Son yılların yükselişe geçen kalecilerinden Engin Kaya, Son Dakika Gazetesi ne keyifli açıklamalarda (2) bulundu

Transkript

1 Son yılların yükselişe geçen kalecilerinden Engin Kaya, Son Dakika Gazetesi ne keyifli açıklamalarda (2) bulundu Son Dakika Gazetesi ni ziyaret eden ve sorularımıza içtenlikle yanıt veren İzmir in bilinen kalecilerinden Engin Kaya nın röportajının ikinci bölümü bugün sizlerle Fotoğraf: Zeynel Abidin Dağtekin 22 Ağustos 2015 Cumartesi Türkiye nin ilk ve en eski fuar organizasyonu olan İzmir Enternasyonal Fuarı Köklü geçmiş, aydınlık gelecek" sloganıyla 28 Ağustos'ta 84. kez dünyaya merhaba diyecek 2. DÜNYA SAVAŞI'NDA DA YAPILDI Bu yıl "eğitim teması" ile açılacak olan İEF'yi 2016 yılında farklı bir boyuta taşımak için uluslararası bir Gençlik Festivali düzenlenecek. Basın toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Başkan Kocaoğlu, "İEF'deki konserler iptal edilecek mi?" sorusuna ise, "Ülkemizin yaşadığı bu süreçte düzenlediğimiz konserlerin birçoğunu iptal ettik. Ancak İEF'nin uluslararası boyutu var. Bu fuar 2. Dünya Savaşı'nda karartma günlerinde mum ışığı ile yapılmış. Bu özelliğinden dolayı Kültürpark'taki etkinlikleri iptal etmeyi düşünmüyoruz" yanıtını verdi.»16 da Ekonomik kriz ve Avro/dolar paritesindeki değişime rağmen Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri 2015 yılının geride kalan 7 ayında 201 ülkeye 6 milyar 80 milyon 196 bin dolar ihracat yapma başarısı gösterdi YUNANİSTAN SEVİNCİ AFRİKA İHRACATI YÜZDE 136 ARTTI B uca nın sembolü üzüm topraklarına geri döndü. Buca Belediyesi nin ilçenin en önemli değerlerinden biri olan üzümü ait olduğu topraklarla buluşturmak için hayata geçirdiği Üzüm Bağı nın ilk fideleri yeşermeye başladı. İlçenin en önemli sembollerinden biri olan üzümün ilk fideleri Buca nın bereketli toprakları ile buluştuğu Haziran ayından bu yana hızlı bir gelişim gösterdi. Kaynaklar bölgesinde 10 dönümlük alanı kapsayan ve Haziran ayında dikilen Üzüm Bağı nın ilk fidelerinin en geç Kasım ayına kadar meyvelerini vermesi bekleniyor.»16 da Ege İhracatçı Birlikleri verilerinden yapılan derlemeye göre, Egeli ihracatçılar borçlarından kurtulma mücadelesi veren komşu Yunanistan dan, siyasi ilişkilerimizin zorlu bir süreçten geçtiği Mısır a, Japonya dan Meksika ya, Tayvan dan Kuveyt e, Güney Afrika dan Pakistan a kadar 74 ülkeye ihracatta kayda değer başarı yakaladılar. 14 te

2 SAYFA 02 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Kütahya Tarih Atlası" GELECEK nesillere 3 boyutlu aktarılacak Beylerbeyi Tarih Araştırmaları, Çevre ve Eğitim Derneği Başkanı Kinay: "Zenginliklerimizin gelecek nesillere aktarılması çok önemli. Türkiye'de ilk kez üç boyutlu olarak 'Kütahya Tarih Atlası'nı hazırladık. Yaklaşık 30 kişilik ekip iki yıl boyunca bu proje üzerinde çalıştı. Yapılan özverili çalışmalara neticesinde gelecek nesillere aktarılmak üzere güzel bir eser ortaya çıktı" dedi. Kentin tarihi, kültürel ve ekonomik yapısını anlatan üç boyutlu "Kütahya Tarih Atlası" çıktı. (AA) Arkeoloji öğrencileri "Beçin Kalesi"nde tecrübe kazanıyor Muğla'da bulunan ve tarihi kalkolitik döneme kadar inen Beçin Kalesi'nde yürütülen kazı çalışmalarına, 11 üniversiteden yaklaşık 70 sanat tarihi ve arkeoloji öğrencisi katılarak tecrübe ediniyor. Muğla'nın Milas ilçesi sınırlarında bulunan, Menteşe Beyliği'ne de başkentlik yapmış Beçin Kalesi'nde yürütülen kazı çalışmalarına Türkiye'nin farklı üniversitelerinden 70 civarında öğrenci katılıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2012 yılında giren Beçin Kalesi ve şehrinde Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Pektaş başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları, bu yıl nisan ayında başladı. Uygulamayla ilgili Kazı Başkanı Prof. Dr. Pektaş: "Sadece tek bir üniversite seçilerek yapılan çalışmaların aksine farklı üniversitelerden öğrencilerle çalışmayı tercih ediyoruz. Bu sayede alanımızda farklı kurumlarda yapılan çalışmalardan da haberdar olup birbirimize farklı bilgi aktarıyor, etkileşim içinde olabiliyoruz" dedi. Beçin Kalesi kazı çalışmalarında bu yıl çevre düzenleme projesi, Seymenlik Kapısı'ndan itibaren Kızılhan'a doğru gelen sokak dokusunun iki yanındaki mekanların ve yapıların tümüyle ortaya çıkarılması çalışmaları yürütülüyor. Yaz döneminde 11 üniversiteden yaklaşık 70 arkeoloji ve sanat tarihi bölümü öğrencisi de kazı çalışmalarına katılarak staj yapma imkanı buluyor. Alanda yürütülen çalışmalarda görev alan Pamukkale, Selçuk, Ankara, Trakya, Süleyman Demirel, Kocaeli, Marmara, Kafkas, Karabük ve Ordu üniversitelerinden öğrenciler, aldıkları eğitime ilişkin pratik uygulama yapma imkanı buluyor. Öğrenciler, ayrıca buluntuların değerlendirilmesi, tasnifi, restorasyon ve konservasyon aşamaları, kazı alanlarının ve tarihi yapıların mimari çizimlerinde de aktif rol alabiliyor. Prof. Dr. Kadir Pektaş, yaptığı açıklamada, bu yıl ilk kez farklı üniversitelerden öğrencilerin bir araya getirilerek mesleki deneyimlerine katkı sağlandığını söyledi. (AA) 22 Ağustos 2015 Cumartesi STEFAN WEBER: UD olmasaydı rock'n'roll slam ile terörün bağdaştırılamayaca- değinen Weber, sorunun dinler- İğına de değil insanlarda olduğunu vurguladı. Weber, Bugünkü İspanya topraklarında kurulan Endülüs ün birlikte yaşama kültürü açısından diğer çağlara nazaran çok verimli bir çağ ortaya koyuyor. dedi. Fes Tasavvuf Kültürü Festivali kapsamında düzenlenen ve Endülüs ruhu nu tanıtmayı amaçlayan bir programda soruları cevaplayan Weber, birlikte yaşamın mümkün olduğu bu zamanın hatırlanmasını istedi. Pergamon (Bergama) Müzesi nin içinde yer alan İslam Müzesi nde gerçekleşen programda Cihan'a mülakat veren Weber, Endülüs'te Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin birlikte yaşadıklarını ve birlikte cami, kilise ve sinagoglarını inşa ettiklerini hatırlatıtı. Weber e göre insanların birbirini tanıması için daha çok bilgiye ihtiyaç var. Ancak bu, karşı taraf hakkında malumat toplamaya yarayan yıkıcı bilgi olmamalı. Aksine kültürel bir bilgi olmalı. İslam Sanatları Müzesi Müdürü şöyle devam etti: Kültürün sınırları yoktur, akar. Akdeniz Havzası ndaki kültürlere baktığımızda sürekli bir alışveriş görürüz. Kültürel çeşitlilikte birlikte olmak hep işe yaramıştır. Ud olmasa Rock'n'roll da olmazdı. Karşılıklı zenginleştirme olmasaydı, bugün birçok şeyi hayal bile edemezdik. Bunu artık kavrayabilirsek, İslam Almanya ya ait mi? gibi sorular anlamsız hale gelir. Weber, bu konuda okullara ve medyaya büyük görev düştüğünü söylüyor. İslam Sanatları Müzesi Müdürü Weber, üç semavi dinin Akdeniz havzasında oluşturduğu kültürün büyük bir değere sahip olduğunu toplumun bilmesini istiyor. Weber şöyle devam ediyor: Toplumumuzu parçalamaya yönelik bombalara cevap vermek ve bu bombaların bir değerinin olmadığını, ortaya bir müzik, edebiyat, mimari, birlikte yaşam kültürü koymadığını görmek lazım. Bu mükemmel birikimi biz birlikte ortaya koyduk ve kimsenin parçalamasına izin vermemeliyiz. "1945 TE BERLİN HALEP TEN DAHA KÖTÜ DURUMDAYDI" Weber, İslam adına ortaya çıkan ve birçok tarihi eseri tahrip eden veya kaçıran IŞİD yağmasına da değiniyor. Müze müdürü, tahribatın devasa olduğunu kabul etmekle birlikte iyimser: 1945 e ait fotoğraflara baktığınızda bütün şehirlerin haritadan silindiğini görürsünüz. O zamanlar Halep; Berlin, Frankfurt ve Köln den çok daha iyi görünüyordu. Almanya kendine güvenen, açık ve girişken bir toplumla kısa sürede harabenin içinden doğrulmayı başardı. Her şeyini kaybetmedi, hâlâ elimizde bir şeyler var. Weber, Irak ve Suriyelileri tahripler karşısında yılmamaya çağırıyor ve güçlü bir şekilde geleceğe bakmayı öneriyor ve "Çünkü oraya doğru gidiyoruz, geçmiş geçmişte kaldı." diyor. da olmazdı SORUN DİNDE DEĞİL İNSANLA- RIN KAFASININ İÇİNDE İslam Sanatları Müzesi Müdürü, IŞİD in tarihi eserleri yağmalamasını da İslam ile bağdaştıranlara da Alman tarihinden örnek vererek karşı çıkıyor. İnsanların din ve ideolojilerle istediklerini yapabildiklerine işaret eden Weber şöyle diyor: "Ben bir Almanım, ne diyeyim ki, filozofların ve şairlerin ülkesi olarak kendimizi tanıtıyoruz. Ama aynı zamanda her şeyi mahveden Nazi cinayetlerinin de ülkesiyiz. Almanya çok iyi şeyler yaptığı gibi dünyadaki en büyük tahribatı da yaptı. Bu insanların ne yaptıkları ile ilgili bir şey. Bu dinde veya ideolojide değil, insanların kafasında ve yapıp ettikle- rin- de aranması gereken bir şey. Ve hangi kararı vereceğimiz bizim elimizde." İslam Sanatları Müzesi de bu düşüncenin önüne geçmek için her yıl yüz binlerce insana hitap ediyor ve İslam kültürünü ve mimaride ve diğer sanat alanlarında ortaya koyduklarını tanıtıyor. Weber amaçlarını şöyle açıklıyor: "İnsanların şu şöyle, bu böyle diyerek ayrımcılık yapmak yerine şunu görmesini istiyoruz: Çok ilginç bir kültürel birliğimiz var. (CİHAN) İslam toplumunun genel kültür tarihimiz açısından başardığı çok şey var. Bu toplum bizim bir parçamız." Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali'ne Dünya nın başvurusu 16. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali nin tarihi belli oldu. Sinemaseverlerin heyecanla beklediği festival, Kasım 2015 arasında yapılacak. İzmir in kesintisiz devam eden tek film festivaline müracaatlar devam ediyor. Animasyon, belgesel, deneysel ve kurmaca kategorilerinde yarışmak üzere, aralarında İran, Mısır, Almanya, Porto Riko ve İspanya'nın da bulunduğu 73 ülkeden, 700 den fazla film başvurdu. Bu yıl daha fazla filmi, daha fazla seyirciye ulaştırmayı hedefleyen ekip, festival kapsamında yapılacak etkinliklerin ve film gösterimlerinin bütün şehre yayılması amacıyla yerel yönetimler ve üniversitelerle işbirliği için çalışmalarını sürdürüyor. Aralarında birçok ünlü oyuncunun da bulunduğu filmlerse ön jüri tarafından değerlendirilmeye başladı. ULUSAL FİLM- LERDE USTA OYUNCULAR Ulusal daldaki başvurular arasında, ünlü isimlerin ve usta oyuncuların da rol aldığı birçok film bulunuyor. Ön jüri değerlendirmesinde olan filmlerde Berkan Şal, Tülin Özen, Mahir Günşiray, Ayşenil Şamlıoğlu, Reha Özcan, Zeyno Gönenç, Melih Çardak, İnanç Konukçu, Nazan Kesal, Öner Erkan, Pelinsu Pir, İrem Altuğ ve Orhan Aydın gibi birçok isim yer alıyor. (Cİ- HAN) Berlin İslam Sanatları Müzesi Müdürü Prof. Dr., bugün sahip olduğumuz birçok şeyin kültürler arasındaki alışveriş sayesinde mümkün olduğunu söyledi. Weber, bunu kavrayanlar için İslam Almanya ya ait mi? sorusunun anlamsız kaldığını belirtti

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYİŞ Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Soma maden faciasında sığınma YERİNİ AMİRLER BİLİYORMUŞ S oma davasında avukatların doğrudan sorularını cevaplayan, iş güvenliğinden sorumlu vardiya amiri maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik, 210 işçinin hayatını kaybettiği 340 ana nefeslik bölümünde çıkışlar bulunduğunu söyledi. Çelik, O bölüm, sığınma yeriydi. Eğer çıkabilselerdi, kurtarılan beş işçi gibi sığınabilirlerdi. Özellikle amirler biliyordu. İşçilerin de çoğunluğu biliyordu. dedi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden, Soma maden kazası ceza davasının üçüncü duruşmasının dördüncü celsesi, sanık Mehmet Ali Günay Çelik e avukatlar tarafından doğrudan soru sorulmasıyla devam etti. Müşteki avukatlarından Deniz Özbilgin in, 210 işçinin hayatını kaybettiği bölme olan S panosundaki 340 ana nefeslik bölümü çıkışlarının açık olup olmadığı sorusuna cevap veren Çelik, O bölüm sığınma yeriydi. Eğer çıkabilselerdi, kurtarılan beş işçi gibi sığınabilirlerdi, dedi. Av. Özbilgin in, İşçiler oraya çıkarlarsa kurtulabileceklerini biliyor muydu? sorusuna ise, Özellikle amirler biliyordu. İşçilerin de çoğunluğu biliyordu. cevabını verdi. A ve H panolarına telefonla ulaşamadınız ama S panosuna ulaştınız. İşçilere, 340 ana nefeslik bölümüne gitmeleri gerektiğini söylediniz mi? sorusuna karşılık ise Sanık Çelik, S panosuna telefonla ulaşan kişinin kendisi olmadığını söyledi. 'İŞÇİLER SIKINTIYI SÖYLE- MEMİŞ OLABİLİR' Müşteki avukatlarının sorularını cevaplayan sanık Çelik, Av. Selçuk Kozağaçlı nın, kazanın nasıl olabileceği sorusuna karşılık, İşçiler, sıkıntıyı söylememiş olabilir. Çalışırken sıkıntı olmuştur. Orayı bırakıp yangının büyümesine sebep olmuş olabilirler. deyince Kozağaçlı, Ne yapmış işçiler? İçeride sigara mı içmişler? dedi. Aileler de Çelik in işçileri suçlayan tavrı olduğunu belirterek tepki gösterdi. 'DAHA ÇOK İŞÇİLERİN KONFORU İÇİN KONUŞULUYORDU' İş güvenliğinden sorumlu olmasına rağmen iş güvenliği kurulu toplantılarında bulunmadığını kaydeden Çelik, en son iki yıl önce toplantılara katıldığını, daha sonra, "Artık kurulda değilsin." denince katılmamaya başladığını söyledi. Kendisinin de bulunduğu toplantılarda, havalandırma gibi meseleler yerine daha çok işçilerin konforunu gözeten konular konuşulduğunu ifade etti. 'EKİPBAŞLARI ESKİ MADENCİ OLDUKLARI İÇİN SORUNLARI SEZEBİLİYORLAR' Sanık Çelik in sorgusunda, ekipbaşları konusu yeniden gündeme geldi. Müşteki avukatlarından Aziz Aytaç, dayıbaşları olarak bilinen, daha eğitimsiz ekipbaşlarının yüksek maaş aldığını, bunu hiç sorgulayıp sorgulamadığını sordu. Soruya, konuyla ilgisi olmadığı gerekçesiyle müdafi avukatlardan itiraz geldi. Av. Aytaç ise, Üretilen kömür kadar fazla maaş alıyorlarsa bu, iş güvenliği açısından zaafiyet oluşturur mu? Bu yüzden bu sorunun konuyla ilgisi var. dedi. Sanık Çelik, Dayıbaşı denen adam, tarlada domates toplayanların başında durur. Bizdeki ekipbaşları, ekiplerin işlerini daha düzgün yapmalarını sağlar. Zaten eski madenci oldukları için sorunları sezebiliyorlar, tedbirini hemen alıyorlar. 25 yıllık bir madenci, herkesten daha iyi bilir. Üretilen miktar kadar para aldıklarını bilmiyorum. dedi. Aytaç, İşletmede tehlikeler, ekipbaşlarının sezgileriyle mi yürüyor? deyince itiraz edildi. Sanık Çelik de soruyu cevaplamak istemediğini belirtti. 'ÜNİVERSİTE MEZUNU DEĞİL AN- CAK ALTINDA MÜHENDİSLER VAR Duruşmada, sankı Mehmet Ali Günay Çelik in dört yıllık üniversite mezunu olmamasına rağmen mühendislerin üstünde çalıştığı da sorular arasındaydı. Çelik, k- endisinin 15 yıllık maden teknikeri olduğunu, bazı sıkıntıları mühendislere göre daha kolay çözebileceğini söyledi. CİHAN 'İŞ GÜVENLİĞİNDEN SORUMLU AMA UZMAN DEĞİL' Sanık Çelik, ilk olarak savcının sorularını cevapladı. Havalandırma ters yöne çevrildiği için daha fazla işçinin öldüğü iddialarına ilişkin, verilen kararın doğru olduğunu ve eğer o karar verilmeseydi daha fazla işçinin ölebileceğini belirterek, Yapacak bir şey yok. Verilen karar doğruydu. ifadelerini kullandı. Daha sonra müdafi avukatı Özemir Avcı nın sorularını cevapladı. İş güvenliğinden sorumlu vardiya amiri olmasına rağmen iş güvenliği uzmanı olmayan Çelik, bu görevin kendisine sözlü olarak, İşletme Müdürü Akın Çelik tarafından verildiğini kaydetti. 7 yaşındaki çocuğun ölümüne neden oldu olay yerinden kaçtı 690 bin liralık kaçak sigara yakalandı Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde yolun karşısına geçmeye çalışan 7 yaşındaki ilkokul birinci sınıf öğrencisi İlker D., bir aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan D., yapılan müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Kaza sonrası olay yerinden kaçtığı iddia edilen sürücü kısa süre sonra gözaltına alındı. Kaza, Kefken-Kerpe karayolu üzerinde meydana geldi. Kandıra Işıklar mevkiinde evine yakın bir noktada oynayan İlker D., iddialara göre karşıdan karşıya geçerken plakası ve sürücüsünün adı öğrenilemeyen hususi bir araç kendisine çarptı. Çarpan sürücü paniğe kapılarak durmadan yoluna devam etti. Yaralı çocuk ise çevredekilerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen 112 acil ekipleri tarafından alınarak Kandıra Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kazada ağır yaralanan Turan ve Bilge D. çiftinin 4 çocuğundan biri olan Mehmet Akif İlkokulu 1. sınıf öğrencisi İlker D., hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazadan kısa bir süre sonra araç sürücüsü gözaltına alındı. Polis olayla ilgili soruşturma başlatırken, 7 yaşında hayata veda eden İlker D. Kandıra Yeşil Camii'de kılınacak ikindi namazı sonrası Kandıra da toprağa verilecek. CİHAN Denizde erkek cesedi bulundu Denizde erkek cesedi bulundu Karaköy İskelesi, deniz, ceset, polis, d- eniz polisi, olay yeri inceleme Karaköy İskelesi'nde üzerinde şort olan 20 li yaşlarda bir erkek cesedi bulundu. Kimliği belirlenemeyen şahsın cesedi incelemenin ardından morga kaldırıldı. Karaköy de güvenlik görevlileri, sabah da denizde bir ceset gördü. Durumun polise bildirilmesi üzerine ekipler, iskelenin yanına geldi. Üzerinde şort bulunan şahsın, kimliği tespit edilemedi. Cesedin çıkarılması için deniz polisine haber verildi. Denizden çıkarılan 20 li yaşlardaki şahıs, kıyıya alındıktan sonra olay yeri inceleme çalışmalara başladı. Cesedin etrafını çeviren ekipler, bölgeye yaklaşmak isteyenleri uzaklaştırdı. İncelemenin ardından şahsın cesedi morga kaldırıldı. CİHAN Osmaniye İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri tarafından piyasa değeri yaklaşık 690 bin liralık 115 bin kaçak sigara ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, ekipler E 90 otoyolu üzerinde gerekli çevre güvenliği alarak kaçakçılık olaylarına yönelik şüpheli araçlar ve şahıslara yönelik uygulama başlattı. Yapılan kontroller sırasında gümrük mühürlü olan 35 KA 3716 plakalı TIR şüphe üzerine durduruldu. Aracın brandası aralanarak yapılan ön incelemede kasa içerisinde sigara kolileri görüldü. Daha sonra TIR, Emniyet Müdürlüğü bahçesine çekildi. Gümrük muhafaza memuru gözetiminde gümrük mührü kesilerek arka kapakları açılan TIR'dan piyasa değeri yaklaşık 690 bin lira olan 115 bin paket kaçak sigara ele geçirildi. Gözaltına alınan sürücü M.Ö. (46) Emniyet'teki işlemlerinin ardından çıkartıldığı mahkemece tutuklandı. CİHAN Beşiktaş'ta çıplak adam trafiği karıştırdı Beşiktaş'ta çıplak adam trafiği karıştırdı çıplak adam, polis, trafik, Beşiktaş ta yol üzerinde kıyafetlerini çıkaran bir kişi, trafiği alt üst etti. Şahıs, olay y- erine gelen polisler tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. Şahsın polisten kendisini Cihangir'deki evine bırakmasını istediği öğrenildi. Beşiktaş İnönü S- tadı nın üst kısmında bulunan yolda dün bir vatandaş kıyafetlerini çıkardı. Sürücülerin gözü önünde tüm kıyafetlerini çıkaran şahıs, polisi alarma geçirdi. Kıyafetlerini y- olun ortasında bırakan şahıs, bir süre yolda bekledi. Sürücüler çıplak adama çarpmamak için manevra yaptı. Daha sonra çimlerin üzerine çıkan kişi, burada bir süre güneşlendi. İhbar üzerine olay y- erine gelen polisler, şahsın kıyafetlerini almasını sağladı. Polis şahsın kıyafetlerini giymesine yardımcı oldu. Şahısın polisten kendisini Cihangir'deki evine bırakmasını istediği öğrenildi. Ekipler tarafından bölgeden uzaklaştırılırken, şahsın akli dengesinin yerinde olmadığı belirtildi. CİHAN Anne ile oğlunun bilezik çalması güvenlik kamerasına yansıdı Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir kuyumcuya giren müşteri kılığındaki anne ve oğlun hırsızlık anları güvenlik kamerasına yansıdı. Kuyumcudan bilezik çalan anne, 12 yaşındaki oğluna göz işaretiyle 'işlem tamam' diyerek cep telefonunun altından, altını vererek cebine attırdı. Manavgat'ta Güner Kuyumculuk'ta annenin çaldığı 40 gramlık altını 12 yaşındaki oğluna nasıl el altından vererek cebine katma görüntüleri dakika dakika iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Kuyumcu dükkanına bilezik alma bahanesiyle gelen anne ile oğul, kuyumcu tezgahındaki kadnının bir anlık dalgınlığından yararlanarak 40 gramlık büyük boy bileziği el çabukluğuyla cep telefonu altına çekmesi, ardından çaldığı altını el atından çocuğa vermesi görüntüleri ortaya çıktı. Bileziği annesinin elinden aldıktan sonra arka cebine atan çocuk, 'zincir alacağım' bahanesiyle kuyumcuda kısa süre durduktan sonra dışarı çıkıyor. Güner Kuyumculuğun Sahibi Salih Güner, yaptığı açıklamada, tezgahtaki bir bilezik kaybının güvenlik kamerasını izledikten sonra gördüklerini söyledi. Kendisi dükkanda olmadığı sırada işyerine bir anne ile oğlunun bilezik almaya geldiğini tezgahtar kadının vitrinden tezgaha indirdiği çeşitleri gösterirken bir anlık zaman diliminde altınların bulunduğu yere yönelmesiyle hırsızlığın yapıldığının güvenlik kamerası kayıtlarında görültüğünü belirten Güner, çalınan bileziğin 4 bin lira değerinde olduğunu kaydetti. Güner, "Güvenlik kamerasını izleyince bir kadının 12 yaşındaki oğluna nasıl hırsızlık yapmasını öğrettiğini gördük. Bir anne tarafından çocuğunun nasıl suça bulaştığını üzüntü içinde izledik. Çok üzücü bir durum. Bir annenin 12 yaşındaki çocuğuyla hırsızlık yapmayı alışkanlık haline getirme vicdansızlığı görülüyor. Biz burada alın teriyle çalışan esnafız. Bu bir vicdansızlıktır." diye konuştu. İşyeri sahibinin oğlu Muhammet Güner, kadının, altını bileziği çaldıktan sonra oğluna zincir almak için 500 euro bozduracağını söylediğini, ardından vazgeçtiğini ifade etti. CİHAN

4 SAYFA 4 SONDAKiKA GAZETESİ >>4 KONOM 22 Ağustos 2015 Cumartesi Domates fiyatları dipte, üretici perişan Kozan da salçalık biber sezonu açıldı, vatandaş fiyattan şikâyetçi Adana nın Kozan ilçesinde, salça yapımında kullanılan kırmızı biber satışları başladı. Salçasını kendisi yapmak isteyen vatandaşlar, biber almak için gittiği kapalı halk pazarındaki fiyatların değişkenliğinden yakındı. Adana nın Karaisalı ve Karataş ilçelerinde yetiştirilen salçalık biberler tezgahlarda kilosu 1,30 TL den satışa sunuldu. Salçalık biber almak için tezgahları dolaşan vatandaşlar fiyatın geçen haftaya göre daha yüksek olduğunu belirtti. Pazarcı esnafı ise biberi tarladan 1 TL ye alabildiklerini, aşırı sıcaklar nedeni ile biber tarlalarında önemli ölçüde kuruma yaşandığını, bu yüzden biber bulmakta güçlük çektiklerini belirtti. Esnaflar ilerleyen günlerde fiyatın daha da artabileceği u- yarısında bulundu. Geçen hafta k- ilogramını 1 TL den satmaya başladıkları salçalık biberi bu hafta 1.30 TL'ye sattıklarını ifade eden İshak Koçyiğit isimli esnaf, sezonun henüz yeni açıldığını, ilerleyen günlerde talep arttıkça biberin tarladaki fiyatının da artabileceğini söyledi. Önceki yıllarda ilçe merkezi dışında bulunan Sebze Hali'nde satışı yapılan salçalık biber ve domatesin, vatandaşlardan gelen talep üzerine bu yıl ilçe merkezindeki kapalı halk pazarında yapılacağı bildirildi. (CİHAN) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, salçalık domateste fiyat dibe vururken, üreticinin perişan olduğunu bildirdi. Bayraktar, Yapılan sözleşmede 1 kilogram salçalık domatesin alım fiyatı 25 kuruş olarak belirlenmesine rağmen, firmalar fiyatı kuruşa kadar indirdi. Bu, üreticinin emeğine saygısızlıktır, fırsatçılıktır. Ziraat odalarımız bu haksızlığı yargıya taşıyacaktır. dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, en önemli sebze türü olan domatesin, adaptasyon yeteneği nedeniyle bütün illerde üretilebildiğini belirtti yılı itibarıyla toplam domates üretiminin 11 milyon 850 bin ton olduğunu, bu rakamın bu yıl yüzde 5,5 artışla 12 milyon 500 bin tona ulaşmasının beklendiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Toplam domates üretimimizin yüzde 67 i sofralık, yüzde 33 ü ise salçalık domates oluşturmaktadır. Sofralık domates üretiminde öne çıkan illerimiz sırasıyla Antalya, Mersin, Muğla, Tokat, Çanakkale, Bursa, Samsun, İzmir, Şanlıurfa ve Manisa dır. Salçalık domates üretiminde ise öne çıkan illerimiz sırasıyla Bursa, İzmir, Manisa, Balıkesir, Şanlıurfa ve Çanakkale dir. Ülke ekonomisinde yaş sebze ve meyve içinde hem ihracatta hem de üretimde öne çıkan ürünümüz domatestir yılı itibarıyla gerçekleştirilen 28,6 milyon ton toplam sebze üretimimizin yaklaşık yüzde 41,4 ünü domates oluşturmaktadır. Toplam 6,2 milyon ton olan örtü altı sebze üretimimizin ise yüzde 52,8 i tek başına domatese aittir. Bunun yanı sıra domatesin salça sanayinin ham maddesi olması da ürünün önemini ayrıca artırmaktadır. Nitekim domatesin işlenmesiyle birlikte ürünün muhafaza süresi uzatılarak sezon dışında tüketim imkânı sağlanmakta ve yaratılan katma değerle ülke ekonomisine çok önemli katkı elde edilmektedir. Domatesin de içinde yer aldığı sebze işleme sanayisinde sektörde kurulu işletmelerin büyük bir kısmının özel sektöre ait anonim şirketler olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi: Salçalık domates üretimi de bu firmalar tarafından yapılan sözleşmeli üretim kapsamında üreticilerimizce gerçekleştirilmektedir. Ancak bugün gelinen noktada salçalık domates üretimi yapan üreticilerimiz firmaların uyguladıkları alım politikaları yüzünden düşük fiyat nedeniyle mağdur olmaktadır. Yapılan sözleşmede 1 kilogram salçalık domatesin alım fiyatı 25 kuruş olarak belirlenmesine rağmen, firmalar fiyatı kuruşa kadar indirdi. Bu, üreticinin e- meğine saygısızlıktır, fırsatçılıktır. Firmalar tarafından Sözleşmeli Üretim İle İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine de aykırı hareket edilmektedir. Ziraat odalarımız bu haksızlığı yargıya taşıyacaktır. Nitekim yönetmeliğin 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında sözleşmede belirlenen ödeme planına ve şekline uygun hareket edilir hükmüne karşın, sözleşmede belirtilen fiyattan daha aşağı ürün alımı yapılmaktadır. Sanayici fiyatı düşürmek için, fire oranlarını yüksek göstererek üreticimizin mukaddes emeğini gasp etmektedir. Yine söz konusu yönetmeliğin 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında sözleşmenin bir nüshası üreticide, bir nüshası alıcıda ve bir nüshası da bakanlık il/ilçe müdürlüğünde kalacak şekilde 3 nüsha halinde düzenlenir hükmü olmasına rağmen, sözleşme örnekleri bazı firmalar tarafından üreticilerimize verilmemektedir. SANAYİCİ ÜRETİCİLERİMİZİ ÜRÜNÜ İLE BAŞ BAŞA BIRAK- MAKTADIR Firmalar üreticilere verdikleri avans miktarına denk gelecek tutardaki ürünü almakta, ürünün alınması için gerekli nakliye aracının sözleşme gereğince üreticiye göndermesi gerekirken araç yok gibi gerekçelerle ürün almamakta, üreticilerimizi ürünü ile baş başa bırakmaktadır. Sözleşme yaptığı üreticinin ürün almayıp, sözleşmesi olmayan üreticiden daha düşük fiyatla ürün almaktadır. Yönetmelikte yer alan hükümlerden biri de yine 5 inci maddenin 5 inci fıkrasında yer alan taraflar, akdettikleri tarımsal üretim sözleşmesinde ayrıca özel hükümler de koyabilirler hükmüdür. Bir diğer husus da yine yönetmeliğin 5 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının 'ş' bendinde üreticinin ve alıcının, sözleşmenin hüküm ve şartları ile sözleşmeye ek teşkil eden her türlü belgeyi karşı tarafın izni olmaksızın herhangi bir üçüncü şahsa vermeyeceği hükmüdür. Bu hükümler ile birlikte firmalar sözleşmeleri kendi menfaatleri doğrultusunda düzenlemektedir. Sözleşmelerin tek taraflı hazırlanmasının önlenmesi, üreticileriin hak ve menfaatlerinin korunması bakımından sözleşmelerin Ziraat Odaları marifetiyle yapılması gerekir." "ÜRETİCİMİZİN PAZARLIK GÜCÜ YOK" Üreticilerin bin bir emekle ürettikleri üründe yeterince söz sahibi olmadığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Üreticilerimiz tam olarak örgütlenemediğinden herhangi bir pazarlık gücü de bulunmamaktadır. Özellikle salçalık domates üretiminde sözleşmeli üretim yapılmaktadır. Başta alım fiyatları olmak üzere sözleşmeli üretimde karşılaşılan sorunların çözümü bakımından örgütlenme daha da önemli hale gelmektedir. Üreticilerimizin karşılaştıkları sorunun çözümüne yönelik olarak üreticilerin örgütlenmesi ve örgütlenme bilincinin oluşması, eğitim ve yayım faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermekle mümkündür. Bunun yanı sıra Tarımsal Üretici Birlikleri ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmelidir. Birlikler bu şekilde fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. (CİHAN) Asya borsaları sert düştü Asya borsalarında, emtia fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra Çin'in büyümesine ilişkin endişelerin artmasıyla satış ağırlıklı bir seyir izlendi. Çin'de açıklanan ağustos imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 47,1 ile son 6,5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Beklentilerin altında kalan endeksin ardından halihazırda büyümesine ilişkin tedirginliklerle sert düşen pay piyasalarındaki gerileme ivme kazandı. Şanghay bileşik endeksi 3.493,90 puana inerek 9 Temmuz'dan bu yana en düşük seviyeyi görürken, şu dakikalarda yüzde 2,4 azalışla 3.578,30 puanda seyrediyor. Japonya'da ise ağustos ayına ilişkin imalat sanayi PMI'nın 51,9 ile 7 ayın en hızlı artışını kaydetmesi sonrasında yen, dolar karşısında değer kazandı. Yendeki güçlenmenin ihracatçı şirket hisselerine satış getirmesiyle Nikkei endeksi günü yüzde 2,98 düşüşle ,83 puandan kapattı. Dolar/yen paritesi ise şu dakikalarda yüzde 0,39 değer kaybıyla 122,915 seviyelerinden işlem görüyor. Güney Kore'de Kospi endeksi haftanın son işlem gününü yüzde 2,01 gerilemeyle 1.876,07 puandan tamamladı. Hindistan'da Sensex endeksi yüzde 1,38 azalışla ,87 puanda, Hong Kong'ta Hang Seng endeksi de yüzde 1,82 düşüşle ,77 puanda seyrediyor. (AA) Temmuzda kurulan şirket sayısı yüzde 19,22 azaldı Kurulan şirket sayısında bir önceki aya göre yüzde 19,12, kooperatif sayısında yüzde 30,38 ve gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 25,89 azalış oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nin (TOBB) verilerine göre; kapanan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 2,46, kooperatif sayısı yüzde 40,63 ve gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 20,04 arttı yılı Temmuz ayında, 2014 yılı Temmuz ayına göre kurulan şirket sayısında yüzde 8,94 artış olurken, kurulan kooperatif sayısında yüzde 26,67 ve kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 16,68 azalış oldu yılı Temmuz ayında kapanan şirket sayısı, 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 3,54, kapanan kooperatif sayısı yüzde 22,08 ve kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 2,04 azaldı yılının ilk yedi ayında, geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı yüzde 16,95 artarken, kooperatif sayısı yüzde 10,33 ve gerçek kişi ticari işletmesi sayısı yüzde 39,03 oranında azaldı. (CİHAN) Tüketici güveni yüzde 3,6 azaldı Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarından hesaplanan Tüketici Güven Endeksi, ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,6 oranında azaldı; temmuz ayında 64,66 olan endeks ağustos ayında 62,35 oldu. Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi bir önceki aya göre yüzde 2,3 oranında azaldı. Temmuz ayında 88,24 olan endeks değeri ağustos ayında 86,17 oldu. Bu azalış, g- elecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durumunun daha iyi olacağını bekleyenlerin oranının azalmasından kaynaklandı. Temmuz ayında 84,33 olan Genel Ekonomik Durum Beklentisi Endeksi yüzde 8 oranında azalarak, ağustos ayında 77,60 oldu. Bu azalış, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı yönünde beklentisi olan tüketicilerin sayısının bir önceki aya göre azaldığını gösterdi. İşsiz Sayısı Beklentisi Endeksi bir önceki aya göre yüzde 0,6 oranında azalarak, ağustos ayında 63,48 değerine düştü. Bu düşüş, gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısında artış bekleyenlerin oranındaki artıştan kaynaklandı. Tasarruf Etme İhtimali Endeksi yüzde 0,2 oranında azaldı. (CİHAN) Esnaftan istenen telif hakkı bedelleri akıl almaz miktarda Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, televizyon ve radyodan yapılan müzik yayını için esnaftan istenen telif hakkı bedellerinin ticari hayatın gerçekleriyle bağdaşmayacak kadar yüksek olduğunu ileri sürdü. Palandöken, yazılı açıklamasında, özellikle turistik yörelerde faaliyette bulunan esnafın, dükkanlarında zaman zaman radyo veya televizyondan müzik yayını yaptıklarını belirtti. Buna ilişkin 4 ayrı kuruluşun, esnaftan telif hakkı talep ettiğini aktaran Palandöken, talep edilen tutarların, ticari hayatın gerçekleriyle bağdaşmayacak kadar yüksek olduğunu i- fade etti. Bendevi Palandöken, 60 metrekare büyüklüğünde bir pastane için bin 487 lira, aynı büyüklükteki kuaför için bin 445 lira, bakkal, manav, kasap ve benzeri iş yerleri için ise 8 bin 307 lira telif hakkı talep edildiğini savunan Palandöken, şunları kaydetti: "Bu bedeller her yıl yenileniyor ve birçok esnafın ödediği yıllık gelir vergisinden bile yüksek tutarlara varıyor. Büyük iş yerlerinden, küçüklere oranla daha az telif hakkı isteniyor. 100 metrekareyi aşan iş yerlerinde ilave her bir metrekare için ayrı bir tarife söz konusu. Dolayısıyla iş yeri büyüklüğü arttıkça metrekare başına talep edilen telif hakkı azalıyor. Bu da büyüklerin az, küçüklerin daha çok telif hakkı ödemesi demek. Böyle bir uygulama kabul edilemez." Yargıtayın, esnafın radyo ve televizyondan müzik yayını yapmasının Fikir ve Sanat E- serleri Kanunu'na aykırı olmadığına karar verdiğini aktaran Palandöken, esnafın da bu bedeller için mahkemelerde hak arama telaşına düştüğünü bildirdi. (AA) Odeabank, Stevie Awards 2015'te "Yılın Şirketi" seçildi Odeabank, Stevie Awards 2015'te Bankacılık kategorisinde "Yılın Şirketi" seçildi. Odeabank'tan yapılan açıklamaya göre, banka, hızlı büyüme performansı, k- işiye özel bankacılık hizmetleri, teknolojik y- atırımları ve başarılı yönetim modeliyle u- luslararası arenada takdir toplamaya devam ediyor. Banka, uluslararası iş dünyasının saygın ödülleri arasında gösterilen "Stevie Awards 2015"te Bankacılık kategorisinde "Yılın Şirketi" seçildi. Odeabank, farklı ürün ve hizmetleriyle Stevie Awards'tan 1 altın 5 gümüş ve 4 bronz olmak üzere toplamda 10 ödül kazanarak Türkiye'den en fazla ödül kazanan banka oldu. Banka, "Avrupa'nın En İnovatif Şirketi", "Avrupa'da Yılın En Hızlı Büyüyen Şirketi", Odeabank Kredi Kartı Pazarlama Ekibi "En İyi Pazarlama Ekibi", Odeabank Entegre Mobil Deneyimi "En İyi Entegre Mobil Deneyim" ve Odeabank Facebook Sayfası "En iyi Facebook Sayfası veya Grubu" seçilerek Gümüş ödülle ödüllendirildi. Odeabank Mobil Uygulaması U- nique Projesi "Yılın En İyi Yeni Ürün veya Hizmeti-Finansal Servisler", Odeabank Bank'O Card İnternet Sayfası "En İyi Arayüz Tasarımı", Odeabank Teknoloji'den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CTO) Tayfun Küçük ise "Yılın Teknoloji-IT Yöneticisi" ve "Yılın En İnovatif Yöneticisi" seçildi ve Bronz ödül kazandı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, şunları kaydetti: "Yaklaşık üç yıldır faaliyet gösteren genç bir banka olarak, uluslararası arenada bu kadar takdir görebilmek gurur verici. (AA)

5 SAYFA 5 SONDAKiKA GAZETESİ >>5 EKONOMİ Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Dövizdeki yükselme çiftçiyi daha da YOKSULLAŞTIRIYOR Türkiye nin 800 milyar dolarlık milli gelirinin 7,2 sini tarımsal milli gelir oluşturuyor. Dolarda son 8 ayda yaşanan yüzde 27 lik kur artışıyla birlikte tarımsal milli gelirin yıl sonunda 60 milyar dolardan 47 milyar dolara gerilemesi bekleniyor Ülke genelinde kişi başına düşen milli gelir 8 bin 500 dolarken, tarım kesiminde kişi başına yaklaşık 2 bin 800 dolar gelir düşüyor. Tarım kesiminin yaklaşık yüzde 70 inin yıllık geliri 2 bin doların altında kalıyor. Dövizdeki artışla birlikte mazot, gübre, tohum gibi girdilerin fiyatı daha da artacak. Nüfusunun yüzde 21,3 ü tarım ile geçimini sağlayan ülkemizde çiftçiler daha da yoksullaşacak. Uluslararası Para Fonu (IMF), 2014 yılının sonunda yaptığı açıklamada 2015 yılında Türkiye de kişi başına düşen Milli Gelirin yüzde 4,7 artışla Dolardan dolara çıkacağı tahmininde bulunmuştu. Fakat bunlar belirlenirken döviz artışları gündemde bugünkü kadar yer almamıştı. 1 O- cak 2015 tarihinde 2,33 TL olan dolar kuru yüzde 27 artarak 2,97 TL oldu. Böylece 2015 yılı sonunda k- işi başına 11 bin 18 dolar olması beklenen milli gelir, şimdiden 8 bin 500 dolar seviyesine kadar geriledi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, çiftçinin kırsaldan kopmasına neden olacak bu durumun gıda fiyatlarının daha da artmasına yol açacağını ve gıda krizini tetikleyebileceğini belirtiyor. Türkiye de döviz artışına bağlı yoksullaşmanın çiftçi açısından daha fazla olduğu görüşünü dile getiren Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Türkiye nin yaklaşık 800 milyar dolarlık bir milli geliri bulunduğunu, bunun yüzde 7,2 sinin tarımdan geldiğini kaydediyor. Türkiye nin tarımsal milli gelirinin milyar dolar civarında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülçubuk, kırsal kesimde yaşayanları bekleyen yoksullaşmaya şöyle işaret ediyor: Bu gidişle 2015 yılı sonu itibarıyla bu rakam milyar dolar arasına sıkışıp kalacak. TÜİK 2015-Mayıs ayı Hane Halkı İşgücü Anketi verilerine göre, nüfusun yüzde 21,3 ü yani 16,6 milyon nüfus tarım ile geçimini sağlamaktadır. Sorun da burada başlamaktadır. 16,6 milyon nüfus iyimser bir söylemle 47 milyar Doları paylaşacak ki, bu da tarımda kişi başına yaklaşık 2 bin 800 dolar gelir demektir. Yani, tarımda yoksulluk artıyor. Tarım nüfusu ne yazık ki ülke ortalamasının üçte birinden daha az milli gelire sahip ve yoksulluğu paylaşıyor. Tarım işletmelerinin yüzde 90 ının küçük işletme olduğu dikkate alınırsa tarım ile uğraşan nüfusun üçte ikisinden fazlasının yıllık milli geliri 2 bin doları bile bulmamaktadır. Dövizdeki artışla birlikte mazot, gübre, tohum gibi girdilerin fiyatının daha da artacağını ve bunun da tarım kesiminde daha fazla yoksullaşmaya yol açacağını vurgulayan Gülçubuk, gelinen noktada yoksullaşan çiftçilerin kırsalı boşaltacağını vurguluyor. Bu durumun tarımdan kopan nüfusu artıracağı ve fiyatların artışıyla beraber gıda krizini tetikleyeceği tespitini yapan Prof. Dr. Gülçubuk, Türkiye nin dünyada tarımındaki yerinin de sorgulanır hale geleceğini dile getiriyor. Gülçubuk, şunları kaydediyor: Bu verilerle Türkiye tarımda büyüklük açısından dünya yedincisi ve Avrupa Birliği (AB) birincisi olma iddiasını ne kadar devam ettirecek ve bunun çiftçiye getirisi yoksa neyi ifade edecek? (CİHAN) KÜRESEL PiYASALARDA büyüme endişesi Küresel piyasalarda düşen emtia fiyatları ve Çin başta olmak üzere ekonomik büyümeye ilişkin tedirginliklerin artması hisse senedi piyasalarında sert satışlara neden olurken, yurt içinde döviz piyasasındaki hareketlerin belirleyici olmayı sürdüreceği tahmin ediliyor. ABD'de dün haftalık işsizlik maaşı başvurularının beklentilerin üzerinde gelmesinin yanı sıra 2. el konut satışlarının son 8 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasına karşın, hisse senedi piyasasında sert düşüş yaşandı. Dow Jones ve Nasdaq endeksleri son yılların en kötü performansını gösterirken, S&P 500 Endeksi 2015'teki tüm kazançlarını sildi. Dow Jones Endeksi yüzde 2,05 ve Nasdaq Teknoloji Endeksi yüzde 2,82 gerilerken, S&P 500 Endeksi de yüzde 2,10 kayıpla yıl başından bu yana aldığı tüm puanları geri verdi. Dolar endeksi ise küresel büyümeye ilişkin tedirginlikler nedeniyle y- atırımcıların güvenli limanlara yönelmesi sonrasında düşüşünü 3'üncü güne taşıdı ve 95,4 seviyelerine geriledi. ABD 10 yıllık tahvil faizleri de güne başladığı yüzde 2,14 seviyelerinden yaklaşık 4 ayın en düşük seviyesi olan yüzde 2,07'ye indi. Analistler, düşen emtia fiyatları, dolardaki değerlenme ve Çin piyasasındaki dalgalanmanın küresel büyümeye ilişkin endişeleri artırdığını belirterek, bu durumun hisse senedi piyasalarında sert düşüşe yol açtığını kaydediyor. Düşen petrol fiyatlarının halihazırda ABD'de hedefin altında seyreden enflasyon görünümü üzerinde baskı oluşturduğuna dikkati çeken analistler, emtia ve döviz piyasasındaki gelişmelerin takip edileceğini aktarıyor. Avrupa tarafında Çin borsasında volatilitenin sürmesi ve emtia fiyatlarındaki düşüşün ardından, pay piyasalarında yüzde 2'yi aşan düşüş yaşandı. Doların avro karşısında değer kaybetmesi sonrasında ise avro/dolar paritesi 1,1296 ile 23 Haziran'dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Almanya'- da DAX endeksi yüzde 2,34, Fransa'- da CAC 40 endeksi yüzde 2,05 ve İ- talya'da MIB endeksi yüzde 2,60 ve İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,55 değer kaybetti. (AA) Doğuş Otomotiv, Man Finansman'ı SATIN ALDI Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret AŞ, Man Finansman AŞ hisselerini 18,5 milyon avro karşılığında satın aldı. Doğuş Otomotiv'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan açıklamasında, Man Finansman hisselerinin satın alınması hususunda taraflar arasında toplam 18 milyon 500 bin avroluk hisse alım-satım bedelinde mutabık kalındığı bildirildi. Hisse Alım Sözleşmesi'nin dün imzalandığı aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Sermayesi 1 TL nominal bedelli 14 milyon adet hisseden oluşan Man Finansman AŞ'de hisse devri sonrası; Volkswagen Doğuş Finansman AŞ 13 milyon 999 bin 900 adet, Volkswagen Financial Services AG 51 adet, Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret AŞ 47 adet, Doğuş Holding AŞ 1 adet, Doğuş Nakliyat ve Ticaret AŞ ise 1 adet hisseye sahip olacak. Bu sözleşme kapsamında yasal onayların alınması sonrasında yapılacak hisse devrini takiben, Man Finansman AŞ'nin, iştirakimiz Volkswagen Doğuş Finansman AŞ ile birleşmesine yönelik işlemlere başlanacaktır." (AA) Gazze'de organik tarım İsrail ablukası nedeniyle tüm sektörlerin bir çok sorunla boğuştuğu Gazze'de son zamanlarda organik tarıma olan ilginin artmasıyla yıllık 3 bin ton organik ürün elde ediliyor Gazze'deki Tarımsal Kalkınma Genel Müdürü Nizar el-vahid, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Filistin Tarım Bakanlığı'nın, kimyasal ilaçlarla elde edilen ürünlerin tüketici sağlığı üzerindeki etkileri nedeniyle halkı organik tarıma teşvik ettiğini belirterek, "Organik ürünler, sağlık açısından ciddi sorunlara yol açan kimyasal gübre ve pestisitlerin kalıntılarından uzaktır. Söz konusu kimyasal gübre ve ilaçların, ürünlerde besin değerinin azalmasının yanı sıra kansere neden olduğu da kanıtlanmıştır" i- fadelerini kullandı. Tarım Bakanlığı olarak 2010'da organik tarım konusunda 10 yıllık stratejik bir plan yaptıklarını ifade eden Vahid, İsrail ablukasının yanı sıra siyasi ve ekonomik sebeplerden ötürü Gazze Şeridi'nin bu konuda geri kaldığına vurgu yaptı. Vahid, "İsrail askerlerinin uygulamaları nedeniyle çok sıkıntı çekiyoruz. İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırılarında organik tarımsal gübre üretiminde kullanılan bitkileri tamamen yok etti. Üretim imkanlarımız halen sınırlı olduğundan istediğimiz ve gerekli olan kaliteyi çıkaramıyoruz" ifadelerini kullandı. Filistin Tarım Bakanlığı verilerine göre, Gazze Şeridi'nde 3 bin dönümlük arazide yıllık olarak yaklaşık 3 bin ton organik ürün yetiştiriliyor. Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentine bağlı Huzaa beldesinde çiftçilik yapan Süleyman Subhi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yıldan beri artık organik tarıma yoğunlaşarak sebze ve meyve yetiştirmeye çaba gösterdiklerini söyledi. Kimyasal gübrelerin neden VakıfBank'tan Beypazarı Ziraat Odası üyelerine özel kredi paketleri VakıfBank, Beypazarı Ziraat Odası ile imzaladığı protokol kapsamında oda üyesi tarımsal üreticilere özel kredi paketleri sunuyor Bankadan yapılan açıklamaya göre Vakıf- Bank, Beypazarı Ziraat Odası ile kredi protokolü imzaladı. Protokol kapsamında ziraat odasına üye olan Beypazarlı üreticiler, bitkisel üretimden hayvancılığa, arazi alımından traktör ve ekipman alımına kadar her türlü tarımsal faaliyete yönelik i- htiyaçlarını, VakıfBank desteği ile karşılama fırsatına kavuşacak. Üreticilerin finansal danışmanlığını üstlenerek kişisel çözümler sunan banka, hasat dönemi ödemeli kredileri ile tarımsal üreticilere ödeme kolaylığı da sağlıyor. Buna göre Beypazarlı üreticiler, gelir akışlarına uygun ödeme planlarına sahip olabilecek. Üreticiler, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın hibe destekli kredilerinin yanı sıra tarımla ilgili her alanda VakıfBank'ın ekipleri tarafından bilgilendiriliyor. Bitkisel üretimden süt ve besi hayvancılığına, kümes hayvancılığından balıkçılığa kadar her türlü tarımsal faaliyet yapan üreticilere destek veren VakıfBank, çeşitli hasarlara karşı tarımsal varlıklarını sigortalamak isteyenlere TARSİM Tarım Sigortası hizmeti de sunuyor. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), VakıfBank TMO Kart ile ürününü teslim eden üretici ya da tüccarın ürün bedeli ödemesini daha hızlı yapıyor. Bunun için satıcının teslimat sırasında bu kartı yanında bulundurması yetiyor. Kartı olan müşteri, yeni hesap açmak zorunda kalmıyor ve zamandan kazanıyor. Üstelik Vakıf- Bank TMO Kart sahibi, 3 ay boyunca Halden Anlayan Sınırsız Altın Tarife Paketi ile havale ve EFT'den, çek karnesine kadar birçok bankacılık hizmetinden ücretsiz yararlanıyor. Üreticiye her konuda destek veren VakıfBank, TMO Kart sahiplerinden hesap işletim ücreti de almıyor. Üreticinin tarımsal amaçlı ihtiyaçlarına yönelik esnek ürün yelpazesini sürekli geliştiren VakıfBank, birikimini altın h- esabında değerlendirmek isteyen Beypazarlı üreticilere hesap açarak tasarrufunu altın olarak yapma imkanı sunuyor. (AA) Yıl: 5 olduğu sağlık problemleri ile çevreye verdiği zararlardan korunmak için organik tarıma yöneldiklerini ifade eden Subhi, "Kimyasal ilaçlar ve gübreyle elde edilen ürünler, çevreye ciddi zarar veriyor ve insan sağlığını da etkileyerek çeşitli hastalıklara neden olabiliyor" dedi. Organik tarımda verimin daha az olduğunu, ancak tüketici tarafından da çok ilgi gördüğünü aktaran Subhi, doğal tarım ürünlerinin insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda halkın bilinçlendiğini ve bu nedenle üreticinin organik tarıma odaklandığının altını çizdi. Kendi meyve ve sebzesini yetiştirmeye çalıştığını söyleyen Hanyunuslu Rami Kaddih, çocuklarının geçen yıl kimyasal hormonlarla aşılanmış meyvelerden etkilenerek intestinal colic (Bağırsaklarda gelişen ağrı) hastalığına yakalanmalarının ardından organik tarım yapmaya karar verdiğini belirtti. Kimyasal hormonlarla olgunlaşmasının sağlandığı meyveleri evinde tüketmediğini aktaran Kadih, "Zaten tükettiğim meyve ve sebzelerin yüzde 70'ini kendi bahçemde yetiştiriyorum" diye konuştu. Gazze'nin sınır şeridine 300 metre mesafedeki alanı "tampon bölge" olarak kabul eden İsrail, bu alana giren Filistinlilere ateş açıyor. Öte yandan Filistin Tarım Bakanlığı verilerine göre, tarım sektörü bölgede yüzde 11'lik iş gücünü kapsıyor ve yaklaşık 44 bin kişi tarım sektöründe çalışıyor. (AA). Sayı: Ağustos 2015 Cumartesi İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü Azime MOLLA Haber Müdürü Yavuz ATALAY İstihbarat Şefi Ekrem YELMAZ Sayfa Editörü Hikmet DAĞTEKİN Nihal ÖZKEN Dağıtım: Bahri ÖZTÜRK GÜLTEKİN PAZARLAMA GÜREL DAĞITIM İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: sondakika11@gmail.com Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

6 SAYFA 6 ACİL TELEFONLAR İtfaye - AKS110 Acil Yardım Polis İmdat 155 Elektrik Arıza Jandarma İmdat İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 Alo Doktorum 113 Uluslararası Kayıt 115 Uluslararası Sıra Sorma 115 Bilinmeyen Numaralar Posta Kodu 119 Telefon Arıza 121 Ankesör Arıza Teleks Arıza Data Arıza 124 Radyo - TV Arıza Kablo - TV Arıza Şehirlerarası Sıra Sorma 131 Beklemesiz Arama 131 Çağrı 133 Yerinde Olmayan Abone 134 Uyandırma Zabıta Trafik İmdat 154 PTT Hizmet Danışma 161 Telekom Borç Sorma 163 Kodlu Arama 168 Alo Post 169 Turizm Bilgi 170 Madde Bağımlılığı 171 Sigara Bırakma Hattı 171 Atom Enerji Kurumu 172 Emniyet Danışma 174 Tüketici Danışma 175 Gürültü Şikayet 176 Orman Yangını İhbar 177 Alo Valilik 179 İş ve İşçi Bulma Kurumu Ruhsal Bunalım Danışma Kadın ve Sosyal Hizmetler 183 Sağlık Danışma 184 Vergi Danışma 189 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka 1 Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast. Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast. Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer. Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ. Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer. Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Ağustos 2015 Cumartesi SONDAKiKA GAZETESİ >> 6 YEREL EKONOMİ 17 Şubat 2013 Perşembe Muğla turist sayısında arayı kapatıyor Türkiye'nin bin 484 kilometre ile en uzun kıyı şeridine sahip ili olan Muğla'ya gelen turist sayısı, yılın 7 aylık bölümünde 1 milyon 653 bin oldu. Muğla Valisi Çiçek, "Sezon başlangıcındaki yüzde 10'lar seviyesindeki düşüş, yüzde 5'lere geriledi" diye konuştu DOLARI DURDURMAK İÇİN GÜÇLÜ BİR HÜKÜMET LAZIM Türkiye'nin bin 484 kilometre ile en uzun kıyı şeridine sahip ili olan Muğla'ya bu yılın Ocak-Temmuz döneminde gelen turist sayısı 1 milyon 653 bine ulaştı. Bünyesinde barındırdığı tarihi ve kültürel zenginliklerle her yıl 3 milyondan fazla turisti ağırlayan, 250 bin yatak kapasitesi bulunan Muğla, ziyaretçilerine güzel bir tatil yapma olanağı sağlıyor. Tatil için Muğla ve ilçelerini tercih eden turistlerden bazıları, Gökova Körfezi, İngiliz Limanı, Çökertme, Göcek, Marmaris, Fethiye, Ölüdeniz, Kızılada, Datça ve Hisarönü koylarını kapsayan mavi yolculuğa çıkmayı tercih ederken, heyecan yaşamak isteyenler ise dalış, rüzgar sörfü ve paraşütle atlama gibi sporlara yöneliyor. Muğla Valisi Amir Çiçek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi ve doğal güzellikleriyle kültürel özellikleri bünyesinde barındıran Muğla'nın, turizm açısından önemli bir kent olduğunu söyledi. Çiçek, Muğla'nın sahip olduğu güzelliklerle yıl boyunca turist ağırlayabilecek potansiyeli bulunduğunu ifade etti. Muğla'yı ziyaret eden turistlerin girişlerini 9 gümrük kapısı ve 2 havaalanından takip ettiklerini belirten Çiçek, bölgede turizm sezonunun yoğun şekilde devam ettiğini, Muğla'nın sadece deniz, kum ve güneş üçgeninden ibaret olmadığını kaydetti. Valilik ve diğer paydaşlarla kentte yürütülen alternatif turizm çalışmalarla bölgede 12 ay turizm yapmak istediklerini ifade eden Çiçek, Muğla ve ilçelerine gelen yerli ve yabancı turist sayısının her geçen yıl daha fazla olması için çalıştıklarını dile getirdi. 1milyon 653 bin turist geldi Geçen yıl turizmde son 10 senenin en iyi performansını yakaladıklarını ifade eden Çiçek, 2014 yılının Ocak-Temmuz döneminde kente 1 milyon 745 bin 989 turist geldiğini kaydetti. Vali Çiçek, şöyle konuştu: "Bölgemize bu yıl temmuz ayı itibarıyla 1 milyon 653 bin turist geldi. Bu rakama göre geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 oranında bir düşüş var. Umuyorum ki sezon sonunda geçen yıl ki rakamlara ulaşmış oluruz. Şu Türkiye ekonomisinin kurlarda yaşanan artışla birlikte hızlı büyüme oranları yaratamayacağının sinyallerini verdiği belirterek, olası erken seçim ertesinde güçlü bir hükümet kurulması ve ABD Merkez Bankası nın alacağı faiz kararlarına doğru ve zamanında reaksiyon verilmesi gerektiği vurgulandı. Serbest piyasada dolar kurunun 2.94 ü, Avronun ise 3.25 i aştığı, Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybının yılbaşından itibaren yüzde 25'e ulaştığını ifade eden uzmanlar, siyasi riskin bir an önce ortadan kalkmasıyla ekonomide istikrar sağlayacağını kaydetti. İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yetkiner, "Olası erken seçim ertesinde güçlü bir hükümet kurulması ve yeni bir ekonomik hikâye yazılması ve FED in alacağı faiz kararlarına doğru ve zamanında reaksiyon verilmesi durumunda dolar kuru 3 Lira 10 kuruş civarında dengeye oturabilir" dedi. Prof. Dr. Yetkiner, Dünya Bankası verilerine göre dolar cinsinden kişi başı Gayri Safi Milli Hâsıla (GSYH) büyüme oranlarında ortalaması yüzde 2,5 ve yıllarının yüzde 3,5 oranında 2012 yılında yüzde 0,83, 2014 yılında da yüzde 1,6 olduğunu anımsattı yılı büyüme oranlarının ortalamanın çok altında kalacağını ifade eden Prof. Dr. Yetkiner, "Türkiye ekonomisi giderek daha düşük ve daha zikzaklı büyüme performansı göstermektedir. Türkiye ekonomisinin daha yüksek ve tutarlı bir büyüme performansı göstererek gelişmiş ekonomilere daha çabuk yaklaşabilmesi için öncelikle uluslararası sermaye ile barışmak zorundadır. Çünkü sermaye-kıt bir ekonomiye sahip olan Türkiye ekonomisinin uluslararası sermayenin desteğini almadan yüksek büyüme performansı göstermesi pratikte imkânsızdır. Ancak burada ciddi tıkanıklıklar söz konusudur" diye konuştu. anda bölgemizdeki bütün işletmeler yoğun bir mesai harcıyor ve yoğun olarak turist ağırlıyor. Yani bölgemize havadan, denizden, karadan giriş yapan yerli ve yabancı turist sayısının her yıl artması isteğimizdir." "Sezon iyi gidiyor" Vali Çiçek, 2 ay önce kötü başlayan turizm sezonunun özellikle Ramazan Bayramı'ndan sonra hareketlendiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle Ramazan Bayramı'ndan sonra Muğla ve ilçelerindeki turistik tesislerden yararlanan y- erli ve yabancı turist sayısı arttı. İnşallah sezon sonunda da beklediğimiz sonucu alırız. Doğanın Muğla'ya bahşettiği bu nimetleri insanlık hizmetine en iyi şekilde sunmak için çaba gösteriyoruz. Bununla hem bölgemizin hem ülkemizin ekonomisine büyük katkı sağlıyoruz." Çiçek, sezon başlangıcındaki yüzde 10'lar seviyesindeki düşüşün yüzde 5'lere gerilediğinin altını çizdi. Bölgeye gelen turist sayısının her geçen gün arttığını belirten Vali Çiçek, "Muğla ve ilçelerindeki turist sayısının artmasıyla geçen 'Dolar Avro Dengesine Dikkat' Kurların artışı Türkiye ekonomisinin en önemli kırılganlıklarından birisi olan cari açıkta bir iyileşme yaratacağını aktaran Prof. Dr. Yetkiner, şunları söyledi: "Özellikle doların Avro karşısında değer kazanması ve bunun bir süre kalıcı olması durumunda ağırlıkla dolar cinsinden ithalat yapan ve Avro cinsinden ihracat yapan Türkiye için ihracatçılar ve ithalatçıların kar marjları azalacaktır. Kurlardaki artışın özellikle yurtdışına borçlu olan bankaları ve diğer finansal kuruluşların karlılığını etkileyeceği akla getirilmelidir. 'Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Uzun Vadeli Kredi Borcu' borçluya göre ele alındığında Haziran 2015 itibari ile toplam borç 178,1 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer siyasi belirsizlik uzun süre devam etmezse, özel sektörün hızla artan döviz kurunun yarattığı baskılardan kısa sürede sıyrılabileceğini söylemek mümkündür. Ancak siyasi belirsizlik devam ederse, toplam yurtiçi talep daralacağı için ve çok muhtemelen nakit akışı bozulacağından dolayı işletmeler ciddi sıkıntılar yaşayabilirler." yıla göre yaşanan düşüş de azalacaktır. Turizm sektörü temsilcileriyle yaptığım görüşmelerde kapasitelerinin eylül ayı sonuna kadar dolu olduğunu söylediler. Yoğunluğun eylül sonrasında da devam etmesi halinde bölgede büyük bir toparlanma yaşanacağını anlattılar" dedi. "Alternatif turizm olanakları turist sayısını artırır" Vali Çiçek, Muğla'nın, alternatif sportif faaliyetleriyle de ziyaretçilerin vazgeçilmezi haline gelebileceğini bildirdi. Bölgede yamaç paraşütü, rüzgar sörfü, rafting, kano gibi adrenalin spor faaliyetleri yapıldığını belirten Çiçek, bu faaliyetlerin geliştirilmesiyle bölgeye gelen ziyaretçi sayısının daha da artırılabileceğini söyledi. Fethiye'nin yılın her ayında yamaç paraşütü yapılan önemli yerlerden olduğunun altını çizen Çiçek, "Geçen yıl yaklaşık 90 bin kişi buradan atlayış gerçekleştirdi. Bu yıl inşallah 100 bini geçecek. Biz bölgemizdeki bu tür faaliyetlerle profilimizi genişletip turist sayısını artırabiliriz" dedi. (AA) 'İhtiyaç Kredileri Alarm Verir' Özel sektörün kullandığı kredilerin Haziran 2015 itibari ile 1,18 trilyon Türk Lirası'na ulaştığını ifade eden Prof. Dr. Yetkiner, nakit akışında yaşanabilecek aksaklıkların mevduat bankalarını ciddi sıkıntılara sokabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Yetkiner, asıl riskin mevduat bankalarının yurtiçinde verdikleri kredilerde olduğunu, bu kredilerin geri dönüşünde aksamalar yaşanması durumunda finansal sistem ve ekonominin ciddi bir sıkıntı yaşayabileceğini aktardı. Haziran 2015 itibariyle de tüketici kredilerinin 285,2 milyar TL ye ulaştığını, bunun 126 Milyar TL sinin konut, 154 Milyar TL sinin de ihtiyaç ve diğer krediler i kapsadığına işaret eden Prof. Dr. Yetkiner, şu bilgileri verdi: "Kısa vadeli kredi çeşidi olan 'bireysel kredi kartları' toplamı ise 73,5 Milyar TL ye ulaşmaktadır. Yaşanan kur artışı neticesinde eğer toplu işten çıkarmalar söz konusu olursa, bu durum tüketicilerin gelirlerinde ve ödemelerinde aksamalara yol açacaktır. İşte böyle bir durumda mevduat bankaları üzerinden tüm ekonomi çok olumsuz etkilenebilir. Özellikle ihtiyaç ve diğer kredilerin geri dönüşünde yaşanacak sıkıntılar, bu tür kredilerin genellikle teminatı olmadığı için finansal sistemi özellikle olumsuz etkileyebilir. Firmalar, çalışanlar, tüketiciler, bankalar ve piyasanın diğer aktörleri birbirine bağlı ve bağımlıdır. Eğer kur artışları dolayısıyla bu ilişkilerde bir kopma olursa, domino etkisi yaratarak tüm ekonomiyi etkisi altına alabilir. Siyasi riskin bir an önce ortadan kalkması tam da bu nedenle acil ve gereklidir. POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

7 SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >> 7 SAĞLIK Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Hastaların doğal ilacı: MÜZİKLİ TERAPİ Türk İlaçlı tedaviye müzikle destek verdiklerini belirten MÜTEM Müdürü Prof. Dr. Asqarova, "Hastalarımız, müzikle terapi zamanı hastalıklarını unutuyor. Müzik ruhun olduğu gibi beynin de gıdasıdır"dedi Türkiye'nin ilk ve tek Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne (MÜTEM) sahip Üsküdar Üniversitesi'nde müzik; depresyon, stres, sinirlilik, panik atak, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, baş, boyun, bel, kas ve eklem ağrıları, diyabet, hiperaktivite, öğrenme güçlüğü gibi problemlerin çözümünde yardımcı tedavi o- larak kullanılıyor. Osmanlı şifahanelerinde zihinsel ve bedensel hastalıkların iyileştirilmesinde tercih edilen ve bugüne kadar bazı üniversitelerde ders ve uygulama o- larak kullanılan müzikle tedavi, 2013 yılının Eylül ayında yayımlanan yönetmelikle Üsküdar Üniversitesi bünyesinde merkez kimliğiyle hizmet vermeye başladı. MÜTEM'in kurulmasıyla hem hastalar hem öğrenciler hem de üniversite personeli müzikle tedaviyle tanıştı hatta Türkiye'nin ilk "Müzik Terapi Sertifika Programı" eğitimi verildi. Hastalar, merkezde MÜTEM Müdürü ve Piyano Sanatçısı Prof. Dr. Sevda Asqarova'nın yönetiminde ve uzman müzisyenler eşliğinde bir müzik aleti çalıyor, şarkı söylüyor. Merkezde, müzik tercihi ise tamamen hastanın isteğine bırakılıyor. Hastalar grup halinde terapi seanslarına alınıyor. Müzik tercihleri belirlendikten sonra hastaların sağlık durumlarına göre hareketli müzikten ağır ve dinlendirici müziğe geçiş yapılıyor ya da seansta tam tersi bir yöntem izlenebiliyor. "En etkin terapi müzikle terapidir" MÜTEM hakkında bilgi veren Asqarova, merkezin rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın teşvikiyle açıldığını söyledi. Müzikle terapiyi yeni bir boyuta ulaştırmayı hedeflediklerini belirten Asqarova, Osmanlı'da, Müslüman dünyasında İbn-i Sina, Evliya Çelebi gibi bilim insanlarının kitaplarında müzikle ruhun ilişkisinden bahsettiklerini anlattı. Evliya Çelebi'nin "Hangi makam insanların ruhuna daha iyi gelebilir" şeklinde araştırmalar yaptığını kaydeden Asqarova, "İbn-i Sina kitaplarının birinde şunu söylüyor, 'Tedavinin en iyi y- ollarından biri, en etkili olanı müziktir. Müziğin, hastanın aklı ve ruhi güçlerini artırmak için kullanılması lazım. Tedavinin amacı; hastalıkla mücadele için cesaret vermek, hastaya en iyi musikiyi dinletmek, hastayı sevdiği insanlarla bir araya getirmektir. İnsanlar kederlerini, sevinçlerini müzikle bildirirler" diye konuştu. Prof. Dr. Sevda Asqarova, müziğin çok iyi bir kuvvet ve uyarıcı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Müzikle terapi hastalarımıza sanatlar içinde en iyi gelen sanattır. P- sikoloji ve psikiyatri problemi bulunan, davranış bozukluğu ve nörobilim problemi olan hastalarda müzikle terapide gayet olumlu sonuçlar almak mümkün. Merkezimizin amacı da nörobilimde de müzik terapinin ruhunun üzerindeki olumlu etkisini göstermek. Nöropsikriyatri hastanemizde hastalarımıza her zaman müzik terapi yapılıyor. Müziğin yanı sıra bu hastanede resimle, seramikle de terapi uygulanıyor. A- ma en etkini, müzikle terapidir. Çünkü müzikle terapi hastaların içindeki hislerini daha kabarık gösteriyor. Onlar kendilerini daha iyi anlatıyor. Farklı hastalara farklı seanslar uygulanıyor, hastalıklarına, ruh ve hallerine göre seanslar belirleniyor." "Biz çok mutluyuz" seansları Merkezde terapi seanslarının yaratıcı atölye çalışmasına dönüştüğünü dile getiren Asqarova, seanslarına "Biz mutluyuz", "Beraber mutluyuz", "Hepimiz mutluyuz" şeklinde isimler koyduklarını aktardı. Hastaların seanslarda birbirlerini tanıdıklarını anlatan Asqarova, şunları söyledi: "Onlara 'Sizin için niye bu terapiyi hazırladık' diye sorduğumuzda çok ilginç cevaplar alıyoruz. Hatta geçen gün hastamızın biri dedi ki, 'Bizim mutlu olmamız için böyle bir terapi yapıyorsunuz ve biz de mutlu olduk.' Ondan sonra bu seanslarımızın adını 'Biz çok mutluyuz seansları' koyduk. Hastalarımız benim ve iki müzik uzmanımızın desteğiyle çalışmaya katılıyor. Nefesli veya ritmik aletlerle onların müziğe nasıl refleks verdiklerine bakıyoruz. Hem müzik aleti çalıp hem de birlikte şarkı, türkü, ilahi söylüyorlar. Hastalarımız farklı müzikler seviyor. Biri tasavvuf müziği birisi çok gürültülü müzik seviyor. Çok sakin, ruhu rahatsız etmeyecek müzik sevenler de var. Hepsiyle konuşuyoruz, onları rahatlatan, hangi müziği seviyorsa ona göre yönlendiriyoruz. Ona göre parçalar seçiyoruz. Tasavvuf müziği onların çok hoşuna gidiyor. Çünkü tasavvuf müziğiyle çok rahatlıyorlar, ilahileri kendileri söylemek istiyorlar. Hastalarımız, müzikle terapi zamanı hastalıklarını unutuyorlar. " "Music Therapy in NeuroScience" başlıklı makalesi geçen ay "Pinnacle Medicine & Medical Sciences/Tıp Zirvesi ve Tıbbi Bilimler" dergisinde yayınlanan Asqarova, bu makalede müzikle terapinin tıbbi bir tedavi yöntemi olarak nörobilimde de önemli bir yeri olduğunu, müziğin stres ortamlarında nörokimyasalları ortaya çıkararak beynin fonksiyonlarını geliştirdiğini ortaya koyduğunu kaydetti. MÜTEM Müdürü Prof. Dr. Sevda Asqarova, müziğin beyinde hareketlenme meydana getirdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: "Araştırma yöntemlerimiz klasik gözlem, anket ve deneylerin yanı sıra EEG, tomografi, manyetik rezonans, doppler sonografi gibi çeşitli beyin görüntüleme tekniklerinin analizini de kapsıyor. Elde edilen veriler, müziğin beyinde işlenirken hangi süreçlerden geçtiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Müzik, ruhun çeşitli tepkilerini en iyi ifade eden sanat dalı. Müziğin beyinde nasıl işlendiği, çalgı çalarken ya da dinlerken psikolojik, fizyolojik ve nörolojik hangi değişimlerin gerçekleştiği hem müzik terapi seansını hem de müzik eğitimi alan kişide görmek mümkün. Müzik bu kişilere önemli göndermelerde bulunur. Müzik ruhun olduğu gibi beynin de gıdasıdır. Müzik, beynin psikoterapi bakımıdır." (AA) Gece güçlü ışıklardan uzak durulmalı Dermatoloji Derneği Başkanı Yılmaz: "Sadece güneş ışınları değil, gece güçlü floresan ışıkları, spotlar, özellikle eski ledler, ışığı fazla olan bilgisayar ekranları, kamera ışıklarının altında uzun süre kalmak da ciltte lekelere neden olabiliyor" dedi. Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Ertan Yılmaz, sadece güneş ışınlarının değil, gece güçlü floresan ışıkları, spot, led ve ışığı fazla olan bilgisayar ekranlarının da ciltte lekelere neden olduğunu bildirdi. Akdeniz Üniversitesi Dermatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz, yaptığı açıklamada, her mevsim lekelerin oluşabileceğini, leke oluşumuna eğilimli olan kişilerin, güneş kremi sürerek, şapka ve kapalı giysi kullanarak korunabileceklerini söyledi. Güneş ışınlarının dik gelmesinin lekelerin oluşma şiddetini artıracağının altını çizen Yılmaz, "Sıcaklığın etkisi oluyor ama her mevsim lekeler oluşabiliyor. Lekesi olan insanlar 'Ben dışarı hiç çıkmıyorum, güneşten korunuyorum ona rağmen leke oluyor' şikayetiyle geliyor. Sadece güneş değil, gece güçlü floresan ışıkları, spotlar, özellikle eski ledler, ışığı fazla olan bilgisayar ekranları, kamera ışıklarının altında uzun süre kalmak da ciltte lekelere neden olabiliyor. Özellikle leke eğilimi olan insanlar bundan çok etkileniyor" diye konuştu. "Işıktan korunmak için de güneş kremi sürün" Güçlü ekran ışıklarının da leke yaptığına değinen Yılmaz, parlak ışıklı bilgisayar ekranında uzun süre çalışan kişilerin, leke riskiyle karşı karşıya gelebileceklerinin altını çizdi. Yılmaz, "Kişinin gündüz nasıl korunuyorsa aynı şekilde o güçlü ışıklardan da korunması gerekiyor. Işıktan korunmak için de güneş kremi sürün, şapka kullanın, kapalı giyinin ya da ışığı kapatın" dedi. Yılmaz, bronzlaşırken bağ dokusunun parçalanmaması için derinin daha fazla renk üretmek zorunda kaldığını anlattı. "Esmerler, daha çok renk üretir" Dağınık lekelerin oluşmasında hormonun da etkisi olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu lekelere gebelerde daha sık rastlandığının altını çizdi. Esmer tenlilerin bu lekelere daha eğilimli olduğunu belirten Yılmaz: "Esmerlerde renk üretimi daha fazladır. Koyu teniyle deri kendini koruyor, güneş ışını gelir gelmez hızla renk üretmeye başlar ve hızla tenin rengi koyulaşır. Açık tenli insanlar ise yanamazlar, kızarırlar. Bu mekanizma aslında esmerleri koruyor" dedi. Yılmaz, kişinin derisi koyulaştıkça ışıkların alt tabakaya inmediğini ve deri kanseri riskini azalttığını vurgulayarak, bu nedenle deri kanserlerinin açık tenli, açık renk göz ve saçlılarda daha sık görüldüğünü bildirdi. (AA) Kanserle mücadelede yeni dönem başlıyor Türkiye'nin farklı bölgelerinde hizmet veren kamu hastanelerinde, son alımlarla birlikte sayısı 46'ya yükselecek Linac cihazlarıyla (elektrikten x-ışınları elde ederek çalışan radyoterapi cihazı) kanserle mücadelede yeni bir dönem başlıyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hatipoğlu: "Ülkemizin farklı bölgelerinde hizmet veren kamu hastanelerinde, son alımlarla birlikte sayısı 46'ya yükselecek Linac cihazlarıyla kanserle mücadelede yeni bir dönem başladı.dünyanın önemli merkezlerinde de kullanılan bu ileri teknolojiyle, kanserli hücrelerin büyümesi, üremesi ve normal dokulara yayılması önlenebiliyor.bu yıl içerisinde alımlarını tamamlayacağımız yeni cihazlarla Türkiye, etrafındaki ülkelerin toplamından çok daha fazla cihaza sahip olacaktır" dedi. Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, yaptığı açıklamada, genetik yatkınlığın yanı sıra tütün ve alkol başta olmak üzere çevresel faktörlerin kansere yol açan etkenler arasında yer aldığını belirterek, obezite, stres gibi sebeplerin de hastalığa zemin hazırladığını ifade etti. Sağlık Bakanlığı olarak kanserin nedenleri arasında yer alan tütün ve alkolle mücadelenin etkin şekilde sürdürüldüğünü anlatan Hatipoğlu, bunun yanında hastalıktan korunmada önemli rol oynayan doğru beslenme ve fiziksel aktivitenin artırılmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerine dikkati çekti. Hatipoğlu, "Ülkemizin farklı bölgelerinde hizmet veren kamu hastanelerinde, son alımlarla birlikte sayısı 46'ya yükselecek Linac cihazlarıyla kanserle mücadelede yeni bir dönem başladı. Dünyanın önemli merkezlerinde de kullanılan bu ileri teknolojiyle, kanserli hücrelerin büyümesi, üremesi ve normal dokulara yayılması önlenebiliyor. 2009'dan itibaren ülkemizdeki kamu hastanelerinde vatandaşımızın kullanımına sunulan bu cihazlarla, bazı durumlarda cerrahi müdahale yapılamayan bölgelere dahi ulaşabilmekte ve tedavi edebilmektedir" diye konuştu. Cihaza entegre edilen CT simülatörlerle de 3 boyutlu görüntü alınıp tümörün bulunduğu yere uygulanacak tedavi şeklinin belirlendiğini, bu sayede sağlıklı dokuların zarar görmesinin önüne geçildiğini dile getiren Hatipoğlu, şöyle devam etti: "Bu teknolojinin amacı, kanser hastalarında tümörlü hücrelere, hedeflenen radyasyon dozunu verirken, sağlıklı dokuları hasara uğratmadan mümkün olan en efektif tedaviyi yapabilmektir. Bu özellik aslında radyoterapinin de tanımını oluşturmaktadır. En etkili tedavi şekli olan radyoterapi, Linaclar aracılığıyla tüm kanser türlerine uygulanabilmektedir. Cihazlarla, kanser olgusuna bağlı cerrahi uygulamaların çok sorun olduğu yerleşim noktalarında çok yaygın ve konforlu bir radyoterapi uygulamasına olanak sağlanmaktadır." "Cihazların ülkemizde kullanılması toplum sağlığı adına önem kazanmaktadır" Hatipoğlu, cihazların çeşitlendirilmesi, bu kapsamdaki klinik sayılarının artırılması gibi unsurlarla vatandaşların kanserle mücadelesinin kolaylaşacağına işaret ederek, şunları kaydetti: "Teknolojinin gelişimiyle doğru orantılı bir alan olan radyasyon onkolojisinde, üst düzey cihazlara gereksinim duyulmaktadır. Radyoterapi, kanserle savaşta en etkili ve en acısız yöntem olarak bilinir. Hastalığın yok edilmesinde, gerilemesinde önemli rol oynar. Sağlık hizmeti sektöründe önemli bir yere sahip olan radyasyon onkolojisi kliniklerinin Linac bazında çeşitlendirilmesi, birçok tekniğin kanser türlerinin tedavi edilmesi için uygulanmasında önem kazanacak ve erken teşhisin dahi önemli olduğu bu hastalıkta, hastaların ihtiyacı olan doğru tedaviye ulaşması zaman almayacaktır. Bu sebepten farklı kanser türlerine uygulanacak çeşitliliğe sahip ileri teknoloji cihazların ülkemizde bulunması toplum sağlığı adına önem kazanmaktadır. Bu yıl içerisinde alımlarını tamamlayacağımız yeni cihazlarla Türkiye, etrafındaki ülkelerin toplamından çok daha fazla cihaza sahip olacaktır." (AA) Türkiye de 2 bin 500 kız çocuktan biri Turner Sendromu ile dünyaya geliyor İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Bumin Dündar, kızlarda görülen, kısa boy, kısırlık gibi rahatsızlara yol açan Turner Sendromu hastalığı bilinç düzeyinin gerek toplumda gerekse tıp camiasında yeterli olmadığını söyledi. Genetik bir rahatsızlık olarak kızlarda görülen, toplumda pek fazla bilinmeyen Turner Sendromu hakkında açıklamalarda bulunan Prof.Dr. Bumin Dündar, eğer tedavi olunmazsa kız çocuklarının boyunun 1.40 cm de kaldığına dikkat çekti.turner Çalışma Grubu kurduklarını ve hastalığın farkındalığının artırılması için çalışma yaptıklarını i- fade eden Prof.Dr Dündar, 2 bin 500 doğan bebekten birinin Turner Sendromu hastalığıyla dünyaya geldiğini belirtti. Kızlarda görülen hastalığın en önemli ayırıcı belirtilerinden ikisinin kısırlık ve boy kısalığı olduğunu belirten Prof.Dr. Dündar, hastalığa kalp, işitme ve görme problemleri, diyabet, kemik erimesi, tiroid hastalıkları gibi hastalıkların eşlik ettiğini söyledi. Erken tanı yaşam süresini uzatıyor Prof.Dr. Dündar, Turner, aslında oldukça sık görülen bir sendromdur. En önemli bulguları kısa boy ve kısırlıktır. Hastaların gebe kalma şansı son derece düşüktür. Hastalıktaki en önemli sorun toplumun farkındalık düzeyi çok düşük olması. Türkiye de tespit edilemeyen çok sayıda Turner Sendrom hastası var. Bir çok hastanın tanısı atlanıyor ya da geç tanı konuyor. Erken tanı çok önemli. Kısa boy açısından erken büyüme hormonu tedavisi fayda sağlıyor. Tedavi olmayan hastaların boyları 140 santimde kalırken, büyüme hormonuyla hastalar 150 santimin üzerine çıkabiliyor dedi. Kızlarda kısa boy önemsenmiyor Kızlarda kısa boyun çok önemsenmediğinin altını çizen Prof.Dr. Dündar, şunları söyledi: Bu hastalara ne yazık ki geç tanı konuyor. Kızlarda kısa boy çok önemsenmiyor. Bu yüzden Turner sendromlu kızın ailesi doktora başvurmuyor ya da geç başvuruyor. Hastalar genelde adet görmediği için lü yaşlarda geliyorlar. Bu tür sorunları aşmak için toplumda ve sağlık sektöründe bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Çocuk Endokrin Diyabet Derneği ve Büyüyen Çocuk Derneği ile ortaklaşa 12 Eylül de İzmir de Turner Bilimsel Sempozyumu nu gerçekleştirecek. Bir gün sonra da bu hastalıkla ilgilenen doktor ve hastaları buluşturacağız. Toplantıda internet üzerinde de soru alacağız. Sosyal paylaşım sitesinde bir grup oluşturduk. Aldığımız mesajlara baktığımızda hastaların da hastalıkla ilgili çok fazla bilgisi olmadığını görüyoruz diye konuştu. Turner Sendromu Nedir? Turner sendromu; bir dişide eşey kromozomlarından birinin bulunmaması sonucu ortaya çıkan çeşitli semptomların tümüne verilen addır. Turner sendromluların fenotipi dişi olarak görülür fakat; eşey organları ve eşey hücreleri gelişmez. Kısır bireylerdir. Turner sendromlu bireylerde doğuştan böbrek rahatsızlıkları, kalp anomalileri, kistik higroma en çok görülen hastalıklardır. Belirtileri Kısa boy Göğüs kafesi farklılığı ve meme u- cu genişliği Düşük saç bitişi Düşük kulak çizgisi Kısırlık Adet görememe Yenidoğan bebeklerde ayak sırtında ödem

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 8 YEREL EKONOMİ 2217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi SONDAKiKA GAZETESİ >>9 YEREL EKONOMİ 22 Ağustos 2015 Cumartesi İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com GÜNÜN BAŞLIKLARINA Gazete başlıklarına şöyle bir gözatalım dedik bugün Neler yazmışlar, ne başlıklar atılmış, ne mesajlar verilmek istenmiş önemli tabii. Erdoğan chp'ye görev vermeyebilirim demiş. Vermek zorunda mı? Ama hürriyete bakarsanız vermek zorunda. Alışmış ya, nerdeyse niye vermeyeceksin, mecbursun vereceksin demeye getiriyor... iki savcı için dosya açılmış.. geç kaldınız zaten önce kapılar açılmıştı.. Kuşlar uçtuktan sonra kafesin ha kapısını kapatmışsın, ha kim nasıl, neden, ne zaman kaçırdı diye dosya açmışsın.günaydın derler adama.. Abd açıklama yapmış, pkk ile görüşme yok demiş.. Doğru söylemiş görüşmüyorlar ki zaten.. İç içe can cana her an ve her zaman beraber değiller mi?? İmam hatiplerin kontenjanı dolmamış, boş kalmış.. Ee o kadar imam hatip açarsanız boş kalır.. Zaten bizim dindar geçinenlerin ve din satanların çocukları dışarda ve yabancı okullarda okurlar biliyorsunuz.. İmam hatiplerde de köy çocukları okurlar.. Demek ki köylerde çocuk sayısında azalma var.. Tayyip bey boşa yırtınmıyor muş şimdi anladım.. 1,2,3 hatta 4 diye boşa saymıyormuş.. chp'den iki bomba: Bedelliyi iptal ettireceğiz, hdp olmazsa biz de olmayız buyurmuşlar. Zaten ayrılar mı hdp ile de olmazsa olmayız diyorlar chp'nin en iyi yaptığı iş iptal ettirmek değil mi? hdp halkı yine ölüme çağırdı diyor bir gazete.. Ne zaman yaşamaya çağırdı ki.. Allah aşkına.. Ölüme koşmaya meraklı insanlar oldukça çağırır tabii.. Ama kendileri gitmezler, gariban, yoksul ve perişan kürt halkını çağırırlar hep bilmiyor musunuz?? chp lideri Kılıçdaroğlu görev bekliyorum demiş Ben o saraya çıkmam diyordu ama galiba Cumhurbaşkanı ona getirecek görevi.. Al sana veriyorum Kemal diyecek herhalde.. Ben de bekliyorum Kılıçdaroğlu'nun saraya gidişini... Nasıl gidecek tıpış tıpış mı, mınış mınış mı? Yoksa yuvarlanarak mı?? hdp o hükümete gireceğiz diyor Elbette girer.. PKK önce meclise girdi, Şimdi de hükümete girecek.. Tabii hemen 66 günde devleti de işgal edecek.. Sokakları, caddeleri, ilçeleri, şehirleri nasıl işgal ettiyse... Bahçeli kına yakar herhalde... Belki de ellerini oğuşturur.. Kan akacak, ben de şehit cenazelerine koşacağım diye... Cumhuriyet gazetesi nerdeyse zil takıp oynayacak.. Dolar 3 lirayı görmek üzere diyor.. Gözünüz aydın istediğiniz kaos başlıyor, Kurtlar puslu havada saldırıyorlar.. doymadınız fakir fukarının elindeki 3-5 dolarına göz diktiniz.. onu da sövüşleyin de zıkkımlanmaya devam edin... Belirsizlik, kararsızlık, kaos var Zıkkımlanın hdp'li bir sos var... İş dünyası direkt uçuş istedi THY İzmir Bölge Satış Müdürü Hakan Nalbantlı da İzmir-Cenevre arası direk uçuşların kısa sürede başlayacağını açıkladı. Uluslararası Balkan ve Türk İş Dünyası Derneği (BATÜDER), THY Bölge Satış Müdürü Hakan Nalbantlı yı ağırladı. Nalbantlı nın yaptığı sektörel sunum öncesinde BATÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Akın Kazançoğlu, İzmir iş dünyasının direkt uçuş taleplerini gündeme getirdi. Kazançoğlu, "THY Türkiye'nin gurur kaynağı bir şirket. İstanbul önemli bir kavşak noktası durumunda. İzmir'e de önemli bir yatırım yapılarak dünya standartlarında iç hatlar terminali kazandırıldı. Ama kentimizi harekete geçirmek için daha çok sefer lazım. İş hayatının canlanması için direkt uçuşlar çok önemli. Direkt uçuş olmayınca İzmir'e maalesef siz de olsanız gelmezsiniz. Beklentimiz İzmir'e daha çok yardımcı olunması" diye konuştu. Uçuşlarda İzmir'in yurtdışı aktarma merkezi olması taleplerini değerlendiren Nalbantlı, yaz aylarında İzmir'den Almanya'nın belli bölgelerine direk uçtuklarını, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye'de son günlerde kurda yaşanan değişimlere değinerek, "Türkiye'de kurun bu spekülatif zıplamaları veya hareketlenmeleri ve yaratılan olumsuz ortamın bir gerekçesi yoktur" dedi. İzmir'de "Ege Serbest Bölgesi Genişleme ve Süre Uzatımı" ve "Aliağa Serbest Bölgesi Protokolü" imza törenine katılan Zeybekci, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin büyük, güçlü bir ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'nin özel ve kamu sektörü borcunun 400 milyar dolar, özel sektörün kısa vadeli borcunun ise 120 milyar dolar olduğunu dile getiren Zeybekci, şöyle konuştu: "(Vay şu olmazsa Türkiye'ye kriz gelir) Gelmez arkadaşlar. Bankalarımızın sermaye yeterlilik oranı Avrupa'nın en iyisi. Bütçe açığı dünyanın en iyilerinden. Cari açığa bakıyorsunuz, son 2 yıldan beri muhteşem bir iyileşme var. Dış ticaret açığı iyileşmede tarihi zirveye doğru gidiyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yıl sonunda yüzde 80'ler seviyesine gelecek. İhracattaki gerileme dünyada bütün hızıyla devam ederken ilk defa burada söylüyorum, Ağustos ayında Türkiye olarak ihracatta o Türkiye de sağlığa bütçeden yüzde 6 7 pay verildiğini, bunun da yüzde si üniversite hastanelerine ayrıldığını belirten Oda Başkanı Aydın, son yedi sekiz yılda Sağlık Bakanlığı hastanelerinin sağlık harcamalarından aldığı payın 5, özel hastanelerin 8, üniversite hastanelerinin 3 kat arttığını belirtti. Bu süreçte üniversite hastanelerine müracaat yakın zamanda ise Cenevre seferlerinin başlayacağını söyledi. Nalbantlı, "İzmir'den yurtdışına direk seferler başlatılması talebi mantıklıdır. Ben de bir yolcu olarak böyle olmasını isterim. Global bir havayoluyuz ve rakiplerimiz var. Dünya oyuncuları arasında bulunmak istiyoruz ve bu amaçla İstanbul pazarını biraz daha doyurmalıyız diye konuştu. THY nin şu an orta vade hedefinin İstanbul a desteklemek olduğunu ifade eden Nalbantlı, Mevcut 280 civarındaki uçak sayısını 2021'e kadar 436 uçak kapasitesine ulaştırmak istiyoruz. İzmir'den belli noktalara dış hat koyulması olamaz. Bir hattı HUB yapmanız için uçak koymalı, uçuş ve kokpit ekibi tahsis etmeniz lazım. Maalesef İzmir'de buraya uçak koysak bile görev alacak sayıda personel yok. Göndermek bir maliyettir. Sonuçta kar marjı düşünen bir şirketiz. İstanbul'da bile yolcuların yüzde 50'si dış uçuştan geliyor. İzmir kendi populasyonuyla uçakları dolduramıyor. Olmayacak demiyorum ama bu altyapının oluşması lazım" dedi. Kriz tellallarına İNANMAYIN TÜRKİYE Avrupa'nın en iyisi söylediğimiz iyileşme yani artı değeri bekliyoruz. "Milli gelir bin dolar olmadığı sürece vatan hainleri bitmeyecek" Türkiye'de kurun bu spekülatif zıplamaları veya hareketlenmeleri ve diğer yaratılan bütün olumsuz ortamın bir gerekçesi yoktur. "Gerekçesi vardır" diyen bana "Şu şu gerekçelerden dolayı Türkiye'de şöyle bir olumsuz beklenmektedir" demek zorundadır. 'Ekonomi yorumcuları' diye adı geçen ama 'finans yorumcuları' yani borsa ve kur yorumcuları, ne olur spekülatörlere çanak tutmasınlar. Şu andaki durum normal midir? Normal değildir. Ama dediğim gibi anormalliğin gerekçesi yoktur. Sadece ortam olarak son günlerde yaşadığımız, hiçbirimizin istemediği, gerek siyasi gerek terör gerekse toplumda yaratılmaya çalışılan olumsuz bir ortam vardır. Yani gerekçesi, tabanı yoktur." Türkiye'nin milli gelirinin bin dolar seviyesine taşınmadığı sürece "çakallar ve vatan hainleriyle muhatap kalmaya devam edeceğini" söyleyen Zeybekci, buna herkesin milli bir dava olarak bakması ve tam bir seferberlik ruhuyla hareket eden ve yatan hasta sayısının, diğer hastanelere oranla arttığına dikkat çeken Aydın, Ülkemiz sağlık sistemi içinde yer alan üniversite hastaneleri, en ileri düzeyde sağlık hizmeti veren sağlık kuruluşlarıdır. Eğitim ve araştırma yapma fonksiyonları, geleceğin hekim ve uzman hekimlerine uygulama merkezi olma rolleri, önemlerini daha da arttırmaktadır. etmesi gerektiğini dile getirdi. Denizli ayçekirdeği üretiminde birinci oldu Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sezgin Kutlu, Türkiye'de 157 bin ton çerezlik ayçekirdeği üretildiğini, bunun yüzde 29 unun Denizli'den karşılandığını söyledi. Ayçekirdeğinde 2015 yılı hasat zamanı yaklaşırken Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, İl Müdürü Kutlu ile birlikte Çivril ilçesindeki ayçiçeği tarlalarında incelemelerde bulundu. Çivril Kaymakamı Orhan Burhan ve diğer ilçe protokol üyeleri tarafından karşılanan Kocatepe ye, Kutlu tarafından ayçiçeği hakkında brifing verildi. Genellikle yağlık olarak tarımı yapılan ayçekirdeğinin çerezlik amaçlı üretiminin de Denizli'de oldukça yaygın olduğunu belirten Kutlu, Ülkemizde 157 bin ton çerezlik ayçekirdeği üretilmekte olup dekara verim 152 kg. dır. Denizli ise 45,9 bin tonluk üretim ve 230 kg. dekara verim ortalaması ile tek başına Türkiye üretimin yüzde 29 unu karşılamakta ve üretim miktarı bakımından ilk sırada yer almaktadır." dedi. Çerezlik olarak kullanılan ayçekirdeği çeşitlerinde yüksek protein ve iç oranı, iri ve dolgun tane, parlak kabuk rengi ve yüksek tane ağırlığı gibi özel kalite istekleri bulunduğunu ifade eden Sezgin Kutlu, "İlimize bağlı Çivril, Çal ve Baklan ilçelerimizin sınırları içerisinde yer alan ve yoğun olarak ayçiçeği tarımının yapıldığı Baklan Ovası nın ekolojik koşulları, çerezlik ayçiçeği tarımı için oldukça elverişlidir. Bu bölgede yetişen ürünler, kuruyemiş sektörü tarafından öncelikli olarak tercih edilmekte ve daha yüksek fiyata alıcı bulmaktadır. Ülkemiz kuruyemiş sektörünce üretilen çekirdeğin bin tonu iç tüketimde değerlendirilmekte, bin tonu da ihraç edilmektedir." diye konuştu. Denizli'de üretilen çerezlik ayçekirdeğinin, işlenerek kuruyemiş sektörü tarafından diğer illere, ayrıca Polonya, Almanya, Rusya, Fransa, Tunus ve Avustralya gibi birçok ülkeye ihraç edildiğini vurgulayan İl Müdürü Kutlu, "2015 yılında yaklaşık 152 bin dekar alanda, 35 bin ton çerezlik ayçekirdeği rekoltesi hedeflenmektedir. dedi. (CİHAN) "Hesabını vermeyeceğim tek bir nefesim yoktur" Kendisi hakkında basında yer alan haberlere de değinen Zeybekci, siyasete başlamadan önce başında bulunduğu şirketlerin İstanbul Sanayi Odası listesinde ilk binde yer aldığını, halen hissesi bulunan şirketlerde 970'e yakın insanın çalıştığını belirtti. Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatım boyunca hesabını vermeyeceğim tek bir nefesim yoktur. Bir namussuz, ahlaksız çıkacak, "yırtık donlu Nihat'tan yalıya" diye bir haber yapacak. Zerre kadar bir yerinde haram varsa, vergisi ödenmemiş bir hesap varsa bunun hesabını vermek benim boynumun borcudur, hesabını sormak da senin görevindir. Ama bana yapılan şey hepinize yapılan şeydir. Denizli'de sivil toplum kuruluşlarımız, odalarımız, birliklerimiz buna karşı Allah razı olsun hakikaten onurlu bir duruş gösterdiler. İzmir'e İzmirlilere 'Siyasete girin' diyorum. Nazım Üniversite hastanelerinde çalışan personelin önemli bir kısmı, eğitim veren veya alan personeldir. Bu hastanelerin ana amacının eğitim, verilmekte olan sağlık hizmetinin de bu kapsamda verildiği düşünülürse üretilen işin ne kadar büyük ve karşılığında alınan bedelinse ne kadar yetersiz olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Üniversite hastaneleri, mali açıdan devasa kuruluşlardır. Eğitimden de sorumlu olmaları, devletin sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmayı, kalite ve ulaşılabilirliği arttırmayı hedef gösterirken üniversitelere destek olmaması, aksine mali açıdan çıkmaza sokması nedeniyle üniversite hastaneleri bugün yönetim, hizmet, personel, eğitim, finansal sorunlar yüzünden adeta batma noktasına gelmişlerdir. dedi. Hikmet'in dediği gibi, sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? Yanacağız. Siz de biz de yanacağız. Hep beraber yanacağız. Kime inat? Bu ahlaksızlıklara inat. Çünkü genetikleri öyle. Hayatları hep haram üzerine kurulduğu için zannediyorlar ki herkes öyledir." (AA) FATURA EDİLEMEYEN İŞLEMLERİN ZARARI YÜZDE 25 Üniversite hastanelerinin en acil sıkıntılarının başında personel ve finans geldiğini Metin Aydın, Üniversite hastanelerinin finansal sorunlarının ana nedeni, gelir gider arasında yüzde 30 u aşan eşitsizlikten kaynaklanmaktadır. Yani gelirler, giderleri karşılayamamaktadır. Sağlık hizmetleri için sadece SGK kaynağı kullanılması, SGK nın da son yedi yıldır Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarını güncellenmemesi nedeniyle yüzde 34 düşük fiyatlı hizmet verme durumu fakat tıbbi malzemelerde yüzde 56'ya Başkan Çerçioğlu: Vatandaşa hizmet odaklı çalışıyoruz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Bozdoğan da mahalle muhtarlarıyla biraraya geldi. Çerçioğlu, vatandaşa hizmet odaklı çalıştıklarını söyledi. Bu toplantıların devam edeceğini belirten Başkan Çerçioğlu, il genelinde olduğu gibi Bozdoğan da hiçbir mahalle muhtarının sıkıntısı kalmayacağını söyledi. Çerçioğlu, Biz Aydın Büyükşehir Belediyesi olarak, vatandaşa hizmet odaklı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda her zaman muhtarlarımızın yanındayız, olmaya da devam edeceğiz. Muhtarlarımızla birebir görüşerek, İzmir'de "Ege Serbest Bölgesi Genişleme ve Süre Uzatımı" ve "Aliağa Serbest Bölgesi Protokolü" imza törenine katılan Bakan Zeybekci, "Türkiye'de kurun bu spekülatif zıplamaları veya hareketlenmeleri ve yaratılan diğer bütün ortamın bir gerekçesi yoktur. Şu andaki durum normal midir? Normal değildir. Ama anormalliğin gerekçesi de yoktur" dedi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Ege Serbest Bölgesi'nde "Ege Serbest Bölgesi genişleme ve süre uzatma protokolü ile Aliağa Serbset Bölgesi protokolü imza töreni"ne katıldı. ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler (sağda), Bakan Zeybekci'ye üzerinde lale figürü olan ebru hediye etti. ADÜ'nün borcu 90 milyon liraya ulaştı varan artışlar, üniversitelerin genel hastanelerden yüzde 30 daha pahalıya hizmet üretmesi, sadece üniversitelerde yapılan ve bu yüzden SUT kapsamında olmayan, yani fatura edilemeyen işlemlerden dolayı yüzde 25, global bütçe nedeniyle yüzde 18 gelir kayıplarının hepsi, üniversitelerde ciddi gelir azalmasına sebep olmaktadır. Artan personel harcamaları, eğitim, yatırım, onarım, bakım ve araştırmaların döner sermayeden ödenmesi, yeni maliyet kalemlerinin ortaya çıkması, toplu mal ve hizmet alamamaktan yüzde 25 daha fazla ödeme yapılması nedeniyle döner sermaye üzerinde gider yükü fazlalığı oluşmaktadır. Üniversite hastanelerinin gelirleri azalırken giderleri, son dört yıl içinde yüzde 100 artmıştır. Tüm bu nedenlerle üniversite hastanelerinin gelirleri, giderlerinin ancak üçte ikisini karşılayabilmekte, bu hastaneler, hizmet sundukça zarar eden ve borçlanan birer işletme haline gelmektedir. ifadelerini kullandı. (CİHAN) sorunlarını en kısa sürede çözüyoruz. Tüm Aydın da olduğu gibi Bozdoğan ilçemizde de önemli projeleri hayata geçiriyoruz. Desteğimiz ve hizmetlerimiz muhtarlarımızın, vatandaşlarımızın isteği doğrultusunda devam edecek. şeklinde konuştu. Her zaman yanlarında olan Çerçioğlu na teşekkür eden Bozdoğan Belediye Başkanı Tümer Apaydın da, Bozdoğan a önemli yatırımlar yapan Başkan Çerçioğlu na, tüm muhtarlar ve Bozdoğan halkı adına teşekkür ederim. dedi. Toplantıya, Büyükşehir Belediyesi bürokratları da katıldı. (CİHAN) YENİ TERMİK SANTRAL BÖLGEYİ MAHVEDECEK Makine mühendisi Sinan Akıncı, Balıkesir SEKA Fabrikası arazisine kurulan termik santralin, kömür yakarak enerji üreteceğini belirterek, "Bu santral çevreye, başta toprak ve su olmak üzere büyük zarar verecek. Termik santralde su borulu kazan yataklarında, akışkan yataklı kazanlarda buhar üretilmek istenir. Buhar, borunun içinden geçen sudan elde edilir. Kurulması düşünülen tesisin, bölgenin dengesini altüst edeceği aşikârdır." dedi. Aralarında çok sayıda oda ve sivil toplum kuruluşunun bulunduğu Balıkesir Demokrasi Platformu (BALDEP), özelleştirme kapsamında 1.1 milyon dolara satılan fabrika arazisine kurulan enerji santrali konusunu masaya yatırdı. Hukuki süreçten mülkiyet meselesine ve çevre kirliğine kadar birçok konunun anlatıldığı toplantıda, hem köylüler hem de çevreciler kalkınma ve yatırıma karşı olmadıklarını belirterek, kalkınmanın karşılığının insan hayatı olmaması gerektiğini dile getirdi. BALDEP tarafından düzenlenen toplantıda, Paşaköy Mahallesi'nde yapılan enerji santrali konuşuldu. Paşaköy başta olmak üzere çevre köylerin sakinlerinin katıldığı toplantının oturum başkanlığını, Balıkesir Muhasebeciler Odası Başkanı Metin Yalçın yaptı. Elektrik mühendisi Faik Şenergin'nin genel bir değerlendirmede bulunduğu toplantıda konunun hukuki boyutunu TÜKODER Başkanı Av. Necdet Bayhan, mülkiyet meselesini mimar Cengiz Dikici, teknik kısmını makine mühendisi Akıncı anlattı. Santralin çevreye vereceği zararlar konusunda ise Murat Karacan katılımcıları bilgilendirdi. Kuşadası Belediyesi, geri dönüşüm çalışmaları kapsamında ambalaj ve cam atıkların ardından pet şişeleri de ayrı toplamaya başladı. Pet şişelerin diğer atıklara karışmadan toplanabilmesi amacıyla Kuşadası'nın belirli noktalarına pet şişe şeklindeki şık tasarımları ile dikkat çeken büyük boy sepetler yerleştiriliyor. Kuşadası Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, katı atıkların ayrı toplanması ve geri dönüşüm çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek cam atıkların ardından pet şişeleri de ayrı toplamaya başladı. Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından ilçenin belirli noktalarına pet şişeler işin ortalama 500 şişe kapasiteli HUKUKİ YETKİSİ OLMADAN BAŞLADI Toplantıdan önce kısa bir konuşma yapan Oda Başkanı Yalçın, bazı çevrelerin yaptığı çıkışı ideolojik bulduğunu belirterek, "Akademik Odalar Birliği adına, halk sağlığı adına Paşaköy'deki bu tesise itiraz ederken birileri, çıkışımızın Gezi'den geldiğini, hattâ ideolojik bulduğunu söyledi. Ben bunu söyleyene şunu söyledim, evet çok ideolojik ama ideolojisi ne? Benim astım hastası bir çocuğum var ve ben nefes almasını istiyorum. Bu şehirde nefes alarak yaşamasını istiyorum. Benim ideolojim bu. Yaşam hakkından büyük ideoloji yoktur. Bu mücadelenin de zaferle sonuçlanacağını düşünüyorum." dedi. TÜKODER Başkanı Bayhan ise hukuki süreci anlattı, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlardan örnekler verdi. Tapuların, hukuki olarak muamele yapılmadığı için firma üzerinde göründüğünü belirterek, "Fiili olarak ve Anayasa Mahkemesi kararına göre hukuki olarak burada mülkiyeti söz konusu değil. Anayasa'nın 56. maddesi var, sağlıklı yaşamak ulusal bir hak. Bu, uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınan bir haktır. Bir yanıyla da iç mevzuatta garanti altına alınmış bir hak. Bu, çevreyi ilgilendiren bir konu. Sadece Paşaköy'ü değil, çevresindeki 20'ye yakın köyü ilgilendiren bir konu. Burada bir mülkiyet sorunu var." dedi. Devletin elinde olan bu tapularla ilgili hukuki muamele yapılmadığı için firmanın üzerinde göründüğünü söyleyen Av. Bayhan, Anayasa Mahkemesi kararına göre mülkiyetin söz konusu olmadığını, firmanın işlemlere başvururken hukuki yetkisi bulunmadığını belirtti. 'ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA RAĞMEN' Mimar Dikici de Albayraklar firmasının, SEKA arazisi üzerinde mülkiyet hakkı bulunmadığını söyledi yılında Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra iktidarın, 2014 yılındaki Soma faciasının ardından 6552 sayılı torba kanunun içine, üzerinden beş yıl geçmiş özelleştirmelerle ilgili mahkeme kararlarının uygulanmayacağına dair bir madde koyduğunu hatırlatarak, "Aslında fiili duruma uygun yasalar çıkarırken sürecin belki yasal görünmesini sağladı ama hukuki olmayan bir süreci sorguladı. Anayasa Mahkemesi, 3 Ekim 2014 tarihinde bunu da iptal etti, yani Albayraklar'a ait olduğu söyleyen araziyle ilgili yeni bir yasal düzenleme olmadığı için ve en son Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararı da düşünüldüğünde ve burasıyla ilgili bir kira kontratı da yapılmadığına göre şu anda ciddi bir boşluk var. Mülkiyet hakkı yok. Orada uygulama hakkın da yok ama buna rağmen firma, Altıeylül Belediyesi'ne yurtdışından getirilecek makinelerin fabrikalara sığmaması nedeniyle bir imar plan değişikliği için başvurdu. Belediye, bunu imar komisyonuna havale etti. Burada, termik santral ve enerji santralinden bahsetmeden, makineleri bahane ederek, yüksekliği serbest bırakan bir planın onaylanmasına neden oldular. Yüksekliğin serbest kalması halinde yapılan işlemlerin sınır içinde kalacağı, imar yönünden sorun olmayacağı gerçeği gündeme geldi." ifadelerini kullandı. Ardından köyde ÇED raporu toplantısı yapıldığı bilgisini veren Cengiz Dikici, şu bilgileri verdi: "Daha sonra ikinci bir ÇED başvurusu yapıldı ve onaylandı. Uygulamanın önü sepetler yerleştirilmeye başlandı. Kuşadası Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü İrem Şahin, belediye olarak geri dönüşüme özel bir önem verdiklerine dikkat çekerek vatandaşlardan ambalaj atıklarını ilçenin farklı noktalarında yer alan ilgili konteynerlere ve sepetlere atmalarını istedi. Yerleştirilmeye başlanan pet şişe sepetlerinin çevre temizliği ve geri dönüşüm için önemli bir adım olduğunu ifade eden Şahin "Pet şişe sepetlerimizin sahip oldukları özel tasarım ile vatandaşlarımızda çevre temizliği ve geri dönüşüm açısından bir farkındalık yaratabileceğini düşünüyoruz" dedi. Yöresel ürünleri tanıtım günleri cağ kebabı ikramıyla başladı Antalya'nın Manavgat ilçesinde 'yöresel ürünler tanıtım etkinlik günleri' Erzurum'un meşhur cağ kebabı ikramıyla başladı. Manavgat Cumhuriyet Meydanı'nda Manavgat Belediyesi öncülüğünde yapılan ve 10 gün sürecek olan yöresel ürünleri tanıtım etkinlik günler başladı. Etkinliğinin ilk gününde Gümüşhane, Kahramanmaraş, Erzurum, Trabzon, Gaziantep, Manisa, Hatay, Adana ve Mersin'den 9 firma kendi yörelerine ait ürünleri tanıtımını yaptı. Etkinliğin ilk gününde etkinliğe katılanlara Erzurumlu bir firma yörelerinin ünlü cağ kebabını ikram etti. Firma sahibi Sırrı Özçelik, cağ kebabını tanıtmak Sadece nefes almak istiyoruz Toplantıdan önce kısa bir konuşma yapan Oda Başkanı Yalçın, bazı çevrelerin yaptığı çıkışı ideolojik bulduğunu belirterek, "Akademik Odalar Birliği adına, halk sağlığı adına Paşaköy'deki bu tesise itiraz ederken birileri, çıkışımızın Gezi'den geldiğini, hattâ ideolojik bulduğunu söyledi. Ben bunu söyleyene şunu söyledim, evet çok ideolojik ama ideolojisi ne? Benim astım hastası bir çocuğum var ve ben nefes almasını istiyorum. Bu şehirde nefes alarak yaşamasını istiyorum. Benim ideolojim bu. Yaşam hakkından büyük ideoloji yoktur. Bu mücadelenin de zaferle sonuçlanacağını düşünüyorum." dedi. yasal olarak açılmış görülse de mülkiyet sorunundan yasal olarak ikinci bir dava açılması halinde bu işlem iptal edilebilinir. Burada ciddi soru işareti ise Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen işlemlerini sürdüren bir anlayışın, buradan ya da başka mahkemelerden alınacak bir karar için etik davranacağı düşünülemez ama yine de mücadele devam edecektir." 'YILLIK 3,5 MİLYON METREKÜP SU İHTİYACI VAR' Makine mühendisi Sinan Akıncı ise kömür yakarak enerji üretecek bu santralin, başta için Erzurum'dan Manavgat'a geldiklerini söyledi. Bu sene Erzurum'un ünlü cağ kebabını 25 ilde açtıkları stantta tanıttıklarını belirten Özçelik, "Bu tür tanıtım etkinlikleri Anadolu'- nun zenginlikleri gün yüzüne çıkarıyor. Erzurum'un değerlerini biz de bu etkinlikle Manavgat'a taşımak istedik. Bunu da ilk olarak damak lezzetimizle yapmak istedik. Cağ kebabımızı tanıtarak Manavgatlıların damak lezzetti notu vermesini istedik. Umarım beğenmişlerdir. Cağ kebabının özelliği etinin kuzu etinden olması. Burada Anadolu'nun harmanlanan güzelliklerini görüyoruz." diye konuştu. (CİHAN) toprak ve su olmak üzere çevreye büyük zarar vereceğini söyledi. Akıncı, "Termik santralde, su borulu kazan yataklarında, akışkan yataklı kazanlarda buhar üretilmek istenir. Buhar, borunun içinden geçen sudan elde edilir. Dolayısıyla ÇED raporunda, yıllık 3,5 milyon metreküp su ihtiyacı olduğu belirtilmektedir. Bu, Simav Çayı ve yetmediği zaman yer altı sularını kullanabileceği anlamına gelir ki bu su miktarı, Balıkesir ovası için gelecekte bir tehdittir. Kurulması düşünülen tesisin, bölgenin dengesini altüst edeceği aşikârdır. Kaldı ki bir önceki rapora göre kömür ihtiyacının değiştiği görülmüştür. Kurulum aşamasının bir trajikomik tarafı da ÇED raporunun hazırlanma şeklidir. ÇED raporu, ülkemizde üretim yapacak firma tarafından hazırlatılır ve ücreti de o firma tarafından verilir. İşte bu nedenlerden ÇED süreci sağlıklı değişmez. Kömür ihtiyacı sık sık oynanıp gerçekdışı şeylerin yazılmış olmasına neden olur. ÇED raporu bağımsız olmalıdır. Son olarak, teknoloji ona esir olmak değil, ona esir olmadan yaşamaktır. Kendimiz ve gelecek kuşak adına bilinçli olmalıyız." diye konuştu. Elektrik mühendisi Şenergin de genel bir değerlendirmede bulundu. ÇED raporu tamamlanmadan inşaata başlamasını talihsizlik olarak yorumlayan Şenergin, "Aslında yapılan yapı, kaçak bir yapı. Rapor geçen hafta onaylanmasına rağmen köydeki inşaatın yarısı tamamlanmış durumda. Aldığımız duyumlar doğruysa bu enerji kazanı, yurtdışına sipariş edilmiş durumda. Bu kazanda kömürün çevreye vereceği zararı bakanlığa sunup onaylatmanız gerekirken daha önce bu işin başladığını görmekteyiz. Asıl burada hukuksuzluk var. Bu da bize şunu gösteriyor, şirketin hiçbir hukuku dinlemeyeceği görülüyor." dedi. Toplantının son bölümünde, fotoğraflarla Paşaköy Mahallesi'ne yapılan enerji santralinin çevre ve insan sağlığına vereceği zararlar anlatıldı. (CİHAN) Geri dönüşüme özel tasarımlı pet şişe DOĞRUDAN BAKIŞ Mustafa ARSLAN musarslan1960@hotmail.com KAZADAN SONRA NE YAPTI? Mehmet Bey, arabasına binmiş Adana da Mavi Bulvar üzerinde seyir halindeydi. Kafası o gün yapacağı işlerle meşguldü. Trafik kurallarına riayet edilmesi gerektiğine inanan insanlardandı. Zira bu kurallar, uzun tecrübelerden sonra konulmuş evrensel kurallardı. İşin içerisinde can ve mal güvenliği vardı. Kul hakkı vardı. Milli servet vardı. Hatta kaç defa yollarda herhangi bir arabadan düşmüş eşyaları arabasını müsait bir yerde sağa çekerek toplamış ve yolun dışına atmıştı. Heyelan nedeniyle yollarda bulunan taşları kenarlara atmıştı. Bunu bir ibadet anlayışıyla yapıyordu. O sırada yoldan geçenler kornalarına basarak kendisine teşekkür ediyorlardı. Fakat bu işleri teşekkür beklemek için yapmıyordu. Zira Peygamber Efendimiz (sav) gelip geçenlere engel olan bir ağaç dalını kestiği için bir şahsın affa uğradığını anlatmıştı. Yine yoldan gelip geçenlere eziyet verecek engellerin temizlenmesini sadaka olarak değerlendirmişti. Bir anda tali yoldan gelen bir arabanın yola çıktığını gördü. Yıllardan beri araba sürmekten meydana gelen refleksle aniden frene bastı.( Melekeleri gelişmemiş frene, gaza, debriyaja basmayı, direksiyon çevirmeyi düşündükten sonra yapan kişiler şoför sayılmazlar ve bunların araba kullanması mahzurludur. Bütün organları hatta zihni bile hep yaptığı işle meşgul olmalıdır. Araba kullanırken cep telefonuyla konuşanlar kendilerini yaptıkları işe adapte edemediği için beklenmedik en ufak bir durumda bile kaza yaparlar. Araba kullanırken cep telefonuyla kullanmak yasaklanmıştır.) Ama hemen frene basması da kafi gelmedi. İki araba çarpışmıştı. Yapacak bir şey yoktu. Eskiler olanla ölene çare bulunmaz derlerdi. Hiç hesapta yokken olanlar olmuştu işte. Aslında o arabanın tali yoldan çıkacağını hesap etmemişti. Şoförün iyisi karşıdaki vasıtanın nasıl hareket edeceğini kestirendir. derler. Eğer o anda bu kadar fahiş bir hatayı yapacağına ihtimal verseydi-geçiş hakkı kendisinin olsa bile-arabasını yavaşlatır ve trafik kurallarını ihlal eden şahsa yol verir, sonra kendisi geçerdi. Zira yaşı olgunluk seviyesine gelmiş gençlik yıllarındaki düşünceleri çok değişmişti. Bir arkadaşının anlattığı bir hadise kafasına çok yatıyordu. Hayatının her safhasında bunu hatırından çıkarmamaya çalışıyordu. Arkadaşı Aydın Bey, iyi imkanlara sahip bir ailenin evladıydı. Ankara da İzmir caddesinde ticaretle uğraşıyordu. Biraz da iyi imkanların verdiği rahatlıkla hareket ediyordu. Bir gün 280 Mercedesine kurulmuş gidiyordu. Arabanın ön sağ koltuğunda da babası oturuyordu. Bir kavşağa yaklaşmışlardı. Kendilerine yeşil ışık yanıyordu. Aydın Bey ışığın yeşil yanmasından dolayı hak kendisinin diye frene basmadan kavşağa giriyordu. Yan taraftan da bir kamyon geliyordu. Ona kırmızı ışık yanmasına rağmen o da frene basmamış kavşağa doğru hızla ilerliyordu. Aydın Bey in babası oğluna dönerek: -Oğlum! Frene bas demişti. Aydın Bey in o zamanlar yaşı gençti. Kamyonu o da görmüştü. Fakat bazı şeyleri tam düşünemiyordu. Babasına doğru: -Baba! Işığa bak. Yeşil yanıyor. Biz haklıyız demişti. Babası oğluna şöyle bir baktı ve: -Frene bas oğlum! Kamyonun altına girdikten sonra haklı olarak ölmüş olursun, demişti. Arabalardan dumanlar yükseliyordu. Neyse ki her iki tarafta da sadece maddi hasar vardı. Buna da şükretti. Her ikisi de ölebilirlerdi; ama yine de bu olumsuz hadiseden dolayı üzülmüştü. Fakat hayır bildiğimiz işlerde şer; şer bildiğimiz işlerde hayır olabilir, diye düşünerek arabasının kapısını açtı ve aşağı indi. Diğer arabadan kendisinden daha genç bir şahıs inmişti. Delikanlı denecek yaştaki bu insan delikanlılığını gösterecek biçimde konuşmaya başladı: - Biraz dikkat etsen olmaz mıydı be adam? Mehmet Bey, en küçük bir zıtlaşmada kavga çıkacağını düşündü. En çok üzüldüğü konulardan birisi de bizim ülkemizde insanımızın belli bir olgunluk seviyesine gelmemesiydi. Arabasının koltuğunun altında sopa taşıyıp kavgaya hazır insanlar olduğundan bahsetmişlerdi. Televizyon ekranlarında bir kaza olduğu zaman birbirine giren, polislerin bile ayırmakta zorlandığı olaylar canlandı gözlerinin önünde. Geceleri hastaları, yaşlıları, çocukları düşünmeden klakson çalarak başkalarına rahatsızlık vermeyi önemsemeyen duyarsız kişilerin yaptıklarını gözünün önüne getirdi. İçtikleri kola şişelerini arabanın camından yollara zevk olsun diye savuranların nasıl insan olduklarını, maç kutlamalarında, düğünlerde havaya kurşunlar atarak başkalarının ölümüne sebep olan magandaların vahşiliklerini hatırladı. İki çocuğun kavgası yüzünden birbirine giren aileler arasında kanın nasıl gövdeyi götürdüğü zaman zaman gazetelerde okunan olaylardandı. Kendisine yakışmazdı. Başka birisiyle yaka paça olması olacak bir iş değildi. Tatlı dil yılanı değinden çıkarır. derler. Bu olayı en kolay şekilde atlatmanın yolu yumuşak olmaktan geçer. düşüncesiyle genç adama yaklaştı ve: -Kardeşim! Kimse kaza olmasını istemez. Ne yapalım olan oldu. Sen beni öldürsen veya ben seni öldürsem bu kazaya engel olma imkanımız var mı artık? dedi. Sonradan bir müzikholde çalıştığını öğrendiği genç adam durakladı. Aralarındaki konuşmalar tatlıya bağlandı. Emniyete haber verdiler. Genç adam, Mehmet Bey in arabası kaskolu olduğu için suçu kendisine yıkmayı teklif etti. Mehmet Bey, bunu kabul ettiği takdirde sigortanın özel bir şirkete ait olduğunu bunu kabul ettiği takdirde kul hakkının geçeceğini ve ahirette bunun hesabını vermekte zorlanacağını anlattı. Polisler geldi. Rapor tuttular. Genç adam tali yoldan çıktığı için sekizde sekiz hatalı bulundu. Her iki arabayı da yaptırma genç adama düştü. Mehmet Bey, bu kazayı da böyle atlattığı için şükretti. Eğer kendisi de genç adamın ilk davrandığı gibi davransaydı kim bilir ne olumsuz sonuçlar meydana gelecekti?

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DENİZLİ HABERLERİ 22 Ağustos 2015 Cumartesi Cihan ÜNAL ERKEN SEÇİMDE PAROLA; DOĞU DA GÜVENLİ SEÇİM Ülkemizde 7 Haziran seçimleri sonrası, sandıktan koalisyon çıkmıştı. Süren koalisyon görüşmeleri ne kadar olumluymuş gibi görünse de aslında erken seçime gidiyoruz diye bas bas bağırıyordu. CHP AK Parti koalisyon görüşmeleri olumsuz sonuçlanmış ve Ahmet Davutoğlu rotayı belirlemişti. Hedef; Erken Seçim Peki, erken seçim de yine aynı tablo ortaya çıkarsa? Türkiye 2015 den çok şey kaybetti, 2016 dan da kaybederse? Bunları yaşamamak için; Erken Seçimde Parola: DOĞU da GÜVEN- Lİ SEÇİM olmalıdır. Bir önceki Seçimlerde, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu halkları birtakım yasadışı örgütler tarafından tehdit edildiği ve zorla başka bir partiye oy bastırıldığı ve bu yüzden kişilerin özgür iradelerini kullanamadığı söz konusu olmuştur. Erken seçimin konuşulduğu günümüzde, terör o- layları aldı başını gidiyor. Şehirlerde tehdit ve zorbalık artmışken, olası erken seçimde Doğu da seçim tablosunun değişmesi düşünülemez. Onun içindir ki Erken Seçimde Parola: Doğu da Güvenli Seçim olmalıdır. Doğu daki seçimde köy, kasaba gibi yerlerdeki seçim ilçelere kaydırılmalıdır. Devlet köylerde oy kullanmak için gelecek olan vatandaşa güvenlik güçleri eşliğinde belirtilen yerde oy kullanmaya getirilip götürülmesi için çalışma başlatmalıdır. Doğu da kişilerin oy kullandığı sandıklar bellidir. Ve o sandıktan örgütün istediği parti çıkmadığı takdirde insanların tehdit edilme olasılığı yüksektir. Bunun için sandıklar olabildiğince düşürülmeli ve bu risk ortadan kaldırılmalıdır. Oylamanın yapılacağı yerde sandık başkanı vs. yanı sıra güvenlik güçlerine yer verilmelidir. Oylamanın yapılacağı salonlarda kesintisiz kamera kaydı yapılmalıdır. Güvenlik önlemleri elbette artırılabilir. Eğer ki güvenlik zafiyeti olur da Türkiye gene aynı seçim atmosferinde seçime girerse yeni bir koalisyon için hazır olmalıdır. Ülkemiz koalisyon sürecinde yeterince zaman kaybetmiştir. Ekonomimiz ve birçok alanda yerinde saymıştır. 13 yıllık hızlı büyüme sonrası iktidara belki de bir mesaj verilmiş olabilir. Emin olalım ki halkımız erken seçimlerde koalisyon sürecini göz önüne alıp bu zaman kaybını bir daha yaşamak istemeyip oyunu ona göre verecektir. Vesselam PAMUKKALE DEN KALE Mahallesi ne dev yatırım Pamukkale Belediyesi, üst yapı hamlesi kapsamında Kale Mahallesi ne dev bir yatırım götürdü. Kale Mahallesi nin girişinden merkeze kadar 2,5 kilometreyi bulan toplamda 30 bin metrekare sıcak asfalt, 10 bin metre bordür, 8 bin metrekare parke, 1200 metre yağmur suyu hattı döşendi. 1,5 milyon liralık dev yatırımla modern bir yapıya bürünen bölgede Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, sona gelinen çalışmaları yerinde inceledi. Pamukkale Belediyesi, başlattığı üst yapı hamlesinde önemli bir mesafe daha aldı. Pamukkale Belediyesi Başkanı Hüseyin Gürlesin in talimatıyla 30 mahallede 50 kilometreyi bulan ana arterde dev üst yapı hamlesi kapsamında Kale Mahallesi ne de yine dev bir yatırım gitti. Akhan Mahallesi nden başlanarak Kale Mahallesi nin merkezine kadar ulaşan İstiklal Caddesi, Pamukkale Belediyesi nin üst yapı yatırımıyla modern bir yapıya kavuştu. Bölgede büyük bir üst yapı değişimi sağlayan yatırım kapsamında cadde genişletilerek 8 metreden 15 metreye çıkarıldı. Yan yollarla birlikte toplamda 2,5 kilometre yani 30 bin metrekare sıcak asfalt, 10 metre bordür, 8 bin metrekare parke yatırımı olmak üzere 1200 metre de yağmur suyu hattı döşendi. 1,5 milyon liralık yatırımla kaldırımıyla, asfaltıyla üst yapı çalışmasında ise sona gelindi. Çalışmaları Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, yerinde inceledi. Vatandaşlar ise yıllardır istedikleri yola kavuşmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek Başkan Gürlesin e teşekkür etti. PAMUKKALE HERŞEYİ HAK EDİYOR Pamukkale İlçemizin birçok noktasında üst yapı çalışmalarının aralıksız sürdüğünü hatırlatan Başkan Gürlesin, Kale Mahallesi nde 1,5 milyon liralık yatırımla sona gelinen üst yapı yatırımının bölgeye hayırlı olmasını diledi. Bölgede yatırımla büyük bir değişim sağlandığını ve halkın yıllardır istediği üst yapıya kavuştuğunu vurgulayan Başkan Gürlesin, 68 mahallemizin her birine kimlik katmak için hizmet atağındayız. Görevimizin sorumluluğu ile yatırımları ulaştırarak, vatandaşlarımıza hak ettiği ortamı sunmak için aralıksız çalışıyoruz. Kale Mahallimizin yol isteğini biliyorduk. Dar olması, yolun ihtiyaca cevap verememesi nedeniyle, bu bölgeyi de yatırım kapsamımıza alarak kısa zamanda sona geldik. Akhan dan başladığımız bu yolumuz Kale Mahallemizin merkezine kadar ulaşıyor. 1,5 milyon liralık bir yatırımımız var. Ancak sonuçta halkımıza hizmet olunca rakamların önemi yok yıllık uzun ömrüyle sıcak asfaltımızla, kaldırımımızla, çevre düzenlememizle bölgeye yeni bir üst yapı hizmeti getirmenin hazzını yaşıyoruz. Bölgemize ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum dedi. HABER MERKEZİ 70 çocuk adam olacak Yaz aylarında çocuklarını sünnet ettirmek isteyen ailelerin Kale Devlet Hastanesi ne başvurması üzerine hastane yönetimi kolları sıvayarak harekete geçti. 70 çocuğun sünnet olma isteğiyle kayıt yaptırdığı Kale Devlet Hastanesi nde 3 gün sürecek sünnet organizasyonu düzenlendi. Organizasyonda çocuklar Kamu Hastaneleri Birliği tarafından görevlendirilen Üroloji Uzmanı tarafından sağlık koşullarına uygun olarak sünnet olurken, ekonomik durumu iyi olmayan 19 çocuğun sünnet kıyafetleri de Kale Kaymakamlığı tarafından tahsis edildi. Etkinliğin ilk gününde sünnet olan çocukları yerinde görmek ve ailelerin heyecanına ortak olmak adına Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uz. Dr. Berna Öztürk, İdari Hizmetler Başkanı Op. Dr. Muhammet Akçaoğlu ve Tıbbi Hizmetler Başkanı Op. Dr. İbrahim Ekiz ile birlikte Kale Devlet Hastanesi ne gitti. Kale Kaymakamı İhsan Ayrancı ve Kale Devlet Hastanesi Yönetiminin de hazır bulunduğu sünnet etkinliğinde konuşma yapan Uz. Dr. Berna Öztürk Sağlık Bakanlığı tarafından alınan karar gereği iki yıldır sünnetin sadece hekimler tarafından yapıldığını ve birlik olarak 2014 yılında 4 bin 783 çocuğun sünnetini yaptıklarını söyleyerek şöyle devam etti: Sünnet sağlık koşullarına uygun, hijyenik bir ortamda yapılması gereken bir işlemdir. Sünnet basit bir cerrahi işlem gibi görünse de gerekli koşullar sağlanmadığı takdirde ve uzman olmayan kişiler tarafından yapıldığında ciddi sorunlar doğurabilir. Bu tarz sorunlarla karşılaşmamak için Denizli DH de 7 Üroloji Uzmanı, 2 Çocuk Cerrahı, Servergazi DH de 5 Üroloji Uzmanı 1 Çocuk Cerrahı, Acıpayam, Çivril ve Tavas Devlet Hastanelerinde de birer Üroloji Uzmanları ile toplam 18 hekimimizle ayrıca üroloji ve çocuk cerrahı olmayan hastanelere de görevlendirme yaparak tatil boyunca sünnet işlemlerini gerçekleştiriyoruz yılında şimdiye kadar birliğimize bağlı hastanelerde 2 bin 733 çocuğun sünnet işlemini gerçekleştirdik dedi. Kale de sünnet etkinliğimiz geleneksel hale gelecek Kale de vatandaşlardan gelen talep üzerine kayıt aldıklarını ve geçici görevlendirme ile Kale Devlet Hastanesi ne Üroloji Uzmanı atayarak Kale deki aileleri mağdur etmediklerini açıklayan Uz. Dr. Berna Öztürk sünnet etkinliğinin bundan sonraki yıllarda geleneksel hale dönüşmesi için çalışacaklarını belirtti. Öztürk: Kale Devlet Hastanemiz ve Kale Kaymakamlığımızla birlikte hastanemizde sünnet işlemlerini bir organizasyon düzenleyerek gerçekleştirmek istedik. Kale de daha önceden Hastane Yönetimimizce yapılan bilgilendirmeyle şimdiye kadar yaklaşık 70 çocuğumuz sünnet olmak için hastanemize başvurdu. Başvuran çocukların gerekli kontrolleri yapılarak önümüzdeki 3 gün içinde gruplar halinde Üroloji Uzmanımız tarafından sünnetleri gerçekleştirilecek. Bu etkinlik için Sayın Kaymakamımıza, Hastane Yöneticilerimize ve sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyor, sünnet olan tüm çocuklarımız ve ailelerine hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum. Ve bir kez daha buradan sünnet olacak tüm çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde hekim kontrolünde sünnet olmak için birliğimize bağlı hastanelere beklediğimizi vurgulamak istiyorum dedi. HABER MERKEZİ Bilgi Evi ve Kurs Merkezi müracaatları Eylül'de başlıyor Denizli Büyükşehir Belediyesi Bilgi Evi ve Kurs Merkezlerinin Eğitim Öğretim yılı ön başvuru kayıt formları 1-7 Eylül 2015 tarihleri arası dağıtılacak. Bilgi Evi ve Kurs Merkezi ön başvuruları ise 7-14 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından ilk ve ortaokul çağındaki öğrencilerin geleceğe daha iyi hazırlanmalarını amaçlayarak, boş zamanlarını faydalı bir şekilde kullanmalarını sağlamak ve öğrencilerin ödevlerini yapmaları konusunda rehberlik yaparak başarı çıtasını artırmaya yardımcı olmak hedefiyle hizmete açılan Bilgi Evi ve Kurs Merkezileri Eğitim- Öğretim yılı müracaat ve ön başvurular Eylül ayında başlayacak. Bu kapsamda aileler 1-7 Eylül 2015 tarihleri arasında ikamet ettikleri mahallelere yakın olan Bilgi Evi ve Kurs Merkezi'ne müracaat ederek ön başvuru kayıt formu alabilecek. Kentin 10 ayrı bölgesinde hizmet verecek Bilgi Evi ve Kurs Merkezi ön başvuru kayıtları ise 7-14 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılacak. Ön başvuru kayıtlarının alınmasının ardından Bilgi Evi ve Kurs Merkezi'ne asıl kayıt yaptıracaklar için belirlenen tarihte kura çekimi yapılacak. Bilgi için aranacak telefon numaraları Bilgi Evi ve Kurs Merkezi'ne başvuracak ailelerin söz konusu tarihlere dikkat etmeleri istenirken, bilgi için şu telefon numaralarını arayabilecekleri belirtildi: "Atalar Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Aktepe Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Anafartalar Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Mehmet Akif Ersoy Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Fatih Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Gökpınar Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Karaman Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Sevindik Bilgi Evi ve Kurs Merkezi , Kayıhan Bilgi Evi ve Kurs Merkezi ve Yenişehir Bilgi Evi ve Kurs Merkezi " SAĞLIK MERKEZİ İNŞAATI TÜM HIZIYLA SÜRÜYOR Denizli Büyükşehir Belediyesi, Denizli Valiliği ve hayırsever Halil Çarkıt'ın işbirliği ile geçen nisan ayında protokolü imzalanan "Denizli Büyükşehir Belediyesi Halil Çarkıt Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi" inşası tüm hızıyla devam ediyor. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin Gültepe Mahallesi'nde tahsis ettiği arsa üzerine hayırsever Halil Çarkıt tarafından yapımına başlanan Denizli Büyükşehir Belediyesi Halil Çarkıt Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi'nin inşaat çalışmaları sürüyor. Geçen nisan ayında Denizli Büyükşehir Belediyesi, Denizli Valiliği ve hayırsever Halil Çarkıt tarafından imzalanan protokol sonrası yapımına başlanan Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi, Gültepe Mahallesi ile birlikte Mehmet Akif Ersoy, Gümüşçay ve Şirinevler bölgelerinin de ihtiyacına karşılık verecek. Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından projesi ve kontrolörlüğü yapılan inşaatın şu ana kadar betonarme imalatı tamamlanırken, duvar ve sıva imalatına başlanacağı ifade edildi. Çalışmaların aralıksız şekilde devam ettiği sağlık merkezinin yıl sonuna kadar tamamlanarak hizmete sunulmasının planlandığı bildirildi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli için güzel bir iş yaptıklarını belirterek, "Gültepe ve çevresindeki mahallelerimizde ihtiyaç olan sağlık merkezini karşılamak adına başlattığımız proje devam ediyor" dedi. Güç birliği Güzel bir projeye imza attıklarını ifade eden Başkan Zolan, "Hayırseverimiz, Büyükşehir Belediyemiz ve Valiliğimiz ile şehrimizin o bölgesindeki mahallelerin ihtiyacını güç birliği yaparak karşılamış olacağız. Hayırlı bir işe hep beraber imza attık. Projemize katkı koyan hayırseverimiz Halil Çarkıt Bey'e teşekkür ediyorum" diye konuştu. Büyükşehir Belediyesi'nin vatandaşların rahat ve huzuru için sadece alt ve üst yapı gibi fiziki yatırımları değil sağlık, eğitim, spor, kültür ve sanat alanlarında da yatırım yaptığını vurgulayan Başkan Zolan, şöyle konuştu: "Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak şehrimizin her noktasına bir çok alanda hizmet veriyoruz. Gayretimiz vatandaşlarımızın mutlu olmalarını sağlayıp, isteklerini yerine getirmek. Allah'ın izniyle bunu hep birlikte başaracak güçteyiz. Sağlık merkezimiz şimdiden Denizlimize hayırlı olsun." HABER MERKEZİ

10 17 Şubat 2013 Perşembe 22 Ağustos 2015 Cumartesi

11 Şubat 22 Ağustos Perşembe Cumartesi Sermaye akışlarını analiz konusunda uzmanlaşmış CrossBorder Capital'in Direktörü Howell, Sermaye ilginç bir şekilde Türkiye ye doğru akıyor. Geçtiğimiz 13 aylık dönemde yaklaşık 34 milyar dolarlık net sermaye girişi oldu. dedi AKTOB Başkanı Hacısüleyman,"Karar, turizmin yapılışı sırasında etkilenen 54 sektörü 15 gün daha canlı tutacak.lys ve TEOG nedeniyle aileler tatile çıkamamıştı, kararla sınav stresine girmiş ailelerin yaz tatiline çıkma fırsatı doğdu"şeklinde konuştu Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ilk ve ortaöğretim kurumlarının açılış tarihinin ertelenmesinin turizm ekonomisine ciddi canlılık getireceğini belirterek, "LYS ve TEOG nedeniyle aileler tatile çıkamamıştı, sınav stresine girmiş ailelerin çocuklarıyla yaz tatiline çıkma fırsatı doğdu" dedi.bakanlar Kurulu'nun dün aldığı kararla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların açılış tarihinin uzatılması, turizm sektörünü memnun etti.aa muhabirine açıklamalarda bulunan AKTOB Başkanı Yusuf Hacısüleyman, okulların açılış tarihinin ertelenmesini ilk olarak AKTOB'un dile getirdiğini, alınan karardan da son derece mutlu olduklarını bildirdi.kararın sadece turizm sektörünü etkilemediğini, turizmin yapılışı sırasında etkilenen 54 sektörü de ilgilendirdiğini i- fade eden Hacısüleyman, şu değerlendirmelerde bulundu:"bakanlar Kurulu'nun aldığı karar turizm ekonomisi için çok önemli bir karar. Turizmin yarattığı ekonominin canlı tutulması açısından önemli bir karar oldu. İlk ve ortaöğretim kurumlarının açılış tarihinin ertelenmesi turizm ekonomisine ciddi bir canlılık getirecek. Bu karar sadece konaklama sektörüyle ilgili bir karar değil. Turizm sektörünün yarattığı ivme ulaşımdan tarımsal üretime, tekstile kadar 54 sektörü 15 gün daha canlı tutacak.(aa) Memur sendikaları ile hükümet arasında 3 Ağustos'taki ilk toplantıyla başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde yasal pazarlık süreci yarın bitiyor Memur sendikaları ile hükümet arasında 3 Ağustos'taki ilk toplantıyla başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde yasal pazarlık süreci yarın bitiyor. Taraflar arasında yarın akşama kadar anlaşma sağlanamaması halinde, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye girecek ve en geç 31 Ağustos'a kadar yapılacak zam oranını belirleyecek.yaklaşık 3 milyon 200 bin kamu görevlisi ile 2 milyonu bulan memur emeklisinin yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği toplu sözleşme görüşmelerinde yasal süre yarın sona eriyor. 3 Ağustos'taki ilk toplantıyla başlayan 3. dönem toplu sözleşme süreci kapsamında, Kamu İşveren ile Kamu Görevlileri Sendikaları heyetleri genel talepleri görüşmek için dört kez bir araya gelmişti. Görüşmelerde yasal sürenin yarın sona erecek olması sebebiyle tarafların bir kez daha toplanması bekleniyor.üçüncü toplantıda, memurlara 2016'nın her iki yarısında 4+4, 2017'nin her iki yarısında ise 3+3 oranında artış ve enflasyon farkı öneren Kamu İşveren Heyeti, memur konfederasyonlarının tepkisi üzerine, dördüncü toplantıda bu teklifini 2016 yılı için 5+4, 2017'nin her iki yarısında ise 3+3 oranında artış ve enflasyon farkı olarak artırmıştı.hafta içinde hizmet kollarının taleplerinin görüşülmesiyle devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde yasal süre yarın sona erecek.(aa) SASAD Yönetim Kurulu Başkanı Kurt,"Yıllık 5 milyar dolar seviyelerine gelen sektör hacminin bu gelişiminde aslan payı yurtiçi projelerindedir ancak yurtiçi projelerinde hacimsel olarak bundan böyle büyük bir artış beklenmemelidir"dedi

12 Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, dolar kurundaki artışa ilişkin, "Bunun bizim iç politikamızla, iç siyasetimizle veya Merkez Bankamızla ilgisi yoktur. Son süreçte özellikle siyasi belirsizlik ortamında birilerinin de bir miktar ateşe körükle gitmesinin sebebiyle bu tür oynamalar var. Özellikle bu noktada döviz borcu olan ki özel sektörde ciddi bir miktar var, o kesimi, bizim o sanayicimiz ve işverenimizi ciddi anlamda etkilendiğinin farkındayız" dedi. MÜSİAD Başkanlar Kurulu toplantısı için Çorum'a gelen Olpak, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü'yü ziyaret etti.ziyarette, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Olpak, dolar kurunda son dönemde yaşanan artışla ilgili olarak kurdaki belirsizliğe dikkati çekti.huzur, güven ve istikrar kavramlarına işaret eden çeken Olpak, şöyle devam etti:"iş dünyası güven ve istikrar kavramını birlikte ister. Döviz kurunun nereye gittiğinden çok daha fazla bizi ilgilendiren belirsizliğidir. Nerede duracağını bilmek bizim açımızdan önceliklidir. Biz 5 Nisan 1994 kararlarında doların 16,5'tan 43,5'a bir günde çıktığını biliyoruz, çok canımız yandı ama tolere edebildik. (AA) İstanbul Umumi Servis Aracı İşletmeleri Esnaf Odası Başkanı Öztürk,"İstanbul da eğitim-öğretim yılında okul servisleri için uygulanacak ücretlere yüzde 10 zam talep ettik ancak UKOME kararıyla yüzde 5 zam yapıldı"dedi Ankara, İstanbul ve İzmir de eğitim öğretim yılı okul servislerinin zamlı ücretleri belli oldu.istanbul Umumi Servis Aracı İşletmeleri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul da eğitim-öğretim yılında okul servisleri için uygulanacak ücretlere yüzde 10 zam talep ettiklerini ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararıyla yüzde 5 zam yapıldığını ifade etti.geçen yıl aylık 151 lira olan 0-1 kilometre arası servis ücretinin bu yıl 160 liraya çıkarıldığını anlatan Öztürk, şöyle konuştu:" eğitim-öğretim döneminde aylık 165 lira olan 1-3 kilometre arası ücreti, bu yıl 175 liraya, 3-5 kilometre arası 180 liradan 190 liraya, 5-7 kilometre arası ücreti 185 liradan 195 liraya, 7-9 kilometre arası 195 liradan 205 liraya, 9-11 kilometre arası 235 liradan 245 liraya, kilometre arası 270 liradan 285 liraya, kilometre arası 290 liradan 305 liraya, kilometre arası 300 liradan 315 liraya, kilometre arası 325 liradan 340 liraya, kilometre arası 345 liradan 360 liraya, kilometre arası 365 liradan 380 liraya, kilometre arası 370 liradan 390 liraya yükseltildi. 25 kilometreyi aşan her kilometrede için ise geçen yıl aylık 3,20 lira olan ücret, bu yıl 3,36 liraya çıkarıldı."(aa) 22 Ağustos ubat Perşembe Cumartesi Ankara'da faaliyet gösteren bir elektronik firması, elektrik, su, doğalgaz sevkiyat sistemlerinin kontrolü ve güncel verilerin toplanması açısından hayati öneme sahip SCADA sistemleri ile uyumlu çalışan endüstriyel veri toplama cihazı geliştirdi Yozgat Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Özdemir,"Şeker pancarı ekimi yapılan ve ekim sonrasında nadasa bırakılan sulu tarım alanlarına alternatif olarak patates ekilmesine yönelik yaptığımız çalışmaların bugün amacına ulaştığını görüyoruz."şeklinde konuştu Ordu Valisi Balkanlıoğlu,"Karadeniz de bu tür ziyaretler karşılıklı arttıkça, iş adamları ziyaretlerine de dönüştükçe, zaman içerisinde Türkiye'den Gürcistan'a, Gürcistan'dan Türkiye'ye ticari ilişkiler daha da artacak ve yatırımlar olacaktır"dedi

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 YEREL EKONOMİ 1ubat 22 Ağustos 2013 Perşembe 2015 Cumartesi KRİZE RAĞMEN 201 ÜLKEYE İHRACAT! Belediye personeline iş sağlığı eğitimi Gaziemir Belediyesi çalışanlarına iş güvenliği uzmanları tarafından iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verildi, iş ortamında meydana gelebilecek kazalar ve korunma yöntemleri ele alındı. Gaziemir Belediyesi personeline iş güvenliği uzmanları tarafından iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimi verildi. Belediye meclis salonunda verilen eğitimde; işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı temin etmek, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltmak, çalışanları yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ile bu risklere karşı alınması gereken tedbirleri öğretmek ve iş sağlığı ve güvenliği bilinci oluşturarak uygun davranış kazandırmak gibi konu başlıkları ele alındı. Avrupa da birinci, dünyada üçüncü İş Güvenliği Uzmanı Melek Kübra Zıraman tarafından verilen eğitimde, iş hukuku, 6331 sayılı kanun, meslek hastalıkları, ergonomi eğitimi ve ekranlı araçlarda çalışma gibi konular anlatıldı. Çalışma ortamında insanların bilinçli ve dikkatli davranmalarıyla iş kazalarının önüne geçileceği vurgulandı. İş sağlığı ve güvenliğinden devlet, işveren ve işçinin sorumlu olduğunun altını çizen Zıraman çarpıcı rakamlar verdi. Zıraman, Türkiye nin yaşanan iş kazaları oranıyla Avrupa da birinci, dünyada üçüncü olduğunun altını çizdi. Zıraman ülkemizde her 3 dakikada bir iş kazası meydana geldiğini de aktararak iş sağlığı ve güvenliğinin altını çizdi. İş Güvenliği Uzmanı Melek Kübra Zıraman, personelin yoğun ilgi gösterdiği eğitimlerin iki ayda bir tekrarlanacağı, iş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda personelin bilinçlendirilmesiyle kazaların da en aza indirgeneceğinin altı çizildi. EGE VİTRİFİYE CERSAIE DE ADINDAN SÖZ ETTİRECEK Dünya nın en büyük seramik fuarı o- larak nitelendirilen CERSAIE Seramik Fuarı na katılacak olan Ege Vitrifiye yeni ürünleri ile iddialı. CERSAIE Fuarı na bu yıl 140 m2 lik bir stant ve dört yeni ürün ile katılım sağlayacak olan Ege Vitrifiye, ihracata yönelik ürün tasarımları ile göz doldurmayı hedefliyor. İhracat pazarları için tasarlanan serilerin, CERSAIE Fuarı nda alacağı yorumların firma adına çok önemli olduğunu belirten, Ege Vitrifiye Genel Müdürü Merter Savaş Orta-üst segment için geliştirdiğimiz iki serinin dizaynı, 2015 yılında çalışmaya başladığımız İtalyan tasarımcı Claudio Papa ya aittir. Kendisi ile çalışmalarımız devam ediyor. Unicera Fuarı na kadar portföyümüze birçok yeni modeller dâhil etmiş olacağız dedi. Fuarda sergileyecekleri bir başka yeniliğin de Orta-üst segmentte yer alacak Selge serisi olduğunu vurgulayan Savaş; ALIA serimizden sonra Ege Vitrifiye nin portföyündeki ikinci kanalsız model olacak. İnce çizgileri ile estetik, kalite ve fonksiyonelliği bir arada arayan, zor beğenenlerin tercihi olacağından eminiz diyerek sözlerini noktaladı. Ekonomik kriz ve Avro/dolar paritesindeki değişime rağmen Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri 2015 yılının geride kalan 7 ayında 201 ülkeye 6 milyar 80 milyon 196 bin dolar ihracat yapma başarısı gösterdi Dünya genelinde yaşanan ekonomik durgunluk, ithalattaki düşüş, siyasi ve ekonomik kriz ve Avro/dolar paritesindeki Türk ihracatçısının a- leyhine değişime rağmen Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri 2015 yılının geride kalan 7 ayında 201 ülkeye 6 milyar 80 milyon 196 bin dolar ihracat yapma başarısı gösterdi. Egeli ihracatçılar, 2014 yılının ilk 7 ayında 196 ülkeye ihracat yapmıştı. Egeli ihracatçılar, 201 ülkenin 74 tanesinde ise 2014 yılının aynı dönemine göre ihracatlarını arttırdı. Ege İhracatçı Birlikleri verilerinden yapılan derlemeye göre, Egeli ihracatçılar borçlarından kurtulma mücadelesi veren komşu Yunanistan dan, siyasi ilişkilerimizin zorlu bir süreçten geçtiği Mısır a, Japonya dan Meksika ya, Tayvan dan Kuveyt e, Güney Afrika dan Pakistan a kadar 74 ülkeye ihracatta kayda değer başarı yakaladılar. Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri, 01 Ocak 31 Temmuz 2014 döneminde Yunanistan a 63 milyon 171 bin dolar ihracat yaparken, 2015 yılında Yunanistan a yaptıkları ihracatı yüzde 26 arttırarak 79 milyon 841 bin dolara çıkardılar. Ege den Yunanistan a Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Betül Elmasoğlu, kadın girişimcilerin Türkiye nin yüz akı olduğunu söyledi. Türkiye deki işsizliğin ortadan kal-dırılması için girişimcilere i- htiyaç olduğunu açıklayan Elmasoğlu, özellikle kadın girişimcilerin artırılması için daha çok desteğe ihtiyaç olduğunu kaydetti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, TEPAV ve All- World Network işbirliğinde yapılan Türkiye nin en hızlı büyüyen şirketleri yarışmasında ödül alan Kadın girişimciler örnek EGİKAD Üyesi CTG Özel Ağız ve Diş Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Gülay Vural ı iş yerinde ziyaret eden Elmasoğlu, başarılı iş ihracatta aslan payını kimya sektörü aldı. Kimya sektörü Yunanistan a 2014 yılının Ocak Temmuz döneminde 17 milyon 247 bin dolar olan ihracatını, 2015 yılında yüzde 104 arttırarak 35 milyon 237 bin dolara çıkardı. Kimya sektörünü, 7 milyon 783 bin dolarlık ihracatla çelik sektörü, 5 milyon 148 bin dolar ile mobilya sektörü ve 4 milyon 525 bin dolar ile hububat sektörü takip etti. Güney Afrika ya ihracat yüzde 136 arttı Avrupa Birliği nde yaşanan ekonomik durgunluk sonrasında alternatif pazarlara yönelen Egeli ihracatçılar Güney Afrika da maden buldu yılının ilk 7 aylık döneminde Güney Afrika ya 22 milyon 6 bin dolarlık ihracat yapmışken, 2015 yılında yüzde 136 lık artışla 51 milyon 932 bin dolara ulaştı. Güney Afrika ya ihracatta en büyük artışı elektrik elektronik sektörü sağladı yılının Ocak Temmuz döneminde Güney Afrika ya 998 bin dolarlık elektrik ve elektronik ürünleri ihraç eden Egeli ihracatçılar, 2015 yılında yüzde 1964 lük rekor ihracat artışına imza attılar ve 20 milyon 606 bin dolar dövizi Türkiye ye kazandırdılar. Mobilya sektörü ise yüzde 425 lik ihracat artışı ile 10 milyon 114 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu iki sektörü, 4 milyon 729 bin dolarlık ihracatla çelik sektörü, 4 milyon 248 bin dolar ile madencilik sektörü ve 2 milyon 608 bin dolar ile tütün sektörü izledi. Egeli ihracatçıların 2015 yılında başarılı olduğu kritik ülkelerden bir diğeri ise Mısır oldu. Mısır ile Türkiye arasında siyasi ilişkiler istenen seviyeden uzakta iken, ihracatımız yüzde 24 artış göstererek 76 milyon 896 bin dolardan, 95 milyon 570 bin dolara çıktı. Mısır a ihracatta mobilya sektörü yüzde 138 lik ihracat artışıyla 29 milyon 753 bin dolara ulaştı ve lider sektör konumuna yükseldi. Kimya sektörü ihracatındaki yüzde 20 lik düşüşle 15 milyon 980 bin dolar ihracat yaptı ve ikinci sektör oldu. Çelik sektörü ise yüzde 109 luk sıçramayla 14 milyon 638 bin dolara yükseldi. kadını Vural ı başarısından dolayı kutladı. EGİKAD Üyesi Vural ın Türkiye nin en hızlı büyüyen şirketleri arasında yer almasının k- endilerini de çok mutlu ettiğini dile getiren Elmasoğlu, kadınların neler başarabilece-ğine de en güzel örnek olduğunu vurguladı. Körfez ülkelerinde kriz yok 2015 yılında Egeli ihracatçıların başarılı olduğu pazarların başında Körfez ülkeleri geldi. Birleşik Arap Emirlikleri ne yapılan ihracat yüzde 26 lık artışla 83 milyon 834 bin dolardan, 105 milyon 283 bin dolara geldi. BAE dışında diğer Körfez ülkeleri Kuveyt, Katar ve Umman a da Ege Bölgesi nden yapılan ihracat 2015 yılında artış gösterdi. Kuveyt e olan ihracat ise yüzde 63 lük yükselişle 19 milyon 633 bin dolar iken, 32 milyon 10 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Katar a yapılan ihracat yüzde 32 lik artışla 14 milyon 952 bin dolara, Umman a yapılan ihracat ise yüzde 17 lik artışla 7 milyon 861 bin dolara çıktı. Egeli ihracatçılar, Türkiye nin siyasi ilişkilerinin son yıllarda istenen seviyeden uzakta olan İsrail e de ihracatlarını arttırmayı başardılar yılının Ocak Temmuz döneminde İsrail e 135 milyon 247 bin dolarlık ihracat yapan Egeli ihracatçılar, 2015 yılında bu rakamı yüzde 5 geliştirerek 141 milyon 959 bin dolara çıkardılar. İsrail e ihracatta öne çıkan ise tütün, madencilik, kimya, su ürünleri ve hububat sektörleri oldu. Kadın girişimciler Türkiye nin yüz akı Daha fazla destek Dernek olarak kadınların iş dünyasında daha çok yer alması, girişimci kadın sayısının artması için mücadele ettiklerini anlatan Elmasoğlu, Türkiye de birçok kurum girişimciliğe destek oluyor. Bazı kurumlar kadın girişimciliğin artırılması için daha da fazla katkı sağlıyor. Ama yinede yetersiz. Kadınlara imkan verildiğinde neler başarıldığına çevremizde birçok örnek var. Bugün devlet başkanlarından küresel şirketlerin CEO larına ve bilim insanlarına kadar birçok başarılı kadını görüyoruz. Bu örneklerin daha da artması için kadına her a- landa pozitif ayrımcılık yapılmasında fayda var diye konuştu. bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. İstif edilmiş mal. Lüks otel. 2. Refik, yaren. Tellürün simgesi. 3. Rus Kazaklarda başkan. Yasaklama, yasak etme. 4. İtalya da bir kent. 5. Yarı memnunluk anlatan ünlem. Hamam böceği. 6. Yemek konulan, az derin, yayvan kap. Tarihi ve doğal güzellikleri nedeniyle koruma altına alınan yer. 7. Bir mevsim. Bir elektrotta eksi uç. 8. Rize ilinin bir ilçesi. Çocuk sahibi olmuş kadın. 9. Kekliğin boynundaki siyah halka. Fazla bön, aptal, enayi. 10. Kalite. Bir nota. 11. Fikir, düşünce. Lahza. 12. Tembel hayvan. Bere, çürük. Kiloamperin simgesi. 13. Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme gibi olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler. Başlıca içeceğimiz. 14. İstikbal, gelecek. Şekeri bol, taneleri büyük ve çekirdekli bir üzüm türü. 15. Çıplak, özgür, hür. Ziyan. 16. Bildirme yazısı, mesaj. Nikelin simgesi. 17. Rusçada evet. Yapım. İlaç, merhem. 18. Sarp geçit. Boşa çıkarma, rast getirememe. 19. Mihrace. Sodyumun simgesi. 20. Subayların hizmetlerinde bulanan er. Arjantin in plaka işareti. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Mutluluk. Ankara ilinin bir ilçesi. Yönetme, yönetim. 2. Türkiye Radyo Televizyon kurumunun kısaltması. Karagöz oynatan kimse. Sakatlık veya inme gibi nedenlerle yataktan kalkamayan kimse. 3. Telli balıkçıl. Türk müziğinde bir makam. Asalak bir böcek. Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran grubuna verilen ad. 4. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Japon intihar uçaklarına verilen ad. Fiyat, paha. Saygınlık, prestij. 5. Ağzın tavanı. Lale bahçesi. Köylü yardımlaşması. 6. Büyük korku, ürkü. Bir meyve. Dikkat çekme, ihtar, uyarı. Utanma, utanç duyma. 7. Pişirilerek hazırlanmış yemek. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesinin kısaltması. Akarsu yatağı, mecra. Sanık. 8. Bir örgütün etkin üyesi. Hint kadınlarının ulusal giysisi. Kalayın simgesi. 9. Tanrıtanımaz, dinsiz. Ton ve makam temeline bağlı kalmadan oluşturulan beste. Dantel veya nakış ipliği yumağı. Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. 10. Çam ağacından yapılmış su testisi. Başa kakma, serzeniş. Uzaklaşma.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Şubat Ağustos Perşembe Cumartesi Son yılların yükselişe geçen kalecilerinden Engin Kaya, Son Dakika Gazetesi ne keyifli açıklamalarda (2) bulundu ŞENOL GÜNEŞ GİBİ BİR KALECİ OLMAK İSTERDİM ÖZEL röportaj Son Dakika Gazetesi ni ziyaret eden ve sorularımıza içtenlikle yanıt veren İzmir in bilinen kalecilerinden Engin Kaya nın röportajının ikinci bölümü bugün sizlerle - İKİNCİ TAKIMIM ALTAY Dün bize Fenerbahçeli olduğunu ifade ettin. İkinci bir takımın var mı? Var. Altay Ama şunu da söyleyeyim, Galatasaray 2000 de kupayı aldığı zaman yaşadığım sevinci ve o süreçte yaşadığım heyecanı anlatamam Hatta İzmir Cumhuriyet Meydanı nda bayraklarla turlar attık. O derece - ŞENOL GÜNEŞ EFSANE DİR Sevdiğin kalecileri de açıklamıştın bize gerçi ama Var mı eskilerden örnek aldığın başka isim? Şenol Güneş var Güneş in zaten kalitesi ortada, hem kaleci hem de teknik direktör olarak. Ancak çok iyi kaleci olduğunu biliyorum ve örnek alıyorum. Maden işçilerinin eldivenleriyle kalecilik yapması bize her şartta en iyi olmanın mümkün olduğunu gösterdi. Kesinlikle öyle bir kaleci olmak isterdim. - OLMAMASI GEREKEN BİR FOTOĞRAFTI Engin, Karşıyaka Basketbol maçında bir fotoğraf hikâyesi var. Nedir o hikâyenin aslı? Senden dinleyelim Olmaması gereken bir resimdi. Bizde iki tane kiralık oynayan Karşıyaka nın oyuncusu vardı. Atmosfer müthiş filan dedi. Biz de gidelim dedik. Bütün takım arkadaşlarımızla birlikte gidecektik. Amaç, takımca etkinlik yapmak... Lig de aradaydı. Sonra sahada tanıdık bir abi bize fotoğraf çekmek istedi. Bize şöyle şöyle işaretler yapın dedi. Hepimiz bişeyler filan yaptık. Kimisi okey işareti yaptı, kimisi zafer işareti yaptı filan. Bu arada biz o abinin samimiyetine güvendik. Kendi aramızda fotoğraf çekiliyoruz sanıyoruz. Daha eve gitmeden gündeme oturmuşuz. - GÜVENDİĞİMİZ BİR GAZETECİNİN SENARYOSUNUN KURBANI OLDUK Yani bir gazetecinin senaryosunun kurbanı oldunuz Aynen öyle. Zaten birkaç gün önce böyle problemler yaşamışız. Bir daha neden öyle şeyler yapalım ki? Bu konudaki ilk ve son açıklamamı yapmış olayım. Çünkü insanlar ne dese haklı. İnandıramazsın insanları Sıcağı sıcağına hem de Adam yapmasaydın diyebilir - BAZEN İNSANLARA ANLATAMIYORSUN Doğru O gün telefonumun şarjı da bitmişti Eve gittim, taktım şarja Açtım, her tarafta ben Olay kaleci yine rahat durmadı filan gibi haberler İnsanlara anlatamıyorsun niyetini veya gerçeği Bu da insanı rahatsız ediyor. - OLAY KALECİ DEĞİLİM Olay kaleci misin gerçekten? (Gülüyor) Değilim Arkadaşımla aramdaki muhabbet var mesela Galatasaray Arsenal maçı öncesinde. Herkesin arkadaşıyla konuştuğu şeyleri ben de arkadaşımla konuştum. Birbirimizle esprili atışmalar yaptık. Twitter ımda çok fazla takipçi yok. Benim tanıdıklarım ve beni tanıyanlar Nereden bilebilirsin ki, bunun gündem olacağını İnanamıyorsun. Çünkü twitterda olanlar zaten benim arkadaşlarım, eşim dostum. Arkadaşımla Arsenal maçı üzerinden iddiaya girdik. Yenemezsiniz dedim. Hatta fark bile yiyebilirsiniz, Arsenal çok iyi dedim. Nitekim gollü bir maç oldu. Ben maçı izlemedim. Çocuk geldi odaya, abi müneccim misin, dedi. Ne oldu, dedim. Maç farklı bitti dedi. Dedim şimdi twitterda paylaşıyorum seni. Dedi, abi, beni etiketleme Fenerbahçeli arkadaşlarım benle uğraşır. Ben de onu etiketlemeden twit attım. Sonra isteyen istediği yere çekti. - SAKAT SAKAT MÜCADELE ETTİM Sakat sakat bir maçta oynamıştın diye hatırlıyorum Evet Deplasman maçlarında uzun süre oynamamıştım. Sonra bir hoca değişikliği oldu. Hoca bana şans verdi. Maçın 10 uncu dakikasında sakatlandım. Ağrı bayağı şiddetliydi. Ben hayatımda hiçbir maçtan çıkmamıştım sakat olarak. O gün çıkmam gerektiğini hissettim. Sonra takımdaki arkadaşlar, hani çok erken bir hamlemiz eksilecek tarzında, bir şeyler söyledi. Hani ben de stratejiyi bozmamak adına, hocaların bütün planları değişmesin diye, takımımızı düşünerek, devre arasında bir bandajla bir iğneyle bir buz tedavisiyle öyle sakat sakat devam ettim yani. - AYAKTA KALAN TEK KİŞİ BENDİM Hatırladığım kadarıyla o sakat halinle bir de penaltı kurtarmıştın Evet. İkinci yarının başında penaltı kurtardım. Hem de o gün, abartmış olmayayım ama ayakta kalan tek kişi bendim. Maçı sonuçta kaybettik ama sakat sakat mücadele ettim. Bunu ön plana çıkarmak ne kadar doğru, bilmiyorum Oynamayabilirsin, çıkabilirsin, diyebilirlerdi ama ben burada takımımı düşünerek oynadım. Sakatlığım o kadar ciddiydi ki, o maçtan sonra sakatlığımdan dolayı takımdan oldukça uzun bir süre uzak kalmıştım. - GÖZTEPE VE KARŞIYA- KA EL ELE SÜPER LİGE ÇI- KAR İNŞALLAH Göztepe Karşıyaka derbisi hakkında ne düşünüyorsun? İzmirli bir futbolcu olarak Merakla bekliyorum. Zaten dünya rekorumuz var bizim, Dünya da en fazla seyirci rekoru İki takımın da müthiş taraftarı var. İzmir in iki güzide takımı Bazen taraftar olayları oluyor ama inşallah artık olmayacak. İki takım da inşallah el ele süper lige çıkar. Çünkü kaliteli futbol oynuyorlar. - AYNI AUTU, 4 DEFA KULLANDIM İlginç bir anın var mı sahada? Ya bi maçta aynı autu, üç dört defa kullandığımı hatırlıyorum, rüzgârdan Vuruyorum, top geri geliyor. Çok şiddetli rüzgâr vardı. Tekrar ediliyordu vuruş - EŞİMLE SURVİVOR HASTA- SIYIZ Eşinle izlediğiniz ortak bir program var mı? Survivor un hastasıyız. İzlerken evde Survivor u yaşıyoruz. Nasıl yapamazsın onu filan diyoruz Eşimle genelde aynı kişiyi tutuyorduk. Ama müthiş heyecanlıydı. Teklif gelse, Survivor a gitmek isterim kesinlikle. Müthiş zor ve bir o kadar da zevkli

15 SAYFA 16 Yaşar Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan İçöz, Türkiye nin en çok turist çeken altıncı ülke olmayı başarsa da WEF tarafından bu yıl açıklanan ve ülkelerin turizm performanslarını ortaya koyan 2015 Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi ne göre ancak 44. sırada yer alabildiğini hatırlattı. Geçen yıla göre ülkeyi ziyaret eden yabancı sayısında yüzde 2,25 lik azalış olduğunu da belirten İçöz, turizmde önlem alınması gereken konulara dikkat çekti DÜŞÜK SKORLAR TABLOSU WEF'in 141 ülke arasında hazırladığı 2015 yılı endeksine göre Türkiye turizm gelirlerinde 12., ulaşım, çevre ve güvenlik gibi konuları içeren turizm performansında ise 44. sırada yer alabildi. Dünyada en çok turist çeken ülkelerin başında gelen Fransa ve İspanya nın aksine Türkiye nin, çevresel sürdürülebilirlikle doğal kaynakları koruma, güvenlik ve emniyet gibi konularda en düşük skora sahip ülkeler arasında yer aldığını belirten İçöz, 141 ülke arasında hazırlanan Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi nde güvenlik ve emniyet, sağlık ve hijyen, bilgi ve iletişim teknolojilerine hazır olma, çevresel sürdürülebilirlik, havayolu ulaşımı altyapısı, yer ve liman altyapısı, doğal kaynaklar gibi kriterler yer almakta aak Türkiye nin 141 ülke sıralamasındaki yeri ne yazık ki 44 oldu. Prof. Dr. İçöz: Turizmde tedbir zamanı Ülkeye gelen turist sayısı ve turizm gelirlerimize göre 44. sırada yer almak, sektörün ciddi bir şekilde yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. dedi. ZİYARETÇİ SAYILARI DÜŞÜYOR Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 2015 Haziran ayında ülkeyi ziyaret eden yabancı sayısında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,89, Ocak-Haziran döneminde ise yine geçen yılın rakamlarına göre yüzde 2,25 lik azalış olduğunu belirten Prof. Dr. İçöz, 2015 Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi nde de yer alan Türkiye nin turizmdeki eksilerine değindi: Türkiye nin turizmde rekabet gücü faktörleri, ilk beş sırada yer alan İspanya, Fransa, ABD gibi ülkelerin skorlarından oldukça düşük. Çevresel sürdürülebilirlikle doğal kaynakları koruma, güvenlik ve emniyet gibi konularda en düşük skorlara sahip Türkiye de yüzey ulaşımının önemli ölçüde karayoluna dayalı olması, demiryollarının uzun yıllar ihmal edilmiş olması, liman hizmetlerinin de son derece sınırlı bölgelerde verilebiliyor olması, ülkeyi ziyaret etmek isteyen turistler için önemli bir negatif izlenim yaratmakta. Ülkemizde son yıllarda değişik amaçlarla yeşil alanların yok edilmesi ve vatandaşlarda da çevre koruma bilincinin yeteri kadar gelişmemiş olması ise doğal kaynakların korunmasında düşük skora sahip olmamıza y- ol açmakta. Diğer taraftan ülkemizde son derece önemli bir turizm destinasyonu olan E- fes antik kenti bile 2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi ne girmiştir. Türkiye nin bu alandaki kültür mirası 15 adettir ancak rakiplerimizde bu rakamlar çok daha yüksek. Örneğin Fransa da 32, Almanya da 33, İspanya da 43, İtalya da 41 adet. 'ARTILARIMIZ UMUT VERİCİ' Türkiye nin turizmdeki artılarına da değinen Orhan İçöz, Türkiye nin Turizmde Rekabet Gücü Endeksi sıralamasında, u- mut verici olumlu faktörler de mevcut. Bu faktörler arasında en yüksek skorlar 7 üzerinden 5,41 ile sağlık ve hijyen, 5,04 ile turizm hizmetleri altyapısı, 4,66 ile havayolu ulaşımı altyapısı ve 4,54 ile işletme ve iş çevresinden oluşmaktadır. Havayolu u- laşımı altyapısı kategorisindeki bu skor, ülkeyi 141 ülke arasında 16. sıraya getirmiştir. Diğer bir deyimle Türkiye, havayolu ulaşımında dünyadaki ilk 16 ülke arasındadır. dedi. 'NELER YAPILMALI?' Türkiye nin uzun yıllar boyunca turizm sektörüne yaptığı yatırımlar sayesinde dünyada en çok turist ağırlayan altıncı ülke olmayı başardığını ancak turizm gelirlerinde 12. sırada kaldığını belirten İçöz, Ülkemize gelen ziyaretçi sayısına baktığınız zaman son derece önemli bir konumda olduğumuz görülmekte ancak niteliksel değerlere bakıldığı zaman aynı başarıyı görmek ne yazık ki pek mümkün değil, çünkü ziyaretçi profilinin orta ve alt gelir düzeyine sahip kişilerden oluşması ve ortalama harcamalarının 750 dolar civarında dolaşması, bir anlamda turizmde de orta gelir tuzağı görüntüsü vermekte. Bundan sonra Türkiye nin turizm yöneticilerine düşen göre,v söz konusu raporda belirtilen rekabet unsurlarının ayrıntılı değerlendirmesini yaparak, özellikle zafiyet gösteren ve düşük skorları olan doğal, kültürel çevrenin daha dikkatli korunması ve zenginleştirilmesi, ulaşım altyapısının geliştirilmesi, uluslararası açıklık konusunda şeffaflık sağlanması gibi konularda ilerlemeler sağlamak olmalıdır. bilgisini verdi. (CİHAN) Türkiye nin fuarcılık çınarı İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), 28 Ağustos Cuma günü 84. kez kapılarını açıyor. Bu yıl "eğitim teması" ile açılan İEF'yi 2016 yılında farklı bir boyuta taşımak için, uluslararası düzeyde iddiası olan gençlerin katılacağı "tasarım ödülleriyle" desteklenecek uluslararası bir Gençlik Festivali düzenlenecek 22 Ağustos 2015 Cumartesi İEF'ye " gençlik aşısı " İEF'nin geleceğine gençlerle birlikte yürümeye karar verdiklerini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, önümüzdeki yıl fuarın gençlik şölenine ve gençlik buluşmasına ev sahipliği yapacağını söyledi. Türkiye nin ilk ve en eski fuar organizasyonu olan İzmir Enternasyonal Fuarı Köklü geçmiş, aydınlık gelecek" sloganıyla 84. kez dünyaya merhaba diyecek. 28 Ağustos-6 Eylül tarihleri arasında açık kalacak İEF öncesinde bir basın toplantısı düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Enternasyonel Fuarı'nın hem geçmiş hem de gelecek olduğunu belirtti. İEF'nin sadece ekonomi, sanat, sanayi ve teknolojiyi İzmir'de buluşturmadığını; bunun yanında barış, demokrasi ve insan haklarını da ön plana çıkardığını vurgulayan Başkan Kocaoğlu, "İEF sadece ekonomi değil aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin alabildiğine yaşandığı bir organizasyon. Dijital devrimle birlikte artık ülkelerin, firmaların dünyaya buluşmasında, küresel dünyaya açılmasında fuarcılığın dışında birçok seçenekleri de var ama İEF gelişmesini sürdürüyor, sürdürecek. Günümüzde fuarcılık sektörel fuarlara, sektör altı niş fuarlara doğru kayıyor. Biz de Kültürpark'taki fuar binalarımızda 30 civarında fuar yapıyorduk ama İzmir fuarcılığını büyütmek için Fuar İzmir'i gerçekleştirdik" diye konuştu. Yarışma yapılacak İEF'yi ayrı bir farklı bir boyuta taşımak istediklerini ve bu amaçla 2016 yılından itibaren uluslararası bir tasarım yarışması yapacaklarını dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "2009 yılında yaptığımız Kültür Sanat Çalıştayı'ndan sonra, İEF'nin ve Kültürpark'ın nereye evrileceği konusunu da ele aldık. Tasarım ve i- novasyon kenti olma hedefinde çıktığımız yolda İEF'ye de bu doğrultuda bir yönlendirme yapmaya karar verdik. Dijital devrimle birlikte enformasyon teknolojilerindeki gelişmeler 'küresel bir dünya' ortaya çıkardı. Bu değişim sürecine adapte olabilmek için, gelecek yıldan itibaren İEF''ye yeni bir içerik kazandırmak istiyoruz. Uluslararası düzeydeki tasarım iddiası olan gençlerin katılacağı tasarım ödülleriyle desteklenecek uluslararası bir gençlik festivali yapmak istiyoruz. Fuarımızı bir gençlik şölenine, gençlik buluşmasına dönüştüreceğiz. Yani geleceğe gençlerle birlikte yürümeye özen göstereceğiz yılında katılımcı bir yönetim anlayışıyla birlikte tartışarak birçok projeyi hayata geçireceğiz. Sürekli bir yenilenme ve devinim içerisinde rağbet gören fuarlarımızı büyüteceğiz. İEF de sürekli hareket kazanan bir fuar olacak. Hep birlikte İzmir fuarcılığını ve özellikle İEF'yi yeni bir boyut, yeni bir gelişme ve yol haritasıyla 2016 yılından itibaren tüm dünyada daha çok ses getiren düzeye, İzmirli hemşehrilerimizle birlikte taşımaya çalışacağız. Ülkenin kurtuluşu ve kuruluşunda çok önemli bir yeri olan fuarımıza, tüm İzmirli hemşehrilerimi, ülke vatandaşlarımızı katılmaya, bu coşkuyu paylaşmaya, gençlerimizi de gençlik festivallerine davet ediyorum. Fuarın başarılı geçmesini diliyorum" Ana tema eğitim Geçtiğimiz yıl "lojistik" olan fuarın temasını bu yıl "eğitim" olarak belirlediklerini, böylelikle İzmir'in eğitim kenti olmasına katkı sağlayacaklarını söyleyen Başkan Kocaoğlu, bu yüzden eğitim konusunda sıçrama yapmış il olan Eskişehir'i onur konuğu kent olarak davet ettiklerini belirtti. Doğalgaz üretimi konusunda dünya dördüncüsü olan Türkmenistan'ın bu yıl fuarın partner ülkesi olacağını söyleyen Başkan Kocaoğlu, 84. İEF'ye ilişkin şu bilgileri paylaştı: "İlk kez bu yıl ana arterlerde 9 Eylül- Basmane Kapısı ile 26 Ağustos- Lozan Kapısı ziyaretçilere ve etkinleğe ayrılacak. Buralara s- tant, alışveriş üniteleri kurulmayacak. Müzik dinletileri, dans gösterise ve çeşitli sürprizler düzenlenerek vatanraşların nefes alacağı arterler olacak. Kitap, sağlık ve sanat sokağında etkinliklerimiz devam edcecek. Yaz sineması ve sokak şenlikleri yer alacak. Bu yıl 100. yılını kutlayan, Ege insanın 100 yıl önce yarattığı ve bugünlere taşıdığı Tariş'in etkinlikleri yer alacak. Fuarımızın uluslararası boyutu 5 gün sürecek. Diğer hollerimizdeki ve fuardaki etkinlikler 10 gün devam edecek. Fuara 14 bakan, ikisi baskan yardımcısı olmak üzere 100'ün üzerinde protokol ziyaretçisi bekliyoruz. İEF'nin istihdama katkısı çok yoğun. 10 günlük fuar süresince 921 geçici personel görev yapacak". Konserler iptal olmayacak Basın toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Başkan Kocaoğlu, "İEF'deki konserler iptal edilecek mi?" sorusuna ise, "Ülkemizin yaşadığı bu süreçte düzenlediğimiz konserlerin birçoğunu iptal ettik. Ancak İEF'nin u- luslararası boyutu var. Bu fuar 2. Dünya Savaşı'nda karartma günlerinde mum ışığı ile yapılmış. Bu özelliğinden dolayı Kültürpark'taki etkinlikleri iptal etmeyi düşünmüyoruz" yanıtını verdi. Basmane çevresinde Suriyeli vatandaşların fuar süresince bir sıkıntı yaratıp yaratmayacığı yönündeki bir soruyla ilgili de, "Bu konuda Sayın Vali'mizle görüşüyoruz. Gerekli tedbirler alınarak fuar süresince bir problem yaşanmaması için hem İzmir Valiliği hem İzmir Emniyeti hem İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak elimizden geleni yapmaya hazırız" dedi. Üzüm Bağı nın ilk fideleri yeşeriyor Buca nın sembolü topraklarına geri döndü. Buca Belediyesi nin ilçenin en önemli değerlerinden biri olan üzümü ait olduğu topraklarla buluşturmak için hayata geçirdiği Üzüm Bağı nın ilk fideleri yeşermeye başladı. İlçenin en önemli sembollerinden biri olan üzümün ilk fideleri Buca nın bereketli toprakları ile buluştuğu Haziran ayından bu yana hızlı bir gelişim gösterdi. Kaynaklar bölgesinde 10 dönümlük alanı kapsayan ve Haziran ayında dikilen Üzüm Bağı nın ilk fidelerinin en geç Kasım ayına kadar meyvelerini vermesi bekleniyor. Başlangıç olarak bin 100 tane dikilen fidelerin sayısının bin 700 e çıkarılması hedefleniyor. Buca'nın kaybolan değerlerini yeniden kentle buluşturmak amacıyla Buca Belediyesi tarafından hayata geçirilen "Üzüm Bağı"nın ilk fideleri kısa zamanda fidan oldu, meyve vermeye hazırlanıyor. Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina nın üzüm üretimini canlandırmak için geçtiğimiz Haziran ayında hemşerileri ile birlikte diktiği üzüm fidelerinin Kasım ayına kadar mahsullerini vermesi bekleniyor. Kaynaklar bölgesinde yaklaşık 10 dönümlük alana kurulan Üzüm Bağı nda 6 çeşit üzüm yetiştirilecek. Şu ana kadar 10 dönümlük arazi üzerine bin 100 adet fide diktiklerini söyleyen Buca Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürü Deniz İlhan, fidelerin gelişiminin umduklarından çok daha iyi gittiğini söyledi. Buca nın üzüm çeşitlerini hem Buca ya hem de üreticilere kazandırmış olacaklarını vurgulayan İlhan, 3 sene sonunda tam randımanlı ürün almaya başlayacaklarını belirtti. 6 ÇEŞİT ÜZÜM YETİŞECEK Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi nin de destek verdiği proje kapsamında Buca nın Kaynaklar Mahallesi ndeki yaklaşık 13 dönüm arazi kullanılacak. Buca nın kaybolan değerlerini yeniden kazandırmak amacıyla hazırlanan Üzüm Bağı nın 2 bin 720 metrekaresi bağ evi, bağ müzesi ile otopark, 10 bin metrekaresi ise fidanlık olacak. Fidanların bulunduğu alanın bin 500 metrekarelik bölümünde Ege Bölgesi nde yetişen çeşitlerden Mevlana Karası, Pembe Gemre, Osmanca ve Kozak Siyahı, 8 bin 500 metrekarelik bölümde de Buca Rezakisi ile Sultaniye çeşitleri yetiştirilecek. Buca Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösterecek olan Üzüm Bağı nda yetişen üzümler sofralık, kurutmalık ve şaraplık olarak değerlendirilecek. Ürünler ayrıca pekmez, pestil, köfter, sucuk ve ezme olarak da kullanılabilecek. Bornova Belediyesi nden çiftçilere önemli destek Bornova Belediyesi nin, ilçe sınırları içerisinde tarımsal üretimi desteklemek ve geliştirmek amacıyla kurduğu Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü, bitkisel üretim yapan çiftçilere Ücretsiz Toprak Analizi imkanı sağlıyor. İlk kez 1 ay önce başlatılan uygulama İzmir Büyükşehir Belediyesi nin desteği ile yapılıyor. Bornova Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü, yeni başlattığı uygulama ile bitkisel üretim yapan çiftçilere destek oluyor. Duyurular ve düzenlenen toplantılarla köy muhtarlıkları ve köy kahvelerini gezen yetkililer, çiftçilere Ücretsiz Toprak Analizi imkanı sağlıyor. Yapılan analize göre yetiştirilecek ürünlerin toprağa uygunluğu belirlenip verimliliğin artması sağlanıyor. Yerinde teslim alınıyor Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü tarafından konu ile ilgili alanlarda yapılan çalışmalar neticesinde, kırsal kesimlerde yaşayan, topraklarını analiz ettirmekte güçlük çeken ve kente ulaştırmakta zorluk yaşayıp ekonomik nedenlerden ötürü analiz yaptıramayan üreticilerin toprak örnekleri yerinde teslim alınıyor. Örnekler, İzmir Büyükşehir Belediyesi nin laboratuvarlarında analiz ettiriliyor ve sonuçlar önerilerle birlikte muhtarlar aracılığıyla çitçilere ulaştırılıyor. Özel kuruluşlarda yaptırılan analizlerin çiftçiye maliyeti ise TL arası olduğu belirtildi. Toprak Analizi ile toprağın reçetesini çıkardıklarını belirtti. Tramvay yapboza döndü İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Bilal Doğan, Üçkuyular Konak arasında devam eden tramvay projesinde yaşanan karmaşayı eleştirerek Başkan Kocaoğlu na, Ne yapılacaksa, nasıl yapılacaksa yolu izi belirlenip ivedilikle tamamlansın. Bitmeyen projeleri yapboza çevirerek İzmirli hemşehrilerimizin zamanını boşa harcamayın diyerek seslendi. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Bilal Doğan, Büyükşehir Belediyesi tarafından Üçkuyular Konak ve Mavişehir Karşıyaka arasında yapımı devam e- den tramvay hatlarının güzergâhlarının sürekli değiştiğini, durumun projeleri çıkmaza soktuğunu savundu. İlk olarak Mustafa Kemal Sahil Bulvarından geçeceği açıklanan Üçkuyular Konak Tramvay Projesinin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından üretilen bahanelerle güzergahının değiştiğine dikkat çeken Doğan, Aziz Kocaoğlu ve bürokratları bir projede daha sınıfta kaldılar. Üçkuyular Konak arasında yapılacak tramvay hattında Büyükşehir Belediyesi altyapı, maliyet artışı, trafik gibi sorunları öne sürerek iki alternatif güzergah hazırladı. Sayın Kocaoğlu projeyi, Mustafa Kemal Sahil Bulvarında bulunan alternatif güzergahlardan hangisine yapacağına bir türlü karar veremiyor diye konuştu. Planlanan yeni hat taşıt trafiğiyle birlikte hareket edecek hale geldi Büyükşehir Belediyesinin Mustafa Kemal Sahil Bulvarında ihale sonrası vatandaşlardan gelen öneriler ve tramvayın yeşil alandan geçmesi, otoparkların sayısının azalacağı gerekçeleriyle Mithatpaşa Caddesi ne kaydırılmasının planladığına dikkat çekti.