İLAÇ TÜKETİMİMİZ % 1,2 ARTTI. Kamu düzeni korunacak KURAKLIĞA ÇARE Mİ? Devletin zirvesi de Kürt aydınlar da aynı görüşte; GEÇİYOR.

Transkript

1 HABERİ 7. SAYFADA Fiyatı 25 Kr Devletin zirvesi de Kürt aydınlar da aynı görüşte; Kamu düzeni korunacak Çözüm sürecini kesintiye uğratan Kobani olaylarının sıkıntısı çabuk atlatıldı. Devreye girmeye çalışan karanlık güçler ve üçüncü göz söylemi tepki çekti. Sürecin işlemesinden sorumlu isimler ve kesimler ile Kürt aydınlar çözüm sürecinin devam etmesi vurgusu yaptı. Hafta sonunu değişik il ve ilçelerdeki kongre ve etkinliklerde geçiren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, kamu düzeninin korunmasının şart olduğunu söyledi. PKK nın eylemlere son vermesi ve kan akmaması de özellikle dile getirildi Süreç; düzen ve güvenliğe bağlı Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk oldu. Akdoğan, "(Çözüm Süreci) Kamu düzeni ve güvenliğinden taviz vermeden tek bir vatandaşımızı bile bölgede ezdirmeden, hepsinin hakkını, hukukunu koruyarak bu süreci devam ettirmek durumundayız dedi. 12 DE Düzenden taviz yok İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Çözüm sürecini gerçekleştirirken kamu düzeninden asla taviz vermeyeceğiz. Hem milletimizin can ve mal güvenliği emniyeti garanti altında olacak hem de bu sorun çözülerek Türkiye'nin ayak bağı olmaktan çıkarılacak" dedi. HABERİ 12 DE Kürt aydınlar: Çözüm süreci devam etmeli HABERİ 12 DE Filipinler İLE YENİ DÖNEM Başbakan Ahmet Davutoğlu resmi temaslar için gittiği Filipinler de önemli görüşmelerde bulundu. Heyetler arası görüşmelerde önemli anlaşmalara imza atıldı. HABERİ 12. SAYFADA IMF DEKİ oy gücümüz ARTACAK IMF İcra Direktörü Çanakcı, "Türkiye, İcra Direktörleri Kurulu'nda doğrudan temsil edilmesiyle birlikte küresel ekonomideki gelişmeleri çok daha yakından takip ederek, bu gelişmelere çok daha aktif bir şekilde yön verebilecek" dedi. "ABD onayladığında reform yürürlüğe girecek ve Türkiye'nin kota payı yüzde 0,61'den yüzde 0,95'e çıkacak. Böylece, Türkiye bu bakımdan IMF'ye üye olan 188 ülke içinde ilk 20 ülke arasında yer alacak." HABERİ 6 DA Yaş sebze ve meyvede 2,5 milyon tonluk ihraç Türkiye, yılın 10 aylık döneminde 100'ün üzerinde ülkeye 2,5 milyon ton yaş sebze meyve ihraç etti. 7 DE Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 8. Sayfada Fehmi Koru Süreçte tehlike atlatıldı mı? Umarım öyledir 8. Sayfada M.Nuri Parmaksız Bencileyin Sözler 8. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada İLAÇ TÜKETİMİMİZ % 1,2 www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi ARTTI Tüketimde ilk sırayı, 280 milyon 600 bin kutuyla mide, bağırsak ve metabolizma ilaçları aldı. Bunu sistemik antienfektifler, solunum, sinir, kas ve iskelet sistemi ilaçları izledi. HABERİ 6. SAYFADA Türkiye'de toplam ilaç tüketimi, 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,2 oranında artışla 1 milyar 912 milyon 200 bin kutu oldu. KURAKLIĞA ÇARE Mİ? Kuraklık son yıllarda kendisini olumsuzluklarla hissettirirken topraksız ortamda kuraklığa dayanaklı bitkiler yetiştiriyorlar Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nde, su kültürü koşullarında kuraklığa ve tuzluluğa karşı dayanıklı bitkiler üretiliyor. HABERİ 7 DE Gazetemizi /yedigun.gazetesi DÜNYA PETROLÜ Boğazlardan GEÇİYOR Dünyadaki petrol ticaretinin yüzde 63'ü deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. AA muhabirinin Amerikan Enerji İdaresi Raporu'ndan derlediği verilere göre, geçen yıl dünya petrol üretimi günlük 90 milyon varili buldu. Üretilen petrolün yüzde 63'ü (günlük yaklaşık 57 milyon varil) deniz yoluyla nakledilirken, bu oran dünya deniz taşımacılığının da yüzde 30'unu oluşturdu. HABERİ 6. SAYFADA

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN Levent Kırca ile Cem Yılmaz mahkemelik oldu... Sanatçı Levent Kırca, senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz'ın üstlendiği "Pek Yakında" filminin, 2001 yılında kendisinin yazıp yönettiği ve oynadığı "Son" isimli filminden alıntı olduğu iddiasıyla, Yılmaz'a 60 bin liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı. Makedonya, Tataristan'ın başkenti Kazan'da bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Türk Dünyası Şarkı Yarışması "Türkvizyon"da zafer bekliyor. İSTANBUL - Kırca'nın avukatı Çiğdem Karakoyunlu tarafından İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde, ülke çapında tanınan bir oyuncu olan Kırca'nın birçok eserin yazarı ve imtiyaz sahibi olduğu belirtildi. Dilekçede, 2001 yılında vizyona giren "Son" isimli sinema filminde yönetmen, hikaye sahibi ve oyuncu olarak yer alan Kırca'nın, bu filmin mali haklarının da sahibi olduğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi: "Bu filmde, film içerisinde kısıtlı imkanlarla film çekme fikrinden yola çıkarak, yer yer Türk Sineması'nın emektarlarına göndermede bulunularak hikaye kurgulanmıştır. Davalının senaryosunu yazıp yönettiği aynı zamanda yapımcılığını da yaptığı 'Pek Yakında' adlı sinema filmi, müvekkilin eser sahibi olduğu 'Son' adlı eserini açıkça ve hukuka aykırı olarak intihal (bir kişinin eserinde, başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması) edecek şekilde olay örgüsüne yer vermiştir. Davalının sinema filmi ile müvekkilin filmi arasındaki ana karakterler, hikaye gelişimi, matematiği, çalışmalar hatta bazı detaylar tıpatıp benzerlik göstermektedir." Dilekçede, her iki filmde de başrol oyuncusunun işsiz kaldığı kaydedilerek, filmin, kısıtlı maddi imkanlarla film içinde film çekme hikayesi üzerine kurgulandığı savunuldu. Bu benzerliklerin dava açmaya yeterli olduğu ifade edilen dilekçede, "Müvekkilim, 'Son' isimli sinema filminde, öykü, kahramanlar, olayların akışı ve gelişimi somut bir şekilde ortaya koyarak orijinal olarak bir öykü oluşturmuştur. Davalının filminde isimler, mekanlar, birtakım durumlar değiştirilmiş olsa da ana karakterler, hikaye gelişimi, matematiği, çalışmalar hatta bazı detaylar tıpatıp benzerlik göstermektedir" ifadelerine yer verildi. Makedonya, Türkvizyon'da zafer bekliyor... ÜSKÜP - Kazan'da Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan yarışmada, "Yolumu Bulurum" şarkısıyla Makedonya'yı temsil edecek Kaan Mazhar, Türk kökenli Devlet Bakanı Furkan Çako tarafından kabul edildi. Çako, gazetecilere yaptığı açıklamada, Mazhar'a başarılar dileyerek, "Kazan'dan döndüğümüz zaman birinciliğimizi duyurmak için inşallah yeniden bir arada oluruz" dedi. Yarışmada Makedonya'da yaşayan Türkleri temsil edecek olmaktan dolayı gururlu olduğunu kaydeden Mazhar da "Güzel bir şarkı yaptığımıza inanıyorum. Klibimizi, Makedonya'nın tanıtımına katkı sağlamak amacıyla Üsküp ve Ohri'de çektik" diye konuştu. Mazhar, yarışmadan iyi bir neticeyle dönmeyi hedeflediklerini ifade etti. "Yolumu Bulurum" şarkısının aranjörlüğünü yapan Darko Dimitrov da "Türkvizyon"un, Makedonya'nın tanıtılması için büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Bengü sahnede 10. Yıl Marşını seslendirdi MERSİN - Sanatçı Bengü, Mersin'de bu yıl 5'incisi düzenlenecek Uluslararası Mersin Narenciye Festivali etkinlikleri kapsamında sahne aldı. Yenişehir Kültür Merkezi'nde, narenciyeyle süslenen sahnede konser veren Bengü, sevilen şarkılarını seslendirdi. Ünlü sanatçı, son albümünün öne çıkan parçalarından "İkinci Hal" ve "Sahici"yi hayranlarıyla söyledi. Yaklaşık 2 saat sahnede kalan Bengü, yaptığı konuşmada, Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım'da anıldığını hatırlatarak, "İstiyorum ki hep bir ağızdan 10. Yıl Marşı söyleyelim ve Atatürk'ün sahici çocukları olduğumuzu bir kez daha kalpten gösterelim. Ne Mutlu Türküm diyene" dedi. Vizyona yeni girecek filmler "Kanunun Ötesinde" Liam Neeson, Matt Scudder, Danny Ortiz ile Bar Owner'ın oynadığı "Kanunun Ötesinde" filminin yönetmenliğini Scott Frank yaptı. Konusu Lawrence Block''un en çok satanlar listesindeki roman serisinden uyarlanan "Kanunun Ötesinde" filminin başrolündeki Liam Neeson, yasa dışı yollardan, lisanssız şekilde özel dedektiflik yapan eski polis memurunu canlandırıyor. "Dönüş" Avustralyalı yazar Tim Winton'un aynı adlı antolojik kitabından uyarlanan, her öykünün farklı bir yönetmen tarafından çekildiği "Dönüş", haftanın merakla beklenen yapımlarından Mia Wasikowska, Warwick Thornton, Stephen Page, Robert Connolly, Tony Ayres, Claire McCarthy, Stephen Page, Simon Stone ile David Wenham'nin yönettiği filmin oyuncu kadrosunda; Cate Blanchett, Hugo Weaving, Miranda Otto, Rose Byrne, Richard Roxburgh, Matt Nable, Mirrah Foulkes, Callan Mulvey, Harrison Gilbertson ile Dan Wyllie yer alıyor. "Salak ile Avanak Geri Dönüyor" Bobby Farrelly ile Peter Farrelly'nin yönettiği ve Jim Carrey, Jeff Daniels, Laurie Holden ile Rob Riggle'ın oynadığı "Salak ile Avanak Geri Dönüyor", haftanın yabancı komedi filmi. Jim Carrey ve Jeff Daniels, yeni filmlerinde artık imzaları haline gelen Lloyd Christmas ve Harry Dunne rollerini tekrarladı. İlk filmin yönetmeni olan Farrelly kardeşler; bu filmde, Lloyd ve Harry'yi, Harry'nin tanımadığı çocuğunu bulmak üzere bir yolculuğa çıkarıyor. 05:23 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:25 Sarayın Doktoru 06:30 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Avrupa Avrupa 11:00 İyi Fikir 12:45 Eski Hikâye 14:25 Beni Böyle Sev 16:40 1'de Bugün 16:55 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Seksenler 23:00 Yeşil Deniz 01:05 Yaşama Yerleşmek 01:50 Avrupa Avrupa 03:10 Yoldaki Haber 03:35 İyi Fikir 06:15 Benim Annem Bir Melek 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45Atv Ana Haber 20:00 Kaçak 23:30 Beyaz Karanfil 01:50 Benim İçin Üzülme 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 SONGÜL KARLI İLE YENİDEN 16:30 DUDAKTAN KALBE 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:45 YABANCI SİNEMA EMEKLİ VE TEHLİKELİ 21:45 YABANCI SİNEMA 23:40 HAYATIN RENGİ MAGAZİN 01:20 YABANCI SİNEMA DÜŞMAN HATTI- TEKRAR 03:00 YABANCI SİNEMA YENİLMEZ- TEKRAR 04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM 05:50 DOLU DOLU ANADOLU GEZİ PROGRAMI-TEKRAR 05:40 Benim Hala Umudum Var 06:45 Aşkın Bedeli 07:30 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Kaderimin Yazıldığı Gün 06:30 Oynat Bakalım (Tekrar) 07:00 Disney Çocuk Kuşağı 07:30 Oynat Bakalım 08:30 Aramızda Kalmasın 11:30 Belgesel 12:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar) 14:00 Akademi 15:30 Ver Fırına (Özet) 16:00 Ver Fırına (Yeni) 17:30 Ütopya (Özet) 18:00 Ütopya (Yeni) 19:00 Oynat Bakalım (Tekrar) 19:30 O Ses Türkiye (Özet) 20:30 O Ses Türkiye (Yeni 23:30 En İyi On 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Güllerin Savaşı 13:00 Gün Arası 13:30 Galip Derviş 15:00 Evim Şahane 17:00 Küçük Ağa 18:50 Koca Kafalar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Küçük Ağa 23:15 Şansa Davet 20:00 KAÇAK Serhat ve ekibinin Köstebekle kurduğu bağlantı onları yeni ipuçlarına mı götürecek yoksa başka bir labirente mi sokacak? Yeni görevleri Serhat ve ekibini nasıl etkileyecek? Tülay'la aynı evi paylaşmanın gerginliğini yaşayan Cemile, abisi Faysal'dan Muhsin'le ilgili haberler almak ister. Soracağı her soru Faysal'ı daha da öfkelendirir. Tülay, Ertan'a olan tavrından vazgeçip ona yeni kapılar açacak mı? Bu ilişkide babasına karşı olan çekingenliğinden nasıl sıyrılacak? Burak'ın, babasının ölümüyle ilgili ortaya attığı iddia Merve'yi endişelendirirken Serhat da olaydaki düğümü çözmelerine yardım edecek. Merve ve Serhat, Burak'la ilgili yeni arayışlara girecek. 19:30 EMEKLİ VE TEHLİKELİ Orjinal İsmi:Red Yönetmen:Robert Schwentke Oyuncular:Bruce Willis, Morgan Freeman, Mary Louise Parker Yapım Yılı:2010 Tür:Aksiyon/Komedi/Macera Frank Moses, oldukça başarılı ve emekli, eski CIA ajanıdır. Emekli olması, onun için çok önemlidir. Çünkü tek istediği kalan ömrünü sakin ve rahat bir şekilde geçirmektir. Fakat hiç bir şey istediği gibi gitmez. Çünkü çok büyük bir teknolojiye sahip bir suikastçı onu tehdit eder. İşte, sakin bir hayat isteyen emekli CIA ajanı için eskisinden daha hareketli bir hayat tekrar başlar. 20:30 KADERİMİN YAZILIĞI GÜN Ziya Bey, Sen ölü bir adamsın dediği Kerem in babası Kadir i ne pahasına olursa olsun susturmaya çalışmaktadır. Yakup ise, babasını tehdit ederek şirketin yönetimini ele geçirir. Kahraman ın bu duruma tepkisi ne olacaktır? Defne Elif i kıskanmaya başlıyor. Kocasının Elif e yakınlığından rahatsız olan Defne nin içi içini yer, Elif e gittikçe daha sert davranmaya başlar. Kahraman, yaşadıkları bunca gerilimden sonra, iyi geleceği düşüncesiyle Elif le tekne gezintisine çıkar.

3 yurt haberleri 3 Hakkari ye 270 öğretmen atandı Milli Eğitim Bakanlığı'nca bin 270 öğretmen atamasının yapıldığı Hakkari'de, yıllar sonra en ücra köylerde dahi kadrolu öğretmenler görev yapmaya başladı. HAKKARİ - Milli Eğitim Bakanlığı'nca bin 270 öğretmen atamasının yapıldığı Hakkari'de, yıllar sonra en ücra köylerde dahi kadrolu öğretmenler görev yapmaya başladı. Çözüm sürecinin ardından terör olaylarının bitme noktasına geldiği Hakkari'de, birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da önemli gelişmeler yaşandı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eylül ayında kent merkezine 458, Yüksekova'ya 536, Şemdinli'ye 228 ve Çukurca'ya 48 olmak üzere bin 270 öğretmenin atamasının yapılması, veli ve öğrencilere büyük sevinç yaşattı. 15 öğretmenin askerde olması, 37 öğretmenin de çeşitli nedenlerle istifa etmesi nedeniyle bin 218 öğretmenin okullarında göreve başladığı kentte, toplam öğretmen sayısı 3 bin 500'e yükseldi. Hakkari'nin en ücra köylerine giderek görevlerine başlayan öğretmenler, ilk kez kadrolu öğretmenlerine kavuşan köy öğrencileri ise öğretmenlerine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 8 derslikli yeni okul ve 4 daireli lojmanın yaptırıldığı Işıklı Köyü'ne eylül ayı atama döneminde 4 kadrolu öğretmen ataması yapıldı. Kadrolu öğretmenlerin göreve başlamasıyla 12 öğretmenin eğitim verdiği okulda 190 öğrenci düzenli eğitim almaya başladı. İzmir'den Hakkari'nin Işık köyüne gelen sınıf öğretmeni Sevil Çetinkaya, ilk başlarda Hakkari'ye gelmeye çekindiğini ve tedirgin olduğunu belirterek, köyde göreve başladıktan sonra düşüncelerinin tamamen değiştiğini söyledi. Medyadan bölgeyi çok farklı tanıdığını ancak buraya geldikten sonra insanların sıcakkanlılığı karşısında duygulandığını anlatan Çetinkaya, "Köyümüzden memnunuz. Milli Eğitim Müdürlüğü buraya çok güzel bir okul yaptırmış. Herhangi bir sıkıntımız yok. Mesleği burada yapmaktan dolayı mutluyum. ERZURUM - Atlama kuleleri pistlerinin çöktüğü alanda hafriyat taşıma ve güçlendirme için fore kazık çakımına başlandı. Kiremitlik Tepe'deki atlama kulelerinin pistlerindeki çökme nedeniyle güçlendirme çalışması için yapılan ihalenin ardından bölgede çalışma başlatıldı. Vali Yardımcısı Ömer Hilmi Yamlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atlama kulelerinde ilk etapta güçlendirme için ihale yapıldığını ve çalışmalara başlandığını söyledi. Fore kazıklarla sağlam zemine ulaşılıp, tesisin yapılacağı yerlerin güçlendirildiğini vurgulayan Yamlı, "Çalışmalar başladı. Çok uzun sürmeyecek, üç ay içerisinde bitmesini bekliyoruz. Güçlendirme çalışmalarının yanında mevcut hafriyatın kaldırılması çalışmaları da devam ediyor" dedi. Oradaki güçlendirme çalışmalarının üç ay içerisinde bitmesini öngördüklerini ifade eden Yamlı, şunları kaydetti: "Güçlendirme bitince hemen faaliyet başlamayacak. Peşine üstyapı ve peyzaj çalışmaları ihalesi olacak. İlk etapta güçlendirme için ilgili müteahhit firmaya 30 milyon civarında ihale edildi. Oranın sağlamlığı, atlama kulelerinin bitiminden bir önceki aşama üç ay içerisinde bitecek. Ondan sonra üstyapı çalışmaları yapılacak. Peşine ihaleler yapılacak, o üstyapının mevcutla entegresi sağlanacak." Yaz sonunda çalışmaların tamamının bitirilmesini hedeflerinin altını çizen Yamlı, çalışmaların Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinesinde yapıldığını, valilik olarak yakından takip ettiklerini belirtti. Bölgeye gelmemek için istifa eden meslektaşlarıma sesleniyorum. Burası kesinlikle korktukları gibi değil, bambaşka bir yer. Öğretmenlik duygusunu en dorukta hissedebileceğiniz bir yer. Belki batıda olsam daha farklı olurdum. Öğretmenlik hissimi daha fazla hissedemezdim. Gelmeyen arkadaşlarıma buradan çağrıda bulunuyorum. Hiç çekinmeden buraya gelebilirsiniz" şeklinde konuştu. Eskişehirli olan ve atama kararıyla Işıklı köyünde göreve başlayan İngilizce öğretmeni Taylan Deniz Tamer ise köy halkının çok misafirperver ve sıcak kanlı olduğunu, öğrencilerin hepsinin okuma sevinciyle yaşadığını vurguladı. Hakkari'ye gelirken çok fazla tereddüdünün bulunmadığını ancak genel anlamda yanlış bir imajın yerleştiğini kaydeden Tamer, şöyle devam etti: "İnsanların belki de yanlış yönlendirilmesinden kaynaklanan yanlış bir imajı var. Bölgeyle ilgili farklı düşüncesi olanlar, gelip ANKARA - Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Necat Özdemiroğlu, "Dünyada trafik kazalarında her yıl 1 milyon 250 binden fazla insan hayatını kaybetmektedir" dedi. Türk Kızılayınca, "Güvenlik Trafik Projesi" kapsamında Dünya Sağlık Örgütü, Emniyet Genel Müdürlüğü ve TBMM ile "Güvenli Trafik Mevzuat Çalıştayı" düzenlendi. Özdemiroğlu, çalıştayda yaptığı konuşmada, karayolu trafiğinin hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtti. Ölüm, yaralanma ve kalıcı sakatlıklarla neticelenen trafik kazalarının önemli toplumsal sorunların arasında yer aldığını ifade eden Özdemiroğlu, "Dünyada trafik kazalarında her yıl 1 milyon 250 binden fazla insan hayatını kaybetmektedir" diye konuştu. Trafik kazalarının Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre ölüm nedenleri sıralamasında 9'uncu sırada yer aldığını belirten Özdemiroğlu, bunun 2030'da 5'inci sıraya çıkmasının öngörüldüğünü söyledi. Trafik kazalarının önemli ekonomik kayıplara da neden olduğunu bildiren Özdemiroğlu, trafik sorunuyla mücadelenin önemine değindi. Yamlı, bir an öce pistlerin hem Erzurum'a hem Türkiye'de kış turizmine kazandırılması için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyledi. Çalışmaların en kısa sürede bitmesinin sportif açıdan önemli bir değer olduğunu anlatan Yamlı, "Buranın, kış turizmine herhangi bir olumsuz etkisi söz konusu değil. Atlama kuleleri özel bir spora ait. Orada kayak yapılmaz, tesisleri kullanılmaz. Sadece turizme sembolik olarak katkısı var" diye konuştu. "Fore kazıklarının dikilmesinin ardından heyelan olması mümkün değil" Atlama kulelerindeki hafriyat ve fore kazık çakma işini üstlenen yüklenici firma yetkilisi Kutal Gönülal ise kazıkların çakılmasının ardından tekrar bir heyelanın olmasının mümkün olmadığını söyledi. görseler buranın ne kadar güzel olduğunu, insanların ne kadar misafirperver olduğunu bilseler fikirlerini değiştirirler. Biz gittiğimizde insanlara bunları anlatacağız. Buradan gerçekten üzülerek ayrılacağız. Meslektaşlarımız gelsinler ve görsünler burayı. Ön yargıdan sıyrılarak buradaki insanları kazanmaya çalışmaları gerek." Zonguldak'tan Geçitli Köyü İlkokulu'na atanan Figen Kutucu ise "Atama sırasında Hakkari çıktığı için biraz korktum. Geldiğimizde köylü sıcak davrandı, iyi karşıladılar bizi. Yerleşirken bize çok yardımcı oldular. O yüzden çok fazla sıkıntı yaşamadık. Arkadaşlarımız da gelsinler burayı görsünler, ondan sonra karar versinler. Gelirken ailem çok tedirgindi. Onlar da benimle geldi köye geldi. Beni yerleştirdiler, ortamı görünce de içleri rahat bir şekilde ayrıldılar" diye konuştu. Dünyada trafik kazalarında her yıl 1 milyon 250 binden fazla insan hayatını kaybediyor Özdemiroğlu, güvenli bir trafik ortamının oluşturulması ve trafik kazalarının neden olduğu ölümlerin azaltılması için trafik mevzuatının günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde ıslahının ve tavizsiz şekilde uygulanmasının önemini de vurguladı. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Ersoy ve bazı milletvekillerinin de katıldığı çalıştay daha sonra basına kapalı devam etti. Erzurum daki atlama kuleleri güçlendiriliyor Kulelerin alt kısımlarına 700 ila 900 fore kazık dikileceğini belirten Gönülal, şöyle devam etti: "Fore kazıklarında 32'lik demir kullanılacak. Kazıkların derinliği 40 ila 36 metre aralığında değişiyor. Boydan boya 6 sıra çıkacağımız fore kazıklarının alt kademe ile üst kademe aralığı ise 20 metre olacak. Alt kısımların tamamlanmasının ardından kulelerin bulunduğu alana küçük çaplı 2 sıra daha kazık dikilecek. Çift vardiya sistemiyle 24 saat makineleri durdurmadan çalışacağız. Kış mevsiminde hava durumuna göre beton dökmeyi öğle saatlerine, kazıkların dikileceği çukurların açılması ve demirlerin yerleştirilmesini akşam saatlerinde yapacağız. Şu ana kadar hafriyatı alınan alanlara 10 fore kazığı dikildi." Fehmi KORU fkoru@gmail.com Siyaseti ve ekonomiyi yanlış değerlendiriyor olabilir miyiz? TÜRKİYE gerçekten nevi şahsına münhasır bir ülke. Başkalarında bulunmayan, biricik sayılabilecek pek çok özelliği var. Özgüvenin en aza indiği ortamlarda bile umudu ayakta tutan da bu işte. Dünyanın dört bir tarafından çağdaş sanata ilgi duyan koleksiyoncular ile onların ilgisini uyandıracak eserleri sergileyen yerli-yabancı galeriyi İstanbul da buluşturma başarısını başka nasıl açıklayabiliriz? Ancak Bize özgü denilebilecek özelliğimizle... Pazar gününün büyük bölümünü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi nde yapılan Contemporary Istanbul (ci) fuarında geçirdim. Rehberim, fuar içerisinde Nuri Bilge Ceylan ın fotoğraf ve filmlerinden oluşan bir bölümün küratörlüğünü de üstlenmiş, önemli sanat eleştirmenlerinden Prof. Hasan Bülent Kahraman olduğundan, onun refakatinde galerileri biraz hızlıca gezebildiğim halde, ayaklarıma kara sular indi. Yorgunluğuma değdi ama... Çağdaş sanat, gelişen teknolojiden de yararlanıyor. Hayatta var olan hemen her şey günümüz sanatının konusu. Artık yalnızca tuval üzerine yapılan resimlerden ve mermeri oyarak yapılan heykellerden söz edilmiyor; fotoğraflar, videolar, üç boyutlu canlandırmalar... Hepsi hepsi çağdaş sanatçı nın ilgi alanı içerisinde yer alıyor. Sınır tanımayan bir eşitleyici özelliğe de sahip çağdaş sanatta; eserlerden, evet, hangi ülke sanatçısının verimi olduğunun ipuçlarını almak mümkün oluyor olmasına ancak yine de her sanatçıyı başka ülkedeki sanatçıyla akraba kılan ortak özellikler de gözden kaçmıyor... Koreli, Ermeni, Gürcü, Arap, İranlı... İtalyan, İspanyol, Amerikalı, İngiliz, Alman... Sanatçıları içinden çıktıkları ülkelerinden çok, sanatlarına yansıyan ustalıkları ayrıştırıyor... Çin, hayrettir, İstanbul daki fuarı ülke olarak önemsemiş ve fuarın in-plug adı verilen daha çok görselliği ön planda tutan eserlerin sergilendiği bölümünün en geniş mekânını tutmuş... Eserleri birçok başka ülkeyle birlikte Erbil de de sergilenen Sait Zaimkeleş in önünde hayli vakit geçirilen bir tablosunu da satın almış Çinliler... Daha da heyecan verici olan, sanat dünyasına büyük dinamizm kazandıran galerilerin artık yalnızca kendi ülkelerinin sanat verimleriyle ilgilenmekten vazgeçmeleri... Ünlü bir Fransız veya İngiliz-Amerikan galerisinin kataloglarında Türk sanatçılar da yer alıyor; uluslararası galeriler bizim sanatçıların eserlerini dünyanın dört bir tarafındaki fuar ve sergilere de taşıyorlar. Uluslararası üne sahip ressamımız Ahmet Güneştekin i Türkiye sınırları dışında temsil eden Londra ve New York merkezli Marlborough Gallery bu yıl da ci daydı ve yöneticisi gördüğü ilgiden olağanüstü mutluydu. Fuarı on yıldır İstanbul da büyük bir inat ve başarıyla sürdüren şirketin sahibi Ali Güreli nin çağdaş sanatın ülkemizde yaygın ilgiye kavuşmasında ciddi bir katkısı var. Fuarda yalnız eserler sergilenip beğeniye ve satışa sunulmuyor; eşzamanlı olarak sanatçılarla, eleştirmenlerle ve sanata destek verenlerle sanatseverleri buluşturan yan etkinlikler de düzenleniyor. Biteceği gün ve üstelik tatil olduğu için dün, olağanüstü kalabalıktı fuar; beni şaşırtacak kadar kalabalık... Galeri sahiplerinin yüzleri gösterilen ilginin satışa dönüşmesinden dolayı gülüyordu. Biri, Galiba siyasetle ve ekonomiyle ilgili genel-geçer kabulleri yeniden gözden geçirmek gerekiyor dedi ve ekledi: Ön kabuller doğru olsaydı, çağdaş sanatla ilgili fuarın bu yıl hiç ilgi görmemesi gerekirdi; oysa geçmiş yıllardan daha verimli geçti bu fuar... Sevindim. 17 Kasım 2014/ HABER TÜRK Gençler başkentte buluşacak ANKARA - Gençlik Merkezi Günleri, Kasım tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirilecek. Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, bakanlık tarafından Congresium Kongre ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikte, 82 stant kurulacak. Gençler bu stantlarda, gençlik merkezlerinde hazırladıkları ebru, bakır işlemeciliği, hat, tezhip, ahşap oymacılığı gibi çeşitli atölye faaliyetlerini sergileyecek. Gençlik merkezlerindeki faaliyetlerle ilgili fotoğraf sergisinin yanı sıra tiyatro ve halk oyunları gösterileri de sahnelenecek. Sanatçılar Uğur Işılak ve Murat Kekilli'nin konserleriyle renklenecek organizasyona, Türkiye genelindeki gençlik merkezlerinden bin, Ankara'daki öğrenci yurtlarından 2 bin gencin katılması planlanıyor. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, gençlere yönelik ilk kez düzenlenen etkinliğin amacının ülkenin dört bir yanından gelen gençleri birbiriyle tanıştırıp, kaynaştırmak olduğunu bildirdi. Gençlik merkezlerine üye gençlerin birçok sosyal faaliyette yer alarak yeteneklerini geliştirdiklerine dikkati çeken Bakan Kılıç, şu ifadeleri kullandı: "Böylece gençlerimiz her türlü kötü alışkanlıklardan uzak kalarak, kendileri için güzel bir gelecek inşa ediyorlar. Ülkemizin yapı taşları olan gençlerimizin gençlik merkezlerindeki faaliyetlerine daha fazla katılım göstermelerini bekliyoruz. Her geçen gün üye sayısı artan gençlik merkezlerimizi ilçelerimizde de yaygınlaştıracağız. Bu merkezlerle lider ülkenin lider gençlerini yetiştireceğiz. Önümüzdeki iki yıl içinde 182 olan gençlik merkezi sayısını iki katına çıkaracağız." fkoru@htgazete.com.tr

4 4 Trablusgarp'ın kurucuları anıldı Trablusgarp Cumhuriyeti ni kurucuları ilk kez düzenlenen bir sempozyumla Ankara da anıldı. KENAN ERGEN Trablusgarp Cumhuriyeti nin 97. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Ankara'da düzenlenen sempozyumda Trablusgap ın kurucuları ilk kez anıldı. Trablusgarp Cumhuriyeti, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yanında yer almıştı. "Tarihdaş Milletler ve Topluluklar Derneği" ve "Avrasya Yazarlar Birliği"nin birlikte düzenlediği sempozyumda, Trablusgarp Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Süleyman Baruni nin, Mısrata Türk Beyi Ramazan Bey Suveyhli nin, Trablusgarp ta savaşıp orada kalan Türk subayı Nuri Calut Bey in ve Bingazi Mebusu Yusuf Şetvan ın torunları ve yakınlarına, Birinci Dünya Savaşı'ndan 100 yıl sonra şükran beratı sunuldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Kuzey Afrika'da terk etmek zorunda kaldığı son toprak Trablusgarp'ta 1918'de ilan edilen cumhuriyetin kurucularının anıldığı "hatırlama, vefa ve şükran" başlıklı toplantıda, duygusal anlar yaşandı. Tarihdaş Milletler ve Topluluklar Derneği Başkanı Ahmet Baba, yaptığı konuşmada, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından büyük sıkıntılar içinde olan Türkiye'nin kendi derdine düştüğünü belirterek, "Vatanı birlikte, Sokullu da toplu temizlik yapıldı Sokullu Şehit Cevdet Özdemir Mahallesi ndeki sokaklarda Çankaya Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekiplerince toplu temizlik çalışması yapıldı. Çarşamba Pazarı nın olduğu bölgeden başlayan 28 kişilik süpürge ekibi ve bir süpürge aracı; Şeftali, İğde, Ece ve 1345 sokaklardan başlayarak bölgeyi temizledi. Mahalle Muhtarı Ali Kılıç, temizlik konusunda belediye ekiplerinin çalışma performansından memnun olduklarını söyledi. Çöp toplama ve sokak temizliği konusunda sıkıntıları olmadığını ifade eden Kılıç, Özellikle bu çöp konteynerlerinin konmasından sonra sokaklarda çöp kokusu ve artığı kalmadı. Bu açıdan memnunuz. Belki sayı biraz daha artırılabilir. Şu an ihtiyacımız olan tek şey, geri dönüştürülebilir katı atıkların toplanmasını sağlayacak özel konteynerler. Bunlardan da mahalle geneline yerleştirilirse hizmetin kalitesi daha da artar dedi. Mahalle sakinlerinden Sabri Tosun da ekiplerin çalışmalarını başarılı bulduğunu söyleyerek Çöpler zamanında toplanıyor; sokaklar her gün süpürülüyor. Ben çalışmalardan memnunum. Alper Başkan a teşekkür ederim dedi. Tartı aletleri kontrol edildi Dükkan ve pazarlardaki ölçü ve tartıların mühürlerinin sağlamlığı, terazilerin doğruluğu gibi ölçü ayar denetiminde bulunan Sincan Belediyesi zabıta ekipleri, arızalı ölçe ve tartı kullananları uyardı. İlçedeki tüm dükkan ve pazarlarda tartı aletleri muayenesi yapan Sincan Belediyesi zabıta ekipleri, ölçü ve tartı aletlerinin muayene ve damgalama işlemlerini denetledi. Terazilerin doğruluğu, mühürlerin sağlamlığını kontrol eden Sincan Zabıtaları, vatandaşın güvenli ve huzurlu bir alışveriş geçirmesi için çalıştıklarını kaydetti. Vatandaşın sağlığı ve güveni için çalıştıklarını belirten Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, Zabıtalarımız, denetimlerine devam ediyor. Vatandaşımızın iç rahatlığı ile alışveriş yapması için yönetmelik gereğince düzeli olarak tartı aletlerinin kontrolünü yapıyoruz. Vatandaşımızın huzuru ve memnuniyeti için denetimlerimize devam edeceğiz. dedi. yan yana savunan, vatan topraklarının her sathında aynı kaderi paylaşan silah arkadaşlarını, ecdadımızı hatırlamayı ve geç de olsa, Ankara'dan Trablusgarb'a, kalbi birlikte atan tüm gönül dostlarımızla manevi köprüler oluşturmayı ve bizi bir arada tutan, bizi biz yapan, bir yapan ortak inancımızı, kutsal ideallerimizi hatırlamayı bir vazife olarak görüyoruz" diye konuştu. Bu toplantı vesilesiyle 100 yıllık özlemle bir araya gelen ecdadın çocukları olarak bir Göreve geldiği günden itibaren Altındağ da 30 binden fazla gecekondu yıkan Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, sosyal donatı alanlarını da göz ardı etmiyor. Ahlaka uygun olmayan davranışların tespit edilmesi üzerine harekete geçen Altındağ Belediyesi Gecekondu ve Sosyal Konutlar Şube Müdürlüğü, soluğu Aktaş Mahallesi nde aldı. Altındağ Belediyesi ne bağlı ekipler, bölgede yaklaşık 100 gecekondunun daha yıkımını başarıyla gerçekleştirdi. Aktaş Mahallesi nde daha önce 6 bine yakın gecekondu yıkan Altındağ Belediyesi, sosyal donatı alanlarını işgal eden yapıları ortadan kaldırmakta kararlı. Uyuşturucu madde kullananların uğrak yeri olan atıl durumdaki gecekonduların yıkılmasıyla mahalle sakinleri daha huzurlu ve daha sağlıklı bir yaşam alanına kavuştu. Yıkımlarda sağduyulu bir tavır sergileyen Altındağ Belediyesi ne bağlı ekipler, bölgede aldığı önlemlerle halk sağlığına verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Yıkımlar esnasında hiçbir sorun yaşanmaması da dikkatlerden daha ayrılmamayı dileyen Baba, "Ecdadımızın silah arkadaşlarının çocukları olan, siz değerli misafirlerimize en derin şükranlarımızı, sevgi, saygı ve muhabbetlerimizi sunuyoruz" dedi. Tarihdaş Milletler ve Topluluklar Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı ordusunda silah arkadaşlığı yapmış farklı toplumlardan insanlar da savaşın 100. yıl dönümünde düzenlenen etkinliklerle anılacağı belirtildi. Aktaş ta gecekondu yıkımı kaçmadı. Mahalle sakinleri ise yıkımları artık kendileri talep ediyor. Harabe gecekondularda uyuşturucu madde kullanıldığına dikkat çeken bölge halkı, çocukların buralarda güvende olmadığını vurguladı. Mahalleli, gece geç saatlerde atıl durumdaki gecekonduların önünden geçerken rahatsız edildiklerinin altını çizdi. Yıkımlarla birlikte bölgenin daha güvenli olacağı yönünde görüş bildiren mahalle sakinleri Bu gecekondularda uyuşturucu, alkol, fuhuş gibi istenmeyen birçok davranışla karşılaşmak mümkün. Yıkımlar mahallemiz için hayırlı oluyor. Bu durumun önüne geçen Altındağ Belediyesi, çocuklarımıza sağlıklı bir yaşam alanı hazırlıyor dedi. Büyükşehir den afiş temizliği Başkent in bulvarlarında görsel kirliliğe neden olan afişler, Ankara Büyükşehir Belediyesi kent temizlik ekiplerince çevreye zarar vermeyen kimyasallarla temizliyor. Başkent in bulvarlarında görsel kirliliğe neden olan afişler, Ankara Büyükşehir Belediyesi kent temizlik ekiplerince çevreye zarar vermeyen kimyasallarla temizliyor. Başkent in bulvarlarının ve kaldırımlarının 7/24 temizliğini yapan Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı ekipleri, duvarlara, üst geçitlere, otobüs duraklarına, elektrik direklerine ve reklam panolarına gelişigüzel bir şekilde yapıştırılan veya asılan afişleri sürekli kaldırıyor. Çeşitli konular içeren ilanların kentin değişik noktalarına rastgele yapıştırıldığını ve görsel anlamda kirliliğin oluştuğunu belirten Kent Estetiği Dairesi yetkilileri, bu afişlerin çevreye zarar vermeyen kimyasallar ve basınçlı su kullanılarak temizlendiğini kaydettiler. Başkent te afiş-ilan kirliliğine sadece seçim dönemlerinde değil diğer dönemlerde de rastlanabildiğine dikkat çeken Kent Estetiği yetkilileri, sprey boya ile yazılan yazıların da kirliliği arttırdığını belirttiler. Yetkililer, asılan ve yapıştırılan ilanların kenti kirlettiğine dikkat çekerek, Bu afişlerin de temizliği için belli bir bütçe ayrılıyor ve belli bir emek harcanıyor. Bu nedenle vatandaşlarımızın daha duyarlı olması gerekir diye konuştular. Kent Temizlik ekipleri, lokanta, pastane ve kafe gibi işletmelerinin yoğun olduğu bölgelerde çöp bırakılan noktalarda da her gün sulu temizlik yapıyor. Ekipler, çöp bırakılan noktaları yine çevreye zarar vermeyen kimyasallar ve basınçlı su ile yıkayarak hijyenik hale getiriyor. ANKARA İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com MUHAFAZKÂR KILIKLI ERGENEKON Ak olmayan karadoğan, danışman olmadan yoksun vırak, yiğit değil yağcı ve korkak, yüce ve müstesna olmaya muhtaç sefil, taptaze fidanın tersine kavak ve daha bir kaçı Bakın bu isimleri bir yere kaydedin. Gün gelecek göreceğiz ki bunların mevcut hükümetle ve muhafazakârlıkla alakası yok. Bunlar Ergenekon un kullanmak üzere piyasaya sürdüğü kuklalar Sözüm ona son olaylarla(6-7 Ekim 2014 terör olayları) Hizmetin de alakası varmış. Aman Allah ım! Yalanın, iftiranın, karalamanın bu kadar toplumda yer edeceği günü de mi görecektik. Hayret mi hayret! Allah a şükürler olsun ki, dünya âlem de biliyor bu hizmete gönül vermiş kimseler, hep sevgi solukladılar, hoşgörü, kardeşlik, yakınlaşma, herkesi inancında ve konumunda kabul etme vb. kucaklaştırıcı ve yakınlaştırıcı düşüncelerle hareket ettiler. Dünyanın dört bir yanına da bu mesajları götürdüler ya da bunlarla gittiler. 28 Şubat öncesi cunta meraklıları ne yaptılar; şimdi kendilerine muhafazakâr diyenler neler yapıyor? Buyurun hep beraber görelim: O dönemde kurulan derin palanlarla, yeşil ve benzeri tetikçilerle, bir oradan bir buradan on binlerce faili meçhuller işlendin. Medrese hocaları, iş adamları, esnaflar, asker, polis, köy koruyucusu öldürüldü. Şimdi de benzer bir tezgâhla üç ayda asker, polis, İslami cemaatlere mensup masum kişiler, köy korucusu üç ayda 63 kişi öldürüldü. Aradan geçen bunca zaman rağmen tetikçiler yakalanmadı. Yakalanacağa da benzemiyor O gün, irtica yaygarası ile masum ve günahsız, inanmış insanlar zalimce ve zorbaca kıyıma tabi tutuluyordu. Haksız, yargısız, uydurma suçlamalarla insanlar zan altında bulunuyor ve hukuksuz muamelelere tabi tutuluyorlardı. Bugün de paralel yalan ve safsatası ile inanmış bir kısım insanlar tan edilmekte, hedef gösterilmekte, algı operasyonları oluşturularak hedef gösterilmektedir. Devlet kurumlarında çalışan ve haklarında en ufak bir soruşturma geçirmeyen, öncelikle polisler sonra da diğer devlet memurları havuz medyası tarafından hedef gösterilerek işlerinden edilmektedirler. O gün irtica pirim yapıyordu ya da bu pirime sarılıp işlerini yürütenler bu gün de paralel saçmalığı pirim yapmakta, iş bitirmek isteyenler, kanun tanımazlar, yasa dışılıklarla işlerini yürütenler bunlara yapışmaktadırlar. O gün, cuntacılar, derin devlet meraklıları kendileri dışındakileri tasfiye ederken kendilerine ait kadroları oluşturuyorlardı. Bugün de AKP kadroları oluşturuluyor. Hem de kendilerine uyanı bulmadıkları yerde -paralel(!) olmasın nerden olursa olsun- önlerine geleni alma gayretine sarıldılar. 28 Şubat ta Müslüman ın kurban derisine, yaptığı hayırlı işlere kanunsuzca müdahale edenlerin bir benzeri de bu gün yapılmakta. KİMSE YOK MU? gibi bir hayır kuruluşunun yapmak istedikleri iyiliklere engel olmakta, hayırlarını yerine getirmemesi için kanunsuzca ve zavallıca engel olunmaktadır. O gün, inanmış insanlar eşi türbanı, içki içmez, irticacı, şu cemaate mensup, bu cemaate mensup diye fişlenirken. Bugün de benzer fişlemeleri tüm kurumlarda yapmaktadırlar. O gün, insanların adresleri tespit edilip takibe tabi tutulurken bugün de daha alası ve daniskası yapılmaktadır. O gün de cunta ve meraklıları gazete patronları ile el ele vererek yalan, iftira, karalama, yanlı yayının yaparak yaptıkları yasa dışılıkları haklı göstermenin alt yapısını ayarlıyor, devlet ihalelerinden pay alıyor, banka batırıyorlardı. Bu gün de farklısı var mı? Oluşturulan havuz medyası ile her türlü yalan ve iftira atılmakta, hırsızlık ve yolsuzluk örtbas edilmekte, bizzat ülkenin en süt düzeyinden bir banka batırılmak istenmektedir. Allah(c.c) için söyleyin; şimdi oluşturulan bu aklın arkasında siz neyi, hangi elleri, ne zamanı ve uygulamaları görüyorsunuz? 28 Şubat sürecinde yaşadıklarımızdan farkı var mı? Bence yok. Çünkü aynı eller ve akıllar devrede. Far mı? Sadece kullandıkları ellerin muhafazakâr kılıklı namertlerin olmasıdır. Eeee! Değişen ne? Ne olacak? Dar, oligarşik bir cunta gücünün, kılık değiştirerek Müslüman a zulüm ve zorbalığı reva görmesidir. Taslanmayın dostlar Allah ın(c.c) tevfik ve inayeti ile Bu günler de geçer. Geride dünyasını mamur ettiğini sanan ancak ahiretini berbat eden ikiyüzlülere Allah ın(c.c) mücazatı(!) kalacaktır. Bunu da inanmış bir kardeşimize gelmesine gönlümüz razı olamaz. Haydi hayırlısı MÜSİAD Ankara Şubesi TİKA Başkanı nı ağırladı HABER MERKEZİ- Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serdar Çam ı konuk etti. TİKA nın faaliyetleri hakkında bilgi veren Çam, 120 ülkede faaliyet gösterdiklerini ve pek çok coğrafyada etkin olduklarını söyledi. İş dünyasının da bu yeni coğrafyalarda var olmasının geleceğe yatırım olduğunu söyleyen Çam, Bizler bu bölgelere sömürgeci bir anlayış ile gitmiyoruz. Türk İş adamları olarak sizlerde bu topraklarda var olmalı ve hem kendinize hem de bu coğrafyaların halklarına katkı sunmalısınız dedi. Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi tarafından gerçekleştirilen kahvaltılı toplantının konuğu Serdar Çam oldu. MÜSİAD Ankara Şube Başkanı İlhan Erdal, Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Yılmaz ve şube üyelerinin katıldığı toplantıda dünya ülkelerinin gözünden Türkiye imajı ve TİKA faaliyetleri konuşuldu. 60 kişinin katıldığı organizasyonda TİKA Başkanı Serdar Çam, Değişen ve gelişen bir dünyanın içerisinde varlığımızı her coğrafyada farklı alanlarda sürdürüyoruz. Özellikle Orta Doğu ve Afrika da çok sıcak ve beklentilerle karşılanıyoruz. Bu algıyı boşa çıkarmamak adına herkes çaba sarf etmelidir şeklinde konuştu.

5 ANKARA Başkan Ak aşure dağıttı 5 İslam dininde ve geleneğimizde önemli bir yeri olan Muharrem ayının gelişiyle birlikte Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ilçenin çeşitli noktalarında vatandaşlara aşure ikram etmeye devam ediyor. Etlik Olimpik Yüzme Havuzu nda gerçekleştirilen etkinlikte Mustafa Ak ve eşi Hatice Ak, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim ve eşi Burcu Dirim ile Keçiören TOGEM Başkanı Dr. Ayten Aydın da yer aldı. Etkinliğe vatandaşlar yoğun ilgi gösterirken, Başkan Ak aşure almak için sıraya giren Keçiörenliler ile tek tek ilgilendi ve sohbet etti. Muharrem in kutsal bir ay olduğunu belirten Mustafa Ak, Geçmiş Hindistan ın Ankara Büyükelçisi Rahul Kulshreshth, ATO Başkanı Salih Bezci yi makamında ziyaret etti. Hindistan ile Türkiye arasındaki yaklaşık 7 milyar doları bulan bir dış ticaret hacmi bulunduğunu kaydeden Bezci, iki ülke arası ticarette dengenin Türkiye nin aleyhine geliştiğini söyledi. Bezci, Türkiye nin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 tarihinde ihracatını 500 milyar dolara çıkarma hedefi bulunduğunu belirterek, Bu hedefe ulaşabilmemiz için sizin gibi ülkelerle ticari dengeleri lehimize çevirmemiz gerekiyor dedi. İki ülke işadamlarını buluşturarak işbirliği yapmalarını sağlayalım diyen Bezci, yenilenebilir enerji El Öpme dersi Dede Torun Evi ndeki ihtiyarları ziyaret eden Pursaklar Belediyesi Saray Nezaket Okulu öğrencileri el öpüp masal dinledi. Pursaklar Belediyesi nde dedeler ve torunlar bir araya geldi. Saray Nezaket Okulu nda adab-ı muaşeret eğitimi gören çocuklar, ihtiyarlarla buluşarak dinledikleri masallarla dedelerinin çocukluk yıllarına yolculuk yaptı. Dede Torun Evi müdavimleri çocuklarla bir süre sohbet ederek onlara kendi çocukluk anılırını anlatıp keyifli bir gün geçirdi. Masallar anlatarak çocuklara geçmişi hatırlatan dedeler, hediyeleriyle de minikleri mutlu etti. Bu uygulama aynı zamanda çocukları uzaklarda olan dedelerin torun özlemini giderirken, dedeleri yanında olmayan çocuklara da dede şefkatini hissettiriyor. Saray Dede Torun Evi müdavimlerinden Kemal Gök, bu hizmetten duyduğu memnuniyeti şu sözlerle ifade etti: 2006 yılından beri Saray da yaşıyorum. Saray, Pursaklar a bağlanmasıyla büyük bir değişim yaşadı. Burada Dede Torun Evinin olması bizim için büyük bir nimet. Bu mekânlar olmadan önce ihtiyarlar ya kahvehanelere mahkûm oluyordu ya da soğuk havada dışarıda kalıyorlardı. Şimdi sıcacık mekânlar, kusursuz hizmetler ayağımıza geldi. Torunlarımız uzaklarda olduğu için buraya gelen çocukları severek torunlarımıza olan özlemimizi gideriyoruz. Selçuk Başkan ımıza teşekkür ediyoruz. ümmetlerin, geçmiş peygamberlerin kurtuluşlarının gerçekleştiği, buna karşılık da Muharrem orucu ve aşure tatlısı gibi uygulamaların yapıldığı güzel bir aydayız. Mübarek Muharrem ayınızı tebrik ediyorum dedi. Keçiören Belediyesi olarak ağızları tatlandırmak istediklerini ve ilçenin dört bir yanında aşure dağıtmaya devam ettiklerini hatırlatan Başkan Ak, Aşurenin bizim kültürümüzde ayrı bir yeri vardır. Bu kültürü yaşatmaya devam konusunun bu işbirlikleri arasında yer alabileceğine dikkat çekti. Hindistan ın Ankara Büyükelçisi Kulshreschth de konuşmasında, Türkiye nin edeceğiz. Aşure dağıtımının sadece sivil toplum kuruluşları ve vakıflar ile sınırlı kalmaması lazım. Herkesin imkanı ölçüsünde aşure yapıp, konu komşusuna da dağıtması gerekiyor. Bu geleneğimizi sürdürmeliyiz. Bu tür etkinlikler, arkadaşlığa, dostluğa ve dayanışmaya büyük katkı sağlıyor. Geçmişten bugüne süregelen aşure geleneğinin, birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirdiğine inanıyor, katılan herkese teşekkür ediyorum diye konuştu. Hindistan Büyükelçisi ATO yu ziyaret etti de Hindistan gibi büyüyen ve imajını düzelten bir ülke olduğunu belirterek, Hindistan ın 1990 larda başlayan ekonomik reformlar sayesinde büyümesini sağlayabildiğini kaydetti. Hindistan da özel sektörün gelişim süreci yaşadığını kaydeden Büyükelçi Kulshreschth, Türkiye ile ticaretimizin daha büyük potansiyel taşıdığını düşünüyoruz dedi. Türkiye nin Hindistan dan tekstil hammaddesi aldığını ve bu üretimi ihracata yönlendirdiğini kaydeden Kulshreschth, Türkiye ile ikili ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bu amaçla Şubat ayında ülkemizden bir işadamı heyeti Türkiye ye geliyor. Üye şirketlerinizle ortak çalışmalar yapmak istiyoruz diye konuştu. ÇETKODER den kaçak et uyarısı Mersin Gümrüğünde ortaya çıkartılan Kaçak etler ile ilgili açıklamada bulunan Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, yetkililerin dikkatini çekti. Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Geçtiğimiz günler Mersin Gümrüğünde kaçak kırmızı et meselesi gündeme geldi ve tonlarca etin iç piyasaya sürüldüğü yetkililerce açıklandı. Yapılan açıklamalar içinde bunların lüks restoran ve lokantalara verildiği, otellere verildiği gibi söylemler geliştirildi. Ama gözden kaçan önemli bir olay var. O olay şudur. Resmi kurum ve kuruluşların ihale marifeti ile aldıkları yemek hizmetlerine bakmayı kimse akıl etmiyor. Özellikle Mersin ve bölgesinde toplu yemek hizmet alımları var. Öğrenci yurtları, Hastaneler, Belediyeler, üniversiteler, diğer resmi kurum ve kuruluşların personel yemekleri gibi. Bu yemeklerin teknik şartnameleri belli Kamu İhale Kurumunda yayında Ancak yapılacak bir inceleme ile, bu teknik şartnamelere göre bu yemeklerin maliyeti ortada iken, yapılan ihalelerde üç kap yemeğin liradan bu kurumlara alındığı görülecektir. İdarelerin kendi hazırladıkları ve yaklaşık maliyetini belirledikleri, Mevcut teknik şartnamelerindeki Yemeğin maliyeti 7,5-8 liradan aşağı değilken, fiyatların kırılarak alındığı, bu toplu yemeklerin verildiği yerlerin çok acil denetlenmesi gerekir. Çünkü zarar etmemek için bu yemeklerin içine konan etlerin maliyetinin düşük olması gerekecektir, eksik olması gerekecektir, diğer kullanılan malzemelerde çalıntılar söz konusu olacaktır. Ancak bu türü kurum kuruluşların kendi içlerinde meydana getirdikleri kontrol teşkilatlarının çoğu etin kalitesini, malzemenin kalitesini neyin ne olduğunu bilecek ehliyete sahip değildirler. Acilen Tarım Müdürlüğünün gıda kontrol ekipleri, İlgili belediyelerin gıda kontrol ekipleri ve devletin diğer kurumlarının yetkililerinin bir ekip oluşturup bu türden yemeklerin sunulduğu yerlerde tüketilen kırmızı etlerin menşeilerine bakmaları, giriş çıkış faturalarını incelemeleri, etlerin üzerindeki mühürleri incelemeleri, yemek hizmetinin sunulduğu idareye getirilen veteriner hekim raporlarının tarihleri ve adetleri incelenmelidir. Etler sağlıklı olabilir. Ancak, fiyatta ucuzluk söz konusu olacağı için buralarda hizmet sunan firmalarca tercih edilebilirler dedi. İABB de toplu sevinç İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı Fethi Yaşar, İABB de görevli personel İÇİN Tüm Yerel Sen ile toplu sözleşme imzaladı. İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı olarak imzaladığı toplu sözleşme ile birlikte çalışan memurların iş hakkını güvence altına alan ve çalışma şartlarını iyileştiren Yaşar, aynı zamanda memurların aylık gelirlerine de ciddi bir katkı sağladı. Toplu sözleşme imza törenine, Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Doğan Koç, İABB Birlik Müdürü Salim Çoruk ve çok sayıda şube yöneticisi katıldı. İABB Başkanı olarak kurum çalışanlarına ilk kez toplu sözleşme yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren ve Tüm Yerel-Sen Sendikası nın çalışmalarını yakından takip ettiğini söyleyen Yaşar, Bugün çalışanlara hak kazanımı sağlayan bu sözleşmeyi beraber imzaladık. Toplu sözleşmenin hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Tüm Yerel Sen, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, cumhuriyetin değerlerine inanan bir sendikamızdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün kurduğu rejime sahip çıkan bir siyasetçi olarak, sizlerle sözleşme imzalamaktan onur duydum dedi. Belediye den zehirlenen köpekler için açıklama Çankaya Belediyesi, Bademlidere bölgesinde çok sayıda zehirlenmiş köpek bulunmasına yönelik soruşturma başlattı. Blediye, bir açıklama yayınlayarak elindeki bilgileri kamuoyu ile paylaştı. 20 Ekim 2014 ve 10 Kasım 2014 tarihlerinde Çankaya İlçesi sınırlarında meydana gelen sokak hayvanlarının zehirlenmesine yönelik basın açıklamasında, Belediyemiz sınırları içinde bulunan Bademlidere semtinde 20 Ekim 2014 ve 10 Kasım 2014 tarihlerinde köpeklerin zehirlendiğine ilişkin ihbar üzerine belediyemiz ekipleri acilen bölgeye gönderilmiş ve gerekli incelemeler yapılmıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Veteriner Kontrol Merkezi Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ne götürülen köpekler üzerinde yapılan incelemede köpeklerin Methomyl ile zehirlendiği anlaşılmıştır. Bu korkunç olayların belediyemizle ilişkilendirilmesi asla kabul edilemez. Her canlının yaşam hakkı kutsaldır! ilkesinden hareketle Türkiye nin en modern hayvan barınağını kuran Çankaya Belediyesi bu konuda en iyi hizmeti sunmaktadır. Sokak hayvanlarının daha iyi koşullarda barındırılması ve özelikle ilçemizde giderek artan şikayetlerin önüne geçilmesi için sivil toplum örgütlerimizle sürekli istişare halinde olup, 8 yeni projenin hayata geçirilmesi konusunda karar almış durumdayız. Biz bütün bu çabaları sergilerken ve her koşulda yaşam hakkını kararlı biçimde savunurken, özellikle sosyal medyada belediyemizi karalamaya dönük mesajların paylaşılmasını üzüntüyle karşılıyor ve bu konuda hukuki haklarımızı saklı tuttuğumuzu kamuoyu bilgisine sunuyoruz. İbarelerine yer verildi. Ankara Valiliğinde Suriyeliler toplantısı Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar başkanlığında, Ankara Valiliğinde düzenlenen toplantıda 2011 yılında Suriye Arap Cumhuriyetinde meydana gelen iç karışıklık sonrası ülkemize göç eden Suriye uyruklu yabancılar ile ilgili kayıt altına alma iş ve işlemlerinin takibi, denetimi ve ihtiyaçlarını tespiti için ya ilgili konular masaya yatırıldı. Toplantıya, Vali Yardımcıları, Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreteri, Merkez İlçe Kaymakamları, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri ile STK ların temsilcileri ve Suriyeli vatandaşları temsilen kanaat önderleri katıldı. Toplantıya tüm katılımcılara Hoş geldiniz diyerek başlayan Vali Kılıçlar Dün gerçekleştirdiğim kayıt merkezi ziyaretinde edindiğim izlenimler ve aldığım bilgiler sonrası böylesi bir toplantıya ihtiyaç duydum. Şüphesiz zor durumda olan bu insanlara, düzenimizi aksatmayacak şekilde yardımcı olabilmek, desteklemek insanlık adına bir sorumluluktur. Kayıt merkezlerinde çalışan personelimizin yaptığı iş, ülkemize gelen bu insanlara belirli hizmetleri verebilmek noktasında önemli olduğu kadar, kayıt altına alınan insanların; barınma, sağlık, eğitim ve benzeri ihtiyaçlarını temin edebilmek anlamında sunulacak hizmetlerin aksamadan yürütülmesi noktasında da çok önemlidir.

6 6 EKONOMİ Dünyanın petrolü boğazlardan geçiyor ANKARA - EMRE GÜRKAN ABAY - AA muhabirinin Amerikan Enerji İdaresi Raporu'ndan derlediği verilere göre, geçen yıl dünya petrol üretimi günlük 90 milyon varili buldu. Üretilen petrolün yüzde 63'ü (günlük yaklaşık 57 milyon varil) deniz yoluyla nakledilirken, bu oran dünya deniz taşımacılığının da yüzde 30'unu oluşturdu. Boğazların petrol ticaretinde büyük öneme Rusya'ya yaş meyve sebze ihracatı hızlandı BURSA - HALUK YÜKSEL - Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Çalı, Rusya Federasyonu'na gönderilen yaş meyve ve sebzeler için uygulanan yüzde 100 analiz koşulunun iki ülke yetkililerinin görüşmeleri sonucu yüzde 5 ila 40 aralığına çekildiğini, bunun ihracatçıyı hem zaman kaybı hem de yüksek analiz ücretlerinden kurtarıp dış satımı hızlandıracağını söyledi. Çalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin önemli ihracat pazarları arasında bulunan Rusya Federasyonu'na yaş meyve ve sebze dış satımı konusunda bu ay başında güzel bir gelişme olduğunu belirtti. Bu ülkeye gönderilen yaş meyve ve sebzedeki analiz uygulamasında değişikliğe gidildiğini aktaran Çalı, "Rusya Federasyonu'na ihraç edilen yaş meyve ve sebzeler 3 Kasım'dan önce yüzde 100 analize tabi tutuluyordu. Türkiye'de yapılan bu analiz neticesinde kusursuz bulunan, herhangi bir sorunu olmayan ürünler gidebiliyordu. Bu da ihracatçılarımızı çok büyük bir sıkıntıya sokuyordu hem zaman hem de laboratuvar analiz ücretlerinin yüksek olması yönüyle" dedi. Çalı, analiz ücretinin yüzde 50'sinin Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklendiğini ancak yine de çok büyük maliyetler oluştuğunu vurguladı. Söz konusu sıkıntının giderilmesinde önemli bir adım atıldığına değinen Çalı, şöyle devam etti: "3 Kasım'dan itibaren Rusya Federasyonu ile yapılan birtakım çalışmalar, görüşmeler, neticesinde Rusya Federasyonu'na ihraç edilecek yaş meyve sebze ürünleri üç grup altında toplandı ve bunlar yüzde 5 ila yüzde 40 arasında değişen oranlarda analize tabi tutulacak. Bunlardan en önemli kalemi oluşturan narenciye, 3 Kasım itibarıyla yüzde 5 analiz şartına tabi oldu. Yani yüzde 100'den yüzde 5'e düşürülmüş oldu. Bu, çok önemli bir gelişme. Tabii ihracatçılar olarak, analiz şartı olmaksızın Rusya Federasyonu'na bu işlemin uygulanmasını bekliyoruz." Gıda güvenliği ve tarım ilacı kalıntılarıyla ilgili tüm çalışmaların, faaliyetlerin devamında gelinen noktanın çok iyi olduğunu ancak yeterli gelmediğini anlatan Çalı, analiz işleminin üretici ayağında, ürün daha tarlada, bahçedeyken yapılması gerektiğini, bunun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, üretici birlikleri ve işin ticaretini yapan tüm örgütler tarafından desteklenmesinin zorunlu olduğunu kaydetti. Çalı, buna bir anlamda "otokontrol" veya "isteğe tabi analiz" de denildiğini ifade ederek, "Esas çözümün burada olduğuna inanıyoruz. İşyeri kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. KAYIP Suna KIZILTAŞ sahip olduğunun belirtildiği raporda, Hürmüz ve Malakka boğazları ile Basra Körfezinin deniz ticaretinin en stratejik geçiş noktaları olduğu kaydedildi. Deniz yoluyla yapılan petrol ticaretinin yüzde 30'u, Umman ve İran arasında yer alan Hürmüz Boğazı'ndan, yüzde 8'i ise Basra Körfezi'nden gerçekleştiriliyor. Pasifik ve Hint Okyanusu arasında geçiş noktası oluşturan Malakka Boğazı'nın da Asya'nın deniz yoluyla Van ekonomisi STM LERLE ŞAHLANACAK VAN - CEMAL AŞAN - İran'la ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Van'ın Başkale ve Çaldıran ilçelerinde kurulması planlanan sınır ticaret merkezleri (STM) sayesinde hem kaçaklığın önlenmesi hem de sınır bölgesindeki iki ülke halkının gelir düzeyinin yükseltilmesi hedefleniyor. İran ile 290 kilometrelik sınır hattı bulunmasına rağmen Saray ilçesindeki Kapıköy Hudut Kapısı dışında İran ile herhangi bir bağlantısı bulunmayan Van'da, Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi, komşu şehirlerdeki ekonominin canlandırılması ve insanların refah düzeyinin artırılması amacıyla yapılan çalışmalar hız kazandı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Van Valiliği öncülüğünde yürütülen çalışmalar kapsamında, 290 kilometrelik sınır hattını değerlendirmek için Saray ilçesindeki sınır WASHINGTON - GÜLBİN YILDIRIM - Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra Direktörlüğü görevini kısa süre önce devralan İbrahim Çanakcı, bu pozisyonunun Türkiye'nin uluslararası arenadaki görünürlüğü açısından önemli bir kazanım olduğunu vurgulayarak, "Türkiye, İcra Direktörleri Kurulu'nda doğrudan temsil edilmesiyle birlikte küresel ekonomideki gelişmeleri çok daha yakından takip ederek, bu gelişmelere çok daha aktif bir şekilde yön verebilecek" dedi. Hazine eski Müsteşarı Çanakcı, IMF'nin Washington'daki merkezinde görevine başlamasının ardından ilk mülakatını AA'ya verdi. Hazine Müsteşarlığı yaptığı 11 yılı aşkın süre boyunca IMF ile çok yakın çalışarak, kurumun görev alanları ve işleyişine yönelik bilgilere vakıf olma imkanı yakaladığını vurgulayan Çanakcı, Türkiye'nin ANKARA- ZEYNEP AKYIL - Türkiye'de 2013 yılında, toplam 1 milyar 900 milyon kutu ilaç tüketildi. Kişi başına ilaç tüketimi yaklaşık 25 kutuyu buldu. Tüketimde ilk sırayı, gastrointestinal kanal (mide, bağırsak) ve metabolizma ilaçları aldı Sağlık İstatistikleri Yıllığında, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu verilerine yer verildi. Buna göre, 2013 yılında ilaç tüketimi bir önceki yıla kıyasla yüzde 1,2 artışla 1 milyar 912 milyon 200 bin kutu oldu. Kişi başı ilaç tüketimi ise 24,94 kutuyu buldu. İlaç tüketimi 2007 yılına göre de yüzde 29 artış gösterdi. Buna göre, 2007 yılında 1 milyar 481 milyon 900 bin kutu ilaç tüketen Türkiye'de, 2008 yılında 1 milyar 569 milyon 700 bin, 2009 yılında 1 milyar 612 milyon 500 bin, 2010 yılında 1 milyar 669 milyon 900 bin, 2011 yılında 1 milyar 848 milyon 300 bin, 2012 yılında da 1 milyar 889 milyon 400 bin kutu kullanılmıştı. Amerikan Enerji İdaresi Raporu'na göre dünyadaki petrol ticaretinin yüzde 63'ü deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. gerçekleştirdiği petrol ticaretinde önemli yeri bulunuyor. Raporda, Hazar Denizi bölgesinde yoğunlaşan petrol ihracatı nedeniyle İstanbul ve Çanakkale boğazlarının öneminin giderek arttığı, buradan geçen petrolün Batı ve Güney Avrupa'ya gönderildiği belirtildi. Rapora göre, geçen yıl Türk boğazlarından 48 bin gemi geçti, günde 2,9 milyon varil petrol taşındı. ticaret merkezinin yanı sıra Çaldıran ve Başkale ilçelerinde de yeni sınır ticaret merkezi kurulması kararlaştırıldı. Ticaret merkezlerinin kurulmasıyla iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha etkin yürütülmesini hedefleyen Van Valiliği, bu çalışmayla hem bölgedeki kaçaklığı önlemek hem de gelecekte 30 milyar dolara yükselmesi beklenen ithalat ve ihracat rakamları ile kent ekonomisini şaha kaldırmayı amaçlıyor. Vali Aydın Nezih Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İran- Türkiye arasındaki en uzun sınırın 290 kilometreyle Van'a ait olduğunu, bu nedenle de İran'la ticari anlamda sınır işlerini daha etkin ve verimli şekilde yürütmek istediklerini bildirdi. Türkiye'nin IMF'de oy gücü artacak ilk kez doğrudan temsil edilme hakkı kazandığı IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda görev almaktan büyük onur duyduğunu dile getirdi. Müsteşarlık döneminde G20 kapsamında oluşturulan Uluslararası Finansal Mimari Çalışma Grubu Eşbaşkanlığı görevini de yürüten Çanakcı, şöyle konuştu: "Türkiye, İcra Direktörleri Kurulu'nda doğrudan temsil edilmesiyle birlikte küresel ekonomideki gelişmeleri çok daha yakından takip ederek, bu gelişmelere çok daha aktif bir şekilde yön verebilecek daha etken bir konuma sahip oldu. Ayrıca, görevimin Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığıyla aynı dönemde başlamış olmasının da önemli bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Bu sayede, Türkiye'nin G20 bünyesinde yapacağı çalışmalara IMF'nin sunacağı katkıları daha etkin bir şekilde koordine etme imkanı bulmuş olacağız." Geçen yıl kişi başı 25 kutu ilaç tükettik İlaç tüketiminde ilk sırayı 280 milyon 600 bin kutu ile mide-bağırsak ve metabolizma ilaçları aldı. Bunu 275 milyon 100 bin kutu ile sistemik antienfektifler (enfeksiyona karşı kullanılan ilaçlar), 263 milyon 800 bin kutu ile solunum sistemi, 258 milyon 500 bin kutu ile de sinir sistemi ilaçları takip etti. Kas ve iskelet sistemi ilaç tüketimi 216 milyon 800 bin, kardiyovasküler sistem ilaç tüketimi ise 185 milyon 200 bin kutuya ulaştı. Bunun dışında 96 milyon 500 bin kutu dermatolojide kullanılan ilaçlar, 77 milyon 100 bin kutu kan ve kan yapıcı organlar ilaçları, 72 milyon 100 bin kutu hastane solüsyonları, 64 milyon 100 bin kutu ürojenital sistem ve seks hormonları, 55 milyon 200 bin kutu duyu organları ilaçları, 37 milyon 500 bin kutu sistemik hormon preparatları, 13 milyon 200 bin kutu da teşhis amaçlı ajanlar kullanıldı. DUMANLI BELDE Murat DUMAN muratduman1952@hotmail.com İŞTE BİR EDBİYAT HOCASI VE İLESAM GENEL BAŞKANI Mehmet Nuri PARMAKSIZ Hoca yı ilk defa Cemal SAFİ hocamızın Çankaya şiir toplantısında tanıyarak edebiyat öğretmeni olduğunu öğrendim. Genç, dinamik ve atletik bir yapıya sahip konuşmaları bir edebiyatçıdan ziyade; ufku ticarete açık hal ve hareketler sergiliyordu. Kendisini ve velut kalemini tanıdıkça edebiyat damarı güçlü bir ediple karşı karşıya olduğumu anladım. İLESAM yönetiminde bulunan pek çok şair arkadaşımızın, bu genç edebiyat öğretmeninin İLESAM ın yönetim kadrosunda bulunmasının daha verimli olacağı kanaatine varmasıyla birlikte Mehmet Nuri Parmaksız ın İLESAM a adım atması isabetli bir karar oldu. Parmaksız, İLESAM a katılmasıyla birlikte çok güzel projelere imza attı ve atmaya devam ediyor. Bu projelerden biri de benimde talebesi olduğum Mamak Belediyesi yle müşterek olarak açılan Şiir Okulu dur ki ben ve birçok arkadaşım bu Şiir Okulu ndan oldukça faydalandık. Kısa bir süre sonra yapılan Genel Kurul seçimlerde M. Nuri Parmaksız ın İLESAM Genel Başkanı olarak seçilmesiyle İLESAM gerçek hüviyetine kavuşmuş oldu. Önceki yönetimlere bakıldığında İLESAM ın değişen çehresini fark etmemek mümkün değil.edebiyatımıza hizmet eden şair ve yazarlarımızı ve onların telif haklarının korunmasında azemi gayret gösteren Başkan ayrıca gerçekten çok duyarlı bir aile babasıdır İLESAM GENEL BAŞKANI MEHMET NURİ PARMAKSIZ IN KİM OLDUĞUNA VE NELER YAPTIĞINA ŞÖYLE BİR BAKALIM İstanbul da doğan Mehmet Nuri Parmaksız ilk, orta ve lise tahsilini İstanbul da tamamladıktan sonra, Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü nde Halk Edebiyatı alanında mastır yapmıştır. Yurdun çeşitli okullarında edebiyat öğretmeni olarak görev yapmakla birlikte renkli kişiliği ile dikkat çekmekte; şair, yazar, edebiyatçı, radyo programcılığı, İLESAM Genel Başkanlığı gibi pek çok vasfı da bünyesinde barındırmaktadır. Parmaksız evli ve bir erkek çocuk sahibidir. Şiir üzerine yazdığı makaleleri ve şiirleri İlk Yaz, Erciyes, Sarmaşık, Gülpınar, Simav Anadolu, Maki, Hisler Bulvarı, Kümbet, Karınca, Size, Çağrı, Bizim Külliye, Berceste, Töre, Türk Dili vb... gibi çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. İLESAM'ın (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) 11. Genel Kurulu'ndan sonra (30 Mart 2010'dan itibaren) İLESAM Genel Başkanı olarak seçilen Mehmet Nuri Parmaksız hâlen bu görevi sürdürmektedir. Birçok dinleti ve toplantı da, Şiir Estetiğimiz ve Şiirde Olması Gerekenler konulu bildiriler sunarak konferanslar vermiştir. Pek çok yarışmada jüri üyeliği yapan Parmaksız, Mart 2013 tarihleri arasında Londra Yunus Emre Türk Kültür Merkezi nde Londra da yaşayan Türklerle; edebiyat ve şiire ilgi gösteren İngilizlerle bir araya gelerek Türk Edebiyatı nda Deneme Geleneği başlıklı bir konuşma yapmasının yanı sıra muhtelif okullarda Telif Hakları ve Korsanla Mücadele konulu seminerler vererek; çeşitli televizyon kanallarının hazırladığı programlara katılarak İLESAM ın üstlendiği vizyon ve misyon ile ilgili bilgiler aktarmıştır yılından itibaren Türkiye Polis Radyosu nda Gönül Köprüsü, Kültür Köprüsü ve İmbikten Damlalar adlı şiir-edebiyat ve sanat programlarını hazırlayıp sunan Mehmet Nuri Parmaksız 10 Eylül 2014 tarihinden itibaren Aşk-ı Gülistan isimli yepyeni bir şiir programı ile Radyo Karadeniz de dinleyenleriyle birlikte olmaya devam etmektedir. Parmaksız ın hazırlayıp sunduğu her bir radyo programı bilginin, kültürün, şiirin, sanatın ve Türkçe nin doğru kullanılmasına vurgu yapan edebiyat dergilerinin canlı versiyonu olarak tanımlanmaktadır. Bir dönem Mamak Şiir Okulu'nda Şiir Yazım Teknikleri üzerine dersler vermiştir. Birçok Belediye için şiir-edebiyat ve kültür konulu söyleşi ve programlar hazırlamıştır yılında TRT Belgesel de yayınlanan Canlı Yayınlar Odası adlı programın kültür-sanat danışmanı olarak görev yapmıştır yıllarında gerçekleştirilen Kale Şiir Toplantıları ile yıllarında Abidinpaşa Köşkü nde düzenlenen Şiir Dinleti lerinin sunumunu üstlenmiştir. Uzun bir süredir her ayın ikinci Pazartesi günü İLESAM-Kabakçı Konağında gerçekleştirilen Şiir Dinleti lerini yönetmektedir. Mehmet Nuri Parmaksız, İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği), ESKADER (Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği), Ankara Kulübü, TÜRKSAV (Türk Dünyası Sanatçılar ve Yazarlar Vakfı) ve Türkiye Yazarlar Birliği Derneği üyesidir. KİTAPLARI 1- Mektuplarıyla Cahit Sıtkı (İnceleme-Araştırma) 2- Mogan Şiir Akşamları (Antoloji) 3- Mogan Şiir Akşamları 2008 (Antoloji) 4- Anne Konulu Şiirlerden Seçmeler (Antoloji) 5- Kelebek Ömrü (Şiir) 6- "Türk Edebiyatında Ağıt Yakma Geleneği ve Ağıt-Destanlar (İnceleme-Araştırma) 7-"Şiir-Kültür ve Edebiyata Dâir Denemeler" (Deneme-Eleştiri) 8-"Türkiye de ve Dünyada Telif Hakları" (İnceleme-Araştırma-Kültür Ajans Yayınları) 9- Kelebek Ömrü ve Süveydâ'ya Mektuplar (Şiir-Düzyazı) 10- Mahşerin Esrarı -İlhan Akın'la beraber- (Roman) 11- Eşqde Mecnun Ağlı-Aşkta Mecnun Aklı -Türkiye Türkçesine Çeviren Gülaye- (Şiir-Çeviri, Adiloğlu Neşriyat Bakü-2012, ) Redaktör:Servaz Hüseyinoğlu, Korrektör: S. Esgerli. 12- Esere Saygılı, Korsana Karşıyız-Slogan ve Logo Yarışması -Cemal Tuzcuoğulları, Arif Bük, İlter Yeşilay ve Pehlivan Uzun'la beraber- (İnceleme-Araştırma) 13- Gülpınar Dergisi (İnceleme-İndeks)-Dr. Salih Okumuş ve Sabit Bayram ile beraber- (İnceleme-Araştırma) 14-Güzide Gülpınar Taranoğlu nun Yayımlanmamış Mektupları-Dr. Salih Okumuş ve Sabit Bayram ile beraber- (İnceleme-Araştırma) 15- Mahşere Dek (Şiir) 16-Hasretin Nârında-Aşka Dâir Denemeler (Deneme 17-Bencileyin Sözler 18-Aşkın Kıyametinde (Deneme) 19- Mahşerin Galibi -İlhan Akın'la beraber- (Roman) 20-Sükûtun Kalbinde (Denemeler) 21- Hasretin G/izi ( Şiir) ÖDÜLLERİ 1- Anayurt Gazetesinin Aruz Dalında Açmış Olduğu Şiir Yarışmasında Kelebek Ömrü adlı şiirle 1.ödülü (2005) 2- Antalya Güllük Derneği'nden Türk Şiirine Hizmet Ödülü (2006) 3- Şiirkolik sitesinin açtığı yarışmada bir şiiriyle mansiyon. (2007) 4- Simav Kaymakamlığı tarafından düzenlenen Uluslararası Simav Şairler şöleninde verdiği seminer, panel, konferans ve Polis Radyosu nda yaptığı programlardan dolayı Türk Şiirine ve Edebiyatına Hizmet Ödülü (2007) 5-Birharf.net sitesinin açtığı yarışmada bir şiiriyle mansiyon. (2007) 6-GASAT Türk Edebiyatına Katkı Ödülü (İmbikten Damlalar Programından Dolayı) (2008) 7- Simav Kaymakamlığı tarafından Simav'ın tanıtımına katkı ödülü (2008 )* Türk edebiyatı ve şiirine yaptığı katkılarından dolayı Türk Şiirine ve Kültürüne Hizmet Ödülü ne ve yılları arasındaki yayın çalışmalarından dolayı Ahmet Tufan Şentürk Türk Şiiri Hizmet Ödülü ne kayık görülmüştür. Yukarıda meziyetlerini saymakla bitiremediğim İLESAM Genel Başkanı, Şair, Yazar, Eğitimci, Radyo Programcısı Mehmet Nuri hocamızın sanatsal çalışmalarının daha uzun yıllar süreceği ve edebiyatımıza yeni yeni eserler vereceği aşikardır. Doğru, dürüst, beyefendi kişiliğiyle de gönülleri fetheden saygıdeğer hocamızı edebiyat dünyamız zaten tanımamaktadır ama bir de YEDİGÜN GAZETESİ DUMANLI BELDE Murat DUMAN Köşesi nden tanımanızı istedim kendisini. Değerli hocama emin adımlarla ilerlediği bu yolda sonsuz başarılar dilerken aşağıdaki şiiriyle sizleri baş başa bırakıyorum. KÂLÛ BELÂ KOKUSU unutulan kâlû belâ kokusuna- Yokluğun yayına gerilmiş varlığın Susmayan gecelerimin sabahına yoldaştır. Ayrılıkta bir umuttur bana yârlığın Bil ki beni ayakta tutan aşktır Öteleri arzular içimin çağlayanları, Akmaya çalışırlar hasrete karşı. Dünyalık değil ki sevdam! Âşığım ben sana yâr! Bu yüzden ellerim kâlû belâ kokar Hayallerimle ısınırım yokluğunun kışlarında Ben, beni kaybederim bakışlarında Bir cam kesiği kalbimde hüzün Kanadıkça kanatır yarınlara dâir umudumu. Beklediğim kıyamet adlı o gün, Elbet gelecek ve bitecek dünyalık hüznüm. Bilirsin, ölümden hiç korkmam! Beklediğim sensin yâr! Beklediğim mahşer adlı o büyük gün, Bu yüzden ölümdür bana düğün Şükrüm nefestir aşka; gözyaşım yoldur duâya Hasret çeken yüreğim bir sünger gibi içer ayrılığı. Göz kapaklarım secde eder her kapanışta Mevlâ ya Vuslatının hayalidir âtîmi aydınlatan ışık. Ben aşkınla mutlu; sevdanla umutluyum Benim bildim ben seni artık senle doluyum. Ömrümü, kalbimi kurban ettim sana yâr! Ellerin ve parmakların beni benden alan diyar. Dünyalık değil ki sevdam! Ellerine vurgunum; ben sana âşığım yâr! Bu yüzden ellerim kâlû belâ kokar Mehmet Nuri Parmaksız

7 7 EKONOMİ Ekonomik büyüme Avrupa'da zayıfladı GAZİANTEP - Gaziantep'te triko, konfeksiyon ve hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren 12 firma, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) öncülüğünde "ModaGaziantep Hazır Giyim Dış Ticaret Anonim Şirketi"ni kurdu. Bundan sonra söz konusu firmalar, ihracatlarını bu firma üzerinden yapacaklar. GTO ve ModaGaziantep AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık, düzenlediği basın toplantısında, oda olarak "Ortak İhracat ve Marka Projesi" kapsamında, ModaGaziantep Dış Ticaret AŞ'yi kurduklarını söyledi. Sektörel dış ticaret şirketinin aynı üretim alanındaki KOBİ'lerin ihracat amacıyla bir organizasyon altında birleşerek, yurdışınadaki piyasaya açılmalarını sağlamak için kurulduğunu anlatan Bartık, ModaGaziantep'in de Ekonomi Bakanlığı tarafından verilen "Sektörel Dış Ticaret Şirketi" unvanını almaya hak kazandığını ifade etti. Yaş sebze ve meyvede 2,5 milyon tonluk ihracat KOCAEL- ŞAHİN OKTAY - Türkiye, yılın 10 aylık döneminde 100'ün üzerinde ülkeye 2,5 milyon ton yaş sebze meyve ihraç etti. AA muhabirinin ihracat verilerinden derlediği bilgiye göre, geçen yılın ocak-ekim döneminde 1 milyar 636 milyon 459 bin dolar değerinde 2 milyon 232 bin 363 ton ihracat yapan sektör, bu yılın aynı döneminde 1 milyar 701 milyon 311 bin dolarlık 2 milyon 459 bin 258 ton dış satım gerçekleştirdi. Böylece sektördeki dış satım miktarda yüzde 10, değerde yüzde 4 artış gösterirken, kilogram başı gelir ise 0,73 dolardan 0,69 dolara düştü. İhracatın yüzde 39'unu sebze, yüzde 35'ini narenciye, yüzde 26'sını da meyve ürünleri oluşturdu. Sektördeki ihracatta ilk sırayı alan Mersin'in geçen yılın 10 ayında 331 milyon 127 bin dolar olan ihracatı, bu senenin aynı döneminde yüzde 16 artışla 383 milyon 795 bin dolara ulaştı. Mersin, Türkiye yaş meyve sebze ihracatından yüzde 22,5 pay aldı. Mersin'in en büyük rakibi Antalya'nın geçen yılın ocak-ekim döneminde 324 milyon 658 bin dolar olan ihracatı, bu yılın aynı döneminde yüzde 2,6 azalarak 316 milyon 195 bin dolara geriledi. Üçüncü sıradaki Hatay'ın ihracatı da yüzde 5,4 azalışla 305 milyon 744 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Sektör ihracatının lokomotifi olan bu üç il, Türkiye yaş sebze meyve ihracatının yüzde 60'ını gerçekleştirdi. TÜFE rakamlarına göre ekim ayının zam şampiyonu domates, ihracatta da ilk sırada yer aldı. Söz konusu dönemde domates ihracatı, miktarda yüzde 28 artışla 504 bin 255 tona, değerde yüzde 14 artışla 365 milyon 941 bin dolara çıktı. Domates, gelir bakımından sektör ihracatının yüzde 22'sini kapsadı. Yılın 10 aylık döneminde 211 milyon 136 bin dolarlık döviz getiren limon ikinci sırayı alırken, bunu 171 milyon 186 bin dolarla üzüm, 144 milyon 324 bin dolarla kiraz ve 123 milyon 90 bin dolarla mandalina takip etti. İhracatı miktarda yüzde 80, değerde yüzde 55 artan soğan, 2014'ün 10 aylık periyodunda dış satımı en yüksek artış gösteren ürün oldu. Yüzden fazla ülkeye yaş meyve sebze satan sektör, en büyük pazar konumundaki Rusya'ya 637 milyon 479 bin dolar değerinde 862 bin 271 ton yaş meyve sebze ihraç etti. Bu ülkeye yapılan dış satım, miktarda yüzde 20, değerde ise yüzde 4 arttı. Sektör ihracatında Rusya'nın ardından ikinci sırayı alan Irak'a dış satım, miktarda yüzde 22 artarak 475 bin 684 tona, değerde de yüzde 28'lik artışla 197 milyon 225 bin dolara ulaştı. Üçüncü sırayı 157 milyon 22 bin dolarlık 88 bin 828 ton ürün ihraç edilen Almanya aldı. Bu ülkeye dış satım, miktarda yüzde 8, değerde yüzde 11 azaldı. - İç karışıklıkların yaşandığı Ukrayna'ya ihracat geriledi En büyük dördüncü pazar konumundaki Ukrayna'ya ihracattan sağlanan dış gelir, ülkedeki iç karışıklıkların da etkisiyle yüzde 22 azalarak 94 milyon 283 bin dolara geriledi. Bu ülkeyi 91 milyon 291 bin dolarla Bulgaristan, 58 milyon 991 bin dolarla Romanya, 43 milyon 66 bin dolarla Suudi Arabistan, 40 milyon 521 bin dolarla Hollanda, 31 milyon 755 bin dolarla Beyaz Rusya ve 29 milyon 815 bin dolarla Polonya izledi. LONDRA - İngiltere ve ABD'nin denetleyici kuruluşları, küresel operasyonları olan beş bankaya foreks piyasası işlemlerinde manipülasyon girişiminde bulundukları gerekçesiyle toplam 2 milyar sterlin para cezası verdi. Merkezi İngiltere'de bulunan Finansal Yönetim Otoritesi (FCA) ve merkezi ABD olan Vadeli Emtia İşlemleri Komisyonu (CFTC), ortaklaşa yürüttükleri incelemenin sonucunda HSBC, Royal Bank of Scotland (RBS), UBS, JP Morgan ve Citibank'a toplamda 2 milyar sterlin para cezası uygulanmasına karar verildiğini açıkladı. İngiliz denetim kuruluşu beş bankaya toplam 1,1 milyar sterlin para cezası verildiğini, CFTC ise bankalara yaklaşık 900 milyon sterlin (1,4 milyar dolar) ceza verildiğini duyurdu. Gaziantep'te triko, konfeksiyon ve hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren 12 firma, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) öncülüğünde "ModaGaziantep Hazır Giyim Dış Ticaret Anonim Şirketi"ni kurdu. Bundan sonra söz konusu firmalar, ihracatlarını bu firma üzerinden yapacaklar. GTO'dan ihracat atağı Bartık, ModaGaziantep'in pazarlama, finansman, teknik ve ihracat işlemleri gibi birçok alanda çeşitli desteklerden faydalanarak, ortağı olan işletmelerin ve dolayısıyla Gaziantep'teki triko, konfeksiyon, hazır giyim sektörünün, profesyonel anlamda yurtdışı pazarlara açılmasına ve sektörün gelişmesine büyük katkı sağlayacağını kaydetti. Bartık, bundan sonra birçok fuar ve tanıtım organizasyonlarında ModaGaziantep'in olacağına dikkati çekerek "Sektörel dış ticaret şirketi ortaklarının ürünlerinin ihracatını yapar. Ama biz şirketi kendi içinde büyütüp bir marka sahibi yapıp, ürünü ortaklarına ürettirip markasını koyup dünyaya ihracat yapmayı hedefliyoruz. Erbil ofisimizle birlikte ModaGaziantep'in ürünlerinin ihracatına katkı sağlamayı da planlıyoruz. Moskova, Sırbistan ve İtalya'da fuarlara katılacağız. Bunlar Gaziantep'i farklı bir lige taşıyacaktır" dedi. ModaGaziantep fikrini ticaret odası yönetim kuruluna getirdiklerinde, tüm üyelerin kayıtsız şartsız destek verdiklerini anlatan Bartık, şunları kaydetti: "Şirket için çağrıya çıktığımızda çok fazla talep geldi. Biz maksimum 10 ortak diye planlıyorduk, o kadar çok talep geldi ki, bunu ancak 12'ye kadar düşürebildik. Talep daha fazlaydı. Gazianteplinin ciddi desteğini gördük. İyi bir projenin temelini attık. Bundan sonra yolumuz açık. Omuz omuza Gaziantep'i farklı bir lige taşıyacağız. Bizim de GTO olarak yapmak istediğimiz bu. Gaziantep çok daha iyi yerlerde olmayı hak ediyor. Bir girişimci fabrikası Gaziantep. Türkiye'den 3 kat daha hızlı bir şekilde büyüyeceğiz. Biz bu şirketin 5 yıl içerisinde minimum 25 milyon dolar ihracata çıkmasını planlıyoruz. Bizim derdimiz Gaziantep ihracatını Gaziantep'e yazdırmak." Topraksız ortamda kuraklığa dayanaklı bitkiler yetiştiriyorlar KONYA - Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nde, su kültürü koşullarında kuraklığa ve tuzluluğa karşı dayanıklı bitkiler üretiliyor. SÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Hamurcu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, hiç toprak kullanılmadan buğday, arpa, fasulye, kavun, karpuz, havuç, mısır, soya ve domates gibi bitkileri hidroponik sistem kullanarak yetiştirdiklerini söyledi. Bitkilerin, laboratuvar ortamında besin takviyeli su içerisinde kısa sürede yetiştiğini belirten Hamurcu, "Doğal şartlarda 4-6 ay, serada ise 3-4 ayda yetişen bir ürün, led ışıklarla donatılmış hidroponik ortam olarak adlandırdığımız 'su kültürü' koşullarında 3 hafta gibi kısa sürede yetişebiliyor. Kontrollü koşullarda çok kısa sürede yetişen, kuraklık ve tuzluluk gibi stres koşullarında test edilen bitkilerden elde edilen veriler, ıslah çalışmaları için bilimsel altyapı oluşturabilir" diye konuştu. Hamurcu, 2007 yılından itibaren çalışmalarını sürdürdüklerini, çalışmaları SÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü bünyesindeki kontrollü koşullarda yaptıklarını ifade etti. Bitkileri, kuraklığa, tuzluluğa ve verimini artırmaya yönelik yaptıkları araştırmalar çerçevesinde bitki yetiştirme kabini içerisinde test ettiklerini dile getiren Hamurcu, şunları kaydetti: "Yaptığımız bu işlemlerde, bitkilere gün ışığı yerine yapay ışık kaynağı kullanıyoruz ve bu ışık kaynağını led ışıklandırma sistemiyle sağlıyoruz. Bitkinin istediği ışığı, istediği renkte verdiğimiz bu ortama, Türkiye'de bir ilk diyebiliriz. Bitkiyi yerinden hiç oynatmadan su kültürü şartlarında büyütüyoruz. Bitkinin ihtiyacı olan besin solisyonunun hazırlanması, solüsyonun değiştirilmesi ve istenilen koşulların sağlanması tamamen otomatik olarak yapılıyor. Bu yöntemle buğday, arpa, fasulye, kavun, karpuz, havuç, mısır, soya ve domates yetiştirmeyi başardık. Laboratuvar ortamında aynı yöntemlerle Konya ve çevresinde yetişmeyen farklı bitkiler üzerinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz." Küresel 5 bankaya 2 milyar sterlin ceza FCA'den yapılan yazılı açıklamada, Barclays'e ilişkin ayrı bir soruşturmanın ise devam ettiği bildirildi. FCA Üst Yöneticisi Martin Wheatley, "FCA piyasa bütünlüğünü ya da İngiltere'deki finansal sistemi bozacak uygulamaları tolere etmemektedir" dedi. Wheatley, finans kuruluşlarının yöneticilerine, finans sistemi içerisinde karlılıkları artırmak için bu tip uygulamalara yönelinmesini engellemeleri çağrısında bulundu. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne ise konuya ilişkin olarak, birkaç kuruluş tarafından yapılan usulsüzlüklerin finans merkezinden temizlenmesi için "ağır tedbirlerin" uygulandığını vurguladı. PARİS- Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), bileşik öncü göstergeler endeksinin eylül verileriyle ilgili bugün yayınladığı raporunda, ekonomik büyümenin Avrupa'da zayıf kaldığı, diğer büyük ekonomilerde istikrarlı olduğu değerlendirmesine yer verdi. OECD bölgesinde bileşik öncü göstergeler endeksi eylül ayında bir önceki aya göre değişmeyerek 100,4'de kaldı. Türkiye'de ise bileşik öncü göstergeler endeksi yüzde 0,22 artışla 99,41'den 99,63'e yükseldi. Raporda, Kanada, ABD, Brezilya, Rusya ve Çin gibi büyük ekonomilerde ekonomik büyüme ivmesinin istikrarlı olduğu belirtilirken, Japonya'da ise ekonomik büyümenin düşüş eğilimine girdiği kaydedildi. Avro bölgesinde ise bileşik öncü göstergeler endeksinin büyüme hızında düşüş gösterdiği hatırlatılan raporda, özellikle Almanya ve İtalya'daki büyüme hızının düşüşü ile ilgili ciddi işaretlerin geldiği bildirildi. Raporda, Avro bölgesinin diğer önemli ekonomisi Fransa'da ise büyüme hızının istikrarlı olduğu belirtildi. Bileşik öncü göstergeler endeksi eylül ayında ABD'de 100,4 ve Fransa'da 100,3'le bir önceki aya göre önemli bir değişim göstermedi. Rusya'da yüzde 0,11 gerileyen bileşik öncü göstergeler endeksi 100,5 olurken, Çin'de eylülde yüzde 0,16 artışla endeks, 99,1'e, Hindistan'da da yüzde 0,12 artışla 99,1'e yükseldi. Eylül ayında bir önceki aya göre, yüzde 0,28 gerileyen Almanya'nın bileşik endeksi, 99,6'ya, yüzde 0,15 gerileyen Japonya'nın endeksi yine 99,6'ya düştü. İngiltere'de yüzde 0,18 azalışla 100,5'e inen endeks, İtalya'da ise önemli bir değişiklik göstermeyerek 101,3'de kaldı. Endeks Avro bölgesi genelinde yüzde 0,06'lık düşüşle, 100,7 oldu. OECD'nin ekonomik öncü göstergeler endeksi sistemi, ekonomik aktivitedeki dönüm noktalarına ilişkin sinyalleri önceden vermesi amacıyla 1970 yılında kuruldu. Endeks, ekonomistler, işadamları ve politika yapıcılar açısından mevcut ve kısa vadeli pozisyonlarını belirlemeleri için önem taşıyor. Bileşik öncü göstergeler endeksi, İzlanda hariç 33 OECD ülkesinin yanında, 6 üye olmayan ekonomi ve 8 ayrı bölge için hesaplanıyor. Endeks, ülkeler için geniş bir yelpazede seçilmiş kısa vadeli anahtar nitelikteki ekonomik göstergelerden oluşan serilerin bileşenlerinden elde ediliyor. Çin'de motordan sonra Türk lisanslı kamyon da üretilecek ORHAN YILDIRIM ERZURUM - Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, kamyon sektöründe dünya devi olmayı hedeflediklerini söyledi. Koç, "Türkiye'de ürettiğimiz motorlor Çin'de lisanslı olarak üretilecek ve bununla beraber söz konusu firmasıyla bu sefer bu kamyonların üretimi için lisans verdik." dedi. Ford Trucks, 22 bayiini Erzurum'da görkemli törenli hizmete soktu. Ford, yıl sonuna kadar ülke genelindeki bayi sayisini 25'e çıkarmayı hedefliyor. Ford Cindilli Otomotiv'in açılış törenine katılan Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, kamyon sektöründe dünya devi olmalı hedeflediklerini ifade etti. Bu amaçla dünyanın en büyük kamyon pazarlarından birisi olan Çin'de yerli üretim olan Truck 4S model kamyon motorlarının ve çekicilerinin üretileceğini dile getiren Koç,"Dünyanın en büyük kamyon pazarı olan Çin de 2013 nisan ayında ağır ticari araç motor üretimi için Çin CMS firmasıyla motor teknolojisi anlaşması imzaladık. Türkiye'de ürettiğimiz motorlor Çin'de lisanslı olarak üretilecek ve bununla beraber söz konusu firmasıyla bu sefer bu kamyonların üretimi için lisans verdik. Yani bizim üretip dizayn ettiğimiz motorumuz ve kamyonumuz Çin'de üretilecek. Dünyanın en büyük kamyon pazarına hizmet edeceğiz. Bu aslında bizim için ve ülkemiz için büyük övünç kaynağı. Zira otomotiv sektörünün nereden nereye geldiğini göstermesi açısından çok çok önemli." dedi. Cindilli Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Cindilli de, Ford Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç'a çeşitli otantik hediyelerin yanı sıra kamçı hediye etti. Cindilli, kamçıyı Koç'a sunarken, kamçının zulüm için kullanılan kırbaç olmadığını belirterek,"son olarak bir ortalamanın altında gelire sahip bir ailenin çocuğuyuz. Elimizde eskiyi ait şeyler var. Bu kamçı efendim, kırbaç değil, kırbaç zulüm için kamçı motivasyon içindir" diye konuştu. (CHA)

8 8 18 Kasım 2014 Salı KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN AHİLİK KÜLTÜRÜ BÖYLE YOZLAŞIR Ahilik, Ahi Evran Veli Hazretleri tarafından, Hacı Bayram Veli Hazretlerinin tavsiyeleri ile 13. yüzyılda Kırşehir'de kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Ahi Evran Veli, Horasan kökenlidir. Ahilik; Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkının sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları ekonomik ve ahlakî yönden yetiştiren, çalışma hayatını düzenleyen, iyi insan olma meziyetlerini ortaya çıkaran bir esnaf örgütlenmesidir. Ahi, kardeş anlamında bir kelimedir. Arapların fütüvvet teşkilatının Anadolu'ya uyarlanmış halidir Ahilik Teşkilatı. Günümüz esnaf odalarına benzer bir işlevi olmuştur. Önce 1205 yılında Kayseri'de temellendirilmiş ve Kırşehir'de örgütlenmiştir. 17.yüzyılın sonuna kadar çok önemli bir örgüt iken 1838 yılında Batılılarla yapılan Balta Limanı Anlaşması ile çözülmeye başlamış. 19. yüzyılın sonunda tamamen fonksiyonunu kaybetmiştir. Ahilikte üç aşamalı bir derecelenme vardır: I. (Yiğit. Yamak. Çırak). (Kalfa, Usta, II. Ahi). III. (Halife. Şeyh, Şeyh-ül Meşayih). Ahilik Teşkilatı. "Türklerin Rönesansı"dır. Ahilik konusunda söylenecek çok söz var, anlatılacak çok konu var. Ahilik bir kültürdür. Hem de millî bir kültürdür. Ahiliği birebir yaşatmak bugün mümkün değildir. Ama, Ahiliğin önemli bir umdesi olan güzel ve iyi ahlâk tarafı, bugünkü esnaf ve sanatkarların da temel prensiplerinden olabilir. Ben Kültür Bakanlığında üst düzey bir yönetici iken; Kırşehir Esnaf ve Sanatkarlar Birliği'nin önerileri ve işbirliği ile Ahilik Kültürü Haftaları Yönetmeliğini hazırlamıştım. Her yıl, Ahilik Kültürünün geçmiş yıllarda yoğun olarak örgütlendiği 10 ilde (her yıl bu iller değişik il olarak tespit edilir.) Ahilik Kültürü etkinliklerinin düzenlenmesi bu yönetmeliğin hükümlerindendi. Yönetmeliği çok zorluklarla hazırladım yılında dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz çok sert bir şekilde bu yönetmeliğe karşı çıkmış, bunun Kültür Bakanlığı ile ilgisinin olmadığını, yönetmeliğin Ticaret Bakanlığına devredilmesini istemişti. Her neyse! Ahilik Kültürü Haftaları, Kırşehir merkezli olarak diğer illerde de yıllardır kutlanmaktadır. Ahilik Kültürü Haftası içerisinde; Ahi Evran'ın kişiliği ve felsefesi. Ahilik Esnaf Teşkilatının geçmişi, bilimsel olarak ortaya konmakta; şenlikler düzenlenmektedir. Bir hafta boyunca kültür ve sanat etkinlikleri düzenlenmektedir. Hepsi çok güzel! Ama her şeyde olduğu gibi bunda da yozlaşma ve işin aslından sapma başlamıştır. Bundan 25 yıl önce bu yozlaşma ve yalakalık başlamıştı. Biz kültür adamları devreye girerek bir nebze önlemiştik. Olay şudur: Ahilikte bir şed kuşanma vardır. Ahilik teşkilatına mensup bir kalfa, sanatının inceliklerini öğrenmiş ve usta olmayı hak etmişse; yılın belirli bir zamanında o sanalın bütün ustalarının onayı ile usta yapılır. Herkesin huzurunda ustalık kuşağı (şed) kuşanır. Bu şed kuşanma Ahi Şeyhinin dualarıyla gerçekleştirilir. Bütün ustalar, şed kuşanan bu yeni ustaya yardım ederler. Sermaye yapması için para verirler, malzeme verirler. Dükkan tutarlar, takım ve tezgahını düzerler. Şed kuşanmanın pratiği ve anlamı budur. Geçmişte; adını vermeyeceğim, bir esnaf teşkilatlarının üst kuruluşu, bu Ahilik Kültürü Haftası içinde; Süleyman Demirel'e, Bülent Ecevit'e ve daha başka siyasilere şedkuşatmışlardı. Bunun bir yalakalık olduğunu, şed kuşanmanın anlamına hiç yakışmadığını söyledik, vazgeçmişlerdi. Şimdi bu yalakalık ve yağcılık son 5-6 yıldır yeniden hortladı. Kırşehir'de TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ya, eski bakan Abdulkadir Aksu'ya cübbe giydirdiler ve şed kuşattılar. Şimdi soruyorum, bu zatımuhteremler nerede esnaflık ve sanatkârlık yapıyorlar? Yapıyorlarsa bunlar kalfa mı idiler'? Eğer öyleyse onlara bu hakarettir. Meselâ; yllların Cemil Çiçek'i düne kadar kalfa mı idi de, şimdi usta oldu? Ayıptır, kültürümüzü bu kadar yozlaştırmanın ne anlamı var? "Efendim, bu semboliktir, bunda bir kötü niyet yok!" diyenlere söylüyorum. Eğer sembolik ise; esnaf arasından usta olmayı hak eden kalfaya bu törenler içinde şed kuşatın. O zaman bunun sembolik bir anlamı olur. Sen politikacılara yağ çekmek için, yalakalık yapmak için kültürümüzü yozlaştıramazsın. Ben, yalakalara değil de esasında, bu cübbeleri kabul eden, şeddi kuşanan siyasetçilere hayret ediyorum. Onların kabul etmemeleri gerekir. Bu seromoninin onların şahsına bir hakaret olduğunu düşünüyorum. '"Sen şimdiye kadar kalfa idin, şimdi usta oldun" anlamına gelir bu. Bu yalakalar hızlarını alamamış ki oraya gelen gazeteci Yavuz Donat a da cübbe giydirmişler, şed kuşatmışlar. Olacak iş değil, Yavuz Donat zaten usta bir gazetecidir. Bu duruma göre Yavuz Donat, gazetecilikte şimdiye kadar hep kalfa seviyesinde imiş. Yalakalığın ve yağcılığın ölçüsü yok. Yap yapabildiğin kadar. Biraz esnaf ve Ahilik âhlakı ve terbiyesi diliyorum bu yağcılardan. Marmaris Uluslararası Fotoğraf Festivali ünlüleri ağırlıyacak MUĞLA - Marmaris Uluslararası Fotoğraf Festivali, dünyanın birçok yerinden gelecek ünlü fotoğraf sanatçılarının katılımıyla gerçekleştirilecek. Uluslararası Fotoğraf Federasyonu (FIAP) tarafından desteklenen Türkiye'nin ilk fotoğraf festivali, yurt içi ve dışından yüzlerce katılımcıyla 17 Kasım'da başlayacak. Festival tertip komitesinde yer alan Marmaris Belediyesi Özel Kalem Müdürü Sedat Kirt ve fotoğraf sanatçısı Seyhan Terzioğlu, Marmaris Kültür ve Sanat Evi'nde basın toplantısı düzenledi. Festivali fotoğraf sanatçılarıyla ortak olarak Marmaris Turizm Birliğinin desteğiyle düzenlediklerini belirten Kirt, festivalin fotoğraf dünyasında büyük ilgi uyandırdığını söyledi. Etkinliğe, kendini fotoğraf sanatına adamış dünyaca ünlü isimlerin katılacağını ifade eden Kirt, şöyle konuştu: "Marmaris'i fotoğrafın başkenti yapmak istiyoruz. Türkiye'de düzenlenen en kapsamlı fotoğraf organizasyonlarından biri olan festivalle dünyanın en güzel coğrafyalarından Güney Ege'nin keşfedilmemiş güzelliklerini de ortaya çıkartılacak. 6 gün boyunca denizde ve karada onlarca etkinlikle Marmaris'in doğal zenginlikleri, fotoğraf sanatıyla buluşacak." İSTANBUL - Bu yıl 100. yaşını kutlayan Türk sinemasının gelişmesinde önemli katkıları bulunan Yeşilçam'ın ustaları, yarım asırlarını verdikleri beyazperdede baba, dede veya amca rollerinde sevenleriyle buluşmak istiyor. İlk Türk filmi kabul edilen yedek subay Fuat Uzkınay tarafından çekilen ''Ayestefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı'' adlı tarihi belgeselin, vizyona girmesinin üzerinden 100 yıl geçti. Bu sürede Türkiye, gişe rekorları kıran ve ödüllere doymayan filmleri ile dünyada adından söz ettiren bir sinema sektörüne kavuştu. Türk sinemasının bugünlere gelmesinde katkıları yadsınamayacak Yeşilçam'ın emektar oyuncuları, AA muhabirine yeni rol ve telif hakkı taleplerini anlattı. Bir dönemin "vurdulu kırdılı filmlerinin" aranan oyuncusu 75 yaşındaki Yılmaz Köksal, ilk kez 1956'da Dormen Tiyatrosu'nda sahneye çıktığını, 1964'te de Orhan Kemal'in "Murtaza" adlı eseriyle sinemaya adım attığını söyledi. Köksal, oynadığı 217 filmin 60-70'inde başrol aldığını ifade ederek, "Bizim dönemimizde usta-çırak ilişkisi vardı. Herkes ustasından öğreniyordu. Bu daha köklü oluyordu. Şimdi de konservatuvarlar var. Oradan mezun olanlar, pırıl pırıl gençler. Onlarla gurur duyuyorum" dedi. Bir kuşak çatışması yaşamadığını vurgulayan Köksal, porno filmlerde oynamadığını, arabesk filmlerde yavaş yavaş rol almaya başladığını aktardı. Türk sinemasının yarısından fazlasında emeği bulunduğunu anlatan Köksal, şu ifadeleri kullandı: "Biz çok mutlu bir azınlıktık. Yılda film çekildiği dönemlerde, sinemanın altın çağını yaşadık. Türk sineması son yıllarda çok iyi bir gelişim gösterdi. Bunu yapmak zorundalar. Bizden önceki jenerasyondaki ağabeylerimiz, ablalarımız temel kazmışlar, o temelin üstüne beton döktük. Birinci katın yalnız tuğlalarını ördük. Ama bizden sonraki nesil fazla bir şey koyamadı. Hiç değilse bizim birinci katın duvarlarının üstüne bir kat daha çıksalardı. Şimdi yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Son 10 yıl içinde çok ilerleme oldu. Çok daha güzel şeyler yapılıyor. İkinci, üçüncü katı da çıksalar sinema yerine oturur." "Yeşilçam filmi işte boş ver " gibi sözlere çok üzüldüğünü dile getiren Köksal, dizileri "eski filmlerin uzatılmış hali" olarak tanımladı. "Bizim beğenmedikleri filmimizi alıyorlar, ciklet gibi uzata uzata dizi yapıyorlar. Geçmişlerini irdelemeyi daha yeni idrak etmeye başladılar. O çok yanlış bir şeydi. Keşke daha önce ayılsalardı" diyen Köksal, eski kuşak ve yeni nesil arasında büyük kopukluk yaşandığını, iki elin parmakları kadar kalan Yeşilçam emektarlarının kıymetinin yeteri kadar bilinmediğini vurguladı. Oyunculuk tekliflerini eleştiren Köksal, "Şimdi teklifler geliyor ama olur olmaz şeyler. Hiç değilse onuruna layık bir şey getir. Bizim jön oynayacak halimiz yok. Amcayı, babayı, dedeyi oynayacağız. Bunun bile yoksunluğunu hissediyoruz. Telefon çalsın da... Çalıyor gerçi ama o abuk sabuk şeylerde çalıyor. O zaman kusura bakma oynayamamam" diye konuştu. Yeşilçam'da genellikle "kötü adam" rollerinde oynayan 63 yaşındaki Nuri Alço, 200'dan fazla filmde rol aldığını anlattı. Günümüzde gelişen teknolojiyle filmlerin daha güzel ve kolay çekildiğini ifade eden Alço, "İyi şeyler olacak diyorum. Gençlik sinemaya sahip çıkıyor. İnşallah hep birlikte daha iyi şeyler yapacağız. Sinema sektörü eski oyunculara sahip çıkmıyor. Devlet olarak zaten sahip çıkılmıyor. Çıkması da ANKARA - Sinema yazarı ve eleştirmeni İhsan Kabil, "Sinemamızda yerlilik sorunu çözülmüş değil. Sinema dili olarak bir yere geldik fakat hikaye seçimleri, senaryonun bizde bıraktığı intibalar hala biraz yabancı kalıyor" dedi. Kabil, Atatürk Kültür Merkezince gerçekleştirilen Kültür Söyleşileri kapsamında "100. Yılında Türk Sineması" konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Türk sinemasının, 1914'te Ayestafanos Rus Abidesi'nin yıkılışının çekilmesiyle başlatıldığını anımsatan Kabil, bundan önce Makedon kökenli Manaki Kardeşler'in Osmanlı kültürünü, yaşamını yansıtan pek çok film çektiğini anlattı. Kabil, bu sayede sinemanın başlangıcının 10 yıl daha geriye götürülebileceğini belirterek, "Balkanların Lumiere Kardeşleri" olarak nitelediği Manaki Kardeşler'e mutlaka sahip çıkılması gerektiğini kaydetti. Sinemanın dünyada ortaya çıkışından hemen bir yıl sonra Osmanlı topraklarında yer bulduğunu bildiren Kabil, o günlerden bu zamana Türk sinemasının önemli festivallerden ödüller kazandığını anımsattı. İhsan Kabil, Bu ödüllerin önemli olduğunu söyleyerek, "Ancak sinemamız özlediğimiz bir noktada mı? Teknik, sinema dili ve dramaturjinin yanı sıra muhteva bakımından, bu coğrafyanın gerçek kültürel dokusunu yansıtış bakımından istenen noktada mı, bence buradan değerlendirmek lazım" ifadesini kullandı. Beyaz perdede öne çıkan yapımlarda bu coğrafyaya oryantalist yaklaşımla bakıldığını söyleyen Kabil, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Handan İpekçi gibi isimlere bu grupta yer verdi. Kabil, "Sinemamızda yerlilik sorunu çözülmüş değil. Sinema dili olarak bir yere geldik fakat hikaye seçimleri, senaryonun bizde bıraktığı intibalar hala biraz yabancı kalıyor" değerlendirmesinde bulundu. gerekir. Biz isterdik ki, 100. yılda hükümetimiz şölen yapsın, 100. yılımızı onlar nezdinde kutlayalım, böyle bir günde telif hakkını bahşetsinler" dedi. Eski oyunculara sahip çıkılması ve filmlerde rol verilmesi gerektiğini vurgulayan Alço, aktörlüğün "emekliliği olmayan tek meslek" olduğuna dikkati çekti. Alço, "Oyunculuk çok farklı bir şey. Gençken delikanlıyı, sonra babayı, yaşlanınca da dedeyi oynarsın. Bu ölene kadar devam edecek bir şey. Bizleri unutmasınlar" ifadelerini kullandı. Türk sinema ve tiyatro oyuncusu 75 yaşındaki Şemsi İnkaya, halen "Kertenkele" dizisinde oynadığını söyledi. Bugüne kadar 80 filmde rol aldığını, bir çok tiyatro oyununda sahne aldığını ifade eden İnkaya, şunları dile getirdi: "Geçmişime dua ediyorum. İyi ki o geçmişi yaşamışım. Ben kuşak çatışması yaşamıyorum. Şimdiki genç arkadaşlar harika. Hepsi konservatuvardan. Dizilerde dikkat ederseniz ağırlıklı tiyatro oyuncuları var. 'Türk sineması geri kaldı' diyeni Allah çarpar. Türk sineması çok ileri. Geçmişinden bugüne çok iyi yol aldı. Yeşilçam'ın emektarları, sinemanın kilometre taşıdır. Onlar olmasaydı gençlerin başarılı olması çok zordu. Onlar o güçlükleri yenerek sinemayı buraya getirdi ve gençlere teslim etti." Türk sinemasının karakter oyuncularından 77 yaşındaki Yavuz Karakaş, 1959'da sahneye adım attığını, 100'e yakın dizi ile siyah beyazdan başlayan Türk sineması deyince Yeşilçam'ın akla geldiğine değinen Kabil, Yeşilçam'ın tek bir akış içinde gelişmediğini, farklı yüzlerinin olduğunu dile getirdi. Kabil, Yeşilçam'ı nostaljik bakış açısıyla görülmesi gerektiğini anlatarak, özellikle İstanbul'un eski mekanları, insanların iç içe geçen yaşamları, samimiyet yönünden ele alınmasının önemini vurguladı. Türk sinemanın kendine has dilinin oluşmadığından yakınan Kabil, cumhuriyetin ardından ortaya konan devrimlerle kültürel kırılma yaşandığını ve bu nedenle geleneksel sahne sanatlarından orta oyunu, meddah, Karagöz'ün evrilerek yeni dile aktarılmadığını söyledi. Kabil, "Kültürümüzdeki o doğal akış sağlansaydı kameranın marifetiyle beyaz perdede çok muazzam filmler ortaya çıkarmamızı sağlayacaktı. Çok zengin kültürümüz, özgün senaryolar sanatın hak ettiği dinamiklerle sinema diliyle hak ettiği KÜLTÜR-SANAT Yeşilçam'ın jönleri "dede" rolüne talip Kabil: Sinemamızda yerlilik sorunu çözülmüş değil MEHMET NURİ PARMAKSIZ BENCİLEYİN SÖZLER BİR CAMIN ARDINDAN Bir camın ardından dünyayı izlemek bu kadar mı güzeldir? Bu camdan hangi efsunlu güzel baktı da büyüsünü bırakıp gitti; kokusuna ve gülüşüne beni esir etti? Camın arkasından gördüğüm güzellikler mi beni mest eden, yoksa onun gözleri ile dünyaya bakıyor oluşum mu? Şimdi anlıyorum ki; bu güne kadar susuzluk çeken sadece gönlüm ve dilim değilmiş Gözlerde susarmış sonsuzluğa lakin ben bundan bîhabermişim Bu cam yoksa bir kapı, sonsuzluğa açılan bir pencere mi? Ya da mahşerin anahtarımı bu cam? Dünyanın ve ukbanın güzelliklerine açılan bu cam nerde diye sormayın bana? Sual edip durmayın meraklı gözlerle? Söyleyemem çünkü efsun bozulur yerini söylersem Bu zamana kadar istemeden Rabbim bana nice mutluluklar yaşattı lakin insanın şükürle, duayla, halisane Hüdâ dan istedikleri gerçekleşince yaşadığı huzur ve mutluluğun ismini bilmiyormuşum ben Tevekkül ve sabırla beklemenin de insana sonunda mutlak mutluluk vereceğinden habersizmişim. 300 filminde rol aldığını anlattı. "Bizim zamanımızda para kazanılmıyordu. Şimdi arkadaşlarımız kazanıyor. Filmlerimiz ekranlarda oynuyor ama telif haklarından bir şey alamıyoruz. İnşallah telif hakları yasası çıkar. Hükümetimiz telif haklarına da el atarsa mutlu olacağız" diyen Karakaş, eski filmlerin televizyonlarda gösterildiği için unutulmadığını belirtti. Yönetmen, senarist, yapımcı 82 yaşındaki Yılmaz Atadeniz, bu yıl ayrıca 100 film yapan yönetmenlerin de kutlandığını aktardı. "Dünyada 100 film yapan kaç yönetmen vardır?" diye soran Atadeniz, 1963'te sinemaya başladığını, 102 filme imza attığını belirtti. Atadeniz, "Biz sinemanın tabanını hazırladık. Çağdaş bir sinemayı onlara teslim ettik. Makyözü, laboratuvarları, platolarıyla... Şu an dizilerimiz 80 ülkeye satılıyor. Meksika ve Amerika ile rakibiz. Bunları yaşamak çok güzel. Filmlerimiz ödüller alıyor. Bunlar bizi memnun ediyor. Türk sineması iyi yolda ilerliyor" dedi. Yeşilçam emektarlarının telif hakkı sorununun çözülmesini isteyen Atadeniz, emeklilik maaşlarında da gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi. Atadeniz, genç yönetmenlere "Üzüldüğüm şey, genç yönetmeler kafalarındaki güzel hikayeyi çekiyor. Seyircinin neyi seyredip, neyi seyretmediğinin analizini yapmadan film çekiyor. Filmler iş yapmıyor, hüsran oluyor. Lütfen genç arkadaşlarımız, seyirci neyi seyretmek istiyor araştırsınlar, ona göre film çeksinler. En küçük film 750 bin liradan başlıyor. Lütfen oku tam hedefine isabet ettirsinler" tavsiyesinde bulundu. Yönetmen 83 yaşındaki Aram Gülyüz, 55 yıldır sektörün içinde bulunduğunu ve 141 film yaptığını belirterek, hapishanede geçen bir film çekimi için hazırlıklar yaptığını söyledi. Genç kuşağın Yeşilçam'ın devamı olduğunu dile getiren Gülyüz, gençlerle çalıştığı için kendisini şanslı hissettiğini kaydetti. Sinemanın bir yetenek meselesi olduğunu vurgulayan Gülyüz, "Yeteneği olanın eğitime ihtiyacı yok" dedi. karşılık bulacaktı" değerlendirmesinde bulundu. Genç sinemacıların yapımlarında da geleceğe dönük olumlu doneler gördüğünü de sözlerine ekleyen Kabil, konuşmasının ardından söyleşiye katılanların sorularını yanıtladı. Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Turan Karataş'ın, Türk edebiyatındaki zengin şiir külliyatından sinema sanatının nasıl istifade ettiğini sorusuna ise "Şiir üst bir dil olarak sinemamızda fazla yer bulmamıştır ancak bazı karakterlerin ağzından dizeler olarak çıkmıştır. Bizim kendi kültürümüzden, edebiyatımızdan kopmamızla bağlantısı olduğunu düşünüyorum" cevabını verdi. Her şey bir vesileymiş aslında kadere doğru yol alan ve her şey, her söz kaderini yaşarmış zamanı gelince Bu dünyada nasipten ötesi yokmuş anladım; nasibimizi aramak ve arzulamak duayla, ona yaklaşmak için basamak Şükrün bir diğer adı, mutlu ve huzurlu yaşamak Ben bu camın ve o cama sahip olanın esiriyim şimdi. Bu efsunlu cama sahip olan kalbime ve bana da sahip şimdi... Biliyorum içinizden belki de bana Mecnun a dönmüşünüz diyeceksiniz ama bir düşünün kim böyle bir cam a, kim böyle bir pencereye sahip olmak istemez ki GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Alıştım ben hasrete çekilmez o hicrana, Her şeyin sultanısın adındır gül-i rana. Gökten üç elma düşse mahşer adlı bu aşka Biri şükrün hakkıdır gerisi sana bana.

9 YAŞAM-ÇEVRE 9 BULMACA Doğu ve Güneydoğu da kadınların %65 i 16 ve altında yaşta evlendiriliyor Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nce (DİTAM) Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'da erken evliliklerin toplumsal meşruiyetinin nedeni araştırıldı. DİYARBAKIR - İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Açık Toplum Vakfı ve Eczacılar Odası tarafından desteklenen proje kapsamında danışmanlığını Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan'ın, proje yürütücülüğü ise DÜ Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız'ın gerçekleştirdiği, "Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti: Nitel Bir Araştırma" çalışmasının sonuçları açıklandı. DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, il binasında düzenlenen basın toplantısında, erken yaşta evliliğin dünyadaki birçok ülkede görüldüğünü ancak Türkiye'de sıklıkla görülen toplumsal bir sorun olduğunu söyledi. Erken yaşta evlilikte Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ikinci sırada" "Türkiye Avrupa ülkeleri arasında Gürcistan'dan sonra erken yaşta evlilik konusunda yüzde 14 ile ikinci sıradadır. Güneydoğu'da ise bu sorunun oluşumu, seyri ve sonuçları kendine özgü koşulları içinde barındırmakla birlikte bir aile içi sorun ve toplumsal değer olarak algılanması sonucunda tespiti ve çözümü de zor bir sorundur" diyen Kaya, bu önemli sorunun en önemli ayağı olan ve bu evliliklerin yıllarca süregelmesine neden olan toplumda meşru görülmesini sağlayan nedenlerin bu proje ile ortaya çıkarılmaya çalışıldığını belirtti. Kaya, araştırmada Kadın Merkezi (KAMER) Vakfı'nca belirlenen erken yaşta evlilik yapan Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'dan 184 kadından derinlemesine görüşmeyi kabul eden her bir ilden 10 olmak üzere toplam 30 kadın seçildiğini anlatarak, erken evliliklerde belirleyici rol oynadıkları belirlenen 22 kadın ve 19 erkek olmak üzere toplam 41 kişi ile de görüşmeler yapıldığını kaydetti. Elde edilen veriler ışığında Diyarbakır ve İstanbul'da iki ayrı çalıştay yapıldığını aktaran Kaya, bu çalıştaylara proje destekçileri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler, yerel yönetimler, Yönetmen. Bir nota. 2. Bildirme yazısı, mesaj. Dikkat çekme, ihtar, uyarı. 3. Hayvan hastalıkları hekimi. 4. Bir renk. Değersiz, önemsiz. 5. İki dizeden oluşmuş şiir parçası. İtalya da bir ırmak. 6. Yafta. Sazın en kalın teli. 7. Madeni ip. Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça. 8. Engel. Yürek gücü, maneviyat. 9. Güç, kuvvet, derman, takat. Kesin. 10. Cemaate namaz kıldıran kimse. Kötü, fena. 11. Kırılmış taş döşenip silindir geçirilen yol. Bir nota. 12. Ateş. Yer yer uzunluğu değişen bir uzaklık ölçü birimi. 13. Restorasyon. 14. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması. Cevap. 15. Alüminyumun simgesi. Soluk. 16. Hastalıktan kurtulup iyileşme. Büyük çivi. 17. Uşak ilinin bir ilçesi. Yaprakları salata olarak yenen bir bitki. 18. Yumurtanın bir bölümü. İçine yemek konulan, az derin ve yayvan kap. 19. Oyuncunun yaptığı. Evcil bir geyik türü. Nikelin simgesi. 20. Acıklı. Lahana. Yukarıdan aşağıya: 1. Söylenti. Bir süs bitkisi. Bir düşünceyi anlatan bir ya da birkaç cümlelik söz. 2. Eleme aracı. Keçinin erkeğine verilen ad. İsim. Güreşte bir oyun. 3. Tepkili uçak. Bir ilimiz. Sürüngen bir hayvan. Lityumun simgesi. 4. Piston. Bütün olarak, büsbütün. Giyeceklerde takım. 5. Geçme, bulaşma. Çam türüne benzer bir orman ağacı. Bakma, bakış. 6. Vücuda şırınga ile sıvı verme işlemi, zerk. Üretimde bir mal elde edilinceye kadar harcanan değerlerin toplamı. Futbolda savunucu. 7. Burun iltihabı. Satrançta özel bir hareket. Söz, lakırdı. Adet. 8. Defa, kere. Bir cins tüylü av köpeği. Tecrübe etmek, sınamak. 9. Taşıtların ön kısmını aydınlatmak için kullanılan ışık düzeneği. Yumruları toprak altında olan ve nişastaca zengin bir bitki. Afrika da bir ülke. Soru sözü. 10. Gerekenden eksik. Rıhtımın su üstünde olan bölümü. Sınırlı. Doktor. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU Ahşap aracıyla 27 yıldır işe gidiyor YALOVA - Çınarcık ilçesinde yaşayan marangoz Recep Er'in, 27 yıl önce ahşaptan yaptığı üstü açık klasik model otomobil, görenlerin ilgisini çekiyor. Recep Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllar önce eski filmlerde gördüğü Atatürk'ün arabasına özenerek, böyle bir fikrin aklına geldiğini söyledi. Marangoz olduğunu, 1987 yılında vatandaşların da desteğiyle tahtadan araba yapmaya başladığını anlatan Er, aracın yapımı için bir yıl uğraştığını belirterek, "400 küsur cıvata kullandım, şasisi olduğu gibi ağaç. Bunlar kontrplak ama deniz yatlarında kullanılan kontrplaklardan. Formika boya hiç yok. Arabayı yaparken kara ağaç, kestane, dişbudak gibi ağaçları kullandım" diye konuştu. Aracın motorunu eski bir arabayı bozarak yaptığını ifade eden Er, "Kaporta olmayacak şekildeydi, o yüzden döner aksamını aldım ve sıfırdan şasini ağaçla yaptım" dedi. Recep Er, 27 yıldır kullandığı tahta arabanın şimdiye kadar çok az sorun çıkardığını kaydederek, şöyle konuştu: "Bugüne kadar sadece bir kere kışın motorun ön tarafına gazete koyduğum için motor hararet yaptı o da çok büyük bir sorun değildi. 1987'den bu yana işime bu arabayla gidip geliyorum. Kışın yağışlı havalar haricinde her gün arabamı kullanıyorum." Arabayı görenlerin kendisini durdurarak araç hakkında sorular sorduğunu dile getiren Er, bu ilgiden memnun olduğunu sözlerine ekledi. sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve kanaat önderlerinin katıldığını söyledi. Araştırma sonuçlarının başta Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarla paylaşılacağını aktaran Kaya, bu konuda hazırlanan bir görüntünün kamu spotu olarak televizyonlarda yayınlanması için başvuruda bulunduklarını ifade etti. Çocuk gelinler Prof. Dr. Erkan da sinemadan, televizyon dizilerine kadar, "çocuk gelin" meselesinin çok ciddi tartışma konularından biri olduğunu vurgulayarak, bu konuda Türkiye'de akla ilk olarak Doğu ve Güneydoğu'nun geldiğini söyledi. Erkan, bu sorunun Türkiye'nin diğer bölgelerinde de yaygın olarak görüldüğünü, özellikle İç Anadolu Bölgesi'ndeki birkaç ilde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına da yansıyan çocuk gelin meselesi ile sık karşılaşıldığına dikkati çekti. Erkan, şöyle dedi: "Çocuk gelinler meselesinin belli ölçüde Türkiye sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Yasalarla herhangi bir şeyi ne kadar yasaklarsanız yasaklayın toplumun ve çevrenin ortak aklı tarafından meşru görülüyorsa yasal önlemler ve devlet aklı ile bunun üstesinden gelemiyoruz." Erken yaşta evliliklere meydana geldiği bölgede ciddi bir tepki olmadığına, toplumun buna tanıklık etmesine rağmen kimsenin ciddi düzeyde bir tepki göstermediğine işaret eden Erkan, araştırmada toplumsal meşruiyet kaynaklarını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını dile getirdi. Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız ise erken yaşta evlilik yapan 184 kadının evlenme yaşına bakıldığında bunların yüzde 9'unun 14, yüzde 20'sinin 15, yüzde 33'ünün 16, yüzde 34'ünün ise 17 yaşında evlendirildiğini, bu sonucun erken evliliğe zorlanan görüşülen kadınların yaklaşık yüzde 65'inin 16 yaş ve altında evlendirildiklerini gösterdiğini belirtti BUL- MACA Soldan sağa: ÇÖZÜMÜ BUGÜN 11. SAYFADA TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com MODERN HAÇLI SİYASET MÜHENDİSLİĞİ Bugün emperyalist Batı, kendisine düşman olarak İslam medeniyetini, İslam dünyasını ve bu dünyadaki millî devletleri koymuştur. Bütün planlar, çalışmalar buna dönüktür. İçerdeki gafiller de bunlara bilerek veya bilmeyerek truva atı olarak hizmet ediyorlar. Liberaller, Türk düşmanı etnik ırkçılar ve gafil ılımlı İslamcılar, küresel emperyalist derin dünya devleti ile ele ele, kafa kafaya vermişler, İslam dünyasının millî devletler yapısını parçalayıp kabileler, mezhepler, ırklar çatışmasına dayalı bir kargaşa ortamına doğru sürüklüyorlar. Bugün için Türk terimi, biyolojik anlamda etnik bir kimlik adı değil sosyolojik anlamda bir millet bütünlüğünü ifade eder. Etnik bir kabile adı olarak görüp onun dışında başka etnik gruplar da vardır, şeklindeki bir söylem, millet bütünlüğünü parçalamaya götürür. Türkiye de siyasî ve idarî anlamda millet bütünlüğünü korumak ve devam ettirmek sorumluluğu taşıyan bir kişi, her gittiği yerde olur olmaz Türkiye de 36 etnik kimlik var deyip bunları tek tek sayamaz. Bunun yerine tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek dil ilkesine uygun olarak hukukî, kültürel ve sosyolojik anlamda Türkiye de tek millet vardır o da Türk milletidir der. Türkiye de yaşayan herkesi tek bir millet yapısı altında perçinlemeye çalışır. O milletin adı da Türk milleti dir. Türk milletini yönetme sorumluluğu bu duyarlılığı gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türklük ruhundan soyutlanırsa o zaman vatanın ve devletin tapusu, mülkiyeti başka milletler tarafından kolayca paylaşılmaya açık hâle gelecektir. Nitekim Yugoslavya da olan budur. Orada Hırvat, Makedon, Boşnak, Sırp gibi millet ve kimlikler hukuken ve resmen ayrılıp meşrulaştığı için Yugoslavya bu milletlere göre parçalanmıştır. Aynı şekilde Çekoslavakya da Çek ve Slovak milletleri belirgin bir millet kimliği kazandığı için ayrıldılar. Dolayısıyla Türkiye de Türk milletinden başka bir millet var etmeye çalışmanın amacı, zaman içinde vatanı ve devleti paylaşmaya götürür. Böyle bir şeyi içerden ve dışardan Türk düşmanları isteyebilir; ama Türkler nasıl böyle bir projeye teşne olurlar? İşte bu anlaşılmaz bir durum. Bunu kabul etmek bilgisiz ve bilinçsizse oluyorsa gaflet, bilinçli olarak yapılıyorsa ihanettir. Türkiye de insan hakları, kültürel haklar, demokrasi, ayrı dil, eyalet gibi isteklerin amacı, önce Türk ten ayrı bir millet yaratmak, sonra bu millete vatan ve devlet tahsis etmektir Ṁillî Güvenlik Kurulu nun anayasal bir kurum olmaktan çıkarılmak istenmesini bir iyi niyet teşebbüsü olarak göremeyiz. Ülkemize yönelen iç ve dış tehditlerin görüşüldüğü, strateji ve politikaların belirlendiği bu kurul, tamamen yok edilerek Türk milletinin kendi millî varlığını savunma refleksleri, tedbir alma kanalları tıkanmak istenmiştir. Amerika ve Avrupa Birliği kaynaklı bazı odakların Yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam, demokrasi gibi söylemlerinin amacı Türkiye yi Türksüzleştirmektir. Atatürk ün kurduğu tam bağımsız ve bağlantısız millî Türk devleti, emperyalist batıyı başından beri rahatsız etmiş ve binbir türlü hile ve planlarla bu yapıyı yıkmaya çalışmışlardır. Avrupa Birliği Atatürk ün kurduğu bu devleti, suni bir devlet olarak görmüştür. Çünkü batıya rağmen kurulmuş bir devlettir. Dış odaklar Sevr planından vazgeçmiş değillerdir. Değişik ad ve kılıflar altında onu hayata geçirme mücadelesine devam ediyorlar. Türkiye yi Türksüzleştirme, Anayasayı Türklük ruhundan soyutlama çabaları, Osmanlının son zamanlarındaki Prens Sabahattin in Ahrar Fırkasının, Hürriyet ve İtilaf Partisi nin Yeni Osmanlıcılık politikasının devamıdır. Yeni bir şey değildir. Osmanlıcılık fikrinin esası şuydu: Osmanlı Devleti birbirinden ayrı özellikte farklı milletlerden, unsurlardan, kavimlerden oluşmaktadır. Her kavme istedikleri her şeyi verme ve adem-i merkeziyetçilikle merkezden değil; yerinden yönetimle federatif bir yapıyı kurma. Birbirinden iyice ayrıştırılmış kavimlerin biz hepimiz kardeşiz, Osmanlıyız, aynı devletin unsurlarıyız demelerini bekleme. Fakat ne hazindir ki saf Türk ten başka Osmanlıyız diyen olmamış, herkes ben Arnavudum, Ben Bulgarım, ben Rumum, ben Ermeniyim, ben bilmem neyim diye kendi millî kimliğini ve varlığını güçlendirerek ayrı devlet olma yoluna düşmüş. Şimdinin Yeni Osmanlıcıları da benzer bir yaklaşım içindeler. Bugün Yeni Osmanlıcılık fikri daha çok Amerika ve Avrupa Birliği kaynaklı odaklardan seslendiriliyor, içerdeki sözcüleri de onları sadece tekrar ediyor. Emperyalizm Türk millî varlık ve bütünlüğünü Yeni Osmanlıcılık aldatmacasıyla yıkıp parçalamak, millî Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni tasfiye etmek istiyor. Nitekim 2003 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin İstinye de bulunan başkonsolosluğunda Yeni Osmanlıcılık konusunda bir seminer düzenlenmiş, buna 10 gazeteci de katılmıştır. Bu seminerin amacı da Türkiye ile Amerika nın ortak çıkarlarını birleştirmekti. ABD siyasetine yön veren düşünce üreticilerinden biri olan Dinesh D Souza, 1995 te bir kitabında şöyle diyor: Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz, onları liberalleştirmeliyiz. ABD nin dış politikası, Irak ve İran daki totaliter rejimleri yıkıp, Batının kapitalizm, demokrasi ve bilim düşüncelerini oraya taşımaktır. ABD nin eski dışişleri bakan yardımcısı Richard Holbrook şöyle demiş: 11 Eylülden beri ABD dünyanın her yerinde ılımlı İslam demokrasiler istiyor. Batılı şer odakların istedikleri Türkiye ve diğer İslam ülkelerine dayattıkları ılımlı İslam projesinin özü şudur: Müslümanlar, hak din olarak sadece İslam ı bilmesinler. Yahudilik ve Hıristiyanlık de semavî din olarak, hak din olarak kabul edilmeli. Bunun için İbrahimî dinler adı altında dinlerarası diyaloga önem verilmeli. Yani hak din olarak bu üç din kabul edilecek, bunlar arasında diyalog olacak. Böylece İslam ın tek hak din olduğu gerçeği ortadan kaldırılmış olacak. Diğer yandan ılımlı İslam anlayışına göre Müslümanların batı kaynaklı sömürü sistemlerine itiraz edilmeyecek, küresel emperyalist güçlerin Müslümanlar üzerindeki zulüm ve sömürüleri meşru görülecek, onaylanacak, en azından ses çıkarılmayacak. Onların istediği ılımlı Müslüman, kendisini sömürene, zulmedene ses çıkarmayan mülayim Müslüman tipidir. Yani Amerika Irak ı işgal etmişse, orada milyonlarca Müslümanın ölümüne, yaralanmasına, işsiz, evsiz kalmasına, perişan olmasına sebep olmuşsa buna ses çıkarılmayacak. Bu bağlamda mesela ılımlı İslamcılara göre emperyalist işgalci batılı devletlere tek dişi kalmış canavar diye bayrak açan Mehmet Âkif ılımlı değil, belki radikal Müslüman filan şeklinde algılanacaktır. Halbuki İslam tektir. İslam İslam dır. Başka İslam yok. Haçlı-Siyon ittifakının istediği İslam ise budanmış, kuşa dönmüş, uysallaştırılmış, ehlileştirilmiş, Yahudi ve Hıristiyanların isteğine göre dönüştürülmüş, yeniden biçimlendirilmiş bir İslam dır. Velhasılı kelâm Müslüman Türkler, bir an önce, iş işten geçmeden, yol yakınken aklını başına almalıdır. Sonra ortada ne akıl kalacaktır ne baş. Nadide orkide "Kırım Salebi" taşınarak, korunacak ANKARA - Orman ve Su İşleri Bakanlığınca başlatılan "Baraj Göl Aynası Altında Kalacak Bitki Türlerinin Tespiti Projesi" kapsamında, Sorgun Barajı'nın suları altında kalacağı belirlenen ve nadide bir orkide türü olan Kırım Salebi, uygun yere taşınarak, korunacak. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü biyolojik çeşitliliği etkin korumak için çalışmalarını sürdürüyor. Hayata 2013'te geçirilen "Baraj Göl Aynası Altında Kalacak Bitki Türlerinin Tespiti Projesi" kapsamında, inşası yapılacak baraj suları altında kalacak özellikli bitkiler taşınmaya devam ediliyor. Bu çerçevede, Mersin'de inşa edilecek Sorgun Barajı'nın göl suları altında kalacağı belirlenen ve nadir bir orkide türü olan "Kırım Salebi (Dactylorhiza İberica)" uygun bir yere nakledilecek. Baraj inşaatı alanında tespiti yapılan ve taşınması planlanan Kırım Salebi ender bulunan türler arasında yer alıyor. Ülke genelinde orkide yumrularının geleneksel olarak büyük miktarlarda toplanması ve bu yumrulardan elde edilen salebin, yüksek oranda tüketilmesi ve ihraç edilmesinden dolayı popülasyonlarında ciddi bir azalma görülüyor. Bu sebeple Kırım Salebinin, koruma öncelikli bir tür olduğuna ve taşınmasına karar verildi. Sorgun Barajı göl aynasında, nadide orkidenin tespit edildiği ve nakledileceği koordinatlar belirlendi. Haziran 2015'te yumrusu da dahil olmak üzere tamamı saksılara alınacak Kırım Salebi, uygun habitata hemen dikilecek.

10 10 Diyabet, organları sinsi sinsi çürütüyor KAYSERİ - Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı, diyabetin, organları sinsi sinsi çürüten bir hastalık olduğunu söyledi. Ünlühızarcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülinü etkili şekilde kullanılamaması durumunda gelişen diyabetin ömür boyu süren bir hastalık olduğunu ifade etti. Diyabetin tip 1 ve tip 2 olarak ayrıldığını belirten Ünlühızarcı, halk arasında "kan şekeri yüksekliği" olarak bilinen tip 2'nin çocuklar da dahil olmak üzere toplumun yüzde 15'ini etkilediğini söyledi. Türkiye'de her 100 kişiden 10'unun diyabet hastası, 5'inin ise diyabete yatkın olduğunu dile getiren Ünlühızarcı, şunları kaydetti: "Obezite arttıkça diyabet görülme sıklığı da artıyor çünkü diyabetin en önemli nedenleri arasında aşırı kilo geliyor. Diyabet, organları sinsi sinsi çürüten bir hastalıktır. Hastalarımız, 'şekerim ama ben iyim' gibi yanlış bir düşünce içerisine giriyor. O an kendini belki iyi hissediyor olabilir ancak kalp, böbrek, göz başta olmak üzere tüm organların zamanla hasar gördüğünün farkına varamıyor. Bugün hastanelerin kroner bakım ünitelerinde 10 hastanın 5'inde diyabet vardır. Dolayısıyla diyabet aslında şeker yüksekliğinin ötesinde bu yüksekliğin neden olduğu hasarlarla insan hayatını etkiliyor." Diyabet hastalarının, organların içten içe zarar gördüğünü anlayamadığını, bunu anlatabilmek için de her yıl 14 Kasım'da Dünya Diyabet Günü etkinliklerinin düzenlendiğini ifade eden Ünlühızarcı, "Diyabet, kalbi etkilediği zaman öldürüyor, böbreği etkilemesi durumunda diyalize mahkum bırakıyor, gözü etkilemesi durumunda ise kör ediyor. Diyabet nedeniyle birçok kişinin ayağı kesilebiliyor. Trafik kazaları bir kenara bırakırsak sakat kalmaların en önemli nedenleri arasında diyabet geliyor. Bu kadar önemli sonuçları olan hastalığın insanlar tarafından daha fazla önemsenmesi gerektiğini düşünüyoruz. 'Bana birşey olmaz' düşüncesiyle hareket edilmemesi gerekiyor" şeklinde konuştu. Her hastalıkta olduğu gibi diyabette de erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ünlühızarcı, özellikle şişman hastaların erken dönemde iyi bir tedaviyle kilo vermesi durumunda diyabetin ilerlemesinin ve dolayısıyla diğer organların zarar görmesinin önüne geçilebileceğini söyledi. Ünlühızarcı, nadir görülen bazı hastalıkların da diyabete neden olduğunu ifade ederek, erken teşhis sayesinde bu hastalığın ve diyabetin de önüne geçilmiş olunacağını vurguladı. Her yıl düzenlenen Dünya Diyabet Günü etkinlikleriyle erken teşhisin de önemine dikkat çekildiğini dile getiren Ünlühızarcı, amaçlarının insanlar diyabete yakalanmadan çözüm üretebilmek olduğunu belirtti. Ünlühızarcı, çocuklarda genellikle insülin üreten hücrelerin tahrip olması sonucu ortaya çıkan tip 1'in görüldüğünü söyledi. Yetişkinlerde görülen tip 2'nin de son yıllarda çocuklarda yoğun şekilde görülebildiğini aktaran Ünlühızarcı, "Bunun en önemli nedeni, fast food tarzı beslenme ve hareketsiz yaşamın neden olduğu obezite. Günümüzde birçok evde hem yemek odalarında hem de oturma salonlarında televizyon var. İnsanlar yemek yerken bile televizyondan vazgeçemiyor. Özellikle çocuklar televizyon başında neyi ne kadar yediğinin farkına varamadığı için kilo alma problemi yaşıyor. Bu da ilerleyen zamanlarda diyabet hastalığı olarak kendini gösteriyor" diye konuştu. Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı, diyabetten uzak kalmak için mutlaka yürümek ve spor yapmak gerektiğini belirterek, hareketli yaşamın diyabetle mücadelenin yüzde 70'ini oluşturduğunu vurguladı. KABLOSUZ YANGIN ALARM VE HEMŞİRE ÇAĞRI SİSTEMİ DOĞUMEVİ HASTANESİ - DR. ZEKAİ TAHİR BURAK SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU KABLOSUZ YANGIN ALARM VE HEMŞİRE ÇAĞRI SİSTEMİ alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ l-idarenin a) Adresi : HACETTEPE MAH. TALATPAŞA BULVARI HAMAMÖNÜ ALTINDAĞ/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ztbsatinalma@ztb.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : kik.gov.tr/ekap/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : KABLOSUZ YANGIN ALARM VE HEMŞİRE ÇAĞRI SİSTEMİ ALIMI İŞİ Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : HASTANEMİZ DEPOSU c) Teslim tarihi : Sözleşmenin imzalanmasından itibaren 20 (Yirmi) takvim günü içerisinde hastanemize tek partide teslim edilecek ve montajı yapılarak çalışır durumda idareye teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : ZEKAİ TAHİR BURAK KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KONFERANS SALONU b) Tâ'rihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c) Türkiye'de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi, İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu, isteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi, isteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi, isteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: 1- İstekliler teklif etmiş oldukları ürünlerin teknik özelliklerini gösterir broşür, katalog vb tanıtıcı materyalleri teklifleri dahilinde sunacaklardır. 2- İstekliler idarenin gerek görmesi halinde ve talebi üzerine en geç 5 gün içerisinde demonstrasyon yapacaklardır. Demonstrasyon ile ilgili bütün masraflar firma tarafından karşılanacaktır 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 20 TRY (Türk Lirası) karşılığı ZEKAİ TAHİR BURAK KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SATINALMA ÜNİTESİ adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar ZEKAİ TAHİR BURAK KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM VE ARAŞ- TIRMA HASTANESİ SATINALMA ÜNİTESİ adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir, 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Resmi İlanlar T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TESİSLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI DERİNKUYU DALGIÇ POMPA, MOTOR VE KOLON BORUSU SATIN ALINACAKTIR Derinkuyu Dalgıç Pompa, Motor ve Kolon Borusu alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : Kazım Karabekir Caddesi No: Ulus ALTINDAĞ/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : anil.atay@aski.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 62 Kalem Dalgıç Pompa, Motor ve 6 Kalem Kolon Borusu Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : ASKİ Genel Müdürlüğü Tesisler Dairesi Başkanlığı İvedik Ambarı c) Teslim tarihi : Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren işe başlanır. Malzemelerin tamamı sözleşme süresi içerisinde teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Kazım Karabekir Cad. No:70 Altındağ/ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir veya noter tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren belge, standart forma uygun belge, 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyimini gösteren belgeler: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kesin kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 30 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler veya teknolojik ürün deneyim belgesi Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c) Türkiye de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. a) İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi, b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu, c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi, ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi, d) İsteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler. İsteklinin imalatçı olduğunun tesviki için yukarıdaki belgelerden birini sunmaları yeterlidir Standarda ilişkin belgeler: 1. Satın alınan pompalar ve motorlar TS EN ISO 11146:2004 e uygun imal edilmiş olacaktır. 2. Çarklar TS 2576'ya göre en fazla G16 balans derecesinde statik ve dinamik olarak dengelenmiş olacaktır. 3. TS 2777'ye uygun 90 derece üçgen savak, orifis veya elektro-manyetik debimetre ile debi ölçümü yapılacaktır. 4. Kolon borularında kaynak tekniği TS EN standardına uygun olacaktır Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: İstekliler teklif ettikleri ürünlere ait teknik özellikleri karşılayabildiklerini gösteren katalogları ihale dokümanları arasında İhale Komisyonuna sunacaktır Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Kamu veya özel sektöre dalgıç pompa, motor ve kolon borusu satışı benzer iş olarak kabul edilecektir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 15 (OnBeş) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı ASKİ Genel Müdürlüğü Tesisler Dairesi Başkanlığı adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar ASKİ Genel Müdürlüğü Tesisler Dairesi Başkanlığı adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Resmi İlanlar SAĞLIK

11 dış dünya Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat: "Suriye'de siyasi çözümün Esed'le sağlanması imkansız" Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat, Türkiye'nin başından beri Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i refomlar yapması için ikna etmeye çalıştığını ancak Esed'in bu konuda "yalan" söylediğini belirtti. BEYRUT - Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat, Türkiye'nin başından beri Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i refomlar yapması için ikna etmeye çalıştığını ancak Esed'in bu konuda "yalan" söylediğini belirtti. Canbolat, Suriye'de Mart 2011'den bu yana devam eden iç savaşa ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Türkiye, başından beri Esed'i reformlar yapması konusunda ikna etmeye çalıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, en az 60 kere Esed'e resmi ve gayriresmi ziyaretlerde bulundu. Esed, bu konuda yalan söyledi. Türkiye'nin dış politikasını destekliyorum. Suriye konusunda ortak bir amaç etrafında birleşmeliyiz. Buna ABD de dahil" dedi. Suriye'deki iç savaşın "sonsuza kadar" sürdürülemeyeceğini vurgulayarak, tüm Suriyelileri, "despotik" Esed rejimine karşı savaşmaya çağıran Canbolat, "Suriyeliler, bu despotik rejimden kurtulmalılar. Bunu sadece Suriye'deki Dürzilere değil, tüm Suriyelilere söylüyorum. Herkes despotik Esed rejime karşı savaşmalı. Suriye bir an önce bu rejimden kurtulmalı" diye konuştu. Canbolat, Suriye'de normalleşme için öncelikle yeni anayasa hazırlanması ve çok partili sisteme geçilmesi gerektiğini dile getirerek, "Bunları Esed'le yapabilir miyiz? Hayır, yapabileceğimizi sanmıyorum. İmkansız ama aynı zamanda, bu iç savaşa da sonsuza kadar devam edilemez" ifadelerini kullandı. Suriye'deki krizi bitirmek için tüm suçluların yargılanması ve insanlık suçlarının hesabının sorulmasını sağlayacak bir siyasi çözüme ihtiyaç olduğunu dile getiren Canpolat, "Bu çözümün de Beşşar Esed ile yapılamayacağını" kaydetti. "Türkiye'nin Suriye politikasını destekliyorum" ABD, Rusya, İran ve diğer bölgesel güçlerin, Suriye üzerinden mücadele yürüttüklerini savunan Canbolat, şunları söyledi: "Esed'in yakın bir zamanda gideceğini sanmıyorum. Çünkü bir tarafta ABD ve müttefikleri diğer tarafta Rusya, İran ve diğer bölgesel güçler, hepsinin kendi ajandaları var. Bu nedenle Suriye halkı bu kadar zamandır acı çekiyor." "Çıkar farklılıkları" nedeniyle Arap devletlerinin bile "Suriyelileri özgürleştirmek" gibi ortak hedef etrafında birleşemediklerine dikkati çeken Canbolat, "Türkiye'nin başından beri Suriye rejimine karşı olması iyi bir şeydi. Ama maalesef Türkiye, Suudi Arabistan ve diğerleri arasında konsensüs sağlanamadı. Suriye konusunda koordinasyon yapılamadı" şeklinde konuştu. Canbolat, Suriye krizinin çözümünde Türkiye ve İran'ın işbirliği yapması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Ama bu mümkün görünmüyor. Dürüst olmak gerekirse İran ve Rusya, Selanik'te camiler ibadete kapalı SELANİK - Yunanistan'ın ikinci büyük kenti Selanik'te, Osmanlı döneminden kalan camilerin bir kısmı metro çalışmaları, tadilat gibi nedenlerle kapalı tutulurken, bazı camiler de sergi salonu olarak kullanılıyor. 1430'dan 1912 yılına kadar geçen beş yüz yıl boyunca Osmanlı idaresi altında kalan Selanik, Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin bir arada yaşadığı çok kültürlü yapısını korumaya devam ediyor. Selanik, Beyaz Kule, Yedi Kule, Alaca İmaret, Hamza Bey, Yeni ve Kışla Camileri, Cennet ve Yahudi Hamamları, Bedesten Çarşısı gibi ayakta kalabilmeyi başarmış on beşten fazla tarihi eseri ile Yunanistan'da en çok Osmanlı yapısının bulunduğu şehir olarak biliniyor. Kentin simgeleri haline gelen birçok Osmanlı eseri, turistler tarafından yoğun ilgi görürken, Osmanlı'dan kalan camiler ibadete kapalı tutuluyor. Kentin merkezinde yer alan Hamza Bey Camisi, 1430 yılında Selanik'in fethinde görev alan Evrenosoğlu İsa Bey'in kızı Hafsa Hatun tarafından 1468 yılında yaptırılmış ve camiye, Selanik'i fetheden ve 1460 yılında vefat eden Anadolu beylerbeyi Hamza Bey'in ismi verilmiş. Selanik'te inşa edilen ilk cami olan Hamza Bey Camisi, daha sonraki dönemlerde meydana gelen deprem ve yangınlarda hasar gördüğü için 1620 yılında yeniden yapılmış. Cami, şehrin ana caddelerinden Egnatia üzerinde bulunuyor. Hamza Bey Camisi'nin mülkiyeti 1977 yılında Yunan Kızılhaç'ına verilirken, 1978 yılında meydana gelen depremde ciddi hasar gören cami onarılmamış, sadece iskelelerle desteklenmiş. Uzun yıllardır restorasyona ihtiyaç duyan cami, kentte yeni başlayan metro çalışmaları nedeniyle kapalı tutuluyor. Caminin etrafı demir saclarla kapatılırken, iç kısımlardaki bakımsızlık dikkati çekiyor. Yerel yetkililer, metro çalışmaları süresince caminin kapalı kalacağını belirtiyor. Günümüze kadar ulaşan bir diğer Osmanlı eseri, Yeni Cami ise şehrin doğu tarafında Alaaddin Köşkü istikametinde, yeni mahallelerin bulunduğu yerde Sultan II.Abdülhamid döneminde inşa edildi. Selanik'teki İslam'ı kabul etmiş Yahudiler tarafından mimar Vitaliano Poselli'ye yaptırılan cami, aynı zamanda Selanik'te yapılan son Osmanlı eseri olarak biliniyor. Ana kubbeyi süsleyen köşelerdeki küçük kubbeleriyle görkemli bir minaresi bulunan cami, çeşitli renklerde kullanılan mermerlerin zenginliği ve ihtişamı ile tarihi bir anıt niteliği taşıyor. Yeni Cami, yıllarında müze olarak kullanıldı. Yunanistan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1986 yılında restore edilen cami, Selanik Belediyesi tarafından sergi salonu olarak kullanılıyor. Selanik'te yaşayan Müslümanlar için 90 yıl sonra ilk kez geçen yıl bayram namazı için tahsis edilen cami, Yunan devleti tarafından atanan imamın protesto edilmesi nedeniyle boş bırakılmıştı. Camide bu yıl bayram namazı kılınmadı. Suriye üzerinden Türkiye ile rekabet ediyor. Aynı zamanda Rusya ve ABD'de de öyle. Bu da mevcut korkunç tabloyu ortaya çıkarıyor." Türkiye ve İran'ın çözüm için müzakerelerde bulunması gerektiğini fakat İran'ın Çaldıran savaşından beri Türkiye'yle güç mücadelesini sürdürdüğünü belirten Canbolat, "Bu rekabet, şimdi de bizim topraklarımızda. Suriye ve Irak üzerinden devam eden bu rekabetten rahatsızız" dedi. Lübnan Suriye sınırındaki Arsal bölgesinde, Nusra Cephesi ve IŞİD tarafından rehin alınan Lübnan güvenlik güçleriyle ilgili olarak Canbolat şunları kaydetti: "Evet, içlerinde Dürzilerin de olduğu askerleri kaçırdıklarını biliyorum ama masa başında oturup Nusra'ya terörist demek kolay. Sahada bazı Suriyeliler, Nusra'ya katılmaya karar verdi. Ne yapabiliriz? Onları bu konuda suçlayamam. Bu saldırganlar böyle bir yöntem seçtiler. Yabancı unsurlar, IŞİD içinde yer alıyor. Ama biliyorum ki Nusra'nın büyük çoğunluğu Suriyelilerden oluşuyor." Doğu Akdeniz'deki doğalgaz gerginliği Avrupa Parlamentosu'nda tartışıldı BRÜKSEL - Türkiye'nin sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'yı Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'de tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesine göndermesiyle yükselen "tansiyon" Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda tartışıldı. Oturumda konuşan AB Komisyonu'nun genişleme müzakereleri ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Johannes Hahn, Kıbrıs'ta her iki toplumun liderlerine müzakere masasına dönmeleri çağrısı yaptı. Ada'da kapsamlı çözüm halinde hidrokarbon kaynaklarının tüm Kıbrıslıların faydalanabileceği şekilde ve en ekonomik yöntemle kullanılabileceğini belirten Hahn, her iki lidere "müzakere masasına dönme yolunu bulmaları ve mümkün olan en kısa sürede kapsamlı müzakereleri başlatmaları" çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler'in de aynı görüşte olduğunu belirten Hahn, "güçlü bir siyasi figür" olan BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'ye AB'nin tam destek verdiğini vurguladı. Johannes Hahn, Türkiye'den Kıbrıs Rum kesiminin egemenlik haklarına saygılı olmasını ve teenni göstermesini beklediklerini dile getirdi. Hahn, "Bu tartışma büyük ölçüde Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumları arasında hızlı kapsamlı çözüm gereğini gösteriyor. Bence çözüm hiç bu kadar aciliyet arz etmemişti" dedi. Oturumda AP'nin önde gelen siyasi grupları adına yapılan konuşmalarda da Kıbrıs müzakerelerinin tekrar başlaması ve muhtemel petrol ve doğalgaz gelirlerinin her iki topluma ait olması gerektiği belirtilirken Türkiye'ye Rum yönetiminin sözde egemenlik haklarına saygı göstermesi çağrısı yapıldı. AP Genel Kurulu'nda söz alan Rum ve Yunan milletvekilleri ise AB'den Türkiye'ye ekonomik ve siyasi yaptırımlar talep etti. Soruları cevaplayan Hahn, kapsamlı çözüm yolunda ilerlemeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirterek, Kıbrıs'taki her iki toplumu bu yolda desteklemelerinin önemini vurguladı. Saddam ın mayınları hala tehdit SÜLEYMANİYE - Irak'ta, Baas rejiminden kalan mayınlar, sivillerin hayatını tehdit etmeye devam ediyor. İran sınırında olduğu için Baas rejiminin binlerce mayın döşediği Süleymaniye ilinin Penciwin ilçesinde, 52 milyon metrekare arazi temizlenmeyi bekliyor. Kürt Bölgesel Yönetimi'nin idaresindeki Süleymaniye il sınırları içinde bugüne kadar 4 bin kişi mayın patlamasından hayatını kaybetti. 5 bin 220 kişi ise çeşitli uzuvlarını kaybederek bedensel engelli durumuna düştü. Süleymaniye Mayın Kurumu Müdürü Ahmet Fetah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Penciwin ilçesindeki mayınların çoğunun 1980'de başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak savaşında döşendiğini söyledi. Penciwin'de o dönem Baas Rejimine ait çok sayıda askeri üs bulunduğunu aktaran Fetah, ordunun koruyamadığı engebeli arazilere mayın döşediğini belirtti. Penciwin'de yaklaşık 60 milyon metrekare mayınlı arazi tespit edildiğini kaydeden Fetah, "İlçe merkezinde bile 5 milyon metre karelik mayınlı arazi bulunuyor. Çünkü yer bulamayan bazı aileler, evlerini bu araziler üzerine inşa etti" dedi. Fetah, 1991'den itibaren yürütülen çalışmalar sonucu sadece 8 milyon metrekare alanın temizlendiğini, dağlık arazi koşullarından BULMACANIN ÇÖZÜMÜ dolayı çalışmanın yavaş ilerlediğine dikkati çekti. Kamboçya ve Afganistan'dan sonra en çok mayınlı araziye sahip üçüncü ülkenin Irak olduğunu dile getiren Fetah, "Penciwin ilçesi ise mayınlı arazide Irak genelinde üçüncü sırada, Kürdistan bölgesinde birinci sırada yer alıyor. Bunun nedeni ise ilçenin, İran sınırında ve engebeli araziye sahip olmasıdır" diye konuştu. Mayın temizleme uzmanı olarak 2001'den beri Penciwin'de çalışan Raman Tayfur da bazı bölgelerdeki mayınların, sel sularından dolayı yer değiştirdiğini, bu nedenle durumun daha tehlikeli olduğuna işaret etti. Tayfur, engebeli arazide elle çalışmayı bırakıp, iş makineleriyle toprağı kazdıklarını söyledi. Tayfur, 6 aylık çalışma sonucu 416 mayın noktasında yaklaşık 3 bin mayın temizlediklerini ifade etti. Tespit ettikleri mayın menşeleri hakkında bilgi veren Tayfur, şunları kaydetti: "Bölgede daha çok İtalya menşeli V69 Valmara ile VS-50 antipersonel mayınlar bulunuyor. Bunun ardından Amerika menşeli M14 ile M16 tipi mayınlar geliyor. Bu ikisi çok tehlikeli ve 50 metreye kadar ölüm riski söz konusu. Bunların dışında İsrail, Rusya, Çin, Belçika, Çek Cumhuriyeti ve Romanya üretimi mayınlara da rastlıyoruz."

12 12 haber Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk oldu. Akdoğan, burada gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi. AKDOĞAN: Süreç, kamu düzeni ve güvenliğe bağlı Ala: Kamu düzeninden taviz yok GAZİANTEP - İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Çözüm sürecini gerçekleştirirken kamu düzeninden asla taviz vermeyeceğiz. Hem milletimizin can ve mal güvenliği emniyeti garanti altında olacak hem de bu sorun çözülerek Türkiye'nin ayak bağı olmaktan çıkarılacak" dedi. Ala, Onat Kutlar Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Şahinbey 5. Olağan İlçe Kongresi'nde, koltuklarını başlarında taşıyanlardan olmadıklarını, eski siyaset anlayışını bertaraf eden, milletini başının üstünde taşıyan "hizmet erleri" olduklarını söyledi. Bu anlayışı eski siyaset temsilcilerinin de söylediğini hatırlatan Ala, söylenen sözün özgül ağır olması için test edilmiş olması gerektiğini ifade etti. Artık başkalarına yardım için el açan ülke olmadıklarını, yeryüzünde dışarıya en çok yardım yapan birinci devlet haline geldiklerini vurgulayan Ala, "Sizin Gazze deyişinizle daha öncekilerin Gazze deyişi aynı değil" diye konuştu. AK Parti iktidarlarının halkın desteğini artırarak aldığını söyleyen Ala, şöyle devam etti: "Ekonomik krizlere rağmen, ekonomik istikrarını sürdüren Türkiye var. Siyaseten baktığınızda Ukrayna'daki durumu izliyoruz. Ondan önce Balkanlardaki hadiseleri biliyoruz. Şimdi yanı başımızda hiç arzu etmediğimiz, olmaması için çaba sarf ettiğimiz, daha iyi olması için yüreğimizi ortaya koyduğumuz ama maalesef bu sorunla karşılaştığımız Suriye'de iç savaş, dram yaşanıyor. Irak hakeza. Siyasal istikrarsızlık var. Mısır ve Libya da sıkıntılar içerisinde, siyasal istikrarsızlık var. Etrafımız ateş çemberiyken siyasal istikrarımızı sapa sağlam sürdürüyoruz. Büyük devletler ekonomik çöküntüye girmişken biz ekonomik istikrarımızı sürdürüyoruz. İşte millete dayanan siyasal anlayışın başardıkları bunlardır." Dostlarla müttefiklerin birbirinden ayrılması gerektiğine işaret eden Ala, önceden halkın seçtiği iktidarların statükoyla ittifak yaptığını, milletin oyunu milletin aleyhine kullandığına dikkati çekerek, şimdi "halkın dostu iktidarın" olduğunu ifade etti. Ala, şimdi milletten aldıklarını temel problemleri çözmeye harcadıklarını, bunlardan birisinin ve en önemlisinin din ve vicdan özgürlüğü olduğunu dile getirdi. ANKARA-Başbakan Vekili Akdoğan, "Örgüt, baskı ve şiddet uygulamadığı takdirde tutunamayacağını, halk desteğini kaybedeceğini düşünüyor. Bu yüzden de bundan vazgeçmek istemiyor. Bunun bahanesi de Kobani olayları oldu. Gelinen noktada görülmesi gereken bir irade. Yani sen bu işi yapmak istiyor musun, istemiyor musun? Bu baskı, şiddet, bölgede uyguladığın ceberut anlayış, bunu bırakacak mısın bırakmayacak mısın? Temel zemin budur. Bu olmadıktan sonra 'Biz çözüm istiyoruz' lafı boş bir laf olur. Bunun ön zemini, temel zemini bu olayların bırakılmasıdır dedi. Akdoğan, Çözüm Süreci'ne üçüncü bir ülkenin müdahil olmasına yönelik taleplere ilişkin, "Bu süreç yerli bir süreç. Türkiye'nin kendi iradesiyle hayata geçirdiği bir süreç. Farklı bir ülkenin, mekanizmanın, sistemin, örgütün, yapının bunun içerisinde olmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye kendi imkan ve kabiliyetleriyle bu süreci devam ettiriyor" diye konuştu. Başbakan Vekili Akdoğan a göre, "(Çözüm Süreci) Kamu düzeni ve güvenliğinden taviz vermeden tek bir vatandaşımızı bile bölgede ezdirmeden, hepsinin hakkını, hukukunu koruyarak bu süreci devam ettirmek durumundayız. Şu anki öne çıkardığımız temel, öncelikli hassasiyet budur. Bunu da herkes doğru anlamalıdır. Bu 90'lara dönmek, eski Türkiye'ye dönmek anlamına gelmemektedir. Türkiye artık eski günlere geri dönemez." Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bir gön önce de AK Parti Maltepe ilçe kongresinde bir konuşma yaptı. Akdoğan, çözüm sürecine yönelik yaptığı açıklamada Kobani eylemlerini eleştirdi ve "Dönüştüremedikleri Kürtleri göç ettirmek, etnik temizlik yapmak istiyorlar" dedi. Konuşmasının büyük bir bölümünü çözüm sürecine ayıran Akdoğan, Kobani eylemlerine değindi ve "Dönüştüremedikleri Kürtleri göç ettirmek istiyorlar" dedi. Gösterilerin kontrol dışı bir hareket olmadığını kaydeden Başbakan Yardımcısı, "Bu bilinçli bir strateji, kendileri gibi düşünmeyenleri bölgeden kaçırtmak istiyorlar. Dönüştüremedikleri Kürtleri göç ettirmek istiyorlar. Destek olmayan iş adamlarını, esnafı, diğer partileri, STK'ları kim varsa kendinden olmayanları adeta bölgede etnik temizlik, sosyopolitik bir temizlik yapmak istiyorlar" diye konuştu. Buna karşı direnenin sadece AK Parti İSTANBUL - TÜRKAN TOSUN - Kürt yayınevi sahipleri ve çalışanları, ülkede kalıcı bir barış ortamının sağlanması için çözüm sürecini desteklediklerini dile getirdi. Yıllardır Kürtçe kitap, sözlük ve süreli yayınlar basan ve satışını gerçekleştiren yayıncılar, AA muhabirine yaptıkları değerlendirmede, çözüm sürecinin önemine vurgu yaptı. Sîtav Yayınevi'nin sorumlusu Qahir Bateyî savaşsız bir ortamın, hayatın her alanında olumlu etki yarattığını ifade ederek, şunları şöyledi: "Elbette savaş ortamının olmaması yayıncılık üzerinde de olumlu etkiye yol açıyor. Çünkü savaş olmadığında insanlar rahatça okumaya, yazmaya ve diğer şeylerle ilgilenmeye başlıyorlar." Bateyî, üniversitelerde Kürtçe bölümlerinin açılmasının olumlu bir adım olduğunu dile getirerek, "Kurdi-Der, Kürt Enstitüsü, üniversitelerin Kürtçe bölümleri dil üzerinde ve kitap satışlarında etkili oluyor. Savaş olmazsa olumlu adımların sayısı her geçen gün artacaktır" dedi. olduğunu vurgulayan Akdoğan, şunları kaydetti: "Biz birlik siyaseti yapıyoruz. Alevilerin partisi, Kürtlerin partisi, dindarların partisi, biz herkesin partisiyiz. Biz Şırnak'ta da varız Edirne'de de varız. AK Parti Türkiye'nin bütünlüğünün, sigortasıdır, teminatıdır. Bugün AK Parti'yi denklemden çekip alın Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayacak bir siyasi parti yok. Sorumluluğumuzun farkında olalım, zor iş mücadele etmek gerekiyor, korkmamak çok çalışmak gerekiyor. Türkiye'nin bekası bütünlüğü için bunları yapmak zorundayız. Bunun için çözüm sürecini başlattık. Akan kan dursun dedik, akan gözyaşı dinsin dedik. Onbinlerce vatan evladı toprağa düştü. Yüz milyarlarca dolarlık ülke imkanı, kaynak sizin cebinizden çıktı heba oldu. Toplumsal fay hatları harekete geçti, kırılmaya başladı. 'Sosyal travma yaşanıyor bu gidişe dur diyelim' dedik ve çözüm sürecini başlattık." Akdoğan, ne zaman sonuca yaklaşılsa birilerinin harekete geçtiğini dile getirerek, açılım, milli birlik kardeşlik sürecinde, Oslo sürecinde, çözüm sürecinde ne zaman sonuca yaklaşılsa bazı mahfillerin ortalığı karıştırmaya başladığını söyledi. Kürt aydınlar: Çözüm süreci devam etmeli Rûpel Yayınevi'nin sorumlusu Nedim Baran ise Kürtler'in haklarını önemseyen bir çözüm sürecinin, her Kürt tarafından destekleneceğini kayderek, "Savaş zulmü, perişanlığı, zorluğu doğurur. Halk 30 yıldır bu savaştan yoruldu. Birçok insan öldü, göçler yaşandı, köyler yakıldı ve boşaldı. Biz barışı elbette istiyoruz ama eşitlik, Kürt haklarının gerçekten verildiği bir barışı..." değerlendirmesini yaptı. Kürt dili için her türlü gelişmeyi desteklediklerini ifade eden J & J Yayınları Sahibi Azad Zal, sürecin ağır ilerlediğini savundu. Zal şöyle konuştu: "Devlet daha az şey vermek istiyor, Kürtler de daha fazlasını almak istiyor. Masaya oturduklarında da bazen olumsuzluklar yaşıyorlar ama bazen de olumlu adımlar atılıyor. Kobani'deki savaş, ülkede yaşanan son olaylar olumsuz bir hava oluşmasına neden oldu, ama bence hava yeniden yumuşadı gibi." Ülkede yaşanan olumsuz havanın yayıncılık sektöründe de kendisini gösterdiğini kaydeden Zal, "Mesela yeni bir eser basacağımız zaman yetkililere götürdüğümüzde bize 'bu ortamda biz nasıl inceleyelim' diyorlar" ifadelerini kullandı. "Bana göre çözüm süreci tıkanmaz" Kürt Tarihi Dergisi Sahibi ve Peywend Yayınevi editörlerinden Dawud Rebiwar ise savaş olmadığında insanların kültürel ve sanatsal aktivitelere daha fazla eğilim gösterdiğini söyleyerek, şunları kaydetti: "Bana göre çözüm süreci tıkanmaz, bazen olumsuzluklar olabilir ki bu da normaldir. Çünkü Kürt sorunu büyük bir sorundur. Birkaç kanun değişimiyle çözülemez. Kürtlerin hepsi gibi biz de çözüm sürecini destekliyoruz ama doğru ve adil bir barışı elbette." KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com KÜÇÜKLERİ DÖVMEK Dünyadaki büyük ülkeler, daha da büyüme gayretiyle güç birliği yollarına başvuruyor. Örneğin, Avrupa Birliği gibi oluşumları kuruyor. Bu büyük ülkeler öte yandan kendilerine günümüzde ya da ileride engel olabilecek ülkeleri ise kırmaya gayret ediyor. Onları bir şekilde parçalayarak veya sindirerek güçsüz hale getirmeye çalışıyorlar. Bu gün dünyanın bir çok yerinde yaratılan kaos bundandır. Yine Küreselleşme ve Globelleşme savaşları da bu düşünce ve görüşün ekonomik boyutlarıdır; Batı sermayesinin, kendi yerüstü ve yer altı kaynaklarını yeterince işletemeyen geri kalmış ülkelerin bu kaynaklarını kullanma istemidir. Söz konusu bu iki kavramın ortaya sürüldüğü yıllarda, bir yazar olarak ben güya âkil bazı yetkin kişilerle konuyu aynı şekilde tartıştığımda karşı çıkanlar oluyor ve o kavramları benimsediklerini söylüyorlardı. Biz, zengin yerüstü ve yeraltı kaynaklarımızın; yine bizim tarafımızdan işletilmesinden yanayız. Ben yiyemedim, sen ye zihniyetlerine karşıyız. Çünkü biz, gerçek milliyetçiyiz. Vatanını, milletini, devletini canı yürekten seven insanlarız. Kendilerini ellerinden geldiğince güçlendirmek; küçük ve geri kalmış ülkeleri ise daha da küçültmek ve sindirmek isteyen bu emperyalist devletlerin siyasî ve ekonomik görüşlerine asla itibar etmemek ve gerçeklere göz yummamak gerekir. Bölücülüğe ve parçalanmaya alkış tutmak son derece yanlıştır. Devir birliktelik ve daha güçlü olma devridir. Bugün Irak ve Suriye yi parçalamak, orada değişik küçük devletler kurmak isteyen ABD ve diğer güçlerin amacı; zengin petrol kaynaklarına hakim olmaktır. Türkiye de hedeftedir. Türkiye nin zengin yerüstü ve yeraltı kaynaklarından yararlanabilmek için söz konusu güçler, yıllardan beri büyük bir gayret içindedirler. Küreselleşme oyununun bir parçası olan batı sermayesi, zaten iktisadî işletmelere hakim olarak ülkemize girmeye yıldır devam ediyor. Satılan büyük KİT leri, bankaları, bazı medya ve iletişim kuruluşlarını kısmen veya tamamen kimlere sattığımıza, birçok yabancı kaynaklı kuruluşlara dikkat ederseniz, gerçekleri daha iyi görürüz, görürsünüz. Su gibi uymayalım. Uyanık olalım. Düşman uyumuyor. Filipinler ile yeni dönem MANİLA- Başbakan Ahmet Davutoğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Filipinler'in başkenti Manila'da resmi törenle karşılandı. Törende, Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da hazır bulundu. Bu arada, Türkiye'den ilk kez başbakan düzeyinde Filipinler'de resmi temaslarda bulunan Davutoğlu'nun ziyareti, Manila'da yoğun ilgi görüyor. Cadde ve sokaklarda, İngilizce yazılı "Hoşgeldiniz Davutoğlu" pankartları asılırken, birçok noktanın da Türk bayraklarıyla donatıldığı görüldü. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Filipinler Devlet Başkanı Benigno Aquino'nun heyetler arası görüşmesi yapıldı. Malacanan Sarayı'nda gerçekleşen heyetler arası görüşmeye, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da katıldı. Davutoğlu ve Aquino'nun, heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi ve hava ulaştırma alanında işbirliği anlaşması imzaladı.

13 TURİZM 13 ISSN Tarihi kaleyi dağcılar GÜÇLENDİRİYOR MARDİN -Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde ören yeri olarak turizme kazandırılması için talimat verdiği tarihi Mardin Kalesi'nde güçlendirme ve restorasyon çalışmaları başladı. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu'na (UNESCO) aday Mardin'de, Hamdaniler tarafından 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Artuklu döneminin en büyük medeniyet eserlerinden biri olan, bin 200 metre yükseklikteki kalenin Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde, Valilikçe yapılan ihale ile özel bir şirket tarafından güçlendirilmesine başlandı. Hazineye ait olan ancak askeriyeye tahsis edilen alanda bulunan kaledeki kaya parçalarının şehirdeki yaşam alanlarına düşme riskine karşı yaklaşık bir kilometrelik alanda yapılan güçlendirme çalışmalarında 450 metre çapında çelik bariyer ve halatlar kurularak, kaya ıslahı yapılıyor. Mardin Valisi Mustafa Taşkesen, AA muhabirine, Süryanice'de "Merdin"in tek kale anlamına geldiğini ifade ederek, Mardin'in ismini bu kaleden almış olmasının söz konusu olabileceğini söyledi. "Mardin şehrinin adını bu kaleden aldığı söylenebilir" diyen Taşkesen, Diyarbakır Mardin karayolunda yer alan kalenin tarihinin milattan öncesine uzandığını belirtti. Taşkesen, "Birçok medeniyet bu kaleyi kullandı. Romalılar, Selçukluların buraya gelmesi ile Artukoğulları ve Akkoyunlular bu kaleyi kullanmışlar. 3. Selim, dönemin Bağdat Valisine 220 yıl önce verdiği talimatla kalenin onarılmasını istemiş" diye konuştu. Taşkesen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde Mardin'i ziyaretinde tarihi kalenin turizme kazandırılması talimatını verdiğine dikkati çekerek, bu kapsamda kalenin güçlendirilmesi ve arkeolojik kazıların yapılarak tarihi yapıların gün yüzüne çıkarılması için çalışmaların başlatıldığını söyledi. Kaleden düşebilecek taşlar nedeniyle çevredeki tarihi yapıların ve evlerin zarar görmemesi için güçlendirme çalışmalarına hız verildiğini dile getiren Taşkesen, kentin seyir terası olarak nitelendirilebilecek bu mevkinin turizme kazandırılması için çalışmaların aralıksız sürdüğünü kaydetti. Taşkesen, proje bütçesinin yaklaşık 10 milyon lira olduğunu ancak tarihin derinliklerine yolculuğa çıkmışken bu çalışmada maliyetin artabileceğini kaydetti. Taşkesen, güçlendirme çalışmalarının oldukça meşakkatli olduğunu vurgulayarak, bu çalışmaları yapanları ve yaptıranları peşinen tebrik ettiğini ifade etti. Tokat'ta görev yaptığı sırada neredeyse ağaçlar üzerinde duran bir kale duvarının büyük tehlike oluşturması nedeniyle restorasyonu için defalarca ihale açmalarına rağmen kimsenin katılmadığını belirten Taşkesen "Buradaki arkadaşlar bunu başardı. Mardin Kalesi'ni dağcılık eğitimi almış profesyonel ekipler güçlendiriyor. Ortaya muhteşem bir eser çıkacak. Bu kalenin turizme kazandırılması UNESCO yolundaki Mardin'e artı bir değer katacak" şeklinde konuştu. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Yıl: 44 Sayı: Kasım 2014 Salı Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Hakkı Murat SÖBÜTAY - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail YILDIZ, Mihriban DEMİREL, Ayşenur GÜRER, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Yayın Sahibi Macun Mah Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Temsilcisi: Yazı İşleri Tel: (PBX) Fax: gazeteyedigun@gmail.com Yiğit YİĞİT Ankara Temsilciliği İstanbul Temsilciliği Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Ulus/ANKARA No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Tel: (0312) Tel: (0212) NEVŞEHİR - Nevşehir Rehberler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sami Yılmaz, kaçak rehberlik yapanların turistlere kulaktan duyma yanlış bilgiler aktararak turizmi olumsuz etkilediğini belirterek, ülke turizmi açısından belgeli turist rehberlerinden faydalanılmasının önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 503 üyesi bulunan odalarının geçen yıl Temmuz ayında kurulduğunu ve faaliyet alanlarının Nevşehir, Aksaray, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Yozgat ve Niğde'yi kapsadığını belirtti. İlgili yasa gereği, faaliyetten men etme, rehberi araçtan indirme, aracı bağlama ve acenteye rehbersiz çalıştığı için 5 bin liraya kadar ceza uygulama yetkilerinin bulunduğunu ifade eden Yılmaz, "Bizim tutanaklar, Bakanlık onaylı RİZE - Çamlıhemşin ilçesinde Tar Deresi üzerindeki yaklaşık 250 metre yükseklikten dökülen Bulut Şelalesi'nin, "tabiat anıtı" olarak tescil edilmesi için çalışma başlatıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürü Mustafa Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rize'nin, 4 bin metre yüksekliğindeki Kaçkar ve Altıparmak dağlarını bünyesinde barındıran önemli bir doğa turizm merkezi olduğunu belirtti. Rize'nin, en fazla yağış alan iller bakımından Türkiye'de lider olduğunu ifade eden Bulut, 4 bin metre yükseklikten 69 kilometre gibi kısa sürede Kaçkar Dağları'na düşen yağış sonucu bölgede debisi ve düşüşü yüksek çok sayıda şelalenin bulunduğunu kaydetti. Bulut, il genelinde 45 kayıtlı şelalenin bulunduğunu vurgulayarak, bunların en önemlisinin, Kayaköy, mimari yapısı korunarak kültür turizmine kazandırılacak Kaçak rehberlik yapanlar, turizmi olumsuz etkiliyor tutanaklardır ve bağlayıcılığı vardır" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği belgelerle çalışan rehberlerin turizm açısından önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi: "Rehberlerin görevi, sadece tarihi yerleri gezdirmekten ibaret değildir. Rehber, aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin memnuniyetlerini sağlamak zorundadır. Bunun için de aldığı eğitim ve sonrasında kazanacağı belge, rehber için oldukça büyük birikimdir. Kaçak rehberlik yapanlar, bu mesleğin zorluğunu çeken ve emek harcayanların hakkını hiçe sayıyor, aynı zamanda turistlere bölge hakkında kulaktan duyma yanlış bilgiler aktararak turizmi olumsuz etkiliyor. Biz de bu kapsamda belgeli rehberlerin haklarını korumakla sorumluyuz. MUĞLA - Kültür ve Turizm Bakanlığınca, geçmişi MÖ 3000'li yıllara uzanan ve antik dönemlerde "Karmylassos" olarak bilinen Kayaköy Ören yerinin kültür turizmine kazandırması için çalışma yürütülüyor. Rumların 1922'deki mübadelede Yunanistan'a gönderilmesinden sonra boşalan Kayaköy'deki taş evlerin, proje kapsamında restore edilip kültür turizmine hizmet etmesi planlanıyor. Kayaköy'ü ziyaret eden Muğla Valisi Amir Çiçek, ören yerinin tarihi ve mimari yapısı hakkında yetkililerden bilgi aldı. Çiçek, gazetecilere yaptığı açıklamada, kamuoyunda Kayaköy'e oteller yapılarak mimari özelliğinin bozulacağı yönünde yer alan bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Kayaköy'ün kültür turizmine kazandırılmasıyla ilgili bakanlık düzeyinde çalışmalar yürütüldüğünü bildiren Çiçek, projenin bölgeyi turizme açarken mimari yapısını koruyacak şekilde planlandığını ifade etti. Çiçek, ören yerindeki bina, kilise ve diğer yapıların bugüne kadar korunduğunu ve tescil altına alındığını vurguladı. Kayaköy'ün turizme kazandırılmasıyla ilgili Türkiye'nin en yüksek şelalelerinden olan Tar Deresi üzerindeki Bulut Şelalesi olduğunu söyledi. Bulut Şelalesi'nin, Çamlıhemşin yaban hayatı geliştirme sahası içinde bulunduğunu dile getiren Bulut, şunları kaydetti: "Yaklaşık yüksekliği 250 metre, birbirine ardışık, debisiyle, düşüşüyle Türkiye'de tescil edilmeye değer, anıt özelliği taşıyan şelalelerden biri. Çamlıhemşin yaban hayatı sahası içinde bulunan Bulut Şelalesi'nin ön etüt raporunu hazırlayarak tescil için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne gönderdik. Bugüne kadar tescil edilmiş en yüksek şelale, Sinop Erfelek Şelalesi'ydi. İnşallah Bulut Şelalesi'nen tescil edilmesiyle Rize ili hak ettiği yere gelecek." birkaç yıldır düşünülen bir plan olduğunu kaydeden Çiçek, "Kayaköy, Türkiye'nin önemli bir tarihi mekanı. Bu nedenle bünyesinde barındırdığı yapılara bakanlığımız tarafından koruma amaçlı nazım imar planı yapılmış. Koruma kurulları tarafından da karar alınmış. Bakanlığımız, ören yerinin mimari özelliğini koruyacak şekilde kültür turizmine açılması için çalışmalara başladı" dedi. Vali Çiçek, Kayaköy'ün, Fethiye'nin kadar ülkenin de önemli bir değeri olduğunu, bu yönde yürütülen işlerinde kendisini sevindirdiğini dile getirdi. Proje tamamlandığında bölgeye daha fazla turist geleceğine inandığına işaret eden Çiçek, burada medeniyetlerin tarihi ve kültürel izlerinin de görülebileceğine dikkati çekti. Çiçek, ören yerindeki kiliselerin, evlerin ve okulların saygı gösterilip korunarak bugüne kadar getirildiğini vurgulayarak, "Önemli bir tarihi geçmişe sahip bölgenin turizme kazandırılması, ülkemiz için de çok önemli. Çalışmalar ile tarih turizmi canlandırılacak ve herkes burayı görmek isteyecek. Yabancı ülkelerdeki insanlarda buranın tarihini tanımak için bölgeye gelecek. Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

14 Kayserispor'da Mamur dönemi sona erdi KAYSERİ - Kayserispor'da güçlü bir yönetimle göreve devam etmesi beklenen Başkan Recep Mamur, dün yapılan olağanüstü kongrede "sürpriz" bir kararla aday olmayarak, 10 sezondur başkanlığını yaptığı sarıkırmızılı ekibe veda etti. Kayserispor'da sezonuna kadar yaklaşık 20 yıl aralıklarla yöneticilik yapan ve o sezonun devre arasında olağanüstü kongreyle başkanlığa seçilen Mamur, sarı-kırmızılı kulübün dün gerçekleştirilen olağanüstü kongresinde başkanlığa aday olmadı. Tek listeyle gidilen kongrede yönetim kurulu üyesi Yücel Şahin başkanlığa seçildi, böylece Kayserispor'da Recep Mamur dönemi sona erdi. Spor Toto Süper Lig'de bu sezon geride kalan 9 haftada sadece 1 galibiyet elde eden Sivasspor'da, kulüp yönetimi, teknik direktör Roberto Carlos'a ve futbolculara güveniyor. Spor Toto Süper Lig'de geride kalan 9 haftada sakatlıklar ve kart cezaları nedeniyle bazı maçlara Aatif Chahechouhe, Cicinho ve Manuel Da Costa'nın aralarında bulunduğu kimi oyuncularından yoksun çıkan Sivasspor, bu futbolcularının eksikliğini önemli ölçüde hissetti. SİVAS - Sivasspor Kulübü Başkanvekili Erdal Sarılar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu sezon lige istedikleri gibi bir başlangıç yapamadıklarını söyledi. Takımın iyi futbol oynamasına rağmen bunu sonuca yansıtamadığını ifade eden Sarılar, arzu edilen puanların alınamaması nedeniyle ligde zor günler geçirdiklerini belirtti. Sivasspor'un bu sıkıntıları aşacak güce ve kaliteye sahip bir takım olduğunu vurgulayan Sarılar, camiadan kendilerine güvenmelerini istedi. Takımın geçen sezon ligi, Brezilyalı teknik direktör Roberto Carlos yönetiminde 53 puanla 5. sırada tamamladığını anımsatan Sarılar, "İnşallah aynı başarıyı bu sezon da göstereceğiz" dedi. Ligde geride kalan haftaları unuttuklarını, gelecek maçlara baktıklarını dile getiren Sarılar, "Biz, hocamıza ve futbolcularımıza güveniyoruz. Teknik direktörümüz Roberto Carlos ile yaptığımız görüşmede de bunu kendisine söyledik, geride kalan 9 haftayı görmeyin dedik. Balıkesirspor maçıyla lige yeniden başlayacağız" diye konuştu. Yiğidolar bu sezon sakata geldi SİVAS - Ligde 9. hafta sonunda 6 puanla 17. sırada yer alan ve zor günler geçiren kırmızı-beyazlı ekipte, futbolculardan Macauley Chrisantus 3 (Gaziantepspor, Akhisar Belediyespor ve Torku Konyaspor), Kadir Bekmezci 3 (Beşiktaş, Çaykur Rizespor ve Bursaspor), John Utaka 2 (Akhisar Belediyespor ve Torku Konyaspor), Aatif Chahechouhe 1 (Beşiktaş), Manuel Da Costa 1 (Akhisar Belediyespor), Hakan Arslan 1 (Eskişehirspor) ve Batuhan Karadeniz 1 (Bursaspor) maçta sakatlıkları nedeniyle forma giyemedi. Brezilyalı teknik direktör Roberto Carlos'un ilk onbirde vazgeçemediği isimler arasında yer alan sağ bek Cicinho, Bursaspor ve Eskişehirspor, orta saha oyuncusu Burhan Eşer Eskişehirspor, sol bek Ziya Erdal ise Bursaspor maçlarında kart cezaları nedeniyle takımdaki yerini alamadı. Kırmızı-beyazlı ekip, bu maçlarda sakat ve cezalı oyuncularının eksikliğini önemli ölçüde hissetti. Bu arada, Sivasspor'da Balıkesirspor karşılaşması öncesinde sakatlıklar düşündürüyor. İbrahim Toraman ve Mehdi Taoil'in Eskişehirspor maçının ardından kasık ağrısı nedeniyle MR'nın çekildiği öğrenildi. Toraman ve Taoil'in Balıkesirspor maçında oynayıp oynayamayacaklarına sağlık ekibinin karar vereceği belirtildi. Sivasspor Kulübü Başkanvekili Erdal Sarılar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen sezonki kadroyu Aydın Karabulut dışında koruduklarını belirtti. Sarılar, sezon öncesinde 8 futbolcu transfer ettiklerini dile getirerek, kadroya dahil olan futbolculardan defans oyuncusu İbrahim Toraman ve kaleci Ertuğrul Taşkıran'ın sürekli, forvet Macauley Chrisantus'un ise yedek olarak forma şansı bulduğunu ifade etti. Sakat ve cezalı futbolcuların olduğu dönemde yedek oyunculara önemli görevler düştüğünü dile getiren Sarılar, "Sakatlıklar ve cezalar, yedek oyuncuların kendisini göstermesi açısından aslında büyük bir fırsat. Yedeklerimizin iyi oynaması ve iyi performans göstermesi, kendileri için bir avantaj olur. Biz istiyoruz ki formayı kapan yedek futbolcumuz bir daha onu üzerinden çıkartmasın" dedi. A Milli Takım siftah yaptı İSTANBUL Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri A Grubu dördüncü maçında Kazakistan'ı 3-1 yenen Türkiye, ilk galibiyetini elde etti. İlk maçında deplasmanda İzlanda'ya 3-0 yenilerek grup maçlarına kötü başlangıç yapan, daha sonra iç sahada Çek Cumhuriyeti'ne 2-1 mağlup olan ay-yıldızıl ekip, Letonya karşısında deplasmandaki 1-1'lik beraberliğin ardından ilk üç maçını 1 puanla tamamladı. Milli takım gruptaki 4. maçında Kazakistan karşısında ilk kez 3 puanla tanışarak, umudunu artırdı. Türkiye, grupta puanını 4'e yükselterek son sıradan kurtuldu. Karşılaşmada sarı kart gören Arda Turan, Hollanda maçı öncesi cezalı duruma düştü. Milli takımın önemli oyuncusu, 28 Mart 2015'te deplasmanda yapılacak kritik mücadelede forma giyemeyecek. Milliler, aldığı bu sonuçla Kazakistan'ı bir kez daha yenmiş oldu. A Milli Takım beşinci karşılaşmadan da galibiyetle ayrıldı. Türk Milli Takımı, bugünkü skorla rakibi karşısında 18. golüne ulaşırken, Kazaklar ise 2. gollerini attı. Burak Yılmaz, attığı iki golle Kazakistan'a karşı üçüncü golüne ulaştı. Tecrübeli oyuncu, ayrıca milli formayla 15. gol sevincini yaşadı. A Milli Takım'ın üçüncü golünü atan Serdar Aziz, Kazakistan karşısında ilkleri yaşadı. Milli formayla ilk kez sahaya çıkan Serdar Aziz, 82. dakikada kaydettiği golle ilk kez bu sevinci yaşamış oldu. Milliler, elemelerdeki dördüncü maçta da kalesini gole kapatamadı. İlk maçta İzlanda'dan 3 gol yiyen ve Çek Cumhuriyeti maçında kalesinde iki gol gören milli takım, Letonya karşılaşmasının ardından Kazakistan'ın da bir kez gol sevinci yaşamasına engel olamadı. Karabükspor'un 10. hafta kabusu KARABÜK- Spor Toto Süper Lig'de 8. kez mücadele başarısı gösteren Kardemir Karabükspor, geçmiş sezonlarda 10. haftaya gelindiğinde kötü gidişat nedeniyle 4 defa teknik direktör değişikliğine gitti. Lige ilk yükseldiği sezonuna Teknik Direktör Ali Kemal Denizci ile başlayan kırmızı-mavililer, sezonun 10. haftasına gelindiğinde sadece 4 puanda kalınca antrenör değişikliğine giderek Yüksel Aşkun ve İlyas Tüfekçi ile yola devam etti. Aynı sezon alt lige düşen ve 4 sezon sonra tekrar yükselme başarısı gösteren Kardemir Karabükspor, Ahmet Akçan ile başladığı sezonunun ilk 10 haftasında kötü sonuçlar alınınca yoluna Orhan Yahya Yüce ile devam kararı aldı. Kötü geçen sezonunun sonunda veda ettiği lige 12 yıl sonra sezonunda yeniden dönen Batı Karadeniz ekibi, Yücel İldiz ile başarılı sezon geçirdi ancak sezonunun 9. haftasına gelindiğinde ikişer galibiyet ve beraberlikle 5 yenilgi alan Kardemir Karabükspor, 10. haftada İldiz'in yerine teknik direktörlüğe Bülent Korkmaz'ı getirdi.

15 SPOR 15 Ahmet Erdem ve İbrahim Polat adlı kardeş sporcular tekvandoda aldığı başarılarla adlarından sıkça söz ettiriyor. Genç tekvandocular, 27 Kasım tarihinde Antalya da yapılacak olan Avrupa Kulüpler Taekwondo Şampiyonası nda ülkemizi temsil edecek. Türkiye, Bremen'de TARİH YAZDI KOCAELİ - Almanya'nın Bremen kentinde düzenlenen 22. Dünya Karate Şampiyonası'nda genel sıralamada dördüncü olan Karate Milli Takımı, hem erkekler hem de kadınlarda kürsüye çıkarak ilki başardı. Karate Federasyonu Başkanı Esat Delihasan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, elde edilen sonucun işini seven ve birlikte çalışan ekibin başarısı olduğunu belirterek, gelecek adına umutlandıklarını söyledi. Bremen'de bütün sporcuların madalya kazanmaya çok yaklaştığına dikkati çeken Delihasan, "Almanya'da elde edilen sonuç, bizi umutlandıran başarılarımızın devam edeceğini gösteriyor. Genel sıralamada dördüncü olduk ama bütün takımların gözünde en iyi takım Türkiye oldu. Takımlar, 'şampiyonanın en iyi takımı Türkiye' diyordu. Kazandığımız sonuçla bu algıyı perçinledik" diye konuştu. KENAN ERGEN Beşiktaş Mogaz'ın şanssızlığı zorlu rakipleri AMASYA - Beşiktaş Mogaz Erkek Hentbol Takımı Antrenörü Müfit Arın, bu sezon mücadele ettikleri Velux Erkekler EHF Şampiyonlar Ligi'nde zorlu bir grupta yer aldıklarını söyledi. Şampiyonlar Ligi'nde B Grubu'nda oynadığı 4 maçta puan alamayan ve son sıraya yerleşen Beşiktaş Mogaz'ın antrenörü Arın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2004 yılında göreve geldiğinde bazı hedefler koyduklarını, bu hedefleri yavaş yavaş yakalamaya başladıklarını belirtti. Hedeflerden birinin de süreç içinde Şampiyonlar Ligi'ne kalmak olduğunu dile getiren Arın, son 3 yıldır eleme turlarında ligin kapısından döndüklerini ifade etti. Çağla Büyükakçay sezonu kapattı İSTANBUL- Milli tenisçi Çağla Büyükakçay, sakatlığı nedeniyle Japonya'da katılmayı planladığı turnuvadan çekilerek, 2014 sezonunu kapattı. Türkiye Tenis Federasyonu desteğinde turnuvalara devam eden Club İstanbul@ENKA Tenis Akademisi oyuncusu Çağla Büyükakçay, Japonya'da bu hafta gerçekleşecek ve önceden oynamayı planladığı 75 bin dolar ödüllü Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) turnuvasından çekilmek zorunda kaldı. Milli tenisçinin, kasığından yaşadığı sakatlığın tamamen iyileşebilmesi için sezon programındaki son turnuvaya katılım konusunda bu kararı aldığı belirtildi. Dünya sıralamasında 140. basamakta yer alan 25 yaşındaki milli tenisçi, son olarak Dubai'de mücadele ettiği turnuvada teklerde birinci turda elenirken, çiftlerde ise Karadağlı partneri Danka Kovinic ile birlikte yarı finale çıkmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) Spor Kulübü nün sporcularından Ahmet Erdem ve İbrahim Polat kardeşler, başarıdan başarıya koşuyor. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Ankara Tekvando Şampiyonası nda 1. olan Ahmet Erdem Polat ve 3. olan İbrahim Polat, Antalya da yapılacak olan Avrupa Kulüpler Taekwondo Şampiyonası için de bir hayli iddialı Genç sporcuların hedeflerinde geleceğin Dünya Olimpiyat Şampiyonu olmak var. Genç sporcular, hocaları Hacı Ahmet Yılmaz, Şaban Söylemez ve Özgür Kılıç ın gözetiminde çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Öte yandan Türkiye Taekwondo Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre, 27 Kasım Perşembe günü Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG ) Sınavı olduğundan, sınava girecek sporcular için tartı süresi saat 22.00'a kadar uzatıldı. Tartı esnasında sınav belgesi ibrazı zorunlu tutuldu. Ankara Tekvando Şampiyonası nda 1. olan Ahmet Erdem Polat ve 3. olan İbrahim Polat, Antalya da yapılacak olan Avrupa Kulüpler Taekwondo Şampiyonası için de bir hayli iddialı Genç sporcuların hedeflerinde geleceğin Dünya Olimpiyat Şampiyonu olmak var. "Gol orucundaki" YILDIZLAR ANKARA - Bu sezon büyük beklentilerle transfer edilen Mario Balotelli ve Fernando Torres gibi yıldız golcüler, düşük performanslarıyla hayal kırıklığına neden oldular. Avrupa kulüplerinin sezon başında büyük umutlarla ve yüksek bonservis bedelleri ödelerek kadrolarına kattığı yıldız oyuncular, çıktıkları maçlarda etkisiz futbollarıyla taraftarını üzdüler. Liverpool'un geçen sezon gösterdiği başarıda önemli katkısı bulunan Uruguaylı forvet Luis Suarez'i göndererek yerine transfer ettiği Mario Balotelli, çıktığı 9 lig maçında da fileleri havalandıramadı. "Kırmızılar"ın sezon başında Milan'dan 20 milyon avro bonservis bedeli karşılığında transfer ettiği 24 yaşındaki İtalyan golcü, kötü performansı nedeniyle milli takımdaki yerini de Graziano Pelle'ye kaptırdı. Yeşil sahaların "yaramaz çocuğu" olarak nitelenen Balotteli, son olarak takımının geçen hafta sonu Chelsea'ye sahasında 2-1 kaybettiği karşılaşmanın ardından gece kulübüne gitmesi nedeniyle ada basınınca sert bir dille eleştirilmişti. Liverpool'un sezon başında Southampton'dan transfer ettiği Rickie Lambert da 9 karşılaşmada forma bulmasına rağmen fileleri havalandıramadı. İngiltere'de hayal kırıklığına yol açan bir diğer futbolcu, Everton forması giyen Belçikalı milli golcü Romelu Lukaku oldu. İngiliz temsilcisinin yoğun uğraşlar neticesinde Chelsea'den 36 milyon avro karşılığında satın aldığı 21 yaşındaki golcü, kendisinden beklenen patlamayı yapamayarak 16 maçta sadece 4 kez ağları sarsabildi. Manchester United'ın büyük ümitlerle kiralık olarak kadrosuna kattığı Kolombiyalı golcü Radamel Falcao ise ligde çıktığı 5 maçta sadece 1 kez fileleri sarsabildi. Ada basını, "Kırmızı Şeytanlar"ın Monaco ile yaptığı sözleşmede 56 milyon avroya bonservisin alınması maddesi bulunan Falcao'nun form grafiğini yükseltememesi halinde bu transferin gerçekleşmeyeceğini öne sürüyor. Manchester United Teknik Direktörü Louis van Gaal de son yaptığı açıklamada, sakatlığı nedeniyle son maçlarda forma giyemeyen milli oyuncunun, takımda yaptığı taktik değişiklik nedeniyle sezon boyunca yedek kalabileceğini vurgulamıştı.

16 İzmir Ekonomi Üniversitesi, Varşova Güzel Sanatlar Akademisi ve Menemen Çömlekçiler Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği Kulp Uluslararası Çömlek Atölyesi çalışmaları başladı. Menemen Çömleği dünyaya tanıtılacak İZMİR- Menemen Çömlekçiler Derneği Başkanı Ertan Saruhan'ın atölyesindeki çalışmaya Varşova Güzel Sanatlar Akademisi Tasarım Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Michal Stefanowski, Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Can Özcan ile Türk ve Polonyalı öğrenciler katıldı. Türkiye ve Polonya'nın diplomatik ilişkilerdeki 600'üncü yılı etkinlikleri kapsamında 2 yıldır proje yürüttüklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Can Özcan, Menemen çömlekçiliğinin en büyük probleminin kuşaklardır devam eden geleneğin geleceği hakkında hiçbir planlama yapılmaması olduğunu dile getirdi. Yapılan çalışmalar sonrasında çözüm noktasının "tasarım" ve "genç Su motorundan araba yaptılar HATAY- ERDAL TÜRKOĞLU - Yayladağı ilçesinde 3 arkadaş, su motoru, motosiklet parçası, el arabası tekeri, oturma grubunun tekli koltuğunu, direksiyon için su vanası kullanarak yaptıkları araçla saatte 30 kilometre hıza ulaşmayı başardı. Güzelyurt Mahallesi'nde, motosiklet tamirci kalfası Tayfun Kuş ile kuzeni Kamil Kuş ve pasta imalatçısı Muhammet Yusuf Köse, su motorundan 4 tekerli araç yapmak için harekete geçti. Yaklaşık 2 ayda, motosiklet parçası, el arabası tekeri, oturma grubunun tekli koltuğunu, direksiyon için su vanası kullanılarak yapılan ve benzinle çalışan araç, saatte 30 kilometre hıza ulaştı. Muhammed Yusuf Köse, AA muhabirine, su motorundan araba yapma fikrini iki arkadaşıyla paylaştığını söyledi. Arkadaşlarının destek vermesi üzerine işe koyulduklarını belirten Köse, şunları anlattı: "Aracı yapmaya başladığımızda bize gülenler oldu. Kimseye aldırış etmeden, işimize baktık. Önce su motoruyla motosiklet parçalarını birleştirdik. Demir parçalarını kullanarak aracın iskeletini oluşturduk. Çıkma direksiyon bulamadığımız için su vanasını tercih ettik. Hurda araç jantlarıyla arka tekerleri, el arabası tekeriyle de ön lastikleri yaptık. Benzin deposu yerleştirip, gaz ve fren pedalı taktık. Oturma yeri için de tek kişilik koltuk kullandık." Aracın 2 kişiyi rahatlıkla taşıyabildiğini ifade eden Köse, montaj aşamasında kendileriyle alay eden bazı arkadaşlarının, aracı kullanmaya heveslendiğini söyledi. Dört tekerlekli araç ile arazide dolaşmaya başladıklarını anlatan Köse, "Aracı daha fonksiyonel hale getireceğiz. Far, korna takıp, üstünü kapatacağız. Böylece araç daha güvenli olup, güzel görünecek. Arkasına römork takıp, yük taşımada kullanacağız" diye konuştu. bireyler" olarak belirlediklerini belirten Özcan, "Genç beyinlerin zihnindeki tasarımları buradaki kültüre, geleneğe ve beceriye nasıl ekleyebileceğimiz konusunda bir proje hazırladık. Varşova Akademisi de bu projeye dahil oldu" dedi. Yabancı öğrencilerin çömlek atölyesinde edindikleri bilgiyi ülkelerine de götüreceklerini söyleyen Can Özcan, şöyle konuştu: "Tasarladıkları ürünler tekrar Menemen'e gelecek ve üretiminin yapılıp yapılamayacağı konusunda Menemenli ustalardan fikir alınacak. Buradaki amacımız, Menemen çömleğine ait bir marka ve kimlik oluşturmak. Bu kimliğin altında da yeni bir tasarım Londra'nın simgesi Tower Bridge'e cam zemin LONDRA- İngiltere'nin başkenti Londra'nın simge yapılarından Tower Bridge'in seyir kulesi yenilerek, zemininin bir kısmı camla kaplandı. Londra'nın ünlü Thames Nehri üzerindeki 120 yıllık köprünün 42 metre yükseklikte bulunan seyir kulesinde zemine cam döşendi. Londra'nın her iki yakasını yukarıdan izlemeye gelen ziyaretçiler, nehrin 42 metre üzerindeki cam zemin üzerinde yürüme şansı buluyor. Cam zemin, ziyaretçileri heyecanlandırırken bir o kadar da ürkütüyor. Nehir trafiğinin akışının sağlanabilmesi amacıyla iki kanat halinde açılabilen köprünün seyir kulesine çıkan ziyaretçiler cam zeminde ilk önce yürümekte tereddüt ediyor. Ancak cam üzerine çıkanlar, daha sonra bu tecrübenin "çok etkileyici" olduğunu söylüyor. Yaklaşık 1 milyon sterline mal olan yeni cam zeminlerin her biri 11 metre uzunluğunda ve yaklaşık 2 metre genişliğinde. Tower Bridge, 19. yüzyılda başkentte hız kazanan ticaretle halkın yeni ulaşım yöntemlerine ihtiyaç duyması üzerine inşa edildi ve 1894 yılıdakullanıma açıldı. Londra'nın en bilinen yapılarından olan köprüyü yılda ortalama 600 bin kişinin ziyaret ediyor ve günde 40 binden fazla yaya ile taşıt üzerinden geçiyor. koleksiyonu ortaya çıkarmak. Önce Avrupa'da sonra tüm dünyadaki tasarım fuarlarında Menemen Çömleği'ni tanıtacağız. İstanbul Tasarım Bienali, Varşova Tasarım Bienali, Almanya ve İtalya'daki tasarım bienallerine katılarak bu koleksiyonları tanıtacağız. Bir sonraki adımda da bu tasarımların pazarlamasını gerçekleştireceğiz." Menemen Çömlekçiler Derneği Başkanı Ertan Saruhan ise çömlekçiliği bir marka haline getirmeyi ve gelecek nesillere aktarmak istediklerini kaydetti. Türk ve Polonyalı öğrenciler çömlek ustalarından eğitim almaya başladı. Üniformayı giyince herkes onu Arafat sanıyor RAMALLAH - Filistinli Salim Semirat, eski Devlet Başkanı Yasir Arafat'a benzerliğiyle dikkati çekiyor. Batı Şeria'nın Ramallah kentinde yaşayan sebze satıcısı Semirat'ın Arafat'a benzerliği, görenleri şaşırtıyor. Semirat, özellikle askeri üniforma giyip, kefiye taktığında Arafat'tan neredeyse ayırt edilemiyor. Fiziki görünüşünün yanı sıra sesi ve hareketlerinin de Arafat'a benzetildiği Semirat, bu nedenle ulusal etkinliklere de davet ediliyor. AA muhabirine konuşan Semirat, Arafat'ın Filistinlilerin gönlündeki yerinin farklı olduğunu vurgulayarak, "Ona ait bir sembol, onu hatırlatan bir anı bile ilgi görüyor. Ben de Arafat'ın vefatından sonra, birçok programa katılarak onun gibi konuşmalar yaptım. Onu hatırlattığım için büyük alkış aldım. Normalde işinde gücünde sıradan bir adamım ama askeri üniformayı giyip, kefiyeyi takınca Arafat'a dönüşüyorum" ifadelerini kullandı. Filistinlilerin Arafat'ı "Bir baba ve bir kahraman" olarak görüldüğünü anlatan Semirat, "O bir şehit, Filistin'in özgürlüğü için şehit oldu. Şimdi onun dediği gibi, birlik ve beraberlik içinde olmalıyız" diye konuştu. Eski Filistin Devlet Başkanı ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yasir Arafat, 11 Kasım 2004'te Fransa'nın başkenti Paris'teki Percy Askeri Hastanesinde 75 yaşında vefat etmişti. Arafat, Filistin'in bağımsızlığı için verdiği mücadeleler nedeniyle halkı tarafından "Efsanevi lider" olarak anılıyor.