VAJİNUSMUS OLUŞUMUNDA ETYOLOJİK ÖZELLİKLER
|
|
- Yonca Akyol
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 TC. SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY ORD. PROF. MAZHAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Başhekim: Doç. Dr. Medaim Yanık 9. PSİKİYATRİ BİRİMİ Klinik Şefi: Doç. Dr. Hüsnü Erkmen VAJİNUSMUS OLUŞUMUNDA ETYOLOJİK ÖZELLİKLER Uzmanlık Tezi Dr. Meltem Bayrak İstanbul
2 TEŞEKKÜR Tıp fakültesinde ve uzmanlık eğitimim sırasında uzun yıllar öğrencisi olma şansına sahip olup engin bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım klinik şefim Doç. Dr. Hüsnü Erkmen e; Eğitimime olan katkılarından dolayı, şef yardımcısı Doç. Dr. Armağan Samancı ve Uz. Dr. Şeref Özer e; Sağladığı bilimsel çalışma olanakları nedeniyle hastane başhekimi Doç. Dr. Medaim Yanık a; Genel Psikiyatri rotasyonum sırasında destekleyici ve teşvik edici tutumları nedeniyle Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği şefi Doç. Dr. K. Oğuz Karamustafalıoğluna; Rotasyonlarım sırasında yanlarında çalışma olanağı bularak bilgi ve birikimlerinden yararlandığım, Adli Psikiyatri Klinik şefi Dr. Niyazi Uygur, AMATEM Klinik şefi Doç. Dr. Duran Çakmak, 2. Nöroloji klinik şefi Doç. Dr. Sevim Baybaş, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Levent Kayaalp ve Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Dahiliye Kliniği şefi Doç. Dr. Yüksel Altuntaş a; Tezim sırasında her zaman yardım ve katkılarını sunan, tez danışmanım Uz. Dr. Ramazan Konkan a ve eğitimime olan katkılarından dolayı kliniğimizin diğer başasistanları, Uz. Dr. Murat Ertemur, Uz. Dr. Abdülkadir Tabo, Uz. Dr. Oya Güçlü ve ayrıca Uz. Dr. Rukiye Hayran a; Tezime sağladıkları katkılarından dolayı Doç. Dr. Cem İncesu, Uz. Dr. Doğan Şahin, Uz. Dr. Nesrin Yetkin ve Uz. Dr. Özay Özdemir e; Klinikte her zaman bir ekip ruhuyla çalıştığım servis hemşire arkadaşlarım ve yardımcı sağlık personeline; Hasta randevularında yardımcı olan 2.basamak hizmetleri poliklinik ekibine; Birlikte çalışma fırsatı bulduğum hastanemizdeki tüm şef, şef yardımcıları, uzman, baş asistan, asistan hemşire ve yardımcı sağlık personeline; Mesleki varlık nedeni olan hastalarımıza; Ana Çocuk Sağlığı Aile Planlaması doktor ve hemşirelerine; Beni yetiştirip bugünlere getiren anne ve babama, her zaman arkamda olduğunu bildiğim eşime ve sabrından dolayı oğluma, her aşamada desteğini gördüğüm ağabeyime teşekkür ederim. 2
3 İÇİNDEKİLER 1) GİRİŞ VE AMAÇ.. 3 2) GENEL BİLGİLER 1. CİNSEL İŞLEV VE CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI VAJİNUSMUS. 27 3) YÖNTEM VE GEREÇLER. 42 4) BULGULAR ) TARTIŞMA 70 6) SONUÇ VE ÖNERİLER ) ÖZET ) SUMMARY 84 9) KAYNAKLAR ) EKLER
4 GİRİŞ VE AMAÇ Cinsellik insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Cinselliğin bir tabu olmaktan çıkması, toplumsal yaşamdaki değişimler ile günümüzde cinsel işlev bozukluklarının tanı ve tedavisinde gelişmeler yaşanmaktadır. Genel toplum örneklemlerinde yaşamlarının herhangi bir döneminde cinsel işlev bozukluğu bildirenlerin 1/3 ile 1/2 oranlarında olduğu ileri sürülmektedir. Ülkemizde de geniş ölçekli epidemiyolojik araştırmalar olmamakla beraber diğer toplumlar gibi oranların benzer olduğu tahmin edilmektedir. Vajinismusun insidansı ve prevalansı ile ilgili araştırmalar sınırlıdır (171). Cinsel işlev bozukluğu klinikleri (120,83,161), medikal klinikler (16,119) ve diğer kaynaklardan (111) gelen sonuçlar, vajinismus için cinsel işlev bozuklukları arasında %5 ila %17 aralığında değişen başvuru oranları ortaya koymuşlardır. Bazı araştırmacılar vajinismusun nadir olduğu sonucuna varırken (129,161), diğerleri vajinismusun genel olarak eksik bildirildiği, eksik tanı konulduğu ve gözden kaçırıldığını ileri sürmüşlerdir (39,124). Bazı batılı kaynaklarda nadir rastlandığı ileri sürülen vajinismus, ülkemizde cinsel işlev bozukluğuna başvurularda yüksek oranda görülmektedir ve % oranında bildirilmektedir (107,176,87,182). Türk kültüründeki cinsel değerler, cinselliğin anlamı, cinsel ilişkinin tanımı, cinsel işlev bozukluğunun algılanması gibi bazı özelliklerin bu yüksek görülme sıklığında rol oynamış olabileceği belirtilmiştir (182). Vajinismus terimi Sims tarafından ortaya atıldığı 1861 den bu yana, klinik tablosunun kavramlaştırılması ve tedavisi şaşırtıcı derecede az değişmiştir (168). 100 yıldan fazla bir süre önce ortaya atılan temel tema halen kabul görmekte ve ciddi bir itiraz görmemektedir. Beck (1993) vaginismusu bilimsel ihmale ilginç bir örnek olarak bildirmiştir (23). DSM-IV te vajinismus özgül bir cinsel işlev bozukluğu olarak sınıflandırılmıştır ve cinsel ağrı bozuklukları alt-kategorisine dahil edilmiştir. Temel tanı kriteri; vajinanın dış üçte birindeki kas gruplarının, tekrarlayan yada sürekli istem dışı ve cinsel ilişkiye engel olan spazmı nın olmasıdır. Vaginismus her ne kadar bir cinsel ağrı bozukluğu olarak kabul ediliyor olsa da, tanısı için ağrının olması gerekli değildir. Vajinismus için belirlenen diğer DSM-IV kriterleri ve alt tipleri, tüm cinsel işlev bozuklukları için kullanılanlara benzemektedir. DSM-IV e göre bu bozukluk, cinselliğe karşı olumsuz yaklaşımı olan kadınlarda ve cinsel kötüye kullanım ya da travma hikayesi olan kadınlarda daha yaygındır (6). Vajinismus çiftlerin cinsel yaşamlarını olumsuz etkileyen bir işlev bozukluğudur. Buna rağmen çifti tedaviye getiren etken olumsuz seyreden cinsel yaşam değil, daha çok çocuk sahibi olma arzusudur ( 166). Kadınların ve ailelerinin özellikleri, evlilik ilişkisinin kalitesi ile vajinismus arasında bağlantı olabileceği ileri sürülmektedir. Vajinismuslu kadınlar da, ağrı korkusu ve cinsel ilişkiye girme korkusu en yaygın özellikler gibi görünmektedir. Ward ve Ogden vajinismusun en önemli nedeninin ağrı olacağı algılaması olduğunu belirtmişlerdir (191). Vajinismusa ilişkin tepkilerin tehdit edici bir durum karşısında gösterilen genel savunmanın 4
5 bir bileşeni olduğu ileri sürülmüştür (186). Blazer (1964) vajinismus un ağrı korkusundan, cinsel ilişkinin tiksindirici olarak algılanmasından, hamile kalma korkusundan ve vajinanın çok dar olduğu inancından kaynaklanabileceğini bildirmiştir (29 ). Kaplan (1974), vajinismuslu kadınlarda semptomun ortaya çıkmasından sonra, ilişki girişimine karşı şartlı tepki geliştiğini ve vajinismusun ağrıya karşı bir tepki veya korku refleksi haline gelerek cinsel ilişkiden kaçınmaya yol açtığını iddia etmiştir (93). Silverstein da (1989), vajinismuslu kadınlarda yaşamlarının diğer alanlarında da bazı korkularının olduğunu bildirmiştir (166). Bazı araştırmalar, vajinismuslu kadınlarda ağrı olacağı korkusunun yanı sıra, anksiyete ile ilgili semptomların önemli olduğunu bildirmiştir (109). Cooper (1969) vajinismuslu hastalarda yüksek anksiyete düzeyi tespit etmiştir (37 ). Anksiyetenin, cinsel işlev bozukluğu üzerine etkisi, değişken ve karmaşıktır (14). Cinsel yanıt üzerinde doğrudan bozucu etkisi olabilir, ya da altta yatan bir cinsel korkunun işareti olabilir veya cinsel ilişkiden kaçınmayı motive edebilir. Vajinismus etyolojisiyle ilgili sözü edilen diğer etyolojik faktörler arasında; cinsel ve fiziksel kötüye kullanılma (28,52), cinselliğe yönelik olumsuz tutum (165,191), cinsel bilgi/eğitim eksikliği (55,166), ve ilişki zorlukları ( 75,192) yer almaktadır. Olumsuz vücut algısının da cinsel işlev bozuklukları ile ilişkili olduğu ileri sürülmüştür (44). Vajinismuslu kadınların kendine güvensizlik ve yetersizlik duyguları (93), cinselliğe yönelik olumsuz tutum (165,191), cinsel organlarıyla ilgili utanç, iğrenme ve hoşlanmama duyguları yaşadıkları (166) ileri sürülmüştür. Kişilik de vajinismus oluşumu ve sürmesiyle ilişkilendirilmiştir. 100 vajinismuslu kadından oluşan çalışmasında Friedman (1962), kusurlu evliliklere sahip kadınların cinsellikle ilgili çelişkili duygularıyla mücadele etmek için çeşitli savunma mekanizmaları kullandıklarını; bunların sonradan onların kişilik tarzlarının bir parçası haline geldikleri hipotezini öne sürmüştür (69). Araştırmacıların bu klinik hipotezleri test etme girişimleri, standart kişilik envanterlerinin kullanılmasıyla başarısız olmuştur (51,109). Vajinismuslu kadınlarda cinsel birleşmenin olmadığı ancak, tatmin edici cinsel ilişkiler kurduklarını ve semptomun jinekolojik muayeneler yada tampon yerleştirme gibi cinsel olmayan durumlarda da ortaya çıkabildiği ileri sürülmektedir (23, 68,73,124). Araştırmacılar cinsel işlevin diğer alanlarındaki sorunların, giriş zorluklarına karşı gelişen ikincil sorunları olduklarını ileri sürmüşlerdir (187). Diğer cinsel işlev bozukluklarıyla karşılaştırıldığında, vajinismusta kadınların cinsel ilişkilerinin ve evlilik ilişkilerinin genellikle daha olumlu olduğu bildirilmiştir (83). Çalışmamızda vajinismusta etken olduğu ileri sürülen fobik özellikler, mizaç ve karakter özellikleri, psikiyatrik semptom profili, cinsel işlevleri ve beden duyumlarını büyüterek algılama ve somatize etme eğilimlerinin kontrol grubuyla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca fiziksel cinsel kötüye kullanılma, bedensel, kişisel, cinsel negatif algı, cinsel bilgi düzeyi algıları, ağrı eşiği algıları açısından kontrol grubuyla aralarındaki farklar değerlendirilmiştir. 5
6 Bu çalışmanın amacı yukarıda belirtilen etyolojik hipotezleri, eşleştirilmiş kontrol grubu, standardize edilmiş psikometrik görüşme ve değerlendirme formu kullanarak test etmektir. CİNSEL İŞLEV VE CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI Aşk ve Cinsel yakınlık düşünsel, duygusal ve davranışsal boyutlarıyla iki insan arasında bir etkileşimdir. Cinsellikte düşünsel (bilişsel) boyut, kendini bir başkasına açma kararını vermektir. Geçmiş, bugün ve gelecekle ilgili duygular, ümitler, değerler, korkular ve savunmalar cinselliği etkiler. Duygusal boyutta, bir başkasına sevgi duyma, onu koruma, merak etme, düşünme, ona güvenme, benzerlik ve farklılıklarını keşfetme isteği vardır. Davranışsal boyutta, yakın fiziksel ilişki, dokunma, sarılma, okşama, bakma, gülme ve baş sallama gibi yüz iletişimi, öpme ve cinsel ilişki vardır. Yakınlık kurmak insanın kendisini, duygu düşünce ve hatta bedenini, iç dünyasını bir başkasına açmaktır. İlişkiler ve cinsellik insana sevilmeye değer olduğu duygusunu yaşatır. Bu kadınlık ve erkeklik kimliğinin bir açıdan onaylanmasıdır. Kadın veya erkek, çoğu insan, düzenli paylaşımlı yakın ilişki içinde olmayı istemektedir (4). Cinsel ifade ve davranış insanların ömürleri boyunca yaşamlarının ayrılmaz bir parçasıdır (24). Cinsel davranış geniş bir yelpazede çeşitli etmenlerin karmaşık ilişkisiyle belirlenir. Cinsellik, kişilik faktörleri, biyolojik yapı ve genel kendilik algısı ile iç içedir. Normal cinselliğin tam bir tanımını yapmak zordur. Kendine veya diğerlerine zarar verici olan, bir eşe yöneltilemeyen, birincil cinsel organların uyarısını dışlayan, uygunsuz bir şekilde suçluluk kaygı veya kompülsiyonla beraber olan cinsel davranış normal sınırların dışında kalabilir. Bir insanın cinselliği üç ilişkili etmene bağlıdır. Cinsel kimlik (sexual identy), cinsiyet kimliği (gender identitiy) ve cinsel rol davranışıdır (gender role) (105 ). Cinsel Kimlik ( Sexual identy): Kişinin kromozomları, dış genital organları, iç genital organları, hormonal sistemi, gonadları ve ikincil seks özellikleri gibi biyolojik özellikleridir. Normal gelişimde kişinin cinsiyeti hakkında kuşkuya yer vermeyecek ölçüde bütünlük gösterirler. Cinsiyet Kimliği ( Gender İdenty): Kişinin dişilik veya erkeklik algısıdır. İki veya üç yaşlarında hemen herkesin ben erkeğim veya ben kızım gibi kendisi hakkında kesin bir fikri vardır. Erkeklik veya dişilik normal olarak gelişse bile kişinin hala erkeklik veya kadınlık hissini geliştirmesiyle ilgili uyumsal bir işi vardır. Cinsiyet kimliği Robert Stoler e göre davranışın erkeklik veya dişilik ile ilgili psikolojik yönlerini yansıtır (174). Stoller cinsiyeti sosyal, cinselliği biyolojik olarak kabul eder. Bu ikisi çoğu zaman iç içe girmiştir. Fakat bazen cinsel kimlik ve cinsiyet çatışmalı ya da zıt yönlerde gelişebilir. Cinsiyet kimliği aile üyeleri, öğretmenler ve çalışma arkadaşlarıyla yaşanan sonsuz 6
7 deneyimden köken alır. Kişinin biyolojik cinsiyeti ile ilgili fiziksel özellikleri genel fizik görünümü, beden şekli ve ölçüleri ödüller ve cezalar, ailenin cinsiyet etiketlerini de içeren bir uyaran sistemi ile ilişkilidir. Bu uyaran sistemi de cinsiyet kimliğini kurar. Cinsel rol ve davranış (Gender role) : Cinsel rol, doğumdan itibaren sosyalleşen ve sosyal çevre tarafından sürekli olarak pekiştirilen cinsiyet üzerinde şekillenmiş stereotipik norm ve beklentilerdir. Cinsel rol davranışı cinsiyet kimliği ile ilişkilidir ve bir anlamda ondan kaynaklanır. John Money cinsel rol davranışını, kişinin bir oğlan veya erkek, kız veya kadın statüsüne sahip olmak üzere söylediği veya yaptığı bütün her şey olarak tanımlar (143). Cinsel rol doğumda kurulmamıştır, raslantısal ve planlanmamış, öğrenmeyle yaşanılan deneyimlerle kazanılır. Standart ve sağlıklı sonuç cinsiyet kimliği ve cinsel rolün uyumlu olmasıdır. Biyolojik faktörler belirli olmasına rağmen kişinin biyolojik cinsiyetine uygun rolü kazanmasındaki temel etmen öğrenmedir. İnsan cinselliği ile ilgili ilk kapsamlı araştırma Kinsey ve arkadaşları tarafından yayınlanmıştır. Bu araştırma 1938 ile 1952 yılları arasındaki, insanın cinsel davranış biçimleri ile ilgili istatistiklerin derlenmesinden oluşmaktadır (112,114). Kinsey ve arkadaşlarının çalışmalarını takiben W. H. Masters ve V.E. Johnson tarafından yürütülen ve 10 yılı aşkın bir araştırmanın ardından sonuçları ilk kez 1966 yılında İnsanda Cinsel Davranış adlı kitapta yayınlanan bir çalışma ise bugün bile insan cinsel fizyolojisi ile ilgili bilgilerimizin temelini oluşturmaktadır. Masters ve Johnson, insan cinselliğini ilk kez laboratuar ortamında incelemiş, yüzlerce gönüllü kadın ve erkek denek üzerinde sürdürdükleri çalışmalarında, deneklerin cinsel uyaranlara verdikleri yanıtları doğrudan gözleyerek ve nesnel ölçüm yöntemlerini kullanarak cinsel tepki sürecinin bütün evrelerini kaydetmişlerdir (130). Sonraki yılarda her ne kadar bazı değişiklikler olsa da, cinsel tepki süreci ile ilgili olarak Masters ve Johnson un ortaya koyduğu model, cinsel işlev bozukluklarının çağdaş sınıflandırmalarına temel oluşturmuştur. Masters ve Johnson, insanda cinsel uyarana gösterilen fizyolojik tepkiyi dört ayrı evreye ayırmıştır. Bunlar: 1) Uyarılma evresi 2) Plato evresi 3) Orgazm evresi 4) Çözülme evresi dir. 1- Uyarılma Evresi: İlk evredir. Temel olarak erotik duygu ve düşüncelerin belirmesi, erkekte ereksiyon ve kadında lubrikasyonun ortaya çıkması ve bedende yaygın olarak vazokonjesyon ve miyotoni ile karakterizedir. 2- Plato Evresi: Etkili cinsel uyarının sürdürülmesi ve cinsel heyecanın artmasıyla birlikte kadın ya da erkek, ikinci evre olan plato evresine girer. Bu evrede haz duygusu ve cinsel gerilim giderek yükselir ve kişinin orgazma geçebileceği noktaya kadar sürer. 3-Orgazm Evresi: Süre açısından en kısa, haz açısından en yoğun dönemdir. Bu evre erkekte ejakulasyon, kadında ise perine ve vajina etrafındaki kaslar ile vazokonjesyon sonucu büyüyen dokuların, refleks olarak ritmik kasılmaları ile karakterizedir. 7
8 4- Çözülme Evresi: Kadında ve erkekte orgazmdan, ya da orgazmın gerçekleşmediği durumlarda plato evresinden sonra genital bölgelerde ve bedenin diğer bölgelerinde önceki aşamalarda oluşmuş olan fizyolojik değişikliklerin dakikalar içinde aynı sırayı takip ederek kaybolması ile karakterizedir. Bu evrenin süresi cinsiyete, orgazmın yaşanıp yaşanmadığına ya da hangi yoğunlukta yaşandığına ve cinsel uyarının sürüp sürmediğine göre değişir. Bu dört evre bugünkü bilgilerimiz ışığında da geçerli kabul edilmektedir. Ancak, cinsel işlev bozukluklarının sınıflandırılması ile ayırıcı tanı ve tedavi açısından asıl önemli olan evreler ise uyarılma ve orgazm evreleridir. Plato evresi, esas olarak fizyolojik açıdan uyarılma evresinin bir bölümü olarak kabul edilmektedir. Çözülme evresine özgü cinsel sorun ya da cinsel işlev bozukluğu oranının ihmal edilebilir düzeyde olması nedeniyle psikiyatrik sınıflandırmalarda temel alınmamıştır (57). Seks terapisinin kurucularından biri olan Helen Singer Kaplan, The New Sex Therapy isimli kitabını 1974 yılında yayımlamış ve daha önce pek dikkat çekmemiş olan, insanda cinsel yanıtın bifazik niteliğini ortaya koymuştur. Kaplan a göre cinsel yanıt, gerçekte tek ve bağımsız bir bütün olmaktan çok, birbirlerinden görece bağımsız iki ayrı bölümden oluşmaktadır: 1. Erkekte penil ereksiyonu, kadında ise vajinal lubrikasyonu ve büyümeyi-kabarmayı sağlayan genital vazokonjesyon yanıtı; 2. Her iki cinste de orgazmı sağlayan refleks, klonik kas kontraksiyonları. Nörofizyolojik ve anatomik açıdan birbirinden önemli ölçüde ayrılan bu iki cinsel yanıt aşamasının birincisi olan ve Masters ve Johnson un uyarılma ile plato evrelerine denk düşen genital vazokonjesyon aşaması, parasempatik sistem tarafından innerve edilir. Kas kontraksiyonlarıyla karakterize olan ve orgazm evresine denk düşen ikinci evre ise sempatik sistem tarafından innerve edilmektedir. Kaplan ın tanımladığı cinsel yanıtın görece birbirinden bağımsız bu iki evresi, travma, ilaç kullanımı ve yaşlanma gibi çeşitli fiziksel etkenlere karşıda farklı ölçülerde hassasiyet göstermektedir. Dolayısıyla cinsel işlevi etkileyen çok sayıdaki dış etkenlerle, parasempatik ve sempatik sinir sistemindeki psikopatolojik mekanizmalar etkilenerek değişik klinik sendromlara yol açmaktadır (99). İnsandaki cinsel yanıt döngüsünün, iki ayrı dönemden oluşan bifazik yapısının anlaşılması, cinsel işlev bozukluklarının ayırıcı tanı ve tedavisinde de önemli ilerlemeler ve değişiklikler sağlamıştır. Öncelikle insandaki cinsel yanıt evrelerinin tek bir fizyolojik sürecin parçaları olduğu inancı yıkılmıştır. Bu yanlış inancın sonunda ortaya çıkmış olan, insanlardaki cinsel işlev bozukluklarını, erkeklerde empotans, kadınlarda ise frijidite olarak bilinen tek bir klinik sendromun varyantları olarak değerlendiren düşünceden vazgeçilerek psikiyatrik terminoloji ve sınıflandırmalardan bu deyimler çıkarılmışlardır (54,199). Daha sonra 70 li yılların sonlarından başlayarak bu iki evrenin yanında üçüncü bir evre olarak, cinsel isteğinde önemli bir rol oynadığı ortaya çıkarılmıştır (97,96,123). Cinsel istek evresini de diğer iki evreden bağımsız olarak farklı birtakım nöroendokrin ve psikolojik süreçler belirlemektedir. Dolayısıyla bu süreçlerdeki 8
9 patolojilerin farklı klinik sendromlara yol açması ve farklı tedavi yaklaşımlarını gerekli kılması sonucunda sınıflandırmalarda cinsel istek evresi, üçüncü evre olarak yer almıştır. Bugün artık insandaki cinsel yanıt sürecinin, birbiriyle bağlantılı ancak anatomik ve nörofizyolojik açıdan birbirlerinden önemli ölçülerde ayrılan üç evreden oluştuğu kabul edilmektedir: Cinsel istek, Uyarılma ve Orgazm. İnsanda cinsel davranış özellikleri ve cinsel işlevin, merkezi sinir sistemi ve endokrin sistem ile nörokimyasal, nörofizyolojik ve psikolojik süreçlerin karşılıklı etkileşimi ile karakterize, kompleks bir davranış paterni olduğu ortaya konulmuştur. Sağlıklı ve doyumlu bir cinsel yaşam, ancak bu süreçlerin tümünün tam olarak işlev görmesiyle mümkündür. Merkezi sinir sisteminin cinsel yaşamla ilişkili olduğu düşünülen bölgeleri, serebral korteks, frontal korteks, limbik sistem (entorhinal korteks, hipokampus, septum, amygdala), bazal gangliyonlar (nucleus accumbens, striatum) hipotalamus (anterior hipotalamik medial preoptik çekirdek, posteior hipotalamik ventromedial çekirdek) ve hipofiz bezi olarak sayılabilir. En önemlileri ise limbik sistem ve hipotalamusdur. Cinsel işlevle ilgili olduğu düşünülen hormanlardan ise oksitosin, luteinizan hormon serbestleştirici hormon (LHRH), büyüme hormonu, testosteron ve dehidroepiandesteron her iki cinste de cinsel işlevi artırırken; östrojen kadında cinsel işlevde artmaya erkekte ise azalmaya neden olmaktadır. Progesteron, prolaktin, tiroid hormonları, kortizol ve melatonin ise her iki cinste cinsel işlevde azalma meydana getiren hormonlardır (38). Tablo 1 cinsel aktiviteyi uyaran ve inhibe eden endojen maddeleri göstermektedir (118). Tablo 1: Cinsel Aktiviteyi Uyaran Endojen Maddeler Alfa 1 adrenerjik aktivite Beta adrenerjik aktivite Kolinerjik aktivite Dopamin DHEA/DHEAS Nitrik oksit Östrojen(sadece kadında) Testosteron Büyüme Hormonu Histamin Oksitosin Prostoglandinler Vazointestinal polipeptid Cinsel Aktiviteyi İnhibe Eden Maddeler Alfa 2 aktivite Anjiotensin II Kortizol Östrojen (erkekte) Melatonin MAO Nöropeptid Y Opioidler Progesteron Prolaktin Serotonin Tiroid hormonları 9
10 Kadın Cinsel İşlevinin Anatomi ve Fizyolojisi: Kadında, pelvik anatomi dış ve iç genital organlar olarak iki grupta incelenebilir (26). Dış genital organlardan olan vulva önde sympisis pubis, arkada anal sfinkter, laterallerde iskial kemiklerle komşudur. Vajina, labiumlar, uterus, klitoris, tuba uterinalar ve overler iç genital organlar sınıfına girer. Klitoris, penisin homoloğu, silindirik, erektil yapıda bir organdır. Glans, korpus ve krus olmak üzere üç ayrı bölümden oluşur. Korpus klitoris iki korpus kavernozadan oluşur ve korpus spongiozum içermez (26). Korpus klitoris, penisteki gibi, tunika albuginea tarafından çevrelenir, vasküler düz kas ve kollajen içeren konnektif doku tarafından sarılan laküner boşluklara sahiptir. Glans ve korpus 2-4 cm. uzunluğunda, kruslar ise 9-11 cm. uzunluğundadır. Labia minör ikiye ayrılarak anteriorda klitoris prepisyumunu, posteriorda ise frenulumu oluşturur. Vajina ise, uterusla dış genital organlar arasında kanal görevi yapan, uzunluğu uterus pozisyonuna göre değişen (7-15 cm.) ve rijid penil penetrasyona kolayca uyum sağlayan bir organdır. Yukarıda uterus boynu ya da serviksle sonlanırken, aşağıda introitus vajina ile dışa açılır. Doğumda ve cinsel ilişki sırasında kolayca dilate ve ekspanse olabilecek bir yapı içerir. Vajinanın uterusla oluşturduğu aralık forniksi oluşturur. Labia minör vajinanın anteriorunda yer alıp introitus vajinayı çevreler. Labia major ise labia minörü kapatır. Labia minör ün birleştiği alan olarak bilinen vestibül klitorisi, üretral ve vajinal açıklığı içerir. Labia minör ün klitorisi çevrelediği bölüm ise prepisyum ya da klitoral başlık olarak adlandırılır. Kadın hormonal sistemi, üç ayrı hormon grubundan oluşur. Bunlar: 1. Hipotalamustan salgılanan gonadotropin-serbestleştirici hormon (GnRH) 2. Ön hipofiz hormonlarından folikül- stimülan hormon (FSH) ve luteinizan hormon (LH). Bu hormonların her ikisi de hipotalamusta sentezlenen GnRH a yanıt olarak salgılanırlar. 3. Ovaryum hormonları olan östrojen ve progesteron ön hipofiz bezinden salgılanan iki hormona yanıt olarak, overler tarafından salgılanırlar (76). Kadında aylık menstrüel siklus sürecinde, bu hormonların sekresyon miktarları değişkenlik gösterir. Hipotalamustan salgılanan GnRH, küçük bir peptid olup ön hipofiz bezinden pitüiter gonadotropinlerin, yani LH ve FSH un salınmasını düzenler. LH ve FSH gonadotropinleri gonadlardan hormon salgılanması ve germ hücrelerinin gelişiminde önemli rol oynar. Kadında overlerden salgılanan östrojenler, hedef organları (memeler, uterus ve vajina) uyarır ve aynı zamanda MSS-hipotalamik hipofizer birimi feedback mekanizması ile etkileyerek hormon salgılanmasını düzenlerler. Steroidler dört halkalı karbon atomlarının organizasyonu ile kolesterol türevi polisiklik bileşiklerdir. Kan akımında plazma proteinlerine bağlanarak dolaşırlar. Yalnız serbest veya bağlanmamış hormonlar biyolojik olarak aktif sayılır. Steroid hormonlar hem pozitif hem de negatif feedback etkisi ile gonadotropinlerin salgılanmasını etkiler. Negatif-feedback, steroidlerin LH ve FSH salgılanımını baskılaması, pozitif-feedback ise steroidlerin gonadotropin salgılanımını uyarmasıdır. 10
11 İnhibin, peptid yapıda bir hormon olup overlerin granulosa ve testislerin sertoli hücrelerinden salgılanıp FSH üzerinde baskılayıcı etkisi vardır. Aktivin ise FSH salgılanmasını uyarır ancak fizyolojik önemi hala tartışmalıdır. Bütün hormonlar 1-3 saat aralıklarla, kısa süren patlamalar tarzında salgılanır. Dolaşımda sabit düzeyler saptanmaz. Hormonal olaylar temel alındığı zaman menstrüel siklus üç ayrı faza ayrılır. Ovulasyon öncesi dönem veya foliküler faz adet kanamasının ilk günü ile başlar ve LH pikine kadar sürer. Folliküler fazın ilk yarısında ön hipofiz bezinden artmış şekilde salgılanan FSH, 3 ile 30 arasında oosit içeren follikülün çevre hücreleriyle birlikte büyüme ve gelişmesini sağlar. Bu folliküllerden herhangi birisi yumurtayı oluşturur ve diğerleri dejenerasyona uğrar. FSH düzeylerinde uygun artışlar olmadığı zaman folliküler gelişme normal olarak gerçekleşmemektedir. Dolaşımdaki LH düzeyleri bu dönemde FSH artışını takiben 1-2 gün içinde yavaş bir şekilde yükselmeye başlar. Overlerden östrojen ve progesteron steroid hormonlarının salgılanması bu dönemde kısmen sabit ve düşük düzeyde kalır. Ovulasyon öncesi LH zirvesinden 7-8 gün önce overlerden salgılanan östrojende hafif artış, sonraları hızlanarak LH nun tepe noktasına vardığında zirve şeklinde gözlenir. Östrojendeki bu artış, LH düzeylerinde yavaş ama istikrarlı bir çıkışa eşlik ederken FSH düzeyinde düşmeye neden olur. FSH ve LH düzeylerindeki bu farklılıklar, östrojenlerin ve inhibinin FSH üzerinde LH na göre seçici inhibisyonuna bağlıdır. LH düzeylerinin tepe noktasına çıkmasının öncesinde progesteron düzeylerinde kayda değer artışlar başlar. Ovulatuar fazda bir dizi kompleks hormonal olay LH ın hipofizer bez tarafından yoğun şekilde salgılanmasına neden olur. Yumurtlamayı meydana getiren gerçek mekanizma açık olmamasına karşın LH zirvesinin olgunlaşmış preovulatuar (graaf) follikülden yumurtanın atılması için gerekli olduğu ve zirveyi takiben 16 ile 32 saat sonra ovulasyonun gerçekleştiği bilinmektedir. Ovulasyon döneminde LH salınması östrojenin pozitif feedback etkisinin bir sonucu olup follikül ve ovulasyon gelişmesinin son basamağını oluşturur. FSH salgılanmasında aynı sırada hafif artma oluşsa da önemi henüz anlaşılmış değildir. LH düzeylerinde artışlarla östriol düzeyleri düşmesine karşın progesteron seviyelerinde yükselme devam eder. LH zirveleri tipik olarak saat arası sürer ve düzenli bir şekilde birden fazla zirveler oluşturarak bu süre içinde devam eder. Postovulatuar veya luteal faz, siklusun en değişmez kısmı olup gebelik oluşmadığı hallerde ortalama 14 gün sürerek kanama ile son bulur. Overin Corpus luteum u (sarı cisim) bu fazın adını, uzunluğunu ve işlevsel ömrünü belirlemekte ve atılmış olan yumurtayı progesteron salgılayarak desteklemektedir. Ovulasyon sonrası granulosa ve teka hücreleri follikülü organize ederek korpus luteum oluşmasına yardımcı olur. Korpus luteum artan miktarlarda progesteron salgılayarak, LH zirvesinden 6 ile 8 gün sonra her 24 saatte bir 25 mg. lık miktarlara ulaşır. FSH ve LH luteal fazın büyük bir bölümünde düşmeye devam eder ancak kanamanın başlaması ile birlikte yükselmenin başladığı izlenir. Son olarak östrojen ve progesteron un etkilerini tablo 2 ve 3 de gözden geçirebiliriz (118). 11
12 Tablo 2: Östrojen eksikliğinin etkileri: Kognitif kognitif bozukluklar dikkat toplama eksiklikleri hafızanın kötüleşmesi Genel başağrıları sıcak basmaları deride incelme ve kollajen miktarında azalma Genito-Üriner stres inkontinansı sık idrara çıkma ve gece idrara çıkma Psikolojik anksiyete yorgunluk uykusuzluk irritabilite gerginlik Cinsel orgazm yoğunluğunda azalma Azalmış cinsel istek Vajinal yapışıklıklar atrofi disparoni lubrikasyonda azalma senil vajinit vulvada doku kaybı elastisite ve genişleyebilme özelliklerinin kaybolması vulvada lökoplaki Tablo 3: Progesteronun cinsel işlevleri kötü yönde etkileyen özellikleri: Cinsel Fizyoloji orgazmı inhibe etme potansiyeli Psikobiyoloji azalmış cinsel dürtü 12
13 cinsel istekte azalma genital bölgelerden gelen uyarılara karşı hipotalamik nöron duyarlılığında azalma LHRH aktivitesinde azalma Miyometriyal aktivitenin engellenmesi ile beraber Östrojene bağlı olan proliferatif düzenin sekretuar şekle dönüşmesi Uterusun kasılma fonksiyonunda azalma Göğüslerde alveolar gelişmenin uyarılması Düzensiz vajinal kanama depresyona eğilim negatif vücut imajı CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI Tanım ve Sınıflama Yukarıdaki satırlarda cinsel tepki sürecinin üç evresi olan cinsel istek,uyarılma ve orgazm aşamalarından söz edilmişti. Bu saptamaya bağlı olarak cinsel işlev bozuklukları da artık geçmişte olduğu gibi tek bir klinik sendromun varyantları olarak değil, yukarıda belirtilen her evreye karşılık düşen klinik sendromlar topluluğu olarak değerlendirilmektedir (86). Evre Fizyolojik süreç Sendromlar 1) İstek MSS deki cinsel merkezlerin 1)Cinsel İstek Boz. aktivasyonu;yeterli ölçüde 2) Cinsel Tiksinti endokrin sistem desteği (Aversiyon) Boz 2) Uyarılma Genital bölgede vazokonjesyon Erkekte:Erektil +sistemik vazokonjesyon Disfonksiyon Erkekte--Ereksiyon Kadında:Uyarılma Kadında--Lubrikasyon Bozuklukları 3) Orgazm Refleks kas kontraksiyonları Erkekte:Ejakülasyon Erkekte--Ejakülasyon Bozuklukları Kadında--Orgazm Kadında: Orgazm Bozuklukları 13
14 DSM-IV, cinsel işlev bozukluğunu: cinsel istek ve cinsel yanıt döngüsünü oluşturan psikofizyolojik değişikliklerde, kişiler arası güçlüklere ve strese neden olacak düzeyde bozulma olarak tanımlamış ve Kaplan ın tanımladığı cinsel yanıt döngüsünü temel almıştır (8). Schmidt ve Arentewicz ise cinsel işlev bozukluğunu, azalmış ya da atipik genital fizyolojik reaksiyonlar veya bu reaksiyonların tamamen kaybı sonucu cinsel duyarlılık ya da cinsel davranışlarda ortaya çıkan bozukluklar olarak tanımlamışlardır (161). Masters ve Johnson a göre cinsel işlev bozukluğu: İnsan cinsel yanıt döngüsünde tatminkar cinsel uyarılma ve/veya doyuma ulaşmada yetmezliğe yol açabilecek herhangi bir aksamadır (131). Cinsel işlev bozukluklarının kapsamlı biçimde psikiyatrik sınıflamalara girmesi son 25 yıl içinde gerçekleşmiştir. DSM-II de (1968) Psikofizyolojik bozukluklar ana başlığı altında Disparoni ve Empotans gibi bazı cinsel işlev bozukluklarına yer verilmişse de ayrı bir grup olarak yer almamıştır (9). Cinsel işlev bozuklukları, ilk kez, DSM-III de (1980) yukarıda belirtilen cinsel yanıtın üç aşamasına karşılık gelecek şekilde sıralanmış ve Psikoseksüel Disfonksiyonlar başlığı altında toplanmıştır (50). DSM-III-R da (1987) Cinsel Tiksinti Bozukluğu (49) ve DSM-IV de (1994) ise Genel Tıbbi Duruma Bağlı ve Madde Kullanımının Yol Açtığı Cinsel İşlev Bozuklukları tanı kategorilerinin eklenmesiyle bugünkü halini almıştır. DSM-IV de cinsel sorunlar ve bozukluklar üç ana başlıkta toplanmıştır. Bunlar: 1-Cinsel işlev bozuklukları 2-Parafililer 3-Cinsel kimlik bozukluklarıdır (8). Cinsel işlev bozukluklarının DSM-IV ve ICD 10 a göre sınıflamaları aşağıda verilmiştir (8,53). ICD-10 Organik Nedeni Olmayan Cinsel İşlev Bozukluğu - Cinsel istek azlığı ya da yitimi - Cinsel tiksinme ve cinsel haz yokluğu -Genital tepkinin yetersizliği - Orgazmda işlev bozukluğu - Erken boşalma - Organik nedenli olmayan vajinismus - Organik nedenli olmayan ağrılı cinsel birleşme - Cinsel dürtünün aşırı olması - Organik nedene bağlı olmayan başka cinsel işlev bozuklukları - Organik nedene bağlı olmayan başka cinsel işlev bozuklukları, belirlenmemiş 14
TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5 Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama (2011-2013) Danışman: Pfizer Konuşmacı: Pfizer
DetaylıKANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.
KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal
DetaylıYazar Ad 41 Prof. Dr. Haluk ÖZEN Cinsel hayat çocuk yaştan itibaren hayatımızın önemli bir kesimini oluşturur. Yaşlılık döneminde cinsellik ayrı bir özellik taşır. Yaşlı erkek kimdir, hangi yaş yaşlanma
DetaylıAÇIKLAMA Araştırmacı: Yok. Konuşmacı: Yok. Danışman: Yok
AÇIKLAMA 2015-2017 Araştırmacı: Yok Konuşmacı: Yok Danışman: Yok " Her konuşmacımız, konuşmasının en başında son 3 sene içinde ilaç endüstrisi ile gerçekleştirdiği konuşmacı, araştırmacı, danışman, kitap
Detaylıİnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi
İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi Prof. Hv.Tbp. Kd.Alb. Mesut ÇETİN GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Kliniği Direktörü-İstanbul 1 Klinik Psikofarmakoloji Bülteni GATA Haydarpaşa Eğitim
DetaylıGEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK
GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK Doç.Dr. Nevin Hotun Şahin Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği AD Dalı Doç.Dr.Nevin Öğretim Üyesi ŞAHİN Cinsellik
DetaylıKANSER VE CİNSEL YAŞAM
KANSER VE CİNSEL YAŞAM Doç. Dr. Ülgen Okyayuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D. Klinik Psikoloji Öğretim Üyesi Son zamanlarda kanserin tedavisinde ilgi sadece tanı ve agresif tedaviyle
DetaylıUZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER CİNSEL DOYUM KAVRAMI Cinsel Doyumun Tanımı
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER CİNSEL DOYUM KAVRAMI 1.2.1. Cinsel Doyumun Tanımı Cinselliğin evlilik ilişkisi içerisinde çok can alıcı ve bağlayıcı bir gücü olup, sağlıklı yaşanan cinsellik çiftin
DetaylıANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR. Dr. Özay Özdemir
ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR Dr. Özay Özdemir Anksiyete ve cinsellik arasındaki ilişki net değildir Bir süreklilik içinde zıt iki kutup olarak anksiyete kaçma, cinsel uyarılma ise yaklaşma
DetaylıNİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ
NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans
DetaylıCİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI
CİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI Bu programın amacı cinsellik, cinsel gelişim, cinsel bozukluklar, cinsel kimlik durumları, cinsel yönelim, parafililer, cinsel istismar ve cinsel işlev bozuklukları
DetaylıO Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme
BİREY GELİŞİMİ O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden değişimidir. O Gelişim; organizmanın
DetaylıYrd. Doç. Dr. Selda Çelik Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Selda Çelik Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Cinsellik yaşamın doğal, sağlıklı ve ayrılmaz bir parçasıdır. Dünya Sağlık Örgütü cinsel sağlığı; cinsellikle ilişkili olarak
DetaylıCİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5 NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ, NE EKSİK? Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi CİNSEL BOZUKLUKLAR / DSM V Disiplinler arası standardizasyon Kanıta dayalı
DetaylıZorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)
Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK
DetaylıYetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR
Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları
DetaylıMENSTURASYON VE HORMONLAR
MENSTURASYON VE HORMONLAR İLK ADET KANAMASI" Çocukluk çağından ergenlik çağına geçiş döneminde, ortalama olarak 12.5 yaşında kız çocuğu ilk adet kanamasını görür. Bu "ilk kanama" henüz yumurtlama süreci
DetaylıGENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM
GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)
DetaylıKRONOLOJİK YAŞ NEDİR?
Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde
DetaylıYAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM
YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,
DetaylıBöbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi
Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa
DetaylıDİŞİ ÜREME ORGANLARI
DİŞİ ÜREME ORGANLARI Dişi üreme organları dişi gamet hücresi ovumu (yumurtayı) üreten ovaryumlar ile ovumun döllendiği, döllenme sonrasında gebeliğin şekillendiği ve gelişen yavrunun dışarı çıkarıldığı
DetaylıErken boşalmamak için en iyi yardımcı kaynak için burayı tıklayın
Prematür Ejakülasyon (Erken Boşalma) Erkekler arasında Erken gelmek, Erken orgazm veya Hızlı boşalmak olarak da ifade edilen erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında
DetaylıENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler
ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN
DetaylıCİDER (Cinsellik Araştırmaları Derneği) Cinsellik, Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavileri Eğitimi
CİDER (Cinsellik Araştırmaları Derneği) Cinsellik, Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavileri Eğitimi I. Modül: Cinsellik 1. Eğitim Günü 1. Ders; 09.00-10.30 (Prof. Dr. Ali Bozkurt veya Prof. Dr. Selçuk Aslan)
DetaylıGEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU
GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU A R A Ş. G Ö R. Z E Y N E P K I R I K K A L E L İ Gebelik dönemi fizyolojik olduğu kadar kalıcı psikolojik değişikliklere de neden olmaktadır. Anne karnında gelişen
DetaylıÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ
ÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ Kadın ve erkek üreme sistemi dölün üretilmesi amacı ile özelleşmiş özel organlardan oluşmaktadır. Bazı üreme organları cinsiyet hücrelerini üretir, diğerleri
DetaylıİNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç
İNFERTİLİTE NEDENLERİ İlknur M. Gönenç ERKEK İNFERTİLİTE NEDENLERİ Endokrin Bozukluklar Hipotalamik disfonksiyon (Kallmann) Hipoffizer yetmezlik ( tm., rad, cerrahi ) Hiperprolaktinemi, Adrenal hiperplazi
DetaylıOBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ
OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda
DetaylıÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi
. Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:
DetaylıErgenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Ergenlikte Kimlik Gelişimi Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Ergenlik ruhsal bir süreç olmasına karşın, bu süreci başlatan olgu bedensel, başka bir deyişle fizikseldir. Hipotalamustan
DetaylıT.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER
T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER PSH 501 - Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Temelleri
DetaylıGENİTAL SİKLUS Östrus Siklusu
GENİTAL SİKLUS Östrus Siklusu Tanım Purbertiye ulaşan bir dişide hormonların kontrolü (hipotalamus, hipofiz ve ovaryum dan salınan) altında ovaryum ve uterusta meydana gelen değişiklikler Genital siklus
DetaylıDİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK
DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği OP. DR. ÜNSAL ÖZKUVANCI Genel bilgiler Şeker hastalığı bir çok organı etkilediği gibi cinsel fonksiyonları da olumsuz
DetaylıCinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar
Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar Geç-dönem Bozukluklar Depresyon Kaygı Bozuklukları Yeme Bozuklukları Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nörogelişimsel Bozukluklar Otizm Dikkat Eksikliği Hiperaktivite
DetaylıENDOKRİN SİSTEM. Selin Hoca
ENDOKRİN SİSTEM Selin Hoca HORMON NEDİR? Endokrin sistemi oluşturan iç salgı bezlerinin (endokrin bez) salgıladığı özel sinyal taşıyan salgılardır. Organik maddelerdir. Hormonların etki ettikleri doku
DetaylıEMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)
EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın
DetaylıZeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri
Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından
DetaylıMENOPOZ. Menopoz nedir?
MENOPOZ Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona
DetaylıDemans ve Alzheimer Nedir?
DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun
DetaylıDr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği
Ergenlik Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği Nelerden konuşacağız? Ergenlik nedir? Ergenlik sürecinde vücutta nasıl değişiklikler olur? Üreme organları nelerdir ve nasıl
DetaylıDeğerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez
Dr. MANSUR DAĞGÜLLİ Epidemiyoloji Memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu sağlamak ve devam ettirmedeki kalıcı yetersizlik Hem etkilenen kişiler hem de onların partner ve ailelerinin
DetaylıHipotalamus ve Hipofiz Hormon Denetim Süreçleri. Ders Öğretim Üyesi: Prof. Dr. T. Demiralp v1: 30 Nisan 2009
F i z 2 0 8 S i s t e m l e r i n Ko n t r o l M e k a n i z m a l a r ı Hipotalamus ve Hipofiz Hormon Denetim Süreçleri Adnan Kur t Ders Öğretim Üyesi: Prof. Dr. T. Demiralp v1: 30 Nisan 2009 Motivasyon:
Detaylıwww.powerboyworld.com
www.powerboyworld.com PowerBoy aşk ilişkilerinde cinsel mutluluğu ve güveni artırmaya yardımcı olan kaliteli ürünler üretmektedir. Biz bunu Aşk Sanatı Felsefemiz olarak adlandırıyoruz. Ürünlerimiz PowerBoy
DetaylıPalyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları
Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,
DetaylıObsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji
DetaylıEndokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer
Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 4 2 Hipotalamus ve hipofiz Metabolizma, gelişme ve üreme gibi vücut
DetaylıMENOPOZ. Dr. Serdar Balcı, Dr. Eser Çolak. Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
MENOPOZ Dr. Serdar Balcı, Dr. Eser Çolak Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum 1 MENOPOZ NEDİR?? Son adet(mesntruasyon) periyodudur Oniki aylık bir süre ile menstruasyonun durmasıdır Östrojenin
Detaylıİnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü
İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,
DetaylıAsistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi
Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Başta ABD olmak üzere birçok ülkede tıp ve uzmanlık eğitiminde (psikiyatri dışı)temel
DetaylıAMİGDALA ve. Albert Long Hall, Boğazi. aziçi Üniversitesi 4-55 Nisan 2008. Limbik Sistem ve Emosyonlarımız antısı ve ifade edilmesinde
LİMBİK K SİSTEM S STEM AMİGDALA ve CİNSELLİK Prof. Dr. Ertan Yurdakoş İ.Ü.. Cerrahpaşa a Tıp T p Fakültesi Fizyoloji A.D. Limbik Sistem ve Emosyonlarımız Emosyonların yaşant antısı ve ifade edilmesinde
Detaylı2014
2014 DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU (DEB) ve MentalUP İçerik DEB e Klinik İlgi DEB Nedir? DEB in Belirtileri DEB in Zihinsel Sürece Etkileri DEB in Psikososyal Tedavisi MentalUP tan Faydalanma MentalUP İçeriği
DetaylıVERITAS FOCUS. İş Yerinde Ruh Sağlığı Programları 2013-2014
VERITAS FOCUS İş Yerinde Ruh Sağlığı Programları 2013-2014 İş Yerinde Psikolojik Sağlık ve Etkin Çalışma Çalıştay Çalışanların çoğu kez fark edilmeyen psikolojik sorunları verimlilik ve iş tatmininin önündeki
DetaylıDERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.
DetaylıLENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!
LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen
DetaylıReprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN
Reprodüktif Endokrinoloji Prof. Dr. Mithat EVECEN HORMON Kelime: Yun. Uyarma, Canlandırma, Harekete geçirme. Tanım: Bir hücre ya da dokuda sentezlenen ve buralardan kan, lenf ve ya sinir yoluyla vücudun
DetaylıÇocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül
Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2016 www.gunescocuk.com NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR
DetaylıERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI
ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli
Detaylı10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü
10. SINIF KONU ANLATIMI 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü DÖLLENME Dişi üreme sistemine giren sperm hücreleri yumurta hücresinin salgıladığı FERTİLİZİN sayesinde yumurta hücresini
DetaylıTESTOSTERON (TOTAL) Klinik Laboratuvar Testleri
TESTOSTERON (TOTAL) Kullanım amacı: Erkeklerde ve kadınlarda farklı kullanım amaçları vardır. Erkeklerde en çok, libido kaybı, erektil fonksiyon bozukluğu, jinekomasti, osteoporoz ve infertilite gibi belirti
DetaylıArka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)
SİNİR SİSTEMİ BEYİN Belirli alanlar belirli davranış ve özelliklerden sorumlu. 3 kısım Arka beyin (oksipital lob) Orta beyin (parietal ve temporal lob) Ön beyin (frontal lob) Arka Beyin Medulla Omuriliğin
DetaylıCİNSEL TERAPİLER. Psikolog Doktor Mualla Oktay
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 323 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:323-328 CİNSEL TERAPİLER Psikolog Doktor Mualla
Detaylı4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)
4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen
Detaylı10 SORUDA SAĞLIK ANKSİYETESİ. Prof. Dr. Tunç ALKIN DEÜTF
10 SORUDA SAĞLIK ANKSİYETESİ Prof. Dr. Tunç ALKIN DEÜTF SORU 1 Sağlık anksiyetesi mi yoksa hastalık anksiyetesi mi denmeli? KAFA KARIŞTIRAN VE DAMGALAYAN BİR TERMİNOLOJİ Hipokondiyazis Hastalık fobisi
DetaylıÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.
DetaylıPSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK
PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR BU DERSTE ŞUNLARı KONUŞACAĞıZ: Anormal davranışı normalden nasıl ayırırız? Ruh sağlığı uzmanları tarafından kullanılan belli başlı anormal davranış modelleri nelerdir? Anormal davranışı
DetaylıTedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi
Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem
DetaylıAnadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ
Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ Sosyal fobi, bireyin sosyal ortamlarda herhangi bir eylem yaparken utanç duyacağı duruma düşeceğini düşünerek nedensiz kızarma,
DetaylıADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu
ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara
DetaylıKRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ
KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ Prof Dr Behcet Coşar Gazi Üni. Tıp Fak. Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatri Ünitesi İNSAN Biyo Psiko Sosyal 11/6/2009 2 KOAH
DetaylıRUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU
RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU Yaşam boyu ruh sağlığı ile ilgili riskler Ruhsal hastalıklara yatkınlık ve dayanıklılık Prognoz Olumsuz etkenler Koruyucu etkenler Bireysel
DetaylıNedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:
Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler
Detaylıİnsomni. Dr. Selda KORKMAZ
İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen
Detaylı[BİROL BAYTAN] BEYANI
Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [BİROL BAYTAN] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman Olduğu
DetaylıADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL
ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ Prof. Dr. Ayfer TEZEL 1 Birleşmiş Milletler Örgütünün yaptığı tanıma göre adölesan; 15-25 yaşları arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan
Detaylı1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ
İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİNDE GELİŞİM MODELLERİ... 3 ÖĞRENME TEORİSİ MODELİ... 4 BİLİŞSEL GELİŞİM MODELİ... 5 İNSAN GELİŞİMİNİ VE PSİKOLOJİSİNİ AÇIKLAYAN TEMEL KURAMLAR...
DetaylıYAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024
YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA Hücre yapısını ve organelleri oluşturan moleküler yapılarından başlayıp hücre organelleri,hücre,doku,organ ve organ sistemlerine
DetaylıYETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ
YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler
DetaylıÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ
ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde
DetaylıE2 (ESTRADIPL) Normal Değerler: Erkek: <62 pg/ml Kadın:
BETA HCG HCG gebelik sırasında eteneden salgılanır Gebe olmayan sağlıklı kişilerin kanındaki HCG düzeyi 1ng/ml'nin altındadır. Yumurtalık ve erbezlerinde koryokorsinom ve embriyonal kanser gibi ender görülen
DetaylıGECE YATAK ISLATMA-GÜNDÜZ ISLATMA GECE YATAK ISLATMA
GECE YATAK ISLATMA-GÜNDÜZ ISLATMA GECE YATAK ISLATMA Gece yatak ıslatma sorunu insanlık tarihinde kayıtları bulunan en eski sağlık problemlerinden biridir. 5 yaşına gelmiş bir çocukta yatak ıslatma normal
DetaylıHAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ
HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?
DetaylıÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I
HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu
DetaylıBİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD
BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak
DetaylıDÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ
DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın
DetaylıCinsel Kimlik Bozuklukları
Endokrinolog Gözü ile Cinsel Kimlik Bozuklukları Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Cinsel Kimlik Bozukluğu (Transseksüalite) Bir kişinin normal seksuel
Detaylı4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI
4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen hekim düzeyinde
Detaylıfetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin
Döllenmiş yumurta fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin Yaşam boyu devam eden biyolojik, bilişsel, sosyal gelişim ve kişilik gelişiminin bilimsel incelemesi Gelişim psikolojisinin başlıca
DetaylıGÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ
GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan
DetaylıBir İlişkide Çözülmenin Evreleri
Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir ilişkinin nasıl dağıldığı sorusu, neden dağıldığı sorusuyla ilişkili fakat, onunla aynı şey değildir. Duck (1984) ilişki dağılması, evresinden ve onları izleyen yeniden
DetaylıNEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.
Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin
Detaylıİskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ
İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki
Detaylıiçindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86
içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri
DetaylıCinsel İşlev Bozuklukları
Cinsel İşlev Bozuklukları Cinsel İşlev Bozuklukları Yrd. Doç. Dr. Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Günümüzde geçerli olan sınıflandırma, tanı
DetaylıKADINDA C NSEL AKT V TE VE C NSEL filev BOZUKLUKLARI
C NSEL P ROBLEM, K ISIRLI I O LANLAR KADINDA C NSEL AKT V TE VE C NSEL filev BOZUKLUKLARI İstanbul Tıp Fakültesi HASTA OKULU Androloji Bilim Dalı nca hazırlanmıştır BANA 3 SORU SOR Herkes sağlıkla ilgili
DetaylıPARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak
PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND
DetaylıRuhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN
Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler Osman SEZGİN 1 0 Psikiyatrik hastalıklar kalp, şeker gibi gerçek tıbbi hastalık değildir! Ruh hastalığı olanlar olsa olsa deli dirler.
DetaylıSağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres
Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Stres Nedir? Stres bir insan için baskı, gerginlik, rahatsız edici çevresel faktörler veya duygusal tepkiler anlamında gelmektedir. Kişinin bedensel
DetaylıAçıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK
Açıklama 20082010 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE UYKU Hypnos (Uyku Tanrısı) Nyks (Gece Tanrısı) Hypnos (uyku tanrısı) ve Thanatos (ölüm tanrısı) Morpheus
Detaylı