Dün sabah saatlerinde Erzurum'dan Erzincan'a gelen Özel Yetkili Savcý Osman Þanal, Erzincan Terörle Mücadele Þube

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Dün sabah saatlerinde Erzurum'dan Erzincan'a gelen Özel Yetkili Savcý Osman Þanal, Erzincan Terörle Mücadele Þube"

Transkript

1 Dün sabah saatlerinde Erzurum'dan Erzincan'a gelen Özel Yetkili Savcý Osman Þanal, Erzincan Terörle Mücadele Þube Müdürü Murat Günbeyi ve polis ekibiniu yanýna alarak adliye binasýnda gitti. Öðlen saatlerinde adliye binasýnýn üst katýnda Baþsavcý Cihaner'in odasýna giren savcýlar ve polis arama baþlattý. Savcý Cihaner hakkýnda arama kararýnýn yaný sýra gözaltý kararýnýn da çýkartýldýðý belirtildi. Cihaner'in, Ergenekon örgütü üyesi olmak ve resmi belgede tahrifat yapmakla suçlandýðý öðrenildi. Kazan: Savcýnýn Arama Yetkisi yok Ýlhan Cihaner'in avukatý Turgut Kazan, aramanýn hukuk dýþý olduðunu belirterek þunlarý söyledi: "Yapýlan kesinlikle kural dýþýdýr. Türkiye'de ilk kez bir adliye aranýyor. Cihaner yaptýðý soruþturma nedeniyle cezalandýrýlýyor. Ýlhan Cihaner birinci sýnýf bir savcýdýr ve yalnýzca Yargýtay'da yargýlanabilir. Özel yetkili savcýlar onu yargýlayamaz. Zaten Yargýtay'da hakkýnda dava açýlmýþtýr ve bu dava görülme aþamasýndadýr. Bu arama tam bir felakettir. Hukuk devletinin inkarýdýr. Bu aramanýn ne kadar kurala uygun yapýlacaðý konusunda korkuyorum." 2 DE Yazý Dizisi 4 DE 2 DE Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðýnýn Tütün Üretiminden Vazgeçip Alternatif Ürün Yetiþtiren Üreticilerin Desteklenmesine Dair Kararýn Uygulanmasýna Ýliþkin Tebliðde Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Teblið, bugünkü Resmi Gazete de yayýmlandý. Buna göre, Tarýmsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafýndan tütün üretiminden vazgeçen üreticilere dekar baþýna ödeme tutarý 2010 yýlý için 120 lira olarak tespit edildi. Tütüne alternatif olarak ekilen ürün ile ilgili Bakanlýkça destekleme uygulamasý varsa, ilgili mevzuat çerçevesinde üreticiler tarafýndan ayrýca baþvuru yapýlacak. Ýl/Ýlçe Tütün Komisyonlarý, 2008 ürün yýlýnda Tütün Üretim ve Alým- Satým Sözleþmesiyle belirlenen kota miktarýný ve il ortalama verimini Çiftçi Kayýt Sistemine girerek arazi büyüklüklerini ve her üreticiye verilecek ödeme tutarýný belirleyecek. 8 DE 7 DE 3 DE Ýnsanlara yeni ülkeler tanýtmak ve farklý coðrafyalardaki yaþamlarý incelemek... 6 DA Seyirlik halindeki baþarýsýný, hiç kuþku yok ki ýþýklar içinde yatsýn, nin uðraþýlarýna borçlu. 72. Koðuþ, þimdilerde Sadri Alýþýk Tiyatrosu nun repertuvarý içinde Kemal Baþar ýn rejisiyle oynanmakta. Köþe bucak Türkiye derken, Londra Hackney Empire Salonu nda da sahnelendi. Duyduðum kadarýyla, yurtdýþý turnesi nisan ayýnda da sürecek. Eserin konusunu yinelemeyecek, Orhan Kemal in bu eserinin sahneleniþinde, Asaf Çiðiltepe nin katkýsýnýn öneminden çok söz edildiðini; ancak Orhan Kemal in tüm öykülerinde, romanlarýnda ve oyunlarýnda bulunan oyunlaþtýrmaya çok elveriþli malzemenin de uzmanlarca göz ardý edilmediðini anýmsatýp geçeceðim. Orhan Kemal, insan gerçeðini insanýn... 5 DE Sosyolog Pýnar Selek, Yargýtay Ceza Genel Kurulu'nun, "Mýsýr Çarþýsý Davasý" ile ilgili kendisi hakkýnda verilen beraat kararýný bozan Yargýtay 9. Ceza Dairesi kararýna yapýlan itirazý reddetmesini deðerlendirdi. Selek, "Haberi aldýðýmda, yaþadýðým, ailemin ve benim yaþadýðýmýz olaylar gözümün önünde tek tek canlandý. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiþ gibiyim. Hala inanamýyorum. Ve film hiç bitmiyor. 7 DE

2 2 Danýþtay ýn yeni ÖSS katsayýlarýný iptali etmesi YÖK ün gündemine bomba gibi düþtü! YÖK çüler çok þaþýrdýlar bu sonuca. Oysa yeni katsayýlarý icat ettiklerinde bunun bir çeþit arkadan dolanma olduðunu cümle âleme açýklayan kendileriydi. Arkadan da dolaþsan önden de bu yolun sonu yine ayný kapýya çýkmaz mý? Çýkar elbette. Öyleyse Danýþtay ýn kararýnýn ne olacaðýný çok iyi bilen YÖK neden bu kadar üzüldü? Neden bu bilindik sonuç bu kadar yanký yarattý YÖK te? Çünkü YÖK kronik maðduriyet sendromuna yakalandý. Bu hastalýðýn virüsünü de AKP den kapmýþ olmalý. AKP de ne zaman sýkýþsa ayný maðdur rolünü oynamaz mý bize? Ama gerçek bir maðdurluk deðil bu. Maðdurlucuk oyunu. Bu postmodern maðdurlar kimin sesi yüksek çýkarsa senaryoyu onun yazacaðýný biliyor. Her senaryoyla da gerçek maðdurlarýn üzeride örtüyorlar. Yine öyle oldu. Ýlk Danýþtay kararýndan sonra AKP nin istediði; katsayýlarý yapýcý bir þekilde deðiþtirmek deðil; Danýþtay YÖK arasýnda bir gerilim yaratmaktý. Yani bu da alýþtýðýmýz doðruyu yanlýþa çevirme, yeni maðdurlar yeni düþmanlar yaratma oyunlarýndan birisiydi sadece. Bu sefer de YÖK kahramanlaþtýrýldý. Oysa bu ülkenin yüksek öðretim politikalarý YÖK tarafýndan altüst edildi. Binlerce öðretim üyesi YÖK politikalarýndan zarar gördü. Milyonlarca genç insan yýllarca YÖK e karþý yürüdü. Þimdi liseliler YÖK ün sütten çýkma kaþýk olduðunu düþünüyorlar. Yeni kuþaklar Danýþtay a düþman Gençlere sorarsanýz bütün sistemi altüst eden Danýþtay, öðrencilerin haklarýný savunan YÖK tür. Peki yeni maðdurumuz YÖK ün önerisi ne? YÖK Baþkan nýn geçen ayki ilginç sözlerini sadece haber yapmýþtý. Madem Ýmam Hatip lerden bu kadar þikayetçisiniz, o zaman bu okullarý kaldýralým. Bunun yerine tüm düz liselere seçmeli din dersleri koyalým. Sorunu kökten çözelim. diyerek baklayý aðzýndan çýkarývermiþti baþkan. Ýþin garibi o günlerde komik bulduðumuz bu sözler bu günlerde ciddiye alýnýyor. Aklý baþýnda olduðunu düþündüðümüz insanlar çýkýp düz liselere seçmeli din dersleri koyulmasýný bir çözüm olarak teklif ediyorlar. Efendim böyle olursa aileler kýz çocuklarýný düz liselere de gönderirlermiþ. Böylece kýzlar da okuyabilirmiþ. Harika bir fikir! Tebrikler! Ama bu çok gerçekçi öneri uygulamaya konursa eðer sadece bu kýz öðrenciler deðil ülkenin bütün çocuklarý imam hatiplere gitmiþ olmayacaklar mý? Bu fikri savunanlar aslýnda þöyle bir müfredat mý istiyorlar düz liseliler için: Matematiði azaltýp yerine Kuraný Kerim, Türkçe yi azaltýp yerine Arapça, Biyolojiyi azaltýp yerine Adem Havva öyküleri mi koyalým? Oysa imam hatip tartýþmasýnýn ekseni tam da buydu. Ýmam Hatiplerin zihinlerimizde normalleþtirilmesi. Yoksa ne diðer meslek liselerinin durumunu önemseyen vardý YÖK te ne de kýz öðrencilerin lise eðitimine devam etmesini... Ama kýz öðrencilerin eðitimini önemseyen bir akademisyen; Çiðdem Kaðýtçýbaþý -bir baþka konuyla ilgili açýklamasýnda- bir öneri getirdi. Eskiden olduðu gibi kýz liseleri gündeme gelmesinin, kýz öðrencilerin lise eðitimine devamýný arttýrabileceðini söyledi. Biz de bu öneriye þöyle bir bilgi ekleyelim. Bildiðiniz gibi ülkenin birçok yerinde Yatýlý Ýlköðretim Bölge Okullarý -YÝBO laraçýldý. YÝBO lardan bir kýsmý kýz yatýlý okullarý olarak eðitime baþladýlar ve kýsa zamanda ciddi kýz öðrenci sayýlarýna ulaþtýlar. Pek çok YÝBO kendi bölgesi için birer baþarý öyküsü haline geldi bile. Yani önümüzde kýz öðrenciler için baþarýyla uygulanan bir örnek var. Bunun üzerinden düþünebiliriz. Ýmam Hatip tartýþmasý sürecekse eðer bunu en azýndan saðlam bir zeminden yapabilmeliyiz. Dün sabah saatlerinde Erzurum'dan Erzincan'a gelen Özel Yetkili Savcý Osman Þanal, Erzincan Terörle Mücadele Þube Müdürü Murat Günbeyi ve polis ekibiniu yanýna alarak adliye binasýnda gitti. Öðlen saatlerinde adliye binasýnýn üst katýnda Baþsavcý Cihaner'in odasýna giren savcýlar ve polis arama baþlattý. Savcý Cihaner hakkýnda arama kararýnýn yaný sýra gözaltý kararýnýn da çýkartýldýðý belirtildi. Cihaner'in, Ergenekon örgütü üyesi olmak ve resmi belgede tahrifat yapmakla suçlandýðý öðrenildi. Kazan: Savcýnýn Arama Yetkisi yok Ýlhan Cihaner'in avukatý Turgut Kazan, aramanýn hukuk dýþý olduðunu belirterek þunlarý söyledi: "Yapýlan kesinlikle kural dýþýdýr. Türkiye'de ilk kez bir adliye aranýyor. Cihaner yaptýðý soruþturma nedeniyle cezalandýrýlýyor. Ýlhan Cihaner birinci sýnýf bir savcýdýr ve yalnýzca Yargýtay'da yargýlanabilir. Tes-Ýþ Sendikasý Yataðan Þube Baþkaný Fatih Erçelik, ucuz elektrik üreten kamuya ait santrallerin, Özel þirketler kâr etsin diye aylardýr devre dýþý tutulduðunu, halka pahalýya elektrik satýldýðýný belirtti. Gelecek Ýpotek Altýnda Erçelik, Türkiye de ithal bir kaynak olan doðal gazdan elektrik üretiminin neredeyse yüzde 50 ye ulaþtýðýný, aðýr þartlar ve uluslararasý tahkimle desteklenen doðalgaz anlaþmalarý yüzünden ülkenin enerji politikalarý ile geleceðinin ipotek altýna alýndýðýný söyledi. Erçelik, 1986 yýlýnda konutlarýn ihtiyacý için kullanýlmaya baþlayan doðalgazla elektrik üretimi birincil hale gelmiþtir. Bizim gibi doðalgaz ithal eden ülkeler arasýnda enerji üretiminde doðalgaza öncelik veren bizden baþka bir ülke bulunmamaktadýr. Doðalgazýn, üretici ülkelerde bile enerji üretimindeki payý sadece yüzde 25 tir. Ama bizde, ithal kaynak olmasýna raðmen yüzde 50 düzeyindedir dedi. Özel Þirketlere Býrakýlmayacak Kadar Önemli Özel yetkili savcýlar onu yargýlayamaz. Zaten Yargýtay'da hakkýnda dava açýlmýþtýr ve bu dava görülme aþamasýndadýr. Bu arama tam bir felakettir. Hukuk devletinin inkarýdýr. Bu aramanýn ne kadar kurala uygun yapýlacaðý konusunda korkuyorum." Ýki Savcý Davalýk Oldu Erzincan Cumhuriyet Baþsavcýsý Cihaner'in adý 2007 yýlýnda Erzincan'da Ýsmailaða cemaatine yönelik soruþturmayla gündeme gelmiþti. Ancak bu soruþturma "Ýsmailaða cemaatinin silahlý olduðu" yolundaki bir ihbar mektubu üzerine, Cihaner'den alýnarak özel yetkili savcý Osman Þanal'a verilmiþti. Sonrasýnda ise Cihaner hakkýnda 26 yýl hapis istemiyle Tunceli Aðýr Ceza Mahkemesi'nde dava açýlmýþtý. Baþsavcý Ýlhan Cihaner, soruþturmalarý elinden alan Erzurum Özel Yetkili Savcýsý Osman Þanal hakkýnda dava açmýþtý. Erçelik, 1 Temmuz 2006 tarihinde yaþanan, batý kentlerini kapsayan elektrik kesintileri ve sistemin çökmesi, aslýnda enerji ihtiyacýnýn özel sektöre býrakýlmayacak kadar önemli olduðunu göstermiþtir derken, þöyle devam etti: Ýthal edilen 30 milyar metreküp doðalgazýn yüzde 60 ý elektrik üretiminde kullanýlmaktadýr. Özel sektöre ait doðalgaz santrallerinden üretilen enerjiyi satýn almak zorunda olan bakanlýk þimdi de EÜAÞ tarafýndan iþletilen termik ve hidroelektrik santralleri çalýþtýrmayýp þalter indirmektedir. Bu arada yüzde 100 alým garantili yap-iþlet-devret santrallerinde ise hiç üretim kesintisine gidilmemiþtir. Aksine üretimleri artmýþtýr. Ülkemizin bunca yeraltý zenginliði, yerli kaynaklardan daha ucuza enerji üretimi durdurulurken, dýþa baðýmlý ve çok pahalý olan doðalgazdan enerji üretimi kabul edilemez ve karþýyýz. Ýdeolojik olarak serbest piyasayý yaþatmak uðruna devre dýþý býrakýlan, çok ucuza elektrik üreten kamu santrallerinin hemen devreye alýnmasý gerekmektedir. 'Ýrtica ile Mücadele Planý Uygulandý' Ergenekon soruþturmasý kapsamýnda telefonlarý dinlendiði ortaya çýkan Cihaner'e, görevi kötüye kullanmak, resmi belgede sahtecilik, suça azmettirme ve adliye bahçesinde imar kirliliðine neden olmak suçlamalarýyla dava açýlmýþtý. Özel Yetkili Savcý Osman Þanal, Cihaner in cemaatlere yönelik operasyonun Ergenekon davasýndaki "Ýrtica ile Mücadele Eylem Planý"nýn uygulanmasý olduðu iddiasýyla soruþturma baþlatmýþtý. Bu kapsamda bazý subay ve MÝT görevlileri de tutuklanmýþtý. Adalet Bakanlýðý da Cihaner hakkýnda Eylül 2008'de "Ergenekon ile iliþkisi var" iddiasýyla inceleme baþlatmýþtý. Osman Þanal, son olarak 3. Ordu Komutaný Orgeneral Saldýray Berk i þüpheli sýfatýyla ifade vermeye çaðýrmýþtý. Erzincan da askeri konvoy geçidi ERGENEKON soruþturmasýnda 3'üncü Ordu Komutaný Saldýray Berk in þüpheli sýfatýyla ifadeye çaðrýlmasýnýn ardýndan, 20 araçlýk askeri konvoyun dün Erzincan kent merkezinden geçmesi heyecan yarattý. 3'üncü Ordu Komutanlýðý na baðlý Muhabere Alay Komutanlýðý na ait iki cip ve 20 kadar kamyondan oluþan konvoy, saat sýralarýnda birlikten çýktý. Polis eskortu eþliðinde çýkan askeri konvoy kent merkezinden geçerek Erzurum karayoluna girdi. Konvoyun Kars'ýn Sarýkamýþ ilçesindeki kýþ tatbikatýna katýlmak için yola çýktýðý öðrenildi. Yaðma ve Talan Erçelik, özelleþtirmenin zararýn kamunun üzerine yýkýldýðý, kârýn ise özel þirketler tarafýndan toplandýðý bir yaðma ve talan olduðunu ifade etti. Erçelik, Yataðan, Yeniköy, Kemerköy Termik Santralleri ülkemizin en ucuz elektrik enerjisi üreten santralleri olmasýna raðmen aylardýr yüzde 50 kapasiteyle bile çalýþtýrýlmamýþ, dýþa baðýmlý doðal gazdan enerji üretimi ise halen tam kapasiteyle sürdürülmektedir diye konuþtu. (MUÐLA) Evrensel

3 Beþ yýl önce 25 Aðustos 2005 te de yazdýðým Bir baþka sendikacý portresi adlý yazýmda dönemin oportünist sendika liderlerini eleþtirmiþtim. Tekel iþçilerinin direniþi de karþýmýza oldukça farklý sendikacý portreleri çýkartýyor. Bir yanda baþý dik, kararlý ve mücadele içinde piþen sendikacýlar; bir yanda sözde olsa dahi Tekel iþçilerinin eylemine destek vermekten çekinen, hükümetin bahþettiði olanaklarýn kaybetme korkusuyla sinen, araziye uyan sendikacýlar. Bir yanda Bekir Coþkun un Habertürk teki o müthiþ yazýsýnda (13 Þubat 2010) tasvir ettiði sendikacýlar, öte yanda iþçilerle beraber yaþamýný ortaya koyan baþka türlü sendikacýlar. iþte geçmiþin baþka türlü sendikacýlardan bir kaçý: ispanyol iþçi Sendikalarý Konfederasyonu nun (UGT) Genel Sekreteriydi. Yýllarca Franco diktatörlüðüne karþý mücadele etmiþti yýlýnda ispanya Sosyalist iþçi Partisi (PSOE) Yürütme Kurulu üyeliðine seçildi. Franco diktatörlüðünün yýkýlmasýnýn ardýndan 1977 yýlýnda milletvekili seçildi. Ancak 1987, ispanyol sendikacýlarýnýn sosyalist parti ile yollarýný ayýrdýklarý yýl oldu bütçesinde hükümetin sosyal harcamalarý kýsmaya yönelik tutumuna karþý çýkarak ve parti disiplinine aykýrý davranarak kendi hükümetinin bütçesine hayýr oyu verdi ve milletvekilliðinden istifa etti. Ardýndan 1988 yýlýnda ülke tarihinin en büyük genel grevini ilan etti. Sosyalist hükümetin ekonomik politikalarý ný protesto etmek için yapýlan bu genel greve 8 milyon iþçi katýldý. UGT, sosyalist hükümete karþý üç kez genel greve gitti. Bu üç genel grevde de UGT nin genel sekreteriydi. iþçilerin çýkarlarýný savunmak için 40 yýllýk partisini karþýsýna alan, partisinin bütçesine karþý oy kullanan ve milletvekilliðini bir çýrpýda bir kenara býrakan bir insan. Parti lideri karþýsýnda baþýný eðip elini kaldýrmadý. Partisi iþçi haklarýný budarken bir sendikacý olarak susmadý. O Nicolas Redondo idi. Fabrikanýn dýþýndan megafonla seslenen polis þefi, "greviniz yasadýþýdýr. Fabrikayý derhal boþaltýn, aksi halde biz zorla boþaltacaðýz" diyordu. Çok geçmeden o yanýt veriyordu. "Grevimiz yasadýþý olabilir ama Anayasa içidir. Anayasadaki grev hakkýný kullanýyoruz." Yer Kavel fabrikasý, yýl 1963 tü. (Kavel in çarpýcý öyküsünü Zafer Aydýn yeni yayýnlanan kitabýnda anlatýlýyor: Kanunsuz Bir Grevin Öyküsü Kavel 1963, TÜSTAV-Sosyal Tarih Yayýnlarý.) 1. Ordu Komutaný sendikacýlarý tehdit ediyordu: "Ya fabrikayý iki saat içinde boþaltýrsýnýz ya da tankla içeri girerim." Yanýt ayný sertlikteydi: "Biz eþ ve çocuklarýmýzla sosyal bir mücadele veriyoruz. Siz ya iþçiden yana olacaksýnýz ya da Vehbi Koç tan yana? Tankla girmeye kalkarsanýz biz fabrikanýn kapýsýnda olacaðýz." Yer Demir Döküm, yýl 1969 du. AP liler, CHP liler, Güven Partililer Mecliste sendika özgürlüðünü yok etmek için bir aðýzdan konuþuyordu. Onun sesi ise iþçilerin meclisinde yükseliyordu: "Bu kanunlara karþý direniþe geçmemiz gerekiyor. Bunun ismi genel grev midir? Direnme midir? iþgal midir? Onu ilgili olanlar düþünsün. Biz tasarý geri alýnýncaya kadar çalýþmayacaðýz. iþçiler durdukça dünya durur, uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, vasýtalar durur." Dediði oluyor, 70 bin iþçi sendika özgürlüðünü savunmak için hayatý durduruyordu. Tarih Haziran 1970 idi. O Kemal Türkler idi. iþçilerin üstleri fabrika giriþ ve çýkýþlarýnda aranýyor, iþçilerin onuru kýrýlýyor, iþçiler aþaðýlanýyordu. iþçilerin üstleri aranarak sindirilmelerine karþý üstüne aratma eylemi baþlatýyordu. Yayýnladýðý bildiride yer alan Sen üstünü aratma, gerisini sendikana býrak çaðrýsý iþçi sýnýfýna kimlik ve kiþilik kazandýran onurlu bir duruþ olarak emek tarihinde yerini alýyordu. Yýl 1968 di. O Rýza Kuas idi. 12 Eylül askeri darbesinin ardýndan 52 DiSK yöneticisi idamla yargýlanýyordu. Güçlerini generallerden alan savcýlar pek maðrurdu. 12 Eylül mahkemelerinin kudretli ve cüretli savcýlarýnýn idam isteði karþýsýnda, 12 Eylül mahkemeleri karþýsýnda eðilip bükülmüyor, yaptýðý savunmada siz ancak benim ceketimi asabilirsiniz diyordu. O Abdullah Baþtürk idi. ileride bugünlerin tarihi yazýldýðýnda nasýl anýlmak istersiniz? Bekir Coþkun un yazýsýndaki sendikacýlar gibi mi, yoksa yukarýda anlatýlan baþka türlü sendikacýlar gibi mi? Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ TÜKO-BÝR Kayseri Þube Baþkaný Birsen Koca, bazý günlük ekmeklerin gramajýnda eksiklikler olduðunu tespit ettiklerini belirterek, Normal bir ekmeðin 300 gram olmasý gerekiyor. Tüketici nasýl itiraz ve pazarlýk etmeden ekmeðini alýyorsa, unlu mamul imalatçýlarý da günlük ekmeði en az 300 gram olarak satmak zorundalar dedi. Birsen Koca, ekmek alan vatandaþlarýn, ekmeðin gramajýný eksik olarak tespit ettiklerinde kendilerine þikayette bulunulmasýný istedi. Gýda Mühendisleri Odasý Kayseri Ýl Temsilcisi Ergül Türkaslan, 300 gram ekmeðin fýrýna verilmeden önce 380 gram olarak kesilmesi gerektiðini belirterek, Piþen ekmek 320 gram olarak fýrýndan çýkar. 30 dakika kadar dinlendiðinde ise net olarak 300 gram olur. Ekmek satýþýnda meydana gelen rekabet sonucunda bazý üreticiler haksýz rekabet unsurlarýný ön plana Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ Þanlýurfa'nýn meþhur çið köftesini Kayseri pastýrmasýyla yapan öðrenciler, proje beceri yarýþmasýnda iddialý eðitim ve öðretim yýlýnda Milli Eðitim Bakanlýðý Teknik Öðretim Genel Müdürlüðü'nün koordinesinde düzenlenen Mesleki ve Teknik Eðitim Okullar Arasý Ýl Proje Tabanlý Beceri Yarýþmasý'nda, öðrenciler geliþtirdikleri projeleri sergiliyor. Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi öðrencilerinden Eren Ergün, Bekir Bekar ve Þahin Soytürk, yarýþmaya pastýrmalý çið köfte ile katýldý. Katýlýmcýlarýn en çok ilgisini çeken pastýrmalý çið köfte hakkýnda bilgi veren öðrencilerden Þahin Soytürk, iki yörenin lezzetlerini birleþtirdiklerini ve daha güzel bir lezzet oluþturduklarýný kaydetti. Soytürk, "Gerek tadý, gerek baharat, gerekse çemeniyle bu pastýrmanýn çið köfteye uygun olabileceðini düþündük. Projenin amacý, pastýrmanýn kullaným amacýný yaygýnlaþtýrmaktý. Pastýrmanýn farklý alanlarda da kullanýlabildiðini gördük" dedi. Türkiye Tekstil Sanayi Ýþ Verenleri Sendikasý Mesleki ve Teknik Eðitim Merkezi'nde sergilenen diðer ürün ise dil basacaðý idi. Doktorlarýn kullandýðý dil basacaðýný daha sevimli hale getirmek adýna Saðlýk Meslek Lisesi öðrencileri tarafýndan bir proje geliþtirildi. Çubuðun dile basýlacak bölümünü çikolata kaplamalý yapan öðrencilerden Aytuð Aktürk, çýkarmýþlar, ekmeðin en aç 300 gram olmasý gerekirken 200 ile 250 gram ekmek satýþý oluyor. Her gün sofrasýna ekmek götüren halkýmýza ve perakende ekmek satan perakendecilere belirtmemiz gereken en önemli husus aldýklarý ekmeðin gramajýna dikkat etmeleri dedi. Türkaslan, vatandaþlarýn ekmek konusunda Alo 174 Gýda Hattý na þikayette bulunabileceklerini bildirdi. "Geliþtirdiðimiz proje ile çocuklar artýk doktorlara aðzýný açmaktan çekinmeyecek. Çikolatamýz þeker hastalarýna da uygun olarak üretilmiþtir. Þeker oraný fazla olmayan çikolatalý çubuðun projede derece alacaðýna inanýyorum" ifadelerini kullandý. Üç aþamalý olan yarýþmanýn birinci ayaðýnda il geneli, ikinci ayaðýnda bölge seçmeleri, üçüncü ayaðýnda da 10 projeyle Türkiye finalinin gerçekleþtirileceði bildirildi. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ Sos. Yar. ve Day Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd Halk Eðitim Müd Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT T.M.O Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi Hacýbektaþ Noterliði Hacýbektaþ Öðretmen evi

4 Ýnançsal bir partiyi tenkit edip ayný þeyi biz yapamayýz» Sayýn Ulusoy, Demokratik Alevi derneklerinin üst örgütü ABF nin 2009 Nisan ayýnda kamuoyuna sunduðu Nasýl bir Türkiye istiyoruz belgesi ve ardýndan yaptýklarý bir dizi toplantýyla yürütülen partileþme projesi hakkýndaki sizin düþünceleriniz nelerdir? Ýnanca dayalý bir partiye hep, baþlangýçtan beri karþý olduk ve tenkit ettik. Ayný þeyi bizim yapmamýz, tenkit ettiðimiz þeyleri yapmakla, yani tükürdüðümüzü yalamakla eþ deðer. Ýkincisi, þimdiye kadar (Aleviliði temel alarak) kurulmuþ olan siyasi partilerin hiçbirinin baþarýlý olmadýðýný görüyoruz. Ayrýca ben, bizim yolumuzda, Alevi-Bektaþi toplumunda inançla uðraþan dedeler, babalar, hizmet eden ve görev yapan insanlarýn siyasete girmelerini arzu etmiyorum. Ama onun dýþýnda tüm toplumumuzun, hangi meslekten olursa olsun özellikle gençlerin siyasete girip belli makamlara, belli mevkilere ulaþmasýný çok arzuluyorum. Bence yanlýþ bir karar örgütlerimizin siyasete atýlmasý! Ýnþallah gerçekleþmez diye ümit ediyorum. Eðer bir siyasal parti kuracaksak, Alevi- Bektaþi gömleðini çýkarýp herhangi bir vatandaþ gibi Biz bu sol partiyi kuruyoruz demeleri lazým.» ABF ye baðlý 19 dernek 15 Ocak günü bir basýn açýklamasý yaparak ABF üst yönetiminin partileþme çalýþmalarýna destek vermeyeceklerini, parti çalýþmalarýna katýlacaklarýn ABF yönetiminden istifa etmeleri gerektiðini açýkladýlar. Bu tepkiyi nasýl deðerlendiriyorsunuz? Yerinde bir karar, destekliyorum. O dernekler çok yerinde bir karar almýþlar. Ayný düþüncedeyim ben de. Söylediðim gibi illa siyasi parti kuracaklarsa bu gömleklerini çýkarsýnlar, bir vatandaþ olarak istedikleri görüþteki partiyi kursunlar. Þu da bir gerçek: Alevi-Bektaþi inancý dýþýnda demokrat insanlarýn da Alevi-Bektaþilerin yanýnda olduðunu görüyoruz. Þimdi böyle bir parti kurulduðunda bu vatandaþlara ne diyeceðiz? O vatandaþlarýn desteðini alabilecek miyiz? Toplumumuzun büyük bir çoðunluðu da zaten yanlýþ gördüðü böyle bir partiyi desteklemeyecek. Ben desteklemeyeceðim þahsen ve pek çok tanýdýðým insanýn da desteklemeyeceðini biliyorum. Baþka inançlardan olan ve düþünce olarak bizim yanýmýzda duran pek çok insanýn da tabii bu konuda çok üzüleceðini düþünüyorum ve biliyorum.» Alevilerin inanç temelli bir siyasi parti kurmasýný doðru buluyorsunuz... Ýnanç ne zaman siyasete karýþmýþsa hep ya kan dökülmüþtür ya da olumsuz olaylar olmuþtur. Birlik Partisi döneminde, ben gerçi burada deðildim, ama hep karþý çýktým. Babam da öyle siyasete yakýn bakan, siyasetçi birisi deðildi. O zaman konuþtuðumuzda, iyi hatýrlýyorum, þöyle demiþti bana: Þimdi ben girmezsem eðer, Bak bak, Feyzullah Çelebi girmedi, iþte böyle bir kuruluþumuz var, ama o yanýmýzda olmadý diyecekler. Böyle girdi, ama hiç aktif olmadý, aday olmadý, geride durdu ve hatalarda da hemen istifasýný verdi. Ve baþarýlý bir parti de olmadý Birlik Partisi hepimizin bildiði gibi. Ondan sonraki denemeler de zaten yanlýþtý veya farklý bir þeyler vardý bizim farkýnda olmadýðýmýz. Ama sonuç hep hüsranla bitti.» Mevcut demokratik derneklerimizin, Alevi-Bektaþilerin ortak istemleri için Hükümet ve Meclis üzerinde bir toplumsal baský gücü oluþturma görevi açýsýndan iþlevlerini yerine getirdiðini düþünüyor musunuz? Yok, henüz deðil. Ama ilerde bunun olacaðýnýn iþaretlerini görüyorum. Eðer birlik saðlanýrsa, bu baský kurulabilir. Birlik olduðu müddetçe haklarýmýzý çok daha kolay alacaðýmýzý düþünüyorum. Tabii bu tür parti kurma düþünceleri olduðu müddetçe birlik olma, el ele verme þansýmýz biraz azalýyor. Belki biraz daha fazla zamana ihtiyaç var. Ama bu baskýyý, ancak birlik saðlanýrsa oluþturabiliriz; Alevi-Bektaþi toplumu içerisinde birlik saðlanýrsa bu baskýnýn etkili olacaðýna, sonuç alabileceðine inanýyorum. Not: Katkýlarý nedeni ile Ahmet KOÇAK a teþekkürler. Razý olmayýp itiraz edeceðiz Ali BALKIZ ABF Genel Baþkaný» Sayýn Balkýz, 30 Kasýmda Milliyet gazetesinde yayýnlanan bir röportajýnýz, aleviler bir parti kuruyor þeklinde algýlandý. Burada bu bir algý yanlýþý mý vardý, yoksa siz tamda onumu ifade ettiniz? Ben, o andýðýnýz söyleþide Türkiye siyasetinin, solunun boþ olduðuna, demokrasimizin terazisinin bu anlamda bozuk olduðuna deðinen bir tespitim vardý. Sol daðýnýk, sol yorgun, halk sola olan güvenini kaybetmiþ. Bu anlamda bir derlenmeye toparlanmaya ihtiyaç var. Baþta Aleviler, iþçiler, Kürtler olmak üzere; çalýþanlar, iþsizler, emekliler, kadýnlar, çevreciler bütün bu sorunlara çare olabilecek, sol, sosyal demokrat ilerici, bir yapýya ihtiyaç olduðu; Türkiye nin sorunlarýný ancak böyle bir siyasi yapýnýn çözülebileceði inancýný yenileyen bir tespit idi» Bu açýklamanýzda ki, alevi partisi kuruluyor algýsý yanlýþ bir algý mý? Yanlýþ algýlanmadý. Kasten ve mahsusen, öyle algýlandý, öyle yorumlanmak istendi. Ve oradan kalkýlarak aleviler parti kuruyor, alevi partisi kuruluyor. söylemleri ayyuka çýktý. ABF nin içinde ki, dýþýnda ki alevi örgütlerinden, hem de alevi olmayan çevrelerden özellikle CHP kaynaklý, Sarýgül kaynaklý, ulusalcýlar kaynaklý bir propaganda baþlatýldý. Biz, ýsrarla: Çaðýmýzda, bir dine, mezhebe inanca kökene aidiyete, bölgeye dayalý bir partinin reel anlamda bir gerçekliði yoktur ve olamaz. dememize karþýn sürdürüldü. Doðru olan ve geçerli olan þudur: Alevilerin talepleri siyasi taleplerdir.» Sizi bireysel veya kurumsal olarak bu parti kurma iþinin içine iten nedir? Her ikisi de Alevi taleplerinin, daha doðrusu eþit yurttaþlýk taleplerinin sahibi olabilecek, içten ve samimi bir þekilde, bunlarýn savunucusu olabilecek, bugün ne bir parti vardýr, ne de parlamenterler vardýr. Bu eksikliði gidermek gerekiyor» Bu söylediðiniz siyasal arayýþ içerisinde, partileþmede, aleviler temsiliyet sorununu halletmiþ olabilecekler mi? Böyle bir projede, bir yapýda, böyle bir organizasyonda, insanlar orada Alevi, Kürt Türk, iþçi, iþveren kimlikleri ile olmayacaklar; Laik ve demokrat kimlikleri ile olacaklar. Bütün yurttaþlarýna eþit davranan, maðdur olmuþ ötekileþtirilmiþ bütün yurttaþlarýn, hakkýný temsil eden nitelikte olacaklar. Alevi anne babadan doðmuþ olmak, olmamak hiç önemli bir kriter deðil. Biz ne diyoruz. Laiklik ve demokrasi Bunun kimin savunduðu çok önemli deðil Ama eðer bir parantez açarsak bunu bir alevi anne babadan doðmuþ olan, ilerici demokrat alevilerden daha iyi yapacakta kimse yoktur.» ABF Genel Baþkan yardýmcýnýzýn da içinde olduðu ve bazý federasyon üyesi dernek baþkanlarýnýzýn bir basýn açýklamasý oldu ve sizin bu çalýþmalara gelen eleþtirilerden biride; sizin kurumsal olarak bu iþin içinde yer aldýðýnýz, problemin burada olduðunu söylediler. Siz buna katýlýyor musunuz ve açýklamalarla ilgili ne düþünüyorsunuz? Bizim federasyonumuzun tüzüðü vardýr, genel kurulu vardýr, programý vardýr. Ve organlarý vardýr. O kendi hukuksal çerçevesinde mücadelesini sürdürür ABF nin genel kimliðine halel getirecek her türlü eylemlilikten ve sözden sakýnýrýz. Ama ABF yi ya da her hangi bir alevi kurumunu, siyasete bulaþmaz, siyasete dair her hangi bir tasarrufta bulunmaz, siyasete dair her hangi bir söz söylemez konumuna da indirgeyemeyiz. Bütün bu sorunu biz federasyonumuzun bütün organlarý ile aþama aþama paylaþtýk. Her aþamasý, federasyonumuzun kurullarý, baðlý alevi örgütleri baþta olmak üzere, en geniþ alevi kesimleri ile yaz boyunca yaptýðýmýz etkinliklerimizde birebir, paylaþýlmýþtýr. Hiç kimse þimdi ben bunu bilmiyordum, bu da nereden çýktý diyemez.» Sizin bu parti kurma giriþimi biraz da bu itiraz noktasýndan, yani var olan siyasete itiraz noktasýndan mý yola çýkýyor? Hani yýllardýr diyordu ya alevi örgütlerimiz ve sayýn Öker; siyasete müdahale, diye Ýþte o siyasete müdahale dediðimiz olay budur. Siyasete müdahil olmak gerekiyor. Aktör olmak gerekiyor.» Parti çalýþmasý ne aþamada? Bu gerçekleþtirilebilecek gibi görünüyor mu? Ülkenin koþullarý müsait Temel realiteyi görmek, sünnilerden de oy almak, liberallerden de oy almak, laik demokratik çevrelerden de oy almak, bunu baþarabilecek bir dil bir ortalama tutturmak gerekiyor.» Aslýnda tartýþma sizin sol partiyle ilgili tasarruflarýnýzdan öte, Alevilerin, alevi kurumlarýnýn oradaki pozisyonu ve ABF nin nasýl yer alacaðý yönünde. Tartýþmalar buradan þekilleniyor. Siz ne düþünüyorsunuz? Bu noktayý ýsrarla, tartýþma konusu yapýyorlar kimi arkadaþlarýmýz. Bunlarýn kendi angajmanlarý var. Sarýgül angajmanlarý var, CHP angajmanlarý var ve buralardan umudunu kesmemiþ olan çevreler var. Ama alevi halký öyle düþünmüyor. Bu çalýþmaya büyük bir umutla ve sevgiyle inanýyorlar. Alevi halkýna dair bir problem yoktur. ABF kendi kulvarýný aþýp baþka bir alanda koþuyor Ercan Geçmez HACI Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Genel Baþkaný» Alevi kurumlarýnýn parti kurma giriþimlerini nasýl deðerlendiriyorsunuz? Bu sadece alevi kurumlarýnýn deðil, Türkiye deki tüm sivil toplum kuruluþlarýnýn bir hastalýðýdýr. Sivil toplum örgütünün tanýmýný doðru yapmak lazým; sivil toplum örgütünün bu yüzyýlda tanýmý nedir, iþlevi nedir, bunun üzerine gidip, alevi örgütlerinin sivil toplum örgütümü, yoksa baþka bir örgüt mü olduðunu karar verip öyle bir tartýþma yapmak lazým. Ki, ABF bir sivil toplum örgütü olduðunu söylüyor. Öyleyse bir sivil toplum örgütünün görevi iktidar olmak deðildir. Dünyanýn hiçbir yerinde bir sivil toplum örgütü iktidar olmamýþtýr. Bu anlamda da ABF kendi kulvarýný aþýp baþka bir alanda koþuyor.» Alevi örgütün parti arayýþý içeririnde olmasýnýn, alevi dünyasý açýsýndan sakýncalarý nedir? Aleviler kendilerini ifade etmek istiyorlarsa ayrý bir parti kurarak yapamayacaklarýný, bilmeleri gerekiyor. ABF nin her söyleminde; Özgürlük eþitlik, hak ve hukuktan söz etme vardýr. Sadece alevilere yönelik özgürlük ve eþitlikten söz ediyorsak, bu baþýndan sakat bir durumdur. Alevilerin kendi söylemi ile ters düþen bir durumdur. Benim naçizane görüþüm Alevilerin tek baþýna yapacaðý hiçbir iþin toplumsal olmayacaðýný düþünüyorum. Hele konu siyasetse.» Ali Balkýz, sonradan yaptýðý açýklamalarla Alevi partisi kurmayý kast etmediðini söyledi ama, sanýrým kamuoyunda böyle anlaþýldý ve algýlandý. Siz bu açýklamalarýn alevi örgütlenmesine zarar verdiðini düþünüyor musunuz? ABF nin önce bir alevi partisi kuruyoruz deyip, sonra alevi tabanýnda kabul görmeyince, Nasýl bir Türkiye istiyoruz çalýþmasý yürütüyoruz ve bir sol parti kuruyoruz dedi, kimseyi inandýrmadý. Sorunuza gelince; Evet zarar verdiðini düþünüyorum. 9 ve 8 Kasým mitingleri, cemevleri talepleri ve zorunlu din dersleri konusunda Alevilerin tek vücut hareket etmesi ve alevi örgütleri ile hareket etmesi, bu örgütün tabandan bir güven kazandýðýný göstermektedir. Federasyon bunlarý görünce, Alevilerin hepsi bizimle diye düþündü. Böyle bir þey olmadýðýný bile bile, yeni örgütlenmenin baþaklarýný kesmek yanlýþ. Alevi örgütlenmesine zarar verecek.» Alevilerin siyasetle iliþkisi nasýl olmalý? Alevilerin geleneklerine iyi bakmak lazým. Aleviler siyaseten sol gelenekten gelen bir kültüre sahipler. Bunu köreltmemek lazým. Son süreçte ýsrarla solla aleviler arasýnda bir kavga yaratýlmak istenmektedir. Sanki Türkiye nin veya Alevilerin bu hale gelmesinde sol sorumluymuþçasýna, özellikle sosyalist solu suçlayan söylemler geliþtiriliyor. Bunun önüne geçmek lazým, bu çok tehlikeli bir söylem. Aleviler siyasette olacaksa, eþitlikçi, yurttaþ bilinci geliþmiþ, laiklikten, baðýmsýzlýktan ve özgürlükten bahseden, bir sol söylem, bir sol parti ile olmalý Türkiye de yok mu var; bu söylemleri söyleyen partileri zorlamak lazýmdýr. Bu kadar haksýzlýðýn, yoksulluðun iþkencenin olduðu, insan hak ve hukukunun ayaklar altýna alýndýðý bir yerde aleviler katalizör görevi görmelidirler. Bunun için alevi örgütlerine iþ düþüyor. Devam Edecek

5 Seyirlik halindeki baþarýsýný, hiç kuþku yok ki ýþýklar içinde yatsýn, nin uðraþýlarýna borçlu. 72. Koðuþ, þimdilerde Sadri Alýþýk Tiyatrosu nun repertuvarý içinde Kemal Baþar ýn rejisiyle oynanmakta. Köþe bucak Türkiye derken, Londra Hackney Empire Salonu nda da sahnelendi. Duyduðum kadarýyla, yurtdýþý turnesi nisan ayýnda da sürecek. Eserin konusunu yinelemeyecek, Orhan Kemal in bu eserinin sahneleniþinde, Asaf Çiðiltepe nin katkýsýnýn öneminden çok söz edildiðini; ancak Orhan Kemal in tüm öykülerinde, romanlarýnda ve oyunlarýnda bulunan oyunlaþtýrmaya çok elveriþli malzemenin de uzmanlarca göz ardý edilmediðini anýmsatýp geçeceðim. Orhan Kemal, insan gerçeðini insanýn sözlerinin ve davranýþlarýnýn dýþa yansýyan yanýndan yakalamaya çalýþýyordu. Ortaladýðý gerçekler karmaþýk, fakat düzenliydi. Belli bir geliþimin tipik ve mantýða uygun halkalarýydý. Iþýklar içinde yatsýn, Asým Bezirci nin de dediði gibi: Gerçekçi oyun yazarý gözlemine serilen yalýnlýk, ardýndaki karmaþýklýðý, derbederlik arkasýndaki düzeni, daðýnýklýk ardýndaki bütünlüðü, dýþ görünümün geliþigüzelliðini, renkliliðini, canlýlýðýný bozmadan iletmeye çalýþýyordu. Roman ya da öyküde yararlanabileceði anlatým kolaylýklarýndan yoksundu. Sözü ve hareketi hem gerçekçi, hem iþlevsel, hem de anlamlý kýlmak zorundaydý. Her geliþigüzel söz, görünmez bir iplikle mantýklý bir nedene dayandýrýlmalý, her rastlantýsal hareket bir nedenle, hiç de belli edilmeden açýklanmalýydý. Roman ve öykülerinde konuþmayý, hareketi böyle kullanýyor; yaþamsal canlýlýðý, renkliliði ve çocuksuluðu bozmadan onlarý anlamla donatýyordu. Roman ve öykülerdeki karþýlýklý konuþmaya bolca yer verilmesinin oyunlaþtýrmaya kolaylýk saðladýðý ise kuþkusuz bir gerçekti. Gene Bezirci nin dediði gibi, konuþmalarda yerel aðýzlarýn kullanýlmasý, olaylarý belli bir yöreye mal etmekten çok, yaþamdaki canlýlýklarýný, renkliliklerini korumak içindi ve bu yönü ile de tiyatroda da iþlevsel olmuþtu. Orhan Kemal in öykülerinde, romanlarýnda ve oyunlarýnda iþlenen hareketin, bazen bir oyunun devinimini saðlamaya yetmediði; oyunlaþtýrmada malzemeye yeni olaylar eklemek gereksinimi yarattýðýysa, pek bilinen ayrý bir gerçekti. Sadri Alýþýk Tiyatrosu yapýmý 72. Koðuþ da, bana göre iþte böyle bir oyun. Roman, adembabalar koðuþunun geçici varlýk döneminden sonra eski yoksulluðuna dönüþü ve koðuþta oturanlarýn baþtaki bilinçsiz tavýrlarýný sürdürüþleri ile son buluyor. Oyunu izlerken hep düþündüðümü kendi kendime bu kere de tekrarladým; oyunda Kaptan ýn ölümü, koðuþta yaþayanlarýn bilinçlenmelerini ve onlarý sömürenlere karþý direnmelerini saðlasa daha iyi olmaz mýydý, diye. Bugüne deðin 72. Koðuþ u sahneye koyan yönetmenlerden herhangi biri finali böyle deðiþtirse kýyamet mi kopardý, diye de hayýflandým! Bende apayrý bir yeri olan Sadri Alýþýk Tiyatrosu nun yapýmý olarak izlediðim 72. Koðuþ u sahneye koyarken, gene bende iz býrakan yönetmenlerden Kemal Baþar da benim düþündüðümü yapmamýþ. Orhan Kemal in bu uzun öyküsünü bugüne taþýyarak iþe baþlamýþ. Ustanýn eserini eylemden çok söze dayandýrmasý karþýsýnda, devinim eksikliðini kapatmaya çalýþmýþ. Gerçi Orhan Kemal in sözleri hiç kuþkusuz iç devinimi yansýtýyor, ama kiþilerin düþüncelerindeki deðiþmeleri, dönüþleri, büklümleri konuþmalar yaný sýra devinim ile yansýtmýþ. Gel gelelim, kendisine pek karamsar gelen tablolarý bir bir ayýklamýþ. Hapishanenin güçlü devleti, içeridekilerinse halký simgelemesini ortadan kaldýrmýþ. Slogan yerine geçebilecek replikleri oyundan çýkarmýþ. Zaman zaman çöken hýzlý bir tempo tutturmuþ. Kavga, itiþmekakýþma tablolarýndaysa oyuncularýnýn mýþ gibi yapmalarýný (nedense) uygun görmüþ. Can Kahraman ýn diþ fýrçasý repliðinde müziðin sesinin Karaman ýn sesini olabildiðince bastýrdýðýna aldýrmamýþ. Malike Baþkan ýn dekoru kötü üstü Ben Malike Baþkan ýn yerinde olsam 1967 nin koþullarýyla Ankara Sanat Tiyatrosu na dekor yapan Osman Usta (Þengezer) ile görüþürdüm, yorumunu alýrdým. Öyle üfürükten dekor mu olur Allah aþkýna! Mangalý (romanda sobadýr), kuru fasulye yemeðini, çay demlemeyi, leðende çamaþýr yýkamayý birebir yapmak çok mu zor? Yerlere yaydýðý çaputlarla bataklýk havasý vermeye çabalamýþ, tamam da, o öndeki parmaklýklar ne öyle ayol?! Ya gene Malike Baþkan imzalý kostümlere ne demeli? Ýnsan Rizeli Kaptan ýn beline bir kuþak sarmaz mý? Adembabalar periþan vaziyette mahkum mu, boya atölyesinde iþçi mi? Mahmut Özdemir in ýþýk tasarýmý da olamazcasýna kötü Neden kötü diye sual eyleyecek olursanýz, son tabloda soðuktan donarak ölmüþ Kaptan ýn üzerine turuncu ýþýk vermiþ diyeyim, varýn gerisini siz yorumlayýn. Turuncu ýþýðýn sonradan düzeltildiðini söylemeyin, ben gördüðümü bilirim, gördüðüm kadarýný eleþtiririm. Zaman, mekan, duygu, tema, atmosfer, derinlik, üçboyutluluk, falan Mahmut Özdemir in ýþýk tasarýmýnda hiçbirine yer yok. Kerem Kuraner in koreografisindeyse koreografi yok. Oyunda Berbat a can veren ve 2000 yýlýndan bu yana mercek altýnda tuttuðum Kerem Alýþýk ýn, bu kere de gözle görülür bir ilerleme kaydetmesi benim açýmdan gerçekten gönendirici. Bedeni artýk tepki özgürlüðüne iyice kavuþtu. O günlerde kötülediðim diksiyonu giderek rahat, kendine özgü bir konuþma tarzýna dönüþtü. Abartýsýz bir oyun vermekte. Kaptan da Yavuz Bingöl, Fatma da Azra Akýn için Herkes kendi iþini yapsýn falan demeyeceðim, bu iþe hevesleri olduðu belli. Belli olmasýna belli de, tiyatro oyunculuðu kamera karþýsý oyunculuðuyla ya da podyumda salýnmayla pek eþdeðer sayýlmýyor. Biri ya da birilerinin onlara oyunculuðun ses, söz, beden, kültürden oluþtuðunu bir güzel anlatmasý gerekmekte Hele Kemal Baþar anlatmamýþsa, kim anlatýr, kim nasýl anlatýr, kim daha güzel anlatýr, bilemem! Gene de Kemal Baþar ý, Yavuz Bingöl e oyun içinde ( Mahpushane Çeþmesi hariç) türkü çýðýrtmadýðý; Azra Akýn a da bale yaptýrtýp iþi sulandýrmadýðý için kutlamalýyým. Diðer oyunculuklarý detaylandýrmadan önce, Bobi de Serhat Özcan a sormak isterim: Elindeki parayý kaptýrmamak için yere düþünce parayý yukarý kaldýrmak yeterli olur mu? Fuat Onan, Can Kahraman, Yýldýrým Gücük ve Ömer Duran a sormak isterim: Bobi nin elinde havaya kaldýrdýðý parayý almak için öyle mi uðraþ verilir? Ömer Duran a yeniden sormak isterim: Elde demlik-çaydanlýk öyle mi koþulur? Bu sorulara hayýr yanýtýný alýp, söz konusu devinimlerin düzeltildiðini/düzeltileceðini varsayarsam, Ýzmirli de Yýldýrým Gücük ün, Bobi de Serhat Özcan ýn, Tavukçu da Fuat Onan ýn, Leþçi de Can Kahraman ýn, Yusuf Atala nýn, Ayhan Anýl ýn, Ömer Duran ýn görevlerini yapmakta olduklarýný söyleyebilirim. Sadri Alýþýk Kültür Merkezi (SAKM) oyuncularý Þenay Aksoy, Sinem Çatalbaþ, Nihan Sevinç, Cem Hamzaoðullarý, Derviþ Tezcan, Emin Aydýn, Cem Güler, Murat Çoban umut vermekteler derim. Seda Demir in kalabalýk oyuncu kadrosu arasýnda parýltýsý olanlardan olduðunun altýný çizebilirim. Eylem Öden i de kalabalýk kadro arasýndan öne çekerim. Nedime de Ýlknur Soydaþ için iyi yolda derim. Bu deðerlendirmemle yetinmeyip bir de Tuncer Yenice yi sual edecek olursanýz, hayli özensiz ve kötü diye eklerim. H. Þener Vurkaya ve Neslihan Bulut un oyunculuklarýnýysa þimdilik sormayýn, daha çok kýrýk. Son söz olarak ne diyeyim? Tümünün emeðine saðlýk Evrensel

6 Sulucakarahöyük/ KAPADOKYA Ýnsanlara yeni ülkeler tanýtmak ve farklý coðrafyalardaki yaþamlarý incelemek için 25 yýlda 150 ülke gezen dünyaca ünlü Ýsveçli kaþif Mikael Strandberg, Türkiye'nin peribacalarý ile ünlü Kapadokya bölgesine hayran kaldý. Turizm Çevre ve Kent Gazetecileri Derneði Nevþehir Þubesi'nin davetlisi olarak Kapadokya bölgesine eþi Pamela Strandberg ile birlikte gelen ünlü kaþif, iki gün süre ile kaldýðý bölgede bölgenin doðal ve kültürel deðerlerini fotoðrafladý. Ünlü kaþif Mikael Strandberg, 1985 yýlýndan beri dünyayý bir uçtan bir uca gezmesine karþýn, kendisini en fazla Kapadokya bölgesindeki doðal ve tarihi varlýðýn etkilediðini belirtti. Ýsveç Krallýðý Travel Clup tarafýndan gümüþ madalya ile ödüllendirildikten sonra 2002 yýlýnda National Geographic Dergisi tarafýndan yýlýn kaþifi ödülünü alan ve kendisi hakkýnda bir de belgesel çekimi yapýlan Mikael Strandberg, Kapadokya'yý dünyada gördüðü en güzel yerlerden biri olarak deðerlendirdi. Mikael Strandberg, "Bu bölgede gördüðüm kaya oluþumlarý dünyanýn hiçbir yerinde görmediðim oluþumlar. Gerçekten insana çok muhteþem görüntüler sergiliyor. Kapadokya ayrýca Hristiyanlýk tarihinde de önemli bir bölge.dünyada gördüðüm en güzel yerlerden birisi, çok etkilendim. Dünyanýn birçok ülkesini gördüm, doðrusunu söylemek gerekirse burasý her þeyi ile eþsiz. Böylesine bir manzara ile daha önce hiç karþýlaþmadým. Dünyada çok az yer var ki insanlarýn mutlaka görmesi gerekir. Ýþte o yerlerden biri de kuþkusuz Kapadokya. Ölmeden mutlaka ama mutlaka ziyaret edilmesi gerekir" dedi. Kapadokya'nýn Uçhisar, Ürgüp, Göreme, Zelve-Paþabað gibi önemli yerlerini gezen dünyaca ünlü kaþif Mikael Strandberg, bölgenin turizmde müthiþ bir potansiyel oluþturduðunu belirterek bunun ciddi planlamalarla turizme sunulmasý ile özellikle zengin turistlerin en önemli merkezi konumuna getirilebileceðini kaydetti. Halen 1 yýl süre ile devam edecek ve Doðu ile Batý arasýnda bazý yanlýþ anlamalarý da ortadan kaldýracak bir projenin son aþamasýnda olduðunu dile getiren Mikael Strandberg, Umman'dan baþlayýp Fas'a kadar sürecek projenin son aþamasýnda olduklarýný belirtti. Mikael Strandberg, "Üzerinde çalýþtýðýmýz proje Umman'dan baþlayýp Fas'a kadar uzanacak bir proje. Gezimiz boyunca bana iki Bedevi de eþlik edecek. Onlarla beraber seyahat edeceðiz. Doðu ile Batý arasýndaki bazý yanlýþ anlamalarý ortadan kaldýrmak ve bir köprü oluþturmayý amaçlýyorum. Türkiye de bu açýdan düþündüðümde çok önemli bir geçiþ noktasý. Þu an bulunduðumuz noktada son derece önemli. Hristiyanlýðýn geliþtiði merkezlerden birisi. Bu proje 1 milyon avroluk bir proje. Bu yýl sonunda baþlayacaðýz. Gezi ile ilgili son çalýþmalar yürütülüyor" diye konuþtu. Strandberg, 25 yýlda 150 ülkeye yönelik yaptýðý ziyaretleri 7 kitabýn yaný sýra belgeseller ve uluslararasý yayýn organlarýnda yer alan makaleleri ile ölümsüzleþtirdi. Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Türkiye'nin en büyük Hidrotermal Fizik Tedavi ve Kültür Merkezi Nevþehir'de yaz aylarýnda hizmete giriyor. Nevþehir'in Kozaklý ilçesinde Türkiye'nin en büyük Hidrotermal Fizik Tedavi ve Kür Merkezi olarak yapýmýna 1978 yýlýnda baþlanýlan ve 39 Milyon Dolar'lýk harcama ile 1986 yýlýnda inþasý tamamlanan bina yaz aylarýnda Nevþehir Ý. Þevki Atasagun Devlet Hastanesi'ne baðlý 240 yatak kapasiteli Kozaklý Hidrotermal Fizik Tedavi Merkezi olarak açýlacak. Nevþehir Saðlýk Ýl Müdürü Dr.Hasan Yýlmaz, 2008 yýlýnýn sonunda baþlatýlan onarým çalýþmalarý 10 TL'lik bir harcama ile tamamlanan hastane için ihale sürecinin devam ettiðini belirtti. Nevþehir Ýbrahim Þevki Atasagun Devlet Hastanesine baðlý Fizik Tedavi Merkezi olarak 2010 yýlý yaz aylarýnda hizmete kazandýrýlmasý hedeflenen Kozaklý ilçesindeki devasa merkezin Türkiye'nin kendi alanýnda en büyük merkezlerinden biri olduðunu söyledi. Merkezde Türkiye'de ilk kez fizik tedavi Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir Gençlik ve Spor Ýl Müdürlüðü bünyesinde, çeþitli branþlarda 11 yeni antrenör istihdam edilecek. Gençlik ve Spor Ýl Müdürü Muzaffer Çintimar yaptýðý açýklamada, çeþitli spor branþlarýnda aktif sporcu sayýsýný arttýrmak amacýyla 11 yeni kadrolu antrenörün Nisan ayýndan itibaren görev yapmaya baþlayacaðýný söyledi. Þu anda 4 alanýnda robotik rehabilitasyon cihazlarýnýn Kozaklý Fizik-Tedavi Merkezi'nde kullanýlacaðýný kaydeden Yýlmaz, "Geçtiðimiz aylarda fizyoterapi hizmet alýmý için bir ihale gerçekleþtirdik. Ýhalenin sonuçlanmasý ile ile birlikte iç tefriþat ve cihaz alýmý ile ilgili çalýþma yapacaðýz. Hastane için gerekli personel ilimizde mevcut. Sadece Fizik Tedavi Uzmaný ile birlikte Pratisyen Hekim ihtiyacýmýz olabilir. Bunlar da kýsa sürede tamamlanacak. Burasý hizmete açýldýðýnda fizik tedavi konusunda Türk halkýna önemli hizmetlerde bulunacak" dedi. antrenörlerinin bulunduðunu belirten Çintimar, yeni yapýlacak atamalar ile birlikte Eskrim ve Cimnastik gibi branþlarda da sporcularýn yetiþtirilebileceðini kaydetti. Çintimar, "Antrenörler bizim temel taþýmýz.antrenörlerin olmadýðý branþlarda sporcunun olmasý da çok zor oluyor. Dolayýsýyla hem ilimizdeki sporcu sayýsýnýn arttýrýlmasý anlamýnda hem de þampiyon sporcular yetiþtirme anlamýnda antrenörler bizim için çok önemli. Daha önce kurumumuzda 3'ü kadrolu olmak üzere 4 tane antrenörümüz vardý.genelde beden eðitimi öðretmenleri ile sporcularla açýðýmýzý kapatmaya çalýþýyorduk. Fakat Gençlik ve Spor Genel Müdürlüðü ile yaptýðýmýz görüþmeler neticesinde Nisan ayýnda 11 antrenör bünyemize katacaðýz ve bunlar kadrolu olarak görev yapacak. Ýlimizde sportif faaliyetlerin yürütülmesinde görev alacak olan antrenörler içerisinde Nevþehir'de daha önce hiç yapýlmamýþ branþlardaki antrenörler de var. Eskrim, Cimnastik gibi branþlarda da çalýþmalar sürdürülebilecek" dedi.

7 7 Urfa'da atamalarý yapýlmayan öðretmenler "duvara karþý" eylem yaptý. Eðitim-Sen Baþkaný Kýlýç öðretmen açýðýnýn her yýl büyüdüðünü, eðitime ayrýlan bütçenin derhal artýrýlmasý gerektiðini söyledi. Þanlýurfa'da "Ýþsiz ve Güvencesiz Eðitimciler Platformu", atamalarýnýn yapýlmamasý üzerine, en "saðlam merci" olarak gördükleri bir duvar karþýsýnda eylem yaptý; sözleþmeli öðretmenlerin atanmasý için bir þart olarak görülen Kamu Personel Seçme Sýnavý'nýn (KPSS) kaldýrýlmasýný, atamalarýn bir an önce yapýlmasýný istedi. bianet'in görüþtüðü Eðitim ve Bilim Emekçileri Sendikasý Baþkaný Zübeyde Kýlýç, kendi hesaplarýna göre Türkiye'de 400 bin öðretmen açýðý olduðunu, KPSS'ye baþvuran 300 bine yakýn öðretmen olduðunu, bunlarýn umudunu yitirdiði için vazgeçenleri kapsamadýðýný söyledi. Kýlýç her yýl açýlan kontenjanlarýn o yýl emekli olan ve görevden ayrýlan öðretmenlerin sayýsýný bile karþýlamadýðýný, dolayýsýyla açýðýn her yýl arttýðýný belirtti. Kýlýç hükümetin þubat ayý atamalarýný da ertelemesiyle sorunun iyice büyüdüðünü vurguladý. Kýlýç, þu an "açýk yok" gibi görünen birçok durumun aslýnda öðretmen açýðý potansiyeli barýndýrdýðýný da ekledi: kiþilik sýnýflar yerine 24 kiþilik sýnýflar oluþturulduðunda, köy okullarýndaki birleþik sýnýflar ayrýldýðýnda, taþýmalý eðitim yerine köy okullarý artýrýldýðýnda öðretmen ihtiyacý artýyor. Uygulamada, eðitim fakültelerini bitiren öðretmenler KPSS sýnavýna giriyor. Yüksek puan alanlar açýlan kontenjanlara göre atanýyor. Çoðunlukla Devlet Memurlarý Yasasý'nýn 4B maddesi kapsamýnda, iþ güvenceleri kadrolularýnkine göre düþük olmak üzere sözleþmeli öðretmen olarak atanýyorlar. Ancak Kýlýç, asýl sorunun "tasarruf" mantýðýyla az sayýda kontenjan açýlmasý olduðunu ifade etti. Resmi kaynaklarýn öðretmen açýðýný 140 bin olarak telaffuz ettiðini, bunun bile çok yüksek bir olduðunu dile getiren Kýlýç, çözümün eðitime ayrýlan bütçeyi artýrmak olduðunu vurguladý. Baþý en kalabalýk öðretmenler Türkiye'de OECD raporuna göre, Türkiye'de öðretmen baþýna ilköðretimde 26, ortaöðretimde 17 öðrenci düþüyor. Bu rakam OECD ülkeleri arasýndaki en yükseði. Bu rakamlar sýrasýyla Ýspanya'da 14 ve 11, Portekiz'de 12 ve 8, Fransa'da 20 ve 12. OECD ortalamasý 16 ve 13. Eðitime en az bütçe ayýran da Türkiye Ayýn rapora göre, eðitime en az kamu harcamasý yapan OECD ülkesi de Türkiye. Bu harcamalarýn gayri safi yurtiçi hasýla'ya oraný OECD'de ortalama yüzde 3,5; Almanya'da yüzde 2,8, Türkiye'de yüzde 1,9. Kadrolu, sözleþmeli, ücretli Eðitim Bakanlýðý'na göre, okul öncesi, ilk ve ortaöðretimde toplam 641 bin kadrolu, 56 bin de sözleþmeli öðretmen var. Toplam öðrenci 15 milyonun üstünde. Hükümet "geçici ücretli personel" baþlýðýyla, öðretmen olmak üzere eðitim almamýþ kiþileri de görevlendirebiliyor. Ýl veya ilçe milli eðitim müdürlüklerine baþvuran kiþiler, kendi uzmanlýk alanlarýnda yeterli görülürlerse, okullarda geçici öðretmen olarak görev yapabiliyor. Yalnýzca ders saati ücreti alýyorlar ve iþ güvenceleri yok. Kýlýç bu kiþilerin sayýsýnýn açýklanmadýðýný söyledi. Kendi hesaplarýna göre, 100 bin civarýnda ücretli öðretmen var. Kýlýç "Hükümet böylece öðretmen açýðýný kapatmýþ gibi bir görüntü yaratýyor. Ama eðitimin kalitesini umursamýyorlar" dedi. "Bütçeyi artýrýn, tüm öðretmenleri kadrolu yapýn" Eðitim-Sen'e göre çözüm, eðitim bütçesini artýrmaktan, sözleþmeli ve ücreti öðretmenlik statülerini kaldýrýp kadrolu öðretmen sayýsýný artýrmaktan, sýnýf mevcutlarýný 24 öðrenciyle sýnýrlamaktan, geçiyor. (TK) Bia Sosyolog Pýnar Selek, Yargýtay Ceza Genel Kurulu'nun, "Mýsýr Çarþýsý Davasý" ile ilgili kendisi hakkýnda verilen beraat kararýný bozan Yargýtay 9. Ceza Dairesi kararýna yapýlan itirazý reddetmesini deðerlendirdi. Selek, "Haberi aldýðýmda, yaþadýðým, ailemin ve benim yaþadýðýmýz olaylar gözümün önünde tek tek canlandý. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiþ gibiyim. Hala inanamýyorum. Ve film hiç bitmiyor. 12 yýldýr süren bir kabusu yaþýyorum. Ama adalet mücadelemiz sürecek. Ne yazýk ki daha sürecek" diye konuþtu. Sosyolog Pýnar Selek, Yargýtay Ceza Genel Kurulu nun, "Mýsýr Çarþýsý Davasý" ile ilgili kendisi hakkýnda verilen beraat kararýný bozan Yargýtay 9. Ceza Dairesi kararýna yapýlan itirazý reddetmesini deðerlendirdi. Selek, "Haberi aldýðýmda, yaþadýðým, ailemin ve benim yaþadýðýmýz olaylar gözümün önünde tek tek canlandý. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiþ gibiyim. Hala inanamýyorum. Ve film hiç bitmiyor. 12 yýldýr süren bir kabusu yaþýyorum. Ama adalet mücadelemiz sürecek. Ne yazýk ki daha sürecek" diye konuþtu. Kamuoyunda "Mýsýr Çarþýsý Davasý" olarak bilinen Ýstanbul da Mýsýr Çarþýsý giriþindeki bir büfede 1998 yýlýnda meydana gelen patlama nedeniyle açýlan ve 12 yýldýr süren davada son kararý geçtiðimiz hafta Yargýtay Ceza Genel Kurulu vermiþti. Kurul, Yargýtay 9. Ceza Dairesi nin Pýnar Selek hakkýndaki 36 yýl ceza verilmesi yönündeki kararýna iliþkin Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýlýðý tarafýndan yapýlan itirazý ret etmiþti. Kurulun verdiði kararý ve süreci ANKA ya deðerlendiren Selek, Aralýk ayýndan beri PEN dünya yazarlar birliðinin burslusu olarak Berlin de kitap çalýþmalarýný sürdüðünü belirtti ve "Ancak bir ayaðým Strasbourg da. Orada siyaset bilimi doktorasý yapýyorum. SAÐLIK Bakanlýðý, tedavi edilmediði takdirde ölüme mahkum olacak küçük Mustafa'nýn tedavi masraflarýný karþýlamayý reddediyor. Çanakkale de yaþayan Gülnur, Halil Aydoðan çiftinin, 13 yaþýndaki kas hastasý çocuklarý Mustafa yý yaþatma umutlarý, Saðlýk Bakanlýðý ndan gelen olumsuz cevapla tükendi. Tüm çabalarýna raðmen küçük Mustafa yý Türkiye de tedavi ettiremeyen Aydoða çifti, ya çocuklarýnýn ölümünü ya da Saðlýk Bakanlýðý'nýn durumu tekrar deðerlendirip, tedaviyi kabul etmesini bekleyecek. Küçük Mustafa, 7 yýldýr yakalandýðý Türkçe adý kas erimesi olan, Duchenne Musculer distrofi hastalýðý ile yasam savaþý veriyor. Dünyada 7 bin erkek çocuktan birinde görülen bu ender hastalýk, 5 yaþýndan sonra belirtilerini gösteriyor. Hareketlerdeki aðýrlýk, merdiven inip çýkmadaki zorlanma ile etkilerini gösteren sinsi hastalýk, ileriki yýllarda çocuklarý tekerlekli sandalyeye Haberi alana kadar oldukça verimli zamanlar geçiriyordum. Haberi aldýðýmda, yaþadýðým, ailemin ve benim yaþadýðýmýz olaylar gözümün önünde tek tek canlandý. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiþ gibiyim. Hala inanamýyorum. Kurtulmayý bekliyorum. Ama kurtulamýyorum. Ve film hiç bitmiyor. Bir kabus yaþýyorum. 12 yýldýr süren bir kabusu yaþýyorum" þeklinde konuþtu. Selek, yaþanan olayýn dýþýna çýkmaya çalýþtýðýný da ifade etti ve yaþananlarý "peþini býrakmayan bir kabus" olarak yorumladý. "Sanki Kafka nýn Dava'sý Gibi" Kendini, "anti militarist ve þiddet karþýtý" olarak tanýmlayan Selek, þöyle konuþtu: "Ben, inandýðým konularý savunma cesaretini hep taþýdým. Keþke yaptýðým, söylediðim þeylerden dolayý yargýlansam. Ama deðil. Düþünsenize, bir katliam sanýðýyým. Hatta neredeyse mahkumuyum bir katliamýn. Benim gibi biri için bu konularda kendini savunmak zorunda kalmak... Büyük bir iþkence. Üstelik biz, hukuka inanan bir aileyiz. Dedem iyi bir hukukçuydu. Babam da öyle. Þimdi kardeþim de onlarýn mahkum ediyor. Genelde 9-11 yaþ arasý tekerlekli sandalyeye oturmak zorunda kalan çocuk, kýsa bir süre sonra da kollarýný da kullanamaz hale geliyor. Hastalýk, akciðerleri de etki altýna almaya baþlayýp, hastanýn solunum yetmezliði nedeniyle ölümüne yol açýyor. Kök Hücre Tedavisi Çaresiz kalan Aydoðan çifti, hastalýkla mücadele arayýþlarý sonucu Türkiye de bu hastalýðý kök hücre ile tedavi eden bir kliniðin çalýþmalarýyla karþýlaþtý. Bu tedavinin henüz deney aþamasýnda olduðunu belirten sorumlu doktorun tavsiyeleri üzerine son umut olarak Saðlýk Bakanlýðý gündeme geldi. Küçük Mustafa ile bugüne kadar ilgilenen doktorlardan, Yapýlacak bir tedavi yöntemi kalmadý. Denek olarak kullanýlmaya uygundur yazýsý alan Aydoðan çifti, Saðlýk Bakanlýðý ndan çocuklarýnýn kök hücre tedavisi ile tedavi edilmesi amacýyla, masraflarýn bakanlýk tarafýndan karþýlanýp, denek olarak kullanýlmasý için patikasýndan ilerliyor. Ben, hep adalet için verilen hukuki mücadele içinde büyüdüm. Ama bu olay gerçekten çok farklý. Kafka nýn Dava sý gibi. Ýþte o kitaptan yola çýkarak bir bilim kurgu filmi çekmiþler, bizi de içine atmýþlar. Gerçek deðil sanki. Yorulduk hepimiz. Kendimizi asýlsýz suçlamalara karþý savunmaktan yorulduk." "Adalet Mücadelesi ne Yazýk ki daha Sürecek" Kararýn ardýndan yaþanacak hukuki mücadeleyi avukatlarýna býraktýðýný ifade eden Selek, þöyle devam etti: "Onlar adalet için ellerinden geleni yapacaklardýr. Ben kendi hayatýma devam edeceðim. Kitaplarýmý bitireceðim, adalet, barýþ ve özgürlük için elimden geleni yapmaya, eskisi gibi, ayrýmcýlýða ve her türlü þiddete karþý mücadele etmeye devam edeceðim. 12 senedir Türkiye de ve dünyada bana yapýlan adaletsizliðe pek çok kiþi ve kurum tepki gösterdi. Tanýklýk metinleri yaptýlar. Adalet mücadelesi sadece benimle ve ailemle sýnýrlý kalmadý. Þimdi ise herkes isyan halinde. Ama adalet mücadelemiz sürecek. Ne yazýk ki daha sürecek." (ANKA) Radikal baþvuru yaptý. Baþvuruyu inceleyen bakanlýk, Þimdiye kadar bu literatürdeki bir hastalýkta iyileþme görülmediði gerekçesiyle olumsuz cevabý vererek, Küçük Mustafa nýn tedaviye kabul edilmediðini bildirdi. Çocuðunun her geçen gün eriyerek, hastalýða biraz daha yenildiðine þahit olan çaresiz gözü yaþlý anne Gülnur Aydoðan, gelen cevapla yýkýlýrken, son umudunun, Saðlýk Bakanlýðý nýn Mustafa ile ilgili raporlarý tekrar deðerlendirmesi olduðunu söyledi. ANKA

8 Ýki dilin konuþulduðu bir ortamda, bebeklerin anne karnýndan itibaren diller arasýndaki farký ayýrt etmeyi öðrendiði ortaya çýktý. "Psychological Science" dergisinde yayýmlanan araþtýrmada, bilim adamlarý yeni doðan bebekleri iki gruba ayýrdý. Ýlk gruptaki bebekler anne karnýnda sadece Ýngilizce, ikinci gruptakiler ise hem Ýngilizce hem de Filipin dili Takalotça duymuþtu. Bebeklerin hangi dili tercih ettiðini belirlemek için bilim adamlarý, emme refleksini ölçtü. Refleksin artmasý bir uyaran olduðunu gösteriyordu. Ýlk deneyde, bebeklere dilin, her dakika Ýngilizce ve Takalotça arasýnda deðiþtiði 10 dakikalýk bir konuþma dinletti. Anne karnýnda sadece Ýngilizce duyan bebekler konuþmanýn Ýngilizce olduðu bölümlerde daha fazla emme refleksi verdi. Her iki dili anne karnýnda duyan bebekler ise bu dillere farklý refleks vermedi. Ýkinci deneyde bir kiþi bebeklerle Ýngilizce ya da Filipin dilinde konuþtu. Baþka bir kiþi de ilk kiþinin konuþtuðu dilde ve diðer dilde devam etti. Anne karnýnda iki dil duyan bebeklerin emme refleksi, ikinci kiþinin ilk kiþiden farklý dilde konuþmasý sýrasýnda artmadý. Araþtýrmaya imza atanlar, çift dilli bebeklerin iki dil arasýndaki farký ayýrt edebildiðini belirterek, "Hayatýn ilk anlarýndan itibaren çift dilli bebeklerin iki dili birbirine karýþtýrmamasý için bir mekanizmanýn var olduðunu" da vurguladý.(aa) Radikal Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðýnýn Tütün Üretiminden Vazgeçip Alternatif Ürün Yetiþtiren Üreticilerin Desteklenmesine Dair Kararýn Uygulanmasýna Ýliþkin Tebliðde Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Teblið, bugünkü Resmi Gazete de yayýmlandý. Buna göre, Tarýmsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafýndan tütün üretiminden vazgeçen üreticilere dekar baþýna ödeme tutarý 2010 yýlý için 120 lira olarak tespit edildi. Tütüne alternatif olarak ekilen ürün ile ilgili Bakanlýkça destekleme uygulamasý varsa, ilgili mevzuat çerçevesinde üreticiler tarafýndan ayrýca baþvuru yapýlacak. Ýl/Ýlçe Tütün Komisyonlarý, 2008 ürün yýlýnda Tütün Üretim ve Alým-Satým Sözleþmesiyle belirlenen kota miktarýný ve il ortalama verimini Çiftçi Kayýt Sistemine girerek arazi büyüklüklerini ve her üreticiye verilecek ödeme tutarýný belirleyecek. Ýl Tütün Komisyonlarý, ödemeye esas yapacaklarý incelemelerin sonuçlanmasýnýn ardýndan Çiftçi Kayýt Sisteminden aldýklarý ve onayladýklarý Ýlçe Detayýnda Ýcmali (Ýcmal-3) ve Ýl Tütün Komisyon Kararlarýný TÜGEM e gönderecek. Bakanlýk, ödemeye esas icmal listelerindeki toplam ödeme miktarlarýný elektronik ortamda bankaya gönderecek. Gerekli kaynaðýn banka þubelerine aktarýlmasýndan sonra ödemeler yapýlacak. Hürriyet Gazetesi