B Z MLES N. Partimizin Beyni Cephemizin Yüre i Olarak Hep Bizimle Olacaks n! K z ldere den Gazi ye

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "B Z MLES N. Partimizin Beyni Cephemizin Yüre i Olarak Hep Bizimle Olacaks n! K z ldere den Gazi ye"

Transkript

1 DEVR MC HALK KURTULUfi PART S DEVR MC SOL Nisan 2009 SAYI: 20 DEVR M Ç N SAVAfiMAYANA SOSYAL ST DENMEZ B Z MLES N Partimizin Beyni Cephemizin Yüre i Olarak Hep Bizimle Olacaks n! 30 Mart-17 Nisan fiehitlerimizi An yor Önderlerimizi Selaml yor Umudu Büyütüyoruz K z ldere den Gazi ye K z ldere de, kerpiç evin çat s ndan direnifli yöneten ihtilalimizin önderi, dünyan n Türkiyesinde devrim yapmak için yola ç km fl bir önderdi. 39 y l n ard ndan halk na karfl görevini yerine getirmifl olman n huzuru içinde son nefesini... Devam 3. sayfada

2 fiehitlerimizi An yor Önderlerimizi Selaml yor Umudu Büyütüyoruz Devrimci Sol dan: lk Devrimci Sol dergisini, Day n n önderli i ve yönetiminde 1980 y l n n Mart nda yay nlam flt k. Kapa nda orak çekiçli amblemimiz olan dergi, saflar m zda büyük bir heyecan yaratm flt. Sonraki Devrimci Sol dergilerinin hemen tamam nda da Day n n do rudan denetimi, yönlendirmesi söz konusu olmufl, bir k sm na baflyaz lar yazm flt r. Devrimci Sol un bu say s, Day n n flehit düflmesinden sonra yay nlanan ilk Devrimci Sol dergisi olma özelli ini tafl - yor. Dolay s yla Day yla ilgili yaz lar - m z a rl k tafl yor dergide. Day ya sözümüz var, Day n n bize sözleri var. Türkiye devrimi, Mahirlerle ç kt, Day lar la devam ettirdi i yürüyüflü, zaferle sonuçland racak. S n flar mücadelesi boflluk tan maz ve biz de o bofllu a izin vermeyece iz. fiehitlerimiz, önderlerimiz, Partimiz, ONURUMUZ, GURURU- MUZ, UMUDUMUZ dur. Onurumuza, gururumuza, umudumuza sar lan, onlara lay k olmaya çal flan tüm yoldafllar m z selaml yoruz. Devrimci Sol 20. Say Ç NDEK LER K z ldere den Gazi ye, Mahir den Day ya.. 3 Mahirden Day ya Türkiye Devrimci Hareketinde Önderlik!... 8 Örgütlenmeliyiz Savafl m z Büyütmek çin Silahlanmal y z Mahirleri Anlamak - Dursun Karatafl DY Bildirgesinden Bugün'e... Geçen 30 Y l Öngörülerimizin spatlanmas Olmufltur Komutan m z Önderimiz Day m z Yitirdik (39 No lu parti aç klamas ) Yoksullu u örgütleyemeyen, devrimi örgütleyemez! Savafl Büyütmek, Herkesin Hepimizin Kendi Hedeflerimizi Büyütmemizden Geçer Day, bizim iddiam zd r... Gelece e biz tafl yaca z. Söz veriyoruz! Umudun K z... 71

3 3 KIZILDERE DEN GAZ YE, MAH R DEN DAYI YA; Ne söylediysek yapt k, ne yapt ysak savunduk... HAKLIYIZ KAZANACA IZ dedik ve bir milim sapmad k bundan. K z ldere de, kerpiç evin çat s ndan direnifli yöneten ihtilalimizin önderi, dünyan n Türkiyesinde devrim yapmak için yola ç km fl bir önderdi. 39 y l n ard ndan halk na karfl görevini yerine getirmifl olman n huzuru içinde son nefesini vererek flimdi Gazi Mezarl nda yatmakta olan hareketimizin önderi, bayra K z ldere den devral p Dünyay bir kez da Türkiye den sarsma iddias n sürdüren bir önderdi. K z ldere den Gazi ye çizilen siyasi hat, Türkiye devrimi iddias n temsil eden iki önderimizin tarihi misyonlar n n ifadesidir. K z ldere yi Gazi ye ba layan tarihi ba, halk kurtulufl savafl n n önderlik misyonunun tereddütsüz ve ustaca üstlenilmifl olmas d r. K z ldere den Gazi ye, Mahir den Day ya uzanan tarihi süreç, THKP-C ideolojisinin kesintisizlik tarihidir. K z ldere, yar m kalm fl bir strateji, yar m kalm fl bir yürüyüfl de ildir. Gazi de, bir k z l bayrak denizi içinde Dursun Karatafl topra a veren büyük kortej, K z ldere deki yürüyüflün hem ideolojik, hem örgütsel devam d r. K z ldere de katlederek, cenazesini tüm orduyu, polisi seferber edip, törensiz topra a verdirerek Mahir i tarihin karanl klar na gömme hesab yapan oligarflinin hesab, ony llard r K z ldere Manifestosu nun ayd nlatt yolda, Yolumuz Çayanlar n Yoludur diyerek yürüyen onbinler taraf ndan bozulmufltu; Gazi de Day n n tabutunu omuzlayan 15 bin kifli, bunu bir kez daha ilan etti. Duvarlara, pankartlara yaz lan Mahir den Day ya Sürüyor Bu Kavga slogan, K z ldere den Gazi ye uzanan kesintisizli i gösteriyor tüm dünyaya. Mahir den Day ya sürüyor bu kavga; Mahir, K - z ldere de yaln z bir direnifli de il, Türkiye devrimini yönetiyordu. Ald klar tek bir karar, Türkiye devriminin gelece ini belirledi. K z ldere bizim için bir son de il, Mahir den Day ya ve flimdi Day n n ö rencilerine uzanan bir süreklili in ad oldu. K z ldere, bitti denilen yerden yeniden bafllayan, hayat n en dinamik damar n n ad olarak yerald ülkemiz s n flar mücadelesinde. K z ldere, Mahir le biten de il, Mahir in kararl - l yla Day n n ellerinde yükselip 12 Temmuzlara, Nisanlara, Balk calar a, ölüm oruçlar na, Gazi ayaklanmalar na, Büyük Direnifle ve bugünlere uzanan tarihsel süreklili in ad olmufltur. K z ldere den Gazi ye uzanan 36 y lda, birbirinin tekrar olmayan ama birbirini tamamlayan, ge-

4 4 lenek ve de erlerin yarat lmas vard r. K z ldere bu ülkenin tarihinde bir ilktir. Kendisinden sonra birçok ilklerin de yarat ld, tek tek kahramanl klar n ilmek ilmek örülerek kitlesel kahramanl klar n yolunun aç ld bir mücadele hatt - n n da öncüsü olmufltur. Mahir in K z ldere de hayk rd "Biz buraya dönmeye de il, ölmeye geldik", sözlerindeki kararl l k ve netlik daha sonraki y llarda Day taraf ndan sürdürülerek, bugünlere kadar büyüyüp geliflen ve hiçbir engel karfl s nda e ilip bükülmeyen bir hareketin yarat lmas n sa lam flt r. K z ldere den Gazi ye uzanan süreç, Mahirlerin partileflme sürecinin ve eylemlerinin basit bir tekrar de ildir. Mahir in Marksizm-Leninizmi bir k lavuz olarak kabul etmesi gibi, Day da Mahir in formüle etti i devrimci teori ve stratejiyi ayn anlay flla ele ald. Gelifltirdi, zenginlefltirdi. K z ldere den Day ya tüm bu süreç boyunca yaflanan kahramanl klar, tesadüfi veya kiflisel de ildir. Hepsi bir ideolojinin prati e yans mas d r. Hiçbir tüzükte yaz lmam flt r bunlar, hiçbir kurala ba lanmam flt r. Bunlar yaratan bu tarih ve ideolojik netliktir. Bu ideolojinin yarat c s Mahir, sürdüren ve gelifltiren ise Day d r. Bu ideolojinin temelinde emperyalizme ve oligarfliye karfl silahl mücadele ve burjuva ideolojisiyle hiçbir koflul alt nda ve hiçbir biçimde uzlaflmamak vard r. Ne Mahir de ve ne de Day da bu ideolojiden bir milim olsun bir sapma görülmemifltir. Bu, ideolojik netli in ve sa laml n ifadesidir. Bu ideoloji ile y llar boyunca emperyalizme ve oligarfliye karfl kesintisiz ve tavizsiz bir mücadele yürütülmüfltür. Bu nedenle sadece oligarflinin de il, emperyalizmin de bafl hedefi haline gelinmifltir. Emperyalizmin ve oligarflinin ideolojik sald r lar n n yan s ra statüleri bozulan oportünist ve reformistlerin sald r lar n n da hedefi olunmufltur her dönem. Hem 1970 lerde Mahirler ve hem de sonraki y llarda Day ve önderli indeki devrimci hareket, K z ldere den Gazi ye çizilen siyasi hat, Türkiye devrimi iddias n temsil eden iki önderimizin tarihi misyonlar n n ifadesidir. K z ldere, yar m kalm fl bir strateji, yar m kalm fl bir yürüyüfl de ildir. Gazi de, bir k z l bayrak denizi içinde Dursun Karatafl topra a veren büyük kortej, K z ldere deki yürüyüflün hem ideolojik, hem örgütsel devam d r. birçok sald r y yaflamlar ve yaratt klar ile püskürtmeyi baflarm fllard r. "Vars n bütün oklar üstümüze ya s n. Biz, do ru gördü ümüz bu yolda sonuna kadar yürüyece iz. Bu yolda çeflitli suçlamalara, haks z kötülemelere, iftiralara, küfürlere hatta provokasyonlara hedef olaca z. Dünyan n herhangi bir ülkesinde oportünizm taraf ndan bu çeflit suçlamalara hedef olmam fl bir Marksist-Leninist hareket gösterilebilir mi? Ve yine gösterilebilir mi ki, bu çeflit suçlamalarla oportünizmin bir Marksist-Leninist hareketin üstesinden geldi i? Hay r, hay r arkadafllar, dünyan n her yerinde, her zaman Marksist hareket oportünizmin suçlamalar na, iftiralar na, hatta provokasyonlar na ra men, emperyalizmin ve hâkim s n flar n insanl k d - fl bütün cebir ve bask lar na ra men, giderek güçlenmifl, çelikleflmifl ve zafer kazanm flt r! Tavr m z proleter devrimci tav rd r. Çünkü proletaryan n devrimci ilkelerine azimle ba l kalmak, bu ilkeleri çi neyen her çeflit sa ve sol görüfl ve hareketle uzlaflmaz bir mücadele içinde olmak kendisine proleter devrimcisiyim diyen bütün devrimcilerin en kutsal görevidir!"... flte böyle söylüyordu o zamanlar Mahir. Kim ne derse desin, kim nas l sald r rsa sald rs n, do ru bilinen yolda yürünecek ve asla bu yoldan sap lmayacakt r. Ve ondan bayra devralan Day ayn kararl l kla ayn düflünceleri ifade ediyordu: "Emperyalizmin, sosyalist sistemi y kt, sosyalizmin yenildi i masallar n anlatt bir dünyada, kendisine devrimci-komünist diyen birçok örgütün emperyalizmle uzlaflmak ve silah b rakmak için kuyru a girdi i bir dünyada, Marksist-Leninist diyerek tüm emperyalistlere ve yerli iflbirlikçilerine meydan okuyarak, silahl mücadele bayra n kald rmak, deli damgas n yemekle özdeflti." Devrimci hareket, "Deli" damgas n yeme pahas na do ru bildi inden flaflmam fl, ML çizgiden taviz vermemifltir. UZLAfiMAK HANETT R: Bu ülkede devrim için yola ç kan bir hareketin

5 5 silahl mücadeleden baflka bir flans n n olmad n söyleyen Mahir in ve onun bayra n devralan Day n n karfl s na çok engeller ç km flt r. Ama bu konuda Mahir de, Day da tavizsiz olmufl, burjuva ideolojisinin devrimci saflarda yaflamas na asla izin verilmemifltir. Emperyalizm ile "bar fl içinde bir arada yaflama" teorilerinin ortal kaplad bir dönemde "dünyan n Türkiyesi nde devrim" yapmaya soyunmufltu Mahirler. Onlarca y ll k revizyonizme ve o güne kadar ülkede otorite say lanlara karfl ç karak, onlar n teorik tezlerine kafa tutarak emperyalizmle bar flmay de il, ona karfl silahl mücadeleyi temel alan bir çizgide savaflmay savunuyordu Mahir: "Amerikan emperyalizminin hâkimiyeti ve yerli ufla sömürücü s n flar n iktidar n y kmak, ba ms zl kazanmak için tek yol silahl kurtulufl savafl d r." Ve bu mücadeleyi K z ldere de son nefesini verene, Parti-Cephenin son neferine kadar da sürdüreceklerdir. Silahl mücadeledeki bu kararl l k ve anti-emperyalist anti oligarflik bilinç, sonraki y llarda bayra devralan Day da somutlaflan çizgide devam edecektir l y llarda sosyalist ülkelerde bir bir y k mlar yaflan r ve bir çok kesim emperyalistlerin önünde diz çökmeye bafllarken, dünyada emperyalizme kafa tutan bir hareketin önderi olma onurunu tafl yordu Day. Sosyalizmin sorunlar na emperyalistlerin gözü ile emperyalistlerin akl ile bakmaya çal flanlara karfl "sosyalizmin sorunlar n n çözümü sosyalizmdedir" diyerek net bir karfl ç k fl ortaya koymufltu. Emperyalist propagandalar n etkisi alt ndaki sol güçlerin dahi, bir halk hareketi diye de erlendirme yan lg s - na sürüklendikleri Romanya daki emperyalist darbeye karfl ç kman n ve direnen Çavuflesku nun yan nda yer alman n onurunu da yine Day yaflatm flt r bu ülkenin devrimcilerine. Amerikan emperyalizmi Irak halk na sald rd - nda "ne Sam ne Saddam" diyerek objektif olarak emperyalizmin yan nda yer alanlara karfl, Day n n önderli inde devrimci hareketin tavr aç k ve nettir; K z ldere den Day ya tüm bu süreç boyunca yaflanan kahramanl klar, tesadüfi veya kiflisel de ildir. Hepsi bir ideolojinin prati e yans - mas d r. Hiçbir tüzükte yaz lmam flt r bunlar, hiçbir kurala ba lanmam flt r. Bunlar yaratan bu tarih ve ideolojik netliktir. Amerikan emperyalizminin aç kça karfl s nda olunmakla kalmay p Amerikan hedeflerine yönelik birçok eylemler gerçeklefltirilerek Irak halk n n yan nda saf tutulmufltur. Emperyalizm karfl s nda en do ru tavr alan örgüt olma onurunu da yine Day yaflatm flt r bu ülkenin devrimcilerine. Day 'n n her konuya iliflkin bak fl aç s nda ne bir karmafla ve ne de bir belirsizlik vard r. Bunu yaratan ise o güçlü ideolojik netliktir. Bu uzlaflmaz tav r ve emperyalizme karfl yürütülen aç k ve net mücadele çizgisi, yerli iflbirlikçilerinin oldu u kadar emperyalizmin de flimfleklerini de üzerine çekecekti. Bu nedenle Amerikan emperyalizmi dünyada hedef listesine ald - örgütlerin içinde devrimci hareketi de bafl s ralarda saym flt r. Bu ülkede devrim yap lmak isteniyorsa emperyalizm ve oligarfliyi karfl s na almak bir zorunluluktur. Bu da birçok bedeli ödemeyi kabul etmek demektir. Yani k sacas devrim yap lmak isteniyorsa bedelden kaçmak olmazd. Ya bu ülkede devrim yapmaya soyunmayacaks n, bunun için koca koca laflar etmeyeceksin ya da bunun gerektirdi i bedelleri göze alacak ve ödeyeceksin. flte K z ldere den Gazi ye, Mahir den Day ya uzanan çizgi, bunlar göze alan bir cüret ve kararl l kla savafl alan nda yerini alm flt r. Bu çizgiye emperyalizmle ve oligarfliyle sürekli savafl içinde olan ve karfl devrimci hiçbir güç ve ideolojiyle de asla uzlaflmam fl bir çizgidir. Bu çizgiyi sürdürenler K z ldere den Gazi ye, Mahir den Day ya bugünlere kadar savafl n gerektirdi- i birçok bedeli ödemifl ama ödedikleri her bedelin karfl l n almas n da bilmifllerdir. Hiçbir bedel bofla ödenmemifl, karfl l misliyle ödetilmifltir. Çünkü yürütülen bir savaflt r ve savafl, esas olarak iradeler üzerinden yürür. Hasm n iradesini teslim almakt r, savafl n as l amac. flte bu konuda yarat lan en büyük de er; "Ölen ama asla teslim olmayanlar"d r. Ölen ama yenilmeyenlerdir. Yenilgilerden Zafer, Katliamlardan Yeni Bir Yaflam Yaratan Direnifl Gelene imizdir; iflte bunu yaratan K z ldere, Türkiye devrim mücadelesi tari-

6 6 hinde bu yan yla bir ilktir. Fiziki olarak Mahirler ve THKP-C yok edilmifltir, ama teslim olmama tavr, gelece i belirleyen en net hedef olmufltur. ÇÜNKÜ TESL M OLMAMAK, UZLAfiMA- MAKTIR. K z ldere nin kendisi emperyalizme ve oligarfliye meydan okuman n simgesidir. Radar üssünden kaç r l p rehin tutulan ngilizler ve bunlar karfl l - nda idam edilmek istenen devrimcilerin idam n n durdurulmak istenmesi, emperyalizme ve oligarfliye karfl cüretli bir meydan okumad r. Ve bu, devrimci dayan flman n, gelenek ve de erlerin güçlü bir temele oturtulmas n n da ilklerindendir. Tüm bu yanlar yla ezilmeliydi bu tav r ve bu tavr alanlar. " Teslim olun!" ihtar yla bafllad ezme tavr. Evet, teslim olmal yd lar ve emperyalizme ve oligarfliye biat etmeliydiler. Suçlu olduklar n kabul edip burjuvazinin adaletine s nmal yd lar. Ama hay r! Al nan cevap hiç de öyle de ildir: "Biz buraya dönmeye de il, ölmeye geldik dediler. Mahir çok öncesinden biliyordu ki; "Devrim yolu engebelidir, dolambaçl d r, sarpt r. Kurtulufl bayra bu yolu t rmanan gerillalar n birbirine iletmesi ile oligarflinin burcuna dikilecektir. Her engebede düflen gerillalar n gövdesi Bir devrim f rt nas yarat r... Düflen gerillalar n kan devrim yolunu k z llaflt r r, ayd nlat r... Düflenler geride kalmazlar, Onlar; Emekçi halk n kalbinde, ruhunda ve bilincinde, devrimin önder ve itici sembolleri olarak yaflarlar..." Ve yaflad Mahir de. Devretti i bayrak, ayn kararl l k ve cürete sahip olan Day n n ellerinde oligarflinin burçlar na dikilmek üzere dalgalanmaya devam etti. Nice düflenler olsa da bu yolda, bayrak asla düflmedi, düflürülmedi. Elden ele devredildi. Gün geldi, Mahir de bunlar yoktur denilmeden, hiçbir dogmaya kap lmadan t pk Mahir gibi onunla ayn çizgide ve ayn netlikte sürecin ihtiyac na denk örgütlenmeler yarat ld, savafl örgütü savafl n ihtiyac na göre yeniden ve yeniden flekillendirildi. Gün geldi, K z ldere destan na yeni halkalar eklendi. Çünkü bayrak, halklar n iradesiydi. Çünkü bayrak vatand. Onu düflürmek, onu teslim etmek her fleyini; onurunu, namusunu, iradeni, vatan teslim etmektir. Bu nedenle; Gün geldi, bayra afla çekmeye çal flan eski tüfeklerle mücadele edildi, gün geldi emperyalizme ve oligarfliye karfl Mahir le ayn aç kl kta ve netlikte, devrimin ihtiyaçlar na denk bir cüret ve kararl - l kla cevap verildi. Gün geldi, Mahir de bunlar yoktur denilmeden, hiçbir dogmaya kap lmadan t pk Mahir gibi onunla ayn çizgide ve ayn netlikte sürecin ihtiyac na denk örgütlenmeler yarat ld, savafl örgütü savafl n ihtiyac na göre yeniden ve yeniden flekillendirildi. Gün geldi, K z ldere destan na yeni halkalar eklendi. K z ldere daha yafland andan itibaren gelece i kuran, gelece i yaratan bir direnifl ve Mahir in sözlerinin pratikte nas l karfl l k buldu unun ispat olmufltur. Halklar n tarihi hiçbir dönem egemenlerin yapt klar ile yaz lmad. Tarih, direnenlerin hakl l klar ve kararl l klar ile yaz l r. flte K z ldere böyle bir direnifltir. K z ldere nin ölümlerden zafer kazanmas Mahir in o cümlesinde ifadesini bulmufltur. Ve bu zafer, gelece- in de belirleyeni olmufltur. K z ldere den sonra ayn kararl l k ve cüretle hareket eden devrimci hareket, benzer kararl l k ve cüretle K z ldere yi bugüne ba layan uzun bir zincir yaratm flt r. Öyle ki, K z ldere deki kararl l k ve direnifl, ülkemizin birçok yerinde farkl yerlerde ama ayn kararl l k ve cüretle, farkl cümlelerle ve farkl biçimlerde ama ayn inançla dile getirilmifl, düflman karfl s nda savunulmufltur. Kimi zaman da da, flehirde, kuflatma alt nda bir direnifl bir evin duvar nda veya bir kayan n üzerine yaz lan umudun ad olmufltur bu. Kimi zaman susmayan marfllar ve tilililer, sloganlar olmufltur. Kimi zaman düflman n teslim olun ça r lar na karfl, meflrulu unun bilinciyle verilen "as l siz teslim olun!" ça r s olmufltur. Ve kimi zaman ise Mahir den dev-

7 7 ral nan bayrak direnifl üslerine as larak sosyalizmin bayra n n asla düflürülmeyece i hayk r lm fl, mevziden mevziye bayrak devredilmifltir. Ödenen bedele, verilen kay plara ra men eylem çizgisindeki netlik ve adaletindeki flaflmazl k da yine Mahir den Day ya ayn titizlikle korunmufl, eylemlerde halka zarar vermeme tavr, halkta güven oluflturman n da temeli olmufltur. Marksist-Leninist çizgide yürüyen, cüret ve kararl l kta s n r tan mayan bu hareketin ne geçmiflinde ve ne de sonras nda bir adaletsizlik, eylemlerinde halka verilmifl bir zarar söz konusu de ildir. "Türkiye Halk Kurtulufl Cephesi, kendi sald r noktalar d fl nda kalan hedeflere yönelen ve halk n saflar na da zarar veren hiçbir maceraperestin ve gangsterin sorumlulu unu üzerine almaz. Çocuk kaç rmak, kad nlara iliflmek, emperyalistlerle do rudan do ruya iliflkisi olmayan kimselere, esnafa, para babas bir avuç hain d - fl ndaki orta derecedeki zenginlere, yani orta-burjuvaziye sald rarak zarar vermek, devrimci eylem olamaz. Bunlar adi gangsterlik olaylar d r. Türkiye Halk Kurtulufl Cephesi, bu gibi olaylar fliddetle k nar." (THKC 1 No lu Bülten) Bu tav r ayn flekilde devam ettirilmifl ve gerek eylemlerdeki seçicilikte, suçlu olanlar n cezaland r lmas konusundaki hassasiyette ve gerekse de oligarfliye karfl tak n lan tav rda halka zarar vermemeye özen gösterilmifltir. "Her geçen gün biraz daha teflhir olan ve yapt klar n savunamaz durumda kalan oligarfli, terör politikas n sürdürdükçe bedelini de ödemek zorunda kald. Halk n, demokratlar n hemen hiçbir kesimi faflizme karfl devrimci adaleti içeren silahl eylemlerimiz karfl s nda bu eylemlerin meflru olmad n, halka zarar verdi ini yüksek sesle söyleyecek bir karfl tavra girmedi." diyebiliyoruz rahatl kla. Adalet terazisindeki hassasiyet bunu engeldi. Oligarflinin yapt klar n n teflhiri ve suçlular n aç klan p cezaland r lacaklar n n da aç kça ilan edilmesi ve suçsuz olan tek bir kifliye dahi zarar vermeme tavr d r bunu yaratan. K z ldere den Gazi ye uzanan yolda yarat lan de erler ve geleneklerimiz, önderlerimizin belirleyicili inde flekillenen kesintisiz yürüyüflümüz, yar nlara dair en büyük güvencemiz, moral gücümüz ve yol göstericimiz olacakt r. K z ldere den Gazi ye uzanan yol, bizi devrime götürecektir. Devrimcilerdeki fedakârl k bilincini ve cüreti gören halk kitlelerinde, devrimcilere olan güvenin artmas n n yan s ra, kendilerine olan güven de artmaktad r. Devrimcilerin oligarfliye karfl ald klar tav r, oligarfliyle çeliflkisi olan halk kitlelerinin de bu tavr alabilmesinin önünü aç yor, kendine olan güvenlerini art r yordu. K z ldere den bugünlere tafl nan bu gelenek ve savafl kararl l, giderek halk kitlelerini de tamamen saran bir ruh haline dönüflecektir. "Her fley bizim kararl, inançl ve tutarl savaflç l m za ba l d r. Hiçbir zaman y lmamal y z. Darbeler ve bozgunlar y lg nl k de il, tam tersine devrimci inanç ve öfkemizi bilemelidir. Daha tutarl ve daha az hatal savaflmam - z sa lamal d r." Mahir in dedi i gibi her fley bizde bitiyor. htiyac m z olan her fleyimiz var. Parti-Cephe nin bugüne kadar yaratt klar bunu bize kan tl yor. Yapmam z gereken savafl m z, tarihimize, geleneklerimize yeni sayfalar ekleyerek daha cüretli sürdürmek olacakt r. Bu tarihi yaratan önderimize, Day m za verdi imiz sözü tutarak bu tarihi daha da büyütmek olacakt r... Emperyalizme, faflizme karfl savaflmak ve ba ms z demokratik Türkiye yi yaratmak için en önemli silaha sahibiz. Bu silah ideolojimizdir. Bu uzun devrim yolunda sapmadan yürümüflsek bu, ideolojimiz sayesindedir. Tarihimiz boyunca e ilip bükülmemiflsek, siyasi t kan kl k yaflamam flsak, sa dan soldan etkilenmeyip kendi ayaklar m z üzerinde durabilmiflsek; bu, ideolojik netli imiz, Marksist-Leninist yolda kararl l kla yürüyor oluflumuz sayesindedir. K z ldere den Gazi ye uzanan yolda yarat lan de erler ve geleneklerimiz, önderlerimizin belirleyicili inde flekillenen kesintisiz yürüyüflümüz, yar nlara dair en büyük güvencemiz, moral gücümüz ve yol göstericimiz olacakt r. K z ldere den Gazi ye uzanan yol, bizi devrime götürecektir. Bu yol devrimi gerçeklefltirece imizin, dünyay bir kez de Türkiye'den sarsaca m z n garantisidir. Bu yol bizim ideolojik netli imiz, kurtulufla kadar savaflmaktaki kararl l m z, zafere ulaflmaktaki srar m zd r.

8 8 Mahirden Day ya Türkiye Devrimci Hareketinde Önderlik! Tarihin hemen her döneminde halklar, kendi bünyesinden kahramanlar n, önderlerini ç karm flt r. Gelecek umutlar n, kurtulufllar n onda yaflatm fllard r. Egemen s n flar da halklar s n flar mücadelesinde öndersiz b rakmak için her türlü yol ve yöntemi kullanm flt r. Fiziki olarak yok etmek birincil hedefleri olmufltur. Yok edememiflse, sat n alma ya çal flm flt r. Onda da sonuç alamam flsa, akla-hayale gelmeyecek iftiralarla, yalanlarla karalamaya çal flm flt r. Egemen s n flar n halk n önderlerine olan düflmanl sadece önderlerin yaflad klar dönemle s n rl olmam flt r. E er bir önder yaflad dönemin ötesine geçip, tarihte izler b rakarak kal c laflm fl ve ölmüfl olmas na ra men hala halk na önderlik etmeyi sürdürüyorsa, sömürücü egemen s n flar, onlarca ve hatta yüzlerce y l yalan ve iftiralar n tekrarlamaya devam etmifllerdir. Ama as l olarak da, halklar n önderlerini unutmas n sa lamaya çal flm fllard r. Önderlerini unutan halklar, hem tarih bilinçlerini, hem gelecek umutlar n da kaybedeceklerdir. Bunun için önderlerden geriye kalan yaz l -sözlü eserleri yok etmeyi, bunu baflaramam fllarsa içini boflaltmay, sistemleri için tehlike olmaktan ç karmay bir politika haline getirmifllerdir. Egemen s n flar, önderlerin halklar n gelecek umutlar n n sembolleri oldu u gerçe ini bilerek hareket etmektedirler. Bu s n fsal bilinç in sonucudur ki; en korkunç iflkencelerle, yöntemlerle katlettikleri halk n önderlerinin ölü bedenlerine bile iflkence, zulüm uygulam fllard r. Yeri gelmifl önderler için dara açlar kurmufl, yeri gelmifl derilerini yüzmüfl, yeri gelmifl vücutlar n parçalara ay rm fllard r. Gözlerine mil çekmifl, yakm fllard r... Önderlerin ölüsünü parçalam fl, bedenlerini halka teflhir etmifllerdir. Amaç önderleri afla lamak, halktaki korkular, kayg lar büyütmek, bir daha kendisine karfl ç k lmas - n n, isyan edilmesinin önüne geçmektir. Fakat tarih karfl s nda yeniktir sömürü ve zulüm düzeninin sahipleri. Bu savafl n galibi, tarihin imbi- inden süzülüp gelen halk önderleridir. Anadolu halklar n n ba r ndan ç kard Baba shaklar, Pir Sultanlar, fieyh Bedreddinler, fieyh Saitler, Seyit R - zalar ve daha niceleridir. Ezilenler, önderlerine güvenmifl, onlara inanm fl, egemen s n flar n her türden zulmüne, katliamlar na ra men inançlar için, daha iyi yaflamak için, hak ve adalet için, isyan etmifllerdir. Ölmüfl, öldürmüfllerdir. Egemenleri taht ndan etmifl, çeflitli zamanlarda ve yerlerde, kendi yönetimlerini kurduklar da olmufltur. Umutlar n hep diri tutmufl, önderlerini sahiplenmifl ve yaflatm fllard r. fieyh Bedreddin'in "Bir kifli inanc için vuruflurken ölürse inanc da do ruysa, o ölmüfl say lmaz" sözünü tarih önünde do rularcas na, yüzlerce, binlerce y l boyunca önderlerini unutmam fl, unutturmam fllard r. Bu k sa tarih özetinden anlafl laca üzere, önderlikler de s n flar mücadelesinin bir parças olarak, halklar n ve ezenlerin aras nda k yas ya bir kavga konusu olmufltur. Önderli i böyle bir kavgan n konusu haline getiren ise elbette tarihsel olarak üstlendi i misyondur. Tarihsel Olarak Önderlik Önderlik halklar için de, egemen s n flar için de önemli olmaya devam etmektedir. Önder in konumu flöyle tan mlanabilir: "Yetene i ya da toplum içindeki yeri dolay s yla iliflkide bulundu u toplumsal kümenin ya da toplumun tutum, davran fl ve etkinliklerini, belli zaman ve koflullar için de ifltirip yöneltme yetene i gösteren, toplulu u, topluma k lavuzluk eden, toplumu örgütleyen kimse." Peki, egemen s n flar önderlere, liderlere tamamen karfl m d rlar? Hiç "önder", "lider" ç kmas n m istiyorlar? Elbette hay r. Egemen s n flar n karfl ol-

9 9 du u önderler, halklar n ç karlar n savunan, halklar sömürü ve zulme karfl aya a kald ran, kurtulufl yolunda k lavuzluk yapan önderlerdir. De ilse, sömürücü egemen s n flar da, toplumu kendi politikalar do rultusunda yönlendirmek, denetim alt nda tutabilmek, toplumda varolan heyecanlar, tepkileri, hoflnutsuzluklar düzen içine kanalize edebilmek için önderlere, liderlere ihtiyaç duyar ve sistem içinde onlar yaratmaya çal fl r. Bugün, burjuva demokrasisinin ve demokrasicilik oyununun bir parças olan düzen partilerinin ve seçimlerin bir amac da budur. Halklar en iyi aldatma kapasitesi ve yetene ine sahip politikac lar, tekeller ad na ülkeyi yönetebilece ine inan lan kadrolar, topluma, peflinden gidilmesi gereken liderler olarak sunulur. K sacas, s n flar mücadelesinde, mücadelenin iki taraf da kendi önderlik kadrolar n yarat r. Kapitalizmle Birlikte Halklar n Gerçek Önderleri Marksist-Leninist Kimlikli Önderler Olmufltur Halklar köleci ve feodal toplumda oldu u gibi kapitalist toplumda da tüm yaflam n halk n n umut ve özlemleri için adayan önderlere ihtiyaç duymufl ve duymaktad r. Egemen s n flar n bilinç çarp tma, beyinleri teslim alma araç ve yöntemlerini alabildi ince gelifltirdi i günümüz koflullar nda, halklar n gerçek halk önderleriyle burjuvazi taraf ndan topluma dayat lan ve halktan yana görünüp egemen s n f ad - na çal flan önderleri ay rt edebilmesi daha da güçleflmifltir. letiflim ve propaganda araçlar büyük ölçüde emperyalist tekellerin ve iflbirlikçilerinin denetimindedir. Günün 24 saati, hayat n her alan nda bilinç bulan kl yaratmaya ve beyinleri teslim almaya çal flmaktad rlar. Devletin tüm kurum ve kurulufllar bir amaca hizmet etmektedir. Anaokullar ndan üniversitelere, resmi dairelerden askerli e, iflyerlerinden, e lenceye... Her fley ama her fley burjuva ideolojisinin egemen k l nmas için planlanm flt r. flte bu koflullarda emekçilere s n f ç karlar n n yönünü ve bu ç karlar gerçekte kimin savundu unu gösterebilmek, yani önderlik yapabilmek, yo un bir çal flmay, eme i, disiplini, ideolojik, politik netli i gerektirmektedir. Halklar n gerçek kurtuluflunu sa layabilecek tek toplum biçimi vard r; o da sosyalist toplumdur. Di er bir ifade ile proletarya ve burjuvazinin temel s n flar oluflturdu u kapitalist toplumda, ilerici s n f proletaryad r. deolojisi de sosyalizmden baflkas de ildir. Her fley burjuva ideolojisinin egemen k l nmas için planlanm flt r. flte bu koflullarda emekçilere s n f ç karlar n n yönünü ve bu ç karlar gerçekte kimin savundu unu gösterebilmek, yani önderlik yapabilmek, yo un bir çal flmay, eme i, disiplini, ideolojik, politik netli i gerektirmektedir. Buradan ç kar lacak sonuç da aç kt r ki, sosyalizmi hedef göstermeyen hiçbir önder, halk n n gerçek önderi olamaz. Kuflkusuz halklara "sosyalizm" hedefini gösteren herkes halk n önderi de ildir, olamaz. Halklar n önderi olabilmesi için, hem halk n kurtulufla, sosyalizme götürecek yolu do ru belirlemesi gerekmektedir, hem de bu do rultuda prati i örgütlemelidir. Ve bunlar n yan s ra önder; bu savafl n gerçeklerine uygun yaflamal d r da... Son bir gereklilik olarak flunu da eklemeliyiz ki, burjuvaziye karfl s n flar mücadelesinde bir önderli in, tarihi rolünü oynayabilmesi, bu tarihi role uygun bir örgütlenmeye, Marksist-Leninist bir partiye sahip olmas yla mümkündür. Kendi örgütünü yaratmam fl bir önderin tan mlanan önderlik rolünü oynayabilmesi mümkün olmaz. Lenin, Stalin, Mao, Dimitrov, Enver Hoca, Castro gibi devrim önderleri, en baflta, amaca ulafl lmas na öncülük edecek politik ve askeri örgütlenmelerin önderleridirler. Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao, Ho Chi Minh, Castro, Che gibi devrim önderlerinde somutland gibi, Marksist-Leninist önderli in özünü, mevcut kurulu düzeni y kmay ve sosyalizmi kurmay hedeflemek oluflturmaktad r. Tüm ömürlerini ezilenlerin kurtulufl mücadelesine adam fllard r. Egemen s n flar n her türlü zoruyla, yasaklar yla karfl laflm fllar, büyük bedeller ödemifllerdir. Yaflamlar n belirleyen devrimci mücadele olmufltur. Her birine at lmad k çamur, söylenmedik kötü tan m kalmam flt r. Egemen s n flar kendilerine en büyük darbeyi vuranlara, en fazla sald rm fllard r. Ülkemizde Marksist-Leninist Önderlik Türkiye halklar 20. Yüzy l n büyük bir bölümün-

10 10 de ihtilalci bir önderli e sahip olamad. Bu anlamda yüzy l n bafllar nda tarih sahnnesine ç kan iki isim sözkonusudur; ki birincisi, emperyalizme karfl kurtulufl savafl na önderlik eden Mustafa Kemal dir. Mustafa Kemal'in önderli indeki Kuvva-i Milliye hareketinin hedefinde sosyalizm yoktur; ulusal ba- ms zl kç d r ancak, kapitalizme karfl tav r almayan küçük-burjuva önderlik, ulusal ba ms zl da koruyamayacakt r. Bu anlamda, küçük-burjuva önderli- in halklar n mücadelesindeki yeri, 1920 lerin bafl nda emperyalist iflgale karfl savafl süreciyle s n rl kalm flt r. TKP nin önderi Mustafa Suphi, önderlik misyonunu üstlenmeye çal fl r; ancak Suphi ve yoldafllar Sovyetler den Kurtulufl Savafl 'na kat lmak için Anadolu ya geldiklerinde, Kemalist yönetimin talimat yla katledilirler. Anadolu halk n n kurtuluflunu hedefleyen devrimci örgütlerin ve önderliklerin filizlenmesi 1960 lar n ikinci yar s nda mümkün olabilmifltir Anayasas 'n izleyen dönemdeki nispi demokratik haklar n örgütlenmelere zemin açmas, Marksizm-Leninizmin özellikle yüksek ö renim gençli inin gündemine girmesi, ad m ad m iflçilerin, köylülerin mücadelesinin bafllamas, anti-emperyalist mücadelenin güç kazanmas, gençlik örgütlenmelerinin giderek halk n sorunlar n da sahiplenip mücadeleyi yükseltmesi, 50 y ll k reformist gelenekleri de parçalayarak ihtilalci gençlik önderlerinin yetiflmesini, öne ç kmas n beraberinde getirmifltir. flte bu koflullarda Anadolu halk n gerçek kurtulufla götürecek örgütler ve önderler de filizlenmeye bafllam flt r. Mahir Çayan ve yoldafllar n n önderli indeki Dev-Genç örgütlülü ü, gelifliminin belli bir aflamas nda yetifltirdi i öncü kadrolar yla hayat n her alan - na müdahale edebilir hale gelmifl, ideolojik, politik, örgütsel çeflitli aflamalardan geçtikten sonra geliflimlerini tamamlad klar nda kendilerini parti (THKP-C) olarak tan mlam fllar, Türkiye halklar n n önderli i gibi zor bir misyona talip olmufllard r. Birilerinin kendisini önder, örgütünü de halk n öncüsü ilan etmesi, bunun böyle oldu u ya da olaca- anlam na gelmez. O s fatlar n kiflilere ve örgütlere verecek olan, halktan baflkas de ildir. O nedenledir ki, as l olan Marksist-Leninist örgütün devrim stratejisini do ru tespit etmesi ve bu stratejiye uygun prati i srar ve kararl l kla hayata geçirmesidir. THKP-C ve Mahir Çayan bunu baflarm fllard r. Türkiye devrim tarihindeki yerleri süre olarak çok k sa denebilecek bir zaman dilimine tekabül etse de bu THKP-C ve Mahir Çayan gerçe ini de ifltirmemektedir. Mahir Çayan 50 y ll k reformist gelene i parçalayan, Türkiye Devriminin Yolu'nu netlefltiren, ve buna uygun prati i örgütleyen bir ihtilalci olarak önder kimli ini kazanm flt r. Mahir Çayan'a önder kimli ini kazand ran olgular n bafl nda ideolojik politik tespitleri ve Türkiye Devriminin Yolu'nu netlefltirmesi geliyor olsa da, O'nu farkl k lan, teoride ve pratikte birbiriyle uyum içinde bir yetkinlik göstermifl olmas d r. Silahl mücadeleyi temelindeki savafl n askeri karargah nda da kendisi vard r savafl n o günkü aflamas nda; gerçeklefltirdikleri silahl propaganda eylemleriyle devletin san ld gibi güçlü olmad n, devrimin gerçeklefltirilebilir oldu unu Türkiye halklar na göstermifllerdir. 12 Mart cuntas koflullar nda gelifltirdikleri pratikleriyle cunta hükümetlerinin Atatürkçü maskesini düflürüp faflist maskesinin görülmesini sa lam fllard r. "Devrim için savaflmayana sosyalist denmez" ilkesini hayatlar nda somutlam fllard r. K z ldere'ye gidifl ve K z ldere'de "Biz buraya dönmeye de il, ölmeye geldik" sözleriyle ifadesini bulan feda anlay fllar Mahir Çayan' n önderli inin halk m z nezdinde çok daha güçlü bir biçimde kabulünü de getirmifltir. Mahir Çayan da di er devrim önderleri gibi tüm yaflam n inand davaya adam flt r. Burjuva ideolojisiyle düflünüp yorumlayanlar, halka ve devrime inançs z küçük burjuvalar, y lg nlar ve dönekler, K - z ldere'ye giden süreci ve K z ldere yi anlayamamaktad rlar. Onlara göre "K z ldere yaflanmamal yd. Mahir Çayan ve yoldafllar flehit düflmemeli, kendilerini korumal yd lar." Bu anlay fl sahipleri o durumda Mahir Çayan ve THKP-C'nin kimli i, misyonu nas l olurdu sorusunu sormamakta, ve bunun cevab n görmezden gelmektedirler. Mahir Çayan'a ve THKP-C'ye devrimin önder ve öncü kimli ini kazand ran stratejileri, önderlik anlay fllar ve pratikleridir. K z ldere de bu devrimci bütünün bir parças d r. K z ldere Sonras Devrimci Hareket ve Day K z ldere kimilerine göre "yenilgi", kimilerine göre bir manifestodur. Yenilgi diyenler, bu tespitlerinin merkezine Mahir Çayan'lar n fiziki olarak imha edilmelerini yerlefltirmekteydiler. "Yenilgi" iddialar n güçlendirmek için de, K z ldere'den sonra geride kalan THKP-C kadrolar n n örgütlerini sahiplenmemelerini kan t olarak öne sürmekteydiler. Evet, THKP-C örgütsel anlamda bir yenilgi yaflam flt, bu-

11 11 Kurtulufl Grubu'ndan Devrimci Sol'a, Devrimci Sol'dan DHKP-C'ye 'lerden 2008'e uzanan bu yaflanan tarihsel sürecin her an nda Day vard r. Bu tarihsel kesitteki hiç bir karar, prati i Day n n d fl nda ifade edemeyiz. Bu nedenle Devrimci Hareket ile Day bir bütündür. kisini birbirinden ay rmak, birini di erinden ba ms z ele almak, de erlendirmek imkâns zd r. na itiraz eden yoktu. Ancak "yenilgi" diyenler bununla THKP-C ideolojisinin ve Marksist Leninistlerin prati inin de do ru olmad n n kan tland n iddia etmekteydiler. Ve bunlar n sonucu olarakda THKP-C nin Türkiye devrimindeki misyonunu tamamlad ileri sürüyorlard. Karfl, devrim cephesi zaten "bitirdik-yok ettik" propagandas yla fiziki yenilginin ideolojik planda da gerçekleflmesi için elinden geleni yapmaktayd. "Sol"dan pek çok kesim ve kifli de bu koroya kat lmakta, silahl devrim cephesinin fiziki yenilgi yaflad koflullar n kendileri için uygun bir ortam yaratt - n düflünmekteydi. Tutsak edilen çeflitli düzeylerdeki THKP-C'liler ise, Marksist-Leninist hareketin miras n omuzlay p ileriye tafl yacak durumda de illerdi. Kalanlar, sürecin zorluklar n omuzlamak de il, geçmifl konumlar n kullanarak parsa toplama peflindeydiler. DY'nin oluflturulmas nda bafl çekenler aras nda yer alacak olan "eski"ler de THKP-C'yi ve K z ldere'yi do ru de erlendirmekten uzakt lar. 1974'te afla sal verildiklerinde, d flar daki Cephe potansiyelini gördüklerinde sa c düflüncelerini, istedikleri koflullar yarat ncaya kadar gizlemeyi ye leyeceklerdir. Bu koflullarda "eski"ler, THKP-C'ye sahip ç k yor görünerek ilk ihanetlerini gerçeklefltirmifllerdir. Kendi sa c, THKP-C düflüncelerini esas nda reddeden tasfiyeci düflüncelerini, THKP-C yi savunuyoruz görünümü alt nda Cephe sempatizanlar na empoze etmeye bafllarlar. Bunu belli bir plan-program çerçevesinde ve sinsice gerçeklefltireceklerdir... flte burada Day ç kar tarih sahnesine. Öncelikle belirtmeliyiz ki, Kurtulufl Grubu'ndan Devrimci Sol'a, Devrimci Sol'dan DHKP-C'ye 'lerden 2008'e uzanan bu yaflanan tarihsel sürecin her an nda Day vard r. Bu tarihsel kesitteki hiç bir karar, prati i Day n n d fl nda ifade edemeyiz. Bu nedenle Devrimci Hareket ile Day bir bütündür. kisini birbirinden ay rmak, birini di erinden ba ms z ele almak, de erlendirmek imkâns zd r. Bu gerçeklik nedeniyledir ki, Day n n ismini belirterek yapt m z anlat mlarda Devrimci Hareketin varl, Devrimci Hareketin ismini belirterek yapt m z anlat mlarda da Day n n varl anlafl lmal d r. Önemle belirtilmesi ve bilinmesi gereken di er bir nokta da, Day n n misyonuna iliflkindir. Kurtulufl Grubunun önderi olarak mücadele içerisinde yer ald günden flehit düfltü ü 2008 A ustos'una kadar Day, Mahir Çayan' n ülkemiz ve dünya geneli için yapt ideolojik, politik tespitlerini güncellefltiren ve prati- e geçiren olmufltur. Kurtulufl Grubu'nun amac, THKP-C'nin yeniden yarat lmas ve devrim mücadelesinin partili sürdürülmesi, zaferin kazan lmas d r. flte Day n n yaflam n belirleyen bu amaçt r. Yukar da belirtti imiz gibi Marksist-Leninist örgütlerle önderleri bir bütündürler ve birbirlerinden ay rarak de erlendirmek do ru de ildir. Marksist- Leninist örgütlere ve önderlerine o kimlikleri kazand ran tarihsel sürecin bütünüdür. Ancak belli tarihsel süreçler ve anlar vard r ki, o tarihsel süreç ve anlarda al nan kararlar önderlerin ve örgütlerinin kimli ini belirleyen olurlar. Kurtulufl Grubundan bugüne uzayan y llar n dönüm noktalar da Day n n Marksist-Leninist bir önder, DHKP-C'nin de Marksist-Leninist bir öncü olmas n n kilometre tafllar d r. K z ldere sonras Day, Parti-Cephe'yi oluflturma sürecinde öne ç kan isimlerden biridir. Cephe potansiyelinin çeflitli bölgelerde ço u kendili inden biçimde oluflturdu u örgütlenmeler içinde, en örgütlü olan yerlerden birinin önderi konumundad r. Ayn zamanda bu oluflumlar içinde kendi hedefine en netlefltirmifl gruplardan biridir; Day ve birlikte hareket ettikleri genç önder kadrolar aç s ndan net olan Parti- Cephe nin yeniden yarat lmas ve THKP-C stratejisinin hayata geçirilmesidir. Özel bir önyarg lar ve subjektif hesaplar olmaks z n THKP-C düflüncelerini savundu unu iddia eden gruplarla, Cephe potansiyelini toparlama, birlefltirme hedefiyle iliflki kurmaya çal flt lar. Daha önce THKP-C'nin çeflitli kademelerinde yer alm fl ve 1974 aff yla b rak lan kiflilerle de ayn amaçla görüfltüler. Bu iliflkiler içinde en önemlisi, Ankara grubu ile kurulan iliflki oldu. Bir birlik süreci bu iliflki için-

12 12 de kuruldu. Ve inkarc l k, tasfiyecilik düflünceleri de bu iliflkiler içinde aç a ç kar ld. Bunun aç a ç kt - nokta, Kurtulufl Grubunun oluflturulmas ndan sonra, Day n n önderlik misyonuyla ön plana ç kt ikinci önemli dönüm noktas n oluflturuyordu. Bu süreç, tart flmal ve çok yönlü bir süreçtir; bir yandan Cephe potansiyelinin birli ini sa lama süreciyle u rafl rken, bir yandan da faflizme karfl mücadele prati inin de omuzlanmas gerekmektedir. flte bu süreç, Day n n önderlik niteliklerinin geliflti i, flekillendi i bir süreçtir; ki bu özelliklerin belli bafll - lar n s ralarsak flunlar belirtebiliriz. Amac nettir; THKP-C'nin kurulmas için h zla gereken ad mlar at lmal, iradi, örgütlü, kolektif bir süreç bafllat lmal d r. Bu özellik, onu o dönem belli bir rol oynayan ön plandaki hemen tüm kadrolardan farkl laflt ran nedenlerden biridir. Kendine güvenlidir; tart flmalarla THKP-C do rular n n netleflece ini ve ideolojik birli in sa lanarak partiye ulafl laca n düflünmektedir. Birlik süreci öncesi yaflananlar da göstermifltir ki, Ankara Grubu nun bafl n çeken "eski"ler türlü ayak oyunlar na baflvururlarken, Day, ilkeli, tutarl bir politikan n temsilcisidir. Tüm olumsuzluklara ra men birlik sürecinin yaflanmas gerekti ine inanmaktad r ve bunun için de tüm riskleri göze al r. Kendisine, yoldafllar na ve halk na güveninin sonucudur bu. Lekelenmemifl bir devrimcili in, aç k, net, hesaps z, samimi bir tutumun temsilcisi olarak öne ç kar. Ayr l k bir zorunluluk haline geldi inde de, yine ilkelerden, devrimci ahlaktan, aç kl ktan flaflmaz Day. Onun tüm engellemelere ra men, devrimci bir hareket örgütleyebilmesini sa layan bütün bu özellikleridir. Ayr l k Ve Yeni Bir Hareketin Oluflumu koflullar nda birlik nas l gereklilik olmufl ve bunun gerekleri yerine getirilmiflse, 1978 koflullar nda da ayr l k o ölçüde gereklilik ve zorunluluk olarak kendini dayatm flt r. ki farkl anlay fl netleflmifltir. Mevcut DY ile THKP-C'nin yeniden inflas n n ve devrimci stratejiyi hayata geçirmenin mümkün olmad anlafl lm flt r. Önderlikler, hep söylenegeldi i gibi, tarihin belli ad mlar zorunlu bir görev olarak gündeme getirdi i noktada, o ad mlar atarak önderlik s fat n kazan r veya o ad m atamazlarsa, o tarih o s fat onlardan esirger de ayr l n kendini dayatt an da iflte böyle bir and ve Day o anda, kendisinin önderlik rolünü, konumunu pekifltiren tarihi ad m atmakta tereddüt etmedi. Yeni bir hareketin örgütlenmesi de kolay olmayacakt kuflkusuz. Ne siyasi arenadaki "sol" örgüt bollu u, ne DY'nin sald r ve çeflitli provokasyonlar, ne de oligarflinin fiili ve psikolojik sald r lar devrimci hareketin örgütlenmesine, ülke çap nda yayg nlaflmas na, ve silahl mücadeleyi gelifltirmesine engel olamad. Bu noktada da Day, büyük bir iradeyle sürecin yönlendiricisi olmufltur. DY sürecinin, kadrolar n n deflifrasyonu, pratikten uzak kalm fl olmalar, sa, kendili indenci tarz n izlerini tafl yor olmalar gibi, bir çok olumsuzlu una ra men o iradeyle ve o iradenin gerçek bir disiplin ve kolektivizmi gerçeklefltirmesiyle hareket örgütlenecektir. Önderli in önemi de buradad r zaten: Mevcut koflullara teslim olmamak! Day da mevcut koflullar tahlil etmifl ve sürece nas l müdahale edilece inden, partiye ulaflmak için nas l bir kadro politikas n n izlenmesi gerekti inden, nas l bir pratikten hangi örgütlülüklerin nas l kurulaca na kadar... ihtiyaç duyulan her fleyi kadrolar n gündemine getirerek, onlar karar ve kat - l mlar yla sürece ortak ederek, sürece ayak uyduramayanlar geride b rak p, genç kadrolara güvenerek, tarihin kendisinden beklediklerini yerine getirmflitir. Tarihimize "20 Aral k 1978 Kararlar " olarak geçen, hareketin bafllang ç aflamas ndaki flekillenmesinde büyük önemi olan kararlar, Day n n bu özelliklerinin somut olarak ortaya ç kt belgelerden biridir. Devrimci Sol'un 1978 May s' ndan 12 Eylül 1980'e kadar geçen yaklafl k 2,5 y ll k zaman diliminde baflard klar da bu anlamda, Day n n önderli- inin ifadesidir. 12 Eylül 1980 e gelindi inde, Türkiye solunun en güçlü örgütlerinden biridir Devrimci Sol ve bu sadece 2,5 y lda, hem de s k yönetim, faflist devlet terörü gibi en a r bask koflullar nda baflar lm flt r. Baflar da elbette tüm kadrolar n, flehitlerin, Devrimci Sol a gönül veren halk n pay vard r, fakat, tüm bu katk lar, kat l mlar bir potada birlefltirip ona yön veren, flekil veren elbette Day d r. 12 Eylül Faflist Cuntas, Cuntaya Karfl Mücadele Ve Day 12 Eylül faflist cuntas na karfl al nan tav r, devrimci örgütler ve yöneticileri aç s ndan onlar n geleceklerini belirleyen unsurlardan biri olmufltur. Dö-

13 13 Day, Ölüm Orucu direnifli karar al nmas ile birlikte direniflçi olaca aç klanan ilk ve tek kifli olmufltur. Pek çok Devrimci Sol kadrosunun itiraz na ra men bu karar n de iflmeyece i de belirtilmifltir ölüm orucu, bu yan yla önder olman n, devrimi hedefleyen bir öncü hareket olman n gereklerini yerine getirmenin, ödenmesi gereken bedelleri ödemekten kaçmaman n simgesidir. nem, herkes için bir s nav niteli i kazanm flt r. Hiç bir örgüt ve yöneticisi bu s navdan kaçamam flt r. Birçok örgüt ve o örgütlerin önder, yönetici kadrolar n n bu s navdan al nlar n n ak yla ç kamad n biliyoruz. Sorunu daha vahim hale getiren ise, darbelerin, yenilgilerin sadece fiziki planda kalmay p ideolojik olarak da yenilmeleri olmufltur. Örgütsel varl - n zay flamas, hatta kaybedilmesi, telafi edilebilir bir yenilgidir kuflkusuz; ama ideoloji gitmiflse, devrim iddias gitmiflse, sosyalizm inanc kalmam flsa, art k yapacak fazla bir fley yoktur. Yenilginin, sa c laflman n ve siyasi olarak tasfiye olman n temel nedeni hiç kuflkusuz cuntaya karfl mücadele görevinin yerine getirilmemesidir. Cuntaya karfl savaflt için yenilgi yaflayan, tasfiyeye u rayan yoktur. Aylar öncesinden "cuntan n ayak sesleri" tespitleri yapanlar da dâhil "sol"un büyük bölümü cunta karfl s nda flaflk nl a düflmüfltür. Bir k sm zaten cunta öncesi bafllad mültecili e h z vermifl ya da "ricat" ad na mücadeleyi tatil etmifl, reformistlerin pek ço u da ya mültecili i seçmifl ya da s k yönetim komutanl klar n n önünde kuyru a girmifllerdir. Devrimci Sol'u di erlerinden ay ran temel nokta da buradad r. Cuntan n ilan ile birlikte ilk yap lan mücadeleyi tatil etmek de il yükseltmek olmufltur ve "Amerikanc Faflist Cunta 45 Milyon Halk Yenemeyecek!" bafll kl bildiride, cuntaya karfl mücadele ça r s yap lm flt r. Bu kararl l n ve cüretin karargah nda yine Day vard r. Cuntaya karfl mücadele belli bir dönem sürdürülebilse de daha sonra mücadelenin seviyesi oldukça alt boyutlara inmifl ve bu koflullarda, önderleri, kadrolar, militanlar yla onbinlerce üyesi tutuklanan Türkiye solu aç s ndan hapishaneler yeni s nav alan haline gelmifl, cuntaya karfl direniflte de hapishaneler ön plana ç km flt r. Bu yeni s nav alan da hareketimizin ve önderli imizin tarih ve halk m z karfl s nda daha da büyüdü ü bir sürece tan kl k edecekti. Cunta, halk teslim almak ve önüne koydu u program n uygulayabilmek için tutsak ald devrimcileri de teslim almak istemektedir. Bu anlamda, hapishanelerdeki direnifl veya teslimiyet, sadece hapishane koflullar n belirlemekle kalmayacak, çok daha önemlisi, çok daha belirleyici olan, ülkemizdeki devrimci mücadelenin geliflimini belirleyecektir. Sorunu bu boyutuyla gören en baflta Day olmufltur. 1983'e gelindi inde baflta Mamak olmak üzere pek çok hapishanede Cunta hedefine ulaflm flt r. Cunta bir yandan "demokrasiye geçifl" oyununa haz rl k yaparken di er yandan stanbul hapishanelerini de Mamaklaflt rmak, teslim almak istemektedir. Bu sefer de sald r arac Tek Tip Elbise'dir. Gelinen aflamada Cunta ile devrimcilerin hesaplaflma alan hapishanelerdir. D flar ya sessizlik hâkimdir. Halk nezdinde direnen, teslim olmayan hapishanelerdeki tutsaklard r. Cunta halk n umut kayna olan tutsaklar teslim alarak halk geleceksiz, umutsuz b rakmak istemektedir. Devrimci Sol ve Önderi direnifl ile karfl - devrimin irade çat flmas nda devrimci tutsaklara düflen görevin, tüm bedelleri ödeyerek direnmek oldu u tespitiyle hareket etmifllerdir. Ve sald r ya karfl ölüm orucu önermifllerdir. Türkiye htilalci Komünistler Birli- i (T KB) d fl nda öneriyi kabul eden ve direnifle kat lan olmam flt r. Kimisi "kitleler haz r de il" gerekçesinin arkas - na gizlenmifl, kimisi "Tek Tip Elbise devlet politikas, geri ad m att ramay z" diyerek direniflte yer almam fl, kimisi ölüm orucuna bafllayan ve bedel ödeyenleri "küçük burjuva acelecileri" olmakla itham edip direniflin d fl nda kalm fllard r. tirazlar, bahaneler muhtelif, pratik ayn d r. As l nedenleri bedel ödemekten kaç flt r. Ve elbette ki, örgüt yöneticileri, liderleri böylesi bir dönemin ilk gönüllüleri olmak durumundad rlar. Day, Ölüm Orucu direnifli karar al nmas ile birlikte direniflçi olaca aç klanan ilk ve tek kifli olmufltur. Pek çok Devrimci Sol kadrosunun itiraz na ra men bu karar n de iflmeyece i de belirtilmifltir ölüm orucu, bu yan yla önder olman n, devrimi hedefleyen bir öncü hareket olman n gereklerini yerine getirmenin, ödenmesi gereken bedelleri ödemekten kaçmaman n simgesidir. 75 gün süren ve dört flehit verilen direniflte Day

14 14 ve Devrimci Sol bir s navdan çat flmadan daha zaferle, al nlar n n ak yla ç kmas n bilmifllerdir. Direnifl gelene ine güçlü yeni bir halka eklenmifltir Ölüm Orucu direnifli, Devrimci Sol'u ve Day n n önderli ini, ileriye tafl yan olmufltur. Cuntaya karfl direnifller, Day n n önderli inin sadece bir boyutudur elbette. Belki de bundan daha önemli ve belirleyici bir baflka direnifle daha kurmayl k yap yordu Day : Emperyalizmin, burjuvazinin, cuntan n yo un ideolojik sald r lar alt nda, ideolojik bir savafl da yürütülmek zorundayd. Bu savafl veremeyen, hayat n di er alanlar nda savaflamazd. Day, tüm zor koflullara ra men, e itim çal flmalar yla, savunma haz rl klar yla, iç e itimin o koflullarda yarat lan biçimleriyle bu büyük savafl sürdürmüfltür. Cuntaya karfl direnifl ve ideolojik e itimin her koflulda sürdürülmesi, Devrimci Sol tutsaklar n n ideolojik planda sa c laflma- yalpalama vb. yaflamalar n n önüne geçmifltir. Ve tüm bunlar Hakl y z Kazanaca z da ifadesini bulmufltur. Hakl y z Kazanaca z, Devrimci Sol Davas tutsaklar n n cuntac lar, tüm egemen s n flar ve emperyalistleri yarg lay p mahkum etmelerin ötesinde Devrimci Sol düflüncesinin THKP-C ideolojik, programatik tezlerinin yeni koflullarda somutlanmas ve ileriye tafl nmas d r. Ve Hakl y z Kazanaca z, kolektif haz rlan fl yla da, bir meydan okuma arac olarak da Türkiye devrim tarihinde bir ilktir. Cunta koflullar nda tohumlar at lan ve 1984 Ölüm Orucu direniflinde bir kimlik kazanan özgür tutsakl k, daha sonraki y llarda geliflip güçlenmifl, gelenekselleflmifl ve yeni direnifller örgütleyen, zaferler kazanan ve ayn zamanda daha kitlesel kahramanl klar n yarat laca direnifllerin yol aç c s olmufltur. Buca Ümraniye, Ulucanlar direniflleri, 1996 Ölüm Orucu direnifli bunlar n en öne ç kanlar olmufltur. 20 Ekim 2000 de bafllay p 22 Ocak 2007'ye kadar süren direnifl ise hem ideolojik, hem örgütsel anlamda özgür tutsakl kta gelinen en üst boyut olmufltur. Tüm bu iradeyi yaratan, kuflkusuz bu direnifllere önderlik eden Day d r. 1985'ten 1994'e Ricat'tan Parti ye Day n n Rolü Devrimci Sol, cuntaya karfl mücadelesinde cuntan n program n bozamam fl, fakat, herfleyi karfl n cuntaya karfl mücadelesini alt düzeyde de olsa sürdürmeye çal fl rken, örgütsel olarak güç dönemler Çünkü herkes biliyordu ki, büyük direniflteki k r lmayan bu irade, özgür tutsaklar n iradesini de temsil eden Day n n iradesidir. Her flehitle o da öldü, oligarfliye vurulan her darbede o da vard, her fedada yanan onun bedeniydi. Direniflin politik kurmayl olarak, tüm güçleri direniflin siyasal ve somut kazan mlar için seferber edendi. yaflam flt. Ancak ne fiziken olarak yok edilebilmifl, ne de ideolojik olarak geriletebilmifltir. Denilebilir ki, hareketimiz, 1980 li y llar boyunca, bu a r koflullarda hiçbir savrulma yaflamayan, örgütsel varl - n asgari düzeyde de olsa sürekli k lan ve ideolojisinin sars lmas na asla izin vermeyen tek harekettir. Özellikle hapishanelerde yarat lan direnifl çizgisi, bu sars lmazl n göstergesi olarak, hareketin gelece ine dönük umudun hep diri kalmas n sa lam flt r. Birincisi, cuntaya karfl direnifl karar n n al nmas nda, gücümüzü sonuna kadar zorlayarak cuntaya karfl silahl mücadelenin örgütlenmesinde, ikincisi, hapishanelerde ölümleri de göze alan bir direnifl çizgisinin örgütlenmesinde, Day n n önderli i belirleyici olmufl, bu direnifllerin fiilen de içinde yeralarak, Mahirlerle flekillenen ihtilalci önderlik gelene ini pekifltirmifltir 1985 sonlar ve 1986 bafl nda yap lan de erlendirmeler sonucunda ricat karar al nd, bu solun o güne kadar ki ricat tarz ndan farkl bir ricat olacakt. "Ricat takti i", mücadelenin tatil edilmesi anlam na gelmeyecekti en baflta. Mücadelenin içindeyken yap lacakt yeni sürecin haz rl klar. Nitekim, devrimci hareketin önderlik etti i 1987 Nisan ö renci direniflleri, mahalli derneklerin kurulmas ve gecekondu semtlerindeki direnifller, Devrimci flçi Hareketinin iflçi direnifllerine önderlik etmesi, da 1 May s'ta Taksim 1 May s Alan n yeniden zaptetmek için gerçeklefltirilen militan ve kitlesel direnifl, hep bu ricat döneminde gerçeklefltiilmifltir. Day n n Ekim 1989'da özgürlü üne kavuflmas ise yeni bir sürecin de bafllang c olacakt r. Bu dönem, hareket tarihinde, Day n n önderlik misyonunun hayat n her alan nda, sürecin her aflamas nda kendini en fazla hissettirdi i dönemlerden biridir. Silahl mücadele perspektifinin yer yer

15 15 gözden kaybedildi i, örgtüsel iflleyiflte hantall n, flekilsizli in görüldü ü bu sürecin kapsaml bir de- erlendirmesi yap ld. Yine Day n n yönetiminde her alandan raporlar al n p elefltiri özelefltiri süreci bafllat ld. Bütün bunlar takiben partileflme sürecinin ihtiyaçlar na cevap vermek üzere "1990 Mart kararlar " al nd A ustos'unda yay nlanan "Yolun Neresindeyiz?" broflürüyle hareketin durumu tüm kadrolar militanlar nezdinde ortaya konulmufl oldu. Partili mücadeleye ulaflmada önümüzde duran engeller s ralanm flt orada. At lacak ad mlar belirlenmiflti. En temel eksikliklerden biri olarak "Biz" olgusunun yarat lmad n n alt çizilmiflti. Day n n önderli inde bafllar yeni süreç. Her alanda müdahaleler gündeme getirilir. Ama daha önemlisi, SDB ler oluflturularak silahl mücadele bafllat l r. Halk n adalet özlemlerine cevap verilir. 12 Eylül'ün suçlular, suç ifllemeye devam edenler, ABD'li ajanlar cezaland r l r. Day n n hedefinde tek tek eylemlerden ziyade, biz olgusunun yarat lmas, yukar dan afla ya organlaflmalar n sa lanmas, silahl mücadelenin k rda ve flehirde halk ordusuna dönüflecek tarzda ele al nmas vard. Bu do rultuda h zl geliflmeler sa lan rken, esas olarak eskide srar n sonucu, 12 Temmuz 1991'de hareketimize karfl gerçeklefltirilen operasyonda içinde Merkez Komite üyemiz Niyazi Ayd n' n da bulundu u pek çok de erli kadromuz flehit düfltü. Day, katliam sonras bu sürecin eksikliklerini aç kça ortaya koyarken, bu temelde de kadrolar n önüne"yoldafllar Bizi Afl n" fliar konuldu lar n bafl nda, sosyalist ülkelerde yaflanan karfl -devrimlere iliflkin tespitler ve pratikte al nan tav rlar da, devrimci örgütler ve onlar n önderlikleri için, tarihsel bir ayr m noktas olmufltur. Devrimci Sol ve önderi Day, bu süreçten de aln n n ak yla ç km flt r. Bunun temelinde sosyalizme olan sars lmaz inanç ve Mahir den Day ya uzanan çizgide, devrimci hareketin kendi Marksist-Leninist sandalyesinde olmas n n belirleyicili i vard r. Day, iflte bu dönemde, Marksizm-Leninizmde srar ederek, emperyalizme ve oligarfliye karfl silahl mücadeleyi yükselterek emperyalizmin estirdi i karfl -devrim rüzgarlar n tersine çeviren dünya çap nda bir rol oynam flt r. 12 Temmuz flehitlerinin yerleri k smen doldurulmufl ve silahl mücadele sürdürülürken, bu kez de Nisan 1992'de yeni bir katliamla yüzyüze gelindi. Bu kez de Merkez Komite üyeleri Sinan Kukul ve Sabahat Karatafl' n da içinde bulundu u çok de- erli kadrolar flehit düfltü. Ancak Sabolar n bayra - m z as p direndi i Çiftehavuzlar direnifli, bu operasyonu daha bafltan tersini çevirdi. Direnifl halka ve devrimcilere büyük bir moral ve coflku verdi. SDB'ler, bu ortamda 12 Temmuz sonras yaflanan tereddütleri yaflamam fl, 17 Nisan sabah bafllad klar misilleme eylemlerini günlerce devam ettirerek, savafl m z n katliamlarla engellenemeyece ini dostadüflmana göstermifllerdir. 1990'dan 1992'ye... Tüm eksikliklerine ra men savaflç bir örgüt yarat lm flt r. Partileflme süreci Day n n kurmayl nda devam etmektedir. Fakat, takvimler 13 Eylül 1992'yi gösterdi inde devrimci hareketin içinde geliflen iç düflman, bir darbeyle önderimizi tutuklay p hareketin tüm olanaklar na, yönetimine el koydu. Darbe ihanetinin yafland bu dönem, Day n n önderli inin tarihin zorlu bir s nav ndan daha geçti i bir dönemdir. Onun önderlik niteli ine, misyonuna, kapasitesine tüm yoldafllar ve halk m z bir kez daha tan k olmufltur. Darbecili i, emperyalizmin ve oligarflinin ideolojik etkisi alt na giren küçük burjuvazinin isyan hareketi olarak tan mlayan Day, Darbecilere karfl nettir. Darbeye, darbecili e prim verilmeyecek, mutlaka ama mutlaka mahkûm edilecektir. Ama bunu yaparken, Day n n önceli i hareketin bu süreçten en az kay pla, en az y pranmayla ç kar lmas d r. Bu amaç, o kadar belirleyicidir ki, darbenin bafl nda darbeciler taraf ndan tutsak edilen Day, darbecilerin elinden kurtulmas na ra men, sorunun harekete en az zararla çözülmesi için, can n tehlikeye atarak darbecilerin yan na dönmüfltür. Darbeciler, baflar ya ulaflamad lar. Day n n güçlü iradesi, kadrolara güveni, aç kl buna engel olmufltu. Darbecili e karfl mücadele süreci Devrimci Hareket için kuflkusuz ciddi kay plara neden olurken, Day bir kez daha önderli ini göstererek, bu süreci kadrolar n e itim sürecine dönüfltürmüfltür. Darbenin afl lmas n n ard ndan Parti Kurulufl Kongresi nin haz rl klar na baflland. 12 Temmuz, Nisan kay plar na, darbecilik ihanetine ra men böyle bir karar ancak Day alabilirdi. Bu iradenin sonucunda 30 Mart 1994 te Parti kuruldu. Parti kurulufl süreci de bütün olarak Day n n kurmayl - nda flekillendi; flablolara, statülere hapsolmayan bak fl aç s, kongreyi de klasik bir kongre olman n ötesine tafl d.

16 den 2007 ye 7 y ll k Büyük Direniflte Devrimci rade ve Day Hapishanelerin önemi hem oligarfli taraf ndan, hem de devrimciler taraf ndan bilinmektedir. Türkiye de özellikle 12 Eylül 1980 den sonra devrimci tutsaklar n teslim al nmas yönündeki politikalar oligarflinin hep gündeminde olmufltur. Devrimci Hareket ve önderi hapishanelere bu gerçeklikle yaklaflm fl, devrimci görev ve sorumlulu u bu gerçeklik belirlemifltir. Oligarflinin politikalar n n önüne set oluflturmak ve siyasi kimli i savunmak için büyük bedeller ödemek gerekmektedir. Devrimci Hareket 12 Eylül 1980 den itibaren bu bedelleri ödemifl, Day, bu direnifllerin de içinde olmufltu. F tipi hapishanelerin gündeme gelmesi sonras nda F tiplerinin engellenmesi için devrimci tutsaklar n birlikte ve ölümü göze alan eylemler örgütlemeleri gerekti i de daha önce yaflananlardan bilinmekteydi. F tipleri sald r s n n merkezinde devrimci tutsaklar bulunsa da, sald r n n amac n n çok daha kapsaml yd. Dönemin Baflbakan Bülent Ecevit; IMF kararlar n n uygulanabilmesi için cezaevleri sorununun çözülmesi gerekir derken, o amac bir biçimde belirtmifl oluyordu. Halk n y ld r lmas ve teslim al nmak istenmesiydi söz konusu olan. Buna ra men, görev, ölüm de dâhil bütün bedelleri göze almak olarak flekillenirken, sol, çeflitli gerekçelerle bu görev ve sorumluluktan kaçm flt r. Onlar bekleyemezdi süreç. Bu anlamda üç siyasi hareketin kat l m yla 20 Ekim 2000 de ölüm orucu bafllad ten devral nan ve Day n n politik miras n n en önemli yanlar ndan biri olan tek bafl na da kalsak... cüreti ve sorumlulu u, bu direnifl sürecini flekillendiren yanlardan biriydi. Sonras nda bilindi i gibi 19 Aral k katliam yafland, çeflitli siyasi hareketler de kat ld ölüm orucuna, daha sonra 2002 de devrimci hareket, direniflde bir kez daha tek bafl na kald. Büyük Direniflin her aflamas nda Day bir önder olarak, moral bir güç olarak direniflin içindedir. Devrimci Hareket, direnifl süresince, bir yandan karfl -devrimden, di er yandan sol un çeflitli kesimlerinden gelen çeflitli sald r lar püskürtmek zorunda kald. Yedi y l süren ve büyük bedeller ödenen direnifl, pek çok yan yla ülkemizde ve dünyada ilk ler yaratt. Hiç kimsenin hayal bile edemeyeceklerini gerçeklefltiren bir güç, irade, kararl l k, ve inanç vard bu direniflin mayas nda. Bu irade Devrimci Harekete, özel olarak Day ya aittir. Büyük Direnifl y llar, ayn zamanda baflta karfl - devrimciler olmak üzere dostlar m z n da Day ya yönelik sald r lar n t rmand r ld bir dönem oldu. Tarikat, mürit, flef edebiyat yla, Day adeta hedef tahtas na yerlefltirildi. Asl nda bir yan yla haks z da de illerdi. Çünkü herkes biliyordu ki, büyük direniflteki k r lmayan bu irade, özgür tutsaklar n, her alandaki kadro ve militanlar n iradesini de temsil eden Day n n iradesidir. Her flehitle o da öldü, oligarfliye vurulan her darbede o da vard, her fedada yanan onun bedeniydi. Ve o tüm bunlar n ötesinde direniflin politik kurmayl olarak, tüm güçleri direniflin siyasal ve somut kazan mlar için seferber edendi. Büyük direnifl sürecinde, burjuvazinin önderli- e karfl yürüttü ü karalamalar n, spekülasyonlar n solun çeflitli kesimleri taraf ndan da paylafl lmas, bu kesimlerin beyinlerinin nas l burjuvaziye teslim oldu unun yeni bir göstergesiydi. Stalin karalamalar ndan bafllayan karfl -devrimci propaganda Dursun Karatafl a kadar uzan yor ve kimileri sol ad na buna ortak oluyordu. Bu kesimlerin bir ço u, esas olarak devrimci mücadelenin, emperyalizm ve oligarfliyle savafl gerçe inin d fl ndad r. Bu savafl n d fl ndakilerin önderlik olgusunu anlamas mümkün de ildir. Düzeniçileflen bu kafalar n, bir feda savaflç s n n yanarken son sloganlar n n Yaflas n Önderimiz Dursun Karatafl olmas - n, yazd son mektubunu önderine selamla bitirmesini anlamas mümkün de ildir. Tarihsel olarak da bilindi i gibi, önderlikler, ne atamayla, ne seçimlerle oluflmazlar. Önderlik tarih içindeki politika, tav r ve davran fllarla, devrimin ideolojisini, de erlerini temsil etmesiyle, devrim iddias - n, kararl l n kendilerinde somutlamalar yla kazan l r. Mahir Çayan ve Dursun Karatafl, bu anlamda Marksist-Leninist önder kavram n tarihsel olarak kazanan önderlerdir. için doldurmaktad rlar. Onlar n önderli ini pekifltiren belli tarihsel kesitlerde do ru, devrimci kararlar almalar ve uygulamalar d r. Di er bir ifade ile sadece stratejik tespitlerle yetinmeyip, pratik önderli i de üstlenmeleridir. Buraya kadar anlat lan sürecin de gösterdi i gibi, Mahir Çayan ve Day, bu misyonu üstlenebilen önderlerimizdi. Day, Mahir Çayan n formüle etti i Türkiye Devriminin Yolu nun pratikteki uygulay c s olmufltur. Geçen zaman ve pratik, Mahir Çayan n ve Day n n tespitlerinin do rulu unu ve önderliklerinin tarihselli ini ortaya koymufltur. Anadolumuzda gerçeklefltirece imiz devrim, bu stratejik çizginin do rulu unun ve önderlerimizin tarihi misyonlar n yerine getirdiklerinin kan tlanmas olacakt r.

17 17 ÖRGÜTLENMEL Y Z! ster iktidarda olsun isterse muhalefette devrimciler halktan, kitlelerden koptu unda bir çocuk kadar güçsüzdürler. Önderimizin bu ifadesi devrimci faaliyetin özünün kitleleri kazanmak oldu unu ortaya koyuyor. Örgütlenmenin esas, kitleleri örgütlemektir. Kitleleleri örgütlemeyen, kitlelerle canl, dinamik, kal - c ba lar kuramayanlar s n flar savafl n n zorlu çat flmalar n kazanamazlar. Devrimcilerin yenilmezli inde kitle ba lar n n gücü belirleyici bir önem tafl r. Sovyet Devriminin önderlerinden Stalin, Bolfleviklerin yenilmezli inin s rr n flöyle aç kl yor: Y - nlarla ba lant, bu ba lant lar güçlendirme, y - nlar n sesini dinlemeye haz r olmal d r. Bolflevik önderli in gücü ve yenilmezli i burda yatar. Genifl halk y nlar yla ba lar n sürdürdükleri sürece Bolfleviklerin yenilmez olaca bir yasa olarak kabul edilebilir. Ve tersine, Bolfleviklerin tüm güçlerini yitirmeleri ve bir hiç haline gelmeleri için, Bolfleviklerin y nlardan kopmalar ve onlarla ba lar n kaybetmeleri yeter, halkla ba lar n sürdürdükleri sürece Bolflevikler yenilmez olarak kalman n her olana- na sahiptirler. Bolflevik önderli in s rr budur. (Stalin, Örgüt Üzerine, syf ) Stalin in bu sözleri devrim öncesi içinde, sosyalist iktidar n varoldu u dönem için de geçerlidir ve ayn oranda do rudur. Güçlü kitle ba ve kitle örgütlenmeleriyle devrim gerçeklefltirilmifl, ayn ba lar n daha da güçlendirilmesi sayesinde sosyalizmin inflas sa lanm fl, ve yine bu kitlelerin gücüyle Hitler faflizmi yenilgiye u rat lm flt r. Stalin sonras Marksist- Leninist çizginin terkedilmesi ve kitlelerden kopan, Hâlâ önümüzdeki ç plak gerçek fludur: Halk kitleleri örgütsüzdür. Örgütlü olmad için savaflma gücü yoktur. Devrimci iktidar ancak savaflarak kazan labilir. Örgütlenme silah na s k ca sar lmadan ekonomik, demokratik, ideolojik, politik, askeri hiçbir alanda mesafe alamay z. kitleleri iktidara yabanc laflt ran revizyonist politikalar sonucunda ise sosyalist ülkelerde birbiri ard na karfl devrimler gerçekleflmifl ve geriye dönüfller yaflanm flt r. Çin Devriminin önderi Mao, y k lmaz olan nedir? diye sorup ve cevapl yor: Gerçekten y k lmaz olan kale nedir. Kitlelerdir, devrimi gerçekten ve içtenlikle destekleyen ve milyonlarca halkt r. Solun mevcut koflullarda en önemli yetersizli i, örgütlenme iradesinin, gelene inin büyük ölçüde zay flamas, yer yer ortadan kalkmas d r. Bu anlamda örgütlenmeliyiz fliar her Cepheli için bir talimata dönüflmeli, varolufl gerekçesi haline gelmelidir. Day n n hemen birçok yaz s nda, talimatlar nda en öne ç kan yanlardan biri de örgütlenmenin gereklili idir. Hâlâ önümüzdeki ç plak gerçek fludur: Halk kitleleri örgütsüzdür. Örgütlü olmad için savaflma gücü yoktur. Devrimci iktidar ancak savaflarak kazan labilir. Her fleyden önce kendi saflar m zda halk kitlelerini örgütlemenin önemini içsellefltirmeliyiz. Örgütlenme silah na s k ca sar lmadan ekonomik, demokratik, ideolojik, politik, askeri hiçbir alanda mesafe alamay z. Halk kitlelerini örgütlemek, yanl fl düflüncelere, reformizme, sisteme karfl savaflmakt r. Düflmanlar m z bask y, zulmü, halk bizden soyutlamak için yap yor. Biz de bunun için bütün srar m - z ve enerjimizi halk örgütlemek için kullanmal y z. Baflka hiçbir yol yoktur. Devrimin yolu buradan geçiyor. Örgütlenme Belli Bir Biçime S k flt r lamaz Örgütlenme ne sadece mahallelerde dernekler kurmak, ne dergi iliflkileri veya benzer flekillerde s - n rlanamaz. Hangi alanda nas l örgütlenece imizi flablonlarla, varolan statükolarla de il, hayat n kendi somutluklar yla, ihtiyaçlar yla düflünmeliyiz. Örgütlenmemizi, oradaki mücadelemizi ilerletmeyen biçimlerde, statükolarda srar etmek yerine, tüm yöntemleri, tüm araçlar kullanarak mutlaka örgütlenme hedefiyle hareket etmeliyiz. Legal, illegal, silahl, si-

18 18 lahs z her biçimde örgütlenme düflüncesi hakim olmal d r bak fl aç m zda. Örgütlenme biçim ve yöntemlerinde belirleyici olan hayat n somutluklar ve ihtiyaçlard r. Ülkemiz gerçekleri, halk gerçe imiz ve hiçbir devrimin birbirinin tekrar olmayaca gerçe i, örgütlenme biçim ve araçlar nda karfl m za genifl bir zenginlik ç kar r. Örgütlenmenin asla belli bir kal b, flablonu yoktur. Sorun öncelikle ihtiyac belirlemektir. htiyac belirlemek, somutu do ru tahlil etmek önümüze zengin yöntem ve biçimleri ç karacakt r. Biz çok çeflitli yöntemlerle ihtiyaçlara cevap bulmaya çal fl rken düflman da bizi belli bir kal ba, dar s n rlara, statükolara hapsetmeye çal fl r. Amaç örgütlenmeyi engellemek, büyümesinin, yay lmas n n önüne geçmektir. Bu gerçek bile bizim örgütlenmemizi gelifltirmek için hiçbir biçim ve yöntemi gözard etmememiz gerekti ini gösterir. Devrimciler ilkesel olarak hiçbir mücadele, örgüt biçimini reddetmezler. Bunlar içinde temel tali ayr - m yaparlar. Esas olan belirlerler. Buna göre de legal, yar legal, illegal tüm örgütlenme biçimlerini, her türlü örgütlenme arac n halk ve devrimi örgütlemek, mücadeleyi büyütmek için kullan rlar. Burada sorun kal pç, do matik, statükocu düflünmemek, nesnelli e teslim olmamakt r. Hareketimiz tarihinde örgütlenme biçimleri anlam nda da zengin örnekler vard r. Hareketimiz gerek kendi iç örgütlenmemiz, gerekse de kitleleri örgütleme anlam nda hemen her süreçte çeflitli politikalar gelifltirdik. Kendimizi statüler yaratmad k. Tersine, yetersiz olan örgütlenme biçimlerini terkederek yenilerini gelifltirmeye çal flt k. Bu yaklafl m devrime, halka karfl duyulan sorumlulu un ifadesidir. Devrimci hareket siyaset sahnesine ç kt ndan beri s n flar mücadelesinin her alan nda halk örgütleme perspektifiyle hareket etti. Hem halk n silahl savafl n, hem de her türden ekonomik-demokratik ve politik mücadelesini gelifltirdi. Hiçbir araç; afifl, bildiri, el ilan, ça r lar, dergiler, dernekler, birebir, yüzyüze iliflkinin yerini tutamaz. Bu araçlarla kitleleri en genel anlamda etkileyebiliriz, ancak onlar örgütlü hale getirmek, son noktada mutlaka kifli-kifli, do rudan iliflkiyle somutlanacakt r. Tüm emekçi s n f ve tabakalar içinde örgütlenmeler yaratan devrimci hareket, kitle örgütlenmeleri de yaratt. Do ru perspektif, kitleye ve kendine güven, kitlesel örgütlenmeleri beraberinde getirdi. 12 Eylül öncesi yayg n biçimde oluflturdu umuz ve halk n mahallerdeki alt yap sorunlar n n çözümünü sa lamaktan faflist terör karfl s nda can güvenli ini sa lamaya kadar çok çeflitli görevler üstlenebilen Halk Komiteleri nden Halk Meclislerine ve çeflitli çal flma alanlar ndaki benzir örgütlenmelere kadar, oluflturdu umuz bütün bu mekanizmalar n amac, kitleleri örgütlü hale getirmek, kendi sorunlar n n çözümü için örgütlü davranma kültürünü ve bilincini gelifltirmekti. Mücadelenin yeni biçimler kazand 80 sonras kitlelerin örgütlenmesinin önünü açmak için yeni politikalar gelifltirildi ler sonunda dernekler mahallelerde örgütlenme ihtiyac na cevap verirken 1996 larda ülkemiz tarihinde taban örgütlenmeleri anlam nda o güne kadar en somut örnek olan Halk Meclisleri gündeme getirildi. Mücadelenin askeri boyutunda, 1990 bafllar nda SDB ler, örgütlenmenin önünü daha da açan iflleviyle devrimci potansiyeli büyütürken, artan devlet terörü karfl s nda devrimci fliddeti her alanda yayg nlaflt rma hedefiyle halk milislerinin oluflturulmas n hedefledik. Devrimci hareket solun birli ini sa lamay da halk örgütleme temelinde ele ald. Solda birli in temeli halk n birli ini sa lamaktan geçiyordu. Bu noktada Demokratik Muhalefet Meclisi ve Devrimci Demokratik Cephe politikas gündeme getirildi. lerici, devrimci, demokratik güçler ve tüm halk örgütlülükleri böyle bir biçim alt nda birlefltirilmeye, daha örgütlü hale getirilmeye çal fl ld. K sacas, dardan genifle, legalden illegale, silahl - dan silahs z na kadar devrimci hareket hiçbir kal ba sokmadan, hiçbir flablona ba l olmadan hayat n her alan nda, her kesiminde her araçla örgütlenme hedefiyle hareket etti. Bu stratejimize ters, bu geçmiflte örne i olmayan bir örgütlenme, bunun zaman gelmedi, kitleler haz r de il, bu devrimin ilerleyen aflamalar nda geçerli olabilecek birfley gibi do matik, devrimi, mücadeleyi gelifltirmeyen, kitleleri örgütlemeyen düflünce ve pratikleri bir kenara atarak yolunda ilerledi devrimci hareket. Örgütlenmek liflki Kurmak De ildir Neyi örgütleyece iz? Kimi örgütleyece iz?

19 19 Halk, kitleleri, eylemi, bir bütün olarak da devrimi örgütleyece iz. Öncelikle unutulmamas gereken budur. Halk, kitleleri nas l örgütleyece iz, onlar örgütlemek nedir, nas l olacakt r? Örgütlenmek, insanlar harekete katmakt r, hareketin bir parças haline getirmektir, bu nedenle de örgütlenmek, sokak-sokak, ev-ev, kifli-kifli yürütülmesi gereken bir çal flmad r. Hiçbir araç; afifl, bildiri, el ilan, ça r lar, dergiler, dernekler, birebir, yüzyüze iliflkinin yerini tutamaz. Bu araçlarla kitleleri en genel anlamda etkileyebiliriz, ancak onlar örgütlü hale getirmek, son noktada mutlaka kifli-kifli, do rudan iliflkiyle somutlanacakt r. Soruna bu temelde bakmayan yani halk örgütleme ihtiyac duymayan, böyle bir iddiay tafl mayanlar aç s ndan tart fl lacak bir yan yoktur. Bu anlay fl reformist sivil toplumcu bir anlay flt r. Ve bu anlay fl n devam olarak emek harcamadan, kitlelere gitmeden, adeta müflteri bekler gibi bulundu u sendikadan, dernekten, kurumdan ç kmadan kitlelerin kendisine gelmesini beklemek kitleleri politikan n d fl nda gören, iddias z, çarp k, güvensiz bir anlay flt r. Oysa biz bir iddiay tafl yoruz, biz devrim istedi imizi söylüyoruz. Bu durumda öncelikle yap lmas gereken kitlelerin bize gelmesini beklemek de il, kitlere gitmektir. Politikay kitlelere tafl makt r. Bu, kitlelere, onlar n sorunlar na ilgi duymak demektir. Bu, emek harcamak demektir. Kitlelere, onlar n sorunlar na ilgi duymak, emek harcamak demek ise, devrimi istemek demektir. Sorunumuz s n rl iliflkilerden ç kmak, bulundu- umuz yerde ellili, yüzlü rakamlarla ifade edilen dergi iliflkileriyle s n rl düflünmemektir. Örgütlülük demek, mücadele ve örgütlenmede yeral fl eylemden eyleme kat lmakla s n rl olan iliflkiler de ildir. Bizim örgütlenmekten kast m z genifl, yayg n iliflkiler kurmak, iliflki içinde olduklar m z sadece destekçi de il hareketin, mücadelenin asli unsuru yapmak, hayat n her alan nda mücadelenin ihtiyaçlar na cevap olacak roganizasyonlar oluflturmak, ve bir bütün olarak ise, devrime yürüyen bir kitle örgütlülü ü oluflturmakt r. Elbette bu öncelikle örgütlü, programl bir çal flmad r. Bu, emek isteyen, srarl bir çal flmad r. Kitleden kitleye, kifliden kifliye uzanan bir çal flmad r. Bu çal flman n her aflamas kitle ile yüz yüze gelmektir. Kitle ile yüz yüze gelinmeden, birebir çal flma yürütülmeden istedi imiz sonucu alamay z. Ne yaz k ki sol bu tarz bir çal flmadan uzaklaflm flt r. Dernek, sendika gibi örgütlenmelerin binalar ndan d flar ç kmayan, kitlelerin gelmesini bekleyen bu tarz, yüzyüze, birebir, sürekli bir çal flma yerine kitle çal flmas n afifl, bildiri asmak, ça r lar, el ilanlar da- tmak, dergi da tmak, faks, ve telefonla iletiflim kurmaya indirgeyecektir. Çok büyük oranda olan da budur. Elbette bu klasik biçimler de kullan - lacakt r. Ancak bunlar asla kitle çal flmas n n esas olamazlar. Kitle çal flmas n sayd m z klasik biçimlere indirgemek daha bafltan kitleye nas l bakt m z n, ona niçin gitti imizin de göstergesidir; tek amaç, bir eyleme ça rmak, bir faaliyete katmakt r. Kitle çal flmas n böyle düflünen, çal flmay eyleme, çeflitli faaliyetler katmakla s n rlayan bak fl aç s yanl fl, eksik bir bak fl aç s d r. Kald ki amaç kitleyi eylemlere, faaliyetlere katmakla s n rl bile olsa çal flma tarz yine de bu biçimiyle eksiktir. Bu tarz emek harcamadan sonuç bekleyen, buyurgan, bürokratik çal flma tarz d r. Biz kitleleri örgütlemekten söz ederken, onu mücadelenin do rudan bir parças yapmaktan sözediyoruz. Arada bir dergi alan, arada bir eyleme kat lan, belli bir maddi yard mda bulunan, belli bir ihtiyac karfl layan iflimiz düfltü ünde gitti imiz iliflkiler örgütlü iliflkiler de ildir. Kitle çal flmas örgütlemektir, sadece iliflki kurmak de ildir. Örgütlemek, örgütlü hale getirmek ancak ve ancak halkla birebir, yüzyüze iliflki kurularak baflar labilir. Birebir, yüzyüze, canl ve sürekli bir iliflki tarz, sonuç alman n ön kofluludur. Hedefimiz ne, iliflkide oldu umuz insanlar nas l gelifltirece iz, nas l savafl n, mücadelenin parças yapaca z? Onlar nas l mücadelenin kadrolar haline getirece iz? Onlara ne verece iz, onlardan ne isteyece iz? Bunlar örgütlenme çal flmas nda cevaplanmas gereken sorulard r. Emek harcamadan, kitlelere gitmeden, adeta müflteri bekler gibi bulundu u sendikadan, dernekten, kurumdan ç kmadan kitlelerin kendisine gelmesini beklemek kitleleri politikan n d fl nda gören, iddias z, çarp k güvensiz bir anlay flt r.

20 20 Bir kifliyi dönüfltürmek, düzenden kopar p devrimin parças yapmak, örgütlü hale getirmek, devrimcili in de esas d r. Bunu yapmak ola anüstü, ya da büyük yetenekler, bilgi birikimleri gerektirmez. Bunu yapmak öncelikle birebir, sürekli ve hedefli bir çal flmay gerektirir. Bu dönüflümü sa lamay hedefleyen bir disipline, eme e, sabra, güvene sahip olmak gerekir. liflkilerimizi en az ndan kendi bulundu- umuz seviyeye tafl yabiliriz. Ve kendimizi gelifltirdikçe onlar da gelifltirebiliriz. Örgütlenme Nas l Unutuldu? Örgütlenmek, siyasal mücadelede güç olabilmenin olmazsa olmaz kofluludur. Bu ister devrim güçleri olsun, ister düzen güçleri, tüm kesimler için geçerlidir. Tarihsel olarak en güçlü en eski örgütlenme gelene ine ve tecrübesine sahip olan solun önemli bir kesimi bu gelenekten uzaklafl rken, düzen örgütlenmeye devam ediyor elbette. Çünkü biliniyor ki, s n flar ümcadelesi boflluk kald rmaz. Mesela, islamc düzen partisi RP nin sadece aras ndaki iki y lda, stanbul un gecekondular n ele geçirmek için gerçeklefltirdi i kitle çal flmas n n flu rakamlar na bakal m: Evlere düzenlenen sohbet say s , do- um ziyareti 3.740, taziye ziyareti 4.215, evlilik töreni 2.656, çay sohbeti , piknik 310 kez, sinema 210 kez, 75 kermes, ayr ca beceri kurslar, okul, hastane ve esnaf ziyaretleri. (Ali Eflref Turan, Türkiye de Yerel Seçimler, s.306). slamc düzen partisi, bu çal flmalar sonucunda yaklafl k 1 milyon 300 bin kifliye ulafl yor, 200 bine yak n üye kaydediyor... fiimdi karfl -devrim, yoksul gecekondular ve gecekondu halk n devrimcilerin elinden almak için böylesine bir çal flma içindeyken, bizim al fl lagelmifl çal flma biçimleriyle yetinmemiz, derneklerimizde oturup kitlelerin bize gelmesini beklememiz nas l bir gaflet ve atalettir, nas l bir çarp klaflma ve asalaklaflmad r, san r z çok daha iyi görülecektir. Yukar daki rakamlar, unutulan bir gerçe e iflaret Halkla günlük, sürekli, her alan kapsayan ba lar olmaks z n, kitleleri sadece eyleme ça rarak, onlardan sadece flu veya bu konuda destek isteyerek, kitleler örgütlenemez. ediyor. slamc düzen partisi Refah Partisi nin 1991 deki yo un ve yayg n propaganda ata nda da hat rlanaca gibi, kulland kavramlar, propaganda ve biçimlerini, ev ev dolaflma fleklindeki çal flma tarz n hep soldan ald söylenmekteydi. Kitle çal flmas n n ustas da hiç kuflku yok ki sol dur. Sömürücü egemen s n flar n imkanlar na ve yasal gücüne sahip olamayan solun, kitleleri bir bir, sab rla, i neyle kuyu kazar gibi örgütlemekten baflka hiçbir flans olmam flt r çünkü yüzy llar boyu. Böyle bir örgütlenme gelene inin solda geliflmesi bu anlamda do ald r, tarihsel bir gerçekliktir. Ama bu tecrübeye tarihsel gelene e sahip olmak yetmiyor. Yukar daki rakamlar flunu gösteriyor: ktidar olmak isteyen bir gerici düzen gücü de basit, yal n gerçe i kavram fl ve bunu yerine getirmektedir. Nedir bu gerçek? Bu gerçek halk n deste ine olan ihtiyaçt r, her ciddi örgütün örgütlü bir kitle gücüne dayanmak zorunlulu udur. O halde yap lmas gereken aç k: Halka gitmek. AKP nin halka gidifl amac bir yana, srarla, sürekli tarzda, yaflam n her an nda örgütlü ve birebir çal flma temelinde halka gidifli, gerçekte devrimcilerin çal flma tarz d r. Bu tarz devrimcilerden al nm flt r. Ve devrimciler kendisine ait olan bu tarzdan, gelenekten uzaklaflm flt r. Halk n yaflam n n tüm alanlar nda olmal y z. Yukar daki RP lilerin çal flmalar na dair aktar lan liste, bu aç dan çarp c d r ve asl nda bizim hiç yabanc m z de ildir; do um ziyareti, taziye ziyareti, evlilik töreni, okul, hastane ve esnaf ziyaretleri... Do umdan cenazeye, dü ünden hastaneye, halk n yaflam nda önem tafl yan her anlar nda onlarla içiçe olmal y z. flyerlerinden evlere kadar her yerde, günlük yaflam n içinde, onlarla bire bir iliflki içinde olabilmeliyiz. Kitlelerle günlük ekonomik, siyasi, sosyal kültürel ba lar kurmak zorunludur. Onlar mücadeleye, örgütlenmeye tafl yacak olan bu ba lard r. Bu, günlük, sürekli, her alan kapsayan ba lar olmaks z n, kitleleri sadece eyleme ça rarak, onlardan sadece flu veya bu konuda destek isteyerek, kitleler örgütlenemez. Örgütlenme gelene i, nas l, neden zay flad? Bunun üzerinde de k saca dural m. Devrim kitlelerin eseri oldu una göre, bir ülkenin devrimci hareketi içinde örgütlenmenin adeta unutulmas mant ks z görülebili, çünkü, örgütlenme yapmamak demek, asl nda devrimcinin de, devrimci hareketin de kendi varl k nedenini inkar etmesi demektir. Ama gerçek budur. Kendi varl k nedenini inkar eden bir tablo vard r