Cadılı Ertekiler / Peri Masalları

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Cadılı Ertekiler / Peri Masalları"

Transkript

1 Cadılı Ertekiler / Peri Masalları AKPAMIK / AKPAMIK Bir bar eken, bir yok eken. Gadım vagtda bir adamın yedi sanı ogh bar eken. Buların keri av avlamak eken. Buların birem giz doğanı yok eken. Bir gün eneleri gövreli bolupdır. Enesinin ay-güni dolan vagtı, bular ava gitmekçi bolup, atasına: -Bizin giz doğanımız bolsa, hovlımızm ağzından gurcak asıp goyun erkek doğanımız bolsa, ok-yay goyun -diyip gidipdirler. Buların ızmda giz doğanı bolupdır. Atası dervezede gurcak gurcak asıp goyupdır: Emma gonşuları yamanlık edip, mum aynp, ok-yay asıp goyupdirlar. Bular avdan gelenlerinde, ok-yaya gözleri düşüp: "Huday bize giz doğan bermendir" diyip öykelep gidip, bir dağın govagında cay tutup, av avlamak bilen gün görüp başlapdırlar. İndi bular bu tayda galsmlar, habarı teze bolan gızdan alın. Ata-enesi teze bolan gizin adına Akpamık dakıp, oğlanlarının yoluna göz dikip, garaşıp başlapdırlar. Bir gün geçdi, gelmediler, bir ay geçdi gelmediler, bir yıl geçdi gelmediler. Şunlukda, bular oglanlarmdnan lamalarını üzmeli boldılar. Ay geçip yol geçip, giz dokuz-on yaşına bardı. Bir gün gonşuları üme etdi. Akpamıgın cnesine hem gelip: - Gizim ümee ber!- diyip soraehlar. Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir adamın yedi oğlu varmış. Bunların işi av~ cıhkmış. Bunların bir tane bile kız kardeşleri yokmuş. Bir gün anaları hamile kalmış. Analarının ayının gününün dolduğu zaman, bunlar ava gitmeli olmuşlar da babalarına: "Bizim kızkardeşimiz olursa, avlumuzun ağzına, kapısına bebek asm; erkek kardeşimiz olursa, ok-yay koyun" deyip gitmişler. Bunların peşinden kız kardeşleri olmuş. Babaları, kapıya bebek asıp koymuş. Fakat komşuları kötülük yapıp onu alıp yerine ok-yay asmışlar. Oğlanlar avdan dönünce gözleri ok ile yaya düşüp: "Tanrı bize kızkardeş vermedi" deyip, kızıp gitmişler de bir dağın kovuğunda, ine yerleşip avcılıkla gün geçirmeye başlamışlar. Şimdi bunlar burada kalsınlar; haberi yeni doğan kızdan alın. Annesi-babası yeni doğan kızın adını Akpamık koyup, oğlanlarının yolunu gözlemeye başlamışlar. Bir gün geçti, gelmediler, bir ay geçti, gelmediler; bir yıl geçti, gelmediler. Sonunda, onlar (anne-baba) oğlanlarından ümit kesmeli oldular. Anne-baba ihtiyar oldukları için oğlanlarını aramaya da çıkamadılar, kıza da hiç birşey söylemediler. Ay geçip, yıl geçmiş de kız dokuz-on yaşına varmış. Bir gün komşuları "Üme 1 " etmişler. Akpamık'm annesine de gelip: "Kızını üme'ye gönder" demişler. 'Ome: Dikiş işini çabuk bitirmek için kızların kendi aralarında y ardımbşmaları işine verilen ad.

2 Enesi: -Honha, özi razı bolsa, gidibersin, özüne aydın- diyip cogap berdi. Akpamık hem gövünli bolup ümee bardı. Ümee baran gelinlerin biri Akpamıgı sınap görmek üçin ve ona gizlin bolan bir sırın üstüni açmak üçin, şeyle diydi: -Kimin erkek doğanı bolsa, torde otursın, kimin erkek doğam bolmasa, aşakda-külün üstünde otursın. Ey sözden son, Akpamık hem barıp külün üstüne geçip oturdı. Bir gam kcmpir Akpaınıga: -Viy, keyigim, sen yokarrak geç-diydi. -Vey, ene menifi erkek doğanım yok ahırıdiyen. -Ay yüzi gara, ilin bir-iki doğanı bolsa, senin yedi sanı acdarha yalı doganm bardır, yokank geç, yokank! Akpamık gen galip: Men bu vagta çenli mum atamdan-enemden cşitmendim-le diyen. Onda gam ene aydan: -Keeyigim, olar gam bolansofi özleri gidip bilmeyerler. Sen gider öydüp aydyan deldirler. Senin doğanların pılan dagm govagında yatandırlar. Men safia enefve aytdırmagı övredeyin sen barıp: "Ene, mana govurga edip ber!" diy, edip berer velin, her zat bilen berse-de alma: "Elifi bilen ber!" diyip ayt. Gazanın üstünden eli bilen "Al!" diyip bercr velin, elinin daşından tutup, gısıp sorasaiî aydar. Yogsam, aytmaz-diyen. Akpamık ümeden gaydıp, öylerine gelip: -Ay ece, menin kellem agıryar-diyen. Enesi: -Balam, neme iyip-içcek zadm bar?-diyip soran. -Ece, sen bir azacık govurga edip ber, sondan iysem, govı bolaycak yalı-diyen. Ecesi derrev govurga edipdir. Akpamık ecesine: -Ece, mana odun üstündekee ber!-diyyer. Ecesi çemçe bilen beryer velin: -Yok elin bilen bor!-diyyer. Ecesi pahır goşavuçlap alyar-da, Kapamıga uzadyar. Şol vagt Akpamık ecersinifi elinin daşından pugta tutyar. Ecesi: -Hay, elim yandı-diyyer. -Ece, menin doğanım barmı, yok mı, ayt!- diyyer. Ecesi gizgına çıdaman: Annesi: "İşte,kendisi razıysa, kabul ederse gitsin; kendisine söyleyin" diye cevap vermiş. Akpamık da kabul edip :i üme"ye gittmiş. "Üme"ye gidon gelinlerden biri Akpamık'ı sınamak için ve ona gizli olan bir sırın üstünü açmak için 1 şöyle demiş: "Kimin erkek kardeşi varsa törde, baş köşede otursun, kimin erkek kardeşi yoksa aşağıda külün üzerinde otursun". Bu sözden sonra, Akpamık da varıp külün üstüne geçip oturdu. İhtiyar bir kadın Akpamık'a: "Vay ceylanım, sen yukarıya geç" dedi. "Vay, ana, benim erkek kardeşim yok ki" demiş. "Ay, yüzü kara, elin bir-iki kardeşi varsa, senin yedi tane ejderha gibi erkek kardeşin vardır; yukarıya geç, yukarıya!" Akpamık şaşanp kalıp: "Ben bu vakte kadar bunu anamdan, babamdan duymamıştım" demiş. O zaman ihtiyar kadın söylemiş: "Ceylanım, onlar ihtiyar oldukları için kendileri gidemiyorlar. Senin gideceğini tahmin etmediklerinden söylememişlerdir. Senin kardeşlerin filan dağın mağarasmdadırlar. Ben sana anneni nasıl söyleteceğini öğreteyim. Sen gidip: "Anne bana kavurga kavuruver!" de. Kavurunca başka şeyle verirse alma, "Elinle ver" de. Kazanın üzerinden eliyle "Al" diye ahp verince de elini tutup sıkarsan söyler. Yoksa, söylemez" demiş. Akpamık "üme"den dönüp evlerine gelmiş ve: "Ay ana, benim başım ağrıyor" demiş. Annesi: "Yavrum, ne yiyip içmek istiyorsun?" diye sormuş. "Ana, birazcık kavurga kavuruver; onu yersem iyi olacak gibiyim" demiş. Anası, hemen kavurga kavurmuş. Akpamık, anasına: "Ana, bana ateşin üstündeyken ver!" der. Anası kepçeyle verince de: "Hayır, elinle ver!" der. Zavallı anası, avuçlayıp alır da, Akpamık'a uzatır. O an Akpamık, anasının elini dışından sıkıca tutar. Anası: "Hay, elim yandı" der. Akpamık; "Ana, benim erkek kardeşim var mı, yok mu söyle" der. Anası, sıcaklığa dayanamayıp: l Sırrı söylemek için

3 -Bardır, cmma sen bolamnda gidişleridirdiyyer. -Hey, barmış sesi barmı? -Pılan dağın govagmda bar sesi Kır. Akpamık ecesinin elini goyberip: -Men gitcek-diyyer. Ecesi: -Sen tapmarsm, men bir köke edip bereyin, şom tigirlc-de git, nire barıp dursa, doğanların şo tayda bolar-diyyer. Akpamigm ecesi bir köke edip beripdir. Akpamık kökeceigini Önüne salıp, tigirlep uğran. Akpamıgın bir pişeceği bar eken, olam Akpamıgm ızııta düşüp, üç tirkeş bolup, yola düşüpdirler. Biraz yörenlerinden soiî, Akpamık dem-dıncını almak üçin yol uğrunda bir azacık irkilyer. Şol vagt pişiği kökecigin bir gtrasını gedeyipdir. Akpamık yene tigirlecek bohpdır, bolmandır. Alıın ağlamağa başlapdır. Birden palçik edip, gediği beklemek yadına düşüpdir. Dcrrev palçık edip kekenin gedik yerini beklepdir. Ondan son, yene-de kökecigini tigirlcp gidiberipdir. Ol ahır sofu bir dağın govagma barıpdır. Görse, govagm içi Mitin ganlı-ganlı geyimden doli, birneçe bölek et asılıp goylupdır. Akpamık bu geyimleri yuvıp, etden nahar bişirip, tayın edip goyan. Bir görse, bir topar adam gelyer. Akpamık bir yere bukulyar. Doğanları gelip görseler, hemişeki yalı del, nahar bişirilgi, geyimleri yuvulgı. Bular bu gice geyimlerini çalşınp, arkayın yatyarlar. Ertir yene ava gidyerler. Akpamık yene ganlı geyimleri yuvup, nahar tayın edip bululyar. Bular gelip görseler düynküden hem govı edilip goı.ılupdır. Olar: "Gelin birimiz saklalın, bu zatları beydyen, kimke biletin" diyip maslahat cdyerler. Birinci gezek in tılusı galip saklapdır velin, yadav avcı tiz uklapdır. Akpamık onun ukaa gidenini bilip, bukulan yerinden çıkıp yene geyimleri yuvup, nahar bişirip yene bukulupdır. Doğanları gelip görseler nahar tayın, geyimler yuvulgı. Olar: "Kim edyen eken?" diyip sorasalar, ol doğanı: "Men uklap gahpdırın" diyyer. Ertir ondan kiçisi saklapdır. Bu hem ukaa gahpdır. Garaz, buların altısı bilip bilmelidir. Ahırı in kiçisi galıpdır. Bu külbike barınağını d ilip, duz yapıpdır, gözüne ukı gelinendir. Birden bir giz çıkıp geyimleri yuvup, nahan atarmaga duranda, yankı saklamağa galan doğanı bukulan yerinden çıkıpdır-da: "Var, fakat sen dünyaya gelince gittiler" der. "Hey, nerede olduklarından haber var mı?" "Filan dağdaki mağarada olduklarına dair haber var". Akpamık anasının elini bırakıp: "Ben gidiyorum" der. Anası: "Sen bulamazsın; ben bir çörek yapıp vereyim. Onu yuvarla da git; o nereye varıp durursa, kardeşlerin oradadır" der. Akpamık'ın anası bir çörek pişirip vermiş. Akpamık, çöreğim önüne katıp yuvarlaya yuvarlaya gitmiş. Akpamık'm bir kediciği varmış; o da Akpamık'ın peşine takılmış ve üçü birlikte dizilip yola çıkmışlar. Biraz gittikten sonra Akpamık nefeslenmek, dinlenmek için yol kenarında oturup azıcık uyuklar. O sırada kedisi çöreğin bir kenarım ısırmış. Akpamık yine yuvarlamak istemiş, fakat çörek yuvarlanmamış. Sonunda ağlamaya başlamış. Birden balçık yapıp çöreğin gediğini (ışınlan yerini) tamir etmek aklına gelmiş. Hemen, derhal balçık hazırlayıp çöreği tamir etmiş, ondan sonra yine çöreğini yuvarlayıp gidivermiş. O, en sonunda bir dağın kovuğuna varmış. Bakmış ki, kovuğun içi tamamiyle kanlı giyeceklerle doluymuş. Bir miktar da et asılıymış. Akpamık, bu elbiseleri yıkamış, etten de yemek pişirip hazırlayıp koymuş. Bir de bakmış ki, bir grup adanı gelmekte. Akpamık bir yere gizlenir. Kardeşleri gelip bakmışlar ki, her zamanki gibi değil; yemek pişirilmiş; elbiseleri yıkanmış. Onlar, o gece elbiselerini çıkarıp rahatça yatarlar. Ertesi gün tekrar ava giderler. Akpamık yine kanlı elbiseleri yıkayıp yemeği pişirip saklanır. Kardeşleri gelip bakmışlar ki, önceki günden de güzel yapılmış. Onlar: "Gelin birimiz saklanalım, bu işleri böyle eden kimse bilelim" diye anlaşırlar. İlk önce en büyükleri kalıp saklanmış, fakat yorgun avcı tez uyumuş. Akpamık onun uyuduğunu anlayıp saklandığı yerden çıkmış ve yine elbiseleri yıkayıp yemeği pişirdikten sonra tekrar saklanmış. Kardeşleri gelip bakmış ki, yemek hazır, elbiseler yıkanmış. Onlar: "Kim ediyormuş?" diye sorarlar, fakat o kardeşleri "Ben uyuyup kalmışım" der. Ertesi gün onun küçüğü saklanmış. O da uyuyup kalmış. Sonunda bunların altısı da bunu anlayamamışlar, Öğrenememişler. Nihayet en küçüğü kalmış. Bu serçe parmağım kesip üzerine tuz dökmüş. Bu yüzden gözüne uyku gelmemiş. Birden bir kız çıkıp elbiseleri yıkayıp yemek hazırlamaya başlayınca saklanan oğlan gizlendiği yerden çıkmış da:

4 -Insam bolsan, cınsam bolsan, dur-da nemedigini tanati-diyipdir. Akpamik: -Men cms-da del, ms-da, öz doganınızdiyipdir. Bular tanşıp, beyleki doğanları gelyençe, nahar tayın edip goyupdırlar. Sonra kiçi doğanı ulı ağalarının önünden buşlap çıkıpdır. Doğanları giz doğanı bolup, ızlanndan gelenine köp şat bolupdırlar. Bular Akpamıgı keyigifî yiligi bilen bakıp başlapdırlar. Aradan bir neçe gün geçipdir. Akpamık bir gün öy süpürüp otırka, bir kişmiş tapıp: "Pişimpişim" diyip,pişigini çağıran velin, pişiği gelmendir. Onson kişmişi Akpamıgın özi iyepdir. Bir salımdan son, pişiği gelip: -Neme diyip çağırdm?-diyip soran. -Bir kişm,şcik tapdım, sonun üçin çagırdımdiyen. -Hanı, netdin? -Gelmensofi iyeydim. Pişiği: -Onda aduna buşugarm-diyip, oda buşukcak bolan. -Buşukma, men çakmak bilen ot alıp bilmerin, indi tapsam, dereyerin- diyip, yalbanp, zordan goyduran. Son yene bir gezek süpürip yörke, bir iğde tapıp: "Piş-piş" diyip çagıryar. Pişik gelmensofi, yene özi iyyer. Bir salımdan son,pişik gelip: -Meni neme diyip çagırdm?-diyip soran. -Bir iğde tapdım-diyen. -Hanı igde? -îydinı. -Pişik: -Onda odum söndüreyin-diyip, oda buşugıp, Akpamıgın ondum söndüryer. Akpamık çakmak bilen ot akak bolyar velin, hiç bolmayar, naharam gice galip baryar. Ahun nelaç bolup, tövcregine garayar görse, bir yerden tüsse çıkyar. Akpamık "Şol tüsseden ot getireyin" diyip ugrayar. Banp, gapıdan salam berip giryer velin, görse, bir çal döv otır. DÖv Akpamıgı görüp: -Şunca salam bermedik bolsan, iki üzüp bir yalmardım. Gel, gizim, menin başımı gözlep beridiyyer. Akpamık bir az salım dövün başım gözlep: "İnsansan da, cinsen 1 de dur da ne olduğunu söyle" demiş. "Ben ne inim, ne cin; sizin öz kardeşinizim" demiş. Bunlar tanışmışlar ve diğer kardeşleri gelene kadar yemek hazırlayıp koymuşlar. Sonra küçük oğlan, ağabeylerinin Önüne müjdelemeye çıkmış. Oğlanlar, kardeşlerinin kız olmasına ve arkalarından gelmesine çok sevinmişler. Bunlar Akpamık'ı geyiğin iliğiyle bakmaya, beslemeye başlamışlar. Aradan bir kaç gün geçmiş. Akpamık, bir gün ev süpürürken bir kişmiş bulup "pisi pisi" diye kedisini çağırmış, fakat kedisi gelmemiş. Ondan sonra kişmişi Akpamık'm kendisi yemiş. Bir süre sonra kedisi gelip: "Neden çağırdın?" diye sormuş. "Bir kişmişcik bulmuştum; onun için çağırdım" d emiş. "Hani, ne ettin?" "Sen gelmeyince yedim". Kedisi: "O zaman ateşine işerim" deyip ateşi söndürecek olmuş. "Söndürme, ben çakmakla kav alamam; şimdi bir daha bulursam veririm" diye yalvarıp zorla bıraktırmış. Sonra yine bir ara süpürürken bir iğde bulup "pisi pisi" diye çağırır. Kod i gelmeyince de yine kendisi yer. Bir süre sonra kedi gelip: "Beni niçin çağırdın?" diye sormuş. "Bir iğde buldum" demiş. "Hani iğde?". "Yedim". Kedi: "O zaman ateşine işeyeyim" deyip ateşe işeyip Akpamık'm ateşini söndürür. Akpamık çakmakla 2 kav almak istemiş, fakat bulamamış, yemek gecikmiş. Sonunda çaresiz kalıp dışarıya çıkar. Bakar ki bir yerden duman çıkmakta. Akpamık; "Şu dumandan ateş alıp getireyim" deyip gider. Varıp kapıdan selam verip girer. Faka t bakar ki içeride ihtiyar bir dev oturmakta. Dev, Akpamık'ı görüp: "Böyle selam vermeseydin, iki koparıp, yüzüp bir yerdim 3. Gel kızım, benim başıma bakıvcr" der. Akpamık, kısa bir süre devin başına baktıktan sonra: 'insan misin, cin misin 'Duman çıkan yerden -^Parçalayıp yerdim

5 -Men ot diyip geldim, gaytcak-diyip aydyar. Döv: ". -Onda sen eteğini tute- diyip, Akpamıgm eteğine ilki bir köz atıp, ızmdan kül guyup, izmdan hem ot goyup: "Bar, gizim" diyip ugradyar. Akpamık odı alıp ugrayar, eirana yankı külün aşağına atılan köz eteğini çalaca deşipdir, ondan kül az-azdan dökülip iz bolup gelipdir. Emma Akpamık mundan bihabar, gelip nahar bişirip tayın edip goyyar. Doğanları avdan gelip, erteki yene ava gidyerler velin, döv küli ızarlap gelyer. Akpamık dövün gelyenin görüp, gapını içinden beklep oturyar. Döv: -Gapını aç, bolmada-da barınağın birini gapmın arasından çıkar! Diyyer. Akpamık barınağını çıkaryar. Döv barmakdan pugta tutup bir temen bilen deşip, ganini soryar. Izmdan hem: -Doğanlarına aydsan, iyerin-diyip, ızına gaydyar. Akpamık gorkusmdan doğanlarına aydıp bilmeyer. Döv her gün gelip Akpamıgm barmagmdan sorup gidyer. Akpamık gün günden horlanyar. Doğanları: "Neme bolyar?" diyseler hem: "Mana zat bolanok" diyip, cogap beryer. Doğanları: -Gelin suru sakkalm-diyip, ava uğran bolup bir yerde bükuhp yatyarlar. Akpamık hemme işlerini cayba-cay edip, dövün geler vagti bolanda, gapını İçinden beklep oturyar. Hemişe gan içmeğe Övrenen döv gelip gapını kakyar velin, yedi doğan yedi yerden topulıp, dövün canını, asmanda kakyarlar. Emma onun kellesi: "Çöpden çöpdcn kenboluup gelerin" diyip, togalanyar ötegidyer. Akpamıgın doğanları onun izmdan yetip bilmen galyarlar. Birneçe vagt geçensofi, ol kelle birneçe döv bolup gelip, yedi doğanın yedisini hem öldürip, etlerini iyip, sünklcrini taşlap gidyerler. Akpamık bolsa keyik derisinin aşağına girnip bululyar. Dövler munı görmeyerler. Akpamık dövler gidenson, bukulan yerinden çıkıp, doğanlarının sünklerini bir yere yıgnap, ÜStini keyik hamlan bilen basırıp, bir atı münüp, galama-gala aylanıp, bilimli adamlardan doğanlarını nedip direldip bolcagım sorap yörke, ahin bir garrv ayalin üstünden barıpdır. Gam: -Gizim, senin doğanlarını döv öldüren bolsa, om diriltmeğin alacı bolar, emma gatı kmdırdiyyer. -Yeri, garn ene, km hem bolsa,ay t-diyyer. "Ben ateş için gelmiştim, döneceğim" der. Dev: "O zaman eteğini aç!" deyip Akpamık'ın eteğine Önce bir köz atar, arkasından kül koyup, peşinden de ateş koyarak "Var, git, kızım" deyip gönderir. Akpamık, ateşi alıp yürümüş. Fakat külün altına atılan köz onun eteğini birazcık delmiş ve o delikten kül az az dökülerek iz yapmaktaymış. Ama Akpamık bundan bihaber olarak gelip yemek pişirip hazırlayıp koyar. Kardeşleri avdan gelip ertesi gün tekrar ava gider. (Bu arada) dev, külü takip ederek gelir. Akpamuk, devin geldiğini görüp kapıyı içten kilitleyip oturur. Dev: "Kapıyı aç, olmazsa parmağının birini kapının arasından, deliğinden çıkar" der. Akpamık, parmağını çıkarır. Dev, parmağı sıkıca tutup bir çuvaldızla deler de kanını sorar. Sonra da: "Kardeşlerine söylersen; seni yerim" deyip dönüp gider. Akpamık, korkusundan kardeşlerine söyleyemez. Dev her gün gelip Akpamık'm parmağından kanını sorup gider. Akpamık, günden güne zayıflamaya başlar. Kardeşleri: "Ne oldu?" deyince de "Bana bir şey olduğu yok" diye cevap verir. Kardeşleri: "Gelin, bunu takip edelim 1 " deyişip ava gidecek olur da bir yere gizlenirler. Akpamık, her işini yapıp bitirir de devin gelme zamanı gelince kapıyı içten kapatıp oturur. Sürekli kan içmeye alışmış olan dev, gelip kapıya vurur, fakat o an yedi oğlan yedi yerden hücum edip devin canını göğe gönderirler. Yalnız onun kellesi: Çörden çöpten çoğalıp gelirim" deyip yuvarlana yuvarlana gider. Akpamık'm kardeşleri onun peşinden yetişemezler. Bir süre geçtikten sonra o kelle birkaç tane dev haline gelir ve gelip yedi kardeşin yedisini de öldürüp, etlerini yiyip kemiklerini atıp giderler. Akpamık ise geyik derisinin altına girip saklanır. Devler onu görmezler. Akpamık, sağ kalır. Devler kanlarını alıp öz mekanlarına giderler. Akpamık, devler gittikten sonra saklandığı yerden çıkıp kardeşlerinin kemiklerini bir yere yığmış. Onların üstünü geyik derisiyle örtüp bir ata binmiş de kaleden kaleye 2 dolaşarak bilimli adamlara, kardeşlerini nasıl canlandırabilcceğini sorarken sonunda bir kocakarıya rastlamış. Kocakarı: "Kızım, senin kardeşlerini dev Öldürdüyse onları diriltmenin çaresi vardır, fakat çok zor" der. "Haydi, nine, zor da olsa söyle" der. 'Gelin gizlenelim ^Şehirden şehire

6 Gam: -Akmaya çhyen bir düye bardır, sonun süydünden getirip sepseiî, cana gelerler, emma Akmaya adam görse, iyyer. Yöne köşeği adamı gatı govı göryer. Şol kömek berer- diyip aydan. Akpamık şol taydan eline bir köne yanlık alıp, Akmayan uğrum gözlep, yola düşyer. Ahin bir gün Akmayanın köşeğinin üstünden baryar. Köşek Akpamıgı görüp oynap, bökceklep, yanma gelen. Akpamık köşeğin yüzünden, gözünden sıpap, köp mehribanlık edip, ahırı arzı-halmı aydıpdır. Köşek: -Bolyar, emma enem bilse, ikimizi hem iyer, geî, sen menifi goltugurun aaşgma girip, tüye gabsanıp bar. Men emip, yanlığa guyarm diyen. Sebebi köşeğin gamının ağagınm ve gapdalmıîî tüyi ören ösgun bolu yerden süyrenip bararmış. - Bolyar- diyip, köşeğin tüyüne gabsanıp oturıpdır. Köşek enesinin yanma baran mahalı Akmaya: -Adam ısı bar!- diyip torp urup başlan. -Ececan adam neme işîesin!- diyip, köşeği yalbarandan son, Akmaya köşeşip, emdirmeğe duran. Akpamıgın yanlığı dolanson, Köşek usullık bilen ayrılıp, otlan bolup, aranı açıp uğran. Emma Akmaya-da münkür bolup ızmdan sered seredyen eken. Akpamık ozal atını bir yerde gizlen eken, köşek otlan bolup, atın yanma golaylanda, Akmaya çıkıp, ata baka urgan. Akmaya-da mum görüp topulan, Akpamık hem zordan ata münüp gaçan. Akmaya govup, yetip bilmeye galıpdır. Akmaya dolanıp gelyerke, köşeğine: Fara daşlar bolgay sen balam" diyip gasrgış edyer. Köşeği şo tayda gara daş bolup donup galyar. Şeydip köşeği donup galanson Akmayanın hem ol yerde durup, karan yetinendir. Ol bu eden işine her nece ökünse-dc peydası değinendir. Emcegi bolsa süytden dolup, barha azarı artıpdır. Ahırson ol nederini bilmen, göğe göterilip gidenmiş. Onson ol asmanda köp vagtlap aylanıp gezenmiş. Onun asmanda yöreft yoluna bolsa, süydi bir sıhlı seçelenip gidipmiş. Oların her damcsasam bir yıldıza övrülenmiş. "Akmayanın yalı" diyîen yıldızlar hem ana, şeydip dörenmiş-de! Bu gürrün munda galsm. Biz bolsa habarı Akparrukdan alalın. Akpamık Akmayanın süydüni getirip, doğanlarının sünklcrini yerbe-yer goyupdır velin, bi- Kocakan: "Akmaya denilen bir deve var. Onunsütünden getirip serpersen canlanırlar. Fakat Akmaya insanı görse, yer. Yalnız dorumu (köşeği) insanı sever, o yardım eder" demiş. Akpamık, oradan eline bir tulum alarak Akmaya'yı arayıp bulmak için yola düşer.. Nihayet bir gün Akmaya'nın dorumuna rastlar. Dorum, Akpamık'ı görünce oynaya oynaya, zıplaya zıplaya onun yanma gelmiş. Akpamık da, dorumun yüzünü, gözünü okşayıp yakınlık göstermiş ve nihayet arz-ı halini söylemiş. Dorum: "Olur ama anam anlarsa ikimizi de yer. İyisi mi gel, sen benim koltuğumun altına girip tüyün içine saklan. Ben emip, tuluma koyarım" demiş. Dorumun böyle demesinin sebebi karnının altındaki ve böğründeki tüylerin çok büyük ve yerde sürünüyor olmasıymış. "Olur" deyip dorumun tüyünün arasına girip saklanmış. Dorum anasının yanma varınca Akmaya: "İnsan kokusu var!" deyip ayaklarını vurmaya başlamış. "Anacığım, insan burada ne yapsın?" diye dorumu yalvardıkian sonra Akmaya sakinleşip emdirmeye durmuş. Akpamık'ın tulumu dolduktan sonra dorum, yavaşça ayrılıp otlama bahanesiyle (otlayacak olup) uzaklaşmış; arayı açıp gitmiş. Fakat Akmaya şüphelenip arkasından gelip bakmış. Akpamık, önceden atını bir yerde giz- Icmişmiş. Dorum otlamak için atın yanma yaklaşınca Akpamık çıkıp ata doğru koşmuş. Akmaya da onu görüp koşmuş. Akpamık güç bela atına binip kaçmış. Akmaya kovalamış ama yetişememiş. Akmaya dönüp gelirken dorumuna "Kara taşlar ol sen yavrum" deyip kargışlar. Dorumu orada kara taş olup donup kalmış. Böylece köşeği (dorumu) donunca Akmaya da orada duramamış; dayanamamış. O, yaptığı bu işten dolayı çok pişmanlık duymuşsa da bir faydası olmamış. Memesi ise sütle dolup gittikçe sızısı, ağrısı artar olmuş. En sonunda ne yapacağını bilemeyip göğe uçup gitmiş. Ondan sonra o, gökyüzünde uzun süre gezmiş; dolanmış. Onun gökyüzünde yürüdüğü yola südü aralıksız olarak dökülmüş. Onun her damlası bir yıldıza dönmüş. "Akmayanın Yolu" denilen yıldızlar işte böyle meydana gelmiştir. Bu söz burada kalsın. Biz haberi Akpamık'tan alalım. Akpamık, Akmaya'nın sütünü getirmiş. Kardeşlerinin kemiklerini yerli yerince koymuş, fakat

7 rinin yağırnısınm sünküni tapmandır, om döv çcynepmi, ncdipmi, garaz, yok eken. Onson doğanlarının beyleki sünklerinin hemmesini yerbeyer goyup, süydi üstüne sepip, bir gara keçee dolapdır. Birncçe vagt geçenden song doğanları asginşıp: -Ay, ken yatıpdıns-diyip, yerlerinden galıpdırlar. Akpamık bulara hemme eden işini aydıp beripdir. Bular doğanlarının Özleri üçin beyle cepa çekenine köp şat bolupdırlar. Emma özgesi bütin boîııp, yeke in kiçilerinin yagırnı sünkünin birdgi kem bolupdır. Yedi doğan öfiki yalı tezeden av avlap yöreyer Son Akpamık yedi doğanını öyerip, her haysına gelin alıp beren. Doğanları Akparmgı önküdenme govı görüpdirler. Oların ayalları: Bizin erlerimiz bizi Akpamıkça görmeycrlcr, gelin, bir masalahat edelin!" diyenler. Onda in uli doğanın ayali: -Gelin, munı basıp, boğazına, gulagma gurşun gııyalıii diyen. İn kiçi doğanın ayalından başgası bu maslahata goşulan, emma in kiçi doğanın ayali: -Beyle iş etmek bolmaz-diyip, garşılık görkezende, ona: - Scnincm boğazına gurşun guyans- diyip gorkuzanlar. Bular Akpamıgı basıp, boğazına ve gulaklarma gurşun guyupdırlar. Akpamıgı şeydip, lal hem ker cdipdirler. Emma bu yedi ayalin iiı kiçisi bu işe goşulmayar. Yöne gorkusından hiç bir zat hem aydıp bilinendir. Şundan son, Akpamık gün geldigiçe horlanyar. Doganlan: - Neme bolyar?- diyseler hem cogap bermeyer. Ahırı yerinelerinin in ulusı: -Muna neme bolyanıni men bilyen-diyip, cogap beryer. -Yeri, bilsen ayt, neme bolyar? -Akpamıga er gerek, yürecigine ker gerek Ağaları: - Kimi halasa baraysm- diyyerler. Onda yerinelerinin kiçisi: -Mum bir düyee mündürip goyberifi, kimi halasa, özi barar-diyyer. Doğanları bir akmayanı kecebelep, bezep Akpamıgı mündürip goyberyerler. Şol vagtlarda patışanıiî ogh bilen vezirin ogh ava çıkan ekenler. Görseler çölûstanın bir çetinden bir gara görünyer. Gel-gel, üsti bezegli kccebeli maya öz uğruna otlap yör. Patışanın ogh: birinin eye kemiklerinden birini bulamamış; onu dev mi çiyneyip yemiş, ne olmuş, bilinmez, neyse sonuçta yokmuş. Ondan sonra kardeşlerinin diğer kemiklerinin hepsini yerli yerince koyup sütü üstüne serpip kara bir keçeye dolamış, sarmış. Bir süre geçtikten sonra kardeşleri askırışıp: "Ay, çok yatmışız" deyip yerlerinden kalkmışlar. Akpamık, onlara yaptığı her şeyi anlatmış. Onlar, kardeşlerinin kendileri için öyle cefa çekmesine, cefaya katlanmasına çok sevinmişler. Yalnız hepsi sağlammış, bütünmüş, fakat en küçüklerinin eye kemiklerinden biri eksikmiş. Yedi kardeş yeniden önceki gibi avlanmaya başlar. Sonra Akpamık, yedi kardeşini de evlendirmiş; her birine bir gelin alıp vermiş. Kardeşleri Akpamık'i eskisinden daha çok sever olmuşlar. Onların karıları: "Bizim kocalarımız bizi Akpamık gibi görmüyorlar; sevmiyorlar. Gelin bir görüşelim; karar verelim!" demişler. O zaman er. büyük kardeşinin karısı: "Gelin şunu tutup boğazına, kulağına kurşun dökelim" demiş. En küçük kardeşinin karısından başka herkes bu fikri kabul etmiş. En küçük kardeşinin karısı ise: "Öyle bir şey olmaz" diye karşı çıkınca onu: "Senin de boğazına kurşun koyarız" diye korkuturlar. Bunlar, Akpamık'ı tutup kulağına ve boğazına kurşun dökmüşler. Böylece Akpamık'ı lal ve sağır etmişler. Fakat bu yedi kadının en küçüğü bu işe katılmamış. Yalnız korkusundan hiçbir şey söyleyememiş. Ondan sonra Akpamık, gün geçtikçe zayıflamaya başlar. Kardeşleri: "Ne oldu?" diye sorunca da cevap vermez. Sonunda yengelerinin en büyüğü: "Buna ne olduğunu ben biliyorum" diye cevap verir. "Haydi, biliyorsan söyle, ne oldu?" "Akpamık'a er gerek; yüreğine, kalbine iş gerek" Ağabeyleri "Kimi istiyorsa varsın" derler. O zaman yengelerinin küçüğü: "Bunu bir deveye bindirip koyverin; kimi isterse varır" der. Kardeşleri bir mayayı süsleyip, çadır kurmuşlar; üzerine de Akpamık'ı bindirip koyuverirler. O sırada padişahın oğluyla vezirin oğlu ava çıkmışmış. Bakarlar ki, Çölistanın bir köşesinden bir karartı görünür. Gele gele bakarlar ki, üstü süslü, kecebeli (çadırlı) maya, kendi başına, serbestçe otlayıp gezmekte. Padişahın oğlu:

8 -İçi meninkı- diyyer. Vezirin ogh: - Daşı meninki - diyyer. İkisi at salıp baryarlar velin, ine, bir akmaya, üstünrndeki kccebenin içinde bir giz bar, iymeiyme-de seret-de otur. Bular barıp: - Ay giz, ms mısın cins mısın dillen! - diyyerler. Hiç cogap bolmandır. "Lal' bolsa-da bolyar" diyîp, om patışanın oglı özüne ayal edinyer. Aradan bir yıl geçyer bir oglı bolyar. Bu oğlan dö'rtbcş yaşayar. Akpamık onda-da geplemeyer. Patışanın oglı: Gel, yene-de bir ayal alayın, yogsam bolcak dcl-diyip, gelinlik gözlemeğe çikyar. Akpamık öz içinden: "Bu betbagttık hemme yerde mana ziyan getiryer" diyip, lapıkeç bolup, çerek-zat bişirmen oturyar. Akpamigm oglı gelip: - Ece, çöreki diyyer. Akpamık geplemen oğluna çöregem bermen, gamgm bolup oturan. Oglı gahar edip, ecesinin yensesinden kakıp: "Ece, çörek diyyen!" diyip, iteldn velin, Akpamıgın bogazındakı gurşun " lark "lark" edip gaçayıpdır. Şeydip munun dili açılan. Ondan son: -Oğlum, gulagıma-da bir ur!- diyyer. Oglı gulagına uryar, gulagındakı hem gaçyar, gulagı hem açılyar. "Beyleki gulagima hem ur" diyyer, ogi ol gulagına hem bir uryar velin, ol gulagmdaki gurşun hem gaçıp, Akpamık sag adam bolyar. Patışanm ogh hem barıp, bir ayal alıp gelyer. Bu gelen vagti Akpamık çekelik gaynadıp oturan eken. Çekelik çpgup, dökülip duran eken. Teze ahnıp gelen gelin atm üstünden: -Mcsdi hayran, dökildi ayran!- diyip gıgıryar. Heniz gelip, atdan düşmedik gelnin beyle zeherli sözüne Geline bak, geline. Gele- gelmen diline, Gcler eyer gaşmda Gözi ocak başında -diyip, cogap beren. Şundan son şazadanm buyrugı bilen: "Patışanın ogîunm gelininin dili açıldı" diyip, car üstüne car çekilyer. Patışanın oglı Akpamıgın dilinin açılandığını görüp, sonkı alıp gelyen ayalini şol vagt atdanan düşürmen, ızına iberip Akpamık bilen yaşaşıp başlayar. Akpamık doğanlarından umıdiger bolup, oğluna altın aşık yasadıp, özüne hem: 'Aşığını atak vagtm Akpamıgın oglı men, Yekyagırnın yeğeni men, "İçi benim" der. Vezirin oğlu: "Dışı benim" der. Onlar atlannı koşturup varırlar, fakat işte, bir maya, üstündeki çadırın içinde de bir kız var; yeme içme de seyret. Bunlar varıp: "Ay kız, in misin cin misin? Konuş!" derler. Hiç bir cevap vermez. "Hal olsa da olur" deyip onu padişahın oğlu kendisine alır. Aradan bir yıl geçince bir oğlu olur. Bu oğlan dört-beş yaşma gelir. Fakat Akpamık, hala daha konuşmaz. Padişahın oğlu: "İyisi mi, bir hanım daha alayım; yoksa olacak gibi değil" deyip gelin (hanım) aramaya çıkar. Akpamık içinden: "Bu bedbahtlık her yerde bana ziyan getiriyor" deyip keyfi, morali bozulur da yemek dahi pişirmeden oturur kalır. Akpamık'm oğlu gelip: "Ana, ekmek!" der. Akpamık ne konuşur, ne de oğluna çörek verir, öylece kederli, gamlı bir halde oturur. Oğlu kızıp anasının ensesinden itip: "Ana, çörek diyorum" demiş de iteklemiş, sarsmış. O an Akpamık'm boğazındaki kurşun "lark lark" edip çıkmış. Böylece onun dili açılmış. Ondan sonra: "Oğlum, bir de kulağıma vur!" der. Oğlu kulağına da vurur; kulağındaki de çıkar. Kulağı da açılır. "Öteki kulağıma da vur" der. Oğlu o kulağına da vurur ve o kulağındaki kurşun da çıkar. Böylece Akpamık, sağlam bir insan olur. Bu sırada padişahın oğlu da bir kadın alıp gelir. Onun geldiği sırada Akpamık "çekelik 1 " kaynatmaktaymış. "Çekelik" kaynayıp dökülmeye başlamışmış. Yeni getirilen gelin atm üstünden: "Mesdi hayran, döküldü ayran!" diye bağırır. Yeni gelen daha attan bile inmemiş olan gelinin böyle zehirli, acı sözüne "Geline bak geline, Gelir gelmez diline, Gelir eyer üstünde, Gözü ocak başında" diye cevap verir. Ondan sonra şehzadenin buyruğu ile: "Padişahın oğlunun karısının dili açıldı" diye ferman üstüne ferman çıkarılır; çekilir. Padişahın oğlu Akpamık'ın dilinin açıldığını görüp, sonradan alıp geldiği karısını attan bile indirmeden hemen o an, geriye gönderip Akpamık ile yaşamaya başlar. Akpamık, kardeşlerinden ümit kesmeyip oğluna altın aşık yaptırıp kendisine de: "Aşığını attığın vakit, Akpamık'm oğluyum, Tekeyelinin yeğeniyim, Bir çeşit yemek.

9 Altın aşığım, alçı gop, Yedi dayım başı üçin İn kiçisi Bayramdır Bayram dayım başı üçin- diygin " - diyip övreden. İndi habarı Akpamıgın yedi doğanından alm. Oıarın in kiçisi Bayram: "Biz şeyle yagşılık eden doğanımızı düyee mündürip goyberdik, bu yıl yedi yıl boldi, öldümi, barmı bizifi habanmız yok gelin. Sonun uğruna, gözlelin diyip bir maslahat tapyar. Başgaları hem mum dogrı bilip, yedi doğanın her haysı bir seherden başlap ugrayar. Yekyagırnı bir sehere baryar veli, bir topar oğlan aşık oynap yör. İçinde bir oğlanın elinde altından aşık, ol her atanda -Akpamıgm oglı men. Yekyagırnm yeğeni men, Altın aşığım, alçı gop! - diyyer. Yckyagırm buların yanına gelip: - Oğlan, yene bir ayt!- diyyer. Akpamıgın oglı yene aşığını atyar: -Akpamıgın oglı men, Yekyagırnm yeğeni men, Altın aşığım, alçı gop! Yedi dayımın başı üçin İn kiçisi Bayramdır. Bayram dayım başı üçin, Altın aşığım alçı gop! diyyer velin, dayısı mum tanap: - Hanı, oğlan, yör, öynüzi görkez- diyyer. Oglanm ızına düşüp baryar velin. Akpamık doğanını tanayar, doğanı hem Akpamıgı tanayar. ikisi hal- ahval soraşyar. Akpamık başından geçenini aydyar. Ondan sofi bir gün doğanını gaytmakçı bolyar. Akpamık obanın adamlarına möy, içyan tutdırp yedi halta tikip, ol haltalarm altısına möy, içyandan doldunp, birini nohutlı kişmişden doldurıp: -Şu altısını ulı gelnecelerime, suru hem in kiçi gelneceme ber!- diyip, nohutlı kişmiş salan hal tanı ayratm görkezyer. Yekyagırnı öz bolyan yerlerine gelip, her ayala bir haltanı beryer. Ayallar: -Baldızımız sovgat iberipdir- diyişip, haltalara ellerini sokyarlar velin, ellerinden möy- içyan çakyar. Ulı yermeleri: "Vay-da- vay!' boluşyarlar. Sebebi oları möy-içyan çakıp, öldire getiryer. İn kiçi dogganm ayali hem özüne iberilen haltanı açıp görse, içi dolı nohutlı kişmiş eken. Ol gelin iberilen sovgadma guvanıpdır. Yekyagırnı hemme doğanlarını çağırıp: Altın aşığım "alçı" kon (bahtgetir)", Yedi dayımın başı için, En küçüğü Bayramdır, Bayram dayımın başı için "de" diye öğretir. Şimdi haberi Akpamık'ın yedi kardeşinden alın. Onların en küçüğü olan Bayram: Biz, bize Öyle (çok) iyilik eden kardeşimizi deveye bindirip gönderdik. Bu yıl, yedi yıl oldu; öldü mü,sağ mı, haberimiz yok; gelin, gidin onu arayalım" diye bir fikir söyler. Diğerleri de o fikri kabul edip (doğru olarak kabul edip), yedi kardeşin her biri bir şehirden başlayarak kardeşlerini aramaya çıkarlar. Tek eyeli bir şehire varır, o sırada bir grup çocuk aşık oynamak tay mış. Onların içinde bir çocuğun elinde atından aşık varmış. O her atışında: "Akpamık'ın oğluyum, Tek eyelinin yeğeniyim, Altın aşığım baht getir!" der. Tek eyeli bunların yanına gelip: "Çocuk, tekrar söyle!" der. Akpamık'ın oğlu tekrar aşığını atar da: "Akpamık'ın oğluyum./ Tek eyelinin yeğeniyim, Altın aşığım baht getir! Yedi dayımın başı için, En küçüğü Bayramdır, Bayram dayımın başı için Altın aşığım baht getir!" deyince dayısı onu tanıyıp: "Haydi oğlan, yürü, evinizi göster" der. Oğlanın arkasına düşüp gider ve Akpamık kardeşini tanır; kardeşi de Akparruk'ı tanır. Birbirlerine hal-ahval soruşurlar. Akpamık, başından geçenleri söyler. Ondan sonra bir gün kardeşi dönecek olar. Akpamık, obanın adamlarına böcek ve çıyan tutturup yedi çuval diktirir. O çuvalların altısına böcek ve çıyanları doldurur. Birine ise nohutlu kişmiş koyar da: "Şu altısını büyük yengelerime, şunu da en küçük yengenıc ver!" deyip nohutlu kişmiş konulan çuvalı ayrıca gösterir. Tek eyeli kendilerinin yaşadığı yere gelip her kadına bir çuval verir. Kadınlar: "Görümcemiz, hediye göndermiş" deyişip çuvallara ellerini sokarlar ve ellerine böcek ve çıyanlar sokar. Büyük yengeleri, "eyvah eyvah!" diye bağınşırlar. Çünkü onları böcek ve çıyanlar sokup Ölduruyormuş. En küçük kardeşinin karısı da kendisine gönderilen çuvalı açar ve bakıp görür ki çuvalın içi nohutlu kişmişle dolu. O gelin kendisine gönderilen hediyeye çok sevinmiş. Tek eyeli, bütün kardeşlerini çağırıp:

10 - Gelin men Akpamıgı tapdım, puan patışamn oglı alıpdır- diyip aydyar. -Izındanam Akpamıgın başından geçiren günlerini aydıp beryer. Yedi doğan: "Bize şeyle yagşıhk edyen doğanımızı şeyle eden bolsalar, ayalîanmızı yok etmek gerek" diyip, maslahat ed yerler. Akpamık doğanlarından hoşal bolup, rahat hem bagtlı yaşamağını dovam etdiryer. Doganları-da tezeden govı gelinlere Öylenip, maksatmiratlarma yetip. Akpamık bilen barış-geliş edip, agzıbirlikde yaşap yöry erler. "Gelin, ben Akpamık'ı buldum; onu filan padişahın oğlu almış" demiş. Arkasından da Akpamik'm geçirdiği günleri anlatır. Yedi kardeş: "Bize o kadar çok iyilik eden kardeşimize öyle kötülük etmişlerse, karılarımızı yok etmemiz, öldürmemiz gerek" diye kararlaştırırlar. Akpamrk, kardeşlerinden razı olup rahat ve bahtlı hayatım devam ettir. Kardeşleri de iyi kadınlarla yeniden evlenip muratlanna ererler. Akpamikla birbirlerine ziyaret edip ağız birliği içinde yaşayıp giderler. BÖVENCİK / OBURCUK Bir bar eken, bir yok eken, bir bövencik, bir dalacık, bir bövrecik bar eken. Buların üçüsi dost bolup bir yana gezmeğe gidipdirler. Baryarkalar yollarından bir suvlı yap çıkıpdır. Bular bu yapdan böküşmeşek ve bökmekde ızda galanı iymeşek cdyerler. Önürti böven bökyer. "Fök" edip, honda, düşyer. Izmdan da lak bökyer. Onun ayağı suva degyer. Bövrecik bolsa böküp, cülp edip, suvin içine düşyer. Bövencik buların ikisini hem lak-luk atıp gidiberyer. Gidip baryarka, bövencigin önünden bir garga çıkyar. Bövencik ona: Gargacık, gargacık, seni iyeyinmi?- diyyer. Garga: -Sen meni iycek bolsan çünküm bilen gamını yarayarın!- diyyer. Onda bövencik: -Tak-tak etdim, Dalak iydim, Pök pök etdim, Bövrek iydim, Seni iymen nemecik?! diyip om lak-luk atıp gidiberipdir. Gidip baryarka onun önünden eşeklicc garrı baba çıkıpdır. Bövencik ona hem: - Eşcklice baba, seni iyeyinmi? Diyyer. Babacık: -İycek bolsan eşek tayagım bilen urar-da gamını yarayarın- diyyer. Onda bövencik: -Tak-lak etdim, Dalak iydim, Pök pök etdim, Bövrek iydim, Gagıldap oturan Gargaru iydim. Seni iymek ncnıecik?! -diyyer-de, om hem lak luk atıp gidiberyer. Yene gidip baryarka önünden torumlı bir maya çıkyar. Ona hem bövencik: Bir varmış, bir yokmuş; bir işkembecik, bir dalakcık ve bir böbrekcik varmış. Bunların üçü dost olup bir yere gezmeye gitmişler. Giderlerken yollarına bir sulu hendek çıkmış. Bunlar bu hendekten atlamak ve atlama da geride kalanı yeme şartı, karan alırlar. Önce işkembe atlar. O, "Pök" edip karşıy aatlar. Arkasından dalaka talr. Onun ayağı suya değer. Böbrekcik de atlar, fakat "culp" edip suyun içine düşer. İşkembecik, bunların ikisini de lak luk ağzına atıp yer de gidiverir. Giderken işkembeciğin önünden bir karga çıkar. İşkembecik ona: "Kargacık, kargacık,seni yiyeyim mi?" der. Karga: "Sen beni yersen gagamla karnını yararım!" der. O zaman işkembecik: "Tak tak ettim. Dalak yedim, Pök pök eltim, Böbrek yedim Seni yemek ne olacak?!" deyip onu da lak luk atıp yiyip gidivermiş. Giderken onun önünden eşekli bir ihtiyar adam çıkmış. İşkembecik ona da: "Eşekli deden, seni yiyeyim mi?" der. Dedccik: "Yiyecek olursan eşek dayağımla vurur da karnım yararım" der. Bunun üzerine işkembecik: "Tak tak ettim, Dalak yedim. Pök pök ettim, Böbrek yedim. Gakkıldayıp (ötüp) duran, Kargayı yedim. Seni yemek ne olacak?!" der de onu da lak luk atıp gidiverir. Yine giderken bu sefer önünden dorumlu bir deve çıkar. İşkembecik ona da:

11 - Torumlıca mayacık, seni iyeyinmi? diyyer. Maya ona: Eğer meni iycek bolsan ayağım bilen garnmıda gamını yarayann-diyyc 1 " Ondabövencik: -Tak-taketdim, Dalak iydim, Pök Pök etdim, Bövrek iydim, Gagıldap oturan Gargara iydim, Eşeklice babanı iydim, Seni iymen nemecik?! diyyer-de om hem lakluk atıp gidiberyer. Yene baryarka, onun önünden aşık oynap yören oğlanlar çıkyar. Bövencik olara: - Oğlancıklar, ogancıklar, sizi iyeyeyinmi?- diyyer. Oğlanlar bolsa: - Eğer sen bizi iycek bolsan, kenegimiz bilen urar-da gamını yarayarıs! diyyerler. Bövcncik olara hem: - Tak-tak etdim, Dalak iydim, Pök Pök ctdim, Bövrek iydim, Gagıldap oturan Gargam iydim, Torumlıca mayanı iydim Seni iymek nemecik? - diyip, olan hem lak- luk atıp gidiberyer. Yene gidip baryarka önünden suva baryan bir topar giz duş gelyer. Bövencik: - Gızlar, gızlar, sizi iyeyinmi?- diyyer. Onda olar: - Eğer sen bizi iycek bolsan küyzemiz bilen urup gamını yarayarısî- diyyerler. BÖvencik: - Tak-tak etdim, Dalak iydim, Pök Pök etdim, Bövrek iydim, Gagıldap oturan Garganı iydim, Eşeklice babanı iydim. Torumlıca uiayanı iydim On oğlanı orup iydim Seni iymek nemecik? -diyip bunlan hem lak-luk atıp gidiberyer. Yene gidip baryarka, önünden bir kerven çıkyar. Bövencik olara hem: - Sizi iyeyinmi?- diyyer. Olar: - Eğer sen bizi iycek bolsan urup öldüreycris!- diyyerlcr. Bövencik olara hem: "deve "Dorumlu devecik, seni yiyeyim mi?" der. Deve ona: "Eğer beni yiyecek olursan, ayağımla tekmalar de karnını yararım" der. O zaman işkembecik: "Tak tak ettim, Dalak yedim. Pök pök ettim, Böbrek yedim. Ötüp duran, Kargayı yedim. Eşekli dedeyi yedim. Seni yemek ne olacak ki?" der de onu da ağzına lak luk atıp gidiverir. Yine giderken, onun önünden aşık oynayan çocuklar çıkar. îşkembecik onlara: "Çocuklar, çocuklar,sizi yiyeyim mi?" der. Çocuklar ise: Eğer sen bizi yiyecek olsan, kenegemiz 1 aşığımız ile vurur da karnını yararız:" derler. İşkembecik onlara da: "Tak tak ettim, Dalak yedim. Pök pök ettim, Böbrek yedim. Ötüp duran Kargayı yedim. Dorumlu deveyi yedim. Sîzi yemek ne olacak ki?" deyip onları da ağızma lak luk atıp gidiverir. Yine giderken, önünden suya giden bir grup kız çıkar. îşkembecik: "Kızlar, kızlar, sizi yiyeyim mi?" der. Onlar da: "Eğer sen bizi yiyecek olursan, testimizle vurup karnını yararız" derler. İşkembecik: "Tak tak ettim, Dalak yedim. Pök pök ettim, Böbrek yedim. Ötüp duran, Kargayı yedim. Eşekli dedeyi yedim. Dorumlu deveyi yedim. On çocuğu tutup yedim. Sizi yemek no olacak ki?" deyip bunlan da lak luk atıp gidiverir. Yine giderken önünden bir kervan çıkar. İşkembecik onlara da: "Sizi yiyeyim mi?" der. Onlar: "Eğer sen bizi yiyecek olursan, vurup öldürürüz!" derler. îşkembecik onlara da;

12 - Tak-tak etdim, Dalak iydim, PökPök etdim, BÖvrek iydim, Gagıldap oturan Garganı iydim, Eşeklicc babanı iydim Torumhca mayanı iydim On oğlanı ortıp iydim Kırk gizi gınp iydim Seni ivmek nemecik?! - diyip, olan hem lak-luk atıp gidiberyer. O\ gidip baryarka, bir garrıca mamanın çatmasının üstünden baryar-da ona hem: - Ey garrıca mama, men-e seni iyeycek- diyipdir volin, garnca mama ona: - Vah vahcy, oğlum, iyeysenem bordı velin, sen gaysar bolupsm birsalmı yatıp dmcını al, men sana bir yağlıca kömeç bişirip bereyin!- diyipdir. Bövcncik muna inanıp, yatıp, ukaa gidipdir, Garnca mama bolsa kesevisini otda gızdınp, yagşi gızaran soh bövencigin gamından basıpdır. Bövcncik "tark" edip yanhpdır velin, helkilerin hemmesi: - Sag bol, garrı ece-de, sag bol, gam ecebolşup, çıkıp gidipdirler. "Tak tak ettim, Dalak yedim. Pök pök ettim. Böbrek yedim. Ötüp üur?n Kargayı yedim. Eşekli dedeyi yedim. Dorumlu deveyi yedim. On çocuğu tutup yedim. Kırk kızı kırıp yedim. Sizi yemek ne olacak ki?!" deyip onları da lak luk atıp gidiverir. O, giderken, ihtiyar bir ninenin çardağının üstüne varır, ona da: "Ey ihtiyar nine, ben seni yiyeceğim" der. Kocakarı da ona: "Vah, vah oğlum, yesen olurdu fakat, sen yorulmuşsun. Bir süre yatıp dinlen. Ben de sana yağlı bir çörek pişireyim!" demiş. İşkembccik ona inanıp yatıp uyumuş. Kocakarı da köşeğini ateşde kızdırmış, iyice kızardıktan, ısındıktan sonra işkembenin karnına basmış. îşkembecik "tark" edip yarılmış ve yediklerinin hepsi de: "Sağ ol, ihtiyar ana,sağ ol, nine!" deyip çıkıp gitmişler. ÜÇ UYA / ÜÇKIZKARDEŞ Bir bar eken, bir yok eken, bir adamın üç sanı, gizi bar eken. Günlerin bir gününde, ağaçların nüveleri bişende yankı üç sam giz meydana yuva, kömelek ve sulara menzeş zatlar yığmağa gidipdirler. Bular meydanda gezip, yörkeler bir uh el turyar. Gızlar son, öylerine diyip ga}<'danlarnda azaşyarlar. Gızlar şol aylanıp yörkeler, bir göçüp giden obanın yurt yerine yerine baryarlar. Bular şol yerde aylanıp yörkeler, in uh giz bir ayna tapyar, ondan kiçisi bir gayçı tapyar ve in kiçisi hem bir başdarak tapyar. Bular yene-de gidip baryarkalar önlerinden bir döv çıkyar döv gızlardan nirek baryandıkların sorayar. Gızlar, hem özlerinin azaşıp yörendiklerini aydyarlar. Döv bolsa muna beğenip: "Menin agtarıp tapıp bilmen yörenim hem siz yalı gızlardi" diyip, gızlan öyüne alıp baryar. Gızlar dövün öyüne banp görseler, başga-da bir giz oturan eken. Döv bulara: Yadap gelensiniz" diyip, adam etini bişirip beryer. Gızlar mum bilip iymeyerler. Döv ertir irden turup, gızlara etmeli işleri tabşıryar vee özi hem "Ava giteck", diyip, öyünden çıkıp, bir yerlere ugrayar. Dövün öyündeki giz bu gızlara dövün dişini Bir varmış, bir yokmuş; bir adamın üç kızı varmış. Günlerin bir gününde, ağaçların meyveleri olanda, bu üç kız kıra sarmaşık, mantar ve benzeri şeyler toplamaya gitmişler. Bunlar kırda gezerlerken, büyük bir kasırga, fırtına çıkar. Kızlar, sonra evlerine dönerlerken azarlar 1. Kızlar, o şekilde dönüp dolaşırlarken göçen bir obanın çadır yatağına varırlar. Bunlar orada dolaşırlarken, en büyük kız bir ayna bulur; ondan küçüğü bir makas bulur ve en küçüğü de bir tarak bulur. Giderlerken onların önünden bir dev çıkar. Dev kızlara nereye gittiklerini sorar. Kızlar da kaybolduklarını, azdıklarım söylerler. Dev, buna sevinip: "Benim arayıp da bulamadığım sizin gibi kızlardı" der de kızları evine götürür. Kızlar, devin evine varıp baksalar, orada başka bir kız daha oturmaktaymış. Dev bunlara: "Yorulup geldiniz" der de insan eti pişirip verir. Kızlar, bunu anlayıp yemezler. Dev, ertesi gün erkenden kalkıp, kızlara yapacakları işleri söyler de "Ava gideceğim" deyip evinden çıkıp bir yerlere gider. Devin evindeki kız, bu kızlara, devin dişlerini 'Yollarını kaybederler

13 çarhlatmaga gidendigini, gelip hem oların birini ya-da özüni iycekdigini aydyar. Onson gızların hemmcsi dövün öyüni yıkanyumran edip gaçıp gidyerler. Döv şol günün ertesi öyünc gaydıp gelse, öyünde hiç kim yok eken. Övünün içi hem bulambucar bolup yatır diyyer. Dövün muna gaharı gelip, yankı gızların gagan ızlarmı alıp kovup başîayar. Aradan bir gün geçenden son, döv gızların gaçıp baryandiklannı göryer. Gizlar hem dövün kovalap gelyenini göryerler. Gızların in kiçisi dindeki daragını: "Döv geçip bilmez yalı giden bir cennellik ol diyip iza zınip goyberyer. Darak ulı cennellik bolup yatıberyer; Döv hasanaklap gelse, öni giden cennellik bolup yatır diyyer. Ol yol-yodasıru yitirip, nederini bilmen: - Ayu, gizlar, bu tokay-cefmellikden nedip geçdiniz? Diyip gıgıryar. Gizlar: - Gözlerimizi yumup, ecegülli kör bolup geçdik- diyip, cogap beryerler. Döv hem gözlerini yumup, ccfmelin içi bilen ugrayar. Onun maniayı agaçdan-agaca urlup, gara ganim sarkdırıp döv zordan cenneîdcn, çıkyar. Sonra ol yene-de gızları kovalap ugrayar. Döv yetdim-yetdim diyende, ortancı giz elindeki gayçısım: "Gıyçak-gıyçak daş bol" diyip taşlayar. Bir gin yatan meydan gıyçak- gıyçak daş bolyar yatıberyer. Döv bu gıyçak daşhkdan hem nedip geçcegini bilmen: -Ayu, gizlar, bu gıyçak daşhkdan nedip geçdiniz?- diyip gıgıryar. Gizlar hem: ' -Eğin, eşiklerimizi çıkanp, togalanıp geçdik, diyyerler. Döv hem buların diyşi yalı edip, endamcanını gizil yara etdirip, gıyçak daşhkdan geçyeryene-de gızları kovalap ugrayar. Döv yetdim yetdim diyende, in ulı giz elindeki aynasını: "Bir ulı derya bol" diyip taşlayar. Döv bu ulı deryanın gırasma gelip, nederini bilmen: - Ayu, gizlar, bu deryadan nedip geçdiiîiz?- diyip gıgıryar. Gizlar: - Ayağımızın aşağına ullakan daş danıp geçdik. Siz hem ayağınızın aşağına bir ulı daş daiııp girseniz geçersiniz- diyyerler. -Döv gızların aydanım etmek üçin, gözlep bir ulı daş tapıp anı ayağına danıp deryaa uryar. Döv deryanın düybüne çümüp ölüp galyar. Gizlar bu dövden gutulanlarma beğenip baryarkalar Önlerinden bir oba çıkyar. Obaa banp çarklatmaya gittiğini, gelince onlardan birini veya kendisini yiyeceğini söyler. Ondan sonra kızların hepsi de devin evini yıkıp dağıtıp kaçıp giderler. Dev, ertesi gün evine dönüp gelse, evinde hiç kimse yokmuş. Evinin içi de darmadağın edilmiş. Dev, buna kızıp kaçan kızların izlerini takip ederek kovmaya başlar. Aradan bir gün geçtikten sonra, dev kızların kaçıp gitiklcrini görür. Kızlar da devin kendilerini kovalayıp geldiğini görürler. Kızların en küçüğü elindeki tarağını "Devin geçemeyeceği bir ormanlık ol" diyerek geriye fırlatıp atar. Tarak büyük bir orman oluverir. Dev, hızla gelirken, önünün büyük bir ormanlık olu verdiğini söylerler. O, yolunu yordamını kaybedip ne edeceğini bilemeyip: "Hey kızlar, bu ormanlıktan, balkanlıktan nasıl geçtiniz?" diye bağırır. Kızlar: "Gözlerimizi yumup, anadan doğma kör gibi olup geçtik" diye cevap verirler. Dev de gözlerini yumup balkanhğm içine girer. Onun alnı ağaçtan ağaca çarpıp kara kanını akıtır. Dev, güç'bela ormanlıktan çıkar. Sonra o, yine kızları kovalamaya başlar. Dev, ha şimdi yetiştim, de şimdi yetiştim derken ortanca kız, elindeki makasını: "Sivri sivri, keskin keskin taş ol" deyip atar. Dümdüz yatmakta olan kır, birden sivri sivri taş olup y atıverir. Dev bu sivri taşlıktan da ne edip geçeceğini bilemeyip: "Hey kızlar, bu keskin taşlıktan nasıl geçtiniz?" diye bağırır. Kızlar da: "Elbiselerimizi çıkardık da yuvarlanıp geçtik" derler. Dev onların dediği gibi yapıp, vücudunu kızı yara ettirip keskin taşlıktan geçer de tekrar kızları kovalamaya başlar. Dev, yetişmek üzereyken en büyük kız elindeki aynasını "Büyük bir nehir ol" deyip atar. Dev, bu nehrin kıyısına gelir ve ne yapacağını bilemeyip: "Hey kızlar, bu nehirden nasıl geçtüiniz?" diye bağırır. Kızlar: "Ayağımıza büyükçe taş(lar) bağlayarak geçtik. Siz de ayağınıza büyük bir taş bağlayarak girerseniz, geçersiniz" derler. Dev, kızların söylediğini yapmak için büyük bir taş arayıp bulur da onu ayağına bağlayarak nehire girer. Dev, nehrin dibine batıp ölür. Kızlar, bu devden kurtulmalarına sevinip giderlerken önlerinden bir oba çıkar. Obaya varıp

14 görseler, bir yere köp mereke toplanıp, toy edyen ekenler. Cızların gelenini görüp, toy eyesi olan mıh inancılığa çagıryar. Bular munda birneçe gün dinç alyarlar. Toy gutarandan son, toy eyesi oların habannı alyar. Gızîar hem öz başlarından geçenlerini aydıp beryerler. Bu obanın adamları gızlarm ata-enelerini tanayan ekenler. Olar gızlan öz obalarına eltipdirler. Bular öylerine barıp, başlarından geçenleri gürrün edip beripdirler. Şeyleîik bilen, olar öz ataenelerine govşup, maksatlarına yetipdirler. bakarlar ki, bir yere meclis kurup düğün etmekteymişler. Kızların geldiğini görünce düğün sahibi onları konaklığa çağınr. Onlar, orada birkaç gün dinleniîler. Düğün bittikten sonra, düğün sahibi onların haberini alır (onların halini sorar.) Kızlar da başlarından geçenleri söylerler. Bu obanın adamları, kızların anne-babasını tanırmış. Onlar, kızları öz obalanna götürmüşler (iletmişler). Bunlar, evlerine varıp başlarından geçenleri anlatmışlar. Böylece onlar, anne ve babalarına kavuşup muradlarma nail olmuşlar. ECEKECAN / ABLACAN Bir bar eken, bir yok eken. Gadım zamanda bir adam bar eken. Onun hem bir oglı bilen bir gizi bar eken. Oglunıfi adı Baymırat eken, gizinin adı hem Maral eken. Maral Baymıratdan ulı bolansofi, cigisi Marala mıdama "Ecekecan" diyer eken. Bir günden bir gün Maral bilen Baymıradıfi eceleri ölüp olar enesiz yetim gahpdırlar. Son oların kakası bir ayal alıpdır velin, ol Maral bilen Bayrnıradı halaman oları yok edesi gelipdir. Ol ayal bir gün yalandan hassalan bolup adamsma: -Menin hiç uğrum yok, sen şu oğlundan geçsen, men gutulcak, sen şu oğlum öldürip onun etini govrup, mana iyd irsen, men gurluların,- diyipdir. Baymıradm kakası ilki etmecek bolsa-da ol ayal om, hiç erkine goymandır. Ahin, ol adam: -Bolyar, ondan ertir öldüreyerin-diyip ertir Baymıradı öldürmeği boyun alıpdır. Er-heleyin bu gürrünlerini Baymıradın giz doğanı eşidipdir-de, banp Baymırada aydıpdır: -Cigimcan, biz şu gün bu yerden başga bir yere gaçalı, yogsam kakam seni ertir öldüryer. Etini hem govrup, ecelimize iydirmegi boyun aldıdiyipdir. Onson olar: "Nehile bahana bilen nedip gaçeakkak?!" diyip, pikir edipdirler. Ahırı hem Baymırat Maralın başdaragını alıp gaçan bolupdır. Maral hem onun ızmdan kovalap bolupdır. Şcydip, ol ikisi kovalaşan bolup çöl-beyevana çıkıp gidipdirler. Olar az yörep köp yörep düz goyup çöl yörep, dag gezip baryarkular, ahırı acıgıp suvsap başlapdırhır. Yadap ısgmdan gaçıpdıır. Şol barışlarına oların önünden bir çeşmecik çıkipdır. Baymırat ol çeşmeden suv içeck bolupdır. Emma Maral ona: -Cigim can, bu suvdan içme, bu suv guş suvudur, mundan içen adam guşa övrülyendir. İçme, diyip, Baymırada suvdan içirmendir. Onson olar yene düşüpdirler. Baryarkalar Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir adam varmış. Onun ise bir oğluyla bir kızı varmış. Oğlunun adı Baymırat'mış; kızının adı da Maral'mış. Maral, Baymırat'tan büyük olduğu için kardeşi o'na sürekli 'Ablacan" dermiş. Günlerden bir gün Maral ile Baymırad'ın anneleri ölmüş ve onlar annesiz yetim kalmışlar. Sonra babaları bir kadınla evlenmiş, fakat o kadın, Maral ile Baymıradı sevmez, onlan öldürmek, yok etmek istermiş. O kadın bir gün yalandan hastalanıp kocasına: "Benim çarem yok; sen şu oğlunu öldürürsen ben kurtulacağım" şu oğluna öldürüp onun etini kavurup bana yedirirsen ben kurtulurum" demiş. Baymırad'm babası önce yapmak istememişse de, kader onu rahat bırakmamış. Sonunda adam: "Olur, o zaman yarın öldürcyim"dcyip ertesi günü Baymırad'ı öldürmeyi kabul etmiş. Karı kocanın bu sözlerini Baymırad'm kız kardeşi duymuş ve varıp Baymırad'a söylemiş: "Can kardeşim, biz bugün buradan başka bir yere kaçalım, yoksa babam seni yarın öldüreek. Etini de kavurup üvey anamıza yedirmeyi kabul etti" demiş. Ondan sonra onlar: "Nasıl bir bahaneyle; ne yapıp da kaçacağız?!" diye düşünmüşler. Sonunda da Baymırad'm Maral'm tarağını alıp kaçmasına; Maral'm da onun arkasından kovalamasına karar vermişler. Bu şekilde onlar kovalaşıp çöle çıkıp gitmişler. Onlar az yürüyüp, çok yürümüşler, gölden geçip düzü koymuşlar; çölde yürüyüp dağda gezip giderlerken sonunda acıkmaya, susamaya başlamışlar.yorulup mecalden, güçten düşmüşler. O şekilde giderlerken onların önünden bir pınar çıkmış. Baymırat, o pınardan su içmek istemiş. Fakat Maral ona: "Can kardeşim, bu sudan içme. Bu su, kuş suyudur. Bundan içen adam kuşa döner. İçme" deyipbayrmrad'a sudan içirmemiş. Ondan sonra onlar tekrar yola çıkmışlar. Gi-

15 oların önünden yene bir çeşmecik cıkipdır. Baymırat yene mundan suv içcek bolupdır. Maral ona: -Cigim can, bu suvdan içme, bu suv keyiklerift suvudır. Mundan içen keyik bolar diyip Baymirada suvdan içirmendir. Emma Baymırat gatı suvsanson, bu suvdan içosi gelipdir. Sonun içün hem ol marala duydurman, şol çeşmenin başında öz kövşüni galdıran bolup gaydıpdır. Bir azacık yörenlerinden son bolsa: -Eccke can, yankı suvun boyunda menin kövşüm gahpdır. Men om alıp geleyüvdiyipdir. Maral om goybermen, özi gidip getirmekçi bolupdır. Emma Baymırad onun diyenini etmen kövşüni getirmeğe özi gidipdir. Maymirat suvun başına barıp, ol suvdan mazalı içip-içip ganıpdır. Onson ol kellesini yokan galdınpdır velin, birden keyik bolup durubcripdir. Baymırat keyik bolanson, her şahma bir kövşüni ildirip Maralın yanma gelipdir. Maral om görüp: -Cigim can, men sana "Ol suvdan içmeğin" diyip tapşırdım ahırı. Ol suvdan içen keyik bolar diyip aydıpdırn ahırı, diyip aglapdır. Ahırı hem Maral keyik bolan cigisini ızına tirkep gidiberipdir. Baryarkalar, oların önünden bir süri keyik çıkıpdır. Keyikler Baymıratdan gaçmandırlar. Baymırat hem ol keyiklere goşulıp geziberipdir. Maralın hem cigisini goyup gidesi gelinendir. Ol neteegini bilmen, töveregine seretse, şol yerde bir ullakan çınar bar eken. Ol çınar gah uzm bolnason onun üstüne guşlardan başga hiç kim çıkıp bilmez eken. Maral çınarın yanma barıp: -Eğil çınarım, cgil diyipdir veli, çınar emay bilen aşak egilipdir. Ana, onson Maral hem şol çınarıfi üstüne çıkıp, onun üstünde yaşaberipdir. Keyik bolan Bymırat bolsa kc vagt gelip, Maralı görüp gider eken. Bir günden bir gün şol yurdun patışasımn oglı av avlamağa cıkipdır. Ol bir keyigi kovalap, ahırı Maralın münüp oturan çınarının düybüne gelipdir. Patışanın oglı atını suva yakmak üçin çınarın düybünden akıp yatan yabın girasma barıpdır. Görse suvm düybünde bir ovadan gizin suratı görünyer diyyer. Patışanm oglı ona gen galip: "Bu surat nireden düşyerke?" diyip, töveregine seredyer. Görse, çınarın üstünde oturan Maraton yalkımı suva düşyer eken. Şazada ona hayran bolup seredyer. Görse, inha çınarın üstünden bir ay diysen ağzı bar, gün diysen-gözi bar, bir ovadan giz otır eken. Şazada oiıa: -Ay, giz, msmısın-cmsmisın, adamzatmm, perizatmm? derlerken onların önünden yine bir pınar çıkmış. Bay mira t, ondan da su içmek istemiş. Maral ona: "Can kardeşim, bu sudan içme; bu su, geyiklerin suyudur. Bundan içen geyik olur" deyip Baymırad'a sudan içirmemiş. Fakat çok susadığı için Bayrmrad'm bu sudan içesi gelmiş. Bunun için de o, Maral'a hissettirmeden pınarın başında ayakkabısını bırakarak ablasının yanına dönmüş. Biraz yürüdükten sonra da: "Abla, o suyun başında benim ayakkabım kalmış. Ben onu alıp geleyim" demiş. Maral, onu bırakmamış (bırakmayıp) kendisi getirecek olmuş. Fakat Baymırat, onun sözünü dinlemeyerek ayakkabısını getirmeye kendisi gitmiş. Baymırat suyun başına varmış da sudan iyice içip kanmış (doymuş). Ondan sonra o, başını yukarı kaldırmış ama birden geyik oluvermiş. Baymırat geyik olduktan sonra, her iki boynuzuna birer ayakkabısını takarak Maral'ın yanma gelmiş. Maral onu görünce: "Can kardeşim, ben sana, o sudan içme, diye emretmiştim. O sudan içen geyik olur, diye söylemiştim" deyip ağlamış. Sonra da Maral, geyik olan kardeşini peşine takarak gitmiş. Giderlerken, onların önünden bir geyik sürüsü çıkmış. Geyikler, Baymırat'tan kaçmamışlar. Baymırat da o geyiklere koşulup, katılıp gezmiş. Maral'm da kardeşini bırakarak gidesi gelmemiş. O ne yapacağını bilemeyip etrafına bakmış, orada büyük bir çınar varmış. O çınar çok uzun, yüksek olduğu için onun basma kuşlardan başka hiç bir şey çıkamazmış. Maral çınarın yanma varıp: "Eğil çınarım, eğil" deyince çınar yavaş yavaş aşağıya eğilmiş. İşte, ondansonra Maral da o çınarın üstüne çıkmış ve onun üstünde yaşamaya başlamış. Geyik olan Baymırat ise ara sıra gelerek Maral'ı görüp gidermiş. Günlerden bir gün o ülkenin padişahının oğlu avlanmaya çıkmış. O, bir geyiği kovalamaya başlamış ve sonunda Maral'ın çıktığı çınarın dibine gelmiş-şehzade atım sulamak için çınarın dibinden akan derenin kenarına varmış. Bakmış ki, suyun dibinde güzel bir kızın görüntüsü, aksi görünmekteymiş. Padişahın oğlu buna şaşırıp;. "Bu akis nereden geliyor ki?" deyip etrafına bakar. Bakmış ki, çınarın üstünde oturan Maral'm aksi suya düşmekteymiş. Şehzade ona hayran hayran bakar. Bakar ki, işte orada, çınarın üstünde ay desen ağzı var, gün desen gözü var güzel bir kız oturmakta. Şehzade ona: "Ay kız, in misin cin misin, insan mısın, peri misin?

16 Gel aşak yere düş, diyip, köp yalbarıpdır. Emma Maral hiç hili cogapbermcndir. Şazada om nece yere düşürcck bolsa-da, düşürip bilinendir. Onson ol nalaç bolup, yoldaşlarınam alıp, ızına dolanipdır. Bular patışanın yanına banpdırlar. Şazada atasına ehli gören zadını aydıp, şol gizi alıp bcrmegini ondan hayış cdipdir. Oğlundan bu haban eşiden patışa ehli goşunını çaginp: "Şol çınarın üstündeki gizi yere düşürip getirin" diyip, höküm beripdir. Padişamn guşumları ellerine pil-palta alıp, maralın oturan çınarım yıkmağa ugrapdırlar. Olar barıp, yerli-yerden çınarı kesip başlapdırlar. Ertirden te agşama çenli kesip düybüni inçeldipdirler. Azacık galanda garaîikı düşer. Onson bolar: "Galamnı ertir keseyeris" diyip yatyarlar. Ertir turup görseler, yankı çınarın kesilen yerleri önküsi yalı bitip, önküsinden hem beter yognapdir. Muna hayran galan adamlar yamaşgandan kesmeğe başlayarlar. Yene agşama çenli kesip gutarıp bilmeyerîcr. Olar agşam yatıp, ertir turup görseler, çınarın kesilen yerleri bitip Önküsinden hem beter yognapdir. Onson adamlar: -Bu çınarın bir sırrı bar. Mum biz kesip bilcek del-diyip ızlarma gaydyarlar. Gelip olar ehli bolan zatları patışaaa habar beryerler. Patışa hem muna hayran galip, ahırda ol: "Kim-de kim şok gizi yere düşürip getirip bilse, boyuna barabar gizil bercek" diyip, car çekdiryer. Şol obada köpi gören bir garrı kempir bar eken. Ol kempir patışanm yanına gclipdir-de: Ey patışahım, mana bir gara gazan bilen biriki sanı kirlen ak köynek bersem'z, men şol gizi yere düşüreyin, diyyer. Patışa bu sözi eşidip garrmm diyen gazanı bilen köynegini derrev tapıp beryer. Kempir hem çınarın düybündeki yabın boyuna gelip, gara gazanı dünderipdir-de, ak köynegi gazanın gara sına oykaîaberipdir. Bu kempirm bolup otunşmı Maral çmarm üstünde görüp oturan eken. Maralın bu garraa rehimi gelipdir-dc: - Ey, ene, gcyimlcrini gazana oykap, onları kir liğinden hem beter garaltdın-la diyipdir. Onda kempir: - Vah gizim, menin gözüm görenok, özün gelde kömek edeysene, diyip yalbaran bolıpdır. Maralın hem bu garraa rehimi inip: - Egîl çınarım, eğil, diyipdir. Çınar cgilipdir. Maral hem yere düşüp, kempirifv geyimlerini yuvup beripdir. Onson kempir: - Elifi gözün dert görmesin, gizim, yör, inha, şucagaz yerde menin bir sandıcagım bar. Sonun Gel, yere in" diye çok yalvarmış. Fakat Maral, hiç bir cevap vermemiş. Şehzade onu ne kadar indirmek istemişse de indirememiş. Ondan sonra o (şehzade) çaresiz kalıp arkadaşlarım da alıp geri dönmüş. Bunlar padişahın yanına varmışlar. Şehzade babasına gördüğü herşeyi söyleyip o kızı alıvermesini babasından istemiş. Oğlundan bu haberi duyan padişah, bütün ordusunu çağırıp: "Şu çınarın üstündeki kızı yere indirip getirin" diye emretmiş. Padişahın askerleri ellerine bel, balta alarak Maral'ın oturduğu çınarı yıkmaya gitmişler. Onlar varıp her biri bir taraftan çınarı kesmeye başlamışlar. Sabahtan akşama değin kesip ağacın belini inceltmişler. Azıcık kalınca karanlık düşer. Bunun üzerine onlar: "Kalınını yarın keseriz" deyip yatarlar. Sabah kalkıp bakmışlar ki, çınarın kesilen yerleri önceki gibi bitip, öncekinden de sağlam, kalın olmuş. Buna şaşıran adamlar, yeniden kesmeye başlamışlar. Yine akşama kadar kesmişler, fakat bitirememişîer. Onlar aksanı yatıp sabah kalkıp bakmışlar ki çmarm kesilen yerleri yine bitip, yapışıp öncekinden daha da sağlam olmuş. Ondan sonra adamlar: "Bu çınarın bir sırrı var. Bunu biz kesemeyeceğiz" deyip geriye dönerler. Gelip, olan her şeyi Padişaha haber verirler. Padişah da bu işe şaşırıp kalır ve sonunda "Her kim, şu kızı yere indirip getirebilirse ona kilosu ağırlığınca altın vereceğim" diye ferman çıkartır. O obada görmüş geçirmiş bir kocakarı varmış. O kocakarı padişahın yanma gelmiş de: "Ey padişahım, bana bir kara kazanla bir-iki tane kirli ak gömlek verirseniz, ben o kızı yere indiririm" der. Padişah bu sözü duyunca kocakarının söylediği kazanla gömleği hemen bulup verir. Kocakarı da çmarm dibindeki derenin yanma gelip kara kazanı ters çevirip koymuş da ak gömleği kazanın karasına sürtmeye başlamış. Bu kocakarının yaptıklarını Maral, çmarm üstünden görmekteymiş. Maral, bu kocakarıya acımış da: "Ey nine, giyeceklerini kazana sürtüp kirli halinden de beter kararttın" demiş. O zaman kocakarı: "Vah, kızım, benim gözüm görmüyor. Gel de yardım ediver" diye yalvarmış. Maral da, bu kocakarıya acıyıp: "Eğil çınarım, eğil" demiş. Çınar eğilmiş. Maral da yere inip kocakarının elbiselerini yikayı vermiş. Ondan sonra kocakarı: "Elin gözün dert görmesin, kızım; yürü, gel, işte şurada benim bir sandığım var. Onun içinde

17 içinde iyer yalı ocuk-bucuk zatlarım bar. Solardan özüne iyer yalı bir zatcagazlar alıp gayt, diyip, Marala yalbanpdır. Maral nece etmecek hem bolsa: - Almasan men senden asla razı bolmaıı, diyip, ahırı Maral sandığın yanma gelipdir. Maral garrmm görkezen sandığını açıpdır veli, sandığın içinden patişanın ogh çıkıp Maralı tutupdur. Maral ona: - Goyber meni-diyip, her nece sıpcak bolsada patişaraft ogh om goybcrmendir. Ol Marala: - Men patişanm ogh, seni görelim beri men sana aşık bolup yörün. Yere düş diysem düş medin. Men seni düşecek bolup, çınarı çapdırcak boldum, emma onda-da bolmadı. Ahırı seni şeydip tutmalı boldum. İndi razı bolay, yör, öye gideli, diyipdir. Solda Maral: - Menin bir dagonım bar. Ol yolda keyik suvundan içip, keyik boldı. Eğer sen şom ekidip, ona gizıldan ahır gurup, kümüşden köken etsen, malımaldan cul tikip, onat saklasan, onson gideyerin, diyipdir. Patişanınoglı: - Aydışın yalı ederin, diyip, boyun alıpdır. Onsoiî Maral bir depee çıkıp, keyik cigisini- Baymiradı çagı.ıpdrr. Keyik hem Maralın sesini eşiden badına iki böküp gelipdir. Maral ona hemme bolan zatları aydıpdır. Keyik hem ona razı bolupdur. Onson patişanın ogh Maral bilen keyigi öylerine getirip, keyige gizıldan ahır, kümüşden köken edip, mahmaldan cul tikdiripdir. Önüne-de gülli yoruncalar döküpdir. Onson kırk günlep toytamaşalar edip, Maral özi alıpdır. Maralın yanma da hizmetker edip, Fatma atlı bir gırnak beripdir. Aydan-ay geçip, günden-gün geçip Maral gövreli bolupdır. Bir gün Patma kir yuvmak üçin deryanın boyuna gitmekçi bolanda, Maral hem onun bilen bile gidipdir. Patma kir yuvtıp bolanson, deryanın gırasında bir gazık, ona hem uzın yüp dakıpdır. Yüpün bir ucum bileğine dakıp, deryaa girip, suva düşüpdir. Maral hem mum görüp, suva düşesi gelipdir. Patmanm edişi yalı Maral hem yüpi bileğine orap, deryaa giripdir. Emma Maral suvm çunurak yerine baranda, Patma gaztgı gogarıp goyberipdir. Şeydip Maral suvı çümüp, deryanın düybüne ötegidipdir. Patma bolsa Maralın cgin-eşigini gcyinip, öz eşiklerini hem gamma dahıpdırda, Maral yalı bolan bolup, öylerine barıpdır. Patşamn ogh om birbada tanamandır. Olar agşam yatıp, ertir turcak bolanlarmda, keyik gelipdir-de: -Bu ayag-a agamin ayağı, bu ayagam Patmamn ayağı menin Ekececammm ayağı bolsa yok-diyipdir. yiyecek şeylerim var. Onlardan kendine yiyecek birşeyler alıp dön" diye Maral'a yalvarmış. Maral ne kadar gitmek istememişse de: "Almazsan, seninle razılaşmam" diyerek sonunda Maral'ı sandığın yanma alıp getirmiş. Maral, kocakarının gösterdiği sandığı açınca sandığın içinden padişahın oğlu çıkıp Maral'ı tutmuş. Maral: "Bırak beni" deyip ne kadar kurtulmak istemişse de padişahın oğlu onu bırakmamış. O, Maral'a: "Ben padişahın oğluyum; seni gördüğümden beri sana aşık oldum. Yere in dedim, inmedin. Seni indirmek için çınarı kestirmeye çalıştım, fakat Öyle de olmadı. Sonunda seni bu şekilde tutmayı düşündüm. Şimdi razı ol da, yürü, eve gidelim" demiş. O zaman Maral: "Benim bir kardeşim var. O yolda geyik suyundan içip geyik oldu. Eğer sen onu da götürür de ona altından ahır kurar, gümüşten ip yapar ipekten de çul dikip iyi korursan, o zaman giderim" demiş. Padişahın oğlu: "Söylediğin gibi yaparım" deyip kabul etmiş. Ondan sonra Maral, bir tepeye çıkıp geyik kardeşi Baymırad'ı çağırmış. Geyik de Maral'm sesini duyar duymaz iki sıçrayıp gelmiş. Maral, ona olan herşeyi anlatmış. Geyik de onun fikrini kabul etmiş. Ondan sonra padişahın oğlu, Maral ile geyiği evlerine getirip geyiğe altından ahır, gümüşten ip bağlamış, ipekten de çul diktirmiş. Önüne de çiçekli yoncalar dökmüş, atmış. Ondan sonra kırk gün boyunca toy temaşa edip Maral'la evlenmiş. Maral'm yanma da Patma adında bir cariyeyi hizmetçi vermiş. Aydan ay geçmiş, günden gün geçmiş ve Maral hamile kalmış. Bir gün Patma, kirlileri yıkamak için nehirin kıyısına gidince Maral da onunla birlikte gitmiş. Patma, çamaşır, yıkadıktan sonra nehrin kenarına bir kazık çakıp ona uzun bir ip bağlamış. İpin bir ucunu bileğine bağlayıp nehire, suya girmiş. Maral da onu görünce suya girmek istemiş. Fatma'nın yaptığı gibi, Maral da ipi bileğine dolayıp nehire girmiş. Fakat Maral, suyun derin yerine varınca Patma kazığı söküp atıvermiş. Böylece Maral suya batıp, ırmağın dibine gitmiş. Patma da Maral'm elbiselerini giyip, kendi elbiselerini de karnına bağlayarak Maral gibi olup evlerine gitmiş. Padişahın oğlu onu hiç, tanımamış. Onlar akşam yatmışlar, sabah kalkacakları sırada da geyik gelip: "Bu ayak ağamın ayağı, bu ayak da Fatma'nın ayağı. Benim ablacığımm ayağı ise yok" demiş.

18 Patma mum eşidip: -Bu keyigi yok etdirmesem, meni masgara etcek-diyip oylanıpdır. Ertir turanlarmdan son, Patma patişanm oğluna: -Şu günler menin keyik etini iyesem gelyer. Şu keyigi öldürip ber, diyipdir. Mum gen gören pahşanm ogh: -Viy, sen şu güne çcnli bu keyigin etini iyecek del. Men öz* gözünün görüp, gövnüm söyen keyigin etini iycek diyîdpir. Onson patşanıri ogh nalaç bolup, keyigi öldürmekçi bolupdır. Sonda keyik patışamn oghna garap: -Ey, ağam, men, ölmekem deryadan bir suv içip geleyin diyipdir. Patışanm ogh hem: -Bolyar, bar, içip gel, diyip keyigi goyberipdir. Keyik deryanın boyuna barıp: -Eşidyermin, Ecckccan, men söüzme fulak aç, dyipdir-de Tılla ahır bozuldı Kümüş köken yüzüldi, Patışamn kel gırnagmm Gövni mana dözüldi, diyip aglapdır. Keyigin sesi deryanın düybünde yatan Maralm gulagma barıp yetipdir. Maral suva çümende, ona bir ene balık kömek edip, öldürmen saklap yören eken. Onson deryanın düybünde Maralın ekiz ogh bolupdır, diyyer. Çagaaklar ulahşıp bilece oynaşıp yörler eken. Maral hem olara guvanıp, deryanın düybünde balıklara goşulışip yaşap yör eken. Birden keyik bolan Baymırat cigisinin sesini eşidip, ona cogap berip, şeyle diyenmiş: Canım derya yüzünde, Tenim balık agzmda Şanın iki çağası Her haysı bir dızımda! Izındanam: -Bar-da ay t agana-diyip, Baymırada tabşırıpdır. Keyik bolan Baymırat hem gaydip geleninden son, Ecckcsinin aydan zatlarını ayteak bolyar velî, boğazı dolup, aydip bilmcyor diyyer. Patışamn ogh bblsa om yene öldürmekçi bolyar. Emma keyik yen-dc: -Ey ağam, mönı goyber, men yene bir suv içip geleyin, diyyer. Patışamn ogh keyigi yene goyberer. Keyik üçünci geze*k şey diyende, patışamn ogh öz yanından: "Her gezekde bu keyik suv içeyin" diyip, deryaa tarap ılgayar veli, munun bir sebebi bar bolaymasm" diyip, görünmen keyigin ızma düşyer. Patma bunu duyup: "Bu geyiği yok ettirmezsem, öldürtmezsem beni maskara edecek" diye düşünmüş. Sabah kalktıktan sonra Patma, padişahın oğluna: "Bu günlerde benim geyik eti yiyesim geliyor. Şu geyiği öldürüver, kesiver" demiş. Buna şaşıran padişahın oğlu: ' "Vay, sen bugüne kadar bu geyik benim kardeşim diyordun. Onu sen niçin yiyeceksin?" diye sormuş. Padişahın oğlu çaresiz kalıp geyiği öldürmeyi, kesmeyi kararlaştırmış. O zaman geyik, Padişahın oğluna: "Ey ağam, ben ölmeden deryadan bir su içip geleyim" demiş. Padişahın oğlu da: "Olur, git, içip gel" deyip geyiği koyvermiş. Geyik, nehrin kenarına varıp: "Duyuyor musun, ablacığım, benim sözüme kulak ver" demiş de: "Altın ahır bozuldu, Gümüş ip koptu, Padişahın kel cariyesinin, Gönlü bana çevrildi" deyip ağlamış. Geyiğin sesi nehirin dibinde yatan Maral'm kulağına kadar varmış; ulaşmış. Maral, suya batınca, ona bir ana balık yardım edip Öldürmeden saklamış, korumuş. Ondan sonra nehrin dibinde Maral'm ikiz oğlu olmuş, derler. Çocuklar büyüyüp balıklarla birlikte oynaşıp gozerlermiş. Maral da onlara sevinip nehrin dibinde balıklara koşulup yaşamak tay mış. Birden geyik olan Baymırat kardeşinin sesini duyup, ona cevap vermiş de şöyle demiş: "Adını derya yüzünde, Tenim balık ağzında, Şahın iki oğlu, Her biri bir dizimde!" Arkasından da: "Var da. söyle ağana" diye Baymırad'a söylemiş (buyurmuş). Geyik olan Baymırat da dönüp geldikten sonra ablasının söylediklerini söylemek istemiş, fakat boğazı dolup, ağlamaklı olup söyleyememiş, derler. Padişahın oğlu ise onu yine öldürmek istemiş. Fakat geyik yine: "Ey ağam, beni bırak, ben yine bir su içip geleyim" demiş. Padişahın oğlu geyiği yine koyvermiş. Geyik üçüncü kez yine aynı şekilde deyince Şehzade kendi kendine: "Her seferinde bu geyik, su içeyim, deyip nehire doğru gidiyor. Bunun bir sebebi olmasın" deyip görünmeden geyiğin peşine düşmüş. Geyik,

19 Kcyik yene önküsi yalı deryanın boyuna barıp: "Ecekecan, eşidyermiii? Diyip Tılla ahırbozuldı, Kümüş. köken üzüldşi, Pa lisanın kol gırnagmm, Gövni mana dövüldi, -diyip zarın aglap ugrayar. Deryanın düybür.dcn bolsa: Saçım derya yüzünde, Tenim balık ağzında, Şanın iki çağası, Hep haysı bir dizımda! Diyip, Marslın Gogabi eşidilycr. Patışarun oglı bolsa, bu zatları gözi bilen görüp, gulagı bilen eşidyer. Onsofi ol obasına gaydıpgclyer-de: -Şu künden başlap hiç bir malı suva yakmah del, diyip, car çekdiryer. Malların hemmesi gatı suvsayar. Ertesi suvsan malların hemmesi birden suv için başlapdır veli, deryanın suvı gutanp düybi görnüp başlapdır. Görseler, Maral deryanın düybünde her çağasını bir dizına mündirip, oları emdirip oturan eken. Patşanın oglı bilen keyik muna beğenip, Maralın yanına ılgayarlar. Barıp Maralı çağaları bilen deryanın daşma çıkaryarlar ona Önki ovadan libaslarını gevdirip, Öylcrine getiryerler. Hemmcler beğenip, ulı toy edyerlcr. Marala göripçilik edip, om suva yıkan Patmani bolsa öyden kovup goyberyerlcr. Şeydip, maksat-mıratlarına yetip, arkaym yaşaberyerler. yine önceki gibi nehirin yanına varıp: "Ablacığım duyuyor musun?" deyip: "Altın ahır bozuldu, - Gümüş ip koptu, Padişahın kel cariyesinin Gönlü bana çevrildi." deyip zarıl zarıl ağlayıp gider. Nehirin dibinden de: Saçım derya yüzünde, Tenim balık ağzında, Şahın İki oğlu, Her biri bir dizimde!" diye Maral'm cevabı duyulur. Padişahın oğlu da bu olanları gözü ile görüp kulağı ile duymuş. Ondan sonra o obasına dönüp gelir de: "Bugünden itibaren hiç bir mal sulanmasın" diye ferman çektirir. Hayvanların hepsi de çok susar. Ertesi gün susayan hayvanların hepsi birden su içmeye başlamış ve nehirin suyu bitip dibi görünmeye başlamış. Bakmışlar ki, Maral nehirin dibinde iki bebeğini de birer dizine oturtup onları emdirmekteymiş. Padişahın oğluyla geyik buna sevinip Maral'ın yanma koşarlar. Varıp Maral'ı çocuklarıyla birlikte nehrin dışına, kenarına çıkarırlar. Ona önceki güzel elbiselerini giydirip evlerine getirirler. Herkes sevinip büyük bir toy kurarlar. Maral'a kötülük edip onu suya atan Fatma'yı ise evden kovarlar. Böylece muratlarına nail olup rahatça yaşayıp giderler. GARACA BATIR / KARACA BAHADIR Bir bar eken, bir yok eken. Gadım eyyamda bir bay adam bar eken. Onun üç oglı bar eken. Her oğlumu hem bir baytalı bar eken. Ol bayın oğullarının in kiçisinin adı Garaca Batır eken. Günlerin birinde yankı bay oğullarının in ulisını yanına çağırıp: -Oğlum, şu gün baytalın gulunlar, onı bar-da saklaî-diyyer. Ogîı barıp saklapdır veli, dogrudanam, onun baytalı gulunlapdır. Yaşacık gulan bolan dessine eylek-beylek çapıp, ertesinin üstünden böküp geçmeğe başlapdır. Edil şol mahalam bir tüveley gelipdir-de, gulanı alıp öteyipdir. Oğlan öylerine gelenden son, kakası: -Nctdin oğlum, baytalın gulunladımı?, diyipdir. Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde zengin bir adam varmış. Onun üç oğlu varmış. Her oğlunun bir kısrağı varmış. O zengin adamın oğlanlarının en küçüğünün adı Garaca Batır'mış. Günlerin birinde bu ağa oğlanlarının en büyüğünü yanma çağırıp: "Oğlum, bugün kısrağın kulunlayacak, git de onu koru, sakla!" der. Oğlu varıp kısrağı gözetlemiş; korumuş, gerçekten de onun kısrağı kulunlamış. Küçücük kulun doğar doğmaz oraya buraya koşup anasının üstünden atlayıp geçmeye başlamış. Tam o sırada bir hortum gelmiş de kulunu alıp götürmüş. Oğlan evlerine geldikten sonra babası: "Ne yaptın oğlum, kısrağın kulunladı mı?" demiş.

20 -Guhmlamasa-ha gulunlach veli, om bir tüveîcy alıp ötegi tdi, diyipdir. Bay: -Behbit bola, diyip, ortancı oğlum hem çağırıp, ülı oğluna diyen zatlarını aydıp goyberipdir. Ortancı ogh hem baytalmın yanma gelip, esli salımdan son, aylanıp gelip, edil ağasının diyenlerini gaytalap, yüzüm sallap duruberipdir. Bay in kiçi oglunı hem şol tabşırık bilen iberipdir. Bayın kiçi ogh eline okum-yaymı alıp, baytalmın yanma banpdır-da: "Birden yatıp galayınayın" diyip, külbikesini dilipdirde, üstüne hem az-ovlak duz sepipdir. Gözüne ukı geleyse ned ersin! Gicc yarımdan agıbercndc, onun baytah hem guhınlapdir. Yaşacık gulan yanı bökceplep başlanda, bir tüvcley gelip, onı hem alıp gitmekçi bolupdır. Edil şol vagt Garaca batır hem yayına ok salıp, bir çekip ahpdır velin, tüvcleyin arasından beş sanı barmak patılap yere geçipdir. Izındanam, tayam, tüveleyem sumat bolup gidipdir. Garaca batır öylerino gelende, kakası: -Yeri, oğlum, ne telifi? Ya sen hem gulanını tüvcleyc aldırdın mı?- diyip sorapdır. Onda Garaca batır: -Kaka, taya gitdi velin, tüveleyem alınırım alayan bolsa gerek. Men bir atdım veli, beş barınağını goyup, zut gaçıp gitdi, diyipdir. Ay aylanıp, yıl ızma yıl geçipdir. Günlerin birinde Garaca batırdır ağaları kakalarının yanma gelip: -Kaka, bize rugsat bersen biz tayımızı gözlemeğe gideysek nehile borka? Diyipd irlcr. Kakaları olara rugsat beripdir. Üç dıgan üç tirkeş bolup, taylarının gözleğine çıkıpdırlar. Olar az yörep, köp yörep, bir yerlere yetenlerinde, oların baryan yolları üçe bölnüpdir. Her bölümde hem daşin yüzünde yazgı bar eken. Doğanlar ol yazgıları okap görseler, sağdaki yola: "Gitse geler" ortadaki yola: "Gelcri-gclmezi gümana", çepdeke bolsa: "Gitse gelmez" diylip yazılgı eken. Garaca batınn ulı ağalarının biri: "Gitse gelere", beylekesi: "Geleri-gelmezİ gümana gidermen bolupdırlar. Garaca batıra bolsa: "Gitse gelmez" galıpdır. Onson üç doğan şol yerde maslahat edip: "Kim önürti gelse, şu daşın yüzüne çizik çızmah" diyipdirler-dc, her haysı öz salyan yolı bilen gidiberipdir. İndi baban kimden al? "Gitse gelmez" diyen yol bilen baryan Garaca batırdan al. Ol şol gidip Oğlu ise: "Kulunlamasına kulunladı, fakat onu bir hortum (kasırga) alıp götürdü" demiş. Ağa: "Hayırlı olsun" deyip ortanca oğlunu da çağırıp büyük oğluna söylediği şeyleri ona da söyleyip göndermiş. Ortanca oğlu da kısrağının yanma gelmiş, uzun süre sonra dönüp gelip ağabeyinin söylediklerini aynen tekrarlayıp utanıp başını eğmiş. Ağa, en küçük oğluna da aynı buyruğu verip göndermiş. Ağanın küçük oğlu eline okunu yayını alıp kısrağının yanma varmış da "Birden yatıp kalmayayım, uyumayayım" deyip serçe parmağını kesip üstüne birazcık tuz dökmüş. Gözüne uyku gelirse ne edersin! Gece yarısını geçtikten sonra onun kısrağı da kulunlamış. Küçük kulun, sıçrayıp oynamaya başlayınca, bir hortum (kasırga) gelip onu da götürmek istemiş. Tam o sırada Garaca Batır da yayma ok salıp çekip atmış ve hortumun arasından beş tane parmak "pat" diye yere düşmüş. Arkasından tay da hortum (kasırga) da yok olup gitmiş. Garaca Batır evlerine gelince babası: "Hey oğlum, ne yaptın? Sen de kulununu kasırgaya kaptırdın mı?" diye sormuş. O zaman Garaca Batır: "Baba, tay gitti, fakat, kasırga da hakkını almış olsa gerek. Ben bir attım, o beş parmağını koyup hemen kaçıp gitti" demiş. Ay dönüp yıl arkasınca yıl geçmiş. Günlerin birinde Garaca Batır ile ağabeyleri babalarının yanma gelip: "Baba, bize izin versen, tayımızı aramaya gitsek, nasıl olur?" demişler. Babaları onlara izin vermiş. Üç kardeş dizilip taylarını aramaya çıkmışlar. Az yürüyüp çok yürüyüp bir yere varmışlar. Orada yolları üçe bölünmüş. Her yolda bir taşın üzerinde yazı varmış. Kardeşler o yazıları okumuşlar. Bakmışlar ki sağdaki yola "Gitse gelir", ortadaki yola "Gelip gelmeyeceği şüpheli", soldaki yola "Gitse gelmez" diye yazılmış. Garaca Batır'ın ağabeylerinden biri "Gitse ge3ir"e, diğeri "Gelip gelmeyeceği şüpheli"yc gidecek olmuşlar. Garaca Batır'a ise "Gitse gelmez" kalmış. Ondan sonra üç kardeş orada istişare edip: "Kim önce gelirse bu taşın üstüne çizgi çizsin" demişler de her biri seçtikleri yola girip gidi vermiş. Şimdi haberi kimden al? "Gitse gelmez" denilen yola giden Garaca Batır'dan al. O, giderken

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR 1 Aralık 2008 de hilal şeklini almış ay ile Venüs yıldızı birbirlerine o kadar yaklaştılar ki, tam bir Türk Bayrağı görüntüsü oluştu. Ay ve Venüs ün bu hali bana hemen Üsküp

Detaylı

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu. "Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu." "Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu.

Detaylı

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu. Önündeki deftere, son yazdıklarına baktı ve sayfayı delmeye kararlıymış gibi, bastıra bastıra sildi. Az ötede duran kitabı önüne çekti ve elindeki kurşunkalemi

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ SAYI : BİR 7-11 MAYIS 2009 ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ Ben siyasi hayatım ve ülke sevdamla ilgili olarak tüm Türkiye yi memleketim bilirim ancak Çemişgezek benim doğup, büyüdüğüm yer. Elazığ Valisi Muammer

Detaylı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Antalya Toros Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (TODOSK) tarafından düzenlenen 22. Kızlarsivrisi Yaz Dağcılık Şenliği ne katılmak

Detaylı

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9 OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7 PARMAKKIZ Andersen ISBN 978-975-07-0762-9 Tasarım: Erkal Yavi Tasarım Uygulama: Gelengül Çakır Baskı ve Cilt: Türkmenler Matbaası 1. Basım: 2007 3. Basım: Eylül 2011 Can Sanat

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26 Ümmü Kühhâ radıyallahu anhâ hakkında ferâiz âyetleri nâzil olan bir hanım sahâbî... Cahiliye devrinin kötü âdetlerinden birinin ortadan kalkmasını sebeb olan bir bahtiyar... Mirastan, hanım ve kızlara

Detaylı

Dil ve Oyun. Günlük İşlerinizi Yaparken Konuşma ve Oynama

Dil ve Oyun. Günlük İşlerinizi Yaparken Konuşma ve Oynama Dil ve Oyun Günlük İşlerinizi Yaparken Konuşma ve Oynama Biliyor muydunuz? Günlük ev işlerinizi yaparken çocuğunuza konuşmak veya şarkı söylemek çocuğunuzun yeni kelimeler ve alışkanlıklar öğrenmesine

Detaylı

Ahlak gelişimi; Ahlaki duygular; Ahlaki akıl yürütme; heteronom/bağımlı ahlak otonom ahlak

Ahlak gelişimi; Ahlaki duygular; Ahlaki akıl yürütme; heteronom/bağımlı ahlak otonom ahlak , Ahlak gelişimi; insanların diğer insanlarla ilişkilerinde ne yapması gerektiğine dair kurallar ve geleneklere dair duygular, düşünceler ve davranışların geliştirilmesini içerir. Önde gelene gelişim kuramları,

Detaylı

Yaşlı kadın yatağından kalktı.

Yaşlı kadın yatağından kalktı. ADALET HANIM Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile

Detaylı

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 04 Ekim 2009 Pazar günü, Ahmet Bozkurt un öncülüğünde Fotoğraf Sanatı Kurumu tarafından organize

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya

Detaylı

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Walt Whitman - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yasal Uyarı: Bu ekitap, bilgisayarınıza indirip kayıt etmeniz ve ticari olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır.

Detaylı

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal

Detaylı

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış... Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış... Doğuda görev yapmamış, oradaki güzel çocukları görmemiş onlara sarılmamış

Detaylı

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun? Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi Ücretsizdir Kış 2014 Sayı:12 ISSN: 2146-281X Kızak Keyfi Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

Detaylı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: - 2008 YILINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TEMELLERİ ATILDI - İLAÇ VE TIBBİ MALZEME KONUSUNDA

Detaylı

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; 1 BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; O gece en güzel yıldızlar kaydı, Nereden geliyordu bu aydınlık? Neydi insanları bu denli mutlu

Detaylı

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ DUYGU UYSAL 0852051 19 ARALIK 2011 PAZARTESİ Bugün sabah 9 dan akşam 10 a kadar dışarıda kalacaktım. Bu yüzden evden çıkmadan çok fazla parfüm sıkmıştım. Evden çıkarken ablam bütün evin benim parfümüm

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2015-2016 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: E4 Διάρκεια: 2.30 ώρες

Detaylı

SINIF KURALLARI. Amaç: Öğrencilerin sınıf kurallarını öğrenmesi ve uygulaması. Düzey: 1. sınıf ve üstü

SINIF KURALLARI. Amaç: Öğrencilerin sınıf kurallarını öğrenmesi ve uygulaması. Düzey: 1. sınıf ve üstü SINIF KURALLARI Amaç: Öğrencilerin sınıf kurallarını öğrenmesi ve uygulaması Düzey: 1. sınıf ve üstü Materyal : Her öğrenci için bir adet kağıt,kalem, Uygulama2: Sınıf kuralları panosu için fon kağıdı,

Detaylı

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler 1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler

Detaylı

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı Mutfak Etkinliği Sohbetler Yaşayan değerlerimizden Görevlerimizi Bilmek ile ilgili sohbet ediyorum. Görevlerimizi yerine getirme konulu sohbet ediyorum.

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ Hazırlayan: Doç.Dr. Hakan Güler Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Karlsruhe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Almanya

Detaylı

İç basınç (P; atm), ozon oranı (O; %) ve sıcaklık (T; C) parametrelerinin değiştirilmesiyle elde edilmiştir.

İç basınç (P; atm), ozon oranı (O; %) ve sıcaklık (T; C) parametrelerinin değiştirilmesiyle elde edilmiştir. ADEM DUYGU / SAKARYA ÜNİVERSİTESİ_2014 BULAŞIK MAKİNESİ CFD ANALİZİ DENEY RAPORU Deneyler, bulaşık makinesi 15 h (35 m/s inlet su çıkış hızı) su debisi ve 150 d/d lık (15,7 rad/s) püskürtme kolu dönme

Detaylı

Alem:Animalia(Hayvanlar) Şube:Chordata(Kordalılar) Sınıf:Mammalia(Memeliler) Alt Sınıf:Metatheria (Keseliler) Üst takım:australidelphia (Avustralya

Alem:Animalia(Hayvanlar) Şube:Chordata(Kordalılar) Sınıf:Mammalia(Memeliler) Alt Sınıf:Metatheria (Keseliler) Üst takım:australidelphia (Avustralya Alem:Animalia(Hayvanlar) Şube:Chordata(Kordalılar) Sınıf:Mammalia(Memeliler) Alt Sınıf:Metatheria (Keseliler) Üst takım:australidelphia (Avustralya keselileri) Takım:Dasyuromorphia(Yırtıcı keseliler) Familyalar:

Detaylı

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ HÜKMÜ ŞARTI ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Detaylı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası 2007 NİSAN EKONOMİ Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Türkiye ekonomisi dünyadaki konjonktürel büyüme eğilimine paralel gelişme evresini 20 çeyrektir aralıksız devam ettiriyor. Ekonominin 2006 da yüzde

Detaylı

SİGARA BIRAKMA KLAVUZU

SİGARA BIRAKMA KLAVUZU SERVERGAZİ DEVLET HASTANESİ SİGARA BIRAKMA KLAVUZU Op. Dr. F.Mehmet SERİN Kadın Hast. Ve Doğum Uzmanı Uzm. Dr. Güner DALOĞLU Göğüs Hastalıkları Uzmanı Sigara Ciddi Zararlara Yol Açıyor: Yapılan araştırmalara

Detaylı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı Dünyada çavdar ve yulafın üretimi, buğday, pirinç, mısır ve arpa gibi diğer tahıl ürünlerine kıyasla son derece sınırlıdır. Yılda ortalama 14-15 milyon ton dolayında olan dünya

Detaylı

FOTOĞRAF SANATI KURUMU 4. ÇAMLIDERE KÖY GEZİSİ 5 Nisan 2009

FOTOĞRAF SANATI KURUMU 4. ÇAMLIDERE KÖY GEZİSİ 5 Nisan 2009 FOTOĞRAF SANATI KURUMU 4. ÇAMLIDERE KÖY GEZİSİ 5 Nisan 2009 Hazırlayan: Sümer ÖZVATAN sumerozvatan@yahoo.com Ahmet BOZKURT önderliğinde iki araç ile yola çıktık. Bu defa rotamız Çamlıdere ilçesinin güneyi.

Detaylı

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman TABOY HASTA Vitaboy çok kötü bir rüya görüyordu. Rüyas nda karanl k bir yerdeydi. Kimse onun sesini duymuyordu. Yata nda k vran yordu. Birden uyand. Bütün bunlar bir rüyayd. Fakat kendini çok yorgun hissediyordu.

Detaylı

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Đlkbahar / Sayısal II / 22 Nisan 2007. Matematik Soruları ve Çözümleri

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Đlkbahar / Sayısal II / 22 Nisan 2007. Matematik Soruları ve Çözümleri Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı ALES / Đlkbahar / Sayısal II / Nisan 007 Matematik Soruları ve Çözümleri 1. 3,15 sayısının aşağıdaki sayılardan hangisiyle çarpımının sonucu bir tam

Detaylı

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ ΙV ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70013 Γ) HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK DİNLEYELİM

Detaylı

DERS 1. Ben de Varım! Farklılıkları Gözetmek. DÜZEY: 3. Sınıf

DERS 1. Ben de Varım! Farklılıkları Gözetmek. DÜZEY: 3. Sınıf DERS 1 Ben de Varım! Farklılıkları Gözetmek DÜZEY: 3. Sınıf Kazanımlar: 1. İnsanların benzer ve farklı fiziksel özellikleri ve buna bağlı olarak farklı ihtiyaçları olduğunu fark eder. 2. Engellilerin toplumsal

Detaylı

Bir Yazı da Gönül Dünyâsı ndan I. Şâh-ı Nakşîbend (RhA) Hazretleri nin talebelerinden Emîr Hüseyin (RhA) de birgün şöyle anlatmıştır:

Bir Yazı da Gönül Dünyâsı ndan I. Şâh-ı Nakşîbend (RhA) Hazretleri nin talebelerinden Emîr Hüseyin (RhA) de birgün şöyle anlatmıştır: Bir Yazı da Gönül Dünyâsı ndan I ŞÂH-I NAKŞÎBEND (RHA ) HAZRETLERİ NDEN 21.11.2013 Ayna Şâh-ı Nakşîbend (RhA) Hazretleri nin talebelerinden Emîr Hüseyin (RhA) de birgün şöyle anlatmıştır: Benim evim Kasr-ı

Detaylı

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Gümrük Ve Ticaret Bakanı Sn. Nurettin CANİKLİ nin Kredi Kefalet Kooperatifleri Ortaklarının Borçlarının Yapılandırılması Basın Toplantısı 24 Eylül 2014 Saat:11.00 - ANKARA Kredi Kefalet Kooperatiflerinin

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI 2014 ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI 2014 EDİTÖRLER Dr.Ünal HÜLÜR Turgut ALTUN Fatma İPEK Sibel ŞANLI İl Sağlık Müdürü Sağlık

Detaylı

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI Sayın İlgili; Bu anket çalışması, akılcı ilaç kullanımı konusunda mevcut durumun değerlendirilmesi

Detaylı

Van da Deprem Sürüyor! Barınma Sorunu, Açlık Grevi ve İlgisizlik 500 Çocuğun Yaşamını Tehdit Ediyor

Van da Deprem Sürüyor! Barınma Sorunu, Açlık Grevi ve İlgisizlik 500 Çocuğun Yaşamını Tehdit Ediyor Van da Deprem Sürüyor! Barınma Sorunu, Açlık Grevi ve İlgisizlik 500 Çocuğun Yaşamını Tehdit Ediyor VAN DA 26 AĞUSTOSTAN BERİ BARINMA VE İŞ OLANAĞI TALEPLERİ İLE AÇLIK GREVİNDEKİ DEPREMZEDE AİLELERİNİN

Detaylı

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan. 23 nisan şiirleri, 23 nisan ile ilgili şiirler, çocuk bayramı şiirleri, ulusal egemenlik şiirleri, 23 nisan, şiirler, 23 nisan şiirleri, ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, en güzel 23 nisan şiirleri, 23

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ OREM(ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ÖĞRENCİ KULÜBÜ) SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ KALEMİMİ VER, GELECEĞİMİ YAZAYIM 2015 06-09 Mayıs 2015 tarihleri arasında, İ.Ü. Orman Fakültesi,

Detaylı

DİKKAT! SORU KİTAPÇIĞINIZIN TÜRÜNÜ "A" OLARAK CEVAP KÂĞIDINA İŞARETLEMEYİ UNUTMAYINIZ. SAYISAL BÖLÜM SAYISAL-2 TESTİ

DİKKAT! SORU KİTAPÇIĞINIZIN TÜRÜNÜ A OLARAK CEVAP KÂĞIDINA İŞARETLEMEYİ UNUTMAYINIZ. SAYISAL BÖLÜM SAYISAL-2 TESTİ ALES İlkbahar 007 SAY DİKKAT! SORU KİTAPÇIĞINIZIN TÜRÜNÜ "A" OLARAK CEVAP KÂĞIDINA İŞARETLEMEYİ UNUTMAYINIZ. SAYISAL BÖLÜM SAYISAL- TESTİ Sınavın bu testinden alacağınız standart puan, Sayısal Ağırlıklı

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ Ray KLINGINSMITH U.R. Başkanı 2010 11 Kemalettin ERBİLGİN U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2010 11 Ertuğrul KAYA 14. Grup Guvernör Yardımcısı Tuban GÜÇLÜ (Başkan) Mustafa CİVELEK (Asbaşkan) Melisa KARA (Kulüp

Detaylı

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir. Gasl, yıkamak demektir. Gusül ve iğtisal da, yıkanma anlamını taşır. Din deyiminde gusül: Bütün bedenin yıkanmasıdır, boy abdesti alınmasıdır. Buna taharet-i kübra (büyük temizlik) denir. Böyle bir temizliği

Detaylı

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır?

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır? ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır? Sorumluluk kişinin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, başkalarının haklarına saygı göstermesi ve davranışlarının

Detaylı

Yanlış Anlaşılan Faizci

Yanlış Anlaşılan Faizci Yanlış Anlaşılan Faizci Aslam Effendi Başka bir gün Tota 1, faizci Sherzad ile karşılaştım. Bu herif hasta olmalı. Düşünsene, para ödünç vererek faiz temin ediyor. Din bu işi yasaklıyor ama yine de aramızda

Detaylı

TÜRK DİZİLERİ. Türk dizilerinde bu ay konumuz MEDCEZİR KARAKTERLERİMİZ MİRA BEYLİCE SELİM SEREZ ASIM ŞEKİP KAYA BEREN BEYLİCE FARUK BEYLİCE TUĞÇE

TÜRK DİZİLERİ. Türk dizilerinde bu ay konumuz MEDCEZİR KARAKTERLERİMİZ MİRA BEYLİCE SELİM SEREZ ASIM ŞEKİP KAYA BEREN BEYLİCE FARUK BEYLİCE TUĞÇE TÜRK DİZİLERİ CİLT I, SAYI 1 3.12.2014 Türk dizilerinde bu ay konumuz MEDCEZİR KARAKTERLERİMİZ YAMAN KOPER MİRA BEYLİCE EYLÜL BULUTER MERT ASIM SEREZ SELİM SEREZ SEDEF KAYA SUDE KAYA ASIM ŞEKİP KAYA KENAN

Detaylı

KEBDİRLİLER DE KAPI. "Git başımdan! Beni bu işe bulaştırma" diye bağırdı. Kendi bilir, ne yapalım. Bende kendim giderim o zaman.

KEBDİRLİLER DE KAPI. Git başımdan! Beni bu işe bulaştırma diye bağırdı. Kendi bilir, ne yapalım. Bende kendim giderim o zaman. KEBDİRLİLER DE KAPI Zil çaldı. Öğretmenin ardından hepimiz sınıftan fırladık. Nazlı 'nın arkasından koşup yetiştim; fark edince daha hızlı yürümeye başladı. "Nazlı, dur bir dakika! Diye seslendim. "Git

Detaylı

CEZA HUKUKU. 27 aralık 1968 tarihli ve 13086 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış 1072 sayılı «Rulet, tilt, langırt ve benzeri oyun âlet ve makinaları

CEZA HUKUKU. 27 aralık 1968 tarihli ve 13086 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış 1072 sayılı «Rulet, tilt, langırt ve benzeri oyun âlet ve makinaları KRONİKLER MEVZUAT KRONİĞİ CEZA HUKUKU 1 Ateşli silâh ve bıçak taşıma izni : 27 mart 1968 tarihli ve 12859 sayılı Resmî Gazetede, 19/3/1963 tarihli ve 11359 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış yönetmelikte

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER 1. İstihdam Piyasası Federal İstatistik Dairesi nin verilerine göre, Almanya da toplam çalışanların

Detaylı

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

TRAF K. Haz rlayan:saim Almak

TRAF K. Haz rlayan:saim Almak KAZALARDA LK YARDIM Trafik Kazalarında İlk Yardım Trafik kazalarına kurban verdiğimiz yüzlerce kişiden pek azı olay yerinde yaşamını yitirmektedir. Yüzde 80 gibi korkunç orandaki kayıplar ise yaralının

Detaylı

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi al mak için ka fası nı sok tu. Ama içer de ki za rif

Detaylı

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI 1. Firma karını maksimize eden üretim düzeyini seçmiştir. Bu üretim düzeyinde ürünün fiyatı 20YTL ve ortalama toplam maliyet 25YTL dir. Firma: A)

Detaylı

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBALAR ELEKTRİK AKIMI Potansiyelleri farklı olan iki iletken cisim birbirlerine dokundurulduğunda

Detaylı

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-1-69 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 16-02/30-9 Karar Tarihi : 14.01.2016 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer

Detaylı

Okul Kurucumuzdan. Toprak Yiyen Annenin Hikayesi

Okul Kurucumuzdan. Toprak Yiyen Annenin Hikayesi Okul Kurucumuzdan Toprak Yiyen Annenin Hikayesi 74 seneden beri bu dünyada yaşayan annemin ellerini öpmek için eğildiğimde, gözlerindeki bakış sanki bu dünyaya ait değildi. Gözlerindeki yaş, binlerce yıl

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.

Detaylı

Yusuf Yıldırım. Kategori: Türk Romanı Çarşamba, 28 Nisan 2010 11:19 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4066

Yusuf Yıldırım. Kategori: Türk Romanı Çarşamba, 28 Nisan 2010 11:19 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4066 TANITIM: 1931 de cezaevinde tanıdığı genç mahkumun macerasını dinleyerek roman yazar. Topluma ve insanlara gerçekçi bakış açısıyla bakan Sabahattin Ali hem Yusuf-Muazzez aşkını hem de kasaba hayatının

Detaylı

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu. BASIN BÜLTENİ Selçuk Üniversitesi Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulunda 01.04.2015 tarihinde 100. Yılında Çanakkale yi Anlamak adlı konferans düzenlendi. Şehitlerimiz anısına yapılan saygı duruşu

Detaylı

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR? Zeki Aslan YILDIZLAR NASIL OLUŞUR? Yıldız nedir sorusunu insanlık yüz binlerce belki de milyonlarca yıldır soruyordu? Fakat yıldızların fiziksel doğası ve yaşam çevrimleri ancak 1900 lü yıllardan sonra

Detaylı

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1 Deomed Medikal Yay nc l k Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1 Birinci bask Deomed, 2009. 142

Detaylı

BAŞLARKEN Okul öncesi yıllar çocukların örgün eğitime başlamadan önce çok sayıda bilgi, beceri ve tutum kazandığı, hayata hazırlandığı kritik bir dönemdir. Bu yıllarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumlar

Detaylı

Uyumayan Şehir. Uyumayan Şehir New York için artık bir slogan. Çoğu kişi gibi ben. de New York u izlediğim filmlerden tanıdım ve gerçekte filmlerdeki

Uyumayan Şehir. Uyumayan Şehir New York için artık bir slogan. Çoğu kişi gibi ben. de New York u izlediğim filmlerden tanıdım ve gerçekte filmlerdeki Yağmur Beril Dikmeci Uyumayan Şehir Uyumayan Şehir New York için artık bir slogan. Çoğu kişi gibi ben de New York u izlediğim filmlerden tanıdım ve gerçekte filmlerdeki kadar etkileyici mi diye kendi kendime

Detaylı

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER Şekil-1: BREADBOARD Yukarıda, deneylerde kullandığımız breadboard un şekli görünmektedir. Bu board üzerinde harflerle isimlendirilen satırlar ve numaralarla

Detaylı

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

İşletme Gelişimi Atölye Soruları İşletme Gelişimi Atölye Soruları Şemsettin Akçay Satış Pazarlama ve İnovasyon Mühendisi İşletmenizi Başarıya Götüren 50 Soru! Bir gün küçük kızımız Lara (o zaman 3.5 yaşındaydı): Baba deniz gölgesi nedir,

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

TÜBİTAK BİDEB YİBO ÖĞRETMENLERİ

TÜBİTAK BİDEB YİBO ÖĞRETMENLERİ TÜBİTAK BİDEB YİBO ÖĞRETMENLERİ ( FEN ve TEKNOLOJİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ ve MATEMATİK ) PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYLARI YİBO 5 ( Çalıştay 2011 ) TÜSSİDE / GEBZE 30 Ocak 06 Şubat 2011 GRUP BEN

Detaylı

33. BÖLÜM İLK VE SON SORUŞTURMA İNŞAAT SAHİBİNE PARA CEZASI İNŞAATA YIKIM KARARI VE BU KARARIN İPTALİ SUÇLAMA; KARARA İTİRAZ ETMEMEK!

33. BÖLÜM İLK VE SON SORUŞTURMA İNŞAAT SAHİBİNE PARA CEZASI İNŞAATA YIKIM KARARI VE BU KARARIN İPTALİ SUÇLAMA; KARARA İTİRAZ ETMEMEK! 33. BÖLÜM İLK VE SON SORUŞTURMA İNŞAAT SAHİBİNE PARA CEZASI İNŞAATA YIKIM KARARI VE BU KARARIN İPTALİ SUÇLAMA; KARARA İTİRAZ ETMEMEK! ANLAMSIZ BİR TAVIR YARGILANMA GEREĞİ YOK; DOSYA KAPANIYOR 394 395 33.

Detaylı

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler Endüstri Mühendisliğine Giriş Jane M. Fraser Bölüm 2 Sık sık duyacağınız büyük fikirler Bu kitabı okurken, büyük olasılıkla öğreneceğiniz şeylere hayret edecek ve varolan bilgileriniz ve belirli yeni becerilerle

Detaylı

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I. Oyununuzun senaryosunu kısaca tanıtınız/ amacınıda belirtiniz:

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I. Oyununuzun senaryosunu kısaca tanıtınız/ amacınıda belirtiniz: OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I Oyununuzun senaryosunu kısaca tanıtınız/ amacınıda belirtiniz: Oyunumuz nesnelerin sürükle bırak özelliği ile kendi İngilizce isimlerinin üzerlerine bırakılmasını esas almaktadır.

Detaylı

AKICI OKUMA TEKNİKLERİ. Özkan ÇAĞLAR-Rehber Öğretmen

AKICI OKUMA TEKNİKLERİ. Özkan ÇAĞLAR-Rehber Öğretmen AKICI OKUMA TEKNİKLERİ Özkan ÇAĞLAR-Rehber Öğretmen Akıcı Okuma 2 Bilişsel Beceriden Oluşur: Anlama Akıcı okuma Çözümleme Akıcı Okumanın 3 Temel Öğesi Okuma Hızı Kelimenin Doğru Okunması Prozodik okuma

Detaylı

ASYA DA TÜRK YEMEKLERİ ŞÖLENİ

ASYA DA TÜRK YEMEKLERİ ŞÖLENİ ASYA DA TÜRK YEMEKLERİ ŞÖLENİ NÜFUS: 68.981.000 (2016-IMF tahmin) GSYİH: 412.295 (2016-IMF tahmin) İhracat: 227,5 milyar $ (2014) İhracat Ürünleri: Tayland ın mal ihracatının yaklaşık olarak %80 ini sanayi

Detaylı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı Okyanus, Yaşam İçin Gereklidir Ve Doğal Dengesinin Korunması İçin İnsanların Çaba Göstermesi Gereklidir Neler Biliyoruz? İpek A.: Okyanusun mavi ve yeşil su olduğunu biliyorum. Deniz Can K: Yunuslar karaya

Detaylı

KON O U N ŞMA M ZEVKĐ K peuters&kleuters@2008

KON O U N ŞMA M ZEVKĐ K peuters&kleuters@2008 KONUŞMA ZEVKĐ peuters&kleuters@2008 1. Konuşma zevki Çocuklar konuşmayı dili işiterek ve taklit ederek öğrenirler. Çocuklar konuşmayı tekrarlayarak öğrenirler. Çocuklar konuşmayı günlük uğraşları arasında

Detaylı

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve

Detaylı

AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ

AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ 134 AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ ÇİZELGE 122 Ailelerin Çocuğunuzda Bazı Sorunlar Olduğunu Nasıl Anladınız? a) Yürümede gecikme olduğunda 8 16 b) Görme bozukluğu fark edildiğinde 1 2 c) Hastanede

Detaylı

5/8 Bağlantı Noktalı Gigabit Ethernet Anahtarı

5/8 Bağlantı Noktalı Gigabit Ethernet Anahtarı 5/8 Bağlantı Noktalı Gigabit Ethernet Anahtarı Kullanım Kılavuzu Onay FCC Beyanı Bu test edilmiş ve FCC Kuralları Kısım 15 de belirtilen teknik özelliklere göre B Sınıfı aygıtların sınırları ile uyumlu

Detaylı

Öncelikle mübarek KURBAN BAYRAMINIZ kutlu olsun.

Öncelikle mübarek KURBAN BAYRAMINIZ kutlu olsun. DEĞERLİ VELİLER Öncelikle mübarek KURBAN BAYRAMINIZ kutlu olsun. Bayram tatilinde verilen bu ödevlerin günlük olarak(üzerindeki tarihe göre) yaptırılmasını rica ediyorum. Ödevleri öğrendiğimiz konuların

Detaylı

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar la da gi di le mez. Çün kü uçak lar çok ya kın dan geçi

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı Başkan Kocadon : Artık hep beraber diyoruz ki Muğla aşkıyla yanıp tutuşalım Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle

Detaylı

T.C. V 'V * / ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ANTALYA. İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Planlama Şube Müdürlüğü

T.C. V 'V * / ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ANTALYA. İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Planlama Şube Müdürlüğü X T.C. V 'V * / ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ANTALYA İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Planlama Şube Müdürlüğü 1 3? Sayı : 90852262-301.03- Konu: Kepez 2380 ada 3 parsel UİP. &/12/2014 BAŞKANLIK MAKAMINA

Detaylı

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur. 2. Baz k saltmalar n sonuna konur. Dr. Bar fl Ayd n Fevzi Pafla Cad. 3. Say lardan sonra s ra bildirmek için konur. Sonucu ilân ediyorum: 1. Ali, 2. Kemal, 3. Can oldu. Hepsini tebrik ederim. Virgül (,)

Detaylı

Adı Soyadı. İletişim için gerekli telefon numaraları : 542 322 3851 Belediye Başkanının telefon numarası Basri Ulaş.

Adı Soyadı. İletişim için gerekli telefon numaraları : 542 322 3851 Belediye Başkanının telefon numarası Basri Ulaş. K A M P R A P O R U G E N Ç T U R Lider : Murat Bayraktar Kamp no : GEN - 35 Kamp tarihi : 01-08-2015 / 11-08-2015 Lider tlf. no: 0537 977 95 01 1) KAMP YERİ ( ) İl merkezi ( ) İlçe merkezi ( x )Belde

Detaylı

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER Dünyada üretilen krom cevherinin % 90 ının metalurji sanayinde ferrokrom üretiminde, üretilen ferrokromun da yaklaşık % 90 ının paslanmaz çelik sektöründe

Detaylı

DĠL ve KONUġMA GELĠġĠMĠ DESTEK EĞĠTĠM SETĠ KULLANMA KILAVUZU (15 ünite ve 30 kategori)

DĠL ve KONUġMA GELĠġĠMĠ DESTEK EĞĠTĠM SETĠ KULLANMA KILAVUZU (15 ünite ve 30 kategori) DĠL ve KONUġMA GELĠġĠMĠ DESTEK EĞĠTĠM SETĠ KULLANMA KILAVUZU (15 ünite ve 30 kategori) Set, toplam 15 alt ünite ve 30 kategoriden oluşmaktadır. Her sette ortalama 90 ile 120 arasında kart bulunmaktadır.

Detaylı

ĐŞKUR sitesine giriş şifremizi hatırlamadığımız için, şifremi unuttum kısmını tıklıyoruz.

ĐŞKUR sitesine giriş şifremizi hatırlamadığımız için, şifremi unuttum kısmını tıklıyoruz. ĐŞKURLULARIN BĐLGĐLERĐ, ŞĐFRELERĐ HERKESE AÇIK ( BEDAVA SMS GÖNDERME SĐTESĐ YAZI SONUNDADIR ) Merhaba, bu bilgilendirici yazıda sizlere ĐŞKURa kayıtlı olanların şifrelerine, kişisel bilgilerine başkalarının

Detaylı

İnsan İlişkilerini ve Toplumsal Yaşamı Düzenleyen Kurallar

İnsan İlişkilerini ve Toplumsal Yaşamı Düzenleyen Kurallar İnsan İlişkilerini ve Toplumsal Yaşamı Düzenleyen Kurallar NEZAKET KURALLARI NELERDİR? TEŞEKKÜR EDERİM Dünyada en çok söylenen kelimenin ` Teşekkür Ederim ` kelimesi olduğunu biliyor musunuz? Artık bugün

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı