TEDAVĐYE DĐRE ÇLĐ DEPRESYO HASTALARI DA TEKRARLAYICI TRA SKRA ĐAL MA YETĐK UYARIM (ttmu) TEDAVĐSĐ Đ ETKĐ LĐĞĐ VE UYARIM ŞĐDDETĐ ĐLE ARASI DAKĐ ĐLĐŞKĐ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TEDAVĐYE DĐRE ÇLĐ DEPRESYO HASTALARI DA TEKRARLAYICI TRA SKRA ĐAL MA YETĐK UYARIM (ttmu) TEDAVĐSĐ Đ ETKĐ LĐĞĐ VE UYARIM ŞĐDDETĐ ĐLE ARASI DAKĐ ĐLĐŞKĐ"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Başhekim: Doç. Dr. Ali Đhsan Dokucu Şef: Doç. Dr. K.Oğuz Karamustafalıoğlu TEDAVĐYE DĐRE ÇLĐ DEPRESYO HASTALARI DA TEKRARLAYICI TRA SKRA ĐAL MA YETĐK UYARIM (ttmu) TEDAVĐSĐ Đ ETKĐ LĐĞĐ VE UYARIM ŞĐDDETĐ ĐLE ARASI DAKĐ ĐLĐŞKĐ UZMA LIK TEZĐ Dr. Uğraş Erman UZU ĐSTA BUL

2 Önsöz ve Teşekkürler Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve tecrübesiyle mesleki gelişimimde büyük emeği geçen değerli hocam Doç. Dr. K. Oğuz Karamustafalıoğlu na; Rotasyonlarım sırasında eğitimime katkıda bulunan Doç. Dr. Hulki Forta, Doç. Dr. Münevver Gökyiğit ve Doç Dr. Yüksel Altuntaş a; Asistanlık sürecim boyunca katkılarını eksik etmeyen klinik uzmanlarımıza; beraber çalışma fırsatı bulduğum tüm asistan arkadaşlarıma, hemşire, psikolog ve yardımcı personellerine, Uzun yıllar süren eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi her türlü desteği sağlayarak iyi bir doktor olarak yetişmemde en büyük emeği olan sevgili aileme ve tüm bu zor süreç boyunca her an yanımda olan sevgili eşime Teşekkür ederim. Dr. Uğraş E. UZUN 2

3 ĐÇĐ DEKĐLER I. Giriş ve Amaç 1 II. Genel Bilgiler 2 14 III. Yöntem ve Gereçler IV. Bulgular V. Tartışma VI. Sonuç VII. Özet VIII. Đngilizce Özet IX. Kaynaklar X. Ek I XI. Ek II XII. Ek III 108 XIII. Ek IV 109 3

4 4

5 GĐRĐŞ VE AMAÇ Majör depresif bozukluk, işlevsellikte bozulmaya ve yetersizliğe yol açan sık, tekrarlayıcı ve sıklıkla kronik seyir gösteren bir rahatsızlıktır (1). Düşündürücü olan hastaların yaklaşık %20 ila %40 ının herhangi bir antidepresan tedavi ve psikoterapiye yeterli yanıt vermemesidir (2). Kronik seyir gösteren hastaların önemli bir kısmında tedaviye direnç döneminde ilave alternatif tedavi seçeneklerine ihtiyaç vardır (3,4). Tekarlayıcı transkranial manyetik uyarım (ttmu) tedavisi de bu alternatif tedavi önerilerinden bir tanesidir (5-7). ttmu uygulaması, kısa değişken manyetik alan oluşturarak non-invaziv olarak korteksi güvenli bir biçimde uyarma yöntemidir (8,9). ttmu tedavisinin sol ve sağ dorsolateral prefrontal korteks in (DLPFK) farklı frekanslarda uyarılması aracılığı ile belirgin antidepresan özellik gösterdiği hipotezini destekleyen birçok tek ve çok merkezli plasebo (taklit uygulama) kontrollü çalışma vardır (10-17). ttmu ın depresyon tedavisindeki etkinliği ile ilgili yayınlanmış meta-analizlerde ortalama antidepresan yanıttan kuvvetli yanıta kadar geniş bir etkinlik aralığı görülmüştür (18-23). Bunun sebebi çalışmalar arasında metodolojik ve ttmu tedavisinin uygulama parametreleri açısından farklılıklar olmasıdır (24). Biz bu çalışmada, TDD hastalarının mevcut tedavilerine ek olarak yapılacak 6 haftalık % 80 ve % 110 motor eşik değeri şiddetinde iki gerçek ttmu uygulamasının etkinlik açısından birbirleri ile ve taklit uygulama yapılan kontrol grubu ile karşılaştırılmasını amaçladık. 1

6 GE EL BĐLGĐLER Majör depresif bozukluk (MDB), her yaşta, ırkta ve sosyoekonomik düzeydeki insanlarda görülen, tekrarlayıcı ve kronik seyirli bir rahatsızlıktır. Çalışma verimliliğinde, işlevsellikte ve yaşam kalitesinde ciddi bozulmayla ilişkilidir. MDB tanısı alan insanların % 10 ila % 30 kadarı 2 yıldan daha uzun süre depresif epizod içerisinde oldukları, hatta bunların % kadarının depresif epizodla üst üste binmiş distimik bozukluklarının olduğu belirtilmiştir (25-27). Depresyon hastalarının % 60 dan fazlasının psikiyatri servisinde yatışa ihtiyaç duydukları ve bu amaçla yatan hastaların % 8-15 lik kesiminin ise intihar girişiminde bulundukları açıklanmıştır (28,29). Yılda % 9,5 Amerikalının MDB tanısı aldığı, Amerika Birleşik Devletleri nde maluliyete yol açan rahatsızlıklar arasında başı çektiği (30) ve dünya üzerinde MDB un maluliyete sebep olan rahatsızlıklar arasında dördüncü sırada olduğu bildirilmiştir (31). Uzmanların görüşüne göre major depresif bozukluğun 2020 yılında gelişmiş ülkelerde hastalık yükü yaratan öncelikli sebeplerden olacağı, ayrıca genel maluliyet sebepleri arasında ikinci sıraya yerleşeceği öngörülmektedir (32). Son dönemde yapılan bir epidemiyolojik çalışmaya göre MDB un yaşam boyu prevalansı Amerika Birleşik Devletleri nde % 16,2, bir yıllık prevalansı ise 6,6 olarak bulunmuştur (33). Ülkemizde yapılan epidemiyolojik çalışmada ise yaşam boyu prevalansı 6,3, bir yıllık prevalansı 3,5 olarak gösterilmiştir (34). Diğer bir bulgu da major depresif bozukluğun genç nüfus arasında daha yaygın olduğudur (33,35). MDB a bağlı işlev kaybının ölçüldüğü bir çalışmada Amerika Birleşik Devletleri nde, depresif çalışanların sağlıkla ilişkili sebeplerle üretkenlik zamanlarındaki kaybının diğer çalışanlardan anlamlı derecede fazla olduğu ve bunun ülke ekonomisinde milyar dolar kayıp anlamına geldiği belirtilmiştir (36). Kessler ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmanın 2

7 sonucuna göre ise major depresif bozukluk hastalarının bir yıl içerisinde ortalama 35,2 gün, çalıştıkları işyerlerinden ya tam gün ya da gün içi izin aldıkları ve % 96,9 unun en az bir alanda işlev kaybı yaşadığı belirtilmiştir (33). Ayaktan tedavi gören MD hastalarının diğer birçok kronik genel tıbbi rahatsızlığı olan hastadan daha fazla mesleki ve sosyal işlev kaybı yaşadığı bildirilmiştir (37,38). Kalp hastalıkları ve diyabet gibi kronik tıbbi hastalıkları olanlarda Majör Depresyon varlığının ileri derecede fonksiyonel maluliyet yarattığı ve daha yüksek oranda sağlık kurumlarına başvuruya sebebiyet verdiği bildirilmiştir (39-41). Sebebi bilinmeyen fiziksel ağrı semptomları MD hastalarında sık görülür ve baş ağrısı, mide ağrısı veya sırt ve boyun ağrısı gibi sebeplerle acile başvuran hastaların % 75 inde depresyon bulunduğu saptanmıştır (30). MDB ta optimal tedavi amacı, semptomların tamamında iyileşme olmasıdır (42). Antidepresan başlanan hastaların yaklaşık % sinin tedavi başlangıcından itibaren 3 ay içerisinde ilaç alımını bıraktıkları belirtilmiştir (43). Son elli yıl içerisinde antidepresan tedaviler hızlı bir gelişim göstermiş olsa da hala hastalarda ilk başlanan tekli tedavilere yanıt yalnızca % 60 ila % 70 oranında görülmektedir (44). Ayrıca tedavi görmüş depresyon hastalarının da üçte birinden fazlasında tedaviye direnç geliştiği belirtilmiştir (45). Yapılan birçok çalışmada tedavi alan depresyon hastalarının önemli bir bölümünde tam anlamıyla düzelme sağlanamadığı görülmüştür (46). Bu konuda Fava ve Davidson un yaptığı çift kör plasebo kontrollü çalışmaların meta-analizinde, altı hafta boyunca standart dozda antidepresan tedavi alan depresyon hastalarının % sında tedaviye tam yanıt alınamadığı belirtilmiştir. Ek olarak bu meta-analizde özellikle hastaların % inde kısmi yanıt görüldüğü, % ünde ise hiç yanıt görülmediği ortaya çıkmıştır (45). Golden ve arkadaşlarının yaptığı 25 çift kör çalışmadan 4016 hastanın dâhil edildiği bir başka meta- 3

8 analizde ise tek bir antidepresanla tedavi edilen hastaların % 50 den fazlasının tam düzelme ölçütlerine ulaşamadıkları gösterilmiştir (47). Ayrıca Paykel ve arkadaşları tarafından kısmi düzelme gösteren depresyon hastalarının yaklaşık % 76 sında hastalığın tekrarladığı belirtilmiştir (48). Çoklu epizod varlığı, epizodların uzun seyretmesi veya şiddetli olması ve tam iyileşmenin olmaması hastalığın tekrarlama sebepleridir (49). MDB hastalarının ne kadar uzun süre tedavi altında kalırlarsa düzelme oranlarının o kadar arttığı görülmüştür (50,51). STAR-D (Sequenced Treatment Alternatives to Relieve Depression) çalışmasındaki tedaviye yanıt verilerine göre bir yıllık MD prevalansının % 6,6 (33) olduğu düşünüldüğünde birinci aşama TDD un bir yıllık prevalansının % 3, ikinci aşama TDD un ise % 2 olduğu ortaya çıkmaktadır. Üçüncü, dördüncü ve beşinci aşama TDD un prevalansı ile ilgili kontrollü çalışmalarla yapılmış bir sonuç rapor edilmemiştir (52). Dikkati çeken bir nokta hastaların yaklaşık %20 ila %40 ının herhangi bir antidepresan tedavi ve psikoterapiye yeterli yanıt vermemesidir (2). Kronik seyir gösteren hastaların önemli bir kısmında tedaviye direnç döneminde alternatif tedavi seçeneklerine ihtiyaç vardır (3,4). Temel olarak güçlendirme stratejilerinin üç ana amacı vardır. Birincisi ilacın etkinliğini hızlandırmaktır. Đkincisi etkinlik mekanizması farklı bir tedavi eklemektir. Üçüncüsü ise mevcut tedavi mekanizmasının güçlendirilmesine yönelik tamamlayıcı bir tedavi seçeneğidir. Hastaların çoğunda doza bağlı olarak görülen baş dönmesi, sedasyon, periferik antikolinerjik yan etkiler, kilo alımı, cinsel fonksiyon problemleri, kardiyovasküler veya nörolojik yan etkiler, uykusuzluk ve anksiyete gibi istenmeyen etkiler mevcut tedaviyi güçlendirmeye yönelik ek tedavilerle yaratılacak olan polifarmasi ile durum daha da güçleşmektedir (53). TDD da mevcut güçlendirme seçeneklerinden lityum (54) ve tiroid hormonlarının (55) selektif serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI) ile birlikte kullanımı için 4

9 olmasa da trisiklik antidepresanlarla (TCA) birlikte kullanımı ile ilgili birçok çalışma vardır. Fakat tedavi etkinliğinin çalışmalar arasında heterojenite göstermesi hem de son dönemde klinisyenler arasında TDD hastalarında kullanımı yeni tedavi seçeneklerinin çıkması ile popülaritelerini kaybetmişlerdir (52). Son dönem daha çok kullanılan güçlendirme tedavisi seçenekleri ise bupropion, psikostimülanlar, atipik antipsikotikler, modafinil, buspiron, lamotriijin, dopamin agonistleri, östrojen ve inositol gibi ilaçlardır. Fakat bu ilaçlarla ilgili sınırlı sayıda açık uçlu ve kontrollü çalışma olduğu için kanıt düzeyleri genellikle C dir (TDD da Olanzapin ve Buspiron B düzeyinde kanıt) (52). Đlaç tedavileri ile ilgili uzun veya kısa dönem tolerabilite ve güvenlik sorunları göz önüne alındığında yeni tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç vardır. Bu tedavi yaklaşımlarından bir tanesi elektrik akımı veya manyetik alan kullanarak beyni uyarma girişimleri olan nörostimülasyon yöntemleridir. TDD da şimdiye kadar bu farmakoloji dışı tedavi seçeneklerinden beşi ile ilgili etkinlik çalışması yapılmıştır. Bu tedavi seçeneklerinden bir tanesi uzun süredir kullanımı olan ve tek başına etkinliği TCA lar dahil birçok antidepresana karşı kanıtlanmış olan elektrokonvulsif tedavidir (EKT) (56-59). Fakat genel anestezi altında yapılabilmesi, bilişsel yan etkilerinin olması ve antidepresan etkinliğinin mekanizmasının tam aydınlatılamamış olması gibi kısıtlılıkları mevcuttur (60). Bir diğer bilinen yöntem, ABD ilaç ve gıda dairesi (FDA) tarafından TDD tedavisi için onay almış olsa da invaziv girişim gerektiren vagal sinir uyarımıdır (61-64). Diğer yöntemler ise sadece pilot çalışmaları yapılmış olan derin beyin uyarımı (64-66) ve EKT nin farklı bir varyantı olan ve sadece vaka serileri mevcut olan manyetik nöbet tedavisidir (67). Son olarak bizim de çalışmamızda tedavi amaçlı kullandığımız TDD hastalarında etkinliği ile ilgili birçok kontrollü randomize ve çok merkezli klinik çalışma yapılmış ve

10 yılında FDA tarafından depresyon tedavisi için ruhsatlandırılmış olan transkranial manyetik uyarım tedavisidir (18-23). TRA SKRA ĐAL MA YETĐK UYARIM 1985 yılında Barker ve arkadaşları non-invaziv olarak serebral korteksi uyarabilmeye imkân tanıyan transkranial manyetik uyarım (TMU) aletini geliştirmişlerdir (68). TMU ın mekanizması elektromanyetik indüksiyon prensibine dayanır ki bu prensip 1831 yılında Faraday tarafından tanımlanan elektrik enerjisini manyetik alana veya tam tersi dönüşüm sağlayan bir sistemdir. TMU, başlangıçta insan beyninin lokal fonksiyonlarını nörobilişsel olarak araştırmak amaçlı kullanılmış (69-74) olsa da geliştirilmesinin hemen ardından eğer bu uyarıların tekrarlayıcı (repetetiv) biçimde verilirse kortikal eksitabiliteyi düzenlediği bulunmuştur. Tekrarlayıcı Transkranial Manyetik Uyarım (ttmu) tedavisi, saçlı deri yüzeyinde bir bölgeyi, bir bobin vasıtasıyla dikey yönelimli bir akımla kısa değişken manyetik alan oluşturarak uyarmak vasıtasıyla uygulama bölgesinin hemen altındaki nöronal membranlarda transmembran potansiyeli meydana getirmek prensibine dayanır (8-9). Oluşturulan bu depolarizasyon ise sinir boyunca ilerleyen bir aksiyon potansiyeli meydana getirir. Yalnız bu uyarım sadece uygulamanın yapıldığı korteks bölgesinde sınırlı kalmaz, beyin bölgeleri arasındaki bağlantılarla daha uzak bölgelere de yayılır (75). Preklinik çalışmalar ttmu ın beyin dokusunu ne düzeyde etkilediğini ve gözlemlenen klinik etkilerin altında yatan nörobiyolojik değişiklikleri araştırmak için birçok hayvan modelli preklinik çalışma yapılmıştır. Farelerde dışarıdan stresör verilerek hipotalamik-pituiter-adrenokortikal (HPA) sistemin aktive edilmesiyle gözlemlenen anksiyete ile ilişkili davranışlar ve stresle baş 6

11 etme yöntemlerinde, kronik ttmu uygulamasından sonra ileri derecede azalma olduğu bildirilmiştir (76,77). Benzer şekilde oluşturulan depresif farelerde 1Hz ile 20 Hz frekanslı ttmu uygulamalarının imipramin ile karşılaştırıldığı çalışmada da gruplar arasında benzer etkinlik görülmüştür (78). Farelerde frontal beyin bölgesine 20 Hz frekanslı ttmu uygulaması sonrasında hipotalamusta, noradrenalin ve serotonin düzeylerinde değişiklik olmazken özellikle dopamin salınmasında artış olduğu (79), ayrıca farklı bir çalışmada da striatum ve nukleus akumbens septi de de dopamin salınmasının arttığı gösterilmiştir (80,81). Bu sonuçları destekleyen insan çalışmalarında da prefrontal korteksin ttmu ile uyarılması sonrasında uygulama yapılan tarafta bulunan kaudat nukleusta (82) ve striatumda (83) dopamin salınmasında artış olduğu belirtilmiştir. Nukleus akumbens septi ödül ve teşvik güdülenmesinde önemli bir bölgedir ve sadece depresyonda değil, ilgi istek kaybı ve anhedoni gibi negatif belirtilerin ön planda olduğu şizofreni hastalarında da fonksiyonu bozulmuştur (84,85). ttmu ın negatif belirtileri iyileştirdiği ile ilgili öncül çalışmalar da yapılmıştır (86,87). Kole ve arkadaşlarının farelerle yaptıkları bir çalışmada 20 Hz frekanslı tek dizi ttmu uygulaması sonrası frontal korteks, singulat korteks ve anterior olfaktor nukleusta 5-HT1A ya bağlanmada artış olduğu gösterilmiştir (88). Bu sonuçlar kortikostreoidlerin 5HT1A mrna ve protein ekspresyonunu engellemedeki rolü sebebiyle (89,90), ttmu yanıtının HPA siteminin tetiklediği stres yanıtını azaltması gözlemi ile uyumludur (91-94). Yalnız bu çalışmada uzun süreli antidepresan kullanımına bağlı ortaya çıktığı bilinen 5-HT geri alımındaki değişim gözlenmemiştir (92). Birçok antidepresan ilaç tipik olarak postsinaptik 5- HT2 reseptörlerinin upregülasyonuna sebep olurken Ben-Shachar ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 15 Hz frekanslı 10 günlük ttmu uygulaması sonrası frontal korteks ve striatumda downregülasyon bildirilmiştir (95). 7

12 ttmu uygulamasının psikopatolojik bozukluğu olan hayvanlarla ve normal farelerle yapılmış çalışmalarda, adrenokortikotropik hormon (ACTH) ve kortikosteron un bazal veya stres ile tetiklenmiş plazma seviyelerini değiştirdiği, bağlantılı olarak da frontal bölgedeki HPA aktivitesini azalttığı belirtilmiştir (77,91,93,94). HPA nın depresyondaki aşırı aktivasyonunun sebebi kortikotropin salgılayıcı hormon (CRH) ve arginin-vazopressin (AVP) ekspresyonunda ki azalma sonucunda HPA sisteminin düzenlenmesindeki, glukokortikoid reseptörlerinde ve mineralokortikoid reseptör fonksiyonunda azalma ve kortizol aracılı negatif feed back mekanizmasında bozulma gibi değişikler ortaya çıkması sebebiyledir (96,97). Ayrıca mineralokortikoid ve glukortikoid reseptörlerinin ekspresyonunun ve bağlanma kapasitelerinin hem hipokampusta hem de diğer limbik ve kortikal beyin bölgelerinde değişik antidepresan ilaçlarla arttığı gösterilmiştir (98-100). ttmu uygulaması ile de hipotalamustaki paraventriküler nukleusta CRH ve AVP ekspresyonunun aktive olduğu bildirilmiştir (101). Bir hipoteze göre, depresyonda sıklıkla görülen frontal korteks disfonksiyonunun (85), bu bölge ile hipotalamik paraventriküler nükleusun perinüklear bölgesi arasındaki projeksiyonlar sebebiyle CRH ve AVP sentez ve salınmasındaki azalmanın düzenlenmesi frontal bölgedeki anormal nöronal devrenin fonksiyonlarını da normalize edecektir (102). Kronik ttmu uygulamasının, santral sinir sisteminin değişik özellikli bölgelerindeki nöronal bağlantıları ve sinaptik plastisiteyi düzenleyen beyin kaynaklı nörotrofik faktör brain derived neurotrophic factor- (BDNF) (103) düzeylerini hipokampusun piramidal hücre katmanındaki CA3 bölgesinde ve dentat girustaki granül hücre katmanında artırdığı gösterilmiştir (104). ttmu uygulaması sonrası görülen BDNF düzeyindeki bu artış elektrokonvülsif tedavi ve antidepresan tedavi ile gözlenen değişikliklerle benzer beyin bölgelerindedir (105). 8

13 Genel olarak bugüne kadar yapılmış çalışmalarda iki farklı yaklaşımda ttmu uygulaması yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi uyarım frekansının 5 Hz olduğu yüksek frekanslı ttmu (YF ttmu) diğeri ise uyarım frekansının 1Hz olduğu düşük frekanslı ttmu (DF ttmu) yöntemidir. YF ttmu kortikal eksitabiliteyi artırırken, DF ttmu ise azaltmaktadır (14,106,107). Uygulama bölgesi olarak ise genelde dorsolateral prefrontal korteks (DLPFK) seçilmiştir. Sağlıklı gönüllülerle yapılmış çalışmalarda sol DLPFK e yapılan uygulamaların pozitif, sağ DLPFK e yapılan uygulamaların ise negatif duygulanım yarattığı bildirilmiştir ( ). Özellikle bu bölgenin tedavi amacı ile seçilmesinin sebebi ise depresyon patofizyolojisi ve antidepresan etkinlik ile ilgili görüntüleme çalışmalarında DLPFK teki hipometabolizma ve duygudurum regülasyonunda sağ ve sol hemisiferlerin karşıt rollerine ek olarak bu bölgeye ait spesifik lezyonlarda da duygudurum disregülasyonu oluşması gösterilmiştir ( ). Depresyon hastalarının sol DLPFK hipometabolizmasının bu bölgeye uygulanan yüksek frekanslı veya karşıt bölgeye uygulanan düşük frekanslı ttmu uygulaması ile bu durumun geriye döndürülebilir olduğu prensibine dayanmaktadır ( ). Ayrıca ttmu tedavisi yarattığı tüm bu nörobiyolojik değişikliklere karşın beyinde herhangi bir yapısal değişiklik oluşturmamaktadır (120). Yapılan farklı çalışmalara göre de bilişsel performansta ( ), işitme eşik değerinde (125) ve elektroensefalografide (EEG) (125) de bozulma veya anormallik gösterilmemiştir. Görüntüleme çalışmaları ttmu uygulaması ile sağlıklı gönüllülerde yapılan nörogörüntüleme çalışmalarından, Wassermann ve arkadaşlarının yaptığı florodeoksiglukoz (FDG) PET çalışmasında motor 9

14 kortekste kas uyarısı yaratan 1 Hz lik uyarının karşı beyin bölgesinde glukoz alımını artırdığı yönündedir (126). Benzer bir çalışmada da sağlıklı gönüllü hastalarda sol dorsolateral prefrontal kortekse (DLPFK) 1 Hz lik ttmu uygulamasının başlangıç düzeylerine ve taklit (plasebo) uygulama yapılanlara göre uygulama yapılan bölgede ve bağlantılı olduğu kaudat nükleusta, bilateral orbitofrontal kortekste ve de serebellum da kan akımında azalma gösterdiği belirtilmiştir (127). Perfüzyon SPECT ile yapılan bir nörogörüntüleme çalışmasında da sol DLPFK e 20 Hz lik ttmu uygulamasının uygulama bölgesinde, anterior singulat ve orbitofrontal kortekste kan akımında göreceli artış yarattığı yönündedir (128). Benzeri bir uygulamanın depresyon hastalarında da özellikle tedaviye yanıt verenlerde olmak üzere limbik aktivitede değişiklik yarattığını gösteren bir çalışma da mevcuttur (129). FDG PET görüntülemesine (20-30 dakikalık alımı gösterir) göre daha kısa süreli alımı gösteren (yaklaşık 1 dakikalık) Oksijen PET yöntemiyle yapılan bir çalışmada, depresyon hastalarında sol DLPFK e 20 Hz lik ttmu uygulamasının taklit uygulama yapılan kontrol grubuna ve 1 Hz lik uygulama yapılan gruba göre sol da daha yüksek olmak üzere her iki frontal, limbik ve paralimbik bölgelerde ileri derecede aktivite artışı gösterdiği yönündedir (117). Daha iyi çözünürlüğe sahip olduğu bilinen kan oksijen düzeyine bağımlı (BOLD) fonksiyonel MRI yöntemiyle yapılan bir çalışmada da tedavi almayan depresyon hastalarının sol prefrontal korteksine yapılan 1 Hz lik ttmu ın, uygulama bölgesindeki ve derin limbik bölgelerdeki beyin aktivitesinde değişiklik yarattığı gösterilmiştir (130). Klinik çalışmalar ttmu tedavisinin antidepresan etkinliği ile ilgili öncül klinik çalışmalar 1990 larda Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avusturya ve Đsrail gibi belli başlı birkaç merkezde yapılmaya başlanmıştır ( ). Bu başlangıç çalışmalarının büyük kısmı 0,3 Hz veya daha altı frekans üreten ve geniş çaplı uygulama bobini olan tek uyarım üreten TMU aletleri ile 10

15 yapılmıştır. Verteks e uygulama yapılan bu çalışmaların hiçbiri plasebo kontrollü değildir, beş gün gibi kısa tedavi süreleri vardır ve etkili bir antidepresan etkinlik görülmemiştir. ttmu klinik çalışmaları duygudurum bozuklukları dışında özellikle şizofreni hastalarında temporoparietal bölgeye uygulamanın yapıldığı işitsel varsanı ( ) ve depresyondaki uygulamaya benzer biçimde DLPFK e uygulamanın yapıldığı negatif belirtilerin tedavisi üzerine ( ), anksiyete bozukluklarından ise Obsesif Kompulsif Bozukluk ( ), travma sonrası stres bozukluğu ( ) ve panik bozukluk ( ) tedavileri üzerine yoğunlaşmıştır. Duygudurum bozuklukları ile ilgili klinik çalışmalar özellikle MD ve TDD hastalarında yapılmış olsa da, bipolar bozukluk depresif epizod (157,158), manik epizod ( ) ve sürdürüm tedavisi (165) ile ilgili açık uçlu veya küçük örneklem gruplu kontrollü çalışmalar da mevcuttur. Aynı zamanda, parkinson hastalığı (166,167) ve inme (168) gibi genel tıbbi durumlara bağlı depresyon hastalarında da etkinliği ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Nörolojik hastalıklara bağlı depresyonun tedavisinde ttmu kullanımının ilaç etkileşimine girmemesi sebebiyle iyi bir seçenek olacağı belirtilmektedir (169). Dragasevic ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada parkinson hastalığı ve depresyon birlikteliğinde, ttmu tedavisinin duygudurumun yanında motor fonksiyonlarda da iyileşme oluşturduğu belirtilmiştir (166). MD hastalarında ttmu tedavisi sonrasında BDNF düzeylerinin başlangıç düzeylerine göre artış gösterdiği ve bu artışın klinik düzelme ile korele olduğu bildirilmiştir (170,171). Bugüne kadar yapılan çalışmalar da ttmu uygulaması sırasında istenmeyen etki 13 epileptik nöbet vakası görülmüştür. Bu vakalarda nöbet için risk teşkil edebilecek, çok yüksek frekans, dizi süresinin uzun tutulması, diziler arası bekleme süresinin kısa tutulması, çok 11

16 yüksek şiddette uygulama yapılması gibi ttmu güvenlik parametreleri (172) dışında uygulamalar yapılmıştır (173). Rumi ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada trisiklik antidepresan tedavi ile birlikte kullanılan motor eşik değerin % 120 si şiddetindeki yüksek frekanslı ttmu ın katılan hastaların hiçbirinde nöbete yol açmadığı görülmüştür (174). Bipolar depresyon hastalarına yapılacak ttmu uygulaması sırasında hipomanik veya manik kaymaların görüldüğü ile ilgili vaka yayınları yapılmıştır (173,175). Psikotik olmayan bir depresyon hastasın da YF ttmu tedavisinin sol DLPFK e uygulanması ile perseküsyon hezeyanı ortaya çıktığı bildirilmiştir (176). Sağlıklı gönüllülerin ve hastaların motor korteks dışındaki beyin bölgelerine yapılan ttmu uygulamalarının etkilerini araştıran bir çalışmada hafif yan etkiler dışında güvenli olduğu belirtilmiştir (169). ttmu ın muhtemel yan etkileri ise hastaların % 15 ila 40 ında görülen uygulama yapılan saçlı deri bölgesinde görülen hassasiyet ve ağrı kesicilere duyarlı genel baş ağrısıdır (173). Pasqual-leone ve arkadaşlarının 1996 yılında yaptığı ilk plasebo kontrollü çalışmadan günümüze kadar ttmu tedavisinin major depresyon hastalarında etkinliği ile ilgili kırkı aşkın çalışma yapılmıştır (13). Bu çalışmalar MD hastalarında ilk tedavi seçeneği olarak antidepresanlarla kombine edilerek yapıldığı gibi genelde TDD hastalarında kombinasyon tedavisi veya tek başına etkinliği üzerinedir. Aynı zamanda EKT ile karşılaştırıldığı çalışmalar da yapılmıştır. MD hastalarında öncelikli tedavi seçeneği olarak antidepresanlarla kombine edilerek yapılan kontrollü ttmu çalışmalarında çelişkili sonuçlar alınmıştır. Sertralin ile kombinasyonun yapıldığı iki çalışmada iki haftalık gerçek ttmu tedavisinin taklit uygulamaya göre anlamlı fark yaratmadığı bulunurken (177,178), venlafaksin ile kombinasyonun yapıldığı farklı bir çalışmada da sonuç anlamlı bulunmamıştır (179). Amitriptilin ile kombinasyon yapıldığı bir çalışma ile venlafaksin, sertralin veya sitalopram 12

17 ile kombinasyonun yapıldığı diğer bir çalışmada taklit uygulamaya göre eklendiği antidepresan ilacın etkisini modüle ederek ileri derecede klinik iyileşme yarattığı bildirilmiştir (174,180). Benzer tasarımda olan ve çok merkezli olarak yapılan bir çalışmada da gerçek uygulamanın taklit uygulamaya göre klinik olarak daha iyi yanıt verdiği fakat istatistiksel anlamlılığının olmadığı belirtilmiştir (181). ttmu ile ilgili asıl klinik çalışmalar TDD hastalarında yapılmıştır. Bu çalışmalar temel olarak sabit dozdaki antidepresan tedaviye ek tedavi olarak ttmu tedavisinin verilmesi şeklindedir (6,11,12,13,177, ). Antidepresan etkinlikleri birçok çalışmayla gösterilmiş olan sol DLPFK e YF ttmu (6,13,132,174, , ) ile sağ DLPFK e DF ttmu (16,178,179,192,193,232) tedavilerini karşılaştıran çalışmalarda iki tedavi protokolünün arasında fark bulunmadığı ve kontrol grubuna göre etkin olduğu bildirilmiştir (193,194). Son dönemde yaygınlaşan ttmu stratejilerinden birisi olan bilateral uygulama ile ilgilide çalışmalar yapılmıştır (17,124,184,185,195). Sol DLPFK e YF ile sağ DLPFK e DF ttmu uygulamalarının ardışık yapılması ile eşzamanlı yapılmasını karşılaştıran çalışmada iki grup arasında ve sadece sol DLPFK e YF uygulaması arasında etkinlik farklı görülmemiştir (195). Daha yüksek günlük vurum sayısı ile yapılan diğer bir çalışmada da YF sol DLPFK uygulaması ile önce YF sol DLPFK e sonra DF sağ DLPFK e uygulama yapılan bilateral grubun arasında da fark olmadığı bildirilmiştir (124). O Reardon ve arkadaşlarının 325 TDD hastasında yaptıkları çok merkezli kontrollü çalışmada altı haftalık ttmu tedavisinin anlamlı düzeyde iyileşme oluşturduğu görülmüştür (190). Ayrıca tedavi almayan hastalarda tek başına gerçek ttmu uygulamasının kontrol grubuna göre etkin olduğunu gösteren çalışmalar da yapılmıştır (16, ). EKT ile şu ana kadar yapılmış olan sekiz karşılaştırma çalışmasından altısında iki tedavi biçimi arasında benzer klinik etkinlik görüldüğü bildirilmiştir ( ). Diğer 13

18 çalışmalarda ise EKT ile daha üstün klinik etki görülmüştür (205,206). Yalnız bu çalışmaların küçük örneklem grupları ile yapılması, heterojen hasta gruplarının kullanılması (unipolar, bipolar, psikotik, psikotik olmayan), farklı tedavi parametrelerinin olması (unilateral veya bilateral EKT, farklı şiddet ve sürede ttmu) ve çalışmaların pek çoğunda tedavi değerlendirilmesinin kör olmaması gibi kısıtlılıkları vardır. ttmu ın depresyon tedavisindeki etkinliği ile ilgili yayınlanmış meta-analizlerde (18-23) ortalama antidepresan yanıttan kuvvetli yanıta kadar geniş bir etkinlik aralığı görülmüştür. Bunun sebebi çalışmaların bazılarının küçük örneklem grubu ile çalışmaları, karışık hasta grupları almaları, farklı tedavi sürelerinde uygulama yapmaları, etkin kabul edilen tedavi yöntemlerindeki farklılıklar veya farklı plasebo biçimleri kullanmaları gibi metodolojik sınırlılıklarıdır. Uygulama parametreleri ile ilgili farklılıkları karşılaştıran Gershon ve arkadaşlarının yaptığı meta-analizde, istirahat motor eşik değerin % 100 ila 110 u değerinde şiddette yapılan ttmu ın, % 80 ila % 90 ı değerinde yapılana göre daha iyi klinik etkinlik gösterdiği belirtilmiştir (24). Uygulama şiddeti yükseldikçe beyinde elektriksel değişikliklerin (207) ve metabolik aktivitenin arttığı (208) ile ilgili yayınlar vardır. Bugüne kadar uygulama şiddetlerini karşılaştıran iki klinik çalışma yapılmıştır (209,210). % 90 ile % 100 (209), % 80 ile % 100 (210) motor eşik değeri karşılaştırılmasının yapıldığı çalışmalar da motor eşik değerin % 100 ü şiddetinde yapılan uygulamanın daha iyi klinik etkinlik sağladığı belirtilmiştir. Fakat bu iki çalışmada da motor eşik değerin üstünde ( >% 100) bir uygulama şiddeti karşılaştırılmamıştır. Biz bu çalışmada, TDD hastalarının mevcut tedavilerine ek olarak yapılacak 6 haftalık % 80 ve % 110 motor eşik değeri şiddetinde iki gerçek ttmu uygulamasının etkinlik açısından birbirleri ile ve taklit uygulama yapılan kontrol grubu ile karşılaştırılmasını amaçladık. 14

19 YÖ TEM VE GEREÇLER Hastalar Çalışmamıza Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği tarafından Unipolar Major Depresyon tanısı ile uygun bir tedavi ile takip edilen fakat iki farklı grup antidepresan kullanılmış olmasına rağmen yeterli yanıt alınamayan hastalar yönlendirildi. Tarafımıza yönlendirilen hastalardan yaş arası, sağ elini kullanan ve en az okur yazar olanları DSM-IV TR eksen I bozukluklar için yapılandırılmış görüşme formu olan SCID-I ile yeniden değerlendirmeye alınarak psikotik olmayan tekrarlayıcı veya tek epizod unipolar major depresyon tanısı olanlar dahil edildi. Tedaviye dirençli hastalar, şu anki epizodları sırasında optimal dozda ve sürede iki farklı gruptan antidepresana yeterli yanıt vermeyenler olarak belirlendi (44). Hastaların son kullandıkları antidepresan tedavide en az 4 hafta süre ile doz değişikliğine gidilmemesi gerekliliği öngörüldü. Aynı zamanda hastaların mevcut ilaç dozlarında ttmu uygulaması süresince değişiklik yapılmaması planlandı. Çalışma öncesinde yapılan 17 maddeli Hamilton Depresyon Ölçeği nde (HAM-D 17) 18 puan ve üstü, Montgomery Asberg Depresyon Ölçeği nde (MADRS) 20 puan ve üstü olanlar çalışmaya alındı. Çalışmanın dışlama ölçütleri; SCID-I e göre ek Eksen I ve Eksen II eştanısı, özellikle epilepsi tanısı olan veya kafa travması, ensefalit, menenjit ve serebrovasküler patolojiler gibi riskli nörolojik hastalıklar, klinik durumu etkileyebilecek ciddi tıbbi hastalıklar, hamilelik, vücutlarının herhangi bir yerinde pace-maker veya metal implant, kafa içi metal klips ve medikal pompaların varlığı olarak belirlendi (172). Şüpheli tıbbi durum veya geçmişte çekilmiş elektroensafalografi (EEG), kranial manyetik rezonans ve tomografi tetkiki yapılma 15

20 hikayesi olan hastalarda tetkikler yenilenerek riskli olabilecek hastalar dışlandı. Tüm reprodüktif dönemdeki kadın hastalarda β-hcg düzeylerine bakıldı. Ayrıca elektrokonvulsif terapi (EKT), antipsikotik (211,212) ve antikonvülsan ( ) ilaçların kortikal uyarılabilirliği etkiliyerek motor eşik değeri değiştirebildikleri için bu tür ilaçları kullanım kullanma hikayesi olan hastalar da çalışmaya dahil edilmedi. (216) Hastalardan tarafımızca hazırlanan ve hastanemiz etik kurulunca onay verilmiş olan bilgilendirme ve onay formu ile iyi klinik uygulamalarla ilgili Helsinki Bildirgesi nin bir nüshası hastalarda kalmak şartıyla iki nüsha olarak okutulup yazılı olarak onayları alındı. ttmu protokolü Hastalar %80, %110 uygulama şiddetinde ve taklit uygulama olarak çalışmaya alınış sırasıyla üç farklı gruba randomize edildi. Bu üç gruba ayrılan hastalar arasındaki etkileşimi azaltmak amacıyla ttmu uygulama randevuları günün farklı saatlerine verildi ve hastaların tümünün birbiri ile akrabalık veya komşuluk ilişkisi olmamasına dikkat edildi. ttmu uygulaması Magstim marka 70 milimetrelik sekiz şeklinde bobini olan bifazik vurumlu hızlı uyarım aleti ile yapıldı. (Magstim Company Ltd. Whitland, UK) Hastalara belirlenen randevu saatleri içinde Psikiyatri servisinden ve polikliniğinden ayrı ttmu uygulamasına ayrılmış özel bir oda da klinik tecrübesi olan bir Psikiyatri doktorunun gözetim ve uygulamasında tedavilerini aldılar. Her hastanın tedavileri başlamadan önce ve haftada birkaç kez tekrarlanmak kaydıyla istirahat motor eşik değerleri belirlendi. Đstirahat motor eşik değeri, ortalama interauricular hattın dominant hemisfer tarafında (sol) verteksin beş santimetre lateralindeki motor kortekse tekabül eden bölgeye sağ abduktör polisis brevis kasında ardışık on tek vurumlu uygulamadan en az beşinde kasılma yaratan minimum motor eşik değer yöntemi ile belirlendi. Kafatası 16

21 üzerindeki bu noktanın parasagittal plan üzerinde beş santimetre anteriorunun ise dorsolateral prefrontal korteks olduğu kabul edilerek tedavi amaçlı uygulama bölgesi olarak seçilmesine karar verildi (7,13). 5 santimetre kuralı olarak geçen bu uygulamanın anatomik abnormalite ve kafa çapı değişiklikleri gibi güvenilirliğini etkileyen durumlar sebebiyle yapılan stereotaksik yöntemle (217) ve uluslararası EEG sistemi (218) ile yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar alınmıştır. Gerçek ttmu uygulamalarında, bobin kafa yüzeyine değecek biçimde ve ortasından geçirilen bir hattın kafa yüzeyinin tam ortasından geçirilen sagittal bir hatta 45 derecelik açı yapması sağlanacak biçimde konumlandırıldı (7). ttmu tedavisinde tam bir plasebo uygulaması olmasa da bobinin kafa yüzeyine temas eden bölgesinin açısı değiştirilerek işitsel artefakt ve kafa derisi kaslarında kontraksiyon yaratabilen ve beyin glukoz metabolizmasında değişiklik yapmadığı bilinen taklit uygulamaları mevcuttur. Biz çalışmamızda taklit uygulama olarak gerçek uygulamanın yapıldığı bölgeye bobinin tek kanadının kafa yüzeyi ile 45 lik açı yaptığı uygulamayı seçtik (10,184,192). Tüm hastalara 6 hafta boyunca pazartesi günleri başlayarak hafta içi günlerde her gün tek seans olmak üzere ttmu uygulaması yapıldı. Gerçek ttmu hastaları istirahat motor eşik değerin (MED) % 80 ve % 110 u değerinde uygulama şiddeti ile iki ayrı gruba ayrılırken, kontrol grubu olan hastalara ise taklit uygulama prosedürü ile yine istirahat motor eşik değerin % 110 u değerinde şiddetle uygulama yapıldı. Tüm hastalar için seanslar 20 Hertz frekansta 2 saniye boyunca ardışık 20 dizi olarak yapıldı. Diziler arası süre oluşabilecek epileptik nöbetten korumak içi belirtilen güvenlik sınırlarına uygun olarak 28 saniye olarak belirlendi (172). Bu uygulama kriterleri ile seanslar tüm hastalar için 10 dakika sürdü ve hastalar seans başına 800 vurum, tedavi süresince ise toplam vurum almış oldular. 17

22 Klinik Değerlendirme Hastalar tedaviye başlamadan önce 17 maddeli HAM-D, MADRS ve Kısa Psikiyatrik Değerlendirme Ölçeği (BPRS- Brief Psychiatric Rating Scale) ile değerlendirildi. Tedavi süresince her haftanın sonunda ölçekleri yinelenerek tedavi yanıtları gözlemlendi. Tedavi yanıtı ölçek başlangıç skorlarında % 50 ve daha fazla azalma olarak belirlenirken, düzelme ölçütü olarak da tedavi sonu puanlarının HAM-D 17 için, 7 veya daha düşük, MADRS için ise 10 dan daha düşük olması alındı (219). Hastalara ttmu uygulaması yapan klinisyenler tarafından tedavi yan etkileri sorgulanıp dosyalarına düzenli olarak kaydedildi. Çalışma boyunca hastalar hangi tedaviyi aldıkları hakkında bilgi sahibi değiller, ayrıca çalışmayı yürüten ekipten tedaviye yanıtı belirlemek üzere ölçekleri verecek olan hekimde hasta kabulü ve randomizasyonu ile uygulanan tedavi biçimi açısından bilgi sahibi değildi. Çalışmamızda, a) Farklı MED şiddetinde (% 80 ve % 110) iki gerçek ttmu uygulamasının, tedavi öncesine ve taklit uygulamaya göre 6 haftalık tedavi süresince haftada bir yapılan klinik ölçeklerle etkinliğinin ve ölçek puanlarına göre yanıt ve düzelme gösteren hastaların sayılarının karşılaştırılması, b) ttmu da uygulama şiddetinin tedavi etkinliğine etkisinin araştrılması amacıyla % 80 ve % 110 MED deki gruplar arasında klinik ölçeklerdeki değişim ve ölçek puanlarına göre yanıt ve düzelme gösteren hastaların sayısının karşılaştırılması, c) Son olarak da çalışmada tedaviye yanıt veren hastaların demografik ve klinik değişkenleri açısından farklılıklarının araştırılması amaç edinildi. 18

23 Đstatistiksel Analiz Tüm istatistiksel değerlendirmeler için SPSS 16.0 yazılım programı kullanıldı. Sosyodemografik ve tanısal değişkenler sayısal ve yüzde değerleri ile gösterildi. Sayısal değişkenlerin dökümü için ortalama, ortanca, standart sapma ve çeyrekler arası aralık, kategorik verilerin dökümü oran kullanılarak belirtildi. Nominal ve ordinal değişkenlerin biyoistatistiksel değerlendirmesi sıklık ve yüzde oranları temelinde ki-kare testi uygulandı. Başlangıç klinik ve demografik değişkenlerin üç tedavi grubundaki farklılıklarının değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve ki-kare testleri kullanıldı. Tekrarlayan ölçümlerin değerlendirilmesi bağımlı örneklemler için t-testi (paired sample t- test) ile yapıldı. Tedavi gruplarının arasındaki farklar LSD post-hoc testi ile gösterildi. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi. 19

24 GEREÇLER DSM-IV TR Eksen I Bozuklukları için Yapılandırılmış Görüşme Formu (SCID-I): First ve arkadaşları tarafından 1997 de DSM-IV Eksen I bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşmedir (220). SCID I tanısal değerlendirmenin standart bir biçimde uygulanmasını sağlayarak tanının güvenilirliğinin ve DSM-IV tanı ölçütlerinin taranmasını kolaylaştırarak tanıların geçerliliğinin arttırılması, belirtilerin sistematik olarak araştırılması için geliştirilmiştir. Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Çorapçıoğlu ve arkadaşları tarafından 1999 da yapılmıştır (221). Hamilton Depresyon Ölçeği (HAM-D): HAM-D ölçeği son bir hafta içerisinde yaşantılanan depresyon semptomlarını sorgulayan 17 maddeden oluşan bir derecelendirme ölçeğidir. HAM-D ilk kez hastanede yatan hastalar için geliştirilmiş olduğu için daha çok depresyonun melankolik ve fiziksel semptomları üzerinde durur. Ölçeğin uykuya dalma güçlüğü, gece yarısı uyanma, sabah erken uyanma, somatik semptomlar, genital semptomlar, zayıflama ve içgörü ile ilgili maddeleri 0-2, diğer maddeleri 0-4 arasında derecelendirilmiştir. En yüksek 53 puan alınır. 0-7 puan depresyon olmadığını, 8-15 puan arası hafif derecede depresyonu, arası orta derecede depresyonu, 29 ve üzeri ağır derecede depresyonu göstermektedir (222). HAM-D, Max Hamilton tarafından 1960'ta yayımlanmıştır ve hala depresyon'un derecesini ölçmek için en yaygın olarak kullanılan yöntemdir (223). Ölçeğin Türkçe geçerlilik ve güvenilirliği Akdemir ve arkadaşları tarafından 1996 yılında yapılmıştır (224). Montgomery-Åsberg Depresyon Ölçeği (MADRS): MADRS, 1979 yılında Stuart A. Montgomery ve Marie Asberg tarafından geliştirilmiş, majör depresyonda sık görülen ve antidepresan ilaçlarla tedavi sırasındaki değişime duyarlı olan maddeleri kapsayan, psikiyatristler ve diğer ruh sağlığı çalışanlarının da kolayca uygulayabileceği bir ölçektir (225). Bu depresyon ölçeğinde yer alan 10 maddenin tümü depresyonun çekirdek 20

25 belirtileridir. Her madde, ölçeği geliştirenler tarafından belirlenmiş şiddet basamaklarında ( ) ya da bu basamakların arasında (1-3-5) derecelendirme ile puanlanır. Ölçekten alınan en düşük toplam puan 0, en yüksek toplam puan ise 60 dır. Tedavi çalışmalarında düzelme tanımı için 10 puanın altına düşmesinin hedeflenme önerilmiştir (219). MADRS ın Türkçe geçerliliği ve güvenilirliği Özer ve arkadaşları tarafından 2001 yılında yapılmıştır (226). Kısa Psikiyatrik Değerlendime Ölçeği (BPRS): BPRS, Overall ve Gorham tarafından 1962 yılında, şizofreni ve diğer psikotik bozukluklarda ki psikotik ve bazı depresif belirtilerin şiddetini ve famakolojik tedavi sırasındaki değişimini değerlendiren bir ölçektir (227). Değerlendirilmesi görüşmeci tarafından yapılmaktadır ve likert tipi ölçüm sağlar. Orijinal versiyonunda 16 madde olan BPRS daha sonra 18 maddeye çıkarılmıştır. Her madde 0-6 arasında puanlama ile değerlendirilir ve maddelerden elde edilen puanların toplanması toplam puanı verir. Değerlendirilmesinde toplam puanın 0-14 arasında olması sendrom yok, arasında olması minör sendrom, 30 veya daha üstü olması ise majör sendromu ifade eder. Yalnızca çevirisi yapılmış olan BPRS in Türkçe geçerliliği ve güvenilirliği yoktur. 21

26 BULGULAR 42 TDD hastası çalışmaya dahil edildi. Bu hastalardan 35 tanesi çalışmayı tamamladı. Çalışmayı tamamlayamayan hastalardan 3 tanesi % 80 motor eşik değer (MED) grubu, 2 şer tanesi ise % 110 MED ve taklit uygulama grubuydu. Hastaların 4 tanesi hiçbir sebep bildirmeden birinci hafta içerisinde çalışmadan ayrılırken, diğer üç hasta işe girmek, şehir dışına çıkmak gibi kişisel zorunluluklar bildirerek 3., 4. ve 5. haftalarda tedaviyi bıraktılar. 7 hastadan hiç biri yan etki veya manik/hipomanik kayma ve psikotik belirtiler gibi istenmeyen psikiyatrik durumlar sebebiyle çalışmadan ayrılmadı. Çalışmayı tamamlayan 35 hasta, randomize edilerek üç tedavi grubuna ayrıldı. 11 hasta % 110 MED grubuna alınırken, 12 şer hasta ise % 80 MED ve taklit uygulama grubuna dâhil edildi. Üç tedavi grubu arasında yaş (tablo 1, p=0,329), cinsiyet (tablo 2, p=0,340), medeni durum (tablo 3) ve eğitim süresi (tablo 4, p=0,219) gibi sosyodemografik özellikler açısından fark görülmedi. Tablo 1: Tedavi gruplarının yaş ortalamaları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Yıl, ortalama ± SS 43,09 ± 8,17 38,75 ± 9,96 44,10 ± 10,22 1,153 0,329 Tablo 2: Tedavi gruplarının cinsiyetleri % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) x² P Erkek Kadın ,132 0,340 22

27 Tablo 3: Tedavi gruplarının medeni durumları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) Evli Bekâr Dul Boşanmış Tablo 4: Tedavi gruplarının eğitim süreleri % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Yıl, ortalama ± SS 8,45 ± 4,80 7,16 ± 4,70 5,41 ± 2,42 1,592 0,219 Tedavi grupları arasında, hastalık başlangıç yaşı (tablo 5, p=0,637), geçirilmiş depresif atak sayısı (tablo 6, p=0,991), şimdiki atak süresi (tablo 7, p=0,967), yanıt alınamayan antidepresan sayısı (tablo 8, p=0,525), HAM-D başlangıç skorları (tablo 9, p=0,220), MADRS başlangıç skorları (tablo 10, p=0,712) ve BPRS başlangıç skorları (tablo 11, p=0,149) gibi klinik özellikler açısından fark yoktu. Tablo 5: Tedavi gruplarının hastalık başlangıç yaşları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Yıl, ortalama ± SS 32,00 ± 6,29 30,25 ± 6,30 32,80 ± 6,02 0,457 0,637 23

28 Tablo 6: Tedavi gruplarının geçirilmiş depresif atak sayıları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Sayı, ortalama ± SS 4,90 ± 5,08 5,08 ± 3,44 5,00 ± 2,62 0,009 0,991 Tablo 7: Tedavi gruplarının şimdiki atak süreleri % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Ay, ortalama ± SS 17,72 ± 10,29 16,75 ± 10,80 17,66 ± 9,40 0,034 0,967 Tablo 8: Tedavi gruplarının yanıt alınamayan antidepresan sayıları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Sayı, ortalama ± SS 3,36 ± 1,20 3,91 ± 2,02 3,25 ± 1,13 0,558 0,525 Tablo 9: Tedavi gruplarının HAM-D başlangıç skorları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Ortalama ± SS 24,09 ± 2,77 23,08 ± 3,62 25,58 ± 3,82 1,586 0,220 Tablo 10: Tedavi gruplarının MADRS başlangıç skorları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Ortalama ± SS 27,81 ± 3,09 27,16 ± 4,93 28,75 ± 5,59 0,343 0,712 24

29 Tablo 11: Tedavi gruplarının BPRS başlangıç skorları % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Ortalama ± SS 21,80 ± 1,97 21,33 ± 3,67 23,50 ± 2,15 2,019 0,149 Tedavi grupları arasında, istirahat MED açısından fark yoktu. (tablo 12, p=0,054) Tablo 12: Tedavi gruplarının istirahat motor eşik değerleri % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) F P Ortalama ± SS 60,54 ± 4,05 63,25 ± 2,41 60,08 ± 3,28 3,203 0,054 Hastaların çalışmaya alındıklarında en az 4 hafta boyunca doz değişikliği yapılmamış olarak on iki tanesi serotonin geri alım inhibitörü (SSRI), yirmi tanesi serotonin ve noradrenalin gerialım inhibitörü, üç tanesi ise ilaç kullanmıyordu. Tedavi grupları arasında kullandıkları mevcut ilaçları açısından anlamlı fark yoktu. (tablo 13) Hastaların çalışmaya alındıkları sıradaki ilaç dozlarında, çalışma süresince değişikliğe gidilmediği gibi ttmu uygulamasına bağlı hafif baş ağrısı gibi yan etkiler sebebiyle kullanılan non steroidal antiinflamatuar ilaçlar dışında ek medikasyona da gidilmedi. 25

30 Tablo 13: Tedavi gruplarının çalışmaya alındıkları sırada kullandıkları antidepresan tedaviler % 110 MED (N=11) % 80 MED (N=12) Taklit (N=12) SSRI SNRI Đlaç kullanmayan ETKĐ LĐK SO UÇLARI Her üç ttmu tedavi grubunda da HAM-D (tablo 14, 17, 20), MADRS (tablo 15, 18, 21) ve BPRS (tablo 16, 19, 22) ölçeklerinde, başlangıç puanlarına göre ilk haftadan itibaren anlamlı azalma görüldü. % 110 MED ttmu grubunun etkinlik sonuçları % 110 MED tedavi grubunda, HAM-D ölçeği ortalama başlangıç puanlarında (24,09 ± 2,77), birinci hafta ortalama 5,72 ± 2,68 puan düşüş görüldü ve bu değişim ileri derecede anlamlıydı. (p<0,0001) (tablo 14) Bu tedavi grubunda MADRS ortalama başlangıç puanlarında (27,81 ± 3,09), birinci hafta ortalama 5,81 ± 3,34 puan düşüş görüldü ve bu değişim de ileri derecede anlamlıydı. (p<0,0001) (tablo 15) Klinik iyileşmenin BPRS ölçeğine göre ortalama başlangıç puanlarındaki (21,90 ± 1,97) ilk hafta değişimi 4,09 ± 2,46 düzeyindeydi ve azalmanın istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı olduğu görüldü. (tablo 16) (p<0,0001) % 110 MED tedavi grubundaki klinik iyileşmenin HAM-D, MADRS ve BPRS başlangıç puanlarına göre ilk haftadan itibaren görülen düşüş ileri derecede anlamlı olarak altı haftalık tedavi süresince devam etti. (tablo 14, 15, 16) Tedavi sonunda başlangıç puanlarına göre ortalama, HAM-D ölçeğinde 12,45 ± 7, 92 (p<0,0001) (tablo 14), MADRS da 26

31 14,27 ± 9,05 (p<0,0001) (tablo 15), BPRS de ise 10,45 ± 9,05 (p<0,0001) puan düşüş görüldü. (tablo 16) Tablo 14: % 110 MED tedavi grubunda, haftalık HAM-D ölçeği puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P HAM-D başlangıç 1. Hafta 5,72 ± 2,68 0,000 HAM-D başlangıç 2. Hafta 7,18 ± 4,42 0,000 HAM-D başlangıç 3. Hafta 8,90 ± 5,30 0,000 HAM-D başlangıç 4. Hafta 10,27 ± 5,08 0,000 HAM-D başlangıç 5. Hafta 11,00 ± 6,60 0,000 HAM-D başlangıç 6. Hafta 12,45 ± 7,92 0,000 Tablo 15: % 110 MED tedavi grubunda, haftalık MADRS puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS p MADRS başlangıç 1. Hafta 5,81 ± 3,34 0,000 MADRS başlangıç 2. Hafta 6,81 ± 5,03 0,001 MADRS başlangıç 3. Hafta 8,77 ± 5,78 0,001 MADRS başlangıç 4. Hafta 10,90 ± 6,26 0,000 MADRS başlangıç 5. Hafta 12,72 ± 7,56 0,000 MADRS başlangıç 6. Hafta 14,27 ± 9,05 0,000 27

32 Tablo 16: % 110 MED tedavi grubunda, haftalık BPRS puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P BPRS başlangıç 1. Hafta 4,09 ± 2,46 0,000 BPRS başlangıç 2. Hafta 6,09 ± 3,47 0,000 BPRS başlangıç 3. Hafta 7,09 ± 4,03 0,000 BPRS başlangıç 4. Hafta 8,27 ± 4,71 0,000 BPRS başlangıç 5. Hafta 9,45 ± 5,61 0,000 BPRS başlangıç 6. Hafta 10,45 ± 6,54 0,000 % 80 MED ttmu grubunun etkinlik verileri % 80 MED tedavi grubunda da, HAM-D ölçeği ortalama başlangıç puanında (23,08 ± 3,62), birinci hafta ortalama 3,58 ± 2,06 puan düşüş görüldü ve bu değişim ileri derecede anlamlıydı. (p<0,0001) (tablo 17) Bu tedavi grubunda MADRS ortalama başlangıç puanlarında (27,16 ± 4,93), birinci hafta ortalama 3,75 ± 2,45 puan düşüş görüldü ve bu değişim de ileri derecede anlamlıydı. (p<0,0001) (tablo 18) Klinik iyileşmenin BPRS ölçeğine göre ortalama başlangıç puanlarındaki (21,33 ± 3,67) ilk hafta değişimi 2,25 ± 1,13 puandı ve azalmanın istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı olduğu görüldü. (p<0,0001) (tablo 19) % 80 MED tedavi grubundaki klinik iyileşmenin HAM-D, MADRS ve BPRS başlangıç puanlarına göre ilk haftadan itibaren görülen düşüş ileri derecede anlamlı olarak altı haftalık tedavi süresince devam etti. (tablo 17, 18, 19) Tedavi sonunda başlangıç puanlarına göre ortalama, HAM-D ölçeğinde 12,91 ± 4, 99 (p<0,0001) (tablo 17), MADRS da 15,33 ± 6,22 (p<0,0001) (tablo 18), BPRS de ise 10,58 ± 4,73 (p<0,0001) puan düşüş görüldü. (tablo 19) 28

33 Tablo 17: % 80 MED tedavi grubunda, haftalık HAM-D ölçeği puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P HAM-D başlangıç 1. Hafta 3,58 ± 2,06 0,000 HAM-D başlangıç 2. Hafta 6,83 ± 3,88 0,000 HAM-D başlangıç 3. Hafta 8,58 ± 4,88 0,000 HAM-D başlangıç 4. Hafta 10,08 ± 4,92 0,000 HAM-D başlangıç 5. Hafta 11,16 ± 4,56 0,000 HAM-D başlangıç 6. Hafta 12,91 ± 4,99 0,000 Tablo 18: % 80 MED tedavi grubunda, haftalık MADRS puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P MADRS başlangıç 1. Hafta 3,75 ± 2,45 0,000 MADRS başlangıç 2. Hafta 8,08 ± 4,03 0,000 MADRS başlangıç 3. Hafta 9,83 ± 5,47 0,000 MADRS başlangıç 4. Hafta 11,66 ± 5,58 0,000 MADRS başlangıç 5. Hafta 13,33 ± 5,46 0,000 MADRS başlangıç 6. Hafta 15,33 ± 6,22 0,000 29

34 Tablo 19: % 80 MED tedavi grubunda, haftalık BPRS puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P BPRS başlangıç 1. Hafta 2,25 ± 1,13 0,000 BPRS başlangıç 2. Hafta 5,16 ± 3,51 0,000 BPRS başlangıç 3. Hafta 6,25 ± 4,13 0,000 BPRS başlangıç 4. Hafta 7,58 ± 3,94 0,000 BPRS başlangıç 5. Hafta 8,83 ± 3,99 0,000 BPRS başlangıç 6. Hafta 10,58 ± 4,73 0,000 Taklit (plasebo) ttmu grubunun etkinlik verileri Taklit uygulama yapılan tedavi grubunda HAM-D ölçeği ortalama başlangıç puanlarında (25,58 ± 3,82), birinci hafta ortalama 3,16 ± 2,08 puan düşüş görüldü ve bu değişim ileri derecede anlamlıydı. (p<0,0001) (tablo 20) Bu tedavi grubunda MADRS ortalama başlangıç puanlarında (28,75 ± 5,59), birinci hafta ortalama 2,66 ± 2,57 puan düşüş görüldü ve bu değişim de istatistiksel olarak anlamlıydı. (p=0,004) (tablo 21) Klinik iyileşmenin BPRS ölçeğine göre ortalama başlangıç puanlarındaki (23,50 ± 2,15) ilk hafta değişimi 2,16 ± 1,94 puandı ve azalmanın da istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı olduğu görüldü. (p=0,003) (tablo 22) Taklit uygulama yapılan tedavi grubundaki klinik iyileşmenin HAM-D, MADRS ve BPRS başlangıç skorlarına göre ilk haftadan itibaren görülen düşüş ileri derecede anlamlı olarak altı haftalık tedavi süresince devam etti. (tablo 20, 21, 22) Tedavi sonunda başlangıç puanlarına göre ortalama, HAM-D ölçeğinde 6,08 ± 5,16 (p=0,002) (tablo 20), MADRS da 6,83 ± 6,29 (p=0,003) (tablo 21), BPRS de ise 5,16 ± 4,93 (p=0,004) puan düşüş görüldü. (tablo 22) 30

35 Tablo 20: Taklit ttmu uygulama grubunda, haftalık HAM-D ölçeği puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P HAM-D başlangıç 1. Hafta 3,16 ± 2,08 0,000 HAM-D başlangıç 2. Hafta 4,58 ± 3,42 0,001 HAM-D başlangıç 3. Hafta 5,58 ± 2,60 0,000 HAM-D başlangıç 4. Hafta 6,66 ± 3,55 0,000 HAM-D başlangıç 5. Hafta 5,66 ± 4,88 0,002 HAM-D başlangıç 6. Hafta 6,08 ± 5,16 0,002 Tablo 21: Taklit ttmu uygulama grubunda, haftalık MADRS puanlarının başlangıç puanlarına göre değişimi Puan farkı Ortalama ± SS P MADRS başlangıç 1. Hafta 2,66 ± 2,57 0,004 MADRS başlangıç 2. Hafta 4,42 ± 4,10 0,003 MADRS başlangıç 3. Hafta 5,58 ± 4,56 0,001 MADRS başlangıç 4. Hafta 7,08 ± 4,54 0,000 MADRS başlangıç 5. Hafta 6,75 ± 6,57 0,005 MADRS başlangıç 6. Hafta 6,83 ± 6,29 0,003 31

SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs

SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs KISSADAN HİSSE SUNUM PLANI Genel değerlendirme EKT TMU tdcs ŞİZOFRENİ TEDAVİSİNDE PSIKOFARMAKOLOJİ DIŞI YAKLAŞIMLAR Biyopsikososyal Yaklaşım Etyoloji ve Patofizyoloji Psikolojik Faktörler B i r e y s e

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN Depresyonda Güncel Tedaviler Doç. Dr. Murat ERKIRAN Akış Major depresif bozuklukta yeni antidepresanlar Major depresif bozukluk tedavisi Psikotik özellikli depresyon tedavisi Geliştirme aşamasında olan

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

Antidepresanlar. Duygu durumu dengeleyici ilaçlar. Timoleptik ilaçlar

Antidepresanlar. Duygu durumu dengeleyici ilaçlar. Timoleptik ilaçlar Antidepresanlar Duygu durumu dengeleyici ilaçlar Timoleptik ilaçlar Ebru Arıoğlu İnan, PhD Dersin hedefleri: 1. Depresyonu tanımlamak 2. Depresyona bağlı olarak sinir ucunda nörotransmitterlerdeki değişimleri

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK Hayatın erken döneminde ebeveyn kaybı veya ihmali gibi

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 DSÖ tahminlerine

Detaylı

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk Doç. Dr. Sibel Çakır İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları Birimi Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: ELAN Danışman:

Detaylı

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir? Psikolojiye Giriş İşler Kötüye Gittiğinde Olanlar: Zihinsel Bozukluklar 1. Kısım Ders 18 Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları Susan Noeln-Hoeksema Psikoloj Profesörü Yale Üniversitesi 2 Anormallik

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ 6 Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com Doç. Dr. Cem GÖKÇEN in katkılarıyla BPB Manik ve depresif durumlar arasında

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şizofreniye bağlı davranım bozuklukları bireyi ve toplumları olumsuz etkilemekte Emosyonları Tanıma Zorluğu Artmış İrritabilite Bakımverenlerin

Detaylı

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 AÇIKLAMA 2012-2017 Araştırmacı: yok Danışman: yok Konuşmacı: yok Olgu 60 yaşında kadın, evli, 2 çocuğu var,

Detaylı

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK SİLAHLI ÇATIŞMA İLE İLİŞKİLİ TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNDA DİĞER BİYOLOJİK TEDAVİ SEÇENEKLERİ Dr. Cemil ÇELİK Sunumun hedefleri Silahlı

Detaylı

Açıklama 2012-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2012-2013. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK Duygudurum Bozukluklarında Gelecek Sınıflandırma ve Tedaviler Kürşat Altınbaş Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir?? Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem Sıklığı?? Klinik seyir?? Çocuğun ilk travmatik yaşam olayı emzirme bağlanma olumsuz sağlık koşulları yetersiz bakım Doğum Değişim İyi anne olabilecek

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Lilly Konuşmacı: Lundbeck Sunum

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler Araştırmacı: İpek SÖNMEZ Konuşmacı: İpek SÖNMEZ Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN Bu sunum için herhangi bir kurumdan destek alınmamıştır.

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYONDA PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYON TANISI Depresif ruh hali İlgi ve isteklerde azalma Enerji azlığı Konsantrasyon bozukluğu ğ İştah bozukluğu Uk Uyku bozukluğu ğ Kendine güven kaybı, suçluluk ve

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

TRSM de Rehabilitasyonun

TRSM de Rehabilitasyonun TRSM de Rehabilitasyonun Yeri Dr. Ayla Yazıcı BRSHH Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü 7.10.2010 Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım

Detaylı

OBEZİTE VE DEPRESYON. Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD.

OBEZİTE VE DEPRESYON. Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD. OBEZİTE VE DEPRESYON Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD. Obezite nedir? Obezite BKİ>30 kg/m² Çoğul etyolojili Kronik Tekrarlayıcı Yaşam kalitesini bozan Çeşitli

Detaylı

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Dr. Berker Duman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi BD Ankara Üniversitesi Beyin Araştırmaları

Detaylı

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji

Detaylı

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme Temel farmakoterapi ilkeleri Az sayıda ilaç Daha önce kullanılan veya ailede kullanılan ilaç Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması Psikolojik desteğin de sağlanması Hastayı

Detaylı

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ *Derya BaĢaran ** Özlem ġahin Altun *Diaverum Özel Merzifon Diyaliz Merkezi **Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Psikiyatri HemĢireliği AD GİRİŞ

Detaylı

14 Aralık 2012, Antalya

14 Aralık 2012, Antalya Hamilelerde Uyku Bozukluğunun Sorgulanması ve Öyküden Tespit Edilen Huzursuz Bacak Sendromunda Sıklık, Klinik Özellikler ve İlişkili Olabilecek Durumların Araştırılması A Neyal, G Benbir, R Aslan, F Bölükbaşı,

Detaylı

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com Müracaat eden herkese muayenede uyku durumu sorulmalı İnsomnia (Uykusuzluk)

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ Doç.Dr. Cemil ÇELİK Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Sunumun Hedefleri Genel Bilgiler mtbi

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Seçmeli) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir Aynı zamanda sağlıksız yaşam stilinin birikmiş etkilerinin

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ-5 ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com DEPRESYONUN NÖROKİMYASI Dopamin Çok az olumlu afekt (mutluluk, neşe, ilgi, haz, uyanıklı,

Detaylı

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse Perinatal Depresyon gebelik süresince veya gebeliği takip eden ilk 12 ay boyunca

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Askerî Harekâtlar Sonrası Ortaya Çıkan Olguların Tedavisi Bir asker, tüfeğini

Detaylı

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI Yrd. Doç. Dr. Faruk KILIÇ Süleyman Demirel Üniversitesi Psikiyatri AD Sağaltımdaki Temel Hedefler Ağır seviye depresyon: Depresyon tanı ölçütlerinde belirtilen semptomlardan

Detaylı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ 22.10.2016 Gülay Turgay 1, Emre Tutal 2, Siren Sezer 3 1 Başkent Üniversitesi Sağlık

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Zorunlu) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 20082010 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE UYKU Hypnos (Uyku Tanrısı) Nyks (Gece Tanrısı) Hypnos (uyku tanrısı) ve Thanatos (ölüm tanrısı) Morpheus

Detaylı

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT Dr. Sibel Çakır İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi Geriatrik depresyon 65 yaş ve üzerinde yaşlı popülasyonda

Detaylı

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi, (TPD, 2017) 3-7 Ekim 2017 Bursa, Türkiye SS: 0167 5 Ekim, 2017 18.00 Özkıyım girişimi öyküsü olan ve olmayan bipolar bozukluk olgularının mizaç ve klinik özelliklerinin

Detaylı

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo OKB DE KOMORBİDİTE Komorbiditenin değerlendirilmesi klinisyen için çok önemli. Komorbid durumların varlığı hastalığın klinik seyrini,

Detaylı

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 ÖĞRETİM YILI VI. SINIF PSİKİYATRİ INTERN PROGRAMI Dekan Prof. Dr. Mustafa Aydın Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Selçuk Keser Doç. Dr. Nejat Demircan Baş

Detaylı

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Yavuz Ayhan, Ayşe Elif Anıl Yağcıoğlu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Araştırmacı Danışman Konuşmacı

Detaylı

İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ. Dr Çiğdem Aydemir

İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ. Dr Çiğdem Aydemir İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ Dr Çiğdem Aydemir AÇIKLAMA 2014-2017 Araştırmacı: ----------------- Konuşmacı: ----------------- Danışman: ----------------- OLGU D.F. 69

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

GTD bağlı DDB. Doç. Dr. Sermin Kesebir

GTD bağlı DDB. Doç. Dr. Sermin Kesebir GTD bağlı DDB Doç. Dr. Sermin Kesebir GTD doğrudan bir ürünü! Uyum bozukluğu X von Winkel ve ark. 2008 Maddenin yol açtığı DDB X McIntyre 2008 GTD etkileyen psikolojik faktörler Psikosomatik bozukluklar

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar 1. Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme Ve Farmakokinetik Araştırma-Uygulama Merkezi (ARGEFAR) 2. Central

Detaylı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan: PSİKİYATRİ Anabilim Dalı 1 PSİKİYATRİ STAJI TANITIM REHBERİ Ders Kodu Dersin

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Tanı; Dört tanı kriteri Destekleyici tanı kriterleri Eşlik eden özellikler Bu skala; 10 sorudan oluşmaktadır en fazla 40 puan verilmektedir skor sendromun

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI

HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI Prof. Dr. Reyhan ERSOY Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HİPOGLİSEMİ VE DİYABETES MELLİTUS Hipoglisemi Diyabetes

Detaylı

Bipolar Bozukluk: Psikoeğitim Doç. Dr. Fisun Akdeniz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Affektif Hastalıklar Birimi Nerede Ne zaman Ne sıklıkta Bipolar bozukluklarda psikolojik Psikoanaliz Grup

Detaylı

Yerinde Masaj ın İş Hayatına Etkileri İstanbul - 17.11.2008 Konulu Akademik Araştırma Sonuçları Sayfa 1/4

Yerinde Masaj ın İş Hayatına Etkileri İstanbul - 17.11.2008 Konulu Akademik Araştırma Sonuçları Sayfa 1/4 Önsöz Yerinde Masaj hizmetleri ile Türkiye deki iş hayatı kalitesini yükseltmek üzere çıktığımız yolda, bugüne kadarki tüm pazarlama faaliyetlerimizde Yerinde Masaj ın kurumlar tarafından çalışanlarına

Detaylı

Bipolar Bozukluk ve Hipotalamo pituiter pituiter adrenal sistem Doç. Dr. Vesile Şentürk Ankara Ü.T.F. Psikiyatri A.D Janssen Astra Zeneca Hipotalamo pituiter pituiter son organ Hipotalomo Hipotalomo pituiter

Detaylı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK TANILAMASI (HEM 601 TEORİK 2, 2

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) Şermin Yalın Sapmaz Manisa CBÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı

Detaylı

Elektrofizyolojik Kayıt Yöntemleri

Elektrofizyolojik Kayıt Yöntemleri Elektrofizyolojik Kayıt Yöntemleri Prof. Dr. Sacit Karamürsel İstanbul Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı sacit@istanbul.edu.tr Elektriksel aktivitenin kaydında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta

Detaylı

Prof.Dr.Hüsnü ERKMEN Üsküdar Üniversitesi

Prof.Dr.Hüsnü ERKMEN Üsküdar Üniversitesi Prof.Dr.Hüsnü ERKMEN Üsküdar Üniversitesi Depresyon toplumda çok yaygın bir hastalıktır. Toplumun % 10-20 si yaşam boyu en az bir depresif atak geçirebilir. Bu yaygınlık toplumda ve kişinin hayat kalitesinde

Detaylı

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu.

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu. Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu. Özlem Serenli,

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

Özgün Problem Çözme Becerileri

Özgün Problem Çözme Becerileri Özgün Problem Çözme Becerileri Research Agenda for General Practice / Family Medicine and Primary Health Care in Europe; Specific Problem Solving Skills ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ

Detaylı

Yeni Tanı Atrial Fibrilasyona Yaklaşım

Yeni Tanı Atrial Fibrilasyona Yaklaşım Yeni Tanı Atrial Fibrilasyona Yaklaşım Dr Özlem Özcan Çelebi Atrial Fibrilasyon Zirvesi 2014 Yeni Tanı Atrial Fibrilasyon Akut atak (Hemodinamik bozulma var-yok) Paroksismal Persistant Longstanding persistant

Detaylı

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* *İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.B.D. **İstanbul Üniversitesi DETAE Sinirbilim A.B.D. Şizofreni

Detaylı

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİNDE YATAN HASTALARIN HASTANE HİZMET KALİTESİNİ DEĞERLENDİRMELERİ Bilim Uzmanı İbrahim BARIN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri AMAÇ Hasta memnuniyeti verilen

Detaylı

Tıpta Kusursuzluğa Doğru Yaklaşım (Precision Medicine)

Tıpta Kusursuzluğa Doğru Yaklaşım (Precision Medicine) Tıpta Kusursuzluğa Doğru Yaklaşım (Precision Medicine) İncelikli tıp olarak da tanımlayabileceğimiz Precision Medicine, kişinin genetik yapısı, çevresel faktörler ve yaşam tarzındaki farklılıkları dikkate

Detaylı

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Ağrı Hoş olmayan bir uyaran Duygusal Algısal Bilişsel ve davranışsal Biyopsikososyal

Detaylı

2012 2013 yılları İlişki Bildirimi

2012 2013 yılları İlişki Bildirimi MAJOR DEPRESİF BOZUKLUK TANISI ALAN ERGENLERDE REMİSYON SÜRESİ TEDAVİ İÇİN KULLANILAN İLAÇ SAYISI VE CİNSİYETTEN ETKİLENEBİLİR ANCAK EŞ TANI SAYISINDAN BAĞIMSIZ GÖRÜNMEKTEDİR: BİR ÖN ARAŞTIRMA Zehra Topal*,

Detaylı

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Fatih Öncü Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolojik taciz Bedensel Ruhsal Bedensel ve ruhsal Çalışma hayatında mobbing veya psikolojik

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar Doç Dr Selim Tümkaya ANKSİYETE BOZUKLUKLARI Anksiyete bozukluklarının yaşam boyu prevalansı yaklaşık %29 dur. Kessler ve ark 2005 Uzunlamasına çalışmalar

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması Deniz Ceylan, Berna Binnur Akdede, Emre Bora, Ceren Hıdıroğlu,

Detaylı

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir. Psikiyatrinin en önemli hastalıklarından biridir. Bu hastalıkta gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, acayip tuhaf davranışlar, hezeyanlar ( mantıksız, saçma, olması mümkün olmayan veya olması mümkün

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANTİEPİLEPTİKLER Karbamezepin Okskarbazepin Lamotrijin Riluzol Valproik

Detaylı

Aripiprazole Bağlı NREM Parasomni Olgusu

Aripiprazole Bağlı NREM Parasomni Olgusu Aripiprazole Bağlı NREM Parasomni Olgusu D O K U Z E Y L Ü L Ü N I V E R S I T E S I N Ö R O L O J I A N A B I L I M D A L ı ( D a m l a Ç e l i k, Ö z l e m A k d o ğ a n, N u r h a k D e m i r, U l u

Detaylı

KANSER TEDAVİSİ SIRASINDA VERİLEN EĞİTİMİN YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ. Doç. Dr. Özgül Karayurt Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

KANSER TEDAVİSİ SIRASINDA VERİLEN EĞİTİMİN YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ. Doç. Dr. Özgül Karayurt Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi KANSER TEDAVİSİ SIRASINDA VERİLEN EĞİTİMİN YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ Doç. Dr. Özgül Karayurt Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi İçerik Yaşam kalitesi kavramı Kanser hastalarının bilgi gereksinimleri

Detaylı

Diyabette Hasta Uyumu Nasıl Artırılabilir? Depresyonda Tedaviye Uyum

Diyabette Hasta Uyumu Nasıl Artırılabilir? Depresyonda Tedaviye Uyum Diyabette Hasta Uyumu Nasıl Artırılabilir? Depresyonda Tedaviye Uyum Doç. Dr. Eylem Şahin Cankurtaran Dışkapı Y.B.Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Konu Akışı Depresyon-DM Birlikteliği Diabete

Detaylı