T.C. YENİPAZAR KAYMAKAMLIĞI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Transkript

1 T.C. YENİPAZAR KAYMAKAMLIĞI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ Projenin Sahibi Projenin Yürütücüsü Projenin Uygulama Dönemi Projenin Adı : Yenipazar Kaymakamlığı : İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü : -4 Eğitim-Öğretim Yılı : Dostun Seni Çağırıyor

2 İLÇE PROJE ÜST KURULU. Mehmet KILIÇ : İlçe Kaymakamı. Seyfettin BİLİCİ : İlçe Milli Eğitim Müdürü. Abdurrahman AKBAŞ : Okul Müdürü 4. Seyit KATRANCI : Okul Müdürü 5. Hasan DEMİREL : Okul Müdürü PROJE YÜRÜTME VE DEĞERLENDİRME KURULU. Seyfettin BİLİCİ : İlçe Milli Eğitim Müdürü. Abdurrahman AKBAŞ : Okul Müdürü. Seyit KATRANCI : Okul Müdürü 4. Hasan DEMİREL : Okul Müdürü 5. Harun DEMİRKAYA : Psikolojik Danışman (Proje Sorumlusu) İLÇE PROJE TEKNİK EKİBİ. Abdurrahman AKBAŞ : Okul Müdürü. Seyit KATRANCI : Okul Müdürü. Hasan DEMİREL : Okul Müdürü 4. Harun DEMİRKAYA : Psikolojik Danışman (Proje Sorumlusu) 5. BÜŞRA ARICI : BİLGİSAYAR ÖĞRETMENİ

3 DOSTUN SENİ ÇAĞIRIYOR PROJESİNE TEMEL OLUŞTURAN BİLİMSEL VERİLER KİTABIN HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ TÜRKİYE'NİN KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI Türkiye'de Okuma Alışkanlığı Düzeyimiz Nedir? Cumhuriyet gazetesinde Kitap Okuma Tutkusu adlı yazı İ.Gürşen Kafkas tarafından kaleme alınmış önemli bir yazı. Yazı özellikle bitkisel belleğimizin tapınağı olan kütüphaneler ile kitap okuma kütüphanelere verilen önemi işlemektedir. Bilincimizin gelişmesini, kültürel alt yapımızın zenginleşmesi ve sanatsal bakış zenginliğimizi kavratılmasında önemli rolü olan kitap genç kuşağı yönlendiren ve geleceğe hazırlayan önemli bir seçenektir diyor Kafkas. Kafkas'ın belirttiğine göre girmeye çalıştığımız AB ülkelerinde 7.5 kişiye bir kütüphane düşerken bizde 5 bin kişiye bir kütüphane düşüyor. Pekâlâ, buna rağmen okuyor muyuz? Japonların bir karşılaştırmasına göre kişi başına yılda 4 kitaptan az ise okunmuyor, 4- az okunuyor, - okunuyor, kitabın üzerinde kitap okuyan bir kişi çok okuyor sınıfına alınmaktadır. Deniz Kavukçuoğlu 9 Ekim 6 tarihli Pano köşesinde Japonya da bir yılda 4 milyar milyon kitap basılırken, Türkiye de ise milyon 5 bin kitap basılarak nerdeyse Japonya'da bir günde basılan kitap sayısı kadar kitap bizde bir yılda basılan kitap sayısına eşittir. Kalkınmış ülkelerde kişi başına 7-8 kitap düşerken, Türkiye de kitaptan söz edilememektedir. İstatistikler Türkiye de her yüz kişiden 4-5 i kitap okuyor. Yine Japonya da bir kişi yılda 5 kitap okurken, bizde 6 kişi yılda bir kitap okuyormuş. Kitap okuma sayısı kütüphane sayısı kıraathane sayısı ile karşılaştırıldığı zaman çok çok gerilerde olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Ovidus gençliği kitapla beslemeyen ulusların sonu acıdır diyor. Ülkemizdeki okuma oranı ile ilgili bir diğer açıklama Tınaz Titiz tarafından verildi, toplumun düzenli kitap okuma oranı %,, kitap toplum yaşamında 5 sırada, toplumun %75 i kitap okumuyor, % 4 hiç kütüphaneye gitmemiş. Kütüphaneye gidenlerin önemli bir kısmı da okul kitabı veya ders kitabı için gitmiştir. Pekâlâ, bu denli önemli etkisi olan ve insanın zenginliği olan kitap okuma alışkanlığı neden oluşmuyor. Nedeni yalnızca kitapların pahalı olması mı? Yoksa popüler kültür olarak topluma benimsetilen kültürsüzlük mü aşılanmaktadır? Kafkas ın belirttiğine göre İTO nun araştırması göre ülkemizde halkın satın alma sıralamasında kitap satın alma 6 sırada geliyor. Kütüphanelerimizin yetersizliği yanından kütüphaneden yararlanma oranı da gelişmiş batı ülkelerine göre de çok yetersiz. Aynı zamanda kütüphanelerimizdeki kitap sayısı da çok yetersiz. Fransa daki halk kütüphanelerinde 44 milyon derleme eser mevcut iken Türkiye de milyon kitabın bulunması aradaki farkın da ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Türkiye de 5 yaşının üzerinde okuma kapasitesine sahip yaklaşık 5 milyon insan olduğu ve her biri bir kitap okusa 5 milyon kitap eder ki bu doğal olarak büyük bir rakam. Ancak satılan toplam kitabına bakıldığında okuyucu sayısı ile kitap arasındaki orana bakıldığında, sınırlı sayıda kişinin kitap okuduğu anlaşılıyor. Tabii dergi ve gazetelerin okurluğunu tam olarak bilmiyoruz. milyon civarında gazetenin satıldığı ve çoğunun da spor ve magazin kısımının gözden geçirildiği sık sık belirtiliyor. Internet üzerinde gazete okuryazarlığının da halen yaygın olamadığı bazı makalelerin okunuş sayısından çıkarabiliyoruz. Internet in okuma düzeyini düşürdüğü biliniyor ancak yinede gelişmiş ülkelerdeki

4 Internet kullanıcıları ile kıyaslandığında ülkemiz halen OECD ülkeleri arasında gerilerde bulunuyor. Gazete haberine göre GFK Panel Araştırma şirketince birçok ilimizde yapılan bir araştırmada 5-4 yaş arsındaki gençlerle her altı ayda bir yapılan bir değerlendirmede gençlerin okumadığı ortaya çıkmaktadır. Gençlerin yüzde 6 i son okuduğu dergiyi, yüzde ellisi son okuduğu kitabı hatırlamıyor. Aynı araştırma süreli yayınların okuma oranının daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Üniversiteliler Okuyor mu? Bu konuda yapılan bir araştırma üniversitelilerin okumadığını gösteriyor. Prof. Dr. Çağatay Özdemir'in "Türkiye de Öğretim Elemanları" çalışmasında üniversitelerin %6'sı hiç kitap okumuyor, %7 si - kitap okuyor, % -5 kitap, %,4 de beş kitaptan fazla okumaktadır. Dünya iyi kitap okuru olarak sayılmak için yılda minimum - kitap arasında okuyor olmuş olmak gerekiyor. Bu durum öğretim üyelerinin çok az okuduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan bazı anket çalışmaları, çoğu üniversiteli gündüz zamanın önemli bir kısmını Internet üzerinden gazete okuyarak geçirdiği veya diğer konu dışı alanlarda gezindiği ön plana çıkıyor. Sık sık aldığım duyumlarda özellikle dinlenme saatlerinde veya çay saatlerinde toplumun konuşmalarından verdikleri örneklerde zamanlarını nerde harcadıkları görülmektedir. Maalesef bu konuda şahsıma söyleyeyim ki biraz cahiliz, birçok konuda çok zengin olmadığı argo deyimi ile Fransız kalıyoruz. Gazeteci yazar Özdemir İnce üniversite hocaları okuduklarını papağan gibi tekrarlıyorlar. Her gün kullandıkları Jakoben in ne anlama geldiğini dahi bilmiyorlar diyor. Kitap okuma ile ilgili olarak Sayın Deniz Kavukçuoğlu Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesine dayanarak verdiği bilgide 965 yılından bu yana yükseköğretim görenlerin oranı 4 kat artmış ancak yüksek öğretim görmüşlerin 965 yılındaki mezunlardan daha az kitap okuduğunu belirtiyor. Sayın Kavukçuoğlu Türkiye yi hepimizin bildiği gibi kitap okuma özürlü insanların yaşadığı ülke olarak tanımlıyor. Son yıllarda artan davetler, şaşaalı partiler ve ziyaretler okumanın belini kıran diğer bir olgudur. Bugün maalesef ülkemizde değer okumak, bilgi sahibi olmak değil, kendini büyük sananların gölgesinden geçinmektir. Okuyup araştırmak, geç vakitlere kadar kafa patlatmak yerine, birilerinin koltuğunun altına girmek, birilerinin kendileri için okuduklarını anlatması daha kolay geliyor çoğu insana. Maalesef Montesquieu nun belirttiği gibi Bir ülkede dalkavukluğun getirisi, dürüstlüğün getirisinden fazla ise o ülke batar ifadesindeki gibi bugün yaşamın birçok alanında dalkavukluğun getirisinden daha yüksek olduğu için bilim ve bilgi ne yazık ki para etmiyor. Üniversiteliler olarak omuzlarımızdaki yük çok büyük. Bu toplumun ileriye taşınmasında bizlere düşen görev okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak için örnek olmaktır. Halkın arasına karışmak, onların yanında okumak ve teşvik etmektir. Sırça köşklerimizde elde ettiğimiz unvanların arkasında durmak değildir. Bu ülkeyi eğitecek olan ve ileriye taşıyacak olan bilim ve bilgidir. Başka da sihirli değnek yok. Bunu da sağlayacak olan güç biziz! Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ KİTAP OKURU BİR TOPLUM MUYUZ makalesinde böyle ifade ediyor. Bizlerde buradan yola çıkarak ilçemizde Dostun Seni Çağırıyor projesi ile öğretmen ve öğrencilerimizin okuma alışkanlıklarını artırmalarını amaçlıyoruz. KİTAP OKUMANIN AKADEMİK BAŞARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: Ankara da 8. sınıf ilköğretim öğrencileri arasında yapılan bir araştırma, okuma alışkanlığının okul başarısını artırdığını ortaya koydu. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yılmaz ın Ayşegül Kaşıkçıçam ile birlikte Ankara da yaptığı ve öğrenci başarısının çeşitli açılardan ortaya konulmaya çalışıldığı araştırmada, ilköğretim 8. sınıf öğrencisine anket

5 uygulandı. Prof. Dr. Yılmaz, okul başarısını ölçmenin birçok aracı olduğunu ancak Türkiye de okul başarısı dendiğinde ailelerin daha çok önemsediği şeyin çocuklarının geçme notları, teşekkür ya da takdirname alması olduğunu söyledi. Okuma alışkanlığının birçok etken aracılığıyla okul başarısını etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, kitap okumanın çocuğun zihnini, analiz yapma yeteneğini, dil becerisini, sahip olduğu kelime dağarcığını geliştirdiğini belirtti. "Dolayısıyla biz okuma alışkanlığını geliştiren çocuğun daha iyi düşüneceğini var sayıyoruz. Daha iyi düşünebilen çocuğun da daha başarılı olacağını öngörüyoruz" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Yılmaz, araştırmayı bu amaçla yaptıklarını ve teorik olarak söylenegelen "okuma alışkanlığı ders notlarını etkiler" yargısını, Ankara da 8. sınıf öğrencisi çocuk üzerinde araştırdıklarını anlattı. Prof. Dr. Yılmaz, "Araştırmada, çocuğun 6 ve 7. sınıflarda sınıf geçme notları ve aldıkları teşekkür ve takdirname ile okuma alışkanlığı ilişkisini sorgulamaya çalıştık ve arada olumlu bir ilişki olduğunu saptadık" dedi. Prof. Dr. Yılmaz, geçen ay tamamlanan araştırmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin yüzde 54 ünün sayısal, yüzde 5 inin sözel ve yüzde sinin de yeteneğe dayalı derslerde başarısız olduklarını düşündüğünü ifade etti. Öğrencilerin yüzde 86 sının derslerde bazen, yüzde 9 unun her zaman soru sorarken, yüzde 5 inin hiç soru sormadığını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, başka bir soruya verilen yanıtlara göre de öğrencilerin yüzde 55 inin kendini mutlu ve iyimser hissederken, yüzde 45 inin bazen iyimser, bazen karamsar, sıkıntılı ve kötümser hissettiğini anlattı. Aynı araştırmada, okumayı seven öğrencilerin "teşekkür" ve "takdirname" belgelerini daha çok aldıklarının ortaya çıktığını açıklayan Prof. Dr. Yılmaz, "Araştırma sonuçlarına göre, kitap okumayı seven öğrencilerin yaklaşık yüzde si 6 ve 7. sınıfın her döneminde başarı belgesi alırken, okumayı biraz seven öğrencilerin ancak yüzde 6 sı her dönem teşekkür başarı belgesi alabilmiştir. Arada katlık fark vardır. Okumayı az seven öğrenciler içinde takdirname alan öğrenci bulunmamaktadır" diye konuştu. Okuma alışkanlığının sonuçlarının öğrencilerin not ortalamalarına da yansıdığını söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, okumayı az seven öğrencilerin sadece yüzde 5 inin not ortalaması pekiyi iken, okumayı çok seven öğrencilerin yüzde sinin not ortalamasının pekiyi olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Yılmaz, aradaki farkın 4 kat olduğuna dikkati çekti. Güçlü okuma alışkanlığına sahip (ayda kitap ve daha fazla okuyan) öğrencilerin yüzde 4 ünün not ortalamasının pekiyi iken, hiç kitap okumayan öğrencilerin sadece yüzde inin not ortalamasının pekiyi olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, okuma alışkanlığı düzeyi düştükçe öğrencilerin not ortalamasının da düştüğünü dile getirdi.araştırma sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Yılmaz, kendini daha iyi ifade edebilen, şiddete daha az başvuran, eleştirel, sorgulayıcı ve yaratıcı kişilik gelişimine katkı sağlayan, kişiler arası iletişimi kolaylaştıran okuma alışkanlığının, beyinde olumlu yapısal değişikliklere dahi yol açtığını kaydetti.prof. Dr. Bülent Yılmaz, şöyle devam etti:"okuma alışkanlığının matematik, fizik gibi sayısal nitelikli derslere yararı en az sosyal nitelikli dersler kadar fazla oluyor. Okuma alışkanlığına sahip bir öğrencinin aynı zekâ düzeyinde ancak okuma alışkanlığı olmayan bir öğrenciye göre matematik problemini yüzde 5 daha çabuk çözme olasılığı vardır. Bu, saatlik bir sınavda öğrencinin -5 dakika gibi çok önemli bir zaman kazanması anlamına gelmektedir. Okuma alışkanlığı ile okul başarısı ilişkisinde tek etken okuma alışkanlığı değildir. Okulun niteliği, öğretmenlerin tutumları, ailedeki iletişim yapısı gibi durumlar da etkendir. Dolayısıyla biz burada bir ilişki eğilimi olup olmadığına bakıyoruz. Araştırmayla gördük ki çocuğun okumayı sevip sevmemesi onun hem geçme notunu hem de aldığı başarı belgesi sayısını etkiliyor. Araştırma sonuçları, gerek ailelerin, gerek öğretmenlerin, gerekse Milli Eğitim Bakanlığının başarılı öğrenciler istiyorlarsa, okuyan öğrenciler yetiştirmek zorunda olduklarını bir kez daha düşünmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı her okulda zengin koleksiyonlara sahip okul kütüphaneleri oluşturmalı. Ailelerin çocuğun kitap okuma meselesini boş zamanlarda yaptıkları iyi bir şey değil, gerçekten okul başarısını etkileyen bir etken olarak görmesi gerek. Öğretmenlerin de okuldaki okuma saatlerini nitelikli hale getirmesi lazım." ÜLKEMİZDE KİTAP OKUMAYA ENGEL TEŞKİL EDEN SEBEBLER: Toplumsal okuryazarlığımızın çok düşük seviyelerde oluşunun nedenleri konusunda pek çok şey söylenebilir. Biz, okuyan bir toplum hedefine yönelik yeni bir kültür politikasının inşasına katkısı olabileceği inancıyla konuyu aşağıdaki şekilde ele almanın doğru olacağına inanıyoruz.

6 . Türkye de kalkınma sorunu bugüne kadar sadece maddi boyutuyla ele alınmış, kültürel kalkınma dikkate alınmamıştır. Bu, sonuçta toplumsal kültür üzerinde yozlaştırıcı bir etkiye neden olmuş, bilgi değerden düşmüş, bilgili insan itibarını yitirmiştir. Toplum, onu kitaba yöneltecek bilinçten yoksundur.. Temel okuryazarlığın yaygınlaşması için devlet ciddi bir çaba içinde olmuştur. Temel eğitim zorunlu kılınmış, okullar yaygınlaştırılmış, okuryazarlık kampanyaları düzenlenmiştir. Fakat temel okuryazarlığın işlevsel okuryazarlığa, okuma alışkanlığına dönüştürülmesi hiçbir zaman bir devlet politikası olmamıştır.. Okuma alışkanlığının kazanılmasında en etkili faktör aile ortamıdır. Ülkemizde bugüne kadar anne baba eğitimi konusunda ciddi bir çalışma yapılmamış, çocuk toplumsal bir özne haline getirilmemiştir. Türkiye, aile ve çocuk öncelikli politikalardan yoksundur. Aileler, çocuklarına vermeleri gereken okuma ve kitap sevgisinden kendileri yoksundurlar. 4. Eğitim sistemimiz okuma alışkanlığına sahip, zihni hayatı önemseyen, bilgiyi dönüştüren insan tipini yetiştirmekten uzaktır. Öğrenmeyi öğretmeyen, çocuğu ve genci bilginin kaynağına yöneltmeyen ezberci eğitim sistemi, insanımızı kitapla buluşturamaz. Genel sistem sorununun kritik bir yanı da öğretmenlerin eğitimidir. Buradaki kısırdöngü, nitelikli öğretmenler yetişmesine izin vermemektedir. Okuma alışkanlığına sahip olmayan öğretmenlerden, bu alışkanlığı öğrencilerine kazandırmaları beklenemez. 5. Ülkemizde yıllık toplam bütçeden eğitim ve kültüre ayrılan pay son derece düşüktür. Dünyanın hiçbir yerinde insan a bu kadar az yatırım yapan bir toplum sağlıklı bir gelişme gösteremez. 6. Ülkemizde çocuk ve halk kütüphaneleri, hedef kitleleriyle herhangi bir iletişim kurmamaktadırlar. Bu kütüphanelerden yararlanılması konusunda hemen hemen hiçbir özendirici faaliyet yoktur. Olumsuz koşullar içinde bulunan bu kurumlar işlevlerini yerine getirememektedir. 7. Yeni yayınların bu kütüphanelere zamanında girmemesi çok ciddi bir zaaftır. Örneğin; tüm dünyada satış rekorları kıran, satın almak isteyenlerin uzun kuyruklar oluşturduğu bir çocuk kitabını ne halk ne de çocuk kütüphanelerinde bulmak mümkün değildir. Oysa nüfusunun önemli bir kısmı yoksulluk sınırının altında olan ülkemizde, çocuklar ve yetişkinler için kitabı ulaşılabilir kılmak son derece önemlidir. Bu noktada, halk ve çocuk kütüphanelerinin topluma okuyan yeni bireyler kazandırmadaki rolü büyüktür. 8. Ülkemiz, çocukları okuma alışkanlığına yönlendirecek yayınlar konusunda son derece kısırdır. Çocuk edebiyatı konusunda ciddi, tutarlı, toplumsal ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir politika yoktur. Mevcut yayınların önemli bir kısmı sağlam bir çocuk paradigmasından ve pedagojik yaklaşımdan yoksundur. 9. İletişim organları, özellikle görsel medya toplumun okuma alışkanlığı kazanması konusunda duyarsızdır. Gündelik hayat içinde televizyon, adeta kitabın ve okumanın rakibi gibi durmaktadır. Okuma kültürü oluşturmayı amaçlayan televizyon programları yok denecek kadar azdır. Medya, okuyan insanı topluma bir model olarak sunmamaktadır.. Düşünce özgürlüğü alanındaki sorunlar, çeşitli kitapların toplatılması ve yasaklanması, kitabın suç aletleri arasında teşhir edilmesi toplumla kitap arasında bir mesafe yaratmıştır. Okuma alışkanlığının gelişmemesinde bu da dikkate alınması gereken bir faktördür. Toplumumuzda okuma alışkanlığının neden gelişmemiş olduğu konusunda daha pek çok sebep ileri sürülebilir: Örneğin; henüz sözlü kültürden yazılı kültüre tam olarak geçmemiş oluşumuz, kitap fiyatlarının görece yüksekliği, yayınların dağıtım sorunu...

7 Türk Toplumu Neden Okumuyor? Okuyan Bir Toplum Haline Nasıl Gelebiliriz? Ön bilgi raporu bize okumanın önündeki engellerin bunlar olduğunu ve daha birçok sebep olabileceğini belirtiyor. Bizlerde yukarıda yapılmış araştırmalardan faydalanarak ilçemizde okumanın önemine farkın dalık kazandırmak adına Dostun Seni Çağırıyor projesini yapmayı görev bildik. PROJENİN ADI: PROJENİN AMACI: PROJENİN GEREKÇESİ: PROJENİN UYGULAMA ALANI: PROJENİN YARARLANICILARI: PROJENİN ÇIKTILARI: PROJENİN YÖNTEMİ: DOSTUN SENİ ÇAĞIRIYOR İlçemizde bulunan öğrenci, öğretmen ve velilere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak. Okuma alışkanlığının artırılması sonucunda anlama, anlatım, hızlı okuma becerilerinin gelişmesiyle sınav başarı oranını artırmak. Okul kütüphanesine kitap ve üye kazandırmak Öğrenci, öğretmen ve velilerle birlikte kitap okuma zevkini tattırmak Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin önemli amaçlarından biri ülkenin geleceği olan çocukları iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yetiştirmektir. Ülkenin geleceği olan çocukların eğitiminde kitap okumanın, okulun, çevrenin ve öğretmenin en etkili faktörler olduğu görülmektedir. Kitap okumak, çocuklarının yetiştirilmesinde, sosyal ve kültürel mirasın kazandırılmasında en önemli etkenlerden birisidir. Çocukların eğitimlerinde kitap okumanın rolünün ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde ilçemizdeki öğrencilerin akademik başarılarının istenilen düzeye gelebilmesi, birey olarak daha duyarlı ve bilinçli bir şekilde yetiştirilmeleri için kitap okuma alışkanlığının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmuş bu amaçla Dostun Seni Çağırıyor Projesi hazırlanmıştır. Yenipazar ilçesindeki ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumunu kapsamaktadır. Yenipazar ilçesindeki İlkokul, Ortaokul ve Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören bütün öğrenciler, öğretmenler ile tüm velileri kapsamaktadır. Öğrenci notlarındaki yükselişte, başarılı olduğu ders sayısında, Teşekkür - Takdir belgelerindeki artış ve son olarak ilçemizin Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi, YGS ve LYS sıralamalarındaki yükselişi, öğrenci-öğretmen ve okul aile iletişiminde olumlu seyir uygulanacak projenin çıktılarıdır. Projenin yöntemi ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim çağındaki öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarını güçlendirip, okul ve ev ortamında kitap okumayı kendi gelişimleri için bir sorumluluk haline getirmeye yönelik çalışmalar. Bunun yanı sıra okullarınızın kütüphanelerini zenginleştirmeye yönelik kitap toplama kampanyaları düzenleyerek kitap çeşitliğini artırmaya yönelik çalışmalara dayanır. Bu amaçla; proje kapsamında veli görüşmeleri, gözlem, anket uygulamaları, veli toplantıları, veli eğitimleri, yöntemleri kullanılmaktadır. Proje kapsamında Şube Öğretmenler Kurullarında, Öğretmenler Kurulu toplantılarında, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Kurulu Toplantılarında projenin işleyişi ve öğrencilere katkıları görüşülmektedir. Yapılan

8 PROJENİN ÖZETİ: PROJENİN UYGULAMA AŞAMALARI: uygulamalar, uygulama sonuçları, projenin işleyişi ile ilgili görüş ve öneriler raporlaştırılarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmektedir. Öğretme-öğrenme sürecinde okul başarısını artıran faktörler üzerinde yapılan araştırmalar, öğrencilerin akademik başarılarında kitap okumanın çok önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ancak okullarda öğrencilerimizin yeterince kitap okumadığı görülmüştür. Bu sebeple hazırlanan Dostun Seni Çağırıyor Projesi ile ilçemizde, öğrenci ile kitap arasındaki eğitsel birlikteliği gerçekleştirmek ve ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin akademik başarı düzeylerini artırmak ve onları iyi insan, iyi yurttaş olarak yetişmek hedeflenmiştir. Yukarıdaki çalışmalara ilave olarak, öğretmenlerimizin ve gönüllülerin destekleri ile kütüphanelerimizi zenginleştirmek için kitap toplama kampanyaları düzenlemek. Ayrıca anketler uygulayarak öğrencilerin okuma alışkanlıklarını tespit etmek düzenlenmiş, aile eğitimi ve aile ziyaretleri esnasında öğrencilerin aile tarafından kitap okumaya teşvik edilmesi ve aileye de kitap okumaları yönünde telkinlerde bulunulması gerekmektedir. Bu süreci toplumsal bir hareket haline getirmeyi gönülden isteyerek kendimizi sorumlu tutmalıyız. Yapılan çalışmalarda okul idaresi öğretmenler koordineli bir şekilde çalışarak değerlendirme raporlarını İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ne gönderilmesi planlanmıştır. Okul yönetiminin Dostun Seni Çağırıyor projesi hakkında öğrenci, öğretmen ve aileleri bilgilendirmesi. Okullarda komisyon oluşturarak öğrencilerin akademik düzeylerine uygun kitap belirleyerek öğrencilerin - 4 eğitim-öğretim yılı içerisinde belirlenen kitapları okumalarını sağlaması ve takibini yapması. Okul idaresi gönüllü öğretmenlere öğrencileri zimmetleyerek Günlük Okuma Takip Çizelgesi doldurarak etkin takibi sağlamak. Sorumlu öğretmen kitapların okunma sürelerini takip ederek öğrencilerin kitapları etkin kullanımını sağlamak. Okul idaresi gerekli gördüğü durumlarda okullarında dönüşümlü olarak kitap okuma saati düzenler. Gönüllü öğretmenlerimizde seçilen kitapları okuyarak öğrencilerine örnek teşkil etmesi ve öğrencilerin kitaba yönelik merak duygularını harekete geçirmeleri, etkin bir okuma süreci sağlayacaktır. Komisyonun belirlediği kitaplar en kısa zamanda gerekli tedbirler alınarak temini sağlanmaya çalışılacaktır. Bu amaçla STK lar ve gönüllü vatandaşlardan destek için çalışmalar yapılacaktır. Gerekirse destekleyici bulunmaya çalışılacaktır. Eğitim-öğretim sürecinde kurumlar içerisinde okunan kitaplardan, bilgi yarışması yapılarak derece alan öğrenciler ödüllendirilecektir. Ödüller süreç içerisinde proje yürütme üst kurulu

9 tarafından belirlenecektir. Okullarda okumaya teşvik edici broşürler öğrenciler ve öğretmenlerce hazırlanarak dikkat çekici yerlerde teşhir edilerek okumanın ehemmiyeti her daim hatırlatılacaktır. PROJENİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE YÖNELİK FAALİYETLER: Projemizde uygulayıcı konumunda bulunan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul Yönetimlerinin görevlerini titizlikle yerine getirmeleri; sorumlu öğretmenlerimizin özverili çalışmaları ve öğrencilerimizin ortaklığa gönüllü olmaları projenin başarısı için çok önemli destek noktalarıdır. Projenin sürdürülebilir olması: a) Paydaşların görevlerini gönüllü ve özverili olarak yapmalarına, b) Proje çıktılarının başarı göstergelerine bağlıdır. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından proje kapsamında bir sonraki eğitim öğretim döneminde yapılacak uygulamalar planlanırken, okullardan gelen raporlar göz önüne alınacak aksayan ve eksik yönler düzeltilecektir.