Depresyon Tanısı Alan Hastalarda Kalın Belir lerin Ye yi mi ile İlişkisi: 3 Aylık İzlem Çalışması

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Depresyon Tanısı Alan Hastalarda Kalın Belir lerin Ye yi mi ile İlişkisi: 3 Aylık İzlem Çalışması"

Transkript

1 Türk Psikiyatri Dergisi 2007; 18(4): Depresyon Tanısı Alan Hastalarda Kalın Belir lerin Ye yi mi ile İlişkisi: 3 Aylık İzlem Çalışması Dr. Banu ÖZYÜKSEL 1, Dr. Berna ULUĞ 2 Özet / Abstract Amaç: 3 aylık doğal izlem çalışması olarak planlanan bu araştırmada depresyon tanısı konan hastalarda i) gidiş ve sonlanış özellikleri ii) depresif belirtilerdeki düzelme ile yetiyitimi düzeyindeki düzelme arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri polikliniğine başvuran, depresyon tanısı konan 104 hastaya, tanı değerlendirmesi için DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme, depresyon ve anksiyete şiddetini ölçmek için 17 maddelik Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği ve Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği uygulanmıştır. Yetiyitimi düzeyi Dünya Sağlık Örgütü-Yetiyitimi Değerlendirme Çizelgesi ile değerlendirilmiştir. İlk görüşmeden 3 ay sonra hastalar tekrar aynı ölçeklerle görüşmeye alınmıştır. Bulgular: İzlem değerlendirmesinde depresyon ve anksiyete şiddetinde ilk görüşmeye göre istatistiksel olarak anlamlı düzelme olduğu saptanmıştır. Bu düzelme yetiyitimi düzeyindeki azalma ile ilişkili bulunmuştur. Başlangıçtaki depresyon şiddetinin kalıntı belirtiler için yordayıcı olduğu saptanmıştır. En sık kalıntı belirti psişik anksiyetedir. Psişik anksiyete skoru 2 ve üstünde olan hastalarda yetiyitimi düzeylerinin de yüksek olduğu bulunmuştur. Sonuç: Depresyonun şiddetinin, kalıntı belirti varlığı için bir yordayıcı olduğu ve kısmi düzelmenin yetiyitimiyle güçlü bir ilişkisi olduğu gözlenmektedir. Bu bulgular depresyonun yeterli tedavi edilmesinin önemini tekrar vurgulamaktadır. Anahtar Sözcükler: Depresyon, anksiyete, yetiyitimi SUMMARY: The Association between Disability and Residual Symptoms in Depressive Patients: A 3-Month Follow-Up Objective: In this 3-month naturalistic follow-up we aimed to investigate depression treatment outcome and the correlation between improvement of depressive symptoms and level of disability. Method: The study included 104 patients with depression that presented to the Hacettepe Psychiatry Outpatient Clinic. The course was defined operationally using the Hamilton Depression Rating Scale, Hamilton Anxiety Rating Scale, and Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders. The World Health Organization Disability Assessment Schedule (WHO-DAS II) was administered to determine level of disability. Patients received follow-up assessments using the same instruments 3 months after receiving antidepressant treatment. Results: Follow-up assessments showed that improvement in Hamilton Depression Rating Scale and Hamilton Anxiety Rating Scale total scores was statistically significant, and lower anxiety and depression ratings were correlated with lower disability levels. The patients that had severe depression and anxiety at the beginning of the course had residual depressive symptoms. The results showed that severity of depression was a predictor of residual symptoms in our cohort. Psychological anxiety was the most common residual symptom (consistent with other studies) and the patients with a psychological anxiety score 2 had higher disability levels (Z = 3.570, P < 0.05). Conclusion: Severity of depression was a predictor of residual symptoms and partial remission after a depressive episode appeared to be strongly associated with disability. These findings highlight the importance of adequate treatment of depression. Key Words: Depression, anxiety, disability 1 Uzm., Özel Keçiören Hastanesi, 2 Prof., Hacettepe Ü Tıp Fak., Psikiyatri AD., Ankara. Dr. Banu Özyüksel, e-posta: drbrozkan@yahoo.com 323

2 GİRİŞ Depresyon, sık görülen ve genellikle tekrarlamalarla seyreden bir ruhsal hastalıktır. Bu özellikleri ile yetiyitiminin de önde gelen nedenlerinden birisi olmaktadır (Wells ve ark. 1992). Yaşam boyu sıklığının ortalama % arasında olduğu tahmin edilmektedir (Angst 1996, Kessler ve ark. 1996). Kontrollu çalışmalar ve doğal izlem çalışmaları depresyondaki hastalarda sosyal işlevsellik kaybının yaygın ve kalıcı olduğunu göstermektedir. Yeterli tedaviyle bu kayıpların azaltılabileceği düşünülmektedir ancak halen klinik uygulamalarda yeterli sonuç alınamamaktadır (Hirschfeld ve ark. 2000). Ayaktan başvuran hastalarda depresyonun hipertansiyon, diabet veya kalp hastalıkları gibi kronik bedensel hastalıklardan daha fazla işlev kaybına ve iyilik halinde azalmaya neden olduğu bildirilmiştir (Hays ve ark. 1995, Wells ve ark. 1989). Kaplan ın 1995 yılında yaptığı çalışmada ruhsal bozukluk tanısı alan hastalarda kronik bedensel hastalığı olanlara göre daha fazla sosyal ve bedensel yetiyitimi olduğu, bu hastaların değerlendirilen son bir ay içinde günlük işlerini daha sık aksattıkları ve daha fazla sayıda günlerini yatakta geçirdikleri bulunmuştur. Bu alandaki çalışmalar depresyon hastalarının % sının antidepresan tedaviye kısmi cevap verdiğini veya hiç cevap vermediğini göstermektedir (Fava ve ark. 1996). Yalnızca kısmi remisyon (düzelme) gözlenen hastalarda değil remisyon ölçütlerini karşılayan hastalarda da kalıntı belirtiler gözlenmektedir (Nierenberg ve ark. 1999). Depresyon tedavisindeki tüm ilerlemelere karşın hastaların birçoğunda iyileşme derecesi beklenenin altındadır. Kalıntı belirtiler hafif şiddette olsa bile yetiyitimine neden olurlar. Yetiyitimi ile kalıntı belirtilerin şiddeti doğrusal bir ilişki göstermekte; belirti şiddeti arttıkça yetiyitimi artmaktadır (Mintz ve ark. 1992, Judd ve ark. 2000). Sosyal işlevsellikteki bozulma sadece bireyin kendisini değil evliliğini, ailesini ve iş çevresini de etkilemektedir. Bu bozulma sıklıkla semptomatik iyileşmeden sonra da kalmaktadır ve tedavi edilmezse prognozun kötüleşmesine neden olur (Hirschfeld ve ark. 2000). Agosti nin (1999) yaptığı 6 aylık doğal izlem çalışmasında National Institute of Mental Health in bir depresyon tedavi programına katılmış hastalardan iyileşme ölçütlerini karşılayan hastaların normal kontrol grubuna göre sosyal işlevlerde daha yetersiz olduğu, yine iyileşmiş hastalarda normal kontrol grubuna göre psikiyatrik belirtilerin daha fazla olduğu bulunmuştur. Bu hastalarda hafif veya eşik altı olsa bile belirtiler olduğunda yetiyitimi de gözlenmektedir. Kalıntı depresyon belirtilerinin olmadığı durumda ise yetiyitiminin ve psikososyal işlevlerin düzeldiği gözlenmektedir. Bir metaanalizde kalıntı belirtilerle işlevsellikte bozulma arasında doğrusal bir ilişki bulunmuştur. Bu çalışmanın bulgularına göre hafif şiddetteki kalıntı belirtiler bile işlevsellikte bozulmayla sonuçlanmaktadır (Mintz 1992). Kalıntı belirtilerin varlığında, yetiyitiminin devam etmesi dışında relaps (depreşme) daha sıktır ve prognoz daha kötüdür. Bu belirtilerin düzelmesiyle uzun dönemde çok daha iyi bir gidiş olması beklenmektedir (Menza ve ark. 2003). Paykel tarafından geliştirilen Depresyon İçin Klinik Görüşme (Clinical Interview for Depression) ile değerlendirilen major depresyonu olan 49 hastanın sadece 6 sı (%12.2) antidepresanlarla başarılı bir şekilde tedavi edilebilmiştir ve hiç kalıntı belirtileri gözlenmemiştir. Hastaların geri kalanının %73 ünde yaygın anksiyete, %55 inde somatik anksiyete ve % 40 ında irritabilite bildirilmiştir (Fava ve ark. 1994). Depresyonun seyrini inceleyen klinik bir araştırmada 119 depresif hasta alınmış ve bunlardan ulaşılabilen 66 sı ile ortalama 30 ay sonra tekrar görüşme yapılmıştır. İkinci kez değerlendirilen hastaların % 9.1 inde hastalığın kronikleştiği, % 31.8 inde yinelediği gözlenmiştir. Bu hastaların % 57.6 sının ise iyileştikleri ve bir daha da hastalanmadıkları saptanmıştır. Kronikleşen hastaların ortak özelliklerinin ise kadın olma ve ilk değerlendirmede 30 yaşından büyük olma olduğu belirlenmiştir (Uluşahin ve Uluğ 1994). Bu çalışmada, depresyon tanısı konan hastalarda tedavi başlanmadan önce depresyon şiddeti ve yetiyitimi düzeyi saptanarak tedavinin 3. ayında kalıntı belirtiler ve yetiyitimindeki düzelmenin belirlenmesi amaçlandı. Kalıntı depresyon belirtileri ve yetiyitimi düzeyi arasındaki ilişki incelendi. YÖNTEM Örneklem HÜTF Psikiyatri polikliniğine Ekim 2002-Mayıs 2004 tarihleri arasında başvuran, DSM IV e göre major depresyon tanısı konmuş olan 104 hasta rastgele seçilmiştir. Antidepresan tedavi başlanmadan önce ve tedavinin üçüncü ayında değerlendirilerek çalışma kapsamına alınmıştır. Hastaların en az ilkokul mezunu olmaları, DSM IV e göre başka bir psikiyatrik hastalık ek tanısı almamaları, eşlik eden kronik bedensel hastalıklarının olmaması, yetiyitimine yol açacak bedensel sakatlıklarının olmaması, başvuru sırasında düzenli olarak bir psikotrop tedavi almıyor olmaları ölçütleri dışında zeka geriliğinin 324

3 TABLO 1. Birinci ve Ikinci Görüşmelerdeki Depresyon Şiddeti, Anksiyete Şiddeti ve Yetiyitimi Düzeyleri Ortalamalarının Karşılaştırılması. 1. Görüşme 2. Görüşme Ortalama SS Ortalama SS t HAM-D Toplam puanı HAM-A Toplam puanı DAS1 Anlama ve iletişim kurma DAS2 Hareket etme ve bir yerden bir yere gitme DAS3 Kendine bakım DAS4 İnsan ilişkileri DAS5 Yaşam faaliyetleri DAS6 Toplumsal yaşama katılım DAS Toplam * * * * * * * * * * p<0.05 olmaması ve yeni depresif epizod (dönem) olması ölçütlerine uyulmuştur. Uygulama Demografik verileri belirlemek üzere bir bilgi formu, tanı değerlendirmeleri için SCID I kullanıldı. Depresyon şiddetini ölçmek için 17 maddelik Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HAM-D) uygulandı. Depresyona eşlik eden anksiyete şiddeti Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği (HAM-A) ile belirlendi. Yetiyitimini ölçmek için Dünya Sağlık Örgütü-Yetiyitimi Değerlendirme Çizelgesi (World Health Organisation-Disability Assessment Schedule, WHO-DAS II) kullanıldı. Testler tedavi başlanmadan önce ve tedavinin üçüncü ayında her biri saat süren tek görüşmede verildi. Tedavi planına araştırmacılar tarafından müdahalede bulunulmadı. Çalışmaya katılmayı kabul eden kişilerin hepsi çalışma hakkında bilgilendirildi ve sözel onayları alındı. Araçlar Bilgi formu: Deneğin yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, iş durumu, medeni durumu, yaşam koşulları (yalnız yaşıyor, ailesiyle yaşıyor vb.), geçirilmiş psikiyatrik hastalığı olup olmadığı, kaçıncı depresif epizod olduğu, ilk epizodu kaç yaşında geçirdiği kaydedilmiştir. DSM-IV Eksen I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-I; Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders): DSM-IV Eksen I tanılarının konması için First ve arkadaşları (1997) tarafından geliştirilmiş ve Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, 1994) tarafından yayımlanmış, yapılandırılmış bir klinik görüşme ölçeğidir. Türkçe ye uyarlama, geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Çorapçıoğlu ve arkadaşları tarafından (1999) tarafından yapılmıştır. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HAM- D): Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği Hamilton (1960) tarafından depresif hastaların incelenmesi ve belirtilerin faktör analizi sonucunda geliştirilmiştir de aynı araştırmacı tarafından gözden geçirilerek son şekli verilen ölçek (Hamilton 1967), depresif hastalarda belirtilerin şiddetini saptamak amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, değişik belirti sayısı içeren formları arasından 17 sorudan oluşmuş olanı kullanılmıştır. Derecelendirmede likert tipi bir puanlama dizgesi kullanılmaktadır. Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Akdemir ve arkadaşları (1996) tarafından yapılmıştır. Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği (HAM- A): HAM-A, bugün daha çok yaygın anksiyete bozukluğu tanısı alan hastalarda anksiyetenin şiddetini, ilaçların 325

4 TABLO 2. Hastaların 2. Görüşmedeki HAM-D Toplam Puanlarına Göre Klinik Durumları ve Tedaviye Uyumları. Remisyona girenler HAM-D 7 Kalıntı belirtileri olanlar 7<HAM-D<17 Semptomatik olanlar HAM-D 17 Tedaviye devam edenler 38 (%76) 15 (%65.2) 2 (%50) Tedaviyi bırakanlar 12 (%24) 8 (%34.8) 2 (%50) Toplam 50 (%100) 23 (%100) 4 (%100) X 2 = 0.921, p>0.05 anksiyete belirtileri üzerindeki etkilerini tayin etmekte kullanılan yarı yapılandırılmış bir ölçektir (Hamilton 1959). Ölçeğin geçerlilik çalışması Yazıcı ve arkadaşları (1998) tarafından yapılmıştır. Yetiyitimi Değerlendirme Çizelgesi (Disability Assessment Schedule, WHO-DAS II): Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen (1998) WHO-DAS II ile tıbbi tanıdan bağımsız olarak bireyin faaliyet düzeyinde ve topluma katılımındaki kısıtlılıklarının tespit edilmesi amaçlamaktadır. Değerlendirmeye alınacak süre son bir ay olarak seçilmiştir. Bu araç, bireyin belli faaliyetleri yaparken ne kadar güçlük çektiğini tespit etmeye çalışmaktadır ve birçok kültürde ortak olarak önemli sayılan faaliyetleri içeren altı alandan oluşmaktadır. Bunlar 1) Anlama ve iletişim kurma, 2) hareket etme ve bir yerden bir yere gitme, 3) kendine bakım, 4) insan ilişkileri, 5) yaşam faaliyetleri, 6) toplumsal yaşama katılım başlıkları altında toplanmıştır. Tüm bu alanlarla ilgili soruların cevapları 1 ile 5 arasında puanlanmaktadır. WHO-DAS II 36 lık form uygulandığında görüşme yaklaşık 20 dakika sürmektedir. WHO-DAS II nin uluslararası geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır. Ülkemizdeki güvenilirlik çalışması ise WHO-DAS II eğitimi almış iki araştırıcının 30 hastayı 15 gün arayla test-yeniden test deseninde değerlendirmesiyle yapılmış, değerlendiriciler arasında güvenilirlik saptanmıştır (Ertuğrul ve Uluğ 2002). İstatistiksel analizler Verilerin analizi SPSS for Windows, 11.5 istatistik paket programında yapılmıştır. Örneklemin farklı iki zamanda alınan ortalamaları için Eşleştirilmiş Serilerde Student s t testi, farklı iki grup ortalamaları için Bağımsız Örnekler t testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Kalıntı belirtileri olan grup ile remisyona giren grup sosyodemografik değişkenler yönünden ki-kare testi ile karşılaştırılmıştır. Depresyon şiddeti ile yetiyitimi düzeyindeki azalma arasındaki ilişki Pearson korelasyon analizi ile, yetiyitimi düzeyindeki azalmayı yordayan klinik değişkenler ve sosyodemografik özellikler regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Kalıntı belirti gözlenmesini yordayan değişkenler için lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Geriye dönük eleme yöntemi ile değişkenler seçilmiştir. BULGULAR Hastaların 83 ü kadın 21 i erkek, yaş ortalaması 31.32, (SS= 9.92) dir. Hastalığın başlangıç yaşı ortalaması (SS=9.37) dir. Geçirilmiş depresif epizod sayısına bakıldığında hastaların 66 sı (%63.5) ilk depresif epizod ile başvurmakta iken 38 i (% 36.5) yineleyen depresif epizod (epizod sayısı 1) bildirdiler. Hastaların ilk görüşme ve 3 ay sonraki görüşmedeki depresyon şiddeti, anksiyete şiddeti ve yetiyitimi düzeyleri ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 1). Depresyon şiddetindeki azalma ile yetiyitimi düzeyindeki düzelme arasındaki ilişki incelendiğinde birinci görüşmede ve ikinci görüşmede uygulanan HAM-D toplam puanlarının farkı (hdt1- hdt2) ile her iki görüşmedeki DAS toplam puanlarının farkı (DAST1-DAST2) arasında pozitif bir korelasyon (r²= 0.24, p<0.01) bulunmuştur. Depresyon şiddeti azaldıkça yani belirtilerdeki düzelme arttıkça yetiyitimi düzeyindeki düzelme de artmaktadır (Şekil 1). WHO-DAS II ile değerlendirilen 6 ayrı alandaki yetiyitimi düzeyleri ile belirtilerdeki düzelme arasındaki korelasyona tek tek bakılmıştır. Depresif belirtilerdeki düzelmenin anlama ve iletişim kurma ile ilgili olan DAS 1 puanıyla (r²=0.21, p<0.01) kendine bakım ile ilgili olan DAS 3 puanıyla (r²=0.14, p<0.01), insan ilişkileri ile ilgili olan DAS 4 puanıyla (r²= 0.11, p<0.01), yaşam faaliyetleri ile ilgili olan DAS 5 puanıyla (r²= 0.1, p<0.01), toplumsal yaşama katılım ile ilgili olan DAS 6 puanıyla (r²= 0.14, p< 0.01) ilişkili olduğu, korelasyonun anlamlı ve pozitif olduğu bulunmuştur. Hareket etme ve bir yerden bir yere gitme ile ilgili olan DAS 2 puanının depresyondaki düzelme ile ilişkisinin (r²= 0.04, p>0.01) olmadığı saptanmıştır. Yetiyitimi düzeyindeki düzelme için yaş, cinsiyet, eğitim (üniversite mezunu/üniversite mezunu değil), iş durumu (çalışıyor/çalışmıyor), medeni durum (evli/evli 326

5 TABLO 3. Her İki Grubun 2. Görüşmedeki 6 DAS Alanı Puanları ve DAS Toplam Puanlarının Ortalamalarının ve 1. ve 2. Görüşmedeki Depresyon ve Anksiyete Şiddetlerinin Karşılaştırılması. Kalıntı belirti grubu Remisyon grubu ortalama SS ortalama SS Z DAS * DAS * DAS * DAS * DAS * DAS * DAS T * HAM-D 1. görüşme toplam puanı HAM-A 1. görüşme toplam puanı HAM-D 2. görüşme toplam puanı HAM-A 2. görüşme toplam puanı * * * * *p<0.05 değil), yaşam koşulları (ailesiyle yaşıyor/diğer) gibi sosyodemografik değişkenler ve hastalığın başlama yaşı, ilk depresif epizod veya yineleyen depresif epizod geçirmek, başlangıçtaki anksiyete ve depresyon şiddeti gibi klinik değişkenler arasında yordayıcı bulunmamıştır. Hastalar 3. ayda yapılan görüşmede depresyon şiddetine göre remisyona girenler, kalıntı belirtisi olanlar ve halen sendromal düzeyde depresyonu olanlar şeklinde 3 gruba ayrılmışlardır. Araştırmacılar remisyonu tanımlamak için HAM-D toplam puanı için 7-10 arasında kesme noktaları bildirmişlerdir (Nierenberg ve DeCecco, 2001). Bu çalışmada HAM-D toplam puanı 7 ve altında olan hastaların remisyona girdiği kabul edilmiştir. Yine sendromal depresyon için pek çok araştırmada HAM-D toplam puanı 17 ve üzeri olarak kabul edilmiştir (O Leary ve ark. 2000). Bu tanımlara göre ikinci görüşmeye gelen 77 hastanın 50 sinin (%64.94) remisyona girdiği, 23 ünün (%29.87) kalıntı belirtileri olduğu (yani HAM- D toplam skor 8 ile 16 arasında), 4 ünün (%5.19) ise halen semptomatik olduğu bulunmuştur (Tablo 2). Kalıntı belirtileri olan grup ile remisyona giren grup sosyodemografik özellikler, klinik değişkenler ve tedavi uyumları açısından karşılaştırılmışlardır. Kalıntı belirtileri olan grubun yaş ortalaması (SS=10.03), remisyona giren grubun yaş ortalaması ise (SS=10.4) dır. Her iki grubun yaş ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktur (Z= , p= 0.468). Kalıntı belirti grubu ve remisyon grubu arasında cinsiyet (fisher kesin ki-kare testi p>0.05), medeni durum (X²=0.021, p= 0.884), eğitim (X²=0.055, p=0.814) ve iş durumu (X²=0.458, p=0.499) yönünden fark bulunmamıştır. Kalıntı belirtileri olan grup ile remisyona giren grup başlangıçtaki anksiyete ve depresyon şiddetine göre karşılaştırılmıştır. Kalıntı belirtileri olan grupta başlangıçtaki anksiyete ve depresyon şiddeti daha yüksektir. Her iki grubun ikinci görüşmedeki HAM-D toplam puanları ve HAM-A toplam puanları karşılaştırılmıştır. Gruplar arasında depresyon ve anksiyete şiddeti açısından anlamlı fark saptanmıştır. Kalıntı belirtileri olan grup ve remisyona girmiş olan grubun 2. görüşmedeki DAS toplam puanları ve altı ayrı DAS alanı puanları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Kalıntı belirtilerin gözlendiği grupta yetiyitimi düzeyi fazladır (Tablo 3). Bu araştırmada hastaların tedavilerine araştırmacılar tarafından müdahalede bulunulmamıştır. Tedaviyi düzenleyen doktorlar tarafından 104 hastanın 82 sine (%78.7) SSRI grubu bir antidepresan başlanmıştır. Ka- 327

6 TABLO 4. Kalıntı Belirti Gözlenme Riski Için Lojistik Regresyon Analizi. B Standart Hata p Odds Oranı Güven Aralığı Alt sınır Üst sınır Eğitim Başlangıç yaşı İş durumu Yaşam koşulları Geçirilmiş depresif epizod Başlangıç depresyon şiddeti * Kalan CI: %95 (Odds oranı için güven aralığı). lan 22 hasta (%21.3) ise diğer antidepresanlarla tedavi edilmiştir. 27 hasta (%26) izlem görüşmesine gelmemiştir. İkinci görüşmeye gelen 77 hastanın 50 si (%64.94) remisyona girenler, 23 ü (%29.87) kalıntı belirtisi olanlar, 4 ü (%5.19) ise semptomatik olanlardır. Remisyona giren 50 hastanın 38 inin (%76) tedaviye düzenli devam ettiği, 12 hastanın (%24) ise tedaviyi kendiliğinden bıraktığı gözlenmiştir. Kalıntı belirtisi olan 23 hastanın 15 inin (%65.2) tedaviye devam ettiği, 8 inin (%34.8) ise tedaviyi kestiği gözlenmiştir. Bu iki grup arasında ilaç tedavisine uyum açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 2). Ayrıca ikinci görüşmeye gelen ve gelmeyen hastalar arasında sosyodemografik özellikler ve klinik değişkenler açısından karşılaştırılmışlardır. İkinci görüşmeye gelen grubun yaş ortalaması (SS=10.08), gelmeyen grubun yaş ortalaması ise (SS=9.43) dır. Her iki grubun yaş ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktur (Z= , p= 0.262). İkinci görüşmeye gelenler ve gelmeyenler arasında cinsiyet (X 2 =0.744,p=0.388), medeni durum (X²=0.193, p= 0.661), eğitim (X²=0.007, p=0.934) ve iş durumu (X²=1.467, p=0.226) yönünden fark bulunmamıştır. Klinik değişkenlerden HAM-D toplam puan ortalaması gelenlerde (SS=3.86), gelmeyenlerde (SS=4.49) bulunmuştur. Ortalamalar arasında anlamlı fark yoktur (t=-0.686, p=0.494). HAM-A toplam puan ortalaması gelenlerde (SS=5.74), gelmeyenlerde (SS=6.28) bulunmuştur. Ortalamalar arasında anlamlı fark saptanmamıştır (t=-0.748, p=0.456). Kalıntı belirti gözlenmesini yordayan değişkenler araştırılmıştır. Sosyodemografik özelliklerden yaş, cinsiyet, eğitim (üniversite mezunu/üniversite mezunu değil), iş durumu (çalışıyor/çalışmıyor), medeni durum (evli/evli değil), yaşam koşulları (ailesiyle yaşıyor/diğer) değişkenlerinin kalıntı belirti gözlenmesi için yordayıcı olmadığı bulunmuştur. Klinik değişkenlerden hastalığın başlama yaşı, ilk epizod veya yineleyen epizod geçirmek, başlangıçtaki anksiyete ve depresyon şiddeti incelenmiştir. Başlangıçtaki depresyon şiddetinin kalıntı belirti gözlenmesi için yordayıcı değişken olduğu bulunmuştur (B = 0.196, p= 0.025, Ci %95, odds ratio=1.217) (Tablo 4). Bu çalışmada kalıntı belirtileri HAM-D toplam puanı ile değerlendirmek dışında her maddeden alınan puanlar tek tek değerlendirilmiştir. Sık gözlenen kalıntı belirtiler ve bunların yetiyitimi ile ilişkisi araştırılmıştır. Puanı 2 ve üzerinde kalan semptomlarda düzelme olmadığı ve bunların kalıntı belirtiler olduğu kabul edilmiştir. Buna göre en sık görülen kalıntı belirti psişik anksiyete dir (%17.3). İkinci sırada iş ve aktivitelerle ilgili yetersiz hissetme, ilgi kaybı gelmektedir (%16.3). Üçüncü olarak uykuya dalma güçlüğü (% 13.5), dördüncü olarak depresif duygudurum (%11.5), beşinci olarak ise suçluluk duygusu (%10.6) gelmektedir. Psişik anksiyete puanı (Z= , p<0.05), iş ve aktivitelerle ilgili yetersizlik hissi ve ilgisizlik puanı (Z=-4.06, p<0.05), uykuya dalma güçlüğü puanı (Z=-2.074, p<0.05), depresif duygudurum puanı (Z=-2.88, p<0.05), suçluluk duygusu puanı (Z=-3.626, p<0.05) 2 den büyük olanlarda olmayanlara göre yetiyitimi düzeyleri daha yüksek bulunmuştur (Tablo 5). TARTIŞMA Bu çalışmada depresyon tanısı alan hastalarda 3 aylık izlemde gidiş ve sonlanış özellikleri, depresif belirtilerdeki düzelme ve yetiyitimi düzeyindeki düzelme arasındaki 328

7 TABLO 5. Sık Görülen Kalıntı Belirtilerin Şiddetli Olması ve Olmaması Durumunda Yetiyitimi Düzeyilerinin Karşılaştırılması. 2. Görüşmedeki DAS toplam puan ortalamaları Z Depresif duygudurum 2 Puanı (HAM-D 1. madde) <2 Suçluluk duygusu puanı 2 (HAM-D 2. madde) <2 Uykuya dalma güçlüğü 2 Puanı (HAM-D 4. madde) <2 İlgi kaybı puanı 2 (HAM-D 7. madde) <2 Psişik anksiyete puanı 2 (HAM-D 10. madde) < * * * * * * p<0.05 ilişki incelenmiştir. Depresif belirtilerdeki düzelmeyi incelemek için iki ayrı değerlendirme yapılmıştır. İlk olarak hastalar, ikinci görüşmede aldıkları HAM-D ölçeği toplam puanlarına göre remisyona girenler (HAM-D toplam puanı 7) ve kalıntı belirtileri olanlar (HAM-D toplam puanı 8 ile 16 arasında olanlar) şeklinde iki gruba ayrılmışlardır. Kalıntı belirtileri olan grubun sosyodemografik ve klinik özelliklerinin bilinmesi tedavi planlarını da etkileyebileceği için bu özellikler incelenmiştir. Kalıntı belirti grubu ve remisyon grubu arasında sosyodemografik özellikler açısından ki-kare testlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır ve lojistik regresyon analizinde yordayıcı bir değişkene rastlanmamıştır. Klinik özelliklerle ilgili değişkenlerden ise depresyon şiddetinin kalıntı belirti gözlenmesi için yordayıcı olduğu bulunmuştur. Yapılan bazı çalışmalarda kalıntı belirtileri olanlar ile remisyona girmiş olanlar arasında sosyodemografik ve klinik özellikler arasında fark bildirilmemiştir. Nierenberg ve arkadaşlarının (1999) yaptıkları izlem çalışmasında yaş, cinsiyet, medeni durum, iş durumu, daha önceki epizod sayısı gibi değişkenlerin kalıntı belirti gözlenmesi için yordayıcı olmadığı bulunmuştur. Ancak bu çalışma gibi çoğu çalışmada başlangıçtaki depresif belirtilerin şiddetinin de kalıntı belirti gözlenmesi için yordayıcı olduğu bildirilmiştir. Ramano ve arkadaşlarının (1995) yaptıkları 2 yıllık izlem çalışmasında başlangıçtaki depresyon şiddeti yüksek olanların daha geç remisyona girdikleri gösterilmiştir. Yine Paykel ve arkadaşları (1995) tarafından başlangıçta depresyonu şiddetli olan hastalarda kalıntı belirtilerin daha yaygın olduğu bildirilmiştir. Bu sonuçlar göz önüne alındığında ilk başvuru sırasında depresif belirtileri şiddetli olan kişilerin antidepresan tedavi açısından yeterince bilgilendirilmelerinin, izlemde tedaviye uyumlarının sağlanmasının ve yeterli süre tedavilerinin sürdürülmesinin önemi dikkat çekmektedir. Kalıntı belirtileri incelemek için yapılan ikinci değerlendirme şu şekildedir; 3 ay sonraki görüşmede HAM-D ölçeğinin her maddesi için aldıkları puanların 2 den büyük olması durumunda o belirtinin devam ettiği kabul edilmiştir. Buna göre 17 madde tek tek incelendiğinde psişik anksiyete (10. madde) bu örneklemde en sık (%17.3) gözlenen kalıntı belirtidir. Araştırmacılar anksiyete belirtilerinin major depresyona sıklıkla eşlik ettiğini ve aynı zamanda kısmi remisyonda da sık rastlandığını bildirmişlerdir (Menza ve ark. 2003, Paykel 1998, Nierenberg ve ark. 1999). Yine uykuya dalmakta güçlük (4. madde), depresif duygudurum (1. madde), iş ve aktivitelerle ilgili yetersizlik hissi, ilgi kaybı (7. madde), suçluluk duygusu (2. madde) maddelerinden 2 ve üzerinde puan alanların sık olduğu saptanmıştır. İş ve aktivitelerle ilgili yetersizlik hissi, ilgi kaybı gibi depresif belirtiler devam ettiğinde kişinin psikososyal ve mesleki işlevlerini yerine getirmesi zorlaşmaktadır. Tek tek tüm bu belirtilerden yüksek puan alan hastaların yetiyitimi düzeyleri, düşük puan alanlara göre anlamlı derecede fazla bulunmuştur (Tablo 5). Bu sonuç, tek bir depresif belirtinin dahi şiddetli olmasının işlevselliği etkilediğini göstermektedir. Depresyonda kalıntı belirtilerle ilgili yapılan çalışmalarda, bu belirtilerin ne zaman klinik olarak önemli olmadığı konusu tartışmalıdır. Depresyon belirtileri ne zaman yetiyitimine neden olmayacak kadar hafiftir sorusunun cevabı da açık değildir. Fava ve arkadaşlarının (1982) bir çalışmasında normal kontrol grubunda HAM-D toplam puan ortalaması 6 bulunmuştur. Bu sonuca bakıldığında 329

8 DAS_ FARK HD_FARK ŞEKİL 1. Depresyon Belirtilerinde Düzelme ile Yetiyitimi Düzeyindeki Düzelme Arasındaki İlişki. r 2 = 0.24, p<0.01 belki de tamamen belirtisiz bir durum sağlamak mümkün değildir. Çalışmaların pek çoğunda kalıntı belirtilerin olması durumunda sosyal işlevsellikte belirgin bozulma olduğu vurgulanmaktadır. Bu çalışmada kalıntı belirtileri olan grup ile remisyona girmiş olan grubun ikinci görüşmedeki DAS toplam puanlarının ortalaması karşılaştırılmıştır. Daha önce yapılan araştırmaların sonuçlarıyla uyumlu olarak (Mintz ve ark. 1992) kalıntı belirtileri olan grupta yetiyitimi daha fazla bulunmuştur. WHO-DAS-II nin 6 ayrı alanında kalıntı belirtileri olan grup ile remisyona giren grubun yetiyitimi düzeyleri ölçülmüştür. İkinci görüşmedeki yetiyitimi düzeylerinin ortalamaları karşılaştırıldığında kalıntı belirti grubunda her alanda yetiyitimi düzeyi fazla bulunmuştur. Her iki grup arasındaki fark her alan için istatistiksel olarak anlamlıdır. Yetiyitimi düzeyindeki düzelme ile HAM-D ölçeği toplam puanı ile ölçülen belirtilerdeki düzelme arasında pozitif, anlamlı bir ilişki vardır. Bu alanda yapılan başka çalışmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir (Judd ve ark. 2000, Mintz ve ark. 1992). Bu çalışmaya dahil edilen 104 hastanın 27 si (%26) 3 ay sonraki ikinci görüşmeye gelmemiştir. Bu hastaların depresif belirtilerinin ve yetiyitimi düzeylerinin ne durumda olduğu bilinmemektedir. Yapılan çeşitli doğal izleme çalışmalarında farklı hasta kaybı oranları gözlenmektedir. Pintor ve arkadaşlarının yaptıkları 2 yıllık bir izleme çalışmasında hastaların %47.8 oranında kaybedildiği, çalışmaya devam edenlerle etmeyenler arasında sosyodemografik ve klinik değişkenler açısından fark olmadığı bildirilmiştir. Yine 18 aylık bir izlem çalışmasında 100 hastanın 15 i çalışmanın sonunda çeşitli nedenlerle izlemden çıkmıştır (O Leary ve ark. 2000). Bu çalışmanın önemli bir kısıtlılığı çeşitli nedenlere bağlı hasta kaybı sonucunda örneklemin küçülmesidir. Bu örneklem daha çok orta ve hafif şiddette depresyonu olan ve ayaktan izlenen hastaları içermektedir. Ayrıca hastaların depresyon şiddetlerinin hafif düzeyde bulunmasında, kullanılan depresyon derecelendirme ölçeğinin önemli bir etkisinin olduğu düşünülmektedir. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği ters nörovejetatif belirtiler olarak bilinen uyku artisi, istah artisi ve kilo artışı gibi belirtileri göz önüne almamaktadır. Bu nedenle SCID-I görüşmesinde depresyon tanısı alan ve bu görüşmede sorulan tüm depresif belirtilerin var olduğunu bildiren hastaların HAM -D toplam puanları düşük bulunabilmektedir. Sonuç olarak atipik depresyonu olan hastaların uyku ve istah artisi gibi belirtileri başlangıçta ölçülmemiştir. Yine depresyonda 17 maddelik HAM-D ölçeği ile düzelme değerlendirilirken de bu belirtilerdeki düzelmenin etkisi gözlenememiştir. 17 maddelik HAM- D ölçeğinin ters nörovejetatif belirtileri ölçüme katmak bakımından yetersiz olduğu başka yazarlar tarafından da vurgulanmıştır (Nierenberg ve DeCecco, 2001). Depresyona bağlı yetiyitimiyle ilgili önemli bir soru işlevsel kısıtlılığın zaman içinde kalıcı olup olmadığıdır. Depresyon epizodik bir hastalık olduğu için daha ilerleyici gidiş gösteren diğer tıbbi hastalıklara göre yetiyitimiyle ilişkisinin daha az olacağı ileri sürülebilir. Bu konu bazı izleme çalışmalarında incelenmiştir. Medical Outcome Study (Wells ve ark. 1992) sonuçlarına göre major depresyonu veya distimisi olan hastaların %40 ının 2 yıl sonunda halen depresif bozukluğu olduğu bulunmuştur. Zaman içerisinde fiziksel ve sosyal işlevsellikte düzelme ve özellikle psikolojik iyilik hali gözlenmekle birlikte 2 yıl sonra depresyon hastalarının işlevsellikte ve iyilik halinde kronik bedensel hastalığı olan hastalar kadar bozukluk gösterdiği bildirilmektedir. Kalıntı depresif belirtileri olan bireyler incelendiğinde zaman içinde işlevselliklerinde çok az bir düzelme olduğu bulunmuştur. Semptomlar geçici gibi görünmekle birlikte bu hastaların işlevsellik açısından bedensel hastalığı olanlarla aynı veya daha kötü düzeyde oldukları saptanmıştır. Kalıntı belirtilerin depreşme riski ile ilişkili olduğuna dair bulgular sık tekrarlanan sonuçlardır. Bu çalışmada 330

9 izleme süresi 3 ayla sınırlı olduğu için kalıntı belirtileri olanların relaps (depreşme) oranına bakmak mümkün olmamıştır. Ancak tam remisyon sağlanmaması morbidite ve mortalitenin artmasıyla sonuçlanmaktadır. Antidepresan tedaviye yeterli dozda yeterli süre devam edilmesinin pek çok olumsuz sonucu engellediği bilinmektedir. Klinisyenin hedefi hasta remisyona girinceye kadar değil tam iyileşme sağlanıncaya kadar tedaviye devam etmek olmalıdır (Bakish 2001). İyileşme tanımı tartışmalı olmakla birlikte çoğu yazar tarafından remisyonun en az 6 aydır devam etmesi olarak kabul edilmektedir (Frank ve ark. 1991). Judd ve arkadaşlarının (1997) yaptıkları bir çalışmada hiç depresif belirtisi olmayanlara göre subsendromal depresyonu olanlarda yetiyitiminin devam ettiği, yaşam boyu intihar düşüncesi ve girişimlerinin olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada izleme süresi 3 ay olduğu için yalnızca remisyona girme oranlarına bakılmış ancak relapsın kalıntı belirtilerle olan ilişkisi araştırılamamıştır. Bu konuda yapılan çalışmalarda tedaviye cevap ve remisyon 6. haftadan itibaren değerlendirilmektedir (Bakish 2001). Q leary ve arkadaşlarının (2000) yaptıkları bir çalışmada hastaların %85 inin ilk 3 ay içinde remisyona girdikleri, izleme süresi arttıkça relapslar nedeniyle remisyon oranlarının azaldığı bildirilmektedir. Sonuç olarak bu alanda yapılan tüm çalışmalarda kalıntı belirtiler yüksek relaps oranlarıyla ve sosyal işlevlerde önemli derecede bozulma ile ilgili bulunmaktadır. Bu konuda yapılmış diğer çalışmalara benzer olarak bu araştırma da depresyonun yeterli tedavi edilmesinin önemini tekrar vurgulamaktadır. Kalıntı depresif belirtilerin yaşamın pekçok alanında işlev kaybına yol açması, depresyondaki hastaların belirtilerinin şiddetinin dikkatle değerlendirilmesinin ve antidepresan tedaviye yeterli süre ve dozda devam edilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. KAYNAKLAR Agosti V (1999) Residual symptoms and social functioning over sixmonths in recovered outpatients with chronic depression. J Affect Disord, 52: Akdemir A, Örsel S, Dağ I ve ark. (1996) Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ) nin geçerliliği, güvenirliliği ve klinikte kullanımı. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi, 4: Angst J, Kupfer DJ, Rosenbaum JF ve ark. (1996) Recovery from depression: risk or reality? Acta Psychiatr Scand, 93: American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition. Wasington, DC:American Psychiatric Association, Bakish D (2001) New standard of depression treatment: remission and full recovery. J Clin Psychiatry, 62 (Suppl. 26)5-9. Çorapçıoğlu A, Aydemir Ö, Yıldız M ve ark. (1999) DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşmenin Türkçeye Uyarlanması ve Güvenilirlik Çalışması. İlaç ve Tedavi Dergisi, 12(4): Ertugrul A, Uluğ B (2002) The influence of neurocognitive deficits and symptoms on disability in schizophrenia. Acta Psychiatr Scand, 105(3): Fava GA, Kellner R, Munari F ve ark. (1982) The Hamilton Depression Rating Scale in normals and depressives: a cross cultural validation. Acta Psychiatr Scand, 66: Fava M, Davidson KG (1996) Definition and epidemiology of treatment resistant depression. Psychiatr Clin North Am, 19: Fava GA, Grandi S, Zielezny M, Canestrari R, Morphy MA (1994) Cognitive behavioral treatment of residual symptoms in primary major depressive disorder. Am J Psychiatry, 151: First MB, Spitzer RL, Gibbon M, Williams JBW (1997) Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I), London and Washington DC, American Psychiatric Press. Frank E, Prien RF, Jarrett RB, Keller MB, Kupfer DJ ve ark. (1991) Arch Gen Psychiatry, 48: Hamilton M (1959) The assessment of anxiety states by rating. Br J Med Psychol, 32: Hamilton M (1960) A rating scale for depression. J Neurol Neorusurg Psychiatry, 23: Hamilton M (1967) Development of a rating scale for primary depressive illness. Br J Soc Clin Psychology, 6: Hays R, Wells K, Sherbourne C, Rogers W, Spitzer K (1995) Functioning and well-being ourcomes of patients with depression compared with chronic medical illness. Arch Gen Psychiatry, 52: Hirschfeld RMA, Montgomery SA, Keller MB, Kasper S, Schatzberg AF ve ark. (2000) Social functioning in depression: A review. J Clin Psychiatry, 61: Judd LL (1997) The clinical course of unipolar major depressive disorders. Arch Gen Psychiatry, 54: Judd LL, Akiskal HS, Zeller PJ ve ark. (2000) Psychosocial disability during the long-term course of unipolar major depressive disorder. Arch Gen Psychiatry, 57: Kaplan İ (1995) Yarı kırsal alanda bir sağlık ocağına başvuran hastalarda ruhsal bozuklukların yetiyitimi ile ilişkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 6(3): Kessler RC, Nelson CB, McGonagle KA ve ark. (1996) Comorbidity of DSM-III-R major depressive disorder in the general population: results from the US national comorbidity survey. Br J Psychiatry, 168 (suppl 30): Menza M, Marin H, Opper RS ve ark. (2003) Residual symptoms in depression: Can treatment be symptom-specific? J Clin Psychiatry, 64: Mintz J, Mintz LI, Arruda MJ ve ark. (1992) Treatment of depression and the functional capacity to work. Arch Gen Psychiatry, 49: Nierenberg AA, Kefe BR, Leslie VC ve ark. (1999) Residual symptoms in depressed patients who respond acutely to fluoxetine. J Clin Psychiatry, 60: Nierenberg AA, DeCecco LM (2001) Definitions of antidepressant treatment response, remission, nonresponse, partial response and other 331

10 relevant outcomes: a focus on treatment-resistant depression. J Clin Psychiatry, 62 (suppl 16): 5-9. O Leary D, Costello F, Gormley N ve ark. (2000) Remission onset and relapse in depression, an 18-month prospective study of course for 100 first admission patients. J Affect Disord, 57: Paykel ES, Ramana R, Cooper Z ve ark. (1995) Residual symptoms after partial remission: an important outcome in depression. Psychol Med, 25: Paykel ES (1998) Remission and residual symptomatology in major depression. Psychopathology, 31: Pintor L, Gasto C, Navarro V ve ark. (2003) Relaps of major depression after complete and partial remission during a 2-year follow-up. J Affect Disord, 73: Ramana R, Paykel ES, Cooper Z ve ark. (1995) Remission and relapse in major depression: a two-year prospective follow-up study. Psychol Med, 25(6): Uluşahin A, Uluğ B (1994) Depresif bozukluklarda bir izlem çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, 1(5): Wells K, Stewart A, Hays R, Burnam M, Rogers W, Daniels M ve ark. (1989) The functioning and well-being of depressed patients: Results from the Medical Outcome Study. JAMA, 262: Wells K, Burnam MA, Rogers W, Hays R, Camp P (1992) The course of depression in adult outpatients. Results from the Medical Outcomes Study. Arch Gen Psychiatry, 49: Yazıcı MK, Demir B, Tanrıverdi N ve ark. (1998) Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği, Değerlendiriciler Arası Güvenilirlik ve Geçerlilik Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, 9(2):

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. Dr Ali Bozkurt Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. The bereavement of the widowed. Dis Nerv Syst 1971;32:597

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Ömer Aydemir Celal Bayar Üni. Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Depresyonda sonlanım Depresyonda Tam İyileşmeyi Sağlamak Belirtili dönem sonrası tam düzelme sağlama Kalıntı

Detaylı

Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 2010, Sayfa 468 481. Doç. Dr. Songül TÜMKAYA İlknur ÇAVUŞOĞLU

Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 2010, Sayfa 468 481. Doç. Dr. Songül TÜMKAYA İlknur ÇAVUŞOĞLU Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 2010, Sayfa 468 481 Doç. Dr. Songül TÜMKAYA İlknur ÇAVUŞOĞLU ÖZET ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ ARAŞTIRMANIN AMACI ARAŞTIRMANIN ALT AMAÇLARI ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Detaylı

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ* Kriz Dergisi 2(2): 334-339 EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ* Kıs. Çev.: M. Emin TUNCA* Özet: Amaç: Yazarlar, ayaktan hasta örnekleminde,

Detaylı

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ KLİNİĞİ KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ

Detaylı

TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU

TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU Dr.Armağan Özdemir Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları EAH 28 Eylül 2013 49.Ulusal Psikiyatri Kongresi- İzmir TıKıNıRCASıNA YEME BOZUKLUĞU Esas belirti Tekrarlayıcı yeme dönemlerinin

Detaylı

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. DEPRESYON-ANKSİYETE BOZUKLUKLARI İLE ALKOL BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. ÖZET Alkol bağımlılığı ve diğer psikiyatrik

Detaylı

SEKÜLER TREND 0341110029 BARıŞ ÖLMEZ. İNSANDA SEKÜLER DEĞİŞİM Türkiye de Seküler Değişim

SEKÜLER TREND 0341110029 BARıŞ ÖLMEZ. İNSANDA SEKÜLER DEĞİŞİM Türkiye de Seküler Değişim SEKÜLER TREND 0341110029 BARıŞ ÖLMEZ İNSANDA SEKÜLER DEĞİŞİM Türkiye de Seküler Değişim İnsanın fiziksel boyutlarında (antropometrik ölçülerinde) kuşaklar arasında ya da uzun bir zaman diliminde değişmelerin

Detaylı

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi Selçuk Özdin 1, Aytül Karabekiroğlu 2, Arzu Alptekin Aker 2, Recep Bolat 2, Servet

Detaylı

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER Projenin Malta, Portekiz ve Türkiye de cinsiyet ayrımcılığı problemlerini çözme amacıyla ilgili

Detaylı

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya Þizofrenide Prodromal Belirtiler Prof. Dr. Ýsmet KIRPINAR* Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya da yazýlarýn çoðu; þizofreninin heterojen bir sendrom olduðunu, bu hastalýk için hiçbir patognomonik

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk Doç. Dr. Sibel Çakır İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları Birimi Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: ELAN Danışman:

Detaylı

BİYOİSTATİSTİK Uygulama 7 Yrd. Doç. Dr. Aslı SUNER KARAKÜLAH

BİYOİSTATİSTİK Uygulama 7 Yrd. Doç. Dr. Aslı SUNER KARAKÜLAH BİYOİSTATİSTİK Uygulama 7 Yrd. Doç. Dr. Aslı SUNER KARAKÜLAH Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim AD. Web: www.biyoistatistik.med.ege.edu.tr 1 1. Pearson Korelasyon Katsayısı

Detaylı

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması Suat Yalçın, Sevda Bağ SBÜ Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları EAH, 3.psikiyatri Kliniği,

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004)

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004) Sizofrenide Yasam Kalitesi Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004) Sizofreni: Temel Belirti Kümeleri Pozitif Sanri Varsani Dezorganize konusma Katatoni Sosyal/Mesleksel

Detaylı

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar Emine Çölgeçen 1, Ali İrfan Gül 2, Kemal Özyurt 3, Murat Borlu 4 1 Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Ana Bilim

Detaylı

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi, (TPD, 2017) 3-7 Ekim 2017 Bursa, Türkiye SS: 0167 5 Ekim, 2017 18.00 Özkıyım girişimi öyküsü olan ve olmayan bipolar bozukluk olgularının mizaç ve klinik özelliklerinin

Detaylı

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK SİLAHLI ÇATIŞMA İLE İLİŞKİLİ TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNDA DİĞER BİYOLOJİK TEDAVİ SEÇENEKLERİ Dr. Cemil ÇELİK Sunumun hedefleri Silahlı

Detaylı

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri

Detaylı

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Öğrencilerinin Başarı Durumu: Altı Yıllık Deneyim

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Öğrencilerinin Başarı Durumu: Altı Yıllık Deneyim Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Öğrencilerinin Başarı Durumu: Altı Yıllık Deneyim School Performances of Başkent University Faculty of Medicine, Phase I Students: Six Years Experience Ersin

Detaylı

Bir Sağlık Yüksekokulunda Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Ve Problem Çözme Becerilerinin İncelenmesi

Bir Sağlık Yüksekokulunda Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Ve Problem Çözme Becerilerinin İncelenmesi 186 Bir Sağlık Yüksekokulunda Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Ve Problem Çözme Becerilerinin İncelenmesi Filiz Kantek, Akdeniz Üniversitesi Antalya Sağlık Yüksekokulu, Antalya,Türkiye, fkantek@akdeniz.edu.tr

Detaylı

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Uzm. Dr. Gökhan Öz Prof. Dr. Cengiz Kılıç Giriş Mizofoni: Çeşitli hafif seslerden belirgin

Detaylı

NEBÜLİZASYON TEDAVİSİ: NE ZAMAN? NASIL? Ecz. Pırıl Karataş 04.04.2014 TÜKED

NEBÜLİZASYON TEDAVİSİ: NE ZAMAN? NASIL? Ecz. Pırıl Karataş 04.04.2014 TÜKED NEBÜLİZASYON TEDAVİSİ: NE ZAMAN? NASIL? Ecz. Pırıl Karataş 04.04.2014 TÜKED ASTIM EPİDEMİYOLOJİ Astımın dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmektedir. Bu rakam ülkemiz için yaklaşık 3.5

Detaylı

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu ÖTİMİK BİPOLAR HASTALARDA ve AİLELERİNDE YAŞAM KALİTESİ: DİYABETİK HASTALAR ve NORMAL KONTROLERLE KAŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA A. Özerdem a, B. Çakaloz a, Ş.Topkaya a, A. Koçyiğit b, M.Yılmaztürk b, B.B.

Detaylı

Madde 2. KTÜ de not değerlendirilmesinde bağıl değerlendirme sistemi (BDS ) ve mutlak değerlendirme sistemi (MDS ) kullanılmaktadır.

Madde 2. KTÜ de not değerlendirilmesinde bağıl değerlendirme sistemi (BDS ) ve mutlak değerlendirme sistemi (MDS ) kullanılmaktadır. Karadeniz Teknik Üniversitesi Ön Lisans ve Lisans Programlarında Başarı Notunun Değerlendirilmesine Dair Senato Tarafından Belirlenen Usul ve Esaslar Karadeniz Teknik Üniversitesi ön lisans ve lisans eğitim-öğretim,

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu ARAÞTIRMA Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu Depression and Anxiety Among First Trimester Pregnancies Pýnar Yücel 1, Yasemin Çayýr 2, Mehmet Yücel 3 1 Uz.Dr., Siyavuþpaþa Aile

Detaylı

GÖZLEM 19.04.2011. Dersin İçeriği ve Akış NİTEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA ARAÇLARI-II. 1. Gözlem. 2. Gözlem Türleri. 3. Gözlem Formu. 4.

GÖZLEM 19.04.2011. Dersin İçeriği ve Akış NİTEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA ARAÇLARI-II. 1. Gözlem. 2. Gözlem Türleri. 3. Gözlem Formu. 4. Dersin İçeriği ve Akış NİTEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA ARAÇLARI-II GÖZLEM 1. Gözlem 2. Gözlem Türleri 3. Gözlem Formu 4. Sonuç 1 2 Neden Gözlem? Neden Gözlem? Bireylerin yaptıkları ile söyledikleri arasında

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

Hemodiyaliz hastalarında anksiyete ve depresyona psikososyal bakış açısı

Hemodiyaliz hastalarında anksiyete ve depresyona psikososyal bakış açısı Göztee Tı Dergisi 25(4):177-181, 2010 doi:10.5222/j.goztepetrh.2010.177 ISSN 1300-526X KLİNİK ARAŞTIRMA Aile Hekimliği Hemodiyaliz hastalarında anksiyete ve deresyona sikososyal bakış açısı Hüseyin DEMİRBİLEK

Detaylı

Holland ın Kariyer Teorisine Göre Müzik Öğretmeni Adaylarının Kişiliği

Holland ın Kariyer Teorisine Göre Müzik Öğretmeni Adaylarının Kişiliği 24 Holland ın Kariyer Teorisine Göre Müzik Öğretmeni Adaylarının Kişiliği Yrd. Doç. Dr. D. Beste CEVIK, Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim

Detaylı

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse Perinatal Depresyon gebelik süresince veya gebeliği takip eden ilk 12 ay boyunca

Detaylı

C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2001 Cilt : 25 No: 2 227-234

C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2001 Cilt : 25 No: 2 227-234 C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2001 Cilt : 25 No: 2 227-234 ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DÜŞÜNME İHTİYAÇLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Başaran Gençdoğan Öz Bu araştırmada, üniversite

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2013 Yılı Sunulan Hizmeti Değerlendirme Anket Raporu

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2013 Yılı Sunulan Hizmeti Değerlendirme Anket Raporu T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI 2013 Yılı Sunulan Hizmeti Değerlendirme Anket Raporu OCAK 2014 1.1 Araştırmanın Amacı Araştırmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geliştirme

Detaylı

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD İÇERİK ALT TİPLENDİRMEDEKİ SORUNLAR KLİNİĞE YANSIMASI ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN ETKİSİ Tanısal bakı Sosyal fobi DSM-I de "Fobik

Detaylı

BİLİMSEL BİLGİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALARLA ÜRETİLİR. İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLERE BİLİMSEL ARAŞTIRMA TAMAMLANDIĞINDA DEĞİL, DAHA PLANLAMA

BİLİMSEL BİLGİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALARLA ÜRETİLİR. İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLERE BİLİMSEL ARAŞTIRMA TAMAMLANDIĞINDA DEĞİL, DAHA PLANLAMA BRADFORD HILL BİLİMSEL BİLGİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALARLA ÜRETİLİR. İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLERE BİLİMSEL ARAŞTIRMA TAMAMLANDIĞINDA DEĞİL, DAHA PLANLAMA AŞAMASINDA BAŞVURULMALIDIR. 2 BİLİMSEL MAKALELERDE YAPILAN

Detaylı

Tip 1 diyabetli genç yetişkinlerin hastalığa psikososyal uyumları ve stresle başa çıkma tarzları

Tip 1 diyabetli genç yetişkinlerin hastalığa psikososyal uyumları ve stresle başa çıkma tarzları Tip 1 diyabetli genç yetişkinlerin hastalığa psikososyal uyumları ve stresle başa çıkma tarzları 1 Selda Çelik, 2 Meral Kelleci, 3 Dilek Avcı, 1 Elif Temel 1 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi

Detaylı

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 Lösemiye bağlı Psikososyal Geç Etkiler Fiziksel Görünüm (Saç

Detaylı

Geçerliliği olasılık esaslarına göre araştırılabilen ve karar verebilmek için öne sürülen varsayımlara istatistikte hipotez denir.

Geçerliliği olasılık esaslarına göre araştırılabilen ve karar verebilmek için öne sürülen varsayımlara istatistikte hipotez denir. BÖLÜM 4. HİPOTEZ TESTİ VE GÜVEN ARALIĞI 4.1. Hipotez Testi Geçerliliği olasılık esaslarına göre araştırılabilen ve karar verebilmek için öne sürülen varsayımlara istatistikte hipotez denir. Örneklem dağılımlarından

Detaylı

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi Y R D. D O Ç. D R. M İ N E İ S L İ M Y E TA Ş K I N B A L I K E S İ R Ü N İ V E R S İ T E S I TIP FA K Ü LT E S İ K A D I N H A S TA L I K L A R I V E D

Detaylı

2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM ORTAK SINAVI TEST VE MADDE İSTATİSTİKLERİ

2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM ORTAK SINAVI TEST VE MADDE İSTATİSTİKLERİ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VERİ ANALİZİ VE İZLEME DEĞERLENDİRME DAİRE BAŞKANLIĞI 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM ORTAK SINAVI TEST VE MADDE

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

İSTATİSTİK 1 (2015-2016 BAHAR YARIYILI) 6. Hafta Örnek soru ve cevapları

İSTATİSTİK 1 (2015-2016 BAHAR YARIYILI) 6. Hafta Örnek soru ve cevapları İSTATİSTİK 1 (2015-2016 BAHAR YARIYILI) 6. Hafta Örnek soru ve cevapları Soru 1: Yapılan bir çalışma sonucunda yetişkinlerin günde ortalama 6.9 saat uydukları tespit edilmiştir. Standart sapmanın ise 1.2

Detaylı

Gerilim Tipi Baş Ağrısı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Gerilim Tipi Baş Ağrısı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Gerilim baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tiptir. Çevresel faktörlerin değişmesi, aşırı sorumluluk yüklenme, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik sorunlar gibi insan yaşamındaki önemli değişiklikler

Detaylı

Alkol bağımlılarında özellikle yürütücü işlevler, bellek, dikkat ve görsel-mekansal işlevlerde kontrollere göre daha fazla yıkım olduğu görülmüştür (S

Alkol bağımlılarında özellikle yürütücü işlevler, bellek, dikkat ve görsel-mekansal işlevlerde kontrollere göre daha fazla yıkım olduğu görülmüştür (S Alkol bağımlılarında özellikle yürütücü işlevler, bellek, dikkat ve görsel-mekansal işlevlerde kontrollere göre daha fazla yıkım olduğu görülmüştür (Scheurich, 2005). Sadece uzun süreli yoğun alkol kullanımının

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

15 YAŞ ÜZERİ KADINLARDA ANKSİYETE SIKLIĞI VE GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

15 YAŞ ÜZERİ KADINLARDA ANKSİYETE SIKLIĞI VE GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 2005; Cilt: 2 Sayı: 2 Sayfa: 92-97 15 YAŞ ÜZERİ KADINLARDA ANKSİYETE SIKLIĞI VE GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER I.Irem BUDAKOGLU*, Işıl MARAL*, Behçet COŞAR**, Aydan BİRİ***, M.Ali BUMİN* * Gazi Universitesi,

Detaylı

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şizofreniye bağlı davranım bozuklukları bireyi ve toplumları olumsuz etkilemekte Emosyonları Tanıma Zorluğu Artmış İrritabilite Bakımverenlerin

Detaylı

Dünya Nüfus Günü, 2016

Dünya Nüfus Günü, 2016 Sayı: 21508 01 Temmuz 2016 Saat: 10:00 Dünya Nüfus Günü, 2016 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından, her yıl 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü nde, nüfusun önemli konularını ele alan bir tema belirlenmekte

Detaylı

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Askerî Harekâtlar Sonrası Ortaya Çıkan Olguların Tedavisi Bir asker, tüfeğini

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

ÇÖLYAK HASTALARINDA SAĞLIKLA İLİŞKİLİ YAŞAM KALİTESİ (CDQ)

ÇÖLYAK HASTALARINDA SAĞLIKLA İLİŞKİLİ YAŞAM KALİTESİ (CDQ) ÇÖLYAK HASTALARINDA SAĞLIKLA İLİŞKİLİ YAŞAM KALİTESİ (CDQ) Bu anket son iki haftalık zaman dilimi içerisinde nasıl hissettiğinizi değerlendirmek için geliştirilmiştir. Bu amaçla size çölyak hastalığınız

Detaylı

Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ * Bu çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Başkanlığı

Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ * Bu çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Başkanlığı Kıvanç IRAK 1, Nihat MERT 2, Handan MERT 2, Nesrullah AYŞİN 3 1 Siirt Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, SİİRT 2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim

Detaylı

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 20082010 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE UYKU Hypnos (Uyku Tanrısı) Nyks (Gece Tanrısı) Hypnos (uyku tanrısı) ve Thanatos (ölüm tanrısı) Morpheus

Detaylı

Anksiyöz depresyonun klinik özellikleri

Anksiyöz depresyonun klinik özellikleri Aydın ve ark. 11 Anksiyöz depresyonun klinik özellikleri Hüner AYDIN, 1 Lut TAMAM, 2 Mehmet ÜNAL 3 ÖZET Amaç: Araştırmalar anksiyetenin klinik depresyonda en belirgin belirti olduğunu ve depresyonun başarılı

Detaylı

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları) Şermin Yalın Sapmaz Manisa CBÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı

Detaylı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Detaylı

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ek tanısı konan ve konmayan obsesif kompulsif bozukluk hastalarında sosyodemografik ve klinik özellikler*

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ek tanısı konan ve konmayan obsesif kompulsif bozukluk hastalarında sosyodemografik ve klinik özellikler* Uğuz ve ark. 5 Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ek tanısı konan ve konmayan obsesif kompulsif bozukluk hastalarında sosyodemografik ve klinik özellikler* Faruk UĞUZ, 1 Lütfullah BEŞİROĞLU, 2 Rüstem

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Evre IB1 serviks kanserli hastalarda tedavi sonuçları: Tek merkez deneyimi

Evre IB1 serviks kanserli hastalarda tedavi sonuçları: Tek merkez deneyimi Evre IB1 serviks kanserli hastalarda tedavi sonuçları: Tek merkez deneyimi Anıl Alpsoy, Nursu Erdoğan, Ecem Güçlü, Kemal Küçük, Zeki Sönmez, Doruk Çelebi DANIŞMAN: Doç. Dr. Ömer DİZDAR ÖZET Serviks kanserinde,

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* *İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.B.D. **İstanbul Üniversitesi DETAE Sinirbilim A.B.D. Şizofreni

Detaylı

Essansiyel Tremorda Sosyal Fobi

Essansiyel Tremorda Sosyal Fobi Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17(2):93-100 Essansiyel Tremorda Sosyal Fobi Dr. Volkan TOPÇUOĞLU 1, Dr. Yasin BEZ 2, Dr. Duygu ŞAHİN BİÇER 3, Dr. Hüssein DIB 4, Dr. M. Kemal KUŞÇU 5, Dr. Çağrı YAZGAN 6,

Detaylı

çözümlemesi; beklenen değer ile gözlenen değer arasındaki farkın araştırılması için kullanılır.(aralarındaki fark anlamlı mı?)

çözümlemesi; beklenen değer ile gözlenen değer arasındaki farkın araştırılması için kullanılır.(aralarındaki fark anlamlı mı?) BÖLÜM 5. (Kİ-KARE) ÇÖZÜMLEMESİ çözümlemesi; beklenen değer ile gözlenen değer arasındaki farkın araştırılması için kullanılır.(aralarındaki fark anlamlı mı?) Örneğin; Bir para atma deneyinde olasılıkla

Detaylı

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ YASLANMA ve YASAM KALİTESİ Tufan Çankaya İzmir, 2003 Giriş: Doğal süreç; Doğum, büyüme-gelişme, üreme, ölüm Ölüm, yaşamın hangi döneminde meydana geliyor? Genç ölüm - Geç ölüm Dünya topluluklarına bakıldığında:

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ DERYA DUMAN EMRE ERDEM Prof.Dr. TEVFİK ECDER DİAVERUM GENEL MERKEZ ÖZEL MERZİFON DİYALİZ MERKEZİ GİRİŞ Son yıllarda önem

Detaylı

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ Dr.ERHAN AKINCI Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ Ekim 2010, İZMİR Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: yok Danışman: yok Konuşmacı: yok GREGOR MENDEL

Detaylı

Kronik Depresyon ve Major Depresyonda Antidepresan Tedavi Uygulamaları: Karşılaştırmalı I3ir Çalışma

Kronik Depresyon ve Major Depresyonda Antidepresan Tedavi Uygulamaları: Karşılaştırmalı I3ir Çalışma ve da Antidepresan Tedavi Uygulamaları: Karşılaştırmalı I3ir Çalışma Dr. Pınar Demirarelan\ Dr. Peykan Göka\p\ Dr. Kültegin ögc!2, Dr. Ali N. Eabaoglu3 Ö ZET Bu çalışmanın amacı belirgin yetiyitimine yol

Detaylı

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette Siklotimik Bozukluk Yrd. Doç. Dr. Adnan CANSEVER*, Prof. Dr. Aytekin ÖZÞAHÝN* Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette depresyon dönemlerinin sýk aralýklarla yer deðiþtirdiði, kronik bir duygudurum

Detaylı

Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenilirliği

Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenilirliği Türk Psikiyatri Dergisi 2008; 19(3): 292-299 Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenilirliği Dr. Cengiz AKKAYA 1, Dr. Aslı SARANDÖL 2, Dr. Ayşen ESEN DANACI 3,

Detaylı

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results: ÖZET Amaç: Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin akılcı ilaç kullanma davranışlarını belirlemek amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel türde planlanan araştırmanın evrenini;; bir kız ve

Detaylı

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Obezitede Anksiyete Bozuklukları ve Depresyon Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Sanofi Danışman: Teva, BMS Konuşmacı: Lundbeck Obezite giderek artan bir toplum sağlığı

Detaylı

Çalışma Dizaynları ve Kullanım Alanları

Çalışma Dizaynları ve Kullanım Alanları TTD Akademik Kurs, 11 Ekim 2015 Çalışma Dizaynları ve Kullanım Alanları Doç.Dr. Özge YILMAZ oyilmaz76@hotmail.com Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Solunum Alerji Bilim Dalı Çalışma Dizaynları:

Detaylı

Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Ventilatörle İlişkili Pnömonili Hastalarda Serum C-Reaktif Protein, Prokalsitonin, Solubl Ürokinaz Plazminojen Aktivatör Reseptörü (Supar) Ve Neopterin Düzeylerinin Tanısal

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ 22.10.2016 Gülay Turgay 1, Emre Tutal 2, Siren Sezer 3 1 Başkent Üniversitesi Sağlık

Detaylı

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun 154 Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi Ömer BÖKE, 1 Servet AKER, 2 ÖZET Amaç:

Detaylı

KORELASYON VE TEKLİ REGRESYON ANALİZİ-EN KÜÇÜK KARELER YÖNTEMİ

KORELASYON VE TEKLİ REGRESYON ANALİZİ-EN KÜÇÜK KARELER YÖNTEMİ KORELASYON VE TEKLİ REGRESYON ANALİZİ-EN KÜÇÜK KARELER YÖNTEMİ 1 KORELASYON ANALİZİ İki değişken arasındaki doğrusal ilişkinin gücünü(derecesini) ve yönünü belirlemek için hesaplanan bir sayıdır. Belirli

Detaylı

ÇALIŞAN BAĞLILIĞINA İTEN UNSURLAR NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

ÇALIŞAN BAĞLILIĞINA İTEN UNSURLAR NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR? ÇALIŞAN BAĞLILIĞINA İTEN UNSURLAR NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR? Dale Carnegie Akademi Beyaz Kağıt Copyright 2012 Dale Carnegie & Associates, Inc. All rights reserved. driveengagement_101512_wp İNSANIN ÖNEMİ

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Necmettin ÖZEL Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğr. Grv. İbrahim KARAGÖZ Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Yard. Doç. Dr. Necmettin ÖZEL Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğr. Grv. İbrahim KARAGÖZ Abant İzzet Baysal Üniversitesi MESLEK YÜKSEKOKULLARININ KENDİ ALANLARINDA GEREKSİNİM DUYULAN BECERİYİ SAĞLAMA VE İŞ ÖRGÜTLERİNİN DE BUNDAN YARARLANMA YETERLİKLERİ: BOLU MESLEK YÜKSEKOKULU STAJYER ÖĞRENCİLER ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA Yard.

Detaylı

Anahtar Kelimeler: apoptozis, flavopridol, kök hücre, prostat kanseri

Anahtar Kelimeler: apoptozis, flavopridol, kök hücre, prostat kanseri [PS13] Flavopridol ün CD133+/CD44+ Prostat Kanser Kök Hücrelerinde Büyüme, Hücre Döngüsü ve Apoptoz Üzerine Etkileri Burak Cem Soner 1, Hüseyin Aktuğ 2, Eda Açıkgöz 2, Fahriye Düzağaç 3, Ümmü Güven 3,

Detaylı

Okullarda bulunan kütüphanelerin fiziki koşulları nelerdir? Sorusuna tarama yöntemi kullanarak yanıt aranabilir. Araştırmacı, okul kütüphanelerindeki

Okullarda bulunan kütüphanelerin fiziki koşulları nelerdir? Sorusuna tarama yöntemi kullanarak yanıt aranabilir. Araştırmacı, okul kütüphanelerindeki 4.HAFTA Betimleyici bir araştırma yöntemidir. Bir konuya ilişkin katılımcıların görüşlerinin ya da ilgi, beceri, yetenek, tutum vb. özelliklerinin belirlendiği genellikle diğer araştırmalara göre daha

Detaylı

BASKIDA. Dr. Müge GENEK ÜLGEN 1, Dr. Gülcan GÜLEÇ 2. Türk Psikiyatri Dergisi 2016;27():

BASKIDA. Dr. Müge GENEK ÜLGEN 1, Dr. Gülcan GÜLEÇ 2. Türk Psikiyatri Dergisi 2016;27(): Türk Psikiyatri Dergisi 2016;27(): Antidepresan İlaç Tedavisi Başlanan Hastalarda Anksiyete ve Depresyon Belirtileri ile Cinsel İşlevlerdeki Değişikliklerin Değerlendirilmesi; 3 Aylık Doğal İzlem Çalışması

Detaylı

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU Kurum ve kuruluşla ilişki bildirimi Bulunmamaktadır. Şiddet ve Suç Saldırganlık Şiddet Bireyin

Detaylı

Türkiye. 2011 İnsani Gelişme Raporu kapsamında İGE değerleri ve sıralamalarındaki değişiklikler

Türkiye. 2011 İnsani Gelişme Raporu kapsamında İGE değerleri ve sıralamalarındaki değişiklikler İnsani Gelişme Raporu 2011 Sürdürülebilirlik ve Eşitlik: Herkes İçin Daha İyi Bir Gelecek 2011 İGR Bileşik Endeksleri ile İlgili Açıklayıcı Not Türkiye 2011 İnsani Gelişme Raporu kapsamında İGE değerleri

Detaylı

Nicel veri toplama araçlarından anket, test ve ölçek kavramlarının birbiri yerine kullanıldığı görülmektedir. Bu 3ü farklı araçlardır.

Nicel veri toplama araçlarından anket, test ve ölçek kavramlarının birbiri yerine kullanıldığı görülmektedir. Bu 3ü farklı araçlardır. 6.HAFTA Nicel veri toplama araçlarından anket, test ve ölçek kavramlarının birbiri yerine kullanıldığı görülmektedir. Bu 3ü farklı araçlardır. Anket: bireylerin demografik özelliklerini, tercihlerini belirlemek

Detaylı

17-28 EKİM 2005 SIĞACIK KÖRFEZİ-SEFERİHİSAR (İZMİR) DEPREMLERİ

17-28 EKİM 2005 SIĞACIK KÖRFEZİ-SEFERİHİSAR (İZMİR) DEPREMLERİ ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ 17-28 Ekim 2005 SIĞACIK KÖRFEZİ- SEFERİHİSAR (İZMİR) DEPREMLERİ Ön Değerlendirme Raporu 28 Ekim 2005 17-28 EKİM 2005 SIĞACIK KÖRFEZİ-SEFERİHİSAR (İZMİR) DEPREMLERİ Bölgede

Detaylı

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi ARAÞTIRMA Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi Ozan Pazvantoðlu 1, Tuncer Okay 2, Nesrin Dilbaz 3, Cem Þengül 1, Göksel

Detaylı

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Yavuz Ayhan, Ayşe Elif Anıl Yağcıoğlu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Araştırmacı Danışman Konuşmacı

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Kaleli sığınma evlerinde kalan kadınlarla ilgili hazırladığı iki ayrı kanun teklifi sundu. Tarih : 08.03.2013 Bursa Milletvekili Sena Kaleli nin kanun teklifleri

Detaylı

Test Geliştirme. Testin Amacı. Ölçülecek Özelliğin Belirlenmesi 08.04.2014. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN 08.04.2014 3 08.04.

Test Geliştirme. Testin Amacı. Ölçülecek Özelliğin Belirlenmesi 08.04.2014. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN 08.04.2014 3 08.04. BÖLÜM 7 Test Geliştirme Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cetinerdogan@gmail.com Test Geliştirme Testler gözlenemeyen özelliklerin gözlenebilir hale getirilmesi veya hedef kazanımların kazandırılıp kazandırılmadığını

Detaylı

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI Yrd. Doç. Dr. Faruk KILIÇ Süleyman Demirel Üniversitesi Psikiyatri AD Sağaltımdaki Temel Hedefler Ağır seviye depresyon: Depresyon tanı ölçütlerinde belirtilen semptomlardan

Detaylı