PSÖDOEKSFOLYATİF SENDROMLU KATARAKT OLGULARININ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KAPSÜL GERME HALKASI UYGULANMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PSÖDOEKSFOLYATİF SENDROMLU KATARAKT OLGULARININ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KAPSÜL GERME HALKASI UYGULANMASI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.GÖZ KLİNİĞİ Şef: Prof.Dr.Suphi ACAR PSÖDOEKSFOLYATİF SENDROMLU KATARAKT OLGULARININ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KAPSÜL GERME HALKASI UYGULANMASI (Uzmanlık Tezi) Dr.Neslihan DURU URLU İstanbul

2 ÖNSÖZ Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Göz Kliniği nde almış olduğum uzmanlık eğitimim süresince, emeklerini bizden esirgemeyen hocam; 2. Klinik Şefi sayın Prof. Dr. Suphi ACAR a, her zaman ilgisini hissettiğimiz hocamız; 1. Klinik Şefi Ahmat F. NOHUTÇU ya teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Asistanlığım süresince her zaman desteklerini hissettiğim, tez uzmanım Op. Dr. Salih BOZKURT ve tüm 2. Klinik uzmanlarına, 3 yıl boyunca bir bütün olduğumuz her biri çok kıymetli asistan arkadaşlarım ve hastanemizin personeline teşekkür ederim. Manevi desteklerini hep hissettiğim ailem ve değerli eşime sonsuz minnettarım. Saygılarımla Dr. Neslihan DURU URLU 2

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ 4 GENEL BİLGİLER 5 MATERYAL VE METOD 30 BULGULAR 34 TARTIŞMA 40 SONUÇLAR 45 ÖZET 46 KAYNAKLAR 48 3

4 GİRİŞ Katarakt; tedavi edilebilir görme azlığı sebeplerinin başında yer alıp, çok uzun yıllardan beri cerrahi ile tedavi edilmektedir yılında Charles D. Kelman ın fakoemülsifikasyon cerrahisini tanımlamasıyla, katarakt cerrahisinde önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup, her geçen gün cihazlardaki gelişmeler ve artmış deneyimler sayesinde cerrahi başarı oranı artmaktadır (1, 2). Fakoemülsifikasyon cerrahisinde halen bazı problemler yaşanmakta, bunları aşmak için çalışmalar devam etmektedir. Bu problemlerden birisi de, psödoeksfolyasyon sendromlu hastalarda ki cerrahi zorluktur. Psödoeksfolyasyon sendromlu hastalarda; zonül zayıflığı, artmış kapsül frajilitesi, yetersiz pupilla dilatasyonuna bağlı olarak; zonül dializi, kapsüler yırtıklar, vitreus kaybı ve postoperatif dönemde intraoküler lens dislokasyonu oranı artmıştır (3, 4). Kapsül germe halkası (KGH) uygulama fikri, 1991 yılında Hara ve arkadaşları tarafından ortaya atılmış (5, 6), ilk olarak 1993 yılında Witschel ve Legler intraoperatif ve postoperatif kapsüler yatak ve göz içi lens (GİL) stabilizasyonunu sağlamak amacıyla KGH nı kullanmışlardır (7, 8). Bu çalışmada amacımız; psödoeksfolyasyon sendromlu katarakt olgularında, fakoemülsifikasyon sırasında KGH implantasyonunun, zonül zayıflığı ve artmış kapsül frajilitesine bağlı gelişebilecek komplikasyonları önlemedeki başarısını değerlendirmektir. 4

5 GENEL BİLGİLER LENS Lens, irisin arkasında, vitrenin önünde ince kenarlı (bikonveks), saydam bir mercektir (yaklaşık 20 D kırıcılıkta). Yeni doğanlarda ve çocuklarda yumuşaktır. Yetişkinlerde giderek sertleşir. Ön ve arka yüzlerin eğrilikleri küresel değildir, paraboliktir. Arka yüzün eğriliği, ön yüze göre daha fazladır. Yenidoğanlarda; lensin ekvatorlar arası yüksekliği 6.5 mm, ön arka kutuplar arası genişliği 3.5 mm dir. Yetişkinlerde; yükseklik 9 mm, genişlik 5 mm olur (9). Kanlanması ve innervasyonu yoktur. Lens ön yüzü, iris pigment epiteliyle temas halindedir. Arka yüz 25 yaşına kadar Wieger ligamentiyle, vitrenin ön hiyaloid zarına yapışıktır. Daha sonra yapışıklık yerini basit bir yaslanmaya bırakır. Ön ve arka yüzlerin birleştiği ekvator, prosessüs silyareden mm uzaklıktadır. Lens, Zinn lifleriyle asılı olarak durmaktadır. Zinn lifleri, korpus silyarenin pars plicatası ve pars planasının pigmentsiz epiteli ile lens kapsülü arasındadır (9). Kapsül Lens epitelini çevreleyen asellüler ve elastik yapıya sahip, vücuttaki en kalın bazal membrandır. Tip 4 kollajen liflerden ve % 10 glikozaminoglikandan oluşur. PAS pozitif boyanır. Posterior preekvatorial bölge en kalın kısmı (21-23 ), arka santral kutup ise en ince kısmıdır (4 ). Ön kapsül; daha kalın olup, hayat boyu kalınlaşmaya devam eder (14 ). Ekvatorda ise 17 kalınlığa sahiptir (10). Zonüler lifler Silyer cismin pars plana ve pars plikatasının non pigment epitel hücrelerinden köken alır. Ekvatorun 1-2 mm ön ve arka kısmına, 2 kapsül içine girerek yapışır. 5

6 Lens epiteli Ön kapsül altındaki tek katlı epitel tabakasıdır. Metabolik olarak aktiftir ve ATP üretirler. Mitotik aktivite, sadece preekvatoryal bölgede vardır (germinatif zon). Geri kalan epitel hücreleri bölünmezler, transport ve kapsül yapımında rol alırlar (9). Lens fibrilleri Lens ekvatorunda yerleşmiş hücrelerden gelişen yeni lens lifleri sayesinde, ömür boyu hacimsel gelişme gösterir. Epitel hücreleri lens lifleri ile içiçe geçer. Bu lifler uzun ve yassı ince yapılar olarak görülürler. Kapsül altı epitel hücrelerinden ileri derecede differansiye olmuşlardır. Bunlar zamanla çekirdeklerini ve diğer organellerini kaybeder ve aşırı uzayarak 7-10 mm uzunluk, 8-10 mikron genişlik ve 2 mikron kalınlığa erişirler. Bu hüceler kristalin denilen bir grup protein ile doludur. Germinatif bölgenin lens lifi üretimi azalarak da olsa, bütün yaşam boyu devam eder. Lens hacminin aynı oranda artmaması su kaybıyla sağlanır. Bu nedenle yaşlıların lensi gençlere göre daha serttir. Lens liflerinin en gençleri yüzeyde, en yaşlıları merkezdedir (10, 11). Nükleus ve korteks İntrauterin hayatın ilk üç ayında, lens vezikülünden gelişen birinci lens fibrilleri, embriyonik nukleusu oluşturur. Embriyonik nukleusun etrafını saran ikincil lens fibrilleri, doğuma kadar fötal nukleusu oluştururlar. Sekonder lens lifleri, önde düz Y, arkada ters Y harfi şeklinde birleşirler. Fötal çekirdekte Y sütürleri, lens kapsülünün hemen altındadır. Sekonder lens lifi üretimi, doğumdan sonra da bütün yaşam boyu devam eder. Ergenlik çağına kadar oluşan sekonder lens lifleri, infantil çekirdeği oluşturur. Y sütürleri de lens merkezine itilir. Hiç hücre kaybı olmaksızın, en önce üretilenler en merkezde olmak üzere, her yeni fibril en dışta yer alarak fibriller sıkıştırılır. Yeni oluşan lifler zamanla nükleusa doğru itilir. En yeni gelişen lens lifleri korteksi oluşturur. Ergenlikten sonra gelişen liflerden, yetişkin çekirdek gelişir. Nükleus ve korteks arasında kesin bir 6

7 sınır olmayıp, kademeli bir geçiş vardır (12). Zamanla sertleşen embriyonik fötal nükleusa, pratikte nükleus, daha yumuşak olan infantil ve yetişkin nükleusa epinükleus denir (10). LENS BİYOKİMYASI Lens ağırlığının 2/3 ü su, 1/3 ü protein yapıdadır. Lensin yüksek refraktif indeksinden, yüksek protein içeriği sorumludur. Bunların çoğu fibrillerin yapısal proteinleridir. Proteinler sudaki çözünürlüklerine göre ikiye ayrılırlar; 1) suda eriyen ( kristallin ) 2) suda erimeyen (hücre iskelet proteinleri, membran proteinleri ) a) ürede eriyen b) ürede erimeyen Kristallinler, tüm lens proteinlerinin %90 ını oluşturur ve alfa, beta ve gamma olarak 3 gruba ayrılır. Alfa kristallinler; tüm lens proteinlerinin %35 i ve en ağır olanıdır ( kilodalton ). Alfa kristallinler, epitel hücrelerinin lens fibrillerine dönüşümü ile yakından ilgilidir. Çünkü epitel hücrelerinin lens fibrillerine dönüşümü ile üretimleri 7 kat azalır. Beta kristallinler; lens proteinlerinin %55 ini oluştururlar ( kilodalton). Gamma kristallinler; ise en ufak yapıda olan kristallin grubudur (20-27 kilodalton). Lens yaşlandıkça; suda erimeyen ve ürede erimeyen proteinlerde artış olur, kristallinler agrege olmaya başlar ve ışık saçılmasına neden olurlar. Ayrıca, yaşlanmayla total protein miktarında azalma olur. Lens lipitlerinin %50 - %60 ı kolestroldür. Askorbik asit oranı plazmadan fazladır (9). LENS FİZYOLOJİSİ Lensin damarsal yapısı ve inervasyonu yoktur, beslenmesi humör aköz yoluyla olur. Lens şeffaflığının ana nedeni; fibrillerin hekzogonal yapıları ve hücreler arası boşluğun çok az olmasıdır. Lens metabolizması saydamlığın korunması üzerine işlemektedir. Hücre bölünmesi, protein metabolizması, 7

8 hücresel farklılaşma, hücresel hemostaz saydamlığın devamı için gerekli olan durumlardır. Lensin elektrolit dengesinin sağlanması da şeffaflık için bir diğer önemli faktördür. Elektrolit dengesi, lens hücre membranlarının geçirgenliği ve bazı aktif transport mekanizmalarının yardımı ile sağlanmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki; lens metabolizmasının en önemli yeri, lens epitelidir. Lens, humör aközden daha az sodyum, daha fazla potasyum içerir. Lensin hücre membranındaki aktif Na-K ATPaz pompası ile bu denge bozulmadan korunur. Potasyum, ön kapsülden aktif olarak içeri taşınırken; arka taraftan konsantrasyona göre pasif olarak vitreusa geçer. Sodyum ise, pasif olarak vitreustan lens içine geçer ve ön kapsülde aktif olarak potasyum ile değiştirilerek dışarı atılır. Lensin içindeki dışarıya göre çok yüksek olan kalsiyum konsantrasyonu ise, lens hücre membranındaki Ca ATPaz ile sağlanır. Yapısal komponentlerin yapımı ve aktif transport gibi çeşitli işlemlerin sürdürülebilmesi için sürekli metabolik enerjiye ihtiyaç vardır. Lensin enerji üretimi de glukoz metabolizmasına bağlıdır. Glukoz ve daha birçok şeker, lense diffüzyon yada geliştirilmiş diffüzyon denilen yolla girmektedir. Fakat, glukoz transport sisteminin insülinden etkilenip etkilenmediği bilinmemektedir. Lense giren glukoz, hemen metabolize edilmektedir, Bu yüzden; aközdeki glukoz konsantrasyonu, lensten daha yüksektir. Lens enerjisinin % 70 ini anaerobik glikoliz yoluyla sağlar. Lens epitelinde gerçekleşen Krebs siklusu ile elde edilen aerobik enerji sınırlıdır. Glikoliz ve Krebs siklusuna ek olarak heksosmonofosfat yolu ile de glukoz metabolize edilir. Enerjinin çok az kısmı bu yolla sağlansa da, yol diğer metabolik işlemler için gerekli olan NADPH sağlanmasında önemlidir. Bu yüzden bu yol şekere bağlı katarakt (aldoz redüktaz) ve glutatyon metabolizmasının bozulması ile oluşan oksidatif katarakt oluşumunda etkilidir. Bir diğer yol olan sorbitol yolu; aldoz redüktaz enzimini kullanarak, glukozu sorbitole çevirir. Daha sonra da poliol dehidrogenazı kullanarak, fruktoz elde edilmesini sağlar. Normal şartlar altında lensin glukoz metabolizmasının % 5 i bu yolladır. Bu yol olasılıkla lensin ozmotik stresten korunmasına da yönelik bir yoldur (9,10). 8

9 TARİHÇE Çok eski yıllardan beri bilinen katarakt hastalığı ile ilgili ilk cerrahi tedavi kaydı, M.Ö 800 yılında Hindistan da Sushruta tarafından lensin vitreye düşürülmesiyle yapıldı (1,13) yılında Hollanda lı Sylvius tarafından, ilk defa korneal kesi yapılarak katarakt göz dışına alınmıştır de İngiltere de Sharp, parmakla iterek İKKE yi denemiştir (1). Polonyalı cerrah Krawicz, 1961 de krio ile ilk İKKE yi yapmıştır. Daha önce Daviel in komplikasyon olarak yaptığı EKKE, 1970 lerde ameliyat mikroskobu, göz içi lensleri, irrigasyon-aspirasyon sistemlerinin gelişmesi sonucu en sık kullanılan yöntem olmuştur. Günümüz katarakt cerrahisinde altın standart olan Fakoemülsifikasyon yöntemi; 1967 de Charles D. Kelman tarafından uygulanmıştır (1,2) de arka kamera lensi, 1980 de viskoelastik maddeler, 1984 de katlanabilir lens, 1989 da sütürsüz insizyon tekniği, 1990 da continious curvilineer capsulorhexis tekniği geliştirildikten sonra, üst düzey katarakt cerrahisi yapılmakta olup, başdöndürücü bir hızla gelişmeler devam etmektedir (14,15). PSÖDOEKSFOLYASYON SENDROMU İlk olarak 1922 de Lindberg tarafından kronik glokomlu hastaların % 50 sinde, pupil kenarında gri renkli kümeler tarafından gözlemlenip tanımlanmıştır de Busacca, bu gri maddenin aynı zamanda siliyer cisim ve zonül bölgesinde de bulunduğunu göstermiştir. Vogt, bu materyalin lens kapsülünden geliştiğini ileri sürerek senil eksfolyasyon ve kapsüler glokom deyimlerini tanımlamıştır. Bu deyimler günümüzde Avrupa literatüründe de yer almaktadır yılında Dvorek Theobald, psödoeksfolyasyon üzerinde durarak bunun cam üfleyicilerinde görülen hakiki eksfolyasyondan farklı olduğunu ileri sürmüştür de Ursula Schlötzer- Schrehardt, ilk kez göz dışında 9

10 psödoeksfolyatif bir materyal saptamış ve bunların okülomotor kaslar, vorteks venleri ve orbita bağ dokusu düzeyinde olduğunu göstermiştir de B.Streeten iç organlarda da fibrilopatinin olduğunu göstermiştir. Patogenezi ve ekstrasellüler materyalin bileşimi tam olarak bilinmemektedir. Deri örnekleri, orbital doku ve viseral organlarda birikime dayanarak psödoeksfolyasyon bir ekstrasellüler matriks hastalığıdır (16,17). Yaşlanan epitelyal hücrelerin ürettiği anormal bazal membrana sekonder olarak ekvatoryal lens kapsülü, iristeki pigment epiteli ve pigmentsiz silyer epitel tarafından üretildiği düşünülmektedir (18). Materyal miktarının az olması, materyalin çözünememesi, deneysel modelin bulunmaması biokimyasal analizleri güçleştirmektedir. Eksfolyasyon liflerinde elastin, vitronektin, fibrilin1, fibronektin, laminin nidojen, amiloid P epitopları ile heparin sülfat ve kondroitin sülfat proteoglikanları ortak olarak bulunur (19,20). Bu bileşenlerin hangilerinin selüler metabolizma bozukluğu ile oluştuğu, hangilerinin sekonder olarak anormal matriks agregatları ile birleşerek oluştuğu bilinmemektedir. İki tip eksfolyatif fibril vardır. Tip A ve Tip B. Tip B; diğerine göre daha kısa ve daha kalındır. Psödoeksfolyatif sendrom, bir çok oküler dokuda fibriller ekstrasellüler materyal oluşumu ve bunun progresif birikimi ile karakterize yaşa bağlı bir hastalıktır. Klinik olarak, ön segmentte en sık pupilla sınırında ve anterior lens kapsülünde küçük beyaz materyal birikimi ile karakterizedir. Tanının koyulması için çoğunlukla pupilla dilatasyonundan sonra itinalı bir slit lamb muayenesi gerekmektedir (21). Üçte ikisi tek taraflıdır. Lensin ön kapsülü, iris, ön kamera açısı, zonüller, silyer cisim ve konjonktivada birikir. Konjonktiva normal görünümündedir. Schirmer testi ve gözyaşı break-up time düşük bulunmuştur. Kornea endoteli yüzeyinde, dağılmış olarak eksfolyatif materyal ince parçacıklar halinde görülür. Endotel santralinde nonspesifik pigmentasyon birikimi, nadiren Krukenberg spindle oluşur (üveit ve pigment dispersiyon sendromu ile ayrımı yapılmalıdır). Endotel hücre sayısında azalma vardır. Santral korneal kalınlık artmıştır. İris değişiklikleri belirgindir. Eksfolyatif materyal pupilla kenarında 10

11 belirgindir (özellikle miyotik kullananlarda). İris sfinkterinde pigment kaybı vardır. Eksfolyatif materyal, lensin ön yüzü ile temas eden iris pigment epitelini yırtarak, pigment dökülmesine ve ön kamerada birikmesine yol açar (22). Lens ön yüzeyinde gri beyaz renkte madde birikir. Bu yapıda üç bölge seçilir. Homojen santral disk, granüler tabaka halinde periferik bölge ve bu iki bölgeyi ayıran saydam bölge bulunur. Aradaki saydam bölge, pupillanın fizyolojik hareketleri ile iris tarafından lensin ön yüzünün süpürülmesi ile oluşmaktadır. Puska ve Tarkanken yaptıkları bir çalışmada, Psödoeksfolyatif sendromun katarakt oluşmasında bir risk faktörü olduğunu bildirmişlerdir (23). Zonüllerde ve korpus siliyarede materyal ince çizgiler şeklinde olup, çok zor fark edilir. Henüz pupiller kenar ve lens üzerinde belirtiler ortaya çıkmadan %77 her iki gözde de vardır. Zonüllerde eksfoliyatif materyal birikimi, lensin sublukse olmasına veya dislokasyonuna yol açar. Bu olayın diğer bir sebebi de, zonüllerin lense yapışmasındaki anormalliktir. Fakodonezis daha sık görülür ve lensin subluksasyonu veya dislokasyonu, %2 pilokarpin damlatılınca daha kolay seçilir (22). Katarakt ameliyatından sonra psödoeksfolyasyon materyali, vitreus ön yüzünde, arka kapsülde, GİL üzerinde görülebilir. Tanı konulmayan olgularda, cerrahi sırasında sürpriz problemlerle karşılaşılabilir. Psödoeksfolyasyon ile nükleer katarakt arasında etyolojik bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Zonüllerde dializ sonucu lens subluksasyonu ve fakodonezis sıktır. Psödoeksfolyasyonlu gözler, katarakt cerrahisi sırasındaki komplikasyonlara çok daha fazla eğilimlidir. Bu gözler iyi dilate olmaz. Kapsül rüptürü, zonül dializi ve vitre kaybı insidansı yüksektir. Posterior kapsül opasifikasyonu artmıştır. Kapsül yırtığı küçük olduğunda kapsül kontraksiyonu sendromu sıktır. Bu İOL deplasmanına yol açar. Enflamasyon sıktır. Kan-aköz bariyerinin bozulmasına bağlı olarak geçici fibrinoid reaksiyon oluşabilir (24). Psödoeksfolyasyon sendromunun sistemik iskemi ile ilişkisi olabilir. FFA da hipoperfüzyonla, damar sayısında azalmayla, mikroneovaskülarizasyonla, 11

12 papiller bölgede diffüz veya parçalı floresein sızıntısıyla ilişkili olan radial iris kapillerinin oklüzyonunu gösterir. Disk hemorajisi gelişimi açısından risk faktörüdür. Santral retinal ven oklüzyonu, geçici iskemik ataklar, felç, angina ve MI ile ilişkili olabilir (24). Friedburg ve Bischof, %50 olguda rubeosis görmüşlerdir. Limbal damarlarda anormal yapılanma vardır. Pupilla genişletildiğinde neovasküler dallanmalar arka yapışıklara uzanır ve yükselmiş GİB ı ile mikrohifemalara yol açar (22,25). Psödoeksfolyasyon sendromunda glokom sıktır. Bir gözde göz içi basıncı yükselmesine dair kümülatif risk, beş yılda %5 ve on yılda %15 dir. Eğer gözlerden birinde glokom, diğerinde ise sadece psödoeksfolyasyon var ise, bu gözde beş yıl içinde glokom gelişme riski %50 dir (18). Kliniği PAAG a göre daha ağır ve prognozu daha kötüdür. Tanı esnasında optik sinir hasarı sık ve ağırdır. Görme alanı hasarı daha kötü, ilaç tedavisine yanıt daha azdır, cerrahi girişim daha fazladır. Trabeküler hücre disfonksiyonu, trabeküler ağın psödoeksfolyasyon materyali tarafından blokajı, iristen salınan pigmentler tarafından trabeküler ağın blokajı ile PAAG meydana gelir. Aynı zamanda pupiller bloğa, posterior sineşiye, iris kalınlığına, zonüler zayıflığa ve zonüler dialize bağlı olarak dar açı glokomu meydana gelebilir. Açıda pigment birikimi mevcuttur. Schwalbe hattının önünde taraksı biçiminde kesik kesik band şeklinde birikintiler görülür, buna Sampaolesi hattı denir. Bu tanı koyduracak önemli bir bulgudur. Açıdaki hiperpigmentasyon yaygınlığı glokom şiddeti ile korelasyon gösterir. Pupilla dilatasyonu sırasında göz içi basıncı yükselebilir. Tedavisi PAAG ye benzer. İlk olarak miyotikler tedavi seceneği olmalıdır. Bunlar sadece GİB ı düşürerek değil, aynı zamanda trabeküler ağı açarak ve pupiller hareketi sınırlayarak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatır. ALT, psödoeksfolyasyon glokomunda etkilidir. 12

13 FAKOEMÜLSİFİKASYON DİNAMİĞİ FAKO CİHAZI Fakoemülsifikasyon cerrahisinin iki ana parametreye ihtiyacı vardır. Ultrason enerjisi; lensi küçük parçacıklar haline getirmeyi (emülsifikasyon) sağlar. İrrigasyon- aspirasyon; oluşan küçük parçacıkları temizlemeye, ön kamera sıvı dengesini sağlamaya ve göz içi dokuların aşırı ısınmasını önlemeye yarar. Bu amaçla fakoemülsifikasyon cihazında şu bölümler vardır; Kontrol paneli ve ana gövde: Ultrason gücünün oluşturulması, irrigasyon aspirasyon ve akım hızı kontrolü burada gerçekleştirilir. Ayrıca ön vitrektomi ve diatermi için gerekli sistemleri içerir Bağlantı sistemleri: Elektromagnetik gücü, fakoemülsifikasyon elciğine ileten kablo sistemlerini ve İ/A borularını içerir. Elcikler: Fakoemülsifikasyon elciği, İ/A elciği, ön vitrektomi elciği ve diatermi Ayak pedalı: Aygıtın cerrah tarafından kontrolünü sağlar. FAKOEMÜLSİFİKASYON ELCİĞİ (ultrasound handpiece): Gövde kısmı, titanyum iğne ve silikon kılıftan oluşur. Gövde kısmı: Cihaza gelen elektrik enerjisi, fakoemülsifikasyon aygıtının konsolu tarafından değiştirilir. Elcik içindeki sistemin tipine göre, magnetik yada elektrik alanına çevrilir ve kablo aracılığı ile fakoemülsifikasyon elciğine gelir. Magnetik alana çevrilmişse; birbirine bağlı metal plakalar titreşir ve USG gücü oluşur. Dayanıklı, uzun ömürlü, ağır ve sterilizasyon süresi uzundur. Elektrik alanına dönüşümde ise; piezoelektrik sistem kullanılır, kuvartz kristali elektrik alanında titreşir ve USG dalgası oluşur. Hafiftir, kolay sterilize olur, ömrü kısadır. Çoğu makine, 20 bin-80 bin titreşim oluşturacak şekilde ayarlanmıştır ve USG gücü genellikle aksiyel olarak fakoemülsifikasyon iğnesine ulaştırılır. Fakoemülsifikasyon gücü % olarak gösterilir. % 100 fakoemülsifikasyon gücü 13

14 demek; tipin en fazla 100 mikron ileri geri hareket etmesi demektir. Gücü % 50 ye ayarlamışsak; iğne 50 mikron hareket edebilir. Hareketin maksimum uzunluğu vuruş uzunluğu; stroke length olarak adlandırılır ve bu panelden isteğe göre değiştirilir. Üretici firmalar genellikle 40 Hz: titreşim/sn tercih etmektedir (26). Tipler: derece kesilmiş uçları vardır. Genel olarak kabul edilen görüş; kesim açısı arttıkça iğnenin traşlama ve oyma yeteneğinin arttığı, kesim açısı azaldıkça uç oklüzyonunun arttığıdır. Silikon kılıf: Titanyum iğne üzerine takılan, yanlarında 2 adet irrigasyon deliği bulunan kılıftır (27). İRRİGASYON- ASPİRASYON (İ/A) ELCİĞİ Standart İ/A uçlarında port açıklığı 0,3 mm dir. Küçük açıklık, korteks gibi ince materyalle oklude edilmesi ve alınması açısından fakoemülsifikasyon uçlarına göre daha etkilidir. 0,4-0,5 mm lik aspirasyon uçlu elcikler, sert korteks ve epinükleusun alınması için faydalı olmaktadır. İki grup elcik vardır; Koaksiyel ve Bimanuel Koaksiyel İ/A elciği: Aspirasyon iğnesi etrafında irriğasyon sağlayan bir slive vardır. Slive in iki yanından gelen sıvı ön kamarayı irrige ederken, uçtaki aspirasyon portu korteks temizliği yapar. Aspirasyon portu genelde yan duvardadır (arka kapsül rüptürü riskini düşürmek için ) derece uçlar vardır. Bimanuel İ/A elcikleri: İki ayrı porttan ön kamaraya uygulanır. İrrigasyon kanülünün iki yanından sıvı akışı olur. Aspirasyon kanülünde delik, ucun yan duvarında ve 0,3 mm açıklıktadır. Avantajı; kanül yerlerini değiştirerek her alana kolayca ulaşılabilir, insizyon kaçağı oluşmadığı için ön kamara derin kalır, arka kapsül yırtığı riski azalır (28,29). 14

15 AYAK PEDALI Cihazın operasyon sırasında cerrah tarafından kumandası ayak pedalı ile olur. İrrigasyon, aspirasyon ve USG kademelerini başlatmak ve bu kademelerde istenilen derece ve sürelerde uygulama yapmak mümkündür. Dört konum içerir. Fakoemülsifikasyon için dört, İ/A için üç aşama vardır. 0; dinlenme durumu 1; irrigasyon 2; irigasyon + aspirasyon 3; irigasyon + aspirasyon + fakoemülsifikasyon Kortex bakiyeleri temizlenirken İ/A moduna alınır. Burada üç konumu yoktur. Her ikisinde de, linear ya da panel kontrol kullanılabilir (29). USG enerjisinin nükleusu parçalama mekanizmaları: 1. Akustik parçalama: Fakoemülsifikasyon iğnesinin önünde, 400 km/saat hızında hareket eden 500 atmosfer basıncına sahip sıvı dalgası oluşumu. 2. Mikrokavitasyon ve kabarcıklar oluşumu: Tip nükleusa 0,4 m/sn hızla vurduğunda, lensin içine doğru hareket ederken dirençle karşılaşır. Fakoemülsifikasyon tipinin aniden geri hareket etmesiyle, tiple lens arasında vakum etkisi oluşur. Oluşan vakum, lensi tipe doğru hızlıca çekecektir. Bu çok hızlı vurma ve çekmeler sırasında lenste kırılma meydana gelir ve aspire edilir. Oluşan vakum hareketi kavitasyon etkisi olarak adlandırılır. Fakoemülsifikasyon ucunun hareketleri ile, ön kamara sıvısı içinde yaklaşık 150 mikron çapında ve 5500 santigrad dereceye ulaşan kabarcıklar meydana gelir ve bunların enerjisi nükleusu parçalamak için gerekli enerjiyi sağlar (26,29). 3. Çekiç-direk mekanik parçalama etkisi: İdeal vuru sayısı, 40000/sn olmalıdır in altında tip daha yavaş hareket eder, nükleusa yavaş çarpar. Lense yapılan hızlı vurularda sert cevap alınabilir /sn gibi yüksek vurularda ise; ölü zaman artışı nedeniyle istenilen etki oluşmaz. İğne ileri geri hareket 15

16 ederken, tam geri gelmelidir ki; iyi bir ileri hareket olsun /sn vuru üzerinde iğne tam geri gelemez, vurular istenilen şiddette olamaz ve ölü alanlar oluşur. USG nin termal etkisi; uygulama süresi ve vuru uzunluğundan etkilenir. Aköz içinde ve nükleus kavitesinde hızlı sürtünmeyle ısı oluşur. Fakoemülsifikasyon enerjisi su içine uygulanırsa, mekanik enerji ısı enerjisine dönüşür ve sıvı ısınır. Bu arada aspirasyon durmuşsa, ciddi ısı artışı olur. Bu nedenle nükleusa değmeden fakoemülsifikasyon uygulanmamalıdır (30). AKIM HIZI (Flow Rate) Birim zamanda aspirasyon pompası tarafından aspire edilen sıvı miktarını gösterir. Birimi; ml/dk dır. Hidrodinamik olayların oluşma hızını gösterir. Tipin ucunun tıkanmaması durumunda geçerlidir. Tip tıkanırsa, vakum devreye girer. Akım hızı artınca; partiküllerin iğnenin ucuna hareketi hızlanır, cerrahi süre kısalır. Çok yüksek hızlarda, cerrahın kontrolü zorlaşır. İrisin yakalanması, arka kapsül perforasyon riski artar. Akım hızı azalınca; Ön kameradaki hareket azalır. Fakoemülsifikasyon tipinin soğutulması zorlaşır, insizyon yanığı riski artar, ameliyat süresi uzar. Akım hızı çok yüksek yada düşük olmamalıdır. Günümüzde akım hızının ml/dk tercih edilmesi önerilir. Unutulmaması gereken önemli bir nokta da; akım hızı arttırılırken, ön kamara kollapsını önlemek için irrigasyonu yani şişe yüksekliğini de arttırmak gerekir. Ön kamara sığlaşıyorsa; akım hızı düşürülmeli ya da şişe yüksekliği arttırılmalıdır. Pratik olarak, ön kameraya girildiğinde tipin ucuna doğru serbest partiküller hareket ediyorsa, akım hızı yeterli demektir (29). İRRİGASYON Şişe yüksekliği, yerçekimi mekanizmasıyla çalışan pasif bir işlemdir. Cihazın askısına asılan ters çevrilmiş serum şişesiyle, kullanılan fakoemülsifikasyon elciği bağlantısını sağlayan serum seti, irrigasyon 16

17 mekanizmasını oluşturur. Serum setinden geçen sıvı, fakoemülsifikasyon elciğindeki irrigasyon çıkışından ön kameraya geçer. İğnenin ucundaki aspirasyon deliğinden aspire edilip, sıvı tankında depo edilir. Şişe yüksekliği tüm cerrahi işlem sırasında ön kamara devamlılığını sağlayan süregen bir parametredir. Sıvı akımı, ne göz içinde stres yaratacak kadar yüksek (zonül stresi, yara yerinden iris prolapsusu), ne de ön kamera kollapsı yaratacak kadar düşük olmamalıdır. Göz seviyesinden her 15 cm yükseklik, 11 mmhg lık ek basınç oluşturur. Eğer, ön kamaraya gelen sıvı miktarı aspire ettiğimiz sıvı miktarının üstünde değilse, kollaps kaçınılmazdır. Yani; aspirasyon akım hızını veya vakumu arttırdığımız sürece, şişe yüksekliğini arttırmamız gerekir (28,29). VAKUM Atmosferik basınç (760 mmhg) ile aspirasyon tüp basıncı arasındaki farktır. Akım hızı, tipin ucunun açık olduğu durumlarda geçerlidir. Tipin ucu oklüde olduğunda, artık vakumdan söz edilir. Vakum konumunda aspirasyon sıfır olur. Tipin ucu oklüde iken aspirasyon pompası çalıştığı sürece, vakum artmaya devam eder. Bu artış, panelde set edilmiş değerlere kadar çıkar. Pratik olarak baktığımızda, vakum; cerrahi sırasında nükleusu sabit tutan ve istediğimiz şekilde hareket ettiren bir yardımcı alet gibidir. Vakum ne kadar yüksekse, kırma sırasında nükleus o kadar sabit tutulabilir. Maksimum vakuma ulaşmak için geçen süreye; yükselme süresi (rise time) denir. Bu, akım hızıyla doğrudan ilişkilidir. Akım hızı yüksekse, vakum yükselme süresi kısalır. Deneyimsiz cerrahların düşük vakum yükselme süresiyle çalışması daha uygundur (28,29). 17

18 CERRAHİ TEKNİK KESİ Katarakt cerrahisinde kesinin yeri, tipi ve boyutları operasyon sırasında cerrahi manipulasyonların başarısını, postoperatif dönemde ise astigmatizmayı dolayısıyla görmeyi etkileyen en önemli faktörler arasındadır. Skleral, Limbal, Mid-Limbal ve korneal kesiler yapılabilir. Günümüzde Howard Fine tarafından tanımlanan tek düzlemli saydam korneal kesi tercih edilmektedir (31). Saydam korneal kesinin avantajları; - Kolay cerrahi manipulasyon - Kısa sürede cerrahi - Cerrahinin kanama diyatezinden etkilenmemesi - Filtrasyon blebi olanlarda uygulanabilmesi - Topikal anesteziyle uygulanabilmesi - Sklerit, kuru göz, konjonktiva hastalığı olanlarda uygulanabilmesi - Yara iyileşmesi hızlı olması Skleral kesinin avantajı ise, daha az astigmatizma oluşmasıdır (32). Saydam korneal kesilerin daha çok temporalden yapılması tercih edilmektedir. Bunun nedeni; superior kesiler temporal kesilere göre görme aksına daha yakındır. Bu yüzden superior kesilerde daha fazla astigmatizma olur (33). Ayrıca superior kesilerde, kurala aykırı astigmatizma oluşmaktadır. Frontal kesilerde, üst tarafta bulunan frontal kemik çıkıntısından uzakta, daha rahat cerrahi manipulasyon yapılır. Temporalde, Bell s refleksi daha azdır ve drepte göllenme olmaz. Saydam korneal kesiler limbal vaskuler arkın 0,5 mm önünden yapılmalıdır. Fakoemülsifikasyon için 3,2 mm lik insizyon yeterli olup, İOL koymak için 3,5-4 mm e kadar kesi genişletilir. Cool fakoemülsifikasyon için daha küçük kesiler yeterli olabilir. 4,5 mm in üstündeki kesilerde sütürasyon gereklidir. Kısa yapılan tünellerde, sıvı kaçağı meydana gelir. Ön kamara stabil değildir, göz dokuları dışarıya prolabe olur. Manevraları zordur, sütür gerektirirse 18

19 astigmatizmaya neden olur. Uzun tünel de manipulasyonları zorlaştırır. Kornea katlantısına neden olarak cerrahi sırasında görmeyi zorlaştırır, endotel hasarı riskini artırır. Saydam korneal kesi tek düzlemli ve çok düzlemli olmak üzere ikiye ayrılır: 1- Tek düzlemli kesi: 1991 yılında Fine tarafından geliştirilmiştir. Saydam korneal olarak iris planına paralel tek kesi yapılır. 2- Çok düzlemli saydam korneal kesi: A- Groovet (oluk tekniği): mikronluk dikey bir oluk oluşturulduktan sonra fakoemülsifikasyon bıçağı iris düzlemine paralel 2-3 mm ilerletilerek ön kameraya girilir. B- Hinghet (menteşe tekniği): 500 mikronluk bir dikey oluk açılır, ikinci kesi oluğun tabanından değil de, ortasından başlanarak iris düzlemine paralel yapılır. Böylece valv mekanizması oluşturulur (34). KAPSÜLOREKSİS 1990 yılında Gimbel ve Neuhann ın tanımladığı CCC ; Continuous Curvilinear Capsulorhexis (Devamlı Yuvarlak kapsüloreksis) katarakt cerrahisinin önemli adımlarından biri olmuştur (14,15). Yuvarlak kapsül kenarı, esnek ve travmaya oldukça dirençlidir. Kapsülotomi de olduğu gibi, radial yırtıklar olmadığı için reksis perifere kaçmaz. Zonul stresi azdır, basınç ekvatoryal bölge boyunca eşit olarak dağılır ve endokapsüler fakoemülsifikasyon gerçekleşebilir. CCC nin diğer bir avantajı da İOL ün kapsül içerisindeki stabilizasyonu ve daha az iris travmasıdır. İdeal kapsüloreksis, 5-6 mm çapında olmalıdır ( İOL çapından 0,5 mm küçük olması istenir). Matur katarakt gibi fundus eflesinin alınmadığı durumlarda, kapsül boyanması yapılır (35). Kapsüloreksis kistotom veya pensetle yapılabilir. Ribbing yöntemiyle; kaldırılan flep merkeze doğru çekilerek reksis tamamlanır. Shearing yöntemindeyse; flep üst üste katlanarak tamamlanır. 19

20 Küçük kapsüloreksis, fakoemülsifikasyonu zorlaştıracağı gibi, postoperatif dönemde kapsül kontraksiyonu ve fibrozisini artırır. Büyük kapsüloreksis ise, İOL stabilizasyonunu bozar (36,37). HİDRODİSEKSİYON Korteks ile epinükleusun ayrılmasıdır. Cerrahi manipulasyonların kolaylaşmasını sağlamakla beraber, zonül traksiyonunu da ortadan kaldırır. Viskoelastik hafif boşaltılıp, kapsüloreksis kenarına dik kapsül altına girilerek, kapsül hafif yukarı kaldırılır ve gauge lik iğneyle sıvı verilir ve sıvı dalgasının dolaşması sağlanır. Nükleusun ayrıldığından emin olunsa bile, nükleusa rotasyon yaptırılmalıdır. Özellikle yumuşak kataraktlarda hidrodelineasyon denilen epinükleus arasına sıvı verilerek ayrıştırılır. Bu sırada sarı refle veren altın halka dediğimiz (golden ring) görünüm gözlenebilinir (38). NÜKLEUS EMÜLSİFİKASYONU Birçok teknik ile nükleus emülsifike edilir. Daha önceden de anlatıldığı gibi İ/A yapılarak korteks bakiyeleri temizlenir ve intraoküler lens implantasyonu yapılarak fakoemülsifikasyon cerrahisi tamamlanır. FAKOEMÜLSİFİKASYON SIRASINDA OLUŞAN KOMPLİKASYONLAR Kornea yanığı: Fakoemülsifikasyon tipinde oluşan aşırı ısı nedeniyle oluşur. Eğer insizyon yeri dar olursa, silikon kılıf sıkışarak irrigasyonu engeller. Bu da tipte ısınmaya ve yanığa sebep olur. Aspirasyon yolunda tıkanıklık sonucu, ön kameradan ısınmış sıvı ve lens materyallerinin tahliyesini engelleyerek aşırı ısınma oluşturabilir. En önemli sebep ise, gereğinden fazla ve aralıksız enerji kullanımıdır. Bu özellikle tip ucu boşta iken yapılan ultrasonik güçte fazladır (30). Desme dekolmanı: Yara yerinde cerrahi manipülasyonlar sırasında oluşur. Yara yerinin küçük olması sıklığını arttırır. Özellikle tip ucunun kesici yüzeyi, korneaya bakacak şekilde ön kamaraya girilmelidir. Oluştuğunda; ön kamaraya 20

21 hava verilmesi, C3F8 gibi genişleyen gaz verilmesi tedavi için yeterlidir. Nadiren tam kat sütürasyon gerekebilir. İris travması: Tünel girişinde, yan girişte ve pupil kenarında oluşabilir. Özellikle yara yerinin kısa ve geniş olmasının rolü büyüktür. Pupil kenarında fakoemülsifikasyon ucu, ön vitrektomi probu, irrigasyon portundan olabilir. İyi tünel ve yan girişler sağlanmalı, iris yeterince dilate edilmeli, manipülasyonlar çok dikkatli yapılmalı, miyozis uyarılmamalıdır (30). Kapsüloreksis kenar düzensizliği: Kapsüloreksis yapılırken perifere kaçacağı gibi, küçük kapsüloreksis olanlarda oluk açılırken reksis yenebilir veya choperle yırtılabilir. Özellikle boyanmış kapsüller gevrektir, perifere kaçması ve yırtılması çok kolay olur. Arka kapsül rüptürü: Nükleusun bölünmesi sırasında meydana gelebileceği gibi, nükleus parçacıklarının temizlenmesi sırasında, İ/A sırasında, İOL konarken de oluşabilir. Eğer yırtık küçükse ve önemli miktarda vitre yoksa; hafif viskoelastik desteğinde fakoemülsifikasyon tamamlanır. Yırtık küçükse ve önemli miktarda vitre varsa; vitre temizlenerek, viskoelastik desteğinde fakoemülsifikasyon düşük şişe yüksekliği, düşük fakoemülsifikasyon gücü, yüksek vakum tercih edilerek tamamlanır. Eğer yırtık büyükse; yırtık altına viskoelastik verilerek ön vitrektomi yapılır nükleus etrafı temizlenir, duruma göre tekrar viskoelastik verilerek, ya ön kamaraya alınarak nükleus emülsifiye edilir, ya da yara yeri genişletilerek ansla dışarı alınır. Her zaman viskoelastik dikkatle verilmeli, aşırı verilmesi yırtığı büyütebilir. Yırtık mümkünse arka kapsüloreksise çevrilmeli, İOL arka kapsül desteğine göre seçilerek ön kamara, sulkus, kapsül içine yerleştirilir (30). Nükleusun vitreye düşmesi: Eğer ön vitrede asılı ise, parçaların gerisine viskoelastik verilerek, ön vitrektomi yapılarak, parçalar yukarı çekilmeye çalışılır. Parçalar ön vitrektomi yapılmadan çıkarılmaya çalışılırsa, vitre traksiyonu yapabilir. Eğer parça çok derindeyse, çok fazla ön vitrektomi yapılarak bazen nükleus yüzdürülebilir. 1/4 nükleus ve daha az ise takip edilir, daha büyükse pars plana vitrektomi yapılır (30). 21

22 Zonül dializi: Özellikle psödoeksfolyasyon vakalarında olmak üzere tüm vakalarda olabilir. Operasyon öncesi fakodonezis, zonüller açısıdan çok değerli bilgi verir, zonüller zayıflığın ve küçük diyalizlerin göstergesidir. Her aşamada olabileceği gibi,sıklıkla tam yapılmayan hidrodiseksiyon sırasında olur. Zayıf olan zonullerde, yuksek vakum ve düşük şişe yüksekliği ile çok dikkatli yapılmalı ve İOL imlantasyonunda çok nazik olunmalıdır. Kapsül germe halkası konması cerrahi sırasında yüz güldürücüdür. PSÖDOEKSFOLYASYONLU KATARAKTTA FAKO CERRAHİSİ Psödoeksfolyasyon sendromlu kataraktın, fakoemülsifikasyon cerrahisinde komplikasyonlara neden olan en önemli faktörler; yetersiz pupilla dilatasyonu, artmış kapsül ve zonül frajilitesi, zonüler zayıflık ve yüksek göz içi basıncıdır (4,9,39,40). Psödoeksfolyasyonlu vakalarda zonüllerin zayıf olması nedeniyle, zonül dializi ve lens subluksasyonu oranı 10 kat artmıştır. Psödoeksfolyasyon sendromlularda vitre kaybı, psödoeksfolyasyonlu olmayanlara göre 5 kat fazladır. Bu durum zonül dializi, lens dislokasyonu ve kapsül açılmasına bağlıdır. Kapsül açılması normal olgularda % 2 iken, psödoeksfolyasyonlu olgularda %27 ye kadar çıkar. Bu durum kapsülün dejenere olmasına, kalan materyalin yapışık olmasına, irrigasyon aspirasyon güçlüğüne bağlıdır (25,41). Ameliyat sırasında arka yapışıklıkların ayrılması ve pupillanın genişletilmesi gerekebilir. Psödoeksfolyasyonlu vakalarda katarakt cerrahisinin diğer bir zorluğu da, küçük pupilladır. Bazal membranda fibriller materyal biriktiği irisin stromal dokusu ve muskuler yapılarında dejeneratif değişiklikler olduğu ve bunun yetersiz midriazise yol açtığı bildirilmiştir (39). EKKE için yapılan 1000 vaka sayılık bir çalışmada; en büyük komplikasyon riskinin, küçük pupilla olduğu saptanmıştır (42). Fako için de küçük pupilla, komplikasyon açısından büyük risk taşımaktadır. Bu riski azaltmak için çeşitli pupilla dilatasyon 22

23 yöntemleri uygulanmaktadır (viskomidriazis, sineşiolizis, pupil masajı, pupil germe, sfinkterotomi, pupil genişletici halkalar vb). Kronik sfinkter fibrozisi olduğunda, pupillanın aşırı genişletilmesi sonrasında çok geniş kalmasına yol açabilir (43,44,45). Erişkinlerde zonül dializi ve lens dislokasyonunun en sık sebebi psödoeksfolyasyondur (46). Lizozomal proteinazların salınımı ile birlikte corpus silyarenin nonpigmente epiteli ve lens ön kapsülünde bazal membran yapısının bozulması ve anormal bazal membran materyali salınımı ortaya çıkar. Bazal membran yapısının bozulması ile birlikte, zonüllerin hem corpus silyarenin nonpigmente epiteli ile hem de lens ön kapsülü ile olan bağlantısı zayıflamaktadır. (47,4,48). Naumann ve arkadaşları, preekvatoryal lens epitelinde psödoeksfolyasyon materyalinin, zonüllerin lense insersiyonunu etkileyebileceğini belirtmişlerdir (49). Lensin spontan yer değişimini, ameliyattan önce her zaman tespit etmek mümkün değildir. Biomikroskopta sadece fakodonezis ve hafif subluksasyon saptanmasına karşın, ameliyatta supine pozisyonda lensin vitreye doğru disloke olduğu görülebilir. Şüphelenilen vakalarda ameliyat öncesi supine pozisyonda muayene yapılmalıdır. Biomikroskobik muayenede lens aşağıya doğru sublukse ise veya diğer göze oranla daha derin bir ön kamera varsa, çok ciddi zonül zayıflığı var demektir. Zonül dializi varlığında, kesi yeri mümkünse dializ hattının tam karşısına yapılmalıdır. Böylece, fako probu dializ alanına daha az zarar verir (50). Zonüler zayıflık ve subluksasyon durumunda kapsüloreksis çok zorlaşır. Ön kapsül gergin olmayabilir ve perfore edilmesi zorlaşabilir, ön kapsülde kırışıklıklar belirebilir (örümcek belirtisi). Bu durumda 27 G luk iğne ile ön kapsül perfore edildikten sonra kapsüloreksisin yönü zonüllerin sağlam olduğu bölgeden zayıfa doğru yapılmalıdır. Fakoemülsifikasyondan önce kapsül germe halkası konması faydalı olur (36,37). 23

24 Hidrodiseksiyondan sonra nükleusun tam serbest kalması sağlanmalı ve lens üzerine bası yapılmamalıdır. Zonüler zayıflığın olduğu bölgede kapsülün kollabe olmasını önlemek için kapsül germe halkası (KGH) konabilir. Psödoeksfolyasyonlu hastalarda heparinle kaplanmış arka kamera lensleri tercih edilebilir. Böylece daha az fibrinoid reaksiyon olur. Lens üzerinde daha az pigment ve hücre birikir ve daha az arka yapışıklık oluşur. Eğer kapsüler yatak desantralize ise lens de desantralize olur. Zonül dializi ve arka kapsülde yırtık küçük ise, yeterli bir destek olacağı için lens silyer sulcusa implante edilir. Ameliyat sonrası GİB de ani yükselmeler olabilir. Bu yüzden ameliyatta viskoelastik tamamen temizlenmeli, ileri derece görme alanı kaybı ve ağır optik disk hasarı olanlarda ameliyat sonrası GİB çok iyi takip edilmeli ve yükselişi önlenmelidir. Psödoeksfolyasyonlu hastalarda kan-aköz bariyerinde ameliyat sonrası belirgin bozulma olur. İnflamasyon daha sık olup geçici fibrin reaksiyonu oluşabilir. Topikal steroidler uzun süre kullanılmalıdır (41). Psödoeksfolyasyon sendromlu vakalarda endotel sayısı normale göre azalmıştır. Bu nedenle ameliyat sonrasında endotel dekompansasyonu ve kornea ödemi daha sık görülebilmektedir (51). Ön kamera derinliği, fakoemülsifikasyon cerrahisinde manipülasyonları kolaylaştıran önemli bir faktördür. Psödoeksfolyasyon sendromlu gözlerde ön kamera derinliğinde, normal göze göre kıyaslandığında anlamlı farklılık bulanamayan çalışmaların (52) yanında, ön kamera derinliğini anlamlı derecede düşük bulan çalışmalar da vardır (53). 24

25 KAPSÜL GERME HALKASI KGH uygulama fikri ilk olarak 1991 yılında Hara ve arkadaşları tarafından ortaya atılmış (5,6), 1993 yılında Witschel ve Legler, intraoperatif ve postoperatif kapsüler yatak ve GİL stabilizasyonunu sağlayan KGH nı kullanmışlardır (7,8). KGH implantasyonu, arka kapsülün gerilmesini ve sağlam kalmış zonüllerde ekstra hasar gelişme olasılığını azaltacaktır. Böylece cerrahi müdahele daha kolay ve güvenli hale geleceği gibi, postoperatif dönemde daha az arka kapsül kesafeti ve daha iyi GİL stabilizasyonu sağlanacaktır (54,55). Gimbel yaptığı bir çalışmada, KGH nın kapsül kontraksiyonunu önleyici bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir (56). KGH cerrahinin bir çok aşamasında konabilir. Katarakt cerrahisi sırasında zonüllere binen yük esas olarak, nukleusun fakoemülsifikasyon tipinin ucu ile manipülasyonu sırasında olmakta ve KGH na en çok bu aşamada ihtiyaç duyulmaktadır (57). Bu nedenle en çok tercih edilen kapsüloreksis (3) veya hidrodiseksiyon sonrasıdır (54). KGH forsepsle veya özel olarak geliştirilmiş enjektörle implante edilir. Enjektörle implantasyon kolay ve kontrollüdür. İmplantasyon sırasında herhangi bir komplikasyonla karşılaşıldığında, kolayca ve kontrollü bir şekilde geri çekilebilir. İmplantasyondan önce hidrodiseksiyon yapılmalı ve ön kapsül altına bir miktar viskoelastik verilerek ön kapsül ile korteks arasında boşluk oluşturulmalıdır(57,58). KGH bu boşluğa yönlendirilir ve ekvatora doğru ilerletilip, kapsül içine yerleştirilir. Eğer enjektör yoksa, bir bağlama penseti ile de implantasyon mümkündür. Bu aşamaların tümünde zonülleri zorlayıcı kuvvet uygulanmamalıdır. KGH nı dializ alanının tam karşısından implante etmek zonüllere daha az bası yapılmasını sağlayacaktır. Zonül dializinin lokalizasyonuna bağlı olarak implantasyon yan girişlerden de yapılabilir. 360 derece zonüler zayıflıkta istenilen herhangi bir alandan yapılabilir. 25

26 Nükleus ve korteks temizliği sonrası kapsüler kesenin genişliği 10,5 mm kadardır. Bu nedenle ortalama bir gözde Morcher tip 14 (12/10 mm) veya Ophtec tip12/10 (12/10 mm) KGH kullanılabilir. Miyop gözlerde daha geniş çaplı halkalar kullanılabilir. (Morcher tip 14/12 veya Ophtec tip 13/11 ) Morcher in KGH ı iki rakamla ifade edilir. İlk rakam halkanın paket içindeki, ikinci rakam ise kapsüler yatak içindeki çapını temsil eder (59). KGH zonüler zayıflığı ancak bir noktaya kadar destekleyebilir. Zonüler diyaliz geniş ve lens subluksasyonu belirgin ise lens KGH ile tam santralize edilemeyeceğinden Cionni halkası kullanılır. Cionni halkaları tek sütürlü (sağ veya sol) veya çift sütürlü olabilir. Cionni halkasında normal KGH dan farklı olarak ön kamaraya uzanan, ucunda sütür geçmesi için delik bulunan bir çıkıntı vardır. 10/0 prolen sütüre bağlı PC-9 iğnesi bu delikten geçirilir. Dializ kadranında skleral fiksasyon lenslerindeki gibi, skleranın yarı kalınlığında tabanı ve yüksekliği 3 mm olan skleral flep hazırlanır. Halka implante edilirken KGH çıkıntısının diyaliz kadranında olması sağlanır. İğnenin geçeceği bölgedeki vitreus viskoelastik yardımı ile arkaya itilmelidir. PC-9 iğnesi pupilla bölgesinden girilerek, limbustan 1 mm kadar geriden skleral flebin altından çıkılır, iğne skleral flebin altından tekrar geçirilir ve kendi üzerine düğümlenir. Böylece lens santralize edilmiş olur. Ağır zonüler zayıflık olan hastalarda çift sütürlü Cionni halkası kullanılır. KGH implantasyonundan sonra herhangi bir aşamada arka kapsül yırtığı oluşursa, KGH çıkarılmaya çalışılmamalıdır. İleri lens subluksasyonlarında emniyet amacıyla KGH nın ucuna sütür bağlanır, gerektiğinde sütür çekilerek çıkarılır. Genelde tek KGH kullanılır, aşırı kapsül fibrozisi beklenen hastalarda iki KGH kullanılabilir (50). KGH bazen korteksin kendisi ile kapsül arasına sıkışmasına, zor aspire edilmesine neden olur. Korteks aspire edilirken merkeze doğru çekilirse zonüllere zarar verebilir, bu yüzden korteks tanjansiyel çekilmelidir (50). KGH komplikasyonları; İntraoperatif kapsül perforasyonu ve postoperatif dönemde vitre içine dislokasyonudur. 26

27 MORCHER KAPSÜL GERME HALKASI 1951 den beri üretilmekte, aksiyel uzunluğa göre ring seçimi yapılır Tip 14 MR Normal gözler için Dışarıda 12.3mm Kapsül içinde 10.0mm Aksiyel uzunluk <24mm Endikasyonları: Tip 14A MR Yüksek miyop gözler için Tip 14c MR Normal veya Miyop gözler için Dışarıda 14.5mm Dışarıda 13.0mm Kapsül içinde Kapsül içinde 12.0mm 11.0mm Aksiyel uzunluk Aksiyel uzunluk >28mm 24-28mm Avantajları: Kapsüler gerginliğin eşit Zonüler kayıp veya hasar dağıtılması Lens subluksasyonu Cerrahi sırasında stabil Psödoeksfolyasyon durum Miyopi IOL santralizasyonu Zonulolisis Kapsular fibrosis riskinde Soft IOL azalma Marfan Sendromu Kapsül kontraksiyonu riskinde azalma 27

28 CİONNİ KAPSÜL GERME HALKASI Bu ringler sütürle skleral fiksasyon için özellikle dizayn edilmişlerdir. MR - 1L Tip 1L 11mm MR - 2L 2L 11mm Tip MR - 2C Tip 2C 11mm Endikasyonları: Aşağıdaki durumlarda kapsüler kesenin santralizasyonu için tip 1L ve tip 2L kullanılır: 4 saat kadranından geniş zonüler kayıp veya hasar Lens subluksasyonu Psödoeksfolyasyon Miyopi Zonulolisis Soft IOL Marfan Sendromu Avantajları: Skleraya fiske edilerek kapsüler kesede eşit gerilim sağlar Kapsüler gerginliğin eşit dağıtılması Cerrahi sırasında stabil durum IOL santralizasyonu Kapsular fibrosis riskinde azalma Kapsul kontraksiyonu riskinde azalma Cionni ile Morcher kapsül germe halkasının kıyaslanması 28

29 CTR CIONNI Sürekli yuvarlak kapsüloreksise ihtiyaç (CCC) Evet Evet Lens alınmadan önce implantasyon Evet Zorlukla Anterior kapsüler yırtık Hayır Hayır Posterior kapsular yırtık Hayır Hayır Geniş zonüler dializ (4 saat kadranından fazla) Hayır Evet Progresif zonulolizis Hayır Evet Sklera fiksasyon kullanımı Hayır Evet 29

30 MATERYAL VE METOD Kasım Aralık 2004 tarihleri arasında T.C. Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Göz Kliniği nde fakoemülsifikasyon cerrahisi yapılan psödoeksfolyasyonlu hastalardan; Kapsül germe halkası konulan 37 hastanın 37 gözü (1. grup) Kapsül germe halkası konulmayan 37 hastanın 37 gözü (2. grup) toplam 74 hastanın 74 gözü çalışmaya alınmış olup, sonuçlar analiz edilmiştir. Diyabetliler, kontrolsüz glokomu olanlar, fundus problemi olanlar, görülebilir lens subluksasyonu olanlar çalışmaya alınmadı. Tüm ameliyatlar aynı cerrah tarafından, lokal anestezi altında yapıldı. Ameliyata alınan hastalara oksibuprokain (Benoxinate damla, Liba, İstanbul, Türkiye) damlatılarak yapılan topikal anestezi sonrası, 150 İ. E. Hylase (Hylase ampül, Pharma Dessau GmbH, Dessau, Almanya), 2 cc lidokain hidroklorüradrenalin (Jetokain ampül, Adeka, Samsun, Türkiye), 2 cc bupivakain HCLglucose monohydrate % 0,5 (Mercaine enjektabl, Eczacıbaşı, İstanbul, Türkiye) kullanılarak subtenon lokal anestezi yapıldı. Anestezi sonrası 3.2 mm lik bıçak kullanılarak saydam korneal kesi yapıldı, ÖK viskoelastik madde olarak sodium hyaluronate (Neocrom cohezive inj, Croma Pharma, Leobendorf, Austria) verildikten sonra, yeterince dilate olmayan hastalara iris retraktörü takıldı. CCC kapsüloreksis yapıldı, yeterli bir hidrodiseksiyon sonrası 1. gruptaki 37 hastada, kapsül altına bir miktar viskoelastik madde sodium hyaluronate (Neocrom cohezive inj, Croma Pharma, Leobendorf, Austria) verilerek, PMMA kapsül germe halkası bağlama pensetleri kullanılarak implante edildi. KGH seçiminde aksiyel uzunluk göz önünde bulunduruldu. Aksiyel uzunluğu <24 mm olan gözlerde çapı 12/10 mm olan (Servısıon PMMA capsular tension ring, Lorıent, France), mm arasında 30

31 olan gözlerde çapı 13/11 mm olan ( aurolab intraocular lens dıvısıon, model CTR 11, Germany) kapsül germe halkası kullanıldı. 2. gruptaki 37 hastaya sadece hidrodiseksiyon yapıldı. Tüm olgularda kataraktlar nükleus sertlik derecesine göre Evre III-IV düzeyindeydi. Kapsül ve zonüller üzerinde en az gerginliği oluşturan stop and chop tekniği kullanılarak katarakt emülsifikasyonu yapıldı (54). Bimanuel irrigasyon-aspirasyonu takiben viskoelastik madde (Neocrom cohezive inj, Croma Pharma, Leobendorf, Austria) verilerek, komplikasyonsuz vakalarda insizyon 4 mm ye genişletilip, akrilik katlanabilir 6,0/ 12,5 mm lik GİL (AJL Ophtalmic, acrylıc ıntraocular lens, Minano, Alava) kapsüler keseye kondu. Yara yeri stromal hidrasyonla kapatıldı. Arka kapsül defekti olan veya zonül dializi olan hastalardan yeterince kapsül desteği olan hastalara, ön vitrektomi yapılarak insizyon mm ye genişletilip 6.5/13.5 mm lik PMMA GİL (Eye-O-Care polymer ıntraocular lens, Gujarat, İndia) sulkusa kondu. Yara yerine 1 adet 10/ 0 naylon sütür kondu. Yeterince kapsül desteği olmayan hastalara ise, ön vitrektomiyi takiben insizyon 6,5-7,0 mm ye genişletilip, ön kamera lensi (Indo-Amerıcan ıntraocular lens, type S, Brıghton, U.K.) kondu. Periferik iridektomi yapılıp, yara yerine 2 adet tek 10/ 0 naylon sütür kondu. Bütün vakalara subkonjonktival 20 mg gentamisin sülfat (Genta ampül İ. E. Ulugay, İstanbul, Türkiye) ve 4 mg deksametazon (Dekort ampul, Deva, İstanbul, Türkiye) uygulandı. 31

32 Grup 1 de (ring +) 37 gözün 32 sinde komplikasyon gelişmedi ve bu 32 göze kapsül içi GİL kondu, 5 gözde arka kapsül perfore oldu, arka kapsül perfore olan 2 gözde EKKE ye geçilerek 1 göze sulkus lensi, 1 göze ise irrigasyonaspirasyon sırasında kapsül desteği azaldığı için ön kamera lensi kondu. Arka kapsül perfore olan 3 gözde ise; viskoelastik desteği ile fakoemülsifikasyon tamamlanarak 2 GİL sulkusa, 1 GİL ön kameraya ( arka kapsüler yırtık epinükleus temizlenirken olmuştu,yırtık büyük ve ön kapsül desteği yoktu) kondu. Grup 2 de (ring -) 37 gözün 21 inde komplikasyon gelişmedi ve hepsine kapsül içi GİL kondu. 5 hastada zonül diyalizi oldu, bunların 2 sinde hafif (2 saat kadranı ) diyaliz vardı ve fakoemülsifikasyon tamamlanarak kapsül içi GİL kondu, 3 gözde ileri derecede zonül diyalizi ( 4 saat kadranından fazla ) görüldü ve hepsinde İKKE ye geçilerek, ön kamera GİL kondu. On gözde arka kapsül perforasyonu gelişti, bunların hepsinde EKKE ye geçildi, EKKE ye geçilen 7 gözde arka kapsül desteği olduğu için sulkusa GİL implantasyonu yapıldı, 3 gözde arka kapsül desteği olmadığı için ön kamera GİL implantasyonu yapıldı. 1 gözde kapsüloreksis perifere kaçtığı için EKKE ye geçildi ve GİL sulkusa kondu. Her iki grupta; -Preoperatif; fakodonezis, üveit -Ameliyat sırasında gelişen; zonül dializi, arka kapsül perforasyonu, EKKE ye dönüş, -İKKE ye dönüş, konulan GİL in lokalizasyonu -Postoperatif; GİL lokalizasyonu, fibrin reaksiyonu, -Preoperatif-postoperatif glokom, vizyon ve vizyon artışı kıyaslandı. İstatistiksel İncelemeler Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra verilerin karşılaştırılmasında gruplar arası 32

Biçimli ve güzel bacaklara sahip olmak isteyen kadınlar, estetik cerrahların

Biçimli ve güzel bacaklara sahip olmak isteyen kadınlar, estetik cerrahların Plastik Cerrahlar Biçimli Bacaklar için Çalışıyor Biçimli ve güzel bacaklara sahip olmak isteyen kadınlar, estetik cerrahların kapısını çalıyor. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel,

Detaylı

SANAYİNİN KÂRLILIK ORANLARI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALDI

SANAYİNİN KÂRLILIK ORANLARI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALDI SANAYİNİN KÂRLILIK ORANLARI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALDI 23 Kasım 2013 Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), hazırladığı araştırmaya dayalı olarak aşağıdaki görüşleri bildirdi: 2001 Krizi sonrasında

Detaylı

uzman yaklaşımı Branş Analizi öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı Dr. Levent VEZNEDAROĞLU

uzman yaklaşımı Branş Analizi öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı Dr. Levent VEZNEDAROĞLU Branş Analizi öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı de yer alan öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı sorularının çoğunluğu kolay, bir kısmı da orta düzeydedir. Sınavda siz öğretmen adaylarını

Detaylı

KATARAKTLAR. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD

KATARAKTLAR. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD KATARAKTLAR Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD Kristalin lens İris gerisinde, zonüla lifleriyle korpus siliare ye asılı durumdadır. Bikonveks yapıda, saydam ve damarsızdır. Gözün

Detaylı

DENEY NO: 9 ÜÇ EKSENLİ BASMA DAYANIMI DENEYİ (TRIAXIAL COMPRESSIVE STRENGTH TEST)

DENEY NO: 9 ÜÇ EKSENLİ BASMA DAYANIMI DENEYİ (TRIAXIAL COMPRESSIVE STRENGTH TEST) DENEY NO: 9 ÜÇ EKSENLİ BASMA DAYANIMI DENEYİ (TRIAXIAL COMPRESSIVE STRENGTH TEST) 1. AMAÇ: Bu deney, üç eksenli sıkışmaya maruz kalan silindirik kayaç örneklerinin makaslama dayanımı parametrelerinin saptanması

Detaylı

KONYA TİCARET ODASI İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

KONYA TİCARET ODASI İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ HABER BÜLTENİ 05.09.2012 Sayı 7 Konya Ticaret Odası (KTO) İstihdam İzleme Bülteni, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) verilerinin bir araya getirilerek

Detaylı

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onuncu kez gerçekleştirilmiştir.

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onuncu kez gerçekleştirilmiştir. Bursa nın 25 Büyük Firması araştırması; -Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onuncu kez gerçekleştirilmiştir. -Bu çalışma Bursa il genelinde yapılmış,

Detaylı

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ 1. DENEYİN AMACI Çökelme sertleştirmesi işleminin, malzemenin mekanik özellikleri (sertlik, mukavemet vb) üzerindeki etkisinin incelenmesi ve çökelme sertleşmesinin

Detaylı

Vidalı bağlantılar. Vidalı bağlantılar ile ilgili genel bilgiler. Sürtünme mafsalları ve kelepçe mafsallarının birleşimi

Vidalı bağlantılar. Vidalı bağlantılar ile ilgili genel bilgiler. Sürtünme mafsalları ve kelepçe mafsallarının birleşimi Vidalı bağlantılar ile ilgili genel bilgiler Vidalı bağlantılar ile ilgili genel bilgiler Vidalı bağlantılar sürtünme mafsalları, kelepçe mafsalları veya ikisinin birleşimi olarak yapılabilir. Bir sürtünme

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 3 : YAŞAMIMIZDAKĐ ELEKTRĐK (MEB)

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 3 : YAŞAMIMIZDAKĐ ELEKTRĐK (MEB) ÖĞENME LNI : FZKSEL OLYL ÜNTE 3 : YŞMIMIZDK ELEKTK (MEB) C SE E PLEL BĞLM (5 ST) 1 Dirençlerin Bağlanması 2 Özdeş mpullerin Bağlanması 3 (*) Özdeş Olmayan mpullerin Bağlanması : 4 Kısa Devre 5 Pillerin

Detaylı

1.0. OTOMATİK KONTROL VANALARI UYGULAMALARI

1.0. OTOMATİK KONTROL VANALARI UYGULAMALARI 1.0. OTOMATİK KONTROL VANALARI UYGULAMALARI Otomatik kontrol sistemlerinin en önemli elemanları olan motorlu vanaların kendilerinden beklenen görevi tam olarak yerine getirebilmeleri için, hidronik devre

Detaylı

Ders içeriği (10. Hafta)

Ders içeriği (10. Hafta) Ders içeriği (10. Hafta) 10. Makro ekonomik kavramlar 10.1. Mikro Ekonomi ve Makro Ekonomi Ayrımı 10.2. Makro Ekonominin İlgilendiği Konular 10.3. Ekonomik Süreç 10.1. Mikro Ekonomi ve Makro Ekonomi Ayrımı

Detaylı

DAİRESEL KESİTLİ TELDEN SOĞUK OLARAK SARILAN BASMA YAYLARININ HESABI

DAİRESEL KESİTLİ TELDEN SOĞUK OLARAK SARILAN BASMA YAYLARININ HESABI DAİRESEL KESİTLİ TELDEN SOĞUK OLARAK SARILAN BASMA YAYLARININ HESABI Yaylar enerji depolayan elemanlardır. Basma yaylarında, malzemenin elastik bölgesinde kalmak şartiyle, yayın ekseni doğrultusunda etkiyen

Detaylı

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

BALIK YAĞI MI BALIK MI? BALIK YAĞI MI BALIK MI? Son yıllarda balık yağı ile ilgili kalp damar hastalıklarından tutun da romatizma, şizofreni, AIDS gibi hastalıklarda balık yağının kullanılmasının yararları üzerine çok sayıda

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

KIRILMA MEKANİĞİ Prof.Dr. İrfan AY MALZEME KUSURLARI

KIRILMA MEKANİĞİ Prof.Dr. İrfan AY MALZEME KUSURLARI MALZEME KUSURLARI Deformasyonda Birinci Özelliğe Sahip Hatalar: A. Noktasal Hatalar: Kafes düzeninin çok küçük bölgelerindeki (1-2 atom boyutu) bozukluğa verilen addır. Bunlar ; 1. Boşluklar : Kafeslerde

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

Örnekler: Koltuk Modelleme (Model-Evren Çavuşoğlu)

Örnekler: Koltuk Modelleme (Model-Evren Çavuşoğlu) Örnekler: Koltuk Modelleme (Model-Evren Çavuşoğlu) Rectangle aracıyla 100;85 ölçüsünde bir dikdörtgen oluşturulur Z ekseninde On Face seçiliyken 12 cm Move aracıyla yukarı kaldırılır Yüzeyi Push/Pull ile

Detaylı

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,

Detaylı

Gemi Makinaları. Şekilde gösterilen P-V diyagramında:

Gemi Makinaları. Şekilde gösterilen P-V diyagramında: Şekilde gösterilen P-V diyagramında: 1 e ve f noktaları arasında hangi hadise olur. a Egzost supapı kapanır b Emme portları kapanır c Silindir basıncı azalır d Silindir hacmi azalır 2 yakıt enjeksiyonu

Detaylı

ARAŞTIRMA RAPORU. Rapor No: 2012.03.08.XX.XX.XX. : Prof. Dr. Rıza Gürbüz Tel: 0.312.210 59 33 e-posta: gurbuz@metu.edu.tr

ARAŞTIRMA RAPORU. Rapor No: 2012.03.08.XX.XX.XX. : Prof. Dr. Rıza Gürbüz Tel: 0.312.210 59 33 e-posta: gurbuz@metu.edu.tr ARAŞTIRMA RAPORU (Kod No: 2012.03.08.XX.XX.XX) Raporu İsteyen : Raporu Hazırlayanlar: Prof. Dr. Bilgehan Ögel Tel: 0.312.210 41 24 e-posta: bogel@metu.edu.tr : Prof. Dr. Rıza Gürbüz Tel: 0.312.210 59 33

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ. Atomlar Arası Bağlar

MALZEME BİLGİSİ. Atomlar Arası Bağlar MALZEME BİLGİSİ Dr.- Ing. Rahmi ÜNAL Konu: Atomlar Arası Bağlar 1 Giriş Atomları bir arada tutarak iç yapıyı oluştururlar Malzemelerin mukavemeti, elektriksel ve ısıl özellikleri büyük ölçüde iç yapıya

Detaylı

Me Too. tasarım Nurus D Lab. teknik doküman

Me Too. tasarım Nurus D Lab. teknik doküman Me Too tasarım Nurus D Lab teknik doküman Me Too, bedeni mükemmel şekilde tamamlar ve çalışma hayatındaki gereksinimlere akıllı yanıtlar verir. Her detayı teknoloji, deneyim ve özenle tasarlanan Me Too,

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran - 2011

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran - 2011 EKONOMİK GELİŞMELER Haziran - 2011 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ HAREKETLERİ.. 2 İTHALAT

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,

Detaylı

KATEGORİSEL VERİ ANALİZİ (χ 2 testi)

KATEGORİSEL VERİ ANALİZİ (χ 2 testi) KATEGORİSEL VERİ ANALİZİ (χ 2 testi) 1 Giriş.. Değişkenleri nitel ve nicel değişkenler olarak iki kısımda inceleyebiliriz. Şimdiye kadar hep nicel değişkenler için hesaplamalar ve testler yaptık. Fakat

Detaylı

Mak-204. Üretim Yöntemleri II. Vida ve Genel Özellikleri Kılavuz Çekme Pafta Çekme Rayba Çekme

Mak-204. Üretim Yöntemleri II. Vida ve Genel Özellikleri Kılavuz Çekme Pafta Çekme Rayba Çekme Mak-204 Üretim Yöntemleri II Vida ve Genel Özellikleri Kılavuz Çekme Pafta Çekme Rayba Çekme Kubilay ASLANTAŞ Afyon Kocatepe Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğt. Bölümü Üretim Yöntemleri 1

Detaylı

En İyi Uygulamalar ve Kullanım Kılavuzu

En İyi Uygulamalar ve Kullanım Kılavuzu En İyi Uygulamalar ve Kullanım Kılavuzu Bu kılavuz, GBT En İyi Uygulamaları ve Kullanım Kılavuzu na bir tamamlayıcı kılavuz oluşturmak için tasarlanmıştır. Green Break Patlamasız Güvenlik Güç Kartuşlarının

Detaylı

INSURAL* ATL ALUMİNYUM VE ÇİNKO İÇİN YALITKAN POTA ASTARLARI. Kolay astarlama. Yüksek enerji tasarrufu. Yüksek mekanik mukavemet

INSURAL* ATL ALUMİNYUM VE ÇİNKO İÇİN YALITKAN POTA ASTARLARI. Kolay astarlama. Yüksek enerji tasarrufu. Yüksek mekanik mukavemet BOYA FİLTRASYON BESLEYİCİ SİSTEMLERİ OCAK VE POTA ASTARLARI METALURJIK VE DÖKÜM KONTROL SISTEMLERI REÇİNELER POTALAR INSURAL* ATL ALUMİNYUM VE ÇİNKO İÇİN YALITKAN POTA ASTARLARI Kolay astarlama Yüksek

Detaylı

5. ÜNİTE KUMANDA DEVRE ŞEMALARI ÇİZİMİ

5. ÜNİTE KUMANDA DEVRE ŞEMALARI ÇİZİMİ 5. ÜNİTE KUMANDA DEVRE ŞEMALARI ÇİZİMİ KONULAR 1. Kumanda Devreleri 2. Doğru Akım Motorları Kumanda Devreleri 3. Alternatif Akım Motorları Kumanda Devreleri GİRİŞ Otomatik kumanda devrelerinde motorun

Detaylı

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Hücre zedelenmesi etkenleri Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Homeostaz Homeostaz = hücre içindeki denge Hücrenin aktif olarak hayatını sürdürebilmesi için homeostaz korunmalıdır Hücre zedelenirse ne olur? Hücre

Detaylı

Kursların Genel Görünümü

Kursların Genel Görünümü Yayınlanma tarihi: 15 Haziran 2013 YÖNETİCİ ÖZETİ İlki 15 Mart 2012 tarihinde yayınlanan UMEM Beceri 10 Meslek Kursları İzleme Bülteni, geçmiş dönemlere ait verilerin sistematik olarak takip edilmesi ihtiyacına

Detaylı

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; TALASEMİ Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; Talasemi kırmızı kan hücrelerinin üretimini bozan genetik hastalıklardır. Ülkemizde çok sık görülmektedir. Hastaların kırmızı

Detaylı

MADDE VE ÖZELLİKLERİ. Katı-Sıvı-Gaz-Plazma / Özkütle /Dayanıklılık/Adezyon Kuvveti / Kohezyon / Kılcallık /Yüzey Gerilimi. Sorular

MADDE VE ÖZELLİKLERİ. Katı-Sıvı-Gaz-Plazma / Özkütle /Dayanıklılık/Adezyon Kuvveti / Kohezyon / Kılcallık /Yüzey Gerilimi. Sorular MA V ÖZLLİKLRİ Katı-Sıvı-Gaz-Plazma / Özkütle /ayanıklılık/adezyon Kuvveti / Kohezyon / Kılcallık /Yüzey Gerilimi Sorular MA GAZ PLAZMA ÖZKÜTL Maddenin 4 hali bulunmaktadır. KATI Tanecikler arası boşluk

Detaylı

Araştırma Notu 15/188

Araştırma Notu 15/188 Araştırma Notu 15/188 10 Kasım 2015 ÇALIŞAN 757 BİN KİŞİ İŞ ARIYOR Seyfettin Gürsel *, Gökçe Uysal ** ve Mine Durmaz *** Yönetici özeti İşsizlerin ve çalışmak istediği halde iş aramaktan vazgeçmiş olan

Detaylı

Davranışçı Yaklaşımda Öğrenme Kuramları

Davranışçı Yaklaşımda Öğrenme Kuramları Davranışçı Yaklaşımda Öğrenme Kuramları K LASİK K O ŞULLA M A : I. PAVL O V E D İMSE L K O ŞULLAMA: B U R K HUS F R E D E R IC SKıNNER KLASİK KOŞULLAMA Pavlov un, köpeklerin mide ve tükürük salgılarını

Detaylı

AFET YÖNETİMİ. Harita 13 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası. Kaynak: AFAD, Deprem Dairesi Başkanlığı. AFYONKARAHİSAR 2015

AFET YÖNETİMİ. Harita 13 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası. Kaynak: AFAD, Deprem Dairesi Başkanlığı. AFYONKARAHİSAR 2015 AFET YÖNETİMİ Afyonkarahisar il merkezi 2. derece deprem bölgesi olmakla birlikte ilin önemli bir kısmı 1. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Afyonkarahisar ve çevresini etkileyen tektonik sistemler;

Detaylı

ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR 447 ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Hüseyin ÇAYCI Özlem YILMAZ ÖZET Yasal metroloji kapsamında bulunan ölçü aletlerinin, metrolojik ölçümleri dikkate alınmadan

Detaylı

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBALAR ELEKTRİK AKIMI Potansiyelleri farklı olan iki iletken cisim birbirlerine dokundurulduğunda

Detaylı

İYON DEĞİŞİMİ AMAÇ : TEORİK BİLGİLER :

İYON DEĞİŞİMİ AMAÇ : TEORİK BİLGİLER : Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü KM 482 Kimya Mühendisliği Laboratuvarı III DENEY NO : 3b İYON DEĞİŞİMİ AMAÇ : İyon değişim kolonunun yükleme ve/veya geri kazanma işlemi sırasındaki davranışını

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ Deneyde dolu alan tarama dönüşümünün nasıl yapıldığı anlatılacaktır. Dolu alan tarama

Detaylı

Page 1. Page 3. Not: Doğrusal ölçüde uzunlukların ölçülendirilmesi şekildeki gibidir.

Page 1. Page 3. Not: Doğrusal ölçüde uzunlukların ölçülendirilmesi şekildeki gibidir. TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU Teknik Resim Ölçülendirmenin Gereği ve Önemi Parçaların üretimi için gerekli değerlerin belli kurallara göre resme (görünüşlere) yansıtılması işlemine ölçülendirme denir.

Detaylı

İhtiyacınız, tüm sisteminizin kurumsallaşmasını sağlayacak bir kalite modeli ise

İhtiyacınız, tüm sisteminizin kurumsallaşmasını sağlayacak bir kalite modeli ise EFQM MÜKEMMELLİK MODELİ Ve ÖZDEĞERLENDİRME İhtiyacınız, tüm sisteminizin kurumsallaşmasını sağlayacak bir kalite modeli ise 1 EFQM Mükemmellik Modeli toplamı 100 puan eden 9 ana kriter üzerine kurulmuştur.

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

BISTEP nedir? BISTEP ne yapar?

BISTEP nedir? BISTEP ne yapar? BISTEP nedir? BISTEP, şirketlerin kurumsallaşma sürecine destek olmak amacıyla Borsa İstanbul ve Koç Üniversitesi tarafından tasarlanmış bir programdır. Program, şirketlerin kurumsallaşma basamaklarını

Detaylı

Dünya Turizm Organizasyonu 2011 Turizminin Öne Çıkanları

Dünya Turizm Organizasyonu 2011 Turizminin Öne Çıkanları Dünya Turizm Organizasyonu 2011 Turizminin Öne Çıkanları Uluslar arası Turizm Gelirleri 2011 yılının uluslararası turizm gelirleri, 1.030 milyar Amerikan dolarına ulaştı. Geçen sene bu rakam 927 milyar

Detaylı

Tarifname KRONĠK FELÇ VE KOMA SONRASI KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ VE KAS KÜTLESĠ KAYBINI TEDAVĠ ETMEYE YÖNELĠK

Tarifname KRONĠK FELÇ VE KOMA SONRASI KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ VE KAS KÜTLESĠ KAYBINI TEDAVĠ ETMEYE YÖNELĠK 1 Tarifname KRONĠK FELÇ VE KOMA SONRASI KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ VE KAS KÜTLESĠ Teknik Alan KAYBINI TEDAVĠ ETMEYE YÖNELĠK Buluş, kronik felç ve koma sonrası kas güçsüzlüğü ve kas kütlesi kaybını tedavi etmeye yönelik

Detaylı

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü UYGULAMA VİDEOSU LİTERATÜR GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ SUPRATHEL Geçici Deri Eşdeğeri İle Yenilikçi Yanık ve Yara Tedavisi

Detaylı

KALÇA VE ALT EKSTREMİTE KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARI Hazırlayan NESLİHAN GÖÇMEN

KALÇA VE ALT EKSTREMİTE KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARI Hazırlayan NESLİHAN GÖÇMEN KALÇA VE ALT EKSTREMİTE KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARI Hazırlayan NESLİHAN GÖÇMEN Kalça ve alt taraf kemiklerinin kırık, çıkık ve burkulmaları, üst taraf kemiklerinde olduğu gibi düşme, çarpma ya da trafik

Detaylı

fırça, rulo, cırcır vasıtasıyla elyafa yedirilir. Maliyeti en düşük

fırça, rulo, cırcır vasıtasıyla elyafa yedirilir. Maliyeti en düşük Bu yazımızda daha önce sözünü ettiğimiz kompozit materyallerin uygulamasına değineceğiz. Laminasyon denilen işlem, elyaf ve reçinenin bir araya getirilerek kompozit materyale dönüşmesine verilen isimdir.

Detaylı

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM; AKILCI İLAÇ KULLANIMI

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM; AKILCI İLAÇ KULLANIMI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM; AKILCI İLAÇ KULLANIMI Doç. Dr. Hanefi Özbek Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Sağlık Hakkı Sağlık, kaliteli yaşamın en temel yapı taşıdır. İnsan

Detaylı

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com Giriş Yönetim alanında yaşanan değişim, süreç yönetimi anlayışını ön plana çıkarmıştır. Süreç yönetimi; insan ve madde kaynaklarını

Detaylı

MK-300 MEKİK SEHPASI KULLANIM KILAVUZU

MK-300 MEKİK SEHPASI KULLANIM KILAVUZU MK-300 MEKİK SEHPASI KULLANIM KILAVUZU 1 1. AYRINTILI DİAGRAM: 25 11 24 6R 23 22 6L 11 5 23 19 20 22 27 31 30 18 30 19 18 10 20 15 14 13 16 17 7 4 26 17 16 1 21 12 21 20 29 28 13 10 18 19 14 2 8 8 3 12

Detaylı

ĐHRACAT AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Metin Taş

ĐHRACAT AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Metin Taş 1 ĐHRACAT AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Metin Taş Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Özgür Şahan Gazi Üniversitesi 1- Giriş Bir ülke ekonomisine ilişkin değerlendirme yapılırken kullanılabilecek ölçütlerden birisi

Detaylı

Şeker Pancarı Hasadı. Hakan Yılmaz AYAN Mehmet BAKAY Emrah ASAR. Prof. Dr. Can ERTEKİN

Şeker Pancarı Hasadı. Hakan Yılmaz AYAN Mehmet BAKAY Emrah ASAR. Prof. Dr. Can ERTEKİN Şeker Pancarı Hasadı Hakan Yılmaz AYAN Mehmet BAKAY Emrah ASAR Prof. Dr. Can ERTEKİN 1 Şeker Pancarı Etli kökünden şeker elde edilen, ıspanakgillerden 2yıllık tarım bitkisidir. 1 yıl vejetatif organları,

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 1. ÜNİTE: MADDE ve ÖZELLİKLERİ 1. Konu BASINÇ ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 1. ÜNİTE: MADDE ve ÖZELLİKLERİ 1. Konu BASINÇ ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 10. INI KONU ANLATIMLI 1. ÜNİTE: MADDE ve ÖZELLİKLERİ 1. Konu BAINÇ ETKİNLİK ve TET ÇÖZÜMLERİ Ünite 1 Madde ve Özellikleri 1. Ünite 1. Konu (Basınç) A nın Çözümleri b. 1. Basınç kuvveti, yüzeye dik uygulanan

Detaylı

Test Geliştirme. Testin Amacı. Ölçülecek Özelliğin Belirlenmesi 08.04.2014. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN 08.04.2014 3 08.04.

Test Geliştirme. Testin Amacı. Ölçülecek Özelliğin Belirlenmesi 08.04.2014. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN 08.04.2014 3 08.04. BÖLÜM 7 Test Geliştirme Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cetinerdogan@gmail.com Test Geliştirme Testler gözlenemeyen özelliklerin gözlenebilir hale getirilmesi veya hedef kazanımların kazandırılıp kazandırılmadığını

Detaylı

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Gümrük Ve Ticaret Bakanı Sn. Nurettin CANİKLİ nin Kredi Kefalet Kooperatifleri Ortaklarının Borçlarının Yapılandırılması Basın Toplantısı 24 Eylül 2014 Saat:11.00 - ANKARA Kredi Kefalet Kooperatiflerinin

Detaylı

Topluma Hizmet Uygulamaları ve Altındağ Belediyesi İş Birliği Örneği

Topluma Hizmet Uygulamaları ve Altındağ Belediyesi İş Birliği Örneği Topluma Hizmet Uygulamaları ve Altındağ Belediyesi İş Birliği Örneği Yrd.Doç.Dr. İlknur M. GÖNENÇ Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü ANKARA ÜNİVERSİTESİ-ALTINDAĞ BELEDİYESi İŞ

Detaylı

İKİ BOYUTLU GÖRSEL ARAÇLAR HARİTALAR

İKİ BOYUTLU GÖRSEL ARAÇLAR HARİTALAR İKİ BOYUTLU GÖRSEL ARAÇLAR HARİTALAR 1 Bir dersin sunumunda, sözel anlatımlar yanında çizimler, şemalar ve grafikler kullanılması; bilginin aktarılmasında, hem duyu organı olarak gözün, hem de düşünme-ilişkilendirme

Detaylı

Reynolds Sayısı ve Akış Rejimleri

Reynolds Sayısı ve Akış Rejimleri 1. Genel Bilgi Bazı akışlar oldukça çalkantılıyken bazıları düzgün ve düzenlidir. Düzgün akım çizgileriyle belirtilen çok düzenli akış hareketine laminer akış denir. Düşük hızlarda yağ gibi yüksek viskoziteli

Detaylı

BEBE GİYİM SEKTÖRÜ SINIFLANDIRMA

BEBE GİYİM SEKTÖRÜ SINIFLANDIRMA BEBE GİYİM SEKTÖRÜ SINIFLANDIRMA Bu sektör raporu kapsamına giren ürünler Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon (GTİP) sınıflandırmasına göre 6111 ve 6209 nolu fasıllarda yer almaktadır. TÜRKİYE'DE ÜRETİM

Detaylı

TEBLİĞ. Çin Halk Cumhuriyeti Menşeli Malların İthalatında Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2006/1)

TEBLİĞ. Çin Halk Cumhuriyeti Menşeli Malların İthalatında Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2006/1) Dış Ticaret Müsteşarlığından : TEBLİĞ Çin Halk Cumhuriyeti Menşeli Malların İthalatında Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2006/1) Kapsam MADDE 1 - (1) Bu Tebliğ; 20/8/2005 tarihli ve 25912

Detaylı

Satış Amaçlı Elde Tutulan Duran Varlıklar ve Durdurulan Faaliyetlere İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS 5)

Satış Amaçlı Elde Tutulan Duran Varlıklar ve Durdurulan Faaliyetlere İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS 5) Birsen Özdemir - Müdür / Audit Satış Amaçlı Elde Tutulan Duran Varlıklar ve Durdurulan Faaliyetlere İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS 5) Amaç (a) Satış amaçlı elde tutulan olarak sınıflandırılma

Detaylı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4 Mart 2008

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4 Mart 2008 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4 Mart 28 ÖZET Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 1,2 oranında artmış ve yıllık enflasyon yüzde,1 olmuştur. Gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artış Şubat ayında enflasyona

Detaylı

T8400C, T8401C Standart Elektronik Termostat

T8400C, T8401C Standart Elektronik Termostat T8400C, T8401C Standart Elektronik Termostat ÖZELLİKLER ÜRÜN SPEFİKASYONU UYGULAMA T8400C, T8401C standart termostatları ile 24V AC ısıtma-soğutma sistemlerinin tek-kademe kontrolu sağlanır. Isıtma-soğutma

Detaylı

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI Doç.Dr.Mitat KOZ Fiziksel Uygunluk Test Sonuçları Klinik Egzersiz Test Sonuçları Fiziksel Uygunluk Test Sonuçlarının Yorumlanması Bireyler arası karşılaştırmalar

Detaylı

Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır. SAPLAMA KAYNAĞI Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Arkın metalleri ergitme özelliğinden yararlanarak

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Saygın ABDİKAN Yrd. Doç. Dr. Aycan M. MARANGOZ JDF329 Fotogrametri I Ders Notu 2015-2016 Öğretim Yılı Güz Dönemi

Yrd. Doç. Dr. Saygın ABDİKAN Yrd. Doç. Dr. Aycan M. MARANGOZ JDF329 Fotogrametri I Ders Notu 2015-2016 Öğretim Yılı Güz Dönemi FOTOGRAMETRİ I Fotogrametrik Temeller Yrd. Doç. Dr. Saygın ABDİKAN Yrd. Doç. Dr. Aycan M. MARANGOZ JDF329 Fotogrametri I Ders Notu 2015-2016 Öğretim Yılı Güz Dönemi Tanımlar Metrik Kameralar Mercek Kusurları

Detaylı

CSD-OS İşletim Sistemi Projesi - Fonksiyon Açıklama Standardı

CSD-OS İşletim Sistemi Projesi - Fonksiyon Açıklama Standardı CSD-OS İşletim Sistemi Projesi - Fonksiyon Açıklama Standardı C ve Sistem Programcıları Derneği Kasım 2002 İçindekiler: 1 -GIRIŞ 3 1.1.NEDEN STANDARTLARA IHTIYACIMIZ VAR? 3 2 -İMLA VE YAZIM 3 2.1.TÜRKÇE

Detaylı

PLASER TİP MADEN YATAKLARI

PLASER TİP MADEN YATAKLARI PLASER TİP MADEN YATAKLARI Kayaçların çeşitli şekillerde ayrışması sonucunda, serbest hale geçen minerallerden fiziksel ve kimyasal ayrışmaya karşı dirençli olanların, uygun ortamlara taşınıp birikmeleriyle

Detaylı

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN Döküm Prof. Dr. Akgün ALSARAN Döküm Döküm, sıvı haldeki akıcı olan malzemelerin, üretilmek istenen parçanın biçiminde bir boşluğa sahip olan kalıplara dökülerek katılaştırıldığı bir üretim yöntemidir.

Detaylı

Uzaktan Algılama Teknolojileri

Uzaktan Algılama Teknolojileri Uzaktan Algılama Teknolojileri Ders 9 Hiperspektral Görüntülemenin Sivil, Endüstriyel ve Askeri Uygulamaları Alp Ertürk alp.erturk@kocaeli.edu.tr Arkeoloji: Eser Analizi Arkeoloji: Eser Analizi Hiperspektral

Detaylı

Yükseltme ve Servis Kılavuzu. Printed in

Yükseltme ve Servis Kılavuzu. Printed in Yükseltme ve Servis Kılavuzu Printed in Sabit Disk Sürücüsünü Çıkarma ve Değiştirme Özellikler modele göre değişebilir. Sabit Disk Sürücüsünü Çıkarma ve Değiştirme 20-40 dakika arası Başlamadan Önce

Detaylı

YENİDOĞAN BUZAĞILARIN İSHALLERİ. Prof. Dr. Aslan KALINBACAK Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

YENİDOĞAN BUZAĞILARIN İSHALLERİ. Prof. Dr. Aslan KALINBACAK Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı YENİDOĞAN BUZAĞILARIN İSHALLERİ Prof. Dr. Aslan KALINBACAK Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı TANIM Buzağılarda doğumu izleyen dönemde görülen ishal durumudur. Amerika

Detaylı

- Gözyaşı kanal tıkanıklığı her yaşta görülür mü?

- Gözyaşı kanal tıkanıklığı her yaşta görülür mü? - Gözyaşı kanal tıkanıklığı her yaşta görülür mü? Gözyaşı, göz kapaklarının iç kısmından başlayan ve burun yan duvarına komşu yerleşimli gözyaşı kesesinde sonlanan kanalcıklar ile gözyaşı kesesine taşınır.

Detaylı

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit 2016 un türevi 1. ROMATİZMAL ATEŞ NEDİR? 1.1 Nedir? Romatizmal ateş, streptokok adı

Detaylı

Faaliyet Alanları. 22 Aralık 2014. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

Faaliyet Alanları. 22 Aralık 2014. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 22 Aralık 214 Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 214 eğitim yılında doldurulmuş olan Bölümü Değerlendirme Anket Formları Raporu. Öğrencilerin staj yaptıkları firmaların doldurduğu

Detaylı

YAPILARDA DERZLER VE SIZDIRMAZLIK MALZEMELERİ

YAPILARDA DERZLER VE SIZDIRMAZLIK MALZEMELERİ YAPILARDA DERZLER VE SIZDIRMAZLIK MALZEMELERİ Genel: Derz sözcüğü bir sistemi oluşturan parçaların birleştirildiği, yapıştırıldığı çizgi şeklindeki bölümleri tanımlar. Derzler dar ya da geniş, yatay ya

Detaylı

T.C. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

T.C. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ T.C. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 3 NOKTA EĞME DENEY FÖYÜ (TEK EKSENLİ EĞİLME DENEYİ) ÖĞRETİM ÜYESİ YRD.DOÇ.DR. AHMET TEMÜGAN DERS ASİSTANI ARŞ.GÖR. FATİH KAYA

Detaylı

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır. SOLUNUM SİSTEMİ Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden karşılanır. Hücre içerisinde besinlerden enerjinin üretilebilmesi için,

Detaylı

Dünya Büyük bir mıknatıstır.

Dünya Büyük bir mıknatıstır. Dünya Büyük bir mıknatıstır. Dünyanın manyetik alanı sıvı çekirdekte Oluşturulmuştur. Manyetik Çubuk Dünya Dünyanın çekirdeği çoğunlukla Manyetik özellik gösteren Fe+Ni yapılıdır Yerin Manyetik Alanı Çekirdeğin

Detaylı

TEMEL İSTATİSTİK KAVRAMLAR

TEMEL İSTATİSTİK KAVRAMLAR TEMEL İSTATİSTİK KAVRAMLAR Y.Doç.Dr. İbrahim Turan Mart 2011 İSTATİSTİK NEDİR? Bir olay veya olguyu sayısal verilere dayanarak açıklamaktır. Metod Olarak İstatistik: İstatistiğe konu olabilen olaylara

Detaylı

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ (Ders Notu) Manyetik Özellikler Doç.Dr. Özkan ÖZDEMİR MANYETİK ÖZELLİK Giriş Bazı malzemelerde mevcut manyetik kutup çiftleri, elektriksel kutuplara benzer şekilde, çevredeki

Detaylı

EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ EGZERSİZ REÇETESİ? Egzersiz reçetesi bireylere sistematik ve bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite önerileri yapılmasıdır. EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDU ÜNİVERSİTESİ 2012 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDU ÜNİVERSİTESİ 2012 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDU ÜNİVERSİTESİ 212 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU TEMMUZ 212 1 İÇİNDEKİLER SUNUŞ... 3 I. Ocak - Haziran 212 Dönemi Bütçe Uygulama Sonuçları... 4 A. Bütçe Giderleri...

Detaylı

Işık hızının ölçümü 2.1.01-01

Işık hızının ölçümü 2.1.01-01 Geometrik Optik Optik -01 Neler öğreneceksiniz? Kırınım indisi Dalga boyu Frekans Faz Modülasyon Elektrik alanı sabiti Manyetik alan sabiti Prensip: Işığın yoğunluğu bir yüksek frekans ile değiştirilir

Detaylı

Şeker Hastaları için Genel Sağlık Önerileri

Şeker Hastaları için Genel Sağlık Önerileri ÖNEMLİ! İlaçlarınızı düzenli kullanmanız çok önemlidir. Kilonuza dikkat ediniz. Ani bir kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) durumuna karşı yanınızda her zaman birkaç adet şeker bulundurunuz. Mutlaka egzersiz

Detaylı

USB KVM Switch. Ses özellikli ve 2 portlu USB KVM switch. Ses özellikli ve 4 portlu USB KVM switch

USB KVM Switch. Ses özellikli ve 2 portlu USB KVM switch. Ses özellikli ve 4 portlu USB KVM switch USB KVM Switch Ses özellikli ve 2 portlu USB KVM switch Ses özellikli ve 4 portlu USB KVM switch Kullanma Kılavuzu DS-11403 (2 Portlu) DS-12402 (4 Portlu) 1 NOT Bu cihaz FCC kurallarının 15. Bölümü uyarınca,

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

II. Bölüm HİDROLİK SİSTEMLERİN TANITIMI

II. Bölüm HİDROLİK SİSTEMLERİN TANITIMI II. Bölüm HİDROLİK SİSTEMLERİN TANITIMI 1 Güç Kaynağı AC Motor DC Motor Diesel Motor Otto Motor GÜÇ AKIŞI M i, ω i Güç transmisyon sistemi M 0, ω 0 F 0, v 0 Makina (doğrusal veya dairesel hareket) Mekanik

Detaylı

İşverenler, işyerinde işçi çalışmaya başladığı anda 30.06.2012 tarih, 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 Sayılı İş

İşverenler, işyerinde işçi çalışmaya başladığı anda 30.06.2012 tarih, 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 Sayılı İş 1- Bir İşçi Çalıştıran İşverenlerin Yükümlülükleri İşverenler, işyerinde işçi çalışmaya başladığı anda 30.06.2012 tarih, 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

Detaylı

PLASTİK VAKUM TEKNOLOJİSİ DERSİ ÇALIŞMA SORULARI. b. Fanlar. c. Şartlandırıcı. d. Alt tabla. a. Rotasyon makinesi. b. Enjeksiyon makinesi

PLASTİK VAKUM TEKNOLOJİSİ DERSİ ÇALIŞMA SORULARI. b. Fanlar. c. Şartlandırıcı. d. Alt tabla. a. Rotasyon makinesi. b. Enjeksiyon makinesi PLASTİK VAKUM TEKNOLOJİSİ DERSİ ÇALIŞMA SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi kontrol panosundaki butonlardan birisi değildir? a. Sayıcı reset b. Tabla yukarı c. Maça d. Devir sayısı 2. Aşağıdakilerden hangisi

Detaylı

1- Düz ( düzlem ) Ayna

1- Düz ( düzlem ) Ayna AYNALAR VE KULLANIM ALANLARI Düz aynada ışık ışınları düzgün olarak yansımaya uğrar. Bunun sonucunda düz ayna çok parlak görünür ve düz aynada cisimlerin çok net görüntüsü oluşur. Düz ayna önünde duran

Detaylı

Emeklilik Taahhütlerinin Aktüeryal Değerlemesi 31.12.2010 BP Petrolleri A.Ş.

Emeklilik Taahhütlerinin Aktüeryal Değerlemesi 31.12.2010 BP Petrolleri A.Ş. Emeklilik Taahhütlerinin Aktüeryal Değerlemesi 31.12.2010 BP Petrolleri A.Ş. 30 Eylül 2011 BP Petrolleri A.Ş. İçin hazırlanmıştır Aon Hewitt Tarafından hazırlanmıştır Bu rapor, içerdiği gizli ve kuruma

Detaylı

NORMAL TUĞLA VE PRES TUĞLA İLE DUVAR

NORMAL TUĞLA VE PRES TUĞLA İLE DUVAR NORMAL TUĞLA VE PRES TUĞLA İLE DUVAR Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi TUĞLA Tanım Kil, killi toprak ile tuğla ve

Detaylı

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI PVD Kaplama Kaplama yöntemleri kaplama malzemesinin bulunduğu fiziksel durum göz önüne alındığında; katı halden yapılan kaplamalar, çözeltiden yapılan kaplamalar, sıvı ya

Detaylı

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI ANKARA 2007 ÖĞRENME FAALİYETİ -7 ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ AMAÇ Bu faaliyet

Detaylı

Soma Belediye Başkanlığı. Birleşme Raporu

Soma Belediye Başkanlığı. Birleşme Raporu Soma Belediye Başkanlığı Birleşme Raporu 2012 i GİRİŞ 1 MEVZUAT 2 2 SOMA NIN NÜFUSU 3 SOMA-TURGUTALP ARASINDAKİ MESAFE 4 GENEL İMAR DURUMU 5 TEMEL ALT YAPI HİZMETLERİ 8 DİĞER HUSUSLAR 13 25. Coğrafi Durum;

Detaylı