O kadar çok ağrım var ki, sadece fibromiyaljin var dediler!...

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "O kadar çok ağrım var ki, sadece fibromiyaljin var dediler!..."

Transkript

1 Romatizmal Hastalıklar Hakkında Daha Fazla Bilgi İçin YIL: 5 SAYI: 10 OCAK / ŞUBAT / MART / NİSAN 2015 Gazete sizin için hazırlanmıştır, alabilirsiniz. O kadar çok ağrım var ki, sadece fibromiyaljin var dediler!... Prof. Dr. Ahmet Mesut Onat Sayfa 8-9 GUT hastalığı: Kralların hastalığı veya hastalıkların kralı Prof. Dr. A. Eftal Yücel Sayfa Editörden Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu Ondokuz Mayıs ÜTF, İç Hastalıkları - Romatoloji BD Değerli okuyucular, Yeni bir Romatizma ve Yaşam ile sizlerle buluşmaktan mutluyuz. Romatoloji polikliniklerindeki gazete standımıza göstermiş olduğunuz ilgi bizi fazlasıyla mutlu etmektedir. Gazetemiz sayesinde romatizmal hastalıklar konusundaki en nitelikli bilginin sizlere doğrudan ulaştırıldığını düşünüyoruz. Sizlerden gelen talepler doğrultusunda her yeni sayımızda farklı konulara değinmekteyiz. Bu sayımızda fibromiyalji, gut hastalığı, ankilozan spondilit ve egzersiz, ilaç olarak kullanılan kalsiyum, tedaviye dirençli FMF hastalığı, romatoid artrit tedavisinde dikkat edilecek konular ve Sjögren sendromu ile ilgili değerli hocalarımızın yazılarını bulabilirsiniz. Ayrıca bu sayımızda, sizin adınıza bir ses olması yönüyle önemsediğimiz Romaturka Derneği (Romatizma hastaları bilgilendirme ve destekleme derneği) başkanının yazısını da bulabileceksiniz. Bu vesileyle, gazetemize siz hastalarımızdan gelecek olan kısa edebi yazı, şiir, resim, karikatür gibi eserlere de yer vereceğimizi hatırlatmak isteriz. Romatolog ve Sanat sayfasında, değerli bir hocamızı ve onun atölye çalışmalarını sizlerle paylaşıyoruz. Mutlu ve sağlıklı günler dileğiyle Bu Gazete Merck Sharp Dohme İlaçları Ltd.Şti nin katkılarıyla basılmıştır. Bu gazetede yer alan yazı ve fotoğraflar yazarlarının görüşlerini yansıtmakta olup, Merck Sharp Dohme İlaçları Ltd.Şti. nin gazetenin içeriğinin doğruluğunu ve güncelliğini temin etmek sorumluluğu yoktur. Copyright (2015) Whitehouse Station, NJ, U.S.A. adresinde bulunan Merck & Co., Inc. nin iştiraki olan Merck Sharp & Dohme Corp. Tüm hakları saklıdır. Merck Sharp Dohme İlaçları Ltd. Şti. Esentepe Mahallesi Büyükdere Caddesi No:199 Levent 199 Ofis Bloğu K: Levent İstanbul Tel: Faks: Jan RHEU

2 2 3 Kemikler için kalsiyum tabletleri mi? Yoksa doğal gıdalar mı? Prof. Dr. Yaşar Karaaslan / Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Romatoloji Kliniği Romatoid artrit hastasıyım, tedavide nelere dikkat etmem gerekir? Doç. Dr. Bünyamin Kısacık / Gaziantep Üniversitesi, İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı Osteoporozdan (kemik yoğunluğunda azalma) korunma amacı ile sağlıklı kişilerin kalsiyum takviyesi alması uygulaması, osteoporoz için başka etkili tedavilerin olmadığı yıllarda başlamıştır ve günümüzde çok yaygın ve standart bir uygulama haline gelmiştir. Bu yaklaşım aslında kalsiyum alımını artırmanın kemik yapımını artıracağı varsayımına dayanmaktadır. Ancak kemik biyolojisi hakkındaki güncel bilgilerimiz bu varsayımın çok geçerli olmadığını göstermektedir. Kalsiyumun zayıf bir antirezorptif etkisi olduğunu ve postmenopozal dönemde kemik kaybını yavaşlattığını destekleyen bulgular olsa da, yeni yapılan meta-analizler kalsiyum takviyesinin kırık riski üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Diğer yandan ilaç şeklinde kalsiyum takviyesinin kardiyovasküler olay riskinde artma, böbrek taşı oluşumu, gastrointestinal semptomlar ve akut gastrointestinal olaylar nedeni ile hastaneye başvurma riskinde artma gibi istenmeyen etkileri vardır. Sağlıklı kişilere ilaç şeklinde kalsiyum takviyesi önermenin fayda ve riskleri bir arada düşünüldüğünde, bu yaklaşımın aslında çok akılcı olmadığı tezi giderek güçlenmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, ilaç şeklinde kalsiyum takviyesinin miyokard infarktüsü ve inme riskini artırdığına dair veriler vardır. İlaç olarak kalsiyum alınmasında ortaya çıkan bu riskler, gıdalar yolu ile kalsiyum alımında görülmemektedir. Bu nedenle ilaç olarak kalsiyum alımı yerine gıdalar ile kalsiyum alımını teşvik etmek, hem daha fizyolojik bir yaklaşımdır; hem de bu önemli yan etkilere neden olmaz. En çok kalsiyum içiren gıdalar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Gıdalar Kalsiyum (mg) 1 bardak tam yağlı süt (200 ml) bardak yağsız süt (200 ml) dilim tam yağlı beyaz peynir (30 g) dilim az yağlı beyaz peynir (30 g) dilim taze kaşar peyniri (30 g) dilim az yağlı kaşar peyniri (30 g) dilim cheddar peyniri (30 g) dilim ezine peyniri (30 g) kâse tam yağlı yoğurt (200 g) kâse az yağlı yoğurt (200 g) bardak ayran (200 g) yemek kaşığı soya fasulyesi yemek kaşığı haşlanmış ıspanak yemek kaşığı haşlanmış lahana 94 8 yemek kaşığı pişmiş kuru fasulye 34 8 yemek kaşığı pişmiş nohut 38 1 orta boy portakal g konserve sardalya yemek kaşığı pekmez 172 TIP ARAŞTIRMALARI VE EĞİTİM DERNEĞİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ AHMET MESUT ONAT YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ELİF HAYIRLIOĞLU EDİTÖR Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu EDİTÖR YARDIMCILARI Prof. Dr. Ahmet Mesut Onat Doç. Dr. Bünyamin Kısacık Doç. Dr. Umut Kalyoncu Doç. Dr. Timuçin Kaşifoğlu Doç. Dr. Süleyman Serdar Koca İLETİŞİM ADRESİ SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI / ROMATOLOJİ BİLİM DALI Tel: (0362) / 4115 DİZGİ TASARIM QPHARMAWORLD (0212) BASKI Eray Basım Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi Mas-Sit No:191-1 Bağcılar İstanbul / Türkiye Tel: (90 212) Pbx Fax: (90 212) YASAL UYARI Gazetemizin içeriği, okuyucuyu bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Gazetemizde yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Gazetemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Romatoid artrit kronik bir hastalıktır. Bu yüzden hastanın tedaviye uyumu büyük önem taşımaktadır. Hastaların öncelikle kendilerini takip eden romatoloji uzmanının uyarılarına dikkat etmesi gerekmektedir. Bu yazıda romatoid artrit hastasının tedavi sırasında dikkat etmesi gereken konuları özetlemeye çalışacağız. Romatoid artrit tedavisi esas olarak ilaç tedavisidir. Atılacak her türlü adım ilaç tedavisine destek olarak yapılabilir. Tedavide sıklıkla birden Benzer etkiyi gösteren ilaçların bir arada kullanılması hastalığa karşı daha etkin bir tedavi imkânı sağlamaktadır. Her ilaç gibi romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaçların da yan etkileri olabilir. Bu nedenle, takip eden hekim, hastanın muayenesi ve kan tetkikleri ile birlikte bunları değerlendirir. Hekim, muayene ve tetkiklerin sıklığına hasta odaklı olarak karar vermektedir. Kimi hastaları daha sık kontrole çağırırken,kimi hastaları da daha seyrek olarak kontrole çağırır. Her romatoid artrit hastası benzer ilaçları kullanabileceği gibi, her hastanın aynı ilaçları aynı dozda ya da sürede kullanması beklenemez. Hekim hastanın hastalığının şiddetine göre buna karar verir. Romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaçların çeşidi son 10 yılda çok artmıştır. Hastalığın sık görülmesi nedeniyle romatoid artrit, üzerinde en çok araştırma yapılan romatizmal hastalıkların başında gelmektedir. En iyi tedavinin, hastalığı en iyi kontrol altına alabilen ve hasta tarafından en iyi tolere edilebilen tedavi olduğu unutulmamalıdır. Romatoid artrit hastalarından diyet ile ilgili çok fazla soru gelmektedir. Aslında net bir diyet söylemek doğru olmaz; özellikle hastalığın ilk başlangıç dönemlerinde hastaların iştahsızlığı ön planda olabileceği için bir kısıtlama yapmak doğru olmayabilir. Ancak kortizon tedavisi uygulanan hastaların tuzu az kullanmaları, ya da kullanmamaları önerilmektedir. Ayrıca fazla kiloların özellikle diz, ayak bileği gibi eklemlerdeki yükü arttıracağı için kilo almama konusunda dikkatli olunması önerilmektedir. Hastalığa sebep olabileceği ya da şiddetini arttırabileği bilinen en önemli faktör sigaradır. Bu yüzden hastaların mutlak olarak sigaradan uzak durmaları önem taşımaktadır. Hastaların kulaktan ya da komşudan duydukları; bitkisel çay, bitkisel kürler gibi kanıt düzeyi çok zayıf olan tedaviler konusunda doktorlarına danışmaları uygun olacaktır. Bazı hastaların mevcut ilaçlarını bırakıp bu alternatif yöntemler ile tedavi olmaya çalışmaları istenmeyen sonuçları beraberinde getirebilir. Romatoid artrit hastalarının takibinde sadece hastalık aktivitesi değil, aynı zamanda ilaçların yan etkileri de değerlendirilmektedir. Bu nedenle düzenli takip romatoid artrit tedavisindeki en önemli noktadır.

3 4 5 Ankilozan spondilitte tedavinin en önemli bölümlerinden biri: Egzersiz Doç. Dr. Neslihan Yılmaz / İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı Ankilozan spondilitte tedavinin amacı; ağrının kontrolü, iltihabın baskılanması, eklem-omurga hareketliliğinin korunması ve deformitelerin önlenmesidir. Ankilozan spondilit (AS), genellikle genç yaşlarda ortaya çıkan ve özellikle omurgayı etkileyen, kronik (süregen), iltihaplı bir romatizmal hastalıktır. Temel bulgusu omurga ve kalça ağrısı olan bu hastalık, bazen ilerleyici seyir göstererek omurga ve diğer eklemlerde kalıcı hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğuna yol açabilmekte ve bu durum kişinin yaşam kalitesini ve iş gücünü olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak erken tanı ve tedavi ile hastanın hayatını daha ağrısız ve hasarsız sürdürmesi mümkündür. AS de tedavinin amacı ağrının kontrolü, iltihabın baskılanması, eklemomurga hareketliliğinin korunması ve deformitelerin önlenmesidir. İlerlemiş düzeyde AS i olan bazı hastalarda, omurlar arasındaki kaynaşmalar nedeniyle omurganın üst kısmında öne doğru eğilme (kifoz) ve hareket kısıtlılığı ortaya çıkabilir. Ancak erken dönemde omurga hareketlerinde azalma, kemik kaynaşmasından çok, omurgadaki iltihaba eşlik eden omurga çevresi kas hassasiyeti ve tutukluğundan kaynaklanır. Bu nedenle ilaç tedavisinin yanında egzersiz yapılması, hareket kısıtlılığı ve tutukluğun azalmasında büyük önem taşımaktadır. Egzersiz düzenli olarak yapıldığında hem ağrıyı azaltır, hem de hareket kısıtlılığının gelişmesini yavaşlatır ve omurgadaki dik duruşun korunmasına yardım eder. Dolayısıyla tedavinin temelini oluşturmaktadır. Egzersiz programlarının uzun dönemde başarılı olabilmesi için ev egzersizlerinin her gün mutlaka düzenli olarak yapılması gereklidir. Temel amaç, ağrıyı azaltmak ve doğru postürde durma alışkanlığını edinebilmek olup, bunun için hem sırt, hem de karın kaslarını güçlendirici egzersizler uygulanmalıdır. Ayrıca evde birkaç kez yüzüstü yatarak istirahat edilmesi de omurgadaki öne eğilmeyi azaltma açısından faydalıdır. Çalışma ortamında ise, kişinin postürüne uygun şartları oluşturması gereklidir. Bunun için oturma pozisyonunda iken koltuk sırt ve boynu desteklemeli; çalışma masası eğilmeyi gerektimeyecek bir şekilde düzenlenmelidir. Oturarak çalışılıyor ise, periyodik olarak ayağa kalkarak dolaşılmalıdır. Günlük bel ve sırt kaslarını güçlendirici egzersizlerin dışında, yüzme, pilates, tai-chi ve voleybol gibi sporlar kas gücünün artırılması için uygun seçeneklerdir. Bu aktiviteler hem tutukluk, yorgunluk ve ağrıyı azaltır, hem de postürü korur. Bisiklete binmek gibi öne doğru eğilerek yapılan sporlar ve ağrılık taşımaya yönelik sporlar, AS hastaları için uygun tercih değildir. Egzersiz dışında tedavi başarısında önemli noktalardan bir diğeri hastanın hem hastalığı, hem de kullandığı ilaçlar ve bunların yan etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip olmasıdır. AS hastalarının tedavisinde kortizon olmayan iltihap giderici ilaçlar, sülfasalazin ve TNF inhibitörü denilen biyolojik ilaçlar kullanılmaktadır. Bilinmesi gereken en önemli nokta, hastalığın kronik bir hastalık olup, hastalığın seyri sırasında aktivite ve iyilik dönemleri şeklinde dalgalanmalarının olabileceği ve tedavinin ömür boyu devam edilmesi gerektiğidir. Bu nedenle egzersiz ve ilaç tedavisinin bırakılması mümkün olamamaktadır. Özellikle anti-inflamatuar ilaçlar, bazen hastalar tarafından ağrı kesici olarak düşünülmekte ve uzun süreli kullanımından kaçınılmaktadır. Oysa ki, bu tür ilaçlar aynı zamanda hastalığın aktivitesini azaltıcı yönde etki göstermekte ve dolayısıyla bel ağrısı ve sabah tutukluğu devam ettiği sürece kullanımına devam edilmesi gerekmektedir. İlaçların bazı yan etkileri olabilmesi nedeniyle düzenli doktor kontrolünde kullanılması gereklidir. Kortizon olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar (örneğin indometazin, diklofenak, naproksen, etodolak, meloksikam) ve sülfasalazin yan etki olarak midebarsak sisteminde ağrı, hazımsızlık gibi şikâyetlere yol açabilirler. Bu nedenle hastada ülser veya kanama öyküsü varsa ya da beraberinde kortizon veya kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyorsa, mide koruyucusu dediğimiz ilaçları kullanmak gerekebilir. Biyolojik ilaç tedavileri (Anti-TNF tedaviler) ise, çeşitli yan etkilerinin olması nedeniyle daha yakın kontrol altında kullanıması gereken ilaçlardandır. En sık görülen yan etkilerden biri, ilacın uygulama bölgesinde oluşan alerjik cilt reaksiyonları olup, genellikle lokal krem ve soğuk uygulama ile şikâyetler gerilemektedir. Daha önemli olan yan etkilerin başında ise, biyolojik ilaçların bağışıklık sistemini baskılayıcı etkileri nedeniyle virüs, bakteri ve mantar enfeksiyonlarında artış gelmektedir. Özellikle ülkemizde sık görülen bir diğer önemli enfeksiyon ajanı olan tüberküloz (verem) mikrobunun da gizli taşıyıcılık varlığında alevlenmesi dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Benzer şekilde sarılık hastalığına neden olan hepatit B virüsü taşıyıcılarında anti-tnf tedavilerin uygulanması virüsü aktif hale getirebilir. Bu nedenle bu tür ilaçlar başlanmadan önce tüberküloz ve hepatit tarama testlerinin yapılması ve taşıyıcılık saptanması durumunda koruyucu tedavi eşliğinde ilaca başlanması gereklidir. Bunun dışında viral ve bakteriyel enfeksiyonlardan korunma için 5 yılda bir pnömokok (zatüre) ve her yıl grip aşılamalarının yapılması önerilmektedir. Anti-TNF tedavi kullanan hastalar ateşli bir hastalık geçirdiklerinde ilaç kullanımına ara vermeleri ve herhangi başka bir yan etki durumunda kendilerini takip eden hekimi bilgilendirmeleri gereklidir. Çok nadir olarak biyolojik ilaçların başta lenf bezi ve cilt kanserleri olmak üzere bazı kanser türlerinin gelişimini artırdığı bilinmekte, bu nedenle özellikle aile öyküsü olanların veya daha önce kanser öncüsü olabilecek hastalık saptanmış olanların bu tedavilere başlanmadan önce dikkatle araştırılması gereklidir. Her geçen gün artan yeni tedavi seçenekleri ile romatizmal hastalıkların tedavisinde umut verici gelişmeler devam etmektedir. AS hastaları için yaşam boyu egzersiz ve tedavi ile ağrısız ve hareketli yaşam artık hayal değildir. Sağlıklı günler dilerim Ankilozan spondilit hastasının omurgasında kaynaşma

4 6 7 Tedaviye dirençli ailevi Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) ne demektir? Başka tedavi seçeneklerimiz nelerdir? Doç. Dr. Emine Figen Tarhan / İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Romatoloji Kliniği Ailevi Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) ne demektir, nasıl tanı konulur? Ailevi Akdeniz ateşi ataklar ile seyreden, sık rastlanılan kalıtsal bir hastalıktır. Doğu Akdeniz ülkelerinde ve Türklerde, Yahudilerde, Ermenilerde, Araplarda sık rastlanır. Tekrarlayan ateş, karın, akciğer ve kalp zarı ile eklem iltihabı, kaslarda ağrı, deri döküntüsü ile seyreder. Ataklar esnasında sedimentasyon ve C-reaktif protein gibi iltihap göstergeleri yükselebilir. Ataklar arası dönemde laboratuar testleri genellikle normal olur ve hasta hiç hastalığı yokmuş gibi kendini iyi hisseder. Hastalığın tanısı temelde bu klinik bulgular ile konulur. Hastalığın en korkulan komplikasyonu amiloidozdur. Amiloidoz amiloid adı verilen bir proteninin dokularda birikmesi sonucu, biriktiği organların işlevini bozan bir durumdur. Bu hastalarda öncelikle böbreklerde birikim ile böbrek fonksiyon bozukluğu görülür. Hastalığın en önemli tedavisi nedir? Kolşisin hastalığın tedavisinde çok önemli bir ilaçtır yılında Ailevi Akdeniz Ateşindeki etkinliği bildirildiğinden bu yana tüm hastalarda kullanılmaktadır. Kolşisin kullanımı ile: 1 Hastaların önemli bir kısmında (% 60 hastada) tam iyileşme; 2 Geri kalanların önemli bir kesiminde (% 20-30) atak sıklığında, süresinde ve şiddetinde azalma görülür. 3 Amiloidozu durdurabilir, yavaşlatabilir, az da olsa geri döndürebilir. Ailevi Akdeniz ateşinden şüphelenildiği zaman kolşisin tedavisi verilir. Bulgularda düzelme bizi dolaylı olarak tanıya götürür. Kolşisin dozu nasıl olmalıdır? Ülkemizde kolşisinin 0,5 miligramlık tabletleri vardır. Etkili dozu erişkinlerde doktor takibi ve önerisi doğrultusunda en az 3 tablettir. Kolşisin tedavisine yanıtı nasıl değerlendirelim? Kolşisin tedavisine yanıtı değerlendirebilmek için hastanın ilacı doğru kullandığından emin olunmalıdır. Doğru ilaç kullanan hastalarda; Hiç atak görülmüyorsa tam yanıt, 6 ay içinde bir ataktan az olması iyi yanıt, 3 ay içinde birden fazla atak olması cevapsızlığı gösterir. Kolşisin tedavisiyle % 5 oranında ataklara yanıt sağlanamamaktadır. Kolşisin tedavisine yanıtsızlık neden kaynaklanmaktadır? 1 Tedaviye uyumsuzluk; çoğunlukla ilacın ya yetersiz dozda ya da hiç alınmaması. 2 Bağırsaktan emilim bozukluğu. 3 Kan hücreleri ve serozal membran hücrelerinde ilaç direnci (MDR1 geni fonksiyonu) ile ilgili sorunların olması. 4 Kolşisinin metabolizması ile ilgili sorunlardan kaynaklanmaktadır. Tedaviye yanıt vermeyen hastalarda kontrollü bir şekilde günde 4 tablete kadar çıkılabilir. Hangi durumları kolşisine dirençli kabul edip alternatif tedaviler düşünmeliyiz? 1 Kolşisin yeterli miktarda kullanırken bile atakların devam etmesi; 2 Klinik olarak atak belirtileri olmadığı dönemde bile iltihap belirtilerinin (sedimentasyon, CRP) kanda yüksek olması; 3 Eklem şişliğinin geçmemesi, ateşin uzun sürmesi, uzun süren kas ağrılarının olması, amiloidoz gelişmesi. Kolşisine dirençli olgularda tedavi seçenekleri nelerdir? Kolşisin tedavisine dirençli olgularda kullanılan ve ümit verici tedaviler mevcuttur. Hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir sitokin olan interlökin-1 e (IL-1) karşı oluşturulan ilaçlar ile atakların sıklığı, süresi ve şiddetinde azalma elde edilmiştir. Gerek doğal, gerekse kazanılmış bağışıklıkta rol oynayan TNF-α karşı oluşturulan ilaçlar Ailevi Akdeniz Ateşi tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilaçlar uzun süren eklem şişliği, amiloidoz ve eşlik eden omurga romatizmasının tedavisinde kullanılmıştır. Kortizon uzamış kas ağrısı ve eklem şişliğinde kullanılmaktadır. Unutulmamalıdır ki; kolşisine dirençli olgularda (yan etki nedeniyle kesilenler hariç) başka tedaviler verilse de, bunların yanında kolşisin tedavisine de devam edilmelidir. Güzel günler sizinle olsun

5 8 9 O kadar çok ağrım var ki, sadece fibromiyaljin var dediler!... Prof. Dr. Ahmet Mesut Onat / Gaziantep Üniversitesi, İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı Öyle bir hastalığınız olacak ki, sürekli ağrılar çekeceksiniz ancak gittiğiniz doktorlar sizi muayene ettiklerinde şikâyetlerinizi açıklamakta zorlanacaklar ve yapılan tüm testler normal bulunacak. Bir süre sonra ağrılarınızı anlatma çabanıza yakınlarınız bile kuşkuyla bakacaklar. Diğer taraftan da siz, kendinizde gizli bir kanser olduğunu düşünmeye başlayacaksınız belki de. Oysa rahatsızlığınız, aslında beyin ve ilgili sinir yapısının aşırı olarak dışa vurduğu bir ağrı hissi olup, ilaveten unutkanlık, uyku bozuklukları, halsizlik ve özellikle duygusal durumunuzda iniş çıkışlarla ilişkili bir durum olan fibromiyaljidir. Şu gerçeği kabul etmeliyiz, fibromiyaljili hastalar, gerçekten ciddi bir ağrı çekerler. Ancak bu ağrıyı bir paket yapsak ve tamamen sağlıklı bir insana iğneyle verebilsek, çok daha az bir ağrı hissedildiği görülecektir. Hastalarımız bize sıklıkla benim ağrı eşiğim aslında çok yüksektir dese de, burada ifade edilen gerçek hassasiyet eşiğinin çok fazla olduğudur. Toplumların %8 ini etkileyen bu hastalığa hem hastanın çevresi, hem de doktorlar gerçek bir hastalık gözüyle bakmadıkları için işler daha da karışıyor Fibromiyalji hastasını yukarıdaki paragrafın güzelce tarif ettiğine inanıyorum aslında. İnsanoğlu her gün daha fazla imkâna sahip olsa da, toplumların %8 ini etkileyen bu hastalığa hem hastanın çevresi, hem de doktorlar gerçek bir hastalık gözüyle bakmadıkları için, işler daha da karışıyor. Sonuçta kişi kendini daha da anlaşılmaz bir halde buluyor ve günlük hareketler daha da fazla ağrı veriyor, uykular daha bir bozuluyor sanki. Fibromiyalji kadınlarda erkeklere göre belirgin olarak daha fazladır ve her yaşta görülebilir. Hastalık; zengin fakir, gelişmiş gelişmemiş, kültürlü kültürsüz tüm toplumları benzer oranlarda etkilemektedir. Özellikle ailesinde uzun süreli ağrı yakınması ve yine fibromiyaljisi olan bireyler, psikolojik stres ve travmaya maruz kalanlar, yıllardan beri ağrıdan yakınanlar daha da kuvvetli hasta adayıdırlar. Öte yandan eğer hastamızın romatoid artrit, lupus gibi kronik hastalıkları da varsa, fibromiyalji riski 3 kat daha fazladır. Tedavisinin tamamlandığını düşündüğümüz ancak işlerin yolunda gitmediğini ve ağrısının devam ettiğini belirten hastalarımızda mutlaka aklımıza fibromiyalji gelmelidir. Uzun süredir devam eden, özellikle romatizmal kökenli bu hastalıklar, kişinin psikolojik dayanma barajlarını yıkmış, örselemiş ve içinde fırtınalar kopartmıştır. Fibromiyalji hastalarının yarısında ciddi kabızlık sorunu vardır ve hastalarımız gastroenteroloji polikliniklerinde hassas barsak sendromu tanısı alırlar Hastaların önemli bir kısmında en önemli şikâyet ağrıdır. Bazen derinden gelen ve tam olarak yerini tarif edemediği bir ağrı yıllardır rahatsız etmektedir. Omuz, boyun ve sırt ağrıları daha da fazla hissedilir. Ağrılı adet sancısı (dismenore) şikâyeti olanlarda da fibromiyaljinin daha fazla görüldüğünü söyleyebiliriz. Farklı bölgelerimizde de anlamsız ağrılar ve yakınmalar vardır. Örneğin; çene ağrıları, sürekli halsizlik, ağrılı ve sık sistit geçirme hissi gibi. Ancak benim için barsak sistemi ruhun dışa yansıyan aynalarından birisidir. Zihni duru olan kişinin tuvalet alışkanlığı da saat gibi işler ve kabızlık, gaz gibi şikâyetleri olmaz. Oysa fibromiyalji hastalarının yarısında ciddi kabızlık sorunu vardır ve hastalarımız gastroenteroloji polikliniklerinde hassas barsak sendromu tanısı alırlar. Neden fibromiyalji hastalarının ağrı algılaması veya hissetmesi daha fazla olur; acaba bu sorunu anlasak hastaya daha fazla yardımcı olabilir miyiz? Davranışlarımız, ruh yapımız ve hayatımızdaki sosyal durumumuz bu noktada hep etkilidir. Kendini zamanın akışına bırakarak, hiçbir hadise karşısında ayakta durmaya çalışmayan, hayatındaki olaylarda sebepleri başkasında arayan, elinden geleni yapsa da şartlarını değiştiremediği için bırakan kişiler için ağrı, vücudun kendisini dışa anlattığı bir dildir aslında. Bu durumu, numara yapmak tabiriyle açıklamaya çalışmak da, hastanın çevresinin yaptığı bir hatadır genellikle. Bu hastalığı oluşturan faktörlerin başında uyku bozuklukları gelir. Aslında gerçekten iyi uyku gibisi yoktur ve sabah kalktığında mutlu olan, gülümseyen ve ne güzel bir gün başlıyor diyebilen insanın bedenine aslında fibromiyalji diye bir hastalık da uğramaz. Öte yandan şişmanlık, tembellik veya aktivite azlığı ya da sporsuzluk, iş hayatında tatminsizlik eklenince işte size fibromiyalji olmaya aday bir kişi ortaya çıkmıştır. Bizim lisanımızla bir adım atalım öyleyse... Neyiniz var? Her yerim ağrıyor veya dokunduğum her yerim ağrıyor; bazen kramplar giriyor. Şikayetiniz ne zaman başladı? Uzun süredir hissediyorum En çok nerede hissediyorsunuz ağrınızı? Omuzlarımdan kollarıma yayılıyor sanki, boynum da çok ağrıyor ve her yerime yayılıyor, kalçalarım da ağrıyor, bacaklarıma doğru inen ağrı ve üşüme ve yanmalarım var... Peki başka şikayetiniz var mı? Uyuyamıyorum veya kabızlık veya gaz Önceleri fibromiyalji tanısı için hassas noktaların sayılması önerilirdi. Ancak aklıma hiç yatmayan bu tanı metodunu bugün terk etmiş vaziyetteyiz. Tanıda en önemli adım, hasta ile çok net bir görüşme ve ardından da iyi bir muayene yapmaktır. İşte bir dönüm noktası ve hastaya bir teşhis koyduk artık ve inanın hastamızı rahatlatan ilk en büyük hareketimiz burasıdır. Çünkü artık şikâyetlerinin bir adı vardır ve gerçek olduğu anlaşılmıştır. Muayenesinde belirgin özellik olmaması, testlerinin de güzel çıkması da ayrı bir rahatlatıcı faktör olmuştur kendisi için. Bundan sonra bilinmesi gereken, daha fazla test ve araştırma yapmaya artık kesinlikle bir son verilmelidir. Eğer doktorun kendisinin fark ettiği ve ispat edilen tıbbi ipuçları varsa, zaten hekimlerimiz bunu araştırmaktadırlar. Fibromiyalji hastasının derdini anlatamama, kendini ifade edememe ve acaba başka birisine daha mı sorsam endişesi zamanla tıbba olan güvensizliğini artırarak onu, ne olduğu belirsiz ot-çöp tedavilerinin kucağına itecektir. Klinikte tedavi ettiğim 60 yaşlarında ve fibromiyalji tanısı alan bir hastamız, tedavisinin ikinci ayında şikâyetlerinin yarıya yakını azalsa da tam geçmediğini söyledi. Konuşmamız boyunca bana bu soruyu 6-7 kere tekrarladı. Her defasında baştan alarak anlattığım şeyleri dinlemediğini fark ettim. Kendisine bu hastalığın tedavisinde en önemli olan şeyi (peki siz kendiniz için ne yaptınız?) sorduğumda bana kızdı. Aslında hastalarımıza belki de iyi anlatamadığımız ve bazen bizim de ihmal edebildiğimiz en önemli tedavi basamağı hastanın hayata motive edilmesidir. İyi olacağına inanan insan mücadele etmesi gerektiğini anlar. Fibromiyaljide kişinin kendi ile pozitif mücadelesine ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlatmaya kelimeler inanın kifayetsiz kalır. Hayata tutunmaktır aslında bu uğraşın sonucu... 1 Mutlaka egzersiz yapmalısınız ancak bu yapacağınız egzersizler düzenli ve belli bir disiplin içinde olmalıdır. Az bile olsa devamlı olursa egzersizleriniz faydalı olacaktır. Evde yapılabilecek aerobik, plates ve aletli plates inanın sizi tahmin ettiğinizden fazla rahatlatacaktır. 2 Davranış tedavisi olarak isimlendirilen ve küçük grupların eğitimini hedef alan bu tedaviyi aslında kendi toplumumuza uyarlamamız gerekir. Çünkü ülkemizde, bence çoğunlukla ev hanımlarının etkilendiği fibromiyaljiden çıkış yollarını bulmak gerekir. Beraber kitap okuma saatleri, el örgüsü veya uğraş saatleri planlanabilir. Ev hanımları bir araya geldiklerinde zamanlarını faydalı geçirmenin yollarını aramalılar. Vücudumuzdaki her noktanın her türlü ağrı ve sızısını dikkate alarak, üşümesinin ve yanmasının ardında ne gibi hastalıklar olduğunu araştırmayı bırakmak gerekir. 3 Tamamlayıcı tıp olarak bitkisel kökenli ilaçlar akla gelse de bunlar gerçekten etkili değillerdir. Ağrısını geçirmekte zorlandığım hastalarda akupunkturu nadiren önermekteyim ve bu konuda bilimsel veriler de artmaktadır. Hamam ve kaplıcalar, ancak egzersizin de birlikte sürdürüldüğü ve hastaya öğretildiği bir tedavi ise işe yaramaktadırlar. 4 Kullandığımız ilaçlara gelince; tek başına ağrıyı kesmeye çalışmak başarı şansımızı azaltmaktadır. Uzun süre kullanılacağı için en düşük doz ve etkideki ağrı kesiciler kullanılmalıdır. Öte yandan antidepresanları, asıl amacın iyi bir uyku olduğunu hatırlayarak verdiğimizi belirtmek isterim. Her ne kadar hastalığın altta yatan sebeplerinden birisi kronik depresyon olsa da, sadece depresyonu tedavi ederek fibromiyaljiden kurtulma ihtimalimiz azdır. Son yıllarda gabapentin ve pregabalin içerikli ilaçlar bu alanda en çok başvurduğumuz yöntemlerdir. Ancak tüm bu tedavi seçeneklerinin özellikle iştah arttırıcı, sersemlik verici, ödem yapıcı yan etkileri nedeniyle kullanılmaları kolay değildir. İşin gerçeği bence gayret etmeyen, hayatına bakış açısını değiştiremeyen bir fibromiyalji hastasının iyileşme ihtimali de azdır. Şartların ortaya çıkardığı stres faktörleri ne olursa olsun, bunlaradan şikâyet edeceğine, bütün gücümüzü toplayarak o engelleri aşmamız gerekir. Ruh hayatın girdabına kapılmış giderken, bedenin ona sağlıklı bir şekilde ayak uydurması imkânsızdır. Sağlıklı günler dileğiyle

6 10 11 Romatolog ve Sanat Prof. Dr. Şule Apraş Bilgen / Hacettepe Üniversitesi, İç Hastalıkları - Romatoloji Bilim Dalı Resim yapmayı hep sevdim, kendimce iyi yaptığım şeylerden biri oldu Resim denince çocukluk anılarımdan biri geliverir gözümün önüne Kocaman bordo-kırmızı kaplı, üzerinde altın yaldızlı Hayat Mecmuası yazan, babamın özenle sayılarını biriktirip ciltlettiği kocaman bir ansiklopedi ve ben. Hatırlayanlar olacaktır mutlaka, her fasikülde bir ressamın hayat öyküsü ve eserleri yer alırdı. Her bir sayıda bambaşka ve büyülü bir dünya Matisse, Gaugin, Van Gogh ve diğerleri Sıradışı yaşam öyküleri ve resimlerde hayat bulan o yaratıcı güç, beni derinden etkilerdi. Defalarca çevirirdim, mecmuanın parşömen inceliğindeki sayfalarını incitmeden Resim yapmayı hep sevdim, kendimce iyi yaptığım şeylerden biri oldu. Ancak resim yapmak emek isteyen bir uğraş, koşturmaca ile geçen uzun yıllar içinde bir türlü zaman ayırmayı başaramadım. Yine de o, çok sık görüşemediğimiz ama her seferinde aynı içtenlikle kaldığımız yerden devam ettiğimiz bir dost gibi hayatımda hep yerini korudu. Ara sıra kara kalem portreler, bir-iki yağlıboya tablo çalışması ve sergilerle, ilişkimiz kesintili olarak devam edip gidiyordu. Birgün yolum Mustafa Ayaz Müzesi ne düşene dek Resim yapma dürtüsüne iş güç bahanesi ile daha fazla karşı koyamadım ve atölye çalışmaları için bir başlangıç yapıverdim. İyi ki de yapmışım diyorum şimdi Mustafa Ayaz hocayı tanımak, tatlı-sert eleştirileri, yol göstericiliği ve atölye ortamı gerçekten çok keyifli ve öğretici. Sanat bir serüvendir, nereye gideceğini bilemezsiniz derler. Resim yapmanın heyecan verici yanı bana göre tam da bu Her başlangıç; nereye varacağını bilemediğim gizemli bir maceraya açılan, tekinsiz bir kapı gibi gerçekten. Bitirmeden asla geri dönemeyeceğimi bildiğim, inanılmaz bir heyecan ve meydan okuma duygusu ile örülü bir yolculuk Başta düz beyaz, ifadesiz bir zemin olarak karşımda duran tuvaller, fırça darbeleri ile renkler dans ettikçe bir sinema perdesine dönüşüveriyor usulca Orada görmek istediğinizi görebilene kadar veya söylemek istediğinizi söyleyebilene kadar; ne geçen saatler, ne etraf, ne de boya olan eller umurunuzda oluyor. Tekrar vurgulamış olacağım ama özelikle yağlı boya resim çalışmak, gerçekten çok zaman ve emek isteyen bir uğraş, ancak bir o kadar da keyifli gönül verene Buna rağmen olabildiğince, elimden geldiğince resim yapmaya devam etmek istiyorum. Çünkü resim yapmayı seviyorum. Burada yaptığım birkaç yağlı boya tablo ve kara kalem çalışmayı sizlerle paylaşacağım. Umarım seversiniz Resim sanatı üzerine naçizane bir kaç söz Sanat; insan duyarlılığının çizgi, renk, ses, söz, ritm ve hareketle üstün bir şekilde dışa vurumudur, yaratıcı ve kışkırtıcı bir süreçtir. Resim sanatı ise; bu duyarlılığın 2 boyutlu bir zemin üzerine boya ve çeşitli malzemeler aracılığı ile aktarılmasıdır. Bu sanat dalında kompozisyon, renkler, gölge-ışık oyunlarını maharetle kullanarak etki yaratmak ve algı oluşturmak esastır. Her sanatçının kendine özgü bir tarzı vardır. Özgün bir tarz uzun bir araştırma-deneme süreci sonunda şekillenir. Mustafa Ayaz hocanın hep belirttiği gibi kendin ol... Neden yağlıboya resim tekniği? Yağlı boya resim tekniği yüzyıllar öncesinden gelen geleneksel bir teknik. Onu bir klasik yapan ve hatta üstün kılan yağlı boya ile yapılan resimlerin kalıcılığı. Yüzyıllar öncesinden gelip henüz bitmiş izlenimi veren paha biçilmez eserler yağlı boya tekniğinin bu yönünü gözler önüne seren canlı kanıtlardır. Yağlı boya resim tekniği, üzerinde rahatlıkla değişiklik yapma konforu sunar uğraşana Ancak bu avantajlarının yanı sıra son derece meşakkatli bir teknik. Geniş zamanlar, özel bir mekan ve bol malzeme gerektirir. Boyalar, fırçalar, incelticiler, temizlik malzemeleri vs vs Sonrasında da özenli bir temizlik faslı lazımdır. Yağlı boya resim çalışmak, başlangıçtan imzaya kadar bir seremonidir anlayacağınız Sevgiyle kalın.

7 12 13 GUT hastalığı: Kralların hastalığı veya hastalıkların kralı Prof. Dr. A. Eftal Yücel / Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Romatoloji Bilim Dalı Başkanı, Ankara. Gut hastasının ayak baş parmağında şişlik ve kızarıklık Gut hastalığı nedir? Gut hastalığı kralların hastalığı veya hastalıkların kralı olarak antik Yunanlı hekim Hipokrat zamanından beri bilinmektedir. En sık başlangıç şikâyeti; ayak başparmağında ani olarak ortaya çıkan, çok şiddetli ağrı, kızarıklık, sıcaklık artışı ve şişliktir. Genellikle, ilk günlerde şiş olan ekleme dokunulduğunda dahi, şiddetli ağrı hissedildiği görülür ve bu bulgu gut hastalığı için oldukça tipiktir. Ayak başparmağından sonra sık tutulan eklemler ayak bileği ve dizdir. Ancak gut, herhangi bir eklemde, eklem dışı bölgede ve hatta iç organlarda dahi tutulum yapabilir. Eklem şişliği, ağrı, kızarıklık ve sıcaklık artışı önce tek eklemde ve ataklar tarzında iken, hastalık ilerledikçe ve yıllar içinde devamlı ve birden çok eklemde olabilir. Gut hastalığının nedeni nedir? Gutun nedeni esas olarak vücutta artmış olan ürik asittir. Bu ürik asit fazlalığı (hiperürisemi); ürik asit üretiminin artması, atılımının azalması veya proteinden zengin gıdaların alınması sonucu oluşur. Kanda ürik asit düzeyinin artmasının en sık nedeni, böbreklerden ürik asit atılımının kalıtsal olarak az olmasıdır. Ürik asit atılımının az olması ürik asit düzeyi yüksekliklerinin %90 ından sorumludur. Yetişkinlerin %5-8 inde kan ürik asit düzeyi normalden fazladır. Özellikle kırmızı et, deniz ürünleri ve sakatat pürinden zengin gıdalardır. Normalde vücuttaki ürik asitin üçte biri alınan gıdalardan, üçte ikisi ise metabolik olaylar sonucu oluşur. Artmış ürik asit kristaller oluşturarak eklemlerde çöker, akut gut atağına neden olur. Cilt altında birikerek tofüs denilen ağrısız cilt altı nodüllerine, idrar yolları ve böbreklerde taş oluşumuna yol açabilir. Töfüsler kulak kepçesinde ve eklem çevrelerinde oluşabilir. Aspirin ve idrar söktürücüler gibi bazı ilaçlar gut hastalığı riskini artırır. Gut hastalığının sağlığa etkisi Her 100 yetişkinden yaklaşık 1 tanesinde gut hastalığı görülmektedir. Gut hastalığı erkeklerde genellikle 30 lu veya 40 lı yaşlarda; kadınlarda ise menopoz sonrası başlar. Şişmanlık, yüksek tansiyon, kan yağlarında yükseklik ve şeker hastalığı ile birlikte daha sık görülür. Gut hastalarında beyin kanaması ve kalp hastalığı gibi nedenlerle ölüm normal kişilere oranla daha sıktır. Gut hastalığının tanısı Gut hastalığı özel bir tedavi gerektirdiği ve pek çok tip artrit (eklem iltihabı) gut atağını taklit ettiğinden, doğru tanı konulması çok önemlidir. Kesin tanı, akut atak sırasında eklem sıvısından alınan örnekte ürik asit kristallerin görülmesi ile konur. Ancak birçok hastanın tanısı, eklem sıvısı alınmadan, hastaların hikâyesi ve muayene bulguları ile konulabilir. Akut atak sırasında serum ürik asit düzeyi genellikle yüksektir. Ancak, akut gut artriti sırasında ürik asit düzeyi normal veya düşük de olabileceğinden, ürik asit düzeyine dayanarak tanı konulması yanlış sonuçlara yol açabilir. Buna ek olarak, gut hastalığı olmayan birçok hastada da ürik asit düzeyi yüksek olabilir. Kan ürik asit seviyesi yüksek olan bireylerin ancak %10 ila %20 sinde gut hastalığı ortaya çıkmaktadır. Gut hastalığının tedavisi İlaç dışı tedavide ürik asit düzeyini azaltmaya yönelik önlemler, hastanın şişmansa zayıflaması, ürik asitten fakir diyet tüketmesi vardır. Hastaların alkol, tatlı, kırmızı et, sakatat, balık ve deniz ürünleri gibi besinleri tüketmekten kaçınması ürik asitin azaltılması için önemlidir. Az yağlı süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi, ürik asit düzeyini azaltmaktadır. Bitkisel proteinlerin ise ürik asit düzeyi üzerine önemli etkisi yoktur. Ürik asit düzeyi fazla olanların bol su içmesi böbrek taşı oluşumunun engellenmesi açısından önemlidir. Ayrıca, C vitamini alımı (günde en az 500 mg) ve kahve içilmesi (günde 4 bardak veya daha fazla) ürik asit düzeyini azaltmaktadır lü yıllardan beri akut gut atağında kolşisin içeren ilaçların kullanılması standart tedavi olarak kabul görmektedir. Kolşisin çok etkili olmasına rağmen, dozla artan şekilde mide bulantısı, kusma ve ishale neden olur. Kolşisinin bu istenmeyen yan etkilerinden dolayı akut atak sırasında steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar (SOAEİ) öncelikli olarak tercih edilmektedir. Ağır atak sırasında SOAEİ ile birlikte kolşisin de kullanılabilir. İndometasin en sık kullanılan SOAEİ dir. SOAEİ ler sık olarak yan etkilere (özellikle mide şikâyetlerine) neden olmakla birlikte, kısa süreli kullanımda genellikle iyi tolere edilirler. Aspirin ve aspirin içeren ilaçlar, kan ürik asit seviyesini yükselttiği için, gut hastalığı tedavisinde kullanılmamalıdır. Bir yıl içinde 2 veya daha fazla akut gut atağı geçirmiş olan, tofüsü bulunan, böbrek taşı olan hastalara ürik asit düzeyini düşürücü tedavi başlanır. Kan ürik asit seviyesini düşürmek için tedavide ya ürik asitin böbreklerden atılımını artıran ya da ürik asit yapımını azaltan ilaçlar kullanılmaktadır. Türkiye de ürik asit atılımını artıran ilaçlar bulunmadığından, uzun süreli tedavi için ürik asit yapımını azaltan ilaç (allopürinol) kullanılmaktadır. Allopürinol başlandığında, en az 3 ay kolşisin ile birlikte kullanılmalıdır. Allopürinol yan etki nedeniyle kullanılamadığında veya allopürinol etkisiz olduğunda, ürik asidi azaltan febuksostat kullanılabilir. Febuksostat içeren ilaç Türkiye de halen mevcut değildir, gerektiğinde yurtdışından temin edilmektedir. Etkili bir tedavi ile gut hastalığı pek çok olguda kontrol altına alınıp eklem hasarı oluşumu önlenebilmektedir. Gut Hastalığının Tedavisinde Romatoloji nin Rolü Nedir? Tarihsel olarak bakıldığında yıkıcı ve sakat bırakıcı artritin en önemli nedeni gut hastalığıdır. Gut hastalığı modern tıbbın başarı kazandığı hastalıklarından biridir. Gut hastalığı, diğer birçok önemli dahili hastalıkla (hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner arter hastalığı gibi) birlikte bulunabildiği için, tedavisinin aynı zamanda iç hastalıkları uzmanı da olan bir romatoloji uzmanı tarafından yapılması uygun olacaktır.

8 14 15 Tedaviden olumlu bir sonuç alınabilmesi başlamak için rapor çıkarılması ozon gibi) tedavilere başvuruyorlar. için aynı tedavi ve belki de aynı hekimin gerekiyor. Biyolojik ilaca başlanması için Daha çok sosyal medyayı kullananlar sürekliliği de çok önemli. Tekrar tekrar bir hastaneden birkaç hekimin onayladığı paylaşımlarında, kendilerine iyi gelen kontrollere çağırılıyoruz; randevu bir rapor çıkarılması gerekiyor. Bu tedaviden bahsedip diğerlerine fayda alabilirsek gidiyoruz da. Yukarıdaki raporlar bazı devlet hastaneleri ve sağlayabileceklerini düşünüyor. Fakat Romatizma Hastası Olmak Av. Başak Tarhan Sönmez / Romaturka Derneği (Romatizma Hastaları Bilgilendirme ve Destekleme Derneği) Başkanı süreçler her seferinde tekrarlanıyor, biraz duyarsızlaşıyoruz tabii ki. Özellikle biyolojik ilaç kullanan hastalarımız bunu iyi biliyor. Düşünsenize, doktorlara, SGK ya, bazen de eğitici hemşirelere ilaçlarımızı düzgün kullandığımızı hep ispatlamak gerekiyor. Biraz geç alsak bir sonraki reçetemizi SGK ancak bir kutu veriyor. Biraz ağrılarımız dinince bu işlemler gerçekten daha da yıldırıcı oluyor. Çekilen ağrılara ve kısıtlamalara bir de bu sürecin eklenmesi, maddi ve üniversitelerde biraz zorlu koşullarda çıkarılıyor. Bir de raporun yanında imza attığımız izlem formu diye birşey var ki, sanırsınız idamınıza onay veriyorsunuz. MR a girmeye, bazı hastalar mezara girmek diyor!.. Kadın hastaların çok zorluk çektiği bir durum kapalı bir alanda bulunmak en çok yanıldıkları nokta da bu işte; bir kişiye iyi gelen bir diğerinde farklı etki gösterebilir. Bir de bu kişilerin gerçekten hasta olup olmadıklarını bilemiyoruz. Biz dernek olarak mümkün olduğunca hasta ve yakınlarının bu konudaki farkındalığını artırmaya çalışıyoruz. Son olarak şunu da eklemeliyiz; her şeyi sağlık sisteminden beklemek de bizim yanlışımız. Çünkü hasta birey için yakınlarının desteği de çok önemli Romatizmal hastalıklarda tanısı ne olursa olsun yaşanan hastalık süreci zor ve sıkıntılıdır. Hastalığın teşhis edilmesi, bu sürede yaşanan hastane gidiş gelişleri, hekim bulma süreci, ilaç aşamaları derken fiziksel olarak ağrıları yaşayan hasta, bir de bu tedavi sürecinde yaşadığı zorluklarla baş etmeyi öğrenmek zorunda kalır. Biz Romaturka (Romatizma Hastaları Bilgilendirme ve Destekleme Derneği) olarak bu sıkıntıları değişik mecralarda ortaya koymaya ve çözüm önerileri geliştirmeye çalışıyoruz. Büyük şehirler de dahil olmak üzere her hastanede romatolog bulunmuyor. Romatizma hastalarının sorunlarını, yaşadıkları şehirde diğer hekimlerle çözemediklerinde, başka bir şehre gidip gelmeleri gerekiyor. Romatizmal hastaların ağrılı dönemlerinin ne kadar zor geçtiği bilinen bir gerçek. Bu ağrılı dönemlerde üstelik bir de tedavi aşamasında birçok sıkıntı ile karşılaşırlar. Üyelerimizden gelen bildirimlerden yola çıkarak bu problemlerden burada bir nebze olsun bahsetmek istiyoruz. Tedavinin başlama süreci hastanın ağrılarının hafiflemesini bekleyeceği ve bu arada hastalığı kabulleneceği bir dönemdir. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Fakat iş hastane ortamına girildiği anda değişiyor. Çünkü bu hastalık için büyük şehirler de dahil olmak üzere, her hastanede romatolog bulunmuyor. Bu hastalar kendi yaşadıkları şehirde sorununu diğer hekimlerle çözemez ise, başka bir şehre gidip gelmek zorunda kalıyor. Malum herkesin şartları eşit olmadığı için kimisi işini, imkânını ayarlamaya çalışarak zaman kaybediyor; kimisi de maddi durumu olmadığı için farklı bölümde tedavi olmaya devam ediyor -ki bu, hastalığı ilerledikçe daha fazla sorun yaşayacağı anlamına gelebiliyor. Hastaneye ulaşabilirse, öncelikle tanı konulabilmesi için bazı kan tetkikleri ve film ya da MR gibi görüntülemeler isteniyor. Hastanede hekimin ötesindeki işlerin nasıl ilerlediğini birçoğumuz o anda, yeni öğrenmeye başlıyoruz. Çoğu kez kısa sürede bütün bunları bitirmek mümkün olmuyor. Romatoloji hocalarımız da iyi tetkik istiyorlar bu arada ve çoğunu da laboratuvardakiler ilk bakışta anlamıyor. Bir tanesini hastalarımız çok seviyor: ANA. Büyük harflerle bile olsa annemizi çağrıştırıyor ne de olsa. Düşünün ki, bir hasta bir şekilde hastaneye ulaştı. Bütün bu süreçler için özel izin mi almalı, ne kadar kalacağını bilmediği bir yeri nasıl ayarlamalı, yola ne kadar para ile çıkmalı? Olay sadece hastalık değil, psikolojik ve toplumsal yansımaları da var Neyse, tetkikleri tamamlamamız tam bir fiziksel ve psikolojik süreç. Doğru tanının konulabilmesi için (araştırma hastaneleri bunu daha çok yapıyor) farklı birimlere yönlendirilen ve farklı günlerde muayene olabilen hastanın psikolojisi ise sonunda bir liyezon psikiyatrisini hak ediyor. Tedavi başlayana kadar bu süreç içinde bireylerin dirençlerinin daha da çöktüğü ve ağrılarının da arttığının gözlemlendiğini duymuştum. Düşünün ki bir hasta bir şekilde hastaneye ulaştı. Bütün bu süreçler için özel izin mi almalı, ne kadar kalacağını bilmediği bir yeri nasıl ayarlamalı, yola ne kadar para ile çıkmalı? Olay sadece hastalık değil; psikolojik ve toplumsal yansımaları da var. Bazı üyelerimiz neredeyse hastalandıklarına değil, hep bu süreçler ile yaşamak zorunda kalmalarına üzülüyorlar. Hekimlerden isteğimiz, bize biraz da bu gözle bakmaları; çoğu hasta ile olağan durumda karşılaşsanız inanın onların çok yetkin olduklarını rahatlıkla fark edebilirsiniz. Ama hastalık, hastane, doktor, tetkikler, raporlar derken epey dağılıyorlar haliyle. manevi bir yıpranma ile sonuçlanıyor. Tabii, ilgi istiyoruz biz. Öyle ki, özel muayenehanede tedavi olan bazı üyelerimiz bile hekimlerine ulaşmakta zorluk çektiklerinden yakınıyor. Basit kontrollerimizi aile hekimlerimiz yapsa daha mı iyi olur? Bazen tetkik yaptırmaya gittiğimizde, bunlar çok fazla iki hafta sonra geri kalanı yapalım diyorlar. Bazı romatologlar diğer romatologların tedavilerini doğru bulmuyor. En çok da bu kafamızı karıştırıyor. Eh, onlar bile çelişkide ise, biz nasıl olmayalım? Hekim ve hastane seçmede çok titiz davranılmalı, üyelerimize ve takipçilerimize, tedavilerinden sonuç alamayan hastalar için başka bir görüş daha almalarını öneriyoruz. Hastaneler bizi tanımıyor, onca bilgimiz kayıt altında iken bile, her gittiğimiz doktora tekrar baştan sorunlarımızı anlatmak zorunda kalıyoruz. Bazen de doktorlar yapıyor ve ilaçlarımızı yazmıyorlar. Kendi doktoruna git diyorlar bize. Yukarıda bahsettim; tedavi sürecinde kullanılan bir yöntemde biyolojik ilaç tedavisi. Diğer ilaçların etki göstermediği durumlarda devreye giriyor. Bunu kullanabilmek için de yine bir takım prosedürler var. Ancak internette yazılanları bir bilseniz bu ilaçları hekimler bile kullanmaz. Derneğimiz bu konuda çok sayıda soruya muhatap kalıyor güvenilecek bir yorum için. Tabii ki, diğer ilaçlardan etki görmemiş olmak gerekiyor en başta ve bu biyolojiklere Bazı hastanelerde MR için verilen gün çok uzak bir tarih olabiliyor. Uzaktan gelen hastaların bunu hemen çektirmesi gerekir çünkü fazla zamanı yoktur. Özel MR çektirmesi de çok fazla bir fiyat ödemesi gerektiğinden zor. MR konusunda yaşanan tek sıkıntı bu değil tabii. Fazla kilosu olan ya da obezitesi olan hastaların kilosuna göre sığabileceği bir MR görüntüleme cihazı her zaman ve her hastanede bulunmuyor. Birçok hastanede sadece kapalı MR cihazı bulunuyor. Yukarıdaki türde hastalar için bunlar tercih edilemeyecek cihazlar. Romaturka Derneğine, fazla kilolu hastalar nasıl MR çektirebilir diye sorular sıkça gelince bu konuda elde ettiğimiz bilgileri internet sayfamız üzerinden paylaştık: php?categoryid=5 Ankara da hangi görüntüleme merkezi, kaç kiloya kadar ve hangi MR cihazı (açık ya da kapalı) ile çekim yapıyor; burada var. Romatizma hastalarının karşılaştığı bir diğer sorun ise ilaç konusunda oluyor. Bu hastaların düzenli kullandığı ilaçları vardır. Bazı nedenlerle ilaç piyasada bulunmuyor. Bu durumda hasta ilacı kullanamıyor ve tedavileri aksıyor. Hastaların bazıları bu gibi sorunlarla uğraşmaktan sıkılıp alternatif (sülük, bir rol oynuyor. Onların ağrılarına inanmak ve onlara destek olmaları gerekiyor. Hastalarımız çoğu kez evdekileri ve iştekileri hastalıklarına inandıramamaktan yakınıyor. Bir de sürekli ağrısı olan bireyler bir süre sonra bu sıkıntılardan dolayı yakınındaki insanları bıktırdığını veya hatta ailelerine karşı yetersiz kaldıklarını düşünüyorlar. Gözlemlerimiz bu bireylerin daha kolay psikolojik bunalıma girdikleri. Bu kişilere kendilerini öyle hissetmemeleri için yakınlarının, arkadaşlarının ve toplumun ellerinden gelen her türlü desteği sağlamaları gerekiyor. Bu sadece onları ve hastalıklarını anladıklarını bir kaç kelime ile ifade etmemizle bile olabilir. Bu kapsamda 12 Ekim Dünya Artrit Günü nde Panora Alışveriş Merkezi nde düzenlediğimiz bir flashmob ile topluma dansçılar ile bir mesaj verdik: Hareket Değerlidir, Harekete Geçin. php?categoryid=17 Gerçekten de vücudumuz sadece hastalıklarda gündeme gelmemeli, henüz sağlıklı iken onu zinde ve güçlü tutmalıyız. Bu sütünlarda bize yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Ne de olsa hepimizin amacı aynı

9 16 17 Gözlerimde sürekli batma oluyor, konuşurken bile ağzım kuruyor : Sjögren sendromu Prof. Dr. Şule Apraş Bilgen / Hacettepe Üniversitesi, İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı Sjögren sendromu öncelikle uzun süreçli bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Otoimmün hastalıklarda, bağışıklık sisteminde sebebini henüz net olarak bilemediğimiz bir nedenle bir sapma olur. Normalde vücudumuzun bağışıklık sistemi kendi yapılarına karşı bir savunma geliştirmez. Sjögren gibi hastalıkların varlığında dışarıdan giren virüs veya bakteri gibi patojenlere karşı yapılan savunma, bağışıklık systemindeki bu sapma nedeniyle kişinin kendi sağlıklı doku ve hücrelerine karşı verilir. Bunun sonucunda etkilenen organ ve dokularda hasar gelişir, bu da fonksiyon kaybına yol açar. Sjögren sendromunda, başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere dış salgı bezleri beyaz kan hücreleri tarafından işgal edilir. Sjögren sendromunda, vücudumuzun pek çok farklı doku ve organ sistemi etkilense de, başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere dış salgı bezleri beyaz kan hücreleri tarafından işgal edilir, bunun sonucunda inflamasyon dediğimiz yangısal (iltihabi) durum gelişir. Bu da dış salgı bezlerinde fonksiyon bozukluğuna, gözyaşı ve tükürük gibi dış salgıların azalmasına neden olur. Bu sendrom, başka hastalık veya durumla ilişkisiz olarak gelişmişse primer Sjögren sendromu; romatoid artrit, lupus ve skleroderma gibi diğer otoimmün hastalıklarla ilişkili olarak gelişmişse sekonder Sjögren sendromu olarak adlandırılır. Bu ayrım hastaların takip ve tedavisinde önem kazanır. Sjögren sendromu her yaşta görülebilir, fakat hastaların çoğu 40 yaşından sonra tanı alır ve %90 ı kadındır. Hastalığın belirtileri ve bulguları nelerdir? Sjögren sendromunda karakteristik ve en sık görülen belirtiler; kuru göz, kuru ağız, bitkinlik ve ağrıdır. Ağız kuruluğu ile ilişkili olarak; dudaklarda kuruluk, diş çürümeleri, diş kaybı, diş eti hastalıkları, dilde yanma-acıma, yutma-çiğneme problemleri, konuşma zorluğu ve tükürük bezlerinde şişme görülebilir. Gözde kuruluk ise, kendini gözlerde kaşıntı, batma-yanma ve kum batması hissi ile gösterir. Kuru göz, korneada aşınmaya, göz enfeksiyonlarına ve göz kapağının iltihaplanmasına yol açabilir. Diğer dış salgı bezleri daha az etkilenir; solunum yollarının etkilenmesi ile kuru öksürük, enfeksiyonlar, sindirim sisteminde sorunlar, vajinal kuruluk sonucu ağrılı cinsel ilişki ve sık vajinal enfeksiyonlar gelişebilir. Dış salgı bezleri dışında tutulum, yani sistemik tutulum hastaların üçte birinde görülür. Halsizlik, eklem, sinir, kas, böbrek, akciğer tutulumu gelişebilir, ciltte purpura dediğimiz cilt altı kanamalarla kendini gösteren döküntüler ve lenf bezi büyümeleri ortaya çıkabilir. Uzun süreli hastalık seyrinde bazen maltoma denilen bir lenfoma türü gelişebilir. Bu nedenle beklenmeyen lenf bezi şişlikleri mutlaka dikkate alınmalı ve doktora bildirilmelidir. Lenfoma hastaların %5 inde görülür, bazen de Sjögren sendromu tanısı konulmasına sebep olur. Maltomalar genel olarak iyi bir seyir gösterir. Bununla birlikte nüks riskinden dolayı ömür boyu gözlem gerektirir. Hashimoto tiroiditi ve primer biliyer siroz gibi başka sistemleri ilgilendiren otoimmün hastalıkların Sjögren sendromu ile birlikte görülebileceği de akılda tutulmalıdır. Sjögren Sendromu tanısı nasıl konur? Sjögren sendromu tanısını koymada zaman zaman zorluk yaşanabilir. Çünkü; Sjögren sendromu belirtileri kimi zaman lupus, romatoid artrit ve multipl skleroz gibi gibi hastalıkların belirtileri ile örtüşebilmektedir. Bunun dışında Sjögren sendromu açısından değerlendirilen hastalarda, kuruluk yapabileceğinden depresyon ve hipertansiyon ilaçlarının kullanımı mutlaka sorgulanmalıdır. Tanısal yaklaşımda Sjögren sendromuna benzer belirti ve bulgulara yol açabilecek bazı viral enfeksiyonlar ve kronik hastalıklar dışlanmalıdır. Hastalık tanısı için özel bir test olmadığından romatoloğunuzun göz muayenesi dahil, bir takım klinik, laboratuvar ve patolojik test sonuçlarını bir arada değerlendirmesi gerekir. Biz romatologlar hastalarımızın bulgularını, 2002 den beri halen güncel ve sınıflamada altın standart olan AECG (American European Consensus Group Criteria) sınıflama kriterleri doğrultusunda değerlendiririz. Son zamanlarda bu kriterleri daha rafine hale getirme yolunda çalışmalar yapılmaktadır. Sjögren Sendromu nasıl tedavi edilir? Her şeyden önce Sjögren sendromlu hastalar için erken tanı ve tedavi, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde ve komplikasyonların önlenmesinde büyük önem taşır. Sjögren sendromunun kür edici (tam şifa oluşturan) tedavisi yoktur. Ancak belirtibulguları ve hastalık seyri sırasında ortaya çıkabilecek organ tutulumları gibi sorunları-komplikasyonları kontrol altına almak mümkündür. Hastalık, geniş bir klinik çeşitliliğe sahip olduğundan ve her hastada farklı tutulumlarla kendini gösterdiğinden hastaya özel tedavi planlanır. Dış salgı bezlerinin tutulumu ile sınırlı hastalıkta genellikle belirtilere yönelik topikal tedaviler ön plana çıkarken, dış salgı bezi dışı tutulumlarda bağışıklık sistemini düzenleyen ilaçlar kullanılır. Son yıllarda hastalığı oluşturan mekanizmaların giderek daha iyi anlaşılması, biyolojik ajanlar denilen ilaçların yeni tedavi alternatifleri olarak Sjögren sendromu tedavisinde kullanılmasına olanak vermektedir. Sjögren sendromuna bağlı kuru dil

10 18 Romatizmal Hastalıklar Akciğeri Etkiler mi? Prof. Dr. Nurhan KÖKSAL / Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Samsun Romatizmal hastalıklar iltihabi bozuklukların neden olduğu, vücutta çeşitli sistem ve organları etkileyen bir grup hastalıktır. Romatoid artrit (RA), sistemik lupus eritematosus (SLE), ankilozan spondilit (AS), sistemik skleroz (SSc), Sjögren sendromu (SS), polimiyozit (PM) / dermatomiyozit (DM) ve mikst bağ dokusu hastalığı en sık bilinenlerdir. Bunların yanında Behçet hastalığı ve bir grup damar iltihabı yapan romatizmal hastalıklar da mevcuttur. Bu hastalıkların belirti ve bulguları ile vücutta etkilediği alanlar farklı klinik tablolara neden olabilirler. Bu farklılıklar hastadan hastaya değişebilmektedir. Romatizmal hastalıkların kendisi solunum sisteminde bozukluklara neden olabildiği gibi, bazen bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da akciğerleri olumsuz etkileyebilmektedir. Solunum sistemini oluşturan, hava yolları, kan damarları, akciğer dokusu, akciğer zarı (plevra), solunum kasları ve göğüs kafesi etkilenebilir. Var olan romatizmal hastalık türüne göre solunum sistemindeki tutulum yeri, tutulum şekli ve ağırlığı değişmektedir. Akciğerlerin romatizmal hastalıklar seyrinde sık olarak etkilenmesinin nedeni, tüm vücutta dolaşan kanın akciğerlere uğraması ve akciğerlerde oksijenlendirilmesidir. Genel olarak bakıldığında, en sık görülen tutulum şekli intersitisyel akciğer hastalığı (İAH) dediğimiz, akciğer dokusunda esneklik kaybı ve sertleşme ile kendini gösteren klinik formdur. Önceleri hastalarda eforla ve merdiven çıkmakla olan nefes darlığı ve kuru tek tük öksürük görülür. Bu bozuklukta akciğerlerde hasar arttıkça gaz değişimi de bozulur ve zaman içerisinde nefes darlığı şiddeti artarak devam eder. Hastalar derin nefes alamadıklarını ifade ederler. Erken dönemde saptandığında uygun tedavi ile bu durum durdurulabilir veya hastalığın seyri yavaşlatılabilir. Ancak akciğerde hasarlanma arttığında, fibrozis ve bal peteği denen durum oluştuğunda artık geri dönüşümsüzdür. Bu nedenle akciğerde bu hastalığın ilk belirtileri saptandığında, akciğerler yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmeli ve takibinde hasta 4-6 ayda bir solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazları ile yakın takibi yapılmalıdır. Akciğerin küçük damarlarının tutulduğu ve buna bağlı akciğer alveol keseciklerinin içerisine kan sızıntısının olduğu durumlar hayati önem taşır. Bu durumda olan hastalarda nefes darlığı, öksürük ve öksürükle birlikte parlak kırmızı renkte kan tükürme şeklinde kendini gösterir. Altta yatan romatizmal hastalığa, akciğerde tutulan yer ve etkilenen alanın büyüklüğüne bağlı olarak klinik gidişat değişebilir. Altta yatan romatizmal hastalığın tipi ve klinik seyri de kliniği etkilemektedir. Mesela Behçet hastalığında akciğerin büyük damarları tutulumu daha sık olup, böyle durumlarda kanama miktarı çok fazla olabilmektedir. Erken tanı ve tedavi ile bu tablo büyük oranda düzelebilir. Ramatoid artrit ve Sjögren sendromu gibi romatizmal hastalıklarda, akciğerlerde iyi huylu ve kendiliğinden de geçebilen nodüller (sert kitle) oluşabilmektedir. Bunlar çoğunlukla bir şikâyete neden olmazlar ve tesadüfen saptanırlar. Burada esas olan, bu nodüllerin akciğer kanserlerinden ayırımını yapabilmektir. Bu nedenle, bu hastaların büyük kısmında invazif olarak biyopsi almaya gerek duyulmaktadır. Romatizmal hastalıkların seyrinde daha nadir olarak akciğer zarları arasında sıvı toplanması, akciğer enfeksiyonları, solunum kaslarının etkilenmesi ve solunumda iş gören eklemlerin etkilenmesi nadiren de olsa görülen klinik durumlardır. Bu tutulumlar hastayı klinik olarak rahatsız eden durumlardır. Ancak bu hastalıkların ne zaman ve hangi hastada ortaya çıkabileceğini önceden tahmin etmek; gerek klinik olarak, gerekse de laboratuar olarak mümkün değildir. Akılda tutulması gereken bir diğer konu da sigara kullanımıdır. Yapılan çalışmalar yukarıda sayılan solunum sistemi ile ilgili tüm klinik durumların sigara içen hastalarda daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Bu nedenle bu hastaların sigara kullanıyorlarsa bırakmaları şiddetle önerilmelidir. Romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların büyük kısmının akciğerler üzerine yan etkileri olmaktadır. Bunlar; akciğerde sertleşme (intersitisyel akciğer hastalığı), hava yolu daralması (bronkokonstrüksiyon), organize pnömoni (COP), enfeksiyonlarına yatkınlık artışı, tüberküloz, akciğer zarları arasında sıvı toplanması (plevral efüzyon), vb. gibi durumlara neden olabilirler. Bu nedenle hastalık seyri kadar, tedavide kullanılan ilaçların da iyi bilinmesi ve olası yan etkilerinin takip edilmesi de klinik açıdan önemlidir. Bu hastaların şikâyeti olmasa da en az yılda bir defa akciğerlerinin ve solunum fonksiyonlarının değerlendirilmesi uygun olacaktır. Sağlıcakla kalın. Değerli okuyucular, Hastalarımızdan gelecek olan amatör sanat çalışmalarını (kısa edebi yazı, karikatür, resim, şiir, vb.) yayınlayacağımız Romatizma ve Sanat isimli sayfamıza eserlerinizi göndermek için; info@romatizmaveyasam.org

11 Romatizma ve Yaşam a yeni bir pencereden bakın! Romatizma ile yaşam konusunda size ipuçları sunan güncel video, bilgi ve haberlerin yer aldığı Romatizma ve Yaşam web sitesi yenilendi, içeriği daha da zenginleşti. Yenilenen versiyonuyla Romatizma ve Yaşam sizlerle.

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular BR.HLİ.067 Romatizma hastalıkları toplumda oldukça sık görülen hastalıklardır. Bunların sıklıkla günlük yaşamı etkilemesi, kişinin yaşam kalitesini

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ MENOPOZ DÖNEMİ BU EĞİTİMDE NELER PAYLAŞACAĞIZ? Menopoz nedir?

Detaylı

Hepatit B ile Yaşamak

Hepatit B ile Yaşamak Hepatit B ile Yaşamak NEDİR? Hepatit B, karaciğerin iltihaplanmasına sebep olan, kan yolu ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüs hastalığıdır. Zaman içerisinde karaciğer hasarlarına ve karaciğer kanseri

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

Henoch-Schöenlein Purpurası

Henoch-Schöenlein Purpurası www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Henoch-Schöenlein Purpurası 2016 un türevi 1. HENOCH-SCHÖENLEİN PURPURASI NEDİR? 1.1 Nedir? Henoch-Shöenlein purpurası (HSP), küçük kan damarlarının (kapilerlerin)

Detaylı

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir. HİPERTANSİYON Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek tansiyon (hipertansiyon) nedir? Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA) 1 EDOKSABAN (LİXİANA) pıhtıönler ilaç grubundadır. Halk arasında kan sulandırıcı ilaç olarak bahsedilen ilaçlardan bir tanesidir. Kan damarları içerisinde pıhtı oluşmasını ve oluşan pıhtının büyümesini

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması RA AS FTR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Saha Araştırması Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon saha araştırması n=250

Detaylı

18 Y A Ş Ü S T Ü B İ R E Y

18 Y A Ş Ü S T Ü B İ R E Y Avanos ve Gülşehir İlçelerinde Görülen Kronik Hastalıkların Prevalans, İnsidans ve Risk Faktörlerinin Değerlendirildiği İzlem Çalışması 18 Y A Ş Ü S T Ü B İ R E Y V E R İ T O P L A M A F O R M U Hane ve

Detaylı

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN 2005 DEN 2030 A DÜNYADA KANSER 7 milyon ölüm 17 milyon 11 milyon yeni vaka 27 milyon 25 milyon kanserli kişi

Detaylı

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi Bölüm 17 Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Dr. Gülhan AYHAN ve Dr. Ömer AYTEN Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların

Detaylı

30.12.2014. Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi

30.12.2014. Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 15.Hafta ( 22-26 / 12 / 2014 ) ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ Slayt No: 22 Bebeğin bağışıklık sisteminin gelişimini kolaylaştırır. Bebekte kulak enfeksiyonları

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI FUSİNAT 500 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Bir film kaplı tablet 500 mg sodyum fusidat içerir. Yardımcı maddeler: Mikrokristal selüloz PH 200, krospovidon, laktoz anhidrat,

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ GÜLDER GÜMÜŞKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ HASTANESİ TROMBOSİT NEDİR? 1 Kemik iliğinde yapılan kan hücrelerinden biridir. Pıhtılaşma hücreleri olarak bilinir. 1mm 3 kanda

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK)

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK) ANEMİ (KANSIZLIK) Vücut dokularında enerji oluşumu için gerekli kimyasal işlemlerde kullanılacak oksijeni taşıyacak yeterlilikte kırmızı kan hücresi bulunamaması veya bulunanların bu görevi yapamayacak

Detaylı

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALĐMATI ANTHĐX 10 mg tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir tablette 10 mg rupatadine eşdeğer 12,80 mg rupatadin fumarat bulunur. Yardımcı maddeler: Laktoz, mikrokristalin selüloz, kırmızı

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR? Verem hastalığı; verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. CASODEX film tablet 28 tablet içeren ambalajda sunulmaktadır.

KULLANMA TALİMATI. CASODEX film tablet 28 tablet içeren ambalajda sunulmaktadır. KULLANMA TALİMATI CASODEX 50 mg film tablet Ağız yoluyla alınır. Etkin madde : 50 mg bikalutamid Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, magnezyum stearat, polividon, sodyum nişasta glikolat, metil hidroksi

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. RUPAFİN 10 mg tablet Ağızdan alınır.

KULLANMA TALİMATI. RUPAFİN 10 mg tablet Ağızdan alınır. KULLANMA TALİMATI RUPAFİN 10 mg tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: 10 mg rupatadin (fumarat şeklinde). Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, prejelatinize nişasta, mikrokristalin selüloz, kırmızı demir

Detaylı

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, FEC TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, FEC TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, FEC TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME Size üç antikanser ajan or ilaç oluşan FEC tedavisi öneriliyor.: Fluracedyl, Epirubicin ve Cyklofosfamid Üç haftalık

Detaylı

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları

Detaylı

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE 0212 5294400 2182 KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE 0212 5294400 2182

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE 0212 5294400 2182 KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE 0212 5294400 2182 İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ 2013 YILI HASTA OKULU PLANI HASTANE ADI TARİH SAAT KONU EĞİTİM YERİ HASTA OKULU PROGRAMI İÇİN HASTA VE YAKINLARININ İLETİŞİM KURABİLECEKLERİ TELEFON NUMARASI HASEKİ 28/01/2013

Detaylı

Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU

Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU AD SOYAD DOĞUM TARİHİ ADRESİ Sporcu 18 yaş altında ise ANNESİ BABASI VASİSİ DOKTORU Sporcunun tıbbi öyküsü hakkındaki soruların doğru olan yanıtlarına

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Yasemin ELİTOK Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Tanı olanaklarının gelişmesi ve sağlık kuruluşlarından yararlanma olanaklarının artması, Toplumun bilgi seviyesinin

Detaylı

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur. Dr.Armağan HAZAR ZATÜRRE (PNÖMONİ) Zatürre yada tıbbi tanımla pnömoni nedir? Halk arasında zatürre olarak bilinmekte olan hastalık akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül

Detaylı

EKLEM HASTALIKLARI. Romatizmal Eklem Hastalığı

EKLEM HASTALIKLARI. Romatizmal Eklem Hastalığı EKLEM HASTALIKLARI Ellerimiz, kollarımız, boynumuz, ayaklarımız gibi yürümemizi, hareket etmemizi ya da bir cismi tutmamızı sağlayan tüm fonksiyonlarımız eklemlerimiz sayesinde görevlerini yerine getirmektedir.

Detaylı

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri TÜBERKÜLOZ Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis mikrobu ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Kişiden kişiye solunum yoluyla bulaşir. Hasta kişilerin öksürmesi, aksırması, hapşurması, konuşması ile havaya

Detaylı

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği OP. DR. ÜNSAL ÖZKUVANCI Genel bilgiler Şeker hastalığı bir çok organı etkilediği gibi cinsel fonksiyonları da olumsuz

Detaylı

Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA)

Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) 2016 un türevi 2. TEŞHİS VE TEDAVİ 2.1 Nasıl teşhis edilir? Aşağıdaki yaklaşım izlenerek tanı konulur: Klinik şüphe: AAA dan ancak,

Detaylı

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK Akılcı İlaç Kullanımı tanımı ilk defa 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılmıştır. Kişilerin

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI POST-POLİO SENDROMU. Hasta Kitapçığı PROF.

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI POST-POLİO SENDROMU. Hasta Kitapçığı PROF. EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI POST-POLİO SENDROMU Hasta Kitapçığı PROF.DR ARZU YAĞIZ ON POLİOMYELİT (ÇOCUK FELCİ) NEDİR? Poliomyelit, çocukluk çağında görülen

Detaylı

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro CANDLE 2016 un türevi 1. CANDLE NEDİR 1.1 Nedir? Kronik Atipik Nötrofilik Dermatosiz, Lipodistrofi ve Yüksek ateş (CANDLE) sendromu nadir görülen genetik bir

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana

Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana Yazar Ad 111 Prof. Dr. Selçuk BÖLÜKBAŞI Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana gelir. Kas-iskelet sistemi vücudun destek

Detaylı

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yazar Ad 139 Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yaşın ilerlemesine bağlı olarak göz sağlığında değişiklikler veya bozulmalar olabilir. Bu değişikliklerin tümü hastalık anlamına gelmemektedir. Ancak diğer

Detaylı

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar Verem Haftası etkinlikleri çerçevesinde Akkuş İlçe Sağlık Grup Başkanımız Dr. Mustafa AKDOĞAN 18/01/2010 tarihinde ilçemizde çalışan din adamları ve halka yönelik verem hastalığı ile ilgili çeşitli bilgiler

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. VİTA B 250/250/1 mg enterik kaplı tablet Ağızdan alınır.

KULLANMA TALİMATI. VİTA B 250/250/1 mg enterik kaplı tablet Ağızdan alınır. KULLANMA TALİMATI VİTA B 250/250/1 mg enterik kaplı tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir enterik kaplı tablet 250 mg B 1 vitamini, 250 mg B 6 vitamini ve 1 mg B 12 vitamini içerir. Yardımcı madde(ler):

Detaylı

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. ŞİŞMANLIK (OBEZİTE) Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. Yağ dokusunun oranı; Yetişkin erkeklerde % 12 15, Yetişkin kadınlarda %20 27 arasındadır. Bu oranların

Detaylı

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 13 Diyabet ve diş-dişeti sorunları

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI Üveit nedir? Üveit atağı nedir? Gözün iris (gözün renkli kısmı), siliyer

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi Sağlıklı bir anne için Sağlıklı beslenme Düzenli hekim kontrolü Gebelik öncesi hastalıkların sıkı takibi Sağlıklı bir yaşam tarzı Huzurlu bir gebelik süreci Sağlıklı beslenme = Dengeli beslenme Proteinler

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. HEDNAVİR, somon renkte, bikonveks, bir yüzünde E olan film kaplı tabletler halindedir. Her kutuda 30 tablet vardır.

KULLANMA TALİMATI. HEDNAVİR, somon renkte, bikonveks, bir yüzünde E olan film kaplı tabletler halindedir. Her kutuda 30 tablet vardır. KULLANMA TALİMATI HEDNAVİR 0,5 mg film kaplı tablet Ağız yoluyla alınır. Etkin madde: Her bir film kaplı tablet 0,5 mg entekavir içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, mikrokristalin selüloz, krospovidon,

Detaylı

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA)

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) 2016 un türevi 1. DIRA NEDİR 1.1 Nasıl Bir Hastalıktır? IL-1 Reseptör Antagonisti eksikliği (DIRA) nadir görülen

Detaylı

HİZMETE ÖZEL. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu DOSYA

HİZMETE ÖZEL. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu DOSYA HİZMETE ÖZEL T.C. NORMAL Sayı : 77893119-000- Konu : Asetil salisilik asit içeren tekli veya kombine ilaçlar hk. DOSYA 19.07.2007 tarihli Asetil Salisilik Asit ve Askorbik Asit Kombinasyonu İçeren Preparatlar

Detaylı

Hepatit C ile Yaşamak

Hepatit C ile Yaşamak Hepatit C ile Yaşamak NEDİR? Hepatit C kan yoluyla bulaşan Hepatit C virüsünün(hcv) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. 1 NEDİR? Hepatit C virüsünün birçok türü (genotipi ) bulunmaktadır. Ülkemizde

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. ROBİSİD 500 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Bir film kaplı tablet 500 mg sodyum fusidat içerir.

KULLANMA TALİMATI. ROBİSİD 500 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Bir film kaplı tablet 500 mg sodyum fusidat içerir. KULLANMA TALİMATI ROBİSİD 500 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Bir film kaplı tablet 500 mg sodyum fusidat içerir. Yardımcı maddeler: DL-alfa tokoferol, mikrokristalin selüloz, laktoz monohidrat,

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 TANISAL VE GİRİŞİMSEL DİZ ARTROSKOPİSİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem: Eklem içerisini gözlemek için, 0.5 cm'lik kesi deliklerinden artroskopinin

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI BELOGENT merhem Cilt üzerine uygulanır. Etkin madde: Her 1 gram merhemde dipropiyonat formunda 0,5 mg a eşdeğer betametazon ve sülfat formunda 1,0 mg a eşdeğer gentamisin bulunmaktadır.

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. ENEAS 10 mg / 20 mg Tablet Ağızdan alınır.

KULLANMA TALİMATI. ENEAS 10 mg / 20 mg Tablet Ağızdan alınır. KULLANMA TALİMATI ENEAS 10 mg / 20 mg Tablet Ağızdan alınır. - Etkin madde: Her bir tablet 10 mg enalapril maleat ve 20 mg nitrendipin içerir. - Yardımcı maddeler: Sodyum hidrojen karbonat, Mikrokristalin

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Cabral Ampul Kas içine uygulanır.

KULLANMA TALİMATI. Cabral Ampul Kas içine uygulanır. KULLANMA TALİMATI Cabral Ampul Kas içine uygulanır. Etkin madde: Her bir ampul (3 ml), 800 mg feniramidol HCl içerir. Yardımcı maddeler: Sodyum hidroksit, deiyonize su Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce

Detaylı

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Hedef kan basıncı değerlerine ulaşmak için başarılı bir tedaviye gerek vardır. Başarılı tedavi 2 kısımdan oluşur: 1.Yaşam düzeninin değiştirilmesi 2.İlaç

Detaylı

Karaciğer vücudun en büyük organıdır. Vücudun birçok fonksiyonu karaciğer tarafından idare edilir.

Karaciğer vücudun en büyük organıdır. Vücudun birçok fonksiyonu karaciğer tarafından idare edilir. KARACİĞER BİYOPSİSİ Karaciğer biyopsisi karaciğerden küçük bir parçanın alınıp mikroskopta incelenmesi ile hastalıkların karaciğere verdiği zararın tespit edilmesidir. Karaciğer biyopsisi genellikle ince

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, DOCETAXEL TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, DOCETAXEL TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, DOCETAXEL TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME Size bir antikanser ajan olan Docetaxel tedavisi önerildi. Tedavi yaklaşık 1,5 saat sürer ve üç hafta aralıklarla

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. PHOS-NO 1000 mg tablet Oral yoldan uygulanır.

KULLANMA TALİMATI. PHOS-NO 1000 mg tablet Oral yoldan uygulanır. KULLANMA TALİMATI PHOS-NO 1000 mg tablet Oral yoldan uygulanır. Etkin Madde : Her bir tablet 250 mg kalsiyuma eşdeğer 1000 mg kalsiyum asetat içerir. Yardımcı Maddeler : Sodyum nişasta glikolat, Poliletilen

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

BOYUN VE BEL FITIKLARI

BOYUN VE BEL FITIKLARI BOYUN VE BEL FITIKLARI Genel Bilgilendirme Boynumuzda 7 adet belimizde ise 5 adet omurga kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdak yapılar bulunmaktadır. Diskler omurganın hareketliliğine

Detaylı

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA) DABİGATRAN (PRADAXA) NE İÇİN KULLANILIR? Dabigatran (PRADAXA) pıhtıönler ilaç grubundadır. Halk arasında kan sulandırıcı ilaç olarak bahsedilen ilaçlardan bir tanesidir. Kan damarları içerisinde pıhtı

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

OSTEOPOROZ. Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği K

OSTEOPOROZ. Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği K OSTEOPOROZ Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği 28.11.2011K Osteoporoz nedir? Osteoporoz; kemik miktarında azalma ve kalitesindeki bozulma nedeniyle ve kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir.

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir. KEMOTERAPİ KEMOTERAPİ NEDİR? Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir. Kemoterapide, bir veya birden fazla ilaç bir arada kullanılabilir. Her ilacın

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. NEROX-B12, 30 ve 60 tabletlik blister ambalajlarda sunulan B vitamini kompleksidir.

KULLANMA TALİMATI. NEROX-B12, 30 ve 60 tabletlik blister ambalajlarda sunulan B vitamini kompleksidir. KULLANMA TALİMATI NEROX-B12 film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir film tablet 250 mg B 1 vitamini, 250 mg B 6 vitamini ve 1 mg B 12 vitamini içerir. Yardımcı maddeler: Sitrik asit monohidrat,

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI LEVOSOL 30 mg/5 ml Şurup Ağızdan alınır. Etkin madde: 1 ml de 6 mg levodropropizin içerir. Yardımcı maddeler: Sakkaroz, metil parahidroksi benzoat, propil parahidroksi benzoat, sodyum

Detaylı

KULLANMA TALĐMATI. MEGACE 160 mg tablet Ağız yoluyla alınır.

KULLANMA TALĐMATI. MEGACE 160 mg tablet Ağız yoluyla alınır. KULLANMA TALĐMATI MEGACE 160 mg tablet Ağız yoluyla alınır. Etkin madde: Her bir tablet 160 mg megestrol asetat içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, mikrokristalize selüloz, kolloidal silikon

Detaylı

DOĞUM SONU EVDE BAKIM (ANNE EĞİTİMİ) Hazırlayan: Aysun Çakır Acıbadem Kadıköy Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi 24.06.2010

DOĞUM SONU EVDE BAKIM (ANNE EĞİTİMİ) Hazırlayan: Aysun Çakır Acıbadem Kadıköy Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi 24.06.2010 DOĞUM SONU EVDE BAKIM (ANNE EĞİTİMİ) Hazırlayan: Aysun Çakır Acıbadem Kadıköy Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi 24.06.2010 DOĞUM SONRASI AĞRI Altı haftaya kadar karın alt bölgesinde aralıklı ağrılar

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı