III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI
|
|
- Ilkin Akdemir
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI
2 Değerli Okur, Yazı hayata atılan bir imzadır. Ben de varım, fikirlerim, hayallerim, aktarmak istediğim gözlemlerim, duygularım ve düşüncelerim var demektir. Tarihe belge bırakmak ve varoluşu kanıtlamaktır. Yazmanın, düşünmenin ve insan yaşamındaki vazgeçilmez yerinin ilk tohumları bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Genç Meşale Öykü Yarışması gibi yarışmalarda ekiliyor. Bizler, gençlerimizin yarışmaya gönderdiği birbirinden güzel öykülerle gurur duyuyoruz. Her sene daha çok gencimizin yarışmaya katılması dileklerimizle sevgiler ve saygılar Begüm Salırlı 84 TED İletişim Komitesi Başkanı I
3 II
4 ÖNSÖZ Derneğimiz tarafından bu sene üçüncüsü düzenlenen TED Liselerarası Genç Meşale Öykü Yarışması na ilgi devam etmektedir yılında, geçen yıllardan farklı olarak öğrencilere belli bir tema vermek yerine, yaratıcılıklarını istedikleri şekilde ifade edebilmeleri için konu serbest bırakılmıştır. Elinizdeki kitapçık, serbest konulu yarışmamızda dereceye giren öyküleri içermektedir. Öyküler değerlendirilirken dilin doğru ve zengin kullanımı, anlatımın içtenliği ve inandırıcılığı, kurgunun özgünlüğü, karakter ve diyalogların metinle bütünleşmesi, oluşturulan atmosferin gücü ve hikâyenin mesaj kaygısı taşımayan bir öykü tadı içermesi gibi kriterler göz önüne alınmaktadır. Bir kompozisyon okuduğumuzda, seçilen konu hakkında bilgilenir, mesaj alır bazen de bilgilerimizi tazeleriz. İyi bir öykü okuduğumuzda ise bilgilenmemiz gerekmez ama metin sözcükleriyle bizi bambaşka bir dünyaya götürebilir,yarattığı zengin atmosferle o dünyayı bize hissettirir, bıraktığı boşluklarla düş gücümüzü geliştirir, cevaplar sunmak yerine sorular sordurtur. İyi öykü yazabilmenin en önemli sırrı ise kuşkusuz yine iyi öyküler okumaktır. Sevgili öğrencilerimizin hayatlarının her döneminde eşlik edeceğine inandığımız okuma alışkanlıklarının, bazı gençlerimizde yazma eylemiyle bütünleşerek devam edeceğini biliyoruz. Yarışmamızın, öğrencilerimizin hem yazma hem de okuma etkinliğine ilgisini her sene daha da arttırması dileğiyle, öykülerini gönderen tüm gençlerimize, ön değerlendirmeyi yapan edebiyat zümrelerimize, jüride yer alan yazarlarımız, Gamze Güller 87, Koray Özer ve Kolejliler Dergisi editörü Ayfer Niğdelioğlu na 81; TED İletişim Komitesi Başkanı Begüm Salırlı ya 84 ve organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Nice öykülerde buluşmak üzere sevgi ve saygılarımızla Suzan Bilgen Özgün 81 Yazar, Genç Meşalesi Öykü Yarışması Jüri Başkanı III
5 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI BİRİNCİSİ HER ŞEY BİTER Ece BALEKOĞLU TED İstanbul Koleji Gece başınızı yastığa koyduğunuz süre ile uykuya dalış süreniz arasındaki vakit uzadıkça dertleriniz çoğalır. Ben, başını koyup da o başı yastıktan kaldıramayanlardanım, düşüncelerine gömülenlerden veya düşünceleriyle gömülenlerden. Çok derdim yok aslında; var desem savaştan kaçanlara, sokaklarda yaşayanlara, annesiz babasız büyüyen çocuklara haksızlık olur. Hikâyem öyle çok aksiyonlu da değil, aksiyon da benim beynimde dert de; ben savaşı zihninde yaşayanlardanım veya zihniyle yaşayanlardan. Sıkıntım yıllardan, mevsimlerden yana, geçip giden hiçbir şeyi sevemiyorum. Bana kalsa anılarımda yaşarım hayatı, güzel dakikaları başa sarıp sarıp dakikalar geçirebilirim. Mesela şimdi şu masada şu satırları yazıyor; olmaktansa onunla a şehrinin b semtinde bir sokakta olmak isterim, bir çıkmaz sokakta. Onunla hiçbir şey bir yere çıkmaz ya, bu sokak da öyle. Sokağın adı: Gece Çıkmazı. IV
6 Bir de ayrılıkları sevmem ben. Ayrılıkla biten filmlere, ölümle bitenlerden daha çok ağlarım. Ölüm bir gerçektir, kader, sırası değişse de son hep aynı, kaçınılmaz. Ancak ayrılık öyle değil, ayrılık iki kişiyi barındırır içinde. İki kişinin yalnızlığını, iki kişinin anlaşmazlığını Hikâyenin sonunu kötü yazan yine yaptıklarıyla o iki kişidir, kaderin bir etkisi yoktur bu ayrılık denen illete, ayrılığı insan kendi elleriyle getirir. Gelelim benim hikâyeme, benim hikâyemde de gece, ayrılık ve çıkmaz sokaklar var, evet. Fakat hayır! Karanlık bir gecede çıkmaz sokağın birinde terk edilmedim, hikâye bu değil. Çıkmaz Sokak Takvimler 14 Ağustos 2001 i gösteriyor, çıkmaz bir sokakta bir tiyatro sahnesinin önündeyim, elimde iki bilet, biri sahipsiz. İkinci biletlerimin hiçbir zaman sahibi olmadı şu hayatta, o gün de her zamanki gibi ikinci bilet sahibi tarafından ekildim, tek başımayım. Gözüm tam karşımda oyunun başlamasını bekleyen gence takılıyor, o da ikinci biletsizlerden. Oyunun başlangıç saatinin geldiğinin fark ettiğimde, aklıma takılan bir şarkıyı mırıldanarak çıkıyorum merdivenlerden, huyumdur. Bir gün gelir herkes kendi yoluna gider, her şey nasıl başladıysa öyle biter. Yavuz Çetin ha? diyor arkamdaki ses. Dönüyorum, genç çocuk Gözlüklerini çıkarmış, yeşile çalan elâ gözlerini bana dikmiş. Güzeldir! diyorum. En iyisidir, değerini bilen olması sevindirdi. Gülümsüyorum ve oyuna giriyoruz. Genci bir daha görmüyorum. Ertesi günün sabahı yaz tatilinde çalıştığım kitapçıya gitmek için evden çıkıyorum, hiç huyum olmadığı halde dergi aradığım gazete bayiinde dergiyi bulamayınca yerine günlük bir gazete alıyorum. Otobüste gazetenin üçüncü sayfasına geldiğimde kalbim sızlıyor, gözlerim doluyor. Tarih 15 Ağustos 2001, manşet Bir Yavuz Çetin gitti. Gece Çıkmaz sokak hadisesinin üzerinden üç yıl geçmiş, üniversitede ikinci sınıftayım. Okuyorum, karalıyorum, izliyorum ve hayatım bunlardan ibaret. Ailemle sorunlarım var, 20 yaşındayım ve annemle babam boşanmaya karar vermiş. Düşünsenize, siz 20 yaşına gelene kadar her Allah ın günü kavga etmiş, sizin çocukluğunuzu zehir etmişler, siz eşek kadar olup o stresle baş etmeyi öğrendikten sonra karar veriyorlar ayrılmaya. Sinirleniyorum ben de ve aynı üniversitenin edebiyat fakültesinde okuyan çocukluk arkadaşımla okul çevresinde bir eve taşınıyorum. İlk kez o yıllar baba, anne ve çocuk farklı evlerde yaşamaya başlıyoruz; işte öyle bir çekirdek aile. V
7 Bir gece kâbusla uyanıyorum uykumdan, nefes nefese. İnanın şimdi ne gördün deseniz hatırlamam, tek bildiğim kâbus olduğu. Su içmek için kalkıp kana kana içiyorum; ancak kâbus beni öyle derin etkilemiş ki tekrar uyumaya korkup evi arşınlamaya başlıyorum. Salonda masanın üzerinde bir fanzin buluyorum. Edebiyat fakültesinin fanzini, belli ki ev arkadaşıma ait. Okumaya başlıyorum. Son sayfalarına doğru oluyor ne oluyorsa, yazının başlığı Çıkmaz Sokak ve sadece betimlemeden oluşuyor. Yazar daha önce çıkmaz sokakta karşılaştığı kızı anlatıyor, her detayıyla. Çökük gözleri, yorgun göz kapakları, ıslak kum rengi kısa saçları Okudukça algılıyorum, o kız benim! Önce inanamıyorum böyle bir tesadüfe, ikinci biletimin sahipsiz olmasına o kadar alışkınım ki böyle bir şeyi imkânsız zannediyorum, kendimi uykumdan uyandırmaya çalışıyorum. Kâbus mu rüya mı bilinmez, tek bildiğim uyanamıyorum. Ertesi gün yazarla tanışıyorum (veya gençle). Adını söylemek istemem, gereksiz detaylara takılmayı sevmiyorum. Bence bir insanın size nasıl selam verdiği önemli, nasıl gülümsediği; ismi değil. Bu yüzden ondan genç diye bahsedeceğim. Genci çok seviyorum, o da beni seviyor. Beraber gülüp, beraber ağlıyoruz; gün geliyor sabahlara kadar aynı konuyu tartışıyoruz. Bilmiyorum siz hiç birini çaya kaç şeker attığını, neden tırnaklarını yemeye başladığını, kolundaki yara izinin neden belirdiğini gecenin bir saati hatırlayacak kadar sevdiniz mi ama ben o genci işte tam da böyle seviyorum. Geceleri rüyamda az önce önemi yok dediğim ismini sayıklıyor, arada kalkıp ya olmasaydı diye düşünüp ağlamaya başlıyorum. Geceler ilk kez böyle düşmanım oluyor, ilk kez böyle kucaklıyor beni, bir daha asla bırakmayacağı kollarıyla, benim için asıl gece çıkmazları böyle başlıyor. Ayrılık Aralık ayındayız, saat 6 civarı, hava karanlık ve kasvetli. Normal bir kasvet değil ama bu, sanki kötü bir şeyler olacağına haber verirmişçesine kasvetli. Ev arkadaşım evde değil, odamda kitap okuyorum. İnsanın içine kötü bir his düşer ya birden; işte o his düşüyor en derinime, nedensizce. Ona bir şey olmasından korkuyorum. Birini hayatınızın merkezine oturttuğunuzda iyi de kötü de hep onadır ya, bu sefer kötü ona. İçime doğmuşçasına güzel günlerimiz geliyor gözümün önüne şerit şerit. Kapat gözlerini. Bir köprü, yağmur, koşuyoruz. Şimdi aç, tekrar kapat. Ellerin çok soğuk, neden? Aç gözlerini. Kapat. Bergamotlu çay Ben tam anılarımla çatışırken zil çalıyor, kapıyı açıyorum, alt komşu. Kızım bunu senin arkadaşın bıraktı sabah, diğer kızcağız. Sana vermesi gerekmiş benden rica etti, önemliymiş. Elime bir zarf tutuşturuyor. Teşekkür ederim. Zarfın üzeri bomboş, açıyorum. VI
8 Ben seni çok sevdim. Sözlerime seni çok sevdiğimi söyleyerek başlamak istedim çünkü sözlerimi bitirdiğimde tersini düşünmeni istemiyorum. Ve tekrar ediyorum: dünyadaki her şeyden çok SENİ sevdim. Ancak bazen, bazı şeyler doğru kelimeyi bulabilmek için çok uğraştım inan. Olmuyor. Bazen bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor. Bazen sevmek tek başına yeterli değil, her ne kadar seversen sev. Kafamda, hayatımda sana açıklayamayacağım sebepler var. Yüz yüze konuşmaya da bunun için cesaret edemedim zaten. Ama seni tanıyorum, şimdi bunları yüz yüze konuşuyor olsaydık her zamanki tezcanlılığınla bağırırdın bana. Bağır! haklısın. Şimdi bunları okurken bağır, karşındaymışım gibi. Sen zaten hep sorumsuzdun! de haklısın, sorumsuzdum. Adam değilsin sen! de haklısın, değilim. Ama tek isteğim senden, ne olur Beni neden sevmedin? deme, sevdim çünkü. Açıklayamayacağım, anlamayacağın şeyler var demiştim. Açıklamaya kalkarsam sarpa sarar her şey. O yüzden ne sen kurcala, ne de ben bir daha karşına çıkayım. Bu şehirden gidiyorum, sana yapabileceğim en büyük iyiliğin bir daha karşına çıkmamak olduğunu bilerek. Böyle birdenbire gitmek istemezdim, affet, böyle olması gerekti. Elveda kuru bir söz. El veda diyorum bu yüzden. Hayatımda ilk kez düştüğüm yerden kalkamadım, o gücü kendimde bulamadım. Zihnimdeki ikinci bilet yırtıldı. Kaç saat o kapının önünde oturdum, kaç saat o boş duvara nefretle baktım bilmiyorum. Belki dakika, belki saat. Zaman kavramımı da ilk kez o an yitirdim. Gözlerimden yaş akmadı, ağlamak bu üzüntüyü basit kılardı. Sonra öylece kalktım, durup dururken. Üstüme bir mont aldım, dışarı çıktım ve şarkı söylemeye başladım. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Çok şey geçti aklımdan, çok şey düşündüm. Çok zor kendime geldim. Kendime gelmem günler, insanlarla konuşmam aylar, onlara güvenebilmem ise bir ömür aldı. Aklımda hep aynı şarkı vardı. Çok yazdım, yazdıklarımın yarısının üstünü çizdim, bazı şeyler üstü çizili güzeldir dedim. Üzüntüm de, kızgınlığım da, kırgınlığım da geçti zamanla; yerini boşluk aldı. O boşluğu bilen bilir, en derin çukurlardan daha derindir. Şimdi buradayım, size ayrılığın da sevdaya dâhil olduğunu anlatıyorum. Hayatın tek manasının aşk olmadığını, tesadüflere inanmamız gerektiğini ve gecelere elinizi kolunuzu kaptırmamanızı söylüyorum; hala aynı şarkıyı mırıldanarak. Bir gün gelir herkes kendi yoluna gider, her şey nasıl başladıysa öyle biter. Ece BALEKOĞLU TED İstanbul Koleji VII
9 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI İKİNCİSİ TAŞLI SAHİL Selin ÜLGER TED Ankara Koleji Yüzüne çarpan rüzgârdaki deniz tuzu ciğerlerini rahatsız etmişti. Hızla kalkıp inen göğsüne dolan soğuk hava uykusunu dağıtmış da olsa havanın bu derece nemli olması rahatsız ediciydi. Pahalı spor ayakkabılarının taş yolda çıkardığı plastik ses, kıvrımlı yolun sonunda açıkça seçilen denizin dalgalarına karışıyordu. Ona eşlik eden kumsal, bildiği sahillerden kötüydü, altın renginden çok kahverengileşmiş kumların arasında simsiyah çakıl taşları yatıyordu. Metin Bey en lüksü diye hazırlanmış boğucu odadan da pek hoşlanmamıştı. Oysa ortaklarının oteli görünce ağzının suyu akmıştı. Sevindiği tek şey suratsız ortaklarına yakalanmadan kendini otelin lüks sayılan duvarlarından dışarı atmaktı. Onların yapmacık yüzlerini görmektense dalgaların peşinden çaresizce sürüklenen kumları izlemek iyi bir fikir olarak görünmüştü ona ancak bu sahilde çakıl taşları kumları tutuyordu. Denizin bütün ihtişamıyla VIII
10 yükselen dalgalar ufka eli boş dönüyordu, yani izlenecek pek bir şey yoktu. Metin Bey, sabit tempolu koşusuna biraz soluklanmak üzere ara verdi. Terli sırtına çarpan soğuk hava hızlı hızlı alıp verdiği solukları da önüne katıyordu. Yolun kenarındaki yeşil alan iyi bir dinlenme yeri gibi gözüküyordu. Kaldığı diğer otellere göre rastgele düzenlenmiş çiçeklere aldırmadan kendini çimlere attı. Yeşil bitkileri şortunun pahalı kumaşının altından hissediyordu. Kafasını geriye attı. Gökyüzü bugün oldukça aydınlıktı. Güneşin parlak ışığından soluklaşmış ay birkaç bulutun arkasına saklanmıştı. Metin Bey bu aydınlık gökyüzünden daha göz alıcı manzaraları pekâlâ görmüştü. Mesela beceriksiz ortaklarının bütçeyle ilgili bir konu için bağırarak kavga etmesini kahkahalarla izlemişti. Eskimiş ve yıpranmış bir elektrik sistemi patlamalara neden olur. diye bağırmıştı genç bir adam. Ona göre işçinin güvenliği için elektrik sistemini yenilemek şarttı. Ayrıca bütçenin bir kısmının da madenlerdeki güvenlik bölgelerinin yenilenmesine ayrılması ile ilgili de bir sürü zırvalamıştı. Kafasının üstü kelleşmiş adam ise şöyle demişti: Şirket bütçesindeki ani iniş holding hisselerinin değerini düşürür. Bu holdingin bir adı var genç adam. Öyle her eksiği de biz kapatamayız. Kısa ve göbekli adam da kel adama arka çıkmıştı. Kaza dediğin düşük bir ihtimal genç adam, iki güvenlik bölgesi için bu kadar paraya ne gerek var. Hem ölüm yaşayanın hükmü. Allah yazdıysa kadere, elden ne gelir? Metin Bey ise bütün bu saçmalıkları sessizce izlemiş, kavga etmeleri onu pek keyiflendirmişti. Hisselerin en büyük bölümüne sahip olmanın verdiği gururla son sözü yine kendisinin söyleyeceğini biliyordu, bu nedenle zaten pek de dinlememişti. Yine de böyle bir paranın bu kadar gereksizce çarçur edilmesi fikrinden hoşlanmamış, genç adamın teklifini düşünmeden reddetmişti. Tabi canım, demişti Alp Bey genç adama, geçmişte de ne kazalar oldu. Birkaç işçi için holdingimin adını düşüremem. Ölmek istemiyorsa girmesin madene. Ayrıca hemen bir imza atalım. Bundan sonra daha çok işçi girsin. Çıkan kömür yeterli para kazandırmıyor. Hatta belki kömürün arasına bir miktar taş karıştırıp satmayı düşünebiliriz. Bütçeyi kısmak değil arttırmak gerek. Aynı şekilde ertesi gün gelen istifa dilekçesini de okumadan imzalayıp genç adamın eline tutuşturmuştu. Sonuçta bu holdingin bir adı vardı, istemeyen kimseye yalvaramazlardı. IX
11 Metin Bey koşusunu tamamlamak üzere hareketlendi. Taş yola tekrar çıktığında ayakkabısından gelen plastik gıcırtı da yeniden başladı. Güneş biraz daha yükselmiş, hava ılınmıştı. Soğuyan terinin kumaşta bıraktığı iz, tekrar ıslanıncaya kadar aralıksız koştu. Bir süre sonra çiçeklerin kokusu bile boğucu gelmeye başlamıştı. Zaten uçağa bindiği ilk anda bu gezinin çok eğlenceli olmayacağını anlamıştı. Ankara dan ayrılmadan hemen önce bozulan uçağıyla başlamıştı bu işkence. Özel jetinde küçük bir arıza nedeniyle oluşan düşme tehlikesi küçük bir ihtimal dahi olsa tekerleklerin gri pistten ayrılmaması için yeterli bir sebep olmuştu. Önce havaalanına gitmek zorunda kalmış, uçağın dar koltuk aralarına katlanmıştı. Daha sonra İzmir Havaalanı nda buldukları ilk aracı kiralamak zorunda kalmışlar ve dar koltuk işkencesi devam etmişti. Aslında küçük kızı yanında olsa bu kadar sıkılmayacağını düşündü Metin Bey. Küçük kızı başından beri babasıyla gelmekte ısrar etmiş ancak Metin Bey bozulan jetin ardından kızına, yüklü bir miktar ödeyerek aldığı hediyeyi vererek onu reddetmişti. Kızın gelme ısrarı aslında İzmir için değil, Manisa da küçük bir ilçede yaşayan babaannesini görmek içindi. Metin Bey de annesini uzunca bir süredir görmemişti ve İzmir den ayrılmadan önce annesiyle görüşmeyi düşündü. Hatta belki kızını getirmesi için bir uçak bile kiralayabilirdi. Deniz artık Metin Bey e epeyce yakındı. Dalgaların sesi kulağında yankılanıyor, kumların aksine onun planlarını peşinden sürüklüyordu. Temposu git gide düşen koşusu tekrar kesildi. Taşlı sahile inen tahta merdivenler ayağının altında gıcırdıyor, hatta eğilip bükülüyordu. Sivri çakıl taşları spor ayakkabının plastiğinden bile hissediliyor, onu son derece rahatsız ediyordu. Güneş iyice yükselmişti ve siyah taşların üzerinde parıldıyordu. Metin Bey denize eğildi, bir avuç kum aldı ve dalgaların beyaz köpüklerine fırlattı. Kumların dalganın peşinden çaresizce sürüklenişi güzel bir görüntüydü. Biraz daha almak üzere avucunu tekrar kuma daldırdı ve keskin bir acıyla irkildi. Siyah taşların birinin üstüne, bir çizikle kesilen parmağından süzülen kan aktı ve kan, taş onu reddetmiş gibi arkasında koyu bir leke bırakarak aşağı kaydı. Metin Bey parmağına aldırmadan ayakkabılarını çıkardı ve bileklerine kadar suya girdi. Güneşi yansıtan su soğuktu. Suyun izin verdiği kadar hızlı bir şekilde derinlere ilerledi. Su pahalı şortunun içine giriyor, bedeninin etrafında dolanıyordu. Soğuk bir battaniye gibiydi, rahattı ve gökyüzünün yansıması ile aydınlıktı. Ayağını yerden kaldırıp kulaç atmaya başladığında dalgalar da onun gibi hareketlenmişti. Bir süre sonra ayağı yerden kesilmiş, derin suyun bilinmezliği hüküm sürmeye başlamıştı. Suyu beğenmişti, temizdi, aydınlıktı. Toprak üstündeki gökyüzü gibiydi. Suya uzandı ve soğuk çarşafın kendini sarmasına izin verdi. Altından geçen dalgaları hissediyor, üstte olmanın verdiği rahatlıkla uzanıyordu. Güneşi göz kapaklarında hissetti ve düz ufuk X
12 çizgisi hareketlendi. Bu hareketlenme yaklaştıkça büyüdü ve karardı. Güçlü dalgalar huzur içinde uzanan Metin Bey i de içine alarak ilerledi. Ciğerlerine dolan tuzlu su onun korkuyla ve çaresizlikle sıçramasına neden oldu. Derinlere öylesine fırlatılmış bir taş gibi inerken bütün çırpıntıları boşunaydı. Soğuk çarşaf alev aldı ve çaresizlik dibe battı. Gözleri kararıp da son bir nefes vermeden Metin Bey, kendisini yutan kömür karası dalgayı gördü. Boğazına dolanan isli elleri hissetti ve dibe battığında ona pahalı kumaştan da daha yakın olan ölümü duydu. Karanlıkta kaldı, korktu, üşüdü ve kömür karası dalga tüm kudretiyle ufka geri dönerken ve Metin Bey in son nefesini peşinde sürüklerken, sahildeki isli kömür karası taşın üstündeki koyu lekeden eser kalmamıştı. Selin ÜLGER TED Ankara Koleji XI
13 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI ÜÇÜNCÜSÜ DARA Fatma GÖÇMEN TED Karabük Koleji Merhaba benim adım SFFPA öyle yüzünüzü buruşturmayın napapayım bizim ırkta genel olarak böyle isimler kullanılır. Unutma insanoğlu, bu dünyada sadece sen yoksun. Hem her zaman bütün hikayeleri siz mi yazacaksınız bi de biz size bir hikaye anlatalım. Ha bu arada ben bir karıncayım adımı söylemiştim SFFPA bir de kardeşim var ona da SZZPA denir. Gerçi birçok kardeşim var biz öyle sizin gibi illa da kan bağımız olanlara kardeş demeyiz bize göre bu dünyadaki her canlı bizim kardeşimizdir. Neyse konumuza dönelim benim hakkımda az çok bilgi sahibi olduğunuza göre şimdi hikayeye başlayalım. Normalde XII
14 sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp, hep birlikte yuvadan çıkar ve çevremizde bulduğumuz yiyecekleri yuvaya taşırız. Yine böyle bir sabah kalkıp hep birlikte yuvadan çıktık. Bizde bir şey daha vardır: Biz asla birbirimizi yalnız bırakmayız yaptığımız her işi birlikte yapar, sonucunu da birlikte paylaşırız. Hani sizin o hep söylediğiniz sen ondan daha iyi olacaksın hııışşş kimse duymasın bizde sen lafı edilmez. Atalarımız tek başına bir şey olunmayacağını güzel bir şey olması için hep birlikte yapılması gerektiğini söylerler. Eh bu da bizim huyumuz işte. Tam kafileye katıldık kardeşimle yürürken tanımlayamadığım bir ses geliyordu antenime, etrafıma baktığımda ise kimse yoktu. Galiba bu ses sadece benim frekansıma takılmıştı. Etrafıma bakmayı bırakıp yürümeye devam ettim ta ki o sesi tekrar duyana kadar. Bu sefer gerçekten merak etmiştim, bu neyin sesiydi? Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda bizim biraz sonraki mola yerimiz olan çeşmenin betonuna oturmuş bir şey gördüm, sanırım bu bir insandı. Genelde kendi işimize bakar kimseye karışmaz, hele de konu insanoğlu ise onlara hiç bulaşmazdık. Annem ve babamdan sizden uzak durmam gerektiğini çünkü sizlerin çok bencil ve düşüncesiz olduğunuzu duymuştum. Neyse ki biraz daha yürüdükten sonra mola yerimize gelmiştik. Daha demin antenime takılan o sesin sahibini gördüm tahminim doğruydu yan tarafımdaki karıncaların konuşmalarından duymuştum bu bir insandı. Biraz korkarak biraz da merak ederek betona tırmanmaya başladım. Hah işte çıktım! Valla yoruldum nefes nefese kaldım; ama buna değdi çünkü beton tam da insanı görebileceğim hizadaydı ve galiba bu bir dişiydi. Baktığımda derisi bembeyazdı ve saçları benim kabuğumun renginden daha koyuydu ama yüzünün yan kısımları kıpkırmızı olmuştu. Burada olmamam gerekiyordu. Birazdan mola bitecekti ama merak işte biraz daha yaklaşarak: Bıışt bıışt beni duyuyormusun dedim. Önce etrafına baktı ama beni fark etmedi bu sefer daha yüksek sesle Buradayım betonun üstüne bak dedim ve işte beni bulmuştu! Bir an irkildi Se se sen konuşmuyorsun di mi? dedi. Ne kadar korksam da antenlerimi dikleştirerek: Evet ben konuşuyorum, ne sandın? dedim. Kendi kendine bir şeyler mırıldanarak bana hafifçe yaklaştı açıkçası onun bu hareketi beni tedirgin etmişti. İyi de karıncalar konuşmaz ki, dedi. Ben de ona doğru bakıp kalbi olan her şey konuşabilir sadece kalpten dinlemesini bilirsen duyabilirsin dedim. Derin bir nefes alarak hıh ne kalbi ya insanların yanında megafonla bağır yine de duymak istemediklerini duymuyorlar çevrelerine o kadar ilgisiz ve umursamazlar ki sen gelmiş bana kalpteki ses diyorsun. Ona gülümseyerek valla o sizin sorununuz ben de anlamadım bu kadar bencillik nereden geliyor. Yanağına düşen damlayı eliyle silerek haklısın be karınca kardeş dedi. Ona daha da yaklaşarak niye burada yalnızsın ve göz olduğunu tahmin ettiğim şeyi antenimle gösterip niye ağlıyorsun XIII
15 dedim. Aslında canlıların belli şeyleri birbirine benziyordu mesela bizim üç gözümüz var her biri sizde de olduğu gibi bizim ruhumuzu yansıtır. Bu ağlayan gözlere baktığımda umutsuzluk ve bıkkınlık görüyordum. Madem insanlar seni dinlemiyor öyleyse sen de derdini bana anlat merak ettim doğrusu siz insanlar bu kadar nimete sahipken neden yeryüzünün en mutsuz varlıklarısınız anlamıyorum. Bir iki defa nefes alış verişine benzer sesler çıkararak ofladı. Çok uzun hikaye ama şöyle anlatayım. Annem ve babam benimle hiç ilgilenmiyorlar sırf onları mutlu etmek için derslerime çalışıp karnemi çok iyi getirdim; ama bu mutluluğumu onlarla yaşayamıyorum bile onlar şu anda iş seyahatindeler ancak bir hafta sonra gelirler bense yine kendi yalnızlığımla baş başa kaldım. Hiçbir zaman beni dinlemiyorlar. Onlardan istediğim daha fazla oyuncak ya da para değil ben onlardan sadece sevgi istiyorum. Onların yanımda olduğunu bir ailenin parçası olduğumu hissetmek istiyorum. Eh neymiş efendim sözde beni düşünüyorlarmış aslında gerçek ne biliyor musun karınca kardeş onlar kendi açlıklarını, kendi bencilliklerini örtbas etmek için vicdanlarına beni göstererek yalan söylüyorlar. Sözde çok büyümüşler her şeyi yapabilecek cesaretleri var ama her insanın karşısındaki insana verebileceği en kolay ama bir o kadar da değerli olan sevgiyi vermekten korkuyorlar ve güya çok cömert olan, benim her dediğimi yapan ailem aslında kocaman bir bencilliğin ortasındalar. Anlamıyorum büyük, akıllı ve mantıklı düşünen onlar bu çelişkiyi fark edemeyecek kadar nasıl kör oluyorlar deyip bana acıklı bir tebessüm etti. Ya işte böyle bu da benim mutsuzluğum deyip iç çekti. Ona daha da yaklaşarak bak daha önce bir insanla tanışmadım ama sana merak ettiğin sorunun cevabını söyleyeyim: Bu dünyada bazı şeyleri görebilmek için daha büyük ya da daha akıllı olmana gerek yok. Her duruma kalbinle bakmaya başladığında hakikati görürsün bu da ancak sevgiyle olur yani gerisi boş, dediğim sırada antenime değişik sesler gelmeye başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir ses Senin ne işin var burada deyip tanıştığım kızın yanına gelmişti. O biraz daha iriydi ve sinirli bir yüze sahipti işte başka bir insan daha, gün gittikçe farklılaşıyordu. Kız bir bana bir de insana bakıyordu. Sonra bana dönerek: Onunla da konuşur musun? dedi. Kendime gelmeye çalışarak peki merhaba ben SFFPA, dedim. Diğer insan zaten çatık olan kaşlarını daha da çatıp kıza bakara ne saçmalıyorsun sen, burada oturmuş bir karıncayla mı konuşuyorsun? Sen cidden kafayı yemişsin, dedi. Beni duymuyordu çünkü o şuanda içindeki o iç savaşla meşguldü oradaki gürültünün esiri olmuş çevresindekileri ne duyuyor ne de görüyordu. Ben bunu fark etsem de kalbini bana samimi bir şekilde açan küçük kız şaşkındı. Ona dönerek boşuna uğraşma o beni duyamayacağını düşünüyor seni ise dinlemiyor dedim. Kız bana hüzünlü bir şekilde bakarak peki o zaman şimdi ne yapmalıyım dedi. Tam antenlerimi dikleştirip ona bir şeyler söyleyecekken üzerime büyük bir gölge düştü, vücudumun her yerinde derin bir sızı ve işte karanlık XIV
16 Kendi cesedim beton ve taşın arasında ezilmiş bir şekilde orada öylece duruyordu. Yanımdaki kız ise diğer kişiyle hıçkıra hıçkıra ağlayarak tartışıyordu sanırım kız benim için ağlıyordu. Eee insanoğlu sizin başrol olduğunuz bir hikaye de genelde iyi sondan bahsedilmiyor. Yine o ben egosu, diğer varlıklardan kendini üstün tutma Evrene, etrafına hatta kendine bu kadar uzak ve vurdumduymaz olur, sana bunu hatırlatacak şeyleri yok edersen içindeki o boşluk devamlı kendini sana hatırlatacak. Bizde yani karıncalarda cennet ya da cehennem yok ama sizin bu mutsuzluğunuz galiba bu dünyadaki en karanlık, en yakıcı ve en sıcak CEHENNEMİNİZ Fatma GÖÇMEN TED Karabük Koleji XV
17 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI JURİ ÖZEL ÖDÜLÜ DENİZ ÜSTÜNDE YÜRÜR GİBİ Gönül Nur MİNGSAR TED Mersin Koleji Yılın ilk karı lapa lapa yağıyordu. Aralık ayında Kars dondurucu soğuğuyla bizleri üşütürken, muhteşem kar manzarasıyla da adeta beni büyülerdi. Boyumun yarısına kadar ulaşmış kar içerisinde bata çıka yürüyerek, okuldan eve döndüğüm bir akşam babamla annemin tartışmasına tanık oldum. Beni daha iyi şartlarda okutabilmek amacıyla, babam tarlayı satıp şehir merkezine yerleşmemiz için annemi ikna etmeye çalışıyordu. Babam çiftçilikle uğraşırdı. Dul kalan nineme yardım için, lise tahsilini yarıda bırakıp köye yerleşmişti. Askerliğini yaptıktan sonra annemle evlenmişti. Benimle her zaman yakından ilgilenirdi. İyi bir lise kazanmam için hep bana destek olur, moral verirdi. Bir keresinde bana: Yusuf oğlum, eğer güzel bir lise kazanırsan beraber hayallerini gerçekleştirebiliriz. Sen yeter ki oku oğlum, benim gibi okulunu yarıda bırakma. demişti. XVI
18 Her akşam, yemekten sonra askerlik anılarını anlatırdı. Askerliğini Muğla nın Marmaris ilçesindeki Aksaz Deniz Üs Komutanlığı nda yapmıştı. Hiç görmediğim denizi, babamın anlattığı kadarıyla kafamda hayal meyal canlandırırdım. Her gece yatmadan önce kendimi deniz üstünde yürürken hayal eder, öylece uykuya dalardım. Yine bir akşam babam anılarını anlatırken lafa karıştım: Babacığım, ben deniz üstünde yürümek istiyorum. dedim. Babam gülerek: Deniz üstünde yürünmez Yusuf, ama madem bu kadar çok istiyorsun lise sınavında fen lisesini kazanırsan bu dileğin gerçek olabilir. dedi. Ben şaşkın bakışlarla babamın yüzüne baktım. İmkansız bir şey olduğunu söylüyordu ama gerçekleşme ihtimalinden de bahsediyordu. Sobaya odun atıp yanıma geldi: Sana efsanelere konu olmuş, Marmaris ilçesinde geçen bir hikaye anlatacağım Yusuf iyi dinle. dedi. Sobaya doğru ısınmak için yaklaştım ve anlatmaya başladı: Efsaneye göre çok eski zamanlarda kralın çok güzel bir kızı varmış ve bu kız bir balıkçıya aşıkmış. Kral kızının balıkçıyla evlenmesini istemediği için prensesle balıkçı gizli gizli buluşurmuş. Babasının öfkesinden korkan prenses balıkçıyla buluşmak için her gece bir gömlek yakarak haber verirmiş. Bir gün kızından şüphelenen kral, askerlerine kızını takip etmelerini söylemiş ve kız gömleği yaktığı sırada kızı yakalamışlar. Ateşi gören delikanlı askerlere doğru ilerlerken, prenses sevdiği adamı kurtarmak için kendini suya atmış ve o sırada bir mucize gerçekleşmiş, kızın adım attığı yerler kumla kaplanmış. Kız rahatça yürürken, askerler kuma saplanıp boğulmuşlar. Askerlerden biri prensesi okla vurmuş ve deniz prensesin kanıyla kırmızıya boyanmış. Prensesi kollarına alan balıkçı onu sandalına koymuş ve ortadan kaybolmuşlar, bir daha da kimse onları görememiş. Ve o günden sonra bu koy, Kızkumu diye anılır olmuş. Bu kumdan yol 600 metre uzunluğunda falan Yusuf, insana su üstünde yürür hissi veriyor. dedi. Babam anlatmayı bitirince, yüzümde bir zafer tebessümü oluşmuştu. Fen lisesini kazanıp hayalimi gerçekleştirecektim. Mavinin, yeşilin her tonunu etrafında barındıran o denizi görebilecektim. Bir hafta sonra dedemden kalma tarlayı satarak şehre yerleştik. Babam burada demiryolu işçisi XVII
19 olarak çalışmaya başlamıştı. Benden başka üç kardeşime bakabilmek için gece gündüz çalışır, eve yorgun argın kir pas içinde gelirdi. Nihayet sınav günü gelip çatmıştı, emeklerimin karşılığını alacağıma inanıyordum. Sınav sonuçları açıklandığında babam işteydi. Büyük bir heyecanla akşama gelmesini bekliyordum, düşlerim sonunda gerçek olacaktı. Babama, Kars Fen Lisesini kazandığımı söylediğimde sevinci ve gururu gözlerinden okunuyordu. Bir ay sonra babam iş yerinden üç günlük izin aldı. Eve geldiğinde aldığı otobüs biletlerini görünce sevinçten deliye döndüm. Ertesi gün otobüse binip, Muğla nın yolunu tuttuk. Orada üç günlüğüne, askerlik arkadaşlarının birinin evinde kaldık. Erzurum dışında hiç büyük bir şehir görmemiştim. Kars tan daha çok gelişmiş bir yerdi. Havası o kadar sıcaktı ki gelirken kat kat giydiğim kazakları çıkartmak zorunda kalmıştım. Sabah olduğunda babam büyük günün gelip çattığını söyledi. Heyecandan titremiştim, kahvaltıyı bile zor yapmıştım. Arkadaşının arabasına binip, Kızkumu plajına geldik. Yıllar sonra bile, dün gibi hatırladığım o anı asla unutmadım. Karşımda uçsuz bucaksız, masmavi yorgan misali deniz duruyordu. Genzimi yakan deniz kokusu, ayağımın kumla kaplandığı o plaj, adeta beni büyülemişti. Kumların üzerinde koşup duruyor, ellerimle belli belirsiz şekiller çiziyordum. Kafamın içinde hayallerimin gerçek olduğuna dair sesler yankılanıyordu. Babam kumsalda oturmuş beni izliyordu. Koşarak yanına gittim elini öperek: Bana bu güzel anı yaşattığın için sana binlerce kez teşekkür ediyorum babacığım. dedim. Boynuna sarılıp ağladım. Babamda ağlamaya başladı, onu ilk defa ağlarken görüyordum. Ayaklarımı ellerimi suya daldırıp denizin tadını çıkartmaya çalışıyordum. Daha dün, soğuk ve karı iliklerime kadar hissettiğim memleketimdeyken; bugün, sıcak havayı, denizin dalgasını ılık ılık ayaklarıma dokunuşunu hissediyordum. Suyun içerisinde ki o efsanevi kumdan yolun üzerinde, ben bir uçta babam bir uçta karşılıklı duruyorduk. Babama doğru mutluluktan haykırarak, bugün bile kulaklarımda çınlayan o büyülü cümleyi sevinçle söyledim: Deniz üstünde yürür gibi Gönül Nur MİNGSAR TED Mersin Koleji XVIII
20 III. GENÇ MEŞALE ÖYKÜ YARIŞMASI MANSİYON YORGUN YOLCU Eylül ELMAS TED Polatlı Koleji Tutunacak bir yer aradım, ayakta durmak beni çok yoruyordu. Sonra tekrar kulaklarıma dolan o sözcükle irkildim, söylenenleri yakıştıramıyordum kendime. Kapının kulpuna verdim ağırlığımı. Bir iki saniyeliğine dinlenebilmişken, kapı açıldı. Bahçeye attım kendimi, çiçeklerin kokusunu içime çektim. Güllerin kokusu bir başkaydı, hemen ayırt ettim diğerlerinden. Bu gül sevgisi küçüklüğümden gelen bir şeydi; fakat pek hatırlayamıyordum nedenini. Ilık ılık esen rüzgârın tenimde yarattığı etkiyle rahatlamaya başlayan bedenim tekrar terlemeye başladı. Gözümden akan yaşlar yüzünden bulanık görüyordum etrafı. Kirli bir camın arkasından bakıyormuşum hissinden kurtulmak için kapadım gözlerimi. Kapattığım an yaş yaş oldu yanaklarım. Ağlama sırasında gözyaşlarının silinmesini sevmezdim. O an hissedilen duyguların bir XIX
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
DetaylıI. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS
I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara
DetaylıNURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.
Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci
DetaylıISBN : 978-605-65564-3-2
ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ
DetaylıSevda Üzerine Mektup
1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.
DetaylıKÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU
KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,
DetaylıKızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri
1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya
DetaylıO sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç
O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek
DetaylıDersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan
DetaylıRukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5
Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.
Detaylıyemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan
Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba
DetaylıΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ
ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:
DetaylıABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.
SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç
DetaylıADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.
DetaylıRafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.
Onaylayan Administrator Pazartesi, 21 Mayýs 2007 Besteciler.org Amerika A memo Burasý New York Amerika Evler karýþtý bulutlara Nasýl bir zaman Nasýl bir yaþam A memo Ýnsanlar simsiyah, kýzýl, beyaz Sokaklar
DetaylıEvimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım
Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa
DetaylıBilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.
Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz
DetaylıGünler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin
Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.
Detaylıİsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali
Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet
Detaylı"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."
Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir
DetaylıSORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her
DetaylıGeç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin
Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz
Detaylı> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik
KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...
DetaylıΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ
ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες
Detaylıde hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu
İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda
DetaylıDört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda
Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara
DetaylıALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?
ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.
DetaylıYüreğimize Dokunan Şarkılar
On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma
DetaylıUzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer
Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik
DetaylıTATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.
TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi
DetaylıYALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem
YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için
DetaylıYukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?
1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini
DetaylıHerkese Bangkok tan merhabalar,
Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak
DetaylıHerkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse
Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı
DetaylıBir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap
Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.
DetaylıΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:
ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011
DetaylıÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ
ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği
DetaylıBen gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz
ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz
DetaylıSevgili dostum, Can dostum,
Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.
DetaylıKahraman Kit Misafirlikte
Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project
DetaylıGülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!
Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,
DetaylıSöyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.
BULUŞMA Deniz kenarında bir lokantadayız. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. İnternetten birkaç fotoğraf. Hepsi bu. Seni buraya çağırmakla iyi mi ettim? Galiba bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Karşımda
DetaylıKızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var:
1 2 Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var: Kadınlar hayatlarını güzelleştirecek, beraber eğlenebileceği, güzel sohbetler edebileceği, bakışlarıyla kalp yakan, hayat
Detaylıþimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.
Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.
Detaylı12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN
12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın
DetaylıANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ
ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal
DetaylıAnne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış
Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman
DetaylıTİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU
TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?
DetaylıMelih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
DetaylıYIL DEDE'NİN DÖRT KIZI
Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp
DetaylıC A NAVA R I N Ç AGR ISI
C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;
DetaylıYOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN
YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir
DetaylıBoylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...
Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi
DetaylıİNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU
25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma
DetaylıKOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)
KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...
DetaylıBİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK
BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine
DetaylıZeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI
Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıKulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.
33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,
Detaylıedersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları
RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıDERİNSU ANAOKULU Haziran Ayı Eğitim Bülteni
DERİNSU ANAOKULU 2016-2017 Haziran Ayı Eğitim Bülteni GÜZEL BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKTIK.. BİZLERE GÜVENDİĞİNİZ VE DESTEKÇİMİZ OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ. YAZOKULUMUZDA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE DERİNSU
DetaylıYaşama Hakkı Nerede?
Sayı:3 Ocak 2009 Yaşama Hakkı Nerede? T K TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ TIP ÖĞRENCİLERİ KOLU FAKÜLTE DOKU muza Sahip Çıkalım Erdem Erkoyun Akdeniz TÖK görevlendirildiği; hiçbir tanımı olmayan konumu
DetaylıYÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
DetaylıOkuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası
Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,
DetaylıPolat Gürgen. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 26.04.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
Detaylı6. Sınıf sıfatlar testi testi 1
6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor
DetaylıRamazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
DetaylıBenzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar
DetaylıEkmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.
1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına
DetaylıBARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe
BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca
Detaylı5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?
5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) Öğle üstü bir cip gelip obanın çadırları önünde durdu. Çocuklar hemen çevresinde toplaştılar. Cipten önce veteriner, sonrada kaymakam indi. Obanın yaşlıları hemen
DetaylıTOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ
K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp
DetaylıDuygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.
Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.
DetaylıFatma Atasever.
Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız,
DetaylıKİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3
KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?
Detaylızaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,
DetaylıTURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI
TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa
DetaylıMüslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 28.7.2009 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
DetaylıAŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin
AŞKIN ACABA HÂLİ Varoluştan bu yana herhangi bir metoda uydurulup bu doğrultuda devam edilemeyen belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin hatlarla
DetaylıÖzel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK
Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl
DetaylıAĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?
AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta
DetaylıKEREM ASLAN Her Şey Dahil
KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN 1987 de Ankara da doğdu. TED Ankara Koleji ve Yahya Kemal Beyatlı Lisesi ni bitirdi, Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü nden mezun oldu. Eğitimine devam etmek için
DetaylıJiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.
Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine
DetaylıDerleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı
Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı DAMLA BÖRTÜCEN Zeytin, rüyasında benekli faresini kaybetti. Cadıya sordu, cadı biz fare yemeyiz ama
DetaylıMUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN
MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük
DetaylıMUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN
MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri
DetaylıBÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ
BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya
DetaylıBir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.
A.SÖZCÜKTE ANLAM GERÇEK (TEMEL) ANLAM Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.
DetaylıBir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$
ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel
DetaylıGüzel Bir Bahar ve İstanbul
Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.
DetaylıDemodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.
Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR En Kıymetlim, Sonsuz AĢkım Gözlerinde sevdayı bulduğum, ellerinde
DetaylıÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü
ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden
DetaylıSIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.
SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru
DetaylıPirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan
1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında
DetaylıSİMETRİ 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. Akif ile annesi, köyün kıyısında ufacık bir evde yaşıyorlardı. Evleri bir bahçenin içindeydi. Akif'in annesi bahçeye mevsimine göre
DetaylıHafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK
Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını
DetaylıEşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)
Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.
DetaylıA1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:
A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.
Detaylı