DNA Üzerinde Mutagenezler Yapılarak Enzimlere İstenilen Özelliklerin Kazandırılması

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DNA Üzerinde Mutagenezler Yapılarak Enzimlere İstenilen Özelliklerin Kazandırılması"

Transkript

1 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DNA Üzerinde Mutagenezler Yapılarak Enzimlere İstenilen Özelliklerin Kazandırılması Özgün MAVUK Biyomühendislik Anabilim Dalında Hazırlanan PROJE ÖDEVİ Ödev Danışmanı : Doç. Dr. Dilek TURGUT-BALIK (YTÜ) İSTANBUL, 2009

2 İÇİNDEKİLER Sayfa SİMGE LİSTESİ...iv KISALTMA LİSTESİ....v ŞEKİL LİSTESİ..vii ÇİZELGE LİSTESİ..iix ÖNSÖZ......ix ÖZET.....x 1. GİRİŞ Sıtma Sıtma Yaşam Döngüsü ve Parazitleri Omurgasız Canlıdaki (Vektör) Yaşam Döngüsü...4 Omurgalı Canlıdaki (Konak) Yaşam Döngüsü Sıtma Parazitleri Sıtmanın Dünyadaki ve Türkiye'deki Yeri Sıtmanın Dünyadaki Önemi Sıtma'nın Türkiye'deki Önemi Sıtma Metabolizması..24 Yağ Asitleri ve Lipitler 25 Proteinler ve Amino asitler.26 Nükleotidler ve Nükleik Asitler.27 Vitaminler ve Kofaktörler..28 Redoks Metabolizması 28 Hücreye Alım ve Geçirgenlik.29 Karbonhidratlar ve Enerji Üretimi Sıtmanın Anaerobik Metabolizması 33

3 1.5 Kilit Enzimler Laktat Dehidrogenaz(LDH) MATERYAL VE YÖNTEM Yönlendirilmiş Mutagenez Materyal PCR 1 40 PCR Genomik DNA Primerler Yöntem Aşama Aşama BULGULAR VE TARTIŞMA KAYNAKLAR. 44

4 SİMGE LİSTESİ µl Mikrolitre µm Mikromolar kb k cat kda M ml mm ng nm kilobaz Kinetik -Katalizleme Kilodalton Molar Mililitre Milimolar Nanogram Nanomolar ºC Santigrat derece pmol Tm u Pikomol Erime sıcaklığı Ünite

5 KISALTMALAR 3D A AIDS AIDS APAD + ATP ATP C DDT dh2o DHFR DNA dntp G G6PD GFP GİS GNDA H5N1 Üç boyutlu Adenin Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu Kazanılmış immün yetmezlik sendromu 3-asetilpiridin adenin dinükleotid koenzimi Adenozintrifosfat Adenozin trifosfat Sitozin Dikloro difenol trikloroethan Distile su Dihidrofolat redüktaz Deoksiribonükleikasit Deoksiribonükleotidtrifosfat Guanin Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz Yeşil fluoresan protein Gastrointestinal Sistem İnfeksiyonları Gossilik nitril-1,1 diasetat Hemaglutinin tip 5 ve nöraminidaz tip 1(kuş gribi) IOM Ulusal Tıp Enstitüsü (Institute of Medicine ) LDH M.Ö. M4-LDH Laktat dehidrogenaz Milattan Önce Kas tipi laktat dehidrogenaz

6 mrna NAD NAD+ NADH NADP NPP PCR Pf PfLDH Mesajcı RNA Nicotinamide adenine dinucleotide Nikotiamid adenin dinükleotid Nikotinamid adenin dinükleotid (indirgenmiş) Nikotinamid adenin dinükleotid fosfat Yeni alım yolakları (new permeation pathways) Polimeraz zincir reaksiyonu Plasmodium falciparum Plasmodium falciparum laktat dehidrogenaz enzimi Pfu polimeraz Pyrococcus furiosus'tan elde edilen DNA polimeraz pkk P.knowlesi Pm Po Pv PvLDH PVM RNA ROI rrna SOD T TCA TVM U WHO Protein kinaz C-bağlı kinaz Plasmodium knowlesi Plasmodium malariae Plasmodium ovale Plasmodium vivax Plasmodium vivax laktat dehidrogenaz enzimi Parazitoporus kofuk membran Ribonükleikasit Reaktif oksijen ara maddeleridir (reactive oxygen intermediates) Ribozomal RNA Süperoksit dismutaz Timin Trikarboksilik asit Tubülo-veziküler membran Urasil Dünya Sağlık Örgütü

7 ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1.1 Sıtmanın Ana Semptonları....2.Şekil 1.2 Sıtmanın sivrisinekteki yaşam döngüsü Şekil 1.3 Sıtmanın insandaki yaşam döngüsü Şekil 1.4 Plasmodium parazitinin hayat döngüsü Şekil yılında dünya çapında saptanan P.falciparum kaynaklı sıtma olguları.7 Şekil 1.6 Sıtmada tipik ateş düzenleri Şekil 1.7 Sıtma durumuna göre ülke kategorizasyonu Şekil 1.8 Afrika da görülen sıtmaya bağlı ölüm Şekil 1.9 P. falciparum da klorokin direncinin dünyada yayılımı Şekil 1.10 Türkiye Sağlık Profili Şekil 1.11 Bağlantılı metabolik yolaklar Şekil 1.12 Apikoplastta yağ asidi sentezi Şekil 1.13 Konak sitoplasmasının hücreye alınması Şekil 1.14 Besin kofulundaki aktiviteler Şekil Plasmodium un nükleotid metabolizması.. 27 Şekil 1.16 Plasmodium un redox metaboliazması Şekil 1.17 Hücreye alım yolakları...30 Şekil 1.18 Plasmodium un pirüvat metabolizması Şekil Plasmodium un mitokondri yapısı Şekil 1.20 Plasmodium glikoliz şeması Şekil 1.21 Glikoliz ve laktik asit oluşumu Şekil 1.22 Plasmodium vivax laktat dehidrogenaz ın kristal yapısı: NADH ile komplex...36 Şekil 2.1 Overlap yapan mutant bazlar yardımıyla mutagenez Şekil 2.2 PvLDH ı kodlayan genin pozisyonları arasındaki nükleotid dizilimi.63

8 TABLO LİSTESİ Tablo 1.1 Plasmodium parazitlerinin karşılaştırılması....9 Tablo 1.2 İnsanda sıtmaya karşı doğal direnç Tablo 1.3 Seçilmiş bulaşıcı hastalıklar, bildirilen vakalar Tablo 1.4 Seçilmiş bulaşıcı hastalıklar, bildirilen vakalar Tablo döneminde Türkiye genelinde sıtmalı hasta oranı Tablo 1.6 Türkiye'de sıtma vakalarının yıllara göre dağılımı, Tablo 1.7 Türkiye'de sıtma vakalarının stratalara ve yıllara göre dağılımı Tablo 1.8 Yıllara göre seçilmiş enfeksiyon hastalıklarının insidansı Tablo 1.9 Yıllara göre seçilmiş enfeksiyon hastalıklarının vaka sayıları Tablo 1.10 Seçici toksisite Tablo 1.11 PvLDH ın insan ve diğer sıtma parazitlerinin LDH dizlerine hizalanması..37

9 ÖNSÖZ Bu çalışmayı yapmamda bana her türlü destek veren ve kendisinden çok şey öğrendiğim değerli hocam Doç. Dr. Dilek Turgut-Balık a çok teşekkür ederim. Bu çalışmanın yürütülmesine maddi destek sağlayan Yıldız Teknik Üniversitesi ne ve Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü ne ve bölümdeki hocalarıma teşekkür ederim. Çalışmamın yürütülmesine katkıda bulunan Biyomühendislik Bölümü, Moleküler Genetik Laboratuarı asistanları Biyolog Ayşegül Erdemir, Mol. Biyolog Aslıhan Balcıoğlu ve Biyolog Ayberk Akat a teşekkür ederim. Dostluklarıyla her zaman yanımda olan İlke, Gökçe, Didem, Gülin ve diğer lisans öğrencisi arkadaşlarıma teşekkür ederim. Özgün Mavuk ÖZET Sıtma, şuan da dünyadaki en ölümcül hastalıklardan biridir. İnsanda hastalık yapan türler; Plasmodium falciparum, Plasmodium vivax, Plasmodium ovale, Plasmodium malariae, ve Plasmodium knowlesi. dir. Son derece önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen, her yıl yaklaşık ölüme yol açar. Günümüzde kullanılan antimalaryal ilaçlara karşı olan direnç, sıtmanın kontrolünü aksatan bir temel halk sağlığı sorunudur. Bu durum yeni ilaçların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bunun için ilk adım olarak parazitin metabolik yollarında kullandıkları enzimler, ilaç tasarımları için hedef olarak seçilmiştir. Plasmodiumların glikolitik enzimleri hem yeni antimalarial ilaç tasarımlarında alternatif yol temsil edebileceği düşünüldüğü için hedef moleküller olarak, hem de hastalığın tespiti sırasında kandaki parazit düzeyini gösteren birer indikatör olarak tanımlanmıştır Yönlendirilmiş mutagenez çalışmaları sonucunda laktat dehidrogenaz enziminden bir amino asit çıkarılması ile elde edilmiş olan mutant Plasmodium vivax laktat dehidrogenaz enzimi, yabanıl tip Plasmodium vivax laktat dehidrogenaz enzimiyle karşılaştırılmıştıdığında substrata olan afinitesinin ve k cat değerinin düşük olması beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Sıtma, Laktat dehidrogenaz, Plasmodium vivax, Yönlendirilmiş Mutagenez

10 1. Giriş 1.1 Sıtma Malaria, mal ve aria kelimelerinin birleģiminden oluģur ve Ortaçağ Ġtalyanca sında kötü hava' anlamına gelir (Bynum, 2002). Plasmodium parazitlerinin eritrositlerde parazitlenmesiyle ortaya çıkan; hepatosplenomegali (karaciğer ve dalakta büyüme), anemi, kaģeksi (aģırı zayıflama) ve dokularda pigment birikimi ile özellenen; ağır komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır. Anofellerin yaģamlarını sürdürebilmeleri ve sivrisinekteki evrimin yürütülebilmesi, ancak tropikal ve subtropikal iklimde, sıcak ve nemli iklim koģullarında; yani, C sıcaklık ve % nemde mümkün olabilmektedir. Sıtma, Dünya tarihi üzerine diğer bütün enfeksiyon hastalıklarından daha fazla etki etmiģtir. GeçmiĢte ciddi sağlık problemlerine yol açan birçok enfeksiyoz hastalık çağımızda büyük oranda kontrol altına alınmıģken, sıtma önemini günümüzde de korumaktadır (Alver vd., 2007). Su birikintilerinin sivrisinek yetiģmesine imkân sağlaması için derinliğin 70 cm den az ve suyun hareketsiz olması gereklidir. Sıtma, en çok durgun su birikintilerinin bulunduğu yerlerde, akarsu kenarlarında, kanalizasyon ve atık su teģkilatının olmadığı yerlerde görülür. Sıtma yaz aylarında oldukça tehlikelidir ve salgınlar endemik olmaktan çıkıp, tüm bölgeye yayılarak epidemik bir vaziyet alabilir. Yüksek rakımlı arazilere çıkıldıkça sıtma nadirleģmekle beraber, uygun koģullar oluģtukça görülebilir (Gökberk, 1948). Sıtmanın kendine özgü tekrarlayan ateģ durumunun kayıtları, M.Ö yıllarında Çin den baģlayarak tarih boyunca görülebilir (Cox, 2002). Hastalığı ilk defa bildirenler Eski Mısırlılar'dır. M.Ö yıllarında Hipokrat da bataklık bölgelerde, tekrarlayan ateģ ve dalak büyüklüğüyle seyreden bir hastalığın mevcudiyetini fark etmiģ ve dört ayrı Ģekilde olabileceğini bildirmiģtir. Roma Ġmparatorluğu nun gerilemesinde sıtmanın önemli rolü olmuģtur ve o dönemde Roma da çok yaygın olduğundan Roma AteĢi olarak anılmıģtır (BBC News, 2001). Torti (1753), ateģli hastalıklar için yazmıģ olduğu kitabında ilk defa 'Malaria' adını kullanarak diğer hastalıklardan ayrı olarak ele almıģtır. Avrupa nın ve Kuzey Amerika nın büyük kısmında sık görülmesine rağmen, artık endemik değildir (Gratz, 2006) Sıtmalı bir hastanın kanındaki parazitler ilk kez 6 Kasım1880 de Cezayir, Constantine de görevli, Fransız ordusu cerrahlarından olan Charles Louis Alphonse Laveran tarafından fark 1

11 edildi. Bu keģfi sayesinde 1907 de Nobel ile ödüllendirildi. Sıtma parazitinin hastalardan sineklere iletilebileceği ilk 20 Ağustos 1897 de, Hindistan Tıbbi Servisi nde görevli bir Ġngiliz subayı olan Ronald Ross tarafından belirtildi. Sıtma ile daha sonraki çalıģmalarında sıtma parazitlerinin sinekler tarafından kuģlar arasında iletildiğini gösterdi. Bu iletim ise bir sporogenik döngüyü gerektirmekteydi (parazitlerin sineklerin içinde geliģtiği bir zaman aralığı). Ross, sıtma iletimi ile ilgili bu problemi çözdüğünden 1902 de Nobel ile ödüllendirildi. (Bynum, 2002). Şekil 1.1 Sıtmanın ana semptomları (Kilama W, Ntoumi F, 2009) Birçok hastada tipik sıtma nöbetleri baģlamadan önce halsizlik, baģ ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, hafif ishal gibi gün süren prodromal belirtiler görülür. Prodromal dönem sıklıkla gribal enfeksiyon ve GĠS enfeksiyonları ile karıģtırılır. Daha sonra tipik sıtma nöbetleri baģlar. Tipik bir sıtma nöbetinde 3 dönem bulunur; 1. ÜĢüme-titreme dönemi: Hasta Ģiddetli bir üģüme ve titreme hisseder. Bu dönem 30 dk. 2 saat arasında sürer. 2. AteĢ Dönemi: Yoğun baģ ağrısı ve ateģ vardır. Bazen hezeyanlar görülebilir. AteĢ o C ye kadar yükselebilir. Solunum sık, nabız taģikardiktir. Bu dönem 2-6 saat bazen daha da uzun sürebilir. 3. Terleme dönemi: Hastanın ateģi terlemeye baģlamayla birlikte düģer. Bu dönem 2-3 saat sürer ve çok fazla terleme görülür. Anemi sıtmanın genel bir komplikasyonudur. AteĢe bağlı oluģan vazodilatasyon yaģamsal organlara kan akımını azaltır. Bu durumdan tüm dokuların etkilenebilmesine karģın en fazla beyin (serebral sıtma) etkilenir. 2

12 1.2. Sıtma Yaşam döngüsü ve Parazitleri Sıtma parazitleri hayvanlar aleminin bir alt evreni olan Protozoon ların Apicomplexa Ģubesi, Eucoccidiida takımı, Plasmodiidea ailesi ve Plasmodium cinsi içerisinde yer alırlar. (Yotoko ve Elisei, 2006). Plasmodium cinsi içinde 200 tür tanımlanmıģtır ve yeni türlerin keģfi devam etmektedir (Perkins ve Austin, 2009). Ġnsan sağlığı yönünden önemli olan türler ise; P.vivax, P.malariae, P.ovale, P.falciparum ve P.knowlesi dir. Bütün türlerin konağı ise Anopheles türlerinin diģileridir. Bu grupların genel özellikleri Ģu Ģekildedir; Apicomplexa şubesi: Bu Ģubedeki parazitlerin evrim dönemlerinden birinde tepe kompleksi bulunmaktadır. Plasmodiidea ailesi: Buradaki parazitlerde makro ve mikro gamet birbirinden bağımsız olarak oluģur, bir mikrogametositten sivrisinek vücudunda 8 tane kamçılı mikrogamet meydana gelir. Mikrogametin makrogameti döllemesiyle zigot oluģur, zigot Ģekil değiģtirip hareketli ookinete dönüģür, sonra da içinde sporozoitler oluģur. Heteroksen bir geiģme gösterirler. Omurgalı konak vücudunda merogoni, omurgasız konakta sporogoni ile çoğalırlar. Plasmodium cinsi: Eritrositler içinde Ģizogoni (merogeni) ve gametosit geliģimi görülür. Parazitin oluģturduğu pigmentler ıģık mikroskobunda görülebilir. Memelilerde geliģen Plasmodium türlerinin vektörleri Anofel cinsi sivrisineklerdir. Plasmodium larda gametositler paraziteminin pik yapmasında 4-6 gün sonra oluģmaya baģlarlar. P.vivax ve P.ovale nin ekzoeritrositer formları karaciğerde ve diğer bazı dokularda kalıcı olabilir. Bu türlerdeki rölapstan, ekzoeritrositer dönemde parenkim hücresi içine giren, geçici bir süre geliģimi duran sporozoitler sorumludur. P.falciparum ve P.malariae türlerinde ise ekzoeritrositer dönemde sporozoitler oluģumu görülmemektedir. Yani bunlarda Ģizogoni tek nesildir. Türler arasında çeģitli farklılıklar bulunmaktadır; örneğin P.falciparum un gametositleri hilal Ģeklindedir ve bunlar kan dolaģımında diğer eritrositik dönemlerden sonra görülür. Ġnsan sıtma parazitinin yaģam döngüsünde Anofel de omurgasız faz (ekstrinsik faz), insanda omurgalı faz (intrinsik faz) olmak üzere iki dönem vardır. EĢeyli üremenin gerçekleģtiği ekstrinsik faz son konaktan, aseksüel üremenin olduğu intrinsik faz ara konakta yer alır (ġekil.1.3 ) (Özcel, 1999). 3

13 Omurgasız Canlıdaki (Vektör) Yaşam Döngüsü Şekil 1.2 Sıtmanın sivrisinekteki yaģam döngüsü [1] Sıtma parazitleri, sivrisinekte eģeyli üremenin (döllenme) ve sporogoninin görüldüğü iki evre geçirmektedir. Döllenme: Anopheles cinsi sivrisineklerin sıtmalı insandan kan emerken aldıkları mikrogametosit (erkek) ve makrogametosit (diģi), sivrisineğin midesinde hızla gametlere dönüģür (Özcel, 1999). Sivrisineğin midesinde mikrogametositler 8 kamçılı bir yapı meydana getirerek mikrogametlere ve makrogametositler ise makrogametlere dönüģmektedir. Makrogamet ve mikrogametin döllenmesiyle zigot meydana gelmekte ve zigotun meydana gelmesinden kısa bir süre sonra ise zigot hareketli ookinete dönüģmektedir. Ookinet mide duvarını delerek mide epitelyum hücreleri ve basal membranın arasındaki boģlukta ookist adı verilen yuvarlak Ģekilli bir duvar oluģturmaktadır (Kayser, 2005). Sporogoni: Ookist hızla geliģip (40-60 μm çaplı) sivrisineğin vücut boģluğuna (hemosöl) doğru ĢiĢerek binlerce sporozoit meydana getirmektedir. Ookist patlayarak, sporozoitler sineğin vücut boģluğundan tükürük bezlerine hareket etmekte ve orada yerleģmektedir. Sivrisinekteki bu yaģam 4

14 döngüsü parazit türüne ve ortamın sıcaklığına bağlı olarak 8-14 gün arası sürmektedir. Sivrisinek kan emerken tükürük bezindeki bu sporozoitler konak canlıya geçip konak canlıdaki yaģam döngüsünü baģlatmaktadır (Kayser, 2005). Omurgalı Canlıdaki (Konak) Yaşam döngüsü Şekil 1.3. Sıtmanın insandaki yaģam döngüsü [2] Sıtma parazitlerinin omurgalı konak canlıdaki yaģam döngüsü, karaciğerdeki dönem (Hepatik ya da ekzoeritrositik Ģizogoni) ve alyuvardaki dönem (eritrositik Ģizogoni) olmak üzere ikiye ayrılır. Ekzoeritrositik (Hepatik) Şizogoni: Sıtma sporozoitlerini taģıyan anofel sivrisineği konak canlıdan kan emerken binlerce sporozoit, konağın dolaģım sistemine girmektedir. Enfeksiyonun ortaya çıkması için çok az sayıda sporozoit yeterli olmaktadır (örneği P.falciparum için 10 sporozoit). Enfeksiyonun meydana geldiği ilk bir saat içinde sporozoitler kan yolu ile eģeysiz üremenin gerçekleģeceği karaciğer hücrelerine (Hepatosit) girmektedirler. Sporozoitler burada çok çekirdekli bir yapı olan hepatik Ģizontu oluģtururlar. Sitoplazmik bölünmeler sonucunda bir karaciğer hücresinde binlerce merozoit oluģmaktadır. Merozoitlerin oluģumu 6-15 gün içinde gerçekleģmektedir. Fakat P.vivax ve P.ovale gibi parazit türlerinde Ģizont oluģumu hemen gerçekleģmez ve sporozoitler uyku dönemi geçirir. Bu uyku dönemi aylar hatta yıllarca sürebilir. Merozoit oluģtuktan sonra karaciğer hücresi patlar ve merozoitler kan dolaģımına katılır (Kayser, 2005). 5

15 Eritrositik Şizogoni: Merozoitlerin alyuvarlara girmesiyle baģlar. Alyuvara giren sporozoit mikroskop altında yüzük Ģeklinde görülür. Bu yapı geliģerek, çok çekirdekli eritrositik Ģizontu oluģturur. ġizont eģeysiz bölünerek çok sayıdaki merozoitleri oluģturmakta ve merozoitlerin alyuvarları patlatarak kan dolaģımına katılmasıyla eritrositik Ģizogoni dönemi tamamlanmaktadır (Kayser, 2005). Şekil 1.4. Plasmodium parazitinin hayat döngüsü [3] Merozoitlerin yeni bir alyuvara girmesiyle bu eģeysiz dönem tekrarlanmaktadır. Kısa bir zaman sonra bu döngüler belli aralıklarla olmaya baģlamaktadır. P.vivax, P.falciparum ve P.ovale de döngüler 48, P.malariae da 72, P.knowlesi de 24 saatlik döngüler halinde gerçekleģmekte ve her alyuvarın parçalandığı dönemde konak canlıda ateģ nöbetleri meydana gelmektedir. Birkaç döngü sonra bazı merozoitler eģey hücreleri olan mikrogametosit ve makrogametositlere dönüģmektedir. Anofel sivrisinekleri, hücreleri kan emerek aldıklarında Plasmodium ların da 6

16 hayat döngüleri yeniden baģlamakta ve kan dolaģımında kalan gametosit hücreleri ise belirli bir zaman sonra ölmektedirler (Kayser, 2005). Temelde Plasmodium türlerinin hayat döngüleri yukarıda anlatıldığı gibi meydana gelse de, türler arasında döngü süresi, ookinit, sporozoit, merozoit ve gametlerin büyüklüğü ve hücre içindeki Ģekilleri bakımından farklılıklar görülmektedir (Özcel, 1999) Sıtma Parazitleri Ġnsanda hastalık yapan türler; Plasmodium falciparum, Plasmodium vivax, Plasmodium ovale, Plasmodium malariae, ve Plasmodium knowlesi. dir. P. falciparum en ölümcül parazitken, P. vivax ise dünya çapında en yaygın olan parazittir. P. vivax'ın ölümcül olmadığı kabul edilse de hastalarda ciddi sorunlara neden olur. (Dünya da sıtmanın %90 kadarı P.vivax ve P.falciparum un neden olduğu, %80 i P.vivax ın neden olduğu sıtmadır ( Mendis v.d., 2001)). Plasmodium ovale ve Plasmodium malariae da, insanlarda genelde ölümcül değildir ve nispeten daha hafif hastalık yapar. Ayrıca memeliler, kuģlar ve sürüngenler gibi birçok türü enfekte edebilen birçok sıtma paraziti vardır (Su v.d., 2009). Şekil yılında dünya çapında saptanan P.falciparum kaynaklı sıtma olguları (WHO, 2008) Plasmodium türlerinin bölgelere göre dağılımında toplumların genetik özelliklerinin etkili olduğu düģünülmektedir (Sarı C. v.d., 2004). Plasmodium vivax daha çok sıcak ve tropik bölgelerde hastalığa sebep olmakta ve Plasmodium türleri içinde tüm dünyada geniģ bir yayılım göstermektedir. Tropikal Afrika, Asya ve Güney Amerika da oldukça yaygındır (Unat v.d., 1995; Mendis, 2002). P. ovale yalnızca Batı ve Pasifik yerlilerinde hastalık oluģtururken P. malariae olgusuna ise pek rastlanmamıģtır (Unat v.d., 1995). P. falciparum ise diğer türlere 7

17 göre daha ciddi ve ilerleyen bir hastalığa neden olup, çoğunlukla birkaç gün içinde hastanın ölümüne yol açar (Darwin, 2002; Gilles, 1993). Afrika ve Güneydoğu Asya nın büyük bir bölümünde yaygındır (Unat vd, 1995). P. knowlesi genelde Güneydoğu Asya da görülen bir primat sıtmasıdır. Uzun kuyruklu makaklarda (Macaca fascicularis) hastalık yapar, fakat doğal ya da yapay yollarla insanları da enfekte edebilir. Plasmodium knowlesi beģinci önemli insan sıtma parazitidir. 24 saatlik aseksüel eritrosit döngüsünden de anlaģılabileceği gibi, Ģiddetli sıtmaya neden olabilir ve insanlarda görüldüğü ilk olarak 1965 te rapor edilmiģtir (Chin v.d., 1965). Mikroskopik tanı aģamasında P.malariae ile karıģtırıldığından bugüne kadar teģhisi kesin olarak yapılamamaktadır (Cox-Singh v.d., 2008). En çok bulunduğu Güneydoğu Asya da görülen sıtma olgularının %70 inden sorumludur (McCutchan v.d., 2008). Ġletiminin iki olası yolu vardır; hasta maymundan insana ya da hasta insanda baģka bir insana (Bronner v.d., 2009). En ağır seyirli sıtmaya P.falciparum un neden olmasının nedenleri; her yaģtaki eritrositi enfekte edebilmesi, böylece enfekte olan eritrosit sayısının artması; enfekte eritrositler içinde birden çok sayıda parazit bulunabilmasi; enfekte eritrositlerin birbirine ve damar çeperine yapıģma özelliği kazanması ve mikrodolaģımı bozup kan akımını azaltmasıdır (Gülez v.d., 2003). Ġleri derecede parazitemi vardır ve beyin gibi önemli organlara yerleģme nedeniyle (beyin sıtması) tehlikeli komplikasyonlar sık oluģur. Primer doku dönemi çok kısadır ve araciğerde sekonder doku dönemi bulunmaz [4]. Plasmodium vivax : Benign tersiyan malarya Plasmodium ovale: Ovale tersiyan malarya Plasmodium falciparum: Malign tersiyan malarya Plasmodium malariae: Quartan malarya Plasmodium knowlesi: Quotidian malarya (Tersiyan ve quartan ayırımı nöbetlerin görülme sıklığını belirtir. Tersiyan da 2 günde bir, quartan 3 günde bir, quotidian ise hergün sıtma nöbeti oluģur. 8

18 Şekil 1.6 Sıtmada tipik ateģ düzenleri [2] Tablo 1.1. Plasmodium parazitlerinin karģılaģtırılması Tür Eritrosit YaĢı Maksimum Parazitemi Her Ģizontta merozoit P. vivax Genç (12-24) ġizogoni Süresi (h) 48 GörünüĢ P. ovale Genç (6-14) 48 P. falciparum Her yaģta > (8-24) P. malariae YaĢlı (6-12) 72 9

19 P. knowlesi hiperparazite mi 24 Sıtmanın klinik seyrini, Plasmodium'un türü yanında, kiģinin sıtmaya karģı doğal immünitesinin derecesi önemli ölçüde etkiler. Plasmodium türlerine karģı insanlarda ırk ve yaģa bağlı bir doğal direnç vardır. Eritrositlerde glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği ve hemoglobin bozuklukları, kiģide sıtmaya karģı tolerans sağlar (Ruwende C. vd, 1995; Beutler E, 1978). Örneğin Duffy kan grubuna sahip beyazlar, zencilere göre P.vivax sıtmasına daha duyarlıdır. Bu kan grubunu taģımayan zenciler ise doğal olarak dirençlidir (Galinski MR v.d., 1992). Orak hücreli anemisi olanlar da eritrositlerinde taģıdıkları anormal hemoglobin nedeniyle P.falciparum a karģı doğal dirence sahiptirler (Canatan N, Dünyada Ve Türkiye de Talasemi Ve Anormal Hemoglobinler). Sıtma parazitlerine karģı enfekte kiģilerde antikor yapımı vardır. Ġnsanlarda oluģan bağıģıklık türe özgüdür (Saygı G, 1998). Tablo1.2 Ġnsanda sıtmaya karģı doğal direnç [5] Bununla birlikte sıtma parazitlerinin klasik antimalarial ilaçlara karģı direnç kazanmaları sıtmanın tehlikeli boyutunu daha ileri aģamalara götürmektedir. P.falciparum ve P.vivax ın da var olan antimalarial ilaçlara karģı direnç kazanmıģ olmaları, bu türler için ilaç tasarımlarını zorunlu hale getirmiģtir (Chaikuad A vd., 2005; Turgut-Balık D. v.d., 2006). Bunun için ilk adım olarak parazitin metabolik yollarında kullandıkları enzimler, ilaç tasarımları için hedef olarak seçilmiģtir. Çünkü parazitin yaģam devresinde bu enzimler önemli rol oynamaktadır (Turgut-Balık D. v.d., 2006). Plasmodiumların glikolitik enzimleri 10

20 hem yeni antimalarial ilaç tasarımlarında alternatif yol temsil edebileceği düģünüldüğü için hedef moleküller olarak, hem de hastalığın tespiti sırasında kandaki parazit düzeyini gösteren birer indikatör olarak tanımlanmıģtır (Turgut-Balık D. v.d., 2006; Roth v.d., 1988; Klenerman P. v.d., 1992; Makler ve Hinrichs, 1993) 1.3 Sıtmanın Dünyadaki ve Türkiye deki Yeri Sıtmanın Dünyadaki Önemi Şekil 1.7 Sıtma durumuna göre ülke kategorizasyonu (World Malaria Report, WHO, 2008) Sıtma, Ģu anda dünyadaki en ölümcül hastalıklardan biridir (verem ve sıtma birlikte global hastalık yükünün % 4.5 ini oluģturur) (WHO, Global Health Risks, 2009). Son derece önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen, her yıl yaklaģık ölüme yol açar. On ölümden dokuzu Afrika Sahra Çölü nün güney kısmında görülür ve sıtma nedeniyle ölenlerin %85 i beģ yaģ altı çocuklardır. Bu her 30 saniyede bir Afrika da bir çocuğun öldüğü anlamına gelir. 11

21 Şekil 1.8 Afrika da görülen sıtmaya bağlı ölüm ( Carter, ve Mendis, 2002; Trape v.d., 1998) Sıtmanın insani yükünün yanında ekonomik yükü de büyüktür; sıtmanın Afrika ülkelerine her yıl 12 milyar Amerikan dolarına mal olduğu düģünülüyor de, 45 i Afrika bölgesinde olmak üzere 109 ülke sıtma endemik olarak rapor edildi da tahminen 247 milyon sıtma olgusu gözlenmiģtir (Kokwaro, 2009). Ġklim değiģikliğinin ise, 2004 te gerçekleģen dünya çapındaki sıtma nedenli ölümlerin %3 ünden sorumlu olduğu belirlendi (WHO, Global Health Risks, 2009). Şekil 1.9 P. falciparum da klorokin direncinin dünyada yayılımı (Hayton, v.d., 2005; Mehlotra v.d., 2008; Zakeri v.d., 2008) En ölümcül tür olan Plasmodium falciparum un sık kullanılan hemen tüm sıtma ilaçlarına karģı direnç gösterdiği gözlenmiģtir. Bu durum sıtma endemik bölgelerde yapılan hastalık kontrol çalıģmaları önünde büyük bir engel teģkil eder. 12

22 13

23 14

24 15

25 Tablo 1.3. SeçilmiĢ bulaģıcı hastalıklar, bildirilen vakalar (Dünya Sağlık Ġstatistikleri, WHO; 2009) Dünya nüfusunun yaklaģık yarısı (3.3 milyar) sıtmanın bulaģma riskinin olduğu bölgelerde yaģarken, beģte biri (1.2 milyar) sıtma riskinin yüksek olduğu bölgelerde yaģamaktadır. Diğer 2.1 milyar insan ise düģük risk bölgelerinde bulunmaktadır. Sıtma, solunum yolları enfeksiyonları (4.2 milyon), ishal enfeksiyonları (2.2 milyon), AIDS (2 milyon) ve veremden (1.5 milyon) sonra en çok ölüme neden olan dördüncü enfeksiyon hastalığıdır (WHO, 2008). 16

26 Afrika ve az geliģmiģ ülkelere baktığımızda ise; 45 i Orta ve Güney Afrika bölgesinde, diğerlerinin çoğu Asya, Okyanusya, Orta ve Güney Amerika ve Kafkasya da olmak üzere 109 ülke endemiktir (Tablo ). Herhangi bir sıtma riskiyle karģı karģıya olan en kalabalık nüfus Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik bölgelerinde bulunurken, Afrika yüksek sıtma riski altında en fazla insan nüfusu barındıran bölgedir (Tablo ). Tablo 1.4. SeçilmiĢ bulaģıcı hastalıklar, bildirilen vakalar 2 (Dünya Sağlık Ġstatistikleri, WHO; 2009) Sıtmanın Türkiye deki Önemi Tarım yapılan hemen her yerde kendini gösteren sıtma, Anadolu coğrafyasında da sonuçları itibariyle toplumsal yaģamı etkilemiģ ve her dönemde mücadele edilmeye çalıģılmıģtır. Ülkemizde sıklıkla P.vivax nadiren ise seyahat kaynaklı P.falciparum un yol açtığı sıtma olguları görülmektedir (Akdur R, 1999). 17

27 18

28 Şekil 1.10 Türkiye Sağlık Profili (WHO, 2007) Sıtma, Türkiye de bulunan yedi farklı birikinti modelinde görülür: Nehirlerin ve göllerin karların erimesiyle taģarak çevrelerindeki alçak arazileri doldurması ve kendi yataklarına çekilmesinin ardından uzun süre temelde kalan su birikintileri Nehir deltalarında oluģan sürekli bataklıklar (Kızılırmak ve YeĢilırmak deltaları) Büyük nehirlerin yatakları yakınındaki alçak araziler, dağ eteklerinden kaynayan suların getirdiği sürekli bataklıklar (Söke ve civarı) Geçirimsiz zeminlerde yeraltı sularının yüzeye çıkması sonucu oluģan bataklıklar (Ankara ve Sincan civarı) Dağ sıraları ile deniz arasındaki alçak arazideki sürekli bataklıklar ( Ġskenderun, Mersin ve Silifke) Pirinç tarımı ve değirmenlere su vermek için ĢiĢirilen suların, hendeklerin neden olduğu birikintiler ile köylerde hayvan sulaması için oluģturulan su toplama yerleri (Tekeli Ġ, Ġlkin S, 2004) Birinci Dünya SavaĢı ve KurtuluĢ SavaĢı nedeniyle, eğitimli nüfusun büyük kayıp verdiği Türkiye de, sınırlı sayıdaki iģgücü de salgın hastalıklarla mücadele etmekte, kalkınma için gerekli olan iģgücünün artırılması mümkün olamamaktaydı. Yıllar süren savaģların yaralarının sarılması ve kalkınma sürecinin baģlaması için ülkenin sağlık konusundaki geri kalmıģlığı, sıtma, verem, frengi gibi salgın hastalıkların yaygınlığı ve çocuk ölümlerinin önlenemez yükseliģi bir an önce durdurulmalıydı. 19

29 Birinci Dünya SavaĢı esnasında Osmanlı Ordusuna her Ģeyden fazla sıtma büyük zarar verdi. Dört sene içinde ordunun sıtma vakaları ise tahmin edilemeyecek derecede yüksekti yılına kadar memleket hastanesine müracaat eden hastaların üçte birinden fazlasının sıtma mikrobu taģıdığı anlaģıldı (Aksu L, 1943) 1920 ve 1921 yıllarında ölüm oranları doğum oranlarının 2,5 katına ulaģtı (Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, 1973). Ankara ve çevresinde sıtma, senelerinde büyük salgın halinde görüldü. (Aksu L, 1943 ) Cumhuriyetin ilanından sonra artan bir Ģekilde sürdürülen sıtma mücadelesi çalıģmaları, Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında kesintiye uğradı ve sıtma bu dönemde yeniden canlandı. SavaĢ koģullarında askeri birliklerin yer değiģtirmesi ve ekonomik sıkıntı nedeniyle beslenme imkânlarının zayıflaması ile sıtma yaygınlaģtı. Ġkinci Dünya SavaĢı sırası ve sonrasında yaģanan büyük nüfus hareketleriyle çok büyük salgınların çıkmaması bir tecrübeli bir sıtma mücadelesi kadrosunun yetiģtirilmesiyle mümkün olmuģtu (Gökberk C, 1948) yılından sonra sıtmanın eradike edilmesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri ile yoğun bir faaliyete geçilmiģ, yılları arasında sıtma olgu sayısı yıllık 5000, yılları arasındaki on yıllık dönemde ise olgu sayısı yıllık 2000 civarına düģmüģtür. Bu olgu sayıları, 1977 yılında sıtma mücadelesinin aksaması ve sivrisineklerin DDT'ye direnç kazanması ile 'in üzerine çıkmıģtır. Olgu sayılarında artma nedeni ile tekrar mücadeleye hız verilmiģ ve olgu sayıları 1990 yılında e inmiģtir. Buna karģılık sıtmalı olgu sayısı, 1993'te ve 1994'te 'e yükselmiģtir yılından itibaren bu olguların %87'si gibi büyük bir kısmının da Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki illerden bildirildiği görülmüģtür (T.C Sağlık Bakanlığı, Sıtma SavaĢ Daire 20

30 BaĢkanlığı Ġstatistikleri 2002; Akdur R, 1999). Türkiye de, Adana, Mersin, Hatay en çok olgunun görüldüğü bölge olup; ikinci sıklık bölgesi Gaziantep ve Diyarbakır gibi güneydoğu illerini içermektedir. Tablo 1.6 Türkiye'de sıtma vakalarının yıllara göre dağılımı, [6] Sıtma savaģı ile sıtma mikrobunun tamamen yok edilmesi birbirinden farklı mücadeleleri gerektirmekteydi. Sıtma savaģı bir program dahilinde aģama aģama devam etmeli ülke genelinde sıtmaya elveriģli ortamların ortadan kaldırılması ve halkın hastalıkla mücadele, temizlik alıģkanlığı gibi konularda bilinçli olması gerekliydi. Türkiye gibi geri kalmıģ ve kalkınma mücadelesi veren bir ülkede halkın yeterince bilince sahip olmadığı düģünülünce yapılan sıtma mücadelesinin birdenbire sonuç vermesini beklemek mümkün değildi. Halkın ilaçları uygun miktarda ve zamanlarda almaması ve daha birçok iktisadi ve toplumsal nedenler, bilgi ve medeniyet seviyesi baģarının erken elde edilmesini engellemekteydi (Gökberk C, 1948). 21

31 Sıtmanın cinsiyet farkı gözetmeden her iki cinste de görülebildiği bilinmektedir (Akdur R, 1999). Ancak, sıtma görülme sıklığının cinsiyetlere göre dağılımı incelendiğinde kadınlara oranla erkeklerde daha sık görüldüğü bildirilmektedir (Akkafa F v.d., 2002; Ertuğ S v.d., 2002; Öksüz R v.d., 2001; Yazar S v.d., 2002). Bunun da nedeni olarak, erkeklerin dıģ ortamlarda kadınlardan daha çok bulunmaları ve Anopheles cinsi sivrisinekler ile daha çok temas etmeleri gösterilmektedir (Ertuğ S. v.d., 2002). Türkiye de sıtmaya en sık Eylül ayında rastlanıldığı bildirilmektedir (T.C Sağlık Bakanlığı, Sıtma SavaĢ Daire BaĢk. Ġstatistikleri, 2002). Manisa da sıtma olgularının Mayıs- Kasım ayları arasında görüldüğü bildirilirken, vektör yoğunluğunun Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında en üst düzeye ulaģtığı ve bu aylarda açık havada uzun süre kalmanın bulaģ riskini arttırdığı ifade edilmiģtir (Östan Ġ. v.d., 2002). Diyarbakır da sıtma olgularının en sık Temmuz ayında (Saka G. v.d., 2000), ġanlıurfa da ise Haziran ve Ekim ayları arasında saptandığı bildirilmiģtir (Ertuğ S. v.d., 2002). 22

32 23

33 Son yıllarda ülkemizde tespit edilen sıtmalı olgu sayısında belirgin bir azalma görülmekle birlikte sıtma, günümüzde halen önemini koruyan bir enfeksiyon hastalığıdır. Kimyasal maddenin (DDT) ilk aģamada anofeli klinik bir kesinlikte öldürmesine karģın, bir süre sonra güçlü ve dirençli bir tür üremiģtir. Bugün 57 sivrisinek türü, DDT ve diğer böcek zehirleri içinde hiçbir Ģekilde etkilenmeden yaģayabilmektedir. Günümüzde sıtma, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nin yanlıģ uygulamalarıyla hastalıklar arasında en dirençli ve zalim olanlarından biri haline gelmiģtir. TaĢıyıcılarının kimyasallara dirençli hale gelmelerinin yanı sıra plazmodyum paraziti de, onu yok etmek üzere ölçüsüzce kullanılan ilaçlara karģı benzer direnç geliģtirmiģtir. Ölçüsüzce yayılan tonlarca DDT, öngörülmeyen birçok sağlık sorunlarına yol açmıģ ve ekolojik dengeyi bozan yeni durumlar, ortaya çıkmıģtır (Nikiforuk A, MahĢerin Dördüncü Atlısı, Salgın ve BulaĢıcı Hastalıklar Tarihi, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul 2007). Ayrıca bataklıkların ve büyük miktardaki su birikintilerinin kurutulması geri dönüģü olmayan sorunların ortaya çıkmasına neden olmuģtur (Süyev M, 1953) 1.4 Sıtma Metabolizması Tek bir sıtma parazitiyle gerçekleģen bir enfeksiyonda 10 milyona kadar yeni organizma oluģturulabilir ve parazitin hemen tüm metabolik faaliyeti bu devasa büyümeyi desteklemeye odaklıdır (IOM, Malaria: Obstacles and Opportunities, 1991). Diğer parazitler gibi Plasmodium lar da yaģamlarını devam ettirmek, geliģmek ve üremek için farklı ürünlere ihtiyaç duyarlar ve parazitliğin genel özelliklerinden biri olarak bu ürünler için baģka bir canlıya, konağa bağımlıdırlar. Plasmodium ların hayat döngüleri boyunca farklı organ ve dokuları istila etmeleri, geliģimleri sırasında değiģik ortamlara uyun sağlamak zorunda olmaları, biyokimyasal özelliklerinin oldukça karmaģık bir Ģekilde geliģmesine neden olmuģtur (Özcel,1999). Tüm canlıların gereksinim duyduğu karbonhidratlar, amino asitler, mineraller ve eser elementlere ek olarak parazitler pürin bazları, nükleozidler, yağ asitleri, sterol ve porfirinler gibi diğer maddelere de gereksinim duymaktadırlar. Plasmodium ların metabolik gereksinimlerinin büyük çoğunluğunu konak plazmasından ve eritrositlerinden karģıladığı bilinmektedir (Hyde,1990; Özcel,1999). 24

34 MOLEKÜL YAPI TAŞI ANA FONKSİYONU DNA Nükleotidler Genetik Madde RNA Protein Nükleotidler Amino asitler Protein sentezi şablonu Hücre yapısı ve Fonksiyonu Lipit Yağ asileri Membran Bileşeni Karbohidrat Şeker Enerji Üretimi Şekil 1.9 Bağlantılı metabolik yolaklar [7] AĢağıda parazit metabolizmasının kimi yönleri biyomoleküllerin sınıf ve iģleyiģleri çerçevesinde, sıtmaya özgü yönleri vurgulanarak verilmiģtir; Yağ Asitleri ve Lipitler Lipitler hücre membranlarının en önemli bileģenlerindendir. Hızla büyüyen parazit iç ve dıģ membran miktarının artması nedeniyle büyük miktarda lipide ihtiyaç duyar. Bu büyük lipit ihtiyacı lipit metabolizmasını antimalarial ilaçlar için çekici bir hedef yapar (Mitamura ve Palacpac, 2003). Membran lipitleri polar bir baģ gubu bulanan gliserol (3-carbon unite) temelden ve iki uzun yağ asidi zincirinden oluģur. GeçmiĢte, parazitlerin yağ asitlerini de novo sentezleyemediği düģünülüyordu fakat tip II yağ asidi sentezi yolağıyla iliģkili birçok enzim Plasmodium apikoplastında saptandı. 25

35 Şekil 1.12 [8] Proteinler ve Amino asitler Proteinler 3D yapılar oluģturan lineer aminoasit zincirlerinden oluģur. Enzim ve yapısal protein rolleri aracılığıyla hücresel yapı ve iģlevinden sorumludurlar. Eritrositik dönem paraziti protein sentezi için üç kaynaktan aminoasit sağlar 1) Hemoglobinin yıkılmasıyla 2) Konak plazmasından (ya da hücrelerinden) serbest aminoasitlerin alınmasıyla 3) de novo sentez ile Şekil 1.13 Konak sitoplasmasının hücreye alınması [6] Şekil 1.14 Besin kofulundaki aktiviteler [5] 26

36 En verimli amino asit kaynağı düzenli hemoglobin yıkımıdır. Parazit, konak hemoglobinin %65 kadarını aminoaside yıkabilir. Fakat amino asitlerin çoğu enfekte eritrositten çekilir ve hemoglobinden yıkılan aminoasitlerin sadece %16 sı parazit proteinlerine dönüģür (Krugliak, 2002). Birçok aminoasit enfekte eritrositler tarafından büyük oranlarda alınır ve in vitro çalıģmalar P.falciparum un yedi amino asidin dıģarıdan alımına ihtiyaç duyduğunu göstermiģtir: : izolösin, metionin, sistein, glutamat, glutamin, prolin, tirozin (Divo v.d., 1985). Parazit karbondioksiti düzenleyebildiğinden alanin, aspartat ve glutamat sentezleyebilir (Sherman, 1979). Fakat, karbondioksitin düzenlenmesiyle elde edilen aminoasitler ve dıģardan alınan aminoasitlerin bir kısmı anında proteinlere dönüģtürülmez. Bu aminoasitlerin çoğu enerji üretiminde yer alan yolaklarla etkileģebilir ve yakıt olarak iģ görebilir. Ek olarak, bazı aminoasitler biyosentez ve diğer metabolik yolaklarda ön madde ya da bileģen olarak görev alabilir [7]. Ribozomlar, protein ve ribozomal RNA dan oluģan çok moleküllü komplekslerdir ve mrna yı proteine dönüģtürürler. Plasmodium protein sentezi büyük olasılıkla diğer ökaryotlarla aynıdır. Parazit yaģam döngüsünün vektör ve omurgalı dönemlerinde farklı rrna moleküllerinin görülmesi ise ilginçtir (McCutchan v.d., 1995). Döneme özgü ribozomun fonksiyonel önemi bilinmemektedir. Nükleotidler ve Nükleik asitler Nükleotid polimerleri DNA ve RNA dır. Nüklotidler pürin ya da primidin baza bağlı bir riboz Ģekeri grubundan oluģur. Bu bazlar de novo sentez ile ya da kurtarma mekanizması ile ortamdan sağlanır. Şekil 1.15 Plasmodium un nükleotid metabolizması [7] 27

37 Sıtma parazitleri önceden ĢekillendirilmiĢ pürini kurtarma mekanizmasıyla sağlar ve pirimidinleri de novo sentezler. Konak bu bazları iki yolla da sağlayabildiğinden, parazitin nükleotid metabolizmasındaki bu sınırlı yeterliliğin ilaç yapımında kullanılması mümkün olabilir [7]. Vitaminler ve Kofaktörler Birçok biyokimyasal proses büyüme proseslerinde direkt olarak yer almayan kofaktörlere ihtiyaç duyar. Vitaminlere genelde küçük miktarlarda ihtiyaç duyulur ve geri dönüģtürülürler. Pantotenat eritrosit tarafından karģılanmayan tek vitamindir (Divo et al, 1985) ve lipit biyosentezinde gerekli olan açil-koenzim A nın formasyonunda gerekli olduğu düģünülmektedir. Folat ve türevleri nükleotid ve aminoasit sentezi için, özellikle metil grupların transferinde önemli kofaktörlerdir. Dihidrofolat, DHFR tarafından tetrahidrofolata indirgenir. Birçok antimalarial ilaç parazit DHFR sini inhibe eder. Yüksek miktardaki DNA replikasyonu için gereken pirimidin talebini karģılayabilmek için folata ihyiyaç duyulur. Parazit önceden ĢekillendirilmiĢ folatı değerlendiremez ve GTP, paraaminobenzoik asit ve glutamattan dihidrofolat sentezlemelidir. Sulfadoksin gibi sulfa ilaçlar dihidrofolatın de novo sentezini inhibe eder. Sulfadoksin ve pirimetaminden oluģan fansidar folat metabolizmasını yolağın iki noktasından inhibe eder. Heme birçok önemli enzimin bileģenidir. Parazit hemoglobin yıkımı sonucunda oluģan heme den yararlanamaz ve heme i de novo sentezler. Heme in sentezlenmesi için gereken tüm enzimler parazit genomunda mevcuttur. Heme in mitokondride mi apikoplastta mı sentezlendiği belirsizdir [7]. Redoks Metabolizması Metabolizma ve solunumun ürünleri süperoksit, hidroksil radikal ve hidrojen peroksit gibi reaktif oksijen ara maddeleridir (ROI). Özellikle oksi-hemoglobin yıkımı ROI üretimiyle sonuçlanır. ROI lipit, protein ve nükleik asitlere zarar verebildiğinden oksijen ve suya okside edilmelidir. Redoks metabolizmasında görev alan parazit enzimleri belirlenmiģtir. Süperoksit 28

38 dismutaz (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidaz ROI nin deoksitifikasyonunda yer alır. Okside glutatyon glutuyon redüktaz tarafından geri kazanılır ve NADPH ın eģdeğerlerinin azaltılması büyük ihtimalle pentoz fosfat çevrimi ile sağlanır. Glutamat dehidrogenaz da NADPH için baģka bir potansiyel kaynaktır. Ayrıca parazitin konak katalazını ve yiyecek kofulundaki SOD yi kullandığı ileri sürülmüģtür [7]. Ġlginç bir Ģekilde, sıtma paraziti konak eritrositine glutatyon sağlayarak oksidatif hasardan korunmasında yardımcı olur (Atamna and Ginsburg, 1997). Şekil 1.16 Plasmodium un redox metaboliazması [8] Hücreye Alım ve Geçirgenlik Sıtma parazit yüksek oranda metabolik faaliyet gösteren, hızla büyüyen bir organizmadır ve nükleik asitlerin, proteinlerin ve lipitlerin sentezinde ön madde olarak kullanmak üzere büyük miktarda küçük moleküler metabolite ihtiyaç duyar. Bu nedenle, konak eritrosit yavaģ metabolizması ve sınırlı transport kapasitesi nedeniyle aktif Ģekilde büyüyen parazit için bazı potansiyel problemler yaratır. Enfekte eritrositin düģük moleküler ağırlıklı çözeltiler için 29

39 geçirgenliği normal eritrositlere kıyasla önemli ölçüde yüksektir (Ginsburg, 1994). Bu artıģın bir kısmı daha yüksek oranda endojen eritrosit transporterları olarak görülür ve parazitin hızlı olan anabolik metabolizmasını yansıtır. Ek olarak, eritrosit membranında normal eritrositte olmayan yeni alım yolakları (NPP) görülür. Geçirgenlikteki bu artıģın büyük bir kısmı konak eritrositinkilerden oldukça farklı karakteristiğe sahip olan bir çeģit alım yolağına bağlanabilir (Kirk v.d., 1999; Kirk 2004). Bu yeni alım yolağı düģük moleküler ağırlıklı çözeltiler için geniģ çeģitlilikte spesifikliğe sahiptir fakat nötral bileģenleri ve anyonları tercih eder (bkz. ġekil 1.17 ). Şekil 1.17 Hücreye alım yolakları [7] Metabolitler ayrıca PVM ve parazit plazma membranını da geçmelidir. PVM de bir kanal belirlendi (Desai v.d., 1993) ve tubülo-veziküler mebran (TVM) denen PVM çıkıntılarının besin maddelerinin alınmasıyla iliģkilendirildi (Lauer et al, 1997). Ayrıca 'parasitoforus kanal' ile konak plazmasına direkt bir bağlantı belirlendi (Taraschi and Nicolas, 1994). Parazir plazmasının transpoter larının, heksoz transporterında belirlendiği gibi, diğer ekaryotlarla aynı çalıģtığı tahmin edilmektedir (Woodrow et al, 1999; Kirk 2004). Karbonhidratlar ve Enerji Üretimi Eritrosit evresindeki parazit öncelikli enerji kaynağı olarak glikozu fermente eder ve laktata dönüģtürür (glikoliz). Glikolizin asıl amacı hücrenin enerji birimi olan ATP nin üretilmesidir. Diğer bir deyiģle, anabolik ve homestatik prosesler için ATP gereklidir. 30

40 Şekil 1.18 Plasmodium un pirüvat metabolizması [8] Aerobik metabolizma pirüvatın trikarboksil asit (TCA) çevrimi aracılığıyla daha ileri katabolizmasıdır. TCA çevrimi ve oksidatif fosforilasyon genellikle ökaryotların mitokondrisinde gerçekleģir. Plasmodium ların mitokondrileri, diğer ökaryotlarınkilere göre daha düz ve daha az yüzey alanına sahiptir ama buna rağmen, bu mitokondrilerin ATP üretme yeteneğine sahip olduğu ortaya konmuģtur (Hyde,1990; Özcel,1999). Hidrojen atomları NAD + ın NADH a indirgenmesi sırasında yakalanır. Yakalanan hidrojenlerin elektronları bir dizi elektron taģıyıcısına verilir ve son olarak su oluģturmak üzere moleküler oksijene transfer edilir. Elektron iletimi sırasında, oksidatif fosforilasyon adı verilen bir proses aracılığıyla tutulan enerjiden ATP sağlanır [7]. TCA çevrimi ve oksidatif fosforilasyon glikoz baģına 38 molekül ATP oluģtururken, glikoliz sadece 2 molekül ATP oluģturur. 31

41 Şekil 1.19 Plasmodium un mitokondri yapısı [8] P. falciparum sadece bir mitokondriye sahiptir fakat henüz mitokondrinin metabolik yolu tam olarak açıklanmamıģtır (Turgut-Balık, 2006). Genellikle bu proseslerin, eritrositik dönemde iģlevsiz olduğu kabul edilir. NADH dehidrogenaz kompleks I bileģenlerini kodlayan genler P.falciparum genomunda eksiktir. Bunun yerine tek altbirimli NADH dehidrogenaz geni proton pompası olmadan ubikinonu parçalayan enzimi tanımlar. Bu nedenle Plasmodium falciparum un eritrositik evresinde TCA çevrimi gerçekleģmemekte olup sadece glikoliz ile enerji ihtiyacını karģılamaktadır (Gardner,2002; Pal-Bhowmick v.d.., 2009). Fakat yakın zamanlarda eritrositik dönemdeki parazitlerde de iģleyen elektron transport zinciri ve oksidatif fosforilasyon belirlenmiģtir (Uyemura v.d., 2000). Ek olarak, parazit mitokondrisi membran potansiyeline ve sitokrom oksidaza sahiptir. Bir antimalarial ilaç olan atovaquone elektron transferini inhibe eder ve mitokondrial membran potansiyelini çökertir. Mitokondrinin eritrositik dönemdeki bir olası iģlevi primidin sentezidir [7]. 32

42 1.4.2 Sıtmanın Anaerobik Metabolizması Sıtma parazitleri, metabolizmaları için gerekli olan ATP ihtiyacını glikoliz ile sağlar. Glikoliz dönüģtürülmesi basamakları temelde diğer organizmalarla aynıdır [7]. Tüm enzimlerin aktivitesi Plasmodium da ve klonlanmıģ genlerle belirlenmiģtir. Fruktoz difosfatı kodlayan gen saptanamamıģtır. Bu durum trehaloz (Ģeker), glikojen ve diğer karbonhidrat depolarının sentezi için gereken enzimlerin üretimin olmadığını ve bu nedenle karbonhidrat üretimi olmadığını gösterir (Gardner,2002). Parazitte yüksek miktarda glikoliz görülür ve enfekte olmamıģ eritrositten 75 kat daha fazla glikoz kullanılır. Şekil 1.20 Plasmodium glikoliz Ģeması [8] 33

İMPORTE sitma TÜRKİYE İÇİN TEHDİT MİDİR? Dr. GÜNAY TUNCER ERTEM SBÜ Ankara Sa lık Uygulama Ara tırma Merkezi

İMPORTE sitma TÜRKİYE İÇİN TEHDİT MİDİR? Dr. GÜNAY TUNCER ERTEM SBÜ Ankara Sa lık Uygulama Ara tırma Merkezi İMPORTE sitma TÜRKİYE İÇİN TEHDİT MİDİR? Dr. GÜNAY TUNCER ERTEM SBÜ Ankara Sa lık Uygulama Ara tırma Merkezi P. vivax P. ovale P. malaria P. falciparum P. knowlesi İnsanda hastalik yapan Plasmodium türleri

Detaylı

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın Mitokondri, ökaryotik organizmanın farklı bir organeli Şekilleri küremsi veya uzun silindirik Çapları 0.5-1 μm uzunlukları 2-6 μm Sayıları

Detaylı

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi 1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık

Detaylı

BİYOKİMYA II EK NOT. Ortak biyokimyasal tepkimeler

BİYOKİMYA II EK NOT. Ortak biyokimyasal tepkimeler BİYOKİMYA II EK NOT Dr. NaĢit ĠĞCĠ Ortak biyokimyasal tepkimeler Ġndirgenme-yükseltgenme (redüksiyon-oksidasyon, redoks) tepkimeleri de biyokimya açısından çok önemli tepkimelerdir. Basitçe, elektron kaybı

Detaylı

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler MBG 111 BİYOLOJİ I 3.1.Karbon:Biyolojik Moleküllerin İskeleti *Karbon bütün biyolojik moleküllerin omurgasıdır, çünkü dört kovalent bağ yapabilir ve uzun zincirler

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

Metabolizma. Metabolizmaya giriş. Metabolizmaya giriş. Metabolizmayı tanımlayacak olursak

Metabolizma. Metabolizmaya giriş. Metabolizmaya giriş. Metabolizmayı tanımlayacak olursak Metabolizma Yaşamak için beslenmek zorundayız. Çünkü; Besinlerden enerji elde ederiz ve bu enerji; Hücresel faaliyetleri sürdürmemiz, Hareket etmemiz, Taşınım olaylarını gerçekleştirebilmemiz, Vücut sıcaklığını

Detaylı

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER www.benimdershanem.esy.es Bilgi paylaştıkça çoğalır. BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER NÜKLEİK ASİTLER Nükleik asitler, bütün canlı hücrelerde ve virüslerde bulunan, nükleotid birimlerden

Detaylı

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır 9.Sınıf Biyoloji 1 Akıllı Defter vitaminler,hormonlar,nükleik asitler sembole tıklayınca etkinlik açılır sembole tıklayınca ppt sunumu açılır sembole tıklayınca video açılır 1 VİTAMİNLER ***Vitaminler:

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI I. YARIYILI T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI B 601 Temel Biyokimya I Zorunlu 3 0 3 4 B

Detaylı

Sıtma ve Ülkemizdeki Son Durumu Doç.Dr. Özlem MİMAN

Sıtma ve Ülkemizdeki Son Durumu Doç.Dr. Özlem MİMAN Sıtma ve Ülkemizdeki Son Durumu Doç.Dr. Özlem MİMAN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji AD, İzmir Aralık 2017 Sıtma İnsanlık tarihi kadar eski bilinen bir hastalık. Plasmodium cinsi kan

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019) 2018-2019 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK 2018 01 MART 2019) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 36 Fizyoloji 22 4X2 30 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 24 Tıbbi Biyokimya

Detaylı

MİTOKONDRİ Doç. Dr. Mehmet GÜVEN

MİTOKONDRİ Doç. Dr. Mehmet GÜVEN MİTOKONDRİ Doç.. Dr. Mehmet GÜVENG Hemen hemen bütün b ökaryotik hücrelerde ve ökaryotik mikroorganizmalarda bulunur. Eritrositlerde, bakterilerde ve yeşil alglerde mitokondri yoktur. Şekilleri (küremsi

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) 2017-2018 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 31 Biyofizik 4-4 Fizyoloji 22 5X2 27 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 18 Tıbbi

Detaylı

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ GENETİK MATERYALLER VE YAPILARI HER HÜCREDE Genetik bilgilerin kodlandığı bir DNA genomu bulunur Bu genetik bilgiler mrna ve ribozomlar aracılığı ile proteinlere dönüştürülür

Detaylı

TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ

TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ TRANSLASYON Translasyonda nükleik asit kullanılır fakat son ürün bir nükleik asit değil proteindir. Translasyon mekanizması 4 ana bileşenden oluşmaktadır: 1. mrnalar 2. trnalar

Detaylı

OKSİJENLİ SOLUNUM

OKSİJENLİ SOLUNUM 1 ----------------------- OKSİJENLİ SOLUNUM ----------------------- **Oksijenli solunum (aerobik): Besinlerin, oksijen yardımıyla parçalanarak, ATP sentezlenmesine oksijenli solunum denir. Enzim C 6 H

Detaylı

Sitrik Asit Döngüsü. (Trikarboksilik Asit Döngüsü, Krebs Döngüsü)

Sitrik Asit Döngüsü. (Trikarboksilik Asit Döngüsü, Krebs Döngüsü) Sitrik Asit Döngüsü (Trikarboksilik Asit Döngüsü, Krebs Döngüsü) Prof. Dr. İzzet Hamdi Öğüş hamdiogus@gmail.com Yakın Doğu Ünversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Le>oşa, KKTC Sir Hans

Detaylı

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ) T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3

Detaylı

Sıtma Tedavisi ve Profilaksisi

Sıtma Tedavisi ve Profilaksisi Sıtma Tedavisi ve Profilaksisi Sıtma tedavisinde anti parazitik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların ise, her birinin, parazitin türü ve parazitin yaşam evresine göre etkileri farklı olmaktadır. Bazısı eritrositer

Detaylı

Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon

Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon SOLUNUM İki çeşit solunum vardır HÜCRE DIŞI SOLUNUM: Canlıların dış ortamdan O 2 alıp, dış ortama

Detaylı

Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi

Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi Hücre solunumu ve fermentasyon enerji veren katabolik yollardır. Organik moleküllerin atomları enerji depolamaya müsaittir. Hücreler enzimler aracılığı ile organik

Detaylı

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir. DERS: BİYOLOJİ KONU: C.T.B(Vitaminler e Nükleik Asitler) VİTAMİNLER Bitkiler ihtiyaç duydukları bütün vitaminleri üretip, insanlar ise bir kısmını hazır alır. Özellikleri: Yapıcı, onarıcı, düzenleyicidirler.

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMI 2 DNA VE RNA

12. SINIF KONU ANLATIMI 2 DNA VE RNA 12. SINIF KONU ANLATIMI 2 DNA VE RNA DNA (DEOKSİRİBONÜKLEİK ASİT) Temel nükleik asittir. Prokaryot hücrelerin sitoplazmasında, ökaryot hücrelerde çekirdek, mitokondri ve kloroplast organelinde bulunur.

Detaylı

DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (01 EKİM Kasım 2018)

DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (01 EKİM Kasım 2018) DÖNEM I TIBBA GİRİŞ DERS KURULU (0 EKİM 208-6 Kasım 208) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Tıbbi Biyoloji 40 X2 46 Tıbbi Biyokimya X2 7 Biyofizik 2-2 Halk Sağlığı 2 4x4 28 Tıbbi Genetik 7 -- 7 Tıp Tarihi ve

Detaylı

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ DNA replikasyonu DNA nın replikasyonu, DNA molekülünün, sakladığı genetik bilgilerin sonraki nesillere aktarılması için kendi kopyasını

Detaylı

www.demiraylisesi.com

www.demiraylisesi.com YÖNETİCİ MOLEKÜLLER C, H, O, N, P atomlarından meydana gelir. Hücrenin en büyük yapılı molekülüdür. Yönetici moleküller hücreye ait genetik bilgiyi taşır, hayatsal faaliyetleri yönetir, genetik bilginin

Detaylı

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır. Seçmeli Ders: Dokular ve Organlar Arası Metabolik İlişkiler 1.HAFTA Normal metabolizmada aktif olan günlük akış; Yaşamak için gerekli olan enerji akışı, dışardan alınan gıdalardan elde edilir. Kullanılan

Detaylı

18.Eyl Rektörlük Programı Eğitim Köyü Pazartesi Rektörlük Programı Eğitim Köyü Rektörlük Programı Eğitim Köyü

18.Eyl Rektörlük Programı Eğitim Köyü Pazartesi Rektörlük Programı Eğitim Köyü Rektörlük Programı Eğitim Köyü 18.Eyl.17 09.00-09.50 Rektörlük Programı Eğitim Köyü Pazartesi 10.00-10.50 Rektörlük Programı Eğitim Köyü 11.00-11.50 Rektörlük Programı Eğitim Köyü 13.00-13.50 Rektörlük Programı Eğitim Köyü 14.00-14.50

Detaylı

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU 13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU Laktik Asit Fermantasyonu Glikozdan oksijen yokluğunda laktik asit üretilmesine LAKTİK ASİT FERMANTASYONU denir. Bütün canlılarda sitoplazmada gerçekleşir.

Detaylı

Biyoteknoloji ve Genetik II. Hafta 8 TRANSLASYON

Biyoteknoloji ve Genetik II. Hafta 8 TRANSLASYON Biyoteknoloji ve Genetik II Hafta 8 TRANSLASYON Prof. Dr. Hilal Özdağ A.Ü Biyoteknoloji Enstitüsü Merkez Laboratuvarı Tel: 2225826/125 Eposta: hilalozdag@gmail.com TRANSLASYON Translasyon a. mrna ribozoma

Detaylı

ÜNİTE 6 Nükleoproteinler ve Nükleik Asitler

ÜNİTE 6 Nükleoproteinler ve Nükleik Asitler ÜNİTE 6 Nükleoproteinler ve Nükleik Asitler Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Nükleoprotein ve nükleik asitlerin yapısını, Nükleozid, nükleotid tanımlarını, Azotlu bazları, Nükleik asitlerin metabolizmasını

Detaylı

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI.

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Hazırlayan: Sibel ÖCAL 0501150027 I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Eksikliği 1 2 Pantotenik asit (Vitamin

Detaylı

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu)

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Yağ Asitleri Uzun karbon zincirine sahip

Detaylı

BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA

BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA TANIMLAR GLĠKOLĠZ: (LĠZ LEZYON (LYSIS), YIKAMA, PARÇALAMA ANLAMINDADIR). Glikoliz hücrede sitozolde gerçekleģir. Glikoliz olayı hem aerobik hem de anaerobik organizmalarda

Detaylı

Dr. M. Emin KAFKAS İnönü Üniversitesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü 2015/Malatya

Dr. M. Emin KAFKAS İnönü Üniversitesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü 2015/Malatya Dr. M. Emin KAFKAS İnönü Üniversitesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü 2015/Malatya Outline (İzlence) 1. Hafta Biyokimya Nedir? Organizmadaki Organik Bileşiklerin Yapısı. 2. Hafta Enerji Sistemleri 3. Hafta

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem I. 2. Ders Kurulu II. HÜCRE BİLİMLERİ-I Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Prof. Dr. Alirıza ERDOĞAN Yrd. Doç. Ders Kurulu

Detaylı

Yağ Asitlerinin β Oksidayonu. Prof. Dr. Fidancı

Yağ Asitlerinin β Oksidayonu. Prof. Dr. Fidancı Yağ Asitlerinin β Oksidayonu Prof. Dr. Fidancı Yağ Asitlerinin Beta Oksidasyonu Yağ asitlerinin enerji üretimi amacı ile yıkımında (yükseltgenme) en önemli yol β oksidasyon yoldudur. β oksidasyon yolu

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER Virüsler Hücresel yapı da dahil olmak üzere canlıların ortak özelliklerini göstermeyen canlılardır. Prokaryotlardan daha küçüklerdir.

Detaylı

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP)

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) Deney: M 1 POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) a) PCR yöntemi uygulaması b) RPLF sonuçları değerlendirilmesi I. Araç ve Gereç dntp (deoksi Nükleotid

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 1 METABOLİZMA Hücrede meydana gelen tüm reaksiyonlara denir Anabolizma: Basit moleküllerden kompleks moleküllerin sentezlendiği enerji gerektiren reaksiyonlardır X+Y+ENERJİ

Detaylı

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 09.01.2017-03.03.2017 DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM 26 5x2 31 EMBRİYOLOJİ 12 4x2 16 FİZYOLOJİ 18 1X2 19 BİYOFİZİK

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 12. Sınıf 1 GENDEN PROTEİNE

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 12. Sınıf 1 GENDEN PROTEİNE YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 12. Sınıf 1 GENDEN PROTEİNE Protein sentezini tüm canlılar gerçekleştirir. Bir mrna molekülünde en fazla 64 çeşit kodon bulunur. DOĞRU YANLIŞ SORULARI Canlıların heterotrof beslenenleri

Detaylı

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 31.12.2018-01.03.2019 DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM 26 5x2 31 EMBRİYOLOJİ 12 5x2 17 FİZYOLOJİ 20 1x1 21 BİYOFİZİK

Detaylı

RT-PCR. (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler

RT-PCR. (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler RT-PCR (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler RT-PCR (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) mrna ekspresyon seviyelerini belirlemek için sensitiv bir metod

Detaylı

PARAZİTLERİN GLİKOLİTİK ENZİMLERİNİN İLAÇ TASARIM ÇALIŞMALARINDA KULLANIMI PROJE SUNUMU

PARAZİTLERİN GLİKOLİTİK ENZİMLERİNİN İLAÇ TASARIM ÇALIŞMALARINDA KULLANIMI PROJE SUNUMU PARAZİTLERİN GLİKOLİTİK ENZİMLERİNİN İLAÇ TASARIM ÇALIŞMALARINDA KULLANIMI PROJE SUNUMU Sena Didem ERKAL SUNUM İÇERİĞİ GENEL BİLGİLER Sıtma Sıtmanın Türkiye deki ve Dünyadaki Önemi Sıtmanın Vektörleri

Detaylı

İal-biyoloji METABOLİZMA/SOLUNUM. 1.Metabolizma ölçümünde dikkate edilecek koşullar nelerdir?

İal-biyoloji METABOLİZMA/SOLUNUM. 1.Metabolizma ölçümünde dikkate edilecek koşullar nelerdir? METABOLİZMA/SOLUNUM 1.Metabolizma ölçümünde dikkate edilecek koşullar nelerdir? 2.Solunum evrelerinde elektron vericiler (giren madde) ve elektron alıcıları (son) yazınız Evreler Elektron vericiler Elektron

Detaylı

cdna Kitaplık Hazırlanışı

cdna Kitaplık Hazırlanışı cdna Kitaplık Hazırlanışı Uzm.Bio.Veysel Sabri HANÇER İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Doktora Programı 2602043040 Genetik Bilginin İki Kaynağı Vardır; Genomik DNA mrna Ökaryotlardaki

Detaylı

ĐÇERĐK. Vitamin B6 Formları. LOGO www.themegallery.com. Tarihsel Bakış. Yapısal Formüller. 4 Piridoksin Piridoksal Piridoksamin Piridoksal-fosfat

ĐÇERĐK. Vitamin B6 Formları. LOGO www.themegallery.com. Tarihsel Bakış. Yapısal Formüller. 4 Piridoksin Piridoksal Piridoksamin Piridoksal-fosfat LOGO ĐÇERĐK Tarihsel Bakış B6 Vitamininin Genel Özellikleri Kimyasal Ve Biyolojik Fonksiyonları Biyokimyasal Fonksiyonları YRD. DOÇ. DR. BEKİR ÇÖL SUNAN: DUYGU BAHÇE Emilim, Transport ve Metabolizma İmmün

Detaylı

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- 1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- Biyokimya sözcüğü biyolojik kimya (=yaşam kimyası) teriminin kısaltılmış şeklidir. Daha eskilerde, fizyolojik kimya terimi kullanılmıştır. Gerçekten de Biyokimya

Detaylı

TIP 103 HÜCRE DERS KURULU 3.KURUL 1. HAFTA. 13 Şubat 2019 Çarşamba

TIP 103 HÜCRE DERS KURULU 3.KURUL 1. HAFTA. 13 Şubat 2019 Çarşamba 09:5 0:5 0:30 :5 :30 2:5 2:30 4:5 5:5 Şubat 209 TIP 03 HÜCRE DERS KURULU 2 Şubat 208 3.KURUL. HAFTA 3 Şubat 209 S D III Moleküllerin Membrandan Difüzyonu I Moleküllerin Membrandan Difüzyonu II Membran

Detaylı

Hücre solunumu ve fermentasyon enerji veren katabolik yollardır. (ΔG=-686 kcal/mol)

Hücre solunumu ve fermentasyon enerji veren katabolik yollardır. (ΔG=-686 kcal/mol) hücre solunumu Hücre solunumu ve fermentasyon enerji veren katabolik yollardır. (ΔG=-686 kcal/mol) C 6 H 12 O 6 + 6 O 2 6 CO 2 + 6 H 2 0 + enerji (ATP + ısı) Hücre solunumu karbonhidratlar, yağlar ve protein

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) DOĞRU YANLIŞ SORULARI Depo yağlar iç organları basınç ve darbelerden korur. Steroitler hücre zarının yapısına katılır ve geçirgenliğini artırır.

Detaylı

TRANSLASYON ve PROTEİNLER

TRANSLASYON ve PROTEİNLER TRANSLASYON ve PROTEİNLER Prof. Dr. Sacide PEHLİVAN 13 Aralık 2016 mrna daki baz sırasının kullanılarak amino asitlerin doğru sıra ile proteini oluşturmasını kapsayan olayların tümüne Translasyon veya

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

Doğadaki Enerji Akışı

Doğadaki Enerji Akışı Doğadaki Enerji Akışı Güneş enerjisi Kimyasal enerjisi ATP Fotosentez olayı ile enerjisi Hareket enerjisi Isı enerjisi ATP Enerjinin Temel Molekülü ATP + H 2 O ADP + H 2 O ADP + Pi + 7300 kalori AMP +

Detaylı

Hücrede Genetik Bilgi Akışı

Hücrede Genetik Bilgi Akışı Hücrede Genetik Bilgi Akışı 1) Genomun korunması DNA nın tam olarak kopyalanması ve hücre bölünmesiyle yeni kuşak hücrelere aktarılması 2) Genetik bilginin çevrimi Hücre içerisinde bilginin DNA dan RNA

Detaylı

6. glikolizde enerji kazanım hesaplamalarında; Substrat düzeyinde -ATP üretimi yaklaşık yüzde kaç hesaplanır? a. % 0 b. % 2 c. % 10 d. % 38 e.

6. glikolizde enerji kazanım hesaplamalarında; Substrat düzeyinde -ATP üretimi yaklaşık yüzde kaç hesaplanır? a. % 0 b. % 2 c. % 10 d. % 38 e. www.lisebiyoloji.com ayxmaz/biyoloji Test Çoktan Seçmeli 1. Hangi terim moleküllerin parçalanması ile açığa çıkan enerjinin depolandığı metabolik yolları ifade eder? a. anabolik yollar b. Katabolik yollar

Detaylı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Hazırladığımız bu yazıda; organik bileşikler ve organik bileşiklerin yapısını, canlılarda bulunan organik bileşikleri ve bunların görevlerini, kullanım alanlarını, canlılar

Detaylı

Afrika Seyahati Sonrası İmporte Bir Sıtma Olgusu. A Case Imported Malaria After a Travel to Africa

Afrika Seyahati Sonrası İmporte Bir Sıtma Olgusu. A Case Imported Malaria After a Travel to Africa Afrika Seyahati Sonrası İmporte Bir Sıtma Olgusu 1, Mehmet KÖROĞLU 1, Tayfur DEMİRAY 1, Aziz ÖĞÜTLÜ 1, Oğuz KARABAY 1, Mustafa ALTINDİŞ 1 Özet Yayın Bilgisi Bu görüntülü sunumda, Afrika seyahati öyküsü

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Seda SABAH Teknolojisi (Tartışma) 11:30 12:15 Tıbbi Biyoloji ve Genetik: DNA. Yrd. Doç. Dr. Seda SABAH Teknolojisi (Tartışma)

Yrd. Doç. Dr. Seda SABAH Teknolojisi (Tartışma) 11:30 12:15 Tıbbi Biyoloji ve Genetik: DNA. Yrd. Doç. Dr. Seda SABAH Teknolojisi (Tartışma) HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU III KURUL SORUMLUSU: DOÇ. DR. A.YEŞİM GÖÇMEN KURUL SORUMLUSU YARDIMCISI: YRD. DOÇ. DR. TEKİN YILDIRIM TIP103 HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU III I. HAFTA 06.02.2017 (Pazartesi)

Detaylı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1 CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1.Hücresel yapıdan oluşur 2.Beslenir 3.Solunum yapar 4.Boşaltım yapar 5.Canlılar hareket eder 6.Çevresel uyarılara tepki gösterir 7.Büyür ve gelişir (Organizasyon) 8.Üreme

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI 11. Sınıf 1) Oksijenli solunumda, oksijen molekülleri, I. Oksidatif fosforilasyon II. Glikoliz II. Krebs Evrelerinden hangilerinde kullanılır? A) Yalnız I B) Yalnız II C)

Detaylı

TIBBİ BİYOLOJİ YAĞLARIN VE PROTEİNLERİN OKSİDASYONU

TIBBİ BİYOLOJİ YAĞLARIN VE PROTEİNLERİN OKSİDASYONU TIBBİ BİYOLOJİ YAĞLARIN VE PROTEİNLERİN OKSİDASYONU Yağların Oksidasyonu Besinlerle alınan yağlar ince bağırsakta safra asidi tuzları ile önce emülsiyonlaşarak küçük damlacıklar haline getirilir. Sonra

Detaylı

Genetik Bilgi: DNA Yapısı, Fonksiyonu ve Replikasyonu. Dr. Mahmut Çerkez Ergören

Genetik Bilgi: DNA Yapısı, Fonksiyonu ve Replikasyonu. Dr. Mahmut Çerkez Ergören Genetik Bilgi: DNA Yapısı, Fonksiyonu ve Replikasyonu Dr. Mahmut Çerkez Ergören Genetik materyal; Kendini çoğaltır. Bilgi depolar. Bilgiyi ifade eder. Mutasyonla varyasyonlara izin verir. Genetik Tarihçe

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİ DOÇ. DR. MEHMET KARACA (5. BÖLÜM)

MOLEKÜLER BİYOLOJİ DOÇ. DR. MEHMET KARACA (5. BÖLÜM) MOLEKÜLER BİYOLOJİ DOÇ. DR. MEHMET KARACA (5. BÖLÜM) TRANSKRİPSİYONU (ÖKARYOTİK) STOPLAZMA DNA Transkripsiyon hnrna RNA nın işlenmesi mrna G AAA Eksport G AAA NÜKLEUS TRANSKRİPSİYONU (PROKARYOTİK) Stoplazma

Detaylı

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus )

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) MANTAR, VĠRÜS, KÜF VE BAKTERĠLERĠ YOK EDER, SAĞLIKLI YAġAM ALANLARI OLUġTURUR. % 100 EKOLOJĠK DEZENFEKSĠYONU SAĞLIYOR ve KÖTÜ KOKUKULARA SON VERĠYORUZ

Detaylı

DNA Replikasyonu. Doç. Dr. Hilal Özdağ. A.Ü Biyoteknoloji Enstitüsü Merkez Laboratuvarı Tel: /202 Eposta:

DNA Replikasyonu. Doç. Dr. Hilal Özdağ. A.Ü Biyoteknoloji Enstitüsü Merkez Laboratuvarı Tel: /202 Eposta: DNA Replikasyonu Doç. Dr. Hilal Özdağ A.Ü Biyoteknoloji Enstitüsü Merkez Laboratuvarı Tel: 2225826/202 Eposta: hilalozdag@gmail.com 1 Watson ve Crick Gözümüzden kaçmamış olan bir nokta da.. Replikasyon

Detaylı

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Yağların suda çözünmemesi canlılığın devamı içi önemlidir. Çünkü

Detaylı

ayxmaz/biyoloji 2. DNA aşağıdaki sonuçlardan hangisi ile üretilir Kalıp DNA yukarıdaki ana DNAdan yeni DNA molekülleri hangi sonulca üretilir A B C D

ayxmaz/biyoloji 2. DNA aşağıdaki sonuçlardan hangisi ile üretilir Kalıp DNA yukarıdaki ana DNAdan yeni DNA molekülleri hangi sonulca üretilir A B C D 1. DNA replikasyonu.. için gereklidir A) sadece mitoz B) sadece mayoz C) mitoz ve mayoz D) sadece gamet oluşumu E) sadece protein sentezi 2. DNA aşağıdaki sonuçlardan hangisi ile üretilir Kalıp DNA yukarıdaki

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 1) Bakterilerin gerçekleştirdiği, I. Kimyasal enerji sayesinde besin sentezleme II. Işık enerjisini kimyasal bağ enerjisine dönüştürme III. Kimyasal bağ enerjisini ATP enerjisine

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #22

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #22 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #22 1) Zigottan başlayıp yeni bir bireyin meydana gelmesiyle sonlanan olayların hepsine birden gelişme denir. Embriyonun gelişimi sırasında, I. Morula II. Gastrula III. Blastula

Detaylı

Paleoantropoloji'ye Giriş Ders Yansıları

Paleoantropoloji'ye Giriş Ders Yansıları ANT139 PALEOANTROPOLOJİ YE GİRİŞ Genetiğin Basit Temelleri, Kavramlar, Mendel Genetiği, Gen Aktarımı 3. Ders Canlılığı anlayabilmek için moleküler seviyeye inmek gerekir! Hücre Yaşayan organizmaların temel

Detaylı

DÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU (2015-2016)

DÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU (2015-2016) DÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU (2015-2016) DERS SAATİ DERS ADI DERS KONUSU DERSİ VEREN ÖĞRETİM ÜYESİ 4. DK 1. Hafta 07 Aralık Pazartesi Mikrobiyoloji Mikrobiyolojinin tarihçesi ve mikroorganizmalara genel

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2

11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2 11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2 Fotosentez ve kemosentez reaksiyonları hem endergonik hem ekzergonik reaksiyonlardır. ATP molekülü ile hücrenin endergonik ve ekzergonik reaksiyonları arasında enerji transferini

Detaylı

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar 5.111 Ders Özeti #12 Bugün için okuma: Bölüm 2.9 (3. Baskıda 2.10), Bölüm 2.10 (3. Baskıda 2.11), Bölüm 2.11 (3. Baskıda 2.12), Bölüm 2.3 (3. Baskıda 2.1), Bölüm 2.12 (3. Baskıda 2.13). Ders #13 için okuma:

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf DOĞRU YANLIŞ SORULARI Nitel gözlemlerin güvenilirliği nicel gözlemlerden fazladır. Ökaryot hücrelerde kalıtım materyali çekirdek içinde bulunur. Ototrof beslenen canlılar

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

2. Kanun- Enerji dönüşümü sırasında bir miktar kullanılabilir kullanılamayan enerji ısı olarak kaybolur.

2. Kanun- Enerji dönüşümü sırasında bir miktar kullanılabilir kullanılamayan enerji ısı olarak kaybolur. Enerji Dönüşümleri Enerji Enerji; bir maddeyi taşıma veya değiştirme kapasitesi anlamına gelir. Enerji : Enerji bir formdan diğerine dönüştürülebilir. Kimyasal enerji ;moleküllerinin kimyasal bağlarının

Detaylı

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ 9. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI Palmitoleik ve oleik asitlerin sentezi için palmitik ve stearik asitler hayvansal organizmalardaki çıkş maddeleridir.

Detaylı

ENERJİ iş yapabilme veya ortaya koyabilme kapasitesi 6 enerji şekli:

ENERJİ iş yapabilme veya ortaya koyabilme kapasitesi 6 enerji şekli: ENERJİ SİSTEMLERİ 1 ENERJİ iş yapabilme veya ortaya koyabilme kapasitesi 6 enerji şekli: 1. Kimyasal Enerji 2. Mekanik Enerji 3. Isı Enerjisi 4. Işık Enerjisi 5. Elektrik Enerjisi 6. Nükleer Enerji Bu

Detaylı

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368 21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik ph'de tamponlama etkisi vardır? A) CH3COC- / CH3COOH (pka = 4.76) B) HPO24- / H2PO-4 (pka = 6.86) C) NH3/NH+4(pKa =9.25) D) H2PO-4 / H3PO4 (pka =2.14) E) PO34-/

Detaylı

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir.

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir. Solunum bütün aktif hücrelerde oksijenin absorbe edilmesi ve buna eşdeğer miktarda karbondioksitin salınması şeklinde sürekli olarak devam eden bir prosestir. Solunumda organik bileşikler karbondioksite

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12 1) İnsanda döllenme sırasında, I. Spermdeki çekirdek, sentrozomun yumurtaya geçmesi II. Spermdeki akrozomun patlayarak zona pellusidayı eritmesi III. Yumurtadaki salgı maddelerinin

Detaylı

6. glikolizde enerji kazanım hesaplamalarında; Substrat düzeyinde -ATP üretimi yaklaşık yüzde kaç hesaplanır? a. % 0 b. % 2 c. % 10 d. % 38 e.

6. glikolizde enerji kazanım hesaplamalarında; Substrat düzeyinde -ATP üretimi yaklaşık yüzde kaç hesaplanır? a. % 0 b. % 2 c. % 10 d. % 38 e. www.lisebiyoloji.com ayxmaz/biyoloji Test Çoktan Seçmeli 1. Hangi terim moleküllerin parçalanması ile açığa çıkan enerjinin depolandığı metabolik yolları ifade eder? a. anabolik yollar b. Katabolik yollar

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER * Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER *Bitki nüklear, mitokondriyal ve kloroplast DNA'ları *Burada yer alan bugünkü bilgilerimizin çoğu, moleküler evrim mekanizması ve oranları kullanılarak

Detaylı

3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri Monosakkaritler

3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri Monosakkaritler 3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri 3.3.1. Monosakkaritler 3.3.1.1. Monosakkaritlerin isimlendirilmesi 3.3.2. Monosakkaritlerin

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

PÜRİN VE PİRİMİDİN METABOLİZMASI

PÜRİN VE PİRİMİDİN METABOLİZMASI PÜRİN VE PİRİMİDİN METABOLİZMASI Nükleotidlerin vücuda alınımı Nükleotidler, nükleik asitlerin yapı taşları olarak besinlerde bulunur. Hücre içeren besinlerle alınan nükleik asitler, mide enzimlerinden

Detaylı

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 1. BÖLÜM 1. I. Adaptasyon II. Mutasyon III. Kalıtsal varyasyon Bir populasyondaki bireyler, yukarıdakilerden hangilerini "doğal seçilim ile kazanır? D) I veii E)

Detaylı

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ 3 farklı enerji sistemi Acil enerji sistemi Kısa süreli enerji sistemi Uzun süreli enerji sistemi Acil enerji ATP -------------> ADP Creatine + ADP ------------>

Detaylı

DERS TANITIM BİLGİLERİ. Çarşamba günleri, Saat:

DERS TANITIM BİLGİLERİ. Çarşamba günleri, Saat: DERS TANITIM BİLGİLERİ Dersin Kodu ve Adı Bölüm / Program Dersin Dili Dersin Türü Dersi Verenler Dersle İlgili Görüşme Saatleri Dersin Amacı Öğrenme çıktıları ve alt beceriler ECF22714 Biyokimya-Klinik

Detaylı

Hücreler Enerjiyi Nasıl Elde Eder?

Hücreler Enerjiyi Nasıl Elde Eder? Hücreler Enerjiyi Nasıl Elde Eder? MBG 111 BİYOLOJİ I Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER Ekosistem ve Enerji Ekosistemde enerjinin akışı güneş ışığı ve ısı şeklinde gözlenir. Tam tersine canlı hücrelerde

Detaylı

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ 3 farklı enerji sistemi Acil enerji sistemi Kısa süreli enerji sistemi Uzun süreli enerji sistemi Acil enerji ATP -------------> ADP Creatine + ADP ------------>

Detaylı