Çözüm Süreci. barışla bitmeli. Türkiye otomobil üretim üssü oldu. SAVAŞLARA hayır dediler. Türkiye düşmanı zil takıp oynuyor

Transkript

1 17 Temmuz 2015 Cuma Fiyatı 25 Kr Beden dillerini geliştirecekler Çankaya Belediyesi Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde birbirinden farklı kurslar Çankayalılarla buluşmaya devam ediyor. Çankaya Belediyesi Yüzüncüyıl TODAM da düzenlenen diksiyon derslerine katılan bir grup kursiyer de Türkçeyi doğru konuşmak için çaba sarf ediyorlar. Çankaya Halk Eğitim Merkezi eğitmeni Ezgi Yaşar öncülüğünde Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri dörder saatlik derslere katılan kursiyerler, konuşma dili ve beden dili olmak üzere Türkçenin İstanbul şivesini öğreniyorlar. HABERİ 6. SAYFADA ETİMESGUT TA engelsiz yaşam Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, Engelsiz Yaşam Merkezi inşaatına yakında başlayacaklarını söyledi. HABERİ 6. SAYFADA Çözüm Süreci barışla bitmeli Türkiye düşmanı zil takıp oynuyor Çözüm süreci ile ilgili gelişmeler, KCK nın çatışmazlık hali bitti açıklaması ve bölgeden gelen bazı terör saldırıları Türkiye nin düşmanlarını sevince boğmuş olmalı. 40 yıldır şu Türklerle Kürtleri birbirine düşüremedik diye dövünenler, bundan sonrası için yeni senaryolar, oyunlar yazıyor, planlıyor olmalı HABERİ 12. SAYFADA Türkiye otomobil üretim üssü oldu Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) otomotiv sanayisinin 2015 yılının ilk yarısına ilişkin verileri ve gelecek dönem beklentilerini içeren "Yarı Yıl Değerlendirme Raporu"nu açıkladı. OSD Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, Türkiye'nin bu yıl devreye alınacak yatırımlarla hafif ticari araç üretiminden sonra otomobil üretiminde de Avrupa'da önemli merkez olma yolunda ilerlediğini belirterek, "Türkiye artık otomobil üretim üssü de oldu" HABERİ 12. SAYFADA Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Çözüm Süreci ile sağlanan huzur ve normalleşmenin devam etmesini istiyor. Otomotivin kalbi Bursa sektör ihracatını sırtladı Bursa, sektörün yılın ilk yarısındaki 10 milyar 495 milyon 556 bin dolarlık ihracatının üçte birinden fazlasını (3 milyar 559 milyon 18 bin dolar) tek başına sağladı. Lider konumdaki Bursa'nın ardından İstanbul yüzde 23,29'luk payla ikinci, Kocaeli yüzde 20,88 ile üçüncü, Sakarya da yüzde 7,41 ile dördüncü sırada yer buldu. HABERİ 12. SAYFADA TESK Yönetim Kurulu Üyesi, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, AA muhabirine, Çözüm Süreci ile sağlanan huzur ikliminin bölgede her alanda olduğu gibi ekonomik anlamda da hissedilir bir canlanmayı beraberinde getirdiğini söyledi. Son dönemde yaşanan gelişmeler ve yapılan açıklamaların özellikle bölgede kaygı uyandırdığını dile getiren Ebedinoğlu, bölgede tansiyonu yükselten açıklamaların kaygıyla izlendiğini belirtti. Ebedinoğlu, çatışmasızlık ortamının bitmesi yönündeki açıklamaların bu endişeyi artırdığına işaret etti. HABERİ 12. SAYFADA Çatışmacı ortam KİME YARAR? Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "HDP'nin çatışmacı ortamda erken seçime girmesi, oylarını negatif etkileyecektir" Akgün, terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık'ın "ateşkes" ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi. HDP'nin yüzde 13 oy alması sonrasında Kürt siyasetine yön veren aktörler arasında bir güç kayması olduğuna dikkati çeken Akgün, Abdullah Öcalan'ın Kürt siyaseti içerisinde gücünün azaldığını, Cemil Bayık ve Kandil'in etkisinin arttığı bir süreçten geçildiğini söyledi. Bunun önemli nedenlerinden birisinin PYD'nin bölgede artan etkinliği olduğunu dile getiren Akgün, PYD'nin ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından desteklenerek DAEŞ'e karşı verdiği savaşın Kandil'in elini güçlendirdiğinin altını çizdi. HABERİ 12. SAYFADA SAVAŞLARA hayır dediler Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Çayyolu Platformu bileşeni derneklerle futbol sahasında barış logosu yaptı ve airkopterle tepeden çekim gerçekleştirildi. Yazın en sıcak günlerinden birini yaşamamıza, halkın büyük bir bölümünün tatilde olmasına karşın, alanda 250 kişi etkinliğe destek verdi. HABERİ 4. SAYFADA

2 2 TV / MAGAZIN 17 Temmuz 2015 Cuma ABD li sanatçı Michel Irak ı ziyaret etti... SINEMA ABD'li Grammy müzik ödülleri sahibi Praskazrel Samuel Michel, Irak'taki sığınmacıları ziyaret etmek ve terör örgütü DAEŞ'e karşı verilen mücadeleyi yakından görmek için Erbil kentine geldi. ERBİL - ABD'li Grammy müzik ödülleri sahibi Praskazrel Samuel Michel, Irak'taki sığınmacıları ziyaret etmek ve terör örgütü DAEŞ'e karşı verilen mücadeleyi yakından görmek için Erbil kentine geldi. "Şivan Perwer Uluslararası Kültür Vakfı"nın organizasyonuyla Irak'a gelen Michel, Erbil'deki bir otelde basın toplantısı düzenledi. Terör örgütü DAEŞ'e karşı verilen mücadeleyi yakından görmek amacıyla Erbil'de bulunduğunu belirten Michel, "Yaşanan savaşı yakından görmek üzere Kürdistan bölgesine geldim. Savaştan dolayı 2 milyon insan yerinden, yurdundan oldu. ABD halkı, bu durumdan yeterince haberdar değil. Amacım ülkemi ve halkımı, Kürdistan bölgesindeki insanlık dramından haberdar etmektir" Peşmerge güçlerinin, DAEŞ'e karşı önemli bir mücadele verdiğini vurgulayan Michel, "Peşmergenin terör örgütüne karşı verdiği savaşı gözlerimle görmek istedim. ABD'ye döndükten sonra da elimden geldiği kadar buradaki durumu anlatacağım" diye konuştu. Şu ana kadar 50 ülkeyi ziyaret ettiğini aktaran Michel, Irak'ı da ziyaret edilmesi gereken önemli bir bölge olarak gördüğünü kaydetti. Michel, Irak temasları kapsamında kamplarda kalan sığınmacıları da ziyaret edecek. Samsun'da minikler operayla tanıştı SAMSUN - Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB), yaşları 2 ile 5 arasında değişen minikleri operayla tanıştırdı. Atakum ilçesindeki özel bir anaokulunun çok amaçlı salonunda gerçekleştirilen etkinlikte SAMDOB sanatçıları, konser öncesi, kullandıkları müzik aletlerini öğrencilere tanıttı. Daha sonra 16 kişiden oluşan orkestrayla, çocuklar için konser verildi. Hayatlarında ilk kez opera dinleyen minikler, keyifli dakikalar yaşadı. Keman sanatçısı Ayçagül Yıldız, gazetecilere yaptığı açıklamada, amaçlarının miniklere operayı sevdirmek olduğunu söyledi. Sosyal sorumluluk kapsamında anaokulları, huzurevlerinde bu tür etkinlikler düzenlediklerini ifade eden Yıldız, "Etkinlikleri yıl içinde sürdürüyoruz. Çocuklarımıza bu müziği, enstrümanları tanıtmak ve onları bize yakınlaştırmak adına bu tür etkinlikler yapıyoruz" Çocukların operayı sevmesinin, bu sanatla tanışmasıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Yıldız, "Hayatlarında ilk kez operayla tanışan miniklerden güzel tepkiler aldık. Şimdiye kadar gittiğimiz bütün okullardan mutlu döndük. Hep güzel karşılandık. Onlar da bizi çok sevdi. Enstrümanları tanıyorlar, bilmedikleri şeyleri görüyorlar, öğreniyorlar ve mutlu oluyorlar" diye konuştu. Vizyona yeni girecek filmler Hicran ve Adnan çiftinin mutlu evlilikleri, iki yaşındaki çocuklarının kaza sonrasında hayatını yitirmesiyle yıkıma uğrar. İkili, artık aynı evde yaşayan iki yabancı gibidir. Tüm bunların üzerine Hicran kısa süre içerisinde esrarengiz olaylar yaşamaya başlayınca psikolojisi tümden bozulur. Hicran bir hocaya görünür ve burada birinin kendisine "41 dikiş" adı verilen bir büyü yaptırdığını öğrenir. Büyülerin en güçlüsü olarak bilinen bu büyü, 41 farklı niyetle yapılmaktadır. Genç kadının büyüden kurtulabilmesi için yapan kişiyi bulup 41 niyetten hangisini ettiğini öğrenmesi gerekmektedir 'ün sonbaharında vizyona giren ilk Siccin filmi yasak bir aşkın lanetinden yola çıkarak kurgulanan bir öyküye sahipti. Devam filminde yönetmenliği yine Alper Mestçi üstlenirken, senaryo Alper Mestçi ve Ersan Özer ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Şeyda Terzioğlu, Bulut Akkale, Reyhan İlhan ve Ece Edibe Baykal yer alırken yapımcılığını ise Muhteşem Film üstleniyor. Kendi hayatını kuran Ted, artık sevgilisi Tammy- Lynn ile evli ve mutlu bir ayıcıktır. Harika bir seks hayatı olan Ted, baba olmak ister ve bunun için John'dan kendisi için sperm bağışçısı olmasını rica eder. Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, sperm bankasından gelen bir mektupla hayalleri yıkılır. Zira bu yöntemle bebek sahibi olması için öncelikle insan olduğunu kanıtlaması gerekmektedir! Ted şimdi ABD yasaları önünde diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olduğunu kanıtlamak için ruhu, duyguları olan bir insan olduğuna kanunları ikna etmelidir. 2012'de vizyona giren ve seyircileri gülmekten kırıp geçiren Ayı Teddy'nin devam filmi en az ilki kadar komik ve edepsiz. Yönetmenliğini ve Ayı Teddy seslendirmesini yine Seth MacFarlane'nin üstlendiği yapımın başrolü ilk filmde de olduğu gibi Mark Wahlberg. Canlı aksiyon ve CG-animasyonu birleştiren filmin senaryosunda MacFarlane'nin yanı sıra Alec Sulkin ve Wellesley Wild'ın imzası var. Nelly, toplama kampından kurtulmayı başarmış ama işkenceden yüzü tanınmayacak hale gelmiş bir şarkıcıdır. Zorunlu olarak geçirdiği estetik ameliyat sonrasında, kendisinin bir benzerine dönüşür. Görmek için can attığı tek kişi ise kocası Johnny dir. Karşılaştıklarında Johnny onu tanımayıp zihnini iyice bulandırır. Acaba kocası ona hâlâ âşık mıdır, yoksa sadece parasının peşinde midir? 05:13 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 08:50 1'de Bugün 09:05 Beni Böyle Sev 11:00 İyi Fikir 13:25 Ana Ocağı 15:00 Annem Söyler Ben Yaparım 16:10 1'de Bugün 16:25 Seksenler 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Yeşil Deniz 23:00 Filinta 01:25 Annem Söyler Ben Yaparım 02:25 Ana Ocağı 03:45 İyi Fikir 07:00 Kahvaltı Haberleri 08:00 Nihat Hatipoğlu Sorularınızı Cevaplıyor 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Yabancı Sinema 00:15 HAWAII FIVE 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 16:45 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER-CANLI 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA ULTRAVİOLET 21:40 YABANCI SİNEMA 23:30 THE UNIT (EKİP) 00:20 YABANCI SİNEMA O GÜZEL TOPRAKLAR 01:50 YABANCI SİNEMA TEKRAR 03:10 YABANCI SİNEMA 04:40 DÜNYAYI GEZİYORUM TEKRAR 05:30 Çarkıfelek 07:00 Bugün 08:45 Dürüye'nin Güğümleri 10:00 Muhteşem Yüzyıl 12:45 Kaderimin Yazıldığı Gün 14:30 Ben Olsam 16:15 Güzel Köylü 18:30 Star Haber 19:15 Çarkıfelek 20:30 Kiralık Aşk 23:30 Yerli Dizi 01:30 Fatih Çıtlak ile Sahur Bereketi 03:40 İnsanlar Alemi 07:30 Aile Doktoru 08:45 Magazin 8 09:00 Aramızda Kalmasın 12:15 Ütopya 13:45 Ver Fırına 15:30 Bu Tarz Benim (Yeni) 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 20:00 Yetenek Sizsiniz Türkiye 23:15 Hülya Avşar (Yeni Bölüm) 00:30 Ütopya 01:45 Yabancı Dizi 02:45 Yabancı Dizi 05:00 Ütopya 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Aras 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:15 Yabancı Dizi 00:30 Hawaii Five 02:00 Yerli Dizi Fenomen yarışma Çarkıfelek yepyeni içeriği, ünlü konukları, büyük ödülleri ve Mehmet Ali Erbil in eğlenceli sunumuyla 15 Haziran Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün, Star ekranlarında olacak. 40 yıldır yayınlanan ve her yaştan izleyiciyi ekran başına çeken, dünyanın en fazla ödül dağıtan yarışma programı Çarkıfelek te yarışmacılar muhteşem bir araba ve değerli ödüller kazanacak. Yapımcılığını RTV Film in üstlendiği, Çarkıfelek, hafta içi her akşam herkesi ekran başına toplayacak ve keyifli dakikalar yaşatacak. 19:15 ÇARKIFELEK 19:45 ULTRAVİOLET Orjinal İsmi:Ultraviolet Yönetmen:Kurt Wimmer Oyuncular:Milla Jovovich, Cameron Bright, Nick Chinlund Yapım Yılı:2006 Tür:Aksiyon/Bilim Kurgu 21. yüzyıl sonlarında insanlık çok değişmiştir. Hemofaj denilen hastalık dolayısıyla genetik olarak değişmiş yeni bir insan türü ortaya çıkar. Bu değişiklik onların çok daha hızlı, inanılmaz derecede kuvvetli ve keskin bir zekaya sahip olmalarını sağlar. Onlar 'normal' ve 'sağlıklı' insanlardan ayrı düştüklerinde dünya insanlar ve hemofajlar arasında yepyeni bir sivil savaşın eşiğine gelir. Bu savaşta amaç 'hastalıklı' olanların yok edilmesidir. 00:30 HAWAİİ FİVE Hawaii Five-O CBS de yılları arasında 12 sezon yayınlanan polisiye dizisinin yeni versiyonu. 12 sene önceki diziyle aynı adı taşıyan dizinin yapımcıları Fringe dizisininde yapımcıları olan Alex Kurtzman ve Roberto Orci. Dizinin kadrosunda ise Lost tan tanıdığımız Daniel Dae Kim (Jin Kwon) var. Ayrıca 1 sezon yayınlanan Moonlight dizinin yakışıklı vampirini canlandıran Alex O Loughlin,Scott Caan ve Grace Park da dizinin kadrosuna dahil. Dizinin konusu önceki versiyonunda olduğu gibi sadece valiye hesap veren hawaii eyalet polisini ele alıyor.

3 bölge haberleri 17 Temmuz 2015 Cuma 3 Taşgetiren: KCK'nın açıklamaları Fehmi KORU Yeryüzü Doktorları 40 ülkede yardımlarını sürdürüyor İSTANBUL - Yeryüzü Doktorları, ramazan ayında gönüllü hayırseverlerle "yoksul coğrafyalar"da açlıkla mücadele eden insanlara yardımda bulundu. Yeryüzü Doktorları'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, derneğin kuruluşundan bugüne kadar 40 ülkede tıbbi yardımlar başta olmak üzere gıda ve giysi malzemelerini ihtiyaç sahiplerine sağlıklı bir şekilde ulaştırmayı başardığı belirtildi. Bu kapsamda, en çok yardımda bulunulan ülkeler arasında Gana, Gambiya, Somali ve Kenya'nın ilk sıralarda yer aldığı ifade edilen açıklamada, Gazze'de savaşın getirdiği olumsuz yaşam koşulları göz önünde bulundurularak, bölgeye en çok kuru gıda, et, yağ, şeker, pirinç yardımında bulunulduğu aktarıldı. Açıklamada ayrıca, ramazan ayı boyunca sıcak yemek dağıtımının da yapıldığı, hayırseverlerin bağışlarıyla açlıkla mücadele eden ihtiyaç sahiplerine tıbbi müdahalede de bulunulduğu kaydedildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Yeryüzü Doktorları Başkanı Dr. Kerem Kınık da hayırsever vatandaşların kumanya bağışlarını gönüllü doktorlar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine güvenle ulaştırıldığına dikkati çekti. Şu ana dek bağışlarla Gambia'nın 7 ayrı bölgesinde toplam 1200 kişiye ve Gana'nın Kumbungu bölgesinde 986 kişiye ramazan kolisi dağıtımı gerçekleştirdiklerini ifade eden Kınık, şunları kaydetti: "Kenya Lamu Adası'nda bulunan yetimhanede öğrenim gören 60 yetime iftar vererek gönüllü doktorlarımız ve bağışçılarımızın desteğiyle yüzlerinin gülmesine vesile olduk. Ramazanın son gününe dek iftar programını sürdüreceğiz. Yine Çad'ın Sarh Bölgesi Maigama mülteci kampında 750 kişiye süt tozu, hurma, fasulye, yağ ve şeker gibi ihtiyaç duyulan gıda dağıtımlarından oluşan kumanyaların dağıtımını yapacağız." Açıklamada, hayırseverlerin " adresinden online bağış yapabileceği ya da "KUMANYA" yazıp 6612'ye SMS atarak 5 TL karşılığında bağışta bulunulabileceği ifade edildi. Doğu'da halkın yüzde 90'ı çözümden yana ERZURUM - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, Türkiye'nin büyük çoğunluğunun Çözüm Süreci'nin başarıya ulaşmasını istediğini belirterek, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bu oran yüzde 90'lara çıkıyor" Paker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çözüm Süreci'nin geleceğini, halkın ve siyasilerin atacağı adımların belirleyeceğini ifade etti. Çözüm Süreci'nin çok yönlü bir hareket olduğunu belirten Paker, "Şu anda Çözüm Süreci'ni birkaç faktör üzerinden değerlendirmek gerek. Türkiye'nin yüzde 70'i Çözüm Süreci'nin başarıyla sonuçlanmasını istiyor. Sosyolojik yapıya göre böyle bir durum var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bu oran yüzde 90'lara çıkıyor. Yani ülkenin çoğunluğu sürecin başarıyla sonuçlanmasını ve iç çatışmaya girilmemesini istiyor" diye konuştu. Paker, siyasi partilerin de halkın talebini yerine getirmesi gerektiğine değinerek, sürecin dürüst bir şekilde sürdürülmesini istedi. Siyasilerin, şu an gelecekleriyle ilgili adımlar attığını savunan Paker, "Şu anda siyasiler için önemli olan nedir? Türkiye'deki Türkler ve Kürtlerin daha iyi yaşamasına yönelik bir siyaset göremiyorum. Daha çok siyasi gelecekleriyle ilgili attıkları adımlar var. Ben yerel yönetimlerin daha da güçlenmesine ve halk kontrolünün artmasına karşı değilim ama bölgesel özerklik Türkiye'de olamaz. O zaman neyin mücadelesini veriyoruz? Daha demokratik ve güçlü bir Türkiye'nin mi, yoksa bölgesel özerkliğin mi mücadelesini veriyoruz" ifadesini kullandı. Günlük çekişmelere bakıldığında bazı karamsarlıklara düşülebileceğini belirten Paker, şunları kaydetti: "Toplumun geneline bakmamız lazım. Türkiye'nin büyük çoğunluğu çözüm ve barış istiyor. O yüzden orta vadede toplumun bu talebinin yerine geleceğini ve barışın sağlanacağını düşünüyorum. Siyasi aktörler, her ne kadar kendi gelecekleriyle ilgili davranıyor olsa da orta vadede toplumun genel talebi yerine getirilecektir." TAM BİR CİNNET HALİ Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı olarak da görev yapan gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren, "Devletin bölgeye baraj yapması, yol yapması, ekonomik imkanların bölgeye aktarılmasını bile 'savaş yolu' tarzında niteleyerek buradan yeniden silahlı çatışma, silahlı mücadele sonucunu çıkarmak gerçekten bir cinnet halidir" İstanbul da helikopter destekli trafik kontrolü İSTANBUL - İstanbul Emniyet Müdürlüğü trafik ekipleri, bayram öncesi denetimlerini artırdı. Özellikle şehirlerarası yolcu otobüsleri üzerinde yoğunlaşan ekipler, sürücü hatalarını ve araç eksikleri üzerinde duruyor. Kazaların büyük bölümüne neden olan hatalı şerit değişimi ve ihlali helikopterle kontrol ediliyor. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Metin Alper, Fatih Sultan Mehmet köprüsü Ankara istikametinde yapılan trafik uygulamasında basın mensuplarına bilgi verdi. Helikopterle şehirlerarası otobüslerin denetimlerini yaptıklarını belirten Alper, Şehirlerarası otobüsler, bayramın en önemli aktörlerindendir. Normal şartlarda her gün İstanbul Büyük Otogarı ndan bin 500 otobüs çıkıyor ancak bayram süresinde bu sayı 2 bin 200 oldu. Otobüs şirketlerinin ek seferlere koydukları araçların her zaman sefer yapan araçlarla aynı paralelde kaliteli Hukuk fakültelerindeki kontenjan sınırlaması devam edecek ANKARA - Taşgetiren, AA muhabirine, terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık'ın "ateşkes" ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi. KCK'nın ateşkesin sona erdiği tarzındaki açıklamasının terör örgütünün Çözüm Süreci'ni sona erdirme tavrı açısından hayati önem taşıdığını dile getiren Taşgetiren, Çözüm Süreci'nin silahlı yapı ayağının Türkiye'den dışarı çıkması ve tasfiye boyutunun da hemen hemen hiç ilerlemediğini kaydetti. Taşgetiren, silahlı yapının, tasfiyenin aksine 2013 Mart'ından bu yana geçen süreyi güvenlik kuvvetlerinin müdahale etmemesi sebebiyle bölgede daha derinleşme imkanı sağladığını anlatarak, şöyle konuştu: "Bunun olumsuz neticeleri 7 Haziran seçimlerinde halkın oy verme güvenliğini baskı altına almakla ortaya çıktı. Şimdi baraj yapımını, yol yapımını gerekçe göstererek yeniden silahlı mücadeleye başlanacağı açıklaması yapılıyor. Yani devletin bölgeye baraj yapması, yol yapması, ekonomik imkanların bölgeye aktarılmasını bile 'savaş yolu' tarzında niteleyerek buradan yeniden silahlı çatışma, silahlı mücadele sonucunu çıkarmak gerçekten bir cinnet halidir." KCK'nın açıklaması karşında HDP'nin tavrının seçimdeki söylemleriyle çatıştığını belirten Taşgetiren, "Açıklama karşısındaki tutumu maalesef 7 Haziran seçimlerinde 80 milletvekili kazanarak Meclis'te ciddi bir siyasi temsil oluşturan, ayrıca bütün seçim boyunca 'Türkiyelileşme' temasını gündemde tutarak oy alan bir siyasi partinin tavrı olarak okumak son derece güçtür" ifadesini kullandı. Taşgetiren, HDP'nin çok ciddi bir durum tahlili yapma noktasında olduğunu görmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları söyledi: "KCK'nın çatışma ve silahlı mücadele gerekçesini baraj yapımını ve yol yapımını savaş aracı olarak niteleyen ifadesini Selahattin Demirtaş'ın aynı nakletmesini de gerçekten cinnete ortaklık olarak görüyorum. Hem Meclis'te 80 milletvekiliyle var olup hem de KCK'nın silahlı mücadelesini en azından görmezden gelmek, daha ötede adeta meşru bir çıkışmış gibi değerlendirmek, bir siyasi partiye asla yakışmaz." olup olmadığı, yine ek sefere gelen şoförlerin aynı kalitede olup olmaması konusu bizim için çok önemli. Şoförlerin belgelerini ve araçların yeterliliğini kontrol etmek için ekiplerimizle birlikte buradayız. Trafik Şube Müdürlüğü ekiplerimizle, bayram süresince bin 400 personelle 130 ekip görev başında olacak. Bu sene bir ilk olarak, Çatalca dan Şekerpınarı na kadar olan mıntıkada her 10 km de ekiplerimize zimmetledik. Toplamda 39 ekibimiz bu 130 kilometrelik mesafeden sorumlu olacak. Geçen sene Ramazan bayramında Türkiye genelinde toplam 657 kişinin yaralandığını, 94 kişinin de hayatını kaybettiğini ifade eden Alper, şu bilgileri verdi: Biz bu sene daha az olmasını temenni ediyoruz. Geçen yıl İstanbul genelinde Ramazan bayramında 10 vatandaşımız hayatını kaybetti. 175 vatandaşımız da yaralandı. (CHA) ANKARA - Danıştay 8. Dairesi, hukuk lisans programına, TM-3 puan türüyle girilebileceğine ve başarı sırası en düşük 150 bininci sıradaki adayların yerleştirileceğine ilişkin işlemlerin yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. Çocuğu üniversite sınavına giren bir öğrenci velisi, 2015 hukuk lisans programına TM-3 puan türüyle girilebileceğine ve hukuk programlarına başarı sırası en düşük 150 bininci sıradaki adayların yerleştirme işlemine alınarak kontenjan dahilinde yerleştirilmesine ilişkin ÖSYM Kılavuzunun yayımlanması ve uygulanmasına dair YÖK Genel Kurulu işlemi ile hukuk tercihi yaptırılmaması işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açtı. Dava dilekçesinde, 2014 yılında "Hukuk" lisans programına TM-2 puan türüyle girilebiliyorken, 2015 ÖSYS Kılavuzunda "Hukuk" lisans programına artık TM-3 puan türüyle girilebileceğinin açıklandığı belirtildi. Hukuk programlarına başarı sırası en düşük 150 bininci ( ) sırada olan adayların yerleştirme işlemine alınarak kontenjan dahilinde yerleştirilmesine de karar verildiği hatırlatılan dilekçede, böylelikle herhangi bir baraj uygulamasının söz konusu olmadığı bir durumda hazırlıklarına başlayan binlerce öğrencinin bu işlem nedeniyle mağdur olduğu savunuldu. Davalı YÖK Başkanlığının savunmasında ise işlemle öğrencinin alt yapısına uygun seçim yapılması ve kaliteyi artırmak amacının güdüldüğü, getirilen sınırlamanın kamu yararına daha uygun olduğu, diğer alanlara yönelik de benzer çalışmaların yapılacağı kaydedildi. Danıştay 8. Dairesi, davayla ilgili ilk incelemesini yaptı. fkoru@gmail.com İlk turun muhasebesi fkoru@htgazete.com.tr YAVAŞ gitse de süreç işliyor: Yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Ahmet Davutoğlu ile arkadaşları, haftanın ilk 3 günü, CHP, MHP ve HDP nin koalisyon konusunda görevlendirdiği kadrolarıyla görüştü. Öyle anlaşılıyor ki Meclis te, istendiği takdirde hükümet kurmayı sağlayacak bir zemin bulunuyor. CHP nin 14 maddelik ilkeler manzumesini üzerinde tartışılır değerde bulduğunu açıkladı Başbakan Davutoğlu. Bu önemli. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da koalisyon zeminini zedeleyebilecek sözlü ve fiili aşırılıklardan kaçınılmasını parti örgütüne duyurdu. Bu daha da önemli. MHP bile, evet 7 Haziran gecesinden başlayarak Biz yokuz mesajını veregelen parti bile, CHP li veya MHP li bir koalisyonu AK Parti ye tavsiye etti, ancak tek seçenek AKP-MHP hükümeti kalırsa kendi ilkeleri çerçevesinde bunu da düşünebileceklerini bildirerek koalisyona açık kapı bıraktı. Tanımaz göründüğü HDP yi başka bir partiye koalisyon ortağı olarak tavsiyenin garabeti ortada. Neyse... HDP nin, İçinde yer alarak veya dışarıdan destekle AK Partili bir hükümet mi, asla pozisyonundan uzaklaştığını, dünkü buluşma sonrasında Başbakan Davutoğlu nun ağzından dinledik. Barış süreci öncelikli bir hükümet istiyor HDP ve bunun için fedakârlığa hazır. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ın buluşma öncesi yaptığı PKK kesinlikle Türkiye ye karşı silah bırakmalıdır çağrısı da, öncelikli tercihi olmasa da, AK Parti için, HDP yi potansiyel koalisyon ortağı haline getirmiş olmalı. AK Parti nin ilk tercihi herhalde CHP li bir hükümet olacak. Keşke bayram sonrasını beklemeden CHP ile ortaklık pazarlıklarını başlatsa AK Parti... Evet, işbaşında bir hükümet var, ama 7 Haziran dan beri, artık o, günlük işleri yürütmekle görevli geçici bir hükümet... Böyle bir hükümetle uzun süre yönetilmek ülke için risklidir; işin uzaması, bir süre sonra AK Parti için de sorunlar doğurur. Daha şimdiden sorunlar kendini belli ediyor. Bir örnek yeterli: Anayasa Mahkemesi (AYM), önceki gün, hükümetin önem verdiği dershaneleri kapatma yı öngören yasayı iptal etti. Çoğunluk oyuyla alınmış bir karar, ama karar işte. Kararı, 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği referandumu sonrasında yeniden yapılanan AYM nin o tarihten buyana aldığı nice özgürlükçü karardan biri saymak pekâlâ mümkün. Protesto eylemlerini haklı bulan, yasak kitaplar konusunda hassasiyet gösteren, bilişim yasasının aşırılıklarını tırpanlayan, Twitter yasağını kaldıran, tutuklu milletvekillerini tahliye eden bu AYM dir. Sonuçta öğrencileri üniversiteye hazırlama hizmeti veren bir ticarethaneyi kapatmaktan yana karar vermekte zorlanması doğal. Ardından patlayan tartışma ise doğal değil. İnsanlar verilen karara saygı duymak yerine, böyle bir karar alınmasını 7 Haziran seçiminin sonucuna bağlıyor; bu yolla hem ülkenin demokratik yapısı, hem de hükümetin muktedirliği sorgulanmış oluyor. Risk dediğim işte bu tartışma türü gelişmeler... 7 Haziran da sandığa yansıyan milletin iradesi, AK Parti nin başını çekeceği, ama yanına ortak alacağı bir başka partiyle anlaşıp uzlaşarak iktidarını sürdürebileceği bir hükümetin oluşmasıdır. Hangi partiyle uyumlu çalışabileceğine inanıyorsa AK Parti yönetimi, onunla uyum zemini arayışına hemen girmelidir. Milletin iradesine saygı bunu emrediyor çünkü. İlk tur görüşmeler hükümet kurulmasının mümkün olabileceğini gösterdi; bu hayırlı bir başlangıç. 16 Temmuz 2015/ HABER TÜRK Edirne de sivrisinek seferberliği EDİRNE - Edirne yi istila etmeye başlayan sivrisineğe karşı seferberlik başlatıldı. Havaların ısınmasıyla birlikte ilde sivrisineklerin sayısında ciddi artış meydana geldi. Güneşin batmasıyla birlikte ortaya çıkan sivrisinekler halka rahatsızlık vermeye başladı. Havaların ısınması, şehir merkezine yakın alanlarda çeltik ekiminin yapılması, komşu ülke Yunanistan ın ekonomik kriz nedeniyle yeteri ilaçlamayı yapamaması gibi nedenle sayısı arttığı belirtilen sivrisineğe karşı Edirne Belediyesi topyekûn bir mücadele başlattı. Yıl boyunca sivrisineğin üreme alanlarında ilaçlama yapan ekiplerin sayısını yaz döneminde artırdı. Edirne'de şehir merkezine yakın çeltik alanları, Meriç kıyısında, insanların evlerine çekildiği saatlerde ilaçlama yapılıyor. Avrupa Birliği standartlarında ve çevreye zarar vermeyen ilaçların kullanıldığı mücadele ile sivrisinekler kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, şehirde son iki haftadan sivrisineklerde ciddi bir artış olduğunu söyledi. Bunun en önemli nedeninin yerleşim birimlerine yakın yapılan kaçak çeltik ekimi olduğunu ifade eden Tanrıkulu, "Çeltik üretiminin şehir merkezindeki son evden bir kilometre yakınına kadar çeltik üretilemez. Ama ne yazık ki bu sene daha artmakla birlikte çok fazla kaçak çeltik ekimi var. Bu kaçak ekim nedeniyle Edirne belli zamanlarda sivrisinek sorunuyla karşı karşıya kalıyor." (CHA)

4 417 Temmuz 2015 Cuma ANKARA Çayyolu Platformu bileşeni derneklerle futbol sahasında barış logosu yaptı ve airkopterle tepeden çekim gerçekleştirildi. Yazın en sıcak günlerinden birini yaşamamıza, halkın büyük bir bölümünün tatilde olmasına karşın, alanda 250 kişi etkinliğe destek verdi. Böylelikle Çayyolu futbol sahasının içinde hep birlikte barışın resmi yapıldı. Her katılımcının elinde bayrakla sahanın ortasına büyük bir barış logosu çizildi ve hep birlikte Savaşa Hayır! sloganı atıldı. Çayyolu Platformu adına konuşan Başkan Engin Uç, Güney sınırımızın ötesi yangın yeri. Vicdanları kanatan, hiç bir mantığa dayanmayan savaştan, ölümden kaçan milyonlarca kişi çaresizlik içinde. Ve bu ortamda sınırımıza yığınak yapılıyor, savaş tamtamları çalınıyor. Savaştan kaçınmanın formülü son derece basit. Düşmanlık yerine kardeşlik, çatışma yerine diyalog, sömürü yerine adalet, üstünlük yerine Altındağ Belediyesi, belediyeye gelen yaşlı, hasta ve engelli vatandaşlar için bir uygulamayı daha hayata geçirdi. Vatandaşların işini kolaylaştırmak ve belediyedeki işlerini kolaylıkla halletmelerini sağlamak için pek çok yeni düzenleme gerçekleştiren Altındağ Belediyesi, refakatçi uygulamasını başlattı. Belediyenin kapısından giren hasta, yaşlı ya da engelli, yürümekte zorlanan ve yardıma ihtiyacı olan vatandaşlar, bizzat belediye personeli tarafından tekerlekli sandalye ile işlemlerinin olduğu katlara çıkarılıyor. Belediyedeki işlemleri bitene kadar refakat ettikleri kişinin yanından ayrılmayan personeller, güler yüzleri ve verdikleri destekle vatandaşın büyük beğenisini topluyor. Altındağlı vatandaşlar, belediyedeki tüm işleri bitene kadar refakatçi eşliğinde geziyor ve hiç yorulmuyor. İlk günden beri belediye binasının girişinde güler yüzlü personeller tarafından karşılanan Altındağlı vatandaşlar da, bu uygulamadan hayli memnun. Altındağ Belediyesi, bünyesindeki tüm spor tesislerinde geniş çaplı bakım, onarım ve tadilat çalışması başlattı. Tüm spor tesislerini halılarından çitlerine, badanasından teknik ekipmanına kadar baştan aşağı yenileyen Altındağ Belediyesi, çalışmaları kısa sürede tamamlayıp, tesisleri yeniden Altındağlıların hizmetine sunacak. Gerçekleştirilen tadilat çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Başkan Veysel Tiryaki Her gün yüzlerce Altındağlı çocuğun spor yaptığı tesislerde çim halılar ve tel örgüler yenileniyor, voleybol, basketbol ve futbol sahalarının fileleri yenileniyor ve tüm direkler yeniden boyanıyor. Çayyolu Platformu Arcadium un yanındaki futbol sahasında savaşa hayır sloganı atarak olası bir savaşa karşı duyarlığını dile getirdi. Çayyolu Platformu savaşa dedi Altındağ Belediyesi nde refakat dönemi eşitlik, ölüm yerine yaşama, kin yerine sevgi ön plana çıkarsa savaş değil barış olur Siyasal hırslar ülkelerin geleceğini de tehlikeye sokar. Yıllarca içiçe barış içinde yaşayan insanların kin, intikam, hırs, öfke tohumları ile zehirlenmemesi için savaş ithalinden vaz geçmek gerekiyor. Güneyde yangın var. Eğer bu yangının üstüne gidersek hepimiz yanarız. Suriye ve Irak savaş kaçkınlarına kucak açan bir Türkiye vardı, Türkiye den kaçanlara yurdunu açacak hangi ülke var? Çayyolu halkı savaş değil barış, ölüm değil yaşamdan yana, Geçmişimiz bunun örnekleriyle dolu; yaşanmışlıklardan ders çıkarmamız gerekiyor. Gerek dini, gerekse etnik farklılıkları zenginlik olarak algılamalı, birlikte kardeşçe yaşanacak ortam yaratılmalıdır. Politikacı çözümü savaşta değil, barışta, kardeşlikte, yaşama hakkında aramalıdır Engin Uç, Gelip katılanlara ve Çayyolu nun barış konusunda sesi olanlarla, özellikle Çayyolu Platformu nun bileşenlerinden olan Çayyoluspor a ve etkinliğe destek veren Seviye Koleji ne teşekkür ediyoruz diye konuştu. Altındağ'daki spor tesislerinde bakım onarımdan geçirildi Ayrıca tüm banklar ve soyunma odalarındaki dolaplar yenileniyor, duşlar daha bakımlı hale getiriliyor. Çamlık, Karapürçek, Beşikkaya, Yıldıztepe, Gülpınar, Zübeyde Hanım, Alemdağ ve Güneşevler mahallelerinde bulunan spor tesislerinin tümünde bu çalışmaların sürdüğünü belirten Başkan Tiryaki, Altındağlı çocuklarımızın geleceği için çalışmaya devam ediyoruz. Veysel Tiryaki Altındağ da yaşayan çocuklarımızın ve gençlerimizin yaz tatilini en iyi biçimde değerlendirmeleri bizim için çok önemli Spor faaliyetleri tüm dünyada eğitimin önemli bir parçası olarak görülüyor ve teşvik ediliyor. Biz de yaptığımız tesisler ve gerçekleştirdiğimiz projelerle gençlerimizi sportif faaliyetlere yönlendiriyoruz. Onların spor yaptığı tesislerin bakımı, temizliği ve güvenliğine de çok dikkat ediyoruz. Çalışmaların kısa sürede biteceğini belirten Başkan Tiryaki, çok yakında tüm tesislerin kullanıma açılacağının da altını çizdi. Yenimahalle Belediyesi'ne Viyana modeli girişler Yenimahalle Belediyesi Başkanlık Hizmet Binası yenileniyor. 40 bin metrekare kapalı alanı bulunan belediye binasının bütün katlarını, 2013 yılında son teknolojiyle donatan belediye, bu kez de Viyana modeli projesiyle bir ilke imza atıyor. Belediyenin VIP girişine Viyana Belediyesi modeli uygulanırken, projenin en dikkat çeken ayrıntısı ise belediye bütçesinin şeffaflığı olacak. Böylelikle belediyeye gelen konuklar, bütçe kaynaklarını ve bütçenin nerelere harcandığını görebilecek. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ın Avusturya ziyareti sırasında Viyana Belediyesi ne konuk olmasıyla başlayan süreç, Yenimahalle de hızlı bir şekilde başladı. Projeden bahsederek Viyana modelini anlatan Yaşar, Viyana Belediye binasına girdiğinizde bir VIP salonu ile karşılaşıyorsunuz ve Başkan sizi orada karşılıyor. Orada bugüne kadarki Belediye Başkanlarının, Belediye Meclis Üyelerinin fotoğrafları bulunuyor. Ama bu projede en önemli ayrıntı, bütçesinin açık bir şekilde sunulması. Yani bütçe kaynaklarını, bir önceki seneyle bu sene uygulanacak bütçeyi, belediye binasına adım atan konuklar, görebiliyor. Burada belediyenin kaç lira bütçesi var, hangi kaynakları nereye harcıyor, hepsi yazıyor. Bu düzenin aynısını Yenimahalle de gerçekleştireceğiz Belediye içerisinde bir misafir yemek salonunun da olması gerektiğini belirten Yaşar, Avrupa ülkelerinde büyük çoğunlukla yemek, belediye içeresinde veriliyor. Bu şekilde hem masraf azalıyor, hem de daha samimi bir ortam oluşturuluyor. Bu yüzden bir de misafir yemek salonunu bu sene içerisinde Yenimahalle ye kazandıracağız. Ayrıca VIP ve yemek salonunun yapımı dışında belediyemizin dış cephesini ve çevre düzenini de yenileniyoruz diye konuştu. Yenimahalle'de merdiven altı baskını Yenimahalle Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine ruhsat dışı satış yapan bir dükkana baskın düzenledi. İl Emniyet Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri ve Karşıyaka Polis Merkezi ile birlikte verilen adrese baskın yapan Yenimahalle Belediyesi Zabıta ekipleri, karşılaştıkları manzara karşısında şaşkına uğradı. Özevler Mahallesi nde ikinci el eşya satma ruhsatı bulunan bir dükkanda, çok sayıda tereyağı, sucuk, kaşar peyniri ile litrelerce mazot ele geçirildi. Yenimahalle Belediyesi nden 2 nci el eşya satmak için iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı alan M.K nın Özevler Mahallesi 938 inci sokaktaki dükkanında kaçak mazot, kaşar, sucuk ve tereyağı sattığı ortaya çıktı. Ruhsata aykırı satış yapan işyeri sahibine gerekli işlemleri yapan zabıta ekipleri, 16 kangal sucuk, 35 paket kaşar, 8 paket tereyağı ve 180 litre mazota da el koydu. Yapılan baskın karşısında yakalan iş yeri sahibi, açıklamalarıyla bu kadar da olmaz dedirtti. Dükkanda ele geçirilen kaşar, sucuk ve tereyağı için Ben bunlarla pide yaptıracaktım diyen M.K, Mazotu ne yapacaktınız? sorusunu da Ailecek yaz tatiline çıkacağız. Bu yüzden arabamız için mazot aldım diyerek cevapladı.

5 ANKARA 17 Temmuz 2015 Cuma 5 Çankaya nın bütçesinde cinsiyet eşitliği vurgusu HABER MERKEZ- Çankaya Belediyesi, halkın vergileriyle oluşan belediye bütçesini, toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde kullanabilmek için kolları sıvadı. Her müdürlükten, biri yetkili diğeri müdürlük bütçesinin oluşturulmasından sorumlu bir personel olmak kaydıyla iki personelin katılımıyla düzenlenen eğitim seminerinde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yerel yönetimlerde buna ilişkin atılabilecek adımlardan bahsedildi. Yüksek Şehir Plancısı ve Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB) Uzmanı Metehan Gültaşlı nın verdiği eğitime Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner de katıldı. Çankaya Belediyesi Meclisi nin, 2016 bütçelerini oluşturmak ve onaya sunmak için 30 Haziran tarihinde müdürlüklere çağrı yaptığını hatırlatan Gülsün Bor Güner, Birimlerin bir sonraki yılın bütçelerini hazırlarken toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olabilmeleri; hizmet ve projelerini bu ilke doğrultusunda hazırlayabilmeleri için bu eğitimi verdik Müdür, müdür yardımcısı ve personel toplam 40 kişinin katıldığı eğitimin sabahtan önceki oturumunda toplumsal cinsiyet, yerel hizmet sunumunda toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi gibi başlıklar konuşuldu. Eğitimin öğleden sonraki oturumunda ise TCDB nin ne olduğu, ana bileşenleri, dünyadan bazı başarılı örnekler ve Türkiye deki mevcut durum masaya yatırıldı. TCDB HAKKINDA Toplumsal cinsiyet eşitliğini içselleştiren yerel yönetimlerin, bütçelerini de buna göre oluşturmalarının toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme olduğunu kaydeden Uzman Mete Gültaşlı, TCDB, planlama ve bütçelemede kadınlar ve kız çocukları ile erkekler ve oğlan çocuklarının ihtiyaç ve ilgilerine eşit şekilde vurgu yapılmasını sağlar. TCDB sadece kadınların yararlandığı bir şey değildir, erkeklerin ihtiyaçlarını da gözetir. Kadın erkek ayrımı olmaksızın her yurttaştan toplanarak alınan vergilerin, yine cinsiyet ayrımı olmaksızın, yurttaşların ihtiyaç ve ilgi alanlarına göre harcanmasını hedefler Politikalar belirlenirken, hizmetin hedef kitlesini sadece kadın ve erkek olarak ele almanın da yeterli olmadığını belirten Gültaşlı Çankaya Belediyesi, Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) tarafından hazırlanan Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartı nı imzalayan ve Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı nın hazırlıkları kapsamında bütçesini de cinsiyet eşitliği ilkesine göre hazırlamak için kolları sıvadı. Yaş, sınıf, etnik köken, yaşanılan bölge gibi farklı sosyal konumlardaki kadın ve erkeklerin ihtiyaç ve ilgilerini yakından ele almak önemlidir diye konuştu. TCDB nin sanıldığının aksine belediye bütçesini kadın-erkek diye ayırmak ya da bütçeyi ikiye bölmek olmadığını vurgulayan Gültaşlı, TCDB oluştururken, ekstra bir bütçe oluşturmazsınız. Mevcut belediye bütçesini cinsiyete duyarlı biçimde kullanırsınız Öğleden önce ve sonra olmak üzere iki oturumda yapılan eğitimde, ayrıca Türkiye de bazı yerel yönetimler tarafından uygulamaya konan TCDB örnekleri verildi, bu uygulamaların başarılı ve başarısız yanları tartışıldı. Belediye hizmetleri ve kent yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlayan Çankaya Belediyesi, personelini de bu konuda eğitiyor. Belediyenin çeşitli birimlerinin katılımıyla oluşturulan ve temel hedefi Eşitlik Eylem Planı nı hazırlamak olan Eşitlik Çalışma Grubu nun yanı sıra daha fazla sayıda belediye personeline toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında eğitimler veriliyor. Çankayalı girişimcilerin sayısı giderek artıyor Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Çankaya Belediyesi ve KOSGEB işbirliğiyle yürütülen Girişimcilik Eğitimi programına katılan 88 kişinin sertifikalarını verdi. Tunalı Hilmi'de kaldırım çalışması Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Tunalı Hilmi Caddesi nde başlatılan kaldırım yenileme çalışmaları sürüyor. Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı tarafından yapılan çalışmayla Tunalı Hilmi Caddesi nin kaldırımları sökülerek, yerine bazalt kaplamalı beton bloklar döşeniyor. Çalışmaların gece-gündüz devam ettiğini belirten Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Vedat Üçpınar, Tunalı Hilmi Caddesi nde eskiyen kaldırımların yerine bazalt kaplamalı kaldırımlar döşenerek çok daha sağlam ve modern bir görünüme kavuşturulacak Caddede bir yandan kaldırım yenileme çalışmaları devam ederken, diğer altyapı altyapı kuruluşları tarafından da imalat çalışmalarının yapıldığını vurgulayan Üçpınar, elektrik hatlarının da ilgili şirket tarafından yer altına alındığını söyledi. Vatandaşların mağdur olmaması için çalışma başlamadan önce afişlerle uyarılarda bulunulduğunu hatırlatan Vedat Üçpınar, çalışmaların hızla devam ettiğini belirtti. Ankara genelinde de kaldırım çalışmalarının okulların kapanmasıyla birlikte yoğunlaştığını kaydeden Vedat Üçpınar, Özellikle Çankaya bölgesinde ihtiyaca göre çok sayıda caddede kaldırım yenileme çalışması yapılacak diye konuştu. Başkent genelinde kaldırım yapımında bazalt kaplamalı beton bloklar kullanıldığını anlatan Vedat Üçpınar, Tunalı Hilmi Caddesi ndeki kaldırım çalışmasında da bazalt kaplamalı taş kullanıldığını ve bu kaldırımların çok daha sağlam ve estetik olduğunu söyledi. Çankaya ya yeni merdivenli yollar Çankaya Belediyesi, merdivenli yol yapımını aralıksız sürdürürken tehlike arz eden bölgelerde istinat duvarı yapım işlerine de devam ediyor. Yüksek rakımlı mahallelerde dik yokuşların sokaklara ve caddelere bağlanan bölgelerinde merdiven basamağı ve sahanlık andezit kaplama yapım işini sürdüren ekipler, aynı zamanda mevcut merdivenli yollarda da bakım ve onarım çalışması yapıyor. Merdivenli yolların basamaklarını ve duvarları andezitle kaplayan ekipler, vatandaşların yürürken zorlanmamaları için kromajlı korkuluk da yapıyor. İlçe genelinde 2014 Nisan ayından bu yana 29 bin 459 metrekare merdivenli yolu Çankayalıların hizmetine sunan ekipler, çalışmalarını ağırlıklı olarak Huzur, Keklikpınarı ve Kırkkonaklar semtlerinde sürdürüyor. Çankaya Belediyesi ve OSTİM Küçük - Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) işbirliğiyle her yıl farklı zaman diliminde yürütülen Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, 88 adaya daha kendi işini kurma fırsatı sundu. Çankaya Belediyesi ve KOS- GEB arasında imzalanan protokol gereği eğitimlerini Çankaya Belediyesi bünyesinde tamamlayan üniversite, lise ve ilköğretim mezunu 88 kişi, sertifikalarını Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen den aldı. Sertifika töreninde kısa bir konuşma yapan Taşdelen, Çankaya Belediyesi olarak ülkenin genel problemi olan işsizliğin çözümü noktasında üzerlerine düşeni yaptıklarını vurguladı. Kendi çapında yatırım yapmaya niyetli girişimcilere destek olmak öncelik gerektirir. Birilerinin birilerini kayırarak değil, hak edenin hak ettiği işi yapması konusunda, KOSGEB ile hayata geçirdiğimiz bu çalışmanın değerli olduğunu düşünüyorum diyen Taşdelen, Ayrımsız bir şekilde kimseyi ötekileştirmeden çalışmalarına devam eden Çankaya Belediyesi nin bu çalışması da yerel yönetimler adına örnek bir projedir diye konuştu. Belediye nin bir önceki Girişimcilik Eğitimi programından yararlanan 57 kişi ile birlikte bu yıl içerisinde toplam 145 kişi kendi işini kurma imkânı bulmuş oluyor. Eğitimlerini tamamlayarak iş planlarını KOSGEB e sunacak olan girişimci adayları, geri ödemesiz 30 bin TL olarak belirlenen miktardan; kadın veya engelli girişimciler %70, erkek girişimciler ise %60 oranında hibe usulüyle Yeni Girişimci desteğinden yararlanacaklar. İş planları kabul edilen ve işletmesini faaliyete geçiren adaylar, iki yıl sonra ödemek üzere 70 bin TL ye kadar sabit yatırım desteği imkânından da yararlanabilecekler. Hayvanseverlere müjde 10 Şanslı Proje üreten Çankaya Belediyesi, ilçeye yeni bağlanan 8 mahalleye hizmet vermek üzere Koru Mahallesi ne bir geçici hayvan bakım istasyonu yapımına başladı. Çankaya Belediyesi, ilçeye yeni bağlanan Koru, Ahmet Taner Kışlalı, Ümit, Yaşamkent, Dodurga, Konutkent, Alacaatlı mahallelerinde artan sokak hayvanları sorununu yerinde çözüme kavuşturmak için geçici bir sokak hayvanları bakım istasyonu kuruyor. Yapımı devam eden İstasyon u yerinde incelemek üzere Koru Mahallesi ne gelen Çankaya Belediye Başkanvekili Kadir Yıldırım, Başkan Yardımcısı Anıl Sevinç, hayvanseverlerle de bir araya geldi. Çankaya Belediyesi nin sokak hayvanlarının rehabilitasyonu konusunda yasa önünde sorumluluğu olmasa da vatandaşa karşı sorumluluğu olduğunu belirten Başkan Vekili Yıldırım, Türkiye nin en büyük hayvan barınağına sahip olan Çankaya nın bu konuda çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğini bildirdi. Çayyolu olarak adlandırılan ve 8 mahalleyi kapsayan bölgede 3 bin civarında sokak hayvanı tespit edildiğini belirten Başkan Yardımcısı Anıl Sevinç ise, Mühye de bulunan Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi nden oldukça uzakta olan bu bölgeye zamanında müdahale etmenin zorluğundan söz ederek, kurulacak İstasyon un sorunları yerinde çözmek için önemli bir adım olduğunu dile getirdi. Bölgede sokak hayvanları konusunda yanlış alışkanlıklar olduğunu gözlemlediklerini belirten Sevinç, hayvan besleme odaklarının bir bölümünün yerini değiştirerek sayılarını da artıracaklarını sözlerine ekledi.

6 6 ANKARA 17 Temmuz 2015 Cuma Çankaya ilçesi Keklikpınarı Mahallesi Çaldağı Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı nda yapılacak tüm uygulamaların tek bir Meclis kararında toplanması Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde karara bağlandı. Beden dillerini geliştirecekler Yüzüncüyıl TODAM daki diksiyon derslerine devam eden bir grup kursiyer, hem konuşma hem de beden dillerini mümkün olan en iyi şekilde geliştirmeyi amaçlıyor. Büyükşehir Meclisi nden tek MEclİs kararı içerisindeki hak sahipleri ile yapılacak kamulaştırma, protokol, taahhütname, sözleşme, kira ödemesi, sosyal konut tahsisi, trampa, arsa tahsis, tapu devri ve tapu tesciliyle ilgili konularda yapılacak tüm uygulamaların tek bir Meclis kararında toplanmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Başkanlık Yazısı nda tapulu arsası ve arsasıyla birlikte üzerine kayıtlı tesisi bulunan hak sahipleri için uygulanacak esaslar, 2981, 3290 ve 3366 sayılı yasalara tabi olarak hak sahibi olan gecekondu sahipleri için uygulanacak esaslar, belgesiz ve kaçak yapılara uygulanacak esaslar ortaya konuldu. Yapılan değerlendirmelerin ardından, Çankaya ilçesi Keklikpınarı Mahallesi Çaldağı Çankaya ilçesi Keklikpınarı Mahallesi Çaldağı Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı nda yapılacak tüm uygulamaların tek bir Meclis kararında toplanması Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde karara bağlandı. Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında, Özel Projeler ve Dönüşüm Dairesi Başkanlığı nın hazırladığı ve Başkan Melih Gökçek in olur u ile Meclise sunulan Başkanlık Yazısı ele alındı. Başkanlık yazısında, Büyükşehir Belediyesi nin yürüteceği projedeki yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve projenin amacına uygun gerçekleştirilmesine yönelik, proje Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı nda yapılacak tüm uygulamaların tek bir Meclis kararında toplanması oy çokluğu ile kabul edildi. Büyükşehir Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından Büyükşehir Belediye Meclisi ne Başkan Melih Gökçek in olur ile sunulan Bilgi yazısı nda da; Ankara Büyükşehir Belediyesi 1.Hukuk Müşavirliği görevini yürüten Nazlı Ergül ün 1. Dereceli Genel Sekreter Yardımcılığı görevine atanması, Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşavirliği görevine ise ASKİ Genel Müdürlüğü emrinde 1. Hukuk Müşaviri olarak görev yapan Veysel Kazan getirildiği üyelerin bilgisine sunuldu. Dev proje için Çankaya Belediyesi Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde birbirinden farklı kurslar Çankayalılarla buluşmaya devam ediyor. Çankaya Belediyesi Yüzüncüyıl TODAM da düzenlenen diksiyon derslerine katılan bir grup kursiyer de Türkçeyi doğru konuşmak için çaba sarf ediyorlar. Çankaya Halk Eğitim Merkezi eğitmeni Ezgi Yaşar öncülüğünde Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri dörder saatlik derslere katılan kursiyerler, konuşma dili ve beden dili olmak üzere Türkçenin İstanbul şivesini öğreniyorlar. Konuşma ve beden dili ile etkili iletişim kurallarını hitabete dönüştürmeye çalışan kursiyerler, 10 hafta sürecek derslerde İstiklal Marşı ile Romeo ve Juliet ten bölümler çalışırken Türkçeyi en doğru konuşan sanatçılardan olan Zeki Müren gibi konuşabilmek için çalışıyorlar. Kırıkkale Üniversitesi Radyo Televizyon Yayıncılığı Bölümü nden mezun olduktan sonra çeşitli kurumlarda çalışmalarına devam eden Ezgi Yaşar, Türkçenin doğru kullanılmasının çocukluktan itibaren başlaması gerektiğini ve ilkokulda yazı dili ile konuşma dilinin ayrı ayrı öğretilmesi gerektiğini tavsiye ediyor. Her kursiyere Sen kendini dinletebiliyor musun? sorusunu sorduğunu belirten Yaşar, ders aldığı Rüştü Asyalı ve Mehpare Çelik ten öğrendiklerini öğrencileriyle paylaşmanın gururunu yaşıyor. imzalar atıldı Etimesgut a Engelsiz Yaşam Merkezi Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, Engelsiz Yaşam Merkezi inşaatına yakında başlayacaklarını söyledi. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, engelliler ve ailelerine müjdeyi verdi. Demirel, Bağlıca Mahallesi ne Türkiye ye örnek olacak ve yaklaşık 20 milyon TL ye mal olacak büyük bir Engelsiz Yaşam Merkezi inşa edeceklerini kaydederek, Bu ciddi bir yatırımdır. Belediyemize yaklaşık maliyeti 20 milyon TL dir. İhalesi tamamlandı. Yer teslimi yapıldı. Kısa sürede ilk kazma vurulacak Başkan Demirel, projenin içeriğini de şöyle açıkladı: Proje kapsamında engelli kardeşlerimiz ve aileleri için meslek edindirme kursları, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi, engelli aileleri için psikolojik ve rehberlik merkezi, engelli bireylerin geçici olarak kalabilecekleri misafirhaneler, engelli oyun parkları, engelli ve ailelerine yönelik sosyal içerikli mekanlar hizmet verecek. Burası engellilerimizin hayata daha sıkı sarıldıkları, kendilerini geliştirdikleri, mutlu ve huzur içinde hayatlarını sürdürebilecekleri bir yer olacak. Büyüklüğü ve içeriği itibariyle böyle kapsamlı ve modern bir engelsiz yaşam merkezi Ankara da yok. Türkiye de de sayılı merkezlerden birisi olacak. Sizler özelsiniz ve özel insanlara böyle özel, böyle güzel projeler yakışır. İnşallah en kısa sürede tamamlayarak hizmete açacağız. Demirel in sözleri engelli ve aileleri tarafından uzun süre alkışlandı. Demirel, engellilerle sohbet ederek projenin detaylarını paylaştı. ŞENOL GÜNÜÇ- Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney, Çin Halk Cumhuriyeti Sincan Uygur Özerk Bölgesi Urumçi Şehri'nde faaliyet gösteren Xinjiang Alkut Şirketler Grubu heyetine ağırladı. Ziyarette, Kızılcahamam İlçesi nde Sağlık ve Turizm alanında yatırım faaliyetlerini yapmak için arazi satışı yapıldı. Ankara Urumçi Tarım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Latip ve Ankara Urumçi Tarım A.Ş nin kurucularından Doç. Dr. Vâris Çakan önceki gün Belediye Başkanı Muhittin Güney i makamında ziyaret ederek projenin gerçekleştirileceği alanın Belediye Meclisi tarafından alınan karar ile Belediye Encümeni'ne yetki verilerek, satış sözleşmesi Belediye Başkanı Muhittin Güney, Belediye Başkan Yardımcısı Fahrettin İlhan, Belediye Encümen Üyeleri Murtaza Güngör ve Yusuf Şengül ün himayelerinde imzalandı. Ankara Kalkınma Ajansı Yatırım Destek Ofisi tarafından yaklaşık 2 yıldır yürütülen yatırım tanıtım çalışmaları neticesinde planlanan yatırım, Ankara ya sağlık ve turizm alanında ilk etapta yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım planlanıyor. Kızılcahamam da termal sağlık turizminin Uygur ve Çin tababetini içeren tamamlayıcı tıp uygulamaları ile birleştirilecek olan projede alanında yetişmiş Uygur ve Çin tababet doktorları geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleriyle tedavi yapmaktadır. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tamamlayıcı Tıp Merkezi bu hizmetler esnasında Uygur ve Çin tamamlayıcı tıp hekimleri muayene, tetkik, rapor, reçete ve diğer uygulamalara nezaret eder, konsültasyon yapmaktadır. Ayrıca Uygurlu yatırımcılar Kızılcahamam a maliyeti 100 milyon doları aşan en yeni teknolojilerle donatılmış Uygur ilaç fabrikasını kurmayı planlamakta. Çankaya, asfaltta yıllık hedefi 45 günde yarıladı Kasım ayına kadar asfalt sezonunda toplam 130 bin ton asfalt serme hedefi koyan Çankaya Belediyesi, hedefinin yarısına ilk 45 günde ulaştı. Kentin dört bir köşesinde asfalt kaplama çalışmalarına hız veren Çankaya Belediyesi, 45 gün önce başlayan sezonda, Kasım ayına dek sürecek çalışma hedefinin yarısına ulaştı. Bu sezonda 130 bin ton asfalt kaplama hedefi koyan Belediye, tüm semtlerde başlattığı yoğun çalışma ile hedefin yarısını 45 günde tamamladı. Çankaya nın doğu ve batı aksında koordineli bir çalışma yürüten ekipler, her hafta iki semtin sokaklarında tam kaplama; dört semtte de bakım-onarım çalışmaları yaparak sezon sonuna kadar sokakların asfalt sorununu bitirmek için çalışıyorlar. Çankaya Belediyesi, ilk kez önceki yıl denenen ve 37 bin m² serilen renkli asfalt kaldırım çalışmalarında hedef büyüttü. Geçen senenin rakamlarını şimdiden geçen ekipler, bu yıl 32 mahalle ve 299 sokakta 215 bin m² renkli desenli asfalt kaldırım çalışması yapacak.

7 7 EKONOMİ 17 Temmuz 2015 Cuma Plastik endüstrisine dopingi İSTANBUL - Eroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, anlaşmanın Türkiye ve Türk plastik endüstrisi açısından büyük bir önem taşıdığını belirterek, ilk planda bu anlaşmanın etkisiyle petrol ve dolayısıyla petrokimyasal ürünlerin fiyatının düşmesinin plastik firmalarının bilançolarını olumlu yönde etkileyeceğini vurguladı. Türk plastik sektörünün işleme kapasitesiyle bugün Avrupa'nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üretim hacmine sahip olduğunu aktaran Eroğlu, şöyle devam etti: "Ambalaj, inşaat, elektrik-elektronik, beyaz eşya, otomotiv başta olmak üzere birçok sektöre plastik ürün üreten plastik sektörü en büyük sorunu güvenli hammadde temininde yaşıyor. Örneğin geçen sene 8,5 milyon tona yakın ürün işleyen plastik sektörü 6 milyon tona yakın polimeri güvenli bir şekilde tedarik etmeye çalıştı. Yurt içinde petrokimya endüstrisi yetersiz ve rekabetçi olmadığından bu ürünleri dünyanın petrol ve gaz kaynağı zengini birçok ülkesinden ithal ettik. Komşumuz İran ise petrol ve doğalgaz konusunda dünyanın en önemli kaynaklarına Ormanların geleceğinin güvence altına alınması ve arıcılığın geliştirilmesi amacıyla hayata geçirilen "Bal Ormanı Eylem Planı" kapsamında şimdiye kadar 64 ilde 233 bal ormanı kuruldu. KASTAMONU - SEMİH YÜKSEL - Ormanların geleceğinin güvence altına alınması ve arıcılığın geliştirilmesi amacıyla hayata geçirilen "Bal Ormanı Eylem Planı" kapsamında şimdiye kadar 64 ilde 233 bal ormanı kuruldu. Orman Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, dönemini kapsayan planla ormanların korunması, sahalardaki olumsuz baskıların azaltılması ve arıcılıkla uğraşanların gelir düzeyinin arttırılması hedefleniyor. Uygulama kapsamında, haziran sonu itibarıyla 64 ilde 30 bin 843 hektarlık alanda 233 bal ormanı kurularak, bölgelerin iklim özelliklerine uygun ve bal verimine katkı sağlayacak ağaçlar toprakla buluşturuldu. Projeyle kurulması öngörülen 270 bal ormanı, arıcılıkla uğraşan orman köylülerinin gelir düzeyinin artırılarak, göçün ve ormanlık alanlardaki olumsuz baskıların azaltılmasına, erozyonun önlenmesine, arıların yapacağı tozlaşma sayesinde biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak. Bu sayede ağaçlandırma, erozyon kontrolü, mera ıslahı, üretim-bakım gibi yapılacak proje ve çalışmalarda arıcılığa uygun bitki örtüsünün korunması, geliştirilmesi, gezginci arıcılar için gerekli düzenlemelerin yapılmasına da destek verilecek. Planın ilk iki yılında "bal ormanı" oluşturulan iller ve sayıları şöyle: "Adana 7, Osmaniye 3, Amasya 1, Çorum 2, Samsun 3, Tokat 3, Ankara 3, Çankırı 1, Kırşehir 1, Antalya 9, Artvin 3, Balıkesir 5, Çanakkale 3, Bolu 4, Düzce 4, Bursa 7, Yalova 2, Bilecik 2, Denizli 5, Uşak 3, Elazığ 1, Malatya 2, Bitlis 1, Eskişehir 5, Afyon 9, Erzurum 4, Erzincan 15, Ardahan 2, Isparta 6, Burdur 3, Giresun 6, Ordu 4, Sivas 3, İstanbul Bal ormanı sayısı 233'e ulaştı 1, Tekirdağ 1, Edirne 1, Kırklareli 1, İzmir 3, Manisa 3, Kahramanmaraş 3, Gaziantep 3, Kastamonu 3, Sinop 1, Kayseri 5, Nevşehir 3, Sivas 2, Niğde 2, Konya 6, Karaman 2, Kütahya 7, Mersin 26, Muğla 2, Aydın 1, Sakarya 7, Kocaeli 2, Adıyaman 1, Şırnak 1, Siirt 1, Trabzon 2, Rize 4, Gümüşhane 1, Zonguldak 2, Bartın 3, Karabük 1." "ARıcıLığıN geliştirilmesi İçİN çok önemli fırsatlar SUNULUYOR" Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok yönlü bir uygulama olan "Bal Ormanı Eylem Planı"nın arıcılığa büyük fayda sağlayacağını söyledi. Projeyle yeni orman alanlarının oluşturulmasıyla kalınmayıp mevcut sahaların da rehabilite edildiğini dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu: "İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara bölgelerine akasya, ıhlamur, kestane gibi bal veren birçok yeni tür dikiliyor, mevcut üretim alanları düzenleniyor. Özellikle gezginci arıcılarımız için konaklama imkanları sunularak sektörün geleceği için önemli adımlar atılarak arıcılığın geliştirilmesi için çok önemli fırsatlar sunuluyor. Bilindiği gibi arılar, doğadaki tozlaşmayı sağlıyor, dolayısıyla çok önemli bir dengeyi oluşturuyor." Yılmaz, Türkiye'nin dünyanın ikinci büyük bal üreticisi unvanına sahip olduğu için bu tür desteklerin önem taşıdığını vurguladı. Orman ve Su İşleri Bakanlığının arıcılara yönelik önemli katkılarından arıcıların oldukça memnun olduğunu belirten Yılmaz, desteklerin devamını beklediklerini kaydetti. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, İran'la Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya (P5+1 ülkeleri) arasında nükleer müzakerelerde varılan anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. sahip. İran, petrolde dünyanın dördüncü, doğalgazda ise dünyanın en büyük rezervlerine sahip ülkesi." Doğal kaynakları yönünden böyle bir zenginliğe sahip olan İran'ın, aynı zamanda petrokimya alanında da 55 milyon tonluk bir kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Eroğlu, ayrıca bu kapasiteyi büyütmek üzere sürekli yatırımlar yaptığını, ülkenin amacının sahip olduğu doğal kaynakları işlenmemiş olarak ihraç etmek yerine petrokimyasal ürün olarak ihraç etmek olduğunu açıkladı. Türkiye'nin toplam petrokimyasal mamul üretim kapasitesinin yurt içi talebin sadece yüzde 15'ini karşılayabiliyorken, İran'ın kendi iç piyasasından aldığı talebin sadece 9 milyon ton olduğuna dikkati çeken Eroğlu, şunları kaydetti: "Bu nedenle petrokimya üretiminin minimum 46 milyon tonluk bölümünü ihraç etmek zorunda. Dolayısıyla komşumuz İran ile Türkiye'nin ihtiyaçları birbirini tam destekler ve tamamlar durumda. Nükleer görüşmelerin olumlu sonuçlanması öncesi İran'a uygulanan yaptırımlar, İran'la Türkiye'nin bu konudaki iş birliğini güçleştirmişti ve birçok proje de beklemeye alınmıştı. Nitekim daha önceki yıllarda Ekonomi Bakanlığımız tarafından gündeme getirilen Türkiye-İran Serbest Bölgesi gibi projeler artık hızlanacaktır. Tüm bu projeler ve ticaretin liberalleşmesi Türk plastik mamul üreticilerinin hem İran'a ihracatını arttıracak hem de ihtiyaç duyduğumuz petrokimyasal hammaddelerin ticaretini kolaylaştıracaktır." Türkiye-İran ticaretinde önemli bir noktayı da "dünya ticaretinde en büyük engeli teşkil eden lojistik maliyetlerin iki komşu ülke arasında minimum düzeyde olması" şeklinde tanımlayan Eroğlu, "Böyle bir yapı ile iki ülke ticareti arttığı gibi, iki ülkenin petrokimya ve plastik endüstrilerinin iş birliği özellikle global pazarlarda çok güçlü ve rekabetçi bir ticaret ilişkisinin oluşmasına katkı sağlayacak ve Türk plastik sektörünün ihracat artışına önemli bir ivme kazandıracaktır" ifadelerini kullandı. S&P den, Türk Bankacılık sektörüne olumlu not Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P) genel olarak hane ve kurum borçlanmasının hafiflemesinin Türk bankacılık sektörünün güçlü yönleri arasında yer aldığını belirtti. LONDRA - S&P tarafından, Bankacılık Sektörü Ülke Riskleri Değerlendirmesi (BICRA) metodolojisine göre hazırlanan ve Türkiye'nin bankacılık sektörünün ele alındığı raporda Türk bankacılık sektörünün güçlü ve zayıf yönlerine işaret edildi. S&P raporunda "Türk bankacılık sektöründe genel olarak hane ve kurum borçlanmalarının hafiflediğinin görülmesi, bankacılık düzenleme, denetim ve yönetiminin diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi konumda olması, riskleri uygun fiyatlandırabilen istikrarlı bankacılık sektörü" öne çıkan güçlü unsurlar olarak belirtildi. Raporda, "Düşük yurt içi tasarruflar, yüksek meblağlı kısa dönemli dış borçlar ve az gelişmiş borç piyasası nedeniyle Türk bankalarının gergin fonlama pozisyonları, diğer ülkelere göre daha düşük kişi başına düşen milli gelir ve yüksek ve dövizden oluşan ticari kredilerin oluşturduğu dolaylı kredi riskleri" ise sektörün zayıf yönleri arasında sıralandı. S&P değerlendirmesinde, şu ifadelere yer verildi: "Türkiye görece çeşitliliği olan bir ekonomi. Ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 15'ini imalat, yüzde 12'sini iletişim, yüzde 12'sini ticaret oluşturuyor. İnşaat ve konut sektörünün yüzde 15, finans sektörünün ise yüzde 3,4 paya sahip olduğu öngörülüyor. Türkiye'nin kilit kurumlarında denge ve fren mekanizmasında son zamanlardaki erozyon ve karar alımının merkezileşmesi iş dünyasında güven, dış yatırım ve ekonomik istikrar için risk oluşturmaktadır. Türkiye genel olarak düşük hanehalkı ve şirket borçluluğuna sahip. Kredi büyümesi ise 2010 yılındaki ortalama yüzde 30'dan 2014 yılında yavaşlayarak daha sürdürülebilir bir orana geldi. Önümüzdeki iki yıl boyunda nominal kredi büyümesinin yüzde civarına (reel olarak yüzde 7-10) gerilemesini bekliyoruz." Ticari kredilerin önemli bir kısmının döviz cinsinden olması nedeniyle ilerideki dönemde bankaların daha yüksek kredi riskli ile karşılaşabileceği belirtilen raporda, "Dış finansmana artan bağımlılık nedeniyle sanayideki risk yükseldi yılından bu yana iç tasarrufların kredi büyümesinin gerisinde kalması sebebiyle dış finansman arttı. ARA-SIRA Nurullah AYDIN na741954@gmail.com NELER BEKLENİYOR? Türkiye dış ve iç karar alıcılarla, karar vericilerin ve uygulayıcıların arenasıdır. Kim karar alıyor, kim karar veriyor, kim uyguluyor sorusuna herkes farklı açıklama getirebiliyor. Toplumdaki algıları değiştirmek için, her kesim, kendine göre tezler ortaya koyuyor. Toplumun algılamasını yönlendirmede stratejik merkezler asimetrik psikolojik savaşın kara propaganda yönetimini uyguluyor. Kim kimden destek alıyor? Batı; beyinleri ele geçirerek, Türkiye nin kimliğini değiştirme çabasındadır. Devşirdikleri dinci, etnikçilerle, çıkarcı, makam, servet, şöhret hırsına bürünmüş fasık ve münafıklarla; Ortadoğu yu kan gölüne çevirirken nihai hedef Türkiye olduğunu gizlemediler. Yayınladıkları haritalarla, yeni sınırlarla yeni devletleri belirlediler, uyguluyorlar. Tarih tekerrür ediyor. Batı nın şer üçlüsü; Türkiye yi postmodern işgal etmiş durumdadır. Türk Milleti tarihin en ağır bunalım dönemini yaşamaktadır. Türk Milleti nin milli ve manevi değerleri; altüst edilmiş, ortak değerler parçalanmıştır. Halk; uyuşturulmuş neyin ne olduğunun farkında değildir. Aydınlar; susmuş, sinmiş durumdadır. Batı nın şer üçlüsü tarafından; Bütün yeraltı ve yerüstü servetlerine el konulmuş, Medya ele geçirilmiş, İletişim alanı kontrol altına alınmış durumdadır. İşbirlikçiler; -dini değerleri istismar ederek, -geçmişin yanlışlıklarını gündemde tutarak, -vatan hainlerini kahraman haline getirerek, -istihbarat elemanlarınca oluşturulan operasyon merkezleri ile vatanseverleri etkisizleştirirken, kirli emellerini gerçekleştirme çabasındadır. Türk Milleti; -Kimliksizleşme, -Ayrışma, -Bölünme, -Esaret, -Sömürgeleşme, -Sürecindedir. İşbirlikçiler; emperyalist güçlerin stratejisi doğrultusunda yeni rol üstlenmiştir. Türk Milleti nin duyarlı her bireyi; İdeolojik ve teolojik ayrımları, kavramlara takılıp kalmayı, model tartışmalarını bir tarafa bırakmalıdır. Tarihi tecrübeler ışığında Türkiye coğrafyasının jeopolitik ve jeostratejik konumun gereği; Milli devlet, Milli kimlik, Üniter devlet, korunmak zorundadır. Günün Sözü: Toplumlar milli değerlerine sahip yönetici ve aydınlarıyla güvende olur. Türkiye'de işsizlik oranı, Nisan da yüzde 9,6 oldu ANKARA - Türkiye'de işsizlik oranı, nisanda bir önceki aya göre 1 puan azalarak yüzde 9,6 oldu. İşsiz sayısı, aynı dönemde 3 milyon 69 kişiden 2 milyon 821 bin kişiye düştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılı nisan ayına ilişkin "işgücü istatistikleri"ni açıkladı. Buna göre, işsizlik oranı, nisanda bir önceki aya göre 1 puan azaldı ve yüzde 9,6 olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde işsiz sayısı ise 3 milyon 69 binden 2 milyon 821 bin kişiye geriledi. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, nisanda geçen yılın aynı ayına göre ise 242 bin kişi arttı. İşsizlik oranı da 0,6 puanlık artış gösterdi. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik 0,8 puanlık artışla yüzde 11,6 olarak tahmin edildi yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 1,5 puanlık artışla yüzde 17 olurken, bu oran yaş grubunda 0,7 puanlık artışla yüzde 9,8 olarak gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı nisanda, geçen yılın aynı ayına göre 444 bin kişi artarak 26 milyon 638 bin, istihdam oranı ise 0,1 puanlık artışla yüzde 46,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65, kadınlarda ise yüzde 27,8 olarak hesaplandı. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 67 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 511 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 20,7'si tarım, yüzde 20'si sanayi, yüzde 7,2'si inşaat, yüzde 52,1'i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,2 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,6, sanayi sektörünün payı 0,5, inşaat sektörünün payı ise 0,1 puan azaldı.

8 8 17 Temmuz 2015 Cuma EKONOMİ koruma altına alınacak ANTALYA - LEYLA ATAMAN KOYUN- 300 bin TONLUK üretim CUOĞLU - Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Akdeniz Üniversitesi ve Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilecek çalışmayla Akdeniz Üniversitesi içerisinde bir gen bankası oluşturulacak. Türkiye'de yetiştirilen tiplerin değişik sebeplerle yok olup gitmesini engellemek ve tipleri korumak amacıyla yürütülen çalışma kapsamında yörede yetişen 6 ayrı keçiboynuzunun, "Gebiz, Demre, Ballı, Anamur, Uzun Gebiz ve Turkizi" diye adlandırılan tipleri, Akdeniz Üniversitesine ait deneme parselinde aşılandı. Yürütülen çalışmayla keçiboynuzu tipleri koruma altına alınacak ve tescil işlemi yapılacak. GıdAdAN ENdüsTRİYE GENİŞ KULLANıM ALANı Yeryüzünün en eski bitkilerinden keçiboynuzu Türkiye'de harnup ve boynuz isimleriyle de biliniyor. Dünyada Kıbrıs, Yunanistan, İtalya, Libya, Cezayir, Suriye, İsrail gibi Akdeniz ülkelerinin yanı sıra Güneybatı Amerika, Avustralya, Güney Afrika, ABD'de de yetişiyor. Türkiye'de yayılışı Ege ve Akdeniz kıyı bandını izleyerek Hatay'a kadar uzanıyor. Keçiboynuzu, gıda sektöründe, Harnup unu şeklinde unlu mamullerde, dondurma üretiminde, kakaoya alternatif olarak kakaonun kullanıldığı her yerde ve harnup pekmezi üretiminde kullanılıyor. Keçiboynuzu şifalı bitki olarak gastrit, karaciğer ve akciğer ile diş etleri rahatsızlıklarında, kolesterol düşülmesinde, kas gelişiminde ve enerji verici olarak da kullanılıyor. Keçiboynuzu ayrıca yem, kağıt, ilaç, kibrit sektörlerinde, otomotiv cilası üretiminde, fotoğraf filmlerinin emülsiyonunda ve fotoğraf kağıdı üretiminde, dokuma ve kozmetik sanayinde, petrol endüstrisinde, deterjan, plastik sanayisinde ve sigara endüstrisinde tütüne lezzet vermek amacıyla kullanılıyor. Türkiye'deki üretimin yaklaşık yüzde 35'ini karşılayan Antalya'da keçiboynuzu tiplerinin korunması için çalışma yürütülüyor. Keçiboynuzu tipleri Dünyada keçiboynuzu üretimi yıllık yaklaşık 300 bin ton düzeyinde bulunuyor. Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 47,6'lık kısmı İspanya tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye'nin üretim payı yüzde 5,9 seviyelerinde bulunuyor. Türkiye'de keçiboynuzu henüz ciddi anlamda kültüre alınmamış ancak doğal ortamda yetişebilir durumda bulunuyor. Daha çok orman içi ve orman arazilerinde üçlü, beşli gruplar halinde bulunan ağaçların doğal floradaki miktarı tam olarak tespit edilmiş değil. Türkiye'de keçiboynuzu ağaçlarının yaklaşık yüzde 90'ını yabani ağaçlar oluşturduğu için bunlardan kaliteli meyve edilmesi de mümkün olmuyor. Ülkede meyve veren yaklaşık 304 bin keçiboynuzu ağacı bulunduğu tahmin ediliyor. Üretim de 14 bin ton düzeyinde gerçekleşiyor. KARA CA İsmail KARA karözan@gmail.cöm HAYAT BAYRAM OLSA Bayram, sevgidir. Başka bir deyişle bayramlar, sevgi günleridir. İnsanlar önemli saydıkları günleri veya yıldönümlerini, coşkuyla kutlar. Yaş günleri gibi özel, Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümü gibi millî, ramazan bayramları gibi dinî kutlamalar; insanların sevgilerini yaşadıkları, yaşattıkları günlerdir. Siz hiç bir kötülüğün yıldönümünde bayram ya da bayram benzeri coşkulu bir kutlama duydunuz mu, gördünüz mü? Keşke insanlar, her gününü bayram günüymüş gibi sevinçli ve mutlu yaşasa Tüm acılardan, üzüntülerden, sorunlardan uzak, sağlık ve huzur içinde özgürce bir hayat sürdürebilse Herkes ama herkes, bu yaşam tarzı için eğitilebilse. Herkes ama herkes, tam kardeşçe yaşamanın değerini bilse... Kavgalar, savaşlar, kinler ve kötülükler; dünyadan silinse... Türkiye min ve de dünyanın hiçbir yerinde kimse aç açık kalmasa Kalplerimizin içi; yirmidört ayar altıncasına, güzelliklerle dolsa Kısaca, bir şarkıda söylendiği gibi Hayat bayram olsa Ne iyi, ne güzel olurdu. Öyle bir hale getirdiler ki dünyayı, nefreti körüklediler, pompaladılar. Sevgi ve saygı gibi kavramların üzerine çizik attılar. Bayram günlerinde bile şiddete dur demiyorlar. Bırakın büyükleri, çocuklar bile çoğu yerde bayramı yaşayamıyor. Müslüman geçinenler, başka Müslümanlarla savaşıyor, onları öldürüyor. Utanç adlı şiirimi gelin bir daha okuyalım; Kediyle köpeğin dostça yaşadığı günümüzde İnsanlar halâ birbirini yemekte Asırlar ve medeniyet ilerledikçe (!), Galiba insanlık gerilemekte Doğrusunu isterseniz, üzgünüm ben Utanıyorum kedilerden, köpeklerden. Ramazanda gıda fiyatlarında ciddi fiyat hareketleri yaşanmadı ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ramazanda gıda fiyatlarında ciddi artışlar yaşanmadığını bildirdi. Bayraktar, TZOB Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gıda tüketiminin arttığı ramazanda fiyatlardaki değişimleri incelediklerini belirterek, bu ay içerisinde halkın talep artışını fırsatçılığa dönüştürmeden, sağduyulu hareket eden tüm taraflara teşekkür etti. Arz ve talepte meydana gelen değişimlerin zaman zaman ürün fiyatlarını doğrudan etkilediğini dile getiren Bayraktar, "Geçen yıl, doğal afetler nedeniyle kayısı, elma, fındık, ceviz ve Antep fıstığında büyük rekolte düşüşleri gerçekleşti. Bu durum, ürün fiyatlarını yukarı çekti. Bu yıl da nisanda don meydana geldi ve kayısı, elma, ceviz bundan olumsuz T.C. ANKARA 23. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI etkilendi" diye konuştu. Ramazanda gıda fiyatlarında mevsimsel olarak arzda meydana gelen daralmadan kaynaklı artışların dışında, ciddi fiyat hareketleri yaşanmadığına dikkati çeken Bayraktar, kırmızı mercimek, kuru fasulye, nohut gibi ürünlerin market fiyatlarında artış olmamasının vatandaş açısından sevindirici olduğunu söyledi. Ramazanda market fiyatlarındaki değişime ilişkin bilgi İLAN ANkARA 27. AsLİye Hukuk MAHkeMesİNdeN Esas No :2013/503 Karar No :2013/116 Davacı PAKİZE ZEYNEP SEVİ, ile Davalı, İLGİLİ NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ aleyhine açılan Nüfus (isim Tahsihi) davasında verilen ara karar gereğince; Davacının davasının KABULÜNE, Hatay İli Reyhanlı ilçesi Gültepe Mah/Köyü C:8 H:46 BSN:21 TC Kimlik No: 'de nüfusa kayıtlı Halit ve Derya'dan olma, 26/05/1999 doğumlu PAKİZE ZEYNEP SEVİ nin nüfusta "PAKİZE ZEYNEP" olan adının "ZELAL" olarak DÜZELTİLMESİNE, Dair karar ilan olunur. Resmi İlanlar Basın ( 2015/87 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50'sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50'sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 10/07/ İhale Tarihi : 18/08/2015 günü, saat 10:35-10:40 arası. 2. İhale Tarihi : 02/09/2015 günü, saat 10:35-10:40 arası. İhale Yeri : ANKARA ADLİYESİ 3 NOLU MEZAT SALONU Takdir Edilen No Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) ,00 1 % 1 34VT9982 Plakalı, 2011 Model, VOLVO Marka, S60 2.0T 6-VİTES Tipli. Rengi Beyaz, Volvo S60 markalı. Anahtar mevcut, ruhsat yok. Beyaz renkte, şase no: YV1FS445BB Ön tampon. kaput, motor hasarlı, sağ ön ve arka teker patlak, sağ ön far kırık, sol ön kaı ve çamurluk hasarlı, hava yastıkları kaza nedeniyle açılmış, muhtelif yerlerinde çizik ve göçme mevcut. Resmi İlanlar Basın ( veren Bayraktar, bu dönemde 6 ürünün fiyatının değişmediğini, 14 ürünün fiyatının azaldığını, 15'inde ise fiyat artışı görüldüğünü kaydetti. Bayraktar, markette en fazla fiyat artışının yüzde 46,29 ile sivri biberde kaydedildiğini belirtti. Üretici fiyatlarında ramazan boyunca 9 üründe fiyat değişimi görülmediğine, 9'unun fiyatında azalma yaşandığına, 13'ünde ise fiyat artışı meydana geldiğine işaret eden Bayraktar, üretici fiyatlarında en fazla artışının yüzde 38,82 ile kuru soğanda görüldüğünü açıkladı. Bayraktar, "Ramazan sonu itibarıyla fiyatı en fazla artan ürün üreticide kuru soğan, markette sivri biber oldu. Fiyatı en fazla düşen ürün ise üreticide havuç, markette karpuzdu" Patateste NEVŞEHİR - MURAT KAYA - Türkiye'nin önemli patates üretim merkezlerinden Nevşehir'in Derinkuyu ilçesinde, patateste görülen "mildiyö" hastalığının üretimi olumsuz etkileyebileceği ve fiyatların yükselmesine neden olabileceği bildirildi. Derinkuyu Ziraat Odası Başkanı Ömer Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Derinkuyu'nun yılda yaklaşık 200 bin ton patates üretimiyle Türkiye'de bu alanda önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. Yörede geçen yıl 40 bin dekar alanda patates ekimi yapıldığını ifade eden Yılmaz, bu yıl ise yaklaşık 50 bin dekar alanda 250 bin ton ürün beklendiğini kaydetti. Yıldız, aşırı yağışlar ve gece sıcaklığının mevsim normallerinin altında seyretmesi sonucunda patateste mildiyö (yaprak ve gövdede soluk yeşil renkte ortaya çıkan ve daha sonra esmerleşen, sınırları belirsiz lekeler) hastalığının ortaya çıktığını belirterek, "Son bir aydır halk arasında 'karabacak' olarak adlandırılan mildiyö hastalığı patateste baş gösteriyor. Bu hastalığa müdahalede geç kalınırsa ürünlerin büyük bölümü zarar görecek, üretim düşecek. Bunun sonucunda da yaşanan olumsuzluk fiyatlara yansıyacak" diye konuştu. tehdidi Mildiyö hastalığının patatesi kuruttuğunu anlatan Yılmaz, zamanında ilaçlama ve önlem alınmazsa zararın artmasından endişe ettiklerini vurguladı. Patates üreticilerinin birlik çatısı altında toplanması gerektiğini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birlik çatısı altında toplanılmış olsaydı özellikle Derinkuyu'daki tarlalarda baş gösteren hastalık olmayacaktı. Bazı üreticiler on yıl üst üste patates ekti. Tarla hiç dinlendirilmedi ve ilaçlarla sürekli toprağa zarar verildi. Patatesteki belirsizlik üretici birliğiyle çözülür. Üretici birliği adı altında çiftçilerin kendi işini kendisi yapması gerekiyor, her işi devletten beklemek yanlış olur. Üreticilerin kendi başına ekim yapması hem kendisine hem de tüketiciye zarar veriyor. Patates Üreticileri Birliği adıyla birleşme sonunda, ekimden pazar satışına kadar olan bölümler adım adım izlenir. Hem sağlıklı ürün elde edilmiş olur hem de tüketici uygun fiyata patates almış olur. Bunun yanında Türkiye'de ne kadar patates üretimi yapılıyor ne kadar tüketiliyor elimizde sağlıklı bir rakam olamıyor. Kayıt dışı ekimlerin önüne geçilebilmesinin en sağlıklı şekli birlik altında üreticilerin toplanmasıdır."

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN 9 17 Temmuz 2015 Cuma Lee, 55 yıl sonra yeni hayrettinivgin@gmail.com HALK ŞİİRİMİZDE KÖROĞLU GELENEĞİ VAR MI? Ünlü destan kahramanı Köroğlu gerçek kimliği ile bir halk şairidir. Köroğlu nun tarihî kişiliği ve aslı üzerine günümüze kadar çeşitli düşünceler ileri sürülmüştür. Köroğlu bu yönüyle halâ uzmanlar ve bilim adamları tarafından araştırılmaktadır. Halk şiiri literatürüne Köroğlu adıyla yansıyan şiirlerin birikimleri sonunda; bir Âşık Köroğlu tipi ortaya çıkmıştır. Böyle bir tipin ortaya çıkması boşuna olmamıştır. Çünkü yazılı ve sözlü kaynaklardaki Köroğlu anlatmaları tarihî süreç içerisinde; bazen destan, bazen hikâye, bazen masal, bazen destanî hikâye olarak karşımıza çıkmış ve elimize geçmiş klasiklerdir. İster destan, hikâye, masal, isterse başka bir tür anlatı olsun; Köroğlu bu anlatımların baş kahramanıdır. Anlatılar da ise konular, kahramanlıktır. Halk hikâyeleri, Türkiye coğrafyasında Kafkasya ve Hazar ın batısındaki topraklarda, âşık edebiyatı ürünlerindendir. Türk halk hikayeciliği daha çok bu coğrafyada gelişmiştir. Bu hikâyelerde âşık tipinin olmaması düşünülemez. Kahraman, âşık tipi olursa, Köroğlu anlatmalarında da âşık tipi Köroğlu dan başkası olamaz. Hikâye anlatıcısı-ki bunları anlatan çoğu zaman hattâ bütünüyle âşıklardır-kahraman Köroğlu nu âşık tipine getirir ve o kimliği Köroğlu na yakıştırır. Hikâyelerdeki tiplerden sadece Köroğlu âşık değildir anlatıcının nazarında başkaları da vardır. Ayvaz, Demircioğlu, Hasan Bey, Kiziroğlu, Telli Nigâr, Uruşen Baba gibi tipler âşık tipine sokuluverir. Bu şu demektir: Âşık tipine lâyık görülen bu kahramanlar, hikâye içerisinde artık saz çalan şiir söyleyen birer âşıktırlar. Köroğlu adına söylenen şiirler, hattâ diğer tipler adına söyletilen şiirler, o tiplerin bizzat şiirleri haline gelir. Artık bu şiirler onların malıdır ve birer onlar da âşıktır. Cönklere, yazılara böyle geçer, hikâyelerde bu kahramanların en önemli nitelikleri âşık olmalarıdır. Oysaki bu hikâyeler ilk anlatanların yaratılarıdır. Artık hikâye anlatanın, hattâ bu hikâyeleri düzenleyenlerin kim oldukları bilinmez, hikâyelerdeki şiirler muhayyel kahramanlara maledilir. Giderek destan kahramanı Köroğlu ile yaratılan âşık tipi Köroğlu aynîleşir. Biz araştırmacılar öyle Köroğlu anlatmaları dinliyoruz ki zaman zaman Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa nın şiirlerinin Köroğlu adına söyletildiğine tanık oluyoruz. Her hikâye anlatısı-ki bunların genellikle âşıklar olduğunu söyledim- hikâyelere ilâveler, çıkarmalar ve başka anlatılar kattığı bir gerçektir. Hattâ Köroğlu hikâyesi anlatıcısı olan bazı doğulu âşıkların; Âşık Mahirî den, Narmanlı Sümmanî den şiirler alarak Köroğlu na söylettiğini biliyoruz. Bu şiirlerin büyük bir bölümü koçaklama türündedir. Madem ki Köroğlu bir yiğittir, haksızlıklarla mücadele eden bir kahramandır, o halde ona söyletilen şiirler de bu karaktere uygun olmalıdır. Bu şiirler de genellikle koçaklamadır. Tabiî ki bir bölümünün de güzelleme türünde olması doğaldır. Türk halk şiirinde koşmanın, kahramanlık, yiğitlik ve savaş konusunda söylenilen türüne koçaklama adı verilir. Koçaklamalarda yiğitlik ve yiğitler övülür, çarpışmalarda gösterilen kahramanlıklar dile getirilir. Türk halkı kahramanlık, mertlik, cesaret konusunu işleyen koçaklama türüne çok değer verir ve sever. Köroğlu anlatılarında, anlatı konuları daha çok vuruşma üzerine kurulu olduğundan ve kahramanlık duyguları ön plana çıkarıldığından koçaklama türünde şiirlerin çok olması doğaldır. Halk şiiri geleneğimizde o hale gelmiştir ki koçaklama deyince akla Köroğlu anlatıları ve Köroğlu gelmektedir. Koçaklama türüyle Köroğlu neredeyse özdeş hale gelmiştir. Köroğlu, koçaklama türünün bir sembolü olmuştur. Türk halkı Köroğlu nu yaşayan bir şahsiyet olarak görmüş öyle kabullenmiştir. Zaman içerisinde bir Köroğlu Geleneği oluşmuştur. Halk edebiyatı ve halk şiiriyle meşgul olanlar çok iyi bilirler ki Türk Âşıklık Geleneği 15. yüzyılda ortaya çıkmış ve bugünlere getirilmiştir. Türk halkı Köroğlu nu bir destan kahramanından çok, bir âşık olarak benimsemiştir. Her ne kadar âşıklık geleneği 15. veya 16. yüzyıldan sonra oluşmaya başlamıştır ama kaynağını Yunus Emre, Abdal Musa, Hasan Dede, Kaygusuz Abdal, Âşık Paşa gibi ozanlardan almıştır. Zamanla Türk halk şiiri içerisinde 4 gelenek oluşmuştur: (1)Yunus Emre Geleneği, (2) Karacaoğlan Geleneği (3) Köroğlu Geleneği (4) Pir Sultan Abdal Geleneği. (DEVAM EDECEK) ADANA - 27 yıllık Çocuk Cerrahisi Hekimi olan Saadettin Güney, sağlık sorunları nedeniyle mesleğine ara verdiği süreçte 'Nasıl Geçti Habersiz' isimli bir kitap yazdı. Mesleki anılarını kaleme aldığı kitabı için imza günü düzenleyen Güney, okuyucularının yoğun ilgisiyle karşılaştı. Adana Tabip Odası'nın organizasyonu ile düzenlenen Dr. Saadettin Güney in 'Nasıl Geçti romanını yayınladı İngilizce özgün adıyla "To Kill a Mockingbird"in (Bülbülü Öldürmek) yazarı 89 yaşındaki Harper Lee, 55 yıl sonra ikinci romanı "Go Set a Watchman"ı yayınladı. NEW YORK - Amerikalı romancı Harper Lee'nin, modern Amerikan edebiyatının klasikleri arasına giren 1960'ta yayınlanan Bülbülü Öldürmek romanının ardından uzun süre beklenen yeni kitabı "Go Set a Watchman", raflardaki yerini aldı. ABD'de HarperCollins yayınevi tarafından, ilk etapta 2 milyon adet basılan Lee'nin yeni kitabı, New York Halk Kütüphanesi'nden 550 adet sipariş alırken, ülkenin bazı şehirlerinde okuyucular, kitapçılarda uzun kuyrukların oluşmasına neden oldu. Lee'nin 40 farklı dile çevrilen Bülbülü Öldürmek kitabı dünya Habersiz' kitabının imza gününe Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan da katıldı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1988 yılında mezun olan ve 1999 yılında kronik bir hastalık tanısı alan ve sağlığı yıldan yıla bozulan 'Nasıl Geçti Habersiz' kitabının yazarı Dr. Saadettin Güney, Amacım bir an önce iyileşip yeniden çok sevdiğim çocuk cerrahisine SAMSUN - Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB), yaşları 2 ile 5 arasında değişen minikleri operayla tanıştırdı. Atakum ilçesindeki özel bir anaokulunun çok amaçlı salonunda gerçekleştirilen etkinlikte SAMDOB sanatçıları, konser öncesi, kullandıkları müzik aletlerini öğrencilere tanıttı. Daha sonra 16 kişiden oluşan orkestrayla, çocuklar için konser verildi. Hayatlarında ilk kez opera dinleyen minikler, keyifli dakikalar yaşadı. Keman sanatçısı Ayçagül Yıldız, gazetecilere yaptığı açıklamada, amaçlarının miniklere operayı sevdirmek olduğunu söyledi. Sosyal sorumluluk kapsamında anaokulları, huzurevlerinde bu tür etkinlikler düzenlediklerini ifade eden Yıldız, "Etkinlikleri yıl içinde sürdürüyoruz. Çocuklarımıza bu müziği, enstrümanları tanıtmak ve onları bize yakınlaştırmak adına bu tür etkinlikler yapıyoruz" Çocukların operayı sevmesinin, bu sanatla tanışmasıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Yıldız, "Hayatlarında ilk kez operayla tanışan miniklerden güzel tepkiler aldık. Şimdiye kadar gittiğimiz bütün okullardan mutlu döndük. Hep güzel karşılandık. Onlar da bizi çok sevdi. Enstrümanları tanıyorlar, bilmedikleri şeyleri görüyorlar, öğreniyorlar ve mutlu oluyorlar" diye konuştu. BURSA - Bursa Nilüfer Çoksesli Korosu, Almanya nın Magdeburg kentinde bu yıl ikincisi düzenlenen Avrupa koro oyunları ndan üç altın madalya ile döndü. Koro başarılarını Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile paylaştı. Almanya nın Magdeburg kentinde 6-12 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen Avrupa Koro Oyunları na Nilüfer Çoksesli Korosu damgasını vurdu. Şampiyon koroların yarıştığı Folklorik ve Karma Oda Korosu kategorilerinde yarışan Nilüfer Çoksesli Korosu, iki kategoride de altın madalya aldı. Folklorik kategoride gösterdiği üstün başarıdan dolayı dünyanın en başarılı korolarının yarıştığı Grand Prix ye davet alan Şef Zeynep Göknur Yıldız yönetimindeki Nilüfer Çoksesli Korosu, Grand Prix Folklore kategorisinde de birincilik kürsüsüne çıkarak altın madalyayı aldı. Büyük başarı gösteren Nilüfer Çoksesli Korosu, 2016 yılında Rusya nın Sochi kentinde gerçekleştirilecek olan Koro Olimpiyatları na da davet aldı. Türkiye, Bursa ve Nilüfer i, aldığı madalyalarla uluslararası arenada en iyi şekilde temsil eden Nilüfer Çoksesli Korosu sevinçlerini, Başkan Bozbey le de paylaştı. Başkan Bozbey, aldıkları altın madalyalarını kendisine getiren koro üyelerini tek tek kutlarken, Çıtanızı her geçen gün giderek yükseltiyorsunuz. Bu da bizleri gururlandırıyor. Her zaman sizin yanınızdayız, desteğimiz devam edecek Başarılarından dolayı Interkultur un düzenleyeceği organizasyonda jüri üyesi olarak davet edildiğini belirten Nilüfer Çoksesli Korosu Şefi Zeynep Göknur Yıldız da, Yarışmaya ilk olarak folklorik ve karma oda korosu kategorilerinde katıldık. Gösterdiğimiz üstün başarıdan dolayı Grand Prix ye ve Interkultur ün organizasyonunda jüri üyesi olarak davet edildik. Üst düzey koroların yarıştığı kategoriden de altın madalya kazandık. Ülkemiz ve Nilüfer adına çok onur verici bir duygu. şeklinde konuştu. (CHA) dönmek. 'Nasıl Geçti Habersiz' ilk kitabım. Bundan bir yıl kadar önce Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 1988 mezunlarının oluşturduğu Facebook sayfasında arkadaşlarıma herkesin tıbbiye ve meslek hayatında yaşadığı bir veya daha fazla anısını paylaşmasını istedim. İlk bir iki anımı paylaştıktan sonra yazmanın beni çok rahatlattığını ve bir tutku haline fark ettim ve anılarımı yazmaya devam ettim. Dostlarım, arkadaşlarım da yazdıklarımın çok akıcı ve samimi bir dilde olduğunu söyleyip, yazmam konusunda beni motive ettiler. Yaşadıklarını gelecek nesillere aktarabilmek, anlatabilmek, anlaşılabilmek için söz uçsa bile yazının kalacağını bildiği için yazdığını dile getiren Saadettin Güney, Yazmaya devam edeceğim. Anılarımdan sonra kısa öyküler yazmayı düşünüyorum. Bu öyküler yaşanmış olaylarla beraber hayal gücümün bir harmanı şeklinde olacak. Yazmak gerçekten de çok rahatlatıcı, tam anlamıyla bir terapi ve yazdıkça daha çok yazmak istiyorum. Herkese edebi kaygılar içerisinde olmadan, içinden geldiği gibi yazmasını tavsiye ediyorum. diye konuştu. (CHA) genelinde 40 milyon satmıştı. Lee, "Go Set a Watchman"dan önceki Bülbülü Öldürmek romanında, çocukluğunun geçtiği Alamaba'nın Monroeville kabasında 1936 yılında yaşadığı ırkçılıkla ilgili bir deneyimini, ABD'nin güneyinde Maycomb adlı kurgusal bir kasabada benzer sorunlarla karşılaşan küçük bir kızın ağzından kaleme almıştı. Lee'ye 1961'de Pulitzer Ödülü kazandıran Bülbülü Öldürmek, 1962'de filme uyarlanırken, filmde oynayan ünlü oyuncu Gregory Peck, 3 Oscar ödülünün sahibi olmuştu. Samsun'da minikler operayla tanıştı Nilüfer Çoksesli Korosu ndan uluslararası başarı Çocuk Cerrahı, anılarını kitaplaştırdı MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER AKTIKÇA DOLAN ŞELALE Yokluğun kemendi dünyaya ait, âşık olan yüreklere ayrılık yok ki aşkta. Özlemek arzuların duayla bükülüşü; benim için nefes, benim için hayat yârla vuslatın düşü. Aktıkça dolan şelale kalbim, Allah ın izniyle benim sahibim olan yârla ebediyen yaşamak, sonsuzca aşkı koklamak ve damla damla aşkı yudumlamak niyetim. Ben yâre dünya ile değil ukbayla bağlandım, ben var olduğumu yâr bana dokununca anladım. Özümü yârda buldum ben, sözümü yâre verdim ben. Kalbimi lahza lahza, ömrümü gün gün, nefesimi ateş ateş yaşıyor; aşka aktıkça, yâre yaklaştıkça firakın engellerini Yaradan a şükürle ve secdelerle aşıyorum ben. Yokluğun kemendi dünyaya ait, âşık olan yüreklere ayrılık yok ki aşkta. Bir şelaleyim ben yâre akan, aktıkça dolan, doldukça taşan Yârin aşk bağbanıyım, aşkın nöbetçisi, vuslatın sonsuz bekçisiyim onu hep ruhumda taptaze yaşatan. Kalbimi bir saat gibi kuran ellerde atıyor kalbim, ömrümü kendine bende eyleyen hayalin gerçeğine çıldırıyor nefesim. Dağların erimeyen karı bende aşk. Bitmeyen, azalmayan ve hep çoğalan bir sağnak yağmur gibi aykırı bende aşk. Beni kendine bende edene, sesine bile meftun edene mağlup bende aşk. Yaylalarımda açan nadide çiçeğin ismi yâr, benim kalbim deryaların deryasında asumanın kanatlarında konaklayan, yârin kokusuyla nefes alan, bilinmeyen ve ondan gayrı bilinmek istemeyen gizli bir diyar. Benim adım ve soyadım da yâr; sadece gönlümde, dünyamda ve ukbamda değil benim gözyaşımda bile onun hakkı var. Ömrümdeki vefa, ruhumdaki sefa; gözlerimin rikkati, kalbimin sadakati sadece ona. Nefesim ateşiyle dağlansa da, hayatım geçse de hasretiyle yana yana sonsuzca dileğim o; benim gözlerimin meleği o. Dönüyor, dönüyor kalbim yâre, bir semazenin teslimiyetiyle dönüyor her nefeste, dönüyor ömrüm yâre. Sonsuzluğu bir çembere çevirdi bende aşk, bir çocuğun çember çevirişi gibi mutlu, bir çocuğun en sevdiğine delirişi gibi umutlu heveslerim. Beklediğim sürura erecek bir gün hayallerim. O güne dek şelale olan sevdam aktıkça dolacak, doldukça coşacak ve vuslata vuslat ekleyerek yaşayacak hep. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Âşık olmak ne güzel hele eminsen ondan, Doğru olanlar elbet nasiplenecek sondan. İçimdeki o huzur her gün sürgün veriyor, Köküm kâlû belâda "mahşer "deyişim bundan.

10 10 17 Temmuz 2015 Cuma SAĞLIK Hamilelere Ramazan Bayramı tatili önerileri Ramazan Bayramı tatilinde ailenizle hoşça vakit geçirirken yediklerinize dikkat etmeli, midenizi yetersiz ve dengesiz yiyeceklerle doldurmak yerine; lezzetli ve hafif yemekleri tercih etmelisiniz. Özellikle hamileler yediklerine iki katı daha fazla dikkat etmeli. Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir Ramazan Bayramı tatilinde hamilelerin dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı. HABER MERKEZİ - Kan şekerinin yükselmesinin temel nedeni, vücuttaki insülin hormonunun yokluğu, eksikliği veya var olan insülinin etkisizliğidir. Sağlıklı bireylerde kan şekeri, insülin hormonu tarafından dengelenir. Ancak diyabetli hamilelerde veya hamilelik şekeri görülen anne adaylarında vücut yeterli insülin hormonu salgılayamadığı veya salgılanan insülin hormonu kandaki şekerin vücut tarafından kullanılmasında yeterli etkiyi göstermediği için kan şekeri yükselir. Dolayısıyla tatlı tüketimini abartmamalısınız. Sen iki kişisin, ye sözlerine aldırış etmemeli, sütlü tatlıları, dondurmayı tercih etmelisiniz. Bayram tatilinizi açık büfe restoranların bulunduğu bir tatil beldesinde Eski Bakan Akdağ, sağlık danışmanı oldu ANKARA - Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'nin sağlık alanında gerçekleştirdiği büyük dönüşüm tecrübesini dünyanın pek çok ülkesiyle paylaşıyor. Akdağ, sağlık sistemini geliştirmeye çalışan çeşitli ülkelere, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası'ndan gelen talepler doğrultusunda danışmanlık yapıyor. Bu kapsamda yaptığı çalışmalara ilişkin AA muhabirine bilgi veren Akdağ, son olarak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) davet üzerine bir ziyaret gerçekleştirdiğini açıkladı. Ziyaret kapsamında IKBY Başbakanı ve Sağlık Bakanı ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Akdağ, ülkenin sağlık sisteminin geliştirilmesi noktasında prensipler konusunda anlaşıldığını söyledi. AK Parti iktidarları boyunca Türkiye'nin sağlıkta dönüşüm programları ile büyük bir başarı yakaladığını belirten Akdağ, "Türkiye'de sağlık sistemi, vatandaşlarımızın sağlık hizmetine kolay erişebildiği ve kaliteli hizmet aldığı bir duruma getirildi. Bunu bütün dünya çok iyi fark etmiş durumda" Harvard Üniversitesi'nde çeşitli ülkelerin sağlık bakanlarının katılımıyla bir grup oluşturduklarını ifade eden Akdağ, 2012 yılından beri her sene haziran ayında 5 günlük yoğun bir kurs verdiklerini söyledi. Sağlık bakanları ile gerçekleştirdikleri programın bir benzerini, son iki yıldır maliye bakanları ile de "sağlık finansmanı" konusunda yaptıklarını aktaran Akdağ, son yıllarda programa katılan bakanların sayısının 66'ya yükseldiğini belirtti. Sağlık Bakanlığı görevini Mehmet Müezzinoğlu'na devrettikten sonra çeşitli ülkelerden talepler gelmesi üzerine bu ülkelere gittiğini kaydeden Akdağ, "Son bir yılda bunların içerisinde Güney Afrika, Vietnam var. Son aylarda Ürdün, Bebeğinizi beklerken kalp sağlığınızı ihmal etmeyin HABER MERKEZİ - Sağlıklı bir yaşam için kalp hastalıklarından korunmak büyük öneme sahiptir. Ancak hamilelik döneminde hem anne hem de bebeğin sağlığı söz konusu olduğu için alınacak önlemler 2 katına çıkarılmalıdır. Kalp hastası olan anne adaylarının yanı sıra herhangi bir şikayeti olmayan gebelerin de kalp kontrollerini aksatmaması hayati önem taşımaktadır. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü nden Doç. Dr. Özlem Batukan Esen, hamilelik döneminde kalp sağlığını korumanın yolları hakkında bilgi verdi. Hamilelikte kalp sağlığı iki şekilde ele alınmalıdır. Birincisi daha önceden kalp hastalığı olduğunu bilenler ikincisi ise ailesinde kalp hastalığı ve şeker yatkınlığı olan kilolu anne adaylarıdır. Öncesinde kalp hastalığı olanlar kendi kalp takiplerini yaparak, doktorlarına danışıp gebe kalmalı ve düzenli kontrollerini aksatmamalıdır. Sağlıklı bir anne adayının gebelik süresince yapması gereken en önemli şey ailesi ile olan riskleri bilmesidir. Ailesinde genç yaşta kalp krizi nedeniyle ölüm, yüksek tansiyon, böbrek hastalığı varsa gebelik Fas, Bahreyn var. Ondan önce Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan var. Bu böyle bir süreç. Kuzey Irak da bunun bir parçası. Kuzey Irak'ın sağlık sistemini geliştirip, orada insanlara daha iyi sağlık hizmeti verilsin diye danışmanlık yapmış olacağım" diye konuştu. Bunun temelinin, Türkiye'de oluşturdukları sistem olduğunun altını çizen Akdağ, "Bu sistemi gördükleri için bizden böyle bir talepte bulunuyorlar. Ben de bunu karşılamaya çalışıyorum" Bazı ülkelerin Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası ile birlikte sağlık sistemlerini geliştirmeye çalışırken, kendisinden doğrudan ya da bu uluslararası örgütlerin talebiyle danışmanlık hizmeti aldıklarını belirten Akdağ, bunun şahsi bir danışmanlık olduğunu dile getirdi. Bahreyn, IKBY, Fas, Ürdün'de bir ekiple hizmet edeceklerini ifade eden Akdağ, IKBY'de de ekibi oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika ve Orta Asya ülkelerinin Türkiye için özel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Akdağ, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve öncesi ya da sonrasında kalp muayenesinden geçmelidir. Gebelikteki gelişen en önemli risk yüksek tansiyondur. Gebeler, 14/9 üzerinin yüksek tansiyon olduğunu bilmelidir. Öncesinde yüksek tansiyonu olup gebelikte devam edenler olduğu gibi, hiç yüksek tansiyonu olmayıp gebeliğin 20. haftasında bu sorunla karşılaşanlar da olmaktadır. Buna ek olarak böbrekten protein kaybı varsa bebek ve anne için risk başlar. Dolayısıyla gebelikte yüksek tansiyon takibi çok önemlidir. Gebelik yüksek tansiyonunun bir kısmı gebelik sonrası kalıcı olarak devam eder, bir kısmı da doğumdan 4 ya da 6 hafta sonra normale döner. Bir anne adayı ayaklarda, ellerde şişlik varsa, baş ağrısı, görmede bulanıklık ve hafızada değişiklikler söz konuysa gebelik tansiyonundan şüphelenmelidir. Gebelikte en önemli kalp sağlığı sorunlardan bir diğeri ritim bozukluklarıdır. Ritim bozukluğu olanlar ya da hiç olmayan ve gebelikle birlikte ortaya çıkanlar olabilir. Bunlar geçici olabildiği gibi hayati öneme sahip olanları da vardır. Tedavisi teşhise göre değişecektir. Genellikle kalpte ritim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu görüşmelerden haberi olduğunu ifade etti. Danışmanlık verirken zaman zaman ekiplerin Türkiye'ye geldiğini belirten Akdağ, "Sağlık Bakanlığının yetkilileri ile beraber Türkiye'deki sağlık sistemini de gözden geçiriyorlar. Ben tecrübeli bir politika dönüştürücüsü olarak bu işi kolaylaştıran kişi konumunda oluyorum" ifadesini kullandı. IKBY'de iki ya da üç yıllık çalışma gerçekleştireceklerini açıklayan Akdağ, şöyle konuştu: "Başlangıçta yaptığımız o ülkenin sağlık dönüşümü ile ilgili stratejisini geliştirmek oluyor. Uygulama aşamaları strateji geliştirmek kadar önemli. Sadece bir politik metin yazmak, belli bir stratejik doküman hazırlamak başarı için yeterli değil. Bunun üstünde biz Harvard'da da çok duruyoruz. Oraya aldığımız politikacılarla da bu konuyu enine boyuna tartışıyoruz. Genelde strateji geliştirmeye çok zaman harcanıyor. Ama işin uygulama tarafına politikacılar az zaman ayırıyor. Biz bu ülkelerde işin uygulama tarafına da çok zaman ayrılması gerektiğini vurgulayarak onlarla görüşüyoruz." Akdağ, Türkiye'nin AK Parti iktidarları döneminde dünyanın hayran olduğu bir dönüşümü gerçekleştirdiğini belirterek, şunları söyledi: "Son otuz yıl içerisinde böyle kapsamlı bir sağlık dönüşümünü bu kadar başarılı gerçekleştirmiş ikinci bir ülke yok. Parça parça önemli reformlar yapmış ülkeler var. Mesela Meksika, Tayland gibi... Bunların hiçbiri Türkiye'nin bu bütüncül dönüşümünü yakalayabilmiş değil. Sağlık sigorta sistemleri, aile hekimliği, hastanecilik, ilaç ile ilgili politikalar... Bu kadar büyük bir dönüşümü gerçekleştiren ve de bunu oldukça az bir maliyetle yapan ikinci bir ülke yok." bozukluğu varsa tedavisi ikinci trimester sonrasında verilebilmektedir. Yüksek tansiyon için de tedavi programı aynı şekilde uygulanmaktadır. Güvenli ilaçlardır ve bebek sağlığına herhangi bir zararı dokunmaz. Doğuştan olmayan ama romatizmayla birlikte gelişen kalp kapak hastalıkları vardır. Kalp muayenesinden geçmeyen çoğu kadının bu hastalıktan haberi yoktur. Kalbinde delik olup, bundan gebelikle birlikte haberdar olan kadınlar da toplumda görülmektedir. Her gebe değil ama nefes darlığı ve çarpıntısı olan anne adaylarının bir kalp doktoruna muhakkak görünmeleri gerekmektedir. Gebelik sırasında damar sertliği de hızlanmaktadır. Doğum ya da gebelik sırasında hayati kabul edilen ana atar damar yırtılmaları söz konusu olabilmektedir. Ailevi kolesterol yüksekliği ve damar sertliği olanlar, sigara içenler, 40 yaş sonrası gebe kalanlar, tüp bebek gebeliği ve kilolu olan anne adayları kalp doktoruna gitmelidir. Gebelikte hormonal düzendeki değişiklikle beraber kolesterol yükselir, kanın akışkanlığı yavaşlar ve damarlarda var olan problemler daha aşikar hale gelir. geçirecekseniz; çok daha dikkatli olmalısınız. Tabağınızdaki yiyeceklerin içeriklerini ve pişirilme yöntemini öğrenin. Hafif yiyecekleri ve zeytinyağlıları tercih etmeye çalışın. Salata yiyecekseniz hijyeninden, sebzelerin iyi yıkanmış olduğundan emin olun. Ayrıca öğününüzü sadece salatayla geçiştirmeyin. Yanında mutlaka et, tavuk ya da balık gibi protein içeren bir besin tüketmeye özen gösterin. Açık sulardan, meşrubatlardan uzak durun. Salata sosları, yağlı peynirler, kızartılmış ekmekler, yağlı tohumlar, patates veya makarna salatası gibi yüksek yağ içeren besinler, yüksek kalorilidir; tercihinizi yaparken dikkatli olun. Özellikle reflüsü olan anne adayları yüksek yağ ve mayonez içeren soslardan uzak durmalı. Yemeğinizi yavaş ve sakin bir şekilde yiyin; aşırı doymuş hissetmeden önce yemeyi bırakın. Denemek istediğiniz yiyecekleri sıraya koyarak, farklı öğünlerde bir tanesini az miktarda deneyin. Böylece öğünlerinizde daha dengeli besleneceksiniz ve öğünleriniz daha çeşitli olacaktır. Anne adayları bayram tatilinde de fiziksel aktiviteyi ihmal etmemeliler. Yemeklerden sonra kısa bir yürüyüş veya bulunduğunuz yerin imkânlarına göre yüzme, aerobik yapabilirsiniz. Kazalarda omurilik felcini önleyecek buluş BURSA - Trafik kazalarında özellikle kazazedeyi araçtan çıkarmaya çalışırken meydana gelebilen omurilik felcinin önüne geçmek amacıyla Bursa'da projelendirilen "proneck" adlı boyunluğun üretilmesi için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİ- TAK) müracaat edildi. Araçtaki koltuk başlıklarına gömülü olan ve açıldığında baş, boyun, omurga düzleminde yaklaşık 50 santimetrelik bir alanı sabitleyen proneck, kazazedeyi bir sedyeye yatırılmış pozisyona getiriyor. Omurilik felci riskini ortadan kaldırdığı bildirilen projenin kabulü halinde boyunluğun 5 farklı prototipi üretilerek otomotiv firmalarına tanıtılacak. Buluşun sahibi, profesyonel arama kurtarma görevi de bulunan Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık Bölümü Ana Sanat Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir trafik kazasında nefes alan, bilinci yerinde bir kazazedenin ilk müdahaleyi yapan kişi tarafından araçtan çıkarıldığı an, zaten kırık olan boynunun düştüğüne ve öldüğüne şahit olduğunu, olaydan sonra bu durumun önüne geçmek için çalışmaya başladığını anlattı. Çalışmaları sonucu söz konusu ürünü tasarladığını belirten Öztahtalı, "Proneck, kaza sonrasına müdahale edenlerin kazazedeye rahatlıkla uygulayabileceği ve kazazedenin baş, boyun, omurga yaralanmalarını stabil tutarak ömür boyu yatağa bağlanmasını önleyecek bir buluş. Bu buluş, üzerinde çalıştıkça ve kazanın oluşma senaryolarını düşündükçe gelişmeye başladı. Önce Türk Patent Enstitüsüne, arkasından uluslararası patent örgütlerine müracaat ettik. Bugün buluşun 3 patenti var ve dünyada tanınan bir buluş olma yolunda ilerliyor" değerlendirmesinde bulundu. Öztahtalı, Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre, her yıl 150 bin civarında insanın kaza sonrası araçtan çıkarılırken omurilik felci olduğunu dile getirdi. "Proneck"in, koltuk başlığına gömülü üretilen standart dışı bir boyunluk olduğuna değinen Öztahtalı, şöyle devam etti: "Normalde boyunlukların boyun bölgesinde koruyabileceği alan sınırlı. Proneck, teknik olarak uygulama aşamasında başın üst ve alt kısmına doğru açılan iki kulakçığa sahip. Bu kulakçıklar, baş, boyun, omurga düzleminde yaklaşık 50 santimetrelik bir alanı sabitleyerek, kazazedeyi bir sedyeye yatırmış konuma getiriyor. Böylece kazazedeyi araçtan nasıl çıkarırsanız çıkarın, baş, boyun, omurga düzlemi tam sabitlendiği için omurilik felci olma riski ortadan kalkıyor. Bir kişiyi bile omurilik felci olarak yatağa bağlanmaktan kurtarsak, proneck gerçek amacına ulaşmış demektir. Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi'ndeki uzmanlar, bu ürünün ticarileşmesi için sanayi kuruluşlarıyla bağlantılar kurdu. Bir otomobil yan sanayi firması, projeye ve buluşa ciddi ilgi gösterdi. Şimdi projeyle TÜBİTAK'a müracaat ettik. Kabul edilirse iki yıl içinde 5 prototip üretilecek." Öztahtalı, dünyada standartlaşan örgütlerin ilk yardım eğitimlerinde kazazedeyi araçtan çıkarmak için uygulanan rentek manevrasının "yüzde 95" başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi. Kazazedenin iri, ilk müdahalecinin de zayıf biri olması durumunda rentek manevrasıyla kurtarmanın mümkün olmayacağını hatta baş, boyun, omurga yaralanmalarını daha ciddi boyutlara geçirebileceğini vurgulayan Öztahtalı, şunları kaydetti: "Proneck, 10 yaşında bir çocuğun bile rahatlıkla uygulayabileceği bir şey. İlk hareket noktası, koltuğun başlığının arkasındaki baş parmakların girebileceği küçük oyuklardan boyunluğu açmak ve koltuğun başlığından çıkarmak. Daha sonra yaralıyı hiç oynatmadan boynunu sabitlemek ve yaralıyı hafif ön tarafa alıp ürünün kulaklarını açıp sabitlemek. Böylece baş, boyun, omurga düzleminde yaklaşık 50 santimetrelik sabitleme sağlanıyor ve yaralı araçtan çıkarılabiliyor. Proneck, sadece trafik kazalarının ardından kullanılacak bir buluş değil. Herhangi bir yerde, evde, piknikte gerçekleşen boyun yaralanmalarında araçtan çıkartıp uygulanabilir. Uygulandıktan sonra tekrar araçtaki yerine oturtup kullanılabilir. Ayrıca proneck, her koltuğun başlığında bulunacağı için araçtaki herkese uygulanabilir. Amacımız bu boyunluğun tüm ülkelerde kullanılması. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletlerin (BM) bu konuya ilgi duyacağını düşünüyoruz. DSÖ ve BM, bu buluşun insanlık için önemli olduğu vurgusunu yaptığında yasal olarak araçlarda proneck bulunma zorunluluğunun da ortaya çıkacağını düşünüyoruz."

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 1 lira ya kıyafet satıp burs veriyorlar Balıkesir'de 2013 yılında bir grup hayırsever tarafından kurulan Altıeylül Vefa Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, bağışlanan yeni ya da kullanılmış giysileri 1 liraya satıp elde edilen gelirle ihtiyaç sahibi öğrencilere burs sağlıyor. BALIKESİR - Dernek Başkanı Birsen Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda ihtiyaç sahibi kimselere yardım etme amacıyla yola çıktıklarını söyledi. Işık, geçen dönem 8 olan burs verdikleri öğrenci sayısının eğitim öğretim yılında daha fazla olacağını anlattı. Yürüttükleri çalışmalarla 25 öğrenciye yardımda bulunmayı garantilediklerini ve bu konuda 50 kişiye ulaşmayı hedeflediklerini dile getiren Işık, "1 liraya ikinci el ya da hiç kullanılmamış kıyafetleri satarak çocuk okutuyoruz. Sattığımız kullanılmış veya kullanılmamış elbiseleri hayırseverler ile mağaza sahipleri bize ulaştırıyor. Son dönemde Balıkesir'de bulunan 9'uncu Ana Jet Üs Komutanlığından da kıyafet konusunda destekler oluyor. Bu uygulama Türkiye'de bir ilk. İlk defa 1 liraya kıyafet satarak çocuk okutan, bizim derneğimiz" diye konuştu. Bursun düzenli değil, öğrencinin ihtiyacını karşılamaya yönelik olduğunu aktaran Işık, bu sayede barınma, giyim gibi gereksinimlerinin kısa sürede giderildiğini belirtti. Işık, burs dışındaki faaliyetlerine değinerek, şunları kaydetti: "Ayda bir tekerlekli sandalye alarak bir engelliyi özgürlüğüne kavuşturuyoruz. Onun dışında farkındalık eğitimleri ile yönetim kurulumuzun uygun bulduğu, İHH'dan, Filistinli sığınmacılara gıda yardımı KİLİS - İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı, Kilis'teki Suriye'den gelen Filistinli sığınmacılara gıda yardımında bulundu. İHH Kilis Bürosu'nda yapılan yardım öncesi konuşan Filistin İstanbul Konsolosu Abdülkerim El Hatip, ramazan ayının son günlerinde Filistinlilerin sorunlarını ve sıkıntılarını dinlemek amacıyla Kilis'teki Filistinlilerin yanında olduklarını belirtti. Filistinlilere seslenen El Hatip, "Biz sizlerleyiz ve sizlerle her zaman birlikte olacağız. Yaşadığınız sorunları gidermek için çaba sarf ediyoruz ve inşallah çözeceğiz. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım'a teşekkür ederim. Yardımları dağıtmada hızlı hareket ederek bizim sorunumuza cevap verdiler. Kardeşlerimize yardım ediyorlar" İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da kendisinin de Filistin vatandaşı olduğunu söyledi. Filistinlileri ve çocuklarını rahat bir şekilde hastaneye gidecek hale getirmek için çalıştıklarını ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: "Filistinli kardeşlerimiz için çalışma izni almaya çalışıyoruz. İlaç almak için izin almaya çalışıyoruz. Ayrıca Filistinlilere ait bir kampın oluşturulması için çalışıyoruz. İnşallah yakında iyi haberler alacağız. Filistin İstanbul Konsolosu El Hatip, Türk hükümetiyle görüşmeler yapıyor. Filistin'de çok çeşitli gruplar var. El Hatip, bütün bu grupların hakkını savunmayı kendine ilke edinmiş. Biz Filistinliler için elimizden geleni yapacağız. Bütün Filistinlilerin sorunları biz de rapor halinde var. Türkiye'de yaklaşık 7-8 bin Filistinli var." Yıldırım, Kilis Belediye Başkanı Hasan BUL- MACA Soldan sağa: 1. Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde. Çanakkale ilinin bir ilçesi. 2. Deniz kuvvetlerinde bir aşama. Küçük köy. 3. Dış yüz, görünüm. Boru sesi. 4. Görkem, heybet. 5. Yüksek, yüce. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışma, tedavi etme. 6. Deha sahibi kimse, dahi. Yönetme, yönetim. 7. Radyumun simgesi. Üye. Verme, ödeme. 8. Jüpiter gezegeninin yedinci uydusu. İlkel silah. 9. İzmir ilinde bulunan tarihi ve turistik kale. 10. Resimli duvar ilanı. Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi. 11. Yapma, etme. Bayram. Voltamperin simgesi. 12. Sevgide aldatma, sadakatsizlik. Kabaca evet. 13. Gemilerde, kalelerde topçuları korumak için yapılmış zırhlı kule. Raca karısı. 14. Karışık renkli. Oymak. 15. Bir sınırdan geçebilmek için verilen yazılı belge. 16. Sahip, iye, malik. Yük taşıyarak geçimini sağlayan kimse. 17. Kiloamperin simgesi. Saflığı sersemlik derecesine varan kimse. Bir nota. 18. Kabiliyet. 19. Çoğu kez büyükleri övmek için yazılmış divan edebiyatı türü. İlave. 20. Bir şeyin geçtiği ya da önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet. Arjantin in plaka işareti. Kaynak, pınar. Yukarıdan aşağıya: 1. Kutsal savaş. Eğrilmekte olan yün, keten gibi şeylerin tutturulduğu bir ucu çatal değnek. Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. İlgi eki. 2. Gözleri görmeyen. Bilgiçlik taslayan kimse. Bir işi veya bir malı en iyi teklif verene bırakma. Kuru soğuk. 3. Sofrada kullanılan sahan altlığı. Avşa adasının şaraplık siyah üzümü. Notada durak işareti. 4. Maden ocaklarındaki patlayıcı gaz. Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. Mitoloji. 5. Mesafe. Bağıntılı, göreceli. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri. Ayrılırken birbirine selam ve esenlik dileme. 6. Yabancı. Bir süre etkin olan toplumsal beğeni. Müsavi. Harikulade, fevkalade. 7. Ticaret eşyası. Yön göstermek için caddelere konulan işaretler. Küçük kitap, broşür. 8. Köpek. Bir dinin içindeki inanış yollarından her biri. Saraylarda kadınlara ayrılan bölüm. Yağı alınmış sütten veya yoğurttan yapılan peynir. 9. Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı. Çelik çomak oyunu. Artvin ilinin eski adı. Bir renk. Bir uzunluk ölçüsünün kısaltması. 10. AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. Kan pıhtısı. Uyuşma, antlaşma Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu eksiklikleri fark ettiğimiz noktalarda müdahale etmeye çalışıyoruz. Devletten yardım alması gereken ancak prosedürleri aşamayanlara da dernek olarak yol gösteriyoruz. Mesela kocası tarafından terk edilen, iki çocuğuyla ortada kalan ve boşanmadığı için devletten yardım alamayan bir kadınımıza yardımcı olduk. Ona eşlik ederek devletin yardım kuruluşlarından destek almasını sağladık." Dernek olarak eğitim faaliyetlerinde de bulundukları bilgisini veren Işık, görme engelli çocukların anne ve babalarına eğitim verdiklerini, yaşlı ve yardıma muhtaç bireylerin konutlarına temizliğe gittiklerini ve bazı günlerde evlerine sıcak yemek götürdüklerini sözlerine ekledi. Kara'dan bazı istekleri olduğunu belirterek, Kilis'te bulunan 130 Filistinli ailenin sağlık ve benzeri ihtiyaçları için gerekli imkanı sağlamasını istediklerini ve İHH olarak kendilerinin Filistinlilere yardımlarının devam edeceğini kaydetti. Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara da Kilis nüfusundan fazla misafir ağırladıklarını ayrıca Kilis'te 130 Filistinli aileyi misafir ettiklerini belirtti. Kilis'teki misafirlerin tamamını ensar muhacir mantığıyla ağırladıklarını dile getiren Kara, şöyle konuştu: "Batı ülkelerine sesleniyorum. Sadece Kilis'e gelen mülteci, Almanya'ya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelere yalnız başına gitmiş olsaydı o ülkede kriz olurdu. Ama biz batının kaldıramayacağı yükten daha fazla yük taşıyarak küçük bir il olup misafirlerimizi ağırlıyoruz. Bundan şikayetçi değiliz. Misafirlerimize ve Kilisli hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Kilis Londra'dan da Paris'ten de daha güvenilir bir şehir. Mazluma her zaman destek olan başta Yıldırım ve tüm İHH ekibine teşekkür ederim." Konuşmaların ardından Filistinli sığınmacılara yardım dağıtıldı. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA Temmuz 2015 Cuma TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com PEYAMİ SAFA NIN FATİH-HARBİYE ROMANININ TAHLİLİ -Mezarlık: Yol üstünde, cadde ortasında mezarlık olması ona mezarlıklar arasında yaşıyormuş hissi verir. Türk-İslâm medeniyetinde mezarlıklar genellikle şehir içinde kurulur. Bu da insanların sürekli ölümü hatırlamaları ve bu vesileyle ahireti unutmamaları, müslümanca yaşantılarından taviz vermemeleri, gaflete düşüp de dünyaya dalmamaları için bir uyarıcılık, ikaz edicilik işlevine sahiptir. Neriman, eskinin ve geleneksel değerlerin bir unsuru olarak gördüğü şehir içindeki mezarlıktan nefret eder. Mezarlık yine onun gözünden olumsuz bir mekân olarak sunulur. Şöyle der: Allah aşkına bak! Dedi, yol üstünde mezarlık olur mu? Koskoca cadde Ortasında mezarlık Mezarlar arasında yaşıyoruz. (s.27) -Cami ve Minare: Fatih minarelerinde ezan sesi, arka sokaklarda helvacıların sesi uzar gider. Neriman a göre bunlar uğursuz seslerdir. Hastalığa, ölüme ve bunlardan daha korkunç, yüzleri karanlıkta kalan ve hüviyetleri meçhul bir takım felâketlere ait korkular uyandırırlar. Neriman bu seslerde annesinin ölümünü, babasının ihtiyarlığını, çevresinin sefaletini hatırlatan, bütün hayatında gördüğü ve duyduğu matemlerin hepsini, geleceğin sakladığı elemlerin hepsini sezdiren derin, gayet derin ve ruhun en sağlam, en donanımlı taraflarına bile bir anda giren keskin, bayıltıcı bir keder duyar ve bu sesler bitip tükenmez. Ona göre bütün Fatih semti uykudadır, miskindir, durağandır, uyuşuktur. *Koku Satan Mekânların Karşıtlığı: Fatih semtinin hacıyağı, misk gibi geleneksel kokularıyla Beyoğlu nun kokuları arasında da bir karşılaştırma yapılır. Buna göre Beyoğlu nun ıtriyat mağazasında her şey tek başına konmuş zarif bir küçük şişenin tatlı mavisi, kırmızı ipek bir püskül, siyah kadifelerin arasında gizlenmiş ve ampulün yumuşak ışığı, bir gümüşün parıltısı gözleri ayrı çeker ve zapteder. Burada her şey rahat ve mesut insanların kullanmayı âdet ettikleri eşyadır. Burası aynı zamanda bir insanın ne kadar mesut olabileceğini hissettiren imkânlara doğru açılmış penceresidir. Neriman bu mağazaları imrenerek seyreder. Ayrıca bu mağazaların sessizliğine da şaşar. İçeride kalabalık olduğu hâlde müşterilere pek az konuşarak, âdeta bir dilsiz gibi işaretle meram anlatarak istediklerini alırlar. Yalnızca cam tezgahların üstüne konup kaldırılan şişelerin ince çıtırtısı duyulur. Neriman Beyoğlu nun kokularını, koku satılan mağazalarını yüceltirken, Fatih semtinin kokularını hatırladıkça onlardan tiksinir. Neriman küçükken babası onu Ramazanda Beyazıt sergisine götürürmüş. Orada çadır gibi bir şeyin altında, Arap kılıklı bir adam, irili ufaklı bir çok yağlı, kirli şişeler arasında ayakta durur, kokular satarmış. Bu çadıra uzaktan yaklaşırken bile sert bir nane, bahar, hacıyağı kokusu Neriman ın midesini bulandıracak derecede burnuna dolar ve oradan çabucak geçmek istermiş. Neriman yastığının lavanta kokusundan bile hoşlanmaz. *Beyoğlu, romanda Fatih e karşıt olarak çıkarılır. Bu semt de yine Neriman ın gözüyle sunulur. Neriman, geleneksel Türk-İslam mekânlarını olumsuz, eski ve kötü olarak algılayıp tasvir ederken; Beyoğlu nu güzel ve olumlu yanlarıyla sunar. Romanda Beyoğlu semti, Neriman a göre yeni, batılı, modern değerleri ve yaşama biçimini temsil eder. Neriman buraya sempatiyle yaklaşır. Neriman Tünel den Galatasaray a kadar dükkânlara bakar. Ona göre esnaf bile zevk sahibidir. İnsan bir bahçede geziyormuş gibi olur. Her camekân çiçek gibidir. En adi eşyayı öyle biçime getiriyorlar ki mücevher gibi görünür. Halkı da bambaşkadır. Gelen geçene dönüp bakmazlar. Yürümesini giyinmesini bilirler. Her şeyi bilirler. Beyoğlu Amerika nın New York kentine benzetilir. Beyoğlu Neriman a göre mahşer gibi kaynamaktadır, herkes ayaktadır, uyanıktır. Neriman, Fatih ten Beyoğlu na kaçan modern bir kızdır. Fatih-Harbiye tramvayı onun bütün arzularını şiddetle uyandıran bir uyarıcı hâline gelmişti. Onu görür görmez hemen Beyoğlu na çıkmak ister. Neriman a göre Fatih ten Beyoğlu na geçmek, büyük bir seyahat yapmak demektir. Fatih i Afganistan a Beyoğlu nu da New York a benzetir. Fatih ten Beyoğlu na gitmek demek, Afganistan dan New York a gitmek gibidir. b. Kapalı Mekânlar 1. Geleneksel Doğulu Değerlere ve Eski Hayata Sahne Olan Mekânlar: *Süleymaniye deki Köhne Konak: Romanda Neriman la Şinasi nin zaman zaman önünden geçtikleri bir konak, bütün özellikleriyle eskiyi, geri olanı, geleneksel muhafazakâr yaşama biçimini temsil eder. Bu konak şöyle tasvir edilir: Karanlık, harap ve dar bir sokağa saptılar. Sağ kolda bir tek, büyük, tahinî boyalı tahta konak vardı, ileri doğru çıkan şahnişin (evin sokak üzerine olan çıkması) karşısında bir yıkık duvar üstünden sokağa doğru eğilen büyük bir ağacın dallarına o kadar yaklaşıyorlardı ki havayı kapatıyor ve sokağı bir tünel gibi karartıyordu. Bu, eski bir konaktı, her tarafı çarpılmış, pencereleri müstatillerinin (dikdörtgenlerinin) intizamını kaybetmiş, saçaklarından bazı tahtalar ve çinkolar sarkmış, kaplamalarında bazı yarıklar peyda olmuş, çöküvermeye hazır ve üç yaşında bir çocuk tarafından itilse yıkılacak gibi görünen son derece viran bir konak. Neriman ve Şinasi, hiçbir gün bu konağın kapısının açıldığını görmediler. Senelerden beri önünden geçtikleri bu binanın içinde ne bir ayak sesi, ne bir gürültü, ne bir pencere açılıp kapanması, ne bir öksürük Hiçbir şey duymadılar. En alt kattaki mutfak ve kömürlük pencerelerine tel kaplanmıştı ve üstündeki örümcek ağlarının hiç biri temizlenmemişti. Neriman ve Şinasi bu pencerelerden bakarlar ve koyu bir karanlıktan başka hiçbir şey görmeye muvaffak olamazlardı. Perdeleri yerinde duran bu konakta insan var mıydı? Varsa kim, kimler? Merak ettikleri, keşfedemedikleri bu hakikatı muhayyileleriyle tamamlıyorlar; birçok şeyler tasarlıyorlardı. Meselâ bu konakta ihtiyar ve meyus bir adam, hiç kimse ile temas etmeden, tek başına yaşıyor ve ölümünü bekliyordu. (s.61) Neriman ve Şinasi, burada yaşlı, dindar, sabırlı, beyaz sakallı, fersiz gözlü, takkeli, devamlı oturup tesbih çeken, dua eden, ümitsiz, tek başına yaşayan münzevî, ölümünü bekleyen bir adamın varlığını tahayyül ederler. *Faiz Efendinin Fatih teki Evi: Bakır mangalı, alaturka çekmeceleri, dolapları, minderleri olan geleneksel Türk-İslam hayatının yaşandığı bir evdir. (DEVAM EDECEK) Kadın hakları için motosikletle Türkiye'yi dolaşıyor HATAY - Türkiye'de kadınların yaşadığı sıkıntılara dikkati çekmek amacıyla motosikletle İstanbul'dan yola çıkan üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Gülşah Merve Yüksel, 25 gün önce başlattığı yolculuğunda Hatay'a ulaştı. Yüksel, AA muhabirine, 19 Haziran'da tek başına başladığı yolculuğu boyunca 23 ili gezdiğini ve yaklaşık 5 bin kilometre yol katettiğini belirtti. Bir firmanın desteğini alarak yolculuğuna devam ettiğini aktaran Yüksel, "Bu yola Türk kadını için çıktım. Bir Türk kadının isterse neleri başarabileceğine yürekten inananlardanım. Son dönemlerde kadınlara karşı yapılan haksızlıklar ve kadın cinayetleri beni çok etkiledi. Birçok kadınla diyalog halindeyim. Kadınlar ülkemizde, sığınacak bir liman arıyor dersem tam yeri olur. Çünkü birçok mesaj aldım. Sıkıntılarını ve dertlerini benimle paylaştılar. Birlikte güldük ve ağladık" diye konuştu. Turunun yedinci gününde çocukluk arkadaşının motosiklet kazası sonucu hayatını kaybettiğini öğrendiğini ve buna çok üzüldüğünü belirten Yüksel, şöyle devam etti: "Bu yolda ben çocukluk arkadaşımı kaybettim. Dostumdu, birlikte büyümüştük. Ben bu turda acıyı da gördüm, sevgiyi ve dostluğu da kazandım. Turumda şehir içinde hiç yalnız kalmadım. Sadece şehirlerarası yolda tek gidiyordum. Ailem her zaman yanımdaydı. Bugüne kadar 23 il dolaştım ve 5 bin kilometreyi doldurdum. Önümde daha 2 bin 500 kilometre var. Bayramı evimde geçirmeyi çok isterdim ama maalesef yetişemiyorum. Motosiklet bende 7 senedir yanıp tutuşan bir aşk. Baba yadigarıdır. Motosikletten başka hiçbir şey kullanmıyorum." Türkiye'de kadınların çekingenliğinden dolayı çok az sayıda motosiklet kullanan olduğuna dikkati çeken Yüksel, bu ön yargıyı kırdığını düşündüğünü belirtti. Yüksel, 13 ili daha dolaşıp turunu İstanbul'da tamamlayacağını kaydetti.

12 12 haber 17 Temmuz 2015 Cuma Çözüm Süreci barışla bitmeli DİYARBAKIR- Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Çözüm Süreci ile sağlanan huzur ve normalleşmenin devam etmesini istiyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Yönetim Kurulu Üyesi, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, AA muhabirine, Çözüm Süreci ile sağlanan huzur ikliminin bölgede her alanda olduğu gibi ekonomik anlamda da hissedilir bir canlanmayı beraberinde getirdiğini söyledi. Son dönemde yaşanan gelişmeler ve yapılan açıklamaların özellikle bölgede kaygı uyandırdığını dile getiren Ebedinoğlu, bölgede tansiyonu yükselten açıklamaların kaygıyla izlendiğini belirtti. Ebedinoğlu, çatışmasızlık ortamının bitmesi yönündeki açıklamaların bu endişeyi artırdığına işaret ederek, "Bugüne kadar önemli gelişmelerin sağlandığı Çözüm Süreci heba edilmemelidir. Çözüm Süreci'nin heba olmaması adına Meclis'te grubu bulunan siyasi partileri olağanüstü toplanmaya davet ediyoruz" Siirt Sanayici ve İşadamları Derneği (SİSİAD) Başkanı Kemal Bilim, Çözüm Süreci'nin devam etmesi için herkesin elini taşı altına elini koyması, çaba göstermesi gerektiğini belirtti. Bilim, Çözüm Süreci'nin devam etmesinin hem bölgenin hem de ülkenin yararına olduğunu vurgulayarak, "Yatırımların engellenmesi, ateşkesin sonlandırılması ne bölge insanına ne de ülkeye fayda getirmez. Barış ve kardeşlik devam etmelidir" diye konuştu. Yatırımların ve istihdamın olmasının huzur ve güvene bağlı olduğuna işaret eden Bilim, yatırım ve istihdamın huzur ve güven ile sağlanacağını aktardı. Bilim, Çözüm Süreci'nin sürmesini ümit ettiklerini dile getirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çok sayıda sivil toplum kuruluşunun katılımıyla oluşturulan Öncü Kadınlar Platformunun sözcüsü Zeynep Alkış, "Normalleşme sürecine geçerken şiddete sarılmak bu coğrafyaya ihanettir" ifadesini kullandı. Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelere dikkati çeken Alkış, bu süreçte daha da hassas davranılması gerektiğini dile getirdi. "Birileri sınırlarımız içerisinde ameliyat yapmak istiyor. Buna destek ise taşeron yapılardan geliyor. Bölge yatırıma susamışken bölgeyi istikrarsız hale getirecek her türlü adım önce bölge halkını yalnızlaştıracaktır" diyen Alkış, bölgede sözlü şiddete dahi tahammülün kalmadığını vurguladı. Siirt Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Rıfat Ayyıldız, Çözüm Süreci'nin devam etmesinin en büyük umut olduğunu belirtti. Bölgede yaşayanların gelişmelerden tedirginlik duyduğuna işaret eden Ayyıldız, süreci sıkıntıya sokacak söylem ve açıklamalara izin verilmemesi gerektiğini aktardı. "Örgütün ateşkesi bozmasına, bu süreçte eski günlere geri dönülmesine izin verilmemeli" ifadesini kullanan Ayyıldız, hükümetin bir an önce kurularak Çözüm Süreci'nin hızla sürdürülmesini temenni ettiklerini söyledi. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Batman Şube Başkanı Hasan Argunağa, son günlerde Çözüm Süreci'ne zarar verecek gelişmelerin yaşandığını anlatarak, bu gelişmelerden kaygı duyduklarını aktardı. Argunağa, "Her tür vesayete karşı çıktığımız gibi Kandil'den gelecek bir dayatmaya, barış sürecine zarar verebilecek adımlara da karşı çıkarız" diye konuştu. Bu süreçte yeniden silahların gündeme gelmesinin, barajlar gerekçe gösterilerek ateşkesin bitmesine yönelik açıklamalar yapılmasını talihsizlik olarak değerlendirdiğini ifade eden Argunağa, MAZLUMDER olarak illa da barış sürecini savunacaklarını kaydetti. Geleceğe Işık Saçan Şırnak Kadın Derneği Başkanı Hatice Atan, bölge halkı olarak her zaman barış ve kardeşlikten yana olduklarını söyledi. Çözüm Süreci'nin devam etmesi için tedirginlik yaratacak açıklamalar yerine samimiyet beklediklerini aktaran Atan, artık bölgede huzursuzluğa tahammülün kalmadığını belirtti. Atan, şunları kaydetti: "Gençlerimiz dağa götürülüyor, yine silah sesleri geliyorsa bu doğru değil. Biz Çözüm Süreci'nin devam etmesini istiyoruz. Yıllar sonra köylerimize dönebildik. Kürtçe eğitim başladı. Anadille ilgili gelişmeler sağlandı. Hasadı geciken biberde yüksek rekolte MANİSA - Turgutlu Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şenol, ilçede konserve ve turşu fabrikalarının gözdesi olan biberin hasadına 1 ay gecikmeyle başlandığını ancak rekoltenin geçmiş yıllara göre yüksek olmasını beklediklerini bildirdi. Şenol, gazetecilere yaptığı açıklamada Sinirli Mahallesi'nin ova kesiminde yetiştirilen ve birçok fabrika yetkilisinin alım için beklediği turşuluk ve konservelik biber çeşitlerinin hasadına başlandığını bildirdi. Mart ve nisan aylarındaki yağış nedeniyle Otomotivin kalbi Bursa sektör ihracatını sırtladı BURSA- OYAK Renault, Tofaş, Karsan gibi ana sanayi devlerinin yanı sıra çok sayıda yan sanayi firmasına ev sahipliği yapan ve otomotiv endüstrisine yön veren Bursa, sektörün yılın ilk yarısındaki 10 milyar 495 milyon 556 bin dolarlık ihracatının üçte birinden fazlasını (3 milyar 559 milyon 18 bin dolar) tek başına gerçekleştirdi. Açık ara lider konumdaki Bursa'nın ardından, sektörün diğer güçlü illerinden İstanbul yüzde 23,29'luk payla ikinci, Kocaeli yüzde 20,88 ile üçüncü, Sakarya da yüzde 7,41 ile dördüncü sırada yer aldı. AA muhabirinin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kayıtlarından derlediği bilgilere göre, otomotiv endüstrisinin, 2014'ün Ocak-Haziran döneminde 11 milyar 701 milyon 557 bin dolar olan ihracatı, bu yılın aynı döneminde yüzde biber üreticisinin fidanları geç dikmek zorunda kaldığını ifade eden Şenol, bu nedenle hasat döneminin de geç başladığını vurguladı. Şenol, "Üreticilerimiz bu sezon hava şartları nedeniyle hasat dönemine yeni başladılar. Geçtiğimiz yıllara oranla ekim alanlarında artış yaşanan biber ürününde şu anda fiyat bakamından çiftçimiz mutlu. Türüne göre biberler kilogram bazında 80 kuruş ile 1,5 lira arasında satılıyor" diye konuştu. Biber ekiminin, bölgede 6 yıldır alternatif ürün olarak ön plana çıktığını vurgulayan Şenol, 10,3'lük düşüşle 10 milyar 495 milyon 556 bin dolara geriledi. Dış satımındaki düşüşe rağmen sektörel liderliğini sürdüren otomotive en büyük katkıyı ise Marmara Bölgesi'ndeki Bursa, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya illeri sağladı. Bu dört ilin 6 aylık dış satımı 8 milyar 973 milyon 522 bin dolara ulaştı. Böylece sektörün ocak-haziran döneminde 10 milyar 495 milyon 556 bin dolar olan ihracatının yüzde 85,49'unu bu iller yüklendi. "Otomotivin kalbi" olarak nitelendirilen Bursa'nın, 2014'ün ocak-haziran döneminde 4 milyar 20 milyon 91 bin doları bulan sektör ihracatı, bu senenin aynı döneminde yüzde 11,47'lik düşüşle 3 milyar 559 milyon 18 bin dolara geriledi. Bursa, yüzde 33,91'lik payla toplam otomotiv dış satımının üçte birinden fazlasını tek başına gerçekleştirdi. Türkiye otomobil üretim üssü oldu İSTANBUL- Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, Türkiye'nin bu yıl devreye alınacak yatırımlarla hafif ticari araç üretiminden sonra otomobil üretiminde de Avrupa'da önemli merkez olma yolunda ilerlediğini belirterek, "Türkiye artık otomobil üretim üssü de oldu" OSD, otomotiv sanayisinin 2015 yılının ilk yarısına ilişkin verileri ve gelecek dönem beklentilerini içeren "Yarı Yıl Değerlendirme Raporu"nu açıkladı. Rapora göre, 2015 yılında yeni yatırımların ve projelerin devreye girmesi, büyüyen iç pazar ve artan ihracat sonucu üretim adetlerinde ciddi artış kaydedildi. "sarı sivri", "charly", "frenk", "çarliston", "jenapon", "muz", "lombardi", "makedon" ve "kapya" gibi biber türlerinin yetiştirildiğini kaydetti. Ürünün bu sezon, fiyat ve rekolte bakımından çiftçiyi memnun etmesini beklediklerini dile getiren Şenol, "Geçtiğimiz yıl 500 tonlara kadar düşen biber üretiminin bu yıl bin ile bin 500 ton arasında olmasını bekliyoruz" diye konuştu. Biber üreticilerinden Mehmet Çetin ise geçen yıl dönümden 4 tona yakın biber hasadı yaptığını, bu yıl rakamın 5 tona yükseldiğini söyledi. Toplam otomotiv pazarı bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49 büyüdü ve 455 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde toplam otomotiv üretimi, yüzde 18 artışla 668 bine yükseldi. Otomotiv sanayisi ihracatı da bir önceki yıla göre yüzde 7,5 arttı ve 486 bin adete ulaştı. Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan OSD Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, geçen yılın sonlarına doğru başlayan toparlanmayla iç pazarda büyümenin devam ettiğini belirterek, gerçekleştirilen yeni kapasite ve model yatırımlarıyla ilk yarıda hem ihracatta hem de üretimde artış yaşandığına dikkati çekti. Çatışmacı ortam KİME YARAR? ANKARA- Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "HDP'nin çatışmacı ortamda erken seçime girmesi, oylarını negatif etkileyecektir" Akgün, AA muhabirine, terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık'ın "ateşkes" ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi. HDP'nin yüzde 13 oy alması sonrasında Kürt siyasetine yön veren aktörler arasında bir güç kayması olduğuna dikkati çeken Akgün, Abdullah Öcalan'ın Kürt siyaseti içerisinde gücünün azaldığını, Cemil Bayık ve Kandil'in etkisinin arttığı bir süreçten geçildiğini söyledi. Bunun önemli nedenlerinden birisinin PYD'nin bölgede artan etkinliği olduğunu dile getiren Akgün, PYD'nin ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından desteklenerek DAEŞ'e karşı verdiği savaşın Kandil'in elini güçlendirdiğinin altını çizdi. Abdullah Öcalan ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın elini zayıflattığını savunan Akgün, güvenli bölge oluşturulması konusundaki ilerlemeler ve Türkiye'nin Suriye sınırına yapmış olduğu yığınaklara dikkati çekti. Akgün, şöyle devam etti: "PYD'nin Kuzey Suriye'de oluşturmaya çalıştığı kantonların birleşmesini önlemeye yönelik bir hareket olduğu için Bayık'ın açıklamalarını buna yönelik bir tepki olarak okuyorum. Çatışmacı bir dil kullanarak, Türkiye'deki ateşkes sürecini bozma tehdidi yaparak, Türkiye'nin Suriye'deki hamlelerini bertaraf etmek için siyasi bir hamle yaptığını düşünüyorum." Kandil ve PYD'nin Türkiye'nin içinden çok bölgesel önceliklerini dikkate aldıklarını belirten Akgün, "Kuzey Irak'ta daha fazla güç kazanmak hem de Kuzey Suriye'de ABD ve batının desteğini arkasına alarak oralardaki gücünü tahkim etmek. Bunun yan sonucu Türkiye'de yeniden bir çatışmacı ortam başlatabilir mi? Topyekun yeniden 1990'lı yıllarda olduğu gibi bir çatışmayı öngörmüyorum" ifadesini kullandı. Bölgede son zamanlarda yaşanan gerginliklere değinen Akgün, sözlerini şöyle sürdürdü: "HDP'nin çatışmacı ortamda erken seçime girmesi, oylarını negatif etkileyecektir. HDP'yi yüzde 13'e taşıyan temel dinamik Türkiye'nin diğer illerinde almış olduğu oylardır. Türkiye'nin barışı, toprak bütünlüğü, Çözüm Süreci'nin herkesin lehine olduğuna yönelik algı yıkılırsa ki çatışma bunu getirir, batıdaki insanların heyecanla HDP'yi desteklemesi mümkün olmaz.hdp'nin aleyhine siyasi bir atmosfer yaratır." Türkiye düşmanları zil takıp oynuyordur ANKARA- Çözüm süreci ile ilgili gelişmeler, KCK nın çatışmazlık hali bitti açıklaması ve bölgeden gelen bazı terör saldırıları Türkiye nin düşmanlarını sevince boğmuş olmalı. 40 yıldır şu Türklerle Kürtleri birbirine düşüremedik diye dövünenler, bundan sonrası için yeni senaryolar, oyunlar yazıyor, planlıyor olmalı Ardahan'ın Göle ilçesindeki terör saldırısında bir kişinin yaşamını yitirmesi, kansız sürecin umut yolunu kana buladı Genelkurmay Başkanlığı, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi Çelik Jandarma Karakol Komutanlığına uzun namlulu silahla saldırıda bulunulduğunu açıklaması; saldırıda can ya da mal kaybı yaşanmaması bakımından sevindirici ama bu tür saldırıların nasıl bir provokasyona dönüşeceğini kimse kestiremez. Terör olayları yaşanırken hiç kuşkusuz ilk akla gelen husus, HDP nin tavrı oluyor. 80 milletvekili ile TBMM de siyaseten önemli bir güç haline gelen HDP, KCK nin açıklamalarına ve terör saldırılarına doğrudan bir tavır alamıyor, tepki gösteremiyor. Cemil Bayık'ın "ateşkes" ile ilgili açıklamalarını değerlendiren partinin eşbaşkanlarından Selahattin Demirtaş, Çözüm Süreci'nde en kritik aşamada olunduğunu vurguladı. Çözüm Süreci'nin bir an önce, kaldığı yerden değil, daha ileri bir aşamadan hızla başlaması ve sonuçlandırılması gerektiğini düşündüklerini ve hep bunu söylediklerini dile getiren Demirtaş, "Süreç yoktur. Kürt sorunu yoktur. Dolmabahçe mutabakatı yanlıştır. Taraflar yoktur. Masa yoktur" diyenin de kendileri olmadığını söyledi. "Süreç, var mıdır yok mudur, ateşkes var mıdır yok mudur, onun kararını HDP olarak biz vermiyoruz" diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "Biz, sürecin devam etmesi gerektiği, ilerleyerek barışa ulaşması kanaatimizi hep paylaştık. Hala o noktadayız. KCK'nın yaptığı açıklamadan da biz şunu anladık, tümüyle bir ateşkesin bitmesi durumundan söz etmiyorlar. Ama ateşkes karşılıklı olmalıdır ve ateşkesi ihlal eden askeri baraj, askeri yol yapımlarının durması gerektiği, durmazsa buna karşı misilleme eylemleri yapacakları şeklinde bir açıklama gibi okuduk biz. Tümüyle ateşkesin sonlandığı ve artık bundan sonra ateşkese uymayacakları şeklinde bir açıklama olarak okumadık. Ama yine de tabii ki bütün gelişmeler kaygı verici." Ardahan'ın Göle ilçesindeki olayları da "çok endişe verici" olarak değerlendiren Demirtaş, olayda yaşamını yitiren Kanber Morkoç'a Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı temennisinde bulundu. Ardahan'da yaşananları bugün MYK'da da değerlendireceklerini belirten Demirtaş, partililerin ve milletvekillerinin orada incelemelerde bulunduğunu, Ardahan'dan gelen raporlara bakılacağını söyledi. Demirtaş, ateşin askerler tarafından açıldığına dair de ciddi bulgular bulunduğunu, onları da MYK'da değerlendirip paylaşacaklarını ifade etti.

13 dış dünya 17 Temmuz 2015 Cuma 13 Almanya'ya yasa dışı yollarla girişler arttı BERLİN - Romann, Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizere ile birlikte Federal Basın Merkezi'nde Federal Polis Teşkilatı'nın yıllık raporunu tanıttı. Almanya'ya yasa dışı yollardan girişlerin önemli ölçüde arttığına işaret eden Romann, "Sadece bu yıl içinde 63 bin kişinin Almanya'ya yasa dışı yollarla girişini tespit ettik" Bunun geçen yılın ayını dönemine göre yüzde 160 oranında bir artış olduğunu ve geçen yılki rekor sayının şimdiden yakalandığını ifade eden Romann, sadece hafta sonu ülkeye yasa dışı yollarla girenlerin sayısının 3 bin olduğuna işaret etti. Almanya'da Federal Polis Teşkilatı Başkanı Dieter Romann, ülkeye sadece bu yıl içinde 63 bin kişinin yasa dışı yollarla giriş yaptığının tespit edildiğini söyledi. Filistinli bedeviler, geleceklerinden endişe duyuyor DOHA - Katar Emiri Şeyh Temim'in annesi Şeyha Moza bint Nasır, Batı basınındaki ülkesine ilişkin haberleri eleştirerek "Basın, bizi zengin ancak parasıyla ne yapması gerektiğini bilmeyen insanlarmışız gibi yansıtıyor. Servetimiz, bize bahşedilmiş ve onu nasıl kullanacağımızı biliyoruz" Moza, İngiliz Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, ülkesine zaman zaman eleştiriler yöneltilen işçi hakları konusunda, başkanı olduğu Katar Vakfının hazırladığı beyannameyi, hükümetin uygulamaya koyduğunu belirtti. Birden bire ilgi odağı olduklarını dile getiren Moza, "Bunun belli bir ajandaya göre yapıldığının farkındayız. Neden Katar diğerlerinden ayrılıyor? Avrupa'da Ülkeye bu şekilde gelenlerin burada koruma ve barınma aradığını ifade eden Romann, bu insanların çoğunlukla Suriye, Eritre, Afganistan gibi kriz bölgelerinden ve Arnavutluk'tan geldiğini kaydetti. Romann, yasa dışı yollarla ülkeye girenlerin çoğunluğunun Avusturya sınırından geldiğine işaret ederek ancak Fransa sınırından ve uçakla da gelenlerin olduğunu anlattı. Almanya'ya 2014 yılında 57 bin kişinin yasa dışı yollarla girdiğinin tespit edildiğini, aynı yıl 2 bin 100'den falza insan kaçakçısının da yakalandığına işaret eden Romann, bu yıl Hazrian ayı GAZZE - İsrail'in geçen yıl Gazze'ye düzenlediği saldırılarda yıkılan evleri ruhsatsız olduğu gerekçesiyle savaş mağduru sayılmayan, yardımlardan mahrum kalan Filistinli bedeviler, geleceklerinden endişe duyuyor. Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki İzbet Beyt Hanun bölgesinde bir barakada yaşayan Ebu Şebab ailesi, savaş mağduru onlarca aile gibi maddi ve manevi sıkıntılarla mücadele ediyor. AA muhabirine konuşan aile bireyleri, "insan yaşayamaz" dedikleri tek göz barakanın aşırı sıcaklar nedeniyle daha da katlanılmaz bir hal almasından, su, elektrik ve kanalizasyon şebekesi yokluğu nedeniyle çektikleri çileden yakınıyor. Evin hamile hanımı Raniya Ebu Şebab, zor hayat şartlarının beraberinde getirdiği sağlık sorunlarını anlatırken, kaynana Semire Halid ise "İsrail saldırıları hayat onuru bırakmadı" BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) kendilerini savaş mağduru listesine kaydetmediğine ve Filistin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan da evleri ruhsatsız olduğu gerekçesiyle olumsuz cevap aldıklarına değinen Semire, "Bu zor şartların yanında yönetim ve kurumların dışlamalarına da tahammül ediyoruz" diye konuştu. İsrail füzelerinin açtığı büyük bir çukurun yanına teneke ve ağaç dallarından "yuva" kuran Ekrem Hamid (45) de "yetkililerin ilgisizliği" ve tüm sıkıntılara rağmen 8 kişilik ailesinin geçimi için hayata tutunmaya çalışıyor. Hamid, "Gelecek endişesi taşıyorum. Hayatımın kalanını bu şekilde geçirmekten korkuyorum" ifadelerini kullanıyor. Öte yandan, Filistin Yönetimi Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, UNRWA ile geçen yıl İsrail saldırılarında evleri yıkılanların sorunlarını çözmek için anlaşma yapıldığı belirtildi. Açıklamada, bu kapsamda evleri yıkılanlara devlet arazilerinde yeni konut inşası ya da bu kişilerin belirlenen bir bölgeye kiracı olarak yerleştirilmeleri göçmenlerin gördüğü muameleye ne demeli? Bizim sorunlarımızdan daha büyük ölçekte bir sorun görüyorum çünkü bizim göçmenlerimiz geliyor ve gidiyor fakat Avrupa'daki göçmenlerin toplumun bir parçası olması gerekiyor ve kötü muameleyle karşılaşıyor" ifadesini kullandı. Batı basınındaki ülkesine ilişkin haberleri eleştiren Moza, "Basın, bizi zengin ancak parasıyla ne yapması gerektiğini bilmeyen insanlarmışız gibi yansıtıyor. Servetimiz, bize bahşedilmiş ve onu nasıl kullanacağımızı biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Moza, "Katar basınının hükümet söyleminin dışına çıkmadığı" eleştirilerinin anımsatılması üzerine, "Katılıyorum. Basınımız istediğimiz ölçekte gelişmedi sonuna kadar da bin 500 kaçakçının yakalandığını kaydetti. Federal Polis Teşkilatına karşı yapılan aşırı sağcı suçlamalara karşı çıkan Romann, bu suçlamaların yanlış olduğundan ve karşı çıkılmasının zor olduğundan dolayı teşkilatın ağır bir şekilde etkilendiğini belirtti. Federal Polis Teşkilatı görevlilerinin insan hakları alanında ve dışlamanın yasak olması konusunda sürekli uygulamalı eğitim aldığını anlatan Romann, federal polis tarafından 2014 yılında 443 binden fazla kişinin kontrol edildiğini ve sadece bu yönde 29 şikayetin bulunduğunu aktardı. planının henüz uygulamaya koyulmadığı kaydedildi. İsrail'in Gazze'ye 7 Temmuz 2014'de başlattığı ve 51 gün süren saldırılarda 2 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi yaralanmıştı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) BM Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle hazırlanan istatistiğe göre, İsrail saldırılarında yaklaşık 12 bin ev tamamen yıkıldı, 160 bin ev hasar gördü bunların 6 bin 600'u ise kullanılamaz durumda. Katar Emiri'nin annesinden Batı medyasına eleştiri ancak bazı şeyler değişiyor. Belki yavaş ama sürekli. Biliyoruz ki değişim her halükarda gerçekleşecek" diye konuştu. "Arap dünyasındaki kadınların davasını neden üstlenmediği" sorulan Şeyha Moza, "Toplumun bir bölümüne bakıp ona odaklanmamalısınız. Kadınlara eğitim vermek istiyorsanız erkekleri de eğitmelisiniz. Eğer erkeklere eğitim verirseniz kadınlarının eğitim görmesini de sağlarsınız" yanıtını verdi. Moza, Arap dünyasındaki gelişmelere ilişkin ise "Geriye gidiş var ancak ayaklanmaların etkileri tam olarak sonuçlanmadı. Arap baharı boyunca olanlar, insanların akıl ve kalplerinde hala canlı" değerlendirmesinde bulundu. Kral Selman, yeni atamalar yaptı RİYAD - Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz Al Suud, İskan Bakanlığı, Kraliyet Divanı Başkanlığı ve Kuzey Sınırları Emirliğine yeni atamaları içeren 4 kraliyet kararnamesi çıkardı. Suudi Arabistan resmi haber ajansının (SPA) haberine göre Kral Selman, Kraliyet Divanı Başkanı Hamad bin Abdulaziz es-suveylim'i görevinden azlederek, yerine Devlet Bakanı Halid bin Abdurrahman el- İsa'yı, müsteşarı Prens Meşal bin Abdullah bin Abdulaziz bin Müsaid bin Celvi Al Suud'u görevinden alarak, 10 gün önce vefat eden babasının yerine Kuzey Sınırları Emiri olarak tayin etti. Macid bin Abdullah el-hakil'in ise İskan Bakanı olarak atandığı belirtildi. Hakil, son 4 ay içinde İskan Bakanlığının başına getirilen üçüncü isim oldu. Kardeşinin ölümü üzerine 79 yaşında tahta çıkan Kral Selman, ocak ayında kabinede değişiklik yaparak çok sayıda bakanın görevine son vermiş, ülke tarihinde bir ilki gerçekleştirerek Kral Abdülaziz'in ABD'li öğretmeni öldüren BAE'li idam edildi ABU DABİ - Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de işlenen ABD vatandaşı Ibolya Ryan cinayeti davasının kadın sanığı Alaa Bader Abdullah el-haşimi idam edildi. BAE resmi haber ajansı WAM'ın haberine göre, Emir Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın, Federal Mahkemenin mahkum Haşimi hakkında verdiği idam kararını onaylanmasının ardından bu sabah Haşimi'nin infazı gerçekleştirildi. Başkent Abu Dabi'deki Federal Yüksek Devlet Güvenlik Mahkemesi, iki hafta önce kamuoyunda cinayetin BULMACANIN ÇÖZÜMÜ torunlarından İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayif'i veliaht ilan etmişti. Bakanlıklar dışındaki önemli görevlere de yeni isimler atayan Kral Selman, Ulusal Güvenlik Konseyi, Siyasi Eğitim Yüksek Komitesi, Yüksek Ekonomi Konseyi gibi çeşitli komite ve konseyleri de kaldırmıştı. Kurucu Kral Abdulaziz'in Hassa binti Ahmed es-sudayri'den olan aralarında Kral Selman'ın da bulunduğu 7 oğlu devlet kadrolarındaki nüfuzları nedeniyle "Sudayri Yedilisi" olarak anılıyor. işlendiği alışveriş merkezinin adıyla bilinen "Reem Island" isimli davada, altı çocuk annesi Haşimi'yi (30), ABD'li 3 çocuk annesi Ryan'ı bıçakla cinayetten suçlu bularak idama mahkum etmişti. Haşimi, cinayet suçunun yanı sıra Mısır asıllı ABD vatandaşı bir doktorun evinin önüne bomba düzeneği yerleştirmekten de hüküm giymişti. Bununla beraber, internet ortamında ülkesini aşağılayıcı, yanlış ve zarar verici bilgi yaymaktan ve El Kaide terör örgütünün Yemen koluna para aktarmaktan da suçlu bulunmuştu

14 14 17 Temmuz 2015 Cuma TURİZM Amasra'ya bayramda 60 bin turist bekleniyor Ayder Yaylası bayramın da gözdesi RİZE- Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde, insanları doğal güzelliğiyle cezbeden Ayder Yaylası'ndaki konaklama tesislerine Ramazan Bayramı'nda da büyük talep var. Ayder Turizm Derneği Başkanı Ömer Altun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, alternatif turizm arayanların, özellikle doğa tutkunu Arap turistlerin, son yıllarda yaylaları daha çok tercih ettiğini söyledi. Karadeniz yaylalarının doğal güzellikleri ve alternatif sportif faaliyetleriyle turizmde çeşitlilik arayanların vazgeçilmez yerleri haline geldiğini ifade eden Altun, "Turizmde yaylalar artık vazgeçilmezlerin başında geliyor. Özellikle kısa süreli, 3-5 günlük bayram tatilleri için yaylalar bulunmaz fırsat. İnsanlar doğal yaşam ortamlarında yeniden huzurun ve özgürlüğün tadını çıkarıyor. Ayder de bölge yaylaları içerisinde marka bir değer" diye konuştu. Ramazanda az da olsa yerli ve Arap turistin Ayder'e ilgi gösterdiğini belirten Altun, "Turizm hareketi ramazanda diğer aylara göre biraz daha az oluyor ama bayramla birlikte yaylalarımız adeta yeniden canlanıyor. Ramazan Bayramı dolayısıyla çok büyük talep var. Zaman zaman imkansızlıklar nedeniyle talepleri karşılamakta zorlanıyoruz" ifadesini kullandı. Altun, 20 gün öncesinden yaptıkları rezervasyonlarda doluluk oranının yüzde 95'e ulaştığını ve bayramda tüm tesislerin tamamen dolmasını beklediklerini dile getirdi. Altyapı ve tesis anlamında, yapılan birçok çalışmaya rağmen yetersizliklerin olduğunu kaydeden Altun, "Ayder'de otel sayısı arttıkça turist sayısı da artıyor. Turist sayısı arttıkça ihtiyaçlar ve beklentiler artıyor. Üç bin yatak var, beş bin olsa yine yetmeyecek. Hizmet odaklı tesislerde henüz istenen sayıyı yakalayamadık. Bunda altyapı eksikliğinin de etkisi var. Yetkililerin daha duyarlı yaklaşım sergilemelerini bekliyoruz" çağrısında bulundu. Ayder Yaylası'nda, turistlerin ilgi gösterdiği etkinlerin başında "zipline" geliyor. Konuklarına alternatif etkinlikler sunan işletmeler, birçok noktada kurulan "zipline"lerle turistleri ağırlıyor. Çelik halatlarla bağlanarak dağdan aşağı inilen "zipline" ile turistlere, 150 metre yükseklikten hem doğal güzellikleri yukarıdan görme imkanı sunuluyor hem de heyecanlı anlar yaşatılıyor. Tatil için Ayder'e gelen Gizem Ergüven, yayla tatilini, betondan uzak ve doğa ile iç içe olduğu için tercih ettiğini belirterek, ziplinenin heyecan verici olduğunu söyledi. Öte yandan, yöre halkı tarafından kullanılan ''tahta dönme dolap", bu yıl da bayram boyunca turistlere hizmet edecek. Tahta dönme dolap ustası Ali Karaca, dönme dolabı 5 günde yaptıklarını ifade ederek, bayram boyunca geleneklerin yaşatılması için tatilcilerin hizmetine sunulacağını söyledi. ISSN Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Yıl: 45 Sayı: Temmuz 2015 Cuma Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir BARTIN - Tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve mutfak kültürüyle ünlü Bartın'ın Amasra ilçesine Ramazan Bayramı'nda 60 bin turistin gelmesi bekleniyor. Çok sayıda tarihi eserin yanı sıra doğal güzellikleri, balık ve salata ağırlıklı mutfak kültürüyle turistlerin ilgisini çeken Amasra'da bayram için otel ve pansiyonlardaki odaların tamamı rezerve edildi. Amasra Belediye Başkanı Emin Timur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Helenistik dönemden Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar çok sayıda tarihi eserin bulunduğu ilçenin, 3 bin yıllık tarihi geçmişiyle turistlerin ilgisini çektiğini söyledi. Resmi ve dini tatillerde özellikle Ankara ile çevre illerden çok sayıda ziyaretçiyi ağırladıklarını belirten Timur, "Ankara'nın en yakın sahili ve İstanbul'a yakınlığıyla büyük şehirlerdeki insanların tercihi olan Amasra, her bayram ciddi yoğunluk yaşıyor" Bu yaz sezonunun, gerek yağışlar gerekse hava sıcaklığının mevsim normallerinin altında bulunması nedeniyle geç başladığını anlatan Timur, "Bu durum, Ramazan Bayramı için ilçeye olan ilgiyi daha çok artırdı. Bayram için 3 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonların tamamı rezervasyonlarla doldu" diye konuştu. Timur, şunları kaydetti: "Her geçen yıl artan turist potansiyeliyle konaklama talebini karşılamak için vatandaşların konutlarını kullanıyoruz. Halkımızın çoğu da evlerini turistlere açtı, hatta bayram süresince ilçe halkının yüzde 90'ı konutunu pansiyon olarak turistlere veriyor. Umduğumuzdan fazla talep var. Bayram süresince en az 60 bin turistin geleceğini umuyoruz. Belediye olarak tatilcilerin sorunsuz bir bayram ve tatil geçirebilmeleri için gerekli tedbirleri alıyoruz. Tabii özellikle evlerini pansiyon olarak veren vatandaşlarımızdan önemli bir isteğimiz, fahiş fiyatlarla fırsatçılık yapmamaları." İlçede her mevsim günübirlik tatilci ağırladıklarını dile getiren Timur, bunda balık ve salata ağırlıklı mutfaklarının ününün etkili olduğunu bildirdi. Özellikle Ankara'dan balık ve salata Kaşgar ın tarihi binaları tarihi yolculuğa çıkarıyor KAŞGAR- Tarihi İpek Yolu'nun önemli merkezlerinden Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar kentinde, tarihi binalar ve kerpiç evler ziyaretçileri geçmişe götürüyor. Şehrin iki bin yıllık dokusunun yoğun bir şekilde hissedildiği eski kent bölgesindeki pazarda, bakır atölyelerinden yükselen çekiç sesleri, meyve arabalarındaki kavun ve karpuzun canlı renkleri ve hemen hemen her yerde rastlanabilecek tandırdan çıkan taze börek ve ekmeğin kokusu kentin tarihi havasını hissettiriyor. Kaşgar'da konaklama amacıyla kullanılan bazı tarihi binalar, büyük avluları ve alt kattaki dinlenme mekanlarıyla kervansarayları anımsatıyor. Çin'in en büyük camilerinden, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin ise en büyük camisi olan 15. yüzyıldan kalma İd Kah Camisi, Kaşgar'daki eski şehrin göbeğinde bulunuyor. 16 bin 800 metrekare alana kurulu ve 20 bin kişi kapasiteli camide cuma namazlarında 7 bine yakın kişi bir araya geliyor. için gün içinde gelip giden misafirlerin bulunduğuna işaret eden Timur, bu Ramazan Bayramı ve tatilin, balık ziyafeti için de bulunmaz fırsat olduğunu söyledi. Timur, "Balıkçı lokantalarında misafirlerimiz, en taze çeşitlerle balık ziyafeti yapacak. Yöremizin bağ ve bahçesinde yetişen organik yeşilliklerle yapılan salatayı da bu ziyafete eklediğimizde Amasra, göz ve gönüllerin yanında damak tadına da hitap edecek" ifadelerini kullandı.

15 17 Temmuz 2015 Cuma Türkiye'de motosiklette kadının adı yok TRABZON- Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Çadırcı, ülke genelinde 2 milyon 900 bin civarında trafiğe kayıtlı motosikletin bulunduğunu belirterek, "Bunların sadece yüzde 3'ünü kadınlar kullanıyor" Yamaha Motor Türkiye'nin Satış ve Pazarlama Müdürü de olan Çadırcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de dünyaya oranla motosiklet kullanımının düşük olduğunu anlattı. Motosikletin özellikle büyükşehirlerde yaşanan trafik kaosuna çözüm noktasında da önemli bir işleve sahip olduğunu vurgulayan Çadırcı, "Motosiklet, insanları özgürleştiren, hayata bakış açılarını değiştiren bir yaşam biçimini simgeliyor" diye konuştu. Fenerbahçe'nin ekstra "yabancı faturası" 8 milyon lira Madde bağımlılığından kick boksla kurtuldu İSTANBUL- İddialı bir takım kurmak isteyen ve transfer dönemine hızlı bir giriş yapan Fenerbahçe, kadrosunda olan 15 yabancı futbolcuyla yeni sezona girerse, Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) 8 milyon lira ödemek zorunda kalacak. TFF'nin yeni kuralıyla Spor Toto Süper Lig ekipleri bu sezon 28 kişilk kadrosunda en fazla 14 yabancı futbolcu bulundurabilecek. Şu ana kadar kadrosunu Jose Fernandao, Simon Kjaer, Fabiano Ribeiro, Abdoulaye Ba, Luis Nani, Josef de Souza ve Robin Van Persie'yle güçlendiren sarı-lacivertlilerin yabancı futbolcu sayısı bu isimlerle 15'e çıktı. TFF'nin yeni sistemiyle kulüpler kadrolarında bulunan her yabancı futbolcu için federasyona "Yerli Futbolcu Teşvik Fonu" adı altında para ödemek zorunda kalacak. Kadrosunda 14 yabancı bulunan ekipler, TFF'ye tam 6 milyon lira ödeyecek. Bu yabancılardan birisi kaleciyse TFF'ye ekstradan bir milyon lira daha verilecek. Sarı-lacivertliler, bu 15 futbolcunun üzerine aldığı her yabancı için ise federasyona 1 milyon lira yatıracak. Geçen sezon başka takımlarda kiralık oynayan Miroslav Stoch ve Samuel Holmen ile tekrar A takıma alınan Milos Krasic'in de sarı-lacivertlilere katılmasıyla Fenerbahçe'de yabancı futbolcu sayısı şimdilik 15 oldu. Yabancı futbolculardan sadece Emmanuel Emenike'yle yollarını ayıran Fenerbahçe'nin kadrosunda bir de yabancı kaleci bulunuyor. Bu durumda sarı-lacivertli kulüp, TFF'ye 8 milyon lira ödemek zorunda kalacak. Yeni kurala göre kulüpler, istedikleri kadar yabancı futbolcuyla sözleşme imzalayabiliyor. Takımlar aldıkları yabancılardan ise en fazla 14'ünü kullanabilecek. Buna göre Fenerbahçe eğer kadrosundaki yabancılardan bazılarını elinden çıkarmazsa, bu futbolculardan birini oynatamayacak. Sarı-lacivertlilerin şu anda kadrosunda bulunan 15 yabancı futbolcu şöyle: Diego Ribas, Jose Fernandao, Fabiano Ribeiro, Josef de Souza (Brezilya), Moussa Sow, Abdoulaye Ba (Senegal), Simon Kjaer (Danimarka), Raul Meireles, Bruno Alves, Luis Nani (Portekiz), Michal Kadlec (Çek Cumhuriyeti), Robin Van Persie (Hollanda), Miroslav Stoch (Slovakya), Samuel Holmen (İsveç), Milos Krasic (Sırbistan). Şu anda kadrosunda 4 Brezilyalı ile 3 Portekizli futbolcu bulunan sarı-lacivertlilerde, teknik direktör Vitor Pereira'yla beraber Portekizce konuşanların sayısı 8'i buldu. Geçen sezon ana dili Portekizce olan sadece iki futbolcusu bulunan sarı-lacivertlilerde, bu sezon bu dili konuşan 8 futbolcu olacak. Futbolcuların yanı sıra teknik kadroda bulunan 3 Portekizli antrenörle ana dili Portekizce olanların sayıyı 11 oldu. ADIYAMAN - Adıyaman'da, yaklaşık 3 yıl madde kullanan Engin Doğunç'un hayatı kendisine el uzatan antrenörü sayesinde değişti. Kick boks il temsilcisi Haluk Erdoğan tarafından 2009 yılında keşfedilen 22 yaşındaki Engin, 6 yılda bir Türkiye şampiyonluğu, bir Türkiye ikinciliği ve bir de dünya üçüncülüğü elde etti. İki yıldır süren sakatlıktan kurtulan mili sporcu, yeniden çalışmalara başlayarak, eylül ayında gerçekleştirilecek Dünya şampiyonasına hazırlanıyor. Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sokak dövüşlerine olan merakı sebebiyle kick boksa yöneldiğini söyledi. Zamanla kendini geliştirdiğini belirten Engin Doğunç, "Daha önce bulunduğum ortam çok kötüydü. Sigara ve madde kullanıyordum. Spora başladıktan sonra kişiliğimde büyük farklılık oluştu. Bu değişim, yaptığım spor ve bulunduğum ortam sayesinde gelişti. Spor, beni kötü alışkanlıklardan uzaklaştırdı. Antrenörüm sayesinde buralara kadar gelerek, önemli derecelere imza attım" Spor sayesinde sosyal yaşamının da iyi yönde değiştiğini belirten Engin, kötü olan derslerinde de başarılı olduğunu ifade etti. Spora başladığında bu kadar ilerleyeceğini tahmin etmediğini dile getiren Engin, antrenmanlara başladıktan sonra potansiyelinin ortaya çıktığını kaydetti. Milli sporcu olduktan sonra üniversiteye başladığını vurgulayan Engin Doğunç, şöyle konuştu: "Adıyaman Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği ikinci sınıfta okuyorum. Tüm bunlar spor sayesinde oldu. Spor olmasaydı belki çok farklı bir konumda olurdum. İki yıldan beri sakatlığım vardı. Şu an iyiyim ve çalışmalarımı sürdürüyorum. Hedefim dünya şampiyonluğuna imza atmak." Afyon "futbolun devleri"ni bekliyor... Arda Turan a "Kocaman" tebrik AFYONKARAHİSAR- "Termal turizmin başkenti" olarak anılan ve gelecekte yaz kampı merkezleri arasında yer almayı hedefleyen Afyonkarahisar'da, Fenerbahçe'nin de aralarında bulunduğu 4 futbol takımının bir araya geleceği "Afyon Summer Futbol Fest" turnuvasının hazırlıkları sürüyor. Kentte bir süre önce yapımı tamamlanan 15 bin kişi kapasiteli statta Temmuz'da gerçekleştirilecek turnuvaya, Spor Toto Süper Lig'den Fenerbahçe, İspanya La Liga ekiplerinden Real Betis, Fransa Lig 1 takımlarından Olimpik Marsilya ve Yunanistan Süper Ligi'nin son şampiyonu Olympiakos katılacak. Turnuvada her bir maç 45 dakika sürecek ve karşılaşmalar 16 ülkede canlı yayınlanacak. Belediye başkanı Burhanettin Çoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2009'da görevine başlamadan önce seçim sürecinde, dünyanın en büyük spor komplekslerinden birini kuracaklarını vadettiklerini bunu gerçekleştirdiklerini söyledi. Afyonkarahisar'ın, termal turizmin yanında spor turizminde de önemli bir yere geldiğini vurgulayan Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyanın birçok ülkesinden futbol takımları yaz kampı için Afyonkarahisar'ı tercih etmeye başladı. Kentimizi çok önemli bir turnuvaya hazırlıyoruz. Şimdiden çevre illerden çok fazla ilgi var. Turnuva 16 ülkede canlı yayınlanacak. Daha ilk maçımız 16 ülkede canlı yayınlanıyorsa bundan sonraki maçlarımız da canlı yayınlanacaktır. Çevre illerden binlerce kişi buradaki maçları izlemeye gelecek. Şimdiden biletleri soruyorlar. Turnuva, Afyonkarahisar'a önemli bir mali girdi sağlayacaktır." Organizatör firmanın spor müdürü Uğur Genç ise dünyanın önemli takımlarının yer alacağı turnuvanın festival havasında geçeceğini dile getirdi. Bundan ciddi bir gelir elde edileceğini anlatan Genç, şunları kaydetti: "Turnuvanın gerçekleşmesiyle yaklaşık 10 milyon liralık döviz girdisi olacak. Turnuvada 4 maç yapılacak. Müsabakalar 21, 22, 23 ve 25 Temmuz'da oynanacak. İlk gün Fenerbahçe-Olympiakos, ikinci gün Fenerbahçe-Olimpik Marsilya, 3'üncü gün Olympiakos-Real Betis, 4'üncü gün ise Real Betis-Olimpik Marsilya karşılaşacak. Maçların her biri, dünyanın diğer yerlerindeki bu tür turnuvalarda olduğu gibi 45 dakika olacak. Bütün katılımcılara bir teşekkür belgesi ve plaket vereceğiz. Bizim için buradaki festival, emekleme aşamasındaki bir projedir. ERZURUM - Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman, milli futbolcu Arda Turan'ın Barcelona'ya transferiyle ilgili, "Arda, Türk futbolunda olmaz denileni başardı. O nedenle canı yürekten kendisini kutluyorum, helal olsun" Kocaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, milli futbolcu Arda Turan'ın, İspanya 1. Futbol Ligi (La Liga) ekiplerinden Barcelona'ya transfer olmasını değerlendirdi. Barcelona'nın dünyanın en büyük kulüplerinden biri olduğunu ve Arda'nın bu başarıyı tamamen kendi becerileriyle elde ettiğini aktaran Kocaman, şunları söyledi: "Arda, Türk futbolunda olmaz denileni başardı. O nedenle canı yürekten kendisini kutluyorum. Cüneyt Çakır için söylediğim şeyi onun için de söylemek istiyorum, helal olsun. Bizim topraklarımızdan çıkıp da daha doğrusu tüketmeyi daha çok seven, üretmeyi sevmeyen bu topraklardan, dünyanın en büyük kulüplerinden bir tanesine transfer olabilmek, tamamen kendi becerileriyle elde ettiği bir şey ama şunu da söylemek gerekiyor ki hepimizi de gururlandıran ve teşvik eden şeylerden bir tanesi. Daha önce Cüneyt Çakır'ı da bu konuda, bu anlamda söylemiştim.

16 17 Temmuz 2015 Cuma Ülkesindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan hat sanatçısı, mesleğini sürdürdüğü Mardin'de pirinç tanesini sanat eserine dönüştürüyor. Fatiha Suresi ni pirince yazıyor MARDİN- Suriye'den bir süre önce eşi ve 2 çocuğuyla Mardin'e gelen Ahmet (50), Şam'da 10 yıl sabır göstererek öğrendiği mesleğini, ekmek parası için kentte sürdürmeye çalışıyor. Sanatını icra ettiği işyerini ve tüm malzemelerini Şam'da bırakan Ahmet, yanına alabildiği tek kalemle Cumhuriyet Meydanı'nda kiraladığı bir dükkanda, nefesini tutarak pirinç tanesi üzerine başta Fatiha olmak üzere sureleri yazıyor, portre ve manzara resimleri yapıyor. Ahmet'in işlediği pirinç taneleriyle hazırladığı kolye, bileklik ve tespih gibi hediyelik eşyalar yoğun ilgi görüyor. "PİRİNç üzerine İsteNİleN her şeyi yazıp, çizebiliyorum" Ahmet, AA muhabirine, ülkesindeki iç savaştan kaçarken hat sanatında kullandığı bir kalemini yanına alabildiğini söyledi. Mardin'e yerleştikten bir süre sonra geçimlerini sağlamak için sanatını Türiye'de de icra etmeye karar verdiğini ifade eden Ahmet, "10 yıl önce Şam'da bu işi öğrendiğim ustamın pirinç tanesine Arapça 215 harfi sığdırdığını görmek merakımı artırdı. 10 yıl boyunca bunun üzerinde çalıştım. Şimdi pirinç tanesi üzerine istenilen her şeyi işleyebiliyorum" diye konuştu. Ahmet, pirinç tanesi üzerine Fatiha başta olmak üzere çeşitli sureler yazdığını, portre ve manzara çizdiğini dile getirerek, bu pirinçlerle kolye, bileklik gibi hediyelik eşyalar hazırladığını, Mardin'de sanatına yoğun ilgi gösterildiğini kaydetti. "Önceleri pirinç tanesine ancak 3-4 harf yazabiliyordum. Kendimi geliştirdim ve şimdi 125 harf olan Fatiha suresini rahatlıkla yazıyorum. Hedefim ustamın yazdığı 215 harfi geçmek" diyen Ahmet, talep doğrultusunda sanatını pirinç tanesine yansıttığını aktardı. Ahmet, bir müşterisinin pirinç tanesi üzerine Atatürk resmi işlemesini istediğini anlatarak, bu konuda çalışmaya başladığını ifade etti. "NefesİMİ tutarak yazıyorum" Ahmet, bu sanatın dikkat gerektirdiğine işaret ederek, "Sabır gerektiren bu sanatı sürdürmekte yaşanan acı olaylardan sonra zorlanmaya başlasam da bu işten ekmek paramı kazanıyorum" "Harfleri pirinç tanesi üzerine sığdırmak zor. Nefesimi tutarak yazıyorum. Bu iş için sakin bir ortam gerekiyor. Elimin hiç titrememesi için nefes kontrolü yapıyorum" ifadelerini kullanan Ahmet, tüm yaşadıklarına rağmen sanatını sürdürmekte kararlı olduğunu sözlerine ekledi. Çiftçinin turaç Kadın marangozlar Kuşu hassasiyeti erkeklere rakip oldu Kadirli ilçesinde 46 yaşındaki çiftçi İsmet Soytorun, bahçesine yuva yaparak kuluçkaya yatan ve nesli tükenme tehlikesi altındaki turaca sahip çıkıyor. OSMANİYE- Kadirli ilçesinde 46 yaşındaki çiftçi İsmet Soytorun, bahçesine yuva yaparak kuluçkaya yatan ve nesli tükenme tehlikesi altındaki turaca sahip çıkıyor. İlçeye bağlı Kümbet köyünde yaşayan Soytorun'un böğürtlen bahçesi, 2 yıldır turacı misafir ediyor. Böğürtlen dalları arasına yaptığı yuvada kuluçkaya yatan kuş, Soytorun'un hassasiyeti sayesinde yavrularının güven içinde yumurtadan çıkmasını bekliyor. İsmet Soytorun AA muhabirine, geçen yıl hasat sonrası bahçesindeki yabani otları kestiği sırada kuluçkada yatan turaca rastladığını, bu yıl da aynı manzarayla karşılaştığını söyledi. Çukurova'da makineli tarım ve anız yakılması nedeniyle canlıların korunaklı yaşam alanlarının daraldığına dikkati çeken Soytorun, şöyle konuştu: "Makineli tarım yapmadığım erkenci böğürtlen bahçemdeki yabani otları temizlerken, nesli tükenmekte olan turacın yuvasını fark ettim. Bu yıl 7 yumurta var. Geçen yıl 8 yumurta vardı. Kuluçkaya yatan kuş ve yuvasıyla elimden geldiği ölçüde ilgilenmeye çalışıyorum. Günde birkaç kez geliyorum. Geçen yıl yavrularının tamamını uçurdu. Bu yıl da yumurtaların hepsinden yavru çıkmasını bekliyorum." Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdür Yardımcısı Yüksel Abidinoğlu da turacın, Türkiye'de nesli tükenmekte olan kuşlar arasında bulunduğunu, bu türün Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından koruma altına alındığını belirtti. Bilinçsiz avlanmanın yanı sıra tarımda kullanılan zirai ilaçların da bu kuşun neslinin azalmasına neden olduğuna dikkati çeken Abidinoğlu, anavatanı Çukurova olan turacı avlayana 932 lira ceza verildiğini kaydetti. KAHRAMAN- MUAMMER COŞKUN - Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinde "ağaç süsleme ve boyama kursu"na katılan kadınlar, "erkek mesleği" olarak bilinen marangozlukta ortaya koydukları eserlerle adeta erkeklere rakip oldu. Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü iş birliğinde açılan kursa katılan 23 kadın, kimi zaman hızarın başına geçip odun keserken, kimi zaman da kınalı elleriyle ağır ekipmanları kullanarak oyma işi yapıyor. Kereste kesmek, zımpara yapmak ve ağaç oymacılığı gibi zor işlerde boy gösteren kadınlar, oymacılığın ilk aşamasından itibaren üretimde rol alarak, marangozlukta "biz de varız" diyor. Kursta, oyma çay tepsisi, oklava, çeyiz sandığı, mücevher kutusu yapan kursiyerler, kursun devam etmesi halinde daha güzel çalışmalar ortaya çıkaracaklarına inanıyor. Yaptıkları hediyelik eşyalarla aile bütçelerine katkı sağlayan kursiyerler, 6 aylık kursun sonunda sertifikalarını alacak. "UzUN vadede önemli bir gelir KApısı "Andırın Kaymakamı Mustafa Maslak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınların çalışmalarının onlara uzun vadede önemli bir gelir kapısı olacağına inandığını söyledi.istihdam ve üretime yönelik projeleri önemsediklerini belirten Maslak, "Kursiyerlerimizin emeklerine sağlık. İnşallah ilerleyen süreçte bu eğitimin faydasını görürler. Bu işi severek yaptıkları, ortaya çıkardıkları ürünlerden anlaşılıyor" MARANgOz AlETlERİNİ UsTAlıKlA KUllANıyORlAR Kursiyerlerden ev hanımı Rukiye Paksoy da her türlü marangoz aletini Kahramanmaraş'ın andırın ilçesinde "ağaç süsleme ve boyama kursu"na katılan kadınlar, "erkek mesleği" olarak bilinen marangozlukta ortaya koydukları eserlerle adeta erkeklere rakip oldu. büyük bir ustalıkla kullandıklarını söyledi. Marangozluğa "erkek işi" denildiğini belirten Paksoy, yaptıkları çalışmalarla bunun öyle olmadığını gösterdiklerini dile getirdi. Kadınların erkeklerden daha güzel işler çıkardığını savunan Paksoy, "Kadınların yapamayacağı iş yok. Kadınların mutfakta başarılı olduğunu söylerler ama aslında kadınlar her alanda başarılıdır. Bunu da burada gösterdik" diye konuştu.