BOSTANCI. Sayı 1. Mayıs 2014 DOĞA KOLEJİ. Doğal Dergi

Transkript

1 Sayı 1 BOSTANCI Mayıs 2014 DOĞA KOLEJİ Doğal Dergi

2 Sayı 1 Doğal Dergi

3 Sizler, yani Türkiye nin genç evlatları! Y orulsanız dahi beni takip edeceksiniz. D inlenm em ek üzere yürüm eye karar verenler, asla ve asla yorulm azlar. Türk G ençliği gayeye, bizim yüksek idealim ize durm adan yorulm adan yürüyecektir. M ustafa K em al A TA TÜ R K

4 BOSTANCI Doğa Koleji BU SAYIDA: İçindekiler Mualla Algül ile röportaj I. Dönem Etkinlikleri C İ L T 1, S A Y I İÇİNDEKİLER Tüyap Vefa Ziyaretleri Tiyatro Kulübü Münazara Kulübü Boğaziçi Turnuvası Galatasaray Üniversitesi Eğitimleri Şeb-i Arus Töreni Kış Şenliği Okay Tiryakioğlu Semineri Bizden Edebiyat 1-Aşiyan Müzesi 2-Sait Faik Müzesi 3-Geçmişten Günümüze Türk Tiyatrosu 4-Yazarlar ve Süregelen Çalışmaları II. Dönem Etkinlikleri Atina 7. Demokrasi Forumu Atina-İtalya Programı Münazara Turnuvalarımız Çanakkale Programı Ufuk Özkan Röportajı Hikayelerimizden Seçmeler Anne Her Şey Rüyayla Başladı Değişim Anne ve Kız Karikatürlerimizden Seçmeler Geçen Yılki Etkinliklerimizden Seçmeler Doğa Koleji Öğrenci Meclisi Spor Başarıları İletişim Mualla ALGÜL Öğretmenlik bir hayaldi benim için Tüyap 2 Kasım Cumartesi günü TUYAP Kitap Fuarı na gittik. MÜNAZARA EĞİTİMi Kendimizi geliştirme yolunda önemli bir adım atma imkanını elde ettik. Tiyatro Bostancı Doğa dan komedi oyunu geliyor. Bizden Edebiyat Gel bakayım yetimlikle maytap eden paşazadem güzel adem! Meclis Doğa Koleji, öğrencilerin yönetimde bulunduğu tek Okuldur. Şampiyonlar! Erkek Basketbol Takımları 2 yeni başarıya daha imza attı. 01 DOĞA

5 Müdürden Okul Müdürümüz Öğretmenlik benim hayalim, beklentim ; hayattan umduğum, her sabah mutlu uyanmamı sağlayan meslektir. Mualla ALGÜL ile Röportaj Başarıöykünüzdenbirazbahsedebilirmisiniz? Mersin de doğup büyümüş ve liseyi bitirmiş bir kişi olarak İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi nde Matematik Bölümü nü kazandım. Bu sebeple İstanbul'a geldim. Sonrasında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü nü bitirdim. Yıldız Teknik Üniversitesi nde Matematik ve Fen Ortaöğretim Eğitimi üzerine bir yüksek lisans yaparak eğitim sürecini tamamladım. Ardından Doğa Koleji yle tanıştım. Doğa Koleji yle çalışmak aslında bu başarı hikayesinin önemli noktalarından biridir. Çünkü başarma noktasında hızlı ilerleyebileceğiniz, yaptıklarınızın takdir gördüğü, önünüzün açıldığı ve her zaman açık olduğu nadir kurumlardan biridir Doğa Koleji. Sonra Doğa Koleji nde Matematik Öğretmenliği ile başlayan serüvenim müdür yardımcılıyla devam etti. 1 yıllık bir genel müdürlük tecrübesinden sonra şu an Bostancı Doğa Koleji nde lise müdürü olarak görevime devam ediyorum. Öğretmenlikten okul müdürlüğüne kadar yükseldiniz. Bunu tahmin eder miydiniz? İşini severek yaptığın zaman ve sürekli kendinden bir şeyler ekleyerek çalıştığın zaman yükseliş kendiliğinden oluyor. Bu anlamda bekliyordum diyebilirim. SizceYöneticilikNedir? Öğretmenlikle yöneticiliği ayıran şey nedir diye düşünecek olursak şöyle diyebiliriz: Yöneticilik doğru karar verebilmektir. Öğretmenlerini, birlikte mesai paylaştığın arkadaşlarını anlayabilmek ve onları doğru yönlendirebilmektir. Kampüsteki tüm birimlerin koordineli bir şekilde çalışmasını, tüm çalışanların birbiriyle uyum içerisinde görevlerini yapabilmelerini sağlamaktır. Bu açıdan düşününce oldukça zor bir görev ancak özellikle Bostancı adına konuşacak olursam, tüm çalışanların aynı görev bilinci içerisinde çalışıyor olması bu uyumu kendiliğinden getiriyor bir bakıma. Okul yönetmeyi bir strateji oyununa benzetecek olsaydınız bu hangisi olurdu? Oyunları çok bilmem ama hızlı karar verip çabuk uygulama stratejisi doğru bir ifade olabilirdi. Yani hızlı karar verip çabuk uygulama, şeklinde bir strateji oyunu varsa buna benzetebilirim. İnsan ilişkilerinin yoğun olduğu bir çalışma ortamındasınız. Bu aşamada sizce insanları mutlu etmenin anahtarı nedir? İnsanları mutlu etmenin önemli anahtarlarından bir tanesi birkaç kişilik düşünebilmektir. Yani kastım şu: Herhangi bir olayla karşılaştığınızda sıkıntı ya da mutluluk önce kendinizi karşı tarafın yerine koyup onu bu aşamaya yani bu kızgınlığa ya da mutluluğa getiren şeylerin ne olduğunu anlamanız yani süreci takip etmeniz gerekiyor. Ben bunu takip etmeye çalışıyorum elimden geldikçe. O kul m üdürüm üz hakkında m erak ettikleriniz 02 DOĞA

6 Öğretmenlik Nedir? Biraz Anlatabilir misiniz? Öğretmenlik bir hayaldi benim için, bir hedefti. 8.sınıfın sonunda Mersin de orta sonda «Ben İstanbul'da okuyacağım. Ben Matematik Öğretmeni olacağım. Ben oraya yerleşeceğim ve üniversiteden sonra İstanbul'da yaşayacağım.» demiştim. Öğretmenlik benim hayalim, beklentim benim hayattan umduğum benim her sabah mutlu uyanmamı sağlayan bu meslek, dolasıyla çok özeldir. Doğa da öğretmen olmak ve Bostancı Doğa da çalışıyor olmak. Okulunuzda 600 e yakın öğrenci var. Hepsinin tek tek sorunları var ve yardımcı olmanızı isteyen bir çift gözleri var. Eğer bu parçada sorun olursa bütün bozulur. Bu sorunları teker teker nasıl çözüyorsunuz? Bu sorunun çok güzel bir cevabı var. Müthiş bir ekiple çalışıyorum. 4 tane işini gerçekten çok iyi yapan müdür yardımcısı, yönetici arkadaşım var. Yaklaşık 50 tane gerçekten öğretmenlik mesleğini hakkıyla yerine getiren öğretmen arkadaşım var. Sadece onlar da değil. Bütün yan alanlar temizlikten, yemekhaneden, kantinden,muhasebeden,güvenlikten sorumlu kişiler de bu ekibe dahil. Bostancı kadrosu gerçekten bütün halinde, birlik beraberlik içinde çalışan bir kadro. Her şeyin bu kadar yolunda gitmesinin sanıyorum tek sebebi, bu kadar iyi çalışan, bu kadar işini iyi yapan bir ekiple çalışıyor olmam. Doğa Koleji ne gelmeyip bu mevkiye yükselmeseydiniz Matematik Öğretmeni olarak devam edecektiniz. Bu hayatınızı mı, yoksa Matematik Öğretmenliğini mi daha çok sevdiniz? Şimdi aslında birbirinden çok bağımsız değil. Matematik öğretmeniyken de eğitimcisiniz, lise müdürüyken de eğitimcisiniz. Öğretmenliğin özlenen tarafı şu: Çocuklarla daha fazla bir arada vakit geçirmek. Ama şu anki hayatımda da sizlerle bir aradayım. Oyüzden ikisini ayırmak mümkün değil. İkisi de çok çok sevdiğim, hayalini kurduğum, yapmak istediğim işi yapıyorum dediğim meslek. Burada olmak öğrencilerimle olmak paha biçilmez öyle söyleyeyim. Doğa Koleji, yaptıklarınızın takdir gördüğü, önünüzün açıldığı ve her zaman açık olduğu nadir kurumlardan biridir Elbet kötüye giden projeleriniz beğenilmeyen etkinlikleriniz olmuştur. Böyle durumlarda yola devam etmeyi nasıl başarıyorsunuz? Biraz önceki soru aslında bunun cevabı. İşini severek yapmak. Yani herkese bütün öğrencilerime, bütün çalışma arkadaşlarıma, hayatta tanıdığım herkese yeni yılda tek bir şey diliyorum. Allah herkese sevdiği ve sabah uyandığında mutlulukla koşarak gideceği bir iş nasip etsin. Öğretmen olmasaydınız ne olurdunuz? Öğretmen olurdum. Yani dedim ya 8.sınıfın sonunda karar verilmiş, hayali kurulmuş bir hikaye oldu. Ben yine öğretmen olurdum. Sorularımızı içtenlikle cevapladığınız için kendim ve arkadaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Hayır yok, ben teşekkür ederim. Hepinize başarılar diliyorum, kendinize iyi bakın. R öportaj: E cem ȘE N DİL 03 DOĞA

7 TÜYAP KİTAP FUARI NDAYIZ Yeni tasarımıyla farklı bir çehreye bürünen, adeta farklı bir konsept kazanan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi nin öğrencileri olarak sosyal ve akademik alanda benzersiz çalışmalara imza atmaya devam ediyoruz. Geleceğin dünyasında en iyi yerlere gelebilmek adına kişisel gelişimin önemini bilen, okumanın yepyeni ufukların kapısını araladığını fark eden Bostancı Doğa nın Doğa Nesli öğrencileri olarak 2 Kasım Cumartesi günü TUYAP Kitap Fuarı na gittik Bu yıl 32. Kez kapılarını açan ve kitapseverleri kitaplarla buluşturan fuar hem bizler için, hem de tüm katılımcılar için oldukça keyifli anlara sahne oldu. Sabahın ilk saatlerinden itibaren dolmaya başlayan fuarda onlarca yayınevi standı, her bir stantta binlerce kitap vardı. Taner Timur un onur konuğu yazar, Çin Halk Cumhuriyeti nin ise onur konuğu ülke olarak yer aldığı fuarda Ataol Behramoğlu ndan Ayşe Kulin e, Ahmet Ümit e kadar onlarca yazar da hayranlarına kitaplarını imzalamak için hazır bulundu. Bizler de her bir standı tek tek dolaşarak kitapları inceleme, sevdiğimiz kitapları satın alma ve beğendiğimiz yazarlarla bir araya gelme imkanı bulduğumuz gezimizin yorgunluk anlarında oturup birkaç sayfa kitap okumayı ihmal etmedik. Bostancı Doğa nın kitap kurtları olarak kitaplarla, kitap kokusuyla dopdolu geçen bu keyifli hafta sonu için Edebiyat Zümresi öğretmenlerimize çok teşekkür ediyor, bir sonraki kitap fuarını şimdiden sabırsızlıkla bekliyoruz. Bostancı D oğa nın K itap K urtları 04 DOĞA

8 VEFA ZİYARETLERİMİZ Geliştirdiği birbirinden değerli projeleriyle rakiplerine örnek olan ve her defasında çıtayı daha yükseklere taşıyarak adeta kendi kendisiyle yarışan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi öğrencileri olarak sosyal ve akademik çalışmalarımıza her geçen gün bir yenisini eklemeye devam ediyoruz. Maddi ve manevi değerlerin önemini fark eden, ahlaki gelişimin de akademik sosyal gelişimle birlikte yürütülmesi gerektiğini bilen Doğa Nesli ninbireyleri olarak bizlere emek veren öğretmenlerimize karşı vefa borcumuzu ödeyebilmek adına Vefa Ziyareti çalışmalarımızı tamamladık. Meclisimizin geleneksel projelerinden biri haline gelen ve her yıl tekrarlanan Vefa Ziyareti projemiz bu yıl da 9. ve 10. Sınıf öğrencisi arkadaşlarımızın katılımıyla gerçekleşti. 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle mezun oldukları okullara giderek öğretmenlerini ziyaret eden arkadaşlarımız, kendilerine yıllarca emek veren o güzide insanlara karşı vefa borçlarını yerine getirmiş oldular. Ziyaret esnasında aldıkları çiçekleri öğretmenlerine takdim ederek onları bir kez daha mutlu eden arkadaşlarımız, hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmediler. Meclisimizi ve projeye katılım gösteren arkadaşlarımızı tebrik ediyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü nü bir kez daha yürekten kutluyoruz. 05 DOĞA «B ostancı D oğa nın V efası»

9 TİYATRO KULÜBÜMÜZ ÇALIŞMALARINA BAŞLADI Yeni görünümüyle, farklı dizaynıyla adeta yeni bir konsept kazanan, geliştirdiği projeleriyle akranlarına örnek olan ve her defasında çıtayı daha yükseklere taşıyan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi öğrencileri olarak sosyal alandaki çalışmalarımıza tüm hızımızla devam ediyoruz. Model Uçak, Bilim, Münazara Kulübü derken meclisimizin çalışmalara başlamasının ardından şimdi de Tiyatro Kulübümüz çalışmalarına başladı. Arkadaşlarımızın katılım konusunda yoğun ilgi gösterdikleri kulübümüz Edebiyat Zümremizin rehberliğinde geçtiğimiz günlerde ilk çalışmasını gerçekleştirdi. Devlet Tiyatrosu çıkışlı eğitmenimizin, Tiyatro Kulübü nden sorumlu öğretmenlerimizin ve tabii ki kulüp üyelerimizin katılımıyla gerçekleşen ilk çalışmada oldukça keyifli anlar yaşandı. Konferans Salonu nun sahnesinde bir daire şeklini alarak oturan ve sahnelenmesi planlanan oyunla ilgili görüşlerini dile getiren öğrencilerimiz, tiyatro konusuyla ilgili temel kavramları da öğrenmiş oldular. Yapılan görüşme neticesinde komedi tarzında bir oyun sahnelemeye karar veren tiyatroseverkulüp üyelerimizi özgüvenlerinden dolayı kutluyor ve onlara çalışmalarında başarılar diliyoruz. Sanat güzelliğin ifadesidir. Mustafa Kemal ATATÜRK 06 DOĞA

10 MÜNAZARA EĞİTİMLERİMİZ DEVAM EDİYOR Yeni tasarımıyla farklı bir konsept kazanan, eğitim modeliyle, sıra dışı projeleriyle eğitim dünyasının markası haline gelen ve her defasında çıtayı biraz daha yükseklere taşıyan Doğa Okulları nın Bostancı Doğa Anadolu Lisesi nin öğrencileri olarak sosyal alandaki çalışmalarımıza her geçen gün bir yenisini eklemeye devam ediyoruz. Hitabet yeteneğimizi geliştirebilmek, özgüven sahibi olabilmek ve düşüncelerimizi daha planlı ve etkili şekilde dile getirebilmek adına 3 yıl önce açılan ve okulumuzun geleneksel kulüpleri arasındaki yerini alan Münazara Kulübü nün üyeleri olarak 2 haftada bir yaptığımız çalışmalarımıza tüm heyecanımızla devam ediyoruz. Her defasında farklı bir konuyu öğrenme ve o konuyla ilgili maçlar için pratik yapma imkanını elde ettiğimiz eğitimlerimizde bu hafta hem verilen cümleleri çürütme, hem de içerik bulma, bu içeriği geliştirme üzerine alıştırmalar yaptık. Jürinin değerlendirme kriterlerinin neler olduğu, bu konulara nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgi sahibi olduğu eğitimimizde birkaç maç yaparak öğrendiklerimizi uygulamayı da ihmal etmedik. HSK / Fast foodtarzı yiyecekler yasaklanmalıdır. ve HSK / Devlet sanat bütçe ayırmamalıdır. konuları ile ilgili olarak üst üste yapılan maçlar sayesinde içeriğimizi geliştirme tekniklerini de öğrenmiş olduk. Diksiyonumuzu düzeltme, ikna kabiliyetimizi geliştirme kısacası kendimizi geliştirme yolunda önemli bir adım atma imkanını bulduğumuz bu ilk eğitim için Argüman Fabrikası eğitmenlerinden Engin Arıkan a ve Münazara Kulübü nden sorumlu Edebiyat Öğretmenlerimize çok teşekkür ediyoruz. 07 DOĞA

11 BOĞAZİÇİ ÇAYLAKLAR MÜNAZARA TURNUVASI NDAYIZ Eğitim modeliyle, sıra dışı projeleriyle eğitim dünyasının markası haline gelen ve geliştirdiği projelerle her defasında çıtayı biraz daha yükseklere taşıyan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi nin öğrencileri olarak sosyal çalışmalarımıza her geçen gün bir yenisini eklemeye devam ediyoruz. 08 DOĞA Hitabet yeteneğimizi geliştirebilmek, özgüven sahibi olabilmek ve düşüncelerimizi daha planlı ve etkili şekilde dile getirebilmek adına 3 yıl önce açılan ve okulumuzun geleneksel kulüpleri arasındaki yerini alan Münazara Kulübü nün üyeleri olarak derslerde öğrendiklerimizi uygulayabilmek ve kendimizi geliştirebilmek adına Aralık tarihlerinde 6. Boğaziçi Çaylaklar Münazara Turnuvası na katıldık. Şehir içi ve şehir dışından birçok üniversiteli arkadaşımızın takımlarıyla birlikte katılım gösterdikleri turnuvada Bostancı Doğa yı Hakan Ülger ve Kaan Kanatoğlu isimli arkadaşlarımız temsil ettiler. Üniversite formatında yapılan turnuvada maçlardan 15 dakika önce verilen konulara takım olarak hazırlanan yarışmacılar, her maçtan 3 er puan çıkarabilmek için kıyasıya mücadele ettiler. Oldukça çekişmeli anların yaşandığı turnuvada çok iyi bir performans sergileyerek birçok rakibini eleyen takımımız, böylelikle güzel bir başarıya imza atmış oldu.

12 GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ NİN MÜNAZARA EĞİTİMİNDEYİZ Eğitim modeliyle, yürüttüğü birbirinden değerli projelerle ve her alanda örnek olan girişimleriyle sektörün tartışmasız lideri olan Doğa Okulları nın öğrencileri olarak akademik ve sosyal çalışmalarımıza her geçen gün bir yenisini eklemeye devam ediyoruz. Hitabet yeteneğimizi geliştirebilmek, özgüven sahibi olabilmek ve düşüncelerimizi daha planlı ve etkili şekilde dile getirebilmek adına 3 yıl önce açılan ve okulumuzun geleneksel kulüpleri arasındaki yerini alan Münazara Kulübü nün üyeleri olarak derslerde öğrendiklerimize yenilerini ekleyebilmek ve kendimizi geliştirebilmek adına Aralık tarihlerinde Galatasaray Üniversitesi nin Münazara Eğitimi programına katıldık. Argüman Fabrikası eğitmenlerinden Engin Arıkan ın rehberliğinde gerçekleşen ve saatleri arasında devam eden eğitimler, lise ve üniversite düzeyinde birçok okulun münazara takımının katılımıyla yapıldı. Turnuvalarda bizlere jürilik yapan hocalarımızın verdikleri birbirinden değerli eğitimler süresince ilk gün Hükümet Sistemleri, Sosyal Devlet ; ikinci gün Cinsiyet Ayrımcılığı, Hukuk Konuları, Göçmen Entegrasyonu, 2013 te Dünyada Yaşanan gelişmeler gibi konuları yakından inceleme ve değerlendirme imkanını elde ettik. Karşımıza gelebilecek olası maç konularının hükümet ve muhalefet kanatlarını kurgulama ve her iki taraf için argüman geliştirme çalışmaları da yaptığımız eğitimler sırasında aklımıza takılan sorulara cevap bulma fırsatını da yakaladık. 2 gün süresince devam eden eğitimlerin yorgunluğunu atabilmek, hoş vakit geçirebilmek ve öğrendiklerimizi pratiğe dökebilmek adına bir gösteri maçında bir araya gelen hocalarımızın HSK / İran la müzakereler yapılmamalıydı. Var olan da sona ermeli. konulu uluslararası ilişkiler maçında sahneledikleri performans ise kesinlikle takdire şayandı. Bilgilerimize yenilerini ekleme, kendimizi geliştirme ve sertifika kazanma imkanını elde ettiğimiz program süresince verdikleri bilgilerle bizleri aydınlatan başta Argüman Fabrikası eğitmenlerinden Engin Arıkan olmak üzere tüm eğitmenlerimize yürekten teşekkür ediyoruz. 09 DOĞA

13 Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. sözüyle çağlar öncesinden günümüze ve tüm zamanlara seslenen, insanın maddi ve manevi yönünün bir olması gerektiğini, dengede olması gerektiğini belirten o değerli insanı- Mevlana yıvuslatının 740. yıldönümünde saygı ve rahmetle andık. Hayatımızın en temel gerçeği ölümü aslına dönmek, en değerli sevgiliye kavuşmak olarak nitelendiren, bu nedenle ölüm gecesine düğün gecesi manasında Şeb-i arus ismini veren o büyük insanı bir nebze olsun anlayabilmek, algılayabilmek adına anlamlı bir programa imza attık. 9, 10 ve 11.sınıfta okuyan arkadaşlarımızın katılımıyla yapılan program, meclis üyesi arkadaşlarımızdan Ecem Şendil in sunumuyla gerçekleşti. Günün anlam ve önemine dair konuşmaların, Mevlana nın her kelimesinde derin manalar yüklü sözlerinin ve muhteşem videoların yer aldığı programın ardından sahne sırası konuklarımıza geldi. Kanun ve neyin o muhteşem sesi eşliğinde birbirinden güzel ilahiler seslendirerek bizlere manevi hazlar tattıran konuklarımız,daha sonra semazenlerimizi sahneye davet etti. Mevleviliğe göre Hak tan aldığını halka verme ŞEBİ ARUS TÖRENİ NDEYİZ düsturuyla hareket eden ve söylenen ilahiler eşliğinde aşkla dönen semazenlerimiz bizlere benzersiz anlar, benzersiz duygular yaşattı. Konuklarımızın söyledikleri ilahilere eşlik etme ve bu manevi hazzı hep birlikte yaşama imkanı bulduğumuz programın ardından bizler için hazırlanan enfes lokmaların tadına bakmayı da ihmal etmedik. Mevlana yı daha iyi anlayabilmek adına hayatına dair anekdotların da anlatıldığı bu anlamlı programın hazırlanmasında bizlere destek olan Edebiyat ve Din Kültürü zümresinde olan öğretmenlerimize, programda görev alan arkadaşlarımıza ve bizleri kırmayarak programımıza katılan, bizleri bambaşka alemlere sürükleyen konuklarımıza çok teşekkür ediyoruz. 10 DOĞA

14 BOSTANCI DOĞA NIN GELENEKSEL KIŞ ŞENLİĞİ Mimarlık ettiği birbirinden değerli projelerle, herkese örnek olan sosyal sorumluluk çalışmalarıyla ve örnek alınan eğitim sistemiyle Türkiye nin lideri olan Doğa Okulları nın Doğa Nesli öğrencileri olarak sosyal alandaki projelerimizle ses getirmeye devam ediyoruz. Akademik ve sosyal anlamda başarıyı hedefleyen Bostancı Doğa Anadolu Lisesi öğrencileri olarak geleneksel Kış Şenliği programımızı coşkuyla, keyifle ve büyük bir başarıyla gerçekleştirdik. 22 Şubat Cumartesi günü ve 12. Sınıftaki arkadaşlarımızın ve velilerimizin katılıyla yapılan program, saat da başladı. Her danışmanlık grubunun farklı bir etkinlikle renk kattığı; her katta, her sınıfta farklı eğlencelerin yapıldığı programın her anı ayrı keyifli, her bölümü ayrı güzeldi. Gitar keyfini yaşama imkanını veren Gitar Hero Salonu ndan, Türk kahvesi keyfini geleneksel müziklerimiz eşliğinde sunan İstanbul Kahvehanesi ne; çiğ köfte, sucuk-ekmek gibi lezzetleri sunan birbirinden leziz stantlardan, farklı oyuncaklarla keyifli dakikalar vadeden alanlara her türlü seçeneği bir araya getiren programın en güzel bölümü tabii ki Direct-T Grubu nun sahne aldığı konser bölümüydü. Müzikseverleri bir araya getiren muhteşem konser süresince salonda coşku dolu anlar yaşandı. Meclisimizin girişimleri neticesinde programımıza katılan, projemize destek veren bizlere müzik şöleni sunan Direct-T Grubu na ve akademik-sosyal içerikli birbirinden güzel etkinliklerle şenliğimize renk katan danışmanlık gruplarımıza, çok teşekkür ediyor; bu organizasyonun gerçekleşmesinde bizlere rehberlik eden ve elde edilen gelirle 2 farklı sosyal sorumluluk projesini hayata geçiren meclisimizi tebrik ediyoruz. 11 DOĞA

15 OKAY TİRYAKİOĞLU İLE TARİHE KEYİFLİ BİR YOLCULUK Geliştirdiği eğitim modeliyle sektörün lideri olan, yapılmayanı yapmayı hedefleyerek yeniliklere öncülük eden, her defasında çıtayı daha yükseklere taşıyarak adeta kendi kendisiyle yarışan Doğa Okulları nın Doğa Nesli öğrencileri olarak ilklerin ismi olmaya devam ediyoruz. Geçmişini bilmeyen bir milletin geleceğine yön veremeyeceği anlayışını benimseyen Bostancı Doğa Anadolu Lisesi öğrencileri olarak tarihimizin bilinmeyenlerine ışık tutabilmek adına 11 Ocak Cuma günü ünlü yazarımız Okay Tiryakioğlu nu okulumuzda ağırladık. Meclis başkanlarımız tarafından karşılanan ve ayağının tozuyla standımızda kitaplarını imzalayan konuğumuzla seminer öncesi keyifli bir röportaj yapmak bizler için büyük bir ayrıcalıktı. Tarihe, edebiyata ve tarihin derinliklerine dair yaptığımız bu keyifli söyleşinin ardından bizler için kitaplarını imzalayan konuğumuza seminer sonunda çiçeğini bizzat takdim eden meclis başkanlarımız, kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmediler. Yoğun çalışma temposuna rağmen davetimizi geri çevirmeyen yazarımız Okay Tiryakioğlu na ve bu program için bizlerden yardımını esirgemeyen Tayfur Güneş e çok teşekkür ediyor, kendilerine çalışmalarında başarılar diliyoruz. 9. ve 10. Sınıfta okuyan arkadaşlarımızın katılımıyla yapılan seminerde öncelikle yazarlığa nasıl adım attığı hakkında bilgiler veren konuğumuz, neden özellikle tarihi kitaplar yazmayı tercih ettiğini de bizlerle paylaştı. Tarihimizin altın sayfalarını oluşturan 600 yıllık döneme, padişahlarımızın hayatlarına dair bilinmeyenlerin çok olduğunu; özellikle günümüz dünyasında bu mirasa sahip bir millet olarak Osmanlı yı herkesten daha iyi anlamamız gerektiğini söyleyen konuğumuz, bu bilgileri gün yüzüne çıkarabilmek adına yol çıktığını belirtti. Tarih alanında eser ortaya koymanın kaynakların sınırlı olması nedeniyle zor olduğunu söyleyen konuğumuz, yazarlık konusunda çalışmaları olan, özellikle bu alanı düşünen arkadaşlarımıza da çok okumalarını tavsiye etti. lu etti. En çok etkilendiği padişahın IV. Murat olduğunu söyleyen ve seminer süresince arkadaşlarımızın sorularını cevaplayan konuğumuzun, ilk cildi yayınlanan Yıldırım Bayezid eserinin ikinci cildi üzerinde çalıştığını söyleyerek yeni kitabının müjdesini vermesi ise bizleri ayrıca mut Meclisimizin girişimleri neticesinde programımıza katılan, projemize destek veren bizlere müzik şöleni sunan Direct-T Grubu na ve akademik-sosyal içerikli birbirinden güzel etkinliklerle şenliğimize renk katan danışmanlık gruplarımıza, çok teşekkür ediyor; bu organizasyonun gerçekleşmesinde bizlere rehberlik eden ve elde edilen gelirle 2 farklı sosyal sorumluluk projesini hayata geçiren meclisimizi tebrik ediyoruz. 12 DOĞA

16 D OĞA K O L E Jİ ÖĞREN CİL E RİNİN G Ö Z Ü N D E N E D E BİY A T Sait F aik M üzesi Yazarlar ve Süregelen Çatıșm aları G eçm ișten G ünüm üze Türk Tiyatrosu Tevfik Fikret M üzesi 13 DOĞA

17 Sait F aik A basıyanık M üzesi 11. sınıf öğrencisi Sinem Kılıç, Sait Faik hakkında yaptığı çalışmasında başarılı yazarın yaşamından, eserlerinden ve evinden bahsetti. Müzede topladığı bilgilerden, çektiği fotoğraflardan oluşan başarılı çalışma, edebiyat öğretmenlerimizin bir hayli beğenisini kazandı. Sait Faik Abasıyanık (18 Kasım Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık,, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir. Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı. Bunu yaparken çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi ve belli bir tarzın takipçisi olmadı. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık; balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek; toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı BİR M A SA B ize bir m asa ayır Yankim u Aleksandra mla benim için B ir m asa. Ü stü çiçeksiz Ö rtüsü gazeteden Șarabı așktan H em hülyadan. Aleksandra m mızıka çalsın Siyaha çalar parmaklarıyla Güftesi bayağı șarkılar Adi havalar. M eyhane acı zeytinyağı koksun Sen hoșnut ol Yanakimu. Büyük Yazarı Kaybettik 5 Mayıs 1954 günü yaşadığı krizde, yemek borusu kanaması nedeniyle Şişli'deki Marmara Kliniği'ne kaldırıldı. Beş gün süren krizlerde yazara kan verilmesi de gerekti.yapılan bütün müdahalelere rağmen yazar, 10 Mayıs'ı 11 Mayıs'a bağlayan gece saat 02.35'te İstanbul'daki bu kinikte vefat etti. Cenazesi 12 Mayıs 1954'te Şişli Camii'nden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Naaşı, mezarlığa götürülürken, Abasıyanık'ın isteği üzerine Kırağı Sokağı'ndaki evlerinin önünden geçirildi. 14 DOĞA

18 YA Z A R L A R V E SÜ R E G E L E N ÇA TIȘM A L A R I Edebiyatımızın başarılı yazarları arasında geçen atışmaları ele alan 11. sınıf öğrencisi Didem KILIÇ ınyaptığı uzun ve köklü araştırmaları hayranlıkla dinledik ve bir de sizlere paylaşmak istedik. Çok kısa bir bölümünü sunacağımız araştırmanın toplam 50 sayfa olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz. Tartışma: Edebiyatımızda 90 lara kadar devam eden edebiyatçılar arası atışma(polemik) kültürü ne yazık ki günümüzde pek rastlanan, bilinen bir şey değildir. Zaman zaman bel altı seviyesine inse bile bu polemikler dönemin edebi çevreleri tarafından yakından takip edilir ve bir nevi düello havasına bürünürdü. Atışma, buna giren edebiyatçılar için zaman kaybı olmakla birlikte, kitlesini genişletmek, edebi rakibinin bileğini bükmek anlamlarında olumlu sonuçlara sahipti ve sanatçılarda gayet baskın olan üstünlük egosunun tatminini sağlıyordu. Son yirmi yılda değişen imkanlar ve değişen dünya ile birlikte edebiyat tüm dünyada bir kabuk değiştirme, kimlik bulma arayışına girdi. Bunu bir geçiş süreci olarak nitelersek yanlış yapmış olmayız. Çünkü bilgiye erişme olanakları, sosyal medya, kitap okuma oranlarının düşmesi, dünya algısının özellikle yeni kuşaklarda bireyciliğe indirgenmesi gibi sebepler yüzünden edebiyat bu değişen dünyaya er ya da geç uyum sağlayıp yine eskide olduğu gibi büyük edebiyatçılar çıkaracaktır diye umut ediyoruz. Bu yazıda Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemi ortaya çıkan ilk edebi polemiklere değinmekle birlikte esasen Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk on beş yılı ele alacağız. Bu ilk on beş yılda da edebi polemik deyince karşımıza tek bir isim çıkıyor Nazım Hikmet. Aşağıda da göreceğiniz üzere yeni bir edebiyat anlayışı getirdiği için Nazım Hikmet e eskilerden ve hatta bir süre sonra yenilerden de ( Peyami Safa gibi) türlü sataşmalar, dokunmalar gelmiştir. sen çıkmadın çıkardılar karșıma seni! kıllı,kara elleriyle tutup enseni gövdeni yerden bir karıș kaldırdılar sonra birden bire seni pantolonumun paçasına saldırdılar! bir düșün oğlum bir düșün ey yetim i Safa bir düșün ki son defa anlayabilesin sen bu kavgada bir nokta bile değil, bir küçük, eğri virgül, bir zavallı vesilesin!... bir düșün oğlum bir düșün ey yetim i Safa bir düșün ve benden öğren ki son defa fikir dediğin șeyin karabet ustanın uduna benzemez suratı o ne șapırtılarla çiğnenen bir sakız ne vatan-silistre de Abdullah çavușun tiradı ne de bir akșamdı da müteverrim bir bayan ilacıdır ( 1935) 15 DOĞA Cingöz Recai den N azım H ikmet e gel bakayım lüle lüke, kıvrım kıvrım samur saçlı pamuk tenli, al yanaklı sarı papam gel bakayım anam babam gel bakayım yetimlikle maytap eden pașa zadem güzel adem! baban üç yıl önce ölünceye kadar zavallıdan para kopardın nefesi kokan türk ișçisinin vekaletini apardın götürüp sonra onu el altından enternasyonale zula ettin kim bilir kaç aç biilaç Türk ișçisinin ciğerini pirzola ettin!.. (H afta D ergisi 23 E ylül 1933) Y anda iki bașarılı șair arasında geçen tartıșm ayı görüyoruz (R ecaizade M ahm ut E krem - N azım H ikm et). Sizlerin de tahm in ettiği gibi bu atıșm alar sözle değil sanatla oluyordu..

19 G eçm ișten G ünüm üze Türk Tiyatrosu 11-D sınıfında okuyan Uygar YAVER, bizlere geçmişten günümüze Türk tiyatrosunun gelişimini anlattı. Bu başarılı çalışmada Orta Oyunu, Karagöz ve Hacivat, Köy Seyirlik Oyunu,Batı Etkisi Altında Gelişen Tiyatro gibi tiyatromuzun geleneksel ve modern dallarını ele alan arkadaşımız, sunumu ile beğenimizi kazandı. Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Orta oyunu, ana karakterleri Kavuklu ve Pişekâr olan açık alanda halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosudur. Meddah veya Kıssadan, bir topluluk önünde çeşitli hikâyeler anlatan ve taklit sanatı yapan kişiye denir. Köy Seyirlik Oyunları veya Köy Tiyatrosu adıyla anılan ve kırsal kesimde geleneğe bağlı belirli günlerde ve düğün, bayram gibi törenlerde sahneye konan oyunların kaynakları tarih öncesi devirlere ait ritüellere ve yaşama süreci içindeki günlük hayat sahnelerine dayanır. TANZİMAT DÖNEMİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ CUMHURİYET DÖNEMİ ÇAĞDAŞ TÜRK TİYATROSU Batılı anlamda ilk Türkçe Oyunların konularını Osmanlı Cumhuriyet 1990'lı yılların sonlarından oyun,şinasi'ninşair tarihindeki zaferler, döneminde İstanbul itibaren bakıldığında, Evlenmesi'dir(1860). Bu kahramanlık destanları, Türkiye'deki tiyatro uluslararası arenada da önde oyundolmabahçe Saray çokevlilik, evlilik dışı ilişkiler, etkinliklerinin merkezi gelen yazarları arasında başlıca ismi geçenler, Tuncer Tiyatrosu'nda oynamak üzere kadın hakları, köylerdeki oldu. Kurtuluş Cücenoğlu, Memet Baydur, ısmarlanmıştır. Bu arada sömürü ve bozuk düzen yıllarının coşkunluğu, Ferhan Şensoy, Uğur İtalyan, Fransız, Alman, oluşturuyordu. Tanzimat çağdaşlaşma Uludağ'dır. Tuncer Cücenoğlu, Avusturyalı tiyatro, opera döneminde daha çok Ermeni çabalarının üstyapı daha geleneksel tarzda ve bale toplulukları, Adelaide oyuncuların ayakta tuttuğu kurumlarında yaklaştığı, yazını ile özellikle Ristori,Sarah Bernhardtgibi tiyatro sanatı Meşrutiyet yoğunlaşan belirtileri Balkan ülkelerinde büyük ilgi dünyaca ünlü sanatçılar döneminde Türk oyuncuların da tiyatroya da ile karşılandı. Memet İstanbul ve İzmir'de temsiller katılmasıyla güçlendi ve yansımaktaydı. Kadın Baydurise, evrensel temaları vererek bu kentleri önemli yaygınlaştı. ve erkeklerin tiyatroya ele alan çalışmalarını, absürt sanat merkezleri durumuna birlikte gitmeleri de bu tiyatronun potasında eritmiş ve Çağdaş Türk Tiyatrosunun getirdiler. değişimin en özgün eserlerinden örneklerindendir. bazılarını ortaya koydu. 16 DOĞA

20 Așiyan M üzesi «Tevfik Fikret Müzesi» diğer adı ile «Aşiyan Müzesi» edebiyatımızın başarılı yazarı Tevfik Fikret hakkında bilgiler barındırıyor. Aynı zamanda yazarın kendi evi olan müzede tüm eşyalar, orijinal el yazısı eserler, tablolar, gördüğünüz her şey birebir aynı duruyor. 11.-D sınıfında okuyan Seray Merve Bodur, bizzat gezip gördüğü Aşiyan Müzesi ile ilgili izlenimlerini bizlerle paylaştı. Sunumunda müzede topladığı bilgilere, çektiği resimlere ve orijinal anlatımlı ses kaydına da yer veren arkadaşımızın çalışması oldukça başarılıydı. Tevfik Fikret (24 Aralık Ağustos 1915) Türk şair, öğretmen, yayıncı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde yetişti. Edebiyat-ı Cedide topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret, devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkiledi. Türk edebiyatının batılılaşmasında büyük pay sahibidir. 17 DOĞA

21 II: D Ö N E M E T KİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I 18 DOĞA DOĞA OKULLARI 7. ULUSLARARASI DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI FORUMU İÇİN ATİNA DAYDI Başarı=Doğa anlayışını benimseyen, yenilikçi fikirleriyle eğitime farklı bir bakış getiren, mimarlık ettiği birbirinden değerli projelerle çok yönlü nesiller yetiştiren ve geliştirdiği eğitim modelleriyle hem Türkiye de, hem de dünyada eğitim sektörünün markası olan Doğa Okulları nın Doğa Nesli öğrencileri olarak ilklerin ismi olmaya devam ediyor, bunun haklı gururunu ve heyecanını yaşıyoruz. Demokrasi eğitiminin, demokratik yaşam tarzının en iyi okulda öğrenilebileceği anlayışıyla Öğrenci Meclisleri ni hayata geçiren ve geleceğin yöneticilerini yetiştiren Doğa Okulları nın öğrencileri olarak gelenekselleşen projelerimizden biri olan 7. Uluslararası Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu için bu yıl bir kez daha Atina da bir araya geldik. İşletme masterprogramının liseye uyarlanmış şekli olan t-mba eğitim modeliyle geleceğin iş dünyasında aktif rol almaya, Türkiye nin geleceğinde söz sahibi olmaya hazırlanan biz Doğa Nesli öğrencilerinin özgür düşünebilen, düşündüklerini rahatlıkla ifade edebilen, başkalarının haklarına saygı duyan, farklılıkları kabul eden, bilinçli, sorumluluk ve özgüven sahibi bireyler olabilmemiz adına düzenlenen forum, 15 Nisan 2014 tarihinde Atina Metropolitan Otel de yapıldı. Geçtiğimiz yıl Sivil Anayasanın Gerekliliği konusunun ele alındığı forumun bu yılki konusu Sosyal Medya ve Vatandaşlık Bilinci idi. Doğa Okulları nın biz Doğa Nesli öğrencilerini, medya dünyasının ünlü isimleriyle buluşturmak ve sesimizi uluslararası platformda duyurmak adına düzenlenen forumda, sosyal medyanın hayatımızdaki yeri, sosyal medyayı doğru okuma ve doğru kullanmanın önemi konuları konuşuldu. Sosyal Medya Uzmanı Manolis Polychronides, Politik Bilimler Uzmanı Dr. DimostenisYağcıoğlu gibi Yunan medya dünyasının ünlü isimlerinin yanı sıra aynı zamanda bir münazırolan Finans Bölümü Mezunu Dimitri Kaplanis in ve Avcılar Doğa Anadolu Lisesi öğrencisi Mert Hoşman ın konuşmalarıyla katılım gösterdikleri forum, 15 Nisan Salı günü saat da başladı. Aynı zamanda Manolis Polychronides in moderatörlüğünde gerçekleşen forumda oldukça renkli ve keyifli anlar yaşandı. Programın ilk konuşmacısı olarak sahneye gelen ve öncelikle bizlerle tanışan Manolis Polychronides, bizlere forumun içeriği, sosyal medyanın ne olduğu konusunda detaylı bilgiler verdi. İngilizce olarak yapılan programda bizleri de foruma dahil edebilmek adına sosyal medya kullanımımız hakkında sorular soran konuğumuz, konuşmasının ardından mikrofonu 2. Konuşmacımız Politik Bilimler Uzmanı Dr. DimostenisYağcıoğlu na verdi. Öncelikle sosyal medyanın hayatımızdaki yeri, bizlere sağladığı yararlar hakkında bilgi veren konuşmacımız, sosyal medyanın bir çeşit organizasyon olduğunu ve pek çok konuda insanları organize etmekte etkili olduğunu söyledi. Son dönemde dünyada özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen olaylara da değinen konuğumuz, sosyal olmanın sadece bilgisayar karşısında tuşlara basarak gerçekleşemeyeceğini, bu nedenle insanların harekete ihtiyaç duyduklarını belirtti.

22 II: D Ö N E M E T KİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I DOĞA OKULLARI 7. ULUSLARARASI DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI FORUMU İÇİN ATİNA DAYDI Dr. Dimostenis Yağcıoğlu in ardından konuşma sırası 3. Konuşmacımız Avcılar Doğa Anadolu Lisesi öğrencisi Mert Hoşman daydı. Konuşmasında sosyal medyanın özellikle genç kesim için bir vazgeçilmez olduğuna değinen arkadaşımız, özellikle son dönemde meydana gelen olaylar sırasında sosyal medyanın öneminin ortaya çıktığını anlattı. Sosyal medya organlarının hayatımızda pek çok veriye ulaşım konusunda önemli rol oynadığına değinen arkadaşımız, bu yayın organlarının kapatılmasının ya da engellenmesinin doğru olmadığını söyledi. Arkadaşımız Mert Hoşman ınkonuşmasının ardından sahne sırası 4. Konuşmacımız Finans Bölümü Mezunu Dimitri Kaplanis teydi. Aynı zamanda bir münazırolan ve konuya bambaşka bir bakış açısı getiren konuşmacımızın, hem konuşması, hem de sunumu oldukça etkileyiciydi. Yaza damgasını vuran ve Ortadoğu yu allak bullak eden Arap Baharı ndan ve Taksim de meydana gelen olaylardan bahseden konuğumuz, sosyal medyanın birçok noktada çeldirici olabileceğinden bahsetti. Sosyal medyanın yönlendirmesi sebebiyle Mısır daki Tahrir Meydanı nda yaşananlardan çok Taksim de yaşananların konuşulduğuna değinen konuğumuz, Like atmanın bizim hayatımızdaki yerine vurgu yaptı. Sosyal medyayı doğru kullanmanın, bir şeyleri beğenip beğenmemenin bizim elimizde olduğunu, bu nedenle vatandaşlık bilincine sahip bireyler olarak elimizdeki bu gücü doğru kullanmamız gerektiğini söyledi. Oldukça aydınlatıcı, bir o kadar da keyifli geçen forumun ardından plaketlerini teslim alan konuklarımız, hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmediler. güvenilirliği, bireylerin yönetime ve demokrasiye katılımının sağlanması gibi üst başlıkların da ele alındığı 7. Uluslar Arası Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu ndangeriye unutulmaz anlar, sosyal medya ve vatandaşlık bilincine dair eşsiz bir birikim ve mükemmel dostluklar kaldı. İnsan hakları, vatandaşlık bilinci, temel özgürlükler, temel özgürlüklerin kapsamı, sosyal bireyin toplumdaki yeri, sosyal medyanın hayatımızdaki ve toplumsal hayattaki yeri, sosyal medyanın Türkiye nin bugününü ve geleceğini ilgilendiren sosyal medya ve konusuyla ilgili fikirlerimizi dile getirme ve konuya Türk-Yunan aydınlarının gözünden bakma fırsatını elde ettiğimiz forumumuza bizleri kırmayarak katılan konuşmacılarımız, Sosyal Medya Uzmanı ManolisPolychronides e, Politik Bilimler Uzmanı Dr. DimostenisYağcıoğlu na, Finans Bölümü Mezunu Dimitri Kaplanis e ve Avcılar Doğa Anadolu Lisesi öğrencisi Mert Hoşman asonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, Mayıs ayında Londra da Lordlar Kamarası nda yapılması planlanan Demokrasi Forumu muzu sabırsızlıkla bekliyoruz. 19 DOĞA

23 II: D Ö N E M E T KİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I DOĞA OKULLARI «ATİNAİTALYA İTALYA PROGRAMI» NDA Edebiyat Zümresi tarafından organize edilen Atina-İtalya Demokrasi Forumu programımız farklı kampüslerden arkadaşlarımızın katılımıyla Nisan tarihlerinde yapıldı. Oldukça keyifli anların yaşandığı programın her anı dolu doluydu. 14 Nisan sabahı Atina ya adım atmamızla başlayan programda öncelikle bizi güzel bir şehir turu bekliyordu. Başkent olmasının yanı sıra tarihi yapısıyla dikkat çeken Atina nın dört bir yanı tarihi eserlerle doluydu. Kıs şehir turunun ardından durağımız Atina nın tarihi şehri Akropolis ti. Kıyı şehri anlamına gelen ve Atina ya tepeden izleme imkanını sunan Akropolis inolağanüstü heykeller ve muhteşem yapılarla doluydu. Tarihin hayat bulduğu mekanlardan olan Aropolis in ardından şehir merkezine geçtik ve Atina sokaklarını gezdik. Programımızın ikinci gününde 7. Uluslar Arası Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu nu gerçekleştirdik.sosyal Medya Uzmanı ManolisPolychronides, Politik Bilimler Uzmanı Dr. DimostenisYağcıoğlu gibi Yunan medya dünyasının ünlü bir münazırolan Finans Bölümü Mezunu Dimitri Kaplanis inve Avcılar Doğa Anadolu Lisesi öğrencisi Mert Hoşman ınkonuşmalarıyla katılım gösterdikleri forumda sosyal medya ve vatandaşlık bilinci konusunu konuştuk. İngilizce olarak yapılan keyifli forumla programımızın Atina ayağı tamamlanmış oldu.isimlerinin yanı sıra aynı zamanda Uzun süren otobüs ve gemi yolculuğunun ardından İtalya nın başkenti Roma ya ayak bastık. Oldukça köklü bir geçmişe, zengin bir tarihe sahip olan İtalya nın her bir köşesi ayrı bir tarihi yapıyla kaplıydı. Kıs bir şehir turunun ardından ilk durağımız meşhur Collesium binası oldu. İlk yapıldığı dönemde suçluların aslanlara yem edildiği bir mekan olan Collesium, oldukça etkileyiciydi. Bir sonraki durağımız ise meşhur İspanyol Merdivenleri ve TireviÇeşmesi idi. Bol bol fotoğraf çekme imkanı bulduğumuz TireviÇeşmesi nin ardından durağımız Amerikan filmlerine konu olan Vatikan şehriydi. Roma içerisinde yer alan ve 4 km karelik bir alana sahip olan şehir İtalya dan özerk bir yapıya sahip. Dünya nın en büyük Katolik Kilisesi olan Saint Gezimizin 6. Gününde Venedik ve PietroKilisesi nin ve Papa nın kaldığı mekanın Pisa daydık. Sulara kazık çakmak suretiyle bulunduğu şehrin dört bir yanı aziz olarak kabul ettikleri kişilerin heykelleriyle kaplıydı. Gezimizin 5. Gününde Floransa ya gitmek üzere Roma dan ayrıldık. Yol boyunca gördüğümüz en genci 500 yıllık köyler oldukça ilgi çekiciydi. 4 saatlik yolculuğun ardından modanın şehri Floransa ya onların deyimiyle Frenze yeulaştık. Yaya olarak yaptığımız kısa bir şehir turunun ardından ilk durağımız DuomoKatedrali idi. Dünya nın 4. Büyük Katolik Kilisesi olan bu yapının hemen yanında ise vaftizhane binası vardı. Kapısı Leonardo da Vinci tarafından yapılan kapının her bir parçasında peygamber kıssaları kabartma tekniğiyle resmedilmişti. Ünlü SignoriaMeydanı, Davut Heykeli, ünlü kişilerin heykellerinin yer aldığı Accademia, ArnoNehri üzerinde yer alan Köprü ve daha birçok tarihi binayı görme fırsatı bulduğumuz Floransa da alışveriş yapmayı da ihmal etmedik. kurulan ve tarihi alt yapısını aynen koruyan şehir İtalya nın görülmeye değer şehirlerinden biriydi. Vapurla geçtiğimiz Venedik in her bir sokağı sularla kaplıydı. Günün belli saatlerinde gel-git olayı nedeniyle suların yükseldiği dünyaca ünlü bu şehrin ara sokaklarında dolaşmak oldukça keyifliydi. Rialto Köprüsü, Saint Marco Meydanı gibi önemli tarihi mekanları görme imkanı bulduğumuz Venedik te kanoya binmeyi ve kanalda dolaşmayı da ihmal etmedik. Akşamüzeri ulaştığımız Pisa ise İtalya nın ilgi çekici mekanlarından bir diğeriydi.alüvyonlu bir araziye sahip olması nedeniyle daha yapım aşamasındayken yana eğilen Pisa Kulesi nin ve katedralin yer aldığı mekanda da bol bol fotoğraf çekme imkanını elde ettik. Gezimizin 7. Gününde Milano daydık. Gezimizin bu son gününde modanın merkezi Milano Paskalya Bayramı nedeniyle oldukça sakindi. Dünya nın 3. Büyük Katolik Kilisesi olan Saint DuomoKilisesi, DuomoMeydanı, defilelerin yapıldığı meşhur cadde, La Scala Tiyatrosu gibi mekanları görme imkanını bulduğumuz Milano da sokak sanatçılarını dinlemeyi ve alışveriş yapmayı ihmal etmedik. 20 DOĞA

24 II: D Ö N E M E T KİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ NİN 99. YILINI COŞKUYLA KUTLADIK Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâdaeşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Geçmişinden ders almayan bir milletin geleceğine yön veremeyeceği anlayışını benimseyen, Türkiye Cumhuriyeti nin emanetçisi Türk Gençleri olarak, dünyayı dize getiren bir destanın kanla yazıldığı Çanakkale Zaferi mizin 99. Yılını muhteşem bir programla kutladık. Akif in de dediği gibi Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela / Hani, tâunada züldür bu rezil istilâ! dizelerinde belirttiği gibi Tarih Öğretmenimiz Mustafa Alpay ın sunumuyla gerçekleşen program, Mustafa Kemal Atatürk ün, silah arkadaşlarının ve tüm şehitlerimizin anısı durulan saygı duruşunun ve İstiklal Marşı nın okunmasıyla başladı. Açılışın ardından ilk konuşma sırası Tarih Öğretmenimiz Cemile Çiçek teydi. Var oluşumuzun, bir oluşumuzun ve yıkılmadığımızı dünyaya haykırışımızın simgesi olan Çanakkale Zaferi ne, günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşmayla salonda duygu dolu anlar yaşatan öğretmenimizin ardından kanla yazılan bu destanı anlatan videoları izleme imkanı bulduk. 9. Sınıfta okuyan arkadaşlarımızdan JanberkNak ın ve Metin Can Kıv ın okudukları şiirlerle renk kattıkları programın en duygu dolu anlarından biri cephede bir askerimizin yazdığı son mektubun okunduğu andı. Mert Gencer isimli arkadaşımızın asker kostümüyle hayat verdiği şehidimizin yazdığı son mektubun ardından gözyaşlarımız sel oldu kişinin daha hayatlarının baharında toprağa düşüşlerinin, şehitlik mertebesine erişlerinin, vatan için vatanın bekası için kendilerinden geçişlerinin hikayesi olan Çanakkale Zaferi mizin 99. Yılını yürekten kutluyor, kahramanlıklarıyla, insanlıklarıyla ve iman dolu göğüsleriyle dünyayı dize getiren aziz şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. 21 DOĞA

25 II: D Ö N E M M Ü N A Z A R A T U R N U V A L A R I 3. TEVİTOLÖZYEĞİN MÜNAZARA TURNUVASI NDAYIZ Benzersiz eğitim sistemiyle, sosyal ve akademik alanda geliştirdiği projelerle ve yenilikçi fikirleriyle eğitimin Türkiye deki ve Dünya daki lideri olan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi öğrencileri olarak sıra dışı bir organizasyona katılmanın heyecanını yaşıyoruz. Geleceğin liderlerini yetiştirmek amacıyla Doğa Okulları tarafından geliştirilen t-mba eğitimi ile işletmeyönetim becerilerini; meclis çalışmalarıyla temsil-liderlik becerilerini; Münazara Kulübü ile de planlı ve düzenli konuşma, kendini ifade etme ve ikna becerilerini geliştiren Münazara Kulübü üyeleri olarak geçtiğimiz hafta geniş kapsamlı bir münazara turnuvasına katıldık. TEVİTOL Özel İnanç Türkeş Lisesi ile Özyeğin Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan program, 1-3 Mart tarihleri arasında Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü nde yapıldı. 32 özel lisenin katılımıyla gerçekleşen buluşmada A ve B grubunda yer alan 16 şar takım, ilk gün 3 er maç yaparak günü tamamladılar. Münazaraseverleri bir araya getirmek ve münazara yapmanın önemine dikkat çekmek adına Turnuva yerine Buluşma kelimesinin kullanıldığı programda A grubunda yer alan takımımız ilk gün Mardin Nusaybin Anadolu Lisesi, Sezin Koleji ve Özel Kültür 2000 Koleji ile karşılaştı. İkisi açık, diğeri kapalı olarak verilen konular hakkında yapılan maç oldukça çekişmeli anlara sahne oldu. İlk gün yapılan maçların ikisini kazanan takımımız 2. Gün için büyük bir avantaj elde etmiş oldu. yer alan takımızın rakipleri ise Özel Üsküdar Amerikan Lisesi, Sezin Koleji ve İçel Koleji idi. İkisi kapalı, diğeri ise açık olarak verilen konular hakkında yapılan maçlar yine birbirinden çekişmeli, bir o kadar da keyifli anlara sahne oldu. Bostancı B takımımızın da Gölge Takım olarak yarışma şansını elde ettiği turnuva neticesinde güzel sonuçlar elde eden takımlarımız, böylece sertifika almaya da hak kazanmış oldular. Münazaraseverleri bir araya getirebilmek adına TEVİTOL Özel İnanç Türkeş Lisesi ile Özyeğin Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan bu güzel program süresince emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor; 3 maç kazanan A takımımızı ve ilk turnuvaları olmasına rağmen 2 maç kazanan B takımımızı hem sergiledikleri üstün performans, hem de elde ettikleri bu güzel sonuç için yürekten tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyoruz. 22 DOĞA

26 II: D Ö N E M M Ü N A Z A R A T U R N U V A L A R I KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ MÜNAZARA TURNUVASI NDAYIZ Geleceğin liderlerini yetiştirmek amacıyla Doğa Okulları tarafından geliştirilen t-mba eğitimi ile işletmeyönetim becerilerini; meclis çalışmalarıyla temsil-liderlik becerilerini; Münazara Kulübü ile de planlı ve düzenli konuşma, kendini ifade etme ve ikna becerilerini geliştiren Bostancı Doğa nın Münazara Kulübü üyeleri olarak turnuvadan turnuvaya koşmaya devam ediyoruz. Kadir Has Üniversitesi Münazara Kulübü tarafından düzenlenen Liseler Arası Münazara Turnuvası için 2-3 Mayıs tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi ndeydik. 20 lisenin katılımıyla gerçekleşen turnuva oldukça çekişmeli ama bir o kadar da keyifli anlara sahne oldu.ilkgün biri açık, 3 ü kapalı olmak üzere 4; 2. Gün ise 1 açık maçın yapıldığı turnuvada bu 5 maçın ardından çeyrek final, yarı final ve final maçları yapıldı. İki takım olarak katıldığımız turnuvada A ve B takımlarımız yaptıkları çekişmeli maçlar neticesinde oldukça güzel sonuçlar aldılar. Açı Lisesi, İzmir Cengiz Aytmatov Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesi gibi güçlü rakiplere karşı avantaj elde eden takımlarımız, turnuvanın ilk gününü başarıyla kapattılar. 3 Mayıs Pazar günü genel bir toplantının ardından başlayan programın ilk etabı, açık konulu 5. maçların yapılmasıyla tamamlandı. Sıra finalistlerin açıklanmasına geldiğinde ise tüm takımlar nefeslerini tutarak beklediler. Çeyrek finale çıkan ilk 7 takımın ilan edilmesinin ardından sıra son takımı açıklamaya geldiğinde ise sevinme sırası Bostancı Doğa daydı. Finalistler arasına 8. Sıradan girmeyi başaran takımımız, böylelikle bir ilke daha imza atmış oldu. Kuralar çekildi, takımlar eşleştirildi ve Bostancı Doğa A takımımız Açı Lisesi nin A takımıyla eşleşti. Kıran kırana geçen maç neticesinde tur atlayan takım Açı Lisesi oldu. Verdiği başarılı mücadeleyle göz dolduran A takımımızı ve ilk turnuvaları olmasına rağmen güzel sonuçlar elde eden B takımımızı gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. 23 DOĞA

27 II: D Ö N E M M Ü N A Z A R A T U R N U V A L A R I BİLGİ ÜNİVERSİTESİ MÜNAZARA TURNUVASI NDAYIZ Hitabet yeteneğimizi geliştirebilmek, özgüven sahibi olabilmek ve düşüncelerimizi daha planlı ve etkili şekilde dile getirebilmek adına 3 yıl önce açılan ve okulumuzun geleneksel kulüpleri arasındaki yerini alan Münazara Kulübü nün üyeleri olarak hem öğrendiklerimizi uygulayabilmek, hem de diğer okullar arasındaki yerimizi görebilmek adına turnuvaları takip etmeye, yaptığımız maçlarla kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Bilgi Üniversitesi Münazara Kulübü nün düzenlediği Liseler Arası Münazara Turnuvası için Mayıs tarihlerinde Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü ndeydik. 32 lisenin katılımıyla yapılan turnuva Bilgi Üniversitesi nin tanıtım videosunun gösterimiyle başladı. Tab inaçıklanmasının ve salonların belirlenmesinin ardından başlayan programda ilk gün biri açık, 3 ü kapalı olmak üzere 4 maç yapıldı. 2. Gün yapılan 1 açık maçın ardından ilk etabı tamamlanan programda finalistlerin açıklanmasıyla çeyrek final, yarı final ve final maçları yapıldı. İki takım olarak katıldığımız turnuvada A ve B takımlarımız yaptıkları kıyasıya maçlar neticesinde oldukça güzel sonuçlara imza attılar. İlk gün Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi, Mürüvvet Evyap Lisesi, Galatasaray Lisesi B ve Robert Lisesi A takımlarıyla karşılaşan A takımımız 4 maçın 3 ünü kazanarak 2. Gün için güzel bir avantaj elde etti. programın ilk etabı, açık konulu 5. maçların yapılmasıyla tamamlandı. Tüm takımlara turnuvaya katılım belgelerinin verilmesinin ve hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından finalistler açıklandı. 5. Maçta Avcılar Doğa A takımıyla karşılaşan A takımımız oldukça çekişmeli geçen maçı küçük bir farkla kaybettiği için Avcılar Doğa A takımı büyük bir başarıya imza atarak turnuvanın çeyrek finalistlerinden biri oldu. Çeyrek finale 5. Sıradan çıkarak Doğa yı en iyi şekilde temsil eden Avcılar Doğa A takımını; verdiği başarılı mücadeleler nedeniyle Bostancı Doğa A ve B takımlarımızı yürekten tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. 24 DOĞA

28 II: D Ö N E M TİY A TR O TİYATRO FESTİVALİ İÇİN PROVADAYIZ Geliştirdiği modellerle eğitimin Türkiye deki ve Dünya daki lideri olan, sosyal ve akademik alandan geliştirdiği birbirinden değerli projelerle donanımlı gençler yetiştiren ve her adımıyla ses getiren Doğa Okulları nın Doğa Nesli öğrencileri olarak bir ilke daha imza atmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Var olan yetenekleri ortaya çıkarabilmek, sanata olan ilgiyi arttırabilmek, olaylara farklı açıdan bakma, empati kurma becerini geliştirebilmek, güzel sanat dallarından biri olan Tiyatro ya Doğa açısından bakabilmek, Doğa nın sesini ulusal platformda duyurabilmek vebu alana da Doğa damgasını vurabilmek amacıyla kurulan Tiyatro Kulüplerimiz, Sosyal ve akademik alanda elde ettiği Mayıs haftası süresince becerilerle kendini geliştirmeyi, gerçekleştirilmesi planlanan 5. sahip olduğu benzersiz donanımla Doğa Koleji Tiyatro Festivali nde geleceğin dünyasında en iyi yerlere buluşmaya hazırlanıyor. gelmeyi kendisine hedef edinen Doğa Okulları nın öğrencileri olarak Tiyatro Kulübü üyelerinin katılımı ve TÜBİTAK Projesi, MUN Programı, devlet tiyatrosu kökenli oyuncu akademik içerikli yurt dışı hocamızın rehberliğinde yürütülen programları, sosyal sorumluluk çalışmalar oldukça keyifli, bir o kadar projeleri, müzikaller derken şimdi de da heyecanlı anlara sahne oldu. 5. Doğa Koleji Tiyatro Festivali için sahnedeyiz. faaliyetlerinin ardından büyük gün öncesi son hazırlıklarını yapan kulüp üyelerimiz, son provalarını 13 Mayıs Çarşamba günü Acıbadem Doğa Koleji sahnesinde yaptılar. 2 gün üst üste yapılan genel prova ile hazırlıklarını tamamlayan arkadaşlarımızın heyecanları adeta yüzlerinden okunuyordu. 15 kişilik oyuncu kadrosuyla mitolojik kökenli Kallisti isimli oyunu sahnelemeye hazırlanan kulüp üyelerimiz, artık geri sayıma başladı. Bostancı Doğa nın Tiyatro Kulübü üyeleri başta olmak üzere tüm Doğa Kampüsleri ndeyer alan kulüp üyesi arkadaşlarımıza yeteneklerini sergileyecekleri, festival havasında geçecek bu büyük programda başarılar diliyor, tüm velilerimize şimdiden iyi seyirler diliyoruz. 25 DOĞA

29 U F U K Ö Z K A N İL L E BİR R Ö P O R TA J» Bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Ufuk Özkan : 11 Nisan 1975 te Almanya da doğdum. 12 yaşıma kadar Almanya da kaldık, sonra Samsun a döndük. Ortaokul ve liseyi orada bitirdim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü nü bitirdim. Şehir tiyatrolarında 3 sene görev aldıktan sonra kendi tiyatromuzu kurduk. Tiyatro Kılçık adında 7 sene oyuncu ve yazar olarak görev aldım. Sonra özel bir tiyatroda görev aldım. Bu sırada diziler de devam ediyordu. Ölümsüz Aşk, Bütün Çocuklarım, Emret Komutanım, Benim Annem Bir Melek, Geniş Aile ve şu an ekranlarda yayınlanan Zengin Kız Fakir Oğlan. Aynı zamanda TRT de 280 bölümdür Aileler Yarışıyor programını sunuyorum. Başarılı bir oyuncu olduğunuzu düşünüyorum. Bu başarıyı neye borçlusunuz? Ufuk Özkan: Çok istemek, çok çalışmak. Baska yolu yok. Öğrencilik hayatınız nasıldı? Sevmediğiniz ders var mıydı? Ufuk Özkan : Almanya dan döndüğümde Türkçe m yetersiz olduğu için bu dersim de kötüydü. Ortaokula başlarken 4 ay süreyle Türkçe den özel ders aldım. Sonrasında her dönem Teşekkür ya da Takdir belgesi aldım. Liseye kadar böyle devam etti ama Matematik ve Fen dersleriyle aram hiç iyi olmadı. Hayat felsefeniz nedir? Ufuk Özkan: Ukalalıkla özgüveni birbirinden ayırt ederek, empati kurarak, karşındaki insanın yerine kendini koyarak orta kahve kıvamında yaşamak. "İdolüm" dediğiniz birisi var mı? Ufuk Özkan : Tek biri yok ama imrenerek, öğrenerek izlediğim çok oyuncu var çünkü, bizim meslekte Ben oldum, tamamdır. dediğin anda bitersin. Her zaman çalışmaya devam, bunu yaşı yoktur. Yıldız Kenter bizi mezun ettiğinde 80 yaşındaydı ki hocaların hocasıdır, Öğrencilerimden öğrendiğim çok şey var. diyordu. Öğrencilik yıllarınızda Edebiyat dersiyle aranız nasıldı? Ufuk Özkan : Ben klasik eserleri 18 yaşımda okumuş biriyim. Türkçe mi geliştirmek için 13 yaşında aldığım özel dersler beni hep bir şeyler okumaya alıştırdı. Bu yüzden Edebiyat dersini hep sevmişimdir. 26 DOĞA

30 U F U K Ö Z K A N İL L E BİR R Ö P O R TA J» Edebi eserlerimiz ve edebi eser yazarlarımıza olan bir ilginiz var mı? Ufuk Özkan: Bulursam okurum, ayırt etmem. Kitap okur musunuz? Kitap okumayı sever misiniz? Ufuk Özkan: Her zaman başucu kitaplarım vardır. Kitaplarla aram çok iyidir. Çalabildiğiniz bir enstrüman var mı? Ufuk Özkan: Çok istemiştim ama maalesef çalamıyorum. Bizimle hayatınızla ilgili bir anınızı paylaşır mısınız? Ufuk Özkan : Aslında bir çok anım var paylaşılacak. Geniş Aile dizisinde oynadığım Cevahir karakterini rüyamda görmüştüm. İlginç olan tarafı ise hep o tarz rol oynamayı hayal etmiştim ve daha sonrasında gerçek olmuştu. Vakit ayırdığınız ve verdiğiniz bilgilerle bizi aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Ufuk Özkan: Ben teşekkür ederim. 27 DOĞA H azırlayan : Șule K E ÇE Cİ

31 HİK A Y E L E RİMİZ D E N SE Ç M E L E R «A N N E» O sabah olanlardan sonra eşi ve çocukları dışında kimseyle konuşmuyordu. Onlarla da konuşuyor sayılmazdı ya. Aslı, içine dönük biriydi, alıngandı aynı zamanda. Gerçi o gün olanlar pek görülüp geçilecek şeyler değildi. O olayın üstünden günler geçmişti ama Aslı hala kırgındı. Eşi Kerem, kaç kere bu konu hakkında konuşmaya çalışsa onu dinlemiyor başka şeylerle ilgileniyordu. Eşinin izinli olduğu akşam, o olaydan günler sonra özenle bir masa hazırlamıştı. Şık bir masaydı, misafir masa örtülerinden birini sermişti. Tabaklar, çatallar, bardaklar hepsi özenle dizilmiş, yemekler ana yemekten tatlısına kadar yapılmıştı. Eşi eve gelince, ona kapıyı kendisi açtı. Güler yüzle karşılamıştı eşini. Yanağına bir öpücük kondurup hoş geldin deyip mutfağa gitmişti tekrar. Çocuklar babalarına hoş geldin demek için koşarken, Kerem salondaki o şık masayı fark etmişti. Çocuklarını öptükten sonra onlara masayı işaret ederek "neyin nesi bu?" der gibi göz kırptı. Çocuklar bilmiyoruz diyerek odalarına dağıldılar. Masaya şöyle bir göz attı Kerem, her şey mükemmeldi. Üstünü değiştirmek için odasına yönelirken dikkatini bir şey çekmişti. Masada fazladan tabak vardı. Misafirin geleceğini anlamıştı. Aslı bir mutfağa bir salona gidip geliyordu. İlk defa yaptığı bir şey değildi misafir ağırlamak ama o gün sanki çok daha özen göstermesi gerekiyor gibi davranıyordu. Kerem üstünü değiştirip, ellerini yıkadıktan sonra eşi Aslı nın yanına gitti. Mutfak tezgahının bir tarafında yemek yapımından sonra kalmış olan mavi kaplar, kaşıklar, un gibi şeyler; diğer tarafında ise servis edilecek olan yemekler vardı. Buzdolabının üstü renkli not yapışkanlarıyla doluydu. Kerem'in tüm bunlar hoşuna gitse de meraklanmıştı."hayatım, nasılsın?" diye sormuştu eşine. Aslı duymuştu fakat fırındaki keki çıkarmakla uğraştığı için geç yanıtladı eşinin sorusunu. "Nasıl geçti günün, iyiyim ben". "Güzeldi, toplantıda projemi beğenen bir kaç kişi oldu, sanırım olacak bu iş. Ellerinden yine mucizeler dökülmüş." dedi Kerem. Aslı elindeki keki şık bir tabağa koyarken eşine dönüp gülümsedi. Aslı nın gülüşü çok güzeldi. Samimi ve çekici. Kerem de eşine gülümsedi, aslında sormak istediği bunlar değildi, misafirin kim olduğunu merak ediyordu. Bir kaç dakika sonra dayanamayıp sordu. Bu akșam dan sonra her șey iyi olacaktı. A slı bir evlat, N eslihan H anım anne olacaktı. Saygı, sevgiden önce gelir. Saygı yoksa sevgi de yoktur. - Misafirimiz kim? - Gelince görürsün hayatım. Şimdi bana yardım eder misin? - Merak etmiştim. Tabii ki yardım ederim. Aslı, Kerem'in üstünü görünce, ona yardım etmemesini, öncelikle üstüne daha düzgün bir şeyler giymesini söyledi. Kerem hiç bir şey demeden odasına gitti. Aslı her şeyi masaya yerleştirmişti. O da üstünü değiştirmek üzere odaya gitti. Kerem e gülümseyip dolabına yöneldi. Dolabından siyah eteğini çıkardı. Üstüne ne giyebilirim adlı bakışı attı Kerem e. Kerem pek ilgilenmediği için giyim kuşamla, verdiği cevap çok klasikti. "Beyaz gömleğini giy." Aslı hoş fikir olduğunu belirterek dolabından beyaz gömleğini çıkardı. Eteğini ve gömleğini giydikten sonra boy aynasında kendine baktı. Üstünü başını düzelttikten sonra saçlarını açtı. Aslı nın saçları siyah ve uzundu. Beline uzanan saçları o kadar bakımlıydı ki güzelliğine güzellik katıyordu Aslı nın. Küpelerini, bilekliklerini takıp en sevdiği parfümü de sıkıp odadan çıktı. Kapı çalmış, misafirler içeri girerken hoş geldiniz ifadeleri birbirine karışmıştı. Misafirlerin çantalarını ve kabanlarını aldılar, askılığa astılar. Salonda oturma grubuna kuruldular. Öncesi sessizlikti. Uzun süre sessizlik vardı aslında. Kerem, Aslı ya şaşkın şaşkın bakıyordu. Gelenler; Kerem'in annesi, kız kardeşi ve kız kardeşinin oğlu idi. Kayınvalidesi süsüne düşkün biriydi. Aslında düşkün olduğu tek şey süsü değildi. Oğlu Kerem i de çok severdi. Kayınvalidesi Neslihan Hanım; Lafını esirgemeyen, her şeyi kolay kolay beğenmeyen ama güler yüzlü bir kadındı. Her şeye bir kahkahası mutlaka vardı. Kerem'in eşi Aslı yı da sevdiği pek söylenemezdi. Hatta sürekli Aslı nın yaptıklarına bir laf söylerdi. Zamanında Aslı yı istemeye gittiklerinde zorla götürülmüş zaten. Kerem in kız kardeşi ise biraz çekingen ama iyi biriydi. En azından Aslı ile arası iyiydi. Salonda herkesin gözü bir yerdeydi. Neslihan Hanım her şeyi inceliyordu ama mahçuptu, yüz ifadesini gizleyemiyordu. Sessizlik bozuldu. Aslı, kayınvalidesine ; - Nasılsınız anneciğim? dedi Aslı. - İyiyim kızım, sen nasılsın? Diye cevap verdi kayınvalidesi. - Ben de iyiyim teşekkür ederim. Yemeğe geçelim isterseniz? dedi Aslı. 28 DOĞA

32 HİK A Y E L E RİMİZ D E N SE Ç M E L E R «A N N E» Herkes ayağa kalkmış, Aslı nın bu cümlesi üzerine masaya doğru yönelirken Kerem, Aslı ya uzunca baktı. Aslı mutfağa gidip ana yemeği getirdi. Tabaklara servis ederken bile yüzünde bir gülümseme vardı. Yemekler yenirken akşamın sessizliği hiç bozulmamıştı. Kimse konuşmuyordu. Herkes birbirine bakıyordu. Aslı çok rahattı. Yemekler yenmişti. "Ellerine sağlık Aslıcığım" dedi Kerem'in kız kardeşi ve kalktı masadan. Onunla birlikte herkes kalkmıştı. Sıra tatlıdaydı. Aslı tatlıları getirmişti. Herkes salonda koltukta yerini almıştı. Televizyon o akşam hiç açılmamıştı hatta söz konusu bile olmamıştı. Aslı tabaklara servis etmişti tatlıları. Herkes tatlısını yiyordu. Düşünceliydi hepsi, yüz ifadelerinden ne düşündükleri o kadar belli ediyordu ki Aslı bundan rahatsız olup sessizliği bozdu. "İzninizle geliyorum şimdi "dedi. Odasına gidip dolabından orta boyuttaki şık paketlenmiş olan kutuyu eline alıp dolaptan çıkardı.salona gidip Neslihan Hanıma kutuyu uzatarak "Anneciğim bu sizin. Doğum gününüz kutlu olsun" dedi. Salondaki herkes onlara bakıyordu. Kayınvalidesi Neslihan Hanım şaşırmış olmalı ki kutuyu hala almamıştı. Kayınvalidesinin gözlerinin dolduğunu fark edince Aslı "Anneciğim" diyerek tekrarladı cümlesini. Bu akşam Kayınvalidesi Neslihan Hanım'ın doğum günüydü. Aslı dışında bunu kimse hatırlamamış olmalı ki herkes şaşkındı. Aslında biraz da şaşkın oldukları durum o olaydan sonra Aslı nın böyle bir şey yapmasıydı. Neslihan Hanım gözyaşını sildi. Hediyesini alıp Aslı ya teşekkür etti. Bundan günler önce Neslihan Hanım ile Aslı nın arasını bozan bir şey yaşanmıştı. Yine bir Eylül akşamı toplanmışlardı. Bir muhabbet dönüyordu ortada, Neslihan Hanım da ortaya bir laf atmıştı. "Öksüz olanın neyi doğru olur ki" demişti. Neslihan Hanım bunu Aslı ya işittirmeye çalışmıştı, herkes de bunu biliyordu. O günden sonra Aslı çok kırılmıştı ve bir daha kimseyle adam gibi konuşmamıştı. Aslı 5 yaşından beri öksüzdü. Üvey bir annesi de olmamıştı üstelik. Anne sevgisi eksikti hep hayatında. Başarılı, kıpır kıpır, iyi biriydi Aslı. Kayınvalidesi Neslihan Hanım ile çok iyi anlaşamasa da onu da çok severdi, annesi gibi görürdü. Bu akşamki davranışı da gösteriş değildi elbette. Öyle biri değildi Aslı. Kayınvalidesi hediyesini açmıştı. Aslı ya gülümsedi ve hediyesini çok beğendiğini söyledi. Aslı, Kayınvalidesinin elini öptü; - Siz benim hep annem oldunuz. Evet, gibi değil. Annem oldunuz. Sevgiyi, saygıyı, kahkahayı sizden öğrendim. Bir saygısızlığım olduysa affedin. - Kızım, asıl sen beni affet. Dilişte bağlayamadım ki sussun.o günkü sözlerim için çok özür dilerim. Hediyeni inan ki çok beğendim. Teşekkür ederim. Sarıldılar. Kerem ve Kerem'in kardeşi de annesinin doğum gününü kutladı. Sarmaş dolaş kareler alındı. Kahkahalar atıldı. Bu akşamdan sonra her şey iyi olacaktı. Aslı bir evlat, Neslihan Hanım anne olacaktı. Saygı, sevgiden önce gelir. Saygı yoksa sevgi de yoktur. 29 DOĞA H ikaye : Șule K E ÇE Cİ

33 «H E R Ș E Y BİR R Ü Y A Y L A B AȘLAD A I» Sabah kalktığında o güzel sarı saçları yıpranmış ve kabarmıştı. Saate baktı, okula geç kalıyordu. Saçlarını taramadan topladı, çantasını toparlayıp üstünü giyindi. Aynaya baktığında daha düne kadar yeşil olan gözleri şimdi maviydi. Şaşırdı. Ama vakti yoktu. Okula gitmeliydi. Sofia okula gittiğinde gene her zamanki gibi karşılandı. Sıradan bir çocuk gibi. Artık aldırmıyordu; fakat bir o kadar da üzülüyordu. Okulda en yakın arkadaşı Miley ile ilginç hiçbir şeye rastlamadılar. Sıradan bir gündü. Miley i çok seviyordu. O, onun en yakı arkadaşıydı. Kahverengi saçları, kırmızı dudakları, büyük kahverengi gözleriyle çok güzel bir kızdı. Miley, okul çıkışı onu eve bırakmıştı. Sofia nın o gün çok işi vardı. Akşam yemek yedikten sonra annesine ev işlerinde yardım etmesi gerekiyordu. Ama maalesef rüyalar alemi onu çağırıyordu. Sofia nın rüyası çok karışıktı. Bir o kadar da canlı. Hem de hiç olmadığı kadar canlı. Yalnızdı, yanında tanıdığı kimse yoktu. Etraf kalabalıktı. Bir adam vardı; sanki geçmişte kalmış da günümüze kadar gelmeyi başarmış gibi. Yüksek bir yerlere çıkıp insanlara seslenmeye başladı. Sofia nın da ilgisini çekti. Bayanlar, baylar ve çocuklar! Hepiniz hoş geldiniz. Buraya sizi ziyaret etmeye değil, size bir haber vermeye geldim. İnsanoğlunun sonu geldi. Bunun şerefine krallara ve kraliçelere layık bir ziyaret verilecektir. Bu ziyafete katılacak her insan beni izlesin. dedi ve zar zor çıktığı yerden aşağı inip yürümeye başladı. Sofia nın kafası karışmıştı fakat o da adamı izledi. Adamın söylediği gibi bir ziyafet vardı. Ama adam güvenebileceği birine benzemiyordu. Bunun için bir süre düşündükten sonra masaya oturdu. Masa deniz kenarına kurulmuştu ve ucu bucağı görünmüyordu. Ama yemekler şahaneydi. Sofia, Gerçekten de krallara layık bir masa. diye düşündü ve sordu, Merhaba ben Sofia. Benimle tanışmak ister misin? Kız şaşırmıştı ama bir müddet sonra cevap verdi. -Adım..Bella. -Çok güzel bir ismin varmış Bella. Üzgün görünüyorsun. Kız Sofia nın söylediklerini tartıp cevap verdi. Sofia nın rüyası çok karıșıktı.bir o kadar da canlı. H em de hiç olm adığı kadar canlı. -Evet, üzgünüm. Ben sadece şu çikolatalardan istiyordum. Bir adam geldi ve dedi ki, Onlardan alabilmen için masadaki tüm yemeklerden yemelisin. Ben de böylece yedim. Çikolatalardan almaya gittiğimde ise onlardan hiç eser yoktu. Bella, yüzünü adeta Sofia nın tabağına gömecekti. Çünkü orada o çikolatalardan vardı. Sofia nın bunu fark etmesi biraz uzun sürdü. Sonunda çikolataları bir peçete yardımıyla aldı ve Bella ya Al, bunlar senin olsun. Dedi. Bella, Sofia nın elinde duran çikolatalara baktı, sonra Sofia ya ve tekrar çikolatalara. Sonunda çikolataları almaya karar verdi. Sofia nın avcu tam boş kaldığı zaman bir dalga onu çekip aldı. Korkmuştu ve üşüyordu. O adama güvenmemesi gerektiğini biliyordu. Ama hata etmişti ve şimdi de sonuçlarına katlanıyordu. Denize doğru birkaç tane daha insan çekilmişti. O şaşalı masa da ortalarda görünmüyordu. Onun yerine topraktan bir zemin ve yıpranmış, tahtadan bir merdiven vardı. İçindeki bir ses karaya doğru yüzmesini söyledi. İçindeki sesi dinledi ve karaya doğru yüzmeye başladı. Ondan önce davrananlar olmuştu. Karaya adım attığında insanlar merdivenin başına toplanmış bekliyorlardı. Geçmeyi deniyor ama başaramıyorlardı. Sanki bir güç kalkanı onları dışarıda tutuyordu. Sofia, içgüdülerine güvenerek merdivene doğru adım attı. Hiçbir engel ya da güç hissetmemişti. Birkaç adım daha attı. Diğerleri daha hala merdivene ayak basamamışlardı. Sofia son basamağa ulaşmak üzereydi ki, beyaz bir ışık topu onu sarmaladı ve gökyüzüne doğru çekmeye başladı. Parlıyor ve uçuyordu. O bir anahtardı. Bunu bilmiyor, sadece hissediyordu. Ama hisleri ona neyin anahtarı olduğunu söylemedi; bunu kendisinin bulması gerekiyordu. Sonunda büyük bir heyecanla uyandı. Ama uyanmamış olmayı dilerdi. Çünkü uyandığı yer o sıcak yuvası değil, tanımlayamadığı ıssız bir yerdi. 30 DOĞA H ikaye : H ayal Ö Z D E MİR «H ișt H ișt G enç Sait F aik Y arıșm ası»

34 «D EĞİȘİ ĞİȘİM M» Acı çekiyordu. Bunun farkındaydı ama yenilgiyi kabul edemezdi. Adım atmaya çalıștı. Yalpaladı. Ama düșmedi. Son bir gücüyle onu vuran insana baktı. Göremedi. Kimse yoktu. Nasıl olur da bu kadar çabuk kaçar? diye düșündü aniden. Birden irkildi. Ölüyordu. Bir șeyler yapmalıydı. Eliyle ceplerini yokladı. Ölmeden onunla konușmalıydı. Haykırmalıydı içindekileri. Telefonunu bulamıyordu. Hayal meyal katilin telefonu ondan alıșını hatırladı. Artık onu arayamayacaktı. Bu düșünce belki de kurșun yarasından daha çok acıtıyordu. Ne yapacağını bilememesi onu daha çok paniğe sokuyor ve hareketlerini, nefes alıp verișini daha da zorlaștırıyordu. Kapıya doğru yürümeye çalıștı. Bir, iki adım anca atabildi. Bir duvara yaslandı. Bașaramayacaktı. Kapıdan içeri süzülen ıșık sanki çok uzaktaydı. Gözü karardı. Birden vücudunun așırı kan kaybından verdiği bir tepki olarak düșündü. Düștü acı içinde. Nefes alamıyordu artık. Kan her tarafa yayılmıștı. Kan kaybediyordu. Gülmeye çalıștı. Bașaramadı. Anılar geldi gözünün önüne. Pürüzlü ama çok güzel anılar. Yașanan onca șey. Sonunda bunun olacağını biliyordu ama bu kadar çabuk muydu? Gözleri doldu. 'Bebeğim' dedi, kendinin bile zor duyabildiği bir ses tonuyla. Öksürdü.Ağzının içi kanla doluydu. Canı yanmıyordu artık. Sadece üșüyordu. Bu üșüme diğerleri gibi değildi. Biliyordu. Ölümün güzel kokulu perileri dedi. Sonunda tebessüm edebilmiști. ''Seni seviyorum gam '' Sözü yarım kalmıștı. Eli yarasından hafifçe așağı kaydı. Nefes alıp veriși kesildi. Kalbi durdu. A nılar geldi gözünün önüne P ürüzlü am a çok güzel anılar Yașanan onca șey. 31 DOĞA

35 «D EĞİȘİ ĞİȘİM M» Göğsünden kanlar süzülen adam hiç umursamazcasına aynaya bakıyordu. Bașardım dedi. Sonunda seni öldürdüm. Değiștim dedi. Artık hiç bir șeyin önemi yok. Senin bile diye bağırdı. Sanki biriyle konușuyormușçasına... Kahkaha atıyordu. Güldükçe kan, fıșkırırcasına göğsünden dıșarı çıkıyordu.. Ciddilești. Eski o değildi artık. Kendisinin katiliydi. Masaya doğru yöneldi. Yarası umurunda bile değildi. Elindeki silahı masanın kenarına koyarak açık olan bilgisayarın bașına oturdu. Bloğunu açtı ve bir iki dakika bekledi. Bu anın tadını çıkardı. *** '' Eğer hiçbir șey değișmediyse bile, ben değiștiysem Her șey değișir. '' yazının sonuna gelmiști. Acıyla karıșık gülümsedi. Bir sigara yaktı ve arkasına yaslandı. Artık özgürdü 32 DOĞA H ikaye : İlke M E TİN «H ișt H ișt G enç Sait F aik Yarıșm ası»

36 «SA V AȘIN Ö L Ü B E D E N L E Rİ A N N E V E K IZ» Elinde bir tutam kağıt mendil mor salkımın altında küçük bir kız ağlıyor. Sessiz bir düșün ölümünü izliyor ve gözyașlarıyla karıșıyordu insanlara. Oysa o kadar farklı olacaktı ki her șey. Güzel evinin sevimli bahçesinde koșacak belki de șarkılar söyleyecekti ama șimdi burada is kaplı ıssız sokakta yalnızdı. Tek bașına verirken son nefeslerini bir tebessümle irkildi. Bedeni ne ölümden korkuyordu artık, ne açlıktan, ne de bașka bir șeyden. Gülümsedi ve son bir kez daha baktıktan sonra savașın pis sahnelerine kapattı o mavi gözlerini dünyaya usulca. Herkesin aksine cepheye koșuyorum, kızımı arıyorum. Feryatlar içerisinde adını haykırıyorum defalarca; bir ses, bir inilti en küçük bir yașam belirtisi için çırpınıyorum adeta.. Etraf kan gölü, ağır bir et kokusu, ölü kokusu var. Harabeye dönmüș evlerin beton yığınları arkasında ümitsiz, bitap bir șekilde ilerlerken ölüm kokusunu bastıran mor salkımın altında küçük bir kız çocuğu görüyorum. Altın sarısı saçları kandan kırmızı olmuș, yüzü kirden tanınmaz halde. Göğsüme bir hançer saplanmıșçasına koșuyorum dualar ederek küçük kızın yanına. Allahım o olmasın. diyorum biraz da utanarak.biliyorum ki nice anneler kızlarını, oğullarını veya eșlerini arıyorlar. Sonunda korktuğum bașıma geliyor. Kollarımda canımın yarısı, ağzımda beddua, lanetler okuyorum bu savașa. Oysa niye paylașılamaz ki bu dünya! O sırada gözüme kanadı kırık bir beyaz güvercin takılıyor, ağzında kanlı bir zeytin dalı. Barıșsız bu dünyada barıșın iki adı. Yarım kalan hayaller, yașanmamıș yıllar, kuralamayacak güzel sofralar, bahçesinde șarkı söyleyememiș küçük kız ve onu yeterince sarıp sarmalayamamıș bir anne ve daha niceleri adına ; 33 DOĞA H ikaye : İlke M E TİN «Y aratıcı Çocuklar D erneği «B arıș» K onulu Ö ykü Yarıșm ası»

37 «SA V AȘIN Ö L Ü B E D E N L E Rİ A N N E V E K IZ» Imagine there's no heaven It's easy if you try No hell below us Above us only sky Imagine all the people living for today Imagine there's no countries It isn't hard to do Nothing to kill or die for And no religion too Imagine all the people living life in peace You, you may say I'm a dreamer, but I'm not the only one I hope some day you'll join us And the world will be as one Imagine no possessions I wonder if you can No need for greed or hunger A brotherhood of man Imagine all the people sharing all the world You, you may say I'm a dreamer, but I'm not the only one I hope some day you'll join us And the world will live as one 34 DOĞA H ikaye : İlke M E TİN «Yaratıcı Çocuklar D erneği «B arıș» K onulu Ö ykü Yarıșm ası»

38 K A RİK A TÜ R L E RİMİZ H ikaye : M etin B urak Y U R D A K U L «Yaratıcı Çocuklar D erneği «B arıș» K onulu K arikatür Yarıșm ası» 35 DOĞA

39 K A RİK A TÜ R L E RİMİZ H ikaye : M ehm et CA N K E SE N «Yaratıcı Çocuklar D erneği «B arıș» K onulu K arikatür Yarıșm ası» 36 DOĞA

40 G E ÇE N Y IL Y A P IL A N E TKİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I Doğa Okulları 5. Uluslar Arası Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu için Atina daydı Yenilikçi fikirleriyle eğitime farklı bir bakış getiren, mimarlık ettiği birbirinden değerli projelerle çok yönlü nesiller yetiştiren ve geliştirdiği eğitim modelleriyle hem Türkiye de, hem de dünyada eğitim sektörünün markası olan Doğa Okulları nın öğrencileri olarak bir ilke daha imza atmanın haklı gururunu ve heyecanını yaşıyoruz. Demokrasi eğitiminin, demokratik yaşam tarzının en iyi okulda öğrenilebileceği anlayışıyla Öğrenci Meclisleri nihayata geçiren ve geleceğin yöneticilerini yetiştiren Doğa Okulları nın öğrencileri olarak gelenekselleşen projelerimizden biri olan 5. Uluslararası Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu için bu kez Atina da bir araya geldik. Geleceğin Türkiye sinde söz sahibi olmaya hazırlanan biz Doğa Nesli öğrencilerinin özgür düşünebilen, düşündüklerini rahatlıkla ifade edebilen, başkalarının haklarına saygı duyan, farklılıkları kabul eden, bilinçli, sorumluluk ve özgüven sahibi bireyler olabilmemiz adına düzenlenen forum, 11 Nisan 2013 tarihinde Atina da yapıldı. Forumun bu yılki konusu Sivil Anayasanın Gerekliliği idi. Doğa Okulları nın biz Doğa Nesli öğrencilerini, medya dünyasının ünlü isimleriyle buluşturmak ve sesimizi uluslararası platformda duyurmak adına düzenlenen forumda, Türkiye Cumhuriyeti'nin sivil anayasasında evrensel haklar niteliği taşıyan, bireylere ilişkin temel hak ve özgürlükleri ve devletin bu temel haklara ilişkin görevleri konuşuldu. Prof. Asistanı Osman Can ın yanı sıra, Dr. Herkül Temel hak ve özgürlükler adı altında Yaşam Millas, Dr. DimostenisYağcıoğlu gibi Yunan medya hakkı; yasa önünde eşitlik, kadın ve erkek eşitliği; dünyasının ünlü isimlerinin, münazara din, vicdan, inanç, düşünce, basın, sanat ve bilim eğitmenimiz Ozan KublayBey in ve Bostancı Doğa özgürlüğü; evlilik ve ailede devlet koruması; okul Anadolu Lisesi 10-A sınıfı öğrencisi Denizhan sisteminde devlet denetimi; toplanma özgürlüğü; Kenan Baltaoğlu nun konuşmalarıyla katılım örgütlenme özgürlüğü; mektup, posta ve gösterdikleri forum, 11 Nisan Perşembe günü saat telekomünikasyon gizliliği; dolaşım özgürlüğü; da başladı. meslek edinme özgürlüğü; konut dokunulmazlığı; Oldukça renkli anlara sahne olan forumda ilk mülkiyet, miras hakkı ve toplum yararına konuşmayı yapan Denizhan Kenan Baltaoğlu, kamulaştırma; toprak, arazi, doğal kaynaklar ve 1921, 1924, 1961 ve 1980 anayasalarının üretim araçlarının toplum yararına ardından sivil bir anayasa hazırlığı içerisinde kamulaştırılması; vatandaşlıktan çıkarılamama olduğumuz ülkemizde sivil anayasanın neden hakkı; sığınma hakkı; dilekçe hakkı; askerlik görevi gerekli olduğundan ve bu anayasanın nasıl olması esnasında sınırlandırmalar; temel hak ve gerektiğinden bahsetti. Etkili konuşmasıyla özgürlükleri kötüye kullananların temel haklarının forumun açılışını yapan Denizhan Kenan kaybettirilmesi gibi üst başlıkların da ele Baltaoğlu ndan sahne sırasını devralan ve Yunan alındığı 5. Uluslar Arası Demokrasi ve İnsan anayasasından, bu anayasanın eksikliklerinden ve Hakları Forumu ndangeriye unutulmaz anlar, sivil bunun ülke üzerindeki etkisinden söz eden Dr. anayasaya dair eşsiz bir birikim ve mükemmel Herkül Millas dan sonra ise söz sırası Dimostenis dostluklar kaldı. Yağcıoğlu ndaydı. Yapılması planlanan sivil Türkiye nin bugününü ve geleceğini ilgilendiren anayasanın evrensel olması, hem şu anı, hem de sivil anayasa konusuyla ilgili fikirlerimizi dile gelecek nesilleri kapsaması gerektiğinden getirme ve konuya Türk-Yunan aydınlarının bahseden konuşmacımızın ardından sözü Prof gözünden bakma fırsatını elde ettiğimiz Asist. Osman Can devraldı. Sözlerine MÖ 400 lü forumumuza bizleri kırmayarak katılan yıllarda yaşayan Perikles insözleriyle başlayan ve konuşmacılarımız Prof. Asist. Osman Can a, Dr. halkın iradesini kullandığı takdirde Perikles in HerkülMillas a, Dr. DimostenisYağcıoğlu na, söylediği gibi kendisi için en doğru, en uygun olanı Boğaziçi Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Uluslar bulabileceğini söyleyen konuşmacımız, sivil arası İlişkiler Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ozan anayasanın çoğunluğun yanı sıra azınlığın haklarını Kublay Bey e ve Bostancı Doğa Anadolu Lisesi 10- da koruması gerektiğini ifade etti. Eğitim, din, A sınıfı öğrencisi Denizhan Kenan Baltaoğlu na kamusal alan gibi halkı ilgilendiren konuların sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor,uz. siyasetle belirlenmemesi; devletin her alanda önümüzü açması, kişisel alanlara müdahale etmemesi gerektiğinden bahseden ve siyasetin üzerinde ona karşı koyabilecek güçlü bir kurumun olmasının öneminden söz eden Boğaziçi Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Uluslar arası İlişkiler Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ozan Kublay Bey in konuşmasının ardından forumumuz sona erdi. Plaketlerini Edebiyat Zümre Başkanımız Ahmet Faruk Orhan ın elinden alan konuklarımız, hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmediler. 37 DOĞA

41 G E ÇE N Y IL Y A P IL A N E TKİN LİK L E RİMİZ D E N B A Z IL A R I Doğa Okulları nın Münazara Takımları Atina da Bir Araya Geldi Münazaranın bir yaşam tarzı olduğu anlayışını benimseyen, aldıkları eğitimin hakkını turnuva performanslarıyla gözler önüne seren ve elde ettikleri başarılarla kendilerini ispat eden Münazara Takımlarımız, şimdi de Doğa lar Arası Münazara Turnuvası için Atina da buluştu. Planlı bir şekilde konuşma, fikir geliştirme, olaylara farklı açılardan bakma ve ikna etme becerilerimizi geliştirebilmek adına geçtiğimiz yıl açılan kulüplerimizden biri olan ve 9-10 Mart tarihleri arasında Bostancı Doğa da gerçekleşen Doğalar Arası Münazara Turnuvası nda sergiledikleri performansla göz dolduran Münazara Kulüplerimiz Doğa lar Arası Münazara Turnuvası için bu kez Atina da mücadele etti. En iyiyi belirleyebilmek adına Münazara Takımı olan Doğa Okullarının katılımıyla 11 Nisan 2013 Çarşamba günü Atina da Zappion Otel de gerçekleşen turnuva, oldukça heyecanlı anlara sahne oldu. Ataşehir, Bostancı, Kocaeli ve Kıbrıs Doğa Münazara takımlarının katılımıyla gerçekleşen Doğalar Arası Münazara Turnuvası saat da başladı. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar Arası İlişkiler Bölümü 4. Sınıf öğrencisi olan jürimiz Ozan Kublay Bey in sunumuyla gerçekleşen turnuvada öncelikle takım temsilcilerinin eşliğinde kuralar çekildi. Ataşehir Doğa nın Bostancı Doğa ile Kocaeli Doğa nın ise Kıbrıs Doğa ile eşleştiği turnuvada ilk maç Ataşehir-Bostancı takımları arasında yapıldı. Hükümet inanır ki insani kriz durumlarında askeri müdahale iyi bir çözümdür. Konusu ile ilgili argümanlarını hükümet ve muhalefet kanadı olarak dile getiren takım üyeleri arasında geçen çekişmeli mücadele neticesinde ilk maçın galibi hükümet kanadı Bostancı Doğa oldu. Kocaeli Doğa-Kıbrıs Doğa takımları arasındaki 2. maçta ise hükümet ve muhalefet kanatları Hükümet savunur ki şirketler ve kişiler siyasi partilere bağışta bulunabilmelidir. Konusuyla ilgili düşüncelerini dile getirdiler. Kıyasıya rekabetin yaşandığı 2. Maçın gülen takımı ise muhalefet takımı Kocaeli Doğa oldu. Oldukça çekişmeli, bir o kadar da keyifli anların yaşandığı turnuvanın en heyecanlı maçı tabii ki final maçı oldu. İlk maçların galipleri Bostancı Doğa ve Kocaeli Doğa arasında yapılan maç, tam anlamıyla soluk kesiciydi. Argümanların havada uçuştuğu, kıran kırana bir mücadelenin yaşandığı maçın neticesinde Doğalar Arası Münazara Turnuvası nın şampiyonu Bostancı Doğa oldu. Turnuvanın ardından kupalar ve madalyalar da tabii ki sahiplerini buldu. Şampiyon olan Bostancı Doğa şampiyonluk madalyalarını ve kupasını Edebiyat Zümre Başkanı Ahmet Faruk Orhan ın elinden alırken; finalist takımımız Kocaeli Doğa ise finalist madalyalarını ve kupasını Bostancı Doğa Edebiyat Öğretmeni Şeyma Ünlü nün elinden aldı. Sıra turnuvanın en iyi konuşmacısını belirlemeye geldiğinde nefesler bir kez daha tutuldu ve turnuvanın en iyi konuşmacısı Ataşehir Doğa nın münazara takımı üyesi Ekin Su Arslan oldu. Doğalar Arası Münazara Turnuvası na katılabilmek için uzun bir mesafe kat eden Kıbrıs Doğa yı da eli boş göndermedik. Hem katılımları, hem de sergiledikleri performans nedeniyle takdiri hakkeden takımımız madalyalarını jüri üyemiz Ozan Kublay ın elinden aldı. Argüman Fabrikası eğitmenlerimizin rehberliğinde gerçekleşen 7 haftalık eğitim süresince öğrendiklerimizi test edebilmek, seviyemizi görebilmek, münazara yapma yeteneklerimizi farklı bir ülkede, uluslararası platformda sergileyebilmek ve Doğa nın en iyisi olabilmek adına kıran kırana bir mücadelenin yaşandığı turnuvaya jürilik yapan başta Ozan Kublay Bey ve ona eşlik eden Edebiyat Zümre Başkanımız Ahmet Faruk Orhan, Ataşehir Edebiyat Öğretmeni Serdar Çayır, Kıbrıs Doğa İngilizce Öğretmeni Ruşen Karakaya olmak üzere, katılım gösteren tüm takımlarımıza çok teşekkür ediyor; şampiyon- finalist takımlarımızı, derece alan arkadaşlarımızı ve sergiledikleri performansla izleyicilerden tam not alan takımlarımızı yürekten tebrik ediyoruz. 38 DOĞA

42 Doğa Koleji Öğrenci Meclisi Doğa Koleji nde her yıl yeni bir başkanlık seçimi yapılır. Adaylar sadece 10. sınıf öğrencilerinden seçilir.. Adayların propaganda sürecinin ardından belli günler arasında okulda oy sandığı ile gezilir, adayların etkileyici konuşmaları ile oylar toplanmaya çalışılır. Bu oylama süreci sadece iki aday arasında gerçekleşir çünkü katılımcı adayların içinden sadece iki kişi elemeyi geçer. Bu iki kişi okul müdürümüz ve müdür yardımcılarımız tarafından yapılan mülakatlar neticesinde belirlenir. Seçim sonucunda en çok oyu alan öğrenci başkan; diğeri ise başkan yardımcısı olur. Finansal Kaynaklar Başkanlığı, Kulüpler Birliği Başkanlığı, Medya ve İletişim Başkanlığı, Uluslar arası Projeler Başkanlığı ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Başkanlığı gibi diğer meclis kolları ise okul yöneticileri tarafından yapılan bazı sınavlar ve mülakatlar sonucunda belirlenir. Başkanlık değişim süreci; Katılımcı adayların seçilmesi İki adayın elemeyi geçmesi Oylar ile başkan ve başkan yardımcısının seçilmesi Meclis devir teslim 39 DOĞA

43 Meclis Başkanlığı İçin Propaganda Sürecindeyiz Doğa Koleji, öğrencilerin yönetimde bulunduğu tek okuldur. Demokrasi eğitiminin, demokratik yaşam tarzının ancak okulda kazanılabileceği, bu eğitimin de ancak Öğrenci Meclisi ile sağlanabileceği anlayışıyla hareket eden Doğa Nesli ninbireyleri olarak eğitim-öğretim yılına damgasını vuracak öğrenci meclisimizin başkanını belirleyebilmek adına son dönemece girmiş bulunuyoruz. Yoğun geçen başvuru ve mülakat süreci neticesinde rakiplerini eleyerek başkan adayı olmaya hak kazanan arkadaşlarımız için kıyasıya rekabet süreci tüm hızıyla devam ediyor. Başkan adayı olarak seçilmelerinin ardından bir adım öne çıkabilmek adına var güçleriyle mücadele eden arkadaşlarımız, hiç vakit kaybetmeden seçim propagandalarına başladılar bile. Bir yandan hazırladıkları posterleri okulun dört bir yanına asan adaylarımız, bir yandan da rozetler dağıtarak oy toplamaya çalıştılar. Başkan olmaları durumunda gerçekleştirmeyi planladıkları projeler ve etkinlikler hakkında bilgi vererek sınıfları dolaşan adaylarımızın propaganda süreci neticesinde artık seçim sandığımızı çıkaracak ve başkanlık için oy toplamaya başlayacağız. Ecem Eroğlu mu, Ömer Bildirici mi? Tatlı rekabet nedeniyle şiddetli bir heyecan fırtınasına sahne olan Bostancı Doğa Anadolu Lisesi nin öğrencileri olarak bizleri en iyi temsil edecek olan ve başkanlığı gerçekten hak eden arkadaşımızın Meclis Başkanı olmasını diliyor ve kıran kırana devam eden bu seçim maratonunda her iki adayımıza da başarılar diliyoruz. 40 DOĞA

44 İşte Yeni Meclis Başkanımız Demokrasi eğitiminin, demokratik yaşam tarzının ancak okulda kazanılabileceği, bu eğitimin de ancak Öğrenci Meclisi ile sağlanabileceği anlayışıyla hareket eden Bostancı Doğa nın yeni meclis başkanı nihayet belli oldu. Ecem Eroğlumu Ömer Bildirici mi derken 3 Ekim Perşembe günü delegeler eşliğinde yapılan ve heyecan verici anlara sahne olan seçimin ardından, 10. sınıflardan sorumlu Müdür Yardımcısı Ali Gündoğdu nun, Meclis ten sorumlu t-mba Öğretmenimiz Merve Fırat ın ve başkan adaylarımızın katılımıyla yapılan sayım işlemi sonucunda 10 TM A sınıfından Ömer Bildirici yeni Meclis Başkanı, 10 Fen A sınıfından Ecem Eroğlu ise Başkan Yardımcısı ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Başkanı oldu. Sabırsızlıkla beklediğimiz başkanlık seçimi sonuçlarının belli olmasının ardından hem Meclis Başkanını ilan etmek, hem de seçmenlerine teşekkür etmek amacıyla sınıfları tek tek dolaşan adaylarımız, arkadaşlarına çikolata ikram etmeyi de ihmal etmediler. Öyleyse vakit çalışma vaktidir diyor, bizleri en iyi şekilde temsil edeceğine inandığımız yeni meclis başkanımız Ömer Bildirici yi tebrik ediyor ve yeni meclis başkanımızın rehberliğinde çok büyük başarılara imza atmayı diliyoruz. Seçimler nedeniyle yoğun bir heyecan dalgasına sahne olan Bostancı Doğa da şimdiki yol haritamız ise Meclis Yürütme Kurulu nun belirlenmesi. 10. sınıflardan sorumlu Müdür Yardımcısı Ali Gündoğdu nun, Meclis ten sorumlu t-mba Öğretmenimiz Merve Fırat ın, yeni Meclis Başkanı Ömer Bildirici ve Başkan Yardımcısı-Sosyal Sorumluluk Projeleri Başkanı Ecem Eroğlu nun katılımıyla yapılacak olan mülakatlar neticesinde yürütme kurulu üyeleri belirlenecek ve devir teslim töreninin ardından yeni meclisimiz iş başı yapacak. 41 DOĞA