KÜTANÖZ LÖKOSİTOKLASTİK VASKÜLİTLİ HASTALARDA HİPERKOAGÜLASYON FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KÜTANÖZ LÖKOSİTOKLASTİK VASKÜLİTLİ HASTALARDA HİPERKOAGÜLASYON FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ"

Transkript

1 T.C. S.B İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: Doç. Dr. Mehmet S. GÜREL KÜTANÖZ LÖKOSİTOKLASTİK VASKÜLİTLİ HASTALARDA HİPERKOAGÜLASYON FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Melis ATAKAN Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanlık Tezi İSTANBUL 2006

2 ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimimi gördüğüm İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Özgür YİĞİT e saygılarımı sunarım. İhtisas sürem boyunca daima bilgi ve tecrübelerinden feyz aldığım, tezimin gerçekleştirilmesinde bizden hiçbir zaman yardımlarını esirgemeyen çok değerli Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi Dermatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Nahide ONSUN a, S.B İstanbul Eğitim Hastanesi Dermatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Mehmet Salih GÜREL e; ve Her zaman ilgi ve desteklerini gördüğüm Sayın Uzm. Dr. Ümmühan KİREMİTÇİ ye, ve Uzm. Dr. Filiz CEBECİ ve, Uzm. Dr. Ulviye ATILGANOĞLU, Uzm. Dr. Yasemin KURAL, Uzm. Dr. Serkan Aygın, Uzm. Dr. Aslı TURGUT ERDEMİR ve Uzm. Dr. Sevgi ERDAOĞAN a Sonsuz teşekkür ve şükran borçluyum. Rotasyonlarım esnasında eğitimime büyük katkıları olan, hoşgörü ve yardımlarını esirgemeyen Uzm. Dr. Mecdi ERGÜNEY ve Uzm. Dr. Muzaffer FİNCANCI ya, Birlikte uyum içinde çalıştığım, daima yardım ve desteklerini gördüğüm asistan arkadaşlarıma, kliniğimiz hemşire ve personeline de ayrıca teşekkür ederim. Her zaman sabır ve özveriyle beni destekleyen aileme saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Dr. Melis ATAKAN ii

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No: KISALTMALAR... iv TABLOLAR... vi ŞEKİLLER... vii ÖZET... viii İNGİLİZCE ÖZET... ix GİRİŞ ve AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 VASKÜLİTLERE GENEL BAKIŞ... 3 TARİHÇE... 5 EPİDEMİYOLOJİ VE İNSİDANS... 6 KÜÇÜK DAMAR VASKÜLİTLERİ... 7 KUTANÖZ LÖKOSİTOKLASTİK VASKÜLİTLER Patogenez Etyoloji Klinik Vaskülitli Hastaya Yaklaşım Histopatoloji Tedavi VASKÜLER TROMBOZ OLUŞUMU Endotel Koagülasyon Sistemi Fibrinolitik Sistem Vaskülitin Fibrinolitik Fazları TROMBOZA EĞİLİM YARATAN PROTEİNLER GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ KAYNAKLAR EKLER Vaskülit İzlem Formu iii

4 KISALTMALAR ACA :Antikardiolipin antikorlar ANA :Anti nükleer antikor Antı HIV :Anti human immunodeficiency virus Anti SSA (Anti RO): Tek sarmallı antigen A Anti SSB (Anti LA): Tek sarmallı antigen B APTT :Aktif parsiyel tromboplastin zamanı APZ :Protrombin zamanı ATIII :Antitrombin III C-ANCA :Sitoplazmik antinötrofil sitoplazmik antikor CRP :C-Reaktif protein CSS :Churg-Strauss Sendromu DHA :Dev hücreli arterit HSP :Henoch-Schönlein purpurası ICAM-I :İnter sellüler molekül-1 IFϒ :İnterferon gama IL8 :İnterlökin-8 KDV :Küçük damar vaskülitleri KLV : Kutanöz lökositoklastik vaskülit KNV :Kutanöz nekrotizan vaskülit KV :Kriyoglobulinemik vaskülit LA :Lupus antikoagülanı LFA-1 :Lökosit fonksiyonu ile ilişkili molekül-1 LV :Lökositoklastik vaskülit MPA :Mikroskopik poliarteritis MPO :Miyeloperoksidaz PAI :Platelet aktivatör inhibitörü PAN :Poliarteritis nodoza P-ANCA :Perinükleer antinötrofil sitoplazmik antikor iv

5 PC :Protein C PR3 :Proteinaz 3 PS :Protein S RF :Romatoid Faktör SLE :Sistemik lupus eritematozis TNFα :Tümör nekrotik faktör alfa TZ :Trombin zamanı VDRL :Veneral disease vesearch laboratory WG :Wegener granülomatozu β2gpi :Beta 2 glikoprotein v

6 TABLOLAR Tablo I: Chappel Hill Konsensus Konferansı/ Tablo II: Majör Vaskülit Sınıflandırması... 9 Tablo III: Küçük Damar Vaskülitlerinin Ayırıcı Tanıları Tablo IV: Kutanöz Nekrotizan Vaskülitin Etyolojisinde Rol Alan Faktörler Tablo V: Vaskülitlerde Deri Bulguları Tablo VI: Lökositoklastik vasküliti taklit eden klinik durumlar Tablo VII: Vaskülit şüphesi uyandıran klinik bulgular Tablo VIII: Purpura veya nodül tarzındaki vaskülitik deri lezyonlarının ana patolojileri ve olası nedenleri Tablo IX: Vaskülit sendromlarında sistemik tutulumu belirlemek için en sık kullanılan testler Tablo X: Çalışma grubunda yaş ortalamaları Tablo XI: Çalışma grubunda cinsiyete göre yaş ortalamaları Tablo XII: Çalışma grubunda cinsiyete göre dağılım Tablo XIII: Çalışma grubunda APTT, PTT, TT, Protein C, Protein S ve Antitrombin III ait ortalamalar ve istatistiksel anlamlılık Tablo XIV: Çalışma grubunda APTT, Protein C, Ptorein S, ATIII e göre istatistiksel anlamlılık Tablo XV: Çalışma grubunda Antikardiolipin antikorların istatistiksel anlamlılığı Tablo XVI: Lupus antikorların FV5 Leiden gen mutasyonu ve protrombin gen mutasyonu bakımından istatiksel anlamlılık Tablo XVII: Protein C nin tanı değerleri Tablo XVIII: Protein S nin tanı değerleri Tablo XIX: ACA IgG nin tanı değerleri Tablo XX: ACA IgM in tanı değerleri Tablo XXI: ACA IgA nın tanı değerleri Tablo XXII: ATIII ün tanı değerleri Tablo XXIII: Faktör V Leiden tanı değerleri Tablo XXIV: Protrombin gen mutasyonu tanı değerleri vi

7 ŞEKİLLER Şekil I: Vaskülitlerin sınıflandırılmasında tutulan damarların çaplarını esas alan sistem... 6 Şekil II: Anamnez ve klinik bulgular, sistemik tutuluma ait ipuçları Şekil III: endotel hücrelerinin prokoagülan ve antikoagülan aktiviteleri Şekil IV: Kogülasyon sistemi Şekil V: Fibrinoliz Sistem Şekil VI: Erken Faz vaskülitte fibrinolitik aktivitenin artması Şekil VII : Geç faz vaskülitte fibrinotik aktivitenin azalması Şekil VIII: Protein C mekanizması vii

8 ÖZET Vaskülit, ortak paydaları damar duvarı enflamasyonu olan geniş ve heterojen bir hastalık grubunu tanımlayan non-spesifik bir terimdir. Damar duvarındaki enflamasyon temel patoloji olup damar bütünlüğünde ve kan akımında bozulmaya, bunun sonucunda da organ ve sistemlerde hasarlanmalara yol açar. Primer ve sekonder olabileceği gibi, vaskülitlerde damar duvarındaki endotel hücre aktivasyonu ve inflamasyonu ile birlikte bir çok koagülasyon faktörlerinin tromboz gelişimini kolaylaştırabileceği bildirilmiştir. Çalışmamızda kutanöz lökositoklastik vaskülitli hastalarda koagülasyon faktörlerinin rolü ve tromboza eğilimin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yılları arasında 20 si erkek, 10 u kadın toplam 30 lökositoklastik vaskülit tanısı alan hasta ve kontrol grubu 34 sağlıklı kişi olarak alınmıştır. Hastaların yaşı, hastalığın başlangıç yaşı, başvuru anındaki yakınmaları, deri lezyonlarının morfolojik karakterleri ve lokalizasyonları, laboratuvar bulguları kaydedildi. Ayrıca hasta ve kontrol grubunda koagülasyon faktörlerinden Antikardiolipin antikorlar (ACA IgM, IgG, IgA), AntitrombinIII (AT III), Aktive Parsiyel Tromboplastin zamanı (APTT), Protrombin zamanı (PTZ), Protein C, Protein S, Lupus antikoagülanı, Faktör 5 leiden mutasyonu, Protrombin gen mutasyonu ve Trombin zamanı (TZ) bakıldı. Kütanöz lökositoklastik vaskülitli hastalarda istatistiksel olarak protein S (P<0,01) ve Anti Trombin III eksikliği (P<0,005 ) ve ACA IgG pozitifliği (P<0,01) ististiksel olarak anlamlı bulundu. Çeşitli nedenlere bağlı kutanöz lökositoklastik vaskülit geçiren hastalarda protein S ve Antitrombin III eksikliğinin ve ACA IgG pozitifliğinin tanısal değeri olabileceği görüşüne varılmıştır. viii

9 İNGİLİZCE ÖZET Vasculitis is a non-specific term which defines a wide and heterogeneous group of disorders where the common denominator is the vein wall inflammation. The inflammation on the vein wall is the fundamental pathology and damages the vein integrity, impairs blood flow and thereby damages in the organs and systems. It can either be primary or secondary, and it is reported to ease thrombosis development of many coagulation factors with the endothelial cell activation and inflammation in the vasculites. In our study, we intended to reveal the role of the coagulation factors in the patients with leukocytoclastic vasculitis and the tendency to thrombosis. The study covered 30 patients with leukocytoclastic vasculitis diagnosis, of which 20 were male and 10 were female and, for the control group, 34 healthy subjects. The ages of the patients, the start age of the disorder, their complaints at the time of application, the morphological characteristics of the skin lesions and their localizations as well as laboratory findings were recorded. Furthermore, in the patient and control group, Anticardiolipin antibodies (ACA IgM, IgG, IgA), Antithrombine III (AT III), Activated Partial Thromboplastine time (APTT), Prothrombine time (PTT), Protein C, Protein S, Lupus anticoagulant, Factor 5 leiden mutation, Prothrombine gene mutation and Thrombin time (TT) were controlled. In the patients with cutaneous leukocytoclastic vasculitis, protein S (P<0.01) and Antithrombine III deficiency (P<0.005) and ACA IgG positiveness (P<0.01) were found statistically significant. We believe that in the patients suffering cutaneous leukocytoclastic vasculitis for different reasons, the protein S and Antithrombine III deficiency and ACA IgG positivity would have a diagnostic meaning. ix

10 GİRİŞ ve AMAÇ Vaskülit, kan damarlarının inflamasyon ve nekrozu ile karakterize, spesifik olmayan, klinikopatolojik bir terimdir. Damar duvarındaki inflamasyon temel patoloji olup, damar bütünlüğünde ve kan akımında bozulmaya, bunun sonucunda da doku iskemisi, organ ve sistemlerde hasarlanmalara yol açar. Vaskülitler primer olabileceği gibi herhangi bir sistemik hastalığın belirtisi, infeksiyon, ilaçlar, travma gibi faktörlere sekonder olarak da gelişebilirler. Bir başka deyişle vaskülitler deride sınırlı olabileceği gibi birçok organı da tutabilirler. Günlük patikte en sık karşılaşılan vaskülit bulgusu deri vaskülitidir. Deri vasküliti, kendini sıklıkla palpabl purpura şeklinde gösterir. Nekrotik papüller ve ülseratif lezyonlar da ortaya çıkabilir. Histolojik incelemede dermis içerisindeki küçük damarlarda inflamasyon ile birlikte lökositoklazi (nötrofillerin fragmentasyonu ve degranülasyonu sonucunda nükleer kırıntıların oluşumu) saptanır. Olguların %70 inden fazlasında vaskülit, altta yatan ilaç kullanımı, enfeksiyon, malignite, bağ dokusu hastalığı veya primer sistemik vaskülite bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İdiopatik deri vasküliti tanısı ancak diğer nedenler dışlandıktan sonra konulabilir. İdiopatik deri vaskülitinin prognozu, tek bir atak ile çok sayıda tekrarlayan ve tedaviye direnç gösteren ataklar arasında değişir. Hastalık nadiren sistemik vaskülitle sonuçlanabilir. Küçük damar vaskülitinin varlığı kolaylıkla saptanabilir. Ancak özgül tipi belirleyebilmek önemlidir. Küçük damar vaskülitlerinin belirti ve bulguları çok değişkendir ve ortak özellikler gösterir. Farklı tiplerin prognozu ve uygun tedavisi çok farklı olabileceğinden 1

11 hastalığa doğru tanı konması büyük önem taşır. Ateş halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, eklem ve kas ağrıları hastaların büyük bir bölümünde ortaya çıkar. Deri, solunum sistemi, böbrekler, bağırsak, periferik sinirler ve iskelet kası damarları, tiplere göre değişen sıklıkta etkilenir. En sık görülen deri lezyonu lökositoklastik anjiittir. Tipik olarak purpuraya neden olur. Çalışmamızda kutanöz lökositoklastik vaskülitli hastalarda koagülasyon faktörlerinin rolü ve tromboza eğilimin belirlenmesi amaçlanmıştır. Vaskülitlerde damar duvarındaki endotel hücre aktivasyonu ve inflamasyonu ile birlikte birçok koagülasyon faktörlerinin trombus gelişimini kolaylaştırabileceği bildirilmiştir. 2

12 GENEL BİLGİLER VASKÜLİTLERE GENEL BAKIŞ Vaskülit ortak paydaları damar duvarı inflamasyonu olan ve organ ve sistemlerde hasarlanmalara neden olan geniş ve heterojen bir hastalık grubunu tanımlayan non-spesifik bir terimdir (1,2,3). Vaskülitlerde histolojik olarak birkaç patern gözlenmesine rağmen bütün organ ve sistemlerdeki çeşitli tipte damarları tutabilmesi ile geniş bir semptom ve belirti çeşitliliğine yol açar (4). Vaskülit primer olabileceği gibi ilaç, infeksiyonlar veya sistemik hastalıklar, travma gibi faktörlere sekonder olarak da gelişebilir. Lökositoklastik, lenfositik, granülomatöz veya obliteratif vaskülitlerde papül, nodül, ülser şeklinde farklı lezyonlar görülebilir (5). Vaskülitler patolojilerine göre 4 gruba ayrılılar; 1. Hipersensitivite vaskültleri: İlaç erüpsiyonu, serum hastalığı, konnektif doku hastalığı, malignite gibi durumlarda ortaya çıkmaktadır. 2. Sistemik nekrotizan vaskülit grubu: Poliarteritis nodoza (PAN) ve Churg-Strauss Sendromu bu grupta yer alır. Bu durumlarda pulmoner, splenik arterioller ve diğer küçük damarlar tutulmadan renal veya visseral arterler tutulur. Alerjik granülomatozlu hastalarda ise genelde atopi veya astım öyküsü mevcuttur. Pulmoner, splenik arterioller ve diğer küçük damarlar tutulmadan renal veya visseral arterler tutulur. Bazı hastalarda her iki hastalık birlikte gözlenebilir. Bu durumda Sistemik nekrotizan vaskülit overlop sendromu terimi kullanılır. 3

13 3.Granulomatöz vaskülitler: Wegener granülomatozu (WG), lenfomatoid granulomatozis, dev hücreli arterit. WG, üst ve alt solunum sisteminin granülomatoz vaskülitidir. Bu hastalarda %90 oranında böbrek tutulumu görülür. 4.Diğer:Kawasaki hastalığı, Behçet hastalığı gibi sistemik hastalıklarda görülebilen vaskülitlerdir. Erken evrede, maküller papüller ve plaklar görülürken, geç evrede; nodüler, vezikülobüllöz, nekrotik veya ülseratif lezyonlar görülebilir. Küçük damar vaskülitlerinde palpabl purpura, vezikülobüllöz lezyonlar görülürken; orta çaplı damar tutulumda nodül, ülser veya infarkt görülebileceği saptanmıştır (6). Vaskülit spesifik bir hastalık olmadığından ve hastalığın kliniği değişebildiğinden dolayı tanısı zordur. Herhangi bir çaptaki ve tipteki damarda inflamasyon gelişebilir. Vaskülitin başlangıç semptomları değişebilir. Bazı hastalarda akciğer tutulumu; pnömoni, astım, şeklinde kendini gösterirken bazen de spesifik sistemik veya organ enfeksiyonu (sinüzit, artrit) şeklinde görülebilir (4). Hipersensitivite vaskülitli hastalarda başlangıçta deride palpabl purpura görülmesi tipik bir bulgudur (7). Vaskülitlerde damar duvarına karşı gelişen antikorlar ve immunkompleksler olayı tetikleyebilir. Örneğin proteinaz 3 e karşı gelen antikorlar WG deki vaskülitin patogenezinden sorumlu iken ve myeloperoksidaza karşı gelen antikorlar ise ülseratif kolit ve lupusta gelişen çeşitli vaskülitlerin patogenezinden sorumludurlar (8). Tüm spesifik vaskülitlerde tedavi 3 kategoride planlanmalıdır. Birinci aşama; inflamatuar cevabın nonsteroid antiinflamatuar ilacı kullanarak baskılanması, yatak istirahatidir. İkinci aşama kolşisin veya dapson, yaygın kutan tutulumlu veya sistemik bulguları olan hastalarda sistemik kortikosteroidler yarıca metotreksat, siklofosfamid, azotioprin gibi immünsupresif ajanları kapsamaktadır. Üçüncü aşama ise plazmaferez veya lenfoferez ile dolaşımdaki immünkomplekslerin uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi kombine şekilde kullanıldığında vaskülitli hastaların prognozunda dramatik bir düzelme görülmektedir. Ancak kronik ve nükslerle seyreden olgularada raslanmaktadır. İmmünomodülatör tedavi ile %95 oranında hastada remisyon gözlendiği bildirilmiştir (9). 4

14 TARİHÇE Geçmiş yıllar boyunca vaskülitlerin sınıflandırılması konusundaki yoğun tartışmalara rağmen üzerinde görüş birliğine varılmış bir sınıflandırma sistemi kurulmamıştır. Vaskülitlerde klinik bulguları, büyük oranda tutulan damarların çapı belirler (10). Vaskülitlerin sınıflandırılması amacı ile 1952 yılından beri çok fazla sayıda sınıflama yapılmıştır. İlk sınıflama Zeek in çalışmasıdır. Zeek, sistemik vaskülitleri 5 gruba ayırmış ve nekrotizan anjiitler adı altında sınıflandırılmalarını önermiştir (11,12). Vaskülitlerin tanısında Chappel Hill Konsensus Komitesi 1993 yılında, vaskülitlerin tutulan damar çapına göre sınıflandırılmasını teklif etmiştir (13). (Tablo I) Tablo I : Chappel Hill Konsensus Konferansı/ Büyük damar vaskülitleri a- Dev Hücreli (Temporal) arteritler: Aort ve major dallarının granülamotöz arteriti sıklıkla karotis arterlerinin ekstrakranial dallarını (özellikle temporal arter) tutar. 50 yaş üzerinde sık görülür. Polimiyalji romatika ile ilişkilidir. b- Takayasu Arteriti : Aort ve major dallarının granülomatöz inflamasyonu sıklıkla 50 yaş altında görülür. 2. Orta boy damar vaskülitleri: a. Poliarteritis Nodosa (klasik PAN) Glomerulonefrit ve arteriol kapiller, venül tutulumu olmayan küçük ve orta boy arterleri tutan nekrotizan inflamasyon b. Kawasaki Hastalığı: Büyük, orta ve küçük çaplıarterlerin arteriti olup, mukokütanöz lenf nodülü sendromu ile birliktedir. Koroner arterler sıklıkla tutulur, aort ve venler tutulabilir, genellikle çocuklarda ortaya çıkabilir. 3. Küçük Damar Vaskülitleri: a- Wegener Granülomatozu: Respiratuar yolu tutan, granülomatoz inflamasyon ile seyreden küçük ve orta boy damarları tutan, nekrotizan bir vaskülittir. Nekrotizan glomerulonefrit yaygındır. b- Churg-Strauss Sendromu: Respiratuar yolu tutan, eozinofilden zengin granülomatöz inflamasyon, astım ve eozinofili ile seyreden küçük ve orta boy damarları tutan bir nekrotizan vaskülittir. c- Mikroskopik Poliarteritis: İmmun birikimin olmadığı veya minimal birikim görünen küçük damarları tutan nekrotizan vaskülitlerdir. Nekrotizan glomerulonefrit yaygındır. Pulmoner kapilleritis de sıklıkla görülür. d- Henoch-Scheönlein Purpurası: IgA baskın immün birikimlerin bulunduğu küçük damar vaskülitleridir. Tipik olarak deri, bağırsaklar, glomerüller tutulur. Artralji ve artritlerde görülebilir e- Esansiyel Kriyoglobulinemik Vaskülit: Kriyoglobulin immün birikimlerin bulunduğu küçük damar vaskülitleridir. Serumda kriyoglobulinler vardır. Deri ve glomerüller sıklıkla tutulur. f- Kutanöz lökositoklastik anjiit: Sistemik tutulum olmaksızın sadece kutanöz tutulumla giden lökositoklastik vaskülitlerdir. Hala geçerliliğini sürdüren sınıflandırma bu detaylı tanımlamaları içeren Chapel Hill sınıflandırmasıdır (Şekil I) (10,13). 5

15 Şekil I: Vaskülitlerin sınıflandırılmasında tutulan damarların çaplarını esas alan sistem (Chapel Hill Uzlaşı Konferansı) Son zamanlarda anti nötrofilik sitoplazmik antikor (ANCA) ilişkili küçük damar vaskülitleri şeklinde başka bir sınıflama daha önerilmiştir (14,15). Vaskülitlerin sınıflandırılması, tanısı ve monitorizasyonunda dolaşımdaki antikorlardan ANCA nın rolü olduğu ilk defa 1982 yılında bildirilmiştir (16,17,18). EPİDEMİYOLOJİ VE İNSİDANS Vaskülit nadiren görülen bir hastalıktır. Biyopsi ile tanı almış yıllık vaskülitli hasta sayısı Norveç ve İngilterede 39.6/milyon/yıl oranında olduğu bildirilmiştir (5,19). Son 2 yıl içinde Newyorktaki vaskülit sayısı %0.38 olarak bulunmuştur. Popülasyonu ve çevresel değişikliklerden dolayı insidansın değiştiği bildirilmiştir (5,20). Tüm yaş gruplarında (1-90 yaş), daha çok kadınlarda (erkek/kadın 94/100) görülür. Yetişkinlerde çocuklardan daha sık (çocuk/yetişkin:1/5) görülmektedir. Erişkinlerde yaş ortalaması 47 iken, çocuklarda ise 7 ±4.7 yaşdır. Ancak LV kadın ve erkekler de eşit oranda görülmekle birlikte İspanyada yapılan bir çalışmada erkeklerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir (21). Churg-Strauss Sendromu (CSS) 1-3/milyon / yıl oranında görülürken, ANCA ilişkili küçük damar vaskülitleri Avrupa ve Güney Amerika da yaklaşık olarak 20/milyon/yıl 6

16 oranında görüldüğü bildirilmiştir (22). Ayrıca mikrospik poliarteritis nodoza (PAN) insidansı 6-8/milyon/yıl oranında ve WG insidansı Avrupada yaklaşık olarak 5-10/milyon/yılda kadın ve erkekte eşit olarak gözlendiği bildirilmiştir. Enfeksiyona bağlı gelişen vaskülitler arasında hepatit-c ilişkili vasküit ise en sık İspanyada (özellikle Barselona) görülmektedir (23). Güney Afrikada ise hepatite bağlı vaskülit görülmezken β hemolitik streptokoklara bağlı olarak vaskülitin de sık görüldüğü bildirilmiştir. Çocuklarda ise poliarteritis nodoza veya Wegener granülomatozis (WG) görülmezken, özellikle Henoch-Schönlein purpurası (HSP) görüldüğü bildirilmiştir (24). İnfeksiyonlar, ilaçlar, sistemik ve kronik hastalıkla dışında epidemiyolojik çalışmalarda coğrafik, genetik ve çevresel (solventler, allerjenler) faktörlerden dolayı vaskülit insidansının değiştiği bildirilmiştir (25). Ayrıca major histokompatabilite kompleksi (MHC) ve sitokin polimorfiziminin de vaskülitlerin endotel hasarında önemli olduğundan şüphelenilmiştir (26). İspanyada HSP ile HLA DRBO1 ilişkili ve İntersellüler adhezyon molekül-1 (ICAM-1) genlerinde oluşan polimorfiziminin inflamatuvar cevabın kontrolünde GİS komplikasyonlarına karşı koruyucu olabileceği gösterilmiştir yılında biyopsi ile tanı almış vaskülit sayısı 59.8/milyon olarak bildirilmiştir. Henoch-Schönlein purpurası /milyon, kutanöz lökositoklastik anjiit ise 15.4/milyon olduğu bildirilmiştir. Vaskülit insidansındaki bu değişmelerin popülasyon ve çevresel faktörlerdeki çeşitlilikten dolayı olduğu bilinmektedir (20,27,28,29,30). KÜÇÜK DAMAR VASKÜLİTLERİ (KDV) Sinonimler: (Hipersensivite vaskülitleri, allerjik anjiit, lökositoklastik vaskülit, kutanöz nekrotizan vaskülit) Küçük damar vaskülitleri (KDV) arterioller, venüller, kapilleri nadiren de orta çaplı arterleri tutan vaskülit tipidir. Enfeksiyon ve maligniteye bağlı olmayan multisistem hastalığı olanlarda (renal disfonksiyon, deride döküntü, pulmoner tutulum, nörolojik tutulum) küçük damar vaskülitlerinden şüphelenilmelidir. En sık görülen deri lezyonu özellikle alt ekstremitede yerleşen palpabl purpuradır (31) yılında ilk olarak Pearl Zeek ilaca bağlı gelişen küçük damar vaskülitlerine Hipersensivite Vasküliti terimini kullanmıştır (32). Hipersensitivite vaskülitleri terimi bugün primer veya sekonder olarak gelişen vaskülitlerde de kullanılabilmektedir. Kutanöz vaskülit 7

17 terimi daha çok deriyi tutan küçük damar vaskülitleri için kullanılmaktadır. Ancak anjiit daha çok post kapiller venüllerde görüldüğünden KDV terimi daha sonra deriye sınırlı vaskülitleri ifade etmek için kullanılmıştır. Çoğunlukla sebep, ilaçlar ve enfeksiyöz ajanlarıdır. Bu tetikleyici ajanlardan dolayı KDV genelde tek lezyon şeklinde başlar, yayılır ve zaman içinde spontan olarak gerileyebilir. %10 hastada ise aylar ve yıllar içinde içinde rekürrens görülebilmektedir (33). KDV daha çok postkapiller venülleri tuttuğundan sıklıkla, palpabl purpura, vezikül ve ürtikeryal lezyonlar şeklinde görülmektedir. Lezyonlar daha çok travmaya maruz kalabilen özellikle çorap bölgelerinde ve intertrijinöz bölgelerde görülebilir, lezyonlar asemptomatiktir. Ancak kaşıntı görülebilir (31). Wegener granülomatozu (WG), Churg-Strauss Sendromu (CSS) ve mikroskopik polianjiit (MPA) histolojik olarak lökositoklastik anjiit tablosu gösterirler. Bunlar immün depozitlerin saptanmadığı purpuralar ile karşımıza çıkabilen küçük damar vaskülitleridir. Sıkı bir antinötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) birlikteliği gösteren bu üç vaskülitik sendrom, söz konusu özellikleri ile diğer küçük damar vaskülitlerinden ayrılırlar (Tablo II) (8). Bu nedenle ANCA, bu vaskülitlerin tanı ve prognozu açısından oldukça önemli bir belirteçtir (34). Ancak bu hastalıklarda da %100 spesifik ve sensitif değildir. ANCA ayrıca kriyoglobulinemik vaskülit, deriye sınırlı olan vaskülitler, kollagen doku hastalıklarında ve diğer sınıflandırılamayan vaskülit durumlarda da görülebilirler. Ayrıca diazin, propiltiourasil, minosiklin gibi ilaçlar da %20 oranında ilaca bağlı gelişen ANCA ilişkili vaskülitlere sebeb olabilirler (35). Normal insan nötrofillerinin substrat olarak kullanıldığı indirekt immünfloresan test ile iki major boyanma paterni saptanır. Sitoplazmik depolanma ile karakterize olan sitoplazmik-anca (c-anca) ve perinükleer floresanın gözlendiği perinükleer-anca (p- ANCA) olarak iki tiptir. Her iki tip ANCA spesifitesi de herhangi bir ANCA ilişkili küçük damar vaskülitinde saptanabilir. Ancak WG da büyük oranda c-anca pozitifliği gözlenirken, p-anca nadiren saptanır. Buna karşın CSS ve MPA da ise bazen c-anca da saptanabilmekle beraber olguların büyük kısmında p-anca pozitifliği mevcuttur (36). ANCA pozitif küçük damar vaskülitleri birbirlerinden belirli klinik ve laboratuar özelliklerin varlığı veya yokluğu ile ayrılırlar. ANCA (+) hastalar immundepozitlerin saptanmadığı purpuralarla karşımıza çıkabilen küçük damar vaskülitleridir. Ayrıca bu hastalarda ateş, artralji, livedo retikülaris, alt ekstremitede nodüller görülür. Histopatolojisinde süperfisyal ve derin dermal damarlarda lökositoklastik vaskülit (LV) saptanır ve direk immunfloresan (DIF) tetkiki genelde negatiftir. Tedavide glukokortikoid ve immunsupresif ilaçların kullanılması önerilir (37,38,39). 8

18 Solunum yollarında granülomatöz lezyonların varlığı WG na, astım ve eozinofilinin varlığı CSS a işaret ederken, tüm bu özelliklerin olmaması ise MPA in özelliğidir. Söz konusu ANCA-pozitif vaskülitler direkt immünfloresanda damar duvarında veya kompleman depolanmalarının olmaması ile immüm kompleks vaskülitlerinden ayrılırlar (Tablo III) (40). Tablo II: Major Vaskülit Sınıflandırılması Vaskülit Orta Çaplı Vaskülitler Küçük Damar Vaskülitleri Büyük Damar Vaskülitleri Poliarteritis Nodoza Dev Hücreli Vaskülit Kawasaki Hastalığı Takayasu Hastalığı ANCA (+) Küçük Damar Vaskülitleri Wegener Granulomatozis Mikroskopik Polianjiitis Mikroskopik PAN Churg-strauss Sendromu İlaca Bağlı ANCA (-) Küçük Damar Vaskülitleri Paraneoplastik Küçük Damar Vask İmmunkompleks KDV. Henoch-Shönlein Purpura Kriyoglobulinemi Vasküliti Lupus Vaskülitleri Romatoid Artrit Goodpastures Sendromu Sijögren Hastalığı İlaca Bağlı Gelişen İmmun Kompleks Vaskülitleri Behçet Hastalığı Enfeksiyona Bağlı Gelişen İmmun Kompleks Vaskülitleri İnflamatuvar Bağırsak Hast Klinik ve histolojik olarak ANCA-pozitif vaskülitlerle benzer olan immün kompleks vaskülitlerinin hepsi de küçük damarları etkileyebilirler. Kriyoglobulinler, hepatit B ve C antikorları, ANA, RF ve antic1q antikorları immün kompleks vaskülitlerinin tanısında ve birbirlerinden ayrımında yararlı serolojik belirteçlerdir. İmmün kompleks-aracılıklı küçük 9

19 damar vaskülitlerinden HSP nın en belirgin özelliği DİF ile damar duvarlarında IgA ağırlıklı depolanmaların saptanmasıdır (41). Alt ekstremitelerde purpura, karın ağrısı, artralji ve glomerülonefrit şeklinde bir tablo ile karşımıza gelen hastalarda vaskülitin tipini belirlemek prognoz açısından son derece önem taşır. Böyle bir tabloda DİF ile damar duvarında IgA depolanmasının saptanması HSP na işaret eder ki bu olgularda prognoz iyidir. Buna karşın DİF in negatif olması ise prognozun çok daha kötü olduğu MPA i akla getirmelidir (42-43). İmmün kompleks vaskülitlerinden kriyoglobulinemik vaskülit kanda kriyoglobulinlerin varlığı ile karakterizedir. Livedoid ülserler de gözlenebilmekle beraber palpabl purpuralar kriyoglobulinemik vaskülitlerin primer deri belirtileridir. Bu olgularda romatoid faktör (RF) aktivitesinin saptanmasının yanı sıra özellikle C4 seviyesinde düşüklük saptanmaktadır. Böyle hastalarda ek olarak hepatit C varlığı da mutlaka araştırılmalıdır. Nodül, sıcak, hassas, kırmızı bazen livedo retikülaris ile çevrilidir. Arteriolden daha büyük damarların tutulumu ile meydana gelen nodüller çok sayıda vaskülitik sendromun (PAN, MPA, WG, CSS, romatoid artrit, DHA, Takayasu arteriti gibi) dermal ve subkutan arterleri etkilemeleri sonucu gelişebilirler. Bu sendromlardan PAN, arteriolden büyük damarları tutması nedeniyle, daha çok klinik deri bulgusu olarak nodüle yol açmaktadır. PAN ın farklı bir tipi olarak sayılan MPA ise hem arterleri hem de arteriol, kapiller ve venülleri de tutabildiği için hem nodüllere hem de purpuralara neden olabilmektedir. Ayrıca bu iki hastalığın birbirlerinden ayrımında ANCA ve hepatit B serolojileri de önemli ipuçları verirler (44). Kutanöz ve subkutanöz granülomatöz inflamasyon sonucu nodül gelişimi WG lu olguların %30 unda, CSS lu olguların ise %10 unda gözlenebilmektedir. Spesifik bir bulgu olmamakla birlikte WG daki granülomatöz inflamasyon alanlarında santral bazofilik bir odağın, CSS da ise santral eozinofilik bir odağın saptanabilmesi nodüllerle de karşımıza çıkabilen bu iki ANCA-pozitif küçük damar vaskülitlerinin birbirlerinden ayrımında belirleyici bulgular olabilirler (45). Histolojik olarak kutanöz granülomatöz inflamasyon ile karakterize nodüler lezyonlar ve buna eşlik eden sistemik vaskülit bulguları iki grup vaskülitik sendromu akla getirir. Böyle bir tablo özellikle WG veya CSS gibi bir küçük damar vaskülitine veya dev hücreli arterit (DHA), Takayasu arteriti gibi büyük damar vaskülitlerinden birisine bağlı olarak gelişmiş olabilir. Bu iki grup vaskülitik sendromun tanısında ve birbirlerinden ayrımında, sistemik tutuluma ait klinik belirtilerin yanı sıra ANCA-pozitifliği gibi serolojik bulgular ve hastaya ait yaş, cinsiyet gibi demografik özellikler önemli ipuçları olabilirler (8,46,47). 10

20 Tablo III: Küçük Damar Vaskülitlerinin Ayırıcı Tanıları Küçük Damar Vaskülitleri ANCA (+) Küçük Damar Vaskülitleri ANCA (-) Küçük Damar Vaskülitleri Wegener Granulomatozis Henoch Shönlein Purpura Mikroskobik PAN Kriyoglobulin? Churg-Strauss Sendromu Granuloma Var mı? IgA İmmunodepolama Var Yok Var Yok Astım Mikroskobik Henoch-Shönlein Serum Kriyoglobulinemi Eozinofili Var mı PAN Purpurası Var Yok Var Yok Churg-Strauss Sendromu Wegener Sendromu Kriyoglobulinemi ANCA (-) Vaskülitleri (Örn: İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Vaskülitleri) KUTANÖZ LÖKOSİTOKLASTİK VASKÜLİTLER TANIM: Vaskülitlerin en sık gözlenen formu kütanöz lökositoklastik vaskülitlerdir. Küçük damar vaskülitleri; venülleri, kapilerleri, arteriolleri ve küçük çaplı arterleri etkileyen, ortak bir histolojik bulgusu olan, heterojen bir hastalık grubunu oluşturur. Kütanöz vaskülitler primer olabildiği gibi bir inflamatuvar, otoimmün veya malignite gibi sistemik bir hastalığın belirtisi olarak da karşımıza çıkabilir (48). PATOGENEZ Lökositoklastik vaskülit (LV) terimi histolojik bir tanımlamadır. Burada belirtilmek istenen damarın postkapiller venüllerini tutan nötrofillerden zengin eksuda, endotel hasarı, 11

21 fibrin birikmesi ve çekirdek kırıntıları (lökositoklazi) bulunmasıdır. Vaskülitin mekanizması altta yatan hastalığa bağlı olarak değişebildiği gibi, lökositoklastik vaskülitin patogenezinden immünkompleksler sorumlu tutulmaktadır. İmmün kompleksler dolaşımda bulunurlar ve antijen fazlalığında oluşup, damar duvarında depolanırlar (49). Damar duvarına çöken immün komplekslerin kompleman bağlaması ile kompleman sistemi aktive olur. Kompleman komponentlerinden C5b ve C9 endotel hücre hasarına yol açarak koagülasyon sistemi ve plazma kinin sistemini aktive eder. C5a ve endotel hücreleri tarafından salınan sitokinler ve adhezyon molekülleri, polimorf nüveli lökositler (PNL) özellikle nötrofil ve bazofil kemotaksisini sağlarlar. Bazofillerden salınan histamin vasküler permeabiliteyi arttırarak immünkompleksler ve PNL lerin migrasyonuna sebep olurlar. Nötrofillerden immün komplekslerin fagositozu sırasında açığa çıkan lizozomal enzimler (kollagenaz ve elastaz gibi) serbest oksijen radikalleri damar duvarı ve doku zedelenmesine neden olurlar. Bu zedelenme tip III immünkompleks daha az olarak da Tip IV gecikmiş hipersensitivite reaksiyonu sonucu oluşur (50). Lökosit fonksiyonu ile ilişkili molekül (LFA-1), İntersellüler adhezyon molekülü (ICAM-1), E selektin, P-selektin, Lektin gibi çeşitli adhezyon moleküllerini ve Tümör nekrozis faktör alfa (TNF-α), Interferon gama (IF-ϒ), İnterlökin IL-1, IL-4, IL-8, histamin gibi sitokin salınımının LV in patogenezinde rolü olduğu bildirilmiştir (51). TNF-α, Platelet aktivatör inhibitörü (PAI) gibi sitokinler, protein-c eksikliği, protein S eksikliği gibi faktörler koagülasyon mekanizmasını artırarak tromboz ve inflamasyona neden olabilirler. Ayrıca travma, enfeksiyöz ajanlar da immünkompleksin oluşumunu ve doku zedelenmesini başlatabilirler (52). Çeşitli antikor bağımlı mekanizmaların LV de rolü olduğuna inanılmaktadır. (ANCA, anti endotelial antikor, antikardiolipin antikorlar) Ancak bunların direkt etkisi üzerinde halen tartışmalar mevcuttur. LV de hastaların %7 sinde damar duvarında immün reaktanları göstermek mümkündür. En sık gözlenen IgM, IgA, C3 ve fibrinojen birikimidir. Direkt immünfloresan yöntemi ile damar duvarında çeşitli immün kompleksler gösterilebilir. IgA birikimi vaskülitlere bağlı olarak gözlenebileceği gibi livedoid vaskülit, kriyoglobulinemi, lupus antikoagülanı sendromu, hipergamaglobulinemik purpura, nötrofilik dermatozlar, ürtiker, ilaç reaksiyonları ve venöz stazla ilişkili problemler gibi vasküliti olmayan dermatozlarda da bulunurlar. Bu nedenle IgA nın tespit edilmesinin Henoch-Schönlein Purpurasının teşhisi için duyarlı olduğu 12

22 fakat spesifik olmadığı bildirilmiştir. İmmün komplekslerin derinliği kütanöz vaskülitlerin şiddeti ve prognozu ile ilişkili değildir (53). Kapiller, postkapiller ve venüllerdeki endotel hücrelerinde Ig lerin Fe kısmı ve C3b için reseptörler mevcuttur. Ayrıca Fcϒ RII (CD32), Fcϒ RIII (CD16) nın fonksiyonel kooperasyonları nötrofil aktivasyonuna neden olmaktadır (54). LV li hastalarda intradermal histamin enjeksiyonu ile endotel hücrelerinin arasındaki mesafenin genişlemesini ve damar duvarına immünkomplekslerin çökmesini sağlamak mümkündür (histamin trap testi) (15). Histolojik olarak nükleer parçalanma ile uyumlu apopitotik hücre ölümü LV de görülebilir. Bu apoptotik hücreler genellikle nötrofillerin, nitrikoksit ve IL8 gibi çeşitli ajanlara hızlı maruziyeti sonucunda oluşur (15,55). ETYOLOJİ Kutanöz vaskülitlerin etyolojisinde rol oynayan faktörler: İdiopatik %45-55, enfeksiyonlar %15-20, inflamatuvar hastalıklar (%15-20), ilaç alma ve maligniteler %5 oranında saptanmıştır. Küçük damar vaskülitlerinde hastaların ancak %39-61 inde altta yatan neden gösterilebilmektedir. Çok ileri tetkikler kullanılsa bile etyolojik ajanın kesin olarak belirlenmesinin çok güç olduğu bilinmelidir. Ancak yinede infeksiyonlar, ilaçlar ve malin hastalıklar en sık sebebi oluşturmaktadırlar (Tablo IV) (56). Enfeksiyöz vaskülit; mikroorganizmalar ve parçalanma ürünleri ile iltihabi reaksiyon mediatörlerinin aktivasyonu ve invazyon gösteren mikroorganizmaya konakçının immün yanıtı ile oluşur. Enfeksiyöz vaskülit; enfeksiyon etkeninin direkt yayılımı (akciğer fungal enfeksiyonu) patojen mikroorganizma içeren septik emboli (bakteriyal endokardit endokardit) ve patojen ajanın hematojen yayılımı ile oluşan damar duvarı zedelenmesi sonucu gelişebilir. Enfeksiyöz vaskülitler sifilitik, bakteriyel, riketsiyal, mikobakteriyel, fungal ve viral orjinli olabilir. Bakteriyel vaskülit (neisseria septisemisi), mikrobakteri vasküliti (tüberküloz), spiroketal vaskülit (sifiliz), riketsiyal vaskülit (kayalık dağlar humması), fungal vaskülit (asperjilozis), viral vaskülit (herpes zoster) enfeksiyöz orjinli vaskülit sebebi sayılabilirler (57). Bakteriler damar duvarında koagülasyonu aktive eder ve trombositlerin kümelenmesine yol açar. Bakteri antijenleri ve endotoksinleri insan dokusu ile ortak antijenik özellikler gösterir. Virüsler, trombosit kümelenmesi, endotel hasarı, hemoliz, antijen antikor kompleks 13

23 oluşumu yolu ile vasküler hasara yol açar. Tromboz genellikle tabloya eşlik eder. Kutanöz nekrotizan vaskülitlerin %15-20 si enfeksiyonlarla ilişkilidir (58). Bakteriyel enfeksiyonlar sık karşılaşılan lökositoklastik vaskülitin sebebidirler. Streptokoksik enfeksiyonlara bağlı vaskülitler bu grupta ön sırada yer alırlar. Streptokoksik boğaz enfeksiyonundan 1-3 hafta sonra oluşan vaskülit bakteriyel aşırı duyarlılık sonucu gelişir (59). Viral etkilere bağlı olarak da vaskülit gelişebilmektedir. İfgluenza aşısı sonrası, sitomegalovirüs, hantavirüs, parvovirüs B19, hepatitis B antijeni, hepatit C, hepatit A, HIV virüsü bu konuda en iyi araştırılan virüslerdir. Hepatit-B virüsü sıklıkla PAN ile ilişkili olmakla birlikte lökositoklastik vaskülit oluşumundan da sorumlu olabilmektedir. Ayrıca kronik aktif hepatit C ile miks tip kriyoglobulinemi arasında bir ilişki de bildirilmiştir (60). Lökositoklastik vaskülitlerin diğer bir sebebi de ilaçlardır. Çeşitli etyolojik faktörlere bağlı bir aşırı duyarlılık olmakla birlikte olguların yaklaşık yarısında belirgin bir ajan bulunamaz. İlaçlar içinde etiyolojide en fazla rol oynayanlar; penisilinler, sulfonamid, diüretikler(tiazid), nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar, antikonvülsan ilaçlar, oral antikoagulanlar, insülin, tamoksifen, oral kontraseptifler, kinolonlar, retinoidler ve influenza aşılarıdır. Vaskülitlerin en sık ve en ağır formu ilaçlara bağlıdır. Erken evrede lökositoklastik vaskülit, geç evrede lenfositik vaskülit saptanır. Kinin trombosit sayısında düşmeye yol açarak etki gösterirken; propitiourasil ANCA bağımlı vaskülitten sorumlu tutulmaktadır. Yakın zamanda interferon ve lökotrien inhibitörlerinin de etyolojide rol oynayabileceği bildirilmiştir. Kimyasal maddeler (insektisidler), gıdalar (süt proteinleri ve gluten), vitamin ve nütrisyonel maddeler LV e sebep olabilmektedir. İlaca bağlı gelişen vaskülitte tanı için herhangi bir laboratuvar testi olmamasına rağmen, sistemik vaskülit de %79, deriye sınırlı vaskülitte ise %22 oranında eozinofili saptanabilmektedir (61,62). Çeşitli terapötik ajanların uygulanması dermal vaskülitlerin %10-20 sini uyarır. Genellikle maruz kaldıktan 1-3 hafta sonra ortaya çıkar. Fakat aralık 2 gün kadar kısa da olabilmektedir. Makülopapüler döküntü genellikle kendi kendini sınırlayan tipte deriye sınırlanan nonspesifik değişiklikler şeklinde (palpabl purpura, büllöz, ürtikeryal lezyonlar gibi) kendini gösterir. Sistemik belirtiler de meydana gelebilir. Patogenezden immunkomplekse bağlı hücresel aracılı mekanizmalar sorumludur (63). Kutanöz lökositoklastik vaskülit gelişiminde bir diğer sebep de konnektf doku hastalığına bağlı olarak gelişen vaskülitlerdir. Özellikle romatoid artrit (RA), sistemik lupus 14

24 eritematozus (SLE) ve Sijögren Sendromu (SS) nda vaskülitik belirtiler görülebilir. RA da en çok purpurik lezyonlar, peteşiler, dijital infarktlar, ülser, nodül, livedo retikülaris, papülo nekrotik lezyonlar gibi bir çok deri lezyonları görülmektedir. SLE de vasküler zedelenme aterosklerotik, trombotik, inflamatuvar olaylara bağlı olarak gelişir. Özellikle küçük arterioller ve venüller olmak üzere bütün çaptaki damarlar tutulabilir. Tipik olarak palpabl purpura, ürtika, livedo retikülaris görülür. SS de ise %20-30 oranında alt ekstremitelerde palpabl purpura, ürtika, ekimoz görülebilir. Lokalize ve jeneralize sklerodermalı hastalarda da vaskülit görülebilir. Küçük damarların etkilenmesi sonucunda ülserasyon saptanır (64). Kutanöz lökositoklastik vaskülit gelişiminde diğer bir sebep malin hastalıklardır. Genellikle paraproteinemi veya lenfoproliferatif hastalığa sekonder olarak gelişebilmektedir. Göğüs kanseri, mide kanseri ve lenfomalar immun kompleks birikimine bağlı olarak vaskülit gelişimine yol açmaktadırlar. Altta yatan bir maliniteye bağlı olarak, belirgin kütanöz belirtilerin ve minimal organ tutulumunun olduğu kütanöz vaskülitlerin çeşitli formları bildirilmiştir. Gerçek insidans bilinmemektedir (65,66). 15

25 Tablo IV: Kütanöz nekrotizan vaskülitin etyolojisinde rol alan faktörler I - Enfeksiyonlar Bakteriler (N. meninjitis, S. aureus, S. pnemonia, M.tuberkülosis) Riketsiya (Kayalık dağlar ateşli humması) Virusler (Sitomegalovirus, İnfluenza, Parvovirus B19, HIV) Helmintik İnfeksiyonlar Fungal Enfeksiyonlar II Enfeksiyon ajanlarına sekonder olarak gelişen vaskülitler A grubu beta hemolitik streptokoklar Hepatit B virusu Hepatit C virusu III İmmünolojik hasar sonucu gelişen vaskülitler (İmmun kompleks aracılı vaskülitler) A- İdiopatik Henoch-Schönlein Purpurası Akut İnfantil Hemorajik Ödem B- İlaçlara Bağlı Olanlar Antimikrobik ajanlar (Sulfonamidler, Penisilin, Ampisilin, Ko-trimaksazol) Analjezikler (Asetil salisilik asid, İzobrufen, Fenil butazon) Antikonvulsanlar (Hidantoin) Diüretikler (Tiazidler, Furosemid) İnsülin Kinin, Kinidin Gıda Ekstreleri Streptokinaz Granulosit koloni stimule eden faktör Propiltiourasil C- Paraproteinler, Kriyoglobulinemi, Kriyofibrojenemi, Makroglobulinemi Antinötrofilik sitoplazmik antikor (ANCA) ile ilişkili vaskülitler Wegener granulomatozu Churg-Strauss sendromu Mikroskopik polianjiit Bağ dokusu ve sistemik hastalıkları Sistemik lupus eritematozus Skleroderma Romatoid artrit Sjögren sendromu Paraneoplastik vaskülitler Myeloproliferatif hastalıklar Multiple miyeloma Lösemi, Lenfoma Solid tümörler (Adenokarsinom, Nazofarinjial karsinom, Serviks karsinomu, Renal Hücreli Karsinom) IV- Diğerleri İnflamatuar barsak hastalıklar Alfa-1 antitripsin eksikliği Barsak by-pass sendromu 16

26 KLİNİK ÖZELLİKLER Kutanöz nekrotizan vaskülitlerde çok sayıda deri bulgusu görülebilir. Eritem, ürtikeryal belirtiler, eritema multiformeye benzer bulgular, purpura, ekimoz, küçük papüller, büyük palpabl nodüller, büller, nekroz ve ülserasyon eşlik eden diğer bulgulardır. En sık gözlenen lezyon palpabl purpuradır (67). Belirtiler başlangıçta maküler eritem veya ürtiker şeklinde başlar ve daha sonra palpabl purpuraya doğru dönüşüm gösterir (Şekil I). Belirtiler ataklar şeklinde ortaya çıkar. Olguların küçük bir yüzdesinde bül, püstüller, inflamatuvar plaklar, ülserler veya livedo retikülaris gözlenebilir. En sık ayaklar ve ayak bileği çevresinde yerleşir. Özellikle çorap lastiği, kemer gibi derinin basınca maruz kalan bölgelerinde purpura oluştuğu gözlenir. Belirtiler kabaca simetrik olma eğilimindedir ve uzun süre oturma ya da ayakta kalma sonrası ortaya çıkar. Uyluk ve kalçalar, üst ekstremitelerde de belirtilere rastlanabilir. Yüz lokalizasyonu nadir olmakla birlikte, konjonktiva, ağız içinde ve kulak memelerinde de lezyon görülebilir. Muköz membranlar ve baş boyun bölgesinde de belirtilere rastlanabilir (Tablo V) (68). Akut formlarda hemorajik, purpurik ve nekrotik lezyonlar kliniğe hakimdir. Kollar, bacaklar, gluteal bölge en sık tutulan bölgelerdir. Vezikül ve hemorajik büller birdenbire ortaya çıkar ve 2-3 hafta içinde gerilerler. Subakut formlarında ise makülo-eritematöz lezyonlar, ürtiker ve papüller hakimdir. Nodüller ve küçük nekrotik lezyolar ortaya çıkabilir. Bazı plaklar birleşerek eritema elevatum diutinumu andıran bulgular meydana getirebilir. Kronik formlarında ise eritematöz maküller, nodüller, papüller, purpurik ve ürtikaryal belirtiler hakimdir. Bu belirtiler aralıklı olarak ortaya çıkar. Aylar veya yıllarca devam ederler. (31,69,70). Bazı olgularda bölgesel yanma ile birlikte eritem veya ürtiker papülleri gelişebilir. Bu belirtiler ürtiker lezyonlarından, 24 saatten uzun sürmesi ve çoğunlukla purpurik papüller ile bir arada bulunmasıyla ayrılır. Belirtiler bir hafta içinde geriler ve postinflamatuar hiperpigmentasyon bırakır. Gastrointestinal tutulum, kutanöz nekrotizan vaskülitli olgularda özellikle Henoch- Schönlein purpurasında gözlenir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, melena, hematemez, sıklıkla saptanabilen diğer semptomlardır. Pulmoner ve santral sinir sistemi tutulumu oldukça nadirdir (71,72). Palpabl purpura, ürtikeryal lezyonlar yada ülserasyonlar bağ dokusu hastalıklarında da 17

27 ortaya çıkabilir. Sıklıkla kutanöz vaskülitle başlayan diğer bağdokusu hastalıklarından farklı olarak Romatoid artritte vaskülit belirtileri genellikle hastalığın klasik semptomlarına eşlik eder. Bunlar genellikle serum romatoid faktörünün yüksek titresi ile ilişkilidir. SLE nin başlangıç belirtisi olabilir. Sjögren hastalığına bağlı vaskülitte ise lezyonlar çoğu zaman başlangıçtan birkaç yıl sonra görülmektedir (31). Resim I: lökositoklastik vaskülitli bir hastada bacakta peteşiyel lezyonlar ve palpabl purpuralar Tablo V: Vaskülitlerde deri bulguları Sık Purpura Peteşi Ekimoz Eritematöz makül Papül Nodül Ürtiker Livedo retikülaris Sık Olmayan Nekroz Ülserasyon Vezikül Püstül Bül Piyoderma gangrenozum benzeri Eritema nodozum benzeri Sweet benzeri Kutanöz lökositoklastik vaskülitte görülen deri lezyonları pek çok hastalıkta da görülebilmektedir (Tablo VI) (31). 18

28 Tablo VI : Lökositoklastik vasküliti taklit eden klinik durumlar Vasküler hastalıklar Lenfositik Vaskülitler Pitriazis Likenoides Perniozis Vaskülopati Livedoid vaskülit Diğer vasküler hastalıklar Faktör V leiden gen mutasyonu Protein C/S eksikliği Homosistinemi Dissemine vasküler koagülasyon Trombositopeni Kriyofibrinojenemi Embolik durumlar Kolesterol embolisi Sol atrial miksoma Snedoon s sendromu Purpura Aktinik İlaca bağlı Sekonder Platelet disfonksiyonuna sekonder Koagülapatiye sekonder Dermatoz İnterface dermatit (SLE) Pigmante purpurik dermatoz Diğer Artropod ısırığı Amiloidozis Kutanöz lenfoma Travmatik VASKÜLİTLİ HASTALARA YAKLAŞIM Vaskülitlerin tanısında ; tutulan damarların çapı, eşlik eden non-spesifik klinik ve laboratuvar bulgular esas alınır. Vaskülitlerde tanı şüphe ile başlar. Özellikle açıklanamayan multipl organ iskemilerinde ve multisistem disfonksiyonlarında akla vaskülit gelmelidir (3,72). Bir takım genel sistemik belirtiler vaskülit şüphesi uyandıran belirtilerdir.(tablo VII) 19

29 Tablo VII: Vaskülit şüphesi uyandıran klinik bulgular Genel semptomlar; Polimiyaljia romatika; Nondestrüktif oligoartrit Deri lezyonları; Glomerülonefrit; Mononöritis multipleks; Klaudikasyo intermittant Pulmoner belirtiler Laboratuvar ateş, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık proksimal kas güçsüzlüğü, sabah sertliği eklemde şişlik, ağrı ve ısı artışı palpabl purpura, livedo retikülaris, infarkt, ülser, nodül hematüri, proteinüri iki veya daha fazla ayrı sinirde zedelenme (düşük el ve ayak vb) ekstremite, çene veya dil hemoraji, nodüller, kavite ve infiltrasyonlar anemi, sedimentasyon yükselmesi, karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma, hematüri Derideki vaskülite ait klinik ve patolojik belirtilerin hiçbirisi belirli bir vaskülitik sendrom için spesifik değildir. Örneğin histolojik olarak lökositoklastik vaskülit tablosu gösteren purpura veya yine histolojik olarak lökositoklastik vaskülit ve/veya granülomatöz inflmasyon saptanan nodül şeklindeki deri lezyonları pek çok vaskülitik sendromun ortak bulguları olabilirler (73) (Tablo VIII). Tablo VIII: Pupura veya nodül tarzındaki vaskülitik deri lezyonlarının ana patolojileri ve olası nedenleri (74) Klinik Patoloji Olası nedenler Purpura Lökositoklastik vasülit Enfeksiyöz vaskülitler İmmun kompleks vaskülitleri ANCA pozitif vaskülitler Hipersensivite vasküliti Romatolojik hast. eşlik eden vaskülitler Paraneoplastik vaskülitler Nodül Lökositoklastik vaskülit Granülomatöz vaskülit Poliarteritis nodoza ANCA pozitif vaskülitler Takayasu arteriti Dev hücreli arterit 20

30 Deriyi etkileyen vaskülitik bir proçesde doğru tanı için tüm klinik ve patolojik özellikler birlikte değerlendirilmelidir. Öncelikle histolojik olarak vaskülitin varlığı doğrulanmalıdır. Ardından deri vaskülitlerinin önemli bir kısmının nedeni olan enfeksiyon ve ilaç hipersensitivitesi mutlaka dışlanmalıdır. Şüpheli olgularda sistemik tutuluma dair semptom ve belirtiler iyice sorgulanmalı, klinik ve laboratuvar olarak ayrıntılı incelemeler yapılmalıdır (Tablo IX) (74). Serolojik analiz ise (ANA, RF, kriyoglobulinler, hepatit B ve C antikorları, ANCA, HIV, kompleman seviyeleri) vaskülitin tipini belirlemede ve sistemik tutulumu tahmin etmede değerli bir araçtır (Şekil II) (35). Kutanöz vaskülit İlaca bağlı alerjik yanıt bulguları Var Yok Sistemik belirtileri yok Karın ağrısı, miyaljiler, nöropati v.b gibi sistem belirtileri var Sistemik tutulum olasılığı düşük Sistemik tutulum olasılığı yüksek Şekil II: Anamnez ve klinik bulgular, sistemik tutuluma ait ipuçları verebilirler Histolojik doğrulama kütanöz vaskülitlerde tanı için gereklidir. Perivasküler IgA birikimi genellikle spesifik değildir. İnfeksiyonlar her zaman vaskülitlerin ayrıca tanısında düşünülmelidir. İnfeksiyonla ilişkili dermal vaskülitlerde trombositler genellikle baskındır (75,76). 21

31 Tablo IX: Vaskülit sendromlarında sistemik tutulumu belirlemek için en sık kullanılan testler (6) 1. Vaskülopatiyi düşündürecek nonspesifik bulgular - Anemi - Sedimentasyon yükselmesi - Antistroptolizin 0 titresi (ASO) - C reaktif protein 2. Organ tutulumunun belirlenmesi ve kan tetkikleri; - İdrar tahlili proteinüri, hematüri, lökositüri Kreatinin - Karaciğer fonksiyon testleri - Kreatinin fosfokinaz - EKG - Akciğer ve sinüs grafileri - Elektromiyografi - Serum protein elektroforezi - İmmunglobulinler - Karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri - Tam kan sayımı - Gaytada gizli kan 3. Vaskülitlerin sekonder formlarının ayırımı - Hepatitis B - Hepatitis C - ANA - Anti DNA - Kriyoglobulinler - Romatoid faktör - Kan kültürü - Antiglomerular bazal membran antikoru P-ANCA - Antinötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) C- ANCA 4. Biyopsi 5. Sistemik tutulum olup olmadığının belirlenmesi 6. Hiperkoagülabilite durumlar: - Antikardiolipin Antikorlar (ACA) - Protein C, S - Kriyoglobulin/kriyofibrinojen - Lupus antikoagülanı 22

32 HİSTOPATOLOJİ Klinik vaskülit tanısının doğrulanması için genellikle biyopsi ve/veya anjiografiye ihtiyaç vardır. Biyopsi veya anjiografi seçiminde hastanın özgül koşulları belirleyici olmakla birlikte küçük damar vaskülitlerinde genellikle biyopsi, büyük damar vaskülitlerinde ise anjiografi uygulanır. Ancak pratikte çoğu zaman her iki tanı aracı birlikte kullanılır. Biyopsinin uygun yerden alınması en az biyopsi almak kadar önemlidir. Kural olarak histolojik değerlendirme mutlaka semptom veren organdan yapılmalıdır. Çünkü asemptomatik bölge veya organdan alınan kör biyopsilerin tanıya katkıları sınırlıdır (77). Hiçbir vaskülitte patognomonik histolojik bulgular saptanamaz. Dolayısıyla deri biyopsisinden spesifik bir tanı koydurması beklenmemelidir. Ancak yine de tanısal laboratuvar bulguları olmayan hastalarda tutulan damarların çapı ve hakim histolojik bulguların yardımı ile spesifik bir tanıya gidilebilir. Hakim olan histolojik tablo polimorfonükleer lökositlerin, geç lezyonlarda ise mononükleer hücrelerin olduğu lökositoklastik vaskülit tablosudur. Churg- Strauss sendromunda ise özellikle eozinofillerin ve dev hücre formasyonlarının eşlik ettiği granülomatöz inflamasyon, poliarteritis nodozada fibrinoid nekrozlarla birlikte polimorf ve mononükleer hücrelerin eşlik ettiği nekrotizan arterit ve bir kısım olguda lökositoklastik vaskülit, dev hücreli arteritte ise polimorfonükleer lökositlerin ve dev hücrelerin eşlik ettiği granülomatöz infiltrasyon genellikle saptanabilen hakim histolojik tablolardır (78). Küçük damar vaskülitinde damar duvarında segmental, transmural, inflamatuvar nötrofil infiltrasyonu ve fibrinoid nekroz görülür (Resim II). LV de klasik olarak post kapiller venüllerde endotelyal ödem, perivasküler eozinofili fibrin birleşimi, eritrosit ekstravazasyonu (hemoraji), nötrofil parçalanması ve nükleer kırıntılar (lökositoklazi) görülür. (Resim III) Sonraki evrelerde küçük damar duvarlarında tromboz, hiyalinizasyon ve fibrinolizis görülür. (Resim IV) (16,79,80). Biyopsi alınan lezyonların zamanı ve lokalizasyonu önemlidir. Biyopsi örneği 24 saatten kısa bir süren yeni bir lezyondan alınmalıdır. 12 saatten erken veya 48 saatten uzun süren lezyonlarda lenfositik infiltrasyonu görülmektedir. Klasik fibrinoid nekroz ve lökositoklazi görülmeyebilir ve nekrotizan vaskülit tanısını koymak zor olabilir. İlk 24 saatte klinik ve patolojik olarak tanı konulması zor olduğundan DIF tetkiki yapılmalıdır. Birçok LV tiplerinde arterioller, venüller ve kapillerlerde IgM daha sık olmak üzere C3, IgG, fibrinojen birikimleri görülür. IgA birikimi ise Henoch-Schönlein purpurasında 23

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,

Detaylı

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit 2016 un türevi 1. ROMATİZMAL ATEŞ NEDİR? 1.1 Nedir? Romatizmal ateş, streptokok adı

Detaylı

Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015

Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015 Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015 Sunum akışı Tanım Sınıflama Klinik bulgular Tedavi Vaskülit Kan damarlarının nekroz ve inflamasyonu ile seyreden

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu antalya EAH Çalışmaya Katılan

Detaylı

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları HEPATİT B TESTLERİ Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları Hepatit B virüs enfeksiyonu insandan insana kan, semen, vücut salgıları ile kolay bulaşan yaygın görülen ve ülkemizde

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,

Detaylı

08.11.2008 VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

08.11.2008 VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D Vitamin D ve İmmün Sistem İnsülin Sekresyonuna Etkisi Besinlerde D Vitamini Makaleler Vitamin D, normal bir kemik gelişimi ve kalsiyum-fosfor homeostazisi için elzem

Detaylı

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR Hepatit C nedir? Hepatit C virüsünün neden olduğu karaciğer hastalığıdır. Hepatit C hastalığı olarak bilinir ve %70 kronikleşir, siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri

Detaylı

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Ödem, hiperemi, konjesyon Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 1 Hemodinamik bozukluklar Ödem Hiperemi / konjesyon Kanama (hemoraji) Trombüs / emboli İnfarktüs Şok 2 Hemodinamik bozukluklar Ödem 3 Ödem Tanım: İnterstisyel

Detaylı

VASKÜLİTLER. Özgür KASAPÇOPUR

VASKÜLİTLER. Özgür KASAPÇOPUR VASKÜLİTLER Özgür KASAPÇOPUR VASKÜLİTLER Tanım: Kan damarı duvarında oluşan yangısal değişimlerin tümü Periarterit: Yalnızca kan damarlarının en dış tabakasında oluşan yangısal değişiklikler Tanımlama

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU 1 Anti-nötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) ANCA ilişkili vaskülitler Nötrofil aktivasyonu, endotelial hücre hasarı ve vaskülit 2 1982 Davies, nekrotizan

Detaylı

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi KİHG/İŞL-005 19.08.2009 07.08.2012 2 1/8 GÜNCELLEME BİLGİLERİ Güncelleme Tarihi Güncelleme No Açıklama 11.11.2009 1 Belge içeriğinde ve belge numarasında değişiklik yapılması 07.08.2012 2 Komite, başlık,

Detaylı

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal

Detaylı

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA 1. vaka S.P ERKEK 1982 DOĞUMLU YUTMA GÜÇLÜĞÜ ŞİKAYETİ MEVCUT DIŞ MERKEZDE YAPILAN ÖGD SONUCU SQUAMOZ HÜCRELİ CA TANISI ALMIŞ TEKRARLANAN

Detaylı

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Hücre zedelenmesi etkenleri Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Homeostaz Homeostaz = hücre içindeki denge Hücrenin aktif olarak hayatını sürdürebilmesi için homeostaz korunmalıdır Hücre zedelenirse ne olur? Hücre

Detaylı

Geniş tanımlama ile parazitler: Maizels J Biol 2009, 8:62

Geniş tanımlama ile parazitler: Maizels J Biol 2009, 8:62 Mikroplar ve Konak Adaptasyonu: Savaşamıyorsan Anlaş Doç. Dr. Fadile Yıldız Zeyrek Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Geniş tanımlama ile parazitler: Maizels J Biol 2009, 8:62 Parazitler

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. TÜRKİYE DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. DSÖ Küresel Tüberküloz Kontrolü 2010 Raporu Dünya için 3 büyük tehlikeden

Detaylı

Dalakda uzun süreli konjesyon hemosiderin birkimi ve fibrozise (siderofibrotik odak) yol açar. Bunlara Gamna Gandy cisimciği denir.

Dalakda uzun süreli konjesyon hemosiderin birkimi ve fibrozise (siderofibrotik odak) yol açar. Bunlara Gamna Gandy cisimciği denir. 1) Şiddetli şokta, böbrekte aşağıdakilerden hangisi görülür? (1999 EYLÜL) a.glomerulonefrit b.pyelonefrit c.akut tubuler lezyon d.papiller nekroz e.akut interstisiyel nefrit Hipovolemik şokta böbrekte

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ

FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ Fibrin degradation products; FDP testi; FDPs; FSPs; Fibrin split products; Fibrin breakdown products; Fibrin yıkım ürünleri bir pıhtının parçalanması sırasında ortaya çıkan maddelerdir.

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin Madde: Her bir ampul 1000 mg Kolin alfoskerat a

Detaylı

BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM)

BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM) BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM) Buğday rüşeymi buğday başağının alt kısmında bulunan embriyodur. Buğdayın 1 tonundan sadece 1 kilogram rüşeym elde edilebilmektedir. Rüşeym özel yöntemlerle elde edilmediği

Detaylı

Tromboz ve tromboz tedavisi komplikasyonları. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi

Tromboz ve tromboz tedavisi komplikasyonları. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Tromboz ve tromboz tedavisi komplikasyonları Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Trombozun komplikasyonları Trombozun kliniği; tromboembolik olayın yerine,

Detaylı

KANAMA BOZUKLUKLARI DR ALPARSLAN MUTLU

KANAMA BOZUKLUKLARI DR ALPARSLAN MUTLU KANAMA BOZUKLUKLARI DR ALPARSLAN MUTLU GENEL BAKIŞ Kan ve dokularda pıhtılaş ayı etkileyen elliden fazla madde (şi dilik) ulu uştur Bu ları azıları pıhtılaş ayı sağlar(prokoagülan) Diğerleri pıhtılaş ayı

Detaylı

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2010 0001 DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI Veteriner Hekim Fırat SEVEN DANIŞMAN

Detaylı

MORA TERAPİ NİN BAĞIMLILIK DIŞINDA DA KULLANILDIĞINA DAİR BİR ÖRNEK SUNMAK AMACIYLA HAZIRLADIĞIMIZ VAKA TAKDİMİ

MORA TERAPİ NİN BAĞIMLILIK DIŞINDA DA KULLANILDIĞINA DAİR BİR ÖRNEK SUNMAK AMACIYLA HAZIRLADIĞIMIZ VAKA TAKDİMİ MORA TERAPİ NİN BAĞIMLILIK DIŞINDA DA KULLANILDIĞINA DAİR BİR ÖRNEK SUNMAK AMACIYLA HAZIRLADIĞIMIZ VAKA TAKDİMİ Dr. Sema Karadağ Mora Bursa Sigarayı Bıraktırma Merkezi HASTANIN ANAMNEZİ: Z.G.C, kadın,

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet Diyabet te Sağlık Önerileri Diyabet BR.HLİ.041 Diyabette Sağlık Önerileri Her sağlıklı birey gibi diyabetli birey de bireysel bakımını sağlamalı; diyabete bağlı gelişen özellikli durumlarda gereken uygulamaları

Detaylı

ANCA Saptanması ve Değerlendirme Kriterleri. Dr. Gözde Öngüt

ANCA Saptanması ve Değerlendirme Kriterleri. Dr. Gözde Öngüt ANCA Saptanması ve Değerlendirme Kriterleri Dr. Gözde Öngüt ANCA Anti-Neutrophil Cytoplasmic Antibodies (Anti- Nötrofil Sitoplazmik Antikorlar) Nötrofil ve monositlerin sitoplazmik granüllerinde bulunan

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

ANCA ilişkili vaskülitler: Sınıflandırma ve tedaviye güncel bakış Dr Hayriye Sayarlıoğlu Ondokuz Mayıs Üniversitesi

ANCA ilişkili vaskülitler: Sınıflandırma ve tedaviye güncel bakış Dr Hayriye Sayarlıoğlu Ondokuz Mayıs Üniversitesi ANCA ilişkili vaskülitler: Sınıflandırma ve tedaviye güncel bakış Dr Hayriye Sayarlıoğlu Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tanım Damar duvar yapılarına karşı lökositlerin inflamatuar cevabı Damar duvar bütünlüğü

Detaylı

LÖKOSİTOZLU ÇOCUĞA YAKLAŞIM. Doç.Dr.Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji BD Antalya

LÖKOSİTOZLU ÇOCUĞA YAKLAŞIM. Doç.Dr.Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji BD Antalya LÖKOSİTOZLU ÇOCUĞA YAKLAŞIM Doç.Dr.Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji BD Antalya Lökositoz gerçek mi? Trombosit kümeleri Çekirdekli eritrositler (normoblast) Eritrositlerin

Detaylı

VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan

VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan Kas ve sinirlerdeki damarların çapları 50 ila 300 μm arasında değiştiğinden vaskülitik nöropatiler çoğunlukla

Detaylı

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ Doç. Dr. Ülkü TATAR BAYKAL İÜ Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı ve Yönetici Hemşireler Derneği Yönetim Kurulu

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Endodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Endodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU Endodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu Endodonti Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Eğitim Müfredatı 2011 Ankara 1 TUK Endodonti

Detaylı

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKAN YARDIMCISI YADİGAR GÖKALP İLHAN: -GELİŞMEKTE OLAN SAĞLIK SEKTÖRÜ VE SAĞLIĞA ERİŞİMDEKİ ARTIŞ, KAMU HARCAMALARINI

Detaylı

Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER

Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ AD 1 Glutene duyarlı enteropati Çölyak hastalığı Gluten-intoleransı 2 Çölyak hastalığı nedir?

Detaylı

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) 1 GÜNDEM Tanım Epidemiyoloji (Hastalığın Yayılımı) Mücadele Soru-Cevap 2 Afrika Hastalığı Nedir? Sivrisinek, kene ve sokucu sineklerle

Detaylı

KULLANMA TALİMATI FERICOSE

KULLANMA TALİMATI FERICOSE KULLANMA TALİMATI FERICOSE 100mg/5ml İ.V. Enjeksiyonluk Çözelti İçeren Ampul Damar içine uygulanır. Etkin madde: 5 ml lik her bir ampul, 100 mg (20 mg/ml) elementer demire eşdeğer 2700 mg demir hidroksit

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

D VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI 01.11.2008. 25-D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her

D VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI 01.11.2008. 25-D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her VİTAMİN BİYOKİMYASI D VİTAMİNİ BU BÖLÜMDE ANLATILACAK KONULAR: Tarihsel Bakış D vitamininin kimyasal ve biyolojik fonksiyonları Besin kaynakları Hazırlayan: V. Murat BOSTANCI Toksisite 1 2 TARİHSEL BAKI

Detaylı

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI Portal Adres NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI : www.cayyolu.com.tr İçeriği : Gündem : http://www.cayyolu.com.tr/haber/nijerya-dan-gelen-yolcuda-ebolaya-rastlanmadi/96318 1/3 SAGLIK IÇIN EGZERSIZ

Detaylı

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar-

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Dr. Lale Sever 9. Ulusal Çocuk Nefroloji Kongresi, 24-27 Kasım 2016 - Antalya Glomerülonefritlerin pek çoğunda (patogenez çok iyi bilinmemekle birlikte)

Detaylı

Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:205-210

Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:205-210 Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:205-210 KONU İLGİ Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi Besleme TERCÜME VE DERLEME Ürün Müdürü Esra ÇINAR

Detaylı

Gebelikte Viral Enfeksiyonlar

Gebelikte Viral Enfeksiyonlar Gebelikte Viral Enfeksiyonlar Prof. Dr. Sabahattin ALTUNYURT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Perinatoloji BD 2016 İzmir Gebelikte Viral Enfeksiyonlar Gebelikte geçirilen

Detaylı

HAVA KİRLİLİĞİ VE ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

HAVA KİRLİLİĞİ VE ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı HAVA KİRLİLİĞİ VE ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Hava kirliliğinin kaynakları Solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkili

Detaylı

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi özcan DEMİREL 1750 Üniversiteler Yasası nın 2. maddesinde üniversiteler, fakülte, bölüm, kürsü ve benzeri kuruluşlarla hizmet birimlerinden oluşan özerkliğe ve kamu

Detaylı

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri ANTİNÜKLEER ANTİKOR Kısaltmalar: ANA, FANA. Kullanım amacı: Sistemik romatizmal hastalık yani otoimmun kollajen doku hastalığı olasılığının değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir tarama testidir. Genel

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. 35, 50 ve 100 gramlık alüminyum tüplerde, uygulayıcısı ve kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda kullanıma sunulmaktadır.

KULLANMA TALİMATI. 35, 50 ve 100 gramlık alüminyum tüplerde, uygulayıcısı ve kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda kullanıma sunulmaktadır. ESTRIOL Vajinal Krem, 1 mg Vajinal yolla veya haricen uygulanır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: 1 gramında 1 mg östriol bulunur. Yardımcı maddeler: Dekalinyum klorür, Parfüm yağı, Dokusat sodyum, Propilen

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI CASODEX 150 mg film tablet Ağız yoluyla alınır. Etkin madde: 150 mg bikalutamid Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, magnezyum stearat, polividon, sodyum nişasta glikolat, hipromelloz,

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir.

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir. KULLANMA TALİMATI KONTİL çiğneme tableti Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir. Yardımcı maddeler: Sodyum siklamat, povidon K-30, sukroz,

Detaylı

İçindekiler Şekiller Listesi

İçindekiler Şekiller Listesi 1 İçindekiler 1.GĠRĠġ 3 2. Mekânsal Sentez ve Analiz ÇalıĢmaları... 4 3. Konsept....5 4. Stratejiler.....6 5.1/1000 Koruma Amaçlı Ġmar Planı.....7 6.1/500 Vaziyet Planı Sokak Tasarımı....7 7.1/200 Özel

Detaylı

Meme Radyoterapisi sonrası komplikasyonlar. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Meme Radyoterapisi sonrası komplikasyonlar. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Meme Radyoterapisi sonrası komplikasyonlar Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD RT nin amacı: - Mikroskopik rezidüel hastalığı önlemek - Multisentrik hastalık gelişimini önlemek

Detaylı

TİROGLOSSAL DUKTUS KİSTİ EKSTİRPASYONU AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

TİROGLOSSAL DUKTUS KİSTİ EKSTİRPASYONU AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU TİROGLOSSAL DUKTUS KİSTİ EKSTİRPASYONU AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU Hastanın Adı, Soyadı: TC Kimlik No: Baba adı: Ana adı: Doğum tarihi: Sayın Hasta, Sayın Veli/Vasi, Bu yazılı form,

Detaylı

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini),

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini), 31 Mart 2012 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 28250 Selçuk Üniversitesinden: YÖNETMELİK SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü UYGULAMA VİDEOSU LİTERATÜR GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ SUPRATHEL Geçici Deri Eşdeğeri İle Yenilikçi Yanık ve Yara Tedavisi

Detaylı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Veysel Eroğlu nun katılımları ile gerçekleştiriyor olacağımız toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor,

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. SPRAMAX 1.5 M.I.U film kaplı tablet Ağızdan alınır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: Her kaplanmış tablet; 1.500.000 IU Spiramisin içerir. Yardımcı maddeler: Hidroksipropil selüloz, Prejelatinize Mısır Nişastası,

Detaylı

KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ. Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde:

KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ. Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde: KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde: Her 1 gram merhemde 30 mg oksitetrasiklin e eşdeğer oksitetrasiklin hidroklorür ve 10.000 ünite polimiksin B ye eşdeğer

Detaylı

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. PTU sonrası vaskülit İlaç ve Vaskülit Propiltiourasil birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. Propiltiourasil Daha çok P-ANCA pozitifliği PTU ile tedavi

Detaylı

UROK 2012 Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 e Bir Bakış. Doç. Dr. Mustafa Vecdi ERTEKİN Özel Universal İtalyan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi

UROK 2012 Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 e Bir Bakış. Doç. Dr. Mustafa Vecdi ERTEKİN Özel Universal İtalyan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi UROK 2012 Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 e Bir Bakış Doç. Dr. Mustafa Vecdi ERTEKİN Özel Universal İtalyan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 Öncelikle 10. UROK kongresinde bana bu fırsatı

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

Juvenil Dermatomiyozit

Juvenil Dermatomiyozit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil Dermatomiyozit 2016 un türevi 2. TEŞHİS VE TEDAVİ 2.1 Çocuklarda, erişkinlere göre farklı mıdır? Yetişkin kişilerde dermatomiyozit altta yatan kanserlere

Detaylı

Tarifname KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

Tarifname KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON 1 Tarifname Teknik Alan KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON Buluş, kronik yorgunluk sendromunun tedavisine yönelik oluşturulmuş bir kompozisyon ile ilgilidir. Tekniğin Bilinen

Detaylı

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ * HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ * Doç. Dr. Meral TEKİN ** Son yıllarda halk eğitimi, toplumdaki öneminin giderek artmasına koşut olarak, önemli bir araştırma alanı olarak kabul görmeye

Detaylı

TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ Yrd.Doç.Dr. Soner METE Ders Hakkında Çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehdit eden etmenleri, bu etmenlerin önlenmesine ilişkin yürütülen politikalar, işverenlerin

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya

Detaylı

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Giriş 1 Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 Normal Dışı Davramışları Belirlemede Öznellik 2 Gelişimsel Değişimlerin Bir Bireyin Davranışsal ve Duygusal Dengesi Üzerindeki

Detaylı

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ 22 Mayıs 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28300 Kafkas Üniversitesinden: YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve

Detaylı

EY Eğitim Takvimi. Eylül - Aralık 2014

EY Eğitim Takvimi. Eylül - Aralık 2014 EY Eğitim Takvimi Eylül - Aralık 2014 EY olarak, verimli ve kaliteli bir iş modelinin kurulması ve sürdürülmesinde eğitimin önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu sebeple, şirketimiz bünyesindeki farklı

Detaylı

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ Kadın İdrar İnkontinansı Dr. M.NURİ BODAKÇİ Genel populasyonun çoğunda özellikle kadınlarda ve yaşlılarda mesane disfonksiyonu vardır. ICS üriner inkontinansı; objektif olarak gösterilebilen ve sosyal

Detaylı

Olgularla Vaskülit DR HAYRİYE ESRA ATAOĞLU DR YILDIZ OKUTURLAR

Olgularla Vaskülit DR HAYRİYE ESRA ATAOĞLU DR YILDIZ OKUTURLAR Olgularla Vaskülit DR HAYRİYE ESRA ATAOĞLU DR YILDIZ OKUTURLAR 36 yaşında kadın hasta, 1 haftadır vücudunda alt ekstremiteye lokalize palpable purpura karakterinde döküntüleri ile başvurduğu dermatoloji

Detaylı

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ KORELASON VE REGRESON ANALİZİ rd. Doç. Dr. S. Kenan KÖSE İki ya da daha çok değişken arasında ilişki olup olmadığını, ilişki varsa yönünü ve gücünü inceleyen korelasyon analizi ile değişkenlerden birisi

Detaylı

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ 1. DENEYİN AMACI Çökelme sertleştirmesi işleminin, malzemenin mekanik özellikleri (sertlik, mukavemet vb) üzerindeki etkisinin incelenmesi ve çökelme sertleşmesinin

Detaylı

Hepatit C virüs enfeksiyonunun laboratuar testleri:

Hepatit C virüs enfeksiyonunun laboratuar testleri: HEPATİT C TESTLERİ Hepatit C virüs enfeksiyonunun laboratuar testleri: * Anti HCV ve * HCV RNA PCR dır. Bu testler hepatit C hastası olup olmadığınızı, hepatit C taşıyıp taşımadığınızı, kronik hepatit

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.

Detaylı

LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI?

LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI? LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI? Sümeyye Ekmekci, Özge Çokbankir, Banu Lebe Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 1 GİRİŞ 1 Lupus eritematosus etyolojisi

Detaylı

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ, 2010 Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler Dr.Canan Yücesan Ankara Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Akış Sitokinler ve depresyon Duygudurum bozukluklarının

Detaylı

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları TURİZM Kütahya ya gelen yabancı turistler Merkez ve Tavşanlı ilçelerinde; yerli turistler ise Merkez, Emet, Simav ve Tavşanlı ilçelerinde yoğun olarak konaklamaktadırlar. 2012 yılı içerisinde ildeki işletme

Detaylı

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji Doğumsal kalp hastalığının sıklığı % 0.9 Ciddi anomali % 0.3 Her yıl 1.2 milyon kalp hastası bebek dünyaya gelmekte

Detaylı

ACİL SERVİSTE NÖBET YÖNETİMİ UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014

ACİL SERVİSTE NÖBET YÖNETİMİ UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014 UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014 Nöbet Beyin hücrelerindeki aşırı ve anormal elektrik deşarjına bağlı olarak serebral fonskiyonların baskılanması ile sonuçlanan bir durum Epilepsi

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 26 Ocak 2016

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 26 Ocak 2016 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 26 Ocak 2016 19 Ocak 2016 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; Kısa dönemde 144 günlük ortalama $1110.82 trend değişimi için referans takip seviyesi olabilir.

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım

Detaylı

SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ

SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ KULLANIM REHBERİ İÇİNDEKİLER 3S SAĞLIK SİGORTA SİSTEMİ KULLANIM REHBERİ... 2 SİGORTALI TANITIM KARTI... 4 ANLAŞMALI KURULUŞLAR... 6 SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ YATARAK TEDAVİ TEMİNATI... 8 AYAKTA TEDAVİ

Detaylı

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol 1. Giriş Bu yazıda, Bursa daki (ciro açısından) en büyük 250 firmanın finansal profilini ortaya koymak amacındayız.

Detaylı

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR Sektörlere Göre Dağılım 60 %52 50 %39 %46 Tarım 40 Sanayi 30 % 14 %19 %21 İnşaat 20 %8 10 % 1 Hizmetler 0 KADIN ERKEK 2

Detaylı

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber Sağlıklı, güçlü kuvvetli bir erkeksiniz ama çocuğunuz olmuyorsa bu önemli sorunun sebebi yediklerinizle ilgili olabilir. Erkekler üzerinde yapılan bilimsel

Detaylı

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir. YGS / LYS SÖZLÜĞÜ OBP (ORTA ÖĞRETİM BAŞARI PUANI): Öğrencinin diploma notunun diğer öğrencilerin diploma notlarına oranıdır. En az 100 en çok 500 puan arasında değişen bu değer, öğrencinin başarısı okulun

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Gümrük Ve Ticaret Bakanı Sn. Nurettin CANİKLİ nin Kredi Kefalet Kooperatifleri Ortaklarının Borçlarının Yapılandırılması Basın Toplantısı 24 Eylül 2014 Saat:11.00 - ANKARA Kredi Kefalet Kooperatiflerinin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7 İÇİNDEKİLER 1 Projenin Amacı... 1 2 Giriş... 1 3 Yöntem... 1 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6 5 Kaynakça... 7 FARKLI ORTAMLARDA HANGİ RENK IŞIĞIN DAHA FAZLA SOĞURULDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI Projenin Amacı : Atmosfer

Detaylı

1. YAPISAL KIRILMA TESTLERİ

1. YAPISAL KIRILMA TESTLERİ 1. YAPISAL KIRILMA TESTLERİ Yapısal kırılmanın araştırılması için CUSUM, CUSUMSquare ve CHOW testleri bize gerekli bilgileri sağlayabilmektedir. 1.1. CUSUM Testi (Cumulative Sum of the recursive residuals

Detaylı