KURTULUÞ CEPHESÝ. Sakýp Sabancý sýz Seçimlerin Sayýsal Sonuçlarý Üzerine. Büyük Kentlerin Seçim Sonuçlarý

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KURTULUÞ CEPHESÝ. Sakýp Sabancý sýz Seçimlerin Sayýsal Sonuçlarý Üzerine. Büyük Kentlerin Seçim Sonuçlarý"

Transkript

1 H Anti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede KURTULUÞ CEPHESÝ Zafer Bizim Olacaktýr! YIL: 13 SAYI: 70 Kasým-Aralýk 20 Sakýp Sabancý sýz Seçimlerin Sayýsal Sonuçlarý Üzerine Büyük Kentlerin Seçim Sonuçlarý AKP Hükümeti ya da Merak etmeyin Ordu var... Ýslâm Ýnkýlâbýnýn Gerçek ve Üstün Münevverler Aristokrasyasý Spekülasyon ve Manipülasyon Ekonomisinden Þeriat Ekonomisine mi? Bir Kez Daha Laiklik Üzerine Koþun! Menkul Kýymetler Borsasý Kazandýrýyor! Ýç Politikada Vur Kurtul/Ver Kurtuldan Dýþ Politikada Al Kurtul/Ver Kurtula

2 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 SEÇÝMLER ÜZERÝNE CHE GUEVARA 3 Parlamenterizm üzerine Che Guevara nýn deðerlendirmesi. SAKIP SABANCI SIZ SEÇÝMLERÝN SAYISAL SONUÇLARI ÜZERÝNE BÜYÜK KENTLERÝN SEÇÝM SONUÇLARI Kasým genel seçimlerinde düzen partileri ve legalist ve legalleþmeye çalýþan sol un durumu üzerine bir deðerlendirme. Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakýr, Gaziantep, Ýstanbul, Ýzmir, Hatay ve Mersin il sonuçlarý. ÝÇÝNDEKÝLER AKP HÜKÜMETÝ YA DA MERAK ETMEYÝN ORDU VAR... ÝSLAM ÝNKILABININ GERÇEK VE ÜSTÜN MÜNEVVERLER ARÝSTOKRASYASI SPEKÜLASYON VE MANÝPÜLASYON EKONOMÝSÝNDEN ÞERÝAT EKONOMÝSÝNE MÝ? Erbakan ýn MNP den AKP ye kadar uzanan þeriatçý hareketin tarihsel ve sýnýfsal konumu üzerine. Necip azýl Kýsakürek in Ýslam Ýnkýlâbý teorisini yaptýðý Ýdeolocya Örgüsü kitabýnýn kýsa bir deðerlendirmesi. AKP hükümetinin kurulmasýyla birlikte medya da baþlayan dalkavuklukla üstü örtülmeye çalýþýlan ekonomik durum üzerine. BÝR KEZ DAHA LAÝKLÝK ÜZERÝNE 33 Þeriatçýlýðýn müslüman demokratlýk olarak sunulduðu bir dönemde bir kez daha laiklik üzerine. KOÞUN! MENKUL KIYMETLER BORSASI KAZANDIRIYOR! 37 AKP iktidarýyla birlikte coþan borsanýn gerçek durumu üzerine kýsa bir deðerlendirme. ÝÇ POLÝTÝKADA VUR KURTUL/ VER KURTULDAN DIÞ POLÝTÝKADA AL KURTUL/VER KURTULA 39 Kýbrýs, AB, AGSP ve Irak konusunda küçük-burjuvazinin kurtuluþ reçeteleri üzerine bir deðerlendirme. KURTULUÞ CEPHESÝ SORUMLU (V.i.S.d.P) : Sezai Görür Yazýþma Adresi: Postfach Bad Kreuznach / Deutschland. Ýnternet Adresi: Adresi: kurcephe@kurtuluscephesi.com Bu sayý ÝLKER Matbaasý nda basýlmýþtýr. Baský Tarihi: 6 Aralýk 20 Ederi: TL. 3 Abone Ederi: 10 Sayý Sayý... 55

3 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Dar kapsamlý seçim çekiþmeleri; þurada burada seçimi kazananlarýn baþarýlarý; iki milletvekili, bir senatör, dört belediye baþkaný, halkýn üzerine ateþ açýlarak daðýtýlan büyük çapta bir gösteri; bir öncekine göre bir iki oy farkýyla kaybedilen yeni bir seçim; kazanýlan bir grev, kaybedilen on grev; bir adým ileri, on adým geri; belli bir kesimde zafer, bir diðerinde on kez bozgun... Sonra birdenbire oyunun kurallarý deðiþir, herþeye yeniden baþlamak gerekir. Bu tutum neden ileri geliyor? Halk enerjisini neden hep böyle boþuna harcýyor? Bunun tek nedeni var: Bazý Amerika ülkelerinde ilerici güçler taktik hedefler ile stratejik hedefleri korkunç bir þekilde birbirine karýþtýrýyorlar, küçük taktik sorunlarda büyük stratejik hedefler görmek istemiþlerdir. Bu önemsiz saldýrý mevzilerini ve elde edilen küçük kazançlarý, sýnýf düþmanýnýn temel hedefleri olarak göstermeyi bilen gericiliðin akýllýca davrandýðýný kabul etmeliyiz. Böylesine büyük hatalar iþlenen ülkelerde, halk hiçbir deðeri olmayan eylemler için son derece büyük fedakarlýklar pahasýna her yýl alaylarýný seferber eder. Bunlar düþman topçusunun ateþine maruz kalan geçici mevzilerdir. Bu mevzilerin adý, parlamentodur, kanuniliktir, yasal ekonomik grevdir, ücret artýþýdýr, burjuva anayasasýdýr, bir halk kahramanýnýn serbest býrakýlmasýdýr... Ve iþin en kötü tarafý þudur ki, bu mevzileri elde etmek için bile, burjuva devletinin oyun kurallarýný kabul etmek ve bu tehlikeli siyasal oyuna katýlmak iznini alabilmek için de uslu ve aklý baþýnda insanlar olduðumuzu, hiçbir tehlike arz etmediðimizi; örneðin kýþlalara ve trenlere saldýrmak, köprüleri uçurmak, katilleri ve iþkence uzmanlarýný cezalandýrmak, daðlara çýkýp ayaklanmak ya da yumruklarýmýzý sert ve kararlý bir biçimde kaldýrarak, Amerika ya son kurtuluþ mücadelesinin kesin müjdesini vermek gibi tehlikeli iþlerle bir alýþveriþimizin olmadýðýný ispat etmek lazýmdýr. Che Guevara 3

4 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 Sakýp Sabancý sýz Seçimlerin Sayýsal Sonuçlarý Üzerine 4... Ve 3 Kasým genel seçimleri, oylarýn %34,26 sýný alarak 550 kiþilik mecliste 363 milletvekilliði kazanan AKP nin açýk zaferi ile sonuçlandý. Bir diðer ifadeyle, sakalsýz þeriatçý, faþist olmayan milliyetçi, namuslu globalci görüntüsü çizen AKP, seçimin birinci partisi olmuþtur. CHP, %19,40 oy oranýyla 178 milletvekilliði kazanarak TBMM nin ikinci ve son partisi olarak seçimlerden galip çýkarken, tüm medya ve küçük-burjuva aydýnlarý ne olacak þimdi sorusunu sormaya baþladýlar. AKP yi, kimisi anayasa deðiþikliði yapma gücüne yaklaþmýþ ýlýmlý islamcý parti olarak tanýmlarken, bir baþkasý ise takiyeci olduðunu, dolayýsýyla þeriatçý bir parti olduðunu söylemektedir. Ama AKP hakkýndaki yorumlar nasýl yapýlýrsa yapýlsýn, neredeyse tüm medya ve küçük-burjuva aydýnlarýnýn birleþtikleri nokta, CHP nin beklendiði kadar oy alamamasý olmuþtur. Onlara göre, Baykal ýn baþarýsýzlýðý, AKP nin böylesine bir sonuç almasýna neden olmuþtur. 3 Kasým seçimlerinden AKP nin böylesine güçlü bir biçimde çýkmasý karþýsýnda küçük-burjuva aydýnlarýnýn içine girdikleri moral bozukluðu ve telaþ, bir yandan nasýl olsa ordu var düþüncesiyle telafi edilmeye çalýþýlýrken, diðer yandan varoþlarýn, ezilmiþlerin, çaresizlerin oyunu alabilecek yeni bir sol parti nin oluþturulmasý düþüncesi doðurmuþtur. Öylesine ki, yýllardýr sol görünüm altýnda tüketici haklarýndan kadýn haklarýna kadar marjinal her konuda yazýlar yazan Meral Tamer gibiler bu düþüncenin sözcüsü haline gelmiþlerdir. Öte yandan, ayný küçük-burjuva kesimler, ANAP ve DYP nin meclis dýþýnda kalmasýyla birlikte T. Özal döneminde baþlayan bir sürecin sona ermesinden de büyük mutluluk duyduklarýný açýkça ifade etmeye baþlamýþlardýr. Adý fazlaca ifade edilmese de, MHP nin %8,34 oy alarak baraj altýnda kalmasý da bir baþka mutluluk kaynaðý olmuþtur. Böylece korku, telaþ, mutluluk, moral bozukluðu, üzüntü, sevinç vb. sýfatlarla bezenmiþ bir dizi düþünce medya ve yazýn dünyasýnda birbiri ardýna yayýnlanmaya baþlamýþtýr. Þüphesiz yapýlan deðerlendirmeler içinde en raðbet göreni ise, 3 Kasým seçimlerinde seçmenlerin, oylarýný cezalandýrmak için kullandýklarý bir ilk seçim olduðu deðerlendirmesidir. Bu deðerlendirmelere göre, yýllarýn sað duyulu seçmeni, bu kez de tercihini yapmýþ ve son yirmi yýlýn sorumlularýný cezalandýrmýþtýr. Her ne kadar sað duyulu seçmen bu iþi yaparken biraz kantarýn topuzunu fazla kaçýrmýþ da olsa, bir kez daha en doðruyu yapmýþtýr! Mesut Yýlmaz ýn, Tansu Çiller in tasfiyesi karþýsýnda büyük bir mutluluk tablosu çizen küçük-burjuva aydýnlarý, varoþlarýn, ezilmiþlerin, çaresizlerin oyunu alamadýðý için Deniz Baykal a veryansýn etmekten de geri kalmamýþlardýr. Tüm bu duygu ve düþünceler içersinde daha soðukkanlý ve bilimsel olanlar ise, her seçim sonrasýnda olduðu gibi, seçim sonuçlarýnýn tahliline giriþmiþlerdir. Bilimsel olmak iddiasýndaki seçim tahlilerinde üç konu aðýrlýklý bir yere sahip olmuþtur: AKP nin birinci parti olmasý, CHP nin beklenenden az oy almasý ve Uzanlarýn Genç Partisi nin baþarýsý. Yapýlan bilimsel seçim tahlillerinin or-

5 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ tak noktasý, 3 Kasým seçimlerinde tepki oylarý nda büyük bir patlama yaþandýðý, Kasým 2000 ve Þubat 2001 krizinden en fazla etkilenen kesimlerin oylarýnýn sonucu belirlediði düþüncesidir. Bu bilimsel tahlillerde ifade edilen diðer bir ortak nokta ise, yeni seçmen in tercihini Uzanlarýn GP sinden yana kullandýðýdýr. Bir baþka deyiþle, ekonomik kriz ve bundan etkilenen geniþ kesimlerin tepki oylarý nýn 3 Kasým seçimlerinin sonucunu belirlediði düþüncesi yaygýn kaný haline gelmiþtir. Dolayýsýyla seçmenlerin büyük çoðunluðunun politik ve ideolojik bir tercihte bulunmadýklarý sonucuna ulaþýlmýþtýr. Hatta seçimlere katýlýmýn düþüklüðü nün (resmi verilere göre katýlým oraný %78, 87 dir) bu sonucu desteklediði ileri sürülmüþtür. Ama gerçekler bu kadar basit ve yalýn deðildir. Sondan baþlarsak, seçimlere katýlým, geçmiþ seçimlere oranla düþük olmuþtur. Seçmen Kullanýlan Katýlým Sayýsý Oy Oraný %92, %93, %83, %85, %87, %79,1* Tabloda da görüldüðü gibi, 20 seçimlerine katýlým oraný, 19 seçimlerine göre 8 puan daha düþüktür ( ). Bu da, 19 seçimlerine göre 20 seçimlerinde toplam seçmen sayýsýndaki artýþa neredeyse eþittir ( ). Bu verilerden yola çýkýldýðýnda, 19 seçimlerinde oy kullanan üç milyon civarýnda seçmen 20 seçimlerinde oy kullanmamýþtýr. Geleneksel oportünist sol yorumla, üç milyon eski seçmen seçimlerden umutlarýný kesmiþlerdir. Nitekim 11 seçimlerinde katýlým oranýnýn %83,9 a düþmesi karþýsýnda (1987 ye göre 9,4 puan düþüþ) bilimsel seçim tahlilerinde benzer deðerlendirmeler yer almýþtýr. Özellikle o dönemde henüz legalleþmemiþ ve legal parti kurmamýþ bulunan sol kesimler arasýnda çok yaygýn olan bu deðerlendirme sosyalist mücadelenin yükseliþi teorileri için gerekçe olarak kullanýlmýþtýr.** * YSK nun 10 Kasým 20 tarihli resmi sonuçlarý. Bilinen gerçek ise, 20 seçimleri öncesinde seçmen kütükleri yazýmýnýn yapýlmadýðýdýr. Yasa gereðince, YSK seçmen kütüklerinin güncelleþtirilmesi kararý almýþ ve kütüklerine kayýtlý olmayan seçmenler muhtarlýklara giderek kendilerini bizzat kaydettirmiþlerdir. YSK verilerine bakýldýðýnda, kiþinin kendilerini seçmen kütüklerine bizzat yazdýrdýklarý görülmektedir. Ve yine bilinen bir gerçek ise, 20 seçimleri öncesinde böylesine yaygýn bir ilginin bulunmadýðýdýr. Bu durumda þöyle bir ikilem ortaya çýkmaktadýr: Seçmen kütüklerine kendilerini yazdýrdýklarý ilan edilen kiþi, ya seçimlerde oy kullanmamýþlardýr ya da ayný sayýda eski seçmen sandýða gitmemiþtir. Birinci durumda, kendilerini seçmen kütüklerine bizzat yazdýrmak gibi bir bürokratik iþi yerine getirmiþ olanlarýn oy kullanmamalarýnýn hiçbir mantýklý açýklamasý yoktur. Ýkinci durumda ise, seçmen sayýsýndaki artýþ ile oy kullanmayanlarýn sayýsý arasýndaki yakýnlýk fazlaca inandýrýcý deðildir. Görülen odur ki, YSK nýn açýkladýðý güncelleþtirilmiþ seçmen sayýsýndaki artýþ kaðýt üzerinde gerçekleþtirilmiþtir. Dolayýsýyla karþýlýðýnda gerçek bir seçmen kitlesi bulunmamaktadýr. Bu öylesine açýktýr ki, 19 seçimlerinde kullanýlan oylar ile 3 Kasým seçimlerinde kullanýlan oylar neredeyse bire bir aynýdýr. Bu durum, 3 Kasým seçimlerinde taþýma seçmen ya da sahte seçmen yazýmýnýn çok büyük boyutlarda olduðunu göstermektedir.*** ** DEP, 11 seçimlerine SHP ile ittifak yaparak girmiþtir. Bu nedenle seçimlerdeki düþük katýlým oraný üzerine yapýlan bu tür deðerlendirmeler, o dönemde seçimleri boykot eden, bugün ise seçimlere katýlan sol legalistlere aittir. *** Sahte seçmen yazýmýna iliþkin olarak 19 seçimleri öncesinde gazetelerde þu haber yer almýþtýr: Seçmen listelerinin güncelleþtirilmesi çalýþmalarý sýrasýnda, mükerrer ya da taþýma seçmen yazýlmasý olaylarýna karýþtýklarý iddiasýyla Türkiye genelinde 39 muhtar hakkýnda Cumhuriyet Savcýlýðý na suç duyurusunda bulunulurken, 2 muhtar da tutuklandý. Sinop ta 900 seçmen listelere yazýlmak için baþvuruda bulundu. Merkezde il nüfusunun 28 bin 300, seçmen sayýsýnýn ise 19 bin 265 olarak görüldüðünü belirten Ýl Seçim Kurulu yetkilileri, rakamlarýn bu kadar birbirine yakýn olmasýna raðmen itiraz olmamasýna þaþýrdýklarýný söylediler. Ýstanbul da sahte seçmen kaydý yüzünden 4 muhtar ve 873 kiþi hakkýnda yasal iþlem baþlatýldý. (Zaman, 2 Þubat 19) 5

6 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk Aðustos 20 tarihli Evrensel gazetesinde ise þöyle bir haber yer almýþtýr: Mersin 1, 2 ve 3 nolu Merkez Ýlçe Seçim Kurulu nun sorumluluk bölgesindeki mahallelerde, toplam 9 bin 760 kiþiyi kapsayan bilgileri dikkate alarak araþtýrma yapýlmýþ ve bin 222 kiþinin belirttikleri adreste ikamet etmediklerini belirlenmiþti. Aralarýnda karakol ve saðlýk ocaðýnýn da bulunduðu yerler ikamet adresi olarak bildirilmiþ, bu olay üzerine de 27 mahalle muhtarý açýða alýnmýþtý. Ülkemizde sahte seçmen yazýmý olayý en geniþ ölçekte ilk kez 1977 genel seçimlerinde ortaya çýkmýþtýr. Özellikle MHP nin 1977 seçimlerinde sistemli olarak örgütlediði sahte seçmen yazýmý yoluyla Adana ve Maraþ ta büyük oranda mükerrer oy kullanýlmýþtýr. 10 sonrasýnda ise, sahte seçmen yazýmý yanýnda, seçmen kütüklerinin yeniden yazýmýna gidilmeyerek seçmen kütüklerinin güncelleþtirilmesi uygulamasý yaygýnlýk kazanmýþtýr. Özellikle tabanýný denetleyebilen partiler (RP ve MHP) bu uygulamadan büyük avantajlar saðlamýþlardýr. Bu gerçekler gözönüne alýnmaksýzýn hangi partinin hangi parti tabanýndan oy aldýðýný, yeni seçmenlerin hangi partiyi tercih ettiðini doðru biçimde saptamak olanaksýzdýr. Özellikle Uzanlarýn aldýðý oyun nereden geldiðine iliþkin yapýlan farklý yorumlarda bu daha da netleþmektedir. Hemen hemen kendileri dýþýnda hiçbir medya kuruluþunun fazlaca deðinmediði, deðinmekten ya da deðerlendirmekten kaçýndýðý Uzanlar (GP) olayýna iliþkin yapýlan yorumlar da en fazla öne çýkartýlan yan, alýnan oylarýn büyük ölçüde yeni ve genç seçmenden geldiði þeklindedir. Ünlü kamuoyu araþtýrmacýsý (özcesi seçim anketçisi ) Tarhan Erdem e göre, GP oylarýnýn %47 si, DEHAP oylarýnýn %40 ý, MHP oylarýnýn %37 si yaþ grubundan gelmiþtir. Buna göre, GP nin almýþ olduðu oyun (%7.25) bir milyonunun yeni seçmen den gelmiþ olmasý gerekmektedir. Tarhan Erdem in MHP ve DEHAP için verdiði oranlar gözönüne alýndýðýnda, yeni seçmen in MHP ye (MHP nin toplam oyu ) ve DEHAP a (DEHAP ýn toplam oyu ) verdiði oylar bir buçuk milyona ulaþmaktadýr. Böylece yeni ve genç seçmenlerin tüm oylarý neredeyse bu üç parti arasýnda paylaþýlmýþtýr. Ancak ortada belirgin bir soru varlýðýný sürdürmektedir: Seçmen kütüklerinin güncelleþtirilmesiyle ortaya çýkan seçmenin iki buçuk milyonu bu üç partiye oy vermiþ ise, seçimlere katýlmayan kiþi daha önce hangi partilere oy vermiþtir? Özetlersek, 3 Kasým seçimlerinde oy kullanan dört milyona yakýn yeni seçmen muhtarlýklara gidip kendilerini bizzat kütüklere yazdýrmýþlar ve oylarýný (Tarhan Erdem in saptamasýyla ) üç partiye verirken, üç milyon seçmen sandýk baþýna gitmemiþ görünmektedir. Oysa görülebilen gerçek, 3 Kasým öncesinde kütüklere en fazla 400 bin civarýnda yeni seçmen kaydolmuþtur. Bunlarýn oylarýnýn partiler arasýndaki daðýlýmý da sonuçlar üzerinde %1-2 arasýnda bir etkiye sahiptir. Dolayýsýyla önemsenmeyecek kadar küçük bir olgudur. Tüm bunlarýn gösterdiði ise, 3 Kasým seçimlerinin, ülkemiz tarihinin en az yeni seçmeninin oy kullandýðý seçim olduðudur. Evet, 3 Kasým da oy alan AKP (%34.28) açýk farkla seçimleri almýþtýr. 19 seçimlerinde MHP, DYP, ANAP ve P nin aldýðý toplam oy (%58,62) iken, 3 Kasým seçimlerinde e (%25,5) düþmüþtür. Bu partilerin kaybettikleri oy miktarý dir (%33,12).* Görüleceði gibi, AKP nin aldýðý oylar ile çöpe atýlan partilerin kaybettiði oylar neredeyse birbirine eþittir. Diðer yandan 19 seçimlerinde DSP ile CHP nin aldýklarý oy toplamý dür (%30,9). 3 Kasým seçimlerinde DSP, CHP ve YTP nin aldýðý toplam oy ise dur** * 18 Nisan 19 seçimleri MHP %17,98 P %15,41 ANAP %13,22 DYP %12,01 Toplam %58,62 3 Kasým 20 seçimleri DYP %9,55 MHP %8,34 SP %2,49 ANAP %5,12 Toplam %25,5 ** 18 Nisan 19 seçimleri DSP %22,19 CHP %8,71 Toplam %30,9 3 Kasým 20 seçimleri CHP %19,40 DSP %1,23 YTP %1,15 Toplam %21,78

7 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ (%21,78). Böylece sol (%9,12) oy kaybetmiþtir. Ýþte 3 Kasým seçimlerinin en belirsiz yaný bu sol seçmenin nereye kaybolduðudur. Eðer YSK nýn açýkladýðý seçmen sayýsý ve kamuoyu araþtýrmacýlarý nýn verileri doðru kabul edilecek olursa, bu sol seçmen sandýða gitmemiþtir. Böylesine büyük sayýda bir seçmen kitlesinin sandýða gitmemesi ise, öyle gözlerden kaçýrýlabilecek bir olay deðildir. Herkes yakýn çevresine baktýðýnda böyle bir olayýn olmadýðýný kolayca görebilecektir. Keza, kamuoyu araþtýrma þirketleri nin, medya nýn keskin seçim uzmanlarý nýn bile böylesine yüksek sayýda sol kitlenin seçimlere katýlmayýþýný saptamamýþ olmalarý da bir baþka gerçektir. 19 seçimlerinde kullanýlan oylar ile 3 Kasým seçimlerinde kullanýlan oylarýn neredeyse bire bir eþit olmasý gözönüne alýndýðýnda, Uzanlarýn aldýðý oylar ile kaybolan sol oylar neredeyse birbirine eþittir. (Uzanlarýn GP sinin aldýðý oy dýr - %7,25). Þüphesiz partilerin aldýðý oylarýn hangi kesimlerden geldiði böylesine matematiksel oranlarla hesaplanamaz. Bizim burada ortaya koymaya çalýþtýðýmýz, seçim sonuçlarý üzerine yapýlan deðiþik yorumlar ýn aðýrlýk noktasýný yeni ve genç seçmen in oluþturmasý ve buradan yola çýkýlarak toplumsal ve siyasal iliþkiler alanýnýn deðiþtiðine iliþkin sonuçlar çýkartýlmasýnýn yanlýþ olduðudur. Uzanlar olayýnda görüleceði gibi, herhangi bir siyasal partinin aldýðý oylarýn hangi kesimleri ve siyasal eðilimleri temsil ettiði genel olarak saptanabilir. Örneðin, Uzanlara verilen oylarýn yarýya yakýnýnýn sol dan geldiði neredeyse kesin bir olgu durumundadýr. Diðer yandan MHP nin oylarýnýn bir bölümünün de delikanlý Cem Uzan a gittiði bir gerçektir. Bir baþka gerçek ise, DSP nin 19 seçimlerinde aldýðý oylarýn bir bölümünün AKP ye gittiðidir. Dolayýsýyla burada sol oylar açýsýndan bire bir sonuçlar ortaya koymak olanaklý deðildir. Özellikle büyük kentlerdeki DSP oylarýnýn bir bölümünün Uzanlara gittiði görülmektedir. Ýzmir de bu durum oldukça açýk bir olgu durumundadýr. Ancak Anadolu nun diðer kentlerinde DSP oylarý, CHP ile AKP arasýnda daðýlmýþ görünmektedir. Bizim cepheye gelince!* DEHAP çatýsý altýnda seçimlere katýlan HADEP, EMEP ve SDP nin aldýðý oy olmuþtur (%6,22). 19 seçimlerinde HA- DEP in aldýðý oylara göre DEHAP ýn oylarý artmýþtýr. 19 seçimlerinde ÖDP nin oyu ile EMEP oylarý gözönüne alýndýðýnda DEHAP oylarýnda belirgin bir artýþ olmadýðý görülmektedir.** Medyatýk dilden ifade edersek, DEHAP yeni ve genç seçmenler tarafýndan pek tercih edilmemiþ görülmektedir. Bu açýdan da kendilerini baþarýlý gösterebilecek durumda deðillerdir. Oysa seçim döneminde DEHAP açýklamalarýnda barajý kesin olarak aþacaklarý sürekli yinelenmiþ ve kendi ifadeleriyle Ýstanbul da (Eyüp) 350 bin kiþilik ve Diyarbakýr da yarým milyonluk gövde gösterileri yapýlmýþtýr. DEHAP ýn yarým milyon insan topladýðý Diyarbakýr da aldýðý oy ve 350 bin lik miting yapýlan Ýstanbul dan aldýðý oy olmuþtur. Kendi deyiþleriyle meydanlardaki coþku sandýða yansýmamýþtýr! Þüphesiz seçim öncesi söylenenlerin propaganda olduðu, dolayýsýyla abartmalarýn normal karþýlanmasý gerektiði söylenebilir. Ama ne yazýk ki, bu normal e kendileri de inanmýþ görünmektedirler. Sevim Belli 6 Kasým tarihli Yeniden Özgür Gündem gazetesinde þöyle yazmaktadýr: Bizim cepheye gelince; birçoðumuz gibi ben de çok daha yüksek oy, en azýndan barajýn eþiðine varmamýzý bekliyordum doðrusu... Ýyimserlik devrimcinin bir erdemidir. 7 Kasým tarihinde ayný gazetede Mustafa Yalçýner þöyle yazmaktadýr: Okurlarýmýz bir önceki yazýmý hatýrlayacaklardýr. Baþlýðý Zafere Beþ Kala idi. Kazanacaðýmýza inancý yazmýþtým. Coþku ve heyecaný, ezilenlerin daha o günden kazandýklarýný dile getirmiþtim. Bugün o yazý ya baþka türlü devam edecekti ya da þimdi yazdýklarýmý yazacaktým. Bir büyük beklentimiz gerçekleþmedi. Meclise giremedik. Görüldüðü gibi, hiç de seçim propagan- * Bizim cephe, PKK yandaþý olduðu dönemde Y. Küçük ün çok sevdiði bir deyimdir. Bugün bu deyim, HADEP le iþbirliði yapan legalist solcularýn yeni söyleminin gözdesi durumundadýr. ** Baþýný Akýn Birdal ýn çektiði, eski DY lilerin dýþýnda kalan tüm eski solcularýn içinde yer aldýðý SDP, ÖDP nin oylarýný bölmüþtür. 3 Kasým seçimlerinde ÖDP oy alabilmiþtir. Bir önceki seçime göre oy kaybý dür. 7

8 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 8 dasý gereði yapýlmýþ abartmalar sözkonusu deðildir. Gönülden ve yürekten inanýlmýþtýr! Propaganda gereði bazý þeylerin abartýlabileceði düþüncesi ve söylemi ülkemiz solunda çok sýkça görülen bir olgudur. Oportünizmin bu söylemi, kimi durumlarda zaferin arifesinde olunduðu, kimi zaman onbinleri, yüzbinleri yürütmek þeklinde olabilmektedir. S. Belli nin deyiþiyle, iyimserlik devrimcinin bir erdemi ise, oportünizmde bu erdem bolca mevcuttur. Bu konuda en tipik örnek ise Atýlým çevresinde ortaya çýkmýþtýr. Anýmsanacaðý gibi, Atýlým çevresinin son yýllarda yaptýðý durum tahlilleri nde örgütsel düzeyin geriliði, kadrosal birikimin aþýrý zayýflýðý, ciddi bir yeraltý hiyerarþisine sahip olmamak ve çoðunlukla Ýstanbul a sýkýþmýþlýkla karakterize olan, daha çok bir dergi çevresi gerçekliði içinde bulunan ve de kendi güçleriyle baðýmsýz bir kitle eylemi örgütlemeyi baþaramayan bu zayýf, fakat eldeki güçleriyle kesintisiz politik faaliyette ýsrar eden dergi çevreleri nden sözetmiþlerdir. Ýþte bu dergi çevrelerinden biri olarak Atýlým çevresi 3 Kasým seçimleri öncesinde DEHAP la ittifak arayýþlarýna girmiþ, ancak kendilerine üç ilde en alt sýralarda yer açabiliyoruz denildiðinden baðýmsýz adaylarla seçimlere katýlmaya karar vermiþlerdir. Kendi deyiþleriyle, Marksist leninist komünistler baðýmsýz adaylarla seçime katýlmaya karar vermiþlerdir. Atýlým çevresi, ESP (Ezilenlerin Sosyalist Platformu) adýyla Ýstanbul, Kocaeli, Malatya, Tunceli, Adana illerinde seçim startý almýþtýr. Yapýlan açýklamalara göre, emekçiler in büyük ilgi ve desteði ile deðiþik yerlerde seçim bürolarý, irtibat bürolarý açmýþlar ve çalýþmalarýný sürdürmüþlerdir. Örneðin ESP nin Ýstanbul 3. bölge milletvekili adayýnýn 22 Eylül günü açýlýþýný yaptýðý seçim bürolarýnda emekçiler tarafýndan ilgiyle karþýlanmýþ ve Ýstanbul Yenibosna ve Esenyurt semtlerinde yapýlan seçim bürosu açýlýþlarýna toplam 150 kiþi katýlmýþtýr. Her ne kadar bazý açýlýþlara ve toplantýlara daha az katýlým saðlamýþlarsa da, artýk alanlardaki coþkuyu sandýða taþýma zamaný gelmiþ ve 3 Kasým günü seçimler yapýlmýþtýr. Ve seçime giren tüm baðýmsýz adaylarýn Ýstanbul da aldýklarý oylar þöyledir: Ýstanbul 1. bölge: Ýstanbul 2. Bölge: 874 Ýstanbul 3. Bölge: 926 Toplam: Ýstanbul genelinde baðýmsýz aday sayýsý ise 27 dir. (1. bölgede 8 aday, 2. bölgede 10 aday ve 3. bölgede -içlerinde Yýldýrým Aktuna nýn da bulunduðu- 9 aday) Gerisi? Ýstenildiði kadar çarpýlýp bölünse de, söz konusu olan adet oydur.* Atýlým çevresinin baðýmsýz aday çýkarttýðý diðer illerdeki sonuçlar ise þöyledir: Kocaeli: 275 (4 baðýmsýz aday) Adana: (5 baðýmsýz aday) Tunceli: 228 (4 baðýmsýz aday) Malatya: 944 (7 baðýmsýz aday)** Marksist leninist komünist baðýmsýz adaylar ýn içinde yer aldýðý 3 Kasým günü ortaya çýkan baðýmsýz sonuçlar bunlardýr. (Elbette 3 Kasým seçimlerine baðýmsýz adayla katýlan sadece Atýlým çevresi deðildir. Kýzýl Bayrak çevresi de, BDSP adýyla (Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu), Ýstanbul 3. bölge, Ankara 2. bölge ve Adana dan aday göstermiþtir.) Sonuç? Teferruattýr! Bu teferruat ýn içine ciddi bir yeraltý hiyerarþisine sahip olmamak da dahildir. Alýnan seçim sonuçlarý bu küçük ayrýntýnýn * Bu adaylarýn tek tek ne kadar oy aldýðýna iliþkin sayýsal veriler elimizde bulunmamaktadýr. Ancak bugüne kadar kendileri tarafýndan da herhangi bir açýklama yapýlmamýþtýr. ** Malatya da Atýlým çevresinin adayý dýþýnda faþist katil Oral Çelik de baðýmsýz aday olmuþtur. Sonuçlar þöyledir: ESP adayý Oral Çelik Kale 0 3 Kuluncak 0 8 Yazýhan 2 12 Yeþilyurt 5 14 Pütürge 0 3 Hekimhan Doðanþehir 1 13 Darende 1 50 Battalgazi 2 4 Arguvan 3 0 Arapgir 0 8 Akçadað Merkez Toplam Küçük bir not: Atýlým, 2 Ekim günü Malatya da seçim bürosunun açýlýþýný þöyle vermektedir: Emekçi kadýnlar, gençler, demokratik kitle örgütleri, sendika temsilcilerinin de katýldýðý açýlýþ slogan ve halaylarla gösteriye dönüþtü. EKB, Özgür Gençlik in açýlýþa çelenk ve mesaj göndererek ESP nin yanýnda yer aldýðýný vurguladý. Açýlýþýn ardýndan bildiri daðýtýmýna çýkýldý. Halkýn bildirilere yoðun ilgi gösterdiði görüldü.

9 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ (teferruat) bir baþka yönünü oluþturmaktadýr. Ciddi bir yeraltý hiyerarþisine sahip olmamak tan yakýnanlarýn, gayri ciddi de olsa bir yeraltý hiyerarþisine sahip olduklarý varsayýlabilir. Bu yeraltý hiyerarþisi de, seçim sonuçlarýyla, sözcüðün gerçek ve tam anlamýyla, ifþa edilmiþtir. Bu açýdan bakýldýðýnda, seçimlere baðýmsýz adaylarla girenlerin, ciddi yeraltý hiyerarþisi sahibi olmak bir yana, yeraltý ný tümüyle tasfiye ettiklerinden söz etmek pek yanlýþ olmayacaktýr. Ýþte bu durum, ülkemiz solundaki legalizmin ve tasfiyeciliðin nasýl geliþtiðini ortaya koymaktadýr. Tüm bunlarýn dýþýnda geriye Doðu Perinçek in ÝP i ile Haluk Yurtseverlerin SÝP i (nam-ý maruf T K P) kalmaktadýr. 3 Kasým seçimlerinde Doðu Perinçek in ÝP i, oy alarak, oylarýný üçe katlamýþtýr! (19 seçimlerinde aldýðý oy dir) SÝP ise, aldýðý yeni, iðreti ve geçici T K P adýyla ÝP e yakýn bir baþarý grafiði çizmiþtir! (19 seçimlerinde oy alan SÝP 3 Kasým da oy almýþtýr.) Seçimlerden birinci parti olarak çýkan AKP nin oy aldýðý bir ortamda, böylesine küçük sayýlara, teferruata bunca yer ayýrmamýz yadýrganmamalýdýr. Göstermeye çalýþtýðýmýz gerçek, seçim öncesinde büyük iddialar ileri süren, yaptýklarý her iþte keramet bulan, büyük bir iþler yapýlacakmýþ gibi çalým satan ve burjuvazinin seçimlerini ve düzenini meþrulaþtýran sol legalizmin içinde bulunduðu durumdur. Atýlým çevresinin ESP olayýnda olduðu gibi, seçim sonrasýnda hiçbir þey olmamýþ gibi davranmak da bu legalizmin bir baþka yönüdür. Sözün özü, günümüzde sol legalizm, su katýlmamýþ bir oportünizmden baþka bir þey deðildir. Onlarýn tüm yaptýðý, legal dergileriyle, çalýþmalarýyla, depolitizasyon ortamýnda devrimci olmaya yönelen insanlarýn kafalarýný bulandýrmaktan öte deðildir. Saðýyla, sol uyla, 3 Kasým seçimlerinin ortaya çýkaramadýðý tek þey ise Sakýp Sabancý dýr. Bulduðu her fýrsatta ve her yerde, her konuda konuþmayý bir marifet sanan, bu tutumuyla siyaseti yönlendirdiðini düþünen Sakýp Sabancý bu kez ortalýkta görünmemiþtir. Bu da, oligarþinin (en azýndan bir kanadýnýn) seçime katýlan partiler karþýsýndaki tutumunun ne olduðunu belirsizleþtirmiþtir. 3 Kasým seçimlerinin en önemli sonucu da burada bulunmaktadýr. 11 den günümüze kadar seçimlere damgasýný vuran, sömürücü sýnýflar arasýndaki bölünme ve ayrýþma olmuþtur. Oligarþi, 12 Eylül öncesinde kendi dýþýndaki sömürücü sýnýflarla oluþturduðu konsensus un sona ermesiyle birlikte, siyasete damgasýný vuran bu bölünmüþlük ve ayrýþma karþýsýnda tarafsýz ve sessiz kalmayý yeðlemektedir. Zaman zaman TÜSÝAD aracýlýðýyla (ve gerektiðinde post-modern darbe yoluyla) yörünge düzeltmesi yaparak, geliþmelerin kendi lehine sonuçlanmasýný garanti altýna alýrken, sað daki parçalanma ve ayrýþmanýn sonal olarak kendi lehine olduðunu çok iyi bilmektedir. Meydana gelebilecek hesap dýþý geliþmeler ve oluþumlar karþýsýnda, sol u ve genelkurmayý cepheye sürerek balans ayarý yapabildiðinden, tarafsýz ve sessiz konumunu sürdürme eðilimindedir. Özellikle IM yle yapýlan stand-by anlaþmasýyla baþlatýlan mülksüzleþme sürecinde, küçük ve orta sermaye kesimlerinin büyük ölçüde tasfiyesi sözkonusu olduðundan, oligarþinin tarafsýzlýk ve sessizlik politikasýný terk etmesi sözkonusu deðildir. Sömürücü sýnýflar arasýnda birliði saðlayacak bir consensus arayýþý içine girmemesinin nedeni de budur. Bir baþka deyiþle, oligarþinin bugünkü politikasý, ekonomik istikrar tedbirleri aracýlýðýyla ekonomik tasfiyeyi tamamlamak ve buna baðlý olarak siyasal parçalanmayý ortadan kaldýrmaktýr. Bu nedenle de, IM ile yapýlan stand-by anlaþmasýnýn gereklerinin yerine getirilmesi nden baþka bir konuyla uðraþmamaktadýr. Bu açýdan sakalsýz þeriatçý, faþist olmayan milliyetçi, namuslu globalci görüntüsü çizen, bu görünümüyle ANAP, MHP ve SP den umutlarýný kesen lerin partisi haline gelen AKP nin pragmatizmi, oligarþinin tutumuyla büyük bir paralellik göstermektedir. Süreç, bu ikisi arasýndaki uyum-çatýþma diyalektiðine göre geliþecektir. 3 Kasým seçimlerinin gösterdiði son gerçek de budur. 9

10 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 Büyük Kentlerin Seçim Sonuçlarý ADANA Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %84 %83.5 %73.93 ANKARA-1 [Bala, Çankaya, Elmadað, Etimesgut, Evren, Gölbaþý, Haymana, Mamak, Polatlý, Sincan, ªereflikoçhisar] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %83 %87.8 %82.38 ANKARA-2 [Akyurt, Altýndað, Ayaþ, Beypazarý, Çamlýdere, Çubuk, Güdül, Kalecik, Kazan, Keçiören, Kýzýlcahamam, Nallýhan,Yenimahalle] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %88 %85.3 %83,59 10 RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP , , HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP , HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP ,10 43, , , , , ,88 HADEP DEHAP ,14 GP ,09 YTP ,91 BBP ,27 ÝP ,62 SÝP T"K"P ,25 ÖDP ,38 EMEP

11 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ 11 DSP DYP MHP ANAP HADEP DEHAP GP YTP ANTALYA Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %86 %86 %76.75 RP FP SP AKP , CHP DSP DYP MHP ANAP HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP DÝYARBAKIR Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %76 %80.06 %72.12 RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP BURSA Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %90 %89.6 %83.31 RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP GAZÝANTEP Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy Katýlým Oraný %82 %84.42 %72.83 RP FP SP AKP CHP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP

12 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 ÝSTANBUL-1 [Beykoz, Kadýköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sultanbeyli, ªile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Adalar] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný %82 %83.68 % HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP ÝSTANBUL-2 [Bayrampaþa, Beþiktaþ, Beyoðlu, Eminönü, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaþa, Kaðýthane, Sarýyer, Þiþli] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný %82 %83.8 % HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP ÝSTANBUL-3 [Avcýlar, Baðcýlar, Bahçelievler, Bakýrköy, B.Çekmece, Çatalca, Esenler, Güngören, K.Çekmece, Silivri, Zeytinburnu] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP HATAY Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP Katýlým Oraný %88 %88 % DSP DYP MHP ANAP HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP

13 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ ÝZMÝR-1 [Balçova, Buca, Çeºme, Gaziemir, Güzelbahçe, Karaburun, Kemalpaþa, Konak, Menderes, Narlýdere, Seferihisar, Selçuk, Torbalý, Urla] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný %83 %86 % HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP ÝZMÝR-2 [Aliaða, Bayýndýr, Bergama, Beydað, Bornova, Çiðli, Dikili, Foça, Karþýyaka, Kýnýk, Kiraz, Menemen, Ödemiº, Tire] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný %89 %88.8 % HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP MERSÝN [ÝÇEL] Seçmen sayýsý Kullanýlan oy Geçerli oy RP FP SP AKP CHP DSP DYP MHP ANAP Katýlým Oraný %85 %85 % HADEP DEHAP GP YTP BBP ÝP SÝP T"K"P ÖDP EMEP

14 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 AKP Hükümeti ya da Merak etmeyin Ordu var... * 14 3 Kasým seçimlerinde AKP nin TBMM de büyük bir çoðunluða sahip olmasýndan sonra tüm medya aðýr birliði içinde merkez sað partilerin çöktüðünü, bu partilerin liderlerinin tasfiye edildiðini yazýp çizmeye baþlamýþtýr. Kimileri daha da hýzlý davranarak, DYP, ANAP ve kýsmen MHP den boþalan merkez sað ýn AKP tarafýndan doldurulmasý gerektiðini söylemektedirler. Bugün AKP nin yükseliþinin de, ANAP ýn daðýlýþýnýn da, DYP nin barajýn altýnda kalýþýnýn da, MHP nin 19 seçimlerinde gösterdiði baþarýyý gösterememesinin de ardýnda yatan temel neden, oligarþi dýþýndaki sömürücü sýnýflarýn içinde bulunduklarý durum ve siyasal olarak bölünmüþlükleridir. Popüler dilde, yani medya dilinden ifade edersek, AKP nýn 3 Kasým seçimlerinde, 1965 seçimlerinde AP nin, 1983 seçimlerinde ANAP ýn zaferine benzer (hatta kimileri daha da öteye giderek 10 seçimlerinde DP nin aldýðý sonucu da buna eklemektedirler) bir sonuç almasý, bu sömürücü sýnýflarýn son yirmi yýllýk durumuyla baðlantýlýdýr. Dolayýsýyla sömürücü sýnýflar arasýndaki iliþki ve çeliþkiler dikkate alýnmaksýzýn geliþen olaylarýn kavranýlmasý da olanaksýzdýr. Ýþbirlikçi tekelci burjuvazinin henüz yeterince güçlenmediði, palazlanma aþamasýn- * Ertuðrul Özkök, 4 Kasým günü Bir þakanýn ardýndaki duygular baþlýklý yazýsýnda þöyle yazýyordu: Dün manþeti hazýrlarken, bir arkadaþým þöyle bir espiri yaptý: Önce Yarýn herkesin içinden geçen sözü manþet yapmamýzý ister misiniz? diye sordu. Biz evet deyince de esprili manþet önerisini patlattý: Merak etmeyin Ordu var.. da olduðu bir dönemde, DP nin yerine oluþturulan AP nin 1965 seçimlerinde %52,9 oyla 450 kiþilik mecliste 240 milletvekilliði kazanmasý, tüm sömürücü sýnýflarýn ittifakýnýn bir sonucu olmuþtur. Bu dönemde, bir yanda emperyalizmin yeni-sömürgecilik uygulamalarýyla geliþen ve güçlenen iþbirlikçi tekelci burjuvazinin, diðer yanda ise yarý-feodal üretim iliþkilerinin geleneksel sýnýflarýnýn (toprak aðalarý, tefeciler ve bezirganlar**) yer aldýðý egemen sýnýflar ittifaký birbirine zýt çýkarlarýn ifadesi olmuþtur. Küçük ve kapalý üretim birimlerine dayanan ve buralardan beslenen feodal egemen sýnýflarýn çýkarý ile bu kapalý üretim birimlerini yýkarak pazar için üretimi geliþtirmek ve yaygýnlaþtýrmak durumunda olan iþbirlikçi tekelci burjuvazinin çýkarý uzlaþmaz bir çeliþki oluþturmaktadýr. Dolayýsýyla bu ittifak, iþbirlikçi tekelci burjuvazinin güçlenmesine paralel olarak parçalanmýþtýr. Baþýný Necmettin Erbakan ýn çektiði ve DPT de toplanan takunyalýlar ýn içsel muhalefeti, sömürücü sýnýflar arasýndaki ittifakýn parçalanmasýnýn baþlangýcýný oluþturmuþtur yýllarý arasýnda TOBB da Sanayi Odasý Baþkanlýðý, Genel Sekreterlik ve Yönetim Kurulu Baþkanlýðý yapan Erbakan ýn 25 Mayýs 1969 da TOBB baþkaný seçilmesi ve Demirel in müdahalesi ile 8 Aðustos 1969 da polis zoruyla TOBB dan çýkartýlmasý sömürücü sýnýflar ittifakýnýn sonunu getirmiþtir. Bu ayrýþma, 12 Ekim 1969 genel seçim- ** eodal ya da yarý-feodal üretim iliþkileri içinde yer alan tüccar kesimi.

15 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ lerinde Erbakan ýn AP den aday olmasýnýn engellenmesi, ardýndan Konya dan baðýmsýz milletvekili seçilmesi ve 26 Ocak 1970 de Milli Nizam Partisi ni (MNP) kurmasýyla netleþmiþtir.* 18 Aralýk 1970 de Demirel hükümetinin bütçesine red oyu veren ve baþýný erruh Bozbeyli nin çektiði 41 ler hareketi, sömürücü sýnýflar ittifakýnýn yeni bir parçalanmasý olmuþtur. Böylece 1971 yýlýna girildiðinde, sað kesim, MNP, DP ve AP olmak üzere üç parçaya ayrýþmýþtýr. Ve bu ortamda oligarþinin 12 Mart darbesi gelmiþtir. Erbakan ýn MNP, sýnýfsal olarak küçük ve orta sermaye kesimlerinin politik sözcüsü durumundadýr. Bir diðer deyiþle, Anadolu esnaf-zanaatkâr sermayesi ile tüccar-tefeci sermayesinin temsilcisi durumundadýr. Emperyalizmin yeni-sömürgecilik yöntemleriyle geliþen iþbirlikçi tekelci burjuvazinin gücü karþýsýnda sürekli gerileyen ve politik gücünü yitiren bu sermaye kesimlerinin temsilcisi olduðundan, ayný zamanda emperyalizmin yeni-sömürgeciliðine karþýdýr. Bu karþý oluþ, temsil ettiði orta sermaye kesiminin geliþememesi ve tekelleþememesinden kaynaklanmaktadýr. Bu durumun en büyük sorumlusu olarak, ekonomik ve politik olarak iþbirlikçi tekelci burjuvaziyi ve onun destekçisi durumunda olduðunu düþündüðü emperyalist tekelleri gördüðünden milli bir söylem geliþtirmiþtir ( Milli Görüþ ). Ancak MNP nin siyasal sözcülüðünü yaptýðý kesimler açýsýndan, yeni-sömürgecilik yöntemleriyle meydana gelen pazar geniþlemesi çeliþik bir durum ortaya çýkarmýþtýr. Geniþleyen pazar olanaklarý, özellikle orta sermaye kesimlerinin lehine sonuçlar ortaya çýkarýrken, diðer yandan Anadolu esnaf-zanaatkar sermayesi ile tefeci-tüccar sermayesinin diðer kesimleri için tasfiye tehlikesi ortaya çýkarmýþtýr. Orta sermaye kesimleri, kredi ve devlet olanaklarýnýn (KÝT ler) iþbirlikçi tekelci bur- * Bugün AKP de yer alan pek çok ünlü nün milli görüþ serüvenleri bu dönemde baþlamýþtýr. Örneðin Bülent Arýnç 2000 yýlýndaki P kongresinde þöyle konuþmuþtur: Ben 1967 yýlýnda hukuk fakültesi öðrencisi iken Necmettin Erbakan ý TOBB mücadelesinde desteklemiþtim, 1969 yýlýnda Konya dan aday olduðunda bütün ilçeleri gezen bendim. Benim Anadolu da ayak basmadýðým yer yok. Beni siz tanýmazsýnýz; ama babalarýnýz, analarýnýz tanýr. juvazi tarafýndan kullanýlmasýna karþýdýr. Bu nedenle adil düzen yanlýsýdýrlar. Onlarýn adil düzen den istedikleri, kendilerinin geliþmesini ve tekelleþmesini engelleyen koþullarýn ortadan kaldýrýlmasýdýr. Bu nedenle, iþbirlikçi tekelci burjuvazinin varlýðýna karþý olmaktan daha çok, bu kesimin içine alýnmamýþ olmaktan dolayý tepki duymaktadýrlar. Bunun sorumlusu olarak da, ulusal ve uluslararasý yahudi sermayesini sorumlu görmektedirler. Bu yüzden, yahudi sermayesinin daha az etkin olduðunu düþündükleri emperyalist ülkelerle (özellikle Almanya ile) iliþkilerin geliþtirilmesinden yanadýrlar. Anadolu esnaf-zanaatkar sermayesi ile tefeci-tüccar sermayesi ise, bir yandan iç pazarýn geniþlemesiyle deðiþen tüketim alýþkanlýklarý, diðer yandan iþbirlikçi tekelci burjuvazinin kendi daðýtým aðýný kurmasý karþýsýnda içine girdikleri tasfiye sürecinin durdurulmasýný talep etmektedir. Bu yönüyle çarþý esnafý olarak, her türden yeni tüketim mallarýnýn ithalatýna ve üretimine karþýdýrlar. Özellikle konfeksiyon (hazýr giyim) ürünlerinin iç pazarda artan tüketimi karþýsýnda çaresiz kalan Anadolu kumaþ üretici ve tüccarlarý ile terziler, MNP nin dini söyleminin en baðnaz destekçileri olmuþlardýr. Diðer yandan, geleneksel tüketim mallarý satýcýsý durumunda olan çarþý esnafý, yeni tüketim mallarýnýn marketler de satýþýyla ortaya çýkan yok olma tehlikesi altýna girmiþtir. Ýþbirlikçi tekelci burjuvazinin ürettiði bu yeni tüketim mallarýnýn daðýtýmý ve ticaretinin ortaya çýkardýðý yeni tüccar ve marketçi iliþkisi dýþýnda kalmýþlardýr. Dolayýsýyla deterjandan televizyona kadar her türden yeni tüketim malýnýn üretimi ve satýþýna karþýdýrlar. Bu yönüyle modernizasyon un karþýsýnda bir konumda yer almýþlardýr. Ayný kesimlerin geliþen emperyalist üretim iliþkilerinin içinde yer almak ( eklemlenmek ) isteyen bölümü ise erruh Bozbeyli nin DP si etrafýndan toplanmýþtýr. Özellikle Anadolu ticaret burjuvazisi (orta ve büyük toptancý tüccarlar) iþbirlikçi tekelci burjuvazinin kendi daðýtým aðýný kurarak, kendileri dýþýnda yeni bir ticaret burjuvazisi yaratmasýna karþýdýrlar. Ýþbirlikçi tekelci burjuvaziden talep ettikleri, büyük kentler dýþýndaki ticaretin kendilerine býrakýlmasýdýr. Böylece, 12 Mart a gelindiðinde, iþbirlikçi tekelci burjuvazi ve ona baðýmlý olan küçük ve orta sermaye kesimleri dýþýnda kalan tüm 15

16 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk * Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III ticaret ve sanayi sermayesi, bir bütün olarak muhalefete geçmiþlerdir. Oligarþinin 12 Mart darbesi, bir yandan ülkede geliþen devrimci mücadeleyi durdurmayý, diðer yandan kapitalizm öncesi sýnýf ve zümrelerin denetim ve disiplin altýna alýnmasýný, yani sömürüyü disipline etmeyi amaçlamýþtýr. I. Erim hükümeti ile gündeme getirilen reformlar, aðýrlýklý olarak bu sömürücü sýnýf ve zümrelere yönelik olmuþtur. Bu açýdan 12 Mart darbesi, ilerici, Atatürkçü, reformist görünüm altýnda küçükburjuva aydýnlarýnýn desteðini alarak bu sömürücü kesimleri denetim ve disiplin altýna almaya yönelmiþtir. Ancak, silahlý propaganda, I. Erim Hükümetinin gerçek yüzünü ve emellerini, oligarþinin en gerici, en azgýn ve terörist yönetimi olduðunu açýða çýkarmýþtýr. Böylece, Amerikan emperyalizminin ve iþbirlikçi yerli burjuvazinin oyununu alt üst ederek, maskesini alaþaðý etmiþ, kademeli planýný bozmuþtur. Ýlerici, reformist, Atatürkçü görünümü altýndaki açýk faþizmin erken doðum yapmasýný saðlayarak, küçük-burjuva aydýn çevreler de dahil olmak üzere kamuoyunun gözlerini açtý... Küçük-burjuva aydýn kamuoyunun desteðini kaybeden emperyalizm-iþbirlikçi (tekelci) burjuvazi ikilisi, bu sefer zorunlu olarak, sömürüyü disipline etmeye yönelik bir dizi rasyonelleþtirme tedbirlerinden (sarý reformlarýndan) tavizler vererek, tekrar bu tedbirlerinden zarar görecek olan öteki gerici sýnýf ve zümrelerle ortak müþterekler etrafýnda anlaþmýþlardýr. * Böylece oligarþi, 12 Mart darbesiyle yapmak istediklerini gerçekleþtirememiþtir. 12 Mart 1971 ile 12 Eylül 1980 arasýndaki dönemde oligarþi ile dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýndaki iliþki, çatýþma-uyum arasýnda sürekli dalgalanan bir süreç izlemiþtir Petrol krizi ile baþlayan dünya ekonomisindeki daralma ve ekonomik bunalým dinamikleri, ülke içinde sýnýf mücadelesinin yükseliþiyle birleþerek, oligarþi ve dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýnda belli bir uyum ortaya çýkarmýþtýr. I. ve II. MC hükümetleri bu uyum un hükümeti olmuþtur. Ancak I. ve II. MC hükümetleri, geliþen devrimci mücadeleye karþý faþist milislerin etkin bir biçimde kullanýlmasý açýsýndan oligarþi lehine sonuçlar ortaya çýkarmýþsa da, diðer sömürücü sýnýflarýn kendi çýkarlarý yönündeki siyasal müdahaleleri, 1977 sonunda Ecevit in azýnlýk hükümeti kurmasýna yol açmýþtýr. Oligarþinin Ecevit hükümetinden istediði, icazet altýndaki bir sol oluþumla geliþen devrimci mücadeleyi pasifize etmek ve bürokrasi içinde gerici ve þeriatçý kadrolaþmayý tasfiye etmek olmuþtur. Ama Ecevit in azýnlýk hükümeti, sadece, özellikle sanayi ve teknoloji bakanlýðýnda ve KÝT lerde etkili hale gelen MSP li kadrolarýn tasfiyesinde kýsmen baþarý saðlayabilmiþtir. Dolayýsýyla devrimci mücadelenin geliþimini durdurma görevini yerine getirememiþ ve tüm sömürücü sýnýflarýn varoluþunu tehdit eden durumun sürmesini engelleyememiþtir.** Bu dönemde devrimci mücadelenin tüm sömürücü sýnýflarý tehdit eder boyutlara ulaþmasý, oligarþi ile diðer sömürücü sýnýflar arasýnda yeni bir ittifakýn kurulmasýný zorunlu hale getirmiþtir. Bu ittifak çerçevesinde oligarþinin 12 Eylül darbesi büyük bir sevinç yarattý. akat geliþen dünya ekonomik bunalýmý ve uygulanan 24 Ocak Kararlarý, oligarþi dýþýndaki sýnýflarýn ekonomik tasfiyesini gündeme getirdi yýlýndaki bankerler olayýyla birlikte baþlayan mülksüzleþtirme süreci, asýl olarak küçük ve orta sermaye kesimlerini kapsadýkça, oligarþiye karþý bu kesimlerin muhalefeti yükselmeye baþladý Anayasasý nýn kabul edilmesiyle birlikte, muhalefet siyasal partiler düzeyinde görünür hale ** Bu dönemde milliyetçi-muhafazakar Ilýcaklarýn Tercüman gazetesinde yazarlýk yapan Güneri Civaoðlu bu durumu þöyle anlatmaktadýr: 12 Eylül den önceki gecelerden biri. Rauf Tamer in evinde onun doðum günü... Ama herkeste bir yýlgýnlýk, bir bezginlik, dehþet ürpertileri. Suskunluk... Örgütlü þiddet eylemlerinin Türkiye ye bir kan bataklýðý görüntüsü verdiði günler. Bir þarkýyý mýrýldanýyoruz salondaki birkaç kiþi: havasýna suyuna, taþýna topraðýna. Bir baþkadýr benim memleketim. Gözler dolmuþ. Kelimeler dudaklarýmýzdan duygu yüklü çýkýyor. Bir çok tanýdýk ismin, tasý taraðý toplayýp, Türkiye yi terkederek, Amerika ya, Ýngiltere ye yerleþtiði günler... Niþantaþ ýn, Levent in apartman camlarý gazete kaðýtlarýyla kaplý. Ýçerde yaþam yok ki!... (Beyaz Türklerden Bugüne, Sabah, 10 Kasým 1988)

17 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ geldi. Oligarþinin askeri yönetim aracýlýðýyla uygulamaya soktuðu siyasal yasaklar, eski iliþkiler içinde kurulmuþ partilerin seçimlere katýlmasýný engelledi. Böylece 1983 yýlýnda yapýlan genel seçimlerde tüm sömürücü sýnýflarýn desteðini alan T. Özal ýn ANAP ý tek baþýna iktidara geldi den 11 yýlýna kadar süren ANAP hükümetleri dönemi, günümüzdeki tüm siyasal, sosyal ve ekonomik geliþmelerin biçimlendiði dönem olmuþtur. Bu dönemin en temel özelliði, devrimci mücadelenin kitlesel boyutlarda yürütülen terörle durdurulmasý ve 1980 dünya ekonomik buhranýyla þekillendirilen transformasyon olmuþtur. Devrimci mücadeleye karþý sürdürülen terör ve pasifikasyon, sözcüðün tam anlamýyla, solda dejenerasyona yol açmýþtýr. Askerlik, iþ ve eþ koþuluna boyun eðdirtilen sol kitle, giderek düzenin sadýk bir destekçisi konumuna getirilmeye çalýþýlmýþtýr. Özellikle T. Özal ýn modernizasyon söylemiyle baþlatýlan liberalizasyon uygulamalarýnýn destekçisi ve ithal mallarýnýn tüketicisi durumuna getirilen sol kitle, toplu konut fonu nun kurulmasýyla birlikte yeni iþ olanaklarýna sahip olmuþtur yerel seçimlerinde SHP nin gösterdiði baþarý, belediyelerde ve bunlarla baðlantýlý ticari iþlerde sol bir iþadamlarý zümresi yaratýlmasýný hýzlandýrmýþtýr arasýnda promosyon alanýnda iþ alan sol kadrolar, reklamcýlýk, yayýncýlýk alanýndan inþaat alanýna sýçramýþlardýr. Üniversite diplomasý almayý becermiþ solcular ýn baþýný çektiði yeni sol iþadamlarý, T. Özal ýn vizyonu ve misyonu çerçevesinde geliþen liberalizasyon un yarattýðý tüm yeni ve marjinal sektörlerde boy göstermeye baþlamýþlardýr. Reklamcýlýk, yayýncýlýk alanlarýnda baþlayan iþ deneyimleri giderek kurumlaþmýþ ve þirketleþmiþtir. Sanayi ve geleneksel ticaret alanlarý dýþýndaki tüm alanlarda boy gösteren sol iþadamlarý liberalizasyon dan beslendikleri için, her durumda aþýrý liberal hale gelmiþlerdir. Ýhracata yönelik sanayileþme den, Türk Parasýný Koruma Yasasý nýn kaldýrýlmasýna, emperyalist ülkelerin tüketim mallarýnýn ithalatýndan özelleþtirmeye kadar her uygulamanýn baþ destekçisi ve propagandisti olurlarken, ayný zamanda bunlarýn kendilerine getirdiði yeni iþ olanaklarýnýn peþinden koþmuþlardýr. 12 Eylül sonrasýnda ilk iþ deneyimi ni kazandýklarý alan reklamcýlýk ve yayýncýlýk olduðundan, medya alanýndaki her türlü geliþmenin hararetli savunucusu olmuþlardýr. Beyaz eþya kullanýmýnýn ve renkli televizyon izlenmesinin bir modernlik, ülkenin kalkýnmasýnýn bir göstergesi olduðunu savunan bu sol kesim, giderek varlýðýný T. Özal a ve onun politikalarýnýn sürdürülmesine baðlamýþtýr. Dolayýsýyla, sosyal-demokrat adý altýnda olsun olmasýn, kurulan ve oluþturulan tüm sol partiler bu politikanýn sürdürücüsü olmayý programlarýnýn baþýna koymuþlardýr. Unuttuklarý tek þey ise, mevcut düzen içinde politika yapabilmek için kadroya deðil, kitleye ihtiyaçlarý olduðudur. Doðal olarak, T. Özal döneminde uygulanan ekonomi politikalardan zarar gören ve sürekli yoksullaþan kesimlerle olan baðlarý kopmuþtur. Bu dönemdeki en önemli geliþme ise, emperyalist metropollerde küçük ve orta sanayide ortaya çýkan yeni teknoloji uygulamalarýyla olmuþtur dünya ekonomik buhraný koþullarýnda, emperyalist ülkelerde (özellikle ABD ve Ýngiltere de) küçük ve orta sanayide baþlayan yeni teknolojilerin üretime uygulanmasýyla, eski teknolojiye dayanan makineler geri-býraktýrýlmýþ ülkelere aktarýlmýþtýr. Böylece, bir yandan metropollerde yeni teknolojiyle maliyetler düþürülerek kâr oranlarý yükselirken, diðer yandan geri-býraktýrýlmýþ ülkelere aktarýlan eski (ama mevcutlarýna göre yeni) makinelerin kullanýmýyla iç üretim artmýþtýr. Ülkemiz somutunda tekstil ve ambalaj sanayinde görülen yenileþme ve üretim artýþý, ihracata yönelik üretimi birincil hale getirirken, ithalatýn serbestleþtirilmesiyle emperyalist ülkelerin tüketim mallarý iç pazarda egemen hale gelmiþtir. Ýhracat ve marka tüketimi bu döneme damgasýný vurmuþtur. Tüm bu geliþme iç ve dýþ borçlarla finanse edilmiþtir. ANAP ýn dört eðilimi birleþtirdik demagojisi, uygulamada fazlaca sorunla karþýlaþmadan 10 lara ulaþmýþtýr. Ancak 13 de Almanya, Japonya ve ransa da etkili olan ekonomik durgunluk ihracatta büyük bir düþüþe yol açmýþtýr. Yaþanýlan 14 Þubat kriziyle birlikte varolan tüm iç iliþkiler ve dengeler bozulmuþtur. 11 Körfez Savaþý ve 13 durgunluðunun etkisiyle tüm ihracat alanlarýný kapsayan daralma, stoklarýn hýzla büyümesine yol açmýþtýr. Bunun pratikteki görünümü ise, 17

18 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk ihraç mallarýnýn iç piyasaya sürülmesi olmuþtur. Bu geliþmeden en çok etkilenen kesim ise, emperyalist ülkelerden ithal edilen makinelerle üretim yapan küçük ve orta sanayi burjuvazisi olmuþtur. O güne kadar ihracata yönelik olarak üretim yapan, dolayýsýyla tüm ürünleri modern ve moda ya uygun olan tekstil sektörü krize girmiþtir. Ýç pazarda emperyalist ülkelerden ithal edilen marka ürünlerin egemenliði karþýsýndaki çaresizlik, sorunun, Türki cumhuriyetler ya da islam ülkeleri pazarý yoluyla aþýlacaðý beklentisi yaratmýþtýr. Diðer yandan iç pazardaki emperyalist tüketim mallarýnýn egemenliði, süper ve hiper marketlerin ticari egemenliðini beraberinde getirmiþtir. Ýhracat yýllarý içinde geleneksel iç pazarýn ellerinden gittiðini gören küçük ve orta sermaye kesimleri yeniden iç politikada etkin olmanýn yollarýný aramaya baþlamýþlardýr. Ve her zaman olduðu gibi, geleneksel politik iliþkiler alanýnda büyük bir canlanma ortaya çýkmýþtýr. Bu geliþmenin ilk sonucu 15 genel seçimlerinden Erbakan ýn RP nin birinci parti olarak çýkmasý olmuþtur. 16 yýlýnda Erbakan ýn baþbakanlýðýnda kurulan RP-DYP koalisyon hükümeti, küçük ve orta sermaye kesimlerinin (T. Çiller in çok sevdiði deyimle KOBÝ lerin) içinde bulunduklarý pazar ve finansman sorunlarýna çözüm bulma iddiasýyla ortaya çýkmýþsa da, kendisini hiçbir þey yapamaz durumda bulmuþtur. Erbakan ýn islam kardeþleri ne olan güveni de iþe yaramamýþtýr. Bulabildikleri tek yeni pazar ise türban ve tesettür pazarý olmuþtur. Bir baþka deyiþle, aðýrlýklý olarak tekstil sektörünün pazar sorunu, içte türban ve tesettür modasýnýn geliþtirilmesiyle görüntüsel bir yenileþme içine girmiþtir. Neredeyse lokomotif iþlevi gören türban ve tesettür, beraberinde þeriata uygun mayo dan çaydanlýða, Kristal koladan mobilyaya kadar deðiþik tüketim alaný oluþturmuþtur. Baþta Ýhlas Holding in Türkiye gazetesiyle sattýðý mutfak araç ve gereçleriyle tamamlanan bu tüketim alaný, tesettürlü ve türbanlý aile tüketimi oluþturmuþtur. Yimpaþ, Çetinkaya maðazalarý ve islamcý gýda marketleri gelir düzeyi düþük halk kesimlerinin alýþ-veriþinde egemen hale gelmeye baþlamýþtýr. Böylece geleneksel Anadolu esnaf ve tüccar kesimi geleneðe uygun mallarýn ticaretinde yeniden etkin hale gelmiþtir. Bugün islamcý kesimin en büyük daðýtým aðý haline gelen Yimpaþ ýn maðaza açtýðý yerlere bakýldýðýnda bu durum daha açýk görülecektir: Ýstanbul da Maltepe, Ümraniye, Þirinevler, Eyüp, Güngören, Üsküdar; Ankara da Çankaya, Ergazi, Pursaklar, Sincan, Ulus; Yozgat, Adapazarý, Düzce, Edirne, Aksaray, Eskiþehir, Kayseri, Kýrýkkale, Kütahya, Nevþehir, Amasya, Çorum, Sivas, Tokat, Elazýð, Gaziantep, Maraþ, Adana, Malatya, Urfa. Erbakan ve þürekasýnýn göremediði ise, bu tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin tekelleþme amacýný bu yeni türban ve tesettür pazarýyla gerçekleþtiremeyeceði ve þeriatçý sermaye nin kuþak deðiþtirmesidir. Bir zamanlarýn faþist MHP nin teorisyeni ve bugünün liberal faþisti Taha Akyol bu durumu þöyle anlatmaktadýr:... sanayileþmenin ortaya çýkardýðý modernleþme faktörlerini gericilik sanabilirsiniz. Mesela türban bir modernleþme göstergesidir halbuki bizimkiler gericilik sanýyor. Ýrticai sermaye de bir laikleþme göstergesidir. Dikkat edin öbür dünya için deðil, bu dünyanýn nimetleri için çalýþýyorlar. Kendinizi Ýslamcý bir þirketin fanatik genel müdürünün yerine koyun. Halk ayaklanmasý olsun, ithalat ihracat dursun mu istersiniz? O vakit þirket batar! Tam tersine Ýslamcý denilen þirketler istikrar ve liberalleþme istiyor. Ýþte toplumsal laiklik (sekülerlik) budur; dünyevileþmedir, rasyonelleþmedir. * Taha Akyol un sözüyle ifade edersek, islamcý þirketin fanatik genel müdürü, Erbakan ýn MNP si yýllarýnýn Anadolu hacý esnafý ve tüccarý deðildir. Ýþte bu dönüþümü fark etmeyen Erbakan ve þürekasý hacý esnaf ve tüccarlar için de birþey yapamamýþtýr. Ama türban ve tesettürün yarattýðý pazarý geniþletmenin yolunun türban ve tesettürü yaygýnlaþtýrmaktan geçtiðini gördüklerinden, bu konuyu öne çýkarmýþlardýr. Sonuç ise, oligarþinin 28 Þubat post-modern darbesi olmuþtur. Ýþbirlikçi tekelci burjuvazinin oluþum ve palazlanma aþamasýnda Anadolu da traktör, gübre, lastik, beyaz eþya vb. acentalýðý ya- * Milliyet Pazar, 24 Mart 19

19 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ parak belli bir dönüþüme uðrayan geleneksel Anadolu esnaf ve tüccarýnýn, iþbirlikçi tekelci burjuvazinin güçlenmesine paralel olarak kendi daðýtým aðýný kurmasý karþýsýnda, tasfiye olmaya baþlamasýyla ortaya çýkan þeriatçý partileþme süreci böylece yeni bir evreye girmiþtir. Diðer yandan, asýl olarak tarýmsal üretimle baðlantýlý olarak küçük torna tezgahlarýyla üretim yapan küçük sermaye kesimleri, bir yandan sanayi bölgelerine geçiþ yaparken, diðer yandan bir kýsmý iþbirlikçi tekelci burjuvazinin sanayi kuruluþlarýnýn yan sanayisi olarak dönüþüme uðramýþtýr. Renault ve iat a parça yapan küçük sanayi için yerli otomobil üretimi büyük ölçüde eski cazibesini kaybetmiþtir. Bu açýdan Erbakan ýn aðýr sanayi hamlesi, sýnýrlý bir desteðe sahip olmuþtur. Bunun yerini, otomotiv sektöründe tekel durumunda olan Renault ve iat ýn dýþýnda yabancý otomotiv þirketlerinin kuruluþu almýþtýr. Bu kesimlerin büyük bir kýsmý, Erbakan ýn Malezya ile ortak kuracaðý uçak ve otomobil fabrikasý nýn iç ve dýþ pazarda yer bulamayacaðýný görmüþlerdir. Bu nedenle, örneðin bir KÝA otomobilinin ithalatý ya da üretiminin kendilerine daha çok iþ saðlayacaðýný hesaplamaktadýrlar. Yine de ithal edilen dayanýklý tüketim mallarýnýn bir kýsmýný taklit ederek üretme kapasitesine sahip olan küçük ve orta sermaye kesimleri bulunmaktadýr. Bunlar, diðerlerinin tersine, ithalatýn belli oranlarda sýnýrlandýrýlmasýndan yanadýrlar. Dolayýsýyla liberalleþme ye karþýdýrlar. Bunlarýn yanýnda küçük ve orta ölçekli tarýmsal üretime baðlý küçük sanayi kuruluþlarý varlýðýný sürdürmektedir. Çokluk yedek parça ve tamir iþleriyle uðraþan bu kesimler, uygulanan tarým politikalarý sonucu önemli bir pazar kaybýna uðramýþlardýr. (Ayný durum, köylülere yönelik geleneksel tüketim mallarý üreten -ayakkabý, kara lastik vb.- kesimler için de geçerlidir.) Bunlar, en tutucu kesimi oluþturmaktadýrlar. Ýþte tüm bu geliþim ve dönüþüm içinde bulunan küçük ve orta sermaye kesimlerinin içinde bulunduklarý durum, yukardan aþaðýya emperyalizmin çýkarlarýna uygun olarak geliþtirilen kapitalizme eklemlenme ya da tasfiye olma sorununu varetmeye devam etmektedir. 15 seçimlerinde Erbakan la, 19 seçimlerinde MHP yle ve 20 seçimlerinde AKP ile bu sorundan kurtulacaklarýný ummuþlar ve ummaktadýrlar. Bugün AKP, tüm geliþim ve dönüþümü içinde bu küçük ve orta sermaye kesimlerinin desteðini almýþtýr. Ancak içinde emperyalizme baðýmlý kapitalizmle eklemlenmenin tek çýkar yol olduðunu düþünen ve dolayýsýyla emperyalizmle iyi geçinmek gerektiðini savunan kesimlerden, er ya da geç emperyalist üretim iliþkileri varolduðu sürece kendilerinin kesin olarak tasfiye olacaklarýný düþünen ve bu nedenle emperyalizme karþý olan kesimlere kadar pek çok kesimi bünyesinde barýndýrmaktadýr. Eski tip hacý esnaf, zanatkaar ve tüccar kesimi her ne kadar Erbakan a baðlýlýðýný sürdürüyorsa da, AKP onlar için de yeni bir umut durumundadýr. Bu yönüyle, bu kesimlerin bugüne kadar sürdürdükleri çatýþma-uyum iliþkisi, giderek eklemlenme-yok olma ikilemine dönüþmektedir. Eklemlenmeyi boyuneðme ve yokolma olarak görenlerin, þeriatçý söylemi ve pratiði artan oranda öne çýkartacaklarý kesindir. Tüm bu sorunlarýn temelinde yatan ise, ülkemizde kapitalizmin kendi iç dinamiði ile geliþememesi, dönüþümün devrimci bir tarzda gerçekleþmemesidir. eodal ve yarýfeodal üretim iliþkilerinden arta kalan iliþkiler ve kesimler, gerek ekonomik, gerek sosyal ve siyasal olarak varlýklarýný sürdürmektedirler. Siyasal alanda laiklik-þeriatçýlýk olarak ortaya çýkan bu varoluþ, siyasal iktidarlar aracýlýðýyla elde edilen çeþitli tavizlerle, uzlaþmalarla günümüze kadar gelmiþtir. Nicelik olarak nüfus içinde önemli bir yere sahip olduklarýndan, demokratik ortam onlarýn baþlýca güç kaynaðý durumundadýr. Oligarþinin askeri darbelerine karþý oluþlarýnýn nedeni de budur. Diðer yandan, demokratik ortamý kullanarak siyasal iktidarý ele geçirmek ve bu yolla oligarþinin askeri gücünü kýrmak istemektedirler. Kendi varlýklarýný sürekli tehdit eden bu askeri güce karþý oluþlarý, Türk ordusuna karþý oluþlarýndan deðil, oligarþi tarafýndan kullanýlýþýndandýr. Oligarþi, her dönemde, küçük-burjuva aydýnlarýný yanýna çekerek ( laik, Atatürkçü söylemle) bu kesimlerin baský altýna alýnmasýný saðladýðýndan, küçük-burjuva aydýnlarý kendi hayat tarzlarýna yönelik þeriatçý tehlike karþýsýnda orduyu tek kurtarýcý olarak görmeye alýþmýþtýr. Bu nedenle, AKP nin ezici çoðunlukla seçimleri kazanmasý karþýsýnda duyduklarý tedirginlik ve korku, nasýl olsa ordu var mantýðýyla bir yana itilmeye çalýþýlmaktadýr. Bu da, onlarý, sorun- 19

20 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 larýn kaynaðýný görmemeye, gerçek ve kalýcý çözüme karþý ilgisiz kalmaya itmektedir. Medya daki sözcülerinin ifadesiyle, AKP nin merkez sað parti olmasý durumunda sorunun çözüleceðini düþünmektedirler. 19 seçimlerinden sonra faþist MHP nin yükseliþi karþýsýnda duyduklarý korku ve tedirginlikle bulduklarý bu çözüm yolu, AKP nin (ya da MHP nin) oligarþinin siyasal temsilcisi olmasýndan baþka bir anlamý yoktur. Bir bakýma, onlar, AKP yi, 10 lerin DP si ya da 1965 lerin AP si gibi görmek istemektedirler. (AKP, içinde sol unsurlarý barýndýrmadýðý için, T. Özal ýn ANAP ýyla fazlaca benzeþtirilmek istenmemektedir.) Bu küçük-burjuva çözüm yolu nun tek sorunu, bunu oligarþinin ne kadar benimseyeceðidir. Yazýmýzýn baþýndan itibaren ortaya koymaya çalýþtýðýmýz gibi, DP ve AP, iþbirlikçi tekelci burjuvazinin oluþum ve geliþim aþamasýnda feodal ve yarý-feodal egemen sýnýflarla kurduðu ittifakýn siyasal ifadesidirler. Zaman içinde iþbirlikçi tekelci burjuvazi geliþmiþ ve oligarþiyi tek baþýna oluþturur hale gelmiþtir. Dolayýsýyla zorla elde ettiði bu egemenliðini gönüllü olarak paylaþmak durumunda deðildir. Diðer yandan þeriatçý kesimler, bu ittifaklardan her zaman zararla çýkmýþlardýr. Dolayýsýyla benzer bir ittifaka kendi istekleriyle (ki parlamentoda büyük bir çoðunluðu saðlamýþken) katýlmalarý beklenemez. Ekonomik açýdan ise, dýþa (emperyalizme) baðýmlý kapitalizm, egemen üretim iliþkisi haline gelmiþtir. Bu yönüyle, 1979 yýlýnda mollalarýn Ýran da iktidara gelmelerini saðlayan geçiþ koþullarý mevcut deðildir. Ýþte bu öznel ve nesnel nedenlerden dolayý, AKP nin tarihin gerisinde kalmýþ olan DP ve AP gibi bir siyasal parti olmasý olanaksýzdýr. Olabilir tek þey, 1970 lerin MC hükümetleri benzeri bir içsel koalisyon yönetimidir. Bu ise, bugün için parlamento dýþýnda kalmýþ olsalar da, temel güçlerini koruyan MHP ve DYP nin varlýðý koþullarýnda olanaksýzdýr. AKP, kendisini tek baþýna iktidara taþýyan oligarþi dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýndaki ayrýþma ve bölünmenin son duraðýdýr. AKP, her ne kadar Necip azýl Kýsakürek in murat ettiði örnek þahsiyet kadrosuna, gerçek ve üstün münevverler aristokrasyasý na sahip olsa da, Ýslâm inkýlâbýný gerçekleþtiremezler. Bu münevverler aristokrasyasý nýn yapabileceði tek þey, demagojiye baþvurarak, oligarþi dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýndaki ayrýþma ve bölünmeyi bir süre için denge de tutmaktýr. Ancak dünya ekonomik buhranýnýn varlýðý ve Amerikan emperyalizminin Orta-Doðu da sürekli ve kalýcý hale gelme yönündeki giriþimleri ve planlarý, denge nin içte deðil, dýþta, Amerikan emperyalizmiyle aranmasýný beraberinde getirmektedir. Bu da, AKP nin münevverler aristokrasyasý nýn iþbirlikçi tekelci burjuvaziye karþý emperyalist ülkelerin siyasal iþbirlikçisi olarak etkili olmaya çalýþacaðý demektir. Amerikan emperyalizminin Irak a yönelik saldýrý hazýrlýklarýyla uygun bir zemin bulunduðu söylense de, AKP nin münevverler aristokrasyasý nýn emperyalizmin siyasal iþbirlikçisi olarak tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin ekonomik iþbirlikçiliðe terfi etmesi olanaksýzdýr. Yine de emperyalizmin siyasal iþbirlikçisi olarak elde edecekleri þey, islam ülkeleri pazarýnýn yeniden paylaþýmýndan kendilerine pay düþeceði umudu olacaktýr. Bu umut, Necip azýl ýn MNP den MHP ye geçiþi gibi, münevverler aristokrasyasý nýn Türk-Ýslam Sentezi ne sýçramasýndan baþka sonuç vermeyecektir. Kaybedilen ise, islam kardeþleri olacaktýr. Bu nedenlerden dolayý, AKP yi bekleyen ayrýþma ve parçalanmadýr. Bu süreçte, milli görüþçüler in ( medyatik dilde radikallerin) iktidar olanaklarýný ne oranda býrakmayý kabul edeceklerine baðlý olarak ordu devreye girecektir. (Burada AKP nin münevverler aristokrasyasý nýn bir bölümünün ordu ya karþý referandum ya da tehdidi de sözkonusudur.) Her durumda varolan tek gerçek ise, ülkemizin emperyalizme baðýmlý olduðu ve bu baðýmlýlýk sona erdirilemediði sürece, gerçek ve kalýcý hiç bir þeyin yapýlamayacaðýdýr. 20

21 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Ýslâm Ýnkýlâbýnýn Gerçek ve Üstün Münevverler Aristokrasyasý Abdullah Gül ün baþbakan olarak atanmasý ndan sonra basýnda yer alan övgüler içinde en sýkça görüleni, kendisinin ateþli bir Necip azýl hayraný olduðudur. Abdullah Gül, Yeni Þafak gazetesinde þöyle tanýtýlmaktadýr: Ateþli bir dindar olan Ahmet Hamdi Gül ün evine Necip azýl ýn yazdýðý dergiler, gazeteler giriyor. ikri ve siyasi geliþmeleri takip eden baba Hamdi Bey, oðlu Abdullah ýn da dînî ve millî terbiyesine titizlik gösterdi. Oðluna Kur an okumayý o öðretti. Abdullah Gül daha ortaokulda iken Necip azýl la tanýþýyor. Kayseri, Necip azýl a en fazla sevgi duyulan bir kent. Büyük Doðu ikir Kulübü nün davetlisi olarak Necip azýl konferans vermek için Kayseri ye geldiðinde onu hayranlýkla dinleyen delikanlýlar arasýnda Gül de vardý. Yakýn arkadaþý Mehmet Tekelioðlu ile birlikte gittiði konferans, Gül ün düþünce hayatýnda dönüm noktasý oldu. Yýllar sonra Üstad ýn en yakýnýndaki gençler arasýna katýldý. Kayseri Lisesi ni bitirdiði yýl iki arkadaþýyla birlikte hayran olduðu Necip azýl Kýsakürek e mektup yazýyor. Mehmet Tekelioðlu, Abdullah Gül, Ahmet Taþçý imzalý, tarihli, Necip azýl Kýsakürek e diye baþlayan satýrlar þöyle devam eder: Ýslam davasýnýn zerre tavizsiz müdafii Üstadýmýz a Ýslam davasýnýn agora meydanlarýnda saðýrlarýn kulaðýný patlatacak gür seslilikte aksiyoneri Büyük Doðu Gençliði nin ruh gýdasý mecmuanýzý tekrar çýkarýþýnýzdan dolayý size minnettarlýklarýmýzý arzeder, hangi þartlar altýnda olursa olsun hal neyi icap ettirirse ettirsin yüzde yüz emrinizde olduðumuzu bildirir hürmetlerimizi sunarýz. Yarýn elbet bizim elbet bizimdir. Gün doðmuþ gün batmýþ ebet bizimdir. * Yine bir baþka Abdullah Gül biyografisinde fikriyatýnýn oluþmasýnda iki lider kiþiliðin büyük payý var: Necip azýl Kýsakürek ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan denilmektedir. Böylece Abdullah Gül ün politik yanýný Erbakan oluþtururken, ideolojik formasyonunu Necip azýl Kýsakürek in saðladýðý açýkça ilan edilmiþtir. Kendilerine göre, büyük ilim ve irfan sahibi, þairlerin sultaný olarak tanýmlanan Necip azýl Kýsakürek tüm þeriatçý ve faþistlerin sahip çýkmakta birbirleriyle yarýþtýðý bir kiþidir. Bunun arka planýnda Necip azýl Kýsakürek in 1963 yýlýnda tüm Anadolu þehirlerinde verdiði konferanslarýn yarattýðý etkiyi kendi yanlarýna çekme çabasý yatar yýlýna kadar mutlu bir beraberlik sergileyen þeriatçýlar ve faþistler sömürücü sýnýflar arasýndaki ayrýþma ve bölünmelerin bir yansýsý olarak ayrýþmýþlardýr. Ayrýþmanýn ilk aylarýnda Erbakan ýn MNP si yanýnda yer alan Necip azýl Kýsakürek, bir süre sonra Tanrý daðý kadar Türk, Hira daðý kadar müslüman sloganýný öne çýkartan MHP ye des-tek vermeye baþlamýþtýr. Ancak Necip azýl Kýsakürek, diðer yan- * Yeni Þafak, 68 li Baþbakan, 17 Kasým 20 21

22 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk dan Büyük Doðu dergisi çevresinde kendi içsel faaliyetlerini yürütmeye devam etmiþtir. Bu fikri faaliyetleri, hem faþist Ülkü Ocaklarý nda, hem de þeriatçý Akýncýlar Derneðinde (AK-DER) yer alan genç nesle yönelik olmuþtur. (AK Parti nin kurucularýnýn çoðunluðu bu Akýncýlar Derneði den gelmedir. Ýsimdeki eþlik de bunun bir ifadesidir.) 1977 yýlýndan itibaren devrimci mücadelenin geliþmesine paralel olarak Necip azýl Kýsakürek in fikri faaliyeti þeriatçýlarla faþistler arasýnda bir anti-komünist cephe saðlamaya yönelmiþtir. Silahlý bir örgütlenme olarak bu anti-komünist cephenin fikriyatýný oluþturan Necip azýl Kýsakürek, þeriatçý (Akýncý) gençlerin faþist milislere katýlmasýný savunmuþtur. Bunun gerçekleþmediðini gördüðünde de, kendi fikriyatýný benimsemiþ þeriatçýlarýn Akýncýlar Derneði nden ve MSP den ayrýlmalarý çaðrýsý yapmýþtýr. 3 Haziran 1980 de Erbakan ýn III. MC nin kurulmasý için ortaya koyduðu þartlara Necip azýl Kýsakürek in verdiði yanýt MSP ile olan tüm iliþkilerinin kesilmesi ile sonuçlanmýþtýr. Erbakan ýn Bir daha zam yapýlmasýn, IM ile varýlan anlaþmalar iptal edilsin, Ortak Pazar a tam üye olma teþebbüsünden derhal vazgeçilsin, ilkokullar sekiz yýla çýkartýlsýn, Ýmam-Hatip Liselerinin orta kýsmýnýn kapatýlmasý giriþiminden vazgeçilsin gibi koþullarý içeren þartnamesi ne karþý Necip azýl Kýsakürek þunlarý yazmýþtýr: Necmeddin Erbakan ilimsiz, seviyesiz ve prensipsiz bir satýh adamý ve kelime yuvarlayýcýsýdýr; ve bu þartnâmesiyle birgün iktidara erecek olursa, memleketi nasýl idare edeceðini belli etmektedir. Onun doðru larý bile yanlýþtýr. Necip azýl ýn bu siyasal davranýþlarýna raðmen þeriatçý kesim tarafýndan el üstünde tutulmasýnýn nedeni ise 19 yýlýnda yayýnladýðý Ýdeolocya Örgüsü kitabýnda stratejisini, programýný ve taktiðini ortaya koyduðu islam inkýlâbý teorisidir. Ýslâm inkýlâbý, liberalizma ve kapitalizma, faþizma ve nazizma, sosyalizma ve komünizma gibi, bugüne kadar tatbik mevzuu olmuþ içtimaî ve iktisadi mezheplerin her birini, hiçbirine üstünlük vermeden masaya oturtur ve onlara þöyle mukabele eder: Herbirinizin, bütünü kucaklayamadan, ayrý ayrý ve parça parça bazý haklarýnýz ve hakikatleriniz vardýr; ve herbirinizin ayrý ayrý ve parça parça arayýp da bulamadýðýnýz hakikat, birer bütün halinde Ýslamiyettedir. Böylesine eklektik tarzda tanýmladýðý islam inkilâbý nýn düþman güçlerini ise þöyle tanýmlanýr: Ýslâma, iman dairesinin dýþýndan musallat, tam 100 senelik, dinsizler köksüzler, þahsiyetsiz mukallitler nesli ve bütün yardýmcýlarý... Bunlarýn fâal yardýmcýlarý, manevî sömürge ustasý Garplýlar, Yahudiler, Masonlar, dönmeler, melezler ve kozmopolitler. Necip azýl Kýsakürek in bu islam inkýlâbý nýn dayanaklarýný ise þöyledir: Tarih boyunca her inkýlâp bir sýnýfa dayanmýþtýr. ransýz Büyük Ýnkýlâbý burjuvazya sýnýfýna; komünizma inkýlâbý iþçi sýnýfýna vesaire vesaire... Askerler, rahipler, derebeyleri gibi sýnýflar, tarihte bellibaþlý rejimlerin, bellibaþlý zamanlar ve mekânlar içinde, dayanaðý olmuþtur. Ýnkýlâp tarihleri, içtimaî sýnýflardan birine istinat etmiyen inkýlâplarý, dolayýsiyle devlet ve idare þekillerini, üzerinde tecelli edeceði maddeden mahrum bir ruh gibi mücerret ve havada muallâk farzeder. Sýnýflar, tarih boyunca, fikirlerin ve dâvalarýnýn manivelasý olmuþtur. Gerçekten, içtimaî sýnýflar, zamanýn tecelli aynasý olan mekân gibi dâvalarýn müþahhas tezahür zeminleridir. Sýnýfsýz, ruh ve fikri kadrolaþtýrmanýn, zaptetmenin imkâný yoktur. Ýslâm inkýlâbýnda ise sýnýf, insan topluluklarýnýn þu veya bu menfaat, imtiyaz ve tasallut hýrsýna baðlý hizip teþekküllerine deðil, bütün insanlýðý kuþatan üstün insan vasýflarýnýn merkezinde toplanacaðý kitlelere dayanýr. Öyleyse, Ýslâm inkýlâbýnda sýnýf, bellibaþlý farikalarýn kendisini cemiyet içinde sýnýrladýðý zümreleri deðîl kitlelerin, bütün insanlýk çapýnda mayasýný tutturacak örnek þahsiyet kadrosunu murat eder. Bu kadronun da bellibaþlý bir sýnýf ismi vardýr: Gerçek ve üstün münevverler aristokrasyasý... Görüldüðü gibi, Necip azýl Kýsakürek in islam inkýlâbý nýn dayanaklarý, diðer bir de-

23 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ yiþle öncüleri, küçük-burjuva aydýnlarýdýr. Ancak bu aydýnlarýn en elit kesimi Necip azýl Kýsakürek in islam inkýlâbý ný gerçekleþtirecektir (aristokrasya). Yani islam inkýlâbý aristokrat küçük-burjuva aydýnlarýnýn öncülüðünde gerçekleþtirilecektir. Ýslâm inkýlâbýnýn, tam mânasiyle toplu ve merkezî dýþ politikasýna gelince, bu incelerin incesi ve naziklerin naziði bir sanat iþidir. Bütün dâva, Garplýnýn ruhî butlanýndan hariç ve iyi taraflarýný lif lif ayýklayýp onu hikmet ve hakikat mü minin kaybolmuþ malýdýr, nerede bulsa alýr! fermaniyle ve gerçek bir bünye aþýsiyle Doðuya zam ve bundan yepyeni bir terkip çýkarmak... Bu terkibin yýllar boyunca sýnýr içi, gizli ve acýk, tezgâhýný kurup iþletmek... Büyük Doðu mefkûresinden damlayan bu mayayý, þimþeklerini yedi bucak ve dört iklime saçmaya baþlýyacaðý âna kadar bir vatan sýrrý olarak muhafaza etmek ve devre devre bütün mahremlerin hududuna riayet etmeyi bilmek... Yoksa Batý dünyasý böyle bir oluþa imkân býrakmaz. Batýyý aldatýcý, incelerin incesi bir siyaset. Topyekûn Doðunun, maddî ve mânevi Garp emperyalizmasýna karsý kurtuluþ ve ihtilâlini, anbean beslemek ve günü gününe geliþtirmek... Bunun için. dünyasýný bütün tezattan ve buhranlarý içinde devam ettirici þartlara, muazzam bir casus ve sahte müttefik dehasiyle yardýmcý olmak... Nihayet ve kýsaca, rahimdeki çocuðu, doðuracaðý andan pehlivan yetiþtireceði ve mazlûm mânasiyle makhur maddesinin intikamýný alacaðý güne kadar yamyamlarýn çadýrýnda idare, ikâme ve idâme edebilmek... Bu iþ!!! Her ân deðiþik her ân zýt istikametlerde yol almaya mecbur, korkunç mikyasta girift ve derin keyfiyetle bu dâva, sýrf politika dehâsý bakýmýndan, cihanýn en sanatlý cehdine ve en dakik plânýna muhtaçtýr. Belki 50, belki 100, belki 300 senelik bu plânýn, ana ölçüsü de prensip bakýmýndan bu kadar. Ýþte böylesine eklektik bir islam inkýlâbý teorisinin pragmatik politikasý da böyle olmaktadýr. Bugün takýyecilik olarak tanýmlanan bu politika, Necip azýl Kýsakürek in tanýmladýðý gibi, intikamýný alacaðý güne kadar yamyamlarýn çadýrýnda idare, ikâme ve idâme edebilmek tir. Ve bu ana kadar yapýlacaklarý bir vatan sýrrý olarak muhafaza etmek gerçek ve üstün münevverler aristokrasyasý nýn örgütlenme ilkesi olmaktadýr. Ýslam inkýlâbý nýn taktikleri ise þöyle anlatýlmaktadýr: Nasýl sosyalizma ve onun azmaný komünizma, gayet müþahhas örneklere dayanarak ortaya hakký çalýnan bir iþçi ýstýrabý çýkarmýþ ve bunu sistemleþtirmiþse, bizim dayandýðýmýz ve bütün insanlýk mikyasýnda hudutsuz ve þamil gördüðümüz zümre hakký da, fikir çilesinden ve idrak ýstýrabýndan doðar. Demek ki, bizim bu türlü münevverler sýnýfýndan anladýðýmýz bu asîl mefhumun orospulaþtýrýlmýþ delâletiyte baþtan baþa mankafa ve hiçbir ise yaramaz zoraki ve ukalâ aydýnlar kalabalýðý deðil, kargabüken zehrini almýþ gibi kývranýrcasýna fikir çilesi ve idrak ýstýrabý çekenler kadrosudur. Tayyip Erdoðan ýn maðduriyeti yle, türban takan genç kýzlarýn çilesiyle, inandýðý gibi yaþayamayan müslümanlar ýn ýstýrabý ile yürütülen bir faaliyettir söz konusu olan. Abdullah Gül ün fikriyatýnýn oluþumunda belirleyici olduðu söylenen Necip azýl Kýsakürek in islam inkýlâbý nýn strateji ve taktikleri öz olarak böyledir. Bunlara takýyeciliðin fikriyatý demek yanlýþ olmayacaktýr. Batýyý aldatýcý, incelerin incesi bir siyaset. Ýþte islâm inkýlâbýnýn gerçek ve üstün münevverler aristokrasyasý bu siyasetin adamlarýdýr. 23

24 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 Spekülasyon ve Manipülasyon Ekonomisinden Þeriat Ekonomisine mi? Kasým günü Hürriyet gazetesinin ekonomi sayfasýnda verilen bu haber þöyle devam etmektedir: 3 Kasým seçimlerinden tek baþýna iktidar çýkacaðý beklentisi ile seçimden önce olumlu sinyal vermeye baþlayan seçimden sonra da hýzla düzelen faiz, kur ve borsa verileri gibi imalat sanayi üretimi de canlanma iþareti verdi. Ýmalat sanayi kapasite kullanýmý oraný Ekim ayýnda yüzde 80.6 ya yükseldi. En son Ekim 2000 de yüzde 81.3 olan kapasite kullanýmý 23 aydýr yüzde 80 in altýnda seyrediyordu. Böylece bir anlamda fabrika çarklarý, Kasým 2000 krizini de geride býrakmýþ oldu. Benzer haberler tüm medya da manþetlere taþýnýrken, ekonominin düzlüðe çýktýðý ya da en azýndan çýkmaya baþladýðý yönündeki yorumlar birbiri ardýna gelmeye baþladý. DÝE nin 19 Kasým günü açýkladýðý kapasite kullaným oranlarý verilerinden yola çýkarak yapýlan haber-yorumlarda, bir yandan krizin aþýldýðý deðerlendirmeleri yapýlýrken, diðer yandan tam kapasite çalýþmaya yakýnda geçileceði beklentisi yayýlmaya çalýþýlýyordu. Hürriyet gazetesinin yazdýðý gibi, seçim öncesi olumlu sinyaller veren ekonomi, seçimden sonra hýzla düzelen faiz, kur ve borsa verileri ile canlanma iþaretleri vermiþ olduðundan, kapasite kullaným oranlarý verilerinin açýklamasý iþaretlerin gerçekliði olarak sunulmaktadýr. Seçim öncesinde Bülent Ecevit in ekonominin olumlu sinyaller verdiði, büyümeye geçildiði ve böylece IM politikalarýnýn olumlu sonuçlarýnýn alýnmaya baþlandýðý yönündeki açýklamalarý medya da fazlaca yer almazken, ayný sözler AKP hükümeti

25 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Kapasite Kullaným Oraný* Ýmalat Sanayi - Üretim Deðeri Aðýrlýklý (Yýllýk %) (Üçüncü çeyrek.%) Devlet Özel Toplam Devlet Özel Toplam ** Ekim için medya tarafýndan söylenmeye baþlanmýþtýr. Burada, medya nýn AKP nin mecliste büyük bir çoðunluk elde ederek tek baþýna iktidar olmasý karþýsýnda gösterdiði dalkavukluk fazlaca etkili olmasa da, dalkavukluðun ekonomik verilerle desteklenmesi birþeylerin düzeleceði umutlarýný yaratmaya baþlamýþtýr. Öyle ki, pek çok kiþi, bu yayýnlar karþýsýnda, AKP iktidarýnýn (en hafif deyimle) iþleri düzelteceði ni düþünür olmuþtur. Herkesin bildiði ve kent küçük-burjuvazinin nefes nefese izlediði gibi, seçim sonrasýnda AKP nin tek baþýna iktidar olmasýyla birlikte, borsa endeksi þahlanmýþ ve coþmuþ tur lerde seyreden ÝMKB- 100 endeksi 15 Kasým itibariyle lere yükselmiþtir. (%14). Öte yandan faiz oranlarý iniþe geçmiþ ve AKP iktidarý (Tayyip Erdoðan) bir gecede 100 milyon dolar kazandýrmýþtýr! Kur (dolar) da, benzer biçimde iniþe * Kaynak: DÝE ** 1988 den sonra yeni seri kullanýlmýþtýr. geçmiþ ve 15 Kasým günü TL. olmuþtur. Ýþte kapasite kullaným oranlarýnýn açýklanmasý, tüm bu olumlu sinyaller e inanmayanlarý inandýrmaya yetmiþtir. Tüm bunlarýn gösterdiði gerçek ise, ekonominin tümüyle spekülasyon ve manipülasyona dayandýrýlmýþ olduðudur. Her türden spekülasyon ve manipülasyon yapýlabilinmesi için kamu kuruluþlarý ellerinden geleni yapmayý sürdürmüþlerdir. Bunun sonucu ise, kapasite kullaným oranlarýnda görüleceði gibi, ülke, dünya ve ekonomi gerçekleri ile hiçbir iliþkisi olmayan veriler ortalýkta uçuþmaya baþlamýþtýr.*** DÝE nin verilerine göre, 1987 yýlýnýn üçüncü çeyreðinde kapasite kullaným oraný %78,7 iken, 14 krizi döneminde %73 ve 2001 krizinde %71,1 olmuþtur. Ayný verilerde kamu kesimindeki kapasite kullaným oranýnýn en düþük olduðu yýllar ve yýlý gözükmektedir arasýnda özel sektörün kapasite kullaným oranýnýn %70 lerin altýna 14 ve 2001 yýlýnda düþtüðü görülmektedir. Ancak yýllarý arasýndaki kapasite kullaným oranlarýna bakýldýðýnda 1984 ve 1987 dýþýnda %70 lerin üstüne çýkýlmamýþtýr yýlýnda DÝE nin yeni seri ye geçiþiyle birlikte kapasite kullanýmýnýn %70 lerin altýna düþmediði görünmektedir. Ýþte spekülasyon ve manipülasyon ekonomisinin baþlangýç noktasý da burada ortaya çýkmaktadýr. 18 Aðustos 18 tarihli Hürriyet gazete- *** Daha önceki bir yazýmýzda ülkemizdeki istatistik verilerin durumunu þöyle ortaya koymuþtuk: IM bile Türkiye deki istatistik sistemini zayýf bulduðunu açýklamýþtýr. IM tarafýndan hazýrlanan Türkiye de Veri Toplama ve Yayýmlama Sistemlerinin Ýyileþtirilmesine Yönelik Rapor da, özellikle milli gelir hesaplamasýnda 1987 yerine 16 yýlýnýn baz alýnmasýný isteyen IM, enflasyon rakamlarý konusunda sadece hane halký tüketimi ne iliþkin verilerin daha ayrýntýlý olarak saptanmasýný istemiþtir. IM, enflasyon hesaplamasýndaki mevcut durumdan fazlaca rahatsýz görünmemektedir. Bunun nedeni de, bu hesaplama yöntemiyle istenildiðinde istenilen seviyede bir enflasyon rakamýnýn ellerinin altýnda bulunmasýdýr. Bu yolla, halký kandýrmanýn daha kolay olduðunu düþünmektedirler. (Kurtuluþ Cephesi, Sayý: 67, Mayýs-Haziran 20) 25

26 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 sinde þu haber yer almýþtýr: Kapasite kullanýmý yükseliyor Ýmalat sanayiinin, kapasite kullaným oraný yeniden yükselmeye baþladý. DÝE Temmuz ayý imalat sanayi eðilim anketi sonuçlarýný açýkladý. Buna göre, Haziran ayýnda yüzde 78.4 e gerileyen kapasite kullaným oraný, Temmuz da yeniden yükselerek yüzde 80.9 düzeyine çýktý. Kapasite kullanýmý geçen yýlýn Temmuz ayýnda da yüzde 80.8 düzeyinde gerçekleþmiþti. Ýmalat sanayi iþyerlerinin tam kapasite ile çalýþamama nedenleri içinde iç pazarda talep yetersizliðinin payý yükseldi. Geçen yýl yüzde 53.3 olan iç pazardaki talep yetersizliðinin tam kapasite ile çalýþamama nedenleri içindeki payý bu yýl yüzde 55.7 ye çýktý. Dýþ pazardaki talep yetersizliðinin payý ise yüzde 17.8 den yüzde 15.4 e düþtü. 19 Kasým 20 tarihli Milliyet gazetesinin haberi ise þöyledir: Kapasite kullanýmý 23 ay sonra yeniden yüzde 80 in üstüne çýktý En son Kasým 2000 de yüzde 81.6 ile yüzde 80 in üstünü gören kapasite kullaným oraný, 23 ay aradan sonra, ekimde yeniden yüzde 80 i geçerek yüzde 80.6 ya çýktý Ýmalat sanayinde kapasite kullaným oraný 23 ay aradan sonra ilk kez bu yýl ekim ayýnda yüzde 80 in üzerine çýkarak, yüzde 80.6 olarak gerçekleþti. Ekimde ortalama kapasite kullanýmý kamu sektöründe yüzde 87.5 e kadar çýkarken, özelde yüzde 76.1 de kaldý. Tam kapasite ile çalýþamama nedenlerinin baþýnda yüzde 59.5 le iç talepteki yetersizlik geldi. 19 Kasým 20 tarihli DÝE açýklamasýnda tam kapasite çalýþamama nedenleri ise þöyle sýralanmýþtýr: Ýç pazarda talep yetersizliði %59,5; dýþ pazarda talep yetersizliði %11,3; mali imkansýzlýðý %2,2; yerli mallarda hammadde yetersizliði %2,7; iþçilerle ilgili meseleler %2,4; ithal mallarda hammadde yetersizliði %1,3. Görüleceði gibi, 18 yýlýnýn Temmuz ayýnda tam kapasite çalýþamama nedeni olarak gösterilen iç pazarda talep yetersizliði %55,7 iken, Ekim 20 de %59,5 olmuþtur. Dýþ pazarda talep yetersizliði ise, sýrasýyla %17,8 ve %11,3 olmaktadýr. Bunlarýn somut anlamý ise, gerek 18 Temmuz ayýnda, gerekse Ekim 20 de iþverenler in DÝE nin düzenlediði iktisadi yönelim anketi ne verdikleri yanýtlarýn bir ve ayný olduðudur. Arada görülen küçük yüzde farklýlýklarý bu gerçeði deðiþtirmemektedir. Diðer yandan 18 yýlýnda ekonomik kriz le ilgili hiçbir uyarý ya da haberin yer almadýðý da gözönüne alýnýrsa, ortaya çýkan sonuç, DÝE nin iktisadi yönelim anketleri ne göre yayýnlanan verilerin hiçbir deðere sahip olmadýðýdýr. Zaten DÝE nin iktisadi yönelim anketi sýnýrlý sayýda iþverenle yapýlmakta ve çoðu durumda iþyerindeki herhangi bir kiþi tarafýndan yanýtlanmaktadýr. (DÝE nin 19 Kasým tarihinde açýkladýðý Ekim 20 ye iliþkin veriler 835 iþyeri nden derlenmiþken, 20 Kasým tarihinde açýkladýðý üç aylýk veriler 21 iþyeri ne iliþkindir.) DÝE nin açýkladýðý kapasite kullanýmýna iliþkin verilerdeki çeliþkiler bunlarla sýnýrlý deðildir. Yukarda ifade ettiðimiz gibi, DÝE nin iktisadi yönelim anketi nde yer alan tam kapasite ile çalýþamama nedenleri ne verilen yanýtlarda da açýk bir farklýlýk bulunmaktadýr. 19 Kasým 20 günü açýklanan Ekim ayý verilerinde tam kapasite ile çalýþamama nedenleri nin baþýnda gelen iç pazarda talep yetersizliði %59,5 iken, bir gün sonra açýklanan üç aylýk kapasite kullaným oranlarý verisinde bu oran %46,8 görünmektedir. Ayný þekilde dýþ pazarda talep yetersizliði Ekim ayý için %11,3 olarak açýklanýrken, üç aylýk verilerde %21,8 olarak açýklanmýþtýr. 26 Tam kapasite ile çalýþamama nedenleri (%) 20 Tem. Aðus. Eylül Ekim Ýç pazarda talep yetersizliði ,0 59,5 Dýþ pazarda talep yetersizliði ,0 11,3 Mali imkansýzlýðý ,1 2,2 Yerli mallarda hammadde yetersizliði ,1 2,7 Ýþçilerle ilgili meseleler ,5 2,4 Ýthal mallarda hammadde yetersizliði ,0 1,3

27 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Bunlarýn ekonomik anlamý ise, Temmuz- Aðustos aylarýnda iç pazarda önemli bir talep ortaya çýktýðý, ancak Eylül ayýnda bu talebin büyük ölçüde düþtüðüdür. Diðer yandan, Temmuz-Aðustos döneminde ihracatta önemli bir sýkýntý görülürken, Eylül ayýnda bunlarýn ortadan kalktýðý, bir baþka deyiþle, dýþ pazarlarda önemli bir geliþme olduðu görülmektedir. Diðer yandan, üretimde ve ihracatta önemli artýþlar olduðuna iliþkin istatistik veriler birbiri ardýna yayýnlanmaktadýr. Ve elbette bu verilerden çýkartýlan sonuç ise, ekonominin düzlüðe çýkmaya baþladýðý þeklinde olmaktadýr. Oysa ki, DÝE nin yayýnlamýþ olduðu iktisadi yönelim anketi ne dayanýlarak düzenlenen yeni serim kapasite kullaným verileri bile, ekonominin hiç de düzlüðe çýkmadýðýný göstermektedir. Eðer bir ülkede, iþveren lerin %59,5 lik bir kesimi iç talep yetersizliðinden, dolayýsýyla mallarýný satamamaktan söz ediyorsa, varolan gerçek, halkýn alým gücünün artmadýðýdýr. Bu durumda, üretimde meydana geldiði söylenen artýþlar, ya ihracata ya da stoklara yönelik olmak zorundadýr. Ýlk sekiz aylýk verilere bakýldýðýnda bir önceki yýlýn ayný dönemine göre ihracattaki artýþ miktarý 1,364 milyar dolar (%6,7) olmuþtur yýlýna göre ihracatta meydana gelen bu artýþ da aðýrlýklý olarak Temmuz ayýnda gerçekleþmiþtir. Ayný dönemde ithalattaki artýþ miktarý ise 2,710 milyar dolardýr (%9,8). Ve Mart ayýndan itibaren ithalat ise sürekli büyümüþtür. Nisan ayýnda %32,3 olan ithalat artýþý, Aðustos ayýnda %19,4 olmuþtur. Sayýlarla ne kadar oynanýrsa oynansýn, ortada olan gerçek, iç talepteki daralmanýn devam ettiði ve dolarýn deðerinin düþmesine baðlý olarak ithalatýn yeniden arttýðýdýr. Bütün bunlar, ülke ekonomisinin bir önceki yýldan (2001) çok farklý durumda olmadýðýný göstermektedir. Medya nýn AKP nin tek baþýna iktidara gelmesi karþýsýnda gösterdiði dalkavukluk ve yaðcýlýk kullanýlabilir her türlü haberin öne çýkartýlmasýyla birlikte görülmektedir. Ýþte DÝE nin açýkladýðý kapasite kullaným oranlarý, böyle bir ortamda, bu amaçlarla öne çýkartýlmýþtýr. Yýllardýr benzer biçimde derlenen ve yayýnlanan verilerin birbirine benzer sonuçlarýyla fazlaca ilgilenilmemiþken, birden ortaya çýkan bu yoðun ilginin arka planýnda bu medyatik tutum bulunmaktadýr. Elbette medya nýn bu tutumu ne ilktir, ne de yenidir. Ancak kitlelerin yönlendirilmesinde her zaman etkin bir araç olan medya nýn bu yöntemi yine de alýcý bulmaktadýr. Günümüz koþullarýnda alýcý kitle, ayný zamanda yeni AKP iktidarýna baðlanma eðilimi içine sokulmuþtur. Ýþin en tehlikeli yaný da burada ortaya çýkmaktadýr. Dün IM programlarýnýn baþarýsý için kullanýlan veriler, bugün AKP için kullanýlmaktadýr. Birincisi ülkemizin daha fazla emperyalizme baðýmlý ve yoksullaþan bir ülke haline getirilmesine ne kadar hizmet etmiþ ise, ikincisi de tüketimin þeriat esaslarýna göre denetim altýna alýnmasýna ve þeriatçýlýðýn sosyal yaþamda etkin hale gelmesine o kadar hizmet edecektir. Klasik burjuva ekonomi-politiðinin talep enflasyonu na karþý iç talebin kýsýlmasý yöntemi ile tüketimin þeriat esaslarýna göre denetlenmesi bir ve ayný þeydir. Ýç talebin kýsýlmasý karþýsýnda, ara mallarý ithalatýndaki artýþa paralel olarak üretim canlandýrýlacak ve ihracata yönelik üretim (her zamanki gibi) yeniden gündemin birinci maddesi haline gelecektir. Bu ise, bir dönem TL nin aþýrý deðerlenmesine dayanarak ara mallarý ithalatýnýn artmasý demektir. Ve her zaman olduðu gibi, ihracatýn artýrýlabilinmesi için TL nin deðer yitirmesi peþinden gelecektir. Buraya kadar, IM programý ile AKP uygulamasý arasýnda bir çatýþký ortaya çýkmayacaktýr. Çatýþký, tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin yeterli ihracat yapamadýðý ve ara mallarý ithalatý yanýnda tüketim mallarý ithalatýnýn da artmasý karþýsýnda kendisi için gerekli iç talebin artýrýlmasý için devlet harcamalarýnýn artýrýlmasý noktasýnda ortaya çýkacaktýr. Medya nýn kapasite kullaným oranlarý üzerinden yaptýðý çýðýrtkanlýðýn üstünü örtmeye çalýþtýðý gerçeklerdir bunlar. Bugün için AKP nin açýk ve belirgin bir ekonomi politikasý ortalýkta bulunmamaktadýr. Bilinebilen ve görülebilen ise, sýnýfsal çýkarlarýnýn temsilcisi olduðu küçük ve orta sermaye kesimlerinin içinde bulunduklarý kriz koþullarýna göre hareket edecek olduklarýdýr. Ekonomide henüz hiçbir iyileþme ve geliþme mevcut deðilken yapýlan çýðýrtkanlýklara bakýldýðýnda, AKP nin ilk bir yýllýk acil hedefler uygulamasý sonucunda %100 lük ve daha da üstünde kapasite kullaným 27

28 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk oranlarýyla karþýlaþmak fazlaca þaþýrtýcý olmayacaktýr. Tayyip Erdoðan ýn Avrupa seferi ne bakarak, AB ülkelerine yeni ihracat olanaklarý saðlanacaðýný bekleyenlerin de umduklarýný bulamayacaklarýný bugünden söylemek kahinlik olmayacaktýr. Dünya ekonomik bunalýmýnýn varlýðýný sürdürdüðü ve giderek deflasyon ve durgunluðun birlikte görülür hale geldiði bir dönemde, AB ülkelerine yönelik ihracatýn artýrýlmasý olanaksýzdýr. Tersine bu ülkelerden yapýlan ithalatta büyük bir artýþ ortaya çýkmasý daha büyük olasýlýktýr. Ýþte Tayyip Erdoðan ve þürekasýnýn Erbakan dan öðrendikleri de burada ortaya çýkmaktadýr. Erbakan, 28 Þubat post-modern darbesiyle sona eren kýsa baþbakanlýðý döneminde ilk yurtdýþý gezilerini islam ülkeleri ne yapmýþken, Tayyip Erdoðan batýya yapmýþtýr. Ve anýmsanacaðý gibi, Erbakan ýn Endonezya dan Libya ya kadar yaptýðý bu yurtdýþý gezisi büyük bir talihsizlik olmuþ ve kanlý ya da kansýz þeriatçýlýðýn ilk adýmlarý olarak kamuoyuna yansýmýþtýr. Oysa ki, Erbakan ýn bu davranýþýnýn temelinde, küçük ve orta sermaye kesimleri için yeni pazar ve kaynak bulma amacý bulunuyordu. Erbakan, bu pazar ve kaynaklarý AB ülkelerinden bulmanýn olanaksýz olduðunu bildiðinden, doðrudan bulacaðýný sandýðý islam kardeþleri ne gitmiþti. Tayyip Erdoðan ise, re-export bir ekonomi için, batý ile doðu arasýnda köprü olma söylemiyle batýya yönelirken, hem Erbakan gibi þeriatçýlýðýn ilk adýmlarý görünümünden kurtulmayý, hem de üretim kapasitesi düþmüþ küçük ve orta sermaye için kaynak bulmayý amaçlamýþtýr. Bu yolla, özellikle medya da köþe baþlarýný tutmuþ olan küçük-burjuvalarý da (bir süre için) kendisine yedeklemiþ olmaktadýr. Üreten bir ekonomi için (kapasite kullaným oranlarý bu anlamda kullanýlarak) pazar bulmak amacýyla Tayyip Erdoðan ýn ikinci büyük yurtdýþý seferi nin kardeþ islam ülkeleri ne olacaðý ise kesindir. Bunun da Erbakan ýn islam ortak pazarý söylemiyle gerçekleþtirileceði ise her türlü kuþkudan uzaktýr. Bu kez, Erbakan dan farklý olarak Tayyip Erdoðan ýn elinde batýdan istedik vermediler kozu da bulunacaðýndan, kardeþ islam ülkeleri seferinin daha büyük bir medyatik destekle gerçekleþme olasýlýðý bulunmaktadýr. Gerek dünya ekonomik buhraný, gerekse islam ülkeleri nin emperyalizme baðýmlýlýðý, milli görüþ ün her türlü versiyonunun gerçekleþmesini olanaksýz kýlmaktadýr. Dolayýsýyla Tayyip Erdoðan ve þürekasý da, her zaman olduðu gibi, içe, iç pazara dönmek zorundadýr. Bir baþka deyiþle, küçük ve orta sermaye kesimleri için gerekli kaynaklar ve talep, iç pazardan karþýlanmak zorundadýr. Bu, adil düzen in ilk adýmý olarak, kredi kaynaklarýnýn küçük ve özellikle orta sermaye kesimlerine yönlendirilmesi demektir. Ama ortada üretken yatýrýmlar için gerekli para-sermaye bulunmamaktadýr. Ülkedeki kullanýlabilir tüm para-sermaye kaynaðý ise, devlet iç borçlanma senetleri ve vergiler yoluyla elde edilecek devlet gelirleri olarak vardýr. Devlet iç borçlanma yoluyla küçük ve orta burjuvaziye ek bir kaynak, yani reel faiz olanaðý saðlamak AKP nin acil hedefleri arasýnda olacaktýr. Bugüne kadar piyasa yapýcý bankalar aracýlýðýyla gerçekleþtirilen iç borçlanma, daha farklý araçlar kullanýlarak küçük ve orta sermaye kesimlerinin yararlanacaðý bir biçimde deðiþikliðe uðratýlacaktýr. Bu konuda bilinen yöntem ise, T. Özal ýn Emlak Bankasý aracýlýðýyla gerçekleþtirdiði karþýlýksýz kredi verme yöntemidir. Diðer bir deyiþle, kamu bankalarýnýn görev zararlarý bir kez daha büyük miktarlara ulaþacaktýr. Vergi yoluyla yeni kaynak ise, laik kesimlerin vergilendirilmesini öne çýkartacaktýr. Özellikle kent küçük-burjuvazisinin T. Özal döneminde baþlayan ithal mallara dayanan yeni tüketim alýþkanlýklarý AKP hükümetinin vergi uygulamalarýnýn odak noktasýný oluþturacaktýr. IM ve Kemal Derviþ in üstün gayretleri ile çýkartýlan ÖTV bu konuda yasal bir zemin oluþturmaktadýr. Diyebiliriz ki, Tayyip Erdoðan ýn AKP hükümeti, T. Özal uygulamalarýnýn ikinci versiyonu olarak ortaya çýkmaktadýr. ak- uk- on un yeniden canlandýrýlmasý da bu versiyonun birincisinin birebir taklidi olacaðýný göstermektedir. Nitekim AKP nin ilan ettiði acil eylem planý nda yeralan km lik duble yol yapým çalýþmalarýna ilk altý ayda baþlanacak, Boðaz Demiryolu-Tüp Geçiþi ve Gebze-Halkalý banliyö hattý projeleri gibi yeni projeler devreye sokulacak, 6 ay içinde konut seferberliði baþlatýlacak sözleri de bu durumu yansýtmaktadýr. (Anýmsanacaðý gibi, T. Özal ýn üç büyük

29 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ misyonu ve vizyonu olmuþtur: Boðaz Köprüsü nün satýþý ve 3. köprünün yapýlmasý; TEM otoyol inþaatý ve toplu konut.) Doðal olarak T. Özal ýn bu ikinci versiyonu, birincisi için medya da hiç sözü edilmeyen kaynak sorunuyla karþý karþýyadýr. Elbette ilk anda Özal vizyonu ile yap-iþlet yöntemi kullanýlacaðý ilan edilecek ve bu iþler için gerekli finansmanýn ihaleyi alan þirketler tarafýndan bulunacaðý ilan edilecektir. Ama vermeden almak Allah a mahsus olduðundan, ekonomide herþeyin bir karþýlýðý bulunmak zorundadýr. Bu da, dýþ ve iç borçlanmanýn artýrýlmasýndan baþka bir þey deðildir. Ancak T. Özal ýn ikinci versiyonu olmak Tayyip Erdoðan ve þürekasý için fazlaca önemli deðildir. Onlarýn düþüncesine göre, Menderes, Demirel ve Özal ýn yaptýklarýnýn kitleler tarafýndan nasýl algýlandýðý önemlidir. Menderes iktidarýnýn nispi refah ý artýrýcý uygulamalarýnýn 17 kriziyle, Demirel in tek baþýna iktidarýnýn 1970 devalüasyonu ile ve T. Özal ýn 200 milyar dolarý aþan iç ve dýþ borçla sonuçlanmýþ olmasýndan çok, seçmenler in gözünde görünüþleri önem taþýmaktadýr. Bu nedenle, bu uygulamalarla 10 yýllýk bir iktidar dönemini garantiye alacaklarýný ummaktadýrlar. Doðal olarak, böylesine garantilenecek on yýllýk bir AKP iktidarýnda, þer î esaslara uygun yasal düzenlemeler yapmanýn, devlet bürokrasisini þeriata uygun hale getirmenin ve sivil toplumu þeriata uygun bir yapýya dönüþtürmenin olanaklý olacaðý varsayýlmaktadýr. Bu nedenle, bu yönde atýlacak adýmlarýn aceleye getirilmemesi, yumuþak davranýþlar sergilenmesi ve tepkilerin tebessümle geçiþtirilmesi gündeme gelmektedir. Bu durumda þu sorular ortaya çýkmaktadýr: Cumhuriyet Türkiye sinde böylesine yumuþak geçiþli ya da Erbakan ýn deyiþiyle, kansýz bir biçimde þeriatçýlýða geçiþ olanaklý mýdýr? T. Özal ýn ikinci versiyonunu ekonomik olarak sergilemenin koþullarý var mýdýr? Ülke ekonomisi buna dayanabilir mi? Bu uygulamalar karþýsýnda oligarþinin ve emperyalizmin tavrý ne olacaktýr? Öncelikle unutulmamasý gereken, Kemal Derviþ in iddiasýnýn aksine, ekonomi ile politika birbirinden ayrýlmaz bir bütün oluþtururlar. Ekonomi-politika ya da politik ekonomi, devlete ve devlet çerçevesi içinde yaþayan tüm ulusa ait bir kavramdýr. Bu nedenle, AKP olayýnýn politik (þeriatçý) yaný ile ekonomik yaný bir bütün oluþturmaktadýr. Küçük ve orta sermaye kesimlerinin temsilcisi olarak atacaðý her adým, küçük ve orta burjuvazinin AKP ye verdiði desteðin sürmesine hizmet edecektir. Parlamentoda bir baþka sað partinin mevcut bulunmayýþý, ister istemez küçük ve orta burjuvazinin parçalanmýþlýðýnýn ikinci plana itileceði bir siyasal durum yaratmýþtýr. Bir dönem için, küçük ve orta sermaye kesimlerinin bölünmüþlüðünden beslenen siyasal engeller AKP nin karþýsýna çýkmayacaktýr. Ama en büyük sorun da burada yatmaktadýr. Küçük ve orta sermaye kesimleri (özellikle tekelleþememiþ sanayi ve ticaret sermayesi) homojen bir bütün oluþturmadýklarý için, deðiþik sektörlerde deðiþik iliþkiler içindedirler. Her kesimin üretim alaný, ayný zamanda ihtiyaç duyduklarý talebi belirlemektedir. Örneðin konfeksiyon sektöründe büyük bir alým gücüne sahip olan kent küçük-burjuvazisine yönelik üretim yapan kesimlerin çýkarlarý ile gelir düzeyi düþük kesimlere yönelik üretim yapan kesimlerin çýkarlarý belli bir yerden sonra birbiriyle çatýþmak durumundadýr. Türbanla baþlayan tesettür ile biçimlenen þeriatçý konfeksiyon üretimi ile çaðdaþ, batý modasýna uygun konfeksiyon üretimi uzun bir süre bir arada varolamaz. Her sermaye gibi, bu kesimlerde faaliyet gösteren sermaye de sürekli büyümek eðilimindedir. Bu ise pazarýn geniþlemesi demektir. Birinin pazarýndaki geniþleme (þeriat esaslarýna uygun tüketim mallarý üretimi), diðerinin pazarýnýn (batý tarzý) daralmasý pahasýna gerçekleþtirilebilir. Böylece þeriatçý-laikçi ayrýþmasý, küçük ve orta sermaye kesimlerinin ayrýþmasýný da beraberinde getirir. Diðer yandan yapýmýna hýzla baþlayacaklarýný ilan ettikleri kilometrelik duble yol, TEM in dýþýnda kalan illere yönelik olacak ve bu illeri daha fazla iç pazara açacaktýr. Kütahya dan Erzurum a, Samsun dan Rize ye uzanan duble yol, buradaki geleneksel mallar üreten kesimlerin iç pazardan daha fazla pay almalarýna neden olurken, ayný pazarda faaliyet gösteren bir baþkasýnýn pazar yitirmesine neden olacaktýr. Öyle ki, bugün için belli oranda iç pazarda yer bulan Konya ve Kayseri küçük ve orta sermayesi bu geliþmeden en fazla zarar görecek kesimi oluþturmaktadýr. Laik kent küçükburjuvazisine yönelik üretim yapan kesimlerin devreden çýkartýlmasýyla ortaya çýka- 29

30 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk caðý düþünülebilecek pazarýn her kesime de yeterli olacaðý varsayýlsa bile, laik kent küçük-burjuvazisinin bu kesimlerin ürünlerine talepte bulunup bulunmayacaðý belirsizdir. Dolayýsýyla belirsiz ve muðlak bir pazar için yatýrým yapacak bir sermaye bulmak da, o derece hayalidir. Doðal olarak, her sermaye gibi, bu sermaye kesimleri de fiilen varolan pazar için ve bu pazardaki talebe uygun olarak yatýrým ve üretim yapmak durumundadýr. Bu nedenle, bir yandan pazarda aþýrýüretim ortaya çýkacak, diðer yandan ise kendi aralarýnda rekabet savaþý baþ gösterecektir. Bugüne kadar, oligarþinin ve emperyalist ülkelerin tüketim mallarýnýn rekabeti ile yüzyüze olan bu kesimler, geliþmeye baðlý olarak kendi içlerinde çatýþmaya girmek durumunda kalacaklardýr. Kitlelerin tüketimi asgariye indirilemediði ve belli bir düzeyde sürekli ve sabit hale getirilemediði sürece, bu rekabet AKP nin parçalanmasýyla eþ sonuçlar üretecektir. Tekelleþememiþ ya da son kriz nedeniyle iflas etmiþ yahut iflas eþiðine gelmiþ sanayi ve ticaret sermayesi ise, geleneksel mallar üreten küçük ve orta sermaye kesimlerinden farklý olarak, iþbirlikçi tekelci burjuvazinin üretim alanlarýna el atmaksýzýn varolamayacaktýr. Otomotivden beyaz eþyaya kadar, aðýrlýklý olarak kent küçük-burjuvazisinin tükettiði mallar üretimindeki tekelleþme çabalarý, bir yandan siyasal iktidarýn desteðini gerekli kýlarken, diðer yandan kent küçük-burjuvazisinin tüketim gücünün varlýðýný ve sürekliliðini gerekli kýlar. Dolayýsýyla kent küçük-burjuvazisinin tüketimini þeriat esaslarýna uygun hale getirecek her uygulama, bu tekelleþememiþ burjuvazinin çýkarlarýna ters düþecektir. Bugün tekelci burjuvazinin içinde yer alan, ancak son ekonomik krizle iflas etme noktasýna gelmiþ olan Karamehmetlerin (Çukurova Holding) AKP ye verdiði medyatik destek ile Turkcell in tüketicisi kitle arasýnda açýk bir çeliþki bulunmaktadýr. Bunun anlamý ise, Karamehmetlerin AKP iktidarýnýn acil eylem planý çerçevesinde yapacaklarýyla elde etmeyi umduklarý, onlarýn medyatik desteðinin sýnýrýný belirlemektedir. (Bu da, bilineceði gibi, Pamukbank a el konulmasýyla ilgilidir.) Þeriatçý ya da islamcý olarak adlandýrýlan tekelleþememiþ sermaye kesimlerinin bir simgesi durumunda bulunan Ülker grubunun AKP ye verdikleri açýk destek gözönüne alýnýrsa, bu dönemde Ülker in tekelleþme hayallerinin gerçekleþeceðinden söz etmek olanaklýdýr. Þüphesiz Ülker in tekelleþmesi, ayný sektörde faaliyet gösteren tekellerin güç kaybetmesi ve hatta piyasadan çekilmesi anlamýna gelecektir. Bu açýdan, Ülker in tekelleþmesi, somutta Nestle den Milka ya kadar çokuluslu tekellerin pazar yitirmesi demektir. Nestle nin Ýsviçre, Milka nýn Alman tekeli olduklarý gözönüne alýndýðýnda, çatýþmanýn ulusal ölçekte deðil, uluslararasý ölçekte sonuçlar ortaya çýkartacaðý hemen görülecektir.* Diðer yandan ise, Ülker in bu sektörde tekel haline gelebilmesinin yolu, Nestle nin ürettiði tüm ürünlerde pazarý ele geçirmesine baðlýdýr. Bu da, Nestcafe nin Ülkercafe lehine piyasadan çekilmesini öngerektirir. Bu iliþki ve çeliþkiler içinde oligarþi dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýndaki ayrýþma ve bölünmelerin 3 Kasým seçimlerinde AKP etrafýnda birleþme yönündeki geliþiminin sürdürülebilinirliði de oldukça zordur. Özellikle tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin þeriatçýlýk temelinde sürdürdükleri siyasal iliþkileri, hem ekonomik, hem ideolojik açýdan hýzlý bir ayrýþma dinamiðine sahiptir. Al Baraka Türk, aisal inans ve Asya inans gibi faizsiz bankacýlýk adý altýnda baþlatýlan bankacýlýk iliþkilerinin baþlangýçta yarattýðý birlik, 2001 kriziyle birlikte ayrýþmaya yerini býrakmýþtýr. Yasal olarak özel finans kurumu olarak tanýmlanan, faizsiz bankacýlýk yaptýklarýný söyleyen þeriatçý kesimlerin finans kuruluþlarý, Albaraka Türk Özel inans Kurumu A.Þ. (1985), aisal inans Kurumu A.Þ. (1985), Kuveyt Türk Evkaf inans Kurumu A.Þ. (1989), Anadolu inans Kurumu A.Þ. (11), Ýhlas inans Kurumu A.Þ. (15) ve Asya inans Kurumu A.Þ. dir (16). Kamuoyu tarafýndan çok fazla bilinmeyen bu ayrýþma, aisal inans ýn 18 yýlýnda Kombassan Holding e dolaylý olarak satýþý ile baþlamýþtýr. Kombassan Holding in yasal nedenlerle bankacýlýk yapamayacaðý açýða çýktýktan sonra aisal inans hisseleri Sabri Ülker e ait Ýsviçre deki Olfo SA aracýlýðýyla satýn alýnmýþ ve adý amily inans olarak deðiþtirilmiþtir. Bu iþlemler BDDK ya yanlýþ bilgi verilerek AKP nin Maliye Bakaný Kemal Unaký- * Bu konuda Nestle ile Ülker arasýnda baþlayan benim çikolatamda daha fazla süt var üzerinde yükselen reklam savaþý ilk haberci durumundadýr.

31 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ * Tüm çaðdaþ (kravatlý, takým elbiseli) görünümlerine raðmen, yaptýklarý iþin niteliðini çok iyi bilmektedirler. 14 Nisan 20 günlü Yeni Þafak gazetesinde amily inans Genel Müdürü Can Akýn Çaðlar, meslek dýþýnda yapmak isteyip de yapamadýðýnýz þeyler var mý? þeklindeki soruyu þöyle yanýtlamaktadýr: Ýstediðim iki þey vardý. Birincisi Boðaz da içkisiz bir balýk lokantasý. Ben yapamadým ama þu anda bir sürü var. Ýkincisi muhafazakar eðilimli insanlarýn bütün gününü orada geçirebileceði, içerisinde spor tesisi, yüzme havuzlarý, eðlence merkezleri falan olan, üyelikleri olan ve sadece üyelerin girebileceði bir kompleks, büyük bir klüp kurmak. Enka gibi böyle tesisler var ama muhafazakar kesime hitap eden bir yer yok. ** Asým Ülker Berksan ýn Kar Þirketler Grubu bünyesinde þu þirketler bulunmaktadýr: Kar Yatýrým, Arcon, Kar Gýda, Kafeda, Bolpat, Kar Et, Kar Gene, atih, Kar Tarým, Kar Yapý, Umde, Çamlýca Ýnþaat, Novaplast, Sing Mavi Boru, Altair, Topair, Top Service, Hezarfen, Kar Metal, Karberk, Kar Paket, Kar Poligon, orce, Atlas Air, Mavi Ay, Karlink, Mavi Boru, SB, Bisco, Karimpex, Kar Sing, Çamlýca Vakfý. tan tarafýndan gerçekleþtirilmiþtir.* Özel finans kuruluþlarý ndan bir diðeri olan Asya inans 16 yýlýnda kurulmuþtur. Yönetim kurulu baþkaný Ýhsan Kalkavan olmakla birlikte, asýl sahipleri ettullah Gülen ve Selçuk ve aruk Berksan dýr. Berksan kardeþler Asým Ülker in çocuklarýdýr. Asým Ülker, kardeþi Sabri Ülker le birlikte Ülker þirketinin kurucusudur. Soyadýný 13 yýlýnda Berksan olarak deðiþtirmiþtir. Ülker kardeþlerin yollarý 1987 yýlýnda ayrýlmýþ ve Asým Ülker Berksan Kar Þirketler Grubu nu kurmuþtur.** Asya inans ýn diðer kurucularý ise, M. Emin Hasýrcýlar (ÝGS nin kurucusu, Hasýrcýlar Tekstil), Mustafa Kavurmacý (Aydýnlý Giyim), O. Gürbüz Özkara (Ýzmir, Türki cumhuriyetlere ihracat yapar), Tahsin Tekoðlu (tekstilci, Türkmenistan da fabrikasý var), A. Rýza Tanrýseven (sinemacý), Beyhan Nakipoðlu (Beca Holding), Turgut Aydýn (Aydýn Örme), Hüseyin Döðme (Londra Camping ve TIR þirketi sahibi), Sadýk Piþen (plastik sanayi), Naci Altýnbüken dir (sarraf). Yerli malý þeriatçý finans kuruluþlarýnýn en çok bilineni ise Ýhlas Holdign e aittir (Ýhlas inans). Bu üç yerli malý þeriatçý finans kuruluþunun da içinde yer aldýðý özel finans kuruluþlarý nýn ellerinde tuttuklarý mevduat miktarý hesapta 2 milyar dolar civarýndadýr. Asli iþlevleri islamcý sermaye olarak medya da tanýmlanan kesimlere düþük faizli kredi temin etmektir. Üç yerli malý finans kuruluþunun kendilerine ait medya larý bulunmaktadýr. Ülker grubunun denetimindeki aisal inans ( amily inans) Kanal 7 ve Yeni Þafak, Ýhlas TGRT ve Türkiye gazetesi, Asya inans Samanyolu Tv ve Zaman gazetesi yoluyla kendi medya larýna sahiptirler. Bu yönüyle, bu üç finans kuruluþu ( islamcý banka ) tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin kendi içlerindeki alt birlikleri ifade etmektedirler. Ancak gerek finansman için kullandýklarý yöntem ( faizsiz bankacýlýk ), gerek finanse ettikleri þirketlerin faaliyet alanlarý ortak ve ayný olduðundan, oligarþi ile olan çeliþkileri yanýnda kendi iç çeliþkileri de aðýr basmaktadýr. Kendi iç çeliþkileri, bir yandan tarikat ayrýlýklarý olarak ideolojik niteliklere sahip iken, diðer yandan benzer üretim alanlarýnda faaliyet yürütmelerinden doðan ekonomik niteliklere sahiptir. Örneðin, bugün için birlikte hareket eden Ülker ile Saray grubu gýda sektöründe, aðýrlýklý olarak da bisküvi vb. alanlarýnda faaliyet yürütmektedirler. Öte yandan birisi Nakþibent tarikatýndan iken, diðeri Nurcu dur. Tekelleþememiþ ve tekelleþmenin yolunu MNP den AKP ye kadar uzanan þeriatçý siyasal güç ile saðlayacaklarýný düþünen sanayi ve ticaret burjuvazisinin iç çeliþkileri MÜSÝAD içindeki çatýþmalarda da görünür hale gelmiþtir. MÜSÝAD içinde yaþanan çatýþmalar yanýnda TOBB içinde zaman zaman ortaya çýkan farklýlýklar, uzun yýllar iþbirlikçi tekelci burjuvazinin bu kesimlerle yaþadýklarýndan farklý deðildir. Aradaki fark, geçmiþte feodal ve yarý-feodal kesimlerle ittifak kuran iþbirlikçi tekelci burjuvazinin yerini tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin almýþ olmasýdýr. Ama iþbirlikçi tekelci burjuvazi, baþtan emperyalizmle bütünleþmiþ olarak doðduðundan, bu ittifakta kendi içinde belli bir homojenlik oluþturabilmiþken, ayný durum diðerleri için mevcut deðildir. Dolayýsýyla birarada tutulmasý ve yönetilmesi neredeyse olanaksýz olan bir iliþki ve çeliþki sözkonusudur. Tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisinin oligarþi dýþýndaki sömürücü sýnýf ve tabakalarýn öncülüðünü yapabilmesi ve kendi önderliði altýnda bir milli burjuva bloku oluþturabilmesi, iç dinamiðin ürünü olarak açýklanabilse bile, bu kesim milli burjuva özelliklerine sahip deðildir. Ülkedeki 31

32 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 mevcut kapitalist iliþkiler ve burjuvazi, emperyalist-kapitalist iliþkilerle karþýlaþtýktan ve ona tarihi bir süreç içinde tabi olduktan sonra, ilerici niteliðini yitirmiþ ve üretici güçleri engeller bir niteliðe bürünerek, iç dinamiðin hareketine karþý olmaya baþlamýþtýr.* Dolayýsýyla, ülkemizde iç dinamiðin taþýyýcýsý ve sürdürücüsü sýnýf proletaryadýr. Bu yüzden, tekelleþememiþ burjuvazinin her giriþimi, kendisini tekelleþtirmek ve bu amaç için emperyalizmin iþbirlikçisi olmak yönündeki hareketinden baþka bir anlama gelmemektedir. Bugün tekelleþememiþ sanayi ve ticaret burjuvazisi için fazlaca seçenek bulunmamaktadýr. Ya mevcut iþbirlikçi tekelci burjuva kesimleri bir yana iterek onlarýn yerine geçecektir, ya da onlarýn yönetimi altýnda dýþ pazarlara açýlacaktýr. Birinci seçenek, mevcut iþbirlikçi tekelci burjuvazinin önemli bir bölümünün tasfiyesine neden olacak büyük bir ekonomik kriz ortaya çýkmadýðý sürece olanaksýzdýr. Ki böyle bir ekonomik kriz koþullarýnda tekelleþememiþ burjuvazinin ayakta kalabilmesi ise hiç mümkün deðildir. Ýkinci seçenek ise, 15 de RP ye ve 19 da MHP ye baðlanan umutlarýn aynýsýdýr. RP nin islam ülkeleri ne yönelik ihracatý artýracaðý beklentisi ile 19 seçimlerinde MHP nin Türki cumhuriyetlerin iç pazarlarýný ele geçirmeyi saðlayacaðý beklentisi dýþ pazarlara açýlma dan baþka bir yolun kalmadýðýný göstermiþtir. Ancak emperyalist ülkelerde ortaya çýkan aþýrý-üretim buhraný ve buna baðlý olarak dünya ticaretindeki büyük düþüþ, dýþ pazarlar da yer bulmanýn sanýldýðý kadar kolay olmadýðýný göstermektedir. Diðer yandan, emperyalist ülkelerin eski teknoloji ürünleriyle yapýlan üretim maliyetleri, iþgücünün görece ucuzluðuna raðmen, yeterli rekabet olanaðý yaratmamaktadýr. Bu yüzden, þeriat ekonomisi, kaçýnýlmaz olarak bir re-export ekonomi olmaz durumundadýr. 10 sonrasýnda Anadolu da baþ gösteren serbest bölge olma giriþimleri ve istekleri, Anadolu kaplanlarý nýn Güney Kore modeli bir yol izlenmesi talebini ifade etmektedir. Küçük ve organize sanayi bölgelerinde faaliyet yürüttükleri için serbest bölge ilan edilmesiyle herþeyin düzeleceðini beklemektedirler. Vergisiz ve sendikasýz serbest bölgeler den yapýlacak ihracat, ayný zamanda iç pazardaki tekelci burjuvazinin egemenliðine zarar vermeyeceði için daha uyumlu bir çözüm olarak ortaya çýkmaktadýr. Tayyip Erdoðan ýn Avrupa seferi böylesi bir re-export ekonomi için bir arayýþ olarak da görünmektedir. Türkiye nin stratejik ve coðrafi konumu, Avrupa ile Asya arasýnda köprü oluþu konusunda bitmez tükenmez demeçlerin gerçekliði de burada bulunmaktadýr. Bu kesimlerin göremedikleri ve anlamak istemedikleri ise, dünya pazarlarýnýn emperyalist ülkeler tarafýndan paylaþýlmýþ olduðudur. Aþýrý-üretim buhraný koþullarýnda bu pazarlarda yer bulmak ise tümüyle olanaksýzdýr. Bu nedenle, re-export ekonomi arayýþý, emperyalist ülkelerin yenilenmesi zorunlu hale gelmiþ olan makinelerinin alýcýsý (ithalatçýsý) olmaktan öteye geçmeyecektir. Bu kesimler için AKP hükümetinin yapacaðý tek þey, faaliyet dýþý kârlar ýný artýrýcý yollar bulmaktan ibarettir. Genel olarak, devlet kredisinin oynaklýðý, devlet sýrlarýný bilmek, bankacýlara olduðu gibi onlarýn meclislerdeki ve tahttaki yandaþlarýna da, devlet tahvillerinin geçerli fiyatýnda görülmemiþ ve ani dalgalanmalar yaratma olanaðýný ** verir. AKP nin kullanabileceði tek kaynak da budur. Ve her zaman olduðu gibi, bu dalgalanmalarýn deðiþmez, sürekli sonucu, ancak bir küçük sermayedarlar yýðýnýnýn yýkýmý ve büyük spekülatörlerin akýl almaz bir hýzla zenginleþmesi dir. 32 * Ýlker Akman, Mevcut Durum ve Devrimci Taktiðimiz. ** Marks, ransa da Sýnýf Savaþýmlarý ( ), Seçme Yapýtlar, Cilt: I, s. 251.

33 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Bir Kez Daha Laiklik Üzerine Burjuvazinin yükseliþ döneminde ortaya çýkan laiklik kavramý, temelde burjuvazinin feodalizme karþý mücadelesinin ürünüdür. Ve ayný zamanda burjuvazinin egemenliðinin saðlanmasýnýn bir ifadesidir. En kýsa tanýmýyla laiklik, dini kurumlarýn, devlet iþleyiþinin dýþýna çýkartýlmasýdýr. Bir baþka deyiþle, dini kurumlar ile devlet kurumlarý arasýndaki iliþkinin yeniden düzenlenmesi ve dini kurumlarýn devlet düzeninin dýþýnda faaliyet göstermesi laiklikliðin temelidir. Dini kurumlar ile devletin birbirinden ayrýlmasý olarak laiklik, ayný zamanda, bütün dinsel topluluklarýn, istisnasýz olarak devlet tarafýndan özel topluluklar olarak nitelendirilmesi demektir. Bilindiði gibi, feodal dönemde feodal beyler ile din arasýnda doðrudan bir iktidar ortaklýðý bulunmaktadýr. Bu iktidar ortaklýðý, kimi durumda feodal beyin ayný zamanda dini önder olmasý þeklinde görüldüðü gibi (Osmanlý Ýmparatorluðunda padiþahýn ayný zamanda halife olmasý; Ýngiltere de Kral VIII. Henry nin Angalikan Kilisesi ni kurarak kilisenin baþýna geçmesi gibi), kimi durumlarda feodal beyin yanýnda yönetimi paylaþan din adamlarý bulunmaktadýr. Ýspanya feodal döneminde en tipik durumuyla görüldüðü gibi, bazý durumlarda feodal krallýk toplumsal ve siyasal yönetimi tümüyle dini kurumlara (kilise) býrakmýþtýr. Bunun sonucu olarak, dini kurumlar (kilise) toplumun tüm faaliyetlerini belirleyen, yöneten ve yönlendiren güç haline gelmiþtir. eodal kilise hiyerarþisi, aristokratik sýnýfý oluþturuyordu: Piskoposlar ve baþpiskoposlar, manastýr baþpapazlarý, manastýr baþkanlarý ve öbür yüksek aþamalý papazlar. Bu yüksek kilise görevlileri, ya imparatorluk prensleri, ya da baþka prenslerin metbuluðu altýnda, birçok serfler ve angaryalýlar ile birlikte, geniþ topraklarý egemenlikleri altýnda tutan feodal beylerdiler. * eodal beylerin zaman içinde güçlerini yitirmelerine baðlý olarak dini kurumlarýn gücü artmýþ ve feodal egemen sýnýflar adýna toplumun yöneticisi haline gelmiþtir. Böylece siyasal iktidar gücü haline gelen dini kurumlar, devletin yapýsýný kendi iç hiyerarþilerine uygun olarak düzenlemiþlerdir. Hemen hemen en güçlü feodal bey kadar geniþ topraklar üzerinde egemen olan dini kurumlar (kilise), bazý durumlarda çeþitli feodal beyler arasýndaki çýkar çatýþmasýnda uzlaþtýrýcý bir güç olmuþlardýr. eodalizmin son dönemlerine gelinirken yerel mahalli otorite durumunda olan feodal beylere karþý krallýðýn mücadelesinde dini kurumlar (kilise), yerel mahalli feodal beylerin yanýnda tavýr almýþtýr. Bu dönemde merkezi devletin oluþumunu ifade eden krallýðýn yerel feodal güçlere karþý bu hareketi, ayný zamanda kiliseye karþý bir hareket olmuþtur. Böylece dini kurumlar feodallerin yanýnda yer alarak burjuvazinin karþýsýna çýkmýþlardýr. Bu nedenle burjuvazi kendi iktidarýný kurabilmek için, yani feodaliteyi tasfiye edebilmek için, dini kurumlarýn etkisini ve gücünü kýrmak zorundaydý. Bu kýrma eylemi, dinin ideolojik niteliðine baðlý olarak, yeni bir ideolojik eylemi de zorunlu kýlýyordu. Ýþte tüm burjuva ideologlarýnýn üzerinde dur- * Engels, Köylülüler Savaþý, s

34 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk duðu temel konulardan birisi de, din ve dini kurumlarýn durumuydu. Rahiplerin elleri arasýnda, siyasa ve hukuk bilimi, tüm öbür bilimler gibi, yalýnç tanrýbilim kollarý olarak kaldýlar, ve tanrýbilimde yürürlükte olan ilkelere göre incelendiler. Kilise dogmalarý, ayný zamanda, siyasal belitler idiler, ve Kutsal Kitap tümceleri de, tüm mahkemelerde yasa gücüne sahipti. Hatta baðýmsýz bir hukukçular sýnýfý oluþtuktan sonra bile, hukuk bilimi daha uzun süre tanrýbilim egemenliði altýnda kaldý. Ve tüm entelektüel çalýþma alanýnda tanrýbilimin bu egemenliði, ayný zamanda, feodal egemenliðin en genel bireþimi ve onaylamasý olan kilisenin durumunun da zorunlu sonucu idi. Buna göre, genellikle feodalizme karþý yöneltilen tüm saldýrýlarýn, her þeyden önce kiliseye karþý saldýrýlar olacaklarý, toplumsal ve siyasal tüm devrimci öðretilerin, ayný zamanda ve her þeyden önce, tanrýbilimsel sapkýnlýklar olacaklarý açýktýr. Varolan toplumsal koþullara dokunabilmek için onlarýn kutsal niteliklerini kaldýrmak gerekiyordu. * eodal dönemde kilisenin kendi ekonomik kaynaklarý ve kendi eðitim kurumlarýyla devlet içinde devlet olma özelliði ve de dinin özünde bulunan dünyevi iliþkilerin düzenlenmesine yönelen niteliði, burjuvaziyi iki yönlü bir eyleme itmiþtir. Bir yandan kilisenin elindeki ekonomik deðerleri (toprak) alarak onun gücünü sýnýrlandýrmak, öte yandan dinsel dogmalarý kendi iktidarýna uygun hale getirmek. Bunlardan birincisi, burjuvazinin topraðýn millileþtirilmesi istemi ile çakýþýrken; ikincisi dini reform hareketiyle çakýþýr. Ancak dinin reforme edilmediði durumlarda, kilisenin devlet iktidarý üzerindeki etkisinin doðrudan kýrýlmasý gerekmiþtir. Her iki durumda da, kilisenin devlet iktidarýna müdahalesinin önlenmesi esas olmuþtur. Ýþte kilisenin siyasal iktidardan uzaklaþtýrýlmasý ve iktidarýn bir parçasý olmaktan çýkartýlmasýnýn ideolojik ifadesi laikliktir. eodal bir iktidar gücü haline gelmiþ olan dini kurumlarýn, burjuvazinin iktidarýnýn önünde engel teþkil etmesiyle ortaya çýkan * Engels, Köylülüler Savaþý, s. 46 laiklik fikri, burjuvaziyle birlikte oraya çýkmýþ ve demokratik cumhuriyetin ayrýlmaz bir unsuru olmuþtur. ransa da tüm yönleriyle uzlaþmaz bir biçimde ortaya çýkmýþ olan laiklik mücadelesinde, kilisenin elindeki mülklerin büyük bölümü devlet mülkü haline getirilmiþtir. Yine de kiliseye kendisi için gerekli egemenlik alanlarý býrakýlmýþtýr. Bunun sonucu olarak, kiliseler kendilerine ait mülklerle kendi faaliyetlerini sürdürmek durumunda olmuþlardýr. Bu faaliyetin en önemli iki unsuru ise, eðitim ve yardým faaliyetleridir. Birincisi kilise eðitimi olarak ortaya çýkarken, ikincisi Kýzýlhaç faaliyetleri olarak ortaya çýkmýþtýr. Bu geliþme sonucunda laiklik sorunu, hemen her zaman eðitim sorunu olarak varlýðýný sürdüre gelmiþtir. ransa örneðinde olduðu gibi laik eðitim ile dini eðitim birbiriyle sürekli çatýþma durumunda olmuþtur. Ancak politik iktidar tartýþmasýz bir biçimde burjuvazinin eline geçtiði ve kilise daha önce kanlý savaþlarla geriletildiði için, kilisenin yeniden politik iktidara yönelmesi hemen hemen olanaksýz hale getirilmiþtir. Bu nedenle laik eðitim üzerine ortaya çýkan kimi çatýþmalar dýþýnda, burjuvazinin iktidarý için laiklik özel bir sorun olmaktan çýkmýþtýr. 19. yüzyýla kadar kesin bir kilise karþýtý tutum içinde bulunan burjuvazi, iktidarýný pekiþtirir pekiþtirmez, dini, kitlelerin uyutulmasýnýn bir aracý olarak kullanmaya baþlamýþtýr. Engels in belirttiði gibi, din, egemen sýnýflarýn alttaki sýnýflarýn dizginlerini elde tutmak için kullandýðý basit bir yönetim aracýdýr ve deðiþik (egemen) sýnýflarýn her biri kendine uygun gelen dini kullanýr. Din konusundaki konuþmayý tartýþýrken Duma daki grubumuz tarafýndan açýklýða kavuþturulmamýþ olan bir baþka durum da, oportünist saptýrmalara ek olarak, Avrupa Sosyal Demokratlarýnýn din konusundaki bugünkü aþýrý kayýtsýzlýklarýna yol açan özel tarihsel koþullarýn da varlýðýdýr. Bu koþullar iki yönlüdür. Birincisi, dinle savaþmak görevi, tarihsel açýdan devrimci burjuvazinin görevidir ve Batý da burjuva demokrasisi, feodalizme ve orta çað düzenine kar- þý giriþtiði kendi devrimleri döneminde bu görevi büyük ölçüde yerine getirmiþ (ya da engellemiþtir). Gerek ransa da, gerek Almanya da burjuvazinin dinle savaþma geleneði var-

35 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ dýr ve bu sosyalizmden (Ansiklopedistlerden ve euerbach tan) çok önce baþlamýþtýr. Rusya da ise, burjuva demokratik devrimimizin kendine özgü koþullarý nedeniyle, bu görev de hemen hemen tümüyle iþçi sýnýfýnýn omuzlarýna yüklenmiþtir. * Burjuvazinin devrimci niteliðini yitirdiði emperyalist aþamada, demokratik devrimin tamamlanmadýðý ülkelerde, dinle mücadele görevinin proletaryanýn omuzlarýna kalmasý, ayný zamanda proletaryanýn bu ülkelerde demokratik devrimi tamamlama göreviyle çakýþýr. Ama proletaryanýn, dinle olan mücadelesi salt bununla baðlantýlý deðildir. O, ayný zamanda, demokratik cumhuriyet kurulmasý yönündeki tarihsel eylemi ile dinin kiþisel bir sorun olarak kalmasý gereði açýsýndan da bu mücadeleyi yürütmek zorundadýr. Ýslamiyet gibi kendisini tarihsel geliþmeye uydurmamýþ, burjuvazi tarafýndan reformize edilmemiþ bir din karþýsýnda proletarya ve partisinin görevleri çok daha fazla öneme sahip olmaktadýr. Ýslamiyet, Hýristiyanlýðýn tersine, içerdiði feodal ve ortaçað dogmalarýndan kendisini arýndýrmamýþ ve toplumsal, siyasal ve ekonomik düzeni düzenlemeye yönelik siyasal gücü ve siyasal iktidar olma koþullarý kesin yenilgiye uðratýlmamýþtýr. Diðer yandan, Ýslam ülkelerinin emperyalist sömürgeler haline getirilmesi ve emperyalizmin tüm feodal kesimlerle ittifak içinde bulunmasý, dini ideolojilerin özel olarak korunmasýný da beraberinde getirmiþtir. Dolayýsýyla bizim gibi demokratik devrimin tamamlanmadýðý ve reformdan geçmemiþ bir dinin egemen olduðu bir ülkede laiklik ve din konusu çok daha büyük öneme sahiptir. Özellikle son yýllarda dinin kiþisel bir sorun olduðu þeklinde yapýlan deðerlendirmeler ve propaganda gözönüne alýndýðýnda, laiklik konusunda açýk ve net bir tutum takýnmak çok daha önemli olmaktadýr. Bugün ülkemiz solunda ya da kendisini solda kabul eden pek çok kiþi, dinin kiþisel bir sorun olduðu tekerlemesini benimsemiþtir tarihli Alman Sosyal-Demokrat Partisi nin Erfurt Programýnda yer alan din kiþisel bir sorundur maddesine dayanan bu belirlemeyi Lenin þöyle deðerlendirmektedir: * Lenin, Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu Bu taktikler artýk gündelik bir olay durumuna gelmiþ, Marksizmin ters yönde saptýrýlmasýna, oportünizm yönünde saptýrýlmasýna yol açmýþtýr. Erfurt Programýndaki bu madde, biz Sosyal-Demokratlar için, parti olarak hepimiz için din kiþisel bir sorundur biçiminde yorumlanmýþtýr larda Engels bu oportünist görüþü doðrudan doðruya karþýsýna almaksýzýn, buna polemikle deðil somut verilerle karþý çýkýlmasý gerektiðini ileri sürmüþtür. Örneðin kendisi bu karþý çýkýþý, özellikle vurguladýðý bir sözle, Sosyal-Demokratlarýn dini devlet iþleri açýsýndan kiþisel bir sorun olarak aldýklarýný, herhalde kendileri açýsýndan, Marksizm açýsýndan ve iþçi partisi açýsýndan soruna böyle bakmadýklarýný söyleyerek belirlemiþtir... Batý da din kiþisel bir sorundur savýnýn oportünist yorumuna yol açan koþullarý ele alalým. Kuþkusuz buna yol açan koþullar bir bütün içinde, iþçi sýnýfý hareketinin çýkarlarýný geçici çýkarlar adýna feda etmek gibi oportünist davranýþlarýn tümüne yol açmýþ olan koþullardýr. Proletaryanýn partisi devletin dini kiþisel bir sorun olarak belirlemesini ister, ancak halkýn afyonu niteliðindeki dini, dinsel batýl inançlara karþý savaþý kiþisel sorun olarak görmez. Oysa oportünistler sorunu saptýrarak, Sosyal Demokrat Partinin dini kiþisel bir sorun gibi yorumladýðý izlenimini uyandýrmaya çalýþýrlar. ** Din, devletle iliþkisi olmamasý, dinsel kurumlarýn siyasal iktidar yetkilerine sahip bulunmamasý temelinde kiþisel bir sorun dur. Burada unutulmamasý gereken yan, dinlerin ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarý içeren dogmalara sahip olduðudur. Dolayýsýyla dinsel ideolojilerin kitleler üzerinde saðlayacaðý her etki, ayný zamanda bu dogmalarýn var edilmesi için bir çabayý da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, dinsel ideolojilere ve dogmalara karþý mücadele zorunludur. Ülkemiz tarihinde de görüldüðü gibi, dinin kiþisel bir sorun olarak ilan edilmesi ya da din ile devletin birbirinden ayrýlmasý ** Lenin, Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu 35

36 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 tek baþýna yeterli olmamaktadýr. Demokratik devrimin tamamlanmadýðý, feodalizmin ve feodal ideolojilerin devrimci tarzda tasfiye edilmediði bizim gibi ülkelerde, sorun, feodalizmden kapitalizme geçiþ sorunu olarak varlýðýný sürdürmektedir. Varolan kapitalizmin kendi iç dinamiði ile geliþmemiþ olmasý, baþtan emperyalizme baðýmlý olarak yukardan aþaðýya geliþtirilmesi, feodal iliþkilerin ve özellikle de feodal ideolojilerin varlýðýný sürdürmesine neden olmuþtur. eodal iliþkilerin içinde yer alan tüccar ve zanaatçýlarýn geliþtirilen çarpýk kapitalizme eklemlenmeleri ya da tasfiye olmalarý süreci tamamlanmamýþtýr. Bunlar, dýþa baðýmlý kapitalizm karþýsýnda sürekli gerilemiþler ve yavaþ yavaþ tasfiye olmaya baþlamýþlardýr. Bu da, zamana yayýlan bir geçmiþe dönüþ umudunu sürekli var etmiþtir. Bu kesimler, kesinkes mülksüzleþtirilmediði ya da tasfiye edilmediði sürece, dinin kiþisel bir sorun olarak ele alýnmasý, yani dinsel topluluklarýn kendi iþlerini kendileri görmesine olanak saðlanmasý, onlarýn güçlenmesinden baþka bir sonuç vermemektedir. Ülkenin en küçük yerleþim yerlerinde bile kurulmuþ olan Kuran kurslarý, Ýmam-Hatip okullarý ve yurtlarý bunun somut ifadesidir. Diðer yandan, ülkemizde din kiþisel bir sorun olmaktan öte, toplumsal bir sorun ve iliþki olarak vardýr. Özellikle tarikatlar düzeyinde yürütülen dinsel faaliyetler, gizli örgütlenmeler olarak vardýr. Tarikatlarýn kendi iç hiyerarþileri, tarikat üyeleri arasýnda bir birlik oluþturur. Dolayýsýyla, tarikat düzeyinde, din, hiç bir biçimde kiþisel bir sorun durumunda deðildir. Bugün AKP tarafýndan sýkça yinelenen din kiþisel bir sorun dur tekerlemesi, tarikat iliþkilerinde hiç bir geçerliliðe sahip deðildir. Üniversitelerde yapýlan türban eylemlerinde görüldüðü gibi, baþörtüsü sorunu bir örgütlenme ve buna baðlý eylemlilik durumundadýr. Bu örgütlenme ve eylemlilik, herkesin kendi inancýna göre yaþamasý ndan öte, kendi istediði hukuku seçmesi amacýna yöneliktir. Örneðin imam nikahý, kiþisel bir sorun gibi gösterilmekle birlikte, bir hukuk sorunudur, evlilik hukuku sorunudur. Ýmam nikahý sýrasýnda akt edilen mehir bunun en tipik örneðidir.* Bu akit, evliliðin sona ermesi durumunda uygulanabilmesi için bir karar merciinin varlýðý ile bu kararýn uygulanmasýný denetleyen ve gerektiðinde saðlayan bir zor gücünü gerekli kýlar. Bu da, herkesin bildiði gibi, mahkemeler ve polis gücüdür. Diðer yandan imam nikahý mükerrer evliliklerin olmamasý için merkezi bir kayýt sistemini gerektirir. Bu da, imamlara baðlý bir nüfus kayýt merkezinin kurulmasýný zorunlu kýlar. Bugün ülkemizde bu ve benzeri þeriat kurumlarýný vakýflar temsil etmektedir. Bu vakýflar, devletleþememiþ þeriatýn sivil toplum örgütleri dir. Görüldüðü gibi sorun, kiþisel bir sorun deðil, siyasal üst yapý sorunudur ve siyasal üst yapýnýn dini esaslara göre biçimlendirilmesini gerektirir. Bunlar dikkate alýnmaksýzýn din kiþisel bir sorundur tekerlemesinin ardýna takýlmak, þeriatçýlýðý güçlendirmekten ve meþrulaþtýrmaktan baþka bir anlama gelmemektedir. Proletarya bizim burjuva demokratik devrimimizin öncüsüdür. Bu nedenle, orta çaðýn tüm kalýntýlarýna ve bu arada eski resmi dine ve bunu canlandýrma, yeniden biçimlendirme yolundaki tüm giriþimlere karþý yürütülecek mücadeledeki ideolojik öncü de proletaryanýn partisi olmalýdýr. ** 36 * Bu akit, boþanma durumunda, mevcut medeni yasaya göre, kadýna büyük avantajlar saðlamaktadýr. Son yapýlan yeni medeni kanunda yer alan evlilik sözleþmesi nin karþýlýðýdýr. Ancak evlilik sözleþmesi nden farklý olarak bürokratik iþlem gerektirmemektedir. Dolayýsýyla çok daha fazla tercih konusu haline gelmiþtir. Tek farkla ki, kadýnýn deðil, erkeðin boþanma durumunda uygulanýr. Zaten islamiyette kadýnýn çok özel koþullar dýþýnda boþanma hakký yoktur. Öte yandan, mehir, kadýnýn baþýný örtmesini þart koþar. Baþýna bir þey örtmeden halk arasýnda yürüyen kadýný, müslüman erkek, mehir ödemeden boþayabilir. ** Lenin, Proletarya Partisinin Din Konusundaki Tutumu

37 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Koþun! Menkul Kýymetler Borsasý Kazandýrýyor! ÝMKB-100 Endeks Ýþlem Hacmi TL $ (milyar) (milyon) 5 Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Kasým Bugüne kadar Kurtuluþ Cephesi nin deðiþik sayýlarýnda ülkemizde uygulanan IM programýnýn niteliðini ortaya koyarken, sürekli olarak, bu programýnýn özünün, halk kitlelerinin yoksullaþtýrýlmasý ve mülksüzleþtirilmesiyle saðlanan kaynaklarla (kendi söylemleriyle ifade edersek faiz dýþý fazla ile) dýþ borçlarýn ödenmesini garanti altýna almak olduðunun altýný çizdik. Ve IM ile Aralýk 19 da yapýlan stand-by anlaþmasýyla bu sürecin baþlatýldýðýný ortaya koyarken, Ýstanbul Menkul Kýymetler Borsasý nýn özel bir yere sahip olduðunu belirttik. Özellikle kent küçük-burjuvazisinin büyük raðbet gösterdiði borsanýn, yaþanan ekonomik kriz koþullarýnda iþlevini nasýl yerine getirdiðini deðiþik örneklerle ortaya koyduk. Borsada bugüne kadar yaþananlar ortada olmasýna karþýn, borsa, ekonomik buhranýn her derinleþmesinde yeniden ve bir kez daha umut olmayý sürdürmektedir. 4 Ekim itibariyle borsada açýk hesap sayýsý 2 milyon 56 bin 889, bakiyeli hesap sayýsý 1 milyon 212 bin 389 dur. Bir baþka deyiþle, bir milyon iki yüz bin kiþi borsaya baðladýklarý umutlarýný kaybetmemiþlerdir. Ve 3 Kasým seçimlerinden sonra tüm medya nýn tezahürat korosuyla borsa coþmuþ tur. 1 Kasým günü 190 trilyonluk (114 milyon dolar) iþlem hacmiyle den kapanan ÝMKB-100 endeksi, 4 Kasým günü e fýrlamýþ ve iþlem hacmi trilyon olmuþtur. Ve yükselmeye devam etmiþtir. Borsadaki bu coþku nun en hareketli hisseleri islamcý sermaye þirketlerine aittir. Borsa aktörleri, AKP nin iktidara gelmesinin islamcý sermayenin güçlenmesi anlamýna geleceðini düþündüklerinden, büyük bir þevkle bu þirketlerin hisselerini almaya baþlamýþlardýr. Diðer bir ifadeyle, borsa aktörleri ve onlarýn manipüle ettiði küçük yatýrýmcýlar, yeme sýrasýnýn þeriatçýlara geldiðinde hem fikir olmuþlardýr. Bu nedenle islamcý sermaye nin hisselerini alarak, bir kez daha borsada köþeyi dönecekleri hayaline kapýlmýþlardýr. En raðbet gören hisse senetlerinin baþýnda ise Ýhlas Holding yer almýþtýr. 1 Kasým günü 810 TL (0,05 cent) olan Ýhlas Holding hisseleri endeksin en yüksek olduðu 18 Kasým günü TL ye (0,13 37

38 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 cent) yükselmiþtir. Böylece Ýhlas Holding hisselerini alan yatýrýmcýlar %270 artýþla kâra geçmiþlerdir. Ve her zaman olduðu gibi, dün dünde kalmýþ, herþey unutulmuþtur. Oysa ki, ÝMKB nin altýn dönemi olan Ocak 2000 sonlarýnda (18 Ocak itibariyle endeks ) Ýhlas Holding hisselerinin deðeri liraydý (10 cent). 18 Ocak 2001 de liraya (0,5 cent) inen Ýhlas hisseleri krize girmiþ ve Ýhlas iflas noktasýna gelmiþtir. Doðal olarak, 20 Ocak 2001 tarihinde borsadaki tahtasý kapatýlmýþtýr. Bu tarih itibariyle, Ýhlas hisseleri % deðer yitirmiþtir. 22 Ocak 20 tarihine kadar bir yýl süreyle borsada iþlem sýrasý kapatýlan Ýhlas Holding liradan yeniden borsa tahtasýna çýkmýþtýr. Dolarýn 650 bin liradan liraya çýktýðý bir dönemde Ýhlas yatýrýmcýlarý bir yýl süresince yatýrdýklarý paranýn erimesini izlemekten baþka bir þey yapamamýþlardýr. AKP iktidarýyla coþan borsada %270 gibi büyük bir performans sergileyen Ýhlas hisselerinin bugün ulaþtýðý fiyat, Ocak 2000 e göre yüzde birdir. O tarihte 10 centten Ýhlas hisselerini alan yatýrýmcý nýn ilk deðere ulaþabilmesi için, bugünkü deðerinin 100 katýna ulaþmasý (oransal olarak % pirim yapmasý) yeterli olacaktýr! Ve üstelik 20 yýlýnýn ilk dokuz aylýk bilançosunda 15 trilyon lira (yaklaþýk 10 milyon dolar) zarar görülmektedir. Sadece bu olay bile, borsanýn spekülasyondan öte hiç bir anlama ve deðere sahip olmadýðýný göstermektedir. Ama borsa macerasýnda çok þeyini, neredeyse tüm parasal kaynaklarýný (akrabalarýndan aldýklarý borç paralar da dahil) yitirmiþ olan küçük yatýrýmcý artýk spekülasyondan medet umar hale gelmiþtir. Kimin ne yaptýðý, hangi þirketin ne durumda olduðu, ülke ekonomisinin nereye gittiði onlarý ilgilendirmemektedir. Onlar, 12 Eylül ün ve T. Özal ýn çocuklarý olarak yalanýn, hilenin, aldatmanýn ve çürümenin zirve yapmasýný beklemektedirler. Son bir umutla AKP ye sarýlýrken, ilk beklentileri, ana paralarýný kurtarmak olmaktadýr. Bu amaçla, küçük de olsa alýma geçerek, borsanýn yükselmesine katkýda bulunma isteði içindedirler. Böylece bir kez daha, borsa macerasýnýn içinde boðulmayý tercih etmektedirler. Küçük yatýrýmcýnýn borsa macerasýna atýldýðý günlerdeki endeks rakamlarýndan yola çýkýldýðýnda, bugün ler seviyesinde olmasý gereken borsa, son yastýk altý dolarlarýn bozdurulmasýnýn bir aracý haline gelmiþtir. Merkez Bankasý nýn kendi verilerine göre, TL nin gerçek deðerinin %20 üzerine çýkmasý, küçük yatýrýmcýnýn son umutlarýný da alýp götürecektir. AKP hükümeti, ister IM programýný uygulamaya devam etsin, ister bu programý yýrtýp atsýn, her durumda, yeni bir kriz, daha tam deyiþle, büyük bir devalüasyon kaçýnýlmazdýr. Baþta OYAK olmak üzere (kendi açýklamalarýna göre bir milyar dolar) tüm bankalar nakite geçmiþ durumdayken, ithalatýn artmasýndan baþka bir sonucu olmayan dýþa baðýmlý bir ekonomi varlýðýný sürdürürken, AKP hükümetinin de yapabileceði fazla bir þey yoktur. Elinden gelen þey, Amerikan emperyalizminin kýsa vadeli çýkarlarý ile (Irak gibi) uyuþtuðu oranda IM ile döviz çapasý uygulamasýna geçmekten öte deðildir. Adý konmadan ve kamuoyuna açýklanmadan, üstü örtük biçimde sürdürülecek döviz çapasý na baðlý enflasyonist uygulama ise, devletin resmen iflas etmesinden baþka bir sonuç doðurmayacaðý da ortadadýr. Ýþte böylesi bir ortamda, borsa, dolar üzerinden yapýlan planlarýn ve spekülasyonlarýn bir örtüsü ve aracýna dönüþmüþtür. Artýk kiþilerin elinde bulunan ( yastýk altý ) son dolarlarýn centine kadar çekilip alýnmasý gündemdedir. Borsanýn yukarýya doðru her hamlesi, borsayla uzaktan yakýndan ilgisi olmayan herkesi içine alan büyük bir anafor oluþturacaktýr. Borsaya koþanlarýn bu anaforun ilk kurbanlarý olmasý ne kadar kesinse, olaylarý sessiz sedasýz izleyenlerin bunun sonuçlarýný yaþamalarý da o kadar kesindir. 38

39 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ Ýç Politikada Vur Kurtul/Ver Kurtuldan Dýþ Politikada Al Kurtul/Ver Kurtula... Kýbrýs, 1960 lardan günümüze kadar hiçbir emperyalist ülke tarafýndan kullanýlabilir bir yer olmamýþtýr. Gerek Türkiye ve Yunanistan ýn Kýbrýs üzerindeki çatýþmalarý, gerekse Rum kesiminde güçlü bir bloksuzlar hareketi nin varlýðý, Sovyetler Birliði nin varlýðý koþullarýnda adanýn emperyalist ülkelerin askeri bir üssü olarak kullanýlmasýný engellemiþtir. Bugün ise, Sovyetler Birliði olgusu ortadan kalkmýþ ve baþýný Makarios un çektiði eski dönemin bloksuzlar hareketi önemli ölçüde etkinliðini yitirmiþtir. Böylece Kýbrýs ýn emperyalist ülkelerin askeri bir üssü olarak kullanýlabilinmesinin önündeki tek engel, Türkiye ile Yunanistan arasýndaki çatýþma ve çatýþma potansiyeli olmaktadýr. AB nin bu durum karþýsýnda geliþtirdiði politika, Kýbrýs ýn AB bünyesine alýnmasý ve bu yolla Kýbrýs ýn Türkiye ile Yunanistan arasýndaki çatýþmada AB güvenlik þemsiyesi altýnda tutulmasýdýr. AB nin emperyalist ülkelerinin bu politikasý, Kýbrýs ýn yabancý ve iþgalci askeri güçlerden arýndýrýlmasý þeklinde barýþçýl ve insani bir görünümde sunulurken, tek amaç, Kýbrýs adasýný Avrupa Ordusu nun stratejik ana üssü haline getirmektir. Ýþte Kýbrýs sorununu gündemin ilk sýrasýna çýkartan neden de budur. * Bundan tam bir yýl önce, halk deyiþiyle, ortada fol yok, yumurta yok ken TÜSÝAD ýn açýklamasýyla gündemin birinci sýrasýna oturan Kýbrýs sorunu, Tayyip Erdoðan ýn AB den tarih alma þovlarýyla bir kez daha gündemin birinci sýrasýna oturtulmuþtur. Özellikle yoluna kýrmýzý halýlar serilen Tayyip Erdoðan ýn Avrupa seferi nde söylediði AGSP, AB ve Kýbrýs tek bir paket olarak ele alýnabilir sözü ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan ýn çözüm paketi, Kýbrýs sorununu nihai çözüme ulaþtýracak geliþmeler olarak güncelleþtirmiþtir. Diðer yandan ise, BM Güvenlik Konseyi kararý ile silah denetçileri nin Irak a gönderilmesiyle ikinci plana indiði düþünülen Amerikan emperyalizminin Irak saldýrýsý ABD Savunma Bakan Yardýmcýsý Paul Wolfowitz ve Dýþiþleri Bakan yardýmcýsý Marc Grossman ýn** geliþiyle yeniden öne geçmeye baþlamýþtýr. Amerikan emperyalizminin dayattýðý son BM kararý ile Irak a verilen sürenin dolmasýnýn (8 Aralýk) arifesinde Grossman ve Wolfowitz in beraberlerinde getir- dikleri eski talep listesi *** ise, bir bakýma yeni AKP hükümetinin diyet borcu olarak sunulmaktadýr.**** * Kurtuluþ Cephesi, AGSP, AGSK, NATO, AB, Kýbrýs vs., Sayý: 64, Kasým-Aralýk ** P. Wolfowitz ve M. Grossman, Bush yönetiminde yer alan iki üst düzey yahudi yöneticidir. Grossman, Kasým 14-Haziran 17 arasýnda Türkiye büyükelçiliði yapmýþtýr. P. Wolfowitz ise, eski Endonezya büyükelçisidir. *** Talep listesi nin basýna yansýyan bölümlerine göre, Amerikan emperyalizmi Türkiye deki üsleri doðrudan kullanmanýn yanýnda, bin Amerikan askerinin güney doðu bölgesine yerleþtirmek ve bunlara koruculuk yapmak için bin askerin Amerikan genelkurmayýnýn emrine verilmesini istemektedir. **** Abdullah Gül, en son Temmuz ayýnda ABD ye gitmiþ ve burada Morton Abromowitz ve Marc Grossman la görüþmüþtür. Bu buluþmadan bir hafta sonra Abdullah Gül, bu kez Ankara da ABD Büyükelçiliði Rezidansý nda yine Marc Grossman onuruna verilen yemeðe katýlmýþtýr. Tayyip Erdoðan ise, M. Abromowitz le ilk görüþmesini 15 Ekim 16 da gerçekleþtirmiþtir. Tayyip Erdoðan ve A. Gül, T. Özal gibi, ABD den icazet alarak Erbakan a karþý ayaklanmýþlardýr. 39

40 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk Kýbrýs ve Irak la ilgili bu geliþmeler olurken, IM nin öncüleri yeni hükümetle görüþmelere baþlamýþtýr. Bu sýcak geliþmeler ortamýnda, baþta medya olmak üzere tüm kamuoyu, 12 Aralýk günü yapýlacak olan Kopenhag zirvesinden tarih alma ya kitlenmiþtir. Doðal olarak, AB, Kýbrýs, Irak, IM ve AGSP konularý birbirinin içinde ve birbirine baðlý bir bütün haline gelmiþtir. IM konusunda, ülke iflas noktasýna geldiði için yapabilecek birþey yok diyenler, Irak konusunda Amerikan emperyalizminin isteklerini yerine getirmenin getireceði avantajlarýn hesabý içindedirler. Kýbrýs konusunda ise, Kofi Annan ýn çözüm paketi ni son þans olarak deðerlendirenler, bu yolla AB ye girmeyi garantileyeceklerine inanmaktadýrlar. Böylece IM den Irak a, Kýbrýs tan AB üyeliðine kadar tüm dýþ politika konularýnda ver kurtul culuk tek perspektif olarak ortalýkta dolaþmaktadýr. Anýmsanacaðý gibi, ver kurtul culuk, PKK hareketinin silahlý mücadeleden barýþçýllýða evrildiði evrede ortaya çýkmýþtýr. M. Ali Birand tan Murat Belge ye kadar tüm medyatik küçük-burjuvalar, bu dönemde hep bir aðýzdan ver kurtul diyerek Kürt sorununun çözümü için çözüm paketleri ortalýða atmýþlardýr. Ver kurtulcular için Kürt sorununun çözümü AB kapýlarýný açacak anahtardýr. Mesut Yýlmaz ýn deyiþiyle, AB nin yolu Diyarbakýr dan geçmektedir. MHP nin buna karþý geliþtirdiði vur kurtul culuðu karþýsýnda barýþçýl ve insani çözüm yandaþlýðý olarak sunulan ver kurtul söylemi, içeriði olmayan, uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný esas almayan demagojik bir söylemden baþka bir þey deðildi. Lenin in deyiþiyle,... gerçekten demokratik kurumlar getirmekte umutsuzluða kapýlan ve bir dizi (kültürel) sorunda her ulusun proletaryasýyla burjuvazisini yapay olarak birbirinden ayrý tutarak, burjuvazinin ulusal kavgalarýndan kurtulmaya çalýþan kiþilerin oportünist düþ lerinin* bir ifadesi olmuþtur. Ve herkesin bildiði gibi, PKK hareketi, A. Öcalan ýn Kenya dan Ýmralý ya getiriliþiyle birlikte tasfiye sürecine girmiþ ve silahlý güç olarak sona ermiþtir. Bunun sonucu olarak ver kurtul culuk da ayný þekilde ortalýkta * Lenin, Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtuluþ Savaþlarý, Ulusal Sorun Üzerine Tezler, s görünmez olmuþtur. AB konusunda baþlatýlan büyük medyatik propagandayla, hangi konu en büyük engel olarak güncelleþtirilirse, ver kurtul culuk yeniden ortalýkta boy göstermeye baþlamaktadýr. Doðal olarak, sorun, AGSP ve bu konuda Türkiye nin vetosu olduðunda bile, tüm medya olanaklarý kullanýlarak, bu veto nun ne denli anlamsýz olduðu, bunda ýsrar etmenin Türkiye yi yoksulluða mahkum edeceði, ülkenin geleceðini karartacaðý hep bir aðýzdan söylenmeye baþlanmaktadýr. Ama AGSP nin ne olduðu ve ne anlama geldiði ise sessizce geçiþtirilmektedir. Karen oggs un uyuyan güzelleri nin AGSP konusunda yaptýklarý ver kurtul çýðýrtkanlýðý öylesi boyutlara ulaþmýþtýr ki, neredeyse tüm ilerici, demokrat ve devrimci kesimler birer AB yandaþý haline gelmeye baþlamýþtýr. AGSP, Batý-Avrupa nýn emperyalist ülkelerinin birleþik askeri gücünün demokrat ve sivil söylemdeki adýndan baþka birþey deðildir. Diðer bir deyiþle, AGSP, emperyalist Avrupa Ordusu dur. Sorun, bu askeri güç için üsler bulmak sorunudur. Yunanistan, Avrupa Ordusu için üs ve komuta merkezi olmaya aday olmuþtur. Bu yolla, Amerikan emperyalizmine Ýncirlik, Pirinçlik gibi büyük askeri üsler vermiþ Türkiye ye karþý Avrupa Ordusu na üs vermekle avantaj saðlayacaðýný hesaplamaktadýr. Ancak Yunanistan ýn yeni emperyalist ordunun üssü haline gelmesi, stratejik açýdan yeterli deðildir. Bu nedenle, Kýbrýs ýn stratejik konumu önem kazanmaktadýr. Doðal olarak Kýbrýs sorununu bir ulusal dava olarak gören Yunanistan için de yeni bir olanak ortaya çýkarmaktadýr. Stratejik ve uzun dönemli olarak ele alýndýðýnda, Kýbrýs ýn AGSP çerçevesinde askeri üs haline getirilmesi (ve tabii AB üyesi yapýlarak), Adadaki Türk askeri varlýðýný kendisi için bir tehdit olarak kabul eden Yunanistan için bu tehdit in ortadan kalkmasý anlamýna gelmektedir. Ancak ver kurtul cular için, Yunanistan Türkiye için bir askeri tehdit ya da tehlike deðildir. Kendi deyiþleriyle, Yunanistan ýn Türkiye ye saldýracaðýný düþünmek saçmalamaktýr! Dolayýsýyla, AB için AGSP vetosunu kaldýrmak ve Kýbrýs ý vermek, bir kurtuluþ olacaktýr. Kuzey Kýbrýs ýn iþgalinin Türkiye ekonomisine ne kadara mal olduðu-

41 Kasým-Aralýk 20 KURTULUÞ CEPHESÝ na iliþkin birbiri ardýna yayýnlanan yazýlarla üstü örtülen bu durum, ver kurtul düþüncesinin pekiþtirilmesine hizmet etmektedir. Þüphesiz ver kurtul zihniyetinin deðiþik versiyonlarý da vardýr. Pragmatist küçük-burjuva ver mek yanlýsýdýr, ancak karþýlýðýnda ne alacaðýný bilmek istemektedir. Bunlar, eðer vermek karþýlýðýnda AB üyeliði alýnacaksa Kýbrýs tan kurtulmaya hazýrdýrlar. Özellikle küçük ve orta sermaye kesimleri tarafýndan desteklenen bu al-ver cilerin gözettikleri tek þey kendilerinin elde edecekleri ekonomik çýkardýr. Ayný kesimlerin Amerikan emperyalizminin Irak saldýrýsý karþýsýndaki tutumlarý da benzerdir. Onlarýn ortak görüþlerine göre, ülke ekonomisi bu durumdayken Amerikan emperyalizminin Irak saldýrýsýna karþý çýkmak ya da içinde yer almamak budalalýktýr! Onlara göre, Irak operasyonu nda yer alýnýrsa, Amerika kesenin aðzýný açacak ve IM aracýlýðýyla Türkiye ye yeni krediler verecektir. Bu sayede (seçimler sonrasýnda geliþtirilen söylemle) AKP hükümeti IM ye faiz dýþý fazla yý aþaðýya çekmeyi kabul ettirebilecektir. Bu da ülkemizde açlýk sýnýrýnda bulunan 15 milyon insanýn doyrulmasýna, reel ekonomiye talep saðlanmasýna, kýsacasý düze çýkmaya hizmet edecektir. Ve tabii bu da AKP ye büyük bir prestij ve oy saðlayacaðýndan, uzun yýllar iktidarda kalmalarýný garantileyecektir. Ýþte böylesine demagojik, popülist söylemlerle ortalýkta dolaþtýrýlan ver kurtul culuk, gerçeklerin gizlenmesinden baþka bir dayanaða sahip deðildir. Medya nýn bir bütün olarak denetim altýnda tutulduðu bir ortamda, halkýn gerçekleri öðrenemeyeceðinden de çok emindirler. Ekonomik açýdan söylenenler tümüyle yalandan baþka birþey deðildir. Herkesin bildiði gerçek, Türkiye nin iç ve dýþ borç toplamýnýn GSMH sýndan fazla olduðudur. 200 milyar dolarýn üstüne çýkmýþ olan bu borç stoku, ister ötelensin, ister çevrilebilsin, her durumda borçtur ve faizleriyle birlikte ödenmek zorundadýr. Ýkincisi, bu borçlar kullanýlmýþtýr, eski para dýr, dolayýsýyla taze para bulunabilmesi için, ana para ve faiz olarak ödenmesi zorunludur. Borçlarý ödemenin yolu ise, kemer sýkmak tan geçer. Bunun için vergilerin artýrýlmasýndan baþka bir yol yoktur. Amerikan emperyalizminin askerlerinin korucusu * olarak Irak a gönderilecek asker karþýlýðýnda alýnacak para, karþýlýksýz para basmakla eþanlamlýdýr. Herkesin bileceði gibi, bu da enflasyonun týrmanmasýna yol açar.** Asker kaný karþýlýðýnda dýþardan alýnacak para ile yoksul doyurmak ise, fiyatlarý görülmedik seviyelere yükseltir. Bu da, riedmancý ekonomi politika izlerken Keynesci olduðunu söylemenin türkçesi olmaktadýr. Ver kurtul culuk, askeri ve politik açýdan ise, bir ülkenin geleceðine ipotek koymak anlamýna gelir. Bugün Yunanistan ýn Anadolu üzerinde hiç bir ard niyeti, gizli planý olmamasýnýn konuyla uzaktan yakýndan bir ilgisi yoktur. Yunanistan ýn 1919 Anadolu macerasý nasýl sonuçlanmýþsa, yenisinin de ayný þekilde sonuçlanacaðý da söylenebilir. Ama sorun, pazar sorunudur. Sermaye, her zaman ve her yerde, sürekli geniþlemek ve kâr oranýný sürekli artýrmak durumundadýr. Bu kapitalizmin yasasýdýr. Ýç pazardaki talebin sýnýrlarýna ulaþýldýðýnda, her sermaye dýþ pazarlara açýlmak zorundadýr. Ulusal devletlerin varolduðu bir çaðda, dýþ pazar, bir baþka ulusal devletin pazarýndan baþka bir þey deðildir. Ýster iç dinamikle geliþmiþ bir kapitalizmin ürünü burjuvazi olsun, ister dýþa baðýmlý kapitalizmin ürünü iþbirlikçi burjuvazi olsun, pazar olmaksýzýn ve pazarýný geniþletmeksizin varlýðýný sürdüremez. Her yönden askeri olarak kuþatýlmýþ bir ulusal devletin ise, kendisine dayatýlan koþullara boyun eðmek ya da savaþmaktan baþka seçeneði yoktur. Sorun, AGSP ve Kýbrýs sorunu olarak alýndýðýnda, verecek olanýn ve boyun eðecek olanýn TC olduðu ( kahrolsun, daha beter olsun ) düþüncesi de, bu ülke topraklarýnda yaþayan halký ve devrimi bir yana býrakmak demektir. Kendisini ilerici, demokrat, yurtsever ya da devrimci olarak tanýmlayan herkesin çok iyi bilmesi gereken þey, AGSP nin bir emperyalist ordu olduðu ve emperyalist ülkelerin pazarlarýný korumak amacýyla oluþturulduðudur. Diðer deyiþle, AGSP, emperya- * Bu koruculuk Kore Savaþý nda yapýlmýþtýr. Ve bilineceði gibi, Amerikan askerlerinin yaþamýný koruma uðruna mehmetçik yaþamýný yitirmiþtir. Bunun nasýl olduðunu öðrenmek için Kore Savaþý na iliþkin yazýlmýþ kitaplara ve anýlara bakýlabilir. ** Anadolu da bir þehre askeri birliðin gelmesiyle ticaretin nasýl canlandýðýný, ama buna karþýlýk fiyatlarýn nasýl arttýðýný yaþayan herkes çok iyi bilir. 41

42 KURTULUÞ CEPHESÝ Kasým-Aralýk 20 list sömürünün sürdürülmesini askeri olarak güvenceye almak için oluþturulmaktadýr. Doðal olarak, bu emperyalistlerin pazarlarýný tehdit eden devrimci mücadele, bu ordunun baþ düþmaný ve hedefidir. Ýkinci olarak, stratejik yerlere mevzilenmiþ emperyalist bir askeri güç, devrimci iktidarlar için en büyük tehlike ve saldýrý gücü olacaktýr. Devrimci mücadele ve devrimci iktidar hesaba katýlmaksýzýn, demokrasi, insan haklarý vb. gerekçelerle ver kurtul culuðun ardýna takýlmanýn devrime ihanetten baþka bir anlamý yoktur. Devrimciler tarafýndan yýllardýr söylendiði gibi, Kýbrýs ýn iki taraflý, iki toplumlu federal bir yapýya sahip olmasý, tam baðýmsýz ve gerçekten demokratik bir ülke olmadýðý koþullarda içi boþ bir söylemden baþka bir þey deðildir. AKEL in* programatik olarak ifade ettiði gibi, tek egemenliði, tek vatandaþlýðý ve uluslararasý kimliði ve baðýmsýz, askerden ve üslerden arýnmýþ, sömürgeciler olmayan, insan haklarýnýn egemen olacaðý bir devlet kurulmasý için iki bölgeli iki toplumlu federal çözüm ** gelecekteki merkezi ve birleþik bir Kýbrýs ýn temelini oluþturur. Tek koþulla ki, askerden ve üslerden arýndýrýlmýþ lýk, sadece Ýngiliz, Türk ve Yunan askerlerini ve üslerini deðil, gelecekteki tüm emperyalist ülke askerlerini ve üslerini de kapsamak zorundadýr. Ve yine sömürgeciler, sadece Ýngiliz sömürgecileri deðil, tüm emperyalist sömürgecileri kapsamalýdýr. Burada unutulmamasý gereken nokta, yýllardýr þovenist ve ýrkçý propaganda ve politikalarýn sürdürüldüðü, karþýlýklý güven sorununun aþýlamadýðý, toplumlarýn birbirlerine þüpheyle baktýðý bir ortamda, saf bir iyiniyet in Kýbrýs ýn deðiþik emperyalist, þovenist ve ýrkçý amaçlara alet edilmesinden baþka bir sonuç vermeyeceðidir. Bu nedenle, Kýbrýs ýn AB þemsiyesi altýna alýnmasý, yani AB nin tek garantör taraf olacaðý bir çözüm, Kýbrýs adasýnýn Avrupa Ordusu nun askeri üssü haline dönüþmesine hizmet edecektir. Sovyetler Birliði nin daðýtýlmýþlýðý ve emperyalizmin saldýrganlýðýný olaðanüstü boyutlara ulaþtýrdýðý bir dönemde, Kýbrýs gibi küçük bir ülkede baðýmsýzlýðýn korunmasý çok kolay deðildir. Ülkemiz solunda olduðu gibi, Kýbrýs ta da, AB üyeliðinin belli bir güvence getireceði þeklinde yanýlsamalar oldukça yaygýndýr. Bu yanýlsamalar, AB nin bugüne kadar askeri bir güce sahip olmamasýnýn getirdiði barýþçýl ve demokratik görüntüsünden türemektedir. Oysa ki, AB, AGSP yle birlikte militarize olmaktadýr. AB üyesi ya da aday üyesi ülkelerin halklarý baþta olmak üzere, tüm halklar için en büyük tehlike de bu militarize olmakla baþlamaktadýr. Bu koþullarda, Kýbrýs ýn Türkiye ve Yunanistan arasýndaki çatýþma ve çatýþma potansiyeline dayanan Türkiye ve Yunanistan ýn garantörlüðü yle süregiden dengesini bozacak her anlaþma, orta vadede, öncelikle Kýbrýs halkýna ve soluna zarar verecektir. Tüm bunlarý gözönüne almayan sol politikalar ya da çözüm önerileri, popülist ve iyiniyetli olmaktan öteye geçemez. Bu nedenle de, ver kurtul cularýn pragmatizminin bir türevi olmak durumundadýr. Bu da, burjuvazinin ulusal kavgalarýndan kurtulmaya çalýþan kiþilerin oportünist düþü nden baþka bir þey deðildir. Unutulmamalýdýr ki, devrimciler Kýbrýs konusunda bitaraf deðil, bir taraftýr, emperyalizme karþý taraftýr. 42 * AKEL (Anorthotiko Komma Ergazomenou Laou), 1926 da kurulmuþ ve programýnda Marksist-Leninist bir parti olduðu yazýlý Kýbrýs komünist partisidir. Mayýs 2001 seçimlerinde oylarýn %34,71 ini alarak birinci parti olmuþ ve AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofias Rum Ulusal Meclisi baþkaný seçilmiþtir. Yeni Dünya Düzeni ne ve neo-liberalizme karþý olduðunu ilan etmekle birlikte AB ye girilmesine karþý çýkamamaktadýr. Yapabildiði tek þey, bazý çekinceler ileri sürmekten ibarettir. Dimitris Hristofias sorumlu devlet adamý portresi çizmeye özen gösterirken, partinin alt örgütleri Marksist-Leninist söylemi sürdürme eðilimindedir. ** AKEL in gençlik örgütü EDON (Eniea Dimokratiki Organosi Neoleas) Genel Sekreteri Stefanos Stefanu nun 13. Genel Kurul konuþmasý, 5 Ocak 2001.

43 ERÝÞ YAYINLARI Kitap ve Katalog isteme adresi: Postfach Bad Kreuznach Deutschland Ýnternet Adresi: Adresi: MAHÝR ÇAYAN: KESÝNTÝSÝZ DEVRÝM II-III THKP-C/HDÖ : TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN ACÝL SORUNLARI-I ÝLKER AKMAN : MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ THKP-C/HDÖ : OLÝGARÞÝ NEDÝR? THKP-C/HDÖ : MARKSÝZM-LENÝNÝZM BÝR DOGMA DEÐÝL, EYLEM KILAVUZUDUR-III THKP-C/HDÖ : THKP-C/HDÖ VE 15 YIL THKP-C/HDÖ : POLÝTÝKLEÞMÝÞ ASKERÝ SAVAÞ STRATEJÝSÝ VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ THKP-C/HDÖ : GRAMSCÝ ÜZERÝNE THKP-C/HDÖ : REVÝZYONÝZMÝN REVÝZYONU THKP-C/HDÖ : ULUSAL SORUN ÜZERÝNE THKP-C/HDÖ : BDS : BÝR PRAGMATÝK SAPMA THKP-C/HDÖ : YENÝ OPORTÜNÝZM ÜZERÝNE THKP-C/HDÖ : ZA ER BÝZÝM OLACAKTIR! [Ankara Davasý Savunmasý] THKP-C/HDÖ : DEVRÝM PROGRAMLARI THKP-C/HDÖ : RUS DEVRÝMÝNDEN ÇIKAN DERSLER THKP-C/HDÖ : ESKÝ BÝR GERÝLLANIN EMEK Ý THKP-C/HDÖ : PASS VE YENÝ ÇÖZÜM ÜN IRSATÇILIÐI KURTULUÞ CEPHESÝ SEÇME YAZILAR-I KURTULUÞ CEPHESÝ SEÇME YAZILAR-II DEVRÝMCÝ MARÞLAR VE EZGÝLER DÜNYADA VE TÜRKÝYE DE EKONOMÝK BUNALIM [Kurtuluþ Cephesi dergisinden]

SEÇİM 2009 KİTABIMIZDAN ALINMIŞTIR

SEÇİM 2009 KİTABIMIZDAN ALINMIŞTIR EKLER 253 EK XI.A SEÇİM 2009 KİTABIMIZDAN ALINMIŞTIR 1963 2009 Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) 17 Kasım 1963 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler Seçimi

Detaylı

Hazırladığımız bu özel dosyada, 1954'ten 2002'ye kadar yapılmış tüm

Hazırladığımız bu özel dosyada, 1954'ten 2002'ye kadar yapılmış tüm Hazırladığımız bu özel dosyada, 1954'ten 2002'ye kadar yapılmış tüm seçimlerle ilgili istatistikleri ve oy dağılımlarını bulabilirsiniz. 3 Kasım 2002 Seçim Tarihi: 3 Kasım 2002 Nüfus: 67.803.927 Đl: 81

Detaylı

Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları)

Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) 1963 2014 Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) 17 Kasım 1963 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler Seçimi Sonuçları 1 AP 45,36 803 - - 45,75 505 49,94 7.469

Detaylı

TESAV Araştırmalarından alınmıştır Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları)

TESAV Araştırmalarından alınmıştır Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) TESAV Araştırmalarından alınmıştır. 1963 2014 Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) 17 Kasım 1963 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler Seçimi Sonuçları AP 45,36

Detaylı

DP 14 MAYIS SEÇİMLERİNDE DP OY 55,2ORANLARI

DP 14 MAYIS SEÇİMLERİNDE DP OY 55,2ORANLARI 1950 DP 14 MAYIS 416 1950 SEÇİMLERİNDE DP OY 55,2ORANLARI CHP 69 CHP 39,6 MP 1 MP 4,6 BAĞIMSIZL 1 BAĞIMSIZL 0,6 MP % 4,6 1954 BAĞ. % 0,6 DP 503 DP 58,4 CHP 31 CHP 35,1 CMP 5 CMP 5,3 BAĞIMSIZL 2 TKP 0,6

Detaylı

EK 1. 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi

EK 1. 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi EK 1 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi Cumhuriyet Halk Partisi() 397 85,4 Demokrat Parti (DP) 61 13,1 Bağımsızlar (DP Listesinde 4 0.9 Yer Alarak Seçilen)

Detaylı

Seçim 2014 adlı kitabımızdan alınmıştır.

Seçim 2014 adlı kitabımızdan alınmıştır. Seçim 2014 adlı kitabımızdan alınmıştır. 1963 2014 Yılları Arasında Yapılan Yerel Yönetimler Seçim Sonuçları (Üye Sayıları Oy Oranları) 17 Kasım 1963 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler Seçimi Sonuçları

Detaylı

28 MART 2004 YEREL YÖNETİMLER SEÇİMLERİ

28 MART 2004 YEREL YÖNETİMLER SEÇİMLERİ 28 MART 2004 YEREL YÖNETİMLER SEÇİMLERİ Erol TUNCER * Yerel yönetim seçimlerinde, bilindiği gibi, il özel idareleri ve belediyeler ile köy ve mahalle muhtarlarlıklarının yürütme ve karar organları seçilmektedir.

Detaylı

TESAV Yayınlarından alınmıştır

TESAV Yayınlarından alınmıştır TESAV Yayınlarından alınmıştır Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) Anadolu Partisi (ANADOLU) Anavatan Partisi (ANAP) Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Barış Partisi (BP) Barış

Detaylı

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ! DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ! Silahlý Propaganda ve Gerilla Savaþý Nikaragua da Devrim ve Seçim Proletarya ve Sosyalist Siyasal Bilinç Demokratik Muhalefette Demokrat! Türkiye Devriminde Kürt

Detaylı

Osmanlı dan Günümüze Seçimler ( ) Kitabımızdan alınmıştır. Çok Partili Dönemde Yapılan Milletvekili Ara Seçimi Sonuçları

Osmanlı dan Günümüze Seçimler ( ) Kitabımızdan alınmıştır. Çok Partili Dönemde Yapılan Milletvekili Ara Seçimi Sonuçları Osmanlı dan Günümüze Seçimler (1877 2002) Kitabımızdan alınmıştır Çok Partili Dönemde Yapılan Milletvekili Ara Seçimi Sonuçları 6 Nisan 1947 Milletvekili Ara Seçimi Sonuçları (*) Partilerin Mv. Sayısı

Detaylı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB Danýþma Kurulu 38. Dönem 2. Toplantýsý 16 Nisan 2005'te Ankara'da TMMOB çalýþmalarý üzerine bilgilendirme ve TMMOB çalýþmalarýnýn deðerlendirilmesi gündemi

Detaylı

BASINDA KONDA seçimler

BASINDA KONDA seçimler BASINDA KONDA Haziran 2011 Bu dosya 15 yıla aģkın bir süredir gerçekleģen öncesinde, KONDA AraĢtırma ġirketi tarafından açıklanan anket sonuçları, bu sonuçlar üzerine yazılan yorumlar ve sonucunda bu çalıģmaların

Detaylı

KURTULUÞ CEPHESÝ. Düðmeye Kim Bastý? AB mi, ABD mi? Uyuyan Güzeller Nasýl Uyandýrýldý? ... Ve Yeni Versiyon: Son Kale CHP. Solda Kuzular ve Kurtlar

KURTULUÞ CEPHESÝ. Düðmeye Kim Bastý? AB mi, ABD mi? Uyuyan Güzeller Nasýl Uyandýrýldý? ... Ve Yeni Versiyon: Son Kale CHP. Solda Kuzular ve Kurtlar H Anti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede KURTULUÞ CEPHESÝ Zafer Bizim Olacaktýr! http://www.kurtuluscephesi.com YIL: 15 SAYI: 83 Ocak-Þubat 2005 Düðmeye Kim Bastý? AB mi, ABD mi? Uyuyan Güzeller

Detaylı

AYLIK KOMÜNÝST GAZETE FÝYATI: 1 TL (KDV DAHÝL) SAYI: 21 MAYIS 2011 1978 1 Mayýsý nýn Rövanþý Alýndý Bu yýlki 1 Mayýsla birlikte 1978 in rövanþý alýnmýþ oldu. 1978 1 Mayýsý sadece Ýstanbul da 12 Eylül öncesinde

Detaylı

sosyalist isci Silahlarýn gölgesinde seçim SÖZDE DEÐÝL ÖZDE DEMOKRASÝ

sosyalist isci Silahlarýn gölgesinde seçim SÖZDE DEÐÝL ÖZDE DEMOKRASÝ Ýstanbul baðýmsýz adaylarý Ufuk Uras, Baskýn Oran ve ÖDP yi destekliyoruz Ýstanbul dan özgürlükçü solun iki baðýmsýz adayý var: ÖDP genel Baþkaný Ufuk Uras ve Ankara Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öðretim

Detaylı

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri 24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri 22-23 Mayıs 2018 Mediar Gazi Üni. Teknopark Gölbaşı / ANKARA 0850 532 77 35 bilgi@mediar.com.tr www.mediar.com.tr İçindekiler I. Amaç, Evren, Örneklem

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar Tarihte, Günümüzde ve ERÝÞ YAYINLARI Bu broþüre yer alan yazýlardan "Tarihte ve Günümüzde Emekçi " yazýsý, Kurtuluþ Cephesi'nin Mart-Nisan 1997 tarihli 36. Sayýsýnda; " " yazýsý, Kurtuluþ Cephesi'nin Mart-Nisan

Detaylı

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Ýstanbul hastanelerinde GREV! Ýstanbul hastanelerinde GREV! Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Doktorlar, hemþireler, eczacýlar, diþ hekimleri, hastabakýcýlar, týp fakültesi öðrencileri ve taþeron

Detaylı

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu?

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu? Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu? 1.BÖLÜM TBMM DE EŞİT TEMSİL EDİLİYOR MUYUZ? DEMOKRASİ NEDİR? Demokrasi; Halkın serbest ve eşit siyasal katılımını sağlayan, Özgür muhalefeti mümkün

Detaylı

28 Mart 2004 Yerel Seçimlerinin İzmir Metropolündeki Sonuçlarının Analizi 1

28 Mart 2004 Yerel Seçimlerinin İzmir Metropolündeki Sonuçlarının Analizi 1 1 Yerel Seçimlerinin İzmir Metropolündeki Sonuçlarının Analizi 1 Mayıs 2004, İzmir. 1 http://www.hakimiyetimilliye.org/modules.php?name=news&file=article&sid=2394; 14 Mayıs 2004. 2 Yerel Seçimlerinin İzmir

Detaylı

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel

Detaylı

22 Temmuz 2007 Seçimleri: Genel Bir

22 Temmuz 2007 Seçimleri: Genel Bir 22 Temmuz 2007 Seçimleri: Genel Bir Değerlendirme Erol TUNCER Eski Milletvekili TESAV Başkanı Yine Erken Seçime Gidildi 1980 sonrasında oluşan Meclislerin tümü, 5 yıllık görev süresini tamamlayamadan seçime

Detaylı

DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM

DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM 1977 27 DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM Zafer YÜKSELER Ocak 211 1. Giriş: 1977 27 döneminde milletvekili genel seçim sonuçları incelendiğinde, Türkiye genelinde

Detaylı

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015 ARGETUS ARAŞTIRMA, DANIŞMANLIK, EĞİTİM, PROJE VE ORGANİZASYON AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI 25 AĞUSTOS 2015 Mehmet Akif Mah.Recep Ayan Cad. Günaydın Sok. No:6 Kat:3 Çekmeköy

Detaylı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... 3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... Seçime Doğru Giderken Kamuoyu: 3 Kasım 2002 seçimlerine bir haftadan az süre kalmışken, seçimin sonucu açısından bir çok spekülasyon bulunmaktadır.

Detaylı

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU 1 TOPLAM NÜFUS, 2007 2013 NÜFUSUN GELİŞİMİ, 1927-2013 YILLIK NÜFUS ARTIŞ HIZI, 1927 2013 NÜFUS YOĞUNLUĞU NÜFUSUN CİNSİYETE GÖRE DAĞILIMI YAŞ GRUPLARINA GÖRE NÜFUS MEDYAN YAŞ NÜFUSU EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK

Detaylı

www.tukcev.org.tr www.tupadem.hacettepe.edu.tr Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit

www.tukcev.org.tr www.tupadem.hacettepe.edu.tr Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý nýn katkýlarý ile Tüketici ve Çevre Eðitim Vakfý (TÜKÇEV) ve Hacettepe Üniversitesi, Tüketici - Pazar - Araþtýrma - Danýþma - Test ve Eðitim Merkezi (TÜPADEM) ortak çalýþmasý

Detaylı

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim 7 Haziran 2015 1 Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim Erol Tuncer 2 EROL TUNCER Giriş 2015 yılında siyasî tarihimizde bir ilk yaşanmış, aynı yılın 7 Haziran ve 1 Kasım günlerinde iki kez Milletvekili

Detaylı

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine 2007y ý l ý ü l k e - m i z için bir ol-mak ya da olmamak savaþýna sahne olacaða benziyor. AKP, çeþitli kesimlerden gelen uya-rýlara raðmen ülkemizi bir is-lâm devletine dönüþtürme tutkusundan vazgeçmedi,

Detaylı

Endi eli yimserlik Kamuoyu Beklentilerinde Pozitif Trend Devam Ediyor Genel Seçim Sürecine AKP Önde Giriyor, CHP Takipte de Bahar Havasý Türkiye nin LoveMarklarý Arçelik-Adidas-Nokia-LCWaikiki-Beko Türkiye

Detaylı

ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI

ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI Türkiye Ýnþaat ve Tesisat Müteahhitleri Ýþveren Sendikasý (ÝNTES) 01 Haziran 2001 tarihinde Ýstanbul'da Hilton Otelinde

Detaylı

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Saðlýk emekçilerinin 2 gün süren grevleri baþladý. Ülke genelindeki hastanelerin nereyse tamamýnda hastanede

Detaylı

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TürkİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 1976 Yılında kurulmuş ülke genelinde 50.500 üyesi

Detaylı

ACR Group. NEDEN? neden?

ACR Group. NEDEN? neden? ACR Group NEDEN? neden? CİNSİYET YÜZDE % Kadın Erkek 46,8 53,2 YAŞ - - - - - - 18-25 26-35 20,1 27,6 36-45 46-60 29,4 15,2 60+ 7,7 I. AMAÇ Bu çalışmanın amacı, aylık periyotlar halinde düzenlediğimiz,

Detaylı

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU Erol Tuncer TESAV Vakfı Başkanı 26 Ekim 2013 (Ülke Politikaları Vakfı nın düzenlediği Açık Oturum) I.TARİHÇE İki dereceli seçim sistemi: 1877 den 1943 seçimlerine kadar Tek dereceli

Detaylı

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR BÜLTEN 21.05.2015 SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR 7 Haziran genel seçimine günler kala nefesler tutuldu, gözler yapılan anket çalışmalarına ve seçim vaatlerine çevrildi. Liderlerin seçim savaşının

Detaylı

Türkiye de Seçim Uygulamaları/ Sorunları Işığında Temsilde Adalet Yönetimde İstikrar İlkelerinin İşlevselliği

Türkiye de Seçim Uygulamaları/ Sorunları Işığında Temsilde Adalet Yönetimde İstikrar İlkelerinin İşlevselliği Türkiye de Seçim Uygulamaları/ Sorunları Işığında Temsilde Adalet Yönetimde İstikrar İlkelerinin İşlevselliği Erol TUNCER Seçim sistemlerinin belirlenmesinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar (fayda)

Detaylı

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Doç. Dr. Ýlker BELEK Akdeniz Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý Anabilim Dalý Öðretim Üyesi SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Burjuva Sýnýf Saldýrýsýnýn Tepe Noktasý Yukarýda tanýmlanan saðlýk sistemi yapýsý

Detaylı

MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009

MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009 TÜİK MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009 İl Genel Meclisi Üyeleri Büyükşehir Belediye Başkanlığı Belediye Başkanlığı Belediye Meclisi Üyeleri ISSN????-???? TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ

Detaylı

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý 38. Sayý / 30 Mart-13 Nisan 2005 Devrimci dönemlerin kitle örgütlenme araçlarý genel olarak komitelerdir. Komiteler, komiteleþme üzerine düþünen

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ I İÇİNDEKİLER SUNUŞ......IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ A. SEÇİM DÖNEMİNE GİRİŞ... 3 Cumhurbaşkanlığı Seçimi... 3 Erken Seçim Kararı... 4 B. SEÇİM DÖNEMİNDEKİ YASAL DÜZENLEMELER... 5 C. SEÇİM

Detaylı

Karar No : 115 Karar Tarihi : 02/02/2015

Karar No : 115 Karar Tarihi : 02/02/2015 Karar No : 115 Karar Tarihi : 02/02/2015 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 77. maddesinin birinci fıkrasında ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasında Türkiye

Detaylı

büyük deðiþiklikler yaratmýþtýr. Halk burjuva partilerinin

büyük deðiþiklikler yaratmýþtýr. Halk burjuva partilerinin OCAK 1999 SAYI: 12 DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ KENDÝMÝZLE OLAN SAVAÞI AÞI KAZANMALI VE ÖRGÜTLENMELÝYÝZ DURSUN KARATAÞ... Beynimizde, hücrelerimizde burjuvaziye, düzene ait ne varsa söküp atmalýyýz.

Detaylı

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ÝLE DAYANIÞMAYA

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ÝLE DAYANIÞMAYA TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ÝLE DAYANIÞMAYA Onaylayan Administrator Wednesday, 10 February 2010 Son Güncelleme Tuesday, 16 February 2010 HSGG Haber için týklayýn {tab=13 ÞUBAT DUYURU} GÜVENCESÝZ, KÖLELÝK KOÞULLARINDA

Detaylı

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI 1 2 SEKÝZÝNCÝ BASKI KAPÝTALÝST TOPLUM ZUBRITSKI, MITROPOLSKI, KEROV, KUZNETSOV, GRETSKI, LOZOVSKl, KOLOSSOV 3 Y. Kuznetsov [Birinci ve Üçüncü

Detaylı

İZMİR ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ TOPLUM YARARINA PROGRAM KATILIMCI DUYURUSU

İZMİR ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ TOPLUM YARARINA PROGRAM KATILIMCI DUYURUSU Katılımcı duyurusunda aşağıda yer alan bilgiler Kurum sistemine kaydedilerek ilânı sağlanır. Genel şartlar zorunlu alanlar olarak sistemde yer alacak olup, özel şartlar ise İl Müdürlüğü tarafından belirlenebilir.

Detaylı

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ 12 Eylül Darbesi 1973 seçimlerinden 1980 yılına kadar gerçekleşen seçimlerde tek başına bir iktidar çıkmadığından bu dönem hükümet istikrarsızlığı ile geçen bir dönem olmuştur.

Detaylı

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi : Kurumsallaşma ve Liderlik Siyasal parti: Halkın desteği sayesinde siyasal iktidarı kullanarak kamu hayatını

Detaylı

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu ieturgut@pau.edu.tr, cerdemil@pau.edu.

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu ieturgut@pau.edu.tr, cerdemil@pau.edu. 1980 Lİ YILLARDA YAPILAN GENEL SEÇİMLERİN TÜRKİYE DE VE DENİZLİ GENELİNDEKİ SEÇİM SONUÇLARI VE BULDAN İLÇESİ SEÇİM SONUÇLARI İLE KARŞILAŞTIRILMASI Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL

Detaylı

DÜNYA PROLETARYASI. kent ve kýr arasýnda bölünmeyi sürdürür.

DÜNYA PROLETARYASI. kent ve kýr arasýnda bölünmeyi sürdürür. DÜNYA PROLETARYASI Proletarya Kapitalizmin geliþmesi ve sermaye birikiminde artýþ demek, proletaryanýn da büyümesi anlamýna gelmektedir. Bu büyüme, belli alanlardan, dünyaya doðrudur. Kapitalizm görüldüðü

Detaylı

KANUNSUZ TALÝMATLARI YERÝNE GETÝRMEK ZORUNDA DEÐÝLSÝNÝZ. Çünkü Anayasa ve yasalar bizden yana: 2 Nisan 2007 Onlarca film ve dizi, 3 yýllýðýna kiraya verildi. TRT ye 40 milyon dolar gelir getirmesi gerekirken,

Detaylı

TÜRKİYE GENELİ SEÇİM ARAŞTIRMASI

TÜRKİYE GENELİ SEÇİM ARAŞTIRMASI TÜRKİYE GENELİ SEÇİM ARAŞTIRMASI MAYIS 2015 TÜRKİYE GENELİ SEÇİM ARAŞTIRMASI MAYIS 2015 Araştırma Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) tarafından, 17-22 Mayıs 2015 tarihleri arasında, Türkiye nüfusunu

Detaylı

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018 ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018 ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ KOŞULLARI Demokrasi Kültürümüzün Yetersizliği Bedeli ödenmeden demokrasiye girmiş olmamızın sıkıntılarını çekiyoruz. Art

Detaylı

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/18 06680 Çankaya/ANKARA Tel: (312) 441 4600

Detaylı

Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi

Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi 1930 yılını başlangıç alırsak son 79 yılda 14 yerel seçim yapıldı. 29 Mart 2009, 14. yerel seçim. 2004 yerel seçimlerinin birincisi olan AKP,

Detaylı

Yürütülen bu çalışmada Ankara ili ile ilgili şu spesifik bilgilerin elde edilmesi amaçlanmıştır.

Yürütülen bu çalışmada Ankara ili ile ilgili şu spesifik bilgilerin elde edilmesi amaçlanmıştır. 1.GİRİŞ Varyans İstatistik Araştırma ve Danışmanlık Ltd. Şti. tarafından hazırlanan bu çalışmanın ilgi odağı 29.03.2009 tarihinde yapılacak yerel seçim için Ankara ili seçim sonuçlarının istatistiksel

Detaylı

SAYILARLA SĠVAS. TÜĠK Konya Bölge Müdürlüğü 01/02/2010 1/27. TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK KURUMU Konya Bölge Müdürlüğü

SAYILARLA SĠVAS. TÜĠK Konya Bölge Müdürlüğü 01/02/2010 1/27. TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK KURUMU Konya Bölge Müdürlüğü SAYILARLA SĠVAS TÜĠK Konya Bölge Müdürlüğü 01/02/2010 1/27 SUNUM PLANI Nüfus İstatistikleri Demografi Konut sayıları İşgücü Taşıt sayıları Seçim sonuçları 2/27 3/27 4/27 KİŞİ / KM 2 5/20 CĠNSĠYETE GÖRE

Detaylı

2015 Konsensus. Tüm hakları saklıdır. Gizli, özel bilgi içerir. Konsensus un yazılı izni olmadan açıklanamaz veya üretilemez.

2015 Konsensus. Tüm hakları saklıdır. Gizli, özel bilgi içerir. Konsensus un yazılı izni olmadan açıklanamaz veya üretilemez. EKİM 2015 1. Konsensus un Geçmiş Seçim Tahminleri 2. Amaç 3. Künye 4. Siyasi Tercihler 1 Kasım 2015 5. Örneklem (lerin kimlerle yapıldığı) 2015 2 Konsensus un Geçmiş Seçim Tahminleri EKİM 2015 İstanbul

Detaylı

Toplum Yararına Program Katılımcı Duyurusu

Toplum Yararına Program Katılımcı Duyurusu TYP Katılımcı Sayısı İZMİR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ 30 İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI OKULLARIN TEMİZLİK İŞLERİNİN YAPILMASI 1000 KİŞİ (Ayrıntılı bilgi ilan ekindeki tabloda yer almaktadır.) Eski

Detaylı

Cumhuriyet Döneminde Kurulan Hükûmetler

Cumhuriyet Döneminde Kurulan Hükûmetler Cumhuriyet Döneminde Kurulan ler Sıra No Göreve Başlama Görevden Ayrılma lerin Ömrü Yıl Ay Gün e Katılan Partiler in Sona Eriş Nedenleri 1 29.10.1923 06.03.1924-4 7 CHP Diğer İsmet İNÖNÜ 2 06.03.1924 22.11.1924-8

Detaylı

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN ARALIK- 2011

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN ARALIK- 2011 ARAŞTIRMA GRUBU Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN ARALIK- 2011 MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No:

Detaylı

22-23 Aralık 08, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara

22-23 Aralık 08, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara Sayın Parti Başkanı, nasıl kullanmayı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Başkan AKP Genel Merkezi Sayın Erdoğan, nasıl kullanmayı Deniz Baykal, Genel Başkan CHP Genel Merkezi Sayın Baykal, nasıl kullanmayı Devlet

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi CHP ile, üniversitelerde okuyan gençlerin temsilcileri bir araya geldi, 15 sorun belirledi ve bu sorunların nasıl çözüleceği konusunda görüş birliğine vardı. Tarih : 04.12.2014

Detaylı

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU Erol Tuncer TESAV Vakfı Başkanı 2 Kasım 2013 GİRİŞ İki Ana Seçim Sistemi Çoğunluk sistemi, Nispi temsil sistemi. Seçim Sistemlerinin İki Boyutu Temsilde adalet, Yönetimde istikrar.

Detaylı

2014 Yerel Yönetimler Seçimleri

2014 Yerel Yönetimler Seçimleri 2014 Yerel Yönetimler Seçimleri Mülki Yönetim Birimlerinin Sayısı 2009 2014 İl Sayısı 81 81 İlçe Sayısı 892 919 Bucak Sayısı 638 - Köy Sayısı 34.305 18.067 Mahalle Sayısı 18.460 30.050 2014 Seçimlerinde

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1 1 SUNUM PLANI Okuma Yazma Bilme Durumu Tarihsel gelişim 15+ yaş Türkiye, İzmir ve İlçeleri Bitirilen Eğitim Düzeyi Durumu Türkiye, ilk beş ve son beş İl İlçelere göre yükseköğretim ve üstü mezunu oranları

Detaylı

makaleler / articles DEMOKRATİK REJİM VE SEÇİM SİSTEMLERİ * Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK I. GİRİŞ

makaleler / articles DEMOKRATİK REJİM VE SEÇİM SİSTEMLERİ * Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK I. GİRİŞ I. GİRİŞ DEMOKRATİK REJİM VE SEÇİM SİSTEMLERİ * Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK Demokratik rejim, devleti yönetenlerin yönetilenler tarafından özgürce seçildiği siyasî rejimdir. Anayasa mıza göre Türkiye Cumhuriyeti

Detaylı

Modern Muhafazakarlýk ve Liberal Politikalar Arasýnda Doðal Varlýklar: AKP nin Çevre Politikalarýna Bir Bakýþ

Modern Muhafazakarlýk ve Liberal Politikalar Arasýnda Doðal Varlýklar: AKP nin Çevre Politikalarýna Bir Bakýþ Modern Muhafazakarlýk ve Liberal Politikalar Arasýnda Doðal Varlýklar: AKP nin Çevre Politikalarýna Bir Bakýþ Bülent DURU * Adalet ve Kalkýnma Partisi nin çevre politikalarýný deðerlendirme amacýný taþýyan

Detaylı

KÜRDÝSTAN PROLETARYASI KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝ YARATMALIDIR

KÜRDÝSTAN PROLETARYASI KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝ YARATMALIDIR Yeni Evrede Kürdistan KÜRDÝSTAN PROLETARYASI KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝ YARATMALIDIR Biliniyor ki, birleþik devrimin baþarýsý için, Kürdistan proletaryasýnýn kendi komünist partisinde örgütlenmesinin gerekliliði,

Detaylı

Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları Analizi ( ) Filiz AYDIN KOÇ

Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları Analizi ( ) Filiz AYDIN KOÇ Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları Analizi (2002-2018) Filiz AYDIN KOÇ EKİM 2018 2 İçindekiler Tablo Listesi... 4 Grafik Listesi... 5 Giriş... 6 1. Ankara nın Demografik Yapısı...

Detaylı

Kocaeli Bölgesindeki Halkla Ýliþkiler Uzmanlarýnýn Profiline Yönelik Bir Araþtýrma

Kocaeli Bölgesindeki Halkla Ýliþkiler Uzmanlarýnýn Profiline Yönelik Bir Araþtýrma Kocaeli Bölgesindeki Halkla Ýliþkiler Uzmanlarýnýn Profiline Yönelik Bir Araþtýrma Öðr. Gör. Tümay CÝÐERDELEN Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi ÖZET Günümüzde iþletmeler için halkla iliþkiler departmanlarý

Detaylı

16,000 15,000 14,000 13,000 12,000 11,000 10,000 9,000 8,000. - Erdemir Isdemir in bedelli sermaye artõrõmõna

16,000 15,000 14,000 13,000 12,000 11,000 10,000 9,000 8,000. - Erdemir Isdemir in bedelli sermaye artõrõmõna Günlük Bülten PİYASA KAPANIŞLARI Günlük Kapanõş Değişim İMKB-100 9,753 -%5.8 TL/$ 1,669,700 %1.0 Bono Faizi (2 Tem 2003) %57.0 %0.8 İMKB 1000 900 800 700 600 500 400 300 200 100 0 10,370 İşlem Hacmi ($

Detaylı

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB)

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB) Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB) RUSYA DA KARÞI- DEVRÝM VE KAPÝTALÝZMÝN GELÝÞMESÝ geocities.com/icgcikg/turkish RUSYA DA KARÞI-DEVRÝM VE KAPÝTALÝZMÝN GELÝÞMESÝ Devrimin ve Karþý-Devrimin Bilânçosuna

Detaylı

KAMU VE BELEDİYE HİZMETLERİNİN YEREL SEÇİME ETKİSİ

KAMU VE BELEDİYE HİZMETLERİNİN YEREL SEÇİME ETKİSİ DEĞERLENDİRMENOTU Mayıs2014 N201416 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Hasan Çağlayan Dündar 1 Araştırmacı, Ekonomi Çalışmaları KAMU VE BELEDİYE HİZMETLERİNİN YEREL SEÇİME ETKİSİ TÜİK,

Detaylı

ĠKĠ DĠL TARTIġMASI SEÇMEN ÜZERĠNDE SANDIĞA GĠDERKEN BÜYÜK BĠR ETKĠ YARATMIYOR...

ĠKĠ DĠL TARTIġMASI SEÇMEN ÜZERĠNDE SANDIĞA GĠDERKEN BÜYÜK BĠR ETKĠ YARATMIYOR... Türkiye Siyasi Eğilim Araştırması Ocak 2011 MARMARA SOSYAL ARAġTIRMALAR ve DANIġMANLIK şirketinin BĠLAL KALYONCU yönetiminde yaptığı "Türkiye Siyasi Eğilim /OCAK 2011 araştırmasının sonuçları bu pazar

Detaylı

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk A) Göçler Göçler ikiye ayrýlýr. a. Ýç göçler: Bir ülke içinde bir bölgeden bir baþka bölgeye ya da bir kentten bir baþka kente yapýlan göçtür. Kýsaca ayný ülke içinde yapýlan göçlerdir. Ýç göçler ülkenin

Detaylı

KONYA TİCARET ODASI Etüt Araştırma Servisi. Tarih: Bilgi Raporu. Sayı : 2008/12/105 Konu : HÜLLE PARTİLERİ. Hazırlayan: Seyida ERKEK

KONYA TİCARET ODASI Etüt Araştırma Servisi. Tarih: Bilgi Raporu. Sayı : 2008/12/105 Konu : HÜLLE PARTİLERİ. Hazırlayan: Seyida ERKEK KONYA TİCARET ODASI Etüt Araştırma Servisi Tarih: 21.03.2008 Bilgi Raporu Sayı : 2008/12/105 Konu : HÜLLE PARTİLERİ Hazırlayan: Seyida ERKEK HÜLLE PARTİLERİ Giriş Siyasal partiler demokrasinin vazgeçilmez

Detaylı

ODADAN HABERLER ASANSÖR KONTROL MERKEZÝ ONAYLANMIÞ KURULUÞ GÖREVLENDÝRME SÖZLEÞMESÝ ÝMZA TÖRENÝ YAPILDI ODA'DAN HABERLER

ODADAN HABERLER ASANSÖR KONTROL MERKEZÝ ONAYLANMIÞ KURULUÞ GÖREVLENDÝRME SÖZLEÞMESÝ ÝMZA TÖRENÝ YAPILDI ODA'DAN HABERLER ODADAN HABERLER ASANSÖR KONTROL MERKEZÝ ONAYLANMIÞ KURULUÞ GÖREVLENDÝRME SÖZLEÞMESÝ ÝMZA TÖRENÝ YAPILDI TMMOB Makina Mühendisleri Odasý Asansör Kontrol Merkezi Onaylanmýþ Kuruluþ Görevlendirme Sözleþmesi

Detaylı

Tüm hilelere rağmen milleti yenemediler. Bu arşivi saklayın derim İşte dakika dakika seçim gelişmeleri

Tüm hilelere rağmen milleti yenemediler. Bu arşivi saklayın derim İşte dakika dakika seçim gelişmeleri Tüm hilelere rağmen milleti yenemediler. Bu arşivi saklayın derim İşte dakika dakika seçim gelişmeleri 2015 Genel Seçimleri bugün yapıldı. 7 Haziran 2015 18:31 Sosyal medyada birçok ilde oy kullanma esnasında

Detaylı

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM GENEL BİLGİLER

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM GENEL BİLGİLER III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... I İÇİNDEKİLER... III I. BÖLÜM GENEL BİLGİLER A. YEREL YÖNETİMLER... 3 İl Özel İdareleri... 3 Belediyeler... 3 Büyükşehir Belediyeleri... 4 Köy İdareleri... 4 Mahalle Muhtarlıkları...

Detaylı

24 HAZİRAN 2018 SEÇİM ANKETİ DİYARBAKIR- MARDİN-BATMAN

24 HAZİRAN 2018 SEÇİM ANKETİ DİYARBAKIR- MARDİN-BATMAN 24 HAZİRAN 2018 SEÇİM ANKETİ DİYARBAKIR- MARDİN-BATMAN (ANKET 8-11 HAZİRAN TARİHLERİ ARASINDA TESADÜFİ YÖNTEMLE 1302 KİŞİ İLE YÜZ YÜZE YAPILMIŞTIR) http://www.yorsam.org Haziran-2018-Diyarbakır İÇİNDEKİLER

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul

Detaylı

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 30 MART 2014

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 30 MART 2014 30 MART 2014 AraştırmaHakkında Araştırma, 30 Mart 2014 günü, Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi (CATI) yöntemi ile mahalli seçimlerde oy kullanan toplam 1383 seçmen ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma

Detaylı

İSTANBUL KAMUOYU ARAŞTIRMASI MAYIS 2015

İSTANBUL KAMUOYU ARAŞTIRMASI MAYIS 2015 İSTANBUL KAMUOYU ARAŞTIRMASI 19 25 MAYIS 2015 1 İÇİNDEKİLER ARAŞTIRMANIN TEKNİK ÖZELLİKLERİ...3 GENEL SİYASİ TERCİHLER...5 GÜNDEM. 28 YEREL SORUNLAR..40 DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER...42 2 ARAŞTIRMANIN TEKNİK

Detaylı

TBMM UYELERI ANKETI SABRI CIFTCI YUSUF TEKIN WALTER FORREST

TBMM UYELERI ANKETI SABRI CIFTCI YUSUF TEKIN WALTER FORREST TBMM UYELERI ANKETI SABRI CIFTCI YUSUF TEKIN WALTER FORREST 2003 Siyasi Özgeçmiş ve Çalışmalar 1. Hangi partiye mensupsunuz? AKP CHP Diğer Lütfen belirtiniz: 2. Mensup olduğunuz partiye ne zaman katıldınız?

Detaylı

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin Türkiye nin en önemli sorunu hakkındaki görüşleri En

Detaylı

20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ

20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ TÜRK MÜHENDÝS VE MÝMAR ODALARI BÝRLÝÐÝ Ekim 2002/Sayý 25 HABER BÜLTENÝ TMMOB 37. DÖNEM 1. DANIÞMA KURULU 14 EYLÜL 2002 DE TOPLANDI 20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ Ülkemize, Mesleðimize, Geleceðimize Sahip Çýkýyoruz

Detaylı

24 Haziran Seçimlerinde CHP Muharrem İNCE nin Aldığı Oyu Alsaydı, Milletvekili Sayıları Nasıl Değişirdi?

24 Haziran Seçimlerinde CHP Muharrem İNCE nin Aldığı Oyu Alsaydı, Milletvekili Sayıları Nasıl Değişirdi? 24 Haziran Seçimlerinde CHP Muharrem İNCE nin Aldığı Oyu Alsaydı, Milletvekili Sayıları Nasıl Değişirdi? CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İNCE, bilindiği üzere, partisinden yaklaşık 8 puan fazla aldı.

Detaylı

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ SİYASİ EĞİLİM ARAŞTIRMASI, HAZİRAN

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ SİYASİ EĞİLİM ARAŞTIRMASI, HAZİRAN ARAŞTIRMA KÜNYESİ Araştırmayı Gerçekleştiren Kuruluş: Greenart Group Araştırma Danışmanı: Erol ERDOĞAN Uygulama Alanı: IBBS Düzey 1 (NUTS-1) kapsamında, 12 Bölge ve temsiliyeti sağlayan 26 il Araştırma

Detaylı

Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları

Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları Ankara İli Demografik Yapısı ve Karşılaştırmalı Seçim Sonuçları 2002-2014 Ankara nın demografik bilgileri ile son seçimlere ilişkin Ankara sonuçları ve bu sonuçların karşılaştırmalı analizleri KASIM 2014,

Detaylı

1963 TEN GÜNÜMÜZE, YEREL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE TÜRKİYE NİN SİYASİ YAPISI

1963 TEN GÜNÜMÜZE, YEREL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE TÜRKİYE NİN SİYASİ YAPISI Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi ISSN: 1303-5134 www.insanbilimleri.com Cilt: 4 Sayı: 1 Yıl: 2007 1963 TEN GÜNÜMÜZE, YEREL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE TÜRKİYE NİN SİYASİ YAPISI Yrd. Doç. Dr. D. Ali ARSLAN

Detaylı

ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR

ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR Devrimci Ýþçi Partisinin ve 4. Enternasyonalin inþasý için iþçi cephesi Yeni Dönem sayý: 24 Þubat 2006 http://iscicephesi.org Patronuna, Faþistine Karþý Sýnýf Mücadelesi! Gündem ve Politika syf. 2-7 Ortak

Detaylı

İSTANBUL DA YEREL SEÇİMLER İSTANBUL U KİM KAZANACAK?

İSTANBUL DA YEREL SEÇİMLER İSTANBUL U KİM KAZANACAK? Kasım 2008 İSTANBUL DA YEREL SEÇİMLER İSTANBUL U KİM KAZANACAK? 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Halk Kimi Görmek İsteyecek? Genar Araştırma 29 Mart 2009 Yerel

Detaylı

2007 SEÇİM SONUÇLARININ SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELER IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ. Zafer YÜKSELER

2007 SEÇİM SONUÇLARININ SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELER IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ. Zafer YÜKSELER 2007 SEÇİM SONUÇLARININ SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELER IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer YÜKSELER EYLÜL 2007 Giriş : Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan iller itibariyle sosyo-ekonomik göstergelerden

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP 1999 ve 2002 Seçimlerinde CHP 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP 1999 seçimlerine Türkiye yükselen milliyetçilikle girdi. Ecevit in azınlık iktidarında seçimlere kısa bir süre kala Türkiye

Detaylı

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR Savaþ SARI Makina Mühendisi EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR 1. Giriþ Ýçersinden geçtiðimiz dönemde insan ve toplum yaþamýndaki birçok olgunun metalaþtýðý ve bu anlamý ile de

Detaylı

ALMANYA NIN OYLARI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ ANALİZ RAPORU

ALMANYA NIN OYLARI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ ANALİZ RAPORU ALMANYA NIN OYLARI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ ANALİZ RAPORU TEMMUZ 2015 ANALİZ YÖNTEMİ Gurbetin Oyları olarak yaptığımız Analizimizde çalışmak üzere gönüllüler arıyoruz! çağrımıza farklı ülkelerden

Detaylı