ERGENLERDE BEDEN "MAJI ve BEDEN D"SMORF"K BOZUKLU1U

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ERGENLERDE BEDEN "MAJI ve BEDEN D"SMORF"K BOZUKLU1U"

Transkript

1 T. C Sal k Bakanl ili Etfal Eitim ve Arat rma Hastanesi Psikiyatri Klinii Bahekim: Doç. Dr. Ali "hsan Dokucu ef: Doç. Dr. K. Ouz Karamustafal olu ERGENLERDE BEDEN "MAJI ve BEDEN D"SMORF"K BOZUKLU1U Uzmanl k Tezi Dr. Burcu Göksan "STANBUL 2007

2 1 Önsöz ve Teekkür Uzmanl k eitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararland m klinik efim Doç. Dr. K. Ouz Karamustafal olu na, Rotasyonlar m ve eitimime katk da bulunan Doç. Dr. Hulki Forta, Doç. Dr. Münevver Çelik, Prof. Dr. Levent Kayaalp, Doç. Dr. Yüksel Altunta a, Uzmanl k eitimim boyunca bana katk da bulunan kliniimiz uzmanlar Dr. Baak Özçelik, Dr. Bahad r Bak m, Dr. Yasemin Ceylan Cengiz, Doç. Dr. Sibel Mercan a Beraber çal t m z tüm asistan arkadalar ma, psikolog, hemire ve yard mc personeline Teekkür ederim. Dr.Burcu Göksan

3 2 "Ç"NDEK"LER Sayfa I. Giri ve Amaç 3 II. Genel Bilgiler 4-16 III. Metod ve Gereçler IV. Bulgular V. Tart ma VI. Sonuç 43 VII. Özet VII.?ngilizce Özet VII Kaynaklar VIII. EK IX EK X. EK

4 3 G"R" ve AMAÇ Fiziksel olarak çekici olan kiilerin daha ansl olduunu gösteren bir tak m kan tlara dayanarak (1,2) zaman içinde farkl kültürlerde fiziksel çekicilik deer verilen bir durum haline gelmitir (3,4). Güzellik alg s subjektif bir kavram olmas na ramen fiziksel çekicilik ile ilgili kültüre özgü ortak nosyonlar bulunmaktad r (5). Televizyon, gazete veya magazin yoluyla olsun sürekli mükemmel yüz ve vücutlar göz önüne serilmektedir. Bu çevre içinde gelien ergenlerin kafalar nda kusursuz kad n ve erkek imajlar olumaktad r. Bu sebeple kafalar nda kendi bedenleri çarp k bir imaj olarak resmedilmekte ve kendilerini yetersiz görmektedirler(6). Bu çarp k alg sal ks z davran lara yol açmakta ve sal ks z davran lar gelitirmektedirler. Fiziksel çekicilik kiiye verilen önemi etkilediinde beden imaj yla ilgili kayg lar artmaktad r. Bundan dolay d görünüe önem veren kültürlerde bedenle ilgili uralar daha fazla görülmektedir. Beden dismorfik bozukluu kiinin asl nda var olmayan bir bedensel kusur veya mevcut hafif bir bedensel kusurla a r ura içinde olmas ve bu kusura ilikin a r endieye bal s k nt duymas d r. Bu durum kiinin mesleki ve sosyal yaam nda k s tlamalar yaratmaktad r. Hastal k s kl kla ergenlik döneminde balarsa da tan nmas için y llar geçebilir. Beden imgesinin ergenin geliim döneminde önemli bir yeri vard r. Beden alg s ergenin özgüveninin geliiminde en önemli belirleyicilerden biridir. Bu ya döneminde olumsuz beden alg s depresyon, anksiyete ve olumsuz deerlendirilme korkusuyla ilikili olabilmektedir (7,8). Ergenlerde beden imaj ve beden dismorfik bozukluu (BDB) klinik özellikleriyle ilgili çal malar vaka sunumlar veya az say da hasta grubuyla yap lan vaka serilerinden olumaktad r. Bu bilgilerin nda bu çal man n amac ergenlerin beden imajlar na kar tutumunun ve beden dismorfik bozukluu yayg nl n n belirlenmesidir.

5 4 GENEL B"LG"LER Beden dismorfik bozukluu (BDB) kiinin görünüte hayali veya hafif fiziksel bir kusurla a r ve ilevsellii etkileyecek düzeyde uramas d r. Bu durum yüksek oranda hastaneye yat, düük yaam kalitesi, intihar düünceleri ve giriimi ve ilikilidir (9,10). Eer kii görünüünde hayali bir kusurla ura yorsa; ya da hafif fiziksel anomali varsa, kiinin endiesi belirgin olarak a r ysa tan konur. Her hangi vücut parças kayg oda olabilir ve genellikle hastalar birden çok vücut bölümüyle ura rlar. Ek olarak, bu ura klinik olarak belirgin strese yol açmaktad r. Sosyal, mesleki alanlarda veya ilevselliin dier önemli alanlar nda bozulmaya sebep olur. Ayr ca beden dismorfik bozukluu tan s için bu ura baka bir mental bozuklukla aç klanamaz (ör; kiinin anoreksiya nervozas varsa endiesi vücut ekli ve ölçüleriyle s n rland r lamaz). Beden dismorfik bozukluu DSM de ancak son iki dekad içinde yer alm olmakla birlikte dismorfofobi ad yla yakla k bir as rd r bilinmektedir. Bozukluk Emil Kraepelin taraf ndan kompulsif nöroz olarak tan mlanm t r. Pierre Janet taraf ndan ise bedenle ilgili utanç obsesyonu olarak adland r lm t r. Ayr ca Freud un ünlü kurt adam vakas burnu ile ilgili a r endieleri olan bir olguyu tan mlamaktad r. Dismorfofobi terimi 1880 lerde?talyan psikiyatrist Enrique Morselli taraf ndan kullan lm t r. Dismorfofobi Yunanca çirkinlik anlam na gelen dismorfiadan gelmektedir. Beden dismorfik bozukluu Avrupa, Japon ve Rus psikiyatri literatüründe bir as rdan fazla süredir deiik isimlerle tan mlanm olmas na ramen Amerika Birleik Devletleri nde ancak 1980 de psikiyatrik hastal klar n tan sal ve say sal el kitab n n 3. bask s nda( DSM III) dismorfofobi ad yla, atipik somatoform bir bozukluk olarak tan mlanm t r. DSM III-R ve DSM IV te Beden Dismorfik Bozukluu olarak deitirilmitir. Genel popülasyonda s kl k % % 1.1, yatan psikiyatri hastalar nda % 13, örenciler aras nda yap lan çal malarda s kl k % 2 - % 13 olarak tespit

6 5 edilmitir (11). Grant ve ark n psikiyatri servisinde yatan 122 hastayla yapt çal mada BDB yayg nl yatan hasta popülasyonunda % 13,1 olarak bulunmutur (12). Zimmerman ve Mattita n n psikiyatri polikliniine bavuran 500 ayaktan hastayla yapt çal mada BDB yayg nl % 3 olarak bildirilmitir (13). Biby ve Fitts in çal malar nda kolej örencileri aras nda bedenlerinden honut olmayan örencilerin yayg nl % 60- %70 olarak ve BDB s kl % 13- %28 olarak tespit edilmitir (14,15). Bohne ve ark n Amerikan ve Alman kolej örencileri ile yapt çal mada Amerikan örencilerinin % 74,3 ü, Alman örencilerin % 46,6 s beden imajlar yla ilgili honutsuzluk belirtmiler ve Amerikan örencilerinin % 4 ü Alman örencilerin ise % 5,3 ü BDB tan kriterlerini kar lam lard r (16). Ya dilimine göre BDB yayg nl na bak ld nda 5 ya alt % 3, 6-10 ya aras % 10, ya aras % 36, ya aras % 32, ya aras % 8, ya aras % 6, ya aras % 3, ya aras % 1, 40 ya üstü % 1 olarak bildirilmitir (17). Son zamanlarda yap lan çal malarda plastik cerrahiye ve dermatolojiye bavuran hastalar aras nda BDB yayg nl % 7- % 14.4 olarak belirtilmitir (18,19). Andreasen ve Bardach plastik cerrahiye bavuran hastalar n % 2 sinin BDB vakalar olduunu belirtmilerdir ( 20). Sarwer ve ark n 100 plastik cerrahi hastas nda yapt klar çal mada bu oran % 7 olarak bulunmutur ( 21). Vargel ve ark n 20 plastik cerrahi hastas yla yapt çal mada BDB yayg nl % 20 olarak tespit edilmitir (22). Phillips ve ark n 200 BDB vakas yla yapt çal mada olgular n % 68.5 i kad n olarak tespit edilmitir (23). Phillips ve Didie nin 36 ve 164 erikin BDB hastas yla yapt çal mada ergenlerin % 80.6 s, erikinlerin % 65.8 i kad n olgulardan olutuu belirtilmitir (24). Zimmerman ve ark. n çal mas nda BDB yayg nl kad nlarda %75 olarak bulunmutur(13). Phillips ve ark n 137 kad n ve 63 erkek BDB hastas yla yapt çal mada erkeklerin istatistiksel aç dan anlaml olarak kad nlara göre daha yal, bekar ya da yaln z yaama oran n n anlaml olarak kad nlara göre daha yüksek olduu bildirilmitir (25). Erkek olgular genital organlar, vücut yap s ve saçla daha çok uramaktayken kad nlar n cilt, kar n, kilo, göüs, kalça, popo ve bacaklar yla daha çok urat klar tespit edilmitir (25). Kad nlar erkeklere oranla anlaml olarak daha çok BDB davran sergilemekte ve anlaml olarak daha s k olarak giysi ve makyajla kusurlar n kamufle etmektedirler (25).

7 6 Erkek hastalar n ilevselliin global deerlendirilmesi ölçeinde anlaml olarak daha düük skorlar ald klar ve psikopatolojiye bal olarak mesleki ilevselliklerinin daha düük olduu tespit edilmitir (25). Erikinlerde yap lan çal malarda BDB nin genelde ergenlik döneminde balad bildirilmitir(24). 293 BDD hastas yla yap lan çal mada balang ç ya 16,9±6,9 olarak tespit edilmitir (26). Phillips ve Menard ve ark n 2005 y l nda 200 BDB vakas nda yapt klar çal mada BDB balang ç ya 16,4±7 olarak ve subklinik BDB nin ( bedeninden honutsuzluk) balang ç ya 12,9 ± 5,8 olarak belirtilmitir (23). Veale, Andreasen, Phillips, Biby ve Hollander yapt klar çal malarda BDB ortalama balang ç ya n 17 olarak tespit etmilerdir (10,20,27-31). Cansever ve ark lar n n 420 hemirelik örencisiyle yapt çal mada BDB balang ç ya 15,1±2,3 olarak bulunmutur(32). Grant ve ark n yapt çal mada BDB ortalama balang ç ya 11,9 olarak bulunmutur (12). Ergenlik döneminde balayan yaam kalitesini etkileyecek düzeyde olan bu a r urala ilgili bu döneme ait çok az çal ma vard r. Hastal k s kl kla ergenlik döneminde balarsa da tan nmas için y llar geçebilir. BDB li kiilerin büyük bir k sm s kl kla dermatologlara ve estetik cerrahlar na bavurmaktad r. Hastalar n % 9 - % 12 si dermatologlar, % 6 - % 15 si estetik cerrahlar taraf ndan görülmektedir(24). Hastalar n % 26 s n n en az ndan bir kez operasyon geçirdii bildirilmitir (10). Phillips ve ark n 200 BDB hastas yla yapt çal mada 128 vakan n ( % 64) s k nt lar için psikiyatrik olmayan tedavilere bavurduklar belirtilmitir (23). Dier bir çal mada BDB vakalar n % 56,2 sinin plastik cerrahi veya dermatolojik tedavilere bavurduklar bildirilmitir (12). Geçmi çal malar dermatalojik ve cerrahi tedavileri denemi hastalar n % 81 nin sonuçtan memnun kalmad n (28) ve %88 inin semptomlar n n kötületiini göstermektedir(33). BDB sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak etyolojisinde nörobiyolojik, psikolojik ve sosyokültürel hipotezler öne sürülmektedir. Beden alg s bozukluunun nörobiyolojik temelleri yüzy l n ba nda nörologlar taraf ndan at lm t r. Çarp k beden alg s yla ilgili ilk yaz lar anosognozi ve bedenin bir yar s n n ihmalini içermektedir. Bu tür beden alg bozukluklar temporal, pariatel, oksipital bölge

8 7 hasar yla ilikilidir. BDB benzeri semptomlarla seyreden subakut sklerozan panensefalit vakas hastal n etyolojisinde nörobiyolojik faktörlerin yer ald n göstermektedir(17). Nörobiyolojik faktörlerin varl n gösteren dier bir kan t da tedaviye verilen yan tt r. Duygudurum, bili, uyku, itah, cinsel davran ve ar mekanizmas nda önemli rolü olan serotoninin BDB etyolojisinde de yer ald varsay lmaktad r. BDB nin depresyon ve obsesif-kompulsif bozuklukla birlikte görülmesinin s kl ve serotonin geri al m inhibitörlerine verilen olumlu yan t bu bozukluun serotonerjik ilev bozukluu olabileceini düündürmektedir. Siproheptadin gibi serotonin antagonistleriyle BDB semptomlar n n artt n bildiren çeitli çal malar vard r(17). BDB belirtilerinin alevlenmesi serotonerjik sistemin rolünü desteklemektedir. Düünce ve hareket bozukluklar n n etiyolojisinde yer alan dopaminin de BDB, özellikle delüzyonel tipin patofizyolojisinde rolü olabilecei düünülmektedir(27). Geçen yüzy lda psikolojik faktörlerin BDB gelimesinde önemli rol oynad öngörülmütür. Psikodinamik bak aç s na göre bu semptomlar n psikolojik bir anlam vard r ve çounlukla çocukluk ça yaant lar na dayanmaktad r. BDB nin emosyonel veya cinsel bir çat man n yer deitirme mekanizmas ile ilgisiz gibi görünen bir beden bölgesine yans mas olduu vurgulanmaktad r. BDB ye yatk nl k salayan faktörler aras nda özgüven eksiklii, eletirisel ebeveynler, erken çocukluk ça travmalar ve çat malar n bilinçd yer deitirmesi yer almaktad r(10,20,30,34-37). Altta yatan sorun direkt olarak ba edilemeyecek kadar endie yarat c ve duygusal yönden tehdit edici olduundan bu yer deitirme mekanizmas kullan lmaktad r. Endie yaratan ve a r derecede ura lan vücut bölümü burun olduunda asl nda bunun emosyonel aç dan daha tehdit edici olan bir beden parças olan penisin temsili olduu görüü vard r. BDB hastalar n n % 60 n n çocukluk ça ve ergenlik döneminde d görünüleriyle ilgili sürekli alay edildikleri tespit edilmitir (17). Ergenlikte alay

9 8 edilmi kiilerin erikin dönemde bedenlerini daha olumsuz alg lad klar n vurgulam t r. Özgüven eksiklii, reddedilme risk faktörleri aras ndad r. Hastalar mükemmeli isteyen ebeveynler ya da aileleri taraf ndan sevilmedikleri ve ihmal edildiklerini hissettiklerinden bahsetmektedirler. BDB beden imgesiyle ilgili bir bozukluk olduundan travmatik yaant lar n bedenden honutsuzluk, bedenle ilgili utanç ve bedenle ilgili çarp k alg lara sebep olabilecei hipotezi öne sürülmütür (38). Didie ve ark. 75 BDB hastas nda yapt klar çal mada dier çal malarla uyumlu olarak hastalar n en çok duygusal ihmale (%68) maruz kald n tespit etmilerdir. Duygusal ihmali s ras yla duygusal istismar (%56), fiziksel istismar ( % 35), fiziksel ihmal ( % 33) ve cinsel istismar ( % 28) takip etmektedir (39). BDB ve kiilik özellikleri aras nda iliki tam olarak belirlenememi olmas na ramen BDB hastalar nda mükemmmelliyetçi, obsesif, içe dönük, çekingen, utangaç, güvensiz kiilik özellikleri saptanm t r (40). Ancak bu özelliklerin BDB ye mi yoksa BDB nin mi bu kiilik özelliklerinin geliiminde rol ald sorusunu yan tlamak zordur. Phillips utangaçl k, sosyal anksiyete, özgüven eksiklii, mükemmelliyetçilik, eletiriye hassasiyetin BDB ye yatk nl artt rd hipotezini öne sürmütür. Ayn zamanda BDB nin bu kiilik özelliklerini kuvvetlendirdiini vurgulamaktad r. Örnein BDB semptomlar na bal olarak sosyal ortamlardan kaç nma davran sosyal anksiyete ve utangaçl artt rabilir (17). Son zamanlarda magazin, televizyon, filmlerde d görünüe verilen önemin BDB oluumunda yeri olduu düünülmektedir. Çal an kad nlar üzerinde yap lan bir çal mada bak m ürünleri, diyet, kozmetik ürünlerine yüksek miktarlarda para harcand bulunmutur. Güzellik büyüyen bir endüstri haline dönümütür. BDB li hastalar n üçte ikisi sosyokültürel faktörlerin semptomlar n artt rd n bildirmitir (17). Çekici olmakla ilgili verilen mesajlar ve televizyon, film ve magazinde yer alan çekici insan portreleri bu kiilerin kayg lar n ve a r ura lar n kötületirmektedir.

10 9 Phillips ve arkadalar n n 2005 y l nda yapt klar 200 hastal k çal mada en s k ura lan vücut bölgeleri s ras yla cilt (% 80), saç (% 58), burun (% 39), kar n (% 32), di (% 30), kilo (% 29), göüsler(% 26), popo(% 22), gözler(% 22), uyluklar (% 20), kalar (% 20), genel yüz (% 19), zay f vücut yap s (% 18), bacaklar (% 18), yüz ekli ve büyüklüü (% 16), çene (% 15), dudaklar (% 15 ), kollar (% 14 ), kalçalar (% 13 ), yanaklar (% 11 ), kulaklar (% 11 ) olarak bulunmutur(23). Ak n ve arkadalar n n 2002 y l nda yapt klar çal mada 47 hasta verilerine göre en s k kayg bölgeleri yüz (% 28 ), burun (% 26 ), saç (% 21) olarak saptanm t r (41). Phillips ve ark. ergen hastalar n en s k urat klar beden bölgelerini cilt, saç ve vücuttaki tüyler, kar n ve diler olduunu erikinlerde ise cilt, saç ve burun bölgelerinin en s k endie veren bölgeler olduunu bildirmilerdir (24). Cansever ve ark. n hemirelik örencileriyle yapt çal mada en s k endie yaratan ve ura lan bölgeler kalçalar ( % 50), yüz (% 30), diler ( % 30), gözler ( % 30), burun ( % 25), kulak ( % 25), saç ( %25), cilt ( %10), göüsler (% 5) olarak bulunmutur (32). Grant in yatan hastalarla yapt çal mada en çok ura lan vücut bölgeleri burun (% 56,2), saç ( %56,2), cilt (%56,2), dudaklar ( % 43,8), göüsler ( % 31,2), diler ( % 31,2), penis ( % 18,8) kulaklar ( % 12,5) olarak bulunmutur (12). Phillips ve ark n çal mas na benzer ekilde Grant n çal mas nda da ergenlerin en s k urat klar beden bölgeleri saç, diler ve cilt olarak tespit edilmitir (12). BDB hastalar n n % 68 - % 98 i birden çok beden bölgesiyle ilgili kayg lar yaamaktad r (10,42,43). Hastalar n kusurlu bulduklar ve a r ekilde urat klar beden bölgeleri say s ortalama 5-7 olarak bildirilmitir (23). Hastalar n beden kusurlar na dair youn kayg lar mesleki ve sosyal ilevselliklerini oldukça etkiler. Hastalar n gün içinde hayali kusurlar na dair a r ura lar yla geçen zaman ortalama 5,6 saat olarak belirtilmitir (12). Kusurlar yla ilgili sürekli onay alma, aynada ya da yans yan yüzeylerde kendilerini kontrol etme, bakalar yla kendini kar lat rma davran lar s k görülmektedir. Hastalar hafif ya da hayali kusurlar n kamufle etmek amac yla saç ve giyimlerinde deiiklikler yaparlar ya da bol miktarda makyaj malzemesi kullanabilirler. BDB olgular n n kayg lar sosyal ortamlarda daha da artt ndan evden d ar ç kmama,

11 10 sosyal ortamlara girememe, okulu veya ii b rakma gibi kaç nma davran lar gösterebilirler. BDB davran lar içinde en s k görülen bakalar yla kar lat rma (%94), kamufle etme ( %92), s k s k aynaya bakma ( % 90), a r makyaj yapma (%70), kusurlu görülen bölgeye dokunma (% 65), onay arama ( % 60) olarak bulunmutur (25). Ergen hasatalar da erikinlere benzer ekilde bakalar yla kar lat rma ( % 91,7), kamufle etme (% 89), s k ayna kontrolü ( % 89), a r süslenme (% 72), onay arama ( %56) davran lar sergilerler (24). Ergenlerde erikinlere oranla cilt yolma davran n n anlaml olarak daha s k olduu tespit edilmitir (24). Cansever ve ark. BDB vakarl n n s ras yla ayna kontrolü ( %85), kaç nma ( %65), onay arama ( % 60), bakalar yla kar lat rma ( % 50), a r makyaj, süslenme ( %50), kamufle etme ( %35) davran lar sergilediklerini bildirmilerdir (32). Hastalar n yaam boyu sergiledikleri BDB davran ortalamas 6,9±2,2 dir (24). BDB tan s alm kiilerin % 56,2 si ciddi, % 43,8 i ileri derecede, i yapmay engelleyici derecede s k nt tan mlam lard r (12). BDB olgular n n % 81,2 si hayali kusurlar ndan dolay birçok sosyal ortamdan kaç nmaktad rlar (12). Hastalar n bunlara direnç göstermesi veya kontrol edebilmesi davran n tipine göre deitirmektedir. Çou hasta kar taraf taraf ndan tuhaf kar lanaca n düündüü için onay arama davran na kar direnebilmekteyken kamufle etme davran n kontrol edememektedir. Bu davran lar engellendii takdirde hastalar n % 26 s a r kar konulamaz % 25 ciddi derecede, % 25 i orta derecede, %13 ü hafif derecede anksiyete duyabileceklerini bildirmitir (17). Sadece %13 ü herhangi bir stres yaamayacaklar n belirtmitir. Bu davran lar ba edilemez ve kiilerin günlük yaam aktivitelerini etkilemektedir. % 58 i bu davran lar n ilevselliklerini ileri derecede etkilediini bildirmitir (17). Ergenlerin % 40 orta derecede, % 48,6 s ciddi derecede, % 5,7 si BDB ye bal olarak ileri derecede s k nt yaad klar n belirtmitir (24). Ergenlerin % 25,7 si orta derecede, % 60 ciddi derecede, % 5,7 si ileri derecede ilevsellik kayb belirtmitir (24). Grant n çal mas nda hastalar n %18,8 i hafif, % 50 si orta derecede, % 31,2 si ciddi derecede ilevsellik kayb bildirmilerdir ve BDB olmayan hastalarla kar lat r ld klar nda BDB vakalar n n ilevselliin global deerlendirilmesi ölçei skorlar klinik olarak anlaml derecede daha düük olduu tespit edilmitir(12).

12 11 Aile üyeleri ve dier yak n kiilerle olan ilikiler bu davran lardan etkilenmektedir. Özellikle onay arama davran çevredeki kiiler taraf ndan tolere edilemez dereceye gelebilir. Dierlerini bu ritüeller içine katmak veya günlük aktivitelerden ya da sosyal ortamlardan kaç nmak ilikileri bozabilmekte, arkadal klar bitebilmekte veya boanmalar olabilmektedir. BDB li hastalar n n çounda içgörü zay ft r. Asl nda bu hastalar bedensel a r ura lar na direnmek için çaba göstermezler. Çünkü bu hayali kusura sahip olduklar na inan rlar. Bu kusurun varl na dair düünceleri egosintoniktir. Hastalar n çou bu kusurun gerçekte olmad na ikna edilemezler. BDB li hastalar n % 3 ünde içgörünün tam, % 9 unda iyi, % 28 inde yeterli, % 18 inde zay f içgörü olduu, % 41 inde içgörünün olmad hezeyanl düünce olduu tespit edilmitir (17). BDB nin delüzyonel tipi hezeyanl bozukluklar içinde ayr bir hastal k olarak s n fland r lmas na ramen DSM-IV de iki kod alabilmektedir. Dier bir deyile delüzyonel BDB li bir kii hem BDB tan s hem de hezeyanl bozukluk tan s alabilir (17). Beden dismorfik bozukluunda en s k komorbid bozuklar major depresyon ( %82 ), sosyal fobi (% 38 ), madde kullan m bozukluu ( %36 ) obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ( % 30 ) olarak bulunmutur (26). Veale ve ark. 50 hastada yapt klar çal mada yaam boyu depresyon s kl n % 36 olarak bulmutur(10). Depresyonla yüksek oranda komorbiditesinin bulunmas ve SSRI ya olan tedavi yan t ndan dolay BDB nin depresyonun semptomu olabilecei hipotezi ortaya at lm t r(44). Ancak BDB nin depresyonun bir semptomu olamayaca n gösteren iki hastal k aras nda önemli farkl l klar bulunmaktad r (45). BDB belirgin obsesyonlar ve kompulsiyonlarla seyretmektedir ve SSRI d antidepresanlara yan t vermemektedir (46-48). Depresyonda kad n erkek oran aras ndaki fark BDB de olduundan daha belirgindir ve depresyon BDB ye oranla daha geç yalarda balamaktad r. BDB de görülen depresif semptomlar stres ve demoralizasyona sekonder gelimektedir BDB vakalar n n çounda major depresyon ve madde kullan m bozukluklar BDB balang c ndan sonra ortaya ç kmaktad r (26). BDB ve

13 12 depresyonun bir arada bulunduu vakalarda BDB nin depresyondan yakla k 1 sene önce balad tespit edilmitir (17). Phillips ve Didie nin BDB bozukluu olan 36 ergen ve 164 erikinde yapt çal mada madde kullan m bozukluu s ras yla %44 ve %49 olarak bulunmutur(24). Eksen II bozukluklar özellikle çekingen kiilik bozukluu % 57- %100 s kl nda BDB ye elik etmektedir (10,40,49,50). Psikiyatrik hasta grubunda BDB komorbiditesine bak ld nda BDB nin nadir olmad görülmütür. Yatarak tedavi gören major depresyonlu hastalarda BDB s kl % 20 olarak bulunmutur (12). Hollander ve ark. 442 OKB hastas nda yapt klar çal mada BDB yayg nl % 12 (51), Phillips ve McElroy un OKB li hastalarda yapt çal mada BDB s kl % 15 olarak bulunmutur (44). 80 atipik depresyonlu hastada BDB yayg nl % 14 (45), 53 sosyal fobik hastada BDB yayg nl % 11 olarak bulunmutur(52). 62 trikotillomani hastas n n % 23 ünde BDB komorbiditesi tespit edilmitir (53). Madde kullan m bozukluu tan s yla yatarak tedavi gören hastalarda BDB yayg nl % 26,2 olarak tespit edilmitir (12). BDB vakalar n n % 21.7 si yaam boyu bir, % 28.6 s iki, % 41 i üç veya daha fazla komorbid eksen I tan s almaktad r (26). BDB olgular n n % 8.6 s nda komrbidite saptanmam t r(26). Phillips in 100 hastal k çal mas nda komorbid OKB s kl %37, Hollander in 50 vakal k çal mas nda OKB s kl %39 olarak bulunmutur (54,55). BDB çounlukla OKB spektrum bozukluu olarak kavramlat r lm t r (44,56-58). Asl nda BDB ve OKB bir çok aç dan benzer özelliklere sahiptir ( Frare 2004, Phillips 1998). Ek olarak OKB hastalar n n birinci derece akrabalar nda yüksek oranda BDB yayg nl saptanm t r (59). Ancak bu iki bozukluun farkl lat noktalar vard r. BDB de OKB ye oranla daha zay f içgörü olmas, intihar oranlar n n daha yüksek olmas, depresyon komorbiditesinin daha yüksek olmas iki bozukluu birbirinden ayr t rmaktad r (58,60,61). BDB deki bedensel kusurla ura n n obsesyon ve kompülsiyon özellikleri ta makla beraber, ek olarak OKB tan s koymak için obsesyon ve kompülsiyonlar n görünümle ilgili endielerle s n rl olmamas gerekir.

14 13 Brawman ve Mintzer in 54 sosyal fobik hastayla yapt çal mada BDB komorbiditesi %11 olarak tespit edilmitir(52). Benzer ekilde Wilhelm ve ark. sosyal fobisi olan 25 hastada BDB s kl n %12 olarak bulmutur (62). Sosyal fobi ve BDB de her ikisinde de toplum taraf ndan olumsuz deerlendirilme korkusu vard r. Ancak sosyal fobinin temel özellii, bakalar n n önünde küçük düme korkusudur ve genelde bunun sebebi görünümdeki hayali kusurlar deildir. Sosyal fobik olgular anksiyete yaratan ortamlardan kaç nd klar zaman rahatt rlar. Fakat BDB li hastalar sosyal ortamlardan uzak dursalarda endieleri devam eder. Yap lan çal malarda sosyal anksiyete bozukluunun BDB den önce balad bulunmutur (26,63,64). Wilhelm ve ark. sosyal fobinin BDB den ortalama 13 y l önce balad n bulmulard r (62).?ntihar giriimi seyrek deildir. Retrospektif çal malarda BDB olgular n n % 45- % 70 inde intihar düünceleri olduu tespit edilmitir (65). BDB li hastalar n % 80 ninde intihar düüncesi olduu(39). ve % kadar n n intihar giriiminde bulunduu saptanm t r (66). Phillips ve Menard n 185 BDB hastas yla yapt 4 y ll k izlem çal mas nda hastalar n % 79,5 inde intihar düünceleri ve % 27,6 s nda intihar giriimi öyküsü olduu bildirilmitir (65). Ergen hastalar n % 80,6 s nda intihar düüncesi olduu ve %44,4 nün intihar giriiminde bulunduu bildirilmitir (24). Ergenlerin erikinlere oranla anlaml olarak daha fazla intihar düünceleri olduu tespit edilmitir (24). Phillips ve Menard n 4 y ll k izlem çal mas nda 185 BDB li hastadan % 58 nin bir sene içinde intihar düüncesi gelitirdii ve bir sene içinde % 2.6 vakan n intihar giriiminde bulunduu, 2 vakan n ölümle sonuçland ( % 0.3) bildirilmitir (26). BDB genellikle düzelme ve alevlenme dönemleri ile kronik bir seyir izlemektedir. Çal malar BDB nin kronik seyreden bir hastal k olduu yönündedir. BDB vakalar n n % 85 i hastal n süregiden bir hastal k olduunu belirtmitir (17). 188 ve 200 hastayla yap lan iki çal mada hastal k süresi s ras yla 15,7±11,9 ve 15,8±12,3 olarak tespit edilmitir (25,37). Hastalar n çounda bilisel davran ç terapi ve selektif serotonin gerial m inhibitörleri ile k smi remisyon salanmaktad r. % 81-% 82 oran nda kronik seyir tespit edilmitir (25,37).

15 14 Selektif serotonin gerial m inhibitörleri (SSRI) ve bilisel davran ç tedavinin BDB tedavisinde etkin olduu gösterilmitir. Son zamanlardaki veriler BDB nin delüzynel tipi de dahil olmak üzere serotonin geri al m inhibitörlerine yan t verdiini göstermektedir (42,47,67). Klomipramin (46), fluvoksamin(68,-70), fluoksetin (71), sitalopram n (72) içgörü salanmas nda, endienin, kusurla ilgili a r ura lar n azalmas nda etkili olduu bulunmutur. Yap lan çal malarda % oran nda klinik olarak belirgin düzelme olduu gösterilmitir(17). Klomipramin, paroksetin, fluoksetin, sertralin ya da fluvoksaminden biriyle tedavi olan 65 hastadan % 42 sinde iyileme olduu ve bu sonucun MAO inhibitörlerleri, SRI olmayan trisiklik antidepresanlarla tedavi olan vakalarla kar lat r ld nda klinik aç dan anlaml olduu saptanm t r (73). Hollander ve ark n 50 hastal k retrospektif çal mas nda SRI tedavisi alanlarda klinik global izlem ölçeinde belirgin düzelme saptanmat r (47,55). BDB nin delüzyonel tipinin de SRI tedavisine yan t verdii gösterilmitir (54). 20 BDB hastas yla 16 hafta süreyle yap lan aç k çal mada fluvoksamin 300mg/gün tedavisiyle vakalar n %70 inden yan t al nm ve delüzyonel hastalar n içgörüsü klinik aç dan anlaml derecede gelimitir (74). SSRI tedavisiyle görünüle ilgili ura lar azalmakta, obsesyona kar direnç gösterilebilmekte ve bu düünceler daha az ac verici olmaktad r. BDB ile ilikili davran lara harcanan süre azalmakta ve bu davran lara kar direnç gösterilebilmektedir. Çou hastan n tedaviyle sosyal yaam belirgin ekilde düzelmektedir.?nsanlar aras nda olmak daha az ac verir duruma gelmekte, mesleki ve okul baar s düzelmektedir. Tedaviyle anksiyete, depresyon ve intihar düünceleri kaybolmakta ve özgüvenleri artmaktad r. Tedaviye yan t al nam yorsa ilk önce denenen ilac n dozu en üst doza ç kart lmas ve 3 ay bu tedavinin sürdürülmesi önerilmektedir. Eer doz art ile de istenilen yan t al nam yorsa buspiron, antipsikotik; özellikle pimozid ile augmentasyon, klomipraminle dier SSRI lar n kombinasyonu önerilmektedir (17). Phillips ve ark n BDB li 90 ayaktan hastayla yapt çal mada buspiron augmentasyonu ile yan t oran % 33, antipsikotik augmentasyonuyla % 16,7, lityum ile % 20, klomipramin ve SSRI kombinasyonu ile % 44 oran nda tedaviye yan t al nm t r(75).

16 15?yileme döneminden sonrada hastalar n en az ndan 1 y l süreyle tedaviye devam etmesi önerilmektedir. Çünkü tedavinin erken sonland r ld durumlarda vakalar n % 84 ünde relaps görülmütür (75). BDB semptomlar n n iddetli ve uzun süredir devam ediyor olmas ve elik eden kiilik bozukluunun bulunmas anlaml olarak daha düük oranda remisyon salanaca n öngörmektedir (76). Komorbid major depresyonun düzelmesi BDB için klinik aç dan anlaml remisyon olabileceini öngörmektedir (77). Ayn ekilde BDB de semptomlar nda iyilemenin olmas elik eden major depresyonun anlaml olarak remisyona gireceini göstermektedir(77). BDB remisyonu saland ktan 3 ay sonras nda vakalar n sadece % 20 si major depresyon için tüm tan kriterlerini kar lamakta ve % 61 inde tam remisyon salanmaktad r(77). Depresyon remisyonu saland ktan 3 ay sonras nda hastalar n % 50 si BDB için tüm tan kriterlerini kar lamaka ve sadece % 25 i 3 ay sonras nda halen remisyonda olmaktad r (77). Komorbid OKB nin iyilemesi BDB remisyonunu öngörmekteyken, BDB nin düzelmesi OKB için klinik aç dan anlaml remisyon salamamaktad r(77). Sosyal fobinin remisyonun 3 ay sonras nda hastalar n % 50 si BDB için tan ölçütlerini kar l yor olduu bulunmu ve sosyal fobinin iddeti ile BDB remisyonu aras nda klinik aç dan anlaml fark saptanmam t r (77). Bilisel davran ç terapinin beden bölgeleri ile ilgili kayg y, yanl inançlar ve BDB davran lar n azaltmas, sorunla baa ç kma yöntemlerini öretmesi aç s ndan etkili olduu belirtilmitir(17). Terapinin bilisel yönü yanl inanç ve düünceleri hedeflemektedir. Bilisel terapinin amac çarp k ve gerçekçi olamayan düüncelerin belirlenmesi ve deitirilmesidir. Davran ç yönü sosyal kaç nma, sürekli kontrol etme gibi sorun yaratan davran lara odaklanmaktad r. Amaç bu tekrarlay c davran lar n ortadan kald r lmas ve yerine sal kl davran lar n almas n salamakt r. Mckay ve ark n 10 vakadan oluan 6 hafta süren çal mas nda bilisel davran ç terapinin etkili olduu gösterilmitir (78). Rosen ve ark n 27 vakal k 8 hafta süren çal mas nda üzerine gitme, düünce durdurulmas ve rahatlama teknikleriyle klinik aç dan anlaml düzelme saland tespit edilmitir(79).

17 16 BDB ergenlik döneminde balayan genel popülasyonda yayg nl %0,7-%1,1 olan bir bozukluktur. Hastalar çounlukla dermatologlara ve cerrahlara bavurduklar için tan konulabilmesi ve tedaviye balanmas gecikmektedir. BDB tedavisinde serotonerjik ajanlar n yan s ra bilisel davran ç tedavinin de etkili olduu gösterilmitir.

18 17 METOD ve GEREÇLER Çal maya Milli Eitim Bakanl ndan izin al narak Pili ilçesinde yer alan Devlet Lisesi, Meslek Lisesi ve Anadolu Lisesi lise 1. s n f örencileri dahil edildi. Devlet lisesi nden 87, meslek lisesinden 97, anadolu lisesinden 87 örenci tarand. Sosyodemografik özelliklerin sorguland sosyodemografik form, beden alg s n n deerlendirilmesi ve BDB tarama amaçl Beden Dismorfik Bozukluu Soru Formu (BDDQ), Beden Dismorfik Bozukluu Tan Formu (BDDE-SR) kullan ld. Travma sorgulanmas na yönelik Çocukluk Ça Travma Ölçei uyguland. BDDQ ve BDDE- SR ile olas BDB tan s alm örencilerle yüz yüze görüme yap ld ve BDB tan s DSM-IV kriterlerine göre düzenlenmi olan yap land r lm görüme formu SCID-I kullan larak kondu. BDB tan s alan örencilerde komorbidite tarand. Sosyal anksiyete bozukluu tan s alan örencilere Liebowitz sosyal fobi ölçei verildi.

19 18 GEREÇLER DSM-IV TR Eksen I Bozukluklar için Yap land r lm Görüme Formu (SCID-I): First ve arkadalar taraf ndan 1997 de DSM-IV Eksen I bozukluklar için yap land r lm klinik görümedir (80). SCID I tan sal deerlendirmenin standart bir biçimde uygulanmas n salayarak tan n n güvenilirliinin ve DSM-IV tan ölçütlerinin taranmas n kolaylat rarak tan lar n geçerliinin artt r lmas, belirtilerin sistematik olarak arat r lmas için gelitirilmitir. SCID-I in Türkiye için geçerlik ve güvenilirlik çal malar Çorapç olu ve arkadalar taraf ndan 1999 da yap lm t r (81). Sosyodemografik form: Örencilerin kendisi taraf ndan doldurulan ya, doum yeri, cinsiyet, geçmi psikiyatrik tedavi, ailede psikiyatrik hastal k, boy, kilo, egzersiz s kl, alkol/madde kullan m, yasal sorun, disiplin cezas gibi sosyodemografik özelliklerin yan s ra intihar ve kendine zarar verici davran lar n olup olmad n n belirlenmesi amac yla haz rlanm t r. BDDQ: Kiinin kendisinin doldurduu, DSM-IV kriterlerine dayanarak gelitirilmi BDB tarama testidir. Phillips ve ark. taraf ndan gelitirilmi olup duyarl l %100, özgüllüü % 89 olarak bulunmutur. (82). BDDE-SR: Beden imaj yla ilgili honutsuzluu ve BDB semptomlar n ölçen kiinin kendisi taraf ndan doldurulan tan koymaya yard mc ölçektir(82). 1 den 6 ya kadar likert derecelendirme sistemine göre beden bölgesiyle ilgili zihinsel meguliyeti, görünüle ilgili olumsuz deerlendirme, sosyal ortamlardan, etkinliklerden kaç nma, kamufle etme davran lar n n sorguland sorular derecelendirilir. Yüksek skorlar daha fazla honutsuzluu ve daha kötü ilevsellik düzeyini gösterir. 6: Görünüle ilgili endielenme, üzüntü duyma, 7: umumi yerlerde görünüle ilgili olarak endie duyma,utanma, veya 8: tan d k insanlar n olduu ortamlarda endie duyma, utanma,

20 19 12: ah s olarak kendini deerlendirmede d görünüe verilen önem, 13: görünü özelliinden dolay kendini olumsuz deerlendirme, yetersiz hissetme sorular na 4 veya daha fazla puan verilmesi; ek olarak 9b: birisinin görünüünüze dikkat ettiini hissettiinizde üzülme, s k nt duyma, veya 17: görünü özelliinden dolay rahats z olma ve umumi alanlardan kaç nma; 18: görünü özelliinden dolay rahats z hissetme ve tan d k insanlarla sosyal ortamlara girmekten kaç nma; 19: görünü özelliinden dolay fiziksel temastan kaç nma; ve 21: görünü özelliinden rahats z olma ve egzersiz, aç k hava elenceleri gibi fiziksel aktivitelerden kaç nma sorular na 4 veya daha fazla puan verilmesi BDB tan s n desteklemektedir. Çocukluk Ça Kötüye Kullan m ve?hmali Soru Listesi : Bu form ile çocukluk ça nda fiziksel, cinsel ve duygusal kötüye kullan lma, ihmal edilme ve ensest yaant lar sorgulanmakta; 18 ya ndan önce kötüye kullanma ve ensest davran n n olup olmad vurgulanmaktad r. Bu form Par ve ark. taraf ndan gelitirilmitir(84). Liebowitz Sosyal Fobi Ölçei: Liebowitz in 1987 de gelitirdii 13 performans ve 11 sosyal etkileim durumunu içeren toplam iddetin yan s ra performans korkusu, performans kaç nmas, sosyal korku ve sosyal kaç nmay ölçen 24 maddeden oluur. Türkçe geçerlik ve güvenilirlii Dilbaz ve Güz taraf ndan yap lm t r (85).

21 20 "statistiksel Deerlendirme Tüm istatistiksel deerlendirmeler için SPSS 11.5 yaz l m program kullan ld. Sosyodemografik ve tan sal deikenler say sal ve yüzde deerleri ile gösterildi. Nominal ve ordinal deikenlerin bioistatistiksel deerlendirmesi s kl k ve yüzde oranlar temelinde ki-kare testi ile yap ld. Ortalama k yaslamalar ba ms z örnekler t testi ile deerlendirildi. Anlaml l k düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi.

22 21 BULGULAR Çal maya kat lan 271 örenciden 124 ü kad n ( % 45,8), 147 si erkek (%54,2) örenciden olumaktayd. Örenciler yalar aras nda ve ortalama yalar 15,2±0,46 ya olarak bulundu. BDB vakalar nda hastal n balang ç ya 13,7±0,95 ya olarak tespit edildi ( ya). Ortalama karde say s 2,13 ± 1,28 olarak bulundu. K z örencilerin boyu 152 cm- 182 cm aras nda ve boy ortalamas 164,4 ±5,5cm olarak bulundu. Erkek örencilerin boyu 142cm-190cm aras nda ve boy ortalamas 169,75±8cm olarak bulundu. K z örencilerin ortalama kilosu 52,8±8,4kg( 40kg-90kg), erkek örencilerin ortalama kilosu 59,1±10,64kg ( 36kg- 98kg) olarak tespit edildi. K z örencilerin beden kitle indeksi (BK?) ortalamas 19,6±2,7kg/m², erkek örencilerin 20,5±2,9kg/m² olarak tespit edildi. 271 örenciden 35 inin BK? belirlenemedi. Örencilerin %32,6 s zay f, 60,6 s normal, 6,4 ü a r kilolu, % 0,4 ü obez idi. BK? nin da l m grafik 1 de gösterilmitir. Grafik 1: Beden kitle indeksi da l m 4,00 3,00 bilinmeyen 1,00 2,00 1: zay f (n=77, % 32,6) 3:a r kilolu (n=15, % 6,4) 2:normal (n=143, % 60,6) 4:obez(n=1, % 0.4)

23 22 Cinsiyetler aras nda BK? aç s ndan anlaml fark saptand (p=0,014). K z örencilerin %41 i zay f, %55 i normal, %2,8 a r kilolu, % 0,9 u obez idi. Erkek örencilerin % 25 i zay f, %65,4 ü normal, %9,4 ü a r kilolu olarak saptand. BK? nin cinsiyete göre dal m grafik 2 ve 3 te gösterilmitir. Grafik 2: Cinsiyete göre beden kitle indeksi da l m Erkek 3,00 bilinmeyen 1,00 2,00 1: zay f (n=32; %25,2) 2: normal (n=83; % 65,4) 3: a r kilolu (n=12; % 9.4)

24 23 Grafif 3: Cinsiyete göre beden kitle indeksi da l m Kad n 4,00 3,00 bilinmeyen 2,00 1,00 1: zay f (n=45; % 41,3) 2: mormal (n=60; % 55) 3: a r kilolu (n=3; %2.8) 4: obez (n=1; % 0.9) Normal ve a r kilolu örenciler beden bölgeleriyle ilgili ve kilo ile ilgili kayg lar yla kar lat r ld nda klinik aç dan anlaml bir fark saptanmad. Zay f ve normal BK? sahip örenciler aras nda beden bölgesi ve kilo ile kayg aç s ndan anlaml fark tespit edilmedi. Normal BK? sahip örencilerin % 57 si, a r kilolu örencilerin % 53 ü, zay f örencilerin %54,5 i bedenle ilgili honutsuzluk

25 24 bildirmitir. Normal BK? sahip örencilerin % 12 si, a r kilolu örencilerin % 28,6 s, zay f örencilerin % 8 i kilo ile ilgili kayg s olduu saptand. 1 örenci obez idi ve beden bölgesi ve kilo ile ilgili kayg s mevcuttu. 7 BDD vakas ndan 5 i ( % 71,4) zay f, 2 si ( % 28,6) normal BK? ne sahip olarak tespit edildi. Grafik 4 te BDD vakalar aras nda BK? da l m gösterilmitir. BDD vakalar aras nda BK? ile beden bölgesi ve kilo hakk nda endie aç s ndan klinik olarak anlaml fark saptanmam t r(tablo 5). Grafik 4: BDD vakalar nda BK? da l m yüzde orani ,00 2,00 BKI Grup 1: zay f(n=5; %71,4) Grup 2: normal ( n=2; % 28,6)

26 25 Tablo 1: BDD vakalar nda BK? ile beden bölgesi ve kilo hakk nda kayg duyman n kar lat r lmas Beden bölgesi ile ilgili kayg Zayf Normal v p Yok - 1 2,9 0,08 Var 5 1 Kilo hakk nda endie Yok 4 - var 1 2 3,7 0, örencinin ( % 11,1) geçmi psikiyatrik bavuru öyküsü vard. 22 sinde ( % 8,1) anne ve baba ayr l vard. 17 sinde ( % 6,3) ailede psikiyatrik hastal k öyküsü vard. 8 örencinin ( % 2,6) sigara, 18 örencinin ( % 6,7) alkol, 2 örencinin ( % 0,7) madde kulland bulundu. 22 örenci ( % 8,1) eitim hayatlar boyunca disiplin cezas alm t. Örencilerden 210 u ( % 77,8) sporla ura yordu. Özel olarak vücut gelitirme sporuyla ilgilenen 20 örenci ( %7,8) vard. 21 örenci ( % 8,1) doktor taraf ndan verilen vitamin haplar n kullanmaktayd. 14 örencinin ( % 5,4) intihar öyküsü vard. 53 örencinin ( % 20,4) kendine zarar verici davran lar vard. 271 örenciden 87 si ( % 32,1) normal lise, 97 si ( % 35,8) meslek lisesi, 87 si ( % 32,1) anadolu lisesine gidiyordu. Okullar aras nda sosyodemografik özellikler aç s ndan anlaml fark bulunmad. Tablo 2 de okullara göre sosyodemografik özelliklerin da l m gösterilmitir.

27 26 Tablo2:Okullara göre sosyodemografik özelliklerin da l m Cinsiyet K z Erkek Devlet lisesi Meslek lisesi Anadolu lisesi v p n % n % n % ,5 50, ,4 58,6 1,2 0,5 Geçmi psikiyatrik bavuru 9 10,5 9 9, ,8 1 0,6 Ebeveyn boanmas , ,6 4,5 0,1 Aile öyküsü 7 8,1 4 4,1 6 6,9 1,3 0,5 Fiziksel istismar 3 3,6 6 6,9 2 2,4 2,2 0,3 Duygusal istismar 9 10,7 3 3,5 2 2,4 8,4 0,08 Duygusal ihmal 8 9,5 1 1,7 2 2,4 6,2 0,04 Cinsel istismar 2 2,4 1 1, ,9 0,4 Ensest 1 1,2 2 3,4 1 1,2 1,2 0,53

28 27 Tablo2 devam: Okullara göre sosyodemografik özelliklerin da l m Devlet lisesi Meslek lisesi Anadolu lisesi v p n % n % n % Disiplin cezas 8 9,3 7 7, ,3 0,8 Spor 64 74, , ,3 0,5 Vücut gelitirme 9 11,5 5 5,2 6 7,3 2,5 0,3 Vitamin kullan m 5 6,4 6 6, ,2 2,6 0,3 "ntihar 5 6,3 7 7,2 2 2,4 2,2 0,3 Kendine zarar verici davran 19 23, , ,9 1,1 0,6 Sigara kullan m 4 4,7 3 3,1 1 1,1 5,2 0,3 Alkol kullan m ,2 4 4,6 1 0,6 Madde kullan m 1 1, ,97 0,6 Cinsiyete göre kar lat r lma yap ld nda erkek örencilerin anlaml olarak daha fazla sporla urat ( p<0,001) bulundu. K z örenciler erkek örencilere oranla anlaml olarak daha fazla intihar giriiminde bulunmu ( p=0,012), cinsel istismar ( p=0,047) ve enseste (p= 0,022) anlaml olarak daha fazla oranda maruz kalm t r. Sosyodemografik özelliklerin cinsiyete göre da l m Tablo 3 de gösterilmitir.

29 28 Tablo 3: Cinsiyete göre sosyodemografik özelliklerin da l m Psikiyatrik bavuru Kadn Erkek v p n % n % ,007 0,9 Ebeveyn boanmas Ailede öyküsü Sigara Alkol Madde kullan m Disiplin ,2 1,3 1,7 0,1 1,7 1,9 0,7 0,26 0,4 0,7 0,2 0,2 Spor Vücut geli. Vitamin kullan m ,4 0,3 2,4 <0,001 0,6 0,1 "ntihar ,3 0,012 Selfmutilasyon ,03 0,9 Fiziksel istismar ,004 0,95 Duygusal istismar ,8 0,67 Duygusal ihmal ,02 0,9 Cinsel istismar Ensest 3 4 3,1 4, ,94 5,3 0,05 0,02

30 29 Klinik özelliklere bak ld nda k zlar n % 63,7 sinin, erkeklerin % 49 nun bedenlerinden honut olmad bulunmutur (p= 0,015). K zlar erkeklere oranla anlaml olarak daha fazla kilolar yla ilgili endie ta maktad rlar (p<0,001). 7 örenci ( % 2,6) BDB tan s alm t r. BDB tan s alan 7 örenciden 6 s k z ( % 85,7), 1 i erkek ( % 14,3) idi. K zlar erkeklere oranla bald r ( p=0,004), bacak ( p= 0,002), popo ( p= 0,035), kalça ( p<0,001), eller ( p=0,001), burun ( p= 0,002), kilo (p<0,001) ve ciltleriyle ( p= 0,001) ilgili olarak anlaml derecede daha fazla honutsuzluk bildirmitir. Erkekler k zlara oranla kollar n n arka k sm yla ilgili ( p=0,002) daha fazla honutsuzluk bildirmitir. Tablo 4 de cinsiyete göre endie duyulan beden bölgelerinin da l m gösterilmitir. BDB vakalar n n ortalama 4,9±1,7 (3-8) beden bölgesi ile ilgili ura lar olduu tespit edildi.

31 30 Tablo 4:Klinik özelliklerin cinsiyete göre da l m Kad n Erkek v p n % n % Ayaklar ,05 0,83 Bald r , Bacaklar , Popo , Kalça ,3 <0.001 Alt beden yar s ,6 0,06 Bel kar n ,5 0,1 Göüs ,05 0,81 Meme ,12 S rt ,08 Omuzlar ,17 0,69 Üst beden yar s ,27 0,87 Kolun arka k sm ,74 0,002 Kol ,27 0,87 Eller ,6 0,001 Bütün vücut ,35 0,56 Boyun ,8 0,18 Genital organlar ,7 0,2

32 31 Tablo 4 devam: klinik özelliklerin cinsiyete göre da l m Çene Kad n Erkek v p n % n % ,18 0,36 Yanaklar ,07 0,79 A z ,4 0,24 Di ,02 0,9 Burun ,5 0,002 Gözler ,009 0,2 Ka ,72 0,8 Kulak ,8 0,2 Tüy (yüz) ,72 0,8 Bütün yüz ,22 0,6 Saç ,08 Dudaklar ,4 0,1 Cilt ,8 0,001 Beden bölümüyle ilgili endie ,9 0,015 Kilo ile ilgili endie ,63 <0,001 BDD 6 85,7 1 14,3 4,6 0,032

33 32 Çal mam zda bedenlerinin herhangi bir bölümüyle ilgili olarak honutsuzluk bildiren örencilerden k zlar n s k s k görünü hakk nda endie duyma ve üzülme (p=0,023); çounlukla tan mad k insanlar n olduu al veri merkezleri, marketler, sokak, otobüs, parklar, umumi tuvalet, sinema, restorantlar gibi umumi yerlerde görünüle ilgili endielenme ve utanma (p<0,001); aile bireyleri, i arkadalar gibi tan d k kiilerle beraberken sosyal ortamlarda (örnein, i, parti, aile toplant lar, randevular gibi) bulunmaktan endielenmeleri (p=0,006) erkeklere oranla klinik aç dan anlaml derecede fazla bulundu. Ancak ah s olarak deerlendirilmede görünüe önem verme, görünüünden dolay kendini yetersiz hissetme, bakalar görünü özelliini fark ettiinde ya da dikkat ettiinde üzülme, egzersiz gibi fiziksel aktivitelerden kaç nma davran, umumi ortamlardan, sosyal ortamlardan ve fiziksel temastan kaç nma davran lar erkeklerle benzerdi. Tablo 5 de beden imajlar yla ilgili honutsuzluk bildiren k z ve erkek örencilerin endie duyma ve kaç nma davran lar aç s ndan deerlendirilmesi gösterilmitir.

34 33 Tablo 5:BDDE-SR skorlar n cinsiyete göre da l m BDDE-SR Kad n Erkek t p #6 1.8± ± #7 1.8± ± <0.001 #8 #9b 1.8± ± ± ± #12 2.7±2 2.2± #13 #17 1.7± ± ± ± #18 0.7± ± #19 0.8± ± #21 0.9± ± BDD vakas ndan 7 si ( %100) ayna kontrolü, 6 s ( %85;7) kusurlu bulduu bölgeyi kamufle etme, 4 ü ( %57,1) onay alma davran sergilemekteydi (Grafik 5).

35 34 Grafik 5: BDD davran lar n n da l m ayna kontrolü onaylatma kamuflaj Ayna kontrolü: % 100 Kamuflaj: % 85,7 Onaylatma: % 57,1 BDB vakalar ndan 5 inde ( % 71,4) sosyal fobi, 3 ünde (% 42,9) uyum bozukluu 2 sinde ( %28,6) unipolar depresyon, 2 sinde OKB ( %28,6), 2 sinde PTSB (%28,6) ve 1 inde ( %14,3) bipolar bozukluk komorbiditesi saptand ( Grafik 6). Komorbid sosyal fobisi olan BDB vakalar n n Liebowitz Sosyal Fobi Ölçei kayg skorlar ortalamas 65,8±12,6, kaç nma skorlar ortalamas 54,4±12,7, toplam skor ortalamas 120±23,97 olarak saptanm t r. BDB olgular ndan 1 inde yabanc biri taraf ndan 1 vakada da aile üyesi taraf ndan cinsel istismar tespit edilmitir.

36 35 Grafik 6: BDB vakalar nda komorbidite unipolar depresyon ( %28,6) bipolar bozukluk ( %14,3) sosyal fobi ( %71,4) OKB ( % 28,6) PTSD ( % 28,6) uyum bozuklu+u ( %42,9)

37 36 TARTIMA Görüntüde hayali ya da hafif bir kusurla a r zihinsel meguliyet ve onun yaratt klinik olarak belirgin s k nt ya ve ilevsellikte bozulmaya yol açan BDB çounlukla ergenlik döneminde balamaktad r. Bu dönemde beden alg s n n ergenin özgüveninin geliiminde önemli yeri vard r. Ergenin kafas ndaki çarp k alg kendilerini yetersiz görmelerine sebep olmaktad r ve hem mesleki hem de sosyal alanda yaamlar olumsuz etkilenmektedir. Ergenlik döneminde beden imaj yla ilgili s n rl say da çal ma olduundan bu çal mada Türk örencilerin beden alg lar, BDB yayg nl ve dier toplumlarla kar lat r lmas na bak lm t r. Genel popülasyonda yayg nl % 0,7 - % 1,1 olan BDB nin örenciler aras nda yayg nl % 2 - % 13 olarak tespit edilmitir (26). Bu çal mada lise 1. s n f örencileri aras nda BDB s kl % 2,6 olarak bulundu. Fitts in çal mas nda kolej örencileri aras nda bedeninden honutsuzluk % olarak tespit edilmitir(15). Bohne ve ark n Alman kolej örencileri aras nda yapt çal mada beden imajlar yla ilgili honutsuzluk % 46,6 ve BDB yayg nl % 5,3 olarak saptanm t r(16). Bu çal mada da benzer ekilde örencilerin beden imajlar yla ilgili honutsuzluk % 55,7 olarak bulundu. K z örencilerin % 63,7 si ve erkek örencilerin % 49 u bedenlerinin herhangi bir bölümüyle ilgili memnuniyetsizlik bildirdi. Örencilerin %50 sinin birden çok beden bölgesiyle ilgili endieleri olduu tespit edildi. Phillips ve Didie nin 36 ergen BDB hastas yla yapt çal mada vakalar n % 80 6 s n n kad n olgulardan olutuu bildirilmitir(24). Bu çal mada da benzer ekilde BDB li olgular n % 85,7 si k z örenciler idi. 137 kad n ve 63 erkek BDB hastas yla yap lan çal mada kad nlar n erkeklere oranla anlaml olarak daha fazla cilt, kar n, kilo, göüs, kalça, popo ve bacaklar yla ilgili kayg lar olduklar tespit edilmitir(23). Bu çal mada da k z örenciler erkek örencilere göre klinik aç dan anlaml olarak bald r, bacak, popo, kalça, cilt, burun ve ellerinden honutsuzluk bildirmitir.

38 37 Phillips ve arkadalar n n 2005 y l nda yapt klar 200 hastal k çal mada en s k ura lan vücut bölgeleri s ras yla cilt (% 80), saç (% 58), burun (% 39), kar n (% 32), di (% 30), kilo (% 29), göüsler(% 26), popo(% 22), gözler(% 22), uyluklar (% 20), kalar (% 20), genel yüz (% 19), zay f vücut yap s (% 18), bacaklar (% 18), yüz ekli ve büyüklüü (% 16), çene (% 15), dudaklar (% 15 ), kollar (% 14 ), kalçalar (% 13 ), yanaklar (% 11 ), kulaklar (% 11 ) olarak bulunmutur(23). Grant in yatan hastalarla yapt çal mada en çok ura lan vücut bölgeleri burun (% 56,2), saç ( %56,2), cilt ( % 56,2), dudaklar ( % 43,8), göüsler ( % 31,2), diler ( % 31,2), penis ( % 18,8) kulaklar ( % 12,5) olarak bulunmutur (12). Phillips ve ark n çal mas na benzer ekilde Grant n çal mas nda da ergenlerin en s k urat klar beden bölgeleri saç, diler ve cilt olarak tespit edilmitir(12). Bu çal mada Phillips ve ark n yapt çal madan farkl olarak göüs, gözler, çene,genel yüz, dudaklarla ilgili honutsuzluk daha düük oranda bulundu. Phillips ve ark n 30 BDB vakas nda yapt çal mada kalçalarla ilgili kayg % 3 olarak bildirilirken(42), bu çal mada BDB vakalar aras nda kalçalar ile ilgili honutsuzluk % 43 olarak tespit edildi. Ek olarak 7 BDB olgusunun hiçbiri göüs, meme, dudak, a z, cinsel organ, s rt, gözlerle ilgili honutsuzluk bildirmedi. Bu çal mada beden bölgeleriyle ilgili honutsuzluk bildiren ergenler aras nda en s k endie duyulan bölgeler di ( % 22,1), saç ( % 18,9), bel-kar n ( %17,7), burun ( % 15,9) olarak tespit edilidi. Cansever ve ark n hemirelik örencileriyle yapt çal mada en s k endie duyulan bölgeler kalçalar ( % 50), yüz (% 30), diler ( % 30), gözler ( % 30), burun ( % 25), kulak ( % 25), saç ( %25), cilt ( %10), göüsler (% 5) olarak bulunmutur(32). Çal mam zda BDB olgular aras nda en s k endie duyulan bölgeler Cansever ve ark n çal mas na benzer ekilde kalçalar, bel-kar n, di, yüzdeki tüyler ve saç olarak bulundu. Endie duyulan bölgelerin ortalama say s 4,9±1,7

39 38 olarak bulundu. Ak n ve ark n çal mas nda hastalar ortalama 2,8 vücut alan ile ura göstermitir(41). BDB hastalar n n % 68 - % 98 i birden çok beden bölgesiyle ilgili kayg lar yaamaktad r (10,42,43). Hastalar n kusurlu bulduklar ve a r ekilde urat klar beden bölgeleri say s ortalama 5-7 olarak bildirilmitir(23). Bat toplumunda yüz, cilt ve saç en s k kayg uyand ran bölgelerken Türk toplumunda kalça ve bel-kar n bölgeleriyle ilgili endieler daha fazlad r. Bat toplumundan farkl olarak göüslerle ilgili honutsuzluk toplumumuzda daha az oranda rastlanmaktad r. Bu farkl l klar kültürel özelliklerin bireyler üzerine olan etkisiyle aç klanabilir. Koff ve ark Avrupa- Amerikal lar ile Asya-Amerikal lar aras nda beden bölgeleri ve özellikleriyle ilgili honut olma durumunun farkl l k gösterdiini bildirmitir(86). Bizim çal mam zda örenciler aras nda BDB yayg nl %2,6 olarak tespit edilmitir. Bu sonuç Amerikan ve Alman örencileri aras nda yap lan çal malarla kar lat r ld nda daha düük olarak bulunmutur. Bohne ve ark n 101 Amerikan örencisiyle yapt çal mada BDB yayg nl % 4 olarak tespit edilmi ve Alman örencilere göre beden imgeleriyle ilgili daha çok endie ta d klar ve daha fazla zihinsel meguliyetleri olduu bildirilmi (16). Crystal ve ark Amerikal lar n Asyal lara göre fiziksel özelliklerine daha çok önem verdiklerini ve kendileriyle ilgili en çok deitirmek istedikleri özellik sorulduunda da Asyal lar a göre daha fazla oranda görünüleriyle ilgili özellikleri düzeltmek istediklerini bildirmitir(87). Bu sonuçlar fiziksel çekicilie verilen önemin toplumdan topluma deitiini göstermektedir. Baz toplumlarda insanlar deerlendirirken fiziksel çekicilie, d görünüe daha fazla önem verilmektedir ve bu durum kiilerin beden imgeleriyle ilgili daha fazla kayg duymalar na sebep olmaktad r. Ergenlerin psikososyal geliiminde beden imgesinin önemli bir rolü vard r(88). Puberte, cinsellik ve kimlik oluumu beden imgesinden etkilenmektedir(24 ).

40 39 Genelde ergen k zlar erkeklere oranla daha fazla beden imgesiyle ilgili honutsuzluk bildirmektedirler(89). Klinik olmayan olgularda cinsiyetler aras farkl l k görülmektedir. Erkekler çounlukla vücut ekli ve kas yap s ile ilgili k zlar ise genellikle kilo, vücut k llar ile ilgili kayg lar ta maktad rlar(25).?talya da yap lan bir çal mada kad nlar n çounlukla meme ve bacaklarla ilgili endieleri olduu bulunmu. Amerika ve?talya da yap lan çal malarda genital organlarla ilgili endie erkeklerde daha fazla bulunmu. Phillips ve ark n çal mas nda kad n hastalar kilo, kar n, meme, kalça, popo ve bacaklarla ilgili, erkek hastalar ise vücut yap s ve saçlarla ilgili ura lar n n olduu bildirilmitir(25). Erkeklerin %90 n n vücut yap s yla ile ilgili endieleri kendilerini yeterince kasl bulmamalar yla ilikili olduu belirtilmitir(25). Belirli say da çal mada medyan n zay f olman n kad nlar için ideal (90), erkekler için ise kasl olman n ideal olduunu vurgulad gösterilmitir(91). Medya taraf ndan zay f olman n ideal olarak kabul edildii bu dönemde k z örencilerin beden kitle indeksi (BK?) ortalamas 19,6±2,7, erkek örencilerin 20,5±2,9 olarak tespit edildi( p=0,014) Örencilerin %32,6 s zay f, % 60,6 s normal, % 6,4 ü a r kilolu, % 0,4 ü obez idi. K z örencilerin % 41 i zay f, %55 i normal, %2,8 a r kilolu, % 0,9 u obez idi. Erkek örencilerin % 25 i zay f, % 65,4 ü normal, % 9,4 ü a r kilolu olarak saptand. Normal ve a r kilolu örenciler beden bölgeleriyle ilgili ve kilo ile ilgili kayg lar yla kar lat r ld nda klinik aç dan anlaml bir fark saptanmad. Zay f ve normal BK? sahip örenciler aras nda beden bölgesi ve kilo ile kayg aç s ndan anlaml fark tespit edilmedi. Normal BK? sahip örencilerin % 57 si, a r kilolu örencilerin % 53 ü, zay f örencilerin %54,5 i bedenle ilgili honutsuzluk bildirmitir. Normal BK? sahip örencilerin % 12 si, a r kilolu örencilerin % 28,6 s, zay f örencilerin % 8 i kilo ile ilgili kayg s olduu saptand. 1 örenci obez idi ve beden bölgesi ve kilo ile ilgili kayg s mevcuttu. 7 BDD vakas ndan 5 i ( % 71,4) zay f, 2 si ( % 28,6) normal BK? ne sahip olarak tespit edildi. BDD vakalar aras nda BK? ile beden bölgesi ve kilo hakk nda endie aç s ndan klinik olarak anlaml fark saptanmam t r. Ancak bu durumun vaka say s n n az olmas ile ilgili olduu düünülmütür. Bu çal mada 271 örenciden k zlar n % 63,7 sinin, erkeklerin %49 nun bedenlerinden honut olmad bulunmutur. K zlar dier çal malarla uyumlu olarak

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) Obsesif kompulsif bozukluk, ruh sağlığı çalışanlarının sık karşılaştığı bir hastalıktır ve kaygı bozuklukları içerisinde sınıflandırılır. OKB çocukluk

Detaylı

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM 1. Açıklama 1.1.Proje Ortaklarının Adları: Uzman Klinik Psikolog Özge Yaren YAVUZ ERDAN, Uzman Klinik Psikolog Elvan DEMİRBAĞ, Uzman Klinik Psikolog Nilay KONDUZ 1.2.Nihai

Detaylı

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI Portal Adres NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI : www.cayyolu.com.tr İçeriği : Gündem : http://www.cayyolu.com.tr/haber/nijerya-dan-gelen-yolcuda-ebolaya-rastlanmadi/96318 1/3 SAGLIK IÇIN EGZERSIZ

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Giriş 1 Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2 Normal Dışı Davramışları Belirlemede Öznellik 2 Gelişimsel Değişimlerin Bir Bireyin Davranışsal ve Duygusal Dengesi Üzerindeki

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 05 Kasım 2009 04:07 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Kasım 2009 04:29

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 05 Kasım 2009 04:07 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Kasım 2009 04:29 Dünyanın Derdi Depresyon Dünyada 120 milyon kişi depresyonda. 185 ülkenin verilerine göre 2020 yılında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada depresyon olacak. İSTANBUL - Türkiye psikiyatri Derneği'nin

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit 2016 un türevi 1. ROMATİZMAL ATEŞ NEDİR? 1.1 Nedir? Romatizmal ateş, streptokok adı

Detaylı

PS K YATR DE KULLANILAN KL N K ÖLÇEKLER

PS K YATR DE KULLANILAN KL N K ÖLÇEKLER PS K YATR DE KULLANILAN KL N K ÖLÇEKLER Editörler Prof. Dr. Ömer Aydemir - Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu in De erli Türk Hekimlerine Arma an d r. HYB Bas m Yay n 226 PS KOLOJ VE PS K YATR D Z S 36 PS K YATR

Detaylı

Acil Servis Çalışanlarına Karşı Şiddet. Keziban Uçar Karabulut

Acil Servis Çalışanlarına Karşı Şiddet. Keziban Uçar Karabulut Acil Servis Çalışanlarına Karşı Şiddet Keziban Uçar Karabulut Şiddet; aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı, beden gücünün kötüye kullanılmasını, bireye ve topluma

Detaylı

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal

Detaylı

Hayata Dokunan Bir El: YEDAM (Yeşilay Danışma Merkezi)

Hayata Dokunan Bir El: YEDAM (Yeşilay Danışma Merkezi) Hayata Dokunan Bir El: YEDAM (Yeşilay Danışma Merkezi) Bağımlılıkta rehabilitasyon süreci dediğimizde bağımlı bireylerin psikolojik ve sosyal destek ile hayata yeniden kazandırılması kast edilmektedir.

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland. 21 OCAK-MART DÖNEM BANKA KRED LER E M ANKET Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man nin 21 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 1 Nisan 21 tarihinde

Detaylı

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal

Detaylı

KADINLARDA MASTEKTOM N N PS KOSOSYAL ETK LER

KADINLARDA MASTEKTOM N N PS KOSOSYAL ETK LER Uluslararası nsan Bilimleri Dergisi ISSN: 1303-5134 www.insanbilimleri.com 17.09.2004 KADINLARDA MASTEKTOM N N PS KOSOSYAL ETK LER Dr. Ay e Okanlı Özet: Kadının sa lı ını tehdit eden, a rılı vücut de i

Detaylı

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

HAYALi ihracatln BOYUTLARI HAYALi ihracatln BOYUTLARI 103 Müslüme Bal U lkelerin ekonomi politikaları ile dış politikaları,. son yıllarda birbirinden ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Tüm dünya ülkelerinin ekonomi politikalarında

Detaylı

ORTAOKULU YILILI SERVİSİ 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK. t artma rir. şiddeti BANU ŞENER PHACI HACI ŞAKİR MELİHA NİLÜFER ÖZ

ORTAOKULU YILILI SERVİSİ 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK. t artma rir. şiddeti BANU ŞENER PHACI HACI ŞAKİR MELİHA NİLÜFER ÖZ PHACI HACI ŞAKİR MELİHA NİLÜFER ÖZ ORTAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILILI BANU ŞENER PSİKOLOJIK DANIŞMAN AİLE VE EVLİLİK DANIŞMAN PSİKODRAMA TERAPİSTİ İlkk şiddet

Detaylı

08.11.2008 VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

08.11.2008 VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D Vitamin D ve İmmün Sistem İnsülin Sekresyonuna Etkisi Besinlerde D Vitamini Makaleler Vitamin D, normal bir kemik gelişimi ve kalsiyum-fosfor homeostazisi için elzem

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu antalya EAH Çalışmaya Katılan

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN SOSYAL ŞİDDET Süheyla Nur ERÇİN Özet: Şiddet kavramı, çeşitli düşüncelerden etkilenerek her geçen gün şekillenip gelişiyor. Eskiden şiddet, sadece fiziksel olarak algılanırken günümüzde sözlü şiddet, psikolojik

Detaylı

Kurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan 2013. www.franz-ruppert.de. 02.04.2013 (c) Prof. Dr.

Kurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan 2013. www.franz-ruppert.de. 02.04.2013 (c) Prof. Dr. Kurbanlar & Failler Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği Istanbul, 6 Nisan 2013 www.franz-ruppert.de 02.04.2013 (c) Prof. Dr. Franz Ruppert 1 Kurbanlar ve Failler Tanımlar Hayatta Kalma Stratejileri

Detaylı

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 18 Aral k 1979 da Birle mi Milletler Genel cinsiyet ayr mc l n yasaklayan ve kad n haklar n güvence alt na alan

Detaylı

Avrupa Adelet Divanı

Avrupa Adelet Divanı Avrupa Adelet Divanı Avrupa Adalet Divanı Çev: Alpay HEKİMLER * Karar Tarihi : 22.11.2012 Sayısı : C-385/12 Kısmi süreli çalışan işçilerin diğer işçilere oranla daha uzun süreli emeklilik sigortasına prim

Detaylı

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini),

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini), 31 Mart 2012 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 28250 Selçuk Üniversitesinden: YÖNETMELİK SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:19 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:22

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:19 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:22 Çocuğumun Sık Sık Başı Ağrıyor Ne Yapabilirim? Başağrısı toplumun büyük kesiminde görülebilen ve insanların büyük çoğunluğunun hayatlarının değişik dönemlerinde karşılaştığı ve çare aradığı bir problemdir.

Detaylı

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU 2015-2016 EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILI MERKEZİ YERLEŞTİRME PUANIYLA YATAY GEÇİŞ İŞLEMLERİ (EK MADDE-1 E GÖRE) ve BAŞVURULARI Yükseköğretim Kurumlarında Ön lisans ve Lisans

Detaylı

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba 1.1 Ara rman n Amac Ara rmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba olarak hizmet vermekte olan; 1. Bütçe ve Performans Program ube Müdürlü ü 2. Stratejik Yönetim ve Planlama

Detaylı

Tarifname. MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR FORMÜLASYON

Tarifname. MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR FORMÜLASYON 1 Tarifname MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR Teknik Alan FORMÜLASYON Buluş, madde bağımlılığının tedavisine yönelik oluşturulmuş bir formülasyon ile ilgilidir. Tekniğin Bilinen

Detaylı

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- (1)Yönergenin Amacı, Ağrı İbrahim Çeçen

Detaylı

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman GÖRÜfiLER Uzm. Dr. Özlem Erman Son y llarda dünyadaki h zl teknolojik geliflmeye paralel olarak t p alan nda da h zl bir de iflim yaflanmakta, neredeyse her gün yeni tan, tedavi yöntemleri, yeni ilaçlar

Detaylı

Zika Virüs: Panik Olmayalım, Akıllı Olalım / Cavit Işık Yavuz

Zika Virüs: Panik Olmayalım, Akıllı Olalım / Cavit Işık Yavuz Zika Virüs: Panik Olmayalım, Akıllı Olalım / Cavit Işık Yavuz Dünya Sağlık Örgütü 1 Şubat günü bir halk sağlığı acili uyarısı yaptı. Bu uyarı uluslararası düzeyde geçerli bir acil uyarı. Bu uyarının nedeni

Detaylı

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ KORELASON VE REGRESON ANALİZİ rd. Doç. Dr. S. Kenan KÖSE İki ya da daha çok değişken arasında ilişki olup olmadığını, ilişki varsa yönünü ve gücünü inceleyen korelasyon analizi ile değişkenlerden birisi

Detaylı

İlkadım Birey Tanıma Envanteri

İlkadım Birey Tanıma Envanteri İlkadım Birey Tanıma Envanteri İLKADIM Birey Tanıma Envanteri; Birey tanıma teknikleri kapsamında hazırlanmıştır. İlkokul 3. ve 4. sınıf ve Ortaokul 5.6.7.8.sınıf, ile Lise Haz.9.10.11. ve 12.sınıf aralığındaki

Detaylı

ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI

ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI Programın Amacı: Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Konsültasyon ve Staj Programı nın amacı, asli olarak bilimsel bilgi ve mesleki etik kuralları gözeterek ruh

Detaylı

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir. YGS / LYS SÖZLÜĞÜ OBP (ORTA ÖĞRETİM BAŞARI PUANI): Öğrencinin diploma notunun diğer öğrencilerin diploma notlarına oranıdır. En az 100 en çok 500 puan arasında değişen bu değer, öğrencinin başarısı okulun

Detaylı

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı Panel Konuşması Erdem BAŞÇI 7 Nisan 2012, İstanbul Değerli Konuklar, Dünya ekonomisinin son on yılda sergilediği gelişmeler emtia fiyatları üzerinde

Detaylı

Bipolar afektif bozukluk nedir?

Bipolar afektif bozukluk nedir? Bipolar afektif bozukluk nedir? Bipolar afektif bozukluğu pek çok kişi farklı şekillerde yaşar. Bazıları şiddetli mutsuzluk ve sadece hafif taşkınlık atakları deneyimlerken, diğerleri son derece şiddetli

Detaylı

Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Aile İçi Şiddet ve Kadına Yönelik Şiddet

Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Aile İçi Şiddet ve Kadına Yönelik Şiddet Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı Aile İçi Şiddet ve Kadına Yönelik Şiddet Bergen Halis Serbest Tanım Domestic violence, intimate partner abuse, intimate partner

Detaylı

DÜNYADAN HABERLER NİSAN

DÜNYADAN HABERLER NİSAN DÜNYADAN HABERLER NİSAN 2012 Türk Eczacıları Birliği tarafından hazırlanmıştır. WillyBrandt Sok. no:9 06690 Çankaya Ankara İçindekiler: İspanya da Artık Emekliler de Katılım Payı Ödeyecek İrlanda da Jenerik

Detaylı

Öretmen Adaylarının letiim Becerisi Algıları Üzerine Bir Çalıma

Öretmen Adaylarının letiim Becerisi Algıları Üzerine Bir Çalıma Öretmen Adaylarının letiim Becerisi Algıları Üzerine Bir Çalıma Kevser Baykara Pehlivan Mula Üniversitesi, Eitim Fakültesi, Eitim Bilimleri Bölümü E-posta: baykara@mu.edu.tr ÖZ: Bu çalımada, Hacettepe

Detaylı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı Ocak 15, 2013-3:55:02 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde kurulan ''İşte Eşitlik Platformu'' tanıtıldı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele

Detaylı

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA İLİŞKİN GENELGE (2015/50) Bu Genelge, 25.05.2015

Detaylı

Bankacılık Sektörü: Aylık Gelimeler

Bankacılık Sektörü: Aylık Gelimeler Hisse Senedi / Sektör Görünümü 08/02/2011 Bankacılık Sektörü: Aylık Gelimeler Bilançolar zorlu bir yıla hazırlanıyor Bankacılık sektörü Aralık ayında 1.564 milyon TL net kar elde etti. BDDK nın yayımladıı

Detaylı

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Konular Geçmi ten önemli trendler Esneklik ve esnek güvence Bireyselcilik ve azalan dayan ma Silikle en toplum 2 Toplumsal: Daha az evlilik Daha fazla

Detaylı

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014 MART 2014 Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2014 31.03.2014 Bankanın Ticaret Ünvanı : TAIB YatırımBank A.Ş. Genel Müdürlük Adresi : Yüzbaşı Kaya Aldoğan Sokak Aksoy İş Merkezi No. 7 Kat 3 Zincirlikuyu,

Detaylı

AvivaSA Emeklilik ve Hayat. Fiyat Tespit Raporu Görüşü. Şirket Hakkında Özet Bilgi: Halka Arz Hakkında Özet Bilgi:

AvivaSA Emeklilik ve Hayat. Fiyat Tespit Raporu Görüşü. Şirket Hakkında Özet Bilgi: Halka Arz Hakkında Özet Bilgi: arastirma@burganyatirim.com.tr +90 212 317 27 27 3 Kasım 2014 Fiyat Tespit Raporu Görüşü Burgan Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından hazırlanmış olan bu rapor, A.Ş. için hazırlanmış olup 31 Ekim 2014

Detaylı

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır?

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır? 1. Depresyon nedir? Depresyon ruh halinizi, hislerinizi, davranışlarınızı, ve ruh sağlığınızı etkileyen bir hastalıktır. Depresyonun bir halsizlik kendi kendinize çözebileceğiniz bir sorun olmayıp, biyolojik

Detaylı

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi!

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi! Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi! www.kenthospital.com Kent Hastanesi, hepimizden önce çocuklarımızın hastanesi! Çünkü, çocuklarımız, hepimizin geleceği! Kuruluşumuzdan bu yana

Detaylı

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012 Hazırlayanlar Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi Laura D. Tyson, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Saadia Zahidi, Dünya Ekonomik Forumu Raporun

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM Enerjinin Önemi Enerji, Dünyamızın en önemli ihtiyaçlarından biridir. Türkiye nin son otuz yılda enerji talebi yıllık ortalama %8 artış göstermiştir.ülkemiz elektrik enerjisinin

Detaylı

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR Hepatit C nedir? Hepatit C virüsünün neden olduğu karaciğer hastalığıdır. Hepatit C hastalığı olarak bilinir ve %70 kronikleşir, siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri

Detaylı

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir?    Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir? İş Sağlığı İş sağlığı denilince, üretimi ve işyerini içine alan bir kavram düşünülmelidir. İşyerinde sağlıklı bir çalışma ortamı yoksa işçilerin sağlığından söz edilemez. İş Sağlığı nedir? Bütün çalışanların

Detaylı

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION Prof.Dr. Selahattin Kumlu Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya Faaliyet Onayı Alma Koşulları Hayvansal üretimin geliştirilmesine katkıda bulunacak

Detaylı

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. TÜRKİYE DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. DSÖ Küresel Tüberküloz Kontrolü 2010 Raporu Dünya için 3 büyük tehlikeden

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım

Detaylı

Andropozun temel nedeni testosteron hormonunun azalmasıdır.

Andropozun temel nedeni testosteron hormonunun azalmasıdır. Andropozun temel nedeni testosteron hormonunun azalmasıdır. Testosteron noksanlığının erkekleri en çok ilgilendiren yanı, libido ve potens azalmasıdır. Cinsel arzunun azalması, orgazm hissinin zayıflaması,

Detaylı

2- Hastalara muayenehaneye ilk defa mı? Sürekli mi? geldikleri sorulduğunda %30 u ilk defa %70 i sürekli geldiklerini bildirmişlerdir (Şekil 2).

2- Hastalara muayenehaneye ilk defa mı? Sürekli mi? geldikleri sorulduğunda %30 u ilk defa %70 i sürekli geldiklerini bildirmişlerdir (Şekil 2). RAPOR Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını açıklamasından sonra Sağlık Bakanlığı Tam Gün Yasası nı tekrar gündeme aldı. Önce torba yasaya konan daha sonra bazı değişiklikler için torba yasadan ayrılan

Detaylı

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI Sayın İlgili; Bu anket çalışması, akılcı ilaç kullanımı konusunda mevcut durumun değerlendirilmesi

Detaylı

İçindekiler. 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi. 13 Çocuğun İyi Olma Hali

İçindekiler. 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi. 13 Çocuğun İyi Olma Hali İçindekiler x Önsöz ı Giriş 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi 7 BİR İN C İ B Ö L Ü M Araştırmanın Kavramsal Çerçevesi 7 Çocukluğa Dair Kavramsal Çerçeve ıo Çocukların Mekânsallığı

Detaylı

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Yeni Yönetmelik Yayımlandı

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Yeni Yönetmelik Yayımlandı Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Yeni Yönetmelik Yayımlandı I. Giriş Türkiye elektrik piyasasında dağıtım sisteminin kullanımına

Detaylı

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Genel Esaslar Amaç Madde 1- (1)Bu

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7 İÇİNDEKİLER 1 Projenin Amacı... 1 2 Giriş... 1 3 Yöntem... 1 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6 5 Kaynakça... 7 FARKLI ORTAMLARDA HANGİ RENK IŞIĞIN DAHA FAZLA SOĞURULDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI Projenin Amacı : Atmosfer

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç: Madde 1. (1) Bu yönergenin amacı, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin önlisans, lisans ve lisansüstü

Detaylı

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI Aralık 1 Giriş Kurumumuz taraf ndan üretilen istatistikler kullan c lara çeşitli kanallar yoluyla sunulmakta, hizmet kalitesini artt rmak ve kullan c ihtiyaçlar n karş lamak

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda

Detaylı

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu; PROLAKTİNOMA Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu; Prolaktinoma beyinde yer alan hipofiz bezinin prolaktin salgılayan tümörüdür. Kanserleşmez ancak hormonal dengeyi bozar. Prolaktin hormonu

Detaylı

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU Hazırlayan Sosyolog Kenan TURAN Veteriner Hekimi Volkan İSKENDER Ağustos-Eylül 2015 İÇİNDEKİLER Araştırma Konusu

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Rapor No:01 Rapor Tarihi: 10.03.2011 muz İl Genel Meclisimizin 01.03.2011 tarih ve 2011/33 sayılı kararı doğrultusunda 08-09-10 Mart 2011 tarihlerinde toplanmıştır. İdaremiz araç parkında bulunan makine

Detaylı

HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLĐĞĐ RĐSK DEĞERLENDĐRME PROSEDÜRÜ

HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLĐĞĐ RĐSK DEĞERLENDĐRME PROSEDÜRÜ Sayfa No: / 5. AMAÇ: Bu Prosedürün amacı Sakarya Yenikent Devlet Hastanesinde yapılan faaliyetlerde "Hasta ve Çalışan Güvenliği" açısından oluşabilecek tehlikeleri tanımlayarak, bu tanımlamalar neticesinde

Detaylı

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 22-11-2013 Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU İş bu rapor, Galata Yatırım A.Ş. tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu nun 12/02/2013 tarihli ve 5/145 sayılı kararında yer alan; payları ilk kez halka

Detaylı

SPOR KULÜBÜ HİZMET PROGRAMI

SPOR KULÜBÜ HİZMET PROGRAMI SPOR KULÜBÜ HİZMET PROGRAMI Sporculara Zihin antrenmanları, tüm çalışanlara ekip ruhu içerisinde sporcu motivasyonuna katkı sağlama, teknik ekibe psikolojik yönetim tarzları konusunda destek olamyı amaçlayan

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Detaylı

Akıl hastalığı nedir?

Akıl hastalığı nedir? Turkish Akıl hastalığı nedir? (What is mental illness?) Akıl hastalığı nedir? Yaklaşık her beş Avustralyalının biri akıl hastalığı geçirecektir ve çoğumuz yaşamlarımızın bir döneminde bir akıl sağlığı

Detaylı

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Araştırma sonucu Göteborg daki anaokulları ve aile yuvaları ( familjedaghem) faaliyetlerinde kalitenin geliştirilmesinde kullanılacaktır. Soruları ebeveyn veya veli olarak

Detaylı

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ Amaç MADDE 1 - (1) Bu Yönergenin amacı, anadal lisans programlarını üstün başarıyla yürüten öğrencilerin, aynı zamanda ikinci

Detaylı

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir.

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir. İZMİR ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç ve Kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönerge; İzmir Üniversitesi nin Fakülteleri, Meslek Yüksekokulu ve bölümlerinde ÖSYM ve Üniversite tarafından

Detaylı

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. 27 Şubat 2016 ÜNSPED GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ VE LOJİSTİK HİZMETLER A.Ş. Kurumsal Yönetim Notu: 7.30 Priv. YÖNETİCİ ÖZETİ ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve

Detaylı

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) 1 GÜNDEM Tanım Epidemiyoloji (Hastalığın Yayılımı) Mücadele Soru-Cevap 2 Afrika Hastalığı Nedir? Sivrisinek, kene ve sokucu sineklerle

Detaylı

UMU ETKİLEYEN ETKİLEYEN ETMENLER ETMENL

UMU ETKİLEYEN ETKİLEYEN ETMENLER ETMENL Kurum ve kuruluşlarla ilişki bulunmamaktadır CEZA SORUMLULUĞU KALDIRILAN OLGULARDA ZORUNLU AYAKTAN TEDAVİYE UYUMU ETKİLEYEN ETMENLER Dr.Sena Yenel Özbay CEZA SORUMLULUĞUNUN KALDIRILMASI Suç eyleminin gerçekleştiği

Detaylı

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ Dr. Ayhan HELVACI Giriş Müzik öğretmeni yetiştiren kurumlarda yapılan eğitim birçok disiplinlerden

Detaylı

Şeker Hastalığı Nedir? Neden Önemlidir?

Şeker Hastalığı Nedir? Neden Önemlidir? Aile Hekimliği Sürekli Mesleki Gelişim Programı Hayatınız boyunca öngöremediğiniz ve hayat kalitenizi düşürecek pek çok sorun yaşayabilirsiniz. Şeker hastalığı(kısa olarak Diyabet diyebiliriz) ve obezite

Detaylı

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji

Detaylı

Suç Duyurusu: Dilovası = Sanayi = Hava Kirliliği = Akciğer Kanseri? / Onur Hamzaoğlu

Suç Duyurusu: Dilovası = Sanayi = Hava Kirliliği = Akciğer Kanseri? / Onur Hamzaoğlu Suç Duyurusu: Dilovası = Sanayi = Hava Kirliliği = Akciğer Kanseri? / Onur Hamzaoğlu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı(UKAA), 17 Ekim 2013 tarihinde, hava kirliliğinin

Detaylı

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL

Detaylı

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ 8 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29261 YÖNETMELİK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA BİRİNCİ

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünyada çavdar ve yulafın üretimi, buğday, pirinç, mısır ve arpa gibi diğer tahıl ürünlerine kıyasla son derece sınırlıdır. Yılda ortalama 14-15 milyon ton dolayında olan dünya

Detaylı

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi, 27 Mart 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28246 Bingöl Üniversitesinden: YÖNETMELİK BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK ARAŞTIRMA VE REHBERLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik Tarih:10 Eylül 1983 Sayısı : 507 10 Eylül 1983 Tarih ve 18161 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Detaylı

B05.11 Faaliyet Alanı

B05.11 Faaliyet Alanı 82 Yrd. Doç. Dr. Yakup EMÜL, Bilgisayar Programlama Ders Notları (B05. C de Fonksiyonlar) Bir tanıtıcının faaliyet alanı, tanıtıcının kod içinde kullanılabileceği program kısmıdır. Örneğin, bir blok içinde

Detaylı

Kırsal Kalkınmada Yönetişim. Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan

Kırsal Kalkınmada Yönetişim. Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan Kırsal Kalkınmada Yönetişim Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan Çalışmanın arka planı Amaç: Kırsal kalkınmada yönetişim mekanizmalarının nasıl işlediği ve hangi araçların kullanıldığı Urfa özgülünde

Detaylı

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015 Medya İslam ı ile karşı karşıyayız Batıda tırmanışa geçen İslamofobinin temelinde yatan ana unsurun medya olduğu düşünülüyor. Çünkü medyada yansıtılan İslam ve Müslüman imajı buna zemin hazırlıyor. Sosyal

Detaylı