İSTANBUL, DÜNYANIN EN ZENGİN ÜLKELERİNİ, EN ZENGİN ŞEHİRLERİNİ GERİDE BIRAKIP, DOLAR MİLYARDERLERİ SAYISI AÇISINDAN BEŞİNCİLİĞE YÜKSELDİ.

Transkript

1

2 ANA BAŞLIKLAR ÇOK ÇARPICI VERİLER PEŞ PEŞE GELİYOR. TÜİK İŞSİZLİK RAKAMLARINI, FORBES DERGİSİ EN ÇOK DOLAR MİLYARDERİ OLAN ŞEHİRLERİ VE BM DE 2012 İNSANİ GELİŞMİŞLİK RAPORUNU AÇIKLADI. TÜRKİYE NİN DURUMU VE KONUMU, İNSANLARIMIZIN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM, EKONOMİDEKİ ADALETSİZLİKLER NET BİÇİMDE ORTAYA ÇIKTI. İSTANBUL, DÜNYANIN EN ZENGİN ÜLKELERİNİ, EN ZENGİN ŞEHİRLERİNİ GERİDE BIRAKIP, DOLAR MİLYARDERLERİ SAYISI AÇISINDAN BEŞİNCİLİĞE YÜKSELDİ. TÜİK İŞSİZLİK VERİLERİYLE NASIL OYNUYOR? İŞTE SİZE KANITI! BU DEFA KENDİ AÇIKLAMALARIYLA KENDİLERİ ÇELİŞTİLER. İŞSİZ SAYISINI DÜŞÜK GÖSTERDİKLERİ KENDİ VERİLERİYLE ORTAYA ÇIKTI. TÜİK İŞSİZ SAYISINI DÜŞÜREBİLMEK İÇİN BU DEFA NÜFUS VERİLERİYLE OYNADI. ALTIN İHRACATINA NE OLDU? NEDEN BİRDENBİRE ALTIN İHRACATI DURDU? OYSA GEÇEN YIL BOYUNCA EN ÖNEMLİ İHRAÇ KALEMLERİMİZDEN BİRİSİ ÜRETMEDİĞİMİZ HALDE MİLYARLARCA DOLAR İHRACAT YAPTIĞIMIZ, İHRACATTA ARTIŞI SAĞLADIĞIMIZ ALTINDI. İŞTE BU DA BİR RAKAM OYUNUYDU. ABD AMBARGOYA UY! DEYİNCE, İHRACAT DA DURDU. GERÇEK SU YÜZÜNE VURDU. 2

3 BU SANAL UYGULAMA İLE 2011 YILINDA ALTIN İHRACATI SADECE 1,5 MİLYAR DOLAR OLAN TÜRKİYE NİN ALTIN İHRACATI 2012 YILINDA 13 MİLYAR 345 MİLYON DOLARA ÇIKTI! SURİYE KONUSUNDA YENİ BİR SÜRECE GİRİLDİ. ÇOK YAKINDA ÇARPICI YENİ GELİŞMELER YAŞANACAK. GİZLİ ANLAŞMALAR VE MUTABAKATLAR, PAYLAŞIMLAR, İMRALI MÜZAKERE SÜRECİNİN DE GERÇEK BOYUTLARINI GÖZLER ÖNÜNE SERECEK GELİŞMELERLE KARŞILAŞABİLİRİZ. SURİYELİ MUHALİFLERİN ROMA TOPLANTISINDAKİ SİLAH TALEPLERİNİ REDDEDEN ABD VE AB DE ŞİMDİ SİLAH VERİLMESİ GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜ ÖNE ÇIKMAYA BAŞLADI. ABD KONGRESİ ÜYELERİNİN BAŞBAKANA GÖNDERDİĞİ ÖZÜR DİLE MEKTUBU VE MEKTUBUN İÇERDİĞİ ONUR KIRICI İFADELER, TÜRKİYE İÇİN ÇOK KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜDÜR. GEREK HÜKÜMETİN GEREKSE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI NIN BUNA SUSKUN KALMASI, İKİ MİSLİ DAHA FAZLA DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE İNCİTİCİDİR. 3

4 DETAYLAR ÇOK ÇARPICI VERİLER PEŞ PEŞE GELİYOR. TÜİK İŞSİZLİK RAKAMLARINI, FORBES DERGİSİ EN ÇOK DOLAR MİLYARDERİ OLAN ŞEHİRLERİ VE BM DE 2012 İNSANİ GELİŞMİŞLİK RAPORUNU AÇIKLADI. TÜRKİYE NİN DURUMU VE KONUMU, İNSANLARIMIZIN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM, EKONOMİDEKİ ADALETSİZLİKLER NET BİÇİMDE ORTAYA ÇIKTI. Dünyanın saygın ekonomi dergilerinden Forbes her yıl olduğu gibi bu yıl da dünya kentlerinin dolar milyarderleri sayısıyla ilgili sıralamasını açıkladı. İstanbul hızla basamakları tırmanarak 5 inci sıraya yükseldi. Moskova ise yeniden birinciliği ele geçirdi. Rusya da yolsuzluk ve rüşvetle büyük mücadele başlatıldı. Özellikle bürokrasideki rüşvet ve yolsuzluk ağının genişlediğini gören Başkan Putin, bürokraside yalan makinesi uygulamasını başlattı. Kamu ihalelerini, alımlarını yapan bürokratların yüzde 40 ından fazlası yalan makinesini geçemediler ve haklarında davalar açıldı. Rusya da, Oligark diye adlandırılan, eski bürokrat veya Komünist partisi yöneticileri, piyasa ekonomisine geçişle birlikte başlayan özelleştirmelerde, farklı sektörlerdeki dev kamu kuruluşlarının sahibi oldular. Bir anda Rusya da dolar milyarderlerinin sayısı arttı. Petrolden, doğal gaza, iletişimden bankacılık sektörüne kadar eski Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) mensupları, yöneticileri, bürokratları bugünün Oligark ları oldular. Yani kamuya ait şirketler, fabrikalar, tesisler el değiştirdi. 4

5 Eski yöneticiler, yeni dönemin işadamları oldular ve özelleştirmelerde bunların adeta üzerine kondular. Rusya da müthiş bir servet transferi yaşanıyor. Türkiye de de benzer bir süreç söz konusu. Medyada, enerjide, iletişimde, bankacılıkta, altyapıda, inşaat ve konutta, gayrimenkulde, kamu kurumları ve özelleştirme yoluyla büyük bir servet transferi söz konusu. İşte bu, araştırmalara da yansıyor. İstanbul, dünyanın en zengin ülkelerini, en zengin şehirlerini geride bırakıp, dolar milyarderleri sayısı açısından beşinciliğe yükseldi. Bu, ülkemizdeki gelir dağılımı adaletsizliğinin, çarpıklığının en somut göstergesi. İstanbul daki 37 dolar milyarderinin servetlerinin toplamı 65 milyar 400 milyon dolar! 5

6 Bakınız Milyarder Kentler sıralaması ve servet toplamları nasıl oluşmuş: ŞEHİR MİLYARDER SAYISI SERVETLERİ TOPLAMI (MİLYON DOLAR) Moskova ,6 New York ,7 Hong Kong ,3 Londra ,9 İstanbul 37 65,4 St.Paul ,9 Mumbai (Bombay) 24 98,4 Seul 23 54,4 Pekin 21 54,9 Dallas 11 18,63 Paris 11 18,63 Bu tabloyla övünebiliriz. Dolar milyarderlerimizin sayısı artıyor ama açlarımızın sayısı da milyonlarca artıyor. Birkaç hafta önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın TAYA raporunu paylaştım. Ailelerin yüzde 70 dolayı açlık sınırında, yüzde 90 ına yakını yoksulluk sınırında. Ailelerin yüzde 90 a yakını geçimini aylık 800 lira ile sürdürüyor. Birleşmiş Milletler in İnsani Gelişmişlik Raporu da bu durumu teyit ediyor. Fakirlik sınırı altında yaşayan milyonlarca insan. Bu tablo gerçekte, bir sosyal patlama tablosudur. 6

7 Ancak daha önceki değerlendirmelerimde de dile getirdiğim gibi belediyeler eliyle, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığıyla ekmek, yiyecek, yakacak yardımları yapılarak halkımız sadaka ekonomisine alıştırılıyor. Patlama böyle önleniyor. Gerçek ihtiyaç sahiplerine gitmesi gereken kaynaklar da dolar milyarderlerine akıyor. TÜİK İŞSİZLİK VERİLERİYLE NASIL OYNUYOR? İŞTE SİZE KANITI! BU DEFA KENDİ AÇIKLAMALARIYLA KENDİLERİ ÇELİŞTİLER. İŞSİZ SAYISINI DÜŞÜK GÖSTERDİKLERİ KENDİ VERİLERİYLE ORTAYA ÇIKTI. TÜİK İŞSİZ SAYISINI DÜŞÜREBİLMEK İÇİN BU DEFA NÜFUS VERİLERİYLE OYNADI. Geçen hafta sizlerle elektrik tüketimindeki gerilemeyi, keskin düşüşü ve bunun yol açacağı olası ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmıştım. TÜİK in açıkladığı veriler, bu değerlendirmelerimi doğruladı. Hem de TÜİK in rakamlarla oynamasına rağmen doğrulandı. Son üç aydan bu yana işsizlik rakamları sürekli artış gösteriyor. Geçen hafta açıklanan en son verilerle de Aralık ayında yeniden iki haneli işsizlik rakamına geldik, 10,1! Ancak TÜİK in işsizliği düşük göstermek için hesaplama yöntemini değiştirme yönünde çalışmalar yaptığını kaydetmiştim. En başta iş arayanların resmi başvuru süreleriyle ilgili değerlendirmeleri üç aydan, bir aya indirdiler. İŞKUR a yapılan başvurular dışındaki iş arama girişimlerini dışarıda bıraktılar. Son olarak yaptıkları şey ise daha da vahim. 7

8 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ne (ADNKS) TÜİK her yılın sonunda Türkiye nin nüfusunu açıklıyor. Artık evlere kapatıp sayım yapmıyoruz diye övünüyorlar. TÜİK in en son açıkladığı işsizlik verileri Aralık 2012 ayına ait ve yüzde 10,1. TÜİK Aralık ayı sonunda Türkiye nin nüfus verilerini de açıklamıştı. Buna göre Aralık ayında nüfusumuz, bir önceki aya göre 76 bin kişi arttı ve geçen yıl sonunda 74 milyon 26 bin kişi oldu. TÜİK in açıkladığı Türkiye nüfusu rakamı buydu. Dolayısıyla istatistiklerde çalışma çağındaki nüfus sayısı da arttı. Buna karşılık TÜİK in açıkladığı verilere göre aynı istatistiklerde işgücüne dahil olan nüfus azaldı ve 27 milyon 921 den, 27 milyon 556 bin kişiye indi. Böylece TÜİK işgücüne dahil olan nüfus sayısını bir ayda 365 bin kişi düşürdü. Bu kadar insan nereye gitti. Havaya mı uçtular, yok mu oldular? TÜİK in bir ayda ülke nüfusu 76 bin kişi artarken, işgücüne dahil olan nüfusu 365 bin kişi düşürmesi işsizlik rakamlarını doğrudan etkileyen bir sonuç yaratıyor doğal olarak. İşgücüne dahil olan nüfustaki bu düşüş, otomatik olarak, işsiz diye esas alınan sayıyı da etkiliyor. Çünkü bu insanlar işgücüne dahil edilmiyorlar ki, işsizlik hesaplamalarında dikkate alınsınlar! Artık hükümet TÜİK i böyle kullanıyor. Büyüme hızıyla, enflasyonla, cari açıkla, dış ticaret verileriyle, turizm gelirleriyle ve nihayet işsizlik oranlarıyla oynamak için. 8

9 İşlerine gelen verileri üretmek, halkı kandırmak için. Ancak, rakamlarla ne kadar oynarsanız oynayın, sonuçta hep dediğim gibi, ekonominin, hayatın, ülkenin gerçekleri gizlenemiyor. Kendisini gösteriyor. TÜİK in bir ayda işgücüne dahil olan nüfusu 365 bin kişi düşürmesi, işsizlik rakamının da, çift haneye çıkmasına rağmen, nispeten daha düşük kalmasını sağladı. Bu nüfus oyunu yapılmasaydı, işsizlik rakamı yüzde 10,1 değil, yüzde düzeyinde olacaktı. Benim bu söylediğimi, yani verilerle oynandığını gösteren rakamlar BM in İnsani Gelişmişlik Raporu nda doğrulandı. TÜİK in açıkladığı yaş arası genç işsizlerin oranı Kasım ayında yüzde 18 di. Aralık ayında her türlü rakam oyununa rağmen yüzde 19,8 olarak açıkladılar. Peki birkaç gün önce açıklanan BM raporunda Genç İşsizlerin oranı ne? Yüzde 20,7, yani yüzde 21! Başka bir ülkede olsa, bu oyunlar, rakamlarla halka yalan söylenmesi hem de ülkenin veri üreten resmi kurumunun verilerle oynayıp yalan söylemesi hem hükümeti, hem de o kurumun başındaki insanları bir günde götürür. 9

10 ALTIN İHRACATINA NE OLDU? NEDEN BİRDENBİRE ALTIN İHRACATI DURDU? OYSA GEÇEN YIL BOYUNCA EN ÖNEMLİ İHRAÇ KALEMLERİMİZDEN BİRİSİ ÜRETMEDİĞİMİZ HALDE MİLYARLARCA DOLAR İHRACAT YAPTIĞIMIZ, İHRACATTA ARTIŞI SAĞLADIĞIMIZ ALTINDI. İŞTE BU DA BİR RAKAM OYUNUYDU. ABD AMBARGOYA UY! DEYİNCE, İHRACAT DA DURDU. GERÇEK SU YÜZÜNE VURDU. Aslında yine kâğıt üstünde yapılan bir oyunla geçen yıl boyunca patlama yapan altın ihracatı birden bire durdu. Oysa biz hep söylüyorduk. Bu İran dan alınan petrol ve doğal gazın bedelinin ödenmesi için ABD ambargosu na karşı geliştirilmiş bir yöntemdi. Bir anda Türkiye neredeyse dünyanın en büyük altın ihracatçıları arasına girdi geçen sene. Hem altını ithal edip hem de ihraç ediyorduk. İhracatta en büyük artış, tekstilden, otomotivden çok altındaydı. Şimdi ne oldu da birden bire altın ihracatı yok oldu? Bu da tıpkı büyüme, enflasyon, işsizlik ve diğer ekonomik göstergeler gibi hükümetin dış ticaret verileri, özellikle de ihracat verileri üzerindeki bir rakam oyunuydu. ÇÜNKÜ ÜRETMEDİĞİMİZ MİLYARLARCA DOLARLIK ALTINI İHRAÇ EDİYORDUK. ABD ve AB sert çıkınca bir anda altın ticareti bıçak gibi kesildi. İran dan aldığımız doğalgazın bedelini ödemek için hükümetin bulduğu bu uyanık yöntem şimdi dış ticaretin eline ayağına dolaşmaya başladı. 10

11 ABD nin yaptırım uygulayacağını açıklaması ve Türkiye yi uyarmasıyla, İran la ticaretin kesilmesi yönündeki baskısıyla, altınla ödemeler durdu. Bu da hem cari açığın beklenenden daha fazla artmasına hem de ihracat artış hızının düşmesine neden oldu. Bunların sonucu ise ekonomik görünümün değişmesi, kötüleşmesi kredi derecelendirme kuruluşlarından not artışı beklentisinin suya düşmesini beraberinde getirdi. Fitch her an yatırım yapılabilir notunu geri alabileceği tehdidini savuruyor. Moody s ve Standart and Poor s un gündeminde ise ciddi riskler nedeniyle (sıcak paraya bağımlılık, cari açık, bütçe açığı, finansal kırılganlık, bölgesel savaş olasılığı vb. riskler) Türkiye için not artışı yok! ABD nin, İran a uyguladığı ekonomik ambargo nedeniyle geçen yıl İran dan alınan doğalgazın bedelini ödemekte zorlanan hükümet, ödemeyi altınla yapma ve bunu da altın ihracatı gibi gösterme yolunu seçti. İthal edilen altınlarla ödeme yapılırken, bunlar petrol ve doğal gaz bedeli yerine ihracat gibi gösterildi. Bu sanal uygulama ile 2011 yılında altın ihracatı sadece 1,5 milyar dolar olan Türkiye nin altın ihracatı 2012 yılında 13 milyar 345 milyon dolara çıktı! Altın ihracatında, tümüyle sanal bu artışla hükümet hem ihracatı 13,3 milyar dolar fazla gösterdi hem de bu sayede tıpkı turizm gelirleri artışının etkisinde olduğu gibi cari açığı gerçek tutardan daha fazla ve daha hızlı düşmüş gibi gösterdi. 11

12 Ekonomi Bakanı kâğıt üstündeki bu rakam oyunlarıyla ortaya çıkıp cari açığın belini kırdıklarını söylerken bir yandan da ihracat rekorlarından söz etti. ABD, Türkiye ye Bu oyunun farkında olduğunu bildirip, İran a altın ihracatını, altınla ödemeleri de yaptırım kapsamına aldığını bildirince hükümetin de, ekonomi yönetiminin de, ihracat rekoru kıranların da havası indi. HÜKÜMET ABD YE İTİRAZ EDEMEYİP, ALTINLA ÖDEMELERİ DURDURUNCA, ALTIN İHRACATI DA PATLAMADAN, SÖNMÜŞ BALONA DÖNDÜ! Şimdi hükümet ne yapacak? Altınla ödeme durup da altın ihracatı düşünce, ihracat artış hızı düşecek. Cari açıktaki gerileme yavaşlayacak belki de artışa geçecek. Dış ticaret açığında makas açılacak. Kısaca foyalar bir bir ortaya çıkacak. Bu süreç dış ticaret verilerine de yansıyor. Geçen sene aylık 1-2,5 milyar dolar arasında değişen altın ihracatı bu yılın Ocak ayında ne kadar biliyor musunuz? Yarım milyar dolar bile değil! Sadece 466 milyon dolar. Ne oldu o altın ihracatı patlamasına? Aralık ayında 46 milyar 935 milyon dolara kadar inen cari açıktaki düşüş hızı da yavaşladı. Hükümet hep kızdığı kredi derecelendirme kuruluşlarından bir yandan da not artışı bekliyor. Bunun için de kâğıt üzerinde böyle oyunlar yapıyor. Türkiye nin notu artarsa sıcak para akacak, borçlar daha kolay ödenecek, cari açık daha kolay finanse edilecek. Aksi durumda ekonomi tıkanacak. Hükümet kendisini akıllı, herkesi aptal zannediyor. Bu durumu biz görüyorsak, tespit ediyorsak, içeride-dışarıda ekonomiyi izleyenler görmüyor mu? 12

13 Dünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden Wall Street Journal bir kaç gün önce Türkiye ekonomisine kırmızı bayrak diye bir analiz yayınladı. Bir sürü bankacıyla, analistle, kredi derecelendirme kuruluşu uzmanlarıyla görüşmüşler. Hepsi bu oyunların farkında ve Türkiye nin kredi notunun bu yıl arttırılmasının gündemden çıktığını söylüyorlar. Gerekçesi de cari açık riskinin sürmesi artış hızının yeniden yükselişe geçmesi. WSJ diyor ki risk artarsa kırmızı bayrak çekilir! Yani sıcak para sahipleri hızla Türkiye den kaçmaya başlar. Hükümet hâlâ ekonomiyi hayalle yönetiyor. SURİYE KONUSUNDA YENİ BİR SÜRECE GİRİLDİ. ÇOK YAKINDA ÇARPICI YENİ GELİŞMELER YAŞANACAK. GİZLİ ANLAŞMALAR VE MUTABAKATLAR, PAYLAŞIMLAR, İMRALI MÜZAKERE SÜRECİNİN DE GERÇEK BOYUTLARINI GÖZLER ÖNÜNE SERECEK GELİŞMELERLE KARŞILAŞABİLİRİZ. Suriye konusunda yeni bir aşamaya geçildiğini görüyoruz. Bu yeni aşama öncelikle AB nin kendi içinde bazı ayrışmalara, fikir ayrılıklarına neden oldu. Suriyeli muhaliflerin Roma toplantısındaki silah taleplerini reddeden ABD ve AB de şimdi silah verilmesi gerektiği görüşü öne çıkmaya başladı. Fransa ve İngiltere Özgür Suriye Ordusu na (ÖSO) silah yardımı yapılması gerektiğini savunuyor. Aksi takdirde radikal İslamcı örgütlerin öne geçeceğini savunuyorlar. İsrail ve ABD de silah desteğinden yana. Ancak ciddi bir endişe var ki; verilecek silahların ÖSO dan radikal İslamcı El Kaide ye, El Nusra ya, Vahabilere, Selefilere, Tekfurlara geçmesi! 13

14 O yüzden kararsızlık süreci yaşanıyor. Ancak Suriye nin sürgün hükümetinin kurulması ve Başbakanın seçilmesi toplantılarının İstanbul da gerçekleştirilmesi yeni bir meşruiyet arayışının, Suriye deki strateji değişikliğinin işaretleri. ABD nin muhalifleri meşru sayıp ambargoyu kaldırması, AB nin silah desteğini gündemine alması bütün bunların sonucu. Bu arada bir de Katar Anlaşması gündeme getiriliyor. Buna göre; Suriyeli muhalifler yönetimi devralırlarsa, Suriye nin Çin ve Rusya ile yaptığı siyasi, askeri, ekonomik bütün anlaşmalar feshedilecek. Suriye nin yeniden inşası Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından üstlenilecek. Suriye nin gerek ülke içindeki, gerekse doğu Akdeniz deki petrol ve doğal gaz kaynakları üzerindeki hakları ABD ve AB şirketlerine devredilecek. Özellikle Çin ile ödemelerin dolar dışında ulusal paralarla yapılmasını öngören petrol ve doğal gaz anlaşmaları iptal edilecek. Hatırlarsanız benzer anlaşmaları İran ve Libya da yapmıştı. Türkiye de, Çin ile ticaretin ulusal paralarla yapılması yönünde anlaşma imzaladı. Libya nın başına gelenler bu açıdan diğer bölge ülkelerine, petrol üreticisi ülkelere de aynı zamanda bir gözdağı olarak görülebilir. 14

15 Tabii hedeflerden birisi de Rusya nın Suriye deki askeri hakimiyetini sona erdirmek. Yeni yönetim şayet başarıya ulaşır da iş başına gelirse anlaşma uyarınca Rusya ile askeri anlaşmalar da feshedilecek. Suriye aynı zamanda Golan tepeleri üzerindeki haklarından vazgeçip, burayı İsrail e devredecek. Arap medyasına yansıyan bu gizli anlaşmaya göre Atatürk Barajı ndan tatlı içme suyu boru hatlarıyla İsrail e ulaştırılacak. Tabii bütün bunlar Esad gidip, Sürgündeki Suriye hükümeti iş başına gelirse olacak. Arap medyasına yansıyan ve Kuveyt Ulusal Partisi Genel Sekreteri Faysal Al- Hamad a atfedilen bu gizli anlaşma iddiasının altında, Katar Dışişleri Bakanı Hamad Bin Csim el-tani, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan, Müslüman Kardeşler i temsilen Muhammed Riyad Şukfa, Suriye deki rejim muhaliflerinin Türkiye sözcüsü Riyad Saif ve ABD nin Katar Büyükelçisinin imzasının olduğu öne sürülüyor. Şayet bunlar doğruysa Türkiye kirli bir sürecin içine sokuluyor demektir. Hem bölgesel hem de küresel anlamda. 15

16 ABD KONGRESİ ÜYELERİNİN BAŞBAKANA GÖNDERDİĞİ ÖZÜR DİLE MEKTUBU VE MEKTUBUN İÇERDİĞİ ONUR KIRICI İFADELER, TÜRKİYE İÇİN ÇOK KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜDÜR. GEREK HÜKÜMETİN GEREKSE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI NIN BUNA SUSKUN KALMASI, İKİ MİSLİ DAHA FAZLA DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE İNCİTİCİDİR. Sürekli değerlendirmelerimde vurguladığım bir nokta hükümetin uyguladığı politikalarla Türkiye yi hem içeride hem dışarıda küçük düşürdüğü, ulusal onurumuzu incittiğidir. Bunun son örneği geçen hafta yaşandı. ABD Kongresi üyeleri Sayın Başbakanın Viyana da Birleşmiş Milletler konferansında Siyonizmle ilgili sözleri üzerine bir imza kampanyası gerçekleştirdiler. ABD Başkanı en sert eleştirisini yaptı ve Başbakanı kınadı. AB kınadı, Almanya Başbakanı Merkel ve Dışişleri Bakanı sert ifadelerle açıklama yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Ankara ziyaretinde bizzat Başbakana ve yüzüne karşı söyledi tepkisini eleştirilerini. Türkiye bunların hiç birisine cevap vermedi. Sadece Başbakan ABD Dışişleri Bakanına Mavi Marmara baskınında 9 Türk yurttaşı ölürken niye tepki vermediniz diye sorabildi. Şimdi ise daha da incitici, onur kırıcı bir durumla karşı karşıyayız. ABD Kongresi nde Türkiye aleyhine, Sayın Başbakanın Siyonizm ile Faşizmi bir arada değerlendiren ifadeleri nedeniyle bir imza kampanyası başlatılıyor. Kongre üyeleri Türkiye için, Sayın başbakanın şahsı için ağır ifadeler içeren bir metni kaleme alıp imzaya açıyorlar. 16

17 Türkiye Başbakanının Özür dilemesini içeren bu kampanya ve imzalanan metin Türkiye ye Başbakana gönderiliyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanından özür dilemesi isteniyor. Ne Başbakandan, ne Dışişleri Bakanlığından, ne hükümetten hiç kimseden ses çıkmıyor. Bunun anlamı nedir? Suskun kalmak özür dilemek midir? Pişmanlık mıdır? Yanlış yaptığını kabul etmek midir? Türkiye yi küçük düşürmek midir? Hangisidir? Sayın Başbakan içeride medyaya, muhalefete, iş adamlarına, üniversitelere, öğrencilere, işçilere, işsizlere, çiftçilere gösterdiği sertliğin, tepkinin onda birini ABD ye, ABD Kongre üyelerine gösterememektedir. Bu bir vefa mıdır, minnet midir, riayet midir? Suçlu çocuk psikolojisi midir? Türkiye yi böylesine küçük düşürmek, sürekli azarlanan, hırpalanan, itilipkakılan konumuna getirmek kimin haddinedir? Başbakanın, Dışişlerinin, Hükümetin, AKP nin bu konudaki suskunluğu, sineye çekme tavrı, Büyük Ağabeyi daha fazla kızdırmamak için midir? 17