YENĐDEN DĐRĐLEN VE MEYDAN OKUYAN ALEVĐLĐK

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YENĐDEN DĐRĐLEN VE MEYDAN OKUYAN ALEVĐLĐK"

Transkript

1 YENĐDEN DĐRĐLEN VE MEYDAN OKUYAN ALEVĐLĐK Hüseyin DEMĐRTAŞ Butzbach/Almanya: 2009

2 Hüseyin DEMĐRTAŞ Kimdir? 5 Mart 1970 de Kütahya nın Emet Đlçesi ne bağlı Şeyhler köyünde doğdu. Đlkokulu doğduğu yerde, ortaokulu Simav Dağardı nda, liseyi ise Simav Lisesi nde yatılı olarak bitirdi. Daha sonra ilk olarak Diyarbakır Dicle Üniversitesi nde bir yıl, yatay geçiş yaptığı Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü nde ise üç yıl Tarih ve Coğrafya Öğretmenliği okudu. Mezuniyetinden sonra Simav da özel bir dersanede okutmanlık, Emet te ve Şırnak ın Beytüşşebap Đlçesi nde tarih ve ilkokul öğretmeni olarak görev yaptı. Üniversitede okurken Zaman Gazetesi nin Balıkesir Bürosu nun kuruluşuna aktif katkıda bulundu. Đki yıl bu gazetenin serbest muhabirliğini yaptı. Yine öğrenciliği esnasında sosyal demokrat eğilimli Balıkesir Yeni Haber de bir yıldan fazla ve kısa ömürlü muhafazakâr Balıkesir Yenises te altı ay eğitim, kültür, tarih konuları yanında kitap tanıtımlarını işleyen haftalık köşe yazıları yazdı yılında aile birleşmesi nedeniyle Almanya ya geldi. Almanca kurslarını tamamlayarak Giessen Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ne kaydoldu yılları arasında serbest gazeteci olarak Avrupa Sabah ve Hürriyet gazeteleri için çalıştı. Son olarakta 1,5 yıl Star Gazetesi nin Avrupa Haber Merkezi nde redaktör olarak görev yapan Demirtaş, 1999 yılı sonunda IG Medien in (Alman Medya Çalışanları Sendikası) düzenlediği Recherchepraxis im Internet für Journalisten adlı araştırmacı gazeteciliği öğreten seminere de katıldı. Daha çok gazetecilik ağırlıklı çalışmaları Alevilerin Sesi, Bilim ve Aydınlığın Işığında Eğitim, Gençliğin Sesi, Türk Yurdu, Express ve Yol gibi dergilerde yayınlanan Demirtaş eğitim, Alevilik-Bektaşilik, Anadolu daki azınlıklar, Đslam ve Đslam dünyasının sorunları üzerinde çalışıyor. Evli ve Alican ve Zeliha adında iki çocuk babası olan Demirtaş, Alman basın kartı sahibi. Đyi derecede Almanca, Osmanlıca, orta derecede Đngilizce ve az Arapça biliyor. 2

3 ÖNSÖZ Bilindiği gibi insanlar kimlikleriyle var olurlar. Bir insanın sadece bir değil pek çok kimliği vardır. Bu kimliklerin kimi doğuştan kimi de daha sonra sosyalleşme yoluyla toplum içinde, eğitimle vs. ile kazanılır. Alevilik ise genelde doğuştan kazanılan bir kimlikse de, son yüzyılda içimizden bazıları bu kimliğe gerektiği önemi vermiyor; sahip çıkmıyor, hatta sahip çıkanlara da burun kıvırıyor. Benim yazı serüvenim de işte bu Alevi kimliğine hor bakanlara, onu yetersiz bir kimlik, inanışmışçasına Sünni ibadet ve inançlarla takviye etmeye kalkanlara, Alevilerin asimile edilmesine bir tepki olarak başladı. Aslında yakın çevrem bilir; ben 10 yıl gibi uzun bir süre Süleymancılara ait yurt ve pansiyonlarda kaldım ve Sünniliğin gerektirdiği bütün ibadetleri yaptım ve bu inancın gerektirdiği itikatlara da sonuna kadar bağlı kaldım. Ayrıca Sünni Đslam ı neredeyse bir ilahiyatçı kadar da bildiğimi iddia edebilirim. Ancak benim bu yurtlara verilmiş olmam ayrı bir hikâye ama belli bir bilinçlenmeye eğitim yoluyla ulaştıktan sonra Sünni Müslüman kimliğinde kalmam da düşünülemezdi. Nitekim de öyle oldu. Genel olarak Sünnilikte özel olarak da Süleymancılık içinde zamanla birçok şeyler çelişkili gelmeye başladı bana ve çok uzun sürmeden Alevi kimliğimin de etkisi ile bu kesimle yollarımı ayırdım. Doğal olarak bu aşamaya gelmemde yıllarca bu kesimler arasında yaşarken, zaman zaman Alevi kökenli biri olduğumu söylediğimde veya birlikte kaldığım arkadaşlarım ve yurt görevlileri böyle bir kökenden geldiğimi kişisel yakınlıklar veya hemşehrilik bağları ile öğrendiklerinde çoğu zaman Alevilere yönelik çok da iyi şeyler söylemediler. Açıkça çoğu zaman dışlandım, horlandım ve kimliğim hakkında bilinen iftiralar her seferinde tekrarlandı. Đşte bunlar onlarla yollarımı ayırmamda etkili oldu. Daha sonra Almanya ya geldim. Ama öncesinde daha 1990 başlarında Alevilikle ilgilenmeye başladım ve o zamanlar yeni çıkmaya başlayan Cem Dergisi ni satın almaya başladım. Fakat Alevilik üzerine okumalarım Almanya ya gelince yoğunlaştı. Bu yoğunluktan bir eksilme yok, hatta her gün daha da artarak sürüyor. Benim Alevilik ve Aleviler üzerine okumadığım gün neredeyse hiç yok. Her gün konu üzerine düşünüyorum ve bu toplum ve kimliğin mevcut problemleri üzerine kafa yoruyorum. Bu çabadan da hiçbir güç beni vazgeçiremez. Çünkü bunu bir ibadet coşkusu içinde yapıyorum. Tabii ki bu yoğunlaşma ve birikim zamanla bardak misali dolunca taşmaya başlıyor. Yani yazmaya başlıyorsunuz. Đşte ben de 1997 den bu yana Alevilik üzerine kendimce bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Başlangıçta bunlar bir yerde yayınlanmadı ama son iki senedir gerek internet sayfalarında gerekse Alevi yayın organlarında yazılarım yayınlanmaya ve benden yazı talep edilmeye başlandı. Yayınlanan bu yazıları şimdilik böyle kendi imkânlarımla kitap halinde de olsa çoğalttım. Ama ilk fırsatta bir yayıncı bulduğumda Alevilikle ilgili yazılarımdan oluşan bir kitap bastırmayı düşünüyorum. Bu bir başlangıç. Şu anda yine Alevilik üzerine yazılar yazmaya devam ediyorum. Bunlar son üç yıldır Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu nun (AABF) yayın organı Alevilerin Sesi Dergisi nde düzenli olarak yayınlanıyor. Buradaki yazarlığım devam ediyorum. Yayınlanacak kitabıma yazmakta olduğum ve yazacağım diğer makaleler de girecek. Sizlerle basılacak kitabımla buluşmak üzere hoşça kalınız. Yazılarıma ilginizin çalışma ve yazma şevkimi kat kat artırdığını bilmenizi isterim. Sevgiyle kalınız. Hüseyin Demirtaş 20 Temmuz 2007 Bad Nauheim/Almanya 3

4 BATI ANADOLU ALEVĐLERĐ ASĐMĐLASYONUN EŞĐĞĐNDE MĐ? Son on yılda Türkiye de Alevilik ve Bektaşilik üzerine bir enformasyon patlaması yaşandı. Çok yazılır çizilir oldu. Deyim yerindeyse Türkiye ve dünyada bir Alevi Rönesansı yaşanıyor. Ancak yazılıp söylenenler daha çok genellemeci yanıyla ve büyük ölçüde Alevi toplumunun gerçekliğini ve bugün yaşananları yansıtmaktan oldukça uzak olmalarıyla dikkat çekiyordu. Kitaplar, makaleler ve konuyla ilgili açık oturumlar, sanki Aleviler bu toplumda yaşamıyormuşçasına ütopik kaçıyordu. Aleviliğin yerel, farklı ve çeşitli renklerini ele almaktan uzak bir havada idiler. Bu yazıda işte bu değinilmeyen boyutlardan birini gündeme getirerek, Batı Anadolu Alevilerinde, özellikle Kütahya, Eskişehir ve kısmen Manisa ve Balıkesir yöresinde yaşanan kimlik krizi ve asimilasyon sürecine değinmek istiyorum. Bence Türkiye ve Avrupa daki Alevi kurum ve kuruluşlarının öncelikle örgütlenme, cemevi yapma ve devletten nasıl para koparabilirimden çok batı bölgelerinde yaşayan Aleviler arasındaki yozlaşma ve yer yer asimile olmaya karşı alınacak önlemler üzerinde yoğunlaşmaları gerekiyor. Burada portresini çizmeye çalışacağım Alevi köyünün özelliklerini okudukça bazılarınızın içinden Hiç böyle Alevilik ve Alevi köyü olur mu? dediğini duyar gibi oluyorum. Evet, sanıldığı gibi Türkiye de Alevilik ve Alevi Toplumu tek boyutlu ve homojen değil. Burada kendi köyüm Kütahya nın Hisarcık Đlçesine bağlı iki binin üzerinde nüfusu olan ve 1998 de belediye olan Şeyhler i tanıtmaya çalışacağım. Burası çevresindeki Sünni köylerin arasında sıkışmış kalmış beş Alevi yerleşiminin en büyüğüdür. Bugüne kadar belde halkının çevredeki Sünni köylerle farklı inançtan kaynaklanan hiç bir ciddi problemi olmamıştır denilebilir. Tabii bu arada beldemizin yolu Dereköy adında oldukça katı Sünni bir başka beldenin içinden geçtiğinden, bura halkından bazılarının sebzeci vs. gibi gezici esnafı, Orası kızılbaş köyüdür, gitmeyin diye geçirmedikleri gibi küçük olayları ve beldemize Alevi olmasından dolayı zaman zaman aşağılayıcı bir gözle bakıldığını saymazsak. ALEVĐ KÖYÜNDE ĐKĐ CAMĐĐ Beldemizde iki tane, ikişer şerefeli minaresi olan camii var. Belde iki ayrı yerde üç mahalleye bölünmesi nedeniyle bizim tekke dediğimiz iki tane de cemevi binamız mevcut. Seksenli yılların ortalarında yapılan camiler, bir tür aşağılık kompleksi ile Çevredeki köylerde var da biz de neden olmasın. Siz müslümansanız biz sizden de müslümanız. Hem de Müslüman ın hası! şeklinde özetlenebilecek bir duygu ile inşa edilmişlerdir. Tunceli, Sivas ve Erzincan gibi doğu illerinde ancak 1980 Askeri Darbesi sonrası başlayan Alevi köylerine zorla camii yaptırma bizde ve benim bildiğim diğer çevre Alevi köylerinde, 1960 ların sonlarında başladı. Ancak bizdeki camileri halk devlet zoru ile değil gönüllü olarak yaptırdı. Köyde 1970 Gediz Depremi ne kadar bir yatırın odası camii olarak kullanılırken ve eski mahallede bulunan bu camide Eyüp Hoca (Demirbağ) halkın arasında yıllık olarak topladığı buğday, arpa cinsinden zahire karşılığı köyün camii ve cenaze gibi dinsel ihtiyaçlarını yerine getiriyordu. Depremin ardından yapılan afet konutları mahallesi ile birlikte, devlet tarafından buraya yeni bir ahşap camii yaptırılmıştır. Ama bu deprem camisi 1982 de yıkılarak, bir kaç Almancının önayak olmasıyla Almanya da çalışan 100 aile kadar olan Şeyhlerli haneden para toplanmış ve köylülerin de katkısıyla iki şerefeli minaresi olan iki büyük camii inşa edilmiştir. Belde halkı cuma, bayram ve vakit namazlarını camide kılarken aynı insanlar, her perşembe akşamı cemevinde toplanmaktadır. Şeyhler de dede sülalesi olmadığından dede vekili denilebilecek bir rehber bulunmakta, büyük ayin-i cemler ve ikrar törenleri olduğunda 25 Km uzaklıktaki Şeyhçakır Köyü nden dede davet edilmektedir. 4

5 Çocukluğum hariç yetişkin olduğumda ilk defa 1990 yılında cemevimize gittim. Bir de 1999 Mayısında babaannemin vefatı dolayısıyla dardan indirme törenine katıldım yazında Eskişehir den aslen Bilecik Bozüyüklü Abidin adında bir dede gelmişti. Yaşlılar şöyle bilgili, böyle âlim bir dede diye övünce merak edip gittim. Bizim orada nasihat denilen ve iki saatten fazla süren bir vaaz verdi. Dedenin konuşmasına referans aldığı kaynaklar tamamıyla Sünniliğin temel kaynaklarıydı ve dede sürekli olarak Kuran dan ayetler okuyor, bir yandan da bunların tefsirini (yorum) yapıyordu. Konuşmadan Yezit e ve Muaviye ye lanet okumaları ve 12 Đmam, Hz. Ali, Đmam Hasan ve Đmam Hüseyin gibi bazı cümleler çıkarılsa, kendinizi cemevinde olduğunuz halde camide vaaz dinliyor sanabilirdiniz yılına kadar dedelerimiz Hacı Bektaş tan geliyordu. Ancak bu dedeler teker teker öldü. Bu nedenle şimdi 3-5 yılda bir Hacıbektaşlı dedeleri beldemizde görebiliyoruz. Benim de görme fırsatı bulduğum 1979 yılında ölen Hacıbektaşlı Lütfü Ulusoy adında bir dede vardı. Lütfü Dede bizde şimdi bile bir ermiş, evliya gibi sayılır ve hemen hemen her evde onun fotoğrafları duvarları süsler. Kimse kendisine kötü söz söyletmez ve buna kalkışanları da Hâşâ, çarpılırsın ha! diye uyarmaktan geri kalmazlar. Lütfü Dede nin Alevileri çok eskiden beri sünnileştirmek isteyen devlet içindeki bazı çevrelerin adamı olabileceğinden şüpheleniyordum. Ancak, hakkında son yaptığım araştırmalar, bu şüphelerimi bir ölçüde yalanlasa da, değişik kişilerden dede hakkında her iki iddiayı da destekleyici bilgiler edindim. Kimi, Lütfü Dede, bizi bizzat camiye götürdü veya cemevinde birlikte vakit namazı kıldık derken, kimi de Yok Lütfü Dede, öyle bir şey yapmadı. Köye geldiğinde cemevinden hiç çıkmadı ve camiye gidilmesini, Ramazan Orucu tutulmasını ve hacca gidilmesi gerektiğini ima eden hiçbir sözünü duymadık gibi birbirinin tamamen zıddı şeyler söyledi. Ortada Lütfü Dede ile ilgili çelişkili ve birbirini tutmayan ifadeler var. Yine Lütfü Dede ile aynı tarihlerde beldemize gelip giden yakın Alevi köyü Şeyhçakır dan Ali Aydedeoğlu adındaki dedenin de, camiye Yıkılası Muaviye yuvası diyerek karşı tavır aldığı, öldüğü 1992 yılında cenazesinin camiden kaldırılmaması için oğullarına vasiyet ettiği söyleniyor. Anlatılanların da bir ölçüde doğruladığı gibi gerek Lütfü Dede gerekse Ali Dede mademki bu kadar camiye ve oraya gidilip ibadet edilmesine karşıydılar, öyleyse Şeyhçakır ve Şeyhler de bu iki dede toplum üzerinde çok etkili oldukları halde sünnileşme neden çok yoğun olarak yaşanmış? Her iki yerleşimde de başta Süleymancılık olmak üzere Milli Görüş geleneğine yakın Nakşibendîlik gibi tarikatlara ve Fethullahçılık gibi Nurcu cemaatlere yoğun ilginin kaynağı ne? Dedelerin halk üzerindeki karizmatik etkileri ile var olan sünnileşme eğilimi arasında bir bağlantı kurmak oldukça güç. Bu durum belki dönemin koşulları gereği dedelerin, camiye ve diğer Sünni içerikli ibadet ve geleneklere çok açık bir şekilde karşı çıkamamaları ile açıklanabilir. Bir de, bu yerleşimlerden başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine işçi göçüyle gidenlerin sünnileşerek, geride kalanlara parasal güçlerini de kullanarak etki etmiş olabileceklerini ve devletin tayin ettiği imamların çabalarını ekleyebiliriz. Bu yazının yayınlanmadan önceki halini okumaları için gönderdiğim beldemizden bazı dostların Lütfü Dede ile ilgili çok ağır suçlamalarda bulunduğum gerekçesiyle yazıyı okumadığını ve yarım bırakarak fırlatıp attığını duydum. Ancak Lütfü Dede hakkındaki kanılarımda son edindiğim bilgiler ışığında bir yumuşama yaşansa da, Lütfü Dede gibi hatırlı dedelerin şahsında sünnileştirme ve belli bir yerleşimi kimliğinden uzaklaştırma girişimleri olmuyor değil. Çünkü Alevi köylerinde dedeler aracılığıyla bilinçli sünnileştirme girişimleri ve pratikleri son elli yıldır hep yaşanıyor. O nedenle yazıyı, Lütfü Dede adının yerine bir başka dede adını koyarak okuyabilirsiniz. Lütfü Dede, büyük bir olasılıkla Alevileri sünnileştirmeyi amaçlayan bir ajan değildi ama Alevi köylerinde işbirlikçi ve kınalı keklik dede örneklerine çok sık rastlandığını da unutmamak gerekiyor. Zira halen iki cemevimize hizmet görmek için gelip giden Şeyhçakırlı Murat Dede nin bir imamdan pek farkı yok. Çünkü camide akşam namazını kıldıktan sonra cemevine gidiyor. Bence Alevi erkânını bilmesi, Şeyhçakır gibi bir ocaktan ve dede sülalesinden olması dışında bir özelliği olmaması yanında 5

6 bir de camiye namaza giderek kötü örnek oluyor. Zira geçmişi bilmeyen genç kuşak dedeye bakarak Alevi olmanın camiye gitmeyi gerektirdiğini sanacaktır. Konuya tekrar dönersem, aslında Hacıbektaşlı bazı dedelerle ilgili düşünce ve iddialarım öyle temelsiz değil. Çünkü Hacıbektaş tan emekli vali Kadri Erogan gibi Alevi- Sünni aynıdır çarpık mantığına sığınarak sünnileştirme politikalarına çanak tutan birçok insan çıkmıştır. Ayrıca dede olmasa da devlet yanlısı ve sünnileşmeyi çok normal karşılayan bürokrat, öğretmen vs. gibi Hacıbektaşlı kişilerle çok karşılaştım. Öte yandan Lütfü Dede nin Đslam ı hem Sünnilik hem Alevilik yönüyle öğrenmiş, dinler tarihine vakıf oldukça geniş bilgi sahibi; emsalleri olan dedeler arasında ender rastlanabilecek bir insan olarak öne çıktığını görüyoruz. Lütfü Dede bize 1950 li yıllardan 1979 a kadar genellikle kışları gelirmiş ve aylarca çevredeki diğer Alevi köylerini de dolaşarak hem ayin-i cemleri yönetir hem de köylüler arasındaki problemlerin devlet mahkemelerine intikaline gerek kalmadan çözülmesini sağlarmış. Hacıbektaş gibi Alevi-Bektaşilerin Kâbe si denilebilecek bir yerden geldiğinden, doğal olarak çok saygı görür ve ne dedi ise ayet gibi doğru olarak kabul edilir ve uygulanırmış. Oysa Lütfü Dede sanki bizim çevrede sünnileşmenin temellerini atan birisi gibi görünüyor. Bizde sözgelişi yıl önce, bir tek kişi bile namaz kılmaz, camiye gitmezken, kadınlarımız geleneksel olarak başörtülü ama Sünni tarzda örtünmezken; onun telkiniyle daha kapalı giyinmeye başlanmış, erkekler de yine onun tavsiyesiyle namaz kılmayı bilmedikleri halde cemevinde veya camiye dede ile birlikte giderek cemaat halinde namaz kılmaya başlamışlardır. Lütfü Dede halk üzerindeki etkisini kullanarak kimlik kaymasını önleyebilirdi ama bugünkü durumu dikkate alınca ya gücünü kullanmadığını veya kullansa bile etkili olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ancak Şeyhlerli kadınların pek hakkını yememek gerekir. Çünkü kadınlarımızın halen yüzde 95 i namaz kılmayı bilmez. Sadece Kütahya gibi tutucu kentlerde yaşamaya başlayan kadınların bazıları kurallarına uygun bir şekilde namaz kılmayı bilir. Yine Lütfü Dede nin gidip gelmeye başlamasıyla birlikte, ilk defa altmışlı yılların sonu ile yetmişli yılların başlarında hacca gidenlerde bir artış olmuş. Altmış yetmiş yıl öncesinde birkaç kişi de olsa hacca gidenler çıkmış. Şimdi ise hacca gitmiş olanların sayısı ellinin üzerindedir. Her yıl beldemizde ve Almanya da yaşayan Şeyhlerli 3-4 kişi mutlaka hac ziyareti yapar. Lütfü Dede nin burada da herhangi bir müdahalede bulunmadığı açıkça ortada. Diğer taraftan benim çocukluğumda bile -ki ben 1970 doğumluyum- Ramazan orucu tutanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken şimdi neredeyse halkın yarısına yakınının oruç tuttuğunu duyuyorum. Çocukluğumda babamın bakkal dükkanı vardı. Ramazan ayı geldiğinde babam beni bağnaz bir şehir olan Emet e götürmek istemezdi. Sen orada ekmek, su ister beni rezil edersin, derdi. Ama bu konuda Gediz ilçesi daha serbest olduğundan beni pazarına götürmeye çekinmezdi. O zamanlar köy olan beldemize ilk resmi imam 1970 li yılların başlarında tayin edilmiş ve 5-6 senelik bir çalışmadan sonra bir kız meselesi yüzünden kovulmuş. Ondan sonra bir iki imam daha köye atanmış, ancak sadece Simavlı Ali Emer bir anlamda bize uymak suretiyle 1982 den 1997 yılına kadar köyde kalabilmiştir. Diğer mahalledeki camiye de 1988 de Emet in Alevi köyü Bahatlarlı bir imam tayin edildi. O da suya sabuna dokunmadan 1997 yılına kadar köyde barınabilmiş ve kişisel bir nedenden dolayı tayinini istemiştir. Camiler, tüm bu sünnileştirme çabalarına rağmen yine de vakit namazlarında boştur. Đmam namazını çok kere yalnız kılar. Her iki cami de, bir iki bir ayağı çukurda ihtiyar ve elmayla armudu karıştıran üç beş kişi dışında, sadece cuma ve bayram namazlarında zar zor yarıya kadar dolmaktadır. 6

7 Ancak beldemizde camiye bir defa bile adımını atmamış erkek 10 kişi ya var ya yoktur. Nitekim camiye gitmenin gerekliliği adeta içselleştirilmiştir. Gitmeyenler de kendini suçluluk ve günah psikolojisi içinde hisseder olmuştur. Tamamı Alevi olmasına karşın belde insanı zamanla, gerek içlerinden çıkan dedeler gerekse devlet tarafından yürütülen yoğun sünnileştirme çabalarının sonucunda, Sünni-Đslam ın gereklilikleri olan namaz, hacca gitme ve Ramazan orucu gibi şekilsel ibadetleri Alevi olmanın da bir gereği olarak görmeye başlamış, hatta bu ibadetleri yapmayanlar ayıplanır hale gelmiştir. Öte yandan bu insanlar mümkün olduğunca cemevine de gitmekte, ikrar, yol gösterme, vefat edenleri dardan indirme ve ayin-i cem gibi Aleviliğin gereklilikleri olan ibadet ve seremonileri yerine getirmektedirler. Şeyhler de de her Alevi yerleşim biriminde olduğu gibi tavşan eti yenmez. Muharrem ayında 12 veya 17 gün geceleri de dâhil su içilmeden oruç tutulur. Ayrıca beldemizde her yıl hayır törenleri, kurbanlar kesilerek yapılan onun üzerinde yatır ve türbe vardır. Halk kadınlı erkekli, bahar ve güz mevsimlerinde yapılan bu hayır törenlerinde, bir bayram havası içinde semahlar dönerek, oyunlar oynayarak eğlenir. Türbelerin hayır törenleri çok coşkulu bir havada geçer. Ramazan ve Kurban bayramları da, Sünnilerin kutladığı gibi senelerdir aynı şekilde kutlanmaktadır. Aleviliğin en güzel geleneklerinden biri olan Musahiplik ise maalesef büyüklerimizin bile tam hatırlayamadığı bir tarihte Bayram adlı bir dede tarafından Şeyhçakır Ocağı na bağlı tüm köylerde kaldırılmıştır. BĐZĐM ALEVĐLER TANIM DIŞI Türkiye deki genel geçer Alevi tanımlaması, Aleviler demokrattır, ilericidir, yenilikten yanadır. Sol partilere oy verirler, ezilenin yanında sömürenin karşısındadır ve Aleviler laik devletin bekçileri ve garantörüdür şeklindedir. Beldemiz ve Kütahya çevresinin 20 ye yakın Alevi köyü için bu tanımlamalar büyük ölçüde geçersizdir. Beldemizde hâlâ kızlar ilkokuldan sonra pek okutulmazlar. Bu konuda maalesef çevredeki Sünni köylerden bile çok geriyiz. Belde halkı arasında lise ve yüksek öğrenimi tamamlamış olanların oranı çok düşüktür. Düşünün bir kere, bendeniz elli yıl aradan sonra ikinci öğretmen çıkan bir kişiyim. Birinci öğretmen Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü mezunu rahmetli Rıza Aslan dı. Đkincisi 1991 yılında tarih öğretmeni olan ben oldum. Son zamanlarda bu sayı birazcık artış gösterse de, dışa göçenlerle birlikte nüfusu 2 bin 500 civarında olan belde halkı arasında toplam üniversite mezunu sayısı kişiyi geçmez. Yine bizde bilinen diğer Alevi köylerinin aksine, çok partili yaşama geçildiğinden beri sağ partilere yarı yarıya oy çıkmaktadır. Şimdi vefat etmiş olan Mustafa Demir 15 yıl aralıksız Demokrat Parti ve Adalet Partisi taraftarı biri olarak köyde muhtarlık yapmıştır. Tabii yine de CHP, genel olarak daha çok taraftara sahip olmuş ve oy almıştır. Bu durum 1995 genel seçimlerine kadar sürmüştür. Bu seçimlerde daha önce SHP Kurultay delegesi de olan Muhtar Alaattin Ölmez seçim öncesi DYP ye geçmiş ve DYP ye oy verirseniz daha çok hizmet gelecek gibi vaatlerle, bu partiyi seçimlerden birinci olarak çıkartmayı başarmıştır. 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde yeni kurulan belediye için ilk defa başkanlık seçimi yapıldı. Eski Muhtar Alaattin Ölmez ANAP tan, Manisa da müteahhitlik işleriyle uğraşan ve seksenli yılların ortalarına kadar babası Eyüp Hoca ile birlikte hak karşılığı eski mahalledeki camide hocalık yapmış olan Medet Demirbağ DSP den aday oldular. Seçimlerde Fazilet Partisi ve BBP de dışardan formalite adaylar gösterdiler. DSP adayı Medet Demirbağ seçimi oyların yarısından çoğunu alarak kazandı. Bu seçimlerde MHP ve Fazilet e de hatırı sayılır oranlarda oy çıktığı gözlendi. Başkanın beldemizi Alevi kimliği ile tanıtmak için elinden gelen çabayı sarf ettiğini ve içinde kütüphane ve çok amaçlı salonların bulunduğu merkezi büyük bir cemevi yaptırmayı planladığını takdir ederek görüyorum. Bu bağlamda belde içindeki Haksız Hasan yatırının çevre düzenlemesinin yapıldığını ve Kültür Bakanlığı nın da desteğiyle Ali Ekber Çiçek gibi Alevi sanatçıların türbe meydanında konser verdiğini ve bu tür etkinliklerin her yıl yapılacağını büyük bir mutlulukla öğrendim. 7

8 DIŞARDA DA KĐMLĐK KRĐZĐ Şeyhlerliler in yaşadıkları beldede olduğu gibi yerleşmiş bulundukları Türkiye nin diğer kentleri ve Almanya da da Alevi kimliklerini gizlemekte olduğu, Sünni ritüelleri benimseyerek kimliklerini kaybetme eğilimi içine girdikleri görülmektedir. Örneğin Almanya da tanıdığım Şeyhlerli bir kadın Recep, Şaban, Ramazan ve Muharrem aylarında hep oruç tutuyordu. Ben bir defasında kendisine, Şu Hıristiyanların oruçlarını da tut ki, bari cennete gitmeyi tam garantileyesin. Nasıl olsa her tarafı memnun etmeye çalışıyorsun yollu bir şaka yapmıştım. Almanya da yaşayan yaklaşık yüz kadar Şeyhlerli ailenin hemen hemen hepsini tanıyorum. Đzmir, Manisa, Kütahya ve Eskişehir de yaşayan yüzün üzerinde hane var. Bu insanların hiç biri dışta yaşasalar da, beldemizle bağlarını kesmiş değil. Ben Almanya da yaşıyorum. Türkiye den dokuz yıldır hemen her yıl yaptığım izinler dışında uzağım. Ama uzaktan da olsa beldemizdeki gelişmeleri ve nerede olurlarsa olsunlar Şeyhlerliler i çok yakından takip ediyorum. Bazılarıyla mektup, elektronik posta ve faksla sürekli yazışarak ve telefon aracılığıyla ilişkilerimi sıcak tutuyorum. Doğal olarak son yıllarda Almanya dakileri çok yakından gözlemleme fırsatım oldu. Büyük çoğunluğu aynı veya birbirine yakın şehirlerde oturan Şeyhlerliler, her biri birer camii derneğine üye ve buralara Euro arasında değişen miktarlarda üyelik aidatı ödüyorlar. Çocuklarını hafta sonları camilerde verilen Kuran kurslarına gönderiyorlar. Bildiğim kadarıyla içlerinden bir tek kişi bile bir Alevi derneğine üye olmadığı gibi sanki derneklerin varlığından rahatsız bir havada görünüyorlar. Hele birinci kuşağa mensup olanlar, Alevi derneklerinin önünden bile geçmekten korkar ve Türkiye nin başka kentlerinden olan diğer Alevilerle konuşmaktan çekinir durumdadırlar larda başlayan Alevi Rönesansı nın getirdiği görece rahatlığa karşın, hâlâ kimliklerini gizli tutma savaşımı verdiklerine tanık oluyorum. Hatta zaman zaman Alevi olmaktan dolayı bir tür eziklik duydukları da oluyor. Çevrelerindeki tanıdıklardan birisi bizim oralı bir ailenin herhangi bir yoldan Alevi olduğunu öğrendiğinde, bu kişi tanıdığının tüm Sünni ibadetleri yerine getirdiğini görünce şaşırıp kalıyor. Bunlar acaba nasıl Alevi? diye kendi kendine sormadan edemiyor. Şeyhlerli nin Alevi olduğunu öğrenen bu kişilere, senin tanıdığın bizim hemşehri veya aile gerçekten Alevidir denildiğinde, Sen yanlış biliyorsun. Onlar Alevi değil. Öyle olsalar camiye gelmezler diyerek inanmakta güçlük çektiklerine defalarca tanık oldum. Şeyhlerliler in kız çocuklarını Almanya da da bir sürü imkânın içinde ihmal etmekte olduklarını ve yüksek okullarda okumalarına engel çıkardıklarını büyük bir üzüntüyle izlemekteyim. Kızlar zorunlu olan eğitimlerini (9 veya 10. sınıf) tamamladıktan sonra beldemizden bir kişi ile evlendirilerek, damat Almanya ya getirilmektedir. Zira Sünni birine kız vermeme geleneği korunmaktadır. Ancak Sünnilerden kız alınmaktadır. Doğal olarak Sünni birine kızını gönüllü olarak vermenin yaptırımları da vardır. Kütahya da oturan büyük dayım, kızını bir Sünni ile evlendirdiğinden dolayı bir süre düşkün ilan edilerek cemevine kabul edilmemiştir. NURCU, SÜLEYMANCI ALEVĐLER Almanya da Alevi derneklerinin önünden geçmeye bile cesaret edemeyen korkak ve sinik karakterli çoğu Şeyhlerli, yaz tatillerinde izinlerini geçirdikleri sırada mutlaka ikrar denilen ve ben Aleviyim diyen bir kişinin yaşamında kesinlikle yerine getirmesi önerilen bu ibadeti, beldemizin iki cemevinden birinde eşleri ile birlikte toplanan cemaat önünde yerine getirirler. Bu bir çeşit tarikata giriş töreni niteliğindedir. Ama Almanya ya dönen aynı kişiler sanki Alevi değilmiş ve o görevi başkası yerine getirmiş gibi hemen sıradan bir Sünni Müslüman a dönüşürler. 8

9 Ne gariptir ki, son yıllarda Almanya daki Şeyhlerliler arasında yukarda da belirttiğim gibi eşleri ile birlikte hac ziyareti modası baş gösterdi. Bu moda sonucu birinci kuşaktan Mekke ye gitmeyen kişi neredeyse kalmamış, kalanlar da ilk fırsatta Hacıbektaş tan önce hacca gitmeyi düşlemektedirler. Moda deyiminden kastım, hacca gitme furyası dinsel bir görevi yerine getirme duygusundan çok, diğeri gider de ben niye gidemem kıskançlığının ve adına hacı dedirterek toplumda saygınlık kazanma psikolojisinin bir ürünü olmasıdır. Eskiden hacca giden Şeyhlerliler önce Hacıbektaş ı ziyaret eder ve daha sonra hacca giderdi. Şimdi bu gelenek kalktı ama yine de hacca gitmediği halde tek tük Hacıbektaş ı ziyaret eden çıkıyor. Almanya daki birinci kuşak Alevi hacılarımız aşırı hoşgörüsüz bir tutum sergiliyorlar. Artık çoğu emekli de olduğundan ev ile üye oldukları camii derneği arasında mekik dokumakta ve bizim gibi gençleri kendileri gibi olmadığımız için suçlamaktadırlar. Kraldan daha kralcı bir tutumla, evlerine misafirliğe gidildiğinde veya başka ortamlarda karşılaşıldığında bizleri, niye namaz kılmadığımız, eşlerimizin başının neden açık olduğu gibi konularda sorgulamaya kalkmaktadırlar. Görüldüğü gibi Şeyhlerliler in genelinde biri gizli diğeri açık olmak üzere dual (çift) bir kimlik karşımıza çıkıyor. Ayrıca Türkiye ve Almanya daki Şeyhlerliler den bazılarının Süleymancılık, Fethullahçılık ve Milli Görüşçülük gibi Đslamcı-tarikatçı gruplara katıldıklarını görüyoruz. Bu kişilerin eşleri ve kızları kara çarşaflara girmişler, özellikle Avrupa Đslam Toplumu Milli Görüş ün (ĐGMG) aktif elemanları haline geldiklerine tanık oluyorum. Hatta Milli Görüşçü olan iki kişi de 30 lu yaşlarında Sünnilerde bile çok yaygın olmamasına rağmen genç yaşta hacca gitmiştir. Sadece bir tarikata ve cemaate üye olan bu kişiler Alevi olmalarını utangaç şekilde de olsa inkâr etmekte, Alevi olmayı ve bu kimliği sürdürmeyi sapıklık olarak nitelendirmekte bir sakınca görmemektedirler. Diğerleri de örneğin bir tartışma yapıldığında, Sünni ritüelleri tamamen benimsemiş oldukları halde Aleviliği sana bana bırakmamakta, kendileri gibi olmayan Alevileri dinsizlik, bölücülük ve Alevi olmamakla suçlamaktadırlar. Bu kişiler, çevrelerindeki Tuncelili, Erzincanlı, Sivaslı, Çorumlu ve kendileri gibi olmayan diğer Alevileri, gerçek Alevi saymamakta; bunlar bizimkiler gibi namaz kılmadıkları, oruç tutmadıkları, cami ile uzaktan yakından ilgileri bulunmadığı ve çocukları daha serbest yaşadıkları için küçümsenmektedirler. Aslında Alevi kimliğini kökenlerine uygun olarak sürdüren bu Aleviler hakkında Onlar gerçek Alevi olamaz. Onların yüzünden bizim gibi dininde diyanetinde Aleviler karalanıyor. Eğer bir kişi Alevi olduğunu söylüyorsa, namaz kılmalı ve Ramazan orucunu tutmalıdır. Çünkü Hz. Ali efendimiz bu ibadetleri yapmıştır. Biz de Alevi olarak onun yolunu takip ettiğimize göre, ona uymalıyız şeklinde yanlış bir mantıkla düşünülmektedir. Aslında beldemizdeki camiler de yaşanan süreci ve gerçekliği tüm çıplaklığı ile ele vermektedir. Camiler pırıl pırıl ve yepyeni malzemelerle döşenmişken, iki cemevi de perişan ve bakımsız bir durumdadır. Bazı haftalar iki defa toplanıldığı halde, cemevlerinde kullanılan eşyalar çok eskidir. Zira zaten halk cemevine evlerinde artık kullanmadıkları şeyleri hayır olarak vermektedir. Camilere gösterilen aşırı özen bile tek başına Şeyhler de terazinin ne tarafa doğru sarktığını göstermesi bakımından kayda değerdir. Almanya da olduğu gibi Türkiye nin başka kentlerinde yaşayan Şeyhlerliler in de hızla asimile oldukları net bir şekilde görülüyor. Çizdiğim Alevi yerleşimi portresi biraz iç bunaltıcı ama Şeyhler bir istisna değil. Çünkü Kütahya çevresinde ve Batı Anadolu nun diğer Alevi yerleşim birimlerinde bolca örnek bulmak çok güç değil. Post kavgası yapanların dikkatine! Örneğin Ankara da Genç Erenler adında Alevileri sünnileştirmeyi hedefleyen ve Alevi'den çok Sünni okuyucusu olmakla övünen derginin sahibi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tuğcu nun köyü Emet e bağlı Bahatlar ı ele alalım. Bahatlar, Hüseyin Tuğcu ve kardeşi 9

10 Cemal Tuğcu bu uğurda çok çalışmış olmalı ki, Şeyhler den daha fazla asimile olmuş bir manzara sergiliyor. Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tuğcu yu ben çıkardığı dergi vesilesi ile gıyaben tanıdım ve mektuplaşmalarımız oldu. Dergiyi bir yıl kadar da bana gönderdi. Yrd. Doç. Dr. Tuğcu, Konya Selçuk Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi mezunudur. Ayrıca eğitim bilimleri ve sosyoloji dallarında mastır ve doktora sahibi bir kişi. Türk Aile Yapısında Bektaşi Geleneklerinin Yeri ve Bir Bektaşi Köyü başlıklı yüksek lisans tezi kendi köyü ile ilgili. Ankara Mamak Đmam-Hatip Lisesi nde bir süre meslek dersleri öğretmenliği yapan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tuğcu, eğitim müfettişliğine yükselmiş ve bu görevin ardından Kırıkkale Üniversitesi nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamıştır. Daha önce Aykut Edibali nin Millet Partisi yanlısı olan ve partinin yayın organı Bayrak Gazetesi nde zaman zaman yazıları çıkan Yrd. Doç. Dr. Tuğcu, Tayyip Erdoğan ın Adalet ve Kalkınma Partisi ne (AKP) katılmış ve partinin Kurucular Kurulu na seçilmiştir. Bahatlar dan Yrd. Doç. Dr. Tuğcu nun dışında benim tanıdığım iki ilahiyat mezunu daha var. Bu köyden imam-hatip mezunlarının sayısı da herhalde 20 nin üzerindedir. Birçok kişinin de Kuran kurslarına devam ettiğini biliyorum. Şeyhler den ise halen benim yaşıtım iki kişi imam-hatip olarak Simav ve Gediz e bağlı iki köyde görev yapmakta, birkaç lise ve üniversite öğrencisi de Süleymancı, Fethullahçı ve diğer Nurcu cemaatlerin yurtlarında veya evlerinde kalmaktadır. Bunların çoğu şimdi okullarından mezun oldular ve yedikleri ekmekleri inkâr etmeyerek öğretmen ve çeşitli kademede memur olarak öğrencilik zamanındaki tarikat ve cemaatlerine bağlılıklarını halen sürdürmektedirler. Bu veriler hesaba katıldığında, Şeyhler deki gidişatın son durağının tamamen sünnişme olacağı açıkça görülüyor. Bizdeki asimilasyon sürecinin benzeri, Emet ve Hisarcık ilçelerine bağlı Bahatlar, Kızık, Samrık, Alpınız (Uzunçam) ve Gediz e bağlı Akçaalan Beldesi nde de yaşanıyor. Hatta sünnileştirme çabalarının kesin sonucu bazı yerlerde çoktan alınmış durumda. Nitekim çevredeki diğer köylerden Karbasan, Simav a bağlı Beyce, Çitgöl kasabaları ve Samat Köyü halkı zaman içinde tamamen sünnileşmiş ve Alevi olduklarını çoktan unutmuş bulumaktadır. ĐŞBĐRLĐKÇĐ ALEVĐLER Batı Anadolu daki bu süreç hafife alınamaz. Çünkü bu yörenin Alevileri giderek bir zamanlar Yezid diye küçümsedikleri insanların inançlarını benimsiyorlar. Bu konudaki diğer aktüel bir örnek ise asimilasyon sürecinin son durağına gelmiş bulunan Manisa nın Akhisar ilçesine bağlı Sünnetçiler Köyü. Bu köyde Alevileri sünnileştirme operasyonu nun öncülüğünü 1960 Đhtilali sonrası Milli Birlik Komitesi (MBK) üyeliği yapan ve Türkeş le birlikte MBK dan uzaklaştırılan Emekli Albay Ahmet Er yapıyor. Buralı olan Ahmet Er, şu sıralar BBP nin aktif elemanlarından biri. Daha önce MHP liydi. Ben Ahmet Er in 1991 yılında verdiği bir konferansa katılma fırsatı buldum. Alevilik konusundaki konferansta Diyanet Đşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Abdulkadir Sezgin le Balıkesir de konuşmuşlar, yanlarında getirdikleri iki dedeye yaptırdıkları dua ve söylettirdikleri nefeslerle Alevi ile Sünni arasında hiç bir farkın olmadığını güya kanıtlamaya çalışmışlardı. Şimdi kendi köşesine çekilmiş gibi yapan ve en son Alevileri Alevistan kurmak istemekle suçlayıp büyük tepki çeken Dr. Sezgin için, Alevilerdi sünnileştirme işinin yarı gönüllü misyoneri ve Diyanet in bu işle görevlendirmiş olabileceği uzman kişi denilebilir. Dr. Sezgin, Türkiye çapında verdiği sayısız konferansta ve yazdığı kitaplarda Alevi ile Sünni arasında temelde hiçbir fark olmadığını yıllardır kanıtlamaya çalışır ve Aleviliği, sırf Türklere has bir inanç biçimi olarak görür. Türk-Đslam sentezcisi Dr. Sezgin ve Er, son yıllardaki Alevi kimliğinin dirilişini komplo teorisyeni bir zihniyetle değerlendirir ve bu dirilişi dış mihrakların işi ve bölücülük diye açıklarlar. Nedense Dr. Abdulkadir Sezgin gibi insanlara, bozacının şahidi şıracı örneği içimizden Ahmet Er, Amasyalı Doç. Dr. Süleyman Sarıtaş ve Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tuğcu gibi destekçiler hep çıkar. Kentli Alevi'yi bu saatten sonra artık kimse asimile edemez. Ama ben köylü Aleviler adına endişeliyim. Bugüne kadar Türkiye deki Alevilik ve Bektaşilik genelleştirme yöntemiyle, klişeci bir anlayış ve yuvarlak laflarla tartışılıyordu. Umarım bu yazıdan sonra Alevilik 10

11 tartışmalarına yerel, farklı ve ete kemiğe bürünmüş bir boyut gelir. Yazımın Alevilik ve Türkiye deki Alevi toplumunun analizinde ayağı yere basan sosyolojik ve bilimsel boyutta tartışmaların yapılmasına hizmet etmesini dilerim. Bu da sanırım bir Alevi Enstitüsü ile olanaklı. Almanya da Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) çatısı altında böyle bir enstitü kuruldu. Ama kendini güçlü bir şekilde henüz hissettiremedi. Hangi periyotta çıktığı bilinmeyen bir dergi yayınlıyor. Türkiye de ise Ankara Gazi Üniversitesi ne bağlı Hacı Bektaş Veli Araştırmaları Merkezi beş yıl önce faaliyete geçti. Ancak bu merkezin, Türk-Đslam sentezci Prof. Dr. Alemdar Yalçın tarafından yönetildiğinden dolayı, Alevilik-Bektaşilik konusunu aydınlatmaktan çok kafaların daha da karışmasına hizmet edeceğinden endişe duyuyorum. Bir dergi yayınladığını da öğrendiğim merkezin çalışmalarının sönük geçtiğini ve etkisinin daha çok akademik çevrelerle sınırlı olduğunu araştırmalarım ışığında söyleyebilirim. Sonuç olarak, Alevi önderliğine soyunanların ve Aleviliği ciddi olarak bir kimlik ve varoluş sorunu olarak görenlerin dikkatini, Batı Anadolu da Sünni-Hanefi sacayağı arasında sıkışmış Alevi köylerine çekmek istiyorum. Bu bölgede kanayan bir yara var ve duyarlı Alevi çevrelerinin objektiflerini bir an önce buraya çevirmeleri gerekiyor. Çünkü durum bu şekilde devam ederse, yıl sonra bu insanların çocuklarına atalarının bir zamanlar Alevi olduklarını anlatmakta zorluk çekilebilir. Aleviler ve Alevi örgütlenmelerinin asimilasyona dur deme zamanı geldi de geçiyor. Çoğumuz, Alevi Toplumu nun tabanının gün geçtikçe oyulduğunun farkında değiliz. Dünyanın neresinde olursak olalım Aleviler olarak ortak bir cephe oluşturmalı ve yanımıza demokratik yapıdaki kişi ve kuruluşları da çekerek yaşanan sünnileştirme sürecinin önüne büyük bir set çekmeliyiz. Sünni devlet kurumları aracılığıyla oluşturulan psikolojik baskı mekanizmalarına karşı acilen harekete geçilmelidir. Nitekim Alevilerin, Hz. Ali ye olan zaafı kullanılarak ağır ağır Sizin peşinden gittiğiniz Hz. Ali namaz da kıldı, oruçta tuttu vs. denilerek Aleviler Sünnilik hizasına çekilmek isteniyor. Bilelim ki, sünnileşme bir anlamda Aleviler için yezitleşme dir! Bazı Aleviler o hale gelmiş ki, artık Alevilikle uzaktan yakından ilgileri kalmadığı ve büyük ölçüde sünnileştikleri halde, hâlâ kendilerini Alevi sanıyorlar... Ne garabet! Erime, asimilasyon ve kimlik kayması sürecini içselleştirerek, gerçekte yaşadıklarının apaçık sünnileşme olduğunun farkına varmadan, bu durumu zamanla gerçek Alevi olma hali olarak duyumsamaya, kanıksamaya başlıyorlar. Dananın kuyruğu da burada kopuyor zaten. Meselenin can alıcı noktası ve asıl işaret etmek istediğim tehlike burada başlıyor! Anlayana..! Bad Nauheim, 5 Mayıs

12 ALEVĐ KĐMLĐĞĐNĐN TANIMINDA KAFALAR KARIŞIK Son yıllarda Alevi Toplumu büyük bir uyanış içine girmiş bulunuyor. Ancak gerek Aleviler gerekse Alevi olmayanlar arasında kafa karışıklığı ve kavram kargaşası giderek artıyor. Aleviliğin inanç ve felsefesine tam olarak vakıf olmayanlar zaman zaman ortaya çıkıp, Türkiye'de yaşayan 20 milyona yakın Alevi okullarda Đslam dini öğretilerek, müslümanlaştırıldıklarını iddia ediliyor. Aleviler acaba zaten Müslüman değiller mi de müslümanlaştırılıyorlar?" diye soruyor. Bu tür görüş sahiplerine şu söylenebilir: Evet, Aleviler Müslümandırlar. Ancak bunun bir ama sı vardır. Aleviler okulda, camide, radyoda, televizyonda öğretildiği biçimde ve Sünni-Hanefi bir devlet kurumu olan Diyanet Đşleri Başkanlığı nın (DĐB) anladığı, anlattığı Müslüman değildirler. Herkesin bildiği gibi Đslam ın şartı beştir. Bunları inceleyerek bir karar verelim: 1. Şahadet Kelimesi Getirmek: Aleviler Şahadet Kelimesi getirirler. Ama bunun sonuna Aliyyül veliyullah yani Hz. Ali Allah ın velisidir, şeklinde bir eklemede bulunurlar. 2. Namaz Kılmak: Alevilerin büyük çoğunluğu namaz kılmaz ve yerleşim yerlerinde camii yoktur. Olanlar da ya sonradan yapılmış veya zorla yaptırılmıştır. Alevilikte Sünnilikteki anlamıyla namaz yoktur. Cemler, niyaz ve yüz yüze kılınan halka namazı vardır. Sünnilikteki gibi namaz kılan ve camiye giden bazı Aleviler varsa da, bunlar ya sünnileşmiş veya elma ile armudu karıştıran kişilerdir. 3. Oruç Tutmak: Burada oruçtan kasıt Ramazan orucudur ve farzdır. Hâlbuki Alevilerde bu oruç yoktur ve tutulmaz. Biçim ve içerik olarak farklı olan Muharrem ve Hızır oruçları tutulur. Hz. Hüseyin in şehit edilmesini anmak ve matem amacıyla tutulan Muharrem Orucu boyunca kesinlikle gece ve gündüz su içilmez. 4. Zekât Vermek: Aleviler bir çeşit dinsel vergi olarak tanımlanabilecek zekâtı vermezler. Kendi fakirlerini koruyup kollasalar da, bunu zekât veriyorum ve Đslam ın bir şartını yerine getiriyorum saikıyla değil; bir yardımlaşma anlayışı çerçevesinde, kendilerinin belirlediği zaman ve ölçütlere göre yaparlar. 5. Hacca Gitmek: Aleviler, hali vakti yerinde olan her Müslüman'ın ömründe bir kez de olsa yapması farz kılınan hac ödevini de yerine getirmezler. Ancak bazıları Mekke ve Medine yerine ya Hacıbektaş taki Hacı Bektaş Veli türbesini veya Kerbelâ da Hz. Hüseyin, Necef te ise Hz. Ali nin mezarlarını ziyaret etmekte ise de, Aleviler arasında bu bile pek yaygın değildir. Alevilerin Đslam ın şartlarına ilişkin tutumları bu şekildedir. Yaygın olan bir diğer yanlış iddia ve önyargı da: Aleviler Hz. Ali yolunda yürümektedir. O ise bizim peygamberimiz olan Hz. Muhammed in damadıdır ve ikisi de tabii ki müslümandır. Hz. Ali namaz kıldı, oruç tuttu ise, Aleviler de onun yolundan gittiklerini iddia ettiklerine göre bu ibadetleri yapmalıdırlar." Bu teze ben kendisi de bir Sünni olan, ancak Türkiye de Alevi gerçeğini en iyi anlayan ve yorumlayan ender insanlardan biri olan; geçen yıllarda Đletişim Yayınları arasında Türk Sûfiliğine Bakışlar adlı bu konu ile ilgili çok faydalı bir kitabı yayımlanan değerli tarihçi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ın cümleleri ile karşılık vermek istiyorum:,,alevilik yalnız ve basit olarak Hz. Ali yi sevmek ve onun gibi yaşamaktır, spekülasyonundan çok farklı bir şeydir. Alevilerin Hz. Ali yi Sünniler gibi anlamadıkları ve değerlendirmedikleri gerçeğini görmezlikten gelen bir ifadedir. Alevilikte Hz. Ali, Sünnilikteki Hz. Ali den çok daha başka bir anlam ifade eder. 0 bir kült konusudur. Đlk bakışta Sünnilik açısından doğru olan bu tezin, Aleviler için hiç bir anlamı yoktur. Ayrıca Aleviliği basit bir şekilde halifelik sorununda, Hz. Ali taraftarlığı şeklinde anlamak, bununla bağlantılı olarak da Aleviliğin başlangıcını o döneme götürmek; eğer belli bir amaca yönelik spekülatif bir gaye taşımıyorsa, tamamen tarih dışı (ahistorik) ve zaman dışı (anakronik), dolayısıyla gerçek dışı bir anlayıştır ve yanlıştır. Sünni kesimin Aleviliği bir türlü anlayamamasının altında bu yanlış tezler yatıyor." 12

13 Hocam Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ın da belirttiği gibi sorun sırf, Hz. Ali taraftarlığı yahut da Hz. Ali yi sevmek ve onun gibi yaşayıp yaşamamak değildir. Nitekim Aleviler bu isim ve kavramları çok farklı anlar ve yorumlarlar. Tıpkı Alevilerin Kuran-ı Kerim i de Sünniler gibi anlamadıkları gibi. Hatta Aleviler Kuran ı Sünniler gibi Kuran-ı Kerim değil de Kuran-ı Hâkim diye adlandırırlar. Kuran a bakış da Sünnilerden çok farklıdır. Aleviler şu anda elimizde bulunan Kuran metninin gerçek metin olduğuna pek dillendirmeseler de inanmazlar. Kuran dan üçüncü Halife Osman ın eklemeler ve çıkarmalar yaptığını savunurlar. Sünnilikte ise tam aksine Kuran metninin bir tek harfinin bile değiştirilmediğine ve eksiksizliğinin bir Hadis-i Kutsi ile bizzat Tanrı tarafından garanti edildiğine inanç tamdır. Aleviler Müslüman mıdır? sorusuna bu açıklamalardan sonra; evet müslümandırlar. Ama heteredoks (Ehl-i Sünnet dışı) müslümandırlar. Sünni-Müslüman (Ortodoks) değildirler. Alevilik, eski Türk ve Kürt dinleri (Şamanizm ve Zerdüştlük), Müslümanlık, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Manicilik ve Anadolu'nun antik çağdaki pagan geleneklerinin hepsinden etkilenmiş; bunları harmanlayarak bir sentez oluşturmuş, kendine özgü ve özgün bir yapıdır. Nasıl ki su, hidrojen ve oksijen atomlarının bileşiminden oluşmuş; orijinal bir yapı sergileyen oksijen ve hidrojeni artık göremediğimiz bir madde ise, Alevilik de tıpkı böyledir. Onda yukarıda saydığımız etki kaynaklarının her birini tek tek görmemiz mümkün değildir. Olsa olsa su gibi kendini oluşturan elementlerin artık seçilemediği, ayrıştırılamadığı özgün bir yapı çıkar karşımıza. Bu nedenle Aleviliği tanımlamak için tek başına Müslüman sözcüğü yetersiz kalır. Alevilik tek başına Đslam içine hapsedilemeyeceği gibi sadece Đslam elbisesi Aleviliğe çok dar gelir. Alevilik eşittir Đslam dersek, Aleviliği kısırlaştırmış ve dar bir çerçeveye hapsetmiş oluruz. Müslüman diyelim ama yukarıdaki türden açılımları da yapalım. Yoksa bugün yaşanan sorunları ve kafa karışıklığını aşamayız. Kısaca Alevilere, kavramlandırmanın yetersizliğinin farkında olarak, Alevi-Müslüman denilebilir. Bazıları da kavram kargaşasını o kadar ileri götürüyor ki,,,türkiye'de yaşayan Alevilerin Đslam dinini okullarda zorla din dersi olarak okuduklarına inanmıyorum. Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Din ve mezhep özgürlüğü vardır gibi kendi içinde çelişkili görüşler öne sürebiliyor. Doğal olarak bu tür çelişkili görüşlerin ele alınır bir yanı yok. Hâlbuki böyle düşünenler, Alevi çocuklarına Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kapsamında tamamen Sünni içerikli zorunlu din dersi okutulduğunu unutuyor. Çünkü bu ders seçmeli değil zorunlu. Derslerde ve ders kitaplarında tek kelime ile Alevilikten söz edilmiyor. Ben kendim bir Alevi çocuğu olarak, ilkokuldan üniversiteye kadar din dersini zorunlu olarak okudum. Bunun adına islamlaştırma değil, sünnileştirme denir. Çünkü zorunlu din dersleri Alevi köylerinin zaman içinde sünnileşmesine katkıda bulunuyor. Örneğin Kütahya ve çevresinde öyle Alevi köy ve kasabaları var ki, Alevi kimliğinden her geçen gün uzaklaşıyorlar. Yüzde yüz Alevi olan bu yerleşimlerin birinde çevresindeki Sünni köylerde bile olmayan, iki şerefeli minaresi bulunan, kubbeli iki camii ve bakımsızlıktan harap olmaya başlayan iki tane de cemevi binası var. Türkiye deki okullardaki zorunlu din dersleri, imam-hatip okulları ve Diyanet Đşleri kanalıyla yapılan Sünni-Đslam propagandasının etkisiyle, burası ve çevresindeki Alevi köyleri artık asimile olmaya yüz tutmuş durumda. Söz konusu Alevi yerleşiminde namaz, oruç ve hac gibi bundan 50 sene önce pek yapılmayan ibadetler yapılır olmuş; bunlar zamanla bir Alevi nin de yerine getirmesi icap eden dini görevler olarak algılanmaya başlanmıştır. Hatta bu ibadetleri yapmayan Alevilere kötü gözle bakılır olmuştur. Bu çevrenin Alevileri son 50 yıl içinde Alevi kimliğinden fersah fersah uzaklaştıkları halde zavallı bir şekilde hala kendilerini çok iyi Alevi sanmaktadırlar. Otantik Alevi kimliğini sürdüren Orta ve Doğu Anadolu Alevilerini de kendilerinden saymama cüretini göstermekte; onları namaz kılmadıkları ve köylerinde cami olmadığı için ayıplamaktadırlar. Bunlar da gösteriyor ki, sünnileştirme çalışmaları batı bölgelerinde oldukça başarılı olmuşa benziyor. Aslında öyle sanıldığı gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti laik değildir. Laiklik cilası altında yapılan, ülkeyi tamamen sünnileştirme operasyonudur. Nitekim Şeyhülislamlık gitmiş, yerine Diyanet Đşleri Başkanlığı (DĐB) gelmiş; medreselerin yerini de sayıları 20 civarında olan ilahiyat fakülteleri, binlerle ifade edilebilecek imam-hatip okulları, Kuran kursları ve 13

14 zorunlu din dersleri gibi Osmanlı dakinden daha katmerlileri almıştır. Alevilerin vergileriyle bu devlet, hem kendi temellerinin hem de Aleviler dâhil Türkiye de yaşayan farklı inançtan olan her insan ve topluluğunun inancını yaşama garantisinin altını oyacak, bu hakkı dinamitleyecek oluşumlara çanak tutmuştur. Kendini paramparça edecek bombayı bizzat kendisi hazırlamıştır. Devletimiz bu haliyle kendi kendini yiyen dev örneği bir konumdadır. Laiklik karşıtı ve radikal Đslamcı akımlar bizzat devlet desteği ile zamanla o kadar gelişmiş ve büyümüştür ki, iktidara bile gelmeyi başarmışlardır. Türkiye nin kuruluş felsefesine aykırı akımların bizzat devlet eliyle palazlandırılması ve beslenmesi dönemine noktayı koyma zamanı gelmiştir. Bunun için de, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmalı, vergi verenlerin sırtına beş bakanlığın bütçesinden daha fazla bir yük getiren Diyanet Đşleri Başkanlığı kaldırılmalı ve din işleri cemaatlere bırakılmalıdır. Yani dini hizmet talep eden her topluluk, bu hizmetlerin karşılığını bizzat kendisi ödemelidir. Bu konuda belki devlet Avrupa ülkelerinde olduğu gibi çalışanlardan din hizmetleri vergisi kesilmesinde ve toplanan kaynağın ilgili dini topluluklara ulaştırılmasında aracı olabilir. Diyanet Đşleri Başkanlığı na tahsis edilen devasa kaynak ise zaten krizlerle boğuşan ülkemizde yatırımlara ve yeni iş sahalarının açılmasına ayrılmalıdır. Özetle söylersek, Türkiye Cumhuriyeti bugünkü haliyle laik olmadığı gibi, mevcut laiklik anlayışı da toplumu daha fazla bölmeye zemin hazırlar bir yapı sergiliyor. Hali hazırdaki laiklik anlayışından Sünnilerin büyük çoğunluğu da memnun değil. Onlar da, devletin dinin kendi işlerine karışmasına şiddetle engel olmasına rağmen dine devletin aşırı müdahaleciliğinden şikâyetçidir. Bu keşmekeş devletin din işlerinden tamamen elini çekmesiyle aşılır. Đlk başta kargaşa yaşansa da kısa zaman içinde her şey yerine oturur. Biz Alevilerin de bir yanlışı var. Ne zaman ağzımızı açsak, Türkiye laiktir. Laik kalacaktır. Laik devletin bekçileriyiz şeklindeki anlamsız sloganları tekrarlıyoruz. Bilen biri varsa çıkıp söylesin, bu devletin neresi laik? Keşke Türkiye de laik ve seküler bir sistem mevcut olsa da gönüllü olarak korusak. Aleviler statükocu ve şu andaki çarpık laiklik anlayışı ve uygulamalarının bekçisi, garantörü olamaz. Bizler Alevilerin, Sünnilerin, diğer din ve inançların her yönden eşit olduğu laik bir sistemin kurulması çabası içinde olmalıyız. Aksine davranmak var olan eşitsiz yapının daha da güçlenmesine katkıda bulunmaktan öteye gitmez ooo Bad Nauheim, 22 Mayıs

15 DĐYANET TEN SÜNNĐLER DE MEMNUN DEĞĐL Türkiye de halkın dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere bizzat Atatürk ün emriyle kurulan Diyanet Đşleri Başkanlığı nda son aylarda sancılı gelişmeler yaşanıyor. Yeni hükümetin Din Đşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ın kurumda köklü değişiklikler yapmak için harekete geçmesi, diğer taraftan da Alevilerin hatta bazı Sünni kesimlerin Diyanet üzerindeki eleştirilerini yoğunlaştırmaları Diyanet içinde tedirginliğin en üst noktaya yükselmesine yol açtı. Diyaloğa açık kişiliği ile ve kendine özgü görüşleri ile tanınan ilahiyatçı ve felsefeci kimliği ile hemen her kesimde saygın bir yere sahip olan Prof. Aydın ın, partisi hariç samimi bulduğum çabaları Diyanet içinde yuvalanmış statükocu ve rantçı kesimlerin uykularını kaçırmaya yetiyor. Bu tedirginlik dini kaygılardan çok Diyanet in diğer kamu hizmeti veren kurumlar içinde en yozlaşan; dini ve uhrevi işleri akışına bırakarak, tamamen dünyevi olan ticaret ve alavere işlerine iyice dalmasından ileri geliyor. Çünkü Diyanet bünyesinde kurulan Türk Diyanet Vakfı (TDV) gıdadan yayıncılığa kadar aklınıza gelen hemen her dalda faaliyet gösteriyor. TDV ye bağlı şirketlerin sayısı bile tam olarak bilinmiyor ve bunların her birinde yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış durumda. Ancak şirketlerin TDV ye ait olması nedeniyle kimse çıkıp da, yolsuzluk iddialarını bırakın soruşturmayı gündeme getirmeye bile cesaret edemiyor. Zira kurum içinde çalışan güvenilir bir kişiden aldığım bilgilere göre, Diyanet te pandoranın kutusu bir açılsa Türkiye yi sarsacak çok büyük mali skandalların ortaya çıkacağı Ankara da kulaktan kulağa fısıldanıyormuş. Aslında Türkiye de Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi tüm vatandaşlara dini hizmet sunmakla görevli olan ama fiili olarak Sünni-Hanefi Müslümanları temsil etme iddiasını ödünsüz bir şekilde sürdüren Diyanet, Sünnilerin bile belki ancak yarısını memnun edebiliyor. Bu iddia çok abartılı gibi görülse de temelsiz değil. Tabii Diyanet ten sıradan, kendi halinde Sünnilerin çoğu memnun görünüyor. Burası nasıl olsa devletimizin denetiminde diye düşünen bu insanları, Diyanet in ne yaptığı ve nasıl çalıştığı çok fazla ilgilendirmiyor. Ben de tezimi zaten bu kesimlere bakarak şekillendirmiyorum. Diyanet ten asıl memnun olmayanların başını Süleymancılar ve Nakşibendî tarikatının kolları yanında bazı radikal Đslamcı guruplar çekiyor. Bunları marjinal tepkiler ve memnuniyetsizler olarak nitelemek çok zor. Zira sayıları tahminlere göre 10 milyonun üzerinde... Bu kitleye Alevileri, Şii-Caferileri ve Müslüman olmayanları da eklersek karşımıza Diyanet e karşı çok büyük bir muhalefet cephesi çıkar. Örneğin benim yakından tanıdığım Süleymancıları ele alalım. Süleymancıların yıldızı Diyanet le neredeyse kuruluşundan beri barışmıyor yılında vefat eden Süleyman Hilmi Tunahan ın talebeleri olarak tanınan ve onun ardından damadı Kemal Kaçar tarafından yönetilen Süleymancılar, bugün hala gerek Türkiye de gerekse Avrupa da Diyanet e bağlı camilerde görev yapan imamların arkasında namaz kılmıyorlar. Devletin dini kontrol altında tutmasından ve kendi faaliyetlerini engellemesinden rahatsız olan Süleymancılar, Diyanet in atadığı imamları maaşlarının meyhanelerden ve genelev çalışanlarından alınan vergilerle ödendiğini öne sürerek ciddiye almazken, onları biraz aşağılayıcı bir sıfatla namaz kıldırma memuru olarak tanımlıyorlar. Tam da bu nedenlerle bunların arkasında kılınan namazların Allah katında makbul olmadığını düşünüyorlar. Faaliyetleri Cumhuriyet le yaşıt olan ve daha çok klasik medrese tarzı din eğitimi ve anlayışını savunan Süleymancılar, Diyanet e insan kaynağı sağlayan imam-hatip okullarına 15

16 ve ilahiyat fakültelerine de sıcak bakmıyorlar. Onlara göre bu eğitim kurumları, din eğitimini yozlaştırdığı gibi devletin aydın ve laik din adamı yetiştirme amacına hizmet ediyorlar. Türkiye de Diyanet in kaldırılması konusunda, buradan beklentiler farklı da olsa Alevilerden sonra en istekli olanlar belki de Süleymancılar... Çünkü Süleymancılar resmi olmasa da kendi alternatif din eğitimi ve öğretimi kurumlarını oluşturmuş durumdalar. Bugün ilköğretim okulunu bitirmiş bir çocuk Süleymancıların Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Pansiyonu adıyla kurduğu Kuran kurslarında okuyarak, bir ilahiyat fakültesi mezunundan daha kaliteli bir din eğitimi alarak hoca çıkabilir. Arkasından da Türkiye nin hemen hemen her köy, kasaba ve vilayetinin yarısından çoğunda şubeleri olan Kuran kurslarında ve Avrupa ülkelerinin tamamına yayılmış binlerce Türk-Đslam Kültür Merkezi camisinde görev alabilir. Zira Nerede Türk varsa orada oraya gidilecek ve bir cami kurulacak parolasıyla daha 1970 li yılların başında harekete geçen Süleymancılar, 1990 lı yıllara kadar Avrupa da en çok şubesi bulunan dini cemaat konumundaydı. Ancak ezeli rakip Diyanet in yurtdışına açılması ve daha önce kurulan Diyanet Đşleri Türk-Đslam Birliği ni (DĐTĐB) daha etkin hale getirip, bu ülkelerde açılan bazı camilere maaşını kendi ödediği imamlar göndermeye başlamasıyla Süleymancılar birincilik tahtından indirildi. Şiddeti reddeden ve daha çok geleneksel Đslam anlayışının sürdürülmesini savunan Süleymancılar, Diyanet in Avrupa daki mevcut cemaatinden bir bölümünü kendine çekmesine aldırmadan yoluna devam ediyor. Türk-Đslam Merkezleri yine üyelerden toplanan yardımlarla ve cami derneklerinde cemaatin helal gıda ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yapılan ticaretten elde edilen gelirlerle yürütülüyor ve her geçen binalar satın alınarak yeni şubeler açılıyor. Süleymancılar, din işleri cemaatlere devredilirse kaos çıkar, şeriatçılar ayaklanır ve radikalleşerek devlet için büyük tehlike oluştururlar diyenleri yalanlarcasına hem Türkiye de hem de Avrupa ve Amerika da kendi yağları ile kavrularak sessizce faaliyetlerini sürdürüyorlar. Süleymancılarla araları bayağı soğuk olan Milli Görüşçüler de, bu iki kıta yanında Avustralya da bile kendi camilerini kurmuş durumda ve bunların camilerine devam eden cemaat sayısının milyonları aştığı tahmin ediliyor. Buralarda birinin camisine devam eden diğerine kesinlikle uğramıyor. Diğer bazı tarikat ve cemaatlerde Diyanet e dine devlet müdahalesinin aracı olması nedeniyle karşı çıkıyorlar ama onlar Süleymancılar ve Milli Görüşçüler gibi alternatif örgütlenme yoluna pek gitmiyorlar. Nurcu bir cemaat olan Fethullahçıları ise bütün Đslami- Sünni yapılanmalardan ayrı değerlendirmek gerekiyor. Çünkü Fethullah Gülen Hoca, sadece Diyanet konusunda değil; eğitimden, ticaret, sanat ve gazeteciliğe kadar birçok alanda devlet ve diğer özel kurumlara alternatif yeni kurumlar oluşturuyor. Türkiye ye dönerse hapse girecek olan ve bu nedenle ABD de yaşayan Fethullah Hoca nın amacının ne olduğu henüz tam olarak bilinmiyor. Sadece uzun vadeli ve taktik bir planla Türkiye yi derinden, ağır ağır ve evrimci bir yöntemle şeriatçı bir düzene götürmeyi düşündüğü tahmin ediliyor. Đçlerinde kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın da bulunduğu Nakşibendî tarikatının değişik kolları Diyanet in mevcut yapısı ve faaliyetlerinden pek memnun olmasalar da, orayı kazanılmış bir mevzi olarak gördükleri için pek seslerini çıkarmıyorlar. Ayrıca bunların Diyanet e bakışları da oldukça fırsatçı ve faydacıdır. Diyanet kendilerine yakın kesimlerin kontrolündeyse iyi değilse kötü. 16

17 Siyasal Đslam ın temsilcisi konumunda olan Milli Görüş çizgisi ve dolayısıyla Erbakan tarafından Diyanet, imam-hatipler ve ilahiyat fakülteleri bir çeşit kadro devşirme merkezleri şeklinde çalıştığından, son tahlilde pek de zararlı görülmüyor; bunların bazı yanlışları, beğenilmeyen tarafları ve getirilen eleştiriler sessizce geçiştiriliyor. ĐBDA-C, Hizbullah ve benzer radikal dinciler ise zaten Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerini kâfir olarak gördüklerinden, Diyanet i de bu dinsiz ve laik düzenin (!) dinsel ayağı diye niteleyerek toptan reddediyorlar. Diyanet e muhalif ve şüpheci Sünni yapılanmaların tavırlarını ele aldıktan sonra iktidardaki Ak Parti de Milli Görüş geleneğinin devamı olduğundan Diyanet in bugünkü konumunda Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ın iyi niyetli çabalarına rağmen pek bir değişme olacağını tahmin etmiyorum. Devasa bir ekonomik dev haline gelen Diyanet te çöreklenenler, Prof. Aydın ı ellerindeki ticari gücü fütursuzca kullanarak arkalarına Ak Parti yi de alarak saf dışı edeceklerdir. Diyanet i pes ettirecek ve hükümeti burada köklü yapısal reformlara zorlayacak hatta kaldırılmasını sağlayacak olan tek etkin güç Aleviler olacaktır. Ama Aleviler henüz bu güçlerinin farkında değil. Alevi örgütleri ve tabanı şimdilik üzerlerine ölü toprağı serpilmişçesine gelişmeleri pasifçe seyretmekle meşgul. Diyanet de zaten değişime karşı durma cesaretini, Alevilerin ve diğer kendine muhalif kitlelerin bu tepkisiz tavırlarından alıyor. Diyanet muhalifleri ve ülkemizin gerçek anlamda laikleşmesini savunanlar uyumaya devam ettikçe Türkiye de ne Diyanet reforma yanaşacak ne de çarpık laiklik anlayışının değiştirilmesi yolunda en ufak bir adım atılacaktır. Maalesef hiçbir hak ve özgürlük fatura ödenmeden alınmıyor. Aleviler ve laikliği savunan Sünni kökenli vatandaşlarımız gücünün farkına varmalı, bedel ödemeyi göze alıp örgütlenerek legal çözüm yollarını hemen zorlamaya başlamalıdır. Zira Diyanet devlet ve toplum içinde ayrık otu gibi her yeri sardığından ve sürekli büyüdüğünden, ona karşı mücadele her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Bad Nauheim/Almanya 17

18 TÜRKĐYE DEKĐ LAĐKLĐK ÖRNEK GÖSTERĐLECEK KONUMDA DEĞĐL Merkezi Almanya nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi nin (TAM) Berlin de düzenlediği Euro-Đslam konulu toplantıda konuşan Almanya Federal Meclis Başkanı Wolfgang Thierse (SPD), Türkiye deki laiklik uygulamasının örnek alınacak bir tarafının olmadığını söylemiş. Anadolu Ajansı nın geçtiği habere göre Thierse, dinleyici olarak katıldığı toplantı sonrasında Türk gazetecilerin sorularını cevaplandırırken, Avrupa da yaşayan Müslüman ve Hıristiyanların hoşgörü içinde birlikte yaşamalarının önemli olduğunu vurgulayarak, Türkiye deki laiklik, henüz Avrupa da yaşayan Müslümanlar için örnek gösterilebilecek durumda değil. Ama bu modeli destekliyoruz diye konuşmuş. Thierse nin yaptığı tespit, Türkiye deki laiklik modelinin 11 Eylül saldırılarının ardından önem kazandığını ve bu modelin tüm Đslam dünyası için örnek gösterildiğini öne sürenleri yalanlıyor. Çünkü Türk tipi laiklik uygulaması henüz diğer Müslüman ülkelere örnek gösterilecek bir konumdan çok uzak. Bunun nedeni ise gayet açık. Laiklik ilkesi anayasaya 5 Şubat 1937 yılında girdi. Devlet 66 yıldır bu anlayış çerçevesinde yönetiliyor. Ancak bugün geldiğimiz noktada laiklik, gerek onu savunanların gerekse karşı çıkanların çabalarıyla ve yer yer yanlış tanımlamalar nedeniyle yerli yerine oturtulabilmiş; net bir tarifi yapılabilmiş değil. Nasıl bir tanım yapılabilsin ki? Türkiye de hemen her kesim laikliği körlerin fili tarif ettiği gibi farklı farklı tanımlamış ve anlamış. Hatta aynı kaynaktan beslendikleri halde Kemalistler bile zaman içinde laikliği farklı farklı tanımlamış ve bu çerçevede uygulamalara girişmiş. Nitekim 27 Mayıs Darbesi ni yapan Kemalistlerle 12 Eylül Darbesi ne imza atan Atatürkçü generallerin laikliği anlamaları farklı olurken, 28 Şubat Sürecinde ise önceki darbedekinin aksine bir tutum takınılmış. 12 Eylül darbecileri laiklik adına okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu hale getirip, Alevi köylerine zorla cami yaptırmakta bir sakınca görmemişlerdir. Aynı generaller, imam-hatip okullarının sayılarının çığ gibi artmasına da göz yummuşlar, Diyanet Đşleri Başkanlığı nın (DĐB) hızla büyümesine ve bazı din görevlilerinin Suudi Arabistan kaynaklı Rabıta gibi örgütlerden maaş almasına seslerini çıkarmamışlardı. Kemalist zincirin son halkasını oluşturan 28 Şubatçılar ise imam-hatiplerinin orta bölümlerinin kapatılması, zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması ve siyasal Đslamcıların devlet içindeki ağırlıklarını azaltmak için post modern bir darbeye imza attılar. Oysa laikliğin evrensel tanımı yanlış anlamalara meydan vermeyecek kadar açık. Vatan Gazetesi nde yazan Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum a göre laiklik, Devletin, devlete egemen olan kuralların, din kuralları olmaması; dinin etki ve egemenliğinde olmaması, kısaca devletin dine dayalı olmaması anlamını taşır. Başka hiçbir anlama da gelmez şeklindedir. Ama 66 yılda geldiğimiz yer laik zihniyetin devlet ve topluma egemen olması noktasından çok uzaktır. Adeta devlet ve topluma din kurallarının hükmettiği bir manzara ile karşı karşıyayız. Zira din-devlet ilişkilerinde kilit bir konumda olan Diyanet Đşleri Başkanlığı (DĐB) resmen olmasa da fiili olarak Başbakanlığa bağlı bir kurum olmaktan çoktan çıktı. Đnanan inanmayan her vatandaştan toplanan vergilerden beş bakanlığın bütçesini aşan bir oranda pay almaya başlayan ve Diyanet Vakfı aracılığıyla kurduğu şirketlerle neredeyse dev bir holding gücüne erişen Diyanet, devletin bir kurumu olduğunu ve laiklik ilkesini unutup, verdiği fetvalarla toplumu Sünni-Hanefi Đslam anlayışı çerçevesinde yönlendirmeye ve tek tipleştirmeye başladı. Diyanet in karışmadığı alan neredeyse kalmadı. Saç ektirmenin dini sakıncalarını anlatan ve Atatürk Havaalanı ndaki reklam panolarına asılan mayolu kadın resimlerinin hacca giden vatandaşları rahatsız ettiğini ileri sürerek indirilmelerini bile tavsiye 18

19 eden fetvalar çıkarmaya başladı. Diyanet in temsil ettiği Sünni-Hanefi yorum, toplumu da adeta bir ahtapot gibi sarmalamış durumda. Çağdaş ve laik bir devleti oluşturan yasama, yürütme ve yargı kurumlarının üyeleri bile artık, Đcraatlarımıza Diyanet ne der, hayata geçirmeyi düşündüğümüz ve imza attığımız uygulamalar dine uygun mu? diye düşünür hale gelmişlerdir. Hâlbuki laiklik bunun aksini düşünmeyi gerektirir. Gelinen noktada din-devlet ilişkileri ve laiklik bağlamında Sünni vatandaşları bile tam anlamıyla temsil ve memnun etmekten yoksun olan Diyanet in bir devlet aygıtı olarak kalmasının savunulacak bir tarafı kalmamıştır. Kamunun sırtında bir KĐT, çok ağır ekonomik bir yük haline gelen Diyanet te Alevilerin de temsilini savunmak ve bütçesinden pay koparmaya çalışmak eski deyimle abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bu anlayış Türkiye de çarpık uygulandığı halde laiklik ilkesinin yaşama geçirilmesi ile birlikte görece bir rahatlığa kavuşan Alevileri çelişkili bir konuma getirir. Aleviler götürebildiği kadar kendi imkânlarıyla inançlarını yürütmeli, cemevlerini kendi parasıyla yaptırmalı ve dedelerini kendi yetiştirmeye devam etmelidir. Alevilerin tek kalıptan çıkmış memur ve bürokrat dede, rehber ve âşıklarla, her hafta Diyanet in camilere gönderdiği aynı kalemden çıkmış hutbe benzeri söylevleri dinlemeye ihtiyacı yoktur. Din Đşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ı bile rahatsız eden anlayış ve yapısıyla Diyanet in kaldırılması veya özerkleştirilmesinin zamanı geçmektedir. Diyanet, Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kaldırılmalı, camilerin, Kuran kurslarının yönetimi ve ihtiyaçlarının karşılanması her caminin bulunduğu bölgenin cemaatine bırakılmalıdır. Devlet içinde neredeyse Osmanlı daki Şeyhülislamlıktan daha ağırlıklı bir konuma gelen Diyanet kesinlikle devletten bağımsız hale getirilmeli, resmi ve tek tip bir Đslam anlayışı oluşturma tekeli elinden alınmalıdır. Böylelikle Đslam ın değişik yorumlarının önü açılırken, cemaatlere devredilen din işleri sayesinde Đslam a kimin samimi şekilde inandığı; kimin onu siyaset ve ticarete alet ettiği de ortaya çıkar. Bunun kaosa yol açacağını ve radikal Đslamcı grupların kontrolden çıkacağını düşünerek engellemeye çalışanlar elbette olacaktır. Ama tüm dini mekân ve kurumları kontrol etmekle görevli Diyanet in, Güneydoğu da kendine bağlı yüzlerce camide Hizbullah militanlarının rahatlıkla eğitildiği ve örgütlendiğinden haberi bile olmadığını unutmayalım. Kaldı ki din işlerinin cemaatlere devredilmesiyle yasadışı Đslamcı oluşumların güçlenmesinden korkarak adım atmaktan geri kalmamak gerekiyor. Zira bu tür militanları camilerden uzak tutmak ve takip etmek zaten Diyanet in işi değil. Onları kontrol edecek ve faaliyetlerini engelleyecek olan devletin başka kurum ve güçleri mevcut. Çoğu Avrupa ülkesinde Müslümanlar, dini ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla oluşturdukları kurumlar aracılığıyla karşılıyor. Örneğin Almanya da Diyanet e bağlı camiler dışında örgütlenen tarikat ve cemaatler camilerini kendi yaparken, buraların tüm giderlerini ve camide görev alan imamın maaşını topladığı üyelik aidatlarıyla ödüyor. Böyle bir uygulamanın Türkiye de ne sakıncası olabilir? Bence ortada hiçbir engel ve bahane yok. Bu çarpık durumun devamı, sadece devlet içindeki laiklik konusunda aşırı hassas çevrelerin, dini ticari ve siyasi çıkar kapısı haline getirenlerin ve toplum içindeki dinsel çeşitliliğin ortaya çıkmasından korkanların işine yarıyor. Kim ne derse desin, Almanya Federal Meclis Başkanı Wolfgang Thierse haklı. Bugünkü haliyle Türk tipi laiklik anlayışı örnek gösterilme ve başkalarınca model olarak kabul edilme konumunun çok gerisinde. Türkiye nin laik uygulamalarıyla model ülke olarak genel 19

20 kabul görmesi Diyanet in kaldırılması, okullardaki zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Dersi nin seçmeli hale getirilmesi, ders kitaplarındaki dinsel bakış açısının terk edilmesi, imamhatiplerin ve ilahiyat fakültelerinin eğim içindeki ağırlıklarının azaltılmasından geçiyor. Aksi takdirde siz kendinizi Đslam dünyasının örnek ülkesiyiz diye ne kadar kandırsanız da buna inanmayacak Alman Meclis Başkanı Thierse gibiler her zaman çıkacak; Türkiye de çarpık ve tanım dışı laiklik uygulamalarıyla ne Đsa ya ne de Musa ya yaranamayan görünümünden kurtulamayacaktır Bad Nauheim, 7 Şubat

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI Kasım 2007 İÇİNDEKİLER Metodoloji I. Araştırmanın Metodoloji ve Örneklemin Yapısı II. Örneklemin Mezhep Bağlılığı ile İlgili Yapısı III. Dindarlık Algısı IV. Din

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

frekans araştırma www.frekans.com.tr

frekans araştırma www.frekans.com.tr frekans araştırma www.frekans.com.tr FARKLI KİMLİKLERE VE YAHUDİLİĞE BAKIŞ ARAŞTIRMASI 2009 Çalışmanın Amacı Çalışma Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türk Yahudi Cemaati ve Yahudi Kültürünü Tanıtma

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

03-10TEMMUZ 2015 TOPLUMUN DİN ALGISI VE DİNE BAKIŞI

03-10TEMMUZ 2015 TOPLUMUN DİN ALGISI VE DİNE BAKIŞI 3 - TEMMUZ TOPLUMUN DİN ALGISI VE DİNE BAKIŞI MEHMET ALİ KULAT MAK DANIŞMANLIK YÖN. KUR. BŞK. 532 749 14 22 SÜMER 2 SK. ANGORA İŞ MERKEZİ 31 / 14 ANKARA TEL / FAX: 312 231 14 Araştırmanın Kimliği MAK DANIŞMANLIK

Detaylı

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? On5yirmi5.com İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? İmam Hatip Liseleri Son günlerin en gözde hedefi Katsayı, Danıştay, ÖSS ve başörtüsüyle oluşan okun saplandığı tam 12 noktası. Kimilerinin ötekileri Yayın Tarihi

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

Personel alımları devam edecek

Personel alımları devam edecek Personel alımları devam edecek Şubat 25, 2012-11:55:50 Bozdağ, AA Editör Masası'nda Anadolu Ajansı'nın yurt dışı, yurt içi temsilcileriyle birim editörlerinin sorularını yanıtladı. Bekir Bozdağ, ''Diyanet'te

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

kimdir? Nazif Kerem GÖZENER ÖZGEÇMİŞ

kimdir? Nazif Kerem GÖZENER ÖZGEÇMİŞ ÖZGEÇMİŞ kimdir? 21 Nisan 1971 de Malatya nın Arapgir ilçesinde dünyaya geldim. Maliyeci bir baba ve öğretmen bir annenin ilk çocuklarıyım. Memur bir ailenin çocuğu olduğum için, eğitim hayatıma, Malatya

Detaylı

Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması

Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması Kişilik Bilgileri: D.1 Hangi yaş aralığında bulunduğunuzu işaretleyiniz. K.1 20 nin altında 1 20-29 2 30-39 3 40-49 4 50-59 5 59 un üstü 6 D.2 Cinsiyetiniz? K.2

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI Prof. Dr. Nezih Güven (ODTÜ, Rektör Danışmanı) Doç. Dr. Ayşe Gündüz Hoşgör (ODTÜ,Sosyoloji Blm.) Y. Doç. Dr. Mustafa Şen (ODTÜ, Sosyoloji Bölümü) Bağlantı

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı Haziran 25, 2017-8:26:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nde kıldıktan sonra gazetecilere

Detaylı

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI Tosun: Yaptıklarımız Yapacaklarımızın Teminatıdır Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Yarımada nın ikinci büyük beldesi olan Turgutreis te seçim iletişim merkezini

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

CADDELER KAR VE BUZDAN TEMİZLENDİ

CADDELER KAR VE BUZDAN TEMİZLENDİ Sayfa 2 de Sayfa 5 te Sayfa 3 te SOHBET KONYA'NIN KURUCUSU KAZİMAĞA! Konyamızın renkli simalarından KURUCU KAZİMAĞA vefat etti. Ahmet YILDIZ DiYORUMki TAVIR EKMEĞİN HİKAYESİ MHP VEKİLLERİNE ÇAĞRI Ekmek

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

CHP milletvekili adaylarının tanıtıldığı kahvaltılı toplantı Konca Garden tesislerinde yapıldı.

CHP milletvekili adaylarının tanıtıldığı kahvaltılı toplantı Konca Garden tesislerinde yapıldı. CHP Milletvekili Adaylarını Tanıttı CHP milletvekili adaylarının tanıtıldığı kahvaltılı toplantı Konca Garden tesislerinde yapıldı. Kahvaltıya yerel basının yanı sıra CHP'den milletvekili adayları M. Akif

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Abdulkadir Soyad: AKSÖZ TC Kimlik No: 48079752710 Uyruk: T.C. Cinsiyet : Erkek Doğum Yeri: İstanbul/Kadıköy Doğum Tarihi: 25/09/1995 Telefon: 05549916572 Eposta

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor Türkiye deki üniversite imkanlarının zorluğu ve kontenjan sıkıntısı öğrencileri değişik arayışlara itiyor. Her yıl 50 binin üzerinde

Detaylı

Araştırmanın Künyesi;

Araştırmanın Künyesi; Araştırmanın Künyesi; Araştırma; 05 06 Nisan 2008 günleri Türkiye nin 7 coğrafi bölgesinde, 26 il ve 68 ilçede bunlara bağlı 81 mahalle ve köyde, 18 yaş ve üstü seçmen nüfusunu temsil eden 724 ü kadın

Detaylı

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki yazımda Siirt Ticaret Sanayi odası Başkan Vekili Sayın Nedim KUZU Dostumun davetine icabet etmiş

Detaylı

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ Önceki gün vefat eden gazeteci yazar Bülent Akkurt Bodrum da dostları, yakınlarının kollarında son yolculuğuna defnedildi. Bülent Akkurt un yazıları bir

Detaylı

BİZ KİMİZ? ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Atatürk ü ve ideolojisini daha iyi tanımak ve tanıtmak için 1989 yılında ODTÜ Kültür İşleri Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan bir düşünce topluluğudur. Atatürkçü

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar? İSTANBUL TOKAT PAZARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİ BAŞKANI CENGİZ ÇEVİK DERNEK OLARAK DAĞITTIĞIMIZ KİŞİSEL GELİŞİM DERGİLERİ ÖĞRENCİLERİMİZDE İNANILMAZ GELİŞMELERE SEBEP OLMUŞ 2014 YILINDA 10.000 KİŞİSEL GELİŞİM

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

18-24 Mart Yaşlılar Haftası münasebetiyle Üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Karabük Alzheimer Derneği organizasyonluğunda üniversitemiz ev sahipliğinde Yaşlılık-Bunama ve Alzheimer Hastalığı Tanıtım ve Bilinçlendirme

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım! Bu Mihrac Ural insanı güldürüyor! Erkan Ulaşan ın yazısını okuyunca, dünyada

Detaylı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. 1976 da Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nin yayın kurulunda görev aldı. 1981 de doktorasını

Detaylı

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri KİŞİSEL BİLGİLER Adı-Soyadı: İlyas CANİKLİ Unvan: Yrd. Doç. Dr. Doğum Yeri ve Yılı: Samsun-Terme/ 1966 Bölüm: Temel İslam Bilimleri Tel: 0530 9576891 E-Posta: icanikli@mynet.com; ilyascanikli@gmail.com

Detaylı

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek, ilçede görev yapan 128 mahalle muhtarıyla bir araya gelerek 2014 ün değerlendirmesini yaptı. Geride kalan yılı birbirinden güzel

Detaylı

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ KENTSEL DÖNÜŞÜM Öğrencinin adı- soyadı: ERDEM EGE MARAŞLI Proje Danışmanı: MÜGE SİREK Bahçeşehir - İSTANBUL Kentsel Dönüşüm Son günlerde haberlerde gazetelerde çok fazla rastladığımız

Detaylı

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası AHMETLER İLKOKULU Ahmetler Köyü İlkokulu 1947 yılında köylüler tarafından imece yöntemiyle yapıldı. Bundan önce köy odasının alt katında hazırlanan yer, "Mektep" olarak kullanılıyordu. Mektep'te ilkokul

Detaylı

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu.

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu. Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu. Çözüm sürecine destek olmak için Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Onlar konuşur, AK Parti yapar Onlar konuşur, AK Parti yapar Nisan 21, 2015-8:15:00 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin vadettiği şeyleri kesinlikle yapacağının altını çizdi. Davutoğlu, Ankara Atatürk Spor

Detaylı

Bodrum, aydınlanma savaşçısı Bahriye Üçok u unutmadı.

Bodrum, aydınlanma savaşçısı Bahriye Üçok u unutmadı. Bodrum, aydınlanma savaşçısı Bahriye Üçok u unutmadı. Bodrum Kent Konseyi Cumhuriyet Atölyesi Çalışma Grubu tarafından Bodrum Belediyesi Turgutreis Hayırlı Sabancı Mavi Salon da düzenlenen toplantıda 26

Detaylı

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ Bursa Milletvekili Aday Adayı Türk Milleti karar arifesindedir. Ya İkinci Endülüs, ya da yeniden

Detaylı

1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Zeki Salih Zengin Giriş...13 1. İlk Dönemlerde Din Hizmetleri...14 2. Osmanlılar Döneminde Din Hizmetleri...17 3. Tanzimat Sonrasında

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

AVUSTURYA DA DĐN EĞĐTĐMĐ

AVUSTURYA DA DĐN EĞĐTĐMĐ AVUSTURYA DA DĐN EĞĐTĐMĐ Eğitim Uzmanı ŞABAN KARAKÖSE AVUSTURYA (Österreich, Nemçe) Genel Bilgiler Başkent: Viyana Resmi dil: Almanca Bağımsızlık: 1955 AB ye kabul: 1995 Nüfus: 8,3 milyon (2007) Para birimi:

Detaylı

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken Kerbela Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken ve dış tehlike belirtileri de baş gösterince

Detaylı

BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR

BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR Çankaya Üniversitesi 2008 Mezunu ve Üniversitemiz Bilgisayar Mühendisliği Bölümü nde çalışan Uzman Efe Çiftçi ile bir söyleşi gerçekleştirdik BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK

Detaylı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... 3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... Seçime Doğru Giderken Kamuoyu: 3 Kasım 2002 seçimlerine bir haftadan az süre kalmışken, seçimin sonucu açısından bir çok spekülasyon bulunmaktadır.

Detaylı

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI 996 I.BURDUR SEMPOZYUMU BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI Kemal FİLİZ * Kadir PEPE ** ÖZET Araştırmada, Burdur ilinde aktif spor yapan sporcuların sosyoekonomik profillerinin

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Mustafa Soyad: Yeten TC Kimlik No: 30787249774 Uyruk: T.C Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: İnegöl Doğum Tarihi: 21/04/1996 Telefon: 05300767533 Eposta Adresi: mustafayeten@hotmail.com

Detaylı

City Security Group STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI

City Security Group STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI City Security Group STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI Ağustos 2013 Araştırma Künyesi PROJE ADI ARAŞTIRMA EVRENİ AMAÇ SAHA ÇALIŞMASI ÖRNEKLEM SAYISI CSG STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI İstanbul da Yaşayan 18

Detaylı

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Türkiye Cumhuriyeti nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen parti lideri, Devlet Su İşleri nin

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Cihat Soyad: Aydın TC Kimlik No: 10895195514 Uyruk: Türk Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: Hınıs Doğum Tarihi: 12/09/1996 Telefon: 05078390238 Eposta Adresi: cihat_ayd25@hotmail.de

Detaylı

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI Portal Adres 2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI : www.salom.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 31.10.2018 : http://www.salom.com.tr//haber-108505-2_israil_ve_yahudilik_konferansi_bandirmada_gerceklesti.html

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı, AHMET BAHA ÖĞÜTKEN 24.DÖNEM İSTANBUL MİLLETVEKİLİ TEŞKİLAT BAŞKAN YARDIMCISI 1961'de İstanbul, Fatih te doğdu, Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans Form no : Tarih : Bu anket hastalığınızı daha iyi anlayabilmek ve sizlere daha yararlı olabilmek için düzenlenmiştir. Lütfen olabildiğince nesnel (objektif) yanıtlamaya özen gösterin. Ankete kimliğinizi

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ İlahiyat Fakültesi, Manisa İl Müftülüğü ve İlim Yayma Cemiyeti Manisa Şubesi işbirliği ile düzenlenen; Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Rektörümüz Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, Rektör

Detaylı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı On5yirmi5.com Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı Türkiye ve İstanbul çapında verilecek olan Yaz Kur an Kursu eğitimlerini İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Yaman ile konuştuk Yayın Tarihi : 15

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ Thekla, genç ve güzel bir kadın... Hem de bakire... Aynı Meryem gibi.. Halk bu yüzden, Thekla nın yaşadığı yeraltı kilisesine, Meryemlik demiş. Thekla nın yaşadığı, sonunda

Detaylı

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1/64

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1/64 TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1/64 ALAN BELEDİYE, İLÇE VE KÖY SAYISI NÜFUS VE DEMOGRAFİ EĞİTİM ULUSAL HESAPLAR İŞGÜCÜ GİRİŞİM SAYISI KÜLTÜR SAĞLIK ULAŞTIRMA DIŞ TİCARET TURİZM TARIM ÇEVRE

Detaylı

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA... Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA... http://www.dw.de/müslüman-kadın-futbolcular-berlinde-buluş... GÜNDEM / ALMANYA ALMANYA Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu 'Discover Football'

Detaylı

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız 1 MAYIS Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Bayramı 1 Mayıs nedeniyle yayınladığı mesaj şöyle: İşçilerin birlik ve dayanışma günü olan, 1 Mayıs ın, tüm dünya ve ülkemiz

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : HİDAYET KENAR Eğitsel Performans Duanın Allah tan

Detaylı

3. Hangi ülkenin vatandaşlığını taşıyorsunuz? Alman vatandaşlığı: evet Başka bir ülkenin vatandaşlığını taşıyorum:...

3. Hangi ülkenin vatandaşlığını taşıyorsunuz? Alman vatandaşlığı: evet Başka bir ülkenin vatandaşlığını taşıyorum:... Übersetzungshilfe - Anket çevirisi Size anketi doldurmanız için kolaylık sağlamak istiyoruz, bu yüzden size göç ve entegrasyon ile ilgili bu çeviriyi hazırladık. Lütfen cevaplarınızı bu kâğıta yazmayınız,

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ. OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ. Osmaniye de yaşayan Kahramanmaraş lılar tarafından kurulan Osmaniye Kahramanmaraşlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği nin

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Muhammed Enes Soyad: Akgün TC Kimlik No: 30701106244 Uyruk: Türk Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: Esenler Doğum Tarihi: 9/1/1997 Telefon: 5387780248 Eposta Adresi:

Detaylı

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ Cumartesi, 04 Kasım :31 Video izle: http://www.dailymotion.com/video/x67kzj3 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti olarak üzerimize düşen bir şey varsa bu noktada burası için, Yunanistan için elimizi taşın

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

2014 YILI FAALİYETLERİ

2014 YILI FAALİYETLERİ 2014 YILI FAALİYETLERİ 28 Ağustos 2013 tarihinde Dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali ÇETİNKAYA görevine başladı. 27 Eylül 2013 tarihinde Dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya Atatürk Üniversitesinde düzenlenen

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

TÜRKİYE DE BAĞIŞÇILIĞIN DURUMU

TÜRKİYE DE BAĞIŞÇILIĞIN DURUMU TÜRKİYE DE BAĞIŞÇILIĞIN DURUMU Türkiye de yapılan tüm ve bağışların toplamı 13,7 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Bu tutar 2014 Türkiye GSYİH sinin %0,8 ine denk geliyor. Türkiye de hayırseverlik etmek

Detaylı

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2011-1432 الصيام برؤ ة واحدة» اللغة الرت ية «بن صالح

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ Ben Didem Altunkılıç. 22 yaşındayım. Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde 4. Sınıf öğrencisiyim ve 3. yılımı Erasmus programı dolayısıyla gittiğim İtalya nın Napoli şehrinde Accademia

Detaylı