editör den (Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizi, Birr 61)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "editör den (Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizi, Birr 61)"

Transkript

1 editör den Resulullah (s.a.v): "Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!" buyurmuştu. Bir adam: "Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala hazretleri güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın ibtali, insanların tahkiridir" buyurdular. (Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizi, Birr 61) Seyyid Ahmed er Rufai hazretleri şöyle buyuruyor: Bir insan cinlerin ve insanların ibadeti kadar ibadet etse sonra da kendisinde bu ibadetinden dolayı zerrece kibir olsa o insan, Allah ın düşmanlarından biri olur. Kendini beğenmek, kibir, hased, gıybet gibi manevi hastalıklar müslümanın baş düşmanıdır. Onun için düşmanı dışarıda değil kendi içimizde aramamız gerekmektedir. Senin asıl düşmanın nefsindir bunun için söylenmiş olsa gerektir. Manevî hastalıklar fert ve toplumumuzu adeta kemiriyor. Kibir, gıybet, bencillik vs. sıradanlaşmış gibi gözüküyor. Müslümanların bu noktada üzerine düşen çok vazifeler olduğuna inanıyoruz. Müslüman, akıntıya kapılıp giden değil, akıntıya karşı duruşunu bozmadan mücadelesini yapabilen insandır. Toplumun bu manevî kokuşmuşluğuna çare de müslümanın bu duruşunda gizlidir. Kendine faydası olmayanın başkasına faydası söz konusu olamaz. Yanmayan soba ısıtmadığı gibi soğukluğuyla da problem olur. Müminin hâli, hem kendisine hem de çevresine fayda vermelidir. Mevlanadan iki hikâye ile bitirelim: Bir gün fare çayırda ipini arkasında sürüye sürüye otlayan bir deve görmüş. Fare bu ya, kemirecek bir şey görür de durur mu? Hemen başlamış ipi ağzına alıp kemirmeye. O ipi çekiştirmeye başlayınca uysal devemiz de usul usul ardından gitmeye koyulmuş. Fare bakmış ki koca deve peşine takılmış geliyor, bir hoşuna gitmiş, bir kibirlenmiş ki demeyin gitsin. Böylece o önde bu arkada epey bir müddet dağ bayır gezmişler. Nihayet yolları bir dere kenarına gelince fare derin sudan ürkerek durmuş. Deve: - E, fare kardeş, ne zamandır seninle dağ tepe dolaşıp duruyoruz, hadi şimdi de şu sudan öbür yana beni geçiriver demiş. Fare: - Aman, deve ben bu sudan nasıl geçerim! Derinliğini görmüyor musun? Geçmeye kalksam boğulur, giderim, demiş. Deve ayağıyla şöyle bir yoklamış ve demiş ki: - Neresi derin canım, baksana ancak dizime geliyor. - Ama dizden dize fark var. Senin dizine gelen su benim bin kere başımdan aşar! Deve bunun üzerine: - Madem şimdi kibrini bırakıp aczini itiraf ettin, o halde hadi sırtıma atla da seni karşıya geçireyim; bizim gibilerin şanı senin gibi düşmüşlere merhamettir, cevabını vermiş. Mesnevî'de anlatılan hikâyeler arasında en manidar olanı şüphesiz Harut ile Marut'un kıssasıdır: Büyük meleklerden olan Harut ve Marut çeşitli günahlar içindeki insanlara baktıkça onları kınıyor ve; "Şu insanlar ne kadar nankör! Hem Allah'ın nimetlerinden istifade ediyor hem de ona karşı geliyor." diyorlardı. Cenab-ı Hak onlara: - Siz nurdansınız ve günahtan korunmuş olarak yaratıldınız. Nefis taşıyan insanların imtihanı çetindir, onları günahlarından dolayı kınamayın, buyurdu. Yine dedi ki: - Sizde bir masumluk görülüyorsa şüphesiz bu benim korumamın sonucudur. Bunu kendinizden bilip kibirlenmeyin. Düşmanınız olan şeytanın hilesinden sakının. Meleklerse ısrarlarını sürdürüp: - Biz nefis sahibi olarak yeryüzüne insek bile günah işlememiz imkânsızdır, iddiasında bulundular. Bu iddia onların felaketi oldu. Nitekim şiddetli rüzgâr ağaçları kırdığı halde zayıf otlara acır ve onlara bir zarar vermez. Zira görür ki ağaçların kibri otlarda yoktur. Aynı şekilde ne kadar güçlü olursa olsun ağacın dalları baltayı korkutmaz, o hepsini parça parça keser. Ama balta zayıf bir yaprağa uzanmaz. Ne odunun çokluğu ateşi yorar, ne de kasap koyunun çokluğundan üşenir... Allah a emanet olunuz

2 AYLIK İLİM KÜLTÜR DERGİSİ Yıl: 4 Sayı: 38 Kasım 2008 SAHİBİ Basın Yayın Eğitim ve Tur. Ltd. Şti. SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Serdar TAŞAR MÜESSESE MÜDÜRÜ Osman MERT YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. İbrahim BAYRAKTAR Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN Yard. Doç. H. Murat KUMBASAR YAYIN KURULU Yusuf ELİBOL Ramazan ÇAKIR Aydın BAŞAR Mustafa ÖZKAYA Umut BULUT GRAFİK TASARIM Ajans DAĞITIM ORGANİZASYONU Asim AYDOĞDU Fiyatı Tek Sayı: 6 YTL 1 Yıllık (12 Sayı) Abone: 72 YTL 6 Aylık Abone: 36 YTL Yurtdışı 1 Yıllık Abone: 75 Euro Abonelik İçin Hesap Numaraları Posta Çeki No: Türkiye Finans Sultanbeyli Şubesi Hesap No: Ziraat Bankası Sultanbeyli Şubesi Hesap No: YAYIN VE İLETİŞİM ADRESİ Mehmet Akif Mah. Kuran Kursu Cad.No: 87 Sultanbeyli / İST. Tel: +9 (0216) Faks: +9 (0216) İNTERNET ADRESİ burhandergisi@hotmail.com burhandergisi@mynet.com burhandergisi@gmail.com BASKI Milsan A.Ş YAYIN TÜRÜ Aylık Süreli Yayın Gönderilen yazılarda editör ve yayın kurulu değişiklik yapabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yayınlanan reklamlardaki ürün ve hizmetlerin sorumluluğu reklam verene aittir. 4 KİBİRLİ BİR İSLÂM DÜŞMANININ SONU Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN 8 KİBİR Yard. Doç. Dr. Abdülmecid OKCU 12 KUR ÂN-I KERÎM DE İNSAN Kamil ABDULLAHOĞLU 15 Allah Diyene Necip Fazıl Kısakürek 16 ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEK KADAR ÇİRKİN VE İĞRENÇ BİR GÜNAH: GIYBET Mehmet TALU 22 Sosyal Dokuda Kanser: GIYBET Umut BULUT 24 KURBANIN ANLAMI Ramazan ÇAKIR 26 MÜCADELEYE ARALIKSIZ DEVAM Prof. Dr. Osman ÖZTÜRK 28 HAYAT VE SABIR KAVRAMI Dr. Faiz KALIN 30 HACI BAYRAM VELİ ve II. MURAD HAN Aydın BAŞAR 32 ÖLÜDEN DİRİYİ DİRİDEN ÖLÜYÜÇIKARIRSIN AYETİ HAKKINDA BAZI YORUMLAR Prof. Dr. Veysel GÜLLÜCE 36 Kıyılarda Saliha MALHUN 38 PEYGAMBERLER, MUCİZELER VE ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME İLE ALAKALI NAKLİN VE İLMİN KONUMU 1 Osman KARABULUTOĞLU içindekiler 42 İYİ İNSAN OLMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR? Ersan BİLGİN 46 Dünyayı Terk... Seyyid Ahmed er Rufai Hazretlerinden 48 ESARETTEN HÜRRİYETE Dr. Mustafa BAHADIROĞLU 52 HAYDİ SABAH NAMAZINA... Halil ATİK 54 FİLDİŞİ KULESİNDEKİ FİKİR İŞÇİSİ Hasan BAŞAR 57 Hasen ve Sahih HADİSLERDEN SEÇMELER 20 Prof.Dr.İbrahim BAYRAKTAR 58 Röportaj Ayşenur İKİZ 61 Uyan... Mehmet Akif Ersoy 62 Muhabbet Bahçesi Yusuf ELİBOL 64 YAĞMUR YOLCUSU Kübra GÜNALTUN 67 Hz.Pîr Seyyid Ahmed Er-Rufai Hazretlerinin Nısf-ul Leyl adlı virdi 68 Çocuk Musa KARACA 70 Satırlık Hakikatler

3 4 Kibirli Bir İslam Düşmanının Sonu Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN Ölü Kardeşinin Etini Yemek Kadar Çirkin Bir Günah: GIYBET Mehmet TALU Kurbanın Anlamı Ramazan ÇAKIR Mücadeleye Aralıksız Devam Prof. Dr. Osman ÖZTÜRK Hacı Bayram-ı Vel î ve II. Murad Hân Aydın BAŞAR Esaretten Hürriyete Dr. Mustafa BAHADIROĞLU Fildişi Kulesindeki Fikir İşçisi Hasan BAŞAR

4 Otuzsekiz Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN DOSYA KİBİRLİ BİR İSLÂM DÜŞMANININ SONU Bu kibirli İslâm düşmanının kim olduğunu öğrenmeden önce yüce Allah ın, Kur ân-ı Kerîm de onun hakkında ne dediğine bir bakalım: Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak! Üstelik o, (nimetlerimi) daha da artırmamı umuyor. Asla (ummasın)! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğince inatçıdır. Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım! Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse. Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: Bu (Kur ân), olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değildir. dedi. 4 Ben, onu sekara (cehenneme) sokacağım. Sen biliyor musun sekar nedir? O, hem (bütün bedeni helak eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez. İnsanın derisini kavurur Kur ân-ı Kerîm, el-müddessir sûresi, 74/ İlgili âyetlerin meâlini okuduktan sonra, gelelim bu âyetlerde bahsi geçen kişinin kim olduğuna. Bu kişi, Mekke müşriklerinden Velid b. Muğîre dir. Velid in ne derece bir İslâm düşmanı olduğunu anlamak için biraz eskilere gidelim. Hz. İbrâhim (a.s.), oğlu İsmâil ile birlikte Kâbe yi yaptıktan sonra insanları hac ibâdeti için Mekke ye dâvet etti. İnsanlar da bu dâvete uydular, Mekke ye geldiler, Yüce Allah ın evini ziyâret ettiler, hacı oldular ve memleketlerine döndüler. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Amr b. Luhay isimli birisi Şam dan aldığı bir putu Mekke ye getirdi ve bu putu Allah ın evi olan Kâbe ye koydu. Bunu gören başkaları da put yaptılar ve yaptıkları putları Kâbe ye koydular. Put yapma konusunda birbiri ile yarışan bu insanlar, Allah ın evini putlarla doldurdular. Mekke ye gelen hacılar, Kâbe ile birlikte bu putları da ziyâret etmeye başladılar. Bu yanlış olay insanların inancını zedeledi. Mekkeliler, Hanif inancından şirk inancına kaydılar. Artık hem Yüce Allah a inanıyorlar hem de putlara tapıyorlardı. Bu müşrikler hac

5 ibâdetinin şeklini de değiştirdiler. Ama haccı ortadan kaldıramadılar. Hz. Peygamber, tebliğ görevine başladığında müşriklerin hac ibâdeti devam ediyordu. Arap yarımadasındaki müşrikler, yılda bir kere Mekke ye geliyorlar, Kâbe yi tavaf ediyorlar, kurulan panayırlarda alış-veriş yapıyorlar, sonra da memleketlerine dönüyorlardı. Hz. Muhammed (s.a.v.), kırk yaşına gelip Yüce Allah tarafından peygamber olarak görevlendirildiğinde Mekke müşrikleri ona inanmadılar. Ama Kur ân-ı Kerîm in îcâzı karşısında zor durumda kaldılar, paniklediler, telaşa kapıldılar. Yaklaşan hac mevsiminde Muhammed, Mekke dışından gelen insanlara Kur ân okur ve onları İslâm a dâvet ederse bizim halimiz ne olur? diye telaşa kapıldılar. Muhammed, hac için Mekke ye gelen hac kâfilelerine Kur ân okursa, bu emsalsiz ve etkili kelâmı duyan hacılar tarafından Arabistan ın en ücra köşelerine kadar İslam ın çağrısı yayılır ve sonra kim bilir neler olur? diyerek telaşa kapıldılar. Bunun üzerine Kureyş in ileri gelenleri bir toplantı yaparak gelen hacılara Hz. Muhammed e karşı propaganda yapılması kararını aldılar. Görüş birli- ğinden sonra toplantıda bulunanlara Velid bin Muğîre şöyle dedi: Muhammed hakkında bir fikir etrafında toplanalım, ihtilafa düşmeyelim. Yoksa birbirimizi yalancı çıkarmış oluruz ve üstelik sözlerimizin bir kısmı öbürlerini yalanlamış olur. O zaman îtîbarımız kaybolur. Bir şey üzerinde birleşelim ki, herkes Muhammed için hacılara aynı şeyi söylesin. Bunun üzerine bazıları: - Onun bir kâhin olduğunu söyleyelim. dediler. Velid: Hayır, Allah a yemin olsun ki, o bir kâhin değildir. Kâhinleri gördük, biliriz. Muhammed in okuduğu şeyler öyle kâhin mırıldanışı ve tekerlemeleri cinsinden değildir. dedi. Bunun üzerine bazıları: - Öyleyse deli olduğunu söyleriz. dediler. Velid: Hayır, o bir deli de değildir. Biz, deliliği de biliriz. Etrafımızdaki delileri görüyoruz. Muhammed in durumu deliliğin insanda meydana getirdiği baygınlık, titreyiş ve vesveseye benzemiyor. dedi. Bu sefer Kureyşliler: 5

6 6 Allah a yemin olsun ki, onun sözlerinde bambaşka bir tatlılık var. Sözlerinin başlangıcı sağlam bir hurma ağacına, sonları da o ağacın meyvelerine benziyor. Muhammed hakkında bu dediklerinizin herhangi birini söylerseniz bunun doğru olmadığı anlaşılır. - Peki öyleyse şâir olduğunu söyleyelim. dediler. Velid: Hayır, o bir şâir de değildir. Biz, şiirin her çeşidini biliriz. Onun söyledikleri şiir değildir. dedi. Kureyşliler: - Öyleyse büyücü olduğunu söyleyelim dediler. Velid: Hayır, o büyücü de değildir. Biz büyücüleri ve yaptıkları büyüleri biliriz. Muhammed in söylediği sözler büyücülerin okuyup üflemelerine ve düğüm düğümlemelerine benzemiyor. dedi. O zaman Kureyşliler Velid e: - Ey Velid! Peki ama ne söyleyelim dediler. Bu konuşmaların yapıldığı mecliste bulunan Ebû Cehil, Velid e: - Çabuk sen kendi görüşünü söyle. Eğer sen kendi görüşünü söylemezsen bu insanlar senden razı olmayacaklar. dedi. Bunun üzerine Velid onlara: Allah a yemin olsun ki, onun sözlerinde bambaşka bir tatlılık var. Sözlerinin başlangıcı sağlam bir hurma ağacına, sonları da o ağacın meyvelerine benziyor. Muhammed hakkında bu dediklerinizin herhangi birini söylerseniz bunun doğru olmadığı anlaşılır. dedi. Kureyşliler Velid in bu sözlerini doğru buldular. Onun da teklifi ile Muhammed e sihirbâz demeye karar verdi ve dağıldılar. Sonra bu karar gereğince hacca gelen halkı bekleyip önlerine çıkarak rast geldikleri herkese Muhammed den sakınmaları gerektiğini söylemeye ve onun sihirbâz olduğunu ve sihrinin bütün âileleri parçaladığını anlatmaya başladılar. Ama bütün bunların sonucu onların yapabildikleri tek şey, onun ismini baştanbaşa bütün Arap Yarımadası na duyurmak oldu. (Bakınız: İbn Hişâm, I, 302.) Bir başka rivâyete göre Velid b. Muğîre, bir gün Rasûlullah (s.a.v.) e geldi ve Rasûlullah da ona Kur ân-ı Kerîm okudu. Okunan Kur ân ona son derece tesir etti ve onu yumuşattı. Durum Ebû Cehil e intikal edince hemen Velid in yanına geldi ve ona şöyle dedi: - Ey amca! Kavmin senin için biraz mal toplamayı arzu ediyor, ne dersin? Velid: Niçin topluyorlar? diye sordu. Ebû Cehil: Sana vermek için diye cevap verdi. Çünkü sen Muhammed den bir şeyler elde etmek için onun yanına gitmişsin. dedi. Velid: Sen ne söylüyorsun? Kureyş bilir ki ben onların en zenginiyim. dedi. Bunun üzerine Ebû Cehil: - O halde onun hakkında öyle bir söz söyle ki, insanlar senin onu inkâr ettiğine ve ondan hoşlanmadığına inansınlar. Velid: Onun hakkında ne söyleyeyim? Allah a yemin ederim ki içinizde şiirin recezini, sanatını, cin şiirlerini bile benden daha iyi bileniniz yoktur. Vallahi, onun söyledikleri bunların hiç birine benzememektedir. Onun söylediklerinde başka bir letâfet vardır. Onun söyledikleri diğerlerini hep çiğner, geçer. O çok yücedir, onun üstüne çıkılamaz, o aşılmaz. dedi. Bunun üzerine Ebû Cehil: Vallahi kavmin, onun aleyhinde bir şeyler konuşmadıkça senden hoşnut olmazlar. dedi. Velid de: Öyleyse beni bırak da biraz düşüneyim. dedi. Bir müddet düşündükten sonra: Bu sadece başkalarının öğrettiği bir sihirdir. dedi. Bunun üzerin yukarıdaki âyetler nâzil oldu. (İbn Kesîr, es-sire, I, ) Yüce Allah ın kendi verdiği nîmetlerle çevresine karşı büyüklenen ama bu nîmetleri veren Allah tan haberdar olmayan ve ona inanmayan bilcümle kâfirlerin, müşriklerin ve büyüklük taslayan kibirlilerin gireceği yer elbette cehennemdir. Velid, hicretten üç ay sonra öldü ve cehennemi boyladı. Hem de cehennemde ağır cezalıklar için ayrılan se-

7 kara yuvarlandı. Çünkü dünyada Yüce Allah ın kendisine verdiği nîmetlerin kadir ve kıymetini bilemedi. Dünyalık hiçbir şeyi yokken Yüce Allah ona mal ve oğul verdi. Hayvanları Mekke ile Tâif arasında otlardı. Tâif te yazlık ve kışlık meyveler veren bağları, bahçeleri vardı. On iki oğlu ve çok miktarda parası vardı. Ama bütün bunlar kendisini cehenneme düşmekten kurtaramadı. (Taberî, Tefsir, XXIX, ) Üstelik bu nîmetler, kendisinin gururlanmasına ve kibirlenmesine sebep oldu. Büyüklük tasladı ve İslâm a karşı geldi. Aklını ve fikrini Kur ân aleyhinde çalıştırdı. Çünkü o, Kur ân ın Hz. Muhammed (s.a.v.) e indirilmesini bir türlü hazmedemiyordu. Ben, Kureyş kabîlesinin büyüğü ve başı olarak bir kenarda kalayım da vahiy Muhammed e mi gelsin? Bu hususta Tâif te oturan Sakîf kabilesinden Urve bin Mes ud bile nasıl kenara bırakılabilir. Biz ikimiz Mekke ve Tâif in reisleriyiz. diyerek büyüklük taslıyor ve şeytan gibi kibirlenerek hakka teslim olmuyordu. Büyüklük taslayan Velid in ölümü de çok enteresandır. Hicretten üç ay sonra, yani Hz. Peygamber in ve Müslümanların Medîne yi yurt edindiklerini gördükten sonra dikkatsizlikle bastığı zehirli bir okun, ayağının altında açtığı yara neticesinde doksan beş yaşındayken, en yaşlı Kureyşli olarak Mekke de öldü. Mekke deki yerleşik kabîlelerden biri olan Huzâa kabîlesine mensup olan Harrâs b. Âmir ok yapıyordu. Çok yaşlı olan Velid de zaman zaman ona uğrardı. Bir keresinde ayağına okun sivri demiri battı ve ayağının altında yara açtı. Cebrâil (a.s.) bu yaraya nazar etti ve yara iyice azdı. Velid, işte bu yaradan dolayı Mekke de öldü.(bakınız: Belâzürî, Ensâb, I, 152.) Aşırı derecede kibirli olan ve çevresine karşı büyüklük taslayan Velid, basit bir yarasını iyileştiremedi. Bütün kibirliler böyledir. Hadlerini bilmez, ne kadar küçük ve âciz olduklarının farkına varmazlar. Velid in oğullarından üçü Müslüman oldu. Bunlardan Hâlid, hicretin sekizinci senesinde Müslüman oldu ve büyük bir İslâm komutanı olarak tarihe geçti. 7

8 Otuzdört Yard. Doç. Dr. Abdülmecid OKCU DOSYA KİBİR Her insan az veya çok kendini beğenir. Gurur dediğimiz bu olgu, bir bakımdan insanın kendisine güvenmesi ve şahsiyetine değer vermesidir. Yaşaması ve kişiliğini koruması ve geliştirmesi için bu normaldir ve gereklidir. Kibir ve aşırı tevazuun ortasıdır. Vakar da denilebilir. Bizim burada söz konusu ettiğimiz, İslâm ın hoş karşılamadığı, hatta haram kıldığı kibirdir 1. Kibir, insanın kendini beğenmesi yani büyüklük taslaması, kendini başkalarından üstün görmesi, her 8 şeye kendisinin layık olduğunu, her şeyin kendi hakkı olduğunu düşünmesi, insanları hor, hakir görmesi, onlara tepeden bakmasıdır. Kibir, insandaki bencillik duygusunun ifrat/aşırı şeklidir. Kibirli kendini dev aynasında görür, olduğundan daha büyük, daha kuvvetli sanır. Herkesin kendisine saygı gösterip övmesini ister. Her şeyde ve her yerde en önde görünmeyi sever. Yürümesinde, oturup kalkmasında suni bir çalım, başkalarına bakışlarında küçümseme vardır. Konuşurken emir verir gibi dik ve bir eda ile konuşur. Çoğu kez ne konuştuğunu

9 bilmez. En baş köşede oturmayı, herkesin ayağa kalkıp kendisini selâmlamasını ister. Hangi tabaka ve sınıftan olursa olsun, bütün insanlar şereflidirler. İnsanları servet, meslek ve diğer sosyal meselelerden dolayı hor görmek kadar bir ahlâksızlık ve ahmaklık düşünülemez. İnsanlar içerisinde sosyal mevkii yüksek olmayan nice insanlar vardır ki, Allah katında yerleri yücedir. Peygamber (sav.), bir hadisinde şöyle buyurmuştur: Yüzü tozlu, üstü başı yırtık nice insanlar vardır ki, Allah yanında onların dereceleri yüksektir. Onlar, Allah tan ne isteseler, Allah onların isteklerini yerine getirir 3. Kendini beğenenler ve halkı küçümseyenler, Allah ın sevmediği kimselerdir. İslâm ahlâkının temel esaslarından biri de, hiçbir insanı iş, meslek, mevki, makam, giyim ve kuşamından dolayı küçük görmemektir. Kibirliliğin ileri şekli, psikolojide büyüklük taslama hastalığı (megalomanie) denilen bir ruh bozukluğunu meydana getirir. Megalomanlar, herkesi küçük gördüğünden dostları yoktur. Toplum hayatına uyamazlar. Bu sebeple islâm ahlâkı kibri ve büyüklük taslamayı şiddetle men etmiştir. Kutsal kitabımızda, kibrin kötülüğü hakkında bir çok ayet-i kerîme mevcuttur. Bunlardan birinde şöyle denilmiştir: Allah büyüklük taslayanları sevmez. (Nahl-23). Başka bir ayette ise: Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler. (Mümin- 35). Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber: Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Onlar, katı yürekli, malını hayırdan esirgeyen, kibirli kimselerdir, 4 buyurmuştur. Bilindiği üzere yer yüzünde ilk kibirlenen varlık şeytandır. Dolayısıyla kibirlenenler, onun talebeleri sayılmıştır. Allah (cc.), şeytanı ateşten yarattı; sonra ona: Ben kimim, sen kimsin? diye bir soru yöneltti. Şeytan kibirlenerek: Ben benim, sen sensin diye cevap verdi. Sonra Adem i topraktan yarattı. Ona: Ben kimim, sen kimsin? diye aynı soruyu yöneltti. Adem vakar ve tevazu ile: Ben Adem im, senin kulunum, sen benim Rabbimsin diye cevap verdi. Sonra Allah (cc.), şeytana, Adem e secde etmesini emir buyurdu. Şeytan: Hayır ben ateştenim, o topraktandır diyerek secde etmedi. Böylece, ilk kibirlenenlerden olarak ebedi 9

10 cehennemlik oldu 5. Bu sebeple Bir hadis-i kutsîde Allah (cc.) şöyle buyurmuştur: Saygınlık ve yücelik benim kaftanım, büyüklük de cübbem mesabesindedir. Bu husûsta bana ortaklık etmek isteyenlere azap ederim 6. Kibirlenenler, gerçekte sadece kendi akıllarını beğenirler. Kimseyi dinlemezler. Vaaz ve nasihate kulak vermezler. Münazara ve tartışmalarda, diğer görüşleri asla ciddiye almaz, onları küçümserler. Bu sebeple bunlar gerçek islâmı da bilmezler. Bunun için Allah Teâla: Yeryüzünde haksızlıkla kibirlenenleri ayetlerimi idrâkten, anlamaktan çevireceğim, diye buyurmuştur. (İbrahim-15). Bir hadis-i şerifte ise, şöyle denilmiştir: Peşinden gidilen cimriliği, uyulan nefsânî arzuları, ve her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini gördüğün zaman, artık kendi başının çaresine bak. Bir başka hadiste de: Üç şey vardır ki insanı manen öldürücüdür: Aşırı derecede cimrilik, kötü eğilimlere ve iç güdülere esir olmak, kendini beğenmek, kibir; 7 diye buyurulmuştur. Bir diğer hadiste de: Allah Teâla, kıyamet gününde üç çeşit insan ile konuşmaz; onları temize çı- 10 karmaz, rahmet nazarıyla bakmaz. Bunlar: Zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar, kibirli fakir 8 diye buyurulmuştur. Kibirlenmenin kişisel, dîni sosyal ve siyâsî bir takım sebepleri vardır. Asalet, soy, güzellik, zenginlik, bedensel güç, mevki, makam, çok evlat, çok taraftara sahip olmak, kişisel ve sosyal kibirlenme sebeplerinden sayılabilir. Bazı kişilerin kendilerini devletin yerine koymaları, devletle özdeş saymaları, yalnız kendilerini devletin sahibi sanmaları, siyasi kibirlilik sayılabilir. Bazı kimselerin de, dini yalnız kendilerinin temsil ettiklerine inanmaları, kendilerinden başkalarının gerçekte islâmı temsil edemeyeceği düşüncesi, kendilerini ilim ve amel bakımından mükemmele erişmiş kabul etmeleri de, dinî kibirlilik sayılabilir. Bunların tümü islâmda men edilmiştir. Bir ayet-i kerîmede: Kibirlenip, insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla yürüme, Çünkü Allah kurulup öğünenlerin hiç birini sevmez buyurulmuştur. (Lokman-18). Bir başka ayette ise: Ahiret yurdunu, yeryüzünde kendilerini büyük görmek ve fesat çıkarmak istemeyenlere tahsis ederiz. Son kazanç Allah tan

11 korkanlarındır diye buyurulmuştur. (Kasas-83). Aynı husûsla ilgili olarak Hz. Peygamber de, şöyle buyurmuştur: Cennet ile cehennem şöyle münakaşa ederler: Cehennem, bende zorbalar kibirlenenler var dedi. Cennet de, ben de, Allah tan korkanlar, zayıf ve fakir tabakalar var dedi. Bunun üzerine Allah (cc.), bunların davalarını şu şekilde halletti: Ey Cennet! sen benim rahmetimsin; seninle dilediğime rahmet ederim. Ey Cehennem! Sen de benim azabımsın; istediğime seninle azap ederim. Her ikinizi de doldurmak bana aittir. Birkaç kelime de, servet ve zenginliğinden yahut kendisini öyle zannettiğinden dolayı kibirlenenler ve halkı küçümseyenler hakkında sarf etmek gerekir. Her toplumda müşahede edildiği gibi, soylu zenginler, asıl azmaz atasözünün gereği olarak kendilerini beğenmezler. Asla kibirlilik alameti göstermezler. Servetlerinden yüzlerce insan fayda görür. İş yerlerinde yüzlerce insan çalışır. hem kendileri, hem başkaları hem de memleket ve milli ekonomi kazanır. Burada kendini beğenenler, sonradan bulanlardır. Yani, ham olgunlaşmamış tiplerdir. Halkın içine çıkmayan, halktan korkan, başka bir deyişle ne düğün görmüş oynamış, ne ölü görmüş ağlamış tiplerdir. Bunlar, ya çalışıp çapalamadan, alın teri dökmeden hazır mala konanlardır. Ya da, fakirlik içerisinde yetişip de, sonradan şu veya bu şekilde kolay kazanca, sahip olup, cepleri para görenlerdir. Kendini beğenen bu tipler, halkı ezmeye, sömürmeye, eski yoksulluğunun hıncını halktan çıkarmaya çalışırlar. Halktan kaçırmaya servet yığmaya çalışırlar. Genelde vergi kaçıran, servetini toplum menfaatine, ekonomiye sunmayan bu tiplerdir. Bunlar, paralarını, millî ekonomiye, toplum menfaatine değil, ölü yatırıma, binalara yatırırlar. Esefle belirtelim ki, bugün toplumumuz bu tip insanlarla doludur. Bunların ekonomi ve sanayie dönmesi herkesin dileğidir. Hem ülke hem kendileri kazanacaktır. Servetine mağrur olup ta, halkı küçümseyenler hakkında Allah Teâla, çok ilginç olan Karûn örneğini vermektedir: Karûn, Musa (as.) ın kavminden idi. Fakat onlara zulmetti. Biz, ona, sadece kilitlerini taşımak bir topluluğa ağır gelecek kadar hazine verdik. Bunun üzerine kavmi kendisine: Servetine mağrur olup şımarma, Allah şımaranları sevmez, demişti. Allah ın sana verdiği mal ile ahireti kazanmaya çalış, dünyadan nasibini unutma. Allah sana ihsan buyurduğu gibi, sen de ihsan et ve yeryüzünde fesat çıkarmaya uğraşma. Çünkü Allah fesat çıkaranları sevmez. Servetlerini, ucuz yollarla değil de, talim ve tahsillerinin gereği olarak yahut bileklerinin gücü ile kazandıklarını öne sürüp, herkesten daha çok o servete layık olduklarını söyleyenler ve bununla kibirlenenler hakkında da, Kur an şöyle demektedir: Karûn, ben onu kendi bilgimle kazandım; dedi. Ondan evvelki asırlarda kuvvetçe ondan daha üstün, malca daha zengin nice kimseleri, Allah ın helâk ettiğini bilmiyor mu? Mücrimler günahlarından sorulmaz bile... Sonra biz onu, evi ile beraber yerin altına geçirdik. O vakit onlara Allah tan başka yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, yardım da görmediler. Şunu kesin olarak söylemek gerekir ki, emeğin, alın terinin mahsûlü olan soylu servet, islâmın ve herkesin nazarında kutsaldır, dokunulmazdır. Ancak emeğin, alın terinin mahsûlü olmayan asaletsiz, soysuz zenginliğe kibirlenmenin, basit yollarla elde edilen makamın bir anlamı yoktur. Zira bu Karûn malı gibidir. Kimseye bir faydası olmadığı gibi sahibine de faydası olmayacaktır. Mutlaka bir gün zevale erecektir. Ya tabii afetlerle yok olacak, yada neslinden gelen geri zekâlı insanların har vurup harman savurmasıyla. Serveti yığan pinti, bunu görebilir veya görmeyebilir Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Tarikat-ı Muhammediye, II234). 2 Daha geniş bilgi için bkz. Osman Pazarlı, İslâmda Ahlâk, s Remzi Kitapevi, İstanbul, Müslim ve Ahmed b. Hanbel, (Allah Erinin Ahlâk ve Kültürü, s Hilal yayınları Ankara tsz. 4 Riyazü s-salihîn, II/45, Hadîs, BuH3arî ve Müslimde mevcuttur. 5 Bak. Dürretü l-vaizîn. 6 Riyaz,... II/47. 7 Gazalî, İhyâ Tercümesi, III/789; Osman Pazarlı age. s Buhârî, Tecridi-i Sarih Tercümesi, VII/

12 Otuzsekiz Kamil ABDULLAHOĞLU KUR AN-I KERİMDE İNSAN Evren bir bakıma insan merkezli kurulmuştur. Göklerin ve yerin içinde olanların insana hizmet ettiğini Yüce Rabbimiz beyan buyurmaktadır. Bir ayette: O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır. (Casiye, 45/13) buyrularak, Allah Teala katında insanın nedenli bir kıymete sahip olduğu ortaya konmuş oluyor. İnsan Allah katında ki bu önemine rağmen zaman zaman kendini farklı bir konumda hisseder ve bulunması gereken konumdan çıkarak azmaya başlar. İnsanın benliğine Yüce Yaratıcımız, hayvani ve Melek i özellikler yerleştirmiştir. Buna rağmen insan ne bir melek nede bir hayvandır. İnsan bu özelliklerden hangisine ağırlık verir ve o yönünü iş- 12 letirse, o yöndeki özellikler ağırlık kazanır. Dihlevi bu hususu şöyle ifade etmektedir: İnsan, âdeten madenî cisimlerle müşterek bulunduğu bazı özelliklerden dolayı övülebilir; boyunun uzunluğu ve büyüklüğü gibi. Eğer mutluluk bundan ibaret olsaydı, o zaman en mutlu varlık dağlar olacaktı. Keza bitkilerle müşterek olduğu özelliklerden dolayı da övülebilir; uyumlu büyüme, güzel desenlere, revnaklı bir görünüme sahip olma gibi. Eğer mutluluk buna bağlı ise, o zaman en mutlu varlıklar meselâ gelincikler, güller... olacaktı. Yine hayvanlarla müşterek bulunduğu özelliklerle de övüle bilir; yakalama gücü, yüksek sese sahip olma, aşırı derecede şehvet gücüne sahip olma, oburca yeme ve içme, aşın derecede kızma ve çekememe.., gibi. Eğer mutluluk bunlarla olacak olsaydı, o zaman eşek insanlardan daha mutlu olacaktı. Bütün bunların yanında,

13 insanın sadece kendisine mahsus bulunan başka özellikleri de vardır ki, bunlar güzel ahlâk, ihtiyaçların karşılanması için bulunup geliştirilen kurum ve kuruluşlar, yüksek sanatlar ve sahip olunan yüce makam olmaktadır. Gerçek mutluluk, hayvanı gücün nefs-i natıkaya boyun eğme si, onun emrine girmesi, arzuların akla tabi olması, nefs-i natıkanın hayvanı güce hâkim olması, onu kontrolü altında tutması, aklın heva ve heveslere galebe çalmasıdır. Bunun dışında kalan diğer hususiyetler, mutluluk ölçütü olamazlar; dolayısıyla insanın mutluluğunu belirlemede dikkate alınmazlar. (Hüccetullahi l-baliğa, trc. Mehmet ERDOĞAN, 1/198199) Eğer bir insan benliğinde var olan hayvani gücünü meleki güce boyun eğdiremezse onda kemalat hali oluşmaz. İnsanın benliğinde var olup kemalat haline engel olan bu hasletler Kur an da zikredilmiştir. İnsan bu çirkin vasıflardan kendini arındırmalıdır ki, Rabbisiyle irtibatı sahih bir düzen içerisinde oluşabilsin. Bu sıfatlardan bazıları şunlardır: 1- Nankölük; O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür. (Hac, 22/66) Kahrolası insan! Ne kadar nankördür. (Abese.80/17) Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz. İnsanoğlu çok nankördür. (İsra, 17/67) Ayetin tefsirinde Mevdudi şöyle demektedir; Kur'an-ı Kerim'de bu tür ifadeler ile her zaman tüm insanlar kastedilmezler. Burada sadece Allah'a karşı gelen olumsuz tipler kötülenmiştir. Bazı yerlerde Kur'an, eğer toplumun çoğunluğu bozulmuşsa, 'insan' kavramını genel anlamda kullanmıştır. Bir şahsın kişisel bir hatasına dikkat çekmek, nasihatın tesirini arttırabilmek ve o şahısta karşıt duygular oluşmaması için, yine 'insan' kavramını genel anlamda kullanarak uyarıda bulunur. (Tefhim, Ayetin tefsiri). Elmalı Hamdi Yazır da; Yani o öfke ve ayıplamanın sebebi, insanın şükredecek yerde hayret edilecek derecede nankörlükte ileri g itmiş olmasıdır. Çünkü nankörlük etmek ahlâksızlığın en adisi olduğu gibi vücudunun başlangıcından son anına kadar nail olduğu nimeti unutmak, nimeti verenden ve onun gücünden gafil olmak, hem de hatırlatıldığı halde nazar-ı itibara almamak kuşkusuz ki nankörlüğün en hayret edilecek biçimidir. (Ayetin tefsiri) 2- Zalim; Size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür. (İbrahim, 14/34). Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. (Ahzab, 33/72). Çok zalim, zulme haksızlığa çok yatkın, Allah'ın ve Allah'ın kullarının haklarını yüklendiği halde, gerektiği gibi ifa etmeyip kendine yazık edendir. (Elmalı). İnsanın yaptığı tüm iyi yada kötü işleri bir gün kendine döneceğinden, en büyük kötülüğü ve zulmü kendi kendine yapmış olur. 3- Rabbisine Karşı Hasım; O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir. (Nahl, 16/4). İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş. (Yasin, 39/77). O, insanı bir meniden yarattı. Düşünmeli ki bir nutfe, bir sperma damlası ne kadar değersiz bir sıvı, ne güçsüz ve zayıf bir şeydir? Ve ondan bir insan yaratmak ne büyük bir kudrettir. Maddesine bakınca böyle bir damla meniden oluşan insan, yalnız yüce Allah'ın kudretiyle, Allah'ın ona üfürdüğü ruh ile duyu ve irade, konuşma ve fikirlerini açıklamaya sahip kuvvetli bir insan kılığına girer de bir de ne bakarsın ki; o, bir damla spermadan yaratılan mahluk apaçık bir mücadeleci kesilir. Kendini savunma yolunda çok konuşan bir tartışmacı ve mücadeleci haline gelir. Veya aslını unutur da yaratıcısına karşı bile açık bir düşman olur. Ona karşı ortak koşmaya, mantık ve felsefeden bahsetmeye kalkışır. Ve bundan dolayı bütün bu âlemde haksızlık yalnız insanlarda bulunur. Ve onun içindir ki, uyarı emri de insanlara yöneliktir. (Elmalı). 4- Aceleci; İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir! (İsra,17/11) Hayır! Doğrusu 13

14 siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz. (Kıyame, 76/20,21). İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin. (Enbiya, 21/37) Bu, Mekkeli kafirlerin saçma isteklerine, Hz. Peygamber (s.a.v)'den bahsettiği azabı hemen indirmesi isteklerine verilen cevaptır. Bu bir önceki ayetle de yakından ilgilidir. Sanki şöyle denmek istenir: "Ey akılsız insanlar topluluğu, iyilik isteyeceğinize, azap istiyorsunuz. Allah'ın azabının uğradığı topluluğun çektiklerini görmüyor musunuz?" Bir başka ayette de şöyledir: Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi. Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir. (Enfal, 8/32,33). 5- Bilgisine Güvenen, Nimeti Unutan; İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, «Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir» der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler. (Zümer, 39/49) İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin! (Zümer, 39/8). Bu cümle iki anlama da gelebilir. Birincisi, "Allah, bana verilen nimetlere layık olduğumu bilmektedir. Çünkü layık olmayıp yanlış bir inanca sahip olsaydım, Allah bana bu nimetleri bağışlamazdı." İkincisi, "Ben bu işin ehli olduğum için bana bu nimetler verilmiştir. (Mevdudi). 6- Nimete Doymayan, Yoklukta Ümitsizliğe düşen; İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur. (Fussilet,41/51) Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür! (Şura, 42/48). 7- Hırslı ve Sabırsız; Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir. (Mearic, 70/19,21). HELU, esasında bir çabukluk mânâsı bulunan, bir taraftan tahammülsüzlük, mızıkçılık; bir taraftan da şiddet ve hırs gibi farklı kavram arasında bir huysuzluk ifade eden, mânâsı tam açık olmayan bir vasıftır ki, şu iki âyet ile izahı yapılmıştır. Kendisine kötülük dokunduğu zaman çok çok sızlanır. Kendisine mesela bir ağrı, bir sıkıntı, bir yoksulluk, hastalık gibi bir acı dokundu mu kıvranır, sızlanır, feryat eder, dayanamaz, başkalarından medet bekler. Yine kendisine bir hayır dokunduğu zaman da kıskanır. Mesela bir servete, bir sıhhate, bir makama kondumu hırsından, kıskançlığından kimseye bir şey vermek istemez, ağladığı günü derhal unutur. Başı ağrıdığı zaman her şeyden ümit bekleyen o mızmız adam bu kez biraz kuvvet bulunca kimseye bir lokma vermemek, hayra engel olmak için sımsıkı bir afacan kesilir. Hakk'a ve hayra sırtını çevirir. Eline geçeni toplayıp yığmaya, saklamaya çalışır. Onun için de o salgın ateş onu çağırır. (Elmalı). 8- Tartışmacı; Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır. (Kehf, 18/54) Dünyada islama karşı mücadele veren kafirler, kıyamet gününde de meleklerin tuttukları zabıtlara itiraz ederek mücadele etmeye çalışacaklar. (Kurtubi). Ancak dünyada elleri boş dönen bu nankörler kıyamette de Allah ın azabından kurtulamayacaklardır. 14

15 Allah Diyene Her şey, her şey şu tek müjdede; Yoktur ölüm, Allah diyene! Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene! Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene... Necip Fazıl Kısakürek 15

16 Otuzsekiz Mehmet TALU DOSYA ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEK KADAR ÇİRKİN VE İĞRENÇ BİR GÜNAH: GIYBET Gıybeti, İslâm dini kadar şiddetle ve kesinlikle yasaklayan başka bir din ve ahlâk sistemi yoktur. Çünkü İslam dini, insanlara verdiği ehemmiyetin bir gereği olarak, şahsiyetleri korumaya ayrı bir itina göstermiştir. Kişinin temel haklarından biri olan ırz şahsiyetin başta gelen unsurlarından biridir. Şu halde gıybet yasağını kişinin ırzını koruma tedbirlerinden biri olarak mütalaa edebiliriz. Hal böyle iken Müslümanlık dünyasında maalesef gıybet çok yaygındır. Mevcut dinler ve ahlâk sistemleri içinde gıybeti İslâm kadar kesin şekilde yasak ve haram kılan başka bir din ve sistem olmadığı halde Müslümanlar arasında gıybet niçin son derece yaygındır? İslâm gıybeti yasaklıyor, biz bol bol gıybet ediyoruz. İslâm dini kadar gıybeti ve lisan afetlerini kötüleyen bir din yoktur. Müslümanlar kadar da gıybet yapan bir topluluk yoktur. Bu konuda da halkımız eğitilmelidir. Gıybet, İslâm ın terkini emrettiği içtimaî yaralarımızdan birisi, belki de en önemlisidir. Çünkü o, hoş yaşamanın engeli huzursuzluğun kaynağı, küsüşmenin tohumu ve netice itibariyle muvaffakiyetin sırrı olarak bilinen birlik ve beraberliğin amansız düşmanıdır. İki kişi birbirine darılmış mıdır? Mutlaka arada o vardır. Aile ocakları mı sönmüştür? Bütün fenalık yine onun başı altından çıkmıştır. Aile, komşu, mahalle sakinleri ve kabileler birbirilerine kanlı, kinli düşman mı olmuştur? Yine sebep muhakkak odur. 16

17 İnsanlığın fıtraten muhtaç olduğu toplu yaşama halini zedeleyen, ona kurt düşüren, için için kemirerek eritip çürüten ve böylece koskoca hareketli bir cemiyeti tembel ve virane hale getiren, bu haliyle kötülüklerin analarından biri olan gıybeti, bu feci halinden dolayıdır ki ALLAH Kur an-ı Kerîm de: Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirip gıybet yapmasın. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. 1 Buyurarak gıybeti pek kötü bir çirkinliğe sahip misalle ifade buyurdu. Gıybet yaparak başkalarını çekiştirmek, ölü kardeşinin etini yemek kadar çirkin bir iş. Gıybet ederek günde okkalarca ölü Müslüman eti yenir mi?... Gıybetin Tarifi Ve Manası: Birisinin gıyabında yani arkasından duyduğu takdirde üzüleceği, hoşlanmayacağı doğru bir söz söylemektir. Kişiyi, gıyabında kötü bir haliyle zikretmektir. Şayet söylenen doğru olmazsa, yalan olursa, zikredilen kötü hal o adamda yoksa bu gıybet değil, bühtan-iftira olur. Bu da insana, onda bulunmayan bir kötülüğü nispet etmek olunca gıybetten daha kötü bir davranıştır. Mesela çok zayıf bir kimse için sıska yahut hani şu bir deri bir kemik adam var ya... Gibisinden bir söz etmek, o duysa, bu sözden hoşlanmayacaksa gıybettir. Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... Dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi mümini üzen her hareket de gıybettendir. Meselâ elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir. 17

18 Kısa boylu bir kimse için bodur, uzun boylu için sırık, kilolu bir zat için şişko demek hem gıybettir, hem de terbiyesizlik... Bazı kimseler, kendilerini çok salih ve çok takvalı sanırlar ve gösterirler, hem de günde birkaç saat gıybet yaparlar. Bu konuda Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz ashabına: Gıybet nedir, bilir misiniz? buyurdu. Ashab: ALLAH ve Resûlu daha iyi bilir, dediler. Resûlullah (S.A.V.) efendimiz: Din kardeşini arkasından hoşlanmadığı bir sözle anmandır. buyurdu. Ashabtan biri tarafından: - Ya söylediğim şey din kardeşimde varsa ne buyurursun? denildi. Resûlullah (S.A.V.) efendimiz: Eğer söylediğin şey onda varsa, onu muhakkak surette gıybet ettin. Eğer söylediğin şey onda yoksa muhakkak ona iftira ettin demektir. Buyurdu Görüldüğü üzere, Resûlullah (S.A.V.) efendimiz gıybeti, hakkında konuşulan kimse işittiği takdirde hoşlanmayacağı bir vasfı ile onu anmak olarak tarif etmektedir. Bu vasfın onda olması suçu hafifletmiyor. Olmaması, gıybetten de büyük olan iftirayı teşkil etmektedir. Bir kimsenin arkasından caiz olmayan bir tarzda bahsetmek üç durum arz eder: Ya Gıybet olur, ya bühtan olur, ya da iftira olur. Her üçünün haram olduğu hakkında Kur an-ı Kerimde ayet-i Kerimeler mevcuttur. Müslüman gıybet etmez, Müslüman o kimsedir ki, insanlar onun elinden ve dilinden selamette olurlar. Diliyle eşek arısı gibi sokan kimse ne biçim Müslümandır? Müslüman görünüşlü bir kişi gıybet yapsa, ona yapma deseler, Benim bu yaptığım gıybet değildir... dese, yaptığı gerçekten gıybet ise o kişinin bu sözüyle küfre düşmüş olmasından korkulur. Gıybet: Din kardeşinde mevcut olan, fakat hoşuna gitmiyen bir şeyi söylemendir. İftira ise: Dîn kardeşinin hakkında duyduğun bir şeyin doğru olup olmadığını bilmeden ve araştırmadan orda-burda bahsetmendir.

19 Gıyabında söylediğin şey, ister bedeninde olan bir noksanlık olsun, ister nesebi hakkında olsun müsavidir. Hatta elbisesi, evi ve hayvanı hakkında olsun. Bütün bu mevzularda bir Müslüman ın hoşuna gitmeyeceği şeyleri arkasından söylemek gıybettir. Ebû Berze el-eslemî (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz: Ey dili ile inanıp, imanı kalbine girdirmeyenler! Müslümanların gıybetini yapmayınız. Onların gizli taraflarını araştırmayınız. Çünkü onların gizli taraflarını, araştıranın gizli tarafını da ALLAH araştırır. ALLAH kimin gizli tarafını araştırırsa, evinin içinde bile olsa onu herkese karşı mahcup eder. buyurdu. 3 Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurdu: Mîrac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. Ey Cebrâil! Bunlar da kim? diye sordum. - Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal edenlerdir. 4 Hadis-i şeriftete geçen insanların etlerini yiyenler tabiriyle, ayet-i kerimeye tevkifen gıybet edenler kastedilmektedir. Gıybetin böylece kötülenmesi İslam'ın çok ehemmiyet verdiği içtimâî tesanüdü zedeleyici olmasından ileri gelir. Başka çeşit yaraların tedavisi kolay ise de, manevi yaraların, içtimaî hastalıkların tedavisi zordur. Çoğu kere mümkün değildir. Üstelik bu, ferdî hukuka girmektedir, affedilmesi, öncelikle gıybeti edilen kimsenin affetmesine bağlıdır. Halbuki bazan ırkî, mezhebî, siyasî cemaatî mülahazalarla kitlelerin gıybeti yapılmakta, böylece hem ümmet birliği ciddi şekilde yaralar alarak günümüzdeki darmadağanıklıkta olduğu gibi gayr-i İslam unsurlar karşısında güçsüz duruma düşülmekte; hem de öbür dünyaya büyük veballe gidilmektedir. Gıybete giren ufak bir kelamla, icabında bir millet, bir hizib, bir aile mensupları toptan rencide edildiği için günahı büyük olmaktadır. Gıybet, bütün sâlih amelleri, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi yiyip bitirebilir. Evet ateş, kıymık kıymık toplanan odunu bir anda yok eder. Bir hayat boyu binbir zahmetle kılınan namazlar, tutulan oruçlar ve nice fedakârlıklarla verilen sadakalar hesapsız bir çift sözle bir anda yakılıp yok edilebilecek bir nezâhet arz etmektedir. Resûlullah (S.A.V.) efendimizin ikazı bilhassa bu meselede iyi dinlenilmelidir. Gıybet, küçümsenecek bir şey değildir. Çoğu zaman tüyler ürpertici cinayetler, vicdanlar sızlatıcı aile faciaları hep gıybet yüzünden meydana gelir. Gıybet, başkalarını yıkma iştahıdır. Hazır olmayan insanların ırzlarını, üstünlüklerini ve muhterem hususiyetlerini zedeleme ve parçalama arzusudur. Çekingenliğin; korkaklığın delilidir. Çünkü o, arkadan kötülemedir ve bu, hırsızlığın ve haksızlığın belirtisidir. Gıybet, kuvveti olmayanın kuvveti, azmi olmayanların ümidi, yıkıcılığın yoludur. Gıybet ne suretle olursa olsun, haramdır. Gıybet, lisan afetlerinin en büyüğüdür. Bir Müslümana en fazla zarar veren şey, kendi dilidir. Biz lisanımızı koruyabiliyor muyuz? Gıybetten, nemîmeden uzak duruyor muyuz? İnsanın ahlakî yükselmesine mani olan kötü bir şeydir. Binaenaleyh, bundan kendimizi çekmek ve dilimizi buna alıştırmamak lâzımdır. Herkes seni gıybet etse bile sen kimseyi gıybet etme. Sohbetlerde gıybete sapmamak için, gıybet yapmaya müsait olmayan konular seçilip konuşulmalıdır. Gıybeti dinlemek: Gıybet etmek haram olduğu gibi, yapılan gıybeti dinlemek de haramdır. Binaenaleh, bulunulan mecliste gıybet yapılırsa, mümkünse mani olmalı, değilse meclisi terketmelidir. Bu hususta Resûlullah (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurdu: Gıybet eden ve dinliyen günahta ortaktırlar. 5 Şu halde, bilfiil gıybet yapmadıkları halde gıybete kulak verip dinliyenler de gıybet günahından kurtulamazlar. Ancak dili ile gıybet yapanları men etmeye çalışırlarsa veya buna imkân bulamadıkları takdirde kalben rıza göstermeyip buğz ederlerse, o zaman mesuliyetten kurtulmuş olurlar. Bir mecliste bir din kardeşimizin gıybeti yapıldığında, o Müslüman kardeşimizi müdafaa ederek ona yardımda bulunmalıyız. Bu konuda Muaz b. Esed el- Cühenî (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurdu: 19

20 Kim bir mü'mini bir münafığa, gıybetçiye karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin günahından paklanıp çıkıncaya kadar hapseder. 6 Bu hadis-i şerif, bir mü'min gıybet edildiği zaman sessiz kalmayıp, onun müdâfaa edilmesini teşvik etmektedir. Hadis-i şerifteki münafık tan maksad gıybetçidir. Mü'minin yüzüne karşı değilde gıyabında zemmettiği için münafık denmiş olmaktadır. Öyleyse mü'minin himayesi ile kastedilen şey, onun şerefinin, ırzının korunmasıdır. Bu, lehinde konuşmak veya en azından gıybet etmesine meydan vermemekle olur. Hiç kimseyi gıybet etme, çekiştirme, gıybet yapana mani ol. Söylediğinden çıkıncaya kadar ibaresi söylediğinin sebep olduğu mesuliyetten yani günahtan halâs oluncaya kadar demektir. Daha açık olarak şöyle söyleyebiliriz: Gıybet eden kimse, gıybetiyle 20 kazandığı günahtan, hasmını râzı etmek veya bir şefaate, bir affa uğramak veya günahı miktarınca azab görmek suretiyle temizleninceye kadar köprünün üzerinde hapsedilir. Gıybet edenler, cadde ortasında oturup sağa sola ateş eden kimseye benzer. Hem etraftakileri yaralar, hem de kendi amel sermayesini onlara dağıtır. Bunun için gıybeti işiten kimse, kâdir ise men etmelidir. Böylece gıyaben insanların haklarını koruyanlar, kıyamet gününde himaye edilir. Selef, ibadeti yalnız namaz ve oruçda saymazlardı. İnsanların aleyhinde bulunmamayı en büyük ibadet telâkki ederlerdi. Gıybetten kurtuluş çareleri: Gıybetten kurtulmanın biri icmali diğeri tafsili olmak üzere iki yolu vardır. 1- İcmali yolu: Gıybet yapan kimse, gıybeti sebebi ile ALLAH ın gazabına maruz kaldığını bilmesi lâzımdır. Ve yine bilmesi gerekir ki, gıybet kıyamet gününde hasenatını boşa çıkarır. Kıyamet gününde, gıybet yapanın hasenatı, gıybetini yaptığı şahsa bedel olarak verilecektir.

Bu sıfatlardan bazıları şunlardır: 1- Nankölük; O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır.

Bu sıfatlardan bazıları şunlardır: 1- Nankölük; O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Evren bir bakıma insan merkezli kurulmuştur. Göklerin ve yerin içinde olanların insana hizmet ettiğini Yüce Rabbimiz beyan buyurmaktadır. Bir ayette: O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından

Detaylı

Ölü Kardeşinin Etini Yemek Kadar Çirkin Ve İğrenç Bir Günah:Gıybet Cumartesi, 15 Kasım :40

Ölü Kardeşinin Etini Yemek Kadar Çirkin Ve İğrenç Bir Günah:Gıybet Cumartesi, 15 Kasım :40 Gıybeti, İslâm dini kadar şiddetle ve kesinlikle yasaklayan başka bir din ve ahlâk sistemi yoktur. Çünkü İslam dini, insanlara verdiği ehemmiyetin bir gereği olarak, şahsiyetleri korumaya ayrı bir itina

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

+ Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4.

+ Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4. KUR AN VE HADİSLERE GÖRE BÜYÜK GÜNAHLAR Yüce Rabbimiz Kur an-ı Kerimde şöyle buyuruyor: + Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın Ey iman edenler! Allah'ın emrine uygun yaşayın, O'na (yakın olmaya) vesile/imkan arayın. O'nun yolunda (malınızla, canınızla) cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR RABBİMİZDEN ÇAĞRI Ey iman edenler! Allah'ın emrine uygun yaşayın, O'na (yakın olmaya) vesile/imkan arayın. O'nun yolunda (malınızla, canınızla) cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide Suresi /35) OKUNMAMIŞ

Detaylı

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Mülheim an der Ruhr Fatih Camii Islam kelimesi üc manaya gelir 1. Yüce Allahın emirlerine itaat edip, yasaklarından kacınmak. 2. Bütün insanlarla diğer canlılar

Detaylı

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır: Hayatımız başlangıçtan ölüm anına kadar seyr halindedir. Ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler seyir halindeki arabamıza yön veren işaret levhaları gibidir. Bazı işaretleri algılama, refleks haline dönüşmüşken

Detaylı

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir? Besmele Kitapcığı Besmelenin Anlamı Besmele, bütün varlıkların hal diliyle ve iradeli varlık olan insanın lisanıyla ve haliyle meşru olan her işine Allah ın ismiyle başlamasıdır. En önemli dua ve zikirlerdendir.

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam 2. Ders İLK MUHATAPLAR NEDEN KUR'ÂN'A İMAN ETMEDİLER? Sahâbe demek ne demektir? 1. Beşeriyetlerin İzharı 2. Zaafiyetlerin Islahı 3. Kabiliyetlerin İnşası 4. Mesuliyetlerin İdraki 5. Rehberiyetlerin İhyası

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Muhammed Salih el-muneccid

Muhammed Salih el-muneccid KABİRDEKİ HAYATIN TABİATI NASILDIR? [ Türkçe ] طبيعة الحياة في القبر [باللغة التركية [ Muhammed Salih el-muneccid محمد بن صالح المنجد Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم شاهين Tetkik eden

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir. Duası müstecap, günü bereketli, kalbi mutmain, huzurlu, umutlu, salih bir mü min olabilmek için helal yeme-içme ve helal yaşama ölçülerimizin bilinmesi gerekiyor. Her imtihanımızda ve hayatımızın her kesitinde

Detaylı

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Kur'an-ı Kerimde bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanlara hayat verme gibi

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. SÛRELERİMİZİ tefekkürle ÖĞRENİYORUZ 1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. Benim adım Eûzü. İsmimin anlamı Sığınırım, yardım isterim. Bir tehlike ile karşılaştığınızda güvenilir

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ UMRENİN FAZİLETİ UMRE YAPMANIN FAZİLETİ İbn Mâce deki rivayet şöyledir: Hz. Aişe (r.a) der ki: Ey Allah ın Resulü, kadınlara da cihad var mıdır? Efendimiz (s.a.v): Evet, içinde savaş olmayan bir cihad

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir. UMRE DİNİ SUNUM UMRENİN FAZİLETİ CİHADA DENKTİR Hz. Aişe (r.a) Efendimiz e (s.a.v) sorar: Ey Allah ın Resulü, kadınlara da cihad var mıdır? Efendimiz (s.a.v): Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ! KİM BU ZINDIK! Hamd Allah ındır. O na hamd eder ondan yardım ve mağfiret dileriz nefislerimizin şerrinden amellerimizin kötülüklerinden ona sığınırız. Allah ın yol göstericilik ettiğini hiç kimse saptıramaz.

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s) Ahmed el Hasan (a.s) 1 Rahman ve Rahim olan Allahın Adıyla. Hamd Alemlerin Rabbi Allahadır. Allahın selamı Muhammed ve Al-i Muhammedin, İmamlar ve Mehdilerin üzerine olsun. Dünyanın Doğusundaki ve Batısındaki

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar Dualar Beddualar Çocuklara gösterilen sevgi, dua ile birlikte beden diliyle de gösterilmesi onların okul başarısını artıracaktır. Çocuklar okula giderken sarılarak ve dua ile yollanmalıdır. Bu, çocukların

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; 1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın, 2) Savaş altındaki insanın

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) M.570 senesinde Arabistan ın Mekke şehrinde doğdu. Dedesi Abdül Muttalib ona Muhammed ismini verdi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) öksüz olarak dünyaya geldi. Babası Abdullah, doğumundan

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ استواء االله عرشه ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman el-berrâk Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 00-43 استواء االله عرشه» باللغة ال ية «عبد الر ن ال اك

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) KURAN YOLU- DERS 3 (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) Mübin : Açık ve Açıklayan. Kur an ın sıfatlarındandır. Kur an sadece

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Camiye Girerken Allah ın adıyla, Allah ın Resulüne salat ve selam olsun. Allah ım, hatalarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç. Camiden Çıkarken Allah ın adıyla, Allah

Detaylı

Dilini Tutan Kurtuldu. : Gıybetten Sakınmak

Dilini Tutan Kurtuldu. : Gıybetten Sakınmak Mehmedkirkinci.com Dilini Tutan Kurtuldu. : Gıybetten Sakınmak Kullarına karşı sonsuz rahmet sahibi olan Cenab-ı Hak, lütfunden yaratıp kemale erdirdiği insana, meramını, duygu ve düşüncelerini anlatmak

Detaylı

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Hacı Bektaş-ı Veli Nefsin, azgın bir binek atından daha çok şiddetle gemlenmeye muhtaçtır. Hasan Basri Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa,

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432 ع لكمة الطاغوت» باللغة الت ية «مد صالح املنجد رمجة: ممد مسلم شاه مراجعة:

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ ZEKAT SADAKA: AYET-İ KERİMELER «Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür.» (Bakara,

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

+ Eğer size yasaklanan günah ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4.

+ Eğer size yasaklanan günah ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4. KUR AN VE HADİSLERE GÖRE BÜYÜK GÜNAHLAR Yüce Rabbimiz Kur an-ı Kerimde şöyle buyuruyor: + Eğer size yasaklanan günah ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20 T.C. 8. SINIF I. DÖNEM ORTK (MZERET) SINVI 14 RLIK 2013 Saat: 11.20 DİN KÜLTÜRÜ VE HLK BİLGİSİ 1. Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık. (Kamer suresi, 49. ayet) Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

3 Her çocuk Müslüman do ar.

3 Her çocuk Müslüman do ar. TAHR C * 1 Sözlerin en güzeli Allah ın kitabı, yolların en güzeli Muhammed in yoludur. Buhari, Edeb, 70; tisam, 2. z Müslim, Cuma, 43. z Nesai, Iydeyn, 22. z bn Mace, Mukaddime, 7. z Darimî, Mukaddime,

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF Hamd Allah subhanehu ve tealayadır. Salat ve selam ise O nun Rasulünedir. Bundan sonra: Allah sana hidayet etsin. Bil ki şirk koşmak günahların en büyüğüdür ve bütün amelleri

Detaylı

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? On5yirmi5.com Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem orucunun önemi nedir? Yayın Tarihi : 6 Kasım 2013 Çarşamba (oluşturma : 1/22/2017) Hayatın bütün

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz? Sorularlarisale.com Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz? Kur'an'ın Bütünlüğü Kur'an'ın tamamı birbiriyle bütünlük

Detaylı

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar yusufisik1@hotmail.de K ur ân-ı Kerim deki dua ayetleri gibi Peygamberimizin duaları da Arapça aslından okunursa daha iyidir. Ancak, tercümeleri de dua olarak okunabilir.

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. İlmi olmayan kimsenin dünyada da ahirette de hiç kıymeti yoktur. Ahmed-i Bedevî İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. Abdülvehhab-ı Müttekî İnsanlar, ilmi büyüklerinden

Detaylı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Enes RA'den Hulvânî rivâyet etmiş ki, Peygamber SAS şöyle buyuruyor: RE. 503/2 (Ye'tî alen-nâsi zemânün yed'fîhil-mü'minü lil-{mmeti feyeklull{h: Üd'u lih{ssati nefsike estecib

Detaylı