EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (YÜKSEK LİSANS TEZİ)
|
|
- Özge Canan Saygı
- 7 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 i EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) KEFİR VE KEFİR TANESİNDE AFLATOKSİN M 1 TAYİN YÖNTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE KONTAMİNE SÜTLERDEN KEFİRE VE KEFİR TANELERİNE AFLATOKSİN M 1 GEÇİŞİNİN ARAŞTIRILMASI Perihan Kendirci Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı Bilim Dalı Kodu: Sunuş Tarihi: 12/09/2002 Tez Danışmanı: Prof.Dr. Tomris ALTUĞ Bornova-İzmir
2 ii
3 Sayın Perihan KENDİRCİ tarafından YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak sunulan Kefir ve Kefir Tanesinde Aflatoksin M 1 Tayin Yönteminin Geliştirilmesi ve Kontamine Sütlerden Kefire ve Kefir Tanelerine Aflatoksin M 1 Geçişinin Araştırılması adlı bu çalışma, Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği nin 12 inci madde (c) ve (d) bentleri ve Enstitü yönergesinin ilgili hükümleri dikkate alınarak tarafımızdan değerlendirilmiş olup yapılan sözlü savunma sınavında aday oy birliği ile başarılı bulunmuştur. Bu nedenle Perihan KENDİRCİ nin sunduğu metnin yüksek lisans tezi olarak kabulüne birliği ile karar verilmiştir. iii 12/09/2002 Adı Soyadı İmza Juri Başkanı ; Prof.Dr. Tomris ALTUĞ... Raportör ; Doç.Dr. Şahika GÖNÜL... Üye ; Yrd.Doç.Dr. Cem KARAGÖZLÜ... Dr. Süleyman BORUZANLI Enstitü Sekreteri Prof. Dr. Emür Henden Enstitü Müdürü
4 iv
5 v ÖZET KEFİR VE KEFİR TANESİNDE AFLATOKSİN M 1 TAYİN YÖNTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE KONTAMİNE SÜTLERDEN KEFİRE VE KEFİR TANELERİNE AFLATOKSİN M 1 GEÇİŞİNİN ARAŞTIRILMASI KENDİRCİ, Perihan Yüksek Lisans Tezi, Gıda Mühendisliğ Bölümü Tez yöneticisi: Prof.Dr. Tomris ALTUĞ Eylül 2002, 67 Sayfa Bu tezde kefir ve kefir tanesinde Aflatoksin M 1 tayini için uygun yöntem geliştirilmiş ve kontamine sütlerden kefire ve kefir tanelerine Aflatoksin M 1 geçişi ve depolamanın etkisi araştırılmıştır. Ayrıca kefirden izole edilen iki bakterinin kültür ortamında Aflatoksin M 1 e etkisi incelenmiştir. Kontamine edilmiş kefir ve kefir tanesinde Aflatoksin M 1 analizi için yapılan denemeler sonucunda imünoafiniti kolon ile saflaştırmadan sonra YBSK analizi tekniğinin en doğru sonuç veren yöntem olduğu belirlenmiştir. Söz konusu yöntem kullanılarak kefir için %75, kefir tanesi için ise %65 geri kazanım değeri saptanmıştır. Aflatoksin M 1 tayini için belirlenen yöntem kullanılarak laboratuvar koşullarında 0.1, 0.2 ve 0.5 µg/l düzeylerinde Aflatoksin M 1 ile kontamine edilen sütlerden kefir eldesinde bu toksinin kefire ve kefir tanesine geçişi incelenmiştir. Kefire geçiş oranı sırasıyla %60, 60 ve 80; kefir tanesine geçiş oranı ise sırasıyla %1.6, 2.6 ve 2.6 olarak belirlenmiştir. Depolamanın kefirdeki Aflatoksin M 1 üzerine etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Kefirden izole edilen bakterilerin kültür ortamında Aflatoksin M 1 üzerine etkisi ile ilgili kesin bulgular elde edilememiştir. Anahtar Sözcükler: sütten kefire ve kefir tanesine aflatoksin M 1 geçişi, kefirde ve kefir tanesinde aflatoksin M 1, Aflatoxin M 1 için immunoassay teknik
6 vi
7 vii ABSTRACT DEVELOPMENT OF AFLATOXIN M 1 ANALYSIS METHOD IN KEFIR AND KEFIR GRAIN AND INVESTIGATION OF THE CARRY-OVER OF THE AFLATOXIN M 1 FROM CONTAMINATED MILK TO KEFIR AND KEFIR GRAIN KENDİRCİ, Perihan MSc in Food Engineering Supervisor: Prof.Dr. Tomris ALTUĞ September 2002, 67 Pages In this thesis, the appropriate method is developed for determination of Aflatoxin M 1 in kefir and kefir grain and the carry-over of the Aflatoxin M 1 from contaminated milk to kefir and kefir grain and changes that occur during storage are investigated. The effect of two bacteria isolated from kefir on Aflatoxin M 1 is also observed in culture medium. As the result of the experiments conducted for analysis of Aflatoxin M 1 in contaminated kefir and kefir grain, the application of immunoaffinity column with HPLC analysis technique were found as the most accurate method. The recovery values obtained by this method for kefir and kefir grain were found to be 75% and 65%, respectively. By using this method, the carry-over of Aflatoxin M 1 from milk contaminated at 0.1, 0.2 and 0.5 µg/l levels in laboratory conditions to kefir and kefir grain was investigated. The carry-over ratio of Aflatoxin M 1 to kefir in respect to the contamination levels (0.1, 0.2 and 0.5 µg/l) were found to be 60, 60 and 80%, whereas they were dedected as 1.6, 2.6 and 2.6% in kefir grain. It was also determined that there wasn t any effect of storage of Aflatoxin M 1 level in kefir. There weren t precise results which indicate the effect of bacteria on Aflatoxin M 1 in cultured medium. Key Words: carry-over of Aflatoxin M 1 from milk to kefir and kefir grain, Aflatoxin M 1 in kefir and kefir grain, immunoassay technique for Aflatoxin M 1
8 viii
9 ix TEŞEKKÜR Değerli önerileri ve yönlendirici katkılarıyla bu çalışmanın her aşamasında bana destek veren değerli hocam Sayın Prof. Dr. Tomris ALTUĞ a, Vermiş oldukları maddi destek ile bu çalışmanın yürümesini sağlayan Araştırma Fon Saymanlığına, Bu çalışmada kullandığım immunoaffinity kolonları ve Aflatoksin M 1 standardını ve konu ile ilgili her türlü yardımı sağlayan Sincer Dış Ticaret A.Ş. ye, Kefir üretiminde hammadde olarak kullandığım kefir tanelerini sağlayan ve çalışmamın özellikle kefir ile ilgili bölümlerinde yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Cem KARAGÖZLÜ ye, Gereksinim duyduğum her anda yanımda ve arkamda olduğu duygusunu uyandırarak manevi desteğini her zaman hissettiğim Yrd. Doç. Dr. Yeşim ELMACI ya, Umutsuzluğa düştüğüm her an arkamda olan ve desteklerini esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Kemal DEMİRAĞ a ve arkadaşım Murat ZORBA ya, Tüm tez çalışmam boyunca bana vermiş oldukları sonsuz destek, özveri ve anlayış için sevgili aileme, içtenlikle teşekkürlerimi sunarım. Perihan KENDİRCİ
10 x
11 İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET...v ABSTRACT... vii TEŞEKKÜR...ix ŞEKİLLER DİZİNİ... xiii ÇİZELGELER DİZİNİ...xiv KISALTMALAR DİZİNİ...xv 1 GİRİŞ ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Aflatoksin M 1 İle İlgili Genel Bilgiler Kefir İle İlgili Genel Bilgiler Aflatoksin M 1 Tayin Yöntemleri Süt ve Süt Ürünlerinde Aflatoksinler İle İlgili Çalışmalar MATERYAL VE METOD Materyal Metod Kefir üretimi Sütte Aflatoksin M 1 Tayini İçin Gerçekleştirilen Deneme İmmunolojik yöntem Kefirde Aflatoksin M 1 Tayininin Geliştirilmesi Amacıyla Yapılan Denemeler I. Yöntem II. Yöntem III. Yöntem IV. Yöntem Kefir Tanesinde Aflatoksin M 1 Tayininin Geliştirilmesi Amacıyla Yapılan Denemeler...37 xi
12 xii İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa I.Yöntem II. Yöntem Sütten Kefire ve Kefir Tanesine Aflatoksin M 1 Geçişinin Belirlenmesi Amacıyla Sütün Kontaminasyonu Kefirin Depolanması Kefirden Elde Edilen Bakteri İzolatlarının Aflatoksin M 1 İle Etkileşimlerinin Besiyerinde İncelenmesi Laktik Asit Bakterilerinin İzolasyonu, Saflaştırılması, Etkili Laktik Asit Bakterilerinin Tanımlanması Laktik Asit Bakterilerinin Aflatoksin M 1 İle Kontamine Olan Besiyerinde Geliştirilmesi Aflatoksin M 1 Analizi BULGULAR VE TARTIŞMA Süt, Kefir ve Kefir Tanesinde Aflatoksin M 1 Tayini İçin Uygun Yöntemin Belirlenmesi İle İlgili Bulgular Sütten Kefire ve Kefir Tanesine Aflatoksin M 1 Geçişi Depolama Denemeleri İle İlgili Bulgular Bakteri İzolatları İle Besiyerinde Gerçekleştirilen Analizler İle İlgili Bulgular SONUÇ...49 KAYNAKLAR DİZİNİ...52 EKLER...59 ÖZGEÇMİŞ...67
13 xiii ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil Sayfa 1.1 Aflatoksin B 1, B 2, G 1, G 2, M 1 ve M 2 nin kimyasal yapıları İmmunoaffinity kolonların çalışma ilkesi...18
14 xiv ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge Sayfa 1.1 Aflatoksin B 1, B 2, G 1, G 2, M 1 ve M 2 nin bazı fiziko-kimyasal Özellikleri Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine göre gıdalarda bulunmasına izin verilen aflatoksin miktarları Kefirin mikrobiyolojik yapısı Kefirin bileşimi Kefirin çeşitli hastalıklarda alternatif tedavi yöntemi olarak kullanımı ile ilgili öneriler Süt, kefir ve kefir tanesinde farklı analiz yöntemleri ile elde edilen geri kazanama değerleri , 0.2 ve 0.5 ppb düzeyinde kontamine edilen sütten kefir üretiminde kefire ve kefir tanesine Aflatoksin M 1 geçiş düzeyleri Kontamine süt kullanılarak elde edilen kefirlerin buzdolabı koşullarında (+4 C) 10 günlük depolanması süresince Aflatoksin M 1 içeriklerinde gözlenen değişimler Besiyerinde gerçekleştirilen analizler ile ilgili bulgular...48
15 xv SİMGELER VE KISALTMALAR Simgeler Açıklama C Santigrad derece dk Dakika g Gram kg Kilogram l Litre ml Mililitre ppb Milyarda bir kısım ppm Milyonda bir kısım RSD R Yenilenebilirlik açısından relatif standard sapma RSD r Tekrarlanabilirlik açısından relatif standard sapma v/v hacim/hacim µg Mikrogram µl Mikrolitre Kısaltmalar AT CMO E.Ü. ELISA IDF ISO İTK RIA TGKY TS TSE YBSK YPİTK Avrupa Topluluğu Karboksi Metil Oksim Ege Üniversitesi Enzim Bağlı Radyo İmmunosorbent Analiz Uluslararası Süt Federasyonu Uluslararası Standardizasyon Örgütü İnce Tabaka Kromatografisi Radyo İmmunoanaliz Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği Türk Standardı Türk Standardları Enstitüsü Yüksek Basınç Sıvı Kromatografisi Yüksek Performans İnce Tabaka Kromatografisi
16
17 1 GİRİŞ Aflatoksinler Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus adı verilen küflerin bazı suşları tarafından üretilen toksik maddeler olup uygun sıcaklık ve nem koşullarında pek çok gıda için kontaminasyon kaynağı oluşturmaktadırlar. Aflatoksinler ilk kez 1960 yılında İngiltere deki bir çiftlikte yer fıstığı küspesi ile beslenen hindilerin ölümü ile keşfedilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda yemlerde A. flavus küfü saptanmış ve bu küfün neden olduğu zehirlenmelerin önceleri X Hastalığı olarak bilinen hastalıkla aynı belirtileri gösterdiği belirlenmiştir. Söz konusu küfün oluşturduğu mikotoksinlere Aflatoksin adı verilmiştir (Goldblatt 1969;Yaygın ve Demiryol, 1980; Ueno, 1987). Gıdalardaki aflatoksinler mavi ve yeşil floresans verme özelliklerine göre B 1, B 2, G 1 ve G 2 olmak üzere dört temel bileşik halinde bulunurken aflatoksin B 1 ve B 2 nin vücuttaki metabolitleri olan aflatoksin M 1 ve M 2 süt toksini olarak bilinmektedirler. Şekil 1.1 de aflatoksinlerin kimyasal yapıları, Çizelge 1.1 de ise bazı fizikokimyasal özellikleri verilmektedir Aflatoksinlerin sıçanlarda karaciğer kanseri oluşturma potansiyeli en yüksek olan maddeler olduğu bilinmektedir. Bir kıyaslama yapmak gerekirse sıçanlar için kanserojen bir madde olan sakkarinin kanser oluşturma potansiyeli aflatoksin B 1 den 50 milyon kat daha azdır (Jones, 1992). Aflatoksin B 1 ile kontamine besinleri tüketen memeliler bu toksini 4-hidroksi metaboliti şekline dönüştürüp süt yolu ile vücutlarından uzaklaştırırlar. Söz konusu metabolit süt toksini veya Aflatoksin M 1 olarak bilinmektedir. Aflatoksin B 1 li yem tüketen hayvanların sütlerinde aflatoksin M 1 e rastlanmış ve bu maddenin aflatoksin B 1 ile benzer toksisite gösterdiği bulunmuştur. Hayvanın yemle aldığı aflatoksin B 1 in yaklaşık % 0.35 ile %3 arasındaki düzeylerde sütte aflatoksin M 1 e dönüştüğü bilinmektedir. Aflatoksin M 1 süt ve süt ürünlerinde stabil olup pastörizasyondan etkilenmediği için bir kontaminasyon durumunda süt tüketen kişilerin ve özellikle bebeklerin sağlığı açısından riskli durumlar ortaya çıkabilmektedir (Galvano et al., 1996).
18 2 Şekil 1.1: Aflatoksin B 1, B 2, G 1, G 2, M 1 ve M 2 nin kimyasal yapıları (Hussein ve Brasel, 2001) Çizelge 1.1: Aflatoksin B 1, B 2, G 1, G 2, M 1 ve M 2 nin bazı fizikokimyasal özellikleri (Bahar,1996) Aflatoksin Molekül formülü Molekül ağırlığı Kristalleri Erime noktası ( C) B 1 C 17 H 12 O Soluk sarı 267 Mavi UV altında floresans özelliği B 2 C 17 H 14 O Beyaz, iğnesiz G 1 C 17 H 12 O Renksiz, iğnesiz G 2 C 17 H 14 O Renksiz, iğnesiz M 1 C 17 H 12 O Renksiz, düzlem M 2 C 17 H 14 O Renksiz, düzlem Mavi Yeşil Yeşil 299 Mavi 293 Mavi
19 Aflatoksinler insanlar da dahil olmak üzere pek çok hayvan türünde kanserojenik, mutajenik ve teratojenik etki göstermektedirler. Aflatoksin B 1 ile kontamine olan gıdaları tüketen süt sığırlarının sütleriyle bir miktar Aflatoksin M 1 salgılanmaktadır. Avrupa Topluluğu (AT) sütteki yüksek Aflatoksin M 1 kontaminasyonunun önlenmesi amacı ile gıdalardaki Aflatoksin B 1 miktarı düzenlemişlerdir. AT tarafından yapılan düzenleme ile 1984 yılında hayvan yemlerinde bulunabilecek maksimum Aflatoksin B 1 miktarı 10µg/kg olarak belirlenmiş olup, Aralık 1991 de bu miktar 5µg/kg a düşürülmüştür. Aflatoksin B 1 miktarı ile ilgili olarak yapılan bu düzenleme Aflatoksin B 1 in Aflatoksin M 1 e oransal dönüşümü göz önüne alınarak belirlenmiştir (Veldman et al., 1992). Ülkemizde 1990 yılına kadar aflatoksinlerin gıdalarda bulunma miktarları ile ilgili bir sınır belirtilmemiştir yılında o dönem bakanlıklarından Tarım Orman Bakanlığının çıkardığı aflatoksin kontrolüne dair tebliğ ile gıda maddeleri, çocuk mamaları, tarım ürünleri ve hayvan yemleri için izin verilen maksimum aflatoksin miktarları belirlenmiştir (Altuğ ve Elmacı, 1995) yılında ise Türk Gıda Kodeksi ile gıdalarda bulunmasına izin verilen maksimum aflatoksin miktarları yeniden düzenlenmiş olup çizelge 1.2 de gösterilmektedir. 3 Çizelge 1.2. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine göre gıdalarda bulunmasına izin verilen aflatoksin miktarları (TGKY, 1997) Madde Gıda maddesi Aflatoksin B 1 Baharatlar Aflatoksin B 1 Hububatlar Aflatoksin B 1 Hububat unları Aflatoksin B 1 Tüm gıda maddeleri Aflatoksin M 1 Peynir Aflatoksin M 1 Süt ve süt ürünleri Aflatoksin M 1 Bebek mamaları ve devam formülleri Aflatoksinler Bebek gıdaları ve (B 1 +B 2 +G 1 +G 2 ) Aflatoksinler (B 1 +B 2 +G 1 +G 2 ) hazır karışımlar Tüm gıda maddeleri Kabul edilebilir en yüksek değer (mg/kg)
20 4 Kefir çok eski bir geçmişi olan özellikle Kafkasya da, bazı Orta Doğu ve Avrupa ülkelerinde üretilen hafif alkollü, ekşi ve köpüklü bir süt içkisidir. Söz konusu içeceğin sindiriminin kolaylığı, serinletici ve iştah açıcı niteliği, ve bazı hastalıkları iyileştirici etkisi hem tüketiminin artmasına neden olmuş hem de çok sayıda araştırıcının ilgisini üzerine toplamıştır (Ergüllü ve Üçüncü, 1993). Kefir yapımı basit olduğu gibi hammadde olarak her çeşit çiğ ya da pastörize süt (inek, koyun, keçi vb.) ve hatta peynir suyu kullanılabilmektedir (Kaptan,1982). Kefir üretiminde kullanılan kefir taneleri beyazımsı renkte, karnabahara benzer yapıda, bezelye ya da fındık büyüklüğündedir. Kefir taneleri kazein ve birbirleriyle ortaklaşa yaşayan mikroorganizmaların meydana getirdiği jelatinimsi kolonilerden oluşmuştur. Sütü fermente edici rol oynayan kefir taneleri basit olarak süt proteini, maya, küf, bakteri ve süt yağının bir bileşimidir. Tanenin en önemli özelliği fermantasyon sonunda süzülerek geri alınması ve tekrar tekrar kullanılabilmesidir Kefir tanesinde genel olarak bulunan mikroorganizmalar; laktik asit bakterileri, asetik asit bakterileri, laktozu fermente eden ve edemeyen çeşitli mayalardır. Mikroorganizmaların çeşit ve miktarları taneden taneye değişmekle beraber genel olarak bulunanlar; Lactococcus lactis, Lactobacillus brevis, Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus caucasicus, Leuconostoc kefir, Saccharomyces torulopsis, Saccharomyces carlbergensis, Saccharomyces kefir, Torula kefir ve Saccharomyces fragilis olarak sayılabilir (Karagözlü, 1990). Toklu (1999) ise kefirde bulunan mikroorganizmaları çizelge 1.3 de görüldüğü şekilde sınıflandırmaktadır. Kefir taneleri ıslak veya kuru saklanabilmektedir. Basit bir saklama yöntemi kefir üretiminde kullanılmış olan tanelerin su ile yıkanması ve oda sıcaklığında kurutulması olarak bildirilmektedir. Ancak bu yöntem tanelerin kontamine olmasına ve kommensal floranın değişmesine neden olabilmektedir. Dondurarak kurutma yöntemi çok daha iyi bir sistemdir. Kültür, toz veya küçük kristaller şeklinde saklanmakta iki üç ara kültür eldesinden sonra kefir taneleri ortamda gelişmeye başlamaktadırlar. Bunun dışında, yıkanan tanelerin steril bir ortamda süspansiyon halinde buzdolabı sıcaklığında birkaç ay aktivitelerini kaybetmeden saklanması mümkün olabilmektedir (Tamime, 1990). Sağlık açısından önemli yararları olan kefirin tüberküloz, hazım bozuklukları ve kanser üzerinde olumlu etkiler gösterdiği belirlenmiştir.
21 Mide iltihapları, depresyon, karaciğer ve safra hastalıkları, enfeksiyonlar, sarılık, iç ve dış urlar, kronik bağırsak iltihapları, egzama, atardamar problemleri, yüksek tansiyon, ishal ya da kabızlık gibi pek çok hastalığın tedavisinde diyet tamamlayıcı olarak kullanıldığında iyileştirme sürecini hızlandırdığı bilinmektedir (Koçak ve Gürsel, 1981). 5 Çizelge 1.3: Kefirin mikrobiyolojik yapısı (Toklu,1999) Mikroorganizma Çoğunlukla bulunan türler Karakteristiği Lactobacilli Lb. brevis, Lb. kefir Lb. kefir içilecek kefirde 8x10 7 mo/g oranında iken tanede 9x10 7 mo/g oranında bulunur. Lactococci Leuconostoc Streptococci Asetik asit bakterileri Mayalar Lb. paracasei subsp. Paracasei, Lb. plantarum, Lb. acidophilus, Lb. delbrueckii subsp. bulgaricus, Lb. kefiranofaciens Lc. lactis subsp. lactis, Lc. lactis var. diacetylactis, Lc. lactis subsp. Cremoris Ln. mesenteroides subsp. mesenteroides, Ln. mesenteroides subsp. dextranicum, Ln. mesenteroides subsp cremoris, Ln. lactis S. thermophilus, Acetobacter aceti, Acetobacter rasens Laktozu fermente edemeyenler: Saccharomyces cerevisiae, Saccharomyces unisporus Laktozu fermente edenler: Candida kefir, Kluyveromyces marxianus var. marxianus Kefir tanesinde 10 9 mo/g oranında iken içecekte bu oran 2x10 7 dir. Taneden ve içecekten değişik oranlarda ( mo/g) izole edilmiştir. Inkübasyonun ilk 1. saatinde hızlı asitlik gelişimini sağlar. Yüksek asitlik değerlerinde inhibe olur. Lactococlarla birlikte anılırlar. Taneden ve içecekten izole edilmiştir. Tat ve aroma oluşumuna katkısı vardır. Genellikle bulunur. Tane mikro florasında simbiyosis sağlar. Kefirin viskozitesini arttırır. Tanede maya oranı x10 7 mo/g, içilecek kefirde maya oranı 2x x10 5 mo/g dır. Mayaların çoğunluğu laktozu fermente edemeyen mayalardır. Simbiyosise katkısı vardır. CO 2 oluşumundan sorumlu olduğu gibi kefirin karakteristik tat ve aromasını da verir.
22 6 Kefir içinde yer alan mikroorganizmalar ile kültür ortamında yapılan çalışmalar (Karunatre et al ; Luchese ve Harrigan 1990; Gourama ve Bullerman 1995; Pierides et al. 2000), bu mikroorganizmaların aflatoksin degradasyonuna neden olduğunu göstermiştir. Organizmaların besiyerinde gösterdikleri bu degrade edici özelliğin kefir tanesi içindeki simbiyoz yaşamda da sürebileceği, kefir eldesi sırasında sütte bulunan aflatoksinlerin inhibe edilebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmamızda kontamine sütlerden kefire ve kefir tanelerine Aflatoksin M 1 geçişinin araştırılması planlanmıştır. Bu amaçla Aflatoksin M 1 ile kontamine edilmiş kefirde söz konusu toksinin analizi için çeşitli kimyasal yöntemler denenmiş ve geri kazanımlarına bakılarak en uygun yöntem belirlenmeye çalışılmıştır. Aflatoksin M 1 tayini için uygun yöntemin belirlenmesinden sonra, laboratuvar koşullarında Aflatoksin M 1 ile kontamine edilen sütten kefir eldesinde bu toksinin kefire ve kefir tanesine geçişi ve depolama sırasında değişimi incelenmiştir. Çalışmada ayrıca kefirden izole edilen iki bakterinin kültür ortamında Aflatoksin M 1 üzerine etkisi de araştırılmıştır.
23 7 2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1 Aflatoksin M 1 İle İlgili Genel Bilgiler Mikotoksin ifadesi Yunanca da küf anlamına gelen mykes ve latincede zehir anlamına gelen toxicum kelimelerinden türetilmiştir. Günümüzde mikotoksin terimi, bazı küf türleri tarafından üretilen ve tüketildiğinde insan ve hayvanlarda hastalıklara veya ölümlere neden olan maddeler olarak tanımlanmaktadır. Mikotoksinlerin tüketilmesi ile oluşan hastalıklara ise mikotoksikosiz adı verilmektedir. Mikotoksin oluşumu fungal gelişme ile yakından ve sıkı bir bağlantı içindedir. Vejetatif büyümeden oldukça sonra, küflerin ölümünün ardından toksinler ortamda kalmaya devam edebilirler. Mikotoksinler üremenin logaritmik fazın sonlarında veya duraklama fazının başlangıcında üretilen ikincil metabolitlerdir (Lang and Lang, 1973). Aflatoksin oluşumu daha çok yerfıstığı, Brezilya kestanesi, ceviz, badem, fındık, antep fıstığı, pamuk tohumu, sorgum (bir çeşit darı), milet (akdarı) ve incir gibi bitkisel ürünlerde gözlenmektedir. Hayvansal ürünlerde ise aflatoksin gelişimine daha az rastlanmaktadır. Hayvansal gıdalarda aflatoksin açısından ana kaynak hayvanın toksik yem tüketmesi durumunda kalıntının geçtiği süt ve hayvansal dokulardır. Bazı bitki ve baharatlar antifungal (küf gelişimini önleyici) özelliklere sahip olup mikotoksin üremesine izin vermezler, ancak çoğu gıda küf gelişimine ve mikotoksin oluşumuna olanak sağlamaktadır. Peynir, kürlenmiş et ürünleri ve soya fasulyesi gibi bazı gıdalar mikotoksin oluşumuna daha az olanak sağlamaktadır. Kuraklık etkisi, böcek hasarı ve kimyasal hasarlar A.flavus ve diğer küf türlerinin yer fıstığı, pamuk tohumu ve diğer tohumları kontamine etmesini kolaylaştırmakta ve hızlandırmaktadır. Sulama sistemleri ile kuraklığın önlemesi, böcek hasarlarının ve mekanik hasarların minimizasyonunu sağlanmak suretiyle bazı önlemler alınabilmektedir. Hasat öncesi A.flavus üremesine karşı dayanıklı yer fıstığı çeşitleri ve mısır hibritlerinin geliştirilmesi de kontrol yöntemi olarak önerilmektedir. Mikroorganizma rekabeti küf gelişiminin ve mikotoksin oluşumunun kısıtlanmasını sağlamaktadır. Oksijen konsantrasyonunun (<%1) düşürülmesi ve/veya diğer gazların konsantrasyonlarının arttırılması (örneğin >%90 CO 2 ) küf gelişimini ve
24 8 mikotoksin oluşumunu zayıflatabilmektedir. Küf gelişimi ve mikotoksin oluşumunun kontrolünde antimikrobiyal maddeler de kullanılabilmektedir. Sorbik asit, potasyum sorbat, propiyonik asit ve propiyonatlar geniş bir spektrumda benzoatlardan daha etkili antimikrobiyal özellik göstermektedirler. Ayrıca sodyum diasetat ve BHA (bütillendirilmiş hidroksi anisol) gibi diğer maddeler de antifungal aktiviteye sahiptirler. Tarçın, karanfil ve hardal gibi bitki ve baharatlar, normal kullanım düzeylerinde katıldıklarında da yeterli antifungal aktivite sağlayabilmektedirler. Sodyum hipoklorit, potasyum permanganat, hidrojen peroksit ve sodyum perborat, amonyak, kükürt dioksit ve sülfitler gibi birçok oksidasyon ajanı aflatoksin ile reaksiyona girerek yapısını değiştirmektedirler (Bullerman et al., 1984; Ueno, 1987; Altuğ vd., 1990; İçibal ve Altuğ, 1992; Elmacı ve Altuğ, 1994; Altuğ ve Elmacı, 1995; Özer ve Altuğ, 1985). Gıdada aflatoksin oluşturan küflerden A.flavus un üremesi için %85 bağıl nem (buğday mısır % nem, ayçiçeği tohumu %13.5 nem) ve 0.85 su aktivitesi gerekmektedir. Genelde küfler için optimum gelişme sıcaklığı 30 ºC olmasına karşın, A. flavus ºC a kadar üreyebilmektedir (Altuğ ve Elmacı, 1995). Aflatoksinin organizma üzerindeki etkisinin, hücre çekirdeğindeki DNA ile birleşip m-rna oluşumunu etkilemesi olduğu bilinmektedir. Bunun sonucu olarak da 5-10 dakika içinde protein sentezi bloke edilmekte ve mitoz bölünme aşaması gerçekleşmediğinden hücre ölmektedir. Bazı hayvanlar aldıkları aflatoksini karaciğerlerinde metabolize ederek daha toksik maddelere dönüştürürler. Böyle hayvanların aflatoksine duyarlılığının fazla olduğu gözlenmiştir. Aflatoksin zehirlenmelerinde plazmadaki enzimlerin düzeylerinde artış olmasına karşın karaciğer enzimlerinin aktivitelerinde azalmalar olmaktadır. Aflatoksinler temel vitamin metabolizmasına da zarar verirler. A vitamininin depo edilmesini engellerler, kanda ise Mg, P ve Ca düzeylerinde azalmalara neden olurlar (Yaygın ve Demiryol, 1980). Aflatoksine doğrudan veya kontamine yem tüketmiş hayvanlardan elde edilen gıdaları tüketerek maruz kalan kişilerde hepatik ve ekstrahepatik kanserojen olgular gözlenmiştir. Ayrıca aflatoksinlerin çocuklarda protein enerji malnutrisyonu sonucu ortaya çıkan Kwashiorkor hastalığı ile de ilişkili olduğu bulunmuştur (Rustom,1997). Aflatoksinler deney hayvanlarında hepatokanserojen olarak iyi bilinmekte ve gıdaların aflatoksin ile kontaminasyonu insan ve hayvan sağlığında ciddi problemlere neden olmaktadır. A. flavus çoğu gıdanın ve
25 hayvan yeminin aflatoksin ile kontaminasyonundan sorumlu olsa da aslında yalnızca A. flavus un bazı türleri bu toksik metaboliti üretmektedir (Ueno, 1987). Hayvanın yemle aldığı aflatoksin B 1 in sütte aflatoksin M 1 e dönüşüm oranı % arasında değişmektedir (Yaygın ve Demiryol, 1980). Aflatoksin M 1 süt ve süt ürünlerinde stabil olup pastorizasyondan etkilenmediği için bir kontaminasyon durumunda süt tüketen kişilerin ve özellikle bebeklerin sağlığı açısından riskli durumlar ortaya çıkabilmektedir (Altuğ ve Elmacı, 1995; Galvano et al., 1996). Tüketilebilir hayvansal dokulardan insan diyetine geçen aflatoksin kalıntıları açısından en büyük potansiyele sahip olan süt ve süt ürünleri, bebek ve çocukların da ana besin kaynağı olduğundan bu ürünlerde aflatoksin M 1 oluşumu büyük önem taşımaktadır (Galvano et al., 1998). Süt ürünlerinde mikotoksin; hayvanların tükettiği yemlerin kontaminasyonu (indirekt kontaminasyon), veya süt ürünlerinin küf ile kontaminasyonu sonucunda mikotoksin oluşumu (direkt kontaminasyon) sonucu bulunabilmektedir (Barrıos et al., 1996; Yaygın ve Demiryol, 1980). İndirekt kontaminasyonda Aflatoksin B 1 in vücuda alımının ardından ilk saatte sütte Aflatoksin M 1 belirlenebilmektedir. Bir günlük ördek yavrularında LD 50 değerleri Aflatoksin B 1 için 0.24 mg/kg, Aflatoksin M 1 için ise 0.32 mg/kg olduğu halde Aflatoksin M 1 sıçanlarda ve ördek yavrularında Aflatoksin B 1 kadar toksiktir. Söz konusu toksinlerin her ikisinin de alabalık karaciğerinde benzer kanserojen etki gösterdiği belirlenmiştir (Lopez, 2001; Sinhuber 1970 den). Rothschild (1992) Aflatoksin B 1 ve Aflatoksin M 1 i insan kanserojenleri arasında sırasıyla kanserojen ve olası kanserojen olarak sınıflandırmıştır. Ayrıca Aflatoksin M 1 in Aflatoksin B 1 den 10 kat daha az kanserojen olmasına karşın yüksek genotoksik aktiviteye sahip olduğu gözlenmiştir (Lopez, 2001). 9
26 Kefir İle İlgili Genel Bilgiler Fermente süt ürünleri içerisinde bugün dünyada yoğurttan sonra en fazla tanınan kefir, çok eski çağlardan beri Kafkasya da üretilen ve buradan dünyaya yayılan sindirimi kolay, serinletici, hafif alkollü, ekşi ve köpüklü bir süt ürünüdür (Toklu, 1999, Karagözlü ve Kavas, 2000). Kefirin ne zaman ve nasıl oluştuğu kesin olarak bilinmemekle beraber, ilk kez Kafkasya da Elburus dağları eteklerinde bulunan Gaucase köyünde oluştuğu, burada yaşayan köylülerin sütleri deri tulumlar içerisinde fermentasyona bırakmaları ile airan adı verilen bir süt mamulünün elde edildiği ve yapımının gizli tutulduğu, ve Rusya da yayınlanan Kefir kitabının 1884 yılında Almancaya çevrilmesiyle bu içeceğin Avrupa ya yayıldığı görüşü hakimdir (Toklu, 1999; Ergüllü ve Üçüncü, 1983). Bir başka görüş ise kefirin kaynağının 1300 lerde Himalayalar a (şimdiki Tibet) dayandığı yönündedir (Kroger, 1993). Halen dünyada kefir tüketimi özellikle Rusya ve SSCB den ayrılan ülkeler, ABD, Macaristan, Polonya, Norveç, İsveç, İsviçre, Romanya, Finlandiya, Almanya, Brezilya, Fransa, İsrail, Lüksemburg da oldukça önemli düzeylerdedir (Toklu, 1999; Kılıç vd., 1999, Karagözlü ve Kavas, 2000). Son yıllarda da İngiltere ve Japonya da etnik bir içecek olarak önem kazanmıştır (Toklu, 1999). Ülkemizde endüstriyel boyutta kefir üretimi yapılmamaktadır. Ancak bu içecek geleneksel üretim yolu ile evlerde bireysel olarak üretilmekte ve tüketilmektedir (Kılıç vd., 1999). Kefirin bileşiminde % etil alkol, % süt asidi ve %50 CO 2 (hacimsel olarak) bulunmaktadır. Sindiriminin kolaylığı, serinletici ve iştah açıcı niteliği ve bazı hastalıklardaki iyileştirici etkisi bu içeceğin hem tüketiminin artmasına neden olmuş, hem de çok sayıda araştırıcının ilgisini üzerinde toplamıştır (Ergüllü ve Üçüncü, 1983; Karagözlü ve Kavas, 2000). Kefirleri asit, alkol ve CO 2 içeriklerine göre; zayıf kefir (asit, alkol ve CO 2 açısından fakir), orta sert kefir, sert kefir ve çok sert kefir (asit ve alkolce zengin, CO 2 miktarı fazla, dolayısıyla çok köpüklü) diye sınıflandırmak da mümkündür. Tatlı kefir 24 saatlik, orta sert kefir 48 saatlik, sert kefir 3 günlük, çok sert kefir de daha uzun süre fermantasyon sonucu yapılabilmektedir. Çok sert kefirde laktoz oranı %75 oranında azalma göstermektedir. Bu kefir türlerinin dışında ekşi süt kefiri, kefir sodası, glikozlu kefir ve peynir suyu kefiri gibi değişik özellikte ürünler de bulunmaktadır (Kaptan, 1982; Koçak ve Gürsel. 1981; Üçüncü, 1980).
27 Kefir üretiminde kültür olarak kullanılan kefir taneleri, Kafkasya da keçi tulumu içinde, inek sütünün dana ve koyun şirdenleri ile pıhtılaştırılması sonucunda elde edilmektedir. Pıhtılaştırmanın yapıldığı tulumun iç yüzeyinde birkaç hafta sonra oluşan süngerimsi bir kabuk tabakası alınmakta ve bölünerek kurutulmaktadır. Kuruma sonunda oluşan küçük topaklar kefir taneleridir (Koçak ve Gürsel. 1981). Bazı Müslüman bölgelerde Peygamber Darısı olarak adlandırılan kefir taneleri; sarımtırak-beyaz renkte, çapı 1-2 mm den 3-6 mm ye kadar değişen karnabahar veya patlamış mısır görünümündedir. Yüzeyi pürüzlü ve helezonik yapıdaki kefir taneleri suda erimezler ancak süte atıldıkları zaman şişerler ve renkleri beyazlaşır. Kefir tanelerinin bulunduğu ortamın önemli bir bölümü suda çözünen ve kefiran olarak adlandırılan eşit miktarda glikoz ve galaktozdan oluşan polisakkarit bir tabaka ile kaplıdır. İyi bir kefir tanesi elastiki yapıda olmalı, yapışkan ve yumuşak olmamalıdır, ve tanenin polisakkaritten meydana gelmiş ve içerisinde bir miktar kazein ile yağ bulunduran bir özellik taşıması gerekmektedir. Tane içerisinde bulunan mikroorganizmalar simbiyoz bir yaşam sürdürmekte ve süt içerisine bırakılan taneden, immobilize bir sistemle süt içerisine mikroorganizmalar geçebilmektedir. Taneden süte geçen mikroorganizma türleri içinde süt asidi bakterileri, asetik asit bakterileri ile mayaların bulunduğu saptanmıştır. Laktozu fermente edemeyen mayalar tanenin daha iç kısımlarında, laktozu fermente edenler ise, tanenin daha yüzeyinde bulunmakta ve tane yüzeyinde de laktik asit bakterileri ile asetik asit bakterileri yer almaktadır. Ancak konuyla ilgili olarak yapılan farklı araştırmalarda, tane yapısında bulunan mikroorganizma türlerinin, birbirlerine olan oranlarıyla sayılarının, tanelerin orijinine ve kullanım şartlarına göre değiştiği belirlenmiştir (Karagözlü ve Kavas, 2000; Toklu, 1999; Kroger, 1993; Tavlaş, 1986; Liu ve Moon, 1983; Ergüllü ve Üçüncü, 1983; Koçak ve Gürsel, 1981; Üçüncü, 1980). Kefir, genellikle inek, koyun ve keçi sütlerinden üretilmektedir. Laktik asit ve alkol fermantasyonlarının bir arada yürümesi sonucunda oluşan kefir, sindirimi kolay, ferahlatıcı ve iştah açıcı özelliklerinin yanı sıra bazı hastalıklara da iyi gelen ve içerdiği CO 2 nedeniyle de köpüren bir özelliğe sahip olan bir içecektir (Karagözlü ve Kavas, 2000). Tane içindeki mikroorganizmaların proteolitik aktiviteleri kefirin reolojik özellikleri ile çeşitli miktar ve türde tat ve aroma sağlamaktadır (Kılıç vd., 1999). Sütün içindeki tüm besleyici ögeleri içermesi nedeniyle yüksek beslenme değerine sahip olan kefirin bileşimi çizelge 2.1 de verilmektedir. 11
28 12 Çizelge 2.1: Kefirin bileşimi (Karagözlü, 1990) Bileşim Yüzde değeri Bileşim Yüzde değeri Kuru madde Kül 0.69 Yağ 2.80 Asitlik (SH) Protein 3.57 Alkol (ppm) 1365 Laktoz 3.35 Asetaldehit (ppm) 29.5 Kefir taneleri tercihen C de süt içerisinde gelişimlerine izin verildiğinde, taneden süt içine dağılan mikroorganizmalar sütte asit, lezzet, diğer metabolitler ve ikincil yapısal değişimler oluştururlar. Böylece kefir tanelerinin kütlesi bir dereceye kadar artar ve daha fazla ana kültür eldesi için bölünebilirler. Tanelerden uzaklaştırılmış kefir inokulum olarak kullanılabilmekte, ancak mikroorganizmaların orijinal dengesi karıştığı için sonraki inokulasyonlarda kabul edilebilir bir ürün eldesinde başarılı olamamaktadır (Kroger, 1993). Kefir tanesinde farklı patojen mikroorganizmaların yaşamsal aktivitelerinin belirlenmesi ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda, koliform grubu bakterilerinin doğal olarak kefir mikroflorası tarafından inhibe edildiği, ayrıca Shigella ve Salmonella gibi patojen mikroorganizmaların da kefir saf kültürü ile birlikte üreyemedikleri belirlenmiştir. Söz konusu patojenlerin üreyememeleri ile ilgili nedenlerin, kefir fermantasyonu sırasında meydana gelen biyokimyasal olaylar ile ilgili olduğu belirlenmiş ve söz konusu biyokimyasal olaylar araştırmacılar tarafından şu şekilde sıralanmıştır; - Laktozdan laktik asit oluşumu (laktik asit fermantasyonu) - Laktozdan etil alkol ve CO 2 oluşumu (alkol fermantasyonu) - Kefire özgü tipik mayayı andırır kefir aroması oluşumu - Sınırlı ölçüde proteinin pepton ve aminoasitlerle parçalanması (yavaş proteoliz) (Karagözlü ve Kavas, 2000; Toklu, 1999). Geleneksel kefir üretiminde çiğ ya da pastörize süt kullanılmakta ve süt 5 dakika kaynatılarak C ye soğutulmaktadır. Üretim paslanmaz çelik veya cam bir kavanozda yapılmakta, bakır ile alüminyum tencere gibi kapların kesinlikle üretimde kullanılmadıkları görülmektedir. Kaynatılmış ve belirli sıcaklığa kadar soğutulmuş süt
29 içerisine %3-5 oranında kefir tanesi ilave edilerek ağzı hava alacak ancak toz, sinek gibi kontaminasyon kaynakları bulaşmayacak şekilde kapatılmaktadır C de yaklaşık saat süren fermantasyon sonucunda kefir oluşmakta ve bu sırada kefirin ph sı 4.7 civarına ulaşmaktadır. Bu süre boyunca kefirin sık sık karıştırılması gerekmektedir. Fermantasyon sonunda kefir temiz bir süzgeç ile süzülmekte ve süzgeçte kalan kefir taneleri tekrar kullanılabilmektedir. Süzüntü bir süre buzdolabında bekletilip olgunlaştırılmakta ve daha sonra da tüketici tercihine göre soğuk olarak tüketilmektedir. Geleneksel yolla üretilen kefirlerin raf ömrü 3 gün kadardır (Karagözlü ve Kavas, 2000; Toklu, 1999). Süt endüstrisi ilerlemiş ülkelerde kefir üretimi bir endüstri niteliği taşımaktadır. Endüstriyel amaçlı kefir üretiminde, farklı yöntemler kullanılmakla birlikte, söz konusu yöntemlerin tümünde temel ilke aynı olup üretimin ilk basamağında yağlı veya yarım yağlı %8 kuru maddeli inek sütü homojenize edilmektedir. Üretimin ikinci aşamasında söz konusu süt C de 5-10 dakikalık ısıl işleme tabi tutulmakta ve daha sonra da C ye soğutulup %2-8 oranında kefir kültürü ile aşılanmaktadır. Aşılama işleminden sonra gerçekleşen inkübasyonun genellikle tankta yapıldığı ve inkübasyon süresinin saat sürdüğü bildirilmektedir. İnkübasyon sonucunda oluşan pıhtı pompalar ile parçalanıp paketlenmektedir. Firmaların üretim proseslerine göre kefir bazen pakette C veya 3-10 C de 24 saat olgunlaştırıldıktan sonra buzdolabı koşullarında satışa sunulmaktadır (Karagözlü ve Kavas, 2000). İyi bir kefir akıcı kıvamda homojen ve parlak bir görünümde olmalıdır. Topaklı yapı kefir için kusur sayılmaktadır. Kefir içildiği zaman hafif maya tat ve aroması hissedilmeli, serinletici bir etki göstermelidir. Kefir, 1-2 hafta buzdolabında depolanabilmekte ve depolanma sırasında asitlik, CO 2 ve alkol miktarı artmaktadır. Bu nedenle kefir; tatlı kefir, orta sert kefir, çok sert kefir olarak sınıflandırılmaktadır. Kefirin bileşimi ve kimyasal özellikleri yapımında kullanılan sütün niteliklerine, inkübasyon ve soğuk odada muhafaza süresine bağlı olarak değişmektedir.(karagözlü ve Kavas, 2000; Toklu, 1999; Koçak ve Gürsel, 1981). Kefir, içerdiği protein, mineral maddeler ve yağ miktarı açısından içme sütüne benzer özellikler göstermesinin yanı sıra; serinletici ve ferahlatıcı tadı nedeni ile süt kürlerinde süte oranla daha kolay tüketilebilmektedir. Literatürlerde kefirin organizmayı genç ve kararlı durumda tuttuğu, bazı mide ve bağırsak rahatsızlıklarını iyileştirdiği 13
30 14 açıklanmıştır (Toklu, 1999). Yapılan çeşitli araştırmalarda kefir tüketimi ile uzun yaşam arasında bir bağ bulunmuştur (Tavlaş, 1986). Kefirin gençlik içkisi olarak tanındığı ve su yerine içildiği Kafkasya da tüberküloz, kanser ve hazım bozukluğu gibi hastalıklara rastlanmaması ve ortalama insan ömrünün seneye ulaşması dikkatleri çekmiştir. Yapılan araştırmalarda kefirin bu konuda önemli rol oynadığı saptanmış ve bazı hastalıkların tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılabileceği görülmüştür. Mide iltihapları depresyon, karaciğer ve safra hastalıkları, enfeksiyon, sarılık, iç ve dış urlar, uzun süren ve kronik olan bağırsak iltihapları, egzama, kalbin atardamarları ile ilgili olan hastalıklar, yüksek tansiyon, ishal ve kabızlık bu hastalıklar arasındadır (Koçak ve Gürsel, 1981). Kefir tüketiminin beslenme sağlık açısından sağladığı yararlar arasında; bağırsak mikro florasının doğal dengesinin korunması, belirli besin ögelerinin sentezi, antikanserojenik (kanser önleyici) aktivite, laktoz intoleransının azaltılması ve serum-kolesterol seviyesinin düşürülmesi sayılabilmektedir. Bunların dışında kefirin sinirsel rahatsızlıklar, ülser, yüksek tansiyon, safra bozuklukları, bronşit ve astım gibi pek çok hastalıkta tedavi edici özelliği bilinmekte ve bu konuda klinik çalışmalar devam etmektedir (Toklu, 1999). Örneğin, dünyanın birçok yerinde kefir gastro-intestinal hastalıkların tedavisinde terapi katkısı olarak düşünülmektedir (Kroger, 1993). Kefirin ishale iyi gelmesi, Escherichia coli, Salmonella gibi patojen mikroorganizmalara karşı antimikrobiyal bir etkiye sahip olmasından kaynaklanmaktadır (Tavlaş, 1986). İki günlük kefir, tereyağı ve kaba öğütülmüş buğday veya çavdardan yapılmış ekmek müzmin kabızlıkta geniş ölçüde kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde ise kronik dizanteriden şikayet eden hastalara 3 günlük kefir reçeteleri yazılmaktadır (Üçüncü, 1980; Kaptan, 1982). Kefirin son yıllarda öne sürülen bazı yararları arasında daha iyi laktoz sindirimi, patojenik veya diğer istenilmeyen bağırsak mikroorganizmalarının kontrolü, kolon kanserinde azalma ve bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara dayanıklılığının artması olarak sıralanabilir (Kroger, 1993). Kefirin çeşitli hastalıklarda kullanımı ile ilgili öneriler çizelge 2.2 de verilmiştir (Kaptan, 1982). Sağlığa yararları oldukça fazla olduğu bildirilen kefirin bir dezavantajı kalp hastalarının yüksek CO 2 miktarı nedeniyle bu içkiyi tüketememeleri olarak ifade edilmektedir (Üçüncü, 1980).
31 Çizelge 2.2: Kefirin çeşitli hastalıklarda alternatif tedavi yöntemi olarak kullanımı ile ilgili öneriler(kaptan, 1982) Hastalık Önerilen miktar (litre) Not 15 Sinirsel hastalıklar Her gün 1 litre 2-3 kere alınabilir Bronşit ve astım Her gün 1 litre Ağır vakalarda 1 yıl süreyle hastalık süresince Kabızlık ve kan Her gün 1 litre Ağır vakalarda büyükler 2 litre bozuklukları Çıbanlar Her gün 1 litre Hastalık süresince Egzama Her gün ½ litre Ayrıca hastalıklı yerler çizilmeli ve çiziklere kefir akıtılmalı Mesane hastalıkları Her gün 1 litre --- Böbrek hastalıkları Her gün 1 litre --- Yüksek tansiyon Her gün 1 litre --- Enfeksiyonlar Her gün 1 litre --- Safra bozuklukları Her gün 1 litre --- Sarılık Her gün ½ litre 12 saatlik kefir kullanılmalı Yatağa girerken alınmalı 2-4 hafta kullanılmalı
32 Aflatoksin M 1 Tayin Yöntemleri İnsan ve hayvan sağlığını tehdit eden mikotoksinlerin gıdalardan tamamen uzaklaştırılamayan doğal kontaminant maddeler olmaları nedeni ile halk sağlığı ile ilgili kurumlar söz konusu toksinlerin gıdalarda bulunma düzeyi hakkında düzenleyici kararlar almak zorunda kalmıştır. Ancak bu kararların verilebilmesi için tarama programları ve doğru sonuç veren analiz yöntemleri gerekmektedir. Bu nedenle tarama ve araştırma programlarında anahtar rolü analiz yöntemleri oynamaktadır. Mikotoksinlerin tarımsal ürünlerde ppb düzeylerinde bulunabilmeleri duyarlı ve doğru yöntemlerin geliştirilmesini zorunlu kılmıştır (Boyacıoğlu ve Gönül, 1986). Aflatoksinlerin analizi genel olarak toksinin ayrılması/ekstraksiyonu, temizleme işlemleri ve miktar belirleme aşamalarını içermektedir. Ekstraksiyon işlemi için önerilen yöntemlerin hemen hepsinde metanol-su (55:45 v/v), aseton-su (85:15), asetonitril-su (9:1), kloroform-su (kuru substratın %50 si) ve metilen di klorür-su (kuru substratın %50 si) gibi çözgen sistemleri kullanılmaktadır (Ueno, 1987). Aflatoksin ve gıdalarda bulunan diğer çevresel toksinlerin tayini için temizleme işlemi çok önemlidir. Çoğu kez lipidler tayinin son aşamalarında girişim yapıcı etkiye neden olan bileşenlerdir ve lipidlerin uzaklaştırılması için uygulanan işlemler aflatoksin ekstraksiyonunda kullanılan çözgenlere bağlıdır. Hidrofilik çözgen (metanol, aseton, asetonitril) kullanımı ile elde edilen ekstraktlardan yağ ayırma işlemi hegzan veya izooktan kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir. Girişime neden olan maddelerin uzaklaştırılması için genellikle silikajel veya aluminyum içeren adsorbant kolonlardan yararlanılmaktadır. Florisil ve diğer adsorbantlar ise değişik yöntemlerde önerilmektedir. Bitkisel orijinli ekstraktlarda bulunan pigmentlerin analizde girişim yapması durumlarında kurşun asetat, çinko asetat ve kaprik karbonat gibi maddeler kullanılabilmektedir (Ueno, 1987). Temizlenmiş örneklerde aflatoksin tayini için yasal yöntemlerde genellikle İnce Tabaka Kromatografisi (İTK) ve Yüksek Basınç Sıvı Kromatografisi (YBSK) kullanılmaktadır. İTK nin basit ve ekonomik bir ayırma yöntemi olması nedeniyle bu yöntem pek çok ülkede rutin aflatoksin analizlerinde kullanılmaktadır. Gıdalarda ve
33 biyolojik sıvılarda aflatoksin tayini için ise genellikle YBSK den yararlanılmaktadır (Ueno, 1987). Süt ve süt ürünlerinde aflatoksin M 1 tayini için uygulanabilen bir çok yöntem olmasına karşın günümüzde, pek çok laboratuvarda İTK yerine YBSK tercih edilmektedir. Bunun nedeni ikinci yöntemin daha duyarlı ve doğru sonuçlar vermesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle zıt faz YBSK aflatoksin M 1 tayininde en fazla kullanılan teknik olarak belirtilmektedir (Barrios et al., 1996). Daha kolay ve spesifik yöntemlerin araştırılmasında, poliklonal ve monoklonal antikorlar ile çeşitli immunokimyasal yöntemler aflatoksinleri de içine alan mikotoksinlerin tayini için geliştirilmiştir. Chu (1984) mikotoksinler uygulanan immünolojik analiz tekniğini gözden geçirmiş, Garner ve arkadaşları (1985) insan vücut sıvılarında aflatoksinlerin ve metabolitlerinin gözlenmesi amacı ile kullanılan verileri özetlemiştir (Ueno, 1987). Bir immünolojik analiz tekniğinin gelişimi en az dört aşama içermektedir. Bu aşamalar immünizasyon için mikotoksinlerin proteinlere bağlanması, mikotoksinlere karşı antikorların oluşumu, antikorların spesifikliğinin karakterizasyonu, ve genel tayin için spesifik antikorların uygulanması olarak sıralanabilmektedir. Mikotoksinlerin pek çoğu küçük organik moleküller olup taşıyıcı proteinlere bağlanmaları önemlidir. Bağlanma işlemi için genellikle suda çözünen karbodiimid veya karışık anhidrit yöntemi uygulanmaktadır. Aflatoksin B 1 karboksil grubu içermekte ve proteine bağlandıktan sonra karboksimetil oksim (CMO) türevi oluşturmaktadır. Bu yöntemde CMO grubu Aflatoksin B 1 ve Aflatoksin M 1 halkasındaki karbonil grubuna girmektedir. Immunoanaliz teknolojisi kısaca radyoimmunoanaliz (RIA) veya enzim-bağlı immunosorbent analiz (ELISA) olarak ikiye ayrılabilir. RIA tekniğinin uygulanması için yüksek etiketli (highly laballed) aflatoksinlere gereksinim olmakta ve radyoaktif ligantın spesifik aktivitesi RIA nın duyarlılığında çok önemli bir rol oynamaktadır. RIA nın duyarlılığı test edilecek örneklerin ekstraksiyondan sonra basit bir temizleme işlemi ile arttırılabilmektedir. Genelde, mikotoksinler için ELISA nın duyarlılığı saf mikotoksinler kullanıldığında RIA ya göre yaklaşık kat daha fazla olup bu yöntemde radyoaktif maddelerin kullanımı pratikte büyük avantaj sağlamaktadır (Ueno, 1987). 17
34 18 Günümüzde mikotoksin analizlerinde immunolojik yöntemlerden tayin öncesi saflaştırma ve ekstraksiyon aşamalarında yararlanılmaktadır. Bu amaçla geliştirilen imünoafiniti kolonlar genellikle monoklonal antikorlardan oluşmakta ve analiz edilen toksini bağlamaktadırlar. Kolondan geçirilen örnek içindeki toksin kolon içindeki antikorlar tarafından tutulmakta, daha sonra kolondan uygun bir çözgen geçirilerek geri alınabilmektedir. İmünoafiniti kolonların çalışma ilkesi şekil 2.1 de şematize edilmektedir. örnek yıkama elüsyon Yarı kantitatif Diğer YBSK İTK Mikotoksinler Diğer maddeler Şekil 2.1: İmünoafiniti kolonların çalışma ilkesi (Rhone Diagnostatics seminer notlarından) Hansen (1990) çiğ sütte bulunan Aflatoksin M 1 in imünoafiniti kolon saflaştırmasından sonra direkt olarak floresans miktar tayini üzerinde çalışmıştır. Söz konusu çalışmada kontamine edilen sütün yağı uzaklaştırıldıktan sonra, süt Aflatoksin saflaştırması amacıyla doğrudan imünoafiniti kolondan geçirilmiştir. İşlem sonrasında kolon su ile yıkanmış ve metanol kullanılarak kolonda tutulmuş olan Aflatoksin M 1 geri alınmıştır. Elde edilen ekstrakt florimetrede analizlenerek miktar belirlemesi yapılmıştır. Denemeler sonucunda ppb düzeylerinde %97 geri kazanım elde edilmiştir. Düşük konsantrasyonda Aflatoksin M 1 içeren sütlerde Aflatoksin M 1 in tayini amacı ile Uluslararası Süt Federasyonu (IDF) laboratuvarlar arası bir çalışma yaparak YBSK yöntemini değerlendirmiştir. Bu çalışmaya 11 ülkeden 16 laboratuvar katılmıştır. Uygulanacak yöntem olarak hazırlık grubu tarafından çeşitli yöntemler incelendikten sonra temizleme aşamasında imünoafiniti kolon kullanımı seçilmiştir. Söz
35 konusu yöntemde, örnek kolondan geçerken kolonda bulunan antikorlar selektif olarak antijenleri olan Aflatoksin M 1 i bağlarlar ve antikorantijen kompleksini oluştururlar. Örnek matriksi içinde yer alan tüm diğer maddeler su ile yıkanarak kolondan uzaklaştırıldıktan sonra asetonitril kullanılarak Aflatoksin M 1 kolondan alınmaktadır. Tanımlama ve miktar belirleme aşamasında floresan dedektörlü zıt faz sıvı kromatografisi kullanılmıştır. İkisi kör deneme olmak üzere 24 örnek analizlenmiş ve uyarlık açısından relatif standard sapma (RSD R ) değerleri %11-23 arasında bulunmuştur ( ng Aflatoksin M 1 /kg süt tozu) (Tuinstra vd., 1993). Toyoda ve arkadaşları (1994) tarafından yapılan bir çalışmada, sütte aflatoksin M 1 tayini için üç kromatografik yöntem; İTK, geleneksel YBSK ve imünoafiniti kolon ile birlikte YBSK kullanımı karşılaştırılmıştır. En duyarlı yöntemin imünoafiniti kolon ile desteklenmiş YBSK sistemi, en az duyarlı olanın da İTK yöntemi olduğu belirlenmiştir. İmünoafiniti kolon ile desteklenmiş YBSK sisteminin duyarlılığının geleneksel YBSK ne göre %35.5, İTK ne göre ise %65.3 daha fazla olduğu saptanmıştır. Dragacci ve ark (1995) peynirde aflatoksin M 1 tayini için imünoafiniti kolonda saflaştırma yöntemi tanımlamışlardır. Diklorometan ile basit bir çözgen ekstraksiyonundan sonra n-hegzan ile yıkama yapılarak saflaştırılmış ekstrakt elde edilmiş ve Aflatoksin M 1 in saflaştırılması ve konsantre edilmesinde kullanılan iki yöntem olan katı faz ekstraksiyon temizlemesi ve imünoafiniti kolon temizlemesi karşılaştırılmıştır. Aflatoksin M 1 e karşı monoklonal antikor içeren imünoafiniti kolonda en iyi sonuç elde edilmiştir. Aflatoksin M 1 in kantitatif tayini için floresans dedektörlü YBSK kullanılmıştır. Bu yöntem hem doğal kontamine hem de aflatoksin aşılanmış örneklerde başarılı olmuştur. Geri kazanımlar % 75 civarındadır. Tayin edilen toksin düzeyinin µg afl. M 1 / kg peynir olduğu belirtilmektedir. Çalışma sonucunda peynir gibi süt ürünlerinde aflatoksin M 1 kontaminasyonunun belirlenmesinde bu yöntemin uygun olduğu ifade edilmektedir. Kaksuri ve arkadaşları (1995) yaptıkları diğer bir çalışmada sütteki aflatoksin M 1 in immnunoafiniti kolon/ybsk tekniği ile tayinini değerlendirmişlerdir. Analiz sonunda geri kazanımların çok yüksek olduğu gözlenmiş ve kimyasal yöntemlere kıyasla daha hızlı, duyarlı ve seçici olan bu yöntemde herhangi bir girişim yapıcı maddenin pikinin gözlenmediği belirtilerek, söz konusu yöntem Aflatoksin M 1 tayini için önerilmiştir. 19
36 20 Bu konuda gerçekleştirilen diğer bir çalışmada farklı peynir çeşitlerinde aflatoksin M 1 analizi için imünoafiniti kolon kullanımının oldukça iyi geri kazanımlar verdiği belirlenmiştir µg/kg oranında Aflatoksin M 1 ile kontamine edilen peynirlerde geri kazanma değerleri % arasında değişmekle birlikte çoğunlukla % civarında olduğu bulunmuştur. Hammadde olarak kullanılan sütün kaynağı veya peynir tipleri ile geri kazanma yüzdeleri arasında bir ilişki saptanmamıştır (Dragacci ve Fremy, 1996). Bir başka çalışma Dragacci ve arkadaşları (2001) tarafından Fransa da gerçekleştirilmiştir. Düzenlenen laboratuvarlar arası çalışmada sütte Aflatoksin M 1 tayini için imünoafiniti kolon kullanımı ile ekstraksiyon sonrasında YBSK ile miktar belirleme yöntemi incelenmiştir. Çalışmada sütün analize alınacak miktarı santrifüj edilmiş, süzülmüş ve imünoafiniti kolondan geçirilmiştir. Kolonda tutulan Aflatoksin M 1, saf asetonitril yardımıyla elue edildikten sonra zıt faz sıvı kromatografisinde floresans dedektör yardımı ile analizlenmiştir. Doğal olarak kontamine olmuş ya da laboratuvar koşullarında 0.05 ng/ml düzeyinde Aflatoksin M 1 katılması ile yapay olarak kontamine edilmiş olan dondurulmuş süt örnekleri 12 Avrupa ülkesinden 12 laboratuvara gönderilmiştir. Elde edilen sonuçlardan uyumsuz olan iki set ayrıldıktan sonra ortalama geri kazanımın %74 olduğu gözlenmiştir. Ayrıca hesaplamalar sonucunda tekrarlanabilirlik açısından bağıl standard sapmanın (RSD r ) %8-18, uyarlık açısından bağıl standard sapmanın (RSD R ) ise %21-31 arasında olduğu belirlenmiştir. Süt ve süt tozunda Aflatoksin M 1 içeriğinin tayininde imünoafiniti kolon ile ekstraksiyon ve YBSK ile miktar tayini ile ilgili 1998 yılında yürürlüğe giren ISO sayılı uluslararası standard ülkemiz tarafından da kabul edilerek TS ISO adı altında kullanıma sunulmuştur (TSE, 2002).
37 2.4 Süt ve Süt Ürünlerinde Aflatoksinler İle İlgili Çalışmalar 21 Pek çok çalışmada aflatoksin degradasyonu üzerine çeşitli mikroorganizmaların kültür ortamında etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmaların birinde Karunatne ve arkadaşları (1990) Lactobacillus türlerinin Aspergillus flavus subs. parasiticus un gelişimi ve aflatoksin oluşturması üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Bu çalışmaya göre laktik asit üreten bakterilerin varlığında inkübasyon süresi boyunca aflatoksin oluşumu gözlenmemiştir. Lb. acidophilus, Lb. bulgaricus ve Lb. plantarum un etkileri incelenmiş ve Lb. acidophilus un aflatoksin oluşumu inhibisyonunda en etkili mikroorganizma olduğu gözlenmiştir. Luchese ve Harrigan (1990) yaptıkları bir çalışmada farklı başlangıç ph değerlerinde, Lactococcus lactis veya laktik asit varlığında Aspergillus parasiticus gelişimi ve aflatoksin üretimi üzerinde çalışmışlardır. Söz konusu çalışmada A.parasiticus modifiye Lab-Lemco tripton broth da tek kültür olarak ve Lactococcus lactis bakterisi ile birlikte geliştirilmiştir. Çalışma sonunda toplam aflatoksin (B 1 +G 1 ) üretiminin bakteri varlığında daha yüksek olduğu, ve faklı besiyerleri, inokülasyon işlemleri, farklı ingrediyen kullanımlarında da sonucun aynı olduğu belirlenmiştir. Başlangıç ph sı 4.2 olan besiyerinde nötral besiyerine göre aflatoksin üremesinde artış olduğu; hidroklorik asit ve/veya laktik asidin çok az etkiye sahip olduğu; besiyerinin karbon içeriğinin yarısının laktat ile sağlanması durumunda aflatoksin üretiminde 4.2 başlangıç ph sında artış, 6.8 başlangıç ph sında azalma olduğu elde edilen diğer bulgulardır. Gourama ve Bullerman (1995) Lactobacillus türlerinin aflatoksin üretimini inhibe ettiğini bulmuşlardır. Araştırıcılar, 24 saatlik Lactobacillus spp. kültürüne küf sporlarını enjekte ederek ve 4 günlük küf kültürlerine Lactobacillus hücrelerini ekleyerek yaptıkları iki farklı denemede aflatoksin B 1 in sırayla %48 ve %72 oranında inhibe olduğunu belirlemişlerdir. Aflatoksin G 1 için ise inhibisyon oranlarını sırayla %72 ve %91 olarak bulmuşlardır. Pierides ve arkadaşları (2000) süt ürünlerinde bulunan laktik asit bakterilerinin aflatoksin M 1 içeren fosfat tamponlu salamuradaki aflatoksin M 1 i degrade edebilme yetenekleri üzerinde çalışmışlardır. Bu amaçla 6 laktik asit bakterisi test edilmiştir. Kültür ortamında en iyi sonucu veren iki mikroorganizma (L. rhanmosus strain GG [LBGG], ve L. rhanmosus strain LC-705 [LC-705]) ile yavan ve tam yağlı sütte
Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler
Proteinler Canlılarda miktar olarak en çok bulunan biyomoleküllerdir. Amino asit birimlerinden oluşurlar Yapısal ve işlevsel olabilirler Genlerle aktarılan kalıtsal bilginin ortaya çıktığı moleküllerdir.
DetaylıMardin Piyasasında Tüketime Sunulan Bulgurların Bazı Fiziksel Özelliklerinin Türk Standartlarına Uygunluklarının İstatistikî Kontrolü
Mardin Piyasasında Tüketime Sunulan Bulgurların Bazı Fiziksel Özelliklerinin Türk Standartlarına Uygunluklarının İstatistikî Kontrolü - doi: 10.17932/ IAU.IAUD.m.13091352.2015.7/26.15-21 Şerzan ASLAN 1
DetaylıÖğr. Gör. Süleyman GÖKMEN
Öğr. Gör. Süleyman GÖKMEN GİRİŞ Fonksiyonel Gıda Tanımı Et Ürünlerine Tedbirli Yaklaşım Et ürünlerine Konjuge Linoleik asit ilavesi Et ürünlerine Diyet Lifi İlavesi Et ürünlerine Probiyotik İlavesi Et
DetaylıBuzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:205-210
Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:205-210 KONU İLGİ Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi Besleme TERCÜME VE DERLEME Ürün Müdürü Esra ÇINAR
DetaylıBUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM)
BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM) Buğday rüşeymi buğday başağının alt kısmında bulunan embriyodur. Buğdayın 1 tonundan sadece 1 kilogram rüşeym elde edilebilmektedir. Rüşeym özel yöntemlerle elde edilmediği
DetaylıBEBEK FORMÜLLERİ TEBLİĞİ
Amaç BEBEK FORMÜLLERİ TEBLİĞİ Yetki Kanunu: Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği Yayımlandığı R.Gazete :04.09.2008-26987 Tebliğ No: 2008/52 Bebek Formülleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ Yayımlandığı
DetaylıDNA Đzolasyonu. Alkaline-SDS Plasmit Minipreleri. Miniprep ler bakteri kültüründen plasmit DNA sı izole etmenizi sağlar.
DNA Đzolasyonu Saflaştırılmak istenen DNA ya genomik DNA dır ya da genomik olmayan mtdna, chldna, plasmit DNAsıdır.DNA izolasyon kitleri, genomik ve genomik olmayan DNA izole etmemizi sağlayan standartlaştırılmış
DetaylıDEZENFEKSİYON TEKNİK TEBLİĞİ
Orman ve Su İşleri Bakanlığından: DEZENFEKSİYON TEKNİK TEBLİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Maksat, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Maksat MADDE 1 (1) Bu Tebliğin maksadı, küçük yerleşim yerlerinde son kullanıcıya ulaşan
DetaylıKAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI
KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI PVD Kaplama Kaplama yöntemleri kaplama malzemesinin bulunduğu fiziksel durum göz önüne alındığında; katı halden yapılan kaplamalar, çözeltiden yapılan kaplamalar, sıvı ya
DetaylıSait GEZGİN, Nesim DURSUN, Fatma GÖKMEN YILMAZ
FARKLI ŞEKİL VE DOZLARDA UYGULANAN TKİ HÜMAS IN EKMEKLİK BUĞDAYIN BAYRAK YAPRAK BESİN ELEMENTİ KONSANTRASYONU, VERİM VE TANE PROTEİN KAPSAMINA ETKİLERİ Sait GEZGİN, Nesim DURSUN, Fatma GÖKMEN YILMAZ Bu
DetaylıAraştırma Notu 15/177
Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon
DetaylıSÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com
SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com Giriş Yönetim alanında yaşanan değişim, süreç yönetimi anlayışını ön plana çıkarmıştır. Süreç yönetimi; insan ve madde kaynaklarını
DetaylıVeri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün
Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi
DetaylıÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ
ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ 1. DENEYİN AMACI Çökelme sertleştirmesi işleminin, malzemenin mekanik özellikleri (sertlik, mukavemet vb) üzerindeki etkisinin incelenmesi ve çökelme sertleşmesinin
DetaylıÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
447 ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Hüseyin ÇAYCI Özlem YILMAZ ÖZET Yasal metroloji kapsamında bulunan ölçü aletlerinin, metrolojik ölçümleri dikkate alınmadan
DetaylıYAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ
YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262
DetaylıDoğada yaşayan canlıların tamamı hücrelerden oluşmuştur. Canlılardan bazıları tek bir
CANLILIK HÜCREYLE BAŞLAR 1- Canlıların Ortak Özellikleri : Çevremizdeki varlıklar canlı ve cansız varlıklar olarak iki grupta toplanırlar. Cansız varlıklar katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerden oluşur.
DetaylıD VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI 01.11.2008. 25-D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her
VİTAMİN BİYOKİMYASI D VİTAMİNİ BU BÖLÜMDE ANLATILACAK KONULAR: Tarihsel Bakış D vitamininin kimyasal ve biyolojik fonksiyonları Besin kaynakları Hazırlayan: V. Murat BOSTANCI Toksisite 1 2 TARİHSEL BAKI
DetaylıTEBLİĞ TÜRK GIDA KODEKSİ SİYAH ÇAY TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2008/42)
12 Ağustos 2008 SALI Resmî Gazete Sayı : 26965 Tarım ve Köyişleri Bakanlığından: TEBLİĞ TÜRK GIDA KODEKSİ SİYAH ÇAY TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2008/42) Amaç MADDE 1 (1) Bu Tebliğin amacı; siyah çayın tekniğine
DetaylıPOMPA ve KOMPRESÖRLER
POMPA ve KOMPRESÖRLER Hazırlayan Tolga TAYLAN 2006 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi POMPA ve KOMPRESÖRLER SITCNo :742,743 ArmonizeNo :8413,8414 TÜRKİYE DE ÜRETİM
DetaylıİÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7
İÇİNDEKİLER 1 Projenin Amacı... 1 2 Giriş... 1 3 Yöntem... 1 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6 5 Kaynakça... 7 FARKLI ORTAMLARDA HANGİ RENK IŞIĞIN DAHA FAZLA SOĞURULDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI Projenin Amacı : Atmosfer
DetaylıBOYAR MADDELERDE AKTİF KARBONUN ADSORPLANMA ÖZELLİĞİNE HİDROJEN PEROKSİTİN ETKİSİ
TÜBİTAK BİDEB KİMYA LİSANS ÖĞRENCİLERİ KİMYAGERLİK, KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ, KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BİYOMÜHENDİSLİK ARAŞTIRMA PROJESİ KİMYA 3 (Çalıştay 2012) KİMYA PROJE RAPORU GRUP AKTİF PROJE ADI BOYAR MADDELERDE
DetaylıYakıt Özelliklerinin Doğrulanması. Teknik Rapor. No.: 942/7193278-00
Müşteri : Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sok. No: 14 K2 Plaza Kat: 11 Kadıköy 34742 İstanbul Türkiye Konu : Seçilen Yakıt Özelliklerin Belirlenmesi için Dizel Yakıtlara İlişkin Testlerin, Doğrulanması
DetaylıSoğuk Depolamada Gıda Güvenliğinin Önemi
Soğuk Depolamada Gıda Güvenliğinin Önemi Gıda güvenliği, insan gıdası ve hayvan yemi olarak kullanılan her türlü hammadde, yarı mamul ve mamul maddelerin çiftlikte yetiştirilmesi, üretimi, bakımı, hasadı
DetaylıDünya Hububat Pazarında Neredeyiz?
Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz? Şebnem BORAN 1.Dünya Hububat Pazarı Günümüzde dünyanın stratejik ürün grubunu oluşturan hububat pazarında önemli gelişmeler yaşanıyor. Dünya toplam hububat üretimine
DetaylıDöküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN
Döküm Prof. Dr. Akgün ALSARAN Döküm Döküm, sıvı haldeki akıcı olan malzemelerin, üretilmek istenen parçanın biçiminde bir boşluğa sahip olan kalıplara dökülerek katılaştırıldığı bir üretim yöntemidir.
DetaylıSTYROPOR ĐÇEREN ÇĐMENTO VE ALÇI BAĞLAYICILI MALZEMELERĐN ISIL VE MEKANĐK ÖZELLĐKLERĐ*
STYROPOR ĐÇEREN ÇĐMENTO VE ALÇI BAĞLAYICILI MALZEMELERĐN ISIL VE MEKANĐK ÖZELLĐKLERĐ* Yaşar BĐÇER1 - M.Şükrü YILDIRIM - Cengiz YILDIZ Fırat Üniversitesi ÖZET Son yıllarda gerek enerji talebi ve maliyetleri,
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN BESLEME VE YEM BİLGİSİ TEKNOLOJİSİ
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN BESLEME VE YEM BİLGİSİ TEKNOLOJİSİ LVS22 IV 2 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Ön Lisans Seçmeli
DetaylıEkonomi Bakanlığından: GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞININ KONTROLÜNE TABİ ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2013/5)
Ekonomi Bakanlığından: GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞININ KONTROLÜNE TABİ ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2013/5) Amaç MADDE 1 (1) Bu Tebliğin amacı, insan sağlığı
DetaylıTopoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.
Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol
DetaylıFizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu
Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve
DetaylıPATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim
PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim Kurulunun önerileri doğrultusunda bu çalışma yapılmıştır. GENEL KONULAR: Madde 1.Tanım: 1.1.
Detaylıwww.boren.com.tr / info@boren.com.tr
www.boren.com.tr / info@boren.com.tr YAŞAM da BOR BOR/B; Yeryüzünde bileşikler halinde, toprak, kaya ve suda az miktarlarda fakat yaygın olarak bulunan bir elementtir. Yer kabuğunda 10-20 ppm, deniz ve
DetaylıHACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ PUREZONE CİHAZI TEST RAPORU
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ PUREZONE CİHAZI TEST RAPORU Prof.Dr. Gülen GÜLLÜ Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü 06800 Beytepe Ankara OCAK 2010 Amaç: Bu çalışmada, Shenzhen
DetaylıYÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ
YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ Hazırlayan: Doç.Dr. Hakan Güler Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Karlsruhe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Almanya
DetaylıSERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL
SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya
DetaylıMEYVE SULARI. Hazırlayan Nilüfer YILMAZ 2008. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi
MEYVE SULARI Hazırlayan Nilüfer YILMAZ 2008 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi MEYVE SULARI Tablo 1. Meyve Suyunun Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları Ürün Adı
DetaylıAlmanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION
Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION Prof.Dr. Selahattin Kumlu Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya Faaliyet Onayı Alma Koşulları Hayvansal üretimin geliştirilmesine katkıda bulunacak
DetaylıHücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015
Hücre zedelenmesi etkenleri Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Homeostaz Homeostaz = hücre içindeki denge Hücrenin aktif olarak hayatını sürdürebilmesi için homeostaz korunmalıdır Hücre zedelenirse ne olur? Hücre
DetaylıKURUYEMİŞ SEKTÖR RAPORU
KURUYEMİŞ SEKTÖR RAPORU Ocak 2016 Kuruyemiş sektörü geçtiğimiz sezon kuraklı ve don gibi olumsuz koşullar nedeniyle rekoltelerde düşüş yaşarken fiyatlarda önemli artışlara sahne olmuştur. Geçtiğimiz yıl
DetaylıTOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, 2014 0
TOHUMCULUK ÜRETİM Bilindiği üzere, tohumluklar tarımsal üretimin temel girdilerinin başında gelmekte olup, kaliteli tohum kullanımı, verimi ve üretimi artırmasının yanı sıra daha dayanıklı, daha az maliyetli
DetaylıÇipura - Levrek Yem Kataloğu
Çipura - Levrek Yem Kataloğu Çamlı, BioAqua markası altında üretilmekte olan balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek, Çipura ve Alabalık
DetaylıBÖLÜM 7 BİLGİSAYAR UYGULAMALARI - 1
1 BÖLÜM 7 BİLGİSAYAR UYGULAMALARI - 1 Belli bir özelliğe yönelik yapılandırılmış gözlemlerle elde edilen ölçme sonuçları üzerinde bir çok istatistiksel işlem yapılabilmektedir. Bu işlemlerin bir kısmı
Detaylıİngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2
İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda
DetaylıSütün İnsan Beslenmesindeki Yeri
Sütün İnsan Beslenmesindeki Yeri Sağlığın yaşam boyu korunması için yeterli ve dengeli beslenmede süt ve süt ürünleri tüketimi büyük öneme sahiptir. Besin öğesi içeriği açısından dengeli olan süt ve süt
DetaylıLENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.
LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,
DetaylıYÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ
22 Mayıs 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28300 Kafkas Üniversitesinden: YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve
Detaylı1 SUDA SERTLİK ve CO2 TAYİNİ 1.SUDA SERTLİK TAYİNİ Suyun sertliği kavramı ile kalsiyum (Ca +2 ) ve magnezyum (Mg +2 ) iyonlarının toplamı anlaşılır ve 1 litre suyun içerdiği Ca ve Mg iyonlarının kalsiyum
DetaylıBEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9
BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal
DetaylıPROJE ADI DOĞAL ÇEVRECĠ SEBZE-MEYVE KURUTMA SĠSTEMĠ. PROJE EKĠBĠ Süleyman SÖNMEZ Ercan AKÇAY Serkan DOĞAN. PROJE DANIġMANLARI
TÜBĠTAK-BĠDEB LĠSE ÖĞRETMENLERĠ (FĠZĠK, KĠMYA, BĠYOLOJĠ VE MATEMATĠK) PROJE DANIġMANLIĞI EĞĠTĠMĠ ÇALIġTAYLARI LĠSE-1 (ÇALIġTAY 2011) FĠZĠK GRUP SES-2011 PROJE ADI DOĞAL ÇEVRECĠ SEBZE-MEYVE KURUTMA SĠSTEMĠ
DetaylıDünya Çavdar ve Yulaf Pazarı
Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünyada çavdar ve yulafın üretimi, buğday, pirinç, mısır ve arpa gibi diğer tahıl ürünlerine kıyasla son derece sınırlıdır. Yılda ortalama 14-15 milyon ton dolayında olan dünya
DetaylıEk-1/B TÜRK STANDARTLARINA GÖRE TİCARİ KALİTE DENETİMİNE TABİ ÜRÜNLER Bitkisel Yemeklik Yağlar
Ek-1/B TÜRK STANDARTLARINA GÖRE TİCARİ KALİTE DENETİMİNE TABİ ÜRÜNLER Bitkisel Yemeklik Yağlar No GTİP Madde İsmi İlgili Standart Standardın Farklı Uygulanacak Maddesi 1 107.90.90.00.00 Diğerleri (Soya
DetaylıSİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç
SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Siirt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama
Detaylı2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU
2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU I- 2008 Mali Yılı Bütçe Sonuçları: Mali Disiplin Sağlandı mı? Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 2008 mali yılı geçici bütçe uygulama sonuçlarına
DetaylıYAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,
DetaylıARAŞTIRMA RAPORU. Rapor No: 2012.03.08.XX.XX.XX. : Prof. Dr. Rıza Gürbüz Tel: 0.312.210 59 33 e-posta: gurbuz@metu.edu.tr
ARAŞTIRMA RAPORU (Kod No: 2012.03.08.XX.XX.XX) Raporu İsteyen : Raporu Hazırlayanlar: Prof. Dr. Bilgehan Ögel Tel: 0.312.210 41 24 e-posta: bogel@metu.edu.tr : Prof. Dr. Rıza Gürbüz Tel: 0.312.210 59 33
DetaylıGETINGE FD1600 ÖNDEN YÜKLEMELİ ÖRDEK SÜRGÜ YIKAYICI DEZENFEK- TÖR CİHAZI
GETINGE FD1600 ÖNDEN YÜKLEMELİ ÖRDEK SÜRGÜ YIKAYICI DEZENFEK- TÖR CİHAZI 2 Getinge FD1600 Getinge FD1600 3 HASTANE ENFEKSİYONUYLA MÜCADELE BASİT VE ETKİLİ Çekici modern tasarımı, kolay çalıştırılması ve
DetaylıGIDALARIN MUHAFAZASINDA SOĞUK UYGULAMASI
GIDALARIN MUHAFAZASINDA SOĞUK UYGULAMASI Soğukta muhafazanın dayandığı genel ilke, düşük sıcaklıklarda mikroorganizma faaliyetinin, kimyasal ve biyokimyasal reaksiyon hızlarının yavaşlamasıdır. Soğuk uygulaması
DetaylıTrans yağ nedir? Trans Yağ ğ bir yağ ğ asidi türüdür. Birçok gıda maddesinde doğal olarak. Trans yağ asitleri, trans
Trans yağ nedir? Trans Yağ ğ bir yağ ğ asidi türüdür. Birçok gıda maddesinde doğal olarak trans yağ bulunur. Trans yağ asitleri, trans konfigürasyonunda en az bir çift bağ ğ bulunduran doymamış yağ asitleridir
DetaylıBÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI
1 BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI Ölçme sonuçları üzerinde yani amaçlanan özelliğe yönelik gözlemlerden elde edilen veriler üzerinde yapılacak istatistiksel işlemler genel
DetaylıHAVA KİRLİLİĞİ VE ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı
HAVA KİRLİLİĞİ VE ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Dr. Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Hava kirliliğinin kaynakları Solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkili
DetaylıAFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)
AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) 1 GÜNDEM Tanım Epidemiyoloji (Hastalığın Yayılımı) Mücadele Soru-Cevap 2 Afrika Hastalığı Nedir? Sivrisinek, kene ve sokucu sineklerle
DetaylıYÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (Değişik:RG-14/2/2014-28913) (1) Bu Yönetmeliğin amacı; yükseköğrenim
DetaylıDeprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları
Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları Prof. Dr. Günay Özmen İTÜ İnşaat Fakültesi (Emekli), İstanbul gunayozmen@hotmail.com 1. Giriş Çağdaş deprem yönetmeliklerinde, en çok göz önüne
DetaylıHayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar. Bakanlar Kurulu Kararı -BKK. Tarih: 15 Nisan 2008 - Salı. Resmi Gazete Sayısı: 26848
Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar Bakanlar Kurulu Kararı -BKK Tarih: 15 Nisan 2008 - Salı Resmi Gazete Sayısı: 26848 Karar Sayısı: 2008-13489 15 Nisan 2008 SALI Resmi Gazete Sayı : 26848 BAKANLAR
DetaylıHEPATİT C SIK SORULAN SORULAR
HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR Hepatit C nedir? Hepatit C virüsünün neden olduğu karaciğer hastalığıdır. Hepatit C hastalığı olarak bilinir ve %70 kronikleşir, siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri
DetaylıANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR
ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım
DetaylıDEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,
DetaylıTürkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1
Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık
DetaylıKAMU İHALE KURULU KARARI. Toplantıya Katılan Üye Sayısı : 7 : Elektrik ihtiyacının temini.
Toplantı No : 2011/047 Gündem No : 2 Toplantıya Katılan Üye Sayısı : 7 Gündem Konusu : Elektrik ihtiyacının temini. Elektrik piyasası ve ilgili mevzuatındaki değişiklikler ve gelişmeler sonrasında, 4734
DetaylıÇUKUROVA'DA OKALİPTÜS YETİŞTİRİCİLİĞİ VE İDARE SÜRELERİNİN HESAPLANMASI
ÇUKUROVA'DA OKALİPTÜS YETİŞTİRİCİLİĞİ VE İDARE SÜRELERİNİN HESAPLANMASI Ali ÖZKURT Orman Yüksek Mühendis Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü PK.18 33401 TARSUS 1.GİRİŞ Türkiye'de orman varlığının
DetaylıİÇİNDEKİLER SAYFA Önsöz 4 Stratejik Planlama ve Bütçe Yol Haritası 5 Örnek İşletme Hakkında 6 Gider Yükleme Sistemi 8 Satış Bütçesi Oluşturma 9 Faaliyet Gider Bütçesi Oluşturma 12 Bütçe Sistem Otomasyonu
DetaylıHAFİF BETONLARIN ISI YALITIM VE TAŞIYICILIK ÖZELİKLERİ
HAFİF BETONLARIN ISI YALITIM VE TAŞIYICILIK ÖZELİKLERİ Canan TAŞDEMİR(*) ÖZET Hafif betonlara kıyasla daha yüksek basınç dayanımına, özellikle daha yüksek elastisite modülüne sahip yarı hafif betonların
Detaylı1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına
DetaylıDÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER
DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER Dünyada üretilen krom cevherinin % 90 ının metalurji sanayinde ferrokrom üretiminde, üretilen ferrokromun da yaklaşık % 90 ının paslanmaz çelik sektöründe
DetaylıBVKAE www.bornovavet.gov.tr
TÜRKİYEDE YEM MEVZUATI KONTROL SİSTEMS ve LABORATUVAR ÇALIŞMALARI ŞABAN MERİÇ İZMİR İL L KONTROL LABORATUVARI MÜDÜRL RLÜĞÜ 28.04.2008 YEM NEDİR? Yem madde ve enerji bakımından hayvanın yaşama ama ve verim
Detaylıİnşaat Firmalarının Maliyet ve Süre Belirleme Yöntemleri Üzerine Bir Alan Çalışması
İnşaat Firmalarının Maliyet ve Süre Belirleme Yöntemleri Üzerine Bir Alan Çalışması Latif Onur Uğur Süslü Sokak No: 4/2 Mebusevleri, Beşevler, 06580 Ankara E-Posta: latifugur@mynet.com, onurugurtr@yahoo.com
DetaylıHAYALi ihracatln BOYUTLARI
HAYALi ihracatln BOYUTLARI 103 Müslüme Bal U lkelerin ekonomi politikaları ile dış politikaları,. son yıllarda birbirinden ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Tüm dünya ülkelerinin ekonomi politikalarında
Detaylı08.11.2008 VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D
VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D Vitamin D ve İmmün Sistem İnsülin Sekresyonuna Etkisi Besinlerde D Vitamini Makaleler Vitamin D, normal bir kemik gelişimi ve kalsiyum-fosfor homeostazisi için elzem
DetaylıSaplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
SAPLAMA KAYNAĞI Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Arkın metalleri ergitme özelliğinden yararlanarak
DetaylıKÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ
KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın
DetaylıLABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi
LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi Bir etkinliğin sonucunda elde edilen çıktıyı nicel ve/veya nitel olarak belirleyen bir kavramdır.
Detaylı4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.
SOLUNUM SİSTEMİ Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden karşılanır. Hücre içerisinde besinlerden enerjinin üretilebilmesi için,
DetaylıKalite verimlilikle buluştu. DR6000 UV-VIS Spektrofotometre
Kalite verimlilikle buluştu DR6000 UV-VIS Spektrofotometre Kalite ve uygun maliyetin birleşimi Yeni DR6000 UV-VIS spektrofotometre, laboratuvardaki rutin analizler ve zorlu fotometrik uygulamalar için
DetaylıKULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
KULLANMA TALİMATI TİSİNON 10 mg kapsül Ağızdan alınır. Her kapsül; Etkin madde: 10 mg nitisinon Yardımcı maddeler: Prejelatinize nişasta ve opak beyaz gövde / opak lacivert kapak No:3 sert jelatin kapsül
DetaylıTablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları
TURİZM Kütahya ya gelen yabancı turistler Merkez ve Tavşanlı ilçelerinde; yerli turistler ise Merkez, Emet, Simav ve Tavşanlı ilçelerinde yoğun olarak konaklamaktadırlar. 2012 yılı içerisinde ildeki işletme
DetaylıAB Mevzuatının Uygulanmasına Yönelik Teknik Desteğin Müzakere Edilmesi
Genel DEA Eğitimi 6 8 Temmuz 2009 EuropeAid/125317/D/SER/TR Oturum 10-B AB ye Uyum Sürecinde DEA nin Önemi AB ye Uyum Sürecinde DEA nın Avantajları Mevcut mevzuatın revize edilmesine yönelik opsiyonlar
Detaylı3201 Debagatte Kullanılan Bitkisel Menşeli Hülasalar Ve Türevleri. 3202 Debagatte Kullanılan Sentetik Organik, Anorganik Maddeler Müstahzarlar
SEKTÖRÜN TANIMI 32. fasılda ağırlıklı olarak çeşitli boyayıcı ürünler olmakla birlikte, deri ve deri işleme sektöründe (debagat) kullanılan malzemeler, macunlar vb. ürünler de söz konusu faslın içerisinde
DetaylıBİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ
BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ Dr. Ayhan HELVACI Giriş Müzik öğretmeni yetiştiren kurumlarda yapılan eğitim birçok disiplinlerden
DetaylıBitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu
Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Çiçeğin Yapısı Tohumlu bitkilerin eşeyli üreme organı çiçektir. Açık tohumlu bitkilerin çiçeklerine kozalak adı verilir. Erkek kozalaklarda
DetaylıSANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP
SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK DANIġMAN: Faik GÖKALP SOSYOLOJĠ ALANI ORTAÖĞRETĠM ÖĞRENCĠLERĠ ARASI ARAġTIRMA PROJE YARIġMASI BURSA TÜRKĠYE BĠLĠMSEL VE
DetaylıÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi
KİHG/İŞL-005 19.08.2009 07.08.2012 2 1/8 GÜNCELLEME BİLGİLERİ Güncelleme Tarihi Güncelleme No Açıklama 11.11.2009 1 Belge içeriğinde ve belge numarasında değişiklik yapılması 07.08.2012 2 Komite, başlık,
Detaylıa) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu yönetmeliğin amacı, Niğde Üniversitesine bağlı olarak kurulan
DetaylıMAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının
MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki
DetaylıSöke İlçesinde Pnömatik Ekim Makinaları Talep Projeksiyonunun Belirlenmesi*
91 Söke İlçesinde Pnömatik Ekim Makinaları Talep Projeksiyonunun Belirlenmesi* Hakan Destici (1) Cengiz Özarslan (2) (1) Söke Ziraat Odası, Söke / Aydın (2) ADÜ Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü,
DetaylıSinterleme. İstenilen mikroyapı özelliklerine sahip ürün eldesi için yaş ürünler fırında bir ısıl işleme tabi tutulurlar bu prosese sinterleme denir.
Sinterleme? İstenilen mikroyapı özelliklerine sahip ürün eldesi için yaş ürünler fırında bir ısıl işleme tabi tutulurlar bu prosese sinterleme denir. Sinterleme Mikroyapı Gelişimi Özellikler! Sinterlemenin
DetaylıHÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 23-26 MAYIS 2013 - İZMİR Grup Adı : Özel Hukuk 1. Grup Konu : İş ve sosyal güvenlik davaları Grup Başkanı : Mehmet YILDIZ (Yargıtay Tetkik
DetaylıKan kültürü örneklerinde üreyen Candida türlerinin tanımlanmasında MALDI TOFTOF-MS yönteminin değerlendirilmesi Görkem Yaman1, Işın Akyar1, Simge Can2 1Acıbadem Üniversitesi, Tıbbi Mikrobiyoloji AD, İstanbul
DetaylıEkonomik Rapor 2011 2. ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.tr
Ekonomik Rapor 2011 2. ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul 49 50 2. ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 2008 yılında ABD de ipotekli konut kredisi piyasasında ortaya çıkan ve hızla tüm dünya ekonomilerinde
DetaylıNOVACRETE Kİ MYASALİNİN ZEMİ N O ZELLİ KLERİ NE ETKİ Sİ Nİ N ARAŞTİRİLMASİNA İ Lİ ŞKİ N LABORATUVAR DENEYLERİ RAPORU
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT FAKÜLTESİ - İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ NOVACRETE Kİ MYASALİNİN ZEMİ N O ZELLİ KLERİ NE ETKİ Sİ Nİ N ARAŞTİRİLMASİNA İ Lİ ŞKİ N LABORATUVAR DENEYLERİ RAPORU (25.06.2012)
Detaylı