4- EMANETİN ZAYİ OLMASI HALİNDE EMANET BIRAKILAN ŞAHSIN. BUNU ÖDEYİP ÖDEMİYECEĞİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "4- EMANETİN ZAYİ OLMASI HALİNDE EMANET BIRAKILAN ŞAHSIN. BUNU ÖDEYİP ÖDEMİYECEĞİ"

Transkript

1 KİTABÜ'L-VEDÎ'A.. (EMÂNETLER) 1- EMÂNET BIRAKMA VE VEDÎA'NIN MÂNASI, RÜKNÜ, ŞARTLARI VE HÜKMÜ Emânet (=Vedîa) Ne Demektir Vedîa'nın Rüknü. Delâleten Emanet Emânetin Şartları Emânetin Hükmü. 2- EMÂNETİ BAŞKASININ ELİNDE MUHAFAZA ETMEK.. 3- EMÂNETTE MUTEBER OLAN VE MUTEBER OLMAYAN ŞARTLAR.. 4- EMANETİN ZAYİ OLMASI HALİNDE EMANET BIRAKILAN ŞAHSIN. BUNU ÖDEYİP ÖDEMİYECEĞİ 1 / 91

2 5- EMÂNETİN BİLİNMEMESİ (= MEÇHÛLİYETİ) EMANET BIRAKILAN ŞEYİ GERİ İSTEMEK VE EMANETİN BAŞKASINA VERİLMESİNİ EMRETMEK.. 7- EMANETİ GERİ VERMEK EMANETİ VEREN VEYA ALAN ŞAHSIN AYNI KİMSE OLMAMASI 9- EMANET HUSUSUNDA VAKİ OLAN İHTİLAF VE BU KONUDAKİ ŞEHÂDET 10- EMANET KONUSUNDA ÇEŞİTLİ MES'ELELER. KİTABÜ'L-VEDÎ'A (EMÂNETLER) 1- EMÂNET BIRAKMA VE VEDÎA'NIN MÂNASI, RÜKNÜ, ŞARTLARI VE HÜKMÜ Emânet (=Vedîa) Ne Demektir Emânet: Emin sayılan veya emin ittihaz edilen bir kimsenin yanında bulunan ve başkasına ait olan maldır. Vedîa: Bir (veya birden çok) kimseye, hıfzetmesi (= koruması) için emanet olarak bırakılmış 2 / 91

3 olan mal demektir. îdâ: Bir malın muhafaza edilmesini, başka bir şahsa sarahaten veya delâleten havale etmektir. Buna İdâa ve İstîda'da denir. Mûdî: Bir malın muhafaza edilmesini, başka bir şahsa havale eden kimsedir. Buna müstevdi' de denir. Mûda': Bir malın muhafazasının kendisine havale edilmesini kabul eden kimse demektir. Buna, vedi ve müstevdi' de denir. Emânet: Bir kimenin, malını, muhafaza etmesi için başkasına havale etmesi demektir. Emîn (- Doğru, güvenilir) bir kişinin yanına bırakılan mal da emanet edilen şeydir. Kenz'de de böyledir. [1] Vedîa'nın Rüknü Vedianın Rüknü: Emânet veren şahsın, alan şahsa: "Bu malı, sana emânet eyledim." demesi veya bu anlamda bir söz söylemesi yahut bu makamda bir iş yapması; bunun da, kendisine 3 / 91

4 emanet bırakılan kişi tarafından sözle veya fiille kabul edilmesidir. Tebyîn'de de böyledir. Emânet bazan açık bir şekilde îcap ve kabul ile bazan da açık delaletle olur. Emanet bırakan şahsın: "Sana emanet bıraktım." diğerinin de: "Ben de kabul eyledim." demesi gibi... Bırakılan şeyi muhafaza hususu, ancak böyle söylemekle tamam olur. Emanet hakkındaki icap ise, yalnız tamam olur. Meselâ: Bir adam, kendisinden zoraki bir şey alan şahsa: "Zoraki aldığın şeyi sana emanet ettim." derse; bu durumda gasbeden şahıs, o şey zayi olursa gasıb tazminattan berî olur. (= kurtulur.) Her ne kadar, kabul etmemiş olsa bile, icaptan dolayı bu böyledir. Muhafazaya gelince, o kendisine emanet bırakılan şahsın kabuliyle tahakkuk eder. [2] Delâleten Emanet Delâleten Emanet: Bir şeye emânet bırakıldığı zaman, emanet bırakılan şahsın bir şey söylememesi veya emanet bırakan şahıs: "Bu, senin yanında emanettir." deyince, diğerinin susması gibi... durumlarda söz konusu olur. O zaman, emanet vaki olur. Hatta emanet bırakılan zat kaybolsa, bu emaneti tazmin eder. Çünkü; bu emaneti örfen kabul eylemiştir. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. [3] Emânetin Şartları 4 / 91

5 Emanetin çeşitli şartlan vardır: 1) Malın sabit olup, elde olması kabil olan şeylerden olması: Kaçan köleyi, havada uçan kuşu, denize düşen malı emanet koymak sahih olmaz. Bahru'r-Râık'ta da böyledir. 2) Emânet bırakan kişinin akıllı olması: Deliden emanet kabul etmek sahih olmaz. Aklı yetmeyen sabîden (= küçük çocuktan) de emanet kabul edilmez. Bize göre, emanet bırakan şahsın bülüğa ermiş olması şart değildir. Ticarete izinli olan sabîden emanet kabulü sahihdir. Keza, emanet bırakan şahsın hür olması da şart değildir: Ticarete izinli kölenin emaneti sahihdir. Ticaretten men edilmiş sabinin emaneti sahih olmaz. Keza, emanet alanın da hür olması şart değildir: İzinli kölenin emanet alması sahilidir. Çünkü, sözleşme ahkâmı, onun üzerine de terettüp eder. Ticaretten men edilmiş kölenin emanet alması ise sahih olmaz. Bedâi'de de böyledir. [4] 5 / 91

6 Emânetin Hükmü Emânetin Hükmü: Emâneti alan şahsın, onu koruması, emanet edilen malın, onun yanında bulunması ve sahibi isteyince, onu sahibine eda etmesidir. Şemnî'de de böyledir. Emânet bırakılan mal, emaneti olan şahıs tarafından emanet bırakılmaz; ariyet verilmez; icara verilmez; rehin bırakılmaz. Eğer bu şahıs, saydığımız bu şeylerden birini yaparsa, kendisine emanet edilen şeyi tazmin eder. Bir adamın evine, emri olmadan bir şey bırakılırsa, bu şahıs onu muhafaza etmiyebilir. O şey zayi olsa, tazmin eylemez. Çünkü, onu korumayı kabul eylememiştir. Şayet birinin yanına bir şey bırakılır ve bırakan şahıs, yüksek sesle: "Onu koru." der; o şahıs da korumaz ve o şey zayi olursa; Kabul etmediği için onu tazmin eylemez. Kerderî'nin Vecizî'nde de böyledir. Bir meclis ehlinden, bir kişi kitabını veya eşyasını bırakarak oradan kalkarsa, geride kalanlar, kendisine emanet bırakılmış kimseler olurlar. Hatta o bırakılan şey zayi olsa onu tazmin ederler. Çünkü onların tamamı muhafızdır. Bir mecliste oturan şahıslardan biri kalktıktan sonra, biri daha kalkarsa, tazminat, geride kalanlara aittir. Çünkü geride kalanlar koruyucu durumundadırlar. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir. Bir adamın yanında, bir elbise bulunduğunda, başka bir adam, ona: "O elbiseyi bana ver." der; o da, onu verirse, işte bu emanet olmuş olur. Zahîriyye'de de böyledir. 6 / 91

7 Semerkant ehlinin fetvalarında şöyle zikredilmiştir: Bir adam, hayvanını bir hana girdirdiğinde, han sahibi "Nereye bağladın?" der; hayvan sahibi ise: "Orada." karşılığını vererek onu bağlar ve gider; sonra da geri gelir ve hayvanını bulamaz; han sahibi: "Arkadaşın onu sulamaya götürdü." der; fakat götüren şahıs, bu adamın arkadaşı olmazsa; bu durumda han sahibi, o hayvanı tazmin eder. Muhıyt'te de böyledir. Bir adam, hamama girdiğinde, hamam sahibine: "Elbisemi nereye koyacağım?" der; hamam sahibi de: "Şuraya." karşılığını verir; o da, denilen yere elbisesini koyarak hamama girer; sonra, başka bir adam, çıkıp o elbiseyi götürürse; bu durumda hamam sahibi, o elbiseyi tazmin eder. Bu adam, elbiseyi hamamcının göreceği yere koysa ve birşey de söylemese; yine mes'ele hali üzeredir. Şayet hamamın elbiseliği varsa, tazminat elbiselik sahibine aittir; hamamcıya ait değildir. Ancak, elbisenin sahibi, bizzat hamamcıya korumasını söylemişse, meselâ: Hamam sahibine, elbise sahibi: "Elbisemi nereye koyayım?" demişse, o zaman hamamcının tazmin etmesi gerekir. Her ne kadar, hamamın elbiseliği olsa bile bu böyledir. Zahîriyye'de de böyledir. Eğer elbiseliğin sahibi bulunmaz; hamama gelen şahıs da elbise sini, hamamcının gözü önünde oraya korsa, bu durumda elbisenin hamamcı tarafından korunması gerekir. Zayi olunca da, bu elbiseyi, hamamcı tazmin eder. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Bir adam, hamama girdiğinde, hamam sahibinin huzurunda, elbisesini oraya kor; başka birisi de hamamdan çıkıp, onu giyer; hamamcı da, o elbisenin, onun olduğunu bilmez; sonra da elbise sahibi çıkar ve: "Bu, benim elbisem değildir," der; hamamcı ise: "Bir adam hamamdan çıktı; o elbiseyi giydi. Ben de onu, onun elbisesi sandım." derse; bu durumda hamamcı, o elbiseyi öder. Çünkü adam, elbisesini oraya muhafaza için koymuştur. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. EbûM-Leys'in Fetvâlan'nda şöyle zikredilmiştir: 7 / 91

8 Bir adam hamama girer ve elbisesini hamamcının gözü önünde oraya kor; sonra da aynı adam çıkar ve hamamcıyı uyuyor olarak bulur; elbisesi de çalınmış olursa; eğer hamamcı oturduğu yerde uyuyor ise, ona tazminat yoktur. Şayet yanı üzerine yatarak uyuyorsa, o zaman, bu i "1k««'i ti-jtv.ii-, ^,-w Kfnhıvt'te de bövledir. Mecmûu'n-Nevâzil'de şöyle zikredilmiştir: Hamamdan çıkan bir kadın, su kaplarını kız çocuğuna vererek: "Bunu, hamamda kızıma ver." der; hamama geldiği zamanda, kadının kızı, bu kız çocuğuna: "Su ile doldur ve bana getir." der; o da doldu runca, su kabı kırıhrsa; eğer o kadın, onların anası ise, tazminat gerekmez. Anası, ona ariyet vermiş olsa, yine böyledir. Şayet muhafaza için kıza gönderdiği halde, o, bu kabı kaybederse; bu durumda tazminat gerekir. Hulâsa'da da böyledir. [5] 2- EMÂNETİ BAŞKASININ ELİNDE MUHAFAZA ETMEK Bir kimse, ailesinden olan bir şahsın yanma, herhangi bir şeyi emanet bırakabilir. Kendisine emanet bırakılan şahıs, emanet bırakan şahsın ailesi, çocuğu veya ana-babası olabilir. Ancak, bunun için bun ların müttehem olmamaları ve dolayısiyle emaneti koruma hususunda korkulmaması gerekir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Bir ailenin yanma konulmuş bulunan bir emanetten, o aile sorumludur. Aile ise, aile reisi ile beraber, bir evde yaşayanlardır. Bu aile ~fetle rinin nafakası, aile reisinin üzerine olsun veya olmasın müsavidir. Fetâ vâyi Suğrâ ve Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. 8 / 91

9 Mesken ehli için, ancak, aile reisinin karısı, küçük çocukları ve kölesine itibar edilir. Küçük oğul, eğer ailesinden olmaz ise, ona bırakı lan emaneti baba tazmin etmez. Fakat, bunun için küçüklerin emaneti korumaya kadir olması şarttır. Koca bir evde, karısı da başka bir evde durur ve bu koca, karısına nafaka vermez; bu durumda da bu kadına emanet bırakılırsa, kocasına tazminat gerekmez. Köle, ailenin içinde değilse, kü çü k çocuk menzilindedir. Zahîriyye'de de böyledir. Bir kimse, kölesine, hizmetçisine veya ailesinden büyük oğluna, bir emanet bırakırsa, tazminat gerekmez. Attabiyye'de de böyledir. Büyük oğul ailenin içinde olmazsa, verilen emanet zayi olunca, bu oğul onu tazmin eder. Muhıyt'te de böyledir. Bu hususta, ana ve baba, aile fertlerinden olmaları şart kılınana kadar yabancı gibidirler. Hulâsa*da da böyledir. Bir adam, hayvanını başkasının yanma emanet bırakır ve onu, karısına vermeden men eder; bu şahıs ise, o hayvanı kadına teslim eder ve bu hayvan kadının yanında zayi olursa, kendisine emanet bırakılan şahıs o hayvanı tazmin etmez. Muzmarât'ta da böyledir. Nafakası her ay üzerine vacib olan, fakat evinde oturmayan kim selerin yanında zayi olan emanti, o ailenin reisi tazmin eder. Attabiyye'de de böyledir. İmâm Timurtâşî ve İmâm Hatvânî, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: 9 / 91

10 Bir kimse, bir şeyi, kendi ailesinden olmayan vekiline veya ailesinden olmayan emin bir şahsa emanet bırakınca, bu şahıslar, zayi olması halinde onu tazmin etmezler. Fetva bunun üzerinedir. Nihâye'de de böyledir. Çarşı ahalisinden biri, namaz için dükkanından çıktığında o dükkânında emanetler bulunur ve namaz kılana kadar, o emanetler zayi olursa, dükkan sahibi, onları tazmin etmez. Çünkü o, koruyucudur; zayi edici değildir. Bu durumda, o şey emanet bırakılmış sayılmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Bir kimse, müfaveda veya man ortağına yahut ticarete izinli köle sine veya evinden ayrılmış bir köleye, bir şeyi emanet verir; o emanet de zayi olursa, yanında zayi olan şahıs onu tazmin etmez. Keza, ortak olan iki sarraftan birisi, diğerine bir emanet bırakır; o da, bu emaneti kesesine veya sandığına kor; arkadaşı "onu, muhafaza etmesini" söylediği halde, bu şahıs keseyi taşırken, o emaneti zayi olursa; kendisine emanet edilen şahıs, bunu tazmin etmez. Serahsî'nin Muhıyti'nde de böyledir. Bir adamın iki karısı ve rjer ikisinin de yanında başka kocadan birer oğlu bulunduğunda, bunlar beraber aynı evde oturmakta olurlarsa, onların zayi eylediği emaneti evin reisi tazmin etmez. Zahîriyye'de de böyledir. Emanet bırakacak zat, emanetin suya gark olmasından korkup onu başka bir gemiye naklederse, tazminat yapmaz. Şayet zaruretten dolayı, emanet malı çıkarırsa (şöyleki: Evinde yangın çıkar; emanet malın yanmasından korkar; veya emanet malı gemide olur ve hırsızın çalmasından korkar yahut buna benzer bir hal olursa) bu durumlarda başka birine verdiği takdirde, tazminat gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. 10 / 91

11 Şeyhu'l-İslâm Hâher-zâde şöyle demiştir: Evin etrafını ateş sarınca, orada bulunan emanet malı, başka bir yere nakletmekle tazminat gerekmez. Ateş evin etrafını sarmamış olsa bile, tazminat gerekmez. Hak olan da budur. Gıyâsiyye'de de böyledir. Bu, o malı oradan çıkarmada zaruret olduğu zaman böyledir. Eğer, zaruretsiz çıkarılır ve bu emanet de ikinci elde ikinci adam, birinci adamdan ayrılmadan önce zayi olursa, bu durumda da hiç birine tazminat yokdur. Bu hilafsız böyledir. Eğer ikinci adam, birinciden ayrıldıktan sonra zayi olmuşsa, hilafsız olarak birinci zat onu tazmin eder. îkinci zat için ihtilaf vardır: İmâmeyn'e göre tazminat gerekir. tmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ise, tazminat gerekmez. Muhıyt'te de bö/.-jir. Şayet, önceki zat öderse, emaneti bırakan şahıs, ikinci adama müracaat edemez. İkinci adam öderse, bu ödeyen şahıs, birinciye müra caat eder. Müzmarât'ta da böyledir. Eğer emâneti ikinci zat zayi edere, bil icma onu tazmin eder. Bu durumda emanet sahibi, muhayyerdir: İsterse öncekine, isterse ikinciye tazmin ettirir. Eğer öncekine ödetirse, o da ikinciye müracaat eder. 11 / 91

12 Şayet ikinciye ödetirse, o birinicye müracaat edemez. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir. Emâneti alan zat, zaruretten dolayı, o emaneti, bir yabancıya verir ve "Evinde yangın olduğunu" iddia ederse; Kudûrî: "Beyyinesiz, sözü doğrulanmaz. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavli budur. Ve bu İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kıyasıdır." demiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir. Müntekâ'da şöyle zikredilmiştir: Eğer, emanet sahibi, emanet bıraktığı şahıs söylemeden, onun evinin yandığını biliyorsa, diyecek bir şey yoktur. Şayet bilmiyorsa, emanet bırakılan şahsın sözü beyyinesiz tasdik edilmez. Muhıyt'te de böyledir. Alimlerimize göre, emanet, bir başkası tarafından gasbedildiğinde, bu gasıbın yanında zayi olursa, tazmin edilir. Bu durumda, emanet sahibi muhayyerdir: Dilerse emaneti gasbedene ödetir, O zaman, bu şahıs kendine emanet bırakana müracaat edemez. Emaneti bırakan zoraki alana müracaat eder. Tahâvî Şerhı'nde de böyledir. Camii Kebîr' de şöyle zikredilmiştir: Ticaretten men edilmiş bir kölenin yanma, emaneten bir mal bırakıldığında bu köle, o emaneti kendisi gibi, başka bir köleye emanet eder ve o mal zayi olursa, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, birinci köle azad olduktan sonra, onu tazmin eder. Veya hali hazırda, ikinci köle tazmin eder. Esahh olan kavilde, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, tazmin etmez; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, emariet sahibi hali hazırda, kölelerin hangisine isterse ona ödetir. Şayet, bu mal, üçüncü bir köleye emanet edilirse, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, birinci ile üçüncüce tazminat yoktur. Bunu hali hazırda, ikinci köle tazmin eder. 12 / 91

13 İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre ise, emanet sahibi, onlardan hangi sine isterse, ona ödetir. Yenâbi"de de böyledir. Bir adam, karısına bir emanet bıraktıktan sonra onu boşar ve kadının iddeti bitene kadar, o emaneti kocasına geri vermez; bu emanet de kadının yanında zayi olursa, bu kadın onu öder mi? Bazı müteahhirîn alimleri: "Öder. Çünkü, onu geri vermesi gere kirdi." demişlerdir. İmâm Muhammed (R.A.) şöyle buyurmuştur: Emânet alan şahsın evi yansa ve bu şahıs o emaneti bir yabancıya teslim etse; tazminatta bulunmaz. Kurtulduktan sonra, onu sahibine teslim etmez, o emanet de, bu yabancının yanındazayi olursa, bu durumda onu tazmin eder. Kâdîhân ise: "Tazmin eylemez." buyurmuştur. Füsûlü'l-Imâdiyye' de de böyledir. Tecrîd*de şöyle zikredilmiştir: Emaneti alan şahıs, o emaneti, başkasına verir ve verdiğini iddia ederse, sözü tasdik olunmaz. Emaneti veren şahıs, ona yemin verir. Eğer emanet, emanet verilen şahsın evinde ise, onu muhafaza ile mükelleftir. Bu şahıs, emanet sahibinin izni alınmadan, emaneti evinden çıkarırsa, onu tazmin eder. Tatarhâniyy6'de de böyledir. 13 / 91

14 Emanet bırakılan adam, emaneti başkasının evine bırakır, o da, onu muhafaza ederse, tazminat gerekmez. Hizânetü'I-Müfön'de de böyledir. Kendine emanet bırakılan adam, Öleceği zaman, emaneti komşusuna bıraksa ve emaneti bırakırken de ailesi fertlerinden hiç kimse olmasa, tazminat gerekmez. Mültekıt'te de böyledir. Kendisine emanet bırakılan adam, evini birine icara verir; bırakı lan emanet de o evde bulunur ve bu evin anahtarı her ikisinin de elinde olursa, emanet zayi olunca, onu tazmin eder. Hulâsa'da da böyledir. Bir adam, emaneti karısına veya kölesine, güvenilir kişiler olduğu için bırakırsa, bu durumda, o emaneti tazmin etmez. Şayet bunlar, güvenilir kişiler değilse, o zaman emaneti tazmin eder. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Bir adam, içersinde emanet bulunan dükkanına, kölesini oturtur; o emanet de oradan çalınır; sonra da bu kölenin efendisi, emanetin bir kısmını kölenin elinde bulursa, efendi o köleyi satar. Eğer bunun böyle olduğuna dair beyyinesi varsa, isterse kölenin bedelini alır; isterse satışı bozar. Eğer beyyinesi yoksa, emanet bırakan şahıs, o efendiye yemin verir. Eğer yemin ederse, sözü sabit olur. Şayet yemin etmezse, burada iki yön vardır: Eğer müşteri efendiyi doğrularsa, efendinin sözüne inanılır. Eğer inkâr ederse, emanet sahibi, emanetini efendiden alır. Hizânetü'l-Müftîn'nde de böyledir. Şehrin valisi, nehrin kenarını kazdırdığında, bir adam da, oraya birşey bıraksa, o zayi olunca, oraya bırakanın malı olarak zayi olur. Mültekıt'te de böyledir. En doğrusunu bilen Allah'u Teâlâ'dır. [6] 14 / 91

15 3- EMÂNETTE MUTEBER OLAN VE MUTEBER OLMAYAN ŞARTLAR Emanet sahibi, bir adama: "Bu emaneti, şu evde muhafaza eyle." der; kendisine emanet verilen şahıs da, o emaneti başka bir evde muha faza ederse; bu durumda istihsanen tazminat gerekmez. Kıyasda ise, tazminat gerekir. Keza, emanet bırakan adam: "Emaneti, şu odaya koy." der; adam da emaneti başka bir odaya korsa, tazminat gerekmez. Şayet: "Kesene (= cüzdanına) bırak." der; o da, başka bir kesesine bırakırsa, yine tazminat gerekmez. Sirâcü'I-Vehhâc'da da böyledir. Emanetin sahibi, emaneti bırakacağı adama: "Bunu kesene bırak." der; o da, sandığına bırakırsa, yine tazminat gerekmez. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir. Emanet sahibi, emanet bırakacağı adama: "Bunu, kesende muhafaza eyle; sandığında muhafaza eyleme." veya: "Sandıkta muha faza eyle: evde muhafaza eyleme." dediği halde, o şahıs evde muhafaza ederse, yine tazminat gerekmez, Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Emanet bırakan adam: "Emaneti şu evde koru." der; emanet bıraktığı şahıs da, o şeyi, mahallenin başka bir evine korsa, tazminat gerekir. Her ne kadar İkinci ev birinci evden mazbut olsa bile bu böyledir. Kitabü'I-Vedia'da da böyledir. Keza, emaneti veren: "Şu evde muhafaza eyle; şu evde muhafaza eyleme." der; o da daha başka bir eve korsa, tazminat gerekir. Tahâvî Şerhî'nde de böyledir. Emanet sahibi, emaneti bıraktığı adama: "Emaneti bu beldede muhafaza eyle; başka beldede muhafaza eyleme." dediği halde, o şahıs men edilen yerde muhafaza etmeye çalışırsa, bu durumda tazminat gerekir. Bu.bi'l-ittifak böyledir. 15 / 91

16 Şayet emanet bırakan şahıs: "Emaneti, şu sandıkta muhafaza eyle; şu sandıkta muhafaza eyleme." der; sandıklar da aynı evde bulunur ve kendine emanet bırakılan adam bu emaneti, men edilen sandıkta muha faza ederse, bi'1-ittifak tazminat gerekmez. Giyâsiyye'de de böyledir. Emanetin muhafazası hususundaki şart, mümkün olduğu zaman kıymet ifade eder. İmkân olmadığı zaman, bu şart, bir kıymet ifade etmez. Bedâi"de de böyledir. Bir adam, diğerine: "Şu emaneti, sağ elinde muhafaza eyle; sol elinde muhafaza eyleme." veya: "Bu emanete sağ gözünle bak; sol gözünle bakma." yahut: "Bu emaneti, Küfe şehrinden çıkarma." veya: "Emaneti evinde, sandıkta muhafaza eyle." derse, onun bu sözlerine itibar edilmez. Timurtâşî'de de böyledir. Emanet bırakan adam, yer tayin etmez; sadece muhafaza etmesini emreder; emanet bırakılan adam da, yolculuğa çıkarken, emaneti yanına alırsa; eğer yol korkulu ise, emanet zayi olunca bi'1-icma emanet tazmin olunur. Eğer yol güvenceli ise, tazmin etmez. Şayet emanet bırakılan adam, yola çıkma mecburiyetinde ise, bu durumda, bi'1-icma emaneti tazmin etmez. Gideceği yer, ister yakın, ister uzak olsun farketmez. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, gideceği yer uzaksa, tazmin eder; yakınsa tazmin etmez. Fetâvâyi Attâbiyye'de de böyledir. Şayet, yolculukla beraber emanet bırakanın emreylediği şehirde, bu emaneti koruma imkânı varsa (şöyleki: Onun emredildiği şehirde, kendisine emanet bırakılan şahıs, kölesini veya effad-ı aile sinden bir kısmını bıraktığı halde) bu durumda, emaneti yanına alarak yolculuğa çıkarsa, tazminat gerekir. 16 / 91

17 Eğer gücü yetmez ise (şöyleki: Onun efradı ailesi olmaz veya ailesini de yolculuğa çıkarması gerekirse) bu durumda, emaneti yanına alarak yolculuğa çıkması halinde tazminat gerekmez. Tatarhâniyye'de de hnvledir. Emanet bırakılan şey, çok miktarda yiyecek olur ve kendisine emanet edilen şahıs, onu alarak sefere çıkar ve bu yiyecek yolda zayi olursa, istihsanen onu tazmin eder. Muzmarât'ta da böyledir. Bi'1-icma emanet malı ile deniz yolculuğu yapması halinde, ken disine emanet edilen şahıs, onu tazmin eder. Gayetü'l-Beyân'da da böyledir. Bir baba veya vasî, sabinin (= küçük çocuğun) malı ile yola çıktığında, o mal yolda zayi olursa, bu şahıs, onu tazmin etmez. Ancak, ailelerini orada bırakırlarsa o zaman tazminat gerekir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Satışa vekil olan şahıs, müvekkilinin emanet malını, sefere çıkarsa, zayi olması halinde------şayet emaneti taşıyacak hayvanı ve yardımcısı yoksa, tazminatta" bulunmaz. Eğer bunlar varsa tazmin etmesi gerekir. Hulâsa'da da böyledir. Bir adam, başkasına bir emanet verdiğinde, ona: "Bunu karına verme; ben ona güvenemiyorum." veya "...oğluna verme..." yahut "...kölene verme..." der; emanet alan adamın da, bunlardan başka kimsesi olmazsa, bu durumda emaneti bunlara vermesinden dolayı tazminat gerekmez. Eğer bunlardan başka, ailesi efradı varsa, bu durumda, emanet verenin "verme" dediklerine verdiği zaman, tazminat gerekir. Tatarhâniyye'de de böyledir. Emanet veren adam, emaneti bir dükkâna bıraktığında, dükkân sahibi, ona: "Emaneti dükkâna bırakma; ben zayi olmasından kor karım." dediği halde, bu şahıs emaneti oraya kor ve o, gece çahnırsa, bu durumda dükkân sahibi, onu tazmin etmez. Eğer dükkândan başka bu emaneti koruyacak yer varsa ve bu ema neti taşımaya gücü yeterse bu durumda onu tazmin eder. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. 17 / 91

18 Bir adam, diğerine, su verir ve ona: "Bu su ile, benim arazimi sula; başkasınınkini sulama." der; bu adam da önce emredenin arazisini sular; sonra da başkasınınkini sular ve başkasının arazisini sularken suladığı vasıta bozulursa, onu tazmin eder. Şayet bu araç, ikinci adamın arazisini suladıktan sonra bozulursa, tazminat gerekmez. Hulâsada da böyledir. Bir kadın, kiracısına: "Eşyalarını evine koyma." dediği halde, o, eşyaları evine bırakır; sonra da bu kiracı bir cinayet işleyp firar eder; onun evindeki eşya da hükümdara çıkartılırsa, Fakıyh Ebû Bekir el Belhî: "Eğer onun evi kadının evine yakınsa, kiracısına tazminat gerekmez." demiştir. FetâvâyiKâdîhân'da da böyledir. Emânet bırakan adamın, emanet bırakılan şahsa bir ücret vermeyi şart koşması caizdir. Ve bu şartı yerine getirmek gerekir. Cevâhiru'I-Ahlâtî'de de böyledir. Bir malı zoraki alan adam, o aldığı malı, bir başkasının yanma ücretle "korumak üzere bıraksa, bu sahihtir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. En doğrusunu bilen Allah'u Teâlâ'dır. [7] 4- EMANETİN ZAYİ OLMASI HALİNDE EMANET BIRAKILAN ŞAHSIN. BUNU ÖDEYİP ÖDEMİYECEĞİ NevâzÜ'de şöyle zikredilmiştir: Emanet bırakılan zat: "Emanet düştü." derse, tazminat gerekmez. 18 / 91

19 Şayet: "Düşürdüm." derse, onu tazmin eder. (= öder.) Şeyhu'1-İmâm Zahîrüddin el-mürğînânî şöyle demiştir: "Bu durumda, kendisine emanet bırakılan şahıs onu iki yönden tazmin etmez: Çünkü emanet olan şey düşmüştür. Bu sebeple onu emaneti, bırakmadığı müddetçe ve emaneti terkedip gitmedikçe tazmin etmez." Fetva da bunun üzerinedir. Hulâsa'da da böyledir. Şayet, emanet bırakılan şahıs: "Ben, emanetin zayi olup olmadığını bilmiyorum." derse, yine tazminat gerekmez. Eğer: "Ben, onu zayi edip etmediğimi bilmiyorum." derse bu durumda tazminat gerekir. Füsûlü'I-Imâdiyye'de de böyledir. Bir adam, bir elbiseyi dellâla vererek, "onu satmasını" söyler; dellâl da: "Elbise elimden düştü ve zayi oldu, nasıl zayi olduğunu da bilmiyorum." derse Şeyhu'1-İmâm Ebû Bekir Muhammed bin Fadl: "Bu durumda dellâla tazminat yoktur. Şayet: "Unuttum; fakat hangi dükkânda unuttuğumu bilmiyorum." derse tazminat gerekir." demiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Fetvalarda şöyle zikredilmiştir: Bir adam, bir mücevheri bir başka şahsa, satmak için verdiğinde, onu teslim alan zat: "Ben, onu, kıymetini söylesin diye bir tüccara gösterdim. Ve bu mücevher zayi oldu." derse, durum ne olur? İbnü'1-Fadl: "Eğer, bu şahıs düştü derse, tazminat gerekir. Şayet çalınmış veya izdihamdan dolayı elinden düşmüşse, o zaman tazminat gerekmez. Havî'de de böyledir. 19 / 91

20 Kendisine bir emanet bırakılan adam: "Emaneti yanıma koydum; orada unutarak kalktım; emanet zayi oldu." derse, onu tazmin eder. Fetva da buna göredir. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir. Şayet: ''Evinin önüne koydum; sonra da unutarak kalktım. O da zayi olmuş." derse duruma bakılır: Eğer bu şey, emanet konulduğu yerde muhafaza edilmeyecek bir mal ise (altun ve gümüş keseleri ve bun lara benzer şeyler gibi) o zaman, onu tazmin eder; değilse, onu tazmin etmez. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir. Kendisine emanet bırakılan şahıs: "Emaneti evime (veya bağıma) gömdüm; yerini de unuttum." derse, evinin (veya bağının) kapısı bulunması halinde tazminat gerekmez. Şayet "evinden ve bağından başka bir yere gömdüğünü ve unuttuğunu" söylerse tazminat gerekir. Hulâsa'da da böyledir. Kendisine emanet bırakılan adam, gömdüğü yeri açıklamaz, fakat: "Emanet, olduğu yerden çalınmış." derse, gömdüğü yerin ev ve bağ gibi kapısı olması halinde, o emaneti tazmin etmez. Kapısı yoksa, tazmin eder. Muhıyt'te de böyledir. Emanet alan adam: "Emaneti evime koydum; fakat, nereye koyduğumu bilmiyorum." derse, onu tazmin eder. Müzmarat'ta da böyledir. Emanet alan adam, içinde emanet bulunan evi, muhafaza etmesi için, bir başkasına teslim ettiğinde bu evin kapısı kilitli olur ve meşakkatsiz açılmazsa, emaneti tazmin etmez; değilse tazmin eder. Gunye'de de böyledir. Emanet gömülmez ve bulunduğu yere de izinsiz kimse giremez ise, o evin kapısı olsa bile tazminat gerekmez. Muhıyt'te de böyledir. 20 / 91

21 Bir adam, emaneti evine bırakır ve bu eve çok giren çıkan olduğundan bu emanet zayi olursa, bu emanetin muhafaza edilecek cinsten olması halinde tazminat gerekmez; değilse tazminat gerekir. Gunye'de de böyledir. Emanet alan adam, emaneti bir köşeye kor ve o şey çalımrsa, onu tazmin eder. Muhıyt'te de böyledir. Bir kimse, emaneti bir yere gömdüğünde, onun yanında bir alamet olursa, onu ödemez; değilse öder. Sahraya gömülen emanet, her haliyle ödenir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Emanet alan adama karşı, hırsızlar çıkar; o da bu emaneti bir yere gömüp, korkusundan kaçar, sonra da geri dönüp gelir ve emaneti gömdüğü yeri bulamazsa; şayet oraya bir alamet koyma imkânı var iken bu alameti koymadıysa, onu tazmin eder. Eğer alamet koyma imkânı yoksa, tazmin etmez. Eğer hırsızlar gittikten sonra, emaneti gömdüğü yere gelmezse, yine bu emaneti tazmin eder. Zahîriyye'de de böyledir. Emanet alanla veren beraber giderlerken, karşılarından soygun cular gelir ve emanet sahibi, diğerine: "Emaneti bri yere göm." der; o da gömer; sonra da hırsızlar gider ve emanet sahibi ile emaneti alan, oraya geldikleri halde, gömdüklerini bulamazlarsa, bu durumda hiç şüphesiz emaneti alan ödemez. Çünkü, onu mal sahibinin emri ile gömmüştür. Bu durumda, emanet alan yalnız olsa idi, cevap şu tafsilat üzere olurdu: Eğer soyguncular gelip geçerler ve emanet alan şahıs, onu gömdüğü yerden alma imkânı olduğu halde almazsa, bu durumda, emaneti öder. 21 / 91

22 Fakat soyguncular emanetin gömüldüğü yerde dururlar ve emaneti gömenin orada bekleme imkânı kalmaz ve soyguncuların korkusundan, oradan ayrılır; sonra geri gelir ve emaneti bulamazsa, bu durumda da şu iki hal söz konusu olur: Eğer korku geçer geçmez, gelme imkânı var iken, gelmediyse, ema neti tazmin eder; değilse tazminat gerekmez. Muhıyt'te de böyledir. Emanet alan adam, fitne zamanında, yıkılmış bir eve emaneti bırakırsa, yerin üzerine koymuş olması halinde onu tazmin eder. Eğer, onu gömmüşse, tazminattan kurtulur. hızânetü'l-müftîn'nde de böyledir. "Bir adam, başkasının yanına ayakkabıları bırakıp, sonra da onu, ondan istediğinde, bu şahıs: "Ben, ayakkabıların nasıl zayi olduğunu bilmiyorum." derse, tazminat gerekmez." denilmiştir. Sahih olan da budur. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir. Bir adam, ayakkabılarını başka birine vererek, ona: "Bu ayak kabıları tamirciye ver." der o da verirse, bu ayakkabılar zayi olduğu takdirde tazminat gerekmez. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Bir adam, dokuz yaşından yukarı bir sabiye (=. çocuğa) insanlara su versin diye bir su kabı verdiğinde, bu çocuk gafletinden dolayı, o su kabını zayi etse, tazminat gerekmez. Gunye'de de böyledir. Borçlu bir kimse, alacaklısına iki dirhem verdikten sonra, bir dirhem daha vererek: "Dirhemini al." der ve alacaklı, önceki iki dirhemi zayi etmiş olursa, bu iki dirhem, kimin malı olarak zayi olmuş olur? Şayet, önceki dirhemleri verirken: "Dirhemlerini al." demişse, zayi olan dirhemler, alacaklının malı olarak zayi olmuş olur. Tatarhâniyye'de de böyledir. 22 / 91

23 Bir adam, diğerine on dirhem vererek ona: "Bunun beş dirhemi, sana bağıştır. Beş dirhemi de yanında emanet olarak kalsın." der; onu teslim alan zat da bu on dirhemin beş dirhemini zayi eder; sonra da geri kalan beş dirhemi de zayi ederse, bu durumda yedi buçuk dirhem tazmin eder. Çünkü, bu hîbe fasiddir. Zira teslim alınan fasid hîbe hükmün dedir. Zayi olan beş dirhemin yarısı emanettir (ki bu iki buçuk dirhemdir) ve kendinindir. Zayi ettiğinin tamamı da tazminatı gerektirir. Böyle olunca da yedi buçuk dirhem tazminatta bulunur. Şayet on dirhemi veren zat: "Bunun üç dirhemi senin; geri de kalanı emanettir." der ve yolda giderken bu dirhemler zayi olursa; bu durumda üç dirhemi öder. Zira o, fasid hibedir. Eğer bu, ölen bir kimseden vasiyyet olsa idi, o takdirde bir şey ödemezdi. Çünkü muşa olan vasiyet caizdir. Her iki mes'eiede de yedi dirhemi ödemez. Muhıyt'te de böyledir. Bir adam, diğerine on dirhem vererek, ona: "Beş dirhemi senin; beş dirhemini de filana teslim et." dediğinde, bu dirhemler zayi olsa; bu şahıs, hîbe olan beş dirhemi tazmin eder; kalanını tazmin etmez. Şayet, dirhemleri beşer beşer verse ve hangi beş dirhemin de ona aid olduğunu söylemese; alan adam da onları birbirine katsaydı, yalnız hîbe olan beş dirhemi öder; diğer be.ş dirhemi ödemez idi. Muhıyt'te de böyledir. Bırakılan emaneti fare yer ve bozarsa, bu durumda emaneti alan şahıs, farenin deliğim bilir ve emanet sahibine "burda fare deliği vardır." diye söylemiş olursa, tazminat gerekmez. Ancak, bu şahıs fare deliğim bildiği halde emânet sahibine söylemez ve farenin deliğini de kapatmazsa, o takdirde zayi olan emaneti öder. Füsûîü'l-Imâdiyye'de de böyledir. Seyyidü'I-İmâm Ebû'l-Kasım şöyle buyurmuştur: 23 / 91

24 Bir adam, yanına emanet aldığında, o emanetin durumu sıcak havada bozulacak cinsten olur ve bozulursa, bu durumda tazminat gerekmez. Zahîriyye'de de böyledir. "EbûM-Leys'in fetvalarında, şöyle zikredilmiştir: Emanet bırakılan bir şeyin, bozulacağından korkulur, bu emanetin sahibi de huzurda olmaz ve bu durum hakime çıkarılsa, o şeyin satılması caizdir ve evladır. Şayet hakime haber verilmez ve o şey bozulursa, onu tazmin etmek gerekmez. Çünkü emaneti emrolunduğu gibi korumak esastır. Muhıyt'te de böyledir. Şayet o beldede hakim yoksa, onu emaneti alan zat satar; parasını muhafaza eder. Siracü'l-Vehhâc'da da böyledir. Emanete bir noksanlık gelir veya onu fare zedeler, yahut ateş yakarsa, bu durumlarda tazminat gerekmez. Toplanan emanet süt veya meyve, şehirde veya sahrada bulunup satılamaz ve bozulursa, tazminat gerekmez. Timurtâşrde de böyledir. Bir adam, diğerlerine hayvanlarını emanet bırakır ve kaybolur, bu hayvanların sütü sağılır ve şehirde onun fesada gitmesinden korku-lursa, bu durumda onu, hakimin emri olmaksızın satmak caiz olmaz. Şayet satarsa, tazminat gerekir. Eğer hakimin emriyle satarsa tazminat yoktur. Fakat şehirde olmaz da yabanda olursa; o zaman onu satmak caiz olur. Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir. 24 / 91

25 inin vanına bırakılan mesti dükkanına kor; ve bu mest gece çalınırsa, çarşının bekçisi olması halinde, bu şahıs o mesti tazmin etmez. Şeyhu'I-İmâm Zahîru'd-dîn el-murğînânî: "Eğer, o mesti koruyucak bir kimse bulunmaz, çarşıda da bekçi olmazsa, dükkan sahibi tazmin eder." diye fetva verirdi. Bazı âlimler ise: "Bu hususta örfe itibar olunur." demişlerdir. Buna göre, koruyucusu olmayan ve bekçisi bulunmayan çarşıdaki bir dükkana emanet bırakmak adet ise, onu tazmin eylemez. Eğer Örf bunun aksisine ise, tazminat gerekir. Fetva da bunun üzerinedir. Gıyasiyye'de de böyledir. "Şayet kapısı açık bir dükkanın önüne kor; örf ve adetleri de böyle olursa tazminat gerekmez." denilmiştir. Elan Buhârâ'da kapısı açık olan dükkanın önüne emaneti bırakmak örf ve adettir. Zehıyre'de de böyledir. Bir ayakkabıcı, ayakkabı tamiri yapmak üzere köylere gittiğinde kendisine ayakkabı verilir; o da yükleri ile birlikte, o ayakkabıyı bir adamın evine koyarak beldeye girer ve bu ayakkabıyı bıraktığı evden hırsız çalarsa, şayet o ev, içinde insan yaşayan bir ev ise, tazminat gerekmez. Eğer bu şahıs, ayakkabıyı kimsenin oturmadığı bir eve bırakırsa, o zaman, tazmin etmesi gerekir. CevâhirıTI-Fetâvâ'da da böyledir. 25 / 91

26 Köşker (== ayakkabı tamircisi) tamir için aldığı ayakkabıyı giyerse, onu tazmin eder. Ayakkabıları çıkardıktan sonra, bunlar zayi olursa, bu durumda tazminatta bulunmaz. Mültekıt'ta da böyledir. Kapısı açık olan bir evde emanet alan şahısta bulunan bir emanet zayi olur; o anda da, kendisine emanet bırakılan zat bulunmazsa; Muhammed bin Seleme: "Onu tazmin eder." buyurmuştur. Eğer ev sahibi, evine bitişik bulunan bağına bahçesine gitmiş ve bu evde de kimse bulunmamakta ise, bu durumda da zayi olan emanetin tazminatından korkulur." denilmiştir. Ebû Nasr şöyle buyurmuştur: Şayet evin kapıısu kitlenmiyorsa ve emanet de orda zayi olmuşsa, tazminat gerekmez. Yani evde koruyucu güç yoksa, tazminat gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Bir kimse, kendisine emanet edilen bir hayvanı kapısının önüne bağlayıp evine girer; hayvan da orda zayi olursa; bu hayvan görülecek şekilde terkedilmişse tazminat gerekmez. Eğer görünmeyecek şekilde terkedilmiş bulunur ve o yer de şehir olursa, tazminat gerekir; köy ise, tazminat gerekmez. Şayet üzüm çubuğuna bağlamış ve sonra gitmişse, bu durumda örfe itibar edilir. Zahîriyye'de de böyledir. Bir kimse, kendisine emanet edilen merkebi, üzüm bağına bıraktığında, bu bağın etrafı duvarla çevrili, kapısı da kitlenmişse taz minat gerekmez. 26 / 91

27 Eğer bağın duvarı yoksa veya varda duvar yüksek değilse, o zaman bakılır: Eğer emanet alan kimse, yanım yere koyarak uyumuşsa, merkeb zayi olunca onu tazmin eder. Eğer oturarak uyursa, tazminatta bulunmaz. Yolculuk esnasında, yanı üzeri yatar uyursa zayi olan eşeği tazmin etmez. Hulâsa'da da böyledir. Bir kimse, kendisine emanet edilen bıçağı, ayağına giydiği çizmenin içine korsa, tazminat gerekmez. Bu, onu korumada kusur bırakmaması halinde böyledir. Kın^e'de de böyledir. Kendisine dirhemler emanet edilen bir kimse, onu ayakkabısının içine bırakır ve o da düşerse; eğer sağ ayakkabısının içine koymuşsa onu tazmin eder; sol ayakkabısının içine koymuşsa tazmin etmez. Çünkü, sağ ayakkabının içine koyulduğu zaman, hayvana binerken düşme ihtimali kuvvetlidir; sol ayak böyle değildir. Bazıları da: "Her iki halde de tazminat gerekmez." buyurmuşlardır. Hizânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Emanet alan zat, emanet dirhemleri elbisesinin koluna veya başındaki sarığına dikse; zayi olunca tazminat gerekmez. Keza, bu dirhemleri mendiline bağlar; onu da cebine bırakır ve bu dirhemler çalınırsa, tazminat gerekmez. Muhıyt'te de böyledir. Bir adam, diğerine koruması için altın verdiğinde, o şahıs, tüc carlar gibi, bu altını cebine atsa, tazminat gerekmez. Gunye'de de böyledir. Emânet akın veya gümüş olduğunda, emaneti alan zat: "Onları cebime bıraktım; fakat zayi oldu.'' derse tazminat gerekmez. Mültekît'ta da böyledir. 27 / 91

28 Kendisine, dirhemler emanet bırakılan zat, bu dirhemleri cebine koyup, faşıkların meclisine gider; orada da dirhemler çalınır veya kay bolursa; bazı alimler: "Bu durumda tazminat gerekmez. Çünkü, onu kendi malım muhafaza eylediği yerde muhafaza etmiştir." demişlerdir. Bazı alimler ise: Bu, aklı zayi olmadığı zaman böyledir. Aklı zayi olduğu zaman, emaneti zayi ederse; onu tazmin eder. Çünkü, o anda emaneti koruma gücüne, sahib değildir." demişlerdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Emanet alan şahıs, cebinin yırtık olduğunu bildiği halde, emaneti oraya korsa; onu tazmin eder. (= öder.) Muhıyt'te de böyledir. Şayet, emanet aldığı parayı kesesine kor veya takkesine bağlar ve sonra da bu emanet zayi olursa, bunun ödenmesi gerekmez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Bir adam, emanet edilen yüzüğü, küçük parmağına veya onun yanındaki parmağa takarsa; bu yüzük zayi olduğu zaman, onu öder. Şayet orta parmağına, şahadet parmağına veya başparmağına takarsa, tazminat gerekmez. Fetva da bunun üzerinedir. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir. Şayet emanet yüzüğü, yüzük takılı parmağına.takarsa, tazminat gerekmez. İmâm Muhammet! (R.A.) böyle buyurmuştur. Bazı alimlerimiz de: "Yüzüğü, parmağına takar; kaşını avuç içine çevirirse, tazminat gerekmez." demişlerdir. Zehıyre'de de böyledir. 28 / 91

29 Bir kimse, yüzüğü kadına emanet ederse, hangi parmağına takarsa taksın zayi olması halinde tazminat gerekir. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir. Semerkant ehlinin fetvalarında şöyle zikredilmiştir: Bir kadın, sabiyye kız çocuğunu, bir kadına emanet ettiğinde, o kadın meşgul iken, bu kız çocuğu suya düşse, kadına tazminat gerekmez. Muhıyt'te de böyledir. Bir çocuk, bir şeyi emanet bıraktığında, o şey zayi olursa, bi'1-icma tazminat gerekmez. Şayet, bu çocuk, bir emaneti zayi ederse, bu çocuğun ticarete izinli olması halinde bi'1-icma zayi olan emaneti öder. Eğer izinli değil ise ödemez. Ancak velisi izin vermişse işte o zamanda da öder. Bu bi'1-icma böyledir. Eğer velisinin izni olmadan emaneti kabul eylemişse, ona tazminat yoktur. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'e ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre böyledir. Çocuk, o şeyi halde de bulûğa eriştikten sonra da Ödemez. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre ise, halde ödeme yapar. Sirâcü'I-Vehhâc'da da böyledir. Emanet bir köle olur; onu da bir sabî öldürse, onun kıymetini, alimlerimizin tamamına göre bu sabinin erkek akrabaları öderler. 29 / 91

30 Şayet öldürmez de yaralarsa, diyetin beşyüz dirhem veya daha fazla olması halinde yine onun erkek akrabaları diyetini verirler. Eğer beşyüz dirhemden az olursa, bu bütün bilginlerce sabînin malından ödenir. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir. Ekmek emanet bırakıldığında emanet bırakılan zat onu yerse, tazmin eylemez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Bir kölenin yanma emanet bırakıldığında, bu emanet onun yanında zayi olsa, bi'1-ittifak ona tazminat gerekmez. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir. Şayet bırakılan emaneti, köle kendisi zayi ederse, ister ticarete izinli olsun, ister ticaretten men edilmiş bulunsun, isterse onu efendisinin' izniyle teslim almış olsun, bi'1-icma tazmin eder. Bu tazminat, o kölenin üzerinde azad olana kadar borç olarak kalır. Eğer, bu köle ticaretten men edilmiş ve bu emaneti de efendisinin izni olmadan almış ise, halde ödemez; ancak azad edildikten sonra öder. Ancak, bunun için, bu kölenin akıllı ve bülüğa erişmiş olması gerekir. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Muhammed (R.A.)'e göre böyledir. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.): "Kendisii satılır, hali hazırda zayi eylediği emanet ödenir." buyurmuştur. Cevhereıtü'n-Neyyire'de de böyledir. Emanet bir köle olur; onu da ticaretten men edilen bir köle ölü-dürürse, eğer kasten öldürdüyse, kendisi de öldürülür. Siracü'î-Vehhâc'da da böyledir. 30 / 91

31 Emanet bir köle, bir cinayet işlerse, efendisi muhayyerdir: İsterse köleyi verir; isterse fidyesini verir. Hızânetü'l-Müftîn' de de böyledir. Ümm-ü Veled ve müdebber, her hallerinde köle gibidirler. Siracü'l-Vehhâc'da da böyledir. Bir adam, bir emanet bıraktığında, emanet bırakılan şahsın küçük oğlu, o emaneti zayi ederse, onu zayi edenin hal-i hazırda tazmin etmesi gerekir. Mebsût'ta da böyledir. Mükâtep onu emaneti zayi ettiği an, onu öder. Fetâvâyi Attâ-biyye'de de böyledir. Emanet bırakılan zat, bu emaneti başının altına kor veya onun üzerine yatarsa, zayi olunca tazmin etmesi gerekmez. Keza, bu şahıs, emaneti önüne bırakarak uyursa, yine emaneti tazmin etmez. Şemsü'l-Eimme İmam Serahsî bu görücü kabul etmiştir. Alimlerin çoğu, ikinci durumda: "Eğer oturarak uyuduysa, tazmi nat gerekmez; şayet yatarak uyuduysa tazminat gerekir." demişlerdir. Bu, hazer halinde böyledir. Yolculuk halinde ise, ister yatarak, ister oturarak uyusun tazminat gerekmez. Muhıyt' te de böyledir. Ebû'I-Kâsım'dan soruldu: 31 / 91

32 Hayvanın üzerinde bulunan emanet e İbişe, hayvanın üzerinden yola düşer, adam da o elbiseyi alıp altına koyarak uyur ve uyurken de, o elbise çalmırsa ne lazım gelir? İmâm, şu cevabı verdi: Elbiseyi altına koyan adam, onu korum a maksadı ile koymuşsa, tazminat gerekmezi Hâvî'de de böyledir. Ebû Zerr'in Şerhi'nde şöyle denilmiştir: İçinde emanet bulunan bir ev yandığında, kendisine emanet bırakılan adam, imkânı olduğu halde onu çıkarıp başka yere koymaz veya bir adama vermez ve bu emanet yanarsa, onu tazmin eder. Timurtâşî'de de böyledir. Emanet bırakılan şahsın yanında bulunan, emanet çalındığı halde, onun yanında bulunan diğer mal çalınmazsa, bize göre, bu durumda tazminat gerekmez. Kâfî'de de böyledir. Çamiu'l-Esğâr isimli kitabta zikredildiğine göre EbıVI-Kasım şöyle demiştir: Yanında emanet bir şey bulunan bir kime, birisi bu emaneti alırken, imkânı olduğu halde, onu men etmezse, onu tazmin eder. Eğer imkânı yoksa, onu alanın, kendisini dövmesinden korkarsa o zaman, tazmniat gerekmez. Muhıyt'te de böyledir. Kendisine bir emanet bırakılan adam, o emaneti başkasının almasına delalet ederse, onu tazmin eder. Hulâsa'da da böyledir. Kendisine bir emanet bırakılan şahıs, bu emanetin bulunduğu ahırın kapısını açar veya emanet kölenin bağını çözerse, tazminat gerekir. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir. Bir adam, emaneti 32 / 91

33 evinin sahanlığına bırakıp, oranın kapısını bağlar, fakat kilitlemez, kendisi de gider ve bu emanet çalınırsa, o şahıs, bu emaneti tazmin eder mi, etmez mi? İmâm Ebû'l-Kâsım şu cevabı verdi: Eğer, kapıyı sıkı bağladı ise tazminat gerekmez; aksi halde taz minat gerekir. Fetâvâyi Nesefî'de de böyledir. Bir adam, birisinin yanma bir emanet bıraktığında, emaneti alan şahıs, o emaneti kendi dükkanına götürüp bırakır ve dükkanının kapısını kapatmadan, sabî bir çocuğu muhafaza için oraya koyarak cuma namazı kılmaya gider ve emanet zayi olursa; Şeyhu'1-İmâm Ebu Bekir Muhammed Bin Fadl: "Dükkanda bırakılan çocuk, eşyayı muha faza edecek güçte ise, tazminat gerekmez; değilse, tazmniat gerekir." demiştir. Kadı İmâm Aliyyü's-Sa'di ise: "Her iki halde de tazminat gerekmez. Çünkü, emaneti sağlam bir yere bırakmıştır." demiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Yanına emanet bırakılan zat, evinin anahtarını başkasına vererek bir yere gider ve döndüğü zaman da bu emaneti yerinde bulamazsa, bu durumda, anahtarı verdiği için tazminat gerekmez. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Bir adam, elbisesini diğerinin dükkanına emanet bırakır, hü kümdar da her ay, insanlardan vergi toplamakta olur ve vergi memur ları, o dükkandan emanet olan elbiseyi alırlar ve bu elbiseyi başkasına rehin olarak bırakırlar ve bu elbise oradan çalınırsa, şayet dükkân sahibi, o emanetin alınmasına mani olmazsa, tazminat gerekmez. Emanet sahibi onu hükümdarın adamlarına ödettirir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Necmü'd-dîn şöyle demiştir: Bir kimse, bir bohçanın içerisinde sarılı bulunan bir elbiseyi, birisine emanet eder; o da, o 33 / 91

34 bohçayı başının altına koyup yastık gibi üzerine yatar; sonra da sahibine iade eder; elbisenin sahibi ise: "Bohçanın içinde şu, şu elbiseler vardı. Bir kısmı zayi oldu." derse, bunu isbat etmesi gerekir. İsbat edemediği müddetçe, tazminat gerekmez. Şayet, emanet bırakılan zat o bohçayı bırakır gider ve zayiat vakî olursa, tazminat gerekir. Muhiyt'te de böyledir. Bir kimse, içinde marangoz âleti bulunan bir sandığı, bir adamın yanına emanet bırakır; sonra da sahibi gelip sandığını alır ve "aletle rinden bir kısmının olmadığını" iddia eder; emanet alan adam da: "Ben, senden sandık teslim aldım; içinde ne olduğunu bilmem." derse, bu durumda tazminat gerekmez. Yemin de gerekmez. Keza, bir kimse, kese içinde, dirhemleri emanet eder, fakat onları tartmaz; sonra da dirhem sahibi, "dirhemlerinin daha çok olduğunu" iddia ederse, bu durumda da yemin gerekmez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Bir kadın, ücretle, bir erkeğin elbisesini yıkayıp, kurusun diye bu elbiseleri bir yere asar ve bu elbise zayi olursa, kadın, onu tazmin eder (= öder) Hulasa'da da böyledir. Bir kadın, bir çok insanın elbisesin* yıkar ve kurusun diye bir evin üzerine sererse, şayet o yer elbise sermeye tahsis edilmiş bir yerse, elbiselerinin zayi olması halinde kadına tazminat yoktur; değilse tazmin eder. Füsûlü'l-îmâdiyye'de de böyledir. Bir adamın elinde, başkalarının malı bulunduğunda ona: "Eğer bu mallan vermessen, seni bir ay haps ederim, (veya şiddetle döverim." derse, bu durumda, bu şahsın, o malları, hükümdara vermesi caiz olmaz. Eğer verirse, tazmin eder. Şayet hükümdar: "Elini keserim, (veya sana elli kırbaç vururum." derse, o zaman tazminat 34 / 91

35 gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Hükümdar, elinde emanet bulunan şahsa: "Eğer elindeki emaneti vermessen, malını telef ederim." der; elinde emanet bulunan şahıs da, onu hükümdara verirse, tazminat gerekir. Eğer, malından kendisine, kifayet miktarı kalacak olursa bu böyledir. Şayet, hükümdar malının tamamım alacak olursa o zaman mazurdur; tazminat gerekmez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Kendisine Kur'an-ı Kerim emanet edilen bir kimse, o Kur'an-ı Kerimi okurken, zayi etse, onu tazmin etmez. Rehinin hükmü de böyledir. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir. Bir kimseye bir takım kağıtlar emanet bırakıldığında, kendisine emanet edilen şahıs, bu kağıtları, bir sandığa koyduktan sonra, bu sandığın üzerine içmek için su bırakır, bu su da kağıtların üzerine damlar vq kağıtlar zayi olursa, tazminat gerekmez. Kmye'de de böyledir. Kendisine bir emanet bırakılan adam: "Emaneti götürdüm; fakat, nasıl götürdüm bilmiyorum." derse, alimler, bu durum hakkında ihtilaf eylediler. Esahh olan, bu şahsın o emaneti tazmin etmemesidir. Şayet: Emaneti sattım; parasını aldım." derse, " Onu yedim." demedikçe yine tazminat gerekmez. Hulâsada da böyledir. Emanet bırakılan adam, emanet sahibine: "Onu bana bağışladın, (veya bana sattın.) der; mal sahibi de bunu inkar eder; sonra da bu emanet zayi olursa, tazminat gerekmez. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir. 35 / 91

36 vanına,. bir leğeni emanet olarak bıraktığında, bu emaneti alan şahıs bu çamaşır leğenini tandırın başına koyup, üzerine birşey bırakınca, bu leğen kırılırsa, duruma bakılır: Şayet, leğeni tandırın üzerine, bu tandırı kapatmak için koymuşsa onu tazmin eder. Âdet olduğu için koymuşsa, tazminat gerekmez. Zehıyre'de de böyledir.. Bir adam, diğerine bir tabak emanet ettiğinde, kendisine emanet bırakılan şahıs, o tabağı bir kabın üzerine korsa, duruma bakılır: Eğer kullanmak üzere koymuşsa, o tabak zayi olunca onu öder. Kul lanmak için koymamışsa, onu tazmin eylemez. Bunu anlamanın yolu şudur: Eğer, tabağın üzerine konulduğu şey, su kabı veya un kabı gibi bir şeyse, bu durumda o tabak, kullanmak için bırakılmış sayılır. Şayet boş bir şey veya ağzı kapanmak istemeyen bir şeyse, o zaman kullanmak için konulmuş olmaz. Muhıyt'te de böyledir.. Emanet bırakılan şahsın elinden, emanet olan şey düşer kırlırsa, onu tazmin eder. Şayet emanet bırakılan şahıs, "onu, ödünç aldığını" iddia ederse, onu tazmin etmez. Şayet ihmal ettiği için düşürmüşse, yine ödeme yapar. Zehıyre'de de böyledir. Fetâvâyi NesefTde şöyle zikredilmiştir: Bir değirmenci, değirmenin suyuna bakmak için değirmenden çıktığında, değirmendeki buğdaylar çalınırsa, kapıyı açık bırakıp gitmiş olması halinde, çalınan buğdayı tazmin eder. Hulâsa'da da böyledir. Han bunun hilafmadır. 36 / 91

37 Herhangi bir yerde, kilit olduğu halde, emaneti alan kimse, o kapıyı açık bırakır; hırsız da gelip bir şey çalarsa,- onu tazmin eder. Kilit olmayan yer böyle değildir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. Emanet bırakılan bir hayvan, hastalandığı veya yaralandığı zaman, kendisine emanet edilen şahıs, bir başkasına, "o hayvanı, tedavi etmesini" söyler; hayvan da ölürse, bu durumda hayvanın sahibi muhayyerdir: İsterse, bu hayvanı emanet bıraktığı adama ödettirir; isterse, tedavi ettiren şahsa ödettirir. Şayet emanet etiği adama ödettirirse, öbür adama müracaat edemez. Fakat, tedavi eden adama müracaat ederse, o takdirde tedavi eden adam, onun emanet olduğunu bilmiyorsa o zaman, kendisine, "tedavi etmesini" emreden şahsa müracaat eder. Cevheretü'n-Neyyire'de de böyledir. Bir adam, diğerine, dişi bir koyun emanet ettiğinde, o şahıs, bu koyunu, koruma maksadı güderek, kendi koyunları ile çobana teslim eder; bu koyun da çalımrsa, çobanın, Özel olarak kendi çobanı olmaması halinde, bu şahıs koyunu tazmin eder. Kınye'de de böyledir. Bir adamın, diğerine emanet ettiği bir merkep kaybolduğunda, emanet bırakılan adam, o merkebin sahibine: "Benim merkebimi al; senin merkebini bulup sana teslim edene kadar kullan." der ve o merkep de onun yanında kaybolur; sonra da önceki merkebi, kendine emanet bırakılan kişi bulup sahibine geri teslim ederse; bu durumda ikinci adam, kaybolan merkebi ödemez. Çünkü onun sahibi, o merkebi bu şahsa emanet vermiştir. Hulasa'da da böyledir. Bir hurmalık, kendisine emanet edilmiş bulunan bir kimse, o hurmalardan koparıp yerse; şayet,-emeği mukabili yemişse, tazminat gerekmez; aksi takdirde, tazminat gerekir. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir. Bir adam, kendine emanet bırakılan hayvana biner ve o da ölürse, onu tazmin eder. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir. 37 / 91

38 Bir adam kendine emanet bırakılan elbiseyi giyer çıkarır ve tekrar giyer; sonra da bu elbise zayi olursa, onu tazmin eder. Cevâhiru'l-Atalâtî'de de böyledir. Bir adam kendine bırakılan emanet elbiseyi giyer ve bir havuzda yüzmek için onu çıkarıp bir kenara kor; kendisi suya dalınca da, bu elbise çalımrsa, bu durumda tazminat gerekmez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. Şöyle denilmiştir: Burada ihramlı bir kimsenin meselesine delil vardır. Şöyleki: İhramlı bir kimse, dikişli bir elbiseyi giyer, sonra onu çıkarıp sonra da tekrar giyerse; onu giymek kasdı ile çıkarmış olması halinde, ceza tekerrür eder. Buna binaen, en uygun olan bundan vazgeçmektir. Zehıyre'de de böyledir. Bir kimse, emanet bir elbiseyi, kendi elbisesiyle birlikte nehrin kenarına koyarak yıkanmak için nehire girer, nehirden çıkınca da kendi elbisesini giydiği halde emanet edilen elbiseyi orada unutur veya suya aldığı zaman onu çalarlarsa, tazminat gerekir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir. İbnü Semâa, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Bir adam, diğerine bin dirhem emanet bırakır, o adam da birşey satın alarak, o bin dirhemi verir; sonra da bu bin dirhem, hîbe edilmek veya kendisinden bir şey satın alınmak yoluyla bu şahsa geri verilir; bu şahıs da onu emânet edilen yere kor ve bu bin dirhem orada zayi olursa, tazminat gerekmez. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. İmâm Muhammed (R. A.)'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: Emaneti alan zat, emanet sahibinin emri ile onu, borç yerine verdiğinde, bu şey, zayıf olduğu için, tekrar emanet bırakılan şahsa iade edilir ve sonra zayi olursa, bu durumda tazminat gerekir. Zahîriyye'de de böyledir. Bir adamın yanında, emanet bırakılmış dirhemler, dinarlar veya tartılan, ölçülen şeyler bulunduğunda, bu şahıs, kendi ihtiyacı için, bun ların birazını sarfederse, sarfettiği kadarını tazmin eder. Geri kalanı tazmin etmez. 38 / 91

Gücü yeten kimsenin, sahibinden kaçan bir köleyi yakalaması, evlâ ve efdâldır. Siraciyye'de de böyledir.

Gücü yeten kimsenin, sahibinden kaçan bir köleyi yakalaması, evlâ ve efdâldır. Siraciyye'de de böyledir. KİTÂBÜ'L-İBÂK (SAHİBİNDEN KAÇAN KÖLELER) Sahibinden Kaçan Köle. Kölenin Sahibi Ortaya Çıkarsa. KİTÂBÜ'L-İBÂK (SAHİBİNDEN KAÇAN KÖLELER) Sahibinden Kaçan Köle Gücü yeten kimsenin, sahibinden kaçan bir köleyi

Detaylı

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ 8 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29261 YÖNETMELİK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA BİRİNCİ

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir. Gasl, yıkamak demektir. Gusül ve iğtisal da, yıkanma anlamını taşır. Din deyiminde gusül: Bütün bedenin yıkanmasıdır, boy abdesti alınmasıdır. Buna taharet-i kübra (büyük temizlik) denir. Böyle bir temizliği

Detaylı

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? Rıza KARAMAN Kamu İhale Mevzuatı Uzmanı 1. GİRİŞ İdareler, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarına çıkarken

Detaylı

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBALAR ELEKTRİK AKIMI Potansiyelleri farklı olan iki iletken cisim birbirlerine dokundurulduğunda

Detaylı

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER 1. İstihdam Piyasası Federal İstatistik Dairesi nin verilerine göre, Almanya da toplam çalışanların

Detaylı

Abdeste mani olmayan şeyler

Abdeste mani olmayan şeyler Abdeste mani olmayan şeyler Sual: Boya işiyle uğraşıyorum. Elimde öyle kolay kolay çıkmayan boya izleri kalıyor. Namaz kılabilir miyim? Elbette kılabilirsiniz. Boyaları çıkarma imkanı yoksa, o haliyle

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

OTOPARK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler

OTOPARK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler OTOPARK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler Amaç ve Dayanak Madde 1-3194 sayılı İmar Kanununun 37 nci ve 44 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan bu Yönetmeliğin amacı, yerleşme yerlerinde araçların

Detaylı

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ Belirli amaçları gerçekleştirmek üzere gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ve belirlenen hedefe ulaşmak için, ortak ya da yöneticilerin dikkat ve özen

Detaylı

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Rapor No:01 Rapor Tarihi: 10.03.2011 muz İl Genel Meclisimizin 01.03.2011 tarih ve 2011/33 sayılı kararı doğrultusunda 08-09-10 Mart 2011 tarihlerinde toplanmıştır. İdaremiz araç parkında bulunan makine

Detaylı

Brexit ten Kim Korkar?

Brexit ten Kim Korkar? EDAM Türkiye ve Avrupa Birliği Bilgi Notu Brexit ten Kim Korkar? Haziran 2016 Sinan Ülgen EDAM Başkanı 2 23 Haziranda İngiliz halkı, İngiltere nin AB de kalıp kalmayacağına dair bir halkoyuna katılacak.

Detaylı

Yanlış Anlaşılan Faizci

Yanlış Anlaşılan Faizci Yanlış Anlaşılan Faizci Aslam Effendi Başka bir gün Tota 1, faizci Sherzad ile karşılaştım. Bu herif hasta olmalı. Düşünsene, para ödünç vererek faiz temin ediyor. Din bu işi yasaklıyor ama yine de aramızda

Detaylı

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-1-69 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 16-02/30-9 Karar Tarihi : 14.01.2016 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer

Detaylı

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI 1. Firma karını maksimize eden üretim düzeyini seçmiştir. Bu üretim düzeyinde ürünün fiyatı 20YTL ve ortalama toplam maliyet 25YTL dir. Firma: A)

Detaylı

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26 Ümmü Kühhâ radıyallahu anhâ hakkında ferâiz âyetleri nâzil olan bir hanım sahâbî... Cahiliye devrinin kötü âdetlerinden birinin ortadan kalkmasını sebeb olan bir bahtiyar... Mirastan, hanım ve kızlara

Detaylı

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL

Detaylı

3- Kayan Filament Teorisi

3- Kayan Filament Teorisi 3- Kayan Filament Teorisi Madde 1. Giriş Bir kas hücresi kasıldığı zaman, ince filamentler kalınların üzerinden kayar ve sarkomer kısalır. Madde 2. Amaçlar İnce ve kalın filamentlerin moleküler yapı ve

Detaylı

Üç-fazlı 480 volt AC güç, normalde-açık "L1", "L2" ve "L3" olarak etiketlenmiş vida bağlantı uçları yoluyla kontaktörün tepesinde kontak hale gelir

Üç-fazlı 480 volt AC güç, normalde-açık L1, L2 ve L3 olarak etiketlenmiş vida bağlantı uçları yoluyla kontaktörün tepesinde kontak hale gelir Kontaktörler Röle kontakları üzerinden büyük bir miktar elektrik gücü anahtarlamak için kullanıldığında kontaktör terimi ile adlandırılır.. Kontaktörler tipik olarak çoklu kontaklara sahiptir ve kontakları

Detaylı

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ SAYI : BİR 7-11 MAYIS 2009 ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ Ben siyasi hayatım ve ülke sevdamla ilgili olarak tüm Türkiye yi memleketim bilirim ancak Çemişgezek benim doğup, büyüdüğüm yer. Elazığ Valisi Muammer

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir.

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir. İZMİR ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç ve Kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönerge; İzmir Üniversitesi nin Fakülteleri, Meslek Yüksekokulu ve bölümlerinde ÖSYM ve Üniversite tarafından

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç: Madde 1. (1) Bu yönergenin amacı, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin önlisans, lisans ve lisansüstü

Detaylı

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu. "Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu." "Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu.

Detaylı

T.C. KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

T.C. KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK Meclis Karar No: Meclis Karar Tarihi: T.C. KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan: 30.11.2015 BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA İLİŞKİN GENELGE (2015/50) Bu Genelge, 25.05.2015

Detaylı

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler 1. AB Hukuku ve Tercüman ve Çevirmenler için Metotlar Eğitimi (Ankara, 8-9 Haziran 2010) EIPA tarafından çeşitli kamu

Detaylı

ISL107 GENEL MUHASEBE I

ISL107 GENEL MUHASEBE I ISL107 GENEL MUHASEBE I Doç.Dr. Murat YILDIRIM muratyildirim@karabuk.edu.tr 8. HAFTA Menkulkıymetleraşağıdaki amaçlardoğrultusunda edinilebilir. Güvenlik Amacı: işletmeler sahip oldukları nakit mevcutlarının

Detaylı

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk. Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk. Sayı: 64597866-120[94-2014]-131 Tarih: 28/08/2014 T.C. GELİR

Detaylı

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU 2015-2016 EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILI MERKEZİ YERLEŞTİRME PUANIYLA YATAY GEÇİŞ İŞLEMLERİ (EK MADDE-1 E GÖRE) ve BAŞVURULARI Yükseköğretim Kurumlarında Ön lisans ve Lisans

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Çiçeğin Yapısı Tohumlu bitkilerin eşeyli üreme organı çiçektir. Açık tohumlu bitkilerin çiçeklerine kozalak adı verilir. Erkek kozalaklarda

Detaylı

FASIL 335 ARAÇLAR VE TRAFİK DÜZENLEME YASASI

FASIL 335 ARAÇLAR VE TRAFİK DÜZENLEME YASASI FASIL 335 ARAÇLAR VE TRAFİK DÜZENLEME YASASI ÖZEL OLMAYAN ARAÇLARIN VE ARABALARIN NUMARALANDIRILMASINI VE ÖZEL OLMAYAN ARABALARLA İLGİLİ YOLCU TAŞIMA ÜCRETLERİNİN DÜZENLENMESİNİ ÖNGÖREN YASA (10/1983,

Detaylı

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri http://yenidunyadergisi.com// 2015 HAZİRAN sayısında yayınlanmıştır Ebû Hüreyre (ra) den Rasûlullâh In (sav) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Kim inanarak

Detaylı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. 8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler

Detaylı

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ PROGRAMI PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ PROGRAMI PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ PROGRAMI PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ 2 İÇERİK Eğitim temel olarak; Sözleşme yönetimini, Projelerin izleme çerçevesini, Proje yönetimi, uygulama usul ve

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım

Detaylı

ENFLASYON ORANLARI 03.07.2014

ENFLASYON ORANLARI 03.07.2014 ENFLASYON ORANLARI 03.07.2014 TÜFE Mayıs ayında aylık %0,31 yükselişle ile ortalama piyasa beklentisinin (-%0,10) bir miktar üzerinde geldi. Yıllık olarak ise 12 aylık TÜFE %9,16 olarak gerçekleşti (Beklenti:

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ Amaç MADDE 1 - (1) Bu Yönergenin amacı, anadal lisans programlarını üstün başarıyla yürüten öğrencilerin, aynı zamanda ikinci

Detaylı

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr. Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2014-1-132 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 15-12/159-72 Karar Tarihi : 18.03.2015 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr.

Detaylı

ÇİÇEK GRUBU 2013-2014 EĞİTİM DÖNEMİ EKİM AYI BÜLTENİ 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI DÜNYA HAYVANLAR GÜNÜ DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KULELER Atatürk ün hayatını öğrenme Atatürk ün ülkemize kazandırdıkları

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Karaküçük: Devleti Yönetecek Güç

Detaylı

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9 OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7 PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9 Tasarım: Erkal Yavi Tasarım Uygulama: Gelengül Çakır Baskı ve Cilt: Türkmenler Matbaası 1. Basım: 2007 3. Basım: Eylül 2011 Can Sanat

Detaylı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: - 2008 YILINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TEMELLERİ ATILDI - İLAÇ VE TIBBİ MALZEME KONUSUNDA

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

SERMAYE ŞİRKETLERİNDE KÂR DAĞITIMI

SERMAYE ŞİRKETLERİNDE KÂR DAĞITIMI SİNCAN İMKB TİCARET MESLEK LİSESİ ŞİRKETLER MUHASEBESİ DERSİ SERMAYE ŞİRKETLERİNDE KÂR DAĞITIMI Mehmet Ali GÜLER 1 ANONİM ŞİRKETLERDE KAR DAĞITIMI 1. Kâr: İşletmenin faaliyet döneminde öz kaynaklarında

Detaylı

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 22-11-2013 Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU İş bu rapor, Galata Yatırım A.Ş. tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu nun 12/02/2013 tarihli ve 5/145 sayılı kararında yer alan; payları ilk kez halka

Detaylı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünyada çavdar ve yulafın üretimi, buğday, pirinç, mısır ve arpa gibi diğer tahıl ürünlerine kıyasla son derece sınırlıdır. Yılda ortalama 14-15 milyon ton dolayında olan dünya

Detaylı

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları S1: Erasmus kapsamında yapılan projelerle yarışamaya katılınabilir mi? C1: Erasmus kapsamında gidilen yurtdışı üniversitelerdeki

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI Sayın İlgili; Bu anket çalışması, akılcı ilaç kullanımı konusunda mevcut durumun değerlendirilmesi

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ Deneyde dolu alan tarama dönüşümünün nasıl yapıldığı anlatılacaktır. Dolu alan tarama

Detaylı

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM Varlıkların zihindeki tasarımı kavram olarak ifade edilir. Ağaç, kuş, çiçek, insan tek tek varlıkların tasarımıyla ortaya çıkmış kavramlardır. Kavramlar genel olduklarından

Detaylı

İç basınç (P; atm), ozon oranı (O; %) ve sıcaklık (T; C) parametrelerinin değiştirilmesiyle elde edilmiştir.

İç basınç (P; atm), ozon oranı (O; %) ve sıcaklık (T; C) parametrelerinin değiştirilmesiyle elde edilmiştir. ADEM DUYGU / SAKARYA ÜNİVERSİTESİ_2014 BULAŞIK MAKİNESİ CFD ANALİZİ DENEY RAPORU Deneyler, bulaşık makinesi 15 h (35 m/s inlet su çıkış hızı) su debisi ve 150 d/d lık (15,7 rad/s) püskürtme kolu dönme

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

TÜRKİYE KANO FEDERASYONU BAŞKANLIĞINCA TOHM MERKEZLERİNE ALINACAK VE FEDERASYON FAALİYETLERİNDE KULLANILMAK ÜZERE ALINACAK MALZEME ALIMI SÖZLEŞMESİ.

TÜRKİYE KANO FEDERASYONU BAŞKANLIĞINCA TOHM MERKEZLERİNE ALINACAK VE FEDERASYON FAALİYETLERİNDE KULLANILMAK ÜZERE ALINACAK MALZEME ALIMI SÖZLEŞMESİ. TÜRKİYE KANO FEDERASYONU BAŞKANLIĞINCA TOHM MERKEZLERİNE ALINACAK VE FEDERASYON FAALİYETLERİNDE KULLANILMAK ÜZERE ALINACAK MALZEME ALIMI SÖZLEŞMESİ. Madde 1- Sözleşmenin Tarafları Türkiye Kano Federasyonu

Detaylı

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir? DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Katılımcı tarafından ödenen katkı paylarının %25 i oranında devlet tarafından katılımcının emeklilik hesabına ödenen tutardır. Devlet katkısı başlangıç tarihi

Detaylı

4. Numaralandırdığımız her boru parçasının üzerine taşıdıkları ısı yükleri yazılır.

4. Numaralandırdığımız her boru parçasının üzerine taşıdıkları ısı yükleri yazılır. 4. KOLON ŞEMASI VE BORU ÇAPI HESABI Tesisatı oluşturan kazan, kollektörler, borular,,vanalar, ısıtıcılar,genleşme deposu ile diğer donanım ve armatürlerin tümünün düşey görünüşünü iki boyutlu olarak gösteren

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

Avrupa Adelet Divanı

Avrupa Adelet Divanı Avrupa Adelet Divanı Avrupa Adalet Divanı Çev: Alpay HEKİMLER * Karar Tarihi : 22.11.2012 Sayısı : C-385/12 Kısmi süreli çalışan işçilerin diğer işçilere oranla daha uzun süreli emeklilik sigortasına prim

Detaylı

ÜRÜN SORUMLULUK POLİÇESİ:

ÜRÜN SORUMLULUK POLİÇESİ: ÜRÜN SORUMLULUK POLİÇESİ: Sigortalının ürettiği malların/ürünlerin kullanılması esnasında 3.şahısların uğrayacağı zararlar neticesinde yasal olarak ödemekle sorumlu olduğu bedeni ve/veya maddi zararları

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi: 07.04.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi: 07.04. 452 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2015/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi: 07.04.2014 ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN

Detaylı

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012. Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, 2012 Hazırlayanlar Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi Laura D. Tyson, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Saadia Zahidi, Dünya Ekonomik Forumu Raporun

Detaylı

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir.

İçinde x, y, z gibi değişkenler geçen önermelere açık önerme denir. 2. Niceleme Mantığı (Yüklemler Mantığı) Önermeler mantığı önermeleri nitelik yönünden ele aldığı için önermelerin niceliğini göstermede yetersizdir. Örneğin, "Bazı hayvanlar dört ayaklıdır." ve "Bütün

Detaylı

Bu konuda cevap verilecek sorular?

Bu konuda cevap verilecek sorular? MANYETİK ALAN Bu konuda cevap verilecek sorular? 1. Manyetik alan nedir? 2. Maddeler manyetik özelliklerine göre nasıl sınıflandırılır? 3. Manyetik alanın varlığı nasıl anlaşılır? 4. Mıknatısın manyetik

Detaylı

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan;

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan; SAYI : 2012/ KONU : Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvuru /05/2012 KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULUNA (GÖNDERİLMEK ÜZERE) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA 30 Nisan- 21 Mayıs 2012 tarihleri arasında yapılan

Detaylı

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba 1.1 Ara rman n Amac Ara rmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba olarak hizmet vermekte olan; 1. Bütçe ve Performans Program ube Müdürlü ü 2. Stratejik Yönetim ve Planlama

Detaylı

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1 e-makâlât Mezhep Araştırmaları, VII/1 (Bahar 2014), ss. 261-265. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR Ali Rabbânî Gülpâyigânî, Önsöz Yayıncılık, İstanbul 2014 456 sayfa, Adem Sezgin

Detaylı

Ağaç işleme makinaları. Quality Guide. Takımın değeri

Ağaç işleme makinaları. Quality Guide. Takımın değeri Ağaç işleme makinaları Quality Guide Takımın değeri 2 QuALiTy GuiDe Takımın değeri Kullanılan takım ve aletlerin birbirine çok benzediği günler artık geride kalmıştır. Günümüzde farklı uygulamalar için

Detaylı

SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini. Bölüm C: Diğer Bilgiler

SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini. Bölüm C: Diğer Bilgiler SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini Bölüm C: Diğer Bilgiler SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini İdari Uygunluk Değerlendirme Tablosu Teklif No: Adı: Yeni Ürün ile İhracat ve Kapasitenin

Detaylı

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ (Ders Notu) Manyetik Özellikler Doç.Dr. Özkan ÖZDEMİR MANYETİK ÖZELLİK Giriş Bazı malzemelerde mevcut manyetik kutup çiftleri, elektriksel kutuplara benzer şekilde, çevredeki

Detaylı

4. DİĞER SORULAR 1. SORU: Bağımsız Değerlendirici alım ilanında Bağımsız Değerlendiriciler, teslim edilen projelerin hazırlık veya uygulama aşamasında görev almamış veya almayacak olan kişiler arasından

Detaylı

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Dersin Amacı Bu dersin amacı, öğrencilerin; Öğretmenlik mesleği ile tanışmalarını, Öğretmenliğin özellikleri

Detaylı

Konu 4 Tüketici Davranışları Teorisi

Konu 4 Tüketici Davranışları Teorisi Konu 4 Tüketici Davranışları Teorisi Hadi Yektaş Zirve Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans Programı Güz 2012 1 / 93 Hadi Yektaş Tüketici Davranışları Teorisi İçerik 1 2 Kayıtsızlık Eğrisi Analizi Tüketici

Detaylı

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR Çocuğun çalışması, hemen bütün ülkelerde yaşanmakta olan evrensel bir olgudur ve önemli bir sosyal

Detaylı

İŞLETMENİN TANIMI 30.9.2015

İŞLETMENİN TANIMI 30.9.2015 Öğr.Gör.Mehmet KÖRPİ İŞLETMENİN TANIMI Sonsuz olarak ifade edilen insan ihtiyaçlarını karşılayacak malları ve hizmetleri üretmek üzere faaliyette bulunan iktisadi birimler işletme olarak adlandırılmaktadır.

Detaylı

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Muhasebat Genel Müdürlüğü. Sayı : 90192509-210.05.02-13278 26/11/2014 Konu : Taşınmazlara İlişkin İşlemler.

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Muhasebat Genel Müdürlüğü. Sayı : 90192509-210.05.02-13278 26/11/2014 Konu : Taşınmazlara İlişkin İşlemler. T.C. MALİYE BAKANLIĞI Muhasebat Genel Müdürlüğü Sayı : 90192509-210.05.02-13278 26/11/2014 Konu : Taşınmazlara İlişkin İşlemler. Sayıştay tarafından hazırlanan kamu idaresi raporları ile Bakanlığımıza

Detaylı

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Önündeki deftere, son yazdıklarına baktı ve sayfayı delmeye kararlıymış gibi, bastıra bastıra sildi. Az ötede duran kitabı önüne çekti ve elindeki kurşunkalemi

Detaylı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı Okyanus, Yaşam İçin Gereklidir Ve Doğal Dengesinin Korunması İçin İnsanların Çaba Göstermesi Gereklidir Neler Biliyoruz? İpek A.: Okyanusun mavi ve yeşil su olduğunu biliyorum. Deniz Can K: Yunuslar karaya

Detaylı

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ Hazırlayan: Doç.Dr. Hakan Güler Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Karlsruhe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Almanya

Detaylı

T.C. GÜNEY MARMARA KALKINMA AJANSI HARCIRAH YÖNERGESİ

T.C. GÜNEY MARMARA KALKINMA AJANSI HARCIRAH YÖNERGESİ Sıra No :GMKA/Yönerge/8 Revizyon No : 2 Tarih :11/03/2015 T.C. HARCIRAH YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- Bu yönerge Güney Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri

Detaylı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Antalya Toros Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (TODOSK) tarafından düzenlenen 22. Kızlarsivrisi Yaz Dağcılık Şenliği ne katılmak

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu. BASIN BÜLTENİ Selçuk Üniversitesi Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulunda 01.04.2015 tarihinde 100. Yılında Çanakkale yi Anlamak adlı konferans düzenlendi. Şehitlerimiz anısına yapılan saygı duruşu

Detaylı

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

HAYALi ihracatln BOYUTLARI HAYALi ihracatln BOYUTLARI 103 Müslüme Bal U lkelerin ekonomi politikaları ile dış politikaları,. son yıllarda birbirinden ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Tüm dünya ülkelerinin ekonomi politikalarında

Detaylı

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR 1 Aralık 2008 de hilal şeklini almış ay ile Venüs yıldızı birbirlerine o kadar yaklaştılar ki, tam bir Türk Bayrağı görüntüsü oluştu. Ay ve Venüs ün bu hali bana hemen Üsküp

Detaylı

GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç Madde 1 Bu yönergenin amacı Gazi Üniversitesi öğretim elemanlarının yurt içi ve

Detaylı

OTOMATİK TRANSMİSYONLAR

OTOMATİK TRANSMİSYONLAR OTOMATİK TRANSMİSYONLAR Taşıtın hızına, gaz kelebeği pozisyonuna yük ve yol şartlarına bağlı olarak viteslerin otomatik olarak değişmelerine imkan veren bir sistemdir. Otomatik transmisyonla,mekanik ve

Detaylı

OYAK ATAKENT SİTESİ 46538/2 ADA TOPLU YAPI YÖNETİMİ DENETLEME KURULU BAŞKANLIĞI 06793 ERYAMAN ANKARA SAYI : 2015/04 17 EKİM 2015

OYAK ATAKENT SİTESİ 46538/2 ADA TOPLU YAPI YÖNETİMİ DENETLEME KURULU BAŞKANLIĞI 06793 ERYAMAN ANKARA SAYI : 2015/04 17 EKİM 2015 OYAK ATAKENT SİTESİ 46538/2 ADA TOPLU YAPI YÖNETİMİ DENETLEME KURULU BAŞKANLIĞI 06793 ERYAMAN ANKARA SAYI : 2015/04 17 EKİM 2015 KONU : 3 Üncü Üç Aylık Denetim Raporu. 46538 ADA TEMSİLCİLER KURULU BAŞKANLIĞINA

Detaylı

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE Hızla gelen bir ambulans görürüz. Sirenleri durmadan çalmaktadır. Hastanenin kapısından içeri girer. Hastane bahçesi / Dış Gün / 01-01 Hızla gelen bir ambulans. Sirenleri çalmaktadır.

Detaylı

Para Arzı. Dr. Süleyman BOLAT

Para Arzı. Dr. Süleyman BOLAT Para Arzı 1 Para Arzı Bir ekonomide dolaşımda mevcut olan para miktarına para arzı (money supply) denir. Kağıt para sisteminin günümüzde tüm ülkelerde geçerli olan itibari para uygulamasında, paranın hangi

Detaylı

İMKB DE İŞLEM SIRALARI KAPATILAN ŞİRKET HİSSE SENETLERİNİN ALIŞ/SATIŞINA İLİŞKİN ESASLAR BÖLÜM I KAMUYU AYDINLATMA BİLGİ FORMLARI

İMKB DE İŞLEM SIRALARI KAPATILAN ŞİRKET HİSSE SENETLERİNİN ALIŞ/SATIŞINA İLİŞKİN ESASLAR BÖLÜM I KAMUYU AYDINLATMA BİLGİ FORMLARI İMKB DE İŞLEM SIRALARI KAPATILAN ŞİRKET HİSSE SENETLERİNİN ALIŞ/SATIŞINA İLİŞKİN ESASLAR BÖLÜM I KAMUYU AYDINLATMA BİLGİ FORMLARI KAMUYU AYDINLATMA BİLGİ FORMLARININ İSTENMESİ Madde 1 Borsa da işlem gören

Detaylı

Toplu İş Hukuku. Prof. Dr. Murat ŞEN Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ

Toplu İş Hukuku. Prof. Dr. Murat ŞEN Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ Toplu İş Hukuku Prof. Dr. Murat ŞEN Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ TİS nde - EHLİYET ve - YETKİ Ehliyet TİS yapma ehliyeti, hukuken geçerli bir TİS nin tarafı olabilmeyi ifade eder. 1. İşçi Tarafının Ehliyeti

Detaylı

İKİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Tanımlar ve İstisnalar

İKİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Tanımlar ve İstisnalar TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU AMBAR HİZMETLERİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR (Yönetim Kurulunun 20/05/2009 tarih ve 2009/191 sayılı Kararı) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Tanımlar ve İstisnalar Amaç MADDE 1

Detaylı

SİGARA BIRAKMA KLAVUZU

SİGARA BIRAKMA KLAVUZU SERVERGAZİ DEVLET HASTANESİ SİGARA BIRAKMA KLAVUZU Op. Dr. F.Mehmet SERİN Kadın Hast. Ve Doğum Uzmanı Uzm. Dr. Güner DALOĞLU Göğüs Hastalıkları Uzmanı Sigara Ciddi Zararlara Yol Açıyor: Yapılan araştırmalara

Detaylı