Kara Fahrettin (AK) Gölde balıkçılık

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Kara Fahrettin (AK) Gölde balıkçılık"

Transkript

1 Kara Fahrettin (AK) 1930 doğumluyum, İlkokula bir yıl gittim, okuyamayınca okulu bıraktım, denizde çalışmaya başladım. Ne zaman balıkçılığa başladığımı hatırlamıyorum. Zaman zaman annem beni denizde mi doğurdu acaba diye düşündüğüm oluyor. Hayatımın tümü denizlerde geçti, hiç gençlik sefası sürmedim. Bu yüzden eğlenen gençler görünce imrenirim. Balıkçılık dışında yaptığım tek iş, onu da işten sayarsak, 1952 yılında askerliğimi yapmam oldu. Yeğenim olan Saadettin (ÇAYIR) ile ortak bir kayığımız vardı. O belediyeye girene kadar birlikte çalıştık. Saadettin 1963 yılı Eylül ayında Belediyeye girdikten sonra, kendisi denize gelemese de, ortaklığımız bir süre daha devam etti. Ben çalışır, ona kayıktan düşen payını verirdim. Bir süre sonra ona hissesini ödeyip, kayığı kendime aldım. Gölde balıkçılık yaşlarımdayken Bafralı Demirağ (Tevfik DEMİR) geldi, beni Ulugöl e, kendine ait kayığa gemici olarak götürdü. Onun metrelik siyah renkli bir göl kayığı vardı. Göl kayıkları genelde dar boğazlardan geçilebilmesi, gölün her yerine girebilmesi için küçük ve derinliği az olur. Bir gün biri benim olduğum Dermirağa nın, diğeri de Yakakent li Rasime nin (AKÇA) damadı Remzi nin (KOÇ) olduğu kayık olmak üzere, iki kayıkla dört kişi olarak, Ulugöl den sazlıkların arasındaki dar ve sığ bir boğazdan geçerek, Cernek Gölüne gittik. Cernek Gölünde gün boyu sazan balığı avladık. Günün sonunda iki kayığı dolduracak kadar balık avlamıştık. Akşamüzeri dönerken kayıklar dolu olduğu için, boş iken geçtiğimiz boğazdan geçemedik. Kayıklar ağırlıkları nedeni ile gölün sığlık olan yerinde oturmuştu. Bunun üzerine kayıklardan birinin balığını sazlıklara bırakmaya, 131

2 diğerinin balığını da, iki kayığa taksim etmeye karar verdik. Ancak balıkları sazlıklara bıraktığımız takdirde, bu balıkları çakallar yiyip bitirecek, çalıştığımız da boşa gidecekti. Gençlikten mi, cahillikten mi bilemem, arkadaşlara, balıkların başında beklerim dedim, arkadaşlar da kabul etti. Bunun üzerine balıkları sazlığın uygun bir yerine indirdik, ben de balıkların başında kaldım. Balıkların başında beklerken, sazlıktaki kuru sazlardan toplayıp, ateş yakıp ısınıyordum. Ateşin sönmesine yakın tekrar saz toplayarak ateşi tazeliyordum. Ben beklerken balığın kokusunu alan çakallar yakınlara kadar geliyor, ben onları kovalayarak kaçırıyordum. Geceyi bu şekilde hiç uyumadan geçirdim. Sabah gün ışırken, Ulugöl tarafından Fahrettin diye bağıran arkadaşların seslerini duydum. Bunun üzerine ben de onlara seslenerek yerimi belli ettim. Yanıma geldiler, beni sağ salim bulunca çok sevindiler. Onlar döndükten sonra, balıkları almasak ne olacaktı diye düşünüp, beni bıraktıklarına pişman olmuşlar. Gece olduğu için dönemediklerinden, sabahın olması ile erkenden beni almak üzere yola çıkmışlar. Biraz hasbihâlden sonra balıkları her iki tekneye koyup, geri döndük. Harita; Bafra Balık Gölleri Eğrelti reis O sezon göldeki çalışmamdan memnun kalan Demirağ, ertesi yıl beni ırmağa götürdü. Sürmeneli Cin Ali nin Dursun un yanına verdi. Cin Ali nin Dursun on yedi kayığın ortak çalıştığı grubun başındaydı. Mal sahibinin birden fazla kayığı olduğunda, fazla olan kayıklarını, kendi adına çalıştırması için başkasına verir. O kayığı çalıştıracak kişi 132

3 yanına gemicilerini de alır, kayığı çalıştırırdı. Bu şekilde başkasına ait kayığı çalıştıran kişilere eğrelti reis denirdi. Bana çalışkan olduğum için Cin Ali nin Dursun un ortak çalışan bilumum kayıkların başında olduğu gruptan, Paşa nın Mehmet in kayıklarından birini verdiler, ben o kayıkta eğrelti reis oldum. Yeğenim Saadettin, Göde Mehmet (GÜNAYDIN), Lazın Fehminin oğlu, Kozköy den Halis in Fethi (KORKMAZ), Moloz Hasan (KULLUKÇU) benim gemicimdi. Bizim grubumuzda Yakakent ten kimsenin kayığı yoktu. Ancak İkiz Ömerler (ŞAHİN), Çolak Şükrüler (ÖZTÜRK) gibi Yakakent ten gelip, kendi hesaplarına ırmakta balıkçılık yapanlar vardı. Irmakta çoğunluğu Sürmene den gelmiş kayıklar olmak üzere, elli-atmış kayık, iki yüz, üç yüz civarında kişi olurdu. Mal sahiplerinin verdiği karmakları, ırmak ağzı hizasına, denizin 7-8 kulacı geçmeyecek derinliklerine atardık. 7-8 metre uzunlukta köknar ağacından uzun ağaç direkler olurdu. Bu direkler denize çakılır, çakılan bu direk, denize bırakılacak takımın bağlanacağı yerlerden biri olur. Bu şekilde üç tane direk bulunurdu. Bir uçtaki direk ile ortadaki direğe kadar olan kısım saluk olarak adlandırılırdı. Ortadaki kazığı olduğu yere çatı, iki saluğa bir takım denirdi. Takımın tümünü karmak diye adlandıranlar da olurdu. Bir takımda, her salukta 65 iğne olmak üzere, toplam 130 iğne bulunurdu. İki takım arası 10 metre kadar olur, iki takıma da bir sıra denirdi yılı olmalı, ırmağı Bafralı Oflu İsmail kiralamış, kayıklarımız ırmakta durmakla beraber, bize ırmağın ağzında avcılık yaptırmamışlardı. Kendi kayıkları hariç, Sürmene den gelen kayıklar da dâhil, tüm kayıklar, ırmağın poyrazına doğru yayılmıştı. Ben de ırmağın poyrazında, Fenerden bir iki kilometre mesafede, İncirburnu nun oraya geçtim. Orada kıyıda defnelik bir yer vardı. Denizin azsa da erişemeyeceği bir yere keliğimizi (çadır) yapmış, denizde avlanmıştık. O yıl bilinçten mi, iyi çalışmadan mı, Allah ın rast getirteceğinden mi, yüz otuz kg havyar yapmıştım. Sürmeneliler takımlarını dalyan altına kuruyorlardı. Balık dalyanın sığlığından, dalyan altının derinliğine geçtiğinde takımdaki kancalara 133

4 takılırdı. Çalıştığım yerde dalyan altı olmadığı için, ben açığa 7-8 kulaçlara takımımı kurardım. Orada çok güzel balık tuttum. Yakınımdaki bir yere, bir süre sonra Kurupelit ten Çöpür Mehmet denen birisi gelip yerleşti. Onu, Keleşin Dursun Paşanın Mehmet in orada adamı, reisi var, adı Fahrettin. Çok güzel balık tutuyor, çok havyar yaptı, git onun takımlarının içine takım at. Sen de çok balık tutarsın diye göndermiş. Takımların arasına diğer takımlara dolaştırmamak şartıyla takım atılabiliyordu. Çöpür Mehmet gelip, takımlarımın arasına takım atmış, ancak hiç balık tutamamış, ramazanda yemeklik balığını ben vermiştim. Kıyıdaki keliklerimiz birbirine yakındı. Onun balık tutmadığını bildiğim için, sahilden yürüyerek, onun keliğine gittim. Mehmet abi, yanlış anlamazsan, sana yemeklik balık göndereceğim. Dünkü çocuk bana balık veriyor diye düşünme dedim. O da yok uşağım olur mu, avcılık Allah vergisi demişti. Çöpür Mehmet hatalı takım kullanıyor, bu yüzden balık alamıyordu. Ben bir takıma üç tane taş vurarak, mantarların suyun orta hizasında kalmasını sağlıyordum. Irmakta takımlar atıldığında mantarlar suyun yüzeyinde durur, nehrin suyu ile hareket ederdi. Ama burası ırmağın uzağında denizdi, mantarlar suyun orta hizalarında durduğunda ırmaktaki gibi çalışırdı. Ancak bu sırrımı onlara söylemedim. Balık havyarını dökmek için, ırmağın yukarı kısımlarına Bengü taraflarındaki körfezlere giderdi. Denizden gelen balık yumurtalarını dökeceği yere gidebilmek, ırmağa girebilmek için, ırmağın çamurlu suyunu takip ederdi. Havyarını döken balıklar tekrar denize döner, havyarını döküp dönen bu balıklara zıbırga denir, eti pek makbul olmazdı. Karayel esince ırmağın çamurlu suyu, bizim olduğumuz tarafa doğru gelir, balık da bu suyu takip ettiğinden biz yakalardık. O yıl ırmak ağzında çalışanlar da iyi balık tutamayınca adak olarak kesmek için iki koyun almışlar, alınan koyunlardan birini çakallar yemişti. Havyar yapımı Karmaklara mersin balıkları dışında nadiren kalkan balığı da takılırdı. Biz oradayken Muştalılardan, Kumcağızın başından İncirburnun 134

5 Cernik altlarına kadar, akşam hava kararıncaya kadar kötek avcılığı için çalışanlar olurdu. Keliğin içinde küçük bir yeri havyar yapmak için ayırmıştık. Balığı keliğin içine getirir, yanımdaki gemiciye, balığı çapalamaması için kulaklarından tutturur, ben kuyruğuna basar, karnını yarar, havyarını alırdım. Havyar, hayvan dalağı gibi iki taraflı olur. Parça parça kesilerek eleğe alınır, elenir, elendiğinde kendir tohumu gibi olur. Elleme işlemiyle havyar zarından ayrılmış olurdu. Bu işlem bitince tartar, ilaçlı tuzunu kordum. Tuza konan ilaca malosol denirdi. Havyarın balıktan çıkarılması ve işlenmesi: sırt üstü yatırılan ve iki ucundan tutulan balığın karnı bir bıçakla boydan boya yarılmakta, karnı dolduran yumurta kütlesi merbut olduğu yerden yine bıçakla kesilip alınmaktadır. Çıkarılan ve bir kaba konulan kütle, 5-6 mm 2 genişliğine delikleri havi dört köşe adi bir elek üzerine parça parça alınmakta ve el ile sürtülmek suretiyle yumurta taneleri bağlı bulundukları nesiçten (dokudan) ayrılıp deliklerden düşürülerek aşağıya geçirilmektedir. Alttaki kapta toplanan yumurta tanelerinden mürekkep kütle adi bir terazide tartıldıktan sonra üzerine, evvelce hazırlanmış konservan maddeden serpilip yavaş yavaş karıştırılmaktadır. Karıştırma ameliyesinin 6 dakika zarfında yapılmasına dikkat edilmelidir. Bu ameliyeden sonra kütle, delikleri 1 mm 2 den biraz büyük bir kıl eleğe boşaldıktan sonra elek sarsılıp sallanmak suretiyle kütle içindeki köpüğümsü lüzuci mayi (yapışkan sıvı) aşağıya geçirilerek ve münferit kan pıhtıları alınarak havyar temizlenmektedir. Türkiye de Siyah Havyar (Caviar) İstihsali ve Problemleri (Kısım I) Dr. Cevdet AYGÜN Ticaret Bakanlığı Su Ürünleri ve Avcılığı İşleri Müdürü Balık ve Balıkçılık Dergisi Cilt: XII Sayı 12, Aralık 1964, s. 3 Ölmüş balığın havyarı fazla makbul olmaz, canlı balıktan olan havyar diri olur. 1 kg havyara kışın 40 gr, yazın ise daha sıcak olduğu için 50 gr ilaçlı tuz korduk. Havyar tuz ile iyice karıldığında köpürür, kıvamı bu köpükten anlaşılır. Tuzla muameleden sonra beklenmez, eleğe tuzla işlem yapılmış bu havyar dökülür. Hafif hafif silkelendiğinde 135

6 eleğin altına köpük çıkar. Yanındaki gemici, çıkan köpükleri eleğin altından eliyle silip alır. Bir süre sonra köpük kalmaz. Daha sonra bu havyarlar kevgirle alınarak geçme kapaklı, sarı renkli, paslanmaz kutulara konur, hava almaması, küflenmemesi için kapakları dikkatlice kapatılırdı. Bu kutulardan büyük olanları bir kilo yüz gram havyar alırdı. Kalan havyarın, kiloluk kutuları doldurulamayacak kadar az olması durumunda, onlar yarım kiloluk veya 250 gramlık kutulara konurdu. Her balık alıp havyar yaptığımda, ama üç kilo, ama beş kilo, ama yedi kilo, ne ise onu götürür teslim ederdim. Bana çok fazla havyar çıkan şip denk gelmedi, genelde bir balıktan 5-6 kg havyar alırdım. Mühürlü mersin denen, yan tarafında işareti olan o balıkların havyarı yeşilimsi olur, onlardan 6-7 kg havyar çıkardı. Şip balığının havyarı çok ince olur, malasola gelmez, salamura yapılır. Ağaçtan kaplara tuz çoru içine konur, bir saat kadar bekletilip sertleşmesi sağlanır, daha sonra da elekten taranarak köpüğü alınır. İnce tülbent bir beze konarak suyu akıtılır. Irmakta çalıştığım dönemde, şip balığından 17 kg havyar aldığım oldu. Mart aylarında mersin balıklarının havyarı henüz olgunlaşmamış olur, o havyarlara çakır havyar denirdi. O havyarlar diğer havyarlara göre yarı fiyata giderdi. Şip balığı, sivriçka, mersin, morina var. Şip balığının havyarı ince olur. Sivriçka küçük bir balık olmakla birlikte, havyarı iri olur ve çok makbuldür. Şip balığının erkeğine karaca denir. Mersinin erkeğine golan denir. Morinanın erkeğinin, dişisinin ayrı adı olmaz. 1 Şip balığının havyarına ayrı muamele yapılırdı. Büyük kovalar vardı. Kovada normal tuz suyla eritilir. Parça parça kesilen havyar bu tuzlu suda bekletilir, sertleşmesi sağlanırdı. Sertleşmenin kıvamına, havyarlar ellendiğinde anlaşılır, buna göre karar verilirdi. Sertleşen havyarlar alınıp, elekte taranırdı. Elendikten sonra tartar, ondan sonra yine ilaçlı tuz yapılır, sonra kutuya basılırdı. Bu işlemi ırmakta gemicilik yaparken öğrendim. 1 Mersin balığının erkeği ve dişisine ilişkin balıkçıların bu tür adlandırması olmakla birlikte, bunun bilimsel bir açıklaması bulunmuyor. 136

7 Münakalat Vekaleti Balıkçılık Mütehassısı İsmail ÖZKUL un, Sularımızın Mahsulleri Balık, Balıkçılık, Süngercilik ve Bunların Gıdai ve İktisadi Kıymetleri aslı kitabında yer alan havyarlar ve yapımı ile ilgili bilgiler için Ek-4 e bakınız. Sezon bitti, eğrelti reisler çağrıldı, ortak çalıştığımız kayıklarla beraber hesap görülecek. Çağrılan yere gittiğimde Paşanın Cemil, Paşanın Mehmet, Cin Ali nin Dursun oradaydı. Cin Ali nin Dursun bana, oğlum şurada bir kutu havyar var, onu bir kontrol et dedi. Kutuyu açmadan kapağına hafif vurup, kapağa sarmış havyarların kapaktan dökülmesini sağladım, sonra kapağı açtım. Kutudaki havyarlar nerdeyse kokacak hale gelmişti. İyi havyar, kutusunun kapağı açıldığında boncuk boncuk görülür. Kutu iyi kapatılmayıp havyar hava alırsa, ya da sürekli açılıp kapatılırsa, her kapatıp açmada hava alır, havyar bozulur kokmaya başlar. Kutuyu açıp, havyarın durumunu gördükten sonra Dursun abi bu havyar çürümüş ve bu yılın havyarı değil, benim havyarım hiç değil dedim. Bunun üzerine Dursun abi, Paşanın Cemil e dönerek, Ben 30 yıllık reisim, bu çocuk gibi havyarı düşüremiyorum, tüm kayıkların içinde, onun yaptığı havyar kalitesinden ayırt ediliyor, bu işten iyi anlıyor. Ula Cemil, bu çocuğun dediğini duyuyor musun? Sen bu yılın havyarını sattın, geçen yılın satılmayan havyarını satılmadı, diyerek, bize gösteriyorsun. Halt edip durma, sattığının parasını getir, ortaya koy dedi. Mersin avcılığı Yılbaşından Mayısa kadar olan dönemde havyarcılık yoğun olurdu. Mayıstan sonra balık azaldığı, sivrisinek çok olduğu için balıkçıların çoğunluğu gider, az sayıda kişi yaz balıkçılığı için kalırdı. Yaz balıkçılığı için kalanlar bir kaç takım atar, günde bir balık yakalasalar, o yeterdi. Yazın ırmağın suları azalır, kalan balıkçılar ırmak içine daraba (çit) yaparlar, bu darabanın deniz tarafına, kancaların darabaya değmeyeceği 2-3 metrelik uzağına, daraba boyunda takım atarlardı. Denizden gelen balık ilk geçişte yakalanmadıysa, darabaya rastlayınca geri döner, dönüşte takılırdı. 137

8 Bahsedilen tarihte su ürünleri avcılığı ile ilgili olarak 1882 yılında çıkmış olan Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi yürürlükte idi. Nizamname 1971 yılında 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu çıkana kadar yürürlükte kalmıştır. Söz konusu Nizamnamenin 27 nci maddesi ile dere ve nehirlere sed ve çit kurmak yasaklanmıştır. Kurulan sed ve çitlerin hükümetçe yıkılması, kuranlara yarım altın liradan 10 altın liraya kadar ceza verilmesi öngörülmüştür. Bu ceza 1922 yılında 222 sayılı Kanun ile beş kat artırılmıştır. Karmakta kullanılan kancalar köreldikçe eğelenir, goga denen uçları sivriltilir, sonra da kara boya, katran sürülürdü. Denize eğelenmiş kancaların olduğu karmaklar götürülür, denizdeki körelmiş kancaların olduğu karmaklarla değiştirilirdi. Getirilen körelmiş kancalar gemiciler tarafından eğelenirdi. Kancalar eğelenmek için getirildiğinde, herkes birer takım alır eğeler, dışarıda takım serenleri olur, oraya asılırdı. Herkes birer ikişer karmak eğeledikten sonra kaytarmaya başlar, bir kenara çekilirdi. Ben ise kaytarmaz, eğelenmemiş takımlar bitene kadar çalışırdım. Bu şekilde çalışmama karşın, sezon bitince hesap görülürken, küçük olduğum için payımdan kesmek istediler. Bunu öğrenen Cin Ali nin Dursun, çocuğun payından niye kesiyorsunuz, siz keserseniz ben cebimden vereceğim. Benden laf mı yemek istiyorsunuz. Siz birer takım eğeleyip, kaçıyorsunuz, bu çocuk takımlar bitene kadar eğelemeye devam ediyor, kaçmıyor. Onun kendi çocuk, ama hangi işten geri kalıyor. Denize gider, denizden gelir, takımı eğeler. Başka ne yapacak ki, denizden taş mı çıkaracak dedi. Bu konuşma üzerine payımdan kesmemişler, payımı tam olarak vermişlerdi. Dursun abi benim korur, hakkımı gözetirdi. Bana oğlum İstanbul a havyar gönderdik, o satıştan da payına ne düşerse, sana göndereceğim demiş, nitekim daha sonra yirmi lira göndermişti. Bu iyi bir para idi, bu paranın büyüklüğü için şöyle bir mukayese yapılabilir. İncirburnu nda beş kişi idik. Koşu köyünde panayır olmuş, gemicilerimi beşer lira verip oraya göndermiştim. Gemiciler zil zurna sarhoş olup geldikleri halde, paralarını bitirememişlerdi. 138

9 Karmakta ölü balık pek nadir olurdu. Çünkü sabah akşam takımları kontrol ederdik. Takıma balık vurduğunda, balık takımla beraber suyun üzerine çıkar. Bunu gören birisi gidip takımdan balığı alabilir. Bu tip hırsızlık olayları olmaması için, bir kişi görevli olur, sabah ve akşam kontrol için gidilecek saatleri belirler, o saatlerde düdük çalarak haber verirdi. Herkes bu düdükten sonra takımlarına bakmaya ve değiştirmeye giderdi. Takımların değiştirme işlemine trampa denirdi. Takımların ucunda 5-6 kulaç şamandıraya bağlı ip olurdu. Şamandırayı eline alıp, bir iki kulaç ellediğinde, takımda balık varsa sana haber verir. Yanındakine balık var dersin, o kanca elinde hazırda bekler. Mersin balıkları dayanıklı olduğundan kolayına ölmezdi. Bazen fırtına olup, birkaç gün denize çıkılmazdı. O zaman takılmış olanlar varsa, onlar ölmüş olurdu. Hava estiğinde takımları alıp götürdüğü olur, aramaya çıkardık. Aramaya çıkarken, o zamanlar buğday ekmeği olmadığından, mendillerimize azık olarak bir parça mısır ekmeği sarar, sahilden yürüye yürüye Kumcağıza kadar giderdik. Takımları mantarlardaki işaretlerden tanırdık. Herkes adına göre bir harfi, işaret olarak mantarlara yazardı. Çolak Şükrünün işareti A harfi idi, Cin Ali nin Dursun un işareti C harfiydi. Herkesin kendine göre çeşit çeşit işareti vardı. Keliklerden havyarların çalınması gibi hırsızlık olayları olmazdı. Kumanyalarımızı mal sahibi gönderir, yemek olarak genelde kuru fasulye pişirir, onu yerdik. Keliklerimizde mutfak eşyası olarak tenceremiz, tavamız, içinde mısır ekmeği pişirdiğimiz taş bilegimiz bulunurdu. Bileginin iç tarafını ateşe tutarak iyice kızdırır, ters çevirip içine mısır unu hamurunu basar, üzerine kapağını kapattıktan sonra, kapağın üzerine ateşi, közü koyarak ekmeğimiz pişirirdik. Bazen Bafra dan balık almaya gelen arabalara fırınlardan ekmek ısmarlatıp getirttiğimiz de olurdu. Havyarlarını çıkardığımız balıkların leşlerini yükçüler dediğimiz at arabaları ya da cipler vardı, onlara üç beş paraya verirdik. O balıkları vermek için ırmağın karşısına geçirirdik. Çünkü Bafra dan gelen arabalar Koşu köyünden doğru olan o yolu kullanırdı. Karşı taraftan olan yol uzak düşer, o yol kullanılmazdı. Yükçüler mutlaka her gün 139

10 gelirdi. Geldiklerini görürdük veya geldiklerini belli etmek için bağırırlardı. Irmakta iken Gelemal taraftan gelen köylüler yoğurt getirir, biz de onlara balık verirdik. İncirburnu tarafta havyarcılık yaparken, Engiz tarafından deveciler gelirdi. Devecilerle tuz ekmek dostu olmuştuk. Bize yoğurt getiriler, biz de onlara erkek balıkları ya da balıkların havyarı alınmış leşlerini verir, para almazdık. Irmakta, askere gidip gelmek için verdiğim ara hariç, on dört yıl havyarcılık yaptım. Sarıyar Barajı günleri Irmakçılıktan sonra Sarıyar barajında avcılık yapmak üzere Ankara Çayırhan a gittim. Ofluoğlu nun Dursun Ali (OFLUOĞLU), Karayakalı Mahmut (ERDEM), Ferhat YILDIZ bir yıl önce gitmişlerdi. Sezon bitip döndüklerinde iyi balıkçılık olduğunu söylediler. Bunun üzerine kayığımı kamyona yükleyip, yeğenim Saadettin ile beraber ben de gittim. Başlangıçta Kara Cemil (ÇAKIR) ile ortak çalışırken daha sonra ayrıldım, kendi başıma çalışmaya başladım. Orada barajın kenarında her kayığın kendi odası vardı, yeme içme işini herkes kendi başına yapardı. Meslek bitti, herkes döndü. Balıklarımızı teslim alıp, kayıt işlerini yapan Yusuf (AYRANCIOĞLU), biz balık almaya devam edeceğiz, siz gitmeyin, kalın diye teklifte bulundu. Bunun üzerine Saadettin ile konuşarak, kalıp avcılığa devam etmeye başladık. Bir süre çalıştıktan sonra, çalışma sonlanınca bize kazık attılar, doğru dürüst para alamayıp, geri dönmüştük. Çayırhan da gece gündüz demeden çok yoğun çalışırdık. Bir seferinde Çolağın Hamdi (ÖZTÜRK) ile ağları birleştirerek ortak ağ sardık. Hamdi ye ben ağı kaldırdım, kıyaya gidiyorum diye seslenmiş, kendimi bir anda kayığın içinde bulmuştum. Gece gündüz çalışmaktan vücut yorgun düşmüş, içim geçtiği için kayığın içine düşmüştüm. Avcılıkta kullandığımız, 36 mm göz açılığında yüz kulaç uzunluğunda, kulaç derinliğinde fanyalı molozma ağımız vardı. 140

11 Bu ağı bazen yatıya bıraksak da, genelde çalışma yaparak avcılık yapardık. Yayın, sazan balıkları olurdu. Bir gün tıraş olmak için berbere gittim. Ben gittiğimde bir köylü tıraş oluyordu. Berber, kaptan hoş geldin diye beni karşıladı. Bunun üzerine tıraş olan köylü berbere benim kim olduğumu sordu. Berber de beni barajda avcılık yapan, ileri gelen balıkçılardan diye tanıttı. Köylü berbere bir dakika dur diyerek tıraşa ara verdirdi. Bana dönerek, bizim orada Gürleyik çayı diye bir çay var, akşam olduğunda orada çok büyük balık atlıyor, oraya bir gelin dedi. Ben de orasının neresi olduğunu tarif ettirdim. Santralın şamandıra ile sınırlandırılmış yasak bölgesine yakın, bir çayın aktığı yer olduğunu söyledi. Akşamdan hazırlığımızı yaptık, sabahtan baraja çıktık. Motorla iki saat kadar gittikten sonra şamandıraların olduğu yeri bulduk, lakin köylünün tarif ettiği çayı bir türlü bulamıyoruz. Akşam oldu, köylünün dediği yeri bulmadan da dönmek istemiyoruz. Bunun üzerine kenarda bir ardıç ağacının dibine ateş yaktık, çay yapıp karnımızı doyurduk, sonrada orada yattık. Sabah bir uyandım ki, gece çok kar yağmış, ardıç ağacı üzerimize eğilip, bize siper olmuş, bu nedenle üzerimize kar gelmemiş. Hemen kayığa baktım, lakin göremedim. Hemen Saadetini uyandırdım. Saadetin kalk, kayık yok dedim. Saadetin kalkınca baktık ki, kar çok olduğundan bizim kayığı tamamen kapatmış, ben o nedenle görememişim. Ateş yakıp, çay yaptık, karnımızı doyurduk. Kayığımız kardan temizleyip, tekrar yüzdürdük. Koltuk olan yerlerde çay olacağını düşünerek, köylünün dediği çayı aramaya başladık, sonunda bulduk. Motoru durdurduk, kürekle gezinerek bakınmaya başladık. Barajın dışına baktık, bizim olduğumuz yere doğru uzanan bir arazi görünüyor. Saadettin e, olduğumuz yerin dışarıda devam eden kısmına bakılırsa bahçe olmalı, ağı buraya saralım dedim. Ağı sardık, ağ balıktan kalkmıyor, kg. dan kg. a kadar yayın balığı dolmuş. Kayığı balıktan dümdüz ettik. Götürüp teslim ettiğimizde 800 kilodan fazla geldi. O gün akşam kâtiplik yapan Yusuf (AYRANCIOĞLU ) geldi, seni Ağa çağırıyor, dedi. Balıkları alan Hüseyin DEBOOĞLU na Ağa diyorlardı. DEBOOĞLU nun yanına gittiğimde, Fahri, dedi, bana Fahrettin demez, Fahri derdi. Güzel yayın almışsın, nereden aldın 141

12 diye sordu. Ben de Akdeniz den aldım dedim. Burada Akdeniz var mı? deyince, sizin o taraflarda var da, burada niye olmasın diye cevap verdim. Aklı sıra, yayın iyi para eden balık olduğu için yerini öğrenip, herkesi oraya yönlendirecek. Benden yayınları tuttuğum yeri öğrenemeyeceğini anlayınca, ısrar etmedi. Kaldığım yere dönünce baktım, bir büyük şişe rakı, meyveler, mezeler gelmiş. Kâtip Yusuf getirmiş, Ağa Fahri yesin içsin, hak etti demiş yılında Sanayi Bakanlığı Müsteşarı Sinan ÖZPOLAT, MTA da Maden Mühendisi olan ve çeşitli üst düzey bürokratik görevler üstlenmiş Yusuf GÜRATA ile Numune Hastanesi doktorlarının da içinde olduğu kişiler tarafından Sarıyar Barajında turizmi geliştirme, balıklandırma gibi amaçları olan bir kooperatif kuruluyor. Başkanlığını Sinan ÖZPOLAT yapıyor. Morist Şuvard ile ortaklık yapan Hüseyin DEBOOĞLU 1958 yılında Sarıyar Barajının avcılık hakkını kiralamak için Sinan ÖZPOLAT ile görüşüyor. Ortak çalışmak üzere anlaşmaya varılıyor. Köylülerin 2-3 kayığının bulunduğu baraja, anlaşma sonrası İskenderun dan da iki kayık götürülüyor. Manyas tan da avcılık yapmak üzere Kazaklar getiriliyor. Kazaklar iki yıl kadar orada avcılık yapıyor. Kazaklar, 1960 dan sonra Türkiye den ayrılmayı düşündüklerinden tekrar baraja gelmiyorlar. Bunun üzerine Hüseyin DEBOOĞLU Yakakent ten balıkçı getirme yoluna gidiyor. Bu kapsamda 1961 yılında Yakakent ten 11 kayık avcılık yapmak üzere Çayırhan a geliyor. Barajda yılda 100 ton sazan, ton yayın, 200 ton şafak balığı avlanıyor. Balıkçılar avladıkları sazan ve şafak balığını 50 kr. dan, yayın balığını 80 kr. dan, çay balığını ise 25 kr. dan teslim ediyor. 25 kg. lık sazan, 15 kg. lık şafak balığı avlanabiliyormuş. Hüseyin DEBOOĞLU nun avlanan balıkların nakli için 4 kamyon satın alıyor. Balıkların muhafazası için buz ihtiyacı Ankara dan Et ve Balık Kurumundan karşılanıyor. Avlanan yayın balıkları Beypazarı ve Ankara da satılıyor. Sazan balıkları ise önce İskenderun a, oradan da Suriye ve Ürdün e gönderiliyor. Çay balıkları ise İskenderun da satılıyor. Sazanlar başlangıçta İskenderun a kamyonlara dökme konarak 142

13 gönderiliyor. Bunun için kamyon kasası boyuna üçe bölünüyor. Daha sonra bu her bir bölmeye, aralarında buz olacak şekilde iki sıra balık konuyor. En üstte gelen balıklar buzlandıktan sonra üzerine hasır örtülüyor. Bütün bu işler tamamlandıktan sonra, kamyon kasası branda ile kapatılıyor. Dökme olarak gönderilen balıklar İskenderun da 30 kg lık sandıklara, kafaları yukarıda, kuyrukları aşağıda olacak şekilde yerleştirilip, buzlandıktan sonra ihraç ediliyor. Sandıklama işi sonraki yıllarda Ankara da yapılmaya başlanıyor yıllarında Vakıf ÇAKMUR aracılığıyla Romanya ya sazan gönderiliyor. Hüseyin DEBOOĞLU nun işletmeciliği 1970 yılına kadar devam ediyorlar. Baraj 1972 yılında Mehmet SEZER ve Rıza DAĞISTAN tarafından kiralanıyor. (1932)(Yusuf AYRANCIOĞLU ile 2011 Eylül ayında İskenderun da yapılan görüşme notudur) Herkes peşimizde olduğu için, avlandığımız yere bir hafta boyunca gitmedik. Ortalık durulunca aynı yere tekrar gittik, ilaçlık için bile olsa, bir tane balık alamadık. Çayın üst tarafı üzüm bağları idi. Saadettin e bir delilik yapalım mı dedim. Dayı ne deliliği yapacağız dedi. Şu üzüm bağını içine ağ saracağız dedim. Üzüm omcaları aralıklı olduğundan, ağı taktırmayacağımızı düşünmüştüm. Ağı sarıp, biraz patıradıktan sonra kaldırdık. En küçüğü 5 kg. lık sazanlarla kayığı doldurduk. Oradan da kg balık aldık. Sonraki yıl da Çayırhan da kalıp Sarıyar Barajında çalıştıktan sonra, ertesi yıl Şereflikoçhisar a Hirfanlı Barajına gittim. Hirfanlı Barajı Mehmet NOGAY, İskenderunlu İSHAKOĞLU Şereflikoçhisar da Hirfanlı Barajını kiralamış, siz çalışkan adamsınız, çok balık varmış oraya gidelim dedi. Uzun Osman ın Hüseyin (İNAN), Dursun Ali OFLUOĞLU, Samsun dan Tahsin (KOÇ) olmak üzere, kayıklarımızı kamyonlara yükledik, ağlarımızı koyup gittik. Yolda giderken, Keskin in oralarda bir yemek molası vermiş, bu sırada bir çuval 143

14 ağımızı çaldırmıştık. Bizim getirdiğimiz dört kayık dışında, köylülerden de kayıkları olanlar vardı. Kaldığımız yer Şereflikoçhisar ın Tokliman köyüydü. Orada 21 kulaç derinliği olan bir ağımız vardı. Bu ağı ilk kurduğumuzda sel gelip de kütüklerin ağlara yaslaması gibi, ağa yayın balığı vurmuştu. Bu ağı bir sefer daha mı, iki sefer daha mı kurduk hatırlayamıyorum, gölün içinde iken çalınmış, o kadar aramamıza karşın bulunamamıştı. Oradaki balıkçılık Çayırhan a göre daha kötüydü, avlanma sahaları dardı. O yüzden sonraki sezon tekrar gitmedim. Oraya giderken, Saadettin ile ortak olan ilk kayığımı götürmüştüm. Bu kayığımın sağı solu biraz kırılmıştı, bu nedenle Şereflikoçhisar da bıraktım, oradan küçük bir kayık aldım. Onu da orada bırakıp, kayıksız döndüm. Yakakent e dönüş Hirfanlı dan döndükten sonra, bir daha başka bir yere gitmeden, Yakakent te avcılığa başladım. Daha çok kayalıklarda olmak üzere kefal avcılığı ile uğraştım. Bu süre zarfında değişik gemicilerim oldu. Deli Seyin (Hüseyin DANACI) benimle denize çok gelmiştir. Şimdiki kayığımı Türkeli nden 17 milyona aldım, 20 yıl olmuştur. 9 beygirlik pancar motoru var, 6.5 metre boyunda. Yörük köyünden Tıpış Hüseyin Güllüsu da Moralim Hasan ın (ERALTAN) kalkan ağlarını çalıştırıyordu. Buraya bir izine geldiğinde, bana bir kayık buluver demiştim. O da çalıştığımız yerde Pala Hüseyin diye biri var, onda bir kayık var, gidince bir sorayım, satarsa alalım dedi. Hüseyin gidince, Pala Hüseyin ile konuştuğunda 20 milyona satabileceğini söylüyor. Tıpış Hüseyin de biraz ikram yap, kayığı alacak fakir biri diyor. Pala Hüseyin bunun üzerine, sen benim adaşımsın, seni severim, madem alacak olan da fakir biri, üç milyon almayacağım, en son 17 milyona veririm diyor. Bana haber gelince Sarı Hocaların Mustafa nın (ÇAKIR) kamyonu ile gittik. Pala Hüseyin ile işlemleri yapıp, ödemesini yaptım. Ertesi sabah kayığı kamyona koyup getirdim. Molozma ağları ile avcılık en fazla yaptığımız avcılıklardandı. Molozma ağımız 100 kulaç uzunluğunda, 2 kulaç kadar 144

15 derinliğindeydi. Molozma ağlarını barajda kullandığımızda, derinliğini daha az yapardık. Bir seferinde Saadettin ile kayalara, Geçilmezin oralara gittik. Kayıkta molozma ağımız var, motoru durdurduk, kürekle dolaşıyoruz, ancak bir şey göremedik. Biraz uzağımızda da Cingonun Necat (CENGİZ) var, kayıkta üç kişiler. Aramızda bir yerden balık atladığını gördüm. Kış mevsiminde balık atladı mı, orada balık vardır. Hemen Saadettin e hazır ol balık atladı dedim. Küreklere hızlıca asıldım. O sırada onlar da fark edip, bu tarafa doğru gelmeye başladı. Biz onlardan önce kıyıya yanaştık, onlar da yaklaşmıştı, hemen şamandırayı attım, açık gel, ağ sarıyorum diye onlara seslendim. Bir kayık şamandırasını attı mı, o mera onudur, oraya başka kayık saramaz. Biz ağımızı karayelden poyraza doğru sermeye başladık. Bunun üzerine onlar açığımıza çıkıp ağ atmaya başladılar. Ancak aceleden olacak, ağı dolaştırıp, külçe haline getirdiler. Ağ sarmayı tamamlayıp, bir süre patıradıktan sonra ağı kaldırdık, balıkları ağdan kurtarmadan öylece kayığa aldık, akşam da olduğu için geri döndük. O ağdan kg kefal balığı almıştık. Manyat-Barabat 1957 yılı olacak, ırmakta çalışırken sezonun son zamanlarıydı, Çolak Şükrü (ÖZTÜRK) oğlu Ruhi ye, Fahretin ile kayığı alın, manyatı da yükleyin Gümenez e (Yakakent) götürün dedi. Karmakçılık zamanı takımları kurmak için iki saat kadar vakit harcanır, gerisinde boş zaman kalırdı. O boş zamanlarda da hamsiye manyat çekilirdi. Ayrıca barbunyaya da barabat çekilirdi. Hamsi manyatı barbunya barabatından daha büyük, ancak torba gözleri daha küçük olurdu. Biz Ruhi ile manyatı yükledik, kayığa bindik, takma motorunu çalıştırıp yollandık. Deniz limanlıktı, doğru dürüst dalga yoktu. Irmağı geçtik, kum tepeler denir, Gelemal köyünün altının oralara geldik. İlerimizde büyük bir hamsi kızarırtısı görünce motoru durdurduk. Aramızda ne yapacağımızı konuşmaya başladık, sonunda hamsiye sarmaya karar verdik. Karaskanın birini dışarı atıp, hamsiyi sardık. Diğer karaskanı da dışarı atıp, hamsiyi ağın içine hapsedince ben kıyıya atladım, koşa koşa ırmağa gittim. Şükrü abi benim koşarak geldiğimi görünce, ne oldu, ne bu halin dedi. Koşmaktan kan ter 145

16 içinde kalmıştım. Durumu izah ettim, bunun üzerine diğer kayık yüzdürüldü, benimle beraber üç kişi kayığa bindi. Motor olmadığından her kürekte bir kişi, sıkı sıkı kürek çekerek Ruhi nin yanına geldik. Manyatı iki kayığın arasına alıp, kurşun yakayı kaldırdık, gügül (torba) balıkla doldu. Çarpakla (kepçe) balıkları alıp, iki kayığı da dümdüz doldurduk. Artan balığı da torbayı çözüp, denize döktük. Irmaktan ikinci kayıkla gelen üç kişiden biri bizimle kaldı, diğer ikisi yayan ırmağa döndü. Biz de motoru çalıştırıp, diğer kayığı arkamıza bağlayıp Yakakent e yollandık. Kayıkları meydanın oraya çektik, bir miktar sattık. O zaman kilo falan yok, teneke hesabı satıyoruz. Baktık balıkları burada satıp bitirmenin imkânı yok, Gerze ye gidelim dendi. Ben yeni evliyim, gidemem deyince, Paketçinin Salih (USTAOĞLU) ile Ruhi iki kayığı peş peşe bağlayarak Gerze ye götürdü. Gerze de yanlarına hamsinin hepsini almak için bir adam geliyor, kilosu 25 kuruştan anlaşıyorlar. 25 kuruş o gün için çok iyi bir para. Adam sabahtan balıkları teslim almak üzere, kaporasını veriyor. Onlar da kayığı tente ile kapatıp, gece yatıyorlar. Sabahtan adam hamsiyi almaya gelince, tenteyi açtıklarında bir bakıyorlar ki, hamsinin üzeri olduğu gibi kurtlanmış. Adam bunu görünce aman hemşerim, ben sizden kaporamı filan istemiyorum, bırakın ben gideyim diyor. Adam gittikten sonra deniz suyu ile balığı iyice yıkayarak hamsinin kurdunu akıtıyorlar. Sonra da bir tellala üç beş kuruş vererek, İskeleye Gümenez den taze hamsi geldi diye bağırtıyorlar. Tellalı duyan, çanağını, tenekesini kapıp geliyor, hamsi satın alıyor. Hamsinin yine de hepsi satılmıyor, yarım kayıktan daha az bir balık kalıyor. Onu da giderken denize döküyorlar. Oradan iyi bir para dönmüşlerdi. Hava ısınmaya başlayınca Mayıs aylarında barabatçılık yapardık. Bu aylarda özellikle barbun çok olurdu. Bir seferinde ırmağa barabata gittik, bir iki ağ attık, kayığı barbun ile yükledik. O balıkları ırmağa girip, oradaki yükçülere sattık. Satın alan, ertesi gün için, aynı şekilde balık satın almak üzere bizimle anlaşıp, kapora verdi. Ertesi gün gittik ki, nereye koydun da nerede buldun, hiç balık yoktu. 146

17 Koşu köyünün geniş yazısı ve çevresi vardı. Orada güzün panayırı olur, çok büyük pehlivanlar gelip güreşirler, at yarışları olurdu. Biz panayır zamanı hem panayıra gideriz, hem de biraz çalışırız diye ırmak tarafına balık avlamaya gittik. Şansımız yaver gitti, bir iki ağda kayığı barbunya ile doldurduk. Balıkları yükçülere vermek için ırmağa doğru kürekle gitmeye başladık. Dursun Ali OFLUOĞLU fenerin oralarda bizi görünce, yanımıza gelip, bizim kayığımızı takma motoru olan kendi kayığına bağladı. O sırada deniz artmaya, dalgalanmaya başlamıştı. Irmaktan içeri girerken, ırmağın suyu ile denizin suyunun çarpışmasının yarattığı dalga ve sulardan kayığı batırdık. Kayıktaki bütün balıklar suya döküldü. Bizim battığımız gören kayıklar yanımıza geldi, bizi sudan aldılar. Palamutçuluk Palamut ağlarım eskimişti, yeni ağ alacak param yoktu. O zamanlar Gümüşpala Ragıp (BUHARALI) ile Senayi (GÜNAYDIN) ortak balık alıyorlardı. Onlara gidip, param yok, ağa ihtiyacım var. Bana ağ alın, ben de tuttuğum balıkları size vereyim, sizin de denizde bir kayığınız olsun dedim. Onlar bu teklifimi kabul ettiler, malzemeleri getirttiler. Gelen malzeme ile on üç kulaç derinliğinde, 225 kulaç boyunda ağ yaptım. O yıl iyi balıkçılık oldu, ağın parasını kolaylıkla ödemiştim. Küçük oğlum Arif bizim Cemali ve Deli Seyinin Hamdi nin damadı ile beraber balığa gitmişlerdi, limana geldiğimde herkes, gözün aydın, Arif iyi balık tutmuş diyordu. Birisi çok balık tuttu mu, herkesin gözü onda olur. Bir süre sonra Arifler geldi, bin yüz balık almışlar. Limanda kayığın yanında balıkları kasaladılar, teknede yüz kadar balık kaldığında, durun, bu balıkların parasını ben size vereceğim, kasalamayın, dedim. Cemali Dayı hayırdır, ne yapacaksın dedi. Oğlum ben bu balıkları fakir fukaraya, konu komşuya dağıtacağım dedim, onlara da birer paket sigara alıp verdim. Balıkları da mahallede götürüp dağıttım Tuttuğun balıkta kimsenin gözünün kalmaması, nazar değmemesi için, bu tür şeyleri yapmak lazım. Bir seferinde yalnızım, çapara ile palamuda çıktım. Yakın bir yerde Kozköylü Molla Mustafa (BAYRAKTAR) ve tanımadığım yabancı 147

18 bir kayık vardı. Onlar dönüyor, dönüyor bir şey alamıyorlardı. Ben çaparayı atıyor, yüz metre gitmeden balık vuruyor, motoru durduruyor, balıkları kurtarıyor, tekrar çalıştırıp biraz gidince yine balık vuruyordu. Sonunda Molla dayanamayıp, geldi. Fahrettin abi, senin takımım sırrı ne? dedi. Ben de ne sırrı olacak, işte takımım dedim. Molla yanımdan ayrılıp biraz uzaklaşınca, takımıma yine balık vurdu. Yabancı kayıktakilerden, biri, adamdaki şansa bak, yine balık vurdu dedi. O bunu dedikten sonra takımın yarısı kesildi, gitti. Ondan sonra da balık alamadım, dönüp gittim. Balıkçılık böyle bir şey, sen alırsın, ben alamam, ben alırım sen alamazsın. Rastgele diye boşuna söylenmiyor. Çaparayı bağlarken çok özen gösteririm. Herkes saçını tarar, ama kendine yakıştıramaz. Çaparadaki iğnelerin, tüylerin çok düzgün olması, tertipli bağlanması lazım. Kösteklerin kalın olmaması, ince olması lazım. Bir takımda otuz iğnem olur. Çingene palamudunda 0-1 numara, balık büyüdükçe ise en fazla 3 numara iğne kullanırım. Çingene palamudunda martı tüyünü, sonra balık büyüyünce kazın göğüs tüyünü takarım. Rusya da balıkçılık Rusya ya avcılık için 4-5 sefer gitmişliğim var. İlk kez Kara Cemil in Çakırlar teknesi ile oğlu Hakkı (ÇAKIR), Sadık OFLUOĞLU, Taki Arif in babası Ahmet (KESKİN), Necat TİRYAKİ; Hüseyin ERDOĞMUŞ ve Papaz Eyüp (OFLUOĞLU) ile 1979 yılının Mart ayında, Rusya ya kalkancılık için gittim. Teknenin kaptanlığını Sadık yapıyordu. Bizimle beraber kalkancılığa giden on dört tekne daha vardı. Sabah erken bir vakitte Sinop tan buz ve kumanyalarımızı tamamlayarak yola çıktık. Rusya nın oniki millik karasularının dışındaki bölgede çalışmaya başladık. İlk gün kalkan ve birkaç tane mersin balığı aldık. İkinci gün hava sertleşince barınmak amacı ile 6-7 tekne ile beraber Rus karasularına girdik. Rus sahil güvenlik botları bizi Anapa ya götürdü. Orada bir gece kaldık. Orada iken tercümanlar geldiler, ifadelerimizi aldılar. Teknede bulunan mavzeri sordular. Mavzerin izin kâğıdını göstererek, kooperatiften aldığımızı, yunus avcılığı için kullanıldığımızı söyledik. Yakaladığımız balıkları ölçtüler. Rus karasularına girerken, diğer 148

19 tekneler mersin avcılığının Rusya da yasak olduğunu düşünerek, balıklarını denize atmışlardı. Biz ise atmadık, bu balıklar nedeni ile de bir sorun yaşamadık. Bizden daha önce Papazın Adnan (OFLUOĞLU) oralara gelip kaldığı için onu tanıyorlardı. Sadık ve Eyüp e soyadları nedeni ile Adnan ile bir akrabalıkları olup olmadığını sordular. Onlar da akraba olduklarını söyledi. Hatta şöyle de bir espri olmuştu. Hakkı Eyüp ü göstererek dayısı olduğunu, Sadığı göstererek de onun da Eyüp ün dayısı olduğunu, bu benin dayım, o da onun dayısı şeklinde açıklamış, tercüma tarafından söylenileni önce anlamamışlar, sonra anlayınca da gülmüşlerdi. Tekneyi ararken Eyüp ün kitaplarını gördüler, (Maksim Gorki nin Ana, Dostyevski nin bir kitabı) kimin okuduğunu sordular. Kendi yazarlarına ait kitapların okunmuş olması hoşlarını gitmişti. Gerek bundan, gerekse önceden tanıdıkları Adnan ın akrabalarının bulunmasından mı bilmem, bizi çok sıkıştırmadılar. Hatta Taki Arif in babasının kimliği olmadığı halde ona bir şey demediler. Bizle beraber gelen teknelerden Şakir Hüseyin in teknesinde Ecevit in resmini görüyorlar. Tercüman Demirel daha iyi adam, niye onun resmini asmadın? diye soruyor. O da o da benim gibi, fakir, zayıf, kara kuru adam, o yüzden seviyorum diyor. Tercüman birkaç kez daha Demirel daha iyi diye söyledi ise de, o Ecevit demekten vaz geçmiyor. Ertesi gün hava düzelince gitmemize müsaade edip, Sinop a gitmek için kullanacağımız rota bilgisini verdiler. Biz ise çalıştığımız sulara gelince, gitmek yerine, avlanmaya devam ettik. Ertesi gün hava tekrar sertleşti. O sert havada, Rıfat Reis gemisinin üst kamarası koptu. Sonrası gün ise tipi ve fırtınadan yakınlarımızdaki tüm kayıkları kaybettik. Rusya ya iki saat mesafede olmamamıza karşın, Sadık tekrar gitmek istemedi. Fırtınayı tekneyi motor çalışır vaziyette demirde tutarak atlatabiliriz dedi. Ancak mazot ihtiyacımız hesaplarken Rus limanına gidiş geliş düşünülmemişti. Sadığın dediği gibi yaparsak, dönüşte yakıtımız yetmeyebilirdi. Bunun üzerine geri dönmeye karar verdik. 149

20 Çalıştığımız yerden 90 mil kadar geldikten sonra motor arıza yaptı. Marşa basıp, biraz gittikten sonra motor duruyordu. Olduğumuz yer demir atacak bir derinlikte olmadığından, demir atamıyor, tekne dalgaların insafına kalmış bir şekilde sürükleniyordu. Arızanın nereden olduğunu anlayamadık. Ben umudumu iyice yitirdim, herkes duasını yapsın, helalleşelim dedim, iki rekât de namaz kıldım. Bu arada bizimkiler hem moralimiz düzelsin, hem de sakinleşelim diye çay ve morinalı pilav yaptı. Pilavı yiyip, çayı içince biraz sakinleştik. Daha sonra Sadık hariç herkes arızayı bulmak için makine dairesine inildi. Sadık yakıt pompasını sökmek istemiş, onun bunu yapmasına izin verilmemiş olduğundan, herkese küs duruyordu. Motorun neresinde arıza olduğu anlaşılmaya çalışılırken, motor ile depo arasındaki dinlendiriciye bakalım dendi. Orası açılıp bakıldığında, buranın olduğu gibi çamurla dolu olduğunu gördük. Yıllardır burası temizlenmediğinden, çamurla dolmuştu. Bu çamur alınıp, orası güzelce temizlenince motor sorunsuz olarak çalışmaya başladı, biz de selametle geri döndük. Balıkçı denizdeki her şeyi bilecek Çayağzı nın orada ayı balığı görmüşlüğüm var. Halen balıkçılığa devam ediyorum, ancak uzak bir yerlere gidemiyorum. Barbunya ağım, çinekop ağım, molozma ağım, zargana ağım var. Bu ağlarımı mevsimine göre bu civardaki yerlere kuruyorum. Adadan (karayel yönü) ufak bir duman çıkar, darmadağın olur gider. Çok zaman geçmeden hava gelir. Bu dumanı görmüşsen, bir yere gitmeyip, denize çıkmayacaksın. Bazen de çiğ duman derim, çıkar, duman çıktığı yerde yatar kalır. Bu dumandan korkma. Rüzgar çıkacak duman siyah olur. Çıktıktan sonra bir daha göremezsin. Martı leş kuşudur, ondan bir şey anlaşılmaz. Ancak martıya benzer daha küçük bir kuş var, çino, o ekseriyetle palamudu takip eder. Palamut kustuğunda, onun kustuğu yemini yer. 150

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI. Vahdettin KÜRÜM

HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI. Vahdettin KÜRÜM HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI Vahdettin KÜRÜM Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara. Su Ürünleri Hizmetleri Dairesi Başkanı Giriş Karadeniz de avlanan balıklar

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

yaşam boyu bağlanırsanız.

yaşam boyu bağlanırsanız. Size nasıl tarif etsem ki... İlk görüşte âşık olmak gibi bir duygu. " İşte bu benim aradığım kadın," dersiniz ya, işte öyle bir şey. Önce teknenize âşık olacaksınız sonra satın alacaksınız. Eğer sevmeden,

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin?

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin? Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi Ücretsizdir Kış 2011 Sayı:4 ISSN: 2146-281X Kutup ayısını tanımak ister misin? Kutup Ayısı, Buz Ülkesinin Kralı Minti Monti Kuzey Kutbu'nda Sevdiklerine

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

Iron Butt Reports - 09 July 2011

Iron Butt Reports - 09 July 2011 İstanbul (Kağıthane) Bolu Çankırı Yozgat Sivas Erzincan Bayburt Artvin Rize Trabzon 1.767 Km Henüz yola çıkmadan önce Kağıthane deki evin önünde sanırım saat 02:20 civarı. Yola çıkmanın heyecanı ile yanlızca

Detaylı

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün 2. İLK YOLCULUĞUM 1 2. İLK YOLCULUĞUM O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün Londra'ya gitmek üzereydi. Arkadaşım kendisiyle

Detaylı

İkiz Ömer in Ramiz (ŞAHİN)

İkiz Ömer in Ramiz (ŞAHİN) İkiz Ömer in Ramiz (ŞAHİN) 1931 doğumluyum, 80 yaşındayım. Balıkçılığa ilkokulu bitirince başladım, halen de devam ediyorum. 6.5 metre boyunda, 9.5 beygirlik pancar motoru olan bir kayığım var. Denize

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Ali VAROL'un Blog Sitesi

Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali Varol, farklı alanlara ilgi duyan, becerileri ve çalışkanlığıyla kendine daima yeni uğraşılar edinen farklı bir kişilik. Onun uğraşı alanlarından biri de arıcılık. Bu yazıda

Detaylı

Öykülerin sıralaması, söyleşi yapılan tarihlere göre oluşmuştur.

Öykülerin sıralaması, söyleşi yapılan tarihlere göre oluşmuştur. YAYINLAYAN YAKAKENT BELEDİYESİ Tel: 0 362 611 21 04 www.yakakent.bel.tr BASIM Pozitif Matbaa Ankara Tel: 0312 397 00 31 pozitif@pozitifmatbaa.com 1000 Adet Basılmıştır. Temmuz 2012 Öykülerin sıralaması,

Detaylı

FAALİYET RAPORU. 2 Murat Yıldırım 6 Günay Aydos. 3 Bora Akdeniz 7 Burcu Karabulut. 4 Mehmet Karaalp 8 Turgay Türkoğlu

FAALİYET RAPORU. 2 Murat Yıldırım 6 Günay Aydos. 3 Bora Akdeniz 7 Burcu Karabulut. 4 Mehmet Karaalp 8 Turgay Türkoğlu Davlumbaz Zirve (3479 mt) Faaliyet Tarihi 8 9 Ağustos 2015 Yeri Niğde - Aladağlar Süresi 2 gün Türü Alpinizm Güzergah Çukurbağ köyü > Traktör ile arpalık mevkii > Tekepınarı > Oba yeri kamp alanı >Davlumbaz

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

ÖZEL SAMANYOLU LĐSELERĐ

ÖZEL SAMANYOLU LĐSELERĐ ÖZEL SAMANYOLU LĐSELERĐ ANKARA ĐLKÖĞRETĐM MATEMATĐK YARIŞMASI 2011 / NĐSAN 5. SINIF A KĐTAPÇIĞI Bu sınav çoktan seçmeli 40 Test sorusundan oluşmaktadır. Süresi 100 dakikadır. Sınavla Đlgili Uyarılar Cevap

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

ÖZEL MÜRÜVVET EVYAP KOLEJİ 4.SINIF OLİMPİYAT SORULARI

ÖZEL MÜRÜVVET EVYAP KOLEJİ 4.SINIF OLİMPİYAT SORULARI 1)Net kütlesi 300 gr olan bir paket fıstığın fiyatı 132 000 tldir.bunagöre,fıstığın bir kilogramı kaç bin tldir? A) 340 B) 380 C) 440 D) 460 8) saatte ortalama 20 sn.geri kalan bir saat,bir haftada kaç

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

HASAN KOLCUOĞLU ADANA

HASAN KOLCUOĞLU ADANA Yiyiniz içiniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31) Banu Atabay'ın lezzetler.com Yemek Tarifleri Sitesi HASAN KOLCUOĞLU ADANA https://hasankolcuoglu.com.tr BA Öncelikle sizi tanıyalım, sonra firmanız hakkında

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: B ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

Bu kitabın sahibi:...

Bu kitabın sahibi:... Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya gelmesiyle başladı. Kucakladılar

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası Yerli Malı Haftası Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI 2012. Süre: 1 saat ve 30 dakika

THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI 2012. Süre: 1 saat ve 30 dakika THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI 2012 MATEMATİK BİRİNCİ SINIF Süre: 1 saat ve 30 dakika Tüm soruları cevaplayınız. Tüm işlemlerinizi gösteriniz ve cevaplarınızı soru kâğıdında ılan uygun yerlere yazınız.

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ o /i@ ( ) (1 il )..... CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 -

Detaylı

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce ÖDEV- 3 ADI SOYADI:.. HAYAT BİLGİSİ Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının ucunda bulunur. Tırnaklar sürekli uzar. Uzayan tırnakların arasına kir ve mikroplar girer. Bu yüzden belli aralıklarla tırnaklar

Detaylı

Hüseyin KILINÇ. Fotoğraf, Babam kıçtan takma motoru olan kayığımızın başında

Hüseyin KILINÇ. Fotoğraf, Babam kıçtan takma motoru olan kayığımızın başında Hüseyin KILINÇ Dedem ve babaannem Sürmene den yürüyerek buralara gelmiş. Babam İsmail KILINÇ burada doğma büyüme, annem Yetmişbirler sülalesi ile akraba. Babam küçüklüğünden itibaren balıkçılık yapmış.

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır? 5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) Öğle üstü bir cip gelip obanın çadırları önünde durdu. Çocuklar hemen çevresinde toplaştılar. Cipten önce veteriner, sonrada kaymakam indi. Obanın yaşlıları hemen

Detaylı

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR CİN ALİ'NİN. HİKAYE. KİTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI l - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

İLK OK UMA KİT APLARI

İLK OK UMA KİT APLARI İLK OKUMA KİTAPLARI Bu kitabın sahibi:... Altı yaşındaki Ugo bir sabah uyanmış ve bir de bakmış ki karnının üzerinde yeşil bir aslan oturuyor! Aslan şişman değilmiş ama pek ufak tefek de sayılmazmış.

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz Resimleyen: Burcu Yılmaz Refik Durbaş KURABİYE EV ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü Refik Durbaş KURABİYE EV Resimleyen: Burcu Yılmaz www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör:

Detaylı

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR Öğ. Rasim KAYGUSUZ 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.)

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) 31 Ağustos - 1 Eylül 2011 Faaliyete katılanlar Nezihe Cantimur-Seyhan Çolak Kamp Orman Girişi Hava durumu İlk gün sisli, ertesi gün açık Malzeme 1 adet 60m yarım ip,

Detaylı

MATEMATİK DERSİ GENEL DEĞERLENDİRME

MATEMATİK DERSİ GENEL DEĞERLENDİRME MATEMATİK DERSİ GENEL DEĞERLENDİRME Adı Soyadı :.. 1. Aşağıdaki sayıları sembol kullanarak küçükten büyüğe sıralayınız. 456, 56, 71,877,950,95,2,857 7) 75 misket beş kardeş arasında paylaştırılıyor. Küçük

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ Bir yaz mevsimiydi. Demet okulların kapanmasına sevinmiş, evlerinin bahçesinde koşturuyor ve bisiklet sürüyordu. Bisikleti babası ona derslerindeki başarısından dolayı

Detaylı

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4 Bal kuşunun intikamı Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4 Bu hikaye bal kuşu Ngede ile Gingile adında aç gözlü bir genç adamın hikayesi. Bir gün Gingile avlanmaya gittiğinde Ngede

Detaylı

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ Merhaba arkadaşlar, adım Öykü ilköğretim 2. sınıf öğrecisiyim. Gün içinde düşüncelerimi, duygularımı, hissettiklerimi yazdığım bir günlük defterim var. Günlük defterime bugün not aldığım,

Detaylı

Mersin avcılığını kancalar ile yapardık. Kancalar Sürmene de yapılırdı. Bir ara Romanya da yapılmış kancalar da gelmişti. Kullanacağımız kancaları 20

Mersin avcılığını kancalar ile yapardık. Kancalar Sürmene de yapılırdı. Bir ara Romanya da yapılmış kancalar da gelmişti. Kullanacağımız kancaları 20 Necdet KARABACAK 1933 doğumluyum, babamlar Sürmene den göçerek, Yakakent e gelip yerleşmiş. Dayım Adem KAMİLOĞLU Sürmene de sandal yaparmış, Yakakent e gelince kürek yapmaya başlamış. Ben de ona yardım

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Kızılay Haftası (29 Ekim 4 Kasım) Atatürk Haftası (10-16 Kasım) Öğretmenler Günü (24 Kasım) SERBEST ZAMAN

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

PARAKETA Paraketa yapımında Kullanılan Malzemeler

PARAKETA Paraketa yapımında Kullanılan Malzemeler PARAKETA Hareketsizdir. Modern balıkçılıkta bütün denizlerde kullanılır. Uzun bir hat üzerinde çok sayıda, yemli, olta iğnesinin bağlanmasıyla oluşur. Seçilen bir bölgede sabit duracak şekilde dibe uzatılır

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim AMİN Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder. - Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum.

Detaylı

Küçüklerin Büyük Soruları-3

Küçüklerin Büyük Soruları-3 Küçüklerin Büyük Soruları-3 Yayın no: 185 ALLAH IN GÜZEL İSİMLERİNİ NEDEN ÖĞRENMELİYİM? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen/kapak: Zafer Yayınları Isbn: 978 605 4965 09 0 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE

BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE Portal : www.denizhaber.com.tr İçeriği : Denizcilik/Yelken Tarih : 09.02.2015 Adres : http://www.denizhaber.com.tr/bogazda-30-balik-turu-yok-olmak-uzere-haber-60283.htm

Detaylı

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK Eskişehir, Balıkesir, Diyarbakır ve Adana, birbirinden güzel 4 ilimizdir. Eskişehir de hiç olmayan bir özellikten, Balıkesir de 1, Diyarbakır da 2, Adana da 3 tane

Detaylı

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! Sağlıklı olan ne varsa yaparım. Zararlı olan her şeyle savaşırım. Kötülerin düşmanı, iyilerin dostuyum. Zor durumda kaldığınızda İmdaat! diye beni çağırabilirsiniz. Sesinizi

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

ÖZEL LİDER SİMYA EĞİTİM KURUMLARI 4. SINIF OLİMPİYATI 1. AŞAMA SORULARI

ÖZEL LİDER SİMYA EĞİTİM KURUMLARI 4. SINIF OLİMPİYATI 1. AŞAMA SORULARI SORU: 1 SORU: 4 30 dilim baklavanın 0,3 ünü yiyen birisi kaç dilim baklava yemiştir? A) 6 ) 7 C) 8 D) 9 Aşağıdaki sıralamalardan hangisi doğrudur? A) 1,02 < 1,2 < 1,002 ) 7,6 < 7,67 < 7,63 C) 8, 06 < 8,

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl

Detaylı

Kaya atlar ne yer? Leyla atlar ot yer. Kaya itler ne yer? Leyla itler et yer. Kaya ayılar ne yer? Leyla ayılar armut yer. İri iri armut yerler.

Kaya atlar ne yer? Leyla atlar ot yer. Kaya itler ne yer? Leyla itler et yer. Kaya ayılar ne yer? Leyla ayılar armut yer. İri iri armut yerler. Kaya atlar ne yer? Leyla atlar ot yer. Kaya itler ne yer? Leyla itler et yer. Kaya ayılar ne yer? Leyla ayılar armut yer. İri iri armut yerler. Ayla iki tane ayna al. Aynalarla oyun oyna. Kirli ellerinle

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Balıkçılıktan vaz geçmiyorum Yeni bir kayık

Balıkçılıktan vaz geçmiyorum Yeni bir kayık Ferhat YILDIZ 1930 doğumluyum, balıkçılığa çok sonraları başlamakla birlikte, üç yıl öncesine kadar balıkçılık yapmaya devam ettim. Balıkçılığa başladıktan sonra geçimimi balıkçılıktan sağladım, üç çocuğumu

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ARALIK YENİ YIL Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Bizlere kutlu olsun Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Sizlere kutlu olsun Eski yıl sona erdi Bu

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Kadınların Çalışma Deneyimleri Belkıs Kümbetoğlu: Kadınların Çalışma Deneyimleri Herhangi bir mağazanın, atıyorum işte, özellikle şey, markaların mağazalarına... Gece gidip, işte elimizde cihazla şeyleri, ürünleri sayıyoruz.bunu yapıyoruz

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ 3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ 3 YAŞ BİRİMİ EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMU SEVERİM Biz anasınıfı çocuklarıyız, Hem çalışırız,hem oynarız. Çok severiz biz okulu, Yaşasın yaşasın anaokulu. BAY MİKROP Bay mikrop

Detaylı

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler. Alman televizyon kanalı RTL de pazartesi akşamı yayınlanan Ekstra Magazin (Extra-Das RTL-Magazin) adlı program, bir Türk ve bir Alman kadını Türkiye ye tatile gönderdi ve yaşadıklarını başından sonuna

Detaylı

Yukarıdaki dikdörtgen şeklindeki fayansları kullanarak elde edebileceğimiz en küçük karenin çevresi kaç cm dir?

Yukarıdaki dikdörtgen şeklindeki fayansları kullanarak elde edebileceğimiz en küçük karenin çevresi kaç cm dir? 1) Zehranaz yeni doğan kardeşine mama yedirmeyi çok sevmektedir. Kardeşi Furkan ın mamasının 1 kutusu 510 gr dır ve her 3 saatte bir 10 gr yemesi gerekmektedir. Buna göre; Çarşamba sabah saat 08.15 de

Detaylı

Osmanlı denize küskün müydü? Nice denizlerde hüküm sürmüştü de neden denize girmek yerine sahildeki kahvehanelerden onu seyretmekle yetinmişti?

Osmanlı denize küskün müydü? Nice denizlerde hüküm sürmüştü de neden denize girmek yerine sahildeki kahvehanelerden onu seyretmekle yetinmişti? Osmanlı denize küskün müydü? Nice denizlerde hüküm sürmüştü de neden denize girmek yerine sahildeki kahvehanelerden onu seyretmekle yetinmişti? Denize girmediği gibi, denizden çıkanı da mutfağına sokmamıştı

Detaylı

ÖZEL SAMANYOLU LİSELERİ

ÖZEL SAMANYOLU LİSELERİ ÖZEL SAMANYOLU LİSELERİ 3. ANKARA İLKÖĞRETİM MATEMATİK YARIŞMASI 30 MART 2013 4. SINIF B KİTAPÇIĞI Bu sınav çoktan seçmeli 40 Test sorusundan oluşmaktadır. Süresi 120 dakikadır. Sınavla İlgili Uyarılar

Detaylı

Dörtkonak Köyü-Çamlıdere (08 Mart 2009)

Dörtkonak Köyü-Çamlıdere (08 Mart 2009) Dörtkonak Köyü-Çamlıdere (08 Mart 2009) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 08 Mart 2009 Pazar günü, Ahmet Bozkurt un öncülüğünde Fotoğraf Sanatı Kurumu nun organize ettiği Çamlıdere

Detaylı

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! Sağlıklı ve faydalı olan ne varsa yaparım. Zararlı olan her şeyle savaşırım. Kötülerin düşmanı, iyilerin dostuyum. Zor durumda kaldığınızda İmdaat! diye beni çağırabilirsiniz.

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı