Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin -1- Füsun Erdoğan

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin -1- Füsun Erdoğan"

Transkript

1 Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin -1- Füsun Erdoğan 11'e 11cm'lik karelere bölünmüş demir parmaklıklı pencerelerden içeri sızan güneş sırtımı ısıtırken... Masamın üzerine gölgesi düşmüş kare parmaklıkların ortasında... Önümdeki 19 Mayıs 2012 tarihli Milliyet Gazetesi'nden kestiğim kupürü evirip çeviriyorum. Sıcak bir Haziran Cumartesi'nde hapishaneye egemen olan ölüm sessizliğinin bir şekilde bozulmasını istiyorum. Böyle bir anda en güzel ses kuş cıvıltıları oluyor genellikle. Ama ne gezer? Kuşlar da hapishanenin çirkinliğinin farkına varmışlar gibi, pek uğramıyorlar buralara. Nasıl uğrasınlar ki, zavallı hayvancıklar? Yeni hapishanelerin çatıları sacla kaplı. Kışın buz gibi donduruyor. Yazın ise, kor gibi yakıyor. Çatılara ekmek atıp, kuşların tutsak yaşamlarımızı, şenlendirmesini boşuna bekliyoruz... Böyle bir ruh hali içerisinde, kâh önümdeki haberi okuyorum. Kâh değişik hapishaneleri, hapishanelerdeki uygulamaları, yaşam koşullarını kafamda evirip çeviriyorum. Adalet Bakanlığı'nın sitesinden alınmış bu haberde yazılanlar teorinin griliğinin ispatı! Haberin içindeki fotoğraf karesinde bakanlığın 11 Mayıs'ta düzenlediği Silivri L Tipi Hapishanesi gezisine katılan köşe yazarlarından bir kısmı ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin görünüyor. Belli ki, bakanın hapishaneye dair anlattıklarını dinliyorlar. Tıpkı turistik bir geziye çıkmış da, tur rehberinin anlattıklarını dinliyormuş gibi... Resmi ağızlar Silivri Hapishanesi'nin kapasitesinin 10 bini kişi olduğunu açıklamışlardı. Basında bu kadar gündeme gelmesinin nedeni de, Ergenekon Balyoz davalarından ünlülerin bu hapishanede kalıyor olmaları. Fotoğraf karesi, Adalet Bakanlığı'nın açıklaması ve geziye katılan köşe yazarlarının yazdıklarından öğreniyoruz; bu gezide hiçbir tutuklu ya da hükümlü ile temas kurulmamış! Sıfır temasla, on köşe yazarı, bizzat bakanın rehberliğinde hapishaneyi gezip, "denetlediler"!.. İlginç ama bildik bir yöntem. Ve her dönem olduğu gibi, kimse mahkûmların ne tür sorular yaşadığı, uygulamalardaki gayri insani tutumlar, hak ihlalleri ve daha bir dizi soruyu düşünme ve yanıtını arama zahmetine girmedi... Şayet giren olduysa da, ben rastlamadım. Ve her ihtimale karşın peşinen bu eleştirilerin muhatabı olmadıklarını belirtmeliyim. Adalet Bakanlığı düzenlediği bu turistik geziden pek memnun kalmış!

2 Ve bu memnuniyetle noktayı koymuş! Demiş ki: Yaklaşık iki saat süren basın mensuplarını bilgilendirme amaçlı cezaevi ziyareti misafirlerin memnuniyeti ile tamamlanmıştır. Bu ziyaretin Adalet Bakanlığı ve basın açısından oldukça olumlu geçtiği, ulusal basında çıkan haber ve yazılardan da anlaşılmıştır" (Agy, abc) Adalet Bakanlığı teorinin griliğine sığınarak hapishaneler gerçeğini, hapishanelerde yaşanan sorunları düzenlediği bu geziyle karartmış olmanın memnuniyetiyle şimdilik durumu idare edebilir. Geziye katılan köşe yazarları "kamulsal" bir iş yaptıklarını düşünüp, NATO telleriyle donatılmış beton duvarlar ortasında yaşayan tutsakların şikayet ve eleştirilerine, itirazlarına kulaklarını tıkayabilirler. Ama her zaman olduğu gibi gerçekler inatçıdır! Ve hayat daima yeşildir!.. Bu nedenle zindanda yaşamanın ne demek olduğunu, koşulların hiç de Adalet Bakanlığı'nın açıklamasındaki gibi olmadığını, gazete haberindeki o fotoğraf karesinde yer almayan ve değişik hapishanelerdeki tutsakları konuk edeceğim... Yaşadıklarım, tanıklıklarım ve mektup arkadaşlarımın yazdıklarıyla, hapishane gerçeğini anlatmaya, paylaşmaya çalışacağım... Hapishaneye ilk girdiğinizde ister gözaltı, savcılıktan, isterse de başka bir hapishaneden sevkle gelmiş olun; hücre ya da koğuşa gitmeden önce ilk uygulama, ince bir aramadan geçmeyle başlıyor. Çünkü buralarda her uygulamanın, davranışın en başında güvenlik geliyor! Fakat nedense arama yaparken, tutsağı "ıslah etme" programına bağlı olarak bireyin onurunu kırmak fiili öne çıkarak tek amaç haline geliyor. Ve bu nedenle sizden donunuza kadar soyunmanız, ellerinizi yere paralel şekilde tutup, oturup kalkmanız isteniyor. Hapishane literatüründe bunun adı; "Çukur araması" oluyor! Şayet siyasi tutsaksanız bu türden onur kırıcı davranışları reddettiğinizi ve sizden istenileni yapmayacağınızı ifade ediyorsunuz. Karşınıza Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün aramaya dair 46. Maddesi çıkarılıyor. Bu madde de: "Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi halinde, çıplak olarak ve beden çukurlarında aşağıda belirtilen usullere göre arama yapılabileceğ"i belirtiliyor. O usullerin ise:"hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak; arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarılır, bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarılır. Bu giysiler de mutlaka aranır. Çıplak arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir" biçiminde olması gerektiği söyleniyor. Kural böyle! Peki ya uygulama nasıl oluyor? Adli tutuklular kendilerinden istenileni yerine getirmedikleri için çıplak aramanın yasada belirtildiği gibi mi, yoksa farklı mı uygulandığını bilmiyorum. Bireyin bu arama biçiminden psikolojisinin nasıl etkilendiği konusunda da somut bir bilgiye sahip

3 değilim. Siyasi tutuklu olup da, her çeşit yaptırıma uyan, kendinden istenildiği için soyunanların da, bu meseleleri açık açık tartışmadığından, hatta bu durumu inkardan geldiğinden; bilgim itiş kakış olmadan arama işleminin yapıldığıyla sınırlı. Çıplak arama siyasi tutsakların ezici çoğunluğunca kabul edilmediği ve görevli gardiyanlar çoğunlukla bireyi rencide etmeyi onurunu kırmayı amaçlaştırdıklarından; çıplak aramayı reddeden tutsağı kendileri soyuyorlar. İşin içine zor girince, kaba dayak, tartaklama ve yaralama kaçınılmaz oluyor. Ve o koşullar da yasanın uygulamaya dair çizdiği çerçeve otomatikman ortadan kalkıyor. Başta F Tipi hapishaneler gelmek üzere, çıplak arama tüm hapishanelerde tutsaklara dayatılıyor. 46. maddenin çizdiği sınırlar ise, çok nadir uygulanıyor. Her kural uygulayıcının elince kaçınılmaz olarak daha zulümkar ya da daha insani bir hal alabiliyor! Çıplak aramada öyle... Ya da genel olarak arama diyeyim ben buna!.. Yani o an gardiyanlar 46. Maddeyi ve ayrıntılarını dikkate alarak tutsağın onurunu rencide etmemeye özen göstererek mi arama işlemini yaparlar? O anda arama yaptıkları kadın veya erkek tutsağa uyguladıkları fiziki baskının yanında, cümlelere dökülen tehdit ve şiddetin birey üzerinde yaratacağı travmayı, psikolojik etkisini bir tarafa bırakarak "görev" aşkıyla mı yürürler tutsağın üzerine? Bunun için siyasi kadın tutsaklar bu hoyratça çıplak aramalardan kendilerini koruyabilmek için sevke giderken hangi mevsimde olursa olsun mutlaka elbiselerini çok sıkı giyerler. Arama faslını bitirmeden önce belirteyim bütün hapishanelerde süngerli oda bulunduğu biliniyor. Bakanlık açıklamasında belirtmemiş. Acaba geziye katılan on köşe yazarından hiç değilse biri basında sıkça bahsi geçen süngerli odayı merak edip, görme talebini dile getirmiş mi? Merak ettim! Söz uzadı... Ve daha yolun başındayız. Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğim... Sevgiyle kalın... * Füsun Erdoğan, 9 Haziran 2012, Kandıra, 2 Nolu T Tipi Hapishane

4 Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin -2- Hapishaneye geldiğiniz ilk ya da ertesi gün, elinize; "Hükümlü ve Tutuklulara Nasihatlar" başlıklı altı sayfalık kurallar ve yasaklar ile bunlara uymadığınızda verilecek disiplin cezalarını anlatan bir kâğıt demeti tutuştururlar. Esasında o kâğıtlar devletin tretman politikalarının bir özetidir! Bütün hapishane yaşamınızın sadece nota telleriyle kuşatılmış beton duvarlar, demir kapılar ve parmaklıklardan ibaret olmadığını görürsünüz o kâğıt demetinde. Sadece sokaklardan, sevdiklerinizden, doğadan, dışarıdaki hayattan koparmaz hapishane. Tutsaklık günlerinizi fiilen yaşamaya başladığınızda, tutsaklığın hapishaneye geldiğinizde elinize tutuşturulan o yasaklar ve kurallar manzumesinden de başka olduğunu anlarısınız, kavrarsınız. Silivri Hapishanesi'ni on köşe yazarlarına gezdiren Adalet Başkanı Sadullah Ergin, hükümlü ve tutukluların kapalı ve açık ziyaret yerlerini, avukat görüşme yerlerini de göstermiş! * * * İlgili yasa, ayda üç defa kapalı ve bir kez de açık görüş hakkı tanıyor. Yarım saatten az, bir saatten fazla olmamak kaydıyla da görüş süresini belirleme işini hapishane yönetimlerine bırakmış. Yine bir tutuklu ya da hükümlünün kimlerle görüş yapabileceğini sınırları da çok net çizilmiş. Buraya kadar özetlediklerim madalyonun kamuoyuna gösterilen yüzündekiler. Ve ne yazık ki, on köşe yazarı kendilerine sunulan madalyonun bu yüzündekilerle yetinmişler... İkna olmuşlar! Okuduklarımdan çıkardığım kadarıyla, hiçbiri "Peki ya uygulamalar", "Hayatın kendisi" dememiş madem, o zaman madalyonun öbür yüzünü, hayatı da biz anlatalım. Ayda üç kapalı, bir açık görüş hakkı süresi hapishanelere göre değişiyor. Bu hak Gebze'de bir saatti. Kandıra'ya ilk geldiğimizde 40 dakikaydı, daha sonra 50 dakikaya çıkarıldı. Karşı komşularımız F1 ve F2 hapishanelerinde bu süre bir saat. Bakırköy kadın hapishanesinde ise otuz dakikaymış. İdare görüş süresini toplam görüş yaptırabilecekleri saat miktarını mevcut tutsak sayısına bölerek belirliyormuş. Her koğuşa, bazı hapishanelerde ise koridorlara göre görüş gün ve saati veriliyor. Alt alta bu kuralları sıralayınca, bir sorun yokmuş gibi görünebilir. Ama hayat kendi sözünü söylemeye başlayınca gerçekler, madalyonun öbür yüzündekiler açığa çıkıyor. Burada üç ay adli tutuklularla kaldım. Bu süre içerisinde, ailelerin esas olarak İzmit, Sakarya, Gölcük gibi nispeten yakın yerlerde ikamet ettikleri için her hafta görüşe geldiklerine tanık oldum. Tabi ki bazı özel nedenlerden, özellikle de yoksulluktan kaynaklı, yakın mesafede de yaşasa aile, görüşe gelmeyenlerin/gelemeyenlerin sayısı hiç az değil. Yine de bu sınırlı gözlemimden yola çıkarak, adli tutsakların görüş meselsine dair bir genelleme yapmam doğru olmaz. Ayrıca adli mahkûmların bireysel yaşadıklarını, sorunlarını çözmede ve hak aramada siyasi

5 tutsaklara göre çok daha fazla dezavantajlı olduklarını özel olarak belirtmeliyim. Bizim yaşadığımız sorunların birçoğu özel durumlar dışında, adli mahkûmlar için de geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. * * * Gelelim yaşadığımız sorunlardan görüş meselesine. Ezici çoğunlukla ailelerimiz farklı kentlerden, hatta çok uzak illerden görüşe geliyorlar. Bu nedenle ziyaretçiler bir sürü sorun yaşıyorlar Yani bizim üzerimizden, ailelerimize de ceza veriyorlar, eziyet çektiriyorlar saatlik yoldan gelen ailelerin maksimum bir saatlik ziyaret için çektikleri malum. İstanbul'daki bir ailenin Tekirdağ F Tipi ya da buraya Kandıra'ya gelmesi bile ziyaret saati olarak verilmişse, o görüşe gitmek aile için başlı başına bir sorun oluyor. Diyelim ki aile geç kaldı... İsterse memleketin öbür ucundan, hatta yurtdışından gelmiş olsun! Hapishane kapısındaki görevliler için hiç fark etmiyor. Kaç dakikası kalmışsa, o kadar görüşebilir. Zaman bitmişse onca yol, masrafı, yorgunluk kimseyi ilgilendirmez. Bir sonraki hafta gel diyip noktayı koyarlar. Sinirlenip, kapıdaki gardiyanla ya da askerle tartışması, en hafifinden bir-kaç aylık görüşe gelmeme cezası almasına neden olabilir. Yasa yapılırken insan olgusu bir kenara bırakılıp, Türkiye'deki hapishaneler gerçeği dikkate alınmadığı için en insani durumlar, gereklilikler tutsaklar ve aileleri bakımından yok sayılmış. Gerçekler bu kadarla sınırlı değil! Hapishanelerde hak ihlalleri olduğu malum. Bir hak ihlalini ya da bir talebinizi dile getirmek, gayri insani bulduğunuz uygulamaları protesto etmek istediniz veya tarihsel bir günü kutlamak ya da anmak için bir etkinlik yaptınız... Bu gibi durumlarda hapishanede yapabilecekleriniz oldukça sınırlı. Genellikle de slogan atıp, marş söylenir. Ve bütün bunların karşılığı o elinize tutuşturdukları kâğıt tomarında mevcut! Yasalar bütün bu yaptıklarınızı gereksiz sayar ve karşılığında yaptırım uygular. İletişim ve görüş yasağı da verilen cezaların başında gelir. Hani Adalet Bakanı köşe yazarlarına kapalı ve açık ziyaret mekânlarını, avukat görüş yerini gezdirmişti ya!... Ama bugün birçok hapishanede ayakkabı çıkarmama ve slogan atmaktan, "gereksiz" yere marş söylemekten dolayı siyasi tutsaklara yıllara varan açık görüş, iletişim cezaları verildiğini hiç kimse dile getirmemiş! Ayrıca neredeyse bir yıla yakın bir zamandır İmralı Adası'nda Öcalan ve diğer tutsakların aileleriyle avukatlarıyla görüştürülmediği, yasaların uygulanmadığı biliniyor olmasına rağmen, kimse Bakan'a bu konuda soru yöneltmiyor! Farz edelim, aldığın disiplin cezasını ailene iletme koşulun olmadı ve ailen memleketine her hangi bir ilinden ya da köyünden kalkıp, görüş için düştü yollara...

6 Kapıdaki gardiyanlar da, askerler de hiç düşünmez o ailenin halini... Acımadan ziyaretçiyi gerisin geriye kapıdan çevirirler. Hatta bu gibi durumlar görüş gününüz değiştiğinde bile ailelere yaşatılır. Birinde az, birinde en uç noktada da olsa, gayri insani bu durumlar her hapishane kapısında yaşatılır ailelere. Bu ailelerin çoğunlukla da çok yoksul olduklarını altını bir kez daha çizmeliyim ki, zar zor yol parasını denkleştirip, onca yol ve yorgunluğa aldırmadan ziyaret için geldikleri kapıdan geri çevrilmenin ne demek olduğu daha iyi anlaşılabilsin! Sözün özü, ezici çoğunlukla tutsakların ailelerinden uzaktaki hapishanelere konulması nedeniyle, bırakalım yasanın ayda üç kapalı, bir açık görüş hakkından yararlanmayı... Beş altı ayda, yılda bir açık görüş hakkını kullanabilmek bile birçok tutsak bakımından hayli zor. Tabi disiplin cezaları yoksa diye de eklemeliyim. Kıssaca özetlemeye çalıştığım gerçekler gösteriyor ki: Ne yasanın yapılışında, ne de uygulamaya ilişkin belirlemeler de, kesinlikle tutsaklar da, aileleri de dikkate alınmamış. Yani insan unutulmuş! Bu nedenle olsa gerek ki Silivri Hapishanesi'ni gezdirirken tutsaklarla sıfır temas sayesinde, madalyonun gösterilen yüzü köşe yazarlarını pek memnun etmiş!... Dışarıda aileler yarım saat, bir saatlik görüş yapabilmek için bütün bunlara ve daha fazlasına katlanırken... Koğuş kapısı gürültüyle açılıp, isminiz okunduğunda sevinçle, telaş karışımı bir duygu yoğunluğu içinde sevdiklerinize koşmak istersiniz. Ama koşamazsınız! Önce görevli gardiyan üst araması yapmasını, ayakkabıyla görüşe çıkanların ayakkabılarını çıkarıp, kameraya göstermeleri gerekir. Mantıken hapishanenin içindeyim, gardiyan nezaretinde üstelik kapalı görüşe gideceğim. Bu arama, bu kontrol neden diye sorup, itiraz edebilirsiniz haklı olarak. Ancak bu türden isyan ettiren uygulamaların ortak yanıtıdır: "Güvenlik" Kendi adıma koğuş kapısından her çıkışta ve girişte ayakkabı çıkarma eziyetini yaşamamak için, kışın önü kapalı, yazın açık terlik giymeyi tercih ettim, ediyorum... Arama bitip de görüş kabinlerine yöneldiğinizde, bir yandan dakikaları ve konuşmak istediklerinizi hesabını yaparken; yaşadığınız bu saçma-sapan aramanın çok daha fazlasını onca yoldan gelmiş sevdiklerinizin yaşadığını bilirsiniz. Ve en çok da ailelere, sevdiklerinize yaşatılanlara kızar öfkelenirsiniz. Zira birçok hapishanede ziyaret yarım saat, bir saatlik görüş yapabilmek için hoyratça, çıplak aramalardan geçip, bir de retina taramasıyla içeri girebildiklerini duymuş olmalısınız. Sırf bu retina taraması yüzünden, annem buraya geldiğinden beri (yani neredeyse iki yıldır) ziyaretime gelemedi. Çok yaşlı ve kafası sürekli sallandığı için, retina taramasında aletin tanımasından geçmesi mümkün değil.

7 Bir yanıyla yaşlı olması ve sağlık nedenlerinden dolayı hapishane kapısında mağdur olmasını, ezilip dökülmesini istemesem de; onun bana gelememesinin eksikliğini, üzüntüsünü yaşadığını biliyor olmam başka bir dert! Görüş kabininde elinize aldığınız ahizeyle, bir nevi görüntülü telefonla konuşuyormuşsunuz gibi... Sevdiklerinize dokunamadan, kucaklayamadan, ahizeden ulaşır sesleriniz birbirinize... Elli dakikalık zamanın baskısıyla, çoğu zaman ne konuştuğunuzu bile anlamadan gardiyanın "görüş bitti" seslenişiyle kendinize gelirsiniz... Kışın yağmur, kar, soğuk demeden, yazın bunaltıcı sıcağına aldırmadan sayılı dakikalar için, onca yolu kat edip gelen sevdiklerinizin yaşadıklarına üzülür... Çoğunun cebindeki paranın çok kısıtlı olduğunu, görüşe gelebilmek, üç-beş kuruş harçlık yatırabilmek için kırk takla attıklarını bilir, öfkelenirsiniz... Ama yine de arada bir de olsa, sevdiklerinizi görmek istersiniz. İlgili yasaya göre tutsaklara ayda bir kez de açık görüş hakkı tanınmış! Fakat siyasi tutsakların çoğu açlık grevi slogan atmak gibi nedenlerden dolayı yıllara varan açık görüş cezası aldıklarından, sevdikleriyle açık görüş yapamıyorlar. Ve burada öncelikle yasayı yapanların hangi mantıkla üç kapalı bir açık görüş koyduklarını sorgulamak gerekiyor. Adalet Bakanlığı'na neden bütün görüşlerin açık yapılmadığını? Bunca hükümlünün olduğu koşullarda neden tutsakların ailelerine yakın hapishanelere sevk taleplerinin karşılanmadığını? Ailelerin birkaç ayda bir görüşe gelebildiği koşullarda, ziyaret saatlerinin bu kadar kısa tutulmasının yarattığı mağduriyeti daha ne kadar görmezden geleceklerini sormak gerekiyor. Birde aynı aileden bireylerin birini memleketin bir ucundaki, diğerini öbür ucundaki hapishaneye koymadaki amaçlarını sorgulamalı!... Görüş diyince, bir sürü sorun sıraya girse de... Sorunlar bitmedi. Haftaya ilgili yasada tanımlamış olsa da, uygulamalar nedeniyle kullanamadığımız görüş haklarıyla devam edeceğim... * * * Düz yazımı bitirmiştim ki, gece Urfa E Tipi Hapishanesi'nde çıkan yangında 13 tutsağın yanarak yaşamını yitirdiği haberiyle sarsıldık... Tam da hapishaneler gerçeğine dair cümleler kurarken... Adalet Bakanlığı Silivri Hapishanesi'ne düzenlediği gezinin ardından yaptığı açıklamayı bir kenara bırakıp, bir de Urfa E Tipi'nde yaşananları görmeleri için bir grup köşe yazarlarıyla birlikte Urfa'ya gider mi? Bilmiyorum... Altı kişilik bir koğuşta 18 kişinin kalmasının başlı başına sorun olduğu açık... Bu yangında yaşamını yitiren tutsakların ölümünden kimlerin sorumlu olduğu da! Acılı ailelere metanet, yaralılara şifa diliyor, acılarını paylaşıyorum(uz)... * Füsun Erdoğan, Kandıra 2 Nolu T Tipi16 Haziran 2012

8 Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin! -3 Adalet Bakanlığı'nın Silivri L Tipi Hapishanesi'ne düzenlediği gezinin ardından yaptığı açıklamaya binaen; bu geziye katılan on köşe yazarına seslendiğim 19 Mayıs tarihli mektubumda: "11 Mayıs'ta geçekleştirdiğiniz geziyle bakanlığın size gösterdiklerini gördünüz ve yazdınız. "Bir de bakanlık izin vermiyor gerekçesine sığınmadan tutsakları/ muhataplarını dinleyin! "Hem biliyor musunuz, memlekette çok değişik hapishaneler var! "Ve her birinde değişik sorunlar yaşanıyor. "Adalet Bakanlığı'nın size çizdiği sınırı aşıp, değişik hapishanelerdeki uygulamaları görmeyi deneyin." diye önermiştim. Ki, geçen hafta Urfa Hapishanesi'ndeki tutsaklar isyan etti!... Ardından Osmaniye, Adana, Ceyhan ve Karaman hapishaneleri geldi. Yanarak yaşamını yitiren 13 tutuklu ve onlarca yaralı bu ülkede hapishaneler gerçeğini görmek istemeyen gözlere ve tutsakların sorunlarına kulaklarını tıkayanlara "işte hapishaneler gerçeği bu" dedi! Ve ne yazık ki, Türkiye'de bir sorunu gündemleştirmek, kamuoyunda duyarlılık oluşturmak... Devletin ve medya tekellerinin sansürünü aşmak için her zaman çok büyük bedeller ödemek gerekmiştir, gerekiyor! Fakat çoğu zaman ödenen bedellere rağmen... Urfa isyanında ve katliamında olduğu gibi; Bakan tekelci medya temsilcilerini topluyor. Ardından da bir ayar çekiyor! Ertesinde bakıyorsunuz ki, sanki sihirli bir el değmiş gibi, ne yaşanan katliamın, ne de sorunların esamesi okunuyor! Bütün bu yaşananların sorumlusu, sorumluları hiçbir şey yaşanmamış, hiçbir sorun yokmuş gibi, koltuklarında oturmaya devam ederken... (**) Yine bedel ödemek tutsaklara ve ailelerinde düştü/düşüyor!... Kaç gündür Urfa ve isyan çıkan diğer hapishanelerden sürgün sevkler yaşanıyor. Tutsaklar askeri kargo uçaklarıyla, eşyalarını alamadan, ayakkabılarını bile giyinemeden koli gibi başka hapishanelere taşınıyorlar... Ve her zaman olduğu gibi, medya tekelleri üç maymunu oynuyor... Bugün ne Ceza ve İnfaz Kanunu (CİK) insan hak ve özgürlüklerine uygundur, ne de hapishaneler gerçeği Adalet Bakanlığı'nın Silivri gezisinde on köşe yazarına çizdirdiği tabloya uyumludur! Ayrıca, özel olarak altını bir kez daha çizmeliyim ki; CİK'te tutsaklara tanındığı söylenen hakların her birinin kullanımıyla ilgili bir de ek "güvenlik" maddesi yer alıyor. Bu yolla esasında CİK'te tutuklu ve hükümlülere tanınan bütün hakların tutsaklara kullandırılıp, kullandırılmaması her bir hapishanenin yönetiminin inisiyatifine bırakılmakla kalınmamış; aynı zamanda, bütün bu hak gasplarına yasal kılıf da sağlanmıştır! Bu durum kaçınılmaz olarak, her bir hapishanedeki uygulamaların farklılaşmasına, özellikle hak gasplarının baskıcı, zalimane uygulamaların yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Yıllardan beri F ve L tipi hapishaneleri hariç, birçok hapishanede kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlünün yaşamak zorunda bırakıldığı biliniyor.

9 Özellikle de Kürt illerinde birkaç yıldır KCK tutuklamaları ve uzun tutukluluk nedeniyle, tüm hapishaneler kapasitelerinin üç dört katı insanla dolduruldu. Her geçen gün bu sıkışıklık biraz daha artıyor. Ve bu doğrultudaki şikayetler şu an kaldığım hapishane de dahil olmak üzere "kapasite dolu, yer yok" denilerek yanıtlanmaktadır. Bakanlık da yaptığı açılmalarda şu an 9 bin tutuklu hükümlünün mevcut hapishanelerin kapasitesinin üzerinde olduğunu... Birkaç yıl içerisinde yapılması planlanan hapishanelerle, kapasitenin iki yüz binin üzerine çıkarılacağını söylüyor. Yani birkaç metre karelik koğuşlarda, kapasitenin iki-üç katı insanın 24 saat boyunca aylarca ve yıllarca yaşamasının ne demek olduğu ya anlaşılmıyor ya da ciddiye alınmıyor, umursanmıyor. İnsanları dört duvar arasına tıkmakla kalmayıp, bir de gayri-insani koşullarda yaşamaya mahkûm ediyorlar! Bugün bu sorunun Urfa'da 13 tutuklunun yanarak can vermesi ve onlarcasının yaralanmasıyla gündeme gelmesi ne hazin ve utanç verici bir durum. Ama tanık olduğumuz gibi, Adalet Bakanı istifa etmek ve sorumluların sanık sandalyesine oturtulması yerine; birkaç yıl daha bekleyin babında açıklamalar yaptı! Bakanlık F Tipi ve L Tipi hapishanelerde ısrarla tecrit politikasını uygularken, tutsakların 45 no'lu genelgede var olan, haftada 10 saatlik sohbet hakkını bile "koşulları yok" gerekçesiyle uygulamazken, balık istifi yaşamaya isyan eden tutsaklara bekleyin diyorlar! Kapasitesinin üzerinde, dar mekânlarda yaşamanın ne demek olduğuna bir de rakamların diliyle bakalım. 30'a 30 santimetrelik karo taşlarından 13,5 adet enine, 17 adet de boyuna düşünün. Yani 6,5 metreye, 8,3 metrelik; asma/ara kat biçiminde inşa edilmiş ve her bir katı 30 metrekare olan, üst katı yatakhane, alt katta yemekhane, mutfak lavabosu, banyo ve tuvaletler olarak dizayn edilmiş toplam 60 metrekarelik bir koğuş. Tekli hücreler, müşahede koğuşlarının yanı sıra, 12 ve 16 kişilik koğuşlar var... İnşa edilirken bu koğuşlar sekiz ve 12 kişilik olarak planlanmış. Fakat daha hapishane açılmadan ihtiyaç nedeniyle sekiz kişilik koğuşlar 12'ye 12 kişiliklerdeki yatak sayısı da 16'ya çıkarılmış. Ve çoğunlukla bu kapasitenin de üzerinde tutuklu ve hükümlü "boş yer yok" gerekçesiyle, koğuşlarda üst üste yaşamak zorunda kalıyorlar. Yatakhane dediğimiz üst katta, yani aşağı yukarı 30 metrekarelik alana altı adet iki katlı demir ranza ve 12 adet demir dolap monte edilmiş. Cetvelle ölçtüm, ranzaların arasında sadece 43 santimetrelik bir boşluk var. Şöyle cüsseli biri bir yana benim gibi zayıf birinin ranzalar arasında çarpmadan yürümesi mümkün değil. Havalandırma ise, eni 4.97 santimetre, boyu 6.40 santimetre... Yani topluca havalandırmada volta atmak bile mümkün olmuyor. Kışın bir ara sekiz kişilik dedikleri bu koğuşta sayımız 10'a çıkmıştı. Tüm koğuş sakinleri bu kalabalıktan bunalmıştık, bıkmıştık! Bizim 10 kişiyle bunaldığımız bu mekânda, erkeklerin kişi kaldıklarını biliyorum.

10 Erzurum/Oltu T Tipi Hapishanesi'nden yazan Sedat Avcı demiş ki: Altı ya da sekiz kişilik koğuşlarda kişi kalıyoruz. Hemen belirteyim ki, bu rakamlar Mardin, Adıyaman, Urfa, Diyarbakır hapishaneleriyle kıyaslayınca çok "hafif" kalıyor. Ama biz yine de, Sedat'ın verdiği rakamlar üzerinden düşünelim: Hapishane idaresi "belediyeden kaynaklı" diyerek, özellikle de yaz aylarında soğuk suyu iki saatte bir 10 ile 20 dakika veriyormuş. 12 kişiye banyo ve çamaşır için toplam iki saat sıcak su veriliyormuş. Kış aylarında sık sık motor arızalandı denilip, sıcak su verilmediğini de geçerken belirteyim. Bu koşullarda nasıl yaşanır? Gelin bir hesap daha yapalım kişi üzerinden, yani en asgarisinden bir hesap yapacak olursak; altı ya da sekiz kişilik koğuşlarda kapasitenin iki katı insanın yaşamak zorunda kalması demek: Sabah 08.00'deki sayım öncesi kalkıp ihtiyaçlarını giderebilmesi; yani tuvalet, diş fırçalama, el yüz yıkama için kişi başına 5 dakika verseniz bile... Toplam bir saat gerekir. Daha güne başlarken, daracık bir mekânda kuyrukta beklemek şart! El yıkamak için iki lavabo olsa da (ki eski hapishanelerin hiç birinde çift lavabo yok) tuvalet ve banyo tek. Banyo ve çamaşır için de bir çizelge yapmanız gerekir. Hadi diyelim ki banyonuzu yapıp, çamaşırınızı yıkadınız. Yazın birkaç aylık zaman hariç, içeride o çamaşırları kurutabilmeniz başlı başına bir eziyet! Kışın tıkış tıkış doluştuğunuz koğuşlarda nefes almak bile zor sorun olurken; sigara dumanında çamaşır kurutmak, içeride sürekli çamaşır kurutmanın sağlığa ne kadar zararlı olduğunu varın siz tahmin edin. Sadece mekândaki havanın kirliliğiyle bitmiyor sorunlar. Ses kirliliği, okumak ve çalışmak isteyenler için bir başka eziyet. Siyasi tutsaklar gün içerisinde sessizlik saatleri koysalar da, kapalı ve dar bir mekân, insanların doğal ihtiyaçlarını karşılaması bile bir sorun. Kış aylarında beton soğuğu insanları yataklarına hapsederken, masada oturup çalışabilmek hakikaten bir lüks oluyor. Bütün bir gün planlamak ve emin olun yürürken bile insanların birbirine çarptığı bir mekânda yaşamak hayli sıkıntılı ve stresli bir iş. Yine de bütün bu gayri-insani koşullara rağmen, siyasi tutsaklar kendilerini disipline ederek, yaşamı herkes bakımından kolaylaştırmaya çalışırsa çalışsın. Dar mekânlarda sayı arttıkça, yaşam biraz daha zorlaşıyor, fizik en eziyete dönüşüyor. Bazı hapishanelerde yerlere, ranzaların o daracık aralarına alt kata, hatta tuvaletlerin önüne yatak serildiği biliniyor. Mesela, 19 Temmuz 2011 tarihli mektubunda Mardin E Tipi Hapishanesi'nden yazdığı mektupta Muhabbet Kurt demiş ki: "Sayımız 56 oldu, bir de çocuk var. Tek tuvalet, tek banyo var."

11 Üstelik hem soğuk hem de sıcak su sorunu yaşıyorlarmış. Havalandırmanın yarısı çamaşır kurutmak için ayrıldığında, bunca kişinin volta atabilmesi bile sırayla yapılmak zorunda. Bu kadar insanın tek tuvaletten yararlanması ve sabah ihtiyaçların karşılanması için asgari beş saat gerekir. Bu koşullarda yemek yemek, koğuş temizliği, hijyen nasıl sağlanır bir düşünün! Bu koğuşlarda küçük çocukların da anneleriyle birlikte yaşamak zorunda kalması; böyle bir yaşamın anne ve çocuk bakımından ne demek olduğunu küçük bir empatiyle hissetmeye çalışın! Ya okumak, çalışmak isteyenler? Ayrıca iklim koşulları da kesinlikle yabana atılmamalı. Yazın bunaltıcı sıcaklarında, kışın soğukta insanların bu koşullarda yaşaması hiç de kolay değil. Bütün bunların insanı sadece fiziken değil, sinir sistemini nasıl etkileyeceği de kesinlikle atlanacak bir sorun değil. Şimdi bu koşullarda tekil ya da ikili, üçlü arkadaş grupları halinde yaşamaya çalışan adli tutuklu ve hükümlüler bakımından durumun vahametini tasavvur etmeye çalışırsanız... Urfa hapishanesinde koşullara isyan ederek yangın çıkaran tutukluları ve diğerlerini daha iyi anlarsınız... Ve sözün de, insanlığın da bittiği bu noktayı görüp, Türkiye'de hapishaneler gerçeğinin ne bakanlığın gösterdiği gibi ne de Silivri hapishanesi gezisine katılan köşe yazarlarının anlatılarından ibaret olmadığını kavrarsınız. (*) Geçen hafta hapishanelerdeki görüş sorunlarını yazmış ve bu hafta kaldığım yerden devam edeceğimi belirtmiştim. Ancak Urfa hapishanesinde çıkan isyan ve ardından Adana, Ceyhan, Osmaniye, Karaman'daki tutsaklarında koşulları protesto etmek amacıyla isyan etmeleri nedeniyle, hapishanelerde kapasitenin üzerinde, balık istifi yaşamanın ne demek olduğunu örnekleriyle paylaşmak istedim. (**) Esasında Adalet Bakanı'nın istifa etmesi çağrılarına verdiği yanıt başlı başına bir tartışma konusu. Bu tutum Türkiye'de burjuva siyasetin ne kadar kalitesiz ve düzeysiz olduğunun tipik örneklerinden biri. Fakat yazı hem çok fazla uzayacağı, hem de dağılacağı için değinip geçmeyi tercih ettim... Füsun Erdoğan Kandıra, 2 Nolu T Tipi Hapishanesi

12 Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin- 4 Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in AKP Hükümeti ve Bakanlığı'nın hapishaneler politikasını, uygulamalarını Silivri Hapishanesi üzerinden aklama, kamuoyundan gerçekleri gizleme girişimine her tutsak gibi karşı çıkmış... Hapishaneler gerçeğini muhataplarından/tutsaklardan dinlenmesi gerektiğini belirtmiştim. Bunun için yaşadığım ve tanık olduğum gerçekleri yazmaya başlamış: değişik hapishanelerdeki mektup arkadaşlarımdan özel olarak bulundukları hapishanede yaşadıkları sorunları yazmalarını istemiştim. Beklediğimden de hızlı yanıt verdiler. Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi'nden Sami Özbil, Erzurum-Oltu T Tipi Hapishanesi'nden Sedat Avcı, İzmir-Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishanesi'nden Turgut Koyuncu, Adıyaman E Tipi Hapishanesi'nden Yılmaz Demir ve Diyarbakır D Tipi Hapishanesi'nden Enver Özkartal'dan gelen mektuplar: "Bir dokun bin ah işit" cinsinden hapishaneler gerçeğini anlatıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onaylandığı için tek kişilik hücrelerde kalan kadın ve erkek tutsaklardan beklediğim mektuplar da yolda olmalı... Her bir mektup sayfalar dolusu ve sorunlar alt alta sıralanmış! Bir kısmı ortaklaşsa da, her bir hapishane özgülünde yaşanan problemler hiç de az değil. Zira CİK'te yer alan her bir kuralın içine işlemiş baskıcı zindancı zihniyet; uygulayıcıların elinde çok daha ağır hale gelip, insanı isyan ettirecek düzeye ulaşabiliyor. Teker teker her bir mektubu paylaşacağım. Ama bu hafta Sami Özbil'in mektubunda yeralan ve okuyana isyan yüklü bir öfke, yürek sızısıyla "kahretsin" dedirten paragrafı paylaşmak istiyorum. Yolu hapishaneye düşenler ya da hapishane gerçeğine yabancı olmayanlar bilir. Evet, hapishane beton ve demir demektir! Buralarda yaşamın daima gri olması için devlet çok ince ayrıntıları bile hesaplamıştır. Hapishanede sadece özgürlüğünüz elinizden alınmaz... Çoğu zaman en insani taleplerinizi dile getirmeniz bile şaşkınlıkla karşılanır: "Bunlardan yoksun kalmazsan tutuklu olduğunu nasıl anlayacaksın" diye insanla dalga geçercesine yanıtlar bile verilir. Baskıcı, zindancı anlayış ve pratiğin mekânıdır buralar. Ya F ve L tipi hapishanelerde olduğu gibi tecridi dayatırlar. Ya da koğuşlarda balık istifi yaşamayı... Görüş, revir, iletişim, hastane, su, yemek gibi hapishanelerde yaşanan sorunlarda dair uzun bir liste yapabiliriz! Fakat hangi mahpusa: "Tutsaklığın en zor yani nedir" diye sorsanız! Siyasi ya da adli hiç fark etmez... Hemen herkes bazı durumlarda elinin-kolunun bağlı olduğunu hissetmenin mahpusluğun en zor yani olduğunu söyler. Daha açık ifade edecek olursam:

13 En zor olanı çaresizliktir! İnsanın kendini çaresiz hissetmesidir! Sevdiğiniz birinin, bir yakınınızın ölümcül hastalığın pençesinde yaşam savaşı vermesi ve sizin elinizden hiçbir şey gelmemesi... Beton duvarları bile buza kesen bir ölüm haberi; insana hapishaneyi dar etmez de ne yapar? Voltada betonla kavgaya tutuşan adımlarınıza aldırmadan, deli danalar gibi dönüp durursunuz havalandırmada. O an tek dermanınız acınızı paylaşmak isteyen koğuş ya da hücredaşlarınızın sıcaklığı olur. Duvarların hapsettiği bir avuç gökyüzüne gözlerinizi diker, insanlığı ararsınız! Saatler ilerleyip, ranzanıza çekildiğinizde ise, tümüyle yalnızsınızdır İlk tutuklandığımda, aynı dosyadan yargılandığım Fetiye'nin babasının kanser olduğunu da... Ölüm haberini de ben vermiştim. O süreçte Fetiye ne babasını görebildi, ne telefonla görüşebildi ne de cenazesine katılabildi. Tedavi sürecinde her ziyaret ya da avukat görüşü sonrasında, Fetiye'ye seslenişimin onun için korkunç bir yürek çarpıntısına sebep olduğunu çok iyi biliyorum. Arzu yıllarca göremediği annesinin ölüm haberini ev telefonunu açan komşudan öğrenmişti! O anları, koğuşça yaşadığımız çaresizliği aradan geçen yıllara rağmen anlatmak çok zor geliyor. Adli tutuklu bir kadının kapalı görüş kabininde babasının ölüm haberini aldığında attığı çığlık; tüm koğuşlarda yankılanmış, tüylerimizi diken diken etmeye fazlasıyla yetmişti! Ölüm haberinden sonra arkadaşlarımız aileleriyle sadece 10 dakika telefonla görüşebilmişlerdi Ve bu da haftalık 10 dakikalık telefon hakkına sayılmıştı! İnsan bunları yaşayınca, başka örnekleri duyunca, yazmak çok zor da gelse; bir yakını hasta olan mektup arkadaşlarını uyarmak istiyor. Sami'nin babası kanser. Bu nedenle Sami'yi uyarmış, son dönemde çıkarılan "Haberal Yasası'nı" hatırlatmıştım. Sami verdiği yanıtta durumu şöyle özetlemiş: "Babam... Şu anda dördüncü derecede Metastaz yapabilir. Şimdilik durumu stabil. Onu görmek için başvuru yaptım. Savcılık karar vermeden önce üç bin liralık yol masrafını karşılayıp karşılayamayacağımı soran bir yanıt yolladı. Herhalde buna göre karar çıkacak" Sami yıllardır tutsak. Ayrıca iki yıldır da Crohn hastası. Savcılık, yolculuk için 3 bin lirayı karşılayıp, karşılayamayacağımı soruyor! Yani yasadan yararlanabilmek, ağır hasta yakınınızı son bir defa görmek ya da son yolculuğunda yanında olmak için cüzdanınızın kabarık olması gerekiyor! O yolculuğa sizinle birlikte çıkacak askerlerin masraflarını da siz ödemek zorundasınız. Doğal olarak Sami savcılığa gönderdiği yanıtta: Hapiste olduğunu, çalışmadığını bu bedeli ödeyemeyeceğini ve sosyal hukuk devleti prensibince bunun devlet tarafından karşılanması gerektiğini yazmış. Bugünlerde kesin yanıtı bekliyormuş.

14 Ama olumlu bir karar çıkmaz diye de eklemiş. Şimdi bu sorunun neresini tartışmalı? Var mı tartışılabilecek yanı? Sözün bittiği yer deriz ya! Tutsaklığınız yetmezmiş gibi, ölüm döşeğindeki babanızı görebilmemiz için... İzin vermek için... Masrafları karşılamak için 3 bin liran var mı diye soruyor devlet! Bu sorunun üzerine daha ne söyleyebilirim ki! Lanet olsun!

15 Hapishaneler Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin Temmuz Çarşamba sabahı başgardiyan mazgalı açıp "Hazırlanın, öğleden sonra gideceksiniz" dediğinde hızla eşyalarımızı toplamaya giriştik. Bir ay önce hapishanedeki bütün kadın tutsakların kadın hapishanesine dönüştürülen Gebze'ye götürüleceği bilgisi verilmişti. Bu nedenle sevk haberi bizim için bir sürpriz değildi. Siyah çöp poşetlerine doldurduğumuz eşyaları koğuşun alt katına indirip havalandırmada oturduğumuzda öğlen olmuştu. Genç koğuşdaşım Ayla eline sazı alıp çalmaya başladığında kendiliğinden bir veda havası esti havalandırmada. Her birimiz farklı zamanlarda D-6'ya gelmiş olsak da iyisiyle kötüsüyle çok şey paylaşmıştık. Ve şimdi sokaklar yerine bir başka hapishaneye gidecektik, farklı koğuşlarda kalacaktık. Sesimizin tınısına sinmiş bir hüzünle gökyüzüne saldığımız türküler eşliğinde tek kişilik bir veda töreni daha yaptım. Tutsaklığımın 19 ayını bu koğuşta geçirmiştim. 5 Ekim 2010 tarihinde Gebze Hapishanesi'nden Kandıra'ya gideceğimiz söylenip İbrahim'le yola çıktığımızda yeni bir hapishaneye gitmenin yarattığı bir dolu soruyla geçmişti yolculuğumuz. Hapishanedeki tek siyasi kadın tutsak olduğum için üç ay adli kadın tutuklularla kalmıştım. Her birinin iç burkan trajik öykülerini dinlemiş, kadına yönelik erkek şiddetinin kadınlar üzerindeki etkilerine birebir tanık olmuş, kadın psikolojisine dair okuduğum teorik tespitlerin, analizlerin gördüğüm bazı örnekler karşısında sarsılmasının şaşkınlığını ve telaşını yaşamıştım. Benim için üç aylık süreç çok yararlı ve güzel dostluklar kurmama vesile olmuştu. İbrahim D-3'de, ben ise D-6 koğuşunda kalıyorduk. Duvarlarla ve tecritle yakını uzak etmişlerdi bize. Bizse ömrümle aynı çatı altında düşler kurmayı, bütün uzaklıkları aşmasını öğrenmiştik hapishanede. Ömürcan'ı sokaklara buradan göndermiş, tutsaklığımın bir başka etabını yaşamaya bu koğuşta başlamış; bu defa da uzağı yakın etmek ve tecridi aşmak için birbirimizi sürekli yanımızda, aklımızda ve yüreğimizde taşımayı öğrenmiştik. Bu duygularla kişisel vedamı yapmaya dalmışken Ayla'nın isteğiyle kendime geldim. D-6'da ne zaman türkü söylesek bana demirbaş olarak yazılmış üç türküyü ille de söylemem istenirdi. Böyle bir anda koğuşdaşlarımı kırar mıyım hiç? Saz eşliğinde başımı bir avuç gökyüzüne çevirip "Gönlüm Dağlarda" türküsünü söylemeye başladığımda "Demir kapı sıkar beni / Gönlüm dağlarda hey" sözleriyle her birimizi başka efkar kapladı! D-6'da biriktirdiğim anılar gözlerimin önünden bir bir akarken ömrümün o an hangi göğün altında olduğunu bilmesem de... Beni duymasının mümkün olmadığını bilerek hisseder umuduyla... Özlemlerimi yükleyip sesime, saldım gökyüzüne. Yola çıkma vakti gelip demir kapı gürültüyle açıldığında keyifle çıktık koğuştan.

16 Hapishanelerde yaygın olan sevk biçimi, sürgün sevktir! Kendi isteğin dışında Bakanlık sudan sebeplerle hükümlülere "memleketin hapishanelerini tanıyın" dercesine sürgün sevke başvuruyor. Tıpkı: "Sevk Hali "İlk mazgala dokunur sevk haberi / Depremiyle buz keser koğuş / Apansız patlar asi bir hüzün / Alev alev / Göğüste kupkuru düğümlenir öfke / Volkan ağzı bakışlar hiç susmaz / Akın eder yağmur yüklü bulutlar / Usulca boşalsın istersin / Ağlayamazsın lakin / Nehirler taşır gözbebekleri / Yarılanmış kahveler yetim kalır masada / Ve yarım sigaralar tüter inatla / Patinaj yapar / Geleceğe dair / Ağır yüklü sözcükler / Vedalaşır kesik kesik yutkunarak / Kucaklaşır sıkıca / Derin sessizliğinde boğulur / Mahcup an / Yeni başlangıçlar düşer yollara"** Dizelerdeki gibi yaşanır sevk hali. Özellikle de Urfa hapishanesindeki yangın ve isyandan sonra gerçekleşen sürgün sevkleri düşününce. Kendi isteğimizle olmasa da bu sevkle, hakikaten neşeyle, sevinçle çıktık yola. Ne 2 Nolu T Tipi Hapishane'den ayrılırken, ne de buraya geldiğimizde sorun yaşadık. Demek ki, isteyince sevkler de gayet normal, insan haklarına saygılı, kimseyi ezip dökmeden, kimseye zulmetmeden, onuruna dokunmadan, düzgün bir biçimde gerçekleşebiliyormuş! Demek ki neymiş? İnsan... İnsan... İnsan!.. * Füsun Erdoğan 7 Temmuz 2012, Gebze Kadın Hapishanesi ** İbrahim Çiçek, Gebze, Haziran 2010

17 Hapishaneler Gerçeğini Bir De Bizden Dinleyin! 6 Her zamanki gibi erkenden kalktım. Havalandırma kapısının sabah yedide açılmasının keyfini çıkartmak istedim. Havaların her bakımdan çok bunaltıcı olduğu bu günlerde, birazcık da olsa sabah serinliğini hissetmek; Kandıra'dan sonra bir ayrıcalık gibi geldi. Gebze'ye geldiğimden beri sevdiklerime günaydınlarımı havalandırmadan gönderiyorum. Bu sabah da öyle yaptım... Özlemlerimi, efkârımı, sitemlerimi ilgili adreslere ulaştırsın diye çatının kenarındaki NATO tellerine konmuş bir serçenin kanatlarına yükleyip; kendimi voltaya vurdum. Sabah sayımı, kahvaltı derken, nihayet masama oturabildim. Hapishanelerden gelen Türkiye'deki hapishaneler gerçeğini anlatan ve paylaşılmayı bekleyen mektupları bir kez daha okuyarak yazmaya başladım... Mektupların ortaklaştırdıkları en temel sorunların başında; hasta tutsakların yaşama hakkı ve tedavi koşulları ile hapishanelerde genel olarak revir, hastane meselelerinde yaşanan problemler geliyor! 30 Haziran tarihli yazımda hapishanelerde en zor olan şeyin "çaresizlik" olduğunu yazmıştım. Adıyaman E Tipi Hapishanesi'nden Yılmaz Demir de hasta tutsaklarla ilgili: "Bizde İsmet Ayaz heval vardı. Çöl yak hastasıydı. Daha sonra da kanser olduğu söylendi. Tedavi olması gerekiyordu. Diyarbakır D Tipine sevk edildi. Durumu, hiç iyi değil. Birçok hastaneye gitti ve "cezaevinde kalamaz" raporları aldı. Ama Adli Tıp bırakmıyor. En son çok zayıflamış 35 kiloya düşmüştü. En zor olan ne biliyor musun? Yoldaşının gözlerinin önünde gün be gün erimesi ve bir şey yapamamak! Son iki ayda dört yoldaşımız yaşamını yitirdi... "Yine buradan Midyat'a oradan da Antep'e götürülen Ramazan Özalp heval var. Geçen gün basında da çıktı. Felç olmasına rağmen, bırakılmıyor. Bahattin Solhan buradaydı. Tedavi için Diyarbakır'a götürüldü. Kafasının yarısı yok..." diye yazmış. Yılmaz'ın mektubu bırakıp, Enver'in mektubunu okuyorum. Sanki birbirleriyle sözlenmiş gibi, Yılmaz'ın bıraktığı yerden Enver sürdürüyor anlatmayı... Siirt, Mardin, Midyat, Adıyaman, Muş, Bingöl gibi çevre illerden heyet raporlarıyla Diyarbakır D Tipi Hapishanesi'ne tedavi olmak için gönderilen tutsaklar, tedavileri tamamlanmadan sürgün sevkle Karadeniz'deki hapishanelere gönderiliyorlarmış. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır D Tipi Hapishanesi'nden sürgün sevkle farklı hapishanelere gönderilen 40 tutsaktan 11'inin tedavileri devam eden hasta tutsaklar olduğunu söylemiş Enver. Soydan Akay, Şeyhmus Kalır, İzzettin Aykut, Yılmaz Yürek, Tarık Taş, Mahir Tekin, İnayet Mete, Şemsettin Kargılı, Kenan Yürek, Osman Üzüm, ve Veysi Akbaş hapishane koşullarında yaşam savaşı veren tutsaklardan sadece bir kısmı... Hediye Aksoy, Mehmet Ali Çelebi, Erol Zavar, Hayati Kaytan ve diğerleri... Kimi hapishane koşullarında kanser illetine karşı yaşama savaşı verirken... Mehmet Ali Çelebi gibi birçok tutsak da korsakofun pençesinde her sabah hayata yeniden başlamayı tecrit koşullarında yaşıyorlar! Bırakalım İHD, TİHV gibi hak örgütlerinin hasta tutsaklarla ilgili açıklamalarını; esasında Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yıllara göre verdiği hapishanede yaşamını yitiren tutsak sayısı bile, durumu yeterince gözler önüne sermeye yetiyor: 29 Mayıs itibariyle 2012 yılında hapishanelerde yaşamını yitiren tutsak sayısı 18:

18 Geriye doğru gidildiğinde ise: 2007 yılında bu sayı 57 imiş. 2008'de 71, 2009 yılında 66, 2010'da 70, ve 2011 yılında 67 tutsak hayatını kaybetmiş! Bu rakamlara, ölüm döşeğindeyken tahliye edilen ve dışarıda yaşamını yitiren tutsakların dâhil olmadığını özel olarak belirtmeliyim. Hasta tutsakların sorunlarını görmeyen Bakanlık; tahliye edilmeleri gerektiği talebine de kulaklarını tıkıyor. Bu yetmezmiş gibi hasta tutsakların sürgün sevklerle habire hapishane değiştirmelerinin altında da Bakanlığın imzası var! Birinde çok, birinde az olsa da tüm hapishanelerde revire çıkmak, gerekli tedavinin uygulanması ve hastaneye sevk edilme sorunları yaşanıyor. Diyarbakır D Tipinde hastane sevkleri 5-6 ay sürüyormuş! Kandıra 2 Nolu T Tipi Hapishanesi'nde yani eski hapishanemde doktor ve ilgili personelin iyi niyetine rağmen, 2011 Ekim ayından beri biyopsim yapılamadı. Üniversite hastanesine sevk edildim. Ta 2012 Nisan'ına randevu verdiler. Randevu tarihinde aldıkları parça biyopsi için yeterli olmayınca, dört ay sonrasına bir randevu daha verdiler. Olumsuz bir sonuç çıkabileceği düşünüldüğünde erken teşhis ve tedavi koşulları bakımından neredeyse bir yıla yakın bir zaman fiilen aleyhime işledi. Yani iyi niyetin olduğu bir yerlerde tedavi koşullarının nasıl olacağını varın siz düşünün!!! Kırıklar 2 Nolu F Tipi'nde kronik ve tehlikeli hastalıkları olan tutsakların tedavilerinde de sorunlar yaşanıyormuş. Mahkûm koğuşu olan hastanelerin tümünde hücreler hastanenin bodrum katınca ve pislik içinde oluyor. Kırıklar 'da doktorun işi bitinceye kadar, pislik içindeki bu hücrelerde tutsaklar bekletiliyormuş. Doktorun işi bittiğinde de, hasta tutsaklar doktorun odasına çıkarılmıyormuş. Hücrelerin olduğu bölüme inen doktor, oradaki izbe odalardan birinde tutsakları muayene ediyormuş. Tecridin hastanede de uygulandığı bu örneği ilk defa duydum. Zira bugüne kadar tanık olduğum, yaşadığım kadarıyla, sırası gelen tutsak hapishane görevlisi sağlıkçı ve asker eşliğinde ilgili doktorun yanına götürülüyor. Muayene de doktorun odasında yapılıyor. Hazır söz buraya gelmişken hastanede yaşanan diğer sorunları da belirtmeliyim. Muayene esnasında askerin "güvenlik" gerekçesiyle içeride kalma ısrarı, muayenenin eller kelepçiliyken yaptırılmak istenmesi gibi dayatmalar nedeniyle muayene olmadan hapishaneye dönmek zorunda kalınması hayli yaygın bir sorun. Bazen asker kelepçeyi açmak istese de doktorun izin vermemesi... Her defasında İstanbul protokolünü hatırlatmak ve tartışmak gerekebiliyor. En çok da diş hekimleri kelepçeli tedaviyi dayatıyor. Kırıklar F tipi'nde diş doktoruna gidenlere doktor kelepçeli muayeneyi, tedaviyi dayatıyormuş. İtiraz edenlere de "keyfiniz bilir" diyip geri gönderiyormuş.

19 Düşünsenize elleriniz kelepçeli bir halde diş doktorunun dişinize dolgu yapması ya da dişinizi çekmesi nasıl bir şey? İnsan kendini o anda kendini işkencedeymiş gibi hissetmez mi? Kandıra'ya gittiğim ilk günlerdeydi. Adli kadınlardan biri jinekologa gitmişti. Doktor denilen yaratık (bu kavramı özel durum için kullandığım bilinmelidir) asker kadının kelepçesini açmayınca duruma müdahale etmemiş. Elleri kelepçeli kadının çamaşırını çıkartmasına ve çatala oturmasına kadın gardiyan yardım etmişti! Bunun bir rezalet olduğunu görmek, anlamak ve hissetmek için aynı şeyleri yaşamak gerekmiyor. Hapishanelerde yaşanan revir, hastane sorunlarını Oltu'da 18 yıllık tutsak Sedat Avcı çok güzel özetlemiş. "Yıllardır içerideyim, beni muayene ederek ilaç yazan, teşhis koyan bir cezaevi doktoruna rastlamadım. Burada da öyle. Çıkarsın revire 'neyin var' denilir. 'Midem yanıyor' dersin. İlaç yazılır. Yani biz kendi kendimizin doktoruyuz. Buraya gelenler sadece istediğimiz ilaçları yazıp giderler. Şimdi haksızlık yapmış olmayayım ilaçlar inanılmaz bir hızla veriliyor. Ancak yeterli bir muayene, daha doğrusu cezaevinin sabit bir doktoru yok. Öte yandan açık söylemeliyim ki, ben de dahil olmak üzere bir çok arkadaşımız sırf ring ve yol işkencesine uğramamak için hastaneye gitmiyoruz. Düşünsenize bu sıcakta saatlerce o çelik ringlerin içinde aç ve susuz ve elbette ki kelepçeli bir halde bekletilmenin ne insani, ne vicdani bir açıklaması olabilir. İdareyle durumu görüşüyoruz.. Cevap sabit: 'Efendim dış güvenliğe asker bakıyor'. Artık kendi dişimi -ki son iki ayda iki tane- nenemden kalma yöntemle, yani bir ipliğin ucunu dişime, bir ucunu da beş litrelik su bidonuna bağlayıp bidonu aşağı bırakmak suretiyle kendim çektim". Bütün hapishanelerde Sağlık Bakanlığı'nca görevlendirilen doktor sayısının yeterli olmadığı tartışıldığında hapishane idarelerince de kabul ediliyor. Bırakalım her ihtiyaç duyduğunuzda revire çıkmayı, koğuş sistemi olan hapishanelerde her bir koğuşa iki haftada bir gün revir sırası geliyor. Geceleri nöbetçi doktor ya da sağlıkçı bulunması bir yana Kandıra hapishaneler tesislerinde iki adet F tipi, iki adet T Tipi ve biri kadın iki adet de açık hapishane var. Ve hiç birinde mesai saatleri dışında doktor bulunmuyor, Acil durumlarda nöbetçi gardiyanlar durumun acilliğini kabul edip harekete geçtiklerinde bile ambülansın en hızlı hapishaneye varış süresi için yarım saatten fazla bir zaman gerekiyor, Yani hapishanede kalp krizi, beyin kanaması gibi çok hızlı müdahale gerektiren durumlarda ilk müdahalenin koşulu kesinlikle yoktur! Bildiğim kadarıyla da Türkiye'de hiçbir hapishanede nöbetçi doktor, sağlık görevlisi uygulaması olmadığı gibi bir ambülansın da hapishanenin hizmetine sunulması gibi pratik bir uygulama sözkonusu değil. Bu gibi acil durumlarda ölüm kaçınılmaz bir son olarak tutsaklara sunuluyor. Adalet bakanı Sadullah Ergin'in Silivri Hapishanesi'ne düzenlediği gezide köşe yazarlarına hapishane içindeki Aile Hekimliği Birim ve Diş Ünitelerini de gezdirmişti. Ve hepsi orada bulunan tıbbi cihazların sivil hayattaki aile hekimleri ve diş ünitelerinden daha donanımlı olduğuna karar vermişler. Fakat Türkiye'deki hapishanelerin Silivri'den ibaret olmadığını. Tutsakların bu birimlerden yararlanma koşullarının düzenlendiğinin üzerinden atlamışlar.

20 Hapishane Gerçeğini Bir de Bizden Dinleyin -7 Adalet Bakanı Sadullah Ergin Silivri Hapishanesi'ne düzenlediği gezide, misafirlerine kurum kütüphanesinde gezdirmiş. Kütüphanede bulunan 2603 kayıtlı kitabın hükümlü ve tutuklulara nasıl ulaştırıldığı, okunan kitap sayısı, okuyan hükümlü ve tutuklu sayısı konularında da bilgi vermiş. Ve hep birlikte kitapların çeşitliliğinden ne kadar memnuniyet duyduklarını dile getirmişlerdi! Hazır 24 Temmuz'da sansürün kaldırılması(!) kutlanırken; hapishanelerde uygulanan sansür çeşitlerini, yaşanan sorunları paylaşmak isabetli olur! Birçok hapishanede süreli yayınlar, hatta kitaplar ve Azadiya Welat Gazetesi toplatma kararı olmadığı halde, ya verilmiyor ya da haftalar sonra veriliyor. Bu ülkede sansürün çeşidinden bol ne var ki?! Diyelim ki, basın yasasına göre her hangi bir yayınla ilgili toplatma kararı yok. Fakat falanca hapishane idaresi tutsağa gelen bir kitabı ya da süreli yayını beğenmemiş. O zaman hemen 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 62/3. Maddesinin devreye koyuyor. Bu maddeye göre: "Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez." Buyurun size yasal bir kılıf!... Bu yolla hapishane yönetimleri aklın ve mantığın alamayacağı kadar keyiflerince yasak kararı alıp, sansürün en koyusunu uyguluyorlar. Hapishanede sansürün yalnızca siyasi tutsaklara uygulandığını düşünürseniz, fena halde yanılırsınız. Kandıra'da koli almaya adli kadın tutuklularla birlikte çıkıyorduk. Kandıra 2 No'lu T Tipi Hapishane 'de toplatma kararı olmayan yayınlarla ilgili hiçbir sorun yaşamadım(k)... Ama adli kadın arkadaşlardan birine gelen Leman Dergilerindeki idarece "müstehcen" bulunan karikatürlerin olduğu sayfaların koparıldıktan sonra dergilerin sahibine verildiğine tanık olmuş tartışmıştım. Kırıklar 2 No'lu F Tipi Hapishane 'de İdare Gözlem Kurulu 5275 Sayılı Yasa'nın 62/3 maddesi uyarınca; Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan Cemal'in "Barışa Emanet Olun" kitabını yasaklamış! Hapishanelerde Basın Yasası ve 5275 Sayılı Kanun'un 62/3, maddesi yetmeyince, vatandaş devreye giriyor! Erzurum - Oltu'da gazete ana bayi Gündem, Evrensel ve Birgün gazetelerini getirmiyormuş Dikkat edin Azadiya Welat'ı söz konusu bile yapamıyorum. Adam: "Ben terörist gazete satmam-sattırmam "diyor ve bütün uğraşlara rağmen bu üç gazeteyi dağıtmıyormuş! Sedat'ın deyimiyle Oltu T Tipi Hapishane bir sürgün yeriymiş. Hapishanedeki 46 siyasi tutsağın sadece ikisi kendi isteğiyle Oltu'ya gitmiş. Ve yasal bir hak olarak ilçe hapishanelerine gidenler dışında başka hapishanelere gitmek istemelerine rağmen kimsenin sevk talebi kabul edilmiyormuş.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks 0482 212 65 60 Email:mardin@ihd.org.tr

13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks 0482 212 65 60 Email:mardin@ihd.org.tr İNSAN HAKLARI DERNEĞİ Human Rights Association Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ 13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks 0482 212 65 60 Email:mardin@ihd.org.tr MARDİN E TİPİ CEZAEVİ

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu 24. Dönem 4. Yasama Yılı 2014 (Rapor Komisyonun 29.01.2014 tarihli toplantısında kabul edilmiştir.) ANKARA NUMUNE EĞİTİM

Detaylı

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Püsküllü Deve Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

HAPİSTE SAĞLIK POLİTİKA BELGESİ

HAPİSTE SAĞLIK POLİTİKA BELGESİ HAPİSTE SAĞLIK POLİTİKA BELGESİ Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi nin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında Rec (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararı, Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. Başarıda İç Disiplin Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. İÇ DİSİPLİN NEDİR? Her zaman yaptığınız veya yapmak zorunda olduğunuz işleri iki şekilde yaparsınız:

Detaylı

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRıZINDE ILK MÜDAHALE Kalp krizi tıbbi bir acil durumdur. Erken tanı ve hızlı tedavi oldukça hayati

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT! Aralık 2, 2015, 11:40 Birçok sivil toplum kuruluşu, yaptıkları ortak bildiri ile Alanya L Tipi Hapishanesindeki LGBTİ mahpusların fiili olarak tecrit altında

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için Bangkok Yasaları El Rehberi Dünya çapında hapishanelerde mahkûmiyeti takiben veya suçsuzluğunun ispatı için duruşma bekleyen bir buçuk milyondan fazla kadın bulunmaktadır.

Detaylı

ANLATIM BOZUKLUKLARI

ANLATIM BOZUKLUKLARI ANLATIM BOZUKLUKLARI 1. Dün beklenmedik bir sürprizle karşılaştık. Gereksiz Sözcük Kullanımı 2. Yoğun sis sayesinde kaza yapmışlar. Sözcüğü Yanlış Anlamda Kullanma 3. Trafik kazasında yaralananlara başınız

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ KENTSEL DÖNÜŞÜM Öğrencinin adı- soyadı: ERDEM EGE MARAŞLI Proje Danışmanı: MÜGE SİREK Bahçeşehir - İSTANBUL Kentsel Dönüşüm Son günlerde haberlerde gazetelerde çok fazla rastladığımız

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı'

19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı' İÇİNDEKİLER 4. BASKIYA NOT 13 19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı' BÖLÜM 1 29 1) İSTANBUL CEZAEVLERİ 29 Eylül Erken Geldi 34 Bir Garip Firar Girişimi 35 Tutuklulara Yaylım Ateş 37 Uykulu Günler

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER Merve Nur Bulut, Kübra Sezgin www.improkul.impr.org.tr facebook.com/improkul @improkul improkul@gmail.com SURİYE KRİZİ VE TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER 2011

Detaylı

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi 22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi GÜNAH KEÇİSİ BULUNDU! Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Soma daki kömür faciası hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015) 17.06.2015 Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu (16 Haziran 2015) Necatibey Caddesi No:82 Kat:6 Daire:11/12 Demirtepe/Ankara Tel:+90 (312) 230 35 67-68-69 Fax:+90 (312) 230 17

Detaylı

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN) TANIM Ceza ve infaz kurumlarında hükümlü ve tutukluların talimatlar çerçevesinde, fiziki ve teknik imkanları kullanarak, can mal güvenliği ve huzuru sağlamak için gözetim, denetim ve kontrolünü yapan kişidir.

Detaylı

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK Eskişehir, Balıkesir, Diyarbakır ve Adana, birbirinden güzel 4 ilimizdir. Eskişehir de hiç olmayan bir özellikten, Balıkesir de 1, Diyarbakır da 2, Adana da 3 tane

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 01 KASIM 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN DİJİTAL İŞLEM NE UYGULANDI? SİNEMA - TİYATRO - KONSER

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN DİJİTAL İŞLEM NE UYGULANDI? SİNEMA - TİYATRO - KONSER DİJİTAL İŞLEM HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN Hesap makinelerini hepimiz kullanmışızdır. O makenilerdeki sayıların yazılışlarını biliyorsunuz. O rakamlarla yapılmış iki işlem bulacaksınız yanda. Ama işlemlerin

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ. Human Rights Association. Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ. 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ. Human Rights Association. Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ. 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN İNSAN HAKLARI DERNEĞİ Human Rights Association Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks 0482 212 65 60 Email: mardin@ihd.org.tr 1 / 22 17.09.2009 TMK

Detaylı

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) - Boynumuz zürafa boynu kadar uzun olsa şimdi yapabildiğimiz işleri yapabilir miydik? Sorusu üzerinden eğlenceli bir sohbet başlatıyoruz. - Ormanlar kralı

Detaylı

Zeka Soruları 4 - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZEKA SORULARI

Zeka Soruları 4 - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZEKA SORULARI ZEKA SORULARI 1) İçi su dolu üç bardağı yanyana diziyorsunuz, aynı hizaya içleri boş üç bardak koyuyorsunuz, yani bardakların sırası şöyle oluyor: Dolu, dolu, dolu, boş, boş, boş. Yalnız bir bardağı yerinden

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, İnsan yetiştirmek başka hiç bir canlıyı yetiştirmeye benzemez.

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI 01-05 HAZİRAN 2015 01 HAZİRAN PAZARTESİ SERBEST ZAMAN ETKİNLİĞİ: Çocuklarla selamlaşıldı ve istedikleri ilgi köşelerinde evden getirdikleri oyuncaklarla

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO- 21 TEMMUZ 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ -AÇIKLAMA- Bu raporda yer alan veriler ve verilere

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN Bodrum da, okula giderken trafik kazası sonucu hayatını kaybeden lise öğrencisi Aslı Değirmen in sınıf arkadaşları sırasını çiçeklerle donattı. Bodrum da dün

Detaylı

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK ETKİNLİK SÜRESİ: 30 DK. ETKİNLİK ZAMANI: TÜRKÇE DİL ETKİNLİĞİ

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

Ýmece Evi. Ziyaret-2016 Ziyaret-2016 Ýmece Evi Merhaba, Ýmece Evi ni öðrenme merkezi olmasýna neden olan öðrenme odaklý ziyaretçiler bizi daha çok araþtýrmaya yönlendirip sorumluluklarýmýzý hatýrlamamýza neden oluyor. Yaþamýný

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken TURK 101-57 2014-2015 Güz Dönemi İlk Ödev-Son Metin Opera 08.10.2014 Beril Babacan 20901276 DON GİOVANNİ Geçtiğimiz kış bir arkadaşımla ara tatilde yurtdışına çıkmak istiyorduk. Bütçemize de uygun ve çok

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Ceza İnfaz Hukuku. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

Ceza İnfaz Hukuku. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

UCPA / KİRKİT HOTEL / HİSARÖNÜ

UCPA / KİRKİT HOTEL / HİSARÖNÜ UCPA / KİRKİT HOTEL / HİSARÖNÜ MAVİ SINIF NEDİR? Hedefler / amaçlar : Öğrencilere farklı bir çalışma ve okul kavramı sunmak. Aynı seviyedeki öğrenci grupları arasında birlik ve dayanışma ruhu oluşturmak.

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

Hemen Şimdi 12 Ekim 2015 Pazartesi

Hemen Şimdi 12 Ekim 2015 Pazartesi Hemen Şimdi 12 Ekim 2015 Pazartesi Yeni bir haftaya başlıyoruz. Pazartesi sabahından günaydın. Yurtdışından bir başarı haberiyle başlıyoruz. Jane Velez Mitchell in Starbucks a hitaben başlattığı kampanyaya

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1 by Mehmet- omeruslu06 1 3. Bayrağımızdaki hangi renk daha fazladır? 1. Sınıfımızdaki arkadaşlarımızın her siyah A. B. kırmızı birinin farklı güçlü yanları var. Mesela, Elif. Çizdiği resimleri Ahmet beyaz

Detaylı

Trans Grup Terapisi Devam Ediyor. SPoD LGBTİ, Stajyer Avukat ve Hukuk Öğrencilerine Yönelik Bir Eğitim Düzenledi

Trans Grup Terapisi Devam Ediyor. SPoD LGBTİ, Stajyer Avukat ve Hukuk Öğrencilerine Yönelik Bir Eğitim Düzenledi Biz Kimiz? Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği, LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) bireylerin insan haklarının yanı sıra sosyal ve ekonomik haklarıyla

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK 5.sınıf öğrencileriyle Karşılıksız İyilik Yapmak ne demektir? sorusu üzerine sınıfta beyin

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Riksgränsen deki mültecilerin hepsi İsveç e sığınma başvurusu yapmış. Ancak çoğu,

Riksgränsen deki mültecilerin hepsi İsveç e sığınma başvurusu yapmış. Ancak çoğu, Kutup Mültecileri Kutup bölgesine yerleşen mülteciler hayatlarında ilk kez kar görüyor ve güneşin ortaya çıkmadığı günlerde namaz saatlerini nasıl saptayacaklarını keşfediyor. 31.05.2016 / 15:10 Kutup

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Umut Kapısı Nefes alıyorsak umut var demektir, derler. Evet, umutlar hayatla başlar, hayat ise umutla devam eder. Umut kapısı yazılı bir levha var, bilmem bilir misiniz? Bir duvar, duvar üstünde posta

Detaylı

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber Skåne deki Temel Bakımda bulunan Ebe muayenehaneleri (Barnmorskemottagningarna) NEREYE BAŞ- VURABILIRIM? IKIZLERIM OLUR MU? BENİM İÇİN UYGUN MU? NORMAL MI? KAÇA

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Kelaynakların Hazin Öyküsü

Kelaynakların Hazin Öyküsü Kelaynakların Hazin Öyküsü Hazin bir öykü anlatacağım bu kez sizlere... Bir varmış bir yokmuş... Uçsuz bucaksız bir ova varmış. Fırat ın sularıyla bereket bulmaya çalışan bu topraklar, fakir köylünün tek

Detaylı

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Yüksekova ve Cizre nin il yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe Ben de istiyorum diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya,

Detaylı

Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi. 2 Delhi Cuma Delhi`de 2.gün

Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi. 2 Delhi Cuma Delhi`de 2.gün Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi 2 Delhi 12.11.2010 Cuma Delhi`de 2.gün Sabah 04 sıralarında çalgılar eşliğinde ayin sesleriyle uyandım. Sesler giderek uzaklaştı ve kayboldu. Kısa sürdü ama kulağa

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki yazımda Siirt Ticaret Sanayi odası Başkan Vekili Sayın Nedim KUZU Dostumun davetine icabet etmiş

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

komşular Konut özel konut usüllü konut sosyal konut konut kiralama sosyal emlakçılık kira depozitosu

komşular Konut özel konut usüllü konut sosyal konut konut kiralama sosyal emlakçılık kira depozitosu usüllü konut sosyal konut sosyal emlakçılık kira depozitosu komşular özel konut konut kiralama Konut Konaklama şekilleri nelerdir? Kiralık iki çeşit konut vardır : özel konut ve sosyal konut. Sosyal konutta,

Detaylı

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... Hatta Tarsuslular. Dünyanın öbür ucundan gelen Japonlar,Koreliler,Almanlar

Detaylı

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012 İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 01 31 ARALIK 2012 M. SEZGİN TANRIKULU CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ: Bugün 10 Aralık İnsan Hakları

Detaylı

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014 KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014 2014 yılında Kadın Dayanışma Vakfı Danışma Merkezi ne 354 kadın başvurdu. 101 kadın yüz yüze başvuru yaparken,

Detaylı

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler Filistinli karikatürist sorgu esnasında bir kağıt parçası ve kurşun kalem çalmayı başardı ve dışarı çıktığında çizeceği karikatürlerin bir listesini yaptı. 12.05.2017

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı