Homophobie oder Rassismus? Eşcinsel Düşmanlığı mı Irkçılık mı?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Homophobie oder Rassismus? Eşcinsel Düşmanlığı mı Irkçılık mı?"

Transkript

1

2 2

3 Eşcinsel Düşmanlığı mı Irkçılık mı? Sevgili «lubunya» okurları, Türkiyeli eşcinseller olarak tuhaf bir durumda yaşıyoruz. Hem Türkiyeli göçmenler arasında eşcinsel olarak, hem de Alman eşcinseller arasında göçmen olarak ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Sanki bu durum yeterince karmaşık değilmiş gibi üstüne üstlük bazen de tam anlamıyla komik durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun bir örneği şu sıralar Berlin de yaşanıyor. «Bana nerede durduğunu söyle!» gibi beylik bir söylemle göçmen eşcinsellere yönelen dernekler, gazete ve dergiler, göçmenlerin görece daha homofobik olduklarını ima ediyorlar ve konu hakkında fikrimizi soruyorlar. Eşcinseller, daima ve her yerde şiddete maruz kalmışlardır, bu bir gerçek. Tarih boyunca var olan eşcinseller, yine tarih boyunca inkâr edilmişlerdir ve kâh sözle kâh fiziksel şiddetle tehdit edilmişlerdir. Bu, her toplum için geçerlidir. Elbette Almanya da yaşayan göçmenler arasında eşcinsel düşmanlığı vardır, bunu küçümsemek kimseye yaramaz. Yalnız şu sıralar sıkça rastlanan, «İslam şu konu hakkında ne düşünüyor?» sorusunun altında yatan başka birşey daha var. Kara göz, kara kaş = Müslüman = siyasî İslam denklemesi belli bir zihniyete hizmet ediyor. Siz, geri kalmış bir kültürden geliyorsunuz, tamamen dininizin etkisi altında yaşıyorsunuz, kadınları, çocukları ve azınlıkları ezikliyorsunuz vs. Bu, yalnızca «heteroseksüeller» tarafından yapılmıyor. Eşcinsellerin azınlıkta olmaları, ırkçılık konusunda daha duyarlı olmalarını gerektirmiyor. Eşcinselliğin «normalliğini» kabul etmek, bununla da yüzleşmek anlamına geliyor Bu ayın 7 si ila 9 u arası yapılacak ilk Türkiyeli Eşcinseller Kongresine Avrupa nın ve Almanya nın her yerinden gelen, özellikle de Türkiye den katılan arkadaşların hepsini selamlıyor, düzenleyen derneklere kongrenin büyük bir başarı olmasını diliyoruz! Şimdiye kadar medyaya yansıyanlardan yola çıkılırsa bu konuda hiç endişeye gerek yok zaten, Hürriyet gazetesi bile reklamını yapıyor! (Bkz. sayfa 7.) Homophobie oder Rassismus? Als türkeistämmige Lesben, Schwule, Bi- und Transsexuelle leben wir in einer seltsamen Situation. Einerseits werden wir als»andersartige«in unserer ethnischen Community ausgegrenzt, andererseits aber auch als MigrantInnen innerhalb lesbisch schwuler Szenen. Zugehörigkeit wird in beiden Fällen gefordert und gleichzeitig verweigert. Als reichte das allein nicht aus, sind wir manchmal aber auch mit richtiggehend komischen Vorwürfen konfrontiert. In Berlin läuft gerade eine Maschine an, von Vereinen, Zeitungen und Zeitschriften mit immer neuem Futter gespeist, die auf Gedeih und Verderb daran arbeitet zu belegen, dass Migranten (und Migrantinnen?) besonders homophob seien. Sexuelle Minderheiten waren und sind immer und überall Anfeindungen und Gewalt ausgesetzt, ob das nun die»bloße«ablehnung oder körperliche Gewalt ist. Sicher wird es unter MigrantInnen in Deutschland Homophobie geben, dies abzustreiten wäre absurd. Nur, die Frage»Was sagt eigentlich der Islam zum Thema «weist auf etwas ganz anderes hin. Die Gleichsetzung dunkle Augen, schwarzes Haar = muslimisch = islamistisch dient einer bestimmten Ideologie als Stütze, die davon ausgeht, dass manche Kulturen eben zurückgeblieben seien und im religiösen Wahn Frauen, Kinder und Minderheiten brutal misshandelten. Und dies machen nicht allein»heterosexuelle«. Nur weil Lesben und Schwule selbst in der Minderheit sind, heißt das nicht, dass sie in punkto Rassismus besonders sensibel wären. Homosexuelle als»normale«menschen zu akzeptieren heißt wohl auch, sich dieser Tatsache bewusst zu sein Der erste bundesweite Kongress türkeistämmiger Lesben und Schwuler findet diesen Monat vom November in Berlin statt.»lubunya«grüßt die Gäste aus allen Teilen der Bundesrepublik, Europas und vor allem der Türkei und wünscht den organisierenden Vereinen, dass der Kongress ein großer Erfolg wird! Wenn man sich die Medien so anschaut, dann kann ja eigentlich nichts mehr schief gehen. Sogar die liberal konservative Hürriyet macht Werbung für dieses Großereignis (siehe Seite 7)! Und nun viel Spaß beim Lesen, Koray Ali Günay «lubunya» dan sevgilerle, Koray Ali Günay 3

4 03 Koray Ali Günay: Giriş 05 Hakan Taş Alamanyam: Radyoda Schröder 07 Julide Harman İlk Türkiyeli Eşcinseller Kongresi 08 Koray Ali Günay Kim Bu «Göçmen» Dedikleri? 11 Ulaş Yılmaz Dünya Küçük, Dün Uzak 12 Deniz Güvenç Ne O «Uyum» Dedikleri? 14 Florian Harsch Alman Erkekliği, Türk Erkekliği 16 Koray Ali Günay Böl ve Yönet 18 Hakan Taş Dobra Dobra Günter Piening 21 Hürü Hürü nünm Sokakları: Seviciliğin Tarihçesi 23 Alpay Yırtık Don 28 Hakan Taş Her Yağmur Yağdığında 30 Dr. Civanım Ev Kadınlarında Sporcu Hastalığı 33 Hasret Yeter Burçlar 35 Golden Abla Golden AblaM 38 lubunya lubunya Berlin 03 Koray Ali Günay: Editorial 05 Hakan Taş Alamanyam: Schröder Goes Leander Julide Harman Der erste Kongress türkeistämmiger Lesben und Schwuler 08 Koray Ali Günay Wer sind das eigentlich, die»migrantinnen«? 12 Deniz Güvenç Was bedeutet eigentlich Integration? 14 Florian Harsch Deutsche Männlichkeit vs. Türkische Männlichkeit 16 Koray Ali Günay Teile und herrsche 18 Hakan Taş Klartext Interview mit Günter Piening 21 Hürü lubunya historique: Die Geschichte der lesbischen Liebe 23 Alpay Yırtık Don 28 Hakan Taş Immer wenn es regnet 33 Hasret Yeter Horoskop 38 lubunya lubunya Berlin 4

5 Radyoda Schröder Kırmızıgül Söylüyor: «Yıkılmadım ayaktayım» Bildiğiniz gibi Almanya hükümeti gibi meclisten Birlik Partilerinin de desteğiyle geçirdiği sağlık reformunun ardından sosyal alanda yapmayı planladığı reformları, partiler içindeki tepkilerin giderek artmasına rağmen gündemine aldı. Başbakan Schröder, neredeyse yaptığı her konuşmada, kırmızı yeşil hükümetin yapmayı planladığı reformlara bir alternatif olmadığını ve bu reformların meclisten geçmemesi durumunda istifa edebileceğini bile açıkladı. Giderek artan işsizliği önlemek için bir yandan sağlık alanında önümüzdeki yıldan itibaren önemli kısıtlamaların yapılmasını karara bağlayan hükümet bununla yetinmiyor; mecliste Schröder in savurduğu istifa tehditlerinin ardından koalisyon ortaklarının desteğini alan istihdam piyasası ve işsizlik yardımına ilişkin reform tasarısı da büyük kısıtlamaları beraberinde getirecek Bu arada hükümet içi muhalefet, Başbakan Gerhard Schröder in mecliste yapılacak her oylama öncesi yaptığı istifa tehditlerinin tekrarlanmasının gereksiz olduğunu, Schröder in siyasi geleceğini söz konusu reformların meclisten geçmesiyle bağlantılı olduğunun bilindiği yönünde bir değerlendirme yaptı. Bilindiği gibi Schröder ilk kez istifa tehdidinde bulunmuyor. İlk kez 2001 yılında Alman askerlerinin Afganistan daki Uluslararası Güvenliğe Destek Gücü ne katılmalarına ilişkin oylamada, kararın federal meclisten geçmemesi durumunda istifa edeceğini açıklamış, oylamayı hükümete güvenoyu olarak değerlendireceğini belirtmişti yılının Haziran ayında ise sosyal sisteme ilişkin reform tasarılarının ilkesel olarak yer aldığı Ajanda 2010 başlıklı programın oylanması sırasında istifa ve güvenoyu konusu hükümet partilerini dile getirilmemiş gizli bir tehdit olarak huzursuz etmişti. O tarihlerde ayrıntıları belli olmayan reformların ayrıntılarının açıklanmasıyla birlikte hükümet içi muhalefet de giderek arttı. Almanya da Sosyal Demokratlar ın yıllardır övündüğü sosyal sistemde kısıtlamalar getiren reformların partinin ideolojisine uymadığını belirten muhalifler ayaklandı. Sosyal Demokrat Yeşiller hükümetini baştan beri destekleyen sendikalar bile son reform Schröder Goes Leander:»Davon geht die Welt nicht unter «[Aus dem Türkischen: Koray Ali Günay] Die deutsche Regierung hat bekanntermaßen nach der Gesundheitsreform, die sie mit Unterstützung der Unionsparteien durch das Parlament gejagt hat, ein neues Thema auf die Tagesordnung gesetzt. Trotz wachsender innerparteilicher Spannungen geht es nun um weitere»reformen«im sozialen Bereich. In fast jeder Rede, die er hält, spricht der Bundeskanzler davon, dass die geplanten Einschnitte unumgänglich seien und dass er zurücktreten könne, falls diese Reformen nicht durch den Bundestag kommen. Denn die Gesundheitsreform, bei der gravierende Einschnitte im Gesundheitswesen beschlossen wurden, reicht der Regierung nicht. Nachdem er durch die Rücktrittsdrohungen die Koalitionäre hinter sich bringen konnte, sind nun die Arbeitsmarktpolitik und die Arbeitslosenversicherung dran, wo die Entwürfe und Diskussionen wiederum nichts Gutes verheißen. Die Opposition innerhalb der Regierungsparteien hat derweil deutlich gemacht, dass sie sehr wohl weiß, dass die Zukunft von Bundeskanzler Schröder von der Umsetzung der Reformpläne abhängt. Er müsse nicht vor jeder Abstimmung mit seinem Rücktritt drohen. Dies hat er bekanntermaßen schon einmal gemacht, als es darum ging, deutsche Soldaten nach Afghanistan zu schicken, um dort die internationale Schutzstruppe zu unterstützen. Der Bundeskanzler hatte die Abstimmung über dieses Thema zu einer Vertrauensfrage gegenüber der Regierung stilisiert und wollte seinen Posten räumen, falls das falsche Ergebnis herausgekommen wäre. Und im Juni 2003 ärgerten sich die Regierungsparteien wiederum, als die Abstimmung zur»agenda 2010«wieder überschattet wurde durch die zwar unausgesproche gleiche Drohung von Gerhard Schröder. 5

6 planlarına karşı hükümete bayrak açtılar ve başkent Berlin de 1 Kasım da yapılan ve yüz binlerin katıldığı hükümeti protesto yürüyüşünde yer aldılar. Başbakan Schröder, tüm bu gelişmelere rağmen vurdum duymaz tavrını sürdürmek niyetinde gözüküyor. SPD parti başkanı, hükümetin devamını reformlara bağlayarak parti içi disiplini yeniden sağlamaya çalışıyor. Eylül ayında Bavyera da yapılan eyalet seçimlerinde oy oranı %18 lere düşen SPD, bu seçimlerden ders çıkarmış gözükmüyor. Emekli maaşlarının önümüzdeki yıllarda dondurulmasına yönelik yapılan son açıklamaların ardından Sosyal Demokratlar Bavyera da olduğu gibi sadece gençler arasında değil, bundan böyle emekliler ve işsizler arasında da giderek oy kaybına uğrayacak gibi görünüyorlar. Schröder sizce bir sonraki seçimlere kadar istifa tehditleriyle ayakta kalabilir mi yoksa Merkel ya da Stoiber başkanlığında kurulacak muhafazakâr bir hükümet işçinin, emeklinin ve öğrencinin sorunlarını çözebilir mi, ne dersiniz? Je offener die Inhalte der geplanten Reformen diskutiert werden, desto ärger wird die regierungsinterne Opposition gegenüber dem Bundeskanzler. Es gibt immer wieder Aufstände von SozialdemokratInnen, die der Meinung sind, dass sich die Einschnitte nicht mit der Linie der Partei decken. Die Veränderungen in den Sozialsystemen, das lange Jahre als vorbildlich galt, ärgern nunmehr sogar die Gewerkschaften, die am 1. November mit anderen regierungskritischen Organisationen zu Hunderttausenden auf die Straße gingen. Es sieht aber so aus, als wolle Gerhard Schröder trotzdem so weitermachen wie bisher. Indem er die Fortsetzung der Regierung von der Umsetzung der Reformen abhängig macht, will der Parteivorsitzende der SPD für interne Disziplin sorgen. Es scheint, dass aus dem 18% Wahlergebnis in Bayern keine Lehre gezogen wurde. Die angedrohte Stagnation der Renten wird wohl dazu führen, dass nicht nur Jugendliche, sondern bald auch RentnerInnen und Arbeitslose den SozialdemokratInnen den Rücken zukehren. Wo dann die Stimmen herkommen sollen, bleibt unklar. Wie lange wird es Schröder wohl mit seinen ewigen Rücktrittsdrohungen machen? Oder werden etwa Merkel/Stoiber vor dem nächsten Wahltermin an die Macht kommen und sich um die Probleme der ArbeiterInnen, RentnerInnen, SchülerInnen und StudentInnen kümmern? küçük İskender Okuma Akşamı 10 Kasım 2003 PallasT Potsdamer Straße/Pallasstraße köşesi Giriş: 2 Euro Düzenleyen: Berlin-Brandenburg Türkiyeli Eşcinseller Derneği (GLADT e.v.) gladt@web.de 6

7 İlk Türkiyeli Eşcinseller Kongresi Julide Harman 7 9 Kasım tarihleri arasında Berlin Schöneberg ilçesinde gerçekleşecek ilk Türkiyeli eşcinseller kongresini büyük bir heyecanla bekliyorum. Yaklaşık bir yıl süren yorucu hazırlık sürecinden sonra umarım herşey çok güzel olur. Zaten bütün Avrupa dan ve Türkiye den katılacak arkadaşların yanı sıra gelecek «önemli» insanlar her katılan için bir kazanç olacaklar: İnsan hakları aktivisti avukat Eren Keskin, Radikal gazetesinin tanınmış yazarlarından Yıldırım Türker, (çok sevdiğim) şair küçük İskender, çeşitli politikacılar, gazeteci yazarlar, sanatçılar vs. Bu kongreye katılmak, sanki tarihi bir olaya tanıklık etmekmiş gibi geliyor bana. Türkiye toplumu ve göçmen Türkiyeli toplumlarda büyük adımlarla ilerleyen eşcinsel hareketinin çok güzel bir göstergesi olacak bu ilk kongremiz. Almanya nın en büyük eşcinseller dergisi, Berlin de yayınlanan Siegessäule gibi köklü eşcinsel basının yanı sıra kongrenin Türk medyasına da yansıması beni bir ayrı sevindiriyor. Yanda görüldüğü gibi, eşcinsellere ve eşcinselliğe çok sıcak bakmayan Hürriyet gazetesi bile, 23 Eylül de kongremiz hakkında haber yayınlamaya başladı. Yine programa katılacak Almanya daki göçmen örgütlerin temsilcileri bizim açımızdan belki de daha da önemli. Eğer bu toplum içerisinde birşeyler değiştirmek istiyorsak, bizimle beraber politika üretecek çoğunluk mensubu insanlara ihtiyacımız var. Sonuçta, Türkiye deki KAOS GL dergisinin kapağında yazan «EŞCİNSELLERİN KUTULUŞU HETEROSEKSÜELLERİ DE ÖZGÜR- LEŞTİRECEK» bizim için ve burası için de geçerli Der erste Kongress türkeistämmiger Lesben und Schwuler Julide Harman [Aus dem Türkischen: Koray Ali Günay] Zwischen dem 7. und 9. November wird im Berliner Bezirk Schöneberg der erste bundesweite Kongress türkeistämmiger Lesben, Schwuler, Bi und Transsexueller stattfinden. Ich warte mit großer Spannung darauf und ich hoffe, dass nach der fast einjährigen Vorbereitungszeit alles glatt läuft! Aber allein die»wichtigen«leute, die neben all den TeilnehmerInnen aus ganz Europa und der Türkei anreisen, werden ohnehin ein großer Gewinn für alle TeilnehmerInnen sein: Die Menschenrechts-Aktivistin und Rechtsanwältin Eren Keskin, der bekannte Kolumnist Yıldırım Türker von der linksliberalen Tageszeitung Radikal, der Dichter küçük İskender, den ich sehr mag, aber auch PolitikerInnen, JournalistInnen und KünstlerInnen Ich glaube, an diesem Kongress teilzunehmen wird im Nachhinein so etwas wie die Teilnahme an einem geschichtlichen Großereignis. Es wird ein Meilenstein in der Lesben und Schwulenbewegung in der Türkei und auch innerhalb der türkeistämmigen Community in Deutschland, wo ohnehin eine rasante Entwicklung stattfindet. Eine Vorahnung bekommt man, wenn man sieht, dass nicht nur verwurzelte Zeitschriften wie die Siegessäule aus Berlin darüber berichten. Auch die Medien mit nicht homosexuellem Hintergrund veröffentlichen fleißig über uns und den Kongress. Wie hier zu sehen ist, sogar die Hürriyet, die mit Homosexualität sonst eher Probleme hat. (Ausgabe vom 23. September 2003.) Aber auch die VertreterInnen der MigrantInnen Organisationen, die teilnehmen werden, sind sehr wichtig. Wenn wir in dieser Gesellschaft etwas verändern wollen, brauchen wir Mitglieder der Mehrheitsgesellschaft, die mit uns zusammenarbeiten und Strategien entwickeln. Am Ende gilt ja auch hier und für uns, was auf dem Titelblatt der wichtigsten Homo Zeitschrift aus der Türkei (KAOS GL) steht:»die Emanzipation der Homosexuellen wird auch die Heterosexuellen befreien«wir sehen uns dann auf dem Kongress! Kongrede görüşmek üzere! 7

8 Wer sind das eigentlich, die»migrantinnen und Migranten«? Koray Ali Günay Deutschland ist seit jeher ein Land, in das Einwanderung stattfindet. Seit jeher wandern auch Menschen aus, das wird oft vergessen, aber darüber will ich hier nicht schreiben. Selbst wenn es auf den ersten Blick einfach erscheint, ist es nicht ganz klar, wer eigentlich»migrant«oder»migrantin«ist. In der Behördensprache existiert dieser Begriff gar nicht. In Statistiken und Gesetzestexten herrscht immer noch der Begriff»Ausländer«, der terminologisch die»gastarbeiter«und»gastarbeiterinnen«ablöste. Was einerseits ein Vorteil ist, weil hier alle Menschen zusammengefasst werden können, die z.b. trotz deutscher Staatsbürgerschaft einen Migrationshintergrund haben, erweist sich auch als Nachteil. Wo sind die Gemeinsamkeiten zwischen Menschen, die seit einem Jahr als Asylbewerber/in aus politischen Gründen hier leben und solchen, deren Großeltern als Arbeitsmigrantinnen und migranten hier eingewandert sind? Familienzusammenführung,»Elite-Migranten«(zum Beispiel für kurzfristige Arbeitsverhältnisse in der Computer-Branche) oder Studienaufenthalte stellen ganz andere terminologische Herausforderungen dar. Auch politisch stellt sich die Frage, wie sinnvoll ein Verweis auf Wanderungsbewegungen sein kann (lat. migrare = wandern). Eine deutsche Staatsbürgerin mit»ausländischer«herkunft, die hier geboren ist und ihre Schullaufbahn hier absolviert hat, hier lebt und vermutlich auch hier sterben wird,»wandert«nicht. Sie ist»eine von hier«, auch wenn sie nicht»eine von uns«ist. Trotz dieser begrifflichen Schwierigkeiten erscheint es sinnvoll, an»migrantin«/»migrant«als Begriff festzuhalten, denn vielfach hat es unabhängig vom subjektiven Befinden großer Auswirkungen, ob man tatsächlich ein- oder ausgewandert ist bzw. einen Migrationshintergrund hat: Insbesondere der Zugang zu Ämtern, Institutionen oder in den Bereich der Wirtschaft ist klar verbunden mit der Frage der Zugehörigkeit oder Nichtzugehörigkeit. Kim Bu «Göçmen» Dedikleri? Koray Ali Günay Almanya hep bir göç ülkesiydi. Herzaman buradan gidenler olduğu gibi, buraya gelenler de oldu. Ama, her ne kadar ilk bakışta kolay olsa da, kimin «göçmen» olduğunu saptamak hiç de kolay değil aslında. Devlet dilinde bu terim zaten yok, yasalarda ve istatistiklerde halen «misafir işçilerden» («Gastarbeiter») sonra gelen «yabancılardan» («Ausländer») söz edilmekte. Bunun olumlu ve olumsuz yanları var. Bir taraftan uyruğa bakmaksızın herkesi kapsıyor ailenin geçmişine dayanan «göçmenlik» olgusu. Ama bunun olumsuz yanları da var tabii. Bir yıldır siyasi sebeplerden dolayı Almanya da mülteci Die Wanderungsbewegungen nach dem Zweiten Weltkrieg Migration ist kein neues Phänomen, schon im Altertum, aber auch im Mittelalter und in der Neuzeit haben Massenwanderungen stattgefunden, die von verschiedenen Faktoren ausgelöst wurden (Hunger, Krieg, Vertreibung ). Hier soll aber kurz die Nachkriegsgeschichte Deutschlands in Betracht gezogen werden, namentlich olarak yaşayan bir insanın 60 lı yıllarda buraya göç eden işçi aileleriyle ortak noktaları nedir? Aile birleşimi ile ya da kısa bir vade için gelen, örneğin bilgisayar alanlarında çalışacak «elit göçmenler» ya da okumak için gelen öğrenciler terminolojiyi ilâveten zorluyorlar. 8

9 Westdeutschlands, weil die Bedingungen in der DDR einer Spezifik unterlagen, die uns in diesem Zusammenhang nicht interessieren müssen. Im Gegensatz zu den ehemaligen Kolonialmächten Frankreich und Großbritannien hat Westdeutschland eine eigene Entwicklung durchgemacht, wo die Arbeitsmigration aber trotzdem Parallelen zu den westeuropäischen Nachbarn aufweist. Um den Bedarf an verfügbaren Arbeitskräften zu decken, wurden zwischenstaatliche Abkommen mit südeuropäischen und nordafrikanischen Ländern geschlossen, um Bunun dışında siyasi anlamda da sorgulanması gerekiyor «göçmen» denilen bu kimlik. Göç, bir yerden bir yere gitmekten geliyor. Burada doğup yetişen, tahsilini burada tamamlayan ya da çalışan, burada yaşayıp burada ölecek olan bir insan nereden nereye göç ediyor ki? O, «bizden» olmasa da bir «buralı» değil mi? Ama bu kavram kavgalarının dışında yine de «göçmenliği» kesip atmamakta yarar var. Ne de olsa birçok alanda, şahsi duruşa bakmadan Alman ya da «farklı» olmak birtakım olumlu ya da olumsuz neticeyi beraberinde getiriyor. Bu, özellikle insan devlet ilişkilerinde, kuruluşlarla ilişkilenmede ve özellikle iş alanda etkin, yazılı olmayan, görülmez kurallardan birisi. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Göç Göç, çok yeni bir olgu değil, tam tersine eski çağlardan orta çağa, orta çağdan günümüze hep var olan birşey. Sebepleri ise savaş, açlık, mübadeleler Burada, Almanya nın İkinci Dünya Savaşı sonrası tarihi göz önünde bulunduruluyor ki, bizi ilgilendiren dönem bu. (Yalnızca Batı Almanya nın tarihi bu aslında, ama Doğu Almanya ya özgü özellikler bizi bu bağlamda ilgilendirmiyor.) hauptsächlich junge gesunde Männer ins Land zu holen, die hier arbeiten und dann wieder zurück in ihre Heimatländer geschickt werden sollten. Eine nennenswerte Migration von Frauen gab es nur aus Südkorea (ab 1970), wo hauptsächlich Krankenschwestern angeworben wurden. Der Anwerbestopp 1973 führte zum einen dazu, dass die Arbeitsverträge nicht verlängert wurden, was vor allem die Staatsbürger von EG- Ländern betraf, und andererseits zum Nachzug der Ehefrauen und Kinder vor allem der Menschen aus mehrheitlich islamischen Ländern. In der Folge entstand durch Kinder, die hier geboren wurden, die so genannte»zweite Generation«. Von 1973 (2,7 Mio.) bis heute (ca. 8 Mio.) steigerte sich die Zahl der Migrantinnen und Migranten kontinuierlich, so dass spätestens Anfang der 90er Jahre die Frage quasi»natürlich«aufkam, was mit diesen Menschen seitens der Politik anzufangen sei. Da eine Rückwanderung nicht in Sicht war, betrat das Wort»Integration«die Bühne. (Etwa 30% der Migrantinnen und Migranten heute sind türkeistämmig.) Almanya ya göç, eski sömürgelerinden Fransa ya ya da İngiltere ye akın eden göçmenlerin göçünden çok farklı gerçekleşti. Buna rağmen yine de ortak noktaları var: Örneğin başlangıçta, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika ülkeleriyle yapılan anlaşmalar sonucu genç ve sağlıklı erkekler alındı Almanya ya. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra yaşanan ekonomik sıkıntılar atlatılmıştı ve görülmedik bir büyüme gerçekleşiyordu Batı Almanya da. Bu genç insanları kullanıp, sözleşmeleri bittiğinde ülkele Was ist das,»integration«? Neben den Hinweisen, dass Integration Geduld und einen langen Atem erfordere (Johannes Rau), finden sich in der Literatur nur diffuse Vor rine geri göndermek istiyordu tekrardan canlanan devlet. Bu bağlamda kadınlar istenmiyordu ki, yalnızca Güney Kore den (1970 sonrası) hemşire olarak alınan bayan işçiler gelmişti ciddi bir boyutta. 9

10 stellungen davon, was das denn sei. Sprache scheint eminent wichtig zu sein, aber auch»unsere Werte«und das Grundgesetz, zu dem man sich bekennen muss. Inwieweit dies mit einem Verlust der»nationalen«,»ethnischen«oder»kulturellen«identität verknüpft sein muss, hängt vom politischen Lager ab, das die Integration der neu Hinzugekommenen fordert. Allgemein akzeptiert scheint indes die Vorstellung, es gebe etwas Konsistentes, in das sich Willige integrieren können. Was das aber sei, dieses»wir«und»uns«, das wird nirgends deutlich. Vielmehr wird die Komplexität der Gesellschaft in Deutschland oft außer Acht gelassen und ganz unbefangen ein»wir«suggeriert, wo es wie in allen Gesellschaften viele verschiedene»wir«s gibt. Ganz selbstverständlich (statisch) ist nichts in der deutschen Gesellschaft, jüdische Deutsche werden mit»wir«etwas Anderes meinen als Afrodeutsche oder bayerische CSU-Wähler vom Dorf. Es mag sein, dass dies für die nationale Identität der Deutschen schädlich ist, es kann aber auch sein, dass es einfach nur zeigt, wie wenig sinnvoll eine nationale Identität allein aus historischen Erwägungen ist. Wer will da entscheiden, wo hinein sich wer integrieren soll? Beklenilen bir kriz yüzünden 1973 te durdurulan işçi alma programlarından sonra iki farklı gelişme görülüyordu: Özellikle Avrupa Topluluğu vatandaşları, uzatılmayan sözleşmeler sonucu Almanya yı terk ediyorlardı, İslam ın egemen olduğu ülkelerden gelen erkekler ise, aile birleşimi yoluyla eşlerini ve çocuklarını getirmeye başlıyorlardı. Burada doğan çocuklar sayesinde sosyoloji, «ikinci kuşak» terimine kavuştu te Almanya da takriben 2,7 milyon göçmen yaşarken, bu rakam bugün sekiz milyona ulaşmış bulunuyor. Böylelikle en geç 90 lı yıllarında sahneye «Uyum» sorunu çıkıyor. Bu insanlar Almanya yı terk etmeyeceklerine göre, ne yapmalıydı onlarla? (Bugünkü göçmenlerin % 30 u Türkiyeli.) Bu «Uyum» Dedikleri Ne? Uyum, sabır ve uzun vadeli mücadele isteyen birşey diyor Cumhurbaşkanı Johannes Rau. Bunun dışında literatürde, uyumun ne olduğuna işaret eden somut birşey bulmak olanak dışı gibi. Dil önemli bir konumda, bu belli. «Değerlerimiz» de. Bir de Anayasaya saygı tabii. Bunların, «ulusal», «etnik» ya da «kültürel» kimlikten ne derecede vazgeçilmesini gerektirdiği meçhul ya da «uyum» isteyen kişinin hangi partiye bağlı olduğuna bağlı. Genelde kabul gören bir unsur ise, isteyen her kişinin uyum sağlayabileceği birşeyin var olması. Ama bu «biz in» ya da «bizim in» ne olduğunu kimse söylemiyor. Almanya daki toplumun ne derece muhtelit (kompleks) birşey olduğu görülmek istenmiyor, daha da çok, var olmayan bir bütünlük kurgulanmaya çalışılıyor. Bir değil, birçok «biz» var Almanya da her toplumda olduğu gibi. Hiçbir şey, «hep böyleydi, hep böyle kalacak» değil; yüzyıllardır Almanya da yaşayan Yahudiler ya da Afrika kökenli Almanlar, «biz» dediklerinde, muhafazakâr bir köylüden bambaşka şeyler ifade ediyorlardır büyük bir ihtimalle. Bu, elbet ulusal kimlik açısından tehlikelidir, ama belki de ulusal kimliğin geleneksel olarak bile ne kadar gereksiz olduğuna bir işaret de olabilir. Sonuçta kim kime, neye uyum sağlayacağını buyurabilir ki? Kurban Bayramı

11 Ulaş Yılmaz Dünya Küçük, Dün Uzak Dünya küçüldü. Çok küçüldü hem de. Artık eskisi kadar acıtmıyor ayrılığın, uzaklığın, acısı insanların canını, on yıllar öncenin silik anıları kadar. O anılar da olsa olsa bir iki türkü ve iki kalem fotoğraftan ibaret. Onlara bakıp duyduğumuz acı sadece kendi yolculuklarımızı anlatıyor bize. Sadece dinlediğimiz hikâyeler bunlar. Yaşamadık hiç birini. Yine de hissedebiliyoruz. Hikâyelerimiz çok güçlüdür bizim ve biz de güçlüyüz onlara inandığımız kadar. Onlar bizim bağnazlığımız, onlar bizim töremiz, dilimiz, dinimiz; onlar bizim gözümüz, kulağımız; kitabımızdır velhasıl. Bozkırın, karlı dağların, heyelanları bol yamaçların, denizin kitabı. Oradan okur oradan öğreniriz. «Erkekler uzak memleketlere gidiyorlar. Gidiyorlar, yanlarında kadınları, varsa bir iki de bebe Bebeler ağlıyor. Sıkıntı niye bu kadar erken başlar ki? Ne zor be, insanın toprağını bırakıp uzaklara gitmesi. Hele o topraktan, başka bildiği tek şey elleriyse. Kocaman elleriyle avuçladığı bir tutam toprak ceplerinde, terk ediyor erkekler, memleketi. Yol uzak; gemiler büyük ve kocaman eller yumruk olmuş. Lakin kâr etmiyor hiç bir şey: Yol uzak; gemiler büyük ve kocaman eller yumruk Gemiler hareket etti. * * * Hatice daha önce köyden hiç çıkmamıştı. Buraya gelene kadar yollarda geçirdiği bir haftayı saymazsak bildiği tek yer köyüydü. Önce ilçeyi gördü. Sonra da şehri. Buraya gelene kadar yol o kadar uzun sürdü ki Hatice kocasının kulağına utarak fısıldayıverdi: «Dünya ne büyükmüş git git bitmiyor.» Hatice nin kocasının tarlası tapanı yoktur. İcarcıdır; başkalarının toprağını sürerek geçinirler yani. Dünya malına sayılacak bir bağları vardı, bir de iki keçi, beş tavuk, bir horoz.. Onları da sattılar yolculuk için. Nasıl oldu; neden düştüler bu göç yollarına, Hatice bilmez. Söylemedi kocası. O da sormadı. Kocası onu kaçırdığında da sormamıştı. Bir gün «Gel!» demişti İbrahim. O da gitmişti peşi sıra. Beş gün yazıda yabanda yatmışlardı. Sonra aynı hanede bir yastığa baş koymuşlardı. Çok şükür kimse zorluk çıkarmamıştı fukaralıktan başka. Çok zor olmuştu tek göz evin kurulması. Senesinde doğurdu, devrisinde bir tane daha. Sonra bir gün kerpiç dökerken harcın içine saman katmadı diye İbrahim den dayak yedi. O günden sonra döl tutmadı. Her şeye rağmen pek severdi kocası onu. Tarladır, bostandır demez çökerdi tepesine. «Avradım değil misin?» derdi Hatice biraz nazlandığında. Hatice, bir yandan utanıyordu kocasının erkekliğinden, bir yandan da pek seviyordu kocasının erkekliğini. Karışık duygulardı bunlar. «İyi ki kaçmışım sana» derdi pek coşarsa eğer. Sonra utanıp bükerdi boynunu. Bu kez de boynu büküktü ama ne utançtan ne de coşkudan. Kocasına kaçarken hissettiği gibi birşeydi. Bildiği alışkın olduğu her şey arkada kalmıştı. Dünyanın öbür ucuna gelmişlerdi. Geri dönmek istiyordu; sesi çıkmadı. Gözünün gördüğü en son yere kadar uzanan suya baktı. Allah yaratısıydı bu koca su. Altlarındaki bineğin de Hak işi olduğundan emindi Hatice. Birisi çıksa da «Buna gemi derler; insan yapısıdır» dese. Önce yüreğinin derinlerinden bir tövbe çeker sonra da kapatırdı yüzünü yazmasıyla. Tanık olmak istemezdi böylesi inkâra. Gemi limandan ayrılalı beri çok zaman geçmişti. Güneşin doğusundan ve batışından başka zamanı gösterecek hiç bir şey yoktu. Sadece su vardı ve bol bol mide bulantısı. Bir rahatsızlık için için kemiriyordu Hatice yi ve İbrahim i. Yine de ne Hatice İbrahim e ağzını açıp tek kelime edebildi ne de İbrahim Hatice ye. Aradan belki on belki de on beş gün daha geçti. Gün geçtikçe rahatsızlıkları arttı. Dayanamaz oldular. Dokunsan ağlayacaktı her ikisi de. Nitekim bir ara göz göze geldiklerinde içlerinde rahatsızlık göz yaşlarına boğuverdi her ikisini de. Sarılıp ağladılar uzun uzun: Bir daha asla geri dönemeyeceklerdi Avustralya denilen o gâvur memleketinden. 11

12 Was bedeutet Integration?! Deniz Güvenç In der ganzen Diskussion um Menschen, die mit Migrationshintergrund in Deutschland leben, ist das Wort»Integration«zu einem festen Bestandteil geworden: Die Migrantinnen und Migranten mögen sich stärker integrieren und in Deutschland»ankommen«. Es stellt sich für mich allerdings die Frage, was die Integrationsfähigkeit von Einheimischen ausmacht? Bedeutet dies, dass der eingeborene deutsche Mensch da in Deutschland nach wie vor das Abstammungsprinzip gilt und erst allmählich das Territorialprinzip ergänzend eingebunden werden soll, mache ich die Unterscheidung zwischen Eingeborenen und Einheimischen bestimmte Verhaltens und Denkweisen bei Einheimischen in der Art und Weise kritisieren darf, dass sie als»integrationsunwilligkeit«gesehen und somit als Absage an die deutsche Gesellschaft interpretiert werden? Was heißt das konkret? In der Debatte über integrationsunwillige Einheimische kommt es mir so vor, als ob sie auf bestimmte Eigenschaften reduziert werden: patriarchalisch, sexistisch, homophob, rückständig, gewalttätig, aggressiv usw. Ich will das nicht abstreiten, da dies bestimmt auch alles der Fall sein mag oder auch sein kann. Mir drängen sich dabei allerdings folgende Fragen auf: Lässt sich dies nur auf den ethnischen Aspekt reduzieren? Oder will man sich mit sich selbst gar nicht konfrontieren und benutzt dafür lieber die anderen?! Als Eingeborener hat man natürlich das Recht, sich in anderer»angelegenheiten«einzumischen und für sich klare Grenzen gegenüber den anderen zu setzen. Es geht mir in erster Linie darum, dass man sich seiner Selbst bewusst wird und sich dem auch stellt. Das bedeutet für mich, dass ich mir erst einmal meine eigenen patriarchalischen, sexistischen, homophoben, rückständigen, gewalttätigen und aggressiven Charakterzüge bewusst mache. Dann kann ich mich mit denen innerhalb meiner Gruppe auseinander setzen und dabei auf die anderen zugehen. Ne O Uyum Dedikleri?! Deniz Güvenç Ne zaman Almanya da yaşayan göçmenlerin konuşulsa, «UYUM» diye bir sözcükle karşı karşıya kalıyoruz. Göçmenler, daha fazla uyum sağlayıp Almanya ya «varmaları» bekleniyor. Beni başka şeyler ilgilendiriyor bu bağlamda: Buralılar ne kadar uyum sağlayabilecekler? (Almanya da Almanlık hâlâ sülaleden gelen birşey olarak görüldüğü için göçmen ve buralı ayrımını yapmakta yarar var diye düşünüyorum.) Buralılar, göçmenlerde bazı davranışlarını ve genelde düşünce tarzlarını öyle eleştiriyorlar ki, göçmenler uyum sağlamak istemiyorlarmış gibi görülüyor. Bu da neticede, Alman toplumunu reddetme olarak algılanıyor. Bu ne anlama geliyor? «Uyumsuz göçmenler» tartışmalarında görülmesi gereken birşey var: Göçmen kimlik daima olumsuz unsurlardan oluşuyor. Örneğin ataerkillik, cinsiyetçilik, eşcinsellere karşı olmak, gericilik, şiddet yanlılığı, kavgacılık vs. Bunların hepsi doğru da olabilir, yanlış da. Sorulması gereken asıl sorular ise şunlar: Bu olumsuzluklar yalnızca etnik kökene indirgenebilir mi? Ya da bu, suçu başkalarında arayarak kendi sorunlarından kaçma yöntemi değil mi? Elbet buralıların hakkıdır «başkalarının» işine karışmak. Ya da onlara karşı sınırlarını belirlemek. Ama ilk etapta insan kendini bilmeli ve kendini sorgulamalı, yani benim kişiliğim ne kadar ataerkil, cinsiyetçi ya da eşcinsel düşmanı? Ben ne oranda şiddet yanlısıyım, ne kadar saldırgan? Daha sonra bunları ait olduğum grup içerisinde tartışarak başkalarına yaklaşmak bana daha cazip bir yöntem olacakmış gibi geliyor. Otantik ve inandırıcı bir uyumun temeli, kendimle diyalog içerisinde bulunmamdır. Ancak bu şartı yerine getiriyorsam başkalarıyla birlikte hepimizi ilgilendiren konuları işleyebilirim. Eine authentische und überzeugte Integration wird meiner Meinung nach erreicht, wenn ich im Dialog mit mir selber stehe. Denn erst dann kann ich einen Dialog miteinander übereinander gemeinsam führen. 12

13 13

14 Deutsche Männlichkeit vs. türkische Männlichkeit Warum es männlich ist, Schwule und Lesben zu diskriminieren Florian Harsch Seit fast 30 Jahren kämpfen Teile der deutschen Frauenbewegung für die Auflösung der Geschlechterrollen, weil sie die Menschheit spaltet in zwei Sorten von Mensch. Die eine Sorte soll stark und mächtig und damit der anderen Sorte überlegen sein. Diese soll genau das Gegenteil, nämlich schwach und weich und von der starken Sorte abhängig sein. Entweder gehörst du zu der einen Sorte, dann bist du Mann oder du gehörst zu der anderen Sorte, dann bist du Frau. Dazwischen gibt es nichts. Zumindest nicht in diesem vorgefertigten Schema, denn die gesellschaftliche Wirklichkeit sieht ganz anders aus: Da gibt es nämlich Menschen, die sich mit dieser Einteilung nicht identifizieren können und damit sind nicht nur Schwule, Lesben und Transsexuelle gemeint, nein, unabhängig von der sexuellen Orientierung und vom Geschlecht ist jeder Mensch Opfer dieser starren Einteilung. Die Frauen haben das als erste erkannt. Sie haben ihre aufgezwungene Unterlegenheit und Unterwürfigkeit benannt und dagegen rebelliert und dazu beigetragen, dass die weibliche aber auch die männliche Rolle heute weniger starr sind als jemals zuvor. Die Männer, die zunächst durch ihre höhere gesellschaftliche Stellung scheinbar bevorteilt sind, leiden aber auch unter der Normierung. Nicht bei jedem hat die Sozialisation zur Dominanz und Härte gefruchtet, was jedoch unabdingbar ist, um als»richtiger«mann zu gelten. Demnach braucht der Mann ein neues Rollenverständnis und ist, gezwungenermaßen, auch offen dafür. Diese in Deutschland vorherrschende Dynamik einer Entwicklung und Veränderung des Rollenverständnisses stößt auf den Konservatismus der türkischen Kultur. Viele Türken die in Deutschland leben, haben diese Geschlechter Entwicklung nicht mitgemacht, sondern sich auf ihre Ursprungskultur berufen, die an den traditionellen Geschlechterrollen festhält. Im Gegensatz zu den deutschen Männern konnten sie weitestgehend ihre Überlegenheit allem»weiblichen«gegenüber wahren. Mit Blick auf das sich langsam ausbreitende neue deutsche Männerbild klammert sich der türkische Mann umso fester an die alte Rollenverteilung. Alman Erkekliği, Türk Erkekliği Erkeklik Yapılanmasında Eşcinsel Düşmanlığı Florian Harsch [Almancadan: Koray Ali Günay] Yaklaşık 30 yıldır Alman kadın hareketinin bir kısmı toplumsal cinsiyet rollerinin ortadan kalkması için çaba sarfediyor. Bu roller, insanları ikiye ayırıyor: İnsanların bir kısmı kuvvetli ve güçlü, yani diğerini yönetiyor, diğeri ise güçsüz ve yumuşak, ilkine bağımlı. Ya birine ya da diğerine ait olmak zorunluluğu var, ya erkek oluyorsun ya da kadın. Bunların arasında duran birşey yok. En azından bu katı anlayışa göre yok. Ama toplumsal gerçeklik farklı. Bu alanda, bu kuralı benimsemeyen insanlar var ve bunların arasında eşcinsel olmayanlar da var. Cinsel eğilim ve cinsiyete bakmaksızın her insan bu ayrımın acısını çekmek zorunda bırakılıyor. Bunu ilk olarak kadınlar anladı. Dayatılan mağlubiyeti ve boyun eğmeyi adlandırdılar ve baş kaldırdılar. Böylelikle bugüne gelindi. Sonuçta toplumsal erkeklik ve kadınlık rolleri hiç görülmediği kadar yumuşadı. Bu cinsiyetçilik, yalnızca kadınlara acı vermez. Onlara dayatılan üstünlük ve sertlik herkeste ekilir ama herkeste biçilmez. Ama «gerçek» erkek olmak için bunlar gerekmektedir. Bunun dışında erkekler zaten gittikçe toplumdaki egemenliklerini kaybederler, onların iktidarını kabul etmeyen kadınların sayısı artar, o tipik erkeklik anlayışı her geçen gün daha fazla sorgulanır. Yani erkekliğin yeniden tanımlanması gerekmektedir. Erkekler biraz da zorunlu olarak yeni kimlik arayışlarına girmektedirler. Almanya da egemen olan bu düşünceler ve değişimler, burada yaşayan Türkiyelilerin tutuculuğu ile çakışır. Almanya da yaşayan birçok Türkiyeli, toplumsal cinsiyet alanındaki değişimi doğrudan takip etmez, aksine kendi kültürüne ve onun getirdiği rollere sarılır. Burada yine dönüşümü engelleyen erkeklerdir. Kaybedecek bir şeyleri olan onlardır çünkü. Alman erkeklerinin yapamadıklarını onlar sağlamışlardı: Erkek iktidarını korumak, «erkek» olmayan herkesi dışlamak. Alman toplumunda yaygınlaşan yeni erkeklik anlayışına şaşırarak, Türk erkeği kendi kültürüne eğilir ve kendi gelişmesine engel olur. Zaten kaybedecekleri olanlar da onlar. Alman erkeklerine karşılık görece halen güce sahip olanlar onlar. Alman erkeklerin de istemeyerek alışmak zorunda kaldıkları yeni erkeklik anlayışı, Türk erkekleri tarafından kimliklerini kökten tehdit eden bir unsur olarak algılanıyor. 14

15 Und damit liefert er besten Zündstoff für die Diskriminierung Homosexueller. Denn Schwule und Lesben rütteln an der alten Rolle Mann und sie rütteln damit an dessen Macht. Vor allem Schwule bedrohen das Bild des überlegenen, starken männlichen Geschlechts und ziehen damit, nach Sicht der Männer, die ganze»mannheit«in den Schmutz. Doch die Wahrheit ist: Sie ziehen den Mann lediglich auf eine Ebene mit der Frau. Denn Schwule werten»weiblichkeit«nicht ab, sondern verbünden sich mit ihr. Die Abgrenzung zur Frau droht damit zu schwinden und mit ihr die Männlichkeit eine schaurige Vorstellung für jeden Mann. Deshalb wird der Schwule verdrängt, verachtet, vermöbelt im schlimmsten Fall sogar vernichtet. Lesben trifft kein besseres Schicksal. Um der Frau überlegen zu sein, unternehmen Männer alles Mögliche, Frauen schwach zu machen (man denke da nur an die hochhackigen Schuhe und engen Röcke, die gerade mal Trippelschritte möglich machen, was ja ach so weiblich ist). Wer da nicht mitspielt (und viele Lesben spielen definitiv nicht mit), stellt ebenfalls eine Bedrohung der Macht des Mannes dar, die bekämpft wird. Und je minderwertiger sich ein Mann fühlt, je mehr er sich über sein Geschlecht definieren muss, um sich gut zu fühlen, desto stärker sieht er sich von der Angleichung zwischen Mann und Frau bedroht. Und umso verächtlicher begegnet er Homosexualität. Anstatt diesen Rollen Konservatismus weiter totzuschweigen, müssen sich Deutsche endlich aus ihrer Befangenheit befreien und anfangen dieses Frauen und Männerbild lautstark zu kritisieren ein Bild, das sie glaubten hinter sich gelassen zu haben, das jedoch viele Türken hier noch ungeniert vertreten dürfen. Und auch TürkInnen müssen offen sein für die Kritik an ihrer Kultur. Denn noch immer sind einige gekränkt, wenn man vor allem die Stellung der Frau in der türkischen Familie in Frage stellt. Ihnen sei gesagt, dass die deutsche Familie ja genauso unter Beschuss steht und genauso hinterfragt wird. Und man darf nicht vergessen, dass viele junge Frauen und Homosexuelle unter den alten Rollenzuschreibungen und der damit verbundenen Abwertung von Eigenschaften und Verhaltensweisen, die mit»weiblichkeit«verknüpft werden, massiv leiden. Das lässt sich nun einmal nicht von der Hand weisen. Um die Diskriminierung von Lesben, Schwulen, Bi und Transsexuellen zu bekämpfen, dürfen wir nicht zulassen, dass Veränderungen des Rollenverständnisses gebremst werden, sondern müssen die vorherrschende Dynamik und den Änderungswillen unterstützen. Wir müssen dafür sorgen, dass deutsche wie türkische Jungen und Männer ihre Männlichkeit nicht in der Dominanz Bu da, eşcinsel düşmanlığını körüklendiren en önemli kaynaklardan birisi. Eşcinseller, geleneksel erkeklik anlayışını en temelden zedeleyebiliyorlar ve böylelikle onun iktidarını sorgulamış oluyorlar. Özellikle erkek eşcinseller, baskın, güçlü erkekliğe ve dolayısıyla erkekliğin tümüne çamur atıyor gibi görülüyor. Ama gerçek şu ki, erkekliği, kadınlıkla bir düzeye getiriyorlar. «Kadınlığı» reddetmemek, iki toplumsal cinsiyetin arasındaki sınırları yok etmek anlamına geliyor. Ama ezik «kadının» olmadığı bir toplumda, baskın «erkek» de kendini var edemiyor. Bu yüzden eşcinsel erkek dışlanıyor, üstüne kin çekiyor, dövülüyor ve en kötü ihtimalde yok ediliyor. Ama lezbiyenlere de farklı davranılmıyor. Her şekilde kadından üstün olma çabası, erkekleri birçok yöntemle arkadaş ediyor. Doğru düzgün yürümeyi imkânsızlaştıran yüksek topuklu ayakkabıları ya da dar etekleri düşünün. «Seksi» bir kadın olmak, hareketsizliği beraberinde getiriyor. Bu oyuna gelmeyen kadın da ki birçok lezbiyen bu oyuna gelmiyor erkekliği tehdit ediyor. Bu kadınlara savaş açılıyor. Bir erkekte ne kadar çok aşağılık kompleksi varsa o kadar cinsiyetine bağlanır, kadın gibi olmaktan korkar. O kadar da eşcinsel düşmanı olur. Toplumsal cinsiyet alanında var olan bu tutuculuğu görmemezlikten gelmektense, bence Almanlar artık susmamalılar. Bu kadınlık ve erkeklik anlayışlarını da yadırgamaya başlamalılar. Bizim geride bıraktığımız bu ilkel anlayışlara göçmen Türkler de de eleştirel yaklaşmamız lazım. Türkler de, kendi kültürlerine yönelik eleştirilere açık olmaları lazım. Bu dayatmalar yalnızca onları değil, Alman aile yapısını da sorguluyor. Şunu unutmamak gerekir ki, birçok genç kadın ve eşcinsel, «kadınlığı» aşağılayan bu zor koşullar altında eziliyor. Hoşgörüyü yanlış anlayan Alman toplumu hakkında, kız ve kadınlara karşı şiddet teşvik ediliyor teşhisine de varılabilir. Ben, Türkiyeli gençlerle yaptığım çalışmalarda «kadınlığı» çağırıştıran her şeyin ne kadar aşağılandığını gördüm. Böylelikle, «eşcinsel/ibne» kelimesi Alman gençlerde de bir küfür haline geldi. Eşcinsellerin maruz kaldığı dışlanmayı azaltmak için, bence toplumsal cinsiyet anlayışlarının değişmesini sağlayan her şeyi teşvik etmeliyiz ve bu süreci frenleyen her şeye de dur demeliyiz. Alman ve Türk erkekliklerin, toplumsal cinsiyetlerini kuraraken, bunu kadınların aşağılanması üzerinden yapmamalarına dikkat etmeliyiz. Kadının aşağılanması, eşcinselin de aşağılanması anlamına gelir. 15

16 über Frauen und der Abwertung des»weiblichen«sehen (und somit in der Abwertung von Homosexualität). Insbesondere der/die Deutsche darf nicht im Rahmen seiner/ihrer selbstgefälligen Pseudo Toleranz gegenüber der türkischen oder anderen in Deutschland vertretenen Kulturen dieser vormodernen Ungleichbehandlung aufgrund des Geschlechts zustimmen. Denn das ist eine Toleranz der Intoleranz. Yeni rol anlayışlarının oluşumunu engelleyecek her şeye karşı çıkmalıyız. Özellikle Almanlara burada büyük bir görev düşüyor; ilkel cinsiyet anlayışlarına göz yummak, hoşgörüsüzlüğü hoşgörmek anlamına gelir yoksa Teile und herrsche Im Spannungsfeld von Homophobie, Sexismus und Rassismus Koray Ali Günay Es ist eine eigentümliche Position, die man als migrantischer Homosexueller einnehmen muss, wenn es um die Themen Sexismus und Homophobie in MigrantInnen Communities geht.»in die Verlegenheit kommen, etwas verteidigen zu müssen, worunter man selbst vielleicht am meisten leidet«ließe sich das vielleicht nennen.»türkeistämmige Männer sind (neben den arabischen) besonders homophob und frauenverachtend.«das ist ein Vorwurf, der oft zu hören ist, auch oben im Artikel von Florian Harsch. Die Analyse ist aber nicht frei von Zuschreibungen. Wenn man auf solche Aussagen wie oben antwortet, dass man reale und handfeste soziale Auseinandersetzungen nicht ethnisieren dürfe, gehen die aufgeklärten deutschen Bildungsbürger sofort in die Position der Opfer. Sie sehen sich kollektiv zu Rassisten gestempelt und Meinungs und Äußerungsfreiheit gefährdet, weil die political corectness ihnen vermeintlich den Mund verbiete. Aber es geht nicht darum, Menschen kollektiv zu Rassisten zu erklären, auch nicht darum, Meinungen zu verbieten. Es geht aber andererseits auch nicht darum, einseitig stereotype Zuschreibungen zu akzeptieren. Wer par tout sagen möchte, dass»die Türken«(Moslems, Ausländer ) nun einmal so und so seien, muss auch aushalten können, dass»die Deutschen«usw. In der Tat sind die meisten Einwanderer und Einwanderinnen aus den Mittelmeerländern hierher gekommen, weil sie in ihrem Herkunftsland keine Arbeit hatten bzw. keine Zukunft sahen. Es waren fast ausschließlich Menschen aus den unteren Schichten der Gesellschaft, mit allen Bildungs und sonstigen Defiziten. Es ist aus der Logik der Sache heraus total richtig und korrekt, dass diese Menschen nicht die gleiche Weltgewandheit besitzen wie Metropolenbewoh Böl ve Yönet Eşcinsel Düşmanlığı, Cinsiyetçilik ve Irkçılığın Arasında Bir Yerde Koray Ali Günay Konu, göçmenler arasında eşcinsel düşmanlığı ya da cinsiyetçilik olunca, göçmen eşcinsel olarak ilginç bir duruma giriliyor. «Aslında en çok seni inciten birşeyi savunma zorunluluğu» gibi birşey doğuyor ki, insan kendi durumunu anlamakta zorlanıyor. «Özellikle Türkiyeli ve Arap kökenli erkekler eşcinsel ve kadın düşmanı oluyorlar» argümanını çok duyuyoruz. Bu, Florian Harsch ın yukarıdaki yazısı için de geçerli. Göze çarpan, İslam ı baskın din olarak merkeze koymaması şu zamanlarda her göçmenlikle ilgili her konuda yapılan birşey. Florian bu bağlamda daha gerçekçi, toplumsal bir yaklaşımı seçmiş. Ama bu, onun önyargısız olduğu anlamına geliyor mu? Gelmiyor. Yukarıda geçen birtakım suçlamalara cevap ararken, sosyal çatışmaları etnik kökene indirgememek gerektiğini söylediğinizde, aydın Alman burjuvazisi hemen kurban pozisyonunu alıyor. «Toptan ırkçı yaptınız bizi yine» diyorlar, ya da ifade özgürlüğünü tehdit ettiğinizi söylüyorlar. «Azınlıksınız diye size birşey söyleyemeyecek miyiz yani» diyorlar. Oysa ki önemli olan bu değil. İnsanları kitle halinde, ırkçı deyipte bir köşeye sıkıştırmakta kimse için bir yarar yok. Ama (on yıllardır yaptığımız gibi) tek taraflı suçlamaları da kabul edemeyiz artık. Eğer bir insan illâ, «Siz Türkler (müslümanlar, yabancılar) şöylesiniz» demek istiyorsa, yankı olarak «Siz Almanlar şöylesiniz» i de rahatça kaldırabilmesi gerekiyor. Gerçekten de birçok göçmen, Akdeniz ülkelerinin kırsal kesimlerinden geldi buraya. Orada iş yoktu, güç yoktu. Dolayısıyla her toplumun özellikle alt kesimlerinden insanlar geldi, bütün bilgi ve diğer eksiklikleriyle. Kolayca anlaşılabileceği gibi bu insanların dünyaya bakış açıları Avrupa metropollerinde yaşayan toplumlardan çok farklıydı. Yoksa zaten kendi ülkelerini terkedip, Avrupa da göçmen olarak yaşama ihtiyacı duymazlardı. 16

17 nerinnen aus der Ersten Welt sonst wären sie nicht zu ArbeitsmigrantInnen geworden. Aber heißt das, dass»die Türken«so und so sind? Wie richtig ist es, in schwarzhaarigen, dunkelhäutigen Menschen zuerst den ethnisch Anderen zu sehen? Warum sieht man in ihnen nicht die ArbeitsmigrantInnen von einst und die unteren Schichten von heute? Die Tendenz, von äußerlichen Merkmalen auf Inneres zu schließen, hat man früher Rassismus genannt. Würde man aber in den Sexisten und Schwulen Klatschern zunächst einmal Unterschicht Angehörige sehen, würden sich vielleicht Parallelen ergeben, die für einen gemeinsamen Kampf gegen Sexismus und Homophobie ganz nützlich wären. Denn die Tendenz, Probleme auf den»anderen«zu schieben machen nicht nur diesen zu etwas Minderwertem, sondern auch einen selbst zu etwas Höherwertem. Das ist etwas, das Florian Harsch in seinem Artikel ganz hervorragend am Bespiel des Geschlechterverhältnisses geschildert hat. Homophobie und Sexismus sind sehr ernste und heikle Themen, die die gesamte Gesellschaft betreffen. Ein deutsches Dorf auf dem platten Land wird da ähnlich funktionieren wie ein»ethnisches«ghetto in einer Großstadt. Dies zu betonen wäre sinnvoll. Denn sonst ist die Strategie allein: Lass uns»ihre«homosexuellen/frauen auf unsere Seite ziehen (weil sie ja eigentlich uns viel ähnlicher sind), dann haben wir ein einfacheres Spiel. Aber leider sind migrantische Homosexuelle/Frauen eben nicht nur Homosexuelle oder Frauen, sondern auch migrantische Menschen und haben ihre Sensibilitäten in beide Richtungen entwickelt. Würde ich eine These stützen, die da lautet»türken sind besondes homophob«, hieße das (auch)»ich bin besonders homophob.«die missliche Lage, in die wohlmeinende Deutsche mich/uns da bringen, müssen wiederum wir alleine aushalten. Deswegen lieber»gemeinsam sind wir stark«als»ihr seid schuld an allem«ama bu, «Türklerin hepsi şöyledir» anlamına gelebilir mi? Kara gözleri ya da koyu teni en belirgin özellik konumuna getirmek ne kadar gerekli ve ne kadar doğru? Neden o insanları gördüklerinde Almanlar zamanın «misafir işçileri» ya da bugün toplumunun alt tabakası demiyor da, etnik azınlık diyor? Ve bu tanımın çağırıştıdığı her olumsuzluğu her gün yeniden kuruyor («Türk erkeği maço, Türk kadını ezilir» misali)? Eskiden, dış görünüm ve iç olgular arasında bir bağlantı kurmayı ırkçılık olarak tanımlıyorlardı Eşcinsel düşmanlarını ve cinsiyetçi ayrımcılık yapanları ilk bakışta «yabancı» yerine toplumun alt sınıfları olarak görülseler, belki de ayrımcılık yapan herkese karşı ortak bir mücadele başlayabilir. Görülen sorunları, «Bu size mahsus» deyipte «öteki» ye mal etmek, yalnızca onun değerini düşürmüyor. Aynı zamanda benim de değerimi arttırıyor. Kadın erkek sorunu için bu mekanizmayı çok güzel anlatmış Florian Harsch, ama toplumdaki kültürel azınlık çoğunluk ilişkisinde de aynı mekanizmanın işlediğini görmemiş Cinsiyetçilik de eşcinsel düşmanlığı da çok ciddi ve aynı zamanda hassas konular. Bu konular bütün toplumu doğrudan ilgilendiriyor. Taşradaki bir Alman köyün bu bağlamda büyük şehirlerdeki herhangi bir kültürel gettodan çok farklı olacağını hiç düşünmüyorum. İkisi de aynı usûller ve kabuller üzerine belirli şeylerin «normal» olduğunu varsayıyor, bazı şeyleri ise gözardı ediyorlar. Yani aksine, bu beraberlik üzerine durmanın çok daha verimli olacağını düşünüyorum. Yoksa strateji çok bariz bir şekilde, «Onların eşcinsellerini/kadınlarını bizim tarafa çekelim, zaten bize daha çok benziyorlar» olacaktır ki, bu çok tehlikeli. Göçmen kadınlar/eşcinseller yalnızca kadın ya da eşcinsel değiller, aynı zamanda göçmenler de. Bizim duyarlılığımız her iki yönde de gelişiyor. «Özellikle Türkiyeliler, eşcinsellere karşılar» gibi bir düşünceyi paylaşmak bizim için, «Özellikle ben eşcinsellere karşıyım» anlamına (da) geliyor. «Suç sizde» diyerek bizi ittikleri bu köşede yalnız bırakan Almanlara hepimiz şunu söyleyelim bence: «El ele verirsek daha güçlü oluruz!» Çok aktif bir erkek, 26 yaşında, 1,84 boyunda, 83 kilo, sporitf, sevimli, temiz, 25 yaşına kadar oğlanlarla tanışmak istiyor. Çok konuşmadan hemen sekse başlayalım. Travesti ve yabancılar aramasın. Tel.: 17

18 Günter Piening ist der Beauftragte des Berliner Senats für Migrations und Integrationsfragen. Nachdem er das gleiche Amt in Saksonya Anhalt erfolgreich abgeschlossen hatte, übernahm er das Amt von seiner Vorgängerin in Berlin, Barbara John. Wie bewerten Sie die Entscheidung, dass gerade Sie Migrations und Integrationsbeauftragter des Senats von Berlin geworden sind? Die Berliner Integrations Politik befindet sich einer gewissen Umbruchphase. Einige Akzente müssen neu gesetzt werden. Da ist es sicher nicht von Nachteil, mit einer gewissen Unvoreingenommenheit an die Arbeit heranzugehen. Die bringe ich mit, da ich nicht Teil der langen, mehrere Jahrzehnte währenden Berliner Migrations und Integrationsgeschichte bin. Dass hier eine Chance gesehen wird, in der Berliner Integrationspolitik ein Schritt weiterzukommen, ist mir übrigens in den Gesprächen, die ich geführt habe, häufig bestätigt worden. Man erwartet von mir eine gewisse Unabhängigkeit und Transparenz in den Entscheidungen, sozusagen die gleiche Distanz zu allen Gruppen und Strömungen. Ich glaube, das ist eine gute Basis, um für die Entscheidungen, die ich zu treffen habe, die nötige Akzeptanz zu finden. Sie sprachen von Umbruch. Was hätte Ihrer Meinung nach in den letzten 20 Jahren in der Integrationspolitik schon angegangen werden müssen? Es hätte überhaupt eine ernsthafte Integrationspolitik stattfinden müssen! Aber die Bundesrepublik hat immer diese Selbstlüge vor sich hergetragen: Wir sind kein Einwanderungsland, darum brauchen wir Einwanderung auch nicht zu gestalten. Eine ernsthafte Debatte um die Grundlagen und Konflikte einer Einwanderungsgesellschaft wurde weder mit der 18 Günter Piening, Berlin Büyükşehir Belediyesi nin Göç ve Uyum Sorumlusu. Sachsen Anhalt te aynı makamda hizmet ettikten sonra yeni görevini bu yıl Berlin de Barbara John dan devraldı. Başkent Berlin de Göç ve Uyum Sorumlusu görevine getirilmenizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Berlin deki uyum politikası şu an bir değişim noktasında. Bazı konularda yol ayrımındayız. Bu bağlamda dışarıdan gelen, tarafsız birisi olarak işe başlamanın avantajları var şüphesiz. Ben, bu tarafsızlığa sahibim. Onlarca yıl süren Berlin göç ve uyum tartışmalarına dahil olmadım. Yaptığım görüşmelerde, bunun büyük bir şans olarak algılandığını görüyorum. Berlin de olumlu adımlar atacağımızdan eminim. İnsanlar benden belli bir bağımsızlık ve kararlarımdan şeffaflık bekliyorlar, yani her türlü grup ve akıma aynı mesafeden bakmamı. Vereceğim kararları kabul ettirebilmek için çok olumlu bir temel bu bence. Değişimden bahsettiniz. Sizce son yirmi yıl içerisinde Berlin de yaşayan göçmenlerin uyumu konusunda neler yapıldı ve neler yapılabilirdi? Bu alanda daha ciddi politikalar üretilmesi gerekirdi; bu yapılmadı! Almanya hep bu yalanla yaşadı, «Burası göç ülkesi değil!» deyip durdu. O yüzden uyum hakkında kimse ciddi ciddi kafa yormadı. Ne çoğunluk içerisinde ne de azınlık topluluklarıyla göçün temelleri ve olası problemleri tartışıldı. Bu, bugün yaşadığımız sorunlara farklı bir ışık tutuyor. Sorunun en belirgin şekilde ortaya çıktığı eğitim sistemi. Yapılan her araştırma şuna işaret ediyor ki, çokkültürlü bir toplumda eğitim nasıl yapılır, bilinmiyor. Yani ihmalciliğin acısını herkes çekiyor. Göç çok geniş bir konu. Burada yaşayan göçmenlerin uyumu için öncelikli hedefleriniz neler olacak? Uyum politikasının, Berlin gibi uluslararası bir metropolde başka yerlerden farklı olması gereki-

19 Mehrheitsgesellschaft noch mit den Einwanderer Communities geführt. Das rächt sich heute vielfach. Versäumt wurde etwa, die Bildungseinrichtungen so umzubauen, dass sie den Anforderungen an eine Kultur der Vielfalt genügen. Die Pisa Studie hat uns die verheerenden Ergebnisse dieser Verweigerung gezeigt. Migration hat viele Facetten. Was sind Ihre vorrangigen Ziele in der Integrationspolitik? Eine Integrationspolitik in einer internationalen Metropole wie Berlin hat naturgemäß andere Schwerpunkte als etwa eine Integrationspolitik in Schleswig Holstein. Die Lebendigkeit, die Attraktivität, die wirtschaftliche Kraft hängen von Zuwanderung ab und davon, wie wir sie gestalten. Diese Potentiale müssen wir immer mit thematisieren, wenn wir die Konflikte und Probleme in den Blick nehmen. Im Mittelpunkt meiner Arbeit werden drei große Themenkomplexe stehen: 1. Die Verbesserung der beruflichen und sozialen Integration. 2. Die Förderung von Partizipation und Aktivierung der Migrantinnen und Migranten und 3. die Auseinandersetzung mit antipluralen Tendenzen in Teilen der Mehrheitsgesellschaft und in Teilen der Migranten Communities. Daneben möchte ich auch die Debatte um das künftige Profil der»einwanderungsstadt Berlin«intensivieren. Der Wunsch nach der stärkeren Herausarbeitung so eines mittelfristigen Leitbildes, auf das sich all die Akteure beziehen können, ist von vielen Seiten an mich herangetragen worden. yor. Göç ve bu göçün yönlendirilmesi, büyük bir ölçüde kentin yaşam dololuğunu, çekiciliğini ve de ekonomik gücünü etkileyecektir. Hep sorunları konuşuyoruz ama aslında bu konuları da hiç gözardı etmememiz lazım. Görevimin üç ana hedefi ise, şöyle sıralanabilir: 1) İş ve toplumsal alanda uyum; 2) göçmenlerin katılımını ve girişimciliğini arttırmak ve 3) çoğulcu topluma aykırı akımları çoğunlukta ve azınlık topluluklarında takip etmek. Bu bağlamda, «Göç ve Berlin» konusunda fikir üreteceğim. Bu bağlamda, farklı çevreler beklentilerini bana aktardılar. Ayrımcılığa karşı çıkarılacak yasayla sizce toplumda varolan ayrımcılığın önüne geçilebilecek mi? Bu yasa önemli bir gelişme. İlk defa kurbanlara ayrımcılığa karşı birtakım hak tanınıyor. Ama belki de toplumsal bir tartışmanın motoru da olabilir. Ayrımcılık nedir? Sebepleri nedir? Sonuçları nedir? Zaten bir de bu konuları insanların güncel hayatlarına bağlamak gerekiyor. Eğer bu başarılırsa, büyük bir adım atmış olacağız. Wird das Antidiskriminierungsgesetz Ihrer Meinung nach die vorhandenen Diskriminierungen abbauen? Es ist ein sehr wichtiger Baustein. Das Gesetz wird wichtig sein, weil es den Opfern einige Instrumente in die Hand gibt, sich gegen Diskriminierung zu wehren. Vielleicht kann es aber auch ein Vehikel sein, um die gesellschaftliche Diskussion über Diskriminierung, ihre Ursachen und ihre Wirkungen zu intensivieren und mit dem Alltag der Menschen zu verknüpfen. Wenn dieses gelänge, dann wären wir wirklich einen großen Schritt weiter. Gehört Ihrer Meinung nach in dieses Gesetz auch die Diskriminierung aufgrund der sexuellen Identität? Dem Grund nach natürlich ja, denn Mehrfachdiskrimierung ist immer mit zu thematisieren. Ich bin aber nicht sicher, ob dazu ein großes, umfassendes Gesetz oder mehrere Einzelgesetze sinnvoll sind. Auf der einen Seite macht es natürlich Sinn, unterschiedliche Tatbestände Sizce yasada insanların cinsel kimliklerinden dolayı dışlanmasını önleyen maddeler de yer almalı mı? Aslında evet tabii. Katmerli ayrımcılığın da sürekli gündeme getirilmesi gerekiyor. Ama ayrımcılık konusunda büyük bir yasanın her şeyi değiştireceğine inanmıyorum; belki de birkaç tane işlevsel küçük yasa daha iyi olur. Bir taraftan farklı ayrımcılık tecrübelerini biraraya getirmek güzel tabii ama benim kaygım şu ki, her yaşanan ayrımcılığı bir kazana atıp kaynattığımızda sorunların bir kısmı yine gözümüzden kaçıyor. Böylelikle karşı koymak da zorlaşacaktır Bir de pratik sebepler var. Almanya, Avrupa Birliği nin 29 Haziran 2000 de alınan 2000/43/EG 19

20 zusammenzufassen. Auf der anderen Seite habe ich den Eindruck, dass die Zusammenfassung aller Formen von Diskriminierung dazu führen könnte, dass spezifische Probleme einzelner benachteiligter Gruppen weniger deutlich wahrgenommen würden. Damit würden auch die notwendigen Gegenstrategien verwässert werden. Und: Die Bundesrepublik ist mit der Umsetzung der Richtlinie 2000/43/EG vom 29. Juni 2000 zur»gleichbehandlung ohne Unterschied der ethnischen Herkunft«stark im Verzug. Deswegen schätze ich es nicht als realistisch ein, dass der Anwendungsbereich auf alle Diskriminierungstatbestände ausgedehnt werden wird. Werden Sie denn persönlich als Integrationsbeauftragter der Situation von Minderheiten innerhalb von Minderheiten besonderes Augenmerk schenken? Ja. Der Umgang mit Minderheiten und die Akzeptanz von Vielfalt tangiert den Kernbereich unserer Demokratie. Wenn ich Ächtung von Diskriminierung fordere und Anerkennung von Vielfalt der Sichtweisen und Lebensstile, dann kann ich doch nicht nur in Richtung der sogenannten Mehrheitsgesellschaft blicken. Die Forderung nach einer Kultur der Akzeptanz ist immer universell und für alle gültig Schonräume sind da zurecht nicht vorgesehen. Möchten Sie den LeserInnen von lubunya noch etwas mit auf den Weg geben? Die Schwulen und Lesbenbewegung weiß aus ihrer Geschichte, wie lang der Weg bis zur heutigen Anerkennung war. Die aktuellen Äußerungen der katholischen Kirche zeigen, dass diese Anerkennung aber immer wieder gefährdet ist und verteidigt werden muss. Meine Bitte ist darum, dass bei aller Festigkeit in der Argumentation und Streitbarkeit in der Sache gerade auch im Hinblick auf die Migranten Communities die Debatte mit Augenmaß und dem Wissen um den notwendigen langen Atem geführt wird. Gerade in diesem Zusammengehen von schwul lesbischer Bewegung und den klar zivilgesellschaftlich ausgerichteten Kräften innerhalb der Migranten Communities sehe ich eine große, wichtige Kraft für die Stärkung pluraler Entwicklungen in Berlin insgesamt. Wir bedanken uns ganz herzlich bei Herrn Piening für die Zeit, die er sich für uns genommen hat. kararına bağlı, yani «Etnik kökene bakmaksızın herkese eşit davranmak» zorunda. Burada büyük bir gecikme söz konusu. Bir an önce yasal düzenlemelere gidilmeli. AB kararının her türden ayrımcılığı kapsayacak şekle getirileceğini düşünmüyorum. Bence bu yasa, etnik kimlikle sınırlı kalacak. Zaten yasanın çabuk çıkmasını istiyorsak bunu da göz önünde bulundurmak zorundayız. Peki azınlıklar içerisinde dışlanan azınlıkların, örneğin eşcinsellerin, uyumu konusunda girişimlerde bulunacak mısınız? Evet. Azınlıklarla ilgili politikalar demokrasimizin temel konularından birisidir. Özellikle çoğulcu toplumda «kabul etmek» ve «görmek» çok önemli. «Ayrımcılığa son» deyip de, farklı yaşam biçimlerinden ediyorsam, yalnızca çoğunluktaki insanlara bakmak olmaz. Kabul kültürü her yerde ve herkes için geçerli olmalıdır. Etnik azınlıklar da buna dahil. Kimseyi bu konuda koruma altına alamayız. «lubunya» dergisi okurlarına bir mesajınız var mı? Eşcinsel hareket, bugünkü noktaya gelinmesinin ne derece zor olduğunu çok iyi biliyor. Eşcinsellerin kendilerini kabul ettirmeleri epey uzun sürdü. Katolik Kilisesi nin eşcinsellikle ilgili açıklamaları, bu sürecin henüz bitmediğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Yine tehdit, yine kendini koruma gereksinimi. O yüzden, bu konu hakkında yapılan tartışmalarda, özellikle göçmen örgütleriyle yapılan konuşmalarda, her ne kadar hak eşcinsellerleyse de, derin nefes alıp, uzun vadeli bir süreç içerisinde bulunduğunuzu unutmayın. Yalnızca böylelikle, onlarla birlikte birşeyleri değiştirebilirsiniz. Eşcinsel hareketin, göçmen örgütleri arasındaki sivil toplum girişimleriyle bir araya gelmesi, Berlin genelinde çok olumlu sonuçlar verecektir. Çoğulcu toplumun bu tür diyaloglara ihtiyacı var. Günter Piening e, bize ayırdığı vakit için çok teşekkür ederiz! 20

Der kleine Hase möchte lesen lernen

Der kleine Hase möchte lesen lernen Der kleine Hase möchte lesen lernen Der kleine Hase kann nicht lesen. Er will es aber lernen. Doch wie lernt man lesen? Er geht zum dicken Bären, der in einem Baum lebt. Der kleine Hase fragt den dicken

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 22 Harekete Geç

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 22 Harekete Geç Bölüm 22 Harekete Geç Anna 1989 yılınin Berlin ine gönderilir. Orada duvar yıkıldığı için büyük sevinç yaşanıyordur. Anna insan kalabalıklarının arasından geçerek kutuyu almak zorundadır. Bunu başarabilecek

Detaylı

Bald komm ich in die Schule. Anregungen zur Vorbereitung auf die Schule für Kinder und Eltern

Bald komm ich in die Schule. Anregungen zur Vorbereitung auf die Schule für Kinder und Eltern Bald komm ich in die Schule Anregungen zur Vorbereitung auf die Schule für Kinder und Eltern 1 Liebes Kind, Anna und ihre Freunde freuen sich auf die Schule! Sie zeigen dir hier, was sie schon alles können.

Detaylı

Junis putzt zweimal am Tag seine Zähne. Aber warum?, fragt er seine Mutter. Mama erklärt ihm: Alle Menschen müssen Zähne putzen, ansonsten werden die Zähne krank. Sie können kleine Löcher kriegen und das

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11.05. Görevini tamamlamak için 65 dakikan var.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11.05. Görevini tamamlamak için 65 dakikan var. Bölüm 14 Gelecek Đçin Geçmişe Anna zaman makinesini bulur ve teröristlerin tarihi bir olayı silmek istediklerini öğrenir. Ama hangi olayı? Oyuncu onu 1961 yılına gönderir. Sadece 60 dakikası vardı. Rahibe

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım 1989, akşam saat Görevini tamamlamak için 15 dakikan kaldı. Ama hala dikkatli olmak zorundasın.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım 1989, akşam saat Görevini tamamlamak için 15 dakikan kaldı. Ama hala dikkatli olmak zorundasın. Bölüm 24 Zaman Geçiyor Anna 1961 yılında sakladığı metal kutuyu bulur ama kutu paslandığı için açamaz. Açmayı başardığında içinde eski bir anahtar bulur. Bu, sırrın anahtarı mıdır? Zaman su gibi akıp gider

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 26 Zaman Deneyleri

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 26 Zaman Deneyleri Bölüm 26 Zaman Deneyleri Anna şimdiki zamana dönünce Paul ile birlikte zaman makinesini bloke etmeye çalışır. Ama bunun için gerekli şifreyi bilmiyordur. Anna müziği takip eder ve kırmızılı kadın ortaya

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 10 geçiyor. Almanya yı kurtarmak için 120 dakikan ve üç canın var. Komisere güvenebilir misin?

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 10 geçiyor. Almanya yı kurtarmak için 120 dakikan ve üç canın var. Komisere güvenebilir misin? Bölum 03 Kant Sokağı na giderken Anna Kant Sokağı na doğru yola çıkar, ancak yolu bilmediği için adresi sormak zorunda kalır. Siyah kasklı motosikletliler yeniden ortaya çıktığında ve ona ateş ettiklerinde

Detaylı

VORSCHAU. Önsöz. zur Vollversion

VORSCHAU. Önsöz. zur Vollversion Önsöz Bu kitap, Almanca dersinin yanı sıra gramer açıklamaları ve alıştırmalarına ihtiyaç duyan temel seviyedeki Almanca öğrencileri için hazırlanmıştır. Kitaptaki örnek ve alıştırmalarda kullanılan kelimeler

Detaylı

Almanca yapısal kalıp kavram sözlüğü Deutsches Konjunktionen Wörterbuch [Mevlüt Baki Tapan]

Almanca yapısal kalıp kavram sözlüğü Deutsches Konjunktionen Wörterbuch [Mevlüt Baki Tapan] 0 2015 Mevlüt Baki Tapan. Tüm hakları saklıdır. Bu ekitap, Mevlüt Baki Tapan (yazar) tarafından publitory.com da yaratılmış ve yazarın kendisi tarafından Creative Commons Attribution- NonCommercial-NoDerivs

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 19 Sahtekarlık ortaya çıkar

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 19 Sahtekarlık ortaya çıkar Ders 19 Sahtekarlık ortaya çıkar Tarladakı esrarengiz şekilleri çiftçiler yapmış olsalar da, UFOların varlığına inanır. ve köylülerle konuşmak için köy birahanesine giderler. ve buğday tarlalarındaki şekillerle

Detaylı

Bald komm ich in die Schule. Yakında Okula Başlıyorum

Bald komm ich in die Schule. Yakında Okula Başlıyorum Bald komm ich in die Schule ist der Text: Yakında Okula Başlıyorum ald komme ich in die Schule ϝ ΧΩ ϑϭ γ Ύ Α ϳέ ϗ Δ γέω ϣ ϟ ϝ ΧΩ Δ γέω ϣ ϟ ϑϭ γ Ύ Α ϳέ ϗ nregungenanregungen zur Vorbereitung auf die Schule

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve iki canın var, ve biri seni tanıyor.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve iki canın var, ve biri seni tanıyor. Bölüm 06 Kırmızılı Kadın Anna panayırda kendisiyle 1961 yılında arkadaş olduğunu iddia eden bir kadınla karşılaşır. Ayrıca kırmızılı bir kadının kendisini takip ettiği haberini alır. Anna yı her köşede

Detaylı

Schuljahr. Herkunftssprache Türkisch

Schuljahr. Herkunftssprache Türkisch / Schule / Name Schuljahr Allgemeine Arbeitshinweise Trage bitte auf diesem Blatt und auf deinen Arbeitspapieren deine Schule und deinen Namen ein. Kennzeichne bitte deine Entwurfsblätter (Kladde) und

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI (MAZERET)

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI (MAZERET) ALMANCA 2016 A SORU SAYISI : 20 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI (MAZERET) 18 ARALIK 2016 Saat:

Detaylı

FLASHBACK: Die Kantstraße? Mädchen, die ist im Westen, verstehen Sie? Da können Sie jetzt nicht hin.

FLASHBACK: Die Kantstraße? Mädchen, die ist im Westen, verstehen Sie? Da können Sie jetzt nicht hin. Bölüm 16 Eski Tanıdıklar Anna 1961 yılında da silahlı motosikletliler tarafından takip edilir. Bu tehlikeli durumda tanımadığı bir kadın Anna ya yardım eder. Ama kadın bunu neden yapar? Anna ona güvenebilir

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 25 Đşler sarpa sarıyor

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 25 Đşler sarpa sarıyor Bölüm 25 Đşler sarpa sarıyor Zaman daralıyordur ve Anna 9 Kasım 2006 ya dönmek için Paul a veda etmek zorundadır. Özel görevini tamamlamak için sadece 5 dakikası vardır. Bu yetecek midir? Oyuncu Anna ya

Detaylı

Bu dersimizde Bayan Graf bir eğitim kursuna gitmek istiyor. Bu konuyu bir arkadaşıyla görüşüyor.

Bu dersimizde Bayan Graf bir eğitim kursuna gitmek istiyor. Bu konuyu bir arkadaşıyla görüşüyor. Der Computer-Kurs Bu dersimizde Bayan Graf bir eğitim kursuna gitmek istiyor. Bu konuyu bir arkadaşıyla görüşüyor. 2/5 Frau Graf: Ist das Ihre Zeitung? Könnte ich die kurz haben? Herr Müller: Ja, gern.

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk Sadece 40 dakika: Anna ve Paul kırmızılı kadından kaçarlar ve Batı Berlin e gelirler. Paul Anna ya aşkını ilan ederek durumu daha da komplike hale getirir. Bu bir şans mıdır,

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e 20 var. 70 dakikan ve bir canın kaldı. Acele etmen gerekiyor. Seni kim takip ediyor?

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e 20 var. 70 dakikan ve bir canın kaldı. Acele etmen gerekiyor. Seni kim takip ediyor? Bölüm 09 Eksik Đpuçları Anna tiyatrodan kaçar ama kırmızılı kadın onu Paul un dükkanına kadar takip eder. Heidrun un yardımı sayesinde Anna tekrar kaçabilir. Şimdi elinde yapbozun bir parçası vardır, ama

Detaylı

Mehrsprachiger Elternabend

Mehrsprachiger Elternabend Mehrsprachiger Elternabend zum Zweitspracherwerb Ein Beispiel aus dem Regionalen Bildungs- und Beratungszentrum Hamburg Wilhelmsburg Standort Krieterstraße 1 Wie helfe ich meinem Kind dabei, in der deutschen

Detaylı

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! A KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 2. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 30 NİSAN 2015 Saat: 11.20

Detaylı

Almanca aile birleşimi sınavı dört bölümdür: 1-Dinleme, 2-Okuma, 3-Yazma, 4-Konuşma

Almanca aile birleşimi sınavı dört bölümdür: 1-Dinleme, 2-Okuma, 3-Yazma, 4-Konuşma Almanca aile birleşimi sınavı dört bölümdür: 1-Dinleme, 2-Okuma, 3-Yazma, 4-Konuşma ALMANYA VİZESİ İÇİN GEREKLİ, AİLE BİRLEŞİMİ YAPACAKLARIN ALMANCA SINAVI SORU ÖRNEKLERİ KONUŞMA BÖLÜMÜ (SPRECHEN): Almanca

Detaylı

Marie hat Heimweh. Sevgi evini özler

Marie hat Heimweh. Sevgi evini özler Marie und Charly Da kommt ein anderer kleiner Marienkäfer vorbei. Er hat auch einen Malkasten und einen Pinsel und trägt eine viel zu große Mütze. Er sagt zu Marie: Hallo Marie. Ich bin Charly und ein

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 17 Barikat Đnşası

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 17 Barikat Đnşası Bölüm 17 Barikat Đnşası 50 dakika vardır: Oyuncu herşeyi tehlikeye atarak kasiyere güvenmeye karar verir. Radyoda doğu alman askerlerin barikatlarından söz edilir. RATAVA nin silmek istediği olay bu mudur?

Detaylı

3. Neujahrsball der Deutsch-Türkischen Wirtschaft. Alman- Türk Ekonomisinin 3. Yeni Yıl Balosu

3. Neujahrsball der Deutsch-Türkischen Wirtschaft. Alman- Türk Ekonomisinin 3. Yeni Yıl Balosu 3. Neujahrsball der Deutsch-Türkischen Wirtschaft Alman- Türk Ekonomisinin 3. Yeni Yıl Balosu 14.01.2012 3. Neujahrsball der Deutsch-Türksichen Wirtschaft am 14.01.2012 / Türk-Alman Ekonomisi nin 3. Yeni

Detaylı

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! A KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 2015 8. SINIF 2. DÖNEM DERSİ MERKEZİ ORTAK (MAZERET) SINAVI 17 MAYIS 2015 Saat: 11.20 Adı ve

Detaylı

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! A KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2016 8. SINIF 2. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI (MAZERET) 15 MAYIS 2016 Saat:

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 02 Firarda

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 02 Firarda Bölüm 02 Firarda Anna komiserin sorularını yanıtlar, ama sorgulama motosiklet gürültüsü ve silah sesleriyle bölünür. Anna kaçar ve müzik kutusunun üzerinde bir adres keşfeder. Bu ipucu ona yardımcı olacak

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 21 Yeni Bir Plan

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 21 Yeni Bir Plan Bölüm 21 Yeni Bir Plan Anna 2006 yılına geri döner. Rahip Kavalier kırmızılı kadın tarafından kaçırılır. Anna, rahibin nerede olduğunu ortaya çıkaramadığı için 9 Kasım 1989 a, Berlin duvarının yıkıldığı

Detaylı

bab.la Cümle Kalıpları: Kişisel Dilekler Almanca-Türkçe

bab.la Cümle Kalıpları: Kişisel Dilekler Almanca-Türkçe Dilekler : Evlilik Herzlichen Glückwunsch! Für Euren gemeinsamen Lebensweg wünschen wir Euch alle Liebe und alles Glück dieser Welt. Tebrikler. Dünyadaki tüm mutluluklar üzerinizde olsun. Yeni evli bir

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 15 Zamanda Yolculuk

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 15 Zamanda Yolculuk Bölüm 15 Zamanda Yolculuk Anna ikiye bölünmüş Berlin de doğudan batıya geçme zorundadır. Ama bu da yetmez. Sadece 55 dakika içinde RATAVA nın hangi olayı silmeyi planladığını da ortaya çıkarmak zorundadır.

Detaylı

bab.la Cümle Kalıpları: Kişisel Dilekler Türkçe-Almanca

bab.la Cümle Kalıpları: Kişisel Dilekler Türkçe-Almanca Dilekler : Evlilik Tebrikler. Dünyadaki tüm mutluluklar üzerinizde olsun. Herzlichen Glückwunsch! Für Euren gemeinsamen Lebensweg wünschen wir Euch alle Liebe und alles Glück dieser Welt. Yeni evli bir

Detaylı

İçindekiler. Çözüm Anahtarı... 102 Sözcük Listesi... 103. Copyright 2002 Max Hueber Verlag. ISBN 3 19 007470 4, 1. Auflage 1.

İçindekiler. Çözüm Anahtarı... 102 Sözcük Listesi... 103. Copyright 2002 Max Hueber Verlag. ISBN 3 19 007470 4, 1. Auflage 1. 1 Guten Tag oder Hallo!... 6 Merhaba! 2 Wer ist der Herr da rechts?... 10 Sağdaki bey kim? 3 Kennen Sie unsere Familie?... 14 Ailemizi tanıyor musunuz? 4 Haben Sie kein Auto?... 21 Arabanız yok mu? 5 Wie

Detaylı

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! B KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 26 KASIM 2015 Saat: 11.20

Detaylı

CÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

CÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! C KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 26 KASIM 2015 Saat: 11.20

Detaylı

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! A KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 26 KASIM 2015 Saat: 11.20

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah, saat dakikan ve iki canın kaldı. Ayrıca sana yardım

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah, saat dakikan ve iki canın kaldı. Ayrıca sana yardım Bölüm 07 Meçhul Düşman Anna motosikletlilerden kurtulmak için bir variété tiyatrosuna saklanır. Orada Heidrun la karşılaşır ve Komiser Ogur dan RATAVA nın kendisini takip ettiğini öğrenir. Oyuncu Anna

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e 10 var. 60 dakikan ve bir canın kaldı.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e 10 var. 60 dakikan ve bir canın kaldı. Bölüm 11 Fast Food Anna Paul e yemek sırasında esrarengiz Çözüm bölünmede, müziği takip et! mesajından söz ettiğinde, Paul tehlikeyi sezer ve Anna yı Rahip Kavalier e gönderir. Ama bu iz doğru mudur? Paul

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI ALMANCA 2016 A SORU SAYISI : 20 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI 24 KASIM 2016 Saat: 11.20 Adı ve

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 26 Ayhan a veda

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 26 Ayhan a veda Ders 26 a veda Üzücü bir haber: Türkiye ye taşınacağı için Radio D ye veda eder. Radio D çalışanları a bir sürpriz hazırladıkları halde, veda eğlencesi neşeli geçmez. sabah büroya geldiğinde bir parti

Detaylı

HSK Unterricht in Heimatlicher Sprache und Kultur Ana dili ve Kültür Dersleri

HSK Unterricht in Heimatlicher Sprache und Kultur Ana dili ve Kültür Dersleri Amt für Volksschule HSK Unterricht in Heimatlicher Sprache und Kultur Ana dili ve Kültür Dersleri Informationsflyer mit Anmeldeformular Deutsch Türkisch Başvuru Formları ile Birlikte Bilgi broşürü Almanca

Detaylı

Herzlich willkommen! - Hoş geldin! ÜBUNGEN / ALIŞTIRMALAR. Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla!

Herzlich willkommen! - Hoş geldin! ÜBUNGEN / ALIŞTIRMALAR. Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla! 4. UNGEN / ALIŞTIRMALAR Ergänzungsübungen / Boşluk doldurmaca M1 Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla! A: geht Ihnen? B: Danke, geht es gut. Und? A:, mir geht auch. A: geht dir? B: Danke, geht es gut.

Detaylı

ALMAN-TÜRK-1. Burada yaşadıklarım. Was ich hier erlebt habe. Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung

ALMAN-TÜRK-1. Burada yaşadıklarım. Was ich hier erlebt habe. Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung ALMAN-TÜRK-1 Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung Alman-Türk gençlik buluşmasının proje gazetesi Burada yaşadıklarım Ahmet (2. v. rechts) spielt mit seinen neuen Freunden. / Ahmet (Sağdan

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve bir canın kaldı.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve bir canın kaldı. Bölüm 12 Kilise Müziği Anna nın 65 dakikası vardır. Kilisede müzik kutusunun, orga ait eksik bir parça olduğunu keşfeder. Kırmızılı kadın gelir ve ondan bir anahtar ister. Ama nasıl bir anahtar? Kilise

Detaylı

Antrag auf Erteilung/Verlängerung einer/eines İlk izin / Uzatma başvurusu

Antrag auf Erteilung/Verlängerung einer/eines İlk izin / Uzatma başvurusu Der Antrag ist auf Deutsch und leserlich auszufüllen: Başvuru Almanca ve okunaklı olarak doldurulmalıdır: Antrag auf Erteilung/Verlängerung einer/eines İlk izin / Uzatma başvurusu Aufenthaltserlaubnis

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11. Sadece 60 dakikan kaldı, ve ek bir canın yok.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11. Sadece 60 dakikan kaldı, ve ek bir canın yok. Bölüm 13 - Đlahi Yardım Kilise bilgi toplamak için dogru mekana benzer. Rahip Anna ya melodiyi anlatır ve bunun bir zaman makinesinin anahtarı olduğunu söyler. Ama nasil bir makineden söz ediyordur? Anna

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 20 geçiyor. iki canın ve 95 dakikan var. Mesaj ne anlama geliyor?

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 20 geçiyor. iki canın ve 95 dakikan var. Mesaj ne anlama geliyor? Bölüm 05 Tanışıyor muyuz? Anna müzik kutusunu tamir etmesi için saatçiye götürür. Ama bu Paul Winkler için işin ötesinde bir anlam taşıyordur. Anna yi eskiden tanıdığını iddia eder. Ama nasıl olur? Anna

Detaylı

Auswandern Studieren. Studieren - Universität. Angeben, dass man sich einschreiben will. ders almak istiyorum.

Auswandern Studieren. Studieren - Universität. Angeben, dass man sich einschreiben will. ders almak istiyorum. - Universität Ich möchte mich an der Universität einschreiben. Angeben, dass man sich einschreiben will Bir üniversiteye kaydolmak istiyorum. Ich möchte mich für den anmelden. Angeben, dass man sich für

Detaylı

Wir verstehen uns gut Spielerisch Deutsch lernen

Wir verstehen uns gut Spielerisch Deutsch lernen Elke Schlösser Wir verstehen uns gut Spielerisch Deutsch lernen Methoden und Bausteine zur Sprachförderung für deutsche und zugewanderte Kinder als Kindergarten und Grundschule Ökotopia Verlag, Münster,

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 21 Hamburg da köpekbalığı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 21 Hamburg da köpekbalığı Ders 21 Hamburg da köpekbalığı Dayanılmaz sıcaklıktaki havada, deniz kenarında bir görev Radio D çalısanlarının işine gelir. ve Hamburg a giderler. Hamburg limanında bir köpek balığı gözlenmiştir., ve

Detaylı

GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLERİ DESTEKLEME DERNEĞİ (GÜÇKOBİR) (Supporting Association for the Individuals in Difficult Condition)

GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLERİ DESTEKLEME DERNEĞİ (GÜÇKOBİR) (Supporting Association for the Individuals in Difficult Condition) GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLERİ DESTEKLEME DERNEĞİ (GÜÇKOBİR) (Supporting Association for the Individuals in Difficult Condition) [EKİM 2013]SINCE 2002 Unser Verein wurde 2002 zur Unterstützung von Kindern

Detaylı

Forum Demenz / Alzheimer Wie gehe ich damit um? Sylvia Kern, Geschäftsführerin 1

Forum Demenz / Alzheimer Wie gehe ich damit um? Sylvia Kern, Geschäftsführerin 1 Forum Demenz / Alzheimer Wie gehe ich damit um? Sylvia Kern, Geschäftsführerin 1 Sylvia Kern, Geschäftsführerin 2 Bakım uygun olmalı herkes için Kültüre uygun yaşlılar bakımı ile ilgili bilgilendirme günü

Detaylı

telc Türkisch-Zertifikate: Für alle, die mehr können www.telc.net

telc Türkisch-Zertifikate: Für alle, die mehr können www.telc.net telc Türkisch-Zertifikate: Für alle, die mehr können www.telc.net B1 Okul sınavı hiç de zor değildi. Yakında B2 Okul sınavına da girmek istiyorum. Alina Çelebcigil, hat mit Erfolg die Prüfung telc Türkçe

Detaylı

İş E-Posta. E-Posta - Giriş. Son derece resmi, alıcının ismi yerine kullanılabilecek bir ünvanı var ise. Resmi, erkek alıcı, bilinmeyen isim

İş E-Posta. E-Posta - Giriş. Son derece resmi, alıcının ismi yerine kullanılabilecek bir ünvanı var ise. Resmi, erkek alıcı, bilinmeyen isim - Giriş Türkçe Almanca Sayın Başkan, Sehr geehrter Herr Präsident, Son derece resmi, alıcının ismi yerine kullanılabilecek bir ünvanı var ise Sayın yetkili, Resmi, erkek alıcı, bilinmeyen isim Sayın yetkili,

Detaylı

Offener Brief von Kadir Ugur, CEO BENTOUR REISEN, an den türkischen Minister für Kultur und Tourismus Mahir Ünal

Offener Brief von Kadir Ugur, CEO BENTOUR REISEN, an den türkischen Minister für Kultur und Tourismus Mahir Ünal Offener Brief von Kadir Ugur, CEO BENTOUR REISEN, an den türkischen Minister für Kultur und Tourismus Mahir Ünal Zürich 07.03.2016 Sehr geehrter Herr Kultur und Tourismus Minister Mahir Ünal, vor ca. 4

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU YABANCI DİL (ALMANCA) YETERLİK SINAVI A

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU YABANCI DİL (ALMANCA) YETERLİK SINAVI A DNN MENDERES ÜNİVERSİTESİ YBNCI DİLLER YÜKSEKOKULU YBNCI DİL (LMNC) YETERLİK SINVI DI SOYDI FKÜLTE / YÜKSEKOKUL : ÖĞRENCİ NO GENEL ÇIKLMLR VE SINVL İLGİLİ KURLLR 1. Bu soru kitapçığının türü dır. Bunu

Detaylı

Bitte bringen Sie Ihr Kind bis Uhr in den Kindergarten. Lütfen çocuğunuzu anaokuluna en geç saat kadar getirin. Bitte holen Sie Ihr Kind um Uhr ab. Lütfen çocuğunuzu saat alın. Wir machen einen Ausflug.

Detaylı

DÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

DÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! D KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 1. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 26 KASIM 2015 Saat: 11.20

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve iki canın kaldı.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat dakikan ve iki canın kaldı. Bölüm 08 Açık Hesaplar Ogur kırmızılı kadınla silahlı çatışma sırasında yaralanır ve Anna ya tarihi olayları silmek isteyen RATAVA hakkındaki gerçekleri anlatır. Son gücüyle Anna ya bir tarih söyler: 9

Detaylı

Auswandern Studieren. Studieren - Universität. Bir üniversiteye kaydolmak istiyorum. Angeben, dass man sich einschreiben will

Auswandern Studieren. Studieren - Universität. Bir üniversiteye kaydolmak istiyorum. Angeben, dass man sich einschreiben will - Universität Bir üniversiteye kaydolmak istiyorum. Angeben, dass man sich einschreiben will ders almak istiyorum. Angeben, dass man sich für einen anmelden möchte lisans seviyesinde lisans üstü seviyesinde

Detaylı

Bejahte Aussage im Futur

Bejahte Aussage im Futur Das Futur Mit dem Futur drückt man ein zukünftiges Ereignis aus. Je nach Kontext kann ein türkischer Satz im Futur auch mit müssen, wollen oder sollen übersetzt werden. Das Futur wird im Türkischen häufig

Detaylı

Regulation of biographical transitions in second generation immigrants in Germany and Israel. - Fragebögen deutsch-türkisch -

Regulation of biographical transitions in second generation immigrants in Germany and Israel. - Fragebögen deutsch-türkisch - ZA5083 Regulation of biographical transitions in second generation immigrants in Germany and Israel [Regulation biographischer Übergänge bei Migranten der zweiten Generation in Deutschland und Israel]

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 2. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 2. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZÎ ORTAK SINAVI LMNC 2017 SORU SYISI : 20 T.C. MİLLÎ EĞİTİM BKNLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF 2. DÖNEM LMNC DERSİ MERKEZÎ ORTK SINVI 27 NİSN 2017 Saat: 11.20 dı ve Soyadı :... Sınıfı

Detaylı

Kişisel hesap müşterek hesap Çocuk hesabı döviz hesabı kurumsal hesap öğrenci hesabı Aylık kesintiler var mı? Fragen, ob für das Konto monatliche Gebü

Kişisel hesap müşterek hesap Çocuk hesabı döviz hesabı kurumsal hesap öğrenci hesabı Aylık kesintiler var mı? Fragen, ob für das Konto monatliche Gebü - Allgemeines [ülke] sınırları içinde para çekersem komisyon ücreti öder miyim? Fragen, ob Gebühren anfallen, wenn man in einem bestimmten Land Geld abhebt Başka bankamatikleri kullanırsam ne kadar komisyon

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 20 Dinleyici anketi

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 20 Dinleyici anketi Ders 20 Dinleyici anketi ve dinleyicilerin fikirlerini sorarlar: Programın konusu: Yalan söylemek günah mı? dır. Dinleyiciler, çiftçilerin yaptığı sahtekarlıkla ilgili düşüncelerini söyler, ve çiftçilerin

Detaylı

[ülke] sınırları içinde para çekersem komisyon ücreti öder miyim? Fragen, ob Gebühren anfallen, wenn man in einem bestimmten Land Geld abhebt

[ülke] sınırları içinde para çekersem komisyon ücreti öder miyim? Fragen, ob Gebühren anfallen, wenn man in einem bestimmten Land Geld abhebt - Allgemeines [ülke] sınırları içinde para çekersem komisyon ücreti öder miyim? Fragen, ob Gebühren anfallen, wenn man in einem bestimmten Land Geld abhebt Başka bankamatikleri kullanırsam ne kadar komisyon

Detaylı

24) a) helfe b) teile c) behandle d) greife

24) a) helfe b) teile c) behandle d) greife 1. 20. sorularda, cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun düşen sözcük ya da ifadeyi bulunuz 1) Ich möchte gerne wissen, es hier auch Sprachkurse gibt. a) wohin b) ob c) dass d) wenn 2) Meine Eltern haben

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 23 Yüzgeçli bir dalgıç

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 23 Yüzgeçli bir dalgıç Ders 23 Yüzgeçli bir dalgıç ve limandaki sözde köpek balığı bilmecesini çözer ve bir sahtekarlığı daha ortaya çıkarırlar. Baykuş dan ise beklemedikleri bir yardım alırlar. ve kaybolan sörfçüyü ararken

Detaylı

Marie sucht ein Wildschweinkind. Sevgi bir yabandomuzu yavrusu arar

Marie sucht ein Wildschweinkind. Sevgi bir yabandomuzu yavrusu arar Marie sucht ein Wildschweinkind Jetzt muss sich Tina erstmal ausruhen. Und Marie macht sich auf die Suche nach einem Wildschweinkind. Sie fliegt los und sucht und sucht! Endlich sieht sie etwas Borstiges!

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 18 Gece takibi

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 18 Gece takibi Ders 18 Gece takibi ve esrarengiz şekillerin gerçek nedenini araştırmaya karar verir ve tarlayı gözetlerler. Buldukları şey, bunun uzaylıların işi olmadığını ortaya çıkarır. Kurnaz tarla sahibi gündüz

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 04 Uyarı Sinyalleri

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 04 Uyarı Sinyalleri Bölüm 04 Uyarı Sinyalleri Anna Kant Sokağı nda bir saatçi bulur. Ama dükkan kapalıdır. Dükkanın sahibinin bir kafede olduğunu öğrenir. Birbirlerini tanıyor gibidirler. Anna nın 100 dakikası kalmıştır.

Detaylı

Kapitel. Das ist kein Geldautomat. Bu bir bankamatik değildir.

Kapitel. Das ist kein Geldautomat. Bu bir bankamatik değildir. Das ist kein Geldautomat. Bu bir bankamatik değildir. Kapitel 7 Bu bölümde öğrenecekleriniz: Bankamatik kullanımında sorun yaşadığınızda nasıl yardım istenir? Bir yanlış anlaşılma nasıl açıklığa kavuşturulur?

Detaylı

Okul öncesi Almanca dil gelişimi

Okul öncesi Almanca dil gelişimi TÜRKÇE TÜRKISCH Okul öncesi Almanca dil gelişimi Deutschkenntnisse von Vorschulkindern Veliler için anket (soru) formu Elternfragebogen Wünschen Sie den Fragebogen in einer anderen Sprache, können Sie

Detaylı

Konjunktiv 1 (Dolaylı Anlatım)

Konjunktiv 1 (Dolaylı Anlatım) Konjunktiv 1 (Dolaylı Anlatım) Konjunktiv I dolaylı anlatımlarda kullanılır. Birinin söylediği sözleri bir başkasına aktarılırken kullanılır. Özellikle gazetelerde ve televizyon haberlerinde kullanılır.

Detaylı

Yurt dışı eki tarihli Alman çocuk parası başvurusu için Anlage Ausland zum Antrag auf deutsches Kindergeld vom

Yurt dışı eki tarihli Alman çocuk parası başvurusu için Anlage Ausland zum Antrag auf deutsches Kindergeld vom Başvuran kişinin soyadı ve adı Name und Vorname der antragstellenden Person Çocuk parası No. F K Kindergeld-Nr. Yurt dışı eki tarihli Alman çocuk parası başvurusu için Anlage Ausland zum Antrag auf deutsches

Detaylı

Almanca yapısal kalıp kavram sözlüğü Deutsches Konjunktionen Wörterbuch [Mevlüt Baki Tapan]

Almanca yapısal kalıp kavram sözlüğü Deutsches Konjunktionen Wörterbuch [Mevlüt Baki Tapan] 0 Almanca Sözlük Özel yapılar, kalıplar ve kavramlar sözlüğü Deutsch Türkisch Almanca Türkçe Mevlüt Baki Tapan 1 Önsöz Bu Almanca Türkçe yapısal kalıplar sözlüğü hazırlanırken Almancayı, hem birinci dil

Detaylı

TÜRKISCH. NIE MEHR SPRACHLOS! Zeigebilder: praktisch beim Einkaufen Umgangssprache: extra Slang-Kapitel Tipps: Fettnäpfchen vermeiden

TÜRKISCH. NIE MEHR SPRACHLOS! Zeigebilder: praktisch beim Einkaufen Umgangssprache: extra Slang-Kapitel Tipps: Fettnäpfchen vermeiden SPRACHFÜHRER TÜRKISCH NIE MEHR SPRACHLOS! Zeigebilder: praktisch beim Einkaufen Umgangssprache: extra Slang-Kapitel Tipps: Fettnäpfchen vermeiden Mit SPICKZETTEL für den Geldbeutel In Zusammenarbeit mit

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 18 - Saklı Kutu

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 18 - Saklı Kutu Bölüm 18 - Saklı Kutu Anna kırmızılı kadının RATAVA nın lideri olduğunu öğrenir. Sadece 45 dakika vardır. Anna nın elindeki en önemli ipucu kırmızılı kadının sakladığı bir kutudur. Anna o kutuyu bulabilecek

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 20 Zamandan Zamana

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 20 Zamandan Zamana Bölüm 20 Zamandan Zamana Anna bilmecenin çözümüne hala yaklaşamamıştır. RATAVA hangi olayı engellemek istiyordur? Oyuncu Anna nın 2006 yılına döndükten sonra 1989 yılına gitmesini ister. Ama bu zaman yolculukları

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 17 Tarladaki şekiller

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 17 Tarladaki şekiller Ders 17 Tarladaki şekiller ve Philipp buğday tarlalarında ortaya çıkan esrarengiz şekilleri araştırır. Bu şekiller bir UFO nun tarlaya inmesi sonucunda mı oluşmuştur, yoksa birileri bu şekilleri görmeye

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e çeyrek var. 65 dakikan ve bir canın kaldı.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11 e çeyrek var. 65 dakikan ve bir canın kaldı. Bölüm 10 Çıkmaz Sokakta Oyuncu 13 Ağustos 1961 in Berlin Duvarı nın inşaat tarihi olduğunu, 9 Kasım 1989 un da duvarın yıkıldığı gün olduğunu ortaya çıkarır. Özel görev bu iki tarihle yakından alakalıdır.

Detaylı

HERE COMES THE SUN. 6. September bis 31. Oktober 2010 Uferhallen, Berlin-Wedding

HERE COMES THE SUN. 6. September bis 31. Oktober 2010 Uferhallen, Berlin-Wedding HERE COMES THE SUN Eine Ausstellung für Energieforscher, Sonnenanbeter und Lichtscheue ab 7 Jahren, Familien und Schulklassen im Wissenschaftsjahr 2010 Die Zukunft der Energie 6. September bis 31. Oktober

Detaylı

Ich bin ein Baum, einer von in dieser Stadt. Jeder einzelne von uns ist wertvoll. Ben bir ağacım, bu şehirdeki değerli ağaçtan biriyim.

Ich bin ein Baum, einer von in dieser Stadt. Jeder einzelne von uns ist wertvoll. Ben bir ağacım, bu şehirdeki değerli ağaçtan biriyim. Ich bin ein Baum, einer von 80.000 in dieser Stadt. Jeder einzelne von uns ist wertvoll. Ich schütze dich vor Straßenlärm, Staub, Wind und Regen. Deshalb brauche ich deine besondere Aufmerksamkeit! Ben

Detaylı

Unser Kind. Ein Elternratgeber zu wichtigen Fragen der Erziehung und Bildung im Kindergartenalter. Bizim Çocuğumuz

Unser Kind. Ein Elternratgeber zu wichtigen Fragen der Erziehung und Bildung im Kindergartenalter. Bizim Çocuğumuz Unser Kind Ein Elternratgeber zu wichtigen Fragen der Erziehung und Bildung im Kindergartenalter Bizim Çocuğumuz Anne ve babaların, anaokulu çağı çocuklarının eğitimi ve terbiyesi ile ilgili önemli sorularına

Detaylı

ÖPÜCÜK OLMAZ ZORLA. Marion Mebes / Lydia Sandrock Kein Küsschen auf Kommando Ausmalbuch 2015 verlag mebes & noack

ÖPÜCÜK OLMAZ ZORLA. Marion Mebes / Lydia Sandrock Kein Küsschen auf Kommando Ausmalbuch 2015 verlag mebes & noack ZORLA ÖPÜCÜK OLMAZ 1 Diese Kopiervorlage basiert auf dem Buch Kein Küsschen auf Kommando von Marion Mebes und Lydia Sandrock, erschienen im Verlag mebes & noack. Alle Rechte liegen beim Verlag. Diese Kopiervorlage

Detaylı

Derdini söylemeyen derman bulamaz.

Derdini söylemeyen derman bulamaz. Derdini söylemeyen derman bulamaz. Uyuşturucu sorunu ile karşılaşan veliler için bilgilendirme broşürü Eine Drogeninformationsbroschüre für Eltern Es ist schwer, jemandem zu helfen, der nicht sagt, was

Detaylı

"Allah Adına Şiddete Hayır! Barışın Savunucuları Olarak Hıristiyanlar ve Müslümanlar"

Allah Adına Şiddete Hayır! Barışın Savunucuları Olarak Hıristiyanlar ve Müslümanlar "Keine Gewalt im Namen Gottes! Christen und Muslime als Anwälte für den Frieden" Erklärung des Gesprächskreises "Christen und Muslime" beim Zentralkomitee der deutschen Katholiken "Allah Adına Şiddete

Detaylı

Runder Tisch deutscher und türkischer Redakteure in Rhein-Main

Runder Tisch deutscher und türkischer Redakteure in Rhein-Main Runder Tisch deutscher und türkischer Redakteure in Rhein-Main Nicht übereinander reden, sondern miteinander arbeiten Projektkoordinator: Erhard Brunn Lessingstr. 7 60323 Frankfurt Tel: 069-26 49 67 12

Detaylı

Tavsiyeniz için 60, EUR ya varan primler. Arkadaşınıza tavsiye edin ve primlerden faydalanın

Tavsiyeniz için 60, EUR ya varan primler. Arkadaşınıza tavsiye edin ve primlerden faydalanın Tavsiyeniz için 60, ya varan primler Arkadaşınıza tavsiye edin ve primlerden faydalanın 2 3 Dost tavsiyesi Dosta tavsiye size prim Size tavsiyemiz: Bizi tavsiye edin. Eş, dost, akraba, arkadaş ve iş arkadaşlarınıza

Detaylı

Deutsche Botschaftsschule Ankara Zweigstelle Istanbul Sicherheitskonzept Informationen für Familien / Notfallsinformation Acil Durum Planı - Karte

Deutsche Botschaftsschule Ankara Zweigstelle Istanbul Sicherheitskonzept Informationen für Familien / Notfallsinformation Acil Durum Planı - Karte Informationen für amilien / Notfallsinformation Acil Durum Planı - Karte Notfalldaten Hinweise: Bitte füllen Sie die Abschnitte A - E sehr sorgfältig und in Druckschrift aus. Im Notfall kann das Leben

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 16 Đkarus

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 16 Đkarus Ders 16 Đkarus Đki gazeteci Yunan mitlojisinin trajik kahramanı Đkarus un hikayesinden çok etkilenir. Ama dinleyiciler Đkarus un kim olduğunu biliyorlar mı? Muhabirler dinleyicileri aydınlatmak için Đkarus

Detaylı

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU 5.SINIFLAR ALMANCA ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU 5.SINIFLAR ALMANCA ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI EYLÜL V.HAFTA EYLÜL IV. HAFTA TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU 5.SINIFLAR ALMANCA ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI Araç -Guten Tag! Situationsangemessene Sich Begrüßen Situationsangemessene,

Detaylı

Öğrenci Kitabı BEN DE BAŞARIRIM! telc TÜRKÇE B1 OKUL. www.telc.net

Öğrenci Kitabı BEN DE BAŞARIRIM! telc TÜRKÇE B1 OKUL. www.telc.net Öğrenci Kitabı BEN DE BAŞARIRIM! telc TÜRKÇE B1 OKUL B1 www.telc.net İÇİNDEKİLER 1. Ünite Gelecekten Beklentilerimiz 1 Hayal ve Hedefler... Gençlerin Düşleri...5 Değişik Meslek Türleri...6 İş ve Kariyer...6

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 09 Ludwig için müzik

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 09 Ludwig için müzik Ders 09 Ludwig için müzik de esrarengiz adam bilmecesini çözecek bir ipucu bulur. Gazetede Kral Ludwig hakkındaki bir müzikalin reklamını görür. Oraya giderken tüm dünyadan turistlerle söyleşi yapar. Berlin

Detaylı

Smartphone-Funktionen

Smartphone-Funktionen Smartphone-Funktionen 1 2 3 4 15 1 1 14 13 12 5 8 9 10 11 22 21 20 18 19 1. Ohrhörer 2. Kopfhöreranschluss 3. Display 12. Senden/Antworten 13. Menü/Linksauswahl 14. USB-Anschluss 4. Messaging/Menü Bildlauf

Detaylı

ALMAN-TÜRK-2 ANKARA -2009. Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung Türk- Alman gençlik buluşmasının proje gazetesi

ALMAN-TÜRK-2 ANKARA -2009. Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung Türk- Alman gençlik buluşmasının proje gazetesi ANKARA -2009 ALMAN-TÜRK-2 Projektzeitung der deutsch-türkischen Jugendbegegnung Türk- Alman gençlik buluşmasının proje gazetesi Proje Ortakları Ein Projekt von Katholisches Jugendhaus BERLİN (Ludwig Wolker

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Zeki AYDIN (Sayın Prof. Dr. Beyza BİLGİN'in tebliğinin tartışması) 1

Doç. Dr. Mehmet Zeki AYDIN (Sayın Prof. Dr. Beyza BİLGİN'in tebliğinin tartışması) 1 Doç. Dr. Mehmet Zeki AYDIN (Sayın Prof. Dr. Beyza BİLGİN'in tebliğinin tartışması) 1 Teşekkür ediyorum, Sayın Başkan. Ben öncelikle değerli konuşmacılara teşekkür ediyor, dinleyenlerimizi de saygıyla selamlıyorum.

Detaylı

Sevgili Türk ve Alman-Türk Okuyucular, Liebe türkische und deutsch-türkische Leserinnen und Leser, Bu broºür, vatandaºl a geçmek ve çifte vatandaºl k konusunda sorunlarla karº laºabilecek herkese yöneliktir

Detaylı

Reisen Unterwegs. Unterwegs - Ort. Du weißt nicht, wo Du bist. Onun haritada nerede olduğunu bana gösterir misiniz?

Reisen Unterwegs. Unterwegs - Ort. Du weißt nicht, wo Du bist. Onun haritada nerede olduğunu bana gösterir misiniz? - Kayboldum. Du weißt nicht, wo Du bist Onun haritada nerede olduğunu bana gösterir misiniz? Nach einem bestimmten auf der Karte fragen ı nerede bulurum? Nach einem bestimmten fragen Kayboldum. Onun haritada

Detaylı