktan kalktı, ama ne olur ne olmaz diye kitabının son sayfalarına pul da yapıştırmış Müslüm; hem de iki tane Bunlara geleceğiz. Oralara gelmeden, zarf-mazruf bağlamında önce zarfa, yani kitabın biçim ine bakalım; içeriğine, yani mazrufa sonra bakacağız. Bazen zarf-mazruf bağlamı birbirine karışırsa, 'vakayı adiye'den sayın onu... Ve eğer zarfı önemsiz sayan okur varsa, sıkıcı bulursa, direkt mazruf bölümüne geçebilir, sorun değil... Zarf: Vasat altı Zarf, epey özensiz. (Kapak hariç; kapak dizaynı fena değil.) Özellikle dipnot numaralandırmaları bir âlem; dipnotlar her bir sayfada yeniden 1 numara ile başlıyor. Örneğin bir sayfada üç dipnot varsa, 1, 2, 3 diye sıralanıyor; hemen sonraki sayfanın dipnotu ya da dipnotları yeniden 1 ile başlıyor. (Böylece, örneğin, dipnotları takip ederek yazarın kullandığı kaynak sayısını hesaplamak da mümkün olmuyor; pösteki sayar gibi, sayfa sayfa not edip saymanız gerekiyor. Ayrıca, örneğin, Müslüm ün düştüğü 2 nolu dipnot desem, hiçbir şey dememiş oluyorum; çünkü bir sürü 2 nolu dipnot var.) Bunun,

4 metin sayfa şablonuna aktarılırken meydana gelen bir hata olduğunu biliyorum; bunun fark edilmemiş olmasını özensizlik sayıyorum ve son okuma yapılsaydı fark edilmemesinin mümkün olmayacağını da biliyorum. Böylece, Öcalan hakkında ilk biyografi gibi pek de doğru olmayan büyük bir iddiayla yayımlanan kitabın son okumasının yazar ya da bir başkası tarafından bile yapılmadığı sonucuna varıyorum; çok daha büyük bir özensizlik. Buradaki negatif puanı yayınevinin yanı sıra yazara da pay etmek durumundayız. Benzer özensizlik bölüm başlıklarında da var. Ama önce bir ara başlık özensizliği: Önsöz gibilerinden bir Başlarken bölümü ile başlıyor kitap. Başlarken başlığı altında hiçbir metin yazılmadan, aniden Kitap için notlar diye başka bir başlık daha atılıyor. Bunu, 6 ara başlıklı bir metin izliyor. 5 e kadar problem yok; ama 6. ara başlık birden 4 oluyor; özensizlik hanesine yazmak durumundayım Birinci bölüm sayfa 25 ten başlıyor ve I. Bölüm yazısının yer aldığı bir iç kapakla duyuruluyor. Ama aynı iç kapak sayfa 163 te de var. Yani iki tane I. Bölüm ü var kitabın; yanlışlık elbette. Bunu da elbette özensizlik sayıyoruz. Geçerken, bunların, yani zarfın, önemli olduğunu belirtmeliyim: Kürt, her alanda,vasata, hatta vasatın altına razı olmaya alıştırılıyor ve buna itiraz etmek, oldukça önemlidir. Kürdün de kaliteli kitap okumak hakkıdır, yalnızca içeriğiyle değil biçimiyle de; kapağından sayfa dizaynına, dipnotlarından kaynakçasına kadar. Yalnız özensizlik değil özenti de var ve en son sayfalarda, ' Seçilmiş Kaynakça' adı altında. Daha çok akademik çalışmalarda yer verilen 'selected bibliography' usulüne özenmiş galiba Müslüm. Tek başına zararı yok. Ama bundan önce, (hele de dipnot numaralandırmasındaki yanlışlıklar yüzünden izlenmesi mümkün olmayan) kendi

5 kaynakçasının listesini yapması gerekmez miydi? Kitapta hem seçilmiş kaynaklar hem de asıl kaynaklar 'Seçilmiş Kaynakça' başlığı altında iç içe yer alıyorlar. Müslüm'ün 'selected bibliography'sinde tam 248 kitap var. Kitabında kullandığı kaynaklar da 'seçilmiş kaynakça' listesi içinde. 'Seçilmiş kaynakça', bilindiği gibi, verilen ve yararlanılan asıl kaynakların haricinde konu etrafında daha fazla bilgi edinmek isteyenlere yardımcı olmak amacıyla sunulur. 'Benim asıl başvuru kaynaklarımı biliyorsunuz; ama bu çalışmayı yaparken, alıntı kullanmadım ama, daha derin bilgi için ben şunları şunları da okudum; size de tavsiye ederim' gibi bir şeydir. Yazarın asıl kaynaklarının sayısı nedir; hesaplayamadık dipnot kaosu yüzünden. Aşağı yukarı 50 civarında gibi. Diğerleri, 'seçilmiş kaynakça' oluyorlar. Olsunlar; faydası var, zararı yok. Ve fakat, bize öyle geliyor ki, Müslüm konu ile ilgili/ilgisiz okuduğu ne kadar kitap varsa 'seçilmiş kaynakça' listesine almış. Abdulhamit'in 'Hatıralarım'ı da var, Yusuf Blaşkoviç'in 'Çekoslovakya Topraklarında Eski Türkler'i ve Tevfik Fikret'in 'Bütün Şiirleri' de. 'Bir biyografi bir insan hayatına dairdir ve insana dair her şey girer işin içine' diyebilirsiniz ve hatta 'diyalektik ilişki' filan da deyip sınırı iyice zorlayabilirsiniz; o zaman da insana dair daha binlerce başka kitaptan neden söz edilmediği sorusu akla gelir. Yani, bu konsepte göre mesela neden John Steinbeck külliyatı, Alis Harikalar Diyarında serisi ve hatta Doğal Beslenme Yöntemleri kitapları olmasın ki listede?.. 'Seçilmiş Kaynakça'da 248 kitap olduğunu söylemiştik. Rekor hangi yazarda dersiniz? Bildiniz: Öcalan'da... Öcalan'ın tam 15 kitabı, yani bilebildiğimiz kadarıyla kitaplarının tümü var listede. Zaten kitapta hemen hepsi asıl kaynak olarak da kullanılıyor: Öcalan hakkında söylenilenlerin çoğunun tanığı/kaynağı, yine Öcalan! Bir biyografide biyografi öznesinin yapıtlarının öncelikli yer kaplaması tek başına anormal değil elbette;

6 sorgulamak/eleştirel bakışı yitirmemek kaydıyla. Bunun dışında kaynak kullanırken, biyografi öznesinin anlatımlarını destekleyenlerden ibaret bir seçmece yapmamak ve biyografi öznesinin yapıtlarına/anlatımlarına itiraz eden farklı kaynakları da objektif biçimde kullanmak kaydıyla. Olmayan, bu... Zarfı hızlı geçelim. Geçerken, teknik özensizliklerden fikrî özensizliklere değinebiliriz. Mazrufu tartışacağımız zaman değinmemizin konu bütünlüğünü bozabileceği birkaç fikrî özensizliğe burada değinmekte yarar var. Sayfa 166'da 'Bülent Ecevit' adı geçiyor; Müslüm hemen yanına parantez açıp "( )" yazmış. İyi, güzel. Daha doğrusu kitabın bu konuda, yani ölmüş kişilerin doğum ve ölüm yıllarını belirtme konusunda bir prensibi olsaydı, iyi ve güzel diyebilirdik. Bu 'torpil'i bir tek Ecevit'e yapmış Müslüm; başka herhangi ölmüş biri için yok böyle bir parantez. Özensizlik mi desem, Ecevit'e lüzumsuz bir özen mi desem... Bir başka fikrî özensizlik: "O günden sonra 30 Mart (kara gün) Kızıldere Katliamı olarak tarihe geçer. Katliamın tek tanığı olan Ertuğrul Kürkçü yaralı olarak yakalandığı halde, hücreye konulur. Kendisine gazete verilmez, ancak 6 Mayıs günü Kürkçü'ye ilk kez bir gazete uzatılır, ilk haber şudur: İdam edildiler." (s. 124) Anlaşılmış olsa gerek, Denizlerin idamından söz ediliyor. Kürkçü'ye verilen herhalde jet baskı olmalı! Bugünün teknolojisiyle bile 6 Mayıs'ta meydana gelen bir haberi 6 Mayıs'ta piyasaya çıkmış bir gazete baskısıyla duyurmak neredeyse imkânsızdır. O zamanlar, bazı gazeteler kendilerince 'sansasyonel' saydıkları haberlerdeki ani gelişmeler için istisnai

7 olarak 'son baskı' yapardı, evet; ama genellikle İstanbul'da ve akşamları dağıtılırdı. Bu haberle ilgili herhangi bir 'son baskı' yapıldı mı, emin değilim; emin olduğum tek nokta, yapılmışsa bile, aynı gün Niğde Cezaevi'ne ulaşmasının imkânsız olduğu... Kürkçü'den söz etmişken: Sayfa 448'de "Öcalan 94'te Ragıp Duran ve Ertuğrul Kürkçü'yle görüşür" dedikten sonra, ilgili paragrafın sonunda (yine 1 nolu) dipnota işaret eder ve dipnotta söyleşinin yayımlandığı kitabı belirttikten sonra şunu yazar: "Söyleşinin fotoğraflarını gönderdiği için Ertuğrul Kürkçü'ye teşekkür ederim." 'Başlarken' bölümünün sonunda bir teşekkür listesi var Müslüm'ün; kendisine çay ikram etmiş olana bile teşekkür ediyor orada ve bu listede Ertuğrul Kürkçü yok. Niye orada yok da bir dipnotta var, anlamış değiliz. Neyse; yazarın keyfi nerede kime teşekkür etmek isterse orada eder, diyelim. Tamam da; teşekkür nedeni okuru ilgilendiriyorsa teşekkürü yazmak bir anlam taşır. Oysa buradaki teşekkürün nedeni ("söyleşinin fotoğrafları") okurla paylaşılmış değil. Evet; kitabın 352. sayfasından hemen sonra 16 sayfalık bir fotoğraf bölümü var (ve fotoğraflar, kaynak belirtilmeden kullanılmış; bu da ayrı bir özensizlik ve haksızlık), fakat bu fotoğraflar arasında "söyleşinin fotoğrafları" yok. Olabilir; teknik nedenlerle vb Müslüm o fotoğrafları kullanmamış olabilir. İyi de, okurla paylaşılmamış fotoğraflar üzerinden bir teşekkürü okura yansıtmak biraz tuhaf değil mi?.. Bir başka konudan devam edelim. Müslüm anlatıyor: "Apocular dış görüntüleriyle bile bu tarihte (1977'den söz ediyor -BN) dikkat çekerler. Parka giyen, Esem Sport marka ayakkabıyla dolaşan ve vururuz demeyen, gerçekten vuran tiplerdir." (s. 268) Parkayı yalnız onlar giymezdi, bu anlatım problemli; ama spor/sportif ayakkabı konusu içerik itibariyle doğru, fakat orada da marka yanlış: 'Esem' değil, 'Mekap' idi o tarihten

8 itibaren uzun süre giydikleri ayakkabı markası.. Hatta Bucaklarla çatışmaları döneminde o civarda kimi köylülerce 'Mekaplılar' diye anılırlardı. Bir söylentiye göre 1977'de Urfa- Diyarbakır karayolunda bölge mağazalarına ayakkabı taşıyan bir TIR'ı durdurup içindeki tüm Mekap'lara el koymuş ve üyelerine dağıtmışlardı; ayakkabının rahat harekete, koşmaya vb uygun yapısı hoşlarına gidince de devam etmişlerdi 'Mekap' ayakkabı kullanmaya. Aslında 'Esem', 'Mekap'a rakip olarak çıkmıştı. 'Esem'in ilk üretimi 1977'dedir; ama 'Esem' spor ayakkabılarının yaygın tanıtım ve dağıtımı 1978 sonu ve 1979'da başlar. Çok geçmeden 'Esem', bu branşta rekabetten fazla bir sonuç alamaz ve daha çok terlik üretiminde iddialı olur; daha sonra tekrar döner sportif ayakkabılara vs, vs... Lafı uzatmadan diyeceğimi diyeyim: Bir biyografide, söz konusu liderle özdeşleşmiş örgüt anlatılırken, hiç değilse somut olgularda yanlışlıklar yapılmamasını talep etmemiz çok mudur? Hani hem de anlatan, bir borç ödeme azmi ve yakınlığındayken?.. Mesela o yakınlıktan bakınca aşağıda aktardığı farklı adlandırmanın sebebini de bilmesi ve bizi aydınlatması gerekirdi: "Öcalan 1981 yılında yanında bulunan 80 kadroyla ilk konferansını yapar. Bu konferans kimi zaman kongre kimi yerlerde toplantı olarak da geçer." (s. 356) Müslüm anlatmıyor ama biz biliyoruz: Kaynaklardaki tarif farklılığının nedeni, daha sonraları, 90 sonraları, bir gelenek haline gelen işleyişten doğan kafa karışıklığıdır ve şöyledir: 90'ların ortalarından itibaren, Öcalan, artık PKK kongrelerine katılmaz. Kongre öncesi bir 'konferans' toplanır; Öcalan, yalnızca kongre öncesi düzenlenen bu konferanslara katılır ve hemen ardından düzenlenecek kongreye sunulacak önemli kararların tümü yalnızca o konferanslarda alınır. Sonraki kongreye kalan, önceden belirlenmiş kararları tartışarak kabul etmektir ve işte bu kalan kısma Öcalan katılmaz.

9 Bu işleyişin 80'lerde de olduğunu varsayanlar, söz konusu toplantıyı nitelemede farklı kelimeler kullanmış olabilirler: Karışıklığın asıl nedeni bu olsa gerek. Zarf, mazrufa tesir eder mi?.. Uzun bir tartışma bu. Tartışılmayacak ilişki ise ikisinin sınırlarının bitişik olduğudur. Dolayısıyla, sınır ihlalleri mazur görülmeli; burada mazrufa el uzatıp minik bir parça alabiliriz, zarfa binaen... Bir dipnotta (tabii ki bunun da numarası 1) Müslüm, İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarının THKO'luları ihbar eden muhtar Mustafa Mordenizli'yi öldürmelerini anlatan bir romandan söz eder: "Muhtarın öldürülmesi Muzaffer Oruçoğlu'nun yazdığı bir romana da konu olmuştur. Roman çok zayıftır; tek kelimeyle şiddet estetize edilmiştir." (s. 125) Hemen zarfa dönelim; en son Müslüm'ün bize söylediği şuydu: "Apocular (...) vururuz demeyen, gerçekten vuran tiplerdir." İki problem var: Birincisi, Müslüm, biyografisi boyunca "gerçekten vuran tipler"in liderinin bu "vur"maları yaptırdığını daima es geçmektedir; mesela biz, eski tüzüğünde idam cezası bulunan PKK'nin iç idam hükümlerinin Öcalan'ın nihai kararı sonrası infaz edilebildiğini bu kitapta okumaktan mahrum durumdayız. Böylesi bir mahrumiyete razı olabilirdik, eğer tersinden güzelleme çabaları olmasaydı... İkincisi ve dipnotuyla geçerken eleştirdiği roman mevzusuyla bağlantılı problem de az-buz değildir: "vururuz demeyen, gerçekten vuran tipler" betimlemesi şiddeti estetize etme alanından/civarından ne kadar uzak sayılabilir ki? Haydi diyelim bunu olgusal bir tespit saydık ve uzaklaştırmaya çalıştık şiddeti estetize etme alanından; peki şuna ne diyeceğiz: "PKK, Urfa'da ateşe atılmıştır ve 12 Eylül ile ateş daha bir harlanmış ve ortalık cehennemden beter olmuştur. Bu yüzden sıkça PKK için 'İbrahimi bir hareket' tanımlaması yapılır.

10 İbrahim ve Öcalan arasında da sıkı bir ilişki kurulur. İbrahim, Nemrut; Öcalan, Kenan Evren ile kıyasıya bir savaşa tutulur. İbrahim putları kırar, Öcalan sömürge teziyle mevcut sistemin dayattığı 'Herkes Türktür' anlayışını." (s ) Eh, daha ne olsun!.. Yalnızca şiddeti estetize çabası da yok burada; Öcalan'a uhrevî/ilahî bir özellik atfetme alışkanlığının izleri daha baskın. Öcalan'a ilahî güç ya da sıfatlar atfetme alışkanlığı, 90'lı yıllardan sonra başladı. Örneğin, Yeni Akit gazetesinin 22 Nisan 2011 tarihli nüshasında, Ali Haydar Kaytan'a ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayımlanmıştı, tekzip edilmeyen o habere göre Kaytan, şöyle diyordu: "Tek tanrılı din geleneği İbrahim in geleneğidir: İbrahimî gelenek. İbrahimî gelenek, aynı zamanda PKK nın kendisini devamı saydığı bir gelenektir. Önderliğin deyişiyle PKK, peygamberlik geleneğinin yeniçağa uyarlanmış biçimidir. Önderlik de bir bakıma Çağdaş İbrahim oluyor. Önderliği dinlediğinde, kitleler, halkımız diyordu ki: Bu aslında yeni bir dindir. Önderlik kendini sosyalist olarak algılıyor ama dinde de bir sosyalizm var. Reel sosyalizmle bağını kurmuyor, farkını görüyor ve o bilgelikten yola çıkarak diyor ki: Apoculuk yeni bir dindir. Adeta onu, dinlerin olumlu özelliklerinin üst düzeyde bir sentezi anlamında yeni bir din olarak adlandırıyordu. Demek ki ve üstelik, Müslüm'ün olumlayarak aktardığı 'İbrahimi bir hareket' tanımlaması Kenan Evren'in 'Nemrut'a, Öcalan'ın hz. İbrahim'e benzetilmesinden ibaret ve o dönemde kalmış bir tanımlama da değilmiş; daha 'derin' ve 'ilânihâye' imiş. Okumuş-yazmışlar böyle yapınca, Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) 24 Nisan 2011 günü Diyarbakır'da düzenlediği mitingte bir Kürdün elinde 'Pêxemberê Kurda Serok Apo' pankartını görmek bizi şaşırtmıyor... (Söz konusu pankart fotoğrafı 25 Nisan 2011 tarihli birçok gazetede yer aldı.)

11 Dil'i iyi bilir Müslüm; kelimelerin yüklendiği anlamları da... Gerisini okur vicdanına havale edelim ve geçelim. "Politik anlamda bunlar yaşanırken (90 başlarından söz ediyor -BN) kültürel cephede serhildanların içi, yapılan şarkılarla boşaltılır. (...) Açıktır. Abartılı anlatım sanatı zorlar. Bir dönemin Almanya'sında 'Viva la muerte' (yaşasın ölüm) vardı. Bu söz, yüksek sesle söyleniyordu, şarkı gibi. O dönem estetik bir emirdi, iç değil dış önemliydi ve sanatçı, askerdi!" (s ) Düzeltmeye çalışalım: 'Viva la muerte' Almanca değil, İspanyolcadır; 'olay mahalli' de Almanya değil, İspanya'dır, İspanya iç savaşında faşistlerin kullandığı bir slogandır... Ayrıca, o dönemin sanatçıları ne kadar 'asker'di, tartışılması elbette meşru bir konudur bu. En az tartışılabilecek olan ise, o tarihten ( ) sonra dünyanın estetikte aldığı bir hayli yoldan sonra, hem de epey sonra, 'bizim' mahallemizde çok daha 'asker sanatçılar' gördüğümüzdür ve üstelik halen de görüyor oluşumuzdur... Hâlâ zarftayız ve fikrî özensizlikler bahsindeyiz ve zararı yok aşağıdakini de zarftan sayıyoruz: "Suriye, Osmanlı hakimiyetinden sonra (1918'e kadar) Fransa'nın hakimiyetinde kaldı ve bu hakimiyet 1946 yılına kadar sürdü (...) Kürdistan ile ilgili kararlar Londra Konferansı'yla (1921) alındı ve daha sonra bu kararlar (1923) yeniden düzenlendi; Kürtler İran, Irak, Suriye ve Türkiye arasında dörde bölündü." (s ) Ne anlıyoruz bundan? Kürtlerin, daha doğrusu Kürdistan'ın İran, Irak, Suriye ve Türkiye arasında bölünüş tarihinin 1923 olduğunu.. Doğru mu? Elbette değil, büyük bir yanlış ya da büyük bir fikrî özensizlik. Müslüm'ün de bilmesi gerektiği gibi Kürdistan o tarihte dörde bölünmedi; 'Osmanlı Kürdistanı' üçe bölündü Irak, Suriye ve Türkiye arasında.

12 Kürdistan'ın ilk (ve ikiye) bölünüş tarihi 17. yüzyıla uzanır, Osmanlı ve Safevi imparatorlukları arasında... Şu da var: Sayfa 311'de bir dipnot (1 nolu): "Avrupa'nın bölgede söz sahibi olması Irak, Türkiye ve Suriye'nin ulusal bütünlükleri adeta Kürtlere bağlanıyor ve Kürtler arası kan davaları, aşirete bağlı bir yapının desteklenmesiyle besleniyordu. (Cümle düşüklüğü yazara ait - BN) Kürtler, Kürt olarak değil aile ve aşiretlerin adlarıyla anılır. Bu onlara şeref ve gurur veriyordu. Oysa aristokrasi Avrupa'da dilin; burjuvazi ticaretin omurgasını oluşturuyordu. Kürtlerde aristokrasi kendini yaşatmanın, burjuvazi Arap, Türk ve Fars ekonomisine eklemlenmenin bir aracı olmuştur." İnsan, bilmediği ya da az bildiği konularda dörtnala at koşturmamalı, değil mi: Hangi aristokrasi 'kendini yaşat'maz?.. Müslüm, Kürt aristokrasisi dışındaki aristokrasilerin pek bir toplumsever olduklarını, varlarını yoklarını dilin gelişmesine filan harcadıklarını mı zannediyor?.. Ayrıca aristokrasi-dil ilişkisinde kurulan formülasyon asıl olarak burjuva ilişkilerin tomurcuklanmasına tekabül eder ve Batı'daki (dili de geliştiren) kimi sanatedebiyata açık 'aristokrasi' örnekleriyse bu ilişkiler ağıyla bir şekilde uyumlulaştıkları ölçüde söz konusu açıklığı sergilerler; Müslüm'ün yakinen duymuş olması gereken İngiltere'deki Viktorya hanedanı gibi. Dili yetkinleştirenin ve bu yolla da 'millet' kavramına su taşıyanın 'burjuva'nın doğum süreci olduğu, burjuva ilişkilerin şafağı olduğu, bilinir... Öte yandan, 'millet' düzeyine/algısına ulaşmamış/henüz ulaşamamış halk topluluklarının aile, klan, aşiret gibi bağları önemsemeleri niçin yadırgansın ki; onlar açısından o zaman kesitinde 'üst kimlik', doğal olarak, bunlardı. Hatta bu tür eski 'üst kimlik' izleri bugünün

13 Avrupasında bile görülebilir. Bir tek aile ya da aşiret adına işaret etmese de, 9. yüzyıl başında oluşan Hamburg şehrinin resmi adı hâlâ 'Die Freie und Hansestadt Hamburg'dur ('Bağımsız Hansa Şehri Hamburg'). 'Hansa', zamanın 'Hansa birliği'nden gelmektedir ve 'Alman milleti' öncesi bir başka 'üst kimliğe' gönderme yapmaktadır; halen tek başına eyalet olan bu şehrin eyalet bayrağı bile o dönemden semboller taşır... 'Bizim burjuvamız'ın "Arap, Türk ve Fars ekonomisine eklemlenme"leri mi: Eklemlenmenin günümüzdeki türlü çeşitli halleri bir yana, klasik anlamda, devletiniz olmazsa olacağı budur; ekonomi ve 'pazar' denilen olguyla siyasal egemenlik arasındaki bağ ve ilişki görülmeden atıp tutmanın, sanki 'eklemlenme' öylesine ahlaki/keyfi bir seçimin sonucuymuş gibi gösterip sızlanmanın âlemi yok. Ayrıca bu cümlelerdeki oryantalist bakışa dikkatinizi çekerim: Hele de günümüzde ve hele de 'bizde', oryantalist bakışın hiç mi hiç âlemi yok... Şu ilginç hikâyeye de bir göz atalım: "Bu dönem (1978 -BN) Iraklı bir Kürt lider Libya'ya gider. Burada yoğun bir Kürt nüfusu vardır. Kürt lider burada Kürt işçilerle uzun uzun sohbetler etmiştir ve bu tarihte Trablus'ta çalışan pek çok işçi kendi aralarında para toplayıp vermişlerdir ve bu lider paraya hiç dokunmadan Beyrut'a gelmiş, hepsini Ali'ye vermiştir. Ali derin bir nefes almıştır. Bu, Talabani'dir." (s. 329) Tam anlaşılması için aynı sayfada bunu önceleyen iki paragrafa da göz atalım: "Öcalan Şam'da Ali olarak bilinir. Talabani de Türkiye'de Apocuları; Suriye'de onlar adına çalışan Ali adında birini duyar."

14 Güzel. Bir sayfa öncesinde de o tarihlerde KDP-KYP geriliminin ve çatışmasının yaşandığı anlatılır. Bu da güzel. Problem şu: Tüm Ortadoğu'da kurnazlığıyla meşhur birinin Ali'nin Öcalan olduğunu bilmemesi imkânsızdır; olsa olsa, çok sık yaptığı gibi, bilmemezlikten gelmiştir. Bu 'dokunulmadan verilen para' meselesini KDP'ye karşı KYB'nin müttefik arama çabasından başka bir şeye yormak mantıklı değildir. Bu tarih yazımında ciddi problemler var ve bunun nedeni Müslüm'ün hiç sorgulamadan/araştırmadan Öcalan anlatımlarına dayanması ve/veya olduğu gibi aktarmasıdır. Sorgulama ve araştırma yoksunluğunun nelere yol açtığını mazrufa bakarken de görebileceğiz. Dikkat ederseniz daha sık ihlal etmeye başladık mazruf sınırını. Ama dedik ya; zararı yok, bazı şeyleri zarftan, zarf genellemesi dahilindeki fikrî özensizliklerden sayalım... Şunu da mesela: "Hafız Esad muhaliflerine karşı acımasızdır. Ancak Suriye hükümeti, başta Hafız Esad olmak üzere Filistin meselesine olan duyarlılık ve sol söylemden (Filistin etkisiyle) PKK'ye ve diğer Kürt ve sol gruplarına sempatiyle yaklaşır." (s ) Demek ki neymiş: Esad-Öcalan ya da Suriye-PKK ilişkisi tamamen duygusal nedenlere, "Filistin meselesine olan duyarlılık ve sol söylem"e dayanıyormuş!.. Geçerken merak ettiğim ise, yakın tarihe birazcık ilgi duyanların bile kolayca öğrenebileceği, hatta hâlâ birçok yaşayan tanığın bulunduğu bir olgu hakkında Müslüm'ün niçin böylesi bir çarpıtma içine girmiş olduğudur; Müslüm, neyin uğruna okurlarının zekâsına hakaret ediyor?.. Yazılan şudur: Bir; Hafız Esad muhaliflerine karşı acımasızdır. Diktatör demeye dili varmıyor Müslüm'ün tabii. İki; Esad Filistin meselesine duyarlıdır. Üç; Esad sol söylem

15 kullanır ve bunun nedeni onun üzerindeki Filistin etkisidir. Dört; iki ve üç'ün sonucu olarak, PKK'ye ve diğer Kürt ve sol gruplara sempati duymuştur. İşte tüm o tarih bu kadar kolay ve basittir! Öyle midir?.. Meşhur fıkranın sonudur, bilirsiniz: 'Neresini düzelteyim: Hazreti Davud değil hazreti İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail; keçi değil, koç...' Bir: Öyle 'muhaliflerine acımasız'la es geçilecek birinden/bir yönetimden söz etmiyoruz; bir muhabarat devletinden ve diktatörlükten söz ediyoruz. İki: Bu diktanın direkt mağdurlarından biri Rojava Kürtleridir. Bilmez mi bunu Müslüm; elbette bilir. Şiir diliyle hatırlatalım bir de: "Feleğin rüzgârı ve kara bahtlıların ülkesi / Güzeldi. Çok güzeldi. / Kör acılardan, matemlerden bir ağaç. / Acı ve hain bir tarihin vurgunuydu. / Feleğin fırtınası bize yönelince, dağların dostu oldu. / Kar eridi, sel oldu, dalgalar yükseldi..." (Helîm Yûsiv, Ava Şîn -Ölüler Uyumaz, Avesta Yayınları.) 2002 ya da 2003 idi; yukarıdaki dizelerin yazarı şair, Diyarbakır'ı ziyaret etmişti ve bir söyleşide Suriye'de Kürtçe kitap yayımlamanın neredeyse imkânsız olduğunu anlatmıştı; kendi kitaplarını Suriye dışında komşu ülkelerde bastırdığını ve kitaplarını kaçakçıların yükleri arasında Suriye'ye sokmaya çalıştığını; yakalandıklarında 'kaçak mal' muamelesi gördüğünü vb anlatmıştı. Fazlasını yine aynı şair, bu kez 2011 tarihi itibariyle anlatsın: "Esat, beyaz jenosidi Kürtler üzerinde uygulamıştır. Arap yapma projesini Kürtler üzerinde uygulamıştır. Kürtleri bütün haklardan paysız bırakmıştır. PKK'ye toleranslı yaklaşmasının farklı bir anlamı vardır. PKK yi Türkiye iktidarına karşı kullanmak istemiştir. Siyasi, coğrafi, tarihi ve su çelişkilerini bu yolla çözmeye çalışıyordu. (...) Şöyle tanımlayabiliriz. PKK ve Esat ilişkisi karşılıklı çıkarlar üzerine kurulmuş, Esat

16 rejimi PKK'yi Türkiye'ye karşı kullanıyordu. Aynı zamanda içte de kendi Kürtlerine karşı kullanıyordu. Evet rejimin bu emelleri sonuna kadar gerçekleşmedi. Çünkü Öcalan ve PKK Suriye rejiminin onlara verdiği imkânlarla askeri güçlerini büyüttüler. Aynı zamanda örgütlenme çalışmalarını Suriye Kürtleri içinde genişlettiler. Kürt toplumu siyasetten uzaklaşmıştı Kürt halkını askeri ve siyasi çalışmaların içine kattılar. Kürtler ulusal uyanışlarını gerçekleştirdiler. Sonuçta binlerce Kürt genci gerilla saflarına akın etti. Binlerce şehit verdiler. Öcalan ın Suriye'de kalması Suriye Kürtleri nin Kuzey Kürtleriyle tanışmasına vesile olmuş ve ulusal değerler oluşmuştur. Siyasete yeni bir renk kattılar. Kürt siyaseti daha bir ciddileşti. Suriye Kürtleri açısından PKK'nin yarattığı olumlu etkilerdir. Suriye Kürtleri için olumsuz sonuçları da olmuştur. Bütün Suriye Kürtlerinin aktivitesini Kuzey'e yönlendirdiler. Suriye deki Kürt sorunu unutuldu." ( Demek ki neymiş: 'Filistin meselesi ve sol söylem' dışında da, hem de daha makul bir şekilde, açıklanabilirmiş o ilişki... Belirtmeye lüzum var mı: Esad dönemi, 'Kimliksiz Kürtler' dönemidir de. Arapça 'mektum' dedikleri yaklaşık 200 bin 'kaydı yok' Kürt'ten söz ediyoruz... Bilen bilir: Suriye üstüne laf etmeksizin Suriye'de isterseniz bağımsız Patagonya devleti kurmayı amaçlayan örgüt bile kurabilirdiniz. Suriye'deki Kürtlerden söz etmemek kaydıyla Kürt örgütlerine de bu 'özgürlük' açıktı. Ancak, her Newroz kutlamasında evvelemir Esad'a şükranlar sunmak kaydıyla... Artık bitirelim bu bahsi ve üç: Esad üzerinde Filistin etkisi de nereden çıktı, anlamak mümkün değil, devletsiz Filistinlilerin bir devleti etkileme güçleri ne kadar olabilir ki; Esad üzerinde Filistin etkisinden değil Filistinli birçok örgüt üzerinde Esad etkisinden

17 söz edilebilirdi... Ayrıca ve yeri gelmişken belirtelim, genel bir eğilim olarak Filistinlilerin Kürtleri sevmedikleri herkesin bildiği bir sırdır; Saddam muhabbetleri dolayısıyla... Bu dolaydan hareketle, Filistin hareketine sempatiyle yaklaşanın Kürt hareketi için pek de hayırhah bir tutum almayacağını söyleyebiliriz; aldıysa, başka saikler aranmalıdır... Sol söylem mi: Bu söylemin de genel olarak Kürt'e tatlı hatıralar bırakmamış olduğunu biliyoruz. Yanisi şu: Filistin ve sol aşkı uğruna Esad PKK'yi desteklemiştir derseniz, eğer okurlarınızın zekâsına kem gözle bakmıyorsanız, büyük bir çam devirmiş olursunuz... Yalnızca bu bahsi değil, başka bir küçük değinme sonrası artık zarfı incelemeyi de bitirip, mazrufa geçelim. Zarfa ilişkin değineceğimiz son defo şöyle: Sakık, ( ) PKK ye destek veren gazeteciler, siyasetçiler, insan hakları savunucularını ihbar eder. Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Hasan Cemal gibi gazetecilerin isimleri ortalıkta gezer. Sakık a göre PKK, gazetecilere para verir ve onlar Öcalan ın istediklerini yazarlar. (s ) PKK'nin bir zamanlarki efsanevi komutanı 'Parmaksız Zeki'den, Şemdin Sakık'tan, ve '28 Şubat süreci'nde ortaya atılan bir iddiadan, 'andıç'tan, söz ediyor Müslüm. Ama öyle bir kesinlikle, öyle bir 'tırnaksızlık'la (tırnak içine almadan ve herhangi bir kaynağa dayandırmadan) söz ediyor ki, Müslüm'e göre bu (başka birçok konuda yaptığı gibi) bir iddia değil, gerçeğin ta kendisi... Oysa ortaya çıktı ki, jandarma'daki sorgu sırasında söz konusu ifadelerin yer aldığı bir metni imzalaması için zorlanıyor Şemdin Sakık ve fakat imzalamıyor; buna rağmen Genelkurmay, bu ibareleri gazetelere uçuruyor ve gazetelerin apoletsiz generalleri

18 yayımlıyor bu 'andıç'ı.. (Detaylar için örneğin bkz. Peki Müslüm niçin tek yanlı ve foyası ortaya çıkmış doğrultudan bakıyor o olaya hâlâ?.. Neden bu ifadelerin düzmece olduğunu söyleyen -başta konunun direkt muhatabı Şemdin Sakık olmak üzere- kimselerin görüşlerine de yer vermiyor?.. Şemdin Sakık 'itirafçı' diye mi tenezzül etmiyor onun konuyla ilgili yaşadıklarını/iddialarını aktarmaya? Ama objektivitede 'ben beğenmediğim kişilerin görüşlerine yer vermem' keyfiyeti olamaz ki... Böylesi bir keyfiyet, bu konuda, Müslüm okurlarının da Müslüm tarafından 'andıçlanma'ya çalışılması sonucunu doğuruyor... Şu notu düşmekte yarar var: Söz konusu olayda ya da bu eleştiri yazımın herhangi bir yerinde, Müslüm'ün kitabında adı geçenlerle ilgili değilim; mesela az önce benim derdim Şemdin Sakık'ı aklamak ya da karalamak değildi. Ben, Müslüm'ün kitabını masaya yatırıyorum, orada adı geçenleri değil. Dolayısıyla, mazrufa adım atarken de belirtmiş olayım: Biyografi öznesi kişiyi de tartışmayacağım; kitap kapsamı ve biyografi yazımının zorunlu faktörleri haricinde. İki nedenle: Birincisi, alternatif bir Öcalan biyografisi yazıyor değilim; yazılmış olanı değerlendiriyorum, eleştiriyorum. İkincisi, Öcalan'ı ve kendisiyle özdeşleşmiş örgütünü politik olarak eleştirmek ya da savunmak başka başka politik çalışmaların işidir (ki, ilkini, yani eleştirmeyi, birçok yerde yaptım ve yapıyorum); buradaki değinmelerim bu biyografi kitabı nedeniyledir, biyografide anlatılanlarla -ve tabii ki bir biyografi kapsamında, anlatılmayanlarla da- sınırlıdır ve elbette ki biyografi yazarına yöneliktir. Mazruf: Estetik yağcılık

19 Aslında daha girişte Müslüm, zarfın içindekine dair, yani biyografi kitabının mazrufunun nasıl olduğuna dair, bizzat kendisi çok güçlü bir ipucu veriyor: "Kendi adıma biyografiyi yazarken yansız görünmeye/olmaya çalıştım." (s. 16) Çok açık: Müslüm, "yazarken yansızdım" demiyor, diyemiyor... "Yansız görünmeye/olmaya çalıştım" diyor ki, kesme işaretinin sağı ile solu aynı şey de değil. Eğer yalnızca "yansız olmaya çalıştım" deseydi, biz buradan Müslüm'ün yanlı olmak için bir dizi sebebinin olduğunu ve fakat bu yanlı tutumdan uzak durmaya çalıştığını anlardık; bu bile, kitabı kuşkuyla okumamız gerektiğini anlatırdı. Ama Müslüm bir de "yansız görünmeye çalıştım" diyor ki, bu başlı başına bir fecaat: 'Ben yanlıyım, ama yansız bir görüntü vermeye çalıştım; numara yaptım açıkçası' mealinden başka nedir ki bu?.. Devamında, ne olduğu pek anlaşılmayan ama durumunu kurtarmayı umduğu bir cümle geliyor: "Gerçeklik yan tutar bu yüzden arada denemelere yer verdim." Ne bu?.. Denemelere yer verilmesinin nedeni gerçekliğin yan tutması mıdır?.. Ne alâka?.. Bu anlamsız cümleyle Müslüm "yansız görünmeye çalışma"sına "gerçeklik yan tutar" gibi tumturaklı fakat lüzumsuz bir dayanak arar gibidir, ama dayanmak mümkün değildir artık herhangi bir şeye önceki itiraftan sonra ve dayanmak isteyeceğin tüm kelimeler çöker artık... "Arada denemelere yer verdim" sözü ise, kitaptaki pek çok güzellemeye olası eleştirileri "ama onlar deneme!" benzeri bir manasızlıkla önceden karşılamak ister gibi duruyor; bizi ilgilendirmiyor... Kısacası, "biyografiyi yazarken yansız görünmeye/olmaya çalıştım" cümlesinden sonra biz nasıl bir kitapla karşı karşıya kalacağımızı önceden öğrenmiş oluyoruz.

20 Müslüm, aslında, Mehmet Can Yüce'nin PKK'li iken yazdığı 'Doğudan Yükselen Güneş' kitabının bir başka versiyonunu yazmış gibidir, olguların çoğu aynen ve fakat farklı betimlemelerle tekrarlanmaktadır; farkı, Öcalan'dan söz ederken 'Güneşimiz' ya da 'Başkan' dememesidir; böylece 'yansız' olduğu ve/veya ciddi bir biyografi yazdığı izlenimi uyandırmaya çalışmaktadır. Bir yönüyle, M. Can Yüce'nin kitabı daha masum durmaktadır: Yüce'nin kitabının bir tür sipariş üzerine yazıldığı bellidir, taraflı olduğunu hiç inkâr etmemektedir, "yansız görünmeye çalışma"maktadır ve okurun herhangi bir şekilde -bu anlamda- kandırılmaya çalışılması söz konusu değildir. Doğrudur: "Bazen sipariş üzerine biyografiler yazılabilir. (...) Resimde nasıl sipariş ressamın yaratıcılığını öldürürse, edebiyatta da (roman ve şiirde de) sipariş yaratıcılığı öldürür." (s. 14) Ve fakat gelen soru şudur: Ortada bir sipariş bile yok gibi gözükürken objektif olmayan, sorgulamayan, güzelleme yüklü biyografiler neleri öldürür?.. Üstelik M. Can Yüce'nin kitabı artık yok hükmündedir. Yazarı, "Heyhat! Yanıldık, yanıltıldık, yanıltmanın aracı yapıldık" diyerek önceki yazdıklarının ve özellikle söz konusu kitabının üstüne bir çizgi çekmiştir. Fakat Müslüm, etik ilkeler bakımından saygı duyması gereken bu çizgiyi yok saymış ve yok hükmünde olan bir kitaptan alıntılar yapmakta bir beis görmemiştir; ahlaki bir sorunla karşı karşıyayız. Üstelik Müslüm bu gerçeği bildiği ve kitabında da belirttiği halde: Sayfa 221'de M. Can Yüce'nin söz konusu kitabından yok hükmünde bir başka alıntı yaptıktan sonra, aynı sayfanın (tabii yine 1 nolu) dipnotunda "Yüce, Doğudan Yükselen Güneş, s. 382" diye kaynak belirttikten sonra, dipnotu şöyle devam ettiriyor: "Can Yüce büyük bir hayranlıkla anlatır Öcalan'ı, ama 1999'dan sonra, 'Heyhat yanıldık' der ve Mahsun Hayri Pir imzasıyla bir başka kitap yazar: Bkz. Can Yüce, Bir Yanılsamanın Sonu, Komal

21 Yayınları, İstanbul 2000." Bu dipnottan sonra da yok hükmündeki kitaptan alıntılarına devam eder... Ayrıca, M. Can Yüce 'Bir Yanılsamanın Sonu'nda yalnızca "heyhat yanıldık" demez, şöyle gelir oraya: "Öcalan ın tek kişiyi, kendini esas alan keyfi ve sorumsuz yönetiminin teorileştirilmesine, kültürünün oluşmasına, yerleşmesine katkı sunduk, hizmet ettik, 'Güneş' kavramıyla soyutladık, gökyüzüne çıkarma serüvenine katkıda bulunduk. Bu yaklaşımımızın içinde bilim dışı öğeler olsa da inanarak yaptık, devrimci kaygılardan hareket ettik, hiçbir hesap ve beklenti içinde olmadan... Devrim ve sosyalizme hizmet etme tutkusu bu noktada harekete geçiren temel etken ve dürtü oldu. Ama H E Y H A T! Yanıldık, yanıltıldık, yanıltmanın aracı yapıldık! Meğer 'Doğu da Yükselen Güneş'imiz Öcalan koca bir yanılsamaymış!" ( Alıntıladığı 'Doğudan Yükselen Güneş', artık yok hükmünde olsa da, bir Öcalan biyografisiydi; propaganda ve güzelleme yüklüydü. (İyi de, Müslüm'ünki ne taşır ki?..) Dolayısıyla, geçerken bir kez daha vurgulamış olalım: Müslüm'ün "Bu kitap Abdullah Öcalan'ın ilk biyografisidir" (s. 15) iddiası doğru değildir. Örneğin, Mahir Sayın'ın 'Erkeği Öldürmek' ve Yalçın Küçük'ün 'Kürt Bahçesinde Sözleşi' kitapları ağırlıklı olarak biyografik özelliklere sahiptirler ve onlar da güzelleme yükü taşırlar. Öte yandan, Öcalan'ın konuşmalarının kitaplar haline getirildiği 'İlk Konuşmalar' ve 'Politik Rapor'lar da, kimi bölümleriyle, otobiyografik ve biyografik epey anlatıya sahiptirler. Daha önemlisi, PKK tandanslı tv kanallarında da bazı Öcalan biyografileri dokümanter filmler halinde defalarca yayınlanmıştır. Zaten Müslüm tüm yukarıda saydıklarımıza sık sık başvurmaktadır; süzgeçten geçirmeden/sorgulamadan bolca alıntılamaktadır ve hatta çoğunlukla alıntı olduğunu belirtmeden yinelemektedir. Kitabında bunlarda yer

22 alanlardan farklı ve yeni herhangi bir bilgi yoktur; köyünden/çevresinden birkaç görüşme dışında ki, bunlar da ya zaten bilinen şeyleri yinelerler ya da 'büyük adam olacağı o zamanlardan belliydi' tadında şeylerdir. Zaten böyle olmasaydı nereden bilebilirdik ki Müslüm'ün yazdıklarını daha önceden bildiğimizi... Burada, Müslüm'ün verdiği hemen hemen tüm bilgilerin daha önce yazılmış olduğunu motamot sergilemek istemiyorum; bu, yazıyı gereğinden fazla uzatır. Meraklısı karşılaştırabilir. ('Hemen hemen'e bir mim koyun, yeni gibi görünen cüzi birkaç bilginin ise epey sallantılı olduğunu görebileceğiz.) Her biyografi elbette biyografiye konu kişi hakkında hiç bilinmeyen yepyeni bilgiler içermeyebilir; bu, tercih edilenidir, ama özellikle hakkında çok şey yazılmış olan ünlü kişiler için yepyeni bilgiler bulmak bir müddet sonra kolay değildir. Bu durumda kimi biyografiler kişinin bir boyutuna daha fazla ışık tutar; kimileri kişinin kendi hakkında yansıttıklarını tartışır; kimileri kimi hayat çizgilerini/dönemeçlerini sorgular; kimileri kişi hakkında var olan yargıları masaya yatırır, vs. Ve bu durumların her birinde aslında yeni şeyler öğrenmiş oluruz. Müslüm'ünkinde bunlar da yok: Bilgilerin tekrarı eşliğinde güzellemeler; 584 sayfalık bu kitabı elinizle sıkın, damlayacak olanlar bunlardır, başka bir şey değil. Üstelik en önemli olgu, biyografi öznesine adeta içkin olgu, 'önderlik' olgusu bile masaya konmamış. Tabii bu olguya nereden ve nasıl gelindiği de. Öcalan anlatılırken PKK'nin anlatılmaması mümkün değildir; bu, tersinden de doğrudur, çünkü, daha önce de belirttiğimiz gibi, bir özdeşleşme söz konusudur. ("PKK, bir önderlik hareketidir"; tekil kaynağa gerek yok bu cümle için, bkz. 90 sonrasının hemen hemen tüm PKK literatürü. ) Zamanla bu özdeşleşme, 'kurumsal' bir zemine de

23 oturtulmuştur: Öcalan yalnızca bir lider veya önder değil, bir 'kurum'u, 'önderlik kurumu'nu temsil eden biridir. PKK olgusunun ilk ortaya çıkışında Öcalan, 'Abdullah arkadaş'tı, sonra 'Genel Sekreter Yoldaş' oldu, PKK'de herhangi bir 'aykırılık' kalmadıktan sonra, Mehmet Şener'in öldürülmesinden sonraki dönem de diyebiliriz, 'Önderlik Kurumu'nun cisimleştiği 'Önder' oldu; şimdilerde 'Önderlik' ile 'Başkan' birlikte kullanılıyor. 'Önderlik' kurumunun tesisinden itibaren Öcalan da bizzat kendisini hep 'önderlik' olarak tanımladı. Örneğin: "Onderlik kolay unutmayan, kolay gevsetmeyen ve kolay curutmeyen iliski tarzıdır. Belki de olumsuz iliskiler olarak tabir edebiliriz. Canlı, yaratıcı, zengin ve guclendirici baglara yol acan cizgidir. Onderlik bunu yasayan ve bunun ugruna buyuk cabaların sahibi olandır. Ama bir de siz, etrafınıza bakın, boyle iliskiye yol acan kac kisi var. Iste bunu basaramadıgınız icin olu militanlarsınız. Orgutsel eylemde basarısız, askeri eylemde basarısız, sosyal yasamda basarısız olan yoksul kisiliklersiniz." (Abdullah Öcalan, Nasıl Yaşamalı?, Weşanên Serxwebûn, dizi no: 81, ikinci baskı, Ağustos 2009, cilt II, s. 95) Üç bileşenden ('Kürdistan', 'Şehitler' ve 'Önder') oluşan 'önderlik kurumu', neticede Öcalan'ın şahsında cisimlendirilmektedir; PKK literatüründe Öcalan'dan söz edilirken 'önder' değil 'önderlik' denilmesinin nedeni budur ve bu yalnızca bir arguman değil tüzüksel bir hükümdür de. Bir Öcalan biyografisinde es geçilmemesi gereken bu önemli olgu Müslüm'ün kitabında yok. Oysa Müslüm'ün bunu bilmemesi mümkün değil. Hani bazı biyografiler vardır, 'insan olarak şu kişi' gibi başlıklarla yayımlanan; öylesi biyografilerde sözü edilen kişinin -örneğin- politik uğraşları dışında da boyutları vardır ve onlar anlatılır. Çocukluğu ve ilk gençliği dışında Öcalan'ın yaşamı PKK ile et ve

24 tırnak gibi iç içedir, ayırmak mümkün görünmüyor. (Kaldı ki artık çocukluk ve ilk gençlik dönemi de 'PKK resmi tarihi'nin bir parçası yapılmıştır.) Olamaz mı; PKK ve ilgili politik olgular göz ardı edilerek 'bir insan olarak Öcalan' biyografisi yazılamaz mı? Çok zor, fakat imkânsız olmasa gerek. Ama Müslüm'ün kitabı zaten böylesi bir biyografi değil ve kitap böyle bir iddia da taşımıyor: Genel bir 'Öcalan biyografisi'; içinde PKK muhaliflerinin bile eleştirildiği, Öcalan/PKK süreçlerinin tümünün kronolojik düzen içinde anlatıldığı, örneğin ateşkeslerde olup bitenlerin ve devletin tutumunun da, serhıldanların da vs anlatıldığı bir kitap... Dolayısıyla, Müslüm'ün biyografi öznesinin 'kurumsal' özelliğini niçin kitabında anlatmadığı sorusunun yanıtı olarak akla gelen tek şey, Müslüm'ün güzelleme yapmaya müsait olmayan olguları görmezden gelmiş olmasıdır ve zaten bunun örneklerine de bolca rastlıyoruz. Objektif bir Öcalan biyografisi mi: Hâlâ yazılmayı bekliyor... Müslüm'ün kitabında hiç ama hiç Öcalan eleştirisi/sorgulaması olmadığını belirtmiştik. Yanlış anlaşılmasın, kastettiğim Öcalan'ın politik görüşleri filan değil; bir biyografi yazarının oturup biyografi öznesi kişinin ideolojik-politik görüşlerini tartışacak hali yok, her ne kadar bunları, hele de öznenin keskin ideolojik-politik dönemeçlerini görmezden de gelemezse. Kastedilen, Öcalan'ın kendisinin ve etrafının kendi hakkında yarattığı algıları, 'resmi ideoloji' haline gelmiş/getirilmiş anlatımları, çocukluğundan PKK tarihine ve oradan bugünlere çizilen -ve tüm Ortadoğu'da tüm liderler için yoktan var edilen- 'biricik lider', 'hatasız lider', 'her sözü/adımı bir hikmete işaret eden önder' vb algıları eleştirmek/sorgulamaktır. Ne var ki Müslüm, 'resmi PKK tarihi'nin biyografi öznesi hakkında anlattığı herhangi bir minik noktada bile en küçük bir abartı, imaj-maker çabası ve yanlışlık bulmamakta, bulamamaktadır; tekrar etmektedir her şeyi. Bir fark varsa,

25 Müslüm'ün bu güzelleme işine edebiyatı katmasıdır ve bunu, edebiyata iyilik sayamıyoruz... Fakat, söz konusu kitapta hiç eleştiri olmadığını söyleyemeyiz; eleştiriler, hem de çok sert eleştiriler var kitapta. Ve fakat tümüyle konu dışı, tümüyle biyografi öznesi kişinin dışındaki kimselere ve biyografi öznesine yaklaşım konusuyla alakasız alanlara yönelik. Daha da açalım: Eleştiri, Öcalan ve PKK ekseninden kopmuş olanlara ve/veya o ekseni eleştirenlere yapılıyor. Biri hariç: Ali Haydar Kaytan... Hemen meraklanmayın, Kaytan'ı mesela şu sözleri nedeniyle eleştiriyor/tartışıyor değil: "Başkan Apo Eylül 1994 talimatlarında 'kimin türemesisiniz, nerede büyüdünüz, kimler hangi temelde sizi büyüttü, hangi terbiyeyi aldınız?' diye soruyor. (...) Bana vatan kavramını kavratan, ulusal kimliğimi gösteren Başkan'dı. Gözlerimi Başkan'la insanlığa açtım. Bu benim için yeniden doğuştu. Bu nedenle doğum tarihimin 1972 yılı (aslında 1951 doğumludur; 1972, Öcalan'la tanıştığı yıl oluyor -BN) olduğunu tekrarlamaktan hep gurur duydum ve bunun gerçeğin kendisi olduğuna içtenlikle inandım. (...) Sağlığımı kazanmak istiyorsam, esas olarak doktor gözetiminde özel bir tedavi uygulanmalıydı. İlaçlarımı düzenli almalı, doktorumun öngördüğü ve yapılmasını istediği her şeyi harfiyen yerine getirmeliydim. Bu konuda ufak bir dikkatsizliğim ve aykırı bir davranışım yeniden koma haline dönmeme yol açabilirdi. Doktorum Partiydi, önderlik çizgisiydi." (Ali Haydar Kaytan, Serxwebûn, sayı 162, Haziran 1995, s Buradaki 'hasta' metaforunu Müslüm de kullanacak; bekleyin.) Müslüm, A. Haydar Kaytan'ı yalnızca bir şiiri nedeniyle eleştiriyor ve bu şiir eleştirisi tam iki buçuk sayfalık bir metin olarak kitapta yerini alıyor! Hani öyle bir dipnotla değinilip geçilen bir hadise değil. Üstelik şiirin biyografi öznesiyle ilgisi de yok. İşte uzun şiir eleştirisinden bir bölüm:

26 "Haki'nin öldürülmesiyle grup duygusal anlamda bir şok yaşar. Ali Haydar Kaytan bu duyguyla 'Ben İnsandım' adında bir şiir yazar. Şiir pek çok politik şiir gibi zayıftır; derin bir acıyla senelerce beslenip, bunu söyleme gayreti, yerini klişe ifadelere bırakmıştır." (s. 244) Eleştirisinin son cümlesi ise şöyledir: "Burada şiddet devrimcilik adına sevimli gösterilme eğilimindedir ve şiir de buna malzeme edilir." (s. 246) İyi de; bir Öcalan biyografisinde, eğer şiirse mesele, neden Öcalan'a atfedilmiş yüzlerce "pek çok politik şiir gibi zayıf" şiir masaya yatırılmaz; eğer sanat ve edebiyatsa mesele, Öcalan hakkında bestelenmiş onlarca şarkı/türkü, yazılmış onca roman, öykü, anlatı vb masaya yatırılmaz da A. Haydar Kaytan'ın Haki Karaer'in öldürülmesi ardından yazdığı şiir neşterlenir?.. Bu bir Haki Karaer ya da Ali Haydar Kaytan biyografisi değil ki?.. Anlaşıldığı kadarıyla Müslüm, 'yansız görünmeye çalışma' uğruna eleştiri/sorgulama ihtiyacı duymuş ve kokmayan-bulaşmayan böyle bir noktada karar kılmış; lüzumsuzluk çok sırıtıyor, çok... Hem artık Müslüm'ün içi rahat etsin, Ali Haydar Kaytan şiir yazmayı bırakmış. Müslüm'ün eleştirileri nedeniyle değil: "Bekaa Vadisi'nde Öcalan kendisini ayağa kaldırdı. 'Sen artık neden şiir yazamıyorsun?' diye sorunca, Ali Haydar Kaytan, 'Ben önderliğin çözümlemelerini okuyunca, şiir yazmanın gereksizliğini kavradım' dedi ve kendi elleriyle beynindeki şairi öldürdü." ( Şiire meraklı birinin bir Öcalan biyografisinde asıl olarak bunu masaya yatırması gerekmez miydi?.. Öcalan'a hak vererek de olsa: Çünkü, nasıl oluyor bilmiyorum ama, kötü şiir oranını sayısal olarak düşürme konusunda veya en azından tekil bir örnekte, Öcalan'ın 'çözümlemeler'i benim yöntemimden daha etkili görünüyor!

27 Ali Haydar Kaytan'ın 'Ben İnsandım' şiiri dışında Müslüm'ün uzun uzadıya eleştiri taarruzunda bulunduğu diğer üç kişi/olgu ise şunlar: PKK'nin yeni çizgisinden rahatsız olup PKK'den ayrılanlar, Kesire Yıldırım ve (gülmeyin lütfen) Baskın Oran!.. Müslüm, biyografi öznesini sorgulamıyor; onu sorgulayanları sorgulamayı kendine iş ediniyor: Öcalan ın Türkiye ye getirilmesi ve burada yargılanması PKK içinde küçük sarsıntılara neden oldu. Öcalan a bağlılığıyla dikkat çeken ve Öcalan ı peygamber düzeyine çıkarıp, gençliğin onu anlamasında büyük katkıları olan Mehmet Can Yüce ilk bayrağı çeken kişi olarak dikkat çekti. Önceleri Öcalan için embriyolarında liderlik özellikleri olan biri olarak tanıtan Yüce, daha sonra bağırıp heyhat yanıldım demeye başladı ve cezaevi gibi spekülatif rizikolara açık alanlarda kendine küçük bir çevre edinip Devrimci Çizgi Savaşçıları adıyla bir bildiri yayımladı. Cezaevlerinde, Öcalan la açık bir liderlik savaşı başladı. Bayrampaşa Cezaevi ni çiftliğe çeviren, ifrat ve tefritle ayakta duran, insanları mağdur eden kimseler kazan kaldırmaya başladı. Bayrampaşa da yatan Sema adlı biri seneler sonra, biz de çok zulüm yaptık diye o günlerden söz edecekti bana. Bir dönem gitar çaldı diye yoldaşlarının elini kıran, kurdukları Mektup Okuma Komisyonu (MOK) ile en bakir sırları öğrenen ve bazen bu sırlarla can yakan (özellikle mektup bir kadından gelmişse) ve kimi zaman polis işkencesiyle her tarafı darp olmuş yoldaşlarını keyifleri ve otoritelerini yaşatmak için adına uygulama denilen, aslında bir işkenceden başka bir şey olmayan haksızlıkları yapan adamlar (en azından Sema isminde bir kadın da varsa, niçin 'adamlar'? -BN) birden demokrat kesildiler. En kötü olansa, bu adamlar kötülüklerine Kürtlük ve parti adını verdiler ve yaptıklarına talep dediler, anlamsızlıklarıyla sürekli bu taleplerini üretip senelerce cezaevlerinde çiftlik hayatı sürdüler. Bunların dışında bir tarikat gibi

28 hareket eden Bingöl Grubu da PKK den istifa etti ve Öcalan a bugüne kadar toz kondurmayan, aslında Öcalan ı bir yerde tanrı-peygamber katına çıkarıp yalnızlığa iten bu grup, daha sonra Yüce nin gösterdiği tavrın benzerini gösterdi. Selim Çürükkaya, Apo nun Ayetleri diye bir kitap yazmıştı. Aslında yazılan kitaplar ve kitaplarda ifade edilen görüşlerin hiçbiri bir zemine oturmuyordu; bir felsefe yoktu, bir tarihsellik izlenmiyor, en kötüsü de kendileri bu tarih içinde saf ve temizler; kir başkaları, sabun kendileridir. Mesaj amacına ulaşmıyor, nedeni kendi ürettikleri anlamların çözülmüşlüğüdür. (s ) Bir: Öcalan ın Türkiye ye getirilmesi ve burada yargılanması PKK içinde küçük sarsıntılara neden oldu"yla Selim Çürükkaya'nın ve 'Apo'nun Ayetleri' kitabının ne ilgisi var? Selim Çürükkaya Öcalan yakalanmadan önce PKK'den ayrılmıştı ve kitabının tarihi 1993'tür. İki: "Küçük sarsıntılar"sa, neden bu denli üzerinde duruyor Müslüm?.. PKK literatürü bile söz konusu "sarsıntılar"ı Müslüm kadar 'küçü'msemiyor... Üç: Türkçe hatası mı saysak mantık hatası mı; "sarsıntılar"a neden olan Öcalan ın Türkiye ye getirilmesi ve burada yargılanması" değildi, Öcalan'ın yakalandıktan sonra dile getirdiği görüşlere karşı çıkışlardı... Dört: "Cezaevlerinde, Öcalan la açık bir liderlik savaşı" da ne demek? Ne liderliği?.. Bir takım insanlar Öcalan'ın görüşlerine karşı çıktı, eleştirdi ve/veya ayrıldı: Hepsi bu. Öcalan'ın liderlik koltuğuna heveslenmeye ilişkin herhangi bir literatüre rastlamadım ben... Beş: "Önceleri Öcalan için embriyolarında liderlik özellikleri olan biri " demiş Mehmet Can Yüce; yadırgıyor mu yazar bu ifadeyi, belli değil. Şunlardan daha mı cafcaflı bir

29 ifade bu: "Öcalan için oyun (...) aynı kolektif bilinç etrafında bir araya gelmektir" (s. 62); "Öcalan oyun sırasında örneğin eteğindeki kuşlardan belki hiçbirini vermez; (...) maksat (...) herkesin kendi kuşunu yakalamasıdır" (s. 62); "Öcalan zihninde bir ressam gibi Türkiye'nin tablosunu çizer." (s. 165); "Öcalan mistik bir liderdir. Kimseye benzemez, olmak istediği kişidir. Duyguları güçlü ve her zaman düşünceleriyle savaşacak büyüklüktedir" (s. 395) ve daha neler neler... Altı: "Öcalan ı peygamber düzeyine çıkarıp, gençliğin onu anlamasında büyük katkıları olan Mehmet Can Yüce" yanlış mı yapmış, doğru mu; anlamak mümkün değil. Anlaşılan tek şey, gençliğin onu peygamber düzeyine çıkarılmış olarak anlamış olduğu ve bunun da Müslüm tarafından "katkı" olarak görüldüğü... Yedi: "Yüce, daha sonra bağırıp heyhat yanıldım demeye başladı ve cezaevi gibi spekülatif rizikolara açık alanlarda kendine küçük bir çevre edinip Devrimci Çizgi Savaşçıları adıyla bir bildiri yayımladı" sözleriyle kastedilen nedir? 'Kriminal' bir algı mı yaratılmak isteniyor söz konusu PKK/Öcalan muhalifleri hakkında? Eğer öyleyse, birileri daha fazlasını Öcalan ve Öcalan taraftarı tutuklu ve hükümlüler hakkında söylerse; "cezaevi gibi spekülatif rizikolara açık alanlarda", hem de devlet görevlilerinin nezaretinde, cep telefonlarıyla görüşmeleri filan, mesela?.. Bu, etik midir?.. Sekiz: "Mektup Okuma Komisyonu", "uygulama" vb, sonradan Öcalan'a muhalefet edenlerin yarattığı şeyler miydi/şeyler midir?.. Bunlar birer PKK klasiği değiller midir? Bunlardan niçin yalnızca PKK'den ayrılanlar sorumlu olsun? Bu, ahlaken tutarlı bir tespit midir? Mesela, "uygulama"lar, Öcalan'a muhalif kişiler ayrıldıktan sonra bitmiş midir?.. Ve dokuz: "Bunların dışında bir tarikat gibi hareket eden Bingöl Grubu da PKK den istifa etti ve Öcalan a bugüne kadar toz kondurmayan, aslında Öcalan ı bir yerde tanrı-

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6- TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6- EKİM 2012 Araştırmacılar Derneği üyesi olan GENAR, araştırmalarına olan güvenini her türlü denetime ve bilimsel sorgulamaya açık olduğunu gösteren Onur Sözleşmesini

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam SÖZCÜKTE ANLAM 1 Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam BADEM AÐACI Ýlkbahar gelmiþti. Hava bazen çok güzel oluyordu. Güneþ

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ 16 Prof. Dr. Atilla ERALP KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Atilla ERALP ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Kopenhag Zirvesiyle ilgili bir düşüncemi sizinle paylaşarak başlamak

Detaylı

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? İlk kitabı KAPAN AĞZI Eylül'de raflarda yer alacak olan, üniversite öğrencisi Muhammed Şimşek büyük hedefleri olan bir yazar!' Söyle söylüyor hedefini: : "Ben yazacağım kitapların çok beğenileceğine ve

Detaylı

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler Bir cinayetin altı elemanı vardır: Öldürülen kimdir, öldüren kimdir, cinayetin yeri, cinayet günü, nasıl öldürüldü, neden öldürüldü?

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Bu Mihrac Ural insanı güldürüyor! Erkan Ulaşan ın yazısını okuyunca, dünyada

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! Türkiye nin önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul Aydın Üniversitesi

Detaylı

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. dipnot Ece Ayhan Kardeşim Akif Akif Kurtuluş'a Mektuplar Hazırlayan Eren Barış sı "dipnot Akif Kurtuluş: 1959, Ankara. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1981 yılında bitirdi. İlk şiiri, 1980 yılında Türkiye

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri

Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri Tonguç Çoban 9 Kasım 2010 Nobody s Unpredictable Seçmenler kimleri seçiyor? Muhtar Belediye Meclis Üyeleri Belde veya İlçe Belediye Başkanı Büyükşehir Belediye Başkanı

Detaylı

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO. 10721

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO. 10721 YASİN DUMAN Rojava YASİN DUMAN Colemêrg in (Hakkâri) Gever (Yüksekova) ilçesinde doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Şemzînan (Şemdinli) ve Dîlok ta (Gaziantep) tamamladı. 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz Resimleyen: Burcu Yılmaz Refik Durbaş KURABİYE EV ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü Refik Durbaş KURABİYE EV Resimleyen: Burcu Yılmaz www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör:

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na Kürtler Katıldı mı? Atatürk şehitlere ihanet etmiş! DTP'li Muş milletvekili Sırrı Sakık Çanakkale Şehitlikleri'ni gezmiş ve şu açıklamalarda bulunmus: "Bu ülkede burada

Detaylı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983 - Turgut Sunalp'e seçim kaybettiren medya kazası - Gaffur'a Vakit zulmü Ve - İki ayrı "KANATLI" kaza RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı * * * Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

Sık Sorulan Sorular. TANDEM KÜLTÜR YÖNETİCİLERİ DEĞİŞİMİ Türkiye Avrupa Birliği (AB) 2016-2017 Soru listesi:

Sık Sorulan Sorular. TANDEM KÜLTÜR YÖNETİCİLERİ DEĞİŞİMİ Türkiye Avrupa Birliği (AB) 2016-2017 Soru listesi: Sık Sorulan Sorular TANDEM KÜLTÜR YÖNETİCİLERİ DEĞİŞİMİ Türkiye Avrupa Birliği (AB) 2016-2017 Soru listesi: 1. Tandem: Kültür Yöneticileri Değişimi Nedir?...s.3 2. Program nasıl çalışıyor? Not edilmesi

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı: Numarası:

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Yanlış Anlaşılan Faizci

Yanlış Anlaşılan Faizci Yanlış Anlaşılan Faizci Aslam Effendi Başka bir gün Tota 1, faizci Sherzad ile karşılaştım. Bu herif hasta olmalı. Düşünsene, para ödünç vererek faiz temin ediyor. Din bu işi yasaklıyor ama yine de aramızda

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALİ ŞUĞLE Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Öncelikle böyle bir güzel toplantıyı

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALİ ŞUĞLE Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Öncelikle böyle bir güzel toplantıyı Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALİ ŞUĞLE Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Öncelikle böyle bir güzel toplantıyı düzenleyenlere teşekkür etmek istiyorum. Barolar gibi

Detaylı

ORGANİZASYON LİMİTED ŞİRKETİ İÇİNDEKİLER

ORGANİZASYON LİMİTED ŞİRKETİ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 1. İçindekiler 2. Önsöz 3. Üye 4. Menejerler ve Liderler 5. Önce ekip ve kota bilgisi 6. Bronz Menejerler 7. Gümüş Menejer 8. Altın Menejer 9. Platin Menejer 10. Direktörler 11. Zümrüt Lider

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101 Ruhumdaki Müzigin Ezgileri Stj. Av. İrem TÜFEKCİ 2013/2 Hukuk Gündemi 101 Ruh halinize göre mi müzik dinlersiniz, müzik mi ruh halinizi değiştirir? Hangi tür olursa olsun o anki duygusal duruma eşlik etmekte

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ AMAÇ Madde 1 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi Yönetmeliği nin amacı; gençlerimizin demokratik katılımını sağlayarak

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi CHP ile, üniversitelerde okuyan gençlerin temsilcileri bir araya geldi, 15 sorun belirledi ve bu sorunların nasıl çözüleceği konusunda görüş birliğine vardı. Tarih : 04.12.2014

Detaylı

Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız?

Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız? Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız? Bu ülkenin de insanı olmanız, gelmiş olduğunuz ülkeyle bağınızın kesilmesi, ona yabancılaşmanız anlamına gelmez. Ama eğer 20-25

Detaylı

E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları

E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları (Üniversite Gençleri İçin E-Demokrasi Projesi Anket Çalışması ) Sonuçlar Bu sorgudaki kayıt sayısı: 261 Anketteki toplam kayıt: 261 Toplama göre yüzde: 100.00% 1. Cinsiyetiniz?

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA Zehra İpşiroğlu ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA Resimleyen: Gözde Bitir Bu kitabın ilk baskısı ÇYDD için Toroslu Kitaplığı tarafından yapılmıştır. Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Leyla Nebioğlu Kapak

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

Tabu diyorum çünkü bu konuda iki sınırlama var. Yasal yasaklar (5816 nolu Atatürk ü koruma yasası) ve Atatürkçülerin duyarlılığı.

Tabu diyorum çünkü bu konuda iki sınırlama var. Yasal yasaklar (5816 nolu Atatürk ü koruma yasası) ve Atatürkçülerin duyarlılığı. Ahval, 24 Eylül 2018 Bir yanda Cumhuriyet gazetesinin el değiştirip Atatürkçü kırmızı çizgilere dönmesi, arkasından İş Bankasının CHP li Atatürk hisselerinin konuşulmaya başlanması tabu konuyu gündeme

Detaylı

YÖNETİCİNİN BİREYSEL GELİŞİMİ

YÖNETİCİNİN BİREYSEL GELİŞİMİ YÖNETİCİNİN BİREYSEL GELİŞİMİ 1 2 nedir? Okulda öğrendiğimiz bilgiler hayatımız boyunca yeterlimidir? bize hangi faydaları sağlar? Kişisel gelişim kitapları okuyarak gelişim sağlanabilirmi? 3 bireyin iş

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Sayın Yargıç, Ben bir yazarım. Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Siyasilerin, savcıların, yargıçların günün koşullarına göre değişip duran arzularına uyarak düşüncelerimi,

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

GELİN MESLEK SEÇELİM Güven Derman > guvenderman@gmail.com

GELİN MESLEK SEÇELİM Güven Derman > guvenderman@gmail.com İlim, ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır. Yunus Emre GELİN MESLEK SEÇELİM Güven Derman > guvenderman@gmail.com Giriş Kendini bilmek, her devir ve her kültürde

Detaylı

PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele

PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele On5yirmi5.com PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele Prof. Abbas Vali, PKK yönetiminin, aktif olarak barış sürecinde yer almak isteyeceğini söyledi. Yayın Tarihi : 4 Şubat 2013 Pazartesi (oluşturma

Detaylı

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır KSS Söyleşileri Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Çevre Projeleri Koordinatörü Ferda Ulutaş ile Vakfın faaliyetleri, kurumsal sosyal sorumluluk

Detaylı

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI EMRE KÖROĞLU CHP BODRUM İLÇE BAŞKANLIĞINA YENİLİKÇİ VE BAŞARI ODAKLI BİR SİYASET İÇİN ADAY OLDUĞUNU AÇIKLADI Emre Köroğlu 29 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak

Detaylı

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Nilser Utku 2 BASIM Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Resimleyen: Yasemin Ezberci

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

DGS Konu Başlıklarına Dön

DGS Konu Başlıklarına Dön DGS Konu Başlıklarına Dön Sıra 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. Soru ve Cevaplar 4 yıllık üniversite okuyorum 2. yılını başarıyla tamamladım.2 yıllık diploma aldım ve DGS ye başvuru yapabilir miyim?

Detaylı

WORLD OF LANGUAGE ACADEMY IELTS SINAVI ÖNEMLİ TAVSIYELER. www.wola.com.tr

WORLD OF LANGUAGE ACADEMY IELTS SINAVI ÖNEMLİ TAVSIYELER. www.wola.com.tr IELTS SINAVI ÖNEMLİ TAVSIYELER IELTS TAVSİYE : Genel Okuma-Araştırma Bir konu hakkında daha fazla bir şey öğrenmek için araştırma yapmak anlamına gelir. İnternet arama motorları bu konuyu oldukça kolay

Detaylı

19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı'

19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı' İÇİNDEKİLER 4. BASKIYA NOT 13 19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı' BÖLÜM 1 29 1) İSTANBUL CEZAEVLERİ 29 Eylül Erken Geldi 34 Bir Garip Firar Girişimi 35 Tutuklulara Yaylım Ateş 37 Uykulu Günler

Detaylı

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011. 134 ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy. 2366 görüşme

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011. 134 ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy. 2366 görüşme ARAŞTIRMANIN KAPSAMI Saha Tarihi: 9-10 Nisan 2011 35 il 134 ilçe 200 mahalle/ köy 2366 görüşme ARAġTIRMANIN KAPSAMI Türkiye nüfus 73,7 milyon 15-30 YaĢ nüfus 17,3 milyon Araştırma saha uygulama Araştırma

Detaylı

ÜSKÜDAR... İŞ MAHKEMESİ NE. : Av. Aytekin TETİK Av. Ahmet AYDIN Adres Antette

ÜSKÜDAR... İŞ MAHKEMESİ NE. : Av. Aytekin TETİK Av. Ahmet AYDIN Adres Antette 2009/ Esas ÜSKÜDAR... İŞ MAHKEMESİ NE Davalı Vekili Davacı :.. : Av. Aytekin TETİK Av. Ahmet AYDIN Adres Antette : Şişli İstanbul Konu : Duruşmadan evvel sunacağımız tanık listesinin kabulü talebiyle 13.10.2010

Detaylı

Keza beyindeki çok sayıda kimyasal reaksiyon da haberimiz olmadan gerçekleşir.

Keza beyindeki çok sayıda kimyasal reaksiyon da haberimiz olmadan gerçekleşir. Başlığa dikkat, bilinçaltından değil bilinçdışından söz edilmektedir. Genellikle çocuklukta ama sonraki yaşlarda da olabilir yaşanılan kötü olayların etkilerinin unutulmak amacıyla bastırılması ya da bilinçaltına

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı

E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları

E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları E-demokrasi Projesi Anket Sonuçları (Üniversite Dışında Kalan Gençler İçin E-Demokrasi Projesi Anket Çalışması) Sonuçlar Bu sorgudaki kayıt sayısı: 595 Anketteki toplam kayıt: 595 Toplama göre yüzde: 100.00%

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe. Sitti Cemili ve Meryem im Ben çocukken pek çok Arapça hikâye dinledim anneannemden. Sitti Cemili den anneanne diye bahsetmek de tuhafmış. Arapça da onun adı Sitti yani benim ninem. Söylemeden geçemeyeceğim,

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısını Yaptı

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısını Yaptı 15 EYLÜL 2014 HABERLER Gül-Ay - Sayfa 5 Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısını Yaptı Büyükşehir Belediye Meclisi, yoğun bir gündemle toplandı. Gündem maddelerinin ardından söz alan Başkan

Detaylı

Pratik Kuantum Tarifleri. Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com

Pratik Kuantum Tarifleri. Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com Pratik Kuantum Tarifleri Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com İçindekiler 1 Açılış 1.1 Olası momentum değerleri............................ 3 1. Klasik limit.................................... 5 1 1

Detaylı

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ Dikkat, * *Dikkati konu üzerinde toplamadan çalışmayı sürdürmek boşuna zaman kaybıdır. Çünkü dikkat olmadan

Detaylı

GARCİA'YA MEKTUP. Sayfa: 1 / 5

GARCİA'YA MEKTUP. Sayfa: 1 / 5 GARCİA'YA MEKTUP Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba'daki isyancıların önderi Garcia'ya bir haber göndermek istedi. Garcia, hangisinde

Detaylı

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim 1.-4. sınıf Takdimci El Kitabı

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim 1.-4. sınıf Takdimci El Kitabı Bu el kitabı, 2015 yılı Kızılay Haftası okul etkinlikleri için Türk Kızılayı şube, bölge ve yerel merkezlerine hazırlanmıştır. İlköğretim 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik hazırlanan sunumun

Detaylı

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman 1. basım Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü:

Detaylı

7.sınıf kazanımlara göre çalışma kâğıtları

7.sınıf kazanımlara göre çalışma kâğıtları 7.sınıf kazanımlara göre çalışma kâğıtları 1.Aşağıdaki fiilleri anlamlarına göre tabloda uygun yerlere yazınız. Kızmak Almak Bilmek Silmek Kalmak Sulamak İş fiili Oluş fiili Durum fiili 2.Aşağıdaki eylemlerle

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

SADECE BİR ÇANKAYALI DEĞİLİM; ULTRA ÇANKAYALIYIM

SADECE BİR ÇANKAYALI DEĞİLİM; ULTRA ÇANKAYALIYIM Çankaya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2010 Yılı Mezunu ve halen Çankaya Üniversitesi nde kamu hukuku üzerine yüksek lisansına devam eden Kültür Hizmetleri Müdürlüğü Personeli Sayın

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Anlama ve Yazma Becerileri

Anlama ve Yazma Becerileri Anlama ve Yazma Becerileri Bahar ÜRKMEZ Sınıf Öğretmeni baharurkmez@terakki.org.tr Serdar ÖZMEN Sınıf Öğretmeni serdarozmen@terakki.org.tr Anlama ve Yazma Becerileri Sizin de bildiğiniz gibi ülkemizde

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

frekans araştırma www.frekans.com.tr

frekans araştırma www.frekans.com.tr frekans araştırma www.frekans.com.tr FARKLI KİMLİKLERE VE YAHUDİLİĞE BAKIŞ ARAŞTIRMASI 2009 Çalışmanın Amacı Çalışma Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türk Yahudi Cemaati ve Yahudi Kültürünü Tanıtma

Detaylı

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi OKUMA GELİŞİM DOSYASI 204 OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI Okuma; kelimeleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1 Anlam Bilgisi SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 CÜMLE ANLAMI...16 Öznel ve Nesnel Anlatým...16 Neden - Sonuç Ýliþkisi...16 Amaç - Sonuç Ýliþkisi...16 Koþula

Detaylı