pozisyon 4-Nokta-Programı Avrupa da rota değişikliği için ve buna dair en çok sorulan sorular

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "pozisyon 4-Nokta-Programı Avrupa da rota değişikliği için ve buna dair en çok sorulan sorular"

Transkript

1 pozisyon Avrupa da rota değişikliği için 4-Nokta-Programı ve buna dair en çok sorulan sorular Alman Sendikalar Birliği İktisadi, Mali ve Vergi Politikaları Birimi Mart

2 Künye Yayımlayan: Alman Sendikalar Birliği İktisadi, Mali ve Vergi Politikaları Birimi Henriette-Herz-Platz 2 D Berlin Sorumlu: Claus Matecki Yazar: Dr. Mehrdad Payandeh Çeviren: Aslı Odman Layout: Fotoğraflar Çizimler Grafikler: Alman Sendikalar Birliği Mart 2012 İletişim: Carina Ortmann +49 (0) carina.ortmann@dgb.de Not: Alman Sendikalar Birliği broşür ve malzemelerini edinmek için lütfen online sipariş hizmetlerini kullanınız: Internete erişimi olmayan sipariş sahipleri, lütfen aşağıdaki adresi kullanınız: PrintNetwork pn GmbH. Stralauer Platz Berlin 2 DGBpozisyon

3 İçindekiler Bir istikrar ve kurtarma çıpası olarak Avrupa Merkez Bankası...04 Konjonktüre ve gelir dağılımına uygun bir mali politika anlaşması Geleceğin Avrupası için kapsamlı bir New Deal Programı...06 Mali piyasaların etkin olarak düzenlenmesi Alman Sendikalar Birliği nin Dört-Noktalı-Programına dair en çok sorulan sorular

4 Avro Bölgesi ndeki durumun endişe verici boyutlara ulaşması ile Avrupa Birliği entegrasyon süreci, tarihinin en büyük krizinden geçmekte. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD, Avrupa nın, tüm dünya ticaretinin çökmesine neden olacak derinlikte bir krize girmesi olasılığını reddetmediğini açıklıyor. Siyasetçiler, kriz alametlerinin bu denli derinleşmesinin baş sorumlularıdırlar. Şimdiye kadar piyasaları sakinleştirme ve kurtarma tedbirlerinin gerekliliğine dair tüm ikna çabaları sonuçsuz kaldı. Demokratik olmayan, cesaretsiz, tutuk ve yanlış yönlendirilmiş kriz yönetimi Avro Bölgesi nin dağılması tehdidini artırmaktadır. Ulusal ekonomiler, krizin kökeninde yatan nedenleri gidermek yerine, ücret seviyeleri ve sosyal güvence sistemlerine ağır darbe vuran son derece sıkı tasarruf tedbirlerine maruz kalıyorlar. Kamu mülkiyeti özelleştiriliyor ve sosyal güvenlik sistemleri sorgulanıyor. Yüksek gelir ve servet dilimindekilerin, kamu borcunun azaltılmasına katkıda bulunmaları beklenmiyor. Zengin ile fakir arasındaki uçurum artıyor. Emek piyasaları deregüle ediliyor, istihdamı koruma tedbirleri gevşetiliyor, düşük ücretler yaygınlaştırılıyor, toplu sözleşme özerkliği zayıflatılıyor ve emeklilik yaşı artırılıyor. Bu tasarruf tedbirleri dünya ekonomisini, zaten zayıflamış olan ciddi bir alım gücünden mahrum kılıyor herkesin tasarruf ettiği ve harcamaları kıstığı bir ortamda ciro rakamları ve piyasa beklentileri geriliyor. Yatırımlar ve inovasyonlar gerçekleşmeyecek ve ü- retim seviyesinde bir düşme olması da neredeyse kaçınılmaz olacak. Bunun sonucu olarak istihdam krizi de kaçınılmaz hale geliyor. Büyüme ve istihdam artışının olmamasından dolayı kamu bütçeleri iktisadi dayanaklarını yitiriyor ve kamu borcu azalacağına artıyor. İşte tüm bu sebeplerden ötürü sendikalar, gidişatta acil bir dönüşümün gerekli olduğunu savunuyorlar. Şimdiye kadar alınan tedbirler toplumu bir açmaza sürüklüyorlar; yoksulluk, eşitsizlik, ekonomik bunalım, aşırı yüksek kamu borcu ve siyasi istikrarsızlığı teşvik ediyorlar. Birleşmekte olan Avrupa da şimdiye kadar kaydedilmiş gelişme tehlike altında. Avrupa nın birleşme süreci tartışmaya açık değildir. Bu yüzden bizler, özellikle Alman Federal Hükümeti ne Avrupa Merkez Bankası nın nihai kredi mercii olarak kilit rolünü kabul etmesi ve Avrobonds ların yürürlülüğe konulmasını bloke etmeye son vermesi için çağrı yapıyoruz. Avrobonds lara alternatif olarak önerilen, sadece AAA reytingine sahip altı ülkeye ait Elit bonolar, sermayenin kriz içindeki ülkelerden, AAA reyting grubundaki ülkelere kaçma eğilimini ve Avro Bölgesi ndeki çözülmeyi hızlandırmaktan başka hiç bir işe yaramayacaktır. Bu ise Avro Bölgesi nin fiilen bölünmesi anlamına gelecektir. Avrupa nın ihtiyacı olan, tekil üye ülkelerin çıkarlarını koruyan değil, gerçekten tüm Avrupa nın perspektifini gözeten bir politikadır. Talebimiz, tüm AB üye ülkelerini kapsayan ortak bir gelecektir. Talebimiz, adil ve müreffeh bir Avrupa dır; gelecek kaygılarından ve yoksulluktan arındırılmış, tüm yurttaşların istihdam, refah ve bolluktan payını aldığı bir Avrupa dır. Bu saikler temelinde Avrupa için şu programı öneriyoruz: 1. Bir istikrar ve kurtarma çıpası olarak Avrupa Merkez Bankası Avro Bölgesi nin eksikliğini çektiği unsur, piyasaları sakinleştirecek ve tüm yatırımcıları yönlendirebilecek bir istikrar ve kurtama çıpasıdır. Şu anda seyri belirleyecek, devlet tahvillerinin faiz oranlarını makroekonomik olarak kabul edilebilir bir seviyeye indirecek güvenilir bir kurum mevcut değildir. Şu andaki şekliyle AB Kurtarma Fonu adı da verilen Avrupa Mali İstikrar Birimi nin (EFSF) ne yatırımcıları kriz içindeki devletlerin tahvillerini almaya ikna etme gücüne, ne de kendisi nihai kredi mercii olarak bu tahvilleri kabul edilebilir koşullarla satın almaya yetecek öz mali kaynaklara sahiptir. Bu rolü güvenilir bir şekilde üstlenebilecek ve piyasaları yönlendirebilecek tek kurum ise Avrupa Merkez Bankası dır. Avrupa Merkez 4 DGBpozisyon

5 Bankası, mevcut krize hassas bir çözümün merkezindedir ve merkezinde kalacaktır. Her gelişmiş ekonomide, merkez bankası tek güvenilir nihai kredi merciidir ve nihai kredi mercii olarak kalacaktır. Sınırsız bir şekilde devlet tahvilleri alıp satabilen tek kurumdur. Piyasalara yön verebilecek, devlet tahvilleri alımında temerrüt riskini dışarda tutabilecek güvenilir tek kurumdur. İşte bu yüzden Avrupa Merkez Bankası nihai kredi mercii rolünü, sadece bankalara karşı değil, devletlere karşı da aktif olarak üstlenmeli, aynı zamanda da gerekli olan likiditeyi de sağlamalıdır. Mevcut durumda Avrupa Merkez Bankası nın tüzükleri, kurumu doğrudan devlet tahvili satın almaktan, yani nihai kredi mercii rolünü oynamaktan alıkoymaktadır. Bu yüzden Avrupa Mali İstikrar Birimi ne bankacılık lisansı verilerek, herhangi bir ticari banka gibi kendisini Avrupa Merkez Bankası nezdinde yeniden finanse edebilmesi sağlanmalıdır. Bu, Avrupa Mali İstikrar Birimi ne sınırsız bir şekilde kredi kapasitesini genişletme ve bunun karşılığında uygun şartlarla sınırsız miktarda devlet tahvili satın alma imkânını sağlayacaktır. Avrupa Mali İstikrar Birimi, ciddi şekilde kararsız yatırımcıları devlet tahvilleri satın almaya teşvik etmek için, bir kredi temerrüt riski sigortası şeklinde hareket edebilmelidir. Avrupa Mali İstikrar Birimi bu şekilde, yatırımcılara kendisi tarafından belirlenen faizlerle devlet tahvili aldığı takdirde, kendilerine ücretsiz temerrüt riski teminatı sağlayacağını açıklayacaktır. Kurtarma Fonu yatırımcılara, politik olarak belirlenmiş düşük bir faiz oranının kabulü karşılığında, ücretsiz yüzde yüzlük bir teminat verecektir. Avrupa Mali İstikrar Birimi faizi, tüm Avro Bölgesi hükümetleri tahvillerinin ve mütekabil kredi temerrüt riski sigortasının faizinin azami seviyesinde konumlanacaktır. Eğer Avrupa Mali İstikrar Birimi bu ikili rolü üstlenirse hem banka hem de kredi temerrüt riski teminat kurumu olarak krizdeki bir ülkenin iflas etme ve borcunu ödeyememe riski neredeyse sıfıra indirilmiş olacaktır. Bankacılık sisteminin çökme tehdidi bu şekilde önlenecektir. Avro Bölgesi nin parasal istikrarının sağlanması hem siyasetçilerin hareket kapasitesine olan güveni yeniden sağlayacak, hem de genel olarak geleceğe olumlu bir bakışa yol açacaktır. Bu ise karşılığında büyüme ve istihdamı teşvik edecek ve özellikle krizdeki ülkelerde sağlam bir bütçe politikası için iktisadi temelleri atacaktır. 2. Konjonktüre ve gelir dağılımına uygun bir mali politika anlaşması Devlet borçlarının yeniden finanse edilebilmesi için bir başka gereklilik de, ulusal vergi politikalarının daha yoğun ve bağlayıcı bir şekilde koordine edilmesidir. Bu amaçla üye ülkeler, kriz döngüsü içerisinde de konjonktüre ve gelir dağılımına uygun bir bütçe konsolidasyonu hakkında taahhütte bulunacaklardır. Burada özel bir vurgu, vergi gelirlerinin artırılmasıdır. Yüksek gelir ve servet dilimleri üzerindeki vergi yükünün artırılması bu açıdan en önemli rolü oynayacaktır. Sağlam ve istikrarlı iktisadi faaliyet dönemlerinde, devlet finansmanının kaynağının devlet borçlanması değil, vergi gelirleri olması çok daha doğrudur. Ülkelerin, diğerlerinin karşısındaki rekabet edebilirliklerini artırmak için vergi dampingi metodunu kullanmaları yasaklanmalıdır. Daha güçlü olan omuzlar, toplumsal refaha daha fazla katkı yapmalıdır ilkesi ışığında vergi sistemi adil bir gelir ve servet dağılımı amaçlamalıdır. Birinin borcu, diğerinin servetidir özdeyişinin de ifade ettiği gibi şahsi servetlerdeki keskin artış, devlet borçlarının artmasının arkasındaki tetikleyicilerden biridir. Uzun vadede ihtiyacımız olan, gelir ve servet farklılıklarının azaltılmasıdır. İşte bu yüzden ulusal kamu borçlarının toplumsal olarak kabul edilebilir şekilde azaltılabilmesi için, Avrupa çapındaki en üst di- 5

6 limdeki şahsi servetlerin esaslı bir şekilde vergilendirilmesinin ciddi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. 3. Geleceğin Avrupası için kapsamlı bir New Deal Programı Avro Bölgesi ndeki kriz, sadece kamu finansmanının krizi değildir. Bu kriz içine aldığı ülkeleri buhrana veya en hafifinden durgunluğa iten bir bütünsel iktisadi krizdir. Nitekim hâlâ istikrarlı bütçelere sahip olan ülkeler de iktisadi bunalıma adım adım yaklaşmaktadırlar. Avrupa nın ve özellikle de krizdeki ülkelerin, kendilerini krizden çekip çıkaracak yalnızca bir mali bir birliğe değil, aynı zamanda Avrupa için kapsamlı bir gelecek programına, bir New Deal Programına ihtiyaçları vardır. Bu New Deal Programı uzun vadeli olmalı, hem sürdürülebilir sanayiye ve hizmetlere yatırımları mümkün kılmalı, hem eğitimi ve ekolojik modernizasyonu desteklemeli, hem de her şeyden önce Avrupa nın çevresel bölgelerin kalkınmadaki geri kalmışlığını gidermelerini sağlamalıdır. Özellikle sonuncusu artan işsizlik, özellikle de genç işsizlik ile mücadele amaçlıdır. Bu program, üye ülkeler arasındaki ekonomik dengesizliklerin giderilmesi ve dış ticaret cari açıklarının da azaltılması için kilit bir araç olacaktır. Aynı zamanda cari dengeler fazlası veren ülkelerin, özellikle de Almanya nın, kitle alım gücünü artırarak, kamu yatırımları ile istihdamını artırarak, iç talebe bir ivme vermeleri gerekmektedir. Avrupa için bu gelecek programı, bir canlandırma paketine has tüm unsurları, modernizasyon inisiyatifini ve krizin etkisi altındaki ülkeler için bir Marshall Planı yla beraber, istihdamı, eğitimi, esnaf ve zanaatkârı destekleyecek aktif bir siyaseti içermektedir. Avrupa nın geleceği, tüm üye ülkelerin, ortak Avrupa faydası ufuğunda birleştirilmiş bir çaba sarfetmeleri yoluyla şekillenmelidir. Binaların enerji verimliliğini artıracak yatırımlara, yenilenebilir enerji kaynaklarına, enerjiden tasarruf eden ekipman ve makinelere, tüm Avrupa yı kapsayan altyapı projelerine ve çevre dostu ulaşım modellerine öncelik verilmelidir. Daha iyi bir gelecek için elzem girişimlerin listesine, yaygın sosyal hizmetler, okul öncesi eğitimi, okul, üniversite ve araştırma enstitülerine olduğu kadar, entegrasyon projelerine de genişletilmiş yatırımlar eklenmelidir. Eğitim kalitesi Avrupa çapında iyileştirilmelidir: Şu anda çok fazla genç okulu bırakıyor, bunların çoğu az vasıflı ve oldukça azı üniversite eğitimi alıyor. Yaşam boyu eğitim, krizleri engelleyecek ve onların üstesinden gelecek bir yol olarak görülmelidir. Bu şekilde milyonlarca yeni, toplumsal olarak faydalı ve inovatif iş yaratılabilir. Bunun için yüzümüzü yeni mali kaynaklara çevirmeliyiz. Avrupa aynı anda hem zengin, hem de fakirdir da toplam 28 Trilyon Avro luk para varlığı 1 yönetim kapsamındaydı. Bu devasa servet miktarı, kronik olarak borçluluk içinde yüzen haneler ve devlet bütçeleri ışığında analiz edilmelidir. Vergi indirimlerinin kamu bütçelerini talan ettiği dönemde, şahsi servetler artmaktadır. Bir yandan düşük-ücret sektörüne verilen açık siyasi destek, çalışmalarına rağmen yoksulluk sınırını geçemeyen çok ciddi sayıdaki çalışan-yoksulun geçimini tehlikeye atarken, diğer yandan da ücretlerin dibe doğru yarıştığı yapıların üzerine kurulu işletmecilik modelleri geliştikçe gelişmektedir. Bu durum değişmelidir. Düşük ücret politikalarıyla siyasi alanda da mücadele edilmeli, servet dağılımındaki devasa eşitsizlikler daha fazla vergilendirme yoluyla uzun vadede makro ekonomik olarak kabul edilebilecek bir 1 Allianz Global Wealth Report 2011: 6 DGBpozisyon

7 düzeye indirilmelidir. Bu, Avro Bölgesi ülkelerinin mali sorunlarının genel olarak hafiflemesine, mali ve iktisadi kriz nedeniyle oluşan yüksek borçluluk oranlarının düşmesine yol açacaktır. Bunun dışında bu zenginlikleri toplumun, çevrenin ve reel sektörün geleceği adına harekete geçirmek istiyoruz. Biz, yeniden bir New Deal Programı oluşturmak istiyoruz. Ve bu iddialı programı hayata geçirmek için de Avrupa ölçeğinde New Deal tahvilleri tedavüle çıkarmak istiyoruz. Bunların, Avrupa sermaye piyasasında halihazırda mevcut olan Avrupa Yatırım Bankası vasıtasıyla piyasaya sürülmesini teklif ediyoruz. Böylelikle sağlanan sermaye bundan sonra, yalnızca bu amaçlar için oluşturulmuş olan yeni bir Avrupa nın Geleceği Fonu na yatırılacaktır. Bu New Deal tahvillerinin teminatı olarak, bu borç veren Fon un özsermayeye ihtiyacı olacaktır. Alman Sendikalar Birliği Avrupa nın Geleceği Fonu nun özsermayesinin finansmanı için iki model önermektedir: 1. Fon un özsermayesi vergi gelirlerinden değil, zenginlerden tek seferlik alınan ve faizsiz bir kredi ile sağlanacaktır. Varlığı Avro yu aşan her zengin yurttaş veya varlığı 1 Milyon Avro yu aşan evli çift, toplam servetinin yüzde 3 üne denk gelecek şekilde Fon a faizsiz on yıllık bir kredi verecektir. Bu şekilde Avrupa nın zenginleri Fon a üç haneli milyar Avro luk bir miktarı, Avrupa nın ortak faydası için ve çok az masrafla devretmiş olacaklardır. Böylece servet sahipleri, krizi aşmak ve Avrupa nın büyümesinin sağlanması için, uzun zamandan beri geciktirdikleri katkıları yapacaklardır. On yıllk bir vadenin sonunda faizsiz olarak alınmış kredi, alacaklılara geri ödenecektir. Buna alternatif olarak, alacaklılar kredi geri ödemelerinden vazgeçebilir ve Avrupa nın geleceğine yaptıkları bu bağışları vergilendirilmiş gelirlerinden düşebileceklerdir. Bu on yıllık süre içinde Fon, cari gelirlerden ve Avrupa Merkez Bankası nın faiz ödemelerinden istikrarlı bir stok oluşturmuş olacak ve bu on senenin sonunda bile güvenirliliği yüksek bir kredi kurumu olarak piyasada işlem görmeye devam edebilecektir. 2. Fon un özsermayesi vergi gelirlerinden değil, bir seferlik bir servet vergisinden karşılanacaktır. Bu vergi oranı Avro yu geçen tüm şahsi servetler ve 1 Milyon Avro yu geçen tüm hane halkları servetlerinin yüzde 3 ü olarak belirlenecektir. Böylece servet sahipleri, yaklaşık üç haneli milyar Avro luk bir meblağı ortak Avrupa nın faydası için ve düşük masraf ile mobilize edeceklerdir. Böylece servet sahipleri, krizi aşmak ve Avrupa nın büyümesinin sağlanması için, uzun zamandan beri geciktirdikleri katkıları yapacaklardır. Fon un özsermayesi Avrupa Yatırım Bankası tarafından yönetilecek ve yalnızca New Deal tahvillerinin karşılığı olarak kullanılacaktır. Bu ise, Avrupa nın Geleceği Fonu nun borçlarını ödeme gücüne ve yeni New Deal tahvillerinin en iyi reytinglere ve en düşük faiz oranlarına sahip olmasını sağlayacaktır. Özsermaye ise güvenli bir biçimde Avrupa Merkez Bankası na yatırılacaktır. New Deal tahvilleri için faiz ödemeleri, üye ülkelerde artan büyümeye bağlı artan vergi gelirlerinden finanse edilecek, mali işlemlerden alınan yeni bir vergi kaynağı ile de tamamlanacaktır. Yalnızca bu yeni vergi kaynağı bile 50 Milyar Avro ya eşdeğerdir. Yukarıda tasvir edildiği şekliyle New Deal, toplum, siyaset ve iş dünyası içindeki tüm aktörlerin düşünce tarzlarını tamamen değiştirmelerini gerektirmektedir. Üye ülkeler vergiler, ücretler, sosyal güvenlik veya 7

8 çevre standartları gibi alanlarda hiçbir şekilde dampinge başvurmayacak, diğer üye ülkeler karşısında rekabet edebilirliklerini bu şekilde artırmaya çalışmayacaklardır. Her ne pahasına olursa olsun engellenmesi gereken şey dibe doğru yarıştır, zira bu üye ülkelerin hem yurttaşlarına hem de işletmelerine zarar verecektir. İşte bu yüzden vergi rejimlerinin adil bir zeminde tedricen birbiriyle uyumlaştırılmasına, düşük-ücret sektörlerinin geri çekilmesine, sosyal güvenlik sistemlerinin güçlendirilmesine ve Avrupa ekonomilerinin daha geniş bir çevresel sürdürülebilirliğe doğru yönlendirilmesine ihtiyaç vardır. 4. Mali piyasaların etkin olarak düzenlenmesi Avrupa mali piyasaları etkin olarak düzenlenmeli ve makroekonomik olarak zararlı işlemler ve ürünler azaltılmalıdır. Her ne kadar devlet bütçelerinin uzun vadeli konsolidasyonu bir bankacılık krizini azaltsa da, yine de, muhtemel zararları gelecekte kendi imkânlarıyla karşılayabilmeleri için, Avrupa bankalarının kronik sermaye yetersizliğini orta vadede daha katı özsermaye yönetmelikleri aracılığıyla çözmek gerekmektedir. Bunu sağlamak için, sermaye piyasalarında faal olan tüm kurumlar (bankalar, yatırım fonları ve sigorta şirketleri) standartlaştırılmış düzenleme koşullarına ve sermaye oranlarına bağlanmalı, bu şekilde sistemdeki boşluklar kapatılmalı ve gölge bankacılık sistemlerinin oluşması engellenmelidir. Ortak faydayı korumak için, sigortacılık gibi sektörler daha geniş ve sıkı bir şekilde düzenlenmelidirler. Bu sistemde ağırlıklı bir öneme sahip bankalar ve mali kurumlar tedricen tasfiye edilmeli ve böylece tek bir mali kurumun iflasının tüm ekonomileri beraberinde aşağıya çekmesi engellenmelidir. Yatırım bankacılığı için daha fazla özsermaye talep edilmeli ve yatırım bankacılığı ticari bankacılıktan bir an önce ayrıştırılmalıdır. Bankalar asıl rolleri olan reel ekonomiye kredi verme görevine geri dönmeli, yurttaşların tasarrufları ile şirketlerin yatırımları arasındaki köprü olarak işlemelidirler. Bu şekilde risk içeren mali işlemler esaslı bir şekilde azaltılmalı, bankaların kendi mali ürünleriyle kendi başlarına ticaret yapmaları yasaklanmalıdır. Devlet, toplumu karmaşık ve makroekonomik olarak zararlı mali ürünlerden korumalıdır. Bu amaca ulaşmak için Avrupa Mali Denetçiler Sistemi ne (ESFS) bağlı olan bir ajans kurulmalıdır. Ürünleri tedavüle sokan kurumlar tarafından finanse edilecek olan bu ajans, yeni mali ürünleri iktisadi getirileri göz önünde bulundurularak inceleyecek, onay verecek veya yasaklayacaktır. Ürünleri piyasaya süren kurumlar tarafından bile anlaşılamayan, fazla karmaşık ve şeffaf olmayan ürünlerin genel olarak yasaklanması gerekmektedir. 8 DGBpozisyon

9 Alman Sendikalar Birliği nin Dört-Nokta-Programına dair en çok sorulan sorular: Giriş: Avrobonoların tedavüle çıkarılmasını ve Avrupa Merkez Bankası nın nihai kredi mercii olarak tanınmasını savunuyorsunuz? Bu önerilerinizi sendika üyelerinizin desteklediğini düşünüyor musunuz? Üyelerimizin asli çıkarı, krizin artık kontrol altına alınması ve uygun önlemlerle sonlandırılmasıdır. Hem üyelerimizin hem de yurttaşların çoğu, Merkel ve Sarkozy nin kriz yönetimine olan her türlü inançlarını kaybettiler. Önce Avrupa Kurtarma Fonu genişletiliyor, sonra kaldırılıyor. Akabinde istikrar ve elit bonoları fikri ortalığa dökülüyor. Bu esnada mevcut siyaset, kendini ve çoğu zaman başarısız önlemlerini, koyulan hedeflere daha ulaşamadan daha üst hedefler koyarak boşa çıkarıyor. Hal öyle bir kontrolden çıktı ki, artık herkes ideolojik at gözlüklerini ve tekil ulusal çıkarları bir kenara bırakıp, tüm Avrupa yı kapsayan bir çözüm bulmaya çalışmalı. Bu çözümün ise, iktisadi durgunluk ve işsizlik kısır döngüsünü harekete geçirerek, nihayetinde şu anda Yunanistan da yaşadığımız buhrana yol açan, tepeden fanatik tasarruf paketleri indirerek bulunmayacağı kesindir. En başta ihtiyacımız olan şey piyasaya güven hissi ve piyasada istikrardır. Yatırımcıların, yalnızca Avrupa Merkez Bankası gibi güvenilir bir kurumun onlara verebileceği bir yönlendirmeye ihtiyaçları vardır. Piyasalar durulursa ve Avro Bölgesi ndeki ülkeler aşırı faiz yüklerinden kurtulabilirlerse, tekrar ulusal ekonomilerine konsantre olabilirler. Yunanistan hariç tüm Avro Bölgesi ülkelerinin ulusal ekonomileri son on yıldır bir istikrar izleği takip etmekteydi. Ancak mali ve iktisadi kriz bastırınca, krizle baş edebilmek için dengeyi bozan ciddi kamu borçları alındı. Avrobono larına gelince: Ortak para birimi halka açık ortak bir tahvile ihtiyaç duyar. Böylece tüm üye ülkeler aynı yeniden finansman şartları altında ekonomilerini düzenleyebilirler. Zira özellikle zayıf iktisadi performansa ve düşük mali güce sahip ülkelerin Almanya gibi ülkelerden daha fazla faiz ödüyor olmaları tamamen adaletsizdir. Eğer faiz yükleri bu eşitsiz biçimde dağıtılmaya devam ederse, Avrupa nın merkez ve çevre ülkeleri arasındaki farkın bir uçuruma dönüşmesi kaçınılmazdır. Bu ise, Avrupa bütünleşmesi projesi çıkarının tamamen zıddınadır. Alman Sendikalar Birliği ve sendikalar şimdiye kadar borç frenini her zaman eleştirdiler. Mevcut borç krizi bu konuda Alman Sendikalar Birliği nde bir tutum değişimine mi yol açtı? Hayır. Borç freni, krizin etkilerini artırıcı rol oynuyor. Bizim her zaman önerdiğimiz krizin etkilerini azaltıcı bir mali politikadır. Bu ise, yükselen iktisadi konjonktür içinde bazı kesimlere vergiden muafiyet hediyeleri vermek yerine, bütçeyi konsolide etmek anlamına gelir. Borç freni yerine, artık vergi eşitliğine ve gelir tarafının güçlendirilmesine ihtiyacımız var. İşte Almanya da da Avrupa da da yapılmayan şey budur. Sosyal harcamalar kısılarak hane halkı borçlarının ödenmesi sağlanmaya çalışılmakta ve bu sosyal bir soğuk duş etkisi yaratmaktadır. Bu ise efektif talebin gırtlağına bastırıyor ve böylece büyümeyi azaltıyor. Vergi toplayabilecek iktisadi temel sarsılıyor, böylece tasarruf tedbirlerine rağmen borç dağı büyüyor. İşte bu yüzden hem iktisadi konjonktüre, hem de gelir dağılımına uygun bir bütçe konsolidasyonunu savunuyoruz. Önerdiğimiz politika sürdürülebilirdir, refah yaratır ve böylece mevcut kemer sıkma polikalarından daha kolay kabul görür. 9

10 Önerileriniz AB ye üye tüm 27 ülke için mi, yoksa yalnıza Avro Bölgesi için mi geçerli? AB içindeki bazı ülkelerin polikaların uygulanmasına öncü rolü oynaması anlamlı mıdır? Öncelikle tüm Avro Bölgesi ni herkes için refah anlayışı ile istikrara kavuşturmak zorundayız. Bundan tabii ki diğer Bölge mensubu olmayan ülkeler de faydalanacaklardır. Tabii ki AB sözleşmelerindeki zayıf noktalar, tüm ülkeler için eşit şekilde geçerli olmak üzere ortadan kaldırılmalıdır. Öncelikli hedef bu akut krizi aşmaktır. Fakat son dönemlerde AB yi AAA-reyting notu alan ülkeleri kapsayacak şekilde küçültmek etrafında sürekli yapılan tartışmalar, esasında tüm Avro Bölgesi ülkeleri için ortak çözüm geliştirebilme siyasetinin başarısızlığının teslimi anlamına gelmektedir. Bu tutum ise, sermaye hareketlerini kriz içindeki ülkelerden çekirdek ülkelere kaydırarak krizi alevlendirecek ve derinleştirecektir. Avrupa yı bir kader birliği olarak görmeli ve 21. Yüzyılın önümüze çıkardığı zorluklara beraber göğüs germek zorunda olduğumuzu anlamalı ve kavramalıyız. Helmut Schmidt bunu, Almanya Sosyal Demokrat Partisi buluşmasında parlak bir şekilde ifade etmişti. Söylediklerine katılmamak mümkün değildir. 1. Noktaya dair: Bir istikrar ve kurtarma çıpası olarak Avrupa Merkez Bankası Eğer Avrupa Merkez Bankası nihai kredi merciine dönüşürse, bu fiilen ülkelerin para basma yetkisinin ortadan kalktığı anlamına gelmez mi? Hayır. Bu, Avro Bölgesi ülkelerinin acil durumlarda tek başlarına kalmayacakları, hiçbir ülkenin moratoryuma maruz kalmayacağı ve her zaman en kötü durumda devlet tahvillerini nominal değer üzerinden satın alabilecek bir merci olacağı anlamına gelir. Moratoryum tehlikesinin mevcut olmadığı bir ortamda da yatırımcılar için, ne faizler ne de tahvil değerlerinin iniş çıkışları açısından risk yok demektir. Avrupa Merkez Bankası nın sırf bu teminatı bile, yatırımcıları kriz içindeki devletlerin tahvillerini tekrar almak için teşvik edecektir. Sürekli ulusal ekonomilerin para basma yetkisinden bahsedenler, Avrupa Merkez Bankası nın uzunca bir zamandan beri fiilen Avrupa bankaları için para bastığını ve Ekim 2008 den beri bankaların toksik hisse senetlerine karşı piyasaya neredeyse sınırsız bir şekilde para sürdüğü gerçeğinden neden gözlerini kaçırıyorlar? Burada Avrupa Merkez Bankası, nihai kredi mercii rolünü hakkıyla yerine getirerek, Avrupa bankacılık sisteminin çöküş tehlikesi ile başa çıkmaya çalışmaktadır. İşte tam da bu bir merkez bankasının görevidir. Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası son dönemlerde bankalara yaygın bir şekilde para tahsis etme görevini genişletmiştir. Böylece bankalar neredeyse herhangi bir teminat göstererek, üç yıl süre için sınırsız paraya kavuşabilmektedirler. Yalnızca son üç ayda Avrupa bankaları milyar Avro taze para aldılar. Bu söz konusu olduğunda hiç kimse şikayet etmemektedir. Bu yaygın para politikasını, sadece para sisteminin normal bir duruma ulaşmadığı süre için savunulabilir buluyoruz. Biz bu istikrar kazandırıcı işlevin, piyasalar duruluncaya kadar tüm Avro Bölgesi ülkelerine genişletilmesini savunuyoruz. Bu gerçekleştikten sonra piyasadaki fazla para geri çekilebilir. Bunu ABD, Japonya ve Büyük Britanya Merkez Bankaları da yapmaktadır. Bunun uygulandığı ülkelerde ne hiperenflasyon hâkimdir, ne de merkez bankalarının özerkliği bir zarar görmüştür. 10 DGBpozisyon

11 Avrupa Merkez Bankası nın nihai kredi mercii olarak kabul edilmesinin hiperenflasyona yol açacağını düşünmüyor musunuz? Hayır. ABD, Japonya ve Büyük Britanya gibi ülkeler orantısız yükseklikte bir enflasyon oluşmadan onyıllardır para basıyorlar. Japonya nın sorunu ise enflasyondan çok, deflasyon. Zaten Avrupa Merkez Bankası nın son on yıldaki para arz oranı hedefi ve fiilen arz edilen miktara baktığımızda, hedefin her zaman aşıldığını görüyoruz. Yani her sene hedeften daha fazla para piyasaya arz edilmiş. Enflasyon tehlikesi mi? Yanlış alarm! Yüksek enflasyon ancak şu aşağıdaki koşullar oluştuğunda söz konusu olabilir: tam istihdam şartlarında, tüm üretim araçları yüzde yüz kullanılmaktaysa, tüm meta piyasaları dengedeyse, arz potansiyelinin genişletilmesi çok zor ise ve yurtdışından artı bir arz mevcut değil ise. Eğer tüm bu koşullar yerine gelirse, piyasanın çok ısınması ve enflasyon tehlikesine karşı, hali hazırda Çin Merkez Bankası nın aldığına benzer, koruyucu para politikası tedbirleri yerinde olurdu. Ancak böyle bir ortamda yaygın para politikası, yani iktisadi döngüye sokulan ve talep üzerinde etkili olan para fazlası arz tarafını zorlayacak ve enflasyona yol açacaktır. Bunun tam tersi ise, ne tam istihdamın mevcut olduğu ve üretim faktörlerinin tam olarak kullanıldığı, ne de meta piyasalarının dengede ve yurtdışındaki arzın ülke içinde satış imkânı bulamadığı durumda olur. Bu durumda arz fazlası karşısında eksik talep bulunur, bu ise fiyatları aşağı çeker ve sonuçta deflasyon oluşur. İşte Avro Bölgesi tam da böylesi bir hal içindedir. Kriz ülkelerinde KDV oranının yükseltilmesi gibi devlet eliyle gerçekleştirilen fiyat artışları veya hammadde fiyatlarındaki değişiklikleri dışarıda bırakırsak, enflasyon değil, deflasyon tehdidi vardır. Bunun dışında ülkelere verilen Avrupa Merkez Bankası kredileri eski borçların ödenmesinde kullanılmakta, tüketimi finanse etmek amaçlı kullanılmamaktadır. Bu ise kredilerin, talep artışına yol açmasını engellemektedir. Aşırı borç içindeki Avro Bölgesi ülkelerinin batması, pahalı kurtarma girişimlerinden daha yerinde olabilir mi? Eğer Avro Bölgesi ülkelerinin birbiri ardına moratoryum ilan etmesine göz yumulursa, bu tüm Avro Bölgesi nin çökmesi ve küçük devletçiklerin oluşması anlamına gelecektir. Zira Avrupa Kurtarma Fonu nun kriz içindeki büyük ülkeleri kurtarmak için yeterli kaynağı yoktur. Hiçbir yatırımcı da yarım bir kasko sigortası nı kabul etmesi için ikna edilemez. Şimdi 180 Milyar Avro meblağında bir Uluslararası Para Fonu kaynağının akıtılacağından bahsediliyor. Bunun ise yeterli olmadığı çok açık. Yalnızca İtalya nın ihtiyacı olan rakam 300 Milyar Avro. Peki İspanya ve belki Fransa da kendilerini serbest piyasada yeniden finanse edebilmek için gittikçe artan sorunlarla karşılaşır ve ciddi bir basınca maruz kalırlarsa ne olacak? Avrupa Kurtarma Fonu ve Uluslararası Para Fonu ellerindeki kısıtlı imkânlarla, spekülatörlerin stres testine dayanamayacaklardır. Bunun dışında devlet tahvilleri piyasasında bir alıcı çatışması söz konusudur. Hiçbir yatırımcı geri ödememe riskini tamamen dışlayamadığı için, tahvilleri elden çıkarma eğilimi çok yüksektir. Bunun tersine işlem yapabilecek tek güç Avrupa Merkez Bankası dır. Eğer yatırımcılar yüzde yüzlük bir teminata kavuşurlarsa, hem ellerindeki devlet tahvillerini koruyacak, hem de belki yenilerini edineceklerdir. Bu yüzden Avrupa Mali İstikrar Birimi ne (EFSF) banka lisansı tevdi edilmesi talebimizi, ücretsiz bir kredi temerrüt riski (CDS: Credit Default Swap) sigortasına bağlıyoruz. Yatırımcılara sağlanacak bu ücret- 11

12 siz kredi temerrüt riski sigortasının şartı ise, devlet tahvilleri için düşük faizleri kabul etmeleri olacak. Yani iki tarafın da çıkarına bir anlaşma: Düşük faizler karşılığında yüzde yüz oranında bir koruma. Kredi temerrüt riski sigortaları 2008 mali krizinden beri, krizi körüklediklerinden dolayı eleştiriliyorlar. Siz ise eleştirilen bu araç ile krize karşı mücadele etmekten söz ediyorsunuz. Devletlerin, özel sektörde kullanımını eleştirdikleri araçları adapte etmelerini manalı buluyor musunuz? Özel kredi temerrüt riski (CDS) sigortaları göstermelik ve ücretli bir teminat sunuyorlar. Zira yatırımcılar bu kredi temerrüt riskini faiz beklentilerine yansıtıyorlar. Masrafları ne kadar yüksekse, devletler için faiz yükü de o kadar yükseliyor. Ciddi bir durumda özel kredi temerrüt riski sigortası sunan hiçbir piyasa aktörü, bu derece kapsamlı bir riski tazmin edecek bir sermayeye sahip değil. İşte tam bu nedenden dolayı Bay A- ckermann 2, herhangi bir sigorta ödemesinin söz konusu olmaması için Yunanistan ın alacaklılarının, alacaklarından vazgeçmesini gönüllülük ilkesine bağlama şartını zorla kabul ettirdi. Böylece kendi işvereni, yani Deutsche Bank, dünyadaki beş kredi temerrüt riski sigortası sunucusundan biri olarak kurtarılmış o- luyordu. Yatırımcıların zararları, ellerindeki teminatlara rağmen tazmin edilmedi. Biz bunun tamamen tersini öneriyoruz. Biz bu dengeyi tersine çevirme vakti geldi, diyoruz. Biz yatırımcılara neredeyse bir tam kasko sigortası sunuyor ve bunun karşılığında tefeci faizlerinden vazgeçmelerini istiyoruz. Avrupa Kurtarma Fonu nun teminat olarak güvenilirliği vardır, zira Avrupa Merkez Bankası nın desteği ile sınırsız olarak ve her an devlet tahvilleri satın alabilecektir. Bu ise ciddi bir durumda tüm yatırımcıların tazmin edilebileceği anlamına gelmektedir. Bunu özel bir kredi temerrüt riski sigortası, aldığı yüksek harçlara rağmen, sağlayamaz. Bu sistemle kriz içindeki devletler için faiz yükü ciddi bir şekilde makro ekonomik olarak kabul edilebilir bir boyuta düşecektir. Bu kabul edilebilir boyutu ise Avrupa Kurtarma Fonu, konjonktürel durumu, beklenen fiyat gelişmelerini ve devlet tahvilleri vadelerini dikkate alarak Avrupa Merkez Bankası ile birlikte belirleyecektir. Bundan sonra tedirgin piyasalar değil, siyaset faiz seviyesini belirleyecektir. Bahisçiler ve reyting şirketleri bundan sonra piyasada olan biteni belirlemek bir yana, gereksiz hale geleceklerdir. Devletler bu şekilde parasal olarak önceden hesaplanabilir bir çerçevede, mesul oldukları konjonktür ve gelir dağılımına uygun bir bütçe konsolidasyonuna gidebileceklerdir. Bundan sonra, şimdiye kadarki yardım kredilerinde söz konusu olduğu gibi, manasız, konjonktüre zarar veren, sosyal adaletçi olmayan ve işveren taraflısı bir kemer sıkma ve tasarruf politikası uygulamaları konusunda kendilerini baskı altına sokmayacaklardır. Avrupa Kurtarma Fonu nun başka hangi işlevleri olacak? Devlet bütçelerinin mali piyasalardaki yatırımcıların rant hesaplarına olan bağımlılığı bitecektir, zira gerekli olduğu durumda, özellikle de yatırımcılar Avrupa Kurtarma Fonu ndan daha yüksek faizler talep ettiği za- 2 Josef Ackermann, halihazırda Deutsche Bank AG nin Genel Müdürü dür. Bu göreve 2002 yılında başlamıştır ve 2013 e kadar devam ettirmesi beklenmektedir (ç.n.). 12 DGBpozisyon

13 man Fon, Avrupa Merkez Bankası nın desteği ile devlet tahvillerinin nihai alıcısı olarak devreye girecektir. Böylece dengeli bir şekilde, piyasadan taşanları kontrol altına almak mümkün olacaktır. Fon un limitsiz alım opsiyonu bile piyasaları disipline etmek için yeterlidir. Böylece piyasalar siyaseti değil, siyaset piyasayı disipline edecektir. Bu arada gözleri iyice korkmuş ve riskten kaçınan sigortalar, emeklilik fonları, kamu kurumları gibi yatırımcılar da bu durumdan faydalanabilecek ve kabul edilebilir faiz oranları ile güvenli yatırım olanaklarına kavuşacaklardır. Bu ortamda ne borçların kesilmesi ne de silinmesi söz konusu olacaktır. Artık gereksiz hale gelmiş özel kredi temerrüt riski sigortalarının masraflarını taşımak da devlet tahvillerine düşmeyecektir. Zararlı sermaye hareketleri böylelikle durdurulacaktır. Kriz içindeki ülkelerin yatırımcıları kendi piyasalarına geri dönecek, buralardaki servet erimesi ve buna paralel Almanya gibi stabil ülkelerin üzerindeki yatırım baskısı azalacaktır. Devlet tahvilleri piyasası sakinleşir sakinleşmez, Avrupa Kurtarma Fonu piyasadan çekilecektir ve artık Avrupa Merkez Bankası nın parasına da ihtiyacı kalmayacaktır. Böylece Merkez Bankası daha fazla para tedavüle çıkarmayacaktır. Piyasadaki para seviyesi artmayacaktır. Alman Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası tarafından endişe ile beklenen enflasyon tehlikesi ise oluşmayacaktır. Avrupa Merkez Bankası bu sakin piyasa ortamında daha önce edindiği devlet tahvillerini daha iyi bir fiyata elinden çıkarıp, krizden güçlenerek bile çıkabilecektir. Avrupa Kurtarma Fonu nun banka ve kredi temerrüt riski sigortası olarak ikili rolü, hem banka gibi alacaklıların hem de sigortaların işine yarayacaktır. Zira kriz içindeki bir ülkenin iflası ve böylelikle alacaklı bankalar ve sigortaların tüm alacakları kaybetmeleri tehlikesi ortadan kalkmış olacaktır. Halen reel bir tehdit olan bankacılık sisteminin çöküşü önlenmiş olacaktır. Siyaset eliyle belirlenen devlet tahvilleri piyasasındaki faiz indirimi, genel olarak faiz oranını düşürecek ve bu tüketim ve yatırımları teşvik edecektir. Avro Bölgesi nin parasal stabilizasyonu siyasetin hareket kabiliyetine dair inancı tekrar tesis edecek ve sisteme olan genel güveni artıracaktır. Bu ise büyümeyi ve böylelikle istihdamı teşvik edecek ve özellikle kriz içindeki ülkelere sağlıklı bir devlet bütçesi için sağlam bir iktisadi zemin sunacaktır. Devlet tahvilleri için faizleri siyasi olarak belirlemek istiyorsunuz. Bu siyasi faiz oranları ile aşırı borçlanmanın yüksek faizlerle ödendiği piyasa mekanizmasını devreden çıkarıyorsunuz. Bu şekilde kriz içindeki ülkelerin üzerinden reform ve tasarruf baskısını kaldırıyorsunuz, ama böyle olunca onların tekrar eski borçlanma politikasına döneceklerini düşünmüyor musunuz? Bu soru, piyasaların rasyonel hareket ettiğini varsayıyor. Sorunun bir diğer varsayımı da devlet tahvillerinin aşırı yüksek faizlerinin tamamen Avro Bölgesi ndeki ülkelerin borçlanması sonucu olduğunu ve kriz içindeki ülkelerin genelde yüksek bir oranda borçlanmaya meyledeceğidir. Bu teoriye göre, devletlerin bir bütçe disiplinine sahip olabilmesi için, piyasalardan gelen baskıya, bir nevi eğitim önlemi misali ihtiyaçları vardır. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Piyasaların rasyonel hareket ettiği bir efsaneden ibarettir. Bunun tam tersinden bahsetmek gerekir. Piyasalar sürü güdüsü prensibi ile davranırlar ve son derece manipülasyona açıktırlar. Örnek: Bir veya iki büyük yatırımcı manipülatif olarak devlet tahvili satmaya başladıklarında, bu diğer yatırımcılarda da bir satış dalgasına yol açar. Bu kısa vadede kurların düşmesine ve kriz 13

14 trendlerinin artmasına yol açar. Tüm bunlar ise ülkenin makroekonomik verilerinde en ufak bir değişiklik bile olmadan gerçekleşir. Piyasaların davranışlarını açıklamak için mantıkla kavranabilecek ve şeffaf ölçütler yoktur. Bir hayli kısa vadeli yönelimlidirler ve her zaman krizi artırıcı bir şekilde hareket ederler. Kısmen çok yüksek olan devlet tahvili faizleri, kriz içindeki ülkelerin aşırı borçlanmasının sonucu değildir. İtalya daki ekonomik durum ve devlet bütçesinin hali bundan dört ay önce bugünkünden farklı değildi. Neden aynı durum, yani yüksek borçlanma oranı ancak şimdi İtalyan devlet tahvillerinin faizlerini zıplatıyor? Bu durumda piyasaların rasyonalitesinden konuşulamayacağı açıktır. Piyasaların ilgilendiği ülkelerin yüksek borçluluk oranı değildir. Anaparasını faiziyle birlikte geri almaya bakarlar. İşte tam bu nedenden dolayı Japonya gayri safi milli hasılasının yüzde iki yüzü gibi bir borçluluk oranına rağmen devlet tahvillerine tefeci faizleri ödememektedir: Japon Hükümeti de borçlarını gerektiğinde merkez bankası kredileri ile karşılar. Böylece hem yatırımcıların kredi temerrüt riski, hem de hükümetin de geri ödeme zorluğu giderilmiş olur. Avrupalılar dahil yatırımcıların gittikçe daha fazla Japon devlet tahviline meyletmelerinin nedeni budur. Para basma durumu, yatırımcılar için belirleyici değildir. Piyasaların devletleri disipline etmesini isteyip istemediğimiz ise siyasi bir sorundur. Bizim cevabımız işe şudur: Tabii ki son seksen senenin en büyük mali ve iktisadi krizi karşısında siyaseten mali piyasalar etkin şekilde düzenlenmelidir; kesinlikle tam tersi yapılmamalıdır. Önerinizin en nihayetinde geldiği nokta eski borçların yeni borçlarla izale edilmeye çalışılması değil mi? Bu ise bir sonraki krizi hazırlamak değil midir? Eski borçları yeni devlet tahvili tedavüle çıkararak finanse etmek sık sık karşılaşılan bir durumdur. Bu şekilde yeni borçlar oluşmaz. Sadece eski borçların vadesi uzatılmış olur. Vadelerin uzatılma şartları ya Almanya da olduğu gibi geçmişten daha avantajlı bir durumda, ya da bugünün kriz içindeki ülkelerinde olduğu gibi daha dezavantajlı bir durumda gerçekleşir. Düşük faizlerin bütçeye fazladan rahatlatması da mümkündür. Bu Schäuble nin 3 bütçesinde gerçekleşti. Düşük faizler devletin mali hareket alanını genişletirler. Aşırı yüksek faizler ulusal ekonomilerin bütçeleri için bir yük oluştururlar. Özellikle de eğer eski yeniden finansman şartlarından daha yüksek bir seviyedelerse. Kriz içindeki ülkelerdeki durum budur. Her dönem, bir öncekinden daha fazla vergi faiz ödemeleri için kenara koyulmak zorunda kalınır. Bu ise daha fazla borca ve bir sonraki krizin yapıtaşlarını oluşturmaya yol açabilir. İşte tam da yeni bir krizi engellemek için, faiz yükü Avrupa Merkez Bankası nın desteği ile makroekonomik olarak kabul edilebilir bir seviyeye indirilmelidir. 3 Wolfgang Schäuble, mevcut Hıristiyan Demokrat Hükümet in Maliye Bakanı dır. 14 DGBpozisyon

15 2. Noktaya dair: Konjonktüre ve gelir dağılımına uygun bir mali politika anlaşması Mali politikalarının daha bağlayıcı ve yoğun bir şeklilde koordine edilmesini ve vergi dampinginin önlenmesini talep ediyorsunuz. Bu ise Avrupa vergi sistemlerinin senkronize edilmesi anlamına gelmeyecek mi? Bu konuda ne kadar ileri gidebiliriz? Hangi vergi sistemine doğru yönelmeliyiz? Biz, bir kez daha vergi dampingi mekanizması kullanılarak devlet bütçesine ve nihayeten çalışanlara yük olacak, rekabet edilebilirlik siyaseti güdülmesine karşıyız. Herşeyden önce Avrupa da vergi cennetleri oluşmaması ve vergi mükelleflerinin vergi kaçırmaması için vergi sistemlerimizi senkronize etmeliyiz. Bugün kurnazı oynayanlar, yarın kaybeden olabilir. Mesela İrlanda uzun seneler boyunca kurumlar vergisi oranlarını çok düşük tutarak, servet sahipleri ve yatırımcılar için çekici bir hedef ülke haline geldi. İrlanda nın karşısına bir rakip çıkmadığı sürece, bu hesap tuttu. Fakat bazı Doğu Avrupa ülkeleri vergi politikalarında tüm standartları düşürdüklerinde, İrlanda nın avantaj sistemi de tamamen çöktü. Bu sistemin değişmesi gerekmektedir. Biz benzer vergi ve rekabet şartlarında gerçekleşecek adil bir rekabet istiyoruz. Buna paralel olarak Avrupa nın vergi sistemlerinin, Daha güçlü omuzların, daha çok yük taşıması gerekir adalet ilkesi uyarınca yenilenmesi gerekiyor. Zenginler, servet sahipleri ve çok yüksek gelir sahiplerine verilen vergi hediyeleri döneminin sonlandırılması gerekiyor. Tüm Avrupa devletleri tam da bu geçmişte aşırıya kaçan vergi hediyeleri yüzünden, Almanya da dahil olmak üzere kronik olarak finansman sorunu çekiyorlar. Kamu otoritelerinin görevlerini neredeyse yerine getiremeyecek hale geldiği bir Avrupa nın sosyal bütünlüğü de tehlikeye atılmış oluyor. Rahatlıkla vergi sistemlerimizi Helmut Kohl döneminin vergi oranlarına göre yönlendirebiliriz. Onlar bile bugünkü oranlardan çok daha adillerdi. Büyük servetlerin Almanya da da ciddi bir şekilde vergilendirilmesini talep ediyorsunuz? Bu servet vergisinin hangi tip servetlerden alınmasını öngörüyorsunuz? Almanya da servet, miras ve sermaye gelirlerine (faiz ve hisse senedi) ayrıcalıklı muamele yapılıyor. Sermaye gelirlerinde tazmin vergisi, gelirin miktarına göre farklılaştırılmadan yüzde yirmi beşlik bir oran olarak, yani bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan bir vergi (flat-tax) olarak tahsil ediliyor. Böylece sermaye gelirleri, maaş ve ücretlerle karşılaştırıldığında ayrıcalıklı muamele görmüş oluyorlar. Bunun değişmesi gerekiyor, çünkü [piyasaya] yanlış sinyaller veriliyor ve reel sektöre yapılacak yatırımlar çekici olmaktan çıkıyor. Bu durumda da birdenbire, sözde şartların zorlaması ile her yerde ve herkes için vergi oranlarını düşürmek gerektiği öne sürülebiliyor. Miras vergileri söz konusu olduğunda, hem geç hem de düşük oranda tahsilden bahsetmeliyiz. Ninemizden kalma evin miras vergisinden muaf olmasına söyleyecek sözümüz yok. Fakat şirketlerin her türlü gayrimenkul ve menkul yatırımının da pek çok muafiyete tabi olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda çok büyük miktarlarda miras transferleri de gerçekleşiyor. Özemek olmadan yeni zenginlikler oluşuyor. Böylece yalnızca bir nesil içinde değil, nesiller arasında da, devlet bu devri hiç vergilendiremeden servetler birikiyor. Halbuki aynı devlet, iktisadi ve vergi politikalarıyla bu servetlerin oluşmasında da, artmasında da hiç de az olmayacak oranlarda katkıda bulunmuştu. Servet vergisinde söz konusu olan bir stok meblağın vergilendirilmesidir. Servet denen devasa stokların oluşumunda katkısı olan toplumların, aynı zamanda servet vergisi yoluyla onun kullanımına da katılması 15

16 gayet anlamlıdır. İşte bu yüzden önerilen vergi türü servete el koyulmasına değil, servetlerin adilce bölüşümünü sağlamaya yöneliktir. 3. Noktaya Dair: Geleceğin Avrupası için kapsamlı bir New Deal Programı Önerdiğiniz uzun vadeli program, esasında dönemsel bir programa benziyor? Saman alevi gibi etkisiz kalıp, kaybolmasından endişe etmiyor musunuz? Hayır. Mali ve iktisadi krizler döneminde uygulanan diğer dönemsel programlar da saman alevine benzemediler. Sadece hurda prim sistemi bile otomobil sektörünün istikrarına katkıda bulundu. Binaların enerji tasarrufuna yönelik onarımı da diğer bir başarı hikayesiydi. Fakat bizim önerdiğimiz dönemsel bir programdan çok, Avrupa nın gelecekteki yatırımlarını siyaseten şekillendirmek için bir modernleşme ve büyüme atağıdır. Uzun vadeli konumlandırılmış bir program ile Yunanistan ve Romanya gibi çevresel ülkelerin kalkınma alanında arayı kapatmalarını sağlamalıyız. Bu durumdan ihracat ürünleri ile bu ekonomilerin modernleşmesine katkıda bulunacak Almanya gibi ülkeler de, az gelişmişlik içinde takılı kalmayıp, büyümeye başlayacak muhatap ülkelerin kendileri de faydalanacaktır. Bu nedenlerden dolayı uzun vadeli program önerimiz bir saman alevi olarak kalmayacaktır. Bu programdan yalnızca krizde olan ülkeler mi, yoksa iktisadi olarak sağlam ve rekabet edebilirliği yüksek Almanya gibi ülkeler de mi faydalanacaktır? Nerede neyin destekleneceğine kim karar verecektir? Bu programdan her iki ülke grubu da faydalanacaktır. Bir örnek verelim: Romanya da şirketler, Avrupa ortalamasının tam yedi misli üzerinde enerji harcamaktadırlar. Üretim tesisleri en son teknolojik seviyeye çıkarılabilirse, bundan hem Almanya daki tesis müteahhitleri, hem Romanyalı üreticiler, hem de çevre kârlı çıkacaktır. Avrupa nın her yerinde bu tarz altyapı yatırım projeleri tanımlanmalı ve mali teşvikler ve knowhow transferi vasıtasıyla modernize edilmelidir. Bu tarz dönemsel bir programın Yunanistan gibi bir ülkeye gerçekten yardımcı olabileceğine inanıyor musunuz? Yunanistan ın sorunları, uluslararası rekabet edebilirliği yüksek sanayi ve işkolları eksikliği gibi yapısal sorunlar değil mi? Bunlarla nasıl baş etmeyi düşünüyorsunuz? Öncelikle önerdiğimiz dönemsel değil, uzun vadeli konumlandırılmış bir gelecek programıdır. Bu program gelecek vaat eden sanayilere ve hizmetlere yatırım yapılmasını, eğitimin ve ekolojik modernizasyonun teşvik edilmesini ve her şeyden önce Avrupa nın çevresel bölgelerindeki kalkınma eksiğinin kapatılmasını sağlayacak politikaları desteklemek durumundadır. Bu son nokta artan işsizliğin, özellikle de genç işsizliğin geriye çekilmesi için gereklidir. Amaç hem nispeten azgelişmiş ülkelerin uluslararası rekabet edebilirliğinin artırılması, hem de bunların bir ülkeler grubu olarak yapısal eksikliklerinin aşılmasıdır. Bu sorunlar spontane bir biçimde piyasa güçleri tarafından çözülemez. Burada, örneğin iki Almanya nın birleşmesi sonrasında yapıldığı gibi, mali kaynaklar, know-how, yatırım teşvikleri gibi kaynakları mobilize edecek bir siyasete ihtiyaç vardır. Bu dönüşümün siyaseten sağlanması gerekmektedir. Bu ise, halihazırda sadece tasarruf politikaları üzerine kurulu olan kriz yönetiminden tamamen farklı bir tutum gerektirmektedir. 16 DGBpozisyon

17 Ayrıca bu program üye ülkeler arasındaki iktisadi dengesizlikleri azaltmak için merkezi bir araç olup, ticaret ve cari hesap dengesizliklerinin giderilmesine de imkân sağlar. Aynı anda cari hesap fazlası veren ülkelerde, özellikle de Almanya da iç talebin, kitlesel ücretler artırılarak, kamusal yatırımlar ve istihdam güçlendirilerek ciddi bir şekilde desteklenmesi gerekmektedir. Gelecek Fonunun finanse edilmesi için parayı zenginlerden talep ediyorsunuz. Faizsiz kredi veya 500 bin ila 1 milyon Avro yu geçen servetlerden alınacak bir seferlik bir ödeme şeklinde tanımladığınız bu vergi türü hangi servet türleri için geçerli olacak? Hesaplamalarımız için sadece parasal servetleri temel olarak aldık. Allianz Global 2011 Servet Raporu na göre 2010 senesinde AB artı İsviçre ve Norveç te yaklaşık 28 Trilyon Avro luk parasal servet yönetilmekte. Bu servet ise gayet eşitsiz dağıtılmış ve tüm Avrupa ülkelerinde toplumun en fazla kazanan üçte birlik diliminde yoğunlaşmış durumda. Mesela Almanya örneğine baktığımızda, nüfusun en çok kazanan % 30 luk diliminin servetin % 90 ına, en çok kazanan % 10 luk dilimin servetin % 61 ine, en çok kazanan % 1 lik diliminin ise servetin, inanılması zor bir oran olan, % 31 ine sahip olduğunu görüyoruz. Eğer bu en üst sınıf katmanları, servetlerinin % 3 ünü faizsiz borç olarak Avrupa nın geleceği için tahsis ederlerse, bu onlar için büyük bir fedakârlık olmayacağı gibi, tüketim seviyelerinde de bir düşmeye yol açmayacaktır. % 3 lük bir seferlik bir servet vergisi bile bu kesimin canını yakmayacak, tam tersine Avrupa toplumunun krizden kurtulmasına yardımcı olacaktır. Maliye Bakanı Schäuble nin ulusal bir Borçları Geri Ödeme Fonu önerisini (Avro Bölgesi ülkelerinin, iktisadi performanslarının yüzde altmışını aşan borçlarını ayırmaları şart koşulacak özel bir fon) veya Almanya Sosyal Demokrasi Partisi nin Devredilmiş Borçlar Fonu 4 benzeri bir yapıya yüklenmesini nasıl buluyorsunuz? Bu tartışmaların yapıldığı bir ortamda getirdiğiniz uzun erimli program önerisinin her hangi bir anlamı kalıyor mu? Program öneriniz, borçların geri ödenmesine dair sürdürülen tartışmaları teğet geçmiyor mu? Önerilen özel fon, devletler için fazladan bir yük olacak yani borç frenine ek bir yük. Böylece Avro Bölgesi ülkeleri hem yeni borç alamayacaklar, hem de mevcut borçlarını belli bir oran doğrultusunda (1:20 kuralı) gayri safi milli hasılalarının yüzde altmışına indirmek zorunda kalacaklar. İtalya, Yunanistan ve Belçika gibi ülkeler için bu, hayata geçirilmesi imkânsız bir öneridir. Hayata geçirilmesi durumunda bu ülkelerde kamusal hayat durma noktasına gelecektir. Borçların bu şekilde ve hızda frenlenmesi büyümeyi sağlayan güçleri de öylesine boğacaktır ki, en sonunda bir milli hasılanın oluşması bile imkânsız hale gelebilir. Eski borçlardaki sorun ne kadar yüksek oldukları değil, yeniden finanse edilme koşullarıdır. Bu yüzden Avrupa Merkez Bankası vasıtasıyla borçlanmanın yeniden finansmanının çözümü, eski borçlar sorunu ile baş etmek için çok daha iyi bir alternatiftir. Son kertede güçlü bir büyüme gayri safi milli hasılaya oranla borçları da düşürecektir. Bu yüzden Borçları Geri Ödeme Fonu veya Devredilmiş Borçlar Fonu gibi önerilere kıyasla, doğrudan büyümeyi teşvik etmek çok daha mantıklıdır. 27 Avrupa ülkesinden 25 i tarafında imzalanan mali anlaşma tam da bunu amaçlamaktadır. Hatta bu amaç, yıllara göre detaylandırılmıştır. Kriz içindeki pek çok ülkenin dönemsel olarak iktisadi durağanlık ve iktisadi buhran 4 Devredilmiş Borçlar Fonu (Erblastentilgungsfonds), iki Almanya nın birleşmesi sürecinde Alman Demokratik Cumhuriyeti nin kamu, dış, kamu iktisadi teşekkülleri ve sosyal konut sisteminin borçlarını bir a- raya getiren ve 1995 te kurulan bir fondur (ç.n.). 17

18 arasındaki bir bölgede konumlandığını unutmamamız gerekir. Onların ihtiyacı olan büyümeyi teşvik eden mali sinyallerdir ve şu anda onlara dayatılan bunun tam tersidir. İktisadi döngüyü daha fazla bir ek paradan mahrum ederek, yangına körükle gidiyorlar. Bu şekilde alım gücü inanılmaz bir şekilde düşmektedir. İtalya da bu alım gücü düşüşü, gayri safi milli hasılanın yaklaşık yüzde üçüne ve İtalyan devlet harcamalarının yüzde 7 sine tekabül eden 48 Milyar Avro dan daha az değildir. Almanya da bile 25 Milyar Avro luk bir tasarruf paketinden bahsediliyor. Bu ise federal bütçe içinde ikinci işsizlik parası paketi için öngörülen harcamalardan daha fazladır. Halihazırda Avrupa da uygulanan program, ciddi sonuçları tüm dünya ekonomisine de yayılacak bir durgunluğu adım adım hazırlamaktadır. Tekrar etmekte fayda var: Elbette biz de yüksek borç dağları istemiyoruz. Fakat borçlar ancak daha yüksek gelirlerle geri ödenebilir. Daha yüksek vergi geliri için daha adil ve etkin bir vergi sistemine ihtiyacımız var. Tabii ki vergi toplayabilmenin ilk şartı da, gelirlerin oluşmasına imkân sağlayan bir büyümenin yapıtaşlarını koymaktır. İşte tam da bu yüzden bizim için büyümenin teşviki, hem borçların geri ödenmesi hem de sağlıklı bir devlet bütçesi için öncelik taşımaktadır. 4. Noktaya dair: Mali piyasaların etkin olarak düzenlenmesi Şu anda sistemi işleten mali kurumları tedricen ortadan kaldırmaktan bahsediyorsunuz. İçinde yaşadığımız küreselleşmiş ekonomi içinde bazı büyük yatırımlar için tüm dünyada hareket kabiliyetine sahip, büyük bankalara ihtiyacımız olduğuna inanmıyor musunuz? Büyük yatırımların finansmanı için pek çok küçük yatırım kurumu da bir araya gelebilir. Bunun için sistem içinde mega bankaların varlığına ihtiyaç yoktur. Bunun dışında bu mega bankalar, kârlarının yüzde seksen beşten fazlasını aşırı riskli türev piyasalarında ve türev spekülasyonlarıyla kazanmaktadırlar. İstikrarlı bir ekonominin kolaylıkla bunlardan vazgeçebileceğini söyleyebiliriz. Peki, Avrupa da Avrupa kökenli olmayan büyük bankaların mali sistemi yönetmesini ve Avrupa da yalnızca yerel tasarruf bankalarının ve cüce mali kurumların varlık göstermesini mantıklı mı buluyorsunuz? Eğer Avrupa kökenli olmayan bankalar Avrupa mali piyasalarını yönetirlerse, bunun riskini kendileri ve bu bankaların bağlı olduğu merkez ülkeler taşır. Bizim, yurttaşların tasarruflarını kredi olarak reel ekonomiye kanalize eden ve bunun karşılığında bir komisyon alan bir bankacılık sistemine ihtiyacımız var. Kesinlikle ihtiyacımız olmayan şey ise, kendinden menkul, kendi kurallarını koyan, reel ekonomiyle ve milyonlarca insanın kaderiyle kumar oynayan bir mali endüstridir. 18 DGBpozisyon

19 19

20 20 DGBpozisyon

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016 ORTA VADELİ PROGRAM (2017-2019) 4 Ekim 2016 İçindekiler 1. Dünya Ekonomisi 2. Orta Vadeli Programın Temel Amaçları ve Büyüme Stratejisi 3. Orta Vadeli Programın (2017-2019) Temel Makroekonomik Büyüklükleri

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013 PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013 RİSKİN İŞTAHI KAÇARSA Bernanke nin Mayıs ayı içerisinde yaptığı açıklama ile başlayan riskten kaçınma eğilimi 19 20 Haziran FED toplantısı ile doruğa ulaştı. FED in 85 milyar

Detaylı

YAPI KREDİ PORTFÖY YABANCI TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ HİSSE SENEDİ FONU 1 OCAK - 31 ARALIK 2017 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

YAPI KREDİ PORTFÖY YABANCI TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ HİSSE SENEDİ FONU 1 OCAK - 31 ARALIK 2017 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU YAPI KREDİ PORTFÖY YABANCI TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ 1 OCAK - 31 ARALIK 2017 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU YAPI KREDİ PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. TARAFINDAN KURULAN ve YÖNETİLEN YAPI KREDİ PORTFÖY YABANCI TEKNOLOJİ

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 215 BÜYÜME DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen ** 13 Nisan 215 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE)

Detaylı

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK Mehmet ÖZÇELİK Bilgi Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü KONYA Şubat, 2016 www.kto.org.tr 0 GİRİŞ 2008 küresel ekonomik krizinin ardından piyasalarda bir türlü istenilen hareketliliği yakalayamayan

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU SPK 7. ARAMA KONFERANSI NDA YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 ARALIK

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

Varant nedir? Varantların dayanak varlığı ne olacak? İlk uygulamada borsa endeksleri ve dolar/tl olacak.

Varant nedir? Varantların dayanak varlığı ne olacak? İlk uygulamada borsa endeksleri ve dolar/tl olacak. TÜRK yatırımcısı yeni bir ürünle tanışıyor: Varant. Ay sonunda 15 varantla başlaması beklenen işlemler yatırımcılara kaldıraç oranları nedeniyle yüksek getiri fırsatı sunuyor. UniCredit Menkul Değerler

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni 17 Ağustos 2015, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül

Detaylı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ DEĞERLENDİRMEK ÜZERE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI KONUŞMA METNİ

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? Dr. Fatih Macit, Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi, HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Üyesi Giriş Türk Konseyi nin temelleri 3 Ekim 2009 da imzalanan Nahçivan

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

Küresel Kriz ve. Bekir Sıtkı ŞAFAK Sermaye Piyasası Kurulu

Küresel Kriz ve. Bekir Sıtkı ŞAFAK Sermaye Piyasası Kurulu Küresel Kriz ve Sermaye Piyasaları Bekir Sıtkı ŞAFAK Sermaye Piyasası Kurulu Sunum Akışı Küresel Krizin Oluşumu Kriz Neden Önlenemedi? Krize Karşı Tepkiler Düzenleyiciler Açısından Yapılması Gerekenler

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM 1 SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM Temmuz 2018 Sağlık harcamaları ekonomik kriz sonrası yaşadığı düşüşten sonra artma eğilimi göstermiştir. 2016 yılında sağlık harcamaları, 2017 yılında beklenenden daha

Detaylı

2006 Bütçesinde; Yatırım ve Hizmetler Yine Erteleniyor

2006 Bütçesinde; Yatırım ve Hizmetler Yine Erteleniyor Bütçesinde; Yatırım ve Hizmetler Yine Erteleniyor Ahmet YETİM Hükümetlerin yıl içerisinde gerçekleştirmeyi öngördüğü harcamaları gösteren nin versiyonu yeni yılda tedavüle giriyor. Yeni yıl sinde yine

Detaylı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı MECLİS TOPLANTISI Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı 23 Aralık 2013 DÜNYA EKONOMİSİNDE 2013 ÜN EN LERİ 1. FED Başkanı Bernanke nin piyasaları dalgalandıran açıklamaları 2. Gelişmekte olan ülke risklerinin

Detaylı

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME Niyazi ÖZPEHRİZ FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME 1. Giriş Finansal sistemin işleyişi, ekonomik büyüme üzerinde önemli etkilere sahip olabilmektedir. İyi işleyen bankacılık sistemi ve menkul

Detaylı

KURUL KARARI ORTA VADELİ MALİ PLAN (2010-2012)

KURUL KARARI ORTA VADELİ MALİ PLAN (2010-2012) 18 Eylül 2009 CUMA Resmî Gazete Sayı : 27353 KURUL KARARI Yüksek Planlama Kurulundan: Tarih : 17/9/2009 Karar No : 2009/29 Konu : Orta Vadeli Mali Plan. Yüksek Planlama Kurulunca; Maliye Bakanlığının 14/9/2009

Detaylı

KURUMLAR KISA ÖZET KOLAYAOF

KURUMLAR KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. FİNANSAL KURUMLAR KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Para Piyasası Likit Emeklilik Yatırım Fonu(KAMU) Emeklilik Yatırım Fonu nun

Detaylı

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI Bankalar Merkez Bankaları Ticaret Bankaları Yatırım Bankaları Kalkınma Bankaları Katılım Bankaları Eximbank BDDK Uluslararası Bankacılık BANKALAR Finansal Aracılık

Detaylı

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası OTP harcamalarının AB bütçesinin önemli bölümünü kapsaması, bu politikayı bütçe tartışmalarının da odak noktası yaparken, 2014-2020 Mali Çerçeve içinde tarım, kırsal

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu ABD ekonomisindeki büyümenin ikinci çeyrekte %1.7 olarak

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI 212 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 212 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 213 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI 16 EKİM 212 MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI www.maliye.gov.tr EKONOMİK GÖRÜNÜM Küresel

Detaylı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GENEL DEĞERLENDİRME Küresel kriz sonrası özellikle gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyeti iyileştirmeye yönelik alınan tedbirler sonucunda küresel iktisadi koşulların bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

Detaylı

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Gazi Erçel Başkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 Nisan 1998 Ankara I. Giriş Ocak ayı başında

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI (DÖVİZ) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI (DÖVİZ) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI (DÖVİZ) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu Yılın ilk ve ikinci çeyreğindeki sırayla

Detaylı

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015 Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü 21 Ocak 2015 Sunum Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın ın değerlendirmesi Küresel ekonomi Türkiye ekonomisi Bankacılık sektörü 2 Değerlendirme

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 37 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

CARİ AÇIK NEREYE KADAR? CARİ AÇIK NEREYE KADAR? Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR ANKARA - 14 Aralık 2011 1 Türkiye Ekonomisindeki Bazı Eşitlikler -Ekonomik Büyüme = Artan Dış Açık -Artan Dış Açık = Artan Dış Borçlanma -Artan Dış Borçlanma

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 1990-2000 Dönemi 5 Nisan 1994 Kararlarının Amaçları 1. 5 Nisan kararlarının öncelikli hedefi mali piyasalarda

Detaylı

AB LİDERLER ZİRVESİ BRÜKSEL 30 OCAK 2012

AB LİDERLER ZİRVESİ BRÜKSEL 30 OCAK 2012 AB LİDERLER ZİRVESİ BRÜKSEL 30 OCAK 2012 ZİRVE SONRASINDA YAPILAN AÇIKLAMA * Son aylarda ekonomik istikrara ilişkin bazı olumlu sinyaller gözlemlense de, finansal piyasalardaki gerginlik ekonomik aktiviteyi

Detaylı

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014 Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş Finansal Erişim Konferansı Açılış Konuşması 3 Haziran 2014 Sn. Hazine Müsteşarım, Sn. BDDK Başkanım, Dünya Bankasının ülke direktörü Sn. Raiser, yurtiçinden

Detaylı

Finansal Piyasalar ve Bankalar

Finansal Piyasalar ve Bankalar Finansal Piyasalar ve Bankalar Genel Olarak Finansal Piyasalar Piyasa neresidir? Finansal Piyasaların Ekonomi İçindeki Yeri Finansal Sistemi Oluşturan Piyasalar Finansal Piyasalar Para Piyasaları Sermaye

Detaylı

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi 2015 YILI

Detaylı

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019 YENİ EKONOMİ PROGRAMI 2019 Yapısal Reformların Önceliklendirilmesi Serbest Piyasa İlkeleriyle Uyumlu İhracatın ve İstihdamın Artırılması Odaklı Sürdürülebilir Büyüme ve Adaletli Paylaşım YENİ EKONOMİ PROGRAMI

Detaylı

CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama

CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama YOZGAT BOZOK ÜNİVERSİTESİ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama Yasin REYHAN Yozgat Bozok Üniversitesi yasin.reyhan@bozok.edu.tr

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR. N. CEREN TÜRKMEN

FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR. N. CEREN TÜRKMEN FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL KURUMLAR N. CEREN TÜRKMEN cturkmen@sakarya.edu.tr 1 FİNANSAL SİSTEM Bir ekonomide fonları talep edenler, fonları arz edenler bunlar arasındaki fon akımlarını düzenleyen kurumlar

Detaylı

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci Yeniden Yapılanma Süreci 2010-2025 Dönüşüm Süreci 2025-2050 2025'te olmazsa olmazlar Geçiş dönemi kilit meseleleri Dönüşüm zamanının Başarı Dönüşüm ölçütleri zamanının Vizyon Herkese fırsat eşitliği sağlanarak

Detaylı

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ SERMAYE PİYASASI KURUMU KONFERANSI 8 MAYIS 2003 1 FİNANSAL SİSTEMİN İŞLEVLERİ I Malların, hizmetlerin

Detaylı

2. YATIRIMCI GRUBU Güvenceye önem veren yatırımcılar, gayrimenkul finanse etmek isteyenler

2. YATIRIMCI GRUBU Güvenceye önem veren yatırımcılar, gayrimenkul finanse etmek isteyenler YATIRIM ARACI Ürün Broşürü Wüstenrot Ideal Bausparen Yatırım Aracı Yapı tasarrufu Vade bitimi Kredi tahsisi sırasında Yatırım Bölgesi Almanya Koşullar Tarifeye bağlı Yatırım Sınıfı Yapı tasarrufu Sermayenin

Detaylı

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2010-30.06.2010 dönemine

Detaylı

01/01/ /12/2008 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU

01/01/ /12/2008 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU 01/01/2008 31/12/2008 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU BU RAPOR EMEKLİLİK YATIRIM FONLARININ KAMUYU AYDINLATMA AMACIYLA

Detaylı

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti TEPAV Değerlendirme Notu Şubat 2011 Cari işlemler açığında neler oluyor? Ekonomide gözlemlenen

Detaylı

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY 3 EYLÜL 2013 DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Değerli konuklar, yurtdışından gelen değerli misafirlerimiz, finans sektörünün kıymetli

Detaylı

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ 1 İçerik Finansal Yönetim, Amaç ve İşlevleri Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler İşletmelerde Vekalet Sorunu (Asil

Detaylı

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA) DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA) Değerli Katılımcılar, Değerli Konuklar, Türkiye, yapısal reformlar ile

Detaylı

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar Yatırım (Sermaye Bütçelemesi) ve Finanslama Kararları Şirket Nedir? Finansal Yönetici Kimdir? Şirketin Amaçları Finansal piyasalar ve kurumların

Detaylı

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler 23 Aralık 2011 Büyüme için yatırımlar sürdürülmelidir ancak tasarruflarımız yetersizdir 40 35 30 25 20 15 10 5 0 34 Tasarruf ve Yatırım Oranı (2011,

Detaylı

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ALTERNATİF HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ALTERNATİF HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ALTERNATİF HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor Katilim Emeklilik ve Hayat A.Ş Büyüme Amaçlı Alternatif Hisse Senedi Emeklilik Yatırım

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

Balayı bitti, yeni bir dönem başladı

Balayı bitti, yeni bir dönem başladı Balayı bitti, yeni bir dönem başladı Mayıs ayında başlayan türbülansın nedenleri ve muhtemel sonuçları 1 Haziran 2006 Emin Öztürk 2002-2005 döneminin kısa özeti Büyüme performansı çok iyi (ortalama %7.8)

Detaylı

FİNANSAL PLANLAMA EĞİTİM PROGRAMI

FİNANSAL PLANLAMA EĞİTİM PROGRAMI MODÜL KONU BAŞLIKLARI ÖĞRENME HEDEFLERİ VE KAZANIMLAR 1 SÜRESİ MUAFİYETLER Finansal Planlamanın Temel İlkeleri 1. Finansal planlama süreci 2. Finansal hedeflerin belirlenmesi 3. Finansal planlama uygulaması

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF İKTİSAT BÖLÜMÜ VE AVRUPA ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TARAFINDAN DÜZENLENEN GÜNCEL EKONOMİK SORUNLAR KONGRESİ NDE YAPACAĞI Açılış Konuşmasının

Detaylı

TÜRKİYE NİN 4 ANA SORUNU ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 11 Aralık 2015

TÜRKİYE NİN 4 ANA SORUNU ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 11 Aralık 2015 TÜRKİYE NİN 4 ANA SORUNU ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 11 Aralık 2015 1 KONU BAŞLIKLARI Sorun1: Tasarruf Açığı ve Cari Açık Sorun2: Dev Projelerin ve Teknoloji Yatırımlarının Finansmanı Sorun3: Bankalar ve Faize

Detaylı

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal

Detaylı

Fon Bülteni Ekim Önce Sen

Fon Bülteni Ekim Önce Sen Fon Bülteni Ekim 216 Önce Sen Fon Bülteni Ekim 216 NN Hayat ve Emeklilik Fonları Sektör Karşılaştırmaları Yüksek Getiri! Son 1 Yıl - 3/9/21-3/9/216 2 2 1 1-11,6 13,74 9,7 12,3 14,74 12,44 8,72 9,7 9,3

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011 TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ Dr.Süleyman Yaşar 17 Nisan 2011 AMERİKAN MALİ KRİZİNİN Düşük faiz politikası (2002-5) NEDENLERİ Risklerin önemsenmemesi Hesap

Detaylı

Reel Sektör Risk Yönetimi Arzu Toktay 15 Aralık 2009

Reel Sektör Risk Yönetimi Arzu Toktay 15 Aralık 2009 Temel Analiz 2010 senesine ilişkin beklentiler nasıl şekillenecek? İşte piyasaların cevap aradığı en önemli soru Öncelikle 2009 senesinde dünya ekonomisinde yaşananları kısaca hatırlayalım. Kredi krizi

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Dünya Bankası Grubu Hakkında Dünya Bankası nedir? 1944 te kurulan Banka, kalkınma desteği konusunda dünyanın en büyük kaynağıdır 184 üye ülke sahibidir

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 45 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013 KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013 A) ÖRNEK BİR KONUT PROJESİ BAZINDA VERGİ YÜKÜ Aşağıdaki çalışmada, örnek olarak 100 konutluk bir gayrimenkul projesi belirli varsayımlarla ele alınarak,

Detaylı

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month, Makro Veri Ödemeler Dengesi: Cari açık yeni rekorda İbrahim Aksoy Ekonomist Tel: +90 212 334 91 04 E-mail: iaksoy@sekeryatirim.com.tr Cari denge Aralık ta 7,5 milyar $ rekor açık verirken, rakam, piyasa

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI VE

EKONOMİ POLİTİKALARI VE EKONOMİ POLİTİKALARI VE İSTİKRAR PROGRAMLARI EKONOMİ POLİTİKASININ ARAÇLARI.PARA EKONOMİSİ Açık piyasa işlemleri Reeskont politikası Zorunlu karşılıklar MALİYE POLİTİKASI GELİRLER POLİTİKASI İSTİKRAR PROGRAMLARI

Detaylı

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Etik Kurallar

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Etik Kurallar 1. Belli miktarda bir mal veya kıymetin ve bunların karşılığı olan paranın işlemin ardından el değiştirmesini sağlayan piyasalara ne ad verilir? A) Swap B) Talep piyasası C) Spot piyasa D) Vadeli piyasa

Detaylı

http://acikogretimx.com

http://acikogretimx.com 2009 S 4421- SERMYE PiYSSı VE FiNNSL KURUMLR 1. Birikim açığı olan ekonomik birimlerle birikim fazlalığı olan ekonomik birimlerin karşılaştığı ve finansal varlıkların alınıp satıldığı piyasalara ne ad

Detaylı

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu (14 Aralık 2007, İstanbul) Nevzat Öztangut Başkan, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği Değerli konuklar, Aracı Kuruluşlar

Detaylı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı. Makro Veri Büyüme ve Dış Ticaret: Türkiye ekonomisi için yüksek büyüme=yüksek dış ticaret açığı İbrahim Aksoy Ekonomist Tel: +90 212 334 91 04 E-mail: iaksoy@sekeryatirim.com.tr TÜİK tarafından bugün açıklanan

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM ABD Merkez Bankası FED, 18 Aralık tarihinde tahvil alım programında azaltıma giderek toplam tahvil alım miktarını 85 milyar dolardan 75 milyar

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- MART 2016 (SAYI: 85) GENEL DEĞERLENDİRME 31.03.2016 Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu Yılın üçüncü çeyreğinde dünya ekonomisinde büyüme kaygılarının

Detaylı

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası 8. Finansal Piyasalar 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası 016 yılında para politikasındaki en önemli gelişme, 011 yılından beri kullanılmakta olan geniş bantlı faiz koridorunda sadeleşmeye gidilmesi

Detaylı

31/12/2011-31/03/2012 tarihleri arasında fon getirisi %2,11 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi %2,49 olarak gerçekleşmiştir.

31/12/2011-31/03/2012 tarihleri arasında fon getirisi %2,11 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi %2,49 olarak gerçekleşmiştir. GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 3 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi genel olarak 2011 yılını bir önceki yıldan devraldığı Euro

Detaylı

AvivaSA CEO su Meral Eredenk: Bireysel. Emeklilik, Destekle Vites Yükseltecek

AvivaSA CEO su Meral Eredenk: Bireysel. Emeklilik, Destekle Vites Yükseltecek 4 Haziran 2012, Pazartesi AvivaSA CEO su Meral Eredenk: Bireysel Emeklilik, Destekle Vites Yükseltecek Uzun vadeli tasarrufları artırmak amacıyla Bireysel Emeklilik Sistemi ne getirilen teşviklerin sektörün

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Merkez in 2016 Para ve Kur Politikası..! Kararlı para politikası duruşu enflasyonu düşürmekte temel belirleyici olmuştur..!

Merkez in 2016 Para ve Kur Politikası..! Kararlı para politikası duruşu enflasyonu düşürmekte temel belirleyici olmuştur..! TCMB Mevcut Duruşu: Enflasyon görünümüne karşı sıkı Döviz likiditesinde dengeleyici Finansal istikrarı destekleyici niteliğini korumaktadır. Kararlı para politikası duruşu enflasyonu düşürmekte temel belirleyici

Detaylı

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ Genellikle profesyoneller tarafından oluşturulan Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı sistemi genç, dinamik, hızlı büyüme ve yüksek karlılık potansiyeli olan

Detaylı

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N201124 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N201124 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Nisan2012 N201124 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp KALKAN 1 Analist, Ekonomi Etütleri Tasarruf kamudan başlar Türkiye nin cari açık sorunu ve bunun altında yatan

Detaylı

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi Finansal Đstikrar ve Makroekonomik Etkileşim F. Gülçin Özkan York Üniversitesi 1 Finansal kriz tanımı üzerinde hemfikir olunan bir tanım bulunmamakla birlikte, reel sektör etkisinin derecesi önemli bir

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 16 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül 1 DenizBank

Detaylı