A. ANONİM ŞİRKET ELEKTRİK ABONELİĞİ NE DAİR YARGITAY KARARLARI T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/2058 K. 2014/8743 T DAVA : Taraflar

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "A. ANONİM ŞİRKET ELEKTRİK ABONELİĞİ NE DAİR YARGITAY KARARLARI T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/2058 K. 2014/8743 T. 3.6.2014 DAVA : Taraflar"

Transkript

1 A. ANONİM ŞİRKET ELEKTRİK ABONELİĞİ NE DAİR YARGITAY KARARLARI T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/2058 K. 2014/8743 T DAVA : Taraflar arasında görülen davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı ve vekili gelmediler. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: KARAR : Davacı vekili Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketçe elektrik tüketim faturalarına yansıyan kayıp kaçak bedelinin haksız ve usulsüz olduğunu belirterek ,85 TL'nin faturaların ödendiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin sözleşme gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, kayıp kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun Enerji Piyasası Kanunu'nun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun olarak belirlediği bir bedel olup, kurumun kararlarının gerçek ve tüzel kişileri de bağlayıcı nitelikte bulunduğunu, dolayısıyla kurul kararına karşı açılan davada görevli mahkemenin İdare Mahkeme olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, esasa dair olarak ise; kayıp kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararına dayalı olarak yasa ve mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülük gereğince müvekkilince tüketiciden tahsil edilerek Sakarya Dağıtım A.Ş.'ye faturası mukabilinde ödendiğini, kayıp kaçak bedelinin haksız ve usulsüz olmadığını belirterek yerinde olmayan davanın reddini savunmuştur. Mahalli Mahkemece davanın, faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davalından istirdadı istemine dair olduğu, davalı yanın kayıpkaçak bedelinin faturaya yansıtmasının hukuki olup olmadığı ve davalıdan istirdadının mümkün olup olmadığı hususlarında toplandığı, kayıp kaçağa dair uygulamanın Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği ve ilgili tebliğlerinde, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Şebeke Yönetmeliği, Organize Sanayi Bölgelerinin Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliklerinde yer alan diğer hükümler de dikkate alınarak gerçekleştirildiği, belirtilen mevzuat kapsamında tarih ve 2932 Sayılı EPDK Kararıyla dönemini kapsayan 2. uygulama dönemi için (21) dağıtım şirketi için kayıp kaçak hedeflerinin belirlendiği, EPDK'nun 2001 yılında kurulduğu, 2003 yılından itibaren düzenlenen tarifelerde enerji bedeli hesaplamalarında hedef kayıp kaçak oranları dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırılması yoluna gidilerek faturalarda daha önce perakende satış (aktif enerji) bedeli içerisinde yer alan kayıp kaçak bedeli ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği, kayıp kaçak bedelinin, EPDK'nun 4628 Sayılı Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedel olduğu, bu bedeli belirlemek üzere alınan Kurul Kararının Kurumun bir düzenleyici bir işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığı, somut olaya normlar hiyerarşisi anlamında bakıldığında; Anayasa'da öngörülmüş, yürütme organının düzenleyici işlemleri, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik olarak kabul edildiği, ancak, uygulamada yürütme organının bunların dışında, "kararname", "karar", "tebliğ ", "sirküler", "yönerge", "talimat", tarife" gibi değişik isimler taşıyan işlemler ile de genel, soyut ve objektif hukuk kuralları koyduğu, bu nedenle, bu işlemlerin de yürütme organının düzenleyici işlemleri arasında yer aldığı ve bu tür düzenleyici işlemler idare hukukunda "adsız düzenleyici işlemler" olarak nitelendirildiği,

2 kamu tüzel kişiliğine sahip olsun veya olmasın kamu kurum ve kuruluşları değişik isimler altında ve icrai karar alma yetkisine sahip olduğu ölçüde, düzenleyici işlemler yapma yetkisine de sahip olduğu, EPDK kararlarının da bu anlamda adsız düzenleyici işlem niteliğinde olup normlar hiyerarşisi kapsamında daha üstte yer alan Anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, yönetmelik ve tüzüklere aykırı olamayacağı, aykırılık bulunması halinde bunun iptali için görevli yargı yerinin ise idari yargı mercileri olduğu, fatura tarihleri ve yine dava tarihi itibariyle kurul kararı iptal edilmiş olmayıp dağıtım şirketi olan davalının bu karara aykırı olarak bu bedelleri tahsil etmeme gibi bir yetkisinin bulunmadığı, dava dilekçesinde kesintilerin haksız olarak yapıldığının iddia edildiği, miktar olarak tarifeye uygun olmadığı konusunda bir iddianın bulunmadığı, yapılan yargılama ve edinilen vicdani kanaat gereğince; davacıdan alınan kayıp kaçak bedelleriyle sayaç okuma bedellerinin yürürlükte bulunan EPDK kararlarına ve tarifelerine istinaden tahsil edildiği, bu kararların ve tarifelerin iptal edilmediği dolayısıyla alınmasının haksız olmadığı kanaatine varıldığından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalının abonelerinden kayıp kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıpkaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Davacıyla davalı arasında tarihinde elektrik enerjisi satışına dair abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davalıdan kayıp/kaçak bedeli olarak (davacının iddiasına göre) ,85 TL tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır. Kayıp kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerjiyle dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davalı tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; "Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon sebebiyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara dair formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Yasaya uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur " hükümlerine yer verilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir. Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.

3 Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak gün ve Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Perakende Satış Hizmet Geliriyle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ"i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir. Ancak yukarda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıpla başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleriyle bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum'un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir. Bununla birlikte, nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler H.G.K.nun tarih, 2013/ Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.) Açıklanan nedenler ve ilkeler ışığında; davacının istediği miktar hususunda gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle, davacının ne kadar miktar alacağı olduğu belirlenerek, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. BENZER KARARLAR: 3.HD. 03/03/2015, 2014/10350 E., 2015/3364 K. 3.HD. 11/06/2015, 2014/15481 E., 2015/10861 K. 3.HD. 03/06/2014, 2014/2165 E., 2014/8795 K. B. ELEKTRİK ABONESİNDEN KAYIP KAÇAK, DAĞITIM, İLETİM VE PAREKENDE SATIŞ HİZMET BEDELİ TAHSİL EDEMEYECEĞİNE DAİR YARGITAY KARARLARI T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2015/1945 K. 2015/12047 T ÖZET : Dava, kayıp kaçak bedelinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dairemizce de benimsenen HGK kararına göre; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıpla kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleriyle bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel

4 ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; kayıp kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece; davacının ödediği kayıp kaçak, iletim, dağıtım ve PSH bedelinin hesaplanması amacıyla bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir. DAVA : Taraflar arasında görülen davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıyla davalı arasında düzenlenen tarihli Elektrik Enerji Satış Sözleşmesi gereğince davacının işyerinde kullandığı elektrik faturalarına kayıp kaçak, PSH bedeli, dağıtım ve iletim bedeli olarak tarihleri arasında hizmet karşılığı olmayan, haksız tahsil edilen bedelin davalıdan tahsiliyle sonraki faturalarda tahsil edilmemesinin tespitini istemiştir. Davalı vekili cevabında, faturaların EPDK kararlarına uygun olduğunu, davacının tüketici sıfatının bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece; lisans sahibi şirket olan davalının, EPDK kararlarına uygun fatura tahakkuk etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen tarihli Elektrik Enerji Satış Sözleşmesi gereğince davacının davalı lisans sahibi şirketten elektrik enerjisi satın aldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davalı şirket tarafından tahakkuk edilen elektrik faturalarında kayıp kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmet bedellerinin ilave edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Elektrik abonelerinden alınmakta olan, kayıp - kaçak bedelinin; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp-kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğu, tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1.,4/1., tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6., geçici 9., tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1.,5/4., 17/1., 4., 27., geçici 1., maddeleri ve bu kanunların temel amaçları çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde alınmakta olduğu, Dağıtım bedelinin; dağıtım sistem kullanım fiyatını kapsamakta olup, dağıtım hizmeti sunabilmek için dağıtım sistemine dair yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 13/1 b 4. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6 ç bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 9., Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında çıkarılan EPDK tebliğleri gereğince alındığı, İletim bedelinin; elektrik enerjisinin tüketici sayaçlarına kadar ulaştırılmasında, üreticilerle dağıtım sistemi arasında yer alan iletim sisteminin kullanılmasından kaynaklanan maliyetlerin karşılanması için alındığı, 4628 Sayılı Kanunun 13/1 b 2. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6 b bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 8. maddesiyle EPDK kurul kararları ve tebliğlerine göre tüketicilere yansıtıldığı, Perakende satış hizmeti bedelinin ise; perakende satış hizmeti maliyetini ( söz konusu faaliyete dair düzenlemeye esas net yatırım harcamasının itfa tutarı, faturalama ve tahsilat giderleri, tanıtım ve pazarlama giderleri, müşteri hizmetlerine dair giderler, perakende satış ve hizmete dair diğer işletme giderleri, düzenleme giderleri payı, faaliyet giderleri payı, olağan ve olağan dışı giderler payından faaliyetle ilgili diğer gelirler payı ve olağan dışı gelirler payının düşülmesi suretiyle bulunan esas net

5 işletme gideri ve amortisman itfa süresi farkı vergi tutarını ) yansıtan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 13/1 b 5. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6 d bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 4/36. bendi, 5/e bendi ve 10. maddesine göre alındığı, Kayıp kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerinin, EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleriyle belirlendiği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesinde; "... Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına dair hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilebileceği...", tarih 4628 Sayılı ve tarih 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı 1. maddelerinin 1. fıkralarında; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasının amaçlandığı, İlgili mevzuatta amaçlanan hususun; 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadarki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği, Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara ( sanayi, ticari ve mesken abonelerine ) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanunun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği, Gerekçeleriyle; kayıp kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, elektrik abonelerin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Ayrıca; kayıp kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun tarihli ve 2013/ Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıpla kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleriyle bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, Gerekçeleriyle; kayıp kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.

6 Bu durumda, mahkemece; davacının ödediği kayıp kaçak, iletim, dağıtım ve PSH bedelinin hesaplanması amacıyla bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. BENZER KARARLAR: 3.HD. 10/09/2014, 2014/12140 E., 2014/11643 K. 3.HD. 18/03/2015, 2014/11706 E., 2015/4371 K. 3.HD. 19/02/2015, 2014/21492 E., 2015/2601 K. 3.HD. 22/01/2015, 2014/9644 E., 2015/1252 K. C. KAYIP-KAÇAK BEDELİNİN TAHSİLİ YÖNÜNDE ÖZEL BİR MADDE, TİCARİ ABONENİN İMZALADIĞI BİR ELEKTRİK ALIM SÖZLEŞMESİNE K0NMUŞ VE TİCARİ ABONEDE BU ÖZEL ŞARTI İÇEREN SÖZLEŞMEYİ İMZALAMIŞ OLSA DAHİ KAYIP- KAÇAK BEDELİNİN ABONEDEN TAHSİL EDİLEMEYECEĞİ NE DAİR YARGITAY KARARLARI T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/13539 K. 2014/16751 T ÖZET : Dava, faturalara yansıtılan elektrik kayıp kaçak enerji bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafın verdiği hizmetin tekel niteliğinde olması karşısında TBK. 20. ve 25. maddeleri de nazara alındığında sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesinin bir taraf aleyhine bozulduğu, sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağlanması gerektiği kanısına varılmıştır. Davaya konu sözleşmede, kayıp-kaçak bedelinin tahsili sözleşmeyle hüküm altına alınmış olsa bile, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesi gerekir sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi, Türk Borçlar Kanununun zaman bakımından uygulanmasında genel kural olarak, geçmişe etkili olmama kriterini benimsemekle birlikte, anılan yasanın 2. maddesinde ise bu kuralın istisnalarına yer vererek, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kurallarının, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı" belirtilmektedir. Genel İşlem Koşullarının içerik denetimine yönelik olarak, TBK'nun 25. madde hükümlerininde kamu düzenini ilgilendiren hükümler olduğu kabul edilmelidir. Zira, bu kural hâkime doğrudan sözleşme içeriğine/müdahale etme imkânı veren kuraldır. DAVA : Davacı, A... Sistemleri San. ve Ticaret A.Ş ile davalılar, S... Enerjisi San. ve Tic. A.Ş ile Sanko Enerji San. ve Tic. A.Ş arasındaki tazminat ( istirdat ) davasına dair, İstanbul 39.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 13/05/2013 günlü ve 2012/4 Esas, 2013/115 Karar sayılı davanın reddine yönelik hükmün Onanması hakkında dairece verilen 30/04/2014 günlü ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Karar düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketlerin müvekkili şirkete elektrik enerjisi hizmeti sağladıklarını, ( 1 ) nolu davalının 01/11/2011 tarihi itibariyle Enerji Kurulu'nun ana

7 şirketi konumunda bulunan ( 2 ) nolu davalı şirketin adı altında yürütülmesine karar verildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında enerji tedarik sözleşmesinin imzalandığını, taraflar arasındaki mutabakat gereğince müvekkili şirkete düzenlenen kayıp enerji bedeli ibaresi ile sözleşme harici ve sarfa dair olmayan bir takım bedellerin davalılar tarafından faturada gösterilmiş olması nedeniyle sehven ödendiğini, bunların toplam bedelinin ,38 TL olduğunu, faturalara yansıtılan kayıp kaçak enerji bedelinin hukukî dayanaktan yoksun olup, iadesinin gerektiğini belirterek ,38 TL'nin ödeme tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte tahsiline ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 01/07/2011 tarihli elektrik enerjisi alımsatım sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak aboneyle özel sözleşme koşulları başlığı altında ek bir sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin konusunun tedarikçi olan müvekkili şirket tarafından abone olan ( alıcı ) davacı şirkete davacının bağlı bulunduğu BEDAŞ şebekesi vasıtasıyla sözleşmede belirtilen şartlara uygun olarak elektrik enerjisi tedarik edilmesi olduğunu, talebin haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davanın BEDAŞ'a yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ihtilaf konusu ticarî ilişkide elektrik tedarikçisi olduğunu ihtilafın çözüm yerinin idarî yargı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede kayıp kaçak bedelinin fiyata ilave edileceği hususunun belirtildiğini, olayda sebepsiz zenginleşme koşullarının oluşmadığını, kayıp kaçak bedellerinin müvekkili tarafından BEDAŞ'a ödendiğini ve bu hususun kanıtlanacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davacının Ocak 2011 ile Ekim 2011 arasında ,38 TL kayıp kaçak bedelinin fatura yoluyla davalıya ödendiği, bilirkişi raporuna göre davalıya ödenen ,38 TL'nin 7.182,00 TL'sinin kaçak bedeli olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 7/1. maddesinde "aboneye sağlanan ( satılan ) ve abone tarafından tüketilen aylık elektrik enerjisi için, her ayın son günü veya her ayın tüketim dönemi günü sonu, madde. 6'da belirtilen esaslar doğrultusunda hesaplanacak elektrik enerjisi bedeli ile bu bedele ait Dağıtım ve/veya İletim Sistemi Kullanım bedeli, Dağıtım ve/veya İletim Sistemi İşletim bedelleri, Perakende Satış Hizmet bedelleri, Kayıp Kaçak bedelleri, tarifeye veya tarife dışında elektrik enerjisi bedeline ilave edilecek diğer bedeller ve her türlü yasal fon ve paylar, Elektrik Tüketim Vergisi KDV ve oluşacak diğer carî vergi ve bedeller eklenerek, tedarikçi tarafından abone'ye fatura edilecektir" maddesine yer verilip kayıp kaçak bedelinin tedarikçi tarafından aboneye fatura edileceği hususunun sözleşmede yer aldığını, tarafların tacir olup serbest irade ile sözleşmeyi imzaladıkları ve bu sözleşmeye göre davalı tarafından faturaların düzenlendiği, davacı tarafından davalıya ödenen bedelin sözleşmede kararlaştırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dairenin; 30/04/2014 gün ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar sayılı ilâmıyla, işbu kararın onanmasına karar verilmiştir. Karar düzeltme istemi yoluyla, dairenin önüne gelen uyuşmazlık; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ( 17/12/2014 tarih, 2014/ Esas, 2014/1045 sayılı kararıyla karar düzeltme kanun yolundan da geçen ) 21/05/2014 tarih, 2013/ Esas, 2014/679 nolu kararı ve Dairenin istikrar kazanmış karar ve uygulamasına göre, elektrik abonelerinden alınmamasına karar verilen kayıp kaçak bedelinin, tahsil edilebileceği şartının tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşmeyle kararlaştırılmış olması bir başka deyişle "sözleşmeyle hüküm altına alınmış olması" hâlinde, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınıp alınamayacağına ilişkindir. Davalı dağıtım şirketleri, kayıp kaçak bedelinin davacıya fatura edileceğinin tacir olan davacının imzaladığı sözleşmeye konduğunu belirterek, davacının bu bedelden sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemişler ve mahkemece de aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.

8 Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler, diledikleri konuda diledikleri kişiler ile sözleşme yapabilirler. Bu olanak, BK'nu ve TBK'nunda öngörülen sözleşme özgürlüğü ( akit serbestliği ) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak irade özerkliği ( sözleşme hürriyeti ) prensibi ile Anayasa ( m.48 ) tarafından teminat altına alınmıştır. Bu sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev'i şahsına münhasır ( kendine özgü ) sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla Kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına haizdirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsar. Borçlar Hukuku'nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir. Ancak sosyal ve ekonomik gelişmeler kitlelere yönelik hizmet gereksinimini yaratmış ve bireysel sözleşmenin kurulmasından önce bankalar, sigorta şirketleri, üretim ve pazarlama girişimcileri tek yanlı olarak sözleşme koşulları hazırlamakta, bu şekilde gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedirler. İşte önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları terimi kullanılmaktadır. Bu tip sözleşmelere de tip sözleşme, katılmalı sözleşme, kitle sözleşme veya formüler sözleşme denilmektedir. Bu tip sözleşmelerde pazarlık yapılması söz konusu olmadığı gibi, çoğu kez fiyat konusu bile tarifelerle belirlenmekte ve pazarlık dışı bırakılmaktadır. İşte kitlelere yönelik bu sözleşmelerde girişimci karşısındaki diğer taraf, ya kendisine sunulan sözleşmeyi kabul edecek, ya da sözleşmeye konu edim veya hizmetten yoksun kalacaktır. Elektrik ve su dağıtım hizmetlerinin, "tekel" niteliğinde yürütülen bir hizmet olduğu yargı kararları ile de kabul görmüştür. ( YHGK'nun 15/03/2006 tarih, 2006/4 60, 74 Esas Karar, 22/03/2006 tarih, 2006/4 12, 95 Esas Karar, 09/04/2008 tarih, 2008/4 321, 303 Esas Karar, 25/09/2013 tarih, 2012/ Esas, 2013/1406 Karar, 19. HD'nin 27/l0/2010 tarih, 2010/3757 Esas, 201/12071 Karar, 29/03/2012 tarih, 2011/14264 Esas, 2012/5280 Karar, 26/03/2012 tarih, 2011/12709 Esas, 2012/4943 Karar, 26/06/2012 tarih, 2012/ Esas Karar, 18/10/2012 tarih, 2012/ Esas Karar, 12/02/2013 tarih 2012/14482 Esas, 2013/2610 Karar, 30/04/2013 tarih, 2013/ Esas Karar, 13. HD'nin 16/06/2010 tarih, 2010/ Esas Karar, 16/11/2011 tarih, 2011/ Esas Karar, 29/09/2011 tarih, 2011/ Esas Karar, 17/11/2011 tarih, 2011/ Esas Karar, sayılı ilâmlarına göre ) 6098 sayılı TBK'nun uygulanması ile ilgili olarak kişi açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Yani genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemeler tacirler yanında tacir olmayanlar ( tüketiciler, alıcılar, müşteriler ) içinde uygulanabilecektir. 25. maddesinde ise; "Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konamaz. 13/01/2011 tarihli 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 55/f bendinde; "1 Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanunî düzenlemeden önemle ölçüde ayrılan, veya 2 Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur." Hükümleri vazedilmiştir. Yine 6098 Sayılı TBK'nun 20. maddesinin 4. fıkrasıyla da; kamu tüzel kişileri tarafından sunulan hizmetlere ilişkin sözleşmeler de, TBK'nun sağladığı genel işlem koşulları denetimine tabi hâle getirilmiştir.

9 25. maddede amaçlanan husus, karşı taraf açıkça bilgilendirilmiş, içeriğini öğrenme imkânı sağlanmış olsa bile hükmün dürüstlük kuralına aykırı şekilde konulamayacağı amaçlanmıştır. TBK'nun 25. maddesi, karşı taraf sözleşmeyi rızası ile imzalasa da, özellikle sözleşmeyi reddetme imkânının olmadığı bir başka deyişle alternatif sözleşme hükümleriyle ihtiyacın giderilemeyeceği durumlarda, elektrik abonelik sözleşmesini başka bir dağıtım şirketiyle yapma olanağının bulunmadığı hâllerde TBK'nunun 25. maddesi devreye girecektir. Ayrıca; 2003 tarihli, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin, Müşteri hakları ve zararların tazmini başlıklı 33. maddesinde; "Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Kanunun 11. maddesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır." Hukukumuzda asıl olan sözleşme özgürlüğü ise de; piyasa ekonomisinin hakim olduğu hukuk sistemlerinde sözleşme özgürlüğünden doğabilecek bazı sakıncalı durumlara engel olmak amacıyla sözleşme yapma mecburiyeti kabul edilmiştir. Bu mecburiyetinin mevcut olduğu hallerde sözleşme yapmaktan kaçınma hukuka aykırı bir davranış oluşturur. Olayımızda; davalı şirketlerin sunduğu elektrik dağıtım hizmetinin tekel niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Bu durumda davacının; ( kayıp kaçak bedelinin fatura edilmemesi yönünde ) alternatif bir elektrik abonelik sözleşmesi yapma imkân ve olanağı yoktur. Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bahsi geçen kararına göre kayıp kaçak bedelinin dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağı yönündeki ve Dairenin anılan bedelin kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak EPDK tarafından ihdas edilen ikincil mevzuat ( Yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğleri ) hükümleri ile alınamayacağı, ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesindeki esas ve ilkeleri karşılayan bir kanun hükmüyle alınabileceği ( %2 TRT payında olduğu gibi ) mevcut ikincil mevzuatın bu ilke ve şartları taşımadığı ( yönetmelik, EPDK kurul kararları ve tebliğlerinin ) yönündeki nihaî içtihat ve görüşlerine rağmen, sözü edilen bedelin ( kayıp kaçak ) tekel niteliğinde yürütülen bir hizmete binaen sözleşmede kararlaştırılmak suretiyle davacıdan tahsilinin TMK'nun 2., TBK'nun 25. ve TTK'nun 55/f maddelerinde tarif edilen, dürüstlük kurallarıyla bağdaşdığı kabul edilemez sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi, Türk Borçlar Kanununun zaman bakımından uygulanmasında genel kural olarak, geçmişe etkili olmama kriterini benimsemekle birlikte, anılan yasanın 2. maddesinde ise bu kuralın istisnalarına yer vererek, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kurallarının, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı" belirtilmektedir. Genel İşlem Koşullarının içerik denetimine yönelik olarak, TBK'nun 25. madde hükümlerininde kamu düzenini ilgilendiren hükümler olduğu kabul edilmelidir. Zira, bu kural hâkime doğrudan sözleşme içeriğine/müdahale etme imkânı veren kuraldır. Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın verdiği hizmetin tekel niteliğinde olması karşısında TBK. 20. ve 25. maddeleri de nazara alındığında sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesinin bir taraf aleyhine bozulduğu, sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağlanması gerektiği kanısına varılmıştır. Şu hâle göre; yukarıda açıklanan nedenler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/05/2014 tarih, 2013/ Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile yine H.G.K'nun 17/12/2014 gün 2014/ Esas, 2014/1045 sayılı karar düzeltme kararındaki ilkelerde nazara alınarak, davaya konu sözleşmede, kayıp kaçak bedelinin tahsili sözleşmeyle hüküm altına alınmış olsa bile, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslarda gözetilerek; davanın kabulüne

10 karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin, 30/04/2014 günlü ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar, sayılı onama ilâmının kaldırılarak, İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/05/2013 gün ve 2012/4 Esas, 2013/115 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/7046 K. 2014/14208 T DAVA : Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili, şirkete ait işletmelerin yüksek kapasite ile çalışması nedeniyle aylık ortalama 1,5 2 milyon TL tutarında elektrik tüketimi bulunduğunu, müvekkilinin elektrik bedellerini tam ve zamanında ödediğini, ancak davalı kurum tarafından 2011 yılı Nisan ayından itibaren gönderilen faturalarda kullanılan enerji bedelinin dışında haksız olarak K/K bedeli adı altında bedeller tahakkuk ettirilerek tahsil edildiğini, söz konusu aboneliğe ilişkin olarak ekte sundukları fatura fotokopisi incelendiğinde müvekkili adına kayıtlı bulunan nolu aboneliğe bağlı olarak 2011 yılı Haziran ayı faturasında müvekkilinden K/K bedeli adı altında ,72 TL haksız tahsilat yapıldığını, davalı kurum tarafından tahsil edilen bu bedelin tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, kayıp kaçak kullanım bedellerini tespit ve tahsil etmenin davalı kurumun işi olduğunu, kaçak bedellerinin faturalarını düzenli olarak ödeyen abonelere yüklemenin hukuka ve adalete aykırı olduğunu, bu bedellerin tüm kullanıcılara yansıtılmasının hukuk normlarına aykırı olduğunu, mevcut uygulamanın kaçak kullanımı ödüllendirirken, yasal kullanımı cezalandırdığını, bu nedenle davalı kurumca haksız olarak tahsil edilen ,72 TL kayıp kaçak bedelinin 15/07/2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kayıp, kaçak ve sayaç okuma bedelleri de dahil olmak üzere 4628 sayılı kanun doğrultusunda tüketicilerin öngörülen bedelleri ödemek zorunda olduğunu, itiraza konunun muhatabının EPDK olduğunu, kurum kararlarının idari bir işlem olup öncelikle görev itirazında bulunduklarını, davalı tarafından, ihtirazı kayıt konmaksızın davaya konu bedellerin müvekkil şirkete ödendiğini, faturada yer alan kayıp/kaçak bedelinin kaçak elektrik kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, bu bedelin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, EPDK tarafından ilgili dağıtım şirketlerinin lisanslarına derç edilen kayıp kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, 4628 sayılı kanun gereği kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını, tabi olunan ödemelerden herhangi birisinin yapılmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da içeren usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceğini, bu ödemelerin yapılmaması halinde ki uygulamaların da kanunla belirlendiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurul kararıyla tahsil edilen kayıp/kaçak bedelinin mevzuata uygun olduğunu, kurul kararı iptal edilmediği sürece de davanın yasal dayanağı bulunmadığını, imzalanan perakende satış sözleşmesinin 5/b maddesinde dava konusu bedelin tahsil edileceğinin düzenlendiğini, davanın reddini, talep ve dava etmiştir. Mahkemece, kayıp kaçak bedelinin EPDK'nın kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp kaçak bedelinin

11 belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK'nın bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, 6352 sayılı yasa ile değişik Elektrik Piyasası Kanununun 12.maddesi çerçevesinde kurul kararlarının iptali için açılacak davaların İdare Mahkemelerinde görülebileceğinin açık hükme bağlandığı, ayrıca davacı tarafça talep edilen ,72 TL'nin kayıp kaçak bedeli olmayıp davacı şirketin kullanmış olduğu Enerji Bedeli olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen ,72 TL kayıp kaçak bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dairenin önüne gelen uyuşmazlık, davalının davacıdan kayıp kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Kayıp kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davalı kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır. 628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur hükümlerine yer verilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir. Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında bir bedel tahsil etmişlerdir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.

12 Hem bu hâl, parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurumun çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir. Bununla birlikte faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/ Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.) Ayrıca, davalı tarafından ibraz edilen Perakende Satış Sözleşmesinin 5/b maddesinde, dava konusu bedelin tahsil edileceğine yönelik açık bir düzenleme de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca mahkemece; yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak, davalının kayıp kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak, kayıp kaçak bedelinin tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde davanın reddi cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. BENZER KARARLAR: 3.HD. 02/062015, 2014/15561 E., 2015/10006 K. 3.HD. 24/02/2015, 2014/9710 E., 2015/2867 K. 3.HD. 28/04/2015, 2014/20509 E., 2015/7272 K.