Avrupa Komisyonu Başkanı'ndan Mesaj

Transkript

1 1

2 Avrupa Komisyonu Başkanı'ndan Mesaj Uçurumun kıyısında İklim değişikliği konusunda sözümüzü tutmanın zamanı "İklim değişikliği iki yıl önce düşündüğümüzden çok daha hızlı ilerliyor. Mevcut ticari faaliyetlerin aynen devamı bu yüzyılda tehlikeli, belki de felaket boyutlarına varan iklim değişikliği anlamına geliyor. İşte bu neslin politikacıları için en önemli zorluk bu. Kopenhag la ilgili beklentilerimiz konusunda artık son derece endişeliyim. Şu anda müzakereler tehlikeli bir biçimde tıkanmaya doğru gidiyor. Böyle bir tıkanma, müzakerelerde önümüzdeki yıl içinde çözümlenmeyecek kadar ciddi bir anlaşmazlık doğurabilir. Bu da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında ortaya çıkabilecek derin bir çatlak sonucunda acı bir çöküşü beraberinde getirebilir. Şu anda dünya böylesi yıkıcı bir sonucun altından kalkacak durumda değil. Bu nedenle, umuyorum ki dünya liderleriyle bu hafta New Yok ve Pittsburgh ta uçurumun kıyısından duruma bakarken, hep birlikte müzakerelerin sürdürülmesinde aktif rol oynamamız gerektiği sonucuna varırız. Artık poker oynamanın değil, siyasi mülahazalarımızın ötesine geçen öneriler sunmanın zamanı. Zaten Avrupa nın tam olarak yaptığı ve yapmaya devam edeceği de bu. Çözüm kısmen, bizleri olumlu sonuca götürecek bir uzlaşmanın özünü ortaya çıkarmakta yatıyor. Bu noktada New York ta bir araya gelen dünya liderlerinin gerçekten bir farklılık yaratabileceklerini düşünüyorum. Anlaşmanın ilk kısmı bütün gelişmiş ülkelerin özellikle geçmiş salınım oranlarıyla ilgili sorumluluklarına uygun olarak orta vadeli emisyon azaltma planlarını netleştirerek gerekli liderliği göstermelerini kapsıyor. Şayet salınım oranlarını 2050 yılına kadar en azından %80 oranında düşürmek istiyorsak, gelişmiş ülkelerin 2020 yılına kadar bu oranları kollektif biçimde %25-40 azaltması gerekir. Diğer ülkelerin de benzer çabalar sarf etmesi halinde AB, bu oranı %20 den %30 a çıkarmaya hazır. İkinci olarak, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerdeki emisyon azaltma çalışmalarının finansmanında artık önemli rol oynamaları gerektiğini net olarak anlamalıdır. Tahminlerimize göre 2020 yılında gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yılda yaklaşık 100 milyar (150 milyar $) ilave kaynağa ihtiyaçları olacak. Bu miktarın bir kısmı gelişmekte olan ülkelerin kendileri tarafından finanse edilecek. Öte yandan, iddialı bir global plan hazırlamaya cesaret edebilirsek, bu kaynağın en büyük kısmının karbon piyasasından gelmesi gerekir. Ancak bu miktarın bir kısmının da gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere aktarılan kamu finansmanı şeklinde karşılanması gerekecek; örneğin, 2020 yılına kadar senede 22 milyar ila 50 milyar (30-70 milyar $). Bu noktada AB ye düşen pay uluslararası külfet paylaşımı görüşmelerinin sonucuna bağlı olarak %10 ila %30 arasında değişebilir; yani yılda 15 milyar ya (22 milyar $) ulaşabilir. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelere hem orta vadede önemli katkı sunabilmek hem de kısa vadede -yani önümüzdeki sene ya da sonrasında- başlangıç finansmanı verebilmek amacıyla hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu konuları Ekim ayı sonunda gerçekleştirilecek olan toplantıda AB liderleri ile görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Dolayısıyla, finans konusunu ele almaya hazır olduğumuz sinyalini bu hafta vermeliyiz. Bu arada, gelişmekte 2

3 olan ülkeler -en azından ekonomik açıdan iyi durumda olanları- karbon salınımının uluslararası bir anlaşma kapsamında azaltılmasına yönelik ne yapabilecekleri konusunda daha net olmalıdır. Bu ülkeler her ne kadar emisyonların sınırlandırılması için bir takım tedbirleri kendi ülkelerinde uyguluyorsa da, bu çabaların özellikle de en iyi durumdaki gelişmekte olan ülkeler tarafından kesinlikle arttırılması gerekiyor. Bu ülkeler, Bali de de mutabık kalındığı üzere, emisyon azaltma faaliyetleri için önkoşul olarak zengin dünyadan karbon finansmanı bekliyor, ki bu da anlaşılabilir bir durum. Ancak gelişmekte olan ülkeler harekete geçme konusunda bir taahhüde girmezlerse, o zaman ortada gelişmiş ülkelerin finanse edeceği bir şey de olmayacak. Kopenhag a 80 takvim gününden az zaman kaldı. Geçen ay Bonn daki toplantı sonunda taslak metin 250 sayfadan oluşuyordu: içinde düzinelerce alternatif seçenek, bir o kadar da köşeli parantez bulunuyordu. Eğer biz bu sorunları çözemezsek, o zaman bu metin tarihteki en uzun ve en küresel intihar mektubuna dönüşebilir. Bu hafta, dünya liderlerinin New York ve Pittsburgh daki görüşmelere ne kadar mesai harcayacaklarını ve başarılı bir sonuç için nasıl çaba sarfedeceklerini ortaya koyma açısından kilit önem taşıyor. Seçim çok basit: para yoksa, anlaşma yok. Ancak eylem yoksa da, para yok! Kopenhag, küresel ısınmayı 2 C nin (35.6 Fahrenheit) altında tutacak bir emisyon seviyesinin yakalanması açısından kaçırılmaması gereken bir fırsat sunuyor. Dolayısıyla, mücadelemiz bu hafta New York da başlamalı." Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso nun İklim Değişikliği" başlıklı konuşmasıdır. AB den A (H1N1) grip virüsüne karşı harekete geçme çağrısı Avrupa Birliği, ulusal sınırları kolayca geçen farklı türlerdeki hastalık tehditlerine karşı hazırlıklı olmak ve acil durum önlemlerini geliştirmek için uzun süredir Üye Ülkelerle birlikte çalışıyor. Avrupa Komisyonu, Nisan 2009 da baş gösteren A (H1N1) grip salgınından bu yana da, ortaya çıkan bu tehditle mücadele için hem geçmiş deneyimlerini hem de mevcut organlarını devreye soktu. Konuyla ilgili yorum yapan Sağlıktan Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Androulla Vassiliou, şöyle dedi: "SARS ve kuş gribinde edindiğimiz geçmiş deneyimlerimizden değerli dersler aldık. Bugün hem daha sağlam gözetim sistemlerine sahibiz, hem de AB düzeyinde ve dünya genelindeki ortaklarımızla daha güçlü birlikte çalışma mekanizmaları geliştirdik. A (H1N1) virüsü gibi sağlık tehditlerine karşı AB vatandaşlarının sağlıklarını koruma konusunda bugün çok daha iyi bir konumda olduğumuza inanıyorum." Sağlık Acil Durum Operasyon Merkezi (HEOF) aracılığıyla Komisyon, A (H1N1) virüsüne karşı önlem alma, gözlem ve vaka tanımlama konularında AB Üye Ülkelerinin birbirleriyle bilgi paylaşımını koordine etme çabalarına da önderlik ediyor. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) ise, epidemiyolojik durumu izleyerek sürekli olarak risk değerlendirmeleri yapıyor. Çalışmalar vaka tanımı hakkında bilgi, seyahat edenlere yönelik tavsiyeler ve vaka yönetimini içeriyor. Avrupa için halihazırda geliştirilen ortak vaka tanımı, vakaların AB düzeyinde gündelik raporlanmasında da kullanılıyor. Ağustos 2009 da, Avrupa Birliği Sağlık Güvenliği Komitesi ve Erken Uyarı ve Müdahale otoriteleri (HSC/EWRS), Avrupa Komisyonu tarafından teklif edilen bir politika bildirisini benimsedi. Aşılama için hedef ve öncelikli grupların belirlenmesine yönelik ortak bir Avrupa yaklaşımının ana hatlarını çizen bildiriye göre, A (H1N1) aşı uygulamaları için önerilen öncelikli gruplar şunlar: 3

4 En ağır semptomlulardan başlamak üzere, kronik sağlık koşullarına sahip, 6 aylıktan büyük herkes (örn., kronik solunum hastalıkları, kronik kalp ve damar hastalıkları ve doğuştan veya sonradan gelişmiş bağışıklık sistemi yetersizliklerine sahip olanlar) Hamile kadınlar Sağlık çalışanları Öncelikli bu gruplar aşılandıktan sonra, aşı uygulamaları ulusal hedeflere ulaşılana kadar devam edecek. 14 Eylül 2009 tarihinde düzenlenen Küresel Sağlık Güvenliği Konferansı nda yaptığı konuşmada Sağlıktan Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Androulla Vassiliou: A (H1N1) salgınının başlamasından bu yana, Avrupa Komisyonu uluslararası düzeyde bilgi alışverişinde bulunmanın ve önlemleri koordine etmenin hayati önem taşıdığını vurguladı. Bu özel durumda, Küresel Sağlık Koruma Girişimi ndeki (GHSI) ortaklarımızla işbirliği içinde, bu salgının sosyo ekonomik etkilerinin yanı sıra halk sağlığı üzerindeki etkilerini hafifletmeye yönelik ortak yaklaşımlar oluşturacak ve bunları paylaşacağız. Ayrıca, salgının üstesinden gelmek için dünya çapında ülkeleri desteklemek üzere küresel dayanışma çağrısı yapacağız. dedi. Bunları biliyor muydunuz? İlk kez Meksika da tespit edilen ve hızla Kuzey Amerika ya ve Avrupa ya yayılan A (H1N1) virüsü şu anda tüm kıtalara yayılmış durumdadır. Tahmin edildiği gibi, son bir kaç ay içinde virüs, grip mevsimi olması dolayısıyla Güney yarımkürede hızla yayılım göstermiştir. Yeni bir grip virüsü alttürü olan A (H1N1) virüsü, insanları etkilemekte; daha önce hiç gözlemlenmemiş bir şekilde domuz, kuş ve insan gribi virüslerinden gen parçalarını bünyesinde barındırmaktadır. Bu yeni grip virüsü, insanlara, tıpkı normal mevsimsel grip virüslerini gibi geçmekte; virüse yakalanmış kişilerin öksürme veya hapşırma sırasında saçtığı damlacıklar yoluyla yayılmaktadır. Yeni A (H1N1) grip virüsünün belirtileri genellikle normal mevsimsel grip belirtilerine benzer olup, aniden başlayan ateşle birlikte solunum yollarında beliren semptomları içeriyor. Virüs, piyasada bulunan bazı antiviral ilaçlara da duyarlıdır. Avrupa genelindeki son durum hakkında bilgi almak için, lütfen buraya tıklayınız. Kendinizi enfeksiyondan korumak için neler yapabileceğinizi öğrenmek için, lütfen buraya tıklayınız. AB grip salgınıyla savaşmaya hazırlanıyor adlı videoyu izlemek için, lütfen buraya tıklayınız. AB politikasına bir bakış Tüberküloz, kızamık ve grip gibi bulaşıcı hastalıklar ciddi risk teşkil etmektedir. Ulusal sınırları geçebilen bu hastalıklarla mücadele için gerekli adımlar atılmazsa bunlar ülkeler arasında hızla yayılabilirler. Komisyon, bulaşıcı hastalık salgınlarının başlamasına karşı hazır olmak amacıyla AB üyesi ülkelerle işbirliği yapmakta ve tüm üye ülkeler için bir grup sağlık tehdidine karşı gerekli faaliyetleri içeren planlama rehberleri yayımlamaktadır. En son olarak birkaç ülkeye yayılan grip, SARS, çiçek ve biyo-terörizmle ilgili planlar yayımlanmıştır. AB de 1999 da kurulan Bulaşıcı Hastalıklar Ağı nın iki rolü vardır: gözetim ve erken uyarı. Türkiye ye AB desteği Bulaşıcı hastalıklar gözetim sistemi müktesebatı doğrultusunda AB, halk sağlığı alanında, Türkiye hükümetinin bulaşıcı hastalıkları kontrol ve gözleme çabalarına destek vermektedir. 10 milyon değerindeki Türkiye de Bulaşıcı Hastalıkların Epidemiyolojik Gözetim ve Kontrol Sisteminin Güçlendirilmesi projesi, Türkiye nin mevcut bulaşıcı hastalık gözlem sisteminin kurumsal yapısını, kapasitesini ve hukuki çerçevesini AB Direktiflerine uygun olarak güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bulaşıcı hastalıkların gözetimi konusunda verilen eğitimlerle gerçekleştirilen bilgi transferi; laboratuvar desteği; salgın inceleme ve bildirme uygulamaları; laboratuar ekipmanları, bilgisayar yazılım ve donanımlarının teminini 4

5 de içeren AB yardımı, Türkiye de bulaşıcı hastalıkların daha iyi gözlem ve kontrolü için gerekli olan tüm önkoşulları sağlamaktadır. Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR) ve AB bulaşıcı hastalıklar gözetim sistemi müktesebatı doğrultusunda AB, Sağlık Bakanlığı nın halk sağlığı risklerini tespit edecek, değerlendirecek, raporlayacak ve bu risklere müdahale edecek bir erken uyarı ve müdahale sistemi geliştirme çabalarına destek vermeye devam etmektedir. Daha fazla bilgi için: Avrupa Komisyonu influenza A (H1N1) web sitesi. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi - ECDC T.C. Sağlık Bakanlığı 2000 Avrupa şehri ve kasabası Avrupa Hareketlilik Haftası na katıldı AB vatandaşları, Avrupa Hareketlilik Haftası (EMW) çerçevesinde Eylül 2009 tarihleri arasında daha sürdürülebilir ulaştırma biçimleri için arabalarını evlerinde bıraktıklarında, Avrupa genelinde hava kalitesinde bir artış meydana geldi den fazla şehir ve kasaba, hafta boyunca, Avrupa Hareketlilik Haftası etkinliklerine katılarak seyahat alışkanlıklarını değiştirmenin getirdiği bazı olumlu faydaları tanıttı. Bunlar arasında iklim değişikliğinin azaltılması gibi herkesçe bilinen faydaların yanı sıra yol güvenliği ve daha az gürültü kirliliği gibi kamuoyunda daha az bilinirliğe sahip faydalar da yer alıyor. Kampanya, toplu taşımaya geçişin sağladığı ortak fayda ların yanı sıra, teşvik edici bazı kişisel nedenlerin de altını çizdi. Bunlar arasında bir otomobil satın alma ve bu otomobilin rutin bakım ve yakıt masraflarını karşılama zorunluluğuna kıyasla toplu taşıma harcamalarının göreli olarak uygunluğu bulunuyor. Tabii ki, toplu taşıma olanaklarına erişmek her zaman mümkün veya elverişli olmayabilir. İşte bu nedenle, Avrupa Hareketlilik Haftası nın kilit öğelerinden birini de vatandaşları seyahatlerinde daha tasarruflu olmaya özendirmek oluşturuyor. Bunlar arasında, vatandaşları, işe giderken arabalarını paylaşmaya, aynı yerde yaşayan insanların oluşturduğu ve araç sahiplerinin sırayla kullandıkları otomobilleriyle diğerlerini taşıdığı ortak araç kullanım planlarına katılmaya ve kısa mesafeleri yürümeye veya bisikletle gitmeyi tercih etmeye özendirmek bulunuyor. Avrupa Hareketlilik Haftası boyunca kullanılan posterler, basın bildirileri ve bilgi notları gibi birçok görsel materyal, yerel yönetimlere gerçekleştirdikleri yerel kampanyaları desteklemekte zengin bir donanım sağladı. Katılımcı kent ve kasabalar ise, hafta çerçevesinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle çevreye duyarlı ulaştırma kampanyalarına taze bir soluk getirme fırsatı buldular. Montreal ve Seul gibi uzak kentlerin Avrupa Komisyonu nun hedeflerine desteklerini göstermek üzere gerçekleştirdikleri paralel etkinlikler sayesinde, Avrupa Hareketlilik Haftası bu yıl küresel bir olguya dönüştü. Avrupa Hareketlilik Haftası hakkında daha ayrıntılı bilgi için, lütfen buraya tıklayın. Avrupa Hareketlilik Haftası Ankara da kutlandı Avrupa Birliği Bilgi Merkezi Ankara, 27 Eylül tarihinde Avrupa Hareketlilik Haftası nı AB Bilgi Merkezi nde izcilerle birlikte kutladı. Etkinlik sırasında izciler çevreyle ilgili çeşitli oyunlar oynadılar ve hareketlilik haftasının dünya genelinde nasıl kutlandığıyla ilgili bir Resimli Bulmaca çözdüler. 5

6 Avrupa Birliği Bilgi Merkezi Direktörü Nazlan Ertan, Çevrenin yeşillendirilmesini odağa alarak, geçen yıl başlattığımız geleneği sürdürüyoruz, dedi ve sözlerine şöyle devam etti: Geçen yıl, eğitsel oyunları bir bisiklet yarışıyla birleştirmiş ve çevre dostu bir kahraman olarak çizgi karakterimiz Lokum u tanıtmıştık. Bu yılki faaliyetlerde çevreyle ilgili oyunlarla birlikte yenilikçi Lokum da tanıtıldı. Bisikletle Tuna 2009 Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü nün sponsorluğunda Avrupa Bisikletçiler Federasyonu yla işbirliği içinde düzenlenen 2009 Bisikletle Tuna Turu daha çevreci ulaşım yöntemlerini tanıtmak için gerçekleştirilen yenilikçi inisiyatiflerden biri. Tuna Nehri boyunca gerçekleştirilen bu ilk Avrupa Bisiklet Turu Haziran 2009 tarihlerinde gerçekleştirildi. Bisiklet turu, insanlar arasında bütünleşmeyi ve diyaloğu özendirmek ve aynı zamanda Güneydoğu Avrupa nın zengin kültürel mirası hakkında farkındalığı arttırmak için tüm Avrupa dan (AB Üye Ülkeleri, Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye) birçok insanı bir araya getirdi. AB hareketlilik politikasına destek mahiyetinde düzenlenen Tur, Tuna nın eşsiz ekosistemini korumak için ortak adımlar atmanın önemini de pekiştirdi. Daha ayrıntılı bilgi için, lütfen Bisikletle Tuna Turu web sitesini ziyaret edin. Örgütlenme Özgürlüğü Kampanyası Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) ve çeşitli sivil toplum kuruluşları (STK lar), örgütsel farkındalığın önüne konulan yasal ve toplumsal engelleri ortadan kaldırmak amacıyla oluşturulan Örgütlenme Özgürlüğü Kampanyası nda Ocak ayından beri birlikte çalışıyor. Bu kampanya STGM tarafından uygulanan AB destekli Türkiye de Sivil Toplum Gelişiminin ve Diyaloğunun Desteklenmesi Projesi çerçevesinde uygulanıyor. Örgütlenme Özgürlüğü Kampanyası, Türkiye genelinde gerçekleştirilen toplumsal algı araştırması ile STGM yerel destek merkezlerine evsahipliği yapan Adana, Denizli, Diyarbakır ve Eskişehir illerindeki arama konferansları ile başladı. Kampanya sloganı olan "Birlikte Değiştirelim ise bu algı araştırması ve arama konferanslarının sonucunda şekillendi. Kampanya nın ikinci adımı da, örgütlenme hakkı konusunda vatandaşlar arasında farkındalık yaratmak amacıyla yukarıda belirtilen dört şehrin sokaklarında gerçekleştirildi. STK temsilcileri örgütlenme hakkının hem uluslararası insan hakları antlaşmalarıyla hem de Anayasa tarafından güvence altına alındığını vurgulamak amacıyla, Örgütlenme Hayata Katılmaktır: Değiştirmek için Sen de Katıl adlı bir ortak metin hazırladılar. İlgili sivil toplum kuruluşları bu metinleri sokak faaliyetleri ve yerel medya aracılığıyla halka yaydı. Gerçekleştirilen faaliyetlerle vatandaşlar, STK lar ve çeşitli hükümet kurumlarına ulaşılmaya çalışıldı. Kampanyaya 160 dolayında STK aktif olarak katıldı ve destek verdi. Birlikte Değiştirelim sloganıyla yola çıkılan kampanyada çeşitli sokak faaliyetleri ve medya aracılığıyla kampanya süresince bu dört şehirde yaşları arasında değişen ortalama 3 milyon kişiye ulaşıldı. Kampanyanın son bölümünde ise, Türkiye de katılımcı demokrasinin gelişimine yardımcı olacak yasal değişikliklerin gerçekleştirilmesi çağrısında bulunuldu. Kampanyaya dahil olan 250 STK tarafından desteklenen dilekçe, yeni yasama döneminin başında parlamentoya sunulacak. 6

7 Örgütlenme Özgürlüğü Anketi Niceliksel yüz yüze görüşme tekniğiyle ile gerçekleştirilen ankette, örneklem, Türkiye şehir nüfusunu temsil edecek şekilde 1000 kişi olarak belirlendi. Anket sonucuna göre, örgütlenme kelimesi insanlara en çok olumlu demokratik haklar hareketini (%35 oranında) hatırlatıyor. Buna karşılık, örgütlenme kelimesi ikinci olarak ise (%25 oranında) terörizm ile bağdaştırılıyor. Bu oranları, %22 ile birlik ve dayanışma kavramları izliyor. Farklı yaş grupları açısından bakıldığında ise, genç nüfus örgütlenmeyi demokratik haklar ile özdeşleştirirken, yaş yükseldikçe terörle bağdaştırmanın arttığı gözleniyor. Bölgesel bazda ise, Marmara, Ege ve Orta Anadolu bölgelerinde örgütlenme terörle özdeşleştirilirken; Akdeniz, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise örgütlenme deyince ilk akla gelen demokratik haklar oluyor. STK kelimesi de insanlara çoğunlukla hayır ve yardım (%36), ikinci olarak da birlik ve dayanışma kavramlarını çağrıştırıyor. Öte yandan nüfusun %57 si sorunların çözümünde örgütlerin gerekli olduğunu, %30 u da gereksiz olduğunu düşünüyor. Nüfusun %13 ü ise bu konuda hiçbir fikre sahip değil. Daha da önemlisi halk genel olarak (%85 oranında) kanunların örgütlenme hakkı vermediğini düşünüyor. Kampanya hakkında daha fazla bilgi için, lütfen Birlikte değiştirelim websitesini ziyaret ediniz. Yaratıcılık ve yenilik atölye çalışmalarına 360 çocuk katıldı 2009 Avrupa Yaratıcılık ve Yenilik yılı faaliyetleri çerçevesinde, Haziran 2009 dan bu yana 360 çocuk, Yenilikçi Lokum atölye çalışmalarına katıldı. becerilerini geliştirme imkanı buldular. Atölye çalışmalarında çocuklara yenilikçi ürünler gösterildi. Ardından da onlardan hem kendi başlarına hem de grup halinde yenilikçi ürünler tasarlamaları istendi. Böylelikle çocuklar, bir yandan inovasyon (yenilik) kavramına aşinalık kazanırken aynı zamanda da sorun çözme, ekip çalışması ve sunum yapma gibi Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve belediyeler ile işbirliği halinde İstanbul Avrupa Birliği Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen atölye çalışmalarında İstanbul un çeşitli semtlerinde yaşayan çocuklara ulaşılması amaçlanıyor. Bu çerçevede, şu ana kadar 14 atölye düzenlendi. Bu kapsamda pilot çalışma olan birinci atölye, Galata da Okçu Musa İlkokulu nda düzenlendi. Atölyelerin genç katılımcılardan biri olan Hakan, Hayal gücümü ifade etme fırsatı buldum diyerek çalışma hakkındaki görüşlerini dile getirdi. TEGV nin ilettiği geri bildirimlere göre, atölye çalışmaları sonunda çocuklar hem üretken olmaktan keyif aldılar hem de kendileriyle gurur duydular. Konuyla ilgili olarak, İstanbul Avrupa Birliği Bilgi Merkezi nden AB Bilgilendirme Uzmanı Berrak Alkan şunları söyledi: Düzenlediğimiz atölyeler boyunca, çocuklar karşılıklı etkileşim içinde her faaliyete coşkuyla katıldılar. Çocukların kendi potansiyellerini fark etmelerine, çeşitli faaliyetlerle yaratıcılıklarını keşfetmelerini ve böylelikle de fikirlerini yenilikçi ürünlere dönüştürebilmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Gençler inovasyona çok açıklar. Ayrıca yeni teknolojileri benimseme ve bu teknolojileri öğrenme konusunda da çok istekliler. Gençlerin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmak için ihtiyaç duydukları tek şey ise cesaret. Yenilikçi Lokum atölye çalışmaları, 2006 yılında Avrupa Komisyonu Bilgi ve İletişim Destek Programı tarafından, Türk çocuklarının Avrupa Birliği konusundaki farkındalıklarını artırmak amacıyla başlatılan Lokum etkinliklerinin bir parçası. 7

8 Avrupa Yaratıcılık ve Yenilik Yılı nın amacı kişisel ve sosyal gelişim ve ekonomik kalkınma için yaratıcılık ve inovasyonun önemi konusundaki farkındalığı artırmak; iyi uygulamaları yaymak; eğitim ve araştırmayı geliştirmek, ve ilgili konularda politika oluşturma müzakerelerini teşvik etmektir. Bunu dikkate alarak, 2009 Avrupa Yaratıcılık ve Yenilik Yılı faaliyetleri çerçevesinde, İstanbul Avrupa Birliği Bilgi Merkezi 8-12 yaşları arasındaki çocukları hedefleyen Yenilikçi Lokum Atölye Çalışmaları düzenledi. Hayal et, Yap ve Yenilik Kat sloganı çerçevesinde uygulamaya konulan atölyeler sayesinde çocukların yaratıcılıklarını artırmak, becerilerini keşfetmek ve inovasyon anlayışlarını geliştirmek amaçlanıyor. Avrupa Yaratıcılık ve Yenilik Yılı ile ilgili daha detaylı bilgi için: Avrupa Yaratıcılık ve Yenilik Yılı web sitesi Avrupa Yaratılıcılık ve Yenilik Yılı Türk Ulusal Ajansı web sitesi Ayın Başarı Hikayesi : Türkiye limanlarını AB ye hazırlıyor Liman güvenliği ve tehlikeli yük taşımacılığı konusunda AB ye uyum doğrultusunda gerçekleştirilen Türkiye de Limanlar ve Sahillerde Deniz Emniyetinin Artırılması projesi, Türkiye nin deniz güvenliğini artırarak limanlarını AB standartlarına hazırlıyor. Toplam Bütçe AB Katkısı Türkiye Katkısı Yararlanıcı Denizcilik Müsteşarlığı Proje Süresi Aralık 2006-Ağustos 2008 Dünyada yük taşımacılığında en büyük paya sahip olan deniz taşımacılığı, tehlikeli madde taşımacılığı nedeniyle çevresel riskleri beraberinde getiriyor. Tehlikeli madde taşıyan gemilerin yol açtığı kazalar çevreyi olduğu gibi insan hayatını ve ekonomik çıkarları da olumsuz etkiliyor. Tehlikeli yüklere bağlı riskleri azaltmak için iki farklı önlem alınması gerekiyor. Birincisi, Türkiye nin son yıllarda oldukça ilerleme kaydettiği, gemilerin ve denizlerin emniyetinin artırılması. İkincisi ise liman ve sahillerde deniz emniyetinin artırılması, yani deniz trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde (özellikle tehlikeli madde taşıyan) gemilerin daha rahat seyir edebilmesinin sağlanması. İşte Denizcilik Müsteşarlığı nın bu amaçla yürüttüğü Türkiye de Limanlar ve Sahillerde Deniz Emniyetinin Artırılması projesi, Türkiye nin deniz güvenliğini artırmak için attığı önemli adımlardan. Denizcilik Müsteşarlığı nın denetleme kapasitesi artıyor Projenin amacı, Türkiye de liman ve sahillerin emniyetini artırmak ve Denizcilik Müsteşarlığı nın liman güvenliği ve tehlikeli yük taşımacılığına ilişkin AB müktesabatını uygulayabilmesi için kurumsal kapasitesini geliştirmek. Proje kapsamında, tehlikeli madde taşımacılığının yoğun olduğu İzmit, İskenderun, Mersin, Samsun, Ambarlı, Nemrut ve Alsancak Limanlarının deniz emniyeti artırılırken, riskli bölge olarak belirlenen bu limanlarda, liman faaliyetlerini koordine edecek yedi adet Bölgesel Liman Eşgüdüm Merkezi kurularak, Müsteşarlığın pilotaj ve römorkaj hizmetleri üzerindeki kontrolünün artırılması amaçlandı. Ayrıca deniz trafiğinin daha rahat kontrol edilebilmesi için tehlikeli madde taşımacılığında bilgi işlem destekli bilgilendirme sistemi, acil durum müdahele 8

9 kabiliyetinin artırılması ve kazalarla mücadele metotlarının oluşturulması, deniz trafiğinin yönetimine yönelik eylem planlarının hazırlanması ve limanlardaki tehlikeli maddelerin uygun biçimde muhafaza edilmesine yönelik koşullar hazırlandı. Proje beş bileşenden oluşuyor 1. Bölgesel Liman Eşgüdüm Merkezleri Kurulması: Müsteşarlığın bölge müdürlükleri altında oluşturulan bu merkezler, deniz trafiğine ilişkin her tür bilginin toplanması ve dağıtılmasını sağlıyor. Merkezlerin etkin çalışabilmeleri için bilgi teknolojileri altyapısı geliştiriliyor. 2. Römorkaj ve Pilotaj Hizmetlerinin Denetiminde Kurumsal Kapasitenin Artırılması: Bu hizmetlerden faydalanan gemiler daha az kazaya yol açtığından, Müsteşarlık, limanlardaki eşgüdüm merkezlerinin sağladığı bilgi akışı sayesinde bu konudaki denetimini artırıyor. 3. Seyir Yardımcılarının Etkinliğinin Arttırılması: Seyir halindeki gemilere yardımcı olarak deniz trafiğinin kontrolünü kolaylaştıran deniz feneri gibi araçların yoğun trafikli yedi limanda daha etkin kullanılması hedefleniyor. 4. Yükleme/Boşaltma İşlemlerinde Denetimin Artırılması: Deniz emniyeti açısından oldukça önemli olan tehlikeli maddelerin yükleme ve boşaltımlarının zamanında denetlenmesi, olası risklerin önlenmesini ve proje, evrak işlerinin yavaşlattığı denetleme sürecinin bilgi teknolojileri altyapısı sayesinde hızlandırılmasını sağlıyor. 5. Acil Durumlara Müdahalede Kurumsal Kapasitenin Artırılması: Acil durumlara müdaheleye ilişkin AB Müktesebatına uyum, risk değerlendirme yazılımının temini, liman personelinin acil durumlara karşı eğitilmesi, çalışma turları düzenlenmesi, riskli yedi liman için acil durum planlarının hazırlanması hedefleniyor. Proje ortakları Almanya ve İspanya Proje, eşleştirme, teknik yardım ve yazılım-ekipman teminini içeriyor. Yazılım-ekipman temini bölümü için sağlanan kısmi ulusal katkı hariç, projenin tüm finansmanı AB tarafından karşılandı. Projenin öngördüğü faaliyetlerin çoğu eşleştirme aracılığıyla yapıldı. Eşleştirme için büyük ortak olarak Almanya, küçük ortak olarak İspanya seçildi ve sadece 3. bileşen İspanya ile yürütüldü. İspanya Denizcilik İdaresi nden uzmanlar, proje kapsamında Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında seyir yardımcıları üzerine kapsamlı bir incelemede bulunup liman ve tehlikeli seyir güzergahlarında alınması gereken önlemlere ilişkin ayrıntılı bir rapor hazırladı. Çalışmaya göre Türkiye de seyir yardımcılarının uluslararası standartlara ulaşması için yaklaşık 7 8 milyon dolarlık ekipman yatırımı gerekiyor. Almanya Denizcilik İdaresi nden bir proje yürütme uzmanının proje boyunca Denizcilik Müsteşarlığı nda Türk proje ekibi ve Müsteşarlık uzmanlarıyla birlikte çalıştığı proje dahilinde 17 Alman, 9 İspanyol uzman çalıştı. 3 Çalışma Turu ile eğitilen 34 Türk uzmanın yanısıra, 35 Türk uzmana daha eğitim verildi. Almanya da verilen bu eğitimlere ilave olarak, Türkiye de 28 eğitim düzenlenerek üniversitelerden, denizcilik sektöründen ve devlet kurumlarından 400 ün üzerinde uzman eğitildi. Projenin yazılım-ekipman temini kapsamında bilgi teknolojileri altyapısı kurulumu devam ederken İstanbul da Yerel Trafik İzleme Merkezi Nisan 2008 de açıldı. Karaköy de faaliyet gösteren merkez sayesinde B sınıfı deniz araçları, İstanbul Boğazı ve boğazın Marmara çıkışında otomatik tanımlama sistemi ile çok yakından takip ediliyor ve trafik izleme hizmeti veriliyor. Teknik yardım kapsamında ise bilgi teknolojileri altyapısı için yazılım geliştirilmesi yer alıyor. AB den bağımsız ve yetkilendirilmiş denetleme kuruluşu MWH tarafından yapılan değerlendirmede proje, +1 notu alarak başarılı projelerden biri olarak değerlendirilirken Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) ve Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından örnek proje seçildi. 9

10 Proje, yeni proje çalışmalarına imkân sağladı Proje ayrıca denizcilik sektöründe yeni açılım imkânlarının araştırılmasını ve bu amaçla iki temel olay üzerinde yoğunlaşılmasını sağladı. Bunlardan birincisi, iki uzmanın, AB kaynakları ile Türkiye de 6 ay çalışarak oluşturdukları, Denizcilik Müsteşarlığı için yeni projeler üretilmesini hedefleyen Türk Denizcilik İdaresi için Proje Portfolyosu Yapılandırmasına Yönelik Teknik Yardım isimli çalışma. İkincisi ise, projenin birinci bileşeni çerçevesinde yapılan çalışmalar sonucunda Türk limanlarının en etkin biçimde hizmet verebilmesi için bir Liman Topluluk Sistemi kurulması fikri. Bu sistemle, limanlardaki özel sektör ve devlet kurumları dahil olmak üzere tüm tarafların biraraya geitirilmesi öngörülüyor. Bu sayede limanlar, ilgili tüm taraflarca birlikte yönetilecek ve limanlardaki bekleme süreleri minimize edilerek optimum fayda sağlanacak. Projenin en önemli sonuçlarından biri olan Liman Topluluk Sistemi nin kurulmasına ilişkin ön etüt çalışması için Türk Liman Topluluk Sistemi nin Kurulmasına Yönelik İhale Dökümanlarının Hazırlanması için Teknik Yardım adlı fizibilite çalışma yapıldı ve Türk limanlarının iyileştirilmesine yönelik bir adım daha atılmış oldu. Dr. Göktuğ Kara: Proje, kıyı ve limanlarda emniyetin artırılmasında önemli yarar sağladı. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Ulaştırma Sektörü Yöneticisi Göktuğ Kara, artan ulaştırma ihtiyaçlarına cevap verebilmek için liman kapasitelerinin artırılmasının büyük önem taşıdığını ve bu bağlamda projenin Türkiye de kıyı ve liman alanlarında emniyetin artırılması ve liman verimliliğin üst düzeye çıkarılabilmesi için çok değerli saptamalarda bulunduğunu söylüyor. Denizcilik sektörünün AB ye uyumu konusunda daha yapılacak çok iş bulunduğuna dikkat çeken Dr Kara, Denizcilik Müsteşarlığı nın bu konuda çalışamlarına hız vermesi gerektiğinin altını çiziyor. Mehdi Gönülalçak: Liman Topluluk Sistemi uygulaması hem deniz emniyetini artıracak hem de limanları yabancı şirketler için çekici kılacak. Proje lideri Deniz Ticareti Genel Müdürü Mehdi Gönülalçak, Müsteşarlığın gemi denetimine yönelik ilk projesine göre daha dar bütçe ve kapsama sahip olan bu proje sayesinde seyir yardımcılarının yetki sorumluluğuna ilişkin yönetmelik hazırlandığını ve bu sayede Denizcilik Mevzuatı nın AB ye daha uyumlu hale geleceğini belirtiyor. Limanlara gelen gemilerin merkezi bir sistem üzerinden raporlanacak olmasının Müsteşarlığa zaman kazandıracağını, tüm limanlarda daha sistematik bilgi edinilmesini, tehlikeli gemilere karşı önlem alınmasını ve gemilere verilecek hizmet konusunda kolaylık sağlayacağını vurguluyor. Gönülalçak a göre Alman sisteminden esinlenerek uygulanması planlanan Liman Topluluk Sistemi, hem limanlarda deniz emniyetini artıracak hem de limanları daha güvenli hale getirerek yabancı şirketler için çekici kılacak. Tuğrul Günay: İstanbul Boğazı çok daha güvenli hale geldi. Projenin koordinatörü Denizcilik Müsteşarlığı AB Proje Yürütme Birimi Uzmanı Tuğrul Günay, birinci bileşen kapsamında oluşturulan bilgi teknolojileri altyapısının AB ye entegre olma çalışmalarında son derece önemli olduğunu vurguluyor. Günay, limanlar için en uygun sistem olarak gördükleri Liman Topluluk Sistemi ni proje kapsamında hayata geçirmek istediklerini ancak bütçe yetersizliği nedeniyle daha ileri bir tarihte uygulamak üzere çalışmalara başladıklarını belirtiyor. İstanbul da açılan Yerel Trafik İzleme Merkezi sayesinde İstanbul Boğazı nın çok daha güvenli hale geldiğinin altını çizen Günay, projenin küçük bir bütçeyle azami fayda sağladını ifade ediyor. Sertaç Yıldız: Eğitimler sayesinde üyelerimize daha iyi hizmet veriyoruz. İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası Deniz Ulaştırma Bölümü Müdürü Sertaç Yıldız, proje kapsamında aldıkları eğitimler sayesinde hem bilgilendiklerini hem de üyelerine 10

11 daha iyi bilgi aktarabildiklerini söylüyor. Yıldız, AB deki uygulamalardan örnekler verilerek yapılan eğitimlerin, Türkiye deki uygulamalarla karşılaştırma imkânı sağladığını ve AB ye uyum için neler yapılması gerektiği yönünde düşünce ortamı yarattığını ifade ediyor. Burcu Çalışır: Gemi kurtarmada Almanların nasıl çalıştığını öğrenmek büyük fayda sağladı. Ulaştırma Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü nden Deniz Kirliliği Teknolojileri Başmühendisi, seyir yardımcılarıyla ilgili katıldığı seminerde Almanya daki sistemi ilk ağızdan öğrenmenin ve gemi kurtarmada nasıl çalıştıklarını görmenin kendileri için çok avantajlı olduğunu düşünüyor. Murat Yıldız: AB ülkelerinin işi ne kadar ciddiye aldıklarını gördük. İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü nden Dr. Murat Yıldız, katıldığı seminerlerde konularında tecrübeli Alman uzmanlardan AB de seyir yardımcılarına ilişkin uygulamaları öğrendiğini, işi ne kadar ciddiye aldıklarını ve seyir yardımcılarının bakımına ne kadar önem verdiklerini gördüğünü belirtiyor. Proje kapsamındaki eğitimlerin çok faydalı olduğunu belirten Yıldız, bu tür projelerin devamının gelmesini diliyor. Utku Kurulay: Bilgi sahibi olmasaydık, milyon dolarlık zarar edebilirdik. Bora Denizcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. den Utku Kurulay, tehlikeli yükler konusunda aldıkları eğitimlerle derinlemesine bilgi edindiklerini ve bildiklerinin üzerine yenilerini kattıklarını söylüyor. Tehlikeli yük taşıyan pek çok gemiye sahip olduklarını ve bilgi sahibi olmamaları milyon dolarlık zarar edebileceklerini belirten Kurulay, bu anlamda eğitimlerden çok faydalandıklarını dile getiriyor. Diğer AB destekli projelerden başarı hikayeleri okumak için lütfen tıklayın. 11