TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER"

Transkript

1 EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 18 Sayı: 59 (Bahar 2014) 179 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER Ferzende İDİZ (*) Öz Tasavvuf felsefesinin tartışmalı konularından birisi de Hakîkat-ı Muhammediyye meselesidir. Genellikle Abdullah et-tusterî ile başladığı söylenen bu tasavvur, Hakim Tirmizî ile devam etmiş, İbn Arabî ile zirye ulaşmıştır. Kısaca Allah ın her şeyi Hz. Muhammed in nûrundan yarattığı fikrine dayanan bu anlayış, sonra gelen birçok önemli sûfî tarafından da benimsenmiştir. Söz konusu görüşü benimseyenler arasında yaşadığı döneme sonrasına damga vurmuş olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de yer almaktadır. Bu çalışmada mutasavvıfların konuya bakışları Mevlânâ nın ünlü eseri olan Mesnevî de Hakîkat-ı Muhammediyye meselesine dâir örnekler ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Mesnevî, rûh, nûr, sûfî, şeyh The Truth of Muhammediyye Matter in Sufism and Examples From Mesnevî Abstract One of the controrsial topics of Sufi philosophy is the the truth of Muhammediyye /Hakîkat-i Muhammediyye matter. This envisagement, generally being said to ha started with Abdullah et-tusterî, continued with Hakim Tirmizi and reached the peak with İbn Arabi. Briefly, this understanding based on the the idea that Allah created erything for Muhammed s radiance, has been adopted by many important subsequent sufis as well. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, who made his mark to the period when he lid, is also one of the personalities adopting the aforementioned view. In this study, the opinions about the truth of Muhammediyye viewpoints of sufists and in Mesnevi -by Mevlânâwill be handled. Keywords: Mesnevî, spirit, radiance, sufi, sheikh. *) Yrd. Doç. Dr., Yüzüncü Yıl Üniv. İlahiyat Fak. Tasavvuf Anabilim Dalı (e-posta: f.idiz65@gmail.com).

2 180 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Giriş Kaynaklarda, işârî tefsîr hareketinin ilk mümessillerinden Sehl b. Abdullah et-tusterî (öl.283/896) tarafından geliştirildiği ifâde edilen Hakîkat-ı Muhammediyye fikri (Demirci, 1997: 179), İbn Arabî (öl.638/1240) tarafından vahdet-i vücûd bağlamında geliştirilerek daha sistemli bir hâl almıştır. Allah-âlem ilişkisini açıklamak üzere ilk olarak İbn Arabî tarafından varlık mertebeleri nazariyesi geliştirilmiştir. (Erdem, 1990: 48). Varlık mertebeleri nazariyesine göre varlık; zuhûr mertebelerinin ikincisi olan ilk taayyun ismi de rilen Hakîkat-ı Muhammediyye ile başlamakta en son örtü olan insan ile son bulmaktadır. Buna göre cismanî rûhanî, vahdet vahidiyet mertebelerinin cümlesini kendisinde toplayan, en hayırlı tecelli, en son örtü insandır. İnsan ilâhî sûret üzere yaratıldığından bütün isimleri bir araya getiren Allah isminin mazharıdır. Hakk ın bütün isim sıfatlarıyla tam olarak tecelli ettiği varlık insan-ı kâmildir. Bu varlık İbn Arabî ye göre âlemin rûhudur. (İbn Arabî, 2007: 235; Konuk, 2011: IV, 232; Erdem, 1990: 48-54). Aynı zamanda Hakîkat-ı Muhammediyye olan insan-ı kâmil kavramını ifâde etmek için İslâm tasavvuf literatüründe farklı dönemlerde pek çok ıstılah kullanılmıştır. Hakk ın her mertebedeki tecellilerini kemâllerini kendisinde taşıdığından bu hâllerin farklı derecelerini ifâde etmek amacıyla farklı adlarla nitelendirilmiştir. Mesela Hz. Peygamber in manevî hüviyeti olması itibariyle nûr-i Muhammedî, Hakîkat-i Muhammediyye olarak adlandırıldığı gibi İlk zuhûr olduğu için tecellî-i evl, tüm mahlûkat mevcûdatın maddesi olduğu için kābiliyyet-i evl, tüm mümkinat kendisinden zuhûr ettiği için menşeü s-sivâ gibi isimlerin yanı sıra; akl-ı küll, akl-ı evl, zıll-ı evl, mevcûd-i evl, mebde-i evl, mertebe-i ulâ, âlem-i icmal, ism-i a zam, rûh-i a zam, rûhu l-kuds, levh-i kazâ vb. isimlerle de adlandırılmıştır. (Konuk, 2011: I, 12-13; el- Hakîm, 2005: ; Durak, 2010: ). İbn Arabî nin, Muhammed î hakîkatten bahs ederken, insan-ı kâmil terimini, Hz. Muhammed (s.a.v.) in yanı sıra Âdem (a.s.) diğer peygamberler ile Ebû Yezîd el-bistamî gibi şahsiyetleri anlatmak için de kullandığı görülür. Bu da ister istemez insan-ı kâmilin kim olduğu sorusunu akıllara getirmektedir. Karmaşık bir terîm olmakla beraber, insan-ı kâmilden maksat aslında Hz. Muhammed (s.a.v.) dir. Başka bir ifâdeyle Muhammedî hakîkattir. Ancak kemâle ermek isteyen kişi, Muhammedî özelliklere bezenmek sûretiyle bir kutb mesabesinde olan bu hakîkat etrafında döner. Bu dönüş sonucunda Muhammedî hakîkat ile bir olan mertebeye ulaşır. Bu makāma ulaşan kimseye o makāma ulaşan kimsenin adı, yani insan-ı kâmil adı rilir. Bu duruma göre, insan-ı kâmil ifâdesi gerçek anlamda Hz. Muhammed (s.a.v.) için kullanılmakla beraber o mertebeye ermiş fenâ hâline ulaşmış kimselere de bu ad rilir. Çünkü onlar da Muhammed (s.a.v.) in aynısı hâline gelmişlerdir. (el-hakîm, 2005: 370). Aynı zamanda her bir kâmil insan, kendi kemâl yetkinliğini Muhammedî mişkattan almaktadır. (Küçük, 2014: 155). İbn Arabî nin düşünce sisteminde varlık bulan tüm mevcûdat, Allah ın bitmez tükenmez birer kelimesidir. İnsan ise âlemdeki en yetkin kuşatıcı kelime (kelime-i câmia ) dir. (İbn Arabî, (t.s): I, 136; Küçük, 2014: 152). İbn Arabî; Hz. Muhammed (s.a.v.) den

3 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 181 aldığını ifâde ettiği Fusûsu l-hikem adlı eserini bu minvalde kaleme almıştır. İbn Arabî bu eserde, her birisini Allah ın yetkin bir kelimesi olarak takdim ettiği peygamberlerden her birinden zuhûr eden ilâhî sıfat isimlerin hikmetlerini açıklar. Söz konusu eserde Hz. Muhammed (s.a.v.) e has kılınan ilâhî hikmet, ferdiyye ya bazı nüshalardaki şekliyle külliyyedir. Bu da diğer peygamberlerde ele alınan ilâhî ismin, Hz. Muhammed (s.a.v.) de toplu olarak zuhûr etmiş olduğunu gösterir. (İbn Arabî, 2007: 23; Küçük, 2014: ). İbn Arabî ye göre zâtı rabbine en çok delîl olan Hz. Muhammed (s.a.v.), mülkün tacı insan-ı kâmil unvanının asıl sahibidir. Zira Hz. Muhammed (s.a.v.), insan türünün en kâmilidir. Bu yüzden iş (var oluş emri) onunla başlamış, onunla sona ermiştir. O, rabbine olan delîlin ilkidir. (İbn Arabî, 2007: 255; İbn Arabî, ts: II, 104; Küçük, 155). Bu mertebe, zât-ı lâtaayyunun, taayyun sûretiyle zuhûr ettiği mertebedir. Buna taayyun-i evl ilmi mutlak da denir. Bu mertebede vücûd, kendisindeki sıfât isimleri mücmelen bilir. Bu anlamıyla Muhammedî hakîkat, tüm mümkün varlıkların zuhûr edip varlığa geldiği Nûr-i Muhammedî diye tabir edilen mertebedir. (Konuk, 2011: I, 11; Küçük, 2014: 157). Yani tüm varlığın aslıdır. İbn Arabî ye göre tüm varlığın aslı olması itibariyle de Hakîkat-ı Muhammediyye, Nahl Sûresi 40. âyette geçen kün (ol) hitabını alan mazhardır. Âyetteki feyekün (olur) kısmı ise Hz. Muhammed (s.a.v.) in tarihsel şahsiyetine işâret etmektedir. Buna göre kün hitabını alan ilk küllî hakîkat oluşuyla varlığın evlidir tüm varlık, Muhammedî varlığı itibariyle Hz. Muhammed (s.a.v.) in varlığının aslı bereketinden vücûd bulmuştur. Yekün (olur) emri mucibince de son peygamber olarak gelmiştir. (İbn Arabî, ts.b: 33; Küçük, 2014: ). Velâyet nübuvt fikri de bu meseleyle alakalıdır. Buna göre hüküm koyucu olarak nübuvt risâlet Hz. Muhammed (s.a.v.) ile son bulmuştur. Ancak onun âlemlere rahmet oluşundan tevarrüs eden lâyet ise devam etmektedir. O bu bakımdan, İbn Arabî ye göre lâyet kandili (mişkât) dir. Buna istidatı olanlar, bu mişkattan feyiz almak sûretiyle kemâle ererek insan-ı kâmil olur. Yani her bir insan-ı kâmil lâyetini, mişkâtu l-lâye kabul edilen son peygamber (hatmü l-enbiyâ) Hz. Muhammed (s.a.v.) den alır. Bu lâyeti alana da hatemü l evliyâ denir. Hatmü l-lâye de farklı lîlerde zuhûr edebilen ortak bir manadır. (Konuk, 2011, I, ; Doğrul, 1948; 85-86; Küçük, 162; Uysal, 2001: ). Hakîkat-ı Muhammediyye, Allah ın her şeyden önce her şeyi kendisinden yarattığı bir nûr olması hasebiyle, âlemin yaratılışının kaynağı aslıdır. Bu Hakîkat-ı Muhammediyye nin âlem ile ilişkisi açısından ontolojik konumunu ifâde etmektedir. Daha sonra zuhûra gelen âlemdeki tüm hakîkatler, hakîkatlerin kaynağı olan Hâkîkatı Muhammediyye nin tafsilatıdır. (İbn Arabî, ts.a: I, 118). Hakîkat-ı Muhammediyye, Allah ın bütün sıfât, isim fillerinin ilk mazharı olduğundan kevnî ilâhî hakîkatler önce o küllî hakîkata, oradan da ilgili diğer varlıklara yansımaktadır. (Konuk, 2011: I, 95-96). Hz. Adem, ilk insan oluşuyla insanî hakîkatin beşer sûretinde ortaya çıkan ilk zuhûrudur. İlk zuhûr, beşer sûretinde Hz. Âdem ile olmasına rağmen, ondaki vasıflar in-

4 182 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ sanî hakîkati teşkil eden Muhammedî hakîkatin vasıflarıdır. Bu yetkinlik, en nihayet Hz. Muhammed (s.a.v.) in tarihsel şahsiyetiyle tamamlanmıştır. Yani Muhammedî hakîkatin insan bedenindeki hikmeti, ilk insan-ı kâmil olan Hz. Âdem ile ortaya çıkmış Hz. Muhammedin tarihsel şahsiyetinde en kemâl hâlini almış, onun fâtıyla da son bulmuştur. Bu sebeple İbn Arabî ye göre Hz. Muhammed (s.a.v.) in fâtıyla âlem, rûh, cisim, sûret mana olarak uykudadır. Ancak ölmüş değildir. Diriliş günü âlemin rûhu olarak kabul edilen Hakîkat-ı Muhammediyye ile birlikte âlem yeniden dirilecektir. (İbn Arabî, ts.a: III, 187; Küçük, 2014: ). Filozoflar, insan için âlem-i sağir (mikro kozmos) görülen evren için ise âlem-i kebîr (makro kozmos) tabirlerini kullanırlar. Buna atıfta bulunan İbn Arabî Mevlânâ bu görüşü eleştirirler. Mevlânâ, felsefî gelenekteki anlayışın tersine insanın küçük âlem değil, büyük âlem olduğunu vurgular. Zira insan olmadan âlem hiç bir mana ifâde etmez müstakil bir âlem olamaz. Ancak âlem olmasa da insan müstakil bir âlemdir. Ayrıca âlemde var olan her şey, sûret olarak görmesek de mana hakîkat olarak insanda mevcûttur. Onun sûreti, ilâhî hakîkatlerin yanı sıra âlemin hakîkatlerini de kendisinde barındırır. Buna işâretle İbn Arabî, basiret gözüyle âlem-i kebir denen âleme bakacak olursan, onda var olan zâhir-bâtın her şeyin küçük âlem tabir edilen insanda da mevcût olduğunu görürsün, der. Bundan dolayı İbn Arabî ye göre her ne kadar küçük de görülse taşıdığı mana bakımından insan âlem-i kebîrdir. Mevlânâ nın: Öyleyse sûret olarak küçük âlemsin; o zaman mana olarak büyük âlemsin, (Mevlânâ, 2004: II, 35). dizeleriyle ifâde ettiği de bu manadır. Dolayısıyla gerek Mevlânâ, gerek İbn Arabî olsun, insan-âlem ilişkisini aynı bağlamda ele alırlar felsefî gelenekteki mikro-makro kozmos kabbulünü de aynı noktadan hareketle eleştirirler. Sûfîlerin ıstılahında insanla birlikte âlemin büyük insan olduğu belirtilir. (İbn Arabî, 2003; 7-11; Konuk, 2004: 30-32; a.mlf., 2011: IV, 233; Küçük, ). Bu nazariye ile sûfîler; Allah ın yarattığı ilk şey Peygamber efendimizin nûrudur, diğer bütün varlıklar onun nûrundan yaratılmıştır, derler. (el-cilânî, t.y.: II, 9). Bu anlamda İmâm Rabbânî Mektûbat ında şöyle der: Hakîkat-ı Muhammediyye, ilk zuhûrdur hakîkatlar hakîkatıdır. Şu manaya ki: Melâike-i izâmın hakîkatleri olsun, enbîya-ı kirâmın hakîkatleri olsun; sair hakîkatlerin tümü, onun hakîkatinin zilâli (gölgesi) dir. Zira o, bütün hakîkatlerin aslıdır. (Rabbânî, 1977: II, 1651). Buna göre Hz. Peygamber (s.a.v.) in cismânî hayatından ayrı bir varlığı daha mevcûttur. Allah tan başka hiçbir şey yokken ilk defa Hakîkat-i Muhammediye var olmuş, bütün mahlûkât bu hakîkatten onun için yaratılmıştır. Âlemin var olma sebebi, maddesi gayesi bu hakîkattir. Gizli bir hazine olan Cenâb-ı Hak, bilinmeyi murat etmiş ilk defa taayyün-i hubbî şeklinde, yani Hz. Peygamber (s.a.v.) in nûru sevgisi olarak tecellî etmiş, ardından diğer varlıkların hepsini bu nûrdan yaratmıştır. Onun âlemlere rahmet oluşunun anlamı da budur. Buna göre evrenin varoluş sebebi, Allah ın Hz. Muhammed (s.a.v.) e duyduğu sevgidir. Tasavvufta sık sık kullanılan kudsî hadîs olarak da rivâyet edilen Sen olmasaydın ben kâinatı yaratmazdım (Aclûnî, 2001: II, 148) ifâdesiyle de bu husûs anlatılır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) in rûhu nûru, bütün insanlardan peygamberlerden, hatta meleklerden önce var

5 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 183 olduğundan o, insanlığın manevî babası kabul edilmektedir. (İbn Arabî, 2007: ; el-cîlî, 2012: 20-25; Rabbânî, 1977: II, ; Demirci, 1997: XV, 180). İbn Arabî den sonra konu birçok mutasavvıf tarafından işlenmiş, kitap söylemlerinde yer edinmiştir. Konuya kitaplarında değinenlerden birisi de Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (öl.672/1273) olmuştur. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, ünlü eseri Mesnevî de bu konuya değinmiş dizelerinde ifâde etmiştir. Biz de bu çalışmada tasavvuf âleminde önemli yere sahip olan Hakîkatı Muhammediyye meselesinin doğuşu tarihi süreçteki gelişiminden bahs edecek Mevlânâ nın ünlü eseri Mesnevî den konuya dâir bazı örnekler sunmaya çalışacağız. Bu amaçla söz konusu nazariyenin tarihi seyir içerisindeki gelişimi hakkında kısa bir bilgi rmek yerinde olacaktır. Tarihi Gelişimi Yukarıda da ifâde edildiği gibi, kaynaklarda Hakîkat-ı Muhammediyye meselesinin ilk olarak Abdullah et-tusterî ile başladığı belirtilmektedir. Ancak III./IX. asırdan önce yaşamış olan Hasan-ı Basrî (ö.110/728) Allah göklerin yerin nûrudur (Nûr, 24/35). âyetinin tefsîrinde: Burada geçen nûr kelimesinden maksat mü minin kalbi tevhîd ziyasıdır diyerek özel bir tarzda açıklamıştır. (et-tusterî, 2007: 79-80; Ateş, 1974: 46; Eş-Şeybî, 1982: 452; Çift, 2004: 139). Hasan-ı Basrî, bizzat âyetleri tefsîr etmekten ziyade okurken duyduğu hisleri dile getirmiştir. Bu da sûfi (işarî) tefsîrin metodu hatta başlangıcı sayılır (Ateş, 1974: 42) ki, bu durumda îşârî tefsîr Abdullah et-tusterî ile değil, Hasan-ı Basrî ile başlamıştır, denilebilir. Yine yukarıda Taberî den aktardığımız Katâde den gelen iki rivâyetten hareketle, bu meselenin daha tabîûn döneminde dillendirildiği görülmektedir. Burada Katâde nin, Hasan-ı Basrî nin talebesi olduğunu hatırlatmakta fayda olacaktır. (Ateş, 1974: 42). et-tusterî den önce nûr meselesini yorumlayan bir diğer şahsiyet ise Cafer-ı Sâdık (148/765) tır. Cafer-ı Sâdık ın, Kalem Sûresinin 1. âyetinin tefsîrinde; Nûn,(ن) tüm nûrların kendisinden yaratıldığı ezeliyet nûnudur. Bu nûr, Muhammed (s.a.v.) in nurudur. (es-sülemî, 2001: II, 343) demiş olması bu ihtimali güçlendirmekte meselenin et-tusterî den daha önce dillendirildiği şeklindeki düşüncemizi de kuvtlendirmektedir. Eğer bu mesele tabîûn döneminde biliniyor idiyse, tabîûnun bunu sahabeden öğrenmiş olma ihtimali de doğar. Zira Hasan-ı Basrî nin, İbn Abbâs tan tefsîr dersleri aldığı onun yolunu takip ettiği bilinmektedir. (Ateş, 1974: 42). Bu da sûfîlerin tefsîrlerinde konuya delîl olarak ileri sürdükleri âyetlerden çıkardıkları manalar ile konuya dâir sundukları hadîslerin (her ne kadar sıhhatları tartışmalı da olsa) göz ardı edilemez bir keyfiyet arz ettiğini göstermesi açısından önem kesbetmektedir. Ayrıca bu durum, Hakîkat-ı Muhammediyye meselesine dış kaynak arayanların da yanılmış olma ihtimallerini güçlendirmiş olur. Zira genellikle meseleyi bağladıkları dış akımların çoğu, daha sonraki dönemlerde, özellikle Hasan-ı Basrî den sonra yapılan tercümelerle İslâm âleminde yer bulabildiğini biliyoruz.

6 184 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Tabiûn döneminde konuşulmuş olma ihtimali bulunmakla beraber, tasavvufî kaynaklar, Hakîkat-i Muhammediyye fikrini ilk dile getiren sûfîler olarak şu isimleri zikretmişlerdir: Sehl b. Abdullah et-tusterî (öl.283/896), Zünnûn-ı Mısrî (öl. 245/859) Hallâc-ı Mansûr (öl. 309/922) (Ay, 2010: 81). Ancak ifâde ettiğimiz gibi konunun bu şahsiyetlerden daha önce ele alındığı kuvtle muhtemeldir. Kaynakların, meseleyi bu mutasavıflarla başlatmaları, meselenin bunlar tarafından daha yüksek sesle dile getirilmiş olması özellikle et-tusterî tefsîri nin günümüze ulaşmış en eski îşârî tefsîrlerden biri olmasıyla alakalı olduğu kanaatindeyiz. Yoksa ilk dillendiren kişi olmama ihtimali daha önce rdiğimiz bilgilerden anlaşılmaktadır. Zira Hasan-ı Basrî tarafından biraz da kapalı bir üslupla dillendirilmiş olan mesele, Cafer-ı Sâdıkla devam etmiştir, denilebilir. Daha sonra Abdullah et-tusterî de açıkça ifâdesini bulmuş olan bu kavram, et- Tusterî nin öğrencisi olan Hallac-ı Mansûr ile devam etmiştir. Hatmü l -evliyâ, görüşüyle ön plana çıkmış olan Tirmizî konuyu daha da ileri taşımıştır (Çift, 2004: ). İlk dönemlerde ilk nûr, ilk rûh vb. isimlerle ifâde edilen bu kavram, İbn Arabî ile Hakîkat-ı Muhammediyye ismini almış Fütûhat ta geniş bir şekilde işlenmiştir. (Öztürk, 1998: 52; Türer, 2011: 194). Daha sonra Aziz Nesefî (öl.700/1300) İnsan-ı Kâmil isimli Farsça bir eser yazmıştır. Ardından Abdulkerîm el-cîlî bu isimle yazdığı bir eserle detaylı bilgi rmiştir. Böylece İbn Arabî nin Hakîkat-ı Muhammediyye dediği nazariyeye insan-ı kâmil de denilmiştir. (Yılmaz, 2004: ; Öztürk, 1998: 52). elen İmâm Suyûtî Mevlânâ de bu görüştedir. İmâm-ı gelen İmâm Rabbânî nin İmâm Suyûtî Suyûtî, de de konuyu bu meseleyi görüştedir. bu çerçede temelde İmâm bu iki Suyûtî, deyimlerle meseleyi ele aldıkları işledikleri görülmektedir. Mevlânâ dan sonra gelen İmâm Suyûtî de bu görüştedir. temelde iki adîse dayandırarak şöyle İmâm Suyûtî, meseleyi hadîse açıklamaktadır: temelde dayandırarak "Bu iki hadîse şöyle hadîslerden dayandırarak açıklamaktadır: birincisi, şöyle açıklamaktadır: "Bu hadîslerden Bu hadîslerden ب ع ث ت birincisi, ك اف ةTüm " insanlara birincisi, ا ل ي الن اس ك اف ة Hanbel, gönderildim." Tüm"Tüm insanlara insanlara (İbn gönderildim. Hanbel, gönderildim." (İbn Hanbel, (1999: (İbn ب ع ث ت ا ل ي الن اس د م ب ي ن iken; 138) الر وح VI, و ال ج س د (1999: diğeri 1999: VI, 138) VI, 138) iken; iken; diğeri diğeri ك ن ت ن ب ي ا و ا ل "Âdem Âdem daha و ال ج س د rûh ب ي ن الر وح arasın- ن ب ي ا cesed و ا ل د م da arasında bir hâldeyken bir rûh hâldeyken ben nebî idim. hadîsleridir. "Âdem daha ك ن ت ûh cesed cesed ben arasında nebî idim."hadîsleridir. (İbn Ebî Şeybe, 2006: bir hâldeyken ben (İbn VIII, 438: Aclûnî, nebî idim."hadîsleridir. (İbn II, 129). Birinci hadîs gereği, Peygamberimiz (s.a.v.) sadece kendisinden sonra gelen bî Şeybe, 2006: insanlara VIII, değil, 438: Ebî kendisinden Aclûnî, Şeybe, önce 2006: II, Âdem 129). VIII, (a.s.) a Birinci 438: kadar Aclûnî, hadîs olan tüm gereği, II, insanlara 129). gönderilmiştir. Birinci hadîs gereği, eygamberimiz Zîra (s.a.v.) ilk yaratılan sadece Hz. Peygamberimiz kendisinden Muhamed in nûrudur. (s.a.v.) sonra sadece gelen Bunu da insanlara ikinci hadîste kendisinden değil, yer alan Resûlullah (s.a.v.) in: Âdem daha rûh cesed arasında bir hâldeyken, ben nebî sonra idim. gelen ifâdelerinden anlıyoruz. Âdem (a.s.) a kendisinden (Suyûtî, kadar Manisa olan önce İl Halk tüm Âdem Kütüphanesi, insanlara (a.s.) a gönderilmiştir. kadar Ak Ze olan 14/1: vr, tüm 55a-b). insanlara Suyûti den gönderilmiştir. insanlara değil, endisinden önce sonra da bu mesele İmâm Rabbânî, Bursevî gibi önde gelen hemen hemen tüm mutasavvıflar tarafından benimsenip işlenmiştir. Bunu da ikinci hadîste yer îra ilk yaratılan Hz. Muhamed in Zîra ilk yaratılan nûrudur. Hz. Bunu Muhamed in da ikinci hadîste nûrudur. yer lan Resûlullah (s.a.v.)'in: alan Âdem Resûlullah daha rûh (s.a.v.)'in: cesed Âdem arasında daha bir rûh cesed arasında bir Hakîkat-ı Muhammediyye Meselesi nin Kaynağı âldeyken, ben nebî idim. hâldeyken, ifâdelerinden ben anlıyoruz." nebî idim. (Suyûtî, ifâdelerinden Manisa anlıyoruz." İl Tüm İslâmî ilimler gibi tasavvuf da Kur ân Sünnet e dayanmakta meşruiyetini (Suyûtî, Manisa İl alk Kütüphanesi, buradan Ak almaktadır. Ze 14/1: Hakîkat-ı Halk vr, Kütüphanesi, 55a-b). Muhammediyye Suyûti'den meselesi Ak Ze 14/1: sonra vr, da de 55a-b). bu Kur ân mesele Sünnet e dayandırılmıştır. Dolayısıyla bu görüşü ön plana çıkaran mutasavvıfların konuyu dayandırdıkları Suyûti'den sonra da bu mesele mâm Rabbânî, âyet Bursevî hadîsleri gibi İmâm incelemekle önde Rabbânî, gelen işe hemen başlamak Bursevî hemen yerinde gibi tüm önde olacaktır. mutasavvıflar gelen hemen hemen tüm mutasavvıflar arafından benimsenip işlenmiştir. tarafından benimsenip işlenmiştir.

7 "Hani Rabbin meleklere و إ ذ قال ر ب ك ل ل م ال ئ ك ة إ ن ي ج اع ل ف ي ا لر ض خ ل يف ة 1. Ben, yeryüzünde halife yaratacağım demişti (Bakara, 2/30). Et- Tusterî, bu âyeti tefsîr ederken: Allah Teâlâ, Âdem (a.s.)'ı yaratmadan önce meleklere şöyle dedi: Ben, yeryüzünde halife yaratacağım. Âdem TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ 185 VE (a.s)'ı, MESNEVÎ DEN nûr-i Muhammedî nin ÖRNEKLER izzet çamurundan yarattı ona kötülüğü anlamda konunun dayandırıldığı âyetleri bu âyetlerle ilgili bazı işârî emredici anlamda Âyetlerden olan konunun Delîller nefsinin dayandırıldığı en büyük düşmanı âyetleri olduğunu bu âyetlerle öğretti. ilgili demektedir. bazı işârî yorumları kısaca özetlemek konunun anlaşılması için yararlı olacaktır. Kur ân-ı Kerîm de Hakîkat-ı Muhammediyye meselesine açıkça temas eden her hangi (et-tusterî, yorumları bir âyet mevcût kısaca 2007: değildir. özetlemek 27). Burada Mutasavvıflar, konunun Abdullah genellikle anlaşılması et-tusterî'nin, meseleyi için bazı yararlı âyetlerin olacaktır. Hakîkat-ı yorumu- "Hani Rabbin meleklere işârî و إ ذ ق ال ر ب ك ل ل م ال ئ ك ة إ ن ي ج اع ل ف ي ا ل ر ض خ ل يف ة.1 na Muhammediyye 1. dayandırmaktadırlar. 1. خ خ ل يف ة Konuyu ele alan işârî tefsîrler incelendiğinde, meselenin bazen de, "Hani daha sonraları Rabbin و إ ذ و إ ذ ق ال ر ب ك zikretmese ل ل م ال ئ ك ة ismen إ ن ي ج اع ل ف ي terimini ف ي ا ل ر ض meleklere Hakîkat-ı Ben, aynı yeryüzünde bazen farklı halife âyetlere yaratacağım dayandırılarak işlendiği demişti görülmektedir. (Bakara, İşârî 2/30). tefsîrlerin Et- konuyu Muhammediyye Ben, dayandırdıkları yeryüzünde tüm halife âyet yaratacağım yorumları burada demişti ele almamız çalışmanın (Bakara, boyutu 2/30). gereği Et- Tusterî, olarak bu âyeti tefsîr anılacak ederken: olan Allah meseleyi Teâlâ, işlediği Âdem görülmektedir. (a.s.)'ı yaratmadan anlamda elbette mümkün konunun olmayacaktır. dayandırıldığı Tümü olmasa âyetleri da genel bu anlamda âyetlerle konunun ilgili dayandırıldığı Tusterî, 2. ب ل ى bazı işârî ب ر ب ك م bu âyeti ق ال وا âyetleri bu âyetlerle tefsîr ilgili ederken: bazı işârî Allah yorumları Teâlâ, kısaca özetlemek Âdem (a.s.)'ı konunun yaratmadan ه م أ ل س ت önce meleklere şöyle و أ ش ه د ه م ع ل ى أ ن ف س Ben, dedi: ظ ه ور ه م ذ ر ي ت ه م yeryüzünde م ن halife آد م و إ ذ أ خ ذ ر ب ك م ن ب ن ي yaratacağım. Âdem anlaşılması ش ه د ن ا anlaşılması أ ن yeryüzünde ت ق ول وا Ben, konunun ي و م dedi: ال ق ي ام ة özetlemek إ ن ا şöyle ك ن ا ع ن olacaktır. kısaca ه ذ ا yararlı meleklere غ اف ل ين yorumları için önce "Hem halife için Rabbin yaratacağım. yararlı Ademoğullarının olacaktır. Âdem (a.s)'ı, nûr-i Muhammedî nin izzet çamurundan yarattı ona kötülüğü bellerinden 1. Hani "Hani Rabbin meleklere و إ ذ ق ال ر ب ك ل ل م ال ئ ك ة إ ن ي ج اع ل ف ي ا ل ر ض خ ل يف ة Ben, (a.s)'ı, zürriyetlerini nûr-i alıp Muhammedî nin onları nefislerine izzet karşı çamurundan şahit tutarak: yarattı "Rabbiniz değil ona kötülüğü emredici yeryüzünde miyim?" olan nefsinin halife yaratacağım en büyük demişti düşmanı olduğunu (Bakara, 2/30). öğretti. Et-Tusterî, demektedir. bu âyeti tefsîr Ben, diye yeryüzünde şâhit gösterdiği zaman halife yaratacağım 'Et Rabbimizsin, şâhidiz demişti!' (Bakara, dediler. Kıyamet 2/30). Etederken: emredici Allah olan Teâlâ, nefsinin Âdem en (a.s.) ı büyük yaratmadan düşmanı önce olduğunu meleklere öğretti. şöyle dedi: demektedir. (et-tusterî, günü Ben, yeryü- 'Bizim 2007: bundan 27). haberimiz Burada yoktu!' Abdullah demeyesiniz." et-tusterî'nin, (A'raf, 7/172). Hakîkat-ı zünde halife bu yaratacağım. âyeti tefsîr ederken: Âdem (a.s) ı, Allah nûr-i Muhammedî nin Teâlâ, Âdem izzet (a.s.)'ı çamurundan yaratmadan yarattı (et-tusterî, ona kötülüğü 2007: emredici 27). olan nefsinin Burada en büyük Abdullah düşmanı et-tusterî'nin, olduğunu öğretti. Hakîkat-ı Muhammediyye Et-Tusterî, terimini âyette geçen ismen ذ ر ي ت ه م zikretmese ' zürriyetlerini' de, daha sonraları kelimesinden Hakîkat-ı demektedir. hareketle önce (et-tusterî, Muhammediyye meleklere 2007: şöyle 27). terimini Burada dedi: Abdullah ismen Ben, yeryüzünde zikretmese et-tusterî nin, de, halife Hakîkat-ı daha yaratacağım. sonraları Muhammediyye Hakîkat-ı Âdem terimini ismen zikretmese olarak de, anılacak (s.a.v), daha sonraları olan Âdem meseleyi (a.s.) Hakîkat-ı Muhammediyye işlediği Âdem görülmektedir. (a.s.)'ın zürriyeti olmak olarak anılacak olan Muhammediyye zürriyet; Hz. Muhammed (a.s)'ı, nûr-i Muhammedî nin izzet çamurundan yarattı ona kötülüğü meseleyi Muhammediyye işlediği görülmektedir. olarak anılacak olan meseleyi işlediği görülmektedir. 2. ق ال وا ب ل ى üzere üçtür, demekte أ ل س ت ب ر ب ك م ع ل ى şu أ ن ف س ه م yorumda bulunmaktadır: م ن ظ ه ور ه م ذ ر ي ت ه م و أ ش ه د ه م م ن ب ن ي آد م "Birinci أ خ ذ ر ب ك zürriyet و إ ذ (yani ilk emredici 2. olan nefsinin en büyük düşmanı olduğunu öğretti. demektedir. م ن م ن ظ ه ور ه م ذ ر ي ت ه م و أ ش ه د ه م ع ل ى أ ن ف س ه م ه م أ ل س ت ب ر ب ك م ق ال وا ب ل ى.2 و إ ذ و إ ذ أ خ أ خ ذ ذ ر ب ك م ن م ن ب ن ي آد م "Hem ش ه د ن ا (s.a.v.)'dir. أ ن ت ق ول وا ي و م Muhammed ال ق ي ام ة Hz. إ ن ا şey), ك ن ا ع ن ه ذ ا yaratılan غ اف ل ين Zira Rabbin Allah, Ademoğullarının Hz. Muhhammed Abdullah أ ن أ ن ت ق ول وا Burada ي و م.(27 ال ق ي ام ة إ ن ا إ ن ا ك ن ا ك ن ا :2007 ع ن ع ن ه ذ ا غ اف ل ين (et-tusterî, Hem "Hem et-tusterî'nin, Rabbin ش ه د ن ا Ademoğullarının Hakîkat-ı bellerinden (s.a.v.)'i zürriyetlerini yaratmak alıp isteyince onları nefislerine kendi nûrundan karşı şahit onun tutarak: nûrunu "Rabbiniz izhar değil etti. Bu Muhammediyye bellerinden zürriyetlerini terimini alıp ismen onları nefislerine zikretmese karşı de, şahit daha tutarak: sonraları Rabbiniz "Rabbiniz Hakîkat-ı değil miyim?" miyim? nûr, diye azamet şâhit gösterdiği diye şâhit perdesine zaman gösterdiği (hicâbu l-azame) 'Et Rabbimizsin, zaman Et Rabbimizsin, ulaşınca şâhidiz!' şâhidiz Allah a dediler. Kıyamet! dediler. secde Kıyamet etti. günü Muhammediyye günü miyim?" 'Bizim Bizim bundan diye bundan şâhit haberimiz olarak gösterdiği haberimiz yoktu!' anılacak zaman yoktu! demeyesiniz." olan 'Et demeyesiniz. meseleyi Rabbimizsin, (A'raf, (A raf, işlediği 7/172). şâhidiz 7/172). görülmektedir.!'!' dediler. Kıyamet Bunun üzerine Allah da onun secdesinden nûrdan bir billur gibi büyük Et-Tusterî, günü 'Bizim bundan haberimiz yoktu!' demeyesiniz." (A'raf, 7/172). 2. ق ال وا ب ل ى âyette ب ر ب ك م geçen أ ل س ت ' zürriyetlerini ع ل ى أ ن ف س ذ ر ي ت ه م ه م zürriyetlerini' kelimesinden و أ ش ه د ه م hareketle م ن ظ ه ور ه م ذ ر ي ت ه م و إ ذ Hz. أ خ ذ ر ب ك zürriyet; م ن hareketle ب ن ي آد م Muhammed bir sütun zürriyet; Et-Tusterî, (s.a.v), (amûd) âyette Âdem yarattı. geçen (a.s.) ذ ر ي ت ه م Âdem Bu sütunun ''(a.s.) ın zürriyetlerini' zürriyeti bâtını olmak kelimesinden üzere zâhirinde üçtür, hareketle demekte ayn-ı (s.a.v), ال ق ي ام ة إ ن ا ك ن ا ع ن Muhammed ه ذ ا Hz. غ اف ل ين Âdem "Hem (a.s.)'ın Rabbin zürriyeti Ademoğullarının olmak ش ه د ن ا أ ن (a.s.) ت ق ول وا Âdem ي و م Muhammed şu yorumda bulunmaktadır: Birinci zürriyet (yani ilk yaratılan şey), Hz. Muhammed üçtür, (s.a.v.) dir. demekte zürriyetlerini Zira Allah, şu yorumda alıp Hz. onları Muhhammed bulunmaktadır: nefislerine (s.a.v.) i karşı "Birinci yaratmak şahit tutarak: zürriyet isteyince "Rabbiniz (yani kendi ilk nûrun- değil üzere zürriyet; Hz. Muhammed vardı. Bu nûrânî (s.a.v), sütun, Âdem bir (a.s.) milyon Âdem sene (a.s.)'ın âlemlerin zürriyeti Rabbinin olmak bellerinden miyim?" dan huzurunda üzere onun üçtür, nûrunu diye iman demekte izhar etti. şâhit gösterdiği şu Bu şu nûr, yorumda azamet zaman 'Et bulunmaktadır: perdesine (hicâbu l-azame) Rabbimizsin, "Birinci şâhidiz!' zürriyet ulaşınca dediler. (yani Allah a Kıyamet ilk ilk yaratılan secde şey), etti. Bunun Hz. ile Muhammed durdu. Allah üzerine Allah (s.a.v.)'dir. da kâinâtı yaratmadan da onun secdesinden Zira Allah, bir nûrdan Hz. bir billur Muhhammed milyon sene gibi büyük bir günü yaratılan 'Bizim şey), bundan Hz. haberimiz Muhammed yoktu!' (s.a.v.)'dir. demeyesiniz." Zira (A'raf, Allah, 7/172). Hz. Muhhammed (s.a.v.)'i sütun evl, yaratmak (amûd) ona müşâhedeyi yarattı. isteyince Bu sütunun ikram kendi bâtını etti." nûrundan zâhirinde (et-tusterî, onun ayn-ı 2007: nûrunu Muhammed 68-69). izhar vardı. et-tusterî, etti. Bu Bu nûrânî sütun, bir milyon sene âlemlerin Rabbinin huzurunda iman ile durdu. Allah da kâinâtı benzer (s.a.v.)'i Et-Tusterî, yorumları yaratmak âyette Necm isteyince geçen Sûresi ذ ر ي ت ه م kendi ' nûrundan zürriyetlerini' âyetleri onun tefsîr kelimesinden nûrunu ederken izhar yapmakta hareketle etti. Bu nûr, yaratmadan azamet perdesine bir milyon sene (hicâbu l-azame) evl, ona müşâhedeyi ulaşınca ikram etti. Allah a (et-tusterî, secde 2007: etti ). zürriyet; et-tusterî, nûr, âyette azamet Hz. benzer Muhammed geçen perdesine yorumları Sidretü'l-Müntehâ (s.a.v), Necm (hicâbu l-azame) Sûresi Âdem (a.s.) âyetleri için ulaşınca Âdem tefsîr Muhammed (a.s.)'ın ederken Allah a zürriyeti de yapmakta secde (s.a.v.)'in olmak etti. Bunun âyette üzerine geçen Sidretü l-müntehâ Allah da onun için secdesinden Muhammed nûrdan (s.a.v.) in bir nûrundandır, billur gibi demektedir. büyük ((etüzere Bunun üçtür, üzerine Allah da şu yorumda onun secdesinden bulunmaktadır: nûrdan "Birinci bir billur zürriyet gibi (yani büyük ilk bir Tusterî, nûrundandır, sütun 2007: (amûd) 156). demektedir. ((et-tusterî, yarattı. Bu 2007: sütunun 156). bâtını zâhirinde ayn-ı yaratılan bir و أ ه ل ك Muhammed إ ل م ن Hz. (amûd) س ب ق şey), ع ل ي ه ه sütun.3 yarattı. اث ن ي ن Bu (s.a.v.)'dir. sütunun Zira bâtını Allah, Hz. zâhirinde Muhhammed ayn-ı ي ن Muhammed vardı. Bu nûrânî ك ل ز و ج sütun, م ل ف يه ا م ن bir ح ت ى إ ذ ا ج اء أ م ر ن ا و ف ار الت ن ور ق ل ن ا اح milyon sene âlemlerin Rabbinin (s.a.v.)'i ق ل يل Muhammed م ع ه إ ل yaratmak آم ن vardı. آم ن و م ا isteyince Bu و م ن nûrânî ال ق و ل ل kendi Nihayet "Nihayet sütun, nûrundan emrimiz bir emrimiz gelip milyon gelip onun de sene de nûrunu tennür tennür (geminin âlemlerin (geminin izhar Rabbinin etti. kazanı) kazanı) Bu huzurunda kaynayınca iman ile durdu. Allah da kâinâtı yaratmadan bir milyon sene nûr, kaynayınca Nûh a: huzurunda azamet Nûh'a: Her iman perdesine 'Her birinden ile birinden ikişer durdu. (hicâbu l-azame) ikişer çift Allah çift alıp da alıp aleyhinde kâinâtı aleyhinde hüküm ulaşınca hüküm geçmiş yaratmadan Allah a geçmiş olanların bir milyon secde olanların dışında âileni imân edenleri gemiye yükle! dedik. Zaten onunla birlikte pek etti. sene azı evl, dışında ona müşâhedeyi ikram etti." (et-tusterî, 2007: 68-69). et-tusterî, Bunun âileni evl, ona üzerine imân müşâhedeyi Allah edenleri gemiye da ikram onun yükle!' secdesinden dedik. Zaten etti." (et-tusterî, nûrdan onunla 2007: bir birlikte 68-69). billur pek gibi et-tusterî, büyük azı benzer yorumları Necm Sûresi âyetleri tefsîr ederken de yapmakta 10 bir benzer sütun yorumları (amûd) Necm yarattı. Sûresi Bu sütunun âyetleri bâtını tefsîr ederken zâhirinde yapmakta ayn-ı âyette geçen Sidretü'l-Müntehâ için Muhammed (s.a.v.)'in Muhammed âyette vardı. geçen Bu nûrânî Sidretü'l-Müntehâ sütun, bir milyon için sene Muhammed âlemlerin Rabbinin (s.a.v.)'in

8 dışında kimse imân etmemişti." (Hûd 11/40). Et-Tusterî bu âyetin tefsîrinde Yüce yoktur. yoktur. Eşyanın Eşyanın başlangıcı başlangıcı sonu sonu onunladır. onunladır. Bu Bu sebeple sebeple Allah Allah onu onu hâtemu l-enbiyâ hâtemu l-enbiyâ Allah Hz. Muhammed (s.a.v.)'in kalbini ümmetine bir rahmet olarak ilim nûrlarının olarak olarak nitelemiştir. nitelemiştir. (et-tusterî, (et-tusterî, 2007: 2007: 79-80) ). kaynağı yapmıştır. Allahu Teâlâ kendisine böyle bir ikramda bulunduğundan bütün Bu Bu yorumdan da da et-tusterî'nin açıkça varlığın başlangıcını Hz. Hz. peygamberlerin nûru, onun (Hz. Muhammed in) nûrundandır. Melekûtun nûru, ondandır. 186 muhammed / Yrd. Dünya Doç. (s.a.v.)'in Dr. ahiretin Ferzende nûruna nûru, İDİZ ondandır. bağladığı Her kim ki Hakîkat-ı gerçek EKEV muhabbeti AKADEMİ Muhammediyye istiyorsa DERGİSİ ona tabi' yorumunda olsun " bulunduğu (et-tusterî, görülmektedir. 2007: 79-80) dedikten sonra şöyle devam etmektedir: dışında kimse imân etmemişti. (Hûd 11/40). Et-Tusterî bu âyetin tefsîrinde Yüce Allah "Sıddıkların Hz ف يه ا ف يه ا ulaşabildikleri م ص ب اح م ص ب اح Muhammed ك م ش ك اة ك م ش ك اة (s.a.v.) in derecenin ن ور ه ن ور ه م ث ل م ث ل kalbini ر ض ر ض و ا ل ümmetine nebîlerin الس م او ات الس م او ات sonu, و ا ل ن ور ن ور bir rahmet لل لل olarak اا Allah, Allah, ahvâlinin ilim göklerin göklerin başlangıcıdır. nûrlarının kaynağı yerin yerin Şüphesizki nûrudur. yapmıştır. nûrudur. Allahu Onun Nebî Onun (s.a.v.) Teâlâ nûrunun nûrunun kendisine Allah'a temsili temsili böyle tüm sanki sanki nebîlerin bir bir ikramda bir mişkat mişkat ibâdet bulunduğundan camekan camekan şekilleriyle içinde içinde bütün ibâdet bir bir peygamberlerin nûru, lambaya lambaya etmiştir. Cennette üzerinde onun (Hz. Muhammed Muhammed in) (s.a.v.) nûrundandır. yazılmamış olan Melekûtun tek bir nûru, ağaç ondandır. yaprağı Dünya dahi benzer benzer ahiretin nûru, (Nûr, (Nûr, ondandır. 24/35). 24/35). Et-Tusterî, Her kim ki gerçek Allah, Allah, muhabbeti göklerin göklerin istiyorsa yerin yerin ona nûrudur...' tabi olsun yani yani yoktur. (et-tusterî, Eşyanın 2007: başlangıcı 79-80) dedikten sonu sonra onunladır. şöyle devam Bu sebeple etmektedir: Allah onu Sıddıkların hâtemu l-enbiyâ Allah, Allah, göklerin göklerin yerin yerin tezyin tezyin edicisidir" edicisidir" dedikten dedikten sonra, sonra, âyette âyette geçen geçen ulaşabildikleri nitelemiştir. derecenin sonu, (et-tusterî, nebîlerin 2007: ahvâlinin 79-80). başlangıcıdır. Şüphesizki Nebî (s.a.v.) Allah a ikinci ikinci olarak nûr dan tüm nûr dan nebîlerin maksat, ibâdet şekilleriyle Hz. Hz. Muhammed ibâdet etmiştir. (s.a.v.)'dir, Cennette ifâdesini üzerinde Muhammed kullanmaktadır. (s.a.v.) yazılmamış Bu yorumdan olan tek bir da ağaç et-tusterî'nin yaprağı dahi yoktur. açıkça Eşyanın varlığın başlangıcı başlangıcını sonu onunladır. Hz. (et-tusterî, muhammed Bu sebeple Allah 2007: (s.a.v.)'in onu 111). hâtemu l-enbiyâ nûruna bağladığı olarak nitelemiştir. Hakîkat-ı (et-tusterî, Muhammediyye 2007: 79-80). Buraya yorumdan kadar et-tusterî nin rdiğimiz açıkça varlığın âyetlerden başlangıcını et-tusterî'nin; Hz. muhammed Hakîkat-ı (s.a.v.) in yorumunda nûruna bağladığı bulunduğu Hakîkat-ı görülmektedir. Muhammediyye yorumunda bulunduğu görülmektedir. Muhammediyye terimini zikretmeden daha daha sonra bu bu isimle anılacak olan olan 4. nû- Allah, göklerin yerin yerin ا لل ن ور الس م او ات و ا ل ر ض م ث ل ن ور ه ك م ش ك اة ف يه ا م ص ب اح nazariyenin rudur. Onun nûrunun temellerini temsili attığı sanki bir bundan mişkat camekan açıkça bahsettiği içinde bir lambaya görülmektedir. benzer nûrudur. Onun nûrunun temsili sanki bir mişkat camekan içinde bir lambaya (Nûr, 24/35). Et-Tusterî, Allah, göklerin yerin nûrudur... yani Allah, göklerin benzer İsmail yerin tezyin (Nûr, Hakkı edicisidir 24/35). Bursevî dedikten Et-Tusterî, (ö.1135/1725) sonra, âyette Allah, de de geçen göklerin bu bu âyeti âyeti ikinci nûr dan yerin tefsîr maksat, nûrudur...' ederken âyette Hz. Muhammed (s.a.v.) dir, ifâdesini kullanmaktadır. (et-tusterî, 2007: 111). yani Allah, geçen göklerin ikinci nûrdan yerin maksadın tezyin edicisidir" Peygamberimiz dedikten sonra, (s.a.v.) âyette olduğunu geçen beyân ikinci Buraya kadar rdiğimiz âyetlerden et-tusterî nin; Hakîkat-ı Muhammediyye terimini zikretmeden maksat, şöyle nûr dan sadedinde daha Hz. demektedir: sonra Muhammed bu isimle "Allah, anılacak (s.a.v.)'dir, Resûlullah olan nazariyenin ifâdesini (s.a.v.)'i temellerini kullanmaktadır. nûr nûr attığı olarak bundan açıkça bahsettiği görülmektedir. (et-tusterî, isimlendirmiştir. 2007: 111). Zira Zira Allah'ın kudretinin nûruyla yokluk zulmetinden İsmail Hakkı Bursevî (ö.1135/1725) de bu âyeti tefsîr ederken âyette geçen ikinci varlığa nûrdan Buraya maksadın çıkardığı kadar Peygamberimiz ilk ilk rdiğimiz şey şey Muhammed (s.a.v.) âyetlerden olduğunu (s.a.v.)'in beyân et-tusterî'nin; nûru nûru sadedinde idi..." şöyle (Bursevî, Hakîkat-ı demektedir: t.y.: t.y.: Allah, Resûlullah (s.a.v.) i nûr olarak isimlendirmiştir. Zira Allah ın kudretinin nûruyla Muhammediyye II, II, 296). Bursevî'nin terimini de zikretmeden et-tusterî daha ile ile sonra aynı aynı bu yorumda isimle anılacak bulunduğu olan yokluk zulmetinden varlığa çıkardığı ilk şey Muhammed (s.a.v.) in nûru idi... (Bursevî, nazariyenin t.y.: görülmektedir. II, 296). Bursevî nin temellerini de attığı et-tusterî bundan ile aynı yorumda açıkça bahsettiği bulunduğu görülmektedir. م ن ه م م ن ه م 5. İsmail 5. و أ خ ذ و أ خ ذ ن ا ن ا Hakkı م ر ي م م ر ي م و م وس ى و م وس ى (1135/1725.ö) و ع يس ىاب ن اب ن Bursevî و إ ب ر اه يم و إ ب ر اه يم ن وح ن وح de و م ن و م نbu و م نك و م نك âyeti م يث اق ه م م يث اق ه م tefsîr الن ب ي ن الن ب ي ن ederken أ خ ذ ن ا أ خ ذ ن ا م ن م ن âyette و إ ذ و إ ذ geçen Unutma م يث اق ا م يث اق ا غ ل يظ ا غ ل يظ ا ikinci "Unutma "Unutma o nûrdan o peygamberlerden maksadın sözlerini Peygamberimiz sözlerini aldığımız (s.a.v.) aldığımız vakti! Hele olduğunu vakti! senden, beyân Hele Hele Nûh, İbrâhîm, Mûsâ, Meryem oğlu Îsâ dan ki, onlardan ağır bir söz aldık. (Ahzâb, 33/7). sadedinde senden, Nûh, şöyle İbrâhîm, demektedir: Mûsâ, "Allah, Meryem Resûlullah oğlu oğlu Îsâ'dan (s.a.v.)'i ki, ki, onlardan nûr olarak ağır ağır Taberî, Taberî, Katâde Katâde bu âyeti bu âyeti tefsîr tefsîr ederken Resû- Ve "Ve senden senden" kelimesi için için Bize و م نك lullah isimlendirmiştir. bir bir söz söz (s.a.v.) in aldık." Ben (Ahzâb, yaratılış Zira Allah'ın 33/7). itibariyle nebîlerin ilki, gönderiliş (maddi varlık) olarak "Bize Resûlullah sonuncusuyum. (s.a.v.)'in dediği 'Ben zikredilmiştir, yaratılış itibariyle kudretinin demektedir. nebîlerin Yine nûruyla Taberî de ilki, yokluk geçen gönderiliş zulmetinden ikinci bir rivâyette râvî; Katâde bu âyeti okuyunca Nebî (s.a.v.) yaratılış olarak nebîlerin ilkiydi (maddi varlığa varlık) çıkardığı olarak ilk şey sonuncusuyum.' Muhammed (s.a.v.)'in dediği nûru zikredilmiştir," demiştir. demektedir. (Taberî, 2000: XX, 213; el-beğâvî, 1417/1997: idi..." VI, (Bursevî, 321). Böylece t.y.: demektedir. II, Katâde nin, 296). Yine âyette Bursevî'nin Taberî'de Resûlullah geçen de (s.a.v.) in et-tusterî ikinci daha bir önce rivâyette ile zikredilmesini aynı râvî; yorumda "Katâde ilk yaratılan bulunduğu varlık olmasına bağladığı görülmektedir. Bu iki rivâyetten hareketle bu günkü kapsamda olmasa âyeti görülmektedir. okuyunca da Nûr-i Muhammedî 'Nebî meselesinin (s.a.v.) yaratılış et-tusterî den olarak önce daha nebîlerin tabîûn devrinde ilkiydi' bilinip konuşulduğu söylenebilir. و إ ذ أ خ ذ ن ا م ن الن ب ي ن :1417/1997 م يث اق ه م و م نك و م ن el-beğâvî, ن وح ;213 و إ ب ر اه يم XX, و م وس ى :2000 و ع يس ى اب ن (Taberî, م ر ي م و أ خ ذ ن ا م ن ه م demektedir. demiştir.".5 Bursevî de Rûhu l-beyân adlı tefsîrinde, âyetteki sıralamada Hz. Muhammed VI, 321). غ ل يظ ا (s.a.v.) in Böylece م يث اق ا diğer "Unutma Katâde'nin, peygamberlerden o peygamberlerden âyette önce Resûlullah zikredilmesini sözlerini (s.a.v.)'in şöyle aldığımız açıklamaktadır: daha vakti! önce Hz. Hele Mu- zikredilmesini senden, Nûh, ilk yaratılan İbrâhîm, varlık Mûsâ, olmasına Meryem bağladığı oğlu Îsâ'dan görülmektedir. ki, onlardan Bu ağır iki rivâyetten bir söz aldık." hareketle (Ahzâb, bu günkü 33/7). kapsamda olmasa da Nûr-i Muhammedî meselesinin et-tusterî'den önce daha tabîûn devrinde bilinip

9 Muhammed (s.a.v.)'in diğer peygamberlerden önce zikredilmesini şöyle burada Hz. Muhammed (s.a.v)'in, tüm enbiyâdan önce yaratıldığını, açıklamaktadır: "Hz. Muhammed (s.a.v.), her ne kadar (cismen) son dolayısıyla ilk yaratılanın Hz. Muhammed (s.a.v.)'in nûru olduğunu peygamber olarak gönderilmiş olsa da, kendisine ta'zimde bulunmak, açıkça ifâde etmektedir. TASAVVUFTA kendisinin HAKÎKAT-I enbiyânın MUHAMMEDİYYE en faziletlisi MESELESİ yaratılışta daha önce olduğunu "Onlar ki ال ذ ين ي ت ب ع ون الر س ول الن ب ي ا ل م ي ال ذ ي ي ج د ون ه م ك ت وبا ع ند ه م ف ي الت و ر اة و اإل ن ج ي ل VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER yanlarındaki belirtmek Tevrat için (önce İncil'de zikredilmiştir)." yazılı bulacakları (Bursevî, elçiye, t.y.: o ümmi VII, 107). peygambere Bursevî, hammed (s.a.v.), her ne kadar (cismen) son peygamber olarak gönderilmiş olsa da, kendisine ta zimde bulunmak, 7/157). kendisinin enbiyânın en faziletlisi yaratılışta daha önce uyarlar..."(a'râf, burada Hz. Muhammed (s.a.v)'in, tüm enbiyâdan önce yaratıldığını, olduğunu dolayısıyla belirtmek ilk için yaratılanın (önce zikredilmiştir). Hz. Muhammed (Bursevî, t.y.: (s.a.v.)'in VII, 107). Bursevî, nûru olduğunu burada Muhammediyye Bu âyette Hz. ta'zîmdir". Peygamber (Bursevî, (s.a.v.) için t.y.: kullanılan IV, 307). ümmî Yani, sıfatından melekler Hz. Muhammed (s.a.v) in, tüm enbiyâdan önce yaratıldığını, dolayısıyla ilk yaratılanın Hz. açıkça ifâde (s.a.v.) in etmektedir. nûru olduğunu açıkça ifâde etmektedir. Muhammediyye hareketle aslında Âdem Bursevî, (a.s.)'a ta'zîmdir". âyet değil, Hz. (Bursevî, Âdem Peygamber (a.s.)'ın t.y.: (s.a.v.)'in IV, aynasında 307). varlıkların Yani, parlayan melekler Nûr-i anası On- "Onlar ال ذ ين ي ت ب ع ون الر س ول الن ب ي ا ل م ي ال ذ ي ي ج د ون ه م ك ت وبا ع ند ه م ف ي الت و ر اة و اإل ن ج ي ل.6.6 lar ki yanlarındaki Âdem ki aslında olduğuna Muhammediyye'ye işâret (a.s.)'a ettiğini Tevrat ta'zimde değil, söylemekte İncil de bulunmak Âdem yazılı (a.s.)'ın bulacakları için "Ümmî, secde aynasında elçiye, etmişlerdir. mevcûdat'ın o ümmi parlayan Dolayısıyla anası peygambere Nûr-i yanlarındaki Tevrat İncil'de yazılı bulacakları elçiye, o ümmi peygambere uyarlar... (A râf, 7/157). Muhammediyye'ye mükevnâtın yaratılış olarak aslı Hz. ta'zimde demektir." Muhammed bulunmak ifâdelerini öncedir. için kullanmaktadır. secde etmişlerdir. (Bursevî, Dolayısıyla t.y.: Bu uyarlar..."(a'râf, âyette Hz. Peygamber 7/157). (s.a.v.) için kullanılan ümmî sıfatından hareketle Bursevî, yaratılış III, âyet Ayrıca 194; Hz. Bu Peygamber olarak Ay, Bursevî, 2010: Hz. âyette Hz. (s.a.v.) in Muhammed âyete'l 96). Yani, Peygamber varlıkların Kürsî öncedir. Bursevî'ye olarak (s.a.v.) anası bilinen göre olduğuna âyette burada için kullanılan işâret geçen varlığın ettiğini ism-i annesi ümmî söylemekte â'zamı sıfatından Muhammediyye manası Ümmî, mevcûdat ın mevcûttur. ta'zîmdir". anası Dolayısıyla mükevnâtın (Bursevî, ilk aslı yaratılan t.y.: demektir. IV, odur 307). ifâdelerini Yani, herşey kullanmaktadır. melekler açıklarken; Ayrıca (Bursevî, hareketle Bursevî, "Bilmiş t.y.: III, Bursevî, âyete'l ki, 194; Ay, 2010: âyet Kürsî ism-i 96). Hz. olarak a'zam Yani, Bursevî ye Peygamber bilinen Hakîkat-ı âyette Muhammediyye'den onun göre (s.a.v.)'in geçen burada varlığın varlıkların ism-i â'zamı annesi manası aslında anası nûrundan Âdem mevcûttur. Dolayısıyla yaratılmıştır. (a.s.)'a değil, Âdem (a.s.)'ın aynasında parlayan Nûr-i açıklarken; ibârettir. Onu ilk yaratılan odur herşey onun nûrundan yaratılmıştır. olduğuna "Bilmiş bilen ism-i işâret ettiğini ol ki, a'zamı ism-i da söylemekte a'zam bilir." Hakîkat-ı (Bursevî, "Ümmî, Muhammediyye'den t.y.: I, 327) demek mevcûdat'ın anası Muhammediyye'ye 7. Meleklerin bulunmak hepsi için (Âdem e) secde etmişlerdir. secde secde ettiler ettiler Dolayısıyla ف س ج د ta'zimde ال م آلئ ك ة ك ل ه م أ ج م ع ون ( Hicr, ( 15/30). Hicr, ibârettir. sûretiyle konuya Âyetin mükevnâtın Onu bilen dikkat tefsîrinde Bursevî: aslı ism-i çekmektedir. Fakîr demektir." a'zamı da (Bursevî) ifâdelerini bilir." (Bursevî, der ki: Bu kullanmaktadır. t.y.: I, 327) aslında (Hz. Âdem in (Bursevî, demek kendisine t.y.: yaratılış 15/30). değil), Hz. Âyetin olarak Âdem in tefsîrinde Hz. Muhammed aynasında Bursevî: öncedir. parlayan "Fakîr Nûr-i Muhammediyye (Bursevî) der ta zîmdir. ki: Bu aslında (Bursevî, (Hz. sûretiyle 8. ل ل ع ال م ين t.y.: III, 194; konuya ر ح م ة Ay, أ ر س ل ن اك إ ل dikkat 2010: çekmektedir. و م آ "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak 96). Yani, Bursevî'ye göre burada varlığın annesi Âdem in gönderdik" IV, Ayrıca 307). Yani, Bursevî, kendisine melekler âyete'l aslında değil), Kürsî Âdem Hz. olarak (a.s.) a Âdem'in değil, bilinen Âdem aynasında âyette (a.s.) ın geçen parlayan aynasında ism-i parlayan â'zamı Nûr-i Nûr-i 8. manası Muhammediyye ye م ة ل ل ع ال م ين (Enbiyâ, mevcûttur..(21/107 أ ر س ل ن اك إ ل ر ح ta zimde Dolayısıyla Bursevî, bulunmak "Biz و م آ ilk seni bu için secde yaratılan ancak âyeti etmişlerdir. âlemlere tefsîr odur Dolayısıyla rahmet ederken herşey yaratılış olarak şöyle 12 onun açıklarken; olarak Hz. Muhammed öncedir. ol ki, ism-i a'zam Hakîkat-ı Muhammediyye'den gönderdik" demektedir: "Bilmiş (Enbiyâ, ol 21/107). ki, Allah mahlukâtı Bursevî, yaratmak bu âyeti irâdesinde tefsîr ederken bulunduğunda şöyle nûrundan yaratılmıştır. ibârettir. Ayrıca Bursevî, Onu bilen âyete l ism-i Kürsî a'zamı olarak da bilinen bilir." âyette (Bursevî, geçen ism-i t.y.: â zamı I, 327) açıklarken; demektedir: ahadiyet hazretinin "Bilmiş ol gizli ki, (hazinesinden) Allah mahlukâtı Hakîkat-ı yaratmak Ahmediyye'yi irâdesinde bulunduğunda gösterdi. demek Onu Bilmiş 7. ol ki, م ع ون ism-i ك ل ه م أ ج a zam ال م آلئ ك ة Hakîkat-ı ف س ج د Muhammediyye den Meleklerin hepsi ibârettir. (Âdem e) Onu secde bilen ettiler ism-i a zamı ( Hicr, ahadiyet sûretiyle imkân da bilir. dâiresine (Bursevî, hazretinin konuya t.y.: dikkat çıkardı gizli I, 327) (hazinesinden) çekmektedir. demek âlemlere sûretiyle Hakîkat-ı konuya rahmet dikkat Ahmediyye'yi kıldı. çekmektedir. Onunla gösterdi. insanlığı Onu 15/30). Âyetin tefsîrinde Bursevî: "Fakîr (Bursevî) der ki: Bu aslında (Hz. imkân şereflendirdi. 8. gönder- âlemlere Biz "Biz onunla seni seni ancak rahmet sıvandı ancak âlemlere kıldı. âlemlere ardından rahmet Onunla rahmet cisim olarak insanlığı و م آ aynları أ ر س ل ن اك rûhların إ ل çıkardı ر ح Sonra م ة dâiresine ل ل ع ال م ين dik Âdem in (Enbiyâ, 21/107). kendisine Bursevî, değil), bu âyeti Hz. tefsîr Âdem'in ederken şöyle aynasında demektedir: parlayan Bilmiş ol Nûr-i ki, olarak hayal şereflendirdi. gönderdik" âleminde ortaya (Enbiyâ, 21/107). Bursevî, bu âyeti tefsîr ederken şöyle Allah mahlukâtı Sonra çıktılar. yaratmak rûhların Nitekim irâdesinde aynları Allah'ın bulunduğunda onunla sıvandı Resûlu ahadiyet şöyle ardından buyurmuştur: hazretinin cisim gizli (hazinesinden) Hakîkat-ı ortaya "Bilmiş mü'minler Ahmediyye yi çıktılar. ol ki, de Nitekim Allah gösterdi. nûrumun mahlukâtı Onu Allah'ın feyzindendirler." imkân yaratmak Resûlu dâiresine şöyle irâdesinde çıkardı Hz. buyurmuştur: Muhammed âlemlere bulunduğunda (s.a.v.) rahmet "Ben hayal "Ben 12 âleminde demektedir: Allah'tanım, kıldı. Onunla insanlığı şereflendirdi. Sonra rûhların aynları onunla sıvandı ardından Allah'tanım, ahadiyet kâinatın hazretinin başlangıcının gizli (hazinesinden) Hakîkat-ı Ahmediyye'yi gösterdi. Onu cisim hayal mü'minler âleminde ortaya de tertibinde nûrumun Yüce çıktılar. Nitekim feyzindendirler." Allah'ın "Sen Allah ın Resûlu Hz. şöyle Muhammed olmasaydın buyurmuştur: (s.a.v.) eflakı Ben kâinatın imkân yaratmazdım" Allah tanım, dâiresine başlangıcının mü minler buyurduğu çıkardı de tertibinde nûrumun gibi yüce âlemlere feyzindendirler. bir Yüce amaçtır." Allah'ın rahmet (Bursevî, Hz. "Sen kıldı. Muhammed t.y.: olmasaydın Onunla V, (s.a.v.) 404). insanlığı kâinatın eflakı başlangıcının tertibinde Yüce Allah ın Sen olmasaydın eflakı yaratmazdım buyurduğu yaratmazdım" şereflendirdi. 9. و م ب ش ر ا و ن ذ ير ا Sonra rûhların aynları onunla sıvandı ardından cisim hayal ش اه د ا gibi yüce bir amaçtır. buyurduğu أ ر س ل ن اك (Bursevî, gibi إ ن ا t.y.: yüce V, bir "Şüphesiz 404). amaçtır." biz (Bursevî, seni şâhit, t.y.: V, müjdeleyici 404). âleminde uyarıcı 9. Şüphesiz Allah'ın "Şüphesiz Bursevî, Resûlu biz biz seni bu seni şöyle şâhit, âyetin şâhit, buyurmuştur: müjdeleyici tefsîrinde müjdeleyici "Zâhir uyarıcı "Ben 48/8). إ ن ا (Feth, Nitekim أ ر س ل ن اك ش اه د ا çıktılar. gönderdik" و م ب ش ر ا olarak ortaya و ن ذ ير ا uyarıcı Allah'tanım, şuhûd olarak gönderdik ehli olarak Yüce mü'minler (Feth, 48/8). gönderdik" Allah'ın de bütün (Feth, nûrumun Bursevî, varlığı bu 48/8). feyzindendirler." âyetin tefsîrinde Zâhir Bursevî, Hz. Muhammed'in bu âyetin Hz. tefsîrinde Muhammed nûrundan şuhûd ehli "Zâhir yarattığı (s.a.v.) Yüce Allah ın bütün varlığı Hz. Muhammed in nûrundan yarattığı fikrinde ittifak etmiştir. şuhûd kâinatın fikrinde demektedir. ehli ittifak başlangıcının (Bursevî, Yüce etmiştir." Allah'ın t.y.: VII, demektedir. tertibinde bütün 152). varlığı Yüce (Bursevî, Hz. Allah'ın Muhammed'in t.y.: VII, "Sen 152). nûrundan olmasaydın yarattığı eflakı fikrinde yaratmazdım" 10. bir (Bursevî, İşte "İşte amaçtır." size t.y.: Allah tan Allah'tan (Bursevî, VII, 152). bir bir t.y.: nûr, nûr, V, bir 404). parlak bir parlak kitap ق دyüce ج اء ك م gibi م ن demektedir. الله ن ور etmiştir." buyurduğu و ك ت اب ittifak م ب ين geldi. (Mâide, 5/15). Âyeti hakkında müfessîrlerin çoğu buradaki nûrdan maksat, Hz. أ ر س ل ن اك م ن 5/15). demişlerdir. الله ش اه د ا ن ور (Mâide, و م ب ش ر ا و ك ت اب (s.a.v.) dir, م ب ين geldi." و ن ذ ير ا 9. kitap Muhammed 10. إ ن ا Âyeti ج اء ك م (Taberî, ق د "Şüphesiz "İşte hakkında 2000: size X, Allah'tan biz 143). müfessîrlerin seni Aynı şâhit, bir kanaati nûr, çoğu müjdeleyici Bursevî bir buradaki parlak de paylaşmaktadır. kitap uyarıcı nûrdan geldi." olarak maksat, Ancak (Mâide, gönderdik" Hz. Bursevî, Muhammed âyette 5/15). (Feth, geçen Âyeti 48/8). (s.a.v.)'dir, nûrdan hakkında Bursevî, maksadın müfessîrlerin bu demişlerdir. âyetin Hz. Muhammed tefsîrinde çoğu (Taberî, buradaki "Zâhir olduğunu 2000: şuhûd ehli Yüce Allah'ın bütün varlığı Hz. Muhammed'in nûrundan yarattığı nûrdan X, 143). maksat, Aynı kanaati Hz. Muhammed Bursevî de (s.a.v.)'dir, paylaşmaktadır. demişlerdir. Ancak (Taberî, Bursevî, 2000: âyette fikrinde ittifak etmiştir." demektedir. (Bursevî, t.y.: VII, 152). X, geçen 143). nûrdan Aynı kanaati maksadın Bursevî Hz. Muhammed de paylaşmaktadır. olduğunu Ancak söyledikten Bursevî, sonra âyette şu "İşte size Allah'tan bir nûr, bir parlak ق د ج اء ك م م ن الله ن ور و ك ت اب م ب ين 10.

10 (s.a.v.)'in bu Muhammediyye nûrdan âyetin maksat, rûhu tefsîrinde olduğunu yerine Hz. : Muhammed "Resûlullah daha ifâde çok etmektedir. 'Kabza-i (s.a.v.), (s.a.v.)'dir, (İbn Muhammediyye' Allah'a Acîbe, demişlerdir. ilk 2002: ibâdet II, terîmini 339). (Taberî, eden, Hakîkat-ı kullanan ona 2000: ilk bu Muhammediyye yönelen (Bk. X, âyetin Ay, 143). varlık 2010: Aynı tefsîrinde 105). kanaati yerine idi." : demekte İbn "Resûlullah daha Bursevî Acîbe'nin; çok 'Kabza-i de (s.a.v.), böylece paylaşmaktadır. Zuhrûf Muhammediyye' Allah'a ilk 81, yaratılanın Mü'minûn ilk Ancak ibâdet terîmini Hz. 115, Bursevî, eden, Muhammed Ahzâb kullanan ona âyette 40, (Bk. Ay, 2010: 105). İbn Acîbe'nin; Zuhrûf 81, Mü'minûn 115, Ahzâb 40, ilk yönelen (Bk. (s.a.v.)'in Beled geçen Ay, 3 nûrdan varlık 2010: rûhu Felak olduğunu 105). maksadın idi." 1'in demekte İbn ifâde tefsîrlerinde Acîbe'nin; etmektedir. Hz. Muhammed böylece Zuhrûf de (İbn benzer ilk olduğunu 81, Acîbe, yaratılanın Mü'minûn yorumlarda 2002: II, söyledikten Hz. 115, 339). bulunduğu Muhammed Ahzâb Hakîkat-ı sonra 40, Beled Felak 1'in tefsîrlerinde de benzer yorumlarda bulunduğu şu (s.a.v.)'in Beled Muhammediyye Allah'a 188 işârî / Yrd. yorumda 3 ilk rûhu ibâdet Felak olduğunu yerine Doç. Dr. bulunmaktadır: edenin 1'in daha ifâde tefsîrlerinde (ilk çok etmektedir. yaratılan 'Kabza-i Ferzende İDİZ "Allah, de (İbn olması benzer Muhammediyye' Acîbe, Resûlullah hasebiyle) yorumlarda 2002: II, terîmini EKEV (s.a.v.)'ı Hz. 339). bulunduğu Muhammed Hakîkat-ı kullanan Allah'a ilk ibâdet edenin (ilk yaratılan olması hasebiyle) AKADEMİ Hz. Muhammed nûr DERGİSİ olarak Muhammediyye Allah'a (Bk. (s.a.v.) Ay, isimlendirdi. ilk olduğunu 2010: ibâdet 105). yerine Çünkü edenin belirttiği İbn daha Acîbe'nin; Allah'ın (ilk görülmektedir. çok 'Kabza-i Zuhrûf Muhammediyye' 81, Mü'minûn terîmini 115, Ahzâb kullanan 40, (s.a.v.) olduğunu belirttiği görülmektedir. yaratılan kudret nûruyla olması hasebiyle) yokluk karanlığından Hz. Muhammed izhar (Bk. (s.a.v.) Beled söyledikten sonra şu işârî yorumda bulunmaktadır: Allah, Resûlullah (s.a.v.) ı nûr olarak isimlendirdi. Çünkü Allah ın kudret nûruyla yokluk karanlığından izhar ettiği ilk şey; ettiği Görüldüğü Ay, 3 ilk olduğunu 2010: Felak 105). şey; Resûlullah gibi belirttiği 1'in İbn Hakîkat-ı tefsîrlerinde Acîbe'nin; görülmektedir. (s.a.v.)'in Muhammediyye Zuhrûf de benzer 81, Mü'minûn yorumlarda de 'Allah'ın ilk nazariyesini 115, bulunduğu Ahzâb yarattığı şey savunan 40, Görüldüğü gibi Hakîkat-ı Muhammediyye nazariyesini savunan benim Beled Allah'a mutasavvıflar, Resûlullah nûrumdur' Görüldüğü 3 ilk ibâdet Felak (s.a.v.) in buyurduğu gibi bunu edenin 1'in de Allah ın Hakîkat-ı bazı tefsîrlerinde (ilk gibi, âyetlere yaratılan ilk Muhammed yarattığı Muhammediyye dayandırmışlardır. de olması benzer hasebiyle) yorumlarda şey (s.a.v.)'in benim nûrumdur nazariyesini Ancak Hz. bulunduğu Muhammed buyurduğu idi. Sonra söz savunan gibi, konusu mutasavvıflar, bunu bazı âyetlere dayandırmışlardır. Ancak söz konusu âlemi Muhammed ilk (s.a.v.) in ibâdet nûru edenin idi. Sonra (ilk yaratılan âlemi içindekilerle olması hasebiyle) beraber onun Hz. nûrundan Muhammed yarattı. Allah'a mutasavvıflar, (s.a.v.) âyetlerin olduğunu zâhirlerinden (Bursevî, içindekilerle t.y.: II, beraber bunu belirttiği bazı 296). onun âyetlere doğrudan görülmektedir. nûrundan dayandırmışlardır. bu manayı çıkarmanın yarattı." (Bursevî, Ancak t.y.: II, söz mümkün âyetlerin zâhirlerinden doğrudan bu manayı çıkarmanın 296). mümkün konusu (s.a.v.) âyetlerin olmadığını, Görüldüğü olduğunu belirttiği görülmektedir. م ن zâhirlerinden أ س ل م.11 işârî gibi أ ك ون أ و ل bir Hakîkat-ı أ ن takım إ ن ي doğrudan أ م ر ت yorumlarla Muhammediyye De "De bu ki: bu Bana manayı 'Bana ق ل manaya Müslümânların çıkarmanın nazariyesini varıldığını ilki da ilki olmam mümkün savunan burada olmadığını, işârî bir takım yorumlarla bu manaya varıldığını da burada olmam emredildi (En âm, 6/14). el-bahrü l-medîd adlı tefsîrin sahibi olan İbn Acîbe; bu âyetin tefsîrinde olmadığını, mutasavvıflar, söylemek emredildi" Görüldüğü durumundayız. : Resûlullah (En'âm, bunu gibi (s.a.v.), 6/14). Hakîkat-ı bazı Allah a el-bahrü'l-medîd âyetlere Muhammediyye dayandırmışlardır. ilk ibâdet eden, adlı ona tefsîrin nazariyesini ilk yönelen sahibi Ancak varlık olan söz idi. İbn savunan konusu söylemek durumundayız. işârî bir takım yorumlarla bu manaya varıldığını da burada demekte Acîbe; mutasavvıflar, söylemek âyetlerin böylece ilk durumundayız. zâhirlerinden yaratılanın bunu bazı Hz. Muhammed âyetlere doğrudan dayandırmışlardır. (s.a.v.) in bu manayı rûhu olduğunu çıkarmanın Ancak ifâde etmektedir. söz mümkün konusu (İbn 13 Acîbe, Hadîslerden 2002: II, 339). Delîller Hakîkat-ı Muhammediyye yerine daha çok Kabza-i Muhammediyye terîmini kullanan (Bk. Ay, 2010: 105). İbn Acîbe nin; Zuhrûf 81, Mü minûn 115, âyetlerin olmadığını, Hadîslerden zâhirlerinden işârî Delîller bir takım doğrudan yorumlarla bu bu manayı manaya çıkarmanın varıldığını da mümkün burada olmadığını, Ahzâb Hadîslerden Mutasavvıfların 40, Beled işârî 3 Delîller Hakîkat-ı Muhammediyye meselesine delîl olarak söylemek Mutasavvıfların durumundayız. bir Felak Hakîkat-ı takım 1 in tefsîrlerinde yorumlarla Muhammediyye de bu benzer manaya yorumlarda meselesine varıldığını bulunduğu delîl da burada olarak Allah a sundukları ilk Mutasavvıfların ibâdet edenin hadîsler, (ilk yaratılan Hakîkat-ı zâhir olması ulemâsı Muhammediyye hasebiyle) tarafından Hz. Muhammed meselesine ciddi (s.a.v.) eleştirilere olduğunu delîl olarak maruz belirttiği görülmektedir. durumundayız. hadîsler, zâhir ulemâsı tarafından ciddi eleştirilere maruz söylemek sundukları sundukları kalmıştır. Hadîslerden Ancak Görüldüğü hadîsler, Delîller biz gibi Hakîkat-ı zâhir konunun Muhammediyye ulemâsı bu yönünü tarafından daha nazariyesini ciddi çok hadîs savunan eleştirilere usûlcülerine kalmıştır. Ancak biz konunun bu yönünü daha çok hadîs mutasavvıflar, usûlcülerine maruz bunu kalmıştır. bırakacak, bazı Hadîslerden Mutasavvıfların âyetlere Ancak dayandırmışlardır. mutasavvıfların Delîller biz Hakîkat-ı konunun Ancak genel Muhammediyye bu söz yönünü olarak konusu âyetlerin delîl daha meselesine olarak çok zâhirlerinden hadîs sundukları usûlcülerine delîl doğrudan olarak bazı bu bırakacak, manayı çıkarmanın mutasavvıfların mümkün olmadığını, genel işârî olarak bir takım delîl yorumlarla olarak bu sundukları manaya varıldığını bazı bırakacak, sundukları hadîsleri da Mutasavvıfların burada söylemek mutasavvıfların hadîsler, bu hadîslerle durumundayız. Hakîkat-ı zâhir ilgili genel ulemâsı Muhammediyye kısa olarak bazı tarafından yorumları delîl meselesine olarak ciddi rmekle eleştirilere sundukları delîl yetineceğiz. olarak maruz hadîsleri bu hadîslerle ilgili kısa bazı yorumları rmekle yetineceğiz. bazı sundukları hadîsleri kalmıştır. Konuya Ancak hadîsler, biz zâhir konunun ulemâsı bu yönünü tarafından daha ciddi çok hadîs eleştirilere usûlcülerine maruz Hadîslerden dâir bu Delîller hadîslerle hadîslerin ilgili başlıcalarını kısa bazı şöyle yorumları sıralayabiliriz: Konuya dâir hadîslerin başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz: rmekle yetineceğiz. kalmıştır. bırakacak, Konuya 1. Mutasavvıfların البعث Ancak فى dâir mutasavvıfların وآخرهم hadîslerin Hakîkat-ı biz الخلق konunun Muhammediyyeفى başlıcalarını االنبياء genel أول bu كنت yönünü olarak şöyle meselesine "Ben delîl daha sıralayabiliriz: yaratılış delîl olarak çok itibariyle olarak hadîs sundukları usûlcülerine nebîlerin hadîsler, zâhir ulemâsı tarafından ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Ancak biz konunun bu bazı ilki, ilki, "Ben yaratılış itibariyle nebîlerin كنت أول االنبياء فى الخلق وآخرهم فى البعث.1 bırakacak, hadîsleri gönderiliş mutasavvıfların bu hadîslerle ilgili genel kısa olarak bazı yorumları delîl olarak rmekle sundukları yetineceğiz. bazı yönünü 1. البعث daha (biyolojik وآخرهم çokفى hadîs الخلق varlık) usûlcülerine فى olarak االنبياء bırakacak, أول sonuncusuyum." كنت "Ben mutasavvıfların yaratılış (et-taberî, itibariyle genel 2000: olarak nebîlerin XX, delîl 213; olarak ilki, etgönderiliş (biyolojik varlık) olarak sonuncusuyum." (et-taberî, 2000: XX, 213; ethadîsleri Taberânî, sundukları Konuya 1984: bazı dâir bu IV, hadîslerle hadîslerin 34; el-hindî, bu ilgili başlıcalarını hadîslerle 1981: kısa XI, bazı ilgili 452; şöyle yorumları kısa Aclûnî, bazı sıralayabiliriz: 2001: yorumları rmekle II, 118). rmekle yetineceğiz. yetineceğiz. 1984: (biyolojik IV, 34; varlık) el-hindî, olarak 1981: sonuncusuyum." XI, 452; Aclûnî, (et-taberî, 2001: II, 118). 2000: XX, 213; et- gönderiliş Taberânî, Taberânî, Konuya 1. Bu dâir hadîslerin başlıcalarını sıralayabiliriz: Konuya benzer فى 1984: hadîse البعث dâir el-hindî, diğer الخلق IV, hadîslerin 34; bir وآخرهم başlıcalarını XI, de أول 1981: rivâyet االنبياء فى şöyle sıralayabiliriz: şöyledir: 452; كنت كنت ilki, أول الناس nebîlerin فى الخلق 118). II, itibariyle وآخرهم فى 2001: yaratılış البعث Aclûnî, "Ben كنت أول الناس فى الخلق وآخرهم فى البعث şöyledir: Bu hadîse benzer bir diğer rivâyet de gönderiliş "Ben 1. Bu البعث şöyledir: ilki, Ben "Ben gönderiliş yaratılış كنتde sonuncusuyum." أول rivâyet االنبياء olarakفى insanların varlık) diğer الخلق itibariyle bir وآخرهم benzerفى hadîse yaratılış (biyolojik البعث فى 2000: nebîlerin varlık الخلق (maddi وآخرهم itibariyle فى (et-taberî, XX,, ilkiالناس 213; olarak) أول ilki, gönderiliş (biyolojik yaratılış varlık) itibariyle olarak insanların sonuncusuyum. ilki, gönderiliş (et-taberî, 2000: (maddi XX, 213; varlık et-taberânî, olarak) et- كنت "Ben gönderiliş Taberânî, 1984: 1984: IV, 34; (biyolojik IV, 34; el-hindî, varlık) el-hindî, 1981: olarak 1981: XI, 452; sonuncusuyum." XI, 452; Aclûnî, Aclûnî, 2001: II, 118). (et-taberî, 2001: II, 118). "Ben sonuncusuyum." yaratılış itibariyle (Suyûtî, insanların 2004: II, 168; ilki, el-hindî, gönderiliş 1981: (maddi 11, 2000: 409; varlık Aclûnî, XX, 213; olarak) 2001: etsonuncusuyum." (Suyûtî, 2004: II, 168; el-hindî, 1981: 11, 409; Aclûnî, 2001: Taberânî, sonuncusuyum." II, 119). Bu hadîse 1984: benzer IV, 34; (Suyûtî, bir el-hindî, diğer 2004: rivâyet 1981: II, XI, 168; de البعث Aclûnî, şöyledir: 452; el-hindî, وآخرهم فى :2001 : , II, 118). 409; الخلق Aclûnî, أول الناس فى 2001: كنت II, 119). Ben yaratılış itibariyle insanların ilki, gönderiliş (maddi varlık olarak) sonuncusuyum. 119). 2. كنت نبيا وا لدم بين الروح والجسد "Âdem, daha su ile çamur arasında (bir hâlde) كنت أول olarak) الناس فى varlık الخلق (maddi وآخرهم فى البعث II, "Ben Bu hadîse yaratılış benzer itibariyle bir diğer insanların rivâyet şöyledir: ilki, gönderiliş 2. (Suyûtî, بين 2004: الروح والجسد II, وا لدم 168; el-hindî, كنت نبيا 1981: "Âdem, 11, daha 409; su Aclûnî, ile çamur 2001: arasında II, 119). (bir hâlde) iken "Ben sonuncusuyum." 2. ben والجسد nebî الروح yaratılış idim بين itibariyle (Tirmizî, نبيا insanların وا لدم (Suyûtî, 1975: كنت :2004 Menâkib, II, Âdem, "Âdem, 168; ilki, el-hindî, daha 1; İbn gönderiliş su Hanbel, 1981: ile çamur 1999: (maddi 11, arasında XXVII, 409; varlık Aclûnî, (bir 176; olarak) 2001: hâlde) eniken ben nebî idim (Tirmizî, 1975: Menâkib, 1; İbn Hanbel, 1999: XXVII, 176; en- Nîsâbûrî, iken ben nebî t.y.: idim II, 608; (Tirmizî, es-suyûtî, 1975: 1994: Menâkib, XV, 410; 1; İbn İbn Hanbel, Ebî Şeybe, 1999: 2006: XXVII, XX, 176; 231). ensonuncusuyum." iken II, Nîsâbûrî, 119). ben nebî idim (Suyûtî, (Tirmizî, 2004: 1975: II, Menâkib, 168; el-hindî, 1; İbn Hanbel, 1981: 11, 1999: 409; XXVII, Aclûnî, 176; 2001: en- Nîsâbûrî, t.y.: t.y.: II, II, 608; 608; es-suyûtî, es-suyûtî, 1994: 1994: XV, XV, 410; 410; İbn İbn Ebî Ebî Şeybe, Şeybe, 2006: 2006: XX, XX, 231). 231). Ha- II, Nîsâbûrî, Hadîsin Tirmizi'deki Hadîsin 119). 2. Tirmizi deki والجسد Tirmizi'deki t.y.: الروح II, 608; tam نبيا es-suyûtî, metni şöyledir: metni وا لدمtam tam بين متى XV, "Âdem, 1994: كنت şöyledir: رسول للا ;410 متى يا İbn su ile Ebî رسول للا daha هريرة :2006 قال arasında قالوا قال قالوا : Şeybe, çamur يا أبي XX, هريرة عن.(231 hâlde) أبيbir ) عن والجسد Hadîsin iken والجسد 2. ben وآدم بين idim الروحnebî الروح Tirmizi'deki بين قال (Tirmizî, tam وا لدم metni şöyledir: النبوة :1975 نبيا وجبت لك Menâkib, كنت النبوة قال وآدم بين الروح والجسد وجبت "Âdem, لك متى رسول Ebû "Ebû İbn للا 1; daha su Hanbel, Hureyre ياile çamur dedi arasında قالوا 1999: : Ey 'Ey هريرة XXVII, ki, قال أبي (bir 176; Allah ın Allah'ın hâlde) عن "Ebû Hureyre dedi ki, 'Ey Allah'ın en- Resûlü nübuvt sana ne zaman vâcib oldu diye sordular. Resulullah (s.a.v). Âdem iken والجسد Nîsâbûrî, Resûlü الروحben nübuvt nebî t.y.: idim بين II, 608; sana وآدم (Tirmizî, es-suyûtî, قال ne zaman النبوة 1975: 1994: vâcib Menâkib, وجبت لك XV, oldu' 1; 410; "Ebû diye İbn İbn Hanbel, sordular. Hureyre Ebî 1999: Şeybe, Resulullah dedi XXVII, 2006: ki, 'Ey XX, 176; Allah'ın (s.a.v). 231). Resûlü rûh nübuvt cesed arasında sana ne bir zaman hâldeyken vâcib oldu' diye cevap diye sordular. rdi. (Tirmizî, Resulullah 1975: (s.a.v). Menâ- en عن 231). أبي (s.a.v). XX, هريرة 2006: قال Resulullah قالوا Şeybe, : يا İbn sordular. Ebî رسول للا 410; diye متى oldu' Nîsâbûrî, Resûlü Hadîsin nübuvt Tirmizi'deki t.y.: II, 608; sana tam es-suyûtî, ne metni zaman şöyledir: 1994: vâcib XV, 14 عن أبي 'Ey Allah'ın هريرة ki, قال dedi قالوا : يا Hureyre رسول "Ebû للا متى وجبت لك şöyledir: النبوة metni قالtam وآدم بين الروح Tirmizi'deki والجسد Hadîsin (s.a.v). oldu' "Ebû diye sordular. Hureyre Resulullah dedi ki, 'Ey Allah'ın وجبت لك vâcib النبوة ne zaman قال وآدم sana بين nübuvt الروح Resûlü والجسد

11 'Âdem rûh cesed Allah'ın arasında Resûlü! bir hâldeyken' Ne zaman diye nebî cevap olarak rdi." yazıldın, (Tirmizî, diye 1975: sordum dedi.' R Menâkib, Allah'ın 1). Benzer Resûlü! bir Ne rivâyet zaman İbn Hanbel'de nebî olarak ise şöyle yazıldın, Hanbel, geçmektedir: 1999: diye XXVII, sordum Menâkib, 1). Benzer bir rivâyet İbn Hanbel'de ise şöyle geçmektedir: ع ن Resûlullah م ي س ر ة ال ف ج '. dediر.(176 ق ا ل (s.a.v.): 'Âdem (a.s.) daha rûh cesed arasında ق ا ل birر ال ف ج hâldeyken' ع ن م ي س ر ة cevabını (s.a.v.): 'Âdem (a.s.) daha rûh cesed arasında و ال ج س د ع ل ي ه الس ال م ب ي ن الر وح و ال ج س د الس ال م ب ي ن الر وح للا م ت ى ك ت ب ت ن ب ي ا ق ال وآد م م ت ى ك ت ب ت ن ب ي ا ق ال وآد م ع ل ي ه hâldeyken' Bu bir hadîs ر س ول için "Meysere Tirmizî, cevabını ق ل ت ي ا el-fecr "Hasen rdi." 'Ey sahîh (İbn bir hadîstir" d Hanbel, 1999: XXVII, 176). ق ل ت ي ا ر س ول للا "Meysere el-fecr 'Ey 'Âdem Hanbel, rûh 1999: XXVII, cesed 176). Allah'ın Resûlü! Ne zaman arasında nebî olarak bir hâldeyken' yazıldın, Elbânî diye sordum cevap "sahîhtir" rdi." dedi.' demiştir. Resûlullah (Tirmizî, (Tirmizî, 1975: 1975: Menâk Allah'ın Resûlü! Ne zaman Bu hadîs nebî için olarak Tirmizî, yazıldın, "Hasen diye sahîh sordum bir dedi.' hadîstir" Resûlullah derken; Hâkim en Elbânî rûh "sahîhtir" cesed arasında demiştir. bir hâldeyken' (Tirmizî, cevabını 1975: Menâkib, rdi." (İbn 1; en-nîsâbûrî (s.a.v.): Bu Menâkib, TASAVVUFTA 'Âdem hadîs 1). (a.s.) için Benzer daha Tirmizî, HAKÎKAT-I bir rûh rivâyet "Hasen MUHAMMEDİYYE cesed İbn Hanbel'de arasında sahîh bir 608). bir hadîstir" ise şöyle hâldeyken' derken; MESELESİ geçmektedir: cevabını Hâkim rdi." ق ا ل en-nîsâbûrî 189 ع ن (İbn م ي س ر ة ال ف ج ر (s.a.v.): 'Âdem (a.s.) daha VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER Hanbel, Elbânî "sahîhtir" rûh XXVII, الر وح 1999: 'Âdem و ال ج س د.( 176 م ب ي ن الس ال cesed demiştir. (Tirmizî, ك ت ب ت hâldeyken' ن ب ي ا bir ق ال وآد م arasında ع ل ي ه 1975: للا Hadîs م ت ى ق ل ت ي ا diye benzer cevap ر س ول Menâkib, 1; lafızlarla en-nîsâbûrî, rdi." "Meysere (Tirmizî, başka t.y.: el-fecr kaynaklarda II, 1975: 'Ey da yer a Hanbel, 1999: XXVII, 176). 608). Bu Allah'ın 608). Menâkib, hadîs için 1). Resûlü! Benzer 1). Tirmizî, Benzer bir Ne rivâyet bir zaman "Hasen rivâyet İbn nebî sahîh İbn Hanbel de olarak Hanbel'de bir hadîstir" Bu hadîs için Tirmizî, "Hasen sahîh yazıldın, bir ise ise 3. şöyle derken; hadîstir" diye السابقون geçmektedir: sordum Hâkim derken; '. dediا لخرون en-nîsâbûrî Hâkim ل نحن Biz, Resûlullah ال ف ج ر ر ق ا ق ا ل en-nîsâbûrî ilk م ي س ر ة sonuncularız ع ن Hadîs benzer lafızlarla başka kaynaklarda da yer almaktadır. م ت ى ك ت ب ت :1975 arasında ن ب ي ا ا ق ال وآد م rûh (Tirmizî, başka cesed kaynaklarda ع ل ي ه daha الس ال م (a.s.) demiştir. lafızlarla ب ي ن الر وح "sahîhtir" 'Âdem benzer و ال ج س د Elbânî (s.a.v.): Hadîs bir cevabını Meysere "Meysere rdi." el-fecr (İbn ق ل ت ي ا ي ا ر س ول hâldeyken' للا للا Elbânî "sahîhtir" demiştir. (Tirmizî, Cumua, Menâkib, da yer 1975: Menâkib, 1; almaktadır. 1; Müslim en-nîsâbûrî, 1; 1992: en-nîsâbûrî, Cumua, t.y.: II, t.y.: 19). Ey 'Ey (Buhârî, Biz, ilk sonuncularız نحن ا لخرون السابقون 3. II, 2001:Vu السابقون ). Hanbel, Allah ın Allah'ın نحن 176). Ne Ne zaman ا لخرون XXVII, 1999: Resûlü! zaman nebî Biz, nebî olarak ilk olarak yazıldın, sonuncularız 608). yazıldın, Bu diye hadîsi sordum (Buhârî, diye Necmüddîn sordum dedi. 2001:Vudû', Resûlullah dedi.' Dâye Resûlullah (s.a.v.): şöyle 68; yorumlamakta Âdem (s.a.v.): Bu hadîs (a.s.) 'Âdem için daha (a.s.) Tirmizî, rûh daha Cumua, cesed "Hasen rûh arasında 1; cesed sahîh Müslim arasında bir 1992: hadîstir" hâldeyken Cumua, bir hâldeyken' derken; cevabını 19). Hadîs Cumua, benzer 1; Müslim lafızlarla 1992: başka Cumua, kaynaklarda 19). Hâkim cevabını rdi. en-nîsâbûrî (İbn rdi." Hanbel, (İbn 1999: Hadîs XXVII, benzer 176). lafızlarla başka kaynaklarda Nebî nin yer almaktadır. da yer rûhundan almaktadır. yaratmış, ancak Nebî yi sonuç Hanbel, Elbânî 1999: "sahîhtir" XXVII, demiştir. Bu hadîsi 176). (Tirmizî, Necmüddîn 1975: Menâkib, Dâye şöyle 1; en-nîsâbûrî, yorumlamaktadır: t.y.: II, Allah, âlem yorumlamaktadır: Biz, Dâye ilk şöyle sonuncularız نحن Necmüddîn ا لخرون Bu hadîsi السابقون 3. Bu 3. hadîs السابقون için Tirmizî, نحن ا لخرون Hasen Biz, sahîh ilk bir sonuncularız hadîstir yapmıştır. (Buhârî, derken; (Buhârî, nedenle Allah, 2001:Vudû', Hâkim en-nîsâbûrî Nebî: âlem 2001:Vudû', Biz 68; ağacını öncelikli Elbânî 1; Bu sahîhtir Müslim hadîs rûhundan için 1992: demiştir. Tirmizî, yaratmış, Cumua, (Tirmizî, "Hasen 19). ancak 1975: sahîh Menâkib, Nebî yi bir hadîstir" 1; en-nîsâbûrî, derken; t.y.: Hâkim II, 608). en-nîsâbûrî 68; sonlarız 608). Nebî nin rûhundan yaratmış, ancak Nebî yi sonuçta âlem ağacının Cumua, Nebî nin Cumua, 1; Müslim 1992: Cumua, 19). olarak sonuçta son, ortaya âlem çıkan ağacının tohum meysi bakımından ise ilk o Hadîs Elbânî benzer "sahîhtir" lafızlarla yapmıştır. demiştir. başka (Tirmizî, kaynaklarda Bu nedenle 1975: da yer Nebî: Menâkib, yer almaktadır. Biz öncelikli sonlarız buyurmuştur. Ya Bu yapmıştır. hadîsi Necmüddîn Bu nedenle Dâye Nebî: şöyle Biz yorumlamaktadır: öncelikli 1; en-nîsâbûrî, t.y.: II, Bu hadîsi Necmüddîn Dâye şöyle yorumlamaktadır: Allah a sonlarız yakınlıklarına Allah, buyurmuştur. âlem Allah, göre ağacını Yani âlem bu âlem ürün ağacını ağacının dallar نحن ا لخرون السابقون.3.(608.3 olarak son, ilk ortaya çıkan tohum (Buhârî, bakımından 2001:Vudû', ise ilk olanlarız. 68; Nebîler v Nebî nin olarak rûhundan son, ortaya yaratmış, çıkan tohum ancak Biz, bakımından ilk Nebî yi sonuncularız (Buhârî, 2001:Vudû, 68; Cumua, Nebî nin rûhundan yaratmış, ancak Nebî yi 2010: sonuçta ise 99). ilk olanlarız. âlem ağacının Nebîler meysi lîler, Cumua, 1; Müslim Hadîs 1; Müslim benzer 1992: Cumua, lafızlarla 1992: Allah a 19). Cumua, yakınlıklarına başka kaynaklarda 19). göre sonuçta bu âlem âlem ağacının ağacının dallarındaki meysi meylerdi yapmıştır. Allah a Bu yakınlıklarına nedenle Nebî: göre Biz bu öncelikli âlem ağacının sonlarız yer almaktadır. yapmıştır. Bu hadîsi Bu Necmüddîn nedenle Dâye Nebî: şöyle Biz yorumlamaktadır: جابر sonlarız öncelikli 4. نبيك يا buyurmuştur. dallarındaki Allah, نور buyurmuştur. meylerdir. ürün ماYani خلق للا âlem ağacını أول Yani (Ay, "Ey Nebî nin ürün Cabir! Allah' 2010: 99). Necmüddîn çıkan السابقون olarak 2010: son, Bu 3. 99). hadîsi ortaya tohum ا لخرون Dâye bakımından Biz, şöyle ilk yorumlamaktadır: sonuncularız ise (Buhârî, Allah, 2001:Vudû', âlem ağacını نحن 68; rûhundan olarak son, yaratmış, ortaya ancak çıkan Nebî yi tohum sonuçta bakımından âlem Nebî'nin ilk olanlarız. ağacının ise ilk nûrudur." Nebîler olanlarız. meysi yapmıştır. (Aclûnî, lîler, Nebîler Bu nedenle lîler, I, 237). Nebî nin Nebî: Cumua, Biz 1; rûhundan öncelikli Müslim sonlarız yaratmış, جابر : Cumua, buyurmuştur. ancak نبيك يا 19). Nebî yi خلق للا نور Yani ürün sonuçta أول ما olarak âlem "Ey son, ağacının Cabir! Allah'ın ortaya çıkan meysi ilk yarattığı şe Allah a 4. yakınlıklarına نور نبيك يا جابر göre خلق للا bu âlem أول ما ağacının "Ey Cabir! dallarındaki tohum Allah a yakınlıklarına göre bu âlem ağacının Bursevî, Allah'ın dallarındaki kaynağını ilk meylerdir. yarattığı meylerdir. belirtmeden şey, (Ay, Senin bu (Ay, ي mahiyetteki bakımından ise ilk olanlarız. Nebî'nin Nebîler nûrudur." lîler, (Aclûnî, Allah a yakınlıklarına 2001: I, 237). göre bu âlem ağacının 2010: dallarındaki 99). meylerdir. (Ay, 2010: 99). İlk yarattığı şey, rûhumdur." hadîsini aktararak şöy 2010: yapmıştır. Nebî'nin 99). Bu hadîsi nûrudur." Bu nedenle Necmüddîn (Aclûnî, Nebî: Dâye 2001: Biz şöyle öncelikli I, 237). yorumlamaktadır: sonlarız buyurmuştur. Allah, âlem Yani ağacını ürün " اول ما خلق للا روحي Bursevî, kaynağını belirtmeden bu mahiyetteki 4. olarak Nebî nin جابر Bursevî, يا son, نبيك rûhundan ortaya kaynağını للا نور çıkan خلق yaratmış, belirtmeden ما tohum أول "Ey bakımından ancak Cabir! bu mahiyetteki Nebî yi ise ilk sonuçta olanlarız. âlem Nebîler ağacının lîler, meysi للا ilk yarattığı روحي "Ey Ey (mutasavvıflar), Allah'ın أول ما خلق للا نور نبيك يا جابر.4 خلق Cabir! Allah'ın Allah ın ilk Yüce yarattığı Allah, şeyما Seninاول "Allah'ın ilk şey, olarak Senin Âdem (a.s.)'ı Allah a yapmıştır. yakınlıklarına İlk Bu nedenle göre yarattığı Nebî: bu Biz âlem şey, öncelikli ağacının rûhumdur." sonlarız dallarındaki hadîsini buyurmuştur. meylerdir. aktararak şöyle Yani (Ay, demektedir: "İş Nebî'nin İlk Nebî nin yarattığı nûrudur." ürün Nebî'nin nûrudur. şey, (Aclûnî, rûhumdur." nûrudur." (Aclûnî, 2001: (Aclûnî, 2001: hadîsini I, 2001: I, 237). aktararak I, 237). çoğalttığı şöyle gibi, demektedir: Muhammed "İşâret (s.a.v.)'in ehli rûhunu da tü 2010: olarak 99). (mutasavvıflar), Yüce Allah ilk olarak Âdem (a.s.)'ı yaratıp ondan zü Bursevî, (mutasavvıflar), Bursevî, kaynağını son, kaynağını ortaya Yüce belirtmeden çıkan Allah tohum ilk bu olarak bu bakımından mahiyetteki Âdem ise ilk olanlarız. Nebîler lîler, ما خلق rûhları للا yaratıp tüm روحي Bursevî, kaynağını belirtmeden bu mahiyetteki Sonra (a.s.)'ı ondan "Allah'ın Allah ın اول onun للا روحي ya- ruhundanما zürriyetini İlk خلق "Allah'ın yarattı. Böylece اول İlk yarattığı Allah a 4. جابر şey, şey, yakınlıklarına يا rûhumdur. çoğalttığı aktararak gibi, Muhammed âlem "Ey aktararak Cabir! ağacının şöyle demektedir: (s.a.v.)'in أول bu ما göre hadîsini خلق hadîsini للا نور rûhumdur." نبيك şöyle Allah'ın dallarındaki demektedir: İşâret rûhunu ilk yarattığı meylerdir. ehli "İşâret (mutasavvıflar), da tüm ervâhtan önce çoğalttığı gibi, Muhammed (s.a.v.)'in rûhunu şey, Senin (Ay, İlk yarattığı şey, rûhumdur." hadîsini (beşerin aktararak babası); tüm ervâhtan şöyle demektedir: Muhammed önce ehli yarattı. "İşâret (s.a.v.) ehli de ebu'l-ervâ Yüce Allah ilk olarak Âdem Nebî'nin 2010: 99). nûrudur." (Aclûnî, Sonra (a.s.) ı tüm yaratıp 2001: rûhları ondan I, 237). onun zürriyetini ruhundan çoğalttığı yarattı. gibi, Böylece Muhammed Âdem (a.s.), ebu (mutasavvıflar), Sonra (s.a.v.) in tüm (mutasavvıflar), rûhunu rûhları Yüce da Allah Yüce tüm onun ervâhtan ilk ruhundan olarak Allah ilk önce Âdem yarattı. olarak yarattı. oldu. (a.s.)'ı Âdem Sonra Böylece yaratıp و اح د ة (a.s.)'ı tüm rûhları Âdem ondan zürriyetini yaratıp onun (a.s.), ondan ruhundan ebu'l beşer و ه و ال ذ ى أ نش أ ك م م ن ن ف س zürriyetini yarattı. Bursevî, Böylece 4. gibi, جابر Âdem 'Sizi bir tek cand çoğalttığı belirtmeden للا نور (a.s.), نبيك Muhammed kaynağını يا يا (beşerin ebu l (s.a.v.)'in خلق beşer babası); أول ما (beşerin bu rûhunu "Ey mahiyetteki روحي Muhammed Cabir! babası); da tüm Allah'ın Muhammed (s.a.v.) خلقilk للا ervâhtan (s.a.v.) de ما yarattığı önce ebu'l-ervâh de yarattı. "Allah'ın اول ebu l-ervâh (rûhların babas (beşerin babası); Muhammed (s.a.v.) de şey, Senin çoğalttığı gibi, Muhammed (s.a.v.)'in 6/98). ebu'l-ervâh rûhunu âyeti da de (rûhların tüm buna ervâhtan delâlet babası) önce etmektedir, olmuş yarattı. demişlerdir." (rûhların babası) olmuş oldu. Sonra İlk Nebî'nin tüm yarattığı rûhları nûrudur." şey, onun rûhumdur." ruhundan (Aclûnî, و اح د ة hadîsini 2001: ال ذ ى أ نش أ ك م م ن ن ف س yarattı. I, I, aktararak 237). Böylece şöyle و ه و Sizi 'Sizi bir tek tek candan yaratan Sonra odur. tüm (En âm, rûhları 6/98). onun yaratan odur.' oldu. و ه و ال ذ ى أ نش أ ك م م ن ن ف س و اح د ة 'Sizi bir tek Âdem demektedir: (a.s.), ebu'l "İşâret beşer ehli 6/98). âyeti ruhundan âyeti de buna de buna delâlet yarattı. 5. candan delâlet والمؤمنون مني etmektedir, Böylece yaratan etmektedir, demişlerdir. للاÂdem odur.' انا من (a.s.), (En'âm, demişlerdir." (Bursevî, ebu'l Ben (Bursevî, beşer t.y.: Allah tanım, t.y.: III, (beşerin (mutasavvıflar), 6/98). III, Bursevî, 56). babası); âyeti de kaynağını Muhammed buna Yüce delâlet Allah belirtmeden (s.a.v.) etmektedir, ilk olarak de bu ebu'l-ervâh demişlerdir." ( babası للا yaratıp روحي mahiyetteki Âdem (a.s.)'ı (rûhların ondan خلق ما zürriyetini olmuş اول "Allah'ın (beşerin babası); Muhammed (s.a.v.) de (Zerkeşî, ebu'l-ervâh 1986: (Bursevî, (rûhların I, 189; t.y.: III, babası) el-âmirî, 56). olmuş 1997: I, 57) oldu. çoğalttığı İlk و اح د ة yarattığı gibi, şey, Muhammed 5. rûhumdur." (s.a.v.)'in والمؤمنون مني hadîsini rûhunu من للا انا aktararak şöyle tüm Ben ervâhtan Allah tanım, demektedir: önce "İşâret yarattı. mü minler de ben مني ehli oldu. من ال ذ ى للا أ نش أ ك م م ن والمؤمنون ن ف س أ نش أ ك م م ن ن ف س و اح د ة (En'âm, Ben 'Sizi Ben Allah tanım, bir tek candan yaratan odur.' انا و ه و 'Sizi muhaddîsler, mü minler mü minler و ه و ال ذ ى bir tek candan Resûlullah bendendir yaratan (s.a.v.)'den bendendir" (Zerkeşî, odur.' (En'âm, böyle bir söz na (Zerkeşî, 1986: I, 189; el-âmirî, 1997: I, 57). Zerkeşî eserind 6/98). Sonra (Zerkeşî, 1986: (mutasavvıflar), âyeti tüm I, 189; de buna 1986: rûhları el-âmirî, delâlet I, Yüce onun 189; 1997: etmektedir, Allah ruhundan el-âmirî, I, ilk 57). olarak Zerkeşî demişlerdir." yarattı. 1997: Âdem eserinde; Böylece I, (a.s.)'ı (Bursevî, 57). bazı Âdem Zerkeşî yaratıp muhaddîsler, t.y.: (a.s.), III, ondan eserinde; 56). ebu'l zürriyetini Resûlullah beşer bazı (s.a.v.) den 6/98). âyeti böyle de buna bir söz delâlet etmektedir, demişlerdir." (Bursevî, t.y.: III, 56). 5. (beşerin çoğalttığı والمؤمنون مني babası); gibi, للا Muhammed muhaddîsler, nakl olmamıştır, Ben (s.a.v.)'in Resûlullah Fakat kitap انا من Allah tanım, de rûhunu ebu'l-ervâh (s.a.v.)'den Fakat kitap sünnette mü minler da tüm (rûhların böyle sünnette mü'minlerin ervâhtan de bendendir" babası) bir söz mü minlerin bazısının bazısın nakl önce olmuş olmamıştır, dem muhaddîsler, bazısının yarattı. bazısından مني 5. Resûlullah olduğu والمؤمنون (s.a.v.)'den olmuştur. انا sabitمن للا böyle bir söz nakl olmamıştır, demişlerdir. ب ع ض ك م م ن ب ع ض Allah tanım, Ben mü minler Bazınız, "Bazınız, bazınızdansınız de bazınızdansınız" bendendir" (Âl-i im أ نش أ ك م 189; م ن I, rûhları ن ف سtüm 1986: و اح د ة (Zerkeşî, oldu. Sonra ال ذ ى el-âmirî, Fakat onun kitap ruhundan و ه و 1997: 'Sizi sünnette yarattı. bir I, tek mü'minlerin 57). Böylece candan Zerkeşî Âdem yaratan bazısının eserinde; (a.s.), odur.' bazısından ebu'l bazı (En'âm, olduğu sabit o Fakat (Âl-i kitap imrân, 3/195). sünnette âyetinde mü'minlerin Resûlullah ın bazısının beşer (Zerkeşî, 1986: I, 189; el-âmirî, 1997: Resûlullah'ın Hz. bazısından Alî için Sen I, 57). Hz. olduğu Zerkeşî Alî bendensin, için sabit eserinde; "Sen olmuştur. ben bendensin, senden hadîsinde olduğu bazı ben de muhaddîsler, 6/98). (beşerin âyeti Resûlullah babası); de buna Muhammed delâlet ب ع ض gibi. Buna (s.a.v.)'den etmektedir, benzer ب ع ض ك م م ن böyle (s.a.v.) bir demişlerdir." "Bazınız, rivâyetler çoktur bazınızdansınız" hepsi de sahîhtir, söz ebu'l-ervâh nakl olmamıştır, (Bursevî, (rûhların t.y.: demişlerdir. babası) III, (Âl-i 56). imrân, diyerek muhaddîsler, söz konusu hadîsin Resûlullah mana 3/195). âye "Bazınız, bazınızdansınız" (Âl-i imrân, 3/195). âyetinde ب ع ض ك م م ن ب ع ض olmuş Resûlullah'ın (s.a.v.)'den yönüyle sıhhatine Hz. böyle gibi. vurgu Alî bir Buna için söz yapmaktadır. "Sen nakl benzer bendensin, olmamıştır, rivâyetler (ez-zerkeşi, ben demişlerdir. çoktur 1986: I, hepsi de sa de senden" hadîsinde والمؤمنون sünnette و اح د ة مني es-sehâvî, Fakat Resûlullah'ın 189). oldu. kitap 5. olmuştur. bazısının Ben bendensin, 'Sizi Allah tanım, bir bazısından ben tek candan de mü minler olduğu senden" yaratan sabit hadîsinde de و ه و "Sen bilmediğini انا ال ذ ى hadîsi من bir için أ نش أ ك م للا Alî mü'minlerin م ن Hz. böyle ن ف س odur.' bendendir" olduğu (En'âm, Fakat kitap sünnette mü'minlerin bazısının hadîsin söylemiştir. bazısından mana (el-kārî, yönüyle 1391/1971: olduğu sıhhatine I, 120). sabit olmuştur. vurgu el-yapmaktadır. Âmirî de, bu hadîsi Deylemî 189; I, âyeti 1986: "Bazınız, de buna ب ع ض ك م 6/98). م ن (Zerkeşî, ب ع ض gibi. Abdullah delâlet bazınızdansınız" el-âmirî, Buna benzer b. Cerâd tan etmektedir, 1997: rivâyetler senedsiz demişlerdir." (Âl-i I, imrân, 57). çoktur olarak (Bursevî, 3/195). Zerkeşî tahric hepsi etmiştir âyetinde t.y.: eserinde; de sahîhtir, ancak III, 56). bazı diyerek söz gibi. Buna benzer rivâyetler çoktur hepsi sahîhtir, diyerek söz konusu İbn ب ع ض Hâcer م ن bunu ب ع ض ك م red "Bazınız, etmiştir, demektedir. bazınızdansınız" (el-âmirî,(âl-i 1997: I, imrân, 57). 3/195). âyetinde Hz. مني 5. muhaddîsler, Resûlullah'ın Resûlullah والمؤمنون hadîsin Alî için Sen " للا (s.a.v.)'den mana من bendensin, Ben böyle انا yönüyle Allah tanım, ben bir sıhhatine de söz senden" nakl mü minler olmamıştır, vurgu yapmaktadır. hadîsinde de demişlerdir. (ez-zerkeşi, 1986: hadîsin mana yönüyle sıhhatine vurgu yapmaktadır. (ez-zerkeşi, 1986: olduğu bendendir" I, 189). Resûlullah'ın Hz. Alî için "Sen bendensin, ben de senden" hadîsinde olduğu gibi. Fakat Buna (Zerkeşî, kitap benzer 1986: sünnette rivâyetler I, I, 189; mü'minlerin çoktur el-âmirî, bazısının hepsi 1997: de bazısından sahîhtir, I, I, 57). diyerek Zerkeşî olduğu söz sabit eserinde; konusu olmuştur. 15 bazı gibi. Buna benzer rivâyetler çoktur hepsi de sahîhtir, diyerek söz konusu hadîsin ب ع ض muhaddîsler, mana ب ع ض ك م م ن yönüyle Resûlullah "Bazınız, sıhhatine (s.a.v.)'den bazınızdansınız" vurgu yapmaktadır. böyle bir (Âl-i söz (ez-zerkeşi, imrân, nakl olmamıştır, 3/195). 1986: âyetinde I, demişlerdir. 189). hadîsin mana yönüyle sıhhatine vurgu yapmaktadır. (ez-zerkeşi, 1986: I, 189).

12 el-âmirî 1983/1403: de, XIII, bu hadîsi 207). yeryüzünde Deylemî Abdullah b. Cerâd'tan senedsiz olarak tahric es-sehâvî, 6. طينته böyle في beklemekteydi."(ibn لمنجدل hadîsi وان أدم bilmediğini بخاتم النبيين Hibbân, söylemiştir. عند للا 1993: مكتوب (el-kārî, اني XIV, "Ben 312; 1391/1971: Allah el-beğâvî, Buna benzer bir de şöyledir: للا وخاتم النبيين وأبي منجدل في طينته,I katında.(120 عبد إني إني 57). عبد I, للا 1997: وخاتم النبيين (el-âmirî, وأبي منجدل في demektedir. طينته etmiştir, etmiştir Buna ancak benzer İbn bir Hâcer hadîs bunu de şöyledir: red 1983/1403: el-âmirî Hatemü l- XIII, de, Enbiya 207). "Daha babam bu (Âdem hadîsi olarak a.s.) Deylemî yazılı yeryüzünde Abdullah iken henüz çamur b. Cerâd'tan daha hâlindeyken Âdem(a.s.) senedsiz ben çamur Allah'ın olarak hâlinde tahric kulu "Daha 6. طينته babam في لمنجدل أدمÂdem ) a.s.) وان yeryüzünde بخاتم النبيين مكتوب للاçamur hâlindeyken اني عند "Ben ben Allah'ın katında kulu etmiştir yeryüzünde es-sehâvî, Buna benzer ancak böyle beklemekteydi."(ibn bir bir hadîs hadîsi de bilmediğini şöyledir: في söylemiştir. طينته Hibbân, Hâcer bunu red etmiştir, وأبي (el-kārî, منجدل 1993: demektedir. للا وخاتم 312; 1391/1971: النبيين XIV, (el-âmirî, إني 120). I, عبد el-beğâvî, 1997: nebîlerin sonuncusudum." en-nîsâbûrî; "Bu, isnadı sahîh bir hadîstir" I, 57). Hatemü l- nebîlerin Enbiya sonuncusudum." olarak yazılı en-nîsâbûrî; iken henüz daha "Bu, Âdem(a.s.) isnadı sahîh çamur bir hadîstir" "Daha hâlinde /1403: el-âmirî / Yrd. babam XIII, bu Dr. (Âdem في de, Doç. طينته ). hadîsi Ferzende a.s.) Deylemî İDİZ yeryüzünde Abdullah çamur b. hâlindeyken Cerâd'tan EKEV senedsiz AKADEMİ ben Allah'ın olarak DERGİSİ kulu لمنجدل demiştir. (en-nîsâbûrî, أدم t.y.: وان النبيين II, 419; بخاتم el-askalânî, اني 1414/1993: عند للا مكتوب "Ben IV, Allah 336). katında Benzer tahric yeryüzünde demiştir. (en-nîsâbûrî, beklemekteydi."(ibn t.y.: II, 419; Hibbân, el-askalânî, 1993: 1414/1993: XIV, IV, 312; 336). el-beğâvî, Benzer etmiştir nebîlerin Hatemü l- Buna ancak benzer sonuncusudum." Enbiya İbn bir Hâcer olarak hadîs bunu yazılı de şöyledir: red en-nîsâbûrî; iken etmiştir, henüz طينته demektedir. في "Bu, daha منجدل isnadı Âdem(a.s.) وأبي (el-âmirî, النبيين sahîh çamur وخاتم bir 1997: للا hadîstir" hadîsler farklı lafızlarla hadîs kaynaklarında yer almıştır. إني 57). عبد I, hâlinde 1983/1403: hadîsler farklı XIII, lafızlarla 207). hadîs kaynaklarında yer almıştır. demiştir. yeryüzünde "Daha طينته babam (en-nîsâbûrî, وان a.s.) t.y.: أدمÂdem ) لمنجدل beklemekteydi."(ibn في النبيين II, yeryüzünde 419; بخاتم el-askalânî, Hibbân, çamur للا 1993: مكتوب hâlindeyken 1414/1993: IV, XIV, Ben "Ben ben اني عند 312; 336). Allah'ın Benzer نورا بين يدي ربي قبل خلق آدم بأربعة عشر ال ال ف عام.7.7 كنت "Hz. el-beğâvî, katında Âdem kulu Hatemü l- Buna.7 عام benzer ف Enbiya عشر ال bir olarak بأربعة hadîs آدم yazılı de خلق iken şöyledir: قبل henüz طينته يدي ربي daha نورا في بين Âdem(a.s.) وأبي كنت منجدل çamur "Hz. النبيين hâlinde وخاتم yeryüzünde عبد للا Âdem hadîsler إني 1983/1403: beklemekteydi. (İbn Hatemü l- nebîlerin farklı XIII, Enbiya lafızlarla sonuncusudum." 207). Hibbân, olarak hadîs 1993: yazılı kaynaklarında en-nîsâbûrî; XIV, iken 312; henüz yer el-beğâvî, daha "Bu, almıştır. yaratılmadan dört bin sene evl ben Rabbimin isnadı 1983/1403: Âdem(a.s.) yanında sahîh XIII, bir çamur bir 207). nûr hadîstir" hâlinde idim." "Daha yaratılmadan babam on (Âdem dört a.s.) bin sene yeryüzünde evl ben çamur Rabbimin hâlindeyken yanında ben bir Allah'ın nûr idim." kulu ف عام 7. demiştir. yeryüzünde آدم بأربعة beklemekteydi."(ibn عشر ال (en-nîsâbûrî, Buna benzer خلق t.y.: bir hadîs قبل II, de şöyledir: نورا بين Hibbân, el-askalânî, يدي ربي ;419 "Hz. :1414/1993 كنت :1993 منجدل في طينته Benzer Âdem عبد el-beğâvî, للا 336). وخاتم 312; IV, النبيين XIV, وأبي (Aclûnî, 2001: I, I, 238). إني (Aclûnî, Daha nebîlerin 2001: babam sonuncusudum." I, 238). yaratılmadan (Âdem a.s.) yeryüzünde en-nîsâbûrî; çamur hâlindeyken "Bu, isnadı ben Allah ın sahîh bir kulu hadîstir" "Daha hadîsler 1983/1403: babam farklı XIII, on lafızlarla dört (Âdem 207). bin a.s.) hadîs sene yeryüzünde kaynaklarında evl ben Rabbimin çamur yer hâlindeyken almıştır. yanında bir nûr idim." nebîlerin.8.8 sonuncusudum. ولو لك ما ما خلقت النار en-nîsâbûrî; خلقت الجنة Bu, محمد لو لك isnadı ما ما يا يا sahîh أتانى جبريل hadîstir فقال bir demiştir. ben "Cebrâil Allah'ın (en-nîsâbûrî, kulu gelip demiştir..8 النار (en-nîsâbûrî, ولو لك ما خلقت t.y.: الجنة II, ما ;419 خلقت el-askalânî, أتانى جبريل فقال :1414/1993 يا محمد لو لك IV, "Cebrâil.(336 Benzer gelip (Aclûnî, 2001: عام 419; t.y.: nebîlerin 7. II, Buna benzer ف el-askalânî, ال sonuncusudum." عشر I, 238). bana (Yüce Allah'ın bir بأربعة hadîs şöyle 1414/1993: خلق آدم de buyurdu şöyledir: قبل en-nîsâbûrî; IV, ربي 336). dedi): طينته يدي Benzer بين Ey في نورا "Bu, Muhammed! hadîsler منجدل وأبي isnadıكنت farklı "Hz. النبيين sahîh lafızlarla Sen وخاتم bir olmasaydın hadîstir" عبد للا Âdem kaynaklarında (Yüce farklı yer Allah'ın almıştır. lafızlarla şöyle hadîs buyurdu kaynaklarında dedi): yer Ey almıştır. Muhammed! Sen olmasaydın إني hadîsler bana demiştir. yaratılmadan "Daha النار.8 babam خلقت ما (en-nîsâbûrî, on (Âdem a.s.) dört t.y.: bin ولو لك sene II, yeryüzünde الجنة خلقت لو لك ما ;419 evl el-askalânî, ben çamur يا Rabbimin محمد hâlindeyken جبريل فقال أتانى 1414/1993: yanında IV, ben "Cebrâil bir 336). Allah'ın nûr Benzer idim." gelip cenneti yaratmazdım. Sen olmasaydın cehennemi yaratmazdım" (ed-deylemî, kulu cenneti 7. " yaratmazdımكنت Hz. "Hz. Âdem yaratılmadan (ed-deylemî, Âdem on نورا بين cehennemi يدي ربي قبل olmasaydın خلق آدم Sen بأربعة عشر الف yaratmazdım. عام bana hadîsler dört (Aclûnî, nebîlerin (Yüce bin sene farklı 2001: Allah'ın evl lafızlarla sonuncusudum." I, 238). şöyle buyurdu hadîs kaynaklarında en-nîsâbûrî; dedi): Ey yer almıştır. "Bu, Muhammed! isnadı sahîh Sen bir olmasaydın 1986: V, 227; es-suyûtî, ben Rabbimin 1994: I, yanında I, 214; el-hindî, bir nûr idim. 1981: (Aclûnî, XI, 431; 2001: el-kārî, I, 238). hadîstir" 1971: I, I, yaratılmadan 1986: V, 227; on es-suyûtî, dört bin 1994: sene I, evl 214; el-hindî, ben Rabbimin 1981: XI, yanında 431; el-kārî, bir nûr 1971: idim." I, cenneti demiştir. 7. yaratmazdım. النار 8. Sen ولو لك بأربعة ما عشر ال خلقت (en-nîsâbûrî, ف عام olmasaydın الجنة t.y.: آدم el-askalânî, cehennemi لو لك يدي ما ربي ;419 قبل خلقت II, خلق (ed-deylemî, IV, "Cebrâil Cebrâil أتانى "Hz. جبريل :1414/1993 yaratmazdım" فقال كنت يانورا محمد بين 295). 336). Âdem Benzer gelip (Aclûnî, 295). 1986: bana (Yüce 2001: I, 238). yaratılmadan bana hadîsler V, (Yüce 227; Allah ın farklı Allah'ın es-suyûtî, şöyle on lafızlarla dört şöyle bin hadîs 1994: buyurdu sene buyurdu kaynaklarında I, 214; dedi): el-hindî, Ey Muhammed! evl dedi): ben Rabbimin yer Ey 1981: almıştır. Muhammed! XI, Sen 431; olmasaydın el-kārî, yanında Sen bir nûr olmasaydın 1971: cenneti I, yaratmazdım..9.9 خلقت ا لفالك idim." خلقت النار.8 ولو لك ما لما Sen خلقت الجنة "(Ey لو لك olmasaydın لو لك ما cehennemi Muhammed) جبريل فقال يا محمد yaratmazdım Sen olmasaydın (ed-deylemî, felekleri أتانى "Cebrâil 1986: (kâinatı) V, "(Ey Muhammed) Sen olmasaydın felekleri (kâinatı) لما خلقت ا لفالك 9. gelip 227; 295). كنت نورا بين 431; cehennemi el-kārî, يدي XI, 148; ربي II, قبل 1981: خلق olmasaydın 2001: آدم el-hindî, Sen بأربعة 214; 238). I, (Aclûnî, عشر I, الف 1994: yaratmazdım. 2001: عام 7. (Aclûnî, yaratmazdım." es-suyûtî, cenneti 1971: yaratmazdım" I, I, "Hz. 295). Es-Sağânî (ed-deylemî, Âdem bana yaratmazdım." (Yüce Allah'ın (Aclûnî, şöyle 2001: buyurdu II, 148; dedi): el-kārî, Ey Muhammed! 1971: I, 295). Sen Es-Sağânî olmasaydın 1986: yaratılmadan 9. ا لفالك خلقت 227; V, النار 8. لو لك dört ولو لك لماon es-suyûtî, خلقت bin "(Ey 1994: (Ey الجنة sene Muhammed) el-hindî, ben لو لك ما I, 214; evl خلقت Sen محمد Rabbimin olmasaydın el-kārî, "Cebrâil bir أتانى XI, yanında 431; felekleri جبريل فقال 1981: يا (kâinatı) nûr 1971: idim." ya- Elbânî bunun mevzû' olduğunu söylemişlerdir. (el-elbânî, 1992: I, I, 450). gelip I, cenneti Elbânî ratmazdım. bunun yaratmazdım. (Aclûnî, mevzû' 2001: olduğunu Sen olmasaydın II, 148; söylemişlerdir. el-kārî, cehennemi 1971: (el-elbânî, I, 295). yaratmazdım" Es-Sağânî 1992: I, (ed-deylemî, 450). Elbânî bunun yaratmazdım." bana 295). (Aclûnî, (Yüce 2001: Allah'ın I, (Aclûnî, 238). 2001: II, 148; el-kārî, 1971: I, 295). Es-Sağânî mevzû Alî el-kārî olduğunu ise söylemişlerdir. bu hadîs şöyle hakkında buyurdu (el-elbânî, şöyle dedi): 1992: demektedir: Ey I, 450). Muhammed! "es-sağânî Sen bu hadîsin olmasaydın mevzû 1986: Alî V, el-kārî 227; ise es-suyûtî, bu hadîs 1994: hakkında I, 214; şöyle el-hindî, demektedir: 1981: "es-sağânî XI, 431; el-kārî, bu hadîsin 1971: mevzû I, Elbânî cenneti olduğunu Alî bunun hadîs Ancak olduğunu ولو لك لما bu ماise mevzû' خلقت خلقت el-kārî yaratmazdım. söylemiştir. ا لفالك النار خلقت "(Ey hakkında olmasaydın hadîsin الجنةSen söylemişlerdir. Muhammed) manası şöyle لو لك ما cehennemi demektedir: sahîhtir. محمد Sen (el-elbânî, 1992: ed-deylemî جبريل yaratmazdım" es-sağânî فقال olmasaydın Zira يا I, felekleri bu أتانى "Cebrâil 450). (ed-deylemî, hadîsin İbn Abbâs'tan (kâinatı) mevzû gelip 295). olduğunu olduğunu söylemiştir. 1986: yaratmazdım." Alî el-kārî söylemiştir. Ancak ise bana V, (Yüce 227; Allah'ın es-suyûtî, (Aclûnî, bu hadîs Ancak hadîsin hakkında hadîsin manası manası sahîhtir. şöyle 1994: 2001: buyurdu I, II, şöyle 214; 148; demektedir: sahîhtir. Zira Zira ed-deylemî el-hindî, dedi): el-kārî, Ey 1981: Muhammed! 1971: "es-sağânî ed-deylemî İbn XI, I, 431; 295). bu hadîsin İbn Abbâs'tan Abbâs tan merfû' senedle gelen şu şu hadîsi nakletmiştir: Es-Sağânî mevzû فقال يا Sen يا el-kārî, محمد لو لك ما ما خلقت الجنة olmasaydın جبريل :1971 أتانى merfû' merfû senedle gelen şu hadîsi I, olduğunu 9. ا لفالك söylemiştir. لو لك لما خلقت Ancak "(Ey nakletmiştir: hadîsin Muhammed) الجنة manası sahîhtir. Sen خلقت olmasaydın محمد لو لك ما Zira ed-deylemî felekleri جبريل فقال يا İbn (kâinatı) أتانى Abbâs'tan.(295 mevzû' İbn olduğunu Asâkir in Asâkir'in Sen olmasaydın.ولو لك ما yaratmazdım. ما bunun خلقت Elbânî cenneti النار rivâyeti söylemişlerdir. الدنيا cehennemi خلقت (el-elbânî, لو لك ما ما yaratmazdım" 'Sen Sen 1992: olmasaydın I, 450). (ed-deylemî, dünyayı yaratmazdım." İbn Asâkir'in rivâyeti.ولو لك ما خلقت النار merfû' senedle gelen (Aclûnî, şu hadîsi 2001: nakletmiştir: II, 148; الدنيا el-kārî, ما خلقت :1971 خلقت الجنة 'Sen olmasaydın dünyayı لو لك أتانى جبريل فقال Es-Sağânî يا.(295 محمد,I لو لك ما yaratmazdım.' yaratmazdım. 1986: 9. ا لفالكAlî V, el-kārî 227; خلقت şeklindedir." şeklindedir. ise es-suyûtî, لما لو لكbu hadîs "(Ey (el-kārî, (el-kārî, 1994: hakkında Muhammed) I, 1971: 1971: 214; şöyle I, I, I, el-hindî, ) ). demektedir: Sen olmasaydın 1981: "es-sağânî XI, 431; felekleri bu el-kārî, hadîsin (kâinatı) 1971: mevzû yaratmazdım.' şeklindedir." (el-kārî, 1971: I, ). I, Elbânî النار bunun mevzû' olduğunu söylemişlerdir. (el-elbânî, 1992: I, 450). ما خلقت olduğunu yaratmazdım." 295). Zira 'Sen ed-deylemî olmasaydın İbn Abbâs'tan dünyayı لو لك ما خلقت sahîhtir. الدنيا İbn Ancak Asâkir'in hadîsin rivâyeti manası العرش فقال.ولو لك söylemiştir. أسألك 10. رسول للا Es-Sağânî صلى للا.(295 عليه,I و سلم :1971 لما أذنب آدم el-kārî, الذي ;148 اذنبه II, رفع :2001 رأسه إلى (Aclûnî, قال قال رسول للا صلى للا عليه و سلم لما أذنب آدم الذي اذنبه رفع رأسه إلى العرش فقال أسألك.10 yaratmazdım.' Alî el-kārî ise bu hadîs hakkında şöyle demektedir: "es-sağânî bu hadîsin mevzû merfû' Elbânî 9. senedle şeklindedir." خلقت ا لفالك bunun gelen لما mevzû' şu لو لك hadîsi (el-kārî, olduğunu "(Ey nakletmiştir: 1971: I, ). Sen وما الجنة محمد ومن Muhammed) söylemişlerdir. محمد فقال تبارك اسمك لما خلقتني رفعت خلقت محمد لو لك فأوحى ما للا olmasaydın إليه (el-elbânî, غفرت لي :1992 جبريل فقال يا felekleri I, 450). إ ل إ ل (kâinatı) محمد أتانى بحق خلقتني رفعت olduğunu بحق محمد Abbâs'tan إ ل İbn غفرت لي ed-deylemî فأوحى للا Zira إليه وما sahîhtir. محمد manası ومن محمد hadîsin فقال Ancak تبارك اسمك لما söylemiştir..10 yaratmazdım." Alî النار خلقت أسألك el-kārî.ولو لك ما الذي اذنبه رفع رأسه إلى العرش فقال ise bu (Aclûnî, İbn hadîs Asâkir'in الدنيا 148; hakkında 2001: rivâyeti II, şöyle آدم خلقت el-kārî, demektedir: أذنب ما لما لو لك :1971 قال رسول للا صلى للا عليه و سلم dünyayı إلى hadîsin Es-Sağânî عرشك bu فإذا.(295 olmasaydın فيه,I 'Sen مكتوب "es-sağânî ل إله إ ل إ ل للا محمد رسول للا فعلمت أنه ليس أحد أعظم عندك قدرا mevzû رأسي عندك قدرا merfû' أتانى رأسي إلى جبريل فقال عرشك يا فإذا فيه محمد لو لك مكتوب ما ل إله خلقت إ ل للا الجنةمحمد رسول للا nakletmiştir: فعلمت hadîsi أنهşu ليس gelen أحد أعظم senedle رفعت olduğunu لما خلقتني yaratmazdım.' Elbânî bunun söylemiştir. فقال تبارك اسمك şeklindedir." mevzû' Ancak ومن محمد (el-kārî, olduğunu hadîsin محمد :1971 söylemişlerdir. manası بحق محمد إ ل غفرت لي فأوحى للا إليه وما.( ,I İbn.(450 Abbâs'tan اسمه,I مع :1992 اسمك ed-deylemî فأوحى Zira للا (el-elbânî, إليه يا يا sahîhtir. آدم إنه آخر النبيين من ذريتك وإن أمته آخر ا لمم من جعلت ممن ا لمم من النار ممن dünyayı جعلت اسمه مع olmasaydın اسمك 'Sen فأوحى لو لك للاماإليه يا خلقت آدم الدنيا إنه آخر rivâyeti النبيين من Asâkir'in ذريتك İbn وإن أمته.ولو لك ما عندك آخرخلقت قدرا merfû' 10. أعظم أسألك Alî senedle el-kārî أحد فقال gelen ise أنه ليس العرش bu şu hadîsi للارأسه فعلمت إلى hakkında nakletmiştir: محمداذنبه رسولرفع şöyle للا الذي demektedir: الجنة إله أذنب إ لآدم مكتوب لماخلقت فإذا فيه عليه و لو لك "es-sağânî سلمما bu يا للامحمد عرشك صلى hadîsin فقال رأسي رسول جبريل إلى للا ولو ل هو يا يا آدم ما ما خلقتك ذريتك قال أتانى mevzû هو يا آدم ما خلقتك yaratmazdım.' ). I, (el-kārî, 1971: ذريتك ولو ل şeklindedir." من ا لمم رفعت النار أمته آخر خلقتني خلقت olduğunu ذريتك وإن اسمك لما.ولو لك söylemiştir. ما النبيين فقال Ancak Asâkir'in منتبارك İbn يا آدم محمد الدنيا manası إنهومن rivâyeti آخرمحمد hadîsin للا إليه إليه وما خلقت sahîhtir. اسمك فأوحىZira فأوحى للا لو لك ما مع لي 'Sen ed-deylemî اسمه غفرت olmasaydın ممنمحمد جعلتإ ل İbn "Allah'ın Allah ın Resûlu şöyle şöyle buyurdu: buyurdu: Âdem 'Âdem (a.s.) bilinen (a.s.) suçu bilinen işlediğinde suçu başını işlediğinde بحق Abbâs'tan dünyayı Arş a قال رسول للا işlediğinde صلى suçu للا عليه و bilinen سلم لما (a.s.) أذنب آدم 'Âdem الذي اذنبه رفع buyurdu: رأسه şöyle إلى العرش Resûlu فقال أسألك doğru.10 "Allah'ın خلقتك آدم kaldırdı ما عندك merfû' قدرا yaratmazdım.' senedle هو يا أعظم şeklindedir." ولو ل أحد Muhammed gelen ذريتك ليس hakkı için beni bağışlamanı diliyorum. dedi. Allah ken- başını Arş'a doğru şu أنه kaldırdı hadîsi فعلمت (el-kārî, nakletmiştir: للا رسول 1971: 'Muhammed محمد I, ). خلقت إ ل للا الجنة إله hakkı لو لك مكتوب ما ل için محمد فيه beni عرشك يافإذا bağışlamanı فقال أتانى رأسي إلى جبريل بحق sordu. محمد diyeإ ل bağışlamanı غفرت beni لي biliyorsun? için فأوحى للا hakkı nereden إليه onu وما محمد 'Muhammed kimdir ومن (s.a.v.) محمد فقال kaldırdı تبارك doğru Muhammed اسمك لما vahyederek Arş'a خلقتني başını disine رفعت Şanı من "Allah'ın Resûlu أمته isminin ما آخر أسألك yüce خلقت ا لمم.10 النار şöyle ذريتك hakkı وإن العرش.ولو لك فقال İbn إلى Asâkir'in için النبيين من رأسه beni buyurdu: 'Âdem إنه الذي آخر yarattığın اذنبه rivâyeti رفع (a.s.) إليه أذنب خلقتيا zaman آدم آدم الدنيا bilinen فأوحى سلم لو لك başımı للا لما suçu اسمك عليه Arşı na 'Sen و işlediğinde اسمه doğru صلى مع olmasaydın للا قال ممن dünyayı جعلت رسول kaldırdım للا قدرا رأسي إلى عرشك فإذا فيه مكتوب ل إله إ ل للا محمد رسول للا فعلمت أنه ليس أحد أعظم عندك başını orada Arş'a Lâ ilâhe ما خلقتني yaratmazdım.' خلقتك رفعت doğru illallah هولما يا آدم kaldırdı Muhammedun ذريتك تباركولو ل şeklindedir." اسمك (el-kārî, فقال 'Muhammed Resûlullah.( ,I محمد :1971 ومن محمد hakkı yazılı için olduğunu beni gördüm. bağışlamanı İsmini بحق محمد إ ل غفرت لي فأوحى للا إليه وما من kendi ا لمم isminin أمته آخر yanına ذريتك وإن yazdığın النبيين من kimseden إنه آخر daha آدم kıymetli للا إليه يا biri فأوحى olmadığını مع اسمك anladım. جعلت اسمه Bunun ممن sonun- رسول إلى للا işlediğinde عرشك صلى suçu, nebîlerin للا فإذا فيه عليه olan و bilinen سلم مكتوب ل gelecek لما (a.s.) إله أذنب إ لآدم للا 'Âdem الذي zürriyetinden محمداذنبه رسول senin رفعO buyurdu: للارأسه فعلمت Âdem! şöyle إلىأنه Ey العرش ليس Resûlu أحد فقال Allah: أعظم أسألك "Allah'ın.10 Yüce عندك üzerine قدرا cusudur. آدم ما Onun ولو ل هو يا ümmeti ذريتك zürriyetindeki son ümmettir. Ey Âdem! Şayet o olmasaydı, seni 16 قال رأسي خلقتك bağışlamanı اسمه غفرت مع beni لي اسمك için فأوحى للا فأوحى hakkı للا إليه إليه ومايا آدم محمدإنه ومن 'Muhammed آخر محمد النبيين فقالمن kaldırdı تبارك ذريتك اسمك وإن doğru لما أمته Arş'a آخر خلقتنيا لمم رفعت başını من بحق ممنمحمد جعلتإ ل 453). VIII, yaratmazdım. (et-taberânî, 1415: VI, 313; el-haysemî, 1412: "Allah'ın Resûlu şöyle buyurdu: 'Âdem (a.s.) bilinen suçu işlediğinde رأسي إلى عرشك فإذا فيه مكتوب ل إله إ ل للا محمد رسول للا فعلمت أنه ذريتك ليسولو ل أحدهو يا أعظمآدم ما عندك قدرا خلقتك başını Arş'a doğru kaldırdı 'Muhammed hakkı için beni bağışlamanı 16 ممن جعلت işlediğinde اسمه مع suçu اسمك bilinen فأوحى للا (a.s.) إليه يا آدم 'Âdem إنه آخر buyurdu: النبيين من şöyle ذريتك وإن Resûlu أمته آخر ا لمم "Allah'ın من başını ما خلقتك Arş'a هو يا آدم doğru ذريتك ولو ل kaldırdı 'Muhammed hakkı için beni bağışlamanı 16

13 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 191 Genel anlamda zikrettiğimiz hadîslerin açıkça Hakîkat-ı Muhammediyye yi anlattığı anlaşıldığından ayrıca izahata girmeden hadîsleri olduğu gibi rmekle yetiniyoruz. Daha önce de ifâde ettiğimiz gibi konuya dâir aktardığımız bu benzer hadîslerin sıhhati hakkında önemli tartışmalar olduğunu hatırlatmakta fayda olacaktır. Mutasavvıfların konuya delîl sadedinde ileri sürdükleri başka hadîsler mevcût ise de, konunun uzamaması için bu kadarıyla yetiniyoruz. 1 Yukarıda rdiğimiz bu bilgilerden sonra, konuyu örneklendirmek amacıyla meseleye Mevlânâ nın Mesnevî si perspektifinden bakmak söz konusu nazariyeyi daha da anlaşılır kılacaktır. Hakîkat-ı Muhammediyye Meselesine Mesnevî den Örnekler Yukarıda da kısmen değinildiği gibi Hakîkat-ı Muhammediyye düşüncesine göre Allah daha kâinatı yaratmadan önce sırf birlik hâlindeyken kendi zâtına âşıktı. İşte bu aşk sebebiyle Allah, kendi nefsinde kendisi için tecelli etmiştir. Bu sevgiyi zâhirî bir sûrette seyretmek istemiş, kendi isim sıfatlarının hepsini ihata eden Âdem in sûretini vücûda getirmiştir. Allah, Âdem i kendi sûretinde yarattı (Buhârî, 2001: İsti zân, 1; Müslim, 1991: Cennet, 28) hadîsi bunu ifâde etmektedir. Zira Allah; İnsana kendi rûhumdan öfledim (Hicr, 15/29) buyurarak buna işâret etmiştir. (İbn Arabî, 2007;256; Konuk, 2011; 334; Kızıler, 2005: 475). Buna göre tüm varlık, Allah ın var oluş hazinesinin birer parçası kabul edilir. Gizli bir hazine (kenz-i mahfî) olan Allah, isim sıfâtlarıyla âlemde tecelli ederek zuhûra gelmiş, insanın yaratılmasıyla kemâle ermiş oluş mertebeleri insanla mühürlenmiştir. (Kayserî, 1389: I, 251; Küçük, 2014: 32). Mutasavvıflara göre tüm kâinat Hz. Muhammed (s.a.v.) in hatırı için onun nûrundan yaratılmıştır. (Türer, 2011: 195). Bu nûr, Hakîkat-ı Muhammediyye olan ilk taayyun mertebesidir. Hakîkat-ı Muhammediyye, lâ-taayyün olan zât-ı ahadiyyenin mertebe-i taayyüne tenezzülüdür. Buna göre gizli bir hazine olan Allah, bilinmek istemiş ahadiyet mertebesinden vâhidiyet mertebesine, sonra tedricen rûhlar, misâl şehadet mertebelerine tenezzülü gerçekleşmiştir. (Konuk, 2011: ). Bunun da temelinde aşk vardır. İbn Arabî ye göre yaratmanın iksiri olan aşk muhabbet, insanın yaratılışının da ilkesi durumundadır. (İbn Arabî, 2007: 253; Erdem, 1990: 70). Mevlânâ da varlığın yaratılışını aşka bağlamaktadır. Buna göre zâtına olan aşkından, ilâhî Zât ın zâtı gereği kendisini bildirmek için ilk yarattığı vücûd Hakîkat-ı Muhammediyye dir. (Erdem, 1990: 70). Bütün mahlukât da onun yüzü suyu hürmetine bu rûhtan yaratılmıştır. Çünkü onun fermanında Sen olmasaydın vardır; herkes onun nimetlerinden bağışlarından yararlanır. O olmasaydı felek dönüşü, ışığı meleğe mekân oluşu bulmazdı. 1) Mutasavvıfların konuya delîl sadedinde sundukları bu benzeri hadîslerin kritiği için bk. Muhittin Uysal, Tasavvuf Kültüründe Hadîs, Yediren Yay., Konya, 2001; ss ; Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Genel Öğretilerinin Hadîslerdeki Dayanakları, TDV, Ankara, 2000, ss

14 192 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ O olmasaydı denizler heybeti, balığı değerli inciyi bulmazdı. O olmasaydı yeryüzü içinde define dışında yasemin bulmazdı. (Mevlânâ, 2004: II, ). Temiz aşk, Muhammed e eşti; Allah onun aşkı için Levlâke (Sen olmasaydın...) dedi. Aşkta son sınırdı; o, tek olduğu için peygamberlerden onu seçti. Temiz aşk için olmasaydı, felekleri nasıl yaratırdım? Aşkın ululuğunu anlaman için ben, yüce göğü yükselttim. (Mevlânâ, 2004: II, 241). Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım hadîsinin tefsîri mahiyetinde olduğu görülen bu dizeler, Hakîkat-ı Muhammediyye meselesinin çok güzel bir tanımıdır, aynı zamanda. Mevlânâ nın eşsiz dizelerle dile getirdiği mesele, kendisinden asırlar sonra gelen İmâm Rabbânî de düz yazıyla ifâdesini şöyle bulmaktadır: Bütün mertebeleri aştıktan sonra; işin neticesinde bu Fakîr e keşf oldu ki: Hakîkat-ı Muhammediyye, hakîkatların hakîkatıdır. O, hubbi taayyundur. Bu muhabbetin zuhûru dahi, zuhûratın mebdeidir; mahlûkatın yaratılmasının dahi, menşeidir. Nitekim bu mana, meşhûr kudsî hadîste şöyle dile geldi: Gizli bir hazine idim; bilinmemi istedim. Halkı da bilinmem için yarattım. O gizli hazineden, zuhûr meydanına ilk gelen, mahlûkatın yaratılmalarına sebep olan o sevgidir. Şayet bu sevgi olmasaydı; icâd kapısı açılmazdı. Âlem dahi, âdemde (yokluk) yerli istikrarlı kalırdı. Sonra şu hadîs-i şerîfin sırrı dahi, bu makāmda aranmalıdır: Sen olmasaydın eflâkı yaratmazdım; rübubiyeti izhar eylemezdim. (Rabbânî, 1977: II, ). Mevlânâ dan sonra gelen el-cilî de kendisinden yıllar sonra bu konuyu şöyle ifâde eder:...allah ın yarattığı ilk şey, Muhammed (s.a.v.) in rûhudur. Nitekim Allah, Âlemi Muhammed (s.a.v.) in varlığından (nûrundan/ruhundan) çıkarmıştır. Arş, Kürsî diğer ulvî süflî varlıkları onunla rahmete ersinler diye, ondan var etmiştir. (el-cîlî, 2012: 20). Bu nazariyeye göre görülen bu âlemin yanında, eşyanın hakîkatlerinin bulunduğu sabit hâldeki varlığının kabul edildiği bir âlem daha vardır. Sübût âlemi denen bu âlem, dış âlemde algılanan her şeyin aslının sâbit olduğu âlemdir. Buna a yan-ı sâbite denir. Allah ın ilminde birer proje hâlinde olan akledilebilen bu âlemdeki sâbiteler varlık kokusu almamıştır. Görülen âlemdeki varlıkların değişmeleri, artış eksilmeleri yokluk âleminde bulunan sâbit hâldeki a yanı etkilemez. İşte yaratma var oluş, eşyanın yokluk âleminden varlık alanına hareketidir. (İbn Arabî, ts.a: I, 302; Aynı eser: III, 47; Afîfî, 2011: 260; Küçük, 88-89). Var oluşun, yokluk âlemi denen bu âlemden idâre tedbir edilmesi sebebiyle Mevlânâ bu âlemi Hakk ın atölyesi tezgâhı olarak vasfeder. (Mevlânâ, 2004: I, 432). Yine bu düşünceye göre insan da dâhil tüm varlık, Hakk a nispetle gölge mesabesindedir. Bu yönüyle âlem, Allah ın gölgesi gibidir. Ancak gölgenin hissen var olabilmesi

15 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 193 için, gölgenin ortaya çıktığı yer, gölge sahibi gölgenin çıkışını sağlayan ışık olmak üzere üç şart gerekir. Gölgenin ortaya çıktığı yer, mümkün varlıkların a yan-ı sâbitesi, gölge sahibi Cenâb-ı Hakk, ışık ise Hakk ın zâhir nûr ismine tekabül etmektedir. (Konuk, 2011: II, 243; Küçük, 92). Allah gerçek var olan, mümkün varlık (gölge) ise a yân itibariyle onda sâbit olanlardır. (İbn Arabi, ts.a: IV, 410; Küçük, 2014: 91). Mevlânâ bunu; Yok olana varlık tadını gösterdin. Yok olanı kendine âşık etmiştin. Nimetlendirmenin tadını geri alma... (Mevlânâ, 2004: I, 55) dizeleriyle ifâde eder. Allah ın gölgesi mesabesinde olan bu âlemde Mevlânâ da diğer birçok mutasavvıf gibi insanı merkeze yerleştirmekte her şeyin özü olarak insanı görmektedir. (Kızıler, 2005: 474). Ona göre; insan bir cevherdir, gökyüzü ise ona arazdır. Her şey parçadır, basamaktır. Maksat insandır. (Mevlânâ, 2004: II, 3575; Kızıler, 2005: 474). Çünkü her şey insan için yaratılmış onun emrine rilmiştir. Bundan hareketle Mevlânâ; Sana hizmet etmek bütün insan âlemine farzdır. (Mevlânâ, 2004: II, 3577) der. Zira Kur ân-ı Kerîm de Yüce Allah; Göklerde yerde olanların hepsini kendinden bir lütuf olarak size amade kıldı. (Câsiye, 45/35) buyurmuştur. Çünkü insan, ilâhî yaratma eyleminde tüm âlemin gayesi, icâd sebebi onun aslıdır. Mevlânâ bunu ağaç mey benzetmesiyle anlatır: Görünürde o dal, meynin aslıdır; iç yüzdeyse dal, mey için vardır. Mey isteği ümidi olmasaydı bahçıvan, ağaç kökü hiç diker miydi? Öyleyse sûrette mey ağaçtan doğduysa da, gerçekte o ağaç meyden doğdu. Mustafa bundan dolayı Âdem peygamberler, sancak altında benim ardımdadır dedi. (Mevlânâ, 2004: II, 35). Buna göre ağaç meynin değil, mey ağacın sebebidir. Görünüşte ağacın dalı meynin sebebi gibi olsa da, aslında dalın varlık sebebi meydir. Bahçıvanın mey ağacının tohumunu (fidesini) ekmesinin amacı da dal değil, meydir. Varlık peteğini ören arıdır, arıyı meydana getiren mum petek değildir. O halde; Şarap bizden sarhoş oldu, biz şaraptan değil. Beden bizden var oldu, biz bedenden değil. Biz arı gibiyiz, bedenler mum gibi, bedeni mum gibi ev ev yapmış. (Mevlânâ, 2004: I, 95). Dolayısıyla âlem insanın aslı gibi görünse de insan ilâhî yaratma eyleminde tüm âlemin gayesi onun aslıdır. İnsan varlığın gayesi olması, âleme anlam katmıştır. Yoksa insan olmadan âlem bir mana ifâde etmez. (Küçük, 2014: 184; Öztürk, 1992: 68). Bundan hareketle Mevlânâ felsefî gelenekteki mikro makro kozmos anlayışına atıfta bulunur eleştirir. Zira Mevlânâ ya göre insan âlemde var olan her şeyi potansiyel olarak kendisinde barındırır. İnsan, varlığın hem nüsi (çekirdeği/özü), hem de meysidir. Buna dikkat çeken Mevlânâ, yukarıdaki manaları da içerecek şekilde şöyle der: Öyleyse sûret olarak küçük âlemsin; o zaman mana olarak büyük âlemsin. (Mevlânâ, 2004: IV, 3765). Bundan dolayı sûfîler, insanla beraber tüm âleme büyük insan (âlem-i kebîr) derler. Bu ağaç misâlinde ifâdesini bulan mey de çekirdek de Hz. Muhammed (s.a.v.) dir. Hz. Muhammed (s.a.v.), Hakîkat-ı Muhammediyye itibariyle insan cinsinin âlemin

16 194 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ aslı çekirdeği iken; nihayet en kâmil mazhar olan Hz. Muhammed (s.a.v.) in tarihsel şahsiyetiyle zuhûr ederek fiilî kemâlâtını da zuhûra getirmiştir. (Küçük, 2014: 184). Yani, Hz. Muhammed (s.a.v.), Hakîkat-ı Muhammediyye yönüyle tüm varlığın kaynağı olması hasebiyle ağaca nispeten çekirdek; tarihi süreçte bir beşer olarak gelişi itibariyle de ağacın meysi konumundadır. Hz. Âdem (a.s.) topraktan yanî âlemden yaratılmıştır. Âlem ise bu düşünceye göre Hakîkat-ı Muhammediyye den zuhûr etmiştir. Bunun için Hz. Muhammed (s.a.v.), hakîkatı itibariyle âlemin babası Âdem (a.s.) ın atası yanı atanın atası olmuştur. Bunlara işâreten Mevlânâ şöyle der: Demiştir ki: Sûrette ben Âdem den doğduysam da, gerçekte atanın atası oldum. Meleğin secdesi benim içindi; yedinci feleğe benim için gitti. Öyleyse gerçekte baba, benden doğdu; o zaman gerçekte ağaç, meyden doğdu. (Mevlânâ, 2004: II, 35). İnsan cinsi, tüm varlığın gayesi yetkin varlığı olduğu gibi, insan cinsinin zuhûrunun gayesi de Hz. Muhammed (s.a.v.) in varlığındaki kemâlâtın zuhûra gelmesidir. Dolayısıyla bütün âlem Hakîkat-ı Muhammediyye nin bir açılımıdır. İlk olarak varlık âlemindeki bu kemâl yetkinliğin sahibi olan ise Hz. Âdem (a.s.) olmuştur. Hz. Âdem de dâhil, diğer bütün peygamberlerdeki kemâlat yetkinlikler, Hz. Muhammed e ait kemâlâtın onlarda zuhûrudur. Nihayet Hz. Muhammed (s.a.v.), tarihsel süreçte bir beşer olarak zuhûru ile bu kemâlatın toplayıcısı olmuştur. Çekirdeğin toprağa gömülmesindeki nihayi hedef mey olduğu gibi, Hz. Muhammed (s.a.v.) de nihayi hedef olarak son peygamber olmuştur. (Küçük, 2014: 185). Mevlânâ ya göre Hz. Muhammed (s.a.v.) varlığın aslı gayesidir: Bunu ifâde sadedinde: O bilgiler sahibi bunun için Biz sonrakiler, önde gidenleriz sırrını buyurmuştur. der. (Mevlânâ, 2004: II, 35). Mevlânâ ya göre Hz. Muhammed (s.a.v.), aynı zamanda tüm ruhların kaynağı olan külli rûhtur. Diğer tüm rûhlar ışıklarını bu ruhtan alırlar. (Mevlânâ, 2004: I, 174; Bursevî, t.y.: III, 56). Hz. Muhammed (s.a.v.) in külli rûhu güneş misâli, mahlûkatın ev pencereye benzeyen bedenlerinde çoğalır. Bu evlerin temelleri ortadan kaldırılınca da mü minler bir tek insana (nefs-i vâhide) dönerler büyük sır meydana çıkar. (Mevlânâ, 2004: I, 31; Küçük, 2014: 187). Bunu da şöyle ifâde eder: Güneş kursuna bakınca bizzat birdir, ama bedenlerde örtü altında olan -insan- şüphededir. (Mevlânâ, 2004: I, 174). Bu anlamda Muhammedî rûh, tüm rûhlara kaynaklık edişi bakımından külli rûhtur diğer rûhların atasıdır. (Konuk, 2011: III, 203). Mevlânâ, külli rûh olan Hakîkat-ı Muhammediyye nin aynı zamanda tüm akılların kaynağı olduğunu da söyler. Buna da akl-ı kül akl-ı evl der. Zira Hz. Muhammed, Cenâb-ı Hakk ın ezel vasfına mazhar olan Hakk ın ilk düşüncesi (evl-i fikr) dir. (Küçük, 2014: 189). Mevlânâ ya göre Külli rûh, rûhların mazharları kabul edilen sûret varlıkları ile çoğalır. Ancak bu çoğalma güneş ışınlarının renkli camlardan içeri girmesi, bir olan deniz suyunun rüzgârla kabarması gibi olup, insâni mahiyette bir çoğalma meydana getirmez. Ona göre Ayrılık hayvanî rûhtadır; insanî rûhsa tek nefistir. Çünkü Hakk onlara nûrunu saçtı, onun nûru asla dağılmaz. (Mevlânâ, 2004: I, 174). O da diğer tüm rûhlara yansıyan

17 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 195 onlara kaynaklık eden külli rûhtur. Mevlânân ın ortaya çıkacağını söylediği sır da budur. Mevlânâ, Hakîkat-ı Muhammediyyey i insanî hakîkatlerin göründüğü bir aynaya benzetir. Ahmed Ben elle cilâlanmış aynayım. Türk Hindu, bende var olduklarını görürler dedi. (Mevlânâ, 2004: I, 113). Bu hakîkat, tüm ilâhî isimlerin mazharıdır. İlâhî isimler, insan cinsine Hakîkat-ı Muhammediyye mişkatından Muhemmadî aynadan açılmakta yansımaktadır. Âdem bu aynadan yansıyan ilâhî isimler sayesinde melekler karşısında üstünlük elde etmiştir. Bu anlamda Mevlânâ ya göre meleklerin Âdem (a.s.) a secdesi, aslında Hz. Muhammed (s.a.v.) in varlığına yapılan secdedir. (Küçük, 2014: 189). Mevlâna ya göre ilâhî isimleri yansıtmadaki kemâli yetkinliği bakımından Hz. Muhammed (s.a.v.) in gönül aynası eşsizdir bu ayna olmadan ilâhî isimlerdeki kemâlat görülmez. Dolayısıyla ilâhî rahmet nûru tecelli etmez. Her iki âleme de ilâhî rahmet Hz. Muahmmed in sonsuz gönül aynasıyla yansır. Bu aynadan yansıyan rahmetten yücelerde olanlar da aşağılardakiler de istifâde eder. (Mevlânâ, 2004: II, 393). Bu da Hz. Muhammed (s.a.v.) in âlemlere rahmet oluşunu gösterir. Mevlana, Hz. Muhammed (s.a.v.) in âlemlere rahmet oluşunu da Güneş örneğiyle rir. Tüm mahlukat kendi durum istidadına göre rahmet olan Güneş ten istifâde ettiği gibi, varlıkların da Hakîkat-ı Muhammediyye den istifâde etmeleri de her birinin kendi varlık istidadı oranında olur. (Küçük, 2014: 190). Mevlânâ, Ahmed in cisminin rûhla ilgisi vardı, bil ki bu değişme bedene aittir. (Mevlânâ, 2004: II, 142) diyerek, Hz. Muhammed (s.a.v.) in tarihsel şahsiyetteki beşerî varlığı Muhammedî rûh arasında ilgi alaka olduğunu belirtir. Mevlânâ, Hz. Muhammed (s.a.v.) in beşeri varlığındaki yüceliğin Muhammedî rûhtakine göre nispetini zerre Güneş teşbihiyle anlatır. Buna göre Hz. Muhammed (s.a.v.) in beşeri bedenine ait duyguları Medine de batmış uyumaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) in varlığındaki o yücelik ise hiç değişmeden doğruluk makāmındadır. Bunu da şu dizelerle dile getirir: Ahmeddeki o batan his, şimdi Medine toprağının altında uyumuştur. Saf yaran o büyük huyu, değişmeksizin doğruluk makāmındadır. Değişenler, beden özellikleridir; kalıcı olan rûhsa parlak bir güneştir. (Mevlânâ, 2004: II, 142). Sonuç olarak ilk dönemlerden itibaren varlık bulduğu anlaşılan Hakîkat-ı Muhammediyye nazariyesinin, Mevlânâ nın Mesnevî sinde de yer edindiği önceki söylemler doğrultusunda işlendiği görülmektedir. Sonuç Hakîkat-ı Muhammediyye nazariyesine göre, Allah ın yarattığı ilk şey Resûlullah (s.a.v.) in nûrudur. Allah tüm varlığı bu nûrdan yine bu nûrun sahibi olan Hz. Muhammed (s.a.v.) in yüzü suyu hürmetine yaratmıştır. Bunun da aslında sevgi (hubb) yatar. Allah bilinmeyi dilemiş, kendisini bilip tanısınlar diye de ilk olarak Hz. Muhammed in nûrunu bu nûrdan da tüm mahlukâtı yaratmıştır.

18 196 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Bu nazariyenin ilk olarak ne zaman kiminle başladığı tam net olarak bilinmemekle beraber, kaynakların çoğuna göre bundan ilk bahs eden sûfî, Abdullah et-tusterî dir. Ancak yukarıda da görüldüğü gibi, et-tusterî den çok daha önce Hasan-ı Basrî nin buna benzer sözler söylediği, Cafer-ı Sâdık ın Nûr-ı Muhammedîden bahs ettiği anlaşılmaktadır. Yine Taberî den konuya dâir gelen iki rivâyet meselenin daha tabîûn döneminde dillendirildiği ihtimalini doğurmaktadır. Hâl böyleyken, bu nazariyenin Abdullah et-tusterî den daha önce ele alındığı; ancak Abdullah et-tusterî ile belki daha sistemli gür bir şekilde dillendirildiği için onunla başlatıldığı söylenebilir. Hakîkat-ı Muhammediyye ismi ise İbn Arabî ile dikkati üzerine çekmiştir. Hakîkat-ı Muhammediyye ye yönelik itirazlara karşı mutasavvıfların meseleyi Kur ân sünnete dayandırmaya çalıştıkları görülmektedir. Ancak delîl olarak sunulan âyetlerin konuya direkt zâhiri manalarıyla temas etmedikleri, yapılan işârî yorumlarla konunun âyetlerle ilişkilendirildiği görülmektedir. Aynı durum hadîsler için söz konusu olamsa da, hadîslerden direkt konuya yönelik zâhirî manaları görmek mümkün olsa da, söz konusu hadîslerin sıhhatleri oldukça tartışma götürmüştür. Konuyu örneklendirmek babından sunduğumuz Mevlânâ Celâluddîn-i Rûmî nin Mesnevî sinde de mesele ele alınmış o derin manalara sahip dizelerde ifâdesini bulmuştur. Mevlânâ Mesnevî de, selefleriyle hemen hemen aynı yolu izlemiş, o da özellikle konuya söz konusu âyet hadîslere telmih yollu bir yaklaşımda bulunmuştur. Mevlânâ nın da ilk yaratılan şeyin Hz. Muhammed in nûru olduğunu kabul ettiği Allah ın her şeyi bu nûrdan yine bu nûrun sahibinin hatırı için yarattığını dillendirdiği görülmektedir. KAYNAKÇA Aclûnî, İsmâîl b. Muhammed b. Abdulhâdî (2001). Keşfü l-hafâ müzîlü l-ilbâs. Beyrût: Dârü l-kütübi l-ilmiyye. Afîfî, Ebu l-alâ (2011). İslâm Düşüncesi Üzerine Makaleler. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: İz Yay. Ateş, Süleyman (1974). Îşârî Tefsîr Okulu. Ankara:Ankara Ünirsitesi Basımevi. Ay, Mahmut (2010). İşârî Tefsîrlerde Hakîkat-ı Muhammediyye Anlayışı. İstanbul Ünirsitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 23: 77. Buhârî, Muhammed b. İsmâîl (2001/1422). Sahîh. Tahk. Muhammed Züheyr b. Nâsır en- Nasır. Dâru Tavk en-necât. Bursevî, İsmâîl Hakkı (t.y.). Tefsîru Rûhu l-beyân. Beyrût: Dâru İhyâi t-türâsi l-arabî. Cebecioğlu, Ethem (2004), Tasavvuf Terimleri & Deyimleri Sözlüğü. İstanbul: Anka Yay. Çift, Salih (2004). İlk Dönem Tasavvuf Düşüncesinde Nûr Kavramı Uludağ Ünirsitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 1:

19 TASAVVUFTA HAKÎKAT-I MUHAMMEDİYYE MESELESİ VE MESNEVÎ DEN ÖRNEKLER 197 Demirci, Mehmet (1997). Hakîkat-i Muhammediyye. İstanbul: DİA. Doğrul, Ömer Rıza (1948). İslâmiyetin Geliştirdiği Tasavvuf. İstanbul: Ahmet Halit Kitabevi. Durak, Necdet (2010). İslam Düşüncesinde Etik Bir İdeal Olarak İnsan-ı Kâmil Anlayışı Uluslar Arası İnsan Bilimleri Dergisi, 7: 2: ed-deylemî, Ebû Şucâ Şiyreyh b.şehredâr b. Şiyreyh (1406/1986). el-firdevs bi me sûri l-hitâb. Beyrût: Dârü l-kütübi l-ilmiyye. el-âmirî, Ahmed b. Abdülkerîm (1418/1197). el-ciddü l-hasîs fî beyâni mâ leyse bi hadîs. Tahk. Fevvaz Ahmed. Beyrût: Dâru İbn Hazm. el-askalânî, Ahmed b. Alî b. Muhammed (1414/1993). İtrâfü l-müsnidi -l-mu telî bi etrâfi l-musnedi l-hanbelî. Tahk. Abdullah b. Amr-Alîm el-kindî. Beyrût: Dâru İbn Kesîr. el-beğâvî, Hüseyin (1417/1997). Meâlimu t-tenzîl. Dâru Tayyibe. el-beğâvî, Hüseyin b. Mesûd (1403/1983). Şerhü s-sünne. Tahk. Şuayb el-arnâvutî- Muhammed Züheyr eş-şâvîş. Beyrût: El-Mektebü l-islâmî. l- el-cilânî, Abdülkerîm b. İbrâhîm (t.y.). el-insânü l-kâmil fî ma rifeti l- evâhir evâil, Mısır. el-cîlî, Abdülkerîm (2012). Hakîkat-ı Muhammediyye. Çev. Muhammed Bedirhan. İstanbul: Nefes Yay. el-elbânî, Muhammed Nâsiruddîn (1412/1992). es-silsiletü d-daife. Riyâd: Mektebetü l- Maârif. el-hakîm, Suad (2005). İbnü l-arabî Sözlüğü. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: Kabalcı Yay. el-haysemî, Nuruddîn Alî b. Ebibekir (1412/1991). Mecmeu z-zavâid. Beyrût: Dârü l- Fikr. el-hindî, Alâuddîn Alî el-muttakî (1401/1981). Kenzü l-ummâl fî süneni l-akvâl lefâl. Tahk. Şeyh Bekrî Hayyânî-Saf es-sakâ. Beyrût: Müessesetü r-risâle. el-kārî, Nuruddîn Alî b. Muhammed (1391/1971). el-esrârü l-merfûa fi l-ahbâri l-mevdûa. Tahk. Muhammed Sabbâğ. Beyrût. Müessesetü r-risâle. el-kayserî, Dâvûd (1382/1962). Şerhu Fusûsu l-hikem. Tahk.. Ayetullah Hasan Hasanzâde. Tahran: Bustan Kitab. en-nîsâbûrî, Ebû Abdillah el-hâkim (t.y.). el-müstedrek ale s-sahihayn. Beyrût: Dârü l- Ma rife. Erdem, Hüsameddin (1990). Panteizm Vahdet-i Vücûd Mukayesesi. Ankara: Kültür Bakanlığı. er-rûmî, Mevlânâ Celâluddîn (2004). Mesnevî. Haz. Adnan Karaismailoğlu. İstanbul: Yeni Şafak Yay.

20 198 / Yrd. Doç. Dr. Ferzende İDİZ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Ertuğrul, İsmail (1991). Vahdet-i Vücûd İbn Arabî. Haz. Mustafa Kara. İstanbul: İnsan Yay. es-suyûtî, Calâluddîn Abdurrahmân (1425/2004). el-câmiu s-sağîr. Kütübi l-ilmiyye. Beyrût: Dârü l- es-suyûtî, Celâluddîn. (1414/1994). Câmiü l-ehâdîs: el-câmiu s-sağîr zevâiduhu lcâmiü l-kebîr. Beyrût: Dârü l-fikr. es-suyûtî, Celâluddîn. el-bâhir fî hükmi n-nebî bi l-bâtın z-zâhir, Manisa İl Halk Kütüphanesi, Ak Ze 14/1. es-sülemî, Ebu Abdurrahmân b. Hüseyn b. Mûsâ el-ezdî (1421/2001). Hakâiku t-tefsîr, Tahk. Seyid Umrân. Beyrût: Dârü l-kütübi l-ilmiyye. eş-şeybî, Kâmil Mustafa (1982). es-sıla beyne t-tasavvuf t-teşeyyu. Beyrut. et-taberânî, Ebû Kâsım (1405/1984). Müsned. Tahk. Hamdî b. Abdülmecîd es-selefî. Beyrût: Müessesetü r-risâle. et-taberânî, Ebû Kāsım Süleymân (1415/1994). el-mu cemü l-evsat, Tahk. Târık b. İdullah-Abdülmuhsin b. İbrâhîm. Kâhire: Dârü l-haremeyn. et-taberî, Ebu Cafer (1420/2000). Câmiü l-beyân fî te vîli l-kur ân. Beyrût: Müessesetü r- Risâle. et-tirmizî, Muhammed b. Îsâ (1395/1975). Sünen. Tahk. Ahmed Muhammed Şakir diğerleri. Beyrût: Dâru İhyâi t-türâsi l-arabî. et-tusterî, Sehl b. Abdullah (2007). Tefsîru l-kur âni l-azîm. Haz. Muhammed Bâsil Uyûnü s-sûd. Beyrût: Dâru l-kütübi l-ilmiyye. ez-zerkeşî, Bedruddîn Ebû Abdullah (1406/1986). et-tezkire fi l-ehâdîsi l-müştehire. Tahk. Mustafa Abdülkadir. Beyrût: Dâru l-kütübi l-ilmiyye. İbn Acîbe, Ahmed b. Muhammed b. Mehdî (1423/2002). el-bahrü l-medîd. Beyrût: Dârü l-kütübi l-ilmiyye. İbn Arabî, Muhyiddîn (2004). Tedbirât-ı İlâhiyye Tercüme Şerhi, Haz. Mustafa Tahralı. İstanbul: İz Yay. İbn Arabî, Muhyiddîn (2007). Fusûsu l-hikem. Ter. M. Nuri Gençosman. İstanbul: Ataç Yay. İbn Arabî, Muhyiddîn (ts.a). el-fütûhâtü l-mekkiyye. Kahire: Mektebetü s-sekāfeti d- Diniyye. İbn Arabî, Muhyiddîn (ts.b). Şeceretü l-kevn: Varlık Ağacı. Çev. Vahdettin İnce. İstanbul: Kitsan Yay. İbn Arabî, Muhyiddîn, (2003). et-tedbîrâtü l-ilâhiyye fî ıslâhi memleketi l-insâniyye. Haz. Âsım İbrâhîm el-keyyâlî. Beyrût: Dârü l-kütübi l-ilmiyye. İbn Ebî Şeybe, Ebubekir Abdullah b. Muhammed (1427/2006). Musannaf. Tahk. Muhammed Avvâme. Dârü l-kıble.

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1 e-makâlât Mezhep Araştırmaları, VII/1 (Bahar 2014), ss. 261-265. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR Ali Rabbânî Gülpâyigânî, Önsöz Yayıncılık, İstanbul 2014 456 sayfa, Adem Sezgin

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. 8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. TEMEL DİNİ BİLGİLER KİTAPLARA İMAN 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. 2 Kutsal kitap neye denir? Allah ın emir ve yasaklarını,

Detaylı

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri http://yenidunyadergisi.com// 2015 HAZİRAN sayısında yayınlanmıştır Ebû Hüreyre (ra) den Rasûlullâh In (sav) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Kim inanarak

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu

Detaylı

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER Şekil-1: BREADBOARD Yukarıda, deneylerde kullandığımız breadboard un şekli görünmektedir. Bu board üzerinde harflerle isimlendirilen satırlar ve numaralarla

Detaylı

Sohbetimizin temel konusu tasavvufun mahiyeti ve tasavvufun

Sohbetimizin temel konusu tasavvufun mahiyeti ve tasavvufun GİRİŞ Sohbetimizin temel konusu tasavvufun mahiyeti ve tasavvufun Kur an ve sünnetteki temelleri dir. Bu çerçevede, okuyucularımız hem tasavvufî kavramların Kur an ve sünnetteki kökenlerini öğrenmiş olacak

Detaylı

Bu konuda cevap verilecek sorular?

Bu konuda cevap verilecek sorular? MANYETİK ALAN Bu konuda cevap verilecek sorular? 1. Manyetik alan nedir? 2. Maddeler manyetik özelliklerine göre nasıl sınıflandırılır? 3. Manyetik alanın varlığı nasıl anlaşılır? 4. Mıknatısın manyetik

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU 2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU I- 2008 Mali Yılı Bütçe Sonuçları: Mali Disiplin Sağlandı mı? Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 2008 mali yılı geçici bütçe uygulama sonuçlarına

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım

Detaylı

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Prof.Dr. Cevat NAL Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarl k Fakültesi Dekan Y.Doç.Dr. Esra YEL Fakülte Akreditasyon Koordinatörü

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI Halil YAVUZ Emekli müftü ÖNSÖZ Hamd, şânı yüce olan Allah(c.c) a, salât-ü selâm O nun kulu ve Rasûlü Muhammed

Detaylı

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu. BASIN BÜLTENİ Selçuk Üniversitesi Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulunda 01.04.2015 tarihinde 100. Yılında Çanakkale yi Anlamak adlı konferans düzenlendi. Şehitlerimiz anısına yapılan saygı duruşu

Detaylı

Temel Bilgisayar Programlama

Temel Bilgisayar Programlama BÖLÜM 9: Fonksiyonlara dizi aktarma Fonksiyonlara dizi aktarmak değişken aktarmaya benzer. Örnek olarak verilen öğrenci notlarını ekrana yazan bir program kodlayalım. Fonksiyon prototipi yazılırken, dizinin

Detaylı

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ SAYI : BİR 7-11 MAYIS 2009 ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ Ben siyasi hayatım ve ülke sevdamla ilgili olarak tüm Türkiye yi memleketim bilirim ancak Çemişgezek benim doğup, büyüdüğüm yer. Elazığ Valisi Muammer

Detaylı

KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ

KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ Osman Aydınlı, İslam Düşüncesinde Aklîleşme Süreci Mutezilenin Oluşumu ve Ebu l-huzeyl Allaf, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2001, 287 s. (ISBN 975-8190-35-0) Mezhepler, içinde

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

ST. THOMAS AQUİNAS Muhammet Tarakçı, İz yay. 2006, 280 s. Sadi YILMAZ *

ST. THOMAS AQUİNAS Muhammet Tarakçı, İz yay. 2006, 280 s. Sadi YILMAZ * sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 15 / 2007, s. 209-214 kitap tanıtımı ST. THOMAS AQUİNAS Muhammet Tarakçı, İz yay. 2006, 280 s. Sadi YILMAZ * Ortaçağ genel itibariyle hem İslam hem de batı

Detaylı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Veysel Eroğlu nun katılımları ile gerçekleştiriyor olacağımız toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor,

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

İşletme Gelişimi Atölye Soruları İşletme Gelişimi Atölye Soruları Şemsettin Akçay Satış Pazarlama ve İnovasyon Mühendisi İşletmenizi Başarıya Götüren 50 Soru! Bir gün küçük kızımız Lara (o zaman 3.5 yaşındaydı): Baba deniz gölgesi nedir,

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ Deneyde dolu alan tarama dönüşümünün nasıl yapıldığı anlatılacaktır. Dolu alan tarama

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İMAM HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ TEFSİR OKUMALARI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İMAM HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ TEFSİR OKUMALARI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İMAM HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ TEFSİR OKUMALARI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI ANKARA, 2015 1 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Talim ve Terbiye Kurulu

Detaylı

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Araştırma sonucu Göteborg daki anaokulları ve aile yuvaları ( familjedaghem) faaliyetlerinde kalitenin geliştirilmesinde kullanılacaktır. Soruları ebeveyn veya veli olarak

Detaylı

18.034 İleri Diferansiyel Denklemler

18.034 İleri Diferansiyel Denklemler MIT AçıkDersSistemi http://ocw.mit.edu 18.034 İleri Diferansiyel Denklemler 2009 Bahar Bu bilgilere atıfta bulunmak veya kullanım koşulları hakkında bilgi için http://ocw.mit.edu/terms web sitesini ziyaret

Detaylı

5510 sayılı SGK kanunu hakkında duyurular

5510 sayılı SGK kanunu hakkında duyurular 23/11/2008 Aylık prim ve hizmet belgesi 23 Kasım 2008 tarihli ve 27063 sayılı resmi gazete tebliğinde Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin güncel formatı yayınlanmıştır. Bu yönde personel paketinde de 4.0.13

Detaylı

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER Henriette GEZUNDHAYJT Türkçeye Uygulama: R. FİLİZOK Geleneksel Dil bilgisi ve Yapısal Dil bilimi Geleneksel dil bilgisi, kelime türlerini farklı ölçütlere dayanarak

Detaylı

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları S1: Erasmus kapsamında yapılan projelerle yarışamaya katılınabilir mi? C1: Erasmus kapsamında gidilen yurtdışı üniversitelerdeki

Detaylı

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ Belirli amaçları gerçekleştirmek üzere gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ve belirlenen hedefe ulaşmak için, ortak ya da yöneticilerin dikkat ve özen

Detaylı

Cümlelerin mantıksal özellikleri

Cümlelerin mantıksal özellikleri Cümlelerin mantıksal özellikleri Cümleler (önermeler) arasındaki mantıksal ilişkiler Gerektirme ör. P Q Bu bir köpektir. Bu bir hayvandır. Can arıyı öldürdü. Arı öldü. Tüm köpekler mordur. Köpeğim mor.

Detaylı

İŞLETMENİN TANIMI 30.9.2015

İŞLETMENİN TANIMI 30.9.2015 Öğr.Gör.Mehmet KÖRPİ İŞLETMENİN TANIMI Sonsuz olarak ifade edilen insan ihtiyaçlarını karşılayacak malları ve hizmetleri üretmek üzere faaliyette bulunan iktisadi birimler işletme olarak adlandırılmaktadır.

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN STA4-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-SELAHATTĠN SEÇKĠN ĠLKÖĞRETĠM OKULU ÖRNEĞĠ

BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN STA4-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-SELAHATTĠN SEÇKĠN ĠLKÖĞRETĠM OKULU ÖRNEĞĠ MYO-ÖS 2010- Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu 21-22 EKİM 2010-DÜZCE BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN STA4-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-SELAHATTĠN SEÇKĠN ĠLKÖĞRETĠM

Detaylı

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU 2015-2016 EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILI MERKEZİ YERLEŞTİRME PUANIYLA YATAY GEÇİŞ İŞLEMLERİ (EK MADDE-1 E GÖRE) ve BAŞVURULARI Yükseköğretim Kurumlarında Ön lisans ve Lisans

Detaylı

DR.KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ (CV)

DR.KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ (CV) DR.KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ (CV) 1 KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ A- ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Kadir Demirci Doğum Tarihi: 1968 Unvanı: Yrd. Doç. Dr. Öğrenim

Detaylı

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir.

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir. 2. Niceleme Mantığı (Yüklemler Mantığı) Önermeler mantığı önermeleri nitelik yönünden ele aldığı için önermelerin niceliğini göstermede yetersizdir. Örneğin, "Bazı hayvanlar dört ayaklıdır." ve "Bütün

Detaylı

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon Levent ÖZBEK Fikri ÖZTÜRK Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü Sistem Modelleme ve Simülasyon Laboratuvarı 61 Tandoğan/Ankara

Detaylı

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man 214 EK M-ARALIK DÖNEM BANKA KRED LER E M ANKET Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man nin 214 y dördüncü çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 9 Ocak 215

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (2012) 287-291 287 KİTAP İNCELEMESİ Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri Editörler Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice

Detaylı

3- Kayan Filament Teorisi

3- Kayan Filament Teorisi 3- Kayan Filament Teorisi Madde 1. Giriş Bir kas hücresi kasıldığı zaman, ince filamentler kalınların üzerinden kayar ve sarkomer kısalır. Madde 2. Amaçlar İnce ve kalın filamentlerin moleküler yapı ve

Detaylı

K12NET Eğitim Yönetim Sistemi

K12NET Eğitim Yönetim Sistemi TEOG SINAVLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Yeni sınav sistemi TEOG, yani Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavlarında öğrenciler, 6 dersten sınav olacaktır. Öğrencilere Türkçe, Matematik, T.C. İnkılap Tarihi

Detaylı

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. Görünüşler - 1

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. Görünüşler - 1 TEKNİK RESİM 2010 Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi 2/25 Görünüşler Birinci İzdüşüm Metodu Üçüncüİzdüşüm Metodu İzdüşüm Sembolü Görünüşlerin Çizilmesi Görünüş Çıkarma Kuralları Tek Görünüşle

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

HAYALi ihracatln BOYUTLARI HAYALi ihracatln BOYUTLARI 103 Müslüme Bal U lkelerin ekonomi politikaları ile dış politikaları,. son yıllarda birbirinden ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Tüm dünya ülkelerinin ekonomi politikalarında

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN SOSYAL ŞİDDET Süheyla Nur ERÇİN Özet: Şiddet kavramı, çeşitli düşüncelerden etkilenerek her geçen gün şekillenip gelişiyor. Eskiden şiddet, sadece fiziksel olarak algılanırken günümüzde sözlü şiddet, psikolojik

Detaylı

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri. Patoloji Dernekleri Federasyonu Başkanlığına, Son yıllarda patoloji kongrelerinin katılım ücretlerinin çok yüksek olduğu yakınmaları arttı. Bu nedenle kongrelerimizi daha ucuza yapmaya çalıştık. Hemen

Detaylı

BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI

BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI 1 BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI Ölçme sonuçları üzerinde yani amaçlanan özelliğe yönelik gözlemlerden elde edilen veriler üzerinde yapılacak istatistiksel işlemler genel

Detaylı

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet 57 Yrd. Doç. Dr. Yakup EMÜL, Bilgisayar Programlama Ders Notları (B02) Şimdiye kadar C programlama dilinin, verileri ekrana yazdırma, kullanıcıdan verileri alma, işlemler

Detaylı

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir. Gasl, yıkamak demektir. Gusül ve iğtisal da, yıkanma anlamını taşır. Din deyiminde gusül: Bütün bedenin yıkanmasıdır, boy abdesti alınmasıdır. Buna taharet-i kübra (büyük temizlik) denir. Böyle bir temizliği

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ OREM(ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ÖĞRENCİ KULÜBÜ) SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ KALEMİMİ VER, GELECEĞİMİ YAZAYIM 2015 06-09 Mayıs 2015 tarihleri arasında, İ.Ü. Orman Fakültesi,

Detaylı

Autobiographie - Istanbul - Orhan Pamuk

Autobiographie - Istanbul - Orhan Pamuk Languages Fetullah Icyer Autobiographie - Istanbul - Orhan Pamuk Otobiografik metinler ve bir ders modeli Seminar paper İÇİNDEKİLER Sayfa İçindekiler 1 Giriş 2 1. Kitap Üzerine İncelemeler 3 1.1. İlk

Detaylı

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ 8 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29261 YÖNETMELİK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA BİRİNCİ

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi bünyesinde yaz okulunda uygulanacak olan

Detaylı

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir. Kök Kavramı Örneklerle Konu Anlatımı 1 TÜRKÇE DERSİNDE ATATÜRKÇÜLÜK 2104 sayılı Tebliğler dergisinde yayımlanan Temel Eğitim ve Orta Öğretim Kurumlarında Atatürk İlke ve İnkılaplarının Öğretim Esasları

Detaylı

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015 Medya İslam ı ile karşı karşıyayız Batıda tırmanışa geçen İslamofobinin temelinde yatan ana unsurun medya olduğu düşünülüyor. Çünkü medyada yansıtılan İslam ve Müslüman imajı buna zemin hazırlıyor. Sosyal

Detaylı

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Karaküçük: Devleti Yönetecek Güç

Detaylı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: - 2008 YILINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TEMELLERİ ATILDI - İLAÇ VE TIBBİ MALZEME KONUSUNDA

Detaylı

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 24 Mart 2016 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 29663 YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin

Detaylı

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Dersin Amacı Bu dersin amacı, öğrencilerin; Öğretmenlik mesleği ile tanışmalarını, Öğretmenliğin özellikleri

Detaylı

ÇARPANLAR VE KATLAR BİR DOĞAL SAYININ ÇARPANLARINI BULMA. 3. Aşağıda verilen sayıların çarpanlarından asal olanları belirleyelim.

ÇARPANLAR VE KATLAR BİR DOĞAL SAYININ ÇARPANLARINI BULMA. 3. Aşağıda verilen sayıların çarpanlarından asal olanları belirleyelim. ÇARPANLAR VE KATLAR 8.1.1.1. Verilen pozitif tam sayıların çarpanlarını bulur; pozitif tam sayıları üslü ifade yada üslü ifadelerin çarpımı şeklinde yazar. BİR DOĞAL SAYININ ÇARPANLARINI BULMA Her doğal

Detaylı

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi : 2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ Anayasa nın 49. Maddesi : A. Çalışma Hakkı ve Ödevi Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,

Detaylı

2015 OCAK ÖZEL SEKTÖR DI BORCU

2015 OCAK ÖZEL SEKTÖR DI BORCU OCAK ÖZEL SEKTÖR DI BORCU Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man Özel sektörün yurt d ndan sa lad k sa ve uzun vadeli kredilerin borçlu ve alacakl bilgileri, döviz cinsi, kullan m, anapara/faiz

Detaylı

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi özcan DEMİREL 1750 Üniversiteler Yasası nın 2. maddesinde üniversiteler, fakülte, bölüm, kürsü ve benzeri kuruluşlarla hizmet birimlerinden oluşan özerkliğe ve kamu

Detaylı

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Rapor No:01 Rapor Tarihi: 10.03.2011 muz İl Genel Meclisimizin 01.03.2011 tarih ve 2011/33 sayılı kararı doğrultusunda 08-09-10 Mart 2011 tarihlerinde toplanmıştır. İdaremiz araç parkında bulunan makine

Detaylı

EK III POTANSİYELİN TANIMLANMASI

EK III POTANSİYELİN TANIMLANMASI EK III POTANSİYELİN TANIMLANMASI İki vektörün basamaklı (kademeli) çarpımı: Büyüklükte A ve B olan iki vektörünü ele alalım Bunların T= A.B cosθ çarpımı, tanımlama gereğince basamaklıdır. Bu vektörlerden

Detaylı

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir.

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir. İstanbul İli, Beykoz İlçesi, Beykoz I. Bölge, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Revizyon Nazım İmar Planı ve Beykoz I. Bölge 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Revizyon Uygulama İmar Planı Bakanlık Makamının 30.12.2014

Detaylı

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda

Detaylı

Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları

Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları Prof. Dr. Günay Özmen İTÜ İnşaat Fakültesi (Emekli), İstanbul gunayozmen@hotmail.com 1. Giriş Çağdaş deprem yönetmeliklerinde, en çok göz önüne

Detaylı

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012 Hazırlayanlar Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi Laura D. Tyson, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Saadia Zahidi, Dünya Ekonomik Forumu Raporun

Detaylı

GÜMRÜK ETKİNLİKLERİ BİLGİ ŞÖLENİ

GÜMRÜK ETKİNLİKLERİ BİLGİ ŞÖLENİ GÜMRÜK ETKİNLİKLERİ BİLGİ ŞÖLENİ HABER BÜLTENİ 09-10 Aralık 2014 tarihlerinde Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulu tarafından organize edilen Gümrük Etkinlikleri Bilgi Şöleni tamamlanmıştır. Panellerden

Detaylı

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve

Detaylı

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015 İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015 Sunum Planı Giriş I)Literatür Uluslararası Literatür Ulusal Literatür II)Karşılaştırmalı Analiz III)

Detaylı

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 178 BÖLÜM 1 : Kararların Sınıflandırılması... 179 1.1. Alınan Kararlar... 179 1.2. Kararların İhale Türlerine Göre Sınıflandırılması....180 BÖLÜM 2 : Sonuç Kararlarının Sınıflandırılması...

Detaylı

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler 1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler

Detaylı

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ 1-2 Kasım 2013 tarihlerinde TED Okulları nda görev yapan müdür yardımcılarına yönelik olarak Antalya da bir hizmet içi eğitim gerçekleştirilmiştir. 25 TED Okulu ndan

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A. TANITICI BİLGİLER CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU PORTFÖYE BAKIŞ Halka Arz Tarihi : 02/05/2013 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER 31/12/2015

Detaylı

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? Rıza KARAMAN Kamu İhale Mevzuatı Uzmanı 1. GİRİŞ İdareler, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarına çıkarken

Detaylı

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları TURİZM Kütahya ya gelen yabancı turistler Merkez ve Tavşanlı ilçelerinde; yerli turistler ise Merkez, Emet, Simav ve Tavşanlı ilçelerinde yoğun olarak konaklamaktadırlar. 2012 yılı içerisinde ildeki işletme

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.

Detaylı

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER Dünyada üretilen krom cevherinin % 90 ının metalurji sanayinde ferrokrom üretiminde, üretilen ferrokromun da yaklaşık % 90 ının paslanmaz çelik sektöründe

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7 İÇİNDEKİLER 1 Projenin Amacı... 1 2 Giriş... 1 3 Yöntem... 1 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6 5 Kaynakça... 7 FARKLI ORTAMLARDA HANGİ RENK IŞIĞIN DAHA FAZLA SOĞURULDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI Projenin Amacı : Atmosfer

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Detaylı

OKULUN BULUNDUGU SEMT

OKULUN BULUNDUGU SEMT MERYEM. MUSTAFA EGE ĠLKÖĞRETĠM OKULUNU YAPTIRANLARIN ÖZGEÇMĠġĠ MERYEM EGE 1928 YILINDA Serik-Denizyaka da dünyaya geldi. 1944 yılında Serik eģrafından Mehmet EGE 'nin oğlu Mustafa EGE ile evlenerek Serik

Detaylı

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI 1. Firma karını maksimize eden üretim düzeyini seçmiştir. Bu üretim düzeyinde ürünün fiyatı 20YTL ve ortalama toplam maliyet 25YTL dir. Firma: A)

Detaylı

VEZNE PROGRAMINDA POSTA ÜCRETİ İLE İLGİLİ YAPILAN DÜZENLEMELER (Vezne Sürüm: 4.3.0.5) 02.09.2010

VEZNE PROGRAMINDA POSTA ÜCRETİ İLE İLGİLİ YAPILAN DÜZENLEMELER (Vezne Sürüm: 4.3.0.5) 02.09.2010 VEZNE PROGRAMINDA POSTA ÜCRETİ İLE İLGİLİ YAPILAN DÜZENLEMELER (Vezne Sürüm: 4.3.0.5) 02.09.2010 İÇİNDEKİLER 1. EK ÜCRETLERDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER... 2 a. Tarife ve Kademe Ayarları (F4) Ekranında Yapılan

Detaylı

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir. YGS / LYS SÖZLÜĞÜ OBP (ORTA ÖĞRETİM BAŞARI PUANI): Öğrencinin diploma notunun diğer öğrencilerin diploma notlarına oranıdır. En az 100 en çok 500 puan arasında değişen bu değer, öğrencinin başarısı okulun

Detaylı

Para Arzı. Dr. Süleyman BOLAT

Para Arzı. Dr. Süleyman BOLAT Para Arzı 1 Para Arzı Bir ekonomide dolaşımda mevcut olan para miktarına para arzı (money supply) denir. Kağıt para sisteminin günümüzde tüm ülkelerde geçerli olan itibari para uygulamasında, paranın hangi

Detaylı

ın Kısa süre içinde çıkacak mesajını verdiği karar Bakanlar Kurulu ndan geçti ve Resmi Gazete

ın Kısa süre içinde çıkacak mesajını verdiği karar Bakanlar Kurulu ndan geçti ve Resmi Gazete 30 Kasım a kadar yapılacak yat satışlarında yüzde 8 lik sıfırlandı, yüzde 18 den 1 e indirildi. kararı de yayınlandı. Türk yat sahipleri yüzde 27.4 yerine yüzde 1 rgiyle ruhsat alabilecek. Ancak sürenin

Detaylı

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ :

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ : YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ : Bilindiği üzere, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. ve 6. maddelerine göre kimlerin sigortalı

Detaylı