T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Kliniği Klinik Şefi: Uzm. Dr.
|
|
- Melek Erkin
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Kliniği Klinik Şefi: Uzm. Dr. Müferet ERGÜVEN AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ OLGULARINDA GEN MUTASYONLARI VE HASTALIK AĞIRLIK SKORLAMASI İLİŞKİSİ; KOLŞİSİN TEDAVİSİNİN KAN B12 VİTAMİNİ DÜZEYLERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Uzmanlık Tezi Dr. Sare Gülfem ÖZLÜ İSTANBUL
2 ÖNSÖZ Hastanemizdeki çalışmalarımızda bize huzurlu bir ortam sağlayan Başhekimimiz Sayın Doç. Dr. Rafet YİĞİTBAŞI na, Uzmanlık eğitimim boyunca her türlü bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım, azmini ve insancıl yaklaşımını daima kendime örnek aldığım ve alacağım değerli hocam Sayın Dr.Müferet ERGÜVEN e; Kliniğimiz Başhekim yardımcısı Sayın Dr.Asım YÖRÜK e; Kliniğimiz Şef yardımcısı Sayın Dr. Olcay YASA ya, Uzmanlık eğitimim süresince yardımlarını esirgemeyen klinik bilgi ve tecrübeleri ile bizi yönlendiren uzmanlarıma, birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyduğum sevgili asistan arkadaşlarıma, çok değerli hemşire ve personelimize Sahip olduğum tüm güzelliklerin mimarı; evlatları olmaktan gurur duyduğum sevgili annem Yadigar ÖZLÜ ve sevgili babam Mustafa ÖZLÜ ye ; yürek atışlarını hep yanı başımda hissettiğim kardeşlerime, ve her zaman, hep burada olan sevgili Zehra-Halil ÖZLÜ ve Kebire-Muharrem ÖZLÜ çiftlerine... Bir yürek dolusu sevgi ve teşekkürlerimle... Dr. Sare Gülfem ÖZLÜ 2
3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ 1 GENEL BİLGİLER 2 Tanım 2 Genetik 2 Etyopatogenez 7 Klinik Bulgular 9 Laboratuar Bulguları 13 Tanı 13 Genetik Tanı 16 Hastalık Ağırlık Skorlaması 17 Amiloidoz 18 Tedavi 20 B12 Vitamini Eksikliği 22 Kolşisin Vitamin B12 Düzeyleri İlişkisi 29 HASTALAR VE YÖNTEMLER 30 BULGULAR 34 TARTIŞMA 53 SONUÇLAR 61 ÖZET 62 REFERANSLAR 63 3
4 GİRİŞ VE AMAÇ: Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) ; özellikle Akdeniz çevresindeki ülkeleri ( Sefardik Museviler, Ermeniler, Araplar ve Türkler ) etkileyen; tekrarlayan ateş ve poliserozit atakları ile karakterize; otozomal resesif geçişli olduğu düşünülen bir hastalıktır (1-11). Hastalık klinik olarak farklı şekillerde presente olabileceğinden patognomonik klinik ve biyolojik bulguların yokluğunda tanı oldukça zorlaşır (1). Tanı; Tell-Hashomer kriterleri esas alınarak konulmaktadır yılında; hastalıktan sorumlu olan genin saptanması ile birlikte; gen mutasyon analizi incelemeleri şüpheli olgularda yardımcı tanı yöntemi olarak gündeme gelmiştir (12). AAA; değişik etnik kökenli hastalarda farklı klinik bulgularla seyreder. MEFV geni saptandıktan sonra yapılan çalışmalarda, genetik mutasyonların hastalığın seyri üzerine etkisi araştırılmıştır. Dewalle ve arkadaşları Yahudi toplumlarında hastalığın ağır seyretmesinin M964V mutasyonları ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir (13). Arap toplumunda hastalığın daha hafif seyretmesinin de M694V mutasyonunun yaygın olmaması ile ilintili olduğu savunulmuştur. Çalışma amacımız klinik olarak AAA tanısı almış olan 192 pediatrik yaş grubu hastasının genetik mutasyonlarının araştırılması ve bu mutasyonların hastalığın klinik seyri ve komplikasyon gelişimi üzerindeki etkilerini belirlemek ve ayrıca kolşisin tedavisi ile oluşabilecek yan etkiler açısından hastaları değerlendirmekti.kolşisinin B12 vitaminin intestinal emilimini bozarak bu vitaminin düzeylerini azaltabileceği bilgisinden yola çıkılarak uzun dönemli kolşisin tedavisi almakta olan ve ek hastalığı olmayan hastalarımızın B12 vitamini düzeyleri de değerlendirildi.(14) 1 4
5 GENEL BİLGİLER TANIM: Ailevi Akdeniz Ateşi, çoğu kez ateşle birlikte olan, periton, plevra ve deriyi tutabilen ortalama saat süren; kendiliğinden iyileşen ve belirsiz aralıklarla (bir hafta ile bir yıl) tekrarlayan akut iltihap atakları ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Otozomal resesif geçişli olup; Türkler, Sefardik Yahudiler, Ermeniler ve Araplar gibi, Akdeniz kökenli topluluklarda daha sık görülmektedir (1-11). TARİHÇE: Hastalık ilk kez 1908 yılında Janeway ve Rosenthal tarafından,16 yaşında rekürrent ateş, karın ağrısı ve lökositozu olan Yahudi bir kızda An unusual paroxsymal peritonitis adı ile tanımlanmıştır (15) yılında ise hastalık; Siegal tarafından kendisinde ve New York ta yaşayan 10 Ashkenazi Yahudisinde aynı tablonun olmasının saptanması ile Benign Paroksismal Peritonitis adı ile yeniden tanımlanmıştır (16). Hastalığın ailesel geçişi ve amiloidozla olan ilişkisi 1951 yılında Mamau ve Kattan tarafından gösterilmiştir (13) ve 1958 yılları arasında İsrail li araştırıcı Heller hastalığın ayrıntılı tanımlamasını yapmıştır (17). Hastalık daha çok Akdeniz kökenli halklarda görüldüğü için, Heller in önermiş olduğu Familial Mediterranean Fever adı bugün hastalığı tanımlamak için kullanılmaktadır (1-11, 15) yılında ise kolşisinin hastalığın ataklarını ve amiloidoz nefropatisini önlediği ve hatta bazen düzelttiği gösterilmiştir (18,19). GENETİK: 1992 yılında 16.kromozomun kısa kolunda (16p13.3) sırasıyla telomer-d16s246-mefv- D16S138-sentromer olarak belirlenmiş olan AAA geni (MEFV) 1997 yılında iki ayrı araştırma grubu tarafından (Fransız AAA Konsorsiyumu ve Uluslararsı AAA Konsorsiyumu) yürütülen çalışmalar sonucu pozisyonel olarak klonlanmıştır (20, 21, 22, 23, 24). 15 kblık bir bölgeyi kapsayan MEFV geni, 10 eksondan oluşmakta ve 781 aminoasitlik bir proteini kodlamaktadır (21, 25, 22, 26, 27). Aynı anda bulunan genin oluşturduğu proteine Fransız grubu Marenostrin:Akdeniz ; diğer grup ise Pyrin:Ateş ismini vermiştir. 5
6 Bu gen daha çok monosit ve granülositlerde yüksek düzeyde eksprese edilen bir proteine dönüştürülür. AAA geni lokalizyonunun tam olarak belirlenmesi ve klonlanmasından sonra, 1997 yılından itibaren hastalıkla ilgili mutasyonlar tanımlamaya başlanmıştır. Mutasyon analizlerinde; klonlanan cdna'da dört yanlış anlamlı mutasyon Met680IIe; Met694Val; Val726AIa; Met694IIe tanımlanmıştır (21, 25, 28, 30, 31) de bu dört mutasyona ek olarak, 10. eksonda dört yeni nadir mutasyon (692 de delesyon, Lys695Arg, Ala744Ser, Arg761His); 5.eksonda bir Phe479Leu ; ve 2.eksonda ise üç mutasyon daha (Glu148Gln, Glu167Asp, Thr267Iıe) bildirilmiştir (28, 30, 32). Günümüzde ise bu gende 40 farklı mutasyon tanımlanabilmiştir. Genin 10. eksonu mutasyonlar için hassas bir bölgedir. 10.eksondaki M694V, M680I, M694I ve V726A mutasyonları, taşıyıcı ya da hasta kromozomlardaki AAA mutasyonlarının %85 ini oluşturur (20, 22, 32, 33). AAA da en sık görülen 4 mutasyon (missense mutasyon) pyrin proteininin karboksi terminal bölgesinde bulunmuştur. AAA vakalarının büyük çoğunluğundan, hangi etnik kökenden olursa olsun, bu mutasyonların sorumlu olduğu tespit edilmiştir (34). Nadir görülen mutasyonlar genellikle Avrupalılar gibi Ailesel Akdeniz Ateşinin yaygın olarak görülmediği toplumlarda bulunur. AAA li hastalar genellikle homozigot veya karma heterozigot (2 allelde farklı 2 mutasyon taşıyan) olarak görülmektedir (33, 35, 36). Bazı AAA li hastalarda aynı kromozom üzerinde farklı iki mutasyon varlığı bildirilmiştir (28, 30). Bazı İsrailli AAA hastalarının iki mutasyonu (V726 ile E148Q) birlikte taşıdıkları gösterilmiştir (29, 30). Bu çifte mutasyon Yahudi, Arap, Dürzilerde de gösterilmiştir.bir Ürdün lü hastada ise V726A/E148Q mutasyonları birlikte saptanmıştır (30). AAA li hastalarda yapılan bu genetik çalışmalar sonucunda; hastalığın fenotipik varyasyonlarının belirli mutasyonların varlığına atfedilebileceği düşüncesi ortaya çıkmıştır (12, 37). Akdeniz mutasyonu olarak da bilinen M694V mutasyonu Ashkenazi olmayan Yahudiler, Türkler, Ermeniler ve Araplar arasında saptanmıştır. Bu mutasyonu taşıyan kromozomlar üzerinde yapılan haplotip analizleri göstermiştir ki bu mutasyon belirli bir ırksal bölümde yaklaşık olarak belki de 2000 yıldan fazla zamandan beri mevcuttur (38). Amiloidozu olan hastalarda en fazla saptanan mutasyon bu olduğu için bu mutasyonu taşıyan 6
7 hastalarda amiloidoz gelişme riskinin yüksek olduğu öne sürülmüştür (37, 16). Bu bulguların tersine olarak da Val726AIa mutasyonu da bir şekilde farklı etnik gruplar arasında saptandı; Ashkenazi Yahudileri, Dürziler, Iraklı Yahudiler, Ermeniler gibi; ve bu grupta amiloidozun daha az olduğu gözlendi. Bu bulgu da Val726AIa mutasyonunun amiloidozdan koruyucu olabileceğini düşündürdü (37, 16).FatoşYalçınkaya ve arkadaşlarının yurdumuzda yapmış oldukları bir çalışmada ise Val726A mutasyonunun amiloidozdan korumadığı gösterilmiş; böylece bu mutasyonun sadece Yahudilerde amiloidozdan koruyucu olabileceği diğer etnik gruplar için bunu öne sürmenin çok da doğru olmayacağı belirtilmiştir (39). İsrail ve Kuzey Afrika da yapılan çalışmalarda, homozigot M694V mutasyonunun daha ciddi tablolar ile sonuçlanabileceği öne sürülmüştür (16, 13, 17, 40). Ancak AAA li Türk hastalarda yapılan çalışmalar bu düşüncenin aksini ortaya koymaktadır (41, 42). Bu bulgular, bilinmeyen çevresel etmenler ve/veya etnik kökene bağımlı genetik değişimlerin de hastalığın prognozunda rolü olabileceğini akla getirmektedir (2, 3, 43). MUTASYON EKSON NÜKLEOTİD NÜKLEOTİD ETNİK GRUP DEĞİŞİMİ 148E-Q G-C Arap,Ermeni,Dürzi,Türk,Fransız 167 E-D G-C Ermeni 267 T-I C-T Polonya,Alman olmayan Musevi 369 P-S C-T 408 A-G G-A 479 F-L C-G Ermeni 680 M-I G-C Ermeni,Türk 680 M-I G-A 681 T-I C-T 692I-del AAT del Dürzi(Suriye kökenli) 694 M-V A-G Yahudi,Ermeni,Arap,Türk 694 M-I G-A Arap,Türk 694M-del ATG-del 695K-R A-G Yahudi,Türk 726 V-A T-C Dürzi(Suriye),Yahudi,Türk 744 A-S T-C Arap,Türk 761 R-H G-A İtalyan,Ermeni,Türk Tablo 1 : Etnik kökenlere göre MEFV mutasyonlarının dağılımı 7
8 Türkiye de yapılan AAA mutasyon analizleri sonucu saptanan MEFV gen mutasyonu dağılımları tablo 2a ve 2b de görülmektedir. Mutasyonlar N (1636) % M694V ,317 M680I 83 5,073 V726A 47 2,872 E148Q 4 0,244 Bilinmeyen ,491 Tablo 2a Hasta genotipleri N (818) % M694V/M694V ,581 M694V/M680I 24 3,300 M694V/V726A 19 2,322 M694V/Bilinmeyen ,848 M680I/M680I 16 1,955 M680I/V726A 4 0,489 M680I/Bilinmeyen 20 2,444 V726A/V726A 3 0,366 V726A/Bilinmeyen 18 2,200 E148Q/E148Q 2 0,244 Bilinmeyen ,244 Tablo 2b ETYOPATOGENEZ: Hastalığın etyopatogenezi kesin olarak aydınlatılamamakla birlikte ; immünolojik bir olayın rol oynadığı düşünülmektedir (9, 10, 11, 44). Ailesel Akdeniz Ateşinde en belirgin patolojik özellik serozal yüzeylerdeki inflamasyondur. Bu bölgelerden alınan sıvı ve doku örneklerinde belirgin bir nötrofil birikimi gözlenir. Fakat nötrofillerin hangi mekanizma ile inflamasyon bölgesinde biriktikleri belli değildir. Yapılan ilk çalışmalarda nötrofillerin normal fonksiyon ve morfoloji gösterdikleri saptanmıştır (26, 30, 32). Başka bir çalışmada ise bu nötrofillerin yüksek ısıda fazla lizozim salgıladıkları saptanmıştır (45). Ailesel Akdeniz Ateşinde C-reaktif protein ve serum amiloid A nın ataklar sırasında arttığı uzun süreden beri bilinmektedir (1, 8, 9, 46). Bu sebeple AAA da akut faz yanıtından sorumlu olan sitokinlerle ilgili çalışmalar yapılmıştır. Ailesel Akdeniz Ateşli hastalarda yapılan çalışmalarda atak sırasında fitohemaglutinin ile indüklenmiş mononükleer hücrelerden TNF ve IL-1 salgılanmasının azaldığı gösterilmiştir (47, 48). Bu azalma; ataklar 8
9 sırasında, TNF ve IL-1 üretiminin doyuma ulaştığı ve yeni bir uyarıya yanıt veremediği şeklinde yorumlanmıştır. İnterlökin-1, IL-6 ve IL-8 in de ataktaki hastalarda, ataksız döneme göre arttığı gösterilmiştir (49, 50). Yapılan başka bir çalışmada ise ataktaki hastalarda TNF düzeyi kontrol grubuna göre artmış olarak bulunmuştur (51). Tüm bu sitokinlerdeki değişikliklerin AAA nin patolojisindeki esas bozukluklar olmaktan daha çok ikincil değişiklikler olduğu düşünülmektedir. Bugün için bu patolojik değişiklikleri açıklayacak en önemli hipotez, atakların inflamatuar yanıtın düzenlenmesindeki bir bozukluktan kaynaklandığıdır. Normalde peritoneal ve sinovyal sıvılar komplemanın C5a fragmanının kemotaktik aktivitesini engelleyen inhibitör bir protein taşırlar. Bu proteinin işlevi, normal koşullarda çeşitli nedenlerle aktive olan C5a yı nötralize etmek ve inflamasyonu aşırıya kaçmadan kontrol altında tutmaktır; eksikliğinde seröz zarlarda inflamasyon ortaya çıkar. Yapılan çalışmalarda da hastaların eklem ve sıvı örneklerinde C5a inhibitör aktivitesi saptanmamıştır (52). Bir başka çalışmada ise aynı proteinin proinflamatuar bir sitokin olan IL-8 i de inhibe ettiği gösterilmiştir (53). IL-8 nötrofilleri uyararak adezyon moleküllerinin sunumunu böylece kemotaksisisi arttırır. Hastalıkla ilgili MEFV geninin klonlanmasından sonra genin ürünü olan pyrin/marenostrinin inhibitör ptotein olduğu savunulmaktadır (54). Bu gen esas olarak nötrofillerde ekprese olmaktadır (55). Son zamanlarda nötrofillerden daha az olmak üzere sinovyal sıvı ve fibroblast kültürlerinde de eksprese olduğu gösterilmiştir (56). Bu gende oluşan mutasyonlar, pyrin/marenostrin molekülünde yapısal değişiklikler oluşturup bu proteinin inflamasyondaki baskılayıcı işlevini ortadan kaldırmaktadır. Hastalığın ataklar halinde olmasının sebebinin, mutasyona uğramış bu molekülün normal koşullarda işlevini görmesi, fakat bazı durumlarda (örneğin stres) inflamasyonu engelleyememesinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir (55). Asıl olarak nötrofillerde ekprese olmuş bir gen mutasyonunun hangi yolla serozal zarlarda inflamasyonu oluşturduğu da iyi bilinmemektedir. KLİNİK BULGULAR 9
10 Hastalık tipik olarak yineleyen ateş ve poliserosit atakları ile ortaya çıkar. Atakların süre ve sıklığı kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, atak süresi en sık saat arasında olmaktadır. Sıklığı ise genellikle iki haftada bir ile iki ayda bir arasında olmak üzere kabaca 1 hafta ile bir yıl arasında değişmektedir. Bazı hastalarda titreme gibi ön semptomlar görülse de klasik olarak AAA de ataklar akut olarak başlamaktadır. Atak esnasında hasta kötü görünümlü; soluk ve huzursuzdur. Hastalık %90 hastada 20 yaş; %80 hastada ise 10 yaş altında başlamaktadır. Ortalama başlangıç yaşı ise 4-5 yaştır. Süt çocukluğu ve ilerleyen yaşlarda da AAA tanısı alan vakalar olmakla birlikte 40 yaşın üzerindeki tanılarda şüpheli olunmalıdır. Çocuklarda hastalık, kız-erkek her iki cinste eşit olmasına rağmen; erişkin erkeklerde kat daha sık görülür. Bu da kadın cins hormonlarının atakları önleyici özellikte olmasına bağlanmaktadır. ATEŞ AAA de hemen her atak sırasında görülen en önemli ve en sık bulgudur. Ateş genellikle 38ºC nin üzerindedir. Genellikle saat sürer ancak nadir de olsa üç günden daha uzun süren olgular bildirilmiştir (1-11). Son derece nadir de olsa bazı vakalarda ateş olmadığı gibi sadece ateşle seyreden vakalar da vardır. KARIN AĞRISI Karın ağrısı; ateşten sonra en sık rastlanan bulgudur ve hastaların %95 inde görülür. Aseptik serozite bağlı olarak oluşan karın ağrısı bazen karnın bir bölgesinden kaynaklanabilirse de tüm karna da yayılabilir. Fizik muayenede karında duyarlılık ve distansiyon saptanır. Karın ağrıları, en sık akut batın tablosu ile karışabilir. Bu nedenle 10
11 hastaların %30-40 ına laparoskopi, apendektomi ya da kolesistektomi uygulanabilir (1-11). Karın ağrısına çoğunlukla kabızlık eşlik eder fakat %20 sinde diare oluşabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada karın ağrısı atağından sonra hastaların %47 sinde ilk hafta içerisinde gaitada gizli kan pozitifliği saptanmıştır. Atak sonrası diare hastalığın tipik bulgusudur (7, 10). Karın ağrısı bazen karında hafif rahatsızlık hissi olarak da ortaya çıkabilir. Karın ağrısı atağı genellikle saat sürer nadiren 3 haftaya kadar uzayan olgular saptanmıştır. EKLEM BULGULARI Hastaların yaklaşık %75 inde görülür (57).Çocuklarda erişkinlerden daha sıktır. Eklem yakınma ya da bulgularını içeren ataklar, hemen her zaman o atakta yalnızca bir eklemin etkilenmesi şeklinde görülür. En sık tutulan eklemler alt ekstremite eklemleridir. Fakat özellikle büyük eklemlerin bulunduğu ekstremitelerde de akut monoartrit görülebilir (1, 4 ). Genellikle mono/oligoartiküler, sekel bırakmayan, gezici olmayan ve simetriktir. Çocuklarda nadiren poliartiküler, gezici ya da uzamış tipte artritler görülür. Eklem bulguları hasar bırakmadan iyileşir. Nadiren kronik ve destrüktif seyredebilir. Bu durumda en sık tutulan eklemler kalça ve diz eklemleridir. Eklem tutulumunun süresi birkaç gün ile bir hafta arasında değişir. Hastalardan alınan sinovyal sıvı örneği bulanık, viskositesi azalmış ve nötrofilden zengindir. Gram boyama ve kültür sonuçları negatiftir (1, 2, 11). TORASİK BULGULAR Hastaların yaklaşık %40 ında genellikle ani başlangıçlı, unilateral plevral efüzyon şeklinde olup hızla rezolusyona uğramasıyla infeksiyondan ayırt edilebilir. İnspirasyonla artan unilateral göğüs ağrısı, nefes darlığı, hızlı yüzeyel solunum ile karakterizedir (1-11). Vakaların %5 inden azında perikardit gelişir. Kronik konstruktif perikardit ve tamponada dönüşüm nadirdir. 11
12 CİLT BULGULARI AAA li hastaların %20-25 inde çeşitli cilt bulguları görülebilir. En tipik cilt bulgusu erizipel-like eritem dir. Genellikle diz ile ayak bileği arasında, ayak sırtında keskin kenarlı, sıcak, hassas, şiş, kırmızı plaklar ile kendini gösterir. Uni veya bilateral olabilir, kendiliğinden iki-üç günde düzelir (1-11). Hastalarda ayrıca; livedo retikülaris, eritema nodozum ve diğer vaskülitik döküntüler görülebilir (39, 59). KAS BULGULARI Vakaların %30-40 ında kas tutulumuna ait bulgular ortaya çıkabilir (9, 60).Genellikle alt ekstremitede akşamları yorgunlukla ortaya çıkan maksimum iki günde istirahat veya nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ) ile düzelen kas ağrıları şeklinde görülür. Ateş ve objektif bir bulgu yoktur. Uzamış febril myalji; şiddetli, paralize edici kas ağrısı, ateş, abdominal ağrı, diare ve purpura ile karakterize olup 6 hafta kadar sürebilir; kas enzimlerinde, EMG de ve kas biopsisinde anormal bir bulgu saptanamaz. Hastaların genellikle atak geçirmedikleri dönemde özellikle baldır kaslarında belirgin ağrı ile ortaya çıkar. Kolşisin ve NSAİİ a cevapsızdır. Prednizolon tedavisine hızlı yanıt verir (59, 61). Beraberinde hiperglobulinemi, vaskülitik döküntü, nefrit olması ve prednisolona cevap vermesi nedeniyle patogenezde otoimmünite suçlanmaktadır. Yapılan bir çalışmada hastaların %1.7 sinde saptanmıştır (62). Ayrıca tedavide kullanılan kolşisinin de myopatiye yol açtığı bildirilmiştir. Bu klinik tablo uzamış febril myaljiden ayırt edilmelidir (63). VASKÜLİT AAA vakalarında Henoch-Schönlein Purprası (HSP) en sık görülen vaskülit olup % 5-7 oranında görülür, Poliarteritis nodoza (PAN) %1 ve Behçet hastalığı da nispeten sık görülmektedir. Hastaların bir kısmı önce HSP sonra AAA tanısı almaktadır. PAN ise hastalığın seyri sırasında ortaya çıkar, ancak daha ağır seyretmekte ve perirenal hematom gibi 12
13 ciddi komplikasyonlara yol açmaktadır. Şimdiye kadar 30 AAA hastasının kendisinde veya bir-ikinci derece akrabasında Behçet hastalığı olduğu bildirilmiştir. DİĞER SİSTEM TUTULUMLARI Scrotal tutulum: Çocuklarda ve genç erişkinlerde daha sıktır (%5 ten daha az ). Tunica vaginalis inflamasyonu ile genellikle unilateral ağrı ve kızarıklıkla giden akut skrotum tablosu oluşur. AAA da ateş ve ağrının dereceli ( 12saat) gelişmesi ve sintigrafide hiperperfüzyon saptanması ile testis torsiyonundan ayrılabilir. Ancak rekürren akut skrotal ataklar ile hidrosel, adhezyon ve kan damarlarında strangülasyon ile nekroz gelişip orşiektomiye giden vakalar bildirilmiştir. Nörolojik tutulum: Baş ağrısı, aseptik menenjit, febril konvülziyon ve EEG anormallikleri görülür. Tiroid tutulumu: Nadiren görülebilir; bazı hastalarda hipertiroidi bazılarında hipotiroidi görülebilir. Splenomegali: gelişebilir. %10-60 vakada <5 cm, reaktif olarak veya amiloid birikimi nedeni ile splenomegali 13
14 LABORATUAR BULGULARI Ailesel Akdeniz Ateşine özgü tanı koydurucu laboratuar bulgusu yoktur. Ataklar sırasında eritrosit sedimentasyon hızı, C-reaktif protein, fibrinojen, serum amiloid A proteini gibi akut faz reaktan düzeyleri yükselir (1-11). Akut atak sırasında tümör nekrosis faktör, interlökin-1 ve interferon sekresyonu belirgin olarak artmaktadır (64, 66). Akut atak sırasında geçici proteinüri görülebilir. İdrar bulguları amiloidozu olmayan hastalarda normaldir. AAA sinovitinde sinovial sıvı oldukça bulanıktır; inflamatuar sıvı özellikleri ile aynıdır. Ancak sinovial sıvı viskositesini korur ve sterildir (67). TANI: Hastalığın tanısında klinik bulgular, aile hikayesi ve moleküler tarama birlikte kullanılır. Klinik bulgular ortaya çıktığında (atakta) ateş ölçümü ve laboratuar tetkikleri değerlidir. Tanı için değişik kriterler geliştirilmiş olup en sık Tell-Hashomer kriterleri kullanılmaktadır(68). TELL-HASHOMER KRİTERLERİ Major Kriterler: 1.Peritonit, sinovit veya plöritin eşlik ettiği tekrarlayan ateş atakları 2.Predispoze hastalık olmadan AA tipi amiloidoz olması, 3.Sürekli kolşisin tedavisine iyi yanıt Minör Kriterler: 1.Tekrarlayan ateşli ataklar 2.Erizipel benzeri eritem 3.Birinci derece akrabalarda AAA olması Kesin tanı: 2 major veya 1 major 2 minör kriter Muhtemel tanı:1 major ve 1 minör kriter 14
15 LİVNEH VE ARKADAŞLARININ ÖNERDİĞİ YENİ KRİTERLER Major Kriterler: 1-4 Tipik Ataklar ( tekrarlayan 3 aynı karakterde, atak süresinin saat olması ve ateşli olması; ateş 38ºC) 1.Yaygın peritonit 2.Plörit (tek taraflı)veya perikardit 3.Monoartrit (kalça, diz, ayak bileği) 4.Yalnızca ateş (rektal ısının olması) 5.İnkomplet abdominal ataklar Minör Kriterler: 1.İnkomplet göğüs atakları 2.İnkomplet artrit atakları 3.Egzersizle bacak ağrısı 4.Kolşisine iyi yanıt İnkomplet Ataklar Vücut ısısının <38ºC, Sürenin daha uzun veya kısa olması (6 saat-1 hafta) Abdominal atak boyunca peritoneal bulguların olmaması Lokalize abdominal ataklar Spesifik eklemlerden başka eklem tutulumu Destekleyici Kriterler: Ailesinde AAA bulunması Etnik köken Atakların 20 yaşından önce başlaması Atağın ciddi yatak istirahati gerektirmesi Atakların kendiliğinden geçmesi 15
16 Ataklar arası semptom olmaması Geçici enflamasyonu gösteren anormal test cevabı (lökositoz, ESH, fibrinojen, SAA artışı) Tekrarlayan proteinüri ya da hematüri Gereksiz laparotomi veya apendektomi hikayesi Akraba evliliği Kesin tanı için 1 major kriter veya; En az iki minör kriter veya; 1 minör 5 destek kriter veya; 1 minör ve destekleyici kriterlerden ilk 5 tanesinin 4 ü gerekmektedir. GENETİK TANI Klinik tanı kesinse genetik tanı ne olursa olsun tanı değişmemekte ve tedaviye devam edilmektedir. Genetik tanı, özellikle klinik tanının şüpheli olduğu durumlarda önemlidir ve şüpheli klinik varlığında genetik mutasyon (+/+) saptanırsa tanı kesinleşir ve tedavi başlanır. Aile taramalarında asemptomatik bireylerde mutasyon saptanması, düşük penetrasyonlu bir mutasyona veya preklinik safhada olan hastanın erken saptanmasına bağlı olabilir.bazı otörler klinik bulgular olmasa da kötü prognozu gösteren M694V mutasyonlu hastaların tedavi edilmesini önerirler. Bütün bu bulgular, tanıda hala klinik gidiş ve aile hikayesinin genetik tanıya daha üstün olduğunu, sadece klinik şüpheli vakalarda genetik tanıya gidilmesi gerektiğini göstermekte ve genetik teşhisin minör veya destekleyici bir kriter olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tablo 3 te AAA inin genetik tanısına günümüz yaklaşımı verilmiştir. Klinik tanı Genetik tanı Son tanı Tedavi kararı Kesin AAA +/+;+/-;-/- Kesin AAA Kolşisin Şüpheli AAA +/+ +/-;-/- Kesin AAA Şüpheli AAA Kolşisin Takip veya terapötik çalışma AAA(-) +/+ +/-;-/- Preklinik veya düşük penetrans Taşıyıcı,AAA(-) Klinik ve proteinüri takibi Tedavi ve takip 16
17 HASTALIK AĞIRLIK SKORLAMASI Hangi hastada hastalığın nasıl seyrettiğini belirleyebilmek için aşağıdaki kriterler ve puanlama sistemi geliştirilmiştir: I)Başlangıç Yaşı: 5 yaş altı: 3 puan 5-10 yaş arası: 2puan yaş arası:1 puan 20 yaş üstü: 0 puan II)Atak Sıklığı: Ayda ikiden fazla:3 puan Ayda 1-2 atak: 2 puan Ayda bir ataktan az: 1 puan III)Atakları kontrol altına alan kolşisin dozu: Yanıtsız: 4 puan 2mg/gün: 3 puan 1.5mg/gün: 2 puan 1mg/gün: 1 puan IV)Eklem Tutulumu: Uzamış artrit: 3 puan Akut eklem tutulumu: 2 puan V)Erizipel benzeri eritem: Varsa: 2 puan VI) Amiloidoz: Varsa: 3 puan Fenotip II şeklinde ortaya çıkarsa : 4 puan Skorlama Hafif hastalık: 2-5 puan Orta Hastalık: 6-10 puan Ağır hastalık: 10 puan üstü. 17
18 AMİLOİDOZ AAA inin en önemli ve prognozu en çok etkileyen komplikasyonu amiloidozdur (1-11; 69-72). Burada AA tipi amiloidoz oluşur ve son dönem böbrek yetersizliğine kadar ilerleyebilen progresif nefropati ile karakterizedir. Amiloid A proteini; karaciğer tarafından sentezlenen bir akut faz proteini olan serum amiloid A nın bir parçalanma ürünüdür. AAA ile ilişkili amiloidozda en sık gözlenen klinik tablo nefrotik sendromdur. Hastalar genellikle normotansiftir ve hematüri gözlenmez (73). Kolşisinin yaygın kullanıma girmesinden sonra AAA hastalarının çok az bir kısmında amiloidoz gelişmektedir. AAA de amiloidoz gelişim prevelansı; atakların süresi, sıklığı ve şiddetinden bağımsızdır. (73). Fenotip II hastalarında ateş ve inflamasyon ataklarından önce amiloidoz gözlenmesi bu görüşü destekleyen bir bulgudur. Kolşisin kullanımından da önce, amiloidozun tüm dünyada bu hastalığın sonucu olarak benzer sıklıkta gözlenmemesi nedeni ile amiloidoz gelişiminin etnik köken, heredite ve çevresel faktörlerden etkileniyor olduğunu düşündürmüştür. Örneğin Ashkenazi olmayan Yahudiler (%80) ve Türklerde (60) daha sık gözlenmektedir (1, 74). Ancak son çalışmalarda amiloidozun Türk hastalarda %7-13 oranında olduğu saptanmıştır (8) Daha önceki çalışmalarda yüksek oranda gözlenmesinin nedeni ; çalışmaların nefroloji kliniklerinden bildiriliyor olmasına ve kolşisin kullanımından önceki döneme ait çalışmalar olmasına bağlanmaktadır. Ashkenazi Yahudileri, Araplar ve Iraklılarda amiloidoz daha az görülmektedir. Kolşisin profilaksisinden önceki dönemde dahi Ermenistanda yaşayan Ermenilerde amiloidoz sıklığının Amerikada yaşayan ırktaşlarına oranla daha sık olmasından yola çıkılarak amiloidoz gelişiminde çevresel faktörlerin de rolü olduğu öne sürülmüştür. Yapılan çalışmalarda; ailesinde amiloidoz olan hastalarda amiloidoz gelişme riskinin 4 kat arttığı saptanmıştır. SAA1 ve SAA2, sekonder amiloid plaklarının ana kompenenti olan AA1 ve AA2 serum prekürsörleridir. Her ne kadar SAA nın uzamış yüksek plazma seviyeleri AA proteinlerinin depolanmasına yol açsa da SAA nin bu yüksek konsantrasyonları tek başına amiloidoz gelişimi için yeterli değildir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda amiloidogenez için SAA geninin polimorfizmi üzerinde durulmaktadır (75) Son zamanlarda Cazeneuve ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada, 18
19 Ermenistanda yaşayan 137 Ermeni hastanın SAA1 polimorfizmini değerlendirmişlerdir. SAA1α/α genotipinin amiloidoz riskini 7 kat arttırdığını saptamışlardır (76). Ülkemizde yapılan bir çalışmada da benzer sonuçlar elde edilmiştir.(76) Amiloidoz en sık böbrekler başta olmak üzere; gastrointestinal sistem (malabsorpsiyon, diare), karaciğer (hepatomegali), dalak (splenomegali), kalp (restriktif kardiomyopati, EKG bulguları, konjestif kalp yetmezliği), tiroid (hipotiroidi), sürrenal (adrenal yetmezlik) ve testisler tutulabilir. Amiloidoz iki farklı klinik ile ortaya çıkar: Fenotip I: Klasik klinik tablo ile birlikte amiloidoz vardır. Fenotip II: Amiloidozu açıklayacak herhangibir klinik tablo ya da AAA bulguları olmadan hastanın doğrudan amiloidoz tablosu ile presente olduğu durumdur. Amiloidozun seyri; preklinik, proteinürik, nefrotik ve üremik olmak üzere 4 döneme ayrılır (72). Kolşisin tedavisi böbrek amiloidozuna hiç etkili olmayabilir veya proteinüri gerileyebilir hatta kaybolabilir. AAA ateşi olan hastalarda, nefritik bir idrar sedimenti olmaksızın, sürekli proteinürinin varlığı amiloidozu düşündürmelidir. Amiloidoz tanısı submukozayı da içeren rektal biopsi ile %60-%80; kemik iliği biopsisi ile %80, abdominal yağ biopsisi ile %40, gingiva biopsisi ile %19 oranında koyulabilir. Ancak tanı kesin olarak böbrek biopsisi ile konulmaktadır. Amiloidozun tanısı ve izleminde ß2 mikroglobulin ve mikroalbüminürinin AAA li hastalarda da marker olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Kolşisin tedavisi uygulanmazsa transplante hastalarda da böbrekte amiloidoz yeniden gelişebilmektedir. Amiloidoz Dışı Glomerulopatiler: Ailevi Akdeniz Ateşli hastalarda ayrıca IgM nefropatisi, IgA nefropatisi, fokal ve difüz glomerulonefrit, mezengiokapiller glomerulonefrit de bildirilmiştir. Ancak bu hastalıkların koinsidental bir durum mu yoksa hastalığın bir sonucu olarak mı ortaya çıktıkları henüz netlik kazanmamıştır (59, 62, 77). 19
20 TEDAVİ: AAA de düşük yağlı diyet, psikoterapi, antibiyotik, steroid, antipiretik, klorokin ve fenilbutazon gibi pek çok tedavi yöntemleri denenmiştir (1). İlk kez 1972 yılında Emir ÖZKAN ve Goldfinger tarafından bir bitki alkaloidi olan kolşisin tedavide etkin ajan olarak tanımlanmıştır. Arkasından Zemer ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmalarla kolşisinin AAA ataklarını ve amiloidoz gelişimini önlediğini belirlemişlerdir.erişkin hastalarda tedavi 1mg/gün olarak başlanır ve remisyon elde edilene kadar 1.5-2mg/güne kadar çıkarılabilir. 2 mg/gün üzerindeki dozlarda tedavi etkinliği değişmemekte; yan etki insidansında ise artış olmaktadır. Çocuklarda ise tedavinin 1.2 mg/m2/gün hesabı ile başlanması daha uygun olmakta ve başlama dozu mg/gün olabilmektedir. %65 hastada komplet remisyon, %35 hastada kısmi remisyon elde edilirken %5 kadar hastanın da yanıtsız kalabileceği yapılan çalışmalarda saptanmıştır (78). Tedaviye yanıtsız hastalarda; ilacın yeterince emilemediği, hepatik ve safra yolları ile atılımın artmış olabileceği ve hastalarda genetik farklılık olabileceği düşünülmelidir (57, 79). Cevapsız olan hastalarda da amiloidoz gelişimini önlemek amacı ile tedaviye devam edilmesi gerekmektedir. Kolşisin polimorfonükleer lökositlerin sitokin üretimini modüle etmektedir; nötrofillerde α-selektin ve vasküler endotel üzerinde e-selektin oluşumunu değiştirmektedir (80). Bu adezyon molekülleri; extravazasyon ve inflamasyon alanına migrasyon için gereklidir. Kolşisin lökosit kemotaksisini ve extraselüler alana kollagen migrasyonunu önler. Böylece antiinflamatuar etki gösterir. Mitoz ve motilite için gerekli olan hücre içi fibriler yapı oluşumunu engeller (82, 83, 84, 85). Hücre bölünmesini metafazda durdurur, bu şekilde amiloid alt birimlerinin amiloid fibrillerine dönüşümünü engellediği düşünülür. AAA li hastaların periton ve diğer serozal sıvılarında C5a inhibitör azlığı saptanmıştır.nötrofiller C5a salınan bölgeye kemotaktik olarak ilerlerler. Bu etki C5a tarafından düzenlenir. AAA de kontrolsüz inflamasyondan C5a inhibitör eksikliği sorumlu tutulmuştur. Kolşisinin inflamasyonun başlangıcındaki C5a salınımını önlediği düşünülmektdir. Ancak inflamasyon hız kazandığında (akut atakta) kolşisin kullanımının etkinliğibilinmemektedir. Kolşisin amiloidoz gelişmiş olan hastalara da verilmelidir. Amiloidoz nedeni ile gelişen 20
AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ. İnt.Dr Elif Nur ÖZBAY
AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ İnt.Dr Elif Nur ÖZBAY KAYNAKLAR Clinical manifestations and diagnosis of familial Mediterranean fever Cecil romatoloji textbook Managament of FMF FMF tekrarlayan ateş atakları ve
DetaylıLOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ
LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek
DetaylıAİLESEL AKDENİZ ATEŞİ (AAA-FMF)
AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ (AAA-FMF) MOLEKÜLER YAKLAŞIMLAR DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ SERPİL ERASLAN, PhD AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ Otozomal resesif kalıtım Akdeniz ve Ortadoğu kökenli populasyonlarda
DetaylıKonjenital B12 Vitamini Eksiklikleri
Konjenital B12 Vitamini Eksiklikleri Prof. Dr. Ahmet Koç Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi BD TPHD Okulu, Nutrisyonel Anemiler 26-27 Aralık 2015, Ankara Sunum Planı Genetik
DetaylıIX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik
DetaylıTopaloğlu R, ÖzaltınF, Gülhan B, Bodur İ, İnözü M, Beşbaş N
Topaloğlu R, ÖzaltınF, Gülhan B, Bodur İ, İnözü M, Beşbaş N Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı Ankara Giriş Sistinozis (OMIM 219800),
DetaylıSEMİNER KONUMUZ AZ SONRA
SEMİNER KONUMUZ AZ SONRA 24 yaş kadın hasta OLGU SUNUMU (Türk Aile Hek Derg 2010; 14(2): 100-103) Son iki gündür şiddetli karın ağrısı,bulantı,kusma İştah normal İshal veya kabızlığı yok. Alkol kullanmıyor,
DetaylıKocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
DetaylıKansız kişilerde görülebilecek belirtileri
Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın
DetaylıKriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar
DetaylıYaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011
Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını
Detaylımm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3
24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte
DetaylıGastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM
Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans
DetaylıAilesel Akdeniz Ateşi (AAA)
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) 2016 un türevi 2. TEŞHİS VE TEDAVİ 2.1 Nasıl teşhis edilir? Aşağıdaki yaklaşım izlenerek tanı konulur: Klinik şüphe: AAA dan ancak,
Detaylıwww.pediatric-rheumathology.printo.it AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ
www.pediatric-rheumathology.printo.it AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ Nedir? Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) karın ve/veya göğüs ağrısı ve/veya eklem ağrısı ve şişliğinin eşlik ettiği tekrarlayan ateş nöbetleri ile
DetaylıPERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ
GİRİŞ Perikard PERİKARDİT Dr. Neslihan SAYRAÇ AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı 05/01/2010 Visseral Parietal 50 ml seröz sıvı İnsidansı net olarak bilinmiyor Ancak acil servise AMI olmayan göğüs ağrısı ile başvuran
DetaylıÇOCUKLARDA PERĠYODĠK ATEġ SENDROMLARI
ÇOCUKLARDA PERĠYODĠK ATEġ SENDROMLARI Dr.Emin Ünüvar İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. 3.Astım ve Rinit Günleri - Kıbrıs
DetaylıMOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ. SERPİL ERASLAN, PhD
β-talaseminin MOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ SERPİL ERASLAN, PhD BETA TALASEMİ HEMOGLOBİNOPATİLER Otozomal resesif (globin gen ailesi) Özellikle Çukurova, Akdeniz kıyı şeridi,
DetaylıNUTRİSYONEL VİTAMİN B12 EKSİKLİĞİNDE TEDAVİ
NUTRİSYONEL VİTAMİN B12 EKSİKLİĞİNDE TEDAVİ Prof. Dr. Aziz Polat Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji B.D. Denizli VİTAMİN B12 TEDAVİSİ Tedavi oldukça kolay ve yüz güldürücüdür. Çoğunlukla
Detaylıwww.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro CANDLE 2016 un türevi 1. CANDLE NEDİR 1.1 Nedir? Kronik Atipik Nötrofilik Dermatosiz, Lipodistrofi ve Yüksek ateş (CANDLE) sendromu nadir görülen genetik bir
DetaylıAilesel Akdeniz Ateşi
ARŞİV 2009; 18: 260 Ailesel Akdeniz Ateşi Yüksek Lisans Öğr. Onur ALBAYRAK Prof. Dr. M. Akif ÇÜRÜK 1. Ailesel Akdeniz Ateşi Nedir? Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) karın, göğüs ve eklem ağrısı ile şişliğinin
DetaylıGÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ
GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan
DetaylıKriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar
DetaylıBİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK
1 İmmün sistemin gelişimini, fonksiyonlarını veya her ikisini de etkileyen 130 farklı bozukluğu tanımlamaktadır. o Notarangelo L et al, J Allergy Clin Immunol 2010 Primer immün yetmezlik sıklığı o Genel
DetaylıNEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013
NEFROTİK SENDROM INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM NEDİR? Nefrotik sendrom ; proteinüri (günde 3.5gr/gün/1.73 m2), hipoalbüminemi (
DetaylıProf.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD
Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden
Detaylı4.SINIF HEMATOLOJI DERSLERI
4.SINIF HEMATOLOJI DERSLERI DERS 1: HEMOLİTİK ANEMİLER Bir otoimmun hemolitik aneminin tanısı için aşağıda yazılan bulgulardan hangisi spesifiktir? a. Retikülosit artışı b. Normokrom normositer aneminin
DetaylıGENETİK HASTALIKLARDA TOPLUM TARAMALARI
GENETİK HASTALIKLARDA TOPLUM TARAMALARI Bir genetik hastalığa neden olan veya bir genetik hastalığa yatkınlığa neden olan belirli genleri taşıyan kişilerin tespit edilmesi için yapılan toplum temelli çalışmalardır.
DetaylıPRİMER HİPEROKSALÜRİ TİP 1 DE GENETİK TANI
PRİMER HİPEROKSALÜRİ TİP 1 DE GENETİK TANI Emel Isıyel, Sevcan A. Bakkaloğlu, Salim Çalışkan, Sema Akman, İpek Akil, Yılmaz Tabel, Nurver Akıncı, Elif Bahat, Fehime Kara Eroğlu, Ahmet Özel, Fatih S. Ezgü
DetaylıPROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ
PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı
DetaylıDr. Erol Erduran K.T.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Trabzon
Dr. Erol Erduran K.T.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Trabzon Vit-B12 nin günlük ihtiyacı; 0.4 ug/g 0-6 ay 0.5 ug/g 7-12 ay 0.9 ug/g 1-3 yaş 1.2 ug/g 4-8 yaş 1.8 ug/g 9-13 yaş 2.4 ug/g 14 yaş
DetaylıMULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.
MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine
DetaylıMENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mine SERİN 1, Ali CANSU 1, Serpil ÇELEBİ 2, Nezir ÖZGÜN 1, Sibel KUL 3, F.Müjgan SÖNMEZ 1, Ayşe AKSOY 4, Ayşegül
DetaylıKRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;
KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit
DetaylıMOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI
MOLEKÜLER 2014-2015 BİYOLOJİ LABORATUVARI GÜZ DÖNEMİ MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI 7.HAFTA DERS NOTLARI GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ Sayfa 1 / 6 1. RFLP (RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUK
DetaylıAnemi modülü 3. dönem
Anemi modülü 3. dönem Olgu 1 65 yaşında kadın hasta, ev hanımı Şikayeti: Halsizlik, halsizlikten dolayı dengesinin bozulması, zor yürüme Hikayesi: 3 yıl önce halsizlik şikayeti olmaya başlamış, doktora
DetaylıKaraciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım
Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Dr. Sıtkı Sarper SAĞLAM DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU 04.10.2011 1 Netter in Yeri: DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU
DetaylıDİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler
DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten
DetaylıAkdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;
TALASEMİ Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; Talasemi kırmızı kan hücrelerinin üretimini bozan genetik hastalıklardır. Ülkemizde çok sık görülmektedir. Hastaların kırmızı
DetaylıIL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA)
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) 2016 un türevi 1. DIRA NEDİR 1.1 Nasıl Bir Hastalıktır? IL-1 Reseptör Antagonisti eksikliği (DIRA) nadir görülen
DetaylıGerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.
GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun
DetaylıKocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
DetaylıADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği
ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal
Detaylı(UZMANLIK TEZİ) Dr. Ayşegül DOĞAN DEMİR. Klinik Şefi Dr. Gönül AYDOĞAN
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İstanbul Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniği ÇOCUKLUK ÇAĞI AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ HASTALARINDA KLİNİK VE EPİDEMİYOLOJİK ÖZELLİKLERİN
DetaylıMULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık
MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine
DetaylıNEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit
NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron
DetaylıOlgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde
DetaylıEpilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;
Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak
DetaylıFİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara
FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara H. K., 5 yaşında, Kız çocuğu Şikayet: Karında şişlik Özgeçmiş: 8 aylıkken karında
DetaylıMalnutrisyon ve İnflamasyonun. Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi
Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi Hastalarında Malnutrisyon ve İnflamasyonun Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi Ebru Karcı, Erkan Dervişoğlu lu, Necmi Eren, Betül Kalender Kocaeli Üniversitesi,
DetaylıHEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM
HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM KOMPLEMAN SİSTEM GENLERİNDE MUTASYON VARLIĞI GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ VE TEDAVİ Ş. Hacıkara, A. Berdeli, S. Mir HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM (HÜS) Hemolitik anemi (mikroanjiopatik
DetaylıRomatizma BR.HLİ.066
Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre
DetaylıOSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ
OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş
DetaylıGEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI
GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan
DetaylıRENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ Ramazan GÜNEŞAÇAR 1, Gerhard OPELZ 2, Eren ERKEN 3, Steffen PELZL 2, Bernd DOHLER 2, Andrea RUHENSTROTH
DetaylıÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada
DetaylıAilesel Akdeniz Ateşi
Pædiatric Rheumatology InterNational Trials Organisation Ailesel Akdeniz Ateşi Ailesel Akdeniz Ateşi nedir? Ailesel Akdeniz ateşi (FMF) genetik bir hastalıktır. Hastaların tekrarlayan ateşli dönemlerine
Detaylı15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ
15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden
DetaylıFolik asit(vitamin-b9)
Folik asit(vitamin-b9) Emilimi metabolizması ve fonksiyonları Emilimi,metabolizması,fonksiyonları Homosistein metabolizması Eksikliğinde trombotik ve artriel hastalıklar Emilim için folik asit besinlerde
Detaylı2. Çocukluk çağında demir eksikliği anemisi?
DEMİR EKSİKLİĞİ 1. Demir eksikliği anemisi nedir? Demir eksikliği anemisi : kan hücrelerinin yapımı için gerekli olan demirin dışarıdan besinlerle yetersiz alınması yada vücuttan aşırı miktarda kaybedilmesi
DetaylıAnkilozan Spondilit BR.HLİ.065
Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları
DetaylıD Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul
DetaylıKAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ
KAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ Canan Hasbal Akkuş, Tolga Erkum, Mehmet Bedir Akyol, Zilha Şentürk, Burcu Bursal, Zeynep Kıhtır, Sami Hatipoğlu Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma
DetaylıERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ
ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ 2009-2010,Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun Dersin amacı Eritrositlerin yapısal özellikleri Fonksiyonları Eritrosit yapımı ve gerekli maddeler Demir metabolizması Hemoliz Eritrosit
DetaylıBÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.
BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. Aslı KANTAR Akut rejeksiyon (AR), greft disfonksiyonu gelişmesinde major
DetaylıDÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ
DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın
DetaylıPediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları
[Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ
Detaylı%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı
%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı kaşıntılar (kc, bb, troid) Pemfigoid gestasyones Gebeliğin
DetaylıProbiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı
Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen
Detaylıİnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.
Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları
DetaylıKronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ
Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik
DetaylıKardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri
Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Doç. Dr. Meral Yüksel Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı meralyuksel@gmail.com
DetaylıAmino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD
Amino Asit Metabolizması Bozuklukları Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD Amino Asit Metabolizması Bozuklukları Genelde hepsi kalıtsal ve otozomal resesifir
DetaylıMİYELODİSPLASTİK SENDROM
MİYELODİSPLASTİK SENDROM Türk Hematoloji Derneği Tanı ve Tedavi Kılavuzu 2013 30.01.2014 İnt. Dr. Ertunç ÖKSÜZOĞLU Miyelodisplastik sendrom (MDS) yetersiz eritropoez ve sitopenilerin varlığı ile ortaya
DetaylıLÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:
LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop
Detaylıwww.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Majeed 2016 un türevi 1. MAJEED NEDİR? 1.1 Nedir? Majeed sendromu nadir görülen genetik bir hastalıktır. Etkilenen çocuklarda, Kronik Tekrarlayan Multifokal
DetaylıTÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006
TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Tümör (kanser), Vücudumuzun herhangi bir hücre veya hücre topluluğunun kontrolsüz bir şekilde çoğalması, büyümesi,
DetaylıMS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.
Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi
Detaylıİstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın
İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın Dominant / resesif tanımları Otozomal ve gonozomal kalıtım nedir? İnkomplet dominant/ kodominant ne ifade eder? Pedigri nedir, Neden yapılır?
DetaylıKAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu;
KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu; Kawasaki hastalığı sebebi bilinmeyen ateşli çocukluk çağı hastalığıdır. Nadiren ölümcül olur. Hastalık yüksek ateş, boğazda ve dudaklarda
DetaylıBakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.
Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de
DetaylıTiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir.
TİROİD HORMON SENTEZİ Dishormonogenezis Hasta ötroid? Şiddetli açlıkta, kronik hastalıkta, akut hastalıkta, cerrahi esnasında ve sonrasında T4--- T3 azalır Propiltiourasil, kortikosteroid, amiodaron propnalol
DetaylıSEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ
SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ Ankara Çocuk Sağlığı Hastalıkları Hemotoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi 2 Amaç Klinik bulguların özellikleri Kalıtsal
DetaylıTemel anlamda laktoz intoleransı süt ya da süt ile üretilmiş ürünleri sindirememek ya da bunda güçlük yaşamak anlamına gelir.
Laktoz temel olarak süt içinde bulunan disakkarid türü bir şekerdir. Disakkaridler iki farklı şeker türünün biraraya gelmesi ile oluşurlar. Glukoz ile galaktoz biraraya gelerek süt şekerini yani laktozu
DetaylıMagnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI
Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen
DetaylıVIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013
ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013 FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ VIII. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KALITSAL FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ Dr. M. Cem Ar ve THD Hemofili Bilimsel
DetaylıHemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı
Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı Dr. Çağatay Kundak DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU 1949 yılında Orak Hücre Anemisi olan hastalarda elektroforetik olarak farklı bir hemoglobin tipi tanımlanmıştır.
DetaylıSebahat Usta Akgül 1, Yaşar Çalışkan 2, Fatma Savran Oğuz 1, Aydın Türkmen 2, Mehmet Şükrü Sever 2
BÖBREK NAKLİ ALICILARINDA GLUTATYON S-TRANSFERAZ ENZİM POLİMORFİZMLERİNİN VE GSTT1 POLİMORFİZİMİNE KARŞI GELİŞEN ANTİKORLARIN ALLOGRAFT FONKSİYONLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Sebahat Usta Akgül 1, Yaşar Çalışkan
DetaylıAİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (AAA) FAMİLİAL MEDİTERRANE FEVER (FMF) Uzm. Dr. Nur YALÇIN Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (AAA) FAMİLİAL MEDİTERRANE FEVER (FMF) Uzm. Dr. Nur YALÇIN Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı AAA TANIM Çocukluk çağında en sık görülen Seröz zarların iltihabı ile karakterize Otoenflamatuar
DetaylıHEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14
HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk
DetaylıDR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ
DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ
DetaylıNÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR
NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları
DetaylıVitaminlerin yararları nedendir?
Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin
DetaylıKRONİK BÖBREK HASTALIĞI (YETMEZLİĞİ) OLAN TÜRK HASTALARINDA TÜMÖR NEKROZ FAKTÖR ALFA ve İNTERLÖKİN-6 PROMOTER POLİMORFİZMLERİNİN ETKİSİ
KRONİK BÖBREK HASTALIĞI (YETMEZLİĞİ) OLAN TÜRK HASTALARINDA TÜMÖR NEKROZ FAKTÖR ALFA ve İNTERLÖKİN-6 PROMOTER POLİMORFİZMLERİNİN ETKİSİ Hazırlayan: Meral YILMAZ Cumhuriyet Üniversitesi KRONİK BÖBREK HASTALIĞI
DetaylıJuvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)
www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?
DetaylıPERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli
PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,
DetaylıBruselloz: Klinik Özellikler
Bruselloz: Klinik Özellikler Uzm. Dr. Mustafa Aydın ÇEVİK Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Bruselloz - Etkenler B. melitensis B. abortus
DetaylıMetilen Tetrahidrofolat Redüktaz Enzim Polimorfizmlerinde Perinatal Sonuçlar DR. MERT TURGAL
Metilen Tetrahidrofolat Redüktaz Enzim Polimorfizmlerinde Perinatal Sonuçlar DR. MERT TURGAL Giriş Homosistein iki farklı yolla metabolize olur Transsülfürasyon= homosistein sistatiyon (CBS) Remetilasyon=
DetaylıKONJENİTAL TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANILI ÜÇ OLGU
KONJENİTAL TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANILI ÜÇ OLGU Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji SUAM Dilek Kaçar, Tekin Aksu, Pamir Işık, Özlem Arman
DetaylıHemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki
Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent
Detaylı