İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİ"

Transkript

1 İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİ Açıklama ve Önemli Kararlar 2. Cilt (İHAS 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14 Ek Protokol 1-1, 1-2, 1-3 maddeler) Prof. Dr. Osman Doğru Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Atilla Nalbant İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi nde Hukukçu Bu kitap Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Konseyi tarafından birlikte finanse edilen ve Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyinin Ortak Programı olan Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında basılmıştır. Projenin ihale makamı Merkezi Finans ve İhale Birimidir.

2 İÇİNDEKİLER EĞİTİM HAKKI AÇIKLAMA Eğitimden yoksun bırakılmama hakkı Ebeveynin tercihlerine saygı hakkı Ebeveynin dini veya felsefi tercihi Ebeveynin dil tercihi ÖNEMLİ KARARLAR Anadilde eğitim vermeme /62 BELÇİKA DA EĞİTİM DİLİ DAVASI - BELÇİKA Cinsel eğitim verme /71 KJELDSEN, BUSK MADSEN VE PEDERSEN - DANİMARKA Bedensel ceza /76 CAMPBELL VE COSANS - BİRLEŞİK KRALLIK Başörtülü öğrencinin üniversiteye alınmaması /88 LEYLA ŞAHİN - TÜRKİYE [BD] Zorunlu din kültürü dersi Alevi inancına uygun eğitim vermeme 09/10/ /04 HASAN VE EYLEM ZENGİN - TÜRKİYE Sınıflarda İsa figürlü haç bulunması /06 LAUTSI VE DİĞERLERİ - İTALYA [BD] VII

3 EĞİTİM HAKKI P1, md. 2 Eğitim hakkı Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yüklendiği görevleri yerine getirirken, anne ve babaların çocuklarına kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir eğitim ve öğretimin verilmesini isteme haklarına saygı gösterir. AÇIKLAMA Eğitim hakkı, Sözleşme sisteminde yer alan haklar arasında içeriği en tartışmalı haklardan biridir. Mahkeme nin eğitim hakkı konusunda verdiği kararların sayısı da fazla değildir. Bu madde, birbiri ile bağlantılı iki düzenleme içermektedir. Bu maddenin ilk cümlesi genel hüküm olup, kişinin eğitim hakkından yoksun bırakılmama hakkını güvence altına almakta, devlete de kimseyi eğitimden yoksun bırakmama yükümlülüğü yüklemektedir. Bu maddenin ikinci cümlesi ise, anne babaların eğitim konusunda devletten çocukları için talepte bulunma haklarını güvence altına almakta, devlete de eğitim ve öğretim verirken ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına saygı gösterme yükümlülüğü yüklemektedir. Eğitimden yoksun bırakılmama ve eğitimle ilgili talepte bulunma haklarını sınırlayan koşullar gösterilmemiştir. Ama bu, eğitim hakkının sınırsız olduğu anlamına gelmemektedir. Eğitim hakkı, bireyler tarafından kullanılması düzenlemeyi gerektiren bir haktır; devlet hakkın özünü zedelememek koşuluyla eğitim hakkını sınırlayabilir. Mahkeme ye göre çocukların eğitimi, bir toplumda yetişkinlerin kendi inançlarını, kültürlerini ve öteki değerlerini gençlere nakletme çabalarını kapsayan bütün bir süreci, öğretim ise özellikle bilginin ve entelektüel gelişmenin nakledilmesini kapsar ( Campbell ve Cosans, 33). Eğitimden yoksun bırakılmama hakkı Mahkeme, Birinci Protokolün 2. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen eğitim hakkını ilk kez 1968 tarihli Belçika da Eğitim Dili Davası kararında yorumlamış ve şu temel ilkeleri belirlemiştir: i) Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz ifadesi her ne kadar olumsuz bir cümle olsa da, bu düzenleme kişilere bir hak tanımakta, devlete de pozitif bir yükümlülük yüklemektedir. ii) Sözleşme devletlere öğretimin tarzı, kapsamı ve öğretimin örgütlenmesi veya desteklenmesi konusunda belirli yükümlülükler getirmemektedir. 763

4 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR iii) Bu maddenin birinci cümlesi belirli bir zamanda mevcut öğretim kurumlarına erişme hakkı tanımaktadır; ancak öğretim kurumlarına erişim, eğitim hakkının sadece bir yönüdür. iv) Eğitim hakkının yararlı sonuçlar verebilmesi için, eğitimden yararlanan kişinin ülkede yürürlükte bulunan kurallara göre tamamladığı eğitimin resmen tanınması gereklidir. v) Birinci cümledeki eğitim hakkı, toplumun kaynakları ile bireyin ihtiyaçları açısından, devletin zamana ve yere göre değişebilecek düzenlemeler yapmasını gerektirir. Bu düzenlemeler eğitim hakkının özünü zedelememeli ve diğer haklarla çelişmemelidir. Sözleşme, toplumun genel yararı ile temel insan hakları arasında adil bir denge kurulmasını öngörürken, ikinciye özel bir önem vermektedir. vi) Bu maddeden kamu makamlarından bir eğitim kurma yükümlüğü çıkarılamaz; ancak eğer bir eğitim kurumu zaten varsa devlet buraya erişimi ayrımcı tedbirlerle sınırlandıramaz. vii) Bu düzenleme eğitimin hangi dilde verilmesi gerektiğini belirtmemekle birlikte, eğitim hakkı, eğer bu hakka sahip olanlara ulusal dilde ya da ulusal dillerden birisinde eğitim alma hakkı tanımıyorsa bu hakkın içi boşalır. Strazburg organlarının içtihatlarında Protokolün 2. maddesinin ilk cümlesinin yüksek öğretimi de kapsayıp kapsamadığı hususu tartışılmıştır. Mahkeme, bu tartışmaya Leyla Şahin Türkiye kararıyla noktayı koymuş ve bu düzenlemenin (elbette sadece ilk cümlede tanınan eğitim hakkının) o ülkede mevcut olan yüksek öğrenim kurumlarına da uygulanabilir olduğu sonucuna varmıştır. Mahkeme bu maddenin yüksek öğretime ya da eğitim veya öğretimin herhangi bir düzeyine uygulanmayacağı yönünde bir ifade içermediğini kaydetmiştir. Mahkeme ye göre, Belçika da Eğitim Dili kararında bu maddenin yüksek öğrenimi kapsamadığı belirtilmemiştir. Bu maddenin ilk cümlesi temelde, ilk ve orta öğretim kurumlarına girişi öngörmekte ise de, Mahkeme ye göre yüksek öğrenimi, eğitimin diğer türlerinden ayıran herhangi bir sınır yoktur. Esasen Avrupa Konseyi yakın tarihlerde kabul ettiği birçok metinde, insan hakları ve temel özgürlüklerin geliştirilmesi ile demokrasinin güçlendirilmesi için yüksek öğrenime giriş hakkının rolünü ve önemini vurgulamıştır. Avrupa Bölgesinde Yüksek Öğrenime İlişkin Niteliklerin Tanınması Hakkında Sözleşme de de vurgulandığı üzere, yüksek öğrenim bilginin ediniminde ve ilerlemesinde önde gelen bir rol oynamakta ve birey için olduğu kadar toplum için de bulunmaz bir kültürel ve bilimsel zenginlik teşkil etmektedir ( Leyla Şahin, ). Bu değerlendirmelerden sonra, şu sonuca varmıştır: 137. Bu madde Sözleşmeci Devletlere yüksek öğrenim kurumu kurma görevi getirmemekle birlikte, yüksek öğrenim kurumu kurmuş olan devletler bu tür kurumlara girme hakkını etkili bir şekilde sağlamakla yükümlüdürler. Demokratik bir toplumda, insan haklarının var olması için vazgeçilmez olan eğitim hakkı o kadar temel bir yer işgal etmektedir ki, Birinci Protokolün 2. maddesinin ilk cümlesinin kısıtlı bir şekilde yorumlanması, bu hükmün amaç ve hedefine uygun düşmeyecektir belli bir zamanda mevcut yüksek öğretim kurumlarının Birinci Protokolün 2. maddesinin ilk cümlesinin uygulama alanına girdiği açıktır, zira söz konusu kurumlara giriş hakkı, bu hükümde öngörülen hakkın ayrılmaz bir parçasıdır. Burada Sözleşmeci Devletlere yeni yükümlülükler getirecek şekilde genişletilmiş bir yorumlama söz konusu değildir. Bu yorum, Birinci Protokolün 2. maddesinin ilk cümlesinin, kendi bağlamında ve kural koyucu bir anlaşma olan Sözleşme nin amaç ve hedefleri açısından ele alınmasına dayanmaktadır. 764

5 EĞİTİM HAKKI / Açıklama Ayrıca, Birinci Protokolün 2. maddesinde tanınan haklar, sadece kamu eğitim kurumlarında değil, özel eğitim kurumlarında da geçerlidir ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 50). Dolayısıyla devlet, özel öğretim kurumlarının eğitim hakkını ihlal eden tutumlarından sorumlu tutulabilir. Eğitim hakkı tüm önemine karşı, mutlak ve sınırsız bir hak değildir; niteliği gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğinden, bazı zımni kısıtlamalara tabi tutulabilir. Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, başka şeylerin yanı sıra, toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre, zaman ve mekân içinde değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, ulusal makamlar bu konuda belli bir takdir alanından yararlanırlar. Ayrıca devletin bu takdir alanı, eğitim kurumunun seviyesi yükseldikçe artmakta, buna karşılık bu eğitimin birey ve toplum bakımından önemine bağlı olarak azalmaktadır ( Ponomaryovi, 56). Ancak Mahkeme, getirilen kısıtlamaların söz konusu hakkın özünü zedeleyecek ve etkililiğinden yoksun bırakacak düzeyde olmamasını sağlamak amacıyla, bu kısıtlamaların ilgili kişiler açısından öngörülebilir olduğuna ve meşru bir amaç güttüğüne ikna olmalıdır. Mahkeme, bir sınırlamanın Sözleşme ye uygunluğunu denetlerken Sözleşme nin 8, 9, 10 ve 11. maddelerdeki durumdan farklı olarak, Birinci Protokolün 2. maddesi bakımından sınırlı bir meşru amaçlar listesiyle bağlı değildir ( Leyla Şahin, 154). Başka bir anlatımla devletler bir sınırlama kabul ederken herhangi bir meşru amaca dayanabilirler. Fakat her halükârda, ancak kullanılan araçlar ile güdülen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi bulunduğu takdirde, bu türden bir kısıtlama Birinci Protokolün 2. maddesine uygun olacaktır. Ayrıca eğitim hakkına getirilen kısıtlamalar, Sözleşme de ve Protokollerde benimsenen diğer haklarla çatışmamalıdır ( Campbell ve Cosans, 41). Sözleşme ve Protokollerdeki hükümler bir bütün olarak düşünülmelidir. Eğitim hakkı, eğitim kurumlarının iç düzenlemelerine uyulmasını sağlamak üzere okuldan geçici ya da daimi olarak uzaklaştırma cezası dâhil, disiplin cezalarına başvurulmasını dışlamaz. Disiplin cezası uygulaması, öğrencilerin kişiliklerinin ve zihinsel yetilerinin geliştirilip biçimlendirilmesi gibi, okulun kuruluşunda var olan hedefe ulaşmaya çalıştığı sürecin ayrılmaz bir parçasını oluşturur ( Campbell ve Cosans, 33). Mahkeme, bir öğrencinin askeri okuldan atılması olayında ( Yanaşık [k.k.] ve bir öğrencinin sahtekârlıktan ötürü okuldan atılmasıyla ilgili olayda ( Sulak [k.k.]) bu maddeyi uygulamıştır. Devletin kişiye belirli bir tarzda eğitim sağlama yükümlülüğünün olup olmadığı, bazı davalara konu olmuştur. Strasburg organları, yetişkinlere özel eğitim sağlanmamasını ( X Belçika), anne babaların dini inançları doğrultusunda okul açılmamasını ( X ve Y Birleşik Krallık) veya öğrenme güçlüğü geçen öğrencinin engelli çocuklar için özel eğitim olanaklarına sahip olan devlet okulunda yer olduğu gerekçesiyle gittiği özel okulun masraflarının devlet tarafından karşılanmamasını Sözleşme ye aykırı bulmamışlardır. Mahkeme, Protokolün 2. maddesi kapsamında özel okul açma mecburiyeti olmadığını belirtmekle birlikte, özel okulların varlığı halinde maddenin özel okullara da uygulanmasının devletin sorumluluğunda olduğunu ifade etmiştir. Devletin madde kapsamındaki saygı yükümlülüğü bütün eğitim sistemini kapsamaktadır ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen). 765

6 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR 766 Ebeveynin tercihlerine saygı hakkı Birinci Protokolün 2. maddesinin birinci ve ikinci cümlelerinin, sadece birbirinin değil, fakat aynı zamanda ve özellikle Sözleşme nin 8, 9 ve 10. maddelerinin ışığında yorumlanmaları gerekir ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 52). Bu çerçevede, ana ve babanın kendi dini ve felsefi inançlarına saygı gösterilmesini isteme hakkı, birinci cümledeki bu temel hak üzerine şekillenmiş olup, ikinci cümle birinci cümle gibi, devlet eğitimi ve özel eğitim arasında ayrım yapmamaktadır. Kısacası, 2. maddenin ikinci cümlesi, eğitimde çoğulculuğu güvence altına almayı amaçlamakta olup, bu imkân Sözleşme nin tasarladığı şekliyle demokratik toplum un korunması için temel bir öneme sahiptir. Nitekim Mahkeme ye göre, modern devletin gücü göz önüne alındığında, devlet eğitimi vasıtasıyla bu amacın gerçekleştirilmesinin gerekliliği büyük önem arz eder ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 50). Ebeveynin dini veya felsefi tercihi Birinci Protokolün 2. maddesi, eğitimde dini konular ile diğer konular arasında bir ayrım yapılmasına izin vermemektedir. Bu madde devlete, ister dini ister felsefi olsun, eğitim programının tamamında ana ve babanın inançlarına saygı göstermesini emretmektedir ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 51). Bu görev, sadece eğitimin içeriğine ve bunun hazırlanma şekline değil, fakat devlet tarafından üstlenilen tüm eğitsel işlevler in yerine getirilmesine uygulanması nedeniyle geniş kapsamlıdır. Saygı gösterme fiili, kabul etme veya dikkate alma dan daha fazla bir anlam taşımaktadır. Devletin esas olarak negatif yükümlülüğüne ilaveten bazı pozitif yükümlülüklerini de ortaya koymaktadır. Bu maddede belirtilen inançlar kelimesi tek başına ele alındığında düşünceler ve fikirler sözcükleriyle eş anlamlı değildir. Bu kavram belli ölçüde inandırıcılık, ciddiyet, tutarlılık ve önem taşıyan görüşleri ifade etmektedir ( Campbell ve Cosans, 36 ve 37). Felsefi sıfatına gelince, bu kavramın sınırlayıcı bir tanımını vermek mümkün değildir. Felsefi inançlar insan onuru ile bağdaşmaz olmayan, demokratik bir toplumda saygıyı hak eden ve çocuğun temel hakkı olan eğitim hakkını ortadan kaldırmaya yönelmeyen inanç ya da kanaatleri kapsar. Bu bağlamda, tanınan dinlerden birisi ile irtibatlı inançlar açıkça bu düzenlemeden yararlanırlar ( Valsamis, 26). Çocuklarının eğitim ve öğretimi nden öncelikle sorumlu olan ana babaların çocuklarına karşı doğal görevleri bulunduğundan, ana babalar devletten kendilerinin dini ve felsefi inançlarına saygı göstermesini isteyebilirler. Böylece ana ve babanın bu hakkı, eğitim hakkından yararlanma ve bu hakkı kullanmayla sıkı sıkıya bağlantılı bir sorumluluğa karşılık gelmektedir ( Hasan ve Eylem Zengin, 50). Ancak, müfredatın oluşturulması ve planlanması, ilke olarak Sözleşmeci Devletlerin yetkisi içindedir. Bu iş esasen, çözümü Mahkeme nin görevi olmayan ve haklı olarak ülkeye ve zamana göre değişen amaca uygunluk meselelerini içerir ( Valsamis, 28). Ayrıca Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümlesi, devletlerin kamu okullarında verilen öğretim aracılığıyla doğrudan veya dolaylı olarak dini veya felsefi türde objektif bilgiler yaymasını engellememektedir. Bu hüküm, ana ve babanın bu tür öğretim veya eğitimin okul müfredatına eklenmesine karşı çıkmasına da izin vermemektedir; zira aksi takdirde tüm kurumsallaşmış öğretimin işleyişi tehlikeye girer ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 53). Gerçekten, okulda öğretilen birçok konunun, az ya da çok bazı felsefi yönlere veya sonuçlara sahip olmaması çok zor gözükmektedir. Eğer felsefi, kozmolojik veya ahlaki nitelikteki her soruya cevabı olan veya cevap bulabilen çok geniş bir dogmatik ve ahlaki

7 EĞİTİM HAKKI / Açıklama yapı oluşturan dinlerin mevcudiyeti anımsanırsa, aynı durum aslen benzer olan dinler için de geçerlidir ( Hasan ve Eylem Zengin, 53). Diğer yandan 2. maddenin ikinci cümlesine göre devlet, eğitim ve öğretim konusunda üstlendiği işlevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin bir dinin telkininden uzak sakin bir ortamda (Şefi ka Köse ve Diğerleri Türkiye, (k.k)), öğrencilerin din hakkında eleştirel düşünce geliştirmelerine imkân verecek şekilde objektif, eleştirel ve çoğulcu bir tarzda iletilmesine özen göstermelidir. Devletin, ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına saygısızlık olarak değerlendirilebilir nitelikte belli bir fikrin aşılanması (indoctrination) amacını gütmesi yasaktır. Aşılmaması gereken sınır budur ( Hasan ve Eylem Zengin, 52). Sözleşme organları, geçmişte dinler hakkında bilgi veren eğitimi Sözleşme ye aykırı bulmamalarına rağmen, öğrencilerin bir şekilde dini ibadete katılmaya zorlanıp zorlanmadıklarını veya herhangi bir şekilde dinsel aşılamaya maruz kalıp kalmadıklarını dikkatle incelemişlerdir. Bu bağlamda, dersten muafiyet için yapılan düzenlemeler de dikkate alınması gereken bir konudur ( Anna-Nina Angeleni İsveç, Komisyon [k.k.]; Bernard Lüksemburg, Komisyon [k.k.]; C.J., J.J. ve E.J. Polonya, Komisyon [k.k.]). Elbette bir ülkede eğitimle ilgili yürürlükte bulunan hükümlerin, belirli bir okul veya öğretmen tarafından uygulanmasına ilişkin istismarlar olabilir; bu durumda yetkili makamların, ana babaların dini veya felsefi inançlarının bu düzeyde özensizlik, aldırmazlık veya dini telkin yoluyla göz ardı edilmemesi için azami özeni gösterme görevleri bulunmaktadır ( Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen, 54). Kjeldsen, Busk Madsen ve Pedersen Danimarka karara konu olan olayda, başvurucu ailelerin çocuklarına verilmemesini istedikleri ders, bilimsel bir dersti: Cinsel eğitim dersi. Başvurucular bu dersinin içeriğinin dini inançlarına aykırı bilgiler içerdiğini ileri sürerek Mahkeme ye başvurmuşlardı. Mahkeme bu davada Birinci Protokolün 2. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna varmıştır. Bu kararında Mahkeme devletlerin eğitim ve öğretim yoluyla, doğrudan veya dolaylı olarak, dinsel veya felsefi türden bilgi vermelerini engellemediğini vurgulamıştır. Bu madde, anne babaların bu türden bir öğretimin müfredata konulmasına karşı çıkmalarına da izin vermemektedir; çünkü aksi takdirde, kurumsallaşmış bütünsel eğitim uygulanamaz hale gelebilecektir. Mahkeme ye göre, aslında okullarda okutulan birçok dersin az ya da çok felsefe ile bir bağlantısı olmadığını söylemek zordur. Öte yandan 2. maddenin ikinci cümlesi, devletin eğitim ve öğretim alanında üstlendiği görevleri yerine getirirken, müfredata dâhil edilen bilgilerin objektif, eleştirel ve çoğulcu bir tarzda nakledilmesine dikkat etmek zorunda olduğunu ortaya koymaktadır. Devletin, anne babaların dinsel ve felsefi kanaatlerine saygı göstermeyip, fikir aşılama amacını izlemesi yasaktır. Diğer yönüyle bu madde ebeveynlere çocuklarının dini veya felsefi inançlarına uygun olarak öğretim almaları yönünde mutlak bir hak da tanımaz. Folgero ve Diğerleri Norveç kararında Mahkeme, ebeveynlerin felsefi kanaatleri ile çatışma içinde olan dini eğitim konusunu incelemiş ve Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümlesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Bu davada başvurucu ebeveynler, Norveç Hümanist Derneği üyesi kişiler olup, çocukları kamu ilkokullarında öğretim görmektedir. Öğretim müfredatı reformu sırasında Hristiyan dini ağırlıklı bir ders programı kabul edilmiştir. Çocuklar bu dersten ancak felsefi inançlarını ortaya koyarak kısmen muaf tutulabilmektedir. Mahkeme, bu davada her ne kadar çoğunluğu Hristiyan bir toplumda bu dinin öğretimine ağırlık verilmesini kendi başına Sözleşme ye aykırı bulmasa da, bu ağırlığın fazla olduğunu ve muafiyet sisteminin sorunlu olduğunu belirtmiştir. Mahkeme bu davada tam bir muafiyet rejimi olmadığını da dikkate alarak Sözleşme nin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. 767

8 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR Hasan ve Eylem Zengin Türkiye kararına konu olan olay ise, Alevi inançlı başvurucunun kızının izlemek zorunda olduğu din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içeriğinin ebeveynin dini kanaatleriyle çatışması ve bu derse uygun bir muafiyet rejiminin öngörülmemesidir. Mahkeme, bu davada ilk olarak söz konusu dersin içeriğini incelemiş ve bu derste İslam dini ağırlıklı bir öğretim verildiğini belirtmiştir. Mahkeme, bu derslerde kullanılan ders kitapları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, bu kitapların genel olarak dinler konusunda bilgi aktarmakla sınırlı kalmayıp, ayrıca Müslümanlık inancının başlıca ilkeleri hakkında eğitim verildiği ve öğrencilerin Kuran dan pek çok süre ezberlemek ve görüntüler yardımıyla namaz kılmayı öğrenmek ve değerlendirme için de bunlardan yazılı sınav olmak zorunda olduklarını belirtmiştir. Ancak Mahkeme bu durumu kendi başına 2. maddeye aykırı görmemiştir: 63. Böylece, Milli Eğitim Bakanlığı nın 373 sayılı ve 19 Eylül 2000 tarihli kararı uyarınca hazırlanan ilk ve ortaokullardaki müfredat ve tüm ders kitapları, diğer dinlere ve felsefelere göre İslam bilgisine büyük öncelik vermektedir. Devletin laik yapısına rağmen, İslam ın Türkiye de çoğunluğun benimsediği bir din olduğu göz önünde tutulduğunda, Mahkeme ye göre bu durum kendi başına, belli bir fikrin aşılanması olarak görülecek şekilde çoğulculuk ve objektiflik ilkelerinden uzaklaşıldığı anlamına gelmemektedir. (...) Mahkeme için önemli olan ilk husus İslam öğretimine verilen önceliğin, Birinci Protokolün 2. maddesi bakımından kabul edilebilir sınırlar içerisinde kalmış olarak görülüp görülemeyeceğidir. Mahkeme nin değerlendirmesine göre, söz konusu müfredat ve ders kitapları ele alındığında, bu derslere devam eden çocukların zihinlerinin etkilenebileceğinin düşünülmesi makuldür. Bu nedenle, müfredatta yer alan bilgilerin objektif, eleştirel ve çoğulcu bir tarzda verilip verilmediğinin incelenmesi gerekir. Bu inceleme sonucunda Mahkeme, iki nedenle Birinci Protokolün 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. İlk olarak Alevi inancı hakkında yeterince bilgi verilmemektedir. Mahkeme ye göre, Sözleşmeci Devletlerin din olgusunun öğretilmesini okul müfredatına eklemeleri durumunda, öğrencilerin ana babaları haklı olarak, muafiyet koşullarından bağımsız bir biçimde, konunun objektiflik ve çoğulculuk kriterlerine uygun olarak ve kendi dini ve felsefi inançlarına saygılı bir şekilde öğretilmesini bekleyeceklerdir ( Hasan ve Eylem Zengin, 68). Mahkeme ye göre ( 69): (...) demokratik bir toplumda, düşünce, din ve vicdan özgürlüğü bağlamında, sadece eğitimde çoğulculuğun öğrencilerin dini konular bakımından eleştirel bir zihin geliştirmesine imkân verebileceği kanaatindedir. (...) Bu hususta da şu belirtilmelidir ki, Mahkeme nin birçok kez dediği gibi bu özgürlük, dini boyutu bakımından inananların kimliği ve yaşam anlayışlarına dair en önemli unsurlardan biri olmasının yanı sıra, ateistler, agnostikler, şüpheciler ya da kayıtsızlar için de değerli bir kazanımdır. Bu çerçevede Mahkeme, dinsel olgunun öğretilmesinde objektiflik ve çoğulculuk kriterlerinin yerine getirilmediği ve özellikle başvurucunun babasının inancının yetersiz olarak öğretildiği sonucuna varmıştır. İkinci olarak Mahkeme, muafiyet rejimini eleştirmiştir. Hükümet talep edildiği takdirde muafiyet imkânının Hristiyan ya da Musevi inançlar dışındaki diğer inançları da kapsayabileceğini ileri sürmüştür. Ancak Mahkeme ye göre ( 75): (...) bu muafiyetin kapsamı ne olursa olsun, ana ve babaların okul yetkililerine kendi dini veya felsefi inançları hakkında bilgi vermek zorunda tutulmaları, muafiyet yöntemini, kendilerinin inanç özgürlüğüne saygının temininde elverişsiz bir araç haline getirmektedir. Ayrıca Eylem Zengin in durumunda olduğu gibi, açık bir metin bulunmadığı sürece, okul yetkilileri her zaman bu tür bir talebi reddetme imkânına sahiptirler. 768

9 EĞİTİM HAKKI / Açıklama Lautsi ve Diğerleri İtalya davası, sınıflarda çarmıha gerilmiş İsa figürlü haçın (crusifix) duvarlara asılı bulunmasını tartışma konusu yapan bir grup laiklik tarafı velinin açtığı bir davadır. Bu davada ilk olarak Mahkeme nin İkinci Dairesi, Sözleşmenin 9. maddesinin ve Birinci Protokolün 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Ancak bu dava, Mahkeme nin Büyük Dairesi tarafından yeniden görülmüş ve Büyük Daire 18 Mart 2011 tarihli kararında, ilköğretim sınıflarında bu dini sembolün bulunması konusunu devletlerin takdir alanı içinde gördüğünü belirterek, eğitim hakkının ihlal edilmediği sonucuna varmıştır. Bu kararda Mahkeme ilk olarak, laiklik taraftarı olmanın 9. madde ve Birinci Protokolün 2. maddesinin öngördüğü ve güvence altına aldığı anlamda ciddi bir kanaat olduğunu saptamış, ancak davanın okullarda duvarlara çarmıha gerilmiş İsa figürlü haç konmasının laiklik ilkesi ile bağdaşmazlığı konusu ile ilgili olmadığını belirterek incelemeye başlamıştır ( Lautsi ve Diğerleri, 57). Lautsi ve Diğerleri kararında Mahkeme, konuyu devletlere geniş takdir yetkisi veren eğitim ve öğretimde ebeveynin dinsel ve felsefi kanaatlerine saygı hakkı açısından incelenmiştir. Mahkeme bu hakkın öncelikle ders programının içeriği ile ilgili olduğunu ve esas itibarıyla sistematik telkin yasağı getirdiğini, ancak tek yanlı dinsel telkinden uzak, dinsel olguya eleştirel gözle bakmayı da içeren çoğulcu ve tarafsız bir müfredat izleme yükümlülüğünü öngördüğünü de hatırlatmıştır ( Lautsi ve Diğerleri, 62). Mahkeme, ilke olarak sınıflarda çarmıha gerilmiş İsa figürlü haç bulundurma ya da bulundurmama konusunun devletlerin takdirinde olduğunu belirtmiş ve bu takdir yetkisinin kapsamını değerlendirirken, Folgero ile Hasan ve Eylem Zengin kararlarında din kültürü derslerinde çoğunluk dinine diğer dinlere göre daha geniş yer verilmesinin sorun oluşturmadığı değerlendirmesini temel almıştır. Mahkeme ye göre çarmıha gerilmiş İsa figürlü haç, esas olarak pasif bir semboldür ve öğrenciler üzerinde, dinsel etkinliklere katılmak ya da bu konuda didaktik bir söyleme maruz kalmak gibi bir etkiye sahip değildir ( Lautsi ve Diğerleri, 72). Bu bağlamda Mahkeme, Dahlab İsviçre [k.k.] kararında anaokulu sınıflarında bir öğretmenin İslami başörtüsü ile derse girmesi ile sınıflarda çarmıha gerilmiş İsa figürlü haç olması konularının birbirinden farklı durumlar olduğunu belirtmiştir ( Lautsi ve Diğerleri, 73). Bu sonuca varırken Mahkeme, İtalya da diğer dinlere karşı hoşgörü ortamının olduğunu, İslami başörtüsünün öğrenciler bakımından yasak olmadığını, diğer dinlerin genellikle bayramlarının kutlandığı gibi hususları da dikkate almıştır ( Lautsi ve Diğerleri, 74). Ebeveynin dil tercihi Birinci Protokolün 2. maddesi, devletlere eğitim ve öğretim alanında ana babaların dil tercihlerine değil, ama sadece dinsel ve felsefi inançlarına saygı gösterme yükümlülüğü yüklemektedir. Bu nedenle, bu düzenleme eğitim hakkı bakımından ebeveynin dil tercihini güvence altına almaz. Bu düzenleme eğitimin hangi dilde verilmesi gerektiğini belirtmemekle birlikte, eğitim hakkı, eğer bu hakka sahip olanlara ulusal dilde ya da ulusal dillerden birisinde eğitim alma hakkı tanımıyorsa bu hakkın içi boşalacağını da kabul etmek gerekir. Sözleşme nin hazırlık çalışmaları sırasında Birinci Protokolün 2. maddesinin amacının, o ülkenin dilinden başka bir dille eğitim verilmesi haklarına devlet tarafından saygı gösterilmesini sağlamak olmadığı belirtilmiş, Uzmanlar Komitesi de bu sorunun etnik azınlıklar sorunuyla ilgili olduğunu ve Sözleşme nin alanı dışında kaldığını belirtmiştir ( Belçika da Eğitim Dili Davası). Belçika da Eğitim Dili Davası nda başvurucular Belçika nın farklı bölgelerinde yaşayan, okul çağında çocukları olan ve Fransızca konuşan ebeveynlerdir. Başvurucuların şikâyetleri, çocuklarının ebeveynlerinin dili olan Fransızca eğitim alamamalarıdır. 769

10 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR Mahkeme bu davada Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümlesinin eğitim ve öğretim alanında ebeveynlerin dil tercihlerine değil, sadece dini ve felsefi tercihlerine bağlı eğitim hakkını güvence altına aldığını belirtmiştir. Diğer yandan Mahkeme ye göre, bu madde ayrımcılık yasağını öngören 14. madde ile birlikte yorumlansa dahi, ebeveynlerin dilsel tercihine bağlı bir eğitim hakkı tanıyacak şekilde yorumlanamaz. Bu kararında Mahkeme, Belçika da tek dilli bölge siyasetinin Sözleşme ye aykırı olmadığı sonucuna varmıştır. Ancak Mahkeme, eğitim çağındaki çocukların anne babalarının ikamet yerine göre eğitim dilinin belirlenmesi nedeniyle Fransızca eğitim veren okullara alınmamaları, buna karşılık Flaman dil grubu için aynı koşulun aranmamasını nedeniyle, eğitim hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Kıbrıs Türkiye davasında, Kıbrıs Rum yönetimi, Kuzey Kıbrıs ta oturan Kıbrıs Rum kökenli çocukların Rumca ortaöğretim hakkından yoksun kaldıkları gerekçesiyle şikâyette bulunmuştur. Mahkeme bu davada ilk olarak, Kuzey Kıbrıs ta yerleşik Rum kökenli çocukların Türkçe veya İngilizce eğitim alabildiklerini ve bu nedenle dar anlamda eğitim hakkından yoksun olmadıklarını belirtmiştir. Ancak Mahkeme ye göre, Rumca ilköğretim okulları bulunan Kuzey Kıbrıs kesiminin, ortaöğretim okulları kurmaması ve çocukların bu dilde ortaöğretim almak için Kıbrıs ın güney kesimine geçmek zorunda bırakılmaları, eğitim hakkının özüne dokunan bir sınırlamadır ( Kıbrıs Türkiye, ). Skender Makedonya [k.k.] davasında başvurucu, ikametgâhları nedeniyle, kızının ana dili olan Türkçe eğitim yapan bir öğretim kurumuna erişiminin olmamasının Birinci Protokolün 2. maddesiyle bağlantılı olarak Sözleşme nin 14. maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme bu başvuruyu başvurucunun kızı ilköğretimi Türkçe yapmadığı ve iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle reddetmiştir. D.H. ve Diğerleri Çek Cumhuriyeti davasında başvurucular, 18 Roman kökenli Çek Cumhuriyeti vatandaşı çocuktur. Bu çocuklar Çek diline yeterince hâkim olmadıkları ve özel ihtiyaçları olduğu gerekçesiyle düşük düzeyde eğitim veren özel okullarda öğretim görmektedirler. Başvuruculara göre bu durum, Roman kökenli çocuklara yönelik ayrımcı bir uygulamadır. Bu davada Mahkeme, Birinci Protokolün 2. maddesiyle bağlantı olarak Sözleşme nin 14. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Mahkeme ye göre, ilgili Çek mevzuatı Roman toplumuna orantısız zarar veren bir sonuç doğurmaktadır. Orsus ve Diğerleri Hırvatistan kararında da Mahkeme, yukarıdaki sonuca varmıştır. Bu davada Mahkeme, belirli bir etnik grubu (Romanlar) hedef alan uygulamayı Sözleşme ye aykırı bulmuştur. Temel ve Diğerleri Türkiye kararında ise Mahkeme, Kürtçe seçmeli eğitim istedikleri için okuldan uzaklaştırma cezasına çarptırılan öğrencilerin durumunu incelemiştir. Mahkeme bu davada bu cezanın öğretim hakkını sınırlandırdığını ve orantısız bir müdahale olduğu sonucuna varmıştır. Catan ve Diğerleri Rusya ve Moldova kararına konu olan olay, Transdinyester Moldova Cumhuriyeti adlı ayrılıkçı bir coğrafyada Latin alfabesi kullanan okulların kapatılması ve öğrencilerin farklı tacizlere uğraması hakkındadır. Bu bölgede ayrılıkçı devlet, Latin alfabesi kullanan okulları kapatmaya girişmiş ve Kiril alfabesi zorunluluğu getirilmiştir. Mahkeme, bu önlemlerin eğitim hakkına haksız ve toplumu Ruslaştırmayı amaçlayan ve bu nedenle meşru amaçtan yoksun bir müdahale oluşturduğu belirtmiştir. Mahkeme, bu durumdan her ne kadar doğrudan sorumlu olmasa da o bölgede fiili bir denetim uyguladığı için Rusya Cumhuriyeti nin de sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. 770

11 ÖNEMLİ KARARLAR /62 BELÇİKA DA EĞİTİM DİLİ DAVASI - BELÇİKA anadilde eğitim vermeme (eğitimde kullanılacak olan dili anadil ve ailelerin yerleşimine göre düzenleyen mevzuat nedeniyle devletin başvurucuların oturdukları yakın çevrede anadilde eğitim yapan okul açmamış olması), anne babanın dil tercihi (çocuğa anne babanın anadilinde eğitim verecek bir okulun devlet tarafından açılmamış olması nedeniyle anne ve babanın dinsel ve felsefi inançlarına uygun eğitim hakkının ihlali şikayeti), eğitim hakkı konusunda ayrımcılık öğrenciler arasında farklı muamele (eğitim çağındaki çocukların anne babalarının ikamet yerine göre eğitim dilinin belirlenmesi nedeniyle Fransızca eğitim veren okullara alınmama) aile yaşamına saygı hakkı--eğitim nedeniyle ailenin bölünmesi--eğitim alanında alınan tedbirlerin çocukların ailelerinden uzaklaştırması halinde özel ve aile yaşamını etkilemesi) eğitim hakkı ayrımcılık yasağı DAVANIN ESASI I. Dava Konusu Olaylar Başvurucular Belçika vatandaşı olan anne-babalardır. Başvurucular hem kendi adlarına ve hem de sayıları 800 ü bulan çocukları adına Strasburg organlarına başvurmuşlardır. Kendileri Fransızca konuşmakta ve kendilerini daha çok Fransız olarak tanımlamaktadırlar. Beş başvurunun sahibi aileler, kanunen Flamanca konuşulan bölge olarak kabul edilen bölgede, altıncı başvuruyu imzalayan aileler özel statülü ayrı bir bölgede yaşamaktadır. Başvuruların benzer noktaları şöyle özetlenebilir: (a) Belçika Devleti başvurucuların yaşadıkları bölgelerde Fransızca eğitim veren okullar açmamakta, özel statülü bölgede açsa bile, bu yetersiz kalmaktadır; (b) bu bölgelerde eğitimde kullanılacak olan dille ilgili mevzuata uygun düşmeyen okullara Devlet tarafından maddi destek verilmemektedir; (c) Devlet bu tür okullardan mezun olanların diplomalarına denklik vermemektedir; (d) bazı bölgelerde başvurucuların çocukları Fransızca eğitim veren sınıflara alınmamaktadır; (e) aileler çocuklarını, oturdukları bölgede kendi inançlarına aykırı eğitim veren okullara göndermeye veya çocuğun kendi anadilinde eğitim alabilmesi için Brüksel Büyükşehir bölgesine ya da Fransızca konuşan bölgelere göndermeye zorlanmaktadırlar. Böylesi bir eğitim göçü ciddi riskler taşımaktadır. II. Konuyla İlgili İç hukuk Belçika Anayasasının 17 maddesine göre: Eğitim hakkı kısıtlanamaz; kısıtlayıcı her türlü tedbir yasaktır Devlet harcaması ile yapılan genel eğitim yasayla düzenlenir. Yine 23. maddeye göre Belçika da konuşma dili serbesttir. Kamu kurumlarının işlemlerinde ve yargısal işlemlerde kullanılacak dil yasayla gösterilir. Belçika daki eğitim dili mevzuatı, tek dilli olarak gösterilen bölgelerde o bölgenin dilinde eğitim verilmesini; çift dilli olarak gösterilen bölgelerde çocuğun anadilinde eğitim verilmesini; özel statülü altı bölgede, aile reisinin bu bölgede oturması şartıyla ilköğretimde seçmeli dilde eğitim verilmesini öngörmektedir. Bu mevzuata aykırı olarak, örneğin Felemenk tek dilli bölgede Fransızca eğitim veren bir okul açılması halinde bunun yaptırımı, bu okula Devlet desteği verilmemesi ve bu tür okullardan mezun olanların diplomalarına denklik tanınmamasıdır. HÜKÜM GEREKÇESİ Mahkeme önce eğitim hakkı ile özel ve aile yaşamına saygı ve ayrımcılık yasağını yorumlamış, daha sonra bu davada önüne getirilen altı sorunu incelemiştir. 771

12 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR I. Birinci Protokolün 2. maddesinin birinci cümlesi Mahkeme ye göre bu maddede hak kelimesi kullanıldığı, hüküm içinde eğitim hakkından ve Birinci Protokolün Başlangıcında da hak ve özgürlükler i birlikte yerine getirmekten söz edildiği için, bu maddenin bir hakkı içerdiğinden kuşku yoktur. Maddenin negatif ifade tarzına rağmen, Devletin eğitim hakkını sağlamada olumlu bir yükümlülüğü bulunmadığı sonucu çıkarılamaz; bir hak var olduğunda, Sözleşme nin birinci maddesine göre Devletin egemenlik yetkisi içinde bulunan herkes için bu hak güvence altına alınır. Avrupa Konseyi ne üye Devletler bu Protokolü onaylarken ve halen genel ve resmi bir eğitim sistemine sahiptirler. Sözleşme de eğitimin örgütlenme tarzı ve desteklenmesi, ayrıca eğitimin yürütüleceği dil ile ilgili bir hüküm yoktur. Ancak ulusal bir dilde veya dillerde eğitimin verilmemesi halinde eğitim hakkının bir anlamı kalmaz. Eğitim hakkıyla ilgili birinci cümle ilk olarak belirli bir zamanda var olan bir eğitim kurumuna girebilme hakkını güvence altına alır; bu hakkın etkili olabilmesi, eğitimden yararlanan kişinin ülkede yürürlükte bulunan kurallara göre tamamladığı eğitimin resmen tanınmasını gerektirir. Birinci cümledeki eğitim hakkı, toplumun kaynakları ile bireyin ihtiyaçları açısından, Devletin zamana ve yere göre değişebilecek düzenlemeler yapmasını gerektirir. Bu düzenlemeler eğitim hakkının özünü zedelememeli ve diğer haklarla çelişmemelidir. Sözleşme, toplumun genel yararı ile temel insan hakları arasında adil bir denge kurulmasını öngörürken, ikinciye özel bir önem vermektedir. II. Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümlesi Mahkeme ye göre bu hüküm, eğitim hakkını güvence altına almamaktadır. Bu hüküm Devletlerin eğitim ve öğretim alanında anne-babaların dil tercihlerine değil, sadece dinsel ve felsefi inançlarına saygı gösterme yükümlülüğünü göstermektedir. Dinsel ve felsefi inançlar terimlerini dil tercihlerini de kapsayacak şekilde genişletmek, bu terimlerin olağan anlamlarını zorlamak ve Sözleşme de olmayan bir şeyi Sözleşme ye ithal etmek olur. Hazırlık çalışmaları sırasında bu hükmün amacının, o ülkenin dilinden başka bir dille eğitim verilmesi haklarına Devlet tarafından saygı gösterilmesini sağlamak olmadığı belirtilmiş, Uzmanlar Komitesi de bu sorunun etnik azınlıklar sorunuyla ilgili olduğunu ve Sözleşme nin alanı dışında kaldığını belirtmiştir. Bu nedenle ikinci maddenin ikinci cümlesi bu davayla ilgili değildir. III. Sözleşme nin 8. maddesi Mahkeme ye göre bu madde, kişiyi özel ve aile yaşamında kamu makamlarının keyfi tasarruflarına karşı korumaktadır. Öte yandan eğitim alanındaki bazı tasarruflar özel ve aile yaşamına saygı hakkını etkileyebilir. Örneğin çocukları ailelerinden keyfi bir biçimde ayırarak, özel ve aile yaşamlarını haklı görülemeyecek bir tarzda tahrip etme amacı taşıyan veya bu sonucu doğuran tasarruflar olabilir. IV. Sözleşme nin 14. maddesi Mahkeme ye göre bu maddedeki güvencenin bağımsız bir varlığı yoktur. Bu güvence Sözleşme de yer alan hak ve özgürlüklerle ilgilidir. Bir tasarruf kendi başına Sözleşme deki hak ve özgürlüklere uygun olabilir; ancak bu tasarruf 14. madde ile birlikte okunduğunda ayrımcılık niteliğine sahip olduğu gerekçesiyle Sözleşme deki bir hakkı ihlal edebilir. Ele alınan hakkın niteliği ne olursa olsun, 14. madde hak ve özgürlükleri düzenleyen her bir maddenin bütünleyici bir parçasını oluşturur. Mahkeme ye göre Sözleşme nin 14. maddesi, hak ve özgürlüklerin kullanılmasında her türlü farklı muameleyi yasaklayıcı bir biçimde yorumlanamaz. Belirli bir farklılaştırma hiç bir objektif ve makul sebebe dayanmıyorsa, eşit muamele prensibini ihlal eder. Makul bir sebebin var olup olmadığı, (a) tasarrufun amacı ile sonucu arasındaki ilişki; (b) 772

13 EĞİTİM HAKKI / Önemli Kararlar kullanılan araç ile gerçekleştirilmek istenen sonuç arasındaki orantılılık; ve (c) toplumun yaşamını tanımlayan hukuki ve fiili unsurlara bakılarak değerlendirilir. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken, yetkili ulusal makamların görevini üstlenemez; aksi takdirde Mahkeme, Sözleşmeyle kurulan ikincil bir uluslararası mekanizma olma özelliğini yitirir. Mahkeme ye göre Sözleşmeci Devletin egemenlik yetkisi içinde bulunan kimseler Birinci Protokolün ikinci maddesine dayanarak kamu makamlarının belirli bir türde eğitim sistemi kurmasını isteyemezler. Ancak belirli bir eğitim sistemi kuran bir Devlet, bir eğitim kurumuna girişi şarta bağlarken 14. madde anlamında ayrımcılık niteliğinde bir tasarrufta bulunamaz. Bu davada Sözleşme nin 14. maddesi, Birinci Protokolün 2. maddesiyle birlikte okunduğunda bile, anne-babaların kendi tercih ettikleri bir dilde çocuklarına eğitim verilmesini isteme hakkını güvence altına almamaktadır. Bu maddelerin birlikte okunmasından, dil sebebine dayanarak bir ayrımcılık yapmadan eğitim hakkını güvence altına alma yükümlülüğü çıkmaktadır. Sözleşme, kişilere kullandıkları veya anladıkları dil ile ilgili özel bir hak vermek isteğinde 5(2). fıkrasında ve 6(3)(a) bendinde olduğu gibi açık ifadeler kullanmıştır. Birinci Protokolün ikinci maddesinde böyle bir ifade yoktur. V. Sözleşme nin 8. maddesi ve Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümle ile birlikte ele alınan 14. maddesi Mahkeme bundan sonra, başvurucuların eğitim dili ile ilgili mevzuat hükümlerinin Sözleşme ye aykırı olduğu şeklindeki altı konudaki iddialarını ele almıştır. Mahkeme sadece beşinci sorunla ilgili olarak Sözleşme ye aykırılık tespit etmiştir. 1) Başvuruculara göre, tek dilli olarak tanımlanan bölgelerde o bölgenin dili ile eğitim yapan resmi eğitim kurumlarının açılmasını ve sadece bu kurumlara Devlet desteği verilmemesini öngören mevzuat, Sözleşme hükümlerine aykırıdır. Mahkeme ye göre, bu mevzuatın öngördüğü dil şartlarına uymayan okulların Devlet tarafından kurulmasını ve kurulmuş olan özel okullara Devlet desteğinin verilmesini engelleyen mevzuat, Sözleşme ye aykırı değildir. Çünkü bu mevzuat hükümleri anadili Fransızca olan çocukların aileleri yeterli mali imkâna sahip olmadıkları için kendilerini Fransızca eğitim veren okullara gönderememeleri özel ve aile yaşamı üzerinde belirli bir etki yapmakla birlikte 8. maddeyi ihlal etmez. Öte yandan bu hükümler ayrımcılık yasağını da ihlal etmemektedir; çünkü bu madde esasen farklı maddi koşulların objektif değerlendirmesine dayanan ve toplumun menfaatlerinin korunması ile Sözleşme deki hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi arasındaki denge üzerinde kurulmuş bir farklı muamele bulunmaktadır. Ayrıca bu mevzuat hükümleri resmi eğitim veya resmen desteklenen eğitim ile ilgili olduğundan, bu bölgede Fransızca eğitim veren bağımsız ve özel okulların kurulmasını engellememektedir. 2) Başvuruculara göre tek dilli olarak ayrılan bölgelerde, o bölgenin dilinden başka bir dilde tam veya kısmi eğitim veren karışık dilli okullardaki yetiştirme sınıflarından Devlet desteğinin çekilerek kapanmalarını öngören mevzuat hükümleri Sözleşme ye aykırıdır. Mahkeme ye göre, alınan önlem sert olmasına rağmen keyfi bir farklı muamele değildir; tedbirin dayanağı olan objektif kriterin amacı ve sonucu, Fransızca eğitim veren özel okulların organizasyonunu hiç bir biçimde etkilemek olmadığından, bu tedbirler ayrımcılık niteliğinde sayılamazlar. 3) Başvuruculara göre, özel statülü bölgelerde Fransızca ana ve hazırlık sınıfları açılmasını sağlayan ve fakat bu okullarda ağırlıklı olarak Felemenkçe okutulmasını öngören mevzuat hükümleri Sözleşme ye aykırıdır. Mahkeme ye göre, bir çocuğun kendi anadili dışında bir ulusal dilde ağırlıklı olarak çalışmasını öngörmek, çocuğun şahsiyetsizleştirilmesi olarak görülemez. Başvurucuların 773

14 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR çocuklarını kendi bölgeleri dışındaki bir okula göndermeleri kendi tercihlerinin bir sonucu olup kamu makamlarının bir müdahalesi yoktur. Tedbirler kamu yararına dayandığından ayrımcılık yasağı ihlal edilmemiştir. 4) Başvuruculara göre Brüksel Büyükşehir bölgesinde oturan ailelerin çocuklarının anadillerinde, aileleri burada oturmayan çocukların ise ailelerinin oturduğu bölgenin dilinde eğitim görmelerini öngören mevzuat Sözleşme hükümlerine aykırıdır. Mahkeme ye göre, iki dilli sistemin Devlet tarafından desteklendiği bölgelerde ailelerin çocuklarını Fransızca veya Felemenkçe öğrenim veren okullardan birine kaydettirmek için tercih hakkı verilmemesi, bu olayda teorik bir sorundur. Çünkü başvurucu aileler kendilerini Fransızca konuşan kişiler olarak tanımlamakta ve çocuklarının Fransızca eğitim görmelerini istemektedirler. Bu davada ortada bulunmayan bir sorunu Mahkeme nin çözmesi gerekmemektedir. 5) Başvuruculara göre bazı bölgelerde anadilleri Fransızca olan çocukların Fransızca eğitim veren okullara alınmamaları, yani (a) Louvain ve Heverlee beldelerinde sadece, çift dille eğitim veren Louvain Üniversitesinde çalışan ve burada ikamet etmeyen işçilerin, öğrencilerin ve üniversite öğretmenlerinin çocuklarının kaydedilmeleri; (b) özel statülü altı bölgede ikamet etmeyen ve anadili Fransızca olan öğrencilerin Fransızca sınıflarına alınmalarını engelleyen mevzuat hükümleri Sözleşme ye aykırıdır. Mahkeme ye göre birinci durumda, yani Felemenk tek dilli bölgede yaşayan, sadece anne-babaları Üniversitede öğretmen, işçi veya öğrenci olup, anadili Fransızca olan çocuklara kayıt hakkı tanınması Sözleşme ye aykırı değildir. İkinci durumda, yani özel statülü beldelerde ikamet etmeyen ve anadili Felemenkçe olan çocukların Felemenk sınıflarına kabul edilmesi, buna karşılık anadili Fransızca olan çocukların Fransızca sınıflara kabul edilmemesi, ikametten çok dil ölçüsü üzerine kurulan ayrımcılık niteliğinde bir muameledir. Bu konudaki mevzuatın Felemenk ve Fransızca konuşan ailelere aynı şekilde uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu tedbirde, gerçekleştirilmek istenen amaç ile kullanılan araç arasında orantılılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle Mahkeme olayda, ayrımcılık yasağının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. 6) Başvurucular, dil ile ilgili eğitim şartlarına uymayan ortaöğretim okullarından alınan bitirme belgelerine eşdeğerlik tanımayan ve bu belgeleri alanların hukuken tanınmış bir diplomaya hak kazanabilmeleri için sınava girmelerini öngören mevzuatın Sözleşme ye aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Mahkeme ye göre, söz konusu mevzuat hükümleri, her Devlette yürürlükte olan kurallara uygun olarak tamamlanan öğretim çalışmalarının resmen tanınmasını engellememekte, sadece merkezi bir heyet tarafından yapılacak sınava tabi tutmaktadır. Tedbirin amacı kamu yararına dayanan objektif bir amaçtır; kullanılan araç ile gerçekleştirilmek istenen amaç arasındaki orantı makuldür. Mahkeme bu durumda ayrımcılık yasağının ihlal edilmediği sonucuna varmıştır. BU GEREKÇELERLE MAHKEME, Yediye karşı sekiz oyla, bazı çocukların sadece anne-babalarının ikamet yerleri nedeniyle Kraainem in de dahil olduğu Brüksel çevresinin özel statüdeki altı beldesinde bulunan Fransızca eğitim veren okullara alınmamaları nedeniyle 2 Ağustos 1963 tarihli Yasanın 7(3). fıkrasının, Birinci Protokolün 2. maddesinin birinci cümlesiyle bağlantılı olarak okunan Sözleşme nin 14. maddesine aykırı olduğuna; durumun gerektirmesi halinde başvurucunun bu özel nokta bakımından adil karşılık için başvurma hakkını saklı tutmaya;

15 EĞİTİM HAKKI / Önemli Kararlar 2. Oybirliğiyle, başvurucular tarafından ileri sürülen diğer noktalar bakımından Sözleşme veya Protokol maddelerine herhangi bir aykırılık bulunmadığına KARAR VERMİŞTİR /71 KJELDSEN, BUSK MADSEN VE PEDERSEN - DANİMARKA cinsel eğitim verme (devlet okullarındaki zorunlu derslerle bütünleştirilmiş cinsel eğitim bilgileri verilmesini öngören mevzuat ve müfredat nedeniyle bu eğitim verilmesine karşı olan başvurucu ailelerin çocuklarına bu tür bir eğitim nedeniyle şikayetleri), eğitim hakkı konusunda ayrımcılık öğrenciler arasında farklı muamele (dinsel eğitim almak istemeyen öğrencilerin bu derslerden muaf tutuldukları halde zorunlu cinsel eğitim dersi almak istemeyenlerin bu derslerden muaf tutulmamaları) eğitim hakkı anne babanın dinsel ve felsefi inançlarına uygun eğitim hakkı ayrımcılık yasağı DAVANIN ESASI Başvurucu anne ve babalar Danimarka vatandaşı olup, öğretmenlik veya din adamlığı yapmaktadırlar. Okul çağında çocukları bulunan başvurucu üç çift, Devlet Okulları Kanununu değiştiren 27 Mayıs 1970 tarihli ve 235 sayılı Yasa ile devlet ilköğretim okullarında zorunlu cinsel eğitim verilmesine karşı çıkmaktadırlar.[14] I. Konuyla ilgili iç hukuk Devlet okullarında ilköğretim: Danimarka Anayasasının 76. maddesine göre bütün çocukların ücretsiz ilköğretim görme hakları vardır. Aileler çocuklarını devlet okullarına kaydettirmek zorunda olmayıp, özel okullara gönderebilir veya evde öğretim verebilirler öğretim yılında toplam 716 bin 665 öğrenci, toplam 2 bin 471 okulda öğretim görmüştür. Bu öğrencilerden 43 bin 689 u, 277 özel okula devam etmişlerdir.[15] İlköğretim dokuz yıl sürmektedir; onuncu yıl ile beş-altı yaşlardaki çocuklar için okul öncesi eğitim isteğe bağlıdır. İlköğretimin ilk dört yılında, yazı, aritmetik, Hıristiyanlık din bilgisi, tarih, coğrafya, biyoloji, beden eğitimi, müzik, yaratıcı sanatlar ve iğne işleri dersleri verilmektedir. Bunlara beşinci ve altıncı yıllarda İngilizce ve ağaç işleri dersleri, yedinci yılda Almanca, matematik, fen bilgisi ve ev idaresi dersleri eklenmektedir. Sekizinci yıldan itibaren öğrenciler bu derslerden bazılarını seçimlik olarak görmektedirler. [16] Yasaya göre, Eğitim Bakanlığı eğitimin genel amaçlarını tespit etmektedir. Yerel okul yetkilileri de müfredatı ve görülecek dersleri serbestçe belirlemektedirler. Bu kuralın iki istisnası vardır: Birincisi, din eğitimi Milli Kilise nin Lutherci Protestan mezhebine uygun olmak zorundadır; ancak öğrenciler bu dersten muaf tutulabilirler. İkincisi, okutulan geleneksel dersler içinde trafik, yurttaşlık bilgisi, temizlik ve cinsel eğitim konularının işlenmesi öngörülmüştür.[16] Danimarka da devlet okullarının yönetimi büyük ölçüde yerel makamlara bırakılmıştır. Okullar, ülkenin 274 beldesinde bulunan ve eğitim alanında o beldenin en yüksek makamı olan belediye meclisi, beldenin okul Komisyon u ve okul kurulları tarafından yönetilmektedir. Kural olarak 11 kişiden oluşan okul Komisyon unun altı üyesi belediye meclisi, beş üyesi de veliler tarafından seçilmektedir. Okul Komisyon u, öğretmenler kuruluna danışarak yasanın sınırları içinde, o bölgedeki okullarda okutulacak müfredatı tespit etmektedir. Bu müfredat belediye meclisi tarafından onaylanır. Eğitim Bakanlığı, bu komisyonlara yardımcı olmak üzere, 1958 de kurulan Devlet Okulları Müfredat Komitesi tarafından hazırlanan yönergeleri okullara göndermektedir. Her devlet okulunda, üç veya 775

16 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR beş üyeden oluşan ve üyelerinden biri belediye meclisi, diğerleri veliler tarafından seçilen bir okul kurulu bulunmaktadır. Bu kurul okulu denetler; okul ile veliler arasındaki ilişkiyi düzenler; ne tür öğretim yardımları yapılacağına ve özellikle okulda hangi kitapların okutulacağına karar verir; öğretmenler arasında ders dağılımı yapar.[17] Özel okullarda ve evde verilen eğitim, devlet okullarındaki standartların altında olamaz. Özel okulların açılması önceden izne tabi değildir; ancak bu okullar daha sonra okul komisyonları tarafından denetlenir. Evde verilen eğitim de komisyonlarca denetlenir. Buralarda özellikle yeterli düzeyde Danimarka dili, yazma ve aritmetik öğretimi yapılıp yapılmadığı denetlenir. Okul komisyonları evde verilen öğretimin art arda iki kez yetersiz olduğunu tespit ederse, anne ve babalar çocuklarını devlet veya özel okullara göndermek zorundadırlar.[18] Devlet, her sınıfta 10 dan az, toplamda ise 20 den az öğrencisi bulunmayan özel okulları desteklemektedir. Devlet, özel okulların (müdür ve öğretmen maaşı, bina bakımı, ısınma, elektrik, su, temizlik, sigorta vd.) giderlerinin yüzde 85 ini karşılamaktadır. Özel okullara ayrıca, okul yapımı ve büyütülmesi için uygun koşullarla kamu kredileri verilmektedir. Sonuç olarak, çocuklarını özel okullara veren velilerin, her çocuk için giderleri yıllık Kronu aşmamaktadır yılında ortalama Kron ödemişlerdir. Danimarka Parlamentosu 1976 yılında, özel okullara giden çocukların taşıma ücretlerinin büyük oranının belediyeler tarafından karşılanmasını öngören bir karar almıştır.[18] Özel okullarla ilgili öğretim yılına ait istatistikler, 70 tane serbest okul, 101 tane belirli bir din eğitimi vermeyen hazırlık okulu, 25 tane Katolik okulu, 19 tane Alman azınlık okulu, 10 tane diğer din topluluklarına ait okul, 8 tane serbest Hıristiyanlık okulu ve 35 tane diğer türlerde okullar bulunduğunu göstermektedir.[18] Başvurucular yeterli özel okulun bulunmadığından, çocuklarının özel okula gitmek için çok uzun mesafe kat etmek zorunda kaldıklarından ve çocuklarını Kopenhag daki özel okullarda okutmak isteyen velilerin üç yıl öncesinden ön kayıt yaptırmaları gerektiğinden şikâyetçi olmuşlardır.[18] Cinsel eğitim: Danimarka da devlet okullarında cinsel eğitim yıllardır tartışma konusudur. Daha 1945 yılında Kopenhag daki devlet okullarında cinsel eğitim verilmeye başlanmış, başkent dışındaki diğer okullar da bu örneği kopya etmişlerdir. Ancak 1958 de Eğitim Bakanı zorunlu cinsel eğitime karşı olduğunu açıklamıştır.[19] Müfredat Komitesi 1960 yılında yayınladığı Devlet okullarında öğretim Rehberi nde, insanın üremesi konusundaki öğretim ile cinsel eğitimi birbirinden ayırmıştır. Komite, insanın üremesi konusunun biyoloji dersinde verilmesini, sağlık uzmanları tarafından hazırlanacak olan cinsel eğitimin ise öğrenciler ve öğretmenler için seçimlik olmasını tavsiye etmiştir. Komite ayrıca, okullarda verilecek cinsel eğitimin içeriğinin ve kullanılacak terminolojinin düzenlenmesini tavsiye etmiştir. Eğitim Bakanlığı 8 Nisan 1960 tarihli tebliğiyle, Komitenin görüşünü kabul etmiştir öğretim yılından itibaren üreme konusu biyoloji dersinin bir konusu yapılmıştır. Bakanlığın Eylül 1961 tarihli yönergesine göre cinsel eğitim, rıza gösteren velilerin çocuklarına verilecektir.[19] İstenmeyen gebeliklerdeki artışın yarattığı rahatsızlığı gidermek isteyen Danimarka Hükümeti, 1961 yılında cinsel eğitim sorununu incelemek üzere bir komite kurmuştur. Bu komitenin kuruluşuna, Parlamento üyesi Else-Merete Ross un başkanı olduğu Danimarka Kadınları Milli Konseyi, Annelere Yardım Kurumları Heyeti ve diğer kuruluşlar destek olmuşlardır. Bu kuruluşlar her yıl 6 bin dolayında evli olmayan anneden, yardım isteyen dilekçeler almaktadır. Bu annelerden yarısının yaşı 20 nin, dörtte birinin yaşı 17 nin altındadır. Ayrıca, çoğunluğu genç anne-babaya sahip olan çok sayıda bebek, evlilikten 776

17 EĞİTİM HAKKI / Önemli Kararlar sonra ilk dokuz ayda doğmaktadır. Yıllık doğum sayısı 70 bin dolayında iken, her yıl yasal kürtaj sayısı 4 bini, yasal olmayan kürtaj sayısı ise 15 bini bulmaktadır.[20] Doktorlardan, eğitimcilerden, hukukçulardan, teologlardan ve Hükümet uzmanlarından oluşan Komite, sorunu her yönüyle inceledikten sonra 1968 yılında Devlet Okullarında Cinsel Eğitim başlıklı bir rapor sunmuştur. Komite bu raporunda devlet okullarının müfredatında zorunlu cinsel eğitim konularının yer alması gerektiğini tavsiye etmiştir. Rapora göre cinsel eğitim çocukların farklı olgunluk derecelerine göre ve diğer konular bağlamında, örneğin çocukların sordukları sorular Bu nedenle, uygun fırsat çıktığında verilmelidir. Komiteye göre bu yöntem, sorunun hassaslaşmasını veya spekülatif hale gelmesini önleyecektir. Raporda, bu konudaki eğitimin öğretmenler ve öğrenciler arasında tartışmalar ve gayri resmi konuşmalar biçiminde yapılması vurgulanmaktadır. Raporda, cinsel eğitimin içeriğinin genel hatları gösterilmekte ve devlet okulları için yeni bir rehberin hazırlanması tavsiye edilmektedir.[21] Eğitim Bakanlığı Mart 1970 te, Devlet Okulları Kanununu değiştiren bir tasarı sunmuştur. Bu tasarıya göre, devlet ilköğretim okullarında cinsel eğitim zorunlu hale gelmekte ve verilen genel öğretimin bütünleyici bir parçası olmaktadır. Tasarıda öğretmenlere, bu konuda öğretim vermekten muaf olmak gibi genel bir hak verilmemektedir. Tasarı sadece Ulusal Öğretmenler Derneğinin değil, ulusal düzeyde eğitim komitelerini, okul kurullarını ve veli derneklerini temsil eden Okul ve Aile Ulusal Derneği nin ve Belediye Konseyleri Derneği nin desteğini almıştır.[22] 27 Mayıs 1970 tarihinde Parlamentoda oybirliğiyle kabul edilen Yasa, Devlet Okulları Yasasına bir madde eklemektedir. Buna göre, ilköğretim şekli Eğitim Bakanlığı tarafında belirlenecek olan trafik, kütüphane düzenlemesi ve cinsel eğitim konuları, öğretimin bütünlüğü içinde yer almaktadır. Yasa 1 Ağustos 1970 te yürürlüğe girmiştir.[22] Eğitim Bakanlığı daha sonra Müfredat Komitesinden, devlet okullarından cinsel eğitimle ilgili 1961 tarihli rehberin yerine konulacak yeni bir rehber hazırlamasını istemiş, bu rehber Nisan 1971 de tamamlanmıştır. Eğitim Bakanı yeni rehberdeki tavsiyelere dayanarak, 8 Haziran 1971 tarihli ve 274 sayılı Bakanlık Genelgesini yayınlamıştır.[23] Genelge, Kopenhag dışındaki devlet ilköğretim okullarında ve ikinci öğretimin ilk kademesinde uygulanır. Genelgenin 1(1). fıkrası cinsel eğitimin amacını öğrencilere: a) karşılaşabilecekleri problemlerin neden olabileceği korku ve güvensizlikten kurtulmaları için yardımcı olacak, b) cinsel yaşam, aşk yaşamı ve genel insan ilişkileri arasındaki bağlantıyı kavramalarını sağlayacak, c) her bir öğrencinin kendi kişiliğini en iyi noktaya ulaştırabilecek, d) cinsel konularda sorumluluğun ve saygının önemini vurgulayacak, bilgilerin verilmesi şeklinde tanımlamaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrası cinsel eğitimin okulda okutulan genel derslerin, özellikle Danimarka dili, Hıristiyanlık bilgisi, biyoloji (temizlik), tarih (yurttaşlık bilgisi) ve ev idaresi öğretiminin bütünleyici konuları olarak verilmesini öngörmekte, ayrıca altıncı ve dokuzuncu sınıflarda cinsel eğitimin kapsadığı temel konularda genel araştırma ödevleri verilebileceğini belirtmektedir. Genelgenin 2. maddesi, cinsel eğitimin kapsamı ve organizasyonunun müfredatın içinde veya müfredata göre hazırlanacağını, bu konuda Müfredat Komitesinden yardım alınabileceğini söylemektedir. Aynı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları, ele alınan konular üzerinde cinsel eğitimin amacının yerine getirilmesini önleyici biçimde kısıtlamalar konulamayacağını, ancak cinsel eğitimin verilmesi sırasında, Rehberin 4. bölümünde getirilen kısıtlamaların istisna olduğunu belirtmektedir. Genelgenin 3. maddesi cinsel eğitimin, konuları itibariyle cinsel eğitimin bütünleyici olabileceği derslere giren öğretmenler tarafından ve okul müdürünün isteğine göre verilmesini öngörmektedir. Yine aynı maddeye göre, hangi konuların hangi derslerde verileceğine ilişkin müfredatta açıklık bulunmaması halinde, öğretmenler kurulunun tavsiyesi üzerine sınıf öğretmenleri tarafından konular dağıtılacak, 777

18 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR bu program okul kurulu tarafından onaylanacaktır. Bu maddenin ikinci fıkrası, öğretmenlerin altıncı ve dokuzuncu sınıflarda belirli bir konuyu anlatmaya zorlanamayacaklarını ifade etmektedir. Genelgenin 4. maddesinde, çocuklarını okullarda verilen cinsel eğitimden muaf tutturan velilerin bu haklarının sona erdiği, ancak okul müdürüne başvurarak, Genelgenin 1(2). fıkrasındaki bazı derslerden çocuklarının muaf tutulmasını isteyebilecekleri öngörülmektedir.[24] Eğitim Bakanlığı tarafından ayrıca yayınlanan 8 Haziran 1971 tarihli bir Tebliğde, devlet okullarında bu konudaki müfredatın bazı noktalarına dikkat çekilmektedir. Bu tebliğe göre beldedeki okul Komisyon u, öğretmenler kurulu ile konuyu tartıştıktan sonra, beldedeki okulların müfredatlarına konacak cinsel eğitimi düzenleyen taslağı hazırlayacaktır. Tebliğ, okul Komisyon unun Rehberdeki tavsiyelere göndermede bulunmakla yetinebileceğini, bu durumda konu üzerinde öğretmenler kurulunun karar vereceğini belirtmektedir. Genelgede yer alan amaçlar tebliğde de yer almakta, ayrıca okulların, öğrencilerin insan yaşamının cinsel yönü üzerindeki açıklığını geliştirmesi gerektiği belirtilmektedir. Tebliğde ayrıca, Bakanlık Genelgesinin 1(2). fıkrasındaki bütünleştirme ilkesini açıklamaktadır. Buna göre bütünleştirmenin temel gayesi, cinsel rehberliği, insan cinselliğini çok özel bir fenomen şeklinde göstermeyecek bir bağlama yerleştirmektir; cinsellik ne sadece fiziksel, ne sadece teknik bir konudur; öte yandan cinsellik, objektif ve ölçülü tartışmaların içinde yer almadığı duygusal bir konu da değildir. Bu nedenle bu konu, okul eğitiminin bütünselliği içinde yer almaktadır.[25-27] Müfredat Komitesinin hazırladığı Rehber (Guide), cinsel eğitimin tarzı ve kapsamı ile ilgili olarak, devlet okulları müfredatında yer verilebilecek konuları belirtmektedir. Buna göre eğitimin ilk dört yılında, konular aile kavramı ile başlamakta, daha sonra cinsler arasındaki farklılık, doğum, çocuğun gelişmesi, aile planlaması, çocukların tanımadıkları yetişkinlerle ilişkileri ve ergenlik konularıyla devam etmektedir. Beşinci sınıftan yedinci sınıfa kadar işlenmesi önerilen konular şöyle sıralanmaktadır: cinsel organlar, ergenlik, hormonlar, kalıtım, cinsel faaliyetler (mastürbasyon, cinsel ilişki, orgazm), döllenme, gebelikten korunma metotları, zührevi hastalıklar, cinsel sapmalar (özellikle eşcinsellik) ve pornografi. Sekizinci yıldan onuncu yıla kadar verilen öğretimde, aynı konularda, cinsel yaşamın ahlaki, sosyal ve ailevi yönleri ele alınmaktadır. Rehberde ayrıca, cinsel ahlak ve cinsel manevi değerler; evlilik öncesi cinsel yaşam hakkında farklı görüşler; çeşitli dinler ve siyasal görüşler açısından cinsellik ve evlilik sorunu; cinslerin rolleri; evlilikte aşk, cinsellik ve sadakat; boşanma gibi konulara yer verilmektedir.[28] Rehberde, cinsel konularda öğretmenler ile öğrenciler arasında gayri resmi konuşmalar şeklinde bir öğretim metodunun uygulanması savunulmaktadır. Rehberde eğitimin, çocuğu kırmayacak veya korkutmayacak bir nezaketle ve her çocuğun kendi geliştirdiği görüşlerine saygı gösterilecek şekilde yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Rehber, cinsel yaşamın ahlaki ve manevi değerler ile ilgili sorunların tartışılmasında öğretmenlerin objektif bir tutum almaları, öğretmenin kendisini tartışılan konularla ne özdeşleştirmesi ve ne de kendini konulardan tamamen yalıtması gerektiği, ama öğretmenin kendi kişisel görüşünü de söylemesini engellemediği belirtilmektedir. Rehbere göre okullarda her sosyal sınıftan öğrenci bulunması, objektifliğin alanını genişletmektedir; bu yaklaşım aileleri, çocuklarının evdeki fikirlerden sapabilecek şekilde tek yönlü etkilenmediklerine inandırıcı olmalı; anne-babalar temel ahlaki noktaların objektif ve ılımlı olarak verildiğine güvenebilmelidirler. Rehberde ayrıca öğretmenlerin basit bir terminoloji kullanmamaları, erotik fotoğraflar göstermemeleri, grup dışında tek bir öğrenci ile cinsel konuları konuşmamaları ve cinsel ilişki teknikleri konusunda öğrencilere bilgi aktarmamaları gerektiği belirtilmektedir.[29] 778

19 EĞİTİM HAKKI / Önemli Kararlar Oysa başvurucular, uygulamada geniş ölçüde basit bir terminolojinin kullanıldığını belirtmekte ve Danimarka da 55 bin adet satılan bend H. Claesson un kitabını örnek olarak göstermektedirler. Başvuruculara göre bu kitapta sıklıkla basit bir terminoloji kullanılmakta, çiftleşme teknikleri açıklanmakta ve erotik durumları resmeden fotoğraflar yer almaktadır.[29] Rehberde ayrıca okul ile veliler arasındaki ilişki de ele alınmaktadır. Rehbere göre, cinsel eğitim konusunda okul ile ev arasında karşılıklı etkileşimi sağlamak için, okulda verilen cinsel eğitimin kapsamı ve yöntemi hakkında velileri bilgilendirmenin önemi büyüktür. Okul ile veliler arasında bu ilişkinin kurulması için veli toplantıları uygun bir zemindir. Bu toplantılarda yapılacak tartışmalar, okuldaki cinsel eğitimin amacını vurgulamak ve bütün tarafların yararına işbirliği sağlamak için bir fırsat oluşturacaktır.[30] Eğitim Bakanlığının 15 Haziran 1972 tarihli ve 313 sayılı Genelgesi 1 Ağustos 1972 de yürürlüğe girmiş ve 8 Haziran 1971 tarihli Genelgeyi yürürlükten kaldırmıştır. Bu yeni Genelgenin 1(1). fıkrasında cinsel eğitimin amacı, öğrencilerin kendilerine dikkat etmeleri ve aynı konuda başkalarına saygı göstermelerini sağlamak için cinsel yaşam hakkında yeterli bilginin verilmesi, şeklinde açıklanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında, üreme organlarının anatomisi, gebelik ve gebelikten korunma, zührevi hastalıklar konusunda, öğrencilerin daha sonraki yaşamlarında bilgisizlikleri nedeniyle güçlük çekmelerini önleyecek ölçüde asgari bilgiler verilmesi öngörülmektedir. Yine bu maddenin 3. fıkrasında, cinsel eğitimin en geç üçüncü sınıfta başlaması, genel derslerin bütünleyici bir parçası olması, altıncı veya yedinci sınıflar ile dokuzuncu sınıfta cinsel eğitimin içerdiği temel konularda ödev verilebileceği belirtilmektedir. Genelgenin 2. maddesinde, cinsel eğitimin organizasyon ve kapsamının müfredat ile veya müfredata göre belirleneceği söylenmektedir. Genelgenin 3(1). fıkrasında, cinsel eğitimin bütünleştiği derslere giren öğretmenler tarafından, okul müdürünün direktiflerine göre verileceği belirtilmektedir. Hangi derslerin öğretilecek konularla bağlantılı olduğu konusunda müfredatta açıklık bulunmaması halinde bu konular, öğretmenler kurulunun tavsiyesi üzerine sınıf öğretmenleri tarafından öğretmenler arasında dağıtılır; tavsiye kararı okul kurulu tarafından onaylanır. Yine 3(2). fıkrasında bir öğretmenin 1(3). fıkrasında belirtilen cinsel eğitim konularında öğretim vermeye zorlanamayacağı veya bir öğretmenin öğrencilere çiftleşme teknikleri hakkında bilgi verme veya erotik durumları resmeden fotoğraflar gösterme yükümünde olmadığı söylenmektedir. Genelgenin 4. maddesinde, velilerin okul müdürlüğüne başvurarak, Genelgenin 1(3). fıkrasındaki derslerden çocuklarının muaf tutulmasını isteyebilecekleri belirtilmektedir.[31] 15 Haziran 1972 tarihli bir Tebliğde de, yeni Genelgenin amacının okul yetkililerine ve velilere cinsel öğretimin organizasyonunda daha fazla etkinlik kazandırmak olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca okul eğitiminin bütünleyici bir parçası olmaya, yani zorunlu öğretim konularının bir kısmını oluşturmaya devam eden cinsel eğitimin, daha sınırlı bir amacı bulunduğu ve daha çok somut bilgi vermeye dayandığı belirtilmektedir. Tebliğe göre, Müfredat Komitesinin hazırladığı Rehber hala yürürlüktedir; ancak Genelge bu Rehbere atıfta bulunmadığından, Rehber sadece, okul yetkililerinin müfredatı hazırlarken başvurabilecekleri bir yardımcı niteliğindedir. Tebliğde son olarak öğretmenlerin görevleri üzerinde durulmaktadır. Tebliğe göre eğer bir öğretmen, cinsel eğitim konularında yeterli bir biçimde öğretim yapamayacağına inanıyorsa, Öğretmenler Öğretim Koleji tarafından verilen bilgilendirme kurslarına katılması sağlanmalıdır. Tebliğde cinsel eğitim ile ilgili derslerin dağıtımında öğretmenlerin kişisel ve mesleki niteliklerine özel bir önem verilmesi tavsiye edilmektedir.[32] Danimarka Parlamentosu 26 Haziran 1975 te yeni bir Devlet Okulları Yasasını kabul etmiş, bu yasa 1 Ağustos 1976 da tam olarak yürürlüğe girmiştir. Ancak bu yeni yasa cinsel 779

20 İHAS: AÇIKLAMA VE ÖNEMLİ KARARLAR eğitimin, ilköğretimde verilen öğretimin bütünleyici ve zorunlu olması konusunda önceki hükümde bir değişiklik yapmamıştır. Yeni yasa, velilerin devlet okullarının idaresi ve denetimi konusundaki etkinlikleri ile ilgili önceki hükümlerde de bir değişiklik yapmamıştır. Yeni yasa Parlamentoda tartışılırken Hıristiyan Halk Partisi nin, velilerin çocuklarının cinsel eğitimden muaf tutulmasını isteyebilmelerine ilişkin verdiği değişiklik önergesi, 24 e karşı 103 oyla reddedilmiştir.[33] Özel okullar: İlköğretim özel okullarında, kural olarak devlet okullarındaki bütün zorunlu dersler yer almaktadır; ancak cinsel eğitim bu kuralın bir istisnasını oluşturmaktadır. Özel okullar bu alanda verdikleri öğretimin, devlet okullarında uygulanan kurallarla hangi oranda paralellik taşıması gerektiği konusunda serbestçe karar verebilirler. Ancak özel okullar da 1960 tan bu yana biyoloji ders programlarında, devlet okullarında olduğu gibi, insanın üremesi konusuna zorunlu olarak yer vermek durumundadırlar.[34] Başvurucuların iddiasına göre, zorunlu cinsel eğitimin getirilmesi, nüfusun genel isteğini yansıtmamaktadır. Nyborg kentinde bir müdür kısa sürede bunu protesto eden 36 bin imza toplamıştır. Aynı şekilde Oberva adlı Enstitünün 18 ve daha yukarı yaştaki kişi arasında yaptığı ve 30 Ocak 1972 de bir gazetede yayınlanan anket sonuçlarına göre, cinsel eğitimin seçimlik olmasını isteyenlerin oranı yüzde 41, ilk öğretimde cinsel eğitim verilmemesini isteyenlerin oranı yüzde 15 tir; 1970 Yasası ile getirilen sistemi sadece yüzde 35 lik bir kesim onaylamaktadır. Öte yandan 1975 te yayınlan ve Mahkeme ye sunulan iki makaleye göre ilk öğretimde cinsel eğitim, yasakoyucunun istediği sonuçları henüz vermemiştir. Tam tersine, 1970 ile 1974 arasında, istenmeyen gebeliklerin sayısında önemli ölçüde artış vardır. Hükümete göre ise, 1970 ile 1974 arasındaki istatistiklerin, ya sanın etkisini yansıttığı söylenemez; çünkü bu yasa Ağustos 1973 ten itibaren uygulanmaya başlanmıştır.[35] II. Dava Konusu Olaylar Başvurucular Bay ve Bayan Kjeldsen in 1962 doğumlu olan kızları Karen, Varde deki St. Jacobi belediye okuluna gitmektedir. Bu şehirdeki bütün belediye okulları öğretim yılına kadar, 1969 da kabul edilmiş olan müfredatı uygulamaktadırlar. Varde deki müfredat öğretim yılında uygulanmaya başlamak üzere değiştirilmiştir. Başvurucular 25 Nisan 1971 de Eğitim Bakanlığından kızlarının cinsel eğitim derslerinden muaf tutulmasını istemişlerdir. Bakanlık 6 Mayıs 1971 tarihli karşılık yazısında, devlet okullarında cinsel eğitim hakkında yeni bir Genelge hazırlanmakta olduğunu bildirmiştir. Başvurucular Danimarka Parlamentosuna ve Parlamentodaki Ombudsman a durumdan şikâyetçi olmuşlar, ancak Ombudsman bu konuda yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Eğitim Bakanlığından 14 Temmuz 1971 de başvuruculara gönderilen yazıda, 274 sayılı Genelgenin yayınlandığı ve pratik nedenlerle çocuklarının cinsel öğretimden muaf tutulmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Başvurucular 5 Ağustosta, Eğitim Bakanlığından bu kez özel okullarda cinsel eğitimin verilip verilmediğini sormuşlardır. Bakanlıktan 20 Eylülde verilen yanıtta, özel okulların cinsel eğitim verme zorunluluğu bulunmadığı, ancak 1960 yılından bu yana biyoloji ders programı içinde bazı konuların işlenmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bundan bir süre önce, yani 31 Ağustos 1971 de, Varde okul Komisyon u, başvurucu ailenin kızlarına serbest özel eğitim verilmesi yönündeki talebini reddetmiştir.[36-38] Başvurucu ailenin 6 Eylül tarihli bir başka yazısı üzerine Eğitim Bakanlığının 13 Ekim 1971 tarihli cevabında, cinsel öğretim içermeyen ve serbest eğitim sağlayan bir yasa tasarısı hazırlamadıklarını belirtilmiş ve kız çocuklarının ayrı bir eğitim alması konusundaki talebi de reddedilmiştir. Bakanlık yazısında ayrıca, aynı konuda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi nin Birinci Protokolünün 2. maddesini ileri süren bir başka aileye verdiği yanıta dayanarak, cinsel eğitim ile ilgili Yasanın, özellikle özel okulların bulunduğu dikkate 780

Devlet ve Din Eğitimi

Devlet ve Din Eğitimi Hasan ve Eylem Zengin-Türkiye Davası Işığında Devlet ve Din Eğitimi Devlet din eğitimi vermeli midir, din eğitimi verilmesi laiklikle bağdaşır mı, din eğitimi zorunlu olmalı mıdır, bu konuda devlet mi

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu. AVUKAT HATİCE CAN Av.haticecan@hotmail.com Atatürk cad. 18/1 Antakya 0.326.2157903-2134391 AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA FETHİYE DOSYA NO : 2011/ 28 KATILAN : B. S. KATILMA İSTEYEN Türkiye Barolar

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 14 Şubat 2013 Nr. Ref.: RK 381/13 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI24/11 Başvurucu Ali Buzhala Prizren Bölge Mahkemesi nin Ac. nr. 593/2010 sayı ve 20 Ocak 2011 tarihli kararı hakkında anayasal

Detaylı

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır. Esas Sayısı : 2015/109 Karar Sayısı : 2016/28 1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır. Anayasa nın 2. maddesinde

Detaylı

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Priştine, 31 Ekim 2012 Nr. Ref.: MMP 304/12 ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Başvuru No: KO 61/12 Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı tarafından 22 Haziran 2012 tarihinde

Detaylı

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ Đnternete erişime ilişkin yasaklamalara sınırlama getiren ve muhtemel bir kötüye kullanma durumuna karşı hukuki kontrol güvencesi sunan katı bir yasal çerçevede alınmayan

Detaylı

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle Kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Evra ÇETİN. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi nin 8-11. maddeleri Bağlamında. Çalışanların Hakları

Yrd. Doç. Dr. Evra ÇETİN. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi nin 8-11. maddeleri Bağlamında. Çalışanların Hakları Yrd. Doç. Dr. Evra ÇETİN İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi nin 8-11. maddeleri Bağlamında Çalışanların Hakları İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII GİRİŞ...1 I. Konunun Önemi...1 II. Çalışan Kavramının

Detaylı

Dini Sembol ve Kıyafetler

Dini Sembol ve Kıyafetler Basın Birimi AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ Tematik Bilgi Notu Dini Sembol ve Kıyafetler Temmuz 2014 İşbu Tematik Bilgi Notu, Mahkeme açısından bağlayıcı değildir ve tüm ayrıntıları içermemektedir. Dini

Detaylı

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 11 Kasım 2013 tarihli Onbirinci Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan İyi İdare Yasası Anayasanın 94 üncü maddesinin (1) inci fıkrası gereğince Kuzey

Detaylı

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XXI GİRİŞ VE YÖNTEM I.

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 04 Mayıs 2012 Nr. Ref.: RK229/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 27/11 Başvurucular Xhevdet Rrahmani Kosova Yüksek Mahkemesi nin Rev. nr. 820/2010 sayı ve 25 Ocak 2010 tarihli kararının Anayasa

Detaylı

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU 10 Mart 2010 ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KIBRIS TAKĐ MÜLKĐYET SORUNUNA ĐLĐŞKĐN DAVALAR HAKKINDAKĐ KARARINI AÇIKLADI Can Mindek ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI [Metni yazın] www.ikv.org.tr

Detaylı

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA Yürütmenin Durdurulması Taleplidir. Duruşma Taleplidir. DAVACI : Türkiye Barolar Birliği adına Başkan Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU Oğuzlar Mahallesi Barış Manço Caddesi Avukat Özdemir

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm AZINLIK KAVRAMI BAŞLARKEN... 1

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm AZINLIK KAVRAMI BAŞLARKEN... 1 vii İÇİNDEKİLER BAŞLARKEN... 1 Birinci Bölüm AZINLIK KAVRAMI I. Azınlık Tanımı... 5 A) Azınlık Tanımı Vermenin Zorluğu... 5 B) Uluslararası Daimi Adalet Divanı nın Azınlık Tanımı... 10 C) Capotorti Tanımı...

Detaylı

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00 HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI 2018-2019 GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI --- 17 Ocak 2019 saat 11.00 1. 1982 Anayasasında

Detaylı

t ~,:~ ";"'..\~::'~,..:~" ~

t ~,:~ ;'..\~::'~,..:~ ~ T.C. YD itiraz No: 2015/1112 itiraz Eden (Davacı) Vekili Karşı Taraf (Davalı) Vekili : Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EGiTiM SEN.).c. 4 """'"". ;"',,'-' 'Ji~'-. Cinnah Cad. Willy Brant Sak. No:13

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 22 Mayıs 2012 Nr.ref: RK 243/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru no: KI 16/12 Başvurucular Gazmend Tahiraj Yüksek Mahkeme nin A.nr. 1415/2011 sayı ve 30 Aralık 2011 tarihli kararlarının Anayasaya

Detaylı

(28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan :

(28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan : (28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan : Elektrik Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek

Detaylı

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE : Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ŞİKAYETİN KONUSU : Özel büro ve turizm tesisleri

Detaylı

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZASYON ŞEMASI BELEDİYE BAŞKANI BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI HUKUK İŞLERİ MÜDÜRÜ AVUKAT BÜRO ELEMANI

Detaylı

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007 Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007 Ders Planı Ders İçeriği: Yasal Çerçeve Bilgi Edinme Kanunu Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Çalışma Usul ve Esasları

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 25 Ocak 2013 Nr. Ref.: RK 364/13 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI 116/12 Başvurucu Lulzim Ramaj Telekomünikasyon Düzenleme Kurulu nun 1218/2/12 sayı 12 Haziran 2012 tarihli kararı hakkında

Detaylı

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR Başvuru no. 40851/08 Ġlhan FIRAT / Türkiye T.C. Adalet Bakanlığı, 2013. Bu gayri resmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya (bundan böyle "Akit Taraflar" olarak anılacaklardır), Ulusal egemenlik, haklarda eşitlik

Detaylı

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 Bu

Detaylı

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi MÜLKİYET KAVRAMI Mülkiyet en geniş anlamı ile kişilerin yaşamak için ihtiyaç duyduğu nesnelerin

Detaylı

Alman Federal Mahkeme Kararları

Alman Federal Mahkeme Kararları Alman Federal Mahkeme Kararları Avrupa Adalet Divanı Karar Tarihi : 06.11.2012 Sayısı : C-286/12 Çev: Alpay HEKİMLER * Emeklilik yaşının, geçiş süreci öngörülmeden radikal bir biçimde düşürülmesi, yaş

Detaylı

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR Bilgi Notu-2: Cinsel Suç Mağduru Çocuklar Yazan: Didem Şalgam, MSc Katkılar: Prof. Dr. Münevver Bertan, Gülgün Müftü, MA, Adem ArkadaşThibert, MSc MA İçindekiler Grafik Listesi...

Detaylı

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE GÜZELER v. TÜRKĐYE (Başvuru no. 13347/07) KARAR STRAZBURG 22 Ocak 2013 Đşbu karar nihaidir ancak şekli bazı değişikliklere tabi tutulabilir. T.C. Adalet Bakanlığı,

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 30 Ocak 2012 Nr. Ref.: RK195/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 03/11 Başvurucu Bay Arton Demhasaj tarafından temsil edilen ÇOHU Demokrasi, Yolsuzlukla Mücadele ve Onur Teşkilatı Devlet Savcılığı

Detaylı

REKABET KURULU KARARI

REKABET KURULU KARARI Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-4-34 Karar Sayısı : 15-34/525-166 Karar Tarihi : 01.09.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer TORLAK :

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARAARSLAN TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 4027/05) KARAR STRAZBURG 27 Temmuz 2010 İşbu karar AİHS

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 14 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK159/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 16/11 Başvurucu Shemsedin Ademi 14/2009 sayı ve 14 Eylül 2009 tarihli Araç Kayıt Genelgesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 19 Ekim 2011 Nr.ref: RK 143/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 67/11 Başvurucular Selim Berisha Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 85/2011 sayı ve 31 Mart 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

: 50/ 1989 GENEL ORTAÖĞRETİM DAİRESİ (KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI) YASASI

: 50/ 1989 GENEL ORTAÖĞRETİM DAİRESİ (KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI) YASASI R-G : 74 6 Temmuz, 1989 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisinin 26 Haziran, 1989 tarihli birleşiminde kabul olunan Genel Ortaöğretim Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası, Anayasanın

Detaylı

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) ŞİKAYET NO : 2015/5132 KARAR TARİHİ : 01/04/2016 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE ŞİKAYETİN KONUSU : Türkiye Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler

Detaylı

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır Doç. Dr. Tuğrul KATOĞLU* * Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza

Detaylı

http://www.fisek.org ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Faks. 0312.395 22 71

http://www.fisek.org ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Faks. 0312.395 22 71 ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Prof. Dr. A. Gürhan Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı http://www.fisek.org Faks. 0312.395 22 71 İnsana verilen değerin bileşik göstergesi Güvence Sağlık Hak arama

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARYAĞDI TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 22956/04) KARAR STRAZBURG 8 Ocak 2008 İşbu karar AİHS nin

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 12 Temmuz 2012 Nr. Ref.: RK 273/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI 39/12 Başvurucu Selver Dërmaku Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi nin A.nr. 639/2011 sayı ve 23 Eylül 2011 tarihli kararı

Detaylı

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ Özeti : Mevzuat hükümlerine aykırılığı gümrük idarelerince tespit edildiği tarihten itibaren üç yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra

Detaylı

Esas Sayısı : 2015/60 Karar Sayısı : 2016/2

Esas Sayısı : 2015/60 Karar Sayısı : 2016/2 1) 27.3.2015 tarihli ve 6637 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun un 7. maddesiyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasının (n)

Detaylı

Esas Sayısı : 2015/58 Karar Sayısı : 2015/117

Esas Sayısı : 2015/58 Karar Sayısı : 2015/117 Sanıklara yüklenen suç ve bu suçun yasal unsurları, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve benzeri oyun alet ve makinaları hakkındaki Yasa nın 1. maddesinde düzenlenmiştir. Yasanın 2. maddesinin 1. fıkrası

Detaylı

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları) 27 Ağustos- 7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana da toplanan Suçların Önlenmesine ve Suçların Islahı üzerine Sekizinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilmiştir. Dünya halkları, Birleşmiş

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 14 Şubat 2012 Nr. Ref.: RK191/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 64/11 Başvurucu Feti Gashi Kosova Yüksek Mahkemesi nin Rev. Nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararının Anayasaya

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR NIZAMI KURBANOV BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2015/17968) Karar Tarihi: 2/12/2015 BİRİNCİ BÖLÜM ARA KARAR Başkan ler : Burhan

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 19 Mart 2012 Nr. Ref.: RK208/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KO 05/12 Başvurucular Visar Ymeri ile Kosova Cumhuriyeti Meclisi nin on iki milletvekili Kosova Cumhuriyeti Meclisi nin 04-V-279

Detaylı

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Avrupa Birliği Hukukuna Giriş İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX TABLOLAR CETVELİ... XIX KISALTMALAR...XXI BİRİNCİ BÖLÜM

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 28 Haziran 2013 Nr. Ref.: RK431/13 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI122/12 Başvurucu Edison Rinxhi Belediye Adi Suçlar Mahkemesi nin Nr. reg. 46854/2012 sayı ve 19 Ekim 2012 tarihli kararı

Detaylı

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME BİLGİ NOTU SERİSİ PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME ÖZET: Bu bilgi notunda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu nun 21 inci maddesinin

Detaylı

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ T. 17.9.2001 E. 2001/4012 K. 2001/8028 MANEVİ TAZMİNAT - YANSIMA ZARAR

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ T. 17.9.2001 E. 2001/4012 K. 2001/8028 MANEVİ TAZMİNAT - YANSIMA ZARAR YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ T. 17.9.2001 E. 2001/4012 K. 2001/8028 MANEVİ TAZMİNAT - YANSIMA ZARAR ÖZET : Manevi tazminatı ancak cismani zarara uğrayan kimse isteyebilir. Yansıma suretiyle bir zarardan sözedilerek

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ MADDE 164 Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller Kınama cezasını gerektiren davranışlar ve fiiller şunlardır: a) Okulu, okul eşyasını

Detaylı

İçindekiler. xiü Kısaltmalar xvü Üçüncü Basıya Önsöz xix İkinci Basıya Önsöz xxi Önsöz. 3 BİRİNCİ KESİM Giriş 5 I. Genel Bilgiler

İçindekiler. xiü Kısaltmalar xvü Üçüncü Basıya Önsöz xix İkinci Basıya Önsöz xxi Önsöz. 3 BİRİNCİ KESİM Giriş 5 I. Genel Bilgiler İçindekiler xiü Kısaltmalar xvü Üçüncü Basıya Önsöz xix İkinci Basıya Önsöz xxi Önsöz ı BİRİNCİ BÖLÜM GENEL BİLGİLER 3 BİRİNCİ KESİM Giriş 5 I. Genel Bilgiler 5 1. Yabancılar Hukukunun Varlık Nedeni 8

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 29 Ocak 2013 Nr. Ref.: RK 359/13 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI 69/12 Başvurucu İkinci Dünya Savaşı Sivil Malulleri Birliği Kosova Yüksek Mahkemesi nin KRJA nr. 6/2011 sayı ve 8 Mayıs

Detaylı

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) SORULAR İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) 1- İdarenin denetim yollarından biri olarak, idari yargının gerekliliğini tartışınız (10 p). 2- Dünyadaki idari yargı sistemlerini karşılaştırarak, Türkiye nin mensup

Detaylı

İSG PROFESYONELLERİNİN STATÜSÜ ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ İŞ GÜVENCESİ

İSG PROFESYONELLERİNİN STATÜSÜ ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ İŞ GÜVENCESİ İSG PROFESYONELLERİNİN STATÜSÜ ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ İŞ GÜVENCESİ DOÇ.DR.SAİM OCAK MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ . İSG PROFESYONELLERİNİN DURUMU İSG PROFESYONELLERİNİN DURUMU İSG Hizmetlerinin Yerine

Detaylı

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİMİZ (TCBMM Başkanlığı na iletilmek üzere hazırlanmıştır) 31.12.2011 İletişim: I. Anafartalar Mah. Vakıf İş Hanı Kat:3 No:

Detaylı

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı 2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı Doç.Dr.Kadriye BAKIRCI İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üyesi İTÜ İşletme Fakültesi, Hukuk Anabilim Dalı Email:bakirci@itu.edu.tr Avrupa Birliği

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ MÜRSEL EREN TÜRKİYE DAVASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ MÜRSEL EREN TÜRKİYE DAVASI AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ MÜRSEL EREN TÜRKİYE DAVASI (Başvuru No: 60856/00) STRAZBURG 7 Şubat 2006 Hazırlayan: Yücel BULMUŞ * OLAYLAR Başvuran 1972 doğumludur ve Ankara da ikamet

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no. 28388/03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no. 28388/03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009 COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE (Başvuru no. 28388/03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG 10 Mart 2009 İşbu karar AİHS nin 44/2 maddesinde belirtilen

Detaylı

GJYKATA KUSHTETUESE УСТАВНИ СУД CONSTITUTIONAL COURT. Dava No: KO 29/11. Başvurucu. Sabri Hamiti ve Kosova Meclisinin diğer milletvekilleri

GJYKATA KUSHTETUESE УСТАВНИ СУД CONSTITUTIONAL COURT. Dava No: KO 29/11. Başvurucu. Sabri Hamiti ve Kosova Meclisinin diğer milletvekilleri REPUBLIKA E KOSOVËS - РЕПУБЛИКА КОСОВO - REPUBLIC OF KOSOVO GJYKATA KUSHTETUESE УСТАВНИ СУД CONSTITUTIONAL COURT Priştine, 30 Mart 2011 Nr. ref.: OM 108/11 Dava No: KO 29/11 Başvurucu Sabri Hamiti ve Kosova

Detaylı

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212 Anahtar Sözcükler: Nisbi vekalet ücreti, maktu vekalet ücreti, hak arama özgürlüğü, mahkemeye erişim hakkı Özet: Gerçekte hak edilen tazminat miktarı kestirilemeyen, çözümü davanın her iki tarafı için

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN* 1.Giriþ ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN* Toplu olarak kullanýlmasýndan dolayý kolektif sosyal haklar arasýnda yer alan sendika hakký 1 ; bir devlete sosyal niteliðini veren

Detaylı

Gökçe TOPALOĞLU AVRUPA BİRLİĞİ NİN AVRUPA İNSAN HAKLARI KONVANSİYONU NA KATILIMI

Gökçe TOPALOĞLU AVRUPA BİRLİĞİ NİN AVRUPA İNSAN HAKLARI KONVANSİYONU NA KATILIMI Gökçe TOPALOĞLU AVRUPA BİRLİĞİ NİN AVRUPA İNSAN HAKLARI KONVANSİYONU NA KATILIMI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR LİSTESİ... XIII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM KATILIM ÖNCESİ SÜREÇ ve KATILIM

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010 COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no. 42952/04) KARAR STRAZBURG 26 Ocak 2010 İşbu karar AİHS nin 44/2 maddesinde belirtilen koşullar

Detaylı

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR Öncelik 23.1 Yargının verimliliği, etkinliği ve işlevselliğinin arttırılması 1 Mevzuat Uyum Takvimi Tablo 23.1.1 No Yürürlükteki AB mevzuatı Taslak Türk mevzuatı Kapsam Sorumlu

Detaylı

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK Etik Kavramı ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK Etik kelimesi köken olarak Eski Yunan'a kadar gider. Etik evrensel olarak kabul gören kurallardır. Etik; doğruyla yanlışı, haklı ile haksızı, iyiyle kötüyü, adil

Detaylı

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG. COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG 13 Ekim 2009 İşbu karar AİHS nin 44/2 maddesinde belirtilen

Detaylı

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler KAPSAYICI EĞİTİM Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi 1 Kapsayıcı Eğitim Eğitimde kapsayıcılık

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ VE ÇALIŞMA ORTAMINA İLİŞKİN 155 SAYILI SÖZLEŞME

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ VE ÇALIŞMA ORTAMINA İLİŞKİN 155 SAYILI SÖZLEŞME İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ VE ÇALIŞMA ORTAMINA İLİŞKİN 155 SAYILI SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 3 Haziran 1981 Kanun Tarih ve Sayısı: 07.01.2004 / 5038 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 13.01.2004 / 25345

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ ILO Kabul Tarihi: 7 Haziran 1985 Kanun Tarih ve Sayısı: 07.01.2004 / 5039 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 13.01.2004 / 25345 Uluslararası

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2001/383 Karar Sayısı : 2003/92 Karar Günü : 16.10.2003 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İPTAL DAVASINI AÇAN : Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER İPTAL DAVASININ KONUSU

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI Soru 1 : "Anayasa" deyince ne anlaşılır, ne anlamak gerekir? 7 Soru 2 : Türk tarihindeki anayasa hareketlerinin başlıca aşamaları ve özellikleri nelerdir? 15 İkinci

Detaylı

Avrupa Adalet Divanı Kararı

Avrupa Adalet Divanı Kararı Avrupa Adalet Divanı Kararı Karar Tarihi : 14.04.2005 Sayısı : C-341/02 İnşaat işçileri için belirlenmiş olan asgari ücret, yabancı işverenler tarafından ödenmekte olan tüm ek ödemeleri kapsamamaktadır.

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE CELAL ÇAĞLAR TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 11181/04) KARAR STRAZBURG 20 Ekim 2009 İşbu karar AİHS

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Yargı nedir? Türk hukukunda yargının bölümleri Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı TEMEL HUKUK YARGI Yargı, devletin hukuk

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 22 Mayıs 2012 Nr.ref: RK 244/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru no: KI 108/11 Başvurucular Myrteza Dyla Yüksek Mahkeme nin PN. Nr. 372/2011 sayı ve 13 Temmuz 2011 tarihli kararlarının Anayasaya

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 16 Temmuz 2012 Nr. Ref.: RK 280/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI 24/12 Başvurucu Alban Kastrati Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi nin Pkl.nr 1/2010 sayı ve 3 Aralık 2010 tarihli kararı

Detaylı

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : 27243 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : 27243 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : 27243 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı : 2009/16 Karar Sayısı : 2009/46 Karar Günü : 12.3.2009 İTİRAZ

Detaylı

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI Aşağıdaki metin kararın resmi olmayan özetidir. Alipour dosyası Veteriner olan Başvuru sahibi 1999

Detaylı

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ADNAN ÖZDEMĐR -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:4574/06)

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ADNAN ÖZDEMĐR -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:4574/06) Biçimlendirilmiş: Genişlik: 21 cm, Yükseklik: 29,7 cm, Đlk sayfa üstbilgisinde farklı CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ADNAN ÖZDEMĐR -TÜRKĐYE DAVASI (Başvuru

Detaylı

AİHM İçtihatları Kapsamında Medeni Haklar ve Yükümlülükler

AİHM İçtihatları Kapsamında Medeni Haklar ve Yükümlülükler AİHM İçtihatları Kapsamında Medeni Haklar ve Yükümlülükler Mülkiyet Hakları *Mülkiyet davalarına ilişkin yargılamalar özel haklar ve yükümlülükler açısından belirleyici olması nedeniyle m.6/1 kapsamındadır.

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 11 Ekim 2012 Nr. Ref.: RK 311/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: KI 76/11 Başvurucu Avni Aliaj Yüksek Mahkeme nin Pkl. nr. 25/2011 sayı ve 22 Mart 2011 tarihli kararı ile Yüksek Mahkeme nin

Detaylı

Türkiye nin Yeni Anayasa Arayışı: 2011-2013 TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Tecrübesi

Türkiye nin Yeni Anayasa Arayışı: 2011-2013 TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Tecrübesi Taylan BARIN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Türkiye nin Yeni Anayasa Arayışı: 2011-2013 TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Tecrübesi AK Parti, CHP, MHP ve BDP

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 12 Aralık 2011 Nr. Ref.: RK175/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 92/11 Başvurucu Muhamet Bucaliu Devlet Savcılığının KMLC. nr. 37/11 sayı ve 2 Haziran 2011 tarihli tebligatının Anayasaya

Detaylı

YÖNETMELİK HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL HAZIRLIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL HAZIRLIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 11 Kasım 2012 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 28464 Hacettepe Üniversitesinden: YÖNETMELİK HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL HAZIRLIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 1 Mart 2012 Nr. Ref.: RK204/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 37/11 Başvurucu Jalldyze Kastrati Kosova Yüksek Mahkemesi nin Rev. nr. 5/2008 sayı ve 9 Temmuz 2010 tarihli kararının Anayasaya

Detaylı

BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI

BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI 1-Anayasa Mahkemesinin İş Yükünün Artması Sonucu Adil Yargılanma Hakkının İhlali 2-Anayasa Mahkemesinin Yetkilerinin Artması Sonucu Otoritesinin Güçlenmesi 3-Avrupa

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 20 Mart 2012 Nr. Ref.: RK215/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 147/11 Başvurucu Maria Strugari Priştine deki Adi Suçlar Yüksek Mahkemesi nin GJL. nr. 1288 sayı ve 28 Ekim 2011 tarihli kararının

Detaylı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG 10 Haziran 2008 İşbu karar AİHS nin

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 29 Mayıs 2012 Nr. Ref.: RK247/12 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 95/11 Başvurucu Hajrije Behrami ve reşit olmayan kızı Kosova Yüksek Mahkemesi nin Rev. nr. 1230/2010 sayı ve 15 Şubat 2011

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER KAMU YÖNETİMİ 9.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 Kamu hizmetlerinin yürütülmesi birçok unsur yanında olmazsa olmaz unsur işgücü gereksinimidir. Kamu görevlileri, kamu hizmetinin işgücü unsurunu oluştururlar.

Detaylı

AİHM VE DANIŞTAY KARARLARININ ARDINDAN ZORUNLU DİN DERSLERİ SORUNU

AİHM VE DANIŞTAY KARARLARININ ARDINDAN ZORUNLU DİN DERSLERİ SORUNU AİHM VE DANIŞTAY KARARLARININ ARDINDAN ZORUNLU DİN DERSLERİ SORUNU Araş. Gör. Berke Özenç 12 Eylül Anayasası ile Türkiye nin gündemine giren zorunlu din dersleri, o günden bu yana güncelliğini koruyor.

Detaylı

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler İçin SAĞLIK HİZMETLERİ

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler İçin SAĞLIK HİZMETLERİ Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler İçin SAĞLIK HİZMETLERİ SORULAR & YANITLAR MÜLTECİLER İÇİN ÜCRETSİZ HUKUKİ DESTEK Şubat 2016 Güncellemesi Türkiye ye sığındım. Sağlık hizmetlerinden ücretsiz

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 1 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK101/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 72/11 Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayı ve 6 Ocak 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun

Detaylı